Yapay zeka alanında yeni bir iş birliği

0

Yeni nesil teknoloji şirketi Cerebrum Tech ile Eczacıbaşı Topluluğu yapay zeka alanında yeni bir iş birliğine imza attı.

Cerebrum Tech’in derin öğrenme temelli dil modeli kullanarak geliştirdiği yapay zekâ uygulaması ‘Cere’, Eczacıbaşı Topluluğu bünyesinde kurumsal iş süreçlerine katkı sağlayarak, çalışanların verimliliğini artıracak. 3 boyutlu avatarla yapay zekalı ilk sanal karakter olarak kişisel kullanıcılarla buluşan Cere, kurumsal versiyonu ile vakit alan rutin görevleri hızlandıran, çalışanları yaratıcı süreçlere yönlendiren “çalışma arkadaşı” olarak konumlanıyor.

Yapay Zeka, Web3, Gaming alanlarında sürdürülebilir çözümler geliştiren girişimcilik stüdyosu Cerebrum Tech, Eczacıbaşı Topluluğu ile yapay zeka alanında önemli bir iş birliğine imza attı. Yapılan iş birliği ile Cerebrum Tech’in derin öğrenme tabanlı özbağlanımlı dil modeli yapısını kullanarak geliştirdiği yapay zeka sohbet robotu “Cere”, Eczacıbaşı Topluluğu bünyesinde iş süreçlerine entegre edilecek. 50 kuruluşta 13 bin 500’ü aşkın çalışanı bulunan Topluluk, Türkiye’de yerli yapay zeka uygulaması “Cere”yi kurumsal süreçlerine dahil eden ilk kuruluş oldu. 

Türkiye’nin ilk yapay zekalı sanal karakteri

Türkiye’nin 3 boyutlu avatara sahip yapay zekalı ilk sanal karakteri olan Cere, geçen 23 Mart’ta yapılan lansmanla birlikte kişisel kullanıcıların deneyimine sunuldu. Mobil uygulama ve web üzerinden erişilebilen Cere, basit sorulardan karmaşık konulara kadar akla gelebilecek her türlü soruya anında cevap verebiliyor. Her yaş grubundan kullanıcıya hitap eden “sohbet arkadaşı” Cere, zamanla kullanıcısını daha iyi tanıyarak daha doğru ve etkili yanıtlar üretiyor. 

Cere’nin kurumsal versiyonu ise vakit alan rutin görevleri üstlenerek, çalışanların daha yaratıcı, inovatif ve katma değeri yüksek süreçlere yönelmesine katkı sağlıyor. Projelerin araştırma süreçlerini hızlandırmaktan optimizasyon çözümleri sunmaya, iş modelleri oluşturmaya ve fikir üretimine destek olmaya kadar pek çok alanda destek sunuyor. Ayrıca toplantılara katılarak ihtiyaç duyulan bilgileri anında toplayabiliyor, konuşma dökümlerini ve özetlerini e-posta adreslerine gönderebiliyor. Öte yandan önümüzdeki süreçte eklenecek özelliklerle birlikte Cere, son teslim tarihlerini takip ederek görevler atayacak ve ekip üyelerine ilerleme raporları sağlayarak projelerin günlük programlanmasını yönetmeye de yardımcı olacak.  

Dijital dönüşümün odağında yapay zeka var 

Yapay zeka uygulamalarının iş yaşamını her alanda hızla ve köklü bir biçimde dönüştürdüğünü vurgulayan Cerebrum Tech Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Erdem Erkul, “Önümüzdeki yıllarda dijital dönüşümünü gerçekleştiren, teknolojiyi özümseyen şirketler daha ön plana çıkacak ve rekabet gücünü koruyacaklar. Yapay zeka teknolojileri de verimliliği ve yaratıcılığı artıran işlevleriyle bu dönüşümün en önemli parçalarından biri. Dolayısıyla hem kişisel hem de kurumsal versiyonuyla geliştirdiğimiz yapay zeka uygulamamız Cere, kullanıcılarına bu yeni dönemin kapılarını aralıyor. Bu süreçte Türkiye’nin en önemli kuruluşlarından Eczacıbaşı Topluluğu ile böylesine değerli bir iş birliğine imza atmaktan büyük mutluluk ve gurur duyduğumuzu ifade etmek isterim” dedi.

“Cere, yeni dijital iş arkadaşımız olacak”      

Eczacıbaşı Topluluğu olarak dijital teknolojileri tüm iş süreçlerine entegre ederek iş alanlarını dönüştürmeyi amaçladıklarını vurgulayan Eczacıbaşı Topluluğu Dijital Dönüşüm Koordinatörü Esra Eczacıbaşı Coşkun, “Topluluğumuzun dijital araçları, veriyi iyi kullanabilen, teknoloji okur-yazarlığı yüksek, çağı yakalarken öncülük de eden bir kurum olma hedefi doğrultusunda yapay zeka teknolojilerinin gündelik iş yaşamına entegrasyonunun iş alanlarımızı dönüştüreceğini düşünüyorum. Cere’yi çalışanlarımıza kurumsal olarak sunarak yapay zekayı çalışanlarımızın gündelik iş süreçlerine entegre etmelerini hızlandırmayı ve geliştirmeyi amaçlıyoruz. Yeni dijital iş arkadaşımız Cere, rutin görevleri üstlenerek, büyük verileri basitleştirip içgörüler sağlayarak Eczacıbaşı çalışanlarına destek olacak. Maliyet, zaman ve emek tasarrufu sağlayarak Topluluğumuzun temel hedeflerine odaklanmasını hedefliyoruz” değerlendirmesini yaptı.

Pandemi bitti, temizlik alışkanlıklarımız değişti

0

Global teknoloji şirketi Dyson’ın 39 ülkede gerçekleştirdiği 2023 Küresel Toz Araştırması, geçtiğimiz yıl düzenli bir temizlik programı sürdürenlerin sayısında önemli bir azalma olduğunu ortaya koyuyor. Pandemi sonrası dünya yeniden eski rutinine dönerken, temizlik alışkanlıkları giderek daha tepkisel hale geliyor.

Son bir yıl içinde, düzenli temizlik programı uygulayanların sayısında global ölçekte yüzde 15’lik bir azalma var. Evcil hayvan tüyü ve toz akarı alerjenleri gibi mikroskobik tozların sağlık üzerinde gözle görünür partüküllerden daha büyük bir etkiye sahip olabilmesine rağmen insanların yüzde 60’ı yalnızca gözle görülür kir veya toz gördüklerinde temizlik yapmaya motive oluyor. Ev tozunda nelerin bulunabileceğine dair farkındalık düşük. Araştırmaya katılanların sadece yüzde 33’ü ev tozu içerisinde polen bulunabileceğinin ve yüzde 32’si toz akarı dışkısının potansiyel varlığından haberdar. 

Dyson, temizlik alışkanlıklarını ve davranışlarını, ev tozuna dair anlayışımızı ve bunun sağlığımız üzerindeki potansiyel etkilerini araştıran yıllık Küresel Toz Araştırması’nın 2023 yılı sonuçlarını açıkladı. 13 Nisan’da gerçekleştirilen etkinlikte, Bütünsel Dönüşüm Uzmanı Ayşe Tolga, Çocuk Alerji Uzmanı Doç. Dr. Şule Çağlayan Sözmen ve Aydınlatma Tasarımcısı Ali Berkman katılımcılarla hava, zemin temizliği ve doğru aydınlatma kullanarak sağlıklı bir ev yaratmanın önemini ve konuya dair önerilerini paylaştı.

Dyson, yaklaşık 20 yıldır dünyanın dört bir yanından gelen gerçek tozlar üzerinde çalışıyor. Markanın mikrobiyologlardan oluşan ekibi; insan saçının genişliği olan 70 mikron boyutundan, bir virüsün boyutu olan 0,1 mikrona kadar partikülleri inceliyor. Dyson’ın laboratuvarları aynı zamanda bilim insanlarının toz akarı dışkılarını toplayarak bu alerjenler hakkında daha fazla bilgi edinmesine olanak tanıyan bir toz akarı çiftliğine de ev sahipliği yapıyor. Dyson mühendisleri, yürütülen bu kapsamlı araştırmalar sayesinde, insanların gerçek dünyada karşılaştıkları koşullarla daha iyi başa çıkabilmeleri için yeni kablosuz süpürge teknolojileri geliştirmeye devam ediyor. 

39 ülkeden 30.000’den fazla kişinin katılımıyla gerçekleştirilen Küresel Toz Araştırması, pandemi sonrası temizlik alışkanlıklarının dünya genelinde düşüşte olduğunu ortaya koyuyor. İnsanların yüzde 60’ı artık sadece gözle görülür toz veya kir gördüklerinde temizlik yaptıklarını itiraf ederken, bu oranın geçen yıla göre yüzde 20 artış gösterdiği görülüyor. Ayrıca, araştırmaya katılanların yüzde 41’i düzenli bir temizlik programına sahip olduğunu belirtirken, bu sayının geçen yıldan bu yana yüzde 15 oranında azaldığı görülüyor. Bu da planlı temizlik konusunda daha az disiplinli hale gelindiğini gösteriyor. Türkiye’de yaşayanların yüzde 61’i evi tozlu olduğunda veya yerde kir gördüğünde temizlik yaptığını söylerken bu oranın geçen seneye göre yüzde 23 arttığı gözlemleniyor. 

Dyson Mikrobiyoloji Uzmanı Monika Stuczen, araştırmaya ilişkin açıklamasında “Covid-19 salgını, sağlıklı bir ev için düzenli temizlik yapmanın ihtiyacını ortaya koydu. Virüsler ve bakteriler de dahil olmak üzere birçok toz partikülü mikroskobik boyutta olduğundan ve çıplak gözle görülemediğinden, yalnızca görünür toz gördüklerinde temizlik yapanların sayısındaki bu önemli artış endişe kaynağıdır.” dedi.

13 Nisan’da gerçekleşen etkinlikte konuşan Bütünsel Dönüşüm Uzmanı Ayşe Tolga, “Nefes alıp vermek, insanı hayatta tutan ve oldukça basit görünmesine rağmen tüm yaşamı etkileyen bir eylemdir. Genelde fark etmeden ve bilinçsiz şekilde nefes alıp verdiğimiz için sakinleşmemizde, ruhsal durumumuzu düzeltmekte nefes alıp vermenin işe yarabileceğini gözden kaçırırız. Aldığımız nefes ne kadar önemliyse bu nefesi aldığımız ortamın koşulları da aslında bir o kadar önemlidir. Çünkü ne kadar fazla temiz hava solursak hayat kalitemiz de bir o kadar artar. Bu nedenle bulunduğumuz ortamlardaki havayı iyileştiren teknolojiler kullanmanın önemli olduğunu düşünüyorum.” dedi. 

Çocuk Alerji Uzmanı Doç. Dr. Şule Çağlayan Sözmen etkinlikteki konuşmasında “Zamanımızın çoğunu evimize geçirdiğimiz bu dönemde artan polenler ve tozlar alerji sorunu yaşayanlar için bir problem haline geliyor. İç mekân hava kirliliğiyle birlikte yerlerde ve kullandığımız eşyaların üzerinde biriken toz, toz akarı ve dışkısı, evcil hayvan tüyü ve polen gibi alerjenler alerjik semptomları tetikliyor. Tüm bu kirleticilerin miktarını en aza indirmek için öncelikle etkin temizlik gerekir. Evinizdeki toz maruziyetini azaltmak için zeminlerinize ek olarak yataklarınızı, koltuklarınızı, ulaşılması zor yerleri evcil hayvanınızın uyuduğu ve sılıkla dolaştığı yerleri etkili filtre sistemine sahip bir süpürgeyle temizlemeyi atlamamak çok önemli. Ev içi hava kirliliğini azaltmada karbon eklenmiş etkili hava temizleyici fanların kullanılması toksinler ve ultra ince partikül madde temizliği açısından faydalı olacaktır.” dedi.

Aydınlatmanın hayatımızdaki öneminden bahseden Aydınlatma Tasarımcısı Ali Berkman ışık yoksulluğu sorununa dikkat çekerek, “Dünya popülasyonunun 5’te 1’i hala elektrikli ve modern aydınlatmaya ulaşamadan hayatını devam ettiriyor ve gaz lambaları gibi primitif ışık kaynakları kullanımı nedeniyle her yıl 1.5 milyon kişi çeşitli solunum yolu hastalıkları yüzünden hayatını kaybediyor. Bu nedenle elimizdeki kaynakların farkında ve enerji verimliliği hakkında duyarlı olmamız gerekiyor. Bunun yaşadığımız ortama yansıması olarak, tıpkı diğer ev özelliklerinin ihtiyaçlarınıza göre kişiselleştirmesi ve geliştirilmesi gibi aydınlatma alanında da buna dikkat etmenizi öneririm. Bulunduğunuz ortamdaki ışık kaynakları, sabahları kademeli olarak uyanıp hazırlanmanızdan kişisel ev ofisinizi oluşturmanıza ve akşamları uykuya dalmanıza kadar gün boyunca düzeninize ışık parlaklığı miktarı ve rengiyle uyum sağlayabilmelidir. Aydınlatma, hem sağlık hem de konfor için elverişli, verimli bir ev ortamı yaratmada temel bir rol oynar.” dedi. 

Küresel toz anlayışı 

Dyson’ın araştırması, evimizdeki tozun içinde ne olduğu ve dolayısıyla neyi temizlemeye çalıştığımız konusundaki farkındalığın düşük olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle, dünya genelinde evlerin  yüzde 55’inde alerjiden etkilenen birileri bulunurken, çok azı tozun içinde olan yaygın alerji tetikleyicilerinin varlığından haberdar. Araştırmaya katılanların sadece yüzde 33’ü tozda polen bulunabileceğinin ve yüzde 32’si toz akarı dışkısının potansiyel varlığının farkında olduğunu söylüyor. Türkiye’de yaşayanların yüzde 48’i ise ev tozunun içinde en çok bakteri olduğunu düşünüyor. 

Tozlardan etkili şekilde nasıl kurtulabiliriz?

Sağlıklı bir yaşama alanı oluşturmak, dünya genelinde insanların evlerini tozdan arındırmak istemelerinin en önemli nedenidir. Türkiye’deki katılımcıların yüzde 45’i evde yaşayan herkesin sağlıklı kalması için temizlik yaptığını dile getirirken, evinin uygun şekilde sterilize edildiğinden emin olmak için temizlediğini söyleyenlerin oranıysa sadece yüzde 15. 

Birçok kişi toz ve kirin alınmasıyla sorunun çözüleceğini düşünse de, tam filtreleme sağlamayan bir süpürgeyle evi temizlemenin anlamı yoktur. Temizlenen tozun ve kirin bir kısmını zayıf filtreler veya gevşek contalar aracılığıyla çevreye geri veren birçok süpürge vardır. Dyson, kablosuz süpürgenin temel görevlerinden birinin tozu makinenin içine hapsetmek ve temiz havayı dışarı vermek olduğunu biliyor. Havanın ne kadar temiz olduğu filtreleme sistemi tarafından belirlenirken; filtre tasarımı, hava akışı yolları ve makine sızdırmazlığı, emilen tozun havaya geri verilmemesini sağlamak için birlikte çalışıyor.

Dyson’ın Küresel Toz Araştırması, genel olarak filtre farkındalığının düşük olduğunu ve pandemi sırasında popüler bir kelime haline gelmesine rağmen, her 4 kişiden sadece 1’inin HEPA’dan (Yüksek Verimli Partikül Emici Filtre) haberdar olduğunu ortaya koyuyor. Dyson’ın 5 aşamalı gelişmiş filtreleme teknolojilerine sahip Dyson V15 Detect ve V12 Detect Slim,  dışarı daha temiz hava verebilmek için 0,3 mikron kadar küçük partiküllerin yüzde 99,99’unu hapsediyor. Dyson siklon teknolojisi, zeminlerden ve yüzeylerden toz ve kiri ayırmada etkiliyken, tüm makinenin sızdırmazlığı, tozun evlerinize geri bırakılmadığı anlamına geliyor.

Dijital casuslar iPhone’ları hedefliyor

Başkan Biden’ın ABD’nin demokrasileri yıkmak için kullanılan ticari casus yazılımları satın almasını önlemek için bir yürütme emri imzalamasından sadece haftalar sonra, araştırmacılar iPhone kullanıcılarını hedef alan başka bir sıfır gün açığı tespit etti.

Başkan Biden’ın ABD hükümetinin demokrasileri yıkmak için kullanılan ticari casus yazılımları satın almasını engellemek için tasarlanmış yürütme emrini imzalamasından sadece haftalar sonra, araştırmacılar iPhone kullanıcılarını hedef alan başka bir utanç verici sıfır tıklama, sıfır gün istismarı tespit etti. Kiralık casus ‘çözüm’, QuaDream adlı bir İsrail firması tarafından satıldı.

QuaDream’in saldırıları, Microsoft ve Citizen Lab‘deki güvenlik araştırmacıları tarafından ortaya çıkarıldı. Eski NSO Group çalışanları tarafından kurulması ve İsrail istihbaratıyla bağlantıları olması da dahil olmak üzere, aynı soyağacının çoğunu paylaşmaktadır. Saldırıları ilk olarak geçen yıl ortaya çıktı,ancak araştırmacılar o zamandan beri bu dijital paralı askerlerin nasıl çalıştığı hakkında daha fazla şey buldu.

Şirket, görünüşte kolluk kuvvetleri için hükümetlere Reign adlı ürkütücü bir gözetleme platformu satıyor. Reign, iOS 14 çalıştıran iPhone’lar da dahil olmak üzere güvenliği ihlal edilmiş cihazlardan veri çalmak için kötü amaçlı yazılım, açıklardan yararlanma ve altyapı sağlıyor. Apple, 2021’de hayaletlerin hedef aldığı kişileri bilgilendirdiğinde ve kendi güvenlik korumalarını güçlendirdiğinde bu açıklardan haberdar oldu.

Sicilya Savunması nedir?

Yeni tanımlanan kötü amaçlı yazılıma KingsPawn adı verildi ve EndOfDays olarak adlandırılan korkunç bir istismarla çoğaldı, görünmez iCloud takvim davetlerini makinelere bulaştırmak için kullandığı ortaya çıkan sıfır tıklamalı bir saldırıydı. Araştırmacılar bunun Meksika’da aktif olarak kullanıldığını bildiriyor ve Citizen Lab ABD, Avrupa, Orta Doğu ve Orta ve Güneydoğu Asya’da bulunan kurbanları tespit etti. Kurbanlar arasında politikacılar, gazeteciler olduğu söyleniyor.

Bir iPhone’a yüklendiğinde, casus yazılım aramalardan veya mikrofondan gelen sesi kaydedebilir, fotoğraf çekebilir, anahtarlık öğelerini çalabilir ve kaldırabilir, 2FA iCloud şifreleri oluşturabilir, konumu izleyebilir, dosya arayabilir ve veritabanlarında arama yapabilir ve tüm bunları varlığını gizleyebilir. Kendi kendini yok etme özelliği bulunuyor. Bu saldırıları desteklemek için CitizenLab, QuaDream müşterileri tarafından işletilen en az 10 ülkede bulunan 600’den fazla sunucu tespit etti. Bu sunucular, çalınan verilerin depolanması ve istismar dağıtımı/hedeflenmesi dahil olmak üzere bir dizi görevi yerine getiriyor.

Sunucuların bulunduğu ülkeler arasında İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri, Özbekistan, Singapur, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Romanya, Bulgaristan, Meksika ve Gana bulunmaktadır. En az üçünün (Macaristan, Meksika ve BAE) insan hakları savunucularını (HRD’ler), gazetecileri ve sivil toplumla ilgili diğer kişileri hedef almak için casus yazılım kullandığı biliniyor.

“İsrail’den çalıştırılan sistemlerin İsrail hükümeti tarafından mı yoksa QuaDream’in kendisi tarafından mı işletiliyor belirlenemiyor. Bununla birlikte, İsrail hükümetinin Filistinli HRD’leri ve yerel siyasi aktivistleri hedef almak için paralı asker casus yazılımlarını kötüye kullandığından da şüpheleniliyor” dedi. KingsPawn, ForcedEntry, EndOfDays ve Pegasus gibi isimlerle, bu firmalar tarafından kullanılan istismarlar bazı özellikleri paylaşıyor, temel olarak gelişmiş saldırı vektörleri ve daha geniş kullanım için çoğalma eğilimindedir.

QuaDream’in kurucu ortaklarından ikisinin daha önce NSO Group için çalışmış kişileri içerdiğini ve şirketin kendisinin iddiaya göre eski bir İsrail askeri yetkilisi tarafından yönetildiğini öğrenmek şaşırtıcı olmadı. Citizen Lab, “Her iki şirketle ilişkili çok sayıda kilit kişinin, başka bir gözetleme satıcısı olan Verint ve İsrail istihbarat teşkilatlarıyla önceden bağlantıları var” dedi. “Ticari casus yazılımların kontrolden çıkmış çoğalması, sistemik hükümet düzenlemeleriyle başarılı bir şekilde azaltılıncaya kadar, hem tanınabilir adlara sahip şirketler hem de hâlâ gölgede kalan şirketler tarafından körüklenen kötüye kullanım vakalarının sayısı muhtemelen artmaya devam edecek. ”dedi.

Bu saldırıdan kendinizi koruyun

Bu tür karanlık gruplar tarafından geliştirilen türden saldırılar ilk başta çok pahalıya mal olsa da, bu maliyet azalır. Apple için zorluk, aygıt güvenliğini kırma işini, bu saldırıların maliyetinin sıradan saldırganlar için çok yüksek kalmasını sağlayacak kadar zorlaştırmaya devam etmektir. Ancak zamanla açıklardan yararlanmalar sızıntı yapar ve artık güvenlik yamaları almayan eski cihazları kullananlar daha fazla risk altındadır.

Şimdiye kadar bilinmeyen sıfır tıklama saldırılarına karşı korunmak son derece zordur, ancak saldırı yüzeyini sınırlandırmaya yardımcı olabilecek bazı yaklaşımlar var,

  • Cihazları en son güvenlik düzeltmelerini içeren en son yazılıma güncelleyin.
  • Cihazları bir parola ile koruyun.
  • Apple Kimliği için iki faktörlü kimlik doğrulama ve güçlü bir parola kullanın.
  • Uygulamaları yalnızca App Store’dan yükleyin.
  • Çevrimiçi ortamda güçlü ve benzersiz parolalar kullanın.
  • Varsa, Apple’ın gelişmiş iCloud+ güvenlik araçlarını kullanın .
  • Bilinmeyen göndericilerden gelen bağlantılara veya eklere tıklamayın.

Bir saldırı hedefi olabileceğine inanan bir iPhone kullanıcısı, bazı iPhone işlevleri pahasına mevcut saldırı yüzeyini önemli ölçüde daraltarak mevcut güvenlik korumasını artıran LockDown Modunu etkinleştirmelidir . Ancak herkesin yapabileceği bir şey, özellikle üretken yapay zeka makineleri Kuantum bilişimin derin hesaplama gücüyle birleşmeye hazırlanırken, bu endüstrinin sonuna kadar satın alındığında ısrar ediyor.

Siber dolandırıcıların yeni hedefi TOGG ve TESLA almak isteyenler

Geçtiğimiz haftalarda hem Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu (TOGG) kuralı ön siparişlerini açmış hem de Elon Musk’ın sahibi olduğu Tesla, Türkiye’de ön ödemeli satışlara başlamıştı. Yoğun ilgiyle karşılanan bu iki gelişme sonrası elektrikli otomobil sahibi olmak isteyenlerin aracısız bir şekilde ön ödeme yaparak kuraya katılması ya da sipariş vermesi siber dolandırıcıların da ilgisini çekti. Otomobil sahibi olmak isteyen vatandaşları kandırmak için bir dizi dolandırıcılık yöntemi uygulandığını belirten Bitdefender Antivirüs’ün Türkiye distribütörü Laykon Bilişim’in Operasyon Direktörü Alev Akkoyunlu, ön ödemeli işlemlerde özellikle sahte internet sitelerinin kullanıldığını söyleyerek resmi bağlantılardan bilgi aldıktan sonra işlem yaptığınızdan emin olun uyarısında bulunuyor.

TOGG için kuraya katılanların sayısı 200 bini bulurken siber suçlular ise ön ödeme gerektiren kura ve ön sipariş sürecinde vatandaşları kandırmak için bir dizi dolandırıcılık yöntemi uygulamaya başladı. Ön ödemelerin orijinal site yerine kendi hesaplarına yapılması için siber dolandırıcıların, başta sahte internet siteleri olmak üzere SMS, sosyal medya reklamları ve e-postaları kullandığını belirten Bitdefender Antivirüs’ün Türkiye distribütörü Laykon Bilişim’in Operasyon Direktörü Alev Akkoyunlu, elektrikli otomobil almak isteyen vatandaşları siber dolandırıcılıklara karşı uyarıyor.

Markaların isimlerini ve logolarını kullanıyorlar

Siber dolandırıcıların gündemi oldukça iyi bir şekilde takip ederek çok iyi rol oynadıklarını ve otomobil markalarının adlarının ve logolarının kullanıldığı sahte SMS’ler, sosyal medya reklamları, internet siteleri ve e-postalar ile ön sipariş veya kura katılım ödemesi yapmak isteyen masum vatandaşları kandırabildiğini belirten Alev Akkoyunlu, “Bazı basit kurallara uyarak ve sevdiklerinizi bilgilendirerek bu tür dolandırıcılıkların kurbanı olmaktan kurtulabilirsiniz.” ifadelerinde bulunuyor.

Sahte otomobil sitelerinden doğacak dolandırıcılıklara karşı nasıl korunursunuz?

“Kısa mesajlar, sosyal medya reklamları, sahte internet siteleri ve e-postaları kullanan siber dolandırıcıların hepsi sizi ön sipariş, kuraya katılım hakkı, son kalan 10 otomobil gibi yöntemlerle manipüle ederek kandırmaya çalışır.” açıklamasında bulunan Alev Akkoyunlu, her zaman satın alacağınız otomobilin kendi internet sitesini elle girerek işlem yaptığınızdan emin olun uyarısında bulunuyor.

Bununla birlikte yazım hataları, yanlış yazılmış e-posta adresleri ve alan adları ile şüpheli bağlantılar, saldırıların kurbanı olmanızı engelleyebilir. Online ön ödemeli otomobil siparişi gerçekleştirirken dikkat etmeniz gereken diğer noktalar ise şöyle

1. Bir SMS, sosyal medya reklamı, internet sitesi ve e-postanın içeriğinde otomobil markasının logolarının olması, her zaman meşru olduğu anlamına gelmez.

2. Size gönderilen bir dosyanın PDF veya resmi belge gibi görünmesi, o dosyanın gerçekten markadan geldiği göstermez.

3. Dolandırıcılık e-postası sizden yalnızca iletiyi yanıtlamanızı istese bile kişiyi tanımıyorsanız yanıtlamayın. Teklif gerçek olamayacak kadar iyiyse ve size sunduğu ödül gösterdiğiniz çabadan oldukça büyükse, kesinlikle bir oltalama e-postasıdır.

4. Birden fazla resmi kaynaktan bilgi sahibi olmaya çalışın ve bilgileri markanın web sitesine girerek kontrol edin.

5. Bu tür saldırılardan korunmak istiyorsanız, tüm cihazlarınızda sizi kimlik avı dolandırıcılığı ve kötü amaçlı yazılımlardan koruyabilecek bir güvenlik çözümü kullanın

Kadın istihdamında sektör ortalamasını ikiye katladı

0

Papara, düzenlediği eğitim programını başarıyla tamamlayan 7 kadın yazılımcıya kariyer fırsatı sundu. 

Teknoloji ve yazılım sektörlerinde kadın çalışanlara eşit temsil hakkı vermek, toplumsal cinsiyet eşitliğini bir öncelik olarak benimseyen şirketlerin ortak gündemine dönüştü. 2021 verileri, Türkiye’de her 10 yazılımcıdan yalnızca birinin kadın olduğuna işaret ederken, Türkiye’nin önde gelen finansal teknoloji kuruluşlarından Papara, anlamlı bir projeye imza attı. Papara, eğitim ve kariyer platformu Patika işbirliğiyle düzenlediği bootcamp’in sonunda, aralarında daha önce diyetisyenlik, mimarlık gibi farklı sektörlerde çalışmış adayların da olduğu 7 kadın yazılımcıya kariyer fırsatı sundu. 

1.000’e yakın başvuru yapıldı

Papara’nın Patika iş birliğiyle düzenlediği .Net Core Kadın Yazılımcı Bootcamp eğitim programına 3 hafta içinde 988 aday başvurdu. Ön eleme kriterlerini karşılayan 579 adaydan 376’sı gönderilen vaka çalışmalarını tamamladı ve bu adaylardan 69’uyla mülakat yapıldı. Papara İnsan ve Kültür ekibi, belirlenen 30 adayla tanışma görüşmeleri yaptı ve 6 haftalık eğitim sürecini başarıyla tamamlayan 7 aday, Papara’nın teknoloji ekibine tam zamanlı Yazılım Mühendisi olarak katıldı. 

Teknoloji sektöründe kadın temsilini güçlendirmeyi önemsiyoruz

papara kariyer

Teknoloji sektöründe kadın temsilini güçlendirmeyi önemsediklerini dile getiren Papara CEO’su Emre Kenci, “Papara olarak yaptığımız her işte alışılmış kabulleri değiştirmeye cesaret ediyoruz. Çalışanlarımızın 211’i, %45’i kadın. Teknoloji ekibimizde ise yaklaşık her 4 rolden birini kadın ekip arkadaşlarımız üstleniyor. Sektördeki kadın yazılımcı oranının %11,8 seviyesinde olduğu düşünüldüğünde, bu rakamlarla Türkiye ortalamasını ikiye katlarken, %22 olan Avrupa ortalamasını aşmayı başarıyoruz. Devamlılığını sağlayacağımız .Net Core Kadın Yazılımcı Bootcamp programı da bu anlamda önemli bir adım” dedi. 

Dyson’dan dikkat çeken araştırma! Sağlığımız tehlikede olabilir

0

Global teknoloji şirketi Dyson’ın 39 ülkede gerçekleştirdiği 2023 Küresel Toz Araştırması, geçtiğimiz yıl düzenli bir temizlik programı sürdürenlerin sayısında önemli bir azalma olduğunu ortaya koyuyor. Pandemi sonrası dünya yeniden eski rutinine dönerken, temizlik alışkanlıkları giderek daha tepkisel hale geliyor.

Dysın tarafından yapılan Küresel Toz Araştırması’ndan dikkat çekici sonuçlar çıktı

Dyson, temizlik alışkanlıklarını ve davranışlarını, ev tozuna dair anlayışımızı ve bunun sağlığımız üzerindeki potansiyel etkilerini araştıran yıllık Küresel Toz Araştırması’nın 2023 yılı sonuçlarını açıkladı. 13 Nisan’da gerçekleştirilen etkinlikte, Bütünsel Dönüşüm Uzmanı Ayşe Tolga, Çocuk Alerji Uzmanı Doç. Dr. Şule Çağlayan Sözmen ve Aydınlatma Tasarımcısı Ali Berkman katılımcılarla hava, zemin temizliği ve doğru aydınlatma kullanarak sağlıklı bir ev yaratmanın önemini ve konuya dair önerilerini paylaştı.

Dyson

Dyson, yaklaşık 20 yıldır dünyanın dört bir yanından gelen gerçek tozlar üzerinde çalışıyor. Markanın mikrobiyologlardan oluşan ekibi; insan saçının genişliği olan 70 mikron boyutundan, bir virüsün boyutu olan 0,1 mikrona kadar partikülleri inceliyor. 

Dyson’ın laboratuvarları aynı zamanda bilim insanlarının toz akarı dışkılarını toplayarak bu alerjenler hakkında daha fazla bilgi edinmesine olanak tanıyan bir toz akarı çiftliğine de ev sahipliği yapıyor. Dyson mühendisleri, yürütülen bu kapsamlı araştırmalar sayesinde, insanların gerçek dünyada karşılaştıkları koşullarla daha iyi başa çıkabilmeleri için yeni kablosuz süpürge teknolojileri geliştirmeye devam ediyor.

39 ülkeden 30.000’den fazla kişinin katılımıyla gerçekleştirilen Küresel Toz Araştırması[1], pandemi sonrası temizlik alışkanlıklarının dünya genelinde düşüşte olduğunu ortaya koyuyor. İnsanların yüzde 60’ı artık sadece gözle görülür toz veya kir gördüklerinde temizlik yaptıklarını itiraf ederken, bu oranın geçen yıla göre yüzde 20 artış gösterdiği görülüyor. 

Ayrıca, araştırmaya katılanların yüzde 41’i düzenli bir temizlik programına sahip olduğunu belirtirken, bu sayının geçen yıldan bu yana yüzde 15 oranında azaldığı görülüyor. Bu da planlı temizlik konusunda daha az disiplinli hale gelindiğini gösteriyor. Türkiye’de yaşayanların yüzde 61’i evi tozlu olduğunda veya yerde kir gördüğündetemizlik yaptığını söylerken bu oranın geçen seneye göre yüzde 23 arttığı gözlemleniyor.

Dyson Mikrobiyoloji Uzmanı Monika Stuczen, araştırmaya ilişkin açıklamasında “Covid-19 salgını, sağlıklı bir ev için düzenli temizlik yapmanın ihtiyacını ortaya koydu. Virüsler ve bakteriler de dahil olmak üzere birçok toz partikülü mikroskobik boyutta olduğundan ve çıplak gözle görülemediğinden, yalnızca görünür toz gördüklerinde temizlik yapanların sayısındaki bu önemli artış endişe kaynağıdır.” dedi.

13 Nisan’da gerçekleşen etkinlikte konuşan Bütünsel Dönüşüm Uzmanı Ayşe Tolga“Nefes alıp vermek, insanı hayatta tutan ve oldukça basit görünmesine rağmen tüm yaşamı etkileyen bir eylemdir. Genelde fark etmeden ve bilinçsiz şekilde nefes alıp verdiğimiz için sakinleşmemizde, ruhsal durumumuzu düzeltmekte nefes alıp vermenin işe yarabileceğini gözden kaçırırız.

Aldığımız nefes ne kadar önemliyse bu nefesi aldığımız ortamın koşulları da aslında bir o kadar önemlidir. Çünkü ne kadar fazla temiz hava solursak hayat kalitemiz de bir o kadar artar. Bu nedenle bulunduğumuz ortamlardaki havayı iyileştiren teknolojiler kullanmanın önemli olduğunu düşünüyorum.” dedi.

Çocuk Alerji Uzmanı Doç. Dr. Şule Çağlayan Sözmen etkinlikteki konuşmasında “Zamanımızın çoğunu evimize geçirdiğimiz bu dönemde artan polenler ve tozlar alerji sorunu yaşayanlar için bir problem haline geliyor. İç mekân hava kirliliğiyle birlikte yerlerde ve kullandığımız eşyaların üzerinde biriken toz, toz akarı ve dışkısı, evcil hayvan tüyü ve polen gibi alerjenler alerjik semptomları tetikliyor.

Tüm bu kirleticilerin miktarını en aza indirmek için öncelikle etkin temizlik gerekir. Evinizdeki toz maruziyetini azaltmak için zeminlerinize ek olarak yataklarınızı, koltuklarınızı, ulaşılması zor yerleri evcil hayvanınızın uyuduğu ve sılıkla dolaştığı yerleri etkili filtre sistemine sahip bir süpürgeyle temizlemeyi atlamamak çok önemli. Ev içi hava kirliliğini azaltmada karbon eklenmiş etkili hava temizleyici fanların kullanılması toksinler ve ultra ince partikül madde temizliği açısından faydalı olacaktır.” dedi.

Aydınlatmanın hayatımızdaki öneminden bahseden Aydınlatma Tasarımcısı Ali Berkman ışık yoksulluğu sorununa dikkat çekerek, “Dünya popülasyonunun 5’te 1’i hala elektrikli ve modern aydınlatmaya ulaşamadan hayatını devam ettiriyor ve gaz lambaları gibi primitif ışık kaynakları kullanımı nedeniyle her yıl 1.5 milyon kişi çeşitli solunum yolu hastalıkları yüzünden hayatını kaybediyor.” 

Bu nedenle elimizdeki kaynakların farkında ve enerji verimliliği hakkında duyarlı olmamız gerekiyor. Bunun yaşadığımız ortama yansıması olarak, tıpkı diğer ev özelliklerinin ihtiyaçlarınıza göre kişiselleştirmesi ve geliştirilmesi gibi aydınlatma alanında da buna dikkat etmenizi öneririm. Bulunduğunuz ortamdaki ışık kaynakları, sabahları kademeli olarak uyanıp hazırlanmanızdan kişisel ev ofisinizi oluşturmanıza ve akşamları uykuya dalmanıza kadar gün boyunca düzeninize ışık parlaklığı miktarı ve rengiyle uyum sağlayabilmelidir. Aydınlatma, hem sağlık hem de konfor için elverişli, verimli bir ev ortamı yaratmada temel bir rol oynar.” dedi.

Küresel toz anlayışı 

Dyson’ın araştırması, evimizdeki tozun içinde ne olduğu ve dolayısıyla neyi temizlemeye çalıştığımız konusundaki farkındalığın düşük olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle, dünya genelinde evlerin  yüzde 55’inde alerjiden etkilenen birileri bulunurken, çok azı tozun içinde olan yaygın alerji tetikleyicilerinin varlığından haberdar. Araştırmaya katılanların sadece yüzde 33’ü tozda polen bulunabileceğinin ve yüzde 32’si toz akarı dışkısının potansiyel varlığının farkında olduğunu söylüyor. Türkiye’de yaşayanların yüzde 48’i ise ev tozunun içinde en çok bakteri olduğunu düşünüyor.

Peki tozlardan etkili şekilde nasıl kurtulabiliriz?

Sağlıklı bir yaşama alanı oluşturmak, dünya genelinde insanların evlerini tozdan arındırmak istemelerinin en önemli nedenidir. Türkiye’deki katılımcıların yüzde 45’i evde yaşayan herkesin sağlıklı kalması için temizlik yaptığınıdile getirirken, evinin uygun şekilde sterilize edildiğinden emin olmak için temizlediğini söyleyenlerin oranıysa sadece yüzde 15.

Birçok kişi toz ve kirin alınmasıyla sorunun çözüleceğini düşünse de, tam filtreleme sağlamayan bir süpürgeyle evi temizlemenin anlamı yoktur. Temizlenen tozun ve kirin bir kısmını zayıf filtreler veya gevşek contalar aracılığıyla çevreye geri veren birçok süpürge vardır. Dyson, kablosuz süpürgenin temel görevlerinden birinin tozu makinenin içine hapsetmek ve temiz havayı dışarı vermek olduğunu biliyor. Havanın ne kadar temiz olduğu filtreleme sistemi tarafından belirlenirken; filtre tasarımı, hava akışı yolları ve makine sızdırmazlığı, emilen tozun havaya geri verilmemesini sağlamak için birlikte çalışıyor.

Dyson’ın Küresel Toz Araştırması, genel olarak filtre farkındalığının düşük olduğunu ve pandemi sırasında popüler bir kelime haline gelmesine rağmen, her 4 kişiden sadece 1’inin HEPA’dan (Yüksek Verimli Partikül Emici Filtre) haberdar olduğunu ortaya koyuyor.

Dyson’ın 5 aşamalı gelişmiş filtreleme teknolojilerine sahip Dyson V15 Detect ve V12 Detect Slim,  dışarı daha temiz hava verebilmek için 0,3 mikron kadar küçük partiküllerin yüzde 99,99’unu hapsediyor. Dyson siklon teknolojisi, zeminlerden ve yüzeylerden toz ve kiri ayırmada etkiliyken, tüm makinenin sızdırmazlığı, tozun evlerinize geri bırakılmadığı anlamına geliyor.

39 ülkeyi temsil eden bir örneklemde 33.997 çevrimiçi görüşme. Saha çalışması 11 Ocak ve 6 Şubat 2023 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Veriler, farklı nüfus büyüklüklerini temsil edecek şekilde ‘Küresel’ düzeyde ağırlıklandırılmıştır. Filtreleme, bağımsız bir kurum olan SGS-IBR Laboratories tarafından 2020 yılında “Boost” modunda ASTM F3150 karşı test edilmiştir.

Noventiq İstanbul’da yıllık Üst Düzey Liderlik Konferansı’na ev sahipliği yapıyor

0

Noventiq NASDAQ’a giden yolda, stratejisini belirlemek üzere İstanbul’da yıllık Üst Düzey Liderlik Konferansı’na ev sahipliği yapıyor

13 Nisan 2023, İstanbul, Türkiye – Küresel dijital dönüşüm ve siber güvenlik çözüm ve hizmet sağlayıcısı Noventiq, Üst Düzey Liderlik Konferansı’nı üst üste ikinci kez İstanbul’da gerçekleştiriyor. Farklı ülkelerden ve iş alanlarından 70’in üzerinde üst düzey lider, Noventiq’in 2023 mali yılı için temel stratejilerini görüşmek üzere İstanbul’da bir araya geldi.

Görüşmeler, şirketin hedefi ve şirket için önemli bir kilometre taşı olan Corner Growth Acquisition Corp. ile bir iş birleşimi yoluyla NASDAQ’a kote olma niyetinin duyurulması üzerinde yoğunlaştı. Etkinlik, aylarca süren planlama ve hazırlık çalışmalarının sonucunda başarı ile gerçekleşti ve katılımcılar önlerindeki fırsatlar konusunda heyecan duyduklarını belirtti.Noventiq’in İstanbul’u seçmesinin, Avrupa ve Asya’nın kesişme noktasındaki stratejik konumu, canlı iş dünyası, yüksek eğitimli ve nitelikli işgücü gibi pek çok nedeni var. En önemli nedenlerinden biri, Türkiye ICT (Bilgi ve İletişim Teknolojileri) pazarının sunduğu muazzam potansiyel. Mordor Intelligence tarafından yayınlanan bir araştırmaya göre, Türkiye ICT pazarının 2018-2028 dönemi için %9,3’lük bir CAGR (Yıllık bileşik büyüme oranı) ile büyümesi beklenmektedir. Yazılım ve hizmetlere yapılan harcamalar oldukça iyi durumda ve bulut bilişim birçok bölgede kayda değer bir büyüme gösterdi. Noventiq’in son üç yılda pazarda %100’den fazla büyüme kaydetmesi, şirketin bu ülke ve bölgede nasıl bir ayak izi bıraktığını gösteriyor. Şirketin gerçekleştirdiği önemli bir hamle de Türkiye’nin önde gelen Microsoft Bulut Çözüm Sağlayıcı (CSP) iş ortaklarından Makronet’i satın alması oldu.

Bu satın alma, Noventiq’in Türkiye ve META (Orta Doğu, Türkiye ve Afrika) bölgesindeki işlerine önemli bir katkı sağlıyor. Noventiq’in üç boyutlu büyüme stratejisinin iki boyutuna katkıda bulunuyor: coğrafi genişleme ve Makronet’in kendi platformu MyAdmin ile satış kanalı yeteneklerinin güçlendirilmesi. Noventiq şimdi Türkiye ICT pazarının muazzam potansiyelinden yararlanmak ve bölgedeki ve ötesindeki
işlerini genişletmek için iyi bir konuma sahip. Noventiq CEO’su Herve Tessler şunları söyledi: “Liderlik etkinliğimize üst üste ikinci kez İstanbul’da ev sahipliği yapmaktan büyük heyecan duyuyoruz. Şehrin zengin tarihi, kültürü ve stratejik konumu, burayı 60 farklı ülkeden gelen üst düzey liderlerin yıllık buluşması için mükemmel bir mekân haline getiriyor. Ayrıca Türkiye ve META bölgesinin şirketimize sunduğu muazzam büyüme fırsatları bizi heyecanlandırıyor. Canlı ekonomisi, genç ve dinamik nüfusu ve destekleyici hükümet politikalarıyla

Türkiye, teknoloji ve inovasyon için önemli bir merkez haline gelmiştir. BT sağlayıcılarının bu ülkede büyümesi ve büyük projeler inşa etmesi için büyük bir potansiyel görüyoruz ve bunun bir parçası olmaya kararlıyız. ”Noventiq Türkiye Genel Müdürü Erdal İpek, “Geleceğe baktığımızda, Türkiye’nin ve tüm META bölgesinin, küresel şirketimizin büyümesini ve stratejisini sürdürmesi için temel bir dayanak olarak kabul edildiğini görmekten gurur duyuyorum. Noventiq’in Türkiye’deki ülke müdürü olarak, pazara benzersiz yaklaşımımızı getirmek için küresel ekibimizle her gün yakın bir şekilde çalışmaya kararlıyım. Küresel uzmanlığımızı Türkiye’deki ekibimizin yerel bilgi ve iç görüleriyle birleştirerek, müşterilerimizin özel ihtiyaçlarını karşılayan yenilikçi çözümler sunabiliyoruz. Noventiq’in Türkiye ve META bölgesindeki sınırlarını genişletmek için çalışmaya devam edeceğim için gerçekten heyecanlıyım ve Noventiq’in liderliğinin bu ülkede büyük bir iş alanı oluşturduğunu görmekten gurur duyuyorum.”

Otonom araç şeridi devreye alınacak

Japonya’da otonom araç şeridi devreye alınacak. Otoyoldaki bu şeritte, yalnızca otonom teslimat yapan kamyonlar gidebilecek.

Japonya, ülkenin en işlek otobanında sürücüsüz kamyonlara ayrılmış bir şerit oluşturarak otonom sürüşü benimsemesinde daha ileri bir seviyeye ulaştı.

Başkent Tokyo ile Aichi vilayetindeki 2.2 milyonluk bir şehir olan Nagoya arasındaki rotanın bir bölümü, 2024 yılı içerisinde otonom nakliye araçlarına ayrılacak. Japon medya kuruluşu Nikkei Asia’nın verdiği bilgiye göre sürücüsüz şerit, Fuji Dağı’nın güneyindeki iki şehir olan Numazu ve Hamamatsu arasında yaklaşık 100 km uzanan Shin-Tomei Otoyolu’nun bir bölümünde gösterilecek. Otonom araç şeridi ile otonom kamyonlara ayrı bir alan tanınmış olacak.

Yolun bu kısmı uzun ve düz nitelikte. Ayrıca yolun her iki tarafında üç şerit bulunuyor. Bu da onu kendi kendine giden kamyonların konuşlandırılması için ideal kılıyor. Otonom sürüş şeridinin, insanlar tarafından kullanılan araçlara da izin verip vermeyeceği henüz belli değil.

Altyapı yatırımları planlanıyor

Yol koşullarının sürekli izlenmesini sağlamak için şeride sensörler ve kameralar eşlik edecek ve gelişmiş 5G iletişimi de gerekecek. Bu düzeyde bağlanabilirlik, kendi kendine giden kamyonların şeritteki herhangi bir engel veya ilerideki beklemeler konusunda uyarılmasını ve zamanında yavaşlamalarını sağlamak için gerekli. Girişim, Japon hükümeti tarafından sunulacak olan ulusal bir dijital altyapı için yol haritasının bir parçası niteliğinde diyebiliriz.

Ayrıca 2023 Mart ayında Parlamento’da sürücüsüz ulaşımın getirilmesine izin verecek bir yasa tasarısının kabul edileceği ortaya çıkmıştı. Ardından Kasım ayında Ulusal Polis Teşkilatı, Seviye 4 otonom sürüşü trafik yasasına dahil etme planlarını onayladı. Seviye 4, Otomotiv Mühendisleri Derneği tarafından, bir aracın belirli senaryolarda insan sürücünün herhangi bir müdahalesine gerek duymadan kendi kendine hareket etmesi olarak tanımlanıyor. Gerekli mevzuatın yürürlüğe girmesiyle birlikte Japon hükümeti, 2025 yılına kadar 40 ve 2030 yılına kadar 100’den fazla alana sahip olmayı planlayarak Seviye 4 mobilite hizmetlerini artırmak istiyor.

Yüksek teknoloji için eylem çağrısı

TÜSİAD ve TÜBİSAD’dan “Türkiye’nin 2. Yüzyılında Yüksek Teknoloji İçin Eylem Çağrısı”

Deloitte Digital’in içerik desteği sağladığı raporda yenilikçi politikaların geliştirilmesinden finansal desteklere, altyapıdan yetkin insan kaynağına kadar, Türkiye’ye yüksek teknoloji atılımı sağlayacak tüm kaldıraçlar için, mevcutta atılan adımlara ilave olarak ele alınması önemli değerlendirilen eylemlere yönelik 18 Eylem Çağrısı’na yer verildi.

Ülkemizin rekabetçilik gücünün ve gelişmişlik düzeyinin artırılmasına yönelik gerçekleştirilen çalışmalar kapsamında ortaya konan raporun tanıtım toplantısı TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyeleri ve Dijital Türkiye Yuvarlak Masası Eş Başkanları Perihan İnci ve H. Çağatay Özdoğru’nun Neden Dijitalleşme, Neden Yüksek Teknoloji? başlıklı sohbeti ile başladı. Etkinlik Deloitte Danışmanlık Lideri Hakan Göl ve Deloitte Danışmanlık Müdürü Büşra Karakaya’nın “Global Trendler ve Rapor Bulguları” başlıklı sunumuyla devam etti.  

Toplantıda ayrıca TÜBİSAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve TÜSİAD Dijital Ekonomi Stratejileri Çalışma Grubu Başkanı Burak Aydın ile TÜBİSAD Yönetim Kurulu Üyesi Serdar Urçar’ın konuşmacı olduğu Türkiye’nin Dijital Dönüşümü için Neler Yapılmalı? konulu bir oturum yer aldı.

TÜBİSAD Yönetim Kurulu Başkanı Levent Kızıltan ve TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan ise Yüksek Teknoloji Eylem Çağrısı başlıklı kapanış oturumuyla etkinliği sonlandırdı.

“Türkiye’yi her bölgesi ile bütüncül bir teknoloji üretim merkezi haline getirmeliyiz.”

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

“Cumhuriyetimizin yüzüncü yılını kutladığımız bu sene, ülkemiz için önemli bir eşiği temsil ediyor. Geleceğin ekonomisi teknoloji ve dijitalleşme ile şekilleniyor. Rekabet kuralları yeniden yazılırken yarının ekonomisine hazırlıklı olmalıyız. TÜSİAD olarak biz bu çerçevede teknolojiyi ve dijitalleşmeyi çalışmalarımızın önemli taşıyıcı kolonlarından birisi yaptık. Çağın dinamiğini kaçırmamak, ileri ülkelerin gerisinde kalmamak için tüm kaynaklarımızla ve acilen, bilim ve teknolojik ilerlemeyi temel alacak adımları atacak bir seferberlik içine girmemiz gerektiğine inanıyoruz.

Bugün TÜSİAD-TÜBİSAD işbirliğiyle paylaştığımız raporumuzda da Türkiye’nin yüksek teknoloji ile hayata geçirebileceği potansiyeli ve bu hedef için kritik gördüğümüz eylem çağrımızı sizlerle paylaşıyoruz. Türkiye’yi her bölgesi ile bütüncül bir teknoloji üretim merkezi haline getirmeliyiz. Dijital dönüşümü hızlandırmak için mevcut durumda özel sektör ve kamu önemli adımlar atıyor. Bu alanda başarılı olabilmek için üst seviyede sahipliğe ve koordineli bir yaklaşımla hareket etmeye ihtiyaç var. Kamu, özel sektör ve akademi iş birliğinde gerekli çalışmaların yapılması çok önemli. Özel sektörü yönlendirebilecek kamu politikalarını ve destekleri ortak akılla bütüncül bir şekilde yeniden kurgulamalıyız.”

Yüksek teknoloji için eylem çağrısı
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan ve TÜBİSAD Yönetim Kurulu Başkanı Levent Kızıltan

“Sürdürülebilir büyümenin anahtarı teknoloji atılımını gerçekleştirebilen ülkelerin ellerinde bulunuyor.”

TÜBİSAD Yönetim Kurulu Başkanı Levent Kızıltan konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

“Dijitalleşmenin merkezde olduğu yeni dünya düzeninde, sürdürülebilir büyümenin anahtarı teknoloji atılımını gerçekleştirebilen ülkelerin ellerinde bulunuyor. Dolayısıyla dijitalleşme ve dijital ekonomiye geçiş, ülkemiz için uluslararası sahada akılla koşmamız gereken bir yarış ve birçok paydaşla birlikte yürüyeceğimiz stratejik bir yolculuk olmak zorunda. Cumhuriyetin 2. yüzyılında temel hedefimiz, teknoloji atılımını gerçekleştirmiş ve dijitalleşmeyi güçlü bir ekonomik değere dönüştürmüş bir Türkiye var etmek olmalı.”

“Türkiye’nin 2. Yüzyılında Yüksek Teknoloji İçin Eylem Çağrısı” raporuna www.yuksekteknolojiraporu.org adresinden erişebilirsiniz. 

“Türkiye’nin orta teknoloji tuzağından kurtulması gerekiyor!”

TÜBİSAD Yönetim Kurulu Üyesi Serdar Urçar ile TÜSİAD ve TÜBİSAD iş birliği ve Deloitte Digital’in içerik desteği ile  hazırlanan “Türkiye’nin 2. Yüzyılında Yüksek Teknoloji İçin Eylem Çağrısı” raporunu değerlendirdik.

Perakende maliyetleri otomasyon ile düşecek

Incisiv öncülüğünde hazırlanan bir rapora göre, perakende maliyetleri otomasyon ile düşecek. Görevlerin yüzde 70’i otomasyona emanet olacak.

Yeni bir rapora göre, işletmelerin operasyonel verimliliği artırmak, maliyetleri azaltmak ve karlılığı artırmak için dijital teknolojiler perakende sektörünü dönüştürmeye hazırlanıyor.

Incisiv tarafından Verizon Business ile işbirliği içinde yürütülen rapor, perakendecilerin otomasyonda önemli bir artış beklediğini ve katılımcıların 2025 yılına kadar görevlerin yüzde 70’e varan oranda kısmen veya tamamen otomatik hale getirileceğini tahmin ettiğini ortaya koydu.

Operasyonel verimlilik için otomasyon şart

Incisiv‘in Baş Sorumlusu Gaurav Pant: “Operasyonel verimliliği artırmak, günümüzün rekabetçi ortamında perakendeciler için çok önemli. Otomasyon çok yakın ve perakendeciler süreçleri kolaylaştırmak ve maliyetleri azaltmak için bunu benimsemeli” dedi. Gerçek zamanlı envanter yönetimi, pandeminin ardından devam eden tedarik zinciri belirsizliğine yanıt veren işletmeler tarafından belirlenen birincil yatırımdı.

Rapora göre robot teknolojisinin kullanımı halen nispeten düşük olsa da özellikle bakkaliye ve genel mal perakendecileri arasında bunun önümüzdeki birkaç yıl içinde artacağı tespit edildi. Mağaza içi teknolojilerin artan kullanımıyla birlikte, mağazaların da daha yüksek hacimli trafiği yönetmek için ağ özelliklerini geliştirmesi gerekecek.

Verizon’un Küresel Çözümlerden Sorumlu Kıdemli Başkan Yardımcısı Scott Lawrence: “Mağazalardaki mobil ve bağlı cihazların sayısı artmaya devam ettikçe, daha yüksek hızlara, daha az ağ arıza süresine ve yoğun trafiği yönetmek için daha iyi bir yeteneğe olan ihtiyaç daha kritik hale gelecek. Önemli olan, mağaza içi uygulamaların doğru zamanda doğru bant genişliğine erişmesini sağlayacak ve bunların gerektiği gibi ölçeklendirilip küçültülebilmesini sağlayacak bir ağ mimarisi oluşturmak” dedi.

Akıllı lojistik platformu Diginak 2. Tohum yatırımını aldı

0

Taşımacılık hizmetini uçtan uca dijitalleştiren akıllı lojistik platformu Diginak.com, yılın ilk üç ayında büyümesini iki kat artırarak, 5,25 milyon dolar değerleme ile 2. tohum yatırımını aldı.

Diginak.com, çok kısa zamanda önemli büyüme oranları yakalayarak yatırımcısının yüzünü güldürdü. Firma, bu yılın ilk 3 ayında bir önceki yıla oranla cirosunu 2 kat artırdı. Türkiye’de yüksek bir büyüme oranı yakalayan Diginak.com, aldığı yeni yatırım ile iç pazarda hedeflerini daha da büyüttü.

Diginak’ın pazardaki yeni hedefleri, aldığı yatırımlar ve lojistik sektöründe dijitalleşmeyi Diginak CEO’su Oğuzhan Karaca ile konuştuk.

Techinside: Diginak.com ilk çeyreği nasıl geçirdi.  2023 yılı için hedefleriniz nelerdir?

Oğuzhan Karaca: Diginak.com yakın zamanda idacapital tarafından yürütülen innovate21st hızlandırma yatırım programı kapsamında 2.5 milyon dolar değerleme üzerinden yatırım almıştı. Geçtiğimiz hafta yatırımcımız ile yılın ilk üç ayını değerlendirdik. Yılın ilk çeyreğinde büyümemizi 2 kat artırmamız neticesinde 5,25 Milyon dolar yeni değerleme ile ikinci kez yatırım aldık. Hedefimiz iç pazarda KOBİ lerin en çok tercih ettiği dijital taşımacılık platformu olmak, ardından global pazarlara açılmak.

Diginak | Dijital Nakliye Platformu olarak, idacapital ile güzel bir sentez yakaladığımıza ve sinerji oluşturduğumuza inanıyorum. Amacımız, ülkemize bu alanda ayakları yere basan, çevik ve sürdürülebilir bir dijital nakliye platformu kazandırmak ve ardından küresel pazarlara açılmak. 2022 yılında ciro bazında ortalama 6 kat büyüme ile sektörde tüm dikkatleri üzerimize çektik. 5,25 milyon dolar derleme üzerinden aldığımız yeni yatırım ile iç pazardaki pozisyonumuzu güçlendirmek için emin adımlarla ilerliyoruz. Art arda birbirinden önemli yatırımlar almamız ve çalışmalarımızın takdir edilmesinden ötürü mutluyuz. Bu sürdürülebilir başarıda emeği geçen tüm ekip arkadaşlarıma ve paydaşlarımıza teşekkür ediyorum.

2. TOHUM YATIRIMINI, SÜRDÜRÜLEBİLİR BÜYÜME, YAPAY ZEKA TEKNOLOJİSİ VE İNSAN KAYNAĞIMIZI GÜÇLENDİRMEK İÇİN KULLANACAĞIZ

Yatırımcılarımızın firmamıza ve iş modelimizin potansiyeline olan inancı ve bizi ekosistemde yukarılara taşıma iddiası, bizleri çok gururlandırdı. Kısa-orta vadede iç pazarda KOBİ lerin en çok tercih ettiği 1 numaralı dijital nakliye platformu olmak hedefimize ulaşmak için çalışmalarımıza hız kesmeden devam edeceğiz.

Techinside: Aldığınız 2. Tohum yatırımı ile hangi alana yatırım yapacaksınız?

Oğuzhan Karaca
Diginak CEO

Oğuzhan Karaca: Yeni yatırım ile ajandamız daha da yoğun bir hale geldi. Sürdürülebilir büyüme trendimizi korumak, yapay zeka altyapımızı güçlendirmek ve insan kaynaklarımızı geliştirmek ana hedeflerimiz arasında. Özellikle Amerika pazarında faaliyete başlama konusunda istekliyiz ve en doğru zamanı belirlemeye çalışıyoruz. Elde ettiğimiz yatırımlarla kısa vadede Türkiye’nin her noktasındaki KOBİ müşterilerimize verimli ve sürdürülebilir operasyon sunma, orta vadede ise Amerika pazarındaki yerimizi almak istiyoruz. 

Yatırımımızı ağırlıklı olarak üç alanda değerlendirmeyi planlıyoruz. Öncelikle büyüme hızımızı korumak istiyoruz. Biz kurulduğundan beri kar eden bir şirketiz, hiçbir zaman büyümek için zarar etmeyi tercih etmedik, bu özelliğimizden ödün vermek istemiyoruz. Hem büyüyen hem de kar eden ender dijital lojistik platformlarından birisiyiz. Tabi ki teknolojik altyapımızı daha da iyileştireceğiz, yeni teknolojileri bünyemize entegre edeceğiz. Özellikle yapay zekaya odaklanmış durumdayız. Yatırımı değerlendireceğimiz üçüncü alan ise insan kaynağı olacak. Lojistik alanında katma değer üreterek fark yaratmak ve sektör lideri olmayı hedefliyoruz. Dijital nakliye sektöründe teknoloji kadar insan kaynağı da önemli. Bunun farkındayız.

Yatırımı hizmet verdiğimiz ülke sayısını artırmaya hazırlanmak için kullanmayı tercih ediyoruz. Diginak.com bugün sadece Türkiye’de aktif olarak faaliyet gösteriyoruz. Ancak hizmet sunduğumuz ülke sayısını artırmak istiyoruz. Özelikle Amerika kıtasını yakın markaja aldık. Özetle yeni yatırımı global hedeflerimize ulaşmak için de değerlendireceğiz.

Techinside: Diginak.com’un hayata geçirdiği sosyal sorumluluk projeleri var mı?

Oğuzhan Karaca: Diginak.com olarak kurumsal sosyal sorumluluk projelerimiz ile sektörde fark yaratmayı ve ülke ekonomine katkı sağlamak istiyoruz. “Sıfırdan Başlayalım Projesi” ile yaraları saracağız. Taşımacılık hizmetini uçtan uca dijitalleştiren akıllı lojistik platformu Diginak.com olarak  “Sıfırdan Başlayalım Projesi” ile depremden etkilenen lojistik sektörü profesyonellerinin yaralarını sarmayı hedefliyoruz. Şimdi dayanışma zamanı mottosuyla hayata geçirilen proje sayesinde; depremden dolayı işsiz kalan lojistik sektörü çalışanlarının hayatlarını iademe etmeleri için yeni iş kurmasına imkân tanıyoruz.

Sürdürebilirlik anlayışı çerçevesinde depremzedelerin yaralarını sarmayı hedefliyoruz. İşini kaybeden lojistik sektörü profesyonellerine “Pro-Forwarder Eğitim Programı ile Kendi lojistik işinin sahibi ol” çağrısında bulunduk. Hayatta kalmayı başaran ancak evlerinden ve işlerinden olan depremzedelerin en kısa sürede normal yaşamlarına dönebilmeleri için destek olmalıyız. Yardımlar dışında iş dünyası olarak üzerimize bir görev daha düşüyor; sürdürülebilir politikalar ve projeler geliştirmek.

DIGINAK | Dijital Nakliye olarak; eğitim programını başarılı derece ile tamamlayan katılımcılara; Ulaştırma bakanlığından alınacak “H1 Yetki belgesi bedelinin karşılayarak güçlü bir destek sunacağız. Ardından işlerini yönetmek için taşımacılık yönetim yazılımını ücretsiz kullanımlarına sunacağız ve işlerine başlayabilmeleri için gerekli olan bireysel nakliyeci navlunlarını ödeyeceğiz. Bunun yanı sıra bu yolculukta sürekli yanlarında kendilerine koçluk ve mentorluk yapacağız. İlerleme kaydeden katılımcılar için DIGINAK platformuna yeni üye olan müşterileri kendilerine atayarak cirolarına ve gelirlerine destek olacağız.

Rakamlarla Diginak.com

  • 2020’de Oğuzhan Karaca tarafından kuruldu
  • Ocak 2021’de operasyona başladı, ilk yılında 10 bin sefer FTL/LTL ve Parsiyel taşıma yapmayı başardı.
  • Diginak.com 2022 yılında bir önceki yıla oranla ciro bazında 6 kat büyüdü. 250 KOBİ Müşterisine taşıma yaptı.
  • Ocak 2023’de Innovate21st hızlandırma yatırım programı kapsamında idacapital’den 2,5 milyon dolar değerleme üzerinden yatırım aldı.
  • Nisan 2023’de yılın ilk çeyreğinde 2 kat büyümeyi başaran Diginak.com,  5,25 Milyon Dolar değerleme ile idacapital den ikinci yatırımını aldı.
  • Firma, 2023 yılında 500 KOBİ müşterisi ve 7 Milyon USD Ciro hedefliyor  

Twitter finansal özellikler eklemeye devam ediyor

Twitter finansal özellikler ekleyerek gerçek zamanlı fiyatları gösteren $Cashtag hizmetini genişletiyor. Bunun için eToro ile ortaklık kuruldu.

Twitter,  çevrimiçi yatırım platformu eToro ile bir ortaklık anlaşması imzaladı. Ortaklık, sosyal ağın yakın zamanda başlatılan ve belirli finansal varlıklar için gerçek zamanlı fiyatları gösteren $Cashtag özelliğini genişletiyor.

Duyurulan yeni ortaklık, Twitter’ın Cashtags özelliğini genişletiyor ve kullanıcıların hisse senetleri, kripto para ve diğer finansal varlıklar için daha fazla gerçek zamanlı fiyat aramasına olanak tanıyor. Ayrıca, kullanıcılar artık doğrudan Twitter’dan eToro sitesine gitme ve aradıkları varlığa yatırım yapabilecekler. eToro’ya göre, Twitter ile yeni ortaklık, “gelişmiş finansal eğitime” izin verecek. 

Finansal varlıklar için hareketlilik artabilir

eToro CEO’su Yoni Assia yaptığı açıklamada, sosyal medyadaki finansal içeriğin, daha geleneksel kanallar tarafından dışlanmış hisseden birçok kişiye eğitim sağladığını söyledi.

Assia: “Twitter, perakende yatırım topluluğunun önemli bir parçası haline geldi. Her gün milyonlarca sıradan yatırımcının finansal haberlere erişmek, bilgi paylaşmak ve sohbet etmek için gittiği yer burası. Paylaşılan bilgide güç var ve yatırımı bir grup çabasına dönüştürerek birlikte daha iyi sonuçlar verebilir ve daha başarılı olabiliriz” dedi.

Bireysel yatırımcıların sosyal medyadaki etkinliği göz önüne alındığında, ortaklık eToro için potansiyel bir patlama olabilir. Basın bülteninde verilen bilgilere göre Twitter şu anda günde ortalama 4.7 milyon ve yılın başından bu yana ise 420 milyon $Cashtag araması gerçekleştirdi. Twitter, Aralık ayında $ Cashtag özelliğini başlattı ve daha önce perakende yatırımcıların şüphesiyle karşılanan bir hareket olan Robinhood’daki canlı fiyat çizelgeleriyle bağlantı kurdu.

WhatsApp, hesap çalma işlemini zorlaştırıyor

Yeni güvenlik doğrulamalarıyla WhatsApp hesap çalma işlemini zorlaştırıyor. Platform yeni özelliklerle daha güvenli oluyor.

WhatsApp, bir dizi yeni güvenlik özelliği sunmaya başladı. Bu özelliklerden en dikkat çekeni ise şirketin, hesabınızı tehlikeye atabilecek SIM hırsızlığı ve diğer sosyal mühendislik saldırılarına karşı kullanıcıları korumak için daha fazlasını yaptığını görüyor.

Şüpheli kayıtlarda yeni özellik devreye girecek

WhatsApp‘ı yeni bir cihaza bir sonraki indirişinizde, hesabınızı yeni bir telefona taşımak istediğinizi onaylamak için eski cihazınızı kullanmanız istenebilir. Hesabınızın kilitlenme olasılığından doğal olarak endişe edebilirsiniz. Bu konuda bir WhatsApp sözcüsü, Engadget Account Protect’in yalnızca şirketin şüpheli bir kayıt girişimi tespit etmesi durumunda etkinleşeceğini söyledi. Ayrıca, eski cihazınıza erişiminiz yoksa şirketin size ikinci bir defalık şifre göndermesini isteyebilirsiniz. Bu sayede WhatsApp hesap çalma konusunda siber saldırganların işini bir hayli zorlaştıracak.

Yakın zamanda cihaz değiştirmeye karar verseniz de vermeseniz de, yeni geçmiş kontrollerinin yeni tanıtımı sayesinde WhatsApp hesabınız daha güvenli olacak. WhatsApp’ın eklediği doğrulama özellikleriyle doğrudan etkileşim kurmanız gerekmeyecek. Bununla birlikte şirket, hesabınızı kötü amaçlı yazılımlara karşı korumaya yardımcı olacaklarını ve WhatsApp’ınızın güvenliği ihlal edildiğinde sizi daha iyi koruyacaklarını söylüyor.

Ayrıca WhatsApp, kullanıcıların birisiyle olan bağlantılarının şifreli olduğunu doğrulamasını da kolaylaştırıyor. Şu anda, biriyle bağlantınızı doğrulamak için bir kişinin profilindeki bilgi sayfasının altındaki Şifreleme sekmesine dokunarak bulabileceğiniz bir QR kodunu taramak veya 60 basamaklı bir sayıyı karşılaştırmak gerekiyor.

Yeni özellikler önümüzdeki aylarda tüm WhatsApp kullanıcılarına sunulacak.

Aetheros akıllı sayaç hizmet ağını genişletiyor

0

Aetheros akıllı sayaç hizmeti için ABD enerji pazarına girdi. Yeni Zelanda ve Avustralya’dan sonra Aetheros hızlı büyümesine devam ediyor.

Aetheros, Aether İşletim Sisteminin (AOS) ABD enerji piyasasının değişen taleplerini karşılayabilecek esnek ve açık bir platform sağladığını söyledi. Operatörler şu anda hizmetlerini ve altyapılarını yenilenebilir enerji, pil depolama ve elektrikli araç çözümlerinin artan popülaritesini karşılayacak şekilde uyarlıyor.

Enerji sektöründe akıllı sayaç trendi

Aetheros’un AOS’si halihazırda ticari olarak Avustralya ve Yeni Zelanda’da konuşlandırıldı. ABD’ye genişlemesi, ülkenin akıllı sayaç gereksinimlerini değiştirmesi, elektrikli araçlara ve yenilenebilir enerji çözümlerine daha iyi hizmet vermek için değiştirilecek 100 milyondan fazla akıllı sayaçla birlikte geliyor. Yeni akıllı sayaç ortamı, kamu hizmetlerinin çevrimiçi hale gelen yenilenebilir ve elektrikli cihazları desteklemek için dağıtım ağlarının ucuna analitik ve kontrol eklemek istediği anlamına geliyor. Aetheros akıllı sayaç pazarındaki hizmet ağını genişleterek, farklı ülkelere de giriş yapmayı hedefliyor.

Aetheros‘un kurucusu Ray Bell: “ABD’de akıllı sayaçların ilk dağıtımları, tamamen kullanım süresi faturalandırması ve daha fazla üretim kapasitesi oluşturma ihtiyacını karşılamak için talep yanıt programlarının kullanılmasıyla ilgiliydi. Bugünün gereksinimleri çok daha karmaşık” dedi.

AOS açık IoT Hizmet Katmanı, kullanıcıların herhangi bir donanım ve yazılım kombinasyonunu kullanarak IoT ağlarını ve uç uygulamalarını oluşturmasına, dağıtmasına ve yönetmesine olanak tanıyor. Aetheros, platformun ABD sunumunu genişletirken, kamu hizmetlerinin ve tedarikçilerinin “şebeke kenarında yenilik yapma ve geniş, yeni bir dizi akıllı enerji hizmeti fırsatının kilidini açma” özgürlüğüne sahip olacağını söyledi.

Origami ile tasarlanan çipsiz otonom robot

0

UCLA Samueli araştırmacıları, origami ile tasarlanan çipsiz otonom robot. Bu robot, temel görevleri yerine getirebilecek seviyede.

Araştırmacılar, origami tekniklerine dayalı, yerinde monte edilebilen ve zorlu ortamlarda konuşlandırılabilen katlanabilir, otonom robotlar yarattılar.

UCLA Samueli Mühendislik Okulu’ndan ekip, robotları oluşturmak için aktüatörler ve sensörlerle entegre ince, esnek levhalar kullanan yeni üretim tekniğini geliştirdi.Ekip, testlerde levhaları yarı iletken olarak çalışacak şekilde programladı. Kesildikten, katlandıktan ve birleştirildikten sonra levhalar, çevresini algılayabilen, analiz edebilen ve bunlara göre hareket edebilen bir robot geliştirildi. Çipsiz otonom robot temel görevleri yerine getirebilecek düzeyde tasarlandı.

OrigaMechs robotları

Araştırmacılar robotlara Origami MechanoBots’un kısaltması olan “OrigaMechs” adını verdiler.

Çalışmanın baş yazarı Wenzhong Yan: “Bu çalışma, origami katlama tabanlı imalatla ilgili olumlu nitelikleri korurken, genişletilmiş yeteneklere ve özerklik seviyelerine sahip yeni bir origami robot sınıfına yol açıyor” dedi.

Ekip, yeni yöntemi kullanarak üç robot geliştirdiler. Bunlar; nesne algılama için antenleri olan böcek benzeri yürüyen bir robot, bir nesneyi algıladığında “çenelerini” kapatan sinek kapanı benzeri bir robot ve iki tekerlekli bir robot oldu.

Testlerde robotlar bir güç kaynağına bağlıyken, ekibin esnekliği ve hareket özgürlüğünü artırmak için lityum pillerle çalışan entegre bir enerji depolama sistemi geliştirme planı bulunuyor.

Tasarımın çipsiz olduğu göz önüne alındığında ekip, tasarımlarının yüksek radyasyonlu alanlar gibi zorlu ortamlarda çalışmak için kullanılabileceğini söyledi.

Araştırmanın baş araştırmacısı Ankur Mehta: “Doğal veya insan yapımı bir felaket sırasında olduğu gibi bu tür tehlikeli veya öngörülemeyen senaryolar, origami robotlarının özellikle yararlı olduğu yerler olabilir. Robotlar, özel işlevler için tasarlanabilir ve talep üzerine çok hızlı bir şekilde üretilebilir. Ayrıca, çok uzun bir yol olsa da, diğer gezegenlerde bu senaryolardan etkilenmeyen kaşif robotların çok işe yarayabileceği ortamlar olabilir” dedi.

Çağrı merkezlerine yapay zeka desteği

0

AloTech, çağrı merkezi sektöründe Türkiye’de bir ilke imza atarak, yapay zeka araştırma şirketi OpenAI ile iş birliği yaptı ve bu şirket tarafından geliştirilen, bot teknolojisinde bir devrim olarak kabul edilen ChatGPT-4’ü kendi chatbot sistemine entegre etti. Böylece çağrı merkezlerinde AloTech altyapısını kullanan şirketler, kendi tüketicileri ile chatbot üzerinden yaptıkları görüşmeleri çok daha hızlı ve verimli bir şekilde gerçekleştirebilecek. Yeni sistemi AloTech’in hem Türkiye hem de faaliyet gösterdiği 44 ülkedeki müşterileri, 95 farklı dil seçeneği ile kullanabilecek.

Türkiye’nin en büyük bulut tabanlı çağrı merkezi platformu AloTech, sektörde bir ilke imza atarak müşteri deneyimini en üst noktaya taşıyan yapay zeka chatbot’u ChatGPT-4’ü kendi chatbot sistemine entegre etti. Yapay zeka araştırma şirketi OpenAI tarafından geliştirilen 100 tirilyon parametre ile veri işleme kapasitesine sahip ChatGPT-4, bu alanda bir devrim olarak kabul ediliyor. Cenk Soyak: “ChatGPT-4 ile sohbet çok daha hızlı ve doğal ilerliyor” ChatGPT-4 entegrasyonu hakkında bilgi veren AloTech CEO’su Cenk Soyak, “Çağrı merkezlerinde
chatbot kullanımı son yıllarda hızla artış gösteriyor. AloTech verileri de 2022 yılındaki chatbot kullanımının bir önceki yıla göre yüzde 750 arttığını gösteriyor. Hiç kuşkusuz kullanım arttıkça chatbot’lara yönelik beklenti de yükseliyor. Tüketiciler sordukları sorulara hızlı ve net cevaplar almak istiyor. ChatGPT-4 bunu sağlamak adına çok önemli bir adım.

Yazılanları sadece anlamakla kalmayıp, yönlendirme de yapıyor. Hatta günlük konuşmalar ile sohbeti çok daha doğal bir hale getiriyor. Biz de ülkemizde ve 44 ülkede hizmet verdiğimiz 700’ün üzerinde müşterimizin, tüketicilerine üst düzey bir çağrı merkezi deneyimi sunabilmeleri için OpenAI iş birliği yaptık. Bu kapsamda şirketin ticari kullanımlara açık olan en üst versiyon chatbot’u ChatGPT-4’ü sistemimize entegre ettik. Sektörün gelişimine önemli katkı sunacağına inandığımız bir ilke imza attığımız için mutluyuz” dedi.


ChatGPT-4’e müşterilerimizin işlerini öğreteceğiz


Yeni entegrasyonu AloTech Yapay Zeka Laboratuvarı’nda geliştirmeye devam ettiklerini söyleyen Soyak, “ChatGPT-4’ün yüksek kapasitesine ek olarak AloTech ve çağrı merkezi pazarı hakkındaki verileri de bot’a öğretiyoruz. Bununla birlikte çağrı merkezlerinde ChatGPT-4’ü kullanmak isteyen müşterilerimizin bilgilerini, yaptıkları işleri de öğreteceğiz. Örneğin bir restoranın tüm menüsünü bilecek. Ancak sadece menüyü yazmakla kalmayıp, adeta bir restoran çalışanı gibi talep geldiği takdirde tüketiciye alternatif yiyecekler de sunabilecek. Chatbot; Türkçe, İngilizce ve Almancayı mükemmel bir şekilde anlıyor. Ancak müşterilerimizden gelen talebe göre 95 farklı dil seçeneğimiz bulunuyor” diye konuştu.


Müşteri temsilcilerinin verimliliği artacak


ChatGPT-4’ün müşteri temsilcilerinin işlerini kolaylaştıracağına da dikkat çeken Soyak sözlerini
şöyle tamamladı; “Halihazırda kullandığımız bot ile gelen taleplerin yüzde 64’ü müşteri
temsilcisine bağlanmaya gerek kalmadan bot ortamında çözülüyordu. Yeni entegrasyonumuz ile
bu oranı yüzde 90’ın üzerine taşımayı hedefliyoruz. Böylece sistemimizi kullanan 30 binin
üzerindeki müşteri temsilcisi de tekrarlayan sorular yerine tüketicilerin daha kompleks
taleplerine zaman ayırabilecek, çok daha verimli çalışabilecekler.”

Kullanıcı dostu Windows 11 ayarları

Windows 11 tasarım anlamında önemli bir değişime neden oldu. Eski tasarıma alışık kullanıcılar, kullanıcı dostu Windows 11 ayarları yapabilir.

Başlat düğmesini sol köşeye taşıyın

Gelenekçi kullanıcılar için bu özellik büyük bir rahatlık sağlıyor.  Windows’un eski sürümlerinde olduğu gibi başlat düğmesini sol alt köşeye taşıyabilir ve kas hafızası ile rahat kullanıma devam edebilirsiniz. Bunun için Başlat menüsünü açın ve Ayarlar > Kişiselleştirme > Görev çubuğu > Görev çubuğu davranışları’na gidin. Açılan menü ile Görev Çubuğu hizalaması etiketli bir alan göreceksiniz. Drop-dox menüsünü Merkezden Sola değiştirin.

Rahatsız edici bildirimleri kapatın

Can sıkıcı pop-up bildirimlerini kapatmanın zamanı geldi. Başlat > Sistem > Bildirimler’e gidin. İsterseniz evrensel olarak bildirimleri kapatabilirsiniz. Slack, Discord ve antivirüs yazılımım gibi kritik araçlar için bildirimleri açık bırakarak liste üzerinde manuel olarak çalışmayı tercih edebilirsiniz.

Microsoft reklamlarını kapatın

Size bildirim gönderebilecek uygulamalar listesinin alt kısmından aşağıya doğru kaydırmaya devam edin. Orada, Windows 11’in kendisiyle ilgili, bilgisayarınızı nasıl kullanacağınıza ilişkin “ipuçları ve öneriler” sağlayan birkaç ek kutu göreceksiniz.

Microsoft tanıtımlarının açılmasını sevmiyorsanız Başlat > Ayarlar > Gizlilik ve güvenlik > Genel bölümüne gidin. Tüm bu seçenekleri kapatabilirsiniz ancak “Ayarlar uygulamasında önerilen içeriği bana göster” seçeneğini uygulayabilirsiniz.

Varsayılan tarayıcınızı değiştirin

Microsoft Edge aslında oldukça iyi, ancak sıkı bir Chrome, Firefox, Opera veya Brave kullanıcısıysanız, varsayılan tarayıcınızı değiştirmek isteyebilirisiniz. Ayarlar > Uygulamalar > Varsayılan uygulamalar bölümüne gidin , listede tarayıcınızın adını bulun ve üzerine tıklayın. Sayfanın üst kısmında Varsayılan olarak ayarla düğmesi bulunan “<tarayıcı adını> varsayılan tarayıcınız yapın” ile işleminizi tamamlayabilirsiniz.

Görev çubuğunu boşaltın

Ayarlar > Kişiselleştirme > Görev Çubuğu’na gidip görev çubuğu öğelerinden herhangi birinin seçimini kaldırarak kalabalıktan kurtulun ve yer kazanın.

Bonus: Karanlık mod

Ayarlar > Kişiselleştirme > Renkler’e gidin ve Modunuzu seçin adlı bir alana gelin. Açılır menüyü Açık’tan Koyu’ya değiştirin. Bu ve bunlar gibi Windows 11 ayarları ile tasarımı kendiniz için daha kullanışlı hale getirebilirsiniz.

DDoS saldırı nedeniyle sanal makine kullanımı artıyor

0

İnternet güvenlik şirketi Cloudflare raporu, DDoS saldırı kaynaklı sanal makine kullanımı artışına dikkat çekiyor.

Cloudflare raporda “Yeni nesil bot ağları, cihaz miktarının çok azını kullanıyor, ancak her cihaz önemli ölçüde daha güçlü. Bulut bilgi işlem sağlayıcıları, yeni kurulan şirketlere ve işletmelere yüksek performanslı uygulamalar oluşturmaları için sanal özel sunucular sunuyor. Dezavantajı ise saldırganların 5.000 kata kadar daha güçlü olabilen yüksek performanslı botnet’ler oluşturmasına da olanak sağlaması ” diyor.

Cloudflare, ortaya çıkan bu VPS (sanal makine) tabanlı tehditleri ortadan kaldırmak için önemli bulut bilgi işlem sağlayıcıları ve ortaklarıyla birlikte çalışıyor ve bu yeni botnet’lerin önemli bir bölümünü ortadan kaldırmayı başardığını söylüyor. DDos saldırılarındaki artış, güvenliği sağlamak amacıyla sanal makine kullanımı yönünde eğilimi artırıyor.

DDoS saldırılarında yüzde 60’lık artış

Genel olarak Cloudflare, yılın ilk çeyreğinde sabit DDoS etkinliği bildirdi ve fidye DDoS saldırılarında yıllık yüzde 60’lık kayda değer bir artış yaşandı. 2023’ün ilk çeyreğinde DDoS saldırılarının genel olarak en çok hedef aldığı ülke İsrail oldu ve onu ABD, Kanada ve Türkiye izledi. İnternet hizmetleri, pazarlama, yazılım ve oyun/kumar en çok hedeflenen sektörlerdi.

Cloudflare tarafından bu çeyrekte görülen en önemli saldırı, saniyede 71 milyon isteğin üzerine çıktı. Bir başka kayda değer olay, Güney Amerika’daki bir telekomünikasyon hizmet sağlayıcısını hedef alan saniyede 1.3 terabitlik DDoS saldırısıydı.

Saldırıların boyutu ve süresi açısından çoğu (yüzde 86,6) 10 dakikanın altında sürerken, yüzde 91’i 500 Mbps’yi geçmedi. Ancak, önceki çeyreğe göre yaklaşık yüzde 6,5’lik bir artış kaydeden 100 Gbps’yi aşan saldırılarla daha büyük saldırıların sayısı artmaya devam ediyor. 2023’ün 1. çeyreğindeki DDoS saldırıları, geniş bir sektör yelpazesini hedefleyerek boyut ve süre açısından bir artış eğilimi gösteriyor. Bu nedenle, etkili savunma stratejileri, otomatik tespit ve hafifletme çözümleri kaçınılmaz hale geldi.

SAS Türkiye Yapay Zeka ile ekonomiye katkı sağlıyor

0

SAS Türkiye, dijital dönüşümde değer yaratmaya ve artan kalifiye veri bilimci ihtiyacına yönelik eğitim ve teknoloji desteklerine devam ediyor.

İstanbul ve Ankara ofislerindeki uzman çalışanlarıyla çok sayıda projeyle değer yaratan SAS Türkiye ekibi, ileri analitik ve yapay zeka uygulamaları kapsamında güçlü partner ekosistemi ile Orta Asya bölgesinde de yeni projeler hayata geçiriyor. SAS Türkiye, önümüzdeki dönemde teknoloji ihracatını artırarak Türkiye ekonomisine daha fazla katkı sağlamaya odaklanıyor. 

Dünyanın geleceği için önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilen yapay zeka ekonomisi dönemi bankacılık, finans, e-ticaret, kamu, perakende gibi alanlarda faaliyet gösteren şirket ve kurumların ihtiyaçlarını önemli ölçüde şekillendiriyor. Yapılan araştırmalar verinin ve yapay zeka destekli uygulamaların artık iş süreçlerinin ayrılmaz bir parçası haline geldiğini ve gelecekte de her alanda etkisini ciddi bir oranda artıracağını ortaya koyuyor. 

PwC “Yapay Zeka Çalışması”, McKinsey “Yapay zekanın küresel ekonomik etkisinin modellenmesi” gibi araştırmaların sonuçlarına bakıldığında 2030 yılı itibariyle, yapay zekanın küresel ekonomiye katkısının 15,7 trilyon dolar seviyelerine yükselmesi ve 13 trilyon doların üzerinde ekonomik çıktı elde edilmesi bekleniyor. SAS Türkiye ve Orta Asya Genel Müdürü Rasim Eğri’ye göre, Türkiye’nin açılan yapay zeka özelindeki bu yeni sayfada söz sahibi olabilmesi ve teknoloji ihracatı yapan bir ülke olarak konumlanabilmesi için; veri ve yapay zeka odaklı çalışmalarda hem özel sektörün hem de kamu kurumlarının teşvik edilmesi, teknoloji kullanımının üretim ve hizmet alanlarında daha fazla yaygınlaşması ve bu alanda görev alacak insan kaynağına yatırım yapılması kritik önem taşıyor.  

Özel sektör yatırımları dışında Türkiye özelinde atılan stratejik adımların başında bu kapsamda geliştirilen Ulusal Yapay Zeka Stratejisi geliyor. 2025 yılına kadar, yapay zeka alanının GSYH’ye katkısının %5’e yükseltilmesi ve uluslararası yapay zeka endekslerindeki sıralamalarda Türkiye’nin ilk 20 ülke arasında yer alması hedefleniyor. Ayrıca yapay zeka alanında lisansüstü düzeyde mezun sayısının 10.000 kişiye çıkartılarak, 50.000 kişiye istihdam sağlanması ve yapay zeka çözümlerinin ticarileştirilip ekonomiye katkı sağlaması hedefleniyor. Bu doğrultuda, dünyada alanına liderlik eden özel sektör temsilcileri başta olmak üzere teknoloji geliştiren şirketler ve kamunun entegre olup ortak paydada değer oluşturması büyük önem arz ediyor.

SAS Türkiye Teknoloji İhracatını Artırmayı Hedefliyor

Global ölçekte 47 yılı geride bırakan SAS, 11.000’in üzerindeki çalışan gücüyle 149 ülkede 80.000’in üzerinde şirket ve 1000’in üzerinde devlet kurumuyla yaptığı iş birlikleriyle dikkat çekiyor. İleri analitik ve yapay zeka bazlı etkin çözümleriyle kurum ve kuruluşların veri odaklı dijital dönüşümünde pazara öncülük ediyor. 

26 yıldır Türkiye’de faaliyette olan, İstanbul ve Ankara ofislerindeki uzman çalışanlarının özverisiyle çok sayıda projeyle değer yaratan SAS Türkiye’nin etrafında şekillenen ciddi bir partner ekosisteminin oluştuğuna vurgu yapan SAS Türkiye ve Orta Asya Genel Müdürü Rasim Eğri “Kurulduğu günden bu yana tek odağı veri ve analitik olan bir şirket olarak, veriyi zekaya dönüştürme konusunda tam 47 yıldır biriktirdiğimiz  ve 125 bine aşkın analitik projeden gelen tecrübemizle dünya genelinde pek çok şirket ve kamu kurumuna destek oluyoruz. Çeyrek asrı geride bırakarak 26 yıldır başarıyla devam eden Türkiye serüvenimizde hayata geçirdiğimiz projelerimizle üretmeye devam ediyoruz. Türkiye’nin dijital dönüşümünde değer yaratmak hedefiyle veri bilimci ihtiyacının karşılanması noktasında da insan kaynağını geliştirme vizyonumuz doğrultusunda çalışıyoruz. Türkiye’de özellikle son üç sene içerisinde mevcudu iki buçuk katına çıkan uzman kadromuz ve partnerler ekosistemimizce geliştirilen ileri analitik ve yapay zeka projelerimizi Orta Asya Bölgesine ihraç ediyoruz. Bölgeye bakıldığında Türkiye’de geliştirilen ve uygulanan çözümlerin benzerlerini Azerbaycan, Gürcistan gibi ülkelerde birçok projede güçlü partnerlerimizin desteğiyle sürdürüyoruz. Amacımız Türkiye’yi veri analitiği ve yapay zeka teknolojileri alanlarında pazara öncülük eden konuma getirmek” diyor.

SAS Akademi Vizyonuyla Nitelikli Eleman Eğitimine Katkı Sunuyor

SAS Türkiye’nin genişleyen “Akademi Vizyonu” hakkında da açıklamalarda bulunan Eğri, “SAS Türkiye olarak, ülkemizin dijital yetkinliklerini geliştirme vizyonumuz doğrultusunda teknoloji STK’ları, üniversiteler, kamu kurumları ile farklı eğitim ve istihdam projeleri üzerinde çalışıyoruz. Bu kapsamda, proje gereklilikleri doğrultusunda hedef kitlesine uygun ve global olarak da geçerli olan içeriklerimizi gençlere ulaştırarak ülkemizin geleceğine yatırım yapmaya devam ediyoruz. 2019’dan bu yana devam eden “Dijital Teknoloji Geliştiriciler” programı kapsamında 20’den fazla üniversite ile çalıştık ve geleceğin veri bilimcilerini yetiştirmek adına pek çok farkındalık programına imza attık, seminerler ve eğitimler düzenledik. Ayrıca, SAS olarak global ölçekte ilk defa tek bir üniversite bünyesinde yapay zeka, veri analitiği, makine öğrenimi başlıklarında ders-sertifika programlarını ve bu alanda 13 farklı içeriği kapsayan önemli bir iş birliğine imza attık. Tüm bunların yanında hem ülkemiz hem de şirketlerimiz için katma değer sağlayacak geleceğin veri bilimcileri için rehber olacak veri bilimi okuryazarlığı e-kitabımızı yayınladık” dedi.

SAS Türkiye, Sektör Kampüste Programı’nın Paydaşı Oldu

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı öncülüğünde geçtiğimiz günlerde duyurulan sektördeki nitelikli eleman ihtiyacının karşılanması noktasında hayata geçirilen Sektör Kampüste Programı’na da SAS Türkiye olarak destek verdiklerini de hatırlatan Rasim Eğri, “Artan nitelikli insan kaynağı açığına cevap üretmek üzere Bakanlığımız öncülüğünde 20 üniversite ve 20 şirket, kurum bir araya geldi ve program 2023 Bahar dönemi itibariyle başlatıldı. Proje kapsamında sektörün önemli temsilcileri, Bakanlık tarafından belirlenen üniversitelerde kredili dersler açarak, öğrencilere mezuniyet öncesi değer yaratabilecek bilgileri iletmeyi hedefliyor. Biz de SAS Türkiye olarak Türkiye’nin dinamik genç nüfusu, beşeri sermayenin geliştirilmesi odağında üniversite müfredatına uyumlandırılmış “Veri Bilimi ve İstatistiğe Giriş” dersini vereceğiz. Dersimiz bir dönem; 14 hafta boyunca devam edecek. SAS akademi vizyonumuz doğrultusunda hedefleri bir adım öteye taşıyarak devlet, kurum ve üniversitelerle yeni iş birlikleri oluşturarak bilgi birikimimizi aktarmaya devam edeceğiz” dedi.