Apple yeni iPad’ler için özel etkinlik düzenlemeyecek

0

Apple, iPhone 15 Wonderlust etkinliğinin ardından Ekim ayında özel bir etkinlik düzenleyeceği beklentilerine son verdi. Yenilenen iPad Air modeli dahil yeni ürünleri, basın bülteni aracılığıyla tanıtacak. Apple, 12 Eylül’de TSİ 20.00’de başlayacak olan Wonderlust etkinliğinde, yeni nesil iPhone’lar ve Apple Watch’lara odaklanacak. Diğer beklenen cihazları, özel bir etkinlik düzenlemek yerine basın sayfası üzerinden tanıtacak.

Yeni iPad Air modeli basın sayfasından tanıtılacak

Yeni iPad Air modelinin yakın bir zamanda tanıtılması beklenirken, iPad Pro’ların gelecek yıla kadar çıkmayabileceği söyleniyor. Apple’ın, bu yılın başlarında M2 Pro ve M2 Max çipli MacBook Pro’yu tanıttığı şekilde bir tanıtım yapması bekleniyor.

Yeni iPad Air, muhtemelen Apple M2 çipiyle donatılacak ve WiFi 6E, Bluetooth 5.3 desteği kazanacak. Tasarımında ufak değişiklikler olabileceği, ancak daha çok donanımsal olarak güçlendirileceği belirtiliyor. En son Mart 2022’de güncellenen iPad Air modeli, M1 çip, 5G, Center Stage desteği ile 12MP ön kamera, USB-C portu ve yeni renk seçenekleriyle gelmişti.

Wonderlust etkinliğinde neler tanıtılacak?

Apple, 12 Eylül’deki etkinlikte iPhone 15 serisi ile birlikte Apple Watch Series 9 ve Watch Ultra 2 modellerini tanıtacak. Etkinlikten bir süre sonra iOS 17, iPadOS 17, watchOS 10 ve belki macOS 14 Sonoma final sürümü de yayınlanabilir.

Bu gelişmelerle birlikte Apple’ın ürün yelpazesi hakkında daha fazla bilgiye sahip olabileceğiz. Özellikle iPad Air ve diğer yeni ürünlerin ne gibi özelliklerle geleceğini öğrenmek için heyecanla bekleyiş sürüyor.

Kredi kartı slipleri artık mobilden gelecek!

0

Dijital Slip uygulaması, Türkiye Finans banka veya kredi kartlarıyla Türkiye Finans poslarından yapılan tüm alışverişlerde müşterilerin, fiziksel olarak aldıkları kâğıt sliplerin dijital versiyonlarını mobil uygulama üzerinden almalarına ve takip etmelerine olanak sağlıyor. 

Bu uygulama ile kâğıt tüketimini ve karbon ayak izini azaltma şansı elde edeceklerini belirten Türkiye Finans Bilgi Sistemleri ve Operasyon Genel Müdür Yardımcısı Fahri Öbek, bu uygulamanın temassız teknolojilere yapılan yatırımlarla bankanın dijitalleşme sürecinde önemli bir adım olduğunu dile getirdi. Öbek sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye Finans olarak “Yarına Varız” söyleminden hareketle devreye aldığımız karbon ayak izini azaltma çalışmalarımızın, aynı zamanda verimlilik ve performansımızı artırdığını, çalışanlarımızın ve müşterilerimizin memnuniyetine de katkıda bulunduğunu görüyoruz. Bu bakış açısıyla geride bıraktığımız dönemde Push Notification uygulaması ile günlük ortalama 5 bin dekont tasarrufu, müşterilerimizden gelen talimatları toplu EFT kanalına taşıyarak aylık ortalama 19 bin adet kâğıt tasarrufu, EFT ve Havale işlemlerini Merkezi Talimat Sistemine taşıyarak 7 ayda yaklaşık 17 bin kâğıt tasarrufu, Bağımsız Denetim Raporları’nın sistem üzerinden alınması ile 7 ayda ortalama 13 bin kâğıt tasarrufu, son bir yılda İsimsiz dışındaki tüm kredi kart tiplerimizi dijitale alarak 8 milyon kâğıt tasarrufu ve finansman için müşterilerden temin edilen faturaların elektronik ortama taşınması sonucunda yaklaşık 7 ayda 40 bin kâğıt tasarrufu sağladık. 

Ayrıca bu yıl hayata geçirdiğimiz HR Paperless Projesi kapsamında işe alımdaki evrak sürecinin dijital ortama taşınmasını sağladık ve kâğıtsız ortama geçtik. 2023 projeksiyon verilerindeki deneyimli ve deneyimsiz aday kırılımındaki aday sayısına göre yaklaşık 40 bin adet evrak tasarrufu sağlamayı planlıyoruz. Özetleyecek olursak bankacılık işlemlerimizde dijitalleşmeyle yıllık kâğıt tüketimimizi 25 bin koliden 5 bin koliye düşürdük. Kâğıt tasarrufu sağlarken fidan dikimini de unutmuyoruz. Sadece 2021 yılından bu yana TEMA Vakfı iş birliğiyle Umut Ormanı’na 24 bine yakın fidan diktik.” 

Türkiye Finans’ın çevre yönetimini minimum etki yaklaşımıyla planladığını dile getiren Öbek sözlerini şöyle tamamladı; “Türkiye Finans olarak kurumumuzu, sektörümüzü ve müşterimizin daha iyiye ulaşma çabasını sürdürülebilir kılarken, makro açıdan yani toplumsal, çevresel ve sosyo-ekonomik anlamda nasıl sürdürülebilir oluruz, her attığımız adımda bu soruyu odağımıza alarak düşünüyoruz. ‘Yarına Varız’ söyleminden hareketle yeşil teknolojiler alanındaki çalışmalarımıza hız kesmeden devam edeceğiz.”

Kullanıcıyı rahatsız etmeyen reklam mümkün mü?

Reklamlar uygulamalarda ve internet sitelerinde kullanıcıların en çok rahatsız olduğu noktaların başında geliyor. Ancak bu hizmetlerin ayakta kalabilmesi için de gelir elde etmeler, dolayısı ile reklam göstermeleri de şart. Kullanıcıları rahatsız etmeden reklam göstermeyi hedefleyen GoWit’in Kurucu Ortağı ve CEO’su Emrah Adsan’ı stüdyomuza konuk ettik ve hem GoWit’in uygulamalarını hem de girişimcilik, startup’larda büyüme, yurtdışına açılma ve yatırım alma gibi konuları mercek altına aldık.

Google, yapay zeka destekli aracı ile Gboard’da daha etkin düzeltmeler yapabilecek!

Google tarafından geliştirilen klavye aracı Gboard, artık beta kullanıcıları için bir “Düzeltleme” seçeneği sunmaya başlıyor.

Şu anda Android‘de beta sürümünde olan Gboard 13.4 ile ortaya çıkan “Proofread” seçeneği, tümü üretken AI tarafından desteklenen ve metninizin yazım veya dilbilgisi hataları için anında kontrol sağlayan bir seçenek olarak klavyenin araç çubuğunda yer alıyor.

Bu özellik, Pixel Fold’da Google’ın üretken AI için her zamanki sembolünü gösteren bir “Düzelt” istemiyle ortaya çıktı. Oradan, bir pop-up, düzeltme okumanın nasıl çalıştığını açıklıyor ve özelliği açarsanız işlenmek üzere metin Google tarafına gönderiliyor.

yapay zeka

Gboard’un araç çubuğundaki “Proofread”a dokunmak metninizi işliyor ve noktalama işareti ekleme gibi yazım veya dilbilgisini düzeltmek için öneriler sunuyor. Bu arada, “Düzelt” düğmesi öneriler doğrultusunda görünüyor ve tıkladığınızda hataları otomatik olarak düzeltiyor.

Gerçek kullanımda, bu mevcut otomatik düzeltme için büyük bir evrim gibi geliyor, ancak Google’ın işlemi sunucularına boşaltmadan bunu başarabilmesi güzel olurdu. Belki gelecekteki güncellemelerle gündeme gelebilir.

Ayrıca, Gboard’daki yeni üretken AI aracında AI kullanarak çıkartmalar oluşturan yeni bir özelliğin yanı sıra, resmi ve gayri resmi gibi farklı bir tondaki mesajları yeniden yazmanıza yardımcı olabilecek yeni bir “ton” özelliği var. Bu özellikler henüz uygulama değişiklikleri olmadan görünmüyor.

Google yapay zeka üzerine oldukça yüklü rakamlar ulaşan yatırımlar yaptı. Ve bu yatırımlarının karşılığını geliştirdiği her uygulama ve platformda sonuna kadar almakta kararlı. Gboard da bunlardan biri ve bunun faydasını ilerleyen zamanlarda oldukça göreceğiz.

Apple USB-C geçişine hızlı uyum sağlayacak

0

Apple iPhone 15 ile birlikte Lightning bağlantı noktasından USB-C’ye geçiş yaparak büyük bir değişiklik yapmış olacak. Bu geçiş, hem iPhone telefonlar için hem de iPhone aksesuarları için önemli bir dönüm noktası olarak görülüyor.

Apple, yaklaşan Wonderlust etkinliğinde sahne alacak olan tüm iPhone 15 modellerinde Lightning yerine USB-C portunu kullanacak. Bu, iPhone kullanıcıları için beklenen bir değişiklik ve gelecekteki cihazlar için daha geniş bir bağlantı standartı sunacak.

Bu geçiş, Apple’ın aksesuar portlarını da USB-C’ye hızlıca dönüştürmesi bekleniyor. Özellikle MagSafe Battery Pack ve MagSafe Duo gibi popüler aksesuarlar, yeni USB-C standartıyla uyumlu olarak yenilenecek. Bu, kullanıcıların bu aksesuarları iPhone 15 ve sonraki modellerle sorunsuz bir şekilde kullanmalarını sağlayacak.

Ayrıca, Apple Watch Manyetik Şarj İstasyonu da USB-C bağlantı noktasıyla gelebilir Bu da Apple’ın tüm ürün yelpazesini tek bir bağlantı standartı olan USB-C ile uyumlu hale getirme stratejisinin bir parçası olarak görünüyor.

Bu değişikliklerle birlikte, gelecekteki iPhone kullanıcıları, aksesuarlarını ve cihazlarını aynı bağlantı standardıyla daha kolay ve uyumlu bir şekilde kullanabilecekler. Ancak, bu geçişin mevcut Lightning tabanlı aksesuarlarını etkileyebileceği ve bazı kullanıcıların yeni bağlantı adaptörleri veya aksesuarlar alması gerekebileceği unutulmamalıdır.

Apple’ın Wonderlust etkinliği sonrasında USB-C tabanlı iPhone aksesuarları ve cihazlarıyla ilgili daha fazla bilgi bekleniyor. Bu değişiklikler, Apple’ın teknoloji ekosistemindeki sürekli evriminin bir parçası olarak karşımıza çıkıyor ve kullanıcı deneyimini daha da geliştirmeyi amaçlıyor.

Japonya Ay’a iniş için ilk adımı geçti!

Japonya’nın H2-A roketi fırlatıldı ve iniş girişiminde bulunmak üzere aya doğru ilerliyor. Japonya, yeni bir ay misyonu başlattı ve birçok başarısızlığın ve gecikmenin üstesinden gelerek , Dünya’nın en yakın komşusunu daha iyi anlamak için yapılan küresel bir yarışta Hindistan’dan sadece birkaç hafta sonra aya giden beşinci ülke oldu.

Küçük insansız Japon uzay aracı veya H2-A roketi, yerel saatle 7 Eylül günü sabah 8:42’de Japonya’nın güneybatısındaki Tanegashima Uzay Merkezi’nden fırlatıldı ve Pasifik Okyanusu üzerinde uçtu. Ay’ın yörüngesine üç ila dört ay içinde girmesi ve gelecek yılın başlarında iniş yapması planlanıyor.

Japonya Ay’a iniş için bu kez ilk adımı başardı

Roket iki uzay görevini yerine getirecek. Bilim insanlarının evrenin kökenini daha iyi anlamalarına yardımcı olacak yeni bir X-ışını teleskopu ve gelecekteki aya iniş teknolojisinin temelini oluşturacak hafif, yüksek hassasiyetli aya iniş aracı. Teleskop sabah 8:56’da, aya iniş aracı ise sabah 9:29’da ayrıldı.

Geçtiğimiz yıl yaşanan bir dizi maliyetli hata, fırlatma için riskleri artırdı ve Japonya’nın, özellikle de Hindistan’ın geçen ay aya başarılı bir şekilde ayak basmasının hemen ardından, uzay araştırmalarında önde gelen küresel bir oyuncu olarak konumunu tehdit etti. Japonya Havacılık ve Uzay Araştırma Ajansı’ndaki (JAXA) yetkililer 7 Eylül günü, fırlatmanın son adımının ardından alkışlayarak rahat bir nefes aldı.

Teleskobun proje bilimcisi Kyoko Matsushita, JAXA’nın fırlatma canlı yayınında: “Endişeyle izliyordum ama teleskop başarılı bir şekilde ayrıldı ve bu beni rahatlattı. Dikkatli bir şekilde izlemeye devam etmemiz gerekecek, ancak ilk adım başarıyla atıldı” dedi.

Geçtiğimiz ay Hindistan, buz şeklinde su tutan, imrenilen bir bölge olan ayın güney kutbunun yakınına robotik bir uzay aracı indirdi. Birkaç gün önce, ülkenin neredeyse yarım yüzyıldır gerçekleştirdiği ilk ay misyonunda bir Rus aracı ayın yüzeyine çarpmıştı. Geçtiğimiz sonbaharda ise Çin, Tiangong uzay istasyonunu tamamladı. Tokyo Üniversitesi Kamu Politikası Enstitüsü’nden uzay politikası uzmanı Kazuto Suzuki, “Bu, Japon uzay topluluğu için bir gerçek anı. Başlatılan yeni teknoloji, dünya ölçeğinde ay araştırmaları için yeni bir ufuk açacak, böylece iniş aracının başarısı Japonya’yı birinci kademe gruba getirecek” dedi. Japonya’nın performansı, Çin ve Rusya’nın ilerlemeleri dikkate alınarak geliştirilen, ülkenin uzaydaki yeni ulusal güvenlik stratejisi göz önüne alındığında da önemliydi. Haziran ayında Japonya, uzay teknolojisini kullanarak savunma yeteneklerini ve bilgi toplama sistemlerini geliştirmek için ilk uzay güvenliği planını kabul etti.

Ücretsiz VPN hizmetleri neden kullanılmamalı?

Sanal özel ağ (VPN), gizliliği korumak, ülke kısıtlamalarını aşmak için yararlı ve vazgeçilmez bir araç. Örneğin Netflix içeriğinize başka bir ülkeden erişmek, tamamen isimsiz e-postalar göndermek veya kendinizi ihbarcı olarak korumak için kullanabilirsiniz.

Prensipte oldukça basit çalışıyor. Doğrudan internete bağlanmak yerine, öncelikle tüm web trafiğinin yönlendirildiği bir VPN hizmetinde oturum açıyorsunuz. Yeni bir IP adresi aldığınız için meraklı kişiler, izleyiciler veya kötü niyetli aktörler artık sizi web’de takip edemiyor. Yeni IP adresi artık kişinin kendi bağlantısına veya internet sağlayıcısına değil, yalnızca kullanılan VPN hizmetine yönlendiriyor.

Ancak sürecin zayıf noktası da tam olarak burada yatıyor. VPN sağlayıcısı güvenilir değilse, zayıf şifreleme kullanıyorsa veya kullanıcı verileri konusunda gevşekse, VPN koruma kalkanı hızla çöküyor. Ücretsiz VPN hizmetleri genellikle kötü bir tablo çiziyor.

Ücretsiz VPN hizmetleri nedeniyle yaşayabileceğiniz sorunlar

Aslında VPN’leri veri koruma amacıyla kullanıyoruz, ancak bazen ücretsiz bir hizmette bunun tam tersi meydana gelebiliyor. Ücretsiz VPN hizmetleri, bizi gözetimden ve verilerimizin satışından korumak yerine, “ücretsiz” sağlayıcı için bunu değerli kılmak amacıyla kullanıcılarının kendileri hakkında veri toplamaya neden oluyor. Aslında teknoloji dünyasında çok bilinen bir söz bunu açıklıyor: “Bir ürün için herhangi bir ödeme yapmanız gerekmiyorsa, muhtemelen o ürün sizsiniz”

Sunucuları barındırmak ve trafiği yönetmek çaba gerektiriyor. Ücretsiz kullanıcılardan doğrudan geri alınamayacak kadar maliyetli bir çalışma ihtiyacı bulunuyor. Bu nedenle ücretli bir VPN’i tercih etmek her zaman faydalı diyebiliriz. Burada pazar lideri sağlayıcılar, sağlam temellere dayanan veri koruma yönergelerine güvenir, günlükleri kullanmaz veya özel kullanıcı verilerini satmaz.

Anonimlik ve veri koruma, potansiyel müşterilerin rakipler arasında karşılaştırma noktası olarak kullandığı ücretli VPN hizmetleri için referans noktası. Bu nedenle ciddi sağlayıcılar buna büyük önem veriyor. Ücretsiz VPN hizmetleri sizi aşağıdaki konularda zor durumda bırakabiliyor. Bu nedenle bu konuda bilinen ve kendini ispatlamış olan sağlayıcılardan hizmet almak çok daha avantajlı diyebiliriz.

  • Kötü veri koruması
  • Yavaş aktarım oranları
  • Veri sınırları
  • Reklam ve pop-up’lar
  • Kısıtlı sunucu ortamı
  • Şifreleme sorunları
  • Müşteri hizmetleri (Bulunmuyor)

Mate 60 Pro’nun çipi tartışma yarattı!

0

Güney Koreli Hynix, çiplerinin Huawei’nin tartışmalı akıllı telefonuna nasıl girdiğini araştırıyor. Güney Koreli çip üreticisi SK Hynix, iki bellek çipinin gizemli bir şekilde Huawei tarafından Eylül ayında piyasaya sürülen tartışmalı akıllı telefon Mate 60 Pro’da nasıl bulunduğu araştırıyor.

TechInsights başkan yardımcısı G Dan Hutcheson: “Gelişmenin önemi, SK Hynix’in Çin’e ne gönderebileceği konusunda kısıtlamaların olmasıdır. Bu çipler nereden geliyor? Asıl soru herhangi bir yasanın ihlal edilip edilmediği” ifadelerini kullandı.

Hynix’in bir sözcüsü, çiplerinin Huawei telefonunda kullanıldığının farkında olduğunu ve konuyu araştırmaya başladığını söyledi. Yapılan açıklamada şirketin “ABD’nin şirkete yönelik kısıtlamalarının getirilmesinden bu yana artık Huawei ile iş yapmadığı” belirtildi. Şirket, “SK Hynix, ABD hükümetinin ihracat kısıtlamalarına sıkı sıkıya uyuyor” dedi.

Mate 60 Pro’nun çipi için takip çalışmaları devam ediyor

Sektördeki kişiler, Huawei’nin bellek yongalarını doğrudan üreticiden değil, ikincil piyasadan satın almış olmasının mümkün olduğunu söyledi. Ayrıca Huawei’nin, ABD’nin ihracat kısıtlamaları tam olarak devreye girmeden önce birikmiş bir bileşen stoğuna sahip olması da mümkün. TechInsights daha önce telefonun “beyninin”, Çin’in önde gelen çip üreticisi Semiconductor Manufacturing International Corporation (SMIC) tarafından üretilen 5G Kirin 9000s çipinden güç aldığını açıklamıştı.

2019 yılında ABD hükümeti, Amerikan şirketlerinin Huawei’ye yazılım ve ekipman satmasını yasakladı. Ayrıca ABD yapımı teknolojiyi kullanan uluslararası çip üreticilerinin de şirketle çalışmasını kısıtladı. Bundan dört yıl sonra, Mate 60 Pro’nun piyasaya sürülmesi, merkezi Shenzhen’de bulunan Huawei’nin, ABD’nin kapsamlı çabalarının ardından nasıl bu kadar gelişmiş bir akıllı telefon üretme yeteneğine sahip olduğunu anlayamayan sektör uzmanları şaşırttı.

Hynix’in hisseleri, Kanada merkezli bir araştırma kuruluşu olan TechInsights tarafından Huawei telefonunda iki ürününün (12 gigabayt (GB) LPDDR5 çipi ve 512 GB NAND flash bellek çipi) bulunduğunun ortaya çıkmasının ardından 8 Eylül günü yüzde 4’ten fazla düştü. Telefonu analiz için parçalara ayıran yarı iletkenler konusunda uzmanlaştı. Analistler, ileri teknolojiye erişim konusunda ABD ile çatışan Çin için akıllı telefonun büyük bir atılım olduğunu söyledi. Bu gelişme, iki ABD’li kongre üyesi Mike Gallagher ve Michael McCaul’u, telefon hakkında daha fazla bilgi arayan Beyaz Saray’a, Çinli şirketlere teknoloji ihracatı satışlarını daha da kısıtlaması yönünde çağrıda bulunmaya yöneltti.

Araştırmacılar halen Mate 60 Pro’yu inceliyor ve ABD ticari yaptırımlarına tabi şirketler tarafından üretilen daha fazla bileşen bulma olasılığını dışlamıyor. Şimdiye kadar telefonun bileşenlerinin çoğunun Çinli tedarikçiler tarafından sağlandığı tespit edildi.

ABD ordusu, HoloLens kasklara bir adım daha yaklaştı

ABD ordusu, artırılmış gerçeklik (AR) tabanlı Microsoft Hololens kaskları için bir sonraki aşamaya geçme kararı aldı. Microsoft’un geliştirdiği Integrated Visual Augmentation System (IVAS) cihazları, askerlere durumsal farkındalık ve bir dizi ek özellik sunuyor.

Temmuz ayında, Microsoft’un ABD ordusuna IVAS cihazları teslim edeceği duyurulmuştu. Bu cihazlar, HoloLens teknolojisi temel alınarak tasarlanmıştır ve askerlerin silah uyumluluğu, navigasyon araçları ve görev planlama çalışmaları gibi alanlarda kullanımını destekliyor.

Son raporlara göre, ABD ordusu, IVAS değerlendirmesinin ikinci aşamasına geçme onayı verdi. İkinci aşamanın detayları henüz açıklanmasa da, Microsoft’un ABD ordusu için bu teknolojiyi daha da geliştirmeye devam edecek.

Rapora göre, ağustos ayında 20 adet IVAS prototipi piyade birlikleri tarafından test edildi. Bu testlerde başlıkların silah uyumluluğu, navigasyon yetenekleri ve görev planlama işlevselliği değerlendirildi. Ayrıca başlıkların konforu ve kullanılabilirliği üzerine de çalışıldı.

ABD ordusunun IVAS programının bir sonraki aşamasında, başlıkları daha uygun fiyatlı hale getirme amacıyla Microsoft ile işbirliği yapması bekleniyor. Microsoft, 10 yıllık büyük bir sözleşme kapsamında 121.000 adet başlık ve 21.9 milyar dolar değerinde cihaz tedarik etme taahhüdünde bulunmuştu. Ancak ilk versiyonlarının kullanımının zorluğu ve sağlık sorunları nedeniyle geri çekilmesinin ardından, Microsoft başlıkları iyileştirmek için çalışmalarını sürdürdü.

ABD ordusunun bir sonraki değerlendirme aşamasının yaklaşık 18 ay süreceği belirtiliyor. Bu süre zarfında, IVAS başlıklarında daha fazla geliştirme yapılması planlanmaktadır. Her şey planlandığı gibi giderse, ABD’nin IVAS başlıklarının seri üretimine 2025 yılında başlayabileceği düşünülüyor

NASA Mars’ta solunabilir oksijen üretti!

ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), Mars’ta gerçekleştirdiği çığır açan bir deney ile tarihi bir başarıya imza attı. Bu başarı, kızıl gezegen Mars’ta insanların yaşamını sürdürebilmek için temel bir gereksinim olan oksijeni yerinde üretebilme yolunda büyük bir ilerleme olabilir.

Perseverance keşif aracı üzerinde bulunan MOXIE adlı cihaz, boyut olarak bir ekmek kızartma makinesi kadar küçük olmasına rağmen, Mars’ın ince atmosferinde bulunan karbondioksiti kullanarak bir astronotun yaklaşık üç saat boyunca hayatta kalabilmesi için yeterli miktarda oksijen üretebildi. Bu, gelecekte Mars’a yapılacak insan keşifleri ve kolonizasyonu için büyük bir umut kaynağı olarak görülüyor.

Uzmanlar, bir astronotun sadece 10 dakika boyunca yaklaşık 5 gram oksijene ihtiyaç duyduğunu belirtiyorlar ve MOXIE’nin daha büyük ölçekli üretimlerle insan yaşamını desteklemek ve hatta roket yakıtı sağlamak için büyük potansiyel taşıdığını vurguluyorlar.

NASA Yönetici Yardımcısı Pam Melroy, bu başarıyı değerlendirirken, “MOXIE’nin etkileyici performansı, Mars’ın atmosferinden oksijen üretmenin mümkün olduğunu gösteriyor. Bu, gelecekteki astronotlara solunabilir hava sağlamanın yanı sıra roket itici yakıt üretimini de destekleyebilir” dedi.

Ancak, Mars’ın zorlu şartlarına karşı dikkatli olunmalıdır. Düşük atmosferik basınç, aşırı soğuk sıcaklıklar ve yüksek düzeyde radyasyon gibi faktörler, Mars’ta yaşamı sürdürmeyi daha da karmaşık hale getiriyor. Yine de, MOXIE gibi teknolojik gelişmeler, Mars’ta insanların daha fazla keşif yapma potansiyelini artırarak bu heyecan verici hedefe bir adım daha yaklaşmamıza yardımcı oluyor.

Kripto ticaret hacmi yılın en düşük seviyesine düştü

Kripto para ticaret hacmi Ağustos ayında yılın en düşük seviyesine geriledi. Bu, dijital varlık fiyatlarının 2021 sonlarında tüm zamanların en yüksek seviyelerinden çöküşünden bu yana yatırımcı ilgisinin azaldığının bir başka işareti oldu. CCData, Grayscale’in SEC karşısında kazandığı mahkeme zaferinin ardından yaşanan volatilitenin merkezi borsalardaki işlem hacimlerine yansımadığını söyledi.

Grayscale Investments’ın ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonuna karşı mahkemede kazandığı zaferin yol açtığı volatilitenin, yatırımcıları kendi piyasalarından uzaklaştırmayı başaramaması nedeniyle, kripto spot piyasasındaki faaliyet geçen ay dört yıldan fazla bir sürenin en düşük seviyesine geriledi. Dijital varlık alım satım masalarındaki durgunluğu daha da artırdı. Dijital varlık verileri ve endeks sağlayıcısı CCData’ya göre, merkezi borsalardaki spot işlem hacmi art arda ikinci ayda da yavaşlayarak yüzde 7,78 düşüşle 475 milyar dolara geriledi. Mart 2019’dan bu yana en düşük seviye oldu. Buradaki işlem hacmi tanımı ise belirli bir dönemde el değiştiren toplam token sayısını ifade ediyor.

Kripto ticaret hacmi eski haline dönecek mi?

Türev hacmi yüzde 12’nin üzerinde düşüşle 1.62 trilyon dolara gerileyerek 2021’den bu yana ikinci en düşük seviyesine geriledi. Türevlerin toplam piyasa faaliyetindeki payı art arda üçüncü ayda da yüzde 77,3’e geriledi. Açık türev sözleşmelerinde kilitlenen dolar değeri yüzde 19,5 düşüşle 171 milyar dolara geriledi Seçilen borsalardaki 413 milyar dolarlık açık pozisyonları sildi. Bu, bu yıl açık faizdeki en büyük düşüş anlamına geliyor.

Devam eden düşüş, Sam Bankman-Fried’ın FTX borsasının geçen Kasım ayında iflas etmesinden bu yana zor bir dönemle karşı karşıya olan borsalar ve piyasa yapıcılar için zorlu bir ortam yaratıyor. Çöküş, yatırımcıların merkezi borsalara olan güvenini zedeledi ve piyasa derinliğini daralttı . Bloomberg’e göre piyasa yapıcıların kar marjı, FTX’in çöküşünden bu yana yüzde 30 oranında düştü.

CCData, CoinDesk ile paylaşılan bir raporda, “Grayscale’in SEC karşısında kazandığı zaferin ardından ortaya çıkan volatilitenin merkezi borsalarda işlem hacimlerine dönüşmemesi nedeniyle merkezi borsalardaki spot ve türevlerin toplam işlem hacmi yüzde 11,5 düşerek 2,09 trilyon dolara geriledi” dedi. Borsalar arasında Binance’in spot pazar payı üst üste altıncı ayda yüzde 38,5 ile Ağustos 2022’den bu yana en düşük seviyesine geriledi.

Türkiye’nin 3D Yazıcı Üreticisi Zaxe 60 Milyon TL Yatırım Aldı

0

Zaxe, PCP Teknoloji Fırsatları Fonu ve Türkiye Kalkınma Fonu çatısı altındaki Bölgesel Kalkınma Fonu liderliğinde gerçekleşen yatırım turuna mevcut yatırımcılardan KVK, Omurga Teknoloji Fonu, Nevzat Aydın, Ali Demir Akel ve Muzaffer Akpınar’ın da dahil olmasıyla 60 milyon TL yatırım aldı.

Zaxe 60 milyon TL yatırım aldı

2015 yılında kurulan Türkiye’nin lider 3 boyutlu yazıcı üreticisi Zaxe, yüksek hızlı baskı imkanı, geliştirdiği yapay zeka bazlı akıllı teknolojileri ve tak-çalıştır tasarımları ile global pazarın en hızlı büyüyen oyuncusu olmuştur.

Zaxe eklemeli imalat dikeyine yönelik çözümler üreterek kullanıcılara donanım, yazılım ve materyallerden oluşan uçtan uca bir 3D ekosistemi sunmaktadır. Türkiye’deki pazar lideri konumunun yanı sıra, Zaxe ürünleri Avrupa ve Kuzey Amerika’da 15’ten fazla ülkeye ihraç edilmektedir.

Ofiste ihtiyacımız olan aksesuarları Zaxe 3D yazıcıyla bastık

Zaxe kurucuları Baki Gezgen ve Aydonat Atasever, “Aldığımız bu yeni yatırımla birlikte global pazardaki önemli oyunculardan biri olmaya ve vizyonumuz olan, geleneksel üretim yöntemlerinden bağımsız, üretimi daha basit ve daha hızlı hale getirmeye devam edeceğiz.” dedi. 

Nasdaq borsada yapay zeka kullanımı için onay aldı!

0

Nasdaq yapay zeka tabanlı ticaret emirleri için SEC onayını aldı. Yapay zeka tabanlı emir türü hisse senedi alım satımını daha da verimli hale getirebilir. Nasdaq, Amerika Birleşik Devletleri Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu’nun ilk borsa yapay zeka odaklı emir türünü çalıştırma talebini 8 Eylül’de onayladığını duyurdu.

Dinamik orta nokta uzatılmış yaşam emri (M-ELO) olarak adlandırılan yeni sistem, otomatik emir türünü “dinamik” hale getirerek genişletiyor. Yani kendisini gerçek zamanlı olarak güncellemek ve yeniden kalibre etmek için yapay zekayı kullanacak. Emir türleri, belirli işlem çiftlerini tam piyasa fiyatlandırma eşiklerinde yürüten bir dizi yazılım talimatı olarak tanımlanıyor. Bu otomasyon biçimi bir süredir ortalıkta dolaşıyor. Ancak yeni yapay zeka odaklı sipariş türü, siparişleri yürütmek için gerçek zamanlı takviyeli öğrenme yapay zekasını kullanan türünün ilk örneği.

Alım satım işlemleri daha kolay hale gelecek

Bunun, sisteme verilen siparişleri önemli ölçüde hızlandırma etkisine sahip olması gerekiyor. Onay duyurusuna eşlik eden bir blog yazısında Nasdaq,  dinamik M-ELO’nun araştırma ve testleri sırasında “doldurma oranlarında yüzde 20,3 artış ve işaretlemelerde yüzde 11,4 azalma” gösterdiğini belirtiyor. Nasdaq yayınladığı gönderide: “Bu yeni işlevsellik, piyasa koşullarını tespit etmek ve bir işlemin gerçekleştirilmeye uygun olduğu süre öncesindeki elde tutma süresini optimize etmek için her 30 saniyede 140’tan fazla veri noktasını analiz ediyor” ifadelerine yer verdi.

Siparişlere yalnızca statik zaman aşımları uygulayan geleneksel sistemin aksine, siparişlerin bekleme sürelerini gerçek zamanlı olarak ayarlayarak, doluluk oranlarının, pazar etkisinde önemli bir artış olmadan artması gerekiyor. Fintech sektörü için yapay zeka teknolojilerinin ortaya çıkışı tüm finans sektörünü etkiledi. ChatGPT ve benzeri geniş dil modelleri, hem geleneksel hisse senedi hem de kripto para birimi tüccarları için eğitim araçları olarak kullanılmak üzere uyarlandı. Nasdaq’ın yapay zekayı finansla birleştirmeye yönelik önceki hamleleri arasında, ABD pazarındaki 1.5 milyondan fazla opsiyon listesinin ayrıştırılmasına yardımcı olacak tahmine dayalı yapay zeka modellerinin dahil edilmesi yer alıyor.

En iyi PDF düzenleyiciler

PDF dosya formatı, metin ve video için mükemmel desteğin yanı sıra verimli dosya boyutuna sahip. Bu da onu her türlü belge ve veri için mükemmel bir format haline getiriyor. Ayrıca bir belgenin kalitesini ve biçimlendirmesini korumak için de mükemmel.

Adobe Acrobat belki de en bilinen PDF düzenleyicisi. Ancak dikkate alınması gereken başka seçenekler de var. Bir PDF düzenleyiciye erişim, belge metinlerini düzenleme, resim ekleme, form doldurma ve PDF dosyalarınızı diğer formatlara dönüştürme olanağını açıyor. Bu formatla düzenli olarak çalışıyorsanız, PDF düzenleyici yararlı bir araç. En iyi PDF düzenleyiciler için sizlere liste hazırladık.

En iyi PDF düzenleyiciler listesi

Adobe Acrobat ProDC

Adobe, PDF formatını ilk kez yaklaşık 30 yıl önce tanıttı ve Acrobat Pro DC, PDF dosyalarını düzenlemek için mevcut endüstri standardı. Listemizdeki diğer programların özelliklerini birleşik bir yazılım parçasında birleştiren bir PDF düzenleyici görevi görüyor. Ayrıca hem Windows hem de MacOS için kullanılabilen birkaç premium programdan biri. Acrobat Pro DC, özel mobil işlevselliğe (iOS ve Android uygulamalarıyla) ve birden çok web sayfası (HTML), Word belgeleri, Excel elektronik tabloları, PowerPoint sunumları ve hatta PNG gibi taramalar veya görüntü dosyaları dahil olmak üzere çeşitli dosya formatlarını PDF’ye dönüştürme becerisine sahip.

Canva

Canva, kullanıcı dostu tasarım araçları ile bilinen bir platform olup, artık PDF düzenleme özelliğini de bünyesine katmıştır. Canva’nın PDF düzenleme özelliği ile kullanıcılar, herhangi bir PDF dosyasını kolayca yükleyebilir ve Canva’nın geniş araç yelpazesiyle düzenleyerek online tasarımlara dönüştürebilirler. Metinler, resimler, şekiller ve hatta logolar gibi öğeleri ekleyip değiştirmenize imkan tanıyan bu araç, profesyonel görünümlü PDF dosyaları yaratmanızı sağlar. Ayrıca, hazır şablonlar kullanarak zaman kazanabilir ve PDF’lerinizi daha etkili bir şekilde özelleştirebilirsiniz.

PDFGear

Ücretsiz bir PDF düzenleyicisi görevi görüyor. Hatta dahili ChatGPT’ye sahip olup , PDF’leri özetlemesine veya hızlı başvuru için içlerindeki bilgileri aramasına olanak tanıyor. PDFGear ile PDF’lerinizi düzenleyebilir, birleştirebilir, sıkıştırabilir, dönüştürebilir ve hatta imzalayabilirsiniz. Çok sayıda belgeyi düzenli olarak imzalamak için fareyle çizim yapabilir, bir imza resmi yükleyebilir veya kullanışlı bir damga kullanabilirsiniz.

PDF Architect

Alman şirketi Pdfforge, PDF Architect programı için benzersiz bir satın alma modeline sahip . Ücretsiz olarak indirilebilirsiniz. İndirme sonrası üç ayrı paket (Standart, Profesyonel ve Pro+OCR) parçası olarak mevcut. Her paket, programın düzenleme gücünü belirleyen bir dizi modül içeriyor. Standart paket Düzenle, Dönüştür ve Sayfa modüllerini içeriyor. Professional, Standart paketteki tüm modülleri içerir ve İnceleme/Yorum, Güvenli ve Formlar modüllerini ekliyor. Son olarak Pro+OCR, Profesyonel paket ve OCR Gelişmiş modülündeki her şeye sahiptir. Her modülün tam açıklamalarını Pdfforge web sitesinde bulabilirsiniz.

Sejda

Sejda , hızlı PDF düzenleme için tasarlanmış bir web uygulaması. Hızlı PDF imzalarına ve yüklediğiniz dosyalar için yalnızca temel metin düzenlemelerine odaklanılması oldukça basit. Bu çevrimiçi, ücretsiz PDF düzenleyici, PDF’lerde yazı tipi formatını değiştirmek, resim eklemek, formları doldurmak, köprü eklemek veya düzenlemek, form alanları eklemek, ek açıklamalar yapmak ve PDF’leri imzalamak dahil olmak üzere her türlü şeyi yapmanıza olanak tanıyor. Hatta bir PDF dosyasını üç seçenekle imzalayabilirsiniz: İmzanızı farenizle çizmek, adınızı yazmak veya imzanızın resmini yüklemek.

PDFescape

PDFescape ücretsiz bir web uygulamasıdır, dolayısıyla favori tarayıcınız üzerinden erişilebiliyor. Çalışmanızı yavaşlatacak uzun bir kurulum süreci yok. Kullanıcılar internete bağlanabildikleri sürece herhangi bir işletim sistemini kullanarak editöre erişebiliyor. PDFescape’in hizmeti Safari, Microsoft Edge, Chrome, Internet Explorer, Firefox ve Opera tarayıcılarıyla uyumlu.

Twitter’da (X) gizli reklam dönemi

Twitter yeni adı ile (X) gelişen teknoloji ve reklamcılık alanındaki değişimlere ayak uydurarak gelir modellerini çeşitlendirmeye çalışıyor. Özellikle Elon Musk’ın platforma dahil olmasıyla birlikte yaşadığı mali sıkıntıları aşma çabasında olan Twitter, şaşırtıcı bir hamleyle gizli reklamlara da başladı. Ancak bu adım, Elon Musk’ı sıkıntıya sokabilir. Son bir haftadır, kullanıcılar takip etmedikleri hesaplardan gelen gönderileri fark ediyorlar ve bu gönderilerde sponsorluk ibaresi bulunmuyor. Bu gelişme, düzenleyici kuruluşların ilgisini çekebilir ve bir soruşturmaya neden olabilir.

Twitter, gelir modellerini çeşitlendirmek amacıyla gizli reklamlara yönelmiş gibi görünüyor. Ancak, bu reklamların gizli kalması ve sponsorluk ibaresinin olmaması, kullanıcıları yanıltma potansiyeli taşıyor. Bu nedenle, otoriteler ve topluluklar, bu uygulamanın düzenleyici kurallara aykırı olduğunu savunuyorlar.

Gizli reklamların kullanıcıları yanıltması, reklamverenlerin ürünlerini veya hizmetlerini daha etkili bir şekilde tanıtmaları açısından avantaj sağlayabilir, ancak aynı zamanda güvenilirlik sorunlarına yol açabilir. Twitter’ın bu adımı, reklamcılık dünyasında önemli bir tartışma konusu haline gelmiş durumda.

Twitter’ın gizli reklamlara başlaması, Elon Musk’ın liderlik ettiği platformun geleceğini etkileyebilir. Bu tür uygulamalar, kullanıcıların güvenini sarsabilir ve düzenleyici kuruluşların dikkatini çekebilir. Bu nedenle, ilerleyen günlerde gizli reklamlarla ilgili düzenleyici bir soruşturmanın başlaması olasıdır.

Sonuç olarak, Twitter’ın gelir modelini çeşitlendirmeye çalışırken gizli reklamlara yönelmesi, reklamcılık sektöründe önemli bir adım olarak değerlendirilebilir. Ancak bu adımın düzenleyici kurallara uygunluğu ve kullanıcıların güvenilirliği açısından yakından takip edilmesi gerekebilir.

Rockstar oyun korsancılığı ile suçlanıyor

Rockstar, oyunlarını değiştiren veya korsanlaştıran kullanıcılara karşı harekete geçmesiyle ünlü. Ancak araştırmalar, şirketin dijital yeniden sürümler için korsanlara güvendiğini ortaya çıkardı. Bu da Rockstar’ın korsanlıkla mücadele önlemlerinin Manhunt’un Steam sürümünde olağanüstü bir şekilde geri tepmesine neden oldu.

YouTuber Vadim M’nin kapsamlı bir raporu, Manhunt’ın Steam sürümünde uzun süredir devam eden sorunların, Rockstar’ın orijinal perakende sürümünün DRM’sini azaltmak için kullandığı üçüncü taraf crack tarafından tetiklenen korsanlıkla mücadele önlemleri olduğunu ortaya koyuyor. Max Payne 2 ve Midnight Club II’nin resmi dijital kopyaları benzer korsan kodlar içeriyor. Çok sayıda PC oyunu, kopya korumasına müdahale tespit edildiğinde oyun deneyimini kötüleştiren programlar içeriyor. Örneğin Manhunt, SecuROM DRM’si eksikse oyunu kazanılamaz hale getirecek birçok aksaklığa kasıtlı olarak girişiyor.

Rockstar oyun korsancılığı mı yapıyor?

Usta bilgisayar korsanlığı grubu Razor 1911, oyunun 2004 diskinin piyasaya sürülmesinden kısa bir süre sonra Rockstar’ın SecuROM DRM’sini kolayca atlattı. Razor’un çatlağı o kadar etkiliydi ki Rockstar bunu Manhunt’un 2008 Steam dijital lansmanı için kimse farkına varmadan kullandı. Ancak şirketin Max Payne 2’nin Steam sürümünde resmi olmayan DRM karşıtı araçlar kullandığı 2010 yılında ortaya çıktı ve ardından her iki oyunda da kanıtları gizlemek için yamalar yayınladı. Ne yazık ki, Rockstar’ın izlerini silme girişimi, Razor crack’ini Windows’un son sürümleriyle uyumlu hale getirmek için uyguladığı önlemleri bozdu ve korsanlıkla mücadele hatalarını etkinleştirdi. Sonuç olarak, Manhunt’ın Steam sürümü 13 yıldır üçüncü taraf modları olmadan oynanamıyor.

Durum inanılmaz derecede ironik çünkü Manhunt’ı korsan olarak kullanan oyuncular Rockstar’ın tuzaklarıyla hiç karşılaşmadı ve bu da muhteşem bir geri tepmeye neden oldu. Korsanları engellemek için tasarlanan önlemler yalnızca meşru müşterileri etkiledi. Korsanlıkla mücadele önlemlerini keşfeden test uzmanı Fire_Head, bunları kaldırmak için güncellenmiş bir yama yayınladı. Vadim’in, Razor’un çalıştırılabilir Manhunt dosyasındaki imzasını hex düzenleyicide ortaya çıkaran videosunu görmek, geliştirici Silent’ı Midnight Club II’deki imzayı araştırmaya ve keşfetmeye yöneltti. Bu imza artık Steam’de mevcut değil. Silent, çatlağın oyunun Windows Vista ile uyumsuzluğunu açıkladığını söyledi. Bu uygulama muhtemelen çoğu kişinin düşündüğünden daha sık meydana geliyor.

Başka bir geliştirici olan Ben Golus’a göre, birçok stüdyo, yeniden sürümler için oyunların korsan versiyonlarını kullandıklarını itiraf etti. Oyunları yeni platformlara ve vitrinlere taşıyan ekipler çoğu zaman orijinal materyallere veya geliştirme ekibine erişemiyor. Çoğu şirket, sıklıkla kaybolan nihai kaynak kodunu muhafaza edecek alan veya prosedürden yoksun. Bu gibi durumlarda korsanların en etkili koruma aracı olduğu kanıtlanmış.

Aşı karşıtı yayıncı için YouTube davası sonuçlandı

Tanınmış bir aşı karşıtı aktivist Joseph Mercola, dün YouTube’un kanallarını yasaklamasının ardından platformdan kaldırılan videolara erişim sağlamaya zorlamaya çalışan bir davayı kaybetti.

Mercola, YouTube’un kendi kullanıcı sözleşmesini ihlal etmesi ve videolarına erişimini reddetmesi nedeniyle kendisine 75.000 dolardan fazla tazminat borcu olduğunu iddia etmişti. Ancak ABD’li sulh hakimi Laurel Beeler, Mercola’nın şikayetini reddeden bir emirde, Mercola’nın imzaladığı sözleşmeye göre YouTube’un, tıbbi yanlış bilgiler yayınlayarak YouTube’un Topluluk Kurallarını ihlal ettiği gerekçesiyle 2021’de kanalını kapattıktan sonra Mercola’nın içeriğini barındırma konusunda “hiçbir yükümlülüğü olmadığını” yazdı. Böylelikle aşı karşıtı yayıncı için dava başarısızlık ile sonuçlandı.

Beeler: “Mahkeme, ‘Hizmet Şartları’nda YouTube’un belirli bir içeriği korumasını’ veya ‘kullanıcıların içeriği için bir depolama sitesi’ olmasını gerektiren bir hüküm bulunmadığından herhangi bir ihlal tespit etmedi” diye yazdı. Mercola’nın YouTube ile olan sözleşmesinin uygulanabilir bulunması ve “YouTube’un kullanıcılarına zarar veren içeriği kaldırma takdirine sahip olması” nedeniyle Beeler, Mercola’nın sözleşmenin ihlali veya haksız zenginleşmeye ilişkin iddiaları makul bir şekilde savunmadığını söyledi.

Mercola YouTube’a karşı argümanları kaybediyor

Şikayetinde aşı karşıtı yayıncı Mercola, kendisini “YouTube’un ilk kullanıcılarından biri olan ve YouTube’un kurulduğu yıl olan 2005 yılında veya civarında video içeriği paylaşmaya başlayan”, “doğal sağlık alanında kurul onaylı bir doktor ve lider” olarak tanımladı. Zamanla Mercola, “doğal sağlığı teşvik eden ve sağlık makaleleri, optimal sağlıklı yaşam ürünleri, tıbbi haberler ve ücretsiz bir haber bülteni sağlayan” web sitesine bağlantı veren profesyonelce hazırlanmış videoları öne çıkararak “50 milyon görüntüleme elde eden” bir YouTube kanalında 300.000 abone topladı.

Araştırmacılar ve düzenleyiciler ise Mercola’nın geçmişini The New York Times’a biraz farklı şekilde anlattılar. Onun bir noktada “koronavirüsle ilgili yanlış bilgilerin en etkili yayıcısı” olduğunu ve “Covid-19 aşılarıyla ilgili yanıltıcı iddialardan” kâr elde ettiğini iddia ettiler.

Mercola, YouTube’un kendisine içeriğinin video platformunun topluluk kurallarına aykırı olduğuna dair hiçbir bildirim göndermediğini söyledi. Ayrıca YouTube’un, Kovid-19 ile ilgili yanlış bilgilendirmeyi önlemeye yönelik politikasını güncelledikten sonra, “Covid-19 aşılarından bahseden veya YouTube’un resmi hükümetle bağdaşmadığını tespit edebileceği şekilde Kovid-19 salgınını tartışan herhangi bir içeriği yayınlamaktan dikkatle kaçındığını” iddia etti. Mercola, YouTube’un kanalını yasaklamayı planladığını ilk kez The Washington Post’un bu konuda bir makale yayınlamasıyla öğrendiğini iddia etti. Post’a sansürlendiğini söyledi. Şikayetinde, Post’un makalesinin yayınlanmasından sonraki altı dakika içinde, YouTube’un aşı konusunda yanlış bilgilendirmeye ilişkin yeni politikasını ihlal ettiği için kanallarının derhal geçerli olmak üzere yasaklandığına dair bir mesaj aldığını söyledi.

Twitter (X) büyük bir dava ile karşı karşıya!

Elon Musk’ın yönettiği Twitter yeni adı ile X, Kaliforniya’da gündemi sarsan bir hukuki mücadeleye karşı karşıya . Kaliforniya merkezli olarak kabul edilen “AB 587” yasası, sosyal medya şirketlerini içerik moderasyonu ve dahili işleyişleri hakkında daha fazla şeffaflık sağlamaya zorluyor. Ancak, bu yasa, X ve diğer teknoloji devleri arasında büyük bir hukuki anlaşmazlığın başlangıcı olabilir.

AB 587 yasası, sosyal medya platformlarının nefret söylemi, aşırıcılık, yanlış bilgilendirme gibi konulardaki içerik moderasyon süreçlerini kamuoyuyla paylaşma zorunluluğu getiriyor. Ancak, Twitter ve diğer teknoloji şirketleri, bu yasanın anayasaya aykırı olduğunu ve sansüre yol açabileceğini iddia ediyorlar.

Twitter avukatları, bu yasanın şirketlerin güvenlik önlemlerini tehlikeye atabileceğini ve kötü niyetli aktörlerin eline geçebileceğini savunuyorlar. Bu nedenle, şirketlerin iç işleyişlerini açıkça paylaşma zorunluluğunun güvenlik açıklarını artırabileceği konusunda endişeler taşıyorlar.

AB 587 yasası hakkında konuşan Kaliforniya meclis üyesi Jesse Gabriel ise X’in bu yasaya itiraz etmesini, şirketin açıklanacak bir şeyi olmadığını düşündüğünü belirterek reddediyor. Ancak, şirketlerin bu tür hassas bilgileri açıklamak zorunda kalmasının güvenlik risklerini artırabileceği gerçeğini göz ardı etmemek gerekiyor.

Bu hukuki çatışma, sosyal medya şirketlerinin içerik moderasyonu ve şeffaflık konularında geleceğini şekillendirebilecek önemli bir gelişmedir. Yasal süreç devam ederken, bu konu yakından takip edilmeye devam edecek.

Google Gboard’a yapay zeka desteği geliyor

Google’un popüler klavye uygulaması olan Gboard, Android kullanıcıları için heyecan verici bir güncellemeyle karşımızda. Yakın bir zamanda beta sürümünde test edilmeye başlanan Gboard 13.4, yapay zeka destekli Düzeltme özelliği ile yazım ve noktalama hatalarını düzeltme sürecini daha da kolaylaştıracak. Bu gelişme, Android cihaz sahipleri arasında büyük bir beklenti yaratıyor.

Gboard’ın yeni özelliği, yazım ve dilbilgisi hatalarını tespit edip düzeltmek için tamamen yapay zeka destekli bir çözüm sunuyor. Bu özellik, metinlerinizi anında denetleyerek hataları belirlemeye ve düzeltmeye yardımcı oluyor. Kullanıcılar, Gboard klavyenin araç çubuğunda bulunan Düzeltme seçeneğini kullanarak bu özelliği etkinleştirebilecek.

Düzeltme seçeneğini kullanmak oldukça basit. Metninizdeki hataları düzeltmek için bu seçeneği seçtiğinizde, metniniz hızlıca incelenir ve yazım veya dilbilgisi ile ilgili öneriler sunuyor. Öneriler arasında eksik noktalama işaretlerini eklemek gibi düzeltme önerileri de buluyor. Kullanıcılar, önerilere göre Düzelt butonuna tıkladıklarında hatalar otomatik olarak düzeltilir.

Gboard’un yapay zeka destekli Düzeltme özelliği, metin düzenleme sürecini daha hızlı ve verimli hale getirerek kullanıcıların yazılı iletişimlerinde daha profesyonel ve hatasız bir görünüm elde etmelerine yardımcı olacak.

Gboard 13.4 sürümü şu anda beta aşamasında bulunuyor, bu nedenle kullanıcılar önemli bir güncellemeye ilk erişimi sağlayabilirler. Bu özellik, Gboard’un mevcut ve gelecekteki kullanıcıları için yazım ve dilbilgisi hatalarıyla baş etmeyi kolaylaştırarak mobil yazılı iletişimi daha etkili hale getirecek gibi görünüyor. Gboard’un bu yeni özelliği, Android cihaz sahipleri arasında büyük bir memnuniyetle karşılanacak gibi duruyor.