Waymo sürücüsüz otomobilleri Tokyo’da test edilecek

0

Waymo, sürücüsüz araçlarını Japonya’da konuşlandıracak ve teknolojisini ilk kez başka bir ülkede test edecek. CNBC’ye göre şirket, Jaguar I-PACE araçlarını 2025’in başlarında Tokyo’da test etmeye başlayacak ve ülkede “uzun bir süre” kalmayı bekliyor. Araçların birkaç çeyrek sürecek deneysel aşamasında, Japon taksi şirketi Nihon Kotsu’dan insan sürücüler, Waymo’nun arabalarını kullanacak ve böylece teknolojisi şehri haritalayabilecek. Özellikle, Waymo’nun Jaguar I-PACE’lerini Shinjuku, Shibuya ve Tokyo’nun diğer önemli bölgelerinin sokaklarında sürüyorlar.

Waymo sürücüsüz otomobilleri Asya’ya gidiyor

Bu testlerden toplanan veriler daha sonra şirketin otonom sürüş sistemini eğitmek için kullanılacak. Waymo ayrıca ABD’de kapalı bir parkurda Tokyo’nun sürüş koşullarını yeniden yaratacak, burada robotaksisinin daha fazlasını test edecek ve bu çabadan toplanan verileri eğitim için kullanacak. Şirket henüz halka ne zaman yolculukları açacağını duyurmadı, ancak gelecekte kullanıcılara sürücüsüz yolculuklar sunması muhtemel olan Japonya’nın “GO” taksi uygulamasıyla bir ortaklık kurdu. CNBC’nin belirttiği gibi, Japonya yaşlanan nüfusu nedeniyle verimli tren sistemine rağmen sürücüsüz yolculukları bir ulaşım seçeneği olarak tanıtmaya istekli. Geçtiğimiz yıl, yollarında seviye 4 otonom sürüşe izin vermek için yasalarını değiştirdi .

ABD’de Waymo sürücüsüz araçlarını Phoenix, San Francisco ve Los Angeles’ta işletiyor. Geçtiğimiz aylarda araçlarını daha fazla lokasyona tanıtmak için birkaç plan duyurdu ve gelecek yıl Austin ve Atlanta’ya genişlemesini finanse etmek için 5,6 milyar dolar topladı . Waymo ayrıca Jaguar I-PACE araçlarını 2025’in başlarında Miami’de konuşlandıracak ve 2026’nın bir zamanında şehirde halka yolculuklar sunacak.

Veri doğruluğu tedarik zinciri yönetiminde en kritik aşama

0

Yeni bir rapora göre, tedarik zinciri yöneticilerinin karşılaştığı en önemli sorunlardan biri yanlış envanter verileridir. Envanter yönetimi için akıllı etiketler üreten Impinj’in 2025 Tedarik Zinciri Bütünlüğü Görünümü raporuna göre, yöneticilerin çoğu (%91) envanterlerini takip edebileceklerinden emin olsa da, yalnızca üçte biri stokları hakkında doğru, gerçek zamanlı bilgi elde edebiliyor.

Veri doğruluğu tedarik zinciri için kritik aşamada

ABD’li 1.000 tedarik zinciri yöneticisinin katıldığı bir ankete dayanan rapor, yanlış verilerin yöneticilerin sahte ürünler, kayıp ve hırsızlık, yanlış yükleme ve teslimat hataları ve tedarik zincirinde yapay zeka uygulaması gibi temel zorluklarla başa çıkmasını nasıl engellediğini gösteriyor.

Ankete katılanların yüzde 65’i sahte malları tedarik zincirlerinden uzak tutmayı bir zorluk olarak tanımladı ve perakende yöneticilerinin %98’i bu sorunla mücadele etmek için adımlar atıyor. Bu önlemler arasında, transitte mal kimlik doğrulaması için yeni teknolojilerin uygulanması yüzde 44 ile en yaygın olanı, ardından genel mal doğrulaması için yeni teknolojilerin benimsenmesi (yüzde 42) ve kimlik doğrulama kontrol noktalarının eklenmesi (yüzde 40) geliyor.

Perakende tedarik zinciri yöneticilerinin yüzde altmışı, kayıp ve hırsızlıkla mücadele etmenin büyük bir endişe olduğunu kabul etti ve yüzde 99’u bunu engellemek için adımlar attı. Katılımcıların en çok tercih ettiği önlem, transit ve teslimat sırasında güvenlik kontrol noktalarını artırmaktı (yüzde 48), bunu malları izlemek için yeni teknolojilerin uygulanması (yüzde 41) ve mağaza katı gözetimi (yüzde 37) izledi.

Gıda, market ve restoran sektöründeki yöneticilerin ezici çoğunluğu için, yüzde 82’si için, küçülme en büyük zorluktur. Katılımcılara göre, mağaza hırsızlığı (yüzde 45), gıda bozulması (yüzde 37) ve gıda israfı (yüzde 35), küçülmenin en büyük itici güçleridir. Katılımcılar, mağaza katı gözetimi için yeni teknolojiler uygulamanın (yüzde 45), malları takip etmenin (yüzde 44) ve gıda israfını azaltmanın (yüzde 44) sorunu ele almanın birincil yolları olduğunu söyledi.

E-scooter bomba gizleme için kullanıldı!

0

E-scooter’a gizlenen bomba, nükleer savunmadan sorumlu Rus generali öldürdü. İgor Kirillov, ölümünden bir gün önce Ukrayna’ya karşı kimyasal silah kullanılmasını emrettiği gerekçesiyle gıyabında yargılanmıştı. Rus ordusunun nükleer, kimyasal ve biyolojik savunma güçlerinden sorumlu general, elektrikli scooter’ın içine gizlenmiş bombanın patlaması sonucu hayatını kaybetti.

E-scooter bomba için yuva görevi gördü

Moskova’da bir konut binasının girişinin dışında e-skuter aracına yerleştirilen bombanın patlaması sonucu Korgeneral İgor Kirillov ve yardımcısı hayatını kaybetti. Rusya Soruşturma Komitesi, Ordu Generali ve yardımcısının öldürülmesiyle ilgili olarak ceza davası açtı.Rusya’nın devlet haber ajansı ve yayın hizmeti Sputnik olayı bir raporda doğruladı. Ayrıca olayın Kremlin’e sadece 4 mil (7 kilometre) uzaklıktaki bir apartman binasında gerçekleştiğini belirtti.

Acil müdahale ekipleri, Rus devlet haber ajansı TASS’a yaptığı açıklamada, ilk bakışta patlayıcı cihazın uzaktan patlatılmış gibi göründüğünü ve saldırının planlı ve hedefli bir şekilde gerçekleştirildiğini belirtti.

TASS raporunda ayrıca patlamanın gücünün yaklaşık 300 gram TNT’ye eşit olduğu belirtiliyor. Olay yerinde Rusya İçişleri Bakanlığı’nın Moskova departmanından çok sayıda üst düzey yetkilinin yanı sıra soruşturmacılar, sağlık personeli ve acil servis ekipleri de hazır bulunuyor. Burada önemli nokta, İgor Kirillov’un ölümünden bir gün önce Ukrayna savcıları tarafından Kiev güçlerine karşı kimyasal silah kullanılması emrini verdiği gerekçesiyle gıyabında suçlanmış olması.

Kirillov, Rus birliklerine doğu ve güney cephelerinde yasaklı kimyasal silahların toplu kullanımını emretmesi nedeniyle Ukrayna Güvenlik Servisi tarafından suçlanmıştı. Ukraynalı savcılar, Korgeneralin emriyle Rus birliklerinin savaşın başlangıcından bu yana 4.800 kez kimyasal mühimmat kullandığını iddia etmişti. Bunlar, Kirillov’un emriyle kimyasal kullanımın kayıtlı örnekleriydi.

Rus askerlerinin emriyle kullandığı kimyasal mühimmatlar arasında K-1 savaş bombası, zehirli boğucu madde kloropikrin gibi maddeler de yer alıyor. Bu saldırılar sonucunda birçok Ukrayna askeri çeşitli derecelerde kimyasal zehirlenmelere maruz kalmıştı.

Kirillov’un ölümünün zamanlaması saldırının arkasında daha büyük bir plan olduğunu ima ediyor, ancak henüz daha fazla ayrıntı ortaya çıkmadı. Rus devletinden şimdiye kadar herhangi bir grubun dahil olduğuna dair bir teyit gelmedi. Ukrayna da bu raporun yazıldığı tarih itibarıyla olayla ilgili henüz herhangi bir iddiada bulunmadı.

Xiaomi, Çin dışında otomobil satmaya hazırlanıyor!

0

Xiaomi, elektrikli otomobil satışlarını Çin dışında başlatmak için hazırlıklarını hızlandırmış durumda. Şirket, ilk olarak mevcut üretim hacmiyle yerel talepleri karşılayamayacak kadar yoğun ilgi gören elektrikli araçlarıyla Çin pazarında ciddi bir talep görmüşken, şimdi bu talebin bir kısmını yurt dışı pazarlarda da test etmeyi planlıyor. Xiaomi, yurt dışına açılmak için özel bir hazırlık ekibi kurmayı planlıyor. Bu ekip, pazar araştırması, proje yönetimi, satış sonrası hizmetler gibi alanlarda çalışacak ve ayrıca uluslararası bir departman oluşturulması da gündemde.

Xiaomi, Çin dışında otomobil satacak

Şirket, yurt dışındaki pazarlarda küçük çaplı satış denemeleri yaparak, potansiyel müşteri tepkilerini test etmeyi hedefliyor. Bu adım, Xiaomi’nin daha geniş bir global satış planına hazırlık olarak değerlendiriliyor. Ancak şu an için bu satış denemeleri ve genişleme sürecinin hangi ülkelerde ne zaman başlayacağına dair net bir zaman çizelgesi bulunmuyor. Ayrıca, Xiaomi’nin araçlarında kullanacağı otonom sürüş sistemlerinin hedef pazarların yasalarına uygun hale gelmesi için ayrı bir otonom sürüş departmanı da kurulacağı belirtiliyor.

Xiaomi, geçtiğimiz yaz ilk elektrikli otomobili SU7’yi Fransa’da sergileyerek Avrupa pazarına adım attı. Xiaomi CEO’su Lei Jun, şirketin 2030’dan önce Avrupa’da otomobil satışlarına başlamak istediğini açıklamıştı. Ancak, Avrupa Birliği’nin Çin’den ithal edilen elektrikli otomobillere ek vergi uygulama kararı alması, şirketin Avrupa’ya açılma stratejisini etkileyip etkilemeyeceği konusunda belirsizlik yaratıyor.

Xiaomi’nin uluslararası pazarlarda izleyeceği satış stratejisi de merak konusu. Şirket, Xiaomi ürünlerinin genelde orta seviye seçenekler olarak algılandığı ve globalde oldukça tanınan bir marka olmasına rağmen, hedef pazarlarında fiyat stratejisinin başarılı olması gerektiği vurgulanıyor. SU7’nin Çin’deki fiyatı, mevcut kurla 28.000 euro civarında ve Xiaomi, yurt dışında da Mi Home mağazaları aracılığıyla satış yapmayı planlıyor. Bu, aracı firmalar olmadan doğrudan Xiaomi’nin kendi mağazalarından satış yapılacağı anlamına geliyor. Xiaomi, Avrupa’daki bilinirliğini bu satış kanalıyla pekiştirirken, fiyatlandırma dengesini doğru kurarak başarılı bir satış stratejisi izlemeyi umuyor.

Türk Hava Yolları, Apple ile işbirliğine gidiyor!

0

Türk Hava Yolları (THY), yolcuların kayıp bagaj sorunlarını çözmek için Apple ile önemli bir iş birliğine imza attı. Bu yenilikçi adım, Apple’ın Find My platformuna eklediği yeni bir özellik sayesinde gerçekleşiyor. AirTag veya Find My destekli cihazlar aracılığıyla bagajların konumu güvenli bir şekilde tespit edilebilecek ve bu bilgiler THY ekipleriyle paylaşılabilecek. Böylece, geciken veya kaybolan çantaların daha hızlı bulunması sağlanırken yolcu memnuniyeti de artırılacak.

Türk Hava Yolları, Apple ile işbirliğine gidecek

Apple, iOS 18.2 güncellemesi ile tanıttığı “Share Item Location” (Eşya Konumunu Paylaş) özelliğiyle AirTag’lerin veya diğer desteklenen cihazların konum bilgisinin havayolu şirketleriyle paylaşılmasını mümkün hale getirdi. THY Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ahmet Bolat, bu özellik sayesinde yolcuların AirTag veya Find My ağına bağlı cihazlarının bulunduğu bagajların konum bilgilerinin doğrudan müşteri hizmetleriyle paylaşılabileceğini belirtti. Apple’ın, bu yeni özellik için THY dahil olmak üzere 15’in üzerinde havayolu şirketiyle iş birliği yaptığı biliniyor.

Türk Hava Yolları, Apple ile işbirliğine gidecek.

THY, bu özelliği kullanarak kayıp bagaj sorunlarının çok daha hızlı çözüme kavuşturulacağını vurguladı. Yolcular, Find My uygulamasında bir “Konum Paylaş” bağlantısı oluşturup THY’nin resmi web sitesi üzerinden bu bilgiyi paylaşarak bagajlarının durumunu takip edebiliyor. Konum bilgileri, gizlilik ilkelerine uygun olarak yalnızca 7 gün süreyle saklanıyor ve bu süre sonunda otomatik olarak siliniyor. Ayrıca, yolcular dilerse bu bilgiyi manuel olarak da kaldırabiliyor. Sistemin yakın bir zamanda THY’nin mobil uygulamasına da entegre edilmesi planlanıyor.

Bu ortaklık, THY’nin dijitalleşme konusundaki güçlü taahhüdünün bir parçası olarak görülüyor. AirTag destekli bu çözüm, yalnızca yolcuların kayıp bagaj sorunlarını çözmekle kalmıyor, aynı zamanda havayolu taşımacılığında müşteri deneyimini önemli ölçüde geliştiriyor. iOS 18.2 ile başlayan bu uygulamanın, Apple ekosistemine dahil tüm cihazlar tarafından desteklenmesi de kullanım kolaylığını artırıyor. Apple ve THY arasındaki bu iş birliği, teknolojinin havacılık sektöründe sunduğu yenilikçi çözümlere örnek teşkil ediyor ve kaybolan bagaj sorununu tarih etmeye yönelik önemli bir adım olarak öne çıkıyor.

Türkiye’nin ilk girişim sermayesi fonu 212, 2024’te de zirvede!

Türkiye’nin ilk girişim sermayesi fonu olan 212, 2024 yılında yatırım ve çıkışlarıyla dikkat çekici başarılar elde etti. Insider ile gerçekleştirdiği kısmi çıkış sayesinde ilk fonunda yatırımcılarına 4 katından fazla getiri sağlayan 212, Türkiye odaklı girişim sermayesi fonları arasında en yüksek getiriyi sunan şirket oldu. Bu yıl toplamda 16 işlemde 13 farklı şirkete 11,2 milyon dolar yatırım gerçekleştiren 212, yönettiği toplam varlık miktarını 150 milyon Euro’ya yükseltti.

212 Kurucu Ortağı Numan Numan, bu yıl yapılan yatırımların ve gerçekleştirilen işlemlerin, girişimcilik ekosistemindeki büyümeye katkıda bulunduğunu ifade etti. Portföy şirketlerinden Trio Mobil, ABD merkezli NewSpring Growth liderliğinde 26,5 milyon dolar yatırım alarak değerlemesini 4 kat artırırken; SOCRadar, PeakSpan liderliğinde 25,2 milyon dolar yatırım topladı ve uluslararası satışlarını yaklaşık 10 kat artırdı. Ayrıca, 123FormBuilder’ın Silikon Vadisi merkezli Kiteworks tarafından satın alınmasıyla 2,5 katın üzerinde getiri elde edildi.

Insider ise General Atlantic’in liderlik ettiği Seri E turunda 500 milyon dolar yatırım aldı. 212, bu turda hisselerinin bir kısmını satarak fonunun tamamını ödeyecek kadar getiri sağladı. Bu başarılar, 212’yi Türkiye girişim sermayesi fonları arasında zirveye taşıdı.

2024 yılında 212, yurt dışı girişim ekosistemleriyle ilişkilerini güçlendirmeye yönelik 70’ten fazla etkinliğe katıldı ve 140 farklı ülkeden 4000’in üzerinde girişimle iletişim kurdu. Amerika ve Orta Doğu’da düzenlenen etkinliklerle küresel girişimcilik ekosistemine katkı sağlamayı sürdürdü.

Ali Karabey, 212’nin gelecekte de bölgesel ve küresel girişimlere yatırım yapmaya devam edeceğini ve yeni başarı hikayeleri oluşturmayı hedeflediğini belirtti. 13 yıllık geçmişiyle girişimcilik ekosistemine öncülük eden 212, Simya VC ve 212 NexT gibi alt fonlarıyla teknoloji şirketlerine destek sağlıyor.

Tesla’nın yeni araçlarında büyük sorunlar ortaya çıktı!

0

Tesla, yeni ürettiği araçlarda kullanılan Hardware 4 (AI4 olarak da bilinen) otonom sürüş bilgisayarında ciddi sorunlarla karşı karşıya. Bu bilgisayarlar, araçların çeşitli fonksiyonlarını yönetiyor, ancak son zamanlarda çok sayıda şikayet alındı. Yeni araç sahipleri, yalnızca birkaç yüz kilometre kullanımdan sonra otonom sürüş, navigasyon, güvenlik sistemleri, GPS ve diğer bilgisayar destekli özelliklerin çalışmadığını bildirdi. Sorun, bilgisayar donanımının arızalanmasından kaynaklanıyor.

Tesla’nın yeni araçlarında büyük sorunlar yaşandı

Araştırmalara göre, Tesla’nın yeni donanımı olan AI4.1 bilgisayarlarında kısa devreler meydana geliyor. Bu kısa devrelerin olası sebebi, araç kameralarının kalibrasyonu sırasında düşük voltajlı bataryaların bilgisayarı kısa devreye sokması olarak belirtiliyor, ancak bu henüz kesin olarak doğrulanmış değil.

Tesla’nın yeni araçlarında büyük sorunlar yaşandı.

Ayrıca, söz konusu arızalar sadece birkaç on ila yüz kilometre sonrası meydana geliyor ve bu durum, özellikle güvenlik ve sürüş konforu açısından büyük sorunlara yol açıyor. Örneğin, arka görüş kamerasının çalışmaması, ABD’deki federal güvenlik düzenlemelerine aykırı olduğu için, bu durum Tesla’yı geri çağırma süreci başlatmaya zorlayabilir.

Bu sorunlar son birkaç aydır üretimi yapılan araçlarda yoğunlaşırken, Tesla’dan henüz resmi bir açıklama yapılmadı. Şirketin servis noktaları, artan şikayetlerle başa çıkmaya çalışırken, en etkili çözümün arızalı bilgisayarların değiştirilmesi olduğu söyleniyor. Ancak bu işlem oldukça uzun zaman alabiliyor. Tesla, geçici bir çözüm olarak yazılım güncellemesi yayınlamak istese de, yüksek talep nedeniyle birçok araç sahibine servis randevuları ertelendi. Bu durum, Tesla’nın servis kapasitesini zorlayan ve güvenlik standartlarını da riske atan ciddi bir mesele olarak görülüyor.

Volvo otonom kamyon operasyonuna başlıyor

0

Volvo ve DHL, ABD’de otonom yük taşımacılığı faaliyetlerine başladıklarını doğruladı. İsveçli otomobil üreticisinin Autonomous Solutions (VAS) hattı ile Alman ulaştırma şirketi, başlangıçta Teksas’ta iki güzergahta faaliyet gösterecek: Dallas ile Houston ve Fort Worth ile El Paso arasında.

Volvo otonom kamyon için operasyon sürecine geçiyor

Programın lansmanıyla birlikte şirketin ilk üretime hazır otonom kamyonu olan Volvo VNL Autonomous’un resmi tanıtımı da yapılacak. Kamyonet bu yılın başlarında Mayıs ayında Las Vegas’taki ACT Expo’da tanıtılmıştı. “Özel amaçlı” VNL Autonomous, Volvo’nun geleneksel VNL’sinin bir evrimidir, uzun mesafe taşımacılığı için tasarlanmış bir Sınıf 8 yarı römorkudur ve kendi kendine sürüş kabiliyetini sunmak için Pittsburgh şirketi Aurora Innovation’ın donanım ve yazılımını içerir. Bu, yüksek çözünürlüklü kameralar, görüntüleme radarı ve uzun menzilli lidardan oluşan bir sensör paketi içerir.

VNL kendi kendine sürüş yapsa da, en azından başlangıçta iki rotada performansı izleyecek bir güvenlik operatörü eşlik edecek. Ve otomotiv sektöründe dünya lideri güvenlik konusunda ün kazanmış bir şirketten beklendiği gibi, kamyon kritik sistemler için yerleşik yedeklilikle birlikte geliyor.

Volvo, bunun “bir insan sürücünün sağladığı yedeklemeyi, birincil sistemlerin bir sorunla karşılaşması gibi nadir durumlarda otomatik olarak kontrolü ele alabilen sistemlerle değiştirdiğini” açıklıyor.

Şirket ayrıca operasyonları için bir destek ağı kurmakla da meşgul; rotaların tanıtımını koordine etmeye yardımcı olmak için geçen yıl Fort Worth’da bir ofis açtı ve servis ve bakım sağlamak için bayi Bruckner’s Truck & Equipment’ın yanı sıra eyaletteki diğer bayilerin yardımını aldı.

Rotalarda kaç adet kamyonun ne sıklıkta kullanılacağı henüz netlik kazanmadı ancak Volvo, yeni programın otonom yük taşımacılığını büyük ölçekte başlatmak için ihtiyaç duyulacak tüm ekosistemin kurulması ve doğrulanmasında “kritik bir aşamanın” başlangıcını işaret ettiğini söylüyor.

VAS’tan Sasko Cuklev: “Erken benimseyenler, otonom teknolojinin dağıtımını ve kabulünü hızlandırmada önemli bir rol oynuyor ve bu da hem güvenliği hem de operasyonel performansı doğrulamamızı sağlıyor. DHL Supply Chain ile iş birliğimiz, yük kapasitesini artıran ve tedarik zinciri verimliliğini optimize eden tamamlayıcı bir ulaşım modu olarak otonominin potansiyelini örnekliyor” diyor.

Sandisk yenilendi! Yeni marka kimliğini tanıttı

0

Sandisk Corporation, 2025 yılı başlarında yeni kurumsal marka kimliği ve kreatif stratejisiyle geri dönüş yapacağını duyurdu. Şirket, dayanıklı veri ve depolama çözümlerine odaklanarak yenilikçi bir yaklaşım sunuyor. Yeni marka kimliği kullanıcıların ihtiyaçlarını karşılayarak teknolojik ilerlemeleri destekleyen bir yapı oluşturuyor.

Sandisk’in yeni kreatif rotası kullanıcıların sınır tanımaksızın hareket edebilmesi için çeşitli olanaklar sunuyor. Şirket, verinin gücünü kullanarak bireyleri ve işletmeleri destekleyen bir anlayış geliştirdi. Sandisk Kreatif Başkan Yardımcısı Joel Davis, yeni kimliğin verinin potansiyelinden yararlanarak kullanıcıların hedeflerine ulaşmasına olanak sağladığını ifade etti.

Yeni logo tasarımı, minimalist ve işlevsel bir anlayışla hazırlandı. Logoda açık D harfi ve piksel odaklı S harfi bir araya gelerek iş birliği ve yenilik anlayışını yansıtıyor. Tasarım, hem yatay hem de dikey kullanımda markanın teknolojik yaklaşımını sergiliyor. Piksel detaylarından ilham alan bu yapı, Sandisk’in teknolojik yeniliklere odaklandığını gösteriyor.

Yeni görsel kimlik, verinin hızını ve esnekliğini vurgulayan temiz çizgilerden oluşuyor. Sandisk, veri depolama çözümleriyle kullanıcı odaklı hizmetler sunuyor. Şirket, yenilikçi teknolojilerle büyümeye devam ediyor.

Küre robot Rotunbot RT-G güvenliği sağlayacak

0

Çin, kolluk kuvvetlerinde çığır açan bir yeniliği deniyor: Karada ve suda 35 km/saate varan hızlarda suçluları kovalayabilen 125 kg ağırlığında amfibi bir robot küre. Rotunbot RT-G olarak adlandırılan bu fütüristik cihaz, Logon Technology’nin beyin çocuğudur ve birkaç yıldır geliştirilmektedir.

Küre robot Rotunbot RT-G özellikleri

Kendi kendini dengeleyen küresel robot, çamur, sulu kar ve hafif arazi koşulları dahil olmak üzere çeşitli arazilerde sabit hareketi sürdürmek için jiroskopik stabilizasyon kullanır. Ayrıca suda kolayca hareket edebilir ve bu da onu benzersiz bir şekilde çok yönlü hale getirir. RT-G, navigasyon için GPS, birden fazla kamera ve engellerden kaçınmak ve hedefleri izlemek için ultrasonik dedektörler dahil olmak üzere bir dizi gelişmiş sensörle donatılmıştır.

Su geçirmez ve yüzer tasarımı, nehirlere sorunsuz bir şekilde girip geri çıkmasını sağlayarak hiçbir arazinin erişilemez olmamasını sağlar. Şu anda Zhejiang eyaletindeki Wenzhou’daki bir ticari bölgede test edilen robot, bir dizi ölümcül olmayan suçla mücadele aracıyla donatılmıştır. Bunlara göz yaşartıcı gaz, duman bombaları, akustik kalabalık dağıtıcılar, kornalar ve şüphelileri etkisiz hale getirmek için tasarlanmış ağ atıcıları dahildir. Çalışma videolarında RT-G’nin uzaktan kontrol edildiği gösteriliyor, ancak gelecekteki sürümler artırılmış işlevsellik için otonom özellikler içerebilir.

Robot etkileyici bir ivme sergiliyor. Sadece 2.5 saniyede 30 km/s hıza ulaşıyor ve sağlam yapısı düşmelerle ve zorlu koşullarla başa çıkmasını sağlıyor. Ancak sınırlamaları var. Keskin dönüşler sallantılı görünüyor ve merdivenlerle ve diğer yüksek yüzeylerle mücadele ediyor. Bu dezavantajlar, belirli yüksek hızlı takiplerde veya karmaşık kentsel ortamlarda etkinliğini engelleyebilir.

Bu zorluklara rağmen, RT-G polis teknolojisinde önemli bir ilerlemeyi temsil ediyor ve ölümcül olmayan indirmeler ve şüpheli yakalama için umut vadeden bir araç sunuyor. Geliştirme devam ettikçe, bu hareketli uygulayıcı, suç önlemede yenilikçiliği pratiklikle harmanlayarak modern polislikte bir köşe taşı haline gelebilir.

Trump ve TikTok CEO’su görüştü

0

TikTok CEO’su, platformun yasaktan kurtulma çabaları sırasında Trump’la görüştü. TikTok’un yasağının Donald Trump’ın göreve başlamasından bir gün önce yürürlüğe girmesi planlanıyor.

Trump ve TikTok CEO’su görüşmesi nasıl sonuçlandı?

Kaitlan Collins’e göre, TikTok CEO’su Shou Zi Chew, platformun ABD’de yasaklanmasıyla karşı karşıya kalması nedeniyle Seçilmiş Başkan Donald Trump ile görüşmeye hazırlanıyor . Bu hamle Chew’u, Apple CEO’su Tim Cook, Amazon kurucusu Jeff Bezos, Google CEO’su Sundar Pichai ve Meta CEO’su Mark Zuckerberg’in ardından Trump ile Mar-a-Lago tatil beldesinde görüşen en son teknoloji yöneticisi yapıyor.

TikTok, 19 Ocak’ta yürürlüğe girecek yasakla veya elden çıkar yasasına karşı açtığı temyiz davasını kaybetmiş ve bugün Yüksek Mahkeme’den davaya müdahil olmasını istemişti. ABD başkanı başlangıçta ulusal güvenlik endişeleriyle ilgili iddialar nedeniyle sosyal medyayasağına öncülük etse de , bu yılın başlarında fikrini değiştirmeye başladı. Mart ayında Trump, TikTok yasağı istemediğini çünkü “…TikTok olmadan Facebook’u büyütebilirsiniz ve ben Facebook’u halkın düşmanı olarak görüyorum.” demişti. Daha sonra Haziran ayında TikTok’a katıldı.

Düzenlediği basın toplantısında TikTok yasağıyla ilgili sorulan soruya ABD başkanı, “bir göz atacağım” dedi. Trump ile görüşmenin yanı sıra Meta, Amazon ve OpenAI gibi teknoloji devleri de Trump’ın göreve başlama fonuna bağışta bulundu.

Daha önce TikTok’un Çinli ana şirketi hisselerini elden çıkarmadığı takdirde ABD’de yasaklanmasını öngören yasa tasarısının anayasaya uygun olduğuna Washington D.C. Temyiz Mahkemesi yargıçları oy birliğiyle karar vermişti.

Novus, DOT ürününü gelecek yıl piyasaya sürecek!

Novus, amiral gemisi ürünü DOT ile küresel çapta iddialı bir giriş yapmaya hazırlanıyor. 2025 yılında piyasaya sürülecek bu yenilikçi ürün, yapay zeka ajanlarının ve büyük dil modellerinin bir araya getirilmesiyle yapay zekayı daha erişilebilir ve etkili hale getirmeyi amaçlıyor. Şirket, DOT ile finans, sigorta, sağlık, üretim ve medya gibi çeşitli sektörlere yenilikçi çözümler sunarak iş süreçlerinde dönüşüm yaratmayı hedefliyor. Forbes Türkiye tarafından Ağustos 2024’te yayımlanan listede, “unicorn” olma potansiyeline sahip Türk yapay zeka şirketleri arasında önde gelen isimlerden biri olarak gösterilen Novus, küresel pazar payını artırmak için stratejik adımlar atıyor.

Novus, DOT ürününü gelecek yıl resmen piyasaya çıkarıyor

Şirketin kurucusu ve CEO’su Rıza Egehan Asad, DOT’un global lansmanının Novus’un sektördeki liderlik vizyonunu güçlendireceğini belirtirken, CRO Vorga Can da Fransa, İtalya, Almanya gibi Avrupa ülkelerinde operasyonlarını genişletmeyi ve ABD’nin Doğu Yakası’ndaki faaliyetleri yoğunlaştırmayı planladıklarını dile getiriyor. İngilizce, Türkçe ve Fransızca dillerinde etkili bir şekilde çalışan DOT, kullanıcılara rehberlik sağlayarak yapay zeka teknolojilerini teknik bilgi gereksinimini en aza indirerek kullanılabilir hale getiriyor. Kullanıcılarının sorularına doğru ve hızlı yanıtlar sunan yapısı, şirketlerin operasyonel süreçlerini kolaylaştırarak verimliliği artırmayı hedefliyor.

Novus, yalnızca DOT ile değil, diğer yenilikçi çözümleriyle de dikkat çekiyor. FinGenius AI, finans sektöründe veri analizi ve risk yönetiminde karar alma süreçlerini hızlandırarak işletmelere stratejik avantajlar sağlarken; 360° Sales AI, satış ekiplerinin performansını artırmaya ve müşteri ilişkilerini geliştirmeye yönelik çözümler sunuyor. Enterprise AI, bilgi paylaşımını hızlandıran ve süreç otomasyonuyla operasyonel yükleri azaltan bir sistem olarak öne çıkıyor. Ayrıca, AutoContent AI, markaların ihtiyaçlarına uygun, SEO uyumlu içerikler üreterek dijital pazarlamada etkinlik sağlıyor. Novus, bu geniş ürün portföyüyle işletmelerin dijital dönüşüm süreçlerinde önemli bir partner olmaya devam ediyor.

Şirket, sunduğu başarılı yapay zeka çözümleriyle finansal değerini de istikrarlı bir şekilde artırıyor. Vestel Ventures, Tacirler Portföy Yönetimi liderliğindeki yatırım turunda, Sabancı Ventures ve diğer yatırım fonlarının da katılımıyla toplamda 1,5 milyon dolar tohum yatırım alarak 2024 yılı itibarıyla değerlemesini 14 milyon dolara ulaştırdı. Bu başarısıyla Novus, gelecekteki büyüme hedeflerine bir adım daha yaklaşıyor.

Agave Games fon toplamaya devam ediyor

0

Türkiye’den çıkan bir girişim, Where’s Wally tarzı giderek karmaşıklaşan çizimlerle kedileri bulmanız gereken popüler bir gündelik mobil oyun geliştirdi. Bu girişim son olarak 18 milyon dolarlık fon aldı. Find the Cat’in yaratıcısı olan Agave Games, Seri A’yı ekibini kurmak ve gelecek yıl en az iki yeni oyunla başlayarak gelecekteki oyunlar üzerinde çalışmak için kullanacak.

Agave Games fon başarısını sürdürüyor

Finansman, gündelik mobil oyunların büyük kitlelere ve gelirlere ulaşmaya devam ettiği bir zamanda geliyor. Find the Cat, hayatının ilk çeyreğinde 10 milyon indirmeyi geçti. Bir yatırımcı, büyük bir değerlemeyle tonlarca para toplayan popüler gündelik mobil oyun stüdyosuna atıfta bulunarak, “Bu, bir sonraki Tripledot” dedi.

Felix Capital ve Balderton Capital bu tura E2VC’nin katılımıyla birlikte liderlik ediyor. Her üç firma da zaten yatırımcıydı: Balderton ayrıca Agave’nin tohum turuna liderlik etmişti ve Tripledot Studios’un kurucu ortağı Akin Babayigit de yatırımcıydı. Agave şu ana kadar 25,5 milyon dolar topladı ve yatırım sonrası değerlemesi yaklaşık 100 milyon dolar civarında.

Türkiye, Zynga’nın 2020’de 1,8 milyar dolara satın aldığı Peak Games ile başlayan bir trendle hızla en büyük oyun girişimlerinin çoğuna ev sahipliği yapıyor. Peak’in mezunları daha sonra 255 milyon dolar toplayan Dream Games’i, Tripledot’u ve bu yılın başlarında 50 milyon dolar toplayan Spyke’ı kurdu.

Diğerlerinden farklı olarak, Agave yalnızca dolaylı anlamda bir Peak yan kuruluşudur: CEO Alper Oner, UC Berkeley’de bilgisayar mühendisliği okumak için ABD’ye taşınmıştı ve Bay Area’da kalıp çalışmaya ve neye odaklanmak istediğini anlamaya çalıştı. “Teknoloji sektöründe olmak istediğimi biliyordum,” dedi. “Ancak o zamanlar, Türkiye ekosistemi çok büyük değildi.” O zamanlar, Peak hızla büyüyordu, ancak bunun ötesinde, e-ticaret vardı ve çok daha fazlası yoktu, dedi.

Ardından COVID-19 salgını çıkınca memleketine dönmeye karar veren Öner, lise arkadaşları Ali Baran Terzioğlu, Burak Kar ve Oğuzhan Merdivenli ile bir araya gelerek birlikte neler inşa edebileceklerini konuşmaya başladı.

Akıllı gözlükler yapay zeka kullanıyor

0

Yenilikçi teknoloji şirketi Looktech, şimdiye kadar gördüğümüz en iyi görünümlü akıllı gözlükler için Wenzhou Moveup Optical Co ile iş birliği yaptı. Ancak GPT-4o, Gemini ve Claude ile güçlendirilen bu gözlükler sadece stilden daha fazlası.

Akıllı gözlükler yapay zeka destekli asistanlar oluyor

Ocak ayında CES 2025’te tanıtılacak olan Looktech AI Gözlükleri , nesneleri tanımlayabilen, metinleri çevirebilen, hatırlatıcılar ayarlayabilen, soruları yanıtlayabilen, GPS ile size yol gösterebilen, toplantıları özetleyebilen ve hatta yemek önerileri için buzdolabınızın içeriğini değerlendirebilen ve ardından isterseniz tabağınıza gelen kalorileri sayabilen giyilebilir ses/görüntü AI asistanlarıdır.

Hatta sizin adınıza yüzleri bile hatırlayabilirler ve yakalanmamanız için size isimler verebilirler. Bu aşamada, günlük yaşamda yapay zekanın yeni tarzına direnmek biraz boşuna görünüyor; ancak en azından artık giyilebilir teknoloji vaat edileni yakalıyor ve Google Glass’ın ilk zamanlarındaki iğrençlikten ışık yılları kadar uzakta.

Artık akıllı gözlüklerin inanılmaz derecede kullanışlı ve daha az ürkütücü olabileceğini görmek daha kolay hale geliyor. Bunlar, telefon ekranına bakarak daha az zaman geçirmenizi hedefliyor ve bunları gizlice fotoğraflar ve videolar çekmek için kullanmaya devam edebilmenize rağmen, kullanışlılıkları daha çok sahip oldukları büyük dil modellerinde.

Burada, sesle kontrol edilen bir AI yardımcısı olan Memo, tercihlerinize göre geri bildirimde bulunarak etkileşime girdikçe daha kişisel hale gelir. Alexa veya Siri olsun, diğer asistanlar gibi Memo da benzer bir komutla (“hey Memo”) etkinleştirilir, ancak çerçevede bulunan AI düğmesine dokunarak da açılabilir.

13 MP titreme önleyici kamera yüksek çözünürlüklü fotoğraflar çekecek ve sabitlenmiş 2K videolar kaydedecek ve daha sonra hareket halindeyken çekimleri paylaşmak isterseniz bunları bir AI düzenleyiciden bile geçirecek. Ve bu ürkütücü faktörü bir nebze ortadan kaldırarak, kamera etkinleştirildiğinde çerçevelerin yüzünde bir gösterge ışığı görüntülenecek ve diğerlerinin (en azından akıllı gözlükler hakkında yeterince bilgisi olanların) çekim modunda olduğunuzu bilmesini sağlayacak.

Elektrikli araçlarda batarya sorunu çözülüyor!

Elektrikli araçların geleceğini değiştirecek yeni bir lityum-iyon batarya teknolojisi, hem dayanıklılığı hem de performansıyla dikkat çekiyor. Kanadalı Dalhousie Üniversitesi araştırmacıları tarafından geliştirilen bu yenilikçi batarya, 20.000’den fazla şarj-deşarj döngüsüne dayanabiliyor ve %80 kapasite sınırına ulaşmadan önce 8 milyon kilometre yol alabiliyor.

Batarya teknolojisinde devrim niteliğinde olan bu gelişme, elektrikli araçların ömrünü uzatarak çevresel etkilerini azaltmayı hedefliyor. ABD’nin, elektrikli araç bataryalarının 8 yıl kullanım sonunda en az %80 kapasite korumasını zorunlu kılan düzenlemesi, bu teknolojiyle kolaylıkla karşılanabilir hale geliyor.

Uzun ömürlü ve yeniden kullanılabilir

Altı yıl süren kapsamlı testlerde üstün performans sergileyen bu batarya, araç ömrünün ötesine geçecek şekildetasarlandı. Kullanım süresi sona eren bataryalarrüzgar ve güneş enerjisi santrallerinde enerji depolama amacıyla yeniden değerlendirilebilecek.

Dalhousie Üniversitesi araştırmacıları, bu teknolojinin merkezinde yer alan tek kristal elektrot yapısını geliştirerek, standart lityum-iyon bataryaların karşılaştığı temel sorunları çözdü. Araştırmalar, standart bataryaların lityum hareketi nedeniyle çatlama ve aşınma yaşadığını ortaya koyarken, tek kristal elektrotlu bataryalarda altı yıllık kullanımın ardından dahi herhangi bir bozulma tespit edilmedi.

Mikroskobik analiz ve yapısal dayanıklılık

Bu önemli keşif, Canadian Light Source (CLS) tesislerinde yapılan ileri düzey analizlerle desteklendi. CLS’in senkrotron ışını teknolojisi kullanılarak, standart bataryaların kristal yapılarının zamanla parçalanmaya eğilimli olduğu, ancak tek kristal elektrotlu bataryaların büyük bir buz küpü gibi dayanıklı kaldığı görüldü.

Araştırmayı yürüten ekip, bu yeni teknolojinin elektrikli araçların diğer bileşenlerinden daha uzun ömürlü olacağınıvurguluyor. CLS’de kıdemli bilim insanı olan Toby Bond, “Bu araçların mümkün olduğunca uzun süre dayanmasına gerçekten ihtiyacımız var, çünkü onları ne kadar uzun süre kullanırsanız, karbon ayak izi üzerindeki etkisi o kadar olumlu olur” açıklamasında bulundu.

Ticari kullanım yakın

Bu dayanıklı bataryaların ticari olarak üretimine başlandığı ve kullanımının önümüzdeki birkaç yıl içinde hızla yaygınlaşacağı belirtiliyor. Ortalama bir elektrikli aracın yılda 20.000 kilometre yol kat ettiği düşünüldüğünde, 8 milyon kilometre dayanıklılık sunan bu bataryalar, sektör için devrim niteliğinde bir adım olacak.

Antimadde roketleri, yıldızlararası yolculuğa imkan verecek!

Bilim insanları, yıldızlararası yolculuğun kapısını aralayacak “antimadde roketleri” üzerinde çalışarak mevcut uzay teknolojilerinin sınırlarını aşmayı hedefliyor. Antimadde, maddenin karşıt parçacıklarından oluşur ve bu parçacıklar normal maddeyle karşılaştığında yok olurken tüm kütlelerini enerjiye dönüştürür. Fizikte bilinen en enerjik reaksiyon olarak kabul edilen bu süreç, antimadde roketlerinin itki sistemini oluşturuyor. United Arab Emirates Üniversitesi tarafından yapılan araştırmalar, bu tür roketlerin Proxima Centauri gibi yakın yıldız sistemlerine sadece birkaç insan ömrü ölçeğinde ulaşabileceğini, hatta bunun aylar ya da birkaç yıl gibi kısa sürede mümkün olabileceğini iddia ediyor.

Antimadde roketleri, yıldızlararası yolculuğa imkan veriyor

Geleneksel roketler büyük itki gücü sağlasa da verimlilik konusunda sınırlı kalırken, elektrikli tahrik sistemleri yüksek verimlilik sunsa bile yetersiz itme kuvvetiyle öne çıkıyor. Antimadde, bu iki problem arasında ideal çözüm olarak görülüyor. Bilim insanları, antimadde reaksiyonlarından özellikle iki türün uzay görevlerinde etkili olacağını belirtiyor. Birincisi, antiprotonların proton ya da nötronlarla etkileşimi sonucu açığa çıkan muazzam enerji; ikincisi ise pozitronların elektronlarla etkileşimi. Bu reaksiyonların seçilmesindeki temel faktörlerden biri, antimadde parçacıklarının uzun süre güvenli şekilde saklanabilmesi. Özellikle antiprotonlar ve pozitronlar, bu gerekliliği karşılıyor.

Antimaddenin enerji yoğunluğu, bilinen herhangi bir yakıt türüyle karşılaştırıldığında benzersizdir. Örneğin, bir kilogram antimaddenin açığa çıkardığı enerji, geleneksel roket yakıtlarının 10 milyar katı ve Güneş’in çekirdeğinde gerçekleşen füzyon reaksiyonlarından 300 kat daha güçlüdür. Bu güç sayesinde antimadde ile çalışan bir roket saniyede 20 milyon metreye kadar özgül itki sağlayabilir. Böyle bir hız, yıldızlararası yolculuklar için devrimsel bir adım anlamına geliyor. Bilim insanları, antimadde reaksiyonları sonucu üretilen enerjinin %70’inin doğrudan itki kuvveti olarak kullanılabileceğini, bu sayede büyük enerji kayıplarının önüne geçilebileceğini ifade ediyor.

Ancak bu potansiyel beraberinde önemli zorlukları da getiriyor. Antimaddenin büyük miktarlarda üretimi, güvenli şekilde depolanması ve yüksek maliyeti, bu teknolojinin geliştirilmesindeki en büyük engeller olarak öne çıkıyor. Özellikle antihidrojen atomu, saf antimadde formu olarak stabil yapısı ve üretim kolaylığı nedeniyle umut vaat eden bir çözüm olarak görülüyor. Ancak mevcut teknolojiyle antimadde üretimi, uzay araçlarına güç sağlayacak ölçeklerin çok altında kalıyor. Araştırmacılar, antimaddenin büyük ölçeklerde üretim kapasitesinin artırılmasının antimadde roketlerinin gerçekleştirilmesi için kritik bir adım olduğuna dikkat çekiyor.

Sonuç olarak antimadde roketi teknolojisi, insanlığın uzaya ve yıldızlara ulaşma hayalini mümkün kılabilecek devrimsel bir potansiyele sahip. Bilinen tüm enerji üretim yöntemlerinden kat kat daha güçlü olan bu sistem, uzay keşfi ve yıldızlararası yolculuğun paradigmasını değiştirebilir. Ancak teknolojik zorluklar ve altyapı sorunlarının aşılması için önümüzde halen uzun bir yol var.

Dünyanın ilk çift başlı rüzgar türbini hizmete girdi!

Çinli MingYang Smart Energy şirketi tarafından geliştirilen Ocean X isimli dünyanın ilk çift başlı rüzgar türbini, Çin’in güneydoğusundaki Guangdong açıklarında devreye girdi. Yangjiang Qingzhou IV açık deniz rüzgar çiftliğinde yer alan bu türbin, toplamda 16,6 MW kapasiteye sahip ve yılda 54.000 MWh elektrik üretmesi bekleniyor. Bu üretim kapasitesi, yaklaşık 30.000 haneye temiz enerji sağlamaya yetiyor ve türbinin enerji verimliliği açısından yeni bir standart oluşturduğu görülüyor.

Dünyanın ilk çift başlı rüzgar türbini hizmete başladı

Ocean X, yenilikçi tasarımıyla dikkat çekiyor. V şeklinde bir kule üzerine monte edilmiş iki ayrı 8,3 MW’lik türbinden oluşan bu yapı, 219 metre yüksekliğe ve 369 metre gibi etkileyici bir kanat açıklığına sahip. Şirket, platform tasarımında genellikle köprülerde kullanılan kablo bağlama sistemlerinden faydalanmış. Bu yenilik, kule yapısının daha hafif olmasını ve yüklerin daha verimli bir şekilde dağıtılmasını sağlıyor. Ek olarak, Ocean X tasarımı aşırı şiddetli tayfun koşullarına dayanacak şekilde geliştirilmiş; türbin, 79,8 m/s’ye varan rüzgarlara ve 30 metre yüksekliğindeki dalgalara direnç gösterebiliyor.

Dünyanın ilk çift başlı rüzgar türbini hizmete başladı.

MingYang, 2020 yılında bu projenin ilk prototipini 1:10 ölçekli olarak geliştirerek fikirlerini test etmeye başlamıştı. Tam ölçekli Ocean X’in kıyıdan 70 kilometre uzaklıkta denize yerleştirilmesi, uzun süren mühendislik çalışmalarının ve teknolojik yeniliklerin bir sonucu. Platformun dayanıklılığını artırmak ve bakım kolaylığı sağlamak için asansör ve merdiven gibi erişim çözümleri de türbine entegre edilmiş. Yaklaşık 16.500 ton ağırlığındaki bu dev yapı, en az 35 metre derinlikteki sularda sorunsuz çalışabilecek şekilde tasarlandı.

Ocean X’in küresel ölçekte açık deniz rüzgar enerjisi projelerinde yeni bir çağ başlatması bekleniyor. MingYang, bu tür projelerde çevresel sürdürülebilirliği sağlarken aynı zamanda maliyetleri düşürmeye ve daha geniş enerji ihtiyacını karşılamaya odaklanıyor. Ocean X’in yalnızca Çin için değil, dünya genelinde yenilikçi rüzgar enerjisi teknolojilerinin gelişimi adına da önemli bir adım olduğu ifade ediliyor.

Avrupalı Birliği, Starlink’e rakip uydu ağı projesini başlatıyor!

Avrupa Birliği, uzay tabanlı iletişimde stratejik bağımsızlığını sağlamak ve Elon Musk’ın Starlink projesine rakip olmak amacıyla yeni bir uydu ağı projesini başlattı. IRIS² (Infrastructure for Resilience, Interconnectivity and Security by Satellite) adı verilen bu proje kapsamında, alçak ve orta dünya yörüngelerine 280’den fazla uydu yerleştirilmesi planlanıyor. Bu girişim, Avrupa’nın uzaydaki yeteneklerini genişletme hedefinin bir parçası olarak Galileo navigasyon sistemi ve Copernicus Dünya gözlem ağının ardından üçüncü büyük uzay yatırımı olma özelliğini taşıyor.

IRIS² projesinin toplam maliyeti 10,6 milyar euroyu buluyor. Bu bütçenin 6 milyar euroluk kısmını Avrupa Birliği karşılayacak. Bunun yanında, Avrupa Uzay Ajansı (ESA) projeye 550 milyon euroluk bir destek sağlayacak. Özel sektör ise finansmanın 4 milyar euroluk bölümünü üstlenerek sürece katkıda bulunacak. Projenin hayata geçirilmesi, Eutelsat, Hispasat ve SES gibi Avrupa merkezli üç büyük uydu operatörünün ortaklık yaptığı bir konsorsiyum tarafından gerçekleştirilecek. Proje takvimine göre, ilk uydunun fırlatma tarihi 2029 yılı olarak belirlendi.

Avrupalı Birliği, Starlink’e rakip uydu ağı projesini başlattı.

Avrupa Birliği’nin bu projeyle ulaşmak istediği en önemli hedeflerden biri, kıtanın uzay tabanlı iletişimde stratejik özerkliğini sağlamak ve mevcut teknolojilere bağımlılığı azaltmaktır. Günümüzde SpaceX tarafından geliştirilen Starlink ağı, alçak dünya yörüngesinde faaliyet gösteren uyduların neredeyse üçte ikisini oluşturuyor ve büyük bir küresel etkiye sahip durumda. Avrupa’nın uydu üreticileri, Starlink’in geniş ölçekli başarısı karşısında rekabet etmekte zorlanırken, büyük ticari uydulara olan talepte de düşüş yaşanıyor. Bu bağlamda IRIS² projesi, sadece teknik açıdan değil ekonomik ve stratejik açıdan da büyük önem taşıyor.

IRIS² ağı, kıta genelinde geniş bant internet hizmeti sunmanın ötesine geçerek sivil, ticari ve askeri amaçlarla kullanılabilecek güvenilir ve yüksek hızlı iletişim altyapısı oluşturmayı hedefliyor. Proje, dijital dönüşüm sürecinde Avrupa’yı küresel ölçekte daha rekabetçi hale getirmekle birlikte güvenlik odaklı iletişim hizmetlerini de destekleyecek. Özellikle kriz anlarında ve kritik altyapıların güvenliğinde büyük bir rol oynayacak bu sistem, Avrupa Birliği’nin siber güvenlik kapasitesini de güçlendirmeyi amaçlıyor.

Proje kapsamında geliştirilecek uydular, alçak dünya yörüngesinde konumlandırılacak ve böylelikle gecikme süresi oldukça düşük, hızlı ve güvenilir internet hizmeti sağlanabilecek. Öte yandan bu ağ, uydu teknolojilerini bir üst seviyeye taşıyarak Avrupa’nın dijital altyapısını güçlendirecek ve hem kamu hem de özel sektör için yeni fırsatlar yaratacak. IRIS² projesi, teknolojik yeniliklerin yanı sıra ekonomik kalkınma ve istihdam açısından da önemli katkılar sunacak. Böylece Avrupa, uzaydaki rekabet gücünü yeniden kazanarak hem kendi pazarında hem de küresel pazarda daha güçlü bir konum elde etmeyi hedefliyor.

ChatGPT’nin yeni arama özelliği, tüm kullanıcılara sunuldu!

ChatGPT’nin web arama özelliği, bugün itibarıyla tüm kullanıcılara sunulmaya başlandı. OpenAI, Ekim ayında bu özelliği ilk olarak ücretli abonelere tanıtmıştı. Şimdi ise ücretsiz kullanıcılar da hesap oluşturarak ve oturum açarak bu hizmetten faydalanabilecek. OpenAI, web arama özelliğini kademeli olarak önümüzdeki birkaç ay içinde tüm kullanıcılara ulaştırmayı planlıyor.

ChatGPT’nin yeni arama özelliği, tüm kullanıcılara sunuluyor

Yeni arama özelliği, ChatGPT’yi bir adım öteye taşıyarak, platformu Google gibi dev arama motorlarının doğrudan bir rakibi haline getiriyor. OpenAI, arama işlevinin doğruluğunu ve kapsamını artırmak için önde gelen haber ve veri sağlayıcılarıyla iş birliği yaptığını duyurdu. Bu sayede arama sonuçları; hisse senedi değerleri, spor karşılaşmalarının skorları veya hava durumu gibi konularda kullanıcıya detaylı bilgiler sunacak. Ayrıca bu tür bilgiler, widget şeklinde görüntülenerek daha hızlı ve doğrudan erişim sağlıyor.

ChatGPT'nin yeni arama özelliği, tüm kullanıcılara sunuluyor.
ChatGPT’nin yeni arama özelliği, tüm kullanıcılara sunuluyor.

Mobil cihazlar için de bir adım atan şirket, web arama özelliğinin optimize edilmiş bir mobil versiyonunu geliştirdi. Ayrıca gelişmiş ses moduyla arama yapma yeteneği de sunuluyor, ancak bu yenilik şimdilik sadece ücretli kullanıcılar için erişilebilir durumda. Bu sesli arama özelliği, mobil deneyimi daha akıcı hale getirerek kullanıcıların arama işlemlerini kolaylaştıracak.

Web arama özelliği, yerel aramalarda da kullanıcı deneyimini zenginleştiriyor. Örneğin restoranlar veya turistik yerler gibi belirli bir mekân arandığında, ChatGPT yalnızca metin tabanlı bilgi sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda o mekâna ait resimleri, kullanıcı derecelendirmelerini ve çalışma saatlerini de listeliyor. Kullanıcılar bir yere tıkladığında, detaylı bilgilerle birlikte yol tarifi alabilecekleri bir harita ekranına da doğrudan erişim sağlayabiliyorlar.

Bu yeni özellikler, ChatGPT’nin gerçek zamanlı bilgi sunma kabiliyetini güçlendirdiği gibi, onu kullanıcılar için bir bilgi asistanı ve arama motoru olarak daha işlevsel hale getiriyor. OpenAI, kullanıcı ihtiyaçlarına hızlı, kapsamlı ve görsel destekli sonuçlar sunarak Google’ın hakimiyetindeki arama motorları pazarına iddialı bir alternatif olmayı hedefliyor.