ChromeLoader, korsan film indirenlere saldırıyor

0

Yeni rapor, saldırganların OneNote belgelerine zararlı yazılım gizlediğini ve tehdit aktörlerinin Office makro denetimlerini atlamak için güvenilir etki alanlarını kullandığını ortaya koyuyor. HP, üç aylık HP Wolf Security Tehdit Öngörüleri Raporu’nu yayınladı ve tehdit aktörlerinin, korsan web sitelerinden popüler filmleri veya video oyunlarını indirmeye çalışan kullanıcıların Chrome tarayıcılarını ele geçirdiğini gösterdi.
 
HP Wolf Security, bilgisayarlardaki tespit araçlarından kaçan tehditleri izole ederek, hızla değişen siber suç ortamında siber suçlular tarafından kullanılan en son teknikler hakkında özel bir yeteneğe sahip. HP Wolf Security müşterileri bugüne kadar 30 milyardan fazla e-posta ekine, web sayfasına tıklamış ve hiçbir ihlal bildirilmeden dosya indirdi.


Araştırmacılar, HP Wolf Security çalıştıran milyonlarca uç noktadan elde edilen verilere dayanarak şunları buldu:

  • Shampoo Chrome uzantısını temizlemek zor: ChromeLoader zararlı yazılımını dağıtan bir saldırı, kullanıcıları Shampoo adlı kötü amaçlı bir Chrome uzantısını yüklemeleri için kandırıyor. Bu eklenti, kurbanın arama sorgularını kötü amaçlı web sitelerine ya da reklam kampanyaları aracılığıyla suç örgütüne para kazandıracak sayfalara yönlendirebiliyor. Kötü amaçlı yazılım oldukça kalıcı ve her 50 dakikada bir kendini yeniden başlatmak için Görev Zamanlayıcısı’nı kullanıyor.

  • Saldırganlar güvenilir etki alanlarını kullanarak makro politikalarını atlıyorlar: Güvenilmeyen kaynaklardan gelen makrolar artık devre dışı bırakılmış olsa da HP, saldırganların güvenilir bir Office 365 hesabını ele geçirerek, yeni bir şirket e-postası oluşturarak ve kurbanlara Formbook bilgi hırsızı bulaştıran zararlı bir excel dosyası dağıtarak bu kontrolleri atlattığını gördü.
  • Firmalar altta gizlenenlere dikkat etmelidir: OneNote belgeleri dijital karalama defterleri gibi davranabiliyor, böylece herhangi bir dosya içine eklenebiliyor. Saldırganlar bundan yararlanarak “buraya tıklayın” şeklideki sahte simgelerinin arkasına kötü amaçlı dosyalar yerleştiriyor. Sahte simgeye tıklandığında gizli dosya açılıyor ve kötü amaçlı yazılım çalıştırılarak saldırganların kullanıcıların makinelerine erişmesi sağlanıyor. Bu erişim daha sonra diğer siber suç gruplarına ve fidye yazılımı çetelerine satılabiliyor.
  • Qakbot ve IcedID gibi sofistike gruplar ilk olarak ocak ayında OneNote dosyalarına zararlı yazılım yerleştirdi. Artık siber suç pazarlarında bulunan ve kullanımı çok az teknik beceri gerektiren OneNote kitleriyle, kötü amaçlı yazılım kampanyaları önümüzdeki aylarda da devam edecek gibi görünüyor.

  • HP Wolf Security tehdit araştırma ekibinden Zararlı Yazılım Analisti Patrick Schläpfer, “En son tehditlere karşı korunmak için kullanıcıların ve işletmelerin güvenilmeyen sitelerden, özellikle de korsan sitelerden materyal indirmekten kaçınmalarını tavsiye ediyoruz. Çalışanlar şüpheli dahili belgelere karşı dikkatli olmalı ve açmadan önce göndereni kontrol etmeli. Kurumlar ayrıca e-posta ağ geçidi ve güvenlik aracı politikalarını bilinmeyen dış kaynaklardan gelen OneNote dosyalarını engelleyecek şekilde yapılandırmalı” diyor.


Rapor ayrıca, tehdit aktörleri Office formatlarından uzaklaştıkça, siber suç gruplarının e-posta ağ geçitlerini atlatmak için saldırı yöntemlerini çeşitlendirmeye devam ettiğini gösteriyor. Önemli bulgular şunlar:

  • HP Wolf Security tarafından 1. çeyrekte durdurulan tehditler incelendiğinde, arşivler dördüncü çeyrekte de en popüler zararlı yazılım dağıtım türü oldu (yüzde 42).
  • HTML kaçakçılığı tehditlerinde 1. çeyrekte 4. çeyreğe kıyasla yüzde 37 puanlık bir artış oldu.
  • PDF tehditlerinde 1. çeyrekte 4. çeyreğe kıyasla 4 puanlık bir artış oldu.
  • Makro çalıştırmanın daha zor hale gelmesi nedeniyle Excel zararlı yazılımlarında 1. çeyrekte 4. çeyreğe göre 6 puanlık bir düşüş (yüzde 19’dan yüzde 13’e) yaşandı.
  • HP Sure Click tarafından tespit edilen e-posta tehditlerinin yüzde 14’ü 2023 yılının ilk çeyreğinde bir veya daha fazla e-posta ağ geçidi tarayıcısını atladı.
  • Birinci çeyrekte en büyük tehdit vektörü e-posta (yüzde 80) olurken onu tarayıcı indirmeleri (yüzde 13) takip etti.

 
HP Kişisel Sistemler Küresel Güvenlik Başkanı Dr. Ian Pratt, “Giderek çeşitlenen saldırılara karşı korunmak için kurumlar, e-posta eklerini açma, bağlantılara tıklama veya tarayıcı indirmeleri gibi riskli etkinlikleri izole etmek ve kontrol altına almak için sıfır güven ilkelerini takip etmeli. Bu, bir ihlal riskiyle birlikte saldırı yüzeyini de büyük ölçüde azaltıyor” diyor. HP Wolf Security, kullanıcıları korumak için e-posta eklerini açma, dosya indirme ve bağlantılara tıklama gibi riskli görevleri yalıtılmış, mikro sanal makinelerde (mikro VM’ler) çalıştırıyor. Ayrıca, virüs bulaşma girişimlerinin ayrıntılı izlerini de yakalıyor. HP’nin uygulama izolasyonu teknolojisi, diğer güvenlik araçlarını atlatabilecek tehditleri azaltıyor ve yeni izinsiz giriş teknikleri ve tehdit aktörlerinin davranışları hakkında benzersiz bilgiler sağlıyor.
 

Brandefense, gençlerle siber güvenliği konuştu!

İstanbul Bilgi Üniversitesi Siber Güvenlik Kulübü tarafından düzenlenen Karanlık Ağın Tehdit Aktörleri isimli online etkinliğe konuşmacı olarak katılan Brandefense uzmanları, siber güvenlik alanındaki bilgi ve birikimlerini genç öğrencilerle paylaştı.

Dünya genelindeki kurumsal yapılara dijital risk koruma hizmetleri, harici saldırı yüzeyi yönetimi ve tehdit istihbaratı çözümleri sunan siber güvenlik şirketi Brandefense’in uzman kadrosu İstanbul Bilgi Üniversitesi öğrencileri tarafından hazırlanan online etkinliğe konuk oldu. Sektörde kazandıkları tecrübeleri siber güvenlik alanına meraklı genç isimlere aktaran Brandefense Satış Öncesi Çözümler Müdürü Osman Karan; bilgi güvenliği farkındalığı, fidye yazılım grupları, kişi ve kurumların karşılaştığı güvenlik tehditleri gibi konu başlıklarına ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. 

Brandefense’in uzman kadrosu değerli paylaşımlarda bulundu

Geçtiğimiz dönemde, İstanbul Bilgi Üniversitesi öğrencileri tarafından siber güvenlik alanında farkındalık yaratmak amacıyla kurulan Siber Güvenlik Kulübü, hem siber güvenliğe giriş niteliğindeki önemli bilgilerin daha fazla kişi tarafından anlaşılmasını sağlamayı hem de uzman isimlerin katılım sağladığı etkinlikler düzenleyerek ekosistemi canlandırmayı hedefliyor. Bu kapsamda, öğrencilerin katılımıyla online olarak gerçekleştirilen oturumda, ülkemizin siber güvenlik alanında öne çıkan ve küresel ölçekte önemli adımlar atan markası Brandefense’in uzman kadrosu değerli paylaşımlarda bulundu. 

Online etkinlikte sektörde öne çıkan yeni fidye yazılımı gruplarına değinen uzman isim, tehdit aktörlerinin aksiyon biçimlerine ilişkin tecrübelerini paylaştı. Günden güne genişleyen dijital dünyada, farklı sektörlerdeki kurumsal yapıların ve bireysel kullanıcıların karşılaştığı siber güvenlik tehditleri de ele alındı. Bu tehditlerden korunmak adına kullanılan güvenlik uygulamalarından ve gerçek bir vaka çözüm senaryosuna ilişkin detaylardan da söz edildi. Ayrıca, sektördeki güncel konjonktürde karşılaşılan sorunların yanı sıra öğrencilere gelecek perspektifi sunabilmek adına siber dünyanın geleceğine ilişkin önemli hususlara da yer verildi. 

Etkinlikte, sektörde karşılaşılan vaka örnekleri değerlendirildi

Online etkinliğin son bölümünde Brandefense’in tespit ettiği gerçek bir senaryoya dair önemli detaylar da dinleyicilerle paylaşıldı. Bu kapsamda, geçtiğimiz dönemde çalıştığı kurum adına yaptığı işlemler esnasında kendi bilgisayarını kullanan ve kurumsal e-posta hesaplarını şahsi cihazına kaydeden bir çalışanın bazı riskler oluşturduğu gerçek bir senaryo ele alındı. İlerleyen süreçte tarayıcıya kaydedilen hesap bilgilerinin ele geçirilip dolaşıma girdiğini fark eden Brandefense uzmanları, kök analizi yaparak kurum bilgileri henüz istismar edilmeden ve kritik zararlar oluşturmadan ilgili kurumla iletişime geçerek 18 günlük bir sürecin sonunda muhtemel tehlikeleri önledi. Henüz herhangi bir sızıntı meydana gelmeden çözülen bu vaka ile siber güvenlik tehditlerinin ciddiyeti vurgulanırken, şirket hesap bilgilerinin güvenliği ve vakaların çözüm yöntemleri gibi noktalara da temas edildi. 

İş dünyasındaki liderlere göre siber alandaki riskler artıyor

Etkinlikte bilgi güvenliği alanındaki farkındalığa dikkat çeken Brandefense Satış Öncesi Çözümler Müdürü Osman Karan, “Siber güvenlik alanındaki sızıntıların yüzde 95 oranında insan hatasından kaynaklandığı görülüyor. Bu kapsamda özellikle genç kuşağın ciddi derecede bilgi güvenliği farkındalığına ihtiyaç duyduğu görülüyor. Accenture verilerine göre, iş dünyasındaki liderlerin yüzde 68’lik kısmı siber alandaki güvenlik risklerinin arttığını düşünüyor.” ifadelerini kullandı. 

Konuşmasında kişisel verilerin karanlık dünyada kolaylıkla dolaşıma girme ihtimali olduğunun farkında olmanın önemine de dikkat çeken Karan şu ifadeleri kullandı: “Bu konu özelinde farkındalık kazanmak muhtemel kayıpları en aza indirgeme noktasında büyük önem taşıyor. Çünkü sızıntıların yüzde 86’sı maddi kazanç elde etme motivasyonuyla kullanılıyor. Kötü niyetli aktörler sosyal mühendislik teknikleri kullanarak doğrudan hedef odaklı saldırılar düzenleyebiliyor. Ayrıca kötü amaçlı yazılımlar ve fidye yazılımları kişi ve kurumların mağduriyetlerine yol açıyor. Bu noktada, toplumun tehditlerden korunmak adına temel bilgi düzeyine sahip olması ve üzerine düşen görevleri yerine getirmesi gerekiyor.

Twitter, Tesla ve Elon Musk’ın azılı eleştirmeni Aaron Greenspan’in hesabını askıya aldı

0

Twitter’ın, Tesla ve Elon Musk’ın önde gelen eleştirmenlerinden PlainSite ve kurucusu Aaron Greenspan’a ait hesapları askıya alması, Twitter’ın CEO’su Linda Yaccarino ve yönetim kurulu başkanı Elon Musk’ın ifade özgürlüğü ve çelişkili eylemleriyle ilgili endişeleri artırdı. Greenspan, PlainSite aracılığıyla Tesla ve Twitter dahil olmak üzere çeşitli şirketlerin dahil olduğu davaları takip ediyor ve kullanıcılara ücretsiz olarak kamuya açık kayıtlar ve mahkeme kayıtları sağlayan bir şirket.

24.000’den fazla takipçisi bulunan PlainSite hesabının ve Greenspan’ın yaklaşık 2.500 takipçiye sahip kişisel hesabının askıya alınması, Musk’ın daha önce Twitter’da ifade özgürlüğünü destekleyen açıklamalarıyla bariz çelişkiye dikkat çekti. Nisan 2022’de Musk, Twitter’ı satın alma niyetini açıkladıktan sonra, en kötü eleştirmenlerinin bile platformda kalması gerektiğini çünkü bu ifade özgürlüğünün bir örneği olduğunu tweetledi. Benzer şekilde Yaccarino, şirket çapında bir notta, filtrelenmemiş bilgi alışverişinin ve açık diyaloğun önemini vurgulamışlardı.

Elon Musk’ın söyledikleri ile yaptıkları birbirini tutmuyor

Greenspan, Twitter’dan askıya almanın nedeni hakkında bilgi almadı ve her iki hesabın da eski durumuna getirilmesini talep etti. PlainSite’ı, mali yöneticilerin kanundaki boşluklar nedeniyle kovuşturmadan kaçındığı 2008 mali krizinin ardından hesap verebilirlik eksikliğini gidermek için yasal bir şeffaflık girişimi olarak başlattığını açıkladı. Greenspan’ın Tesla hakkındaki araştırması, 2018’de şirketin ve Musk’ın Musk’ın Tesla’yı gizli tutma konusundaki tweet’leriyle ilgili olarak SEC tarafından sivil menkul kıymetler dolandırıcılığı suçlamasıyla karşı karşıya kalmasından sonra başladı.

PlainSite’ın Tesla ve diğer şirketler üzerine yaptığı araştırmalar, Twitter’a karşı yapılan ödeme konusundaki davalardan, Tesla’nın otonom sürüş iddialarındaki tutarsızlıklara, Tesla müşterilerinin kayıt belgelerini elde etme zorluklarına ve Tesla’nın SolarCity’yi satın alırken Musk’ın şirketin likidite krizinden haberdar olmasına kadar çeşitli ayrıntıları ortaya çıkarmıştır.

PlainSite hesaplarının askıya alınması, eleştirilerin baskılanması ve Twitter’ın CEO ve icra kurulu başkanının ifade edilen ifade özgürlüğü prensipleriyle arasındaki çelişki konusunda endişeleri beraberinde getirmiştir. Twitter konuyla ilgili hemen bir açıklama ise yapmadı. Elon Musk’ın Twitter’daki otokratik yönetimi yine skandallara sebep olmaya devam ediyor. Gün geçtikçe Twitter’dan uzaklaşmak ve bağımsız bir platforma sahip olmak isteyenlerin sayısı ise artıyor. Meta bu açıktan yararlanarak Whatsapp platformuna Twitter benzeri bir akış özelliği getirmeyi planlıyor.

Microsoft, hedefe kilitlendi; Google’la rekabet kızışacak

0

Microsoft, büyüklüğüne ve yaygın kullanım ağlarına rağmen Apple’ın akıllı cihaz ekosistemindeki hakimiyetine veya Google’ın arama motoru alanındaki öncülüğüne, yerine ulaşmaya çok uzak. Fakat, şirketin OpenAI ile stratejik ortaklığı , kendisine çizilen köklü ama gelişime kapalı şirket imajını tamamen kaldırıp hanelerine çok güzel bir puan olarak yazıldı.

Microsoft Activision oyunlarını İngiltere'den çekebilir

Yapay zekâ girişiminden dev finansman başarısı

CEO Satya Nadella, yakın tarihli bir konuşmasında; “Microsoft 48 yaşında. 80’lerde, 90’larda veya 2000’lerde bir şeyler yaptıkları için değil, son birkaç yılda bir şeyler yaptıkları için alakalı olan pek çok şirket bilmiyorum” dedi.

Hisselerde yapay zeka etkisi

Microsoft’un yapay zekaya yaptığı yatırımlar, hisse senedi büyümesini önemli ölçüde artırdı ve hisseleri Perşembe günü eşi benzeri görülmemiş bir zirve olan 346 dolara çıkardı. MSFT hisseleri Mayıs ortasından bu yana %11,6 ve Aralık ortasından bu yana %38 artış kaydetti.

Ayrıca Perşembe günü iki analist Microsoft’un bir yıllık fiyat hedefini yükseltti. Mizuho’dan analist Gregg Moskowitz, Satın Al derecesini korudu ve fiyat hedefini 340$’dan 360$’a çıkardı. JP Morgan’dan analist Mark Murphy, Fazla Kilo derecesini korudu ve fiyat hedefini 315$’dan 350$’a çıkardı.

Mizuho analistleri, Üretken Yapay Zekadan yararlanmak için şirketi ve “güçlü bir şekilde konumlanmış” duruşunu ikiye katladı. Bu ayın başlarında, Evercore ISI analisti Kirk Materne, yapay zeka işinin Microsoft’a 2027 yılına kadar fazladan 99 milyar dolar gelir getirebileceğini tahmin etti.

Geçen hafta Microsoft, federal hükümete yapay zeka teknolojisi sağlamaya başlayacağını duyurarak yeni bir bölüm açtı .

OpenAI’ye 10 milyar dolarlık (bazı hesaplara göre 13 milyar dolar) cesur bir yatırım, Nadella’nın profilini değiştiriyor ve onu yapay zeka devriminin önüne koyuyor. 

OpenAI’den Nadella, Wired’ın genel yayın yönetmeni Steven Levy ile  yakın zamanda yaptığı bir röportajda, “Onlar bize bahse girdiler, biz de onlara bahse girdik” dedi. “Temel modelleri yapıyorlar ve sorumlu yapay zeka ve yapay zeka güvenliği etrafındaki araçlar da dahil olmak üzere, onların çevresinde pek çok iş yapıyoruz” diye ekledi. Mizuho’nun şirketle ilgili son notunda yapay zekanın siber güvenlik için kullanılması özellikle övüldü.

Mizuho analistleri, “OpenAI’nin en son GPT-4 teknolojisinden yararlanan Security Copilot, daha gelişmiş tehditleri algılama sürecini basitleştiriyor ve hızlandırıyor” dedi.

Google göndermesi

Nadella, Microsoft’un Alphabet’in Google’ı ile yenilenen rekabetine atıfta bulundu. Microsoft, ChatGPT’yi bu yılın başlarında Bing arama motoruna ekleyerek Google’ı kendi konuşmalı yapay zeka arama asistanı “Bard“ı beklenenden erken başlatmaya zorladı .

The Verge ile Şubat ayında yaptığı röportajda Nadella , “İnsanların onları dans ettirdiğimizi bilmelerini istiyorum” dedi .

“Google Arama Android’de varsayılan, iOS’ta varsayılan, en büyük tarayıcıda varsayılan, filan, filan. Ben de ‘Hey, hadi yenilik yapalım ve arama paradigmasını değiştirelim, böylece Google’ın 10 mavi bağlantısı Alta Vista’ya benzesin! ” dedi Nadella.

Alta Vista, 1990’ların başında pazara hakim olan ve Google’ın arama algoritmasının şirketi sektör zirvesine taşımasıyla payının çoğunu kaybeden bir arama motoruydu. Nadella, Microsoft’un yapay zeka destekli yeni Bing’inin benzer şekilde Google’ı geçmesini bekliyor.

Endüstri 5.0: İnsan ve robotik sistemler bir arada

Giyilebilir teknoloji şirketi Thread in Motion yeni Endüstri 5.0 çözümleri Vega ve Vega-X’i tanıttı.

Türkiye’nin lider IIOT (Endüstriyel Nesnelerin Interneti) şirketi Thread in Motion, pazara yeni sunduğu uçtan uca Endüstri 5.0 çözümleri ile giyilebilir teknolojiler alanında hedeflerini büyüttü. “Mümkün olanın ötesine geçmeye hazır mısınız?” mottosu ile yeni ürünlerini tanıtan ve şirket hedeflerini aktaran Thread in Motion’ın kurucu ortağı ve CEO’su Kadir Demircioğlu TIM olarak şirketlerin Endüstri 5.0 dönüşüm sürecindeki rolünü anlattı. Yeni ürünleri Vega, Vega-X ve CONWO ile yüzde yüz yerli bir şirket olarak ülke sınırlarını aşarak dünya genelinde büyüme potansiyeline sahip olduğunu vurgulayan Demircioğlu yakın gelecekte şirket değerlemesini artırarak Türkiye’nin Unicorn’larından biri olmayı hedeflediklerini belirtti.

Yeni Endüstri 5.0 çözümleri Vega ve Vega-X’in tanıtıldığı lansmanda Thread in Motion’ın kurucu ortağı ve CEO’su Kadir Demircioğlu ile Vega ve Vega-X’i mercek altına aldık:

Thread in Motion 35 ülkede 30’un üzerinde global müşteriye ulaşıyor

Endüstriyel Nesnelerin Interneti şirketi Thread in Motion (TIM), işletmelere yönelik sunduğu yenilikçi çözümleri ile dikkat çekiyor. 2016 yılında iletken ipliklerle başlayan bir girişim olarak yola çıkan ve yenilikçi giyilebilir teknoloji ürünleri ve tamamlayıcı akıllı yazılım çözümleriyle bugün 35 ülkede 30’un üzerinde global müşteriye ulaşan Thread in Motion’ın kurucu ortağı ve CEO’su Kadir Demircioğlu, “Mümkün olanın ötesine geçmeye hazır mısınız?” mottosuyla hızla büyüyen müşteri tabanına ve endüstriyel ortaklara yaptığı katkıları anlattı.

Thread in Motion kurucu ortağı ve CEO'su Kadir Demircioğlu
Thread in Motion’ın kurucu ortağı ve CEO’su Kadir Demircioğlu

Kadir Demircioğlu ve Rahim Öner tarafından, ilk olarak, akıllı bir kumaş ve bu kumaşın kullanıldığı akıllı bir ceketin üretimiyle bir start-up olarak başlayan Thread in Motion, endüstri alanlarında, çalışanların giydiği kıyafetlere farklı teknolojiler entegre ederek onların sağlığı ve güvenliği için bir ürün geliştirmek ve fabrikalarda daha verimli ve izlenebilir bir ortam kurmak üzere hedef belirledi. Mercedes-Benz tarafından start-up’lara yönelik düzenlenen yarışmada giyilebilir teknoloji alanındaki proje ile birinciliği kazanan Thread in Motion kurucuları, iletken iplik teknolojisini temel alarak ürettikleri ve işletmelerde hata yapmayı önlemeyi ve verimliliği artırmayı hedefledikleri akıllı eldiveni geliştirerek kısa sürede önemli yatırımlar almayı başardılar.

Otomotiv sektörüyle başlayan yolculuklarının, lojistik ve pek çok farklı sektöre verdikleri hizmetler ile devam ettiğini belirten TIM’in kurucusu ve CEO’su Kadir Demircioğlu, “Otomotivden lojistiğe pek çok farklı dünya markasının ülkemizde üretim yapabiliyor olması ve bizim ürün ve teknolojilerimizi burada geliştirmemiz bizler için çok büyük bir avantaj. Ayrıca, Türkiye’nin mühendislik ve üretim alanındaki bilgisi, deneyimi ve tecrübeleri Thread in Motion’ı kurduğumuz günden itibaren hızla ilerleyebilmesine olanak sağladı. Yüzde yüz Türk şirketi olarak, Türk mühendisler tarafından geliştirilen teknolojiyi bugün 6 farklı sektörde, 35 ülkede, global şirketler de dahil olmak üzere 200’den fazla müşteriye sunuyoruz. Geliştirdiğimiz giyilebilir teknoloji ürünleriyle otomotiv, perakende, lojistik, üretim ve e-ticaret gibi sektörlere özel operasyonel verimliliği artıran çözümler geliştiriyoruz.” dedi.


TIM olarak her endüstride operasyonel süreçleri insanın hata payını azaltıp, izlenebilirliği artırmaya odaklandıklarını belirten Demircioğlu, “Yola çıktığımız ilk günden beri geliştirdiğimiz akıllı eldivenler ile özellikle insanın aktif rol aldığı lojistik ve üretim süreçlerinde giyilebilir teknolojinin gücünü kullanarak hata yapılmasını engellemeyi ve verimliliklerini artırmayı hedefledik.” şeklinde konuştu.
Otomotiv sektöründe dünya devi birçok marka ile birlikte başarılı projelere imza attıklarını ifade eden TIM Kurucu Ortağı ve CEO’su Demircioğlu, yükselen ve büyüyen bir sektör olan lojistik alanında da giyilebilir teknolojiler aracılığı ile süreçleri daha hızlı ve verimli hale getirmek üzere çalıştıklarını vurguladı.

Thread in Motion’dan Endüstri 5.0’a insan merkezli yaklaşımı

Thread in Motion

Endüstri 5.0 kavramının işletmeler üzerindeki etkisine de değinen Demircioğlu, TIM’in bu dönüşüm sürecinde nasıl bir rol oynadığını açıkladı. İnsan merkezli yaklaşımın önemine vurgu yapan Demircioğlu, “Otomasyonu ve insan emeğinin değiştirilmesini vurgulayan önceki aşamaların aksine, Endüstri 5.0, üretim süreçlerini iyileştirmek için hem insanların hem de makinelerin güçlü yönlerinden yararlanmayı amaçlıyor. Örneğin, makineler tekrarlayan ve tehlikeli görevleri yerine getirebilirken, insanlar üretimi optimize etmek için gerekli olan yaratıcılığı ve problem çözme becerilerini sağlayabilir. Bu iş birliği, hem tüketicilere hem de şirketlere fayda sağlayan daha verimli ve etkili bir üretim süreciyle sonuçlanır. Endüstri 5.0 aynı zamanda çalışanlara beceri kazandırmak için fırsatlar sunuyor. Makineler tekrarlayan ve tehlikeli görevleri üstlendikçe, çalışanlar bu makineleri çalıştırma, bakımını yapma ve ayrıca makineler tarafından üretilen verileri yönetme konusunda eğitilebilir. Bu, daha yüksek vasıflı ve çeşitlendirilmiş bir iş gücüne ve otomasyonun önceki aşamalarına göre daha az işten çıkarmaya yol açabilir.” dedi.
TIM’in çeviklik, dayanıklılık ve sürdürülebilirlik gibi Endüstri 5.0’ın getirdiği fırsatları işletmelere taşıdığını belirten Demircioğlu, Türk sanayisinin bu dönüşüm sürecinde önemli bir rol oynadığını ve TIM’in yerli sanayicilere büyük fırsatlar sunduğunu vurguladı.
TIM’in ürün ve hizmetlerine odaklanarak, işletmelerin operasyonlarında iyileştirme sağladığına değinen Kadir Demircioğlu, geliştirdikleri çözümlerin, işlemleri hızlandırma, sipariş işleme ve üretim sürelerini kısaltma, manuel süreci azaltma, hatalı montajı önleme, genel doğruluk ve müşteri memnuniyetini artırma gibi konularda önemli katkılar sağladığını belirtti. Bunun yanı sıra, TIM’in operasyonel maliyetleri azaltma, dolaylı gelir etkisi, operasyonel mükemmellik oranı, tedarik zinciri kararlılığını iyileştirme ve sevkiyat zamanlamasını optimize etme gibi avantajları da olduğunu vurgulayan Demircioğlu ayrıca, takt süresini azaltma ve düşük yatırımlarla hızlanma süreci gibi konularda da şirketin katkılarını paylaştı.

Thread in Motion

Thread in Motion yeni ürünleri Vega, Vega-X ve CONWO ile hedeflerini büyüttü

2021 yılında piyasaya çıkardığı ve insanın aktif rol aldığı üretim ve lojistikte giyilebilir teknolojinin gücünü kullanarak hata yapmayı önlemeyi ve verimliliği artırmayı hedefleyen bir önceki akıllı eldiven modelleri ile önemli ihracat rakamlarına ulaştıklarını aktaran Demircioğlu, TIM’in başarılarına ve vaka çalışmalarına da değinerek, şirketin müşterileriyle birlikte nasıl değer yarattığını gösterdi. TIM’in geliştirdiği akıllı eldivenler Vega ve Vega-X ile yeni bir süreci başlattıklarını aktaran Demircioğlu, yeni ürünleri ile insan kaynaklı hataları sıfıra indirerek, müşterileri için verim ve kazancı maksimum seviyeye çekmeyi hedeflediklerini vurguladı. Vega ve Vega-X ürünleri ile müşterilerinin yüzde 50 zaman kazanımı sağlayacaklarını ifade eden Demircioğlu, iletken iplik teknolojisi ile ergonomik tasarıma sahip yeni ürünlerinin; görüntü işleme teknolojisi ile hatayı minimuma indirdiğini, tak-çalıştır (plug&play) özelliği ve uzun batarya ömrü sayesinde kolay ve uzun süreli kullanım sunduğunu ve Bluetooth ve WiFi/LoRa bağlantıları sayesinde bir tesisteki tüm cihazlarla gerçek zamanlı ve etkili iletişim sağladığını ve görsel, işitsel ve dokunsal geri bildirim sağladığını aktardı.

Giyilebilir teknolojilerin yanı sıra, bu teknolojilerle entegre çalışan veri analiz platformu CONWO ile öngörüsel tahminleme metodu ve algoritmalar kullandıklarını aktaran Demircioğlu, bu sayede süreçlerin daha sağlıklı ve sorunsuz ilerlemesi adına karar verici mekanizmalara yol gösterdiğini belirterek “Akıllı eldivenlerimiz operasyonel verileri depolarken, geliştirdiğimiz yazılım platformu bu verileri analiz ederek ilgili tüm süreçlerin optimizasyonuna olanak sağlıyor. Şirket olarak vizyonumuz da bu farklı alanlardaki veri akışlarını kullanarak, bir Büyük Veri (Big Data) şirketi konumuna gelmek.” dedi.

Türkiye’nin Unicorn’larından biri olmayı hedefliyorlar

Gelecek vizyonuna odaklanarak, TIM’in “Mümkün olanın ötesine geçmeye hazır mısınız?” sloganıyla işletmelere ve endüstriyel ortaklarına mevcut teknolojinin ötesinde bir gelecek sunmaya devam edeceğini belirten TIM Kurucu Ortağı ve CEO’su Kadir Demircioğlu, TIM’in yüzde yüz yerli bir şirket olarak ülke sınırlarını aşarak dünya genelinde büyüme potansiyeline sahip olduğunu vurguladı. Bu hedef doğrultusunda çalıştıkları ülke sayısını 35’e çıkardıklarını belirten Demircioğlu, katma değerli teknolojik ürünlerimizle sağladığımız ekonomik faydayı artırmak için yenilerini geliştirmeye devam ediyoruz.” şeklinde konuştu.

Bu doğrultuda henüz çok genç bir şirket olmalarına rağmen Türkiye’de ve uluslararası platformda elde ettikleri başarılarla şirketin önemli bir ivme ile büyüdüğünü vurgulayan Demircioğlu, şirketin bugüne kadar önde gelen yatırımcılardan aldığı toplam yatırım miktarının, TIM’in güvenilirliğini ve büyüme potansiyelini işaret eden bir gösterge olduğunu ifade etti. Demircioğlu ayrıca, TIM’in yerli ve yabancı iş birlikleriyle şirket değerlemesini artırarak Türkiye’nin Unicorn’larından biri olmayı hedeflediklerini de ifade etti.

Mobil uygulamalar için sürdürülebilir büyümeyi destekleyecek 3 trend

Mobil pazarlama analitik şirketi Adjust’ın yaptığı bir açıklamaya göre; Son derece özelleştirilmiş, kusursuz kullanıcı deneyimleri sunmak, platformlar arası kampanyalar yürütmek ve CTV gibi yeni kanalların potansiyelinden yararlanmak, 2023 ve sonrasında sürdürülebilir ve stratejik büyüme arayan pazarlamacılar ve geliştiriciler için paha biçilmez olacak.

Makroekonomik olumsuzluklara ve reklam bütçelerindeki daralmaya rağmen, 2023’ün ilk göstergeleri mobil pazarlama sektörü için geri dönüşün çoktan başladığını gösteriyor. Bağlam açısından, sektör 2022’de mobil reklam harcamalarında %14’lük bir artış gördü, ancak bu, 2018’den bu yana ortalama %20’nin çok üzerinde olan önceki yıllara göre dramatik bir düşüştü. Tüketici harcamaları da 2022’de düşerek 14 yıllık kesintisiz büyüme serisini bozdu.

Adjust’ın 2023 Mobil Uygulama Trendleri raporuna göre, Ocak ayında 2022 ortalamalarına kıyasla %10’un üzerinde artış gösteren fintech ve oyun dahil olmak üzere birçok önemli dikeyde yükseliş eğiliminde olan mobil uygulamalar, yılın geri kalanında muhtemelen sağlam bir performans gösterecek.

Bu ivmeyi görmek harika olsa da, pazarlamacıların ve geliştiricilerin değişen pazarlara, kullanıcı ihtiyaçlarına ve gizlilik düzenlemelerine uyum sağlayabilmeleri için odaklanmaya devam etmeleri ve aynı zamanda veriye dayalı kararlar almak ve sorunsuz kullanıcı deneyimleri sunmak için mevcut araçlardan yararlanmaları gerekiyor. İşte 2023 ve sonrasında mobil uygulamalar için sürdürülebilir büyümeyi desteklemeye yardımcı olacak üç trend.

Veri Gizliliği Normalleşiyor

Reklamverenler SKAdNetwork (SKAN) 4 stratejilerini yinelemeye devam ederken, Google’ın Android’de Privacy Sandbox’ı kullanıma sunması da çok yakın. Geçtiğimiz birkaç yıl, çevik kalmanın ve çözüm odaklı bir yaklaşım benimsemenin veri gizliliği kesintilerini minimumda tuttuğunu gösterdi. Kullanıcıların bu konudaki eğitimi arttıkça ve katılım oranları yükselmeye devam ettikçe, veri gizliliğine bağlılıklarını gösteren mobil uygulama pazarlamacıları rekabet avantajı elde edebilir.

CTV Reklamlarının Benimsenmesi Uçuşa Geçiyor

Yakın tarihli bir rapora göre, bugün ABD’deki internet kullanıcılarının %93’üne Bağlantılı TV (CTV) aracılığıyla ulaşılabiliyor. Bu arada, medya uzmanlarının neredeyse yarısı (%44) CTV ve dijital videonun önümüzdeki yıl yenilik için en büyük potansiyele sahip olduğu konusunda hemfikir. Geçtiğimiz birkaç yıl içinde, CTV reklamcılığının mobil pazarlamacılar tarafından benimsenmesinde hızlı bir artış görüldü. CTV’nin mobil pazarlamacılar tarafından benimsenmesindeki başlıca etkenlerden biri, yüksek oranda hedeflenmiş kitlelere ulaşma becerisidir.

Pazarlamacılar, pazarlama karmalarına CTV’yi eklemenin değerini şimdiden görmeye başladı ve birçok uygulama pazarlamacısı CTV’yi stratejilerinin vazgeçilmezi olarak görüyor. CTV yalnızca geleneksel TV reklamcılığında mümkün olmayan bir hassas hedefleme düzeyi sunmakla kalmıyor, aynı zamanda daha uygun maliyetli. CTV, mobil uygulama kampanyalarına ek değer katma ve gerçek bir performans kanalı olarak hizmet etme yeteneğine sahip.

Yatırım Getirisini Artırmak ve Güven Oluşturmak için Gelişmiş Analitik

Gelişmiş analitik, işletmelerin yatırım getirisini artıran veriye dayalı kararlar almasına yardımcı olarak mobil uygulama pazarlamasında oyunun kurallarını değiştirebilir. Mobil uygulamaların patlamasıyla birlikte rekabet kızışıyor ve şirketlerin başarılı olmak için öne çıkmaları gerekiyor. Analitik, işletmelerin pazarlama stratejilerini optimize etmelerine, eğilimleri ve kalıpları belirlemelerine ve kullanıcı edinme ve elde tutmayı iyileştirebilecek içgörüleri ortaya çıkarmalarına yardımcı oluyor. Şirketler topladıkları veriler ve bu verilerin veri gizliliği düzenlemelerine uygun olarak nasıl kullanıldığı konusunda şeffaf olduklarında, pazarlamacılar kullanıcılarında güven oluşturabilir ve daha olumlu bir kullanıcı deneyimi yaratabilirler. Bunu yaparak, kullanıcı sadakatini ve elde tutma oranını artırabilir ve nihayetinde uzun vadede yatırım getirisini artırabilirler.

Mobil uygulama ekosistemi ve ekonomik dalgalanmalara dayanma kabiliyeti esnek olmaya devam ediyor. Ancak bu durum, pazarlamacıların sürekli gelişen pazarda geçerliliklerini korumak için üstesinden gelmeleri gereken zorlukları da ortaya koyuyor. Hızla değişen pazarlara, kullanıcı ihtiyaçlarına, yeni teknolojilere uyum sağlamaya devam etmeli ve veri ve gizlilik kullanımının karmaşıklığı ile yeni teknolojiler arasında gezinmelidirler ve bu da adaptasyon ve inovasyona sarsılmaz bir bağlılık gerektiriyor.

Bu değişiklikler karşısında, mobil uygulama pazarlama sektöründe büyüme ve yatırım getirisi ihtiyacı aynı kalıyor. Pazarlamacılar, verileri ölçmek ve yorumlamak, verimliliği en üst düzeye çıkarmak ve daha iyi kararlar almak için mevcut araçlardan yararlanmalıdır. Son derece özelleştirilmiş, kusursuz kullanıcı deneyimleri sunmak, platformlar arası kampanyalar yürütmek ve CTV gibi yeni kanalların potansiyelinden yararlanmak, 2023 ve sonrasında sürdürülebilir ve stratejik büyüme arayan pazarlamacılar ve geliştiriciler için paha biçilmez olacak.

Yapay zeka, antrenörlerin işini elinden alabilir mi?

Yapay zekanın hayatlarda kapladığı yerin her geçen gün artması, iş gücüne olan ihtiyacı azaltması ve bunun gelecekte doğuracağı işsizlik problemleri son birkaç yıldır tüm dünyanın gündeminde. Son zamanlarda yapay zekanın hakimiyetini ele geçirdiği alanlardan biri de kişiye özel analizlerle antrenman programları hazırlayan mobil cihaz uygulamaları. Uygulamaların geldiği seviye insanları bir meslek kolunu daha bitirip bitiremeyeceğini sorduruyor.

Burada kastedilen uygulamalar elbette sadece hareketlerin yapılışlarını ya da hazır antrenman programlarını gösterenler değil; FitnessAl gibi yapay zeka kullanarak kişiye özel antrenman hizmeti sunan ya da Future gibi doğrudan eğitmene bağlanıp online mentörlük sağlayanlar. Konu bu iki konsept, uygulama üzerinden ele alındığında yapay zeka desteği ile çalışan FitnessAl’ın kullanıcıların sağlık problemleri ile ilgili noktları henüz tam olarak kavrayamaması, dolayısıyla da fiziksel olarak yönlendirdiği insanları sakatlamaya sebebiyet verebilmesi gibi bir risk unsuru var. Ayrıca yapay zeka, Future’daki gibi antrenman yapanı kontrol, motive edebilme yetisine sahip olmadığı insani psikolojik duruma göre bir antrenman sunamadığı ve sinerji kuramadığı için yine biraz geride kalıyor.

Yapay zeka ile evlenen ve hamile kalan kadın

Future üzerinden bakıldığında da yapay zeka yerine yine canlı kanlı bir antrenör yer alıyor, dolayısıyla iş kolunu öldürmek değil; antrenör ihtiyacını azaltmak, antrenörle çalışmayı yaygınlaştırmak ve kolaylaştırmak olarak değerlendirilebilir. Fakat burada bunun da standart uygulmalardan pahalı, bire bir antrenörle çalışmaktan daha uygun bir fiyatı olduğu unutulmamalı.

FitnessAI, derin öğrenme yapay zekasını kullanan ChatGPT benzeri bir sohbet robotunu bu yılın sonlarında uygulamaya entegre edeceğini onayladı. FitnessAI’nin teknik direktörü Justin Bingham, “Tercihlerinizi şekillendirebilecek, antrenmanlarınız hakkında geri bildirim verebilecek ve beslenmeden forma kadar her konuda sorularınızın yanıtlarını alabilecek” dedi. Bu açıklama dikkat çekti ve gözleri yıl sonuna çevirdi.

Eğer kullanıcıyı anlama ve analiz seviyesi artırılabilirse yapay zeka desteği daha kullanışlı bir seçenek haline gelebilir. Ama FitnessAI’nin gelecekteki bir sürümüyle sohbet edebilecek olsanız da, gerçek bir kişiye yanıt verirken sizi eskisi kadar motive etmeyebilir. 

Oracle yine yüzlerce personelini işten çıkardı

Yazılım şirketi Oracle, Perşembe günü yüzlerce çalışanını işten çıkardı, iş tekliflerini iptal etti ve sağlık birimindeki açık pozisyonları azalttı. İşten çıkarmalar, şirketler yüksek enflasyon seviyeleri ve yükselen faiz oranlarıyla boğuşurken kurumsal Amerika’daki binlerce kesintiyi takip ediyor.

Oracle işten çıkarmalara devam ediyor

Oracle’ın sağlık birimi, geçen yılın Aralık ayında şimdiye kadarki en büyük anlaşması olan 28.3 milyar dolara satın aldığı elektronik tıbbi kayıt şirketi Cerner’i içeriyor. Raporda, işten çıkarmaların büyük ölçüde, Cerner’in ev yapımı tıbbi kayıtlarını Cerner’ın teknolojisiyle değiştirmesi için kiralayan ABD Gaziler İşleri Bakanlığı ile zorlu çalışmasından kaynaklandığı belirtildi.

Oracle sağlık bilişimi uzmanı Cerner’i satın alıyor

Raporda, işten çıkarılan çalışanlara dört haftaya eşit kıdem tazminatı artı her hizmet yılı için bir hafta ek ödeme ve tatil günleri ödemesi yapılacağı da eklendi.

Dynamic Island neden kullanılıyor?

0

Apple telefonlarda yer alan Dynamic Island, sensörler yuvası olmaktan çok daha fazlasını sağlıyor. Peki bu alanın avantajları neler?

Apple’ın akıllı telefonları, 2017’de iPhone X’in piyasaya sürülmesiyle ana özelliği olarak bir çentik ile gelmeye başladı. Ancak Apple, 2022’de iPhone 14 Serisini piyasaya sürdüğünde bu durum değişti. iPhone 14 Pro ve iPhone 14 Pro Max modelleri, Dynamic Island adlı büyük bir yenilikle geldi. Yıllarca süren çentikten sonra Apple, ön kamerayı ve Face ID modülünü ekranın üst kısmına yakın hap şeklindeki büyük bir oyuğa yerleştirdi.

iPhone 14 Pro ve Pro Max’teki Dynamic Island yalnızca sensörleri barındırmakla kalmıyor. iPhone 14’te halen bir çentik var ve Apple’ın Dynamic Island’ı tüm iPhone’lara mı getireceği yoksa yalnızca Pro modellerinde mi tutacağı belli değil. Bu Dynamic Island’ın ne olduğuna ve özelliklerinin neler olduğuna bir göz atalım.

iPhone’daki yeni hap şeklindeki alan yalnızca kamera donanımına sahip olmakla kalmıyor, aynı zamanda önemli iPhone uyarıları için şekil değiştiren bir merkez görevi görüyor. Uyarıları ve bildirimleri görüntülemek için şeklini ve boyutunu değiştirebiliyor. Apple, bunu bildirimleri görüntülemek, müziği kontrol etmek ve daha fazlası için etkileşimde bulunabileceğiniz bir alana dönüştürmek için iOS’u kullandı.

Apple’ın bir yüz tanıma sistemi olan Face ID için kullanılan çentik ve dinamik adada birçok başka sensöre sahip. Face ID’nin 3 modüllü bir sensörü bulunuyor. Bunlar; bir nokta projektörü, aydınlatıcı ve bir kızılötesi kamera. Android telefonlar da bugünlerde yüz tanıma ile gelse de iPhone’daki kadar güvenli değil. Çünkü Android yüz tanıma için 2D fotoğraf eşleştirme kullanıyor. Çoğu Android cihaz hala parmakla taramayı kullanıyor.

Apple’ın Face ID, yakınlık sensörü ve daha fazlası gibi sensörleri büyük talep görüyor. Bu nedenle ekranda ayarlamak için bir Dynamic Island olması gerekiyor.

Dynamic Island’ın avantajları

  • Devam eden etkinliklerin ve uyarıların daha iyi görünürlüğünü sağlıyor. Kullanıcı arayüzünde, kullanıcıların bağlamı değiştirmeden güncellemeleri zamanında almasına yardımcı olan yeni bir katmanı bulunuyor.
  • Apple, hareket dillerinin en iyi geçişlerinden bazılarını sergiliyor.
  • Tam ekran modunda, çentiğin arkasına gizlenmiş bir ekran alanı bulunuyor. Yani tam ekran modunda yer kaplamıyor.

letgo, yeni hizmeti letgo oto+ ile ikinci el piyasasına giriyor

0

Letgo, Türkiye’nin en büyük ikinci el platformlarından biri olarak araba alım satım sürecini kolaylaştıran ve güvenilir hale getiren letgo oto+ (letgo plus) adında yeni bir hizmet başlattı. letgo oto+, dijitalden fiziksele uçtan uca bir müşteri deneyimi sunarak araba alıp satmayı kolay ve güvenli hale getiriyor.

Bu hizmet kapsamında, araba sahipleri letgo uygulaması veya letgootoplus.com üzerinden arabalarının bilgilerini girerek ön fiyat teklifi alabiliyor ve letgo ekspertiz merkezine davet ediliyor. Burada profesyonel eksperler tarafından ücretsiz bir şekilde araçların ekspertiz işlemi yapılıyor ve araca değerinde bir fiyat teklifi sunuluyor. Müşteri kabul ederse, noter işlemleri tamamlanarak ödeme nakit olarak gerçekleştiriliyor.

letgo’nun sunduğu hizmetler arasında arabaların şeffaf bir şekilde Türk Standardları Enstitüsü onaylı ekspertiz raporu ve detaylı fotoğraflarla sunulması, 12 ay/20 bin kilometre garanti, ve alıcıların hiçbir neden belirtmeksizin 14 gün/500 kilometre içinde değişim imkanı bulunuyor. Tüm bu özellikler ücretsiz olarak sunulurken, aynı zamanda sigorta ve finansman gibi hizmetler de sağlanıyor.

İstanbul Maslak’ta bulunan letgo oto+ müşteri tecrübe merkezi, Türkiye’nin en büyüğü olan 5 araba liftine sahip bir ekspertiz bölümü ve showroom alanıyla hizmet veriyor. Ayrıca, letgo uygulaması ve letgootoplus.com üzerinden sunulan zengin araba portföyünden müşteriler anında satın alma işlemini gerçekleştirebiliyor.

letgo Genel Müdürü Onur Kavak, letgo oto+ ile araba alım satımında yaşanan sorunları ortadan kaldırmayı ve işlemi kolay ve güvenli hale getirmeyi amaçladıklarını belirtiyor. Türkiye’deki ikinci el araba pazarının büyüklüğüne rağmen, henüz tüketicilerin ihtiyaçlarını karşılayacak bir platformun bulunmadığını ifade ediyor. letgo oto+ ise tüketicilerin ihtiyaçlarını anlayarak çözümler sunmayı hedefliyor.

Letgo oto+ ikinci el araba alım satım sürecini kolaylaştıran ve güvenilir hale getiren bir hizmettir. Müşteriler, letgo uygulaması veya letgootoplus.com üzerinden arabalarının bilgilerini girerek ön fiyat teklifi alabilir ve letgo oto+ ekspertiz merkezine davet edilir. Burada araçlar ücretsiz olarak ekspertiz edilir ve değerinde bir fiyat teklifi sunulur. Hizmetin sunduğu avantajlar arasında şeffaf ekspertiz raporu, garanti ve değişim imkanı bulunurken, aynı zamanda sigorta ve finansman hizmetleri de sağlanır.

Korsan site yönetimine hapis cezası

0

Bir zamanlar son derece popüler olan korsanlık sitesi Megaupload’ın işletilmesine yardım eden iki kişinin her biri Perşembe günü Yeni Zelanda mahkemesi tarafından iki yıldan fazla hapis cezasına çarptırıldı.

Mathias Ortmann ve Bram van der Kolk’un cezası, erkeklerin haraççılık da dahil olmak üzere daha ciddi suçlamalarla ABD’ye iade edilmekten kaçınmak için verdikleri 11 yıllık hukuk savaşını sona erdirdi.

Adamlar geçen yıl Yeni Zelanda ve ABD’den savcılarla bir suç örgütünün parçası olmaktan ve sanatçıları kandırarak para kaybetmelerine neden olmaktan suçlarını kabul ettikleri bir anlaşma yaptılar.

AB Dünya çapında korsan site engelleme çağrısında bulundu

Bu arada Megaupload’ın kurucusu Kim Dotcom, ABD suçlamaları ve iade tehdidiyle mücadele etmeye devam ediyor. Eski meslektaşlarının yaptıkları anlaşmanın bir parçası olarak aleyhine ifade vermelerini beklediğini söyledi.

ABD’li savcılar, Megaupload’ın FBI tarafından 2012’nin başlarında kapatılıp Dotcom ve diğer şirket yetkililerini tutuklamadan önce – esas olarak siteyi yasadışı olarak şarkı, televizyon programı ve film indirmek için kullanan kişilerden – en az 175 milyon dolar topladığını söylüyor.

Ortmann 2 yıl 7 ay, van der Kolk ise 2 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Her biri en fazla 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı, ancak cezalarını ev hapsinde çekmelerine izin verilmesi gerektiğini savundu. Stuff haber sitesinin haberine göre Yeni Zelandalı Yargıç Sally Fitzgerald, Ortmann’ın bir çocuk doğurmasını beklemesi ve van der Kolk’un annesinin hasta olması nedeniyle her iki erkeğe de insani gerekçelerle cezalarını Ağustos ayına kadar çekmelerine izin vererek olağandışı bir karar verdi.

Fitzgerald, Megaupload’ın kurbanları arasında zengin çok uluslu film ve müzik şirketlerinin yanı sıra Yeni Zelanda yazılım firması gibi küçük şirketlerin de olduğunu söyledi. Dotcom, Perşembe günü tweet attı ve cezaların bileğe bir tokat olduğunu ve davadaki ABD savcılarının çaresizliğini gösterdiğini söyledi. Adamların 10 ay sonra şartlı tahliye için uygun olacaklarının kendisine söylendiğini söyledi.

Dotcom, “Suçlandığımız 185 yıl yerine bir yıldan az hizmet verecekler” diye tweet attı. “Onlar için iyi.”2012’deki tutuklanmalarının ardından Dotcom ve diğer iki adam, Mega adında yasal bir bulut depolama web sitesi kurdu. Dotcom kısa süre sonra şirketteki hissesini sattı ve diğer adamlarla arası bozuldu.

Dotcom’un avukatları ve diğer adamlar, uzun süredir, davada herhangi birinin suçlu olup olmadığını, materyalleri korsan olarak kullanmayı seçenlerin kurucular değil, Megaupload sitesi kullanıcıları olduğunu uzun süredir tartışıyorlardı. Ancak savcılar, adamların büyük bir suç örgütünün mimarları olduğunu savundu.

ABD savcıları daha önce, yine 2012’de Yeni Zelanda’da tutuklanan şirketin dördüncü görevlisi Finn Batato’nun iadesini istemişti. Batato, geçen yıl kanserden öldüğü Almanya’ya döndü.

2015 yılında, Estonya’dan Megaupload bilgisayar programcısı Andrus Nomm, ağır telif hakkı ihlali işlemek için komplo kurmakla ilgili davada suçunu kabul etti ve ABD federal hapishanesinde bir yıl bir gün hapis cezasına çarptırıldı. Yeni Zelanda Yüksek Mahkemesi, Dotcom’un ABD’ye iade edilebileceğine karar verdi. Ancak Yeni Zelanda Adalet Bakanı, iadenin devam edip etmeyeceği konusunda henüz nihai bir karar vermedi. Yavaş hareket eden Yeni Zelanda hukuk sisteminde daha da fazla zaman alan bu karara itiraz edilebilir.

MARS ile premium finans deneyimi

MARS, tek uygulama ve tek kartla bankalardaki tüm işlemleri yönetmeyi, özel fırsatlardan yararlanmalarını sağlamayı ve kullanıcılara premium finans deneyimi yaşatmayı hedefliyor

Özgür ruhlu, parasını akılcı yöneten, yeniliğe açık, kendine has zevkleri olan, premium yaşamak ve avantajlara sahip olmak isteyenlerin yeni buluşma noktası MARS ile premium finans deneyimi dönemi başladı. Tek uygulama ve tek kartla bankalardaki tüm işlemlerin yönetilebildiği, benzersiz fırsatları ve yenilikçi özellikleriyle kullanıcılara premium finans deneyimi sunan MARS, piyasaya sürüldü. 

Geleceğin bankacılık deneyimini bugünden Türkiye’ye getirme iddiası ile yola çıkan MARS’ı firmanın kurucu ortağı Burcu Bekdaş ile konuştuk. 

Geleceğin bankacılık deneyimini bugünden bize getiren MARS ile Türkiye’de yepyeni bir premium finans deneyimi dönemi başladı. Emrah Kaya, Burcu Bekdaş ve Eray Yüksek ortaklığıyla hayata geçirilen ve herkes için her gün daha iyi bir yaşam vaadiyle tasarlanan MARS, şimdi kullanıcılarla buluşmaya hazır. Herhangi bir ön koşul aranmadan sadece birkaç adımda MARSlı olmak, ayrıcalıklarla ve fırsatlarla dolu yeni bir evrene adım atmak mümkün. 

MARSlılar tüm kartlarını tek yerden yönetiyor, harcamalarını bölüşüyor, limitlerini birleştiriyor 

premium finans
MARS Kurucuları Eray Yüksek, Burcu Bekdaş ve Emrah Kaya

MARSlılar harcamalarını, tasarruflarını, planlarını ve paralarını kendileri yönetiyor. Premium finans deneyimi sunan MARS, tanımlanan tüm kartların limitlerini birleştirip tek seferde ve tek yerden harcama seçeneği sunuyor. MARS, MasterCard Gümüş Logoya sahip olduğu için MARSlılar bu kapsamdaki tüm özelliklerden, yurt içi ve yurt dışı avantajlardan faydalanabiliyor.

Tek uygulama ve tek kartla paranın kontrolü MARSlılarda

premium finans

“MARS ile yaratmak istediğimiz ekosistem uzun bir tasarım ve geliştirme sürecinin sonucudur. Amacımız kullanıcılarımızın hayatını her gün güzelleştirerek onlara finansal anlamda kontrolü kendi ellerinde tuttukları daha özgür bir deneyim yaşatmak” diyen MARS Kurucu Ortağı Emrah Kaya devam ediyor: “MARS ile kullanıcılar tamamen kendilerine göre seçip, özelleştirdiği ve kendi ihtiyaçlarına göre tasarladıkları bir evrene sahip oluyorlar. MARS için özgür ruhlu, parasını akılcı yöneten, yeniliğe açık, kendine has zevkleri olan, premium yaşamak ve avantajlara sahip olmak isteyenlerin buluşma noktası diyebiliriz.”

Finans dünyasında bir demokratikleşme hareketi olarak kurgulandı

“MARS, hayatımızı her gün daha iyiye götürmek için çalışan premium finans uygulamasıdır. Bizi farklı kılan tamamen kullanıcı odaklı olmamızdır. Ne beklediğini ve ne hizmet vermemiz gerektiğini çok iyi anlayarak yola çıktık ve geleceğin bankacılık deneyimini tasarladık diye konuşan MARS Kurucu Ortağı Burcu Bekdaş ekliyor: “Hizmet modeli sebebiyle MARS’ın Türkiye’de rakibi yok. MARS’ı, bireylerin kendini ait hissettiği segmentlere erişebilmeleri için finans dünyasında şeffaf olarak yola çıkan bir demokratikleşme hareketi olarak tanımlayabiliriz.”

MARS Kurucu Ortağı Eray Yüksek ekliyor: “Akıllı algoritmalarla, kullanıcıların finansal ihtiyaçlarını tüm bankalarla tek tek uğraşmadan çözümleyen premium bir neobank olarak MARS, kullanıcılara lükse erişim imkanları veren bir finans deneyimi sunuyor. MARS, kullanıcılara tek bir mobil şube ve kartla tüm finansal yaşamlarını tek yerden yönetebilme imkânı tanıyor. MARS, çığır açıcı bir yaklaşımla bankacılık dünyasını yeniden yapılandırıp dönüştürmeyi hedefliyor.”

Yüzlerce markada indirimler 

MARS deneyiminin içerisinde lezzet, moda, kahve, teknoloji, seyahat, gurme, abonelik ve keyif olarak sekiz farklı koloni ve kategorize edilmiş kampanyalar yer alıyor. MARS’ta bulunan bu farklı kategoriler, ayrıcalıklı avantajlarla kullanıcılara her zaman kazandırıyor. MARSlılar yüzlerce markada indirimleri ve MARS Miles avantajları ile üyelik ücretlerinden çok daha fazlasına sahip oluyor.

Ayrıcalıklı yaşam için sınırlı sayıda üretilen MARS Titanium Metal kart

MARS’ı farklı kılan, MARSlı olmak için herhangi bir ön koşul aranmıyor olması. Prime, Platinum veya Titanium Metal kartlardan birini seçerek özel avantajlar dünyasına adım atmak mümkün.

MARS’ı benzersiz kılan en önemli özelliklerinden biri ise Titanium Metal üyeliği. MARS Titanium Metal üyeleri 16 gram saf metalden üretilen kartlarıyla her ay değişen prestijli restoran indirimleri, ücretsiz park ve özel şoför gibi benzersiz avantajlara sahip oluyorlar. MARS Titanium Metal kart sahipleri sekiz koloninin tamamını seçebiliyor.

MARS mil programı  

MARS, mil programında da çığır açıyor. MARSlılar alışverişlerinde olduğu gibi bankacılık işlemlerinde de mil kazanabiliyor. MARS Miles cüzdanlardaki miller istenildiği zaman dönüştürüp TL cüzdanlarına ve hesaplara aktarılabiliyor. MARS millerde zaman aşımı da bulunmuyor.

Banka kartından ücretsiz para çekme

MARSlılar kendi aralarında 7/24 ücretsiz bir şekilde dünyanın herhangi bir yerinden para transferi yapabiliyor, Otomatik Para Yatırma fonksiyonuyla hesaplarına düzenli para yatırabiliyorlar.

Ayrıca MARSlılar istediği hesabından ve dilediği ATM’den MARS fiziksel kartı ya da QR kodla ücretsiz, komisyon alınmadan para çekebiliyor ve QR kod ile ödeme yapabiliyorlar. MARSlıların sahip olduğu avantajlar bununla da sınırlı değil. MARSlılar harcamalarını sevdikleriyle anında bölüşebiliyor, fatura ödeme talimatı verebiliyor ve tüm finansal işlemlerini tek bir kart ve uygulamadan yönetebiliyorlar.

MasterCard Gümüş logosuna sahip MARS kartlarıyla kullanıcılar 20’den fazla ülkede yüzlerce avantajlardan faydalanabiliyorlar, tüm dünyada alışveriş yapabiliyor ve ATM’lerden para çekebiliyorlar.

Tüm varlıklar Merkez Bankası güvencesiyle korunuyor

Digital First Card özelliği sayesinde MARS kartların üzerinde numara yer almadığı için dolandırıcılık riski neredeyse hiç bulunmuyor. Alışveriş yapıldığında fiziksel kartla eşlenmiş versiyon MARS uygulaması içinde yer aldığından, kolayca iptal edilebiliyor. MARSlılar tüm varlıklarını Merkez Bankası güvencesiyle koruyor. 

Akıllı telefon kamerasıyla bile ”Meta İnsan”ınızı yaratmanız mümkün

Epic Games, ilk olarak 2020’de geliştiricilerin bir tüketici akıllı telefonuyla yüz yakalama ve kendi Meta Human ‘larını yapmasına olanak tanıyan bir aracı tanıttı. Ertesi yıl, gerçekçi insan karakterlerini verimli bir şekilde tasarlamak için yazılımı tanıttı. Şimdi şirket, son derece ayrıntılı 3B sahneler oluşturmak ve canlandırabilmek için iki teknolojiyi birleştirdi.

Epic Games, bu hafta Meta Human karakter oluşturucusu için yeni bir animasyon paketi yayınladı. Paketle birlikte Unreal Engine 5’in yeteneklerini büyük ve küçük geliştiriciler için genişletmek üzere mevcut teknolojiyi güncelleniyor.

Epic Games oyun yazılım şirketi satın altı

Şirket, Meta Human Animator teknolojisini ilk olarak Mart ayındaki 2023 Oyun Geliştiricileri Konferansı’nda Ninja Theory’nin yaklaşan oyunu Senua’s Saga: Hellblae II’yi sergileyen bir gösteride tanıttı. Sunum sırasında geliştiriciler, bir iPhone kullanarak aktris Melina Juergens’ten bir çekim yaptı. Daha sonra kaydedilen bilgileri Hellblade II’den bir karakter modeline hızla uygulayarak ve stüdyonun yaygın olarak bulunan donanımları kullanarak yüz hareketi yakalamayı ne kadar hızlı gerçekleştirebildiğini gösterdiler.

Kullandıkları yazılım, Epic’in 2020’de piyasaya sürdüğü iPhone uygulaması Live Link Face’ti. Live Link Face, Meta Human Animator desteği ekleyen ilk yamasını bu hafta aldı. Epic, uygulama tarafından yakalanan ve Meta Human ile oluşturulan bir oyuncunun yüzüne odaklanan son derece gerçekçi bir kısa animasyon filmi (masthead) yayınlayarak programın ilk çıkışını duyurdu.

Herhangi dikey bir stereo kamera ile de mümkün

Şirket ayrıca, geliştiricilerin başlamasını sağlamak için bir eğitim videosu yayınladı ve web sitesindeki belgeleri Meta Human Animator hakkında bilgilerle güncelledi. Epic, teknolojiyi bir iPhone kullanarak göstermiş olsa da, dikey olarak yönlendirilmiş herhangi bir stereo kamerayı destekler. 

 Meta Humans’ı kullanan Immortals of Aveum, 20 Temmuz’da çıkıyor. Hellblade II’nin 2024’te çıkması planlanıyor.

Metaverse, sanal ve fiziksel dünyaların birleşiminden oluşan bir evreni ifade eder. Bu kavram, en basit haliyle, birçok kullanıcının etkileşimde bulunduğu, değiştirilebilir ve genişletilebilir bir dijital mekan olarak tanımlanabilir. Peki, bu karmaşık kavramın daha geniş anlamı nedir ve metaverse nedir?

Metaverse nedir sorusuna yanıt ararken ilk olarak teknolojinin temel bileşenlerinden bahsetmek gerekir. Sanal gerçeklik (VR), artırılmış gerçeklik (AR), karma gerçeklik (MR) ve yapay zeka (AI) gibi teknolojik öğeler, metaverse’in temelini oluşturur. VR, kullanıcılarına bir dizi sensorial deneyimler sunarak tamamen yeni bir dünyaya dalış imkanı sağlarken, AR ve MR, fiziksel dünyamıza dijital öğeler ekleyerek bizi zenginleştirir. AI ise, bu deneyimlerin daha kişiselleştirilmiş ve interaktif olmasını sağlar.

Lifebox abone rekoru kırdı

0

Turkcell’in kişisel bulut depolama hizmeti lifebox’tan ücretli abonelik satın alarak platformun ayrıcalıklarından yararlanan kullanıcı sayısı 2 milyona ulaştı. 7 yıldır hizmet veren ve 8 milyon kayıtlı kullanıcısı olan hizmet, bugüne kadar toplam boyutu yaklaşık 15 petabayt’ı (PB) bulan 8,6 milyar adet dosyayı yedekledi. 1 petabayt’ın 10 bin saatlik TV programına denk geldiği göz önüne alındığında, lifebox’ın depoladığı dosyalar, 30 yıl hiç uyumadan izlenebilecek 150 bin saatlik TV programına eşit.

Türkiye’nin önde gelen dijital operatörü Turkcell’in bireysel bulut depolama servisi lifebox, kendi rekorunu kırdı. 7 yıldır kullanıcılarının fotoğraf, video, rehber, müzik ve ofis dosyalarını saklayan lifebox’ın ücretli abone sayısı 2 milyona ulaştı. Türkiye’deki bireysel kullanıcılarının bugüne kadar yaklaşık 15 petabayt (PB) boyuttaki 8,6 milyar adet dosyasını yedekleyen sistem, “Hayata yer aç!” sloganıyla belgeleri depolarken; kullanıcılara da yüksek güvenlikli veri depolama hizmeti sunuyor.

Lifebox anıları güvene alıyor

Kullanıcıların dosyaları Turkcell’in veri merkezlerinde 1’i asıl 2’si birebir aynı, 3 kopya halinde uçtan uca güvenle yedekleniyor. Global olarak belirlenen tüm standartlara ve sertifikalara sahip olan Turkcell’in veri merkezlerindeki dosyalar hem ülke içinde kalıyor hem de çoklu güvenlik mimarisiyle korunuyor. Çeşitli kategorilerde rahatça arşivlenen belgelere parmak izi, yüz tanıma veya şifre kullanarak da güvenli şekilde erişimi mümkün hale getiriyor.

Yapay zekâ destekli arşiv

Gelişmiş teknolojileriyle kullanıcılarına sade ve kolay bir deneyim sağlayan lifebox, depolamanın ötesinde işlevlere de sahip. Kullanıcılar, otomatik yedekleme özelliği ile tüm fotoğraf ve videolarını, lifebox’a ister Wi-Fi isterlerse hücresel veri ile anında yedekleyebiliyor, verilerini orijinal kalitede saklayabiliyor. Ayrıca lifebox’a yedekledikleri rehberi telefonuna geri yükleyebiliyor, kontaklarını lifebox içerisinden yönetebiliyor. Yapay zekâ yardımıyla yüz ve obje tanımanın yanı sıra seçtiği fotoğraflar arasından otomatik hikâyeler oluşturabilen sistem, tekrarlayan kareleri ise kullanıcının onayıyla silerek telefon hafızasında yer açıyor. Fotoğraf düzenleme özelliği ile görselleri özel filtre, efekt ve çerçevelerle özgünleştirebilen lifebox, caps ve çıkartmalarla da anılara eğlence katıyor. Kullanıcılar sosyal medyada paylaşacağı fotoğrafa karar veremediği zaman ise platformun Photopick özelliğini kullanarak hangisinin daha çok beğeni alacağını görebiliyor.

Müzik şirketleri Twitter’a toplu telif hakkı ihlali nedeniyle dava açtı

0

Universal Music, Sony Music ve EMI dahil olmak üzere bir grup büyük müzik yayıncısı, Twitter’a karşı dava açtı. Davada, müzik şirketleri, Elon Musk’a ait olan sosyal medya platformunun, telif hakkı ihlallerini artırdığını iddia ediyor. Nashville, Tennessee’deki federal bir mahkemede açılan dava, Twitter’ın tekrarlayan ihlalci hesapları kapatmakta yetersiz kaldığını ve takedown (kaldırma) bildirimlerine uygun bir politika uygulamadığını öne sürüyor.

Müzik şirketleri, Twitter’ın telif hakkı ihlalleriyle dolu olduğunu belirtiyor. Bu faaliyetler, müzik eserlerinin hak sahiplerine tazminat ödenmemesine rağmen sosyal medya platformu tarafından paraya dönüştürülüyor ve milyonlarca görüntülenme sağlıyor. Twitter bu durumdan kâr ediyor.

Müzik şirketleri, diğer birçok çevrimiçi platformun lisans anlaşmalarına razı olduğunu, ancak Twitter’ın müzisyenlere tazminat ödemeye yanaşmadığını belirtiyor. Elon Musk’ın yönetimi altında bu durum değişmedi, hatta hak sahiplerine karşı tutumunun kötüleştiği görülüyor.

Twitter davalarla boğuşuyor

Dava, DMCA (Digital Millennium Copyright Act – Dijital Milenyum Telif Hakkı Yasası) olarak bilinen yasaya atıfta bulunan Musk’ın bir tweet’ini de özellikle belirtiyor. Müzik şirketleri, bu ve benzeri ifadelerin, telif hakkı ve ihlal konularında Twitter çalışanları üzerinde baskı yarattığını belirtiyor. Aynı DMCA, bu milyonlarca dolarlık davanın temelini oluşturuyor. İlgili olarak, provizyonel bir listeyle birlikte 1,600’den fazla müzik eseri için yüz milyonlarca dolarlık potansiyel zarar talep ediliyor.

Twitter’ın gelirinin bir kısmı reklamlara dayanıyor ve reklamlar da artan görüntülenmelere katkıda bulunuyor. Müzik şirketlerinin vurguladığı üzere, bu reklamlara ihlal edici içeriğin yanında açıkça ulaşılabiliyor.

Dava, Twitter’ın DMCA takedown (kaldırma) bildirimlerine yanıt verme şeklini yetersiz buluyor. Ulusal Müzik Yayıncıları Birliği (NMPA) tarafından Aralık 2021’den bu yana gönderilen 300,000’den fazla ihlal bildiriminin birçoğunun hemen kaldırılmasına yol açmadığı iddia ediliyor. Müzik şirketlerine göre, Twitter, tweet’in silinmesinden önce platformdaki ihlal edici içerikten sağladığı faydayı maksimize etmek istiyor.

DMCA’ya göre, çevrimiçi platformlar, izinsiz olarak sürekli olarak telif hakkı içeriği paylaşan hesapların sonlandırılmasını sağlayan politikalar uygulamak zorunda. Müzik şirketleri, Twitter’ın telif hakkı politikasında “hesabı kapatma/sonlandırma” terimini “askıya alma” olarak değiştirdiğini ve bu askıya almaların her zaman kalıcı olmadığını belirtiyor.

Hesaplar tekrar aktif hale geldiğinde, müzik şirketlerine göre Twitter, daha fazla takipçi sayısına sahip hesaplara daha hoşgörülü davranıyor. Bu, Twitter’ın iş modeli için daha değerli olan hesaplar olduğu önerisini ortaya koyuyor.

Bu ve diğer argümanlara dayanarak, dava Twitter’ı hem doğrudan hem de dolaylı telif hakkı ihlali nedeniyle sorumlu tutuyor. Twitter’ın eylemleri önemli ve geri dönüşü olmayan zararlara yol açıyor ve hak sahipleri bunun karşılığında tazminat talep ediyor.

Bu dava, bu yıl Twitter’a karşı açılan benzer boyuttaki ilk dava değil. Ünlülerin fotoğraflarını çekmekte uzmanlaşmış bir fotoğraf ajansı olan Backgrid, Twitter’a karşı 229 milyon dolarlık tazminat talep eden benzer bir dava açmıştı.

Yeni bir Beatles şarkısı geliyor!

Yapay zeka tarafından oluşturulan müzik, sanatçıların ya ona en ufak bir belirti bile olsa büyük bir sesle karşı çıktığı, ya da bazılarının tamamen kabul ettiği tartışmalı bir konu. Şimdi ise Paul McCartney, en azından kısmen, bu konuda ‘destekçi’ tarafta görünüyor. Zira McCartney, AI kullanarak “yeni” bir Beatles şarkısı oluşturdu ve bu şarkıyı bu yılın sonunda halka açacak.

Şarkı, eski bir demo kayıttan alınan John Lennon vokallerini içeriyor ve bu haberin ilk kez ortaya çıktığı BBC raporu, şarkının büyük olasılıkla 1978’de Lennon’un New York’taki evinin oturma odasında kasete kaydedilen ‘Now and Then‘ isimli bir Lennon kaydından alındığını belirtiyor. McCartney, şarkının ilhamının Peter Jackson‘ın ‘Get Back‘ belgeselinden geldiğini BBC’ye anlattı, çünkü bu belgeselde özel bir AI sistemi, Beatles üyelerinin vokallerini arka plan gürültüsünden ayırarak yüksek kaliteli üretimi mümkün kıldı.

Bu şarkıyı kaydetmek için 1995 yılında Beatles’ın hayatta olan üyeleriyle bir önceki deneme yapıldı, ancak George Harrison, Lennon’un vokal kaydının kalitesiz olması nedeniyle sürecin ortasında bu duruma itiraz etti. AI destekli parça ayırma ve temizleme işlemi, vokalleri McCartney’nin şarkının temiz bir şekilde karıştırılmasının mümkün olduğunu söylediği bir seviyeye geri getirdi.

McCartney, AI’nin aslında tamamen yeni John Lennon kayıtları gibi ses çıkarması için müzik oluşturması söz konusu olduğunda hâlâ biraz şüpheli – ama kesinlikle reddetmiyor – “Bu biraz korkutucu ama heyecan verici, çünkü bu gelecek.” diyor.

Mercedes, multimedya için ChatGPT’yi tercih etti

0

ABD’deki Mercedes sahipleri, araçlarına yakında yeni bir özellik ekleyecek: ChatGPT. Otomobil üreticisi, MBUX bilgi-eğlence sistemine OpenAI’nin konuşmalı AI aracısını eklemeye hazırlanıyor. Son günlerde gündemden düşmeyen, yavaş yavaş hayatımızın her alanına nüfuz eden yapay zeka teknolojisi, ChatGPT marka marka yayılarak devam ediyor.

Amazon Echo Auto ile her otomobile yapay zeka sokacak

ABD’de MBUX kullanan model sahipleri, 16 Haziran’dan itibaren ChatGPT işlevini etkinleştiren bir beta programına katılabilecekler. Bu, çok yönlü büyük dil modelinin otomobilin konuşma becerilerini artırmasını sağlayacaktır. Bu sistem, kullanıcıların gözlerini yoldan ayırmadan asiste edilebilmeleri, aracın fonksiyonlarını en iyi şekilde kullanabilmeleri için en güvenli veya en iyi seçenek.

Kaspersky’den ChatGPT yasağına ilişkin uzman yorumu

Öte yandan ChatGPT, herhangi bir konuda ileri geri hareket ederken insan gibi görünme ve alışverişin sorunsuz çalışmasını sağlamak için yeni gerçekler icat etme konusundaki yetkinliği de sürekli gelişiyor. Mevcut haliyle dahi kullanıcıları yeni rotalar önerebilir, onları asiste edebilir, sohbet edebilir ve daha birçok konuda isteklerine cevap verebilir.

Mercedes, yetenekleri şu şekilde açıklıyor; Kullanıcılar, yalnızca doğal sesli komutları kabul etmekle kalmayan, aynı zamanda konuşmaları da yürütebilen bir sesli asistanı deneyimleyecek. Yakında, Sesli Asistan’dan gidecekleri yerle ilgili ayrıntıları, yeni bir akşam yemeği tarifi önermesini veya karmaşık bir soruyu yanıtlamasını isteyen katılımcılar, ellerini direksiyondan ve gözlerini yoldan ayırmadan daha kapsamlı bir yanıt alacak.

Elbette, “bir benzin istasyonunun yarım mil yakınında, rotam üzerinde iyi bir bağımsız sandviç dükkanı nedir” gibi nispeten karmaşık bir sorgu, geleneksel bir sesli arayüzü engelleyebilir. Bunu sizin için arayacak bir yolcunuz yoksa, bu yeteneğe sahip olmak güzel olabilir. Yolda yeni bir akşam yemeği tarifi isteyen kim? Bu gerçekten bulabilecekleri en iyi kullanım durumu mu?

Mahremiyet konusunda; Mercedes, kullanıcı verileriyle ilgili endişesini yüksek sesle dile getiriyor; toplanan sesli komut verileri, anonimleştirildiği ve analiz edildiği Mercedes-Benz Intelligent Cloud’da saklanıyor.

Toyota yapay zekalı otomobillleri teste hazırlanıyor

Mercedes-Benz geliştiricileri, ses kontrolünün daha da geliştirilmesinde kesin öncelikler belirlemelerine olanak tanıyan belirli talepler hakkında yararlı bilgiler edinmeyi hedefliyor. Beta programından elde edilen bulgular, sezgisel sesli asistanı daha da geliştirmek ve daha fazla pazar ve dilde büyük dil modelleri için sunum stratejisini tanımlamak için kullanılacak.

Twitter 2.0 ‘a hazır olun

Her geçen gün globalde artan trafiği ve sıcak gelişmeleri anlık olarak kitlelere yaymasıyla, çeşitli bilgi güvenliği konularıyla gündemden düşmeyen Twitter, çılgın milyarder Elon Musk’ın satın almasının ardından ne yönde evrileceği ile ilgili tüm dünyada merak uyandırıyordu. Elon Musk’ın girişimlerinde gösterdiği cesur ve tehlikeli hamleler neyse ki Twitter’da olmadı.

Yeni CEO dizginleri eline alırken Twitter, genellikle Twitter 2.0 olarak anılan dönüştürücü bir yolculuğa çıkmaya hazırlanıyor. Kullanıcı deneyimini geliştirmeye, yanlış bilgileri ele almaya ve para kazanma fırsatlarını genişletmeye odaklanan Twitter’ın geleceği umut verici değişiklikler içeriyor.

Fidelity, Twitter hisselerinin değerini tekrar düşürdü

Twitter 2.0, kullanıcılara daha sezgisel ve akıcı bir arayüz sağlamayı amaçlıyor. Sadeliğe odaklanan platform, okunabilirliği ve kullanım kolaylığını artıran yeniden tasarlanmış bir düzen sunacak. Yeni arayüz, kullanıcıların ilgili içeriği, trend olan konuları ve konuşmaları zahmetsizce keşfetmesine olanak tanıyan gelişmiş gezinme özelliğine sahip olacak. Ek olarak Twitter, kullanıcıların deneyimlerini kişiselleştirmelerine olanak tanıyan özelleştirilebilir temalar ve düzenler sunmayı planlıyor.

Platformdaki konuşmaların önemini kabul eden Twitter 2.0, anlamlı etkileşimleri kolaylaştırmak için yeni özellikler sunacak. Yeni ileti dizili yanıt sistemi, konuşmaları takip etmeyi kolaylaştıracak, etkileşimi teşvik edecek ve bir topluluk duygusu geliştirecektir. Ayrıca, kullanıcılar yanıtları öncelik sırasına koyma ve filtreleme olanağına sahip olacak ve böylece daha kişiselleştirilmiş ve ilgili bir deneyim sağlanmış olacak.

Twitter, içerik keşfini geliştirmek için kullanıcı tercihlerini, ilgi alanlarını ve katılım kalıplarını analiz eden gelişmiş algoritmalar uyguluyor. Bu algoritmalar, kişiselleştirilmiş içerik önerilerini güçlendirecek ve kullanıcıların alakalı ve ilgi çekici tweet’lere maruz kalmasını sağlayacaktır. Ek olarak, Twitter 2.0, kullanıcıların belirli ilgi alanlarını keşfetmelerine ve gerçek zamanlı güncellemelere erişmelerine olanak tanıyan küratörlü konu yayınları sunacak.

Twitter, geçtiğimiz haftalarda kullanıcılarının büyük bir çoğunluğu için iki faktörlü kimlik doğrulama seçeneklerinden SMS ile kod alma yöntemini kaldırdı.

Twitter, yanlış bilgilerle mücadele etme ve gerçek içeriği teşvik etme çabalarını ikiye katlıyor. Twitter 2.0, kullanıcıların tweet’lerin doğruluğunu doğrulamasına olanak tanıyan gerçek kontrol özellikleri sunacak. Doğrulanmış bilgiler vurgulanarak kullanıcılara güvenilir bir bilgi kaynağı sağlanır ve yanlış veya yanıltıcı içeriğin yayılması azaltılır.

Güvenli ve kapsayıcı bir ortamı korumanın önemini kabul eden Twitter 2.0, gelişmiş denetleme araçlarını kullanıma sunacaktır. Bu araçlar, kullanıcıların taciz içeren veya zararlı içeriği daha verimli bir şekilde bildirmesini ve işaretlemesini sağlayarak platformdan hızlı işlem yapılmasını sağlar. Ek olarak Twitter, zararlı içeriği proaktif olarak belirleyip kaldırarak daha güvenli bir kullanıcı deneyimi sağlamak için makine öğrenimi algoritmalarına yatırım yapacak.

Twitter 2.0, kullanıcılara Twitter deneyimlerini şekillendiren algoritmik kararlara ilişkin içgörü sağlayarak şeffaflığı ve güveni geliştirmeyi amaçlamaktadır. Kullanıcılar, içerik önerilerini ve trend olan konuları etkileyen faktörlere ilişkin görünürlük sunarak, akışlarının nasıl düzenlendiğini daha iyi anlayacak. Bu yaklaşım, algoritmik önyargı hakkındaki endişeleri azaltmayı ve kullanıcılara daha şeffaf bir sosyal medya deneyimi sağlamayı amaçlamaktadır.

Twitter finansal özellikler

Twitter 2.0, içerik oluşturucuların içeriklerinden para kazanmalarını ve hedef kitlelerini büyütmelerini sağlayan yeni para kazanma özellikleri sunmaya hazırlanıyor. Aboneliğe dayalı modellerden özel içerik tekliflerine kadar içerik oluşturucular, platformda gelir elde etmek ve sürdürülebilir kariyerler oluşturmak için emrinde bir dizi araca sahip olacak. Bu özellikler, canlı bir içerik oluşturucu ekosistemini geliştirmeyi ve yüksek kaliteli içerik oluşturmayı teşvik etmeyi hedefliyor.

Twitter, platformunda işletmeleri ve reklamverenleri desteklemenin öneminin farkındadır. Twitter 2.0, işletmelere gelişmiş hedefleme seçenekleri, iyileştirilmiş analitik ve daha sürükleyici reklam biçimleri sağlayarak yeni reklamcılık yenilikleri sunacak. Ek olarak platform, iş araçları paketini genişleterek kesintisiz müşteri desteği ve takipçilerle kolaylaştırılmış iletişim sağlayacak.

Değiştirilemez belirteçlerin (NFT’ler) artan popülaritesine uygun bir hareketle Twitter 2.0, NFT yeteneklerini doğrudan platforma entegre etmeyi planlıyor. Bu entegrasyon, kullanıcıların Twitter profillerinde NFT’ler oluşturmasına, ticaret yapmasına ve sergilemesine olanak tanıyarak kendini ifade etme ve yaratıcılığa yeni bir boyut kazandıracak.

Meta Twitter

Twitter, Twitter 2.0’a doğru yolculuğuna çıkarken, kullanıcılar basitlik, güvenlik ve para kazanma fırsatlarına öncelik veren dönüştürülmüş bir deneyim bekleyebilirler. Gelişmiş kullanıcı arayüzü, gerçekleri kontrol etme özellikleri ve şeffaf karar verme ile Twitter, yanlış bilgilerle mücadele ederken kullanıcıları anlamlı konuşmalar yapma konusunda güçlendirmeyi amaçlıyor. Eşzamanlı olarak platform, yaratıcılar için yeni gelir akışları ve işletmeler için geliştirilmiş reklam araçları sunmaya hazırlanıyor. Yeni CEO bu değişikliklere öncülük ederken, Twitter 2.0 daha kapsayıcı, bilgilendirici ve canlı bir sosyal medya ortamı vaat ediyor.

8.000’den fazla subreddit, Reddit’in API ücretlerine karşı protesto amacıyla karanlığa büründü

0

Reddit’in API ücretleri uygulamasına karşı yapılan protesto ve 8.000’den fazla subreddit’in gizli duruma geçmesi, platformun ve CEO Steve Huffman’ın itibarı açısından iyi görünmüyor. Platformun API’sini güncelleme kararına karşı başlatılan protestonun sebebi, üçüncü taraf uygulama geliştiricilerinin siteye erişmeye devam etmek için milyonlarca dolar ödemek zorunda kalacak olmalarından ötürü. Protesto, Reddit.com üzerinde çökmelere ve sorunlara sebep oldu. r/funny ve r/gaming gibi 10 m

ilyondan fazla abonesi olan iki düzineden fazla forum da bu protestonun içinde. Subreddit’leri gizleme kararı dün başladı ve yarın 14 Haziran gecesine kadar devam etmesi bekleniyor.

Reddit, Nisan ayında duyurulan API değişiklikleriyle üçüncü taraf uygulamalarının yaptığı API isteklerinin sayısını sınırlayabilme özelliğini getirdi. Popüler iOS Reddit uygulaması Apollo’nun yaratıcısı Christian Selig, ayda yaptıkları 7 milyar API isteği için yılda 20 milyon dolar ödemesi gerektiğini belirtti. Bu nedenle, Apollo 30 Haziran’da kapanacak.

Platform, CEO Steve Huffman’ın Christian Selig’in şirkete 10 milyon dolarlık şantaj yapmaya çalışmakla suçlamasının ardından bir PR sorunu daha yaşadı. Gerçekte ise Selig’in şaka olarak uygulamasını Reddit’e API maliyetlerinin altı aylık süresi karşılığında satmaya çalışmasıydı. Huffman bunu bir tehdit olarak algıladı. Platform ayrıca üçüncü taraf uygulamalardan reklamları engelliyor ve cinsel içerikleri de kaldırıyor, ancak her ikisi de resmi Reddit uygulamalarında hala mevcut.

API güncellemeleri, uygulama geliştiricilerinin Reddit’in masraflarını karşılamak istiyorsa kullanıcılardan ücret almalarını gerektirecek. Android için Relay for Reddit uygulamasının geliştiricileri, ücretsiz sürümünün sona ereceğini, ancak aylık 3 dolarlık bir abonelik ücretinin (veya daha azının) mümkün olabileceğini belirtti.

Bu hareket, platform politikasını değiştirene kadar birçok geliştiricinin uygulamalarını kapatmak zorunda kalacaklarını doğrulayan birçok geliştirici tarafından desteklendi. Apollo ve benzer yazılımların kapanması, kullanıcıların beğenmediği ve tercih etmediği resmi Reddit uygulamasına yönlendirecek.

Huffman son AMA seansında (Beni Her Şeyi Sor) şirketin geri adım atmadığını belirtti. CEO, “Reddit, kendini sürdürebilen bir iş olmak zorunda ve bunun için büyük ölçekli veri kullanımı gerektiren ticari kuruluşları daha fazla sübvanse edemeyiz” şeklinde açıklama yaptı.

Reddit’in API ücretlerine karşı protesto ve buna bağlı olarak binlerce subreddit’in karartılması platform için büyük bir çalkantı yaratıyor. Bu durum, platform topluluğunun, geliştiricilerin ve kullanıcıların platformun gelir sağlama stratejisi ve üçüncü taraf uygulamaların ekosistemine etkisi konusundaki endişelerinin gittikçe arttığını gösteriyor.