Kredi kartlarının küresel etkileri azaltılmalı

0
Küresel bir çevre teknolojisi şirketi olan GreenPrint, Amerikalıların daha sürdürülebilir ürünler aradığını tespit etti. Araştırma, Amerikalıların yüzde 64’ünün, satın almalarının çevresel etkisinin bir kısmını otomatik olarak dengeleyen bir kredi kartı aradığını buldu. Ek olarak, Amerikalıların yüzde 60’ının çevre bilincine sahip olmayan bir şirketten hisse satın alma olasılığı daha yüksektir. 2022 Sürdürülebilirlik İş İndeksi Mart 2022’de 18 yaş ve üzeri 1.062 ABD’li yetişkinden oluşturuldu. Endeks ayrıca Amerikalıların %66’sının – ve 18-34 yaş arası Amerikalıların yüzde 80’inin sürdürülebilir ürünler için daha fazla ödemeye istekli olduğunu, ancak Amerikalı tüketicilerin yüzde 78’inin bir ürünün uygun olup olmadığını nasıl belirleyeceğinden emin olmadığını buldu. Kredi kartlarının sürdürülebilir olup olmadığını merak eden tüketiciler için bakması gereken birkaç şey var. Ayrıca, GreenPrint’in endeksine göre, geçen yılki endekste yüzde 47 iken, Amerikalıların yalnızca yüzde 38’i çevre dostu olduğunu söylediğinde bir işletmeye inanıyor.

Hiperotomasyona geçişte 2024 yılı geçiş olacak

0
Salesforce ve Vanson Bourne’un yakın tarihli araştırmasına göre, otomasyon talebi tüm endüstrilerde arttı. Ancak mevcut mimariler ilerlemeyi yavaşlatıyor ve kuruluşların yüzde 80’i otomasyon programlarını desteklemekten endişe duyuyor. Salesforce, BT’nin bu otomasyon taleplerine ve zorluklarına nasıl yaklaştığını anlamak için 600 CIO ve BT karar vericilerinden oluşan küresel bir anketi görevlendirdi. Salesforce 600 CIO ve BT liderliği otomasyonu anket araştırmasından elde edilen bazı önemli bulgular şunlardır: Kuruluşların yüzde 91’i, iş ekiplerinden gelen otomasyon talebinin son iki yılda arttığını söylüyor. Otomasyon için en yüksek talep araştırma ve geliştirme (yüzde 39), idari/operasyonlar (yüzde 38), müşteri hizmetleri (yüzde 33) ve pazarlama (yüzde 26) ekiplerinden geldi. Katılımcıların neredeyse tamamı (yüzde 96), sistemler ve iş gereksinimleri değiştikçe otomasyonu değiştirmenin ve yeniden inşa etmenin bir zorluk olduğunu söyledi. Kuruluşların yüzde 80’i, otomasyonu desteklemek için uygulamaları ve veri ortamlarını yeniden yapılandırırken teknik borcu birleştireceklerini söylüyor.

Kobiler için Red Bulut Pazaryeri açıldı!

Giderek daha da dijitalleşen işletmelere bu konuda liderlik etme vizyonuyla hareket eden Vodafone Business, KOBİ’lerin dijitalleşmesine destek olmayı sürdürüyor. KOBİ’lerin dijital dönüşüm yolculuğunda yanlarında yer alan Vodafone Business, KOBİ’lerin uçtan uca dijitalleşmesini sağlayan bulut tabanlı yazılımların tek bir noktada yer aldığı Red Bulut Pazaryeri Platformu’nu tanıttı.

Red Bulut Pazaryeri açıldı!

Ülkemizin her yerindeki KOBİ’ler olmak üzere tüm işletmelerin ulaşılabilir finansman modelinde, işlerini buluta taşıyarak hem bulut teknolojisinin esnekliğinden faydalanmaları hem de doğru kaynak yönetimi ile sürdürülebilir büyüme sağlamalarını hedefleyen Vodafone Business, İş ve Süreç Yönetimi, Güvenlik ve Yedekleme ve E-ticaret ve Satış Sonrası Destek gibi KOBİ’lerin ihtiyacı bulunan 3 ana konuda ürünlerini Red Bulut Pazaryeri’nde sunuyor. İş ve süreç yönetiminde Vodafone, akıllı ekip takip, akıllı süreç yönetimi, ön muhasebe ve Office 365 ürünlerini sunuyor. İşletmeler pazaryeri içerisinde iş yükünü, projeleri, kaynak planları ve muhasebe işlerini en etkili biçimde yönetiyor. Güvenlik ve Yedekleme ürününde ise antivirüs, veri kurtarma ve yedekleme ile Vodafone Drive Güvenli Depolama çözümleriyle işletmelere yüksek güvenlik, hızlı veri kurtarma ve düzenli yedekleme imkanı sunuluyor. E-ticaret ve Satış Sonrası Destek ile de, web sitesi barındırma, çağrı merkezi kurabilecekleri Bulut Santral ve E-ticaret, çözümleri ile işletmeler ürünlerini internet üzerinden kitlelere ulaştırıyor, satışlarını artırıyor, satış sonrası süreçlerde müşterilerine en yüksek seviyede hizmet sunarak müşteri memnuniyeti sağlıyor.

Türkiye çok kanallı alışverişte Avrupa’nın en iyi gelişme gösteren ülkesi oldu

0

Pandeminin etkilerini yitirmesiyle birlikte alışveriş trendlerinin merkezine çok kanallı alışveriş konsepti yerleşti. Ancak tüm dünyada yavaş yavaş gelişmeye başlayan bu trendin kullanıcılar üzerindeki etkisi ve talepleri yeni yeni şekillenmeye başladı. Google da bu alanda sektöre destek olacak bir araştırma gerçekleştirdi.

Almanya, Hollanda, Belçika, Türkiye, Norveç, İsveç, Danimarka ve Finlandiya’dan oluşan 8 ülkeden ve 137 perakendecinin değerlendirilmesiyle gerçekleştirilen Çok Kanallı Perakende Araştırması; tüketicilerin nasıl alışveriş yaptığını, mağaza ve çevrimiçi kanallardan alışveriş yaparken onlar için neyin önemli olduğunu anlamak amacıyla gerçekleştirildi.

Araştırma kapsamında çok kanallı müşteri deneyimi mobil öncelikli bir yaklaşımla incelendi ve satın alma ve iade de dahil olmak üzere çevrimiçi, sipariş karşılama, müşteri hizmetleri ve mağaza içi deneyimleri değerlendirildi.

Kullanıcılarımızı doğru bilgiyle buluşturmaya devam edeceğiz

Google Türkiye Perakende ve Teknoloji Sektör Lideri Alpagut Çilingir araştırmayla ilgili şu açıklamalarda bulundu;

“Son birkaç yıldır, tüm dünyanın içerisinde olduğu dönüşüm rüzgarı tüketici alışkanlıklarını da dönüştürdü. Öncelikle pandemiyle birlikte e-ticaretin hızla yükselişine tanık olurken, şimdi çok kanallı alışverişin yükselişe geçtiğini gözlemliyoruz. Bu yüzden, Google olarak Türkiye ekonomisi ve perakende ekosistemine sağladığımız katkılara bir yenisini daha ekleyerek önemli bir araştırmaya imza atmak istedik.

Dünyada tüketicinin çok kanallı satın alma yolculuğundaki beklentilerini anlamak ve farklı ülkelerdeki perakendecilerin bu beklentileri ne kadar karşıladıkları konusunu analiz ettiğimiz bu araştırmanın ilkini Türkiye’de 2019’da gerçekleştirmiştik. İki araştırmamız arasındaki dönüşüm oldukça önemli.

Pandemi öncesi mağaza ve online deneyimler birbirinden çok daha kopukken, pandemi ile beraber Türk markaları tüketici deneyimini online ve offline kanallarında sunmaya başladılar. Gerçekleştirdiğimiz araştırmanın sektöre fayda sağlayacağını umarak, doğru bilgiyle kullanıcılarımızı buluşturmak üzere çalışmalarımıza devam edeceğiz.”

Tüketiciler Alışveriş Yolculuğuna Çevrimiçi Başlıyor

Çok kanallı alışveriş, tüketicilerin daha iyi satın alma kararları vermesini sağlamak için en iyi perakende ve online ürünlerini bir araya getiriyor, bu yüzden alışveriş yapanların yüzde 62’si çok kanallı alışverişi tercih ediyor. Araştırma gösteriyor ki Türkiye’deki tüketicilerin yüzde 91’i mağazada alışveriş yapmadan önce de online olarak araştırma yapıyor; alışveriş yolculuğuna online olarak başlıyor.

Yine araştırma sonuçlarına göre tüketiciler neden belirli bir kanaldan alışverişi tercih ettiklerini şu cevaplarla açıklıyorlar: Çevrimiçi satın almayı tercih eden tüketiciler ürün incelemelerini okuyabilirim (yüzde 79), ödeme şeklim konusunda daha esnek olabilirim, seçmek ve satın almak çok kolay (yüzde 78) şeklinde cevap verirken, sadece mağazayı tercih eden tüketiciler, ürünlere göz atmak ve seçmek daha kolay (yüzde 87), satın almadan önce bir şeyleri görebilir ve dokunabilirim (yüzde 79) şeklinde yanıt verdi.

Kullanıcılar işletmelerin Google profillerine dikkat ediyor

Daha çok tercih edilen (yüzde 62) çok kanallı müşteri deneyiminin de bazı temel unsurları var. Alışveriş yapanların yüzde 68’i perakendecilerin web sitelerinde aradıkları ürünün bulunabilirliğini görmek istiyor.

Katılımcıların yüzde 42’si web sitesinde güncel stok bilgisinin bulunmasının çok önemli olduğunu düşünüyor. Ayrıca tüketiciler Google profillerinin de doğru olduğundan ve web sitesindeki bilgilerle örtüştüğünden emin olmak istiyorlar.

Türkiye çok kanallı alışverişte büyümeye devam ediyor

İlki 2019 yılında gerçekleşen Çok Kanallı Perakende Araştırması’nın bu yıl kriterleri sıkılaşmış olmasına rağmen Türkiye, 2019’a göre büyüme kat ederek skorlarını artırdı. Özellikle sipariş sonrası iletişim, çevrimiçi kanalların mağazada tanıtılması ve ücretsiz teslimat & iade konularında Avrupa standartlarının üzerine çıkmayı başardı. Araştırma kapsamında Türkiye’de incelenen tüm perakendeciler, sipariş onaylarını hemen ve seçilenle uygun tutarlı bir şekilde gönderdi.

Türkiye’deki perakendecilerin yüzde 36’sı çevrimiçi hizmetlerini tanıtma konusunda tam puan alırken, yüzde 43’ü yarım puan aldı. Perakendecilerin yüzde 86’sı ücretsiz teslimat seçeneklerinin bir çeşidini sunarken, yüzde 71’i ücretsiz ve kolay iade hizmeti sundu. Bunun yanı sıra Türkiye, bazı sektörlerde mağaza içi stok kontrolü, e-faturalar ve bunların farklı kanallarda kullanımı alanlarında da ön plana çıkmayı başardı.

Araştırma sonuçlarına göre tüketiciler, Türkiye’deki perakende sektörünün bazı konulara daha fazla yoğunlaşmasını talep ediyor. Bu konuların başında mağazadan teslim al hizmeti, telefon desteği, çoklu kanal temelli hediye çekleri yer alırken, satın alma deneyimi öncesinde keşif ve karar aşamasındayken ürün, stok, teslimat, iade gibi bilgilerin proaktif olarak tüketici ile paylaşılması da tüketicinin ağırlık verilmesini istediği alanlar olarak dikkat çekiyor

Türk robotu TARQAN dünyaya açılıyor

0
Dünya genelinde 5 trilyon dolara ulaşan e-ticaret hacmi, Türkiye’de de yalnızca bir yılda yüzde 69 artarak 381,5 milyar TL’ye yükseldi. E-ticaret sektöründe faaliyet gösteren şirketler, giderek büyüyen operasyonlarını yönetebilmek için teknoloji desteğine ihtiyaç duyuyor. Yazılım ve robotik destekli fulfillment (e-ticaret lojistiği) hizmeti sağlayan teknoloji şirketi OPLOG, kendi geliştirdiği fulfillment robotu TARQAN ile hizmet verdiği e-ticaret firmalarının operasyonlarını daha hızlı ve verimli yönetmesini sağlayıp, bu firmaların büyümelerine katkıda bulunuyor.

TARQAN bir ilk olma özelliğine sahip

TARQAN’ın dünyada bir fulfillment şirketi tarafından üretilen ilk ve tek robot olduğunu belirten OPLOG CEO’su Halit Develioğlu, “Sadece bir lojistik firması hizmeti vermenin yeterli olmadığı sektörümüzde, firmalar kendi yazılım ekiplerini oluşturdukları bir dönüşüm içerisinde. TARQAN bir ilk olma özelliğine sahip İlk günden bir teknoloji firması olarak kurulan OPLOG olarak vizyonumuzda sadece yazılım değil robotik teknolojiler de geliştirmek yer alıyor. Biz de bu kapsamda dünyada çok az firmanın cesaret ettiği bir alana girerek tamamı Türk mühendisler tarafından geliştirilen TARQAN’ı ürettik” dedi.

Operasyonel bilgi birikimimizi robotumuza aktardık

Develioğlu sözlerine şöyle devam etti; “2013 yılından bu yana faaliyetlerini sürdüren bir fulfillment şirketi olarak, e-ticaret firmalarının bu alandaki ihtiyaçlarını çok iyi biliyoruz. Biz de tecrübemizi ve yeteneklerimizi bir araya getirerek TARQAN’ı yarattık.  TARQAN, çalışanların operasyonları verimli bir şekilde yönetmesine büyük katkı sağlıyor. Her gün milyonlarca ziyaretçi e-ticaret sitelerinden tek tıkla alışveriş yapıyor ve siparişlerinin bir an önce ellerine ulaşmasını bekliyor. Bu sürecin arka planında ise gün içerisinde kilometrelerce yürüyerek bu siparişlerin hazırlanmasını sağlayan depo çalışanları var. TARQAN robotik teknolojileri ile donatılan depolarda ise bu sistem farklı işliyor. TARQAN’lar sipariş geldiğinde deponun içinde hızla ve kendi verebildiği kararlar ile hareket ederek ürünlerin bulunduğu rafları (Bir tona kadar) operasyon sorumlularına taşıyor. Bu sayede toplama verimliliği yüzde 300 artarken, hızın yanında maliyet avantajı da sağlanıyor.” Dünyanın en ince robotu TARQAN’ın aynı zamanda dünyanın en ince ve karbon fiber kaplı tek fulfillment robotu olduğunu belirten Develioğlu, “Robotik ekibimiz tarafından geliştirilen TARQAN, yalnızca 194 mm olan yüksekliği ile endüstriyel standartta raflara sahip bir deponun depolama kapasitesini de artırıyor”  diye konuştu.

Honda’dan elektrikli araçlar için yeni fabrika yatırımı!

Honda’nın Çin’deki otomobil üretim ve satış iştiraki olan GAC Honda Automobile şirketi, elektrikli araç üretimi için yeni bir fabrika inşaatına başladığını duyurdu. Nisan ayında Honda’nın global vizyonuna yönelik olarak düzenlenen toplantıda detayları açıklanan elektrifikasyon sürecinin bir adımı olarak Çin’deki tesis hayata geçirildi. Ürün gamındaki elektrikli araç modellerinin artırmayı planlayan Honda, elektrifikasyon stratejisine yönelik önemli yatırımlarını da büyüterek sürdürüyor.

Honda, Çin’de fabrika inşaatına başladı

Yeni elektrikli otomobil üretim fabrikası Çin’in Guangzhou kentinde, 400 bin m2 büyüklüğündeki bir alanda kurulacak. Tesisin üretim kapasitesinin ise yıllık 120 bin adet olması planlanırken, üretime 2024 yılında başlanması hedefleniyor. Önemli bir üretim merkezi olacağı ön görülen fabrikanın yanı sıra Çin’de aynı zamanda Dongfeng Honda Automobile tarafından bir fabrika daha kurulacak. İki üretim tesisinin de 2024 yılında operasyona başlayacağı ve yıllık toplam otomobil üretim kapasitelerinin 1.73 milyon adet olacağı açıklandı. Sürdürülebilirlik kapsamında güneş enerjisi ve diğer yenilenebilir enerji kaynakları kullanılacak fabrika için başlangıçta 3.49 milyar yuan (yaklaşık 525 milyon dolar) yatırım gerçekleştirileceği açıklandı. İleri teknoloji üretim imkanları sunulacak fabrikanın verimli, akıllı ve düşük karbonlu olarak faaliyet göstermesi için çalışmalara başlandı. Honda, 2050 yılına kadar sıfır karbon hedefinin gerçekleştirilmesine yönelik elektrifikasyon çalışmalarını hızlandırmaya ve müşteri beklentilerinin ötesine geçen çekici ürünler sunmaya devam edecek.

DepoDone sektörünün en yüksek değerlemesine ulaştı

0
Gıda üreticileri ile işletmeleri dijital platformda bir araya getirerek tüm tedarik zincirini yöneten, Türkiye’nin ilk tedarik zinciri yönetimi entegrasyonlu B2B e-ticaret platformu DepoDone, Londra merkezli Red Carpet Capital Limited tarafından 15 milyon USD değerleme üzerinden yatırım alarak, kendi sektöründe ilk turda en yüksek değerlemeye ulaşmayı başardı. E-ticaret, tedarik zinciri yönetimi ve teknoloji alanlarında 20 yılı aşkın deneyimleriyle yarattıkları yazılım, iyi tarım ve organik gıda üreticileri ile perakende/ev dışı tüketim noktalarını bir araya getiren, Nil Nurlu Deniz, Emre Üstüner ve Serkan Deniz tarafından kurulan DepoDone; gıda alanında tüm tedarik zincirini uçtan uca yönetiyor.

Tedarik Zincirinin Dijitalize Edilmesi ve Şeffaflaşması Hayaliyle Yola Çıktık

İş süreçleri hakkında bilgi veren DepoDone CEO’su Nil Nurlu Deniz, “Kaynağından, nihai tüketiciye gidene kadarki yolda tüm tedarik zincirinin şeffaflaşmasını sağlayan iş modelimiz ile fazladan maliyetleri de ortadan kaldırmayı hedefliyoruz. İnsan sağlığı ve sürdürülebilir üretim odak noktamız. İnsana ve gezegene saygı ile üretim yapan üreticileri tercih ediyoruz. İdeale en yakın tedarik zinciri için sektör bilgilerini, teknolojiyi ve veri analizini etkin bir şekilde kullanıyoruz. Tedarik zincirinin dijitalize edilmesi ve şeffaflaşması bizim için çok önemli. Çalışmalarımızın uluslararası kuruluşlar tarafından değer görmesi bizim için gurur verici.” ifadelerini kullandı. DepoDone sisteminin sektöre kazandırdığı yeniliklerin arasında; bağımsız üreticilere yeni pazarlar sunması, tedarik zincirindeki fazla maliyetleri düşürmesi ve perakendecilere hızlı, kolay ve esnek koşullarda satın alma imkanı sağlaması bulunuyor. Sektör dinamiklerine özel olarak geliştirilmiş bir teknolojik alt yapıya sahip olan DepoDone, eski sistemlerde ilerleyen tedarik zincirinin dijitalize edilmesi ve şeffaflaşması için geliştirdiği yazılımıyla, işletmelerin toplu gıda siparişi verebilecekleri B2B e-ticaret iş modelini başarıyla uyguluyor. Kendi bünyesinde kadın istihdamına çok önem veren, %65 kadın çalışan oranıyla, teknoloji ve lojistik şirketleri arasında Türkiye ve globaldeki ortalamalara göre yüksek orana sahip DepoDone; üretici seçiminde de kadınları önceliklendiriyor. Gıda tedarikinde kadın kooperatifleri ve dernekleri ile yakın iş birlikleri kurmaya özen gösteriyor. Böylece kısa sürede 70’den fazla markanın 2000 farklı ürününü ülke genelinde yüzlerce perakende noktasına ulaştırmayı başarmış bulunuyor.

Üstün görüntü kalitesi sunan Samsung televizyonlar!

0
Dünyanın en büyük telefon üreticisi olan ve yıllardır liderliğini koruyan Samsung’un ekran konusunda uzman olduğu 7’den 70’e herkes tarafından bilinir hale geldi. Samsung Display çatısı altında Apple başta olmak üzere birçok rakibi ve kendisi için ekran üretimi gerçekleştiren Samsung üst seviye görüntü kalitesi sunan televizyonlar ile karşımıza çıkmaya devam ediyor. Televizyon satın almayı düşünenen ancak hangi modeli alacağını bilmeyenler için HD, Full HD ve 4K çözünürlük sunan Samsung TV’leri sizler için seçtik. Haibrag teknoloji ürünleri konusunda son dönemin parlayan yıldızı olduğu için ürünleri bu platformdan seçtik. Tahmin edebileceğiniz üzere ekran boyutu ve çözünürlük arttıkça, cihazların fiyatları da artıyor.

Her bütçeye uygun Samsung televizyonlar

5000 TL’nin altındaki fiyat etiketi ile listemizdeki en uygun fiyatlı TV olan Samsung UE32T5300AU, 32 inç büyüklüğünde bir ekrana sahip. 1366 x 768 piksel yani HD çözünürlük sunan LED televizyon, 2 adet HDMI girişi ve akıllı TV özellikleri ile kullanıcıların karşısına çıkıyor.

Samsung UE32T5300AU için buraya tıklayabilirsiniz.

Bütçesini biraz daha zorlayabilenler 40 inç yani 101 cm büyüklüğünde ekrana sahip olan ve Full HD çözünürlük sunan Samsung 40T5300 modelini tercih edebilir. Bu akıllı televizyon yine LED panel ile karşımıza çıkıyor ve dahili uydu alıcısı sayesinde çanak antenden gelen kabloyu takmak yeterli oluyor. Tabi akıllı bir televizyon olduğu başta YouTube olmak üzere birçok online platformdaki içeriğe doğrudan erişmeniz mümkün.

Samsung 40T5300 için buraya tıklayabilirsiniz

7 bin TL ile 14 bin TL arasında bütçeye sahip olan kişilere önerimiz, AU7000 serisi Samsung televizyonları tercih etmeleri. 43 inç, 50 inç, 55 inç ve 70 inç olmak üzere dört farklı ekran boyutu ile karşımıza çıkan televizyonlar oldukça ince çerçevelere ve şık bir tasarıma sahip. 4K çözünürlük sunan ve günümüzün tüm popüler servislerini destekleyen akıllı TV’ler, diğer modeller ile benzer şekilde dahili uydu alıcısına sahip. Özellikle 70 inç yani 177 cm büyüklüğe sahip olan model, devasa salonlar için fiyat / performans açısından gayet mantıklı.

Samsung AU7000 serisi televizyonlar için tıklayabilirsiniz

Başarılı bir girişimin gerçek hikayesi! – Trexo nasıl ortaya çıktı?

Sunduğu inovatif prodüksyon ürünleri ile dikkatleri üzerine çeken Türk şirketi Trexo Innovation, yakın zamanda sunduğu ilk ürünlerle hem Kickstarter‘da hem de Türkiye‘de adından söz ettirmeye başladı. Trexo Innovation CEO’su Serdar Kılıçbay ile Kickstarter yatırımlarını ve elde edilen başarıyı konuştuk.

Trexo Slider, Kickstarter’da büyük bir yatırım aldı

”Babadan kalan genetik bir bozukluk sonucunda, üretim sevdalısı olmuşuz” diyen Trexo Innovation CEO’su Serdar Kılıçbay, Trexo’nun arkasındaki gücün ailedeki üretim sevdası olduğunu aktarıyor. İlk ihracatını ABD’ye yaparak yola çıkan Trexo’nun CEO’su şirketin üretim ve inovasyon tutkusunu satışa döndürmesinin de pek tabii önemli olduğunu vurguladı.

Trexo Slider Kickstarter projesi: https://bit.ly/3zQZwVw

Serdar Kılıçbay Instagram adresi: https://www.instagram.com/serdarkilicbay/

Teknopark İstanbul’da faaliyet gösteren Trexo Innovation yakın bir zamanda  fotoğraf üzerinden rota planlaması yapabilen dünyanın görüntü işleme teknolojisine sahip ilk masaüstü dolly‘si Trexo Wheels’i tanıtmış, ürün Amerika Birleşik Devletleri’nde başlatılan Kickstarter kampanyası ile dikkatleri üstüne çekmişti. Şimdi ise Trexo, hareket kontrolü, dikey çalışma, paylaşılabilir ön ayarlar, Timelapse ve çok daha fazlası ile güçlü ve kompakt kamera kaydırıcısı olan Trexo Slider ile birlikte Kickstarter’dan aldığı büyük bir yatırımla gündemde. Trexo Slider, çok küçük bir form faktöründe inanılmaz güce sahip harika bir hareket kontrol aracı olarak karşımıza çıktı. Ultra taşınabilir ve kompakt tasarım, gittiğiniz her yere profesyonel performans getirmenize yardımcı olur. Trexo Slider’ınızı neredeyse her sırt çantasında taşıyabilirsiniz. Trexo Slider’ın kılavuz vida tasarımı, kayışla çalıştırılan arabaların titreme, atlama ve titreşim gibi tüm sorunlarını ortadan kaldırır ve 0,001 mm/saniye kadar yavaş ve 3 cm/saniye kadar hızlı hassas hızlara sahip olmanızı sağlar. Trexo Slider, ultra sessiz motoruyla röportajlar ve vahşi yaşam fotoğrafçılığı için de oldukça uyumlu.

Kuruluşlar veri analitiğine odaklanıyor

0
Araştırmaya göre, kaynakların çoğunluğu büyük veri ve analitik çözümlerine gidecek. Brezilya Yazılım Şirketleri Birliği’nin (ABES) BT analist firması IDC ile ortaklaşa yaptığı araştırmaya göre, Brezilya kuruluşlarında verilere artan odaklanma, 2022’de bu alanda 2.9 milyar dolarlık yatırımı teşvik ile geliyor. Tahminlere göre, çoğu kaynak büyük veri ve analitik çözümlere odaklanacak. Yapay zeka ve makine öğrenimi, 490 milyon dolar ile yüzde 28’lik bir harcama artışı görecek. 5G etrafındaki yatırımlar 2025’te 25.2 milyar dolara ulaşacak. Deloitte tarafından Brezilya’nın en büyük teknoloji alıcısı olan bankacılık sektörü üzerine Brezilya Ulusal Bankacılık Federasyonu’nun yaptığı ayrı bir araştırma, dijital dönüşümün hızlanmasıyla Brezilya bankalarındaki bütçelerin bu yıl artmaya hazır olduğunu gösteriyor. Bankalarda, özellikle analitikle ilgili alanlarda BT harcamaları, geçen yıla göre yüzde 18 artarak 2022’de 7.4 milyar dolara ulaşacak. 2021’de bankacılık kurumlarında teknolojiye yapılan tüm yatırımların yüzde 58’ini yazılıma yapılan yatırım, bir önceki yıla göre yüzde 29’luk bir artışla oluşturdu. Artış, açık finans ve veri analitiği gibi alanlara mevcut odaklanmanın yanı sıra bankalardaki teknoloji mirasının devam eden modernizasyonuna bağlanıyor. 2021’de kilit odak alanları olarak gösterilen ve bu yıl da öyle kalmaya devam eden yapay zeka ve siber güvenliğin yanı sıra, diğer veri odaklı teknolojiler de çok önemli olarak gösterildi.

Cisco’dan uzaktan çalışmanın geleceği hakkında açıklama

0
Cisco’da başkan yardımcısı ve güvenlik ve işbirliği genel müdürü Jeetu Patel’e göre, şirketin kendi araştırması, toplantıların %98’inde uzaktan katılan en az bir katılımcı olacağını tahmin ediyor. Patel, Cisco Live sırasında hibrit çalışmayla ilgili sorun hakkında; hepimiz ofiste çalıştık veya herkes evde çalışmaya başladığında, bunlar hibrit çalışmaktan çok daha kolay geçişlerdi diyor. Patel’e göre, hibrit işçiler üç ana sorun türüyle karşı karşıya. Bir toplantıya uzaktan katılarak, beyaz tahtadaki notları ve eskizleri görememek gibi yüz yüze yapılan bir toplantının önemli yönlerinin dışında bırakılmış hissetmek kolay olabilir. Birinin konuşmasını dinlerken verdiğimiz sözel olmayan ipuçlarını algılayamama durumu var. Örneğin; diğerlerinin dinlediğinizi ve anladığınızı bilmelerini sağlamak için başınızı sallamak gibi. Ancak büyük bir konferans odasının bir ucundaki kamerayla, video konferans sırasında bu hareketleri ve ipuçlarını yakalamak zor olabilir. Düşük ses kalitesi ve internet bağlantısının sürekli olarak kesintiye uğraması gibi teknik sorunlar, hibrit çalışmayı daha da sinir bozucu hale getirebilir. Patel, gelecekte fiziksel görüşmelere dönülmeye çalışsa da uzaktan çalışmanın getirdiği alışkanlık ve zorunluluk ile bu görüşmelerde online katılımcıların da yer alacağını belirtiyor.

Yapay zeka projelerinde on kat artış yaşandı

0
Yapay zekanın hype dalgasının zirvesine çıktığını biliyoruz. Yeni bir anket, tamamlanmış veya neredeyse tamamlanmak üzere olan yapay zeka projelerinin sayısının son 12 ayda on kat arttığını tahmin ediyor. Ancak bu, BT ekiplerinin yetişmek için çabaladığı anlamına geliyor. Şirketler, hepsini bir araya getirmek için doğru becerilere sahip daha fazla kişiye ihtiyaç duyar ve yöneticiler ve yöneticiler, yapay zekanın işletmenin ihtiyaç duyduğu şeyleri güvenli bir şekilde sunmasını sağlamalıdır. Juniper Networks tarafından yayınlanan 700 BT yöneticisi ve yöneticisiyle yapılan yakın tarihli bir ankette yetenek eksiklikleri, entegrasyon zorlukları ve yönetişim gereksinimleri dikkat çekiyor. Yapay zeka uygulamaları, bir yıl önce yüzde 6’dan bugün yüzde 63’e yükseldi. Buna ek olarak, geçen yılki ankete hakim olan daha dar kullanım örneklerine kıyasla şu anda tam yapay zekanın benimsenmesi için artan bir coşku görüyoruz. Gelecekte yaygın olarak benimsenecek şekilde tamamen etkinleştirilmiş yapay zeka kullanım senaryolarını devreye sokmak istediklerini söyleyen BT liderlerinin yüzdesi yüzde 11’den yüzde 27’ye yükseldi. Uzun süredir devam eden yap ya da satın al bilmecesi, yapay zeka projeleriyle su yüzüne çıktı. Şirketler, şirket içinde oluşturulanlara kıyasla hazır yapay zeka çözümlerini uygulama konusunda bölünmüş durumda. Yaklaşık 10 yöneticiden 4’ü (yüzde 39), kuruluşlarının kullanıma hazır yapay zeka çözümlerini tamamen kendi oluşturdukları çözümlerle karıştırdığını ve her 10 yöneticiden 3’ü ya yalnızca kullanıma hazır ya da yalnızca tamamen şirket içi çözümler kullandığını söylüyor.

Siber saldırıya uğrayanlar için tehlike devam ediyor

0
Bir siber saldırıya uğrayan çoğu şirketin, olaylardan sonra bile siber güvenlik stratejilerini geliştirmek için mücadele etmesi nedeniyle, bazen tekrar tekrar kurban olması muhtemeldir. Siber güvenlik şirketi Cymulate tarafından yapılan araştırmaya göre, şirketlerin yüzde 39’u son 12 ayda siber suçlara maruz kaldı ve bunların üçte ikisi birden fazla kez vuruldu. Bir kereden fazla vurulanlardan 10’da biri, 10 veya daha fazla kez başka siber saldırılara kurban gitti. Cymulate’in siber evangelizm direktörü Dave Klein verdiği demeçte, “Aslında, saldırıya uğradıysanız ikinci veya birden çok kez vurulma şansınız çok daha fazlaydı” diyor. Ankete katılan şirketlerin kurbanı olduklarını söyledikleri en yaygın siber suç türü, kötü amaçlı yazılım saldırıları (yüzde 55), ardından fidye yazılımı saldırıları (yüzde 40) oldu. Diğer yaygın olaylar arasında dağıtılmış hizmet reddi saldırısı (DDoS) saldırıları ve kripto hırsızlığı saldırıları yer aldı. Siber suç kurbanları için en yaygın saldırı kaynağı, son kullanıcıları (yüzde 56) hedefleyen ve onları kötü amaçlı yazılım yükleyen kötü amaçlı bağlantılara tıklamaları için kandıran veya onları kullanıcı adlarını ve parolalarını çalan sahte oturum açma sayfalarına yönlendiren kimlik avı e-postalarıdır.

Microsoft Teams oyunlar için test yapıyor

0
Microsoft, Microsoft Teams toplantı ve işbirliği platformuna Solitaire gibi Gündelik Oyunlar kataloğundan oyunlar getiriyor olabilir. Teams, Teams ile entegre gündelik oyunlarla yakında eğlence odaklı bir sosyal seçenek kazanabilecek milyonlarca Office kullanıcısı için görüntülü toplantılar ve sohbet için önemli bir uygulama haline geldi. Teams için oyunlar fikri, Microsoft’un birlikte modu, arka plan sahneleri ,  yankı giderme ve kesinti önleme özellikleri ve arka plan gürültü önleme ve müzik algılama gibi son birkaç yılda sunduğu çok sayıda daha ciddi grup toplantısı geliştirmesini takip ediyor . Bu iyileştirmelerin Teams toplantılarını daha katlanılabilir hale getirmeyi amaçladığı yerlerde, Microsoft’un şu anki odak noktası Teams’i hibrit çalışma ve ofise dönüş için şekillendirmek oldu. Microsoft, Teams’deki eski Casual Games serisindeki oyunları test etmeye başladı. Çoğu önceden Windows ile birlikte gelen Basit Eğlence Oyunları, Solitaire, Mayın Tarlası, Sudoku, Treasure Hunt ve Wordament’i içeriyor. Microsoft’un Teams için test ettiği oyunlar Microsoft Casual Games ile sınırlı. Microsoft’un ayrıca metaverse planlarının bir parçası olarak Teams Casual Games entegrasyonunu araştırdığı bildiriliyor.

Microsoft siber tehdit analiz firması satın alıyor

0
Microsoft, yabancı bilgi operasyonlarının tespiti ve bunlara müdahale konusunda uzmanlaşmış bir siber tehdit analiz şirketi olan Miburo’yu satın alıyor. Microsoft, satın alma fiyatını açıklamadı ancak anlaşmayı kamuya duyurdu. Miburo, New York’ta yerleşik olarak faaliyet gösteriyor. LinkedIn profiline göre şirket, sosyal medya araştırmaları ve dezenformasyonla mücadele konusunda uzmanlaşmıştır. Miburo ve kurucusu Clint Watts, Microsoft’un Müşteri Güvenliği ve Güven organizasyonunun bir parçası olacak. Miburo, Microsoft’un tehdit algılama ve analiz yeteneklerini genişletmesine yardımcı olmak için Microsoft Tehdit İstihbarat Merkezi, Tehdit Bağlam Analizi ekibi ve şirketteki diğer kişilerle birlikte çalışacak. Özellikle, Müşteri Güvenliği ve Güveninden Sorumlu Kurumsal Başkan Yardımcısı Tom Burt tarafından satın alındığını duyuran bir blog gönderisine göre, Miburo ayrıca yabancı aktörlerin amaçlarına ulaşmak için diğer siber saldırılarla birlikte bilgi operasyonlarını kullanma yollarına da ışık tutacak. Burt, Miburo’nun yabancı bilgi operasyonlarının belirlenmesinde önde gelen bir uzman olduğunu ve araştırma ekiplerinin 16 dilde kötü niyetli ve aşırılık yanlısı etki kampanyalarını tespit edip ilişkilendirebileceğini söyledi.

Turkcell ve Aspilsan Enerji’den yerli batarya iş birliği!

0
Teknolojinin gelişmesi ve materyal maliyetlerinin uygun seviyelere gelmesiyle birlikte sürdürülebilir ekosistem için geleneksel VRLA (kurşun asit) akü ürünleri yerine Li-iyon (lityum iyon) bataryaların kullanımı gittikçe artıyor. Tüm iş süreçlerinde inovasyon ve yerlilik odağıyla hareket eden Turkcell, bu alandaki teknolojik değişimde sektöre öncülük ederek şebeke altyapı ihtiyaçlarının karşılanmasında yerli ekosistemin geliştirilmesine katkı sağlıyor. Bu kapsamda yerli batarya üretimi yapan Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı şirketi ASPİLSAN Enerji ile Turkcell arasında 2019’da başlatılan iş birliği, Li-iyon batarya üretimine başlanmasıyla somut adıma dönüştürüldü. Turkcell ile ASPİLSAN Enerji Ar-Ge mühendislerinin sürdürdüğü ortak çalışmalar sonucunda tasarlanan standartlara uygun lityum batarya ürünlerinin test ve geliştirmeleri, geçen Ocak ayında tamamlanmıştı. Turkcell, bu iş birliğini bir adım daha ileriye taşıyarak 2022-2025 döneminde şebekesinde kullanacağı Li-iyon bataryaları ASPİLSAN Enerji’den tedarik etme kararı aldı. Yapılan anlaşma kapsamında 3,5 yıl boyunca yaklaşık 20 bin adet 48V 100 Ah Li-iyon batarya, ASPİLSAN Enerji’nin Kayseri’deki tesislerinde üretilerek karşılanacak. Ayrıca üretim faaliyetlerinin yanında iki şirket arasında yeni ürün ve batarya teknolojisinin geliştirilmesini kapsayan Ar-Ge çalışmaları da sürdürülecek. 

Yerli imkanlarla geliştirilen lityum bataryalar şebekelerde kullanılacak

Konuyla ilgili değerlendirme yapan Turkcell Şebeke Teknolojilerinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Gediz Sezgin, “Her zaman sektörde yenilikçi ürün ve hizmetleri geliştirip uygulayan bir şirket olarak, şebeke altyapımızda ihtiyaç duyulan bataryalarla ilgili önemli bir iş birliğine imza atmış bulunuyoruz. Türkiye’nin milli teknoloji hamlesine katkı sağlamak amacıyla temel önceliklerimiz arasında yer alan yerlilik yaklaşımımız çerçevesinde, yerli imkanlarla geliştirilen Li-iyon bataryaları altyapımızda kullanarak sektörümüze ve ülke ekonomisine öneli bir katma değer sağlanmasını hedefliyoruz. ASPİLSAN Enerji ile yaptığımız iş birliğiyle ülkemizdeki yerli teknoloji ekosisteminin gelişimine katkımızı devam ettiriyoruz. Sürdürülecek ortak Ar-Ge çalışmalarının yanı sıra sonbahara kadar ilk bataryaları da teslim alıp şebekemizde uygulamaya başlayarak, sahada yaşayacağımız deneyimle ülkemizde akü teknolojilerinin gelişimine de katkı yapacağına inanıyoruz” dedi. ASPİLSAN Enerji Genel Müdürü Ferhat Özsoy ise “Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı şirketlerinden biri olan ASPİLSAN Enerji olarak, tam 41 yıldır ülkemizin enerji sistemleri alanında dışa bağımlılığını azaltacak yerli ve milli ürünlerle geleceğe dönük çözümler geliştiriyoruz. Yenilikçi çözümlere ulaşmak ve bunları ülkemize kazandırmak adına birçok alanda Ar-Ge faaliyetleri yürütüyoruz. Enerji sektöründeki son teknolojilerin dünyayla aynı anda ülkemizde de kullanılmasını sağlamaya yönelik gerek uluslararası alanda Ar-Ge iş birlikleri gerekse üretim imkânları üzerine çalışmalarımızı yürütüyoruz. Turkcell ile gerçekleştirdiğimiz bu iş birliği sonrasında haberleşme teknolojilerinde ülkemiz için çok önemli bir projeyi hayata geçirmiş olacağız. Proje kapsamında ASPİLSAN Enerji tarafından dizayn edilip üretilen 48V 100Ah standartlarında Li-iyon batarya ürünleri, Turkcell şebekesinde yaygın olarak kullanılmaya başlıyor olacak. Böylece ülkemiz için ekonomik açıdan bu proje ile önemli bir katkı sağlayacağız” diye konuştu. Kayseri’de ASPİLSAN Enerji Pil ve Batarya Sistemleri Üretim Tesisi’nde yapılan imza törenine ASPİLSAN Enerji Yönetim Kurulu Başkan Vekili Doç. Dr. Ahmet Turan Özdemir ve ASPİLSAN Enerji Genel Müdürü Ferhat Özsoy ile Turkcell Şebeke Teknolojilerinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Gediz Sezgin ve Tedarik Zinciri Yönetiminden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ali Türk katıldı. İmzalanan sözleşme kapsamında Ekim 2022’ye teslim edilmek üzere 300 adet lityum iyon bataryanın üretim süreci başlatıldı. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı onaylı yerlilik belgesine de sahip olan ASPİLSAN Enerji ürünleri, Kayseri’de üretiliyor. ASPİLSAN Enerji ayrıca şarj edilebilir Li-iyon pil hücrelerini de Türkiye’de üretmek amacıyla Mimarsinan Organize Sanayi Bölgesi’nde kurduğu yeni tesisinde çok yakında seri üretime geçmeyi planlıyor.

Düşük kodlu yazılım işverenleri daha çekici kılıyor

0
Düşük kodlu ve kodsuz yazılım geliştirme araçları, yalnızca insanları daha üretken hale getirmenin bir yolu değildir. İşletmelere taze yeni düşünceler getirebilir ve teknoloji alanında kadınlar ve yeterince temsil edilmeyen azınlıklar için daha fazla fırsat yaratabilirler. Data Relish’in kurucusu ve CEO’su Jenn Stirrup, yakın tarihli bir gönderide: “Kodlamanın ortaya çıkışında çok sıra dışı bir zamanda yaşıyoruz. Geleneksel olarak, kodlama zorlu bir iştir ve bu, üniversiteye gidip dört yıl boyunca kod öğrenebilecek parası olan insanlarla sınırlıdır” diyor. Stirrup, çevrimiçi kurslar ve eğitim kampları aracılığıyla yaşam boyu öğrenmeye yönelik yükselen trendle birlikte, BT departmanlarının dışındaki kullanıcılar için temel kodlama becerilerini geliştirme fırsatları olduğunu söylüyor. Microsoft’un Power Platform ürün pazarlama kıdemli direktörü Richard Riley, “Düşük kodlu veya kodsuz platformları benimsemek, BT endüstrisinin cinsiyet eşitsizliğiyle mücadeleye de yardımcı olabilir” diyor. Düşük kod geliştirmeyi kolaylaştıran şirketler, yetenekleri çekmeyi daha kolay bulabilir. Riley, kullanıcıların ve düşük kodlu veya kodsuz platformların potansiyel kullanıcılarının yüzde 80’inden fazlasının, teknik becerilerini geliştirmeye yatırım yapan bir şirkette çalışmaya daha istekli olacaklarını bildirdi. Anket, Power Platform’unu tanıtmak için düşük kod konseptini geliştiren Microsoft tarafından imzalanırken, aynı zamanda düşük kodlu ve kodsuz ortamların etkisi hakkında da ikna edici bir durum ortaya koyuyor.

Yeni kanallar dijital başarının anahtarını oluşturuyor

0
Dünya çapında bir milyardan fazla müşteriden satın alma verilerinin analizi, şirketlerin yalnızca yüzde 37’sinin dijital ticaret lideri olduğunu gösteriyor. Salesforce, 4.102 ticaret lideriyle anket yaptı ve dünya çapında 1 milyardan fazla müşterinin tüketici ve ticari alıcı davranışlarını analiz etti. Anket sonuçlarında bazı önemli bulgular ise şu şekilde oldu: ♦ Dağıtılmış ve karmaşık ticaret bir norm olarak ortaya çıkıyor: Dijital liderlerin yüzde 69’u, son iki yıl içinde yüzde 69’luk yeni dijital kanallara zaten yatırım yaptığını bildiriyor. ♦ Eyleme dönüştürülebilir veriler, kişiselleştirilmiş etkileşimi teşvik ediyor: Dijital liderler, dijital gecikmelere kıyasla yapay zeka stratejisi uygulama yetenekleri konusunda 4.3 kat daha emin. ♦ Şirketler, çeviklik ve kârlılığa odaklanmayı yeniliyor: Başsız mimariye sahip kuruluşların yüzde 77’si, vitrinlerde yüzde 77 oranında daha hızlı değişiklik yapılmasını sağladığını söylüyor. Anket sonuçlarında en önemli bulgu ise yeni kanallar dijital başarının anahtarı konumunda.

Siber güvenlik çalışanları büyük stres altında

0
Güvenlik araştırmacıları, siber güvenlik iş gücünde, kalıcı fidye yazılımı tehditleri ve güvenlik uzmanlarını sektörü tamamen terk etmeye zorlayan, büyük ölçekli saldırılardan kaynaklanan “artan ve sürdürülemez stres seviyeleri” konusunda uyardılar. Siber güvenlik şirketi Deep Instinct tarafından hazırlanan bir rapor, kıdemli ve yönetici düzeyindeki siber güvenlik uzmanlarının yüzde 46’sının stres nedeniyle sektörü bırakmayı düşündüklerini ortaya koydu. Araştırmacılar, bunun “fidye yazılımlarından kaynaklanan amansız bir tehdit” tarafından yönlendirildiğini ve 2020 SolarWinds saldırısına ve 2021’deki Kaseya fidye yazılımı olayına benzer bir ölçekte tedarik zinciri saldırılarının her ikisinin de geniş kapsamlı ve uzun süreli sonuçları olduğunu buldu. Deep Instinct, bu tür saldırıları önlemenin yükünün, ağları ve daha geniş kurumsal sistemleri güvenli tutmakla görevlendirilenlere ağır geldiğini tespit etti. Siber güvenlik uzmanlarının yüzde 90’ından fazlası rollerinde stresli ve profesyonellerin “önemli bir oranı” bunun işlerini yapma yeteneklerini olumsuz etkilediğini kabul ediyor.