Pearl 10X motor geliştirme programı tüm hızıyla devam ediyor

Rolls-Royce, Cenevre’de düzenlenen Avrupa İş Havacılığı Kongresi ve Fuarı’nda, Pearl 10X motor geliştirme programının hızla ilerlediği, hem Advance 2 göstericisi hem de Pearl 10X motor konfigürasyonu üzerinde yürütülen başarılı testlerin 1.500 saati aştığını açıkladı.

Programın hızla ilerlediği, hem Advance 2 göstericisi hem de Pearl 10X motor konfigürasyonu üzerinde yürütülen başarılı testlerin 1.500 saati aştığı kaydedildi. Rolls-Royce’un özel Boeing 747 test yatağında bu yıl içinde başlayacak olan uçuş testleri için de hazırlıklar sürüyor.

Pearl motor ailesinin en yeni üyesi olan Pearl 10X, Dassault Falcon 10X iş jetine güç sağlayacak olan ilk Rolls-Royce motoru olma özelliğini taşıyor. Fransız uçak üreticisinin yeni üst sınıf uçağı için Pearl 10X’i seçmesi, Rolls-Royce’un ticari havacılıkta tercih edilen bir motor üreticisi olduğunun bir kez daha gözler önüne seriyor.

Dassault Falcon 10X
Dassault Falcon 10X

Bugüne kadar tamamlanan tüm testlerde güvenilirliğini kanıtlayan Pearl 10X, Dassault’nun öncü Falcon 10X uçağına güç sağlamak için gereken performans kriterlerini karşılıyor.

Pearl 10X en güçlü ticari havacılık motoru olmayı hedefliyor

Geliştirme programı kapsamında, %100 Sürdürülebilir Havacılık Yakıtı (SAF) ile uyumlu, yeni ultra düşük emisyonlu ALM yanma odası ve daha yüksek ek güç çıkarımına olanak tanıyan yeni dişli kutusunun testleri de gerçekleştirildi. İlk testi sırasında planlanan seviyeleri aşmayı başaran motor, tüm Rolls-Royce portföyünde yer alan en güçlü ticari havacılık motoru olmayı hedefliyor. Özel sipariş olarak üretilen Spirit kasası, motor arayüz sistemleri (EBU) ve montaj sistemi de dâhil olmak üzere tüm güç ünitesiyle birlikte ilk kez 2023 yılında çalıştırıldı.

Advance2 motor çekirdeğine sahip olan Pearl 10X, bunu yüksek performanslı bir düşük basınç sistemi ile birleştiriyor ve 18.000 lbf’den fazla bir gücü de beraberinde getiriyor. Pearl 10X bir önceki nesil Rolls-Royce ticari havacılık motorlarına kıyasla yüzde 5 daha yüksek verimlilik sunarken, olağanüstü düşük gürültü ile emisyon performansı da sağlıyor. Böylelikle güç ve verimlilik açısından pazar lideri bir kombinasyon sunuluyor. Bu kombinasyon, müşterilerin ve operatörlerin birinci sınıf havaalanlarına erişebilmelerini, ultra uzun menzilli bağlantılarla uçabilmelerini ve neredeyse ses hızında seyahat edebilmelerini de sağlayabilmeyi hedefliyor.

Birinci sınıf bir çevresel performans sunan Pearl 10X, Rolls-Royce Advance2 programından elde edilen yenilikçi teknolojileri ve Pearl ailesi özelliklerini bir araya getiriyor. Pearl 10X motoru; verimli fan kanatlarına, pazar lideri basınç oranına ve altı kademeli disk ve kanatcik yapisinda yüksek basınç kompresörüne sahiptir. Motor ayrıca düşük emisyonlu ve iki kademeli bir yüksek basınç türbinini de bünyesinde barındırıyor. Sektördeki en verimli ve kompakt türbinlerden biri olan Pearl 10X, Spirit AeroSystems’in yeni ultra ince kasası içinde yer alıyor.

Rolls-Royce’un Dassault’dan Sorumlu Kıdemli Başkan Yardımcısı Dr. Phillip Zeller, konuyla ilgili olarak şunları söyledi:

“Ekip olarak tamamen bu motorun geliştirilmesine odaklanmış durumdayız. Programın sürekli ilerlemesi ve önemli hedeflere ulaştığını görmekten gurur duyuyoruz. Yüksek verimli güce ve çevresel performansa sahip kendi sınıfında eşsiz bir motor olan Pearl 10X, Dassault’nun Falcon 10X uçağının ultra uzun menzilli iş jeti pazarında yeni standartlar belirlemesine yardımcı olacak. Uçuş testleri için ilk motorları teslim etmeyi büyük bir heyecanla bekliyoruz. Motorumuzun ilk uçuşunu görmek için sabırsızlanıyoruz.”

Öte yandan, Rolls-Royce’un Fransa’nın Bordeaux kenti yakınlarında bulunan Le Haillan’da 2.000 metrekarelik yeni üretim destek tesisinin inşaatına devam ediliyor. Dassault’nun Merignac’taki son montaj hattına yakın olan bu tesis, Dassault Falcon 10X uçağının uçuş testlerinin ve üretim faaliyetlerinin desteklenmesinde önemli bir rol oynayacak. Atölye, depo ve ofislerden oluşacak tesis yaklaşık 30 çalışana ev sahipliği yapacak.

Robotik girişimler yatırımcılarla buluştu!

Robotik teknolojiler odaklı Teknopark İstanbul girişimleri Açık Kapı etkinliğinde yatırımcılarla buluştu

Teknopark İstanbul’da çalışmaların sürdüren robotik odaklı 7 girişim, 10’uncusu düzenlenen ‘Açık Kapı: İş Dünyası ile Buluşma’ etkinliğinde, potansiyel yatırımcılar ve iş dünyasından temsilcilerle bir araya gelerek projelerini tanıtma fırsatı buldu.

Türkiye girişimcilik ekosisteminin en büyük destekçilerinden Teknopark İstanbul, düzenli olarak gerçekleştirdiği etkinlikler yoluyla girişimcileri yatırımcılar ve iş dünyasından önde gelen firmalarla buluşturarak; projelerinin satışa dönüşmesi, satışlarının ölçeklenmesi ve yeni projelerin geliştirilmesine katkı sağlıyor. Bu amaçla kuluçka merkezi Cube Incubation aracılığıyla geleneksel olarak ‘Açık Kapı: İş Dünyası ile Buluşma’ etkinlikleri düzenleyen Teknopark İstanbul, bu etkinliklerin 10’ncusunu robotik teknolojiler odağında gerçekleştirdi.

Yeni iş birlikleri için zemin hazırlanıyor

Cube Incubation’da düzenlenen 10. Açık Kapı etkinliği, Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Metin Yerebakan’ın açılış konuşmasıyla başladı. Teknopark İstanbul Genel Müdürü Bilal Topçu, etkinlikte sergilenen yenilikçi iş birliği modellerinin, girişimcilik ekosisteminin gelişimi açısından büyük önem taşıdığını vurguladığı konuşmasında, “Bu etkinlikler, girişimlerimiz ile iş dünyası arasında bir köprü görevi görüyor. Girişimcilerimiz, TÜBİTAK, THY Teknik ve ASELSAN gibi büyük kurumlara projelerini anlatma şansı yakalıyor. Bu sayede yeni iş birliklerinin oluşmasına zemin hazırlanıyor” dedi.

Girişimcileri destekleyecek

Teknopark İstanbul

Teknopark İstanbul, kuracağı girişim sermayesi yatırım fonu ile önümüzdeki dönemde startupları kendi de desteklemeye başlayarak girişimci sayısını artıracak.

‘Açık Kapı: İş Dünyası ile Buluşma’ etkinliğinde projelerini sergileyen Teknopark İstanbul girişimleri şunlar:

• Bottobo Robotics: Otonom mobil robotlar odağında donanım ve yazılım çözümleri üzerine çalışıyor.
• Remora Teknoloji: Suu altı tekne temizleme sistemleri konusunda robotik sistemleri üzerine proje geliştiriyor.
• Pi Robotik: Robotik otomasyon, makina görmesi ve yapay zeka alanları üzerine çalışıyor.
• Arı Drones: Göstergeler ve kameralı done teknolojisiyle bir araştırma drone’u geliştiriyor.
• Ozztech: Siber güvenlik alanında yazılımlar geliştiriyor.
• Robo: Başta otomotiv sektörü olmak üzere birçok sektöre endüstriyel otomasyon konusunda hizmet veriyor.
• Sanlab: Simülasyon yazılımları ve robotik alanında eğitim teknolojileri geliştiriyor.

Mercedes-Benz eActros300 Türkiye’de test edilecek

Mercedes-Benz’in ilk ağır sınıf elektrikli kamyonu unvanına sahip eActros’un yol testleri Mercedes-Benz Türk AR-GE ekipleri tarafından Aksaray AR-GE Merkezi’nde gerçekleştirilecek. Mercedes-Benz Türk Kamyon AR-GE Direktörü Melikşah Yüksel, Aksaray AR-GE Merkezi’nin sıfır emisyon projeleri kapsamındaki araçların da test merkezlerinden biri olduğunu belirterek; “Yürüttüğümüz çalışmalar ve aldığımız ek global sorumluluklar ile çatı şirketimiz Daimler Truck in karbon nötr ulaşımı sağlama hedefine doğru hızla yol almasına önemli katkılar sağlıyoruz” dedi.

Daimler Truck, 2039 yılına kadar Avrupa, Japonya ve Kuzey Amerika bölgesinde sadece karbon nötr araçlar sunma hedefiyle çalışmalarını sürdürüyor. Daimler Truck’ın önde gelen üretim ve AR-GE merkezlerinden Mercedes-Benz Türk de, yürüttüğü önemli projelerle çatı şirketinin hedeflerini destekliyor. Mercedes-Benz Trucks’ın tüm dünyaya kamyon yol testi ve mühendislik hizmeti sunan ana merkezi konumunda bulunan Aksaray Kamyon Fabrikası bünyesindeki AR-GE Merkezi, aynı zamanda sıfır emisyon projeleri kapsamındaki araçların da test merkezlerinden biri oldu. Küresel çaptaki sorumluluklarına her geçen gün yenilerini ekleyen Mercedes-Benz Türk, bu doğrultuda ilk ağır sınıf elektrikli kamyonu unvanına sahip eActros300’ün de yol testlerini gerçekleştiriyor. eActros’un yol testleri, önümüzdeki dönemlerde daha uzun menzilli versiyonlu araçlarla devam edecek.

Hedef 2050 yılına kadar karbon nötr ulaşım sağlamak

Konu hakkında değerlendirmelerde bulanan Mercedes-Benz Türk Kamyon AR-GE Direktörü Melikşah Yüksel şunları söyledi: “2050 yılına kadar karbon nötr ulaşım sağlamayı hedefleyen Daimler Truck, bu nihai hedefi doğrultusunda uzun yıllardır yatırım yapıyor. Biz de yürüttüğümüz çalışmalar ve aldığımız ek global sorumluluklar ile çatı şirketimizin bu hedeflere doğru hızla yol almasına önemli katkılar sağlıyoruz. Mercedes-Benz Trucks’ın sıfır emisyon projeleri kapsamındaki araçlarını test edip dünya yolları için onaylama yetkisine sahip olan AR-GE merkezimiz, eActros’un da yol testlerini gerçekleştirmeye başladı. Önümüzdeki dönemlerde daha uzun menzilli versiyonlu araçlarla da bu testlerimizi yapmaya devam edeceğiz. Elektrikli araçlar konusunda altyapı çalışmalarımızda, 2022’de devreye aldığımız iki adet 350 kW’lık elektrikli şarj istasyonumuzla ilk adımımızı atmıştık. Yeni şarj ünitesi yatırımı ile ülkemizde bir ilki gerçekleştiren şirketimiz, elektrikli gelecek için tam şarj hazır bir şekilde çalışmaya devam edecek.”

 Gerçek kullanım şartları altında test edilecek

400 km’ye kadar menzile sahip olan eActros’un yol testlerini Türkiye’de gerçekleştirecek olan Aksaray AR-GE Merkezi, elektrikli kamyonları oluşturan komponent ve yazılımların gerçek kullanım şartları altında fonksiyonlarını ve ömürlerini de test edecek. Test aşamasında saptanan bulguları global geliştirme deneme ekibine aktaracak olan AR-GE ekipleri, aynı zamanda geliştirme potansiyellerini de belirleyerek yıldızlı araçların en üst düzey kalite ile müşterilere sunulması için çalışacak. Global müşteri kullanım koşullarını simüle edecek şekilde, araç tipleri de dikkate alınarak farklı kategorilerde test yolları belirleyen Mercedes-Benz Türk, bahsi geçen yollarda dört mevsim iklim koşullarını karşılayarak 1-2 yıl arasında testler yapacak. Şu an test edilen araçların, ilk etapta bir yıl içerisinde araç başına ortalama 150 bin km yol yapması planlanıyor. 

350 kW’lık şarj ünitesi ile Türkiye’de bir ilke imza attı

Sıfır emisyonlu ulaşım konusunda çatı şirketi Daimler Truck’ın hedefleri doğrultusunda çalışan Mercedes-Benz Türk, 2022 yılında Aksaray Kamyon Fabrikası’nda iki adet 350 kW’lık şarj ünitesini devreye almıştı. Şirket, Türkiye’de ağır vasıta araçlar için 350 kW kapasitede kurulan ilk şarj istasyonu olma özelliğine sahip ünitelerin devreye alınmasıyla birlikte elektrikli araçlarla ilgili çalışmalarında önemli bir adım daha atmıştı. Mercedes-Benz Türk, 2023 yılında da şarj üniteleri yatırımlarına devam edecek.

Mercedes-Benz marka kamyonların tek yol testi onay merci konumunda

Mercedes-Benz marka kamyonların tüm dünyadaki tek yol testi onay merci konumundaki Aksaray AR-GE Merkezi, kamyon ve kamyon parçalarını en son teknolojik ekipman ve yazılımlar kullanarak, birçok testten geçirerek geleceğin araçlarının geliştirilmesinde kilit rol oynuyor. Müşteri kullanımına uygun, gerçek yol şartlarındaki farklı güzergâhlarda, belirlenen kilometre boyunca güvenilirlik ve fonksiyon açısından teste tabi tutulan araçlar, daha sonraki aşamada AR-GE Merkezi’nde bulunan atölyede test ediliyor. Araçların haftalık bakımı, parça entegrasyonları ve onarım faaliyetlerinin de gerçekleştirildiği atölyede bulunan makas ve şaft ömür test stantları, Mercedes-Benz Trucks bünyesinde gerçek yol şartları altında testlerin yapılabildiği tek merkez olma özelliğini taşıyor. Aksaray AR-GE Merkezi, test araçlarını global kullanım koşullarına uygun, özel olarak belirlenen sekiz kategoride ve 30’un üzerinde güzergahta, şehir içi ve şehirler arası bire bir müşteri şartlarında teste tabi tutuyor. Kamyonlarda kullanılacak yeni teknoloji sürüş asistanları ve güvenlik sistemlerinin testleri de merkez bünyesindeki Mekatronik Bölümü’nde gerçekleştiriliyor. Uzun yol testi yapılan her aracın içinde bulunan dijital ölçüm sisteminden alınan ham araç verileri, kamera görüntüleri ve çeşitli sinyaller, daha sonraki aşamada işlenmiş veriye dönüştürülüyor ve AR-GE ekipleri tarafından detaylı bir şekilde analiz edilip raporlandırılıyor. Aksaray Test Merkezi, sadece araçların değil farklı dünya pazarları için üretilen Mercedes-Benz kamyonlarında kullanılan araç parçalarının ömür ve dayanıklılık testlerini de gerçekleştiriyor. 

Huawei Nova serisi altında bir katlanabilir telefon çıkarmaya hazırlanıyor

Huawei’nin, Nova markası altında düşük maliyetli bir katlanabilir akıllı telefon üzerinde çalıştığı yönünde söylentiler ortaya çıktı. İsimsiz Çinli kaynakların paylaştığı bilgilere göre, bu yeni cihaz, mevcut Mate ve Pocket serilerinden farklı olacak. Fiyatı 570 ila 700 dolar arasında olması beklenmekte, böylece katlanabilir akıllı telefon pazarında uygun fiyatlı bir seçenek olabilir. Karşılaştırma yapmak gerekirse, Huawei Mate X3 Çin’de 1900 dolardan, Huawei P50 Pocket ise 1410 dolardan başlıyor.

Yaklaşan katlanabilir akıllı telefon hakkında detaylar henüz çok az, ancak cihazın Snapdragon 778G 4G işlemci tarafından güçlendirileceği spekülasyonlar arasında. Bu işlemci, premium sınıf işlemcilere kıyasla daha uygun fiyatlı olmasına rağmen güçlü performans özellikleri sunuyor. Eğer bu söylentiler doğru çıkarsa, Snapdragon 778G 4G’nin kullanılması, genel olarak maliyet etkin bir katlanabilir akıllı telefon oluşturma amacıyla uyumlu gözüküyor.

Çıkış tarihi konusunda, yeni katlanabilir cihazın bu yılın sonunda veya 2024’ün başında tanıtılması söylentiler arasında. Ancak bu zaman dilimleri tamamen tahminlere dayalı ve resmi doğrulama henüz Huawei’den gelmedi. Şirket genellikle Mate serisi amiral gemisi telefonlarını yılın ikinci yarısında tanıtıyor, bu nedenle o zamanlarda bir duyuru yapılması olası görünüyor.

Huawei’nin Nova markası altında düşük maliyetli bir katlanabilir akıllı telefon sunma hamlesi, çeşitli açılardan önemli. İlk olarak, daha uygun bir fiyat noktası sunarak katlanabilir teknolojiyi daha geniş bir tüketici kitlesine ulaştırma hedefini göstermekte. Katlanabilir akıllı telefonlar, premium özellikleri ve yenilikçi form faktörleri nedeniyle geçmişte pahalı fiyatlardan çıktı ve niş bir pazarı hedeflemişlerdi. Daha düşük maliyetli bir seçenek sunarak Huawei, katlanabilir cihazların daha geniş bir demografik gruba yayılmasını potansiyel olarak sağlayabilir.

Ayrıca, Nova markası altında bir katlanabilir akıllı telefon piyasaya sürmek, Huawei’ye mevcut Mate ve Pocket serilerinden sıyrılma imkanı da verecek. Nova markası daha önce rekabetçi özelliklere sahip orta sınıf ve uygun fiyatlı akıllı telefonlar sunmaya odaklanmıştı. Nova serisini bir katlanabilir akıllı telefonla genişletmek, Huawei’nin farklı pazar segmentlerine farklı ürün hatlarıyla hitap etme stratejisiyle uyumlu gözüküyor.

Eğer söylentiler doğruysa, Huawei’nin Nova markası altında düşük maliyetli bir katlanabilir akıllı telefon piyasasına girişi sektörde önemli değişikliklere yol açabilir. 

Matriks, fikri olan herkesi ekosistemine davet ediyor

0

Matriks, para ve sermaye piyasaları konusunda fikri ya da projesi olan herkesi ‘Matriks Ekosistemini Genişletiyor’ projesiyle Matriks’in 20 yıllık güçlü deneyiminin parçası olmaya davet ediyor.

Matriks Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdür Yardımcısı Cem Tutar, ‘Matriks Ekosistemini Genişletiyor’ projesine ‘Finansal Teknolojiler, Para ve Sermaye Piyasaları’ konusunda bir fikri veya projesi olan herhangi bir start-up girişimi, aktif faaliyet gösteren şirket, bir ekip veya tek bir kişi fark etmeksizin herkesin başvurabileceğini söyledi. Cem Tutar, trading uygulamalarından, kriptopara ve blockchain uygulamalarına, finansal okuryazarlık projelerinden, finansal oyunlaştırma projelerine, yapay zekadan analiz uygulamalarına kadar çok geniş bir yelpazede, katılımcıları sınırlandırmadan, diledikleri alanda diledikleri teknolojiyi kullanarak proje üretmelerine olanak sağlayacaklarının altını çizdi.

Hedefimiz bu projeyi partner programına dönüştürmek

Cem Tutar, Matrkis’in 20’nci yılında başlattıkları bu adımı bir partner programına dönüştürme hedefleri olduğuna da dikkat çekti. Sektördeki eksik alanlara dokunmayı, sürdürülebilir projeleri desteklemeyi ve sektörün ihtiyaçlarına cevap verecek değerli projeleri öne çıkarmayı amaçladıklarını ifade eden Tutar, “Bu çağrı sonucunda gelen başvuruları değerlendirerek, Matriks Ekosistemi’ne katılmaya hak kazananlar arasından seçilen projelere toplam 5 milyon TL’lik yatırım yapmayı ve 1 milyon TL’lik destek sağlamayı hedefliyoruz. Ve ‘en özgün fikir benim’ diyen herkesi 15 Haziran’dan itibaren Matriks ekosistemine bekliyoruz. Başvuru sürecimiz 15 Haziran -15 Ağustos tarihleri arasında devam edecek. İlk başvuruyu aldığımız andan itibaren de projelerle ilgili ön elemeye başlayacağız ve ön elemeyi geçen ekiplerin ürün geliştirme çalışmalarına başlamalarını destekleyeceğiz. Projemizi 15 Eylül’de sonuçlandırmayı planlıyoruz” diye konuştu.  

Yazılım sektöründeki kadın istihdamı artacak

Matriks’in 2 Haziran’da depremden etkilenen 11 ilde ikamet eden, bu illerdeki üniversitelerde okuyan ya da mezun olan kadınlara yönelik olarak ‘Android Yazılımcı Meslek Edindirme’ programını başlattığını da hatırlatan Cem Tutar, “Matriks Kadın Android Yazılımcı Meslek Edindirme programına başvurular 25 Haziran’da sona erecek. Üç ay sürecek programdan mezun olan kadınlar hem Matriks’te hem de yazılım sektöründe çalışma şansı yakalayacak” dedi. 

Matriks’in çalışanlarının yüzde 33’ünün kadın olduğunu hatırlatan Cem Tutar, ‘Matriks Kadın Android Yazılımcı Meslek Edindirme Programı’yla hem sektördeki kadın istihdamını artırmayı hem de deprem bölgesiyle ilişkili öğrenci ya da yeni mezun kadınların yazılım alanındaki kariyerlerine katkı sağlamayı amaçladıklarını söyledi. Cem Tutar, ‘’Biz yazılım geliştirme alanındaki kadın uzman sayısını artırmanın sektörümüze değer katacağına inanıyoruz. Bu nedenle teknolojide rol model kadınlar yetiştirmeyi hedefleyen eğitim teknolojisi girişimi Up School ile bu programı başlattık’’ diye konuştu. 

Matriks’in ‘Kadın Android Yazılımcı Meslek Edindirme’ programıyla, deprem bölgesiyle ilişkili 50 kadına Android yazılım eğitimi verilmesini ve bir işe yerleştirilmesini hedeflediklerini ifade eden Cem Tutar, online başvuru formunun adayların doldurmasının ardından, kodlama testi ve mülakat aşamalarının uygulanacağını ve adayların belirleneceğini söyledi. Programda 30 saat özgüven eğitimi ve 100 saat teknik eğitim verileceğini ifade eden Tutar, şunları söyledi: “Teknik eğitimler 40 saat canlı eğitim, 24 saat asistan desteği ve 36 saat on-demand videodan oluşacak. Matriks’in deneyimli Mobil Gelişme ekibi de program boyunca mentorluk desteği sağlayacak ve katılımcılara gerçek hayattan örneklerle tecrübe aktarımı yaparken, kendi hikayeleri ile onlara ilham verecek. Programın sadece bir eğitimden ibaret olmasını istemiyoruz, katılımcıların iş gücüne katılımı en büyük beklentimiz. Matriks olarak bu program sonunda başarılı katılımcılardan bazılarını ekibine dahil ederken; diğer katılımcıların da aldıkları eğitimin sonucunda kısa sürede iş imkanına kavuşması için Up School çalışmalar yapacak. Ayrıca programda öğrencilerin motivasyonunun artıracak ve networklerini geliştirecek sektörden uzman konuşmacıların da davet edileceği tecrübe aktarım buluşmaları da yer alacak.”   

FİNANSAL OKUR YAZARLIK İÇİN DİJİTAL KÜTÜPHANE OLUŞTURMAYI HEDEFLİYORUZ

Bu iki önemli projenin yanı sıra kâr amacı gütmeyen Matriks Akademi oluşumuyla uzun yıllardır yürüttükleri finansal okur yazarlığa ilişkin faaliyetlerini, 20’nci yıllarında daha da güçlü hale getirdiklerini ifade eden Cem Tutar, ‘Amacımız hem yatırımcılar hem de bu konuyla ilgilenen herkes için dijital bir kütüphane oluşturmak” dedi. 

Kendini algoritmik işlemler konusunda geliştirmek isteyen yatırımcılara kaynak oluşturmak üzere kurdukları algokutuphanesi.com’u daha da geliştirdiklerini ve Matriks ürünlerine entegre ettiklerini belirten Cem Tutar, “Yatırımcıların kendi stratejilerini kodlarken bakabilecekleri, mevcut örnekleri inceleyebilecekleri www.algokutuphanesi.com isimli siteyi devreye aldık.  Burada birçok örnek olduğu gibi eğitim videolarımız ve dokümanlarımız yol gösterici olacaktır. Bunların yanı sıra kurumların ve bireysel algo geliştiricilerinin de algo kütüphanesine katılımı için yeni bir çalışma da planlıyoruz” diye konuştu. 

Türkiye elektronik seçim uygulamasına geçiyor!

Elektronik seçim için Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Ahmet Yener’den açıklama geldi. Türkiye elektronik seçim uygulamasına geçiyor.

Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Ahmet Yener, bugün yaptığı açıklamayla tüm Türkiye’de seçimlerin geleceğine yönelik bilgiler paylaştı. Yener, 31 Mart 2024’te yapılması planlanan yerel seçimlerden sonra elektronik seçim konusunda çalışmalara başlayacaklarını duyurdu.

Dünyada kısıtlı da olsa elektronik seçim uygulayan ülkeler yer alıyor. Bu seçimlerde bilgisayar, internet ve diğer elektronik cihazlardan yararlanılıyor. Elektronik oylama, seçim günü sandık başlarında oluşan fiziksel kuyrukların sona ermesini sağlıyor. Oy verme işlemindeki sürecin hızlanmasıyla birlikte sayımlarda da önemli bri hız sağlanıyor. Sonuçlar daha hızlı ve şeffaf bir şekilde açıklanabiliyor.

Elektronik oylama sistemini kullanan Estonya, Norveç, İsviçre, Hollanda ve Belçika bu alanda öncü bir yapıya sahip.

Türkiye’de yapılacak elektronik oylamanın hangi sistem üzerinden ve nasıl yapılacağı henüz belli değil. E-devlet üzerinden yapılma ihtimali şimdilik yüksek görülüyor.

Ayrıca elektronik oylama yapılan ülkelerde seçim güvenliği konusunda siber güvenlik alanında önemli çalışmalar da yürütülüyor. Seçim öncesinde siber güvenlik anlamında da kapsamlı bir çalışma yapılması gerekiyor.

Elektronik oylama nedir?

Elektronik oylama, seçmenlerin seçimlerini bir bilgisayar yardımıyla yaptıkları bilgisayar aracılı oylama biçimi. Bu oylama sisteminde seçmen bir dokunmatik ekran ile oyunu kullanabiliyor. Görme engelli seçmenler için ise sesli arayüzler sağlanıyor.

Elektronik oylamayı anlamak için, bir seçim sürecindeki dört temel adımı göz önünde bulundurmak gerekiyor. Bunlar; seçmenlerin seçim yaptığı oy pusulası düzenlemesi, seçmenlerin oy pusulalarını sunduğu oy sandığı, bir sistemin sunulan oy pusulalarını kaydettiği oy pusulası kaydı, oyların sayıldığı tablo.

Oy pusulalarının, kaydı ve dökümü, tam anlamıyla elektronik olmayan oylama sistemlerinde bile rutin olarak bilgisayarlarla yapılıyor.

Genel olarak uygulamada olan iki tür elektronik oylama teknolojisi bulunuyor. Bunlar; internet (I-oylama) ve (e-oylama) olarak sınıflandırılıyor. E- oylama; güvenlik ve erişim endişeleri nedeniyle, çoğu büyük ölçekli elektronik oylama sisteminde kullanılıyor. Şu anda özel amaçlı makineler kullanılarak belirlenmiş bölgelerde yapılabiliyor.

Oylamalar seçmenlere sunulan bir web aracı aracılığıyla yapılabildiği gibi belirli bölgelere kurulan ve altyapının tamamen seçim kurulu tarafından sağlandığı elektronik cihazlarla da yapılabiliyor. Ülkemizde hangi yöntemin kullanılacağını ilerleyen günlerde göreceğiz.

İsviçrelilerin tasarladığı modüler robot Mars’a gidebilir

NASA, Mars gibi hedeflere yönelik olarak uzay araştırmalarına odaklandıkça, gelişmiş robotik ekipmana olan ihtiyaç giderek daha belirgin hale geliyor. Bu ihtiyaca cevap vermek için İsviçre’deki Ecole Polytechnique Fédérale de Lausanne (EPFL) araştırmacılarından oluşan bir ekip, Mori3 adlı dikkat çekici bir robot geliştiriyor. Mori3, 2D üçgenlerden çeşitli 3D nesnelere dönüşebilen, boyutunu, şeklini ve işlevini değiştirebilen bir modüler robot:

Modüler robot origamiye benzeyecek

Mori3’ün amacı, özel araziler ve zorlu görevlerle başa çıkabilecek, bir araya getirilip sökülebilen modüler ve origami benzeri bir robot yaratmak. Bu adapte olabilme kabiliyeti, Mori3’ü uzay görevleri için uygun kılıyor çünkü farklı şekillerde yapılandırılarak belirli hedefler için şekillendirilebiliyor. Mori3’ün dışarıdan onarım ve iletişim gibi görevler için kullanılabileceği öngörülmekte, ancak çok yönlülüğü yeni uygulama alanları için de robotun baştan dizayn edilmemesine olanak tanıyor. Ayrıca, Mori3 düz olarak saklanabilir ve uzun süreli mürettebatlı görevlerde çok değerli olan yaşam alanlarında kapladığı yerden tasarruf sağlar.

EPFL’nin Yeniden Yapılandırılabilir Robotik Laboratuvarı’nın direktörü Jamie Paik, Mori3 gibi genel amaçlı bir robota kıyasla özel amaçlı robotların belirli alanlarda daha iyi performans gösterebileceğini vurgulamak ile beraber, robotun çok yönlülüğünü en önemli özelliği olduğunu söylüyor. Mori3’ün farklı görevler ve ortamlara adapte olabilme yeteneği, onu en değerli kılan özelliği.

Mori3’ün şekil değiştirebilme yeteneği, üçgen modüllerin bir araya gelerek farklı yapı ve boyutlarda poligonlar oluşturduğu bir yönteme dayalı. EPFL ekibi, poligon oluşturmanın robot sistemleri için geçerli bir strateji olduğunu kanıtlamış, ancak bu geleneksel robotik yaklaşımların yeniden yorumlanmasını da beraberinde getirmiş. Belki de bu icatları robot dizaynını kökten değiştirebilir.

Mevcut uzay robotları genellikle bilgi toplama veya rutin görevleri yerine getirme gibi sınırlı yeteneklere sahip. Ancak NASA, 2030’lu yılların sonlarında Mars’a insanlı görevleri hedeflerken, mürettebatın yanı sıra geliştirilmiş bir Mori3 versiyonu da dahil olmak üzere daha gelişmiş robotları dahil etme olasılığı oldukça yüksek. Mori3’ün şekil değiştirebilme ve adapte olabilme özelliği, astronotlara geniş bir görev yelpazesiyle yardımcı olarak gelecekteki gezegenler arası görevlerin başarısına katkıda bulunacak. Eğer başarılı olursa modüler robot dizaynlarının da önünü açacak.

Tivibu tamamen değişti!

0

Tivibu; yenilikçi ve kullanıcı dostu teknolojik özellikleri, zengin içeriği, yenilenen yüzü ile ayrıcalıklı TV izleme deneyimini daha da ileri taşıyor. Sadece Tivibu’nun sunduğu 7 güne kadar geri al izle, durdur izle, kişiye özel kanal ve menü özelliklerinin yanında yenilenen platformu ile Tivibu, TV yayıncılığında öne çıkmaya devam ediyor. 

Dijital trendler ile uyumlu yeni platformu ve müşteri deneyimini zenginleştirecek özellikleriyle daha güçlü bir televizyon deneyimi sunan Tivibu, eğlenceden doğaya, geziden yemeğe, sağlıktan modaya, yeni trendleri izleyicilerle buluşturan “yaşam” kanalı Tivilife’ı da duyurdu. 

Türk Telekom CEO’su Ümit Önal, “Türk Telekom olarak her alanda ilklere öncülük ederken, kullanıcı dostu yenilikçi özellikleri sunduğumuz Tivibu ile televizyon izleme alışkanlıklarını ve yayıncılık anlayışını değiştirmeye devam ediyoruz. Yayın hayatına başladığı günden itibaren, Türkiye’deki kullanıcı deneyimine yönelik alışılmışın dışında yenilikçi özellikler sunan ve gerçekleştirdiği ilklerle sektöre yön veren Tivibu, bu alandaki yol gösterici vizyonuna hız kesmeden devam ediyor. Tivibu’nun teknolojik altyapısının dönüşümü için 2 yıldır süregelen çalışmalarımızı başarıyla tamamlayarak platformumuzu yeniledik. Yeni ara yüzümüz ve kullanıcı dostu özelliklerimizle, TV izleme deneyimini yeni teknolojilerle kişiselleştirerek bir üst seviyeye çıkarıyoruz. Teknoloji alanındaki birikimimizi aktardığımız Tivibu ile kullanıcı deneyimini yeni nesil teknolojilerle bir üst seviyeye çıkarıyoruz” dedi. 

Türk Telekom CEO’su Ümit Önal, “Türk Telekom olarak, bugüne kadar, teknolojik liderliğimizi uzun soluklu kılacak pek çok çalışmanın mimarı olduk. Teknolojik birikimimizi sağlıktan ulaşıma, kültür sanattan eğitime kadar birçok farklı sektöre başarıyla aktardık. Adımımızı attığımız her alanda ilklere öncülük ettik. Bu geleneğimizi yayıncılık sektörü özelinde de başarıyla sürdürdük. Ülkemizde IPTV yayıncılık dönemini biz başlattık. Türkiye’nin yeni nesil TV ve eğlence platformu Tivibu ile geleneksel televizyon yayın anlayışını kökten değiştirdik. Geliştirdiğimiz kullanıcı dostu teknolojilerle kullanıcılarımızı ayrıcalıklı televizyon deneyimi ile tanıştırdık. TV platformumuz Tivibu’nun kullanıcı deneyimini güçlendiren yeni ara yüzü, 7 gün geri al, Benim Kanalım gibi farklı özellikleri ve ilkleri barındıran Tivibu Multiscreen Platform’u ile kullanıcılarımıza en iyi deneyimi sunuyoruz. Yenilenen arayüzü ile Tivibu’nun TV izleme deneyimini bir üst seviyeye çıkarırken, platformu birbirinden değerli ve özel içeriklerimizle zenginleştirmeyi sürdürüyoruz. Bugün Tivibu’nun bu imkanlarını yeni yaşam kanalımız Tivilife’ın geniş içerik yelpazesiyle birlikte duyurmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Tivilife; yerli ve yabancı programları harmanlayan yayın akışı ile en özgün ve özel içerikleri izleyicilerle buluşturacak. Geziden yemeğe, sağlıktan modaya, doğadan spora, eğlenceden hobilere, girişimcilikten teknolojiye yeni trendleri izleyicilere sunacağız. Tivilife’ın yepyeni ve zengin program seçkisiyle hayatın nabzını tutan bir yaşam kanalı olacağına inanıyoruz” dedi.

Kullanıcı dostu yenilikçi üstün teknolojiler

Dijital platformlardaki trendlere ve yeni nesil cihazlara uygun yeni ara yüzüyle Tivibu’da 7 güne kadar geri alma özelliği ile geçmiş yayınlar TV rehberi menüsünden izlenebiliyor. Kullanıcının geçmiş izleme alışkanlıklarına göre seveceği filmlerden oluşan ve Türkiye’de bir ilk olarak, hayata geçirilen Benim Kanalım’da ise yayınlanan filmler kişiye özel içeriklerden oluşuyor. Ebeveyn kontrolü ile kullanıcılar dilediği kanalı veya içeriği izlemeye kapatabilirken, tüm programlar arasında farklı seviyede yaş sınırı belirlerken; aynı zamanda Çocuk Profili oluşturarak sadece çocuklara uygun içeriklere ve kanallara erişilebiliyor. Bana Özel menü yapısıyla, kullanıcılar, kaydettiği, yarım bıraktığı, kiraladığı veya satın aldığı içeriklere erişebiliyor. Çevrimdışı izleme özelliği de içeriklerin internete bağlıyken akıllı telefon veya tabletlere indirilmesini sağlarken, bu sayede internete bağlı olunmadığı ortamlarda da içeriklerin izlenmesine olanak veriyor. Tivibu’nun IMDB puan entegrasyonu sayesinde, kullanıcılar içerik seçerken bu puanı da referans alarak bir karar verebiliyor, “IMDB puanı yüksek filmler” kategorisi üzerinden doğrudan yüksek puanlı içeriklere erişilebiliyor.

4 ekran deneyimi ile cihazlar arası senkronizasyon

Tivibu müşterileri, yeni ara yüzü aracılığı ile, IPTV, Web, Smart TV, Apple TV/Android TV, akıllı telefon ya da tabletten oynatılıp durdurulan bir içeriğe, tekrar devam etmek istediğinde, yine bu cihazlardan dilediği zaman izlemeye devam edebiliyor. Kullanıcılar, TivibuGo uygulaması ile Tivibu’nun içeriklerine her yerden ulaşabiliyor. 

Özgün ve yaratıcı program seçkisi: Tivilife

Futboldan tenise, basketboldan voleybola, eSpordan Formula 1 yarışlarına kadar birçok daldaki spor heyecanını ekranlara taşıyan, sinema kanalları ile çok sayıda filmi izleyicilerle buluşturan; dizi, belgesel ve çocuk kanallarında dünyaca ünlü TV kanallarını bünyesinde barındıran Tivibu zengin içerikler sunmaya devam ediyor. En büyük yeniliklerinden biri de geniş içerik yelpazesine sahip Tivilife kanalı oldu. Türkiye’nin en yeni yaşam  kanalı olan Tivilife’ın program seçkisi oluşturulurken; alanında uzman, beğeniyle takip edilen sunucu kadrosuyla, toplumun her kesiminin kendinden bir şeyler bulabileceği programlar özenle seçildi. Onlarca yeni yerli ve yabancı program, yüzlerce saat zengin içerik Tivilife aracılığıyla Tivibu kulanıcılarının beğenisine sunuluyor. Tivibu kullanıcıları, bu içerikleri kanal yayınının yanısıra Tivibu’nun Seç İzle servisi aracılığıyla diledikleri zaman izleyebilecekler. Sadece Tivibu’da yer alacak Tivilife kanalı, Tivibu 2 numaralı kanal üzerinden paket ayrımı olmaksızın tüm Tivibu müşterilerinin beğenisine sunuluyor.

IBM Avrupa’nın ilk kuantum veri merkezini açıyor

0

IBM’in ilk Avrupa kuantum veri merkezi ve bulut bölgesini açma planları, kuantum hesaplama alanında önemli gelişmeleri göstermekte. 2024 yılında faaliyete geçmesi beklenen veri merkezi, şirketlere, araştırma kurumlarına ve devlet kurumlarına ileri düzeyde kuantum hesaplama imkanı sunmayı vaat ediyor. Almanya’da yer alan Ehningen şehrindeki merkez, 100’ün üzerinde kubit işleyebilen “hizmet ölçekli” kuantum işlemcileri içeren birden fazla IBM kuantum hesaplama sistemi barındıracak. Bu bilgisayarlar, geleneksel hesaplama sistemlerinin etkin bir şekilde çözümleyemeyeceği karmaşık problemleri ele almak için kullanıcılara gerekli hesaplama gücünü sağlayacak.

Veri merkezinin kurulmasının arkasındaki temel faktörlerden biri, veri egemenliği. IBM, Avrupa müşterilerinin Avrupa Birliği tarafından getirilen sıkı veri kanunu düzenlemelerine ve  uyum sağlamalarına yardımcı olmayı hedeflemekte. İş verilerinin tamamının Avrupa Birliği sınırları içinde işlenmesi, veri merkezinin müşterilerin Avrupa veri kanunları gereksinimlerini etkili bir şekilde yönetmelerine olanak tanıyacak. Bu hamle, Avrupa’nın veri güvenliği ve koruması için atılan adımları desteklemekte olup, özellikle bulut sağlayıcıları ve Avrupa Birliği verilerini işleyen kurumlar için önerilen Avrupa Birliği sertifikasyon şemasını (EUCS) uygulayarak kurumlara kolaylık sağlayacak. IBM’in bu girişimi, verilerin Avrupa içinde kalmasını ve müşterilerin kontrolünde olmasını sağlayarak EUCS’nin hedeflerini destekliyor.

Erişilebilirliği ve kaynak yönetimini artırmak amacıyla IBM, çoklu kanal zamanlayıcısını tanıtmayı planlamakta. Bu zamanlayıcı, farklı bölgeler ve kanallar arasında IBM Kuantum sistemlerinin etkin bir şekilde kullanılmasını sağlayacak. Kullanıcılar, ABD ve Avrupa veri merkezlerinin kuantum hesaplama yeteneklerinden esnek bir şekilde faydalanabilecekler. Çoklu kanal zamanlayıcısı, işbirliğini ve ABD’deki prototip sistemlerden elde edilen bilgilerin paylaşılmasını kolaylaştırarak öğrenilen derslerin Avrupa’da uygulanmasına imkan tanıyacak. Bu yaklaşım, kullanıcıları güçlendiren ve veri güvenliğine vurgu yapan bir hizmet modelini gerçekleştirmeye yönelik bir adım.

IBM’in Avrupa kuantum veri merkezi, Avrupa’da kuantum hesaplamanın ilerlemesinde önemli bir adım. İleri düzeyde kuantum işleme yeteneklerine erişim sağlayarak ve veri egemenliği endişelerini ele alarak IBM, organizasyonları karmaşık sorunları çözme çabalarında desteklemeyi amaçlamakta. Kuantum hesaplama geliştikçe, bu tür veri merkezlerinin kurulması, yenilik, işbirliği ve çeşitli alanlarda uygulamaların geliştirilmesi konusunda önemli bir rol oynamakta.

Çin, Türkiye’de nükleer santral kurmak için ortak arıyor

0

Çin’in dev enerji firması SPIC, Türkiye’de kurulması planlanan üçüncü nükleer santral projesi için görüşmeler yapmak amacıyla 5. Nükleer Santraller Fuarı ve 9. Nükleer Santraller Zirvesi NPPES’e katılacak. Çin’in Devlet Enerji Yatırım Şirketi (SPIC), tedarik zincirine Türk firmalarını katmak için İstanbul’da düzenlenecek 5. Nükleer Santraller Fuarı ve 9. Nükleer Santraller Zirvesi – NPPES’e katılacak. 46 ülkede faaliyet gösteren, 130 binin üzerinde çalışanı bulunan SPIC firması temsilcileri, üçüncü nükleer santral projesi için ikili görüşmelerde bulunacak.

NPPES ASO ve NSD tarafından düzenleniyor

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın destekleriyle Ankara Sanayi Odası (ASO) ve Nükleer Sanayi Derneği (NSD) tarafından düzenlenen NPPES, 21-22 Haziran 2023 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleşecek.

Çin nükleer enerjide küresel bir lider

Ankara Sanayi Odası Başkanı Seyit Ardıç, “Türkiye’nin istikrarlı ve kararlı nükleer enerji hamlesi, tüm dünya tarafından yakından takip ediliyor. Nükleer enerjide küresel bir lider olan Çin’in yeni yatırımları için NPPES’e katılması son derece önemli. Türk sanayicilerini de dünyanın bu büyük oyuncusunun tedarik zincirinin bir parçası olmak için NPPES’te önemli fırsatlar bekliyor” diye konuştu.

Nükleer Sanayi Derneği Başkanı Alikaan Çiftçi ise şunları söyledi: “Çin’de 50’den fazla aktif nükleer güç ünitesi bulunuyor ve 24’ü de yapım aşamasında. 2035 yılına kadar Çin, elektrik üretiminde nükleerin payını yüzde 10’a çıkarmayı hedefliyor. Dünyada da birçok ülkede yatırımı bulunan Çin Devlet Enerji Yatırım Şirketi SPIC’in temsilcileri NPPES’e katılacak. Global tecrübesiyle dikkat çeken SPIC firması, ülkemizde planlanan üçüncü nükleer santral projesinin kurulumu için karar vericiler, akademisyenler ve sanayicilerle görüşmeler gerçekleştirecek.”

Dünyanın sayılı nükleer enerji etkinliklerinden biri kabul edilen NPPES, Yeni Nükleer İzleme Enstitüsü (New Nuclear Watch Institute – NNWI) ile Rusya’nın Nükleer Sanayii İnşaat Kompleksi Kuruluşları Derneği (Association of Organizations of the Construction Complex of the Nuclear Industry  ACCNI) tarafından da destekleniyor.

Türk Girişimcileri VivaTech’te

14-17 Haziran tarihleri arasında Fransa’nın başkenti Paris’te gerçekleşecek olan, Avrupa’nın önde gelen teknoloji ve girişimcilik etkinliklerinden biri olan Vivatech’te; Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi öncülüğünde 16 Türk teknoloji girişimi, Türk girişimci ekosistemini tanıtıyor. Etkinliğin açılış gününde Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı A. Burak Dağlıoğlu ve T.C. Paris Büyükelçisi Ali Onaner programa katılırken, aynı gün akşamında Türkiye Cumhuriyeti Paris Büyükelçiliğinde “Türkiye’nin Yatırım Yüzyılı” resepsiyonu gerçekleştirildi. 

Avrupa’nın en büyük teknoloji ve girişimcilik etkinlikleri arasında yer alan, 14-17 Haziran tarihleri arasında Paris’te gerçekleştirilecek olan Vivatech etkinliğine Türk girişimciler, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi öncülüğünde çıkarma yaptı. Etkinliğe, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi liderliğinde yapay zeka, HealthTech ve bulut hizmetleri vb. sektörleri temsilen 16 öncü şirket ile katılım sağlayan Türk heyeti, son yıllarda ivme yakalayan Türk girişimcilik ekosisteminin sunduğu fırsatları uluslararası yatırımcılara tanıtacak. Paris’te dört gün boyunca sürecek olan etkinlik, girişim sermayesi fonları başta olmak üzere finansal yatırımcıları, teknolojide küresel ölçekte en çarpıcı atılımları gerçekleştiren girişim şirketleriyle bir araya getirmeyi hedefliyor.

Dünyanın en büyük teknoloji şirketlerinin bir araya geldiği etkinliğe açılış gününde ziyaretlerini gerçekleştiren T.C. Paris Büyükelçisi Ali Onaner ve  Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı A. Burak Dağlıoğlu, aynı günün akşamında, Türkiye Cumhuriyeti Paris Büyükelçiliği ve Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi ev sahipliğinde “Türkiye’nin Yatırım Yüzyılı” başlığıyla düzenlenen resepsiyona katılım sağladı. 

Gelişen Türkiye-Fransa ilişkilerinin önemine değinen T.C. Paris Büyükelçisi Ali Onaner; “Türkiye’nin, sunduğu imkanlarla yabancı yatırımcılar için ne kadar çekici olduğunu Fransız iş insanlarına göstermek ve Paris VivaTech fuarına katılarak farklılık yaratan başarılı girişimcilerimizi tanıtmak amacıyla Fransa’da bulunan Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi yöneticilerimizle birlikte, önde gelen Fransız yatırımcılarına ve iş insanlarına ev sahipliği yapmaktan memnuniyet duyuyoruz. Bugünkü buluşmanın, Türkiye’deki en büyük yatırımcılar arasında yer alan Fransız şirketlerinin ülkemize olan ilgilerini daha da artırmasına vesile olmasını temenni ediyoruz. Fransa’yla gelişen siyasi ilişkilerimizin, ekonomik ilişkilerimizin daha da güçlenmesine katkı sağlayacağına inanıyoruz.”

Fransız ve Türk iş dünyası temsilcilerinin katıldığı resepsiyonda hitap eden Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı A. Burak Dağlıoğlu, Türkiye-Fransa ekonomik işbirliğine ve yatırım ortamına dair önemli mesajlar verdi; “Bugün Paris’te Fransa iş dünyasının temsilcileri ile, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. Yılı vesilesiyle bir araya geldik. Fransa ile ekonomik ilişkilerimize büyük önem veriyoruz; 2022 yılında Fransa, Türkiye’nin en büyük 7. ihracat ve 8. büyük ithalat ortağı oldu ve ikili ticaret hacmi 19 milyar doları buldu. 2002 yılından beri Fransa’dan Türkiye’ye 8 milyar doları aşan doğrudan yatırım girişi oldu ve yaklaşık 1700’e yakın Fransız şirket ülkemizde faaliyet göstermeye devam ediyor. Sayın Cumhurbaşkanımız liderliğinde Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına, Türkiye Yüzyılına girerken Fransa başta olmak üzere uluslararası yatırımcıları ülkemize davet çalışmalarımızı tüm enerjimizle sürdürüyoruz.

Bilindiği üzere teknoloji girişimcilerimizin dünyanın en önemli teknoloji girişimi etkinliklerinde yer almaları için yürüttüğümüz bir çalışma var. Bu hafta Paris VivaTech’te, ofisimiz öncülüğünde 16 girişimcimiz ile birlikte, ülkemizin yatırım ortamını ve girşimcilik ekosistemini tanıtmak amacıyla Türkiye standında bulunuyoruz. Yatırım Ofisi olarak ülkemiz ekonomisine katma değer katan teknoloji tabanlı yatırımları her alanda destekliyoruz ve teknoloji girişimlerimizin başarılarını uluslararası platformlarda tanıtmayı oldukça önemsiyoruz.”

Türkiye’nin en büyük 10 şirketi 2022-2023

0

Her yıl, Brand Finance adlı uluslararası bir marka değerlendirme kuruluşu tarafından Türkiye’nin en büyük şirketlerinin belirlenmesi için marka değerleri dikkate alınarak bir liste yapılıyor. Bu değerlendirmelerde genellikle marka bilinirliği, marka güç endeksi ve markaya olan bağlılık oranları gibi faktörler göz önünde bulundurulmakta. Son yıllarda, listede sektörel çeşitlilik artmış, bu da farklı sektörlerden şirketlerin üst sıralara çıkmasına olanak tanımış Özellikle tüketiciyle bağ kurabilen, onların hayatına dokunan markalar, genellikle listede üst sıralarda yer almakta ve bu sayede önemli bir finansal değere ulaşabilmişler.

Türkiye en büyük şirket

“Türkiye’nin En Değerli 100 Markası Raporu (2022)”nda yer alan markalardan ilk 10’a girenleri derledik. Toplamda 100 Türk markasının yer aldığı listede, bu markaların toplam değeri ise 16 milyar dolarak açıklanmış.

  1. Türk Hava Yolları (THY): Türkiye’nin en değerli markası olan THY, 1 milyar 604 milyon dolarlık marka değeriyle listenin birinci sırasında.
  2. Arçelik: Beyaz eşya üretimi yapan Arçelik, 1 milyar 452 milyon dolarlık marka değeriyle listenin ikinci sırasında.
  3. Ford Otosan: Koç Holding ve Ford ortaklığıyla faaliyet gösteren Ford Otosan, otomotiv sektöründe faaliyet göstermekte olup 819 milyon dolarlık marka değeriyle üçüncü sırada.
  4. Vestel: Küresel bir teknoloji şirketi olan Vestel, 720 milyon dolarlık marka değeriyle listede dördüncü sırada.
  5. Turkcell: İletişim ve teknoloji hizmetleri sunan Turkcell, 705 milyon dolarlık marka değeriyle beşinci sırada.
  6. LC Waikiki: Dünya genelinde faaliyet gösteren giyim markası LC Waikiki, 668 milyon dolarlık marka değeriyle listenin altıncı sırasında.
  7. Garanti BBVA: Türkiye’nin önde gelen bankalarından Garanti BBVA, 532 milyon dolarlık marka değeriyle yedinci sırada.
  8. BİM: İndirimli market zinciri olan BİM, 524 milyon dolarlık marka değeriyle listenin sekizinci sırasında.
  9. İş Bankası: Türkiye İş Bankası, 507 milyon dolarlık marka değeriyle dokuzuncu sırada.
  10. Türk Telekom: Türkiye’nin ilk bütünleşik telekomünikasyon operatörü olan Türk Telekom, 500 milyon dolarlık marka değeriyle listede onuncu sırada.

THY, 2019, 2020 ve 2021 yıllarında olduğu gibi Türkiye’nin en değerli markası olmaya devam etmiş. Marka değeri 1 milyar 604 milyon dolar olarak hesaplanmış. İkinci sırada ise Arçelik yer aldı ve marka değeri 1 milyar 452 milyon dolar oldu. Üçüncü sırayı ise geçen yıla göre 7 sıra birden yükselerek 819 milyon dolarlık marka değeriyle Ford Otosan elde etti. 2021 yılında ise ilk üç sırayı Türk Hava Yolları, Arçelik ve İş Bankası paylaşıyordu.

Vestel, 720 milyon dolarlık marka değeriyle geçen yıla göre 7 sıra yükselerek 4. sırayı elde etti. Turkcell ise 705 milyon dolarla 5. sıradaki yerini korudu. Geçen yıl listede yer almayan LC Waikiki ise dinamik bir giriş yaparak 668 milyon dolarlık değeriyle 6. sıraya yükseldi. Türk markalarının toplam değeri ise geçen yıla göre yüzde 25 azalarak 16 milyar dolar olarak hesaplandı. Bu, 2020’ye göre %12,7’lik bir değer kaybını temsil ediyor.

Bu listedeki şirketler Türkiye’nin en büyük ve değerli markaları olarak öne çıkıyor. Ancak, tam liste içerisinde daha pek çok şirket bulunuyor.

Donanımın efsaneleri

0

Bilgisayar donanımlarıyla ilgili kulaktan kulağa yayılan birçok efsane var.

PC oyun donanımları pazarı 30 milyar dolara ulaştı

Bunlardan en bilinen 6 tanesi;

Efsane 1: Özel ses kartları her zaman yerleşik ses yongalarından daha iyi ses verir!
Efsane 2: Daha fazla RAM, bilgisayarınızı daha hızlı hale getirir!
Efsane 3: Uzun bir HDMI kablosu görüntü kalitesi için kötüdür!
Efsane 4: Daha yüksek saat frekansına sahip bir CPU daha hızlıdır!
Efsane 5: Hız aşırtma, donanımınıza zarar verir ve ömrünü kısaltır!

Efsane 1: Özel ses kartları her zaman yerleşik ses yongalarından daha iyi ses verir!

Özel bir ses kartının yerleşik bir ses yongasından daha iyi ses çıkarması birçok farklı faktöre bağlıdır. Genel bir kural olarak, ses kartları aslında yerleşik çiplerden daha yüksek örnekleme hızları ve daha iyi çözünürlük sunar. Ses sinyallerinin işlenmesi, daha yüksek kaliteli bir ses işlemcisi sayesinde özel ses kartlarıyla daha iyi olabilir.

Ayrıca, modern yerleşik ses yongaları genellikle o kadar yüksek ses kalitesi sağlar ki, sesteki farklılıklar yalnızca uygun hi-fi veya stüdyo ekipmanına sahip profesyonel kullanıcılar tarafından “duyulabilir”. Bu nedenle, profesyonel ses işi yapmıyorsanız veya üst düzey bir ses kurulumunuz yoksa, özel bir ses kartı kullanmanız şart değildir.

Efsane 2: Daha fazla RAM, bilgisayarınızı daha hızlı hale getirir!

Bilgisayar performansı, RAM’deki artıştan yararlanabilir, ancak diğer faktörler de önemlidir ve hızı etkileyebilir.

Yetersiz bellek ile işletim sistemi, yeni uygulamalara ve verilere yer açmak için verileri bellek ve sabit sürücü arasında sürekli olarak ileri geri taşımak zorundadır. Takas olarak da adlandırılan bu işlem, sabit disk ana sistem belleğinize göre daha yavaş olduğu için bilgisayarın hızını etkileyebilir.

Bununla birlikte, bir PC’de zaten yeterli miktarda RAM varsa, daha fazla RAM PC’yi daha hızlı yapmaz. Bununla birlikte, RAM’in bellek saati de önemlidir ve ihmal edilmemelidir.

Efsane 3: Uzun bir HDMI kablosu görüntü kalitesi için kötüdür!

Gerçekten istisnai durumlarda, kablo çok uzunsa veya kalitesiz malzemeler kullanılmışsa olası sinyal kayıpları ve parazit nedeniyle bir HDMI sinyalinin kalitesi (ve dolayısıyla resim kalitesi) gerçekten bozulabilir.

Genel bir kural olarak, sinyal kaybını ve paraziti en aza indirmek için HDMI kabloları 15 metreden veya yaklaşık 50 fitten uzun olmamalıdır. Ancak uzunluğun, HDMI yoluyla elde edilebilecek görüntü kalitesi üzerinde olumsuz bir etkisi yoktur. Sinyal devam ettiği sürece, uzunluk ne olursa olsun iyisiniz.

Efsane 4: Daha yüksek saat frekansına sahip bir CPU daha hızlıdır!

Uzun yıllardır yerleşmiş bir başka donanım efsanesi, daha yüksek saat frekansının daha fazla bilgi işlem gücüne eşit olduğu yanılgısıdır. Bir CPU’nun saat frekansı, işlemcinin saniyede kaç anahtarlama veya saat döngüsü yürüttüğünü veya işlediğini gösterir. Bu nedenle, daha yüksek saat frekansına sahip bir CPU, daha düşük saat frekansına sahip bir CPU’dan saniyede daha fazla anahtarlama döngüsü yürütür. Ancak, bir CPU’nun performansını etkileyen tek özellik saat frekansı değildir. Bir CPU’nun performansını etkileyen başka birçok faktör vardır, örneğin:

  • İşlemci çekirdeği sayısı
  • L1 önbelleğinin boyutu
  • L2 önbelleğinin boyutu
  • L3 önbelleğinin boyutu
  • hiper iş parçacığı desteği
  • CPU mimarisi ve ardışık düzenleri

Bu nedenle, kullanıcıların yalnızca bir CPU’nun saat frekansına odaklanmaması, aynı zamanda belirli uygulamalar için hangi işlemcinin en uygun olduğuna karar verirken diğer özellikleri de göz önünde bulundurması önemlidir.

Efsane 5: Hız aşırtma, donanımınıza zarar verir ve ömrünü kısaltır!

CPU, GPU veya RAM gibi bileşenleri üreticinin amaçladığından daha yüksek saat frekanslarında çalıştırırsanız (“hız aşırtma”) PC donanımınızın hız aşırtması daha yüksek performans sağlayabilir. Ancak bu aynı zamanda ısı üretimini ve bileşenler üzerindeki güç yükünü artırır, bu da daha yüksek bir arıza riskine ve hatta bazı durumlarda hasara yol açabilir.

Bununla birlikte, hız aşırtma, sıcaklıkları izleyerek ve donanım için önerilen sınırlar içinde kalarak dikkatli ve sorumlu bir şekilde yapılırsa, genellikle anında hasar görme şansı yoktur.

Her sistemin benzersiz olduğunu ve tüm donanım bileşenlerinin eşit şekilde hız aşırtılamayacağını da unutmamak gerekir. Bu nedenle, belirli bir sistem için en iyi hız aşırtma sonucunu elde etmek biraz zaman ve uzmanlık gerektirebilir.

Efsane 6: Bilgisayar düzgün kapatılmazsa ona zarar verirsiniz!

Bir PC’yi kapatmazsanız ve sadece güç kaynağını kapatırsanız, donanıma gerçekten zarar verir mi?

Uzun süre kullanılmayacaksa bilgisayarı kapatmanız önerilir. Ancak bu öncelikle enerji tasarrufu içindir. Ayrıca PC’nizi kalıcı olarak bekleme veya uyku moduna geçirebilirsiniz; burada da donanıma yük binmiyor ve modern sistemlerin bu modlardaki tüketimi artık 0.x watt aralığında.

Peki ya bilgisayarınızı kapatmayıp sadece güç kaynağını kapattığınızda?

Evet, önce kapatmadan gücü keserseniz bilgisayarınıza zarar verebilir. PC’nin aniden güç bağlantısı kesilirse, çalışan tüm işlemler ve uygulamalar aniden sonlandırılır ve bu da veri kaybına neden olabilir. Ayrıca işletim sisteminin yapısına ve önyükleyicisine zarar verebilir, bu da PC’nin artık düzgün şekilde açılmayabileceği anlamına gelir. Sonuç: İşletim sisteminin yeniden yüklenmesi gerekebilir.

Hayır, donanımın kendisi bundan zarar görmez. CPU, GPU, RAM veya SSD gibi donanım bileşenlerinin arızalanma tehlikesi yoktur. Bununla birlikte, yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı bir PC her zaman kapatılmalı veya en azından bekleme moduna alınmalıdır. Basitçe güç bağlantısını kesmekten kesinlikle kaçınılmalıdır.

Monster Notebook globalleşme yolcuğunda ilerliyor

0

IPSOS Oyuncu Bilgisayarı Araştırması’na göre Türkiye’de oyun bilgisayarı denildiğinde akla gelen ilk marka olan Monster Notebook, büyüme istikrarını sürdürüyor. Kullanıcı ihtiyaç ve taleplerinin analiziyle geliştirdiği ürünlerini en yeni teknoloji donanımlarıyla buluşturarak ekosistemde var olan inovasyonlara kullanıcıların erişim sağlamasına destek olan marka, ileri teknolojiye erişen oyuncuların oyun performanslarını da yükselterek global standartlarla yarışır hale geliyor. Değişken pazar dinamiklerine hızlı uyumuyla bilinen Monster Notebook, yurt içindeki öncü kimliğini global arenada da ispatlatmaya hazır.

Avrupa operasyonlarına hız verdi, sırada Amerika var

Yerli bir teknoloji şirketi olarak tam 22 yıldır ülkemizin gururu olan Monster Notebook, İstanbul’un iki yakasındaki, Ankara’daki ve İzmir’deki mağazalarının yanı sıra online satış ve teknik destek kanallarıyla Türkiye’nin her noktasında. İstanbul Kadıköy’deki küçük bir dükkânda başlayan macerasını bugün Türkiye’nin yanı sıra Lefkoşa’daki mağazasıyla Kıbrıs’ta yürüten, Dubai’deki operasyonlarıyla Suudi Arabistan, Kuveyt, Mısır gibi ülkelere açılacak olan Monster Notebook; Avrupa’daki operasyonlarını ise Berlin’in en merkezi bölgesi Alexanderplatz meydanında bulunan mağazasından yönetiyor. Globalleşme stratejisi doğrultusunda, Avrupa bölgesinde ve Birleşik Krallık’ta büyümeye odaklanan şirket, 2020’nin Eylül ayında başlattığı Avrupa operasyonlarına İngiltere merkezli olarak hız vermiş durumda. Yüksek performanslı donanım konfigürasyonlarını global kullanıcılarına da müşteri memnuniyeti prensibiyle ulaştıran Monster Notebook, Amerika pazarına giriş noktasında da kararlı bir biçimde ilerliyor.

Kullanıcılarını ve hızla değişen beklentileri 360 derece kuşatıyor

Güçlü bir şirket olarak küresel pazarda da adından başarıyla söz ettiren Monster Notebook, her seviyeden oyuncuya en iyi oyun deneyimi sunan ve farklı kullanıcı ihtiyaçlarına özel seriler geliştiren çok yönlü bir şirket. Monster Notebook hem oyunculara ve iş dünyası profesyonellerine yönelik yüksek performanslı bilgisayarlar sunuyor hem de oyun dikeyinin yanında üretkenlik çerçevesinde ekipmanlar üretiyor. Abra, Tulpar ve Semruk bilgisayar serilerindeki modelleriyle oyun dünyasına yeni giriş yapan oyuncuların, orta-seviye oyuncuların ve ileri düzey oyuncuların ihtiyaçlarına cevap veren Monster; Markut ve Huma serilerindeki modelleriyle ise içerik üretimi, yazılım, tasarım gibi alanlarda çalışan iş dünyası profesyonellerinin beklentilerini karşılıyor. Bilgisayar modellerinin yanı sıra Pusat aksesuarlarıyla oyunculara ve profesyonellere yönelik ürünler geliştiren Monster Notebook; klavye, mouse, kulaklık, monitör gibi aksesuarların yanı sıra oyuncu koltuğu, mousepad, soğutucu, kulaklık standı gibi farklı çevre birimi ürünleri de sunarak oyun dünyasındaki varlığını geniş bir ekosistem kurarak büyütmeye çalışıyor, kullanıcılarını ve hızla değişen beklentileri proaktif adımlarla 360 derece kuşatıyor.

Monster’ın gücünü tüm dünyaya duyuracağız

Teknoloji sektöründe 20 yılı aşkın deneyimi olan ve süreç boyunca PC teknolojilerinin lokomotifi olan Intel’de farklı liderlik pozisyonlarında bulunan ve son olarak şirketin Oyun Segmentinden Sorumlu EMEA Bölge Yöneticisi rolünü üstlenen Koray Yıldız, geçtiğimiz ay Monster Notebook Ticari Genel Müdür Yardımcılığı (CCO) görevine atanmıştı. Global arenada güçlü bir yer edinme vizyonuyla faaliyetlerin sürdüren Monster Notebook ailesinin bir parçası olmaktan büyük bir onur duyduğunu kaydeden Koray Yıldız, “Monster Notebook, Türkiye başta olmak üzere, Almanya, İngiltere, Dubai ve Kıbrıs’ta kullanıcılara yenilikçi teknolojilerini ulaştırmaya devam ediyor. Yenilenen ve güçlenen kurumsal yapımız sayesinde Monster’ın global yolcuğunu sağlam ve sarsılmaz temellere oturtmaya kararlıyız. Gerek hayata geçirdiğimiz yatırımlarımız gerekse iş ortaklarımız ile yapmakta olduğumuz projelerimizle, Monster’ın gücünü dünyada birçok noktada duyurmaya devam edeceğiz. Intel, Microsoft, Nvidia gibi global oyuncularla sağlıklı ilişkilerimizi sürdürecek, iş birliklerimizi yeni oyuncularla derinleştireceğiz” ifadelerini kullandı.

Futbolda sanal lig yakında başlıyor

Melbourne’de kurulan One Future Football (1FF), kendisini “dünyanın ilk küresel futbol ligi” olarak ilan ediyor ve hedefi, ilk kez futbol oynayacak taraftarları cezbetmek. Bugün, tüm hayranların ilişki kurabilecekleri birine sahip olması için arka plan hikayeleri olan CGI tarafından oluşturulan 250’den fazla oyuncuyla (örneğin, diyabet ve otizmli oyuncular var) ve dünya çapında 12 kurucu üye ekiple piyasaya çıkıyor. Ayrıca bu yönde atılan atılımın gelecekte sanal gerçeklik ve Metaverse gibi atılımlarla nasıl bir ilişkide olacağı ve kullanıcılarına neler vadedeceği şimdiden merak konusu oldu.

Ronaldinho e-spor planını açıkladı

1FF ayrıca bugün, futbolcular Chris Smalling, Patrice Evra ve Jesse Lingard gibi stratejik yatırımcıların ve UFC dövüşçüsü Kamaru Usman’ın katılımıyla Blackbird Ventures liderliğindeki tohum öncesi fonlamada 3 milyon dolar topladığını duyurdu. Tenis yıldızları Naomi Osaka, Nick Kyriagos ve Ons Jabeur da markanın elçileri olarak yer alacak.

1FF’nin spor programı tamamen sanaldır ve iki raunt boyunca 12 haftalık maçtan oluşur ve anlatı odaklı içerikle dünya çapında yayınlanır. Takımlar lig formatında birbirlerine karşı oynarlar. Kurucu üye ekipler, Londra, Paris, Buenos Aires, Los Angeles, Hindistan, Endonezya ve Japonya dahil olmak üzere dünyanın dört bir yanında konumlanmıştır.

Aynı Fantasy Premier League mini liginde oynarken birbirlerini tanıyan seri girişimciler Peter Davis ve Rohit Bhargava tarafından kuruldu. Davis, 1FF’den önce LAUNCH hızlandırıcı destekli yaratıcı keşif platformu Ampjar’ı ve Avustralya sosyal medya ajansı Get Glossy’yi kurdu. Bhargava moda kitle fonlaması platformu StageLabel’i kurdu, AWS Startups Ekibinin bir parçasıydı ve The Startup Playbook podcast’ine ev sahipliği yaptı.

Get Glossy’ye başlamadan önce Davis, profesyonel takımlardan yetenek yönetimi ajansı gibi büyük firmalara kadar çeşitli spor dallarında çalıştı. Bhargava, “İkimiz de oldukça büyük bir futbol fanatiğiyiz, sabahın erken saatlerinde çılgın saatlerde kalkıp dünyanın diğer ucundaki maçları izliyoruz,” dedi.

Davis, Bhargava’yı aradı ve üzerinde çalıştığı yeni şeyi görmek isteyip istemediğini sordu, bunun 1FF olduğu ortaya çıktı. Kurucu ortakların küresel bir futbol ligi yaratma konusundaki ilgisini çeken şeylerden biri, “ABD’deki en ilginç kulüpler neden gerçekten yok” başlıklı bir BBC makalesiydi. “Sahte futbol kulüplerini” veya kendi geçmiş hikayelerini, basın bültenlerini ve ürünlerini yaratan ancak sahada oyuncuları olmayan takımları kapsıyordu.

“Makalenin ortaya koyduğu şey, oldukça özel bir kültürel an gibi geldi. Futbol, ​​modanın büyük bir parçası haline geldi ve futbol antrenmanında, ofiste veya barda giydiğiniz şey, giydiğiniz şey sizin hakkınızda çok şey söylüyor” dedi. “Futbol kulüpleri, insanların kendileri hakkında söylemek istedikleri bir anlatıyı şekillendirmek için mükemmel bir yol gibi geldi, çünkü bunu coğrafi bir nedenle, iklim anlamında olumlu eylem gibi nedenlerle ve hatta bir oyun tarzıyla ilişkilendirebilirsiniz. Daha derine indikçe, atlet yatırımcılarıyla ilgili trendlerden faydalanabileceğimizi ve onlar aracılığıyla her bir takım hakkında hikayeler oluşturmaya yardımcı olabileceğimizi hissettik.”

1FF’nin 250 CGI oynatıcısının her birini tasarlamak için, hangi oyuncuların sportif nitelikleri ilk olarak 1FF’nin motorlarından biri tarafından belirlendi. Daha sonra kişilikleri ve yaşanmışlıkları farklı kaynaklardan esinlenmiştir.

Bhargava, “Daha önce sporla hiç bağlantı kurmamış olabilecek insanlar için bir yuva oluşturduğumuzdan emin olmak istedik” dedi. “Hafta sonları parkta cosplay veya LARPing yapan veya Magic the Gathering oynayan bir sporcuyu hiç duymazsınız, ama neden olmasınlar?”

1FF, benzer ilgi ve deneyimleri içeren arka plan hikayeleriyle kendilerine hitap eden karakterler yaratmak için her bir coğrafyadaki panellerle konuştu.

“Çok rahat büyümüş oyuncularımız var ama aynı zamanda mülteci, eşcinsel, şeker hastası, anafilaktik veya otizm teşhisi konmuş oyuncularımız da var. Bizim için mesele, gençlere bunun kendileri için olduğunu, kendilerini güvende hissedebileceklerini ve kim olduklarından asla utanmayacaklarını göstermekle ilgili.”

12 kurucu üye ekibin coğrafyaları, 1FF’yi dünya çapında iyi bir şekilde temsil etmek için seçildi. Oyuncuları 88 ülkeyi temsil ediyor, bu da 1FF’nin Meksika, Almanya, İspanya, İtalya, Mısır, Türkiye, Güney Kore ve Çin gibi büyük futbol ülkelerinde henüz bir takımı olmamasına rağmen, insanların takip edebileceği kahraman oyunculara sahip olduğu anlamına geliyor. ve 1FF’ye atlama taşı olarak kullanın.

Major League Soccer (MLS), Davis ve Bhargava’nın Angel City değerlemesi gibi istatistiklerin yalnızca üç yıl önce piyasaya sürülmesine rağmen 100 milyon $ olduğunu (bazı yatırımcıları 1FF ile paylaşıyorlar) ve ortalama değere sahip ilk 10 espor şirketini gösterdiği büyük bir şirket. Aralık 2020’ye kıyasla %46 artışla 353 milyon dolar.

Esporun yükselişine rağmen Davis ve Bhargava, ana rekabetlerinin stadyum futbolu olmasını bekliyor. Ancak 1FF’nin amacı ABD, Nijerya, Hindistan veya Endonezya gibi yerlerde Premier Lig maçına asla gidemeyebilecek hayranlara ulaşmaktır. Bhargava, “Bizim işimiz, onlarda Premier Lig, MLS, La Liga veya Bundesliga’dan daha iyi yankı uyandıran bir şey inşa etmek,” dedi. “Bu, sadece maç kazanmaktan daha büyük amaçlar için var olan kulüpler ve onlara benzeyen veya onlarla aynı deneyimlere ve ilgi alanlarına sahip oyuncular anlamına gelir. Tamamen bize ait oldukları için oyuncularımızla özel şeyler yaptığımızı biliyoruz, böylece taraftarlara burada daha önce hiç mümkün olmayan bir kontrol seviyesi verebiliriz.

Para kazanma açısından 1FF, diğer spor takımları gibi forma satışları, ticari ortaklıklar ve saha kenarındaki reklamlar yoluyla para kazanacak. Bazı oyuncuların kendi sosyal medya hesapları var ve 1FF’nin yakında duyuracağı markalar şimdiden oyuncular ve takımlarla sponsorluk anlaşmaları imzaladı. Bir sanal spor platformuna özgü bazı para kazanma kanalları arasında, hayranlara en sevdikleri oyuncular ve kulüplerle daha derin deneyimler sunmak için oyuncu kartları (her oyuncu için 10.000 kullanılabilir) ve Kulüp Kredileri bulunur.

One Future Football’un 1. Sezonu 16 Haziran’da başlıyor, ancak ondan önce Naija United (Nijerya’nın takımı) ile Manhattan Futbol Kulübü (ABD), Inter Nusantra (Endonezya) ile Paris St-Dennis ( Fransa) ve Club De Sportivo Palermo (Arjantin) – Tokyo Youth Club (Japonya).

Finansman hakkında Blackbird ortağı ve kurucu ortağı Niki Scevak yaptığı açıklamada, “Her spor hayranının özünde bir sahip olma, her kulübün aldığı kararları etkileme ve her küçük kararın esasını sonsuza kadar tartışma arzusu vardır. . Teknoloji, bunu geniş ölçekte etkinleştirmek için benzersiz bir fırsat sunuyor ve 1FF, fantezi sporlarının inanılmaz derecede yaratıcı bir dokunuşla dijital versiyonu. Pete ve Rohit, dizinin kurucuları ve ömür boyu spor tutkunları olarak 1FF gibi modern bir medya şirketi kurmak için benzersiz bir konuma sahipler ve biz de en başından beri onları desteklemekten gurur duyuyoruz.”

Heinz; sos, çeşni otomatını tanıtmaya hazırlanıyor

Televizyon yazarı/yapımcısı ( The Simpsons ) ve ünlü fast food eleştirmeni Bill Oakley İnstagram hesabından, Heinz’den çeşnileri ve tatlıları belirlediğiniz özelliklere göre harmanlayan bir çeşni dağıtıcısının duyurusunu yaptı. Paylaşıma buradan ulaşabilirsiniz.

Bill, paylaşımında da görülebileceği üzere makineyi 2023 Restaurant Show’da denedi ve üçlü Mango yoğunluğuna sahip 57 Sos ile test etmesine rağmen sonucu güçlü bir şekilde onayladı. Bill, sözlerini şöyle bitiriyor: “Bunu, biri bize durmamızı söyleyene kadar ben ve diğer tüm müşterilerin onunla dalga geçeceğimiz bir restoranda görmek için sabırsızlanıyorum.”

Aslına bakıldığında içecek vb. birçok alanda otomasyon sistemlerine kullanıcılar fazlasıyla hakim. Heinz de bu sos ve çeşni otomatıyla kullanıcıların özgün damak zevklerini geliştirmelerine destek olacak, aynı zamanda da bir cihaz olarak aslında fast food restoranlarında varolacak.

Tahıl robotu hızlı ve kolay yemek deneyimi sunuyor

Google Home kullanıcıları için yeni özellikler hazır

Google nihayet, Google Home destekli akıllı eviniz için daha güçlü otomasyonlar sunan komut dosyası düzenleme aracını piyasaya sürdü . 13 Haziran Salı gününden itibaren Google Home genel önizlemesinde bulunanların kullanımına sunulan komut dosyası düzenleyici, Google’ın hesabınızdaki tüm Nest kameralar için canlı yayınları da olan yeni home.google.com web arayüzünün bir parçası. Komut dosyası düzenleyici, 14 Haziran’dan itibaren yeni Google Home uygulaması önizlemesine gelecek . Genel kullanılabilirlik tarihi henüz belirsiz.

Google ev güvenlik çözümlerini Home’da topluyor

Akıllı ev otomasyonları; ışıkları açmak, müzik çalmak, klima vb. cihazları çalıştırmak gibi temel fonksiyonları tek ve akıllı bir panel ya da sistem üzerinden kullanabilme otomatikleştirebilme temeli üzerine kurgulanır. Google Home’un bu düzenleyicisi de mevcut otomasyonlara ilave olarak daha güncel hizmetler sağlıyor. Örneğin, bir otomasyonu yalnızca TV açıksa ve saat 18:00’den sonra ancak gece yarısından önce çalışacak şekilde ayarlayabilirsiniz.

Ayrıca, Anish Kattukaran’ın bir blog paylaşımına göre bu düzenleyiciye göre Home uygulamasındakilere ilave olarak madde sensörleri dahil 100’den fazla yeni özellik ve yetenek mümkün hale geliyor.Örneğin, Matter aracılığıyla Google Home’a ​​bağlanan bir Eve Hareket sensörü, şu anda Home uygulamasındaki otomasyonlar için başlangıç ​​olarak kullanılamaz, ancak komut dosyası düzenleyicide bir sensör olarak kullanılabilir.

Komut dosyası düzenleyici otomasyonlarının web arayüzünde oluşturulması gerekir, ancak ayarlandıktan sonra, herhangi bir ev üyesinin bunları düzenleyebileceği, çalıştırabileceği, devre dışı bırakabileceği veya silebileceği Google Home uygulamasında (iOS ve Android) gösterilebiliyor.

Google, yeni yetenekleri göstermek için komut dosyası düzenleyici belgelerinde birkaç örnek otomasyona sahip;

  • Bir duman alarmı etkinleştirildiğinde ışıkları kırmızı ve mavi olarak yanıp söner.
  • Bir odadaki parlaklığa göre perdeleri kapatma.
  • Gün batımından sonra oturma odası TV açıkken ışıkları kısın ve panjurları kapatın.
  • İçerisi sıcaksa panjurları kapatın, fanları açın ve termostatı ayarlayın.
  • Kapı ziline basıldığında, doluluk algılanan odanın ışıklarını yanıp söner.

Yapay zeka teknolojilerinin hayatın her alanında kapladığı yer bu kadar artmışken güncel fonksiyonlar çoğu kullanıcı için hala beklenenin altında kalıyor ama geçmişe kıyasla bu güncellemeler de kullanıcıları sevindirdi.

Intel marka güncellemesi yaptı

Intel marka güncellemesi ile yeni bir dönemi başlatıyor. Intel Core, Intel Evo ve Intel vPro markaları duyuruldu.

Intel, yeni Intel® Core™ Ultra ve Intel® Core™ işlemci markalarının piyasaya sürülmesiyle istemci bilgi işlem markasında önemli bir güncelleme sunuyor. Yeni marka yaklaşımı, Intel’in yakında çıkacak olan Meteor Lake işlemcileriyle başlıyor.

Intel başkan yardımcısı ve İstemci Bilgi İşlem Grubu Satışları Genel Müdürü Caitlin Anderson: “Müşteri yol haritamız, Intel’in Meteor Lake gibi güç verimliliğine ve geniş ölçekte yapay zekaya odaklanan ürünlerle inovasyona ve teknoloji liderliğine nasıl öncelik verdiğini gösteriyor. Ürün stratejilerimizle daha iyi uyum sağlamak için, bilgisayar alıcılarının en son teknolojimizi ve ana akım tekliflerimizi daha iyi ayırt etmesine yardımcı olacak bir marka yapısı sunuyoruz” dedi.

Intel’in yeni markaları

  • Intel Core Ultra: En gelişmiş istemci işlemcilerini içeriyor.
  • Intel Core: Ana müşteri tekliflerni kapsıyor.
  • Intel’in yeni nesil işlemcilerinden başlayarak Intel 3/5/7/9 işlemci kademelendirmesine geçiş.
  • Intel Evo™ Edition: Evo onaylı tasarımlar için platform markasını geliştirmeyi kapsıyor.
  • vPro® Enterprise ve Intel vPro® Essentials cihaz: İlgili ticari sistemler için Intel etiketlerini taşıyor.

Meteor Lake, Intel’in istemci işlemci yol haritasında bir dönüm noktasını temsil ediyor. Yeni Intel 4 işlem düğümünde üretilen ilk istemci işlemci olacak. Bu, Foveros’un gelişmiş 3D paketleme teknolojisi tarafından etkinleştirilen ilk istemci chiplet tasarımı niteliğinde. Bu, gelişmiş güç verimliliği ve grafik performansı sunacak. Aynı zamanda özel bir yapay zeka motoruna sahip ilk Intel istemci işlemcisidir: Intel® AI Boost da ön planda olacak.

Yeni marka yapısı, Intel’in gelecekteki müşteri teknolojisi yol haritası için tasarlanmış durumda. Bu değişiklikler, müşterilerin bilgi işlem gereksinimleri için Intel’in sektör lideri iş ortağı ekosisteminden doğru istemci çözümlerini belirlemesini kolaylaştırıyor. Bu durum Intel Core markasının önemini vurguluyor. Intel’in yeni stratejisi Nvidia ile rekabette büyük bir öneme sahip. İki şirket donanım ve yazılım rekabetinin yanı sıra markalaşma konusunda da birbiriyle yarışıyor. Dolayısıyla Intel’in böyle bir yeniliğe gitmesi Nvidia tarafında da yeni çalışmalar yapılmasına neden olabilir.

Interpark veri ihlallerinden dolayı 1.3 milyar won cezaya çarptırıldı

Güney Kore merkezli bir e-ticaret platformu olan Interpark Corp., müşterilerin kişisel bilgilerinin sızdırılmasına yol açan yetersiz kişisel bilgi koruma önlemleri nedeniyle devletin gizlilik denetim kurumu tarafından verilen cezada 1.03 milyar won (yaklaşık 805,000 dolar) ödeyecek.

Kişisel Bilgi Koruma Komisyonu’na göre Interpark, anormal giriş denemelerini engelleyen önlemler almadı ve bu durum, hacker’ların web sitesini ihlal etmesine ve müşterilerin kişisel verilerini çalmalarına olanak sağladı. Şirket, güvenlik açıklarını kapatma talimatıyla birlikte toplamda 1.03 milyar won ceza aldı. Gizlilik kanunları denetçileri, müşterilerin kişisel bilgi verilerini işlemek için kullandığı bir bulut bilişim platformuna erişim haklarını sınırlamada başarısız olan çevrimiçi lüks ürün platformu Reebonz Korea’ya da 176 milyon won ceza kesti. Bu olay, bir hack saldırısı yoluyla yaklaşık 1.18 milyon kullanıcının kişisel bilgilerinin sızmasına neden olmuştu.

Müzik yayın hizmeti Flo’nun işletmecisi olan Dreamus da ayar hataları nedeniyle kullanıcıların başka kullanıcıların giriş kimlikleriyle oturum açabilmesine ve kişisel bilgilerini görebilmesine izin verdiği için 385 milyon won ceza aldı.

Bu olaylar, dijital çağda hassas bilgileri korumak için sağlam güvenlik önlemlerinin önemini vurguluyor. Interpark’ın ihmali sonucunda verilen ceza, diğer e-ticaret platformlarına ve kişisel verileri işleyen şirketlere güvenlik protokollerini uygulamanın önemini vurgulayarak, müşteri bilgilerini koruma konusunda kapsamlı önlemler almalarının gerekliliğini göstermekte.

Gizlilik kanunları denetçileri tarafından verilen cezalar, müşterilerin kişisel bilgilerini koruma konusundaki ihmallerinden dolayı şirketleri sorumlu tutmayı amaçlıyor ve gelecekteki olaylara karşı caydırıcı örnekler olma niteliğindeler. İşletmelerin veri gizliliğinin önemini kabul etmeleri, kullanıcı verilerinin güvenliği ve gizliliği konusunda proaktif önlemler alarak müşterileriyle güven ilişkisi kurmaları ve ciddi mali, yasal ve itibari sonuçları olan veri ihlalleri riskini azaltmaları hem şirketler hem de kullanıcılar için hayati öneme sahip.

Güvenlik protokollerinin uygulanması, kullanıcı verilerinin şifrelenmesi, güçlü parola politikalarının benimsenmesi, ağ güvenliği önlemlerinin alınması ve güvenlik açıklarının düzenli olarak denetlenmesi gibi adımlar, e-ticaret platformlarının ve şirketlerin güvenlik düzeyini artırmada kritik rol oynamakta. Şirketler, güvenliği en üst düzeye çıkaracak ve müşteri verilerini koruyacak adımları atma konusunda ihmalkar davranmamalı.