Adobe, desenleri değişen elbise için açıklama yaptı!

Yazılım programlamasıyla tanınan teknoloji şirketi Adobe, ilk dijital elbisesini piyasaya sürdüğünde izleyicileri şaşkına çevirdi. Adobe’nin Ekim ayında Los Angeles’ta düzenlenen yıllık Max konferansında, araştırma bilimcisi Christine Dierk, yapımı neredeyse beş yıl süren son teknoloji eserini ortaya çıkardı.

Dierk WWD’ye “Nihayet staj projemi bitirdiğime dair şaka yapıyordum. 2019’da stajyer olarak başladığımda elbiseyi tek bir yazda dikmekle görevlendirildim. Açıkçası bundan biraz daha uzun sürdü” dedi. Project Primrose başlıklı Dierk, giyilebilir teknoloji alanında yenilik yapmayı denemek için Adobe mühendisi arkadaşı TJ Rhodes ile işbirliği yaptı. Dierk’in konferans sırasında gösterdiği gibi elbise, desenleri saniyeler içinde değiştirmek için lazerle kesilmiş polimer dağılmış sıvı kristal “yaprakları” kullanıyor. Her taç yaprağının altında, gri ve fildişi tonları arasında geçiş yapmalarını sağlayan baskılı devre kartı bulunuyor. Desenleri değişen elbise aslında teknolojik birçok yeniliği içerisinde barındırıyor.

Desenleri değişen elbise tasarımı

Dierk ve Rhodes ilk önce yaprakları iki boyutlu bir tuvale yapıştırarak deneyler yaptı. Daha sonra ilk giyilebilir prototiplerini yarattı: bir el çantası. Dierk: “Elektronik, yaprakları herhangi bir yüzeye döşememize olanak sağlıyor. Yani bir el çantası olabilir, bir duvar olabilir, hatta bu sergileme öğelerinin farklı şekillerde entegre edildiği bir mobilya bile olabilir” dedi.

Tezi teknoloji ve vücut arasındaki ilişkiye odaklanan Dierk için Project Primrose, bilimsel tutkularını en sevdiği hobilerinden biri olan dikişle birleştirme fırsatıydı. Hatta bu zanaat Dierks’in ailesinde de mevcut; terzi olan büyükannesi bir zamanlar bir kumaş mağazasına sahipti. Dierk, 2018 yılında önce kendi elbiselerini, ardından da bebek yeğeni için kıyafetler dikmeye başladı. Google ve YouTube’un yardımıyla yeni teknikler öğrendi ve sonunda kendi kendine öğrettiği terzilik becerilerini Adobe laboratuvarına taşıdı ve her PDLC yaprağını dijital elbisesine elle dikti. Project Primrose, Adobe’nin moda dünyasına attığı ilk adım değil. Prada ve Hugo Boss gibi lüks markalar, 3D tasarım ve müşteri veri programları da dahil olmak üzere çeşitli yazılım girişimlerini desteklemek için şirketle işbirliği yaptı.

Ancak Dierks’in etkileşimli elbisesi, modaya yakın donanım açısından Adobe için yeni bir sınırı işaret ediyor. Zac Posen’in de aralarında bulunduğu tasarımcılar, Claire Danes ve Lupita Nyong’o gibi yıldızlar için LED ışıkları özel tasarımlara dahil ederek benzer ortamlar üzerinde deneyler yaptı. Dijital elbisenin renk tonlarını ve desenleri değiştirme yeteneği kesinlikle sürdürülebilirliğe katkı sağlıyor. Rhodes ve Dierk, Project Primrose aracılığıyla tasarımcıların tek bir giysi için birden fazla indirilebilir tasarım sunarak giysinin ömrünü uzatmasını öngörüyor. Ayrıca tasarımcılar ve tüketiciler arasındaki geleneksel ilişkiye meydan okumayı ve tüketicilerin kıyafetleri kendi beğenilerine göre kişiselleştirmelerine olanak sağlamayı umuyor.

Dünyanın en büyük roketi SpaceX Starship, ikinci test uçuşuna hazırlanıyor!

SpaceX’in heyecanla beklenen Starship roketi, Federal Havacılık İdaresi (FAA) tarafından ikinci test uçuşuna yeşil ışık aldı. Nisan ayında gerçekleşen ilk test uçuşunda yaşanan aksaklıkların ardından, SpaceX, FAA’nın verdiği onayla ikinci bir deneme için harekete geçiyor.

FAA, SpaceX’in tüm güvenlik, çevre, politika ve mali sorumluluk gerekliliklerini başarıyla yerine getirdiğini açıkladı. Bu onay, SpaceX’in Starship roketinin ikinci test uçuşunu planlamasına olanak tanıdı. İlk test uçuşunda yaşanan arıza, roketin dört dakika içinde kendini imha etmesine neden olmuştu. Ancak SpaceX, bu zorlukları aşmak ve gelecekteki uzay görevleri için gerekli tecrübeyi kazanmak adına ciddi düzeltici önlemler aldı.

Dünyanın en büyük roketi SpaceX Starship, ikinci test uçuşuna hazırlanıyor

SpaceX, FAA onayının hemen ardından yaptığı açıklamada, Starship’in ikinci test uçuşunun 17 Kasım’da gerçekleştirileceğini duyurdu. Bu kapsamlı test, roketin yaklaşık 90 dakika boyunca uçarak Pasifik Okyanusu’na dikey inişini gerçekleştirmesini içerecek. Bu süreç, roketin dayanıklılığını ve iniş kabiliyetini test etme amacını taşıyor.

İlk testte ortaya çıkan sızıntı ve yangın sorunlarına karşı alınan düzeltici önlemler arasında, Starship’in tasarımında yapılan değişiklikler ve fırlatma rampasının tamamen revize edilmesi bulunuyor. SpaceX, bu zorlu sürecin üstesinden gelmek ve Starship’i tamamen yeniden kullanılabilir bir uzay aracı haline getirmek için kararlı bir şekilde ilerliyor.

Starship, sadece SpaceX için değil, aynı zamanda NASA’nın Artemis görevleri için kritik bir parça olarak öne çıkıyor. Ayrıca, Mars’a yapılacak olası uzay görevlerinde de kullanılması planlanıyor. Uzay keşiflerinde yeni bir dönemin kapılarını aralayan bu önemli adım, uzay endüstrisinin geleceği için heyecan verici bir gelişme olarak değerlendiriliyor.

YouTube üretken yapay zeka bilgisini zorunlu yapacak!

YouTube, içerik oluşturucuların üretken yapay zeka kullanımını açıklamasını zorunlu tutacak. YouTube, içerik üreticilerin gerçekçi görünen videolar oluşturmak için üretken yapay zekayı kullanıp kullanmadıklarını açıklama zorunluluğu da dahil olmak üzere yapay zeka içeriği için yeni kurallar getiriyor.

Yapay zeka ile ilgili bir dizi politika güncellemesinin özetlendiği bir blog yazısında “değiştirilmiş veya sentetik” videolar oluşturmak için yapay zeka araçlarını kullanıp kullanmadıklarını açıklamayan içerik oluşturucuların, içeriklerinin kaldırılması veya platformdan askıya alınması da dahil olmak üzere cezalarla karşı karşıya kalacağını söyledi.

YouTube üretken yapay zeka içerikleri sınıflandıracak

Ürün yönetiminden sorumlu başkan yardımcıları Jennifer Flannery O’Connor ve Emily Moxley: “Üretken yapay zeka, YouTube’da yaratıcılığın kilidini açma ve platformumuzdaki izleyicilerin ve içerik oluşturucuların deneyimini dönüştürme potansiyeline sahip. Ancak aynı derecede önemli olan, bu fırsatların YouTube topluluğunu koruma sorumluluğumuzla dengelenmesi gerektiği” dedi.

Kısıtlamalar, YouTube’un ana şirketi Google’ın Eylül ayında açıkladığı, YouTube ve yapay zeka kullanan diğer Google platformlarındaki siyasi reklamların belirgin bir uyarı etiketiyle birlikte sunulmasını zorunlu kılan kuralları genişletiyor. Gelecek yıldan itibaren yürürlüğe girecek olan en son değişiklikler kapsamında, YouTuber’lar, örneğin hiç gerçekleşmemiş bir olayı gerçekçi bir şekilde tasvir eden veya birisinin yapmadığı bir şeyi söylediğini veya yaptığını gösteren, yapay zeka tarafından oluşturulan videolar yayınlayıp yayınlamadıklarını belirtmek için yeni seçeneklere sahip olacak. O’Connor ve Moxley: “Bu özellikle içeriğin seçimler, devam eden çatışmalar ve kamu sağlığı krizleri veya kamu görevlileri gibi hassas konuları tartıştığı durumlarda önemli” dedi.

İzleyiciler, hassas konularla ilgili olarak YouTube video oynatıcısında öne çıkanlar da dahil olmak üzere etiketli değiştirilmiş videolar konusunda uyarılacak. Platform aynı zamanda kendi kurallarını çiğneyen içeriğin kökünü kazımak için yapay zekayı kullanıyor. Şirket, teknolojinin “yeni istismar biçimlerinin” daha hızlı tespit edilmesine yardımcı olduğunu söyledi. YouTube’un gizlilik şikayeti süreci, yüzü veya sesi de dahil olmak üzere kimliği belirlenebilir bir kişiyi simüle eden, yapay zeka tarafından oluşturulan bir videonun kaldırılmasına yönelik taleplere izin verecek şekilde güncellenecek. Plak şirketleri veya dağıtımcılar gibi YouTube müzik iş ortakları, “bir sanatçının benzersiz şarkı söyleme veya rap sesini taklit eden” yapay zeka tarafından oluşturulan müzik içeriğinin kaldırılmasını talep edebilecek.

Windows, Fotoğraflarda Arka Plan Düzenleme Özelliğini Duyurdu!

Microsoft, varsayılan Windows uygulamalarını sürekli olarak geliştiriyor; en son eklenen, Fotoğraflar uygulamasındaki bir arka plan temizleme aracı oldu.

Fotoğraflar uygulaması, arka plan gölgesini tercihlerine göre ayarlama seçeneği ile kullanıcıların bir görselin arka planını bulanıklaştırmasına, kaldırmasına veya değiştirmesine sonunda olanak tanıyacak.

Güncelleme aynı zamanda Fotoğraflarda yakınlaştırma ve tam ekran seçeneklerinin yeniden konumlandırılması ve alt kısımdaki görüntü önizlemelerini gizleme seçeneğinin eklenmesi gibi kullanıcı arayüzü düzenlemelerini de getiriyor. Bu güncellemenin ana kanalda ne zaman yayınlanacağı henüz belli olmadı.

Son aylarda Microsoft, varsayılan Windows uygulamalarını üçüncü taraf ürünlerle karşılaştırıldığında daha çekici hale getirmek için geliştirmek için yoğun bir şekilde çalışıyor. Örneğin Microsoft, dosyalarınızı yapay zekanın gücüyle sıralayabilmeniz için Copilot’u OneDrive’a getiriyor. Artık bir kullanıcı, herhangi bir ek indirmeye veya üçüncü taraf uygulamasına gerek kalmadan bir görselin arka planını kaldırmanıza ve değiştirmenize olanak tanıyan yeni bir Fotoğraflar özelliğinden yararlanabiliyor.

Yeni Sürüm

Bir Windows 11 kullanıcısı, Microsoft, Fotoğraflar’a yeni bir arka plan temizleme aracı ekledi. Güncelleme şu anda yalnızca Windows 11 Insider Canary kanalında bulunuyor, yani ana kanalda yayınlanmadan önce hala test aşamasında. Ne olursa olsun, Microsoft’un Windows’un varsayılan uygulamalarını geliştirmek için çok şey yaptığını görmek hala heyecan veriyor.

Kullanıcı arayüzünde görülebildiği kadarıyla, Fotoğraflar uygulaması arka planı bulanıklaştırmanıza, kaldırmanıza veya düz bir renkle değiştirmenize olanak tanıyor. Arka planı değiştirmeyi seçerseniz, arka plan gölgesini beğeninize göre ayarlamanıza olanak tanıyan bir renk seçici görünür. Hangi seçeneği seçerseniz seçin önizleme, nihai ürünün nasıl görüneceğini size gösterecek şekilde güncellenecektir. İyi göründüğünde, bunları kilitlemek için değişiklikleri uygulayabilirsiniz.

Güncelleme ayrıca Fotoğraflarda bazı kullanıcı arayüzü değişiklikleri de getiriyor. Örneğin Microsoft, yakınlaştırma ve tam ekran seçeneklerini üst yerine sağ alt tarafa taşıdı ve film şeridini gizleme seçeneği artık sol altta görünüyor. Microsoft, bu güncellemenin ana kanalda ne zaman yayınlanacağını açıklamamış olsa da, bu yeni arka plan temizleme aracının rekabette ne kadar başarılı olduğunu görmek ilginç olacak.

Polestar Yeni Otonom Sürüşünü Tanıttı!

İsveçli otomobil üreticisi Polestar, yeni Polestar 4 coupe-SUV’sinin, 3. Seviye otomatikleştirilmiş işlevselliği sunacak şekilde şekillenen Luminar Modelinin yeni nesil lidar teknolojisini içereceğini duyurdu.

Şirket daha önce modelin İsrail merkezli Mobileye firmasının yeni şoför otonom sürüş sistemini içeren ilk model olacağını açıklamıştı. Şimdi, Polestar otoyollarda gözlerden uzak, noktadan noktaya otonom sürüşü hedeflediği için Şoförün Luminar’dan Iris lidar’ı entegre edeceğine dair onay geldi.

Polestar 4, öne bakan Luminar lidarın yanı sıra üç Mobileye EyeQ6 işlemciye ve Mobileye’nin öne bakan görüntüleme radarına sahip olacak. Otomobil üreticisine göre bu, “gözler kapalı, eller serbest bir sürüşü mümkün kılmak için gereken ekstra algılama ve yapay zeka katmanını” sağlayan bir model olacak. Fakat şoförün tanıtımı aşamalı olarak gerçekleştirilecek. Lansman sırasında Polestar 4, Mobileye’nin SuperVision ADAS’ı (gelişmiş sürücü destek sistemi) ile sunulacak; yükseltilmiş, daha gelişmiş Şoför teknolojisi ise daha sonraki bir tarihte sunulacak.

Polestar’ın sahibi Geely, SuperVision’ı kendisinin diğer markalardan birinin modelinde zaten kullanmıştı. Eylül ayında ZEEKR 001 executive otomobili, SuperVision’ın otomobilde etkinleştirildiğini gösteren kablosuz bir güncelleme aldı.

ZEEKR’da da olduğu gibi Polestar 4 de Geely’nin Sürdürülebilir Deneyim Mimarisini temel alıyor.

Lansman sırasında SuperVision teknolojisi, General Motors’un Super Cruise ve Ford’un Blue Cruise’unun sağladığı türden müdahalesiz, gözler üzerinde işlevsellik sunacak şekilde ayarlandı. Bunlar, sürücünün sürekli denetimini gerektirmesi nedeniyle Otomotiv Mühendisleri Derneği tarafından Seviye 2 sürücü destek sistemleri olarak belirlendi.

Ancak planlanan Şoför paketi onu arabanın kontrol altında olduğu Seviye 3 bölgesine götürecek, ancak teknisyenin talep etmesi halinde müdahale gerekli olabilir. Polestar, vaat edilen eller serbest, gözler kapalı otoyol sürüşünün yanı sıra, aynı zamanda “diğer ortamlar için otonom sürüşe de göz atılacağını”, yani esasen eller serbest şehir içi sürüşün sağlanacağını söylüyor.

Bugüne kadar Mercedes, Seviye 3 teknolojisinin üretim otomobillerinde tanıtılmasıyla öncülük etti; Drive Pilot, 2022’de Almanya’da seçili modellerde ticari olarak satışa sunuldu ve 2023’te Nevada ve Kaliforniya’ya da yayıldı.

En son gelişmenin önemini açıklayan Mobileye CEO’su Profesör Amnon Shashua şunları söyledi: “Temel SuperVision’ımızı Luminar lidar, radarlar ve bir görüntüleme radarından oluşan bağımsız bir ikinci yedekli algılama sistemiyle birleştirmek, gerçek yedeklilik ve bir doğruluk düzeyi sağlar. Bu tamamen otonom sürüşün temelini oluşturuyor.”

BAE, Türkiye’den Bayraktar TB3 SİHA alıyor

0

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Türkiye’nin savunma sanayisi sektöründe geliştirdiği Bayraktar TB3 SİHA’yı satın almayı planlayarak, Türkiye-BAE ilişkilerinde önemli bir dönemeç yaşanıyor. İki ülke arasındaki ilişkiler, özellikle 2011’deki Arap Baharı’nın ardından zayıflamış olsa da, son zamanlarda savunma ve teknoloji alanındaki anlaşmalar ile güçlenme eğiliminde.

BAE‘ye ait savunma şirketi Edge Group, Türkiye ziyareti sırasında MALATH isimli şirketi kurarak Türkiye’deki varlığını artırmıştı. Edge Yönetim Kurulu Başkanı Faisal Al Bannai, Türkiye’nin savunma sektöründeki başarısını takdirle karşılayarak, Türk savunma sanayisi ile işbirliğini daha da güçlendirmeyi hedeflediklerini belirtti.

Al Bannai, Türk savunma oyuncularıyla rekabet etmek yerine işbirliği yapmanın stratejik bir tercih olduğunu vurgulayarak, özellikle Baykar ile füzelerini entegre etme konusunda görüşmeler yaptıklarını ifade etti.

BAE‘nin Türk yapımı Bayraktar TB2 insansız hava araçlarını satın alması, Bayraktar TB3’ü de içerecek şekilde genişletilmiş bir işbirliği olanağını gündeme getiriyor. Bayraktar TB3‘ün katlanabilir kanatları ve kısa pistli deniz platformlarına iniş/kalkış yeteneği, BAE‘nin özel savunma ihtiyaçlarına uygun çözümler sunma potansiyelini taşıyor.

 Bayraktar

Bu gelişmeler, Türkiye’nin savunma sanayisi ürünlerini uluslararası alanda daha geniş bir kitleye ulaştırma ve teknolojik gelişimini paylaşma stratejisinin bir parçasını oluşturuyor. Türkiye ve BAE arasındaki bu olumlu yakınlaşma, gelecekteki savunma işbirlikleri için umut vaat ediyor.

Öte yandan, Faisal Al Bannai, bu işbirliğinin sadece rekabetten değil, aynı zamanda ortak geliştirme programlarından ve satın alma projelerinden de besleneceğini belirtti. Bu bağlamda, Türkiye’nin savunma sanayisindeki yetenekleri ile BAE’nin deneyim ve teknoloji birikiminin birleşmesiyle ortaya çıkacak potansiyel projelerin önemli bir başarı olacağına dikkat çekti.

IMF: Merkez bankası dijital para birimleri nakit paranın yerini alacak!

Uluslararası Para Fonu (IMF) Genel Müdürü Kristalina Georgieva, dünyanın en büyük Fintech konferans etkinliklerinden birisi olarak görülen Singapur Fintech Festival’de bir konuşma yaptı. Georgiva konuşmasında merkez bankası dijital para birimlerinin nakit paranın yerini alma potansiyeline sahip olduğunu, ancak benimsemenin biraz zaman alabileceğini söyledi.

IMF Genel Müdürü Georgieva “CBDC’ler (merkez bankası dijital para birimleri) başlangıç olarak ada ekonomilerinde, dağıtımı maliyetli olan nakdin yerini alabilir. Daha gelişmiş ekonomilerde esneklik sağlayabilirler ve çok az kişinin banka hesabına sahip olduğu yerlerde finansal katılımı artırabilirler” dedi ve ekledi: “CBDC’ler nakit paraya karşı güvenli ve düşük maliyetli bir alternatif sunacaktır. Ayrıca, tıpkı bugün bankalarımızdan çekebildiğimiz nakit para gibi, özel paralar arasında bir köprü ve değerlerini ölçmek için bir kıstas sunacaklardır.”

Merkez bankaları adeta yarış içinde

Halihazırda 100’den fazla ülkenin yani dünyadaki ülkelerin %60’ından fazlasının CBDC’leri araştırdığını söyleyen IMF Genel Müdürü “CBDC’lere yönelik küresel ilginin düzeyi daha önce görülmemiş düzeyde” diyor. IMF Eylül ayında yayınladığı bir raporda, birçok merkez bankasının şimdiden pilot uygulamalar başlattığını ve hatta bazı ülkelerin bir CBDC ihraç ettiğini belirtti.

IMF Genel Müdürü Georgieva, selefi Christine Lagarde’ın 2018 yılında yaptığı bir konuşmaya atıfta bulunarak, eski IMF başkanının politika yapıcıları “değişim rüzgarlarını” takip etmeye ve CBDC’lerin kullanımını keşfetmeye teşvik ettiğini şu sözlerle ifade etti: “Beş yıl sonra, bu yolculuğa ilişkin bir güncelleme sunmak için buradayım. Öncü sayılabilecek bazı ülkeler çoktan bu yeni diyara yelken açmış durumda ve birçoğu CBDC’leri araştırıyor ve dijital para gelişmelerini yönlendirmek için düzenlemeler geliştiriyor. Ancak henüz karaya ulaşmış değiliz. İnovasyon için hala çok daha fazla alan ve kullanım durumları üzerinde çok fazla belirsizlik var.”

Uluslararası Ödemeler Bankası tarafından 2022 yılında yapılan bir ankete göre, ankete katılan 86 merkez bankasının %93’ü CBDC’leri araştırdıklarını söylerken, %58’i kısa veya orta vadede bir perakende CBDC ihraç edeceklerini veya muhtemelen ihraç edebileceklerini söyledi. Ancak Atlantik Konseyi’nin verilerine göre, Haziran ayı itibariyle sadece 11 ülke CBDC’leri kabul etmiş olup, 53 ülke ileri planlama aşamasındadır ve 46 ülke de konuyu araştırmaktadır.

IMF Genel Müdürü Georgieva yaptığı konuşmada ayrıca yapay zekanın da CBDC benimsemesi ve doğru kullanımı alanında önemli bir araç olabileceğini şu sözlerle ifade etti: “CBDC’lerin faydaları, teknolojilerin nasıl geliştiğine bağlı olacaktır. Örneğin yapay zeka, CBDC’lerin bazı faydalarını artırabilir. Çeşitli verilere dayalı hızlı ve doğru kredi skorlaması sağlayarak finansal katılımı artırabilir. Finansal okuryazarlığı düşük olan kişilere kişiselleştirilmiş destek sağlayabilir. Elbette, kişisel gizliliği ve veri güvenliğini korumamız ve yerleşik önyargılardan kaçınmamız gerekiyor, böylece eşitsizliği sürdürmek yerine azaltmayı hedefliyoruz. İhtiyatlı bir şekilde yönetilen yapay zeka bu konuda bizlere yardımcı olabilir.”

CBDC (merkez bankası dijital para birimi) nedir?

CBDC’ler bir ülkenin itibari para biriminin dijital formudur ve ülkenin merkez bankası tarafından düzenlenir. Blok zinciri teknolojisi tarafından desteklenirler ve merkez bankalarının hükümet ödemelerini doğrudan hane halklarına yönlendirmesine olanak tanırlar. Türkiye’de 2021 yılında başlayan Merkez Bankası Dijital Türk Lirası projesi, geçtiğimiz yıl sonunda birinci faz çalışmalarını tamamlayarak ikinci faz çalışmalarına geçmişti. Dijital Türk Lirası İşbirliği Platformu’nun 2023 yılında seçili bankalar ve finansal teknoloji firmalarının katılımıyla genişletilmesine yönelik çalışmalar devam ediyor.

Airbnb 200 milyon dolara yapay zeka girişimi satın aldı

Airbnb tarafından satın alınan yapay zeka girişiminin adı Gameplanner.AI ve 2020’deki kuruluşundan bu yana “gizli modda” bulunuyor. Gizli moddaki girişimler, fikri mülkiyeti korumak veya dikkat dağıtıcı unsurlardan kaçınmak gibi çeşitli nedenlerle kamuoyunun gözünden uzakta faaliyet gösteriyorlar. Airbnb’ye göre Gameplanner.AI, Airbnb’nin bazı yapay zeka projelerini hızlandıracak.

Gameplanner.AI aslında yapay zeka alanında belirli bir tecrübeye sahip zira Siri’nin kurucularından Adam Cheyer tarafından kuruldu. Cheyer, 2010 yılında Siri Apple tarafından satın alındığında Steve Jobs ile birlikte çalışmaya başladı ve sonrasında ise Samsung’un sesli asistanının temelini oluşturacak olan Viv Labs’ın kurucularından biri oldu.

Airbnb CEO’su Brian Chesky, üretken yapay zekanın kısa süreli kiralık emlak platformunu kökten değiştireceğini ve bunu zaman içinde kullanıcılar hakkında bilgi edinen ve seyahat deneyimlerini geliştiren bir “seyahat hizmet ajanı” olarak kullanmak istediğini söyledi. Yapay zeka ile ilk sağlanacak fayda kullanıcıları doğru odalar veya evlerle eşleştirmek olacak. Bir sonraki adımda ise yapay zekanın bir emlak asistanı gibi konumlandırılması ve/veya reklam uygulamalarında yer alması olası görünüyor.  

Bu anlaşma Airbnb firmasının 2019’dan bu yana gerçekleştirdiği ilk satın alma ve Wall Street’te Chesky’nin birleşme ve satın alma stratejisinin değişip değişmediği ve Airbnb’yi potansiyel olarak daha cazip bir satın alma haline getirip getirmediği konusunda ilgi uyandırabilir. Şirket kısa süre önce yaptığı finansal çeyrek açıklamasında 2023’ün ilk 9 aylık periyodundaki gelirlerinin 7,7 milyar dolar ve vergi öncesi karının (EBIDTA) 2,4 milyar dolar olduğunu duyurmuştu.

Gerçekleştirilen yapay zeka yatırımına karşın, Airbnb firmasının başı son dönemde regülasyon ve yasal denetleyiciler ile derde girmiş durumda. Geçtiğimiz haftalarda İtalya’da açılan bir soruşturmada ABD merkezli kısa süreli konut kiralama şirketi Airbnb Inc. firmasının vergi kaçakçılığına aracılık ettiğine karar verildi. İlgili soruşturma hakimi Angela Minerva tarafından imzalanan ihtiyati tedbir kararı ile firmanın 779, milyon Euro değerindeki varlığına el konulması kararlaştırıldı.

Ayrıca emlak piyasasının son derece canlı olduğu ABD – New York’ta Eylül ayında yürürlüğe giren yeni bir sisteme göre 30 günden kısa süreli kiralamalara yalnızca ev sahiplerinin belediyeye kayıt yaptırması halinde izin veriliyor. Bu da Airbnb firmasının rezervasyonlarında çok ciddi bir azalmaya sebep olmuş durumda.

En büyük inovasyon buluşması başlıyor!

0

Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından düzenlenen Türkiye’nin ve yakın coğrafyanın en büyük buluşması olan Türkiye Innovation Week 10. yıl tanıtım toplantısı TİM Başkanı Mustafa Gültepe, TİM Başkanvekili Çetin Tecdelioğlu, TİM Başkanvekili Kutlu Karavelioğlu, TİM Genel Sekreteri Bilal Bedir ve stratejik partnerler; Türk Telekom, TEB, Ziraat Bankası, Vakıfbank, Arzum, İGE, Trendyol, Halkbank yetkililerinin katılımıyla Fişekhane’de gerçekleşti.

Türkiye Innovation Week etkinliklerinin bu yıl 23-25 Kasım’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın teşrifleriyle İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleşeceğini belirten TİM Başkanı Mustafa Gültepe ‘’TİM olarak inovasyon ekosisteminin gelişmesi için büyük çaba sarf ediyoruz. 10 yıldır önemli bir misyon üstlendik. Bugüne kadar 500 bin katılımcımızla, 10 milyon izleyicimizle Türkiye’nin yenilik öncülerini bir araya getirdik. 164 üniversiteden 225 bini aşkın öğrencimiz İnovasyon Haftası’na katıldı.

TİM Başkanı Mustafa Gültepe
TİM Başkanı Mustafa Gültepe

Küresel İnovasyon Endeksi’nde büyük bir sıçrama yakaladık. Türkiye 10 yıl önce endekste 74’üncü sıradaydı. Şimdi 39’uncu sıradayız. Hedefimiz inovasyonla ülkemizi ihracatta ilk 10 ülke arasına taşımak. Bu nedenle önümüzdeki yüzyılda insanlığın ihtiyaç duyacağı 10 konuda hızlandırılmış MaratON başlattık. Ülkemizin gururu olan İnovasyon Haftamızı global bir zemine oturtmak istiyoruz. Bu kapsamda bu yıldan itibaren etkinliğimizi Türkiye Innovation Week adıyla düzenleyeceğiz’’ dedi.

Dünyaca ünlü isimler

Program ve katılımcılar hakkında bilgi veren TİM Başkanvekili Kutlu Karavelioğlu şunları söyledi: ‘’Türkiye’nin en büyük girişimcilik ailesi TİM-TEB Girişim Evleri, İnovasyon Odaklı Mentorluk programı Inosuit, Türkiye’nin İlk İnovasyon Geliştirme Programı İnovaLİG, Türkiye’nin en genç ve inovatif ailesi İnovaTİM, MasterClass’lar, İnovasyon Akedemisi’yle girişimcilik ekosistemini bir araya getiriyoruz. T.C. Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. Haluk Görgün, Dünya Ekonomik Forumu Siber Güvenlik Uzmanı Dr. Magda Lilia Chelly, Dünya Serbest Dalış Rekortmeni Şahika Ercümen, Yapay Zeka Uzmanı Edgar Perez, Çevre Aktivisti Alexandra Cousteau etkinlikte yer alacak. 11 adet sergi ve enstalasyonun yer aldığı alanda; yeni medya, dijital sanatlar, biyo-sanat ve yapay zeka gibi çağdaş konu başlıklarını bir araya getiren ve dijital sanatın tanıtımında aktif rol oynayan Eskizden Piksele Dijital Sanat Sergisi, Mustafa Kemal Atatürk’e ait hatıraların yapay zekâ uzmanları ve dijital sanatçılar tarafından veri heykeline dönüştürüldüğü “Bir Hayalin İnşası” eseri de üç gün boyunca sanatseverlerle buluşacak.’’

Türkiye Innovation Week, Türkiye’nin önde gelen markalarının CEO’larını da ağırlayacak. Zorlu Enerji CEO’su İbrahim Sinan Ak, Ülker CEO’su Mete Buyurgan, Trendyol CEO’su Erdem İnan, Ticimax CEO’su Cenk Çiğdemli, Martı Kurucu Ortağı Sena Öktem, Meta Türkiye’den E-ticaret ve Çoklu Kanal Endüstrileri Grup Lideri Irmak Emekdaş, SpaceSide Kurucusu Remco Timmermans etkinlik sahnesinde katılımcılarla buluşacak.  

Tesla Cybertruck alıcılarına yeniden satışta dava tehdidi kaldırdı

Tesla, merakla beklenen elektrikli kamyonu Cybertruck’ı satın alan kullanıcılarına yönelik politikasında bir değişiklik yaparak, aracın ilk yıl içinde yeniden satışına ilişkin tartışmalı bir maddeyi satın alma anlaşmasından çıkardı. Daha önceki sözleşmeye göre, bu durumda Tesla, alıcılarına 50.000 dolarlık dava açabilirdi; ancak şirket şimdi bu tutumundan geri adım atmış görünüyor.

Önceki anlaşmaya göre, Cybertruck sahiplerinin araçlarını satmaya kalkışmaları halinde Tesla’nın “Aracın mülkiyetinin devrini önlemek için ihtiyati tedbir talep edebileceği” ya da “sizden 50.000 dolar tutarında tazminat talep edebileceği” belirtiliyordu. Ayrıca, takas yapmaya çalışan alıcıların gelecekte Tesla araçlarını satın almalarının yasaklanabileceği de önceki sözleşmede yer alıyordu.

Tesla, Cybertruck alıcılarına yeniden satışta dava tehdidi kaldırdı

Ancak, şirketin yeni tutumuyla, Cybertruck alıcıları araçlarını ilk yıl içinde yeniden satmaları halinde dava tehdidiyle karşılaşmayacak. Bu değişiklik, özellikle Tesla’nın yılda 125.000 adet üretebileceği bir seri üretim aracı olarak Cybertruck’ı piyasaya sürmesiyle daha anlamlı hale geliyor.

Electrek’e göre, benzer maddeler daha önce Ferrari, Ford ve Porsche gibi diğer otomobil şirketleri tarafından nadir veya pahalı arabaların karaborsaya düşmesini önlemek için kullanılmıştı. Ancak Tesla’nın bu maddeyi uygulama süresi hakkında net bir bilgi bulunmamakla birlikte, bu değişiklik Cybertruck alıcıları için olumlu bir gelişme olarak değerlendirilebilir.

Bu değişiklikle birlikte, Tesla’nın Cybertruck’a özel olarak koyduğu dava tehdidi içeren bölümün kaldırılması, kullanıcılara daha fazla esneklik sağlayarak olumlu bir yönde adım atılmış görünüyor. Cybertruck’ın önümüzdeki günlerde teslimatları başlayacak olmasıyla birlikte, bu değişikliğin kullanıcılar üzerindeki etkisi merakla bekleniyor. Tesla’nın müşteri odaklı bu yeni tutumu, şirketin ürün politikalarında esneklik ve kullanıcı memnuniyetine verdiği önemi vurguluyor.

Efes antik kenti sanal gerçeklikle canlanıyor!

İzmir’in Selçuk ilçesinde bulunan ve Unesco Dünya Mirası listesinde yer alan Efes Antik Kenti, yepyeni bir müzecilik anlayışı ile ziyaretçilerine Antik Kent’in altın çağını bizzat yaşatmaya başladı. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un ekim ayı başında açılışını yaptığı Efes Deneyim Müzesi, ziyaretçilerine “immersive” teknolojilerle Antik Efes’te günlük hayatı, mimariyi ve sanatı kişisel olarak deneyimletiyor. “Immersive” teknolojiler, izleyicileri zengin ve kapsayıcı bir işitsel ve görsel tecrübenin içine alıyor, anlattığı hikayeleri gerçekmiş gibi yaşatıyor.

Kültür ve Turizm Bakanlığı himayesinde, DEM Müzecilik tarafından geliştirilen ve işletilen Efes Deneyim Müzesi, Efes Antik Kentinin içinde, ünlü Antik Tiyatro’nın hemen karşısında yer alıyor. Üç ayrı salonda Efes’in kuruluşunun, büyüyerek Roma’nın en kudretli şehri haline gelmesinin ve tarih sahnesinden silinmesinin hikayesi etkileyici görsel ve işitsel şovlarla anlatılıyor.

Efes’in altın çağını yeniden yaşatıyor

Efes Deneyim Müzesi

Aralarında Türkiye’nin ve dünyanın en önde gelen şirketlerinden ve akademik kurumlarından mimarların, küratörlerin, tasarımcıların, sanatçıların, teknoloji uzmanlarının, tarihçilerin ve arkeologların olduğu geniş bir ekibin tasarladığı müze, ziyaretçilere Efes’in altın çağındaki gündelik hayatı, ticareti, sanatı ve mimariyi yaşatıyor.

Müze, tarihsel hikayenin ileri teknolojiyle bir araya gelerek oluşturduğu özgün anlatısıyla da dünyada sayılı öncü örnekler arasında yer alıyor.

Ziyaretçiler, müzenin üç farklı salonunda Androklos’dan Kleopatra’ya, Markus Antonius’tan Artemis’e şehrin ünlü simalarıyla tanışıyor. Tapınakları ziyaret ediyor, pazar yerlerini geziyor, Arcadian yolundan yürüyebiliyor ve Teras Evler’deki hayatı tecrübe edebiliyor.

Dünyanın önde gelen tasarım ve teknoloji şirketleriyle işbirliği

Efes Deneyim Müzesi

Efes Deneyim Müzesi‘nin ‘immersive’ hikaye anlatımı üzerine kurulu kreatif konsepti, işitsel ve görsel teknolojilerde 30 yıla yakın bir tecrübe ile kurulan Dem Müzecilik tarafından dünyanın önde gelen mimari, görsel tasarım ve teknoloji şirketleriyle işbirliği içinde geliştirildi. Dem Müzecilik, müzeyi tüm unsurlarıyla birlikte bir yıl gibi kısa bir sürede inşa ederek tamamladı.

Müzede ziyaretçileri karşılayan seslerin tasarımı ve prodüksiyonu dört farklı bestecinin parçaları kullanılarak müze için özel olarak üretildi. Efes’in hikayesi, Türkçe’de ünlü sanatçılar Selçuk Yöntem ve Gülen Karaman tarafından, İngilizce’de ise ünlü İngiliz sanatçılar David Schofield ve Olivia Williams tarafından seslendirildi.

Efes Deneyim Müzesi, haftanın yedi günü 08:00 – 17:30 saatleri arasında 16 farklı dil seçeneğiyle ziyaretçilerini ağırlıyor.

Süper bilgisayarlarda Intel damgası!

0

TOP500 listesinde yer alan 23 süper bilgisayar, Intel® Data Center GPU Max Serisi, Intel® Xeon® CPU Max Serisi ve 4. Nesil Intel® Xeon® Scalable işlemcileri kullanıyor. Intel tabanlı dört sistem ilk 10’da yer alıyor. Hızla değişen yüksek performanslı bilişim (HPC) ve yapay zekâ dünyasında seçenek, açıklık ve esneklik sunuyor.

Intel kurumsal başkan yardımcısı ve Veri Merkezi Yapay Zekâ Çözümleri genel müdürü Deepak Patil konu hakkında yaptığı açıklamada, “Intel’in veri merkezi GPU’larının TOP500 listesine girdiği heyecan verici bir dönemdeyiz. Pazarda müşteriler için artık daha fazla seçenek mevcut ve bu seçenek -açık bir ekosistemle birleştiğinde-, HPC ve yapay zekâ teknolojilerinin küresel olarak daha geniş çapta benimsenmesi için daha fazla kullanım durumuna olanak tanıyor. Intel Xeon CPU Max Serisi, Intel Veri Merkezi GPU Max Serisi ve 4. Nesil Intel Xeon Scalable işlemcilerden oluşan ürün portföyümüz, HPC iş yüklerinde inanılmaz bir performans ve tüm ölçek seviyelerindeki müşterilere önemli bir değer sunuyor” dedi.

HPC ve yapay zekâ alanında ayrık hızlandırılmış çözümlere yönelik talep artıyor

Bu yılki TOP500 listesinde Intel Data Center GPU Max Serisinin ilk kez yer alması, HPC ve yapay zekâ alanında ayrık hızlandırılmış çözümlere yönelik artan talebi vurguluyor. 4. Nesil Xeon işlemciler ve yüksek bant genişliğine sahip belleğe sahip Xeon CPU Max Serisi de TOP500’deki diğer Intel ürünleri arasında. HPC ve bilimsel araştırmaların ufku genişleyerek, herkesin daha uzağa ulaşmasına, daha derine inmesine ve evrenin gizemlerini çözmesine olanak sağlıyor.

TOP500 listesi, bugün Denver’da HPC alanında liderlerin ve uzmanların bir araya geldiği SC23 etkinliğinde açıklandı. Kısmi sistem çalışmasıyla 585,34 petaflop ile 2. sırada yer alan Aurora süper bilgisayarı, Intel, Argonne Ulusal Laboratuvarı ve HPE’nin işbirliğinin sonucu.

Aurora süper bilgisayar

Aurora süper bilgisayarının yapımı Haziran sonunda tamamlanmıştı. Aurora, 166 raf, 10.624 yaprak, 21.248 Max Serisi CPU ve 63.744 Max Serisi GPU ile dünyanın en büyük GPU kümelerinden biri haline gelen geniş bir sistem. Argonne’un bilimsel araştırmalarda HPC ve yapay zekâ uygulamalarına odaklanan erken bilim programında önemli ilerlemeler kaydedildi. General Atomic and Molecular Electronic Structure System (Genel Atomik ve Moleküler Elektronik Yapı Sistemi – GAMESS) ile moleküler bilimin gizemlerinin çözülmesi ve Connectomics ML ile büyük ölçekli beyin konnektom rekonstrüksiyonunun sağlanması gibi yakın tarihli başarı hikâyeleri de SC23’te sergilenecek.

Intel, Argonne ve HPE, Aurora’yı 2024 yılında kullanıcılara dağıtmak için sistem doğrulama, onaylama ve ölçek büyütme çalışmalarını sürdürüyor. Aurora, bilimsel ilerlemeyi en son teknolojilerle dönüştürecek olan türünün ilk örneği bir süper bilgisayardır.

Ayrıca Intel’in HPC ürünleri, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa’daki üniversitelerin ve ulusal laboratuvarların TOP500 ve Green500 listelerinde önemli yerler edinmesine yardımcı oldu:

Dawn Phase 1: Bugün Birleşik Krallık’taki en hızlı yapay zekâ süper bilgisayarı olan Cambridge Üniversitesi’nin Dawn Phase 1’ı, altı aydan kısa bir sürede konseptten HPL çalışmasına geçti. 19,458 petaflop ile 41. sırada yer alan Dawn, dört haftadan kısa bir sürede kuruldu. Intel, Dell Technologies, Cambridge Üniversitesi ve UKAEA tarafından ortaklaşa tasarlanan ve 4. Nesil Intel Xeon ve Intel Veri Merkezi GPU Max Serisi ile sıvı soğutmalı Dell PowerEdge XE9640’tan yararlanan Dawn; sağlık hizmetleri, yeşil füzyon enerjisi geliştirme (bir füzyon santrali için dijital ikiz de dahil) ve iklim modelleme alanlarında önemli ilerlemeler sağlamak üzere yapay zekâ hızlandırmalı HPC kullanacak.

Toplamda 256 düğüm için 512 adet 4. Nesil Intel Xeon CPU ve 1.024 Max Serisi GPU’ya sahip olan süper bilgisayar, Birleşik Krallık’ın yakın zamanda başlattığı Yapay Zekâ Araştırma Kaynağının bir parçası olacak. Dawn, Birleşik Krallık merkezli KOBİ StackHPC’nin Scientific OpenStack’ini ve oneAPI açık yazılım ekosistemini kullanarak yapay zekâ ve simülasyon için tamamen optimize edilmiş bir bulut süper bilgisayar yazılım ortamı sağlayacak.

SuperMUC-NG Phase 2: Bugün itibariyle Almanya’daki en hızlı HPC sistemlerinden biri olan, Gauss Centre for Supercomputing’e bağlı LRZ’nin SuperMUC-NG Phase 2’si, 17.190 petaflop ile 52. sırada yer aldı. Lenovo ThinkSystem SD650-I V3 Neptune DWC sunucuları ile SuperMUC-NG Faz 2, yaşam bilimi, çevre bilimi ve malzeme bilimi de dahil olmak üzere bilim süresini azaltmak için Almanya’nın geniş yapay zekâ ve HPC kullanıcı tabanının hizmetinde olacak.

Kolay taşınabilirlik için oneAPI tarafından etkinleştirilen bir yazılım yığınına sahip olacak ve verimliliği artırmak ve toplam sahip olma maliyetini (TCO) düşürmek için sıcak su soğutması kullanacak olan SuperMUC-NG, karbon ayak izini ve nakliye sürelerini azaltmak için Avrupa’da monte edilecek. Süper bilgisayarda toplam 240 düğüm için 480 Intel CPU ve 960 Max Serisi GPU bulunuyor.

Crossroads: Crossroads’un ilk sürümünde Los Alamos Ulusal Laboratuvarı’ndaki (LANL) 30.034 petaflopluk küme 24. sırada yer alıyor. Crossroads’ta yüksek bant genişlikli belleğe sahip 2.600 Intel Xeon CPU Max Serisinin büyük ölçekli dağıtımı da dahil olmak üzere yeni teknolojileri kullanılıyor. Belleği doğrudan işlemci çipine getiren yüksek bant genişlikli bellek, CPU-bellek iletişiminin önemli ölçüde hızlanmasını sağlıyor. Bu ileri teknoloji sistemi, Enerji Bakanlığı Ulusal Nükleer Güvenlik İdaresi’nin Gelişmiş Simülasyon ve Bilişim programı finanse ediyor.

Diğer yeni sistemler arasında Camphor 3, Clementina XX1, CTS-2’s Dane, Bengal ve Stout yer alıyor. Intel teknolojilerine sahip sistemlerin tam listesini TOP500 web sitesinde bulabilirsiniz.

Peak, bulut sağlayıcısı olarak Amazon Web Services’i seçti!

Amazon Web Services (AWS), mobil oyun sektörüne damgasını vuran, önde gelen Türk oyun şirketi Peak‘in, oyun hizmetlerinin kullanılmasını sağlamak, performansı artırmak, trafik dağılımını dengelemek ve mobil kullanıcı bildirimlerini iyileştirmek için bulut sağlayıcısı olarak AWS’i tercih ettiğini duyurdu. 

Şirketin önde gelen oyunu Toy Blast, 2015’ten beri AWS üzerinde çalışırken son çıkan Toon Blast oyunu ise doğrudan AWS üzerinde geliştirildi. 

Peak’in Amazon Web Services ile yolculuğu, War of Mercenaries oyunu için yapılan pilot geçiş projesiyle başladı. Ekip, oyunun görev açısından kritik tüm bileşenlerini iki haftadan kısa bir sürede başarıyla AWS’e aktardı ve tüm geçişi bir ay içinde tamamladı. Bu sorunsuz geçiş sürecinin ardından Peak, AWS hizmetlerini daha geniş çapta kullanmaya başladı. Hearts Plus ve Spades Plus gibi yeni oyunlar için destek de bu kapsama dahil oldu. Ayrıca şirket, AWS kullanımını büyük veri işleme, CRM (Müşteri İlişkileri Yönetimi), kimlik doğrulama hizmetleri, API’lar (Uygulama Programlama Arayüzü) ve veri yedekleme sistemleri gibi kritik işlevleri de kapsayacak şekilde genişletti. Geçiş sürecinin ilk aşamalarında Peak, oyun hizmeti için Amazon EC2’yi, veri yedeklemeleri ve oyun varlıkları için Amazon S3’ü, performansı artırmak için Amazon ElastiCache’yi, trafik dağıtımı için Elastic Load Balancing’i ve mobil kullanıcı bildirimlerine yönelik kullanışlı bir pazarlama aracı gibi dahili uygulamalar için Amazon SNS’yi kullandı. 

Peak, küresel genişleme stratejisini de Amazon Web Services ile hayata geçirdi  

Kültürel olarak bağlantılı, topluluk odaklı oyunlar sunan Peak, aylık 16 milyon tekil kullanıcı ve 7,5 milyon günlük aktif kullanıcıya ulaştı. İçerikleri sunmak için AWS CloudFront’tan yararlanan Peak, dünya çapındaki kullanıcı tabanı için sorunsuz bir oyun deneyimi sağladı. AWS’in doğal esnekliği, Peak’in değişken talebi karşılamak için kaynakları dinamik olarak ölçeklendirmesine, operasyonel maliyetleri optimize etmesine ve tüm bunları yaparken sistem güvenilirliğini korumasına olanak tanıdı. AWS hizmetlerinin sık sık güncellenmesi, Peak’in altyapısını sürekli olarak geliştirmesine olanak tanıyarak rekabet gücü ve ölçeklenebilirlik sağladı.

Peak’in bir sonraki önemli dönüşümü, container (konteyner) tabanlı uygulamaları geniş ölçekte dağıtan ve yöneten Kubernetes’in yönetilmesine yardımcı olarak dağıtım, bakım ve ölçeklendirmenin yürütülmesini sağlayan Amazon EKS ile gerçekleşti. Bu geçiş, maliyetleri önemli derece azalttı ve operasyonları basitleştirdi. Peak, ani talep artışlarını hızlı bir şekilde karşılayabilmek için yeterli sunucu kaynağından fazlasını dağıtarak ve daha sonra gerekmediğinde bu kaynakları aşağı yönlü ölçeklendirerek, genel operasyon maliyetlerini yaklaşık yüzde 15 oranında azalttı ve pazara sunma süresini önemli ölçüde kısalttı. Şu anda, Peak’in hizmetlerinin yaklaşık yüzde 70’i Kubernetes üzerinde çalışıyor. Bu da ilgili maliyetlerde yüzde 70’lik bir azalmanın yanı sıra dağıtımların yarım saat veya daha uzun bir süre yerine dakikalar içinde tamamlanabilmesini sağlıyor. 

Peak’in altyapıyı oluşturma, kurma ve insanların kullanımına sunma süresi AWS ile 4-5 günden 5-10 dakikaya indi. Daha büyük işlemlerde bile bu süreç yalnızca 20 dakika sürüyor. Bu gelişme, Peak ekibinin iş akışını basitleştirmeye yardımcı olarak altyapı yönetimi yerine oyun geliştirmeye odaklanabilmelerine olanak tanıdı.

AWS Türkiye Ülke Müdürü Burak Aydın
AWS Türkiye Ülke Müdürü Burak Aydın

AWS Türkiye Ülke Müdürü Burak Aydın konuyla ilgili şunları söyledi: “Peak, AWS hizmetlerinden yararlanarak dünyanın dört bir yanındaki kullanıcılar için kesintisiz ve sorunsuz oyun deneyimleri sunuyor. Gaming sektörü, bulutta doğan ve ölçeklenen sektörlerin mükemmel bir örneği. Son beş yılda, Türkiye’deki gaming startup’larının çıkış anlaşmalarının değeri toplam 2,5 milyar doların üzerinde gerçekleşti. Türkiye, 434 gaming stüdyosu ile ‘Bulutta Gaming’ alanında önemli bir oyuncu ve Peak, nelerin mümkün olabileceğinin harika bir örneği olarak öne çıkıyor.”

WhatsApp yedeklemelerinde değişiklik: ücretsiz olmayacak!

Google ve WhatsApp, resmi olarak duyurdu. Android kullanıcılarının WhatsApp sohbet ve medya yedeklemeleri artık ücretsiz olmayacak. Bu değişiklik, 2018’den bu yana uygulama yedeklemelerinin Google Drive alanını etkilememesi geleneğini sona erdiriyor. Yeni düzenleme, beta kullanıcılarını ilk etapta etkileyecek ve 2024’ün ilk yarısından itibaren tüm WhatsApp Android kullanıcılarına kademeli olarak uygulanacak.

Değişiklik, kişisel Google hesapları için geçerli olacak ve iş veya okul üzerinden Google Workspace aboneliği olanları etkilemeyecek. Ancak, kullanıcılar depolama sınırına ulaştıklarında yedeklemelere devam etmek için yer açmak amacıyla gereksiz öğeleri kaldırmak zorunda kalacaklar.

Google, Android’deki WP yedekleme deneyiminin diğer platformlarla uyumlu olacağını belirtirken, kullanıcılara depolama yönetimi araçları sunuyor.

Google One planları da şu şekilde:

Google One Aylık Fiyatlar:

  • Standart 200 GB: 19.99 TL
  • Premium 2 TB: 49.99 TL
  • Premium 5 TB: 244.99 TL
  • Premium 10 TB: 489.99 TL

Google One Yıllık Fiyatlar:

  • Standart 200 GB: 199.99 TL
  • Premium 2 TB: 499.99 TL
  • Premium 5 TB: 2,449.99 TL
  • Premium 10 TB: [Fiyat Belirtilmemiş]

Kullanıcılar, depolama sınırlarına ulaştıklarında WhatsApp Ayarları’ndan yer açma işlemi yapabilirler. Bu değişiklik, WhatsApp kullanıcılarının Google Drive depolama alanını daha etkin bir şekilde yönetmelerini gerektirecek.

Xiaomi’den elektrikli otomobil: SU7!

Çin merkezli teknoloji devi Xiaomi, Huawei’nin ardından otomotiv dünyasına dâhil olma kararı alarak, merakla beklenen ilk elektrikli otomobili Xiaomi SU7’yi tanıttı. Göz alıcı aerodinamik tasarımıyla dikkat çeken SU7, 4997 mm uzunluğa, 1963 mm genişliğe, 1455 mm yüksekliğe ve 3000 mm aks mesafesine sahip olarak, sürüş deneyimine yepyeni bir boyut katıyor.

Teknolojik donanımlarıyla öne çıkan Xiaomi SU7, Lidar teknolojisiyle ön cam üzerindeki konumlandırmasıyla sürücülere güvenli bir sürüş vadederken, yan aynalar, ön çamurluklar ve B sütunlarındaki sensör ve kameralar, gelişmiş sürüş asistan teknolojilerinin kullanıldığının bir göstergesi. Ayrıca, kapıları yüz tanıma sistemi ile açabilen otomobil, kullanıcı dostu özellikleriyle dikkat çekiyor.

Xiaomi'

Xiaomi SU7, güç aktarma sistemi konusunda da kullanıcılara seçenek sunuyor. Arkadan itişli versiyonu 220 kW (295 hp) güç sunarken, dört tekerlekten çekişli versiyonu etkileyici 495 kW (663 hp) maksimum güce ulaşıyor. Batarya tarafında ise alt versiyonlarda BYD kaynaklı lityum demir fosfat batarya kullanılırken, pahalı versiyonlarda CATL kaynaklı nikel manganez kobalt batarya seçeneği mevcut.

Xiaomi' elektrikli otomobil

Üç farklı versiyonla tüketicilerle buluşacak olan Xiaomi SU7, modelleri arasında SU7, SU7 Pro ve SU7 Max yer alacak. Çinli otomobil üreticisi BAIC ile gerçekleştirilen iş birliği kapsamında üretilen bu heyecan verici model, hem teknoloji hem de performans açısından otomobil tutkunlarına keyifli bir sürüş vadetmeye hazırlanıyor. Şuan için fiyat bilgileri bilinmiyor önümüzdeki günlerde açıklaması bekleniyor.

İmzalar atıldı! Petrol Ofisi, BP Türkiye’yi satın alıyor

0

Türkiye’de 1912 yılından beri faaliyetlerini sürdüren BP Türkiye, akaryakıt faaliyetlerini Petrol Ofisi’ne satmaya karar verdi. Petrol Ofisi’nin üst şirketi Vitol’dan gelen açıklama, BP Türkiye’nin yüzde 51’lik haklarının alındığını ortaya koydu.

BP, Türkiye’deki akaryakıt operasyonlarını Petrol Ofisi’ne sattı

BP, Türkiye’deki akaryakıt faaliyetlerini Petrol Ofisi’ne satma konusunda anlaşmaya vardı. Anlaşma detayları henüz belirsiz olsa da Petrol Ofisi, BP Türkiye Rafineri Limited’in yönettiği BP Petrolleri A.Ş.’yi satın alacak. Resmi rakamların önümüzdeki haftalarda açıklanması bekleniyor.

Satışla birlikte BP’nin tüm istasyonları Petrol Ofisi olarak yeniden markalanacak. BP’nin Türkiye’de yaklaşık 770 istasyonu bulunuyor. Bu satın alımla birlikte Petrol Ofisi’nin 2700 noktadan oluşan bir perakende ağı olacak.

Vitol’dan gelen açıklamaya göre BP Türkiye ayrıca akaryakıt depolaması için ATAŞ Anadolu Tasfiyehanesi’nin de yüzde 51 hissesine sahip. Satın almayla birlikte Petrol Ofisi’nin altyapı ve lojistik varlıkları ATAŞ Anadolu’yla genişleyecek.

Şu anda Rekabet Kurumu’nun onayını bekleyen anlaşmanın 2024 yılında tamamlanması bekleniyor. Konuyla ilgili konuşan Petrol Ofisi CEO’su Mehmet Abbasoğlu, “Türkiye pazarına hizmet etmek üzere daha güçlü bir stratejik platform oluşturma fırsatı bizi çok heyecanlandırıyor. Yeni çalışma arkadaşlarımıza hoş geldiniz demek için sabırsızlanıyoruz” dedi.

yandex benzinlik

BP Türkiye’nin akaryakıt ağını neden sattığı şimdilik belirsiz. Ancak şirketin uzun vadeli olarak yenilenebilir enerjilere yöneldiği biliniyor. Bu da Türkiye’deki petrol işletmeciliğinden çıkış yaptığı anlamına geliyor.

Peki siz bu konu hakkında neler düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi aşağıdaki Yorumlar kısmından bizimle paylaşabilirsiniz.

Nothing, iMessage’ı Android’e getiriyor

Teknoloji sektöründeki yenilikçi firmalardan biri olan Nothing, mobil iletişimde çığır açacak bir adım atmaya hazırlanıyor. Şirket, iMessage’ı Android platformuna getiren “Nothing Chats” adlı yeni uygulamayı duyurarak, kullanıcılara farklı bir mesajlaşma deneyimi sunmaya kararlı olduğunu gösterdi. Planlara göre, bu yeni uygulama, bu ayın sonlarına doğru kullanıcılara sunulacak.

Nothing Chats, özellikle iPhone kullanıcılarına mesaj gönderme imkanı sunarak, kullanıcılar arasında kesintisiz bir iletişim köprüsü kurmayı hedefliyor. İlk aşamada, Nothing Phone 2 sahipleri, uygulama üzerinden iPhone kullanıcılarıyla etkileşime geçebilecek ve bu özellik, Kuzey Amerika, AB ve diğer Avrupa ülkelerinde kullanıma sunulacak.

Bu özel uygulama, geçtiğimiz yıl Google Play Store‘da 10.000’in üzerinde indirmeye ulaşan resmi olmayan iMessage istemcisi Sunbird tarafından destekleniyor. Kullanıcıların iMessage’ı Nothing Chats üzerinden kullanabilmeleri için Apple kimlikleriyle giriş yapmaları gerekecek. Ayrıca, uygulama, iletilen verilerin güvenliğini ön planda tutarak uçtan uca şifreleme teknolojisini kullanıcılarına sunacak.

Nothing Chats, iMessage ile benzer bir yapıda çalışacak, bireysel ve grup sohbetleri gerçekleştirme imkanı sağlayacak, anlık mesaj gönderiminde karşı tarafın mesajını hemen görebilecek, fotoğraf ve video paylaşımı (sıkıştırılmamış şekilde) özelliğini barındıracak, sesli notlar gönderme olanağı tanıyacak. Ayrıca, kullanıcılar için önemli olan okundu bilgisinin görülebilmesi gibi detaylar da uygulamanın temel özellikleri arasında bulunacak. Mesajlara doğrudan yanıt verme veya emoji ile tepki gösterme gibi interaktif özellikler de kullanıcılara sunulacak.

Nothing Chats, aynı zamanda RCS mesajlaşma standardını da destekleyerek geniş bir iletişim yelpazesi sunacak ve bu sayede kullanıcıların daha zengin bir mesajlaşma deneyimi yaşamalarını sağlayacak. Uygulamanın kullanıcılara sunulması planlanan tarih 17 Kasım olarak belirlendi., bu hamle iMessage’ı cihazına entegre eden ilk Android OEM olma unvanını elde etmiş oldu. Kullanıcılar, bu tarihten itibaren Nothing Chats uygulaması ile daha kapsamlı ve etkileşimli bir mesajlaşma deneyimi yaşayabilecekler.

Mimari tasarıma yapay zeka desteği!

İngiltere merkezli olan ve Türkiye’de de hizmet vermeye başlayan MOON platform, Platform; MOON On, MOON Business, MOON CRM ve MOON Demonte olmak üzere birbirinden farklı kullanıcıya ayrı deneyim sunacak

Geleceği farklı bir vizyonla inşa etmek, sınırları zorlamak ve yaratıcılığı özgürce ortaya koyabilmek için teknolojiden destek aldığının altını çizen Moon Platform Kurucusu Sefer Doğan Özdoğan, düzenlenen basın toplantısında proje ile ilgili detaylara yer verdi. Özdoğan: ‘Bugün itibari ile https://moonon.uk/ web sitesi açıldı. Yakın zamanda da APP olarak kullanmaya başlayacağız. İçeriğinden biraz bahsetmek gerekirse, Moon Platform içerisinde birbirinden farklı hizmet alanları var. Mesela, markaya ve ürünlere olan yorumlar, mimarların yeni bir ürün seçme noktasındaki en büyük imtihanlarından bir tanesi. Yeni ürün tercih ederken genelde daha önce kullanmadıkları çalışmadıkları bir firmaysa risk almak deneyimlemek onlar için çok zor bir kara oluyor. Biz bu noktada mimarların doğru kararlar verebilmesi için daha önce üründe veya firmada çalışan mimarların yaptıkları yorumları görmelerine olanak tanıyoruz. Burası sadece mimarların yorum yazabildikleri bir alan ve sadece mimarları görebildikleri bir alan. Böylelikle daha temiz, daha şeffaf bir ticari platform ticari bir alan sunmuş oluyoruz. Bir başka tarafta ise; numune kartela taleplerini yönetebiliyoruz. Etkinlik takvimlerini görebiliyor ve sektörle alakalı etkinlik takvimlerine katılma, LCV kayıtları yapabiliyoruz. Moon dediğimiz bir alanımız var ve bu alanda kullanmış olduğunuz airdrop, wetransfer, Google drive gibi dokümantasyonları erişim sağlayabileceğiniz ve burada entegrasyonları yapabildiğimiz bir alan.

Moon Platform Kurucusu Sefer Doğan Özdoğan ile Türkiye’ye giriş yapan Moon Platform’u değerlendirdik:

Tamamen kişiselleştirilebilir bir alt yapı ile hizmet veriyor

Tasarımcıların ve mimarların elini kolaylaştıran bir diğer şey ise Moon Board. Bu Moon Board alanında tabletle veya bir telefonla veya bilgisayarla herhangi bir iyi işletim sistemine iyi bir işlemciye ihtiyaç duymadan, çünkü normalde render alabileceğimiz bir bilgisayarın bir mimara maliyeti 100.000 liradan başlar. Bunun içerisinde kullanılacak olan programın lisanslama maliyeti. Bunu kullanacak olan kişi bunun maliyetiyle beraber bu rakamlar artar. Biz dijital anlamda böyle bir Moon Board alanı sunuyoruz. Bu Moon Board alanında zemini istediğimiz gibi yapılandırabiliyoruz. Seramik, parke, halı gibi konumlandırmalar yapabiliyoruz.  Sonra buraya kütüphanemizden ürünler ekleyebiliyoruz. Bizim hedefimiz, doğru üreticiler ile bu kütüphaneyi doldurmak. Ayrıca ürünleri mekânda konumlandırıp artırılmış gerçeklikle ürünün içerisinde gezebilme fırsatı sunuyor bize platform. Bugün burada ulusal ve uluslararasında örneği olmayan ve ilk kez Türkiye’de faaliyete başlayan Moon Platform’u anlatmaya çalıştım sizlere. Platform hedef piyasasına ulaşana kadar ücretsiz olacak.’ açıklamasında bulundu.

Intel APO, 11. ve 12. Nesil işlemcilerde çalışmayacak

0

Intel, 14. Nesil Raptor Lake Refresh işlemcilerle tanıtılan ve belirli oyunlarda yüzde 32’ye varan FPS artışı sağlayabilen Intel Application Optimization (APO) teknolojisini, sadece 14. Nesil işlemcilerle sınırlı tutacak. Bu karar, Alder Lake ve Raptor Lake serisi 11. ve 12. Nesil işlemcilerin bu avantajlardan yararlanamayacağı anlamına geliyor.

Yakın tarihli bir söyleşide, Intel, APO teknolojisinin eski nesil işlemcilere uygulanmayacağını doğruladı. Ancak, bu kararın altında yatan teknik sebepler veya nedenler hakkında net bir açıklama yapılmadı, bu da endüstri içinde soru işaretlerine neden oldu.

Intel APO, özellikle 14. Nesil Raptor Lake Refresh işlemcilerinde etkili olan bir teknoloji olarak öne çıkıyor. P-çekirdeklerine öncelik vererek oyun performansını optimize ediyor ve E-çekirdeklerini arka plana alarak güç tüketimini düşürüyor. Ancak, şu an için sadece Rainbow Six Siege ve Metro Exodus gibi iki oyunda kullanılabilir durumda.

Alder Lake işlemcilerden bu yana, Intel Core işlemciler hibrit tasarımlarıyla dikkat çekiyor. Ancak, 14. Nesil için özel olarak geliştirilen Intel APO’nun 11. ve 12. Nesil işlemcilere ulaşmaması, kullanıcılar arasında hayal kırıklığı yarattı.

Şu an için, şirketin bu kararı konusunda herhangi bir değişiklik planı olup olmadığı belirsizliğini koruyor. Ancak, 11. ve 12. Nesil kullanıcıları, yeni teknolojiden yararlanamayacak olmaları nedeniyle bu duruma karşı bir miktar hayal kırıklığı yaşayabilirler. Gelecekte, Intel’in bu kararı revize edip etmeyeceği ve teknolojiyi genişleterek daha fazla oyunu kapsayıp kapsamayacağı merak konusu olarak kalıyor.