Intel Silicon Mobility şirketini satın alacak!

Intel, “şirketin yapay zeka stratejisini her yere yönlendirme” çabasının bir parçası olarak, elektrikli araçlar için otomotiv çipleri ve yazılımları geliştiren Fransız startup şirketi Silicon Mobility’yi satın alacak. CES’te yapılan duyuru, Intel’in yeni bir yapay zeka destekli, yazılım tanımlı çip üzerinde araç sistemi ailesini piyasaya sürmesiyle birlikte geliyor.

Intel’e göre Silicon Mobility’nin teknoloji portföyü, otomotiv pazarındaki erişimini yüksek performanslı bilgi işlemin ötesinde “akıllı ve programlanabilir güç cihazlarına” doğru genişletecek. Duyuru, Intel’in “yeni nesil araçlar” oluşturmak için yeni bir AI destekli, yazılım tanımlı araç çipleri üzerinde sistemi (SoC’ler) ailesini piyasaya sürmesinin yanı sıra Las Vegas’taki CES’te yapıldı.

Intel Silicon Mobility ile güçlerini birleştiriyor

Intel, yeni SoC serisinin güç ve performans ölçeklenebilirliğine yönelik endüstri talebini karşılamak üzere tasarlandığını ve sürücü ve yolcu izleme gibi araç içi yapay zeka kullanım durumlarını mümkün kılmak için yapay zeka hızlandırma yeteneklerine sahip olduğunu söyledi. CES’teki bir gösteri sırasında Intel, SoC’leri kullanan üretken yapay zeka, elektronik aynalar, yüksek çözünürlüklü görüntülü arama ve bilgisayar oyunları dahil 12 gelişmiş iş yükünü sergiledi.

Çinli otomobil üreticisi Zeekr’in, Intel’in yeni SoC’lerini araçlarına uygulayan ilk orijinal ekipman üreticisi olduğu doğrulandı. Intel Automotive’in başkan yardımcısı Jack Weast: “Intel, sektörün en büyük zorluklarını çözmek için ‘tüm araç’ yaklaşımını benimsiyor. Araç platformunda yenilikçi yapay zeka çözümlerinin kullanılması, sektörün elektrikli araçlara dönüşüme yön vermesine yardımcı olacak” dedi.

Jack Weast: “Silicon Mobility’nin satın alınması, endüstri için kritik bir enerji yönetimi ihtiyacını karşılarken aynı zamanda sürdürülebilirlik hedeflerimiz ile de örtüşüyor” ifadelerini kullandı. Intel ayrıca elektrikli araç güç yönetimi için endüstriyi belirleyen yeni bir uluslararası standarda da başkanlık edecek.

Bir şirket açıklamasında: “Bugün Intel SoC’ler 50 milyondan fazla araçta bulunuyor ve bilgi-eğlence sistemlerine, ekranlara, dijital gösterge kümelerine ve daha fazlasına güç sağlıyor. Yarın, Intel’in genişletilmiş yapay zeka destekli ‘tüm araç’ yol haritası, sektörü daha ölçeklenebilir, yazılım tanımlı ve sürdürülebilir bir geleceğe taşıyacak” denildi.

TikTok kullanıcı adı değiştirme

TikTok’u kullanmaya başladığınızda sizden bir profil adı ve kullanıcı adı isteniyor. Bir süredir TikTok kullanıyorsanız birini veya her ikisini de değiştirmek istediğinize karar vermeniz alışılmadık bir durum olmayacak. Belki de gerçek adınızı kullandınız ve ilk başta adınızın kamuya açıklanacağının farkında değildiniz. Belki de ilk başta seçtiğiniz ad, yayınlayacağınız içerik türü için artık pek uygun değildi. Başka bir senaryoda da heyecan verici bir şeyle tanınmak istediğinize karar vermiş olabilirsiniz. Her durumda profil adınızı veya kullanıcı adınızı değiştirmek çok kolay.

Adım adım TikTok kullanıcı adı değiştirme

  • Profil sayfanıza gidin ( sağ alt köşedeki Profil simgesine dokunarak).
  • Profili düzenle’yi seçin.
  • Ad (profil adınızı değiştirmek için) veya Kullanıcı Adı öğesini seçin.
  • Yeni adınızı yazın. (Kullanıcı adınız söz konusu olduğunda, bunun benzersiz olması gerektiğini unutmayın.)

Kullanıcı adınızı değiştirmeden önce bilmeniz gereken birkaç şey daha var. Öncelikle, kullanıcı adınız yalnızca 30 günde bir değiştirilebiliyor. Bu nedenle en azından bu süre boyunca birlikte yaşayabileceğiniz bir kullanıcı olduğundan emin olmalısınız. Ayrıca, kullanıcı adınızı değiştirirseniz bu, kişisel TikTok URL’nizi de değiştireceğiniz anlamına geliyor Bu genellikle tiktok.com/@kullanıcıadı biçiminde oluyor. Sonuç olarak, eski adresi kullanmaya çalışan hiç kimse artık videolarınızı göremeyecek. Son olarak, onaylı bir hesabınız varsa  ve kullanıcı adınızı değiştirirseniz, o hesap artık doğrulanmıyor.

TikTok’a yeni başlıyorsanız ve önemli ölçüde yatırım yaptığınız bir marka adınız yoksa, nişinize veya sektörünüze en uygun kullanıcı adını seçmeyi düşünün. Temelde hedef kitlenizin TikTok içeriğinizi bir bakışta tanımasını istiyorsunuz. Örneğin Dublin merkezli makyaj sanatçısı Rebecca Malloy, platformda ciddi görünümler sağlıyor. Kullanıcı adı (ve görünen adı) size onun tam olarak kim olduğunu ve neyle ilgili olduğunu anlatır. Neredeyse 200 bin takipçisiyle bir etki yarattığı oldukça açık görünüyor.

Kullanıcı adınızın kısa ve hatırlanması kolay olduğundan emin olun. Marka adınıza mümkün olduğunca yakın tutun. Gereksiz harflerden, rakamlardan, noktalama işaretlerinden veya simgelerden kaçının. Tüm sosyal medya hesaplarınızda tutarlılığı koruyun

Google uygunsuz içerik politikasını güncelliyor!

Google tarafından reklamverenlere gönderilen özel bir postada, Google’ın Şubat 2024’te hassas olay tanımını netleştirmek için uygunsuz içerik politikasını güncelleyeceği açıklandı. Bu güncelleme, hassas olayı istismar eden, reddeden ya da görmezden gelen ürün ya da hizmetlerin veya hassas olay sırasında talebi karşılamaya yetmeyebilecek ürün veya hizmetlerin satışını yapmaya çalışan web sitelerinin içeriklerinin arama sonuçlarında çıkmamasına neden olabilecek.

Hassas olay nasıl tanımlanıyor?

“Hassas olay”, Google tarafından aşağıdaki şekilde tanımlanıyor:

“Hassas olay”, Google’ın yüksek kaliteli, alakalı bilgiler sağlama, doğruluğu kontrol etme ve belirgin, para kazandıran özelliklerdeki duyarsız veya istismar edici içeriği azaltma becerisi açısından önemli risk oluşturan, öngörülemeyen bir olay ya da gelişmedir. Hassas olay sırasında bu riskleri gidermek için çeşitli önlemler alabiliriz.

Toplumsal acil durumlar, doğal afetler, kamu sağlığı sorunları, terörizm ve ilgili faaliyetler, çatışma veya toplu şiddet gibi sosyal, kültürel ya da politik etkiye sahip olaylar hassas olay örneği olarak verilebilir.

Google hangi içerikleri göstermeyecek?

Google tarafından gönderilen postada, yasaklı olarak adlandırılan içerikler de bu şekilde tanımlanıyor:

Yasak örnekleri (olası her örneği içermez):

  • Fahiş fiyatlar veya yaşamsal kaynaklara erişimi yasaklayacak/kısıtlayacak şekilde fiyatları yapay olarak artırma dahil olmak üzere hassas olayı istismar eden, reddeden ya da görmezden gelen ürün ya da hizmetler. Hassas olay sırasında talebi karşılamaya yetmeyebilecek ürün veya hizmetlerin satışı
  • Ek trafik sağlamak için hassas olayla alakalı anahtar kelimeler kullanma
  • Hassas olayın mağdurlarının kendi trajedilerinden sorumlu olduklarına dair iddialar veya mağdurların suçlandığı benzer durumlar: hassas olayın mağdurlarının telafi ya da desteği hak etmediği, belirli ülkelerdeki mağdurların küresel bir halk sağlığı krizinden sorumlu olduğu ya da bunu hak ettiği iddiaları

Detaylar ve yeni güncellemeler, Google’ın uygunsuz içerik politikası sayfasında duyuruluyor.

Samsung Galaxy S24 serisi özellikleri sızdı: İşte tüm detaylar!

Samsung’un merakla beklenen amiral gemisi serisi Galaxy S24, S24 Plus ve S24 Ultra‘nın özellikleri sonunda gün yüzüne çıktı! Resmi tanıtımına sadece üç gün kala, cihazların özellikleri ve tasarım detayları, sızan bilgilerle gündemi sarstı.

Galaxy S24 Ultra: Ultra Performans, Ultra Kameralar! Galaxy S24 Ultra, serinin zirvesinde yer alıyor ve donanım özellikleriyle göz kamaştırıyor. 6.8 inç QHD+ 120 Hz Dynamic AMOLED 2X ekran ve Snapdragon 8 Gen 3 veya Exynos 2400 işlemci, kullanıcılara yüksek performans vaat ediyor. Ancak asıl dikkat çeken nokta, 200 MP geniş açılı kamera ve 5x optik yakınlaştırma özellikleri ile donatılmış kamerası. Yapay zeka destekli kamera özellikleri, kullanıcıların fotoğraf ve video deneyimini zirveye taşıyacak gibi görünüyor.

Galaxy S24 Plus, 6.7 inç QHD+ ekran ve yüksek performanslı işlemcisiyle dikkat çekiyor. 4900 mAh bataryası ve 45W hızlı şarj desteği, kullanıcıların enerji ihtiyaçlarını karşılamak için tasarlanmış. 50 MP geniş açılı kamera ve 3x optik zoom özellikleri, kamera deneyimini zenginleştiriyor.

Galaxy S24: Kompakt Tasarım, Güçlü Performans! Galaxy S24, 6.2 inç FHD+ ekran ve yüksek kaliteli işlemcisiyle kompakt bir tasarım sunuyor. 4000 mAh bataryası, enerji verimliliğiyle birleşerek günlük kullanım için ideal bir deneyim sunmayı amaçlıyor. 12 MP ultra geniş açılı kamera ve 2x optik zoom, kullanıcıların çekim yeteneklerini artırıyor.

Yapay zeka: Fotoğrafçılıkta yeni boyut!

Samsung Galaxy S24 serisi yapay zeka kullanımını ön plana çıkarıyor. “Galaxy AI” vurgusuyla yapılan basın görselleri, yapay zekanın fotoğrafçılık deneyimini nasıl zenginleştireceğini gösteriyor. Özellikle Pixel 8 serisinde gördüğümüz gibi, çeşitli yapay zeka destekli kamera özellikleri kullanıcıları bekliyor. Örneğin, fotoğraf üzerindeki nesneleri taşıma, küçültme ve silme gibi yenilikçi yetenekler, kullanıcıları bekleyen sürprizler arasında.

Bluetooth 5.3, Wi-Fi 7, Ultra Wide Band ve 5G gibi bağlantı özellikleri, Galaxy S24 serisinin geleceğin teknolojisine uyumlu olduğunu gösteriyor. Hızlı şarj teknolojisi ise kullanıcıların cihazlarını daha hızlı bir şekilde şarj etmelerine olanak tanıyacak.

17 Ocak’ta gerçekleştirilecek olan resmi tanıtım etkinliği, Galaxy S24 serisinin tüm detaylarını açığa çıkaracak. Teknoloji tutkunları, bu etkinliği sabırsızlıkla bekliyor ve Samsung’un yeni amiral gemilerinin piyasadaki rekabeti nasıl etkileyeceğini görmek için heyecanla bekliyor.

Parmak izleri gerçekten benzersiz mi?

Columbia’nın bilgisayar bilimi bölümünde lisans son sınıf öğrencisi olan Guo, ortak yazarlarından biri olan Buffalo Üniversitesi’nden profesör Wenyao Xu ile birlikte konuyla ilgili bir çalışma yapan bir ekibe liderlik etti. Science Advances dergisinde yayınlanan makale, parmak izleri hakkında uzun zamandır kabul edilen bir gerçeği alt üst ediyor gibi görünüyor. Guo ve meslektaşları, bunların hepsinin benzersiz olmadığını savunuyor.

Yapay zeka parmak izleri benzersiz değil diyor

Aslında dergiler, ekip itiraz etmeden önce çalışmayı birçok kez reddetti ve sonunda Science Advances’e kabul ettirdi. Çalışmadan önce adli tıp konusunda hiçbir geçmişi olmayan Guo, “Başlangıçta adli tıp camiasından çok fazla tepki geldi” diye hatırladı.

Guo: “Makalemizin ilk bir veya iki tekrarında, hiçbir parmak izinin birbirine benzemediğinin bilinen bir gerçek olduğunu söyledi. Sanırım bu, çalışmamızı geliştirmemize gerçekten yardımcı oldu, çünkü sonunda kanıtlar tartışılmaz hale gelene kadar daha fazla veri koymaya devam ettik” dedi.

Ekip, şaşırtıcı sonuçlara ulaşmak için, yüz tanıma gibi görevlerde yaygın olarak kullanılan, derin karşılaştırmalı ağ adı verilen bir yapay zeka modeli kullandı. Araştırmacılar buna kendi yorumlarını eklediler ve ardından bazen aynı kişiye ve bazen de farklı kişilere ait olan çiftler halinde 60.000 parmak izinden oluşan ABD hükümetinin veri tabanını besledi.

Çalışırken yapay zeka tabanlı sistem, aynı kişinin farklı parmaklarından alınan parmak izlerinin güçlü benzerlikler paylaştığını ve bu nedenle parmak izlerinin ne zaman aynı kişiye ait olduğunu, ne zaman olmadığını tek bir çift için doğrulukla söyleyebildiğini buldu. Yüzde 77’ye ulaşarak her parmak izinin “benzersiz” olduğunu çürütüyor gibi görünüyor. Guo, “Bunun neden böyle olduğuna dair kesin bir açıklama bulduk: parmak izinin merkezindeki açılar ve eğrilikler” dedi.

Yüzlerce yıllık adli analizler boyunca insanların, parmak izi tanımlaması için geleneksel işaretleyiciler olarak kullanılan, parmak izi sırtlarındaki dallanmalar ve uç noktalar olan “küçük ayrıntılar” adı verilen farklı özelliklere baktığını ekledi. Yazarlar verilerdeki potansiyel önyargıların farkında olduklarını söyledi. Araştırmaya göre, yapay zeka sisteminin cinsiyetler ve ırklar arasında hemen hemen aynı şekilde çalıştığına inansalar da sistemin gerçek adli tıpta kullanılabilmesi için daha geniş bir parmak izi veri tabanının analizi yoluyla daha dikkatli bir doğrulama yapılması gerekiyor.

Moskovalı internet sağlayıcısı saldırıya uğradı!

Ukraynalı hacker grubu, Kyivstar siber saldırısının intikamı olarak Moskova ISS’sini kapattı. Ukrayna istihbaratıyla bağlantılı olduğuna inanılan Ukraynalı bir hacker grubu, Kyivstar siber saldırısının intikamını almak için Moskova merkezli bir internet sağlayıcısının sunucularına yıkıcı bir saldırı gerçekleştirdi.

Moskovalı internet sağlayıcısı siber saldırıyla mücadele ediyor

Blackjack olarak bilinen grup, M9com’un sistemlerine başarıyla girerek terabaytlarca veriyi silerek büyük hasara neden oldu. Sonuç olarak, Moskova’da yaşayan çok sayıda kişi internet ve televizyon hizmetlerinde kesintiler yaşadı. Ek olarak Blackjack hacker grubu yakın gelecekte daha büyük potansiyele sahip bir saldırı konusunda uyarıda bulundu.

Ukrinform’un aktardığı bilgilere göre M9com’a yapılan siber saldırıda yaklaşık 20 terabayt veri silindi. Saldırı, şirketin resmi web sitesi, posta sunucusu ve siber koruma hizmetleri dahil olmak üzere çeşitli kritik hizmetlerini hedef aldı. Ayrıca bilgisayar korsanları, M9com’un posta sunucusu ve istemci veritabanlarından 10 gigabaytın üzerinde veriye erişmeyi ve bunları indirmeyi başardı. Daha da kötüsü, çalınan bu bilgiyi Tor tarayıcısı aracılığıyla herkesin erişimine açık hale getirdi.

Saldırının arkasındaki bilgisayar korsanları, daha büyük bir siber saldırı beklentisiyle bunu bir “ısınma saldırısı” olarak nitelendirdi. Yaklaşan bu saldırının “Kyivstar için ciddi bir intikam” görevi göreceğini özellikle belirtti. Bu referans, Rus aktörlerin Aralık ayında Ukrayna’nın en büyük telekomünikasyon şirketini hedef aldığı son bilgisayar korsanlığı olayıyla ilgili. O olay sırasında Ukrayna’da milyonlarca insan günlerce internet erişiminden mahrum kaldı. Bir emniyet teşkilatından gelen isimsiz bir kaynağa göre, M9com saldırısından sorumlu hacker grubunun muhtemelen Ukrayna Güvenlik Servisi’ne (SBU) bağlı olduğuna inanılıyor.

M9com’a yapılan saldırının niteliğine bakıldığında, bilgisayar korsanlarının Moskova’yı vurduğunda şirketin arka uç operasyonlarına erişim sağladıkları görülüyor. Bu, Kyivstar olayında olduğu gibi sunuculardaki verileri etkili bir şekilde silmelerine olanak tanıdı. Doğrudan sunucuları hedef almayı ve tehlikeye atmayı içeren bu tür saldırıların, daha sık gözlemlenen dağıtılmış hizmet reddi (DDoS) saldırılarına kıyasla daha az yaygın olduğunu belirtmekte fayda var. DDoS saldırıları, sistemi otomatik isteklerle doldurarak sistemi bunaltarak hizmetin erişilemez hale gelmesine neden oluyor. SBU Siber Güvenlik Departmanı Başkanı Ilya Vityuk, verdiği röportajda Rus hackerların Mayıs 2023’te Kyivstar’ın sistemine sızdığını belirtti. Ancak bu iddia, Kyivstar’ın sözcüsü Irina Lelichenko tarafından yalanlandı.

Yapay zekalı bilgisayarlar CES’e damga vurdu!

Son altı aydır PC endüstrisini takip eden kişileri şaşırtmayacak şekilde, Intel’in Core Ultra ve AMD’nin Ryzen 8000’i gibi yeni çiplerle ve özel “Sinir İşlemci Birimleri” (NPU’lar) ile desteklenen “AI PC’ler” CES 2024’te her yerde. Bunlar, bulut sunucularına bulut sunuculara yerine yapay zeka görevlerini yerel olarak hızlandırmaya yardımcı oluyor. Peki bu , sıradan bir bilgisayar kullanıcısı olan sizin için aslında ne anlama geliyor?

Yerel, NPU tarafından işlenen yazılımların ilk uygulamalarının çoğu, ağırlıklı olarak yaratıcı iş yüklerine odaklandı. Adobe Photoshop, DaVinci Resolve ve Audacity gibi araçların performansını artırdı . Peki yerel yapay zeka Joe Schmoe’ya nasıl yardımcı olabilir?

Yapay zekalı bilgisayarlar gelişim gösteriyor

HP’nin yeni Omen Transcend 14’ü, GPU’nun Cyberpunk 2077’yi çalıştırırken NPU’nun video akışı görevlerini boşaltmak için nasıl kullanılabileceğini gösterdi. Elbette şık ama bir kez daha yaratıcılara odaklandı. Acer’ın Swift dizüstü bilgisayarları neyse ki daha pratik bir bakış açısına sahip. Yapay Zeka filtreli ses ve video için Geçici Gürültü Azaltma ve Acer’ın PurifiedView ve PurifiedVoice 2.0 olarak adlandırdığı özellikleri üç mikrofonlu bir diziyle entegre ediyorlar ve bu yılın sonuna doğru vaat edilen daha fazla yapay zeka özelliği var.

MSI’ın yerel yapay zekaya yönelik hamlesi aynı zamanda Zoom ve Teams çağrılarının temizlenmesiyle de ilgileniyor. Core Ultra dizüstü bilgisayar demosu, Windows Studio Effects’in bir video görüşmesinin arka planını otomatik olarak bulanıklaştırmak için NPU’ya dokunduğunu gösterdi. Yanında, Nvidia’nın harika yapay zeka destekli Broadcast yazılımıyla donatılmış bir dizüstü bilgisayar da aynısını yapıyordu. Core Ultra dizüstü bilgisayar, arka plan bulanıklığını işlemek için ayrı bir GPU’yu çalıştırmaya ihtiyaç duymadığından, görevi düşük güçlü NPU’ya yönlendirdiğinden, Nvidia dizüstü bilgisayardan önemli ölçüde daha az güç kullandı. Bu harika bir şey ve RTX Broadcast’in aksine, GeForce grafik kartının kurulu olmasını gerektirmiyor.

MSI’ın yeni yapay zeka motoru, pratik şekilde dizüstü bilgisayarınızda ne yaptığınızı akıllı olarak algılıyor. Görevin gerektirdiği şekilde pil profilini, fan eğrilerini ve ekran ayarlarını dinamik olarak değiştiriyor. Bir oyun oynadığınızda her şey yoluna girer; Word belgelerini sallamaya başlayınca her şey kötüye gidiyor. Harika, ancak mevcut dizüstü bilgisayarlar bunu zaten bir dereceye kadar yapıyor.

MSI ayrıca popüler Stable Diffusion yerel üretken yapay zeka sanat çerçevesi üzerinde çalışan, metin istemlerinden görüntüler oluşturmanıza, taktığınız görüntülerden uygun metin istemleri oluşturmanıza ve seçtiğiniz görüntülerden yeni görüntüler oluşturmanıza olanak tanıyan şık bir yapay zeka Artist uygulamasını da tanıttı. Windows Copilot ve diğer üretken sanat hizmetleri bunu yapabiliyor.

Avcılar Belediyesi açık kaynak kodlu yazılıma geçti

Avcılar Belediyesi’nin açık kaynak kodlu yazılıma geçişle birlikte büyük bir atılıma geçtiğini açıklayan Avcılar Belediye Başkanı Turan Hançerli, “Avcılar’ın kaynaklarını açık kaynak kodlu yazılıma geçirerek güvene aldık. Yeni işletim sistemimiz Avcılar’ımızın ihtiyacı olan şekilde tasarlandı. Artık, Avcılar’ın lisans bedeli maliyeti sıfırlandı. Her zaman olduğu gibi Avcılar’ın gelecekte de bir kuruşu bile israf edilmeyecek. Bu sistemi ülkemize ve Avcılar’ımıza kazandırdığımız için mutluyuz.” şeklinde konuştu.

Açık kaynak kodu kurumların ihtiyaçlarına cevap veriyor

Türkiye’nin kaynaklarının yurtdışına çıkmasına son veren ve ihtiyaçlara özel olarak tasarlanabilen açık kaynak kodlu yazılım konusunda bilgi veren BeyazNet CEO’su Fatih Zeyveli, “Kurumlarımızın ihtiyaçlarına bakmadan standart lisans ücretleriyle ortaya çıkan çok ciddi maliyetler, sırtlarında büyük bir yük durumunda. Avcılar Belediyesi, hem ihtiyaçlarına göre tasarlanabilen, hem de ülkemizin maddi kaynaklarını israf etmeyen Açık Kaynak Kodlu Yazılıma geçerek Türkiye ekonomisine önemli katkıda bulunuyor. Avcılar, kurumun ihtiyaçlarına özel olarak tasarlanmış yazılım ile özgürlüğe göçünü tamamladı.” dedi.

Cumhurbaşkanlığı Genelgesiyle kamu kurumlarının açık kaynak kodlu yazılıma geçişi konusunda bir irade olduğunun altını çizen Zeyveli şöyle devam etti:
“İstanbul’da Eyüpsultan, Tuzla, Sancaktepe ve Üsküdar belediyeleri ile birlikte Avcılar Belediyesi de öncü belediyelerden biri olması önemlidir. İstanbul büyüklüğü nedeniyle önemlidir. Ancak, başta belediyeler olmak üzere Türkiye’nin her bir yerindeki kurum ve kuruluşların açık kaynak kodlu yazılıma göçü olmazsa olmazımızdır.”

Açık Kaynak Kod Nedir?

Açık kaynak kodlu yazılım, yazılımın kaynak kodlarının herkes tarafından erişimine açık olduğu ve herkesin bu kodları inceleyebilme, değiştirebilme ve paylaşabilme özgürlüğüne dayalı bir yazılım geliştirme modelidir. Bu model, yazılımın oluşturulmasını, kullanılmasını ve paylaşılmasını daha açık, şeffaf ve işbirlikçi bir şekilde yapmayı mümkün kılar. Yüzlerce kişinin desteği ile açık kaynak yazılımlar inanılmaz bir şekilde gelişir. Özellikle Büyük Veri, Bulut ve Yapay Zekâ alanındaki gelişmeler Açık Kaynak felsefesinin ne kadar güçlü olduğunu göstermektedir.

Açık kaynak yazılımlar, kurum ve şirketlere özgürce uyarlanabilir ve özelleştirilebilir. Açık kaynak kodlu yazılımlar kaynak kodlarına erişim sağlar. Bu, kullanıcıların yazılımı istedikleri gibi özelleştirmelerine ve geliştirmelerine olanak tanır. Kurum ve şirketler, yazılımı kendi ihtiyaçlarına göre uyarlayabilir ve bu sayede daha fazla kontrol sahibi olabilirler.
Kurum ve şirketlerin, bütçelerini sağlıklı bir şekilde yönetmek için uygun maliyetli çözümlere yönelmek eğilimindedirler. Açık kaynak kodlu yazılımların ücretsiz olması, kurumların ve şirketlerin lisans maliyetlerinden tasarruf etmelerini sağlar.

Açık kaynak yazılımlar, kurumların verilerini özgürce kontrol etmelerini sağlar. Hem ekonomik hem siyasi, hem de teknik özgürlük sunar. Yazılımların fiyatlarının gelişigüzel artmayacağını, bir arka kapısının olmadığını ve sürdürülebilir olduğunu bilirsiniz.

Açık kaynak yazılımların geniş bir geliştirici ve kullanıcı topluluğu vardır. Bu topluluklar, yazılımların sürekli olarak güncellenmesini ve güvenlik açıklarının hızla giderilmesini sağlar.
Kamu kurumlarının açık kaynak yazılım kullanımı, maliyet etkinliği, esneklik, güvenlik ve iş birliği gibi bir dizi avantaj sunmaktadır. Ancak, bu geçişi başarılı bir şekilde yönetmek için iyi planlama, eğitim ve uyum süreçlerine odaklanmak gerekmektedir. Açık kaynak yazılım kullanımı, kamu hizmetlerinin kalitesini artırabilir ve sürdürülebilir bir teknoloji altyapısı oluşturmada önemli bir rol oynayabilmektedir.

Akbank müşteri hizmetlerine üretken yapay zeka desteği geldi!

Akbank, üretken yapay zeka teknolojileri alanında sunduğu çözümlere bir yenisini ekledi. Dört aydan kısa bir sürede geliştirdiği ve bankacılığın yardımcı pilotu olarak hizmet veren akıllı yardım asistanı sayesinde saha ve genel müdürlük çalışanları, müşteri taleplerini çok daha hızlı ve kolay bir şekilde çözüme kavuştururken, çalışan destek ihtiyaçları için de etkin şekilde yardım alabiliyorlar. Üretken yapay zeka destekli sohbet botu (chatbot) teknolojisine sahip bu asistan, bankacılık dünyasındaki 10.000’den fazla dokümandaki detaylı bilgileri harmanlayarak çalışanların günlük konuşma dilindeki karmaşık sorularını dahi nokta atışı yanıtlıyor. Sorulan her 10 sorudan en az 9’unu doğru olarak cevaplayabiliyor ve öğrenen algoritması sayesinde bu oran sürekli iyileştiriliyor. 

Üretken yapay zekayı kullanarak fark yaratan çözümler geliştirmek mümkün 

Akbank Teknoloji Genel Müdür Yardımcısı Gökhan Gökçay
Akbank Teknoloji Genel Müdür Yardımcısı Gökhan Gökçay

Akbank Teknoloji Genel Müdür Yardımcısı Gökhan Gökçay; “Akbank olarak bankacılığın geleceğini şekillendirmeyi bir misyon olarak ele alıyoruz ve bu doğrultuda güncel teknolojiler ile fark yaratan yeni nesil çözümler geliştiriyoruz. Alanında lider, küresel teknoloji şirketleriyle stratejik iş ortaklıkları oluşturarak ileri teknoloji çözümlerini sektörümüze kazandırıyoruz. Yakın zamanda üretken yapay zeka alanında Microsoft ile uzun vadeli ve yoğun bir iş birliği başlattık. Bu çalışmalarımızın ilki, dört aydan kısa bir sürede hayata geçirdiğimiz ve bankacılığın yardımcı pilotu olarak hizmet veren akıllı yardım asistanı oldu.

Azure OpenAI servisiyle entegre sohbet botu ile akıllı yardım asistanı, bankacılık alanındaki 10.000’den fazla dokümanda yer alan detaylı bilgileri öğrenip harmanlayarak çalışanlarımızın doğal konuşma dili ile ilettikleri karmaşık sorularına saniyeler içinde nokta atışı yanıtlar veriyor. Bu sayede müşteri deneyimini mükemmelleştirme, operasyonel verimlilik, iş zekası ve inovasyon alanlarında önemli avantajlar yaratırken, sektörümüz için de örnek oluşturuyoruz. Binlerce çalışanımıza yardımcı pilotluk yapan akıllı asistanımızın hızlı ve sürekli hizmet verebilmesini Microsoft ile yaptığımız özel bir iş birliği ile sağladık. Böylece, Azure OpenAI PTU özelliğini kullanan dünyadaki öncü kurumlardan biri olduk. İlerleyen dönemde farklı üretken yapay zeka çözümlerimizi çalışanlarımız ve müşterilerimizle buluşturmaya devam edeceğiz” dedi. 

500 girişimci kadın 80 milyon liralık iş hacmi yarattı!

Kadınların ülkenin ekonomik kalkınmasında öneminin vurgulanması ve finansal olarak güçlenmelerine destek olmak amacıyla başlatılan ‘iyzico Kadın Girişimci Destek Program’a bugüne kadar 500’ün üzerinde kadın girişimci katıldı ve 80 milyon TL değerinde iş hacmi yaratıldı.

iyzico’nun hayata geçirdiği ‘Kadın Girişimci Destek Programı’nın yeni dönem kayıtları başladı. 31 Ocak’a kadar başvuruların https://www.iyzico.com/isim-icin/kadin-girisimci adresinden devam ettiği programa kabul edilen kadın girişimciler, ilk dönemlerde olduğu gibi iyzico’nun sunduğu finanstan eğitime, pazarlama ve tanıtımdan özel indirimlere kadar birçok avantajdan yararlanabilecek.

Kendi işini kurmak isteyene ücretsiz eğitim

Hayallerinin peşinden gitmek isteyen kadın girişimciler ayrıca iyzico’nun e-ticaret dünyasında fırsatlar sunan ‘iyzico ile Öde’ ürünüyle müşterilerine farklı ödeme alternatifleri sunabilecek. Program çerçevesinde kadınlar ilk 6 ay içerisinde 100 bin TL’ye kadar ulaşan işlem hacimlerinde sıfır komisyon desteğine sahip olurken tanıtım desteği, dijital pazarlama ve online satış alanlarında ücretsiz eğitimler de alabilecek.

iyzico, geliştirdiği güvenli, erişilebilir ve yenilikçi teknolojilerle internet alışveriş deneyimini hem kullanıcılar hem de üye iş yerleri için kolaylaştırıyor. Bu yıl sektörde 10. yılını kutlayan iyzico, kadınların iş dünyasında güçlendirilmesinde önemli bir role sahip kadın girişimcileri desteklemeyi sürdürüyor. Fintek sektöründe öncü bir marka olarak, finansal hizmetleri hem bireyler hem de şirketler için dönüştüren ve dijitalleşmelerinde onlara liderlik etmeyi amaçlayan iyzico, ‘Kadın Girişimci Destek Programı’ ile bugüne kadar 500’ün üzerinde kadın girişimciye ulaştı ve 80 milyon TL değerinde iş hacmi yaratıldı.

Kadın girişimcileri desteklemeye devam edecek

iyzico Genel Müdür Yardımcısı Şebnem Dağ Güven

iyzico Genel Müdür Yardımcısı Şebnem Dağ Güven, girişimcilik ekosisteminde özellikle kadın girişimcilere büyük önem verdiklerini belirterek şunları söyledi: “iyzico olarak, kadınların önüne çıkan her türlü engel ve önyargıları aşmaları için fırsatlar sunmayı önemsiyoruz. Hayata geçirdiğimiz bu projeyle girişimcilik ekosisteminde toplumsal cinsiyet eşitliğine katkıda bulunmayı hedefledik. iyzico etki raporlarına baktığımızda, kadın girişimcilerin büyüme hızı erkek girişimcilerin büyüme hızından iki kat daha fazla. Kadın girişimcilere yeni kaynaklar sağlamak ve yaratılan faydaların artarak büyümesine destek olmak amacıyla partnerlerimizle birlikte “iyzico Kadın Girişimci Destek Programı”nı başlattık. Önceki dönemlerde aldığımız olumlu geri bildirimlerin ardından altıncı dönem başvurularımız da hızla başladı.”

Güven, “Dijitalleşmenin de getirdiği imkanlar sayesinde kadın girişimcilerimizin ürettiği ürünlerini ulaşabildikleri platformlarda gelire dönüştürmeleri ve ülke ekonomisine de katkı sağlamaları için imkân sağlıyoruz. Bu doğrultuda birçok kadın girişimcimizin iş hayatına ve ekonomiye katılımlarında öncü bir rol üsteniyoruz. Önümüzdeki dönemde de daha fazla kadın girişimciye ulaşmaya, girişimci kadınlarına büyümesine ve dijitalleşmesine destek olmaya devam edeceğiz.” diye konuştu.

6 ayda bir olmak üzere yılda iki defa yeni kadın girişimcileri programa dahil ederek kadın girişimcilere olan kapsamlı desteğini sürdüren iyzico; Good4Trust, Paraşüt, Mükellef, Webtures, Geliver, Youthall, Magnetiq gibi pek çok iş ortağının sunduğu özel eğitimler ve indirim fırsatlarını, programa dahil olan kadın girişimcilere ulaştırmaya devam edecek.

Nvidia AI GPU siparişi veriyor!

Nvidia, 500 milyon dolar değerinde 16.000 yapay zeka GPU siparişi veriyor. Hintli veri merkezi şirketi, 2025 yılına kadar 32.000 Nvidia H100 ve GH200 GPU’ya sahip olmayı hedefliyor. Hindistan, ABD’nin ihracat kısıtlamalarının Çin’i engellemesi nedeniyle artık Nvidia için önemli bir pazar haline geldi.

Reuters’in bir raporuna göre , Hindistan merkezli bir veri merkezi ve sunucu şirketi olan Yotta, Mart 2025’e kadar 500 milyon dolar değerinde 16.000 Nvidia GPU satın almaya hazırlanıyor. Bu anlaşma, ABD yaptırımlarının Nvidia’nın en büyük GPU’larının çoğunun ihracatını yasaklamasının hemen ardından geliyor. Çin’e GPU’ları sonlandırıyoruz ve öyle görünüyor ki Hindistan, Çin’in talebinin olduğu boşluğu en azından kısmen dolduruyor.

Nvidia AI GPU yatırımı yapıyor

Reuters, Yotta CEO’su Sunil Gupta ile görüştü ve şirketin Mart 2025’e kadar 16.000 adet H100 ve GH200 GPU sipariş edeceğini söyledi. Bu GPU’ların toplam değerinin yaklaşık 500 milyon dolar olduğu tahmin ediliyor. Ancak Yotta’nın kaç tane sipariş ettiği belli değil. 2022’de bir H100 GPU’nun fiyatı 30.000 doların üzerindeydi. Muhtemelen önemli ölçüde daha pahalı olan GH200’e ek olarak birkaç bin H100 yongası satın almak için 500 milyon doların yeterli olacağını gösteriyor. Yotta, Nvidia’dan daha iyi bir anlaşma yapıyor olabilir ve belki de siparişte pek çok GH200 bulunmuyor.

Bu son satın alma öncesinde şirket geçen yıl 16.000 adet daha H100 GPU satın aldı. Bunların Temmuz ayında teslim edilmesi bekleniyor. Gupta, H100 ve GH200 siparişinin Yotta’nın AI GPU satın alımlarının toplam maliyetini 1 milyar dolara çıkaracağını iddia ediyor ve bu anlaşma yaklaşık 500 milyon dolar değerindeydi. Yotta’nın bütçesini önemli ölçüde artırmadan üst düzey donanım satın alabilmesi, H100’ün belki de eskisi kadar pahalı olmadığını gösteriyor. H200’ün o zamandan bu yana H100’ün yerini aldığı düşünülürse durum böyle olabilir.

Rapor, bu Yotta-Nvidia anlaşmasını, ABD’nin Çin’e yönelik, birçok üst seviye GPU’nun ülkeye ihracatını yasaklayan en son yaptırımlarıyla ilişkilendiriyor. Nvidia’nın H100 GPU’larını Çin’de satmasına izin verilmedi, bu nedenle yaptırımlara uymak için H800’ün daha yavaş bir versiyonunu yaptı. Ancak aylar sonra H800 Çin’de yasaklandı. Bu da Nvidia’nın Çin’de satabileceği daha fazla GPU çeşidi yaratması gerektiği anlamına geliyordu.

Atılan her 100 imzanın 72’si mobilden!

Günler süren evrak, sözleşme ve anlaşmalar için gereken imzaların tek platformdan gönderilmesini sağlayan Paperzero ile 2023 yılı içerisinde 350 bin imzalama ve onaylama işlemi gerçekleşti. Bu süreçte 1 milyon 400 bin işlem yapıldı. Çevre dostu platform sayesinde bir yıl içerisinde toplamda 300 ağaç kesilmekten kurtarıldı, 7 ton karbon emisyonu azaltıldı.

Bir ağaçtan ortalama 73 bin A4 kağıt çıktığı dikkate alındığında, platform sayesinde 1 milyon 750 bin adet A4 kağıtla yapılabilecek işlem elektronik ortamda gerçekleştirildi. Kullanıcılar, elektronik ve mobil imzalı yasal imzalama altyapısıyla zaman ve mekandan bağımsız imzalama veya onaylama işlemlerini gerçekleştirerek iş süreçlerini daha hızlı ve kolay tamamlıyor. Sürekli geliştirilen uygulamaya yalnızca 2023 yılı içerisinde 35 yeni özellik daha kazandırıldı. Türkiye’deki bütün bankalarla entegre olan Paperzero, en büyük kurumların imzalama süreçlerini dijitalleştirdi. Özellikle banka talimatları süreçlerinde kullanılmasıyla ön plana çıkan platform aynı zamanda insan kaynakları, fatura onay süreçleri, kurum içi ve dışı tüm imza süreçlerinde tercih ediliyor.

Mobil imza daha çok tercih edildi

E-GÜVEN Genel Müdürü İlker Türkoğlu
E-GÜVEN Genel Müdürü İlker Türkoğlu

Günler alan imza süreçlerini 10 saniyeye indirdiklerini, istenilen yerde ve zamanda imzalama veya onaylama konforu sunduklarını belirten E-GÜVEN Genel Müdürü İlker Türkoğlu, “Hiçbir kurulum ihtiyacı olmayan, masaüstü veya mobil uygulama üzerinden rahatlıkla kullanılabilen Paperzero ile şirketler ve bireyler istedikleri belgeyi, sözleşmeyi, anlaşmayı elektronik ortamda veya mobil cihaz üzerinden imzalayabiliyor veya onaylayabiliyor. Genel kullanımda gördüğümüz üzere, uygulama en çok mobil imzalama ile kullanılıyor, mobilitenin önemi bir kez daha ön plana çıkıyor. Şirketler, hızlı ve güvenilir işlemlerle kağıt, arşivleme, kargolama maliyetlerinden kurtuluyorlar. Operasyonlarını dijitalleştirirken çevreye de katkı sağlıyorlar” açıklamasında bulundu.

Basefunder, e-sukul için yatırım turu başlattı!

Sermaye Piyasası Kurulu’ndan lisanslı Kitle Fonlama Platformu Basefunder, girişimcilik ekosistemini destekleyecek çalışmalara bir yenisini ekledi. Kuruluşundan bu yana 5 girişimi fonlanmaya açan, bunların üçünün fonlamasını başarıyla sonuçlandıran Basefunder, şimdi de e-sukul için yatırım turunu başlattı. 1 milyon 150 TL hedefiyle yola çıkan e-sukul, yatırımcıları için yüzde 5,75’lik pay ayırdı.

Okul yönetim sistemleri üzerine 3 yıllık yoğun bir Ar-Ge çalışması sonucunda 2022 yılında kurulan e-sukul, eğitim sektörünün ihtiyaçlarına nitelikli cevaplar vermek üzerine inşa edilen yazılım altyapısı ile pazarda lider konumda bulunuyor. Eğitim kurumlarının karmaşık yönetim ihtiyaçlarını tek bir entegre sistemle karşılamayı amaçlayan e-sukul; yapay zekâ destekli otonom sistemi ile, muhasebe, öğrenci kaydı, devamsızlıklar, ders programı, online ders içerikleri ve sınav yönetimi gibi bir dizi kritik süreci içeren geniş bir yelpazede eğitim kurumlarının yönetimini kolaylaştırıyor.

Kapsamlı sistemiyle eğitim kurumlarına iş gücü yükünü hafifletme avantajı sunarak aynı zamanda kâğıt israfını da en aza indiren e-sukul, sıfır kâğıt kullanımı mottosuyla çıktığı bu yolda her yıl binlerce ağacın kesilmesini önlüyor ve çalıştığı her kurum başına TEMA vakfı üzerinden 1 adet fidan dikimi gerçekleştiriyor.

1 TL ile bile girişime ortak olma imkânı var!

Kitle Fonlama Platformu’nun girişim sermayesi ve melek yatırım ağlarına alternatif bir araç olarak ortaya çıktığını kaydeden Basefunder Kitle Fonlama Platformu Kurucusu Mehmet Dolgan, platform ile Türk girişimlerinin rekabette fark yaratmaları ve sürdürülebilir bir büyüme yakalamalarına olanak sağladıklarını söyledi. Ayrıca yatırımcıların yaptıkları yatırımın, Sermaye Piyasası Kurulu himayesinde Takasbank güvencesi altında olduğunu ifade eden Dolgan, “Bağımsız bir kuruluş ile girişimlerin fotoğraflarını çekip analiz ettikten sonra makul bir değerleme ile yatırımcıların karşısına çıkarırken şeffaf süreçlere ve analizlere odaklanıyoruz. Basefunder, yatırımcılara yenilikçi ve dinamik bir yatırım aracı sunarken, 1 Türk Lirası ile bile farklı sektörlerden birçok girişime ortak olma imkanı tanıyor” dedi.

Daha fazla bilgi ve yatırımcı olmak için buradan bilgi alabilirsiniz.

Unilever’in Avrupa pazarı Türkiye’den yönetilecek!

Unilever Orta Doğu & Türkiye Kişisel Bakım Genel Müdürü ve Unilever Türkiye Ülke Başkanı görevlerini beş yıldır başarıyla sürdüren Mustafa Seçkin, Unilever Avrupa, Birleşik Krallık, İrlanda, Avustralya ve Yeni Zelanda Dondurma Genel Müdürü olarak atandı. Yeni görevine 1 Şubat 2024 tarihi itibarıyla Unilever’in Hollanda’daki yönetim merkezinde başlayacak olan Mustafa Seçkin, Unilever’in Dondurma işindeki en büyük iş birimine liderlik edecek.

Unilever bünyesinde 30 yılı aşkın sürede yurt içi ve yurt dışında önemli sorumluluklar ve çeşitli liderlik rolleri üstlenen Mustafa Seçkin, özellikle gıda ve dondurma kategorilerinde sahip olduğu engin deneyimle, gelişmekte olan pazarlarda başarılı iş sonuçlarına imza attı. Unilever Türkiye Ülke Başkanı olarak görev yaptığı süreçte, küresel pandemi, enflasyonist ortam, doğal afetler ve tedarik zincirinde yaşanan kesintiler gibi zorluklara karşın Türkiye operasyonunu başarılı bir şekilde yöneten Mustafa Seçkin, Unilever Türkiye’nin merkez ofisinin yenilenmesi de dahil olmak üzere geleceğin çalışma modellerine geçişe ve dijitalleşme süreçlerine de öncülük etti.

Unilever Orta Doğu & Türkiye Kişisel Bakım Genel Müdürü ve Unilever Türkiye Ülke Başkanı Mustafa Seçkin
Unilever Orta Doğu & Türkiye Kişisel Bakım Genel Müdürü ve Unilever Türkiye Ülke Başkanı Mustafa Seçkin

Türkiye’de 100 yılı aşkın süredir faaliyet gösteren Unilever için gerçek anlamda bir elçi olarak da görev yapan Mustafa Seçkin, sürdürülebilir ve kapsayıcı bir küresel ekonomiyi sağlamayı hedefleyen Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi Türkiye Ulusal Ağında 2016 – 2019 yılları arasında Başkanlık görevini üstlenerek Türkiye’deki kurumsal sürdürülebilirlik gündemine liderlik etti. Mustafa Seçkin ayrıca, Uluslararası Yatırımcılar Derneği’nde (YASED) ve Dutch Business Association Türkiye’de (DBA Türkiye) Yönetim Kurulu Üyesi olarak çeşitli görevler üstlendi. 

Mustafa Seçkin’in liderliğindeki Orta Doğu & Türkiye Kişisel Bakım organizasyonu da rekabetçi ve kârlı büyümeyle birlikte sağlanan örnek finansal sonuçlarıyla Unilever’in dünya genelinde kişisel bakım iş biriminde en yüksek performans gösteren iş birimleri arasında yer alma başarısını gösterdi.

Unilever bünyesindeki etkileyici kariyeri ve güçlü liderliği sonucunda Unilever Avrupa, Birleşik Krallık, İrlanda, Avustralya ve Yeni Zelanda Dondurma Genel Müdürü olarak atanan Mustafa Seçkin, yeni görevine kendine özgü liderlik tarzı ve sahip olduğu geniş bilgi birikimiyle birlikte başarılı sonuçlar elde etme konusundaki engin deneyimini beraberinde getirecek.

Mustafa Seçkin Hakkında

Kariyerine 1989 yılında Unilever Pazarlama departmanında başlayan Mustafa Seçkin, tüm gıda kategorileri ve marka gruplarında görev yaptıktan sonra 2000 yılında Polonya’da bulunan Bölgesel İnovasyon Merkezi’nin Direktörlüğü görevine atandı. 2002-2007 yılları arasında Afrika, Orta Doğu ve Türkiye Bölgesi Knorr Marka Geliştirme Direktörlüğü görevini yürüttü.

Mustafa Seçkin, Şubat 2007 yılında Türkiye Gıda Pazarlamadan Sorumlu Başkan Yardımcısı ve Unilever Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi olarak atandı. 2016 itibarıyla Unilever NAMETRUB Bölgesi (Türkiye, Orta Asya, Kafkasya, Kuzey Afrika, Orta Doğu ve Rusya) İçecek ve Dondurma Kategorilerinden Sorumlu Başkan Yardımcısı ve Unilever NAMETRUB Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yapan Seçkin, 2017 yılında Gıda Kategorisinin de sorumluluğunu üstlendi. 2019-2022 yılları arasında Unilever Türkiye, Orta Asya ve İran Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yürüten Mustafa Seçkin, 1 Temmuz 2022 tarihinde ise Unilever’in global Compass organizasyonu yapılanması doğrultusunda Unilever Orta Doğu & Türkiye Kişisel Bakım Genel Müdürlüğü ve Unilever Türkiye Ülke Başkanlığı görevlerini üstlendi. Mustafa Seçkin, Galatasaray Lisesi ve Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü mezunudur.

Google Cloud veri aktarım ücretinden vazgeçti!

0

Google Cloud, müşteriler için veri aktarım ücretlerinden feragat etti ve bu süreçte Microsoft’a büyük bir darbe vurdu. Google Cloud veri aktarımındaki değişiklikler, müşterilerin büyük ücretlerden vazgeçebileceği ve sağlayıcıları kolayca değiştirebileceği anlamına geliyor. Ancak çoklu bulut yaklaşımı arayanlar için de bir çekicilik var.

Analistler, müşterilerin başka bir sağlayıcıya ücretsiz olarak veri taşıyabilmesini sağlayacak Google Cloud veri aktarım uygulamalarındaki değişikliklerin açıklandığını ve bu hareketin “doğrudan Microsoft’u hedef aldığını” söyledi . Bulut müşterilerinin genellikle verileri farklı sağlayıcılara taşırken ödeme yapması gerekiyor. Bu, fiyatların aktarılan veri hacmine bağlı olması nedeniyle son derece kısıtlayıcı ve maliyetli olabilmesi nedeniyle bazı sektör uzmanları tarafından eleştirilen bir politika.

Google Cloud veri aktarım konusunda kullanıcıları rahatlattı

Yapılan bir duyuruda, Genel Müdür/Başkan Yardımcısı ve Google Cloud platform başkanı Amit Zavery, ücretsiz geçiş hizmetlerinin dünya çapındaki tüm müşteriler için geçerli olacağını ve onlara külfetli ücretler olmadan sağlayıcıları değiştirebileceklerini açıkladı. Zavery: “Bugünden itibaren, Google Cloud’u kullanmayı bırakıp verilerini başka bir bulut sağlayıcısına ve/veya şirket içi ortama taşımak isteyen Google Cloud müşterileri, verilerini Google Cloud’un dışına taşımak için ücretsiz ağ veri aktarımından yararlanabilir. Bu dünya çapındaki tüm müşteriler için geçerli” dedi. Bulut devi, yeni politikanın müşterilere kolaylık sağlayacağını ve alternatif bir sağlayıcı seçerken onlara daha fazla esneklik sunacağını söyledi.

Açıklamada: “Bulut sağlayıcılarını değiştirirken veri aktarım ücretlerinin ortadan kaldırılması, müşterilerin bulut sağlayıcılarını değiştirmesini kolaylaştıracak. Ancak bu, birçok müşterinin tercih ettiği bulut sağlayıcısıyla çalışmasını engelleyen temel sorunu çözmüyor: kısıtlayıcı ve adil olmayan lisanslama uygulamaları” ifadelerini kullandı. Gartner Araştırma Bulut Hizmetleri ve Teknolojileri Başkan Yardımcısı Sid Nag’a göre, Google’ın “haksız lisanslama uygulamalarından” bahsetmesi, bulut bilişim alanındaki rakiplere, özellikle de Microsoft’a yönelik açık bir saldırıyı temsil ediyor.

Aralık 2023’te Google Cloud ve Amazon Web Services (AWS), Microsoft’un lisanslama uygulamalarını ve bunların Birleşik Krallık’taki bulut müşterileri üzerindeki olumsuz etkisini eleştirdi. Google, Birleşik Krallık Rekabet ve Piyasalar Otoritesi’ne (CMA) yazdığı bir mektupta, başlangıçta Microsoft’un lisans rejiminin, müşterilerin kendi tekliflerinin yanı sıra ikincil bir sağlayıcı olarak bile rakip hizmetlerini kullanmaktan caydırıldığı anlamına geldiğini iddia etti. AWS, birkaç gün sonra CMA’ya yaptığı bir takip açıklamasıyla yaraya daha fazla tuz bastı ve teknoloji devinin politikalarının müşterilerin Microsoft dışında bir sağlayıcı seçmesini “mali açıdan sürdürülemez” hale getirdiğini belirtti.

Apple yönetiminde büyük değişiklik!

Apple Inc.’nin yıllardır yaşadığı en büyük yönetim kurulu değişikliklerinden birinde, uzun süreli direktörler Al Gore ve James Bell şirketten emekli oluyorlar. Eski Aerospace Corp. Üst Yöneticisi (CEO) Wanda Austin ise şirkete katılıyor.

Şirket, bu duyuruyu Perşembe günü yaptı ve direktörlerin 75 yaşından sonra yeniden seçilmeme politikasını gerekçe gösterdi. Eski Boeing Co. yöneticisi Bell, 2015 yılında Apple yönetim kuruluna katılmıştı, eski ABD Başkan Yardımcısı Gore ise yirmi yıldan fazla bir süredir direktörlük yapıyor. Her iki adam da 75 yaşında.

Bu değişiklik, genellikle bir seferde birden fazla emeklilik yaşanmayan Apple yönetim kurulu için alışılmadık bir durum. Gore, 2003 yılında, şirketin kurucu ortağı Steve Jobs’un CEO olduğu ve iPhone henüz piyasaya çıkmamışken katılan en uzun süre görev yapan üye idi.

Apple CEO’su Tim Cook bir açıklamasında, “Al, kullanıcılarımızın gizliliğini koruma konusundaki koşulsuz desteğinden, çevre ve iklim konularındaki eşsiz bilgisine kadar, çalışmalarımıza inanılmaz katkılarda bulundu. James’in adanmışlığı olağanüstüydü ve denetim, finans ve daha birçok konuda yıllar boyunca sunduğu önemli perspektifler ve derin uzmanlık için minnettarız” dedi.

Yeni aday Austin, “yenilikleri ilerletme ve kurumsal stratejiyi şekillendirme” konusunda önemli bir geçmişe sahip olduğu belirtildi. Uzun süredir ABD’nin uzay keşfi çabalarının büyük bir savunucusu olan Austin, Apple’ın doğrudan dahil olmadığı bir alanda faaliyet gösteriyor. 28 Şubat’ta şirketin yıllık hissedarlar toplantısında seçime sunulacak.

Yaş politikasına rağmen, başka bir direktör Ronald Sugar bu yıl 76 yaşına giriyor ve yönetim kurulundan ayrılması planlanmıyor. Apple, Sugar’ın “yönetim kurulu kompozisyonunda önemli son dönem geçişler ve görev süresi boyunca şirkete derinlemesine anlayış kazandıran direktörleri korumanın değeri” göz önünde bulundurularak görevde kalacağını söyledi.

Apple’ın Sugar’ı tutma gerekçesi göz önüne alındığında, Başkan Arthur Levinson’un, gelecek yıl 75 yaşına girmesi durumunda politikanın uygulanıp uygulanmayacağı belirsiz.

Apple ayrıca CEO Tim Cook ve diğer yöneticiler için en son tazminat detaylarını açıkladı. Cook’un 2023 için hedeflenen maaşı 49 milyon dolar olmasına rağmen, toplamda 63.2 milyon dolar olarak gerçekleşti. Bunun yaklaşık 47 milyon doları, Apple’ın net satışlar ve işletme gelirinde iç hedefleri aşması nedeniyle beklenenden yüksek olan hisse senedi ödülleri olarak geldi. 2024 için Cook’un hisse senedi bazında hedef tazminatı 50 milyon dolara çıkacak.

Apple’ın diğer adı geçen yöneticileri — mali işler müdürü, perakende başkanı, genel müşavir ve operasyonlar müdürü — 2023’te yaklaşık olarak her biri için 27 milyon dolar civarında sabit bir tazminat aldı.

Bir dosyalamada şirket, hissedarlardan yönetim kurulu üyeleri ve yönetici tazminatları lehine oy kullanmalarını istedi. Ayrıca, şirkette yapay zeka kullanımı hakkında bir rapor talep eden bir teklifi reddetmeleri için yatırımcılara çağrıda bulundu.

Şirket, “İstenen raporun kapsamı son derece geniş ve rekabet pozisyonumuz için zararlı olabilecek stratejik planlar ve girişimlerin ifşasını içerebilir ve bu gelişmekte olan alanda erken olurdu” dedi. Apple, Bloomberg News’un bildirdiğine göre, iPhone ve diğer cihazlar için AI tabanlı araçları en erken Haziran ayında tanıtmayı planlıyor.

Çin’de 50 yıl ömürlü nükleer pil geliştiriliyor!

Çin’de geliştirilen yeni bir nükleer pil teknolojisi, enerji dünyasında çığır açıyor. 50 yıl gibi olağanüstü bir ömre sahip olan bu pil, Betavolt BV100 adı altında piyasaya sürülecek. İçerisinde Nikel-63 izotopu ve elmas yarı iletken malzeme kullanılarak üretilen bu pil, sürdürülebilir ve uzun ömürlü enerji çözümlerinde yeni bir dönemi işaret ediyor.

Bu yenilikçi nükleer pil teknolojisi, özellikle enerji ihtiyacı yüksek ve uzun süreli güç kaynağı gerektiren uygulamalar için ideal. Uzay araştırmalarından askeri uygulamalara, uzaktan kumandalı cihazlardan elektrikli araçlara kadar geniş bir kullanım alanına sahip olan bu pil, çevre dostu bir alternatif olarak da dikkat çekiyor.

nükleer pil

Pilin geliştirilmesi sürecinde, radyoaktif malzemelerin güvenli kullanımı ve atık yönetimi konularında önemli adımlar atıldı. Bu sayede, hem çevresel hem de sağlık açısından riskler en aza indirildi.

Çin’in bu yenilikçi adımı, global enerji sektöründe yeni bir yarışın başlangıcı olarak görülüyor. Uzun ömürlü ve yüksek performanslı bu nükleer pil teknolojisi, geleceğin enerji ihtiyaçlarını karşılamada önemli bir rol oynayacak gibi görünüyor.

Yapay zeka, lityum iyon pillere alternatif bulmuş olabilir!

Microsoft, şarj edilebilir pillerin üretiminde lityum metaryaline olan küresel bağımlılığı hafifletebilecek yeni bir malzeme keşfetmek için Enerji Bakanlığı’nın Pasifik Kuzeybatı Ulusal Laboratuvarı (PNNL) ile işbirliği yaptı. 

Yapay zeka ve Azure Quantum Elements bulut platformundan yararlanan Microsoft ekibi, doğada bulunmayan malzemeler üzerinde zaman alan araştırmaları önemli ölçüde hızlandırdı.

Redmond’un yüksek performanslı bilgi işlem (HPC) sistemleri sayesinde yapay zeka algoritmaları, enerji, kuvvet, gerilim, elektronik bant aralığı ve mekanik özellikler gibi yeni malzemelerin özelliklerini tahmin edebildi. Microsoft ve PNNL, simülasyonlardan elde edilen milyonlarca veri noktasını kullanarak yapay zeka modellerini eğitti ve bu, geleneksel yoğunluk fonksiyonel teorisi hesaplamalarına kıyasla malzeme özelliklerinin 1.500 kat daha hızlı tahmin edilmesini sağladı.

Seçim süreci, 32,6 milyon aday materyal ve tahmin edilen 500.000 kararlı materyali tanımlayan yapay zeka algoritmalarıyla başladı. İşlevsel özelliklerin taranmasının ardından havuz, 800 potansiyel adaya kadar daraltıldı. İyonik yayılım gibi dinamik özellikleri keşfetmek için “Yapay Zeka ile hızlandırılmış” simülasyonlardan yararlanan Microsoft Quantum ekibi, seçimi 150 malzemeye kadar daralttı.

Yapay zeka, Azure Quantum Elements platformu ve yerleşik bilimsel uzmanlığın sinerjisi ile Microsoft, modern teknolojinin kimya ve malzeme bilimi alanında gelecek 250 yıllık yeniliği “gelecek 25 yıla” yoğunlaştırabileceğini iddia ediyor.

Lityum iyon

Daha sonra yenilik, mekanik ve unsurların bulunabilirliği gibi pratik hususlar dikkate alınarak en iyi 18 adaydan oluşan bir grup belirlendi. Microsoft araştırmacıları, ek tarama parametreleri için PNNL’nin uzmanlığından ve içgörülerinden yararlanarak nihai adayı belirledi: mevcut lityum iyon pillerden yaklaşık yüzde 70 daha az lityum kullanan ve lityumun bir kısmını sodyumla değiştiren bir elektrolit malzeme.

Yeni malzeme halihazırda PNNL tarafından sentezlendi ve stabilitesini ve verimliliğini doğrulamak için ek testler planlanıyor. PNNL’nin baş dijital sorumlusu Brian Abrahamson, yeni piller geliştirmenin çok önemli bir küresel zorluk olduğunu söyledi. Abrahamson, materyalleri insan ölçeğinde sentezlemenin ve test etmenin emek yoğun ve temelde sınırlayıcı bir süreç olduğunu belirtti.

Yapay zeka, Azure Quantum Elements platformu ve yerleşik bilimsel uzmanlığın sinerjisi ile Microsoft, modern teknolojinin kimya ve malzeme bilimi alanında gelecek 250 yıllık yeniliği “gelecek 25 yıla” yoğunlaştırabileceğini iddia ediyor. 

Redmond şirketine göre yapay zeka her sektörde devrim yaratacak ve yeni bir bilimsel keşif çağının kapısını açacak.

Türkiye’yi dünya çapında temsil eden İnfrasis’ten yeni bir başarı!

İnfrasis Siber Mühendislik, bilgi kaynaklarının güvenliği, verimliliği, etkin kullanımı ve iyileştirilip düzenlenmesi konularında üst seviye çözümler üreterek hem yurt içinde hem yurt dışında hayata geçirdiği önemli çalışmalarını elde ettiği başarılarla taçlandırıyor. İnfrasis Siber Mühendislik, bu yıl 18’incisi düzenlenen Deloitte Teknoloji Fast 50 Türkiye Programı’na katılarak, Türkiye’nin en hızlı büyüyen 50 teknoloji şirketi arasındaki yerini aldı. Konu hakkında açıklamalarda bulunan İnfrasis Siber Mühendislik Genel Müdürü Can Sobutay, “Bu programa üçüncü kez katılmaya hak kazanarak, Türkiye’nin dijital ekosisteminin gelişmesinde öncü bir rol üstlendiğimizi bir kez daha kanıtlamış olduk” dedi.

İnfrasis Siber Mühendislik, bilgi kaynaklarının güvenliği, verimliliği, etkin kullanımı, iyileştirilmesi ve düzenlenmesi alanlarında yürüttüğü çalışmalar kapsamında elde ettiği başarılara bir yenisini daha ekledi. Türkiye’nin dijital ekosisteminin gelişmesine katkı sağlayan çalışmaları çerçevesince örnek bir başarıya daha imza atan İnfrasis, bir kez daha Türkiye’nin en hızlı büyüyen 50 teknoloji şirketi arasındaki yerini aldı. Çalışmaları hakkında bilgiler veren İnfrasis Siber Mühendislik Genel Müdürü Can Sobutay, faaliyetlerine başladıkları 2012 yılından bu yana ağ ve bilgi güvenliği, iş sürekliliği, sanallaştırma, ağ altyapısı, bütünleşik altyapı sistemleri, felaket kurtarma merkezleri uygulamaları ve tasarımları alanında çalışmalar yürüttüklerini söyledi. Hizmet verdiği alanlarda dünya lideri üreticiler ile yaptıkları stratejik iş birlikleri kapsamında bilgi kaynaklarının güvenliği, verimliliği, sürekliliği, etkin kullanımı, iyileştirilmesi ve düzenlenmesi için mühendislik odaklı üst seviye hizmetler ve çözümler ürettiklerini aktaran Can Sobutay, “Amacımız dünyanın önde gelen teknoloji firmaları arasında yer almak. Müşterilerimiz için yüksek kalitede, sürdürülebilir, güvenilir hizmetler ve doğru çözümler üreterek; onların beklentilerini en üst seviyede karşılamaya, insan kaynaklarına, etik ilkelere, ahlaki değerlere, sürekli gelişime verdiğimiz önemden yola çıkarak hayata geçirdiğimiz hizmetler ve mühendislik çözümlerimizle sektörde fark yaratmaya devam edeceğiz” dedi.

Programa; dijital ekosisteme katkı sağlayan şirketler katılabiliyor

Deloitte Teknoloji Fast 50 Türkiye Programı’na katılmaya hak kazanmalarının kendileri için son derece önemli olduğunu ifade eden Sobutay, şunları söyledi: “Bu programa üçüncü kez katılmaya hak kazanarak, Türkiye’nin dijital ekosisteminin gelişmesinde öncü rol üstlendiğimizi bir kez daha kanıtlamış olduk. Ülkemizin kendi alanında teknik sertifikasyon açısından en kuvvetli firması olarak yurt içinde ve yurt dışında güvenilir bir danışman olmaya, Türk mühendisler olarak yurt dışında Türkiye’yi başarıyla temsil etmeye devam ediyoruz. Ekip olarak ilk günden bu yana hayalini kurduğumuz; iyi yetişmiş, mutlu insan kaynakları, sektörel standartları zorlayan bilgi birikimi ve eşsiz saha tecrübesini bir araya getiren bir şirket olma yolunda emin adımlarla ilerliyoruz. Hedefimize ulaşmak için çalıştığımız 12 yılın ardından geldiğimiz nokta, bizi hem çok heyecanlandırıyor hem de gururlandırıyor” dedi.