Airbus uzay çöplerini temizlemek için bir çözüm geliştirdi!

0

Detumbler adı verilen cihaz 2021 yılında Airbus tarafından Fransız Uzay Ajansı (CNES) ile birlikte geliştirildi. Bu 100 gramlık küçük cihazlardan biri geçtiğimiz hafta sonu SpaceX’in küçük yüklere yönelik Transporter-9 “rideshare” göreviyle yörüngeye fırlatıldı. Airbus, Detumbler’ın 2024 yılı başlarında Exotrail’in bir nano uydusu üzerinde test edileceğini bildirdi. Amaç, eski ve kullanılmayan uydulardan kaynaklı uzay çöpü miktarını azaltmak.

Hizmet dışı bırakılan uydular genellikle yuvarlanmaya veya dönmeye başlar, bu da onları yakalamayı ve tehlikeden uzaklaştırmayı zorlaştırır. Böylece eski uydular zaman içinde uzay çöpü haline dönüşür. Airbus ve CNES’in [PDF] “bir uydunun yapısına takılabilen pasif bir manyetik sönümleme cihazı” olarak tanımladığı Detumbler’a duyulan ihtiyaç da buradan kaynaklanıyor. Airbus’tan yapılan açıklamaya göre ilgili cihaz takıldıktan sonra “uydu ile Dünya’nın manyetik alanı arasındaki farklı açısal oranlardan kaynaklanan girdap akımları sayesinde kinetik enerjiyi ve açısal momentumu dağıtır ve sonunda yuvarlanma hareketini durdurur.” Cihazların tamamen mekanik olduğu ve güç kaynağı gerektirmeden çalıştıkları bildiriliyor.

Airbus ve CNES araştırmacıları makalelerinde, rotor çapı sadece beş santimetre olan Detumbler’ın orta ila büyük uydulardaki yuvarlanma hareketini “sadece birkaç hafta içinde ortadan kaldırabileceğini ve aynı zamanda kendi kendine yuvarlanmayı önleyebileceğini” belirtiyor. Ekip bunun “aktif enkaz kaldırma için ezber bozan bir adım” olduğunu belirtiyor. Cihaz, “uçuş halindeki uyduların mevcut dağılımının yüzde 95’inden fazlasını kapsayan” 1,5 tona kadar kütleye sahip uyduları idare edecek şekilde tasarlandı.

Airbus tarafından tasarlanan Detumbler’ın mevcut bir uyduya kolayca takılıp takılamayacağı ya da fırlatma sırasında uydunun bir parçası olması gerekip gerekmediği henüz belli değil. Üstelik Detumbler’ın uzay çöpü etkisizleştirme sürecindeki etkinliği de henüz kanıtlanmadı, bu nedenle Airbus önümüzdeki yılın başlarında yörüngede test etmek üzere EnduroSat ve Exotrail ile ortaklık kurdu. EnduroSat, Transporter-9 ile gönderdiği beş uydudan da sinyal aldığını açıkladı.

Uzay çöpü nedir?

Uzay çöpü aslında Dünya’nın yörüngesinde bulunan ancak artık kullanılmayan ve çarpışma riski taşıyan teknoloji parçalarından oluşuyor. Resmi olarak uzay çöpü olarak adlandırılan bu çöpler arasında eski uydular ve uzay aracı parçaları gibi nesneler yer alıyor.

İlk uydunun fırlatıldığı 1957 yılından bu yana uzaya 10.000’den fazla uydu fırlatıldığı ve bunların yarısından fazlasının artık kullanım dışı olduğu tahmin ediliyor. NASA’ya göre ise dünya yörüngesinde 10 cm’den uzun 25,000’den fazla uzay çöpü parçası bulunmakta.

ABD’nin eyaletler arası ve uluslararası radyo, televizyon, telefon, uydu ve kablo iletişimini denetleyen Federal İletişim Komisyonu (FCC) geçtiğimiz ay bir ilke imza atarak, uzay çöpüne yol açtığı gerekçesiyle Dish Network firmasına 150.000 dolarlık bir ceza kesmişti.

Intel’den çip devrimi: Silikondan cama geçiş!

0

Yapay zekâ uygulamalarının gelişmesi ve hızla benimseme kazanmasıyla birlikte bulut bilişim hizmetlerinde olduğu kadar, bu hizmetleri destekleyen en temel sektörde yani çip endüstrisinde de hızlı bir dönüşüm yaşanıyor.  Uzmanlar çok daha fazla veri yükünü çok daha hızlı işleyebilecek yarı iletken mimarileri üzerinde çalışmalarını artırırken, bu alanda devrim niteliği taşıması muhtemel bir adım çip üretiminde dünya devlerinden birisi olan Intel firmasından geldi: Modern bilgisayar çiplerinin gövdesini plastikten cama dönüştürme fikri.

Çip mimarisinde substrat olarak bilenen ve alt tabaka olarak adlandırılan bu gövde, içindeki silikon beyinleri birbirine bağlar ve korur. Intel mühendislerine göre mevcut organik alt tabakalarla karşılaştırıldığında cam çok daha verimli bir seçenek gibi görünüyor zira cam, silikon ve organik materyallere kıyasla daha düzdür (düz silikon kalıpları çok düz bir anakarta bağlamak için mümkün olduğunca pürüzsüz yüzeyler son derece önemlidir), daha serttir (sayıları her geçen gün artan küçük veri iletim kablolarını daha iyi tutabilir) ve daha güçlü bir materyaldir. Ancak alt tabakada cama geçiş farklı zorlukları da beraberinde getiriyor.

Silikondan cama geçiş hiç kolay olmadı

Intel’in Montaj Testi Teknoloji Geliştirme ekibinde büyük bir rol oynayan ve ABD’de 350’den fazla patente sahip Srini Pietambaram substrat olarak cam kullanımı üzerine uzun bir süredir çalıştıklarını ancak üstesinden gelinmesi gereken bir dizi zorluğun da karşılarına çıktığını şu sözlerle ifade ediyor: “Bu basit bir teknoloji değil. Sadece bir hammadde değişimi gibi görünse de silikon ve cam birbirinden çok ayrı fiziksel özelliklere sahip. Üstelik her şeyi çalışır hale getirmek çok fazla uyarlama gerektiriyor ve tüm alt tabaka endüstrisinin camla başa çıkabilmek için yeniden şekillendirilmesi gerekiyor.”

Pietambaram ve Intel ekibi geçtiğimiz birkaç yıl boyunca öncü teknoloji ve malzeme buluşlarının sıra dışı bir kombinasyonu üzerinde çalıştılar ve adeta camı yeniden keşfettiler. Pietambaram’a göre camın çalışmasını sağlamanın teknik tarafındaki zorluklar arasında ne tür bir camın en iyi şekilde çalıştığını bulmak; metal ve cihazların nasıl katmanlanacağını, mikroskobik deliklerin nasıl ekleneceğini ve kabloların nasıl çalıştırılacağını; ve bir bilgisayarın çalışma ömrü boyunca içinde oluşan ısı ve mekanik kuvvetlerle camın nasıl daha iyi başa çıkacağını bulmak yer alıyor.

Daha pragmatik tarafta ise kenarların çatlamaya daha az eğilimli hale nasıl getirileceği; alt tabakalarla dolu bir tabakanın nasıl kesileceği veya “tekilleştirileceği”; ve basitçe, camın bir taşıma bandından veya silindirden “sekmeden veya uçmadan” nasıl taşınabileceği ve bir fabrika içinde nasıl hareket ettirileceği karşılaşılan temel zorluklar olarak öne çıkıyor.

Cam niye bu kadar değerli, silikondan farkı ne?

Bir pakette her geçen gün daha fazla çip ve bunları birbirine bağlayan daha fazla kablo olması, artık 30. yılını yaşayan günümüzün organik plastik substrat paketi üzerinde daha fazla baskı yaratıyor. Cam alt tabakalar sadece temel işleri daha iyi yapmayı vaat etmekle kalmıyor, aynı zamanda ara bağlantı yoğunluğunda ve optik ara bağlantıların entegrasyonunda 10 kat artış potansiyeli de sunuyor.

Başka bir deyişle, cam substrat kullanımı ile dizayn edilmiş gelecekteki çipler çok daha fazla veriyi çok daha hızlı bir şekilde aktarabilir. Örneğin, bugünkünden çok daha yetenekli ve hızlı yapay zekâ uygulamaları ve oyun grafikleri hayal edin.

Pietambaram, Intel mühendislerinin cam alt tabakaları ortaya çıkarırken karşılaşıp çözdükleri yüzlerce soruna yaptığı katkılardan dolayı Intel’in 2023 Yılın Mucidi ödülünü kazandı. Başarısının temel sebebini “İhtiyacımız olan belirli bir teknoloji için ortada bir sorun veya darboğaz olduğunda, bu benim içimdeki en iyiyi ortaya çıkarıyor” şeklinde açıklayan Pietambaram “Günlerimi ve gecelerimi okuyarak, anlamaya ve bir şeyler bulmaya çalışarak geçiriyorum. Bana ilham veren şey bu. Ama takım toplantıları ve yaratıcı fikir alış verişleri de son derece önemli. Fikir üretmek işbirliğine dayalı bir çabadır” diyor.

Intel şimdiden cam substratlar için siparişler almaya başlamış durumda ve bu konudaki çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. Çip üreticisi, önümüzdeki on yıl içinde substrat tasarımlarının tüm sektörde tamamıyla silikon ve organik materyallerden cama yöneleceği konusunda inançlı.  

Hyundai Ioniq 5 N performans EV’si ABD pazarına adım atıyor!

0

Hyundai bu hafta Los Angeles Otomobil Fuarı’nda üretim performans versiyonu Ioniq 5N’yi ABD pazarına tanıtacak. Elektrikli crossover aracın nihai özelliklerini açıklayan firma Ioniq 5 N’nin Mart 2024’te ABD bayilerinde satışa sunulacağını duyurdu.

Daha önce Temmuz ayında İngiltere’de düzenlenen Goodwood Hız Festivali’nde Avrupa tanıtımı yapılan Ioniq 5’in bu yeni versiyonu Hyundai’nin N alt markası altındaki performans ayarlama ekipleri tarafından üretildi. Hyundai’nin temel E-GMP elektrikli araç platformunu kullanan 2025 Ioniq 5 N‘in arkasındaki mühendisler, otomobil üreticisinin N Vision 74, RM20e ve RN22e gibi deney araçlarından öğrendikleri motor sporları teknolojisini de yeni araca eklediler.

Hyundai Ioniq 5 N tamamen elektirkli bir araç olmakla birlikte, sekiz vitesli çift kavramalı şanzımana sahip fosil yakıtlı otomobil hissini taklit eden N e-shift ve sahte motor sesleri çıkaran N Active Sound-plus gibi motor tutkunları için alışılagelmiş bazı özellikler içeriyor. N’nin dış görünümü normal Ioniq 5’ten çok farklı görünmüyor, ancak ince değişiklikler aracı cazip kılmak ve öne çıkarmak için tasarlanmış. Önde, arkada ve arka tekerlek yuvasının yanında N rozetleri var, ayrıca hem ön hem de arka tamponun ortasında turuncu yama şeridi, turuncu bir etek ve daha fazla hava akışı sağlayan yeni bir ön ızgara mevcut. Ioniq 5 N, klasik Ioniq’e kıyasla 0,79 inç alçaltılmış ve 21 inçlik büyük jantlara ve lastiklere uyması için alt kısımda iki inç daha geniş ve arka difüzöre uyum sağlaması için 3,2 inç daha uzun bir tasarıma sahip.

Hyundai, aracın iç mekanının tamamını da görücüye çıkardı. Koltuklar güçlendirilmiş desteklere sahip ve keskin dönüşleri daha konforlu hale getirmek için orta konsolda dizlikler ve kaval kemiği desteği var. Ayrıca araçta USB-C bağlantı noktaları ve kablosuz şarj pedi de mevcut.

640 beygir gücüyle tam bir pist aracı

Hyundai Ioniq 5 N, daha önceki SE, SEL ve Limited modellerindeki 77.4kWh’ye kıyasla daha büyük bir 84kWh batarya paketi ile donatılmış durumda. Batarya 18 dakikada yüzde 10’dan yüzde 80’e kadar şarj olabiliyor ve maksimum 238kW şarj hızına sahip. Aracın çift motorları maksimum 478kW (641 beygir gücü) itiş gücüne yardımcı olan iki aşamalı bir invertöre sahiptir. Bu maksimum güç, dokunmatik ekrandan veya kalkış modundayken otomatik olarak etkinleştirilebilen özel “N Grin Boost” modunda elde edilebiliyor.

Hyundai bu yeni aracında termal yönetim sistemini, akü ve motorlar için bağımsız radyatörler, ısıyı hücrelerden uzaklaştırmak için bir iletkenlik kanalı ve daha iyi motor yağı soğutması ve ayrıca bir akü soğutucusu içerecek şekilde yükseltti. Hyundai, sistemin rakip performans EV’lerine kıyasla “ısı kaynaklı güç bozulmasına karşı daha yüksek bir dirence sahip olduğunu” söylüyor.

Ioniq 5 N pist için üretildiğinden, 42 ek kaynak noktası ile daha da stabilize edilmiş ve parçaları bir arada tutan ekstra yapıştırıcılara sahip. Bu da araca pist kullanımı ve drift için daha fazla sağlamlık kazandırıyor. Hyundai, N’nin “ralli esintili” yol tutuşuna sahip olduğunu ve hızlı bir direksiyon oranına ve gelişmiş tork geri bildirimine sahip motor tahrikli bir hidrolik direksiyon sistemi barındırdığını söylüyor. EV’nin “N Pedal” adı verilen tek pedallı sürüş sistemi, güçlü bir yavaşlama kuvveti ile virajlarda sürücülere yardımcı olurken, bir miktar enerji yenilenmesi de sağlıyor.

Avrupa pazarı için yapılan tanıtımda oldukça ilgi çeken Hyundai Ioniq 5 N, ABD pazarı için de oldukça iddialı. Analistlerse özellikle elektrikli araç piyasasının ABD’de daha gelişmiş olduğunu ve Hyundai firmasının bu gelişmiş pazarda rekabete hazır olduğunu göstermek istediğini söylüyorlar.

Girişimciler finansmana ulaşma sorununu nasıl çözebilir?

Türkiye’de girişimcilik alanındaki gelişmeleri, zaman yönetimi, pazar penetrasyonu, yatırım riskleri ve sosyal medyanın etkileri üzerine son trendler ve stratejileri Startupfon kurucu ortağı Gülsüm Çıracı ile değerlendirdik. Girişimcilerin sorunları, finansmana ulaşım için yapılması gerekenler, hangi aşamada hangi kaynağa ulaşmak için ne yapılmalı, hangi tür girişimlerin yatırım alma olasılığı daha yüksek gibi soruların yanıtlarını aradık.

Girişimcilik ekosistemi hızla büyüyor

Türkiye’nin teknoloji ve girişimcilik alanında hızla büyüyen ekosistemi hem yerli hem de küresel pazarda dikkat çekiyor.

Son on beş yılda Türkiye, startup ekosisteminde kayda değer ilerlemeler kaydetti ve global bir girişimcilik merkezi haline geldi. Merge-up kültürü (birleşme ve satın almalar) ve unicorn şirketlere olan yoğun ilgi, bu büyümenin temel taşlarından. Özellikle yenilikçi ve sürdürülebilir finansman stratejileri, ekosistemin can damarını oluşturuyor.

Teknoloji şirketlerinin başarısında zaman yönetimi kritik bir rol oynuyor. Etkili bir zaman yönetimi planı, işletmelerin hedeflerine adım adım ulaşmalarını, beklenmedik durumlar için tampon süreler yaratmalarını ve esnek olmalarını sağlıyor. Bu, özellikle hızla değişen iş ortamında uyum sağlama kabiliyetini artırıyor.

Türkiye pazarına girmek, doğru teknoloji ve iş becerilerine sahip olmayı gerektiriyor. Başarılı yerel ortaklıklar kurmak ve teknoloji platformlarını etkili bir şekilde kullanmak, potansiyel müşterilere hızla ulaşma ve işletmelerin büyümesini sağlama açısından önem taşıyor. Bu stratejiler, Türkiye ekonomisine katkıda bulunacak başarılı işletmelerin temelini oluşturuyor.

Teknoloji sektörüne yapılan yatırımlar, hem teknolojik hem de finansal riskler taşıyor. Bu risklerin yönetimi, sektöre hakimiyet ve deneyim gerektiriyor. Yatırımcıların, bu alandaki kararlarını bilinçli bir şekilde vermesi, hem kendi kazançlarını hem de sektörün sağlıklı büyümesini destekliyor.

Sosyal medya, bireyler ve toplum üzerinde derin etkiler yaratıyor. Karşılaştırmacı bir kültür ve anlık tatmin arayışı, sabır ve sebat eksikliğine yol açıyor. Bireylerin, sosyal medyanın olumsuz etkilerinin farkında olmaları ve bunları hafifletmek için adımlar atmaları gerekiyor.

Halüsinasyonlara karşı en iyi yapay zeka modelleri açıklandı!

Yapay zeka (AI) modelleri, son yıllarda giderek daha popüler hale geldi. Bu modeller, metin oluşturmak, dilleri çevirmek ve hatta yaratıcı içerikler üretmek için kullanılabiliyor. Ancak, AI modellerinin de bir dezavantajı var: Halüsinasyonlara eğilimli olabilirler.

Halüsinasyon, gerçekte var olmayan şeyleri görme, duyma, hissetme veya tatma olarak tanımlanır. AI modelleri, eğitim aldıkları verilerdeki boşlukları doldurmak için gerçekleri uydurarak halüsinasyon gösterebilirler. Bu uydurma gerçekler o kadar zarifçe yapılıyor ki dikkatsiz bir zihin çok rahat bir şekilde kandırılabilir.

Vectara, önde gelen çeşitli yapay zeka sohbet robotlarını ‘halüsinasyon görmeme’ konusundaki becerilerine göre sıralayan bir yapay zeka halüsinasyon tablosu yayınladı.Tabloya göre, GPT-4, en düşük halüsinasyon oranı ve en yüksek doğrulukla en iyi başarımı gösterdi. GPT-4, OpenAI tarafından geliştirilen ve halihazırda ChatGPT üzerinde kullanılan bir büyük dil modeli.

Listenin ikinci sırasında, GPT-3.5 yer aldı. GPT-3.5 de OpenAI tarafından geliştirilen bir büyük dil modeli.Listenin en altında ise Google’a ait iki büyük dil modeli yer aldı. Google Palm Chat, kendisine verilen materyal üzerinde yüzde 27’nin üzerinde halüsinasyon oranı yakalayarak en güvenilmez model oldu.

Vectara’nın ölçümlerine göre Google Palm Chat’in yanıtları tamamen halüsinasyon kalıntılarıyla dolu.Vectara’nın araştırması, yapay zeka modellerinin güvenilirliğini değerlendirmek için önemli bir adım. Bu araştırma, kullanıcıların bu modelleri kullanırken daha dikkatli olmalarını sağlamaya yardımcı olabilir.

Halüsinasyonlar neden olur?

AI modelleri, halüsinasyon göstermenin birkaç farklı nedeni vardır. Bunlardan biri, eğitim aldıkları verilerin kalitesidir. Veriler eksik veya yanlışsa, modeller gerçekleri uydurarak boşlukları doldurmaya çalışabilir.

Bir diğer neden ise, modellerin tasarımıdır. Bazı modeller, daha yaratıcı ve özgün metinler üretmek için tasarlanmıştır. Bu modeller, bazen gerçekleri uydurarak daha ilginç veya eğlenceli yanıtlar üretebilirler.

Halüsinasyonları nasıl önleyebilirim?

AI modellerinin halüsinasyon göstermesini önlemenin birkaç yolu vardır. Bunlardan biri, modelleri güvenilir kaynaklardan gelen verilerle eğitmektir. Bir diğeri ise, modellerin tasarımını daha gerçekçi yanıtlar üretecek şekilde değiştirmek.

Kullanıcılar olarak, AI modellerini kullanırken daha dikkatli olmamız önemlidir. Modellerin yanıtlarını her zaman doğru olarak kabul etmemeliyiz. Modellerin yanıtlarının doğruluğunu kontrol etmek için başka kaynaklardan da bilgi edinmeliyiz.

Amazon Astro robotuna yeni iş alanı buldu!

0

E-ticaret ve teknoloji devi Amazon, dün yayınladığı bir açıklama ile ev tipi robotu Astro’nun perakendeciler, üreticiler ve bir dizi başka sektör için 5.000 metre kareye kadar olan alanlarda suç önleme aracı olarak tasarladığı bir versiyonu olan Astro for Business’ı duyurdu. Astro for Business başlangıç için sadece ABD’de piyasaya sürülüyor ve 2,349.99 $ gibi yüksek bir fiyatla geliyor.

Amazon, ilk ev robotu olan Astro’yu Eylül 2021’de tanıttı. Çömelmiş, üç tekerlekli cihaz, Alexa’nın sesli komutlarını yanıtlamak için evin içinde yuvarlanabiliyor ve diğer görevlerin yanı sıra bir ocağın açık bırakılıp bırakılmadığını kontrol etmek için tezgahları veya ev içindeki diğer engellerin üzerinden görmesini sağlayan 42 inçlik bir periskop kameraya sahip.

İlk çıkışından iki yıl sonra, 1.599 dolar olan orijinal Astro, sınırlı sayıda ve yalnızca davet usulüyle temin edilebiliyor. Amazon geçtiğimiz Eylül ayında yıllık donanım ve yazılım etkinliğinde Astro’yu bazı işletmelerle test ettiğini duyurmuştu ve Çarşamba günü şirket sağlık ve zindelik, yiyecek ve içecek, inşaat ve diğer sektörlerdeki şirketlerden talep aldıklarını duyurdu.

Amazon Astro’nun ürün müdürü Anthony Robson yaptığı açıklamada, “Astro’yu çeşitli işletmelerde test ediyoruz ve Astro’nun akıllı hareketinin kör noktalarda ve mevcut sabit kameraların göremediği alanlarda görünürlük sağlamaya nasıl yardımcı olduğunu ilk elden gördük, bu da işletme sahiplerine orada olmadıklarında bile envanterleri ve mülkleri korunduğu için gönül rahatlığı sağlıyor” dedi.

Amazon, bir ticaret birliği olan Ulusal Perakende Federasyonu’nun verilerine işaret ederek, mağaza hırsızlığı ve organize perakende suçların ABD’de 2022’de yaklaşık 100 milyar dolara ulaştığını gösterdi. Amazon ayrıca ek bir ücret karşılığında Astro for Business ile birlikte robotu Ring sensörlerine ve hareket dedektörlerine bağlayabilen Ring Protect Pro gibi bir dizi güvenlik ürünü de sunuyor. Sanal bir güvenlik görevlisi hizmeti, Astro’nun tanınmayan bir kişi, kırılan cam veya duman gibi potansiyel bir tehdidi uzak güvenlik merkezlerine bildirmesine olanak tanıyor. Güvenlik görevlileri daha sonra canlı görüntüleri izleyebiliyor ve polisi veya acil müdahale ekiplerini arayabiliyor.

Amazon hem son tüketicilere ve kurumsala yönelik nihai bir ürün olarak, hem de kendi depolarında kullanmak üzere robot yatırımlarına hız kesmeden devam ediyor. Firma kısa bir süre önce de insansı robot denemesi de dahil olmak üzere depolarındaki otomasyonu artırmak için iki yeni teknolojiyi test ettiğini açıklamıştı.

SpaceX, Starship’in ikinci uçuşu için gereken onayı aldı!

Bu son fırlatma onayı için beklemede olan SpaceX, 17 Kasım Cuma günü Boca Chica, Teksas yakınlarındaki tesisinden fırlatmayı deneyecek.

ABD Federal Havacılık İdaresi Çarşamba günü yaptığı açıklamada, SpaceX’e tek bir Starship uçuşu için fırlatma lisansı verdiğini söyledi. Aynı gün, ABD Balık ve Yaban Hayatı Servisi, 2022 Programlı Çevresel Değerlendirme bulgusu “önemli çevresel değişiklik yok“unun yazılı bir değerlendirmesini tamamladı.

Ajans yaptığı açıklamada, ”FAA, SpaceX’in tüm güvenlik, çevre, politika ve finansal sorumluluk gereksinimlerini karşıladığını belirledi.” dedi.

Roket, Nisan ayındaki fırlatılıştan bu yana topraklandı. Lansman şirketleri tarafından yürütülen ve FAA tarafından denetlenen topraklama ve aksilik soruşturmaları, lansman sırasında bir anormallik meydana geldiğinde yaygın bir prosedür.

Bunun uzun zamandır beklenen bir şey olduğunu söylemek biraz yetersiz kalıyor. Nisan ayındaki ilk yörünge uçuş testi, özellikle Super Heavy booster’ın 33 Raptor motoru tarafından kraterlenen fırlatma rampasına çok fazla hasara neden olsa da, SpaceX hem hasarı onarmayı hem de hem fırlatma altyapısını hem de roketi yedi aydan kısa bir sürede yükseltmeyi başardı.

Şirket meşgulken, düzenleyicinin yetişmesini beklemekten çekinmedi. SpaceX’in yapı ve uçuş güvenilirliği Başkan Yardımcısı Bill Gerstenmaier geçen ay milletvekillerine Starship’in “bir aydan fazla bir süredir” bir sonraki uçuş testine hazır olduğunu ve incelemeleri için birden fazla ajansı beklediğini söyledi.

Starship şimdiye kadar yapılmış en güçlü roket. Yaklaşık 400 fit yüksekliğinde tamamen yığılmış duran roketin iki aşaması var: bir Süper Ağır Güçlendirici ve Starship olarak da adlandırılan bir üst aşama. Yakın vadede roket, yaklaşık 4 milyar dolara yükselen sözleşmelerin bir parçası olarak NASA‘nın 2025 için planlanan Artemis III misyonu için insanları aya indirecek; uzun vadede, SpaceX CEO’su Elon Musk’ın “bilinç ışığını evrene yaymak”; yani Mars’ı kolonileştirme hedeflerini yerine getirmek için tasarlandı.

Ancak şirketin önünde çok iş var. Starship’in ilk yörünge test uçuşu, aşama ayrılmasından kısa bir süre önce kısa kesildi ve aracın kalkıştan yaklaşık dört dakika sonra Dünya’ya geri dönmeye başladıktan sonra Meksika Körfezi üzerinde havada patlaması gerekiyordu. Şirket, güçlendiricinin 33 metan yakıtlı Raptor motorlarıyla bazı sorunlar yaşadı; bunlardan üçü hiç ateş etmedi ve ikisi de uçuşun ortasında nakavt edildi.

Ancak SpaceX, motorlara getirdiği yükseltmeler ve iki aşamayı ayırmak için yeni bir yöntem sayesinde bu görevin ilkinden daha ileri gideceğini umduğunu söylüyor.

Gravity, bir elektrikli aracı 5 dakikada şarj edebilen teknoloji geliştirdi!

GV’nin genel ortağı Erik Nordlander yaptığı açıklamada, girişimin EV şarjında “temel olarak farklı” bir şey yaptığını ve yüksek hızlı şarjı büyütmeyi mümkün kıldığını söyledi.

İki yıl önce, Gravity kurucusu Moshe Cohen, New York’un taksi filosunu elektrikli araçlara dönüştürmeye yardımcı olmak istedi. Şehrin ilk Tesla Model Y kabini’ni devreye aldı. Ancak kısa süre sonra, Manhattan’daki bir elektrikli taksi filosunun karlı olması için yerel olarak şarj edebilmeleri gerektiğini ve bunun kolayca gerçekleşmesi için mevcut altyapının mevcut olmadığını fark etti.

Mevcut “hızlı” şarj cihazları her dakikanın önemli olduğu bir taksi filosunun ihtiyaçları için çok yavaştı. Şarj ekipmanını kurmak genellikle, şebekeye yeni bağlantılar kurmak için bir yardımcı programla çalışmanın pahalı, yavaş bir sürecini de içeriyor. Cohen, arabaları şarj etmenin daha iyi bir yolunu bulmak için taksilere odaklanmaya karar verdi.

Şirketindağıtılmış enerji erişim noktaları” veya şarj cihazları yerine DEAP’ler olarak adlandırdığı şarj noktalarına sahip yeni teknoloji, elektrik şebekesiyle arayüz oluşturmak üzere tasarlandı. Gücü saniye saniye şarj cihazlarına ayarlayarak ve en yüksek talep için binanın mevcut kapasitesi dahilinde çalışarak şebekeyi zorlamaktan kaçınıyor. Uzun vadede, binlerce şarj cihazı şebekeye bağlıysa, daha fazla güneş veya rüzgar gücü olduğunda dinamik olarak ayarlayarak stabilize etmeye de yardımcı olabilirler. Bu arada, münferit binalardaki sistemler, diğer kullanımlar için o binaya güç geri gönderebilecek.

Cohen, ”Esasen, gücü binanın geri kalanıyla gerçek zamanlı olarak paylaşabiliriz.” diyor. “Tüketimi dengelemek için gerektiğinde park edilmiş araba akülerinden binaya güç gönderebileceğiz.” (Şirketin bunu yapmaya başlamadan önce “iki yönlü” şarj için UL sertifikası alması gerekecek, ancak yetenek zaten teknolojide.)

Şirketin yazılımı, gücün arabalara nasıl ulaştığını yönetiyor; örneğin, kiralık EV’lerin bulunduğu bir havaalanı otoparkında, bir müşteri tarafından alınmak üzere olan bir arabaya daha fazla güç göndermek mümkün olacak. Ve belirli bir zamanda düzinelerce EV kullanılmadan bekliyorsa, sistem aracılığıyla diğer arabalara güç sağlamaya da yardımcı olabilirler.

Manhattan garajında 24 DEAP bulunan ekipmanın ilk kurulumunda, yeni yardımcı program bağlantıları eklemeden sistemi eklemek mümkün oldu. Cohen, çoğu durumda, sistem Gravity’nin yaklaşımını kullanırsa, binaların EV şarjını kaldırabilmek için en yüksek talebe dahi yeterli kabloya sahip olduğunu söylüyor.

Şarj cihazları, 500 kilowatt enerji ile çoğundan çok daha güçlü (diğer hızlı şarj cihazları çok daha büyüktür, ancak tipik olarak sadece 350 kilowatt). Şu anda ABD’de bulunan EV’ler 350 kilowatt’tan fazla enerjiyi kabul edecek şekilde tasarlanmadı, bu nedenle şarj cihazlarının tam potansiyelini kullanamazlar. Ancak 500 kilovatlık şarj cihazlarıyla çalışacak teknoloji zaten var ve Cohen, buradaki otomobil üreticilerinin yakında daha hızlı şarj edebilecek arabalara geçeceğine inanıyor.

Herhangi bir şirketle çıkış noktam, yeni teknolojinin mevcut teknolojiden bile daha ucuz, daha hızlı ve daha uygun olması gerektiğidir.” diyor. “Yani, size bir benzin istasyonundan daha kötü bir deneyim sunan herkesin zaten modası geçmiş olduğunu düşünüyorum.” Yükseltilmiş bir araba ile Gravity’nin teknolojisi beş dakikada 200 mil menzil ekleyebilir. Kia EV6 (240 kilowatt maksimum hıza sahip) gibi nispeten hızlı bir şekilde şarj olabilen mevcut bir EV, Gravity’nin şarj cihazını kullanarak 15 dakikada ücretsiz olarak %80’e çıkabilir.

Gelecekte, şirket hem daha hızlı şarj edebilecek hem de evin geri kalanı için enerjiyi yönetebilen ev EV şarj cihazlarını piyasaya sürmeyi planlıyor. “5 veya 10 kat daha hızlı ücret alacak.” diyor Cohen, “Ama aynı zamanda faturalarınızı da düşürecek.

Threads, hashtag konusunda sona yaklaştı!

Evet, bir konunun konuşmasını oluşturmak veya eklemek için bir hashtag kullanacaksınız, ancak hashtag’li bir kelime olarak görünmek yerine, Threads onu mavi metin köprüsüne dönüştürüyor.

Gönderi metin alanına bir “#” yazmak, etiketlediğiniz konuyu veya diğer benzerlerini içeren bir kart getiriyor. Bunun altında, konuların her biri tıpkı Instagram’ın yaptığı gibi bununla benzer konseptte gönderiler sıralanacak.

Threads’in yeni etiketleme özelliğine sahip olanlar, tek seferde gönderilerine yalnızca bir konu ekleyebilir, bu da muhtemelen daha iyi erişim için gönderilerini spam göndermeyi ümit edenleri sınırlayacak.

Bu özellikle de Threads’in temiz görünümünü seven veya satır içi etiketlerden nefret eden herkes için güzel bir şey olabilir. Meta, zaman geçtikçe özellik üzerinde çalışmaya devam edeceğini söylüyor, bu nedenle bu ilk sürüm muhtemelen son hali olmayacak.

Threads için yoğun bir hafta oldu. Meta, Threads gönderilerini Instagram ve Facebook’tan uzak tutmak için seçenekler ekledi, Threads hesaplarını Instagram’dan bağımsız olarak silmeyi mümkün kıldı ve ayrıca herkes için sabitlenmiş gönderiler çıkardı. Ve Instagram patronu Adam Mosseri, DM’ler söz konusu olduğunda Threads’in iradesini sürdürdü.

Threads, kullanıma sunulduğundan beri rakip olarak çıkarıldığı Twitter karşısındaki noksanlıkları ve atılmayan adımlarla ilgili ağır eleştirilere maruz kalıyordu. Hashtag özelinde atılmaya başlanan bu adımlar platforma tekrar ilk günlerindeki ivmelenmeyi kazandırmayı hedefliyor. Bunun ne kadar başarılı olup olmayacağı ise tüm kullanıcıların kullanımına sunulması ile belli olacak.

Vivo X100 satışları beklentileri aştı: Stoklar tükeniyor!

Vivo’nun son amiral gemisi telefonu Vivo X100, piyasaya çıktığından bu yana müthiş bir talep gördü. Vivo Üründen Sorumlu Başkan Yardımcısı Huang Tao, X100’ün önceki nesline kıyasla satışların 7.4 kat arttığını açıkladı.

Huang Tao, 14 Kasım’da başlayan satışların önceki amiral gemisi Vivo X90 ve X90 Pro’ya göre 7.4 kat daha fazla olduğunu belirtirken, yeni modellere olan bu yoğun talebin, tüketicilerin beklenmedik stok sorunları ve teslimat gecikmeleriyle karşılaşabileceği uyarısını yaptı.

Vivo X100 serisi, MediaTek’in güçlü Dimensity 9300 işlemcisi ve Vivo’nun kendi geliştirdiği V3 görüntüleme çipi ile donatılmış, OriginOS 4 işletim sistemiyle desteklenen birinci sınıf bir telefon serisi sunuyor. Yapay zeka özellikleri ile dikkat çeken X100 ve X100 Pro modelleri, teknoloji tutkunlarının ilgisini çekmeye devam ediyor.

Vivo X100 serisinin resmi satışının 21 Kasım’da başlaması planlanıyor. Düz model, 12GB RAM ve 256GB depolama seçeneği ile 548 dolar, 16GB RAM ve 1TB depolama seçeneği ile ise 699 dolarlık fiyat etiketiyle satışa sunulacak. Pro model ise aynı bellek ve depolama seçenekleri ile sırasıyla 686 dolar ve 823 dolarlık fiyatlarla tüketicilerle buluşacak. türkiye fiyatları konusunda henüz net bir bilgi yok

Vivo X100 serisinin bu büyük başarısı, markanın teknoloji dünyasındaki etkileyici yerini bir kez daha kanıtlıyor. Ancak, beklenen talep nedeniyle stokların sınırlı olabileceği ve müşterilerin hızlı davranmalarının önemli olduğu belirtiliyor.

Çin, dünyanın en hızlı internetini tanıttı: 1.2 Terabit

Çin, dünyanın en hızlı internetini resmen duyurarak sektör tahminlerini şaşırttı. Yeni nesil internet hizmeti, ABD’deki en yakın rakibinden üç kat daha hızlı bir bağlantı sunuyor ve bu hız, önümüzdeki iki yıl içinde gelmesi beklenmiyordu.

Bu devrim niteliğindeki ağ, Pekin, Wuhan ve Guangzhou gibi büyük şehirleri birbirine bağlayan kritik bir veri otoyolu olarak hizmet veriyor. Ağ, 3.000 kilometreden fazla bir alana yayılan kapsamlı bir fiber optik kablolama sistemi kullanarak saniyede 1.2 terabit (1.200 gigabit) bağlantı hızına ulaşıyor. Temmuz ayında aktif hale getirilen ağ, tüm operasyonel testleri başarıyla geçtikten sonra resmi olarak hizmete açıldı.

Çin

Çin’in bu başarısı, Tsinghua Üniversitesi, China Mobile, Huawei Technologies ve Cernet Corporation arasındaki işbirliğiyle gerçekleşti. Bu ağ, saniyede 1 terabit ultra yüksek hızlı ağların 2025 yılına kadar ortaya çıkmayacağı tahminlerini alt üst ederek sektörde dikkat çekiyor.

Huawei Technologies Başkan Yardımcısı Wang Lei, ağın gücünü vurgulayarak, “150 yüksek çözünürlüklü filme eşdeğer veriyi sadece bir saniyede aktarabildiğini” ifade etti. Ayrıca, Tsinghua Üniversitesi’nden Xu Mingwei, yeni internet omurgasını, aynı miktarda veriyi taşımak için kullanılan 10 normal hattın yerini alan süper hızlı bir tren yoluna benzetti. Bu benzetme, sistemin verimliliğini ve maliyet etkinliğini vurgulayarak daha yüksek veri yüklerini kolaylıkla yönetebildiğini gösteriyor.

Çin’in bu yeni nesil internet hizmeti, dünyadaki internet omurga ağlarının çoğundan on kat daha hızlı bir yapıya sahip. ABD’nin saniyede 400 gigabit hızındaki beşinci nesil Internet2’ye geçişinden bile daha hızlı olan bu ağ, ulusal Çin Eğitim ve Araştırma Ağı’nın (Cernet) en son versiyonu olan Geleceğin İnternet Teknolojisi Altyapısı’nın (FITI) önemli bir parçasını oluşturuyor. Çin’in bu teknolojik ilerlemesi, uluslararası arenada dikkatleri üzerine çekiyor ve internet hizmetleri konusunda yeni bir çığır açıyor.

Ticaret Bakanlığı dijital abonelik platformlarına yüklü para cezası kesti!

0

Ülkemizde faaliyet gösteren dijital abonelik platformları sıkı denetimlerden geçiyor. Burada kurallara uymayan ve vatandaşları mağdur edebilecek hamleler yapan platformlara ise caydırıcı para cezaları uygulanıyor. Ticaret Bakanlığı son olarak bu gibi mecralara yüklü bir para cezası kesti. İşte ayrıntılar!

Ticaret Bakanlığı dijital abonelik platformlarına 166 milyon TL para cezası kesti

Ticaret Bakanlığı tarafından geçtiğimiz dakikalarda yapılan açıklamada 2023 yılı içerisinde tüketiciler üzerinden kendilerine ulaşan TV yayını, kişiye özel film, dizi, belgesel, komedi, spor vb. yayın ve içerik hizmeti sunan dijital abonelik platformları hakkındaki şikayetler ile ilgili incelemeler başlatıldığı ifade edildi.

Bakanlık tarafından yapılan incelemeler sonucunda bu gibi platformlara abone olan tüketicilerin herhangi bir talep veya onay alınmaksızın sözleşmelerinin yenilenmesi ve bunun yanı sıra rıza dışı kredi kartlarından para tahsil edilmesi gibi mağduriyet yaratan unsurların tespit edildiği belirtildi. Bunun sonucunda ilgili platformlara 166 milyon liralık idari para cezası uygulandığı duyuruldu.

Konuyla ilgili yapılan açıklama şöyle;

”Ticaret Bakanlığı olarak, vatandaşlarımızı mağdur edebilecek her konu değerlendirilerek gerekli incelemeler ivedilikle başlatılmaktadır. Bu kapsamda, 2023 yılı içerisinde Bakanlığımıza tüketicilerimiz üzerinden ulaşan TV yayını, kişiye özel film, dizi, belgesel, komedi, spor vb. yayın ve içerik hizmeti sunan dijital abonelik platformları hakkındaki şikayetler ile ilgili olarak incelemeler başlatılmıştır. Bu kapsamda; ilgili kuruluşlara Bakanlığımızca 166 milyon TL tutarında idari para cezası düzenlenmiştir.


Bakanlık Müfettişlerince yapılan denetimlerde, dijital platformlara abone olan tüketicilerin talep ve onayları alınmaksızın sözleşmelerinin yenilendiği, tüketicilerin rızası dışında kredi kartlarından para tahsil edildiği, abonelikten çıkmak isteyen tüketicilerin isteklerinin süresi içerisinde yerine getirilmediği, haksız bir şekilde ücret alınmaya devam edildiği, eksik iade ücreti ödenerek tüketicilerin mağdur edildiği tespitlerine yer verilmiştir.


Haksız Tahsilat ve İade Süreçlerindeki Mağduriyete 166 Milyon Türk Lirası Ceza Uygulandı
Söz konusu haksız tahsilat ve iade süreçlerinde tüketicilere yaşatılan bu ve benzeri ihlaller dolayısıyla dijital abonelik platformlarına Bakanlığımızca 166 milyon TL tutarında idari para cezası düzenlenmiştir.
Bakanlık olarak tüketici haklarının korunması için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”

Peki siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi yorumlar kısmından bizlerle paylaşmayı unutmayın!

Samsung da kullanıcı verilerini çaldırmış!

Samsung, bilgisayar korsanlarının bir yıl süren ihlal sırasında müşteri verilerine eriştiğini söyledi. Şirketi üçüncü taraf bir kurum aracılığıyla temsil eden Samsung sözcüsü Chelsea Simpson, yaptığı açıklamada, Samsung’un “yakın zamanda bir güvenlik olayı konusunda uyarıldığını” ve bunun “bazı Samsung Birleşik Krallık e-mağaza müşterilerinin belirli iletişim bilgilerinin yasa dışı olarak elde edilmesiyle sonuçlandığını” söyledi.

Samsung veri ihlali için itirafta bulundu

Samsung, kaç müşterinin etkilendiği veya bilgisayar korsanlarının dahili sistemlerine nasıl eriştiği gibi olayla ilgili başka soruları yanıtlamayı reddetti. Etkilenen müşterilere gönderilen bir mektupta Samsung, saldırganların 1 Temmuz 2019 ile 30 Haziran 2020 tarihleri ​​arasında Samsung Birleşik Krallık mağazasında alışveriş yapan müşterilerin kişisel bilgilerine erişmek için isimsiz bir üçüncü taraf iş uygulamasındaki bir güvenlik açığından yararlandığını itiraf etti.

X’te paylaşılan mektupta Samsung, uzlaşmayı üç yıldan fazla bir süre sonra, 13 Kasım 2023’te keşfedemediğini söyledi. Samsung, etkilenen müşterilere bilgisayar korsanlarının adlarına, telefon numaralarına, posta adreslerine ve e-posta adreslerine erişmiş olabileceğini söyledi. Samsung’un sözcüsü: “Banka veya kredi kartı bilgileri veya müşteri şifreleri gibi hiçbir finansal veri etkilenmedi” dedi. Şirketin sorunu Birleşik Krallık Bilgi Komiserliği Ofisine (ICO) bildirdiğini ekledi.

ICO sözcüsü Adele Burns, Birleşik Krallık veri koruma düzenleyicisinin olaydan haberdar olduğunu ve “soruşturma yapacağını” doğruladı. Bu olay, Samsung’un son iki yılda açıkladığı üçüncü veri ihlali oldu. Olaya yanıt olarak Bilgi Komiserliği Ofisi (ICO) sözcüsü: Samsung bizi bir olaydan haberdar etti ve biz de soruşturma yapacağız. Olayın Bilgi Komiseri Ofisine bildirilmesi ve etkilenen müşterilerle iletişime geçilmesi de dahil olmak üzere, bu güvenlik sorununu çözmek için gerekli tüm adımları attık” dedi.

Eylül 2022’de şirket, kısa bir bildirimle saldırganların Samsung’un bazı ABD sistemlerinden bazı bilgilere eriştiğini doğruladı. Ancak kaç müşterinin etkilendiğini söylemeyi reddetti. Bundan önce, Mart 2022’de Samsung, Lapsus$ korsanlarının, biyometrik kilit açma işlemlerine yönelik çeşitli teknolojiler ve algoritmalar için kaynak kodu da dahil olmak üzere şirketin sistemlerinden neredeyse 200 gigabaytlık gizli veriyi elde edip sızdırdıklarını iddia etmesinden sonra bir ihlale uğradığını doğrulamıştı.

Amazon sağlık hizmetleri için yeni fırsatlar sağlıyor

0

Amazon sağlık hizmetleri konusunda önemli yeniliklere imza atıyor. Prime üyeleri için One Medical önemli bir kolaylık sağlıyor.

Amazon, bu ayın başlarında Prime üyeleri için One Medical’e indirimli üyelik  duyurusuyla sağlık hizmetlerine bir adım daha attı.

One Medical, teletıp hizmetleri sunan bir şirkettir ancak aynı zamanda ABD genelinde geleneksel doktor muayenehaneleri ve bu ofislerin halledemediği tıbbi prosedürler için sevk hizmetleri de bulunuyor. Bu yıl Amazon,  sağlıklı yaşam, tıp ve birinci basamak sağlık hizmetlerindeki varlığını genişletmek amacıyla  One Medical’ı satın aldı.

Amazon sağlık hizmetleri One Medical ile daha da gelişiyor

Yeni One Medical avantajı, Prime üyelerine hizmetin tıbbi bakımı için ayda fazladan 9 doları veya yıllık 99 dolar ödeme seçeneği sunuyor. Bu, One Medical’in standart ücretinden 100 dolar indirim anlamına geliyor. One Medical aracılığıyla sanal bakım hizmetleri, sigorta durumuna bakılmaksızın bu üyelikle tamamen ücretsiz olacak. One Medical’in ofislerinin bulunduğu büyük şehirlerin bazılarında mümkün olan ofis içi ziyaretlerin veya daha sonra ihtiyaç duyulan herhangi bir bakımın fiyatı , Prime üyesinin sigortasına bağlı olacak.

One Medical, sağlık hizmetlerini “hibrit” modelle sunan birçok şirketten biri. Yani, bir sağlayıcıyla görüntülü sohbet edebileceğiniz veya onlara mesaj gönderebileceğiniz sanal bakım hizmetlerinin yanı sıra, bir kliniğe görünmeniz gerekiyorsa bazı fiziksel hizmet seçenekleri de var. One Medical’ın reklamını yaptığı 7/24 sohbet seçeneği, sağlık hizmetinin “konsiyerj” veya ” üyelik ” modelinin yeni bir biçimi. Ekstra ücret ödeyebilen ve ödemeye istekli hastalara doktorlarına daha doğrudan erişim sağlaması bekleniyor. Diğer teletıp şirketleri gibi One Medical de uygulaması veya ücretsiz sanal bakım hizmeti aracılığıyla karmaşık teşhisler sağlayamayacak ve bazı klinik içi hizmetler için yönlendirilmeniz gerekecek. One Medical’a göre, sanal olarak teşhis edebileceği veya tedavi edebileceği bazı hastalıklar göz problemleri; grip gibi bazı yaygın virüsler; İdrar yolu enfeksiyonları; küçük kesikler; bazı cilt problemleri; ve yaşamı tehdit etmeyen veya ciddi olmayan diğer sağlık sorunları. Başka bir uygulama özelliği  reçetelerinizi yeniden doldurmanıza olanak tanıyor.

Kriterleri karşılayan kişilere yönelik, vergi bilgilerini ve ödeme makbuzlarını göndermenizi gerektiren  bir mali yardım programı da bulunuyor. One Medical sağlık kaydınızı uygulamanızda saklıyor. Bu, sanal bakımdan doktora geçmenizi veya ek iş için kaydınızı gerçek bir bakım noktasına yanınızda getirmenizi kolaylaştırıyor.

Instagram, yapay zeka destekli yepyeni özelliklerini kullanıma sunuyor!

Driven byMeta’nın Segment Anything AI modeli, telefonunuzun Film Rulosundan kendi fotoğraflarınızı, videolarınızı yükleyerek veya Instagram içerisindeki uygun fotoğraflar ve videolardan seçim yaparak çıkartmalar oluşturulabiliyor.

AI modeli, Apple’ın iOS 16’yı piyasaya sürmesiyle piyasaya sürülen görüntü kesme özelliğine benzer şekilde, bir görüntü içindeki herhangi bir nesneyi bir tıklamayla “kesmenize” olanak tanıyor. 

iMessage’da Apple, fotoğrafın konusuna dokunarak ve daha sonra arka plandan kaldırarak kendi çıkartmalarınızı yapmanıza da olanak tanıyor.

Meta’nın özel Instagram çıkartmaları da aynı şekilde çalışıyor. Uygulamayı belirli bir medya parçasına yönlendirdiğinizde, sizin için fotoğrafın konusunu otomatik olarak vurguluyor. Ancak AI yanlış yaparsa veya çıkartmayı biraz değiştirmek istiyorsanız, çıkartmanın öznesini manuel olarak seçmeyi de seçebilirsiniz.

Bu özel çıkartmaların, kullanıcıların istemleri kullanarak otomatik olarak bir çıkartma oluşturmak için metin girmesine izin veren daha önce başlatılan AI çıkartmalarından farklı olduğunu unutmayın.

Şirket, görüntü üretimi için yeni temel modeli Emu tarafından desteklenen Eylül ayındaki Meta Connect etkinliğinde bu teknolojiyi demoladı. Meta CEO’su Mark Zuckerberg, örneğin “Macar çoban köpeği 4×4 sürüşü” gibi çılgın fikirler yazarak işlevselliği gösterdi. Bu özellik, etkinliği takip eden ay boyunca İngilizce dil kullanıcılarına istikrarlı bir şekilde yayıldı.

Şu anda bir “test” olarak adlandırılan yeni özel AI çıkartmaları, Reels için yeni “geri alma” ve “yineleme” özellikleri de dahil olmak üzere Instagram ve Reels için bir dizi diğer içerik oluşturucu odaklı özelliğin yanı sıra geldi.

Şaşırtıcı bir şekilde, şirket Posts için yeni fotoğraf filtreleri de ekledi. Instagram bir blog gönderisinde, filtrelerin hem “ince renk düzenlemeleri” hem de daha “ifade edici stiller” için olanları içerdiğini söyledi.

Şirket ayrıca 10 yeni İngilizce metin okuma sesi (belirli ülkelerde), altı yeni metin yazı tipi ve stili ve ana hatlar için destek ekledi.

Instagram, trend sesi aramanın veya Ses tarayıcısına Film Rulosu’nun üst kısmından erişmenin yeni yollarını ve Taslakları yeniden adlandırabileceğiniz, planlayabileceğiniz Taslaklar’ın modern bir görünümü de dahil olmak üzere diğer özellikleri de değiştirdi. Ayrıca artık kullanmak istediğiniz fotoğrafları ve videoları ararken Film Rulonuzu yakınlaştırabilir ve arayabilirsiniz.

Metrikleri izleyen içerik oluşturucular için Instagram ve Facebook, toplam “Oynatma” rakamı sağlamak için artık “İlk Oynatmalar” ile birleştirilecek olan “Replays” adlı yeni bir Reels metriği ekliyor. Bu rakam, bir Reels’i iki kez veya daha fazla izleyen bir kullanıcı hala sadece bir kullanıcı olduğu için Reels’in sayılarını biraz daraltıyor. Ancak “İlk Oynatmalar” figürü, içerik oluşturucuların bireysel kullanıcılar açısından erişimlerini anlamalarına yardımcı olacak. Daha sonra Meta, içerik oluşturucuların etkileşimli bir gerçek zamanlı bir tabloda Reels’lerini kaç kişinin izlediğini görebileceklerini söylüyor.

Yeni özellikler bugünden itibaren Instagram’da kullanıma sunuluyor, ancak güncellemelerin tüm Instagram kitlesine ulaşması birkaç gün sürebileceğinden bunları hemen göremeyebilirsiniz.

Microsoft, yapay zekaya özel çip geliştirdi!


Microsoft ayrıca bulut iş yükleri için kendi Arm tabanlı CPU’sunu da oluşturdu. Her iki özel silikon çip de Azure veri merkezlerine güç sağlamak ve şirketi ve kurumsal müşterilerini yapay zeka dolu bir geleceğe hazırlamak için tasarlandı.

Microsoft’un Azure Maia AI çipi ve Arm-powered Azure Cobalt CPU’su, bu yıl üretken görüntü araçlarını ve büyük dil modellerini eğitmek ve çalıştırmak için yaygın olarak kullanılan Nvidia’nın H100 GPU’larına olan talep artışının arkasında 2024’te geliyor. Bu GPU’lara o kadar yüksek talep var ki, bazıları eBay’den 40.000 dolardan fazla para getirdi.

Microsoft’ta Azure donanım sistemleri ve altyapı başkanı Rani Borkar, yaptığı bir röportajda, “Microsoft’un aslında silikon geliştirmede uzun bir geçmişi var.” dedi. Microsoft, 20 yıldan uzun bir süre önce Xbox için silikon üzerinde işbirliği yaptı ve hatta Surface cihazları için çipleri birlikte tasarladı. Borkar, ”Bu çabalar bu deneyim üzerine inşa edilmiştir.” diyor. “2017’de bulut donanım yığınını tasarlamaya başladık ve bu yolculuğa başladık ve bizi yeni özel çiplerimizi oluşturma yoluna koydu.”

Yeni Azure Maia AI çipi ve Azure Cobalt CPU, performansı, gücü ve maliyeti optimize etmek için tüm bulut sunucusu yığınının derinlemesine elden geçirilmesiyle birlikte Microsoft’ta şirket içinde üretildi. Borkar, ”AI çağı için bulut altyapısını yeniden düşünüyoruz ve kelimenin tam anlamıyla bu altyapının her katmanını optimize ediyoruz.” diyor.

Adını mavi pigmentten alan Azure Cobalt CPU, Arm Neoverse CSS tasarımı üzerine inşa edildi ve Microsoft için özelleştirilmiş 128 çekirdekli bir çip.

Microsoft şu anda Cobalt CPU’sunu Microsoft Teams ve SQL sunucusu gibi iş yüklerinde test ediyor ve sanal makineleri gelecek yıl çeşitli iş yükleri için müşterilere sunma planları yapıyor.

Microsoft'un gelirleri yüzde 13 arttı, Xbox ve bulut yükseliyor!

Microsoft’un parlak mavi bir yıldızın adını taşıyan Maia 100 AI hızlandırıcısı, büyük dil modeli eğitimi ve çıkarım gibi bulut AI iş yüklerini çalıştırmak için tasarlandı. Microsoft’un OpenAI’in tüm iş yüklerine güç verdiği milyarlarca dolarlık ortaklığın parçaları da dahil olmak üzere, şirketin Azure’daki en büyük AI iş yüklerinden bazılarına güç vermek için kullanılacak. Yazılım devi, Maia’nın tasarım ve test aşamalarında OpenAI ile işbirliği yapıyor.

OpenAI CEO’su Sam Altman, ”Microsoft, Maia çipi için tasarımlarını ilk paylaştığında heyecanlandık ve modellerimizle geliştirmek ve test etmek için birlikte çalıştık.” diyor. “Azure’nin şimdi Maia ile silikona kadar optimize edilen uçtan uca AI mimarisi, daha yetenekli modelleri eğitme ve bu modelleri müşterilerimiz için daha ucuz hale getirmenin yolunu açıyor.

5 nanometrelik bir TSMC işleminde üretilen Maia, 105 milyar transistöre sahip. Borkar, ”Maia, donanım ve yazılımı birlikte tasarlamak için alt 8 bit veri türlerinin, MX veri türlerinin ilk uygulamasını destekliyor.” diyor. “Bu, daha hızlı model eğitimini ve çıkarım sürelerini desteklememize yardımcı oluyor.

Microsoft, AI modelleri için yeni nesil veri formatlarını standartlaştıran AMD, Arm, Intel, Meta, Nvidia ve Qualcomm’u içeren bir grubun parçası. Microsoft, tüm sistemleri AI’nın ihtiyaçlarına uyarlamak için Açık Hesaplama Projesi’nin (OCP) işbirlikçi ve açık çalışmasını geliştiriyor.

Borkar, ”Maia, Microsoft tarafından oluşturulan ilk tam sıvı soğutmalı sunucu işlemcisidir.” dedi. “Buradaki amaç, daha yüksek verimlilikte daha yüksek sunucu yoğunluğu sağlamaktı. Tüm yığını yeniden tasarladığımız için, her katmanı bilerek düşünüyoruz, bu nedenle bu sistemler aslında mevcut veri merkezi ayak izimize sığacak.

Tedarik zincirlerinin çeşitlendirilmesi, özellikle Nvidia şu anda AI sunucu çiplerinin kilit tedarikçisi olduğunda ve şirketler bu çipleri satın almak için yarışırken Microsoft için önemli. Tahminler, OpenAI’nin ChatGPT’nin ticarileştirilmesi için 30.000’den fazla Nvidia’nın eski A100 GPU’ya ihtiyacı olduğunu öne sürdü, bu nedenle Microsoft’un kendi yongaları, müşterileri için AI maliyetini düşürmeye yardımcı olabilir.

Microsoft ayrıca bu çipleri kendi Azure bulut iş yükleri için geliştirdi, Nvidia, AMD, Intel ve Qualcomm gibi diğerlerine satmak için değil.

Nvidia GeForce RTX 50 serisinin detayları belli oluyor

0

Nvidia’nın merakla beklenen Blackwell GPU mimarisine sahip RTX 50 serisi hakkında yeni bilgiler gün yüzüne çıkıyor. Kopite7kimi‘nin yakın tarihli paylaşımında, serinin amiral gemisi olarak öne çıkacak GB202 GPU‘sunun detayları paylaşıldı. Ada Lovelace mimarisinin ardından gelen Blackwell’in neler sunacağını hep birlikte inceleyelim.

Öncelikle, GB202 GPU‘sunun 384 bit veri yoluna sahip olacağı belirtiliyor. Bu, Nvidia mimarilerinde uzun süredir devam eden bir trendi sürdüreceğini gösteriyor. GB202, 192 SM (Streaming Multiprocessor) ve 24.567 CUDA çekirdeği ile güçlendirilecek. Bu, serinin amiral gemisi modelinin teknik yapılandırmasını ve ne kadar güçlü olabileceğini görebiliyoruz . Örneğin, RTX 4090’a güç veren AD102 GPU, 18.432 CUDA çekirdeği, 144 SM, 576 TMU ve 800W’a kadar ölçeklenebilir TDP’ye sahip.

Blackwell mimarisi, GDDR7 bellek yapılandırması ile bant genişliğinde önemli bir artış sunacak. Micron’un yol haritasına göre, GDDR7 tüketici belleklerinde yıl sonuna kadar ulaşılması beklenen 32 Gbps hızlar, 21 Gbps GDDR6X bellek kullanan RTX 4090’a kıyasla yüzde 50 daha yüksek 1,5 TB/sn bant genişliği sağlayacak.

Ancak, lansman tarihi henüz net olmasa da, GDDR7 frekanslarının daha düşük olabileceği düşünülüyor. Bu hızların muhtemelen Super veya Ti yenilemelerinde görüleceği öngörülüyor. Nvidia’nın kurumsal kullanıcılar için piyasaya süreceği B100 ve GB200 Blackwell grafik yongalarının 2024-2025 yılları arasında çıkması bekleniyor, bu da tüketici GPU’larının benzer bir zaman diliminde tanıtılacağı anlamına geliyor.

Adobe, desenleri değişen elbise için açıklama yaptı!

Yazılım programlamasıyla tanınan teknoloji şirketi Adobe, ilk dijital elbisesini piyasaya sürdüğünde izleyicileri şaşkına çevirdi. Adobe’nin Ekim ayında Los Angeles’ta düzenlenen yıllık Max konferansında, araştırma bilimcisi Christine Dierk, yapımı neredeyse beş yıl süren son teknoloji eserini ortaya çıkardı.

Dierk WWD’ye “Nihayet staj projemi bitirdiğime dair şaka yapıyordum. 2019’da stajyer olarak başladığımda elbiseyi tek bir yazda dikmekle görevlendirildim. Açıkçası bundan biraz daha uzun sürdü” dedi. Project Primrose başlıklı Dierk, giyilebilir teknoloji alanında yenilik yapmayı denemek için Adobe mühendisi arkadaşı TJ Rhodes ile işbirliği yaptı. Dierk’in konferans sırasında gösterdiği gibi elbise, desenleri saniyeler içinde değiştirmek için lazerle kesilmiş polimer dağılmış sıvı kristal “yaprakları” kullanıyor. Her taç yaprağının altında, gri ve fildişi tonları arasında geçiş yapmalarını sağlayan baskılı devre kartı bulunuyor. Desenleri değişen elbise aslında teknolojik birçok yeniliği içerisinde barındırıyor.

Desenleri değişen elbise tasarımı

Dierk ve Rhodes ilk önce yaprakları iki boyutlu bir tuvale yapıştırarak deneyler yaptı. Daha sonra ilk giyilebilir prototiplerini yarattı: bir el çantası. Dierk: “Elektronik, yaprakları herhangi bir yüzeye döşememize olanak sağlıyor. Yani bir el çantası olabilir, bir duvar olabilir, hatta bu sergileme öğelerinin farklı şekillerde entegre edildiği bir mobilya bile olabilir” dedi.

Tezi teknoloji ve vücut arasındaki ilişkiye odaklanan Dierk için Project Primrose, bilimsel tutkularını en sevdiği hobilerinden biri olan dikişle birleştirme fırsatıydı. Hatta bu zanaat Dierks’in ailesinde de mevcut; terzi olan büyükannesi bir zamanlar bir kumaş mağazasına sahipti. Dierk, 2018 yılında önce kendi elbiselerini, ardından da bebek yeğeni için kıyafetler dikmeye başladı. Google ve YouTube’un yardımıyla yeni teknikler öğrendi ve sonunda kendi kendine öğrettiği terzilik becerilerini Adobe laboratuvarına taşıdı ve her PDLC yaprağını dijital elbisesine elle dikti. Project Primrose, Adobe’nin moda dünyasına attığı ilk adım değil. Prada ve Hugo Boss gibi lüks markalar, 3D tasarım ve müşteri veri programları da dahil olmak üzere çeşitli yazılım girişimlerini desteklemek için şirketle işbirliği yaptı.

Ancak Dierks’in etkileşimli elbisesi, modaya yakın donanım açısından Adobe için yeni bir sınırı işaret ediyor. Zac Posen’in de aralarında bulunduğu tasarımcılar, Claire Danes ve Lupita Nyong’o gibi yıldızlar için LED ışıkları özel tasarımlara dahil ederek benzer ortamlar üzerinde deneyler yaptı. Dijital elbisenin renk tonlarını ve desenleri değiştirme yeteneği kesinlikle sürdürülebilirliğe katkı sağlıyor. Rhodes ve Dierk, Project Primrose aracılığıyla tasarımcıların tek bir giysi için birden fazla indirilebilir tasarım sunarak giysinin ömrünü uzatmasını öngörüyor. Ayrıca tasarımcılar ve tüketiciler arasındaki geleneksel ilişkiye meydan okumayı ve tüketicilerin kıyafetleri kendi beğenilerine göre kişiselleştirmelerine olanak sağlamayı umuyor.

Dünyanın en büyük roketi SpaceX Starship, ikinci test uçuşuna hazırlanıyor!

SpaceX’in heyecanla beklenen Starship roketi, Federal Havacılık İdaresi (FAA) tarafından ikinci test uçuşuna yeşil ışık aldı. Nisan ayında gerçekleşen ilk test uçuşunda yaşanan aksaklıkların ardından, SpaceX, FAA’nın verdiği onayla ikinci bir deneme için harekete geçiyor.

FAA, SpaceX’in tüm güvenlik, çevre, politika ve mali sorumluluk gerekliliklerini başarıyla yerine getirdiğini açıkladı. Bu onay, SpaceX’in Starship roketinin ikinci test uçuşunu planlamasına olanak tanıdı. İlk test uçuşunda yaşanan arıza, roketin dört dakika içinde kendini imha etmesine neden olmuştu. Ancak SpaceX, bu zorlukları aşmak ve gelecekteki uzay görevleri için gerekli tecrübeyi kazanmak adına ciddi düzeltici önlemler aldı.

Dünyanın en büyük roketi SpaceX Starship, ikinci test uçuşuna hazırlanıyor

SpaceX, FAA onayının hemen ardından yaptığı açıklamada, Starship’in ikinci test uçuşunun 17 Kasım’da gerçekleştirileceğini duyurdu. Bu kapsamlı test, roketin yaklaşık 90 dakika boyunca uçarak Pasifik Okyanusu’na dikey inişini gerçekleştirmesini içerecek. Bu süreç, roketin dayanıklılığını ve iniş kabiliyetini test etme amacını taşıyor.

İlk testte ortaya çıkan sızıntı ve yangın sorunlarına karşı alınan düzeltici önlemler arasında, Starship’in tasarımında yapılan değişiklikler ve fırlatma rampasının tamamen revize edilmesi bulunuyor. SpaceX, bu zorlu sürecin üstesinden gelmek ve Starship’i tamamen yeniden kullanılabilir bir uzay aracı haline getirmek için kararlı bir şekilde ilerliyor.

Starship, sadece SpaceX için değil, aynı zamanda NASA’nın Artemis görevleri için kritik bir parça olarak öne çıkıyor. Ayrıca, Mars’a yapılacak olası uzay görevlerinde de kullanılması planlanıyor. Uzay keşiflerinde yeni bir dönemin kapılarını aralayan bu önemli adım, uzay endüstrisinin geleceği için heyecan verici bir gelişme olarak değerlendiriliyor.