LG yemek tarifi hizmeti ile CES’te dikkat çekecek

0
LG yemek tarifi hizmeti ile CES’teki sanal sergide dikkatleri üzerine çekecek. ThinQ, Amazon ve Walmart’tan içerik sağlayacak.

LG yemek tarifi hizmeti için iddialı

Her zamanki gibi LG, CES 2022 için en yeni akıllı cihazlarını tanıttı. Ancak LG bu sefer alışılmadık bir teknoloji ile geliyor; yemek tarifi servisi. ThinQ Recipe uygulaması, Walmart veya Amazon Fresh’den teslim edilmek üzere alışveriş listenize malzeme ekleyen uygulamayla birlikte, kullanıcıların 10.000’e kadar tarif arasından seçim yapmasına olanak tanıyor. LG, uygulamada SideChef ile ortaklık kurdu ve tek bir tariften haftalık yemek planına kadar her şeyi pişirmenize izin veriyor. Ayrıca, belirli dondurulmuş ve pişirmeye hazır yemeklerde bir barkodu tarayan ve pişirme talimatlarını uyumlu LG ThinQ fırınlarına otomatik olarak gönderen Foodspace Technology’nin Tara ve Pişirme özelliğini kullanıyor. Yeni özellik, LG’nin en yeni InstaView Double Range fırını ve Over-the-range mikrodalga fırınıyla çalışmak üzere tasarlandı. İlki, cama iki kez vurarak cihazın içini görmenizi sağlayan LG’nin InstaView teknolojisini kullanıyor. Ayrıca LG’nin ProBake konveksiyon teknolojisini Air Fry ve Air Sous Vide modlarıyla kullanırken mikrodalga, yemek pişirirken yiyecekleri nemli tutmak için LG’nin Steam Cook teknolojisini sunuyor. ThinQ tarifine sahip yeni cihazlar, 5 Ocak’tan itibaren LG’nin CES 2022’deki sanal sergi standında gösterilecek, ancak LG, uygulamanın ve cihazların ne zaman satışa çıkacağını söylemedi.

Tumblr hassas içerik etiketlerini engelleyecek

0
Tumblr hassas içerik etiketlerini engelleyeceğini duyurdu. Tumblr bu şekilde App Store’dan atılma sorunuyla tekrar karşılaşmamak istiyor.

Tumblr hassas içerik için önlem alıyor

Tumblr, bir daha App Store’dan atılamamak için kullanıcılarının iOS uygulamasında görebileceklerini kısıtladı. Apple’ın yönergelerine uymak için attığı adımlardan biri, Tumblr’ın “genişletilmiş hassas içerik tanımına girebileceğini” söylediği belirli etiketler veya arama terimleri için sonuçları sınırlamak oldu. Listeye belirli kelimelerin dahil edilmesi kendi kendinr açıklayıcı olsa da, “Eugene Levy” ve “Tony the Tiger” gibi bazı ilginç girişler de var. Kısıtlama ayrıca TSSB, depresyon ve anksiyete gibi ruh sağlığı ile ilgili içeriğin yanı sıra ırkçılık ve transfobi gibi konuların aranmasını da zorlaştıracak. Engellenen bir etiketi arayanlar, sonuçların olduğu bir sayfa yerine “Bu içerik gizlendi” yazan bir ekran alıyor. Kullanıcılar ayrıca yeni kısıtlamalar nedeniyle “sizin için öğeler” ve “takip eden” bölümleri altında daha az öneri görebilecek. Bu da Tumblr’ın hassas içerik konusunda daha az risk alması anlamına geliyor.

ABD’de polisler Mustang Mach-E kullanacak

0
NYC’de polisler Mustang Mach-E kullanmaya başlıyor. Mustang Mach-E ile polisler için ilk denemeler başlıyor.

Polisler Mustang Mach-E kullanmaya başlıyor

New York City, 184 adet tamamen elektrikli Mustang Mach-E satın aldı ve hepsi de kanun yaptırımı ve acil müdahale amaçları için kullanılacak. Bu hareket, şehrin 2022’de 1.250’den fazla elektrikli araç satın alma planlarının bir parçası oldu. Bu da, 420 milyon dolarlık bir yatırımın yardımıyla “şehir çapında iklim emisyonlarını büyük ölçüde azaltmak” için daha büyük bir çabanın parçası niteliğinde. Yerel NYC hükümeti yaptığı duyuruda, Mach-E’lerin New York Polis Departmanı (NYPD), New York Şehri Şerif Ofisi, Düzeltme Departmanı, Parklar ve Rekreasyon Departmanı, Çevre Koruma Departmanı tarafından kullanılacağını söyledi. NYC Acil Durum Yönetimi, DCAS Polisi ve Baş Tıbbi Muayene Ofisi. 30 Haziran 2022’ye kadar belediye tarafından teslim alındıktan sonra bu ajansların gazla çalışan araçlarını değiştirecekler. NYC ayrıca, Mach-E alımının bugüne kadarki en büyük EV alımının bir parçası olduğunu söyledi, ancak durum uzun süre böyle olmayabilir. Şehir ayrıca önümüzdeki beş yıl içinde herhangi bir zamanda 250 Tesla Model 3 aracı satın alma seçeneğini de onayladı.

Samsung katlanabilir ürünlerde artış yaşadı

0
Samsung katlanabilir ürün teslimatlarında artış yaşadı. Samsung, 2020 ve 2021 yıllarında bu kategoride dört kat büyüme gösterdi.

Samsung katlanabilir ürün grubunda hızlı büyüyor

Samsung, katlanabilirler teknolojide lider olmayı başardı. Ancak üçüncü nesil cihazları piyasaya çıkana kadar, şirketin önemli bir başarı ve geniş çapta benimsenmesi olmadı. Daha düşük fiyatlandırma, geliştirilmiş tasarımlar ve S Pen desteği, satışları, Samsung’un 2021’de 2020’ye göre dört kat daha fazla katlanabilir ürün gönderdiği noktaya kadar etkiledi. Bu rakamlar, analistlerin üç kat artış beklentilerini aştı. Samsung ayrıca, Z Fold 3 ve Z Flip 3’ün 2020’de tüm Samsung katlanabilir cihazlarının toplam satışlarını geçmesinin yalnızca bir ay sürdüğünü bildirdi. Samsung’un katlanabilir cihazlarının bir hayranı olarak, bu eğilim cesaret verici ve muhtemelen daha da ileri gitmesine yol açacak. Z Flip 3’ün 1.000 dolarlık fiyatıyla Samsung, Galaxy Note 20’ye kıyasla Galaxy Z Flip 3 için akıllı telefon markalarını değiştiren tüketicilerde yüzde 150’lik bir artış gördü.

Dijitalleşme tiyatroyu nasıl değiştiriyor?

0
Şahika Tekand ile Stüdyo Oyuncuları’nın 34 yıllık tarihi sahne sanatları ile dijitalleşmenin ilişkisini de ortaya koyuyor. Zorlu PSM’nin “Sahne Tozu Yutanlar” programında, Aşınma oyununda tek kişilik performans sergileyen Yiğit Özşener ile sohbet eden Tekand, bu ilişkinin dönüşümünü izleyici boyutu ile birlikte ortaya koyuyor.
    
    
Bundan 27 yıl önce teknoloji ile ilişkisini, “bilgisayarla daha yeni tanışıyordum ve VHS kasetlerden örnek performanslara bakıyorduk” sözleriyle ifade eden Tekand, “Bunu söylememin sebebi seyirci tam da o zamanlarda değişmeye başladı. Şu anki mevcut seyircilerin çoğu başka bir medya kullanarak aslında hayatla ilişkilenen bir seyirci ve canlı olanla ilişkileri değişmiş bir seyirci” diye devam ediyor. Bu değişim içinde sosyal medyanın ya da başka bir ifade ile yeni sosyalleşme ortamının oynadığı önemli bir rol söz konusu. Tekand, “Çok eskiden bunun farkında olsak da şimdi daha elle tutulur bir biçimde o değişimi görebiliyoruz. Eskiden oyun sırasında telefonunu açıp, kullanan seyirciye kızıyorduk yahut ‘eyvah oyunu beğenmediler’ paniğine kapılıyordum. Bugün ise meğer telefonu eline aldığı sırada Instagram’a oyunu çok beğendiğini yazıyormuş. Dolayısıyla bütün davranış değişti. Bu sebeple senin üretiminde yaptığın şey de değişiyor çünkü tiyatro seyir yeriyle birlikte gelişen bir şey” şeklinde konuşuyor. Bu sözler, sanatın insanı anlama ve anlatma boyutu açısından olduğu kadar dijital araçları daha fazla kullanan insan ile yeni bir ilişki kurmak zorunda olan işletmeler ve markalar için de dikkat çekici. Tekand’ın yıllara yayılan analizi, bugün bir CMO’nun belki de her hafta yeniden ele alması gereken bir veri analitiği problemi. Dijital ikizler ve metaverse adımları atılırken, her gün sahne alan markalarla deneyimli bir sanatçının belki konuşacak başka şeyleri de vardır.

Koray Bahar: Daha iyi bir dijital bankacılık mümkün

0
TOBB Finansal Teknolojiler Meclis Başkanı Koray Bahar, 29 Aralık’ta Resmi Gazete’de yayımlanan “Dijital Bankaların Faaliyet Esasları ile Servis Modeli Bankacılığı Hakkında Yönetmelik” için ülkemize hayırlı olması temennisinde bulunurken daha iyi sonuçlar elde edilmesi için odaklanılması gereken çeşitli noktalara işaret etti. Bahar, “Yeni yönetmelik ülkemizde dijital bankaların önünü açarak finansal kapsayıcılığın artırılması ve hizmetlerin çeşitlendirilmesi açısından önemli bir adımdır. Hayırlı olsun” ifadesinin ardından aşağıdaki açıklamalarda bulundu: “BDDK’nın son yayımladığı yönetmeliği, geçen haftalarda Merkez Bankası’nın ödeme ve e-para kuruluşları için yayımladığı yönetmelikle beraber değerlendirirsek; Türkiye’de ibrenin finansal istikrar tercihinden yana kaydığını söyleyebiliriz. Finansal kapsayıcılığı artıracak, kayıt içi ekonomiyi büyütecek ve rekabeti güçlendirecek bir düzenleme olduğunu düşünüyoruz. Sektör olarak en önemli talebimiz 1 milyar liralık sermaye şartının azaltılmasıydı. Farklı işlemler için daha düşük asgari sermayeye izin verilmesini talep etmiştik. Biraz açmak gerekirse; şu işi yapacaksan 300 milyon, şunu da yapacaksan 300 milyon daha… Lego gibi olsun diye öneri getirmiştik. Üzülerek bu önerimizin kabul görmediğini görüyoruz. Öte yandan taslakta BDDK “daha önceden faaliyet izni verdiğim ödeme ve e-para kuruluşlara kuruluş izni için inceleme yapmayacağım” diyordu. Bunlar zaten BDDK’nın denetiminden bir kez geçmiş kuruluşlar. Doğrudan faaliyet iznine sahip bulunabilecekti. Bunu da kaldırdıklarını görüyoruz. Merkez Bankası da ödeme ve e-para kuruluşlarının başka alanda faaliyet göstermesini sınırladı. Dolayısıyla, dijital bankacılık alanına esas girecek oyuncular olan bu finteklerin işi zorlaşacak. Sektör olarak endişemiz; sermaye yeterliği ve diğer kısıtlar düşünüldüğünde dijital bankacılığın büyük teknoloji şirketleri ve telkoların oyun alanı olarak kalması. Finteklerin buradaki varlığını desteklememiz lazım. Taslakta BDDK’ya verilen ‘faiz oranlarının çok düşürülmesi’ vb. durumlarda müdahale etmek yetkisinin kaldırılmasını sistem için olumlu bir düzenleme olarak görüyoruz.”

Sigorta Cini’nin Boğaziçi Reasürans Brokerliği ile işbirliği ne anlama geliyor?

0
Mahallenizin sigortacısı sloganını kullanan Sigorta Cini, Boğaziçi Reasürans Brokerliği ile özel bir iş birliği gerçekleştirdi. Bu işbirliği, yeni nesil sigorta şirketlerinin sigortacılık sektörünü nasıl değiştireceği konusunda bir fikir veriyor. İşbirliğinin müşteriye ve ihtiyaçlara özelleştirilen tekliflerin kurumsal pazarda da daha rahat oluşturulması ve sunulması hedefleniyor. Bu da dijital etkinin gereklerinin tam olarak yerine getirilmesi anlamına geliyor. İşbirliği ile ilgili açıklamada, iki şirketin tüketici ihtiyaçlarına göre benzersiz, kafa karıştırmayan, uygun, kolay ulaşılabilecek yeni ürünleri hayata geçireceğine vurgu yapılıyor.  Bu yeni ürünler, Sigorta Cini’nin mağazalarından, web sitesinden ve çağrı merkezinden satışa sunulacak. Yani hem ürün inovasyonu hem de kanal inovasyonu söz konusu.

Sigorta Cini,  müşterilerinin ihtiyaçlarını kişiye özel olarak analiz ediyor

Reasürans şirketleri, sigorta şirketlerini sigortalayan şirketler olarak bilinir ve sigorta-reasürans şirketi ilişkisi vurgulandığında genellikle daha köklü ve kurumsal bir ilişki söz konusudur. Lacivert elbiseli bir ortamdan bahsedebiliriz. Dolayısıyla bu işbirliği açıklandığında da ilk baktığım yer kurumsal taraf oldu. “Kurumsal müşterilerin sigorta ve reasürans ihtiyaçlarında Boğaziçi Reasürans Brokerliği’nin deneyimi ile daha uygun çözümler sağlanacak” ifadesi bir fikir verdi. “Sigorta Cini ile Boğaziçi Reasürans Brokerliği birlikte dijital pazarlama, ürün geliştirme, dağıtım kanallarını farklılaştırma gibi konularda sinerji oluşturmayı hedefliyorlar” ifadesi ise, bu işbirliğini daha çarpıcı hale getiriyor. Finans ve sigorta sektöründe son dönemde karşımıza çıkan regülasyonlar, yeni nesil şirketlerin dijital kanallarının finans ve sigorta şirketleri için yeni bir kanal oluşturduğu bir dünya yaratıyor. Bu kanalları daha iyi kullanmak için, finans ve sigorta şirketlerinin standart ürün yaratıp kafa karıştırmadan yeni nesil şirketlerin yani fintech ve insuretech’lerin raflarına yerleştirmeleri gerekiyor. Bu, özellikle finans sektöründe görmeye başladığımız ve önümüzdeki dönemde daha görmeye başlayacağımız bir olgu. Sigorta Cini’nin doğası bu mekanizmayı bir adım ileri taşıyor. Yazının başında “mahallenizin sigortacısı” ibaresini bu yüzden aktardım. İş modeli, geçmişte mahallede bilgisayar sahibi olmak isteyenlere bilgisayar toplayan arkadaşlara benziyor. Tüketicilere sigorta karşılaştırma ve satış hizmeti veren Sigorta Cini, sigorta ihtiyacı olan müşterilerinin öncelikle sigorta ihtiyaçlarını kişiye özel olarak analiz ediyor ve hangi ürünlere ihtiyacı olduğunu belirliyor. Sonrasında sunduğu tarafsız danışmanlık hizmetiyle, müşterilerin kendi ihtiyaçlarına en uygun sigorta ürününü bulmasına olanak tanıyor. Teklif aşamasında ise poliçe evraklarında bulunan tüm ayrıntılar müşteriler için basit, kolay anlaşılır ve kafa karıştırmayan bir şekle sokularak hizmeti veriliyor. Sigorta Cini’nin bu danışmanlık ve satış hizmetini Türkiye’deki 27 sigorta şirketinin tüm sigorta ürünleri için vermesi, daha önce kullandığım raftaki ürünler ifadesini açıklıyor. Bu sistemin kurumsal müşteriler ve reasürans işbirliği ile tamamlanması, kurumsal pazar başta olmak üzere büyük bir değişimi tetiklemeye gebe. Türkiye’nin ilk perakende sigorta markasını oluşturan Sigorta Cini; sağlıklı büyümesini sürdürmek için altyapısına, portföyüne ve işbirliklerine yatırım yapıyor. Sigorta Cini’nin, 15 yılı aşkın süredir Türkiye’de sigorta ve reasürans hizmeti veren Boğaziçi Sigorta ve Reasürans Brokerliği ile işbirliği , bu şirketin reasürans bağlantılı özel ürünler geliştirme yetkinliği ile birleştiğinde çok daha etkili olacağa benziyor.

TÜBİSAD Türkiye’nin dijitalleşme notunu açıkladı!

0
Bilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD) tarafından hazırlanan “Türkiye’nin Dijital Dönüşüm Endeksi 2021 Raporu”na göre Türkiye’nin dijitalleşme notu bir önceki yıla kıyasla artış göstererek 3,03’ten 3,24’e yükseldi. Raporda, Türkiye’nin dijitalleşme hızının geçen yıla kıyasla bir miktar artış gösterdiği belirtilirken, olumlu yönde bir sıçrama için alınması gereken önlemlere de yer verildi. İşte ayrıntılar…

Türkiye’nin dijital dönüşümü hız kazanıyor

Bilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD) Türkiye ekonomisi ve toplumunun dijitalleşme durumunu inceleyen ve her yıl yayınlanan “Türkiye’nin Dijital Dönüşüm Endeksi 2021 Raporu”nu kamuoyuna açıkladı. İş dünyası mensupları tarafından doldurulan anketler ve 139 ülkeden alınan verilerin analiz edilmesiyle oluşturulan rapor, dönüşüm, ekosistem, yeterlilik, kullanım olmak üzere dört ana bileşen ve 10 farklı boyutta Türkiye’nin dijitalleşme performansını ortaya koyuyor. Türkiye’nin Dijital Dönüşüm Endeksi 2021 Raporu’nun Türkiye’nin dijitalleşme performansının ölçülmesi açısından kilit öneme sahip bir gösterge olduğunu belirten TÜBİSAD Yönetim Kurulu Başkanı Levent Kızıltan şu açıklamayı yapıyor: “Elimizdeki veriler 2021 yılında dijital dönüşümün geçen yıla göre bir miktar daha artmış olduğunu gösteriyor. Pandemi ile birlikte tüm dünyada dijital dönüşümün hızlanması karşısında ülkemizde de dönüşüm hızının artmış olması sevindirici bir gelişme. Bununla birlikte ülkemizin, potansiyeli ve hedefleri göz önünde bulundurulduğunda çok daha yüksek bir sıçramaya ihtiyaç duyduğu da aşikârdır. Bu sıçramayı gerçekleştirebilmemiz için en öncelikli olarak nitelikli işgücü kaynağının geliştirilmesi, bilgi ve iletişim teknolojilerine yönelik ulusal vizyonumuzun güçlendirilmesi, girişimci ekosisteminin geliştirilmesi ve altyapı yatırımlarının hızlandırılması gerekiyor. Bu dört gelişim alanında atılacak tüm adımların TÜBİSAD olarak destekçisi ve takipçisi olacağız.”

Rapordan öne çıkan bulgular şöyle sıralanıyor:

  • 2021 yılında Türkiye’nin dijitalleşme notunun, ekosistem, yeterlilik, kullanım ve dönüşüm olmak üzere dört bileşeninin tamamında 2020 yılına kıyasla olumlu değişim gözleniyor. 2021 endeksini oluşturan dört ana bileşen arasında “Yeterlilik” ve “Kullanım” bileşenleri dijitalleşme notunu aşağı çekerken, “Ekosistem” bileşeni de endeksi olumsuz etkiledi. Raporda Türkiye’nin dijitalleşmesinin önündeki en ciddi engel ekosistem olarak tanımlanırken, “Ekosistem” bileşeninin “Yasal Zemin ve İşleyiş” ile “Yenilik ve Yatırım Ortamı” olmak üzere iki boyutta geçen yıla kıyasla iyileşme yaşandığına dikkat çekiliyor.
  • Dijitalleşme endeksini oluşturan “Yeterlilik” bileşeni ekonominin dijitalleşmeye hazır ve yeterli olup olmamasını gösteriyor.  Yeterlilik bileşeninin gelişim hızı diğer bileşenlere oranla düşük seyrediyor.
  • Endeks hesaplamasında kullanılan “Altyapı” boyutu, “Dijitalleşen Ekonomi” boyutundan sonra en düşük performansın görüldüğü boyut olarak değerlendiriliyor.  Ayrıca “Altyapı”daki iyileşme hızı da düşük seyrediyor.  “Satın Alınabilirlik” boyutundaki performansın güçlü olduğu ifade edilirken 2020 yılındaki 4,54 olan değer 2021 yılında daha da iyileşerek 4,63’e yükselmiş bulunuyor.
  • Kullanım bileşeni “Bireysel”, “İş Dünyası” ve “Kamu” olmak üzere üç alt boyutta incelenirken, her üç boyutun notlarının birbirine yakın olduğu görülüyor. “Kamu Kullanımı” 10 alt boyutu itibariyle Türkiye Dijital Dönüşüm Endeksi’nde en hızlı gelişme görülen boyut olmuş durumda.
  • Dönüşüm” bileşeninin iki alt boyutu olan “Dijitalleşen Ekonomi” ve “Dijitalleşen Toplum” geçen yıla kıyasla olumlu gelişme kaydetmiş bulunuyor. Bununla birlikte “Dijitalleşen Ekonomi” Türkiye Dijital Dönüşüm Endeksi’ni en çok aşağı çeken boyut olmuş durumda. Bu veri iş dünyasında var olan değişim arzusunun daha da desteklenmesi gerektiğine işaret ediyor.
  • Koronavirüs salgını, ekonomik ve toplumsal hayatın mümkün olan en az hasarla devam ettirilebilmesinde dijital teknolojilerin belirleyici bir önemde olduğunu gösteriyor. Bu çerçevede, TUBİSAD Dijitalleşme Endeksi’nin bu yılki raporunda Koronavirüs salgınının BİT sektörüne etkisini değerlendirmek üzere BİT sektöründeki lider firmaların üst düzey yöneticileri ile bir anket çalışması yapıldı.
  • 5 üzerinden yapılan değerlendirmelere göre, Koronavirüs salgınının sektör üzerinde önemli bir olumsuz etkisi olmadığı görülüyor:
  • Koronavirüs salgını sırasında açıklanan desteklerden sektörün genelde çok fazla yararlanmadığı görülüyor.
  • Sektörün salgında değişen iş koşullarına uyumu güçlü oldu.
  • BİT sektöründe salgın sırasında istihdam artışı yaşandı.
  • Firmaların faaliyetleri açısından BİT’in öneminde görülen artışın salgın sonrasında da devam etmesi bekleniyor.
  • Dijital dönüşüm ihtiyacının hızlanmasıyla birlikte BİT sektöründeki gelişmenin olumlu seyretmesi bekleniyor.

VakıfBank “Hack to the Future” kodlama maratonu başlıyor!

VakıfBank’ın gençlere bankacılığın geleceğini şekillendirme fırsatı sunduğu hackathon etkinliği “Hack to the Future” için başvurular başladı. Bu yıl 4-6 Şubat tarihleri arasında üçüncü kez gerçekleştirilecek etkinlikte, dijitalleşmenin yanı sıra sürdürülebilirliği destekleyecek projelerin geliştirilmesi hedefleniyor. “Dijital kolaylaştırır” yaklaşımıyla sektöründe öncülük üstlenen VakıfBank’ın, üçüncü kez gerçekleştireceği “Hack to the Future” etkinliği için geri sayım başladı. Yenilikçi fikirleri olan genç yazılımcıları ve tasarımcıları bir araya getirecek etkinlik bu yıl dijitalleşme ve sürdürülebilirlik odağıyla gerçekleştirilecek. 4-6 Şubat tarihleri arasında düzenlenecek etkinliğin proje geliştirme aşaması çevrimiçi platformda yürütülecek. Finale kalan projelerin sahipleri ise sunumlarını gerçekleştirmek için fiziksel olarak jüri karşısına çıkacak. Bankacılığın geleceğinde rol oynayacağına inandığı fikirleri olup bunları projeye dönüştürmek isteyen gençler 23 Ocak tarihine kadar https://hacktothefuture.com.tr/ adresinden başvuruda bulunabilecek.

VakıfBank Genel Müdürü Abdi Serdar Üstünsalih, etkinliğe ilişkin değerlendirmesinde, “Bankacılığın geleceği dijitalleşme ve sürdürülebilirlik etrafında şekilleniyor. VakıfBank olarak yapay zeka, blockchain, nesnelerin interneti, makine öğrenmesi gibi teknolojilerin müşterilerimiz için hayatı kolaylaştıracak ürün ve hizmetlere dönüştürülmesi konusunda yoğun çaba harcıyoruz.

Aynı zamanda sürdürülebilir bankacılık alanında öncü rol üstleniyoruz. Bu yıl dijitalleşme ve sürdürülebilirlik odağında gerçekleştirdiğimiz üçüncü ‘Hack to the Future’ etkinliği ile gençleri bir kez daha finans dünyasının geleceğinde söz sahibi olmaya davet ediyoruz. Hem onların yenilikçi yaklaşımlarından besleniyor hem de finans ve teknoloji alanındaki güçlü birikimimizle gençlerimizin deneyim kazanmasına ve kendilerini geliştirmesine destek oluyoruz” ifadelerini kullandı.

Yarışmaya katılacak ekipler, bu yılın ana temaları olan dijital bankacılık kullanıcı deneyimi ve tasarımı, yeni nesil müşteri iletişimi, yenilikçi ürün ve hizmetler ile sosyal sorumluluk ve sürdürülebilirlik alanlarında yenilikçi fikirler geliştirerek, projelendirecek. İlk kez VakıfBank hackathon organizasyonunda kodlanarak üretilmiş olması istenen fikirler, bilgi ve bilişim teknolojileri, dijital çözümler, finans, girişimcilik gibi alanlarda uzman isimlerden oluşan jüri tarafından değerlendirilecek. Dereceye girenler toplamda 85 bin TL ödül kazanacak.

Schneider Electric, 2022 inovasyon zirvesi’nde iş dünyasını konuşacak!

Schneider Electric, Orta Doğu ve Afrika 2022 İnovasyon Zirvesi’nde dijital dönüşüm ve sürdürülebilirliğin iş dünyasını nasıl değiştirdiği hakkında konuşacak. Dubai’de 9-10 Şubat 2022 tarihlerinde gerçekleştirilecek olan iki günlük etkinlikte sektör liderleri, teknoloji uzmanları ve kamu sektöründen karar alıcılar bir araya gelerek dijital özellikli, net sıfır geleceğe giden yol belirlenecek.

Dünyanın En Sürdürülebilir Şirketi Schneider Electric oldu

Enerji yönetimi ve otomasyonun dijital dönüşümüne önderlik eden ve Corporate Knights tarafından 2021 yılında Dünyanın En Sürdürülebilir Şirketi seçilen Schneider Electric iş dünyası, kamu sektörü ve teknoloji alanındaki liderleri birinci çevrimiçi ve çevrimdışı Orta Doğu ve Afrika 2022 İnovasyon Zirvesi’nde bir araya getiriyor. Sektörün geleceğini tanımlayacak olan ve 9-10 Şubat 2022 tarihlerinde gerçekleştirilecek bu iki günlük etkinlikte sektör liderleri, teknoloji uzmanları ve kamu sektöründen karar alıcılar, işletmelerin giderek hızı artan dijital dönüşümden nasıl faydalanabileceğini ve bölgede net sıfır hedeflerine nasıl katkıda bulunabileceğini tartışacak. Orta Doğu ve Afrika bölgesinde düzenlenen, kendi alanındaki bu en büyük ve en detaylı etkinlikte 1000’in üzerinde katılımcı fiziksel olarak yer alırken, 4000 kişi de etkinliğe çevrimiçi olarak katılacak. MEA İnovasyon Zirvesi Dubai’de gerçekleştirilecek ve eş zamanlı olarak çevrimiçi yayınlanacak. İki gün boyunca teknolojinin enerji, lojistik, imalat, perakende ve kamu hizmetleri sektörlerinde büyüme ve sürdürülebilirliği nasıl hızlandırabileceğine odaklanılacak. Etkinlikte ayrıca enerji maliyetlerinin düşürülmesini, kurumların ve operasyonların daha esnek, daha uyumlu hale getirilmesini sağlayacak EcoStruxure ile tasarlanmış, Nesnelerin İnterneti özellikli yazılım, çözüm ve hizmetlerin tanıtılacağı bir İnovasyon Merkezi yer alacak. Teknoloji ve veri tarafından yönlendirilen bir dünyada yaşıyoruz. Dijitalleşme ve elektrik hepimiz için daha sürdürülebilir bir geleceğe şekil verecek. MEA İnovasyon Zirvesinin açılışı Schneider Electric CEO ve Başkanı Jean-Pascal Tricoire tarafından yapılacak. Bunun ardından teknoloji ve sürdürülebilirlik alanlarında üst düzey yöneticilerin katılacağı bir dizi panel düzenlenecek. Schneider Electric’te Uluslararası Operasyonlardan Sorumlu İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Luc Remont şunları söyledi: “Teknoloji ve veri tarafından yönlendirilen bir dünyada yaşıyoruz. Dijitalleşme ve elektriklendirme hepimiz için daha sürdürülebilir bir geleceğe şekil verecek. Bu değişime nasıl tepki vereceğimiz bizim tercihimiz ve teknolojiye odaklanan kuruluşlar uzaktan çalışma, daha fazla esneklik, daha yüksek verimlilik, daha düşük maliyet ve daha çevre dostu operasyonlar gibi kavramlardan faydalanacak.” Schneider Electric, etkinlik sırasında Orta Doğu ve Afrika bölgesindeki müşterilerinin geleceğin dijitalleşmesine geçişine yardımcı olacak bir dizi yeni çözüm ve teknolojinin duyurusunu yapacak. Schneider Electric Orta Doğu ve Afrika Başkanı Walid Sheta ise şöyle bir ekleme yaptı: “Zihinlerin yeniliklere odaklanmasını istiyoruz. Böylece kuruluşlar hem iş dünyası hem de sektördeki bir sonraki büyük değişime hazırlanabilir. Bunlardan biri pandemi, diğeri iklim değişikliği. MEA İnovasyon Zirvesi ile bölgedeki müşterilerimiz ve iş ortaklarımız dönüşümü nasıl gerçekleştireceklerini ve geleceğe nasıl çok daha hazır hale geleceklerini daha kolay kavrayacaklar.”

Workcube 2022’de yüzde 100 büyüme hedefliyor

0
İşletmeler için olmazsa olmazlardan biri olan yazılım çözümleri için uçtan uca bütüncül dijitalleşme sunan Workcube, 2022’de USD bazında yüzde 100 büyümeyi ve yeni ürünü Workcube Holistic ile önemli atılımlara imza atmayı hedefliyor. Workcube aynı zamanda, Workcube’ün yurt dışı yapılanması kapsamında 2022 yılında 5 ülkede Workcube uzmanları için ortak çalışma ofisleri, Catalyst HUB’lar açarak yaygınlaşacak.

Workcube 2022’de rekor büyüme gerçekleştirecek

Workcube Türkiye Yöneticisi Olgar Ataseven, şu anda dünyadaki tüm şirketlerin bulut tabanlı ve bütüncül çözümlere yani Workcube ya da Workcube benzeri uygulamalara geçmek için büyük çaba içerisinde olduğunu belirterek, “Workcube bu konuda, uçtan uca dijitalleşme sağlamak üzere konumlanan dünyada en iyi ürünlerden biri, hatta en iyisi olduğunu söyleyebilirim” dedi. 17 Kasım’da lansmanını gerçekleştirdikleri Workcube Holistic ile gelecek dönemde eksponansiyel bir büyümeye imza atmayı planladıklarının altını çizen Ataseven, “İşletmelere uçtan uca dijitalleşmeyi sunabilen tamamen Web tabanlı bir İş platformu olmamız ve hem teknolojik hem de fonksiyonel genişlik anlamında rakibimizin olmaması sebebi ile önemli bir pazar payı yakaladık ve bu trend artarak devam ediyor. 2022’de de USD bazında en az %100 bir büyüme olacağını öngörüyoruz. Pandeminin yarattığı koşullar işimizde booming etkisi yarattı” dedi.

5 ülkede ortak çalışma ofisleri, HUB’lar açacağız!

2022 için Workcube olarak yurt dışı beklentilerinin de oldukça yüksek olduğunu belirten Ataseven, “Yurtdışı açılımlarımızda başta Almanya, İsviçre ve ABD olmak üzere 5 farklı ülkede yeni Catalyst HUB’lar açacağız. Bu ülkelerde Workcube etrafında oluşturacağımız iş ekosisteminin faydalanmasına açacağımız HUB’larda hem ortak satış, proje yönetimi hem de eğitim faaliyetlerimizi iş ortaklarımız ile birlikte yürüteceğiz. Bu zaten halihazırda Türkiye’de uyguladığımız bir model. 2022’den itibaren bu modeli farklı ülkelere taşımak üzere gerekli altyapı ve network oluşturma çalışmalarımızı tamamladık. Türkiye’nin önündeki en önemli risk, yabancı menşeli ürünlerin artık sürdürülebilirliğinin kalmaması sebebi ile işletmelerin gittikçe maliyetleri yönetme konusunda sıkışacak olması. Ellerinde yenilemelerini ve geliştirmelerini neredeyse yapamayacakları yazılımlar ile kalacaklarını öngörüyoruz. Özellikle çok büyük bütçeli ERP projelerinin devri 2022’de azalacak gibi gözüküyor. Burada da Workcube için çok büyük bir fırsat oluşacaktır” şeklinde konuştu. İstihdamda, yatırımlarda ve iş ortaklıklarında Covid-19 sürecinde vites büyüttüklerini de sözlerine ekleyen Ataseven “Pandemi döneminde hem istihdam hem de gelir açısından önemli bir büyüme kaydettik. Gelecek dönemde yatırım ve istihdamlarımız hem yurt içinde farklı şehirlere kayacak, hem de yurt dışına uzanacak” diyerek sözlerini tamamladı.

Türkiye’nin ilk fijital yapay zeka zirvesi 11 Şubat’ta gerçekleştirilecek

0
Başta ülkemiz olmak üzere tüm dünyada yapay zeka politikaları üreten lider bir sivil toplum kuruluşu olma vizyonuyla eğitimden ekonomiye, sağlıktan politikaya onyedi farklı alanda faaliyetler yürüten ve politika yapım süreçlerine katkı sağlayan AIPA, birinci yıl dönümünde önemli bir zirveye ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Geleceğimizi şekillendirecek olan ve birçok bilinmezliği barındıran yapay zeka olgusunu, yaşama dokunan tüm alanlarında en ince detaylarıyla konuşmak üzere kurgulanan AI [Tomorrow Summit], içeriği ile alanındaki yerli ve yabancı duayen konuklarıyla Türkiye’nin en kapsamlı ilk ve tek zirvesi olmaya aday.

Türkiye’nin ilk yapay zeka zirvesi: Tomorrow Summit

11 Şubat’ta düzenlenecek olan zirve dijital platformlardan herkese açık ve ücretsiz olarak yayımlanacak. Tüm gün sürecek zirvenin ardından AITS Awards’ta başarılı yapay zeka projelerine imza atan markalar sahneye çıkarak ödüllerini alacak. Kuantum Araştırma tarafından AI [Tomorrow Summit]’e özel olarak geliştirilen yapay zeka tabanlı bir metotla değerlendirilecek olan projeler sektörel bazda ödüllendirilirken, AIPA özel jürisi tarafından da yapay zekaya bireysel destekte bulunan en başarılı isme Türk Bilim İnsanı Cahit Arf anısına özel kategori ödülü sunulacak. Türkiye yapay zeka (AI) ekosistemine katkıda bulunmak, bu alana ilgi duyan ve yatırım yapacak olan karar vericileri biraraya getirerek katma değer sağlayacak bir etki ağı kurmayı amaçlayan AI [Tomorrow Summit]’in konuşmacıları ve program detayı çok yakında zirvenin web sitesinde yayımlanacak. AI [Tomorrow Summit], iş dünyası, akademisyenler, yatırımcılar, girişimciler, teknoloji şirketleri, STK temsilcileri, medya mensupları, öğrenciler ve yapay zekaya ilgi duyan herkese ulaşmayı hedefliyor.

OCR Labs Türkiye’deki dijital kimlik doğrulama ihtiyacını giderecek!

0
Dijital kimlik doğrulamada dünyanın lider şirketlerinden OCR Labs, Türkiye’deki faaliyetlerini büyütüyor. Şirket, kullanıcıların işlem süreçlerini hızlandırmak ve dolandırıcılığı önlemek için gelişmiş görüntü analizi ve derin öğrenme teknolojilerini kullanıyor. OCR Labs, video ve biyometrik çözümleriyle başta finans olmak üzere tüm sektörlerde yasal düzenlemelere uygun olarak dijital müşteri edinimi ihtiyaçlarını karşılıyor. İşte ayrıntılar…

OCR Labs, Türkiye’deki faaliyetlerini büyütüyor

Geliştirdiği kimlik doğrulama teknolojileriyle veri güvenliği ve dolandırıcılığa karşı koruma sağlayan OCR Labs, Türk kullanıcıları dünyanın herhangi bir yerinden sadece kimlikleri ve akıllı telefonlarıyla güvenle doğrulayabiliyor. Şirket, OYAK Yatırım ile kurduğu işbirliğinden güç alarak Türkiye’deki şirketlerin gelişmiş yasal düzenlemelere uyumlu şekilde uzaktan müşteri edinim ihtiyaçlarını karşılayabilmek için özel bir çözüm geliştirdi. Türkiye Bankalar Birliği’nin 27 Nisan 2021’de duyurduğu Bankalarca Kullanılacak Uzaktan Kimlik Tespiti Yöntemlerine ve Elektronik Ortamda Sözleşme İlişkisinin Kurulmasına İlişkin Yönetmelik ile bankalar artık mobil cihazlar ve bilgisayarlar üzerinden kimlik tespiti yaparak müşteri kabul edebiliyor. Bu noktada dijital kimlik doğrulama teknolojilerinin önemi artıyor. OCR Labs’ın Gelişmiş Yüz Eşleştirme teknolojisi, sektörün en güvenilir üçüncü parti test kuruluşu iBeta’nın gerçekleştirdiği testlerde dolandırıcılık vakalarını tespit etme ve gerçek başvuruları onaylama alanında yüzde 100 başarı sağlıyor. Ayrıca OCR Labs, ISO 27001, 27017, 27018, 27701, 22301, 30107-3, 19795, 9001, TDIF IP2 ve SOC Tip 1 ve 2 gibi öncü uluslararası sertifikalara sahip. ISO 29100 süreci de devam ediyor. OCR Labs Uluslararası Genel Müdürü Russ Cohn, Türkiye’de sundukları hizmetleriyle ilgili şunları söyledi: “Pazar lideri dijital kimlik doğrulama çözümlerimizi Türkiye’ye sunmaktan ve Türkiye’nin öncü markalarından OYAK Yatırım ile kurduğumuz işbirliğinden heyecan duyuyoruz. Türkiye, finansal hizmetler sektöründeki güçlü teknoloji altyapısı ile artık işletmeler ve tüketiciler için finansal ürünlere erişim için yenilik yapma ve yeni fırsatlar yaratma konumunda yer alıyor. Uzaktan kimlik düzenlemesine ilişkin yeni hükümet tebliği ile artık finans kuruluşlarının Kara Para Aklamayı Önleme (AML) gerekliliklerini yerine getirmesi, karşılanan müşterilere Yakın Alan İletişimi (NFC), Video ve Kimlik doğrulama kullanılması gerektiğini ve bu sayede mümkün olan en yüksek küresel standartlara doğru ilerlediğini görüyoruz. Ayrıca teknolojiye ilgi duyan nüfusu, güçlü yasal düzenlemeleri ve gerek bankacılık gerekse telekomünikasyon sektörlerindeki güçlü altyapısı ile dijital müşteri karşılamadaki yenilikler için potansiyeli yüksek bir merkez konumunda. Bu sektörler yeni düzenlemeleri ve teknolojileri kullanmaya başladıktan ve müşteri memnuniyetini artırdıktan sonra diğer sektörlerde de benzer adımların atılacağını öngörüyoruz. Bu büyük ekosistemde hem kurumlar hem de tüketiciler için yeni ekonomik fırsatların değerlendirilmesine yardımcı olmaktan son derece mutluyuz. Türkiye pazarı için geliştirdiğimiz ileri seviye çözümlerimiz dolandırıcılığı azaltıyor, yapılan düzenlemeleri karşılıyor, kimliklerini paylaşan tüketiciler için gelişmiş güvenlik sunuyor, banka hesabı olmayan ve ağırlıklı mobil cihazlar kullanan tüketiciler olan genç nesillerdeki yeni trendlere uyum sağlıyor ve şirketlerin birçok kanaldan müşteri kazanmasının ve doğrulamasının önünü açıyor. Lider dijital kimlik doğrulama çözümlerimizle müşterilerimize mümkün olan en iyi deneyimi sunarken, regülasyonlara uyumluluk endişesi olmadan işlerini ölçeklendirmeye odaklanabilmeleri için müşterilerimizin kimlik doğrulama yükünü ortadan kaldırmayı amaçlıyoruz.”

Red Hat, Ansible Automation’ı Microsoft Azure’da sunuyor

0
Bulut bilişimin ve yönetilen hizmetlerin kolaylığı bir araya geldiğinde BT şirketleri bulutlarını hızlıca otomatikleştirebiliyor ve ölçeğini artırabiliyor. Red Hat ve Microsoft müşterilerinin kurumsal sınıf kullanım alanlarını kağşayan bir çözümü hizmete alırken ve yapılandırırken endişelenmesi gerekmiyor. Çünkü otomatikleştirilmiş işletim sistemi yapılandırması, uygulama ulaştırma, ağ otomasyonu, Kod olarak Altyapı (Infrastructure as code, IaC) ve güvenlik orkestrasyonu gibi karmaşık senaryolarda bile çalışmaya anında başlayabiliyorlar.

Red Hat, Ansible Automation’ı Microsoft Azure’de sunuyor

IDC’nin raporuna göre, “şirketlerin neredeyse tamamı (yüzde 97), her alanında otomasyonu etkili bir şekilde kullanabilmelerini engelleyen önemli bariyerlerin olduğunu belirtiyor. 2023’e kadar doğru araçlara ve becerilere sahip BT/Sec/DevOps ekipleri oluşturmak için gerekli miktarda yatırım yapılamamasından ötürü birçok BT otomasyon çalışması ertelenecek veya tamamen başarısız olacak. Asıl hedef ise her ölçekte tutarlı, uyumlu ve işbirliğine dayalı otomasyon sağlamak.” Red Hat Ansible Automation Platform on Azure BT şirketlerinin bu zorlayıcı işleri her ölçekte gerçekleştirebilmesini ve bunu da kullanıcı hatasını en aza indirerek yapabilmesini sağlıyor. Azure bilişim, ağ ve depolama gibi Azure hizmetleriyle entegrasyonu sayesinde otomasyona yapılan yatırımın geri dönüşünü (ROI) daha da iyileştiriyor ve müşterilerin BT operasyonlarının ölçeğini artırmasına yardımcı oluyor. Red Hat Ansible Automation Platform on Azure kurumsal BT ekiplerinin hibrit bulut için yaptığı otomasyon çalışmalarında daha yüksek ölçeğe, hıza ve standartlara ulaşmasını sağlıyor. Bu sayede BT ekiplerinin altyapı bakımını ve operasyonel yükünü ortadan kaldırmasına yardımcı olarak daha verimli, esnek ve ölçeklenebilir bir iş için otomasyon stratejileri sunmaya odaklanmalarına yardımcı oluyor. Ansible Automation Platform’un en yeni versiyonunda, otomasyon uygulama geliştirme yaşam döngüsüne daha derinden entegre ediliyor ve hibrit bulutlar ve sınır bilişim ortamları arasında büyük ölçekli dağıtımlar için bağımsız otomasyon yetenekleri ekleniyor. Esnek temeli, araçları, hizmetleri ve yetenekleri, şirketler için mümkün olanın sınırlarını genişleten yepyeni bir özelleştirme ve kontrol düzeyi sunuyor.

Erişilebilirlik

Red Hat Ansible İş Birimi Genel Müdürü ve Başkan Yardımcısı Joe Fitzgerald, konuyla ilgili şunları söylüyor: “İçinde bulunduğumuz periyodu otomasyonun dönemi olarak adlandırıyoruz. Üretimden lojistiğe kadar diğer alanlarda olduğu gibi otomasyon, uygulamaları hibrit bulut ölçeğinde inşa etmek ve işletmek için gerekli operasyonel ölçeklenebilirliği sağlayan tek teknoloji olma özelliğini taşıyor. Dünyanın dört bir yanındaki müşteriler bunun farkına varıyor ve birçok farklı seçeneği araştırıyor. Ancak şirketlerin otomasyon ihtiyaçları, iş yüklerini veya altyapıyı oluşturmaktan ya da ortadan kaldırmaktan çok daha fazla oluyor. Sürekli BT yönetimine odaklanan herhangi bir operasyon ekibinde yer alıyorsanız otomatikleştirilmiş altyapı sağlamak, tek başına yeterli olmayacaktır. Ansible Automation Platform, DevOps ve ITOps’a uygulama yaşam döngüsünün her aşamasını istenilen ölçekte otomatikleştirme ve yönetme imkanı sunuyor. Ancak aynı zamanda NetOps, SecOps ve FinOps’a uygulamayı ulaştırmaktan bağımsız olarak yürütülmesi gereken birçok görevi otomatikleştirme yeteneği veriyor.” Microsoft Azure Core Ürünleri ve Tasarımı Kurumsal Başkan Yardımcısı Erin Chapple ise “Red Hat Ansible Automation gibi açık kaynak otomasyon teknolojilerini Microsoft Azure’a entegre ederek müşterilerimizin gelecekteki iş ihtiyaçlarını karşılamak için otomasyonu daha iyi ölçeklendirebilmesini, mevcut uygulamaları geliştirebilmesini ve otomasyon kültürünü uygulayabilmesini sağlıyoruz. Red Hat ile devam eden iş birliğimiz, inovasyonu müşteriler için mümkün olduğunca ulaşılabilir ve verimli hale getiriyor” diyor.

Paratika’dan dijital dönüşüm konusunda bir ilk!

0
Avrupa’nın lider ödeme sistemleri şirketi Payten’in 20 yılı aşkın deneyimiyle geliştirdiği Merkez Bankası lisanslı markası Paratika, Takasbank iş ortaklığı ile Türkiye’de ve dünyada ilk kez gerçekleştirilen bir projeye imza attı. Proje kapsamında, paya dayalı kitle fonlaması sisteminde girişimciler için toplanan ve Takasbank tarafından bloke edilen fonların yatırım ve ödeme işlemleri için gerekli ödeme altyapısı, Paratika Ödeme Hizmetleri tarafından sağlanıyor.

Ödeme altyapıları Paratika’ya emanet

Online platform üzerinden girişimcilerin ve onlara destek olmayı seçen yatırımcıların yatırım ve ödeme işlemlerinin devlet kontrolünde, güvenilir ve şeffaf bir şekilde gerçekleştirilmesi ihtiyacına Takasbank iş ortaklığı ile cevap veren Paratika, Türk girişimcilik ve yatırımcılık ekosisteminde yepyeni bir dönem başlattı. Türkiye’de ve dünyada bir ilk olma özelliği taşıyan projede tüm online ödeme süreçleri Paratika tarafından ülkemizdeki regülasyonları ve paydaşların ihtiyaçlarını gözeterek, toplumsal fayda ve girişimcilik ekosisteminin sağlıklı bir şekilde büyümesi hedeflenerek tasarlandı. Paratika imzası taşıyan ödeme altyapısı, bir projenin veya girişim şirketinin ihtiyaç duyduğu fonu sağlamayı amaçlayan kitle fonlamasında girişimcileri ve yatırımcıları güvenli bir ortamda buluşturuyor. Halihazırda pazarda kullanılan online ödeme altyapılarının ötesine geçen bu yenilikçi çözüm, yatırım ödemelerinin proje tamamlandığında girişimciye ulaştırılmasına, hedeflenen yatırım tutarına ulaşılamadığında ya da hedeften fazla yatırım toplandığında gerekli iade işlemlerinin hızla ve şeffaflıkla gerçekleştirilmesine imkan sağlıyor. Paratika CEO’su ve Payten Türkiye Ülke Müdürü Burak Kutlu, konuyla ilgili yaptığı açıklamada şunları söylüyor: “Dünyada çok yaygın olarak kullanılan yeni nesil finansman modeli kitlesel fonlama (crowdfunding) Türkiye’de her gün daha da popülerleşerek gündeme geliyor. Biz de Paratika olarak, Takasbank iş ortaklığı ile gerçekleştirdiğimiz bu projede Payten’in global desteği ve güçlü Ar-Ge yapısı sayesinde gerekli tüm özelleştirmeleri yaparak öncü bir çözüm yarattık. Bu projemizle DNA’mızdaki dayanışma alışkanlığımızı dijital dönüşümden geçirdiğimizi söyleyebiliriz. Projemiz kapsamında, paya dayalı kitle fonlama konseptiyle çevrim içi ortamda girişimcilerle bir araya gelen ve projeleri seçen yatırımcıların yatırım/ödeme işlemlerinin devlet kontrolünde, güvenilir ve şeffaf bir şekilde gerçekleştirilmesini sağlıyoruz. Oluşturduğumuz özel altyapı sayesinde Türk girişimcilere katkıda bulunmak ve yatırımcıları korumak gibi iki önemli hedefi tam 12’den vuruyoruz. Halihazırda 12 kitle fonlama platformunun aktive edildiği projemizin bu başarısının katlanarak artmasını bekliyoruz. Ne kadar çok girişimin finansmanına katkı sağlarsak, Türkiye’den çıkartmayı hedeflediğimiz unicorn girişimler için o kadar çok adım atmış olacağız ve kitlesel fonlama yöntemiyle fonlanan girişimlerin yurt dışına ihraç edilmesinin gururunu birlikte yaşayacağız. Şu ana kadar paya dayalı kitle fonlama projesi kapsamında 16 proje toplam 11203 yatırımcının desteği ile ihtiyaç duyduğu fona ulaştı. Bu vesileyle yatırım bekleyen tüm projelere başarılar diliyor, katkı sağlamak isteyen herkesi yenilikçi Türk projelerini incelemeye davet ediyoruz.”

Metaverse dünyasına merhaba diyenler!

0
Yeni Matrix ile başlayan süreçte dijital dönüşümün daha kapsamlı etkisi ile karşılaşıyor olacağız ve bu tamamen günlük/gerçek hayatla ilgili olacak. Bu döneme adaptasyon önemli bir sorun ve bunu hem teknolojiyi hem de gerçek hayatı iyi bilen liderler olmadan başarmak imkânsız. Red Hat Türkiye Genel Müdürü Haluk Tekin, daha önce de düzenlediğim bir panelden bildiğim görüşlerini burada Linkedin’deki paylaşımıma yorum olarak yazarak bu liderlerden bir olduğunu bir kez daha kanıtlamış. Haluk, “Açık ya da kapalı kaynak fark etmiyor her türlü yazılım, üretildiği andan itibaren güvenlik açıkları içerir.

Açıklar, yazılımın doğasında var

Yazlımın doğasında bu var. Önemli olan çıkan açıkların hızlı bir şekilde giderilebilmesi için iyi bir destek yapısının olması. Açık kaynak yazılımların bu konuda avantajı var çünkü sadece belli bir grup değil, çok geniş bir kesim tarafından gözetim altında tutuluyor. Dumlu, global bir teknoloji şirketinin Türkiye genel müdürü olarak çalıştığı o dönemde dijital işletme tanımını “Bir fikrin dijitalleşmesi için yazılıma dönüşmesi, test edilmesi ve sürekli olarak geliştirilerek yeni versiyonlarının üretilmesi gerekiyor. Yeni versiyonlar hem rekabette ileride kalmak için zorunlu” şeklinde yapıyordu. Versiyonlama konusunda Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV) Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Ultav’ın hassasiyetini de birebir biliyorum. Vestel’de önemli işler yapan ve şu anda da Vestel Ventures’ın da başında bulunan Ultav, dijital dönüşüm ile iş modeli dönüşümünü birleştirme ve aynı zamanda bu dünyaya adapte olma konusunda izlememiz gereken bir diğer lider. Bu yorumları birleştirince, Metaverse’ü teknoloji dünyasının büyük oyuncularının dijitalleştirmeyi başardıkları bir fikri olarak kabul edebiliriz. Bu yolculuk ilerlerken, daha önce de belirttiğim gibi yeni gerçekliğin sorunlarını, Haluk’un da belirttiği gibi her aşamada çözecek şekilde servis altyapısını kurmak gerekiyor. Metaverse, aslında insanlara servis edilecek yeni bir gerçekliğin adı ve SLA’leri 7/24 ve gerçek zamanlı olmak durumunda. Dijital ikiz çalışmalarından bildiğimiz, bu tür bir çalışmanın muazzam ve kesintisiz bir bilgi işlem gücü ve ağ bağlantısı gerektirdiği. Bu özellik şimdiden High Performance Computing (HPC) ve quantum bilgisayarlar ile 5G için önemli bir pazarın müjdesini veriyor. Aynı zamanda bu alanlara yatırım yapma ihtiyacını da ortaya koyuyor. Yeni Matrix filmini izlemek, bu dünyaya adapte olma yolculuğunda iyi bir ilk adım. İlk Matrix üçlemesi, bir bilgisayar programı ile özdeşleştirdiğim bir çalışmaydı. Kahin, algoritmaya; ajanlar, virüs korumasına şeklindeki çeşitli paralellikler kurmak mümkün oluyordu. Ama her şeyin bir bilgisayar programının içinde geçtiğini düşünüyorduk. Şimdi Metaverse’e ve dijital ikizler dünyasına yakınsayan bir kurgu söz konusu. Filmde, versiyonlama yani aynı soruya yeniden yanıt verme dijital dünyanın ve ekonominin yeni normaline işaret eden iyi bir vurgu. İki dünyanın birlikte var olması, bugün için dijital ikiz ile geldiğimiz ve gelecekte Metaverse ile ulaşacağımız dünyaya işaret ediyor. İki dünyanın birlikte var olması, yeni normalin belirleyici özelliği olacağa benziyor. Metaverse’ü (meta: ötesi; verse ya da universe: evren; metaverse: evren ötesi) daha ilgi çekici hale getirecek olan; duymadıysanız yakında duymaya başlayacak olduğunuz, omniverse terimi olacak. Ne anlama geldiğini anlamak için perakendecilik sektöründe yıllardır konuşulan omni- channel yani çoklu entegre kanal yapısı ile ilgili okumanızı tavsiye ederim. Burada kritik olan farklı evrenlerde de sizi tanıyor olmaları. Metaverse’ü (meta: ötesi; verse ya da universe: evren; metaverse: evren ötesi) daha ilgi çekici hale getirecek olan; duymadıysanız yakında duymaya başlayacak olduğunuz, omniverse terimi olacak. Ne anlama geldiğini anlamak için perakendecilik sektöründe yıllardır konuşulan omni- channel yani çoklu entegre kanal yapısı ile ilgili okumanızı tavsiye ederim. Burada kritik olan farklı evrenlerde de sizi tanıyor olmaları.

Yılbaşındaki tüketim çılgınlığı otomotiv sektörünü vuracak!

Yedek parça sektöründe 50 yılı aşkın süredir faaliyet gösteren Motor AŞİN, pandemi ile gündeme gelen ve gün geçtikçe büyüyen çip krizine dair açıklamalarda bulundu. Çip krizi nedeni ile yaklaşık 2 yıldır yaşanan sıfır araç probleminin bir süre daha hayatımızda olması öngörülüyor. Motor AŞİN CEO’su Saim Aşçı, “2022 yılının üçüncü çeyreğinde çip krizinde bir çözüme ulaşılabileceği öngörülüyor. Fakat bu, sektöre hemen bir rahatlama getirmeyecektir. Üreticiler her ne kadar kapasite artırımına gitse de, yeni fabrikalar ve yeni oyuncular ile sektöre girmeye hazırlansalar da bu hemen çözülecek bir sorun değil. İlk olarak salgından beri aksayan durumlar giderilmeye çalışılacak ve geçmişin yaraları sarılacaktır. Sektörde tam olarak rahatlama 2023 yılının ikinci çeyreğine kadar sarkar diye düşünüyoruz. Yılbaşı alışverişlerindeki tüketim çılgınlığı otomotive direkt etki edecek. Sonuç itibariyle kriz otomobillerde bir teknoloji diyetini de mecbur kılıyor.” dedi.

Kriz otomobillerde teknoloji diyetini mecbur kıldı

Otomotiv yedek parça sektörünün başlıca oyuncularından olan Motor AŞİN, salgın ile beraber baş gösteren çip krizine dair açıklamalarda bulundu. Sıfır araç tedarikinde büyük problemler yaratan çip krizinin bir süre daha devam edeceğine, hatta bu krizin daha da büyüyebileceğine değindi. Çözüm bulunsa dahi, bunun sektöre hemen yansımasının mümkün olmadığına, 3 ile 6 ay arasında bir süreye ihtiyaç duyulduğuna dikkat çekildi. Otomobil üretiminde kullanılan çipin ne kadar önemli ve esas bir girdi olduğu pandemi süreci ile beraber anlaşıldı. Çipsiz bir otomotiv üretiminin olmayacağını söyleyen Motor AŞİN CEO’su Saim Aşçı, “Otomobilin içinde 1400’e yakın çip bulunuyor. Motordan beyine, beyinden araç elektroniğine varan tüm detaylar bu çipler ile sonuca vardırılıyor. Birçok konfor ve birçok opsiyonu da bu çipler sağlıyor. Bazı konfor ve opsiyonlardan vazgeçilirse üretimde daha az adette çip kullanılabilir. Fakat dijitalleşmeye doğru gittiğimiz bu dönemde çipsiz bir otomobil üretimi söz konusu dahi olamaz. Start-stop, navigasyon, şerit takip sistemi, adaptif hız sabitleyici, kör nokta uyarı sistemi gibi yenilikçi donanımlara bir süre veda etmemiz gerekecek gibi görünüyor. Zira kriz otomobillerde teknoloji diyetini mecbur kıldı.” dedi.

Yılbaşındaki tüketim çılgınlığı otomotivi tekrar vuracak

Salgının ilk dönemlerinde, 2020 yılının Mayıs ayında açıklanan verilere göre çip krizi sebebi ile 3 milyondan fazla üretimin karşılık bulmaması ile beraber 110 milyar dolarlık bir zarardan bahsediliyordu. Çip krizinin katlanarak büyümesi ile zararda da görülen artışa vurgu yapan Aşçı, “Yeni açıklanan veriler otomotiv sektöründe 210 milyar doları aşan bir üretim kaybından bahsediyor. Çip krizinin sadece otomobil sektörünü değil, tüketici elektroniğini de etkilediği göz önünde bulundurduğumuzda, küresel ekonomiye maliyetinin 500 milyar dolar civarında bir zarar getirdiği söz konusu. Ne yazık ki tüm iyimser tahminler karşılığını bulmadı. Öte yandan yılbaşının gelmesiyle her sene sonunda olduğu gibi bir tüketim çılgınlığı ile karşılaşacağız. Kasım ve Aralık aylarında tüketici elektroniğine olan talep pik yapacağı için çip üreticileri, üretimini tekrar bu yöne kaydırmak durumunda kalacak, bu üreticilerin ürettiği çiplerin yalnızca yüzde 10'u otomotiv endüstrisi için ve otomotiv üretimi ilk öncelikleri değil. Tüketici elektroniğinden çok daha yüksek kar elde ediyorlar.” ifadelerine yer verdi. Ortaya çıkan bu krizin derinlerinde küresel ısınmanın yattığına dikkat çeken Aşçı, “Uzakdoğu üreticileri Amerika’yı, Amerikalı üreticiler Uzakdoğu’yu suçluyor. Fakat Avrupa'daki araştırmacılar, konunun küresel ısınma ve kuraklıkla da ilintili olduğuna dikkat çekiyorlar. Çip krizi sadece fabrikaların yapılıp, kapasitenin artırılması ile çözülebilecek bir problem değil. Küresel ısınmanın sebep olduğu kuraklık gibi durumlar için de uzun vadede çözümler yaratılması gerekiyor.” dedi.

IFS, iklim değişikliğine karşı çalışmalarını hızlandırdı!

0
Son iki yıldır tüm dünyayı etkileyen pandemi, uzun süredir gezegenimizi tehdit eden iklim değişikliği sorunu ve sürdürülebilirlikle ilgili farkındalığın artmasını sağladı. Başta Birleşmiş Milletler olmak üzere hükümetler, kamu kurumları, özel sektör, işletmeler ve tüketiciler daha yeşil bir gelecek için ortak noktada buluştu. Sürdürülebilirliğin her zamankinden çok daha fazla önem kazandığı bir döneme girildi. Diğer yandan insanların yoğun yaşadıkları şehirlerde doğal kaynakların hızla ve kontrolsüz bir şekilde tüketilmesi ve çevreye verilen zarar, insanlığın ve gezegenin geleceğini tehdit ediyor yaşam kalitesini olumsuz etkiliyor. Yaşam alanlarında sürdürülebilirlik ve iklim değişikliğine neden olan sera gazlarının iklim sisteminin düzgün bir şekilde işlemesine olanak tanıyacak düzeyde tutulması büyük önem taşıyor.

Dijital dönüşüm sürdürülebilir bir gelecek için büyük önem taşıyor

Dünyanın karşı karşıya kaldığı iklim değişikliği ve hava kirliliği gibi zorlukların üstesinden gelinmesinde dijital dönüşüm büyük önem taşıyor. Dijital dönüşüm alanında dünyanın önde gelen şirketlerinden biri olan IFS, yürüttüğü çalışmalarla iklim değişikliğiyle mücadele ve sürdürülebilirlik alanlarına öncülük ediyor.
IFS Türkiye CEO Ergin Öztürk
Dünyamızın karşı karşıya kaldığı bu zorluklarla mücadele edecek, dünyayı daha iyi bir geleceğin beklemesine yardımcı olacak çözümlere sahip olduklarını belirten IFS Türkiye CEO’su Ergin Öztürk “Daha sürdürülebilir bir gelecek için açıkladığımız planımıza sadık kalarak, bu alanda büyük ilerlemeler kaydedeceğimize inanıyoruz. Sunduğumuz özellikler ve müşterilerimize yarattığımız değerler ile dijital dönüşümün gücünden faydalanarak daha yeşil bir dünyanın inşa edilmesinde çalışıyor olmaktan memnuniyet duyuyoruz.” dedi.

Güçlü sürdürülebilirlik hedefleriyle öne çıkıyor

IFS geçtiğimiz aylarda kendi operasyonlarını iyileştirmek, müşterilerin sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmalarını sağlamak ve aynı zamanda çevre duyarlılığını geliştirmek adına endüstride genel anlamda etki yaratmak için bir plan aracılığıyla sürdürülebilirlik hedeflerini açıkladı. IFS, Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri doğrultusunda odaklanacağı eğitim, karbon emisyonlarını düşürme, filantropi, çalışanlar ve yönetim olmak üzere birkaç alan belirledi. IFS Eğitim Programı kapsamında şirket, dünya genelinde 80’e yakın üniversite ile birlikte çalışmalar yürütüyor. Öğrencilere burs, hibe ve BT ekipmanları sağlarken staj ve mentörlükler sunarak pratik bilgiler de sağlıyor. IFS Türkiye, ülkemizde Yeditepe Üniversitesiyle uzun yıllardır ortak çalışmalar yürüterek sektörün ihtiyaçlarını karşılarken, öğrencilerin gerçek hayat bilgilerine erişmeleri için çalışıyor. IFS, 2019 yılında başlattığı program dahilinde gayrimenkullerini konsolide ederek ve sahip olduğu mülklerin yeşil bina özelliklerini geliştirerek karbon ayak izini azaltmayı taahhüt ediyor. Şirket, 2019 yılından bu yana dünya genelinde gayrimenkul alanını yüzde 9,5 oranında azaltırken otomobil filosunu yüzde 86 küçülttü. IFS, 2025 yılına kadar karbon nötr bir şirket olmayı taahhüt ediyor. Şirket aynı zamanda çeşitlilik çıtasını sektör paydaşlarına göre oldukça yüksekte tutuyor. Dünya genelinde çalışanlarının yüzde 34’ünü kadınlar oluşturuyor ve bu rakam sektör ortalamasının oldukça üzerinde. Kadın çalışan oranı IFS Türkiye ofisinde ise yüzde 40’in üzerinde seyrediyor.

Müşterilerinin sürdürülebilirliğini geliştirmek için çalışmalar yürütüyor

IFS, geçtiğimiz Mart ayında müşterilerinin en son teknolojilerden faydalanmaları ve modüler bir şekilde şirket içi altyapılarında ya da bulut ortamında kullanıma alabilmelerini ve böylece gereksiz bilgi işlem ve depolama alanı kullanımını azaltmalarını sağlayan IFS Bulut’u kullanıma sundu. IFS Bulut geleneksel veri merkezlerine göre bilgi işlem açısından yüzde 52 ila 79 arasında, depolama açısındansa yüzde 71 ila 79 arasında daha fazla enerji tasarrufu sağlıyor. Ayrıca IFS Bulut kapsamında müşterilerinin kendi sürdürülebilirlik hedeflerini ve taahhütlerini izlemeleri, yönetmeleri raporlamaları için sürdürülebilirliği yönelik bir modül bulunuyor. IFS Bulut’un bağlandığı değer zincirlerinde birçok bilgiyi barındıran bu modül IFS Bulut müşterilerine standart bir özellik olarak sunuluyor.

IFS, Okyanusların Koruyucusu ile güçlerini birleştiriyor

IFS, sadece kendi içinde ya da müşterileri için değil, tüm dünya için sürdürülebilirliğin bir gündem maddesi olmasını istiyor. Bu bağlamda, Birleşmiş Milletler’in Okyanusların Koruyucusu olarak tanıdığı Lewis Pugh’u IFS Sürdürülebilirlik Elçisi olarak görevlendirdi. Atamanın ardından Pugh konuyla ilgili, “Hükümetlerin, şirketlerin ve bireylerin hepsinin olumlu bir değişim yaratmada rol oynamasına ihtiyaç var. IFS ekibi gibi sürdürülebilirlik konusunu açıkça ciddiye alan bir şirketle çalışmaktan dolayı gurur duyuyorum. Müşterilerinden ve iş ortaklarından oluşan ekosistemleriyle etkileşim kurma becerisine sahip olmak, geniş bir etki yaratma fırsatı sunar. Günümüzde iklim krizi, dünya üzerindeki yaşamı tehdit eden bir noktaya gelmiştir. Şu an herkesin elini taşın altına koyması gerekmektedir.” açıklamasında bulundu.

Tüm kartlarınıza ve kampanyalara tek uygulamadan ulaşın!

Puan Harca ile banka kartlarınıza, marka kartlarınıza ve promosyon kodu ile katılım sağlanan kampanyalara tek uygulamadan ulaşmak ister misiniz? Tüm kartları tek bir uygulamada toplayarak verimlilik sağlayan dijital cüzdan uygulaması Puan Harca, çeşitli kampanyalar ile de alışveriş deneyiminizi bir üst seviyeye taşıyor. Puan Harca sayesinde banka veya anlaşmalı marka kartlarındaki puanlarınızı, bakiyelerinizi tek bir uygulamadan anlık olarak takip edebilirsiniz. Tüm kartları tek uygulamadan takip edebilirken, puanlarınızı birleştirerek hediye kazanma şansı da elde edebilirsiniz. Buna ek olarak kampayalara katılım sağlayabileceğiniz uygulamada Türkiye’nin büyük markalarının kampanyalarına tek bir uygulamadan katılabilirsiniz. Ayrıca elde ettiğiniz hediyeleri de Puan Harca uygulaması ile Anında Cüzdan’da görüntüleyebilirsiniz.

Nasıl kullanılır?

Puan Harca’ya kayıt ol, kartlarını ekle, hediyeler satın al, kampanyalara katıl! Puan Harca’nın tüketiciler için sağladığı faydalar:
  • Banka veya anlaşmalı Marka kartlarındaki puanları/bakiyeleri tek bir uygulamadan takip etmelerini sağlar.
  • Kartlarındaki puanları veya bakiyeleri tek başına ya da birleştirerek, Türkiye’nin en değerli markalarının dijital hediye çeklerini/ürünlerini satın almasını sağlar.
  • Kartlarındaki puanların veya bakiyelerin yetersiz olduğu durumlarda kalan ödemeyi banka kartlarından tamamlamasını sağlar.
  • Türkiye’nin en değerli markalarının kampanyalarına tek bir uygulamadan katılmayı sağlar.
  • Satın aldığı veya kampanyadan kazandığı ödülü anında teslim almasını sağlar.
Puan Harca’nın firmalara sağladığı faydalar:
  • Ciro ve karlılık artışı için yeni bir pazar sağlar.
  • Yeni müşteriler kazandırır.
  • Marka bilinirliliğini artırır.
  • Minimum maliyet ile hızlı kampanya oluşturma olanağı sağlar.
  • Tiko Puan çözümü ile pazarlama giderlerinde ve çalışan ödüllendirmede %39’a yakın vergi avantajı sağlar.
  • Sadakat kart sistemleri sahibi ise; biriken puanların harcanması için avantajlı ve düşük maliyetli bir kanal oluşturur.
Puan Harca hakkında daha detaylı bilgi almak için burayı ziyaret edebilirsiniz.