Riskli uygulamalar çocukların kullanımına açıldı

0

Küçük çocuklar için güvenli olarak derecelendirilen uygunsuz uygulamaların App Store’da yaygın olduğu uyarısında bulunuldu. Çocuk güvenliği grupları, 24 saatlik inceleme sürecinde 12 yaş ve altı çocuklar için uygun olarak derecelendirilen 200’den fazla “riskli” uygulama buldu.

Riskli uygulamalar çocuklar tarafından kullanılıyor

Heat Initiative ve ParentsTogether Action tarafından yayınlanan bir rapor, Apple’ın App Store’unda dört yaşındaki çocuklar için uygun olarak derecelendirilen uygunsuz uygulamaların endişe verici varlığını ayrıntılarıyla anlatıyor. Gruplar, 24 saat içinde mümkün olduğunca çok sayıda uygulamayı incelemek için bir araştırmacıyla çalıştı ve sonunda derecelendirildikleri yaşlara göre “endişe verici içerik veya özellikler” içeren 200’den fazla uygulama tespit ettiklerini söylüyorlar. Bunlar arasında yabancı sohbet ve yapay zeka kız arkadaş uygulamaları, cinsel veya şiddet içeren istemler ve görseller içeren oyun uygulamaları ve yapay zeka destekli görünüm derecelendirme uygulamaları yer alıyor.

Araştırma, “riskli” olarak değerlendirilen kategorilerde 4+, 9+ ve 12+ yaş derecelendirmelerine sahip uygulamalara odaklandı: sohbet (yapay zeka ve yabancı sohbet uygulamaları dahil), güzellik, diyet ve kilo kaybı, filtresiz internet erişimi (okulların yasaklı sitelerine erişim uygulamaları) ve oyun.

Raporda bulgular arasında, en az 24 cinsel oyun ve 9 yabancı sohbet uygulamasının bu yaş gruplarındaki çocuklar için uygun olarak işaretlendiği belirtiliyor. Araştırma ayrıca, bu yaş derecelendirmelerini taşıyan filtresiz internet erişimi için 40 uygulama ve güzellik, vücut imajı ve kilo kaybı ile ilgili 75 uygulama ile 28 nişancı ve suç oyunu belirledi. Heat Initiative’e göre, 24 saatlik soruşturma sırasında tespit edilen yaklaşık 200 suç teşkil eden uygulama toplamda 550 milyondan fazla kez indirildi.

Toplamda yaklaşık 800 uygulama incelendi ve araştırma, bazı kategorilerin uygunsuz şekilde düşük yaş derecelendirmelerine sahip uygulamaları taşıma olasılığının diğerlerinden daha yüksek olduğunu buldu. Raporda, yabancı sohbet uygulamaları ve oyunları için “daha azının çocuklar için uygun olarak derecelendirildiği” belirtiliyor. Çoğu durumda, bunlar 17+ idi. Ancak kilo verme ve filtresiz internet erişimi kategorilerinde incelenen uygulamaların neredeyse tamamı 4+ yaş çocuklar için onaylandı. Raporda, Apple’ın App Store’daki çocuk güvenliği önlemleri konusunda daha iyi performans göstermesi, şirketin uygulamaların indirilebilir hale gelmeden önce yaş derecelendirmelerini doğrulamak için üçüncü taraf incelemeciler kullanması ve yaş derecelendirme sürecini tüketiciler için şeffaf hale getirmesi çağrısında bulunuluyor.

Lityum iyon batarya talebi 1 TWh’i aştı!

Lityum iyon bataryalara olan talep, elektrikli araçların hızlı yükselişi ve enerji depolama sektöründeki ivmeyle birlikte bu yıl ilk kez yıllık 1 TWh sınırını aştı. Kasım ayı verileriyle bu kritik eşiğe ulaşılması, geçtiğimiz yıl kıl payı kaçırılan bu başarıyı gerçeğe dönüştürdü. Londra merkezli araştırma şirketi Rho Motion’a göre, 2024’te lityum iyon bataryalara olan talebin geçen yıla kıyasla %26 oranında artacağı tahmin ediliyor.

Lityum iyon batarya talebi resmen 1 TWh’i geçti

Bu artışın başını çeken elektrikli araçlar, pil talebinin en büyük payını oluştururken, sabit enerji depolama sistemlerinin büyümesi ise dikkat çekici bir hız kazanmış durumda.

Lityum iyon batarya talebi resmen 1 TWh'i geçti.

Enerji depolama pazarında, 2020’de toplam talebin yalnızca %7’sini oluşturan sektör, 2024’te bu payını iki katına çıkararak %15 seviyesine getirdi. Kasım ayında enerji depolama sistemlerinin toplam kapasitesi, geçen yılın aynı dönemine kıyasla %175 artışla 19,4 GWh’e ulaştı. Bu kapasitenin %76’sı sayaç önü bağımsız projeler tarafından sağlandı ve sektörün büyüme potansiyelini açıkça ortaya koydu.

Elektrikli araçlar cephesinde ise küresel satışlar yıl boyunca %25 oranında artış gösterirken, coğrafi farklar öne çıkıyor. Avrupa’da satışlar %3 düşüş kaydederken, Çin pazarında bu oran %40 gibi etkileyici bir artış olarak gerçekleşti. Türkiye’nin Avrupa’daki elektrikli araç DC şarj alanındaki birinciliği ise bölgesel bir başarı olarak dikkat çekiyor.

Bu hızlı büyümenin yanında, lityum iyon batarya fiyatlarının da hızla düşmesi, talebin önümüzdeki yıl daha da artacağına dair beklentileri güçlendiriyor. Özellikle enerji depolama sistemlerinde görülen genişlemeyle birlikte, bu pazarın toplam pil talebinde giderek daha büyük bir pay alması ve sektörün büyümesinin sadece elektrikli araçlarla sınırlı kalmayacağı öngörülüyor.

T3 Girişim Sermayesi Yatırım Fonu, Co Print’e 200.000 USD Yatırım Yaptı!

0

T3 Girişim Sermayesi Yatırım Fonu (T3 GSYF), Türkiye’nin yenilikçi teknoloji ekosistemine katkı sağlama hedefiyle ilk yatırımını gerçekleştirdi. 3D yazıcı teknolojileri alanında çığır açan çözümler sunan Co Print, T3 GSYF’den aldığı 200.000 USD ile uluslararası pazarlarda büyümesini hızlandırmayı, üretim kapasitesini artırmayı ve küresel bir marka olmayı hedefliyor.

Co Print’in Yenilikçi Çözümleri ve Öne Çıkan Başarıları

Co Print, tek bir baskı ucu ile çok renkli ve çok malzemeli modeller üretme imkanı sunan yenilikçi teknolojisiyle 3D yazıcı sektöründe fark yaratıyor. Şirket, bu yaklaşımıyla Take Off Girişim Zirvesi’nde ilk 10 büyüme aşamasındaki girişim arasında yer aldı ve 200.000 USD değerinde yatırım ödülü kazandı.

Başarıları arasında, Kickstarter kampanyalarıyla kısa sürede yüz binlerce dolarlık fon toplaması ve Fonbulucu platformundaki yatırım turları öne çıkıyor. İlk turda 1.587 yatırımcıdan 3 milyon TL toplayarak kitle fonlaması rekoru kıran Co Print, ikinci turda Baykar Teknoloji CEO’su Haluk Bayraktar’ın desteğiyle toplamda 7 dakikada 12 milyon TL yatırım aldı. Bu başarılar, uluslararası pazarlarda büyüme potansiyelini güçlendirdi.

T3 GSYF ile Stratejik İş Birliği

T3 Girişim Sermayesi Yatırım Fonu, sadece finansal destek sağlamakla kalmayıp aynı zamanda girişimcilere stratejik yönlendirme ve yatırım sürecinin her aşamasında girişimcilerle yakın işbirliği içinde çalışarak, iş modellerini geliştirmelerine ve büyümelerine olanak tanımaktadır. Co Print’e yapılan bu yatırım, T3 GSYF’nin Türkiye’nin teknoloji tabanlı girişimcilik ekosistemine olan bağlılığını bir kez daha kanıtladı. Bu iş birliği, Co Print’in AR-GE çalışmalarını hızlandırmasına ve yenilikçi ürünlerini küresel pazarlara sunmasına olanak tanıyacak.

Gelecek Hedefleri

T3 GSYF desteğiyle Co Print, ABD ve Avrupa pazarlarına açılmayı ve yeni üretim hatları kurarak kapasitesini artırmayı planlıyor. Şirket, katıldığı uluslararası teknoloji fuarlarında büyük ilgi görmeye devam ediyor ve yenilikçi teknolojileriyle tasarım ve üretim alanlarında önemli avantajlar sağlıyor.

Türkiye’nin Teknoloji Ekosistemine Güçlü Bir Katkı

T3 GSYF’nin Co Print’e yaptığı yatırım, Türkiye’nin teknoloji odaklı girişimlerini uluslararası arenada daha rekabetçi hale getirmek için atılmış önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Bu iş birliği, geleceğin teknolojilerini şekillendirme ve Türkiye’nin küresel teknoloji ekosistemindeki yerini güçlendirme yolunda güçlü bir örnek teşkil ediyor.

Türk Hava Yolları, Guinness Dünya Rekorları Kitabı’na girdi!

0

Türk Hava Yolları (THY), havacılık alanında büyük bir başarıya imza atarak Guinness Dünya Rekorları’na girdi. 120 ülkeye aktif uçuş yaparak, bu başarısını dünya çapında tescil etti ve küresel havacılık sektörü içindeki liderliğini bir kez daha gözler önüne serdi. THY, bu rekoru Şili’ye gerçekleştirdiği ilk uçuşun ardından elde etti ve Şili’deki Santiago Arturo Merino Benitez Uluslararası Havalimanı’nda yapılan bir törenle Guinness rekor sertifikasını aldı. Törende, THY Genel Müdürü Bilal Ekşi’nin yanı sıra Guinness Dünya Rekorları temsilcileri ve THY yöneticileri de hazır bulundu.

Türk Hava Yolları, resmen Guinness Dünya Rekorları Kitabı’na girdi

Bilal Ekşi törende yaptığı konuşmada, tarihi ve kültürel zenginliklere sahip olan Şili’de bu rekoru elde etmiş olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. THY’nin misyonunun, dünyanın dört bir yanındaki insanları, kültürleri ve destinasyonları birbirine bağlamak olduğunu vurguladı.

Türk Hava Yolları, resmen Guinness Dünya Rekorları Kitabı'na girdi.
Türk Hava Yolları, resmen Guinness Dünya Rekorları Kitabı’na girdi.

Guinness Dünya Rekorları temsilcisi Talal Omar ise, Türk Hava Yolları’nın küresel havacılıkta üstlendiği hayati rolü bir kez daha doğruladığını belirtti. Son 12 ayda 120 ülkeye uçuş gerçekleştiren THY, bu rekor sayesinde uçuş ağını 131 ülkeye çıkararak global havacılıktaki etkisini pekiştirmiş oldu.

THY’nin Şili’ye yaptığı uçuşlar, Amerika kıtasındaki hizmet verdiği ülke sayısını 10’a çıkardı. İstanbul’dan Santiago’ya yapılan haftada dört seferin, Sao Paulo aktarmalı olarak düzenlenecek olması, THY’nin Amerika kıtasındaki uçuş ağını önemli ölçüde genişletecek. Bu yeni rota, THY’nin Amerika’daki 26 destinasyona ulaşan uçuş ağını daha da güçlendirecek. Bu büyük başarı, Türk Hava Yolları’nın uluslararası alandaki üstünlük ve etkinliğini bir kez daha kanıtlamış oldu.

Dubai’de yollara klima döşeniyor!

0

Genellikle yüksek gökdelenleri ve geniş çölleriyle bilinen Dubai, kentsel hareketliliği yeniden tanımlamak için dikkate değer bir dönüşüme girişiyor. Geleneksel olarak yürünebilirliğiyle tanınmayan şehir, iddialı Dubai Yürüyüş Ana Planı kapsamında kapsamlı bir yaya dostu ağ sunmayı planlıyor.

Klimalı yollar ile yürümek daha kolay olacak

Dubai Yürüyüşü girişimi, 2.300 kilometre (1.430 mil) yenilenmiş mevcut yollar dahil olmak üzere etkileyici 6.500 kilometre (yaklaşık 4.000 mil) yürüyüş yolunu kapsıyor. Proje ayrıca, Dubai’nin 2040 yılına kadar yaya hareketliliğini %13’ten %25’e çıkarma hedefiyle uyumlu olarak bağlantıyı iyileştirmek için 110 yaya köprüsü ve alt geçidinin geliştirilmesini de içeriyor.

Birçok önemli noktası arasında, Gelecek Müzesi’nin yakınındaki ikonik yükseltilmiş bir yürüyüş yolu olan Gelecek Döngüsü yer alıyor. 2 kilometre (1,2 mil) uzunluğunda ve 6 ila 15 metre (20 ila 50 fit) genişliğinde olan Gelecek Döngüsü, Dubai Dünya Ticaret Merkezi, Emirates Towers ve Dubai Uluslararası Finans Merkezi gibi önemli simge yapıları birbirine bağlayacak ve metro istasyonlarıyla sorunsuz bir şekilde entegre olacak. Bu fütüristik yol, yıl boyunca kullanım için 30.000 metrekarelik (322.000 fit kare) klimalı bir seviyeye sahip olacak ve ek olarak 30.000 metrekare gölgeli yeşil alanla tamamlanacak.

Dubai Yürüyüşü, manzaralı kıyı yolları, kırsal ve dağ patikaları ve kentsel şehir yürüyüş yolları gibi tüm tercihlere hitap eden çeşitli yaya rotaları içerecektir. Bu yollar, Burj Khalifa ve Gelecek Müzesi gibi önemli cazibe merkezlerini birbirine bağlayarak hem sakinler hem de ziyaretçiler için kusursuz bir deneyim yaratacaktır.

BAE Başkan Yardımcısı ve Başbakanı ve Dubai Emiri Şeyh Muhammed bin Raşid El Maktum, projenin önemini vurgulayarak, “Bu simgesel yükseltilmiş yürüyüş yolu… önemli simge yapıları sorunsuz bir şekilde birbirine bağlıyor.” dedi. Kamu-özel sektör ortaklıkları aracılığıyla geliştirilecek ticari alanlar da dahil olmak üzere karma kullanım potansiyeline dikkat çekti. Aşamalı olarak hayata geçirilmesi planlanan Dubai Walk’ın pilot aşamasının 2025’te başlayıp 2027’de tamamlanması, projenin tamamının ise 2040 yılına kadar tamamlanması hedefleniyor.

Türkiye’de redoks akış batarya üretim tesisi kurulacak!

Alman Schmid ile Türk inşaat malzemeleri devi Pekintaş Group’un ortak girişimi olan Schmid Pekintaş, Türkiye’de 3 GWh kapasiteli bir vanadyum redoks akış batarya üretim tesisi kurmaya hazırlanıyor. 2026 yılında üretime başlaması planlanan bu tesis, enerji depolama teknolojisini daha rekabetçi bir hale getirerek maliyetleri düşürmeyi hedefliyor. Akış bataryaları, özellikle yenilenebilir enerji kaynaklarının etkin kullanımında ve uzun süreli enerji depolama çözümlerinde büyük bir rol oynayacak. Bu proje, Schmid Pekintaş’ın 2014’ten bu yana güneş paneli üretimindeki tecrübesini yeni bir alana taşıdığı önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.

Türkiye’de redoks akış batarya üretim tesisi kuruluyor

Schmid Pekintaş, halen yıllık 1 GW kapasiteye sahip güneş paneli üretim tesisi işletiyor ve bu altyapıyı enerji depolama sistemlerine yönelik seri üretim için genişletmeyi planlıyor. Şirketin Enerji Sistemleri Başkan Yardımcısı Henrik Buschmann, bu yatırımın maliyet yapısı üzerinde büyük bir etkiye sahip olacağını vurguladı ve fabrikanın tam kapasitede 3 GWh düzeyine ulaşmasıyla önemli bir başarı sağlanacağını belirtti. Daha önce Suudi Arabistan’da benzer bir girişim başlatan ancak bu projeyi sona erdiren Schmid Group, Türkiye’deki teşviklerin ve pazar fırsatlarının sunduğu avantajlarla daha büyük bir başarı hedefliyor.

Vanadyum redoks akış bataryaları, Schmid Pekintaş’ın geliştirdiği üçüncü nesil bir teknolojiye dayanıyor. Yeni tesis, standart 10ft konteynerde 15-30 kW güç ve 120 kWh depolama kapasitesine, daha büyük 40ft konteynerlerde ise 200 kW güç ve 800 ila 1600 kWh kapasitelere sahip bataryalar üretecek. İlk etapta 4 saatlik enerji depolama kapasitesine odaklanılırken, ilerleyen aşamalarda bu süre 8 saat ve üzerine çıkarılacak. Küresel çapta, 5.6 GW/357 GWh uzun süreli enerji depolama kapasitesinin yüzde 16’sını oluşturan vanadyum redoks akış bataryalarının Türkiye’deki üretimi, bu alanın önemini artıracak bir gelişme olarak değerlendiriliyor.

Türkiye’nin hibrit yenilenebilir enerji projeleri için sunduğu güçlü teşvikler, uzun süreli depolama projeleri açısından ülkeyi cazip bir pazar haline getiriyor. Bu bağlamda Schmid Pekintaş, geçtiğimiz aylarda termo-elektrik enerji depolama geliştiricisi Malta Inc. ile bir mutabakat zaptı imzalayarak güneş enerjisi projelerine depolama kapasitesi eklemeyi hedeflediğini açıklamıştı. Redoks akış bataryası üretiminin, bu çabaların tamamlayıcısı olacağı ifade ediliyor. Türkiye’nin enerji alanındaki bu ileri teknoloji yatırımı, hem ulusal hem de uluslararası düzeyde dikkat çekecek bir girişim olma potansiyeline sahip.

Eski Volkswagen CEO’su, bu Çinli otomobili övdü!

0

Eski Volkswagen CEO’su Herbert Diess, Çinli NIO’nun yeni amiral gemisi olan ET9’u deneyimledikten sonra hayranlığını gizleyemedi ve “Bu imkansız” sözleriyle Çin otomotiv sektöründeki teknolojik ilerlemeyi özetledi. Diess’in yorumları, NIO ET9’un ulaştığı yenilikçi seviyeyi ortaya koyarken, Çinli otomobil markalarının artık sadece birer üretici değil, aynı zamanda global otomotiv pazarında ciddi birer teknoloji lideri olduklarını gözler önüne seriyor.

Eski Volkswagen CEO’su, bu Çinli otomobile hayran kaldı

NIO ET9’un dikkat çeken tasarım ve teknik özellikleri arasında, 5.324 mm uzunluğa, 2.017 mm genişliğe ve 1.620 mm yüksekliğe sahip gövdesi ile etkileyici bir iç hacim bulunuyor. Fastback tarzı aerodinamik yapısı, 23 inçlik büyük jantlarla birleşerek zarafet ve dinamizmi aynı anda sunuyor. Araç, yalnızca tasarımıyla değil, aynı zamanda içerdiği teknolojik altyapıyla da büyülüyor. 5 nm’lik Shenji NX9031 işlemcisi, araçta ileri düzey otonom sürüş kabiliyetlerini mümkün kılarken, hem drive-by-wire hem de steer-by-wire sistemleri gibi yenilikçi teknolojilerle fark yaratıyor.

Otomobil, ön ve arka aksta yer alan toplamda 520 kW (697 beygir) güç üreten çift elektrik motoruyla 0-100 km/s hıza sadece 4.3 saniyede ulaşabiliyor. 925 voltluk elektrik mimarisi sayesinde 600 kW hızlı şarj desteği sunan ET9, 5 dakikalık şarjla 255 km’ye kadar menzil sağlayabiliyor. 100 kWh kapasiteli batarya paketi, 650 km’lik menzil sunarken, batarya değişim istasyonlarıyla sadece 3 dakikada tam dolu bir batarya değişimi yapılabiliyor. İleride, yarı katı hal batarya teknolojisiyle 150 kWh kapasite seçeneği sunulması planlanıyor ve bu seçenek menzil konusunda yeni bir çıta oluşturabilir.

Araç içi donanımlar arasında, 15.6 inçlik merkezi dokunmatik ekran, arka yolcular için üç ek ekran, yatabilen koltuklar, katlanabilir masalar ve buzdolabı gibi lüks özellikler yer alıyor. Tüm bu detaylar, NIO ET9’un sadece bir otomobil değil, aynı zamanda birinci sınıf bir teknoloji ve konfor sunan mobil yaşam alanı olarak tasarlandığını kanıtlıyor.

NIO ET9, 660.000 yuan (yaklaşık 90.450 dolar) fiyat etiketiyle satışa sunuldu. Ancak asıl vurgu, Çinli otomobil üreticilerinin, dünyanın lider markalarıyla rekabet edecek düzeydeki teknolojik kapasitesi. Diess’in açıklamaları, Çin otomotiv sektörünün hızla ilerleyen ve şaşırtıcı boyutlara ulaşan yenilikçi gücünü bir kez daha doğrulamış oldu.

Waymo robotaksileri güvenlik açısından yeterli mi?

0

Robotaksiler uzun süredir gündemde yer alıyor. Tesla’nın yakın zamanda tanıttığı Cybercab robotaksi etrafındaki göz alıcı, bilimkurgu esintili pazarlamanın ötesinde, güvenlik, bir şekilde veya başka bir şekilde, yinelenen bir tema olmaya devam ediyor.

Waymo robotaksileri için güvenlik testi

Bu yılın başlarında yapılan bir anket, ABD halkının çoğunluğunun (%68) kamu yollarında sürücüsüz araçlar (SDV’ler) olması hakkında ne düşündükleri sorulduğunda güvenlik endişelerini dile getirdiğini ortaya koydu. Yine de bu çoğunluk içinde yarıdan fazlası SDV güvenlik sorunlarının çözülebileceğine veya SDV’lerin aslında insanlardan daha güvenli olacağına inanıyor.

ABD’de işlevsel tek robotaksi hizmetini sunan Alphabet’in sahibi olduğu Waymo’nun bu endişeleri gidermek için çok fazla enerji harcaması da şaşırtıcı değil. Waymo, sigorta şirketi Swiss Re ile birlikte yaptığı yeni bir araştırmada , Waymo Driver hizmetinin insan sürücülerden daha iyi güvenlik performansı ölçümleri gösterdiğini söylüyor.

Çalışma, Swiss Re’nin 500.000’den fazla talep ve 200 milyar milden fazla maruziyete ilişkin verilerine dayanarak Waymo’ya karşı açılan sigorta sorumluluk taleplerini insan sürücülere karşı açılanlarla karşılaştırdı. İnsanlarla karşılaştırıldığında, Waymo Sürücüsü için veriler mülk hasarı taleplerinde %88 ve bedensel yaralanma taleplerinde %92 azalma olduğunu gösterdi.

Gerçek sayılarda, Waymo Sürücüsü tarafından halihazırda sürülen 25,3 milyon mil boyunca, hizmet yalnızca dokuz mülk hasarı iddiası ve iki bedensel yaralanma iddiasıyla ilgiliydi. Swiss Re: “Aynı mesafe için, insan sürücülerin 78 mülk hasarı ve 26 bedensel yaralanma iddiası olması beklenir” diyor.

Waymo blogunda, “Bu analiz, Waymo Sürücüsünün 25 milyonun üzerinde tamamen otonom sürüş mesafesinde, kimin hatası olursa olsun, insan sürücülerden daha az ciddi çarpışmaya maruz kaldığını gösteren güvenlik etkisi verilerimizi tamamlıyor” ifadeleri yer aldı.Şimdiye kadar Alphabet’in sahibi olduğu Waymo, ABD düzenleyicilerini teknolojisinin güvenliği konusunda ikna edebilen tek robotaksi servis operatörü oldu.

Öte yandan, General Motors destekli Cruise, araçlarından birinin bir yayaya ölümcül şekilde çarpmasının ardından geçen yıl test operasyonlarını durdurmak zorunda kalmıştı.

Apple kapı zili geliştiriyor

Apple’ın, Face ID ile kapınızı açabilecek akıllı bir kapı zili sistemi üzerinde çalıştığı bildiriliyor. Apple, bilinen sakinler için kapıyı açmak üzere Face ID’yi kullanacak akıllı bir kapı zili ve kilit sistemi geliştiriyor. Gurman’a göre yüz taramalı kapı zili, mevcut HomeKit uyumlu üçüncü taraf kilitlerini içerebilecek akıllı bir sürgüye bağlanacak. Bunun için Apple, eksiksiz bir sistem sunmak için belirli bir kilit üreticisiyle çalışabilir.

Apple kapı zili

Mark Gurman: “Kapı zili kilit sistemini piyasaya sürmemiz muhtemelen biraz zaman alacak” diyor. Gurman, sistemin geliştirmenin erken aşamalarında olduğunu ve en azından gelecek yılın sonuna kadar hazır olmayacağını bildiriyor. Kapı zili, Apple’ın Amazon’un Ring’i ve Google Nest gibi şirketlerle rekabet etmesine yardımcı olacak ve Gurman’a göre Apple’ın üzerinde çalıştığı birkaç akıllı ev ürününden sadece biri. Şirketin ayrıca ev içi için bir güvenlik kamerası geliştirdiği ve bunun söylentilere göre Önümüzdeki yıl piyasaya sürülmesi bekleniyor.

Apple’ın yeni bir akıllı ev ürünü üzerinde çalıştığı söyleniyor. Bloomberg’den Mark Gurman bildirildişirketin cihazları kontrol etmek, Siri ile etkileşim kurmak ve görüntülü konferans yapmak için duvara monte bir ekran geliştirdiği söyleniyor. Bununla birlikte k Apple, akıllı cihaz kontrol panelinden daha abartılı bir şeye doğru daha ileriye bakıyor olabilir. Gurman, Apple’ın tableti hareket ettirebilecek robotik bir kola sahip bir versiyon üzerinde çalıştığını bildirdi. Apple’ın tam olarak neyi ve ne zaman piyasaya süreceğini görmek ilginç olacak.

Telegram, yıllık gelirde 1 milyar doları geride bırakmayı başardı!

Durov’un açıklamasına göre Telegram, 2024 yılı itibarıyla yıllık toplam gelirde 1 milyar doları aşarak önemli bir dönüm noktasına ulaştı.

Uygulamanın gelirlerinin büyük bir kısmı, 2022 yılında başlatılan premium abonelik sisteminden geliyor. Şu anda Telegram’ın 12 milyon ödeme yapan abonesi bulunuyor.

Şirketin finansal durumu hakkında bilgi veren Durov, Telegram’ın 2024 yılını 500 milyon doların üzerinde nakit rezerviyle kapattığını belirtti. Bu rakama şirketin sahip olduğu kripto varlıklar dahil edilmedi. Ayrıca Durov, sonbahar döneminde şirketin borç tahvillerinin büyük bir kısmını geri ödediğini vurguladı.

Durov, yaptığı açıklamada “Son dört yılda 2 milyar dolarlık borçlanma gerçekleştirdik. Bu sonbahar, piyasa koşullarını fırsata çevirerek bu borcun büyük bir kısmını ödedik. Ancak hâlâ yapmamız gereken çok iş var.” ifadelerini kullandı.

Telegram’ın hedefi halka arz ve daha fazla büyüme

Telegram, Durov’un liderliğinde geleceğe yönelik büyük hedefler belirlemiş durumda. 2025 yılına kadar şirketin daha da fazla kâr elde etmesi beklenirken, gelecekte yapılabilecek bir halka arza dair planlar da gündemde. Halihazırda uygulama, 950 milyondan fazla aylık aktif kullanıcıya hizmet veriyor.

Telegram grup görüntülü arama

Son yıllarda işletmelere ve içerik üreticilere yönelik özellikler geliştiren Telegram, reklam geliri paylaşım programı, ücretli kanallar ve mini uygulama mağazası gibi yeniliklerle kullanıcı tabanını genişletti. Bu özellikler, platformun finansal yapısını güçlendirdiği gibi, kullanıcıların uygulamayı daha yoğun bir şekilde kullanmasını sağladı.

Telegram’ın bu başarısı, sadece bir mesajlaşma uygulaması olmaktan çıkarak çok yönlü bir platforma dönüşmesinin bir sonucu olarak değerlendiriliyor. Durov’un stratejik kararları, şirketi teknoloji dünyasında daha güçlü bir konuma taşıyor.

Türkiye’den Avrupa’ya: Elektrikli araç teknolojisinde yenilik!

0

Türkiye’nin yenilikçi mikro mobilite girişimlerinden Hergele Mobility, İTÜ ARI Teknokent tarafından düzenlenen Big Bang Startup Challenge sahnesinde 150 bin dolarlık yatırım alarak dikkatleri üzerine çekti.

2019 yılında genç girişimciler tarafından kurulan ve elektrikli scooter üretiminin yanı sıra mikro mobilite araç paylaşımı ile filo yönetim yazılımı gibi alanlarda hizmet sunan girişim, 4.89 milyon dolarlık değerlemeyle yatırım turunu tamamladı.

Hergele Mobility aldığı bu yatırımla faaliyetlerini ölçeklendirmeyi, ürün yelpazesini genişletmeyi ve Avrupa pazarına açılmayı planlıyor. Şirketin kurucu ortaklarından Lal Polater bu yatırımın özellikle Hollanda pazarına girişlerinde önemli bir adım olacağını belirtti.

Polater, Big Bang Startup Challenge kapsamında alınan yatırımla birlikte toplam yatırım miktarlarını 350 bin dolara çıkardıklarını ve bu başarıdan gurur duyduklarını ifade etti.

Hergele Mobility’nin bir diğer dikkat çeken iş birliği ise Migros ile oldu. Ortak geliştirilen WAMO araçları depo lojistiği süreçlerinde kullanılmak üzere mikro mobilite teknolojisinin yenilikçi bir uyarlaması olarak öne çıkıyor.

Patentli bu elektrikli araç yalnızca 15 dakikalık bir eğitimle operasyonlara dahil edilebiliyor ve yüzde 75 oranında performans artışı sağlayarak lojistik süreçlerin hızını ve verimliliğini artırıyor. Migros Up Grup Müdürü Murat Çetindere, Hergele Mobility’nin inovasyon odaklı vizyonunu övgüyle karşılayarak gelecekte de iş birliğini güçlendirme kararlılığını vurguladı.

Hergele Mobility, bu başarının ardından Avrupa’ya açılma hedeflerini hızlandırmak için Fonbulucu platformu üzerinden kitlesel fonlama turunu başlattı. Yatırımcılar, bu tur aracılığıyla girişimin büyüme yolculuğuna katılma ve mikro mobilite alanında yükselen bir değerin parçası olma fırsatını elde ediyor.

xAI, Grok’un iOS uygulamasını kullanıma sunmaya hazırlanıyor!

Daha önce yalnızca X platformunun ücretli kullanıcılarına erişim imkanı tanınan Grok, artık beta sürümü üzerinden birkaç ülkede test ediliyor. Yeni iOS uygulaması, aracın yeteneklerini artırarak gerçek zamanlı web verilerine ve X platformundaki içeriklere erişim imkanı sunuyor.

Kullanıcılar, bu uygulama sayesinde metinleri yeniden yazma, uzun paragrafları özetleme, soru-cevap etkileşimleri gerçekleştirme ve metin girdilerinden görsel üretme gibi yapay zeka tabanlı özelliklerden faydalanabiliyor.

Uygulama tanıtım metninde, “Grok, en doğru ve yararlı bilgileri sunarak merakınızı gidermek için tasarlanmış bir yapay zeka asistanıdır. Her türlü soruya yanıt alın, etkileyici görseller oluşturun ve dünyanızı daha iyi anlamak için fotoğraflar yükleyin.” ifadelerine yer veriliyor.

Web erişimi için Grok.com

xAI, chatbot’un daha geniş bir kitleye ulaşması için Grok.com adlı bir web sitesi üzerinde de çalışıyor. Şu anda siteye xAI hesabıyla giriş yapıldığında “yakında hizmete açılacak” uyarısı görülüyor.

Kasım ayında ücretsiz bir versiyonun test edilmeye başlanmasıyla birlikte Grok, kısa süre önce tüm kullanıcılara sunuldu. Şirket, özellikle chatbot’un fotoğraf oluşturma yeteneklerine dikkat çekerek, bu modelin “fotogerçekçi görüntüleme” konusunda oldukça başarılı olduğunu belirtiyor. Ayrıca, görsel üretim sürecinde kamuya mal olmuş kişilerin ve telif hakkı korumasına tabi materyallerin kullanılmasında büyük kısıtlamalar uygulanmadığı ifade ediliyor.

Bu yeni adım, xAI’in aracı daha geniş bir kullanıcı kitlesine ulaştırma ve chatbot pazarındaki rekabetini artırma hedeflerini gözler önüne seriyor.

WhatsApp, casus yazılım davasında tarihi zafer elde etti!

Bu karar, WhatsApp tarafından 2019 yılında başlatılan davanın en önemli dönüm noktalarından biri olarak değerlendiriliyor.

NSO Group’un, WhatsApp’ın sesli arama özelliğindeki bir güvenlik açığını kullanarak 1.400’den fazla kullanıcının cihazlarını hedef aldığı ortaya çıktı. Hedef alınanlar arasında insan hakları savunucuları, gazeteciler, diplomatlar ve devlet yetkilileri yer alıyordu. Şirketin, Pegasus yazılımını yükleyebilmek için WhatsApp yazılımını tersine mühendislikle incelediği ve platformun kullanım şartlarını ihlal ettiği belirtildi.

Kuzey Kaliforniya Federal Mahkemesi Yargıcı Phyllis Hamilton, NSO’nun WhatsApp’ın kullanım şartlarını kabul etmeden bu saldırıyı gerçekleştirmesinin mümkün olmadığına dikkat çekti.

Yargıç ayrıca, NSO’nun mahkeme emrine rağmen Pegasus’un kaynak kodu ve WhatsApp açıklarına dair dahili yazışmaları sağlamayı reddetmesini, yargı sürecine karşı bir şeffaflık eksikliği olarak değerlendirdi.

WhatsApp’ın tepkisi ve sonraki süreç

Meta sözcüsü Emily Westcott, kararı memnuniyetle karşıladıklarını belirterek “NSO artık yasa dışı saldırılarının hesabını vermekten kaçamayacak. Bu karar, casus yazılım şirketlerine açık bir mesajdır: Yasadışı faaliyetler hoşgörülmeyecek.” dedi. WhatsApp Başkanı Will Cathcart ise kararı, gizlilik için büyük bir zafer olarak nitelendirdi.

WhatsApp'tan büyük

NSO Group ise konu hakkında yorum yapmaktan kaçındı. Şirket daha önce Pegasus’un suçla mücadele ve ulusal güvenliği koruma amacıyla kullanıldığını savunmuştu.

Bu tarihi davanın bir sonraki aşaması Mart 2025’te görülecek. Yargılama sırasında jüri, NSO Group’un WhatsApp’a ödemesi gereken tazminat miktarını belirleyecek. Bu dava, casus yazılım endüstrisinin geleceği açısından da önemli bir emsal teşkil edebilir.

Trump yapay zeka politika başkanını duyurdu

0

Göreve yeni başlayan Başkan Donald Trump, yakın zamana kadar Andreessen Horowitz’de (a16z) genel ortak olan Sriram Krishnan’ın Beyaz Saray Bilim ve Teknoloji Politikası Ofisi’nde yapay zeka kıdemli politika danışmanı olarak görev yapacağı yönündeki haberleri doğruladı.

Trump yapay zeka politikaları için ortak çalışma yapacak

Trump, yaptığı açıklamada Krishnan’ın “bilim ve teknoloji konusunda başkanın danışmanlar kuruluyla birlikte çalışarak hükümet genelindeki yapay zeka politikasını şekillendirmeye ve koordine etmeye yardımcı olacağını” söyledi. Krishnan, X’te yaptığı bir paylaşımda ise yakın zamanda Trump’ın kripto ve yapay zeka ‘çarı’ olarak atanan eski PayPal COO’su David Sacks ile yakın bir şekilde çalışacağını söyledi.

Krishnan: “Ülkemize hizmet edebildiğim ve AI’da Amerikan liderliğinin devam etmesini sağlayabildiğim için onur duyuyorum. Bu fırsat için teşekkürler” dedi. Girişimci ve VC Krishnan, daha önce Microsoft, Twitter, Yahoo!, Facebook ve Snap’te ürün ekiplerine liderlik etti. Kendisi ve eşi Aarthi Ramamurthy, 2021’de “The Aarthi and Sriram Show” podcast’inin sunucuları olarak daha da öne çıktılar.

Krishnan, 2022’de Musk’ın şirketi satın almasının ardından Twitter’ı yeniden inşa etmek için birlikte çalıştığı milyarder Elon Musk ile yakın bir ilişkiye sahip. Musk, hükümetin yeniden yapılandırılması ve federal harcamalarda kesintiler öneren bir politika grubu olan Hükümet Verimliliği Departmanı’na eş başkanlık ediyor.Krishnan, Şubat 2021’de a16z’de genel ortak olarak atandı ve 2023’te firmanın ABD dışındaki ilk lokasyonu olan Londra ofisini yönetmek üzere seçildi. Kasım ayı sonlarında ayrıldı.

Krishnan, geçen yıl The New York Times’da yayınlanan bir fikir yazısında mevcut AI eğilimlerine ilişkin birkaç görüşünü dile getirdi . Web sitelerinin OpenAI’nin ChatGPT’si ve diğer AI destekli sohbet robotlarıyla değer “değişimi” için “temelden farklı bir mekanizma” çağrısında bulundu.

Huawei Mate 70 serisi, Çin pazarında satış rekorları kırıyor!

0

Huawei’nin geçtiğimiz ay tanıttığı Mate 70 serisi, Çin pazarında beklenenden çok daha büyük bir satış başarısı yakalayarak dikkatleri üzerine çekti. Digital Chat Station tarafından aktarılan bilgilere göre, seri tanıtıldığı ilk iki hafta içinde, selefi Mate 60’ı önemli ölçüde geride bıraktı.

Huawei Mate 70 serisi, Çin pazarında satış rekorları kırdı

Satış rakamlarının şimdiden 10 milyon barajına yaklaştığı ve bazı modellerin tamamen tükendiği bildiriliyor. Mate 60 serisine göre daha geniş bir tedarik kapasitesine sahip olan Mate 70 serisi, buna rağmen yüksek talep nedeniyle stok sıkıntısı yaşıyor. Huawei’nin bu duruma çözüm olarak üretim kapasitesini %30 oranında artırdığı ifade ediliyor.

Huawei Mate 70 serisi, Çin pazarında satış rekorları kırdı.

Mate 70 serisinin özellikle Pro ve Ultimate Design gibi modelleri büyük ilgi görerek kısa sürede tükenmiş durumda. Şu an yalnızca serinin standart versiyonu piyasada bulunabiliyor. Talep nedeniyle, bu özel modeller karaborsa fiyatlarıyla kullanıcıların karşısına çıkarken, seriye ulaşamayan müşterilerin alternatif olarak Huawei’nin Pura 70 serisine yöneldiği belirtiliyor. Bu yoğun ilginin serinin toplam satışını 10 milyon sınırının üzerine taşıdığı aktarılıyor.

Huawei, ABD yaptırımları nedeniyle son yıllarda zorlu bir süreçten geçse de Çin’deki etkileyici yükselişiyle dikkat çekiyor. Şirket, bu yılın üçüncü çeyreğinde satışlarını bir önceki yıla göre %42 artırarak %15,3’lük pazar payına ulaştı ve Apple’ın ardından üçüncü sıraya yerleşti. Mate 70 serisinin bu başarısı, Huawei’nin yeniden liderlik koltuğunu hedeflemesi açısından önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Özellikle elektrikli araçlardan akıllı cihazlara kadar geniş bir yelpazede yaptığı atılımlarla Huawei, yerel pazarda adeta bir diriliş hikayesi yazıyor.

Evrenin ilk dönemine ait devasa karadelik keşfedildi!

Evrenin erken dönemlerinde ortaya çıkan ve “galaksi katili” olarak adlandırılan devasa bir karadelik keşfedildi. Bilim insanları, bu kara deliğin bir süre aşırı madde tüketerek doyuma ulaştığını ve ardından hareketsiz hale geçtiğini gözlemledi. Cambridge Üniversitesi liderliğindeki uluslararası bir ekip tarafından James Webb Uzay Teleskobu kullanılarak yapılan bu keşif, kara deliklerin oluşumu ve evrimiyle ilgili önemli sorular doğurdu. Kara deliğin, kendi galaksisinin büyük bir kısmını yok ettiği ve sonrasında “uyuklayan” bir durumda olduğu belirtiliyor.

Evrenin ilk dönemine ait devasa karadelik tespit edildi

Bu karadelik, Büyük Patlama’dan yaklaşık 800 milyon yıl sonra oluşmuş ve Güneş’in kütlesinin 400 milyon katı büyüklüğünde. Bu, erken evrende James Webb teleskobunun tespit ettiği en büyük kara deliklerden biri olmasını sağlıyor. Kara deliğin bu devasa kütlesi, galaksisinin toplam kütlesinin yüzde 40’ına eşdeğer ki bu, günümüz galaksilerindeki kara deliklerin genellikle toplam kütlenin yüzde 0.1’i kadar olduğu gerçeğiyle karşılaştırıldığında oldukça şaşırtıcı bir oran. Böylesine devasa bir kara deliğin, bu denli erken bir evrede oluşmuş olması mevcut kara delik modellerini de ciddi şekilde sorgulatıyor.

Araştırmacılar, kara deliğin büyüme hızının şaşırtıcı derecede yavaş olduğunu ifade ediyor. Bu devasa kara delik, teorik olarak yutabileceği maddenin yalnızca yüzde 1’ini tüketiyor. Bilim insanları bu durumu, kara deliğin büyüme süreçlerine dair önceki varsayımlarla çelişkili olarak, kara deliğin şu anda “uyku modunda” olduğu şeklinde açıklıyor. Cambridge Üniversitesi’nden Profesör Roberto Maiolino, bu gibi kara deliklerin ya başlangıçta inanılmaz derecede büyük kütlelerle doğduğunu ya da çok kısa süreli aşırı hızlı bir büyüme döneminden geçtiklerini düşünüyor. Maiolino’ya göre, Webb’in tespit ettiği bu tür kara delikler, evrenin erken dönemlerinde ya hiperaktif bir büyüme dönemi yaşamış olabilir ya da baştan büyük kütlelerle oluşmuş olabilir.

Bilgisayar simülasyonları, kara deliklerin kısa bir süre boyunca Eddington limitini aşarak hızla büyüyebileceğini ve ardından uzun bir hareketsizlik dönemine girdiğini gösteriyor. Buna göre, aktif olarak madde tüketim süresi yalnızca 5 ila 10 milyon yıl sürerken, hareketsizlik dönemleri yaklaşık 100 milyon yıl gibi uzun bir zaman dilimini kapsıyor. Bu durum, evrenin bu kadar erken bir döneminde tespit edilen devasa kara deliklerin, genellikle “uyku” dönemlerinde yakalanmasının nedenini de açıklıyor.

Eddington sınırından da bahsetmek gerekirse, bu sınır gök cisimlerinin, kütle çekimi ve radyasyon basıncı arasındaki dengenin bir göstergesi olarak kabul edilir. Kara delikler için bu limit, madde biriktirme hızını belirleyen kritik bir faktör olarak kabul edilse de bazı kara deliklerin bu sınırı aşabildiği son araştırmalarla ortaya konmuş durumda. Bu da, evrenin ilk dönemlerinde kara deliklerin nasıl hızla büyüdüğüne ve bu büyümenin ardından nasıl “uyuyan” bir döneme geçtiğine dair bilim insanlarına yeni ipuçları sunuyor.

Bilim insanları, gıda alerjileri için kalıcı çözüm sunacak!

0

Tokyo Bilim Üniversitesi araştırmacılarının gerçekleştirdiği yeni bir çalışma, gıda alerjilerinin tedavisine yönelik doğal bir çözüm sunabilecek önemli bir keşfi ortaya koyuyor. Meyve, sebze ve çeşitli şifalı bitkilerde doğal olarak bulunan kaempferol adlı flavonoid, bağışıklık sistemindeki alerjik tepkileri baskılama potansiyeli taşıyor. Özellikle çay, brokoli, fasulye, elma ve çilek gibi sık tüketilen besinlerin yanı sıra aloe vera, biberiye ve Ginkgo biloba gibi bitkilerde bolca yer alan kaempferol, sadece anti-inflamatuar etkileriyle değil, aynı zamanda kalp hastalığı ve kanser riskini azaltma özellikleriyle de dikkat çekiyor.

Bilim insanları, gıda alerjileri için kalıcı çözüm sunuyor

Araştırmacılar, laboratuvar ortamında 40’a yakın farklı flavonoidi analiz ederek kaempferolün bağışıklık sistemi üzerindeki eşsiz etkilerini belirledi. Bağırsaktaki dendritik hücreler üzerinde önemli bir etkiye sahip olan bu molekül, RALDH2 enziminin üretimini artırarak düzenleyici T hücrelerinin gelişimini teşvik ediyor. Bu hücreler, bağışıklık sisteminin dengesini koruyarak alerjik tepkilerin kontrol altına alınmasında kritik bir rol oynuyor.

Bilim adamları, gıda alerjileri için kalıcı çözüm sunuyor.

Laboratuvar çalışmalarının ardından hayvan deneyleriyle bulgular test edildi. Fareler üzerinde yapılan deneylerde kaempferolün, yumurta beyazı proteiniyle tetiklenen alerjik semptomları önemli ölçüde azalttığı gözlemlendi. Alerjinin neden olduğu ishal ve vücut ısısı düşüşü gibi belirtiler hafiflerken, bağışıklık sistemi hücrelerinde olumlu değişiklikler kaydedildi.

Çalışmaya liderlik eden Profesör Chiharu Nishiyama, kaempferolün yalnızca alerjik reaksiyonları değil, aynı zamanda iltihap ve otoimmün hastalıkları da önleyebileceğini belirtti. Flavonoidlerin düzenli beslenme yoluyla alınmasının bağışıklık sistemi üzerindeki olumlu etkileri, doğal tedavi yöntemleri arayışında umut vadeden bir yaklaşım olarak değerlendiriliyor. Bu buluş, giderek artan gıda alerjisi vakalarına karşı etkili ve doğal bir alternatif sunabilir.

Hem enerji depolayan hem de hidrojen üreten batarya geliştirildi!

0

Hollandalı Battolyser Systems, enerji depolama ve hidrojen üretimi alanında çığır açan teknolojisiyle dikkat çekiyor. Şirket, Rotterdam’da 1 GW yıllık üretim kapasitesine sahip bir “Battolyser” fabrikası kurma hazırlığında. 2026’da faaliyete geçmesi planlanan bu tesis, Avrupa Komisyonu’nun İnovasyon Fonu tarafından desteklenmeyi amaçlıyor. Rotterdam Liman İdaresi ve VDL gibi güçlü ortaklarla yürütülen proje, yeşil enerji üretimi ve enerji depolama sektörlerine yenilikçi bir çözüm sunmayı hedefliyor.

Hem enerji depolayan hem de hidrojen üreten batarya tasarlandı

Battolyser, hem batarya hem de elektrolizör işlevi gören benzersiz bir teknolojiye sahip. Bu çift yönlü sistem, yeşil hidrojen üretim maliyetlerini %20 oranında azaltarak yenilenebilir enerji projelerinin daha erişilebilir ve kârlı hale gelmesini sağlıyor. Ürün, yenilenebilir enerji kaynaklarını şebekeye daha etkin entegre ederek şebeke tıkanıklığını hafifletiyor. Avrupa Birliği sınırları içinde kolaylıkla tedarik edilebilen düşük kaliteli demir ve nikel kullanılması, AB’nin Çin’e olan bağımlılığını azaltma stratejisine de uyumlu bir çözüm sunuyor.

Hem enerji depolayan hem de hidrojen üreten batarya tasarlandı.
Hem enerji depolayan hem de hidrojen üreten batarya tasarlandı.

Teknolojinin temelinde, geleneksel bir batarya gibi enerji depolama işlevinin yanı sıra “aşırı şarj” mekanizmasıyla hidrojen ve oksijen üretimi yatıyor. Şarj sırasında elektrotlar, katotta hidrojen, anotta ise oksijen gazı oluşumunu sağlayan bir elektrokimyasal reaksiyona giriyor. Battolyser ürün ailesi, 2.5 MW, 5 MW ve 25 MW kapasiteli modellerden oluşuyor. İlk model olan 2.5 MW kapasiteli sistemin 2025’in ilk çeyreğinde piyasaya sürülmesi planlanırken, daha büyük kapasiteye sahip modellerin takip eden yıllarda sunulması hedefleniyor.

Battolyser, yeşil hidrojen üretim maliyetini uygun bölgelerde kilogram başına 2 avroya kadar düşürebiliyor. 20-30 yıllık bir hizmet ömrüne sahip olan sistem, nikel-demir elektrotları ve kanıtlanmış alkali elektroliz teknolojileri ile yüksek verimlilik ve uzun ömür sağlıyor. Fabrikanın toplam maliyeti için 40 milyon avroluk Avrupa Yatırım Bankası finansmanı sağlanırken, Hollandalı yatırımcılardan da 30 milyon avroluk ek destek alınmış durumda. Bu girişim, yenilenebilir enerji sektöründe Avrupa’nın stratejik önemini artıran bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor.

Çinli Agibot, insansı robotların seri üretimine başlıyor!

0

Çin merkezli teknoloji firması Agibot, insansı robot üretiminde seri üretime geçerek önemli bir kilometre taşına ulaştı. Tesla’nın Optimus robot projesinden önce harekete geçen Agibot, bu yıl sonuna kadar 1.000 insansı robotu üretip piyasaya sunmayı hedefliyor. Şirketin üretim süreçlerinde kaydettiği hızlı ilerleme, hem robotik teknolojisi hem de bu alanın ticari uygulamaları açısından dikkat çekici bir başarı olarak değerlendiriliyor.

Çinli Agibot, insansı robotların seri üretimine start veriyor

Agibot’un Şanghay’daki Lingang Fengxian fabrikasında üretilen robotlar, kendilerini diğer projelerden ayıran ilginç bir uygulamayla doğrudan üretim hatlarında çalışıyor. Montaj, test, temizlik ve parça yerleştirme gibi görevlerde aktif rol alan bu robotlar, sadece üretilmekle kalmıyor; üretim süreçlerine entegre edilerek fonksiyonel kapasiteleri gösteriliyor.

Şu ana kadar 962 robotun montajı tamamlanmış durumda ve bu durum Agibot’u, Tesla gibi dev rakiplerinden daha önce genel amaçlı insansı robotları seri üretme noktasına taşıyor.

Henüz tüketicilere satış tarihleri veya ürün fiyatlandırması netlik kazanmış değil. Ancak mevcut bilgiler, bu robotların öncelikle endüstriyel ve kurumsal kullanımlar için geliştirilmiş olduğunu işaret ediyor. Tesla’nın Optimus robotlarının ticari olarak 2026 yılında kullanıcılarla buluşması beklenirken, Agibot bu pazarda liderliği ele geçirmek için ciddi bir avantaja sahip. Bu durum, Çin’in teknoloji geliştirme hızını ve küresel pazarda rekabet edebilirliğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Peki siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?