SpaceX yörüngedeki 100 Starlink uydusunu kontrollü düşürecek!

Elon Musk’ın Space X aracılığıyla 2015 yılında başlattığı uydu interneti erişim kümesi Starlink, hali hazırda yörüngede bulunan 100 adet ilk nesil uydusunda bir problem keşfetti. Söz konusu uydular her ne kadar tamamıyla operasyonel olsa da firma bu problemin ileride bazı sorunlara yol açabileceğini düşünüyor. Bu yüzden de sorun tespit edilen 100 kadar uydunun yörüngeden çıkartılması ve kontrollü bir biçimde yeryüzüne inişi planlandı.

Firmadan yapılan açıklamada, hata tespit edilen uyduların doğrudan imha edilmek yerine kontrollü ve güvenli bir biçimde yeryüzüne indirileceği söyleniyor. Ayrıca söz konusu işlem sırasında Starlink hizmetlerinde herhangi bir kesinti yaşanmayacağı da özellikle vurgulanıyor. Açıklamada şu ifadelere yer verilmekte:

“SpaceX önümüzdeki haftalarda ve aylarda yaklaşık 100 adet ilk nesil Starlink uydusunun kontrollü inişini gerçekleştirecek. Bu uydular şu anda manevra kabiliyetine sahip ve kullanıcılara etkin bir şekilde hizmet veriyor, ancak Starlink ekibi bu küçük uydu popülasyonunda gelecekte arıza olasılığını artırabilecek ortak bir sorun tespit etti. Uydular, araçların çoğu için yaklaşık altı ay sürecek güvenli, dairesel ve kontrollü bir alçaltma operasyonu izleyecektir.

Kontrollü, itici yörüngeden çıkarma, eşdeğer bir irtifadan karşılaştırılabilir bir balistik yörüngeden çıkarma işleminden çok daha kısa ve güvenlidir. Tüm uydular iniş sırasında manevra kabiliyetlerini ve çarpışmadan kaçınma yeteneklerini koruyacaktır. Ayrıca, bu yörüngeden çıkan uydular, uzay güvenliği ve sürdürülebilirlikle ilgili en iyi uygulamalarla tutarlı olarak yüksek riskli birleşmeler için manevra sorumluluğu alacaktır.”

Starlink gazze

2015 yılında başlayan Starlink projesinde bugüne dek 6.000 civarında mini iletişim uydusu fırlatıldı. Özellikle son dönemde SpaceX’in aldığı yeni yatırımlar ve fırlatma teknolojisinde kat ettiği yol sayesinde firma haftada 55 uydu inşa etme ve ayda 200’den fazla uydu fırlatma kapasitesine sahip. Bugüne dek toplam 406 mini iletişim uydusunda sorun tespit ettiklerini bildiren Starlink, bu uydulardan yalnızca 17’sinin operasyonel kabiliyetini yitirdiği ve kendi haline bırakıldığı (kaza ihtimaline karşı sürekli takip ediliyor), geri kalanların ise kontrollü iniş ile servis dışı bırakıldığını söylüyor.

Apple Vision Pro’da yeni güncelleme: ne değişti?

Teknoloji devi Apple, karma gerçeklik gözlüğü Vision Pro için yeni bir güncelleme olan VisionOS 1.0.3’ü kullanıcılarla buluşturuyor. Bu güncelleme, Vision Pro’nun satışa sunulmasının hemen ardından gelerek, kullanıcı deneyimini daha da iyileştirmeyi amaçlıyor. Önceki güncellemelerde olduğu gibi, VisionOS 1.0.3, güvenlik ve performans artırıcı özelliklerin yanı sıra bir dizi yeni özellik içeriyor.

Belki de en dikkat çekici yenilik, kullanıcıların ayarlanan şifreyi unutmaları durumunda Vision Pro’yu sıfırlama seçeneğidir. Artık, bu işlem için Apple mağazasına gitmeye gerek kalmayacak; kullanıcılar, Vision Pro’nun ayarlarından şifrelerini sıfırlayabilecekler. Ayrıca, belirtilmemiş hataların giderilmesi ile güncelleme, sistemdeki potansiyel sorunları azaltarak cihazın daha güvenilir olmasını sağlıyor.

Apple Vision Pro’da yeni güncellemede VisionOS 1.0.3 güncellemesi aynı zamanda, Vision Pro’nun şifresinin belirli bir sayıda yanlış girilmesi durumunda tüm verileri otomatik olarak silme özelliği sunuyor. Bu, cihazın güvenliğini artırmanın yanı sıra, kullanıcılara daha fazla kontrol imkanı sağlıyor.

Apple Vision Pro kullanıcıları, güncellemeyi kolayca Ayarlar uygulamasındaki yazılım güncelleme bölümünden gerçekleştirebilirler. Otomatik güncellemeler altında “visionOS Güncellemeleri” ve “Güvenlik Yanıtları ve Sistem Dosyaları” seçeneklerini kontrol ederek, Vision Pro için yayınlanan güncellemeleri kaçırmamış olacaklar.

VisionOS 1.0.3 güncellemesi, Apple’ın karma gerçeklik gözlüğü Vision Pro‘nun kullanıcılarına daha güvenli, kullanıcı dostu ve işlevsel bir deneyim sunma konusundaki kararlılığını gösteriyor. Bu güncelleme ile birlikte, Apple, karma gerçeklik teknolojisindeki liderliğini sürdürmeye devam ediyor.

PİLOT girişimleri eğitim için ABD’de!  

Türk Telekom, yeni nesil teknolojileri besleyen girişimlere desteğini sürdürüyor. Türk Telekom Ventures‘ın Girişim Hızlandırma Programı PİLOT’un girişimleri, girişimcilik eğitim programına katılmak üzere ABD’ye gitti. Stanford Mesleki Gelişim Merkezi ile iş birliği içinde tasarlanıp sunulan kurumsal eğitim programı Stanford Üniversitesi kampüsünde başladı.

PİLOT girişimlerinin, bir dizi konferans, uygulamalı çalışma oturumları ve network sağlama amacıyla Stanford Üniversitesi’nin öğretim üyeleri ve sektör uzmanlarından bilgi aldığı programın açılış konuşmasını yapan Türk Telekom CEO’su Ümit Önal, şunları söyledi: “Dijitalleşmeyi, ülkemizi dünyaya ve geleceğe bağlamak olarak görüyoruz. Bu kapsamda; yenilikçi ve inovasyon odaklı yaklaşımımızla yepyeni rotalar çiziyoruz. Teknolojiyi üretmenin yanında ihraç etme misyonumuz ile Türkiye’yi geleceğe taşıyacak her hamlede varız. Bu alanların başında da girişimcilik ekosistemini konumluyoruz.” dedi.

Girişimlere yapılan her yatırımı Türkiye’nin geleceğine yönelik bir yatırım olarak gördüklerini belirten Önal şöyle devam etti: “Desteklerimizi sürdürerek, global başarılara imza atacak çok daha fazla girişime destek olarak ülkemizden yeni unicorn’lar çıkarmayı hedefliyoruz. Küresel çapta girişimlerin doğum yeri olan Stanford Üniversitesi’nin programıyla girişimlerimiz, dünya arenasındaki yerlerini daha da sağlamlaştıracak. Yerli teknoloji girişimlerinin dünya arenasında yükselişini ve ekosistemi küreselleştirecek yatırımlarımızı desteklemeye devam edeceğiz.”

Girişimcilik ekosistemini daha da güçlendirerek, büyütmeyi amaçlayan Türk Telekom, gelişmiş bir girişimcilik kültürünün Türkiye’yi geleceğe taşımasına öncülük edecek ve girişimcilik ekosistemini dünyaya açacak çalışmalarını sürdürüyor. Türk Telekom Ventures’ın Girişim Hızlandırma Programı PİLOT’un girişimleri, girişimcilik eğitim programına katılmak üzere ABD’ye gitti. Stanford Mesleki Gelişim Merkezi ile iş birliği içinde tasarlanıp sunulan kurumsal eğitim programı Stanford Üniversitesi kampüsünde başladı.

Gelişmiş girişimcilik kültürü Türkiye’yi geleceğe taşıyacak

Türk Telekom CEO’su Ümit Önal
Türk Telekom CEO’su Ümit Önal

PİLOT girişimlerinin yer aldığı, aynı zamanda Stanford Üniversitesi’nden girişimcilik alanında uzman isimlerin katıldığı programda açılış konuşmasını yapan Türk Telekom CEO’su Ümit Önal, “Türkiye’nin dijitalleşme sürecine devam ederken, bu süreci hayatın tüm alanlarını kapsayan bir yol haritasıyla sahipleniyoruz. Ülkemizin teknolojiye en yüksek yatırım yapan markalarından biriyiz. Teknolojiyi üreten ve ihraç eden bir konumdayız. Bu misyonumuz kapsamında; yeni nesil teknolojileri ve bu teknolojileri besleyen girişimleri desteklemek önceliklerimiz arasında yer alıyor. Nitekim, girişimcilik ekosistemini daha da güçlendirmeyi ve büyütmeyi amaçlıyor, gelişmiş bir girişimcilik kültürünün Türkiye’yi geleceğe taşımasına liderlik ediyoruz” dedi.

Destekledikleri girişimlerin küresel arenada ses getirmelerine katkı sağlayacak çalışmalara imza attıklarını belirten Önal şöyle devam etti: “Kurumsal Girişim Sermayesi şirketimiz Türk Telekom Ventures ile dünya genelinde önde gelen girişimcilik merkezleri ve ekosistemleriyle stratejik iş birlikleri kurarak, küresel ağımızı genişletiyoruz. Bu kapsamda; Stanford Üniversitesi’nde özel olarak tasarlanan girişimcilik programı, Türkiye’nin küresel inovasyon haritasına önemli bir katkı sağlayacak. Girişimcilik ekosistemini büyüterek, bu alanda Türkiye’yi geleceğe taşımayı sürdürüyoruz. Türk Telekom Ventures’ın San Francisco’da bulunan ofisi girişimlerimizin dünyaya açılması için önemli bir durak. Bu ofis ile Türkiye’den çıkan değerli fikirleri Silikon Vadisi üzerinden dünyaya açıp, dünyadaki yenilikçi fikirleri ise ülkemize taşıyarak Türkiye ve global pazarlar arasında köprü oluyoruz. Bu kapsamda; sağlıktan enerjiye, eğitimden, yapay zekâ destekli iş çözümlerine kadar pek çok alanda, teknolojiye odaklanan yerli girişimlere rehberlik ederek yatırım yapıyoruz. Emeklerimizin karşılığını, desteklediğimiz girişimlerin dünyaya açılıp küresel başarılara imza atmalarına şahitlik ederek alıyoruz. Türk Telekom Ventures yatırımlarımızdan dijital pataloji alanında tanı desteği sağlayan Virasoft, dünyanın her yerinden yatırım almaya devam ederken, bir diğer girişimimiz eğitim platformu MentalUP, bugün 120’den fazla ülkede 15 milyon kullanıcıya sahip. “Sentetik Veri Anonimleştirme” teknolojisi çözümü sunan Syntonym, ABD, Avrupa ve İngiltere pazarında büyümeyi amaçlıyor. Girişimlerimizin, dünyanın pek çok noktasında, her alanda insanların yaşamlarına dokunarak hayatlarını kolaylaştıran çözümler sunmaları bizim için en değerli çıktı diyebilirim. Hepsiyle gurur duyuyoruz.”

Global vizyona hâkim olacakları bir programa katılacaklar

 Stanford Üniversitesi ile yapılan iş birliği ile; TV reklamları için ölçümleme platformu Medialyzer, garanti belgelerini dijitalleştiren ve tüketicilerin garanti süreçlerini tek panelden kontrol edebilmeleri için, firmalara bulut tabanlı çözümler sunan bir web uygulaması egaranti, güvenilirlik odaklı varlık ve bakım yönetimi platformu Sensemore, algoritmik finansal analiz platformu F-Ray/JetScoring, web3 finansman platformu Finceptor, tüketici kredisiyle alışveriş yaptıran finans uygulaması FINSO, yapay zeka tabanlı navigasyon ve lokalizasyon çözümleri Link Robotics, şirketlere yönelik yapay zeka tabanlı aktif öğrenen platform B2Metric AI ve müşterinin sesi yönetimi platformu Cloud4Feed’ten oluşan 9 ekip tamamlayıcı ABD programına katılacak.

Waymo, robotaksi yazılımını güncelliyor!

Waymo güvenlik şefi Mauricio Peña, bir blog yazısında kazaları “küçük” olarak nitelendirdi ve o sırada her iki aracın da yolcu taşımadığını söyledi. Yaralanma olmadı. Ayrıca Waymo’nun Phoenix, San Francisco, Los Angeles ve Austin’de canlı olarak sunulan araç çağırma hizmetinin bu güncelleme nedeniyle kesintiye uğramadığı söylendi.

Waymo, 20 Aralık’ta filosuna dağıtmaya başladığı yazılıma yönelik bir düzeltme geliştirdiğini, test ettiğini ve doğruladığını söyledi. Robotaksilerinin tamamı bu yazılım güncellemesini 12 Ocak’a kadar aldı.

Peña, “Bu gönüllü geri çağırma, teknolojimizi güvenli bir şekilde dağıtma ve halkla şeffaf bir şekilde iletişim kurma sorumluluğumuzu ne kadar ciddiye aldığımızı yansıtıyor.” diye yazdı.

Geri çağırma, sürücüsüz arabaların, geçen hafta Waymo robotaksinin bir bisikletçiye çarpması da dahil olmak üzere bir dizi yüksek profilli kaza ve tartışmanın ardından yoğun bir incelemeyle karşı karşıya kaldığı bir zamanda geldi. Geçtiğimiz hafta sonu, Waymo otonom aracı San Francisco’da bir kalabalık tarafından tahrip edildi ve yakıldı. Bu arada rakip operatör Cruise, geçen Ekim ayında meydana gelen kazanın etkileriyle uğraşırken faaliyetlerini askıya aldı ve bu hafta ilk güvenlik şefini işe aldı.

Geri çağrıyı tetikleyen çarpışmaların her ikisi de 11 Aralık’ta meydana geldi. Peña, Waymo’nun araçlarından birinin “yanlış şekilde çekilen” geriye dönük bir kamyonetle karşılaştığını yazdı. Kamyonet, sürekli olarak bir merkez dönüş şeridi ve bir trafik şeridi üzerine açılı bir şekilde yerleştirilmişti. Peña, robotaksi’nin çekilen aracın yönelimi ile çekme kamyonetinin uyumsuzluğundan dolayı çekilen aracın gelecekteki hareketini yanlış tahmin ettiğini ve temas kurduğunu belirtti.

Ancak Peña‘ya göre çekici kamyon durmadı ve sadece birkaç dakika sonra başka bir Waymo robotaksi, çekilen aynı kamyonetle temas etti. 

Waymo, kazaların olduğu gün Phoenix Polis Departmanı ve Arizona Kamu Güvenliği Departmanı ile temasa geçtiğini ve 15 Aralık’ta Ulusal Karayolu Trafik Güvenliği İdaresi’ne durumu bildirdiğini söyledi. Şirket ve NHTSA personeli, kazayla ilgili “ard arda dört görüşme” yaptı. Waymo o sırada kullanımda olan yazılımı gönüllü olarak geri çağırmaya karar vermeden önce çökmeler yaşandı.

Şehirler, vatandaşlar ve devlet kurumları otonom araç filolarının vaatlerini incelerken, geri çağırma Waymo üzerindeki kamuoyu baskısını artırabilir. Robotaksiler, Teamsters sendikası da dahil olmak üzere Los Angeles’ta halihazırda tepkiyle karşı karşıya.

Kaliforniya Motorlu Taşıtlar Departmanı halihazırda Waymo’nun yukarıda bahsedilen bir bisikletçiyle yaptığı kazayı araştırıyor. Adalet Bakanlığı ve ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu da diğerlerinin yanı sıra Cruise’un Ekim ayındaki çöküşü nasıl ele aldığını araştırıyor.

İş dünyası yapay zekâyı tartıştı!

Argüden Yönetişim Akademisi’nin 10. yılında, iyi yönetişim kültürünün yaygınlaşmasında önemli rol üstlenen küresel liderler, Türkiye’den katılımcılarla bir araya geliyor. “Yönetişim Mükemmelliği Yolculuğunda 10. Yıl Buluşmaları”nın ilki 14 Şubat’ta TÜSİAD ev sahipliğinde “Yönetim Kurulları ve Yapay Zekâ” teması ile gerçekleştirildi. Argüden Yönetişim Akademisi Danışma Kurulu Üyesi Prof. David R. Beatty’nin onur konuğu olarak katıldığı seminerde, Türkiye’nin önde gelen şirketlerinin üst düzey yöneticileri yer aldı. Yönetişim Mükemmelliği Yolculuğunda 10. Yıl Buluşmaları 2024 yılı boyunca Mervyn E. King, Sir Mark Moody-Stuart ve Paul Polman gibi iyi yönetişimin küresel liderlerinin katılımıyla devam edecek. Harvard Business Review Türkiye iş birliğinde düzenlenecek buluşmalar, çevrimiçi seminerler şeklinde yayınlanacak.

Etkinliğin açılış konuşmalarını TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan ve Argüden Yönetişim Akademisi Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Yılmaz Argüden gerçekleştirdi.

Güven tazeleyerek TÜSİAD’ın 2024-2025 dönemi başkanlığına yeniden seçilen Orhan Turan konuşmasında Yönetim kurullarının yapay zekâyı dönüştürücü güç olarak kullanabilmeleri için Türk İş dünyasının gündemine getiren Argüden Yönetişim Akademisi’ne öncülüğü için teşekkür etti.

Açılış konuşmasında 10 yıl önce “yaşam kalitesi ve sürdürülebilir gelecek için kurumlara duyulan güvenin artırılması” amacıyla Argüden Yönetişim Akademisi’ni kurduklarını ifade eden Dr. Argüden ise şöyle konuştu: “10 yıl boyunca kamu, özel sektör ve sivil toplumda iyi yönetişimi geliştirmek üzere geliştirdiğimiz araştırma projeleri dünyada örnek gösteriliyor. Birleşmiş Milletler, OECD, Avrupa Konseyi, IFRS gibi kurumlarla iş birlikleri kurarak sadece Türkiye’de değil, dünyada da kurumlara duyulan güveni artırmak için çalışıyoruz. Çocuklardan, gençlere, şirketlerden, kamu ve sivil toplum liderlerine kadar geniş bir kesimi kapsayan eğitim programları gerçekleştiriyoruz.”

Yönetim Kurulları ve Yapay Zekâ Sunumu

Açılış konuşmalarının ardından Prof.David R. Beatty, Yapay zekâyı gelmekte olan bir tsunamiye benzetti. Bu tsunamiyle baş edebilmek için yönetim kurullarının ve tepe yönetimlerin stratejik önceliği haline gelmesi gerektiğine dikkat çekti. Beatty yapay zekâyı iş yapış şekillerine uyarlayarak endüstrilerini hızla yeniden şekillendiren şirketlerden örnekler de paylaştı.

2018 yılında Argüden Yönetişim Akademisi ve IFC iş birliğinde üst düzey yöneticilere yönelik gerçekleştirilen “Özel Sektörde İyi Yönetişim” Sertifika Programı’na da katkı sağlayan Prof. Beatty, 2018 yılında gerçekleşen bu eğitimden mezun olan pek çok yöneticiyi bu seminerde yeniden görmekten duyduğu memnuniyeti de dile getirdi.

Pfizer Türkiye Ticari Lideri Yalım Can Arslan oldu

0

2012 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünden mezun olan Yalım Can Arslan, kariyerine tüketici elektroniği ve beyaz eşya sektöründe Yurt Dışı Satış ve Pazarlama Müdürü olarak başladı, Kasım 2014’te Pfizer Türkiye’ye Yönetici Adayı (MT) olarak katıldı. Ardından sırasıyla Nadir Hastalıklar Ülke Ürün Lideri, Pazara Erişim Müdürü, Upjohn Pazara Erişim ve Fiyatlandırma Lideri görevlerini üstlenen Arslan, Upjohn iş biriminin Pfizer’den ayrılması ve Viatris firmasının kurulması süreçlerinde rol aldıktan sonra Mart 2021 itibariyle Viatris’ten ayrılarak bir giyilebilir teknoloji girişimi kurdu.

Yalım Can Arslan, 1 Eylül 2021 tarihinde tekrar Pfizer Türkiye ailesine katıldı. Hastane İş Birimi’nde Türkiye ve Polonya’dan sorumlu Lansman ve Ticari Mükemmeliyet Lideri olarak çalıştıktan sonra Pazara Erişim ve Fiyatlandırma Direktörü olarak görev aldı.

Pfizer Türkiye Ticari Lideri Yalım Can Arslan yeni görevi ile ilgili şunları söyledi: “Lider okulu niteliğindeki biyoteknoloji şirketi Pfizer’in rotasyon kültürü sayesinde çok sayıda önemli görev üstlendim. Bilim kazanacak anlayışıyla hastaların hayatını değiştiren çığır açan yenilikler için çalışan Pfizer’in bir parçası olmaktan gurur, yeni görevimle birlikte Pfizer Türkiye Liderlik Takımı’nda yer almaktan ise mutluluk duyuyorum.”   

Aksa Grubu’nda yönetici değişimi!

0

Elektrik dağıtım bölgelerinde yaklaşık 4 milyon nüfusa kesintisiz elektrik dağıtım hizmeti sunan Aksa Grubu çatısı altında faaliyet gösteren Çoruh Elektrik Dağıtım A.Ş. ve Fırat Elektrik Dağıtım A.Ş.’nin Genel Müdürlük pozisyonuna sektörün tecrübeli isimlerinden Alper Erbaş atandı.

Çoruh ve Fırat bölgelerinde 9 şehirde yaklaşık 4 milyon nüfusa elektrik dağıtım hizmeti sunan Aksa Grubu çatısı altındaki Çoruh ve Fırat Elektrik Dağıtım A.Ş.’nin Genel Müdürlük pozisyonuna Alper Erbaş getirildi. Erbaş, 2023 yıl sonu itibarıyla cari rakamlarla 4.4 milyar TL yatırım gerçekleştiren ve 112.815 km hat uzunluğuna ulaşan Çoruh ve Fırat Elektrik Dağıtım A.Ş.’deki görevine başladı. 

Kocaeli Üniversitesi Elektrik Mühendisliği’nde lisans derecesini tamamlayan Alper Erbaş, 20 yılı aşkın süredir elektrik sektöründe yöneticilik yapıyor.

Kariyerine, 2004 yılında Uludağ Elektrik Üretim A.Ş.’de elektrik mühendisi olarak başlayan Erbaş, 2010 yılına dek bu görevi üstlendi. 2010 yılında ise aynı şirkette genel koordinatör olarak çalışmaya başlayan Erbaş, 2013 senesinde ise Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş.’de operasyon direktörü pozisyonuna geçiş yaptı ve 2014 yılına kadar görevini sürdürdü.

Alper Erbaş, 2014 yılından 2021 yılına kadar kariyerine Limak ve Çalık Enerji – Kosova Elektrik Dağıtım Şirketi’nde devam ederken bu şirkette genel müdür yardımcısı ve CEO görevini üstlendi.

2023 yılında Türkerler Holding Van Gölü Elektrik Dağıtım A.Ş.’de Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini icra eden Erbaş, kariyerine Aksa Grubu çatısı altında faaliyet gösteren Çoruh Elektrik Dağıtım A.Ş. ve Fırat Elektrik Dağıtım A.Ş. Genel Müdürü olarak devam edecek.

E-para ve ödeme şirketi “TAMİ” faaliyet izni aldı!

Garanti BBVA, ödeme sistemleri altyapısı ve dijital ödeme çözümleri sunacak yeni iştiraki Garanti Ödeme ve Elektronik Para Hizmetleri A.Ş. için Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’ndan 15.02.2024 tarihi itibarıyla lisans aldı.

Tüm ürün ve hizmet altyapısıyla hazır olan ve TAMİ markasıyla faaliyet gösterecek yeni şirket Mart ayı itibarıyla beta versiyonuyla belirli bir grup müşterinin hizmetine sunulacak.

TAMİ’nin sunacağı hizmetlerle Türkiye’de arzu eden her işletmenin kolay ödeme alması, rahatlıkla ödemelerini takip edebilmesi, tüm bankalarla çalışırken aynı zamanda tüm banka kartlarına taksit imkânı ve özel kampanyalardan da yararlanması sağlanacak. Büyük işletmelerin de ihtiyaçlarına yönelik özel olarak tasarlanacak çözümleriyle  TAMİ, yepyeni ve tamamen dijital bir ödeme deneyimi sunacak. TAMİ, KOBİ’ler, ev kadınları, öğrenciler ve ailelere kadar uzanan  ve her bir kitlenin ihtiyaçlarına özel ürün ve hizmetler geliştirmek üzere de  altyapı çalışmalarını tamamladı. Müşteriler TAMİ ön ödemeli karta da POS sürecinde olduğu gibi çok hızlıca sahip olurken, ister kartlarıyla isterse de elektronik cüzdanlarıyla kolaylıkla nakit çekebilecek, para gönderip alışveriş yapabilecekler ve katıldıkları kampanyalardan nakit iade kazanabilecekler.

Dijital ödeme süreçleri kolaylaşacak

Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı ve Garanti Ödeme ve Elektronik Para Hizmetleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Murat Çağrı Süzer
Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı ve Garanti Ödeme ve Elektronik Para Hizmetleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Murat Çağrı Süzer

 Bankanın yeni iştiraki ile ilgili görüş bildiren Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı ve Garanti Ödeme ve Elektronik Para Hizmetleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Murat Çağrı Süzer, “Ödeme sistemleri dünyası teknoloji ve dijitalleşmenin gücüyle çok hızlı bir değişim içinde. Gerek müşteriler gerekse üye işyerlerinin ihtiyaç ve beklentileri de aynı şekilde sürekli değişiyor, dönüşüyor. 2 yıllık geniş bir müşteri araştırmasının sonucunda müşterilerimizin ‘tam istediği’ ödeme teknolojilerini hız, yalınlık, kolaylık odağıyla karşılarına çıkaracağımız ve dijital ödeme süreçlerini daha da kolaylaştırıp ek faydalarla birlikte müşterilerimize katma değer yaratacağımız bir altyapı geliştirdik. Bu araştırmalar sonucu müşterilerimizin tariflerinden doğan TAMİ markamızla müşterilerimize  ‘tam istediği teknoloji’ ‘tam istediği kart’ ‘tam istediği POS’ çözümünü sunmaya her gün büyüyen ekibimizle ve teknolojik altyapımızla hazır durumdayız.” dedi.

Microsoft yapay zeka ile grafik kalitesini artırmayı hedefliyor!

Teknoloji devi Microsoft, dünya tarihinin en değerli şirketi olma unvanını taşıdığı günlerden sonra, oyun sektöründe çığır açacak bir projeye imza atmaya hazırlanıyor. Şirket, yapay zeka teknolojilerini kullanarak oyunlardaki grafik kalitesini mükemmelleştirmeyi amaçlayan bir girişim üzerinde çalışıyor.

Bu yenilikçi projenin temelinde, bir X kullanıcısının Windows 11 Microsoft, yapay zeka dosyaları arasında keşfettiği ve henüz resmi olarak duyurulmayan bir yapay zeka sistemine dayanıyor. Bu sistem, ilk bakışta Nvidia’nın DLSS teknolojisini anımsatıyor; ancak Microsoft’un kendi özgün yaklaşımıyla oyunlardaki görüntü çözünürlüğünü artırma ve anlık kare hızını optimize etme hedefini güdüyor.

Microsoft yapay zeka

Detaylar henüz netleşmemiş olsa da, Microsoft, yapay zeka teknolojisinin oyun tutkunlarının deneyimini kökten değiştirebileceği öngörülüyor. Gelişmiş grafik kalitesi, kullanıcıların oyunlarını daha etkileyici bir şekilde deneyimlemelerini sağlayacak, aynı zamanda bilgisayar başında uzun süre geçirenlerin karşılaştığı göz yorgunluğu ve baş dönmesi gibi sorunları da azaltabilecek.

Microsoft, uzun bir süredir renk kalitesini artırmaya yönelik yazılım geliştirmekte olduğu biliniyor. Bu yeni yapay zeka teknolojisi, sadece oyun grafiklerini değil, aynı zamanda şirketin genel yazılım portföyünü de güçlendirebilir. Bu durum, Nvidia’nın DLSS teknolojisine ciddi bir rekabet getirip getirmeyeceği konusunda heyecan uyandırıyor.

Henüz resmi bir açıklama yapılmamış olmasına rağmen, Microsoft‘un bu projeye ilişkin detayları yakında paylaşması bekleniyor. Oyun dünyasındaki oyuncular ve teknoloji meraklıları, şirketin gelecekteki bu yeniliğiyle ilgili gelişmeleri merakla bekliyor.

Apple Vision Pro için dijital çalışma uygulamaları yolda!

0

Microsoft, Cisco ve Zoom, kurumsal uygulamalarını Apple Vision Pro içerisinde çalışacak şekilde zaten optimize etmiş yazılım satıcıları arasında yer alıyor. 

Vision Pro’nun sürükleyici sanal ortamlarını ve geniş görüntüleme alanını kullanarak içeriği görüntülemenin ve içerikle etkileşimde bulunmanın veya iş arkadaşlarıyla iletişim kurmanın yeni yollarını vaat ediyorlar.

Techsponential’ın kurucusu ve baş analisti Avi Greengart, “Apple Vision Pro satın almak için birçok erken benimseyici, kişisel üretkenliği temel bir gerekçe olarak görecek ve lansmanda sunulan bazı temel yerel üretkenlik uygulamalarının yanı sıra, başlıkta çalışabilen binlerce iPad uygulaması mevcut.” dedi.

Apple, 2 Şubat lansmanına kadar Vision Pro’nun tüketici avantajlarına odaklandı ancak iş potansiyelini de açıkça görüyor. (Cihaza yakın zamanda mobil cihaz yönetimi (MDM) özelliklerinin eklenmesi belki de kaçınılmaz ve Apple’ın iş dünyasındaki kitleye nasıl hizmet verdiğinin bir başka göstergesi.)

Bir anlamda Vision Pro, Apple’ın portföyündeki diğer bilgi işlem platformlarından farklı değil. Greengart, “Bazı insanlar Mac’leri Facebook için kullanıyor, diğerleri ise onların üzerinde motor parçaları tasarlıyor.” dedi. “Zamanla VisionOS için üretkenlik uygulamalarının, araçlarının ve hizmetlerinin eksiksiz bir şekilde tamamlanmasını bekliyorum.

AR ve VR’nin ilk kurumsal kullanımları çoğunlukla çalışan eğitimi ve uzaktan yardım etrafında yoğunlaştı; bu görevler, kulaklığın dizüstü bilgisayar yerine tam gün yerine kısa süre takılmasını içeriyordu. Vision Pro’nun diğer kulaklıklara benzer dezavantajları olsa da (örneğin pil ömrü ve ağırlık), bazı yeni kullanıcılar şimdiden onun bir çalışma aracı olarak etkinliğine işaret ediyor. Apple’ın, cihazın gözle ve el ile kontrol arayüzü konusunda büyük ölçüde başarılı olduğunu; birden fazla uygulamaya erişim yeteneğinin ve büyük bir sanal monitörün üretkenlik açısından avantajlara sahip olduğunu belirtiyorlar.

Greengart, “Apple Vision Pro’yu etrafınıza dizilmiş yerel uygulamalarla ve merkezde bir Apple Silicon MacBook sanal ekranıyla kullanmak, üretkenlikte bir süper güç gibi hissettiriyor.” dedi.

Moor Insights and Strategy baş analisti Anshel Sag, üretkenliği hedefleyen yerel uygulamaların “oldukça etkili” olduğunu ancak aynı zamanda bilgisayardaki muadillerinin “kısaltılmış” versiyonları veya “uzaysal farkındalıkla geliştirilmiş mobil uygulamaların yükseltilmiş versiyonları” gibi göründüğünü söyledi.

Vision Pro için hâlihazırda mevcut olan altı önemli dijital çalışma uygulamasını burada bulabilirsiniz.

webex toplantıları vizyon pro

Cisco Webex ve Zoom

Cisco, VisionOS için yerel Webex uygulamasıyla “etkileyici ve sezgisel bir toplantı deneyimi” vaat ediyor. Kullanıcılar bir toplantıya katılma, kendi ekranlarında katılımcı video akışlarını düzenleme ve paylaşılan içerik pencereleri oluşturma gibi temel Webex özelliklerine erişebilir. Uygulama, cihazın el ve göz izleme teknolojisine dayanan kıstırma ve sürükleme hareketleri desteğiyle Vision Pro için optimize edilmiş.

Bir toplantı sırasında Vision Pro kullanıcıları, yüz ve el hareketlerini taklit eden dijital Persona’larıyla temsil ediliyor.

Apple Vision Pro'yu Yakınlaştırın

Microsoft Office uygulamaları

Excel, PowerPoint, Word ve Teams dahil olmak üzere çeşitli Microsoft Office uygulamaları Vision Pro için optimize edildi.

PowerPoint uygulaması, kullanıcıların sunumlarını tıpkı bir izleyici kitlesine sunum yapıyormuş gibi uygulayabilecekleri Vision Pro’nun sanal ortamlarıyla iyi uyum sağlıyor. Excel elektronik tablolarına erişim hemen fark edilmiyor ancak Microsoft’un belirttiği avantajlardan biri, grafikleri ve çizelgeleri belgeler veya Teams sohbetleri arasında daha verimli bir şekilde taşıma yeteneğidir.

Teams’de kullanıcılar sohbet mesajları gönderebilir, takvimleri açabilir ve Viva Engage sosyal ağı gibi diğer Teams uygulamalarına erişebilir veya bir Teams görüntülü toplantısına katılabilir. Bir kullanıcı bir toplantıya girdikten sonra Vision Pro kişiliğiyle katılabilir. (Microsoft bu yılın sonuna doğru kendi Mesh 3D ortamları için destek eklemeyi planlıyor.)

MSFT Ekipleri ve Apple Vision Pro

Microsoft’un bu yıl daha fazla yerel VisionOS uygulaması yayınlaması bekleniyor, ancak şimdilik çoğu kişinin istek listesinin başında Intune uyumluluğu yer alıyor. Microsoft 365 kullanıcıları, kurumsal cihaz yönetimi platformu desteği olmadan Vision Pro’yu kullanarak kurumsal uygulamalara erişemedikleri konusunda şikayette bulundular.

Box

Box, Vision Pro uygulamasıyla, özellikle sanal veya karma gerçeklik ortamlarında görüntülenebilen ve değiştirilebilen 3D dosyalara erişirken içerik paylaşımını daha sürükleyici hale getirmeyi vaat ediyor.

Kutu Vizyon Pro

Ayrıca Vision Pro’nun “sonsuz masaüstü“, yani aynı anda birden fazla ekranı ve uygulamayı görüntüleme yeteneği, 3D içeriğin diğer bilgi kaynaklarıyla birlikte görüntülenebileceği anlamına geliyor.

Adobe Lightroom

Adobe’un Lightroom video düzenleme uygulaması, Vision Pro için kullanılabilen dört yerel uygulamadan biri; Fresco çizim uygulaması, Behance sosyal ağı ve üretken yapay zeka aracı Firefly da mekansal hesaplama işleminden yararlandı.

VisionOS için Lightroom uygulaması, uygulamanın normal sürümüne çok benzer şekilde çalışıyor; Vision Pro girişlerinin yanı sıra Bluetooth fare ve klavyeyi kullanarak görüntüleri büyük bir sanal ekran üzerinde değiştirme becerisine sahip.

JigSpace

Etkileşimli bir 3D sunum uygulaması olan JigSpace, Vision Pro’nun işbirliği avantajlarını sergiliyor. JigSpace, iş arkadaşlarının motor tasarımları gibi 3 boyutlu içerikleri karma gerçeklikte görüntülemesine, açıklama eklemesine ve değiştirmesine, sanal nesneleri fiziksel ortamlara yerleştirmesine olanak tanıyor.

Jigspace sanal içeriği

Erken başarı, ancak iyileştirme alanı var

Greengart ve Sag, Vision Pro’yu kullanmaya başladıkları ilk günlerde işle ilgili görevleri etkileyen bazı artı ve eksilere dikkat çekti. İşbirliği konusunda sınırlamalar var, örneğin Persona dijital avatarlarının şu anda hedefine ulaşamaması.

Sag, kulaklığı başlatırken yaşanan bazı bağlantı sorunları dışında Magic Keyboard ve dokunmatik yüzeyin üretkenlik açısından iyi çalıştığını söyledi. “Kurulum kolaydı ancak klavyeyi kullanmayı denediğimde pek çok kez işe yaramadı; aynı şey dokunmatik yüzey için de geçerli.” dedi.

Vision Pro’nun göz izleme girdisine uyum sağlamak da bazı durumlarda zordur. “Büyük bir Word belgesinde gözlerinizle imlecin etrafında hareket etmeye çalışmak alışmak biraz zaman alıyor.” dedi.

Ancak Greengart, Vision Pro’nun “bak ve kıstır” girişlerini kullanarak iPad uygulamalarında gezinmenin daha zor olabilse de, yerel uygulamaların doğal olarak daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağladığını söyledi.

Vision Pro ve VisionOS ekosisteminin ne kadar yeni olduğu göz önüne alındığında, satıcıların cihaz için mevcut dijital çalışma araçlarını güncellemeleri ve Vision Pro’nun sürükleyici özelliklerinden daha iyi yararlanmak için yazılımlarını optimize etmeleri zaman alacaktır.

Sag, göstergelerin olumlu olduğunu söyledi. “Kurumsal alanda, kurulum tabanı henüz orada olmasa bile Vision Pro’yu desteklemeye istekli görünen birkaç geliştiriciyle konuştum.” dedi.

Kolay sipariş uygulaması Pickies, Hakkı Alkan’dan yatırım aldı!

Dijital dönüşüm hem insan hayatını kolaylaştırıyor hem de işletmelere müşteri kazanmada hem de daha pratik ve hızlı, daha fazla seçenekler sunan hizmetler vermede yeni kapılar açıyor. Dijital dönüşüm girişimleri, bu süreçleri kolaylaştırmayı ve farklı uygulamalarla geniş bir tabana yaymayı hedefliyor. 

Türkiye’den başlayıp Dünya’ya açılan Pickies, e-ticaretin sahaya yayılmasını kolaylaştırıyor. Restoran, büfe, kafe gibi her ölçekte işletmeye tek bir uygulama üzerinden online sipariş alma ve servis verme imkânı veren hızlı yemek siparişi uygulaması Pickies, kullanıcıların yemek veya içecek siparişlerinde uzun süre sıra beklemesini engellemeyi hedefliyor. Buna ek olarak uygulamayı kullanan firma ve kullanıcılara ek faydalar da sağlayan uygulama, siparişlerin çevrimiçi oluşturulup ödenmesine ve daha sonra gidip teslim alma veya adrese getirtmelerine imkân tanıyor. Kullanıcılar siparişini verdikleri ürünü uygulama üzerinden seçip, ödemesini yapıp satın alabiliyor ve satış noktasına gittiklerinde hazır olan siparişlerini sıra beklemeden teslim alabiliyor. 

Fiziksel etkileşimi ortadan kaldırıyor

Her ölçekte işletme için dijital dönüşüm sürecini kolaylaştıran bu sistem hem zaman kazandırıyor hem de fiziksel etkileşimi ortadan kaldırıyor. İşletmelere alternatif bir satış kanalı sunarak siparişleri daha verimli yönetme, çalışma saatlerini optimize etme ve ödemeleri anonim olarak yönetme imkânı tanıyor. Son kullanıcıya sağlanan faydalar ise vakit ve nakit tasarrufu, siparişin online olarak verilmesi ile başlayan süreç, aradaki bütün offline işlemlerin ortadan kalkması ve direkt olarak siparişin teslim alınması ile sonlanıyor. Kullanıcılar, Gel-Al/Servis seçeneklerini kullanabiliyor. Her sipariş kullanıcıya sadakat puanı (Yıldız) olarak geri dönüyor, Pickies’in pazardaki diğer rakiplerinden farkı da tam olarak burada ortaya çıkıyor, yıldızlar, uygulama içinde paylaşılabiliyor. Kullanıcılar biriktirdikleri yıldızları birbiriyle paylaşarak hediye çeklerinin değerini artırabiliyor.

Kolay arayüz, kişiye özel indirim ve promosyon kodları, uygulama içi etkileşim ile son kullanıcıya değer üreten Pickies’de, uygulama içinde ne kadar kişi ile etkileşimde olursanız uygulamadan aldığınız değer artıyor. Pickies işletmelere ek satış kanalı, uygulamanın sosyal özellikleri ile doğal pazarlama, dijital pazarlama gibi değerler sunuyor. 

Kurucu ortaklar Hikmet Alp Toka ve Gökberk Kafalı tarafından hayata geçirilen Pickies, Kahve Dünyası, Burgerillas, Kahvely, Noir Pit gibi pazarın önemli markalarıyla iş ortaklığı kurmuş durumda olup, İstanbul’da 1000 lokasyona ulaşmak istiyor.

ABD ve Kanada’da oldukça büyük rekabetin bulunduğu hızlı servis pazarında Pickies, Avrupa ve Mena bölgelerinde yurtdışına açılmayı planlıyor.

H. Alp Toka, 10 yıl sonra mağaza içi yemek/kahve siparişlerinin yeni standardının online siparişler olarak gördüklerini, Gökberk Kafalı, uygulama için sosyal içerikler canlıya alındıktan sonra büyümelerinin ivme kazandığını ve e-ticaretin sosyal etkileşimle birleşmesini çok önemsediklerini belirtiyor.

Pickies kurucusu Gökberk Kafalı, Pickies girişiminin Türkiye teknoloji medyasının bilinen isimlerinden, girişimlere yaptığı yatırımlarla tanınan, ShiftDelete.Net kurucusu Hakkı Alkan’dan yatırım aldığını duyurdu. Alınan yatırımın uygulamanın tabanını genişletmek, büyümeyi teşvik etmek için indirimler ve ödüller gibi seçenekler sunmak ve uygulamanın yurt dışına açılmasını sağlamak için kullanılacağı belirtiliyor. 

Daha önce oyun sektöründen Lumier Games girişimine, kısa süreli çalışma ihtiyaçları için çalışma kabini, toplantı odası gibi alanların rezerve edilerek kullanıma sunulmasını sağlayan donanım ve yazılım platformu PODA’ya, yeteneklerin, girişimcilerin ve markaların gelişimine yönelik, istihdam odaklı faaliyetler sunacak olan Co-Founder.Academy’ye yatırım yapan Hakkı Alkan, bu yeni yatırımın Türkiye girişimcilik ekosistemini gelişimi açısından çok önemli olduğunu belirtti. Alkan, oyun, yapay zeka, sürdürülebilirlik, topluluk yönetimi alanlarında yatırımlarına devam edeceğini de aktardı.

Yükleyin, kazanın

Pickies uygulamasını aşağıdaki linkleri kullanarak mobil cihazınıza indirebilir ve kullanmaya başlayabilirsiniz. Ayrıca, sizin için tanımlanmış olan özel kodu kullanarak ilk deneyimizde uygulamadan indirimli alışveriş yapma imkanına da sahip olacaksınız!

iOS: https://apps.apple.com/tr/app/pickies/id1660462435

Android: https://play.google.com/store/apps/details?id=com.pickies

Pickies özel indirim kodu: Tech50

Mart  ayı boyunca geçerli olan bu kodu uygulamayı yüklediğinizde girin ve bir kereye mahsus 50 TL’lik indirim kuponu kazanın!

Samsung ve LG iş birliği yapıyor! OLED TV pazarında dev adım

Güney Koreli teknoloji devi Samsung, geçtiğimiz yıl resmi olarak duyurulan anlaşma doğrultusunda rakip şirket LG Display’den 5 milyon adet OLED panel temin edecek. Samsung, bu yeni panel serisini OLED TV modellerinde kullanmayı planlıyor.

Samsung Display, genellikle mobil cihazlar için OLED paneller üretirken, şirketin OLED TV modelleri için daha büyük panellere ihtiyaç duymasıyla birlikte, LG Display ile yapılan anlaşma büyük bir önem kazandı. Yeni bir rapor, Samsung Electronics’in LG Display’den 5 milyon OLED panel satın alacağını öne sürüyor.

Samsung VE LG

LG Display, önümüzdeki beş yıl içinde Samsung’a toplamda 5 milyon adet OLED panel tedarik edecek. Bu yıl içinde ise Samsung’a 800 bin panel teslim edilmiş olacak. Samsung’un mevcut OLED TV modelleri arasında 55 inç, 64 inç, 77 inç ve 83 inç seçenekleri bulunuyor. LG Display’in bu işbirliği sayesinde, tüketicilere 42 inç ve 48 inç boyutlarında yeni seçenekler sunulabileceği belirtiliyor.

Öte yandan, Samsung’un LG’den OLED paneller almaya başlaması, LG’nin küresel OLED TV paneli pazarında %80’lik bir paya sahip olduğu ve aynı zamanda 80 inçten büyük OLED TV panellerini seri üreten tek şirket olduğu bir döneme denk geliyor.

Ayrıca, Samsung’un LCD teknolojisine olan devamı da sürüyor. Geçen yıl 3 milyon adet LCD panel siparişi veren şirketin, bu yıl 6 milyona yakın LCD panel alması bekleniyor.

Bu gelişmelerle birlikte, OLED TV paneli pazarındaki lider konumunu koruyan LG Display, stratejik işbirlikleriyle sektördeki etkinliğini artırmaya devam ediyor.

Akamai uç bilişim platformu ile meydan okumaya hazırlanıyor!

İçerik dağıtım ağı, bilgisayar güvenliği ve bulut bilişim alanında faaliyet gösteren en büyük şirketlerden birisi olan Akamai, Gecko “Generalized Edge Compute – Genelleştirilmiş Uç Bilişim” platformunun lansmanını duyurdu. Verileri uçta yerel olarak işleyerek gecikme süresini, bant genişliği kullanımını ve buluta olan bağımlılığı azaltmayı sağlayan bu yeni girişim, bu yılın ilk çeyreğinde dünya çapında ek 10 bölge ve ardından yılın geri kalanında 75 bölge ile şirketin bulut bilişim ağında performanı artıracak.

Akamai, özellikle 2022 yılında Linode’u satın aldığından bu yana, bilgi işlem kapasitesini kullanıcılarına yaklaştırmaya, birçok geleneksel kullanım durumu için gecikmeyi azaltmaya ve perakende sektörü gibi sektörlerde pazar payını artırmaya odaklanmış durumda. ABD merkezli firma, yeni bulut bilişim bölgeleri kurarak yapay zekâ iş yükünü de adreslemeyi planlıyor. AWS de aslında Local Zones ile benzer bir yaklaşım benimsiyor ancak Akamai, rakiplerinin bulut ve uç ağlarını ayrı ayrı ele aldığını, Gecko’nun ise tek ve yüksek oranda dağıtılmış bir bulut platformu olduğunu savunuyor.

Akamai’nin kurucu ortağı ve CEO’su Tom Leighton konuyla ilgili yaptığı açıklamada “Gecko, on yıldır bulutun başına gelen en heyecan verici şey,” dedi ve ekledi: “Portföyümüze uygun maliyetli, buluta özgü bilgi işlem yetenekleri eklemek için Linode’u satın aldığımızda ortaya koyduğumuz daha bağlantılı bir buluta yönelik yol haritasının bir sonraki aşamasıdır. Akamai Connected Cloud’un lansmanı ve dünya çapında yeni çekirdek bilgi işlem bölgelerinin hızla kullanıma sunulmasıyla bu yol haritasını uygulamaya başladık. Gecko ile, bulut platformumuzun bilgi işlem gücünü uç noktaların yakınlığı ve verimliliği ile birleştirerek, iş yüklerini kullanıcılara diğer tüm bulut sağlayıcılarından daha yakın hale getirerek bu vizyonu daha da ileri götürüyoruz. Gezegen ölçeğinde çalıştığımızı söylediğimizde bunu kastediyoruz.”

Bulut bilişimde çeviklik önem kazanıyor

Akamai, 4.100’den fazla noktada bulunan devasa ağı göz önüne alındığında, bulut ağının gücü sayesinde hizmetini farklılaştırabileceğine de inanıyor. Ayrıca şirket, günümüzde pek çok işletmenin büyük merkezi bulutlara karşı daha çevik bir alternatif aradığını da savunuyor.

IDC Bulut ve Uç Hizmetleri Araştırma Başkan Yardımcısı Dave McCarthy, “Akamai, Linode’u satın aldığında verdiği sözü yerine getiriyor ve bilgi işlem ile güvenlik ve dağıtım karışımını hızla entegre ediyor” dedi. “Şu anda Gecko ile yaptıkları şey, bilgi işlem ve verileri uca daha yakın hale getirme taleplerinin yönlendirdiği daha dağıtık bulut dünyasına doğru gittiğimizin bir örneğidir.”

Şirket önümüzdeki birkaç yıl içinde bu küçük bölgelerden yüzlercesini açmayı planlıyor. Yakın vadeye bakıldığında, bugün Hong Kong SAR; Kuala Lumpur, Malezya; Querétaro, Meksika; Johannesburg; Bogotá, Kolombiya; Denver, Colorado; Houston, Teksas; Hamburg, Almanya; Marsilya, Fransa ve Santiago, Şili gibi şehirlerde bu çeyrekte faaliyete geçecek.

Bu arada, 2023 mali yıl sonu rakamlarını da açıklayan Akamai, gelirlerini %5,3 oranında artırarak 3,8 milyar dolara çıkardığını net kârını ise %4,2 oranında artırarak 547 milyon dolara ulaştırdığını duyurdu.

PS5’in tahtı sallantıda! Sony’den şok eden açıklamalar

Sony, PlayStation 5 (PS5) satışlarının 54,8 milyona ulaştığını ve önümüzdeki mali yılda kademeli olarak düşmesini beklediğini açıkladı. Bu açıklama, PS5’in Kasım 2020’de piyasaya sürülmesinden bu yana ilk kez satışların düşeceğini gösteriyor.

Sony’nin Kıdemli Başkan Yardımcısı Naomi Matsuoka, PS5’in yaşam döngüsünün ikinci aşamasına girdiğini ve bundan sonra karlılık ve satışlar arasındaki dengeye daha fazla önem vereceklerini söyledi. Bu, Sony’nin PS5’in fiyatını artırabileceğini veya daha az sayıda yeni oyun üretebileceğini gösteriyor.

Sony, Mart 2024’te sona erecek mali yıl için 25 milyon PS5 gibi iddialı bir satış hedefi belirlemişti. Son çeyrekte 8,2 milyon adet satılmış ve 16,4 milyon adete ulaşılmış olmasına rağmen bu hedef 21 milyon adete çekildi.

Sony, önümüzdeki mali yıl boyunca God of War: Ragnarok ve Marvel Spider-Man 2 gibi yeni franchise oyunu çıkarmayacağını da doğruladı.

Yazılım satışları arttı

PS5 satışları düşmesine rağmen, yazılım satışları arttı. PlayStation Network aylık aktif kullanıcı sayısı önceki yıla göre 11 milyon artarak 123 milyon ile rekor seviyeye ulaştı. Yazılım satışları (PS4 ve PS5) bir önceki yıla göre 3,2 milyon artarak 89,7 milyon adede ulaştı.

Sony’nin PS5 hakkındaki açıklamaları, konsolun satışlarının zirveye ulaştığını ve bundan sonra düşüşe geçeceğini gösteriyor. Sony, PS5’in karlılığını artırmak için bazı önlemler alacaktır. Bu önlemler, PS5’in fiyatını artırabilir veya daha az sayıda yeni oyun üretilmesine yol açabilir.

ChatGPT’ye hafıza özelliği geliyor: Sizi unutmayacak!

OpenAI, dil modeli ChatGPT‘yi daha da geliştirmek amacıyla hafıza özelliğini tanıtıyor. Bu yeni özellik, ChatGPT’nin zaman içinde kullanıcıların tercihleri ve geçmiş sohbetleri hakkında edindiği bilgileri belleğinde saklamasına izin vererek, daha kişiselleştirilmiş deneyimler sunma potansiyeli taşıyor.

Her bir ChatGPT’ye hafıza gelen hafıza özelliği modelinin artık kendi belleğine sahip olacağı belirtiliyor. Örneğin, Books GPT, kullanıcının okuduğu kitapları ve favori türleri otomatik olarak hatırlayabilecek. Aynı zamanda, GPT mağazasında bulunan uygulamalar da bu özellikten faydalanabilecek; Tutor Me öğrendiklerinizi, Kayak tatil tercihlerinizi ve GymStreak spor salonu ilerlemenizi takip edebilecek.

Bu gelişme, ChatGPT’ye hafıza gelen hafıza özelliği kullanıcıları daha iyi anlamasını sağlarken, aynı zamanda kişisel gizlilik endişelerini de beraberinde getiriyor. OpenAI, kullanıcının kontrolünde olduğunu ve ChatGPT’nin hassas bilgileri hatırlamayacağını vurgulayarak, gizlilik konusunda kullanıcılara güven veriyor.

OpenAI’nin getirdiği yeni özellik Varsayılan olarak, belleğin açık olacağını ve bu özelliğin ileriye dönük modelleri eğitmek için kullanılacağını belirten OpenAI, kullanıcılara bilgilerini silme veya belleği devre dışı bırakma seçeneği sunacak. Özellikle, ChatGPT Enterprise ve Teams kullanıcılarının verileri modellere geri gönderilmeyecek.

OpenAI’nin blog yazısına göre, hafıza özelliği şu anda küçük bir kullanıcı grubu için test aşamasında bulunuyor. Ancak, özelliğin hızla daha geniş bir kullanıcı kitlesiyle buluşması bekleniyor. Yapay zeka botları, kullanıcıları daha iyi anlama ve daha kişisel hizmet sunma yetenekleriyle sürekli olarak evrim geçiriyor.

Ev güvenliğinde yeni tehdit: Wi-Fi bozan Hırsızlar!

Minnesota’da hırsızlar, ev sahiplerinin bağlı güvenlik sistemlerini geçici olarak devre dışı bırakmak için Wi-Fi bozucuları kullanıyor. Ev güvenliğinde yeni tehdit Son altı ayda dokuz soygunda bu tekniğin kullanıldığına inanılıyor.

Edina polisi, hırsızların varlıklı semtlerdeki evleri izlediklerini ve evler boşken girdiklerini söylüyor. Hırsızlar, evlerin güvenlik kameraları gibi güvenlik sistemlerini devre dışı bırakmak için Wi-Fi bozucuları kullanıyor ve içeri girdiklerinde kasaları, mücevherleri ve diğer lüks eşyaları çalıyorlar.

Siber güvenlik uzmanı Mark Lanterman, sinyal bozucuların sinyalleri engellemediğini, ancak kablosuz ağları aşırı yüklediğini ve gerçek trafiğin cihazlara ulaşamadığını söylüyor.

FCC, federal yasanın yetkili radyo iletişimine müdahale eden sinyal bozucu ekipmanların çalıştırılmasını, pazarlanmasını veya satılmasını yasakladığını belirtiyor. Wi-Fi sinyal bozucular hala ABD dışından satın alınabiliyor ve bu cihazlar birkaç yıldır Ring görüntülü kapı zilleri gibi bağlantılı ev güvenlik tehdit sistemlerini atlatmak için kullanılıyor.

Wi-Fi bozucu hırsızlıklarının risklerini azaltmak için evinizin içinde/dışında doğrudan yerel depolamaya bağlanan sabit hatlı bir kamera kullanmak veya kablosuz ağlara dayanmayan güvenlik alarmları ve ışıkları kurmak öneriliyor. Işıkları veya televizyonu açık bırakmak da evinizi daha az çekici bir hedef haline getirebilir.

Gemini ile kablosuz kulaklıklar daha akıllı hale gelecek!

Google’ın yapay zeka serüveni Bard ile başladı ve Gemini ile zirveye ulaştı. ChatGPT ile rekabette önemli bir adım atan Google, şimdi de Gemini’yi kablosuz kulaklıklara entegre etmeye hazırlanıyor. Bu sayede kullanıcılar, Google Asistan yerine daha gelişmiş ve kişiselleştirilmiş bir deneyim yaşayabilecek.

Geçtiğimiz günlerde ortaya çıkan bir sızıntıya göre Google, Gemini yapay zekasını kablosuz kulaklıklarda da kullanmaya başlayacak. Bu sayede kullanıcılar, sesli komutlar aracılığıyla müziklerini kontrol edebilecek, arama yapabilecek, mesaj gönderebilecek ve daha fazlasını yapabilecek.

Google, Gemini uygulamasını bu hafta Türkiye’yi de kapsayan Asya-Pasifik ülkeleri, Afrika, Kuzey Amerika ve Latin Amerika ülkelerinde yayınlayacak. Android kullanıcıları, Google Play Store’dan ücretsiz olarak indirebilecekleri Gemini uygulamasını asistan olarak da ayarlayabilecek.

Kodlar kablosuz kulaklık desteğini doğruluyor

Google uygulamasının 15.6 beta sürümünde bulunan kodlar, Gemini’nin kablosuz kulaklıklara destek vermesi için çalışmaların yapıldığını doğruluyor. Kod dizisinde “Gemini mobil uygulaması, kulaklığınızdan erişilebilmesini sağlamak için kullanılabilirliği genişletme üzerinde çalışıyor” ifadesi yer alıyor.

Gemini Google asistan’ın yerini mi alacak?

Google’ın yakın zamanda kablosuz kulaklıklar için Gemini desteği sunması bekleniyor. Ancak Gemini’nin Google Asistan’ın yerini mi alacağı yoksa onunla birlikte mi kullanılacağı belirsiz. Google’ın her iki platformu da paralel olarak sunması ve kullanıcılara seçim imkanı tanıması olası.

Gemini’nin kablosuz kulaklıklara sağlayacağı avantajlar

Gemini’nin kablosuz kulaklıklara entegre edilmesiyle birlikte birçok yeni özellik ve avantaj sunulması bekleniyor. Bu avantajlardan bazıları şunlar:

  • Daha gelişmiş ve kişiselleştirilmiş sesli komut deneyimi
  • Geliştirilmiş gürültü engelleme ve ses izolasyonu
  • Aktif dinleme ve gerçek zamanlı çeviri gibi yeni özellikler
  • Daha uzun pil ömrü ve daha hızlı bağlantı

Gemini’nin lansman tarihi belli değil

Google, Gemini’nin kablosuz kulaklıklara entegre edilmesiyle ilgili resmi bir açıklama yapmadı. Bu nedenle, bu yeni özelliğin ne zaman kullanıma sunulacağı belirsiz

Tesla’dan dev hamle: dünyanın en büyük Supercharger istasyonu geliyor!

Dünyanın en büyük elektrikli araç üreticisi Tesla, Kaliforniya’da 164 şarj ünitesi ile dev bir Supercharger istasyonu inşa etmeye başlıyor. Bu dev yatırım, elektrikli araç altyapısına ve Tesla’nın pazar liderliğine önemli bir katkı sağlayacak.

164 Şarj Ünitesi ile Rekorlar Kırılıyor Dünyanın en büyük Supercharger istasyonu ünvanını alacak bu istasyon, Tesla sürücülerine yepyeni bir şarj deneyimi sunacak. 250 kW gücündeki Supercharger V4 üniteleri, Tesla’nın en yeni ve en hızlı şarj teknolojisini kullanıyor.

Herkes için şarj imkanı

İstasyonda 16 adet geniş park alanı da yer alacak. Bu sayede römorklu araçlar da kolayca şarj edebilecek.

Tesla'dan supercharger

Park alanlarının güneş panelleri ile kaplanması ve Megapack batarya paketleri ile şebekeden bağımsız bir mikro şebeke oluşturulması planlanıyor.

Starlink terminalleri ile istasyonda yüksek hızlı internet bağlantısı sunulacak. dev Şarj üniteleri, 350 kW ve üzeri hızlara çıkabilecek şekilde tasarlandı. Bu dev yatırım, Tesla’nın elektrikli araç altyapısına olan inancını ve bu alandaki liderlik konumunu pekiştiriyor. Dünyanın en büyük Supercharger istasyonu, elektrikli araç kullanımının yaygınlaşmasına ve Tesla’nın pazar payını artırmasına önemli katkıda bulunacak.

Tesla’nın Supercharger ağı genişlemeye devam ediyor

Tesla’dan dev supercharger, istasyonlarını dünya genelinde ağını hızla genişletmeye devam ediyor. Bu ağ, Tesla sürücülerine uzun yolculuklarda ve şehir içi kullanımda kolay ve hızlı şarj imkanı sunuyor. Tesla’nın Supercharger ağı, elektrikli araç kullanımının önündeki en önemli engellerden biri olan “menzil kaygısı”nı ortadan kaldırmada önemli rol oynuyor.

Tesla’nın bu yatırımı, elektrikli araç altyapısının gelişmesine ve elektrikli araç kullanımının yaygınlaşmasına katkıda bulunacak. Bu gelişmeler,

Otter, araç yelpazesine üretken yapay zekayı da ekliyor!

GenAI’e, Otter ile kaydettiğiniz geçmiş toplantılar hakkında bilgi almak için sorgulayabileceğiniz bir AI sohbet robotu, ekipler tarafından kullanılabilecek bir AI sohbet özelliği ve gerçekleşen toplantıya genel bir bakış sağlayan bir AI konuşma özeti dahil.

Gazeteciler ve öğrenciler röportaj veya konferans gibi şeyleri kaydetmek için yapay zekayı kullanabilse de, Otter’ın yeni yapay zeka özellikleri daha çok kurumsal ortamda toplantı yardımcısından yararlananları hedefliyor. Şirket, yeni araçların; örneğin Microsoft Copilot, Zoom AI Companion ve Google Duet gibi farklı hizmetler tarafından sunulan AI özelliklerinin tamamlayıcısı veya yerine geçmesini öngörüyor.

Otter CEO’su Sam Liang, yeni yapay zeka araçlarını tanıtma fikrinin kendi yoğun programından ilham aldığını açıklıyor.

Aslında her hafta 30, bazen 30’dan fazla toplantım oluyor. Bazen çifte rezervasyon bile yapıyorum. Aynı anda iki veya üç toplantıya gidemezdim, ancak OtterPilot’um bu toplantıları benim adıma ayarlardı.” dedi ve bir AI botunun daha sonra incelemeniz için bir toplantıyı kaydetmesine olanak tanıyan Otter özelliğine atıfta bulundu.

Artık kullanıcılar, bir paragraf ve ardından eylem öğelerinin listesi de dahil olmak üzere, o toplantıda ele alınanların yapay zeka tarafından oluşturulan bir özetini okuyabilecek. Otter’ın müşterileri artık bir yapay zeka sohbet robotuyla etkileşime geçerek geçmiş toplantılarda neler olduğu veya başkaları hakkında sorular sorabiliyor.

Örneğin yapay zeka sohbet robotuna “CMO ne dedi?” veya “Lansman tarihini değiştirdiler mi?” gibi sorular sorabilirsiniz. 

Liang, Otter’ın toplantılar için yapay zeka arkadaşı sunan ilk kişi olmadığını kabul etse de (Microsoft Copilot ve Zoom’da da yapay zeka özellikleri bulunuyor) Otter’ın sürümünün daha güçlü ve daha kapsamlı olduğuna inanıyor.

Tüm toplantı geçmişinizi sorgulamak için yapay zeka sohbetini kullanabilirsiniz.” diye açıklıyor. Bu, yalnızca incelemekte olduğunuz toplantıyla ilgili değil; önceki toplantılarla ilgili sorular sormak için geri dönebileceğiniz anlamına geliyor.

Başka bir özellik, Otter’ın grup sohbetlerinin gerçekleştiği kanallarına katılan bir AI sohbet robotu sunuyor. Burada bot, başka bir katılımcıyla diğer herhangi bir sohbet gibi etkileşime giriyor ve Otter’a soru soran herkes tarafından çağrılabiliyor. Örneğin, kullanıcılar birbirleriyle sohbet ederken durup yapay zekaya “Hey Otter, gelirimiz nedir?” gibi bir soru sorabilirler. AI sohbet robotu daha sonra sorunuza cevap verecektir.

Nihai hedef, Otter’ın sunabileceği yararlı bir şey olduğunu düşündüğünde devreye girerek, tartışılanları analiz ederek daha proaktif bir şekilde katılmasını sağlamak. 

Otter’ın verileri, Dropbox veya Google’ın Gmail’i gibi diğer bulut tabanlı hizmetlere benzer şekilde bulutta depolanır ve güvenlik altına alınır; ancak şirket tarafından yetkilendirilmeyen hiç kimse toplantı verilerine erişemez. Bu, insanların Otter’a, AI özellikleri de dahil olmak üzere, dizüstü bilgisayarları veya akıllı telefonları da dahil olmak üzere herhangi bir cihaz aracılığıyla erişmesine olanak tanıyor. Otter ayrıca, bireysel kullanıcıların kayıtlarına isteğe bağlı olarak katkıda bulunmalarına izin vermesine rağmen, yapay zekasını eğitmek için müşterinin verilerini kullanmadığını söylüyor.

Şirketin yeni yapay zeka özellikleri için ücret almayı planlamaması dikkat çekici. Microsoft, Office 365 ve Teams‘deki Copilot için yıllık 360 dolar ücret alırken, Otter’ın GenAI’i hem ücretsiz plana hem de aylık 20 dolarlık iş planına dahil edilecek.