Yeni bir TEKMER geliyor!

Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi (BTM) girişimcilerin iş fikirlerini daha hızlı bir şekilde geliştirmelerine, teknolojik altyapılarına yatırım yapmalarına ve iş dünyasıyla daha etkin bağlantılar kurmalarına imkan sağlayacak bir Teknoloji Merkezi (TEKMER) kuruyor. TEKMER kurulacağının müjdesini BTM Sahne XL etkinliğinde açılış konuşmasını yapan İTO Başkanı Şekib Avdagiç verdi.

“Merkezimizde girişimcilerimize daha fazla destek sunmak ve yenilikçi projelere daha güçlü bir altyapı sağlamak amacıyla kısa adı TEKMER olan Teknoloji Geliştirme Merkezi kuruyoruz” diyen Avdagiç, “TEKMER ile girişimcilerimizin iş fikirlerini daha hızlı bir şekilde geliştirmelerine, teknolojik altyapılarına yatırım yapmalarına ve iş dünyasıyla daha etkin bağlantılar kurmalarına imkan sağlayacağız. Bu kapsamlı altyapıyla 30 girişimin, toplamda da yaklaşık 200 girişimcinin TEKMER imkanlarından yararlanmasını hedefliyoruz. TEKMER’le getirdiğimiz farklılık ise ‘yeşil girişimcilik, sürdürülebilirlik ve iklim değişikliği’ gibi alanlarda çalışan girişimcilere özel imkanlar sunulacak olması” dedi.

İTO Başkanı Şekib Avdagiç
İTO Başkanı Şekib Avdagiç: “TEKMER ile girişimcilerimizin iş fikirlerini daha hızlı bir şekilde geliştirmelerine, teknolojik altyapılarına yatırım yapmalarına ve iş dünyasıyla daha etkin bağlantılar kurmalarına imkan sağlayacağız.”

BTM küresel inovasyon üssüne dönecek

BTM olarak bu yıl toplam 1.158 girişime, 1.486 girişimciye ücretsiz hizmet verdiklerini belirten Avdagiç, şöyle devam etti: “Bu yıl 17 girişimimiz yatırım aldı ve şimdiye kadar yatırım alan BTM girişimlerinin sayısı 132’ye yükseldi. Ticarileşen 19 girişimimiz ise ülkemizin ekonomik büyümesine katkı sağlamanın yanı sıra, global arenada da ses getiren projelere imza attılar. İTO Meslek Komiteleri Eşleştirmeleri kapsamında bu yıl aralık ayına kadar 57 eşleştirme gerçekleşti. Yıl içindeki toplam yatırımcı- girişimci eşleştirme sayımız ise 67’ye ulaştı. Bu rakamlar bizim için önemli. Çünkü doğru yolda olduğumuzu, doğru işler yaptığımızı, girişimcilerimize doğru istikametler gösterdiğimizi ortaya koyuyor. Vurgulamak isterim ki, 2025 yılında da doğru işler yapmayı sürdüreceğiz. Buradan bir müjdeyi vermek istiyorum. Merkezimizde girişimcilerimize daha fazla destek sunmak ve yenilikçi projelere daha güçlü bir altyapı sağlamak amacıyla kısa adı TEKMER olan Teknoloji Geliştirme Merkezi kuruyoruz. BTM’nin öncülüğünün yansıması olan TEKMER, sadece bir mekan değil, aynı zamanda bir vizyon projedir. İnanıyorum ki, bugün atacağımız bu adım, gelecekteki büyük başarı hikayelerinin de başlangıcı olacaktır. Yine inanıyorum ki, bu tür projelerle hep birlikte, BTM’yi küresel bir inovasyon üssüne dönüştüreceğiz” ifadelerini kullandı.

Dünyanın en iyisi olma hedefi sürüyor

BTM Genel Müdürü İbrahim Elbaşı
BTM Genel Müdürü İbrahim Elbaşı

BTM Genel Müdürü İbrahim Elbaşı da yaptığı açılış konuşmasında “Bugün BTM’nin 18’inci Sahne XL etkinliğini gerçekleştiriyoruz. Sahne XL, her yıl üzerine koyarak büyüttüğümüz, geliştirdiğimiz ve daha fazla girişimciye dokunduğumuz bir etkinlik haline geldi. Bu etkinliğimizi Domino konsepti ile düzenliyoruz. Çünkü girişimcilik bir domino etkisi yaratır. Domino, yalnızca bir oyun değildir. Aynı zamanda stratejiyi, sabrı ve birbiriyle bağlantılı küçük adımların büyük sonuçlar doğurabileceğini gösteren bir sanatın adıdır. Her fikir, bir domino taşını harekete geçiren ilk dokunuştur. Her iş birliği, bir sonraki taşı devirecek stratejik bir adımdır. Her başarı, zincirin devamını getiren bir ilham kaynağıdır. Yani kısaca domino taşları, yalnızca bir hareketin gücünü değil, bu gücün doğru bir planlamayla büyük bir değişime dönüşebileceğini de simgeler. BTM olarak bizler de bu taşların daha sağlam dizilmesi, daha uzağa ulaşması ve daha büyük etkiler yaratması için çalışıyoruz. Tabi bu zincirin tamamlanması, sizin gibi değerli destekçilerimizin katkılarıyla mümkün oluyor. Hep birlikte girişimcilerimizin gelişimine rehberlik ederek, domino taşlarının düzenli bir şekilde dizilmesine katkı sağlıyoruz” dedi.

UBI Global tarafından “Dünyanın En İyi 3’üncü Start Up Merkezi” ödülüne layık görüldüklerini hatırlatan Elbaşı, “Dünya Birinciliği hedefimizin bir kez daha altını çizerek yinelemek istiyorum. İnşallah önümüzdeki dönemde Dünyanın En iyi Startup Merkezi olarak çalışmalarımıza devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

İki panel 18 sunum

Bu arada yılın son Sahne XL etkinliğinde yine iki panel düzenlendi. StartupWatch Kurucusu Serkan Ünsal’ın moderatörlüğünü yaptığı panelin ilki, “VC LP’ye karşı” ismini taşıyordu. Panelin konuşmacıları Domino Ventures Yönetici Ortağı Mustafa Kopuk ve Yıldız Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve Dönüşüm-Teknoloji Lideri Yahya Ülker isimlerinden oluştu. Girişimlerin Turcorn Yolculuğu isimli ikinci panelin moderatörü TC Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Milli Teknoloji Genel Müdür Yardımcısı Dr. Damla Turan, konuşmacıları ise Navlungo Kurucu Ortağı İsa Korkmaz ile WASK Kurucusu Ercan Pilcioğlu oldu.

Sahne XL etkinliğinde 39 girişim stant açarken, 18 girişim de sunum için sahne aldı. Sunum yapan girişimler şöyle:

HirinGames: HirinGames aday yetkinliklerini oyunlaştırma ile değerlendiren çevrimiçi bir platform.

Vezüve: Vezüve KOBİ’lerin sınır ötesi e-ticaret pazarlarında satış yapmasını kolaylaştıran bir uygulama.

SporAra: SporAra spor merkezleri ve spor severleri bir araya getiren dijital pazaryeri.

TellPal: TellPal ebeveyn katılımlı çocuk gelişimini destekleyen bir uygulama. Çocuk ve ebeveyn için özel içerikler sunuyor.

Mindmoov: MindMoov hareket engelliler ve felçliler için pasif hareketle kas güçlendiren bir mobil uygulama.

Pinyto: Pinyto yapay zeka destekli seyahat planlama platformu. Gezginler ve seyahat işletmeleri için çözümler sağlıyor.

Yedir App: Yedir App ev aşçıları ile müşterileri buluşturan bir platform. Kullanıcılar ev yapımı yemekleri kolayca sipariş edebiliyor.

Deeplay Creative Studio: Deeplay Creative Studio kültürel mirası modern teknolojilerle harmanlayarak yenilikçi deneyimler tasarlayan bir stüdyo.

OyunMu: OyunMu sağlıklı iletişim becerilerini oyunlarla geliştirerek mental sağlığı destekleyen yenilikçi bir e-öğrenme platformu.

Luufs: Luufs yıkanabilir regl külotu ile çevresel ve ekonomik sorunlara çözüm yaratıyor.

Kubulab: Kubulab AR ve VR teknolojileriyle yenilikçi oyun ve deneyimler sunuyor ve çocuk çizimlerini tanıyabilen VR çözümleri geliştiriyor.

NexRacon: NexRacon bir siber güvenlik otomasyonu. Sistemlere yapay zeka destekli kapsamlı bir zafiyet yönetim sistemi sunuyor.

Vatut AI: Vatut AI kurumsal hafızayı güçlendirip bilgi kaybını önleyerek üretkenliği artıran bir yapay zeka platformu.

GoKargo: GoKargo kargo gönderilerinizi uygun ve pratik şekilde göndermenizi sağlayan bir mobil uygulama.

Kiraz.co: Kiraz.co e-ticaret süreçlerini kolaylaştıran yapay zeka destekli bir platform. Tüm operasyonları basitçe yönetmeyi sağlıyor.

eşyala.com: Eşyala.com sürdürülebilir ve minimalist ürünleri kiralama veya satın alma imkanı sunuyor.

Beekod: Beekod e-ticaret işletmelerine operasyonel verimlilik sağlayarak sipariş ve finansal süreçleri sadeleştiriyor.

Pace: Pace eğlenceli ve faydalı mobil oyunlar geliştiren bir şirket. İlk oyunu Spin For Fun, sosyal bir deneyim sunuyor.

Kömür santrali güneş santraline dönüşüyor!

0

Tarım Bakanlığı’ndan alınan 1.4 milyar dolarlık hibe, Teksas’ın Atascosa İlçesi’ndeki linyit yakıtlı bir elektrik santralini Kömür santrali güneş+pil elektrik üretim tesisine dönüştürecek. Federal hibe, yakın gelecekte Teksas’taki en kirli elektrik santrallerinin temiz bir enerji kaynağına dönüşmesini sağlarken aynı zamanda yerel işleri de kurtaracak.

Kömür santrali güneş santraline dönüşecek: 600 MW kapasite

İklim değişikliğinin etkisi dünyanın çeşitli yerlerinde aşırı hava olayları şeklinde görülürken, ülkeler fosil yakıtla çalışan enerji kaynaklarından yenilenebilir enerji kaynaklarına geçmek için yarışıyor. Rüzgar ve güneş enerjisi santralleri, ulusların ekonomik faaliyetlerini temiz enerjiyle desteklemelerine yardımcı olmak için daha önce hiç görülmemiş bir ölçekte kuruluyor. Kömür santrali güneş santraline dönüştürme projeleri de bu açından önem arz ediyor.

Rüzgar enerjisi santralleri öncelikli olarak açık denizde inşa edilirken, büyük ölçekli güneş enerjisi tesisleri kurmak, diğer faaliyetler için de gerekli olan sınırlı arazi kaynaklarıyla rekabet eder. Güç üretim kaynakları da değiştiğinden, eski altyapıların yeniden kullanılması gerekir. Kömür santrali güneş santraline dönüşen Atascosa İlçesindeki enerji santrali, bir enerji üretim tesisinin kirletici bir enerji kaynağından temiz bir enerji kaynağına tamamen geçerken orijinal amacını nasıl koruyabileceğinin iyi bir örneğidir.

San Miguel Electric Cooperative Inc (SMECI) tarafından işletilen tesis, San Antonio’nun güneyindeki Christine kasabasında yer almaktadır ve şu anda yaklaşık 47 Teksas ilçesinde 340.000 müşteriye hizmet vermektedir. 1982’den beri sahada çıkarılan linyit ile çalışan tesis, Teksas’ın en kirli 14 elektrik üretim tesisinden biridir.

Tesisteki iki kömür külü havuzu yerel yeraltı suyu tablasına sızıyor. 2022’de yayınlanan bir rapora göre, izleme verileri arsenik, berilyum, kadmiyum, lityum ve selenyum seviyelerinin Maksimum Kirlenme Seviyesi’nin (MCL) birkaç katı olduğunu gösterdi. Kömür santrali güneş santraline dönüştürüldüğünde bu kirlenme ciddi oranda azalacaktır.

Site ayrıca ABD’deki dördüncü büyük cıva kirleticisi olup, yeni Çevre Koruma Ajansı (EPA) kurallarınca izin verilenden 12 kat daha fazla üretiyor. Yeraltı suyundaki kobalt seviyeleri ABD’deki koruma standartlarının izin verdiğinin 360 katıydı. Bunlar bölge sakinleri için büyük endişeler ve enerji kaynağının değiştirilmesi bu endişelerin giderilmesinde bir dönüm noktası olabilir.

Teknoloji şirketleri karbon yakalama projelerine odaklandı!

0

Teknoloji şirketleri kağıt fabrikalarında ve kanalizasyon tesislerinde karbon yakalamak istiyor. Google ve diğer büyük isimler, atık su arıtma tesisleri ve kağıt fabrikalarından karbondioksit yakalamak için milyonlarca dolarlık anlaşmalara imza attı.

Google, Salesforce, H&M ve diğer markalar karbon kirliliğini temizlemelerine yardımcı olması için beklenmedik müttefiklere yöneldi: kanalizasyon arıtma tesisleri ve kağıt fabrikaları. Teknoloji şirketleri karbon yakalama için yeni stratejilere odaklanmış durumda. Şirketler, CO2’yi atmosferden çıkarmak için 80 milyon dolarlık bir plana katıldı, ancak kullandıkları stratejilerin iklim değişikliği üzerinde anlamlı bir etki yaratıp yaratamayacaklarını henüz göstermedi.

Teknoloji şirketleri karbon yakalama için iş birliği yapıyor

Atık su arıtma tesislerinde üretilen karbondioksit emisyonlarını yakalamayı amaçlayan CREW adlı bir girişime 32,1 milyon dolar ödüyorlar. Teknoloji şirketleri, karbon yakalama girişimlerini finanse etmek için büyük yatırımlar yapıyor. Ve 48 milyon dolar, kağıt hamuru ve kağıt fabrikalarını tartışmalı karbon yakalama teknolojileriyle yenileyen CO280 adlı başka bir girişime gidecek. İki anlaşma, kurucu şirketler ve kendi sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmaya çalışan diğer markalar adına Stripe, Google, Shopify ve McKinsey Sustainability tarafından yönetilen Frontier adlı bir karbon giderme girişimi tarafından kolaylaştırıldı.

Şirketler sera gazı emisyonlarının neden olduğu hasarı telafi etmenin yollarını giderek daha fazla arıyor. Teknoloji şirketleri karbon yakalama yöntemlerini kullanarak çevreye katkıda bulunmayı amaçlıyor. Şirketler sera gazı emisyonlarının neden olduğu hasarı telafi etmenin yollarını giderek daha fazla arıyor.

Bununla birlikte Karbon giderme projelerinin öncü finansörü Frontier’ın yeni yatırımları, atık su ve kağıt hamuru işleme tesislerinden yayılan karbondioksiti yakalama yöntemlerine odaklanıyor. Tekonoloji şirketleri karbon yakalama projelerinde önemli rol oynuyor. Bu iki yöntem, nispeten iyi anlaşılmış teknolojiyi mevcut endüstriyel tesislere entegre ederek yüz milyonlarca ton karbondioksiti azaltma potansiyeline sahip.

Frontier, Brooklyn, New York ve New Haven, Connecticut merkezli bir girişim olan CREW’e atık sudan yaklaşık 72.000 ton CO2’yi gidermek için 32 milyon dolar ödeyecek. Teknoloji şirketleri karbon yakalama stratejilerinde yenilikçi yaklaşımlar benimsemekte. Girişim, kırılmış kireç taşını arıtma tanklarına ekliyor ve burada organik atıktaki karbonla reaksiyona girerek çözünmüş bikarbonat oluşturuyor ve bu da nehirlere, okyanuslara ve topraklara güvenli bir şekilde akıyor.

Beyaz Saray yarı iletken soruşturması başlattı!

0

Beyaz Saray, Çin’in rekabeti kısıtlayıcı olduğu iddia edilen yarı iletken endüstrisinin araştırılması çağrısında bulundu. Soruşturma, otomotiv, sağlık, havacılık ve savunma endüstrilerinde kullanılan “temel” yarı iletkenleri kapsayacak.

Beyaz Saray yarı iletken soruşturması

ABD Ticaret Temsilciliği Ofisi (USTR), Çin’in yarı iletken sektöründe rekabeti engelleyici ticaret uygulamaları olup olmadığını araştırmak için bir soruşturma başlattı. Beyaz Saray’ın açıklamasına göre ABD Ticaret Temsilciliği, Çin’in yarı iletken pazarındaki rekabeti azaltan veya ortadan kaldıran “eylemleri, politikaları ve uygulamaları” araştırıyor.

Soruşturma şu şekilde yürütülüyor: ABD Ticaret Yasası’nın otomotiv, sağlık, altyapı, havacılık ve savunma endüstrileri tarafından kullanılan “temel” yarı iletkenler için ticaret uygulamalarını incelemek üzere yürürlüğe girmesi. Beyaz Saray, Çin’i “rutin olarak” “yarı iletken endüstrisine yönelik piyasa dışı politikalar ve uygulamalar ve endüstriyel hedefleme” yapmakla suçladı ve bu durum rekabete önemli zararlar verdi ve “tehlikeli tedarik zinciri bağımlılıkları” yarattı.

Soruşturma sonucunda bir işlem yapılırsa, USTR’nin “vergiler veya diğer ithalat kısıtlamaları koymasını”, “ticaret anlaşması imtiyazlarını geri çekmesini veya askıya almasını” veya ABD Ticaret Yasası’na göre Çin ile “söz konusu davranışı ortadan kaldırmak veya ABD’yi tatmin edici ticaret avantajlarıyla tazmin etmek” için bir anlaşma yapmasını sağlar. Ancak bu kararlar Başkan Trump’ın yönetimine ve göreve gelecek USTR Jamieson Greer’e bırakılacak.

Çin Ticaret Bakanlığı sözcüsü yaptığı açıklamada, Çin’in ABD soruşturmasını “şiddetle kınadığını ve kesin bir şekilde karşı çıktığını” söyledi. Ülke ayrıca, “haklarını ve çıkarlarını kararlı bir şekilde savunmak için gerekli tüm önlemleri alacak” dedi.

ABD ile Çin arasındaki gerginlik zaten yüksek. Şubat ayında bir soruşturmada Çin ve diğer isimsiz ülkelere olası güvenlik açıkları ve bağlantılı araçlardan kaynaklanan tehditler konusunda gündeme geldi. Sonra Mayıs ayında Beyaz Saray Yarı iletkenler de dahil olmak üzere 18 milyar dolar değerindeki Çin ithalatını duyurdu.

CERN deneyindeki en ağır antimadde parçacığı bulundu!

0

CERN’in ünlü Büyük Hadron Çarpıştırıcısı’ndan gelen son haber, bilim dünyasını heyecanlandırdı. ALICE deneyi kapsamında çalışan araştırmacılar, bugüne kadar keşfedilmiş en ağır antimadde parçacığı olan antihiperhelyum-4’ü gözlemlediklerini açıkladı. Bu çığır açıcı keşif, evrenin temel yapı taşları ve oluşumuyla ilgili önemli sorulara yeni bir ışık tutma potansiyeli taşıyor.

CERN deneyindeki en ağır antimadde parçacığı tespit edildi

Antihiperhelyum-4, adeta hiperhelyum-4 maddesinin egzotik bir karşıt versiyonu gibi tanımlanıyor. Bu parçacık, iki antiproton, bir antinötron ve kararsız bir atom altı parçacık olan antilambda’dan oluşuyor. Bu keşfe olanak sağlayan deney, 2018 yılında LHC’de kurşun iyonlarının ışık hızına yakın bir hızda çarpıştırılmasıyla gerçekleştirildi. Çarpışma sırasında, evrenin doğum anındaki aşırı sıcak koşullar yeniden yaratılarak yeni parçacıkların ortaya çıkması sağlandı.

CERN deneyindeki en ağır antimadde parçacığı tespit edildi

Ardından gelişmiş makine öğrenimi algoritmaları, elde edilen verileri detaylı bir şekilde inceleyerek antihiperhelyum-4’ün izlerini tespit etti. İlginç bir şekilde, aynı deneyde daha hafif bir antimadde türü olan antihiperhidrojen-4 de gözlemlendi ve bu parçacıkların kütlesi titizlikle ölçülerek fizik teorileriyle olan uyumu doğrulandı.

Bilim insanları, madde ve antimaddenin evrenin Büyük Patlama sırasında eşit miktarda oluştuğunu düşünüyor. Ancak bu ikili her zaman birbirini yok ederek saf enerjiye dönüşüyor. Şu anki evrenin büyük oranda normal maddeden oluştuğu, antimaddenin ise oldukça az bir miktarda varlığını sürdürdüğü gerçeği, modern fiziğin en büyük gizemlerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Büyük Patlama’nın hemen sonrasında madde-antimadde arasındaki bu denge nasıl bozuldu? CERN deneyleri ve antihiperhelyum-4 gibi parçacıkların keşfi, bu soruya yanıt bulma yolunda atılmış çok önemli adımlar olarak değerlendiriliyor.

Tesla, yoğun bölgelere mobil şarj istasyonları yollayacak!

Tesla, elektrikli araç şarj ağına yenilikçi çözümler sunarak sektörün öncüsü olmaya devam ediyor. Şirket, ABD’de Noel tatili gibi yoğun dönemlerde otoyollarda yaşanacak enerji talebine önceden hazırlanarak mobil şarj istasyonları kurma çalışmalarını hızlandırdı. Bu istasyonlar, özellikle elektrikli araç kullanıcılarının sıkıntı yaşamaması ve yoğunluğun giderilmesi amacıyla stratejik bölgelere yerleştiriliyor.

Tesla, yoğun bölgelere mobil şarj istasyonları yolluyor

Mobil şarj istasyonlarının temelini oluşturan Tesla Megapack’ler, enerji kaynağı olarak prefabrik Supercharger’lara güç sağlıyor. Bu prefabrik istasyonlar, hızlı ve verimli bir şekilde araçlara enerji aktarımı sağlıyor ve aynı anda 10 aracı şarj edebilme kapasitesine sahip. Ayrıca bu mobil istasyonların 150 kW’a kadar hızlı şarj sağlayabildiği belirtiliyor. Halihazırda Kaliforniya, Nevada ve Ohio gibi eyaletlerde bu mobil Supercharger’ların devreye girdiği ve yoğun otoyollarda hizmete başladığı bildirildi.

Tesla, yoğun bölgelere mobil şarj istasyonları yolluyor.

Tesla’nın New York Gigafactory’sinde üretilen bu prefabrik Supercharger’lar, standart Supercharger’lara göre daha az bileşen içermesiyle dikkat çekiyor. Bu özellik, kurulum sürecini hem daha hızlı hem de daha kolay hale getiriyor. Geçmişte Tesla, mobil şarj istasyonlarını genellikle doğal afet bölgelerinde acil enerji ihtiyacını karşılamak için kullanmıştı.

Ancak bu sefer, mobil şarj istasyonlarının olağan dönemde de hayatın bir parçası olarak sunulması, önümüzdeki yıllarda bu çözümün çok daha yaygın hale geleceğini gösteriyor. Kullanıcıların enerjiye erişim kolaylığını artırmayı hedefleyen bu yaklaşım, elektrikli araç ekosistemini daha güçlü ve sürdürülebilir bir noktaya taşımayı amaçlıyor.

Apple, tarihin ilk 4 trilyon dolarlık şirketi olabilir!

0

Apple, dünya tarihinde 4 trilyon dolarlık piyasa değerine ulaşan ilk şirket olmaya hiç olmadığı kadar yaklaştı. Kasım ayından itibaren hisselerinde yüzde 16’lık bir artışla yaklaşık 500 milyar dolarlık ek bir piyasa değerine ulaşan Apple, şu anda 3,85 trilyon dolar gibi etkileyici bir seviyeye ulaşmış durumda. Bu rekor yükseliş, büyük ölçüde Apple’ın yapay zekâ teknolojilerine yaptığı yatırımlara ve bu teknolojilerin iPhone satışlarını yeniden canlandıracağına dair yatırımcıların duyduğu güvene bağlanıyor. Apple’ın Nvidia ve Microsoft gibi yapay zekâ liderleriyle olan rekabette geriden gelmesine rağmen, hız kazandığı ve sağlam adımlar attığı görülüyor.

Apple, tarihin ilk 4 trilyon dolarlık şirketi olacak

Aralık ayında OpenAI’ın ChatGPT teknolojisini cihazlarına entegre etmeye başlayan Apple, Haziran ayında duyurduğu yapay zekâ stratejilerini uygulama ekosistemine hızla adapte etmiş durumda. Bu gelişmeler, Apple’ın hem yazılım hem de donanım ürünlerine yönelik talebi artırırken, şirketin piyasa değerini Almanya ve İsviçre’nin ana borsalarının toplam değerini aşan bir seviyeye taşıdı. Geçmişte trilyon dolarlık eşikleri aşmada öncü olan Apple’ın, 4 trilyon dolar seviyesine ulaşarak bu geleneği sürdürmesi bekleniyor.

Son iki yılda, Apple’ın hisselerinde görülen yüzde 100’lük artış, Nvidia gibi yapay zekâ devlerinin aynı dönemde kaydettiği yüzde 800’lük artışla kıyaslandığında daha sakin bir büyüme gibi görünebilir.

Ancak, Apple’ın bu süreçteki tutarlılığı, onu uzun vadede en güvenilir yatırım seçeneklerinden biri olarak öne çıkarıyor. Yatırımcılar, Apple Intelligence gibi yapay zekâ temelli yeniliklerin yaygınlaşmasıyla birlikte, iPhone satışlarındaki durgunluğun sona ermesi ve gelecek yıl itibarıyla daha büyük bir ivme kazanılacağı yönünde olumlu görüş bildiriyor. Apple’ın istikrarlı ve yenilikçi yaklaşımı, şirketi yalnızca piyasa lideri olarak değil, aynı zamanda yapay zekâ çağının önemli bir oyuncusu olarak yeniden konumlandırıyor.

Sony, görüntü sensörü alanında liderliğini sürdürüyor!

0

Akıllı telefon pazarındaki daralmaya rağmen görüntü sensörleri sektöründeki büyüme hız kesmeden devam ediyor ve bu yükselişin öncülerinden biri Sony. Son yıllarda özellikle akıllı telefonların kamera sistemlerine yönelik artan talep, Sony’nin görüntü sensörü satışlarına adeta ivme kazandırdı.

Sony, görüntü sensörü alanında liderliğini devam ettiriyor

Şirketin sensör üretiminden sorumlu yöneticisi Yoshihiro Yamaguchi, bugüne kadar satılan toplam sensör adedinin 20 milyarı aştığını duyurdu. 2019 ile 2024 yılları arasındaki dönem dikkate alındığında, yalnızca son 5 yılda bu rakamın 10 milyarlık kısmının gerçekleşmesi, Sony’nin sektör liderliğini pekiştiren önemli bir kilometre taşı olarak öne çıkıyor.

Sony, görüntü sensörü alanında liderliğini devam ettirdi.

Görüntü sensörlerine olan bu yoğun talebin arkasında, özellikle akıllı telefonların kamera teknolojilerindeki gelişim yer alıyor. Geçmişte çift kamera sistemleriyle tanınan telefonlar, günümüzde standart olarak dört veya daha fazla kamerayla donatılmaya başlandı. Ancak Sony’nin sensörlerinin kullanım alanı sadece mobil cihazlarla sınırlı değil. Araç içi sistemler, akıllı fabrikalar, ICT altyapıları ve diğer kurumsal uygulamalar da bu ürünlerden faydalanıyor, bu da sensör pazarını daha geniş bir ölçekte büyütüyor.

2023 yılı itibarıyla, TechInsights’ın verilerine göre, akıllı telefon görüntü sensörü (CIS) pazarı 14 milyar doları aşarak istikrarlı bir büyüme kaydetti. Bu büyümede en büyük pay sahibi olan Sony, lider konumunu sağlam bir şekilde sürdürüyor. Şirketin en büyük rakibi olan Samsung, %20’lik pazar payıyla geride kalsa da rekabet halen devam ediyor. Sony’nin pazardaki bu hakimiyeti, kullanıcıların yüksek kaliteli görüntüleme teknolojilerine olan talebini karşılamakla kalmıyor, aynı zamanda diğer endüstrilerde de güçlü bir varlık göstermesine olanak sağlıyor.

ABD’de okullardaki telefon yasağına yeni çözüm!

0

Bu sistem, telefonlara fiziksel olarak erişilmesini engellerken öğrencilerin cihazlarını yanlarında tutmasına olanak tanıyor. Son sekiz yılda, 41 eyaletteki okul bölgeleri Yondr tarafından üretilen bu telefon kılıflarına toplam 2.5 milyon dolar harcadı.

Teknolojiye karşı artan endişeler

Yondr CEO’su Graham Dugoni, kılıfları ilk olarak 2014’te tasarladı. Başlangıçta konserlerde telefon kullanımını sınırlandırmak için tercih edilen bu yöntem, son yıllarda okullarda da popüler hale geldi.

Özellikle öğrencilerin telefon kullanımının artışıyla birlikte, ebeveynler ve eğitimciler arasında ekran süresinin etkileri konusunda endişeler arttı. Pew Araştırma Merkezi’ne göre, 13-17 yaş arasındaki gençlerin %95’i bir akıllı telefona erişime sahip, %46’sı ise neredeyse sürekli çevrimiçi olduğunu belirtiyor.

San Mateo-Foster City okul bölgesinde, öğrencilerin birbirini kayda alması, siber zorbalık ve diğer sorunlar nedeniyle 2022 yılında bu sistem kullanılmaya başlandı. Süperintendent Diego Ochoa, “Telefonlar adeta bir kaos yaratıyordu. Yondr kılıflarıyla öğrencilerin dikkatini toparlamak ve sınıf içinde etkileşimi artırmak mümkün oldu.” dedi.

Kılıfların başarıları ve eleştiriler

Yondr’ın kılıfları, ders sırasında öğrencilerin dikkatlerini artırdığı ve sınıf dışında sosyal iletişimi geliştirdiği gerekçesiyle oldukça övgü topladı. Ancak, öğrenciler ve bazı uzmanlar bu yönteme eleştirel yaklaşıyor. Bazı öğrenciler, telefonların acil durumlarda gerekli olduğunu savunarak Change.org üzerinden kılıflara karşı kampanyalar başlattı. Ayrıca, Güney Kaliforniya Üniversitesi’nden Anthony Vaccaro, çocukların telefon kullanımını tamamen yasaklamak yerine onlara kendi kendini düzenleme becerilerinin kazandırılması gerektiğini belirtti.

East Los Angeles Renaissance Academy’nin müdürü Francine Avila, sistemin öğrencilerin cihazlarını yanlarında tutmasına izin vermesinin kaygıyı azalttığını söyledi. Ancak, kılıfların kullanımıyla öğrenciler öğle yemeklerinde ne yapacaklarını bilemeyince, okul daha fazla aktivite sunmaya başladı. “Bir anda masa tenisi oynamak için uzun kuyruklar oluştu.” diyen Avila, kültürel değişime uyum sağlamak için bu tür düzenlemelerin önemli olduğunu ifade etti.

Yondr’ın uygulamaları, teknoloji ve eğitim arasındaki dengeyi sağlamayı hedeflerken tartışmaların da merkezinde yer alıyor.

Kaliforniya, elektrikli şarj altyapısını zorunlu hale getirecek!

0

Kaliforniya eyaleti, elektrikli araç kullanımını desteklemek amacıyla aldığı yeni bir kararla, 2026 yılından itibaren birçok park alanında elektrikli araç şarj altyapısını zorunlu hale getirdi. Bu düzenleme, eyaletin çevre dostu ulaşımı teşvik etme çabalarının önemli bir adımını oluşturuyor. Yeni inşa edilecek tek haneli evlerde park alanlarına bir elektrikli araç şarj cihazının kurulması mecburiyeti getirildi.

Kaliforniya, elektrikli şarj altyapısını zorunlu hale getiriyor

Bunun yanında, apartmanlarda yaşayanlar içinse en az bir park yerinin elektrikli araçlara hazır olması şartı koşuluyor. Bu durum, NEMA 6-20, 14-30 veya 14-50 gibi 240V/20A sağlayan bir priz veya Type 1 ya da NACS standartlarındaki bir şarj çıkışı bulundurmayı kapsıyor.

Kaliforniya, elektrikli şarj altyapısını zorunlu hale getiriyor.

Yeni düzenlemeler oteller ve ticari binalar için de geçerli. Yeni otel projelerinde park yerlerinin yüzde 65’inin elektrikli araç şarj altyapısına uygun olması zorunlu kılınırken, bu oranın gerek duyulduğunda yüzde 100’e çıkarılabilecek bir kapasiteye sahip olması gerekiyor. Ticari binalarda ise park yerlerinin yüzde 20’sinin bu altyapıyı desteklemesi ve ihtiyaç doğrultusunda yüzde 30 ya da yüzde 45’e çıkarılabilmesi mümkün kılınmış durumda.

Bu kurallar yalnızca yeni inşa edilen yapılara değil, mevcut binalara eklenen her yeni park alanı için de geçerli olacak. Elektrikli araç sahipliğinin en yüksek olduğu Kaliforniya’nın bu kararı sürpriz olarak karşılanmasa da benzer düzenlemelerin başka bölgelerde de uygulanması, elektrikli araç dönüşümünü hızlandırabilir. Böyle bir yaklaşım, Türkiye gibi ülkelerde de elektrikli araçların benimsenmesini ve çevresel hedeflere ulaşılmasını kolaylaştırabilir.

Avrupa, elektrikli batarya alanında Çin’e bağımlı!

Avrupa’nın elektrikli araç bataryaları üretiminde bağımsız bir sektör oluşturma hayali, İsveçli Northvolt’un mali çöküşüyle ciddi bir darbe almasına rağmen, tamamen yok olmuş değil. Ancak bu hayalin gerçekleştirilmesi, artık büyük ölçüde Çin sermayesine ve teknolojisine bağlı görünüyor. AB’nin Çin’den bağımsızlaşma isteği, bu durumla tezat oluşturuyor. Slovakya merkezli InoBat girişimi, Northvolt’un çöküşünden sonra, benzer finansal sıkıntılara karşı Çin’in önemli batarya üreticilerinden Gotion ile iş birliği yaparak ayakta kalmayı başardı. Gotion’un %25 hisse alımı ve ortak girişim kurulması, şirketin krizden çıkmasına büyük katkı sağladı.

Avrupa, elektrikli batarya alanında Çin’e bağımlı oldu

Gotion, 2023 yılında 150 GWh olan üretim kapasitesini 2025’te 270 GWh’ye çıkarmayı hedefliyor ki bu kapasite, Avrupa’nın toplam üretimini kat kat aşıyor. Uzmanlar, Çin destekli projelerin Avrupa’nın batarya üretim kapasitesini artırmak için etkili bir model oluşturabileceğini belirtiyor. Bunun somut bir örneği, Ferrari gibi yüksek standartlara sahip otomobil üreticileri için test edilmek üzere InoBat tesislerinde üretilen bataryalar. Yıllık 4 GWh kapasiteli bu tesis, düşük hacimli ancak yüksek kâr marjlı üretim için önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Bu ve benzeri ortaklıklar, Avrupa’da tam bağımsızlıktan ziyade uluslararası iş birliğinin batarya üretimi için kritik olacağını gösteriyor.

Avrupa, elektrikli batarya alanında Çin'e bağımlı oldu.
Avrupa, elektrikli batarya alanında Çin’e bağımlı oldu.

Bununla birlikte, Northvolt’un 10 milyar doların üzerinde kaynak toplamasına rağmen Çin merkezli BYD ve CATL gibi güçlü rakiplerle rekabet edememesi, Avrupa’daki diğer girişimlere bir uyarı niteliğinde. Sonuç olarak, Stellantis ve Mercedes-Benz liderliğindeki ACC dahil olmak üzere, bu yıl birçok girişim ya projelerini erteledi ya da tamamen iptal etti ve Avrupa’nın üretim kapasitesi 170 GWh’ye geriledi.

Buna karşın, Fransa merkezli Verkor’un Dunkirk’te 16 GWh kapasiteli bir tesis inşa etme planı veya İngiltere merkezli Ilika’nın lisanslama stratejisi gibi umut vaat eden girişimler de bulunuyor. Uzmanlar, Avrupa’nın bu alanda başarılı olabilmesi için yalnızca yenilikçi teknolojilere değil, büyük otomotiv şirketleriyle sağlam iş birliklerine ve ölçek ekonomisinden faydalanmaya da odaklanması gerektiğini vurguluyor.

Oyunlar zihinsel sağlık üzerinde etkili oluyor!

0

Rapor, belirli oyun türlerinin zihinsel sağlığa “önemli faydalar” sağladığını söylüyor. Araştırmalar, açık dünya video oyunlarının zihinsel sağlık yararlarını vurgulayarak, stresi azaltmak ve refahı iyileştirmek için terapötik araçlar olarak potansiyellerini vurgulamaktadır. Bu çalışma, Imperial College London ve Graz Üniversitesi’ndeki araştırmacılar tarafından yürütülmektedir.

Oyunlar zihinsel sağlık üzerinde olumlu etki yaratabiliyor

Fortnite gibi hedeflere ve aciliyete odaklanan rekabetçi oyunların aksine , Minecraft , Skyrim , Red Dead Redemption 2 ve Ghost of Tsushima gibi açık dünya oyunları , oyuncuları kendi hızlarında geniş ortamları keşfetmeye teşvik eder. Bu özgürlük, öz belirleme teorisi tarafından tanımlandığı gibi psikolojik refahın temel bileşenleri olan bir özerklik ve yeterlilik duygusunu besler.

Çalışma, hem nicel verileri hem de lisansüstü öğrenci oyuncularla derinlemesine görüşmeleri kullanarak karma yöntemli bir yaklaşım benimsedi. Oyuncular, açık dünya oyunlarının sürükleyici ve kendi kendine yönlendirilen doğasının önemli bir duygusal rahatlama sağladığını bildirdi. Yerleşim yerleri inşa etme, yeni bölgeler haritalama veya dinamik oyun dünyalarıyla etkileşim kurma gibi aktivitelere katılma özgürlüğü, onların hayatın stres faktörlerinden geçici olarak uzaklaşmalarını sağladı.

Nicel bulgular, bilişsel kaçış ile artan rahatlama arasında bir bağlantı olduğunu doğruladı ve bu da genel refahı olumlu yönde etkiledi. Araştırmacıların belirttiği gibi, açık dünya oyunlarındaki sürükleyici deneyimler, özerklik, yeterlilik ve ilişki gibi temel psikolojik ihtiyaçları karşılayarak psikolojik refaha katkıda bulunabilir.

Çalışma, araştırmacıların kabul ettiği bir sınırlama olan kendi kendine bildirilen verilere dayansa da oyunun ruh sağlığı üzerindeki etkilerini daha iyi anlamak için fizyolojik ölçümler kullanan gelecekteki araştırmalar için yollar açıyor. Bulgular, sosyal medyanın ergenlik dönemindeki kaygı ve depresyon üzerindeki olumsuz etkisine dair artan endişelerle örtüşüyor ve açık dünya oyunlarının rahatlama ve ruh sağlığı yönetimi için daha sağlıklı bir alternatif olduğunu vurguluyor.

Riskli uygulamalar çocukların kullanımına açıldı

0

Küçük çocuklar için güvenli olarak derecelendirilen uygunsuz uygulamaların App Store’da yaygın olduğu uyarısında bulunuldu. Çocuk güvenliği grupları, 24 saatlik inceleme sürecinde 12 yaş ve altı çocuklar için uygun olarak derecelendirilen 200’den fazla “riskli” uygulama buldu.

Riskli uygulamalar çocuklar tarafından kullanılıyor

Heat Initiative ve ParentsTogether Action tarafından yayınlanan bir rapor, Apple’ın App Store’unda dört yaşındaki çocuklar için uygun olarak derecelendirilen uygunsuz uygulamaların endişe verici varlığını ayrıntılarıyla anlatıyor. Gruplar, 24 saat içinde mümkün olduğunca çok sayıda uygulamayı incelemek için bir araştırmacıyla çalıştı ve sonunda derecelendirildikleri yaşlara göre “endişe verici içerik veya özellikler” içeren 200’den fazla uygulama tespit ettiklerini söylüyorlar. Bunlar arasında yabancı sohbet ve yapay zeka kız arkadaş uygulamaları, cinsel veya şiddet içeren istemler ve görseller içeren oyun uygulamaları ve yapay zeka destekli görünüm derecelendirme uygulamaları yer alıyor.

Araştırma, “riskli” olarak değerlendirilen kategorilerde 4+, 9+ ve 12+ yaş derecelendirmelerine sahip uygulamalara odaklandı: sohbet (yapay zeka ve yabancı sohbet uygulamaları dahil), güzellik, diyet ve kilo kaybı, filtresiz internet erişimi (okulların yasaklı sitelerine erişim uygulamaları) ve oyun.

Raporda bulgular arasında, en az 24 cinsel oyun ve 9 yabancı sohbet uygulamasının bu yaş gruplarındaki çocuklar için uygun olarak işaretlendiği belirtiliyor. Araştırma ayrıca, bu yaş derecelendirmelerini taşıyan filtresiz internet erişimi için 40 uygulama ve güzellik, vücut imajı ve kilo kaybı ile ilgili 75 uygulama ile 28 nişancı ve suç oyunu belirledi. Heat Initiative’e göre, 24 saatlik soruşturma sırasında tespit edilen yaklaşık 200 suç teşkil eden uygulama toplamda 550 milyondan fazla kez indirildi.

Toplamda yaklaşık 800 uygulama incelendi ve araştırma, bazı kategorilerin uygunsuz şekilde düşük yaş derecelendirmelerine sahip uygulamaları taşıma olasılığının diğerlerinden daha yüksek olduğunu buldu. Raporda, yabancı sohbet uygulamaları ve oyunları için “daha azının çocuklar için uygun olarak derecelendirildiği” belirtiliyor. Çoğu durumda, bunlar 17+ idi. Ancak kilo verme ve filtresiz internet erişimi kategorilerinde incelenen uygulamaların neredeyse tamamı 4+ yaş çocuklar için onaylandı. Raporda, Apple’ın App Store’daki çocuk güvenliği önlemleri konusunda daha iyi performans göstermesi, şirketin uygulamaların indirilebilir hale gelmeden önce yaş derecelendirmelerini doğrulamak için üçüncü taraf incelemeciler kullanması ve yaş derecelendirme sürecini tüketiciler için şeffaf hale getirmesi çağrısında bulunuluyor.

Lityum iyon batarya talebi 1 TWh’i aştı!

Lityum iyon bataryalara olan talep, elektrikli araçların hızlı yükselişi ve enerji depolama sektöründeki ivmeyle birlikte bu yıl ilk kez yıllık 1 TWh sınırını aştı. Kasım ayı verileriyle bu kritik eşiğe ulaşılması, geçtiğimiz yıl kıl payı kaçırılan bu başarıyı gerçeğe dönüştürdü. Londra merkezli araştırma şirketi Rho Motion’a göre, 2024’te lityum iyon bataryalara olan talebin geçen yıla kıyasla %26 oranında artacağı tahmin ediliyor.

Lityum iyon batarya talebi resmen 1 TWh’i geçti

Bu artışın başını çeken elektrikli araçlar, pil talebinin en büyük payını oluştururken, sabit enerji depolama sistemlerinin büyümesi ise dikkat çekici bir hız kazanmış durumda.

Lityum iyon batarya talebi resmen 1 TWh'i geçti.

Enerji depolama pazarında, 2020’de toplam talebin yalnızca %7’sini oluşturan sektör, 2024’te bu payını iki katına çıkararak %15 seviyesine getirdi. Kasım ayında enerji depolama sistemlerinin toplam kapasitesi, geçen yılın aynı dönemine kıyasla %175 artışla 19,4 GWh’e ulaştı. Bu kapasitenin %76’sı sayaç önü bağımsız projeler tarafından sağlandı ve sektörün büyüme potansiyelini açıkça ortaya koydu.

Elektrikli araçlar cephesinde ise küresel satışlar yıl boyunca %25 oranında artış gösterirken, coğrafi farklar öne çıkıyor. Avrupa’da satışlar %3 düşüş kaydederken, Çin pazarında bu oran %40 gibi etkileyici bir artış olarak gerçekleşti. Türkiye’nin Avrupa’daki elektrikli araç DC şarj alanındaki birinciliği ise bölgesel bir başarı olarak dikkat çekiyor.

Bu hızlı büyümenin yanında, lityum iyon batarya fiyatlarının da hızla düşmesi, talebin önümüzdeki yıl daha da artacağına dair beklentileri güçlendiriyor. Özellikle enerji depolama sistemlerinde görülen genişlemeyle birlikte, bu pazarın toplam pil talebinde giderek daha büyük bir pay alması ve sektörün büyümesinin sadece elektrikli araçlarla sınırlı kalmayacağı öngörülüyor.

T3 Girişim Sermayesi Yatırım Fonu, Co Print’e 200.000 USD Yatırım Yaptı!

0

T3 Girişim Sermayesi Yatırım Fonu (T3 GSYF), Türkiye’nin yenilikçi teknoloji ekosistemine katkı sağlama hedefiyle ilk yatırımını gerçekleştirdi. 3D yazıcı teknolojileri alanında çığır açan çözümler sunan Co Print, T3 GSYF’den aldığı 200.000 USD ile uluslararası pazarlarda büyümesini hızlandırmayı, üretim kapasitesini artırmayı ve küresel bir marka olmayı hedefliyor.

Co Print’in Yenilikçi Çözümleri ve Öne Çıkan Başarıları

Co Print, tek bir baskı ucu ile çok renkli ve çok malzemeli modeller üretme imkanı sunan yenilikçi teknolojisiyle 3D yazıcı sektöründe fark yaratıyor. Şirket, bu yaklaşımıyla Take Off Girişim Zirvesi’nde ilk 10 büyüme aşamasındaki girişim arasında yer aldı ve 200.000 USD değerinde yatırım ödülü kazandı.

Başarıları arasında, Kickstarter kampanyalarıyla kısa sürede yüz binlerce dolarlık fon toplaması ve Fonbulucu platformundaki yatırım turları öne çıkıyor. İlk turda 1.587 yatırımcıdan 3 milyon TL toplayarak kitle fonlaması rekoru kıran Co Print, ikinci turda Baykar Teknoloji CEO’su Haluk Bayraktar’ın desteğiyle toplamda 7 dakikada 12 milyon TL yatırım aldı. Bu başarılar, uluslararası pazarlarda büyüme potansiyelini güçlendirdi.

T3 GSYF ile Stratejik İş Birliği

T3 Girişim Sermayesi Yatırım Fonu, sadece finansal destek sağlamakla kalmayıp aynı zamanda girişimcilere stratejik yönlendirme ve yatırım sürecinin her aşamasında girişimcilerle yakın işbirliği içinde çalışarak, iş modellerini geliştirmelerine ve büyümelerine olanak tanımaktadır. Co Print’e yapılan bu yatırım, T3 GSYF’nin Türkiye’nin teknoloji tabanlı girişimcilik ekosistemine olan bağlılığını bir kez daha kanıtladı. Bu iş birliği, Co Print’in AR-GE çalışmalarını hızlandırmasına ve yenilikçi ürünlerini küresel pazarlara sunmasına olanak tanıyacak.

Gelecek Hedefleri

T3 GSYF desteğiyle Co Print, ABD ve Avrupa pazarlarına açılmayı ve yeni üretim hatları kurarak kapasitesini artırmayı planlıyor. Şirket, katıldığı uluslararası teknoloji fuarlarında büyük ilgi görmeye devam ediyor ve yenilikçi teknolojileriyle tasarım ve üretim alanlarında önemli avantajlar sağlıyor.

Türkiye’nin Teknoloji Ekosistemine Güçlü Bir Katkı

T3 GSYF’nin Co Print’e yaptığı yatırım, Türkiye’nin teknoloji odaklı girişimlerini uluslararası arenada daha rekabetçi hale getirmek için atılmış önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Bu iş birliği, geleceğin teknolojilerini şekillendirme ve Türkiye’nin küresel teknoloji ekosistemindeki yerini güçlendirme yolunda güçlü bir örnek teşkil ediyor.

Türk Hava Yolları, Guinness Dünya Rekorları Kitabı’na girdi!

0

Türk Hava Yolları (THY), havacılık alanında büyük bir başarıya imza atarak Guinness Dünya Rekorları’na girdi. 120 ülkeye aktif uçuş yaparak, bu başarısını dünya çapında tescil etti ve küresel havacılık sektörü içindeki liderliğini bir kez daha gözler önüne serdi. THY, bu rekoru Şili’ye gerçekleştirdiği ilk uçuşun ardından elde etti ve Şili’deki Santiago Arturo Merino Benitez Uluslararası Havalimanı’nda yapılan bir törenle Guinness rekor sertifikasını aldı. Törende, THY Genel Müdürü Bilal Ekşi’nin yanı sıra Guinness Dünya Rekorları temsilcileri ve THY yöneticileri de hazır bulundu.

Türk Hava Yolları, resmen Guinness Dünya Rekorları Kitabı’na girdi

Bilal Ekşi törende yaptığı konuşmada, tarihi ve kültürel zenginliklere sahip olan Şili’de bu rekoru elde etmiş olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. THY’nin misyonunun, dünyanın dört bir yanındaki insanları, kültürleri ve destinasyonları birbirine bağlamak olduğunu vurguladı.

Türk Hava Yolları, resmen Guinness Dünya Rekorları Kitabı'na girdi.
Türk Hava Yolları, resmen Guinness Dünya Rekorları Kitabı’na girdi.

Guinness Dünya Rekorları temsilcisi Talal Omar ise, Türk Hava Yolları’nın küresel havacılıkta üstlendiği hayati rolü bir kez daha doğruladığını belirtti. Son 12 ayda 120 ülkeye uçuş gerçekleştiren THY, bu rekor sayesinde uçuş ağını 131 ülkeye çıkararak global havacılıktaki etkisini pekiştirmiş oldu.

THY’nin Şili’ye yaptığı uçuşlar, Amerika kıtasındaki hizmet verdiği ülke sayısını 10’a çıkardı. İstanbul’dan Santiago’ya yapılan haftada dört seferin, Sao Paulo aktarmalı olarak düzenlenecek olması, THY’nin Amerika kıtasındaki uçuş ağını önemli ölçüde genişletecek. Bu yeni rota, THY’nin Amerika’daki 26 destinasyona ulaşan uçuş ağını daha da güçlendirecek. Bu büyük başarı, Türk Hava Yolları’nın uluslararası alandaki üstünlük ve etkinliğini bir kez daha kanıtlamış oldu.

Dubai’de yollara klima döşeniyor!

0

Genellikle yüksek gökdelenleri ve geniş çölleriyle bilinen Dubai, kentsel hareketliliği yeniden tanımlamak için dikkate değer bir dönüşüme girişiyor. Geleneksel olarak yürünebilirliğiyle tanınmayan şehir, iddialı Dubai Yürüyüş Ana Planı kapsamında kapsamlı bir yaya dostu ağ sunmayı planlıyor.

Klimalı yollar ile yürümek daha kolay olacak

Dubai Yürüyüşü girişimi, 2.300 kilometre (1.430 mil) yenilenmiş mevcut yollar dahil olmak üzere etkileyici 6.500 kilometre (yaklaşık 4.000 mil) yürüyüş yolunu kapsıyor. Proje ayrıca, Dubai’nin 2040 yılına kadar yaya hareketliliğini %13’ten %25’e çıkarma hedefiyle uyumlu olarak bağlantıyı iyileştirmek için 110 yaya köprüsü ve alt geçidinin geliştirilmesini de içeriyor.

Birçok önemli noktası arasında, Gelecek Müzesi’nin yakınındaki ikonik yükseltilmiş bir yürüyüş yolu olan Gelecek Döngüsü yer alıyor. 2 kilometre (1,2 mil) uzunluğunda ve 6 ila 15 metre (20 ila 50 fit) genişliğinde olan Gelecek Döngüsü, Dubai Dünya Ticaret Merkezi, Emirates Towers ve Dubai Uluslararası Finans Merkezi gibi önemli simge yapıları birbirine bağlayacak ve metro istasyonlarıyla sorunsuz bir şekilde entegre olacak. Bu fütüristik yol, yıl boyunca kullanım için 30.000 metrekarelik (322.000 fit kare) klimalı bir seviyeye sahip olacak ve ek olarak 30.000 metrekare gölgeli yeşil alanla tamamlanacak.

Dubai Yürüyüşü, manzaralı kıyı yolları, kırsal ve dağ patikaları ve kentsel şehir yürüyüş yolları gibi tüm tercihlere hitap eden çeşitli yaya rotaları içerecektir. Bu yollar, Burj Khalifa ve Gelecek Müzesi gibi önemli cazibe merkezlerini birbirine bağlayarak hem sakinler hem de ziyaretçiler için kusursuz bir deneyim yaratacaktır.

BAE Başkan Yardımcısı ve Başbakanı ve Dubai Emiri Şeyh Muhammed bin Raşid El Maktum, projenin önemini vurgulayarak, “Bu simgesel yükseltilmiş yürüyüş yolu… önemli simge yapıları sorunsuz bir şekilde birbirine bağlıyor.” dedi. Kamu-özel sektör ortaklıkları aracılığıyla geliştirilecek ticari alanlar da dahil olmak üzere karma kullanım potansiyeline dikkat çekti. Aşamalı olarak hayata geçirilmesi planlanan Dubai Walk’ın pilot aşamasının 2025’te başlayıp 2027’de tamamlanması, projenin tamamının ise 2040 yılına kadar tamamlanması hedefleniyor.

Türkiye’de redoks akış batarya üretim tesisi kurulacak!

Alman Schmid ile Türk inşaat malzemeleri devi Pekintaş Group’un ortak girişimi olan Schmid Pekintaş, Türkiye’de 3 GWh kapasiteli bir vanadyum redoks akış batarya üretim tesisi kurmaya hazırlanıyor. 2026 yılında üretime başlaması planlanan bu tesis, enerji depolama teknolojisini daha rekabetçi bir hale getirerek maliyetleri düşürmeyi hedefliyor. Akış bataryaları, özellikle yenilenebilir enerji kaynaklarının etkin kullanımında ve uzun süreli enerji depolama çözümlerinde büyük bir rol oynayacak. Bu proje, Schmid Pekintaş’ın 2014’ten bu yana güneş paneli üretimindeki tecrübesini yeni bir alana taşıdığı önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.

Türkiye’de redoks akış batarya üretim tesisi kuruluyor

Schmid Pekintaş, halen yıllık 1 GW kapasiteye sahip güneş paneli üretim tesisi işletiyor ve bu altyapıyı enerji depolama sistemlerine yönelik seri üretim için genişletmeyi planlıyor. Şirketin Enerji Sistemleri Başkan Yardımcısı Henrik Buschmann, bu yatırımın maliyet yapısı üzerinde büyük bir etkiye sahip olacağını vurguladı ve fabrikanın tam kapasitede 3 GWh düzeyine ulaşmasıyla önemli bir başarı sağlanacağını belirtti. Daha önce Suudi Arabistan’da benzer bir girişim başlatan ancak bu projeyi sona erdiren Schmid Group, Türkiye’deki teşviklerin ve pazar fırsatlarının sunduğu avantajlarla daha büyük bir başarı hedefliyor.

Vanadyum redoks akış bataryaları, Schmid Pekintaş’ın geliştirdiği üçüncü nesil bir teknolojiye dayanıyor. Yeni tesis, standart 10ft konteynerde 15-30 kW güç ve 120 kWh depolama kapasitesine, daha büyük 40ft konteynerlerde ise 200 kW güç ve 800 ila 1600 kWh kapasitelere sahip bataryalar üretecek. İlk etapta 4 saatlik enerji depolama kapasitesine odaklanılırken, ilerleyen aşamalarda bu süre 8 saat ve üzerine çıkarılacak. Küresel çapta, 5.6 GW/357 GWh uzun süreli enerji depolama kapasitesinin yüzde 16’sını oluşturan vanadyum redoks akış bataryalarının Türkiye’deki üretimi, bu alanın önemini artıracak bir gelişme olarak değerlendiriliyor.

Türkiye’nin hibrit yenilenebilir enerji projeleri için sunduğu güçlü teşvikler, uzun süreli depolama projeleri açısından ülkeyi cazip bir pazar haline getiriyor. Bu bağlamda Schmid Pekintaş, geçtiğimiz aylarda termo-elektrik enerji depolama geliştiricisi Malta Inc. ile bir mutabakat zaptı imzalayarak güneş enerjisi projelerine depolama kapasitesi eklemeyi hedeflediğini açıklamıştı. Redoks akış bataryası üretiminin, bu çabaların tamamlayıcısı olacağı ifade ediliyor. Türkiye’nin enerji alanındaki bu ileri teknoloji yatırımı, hem ulusal hem de uluslararası düzeyde dikkat çekecek bir girişim olma potansiyeline sahip.

Eski Volkswagen CEO’su, bu Çinli otomobili övdü!

0

Eski Volkswagen CEO’su Herbert Diess, Çinli NIO’nun yeni amiral gemisi olan ET9’u deneyimledikten sonra hayranlığını gizleyemedi ve “Bu imkansız” sözleriyle Çin otomotiv sektöründeki teknolojik ilerlemeyi özetledi. Diess’in yorumları, NIO ET9’un ulaştığı yenilikçi seviyeyi ortaya koyarken, Çinli otomobil markalarının artık sadece birer üretici değil, aynı zamanda global otomotiv pazarında ciddi birer teknoloji lideri olduklarını gözler önüne seriyor.

Eski Volkswagen CEO’su, bu Çinli otomobile hayran kaldı

NIO ET9’un dikkat çeken tasarım ve teknik özellikleri arasında, 5.324 mm uzunluğa, 2.017 mm genişliğe ve 1.620 mm yüksekliğe sahip gövdesi ile etkileyici bir iç hacim bulunuyor. Fastback tarzı aerodinamik yapısı, 23 inçlik büyük jantlarla birleşerek zarafet ve dinamizmi aynı anda sunuyor. Araç, yalnızca tasarımıyla değil, aynı zamanda içerdiği teknolojik altyapıyla da büyülüyor. 5 nm’lik Shenji NX9031 işlemcisi, araçta ileri düzey otonom sürüş kabiliyetlerini mümkün kılarken, hem drive-by-wire hem de steer-by-wire sistemleri gibi yenilikçi teknolojilerle fark yaratıyor.

Otomobil, ön ve arka aksta yer alan toplamda 520 kW (697 beygir) güç üreten çift elektrik motoruyla 0-100 km/s hıza sadece 4.3 saniyede ulaşabiliyor. 925 voltluk elektrik mimarisi sayesinde 600 kW hızlı şarj desteği sunan ET9, 5 dakikalık şarjla 255 km’ye kadar menzil sağlayabiliyor. 100 kWh kapasiteli batarya paketi, 650 km’lik menzil sunarken, batarya değişim istasyonlarıyla sadece 3 dakikada tam dolu bir batarya değişimi yapılabiliyor. İleride, yarı katı hal batarya teknolojisiyle 150 kWh kapasite seçeneği sunulması planlanıyor ve bu seçenek menzil konusunda yeni bir çıta oluşturabilir.

Araç içi donanımlar arasında, 15.6 inçlik merkezi dokunmatik ekran, arka yolcular için üç ek ekran, yatabilen koltuklar, katlanabilir masalar ve buzdolabı gibi lüks özellikler yer alıyor. Tüm bu detaylar, NIO ET9’un sadece bir otomobil değil, aynı zamanda birinci sınıf bir teknoloji ve konfor sunan mobil yaşam alanı olarak tasarlandığını kanıtlıyor.

NIO ET9, 660.000 yuan (yaklaşık 90.450 dolar) fiyat etiketiyle satışa sunuldu. Ancak asıl vurgu, Çinli otomobil üreticilerinin, dünyanın lider markalarıyla rekabet edecek düzeydeki teknolojik kapasitesi. Diess’in açıklamaları, Çin otomotiv sektörünün hızla ilerleyen ve şaşırtıcı boyutlara ulaşan yenilikçi gücünü bir kez daha doğrulamış oldu.