BTK, 2023 yılının ikinci çeyreğine ilişkin Pazar Verileri Raporu’nu yayımladı. Haziran 2023 sonu itibarıyla oluşturulan elektronik sertifika sayısı, 6 milyon 878 bin 493’ü elektronik imza ve 902 bin 691 mobil imza olmak üzere toplam 7 milyon 781 bin 184’e ulaştı. 2023 yılının ikinci çeyreğinde bir önceki döneme göre elektronik imza sayısında yüzde 3,1 mobil imza sayısında ise yüzde 1,8 oranında artış gerçekleşti. Toplam üretilen sertifika sayısı ise bir önceki çeyreğe kıyasla yüzde 2,9 arttı.
E-imza iş hayatının merkezinde
E-GÜVEN Genel Müdürü İlker Türkoğlu
FutureFlow.Life‘ın haberine göre, şirketlerin ve bireylerin zaman, iş gücü ve maliyet kayıplarını azaltmak için imzalarını dijitale taşıdıklarını belirten E-GÜVEN Genel Müdürü İlker Türkoğlu, uzaktan çalışma eğiliminin e-imzaya olan talebi artırdığına dikkat çekerek “Banka talimatları, sözleşmeler, sigorta formları, satış kontratları, bayi ağı ve sipariş süreçleri başta olmak üzere pek çok alanda kullanılan e-imza ve mobil imza karşılıklı imza veya onay gerektiren belgelerin dijitalde gerçekleştirilmesine olanak tanıyor. E-imza ve mobil imza, hız ve güvenlik avantajının yanı sıra, kağıt, kartuş ve tonerden yapılan tasarruflarla çevreye de katkı sağlıyor. E-imza artık günümüz iş modelinin ayrılmaz bir parçası.” açıklamasında bulundu.
Wall Street Journal’ın Pazartesi günü bildirdiğine göre Meta, Avrupa Birliği’ndeki kullanıcıların Instagram veya Facebook’un reklamsız sürümlerine erişmek veya ücretsiz sürümler için kişiselleştirilmiş reklamları kabul etmek için 14 dolarlık bir abonelik üzerinde çalışıyor.
Raporda, teklife aşina olan kişilere atıfta bulunarak, plana göre Meta’nın bir Facebook veya Instagram hesabı için bir masaüstünde ayda 10 avro ve her ek bağlantılı hesap için yaklaşık 6 avro ücret talep edeceği belirtildi.
WSJ, mobil cihazlarda tek bir hesabın fiyatının kabaca 13 avroya sıçrayacağını, çünkü Meta’nın Apple ve Google’ın uygulama mağazaları tarafından alınan komisyonları hesaba katacağını söyledi.
Sosyal medya şirketi, bu yılın başlarında İrlanda’nın Veri Gizliliği Komiseri tarafından 390 milyon avro para cezasına çarptırıldı ve kullanıcılara çevrimiçi etkinliklerine dayalı reklam göndermek için sözde “sözleşme” yasal dayanağı kullanamayacağını söyledi.
Meta daha sonra, işletmelerin bölgedeki bir dizi gelişen düzenleyici gereksinimi ele almak için reklamları hedeflemelerine izin vermeden önce AB’deki kullanıcılardan onaylarını istemeyi amaçladığını söyledi.
Raporda, Meta’nın Avrupalı düzenleyicilere önümüzdeki aylarda Avrupa’daki kullanıcılar için reklamsız abonelik (SNA) olarak adlandırdığı reklamsız planı piyasaya sürmeyi umduğunu söylediği belirtildi.
Bir Meta sözcüsü Journal’a verdiği demeçte, şirketin “kişiselleştirilmiş reklamlarla desteklenen ücretsiz hizmetlere” inandığını, ancak “gelişen düzenleyici gereksinimlere uyduğumuzdan emin olmak için seçenekleri” araştırdığını söyledi.
New York Times ilk olarak Meta’nın Facebook ve Instagram’ın AB’de ikamet eden kullanıcılar için reklamsız ücretli sürümlerini, ne kadara mal olacakları hakkında ayrıntılı bilgi vermeden düşündüğünü bildirdi.
Eski bir NSA direktörü tarafından kurulan ve siber ve savunma yatırımcıları tarafından finanse edilen IronNet, çöküşünün ardından resmen iflasını açıkladı ve kalan tüm personelini işten çıkardı. Bir zamanların umut verici siber güvenlik girişimi olarak görülen IronNet’in başkanı ve mali işler müdürü Cameron Pforr, Cuma günü yayınlanan bir yasal başvuruda, şirketin iflas başvurusuna hazırlanırken tüm ticari faaliyetlerini durdurduğunu ve kalan borçlarını ödemek için şirketin kalan varlıklarını etkin bir şekilde tasfiye ettiğini duyurdu.
Virginia merkezli IronNet, 2014 yılında emekli dört yıldızlı general Keith Alexander tarafından, kuruldu. Alexander’ın yıldızı 2003 yılında Amerika Birleşik Devletler Ordusu’nun istihbarattan sorumlu kurmay başkan yardımcısı olarak atanmasıyla parlamıştı. Sonrasında 2005 yılında ABD’nin istihbarat çatısı Ulusal Güvenlik Ajansı (NSA) direktörlüğüne atanan Keith Alexander, ABD Savunma Bakanlığı’na bağlı Birleşik Devletler Siber Komutanlığı görevine de getirilmişti. Alexander’ın kariyerini sonlandıran isim ise, yaptığı ifşalarla gündem yaratan Edward Snowden olmuştu. Snowden gizli NSA belgelerini medyaya ifşa ederek NSA tarafından yürütülen küresel izleme ağını ve yöntemlerini tüm dünyaya duyurmuş ve kurumun itibarını büyük ölçüde kaybetmesini sağlamıştı.
2005 – 2013 yılları arasında ABD’nin tüm istihbarat ağını yöneten ismin kurduğu siber güvenlik firmasının bugün iflas açıklaması oldukça ironik. IronNet, şirketlere ve devlet kurumlarına siber tehditlere karşı savunmaya yardımcı olmayı sağlayan ve tehdit istihbaratını otomatikleştirmek için büyük veri kümeleri ve analitik araçları kullanmayı amaçlayan teknolojiler sağlıyordu. Diğer ürünleri ise elektrik ve su şebekeleri gibi kritik altyapıyı siber saldırılardan korumak için tasarlanmıştı.
400 milyon dolar fon toplamıştı
IronNet bugüne kadar, 2018 yılında C5 Capital liderliğinde, ForgePoint Capital ve Kleiner Perkins’in katılımıyla 78 milyon dolarlık B Serisi de dahil olmak üzere toplam 400 milyon dolardan fazla fon toplamıştı. IronNet ayrıca COVID-19 salgını sırasında küçük işletmelere verilen federal kredilerden 5,6 milyon dolar aldı.
Ancak şirket Ağustos 2021’de halka açıldıktan sonra ilgi çekmeyi başaramadı ve hisse senedi fiyatı ilk yükselişin ardından düşmeye devam etti. Geçtiğimiz yıl IronNet’in 100’den az kurumsal müşterisi vardı ve şirket büyüme hedeflerinin çok gerisindeydi. Yeniden yükseliş trendini bir türlü yakalayamayan şirket ilk etapta masrafları kısmaya çalışmış ve Haziran ayında iş gücünün %17’sini azaltmıştı. Şimdi ise IronNet iflas başvurusu yaptığını ve tüm faaliyetlerini durdurduğunu açıkladı.
Ödül bazlı kitle fonlamasında Türkiye’nin pazar lideri Fongogo, son dönemde başarılı hisse bazlı fonlamaları ile dikkat çekmekteydi. SPK lisanslı yatırım platformu, Eylül 2023’te Sharks & Partners liderliğinde gerçekleştirdiği Seri A öncesi köprü yatırım turunun ardından StartupMarket’ı satın aldığını duyurdu.
Bölgenin en büyük startup yatırım platformu olacağız
Bu satın alma ile Fongogo, StartupMarket platformundaki geniş girişimci ve yatırımcı ağına erişim imkanı sağlayarak kitle fonlamasında çok önemli bir rekabetsel avantaj yakalamış oldu. Satınalma ile StartupMarket üzerindeki 3.000’e yakın girişime ve binlerce yatırımcıya ulaşmış olan Fongogo, Türkiye’nin en büyük startup yatırım platformu haline gelmiş oldu.
Bölgenin en büyük kitle fonlama platformu olmayı hedeflediklerini belirten Fongogo Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çebi satın alma ile ilgili olarak şunları söyledi: “StartupMarket ile birleşmekten büyük bir heyecan duyuyoruz. Girişim, yatırımcı ve çözüm ortaklarına Startupmarket kanalıyla bir buluşma ve etkileşim platformu sağlarken, Fongogo ile yatırım turuna çıkan girişimlerin kaynağa erişimini kolaylaştırıyor olacağız.
İki platform arasındaki sinerjileri ortaya çıkararak liderliğimizde ekosistemin büyümesine vesile olmayı hedefliyoruz. Bu birleşme ile ‘Kitlelerin gücüyle girişimlerin ve işletmelerin kaynağa ulaşımını hızlandırmak ve kolaylaştırmak; kaynağı doğru ve sürdürülebilir iş fikirlerine yönlendirerek katma değer yaratmak’ olan misyonumuza daha da yakın olduğumuzu görebiliyorum.Bu satın alma Türkiye teknoloji girişimcilik sektörüne hayırlı olsun” dedi.
StartupMarket Kurucusu ve CEO’su Serkan Bağçe satın alma ile ilgili şunları söyledi: “Bu birleşme, Türkiye’nin yaratıcı projeler ve girişimciliği destekleyen güçlü bir ekosistem inşa etme hedefimizin önemli bir adımıdır. Fongogo’nun kitle fonlama alanındaki liderliği, inovasyonu teşvik etme ve gelecek vadeden girişimleri keşfetme konusundaki kararlılığımıza mükemmel bir şekilde uyuyor.
Fongogo son dönemdeki atılımına hız kesmeden devam edecek. Sektörün önemli isimleri ile ekibin güçlendirilmesi ve daha pek çok önemli adımın yakın dönemde ardı ardına açıklanacağını söyleyebilirim.”
Birleşme sonrası, Fongogo icradan sorumlu genel müdürü Serkan Bağçe olurken, Ali Çebi Yönetim Kurulu Başkanlığı görevine ek olarak girişim sermayesi yatırım fonlarından sorumlu yönetici rolünü üstlendi. Fongogo kurucu ortağı Ali Tirkeş de ekosistem işbirliklerinden sorumlu yönetici olarak görevine devam edecek.
Satınalma sonrası StartupMarket yatırımcı ortaklarının hisseleri Fongogo hissesine dönüştürülerek kurumsal, girişimcilik, finans ve sermaye piyasaları alanlarında önemli tecrübelere sahip bir yatırımcı havuzuna sahip olundu.
500 milyon TL fonlama gerçekleştirmeyi planlıyoruz
Bugüne kadar Türkiye’de yaklaşık 600 Milyon TL kitle fonlaması gerçekleştiğini ileten Serkan Bağçe “Bugüne kadar sadece 25.000 farklı yatırımcının kitle fonlaması yatırımı yaptığını görüyoruz. Hisse senedi piyasası ve coin pazarındaki milyonlarca yatırımcıyı düşündüğümüzde kitle fonlaması üzerinden gerçekleştirilen startup yatırım pazarının en az 25 kat daha büyümesini bekliyorum. Fongogo olarak platformumuzda 2025 yılında toplam 500 Milyon TL fonlamaya ulaşacak şekilde planlamalarımızı yaptık” dedi.
Albaraka Türk bünyesinde, girişimcilerin hızlandırma olanakları ile desteklendiği Albaraka Garaj, 7. Dönem başvurularını almaya başladı. Girişimcilere hibe, mentorluk, eğitim, network, API ve ofis desteği gibi imkanlar sunuluyor.
Albaraka Garaj Hızlandırma Programı’nda geçtiğimiz dönemlerde Fintech’ten SaaS’a, AI’dan regülasyon teknolojilerine, eğitimden sağlık teknolojilerine kadar birçok alanda girişim desteklendi. Albaraka Türk bünyesindeki diğer iştiraklerin de desteklediği Albaraka Garaj Hızlandırma Programı, startup ekosistemine değer katmayı hedefleyen projeleri kabul etmeye devam ediyor.
6 yılda 120’den fazla girişime toplam 12 Milyon TL finansal destek
Kurulduğu günden bu yana 120’den fazla girişimi destekleyen, hibe ve ürün/hizmet satın almalarıyla 12 Milyon TL’den fazla finansal destek ayıran Albaraka Garaj, girişim dünyasına önemli katkılar sunuyor.
Girişimlere ofis imkânı, mentorluk ve eğitim programları, network ve API ayrıcalığı gibi destekler sağlayan program, güçlü partnerleriyle girişim ekosistemine yatırım sağlıyor. AlbarakaTech Global, Albaraka API, APY Ventures, Albaraka Portföy Yönetimi, Insha Ventures gibi Albaraka Türk iştirakleriyle iş birliğinin yanı sıra Amazon Web Services, Microsoft, Hubspot, Notion, Twilio gibi global araçlar girişimlerin kullanımına sunuluyor. Ayrıca yerel partnerlerle de iş birliği kuruyor ve stratejik ortakları arasında Olmadık Ofis, Yaratıcı Yıkım, B2Press, Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi gibi şirket ve kurumlar yer alıyor.
Bu yıl da onlarca girişime kapılarını açacak olan Albaraka Garaj’a başvurular www.albarakagaraj.com adresinden yapılabilecek.
Bezmialem Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi, “Sağlık & Yaşam Bilimleri ve Teknolojiler Zirvesi – Proje Pazarı” etkinliğini geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdi. Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Zekeriya Coştu ve İstanbul Vali Yardımcısı Dr. M. H. Nail Anlar’ın da katılımıyla gerçekleşen etkinlikte, geleceğin teknolojilerini ve girişimlerini tanıtan 40’a yakın girişim projesi yarıştı. Etkinlik sonrasında 1’incilik ödülü “inepilepsy Uygulaması”na layık görüldü.
Uluslararası proje sunumlarının gerçekleştiği etkinlik, sektör liderlerini bir araya getirdi. Türk bilim insanları tarafından 3 yıllık titiz çalışmanın ürünü olan inEpilepsy uygulaması, dünya literatüründe benzerine rastlanmayan bir epilepsi algılama ve takip yazılımı ile 1’incilik ödülüne layık görüldü.
inEpilepsy, Uluslararası Projeleri Geride Bıraktı
inEpilepsy Kurucu Ortağı Yasin Sönmez
Epilepsi nöbetlerini başlamadan tam 180 saniye önce tespit ederek hastaları uyaran ve bu süre zarfında güvenli bir pozisyona geçmelerine yardımcı olan inovatif uygulama, geleceğin teknolojilerini ve girişimlerini tanıtan 40’a yakın girişim projesi ile yarıştı. inEpilepsy, “Sağlık & Yaşam Bilimleri ve Teknolojiler Zirvesi – Proje Pazarı etkinliği sonrası yerli ve uluslararası girişimleri geride bırakan uygulama 1’inci sırada yer aldı.Elde edilen başarı sonrası açıklamalarda bulunan inEpilepsy Kurucu Ortağı Yasin Sönmez, “inEpilepsy uygulamamızın bu ödülü kazanması, Türk bilim insanlarının ve girişimcilerinin başarısını ve yeteneklerini uluslararası arenada göstermiştir. İnovatif uygulamamız ile sadece epilepsi hastalarının yaşam kalitesini artırmakla kalmayacak, aynı zamanda Türkiye’nin sağlık teknolojileri alanındaki liderliği için çalışmalarımız sürdüreceğiz. Büyük bir azim ile yakın gelecekte daha fazla insanın sağlığına olumlu katkılarda bulunmaya devam edeceğiz” dedi.
inEpilepsy Uygulaması: Epilepsiye Yenilikçi Bir Yaklaşım
İnovatif uygulama, epilepsi hastalarını hedefleyen bir erken uyarı sistemini temsil ediyor ve sensörlerle donatılmış telefona yüklenen bir yazılım olarak hem IOS hem de Android platformlarında kullanılabiliyor. Hastaların güvenliği için dışarıya sesli uyarı veren bir bileklik kullanır ve çevredeki kişilere acil yardım çağrısı yaparken, uygulama epilepsi nöbeti sırasında hastaların konumunu harita üzerinde belirliyor ve otomatik olarak yakınlarına bilgi iletebiliyor. İlaç kullanım saatlerini ve dozlarını hatırlatarak hastaların tedavilerini düzenli bir şekilde sürdürebilmelerine olanak tanıyor. Ayrıca, her nöbet ve veri inEpilepsy uygulamasında kaydedilir ve hastalar, hekimleriyle istedikleri zaman nöbet verilerini paylaşabiliyor.
BMW araç sahipleri, iPhone 15’i araç içi kablosuz şarj pediyle şarj ettikten sonra cihazlarının bozulduğunu raporlamaya başladı. Bu sorun, iPhone 15 Pro ve 15 Pro Max kullanıcıları arasında özellikle dikkat çekiyor, ancak diğer iPhone 15 modellerinde de bozulma potansiyeli taşıyor.
Kullanıcılar, BMW’nin kablosuz şarj pediyle iPhone 15’i şarj etmeye başladıktan sonra NFC (Near Field Communication) çipinin artık çalışmadığını bildiriyor. NFC çipi, iPhone’un Apple Pay gibi önemli özelliklerini destekleyen kritik bir bileşendir. Sorunu yaşayan bazı kullanıcılar, iPhone’un beyaz ekranda kurtarma moduna girdiğini ve cihazı yeniden başlattıktan sonra NFC çipinin işlevini kaybettiğini söylüyorlar.
NFC çipinin arızalanması, Cüzdan uygulamasında Apple Pay’in kurulamadığına dair hata mesajlarına yol açıyor. Bu da kullanıcıların ödemelerini yapmalarını veya dijital araba anahtarlarını kullanmalarını engelliyor.
Bu sorun neden kaynaklanıyor ve kaç kullanıcıyı etkiliyor henüz net değil. Ayrıca, hangi BMW modellerinde bu sorunun yaşandığına dair resmi bir açıklama yapılmış değil. Bazı kullanıcılar, Apple’ın NFC çipi arızalı iPhone’ları değiştirme işlemi uyguladığını bildiriyorlar. Ancak, Apple bu sorunun tekrar yaşanmayacağına dair kesin bir garanti sunmuyor.
Şu ana kadar resmi bir açıklama gelmediği için, BMW’nin kablosuz şarj pedinin iPhone 15’e zarar verme sorununun kökeni ve çözümü hakkında daha fazla ayrıntı bilinmiyor. Kullanıcılar, bu sorun hakkında resmi açıklamaları ve çözüm önerilerini beklemeye devam ediyorlar.
iPhone 15 kullanıcıları ve BMW araç sahipleri, bu sorunun neden kaynaklandığını ve nasıl çözülebileceğini öğrenmeyi bekliyorlar. İlerleyen günlerde resmi bir açıklama gelmesi ve sorunun çözümünün bulunması umuluyor.
Abd ve Çin arasındaki teknoloji savaşı, Almanya’nın telekomünikasyon sektöründe önemli bir değişiklik yapmaya devam ediyor . Almanya İçişleri Bakanlığı, Çinli telekomünikasyon ekipmanı üreticileri Huawei ve ZTE’nin 5G ağlarında kullanımını sınırlayacak yeni bir öneri sundu. Bu öneri, ABD’nin Huawei’ye yönelik yaptırımlarının ve diğer ülkelerin benzer adımlarının bir yansıması diyebiliriz.
Almanya, 5G teknolojisinin yaygınlaşması için önemli bir pazar olarak kabul ediliyor. Ancak, Huawei ve ZTE gibi Çinli şirketlerin 5G altyapısının bir parçası olarak kullanılması, güvenlik endişelerine neden olmuş ve birçok ülkenin dikkatini cekti. Almanya, bu konuda daha önce Huawei’yi yasaklama yönündeki baskılara olumsuz yanıt vermişti, ancak şimdi bu tutumun değişebileceği belirtilmektedir.
Almanya İçişleri Bakanlığı’nın önerisi, Çinli tedarikçilerin 5G donanımlarının yerel telekom operatörlerinden kaldırılmasını içeriyor. Bu kısıtlamanın 2026 yılına kadar geçerli olacağı ifade edildi. Bu öneri, Alman hükümetinin ulusal güvenliği ve 5G ağlarının güvenliğini öncelikli bir konu olarak gördüğünü gösteriyor.
Huawei, bu tür kısıtlamaların siyasi bir dayanağa sahip olduğunu ve Almanya’da uzun süredir güvenle kullanıldığını savunmaktadır. Şirket, bu kararın Alman telekom operatörlerini ek maliyetlerle karşı karşıya bırakacağını iddia ediyor.
Almanya’nın Huawei ve ZTE’yi 5G ağlarında sınırlama planları, uluslararası telekomünikasyon sektöründe önemli bir gelişme olarak izlenmektedir. Bu kararın Almanya’nın ulusal güvenliği ve 5G ağlarının güvenliği üzerinde nasıl bir etkisi olacağı, önümüzdeki dönemde yakından takip edebilirler.
Günümüzde arama motorları söz konusu olduğunda, Google’ın uzun yıllardır liderliği sürdürdüğü bir gerçek. Ancak son haberlere göre, Apple kendi arama motoru geliştirme çalışmalarına hız vermiş olabilir.
Deneyimli teknoloji editörü Mark Gurman, Bloomberg’de yayımlanan Power On bülteninde, Apple mühendislerinin “Pegasus” olarak kodladıkları arama motoru projesini tamamlamış olabileceğini bildirdi. Gurman, Apple’ın arama motoru geliştirme çalışmalarının daha da ileriye gittiğini ve projenin hazır olduğunu dile getirdi. Ancak şu an için somut bir duyuru yapılmış değil.
Apple’ın bu proje üzerinde çalıştığı daha önce de söylentiler arasında yer almıştı, ancak şirketin Google’dan elde ettiği önemli gelirler nedeniyle bu planlar rafa kaldırılmıştı. Google, iOS cihazlarında varsayılan arama motoru olarak kalmak için Apple’a yıllık olarak milyarlarca dolar ödeme yapmaktadır. Bu gelir kaynağını kaybetmeyi göze alıp almayacakları ise merak konusu.
Arama motorları pazarında Google’ın hakimiyeti sürüyor olsa da, Apple’ın kendi arama motoruyla rekabet etme potansiyeline sahip olması ilgi çekici bir gelişmedir. Apple’ın arama motoru çalışmaları, şirketin kendi ekosistemini güçlendirmeyi ve bağımsızlığını artırmayı amaçlıyor gibi görünüyor.
Ancak bu proje gerçekten Google’ın yerini alabilir mi, henüz belirsizdir. Arama motoru pazarında rekabet oldukça yoğun ve Google’ın veritabanı ve teknolojik altyapısı oldukça güçlüdür.
Apple’ın arama motoru çalışmalarıyla ilgili daha fazla detayın açıklanmasını ve projenin ne zaman kullanıma sunulacağını görmek için bekleyiş sürüyor. Arama motoru pazarındaki rekabetin nasıl şekilleneceğini görmek için ilerleyen zamanlarda bu konuyu yakından takip etmeye devam edeceğiz. Arama motoru pazarındaki bu olası değişiklikler, internet kullanıcıları için önemli bir gelişme olabilir.
Doğal dil teknolojisi işleme bölümündeki üretken yapay zeka (AI), büyük ve küçük veri işlemlerini otomatikleştirmek, üretimi artırmak amacıyla pilot uygulama konusunda hızlı olmasıyla dünyayı kasıp kavurdu.
Teknoloji devleri Google, Microsoft ve Amazon, bulut tabanlı genAI teknolojileri sunuyor veya bunları kullanıcılar için iş hizmetlerine dahil ediyor; IDC’ye göre yapay zekaya yönelik küresel harcamaların 2026 yılına kadar 301 milyar civarında olması bekleniyor.
Ancak genAI araçları, öncelikle OpenAI’nin ChatGPT’si ve Google’ın Bard’ının izniyle büyük dil modellerinin (LLM’ler) eğitimi için çok sayıda programlama kaynağı tüketiyor. GenAI kullanımı özellikleri, doğal dil işleme için bilgi depoları olan bu modelleri çalıştırmak için kullanılan donanım üzerindeki baskı da artıyor.
İşlemci ve bellek yongaları gibi farklı yongaların tek bir pakette bir araya getirilmesiyle birimleri grafik işlem birimleri (GPU’lar), LLM’leri eğitmek ve dağıtmak için gereken bant genişliğini sundukları için yapay zeka platformlarının temeli haline geldi. Ancak AI çip tescili talebi karşılanamıyor. Sonuç olarak, son aylarda AI GPU’lar için karaborsalar ortaya çıktı.
Bazıları bu kıtlığın sebebini, GPU üretimi konusunda piyasayı köşeye sıkıştıran ve tedarikte saklanabilen Nvidia gibi şirketlere bağlıyor. Yapay zekanın yükselişinden önce Nvidia, video oyunlarında gelişmiş görüntülerin oluşturulmasına yardımcı olan üst düzey işlemciler tasarladı ve üretti; bu, artık makine geliştirme ve yapay zeka için son derece uygulanabilir olan özel bir işlem türü.
Yapay zekanın GPU’lara olan susuzluğu
2018’de OpenAI, 2012’de bu yana en büyük yapay zeka eğitim çalışmalarında kullanılan bilgi işlem gücünün miktarının katlanarak arttığını, her 3,4 ayda bir ikiye katlandığını gösteren bir analiz yayınlandı.
OpenAI raporunda, “2012’den bu yana bu ölçüm 300.000 kattan fazla arttı.” dedi. “Bilgi işlemindeki ilerlemeler yapay zeka ilerlemesinin önemli bir bileşeni olmuştur; dolayısıyla bu işlem devam ettiği sürece, günümüzün üyelerinin çok ötesindeki sistemlerin parçalarına hazırlanmasına değer.”
OpenAI’nin tezinin değişmesine bağlı olarak hiçbir neden yok; Hatta Elektrik ve Elektronik Mühendisleri Enstitüsü’nden (IEEE) araştırmacı Jay Shah’a göre, geçen Kasım ayında ChatGPT’nin raporlarıyla talep arttı. “Şu anda büyük teknoloji analizlerinde, kullanıcı deneyiminin değiştiği ve mevcut ürünlerin yeni özelliklerini belirlemek için farklı yapay zeka modellerini eğitmek ve test etmek için donanım taleplerinde büyük bir artış görülüyor.” dedi.
OpenAI ve Amazon gibi Yüksek Lisans yaratıcıları zaman zaman en büyük modeli kimin oluşturabileceği konusunda iddialı bir mücadele içinde görünüyor. Bazılarının boyutları artık 1 standart parametreyi aşıyor; bu da eğitmek ve çalıştırmak için daha fazla işlem gücü ihtiyacının anlaşılmasını sağlıyor.
Shah, “Modelleri daha da büyütmenin alanını büyütmeyi geliştirmeyi planlıyoruz.” dedi. “Bu modellerin eğitim planlaması açısından son derece pahalı olmaya devam ediyor, paraya mal oluyor ve iklim üzerinde daha büyük karbon ayak izleri var. Ayrıca, diğer bu modellere erişilebildiğinde, onları eğitebildiğinde, test edilebildiğinde ve doğrulayabildiğinde araştırma sistemleri de gelişiyor.”
Shah’a göre çoğu üniversite ve araştırma kurumu, zaten çok büyük olan LLM’leri çoğaltmayı ve saklamayı göze alamaz; Bu nedenle, AI modellerini eğitmek ve dağıtmak için daha az donanım ve zaman kullanan verimli teknikler üzerinde yoğunlaşıyorlar. Kendi kendini denetleyen öğrenmeyi, aktarmayı öğrenmeyi, sürekli atışlı öğrenmeyi ve temel modeller gibi tekniklerin umut verici sonuçların ortaya çıktığını söyledi.
“Yapay zeka araştırmasının topluluğunun geçerli bir çözüm bulmasını bir ila iki yıl daha beklerim.” dedi.
Daha küçük LLM’ler çözüm olabilir mi?
Araştırma firması Gartner’dan Avivah Litan, GPU yongalarının ölçeklendirilmesinin er ya da geç yapay zeka model boyutlarındaki fiziksel ayaklara uygun olamayacağını söyledi ve “Dolayısıyla modelleri giderek büyütmeye devam etmek geçerli bir seçenek değil.” dedi.
iDEAL Semiconductor’dan Burns, “Daha verimli Yüksek Lisans ve Yapay Zeka çözümlerinin geliştirilmesine ihtiyaç duyulacak, ancak ek GPU üretimi bu denklemin kaçınılmaz bir parçası.” diyerek aynı fikirde.
Bu ayın başlarında, dünyanın en büyük çip üreticisi TSMC, üretim kısıtlamalarıyla ve yapay zeka ve HPC uygulamaları için sınırlı GPU kullanılabilirliğiyle karşı karşıya olduğunu itiraf etti. Semicon Tayvan’dan Liu, “Şu anda tüm verileri karşılayamıyoruz, ancak bunların yaklaşık %80’ini karşılamaya çalışıyoruz.” dedi. “Bu geçici bir aşama olarak görülüyor. Gelişmiş çip kapasitemizin kabaca bir buket yıl içinde büyümesinin ardından azalmasını öngörüyoruz.”
2021’de çip üretimindeki düşüş, dünya genelindeki bir tedarik zincirinin yetersiz olduğunu gözler önüne serdi. ABD’nin CHIPS yasası aracılığıyla teşvik etmesiyle Intel, Samsung, Micron ve TSMC gibi şirketlerin birkaç yeni ABD tesisi için planlarını açıkladılar.
Küresel yönetim danışmanlık şirketi McKinsey’e göre TSMC, diğer tam kapasiteye yakın veya tam kapasiteyle çalışmalarına rağmen, çip üretimini artırmak için bu yıl 36 milyar dolardan fazla harcama yapmayı planlıyor.
Ancak Nikkei Asia’da yayınlanan bir rapora göre TSMC’den Liu, AI çip tedarikindeki kısıtlamaların “geçici” olduğunu ve 2024 yılı boyunca hafifletilebileceğini söyledi .
iDEAL Semiconductor’dan Burns, ABD ve Avrupa Çip yasalarının, üretim sistemindeki arttırmanın artırılması için yarı iletken endüstrinin bazı kısımlarının yeniden desteklenerek tedarik zincirinin çözülmesine yardımcı olması gerektiğini söyledi.
Burns, “ABD CHIPS ve Bilim sistemi, yarı iletken tedarik zinciri riski ulusal bir diyaloga yükseltilmiş sektör zaten faaliyet gösteriyor. Artık tedarik zinciri risklerine odaklanan ilgi, özel sektör yatırımlarını artırdı.” dedi. “ABD’li güç kapasitelerini genişletme planlarını açıkladılar ve Teksas, Ohio, New York ve Arizona gibi geniş yatırımlar hızla devam ediyor. CHIPS ve Bilim hareketinin mevcut tedarik zincirini ne ölçüde çözebileceğini tam olarak değerlendirme zaman alacak ancak bu, yerli üretim kapasitesinin genişletilmesinde iyi bir ilk adımdır.”
Ancak AI çip kıtlığına rağmen, son 52 haftada hisse fiyatı üç kattan fazla artarak piyasa değeri kural kuralları arasında, Nvidia’nın da aralarında bulunduğu AI çip stokları hızla arttı.
IEEE’den Shah, ayrıca ABD’de dökümhanelere programlanan fonların sağlanamadığını, bunun da varsayılan olarak birçok ABD merkezli teknoloji firmasının mevcut faaliyetlere güvenmeyi planlamak zorunda olduğunu işaret ettiğini belirtti.
Shah, “Şahsen ben, ABD’deki Asyalı muadillerinden daha ucuz donanım üretiminin hala dört ila beş yıl sürebileceğine inanıyorum.” dedi.
Geçici Vergi aslında yaygın kullanımda peşin vergi olarak da biliniyor. Teknik anlamda, ticari kazanç sahipleri, serbest meslek icra edenler ve kurumlar vergisi mükelleflerini kapsıyor. Bu yükümlülüker, Gelir ve Kurumlar Vergisi’ne mahsuben üçer aylık kazançları üzerinden hesaplama yapıyor ve peşin vergi ödüyor. Bu vergiyi, geçici vergi olarak tanımlayabiliriz.
Geçici vergi ile tüm yıl için kazanç hesaplamasına ihtiyaç kalmıyor. Bunun yerine üçer aylık periyotlarla hesaplamalar yapılıyor. Gelir kurumlar vergisi kapsamında ödeniyor. Geçici vergiler, gelir vergisi mükellefleri için Mart ayında verilen gelir vergisi beyannemesinden mahsup ediliyor. Kurumlar Vergisi mükellefi iseniz takip eden yılın Nisan ayında vereceğiniz Kurumlar Vergisi Beyannamesi’nden mahsup ediliyor.
Gelir Vergisi mükellefleri için Geçici Vergi oranı yüzde 15 oranıyla uygulanıyor. Kurumlar vergisi mükellefleri için ise bu oran yüzde 20 şeklinde belirlenmiş. Bir önceki dönem hesaplanan Geçici Vergi tutarı beyannamede düşüyor. Böylece sadece bir önceki döneme ilave olarak elde edilen kar üzerinden vergi tahakkuk ediyor.
Geçici vergi hesaplaması mali müşavirler tarafından yapılıyor. Hesaplama daha sonra mükelleflere iletiliyor. Yine de ödeme ihtimaliniz olan geçici vergi tutarını hesaplamak için gelir gider takibinizi düzenli tutmanız gerekiyor. Gelir vergisi takibini ayrıca kullanacağınız muhasebe yazılımlarıyla da yapabilirsiniz.
Geçici vergi uygulamasını örnek üzerinden daha net gösterebiliriz. Örneğin Ocak-Şubat-Mart aylarında belirli oranda gelir sağladınız. Bu gelir üzerinden üç aylık periyot sonunda geçici vergi ödeyebilirsiniz. Bu ödeme sonrasında yıllık gelir vergisinde bu üç aylık periyottan elde ettiğiniz kazanç için tekrar vergi ödemeyeceksiniz. Yani toplu şekilde vergi ödemek yerine periyot bazlı ödeme ile yıllık gelir vergisinde mahsuplaşma sağlanıyor.
Her vergi türünde olduğu gibi geçici verginin de beyan edilmesi gerekiyor. Mükelleflerin durumlarına göre geçici vergi beyannamelerine aşağıdaki belgeleri de eklemeleri gerekir:
Kurumlar vergisi mükellefleri ve bilanço defteri tutan mükelleflerin gelir tablosu
Bloomberg’in haberine göre söz konusu belge, Google’ın finanstan sorumlu başkan yardımcısı Michael Roszak’ın “iletişim üzerine bir kurs için hazırladığı” toplantı notlarını içeriyor. Roszak notlarında, Google’ın arama ağı reklamcılığının “dünyanın şimdiye kadar yaratılmış en büyük iş modellerinden biri olduğunu” ve yalnızca “sigara veya uyuşturucu satan belirli yasadışı işletmelerin rakip edebileceği” bir ekonomiye sahip olduğunu yazdı.
Duruşmada Roszak mahkemeye sunum yapıp yapmadığını hatırlamadığını söyledi. Dersin öğrencilere “sunumun bir parçası olarak inanmadığı şeyleri” anlatmasını gerektirdiğini söyledi. Ayrıca notların “abartı ve abartıyla dolu” olduğunu ve gerçek inançlarını yansıtmadığını, “çünkü bununla ilgili herhangi bir ticari amaç olmadığını” iddia etti.
Bloomberg’e göre Google, DOJ’un davasıyla alakasız olduğunu iddia ederek belgenin mahkemede paylaşılmasına defalarca itiraz etti. Daha sonra Mehta, Adalet Bakanlığı’nın belgeyi kanıt olarak sunmasına izin verdikten sonra Google, Roszak’ın belge üzerindeki ifadesini kapatmaya çalıştı; Mehta da bunu kabul etti ancak daha sonra Google’ın talebinin kendisini “zor durumda” bıraktığını söyledi. Mehta, Google’a “Bu, gizli hiçbir şey içermiyor” dedi.
Mehta, Roszak’ın ifadesinin mühürlenmesinin halkın belgenin içeriğini anlamasını zorlaştıracağından endişeliydi. Bloomberg’in haberine göre Mehta, sonuçta Google’ın belgenin bazı kısımlarını düzeltme talebini reddetmekle kalmadı, aynı zamanda “Roszak’ın ifadesinin bununla ilgili kısmını açığa çıkaracağını söyledi”.
Roszak’ın notlarında, Google’ın arama ağı reklamcılığı işini yasa dışı uyuşturucu pazarlarına benzetmenin ötesinde, kullanıcıların Google’ın arama motoruna bağımlı olması nedeniyle Google’ın “ekonominin temel yasalarının” “talep yönünü çoğunlukla göz ardı edebildiği” ve “yalnızca arza odaklanabildiği” de belirtiliyor.
Adalet Bakanlığı’nın davasının bir kısmı, Google’ın arama üzerinde tekele sahip olması nedeniyle tüketicileri istilacı veri toplama gibi zararlardan koruyan yenilikçi ürünler geliştirmenin daha az teşvik edildiğini savunuyor.
Bir Google sözcüsü Bloomberg’e, Roszak’ın açıklamalarının “şirketin görüşünü yansıtmadığını” ve “talimatların abartılı ve dikkat çekici bir şey söylemek olduğu topluluk önünde konuşma dersi için tasarlandığını” söyledi. Sözcü ayrıca Roszak’ın “ifadelerin doğru olduğuna inanmadığını ifade ettiğini” belirtti.
Bloomberg’e göre, Google avukatı Edward Bennett mahkemeye, Roszak’ın notlarının, üst düzey yöneticinin sunumuna yönelik planının, 1987’deki Wall Street’teki kurumsal açgözlülüğü simgeleyen bir film kötü adamı olan “Gordon Gekko’yu kostümlü olarak oynamak” olduğunu öne sürdüğünü söyledi.
Roszak’ın notlarının ne kadarının kamuoyuyla paylaşılabileceğine ilişkin tartışma, Adalet Bakanlığı ile Google arasında tüm deneme sergilerine ilişkin bir anlaşma yapılmasıyla sona erdi. Her duruşma gününde saat 21.00’e kadar Google veya diğer üçüncü taraflar, Adalet Bakanlığı’nın Roszak’ın notları gibi duruşma kanıtlarını çevrimiçi olarak yayınlamasına itiraz edebilir. Mehta, aksi takdirde Adalet Bakanlığı’nın “makul olduğu anda” duruşma sergilerini yayınlayabileceğine hükmetti.
Adalet Bakanlığı deneme sergisini dün yayınladı, artık Roszak’ın “utanç verici” notlarını buradan okuyabilirsiniz.
ASUS’un oyun konsolu ROG Ally, önceki Ryzen Z1 Extreme işlemcinin ardından Ryzen Z1 işlemcili bir versiyonla da satışa sunuluyor. Yeni Ryzen Z1 işlemcili ROG Ally’ın oyun performansı hakkındaki ilk sonuçlar paylaşıldı. İşte detaylar…
İlk aşamada AMD Ryzen Z1 Extreme işlemci ile piyasaya sürülen Asus ROG Ally, son günlerde daha uygun fiyatlı bir versiyonuyla karşımıza çıktı. Bugün ise Asus, Ryzen Z1 işlemcili ROG Ally’ın oyun performansına ilişkin daha fazla bilgi verdi.
Ryzen Z1 işlemcili konsol, temel modelde yer alan Ryzen Z1 Extreme işlemcinin kesilmiş bir sürümüne sahip. Bu yonga seti 6 çekirdekli bir yapıya ve 4,9GHz saat hızına ulaşıyor Ayrıca 4CU içeren RDNA 3 GPU (2.5GHz) da içeriyor Temel sürümde ise 8 çekirdek, 5.1GHz saat hızı ve 12CU RDNA 3 GPU (2.7GHz) sunuyor. Ancak Asus tarafından paylaşılan sonuçlar, GPU gücündeki bu önemli farklılığa rağmen oldukça iyimser. 720p çözünürlüğünde, konsolun birçok AAA yapımında 42 FPS’nin üzerinde bir performans sergilediği görülüyor. Hatta bazı oyunlarda 60 FPS’ye ulaşıldığı bile oluyor. 1080p çözünürlüğünde ise küçük bir performans düşüşü vardır. Oyunlar minimum 30 FPS ve maksimum 63 FPS aralığında çalışıyor.
Ryzen Z1 işlemcili ROG Ally ile temel sürüm arasında yapılan küçük bir karşılaştırma, Ryzen Z1 işlemcili sürümünün ortalama olarak yüzde 34 daha yavaş . Bununla birlikte, temel sürümün 8,6 TFLOPS gücüne karşılık, Z1 işlemcili sürümün 2,8 TFLOPS güce sahip olduğunu göz önünde bulundurarak sonuçlar oldukça dikkat çekicidir.
Bilmeyenler için, Ryzen Z1 Extreme işlemcili Asus ROG Ally, Türkiye’de 30.000 TL’den başlayan fiyatlarla sunuluyor. Z1 işlemcili sürümün fiyatı ise henüz açıklanmış değil.
Finans sektörünün en kapsayıcı meslek örgütü Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği’nin (TSPB) her yıl düzenlediği Türkiye Sermaye Piyasaları Kongresi ve Dünya Yatırımcı Haftasının yedincisi, 2 Ekim’de TC Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Osman Çelik, Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı İbrahim Ömer Gönül, Borsa İstanbul A.Ş. Genel Müdürü Korkmaz Ergun ve Türkiye Sermaye Piyasası Birliği Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Öztop’un konuşmalarıyla başladı. 7. Türkiye Sermaye Piyasaları Kongresi ve Dünya Yatırımcı Haftası’nın bu yıl teması “‘Cumhuriyetimizin İkinci Yüzyılında Güçlü Sermaye Piyasaları, Güçlü Türkiye” ve etkinlikler 2-6 Ekim 2023 tarihleri arasında çevrim içi panellerle devam edecek.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın mesajı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kongre’nin açılışına gönderdiği yazılı mesajında şunları söyledi:
“Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği’nin kıymetli yöneticileri, Sermaye Piyasası Kurulumuzun değerli mensupları, saygıdeğer katılımcılar, sizleri en kalbi duygularımla, saygıyla, muhabbetle selamlıyorum. Bu yıl 7’ncisi düzenlenen Türkiye Sermaye Piyasaları Kongresi’ne nazik davetiniz için şükranlarımı sunuyorum. “Cumhuriyetimizin İkinci Yüzyılında Güçlü Sermaye Piyasaları; Güçlü Türkiye” ana temasıyla tertiplenen Kongre’nin ülkemiz, milletimiz, ekonomimiz ve tüm yatırımcılarımız için hayırlı olmasını diliyorum. Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında daha güçlü, daha güvenli ve daha müreffeh bir Türkiye hedefiyle çıktığımız yolda durmadan, dinlenmeden yürüyoruz. Türkiye Yüzyılı’nın yol haritası mahiyetinde olan Orta Vadeli Programı, Eylül ayı başında kamuoyumuz ve iş dünyamızla paylaştık. Büyüme ve ticaretten fiyat istikrarına, finansal istikrardan beşerî sermaye ve istihdama, yeşil ve dijital dönüşümden afet yönetimine, kamu maliyesinden iş ve yatırım ortamına kadar tüm temel başlıklarda gerçekçi, uygulanabilir ve Türkiye’nin potansiyeliyle uyumlu hedefler belirledik. Milletimizin de desteğiyle bu hedefleri gerçekleştireceğimize inanıyoruz. 6 Şubat depremlerinin yol açtığı tahribatı ortadan kaldırırken, sağlıklı ve kaliteli bir ekonomik büyümeyle istihdamı artırmayı, enflasyonu yeniden tek haneye düşürerek, gelir dağılımını iyileştirmeyi amaçlıyoruz. Bu anlayışla bürokratik ve hukuki öngörülebilirliği daha da güçlendirerek, doğrudan yabancı yatırımları ülkemize çekmeyi planlıyoruz. Yine bu dönemde uzun süredir üzerinde çalıştığımız İstanbul Finans Merkezi projemizin de meyvelerini toplamaya başlayacağız. İstanbul Finans Merkezi’yle ülkemizi finans alanında da bir merkez haline getirmeyi istiyoruz. Son 21 yılda toplam 255 milyar dolar uluslararası yatırım çekmiş bir ülke olarak, önümüzdeki dönemde sermaye piyasalarımızın daha da derinleştirilmesine ve tabana yayılmasına özel önem ve öncelik vereceğiz. Otomatik Katılım Sistemine ek olarak ikincil bir emeklilik sisteminden halk arzların artırılmasına, Türk Lirası cinsi ürünlerin cazibesinin ve çeşitliliğinin artırılmasına kadar geniş bir yelpazede adımlar planladık. Seçkin isimlerin katılımıyla düzenlenen Türkiye Sermaye Piyasaları Kongresi’nin bizlere bu gayretlerimizde yol gösterici olacağına inanıyorum. Türkiye’ye güvenen, ülkemize yatırım yapan, Türk ekonomisinin aydınlık geleceğine itimat eden tüm yatırımcılara kapımızın da gönlümüzün de açık olduğunu tekrar ifade etmek istiyorum. Bu düşüncelerle Kongre’nin başarılı geçmesini diliyor, icrasında görev alanlara teşekkür ediyorum. Bütün katılımcılara sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum.”
Finansal piyasalarımızın konumunu sağlamlaştıran önemli bir fırsat
T.C. Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Osman Çelik, 7. Türkiye Sermaye Piyasaları Kongresi ve Dünya Yatırımcı Haftası’nın açılış konuşmasında “Kongre, ülkemizin gelişmesinde önemli bir rol üstlenen sermaye piyasalarımızın derinliğini artırmak ve finansal piyasalarımızın konumunu sağlamlaştırmak açısından önemli bir fırsattır” dedi. Türk Sermaye piyasalarını uluslararası normlarla uyumlu hukuki çerçevesi, sağlam kurumsal altyapısı, nitelikli işgücü ve yaygın gelişmiş teknoloji kullanımı ile gelişmeye en açık sektörlerden biri olarak tanımlayan Çelik, “Türkiye gibi gelişmekte olan ve tasarruf açığı olan ülkelerde sermaye piyasalarının gelişimi çok ayrı bir önem arz etmektedir. Bu çerçevede sermaye piyasalarının siz değerli paydaşlarına önemli görevler düşüyor” diye konuştu.
Katılım Finans Kanunu çalışmaları devam ediyor
Sermaye piyasaları ile reel sektör arasında sağlıklı ve güçlü bir ilişki olması ekonomik büyümenin sürdürülebilir kılınmasında kilit bir rol oynadığına dikkat çeken Çelik, sözlerine şöyle devam etti: “Bu çerçevede sermaye piyasalarının ve finans sektörünün sağlam temeller üzerinde istikrarlı ve sağlıklı bir biçimde büyümesi büyük önem arz etmekte. Sermaye piyasalarının gelişimini sağlamak üzere sigortacılık, faktoring, leasing gibi sermaye piyasalarına dâhil tüm alanları geliştirmek gerekiyor. Sermaye piyasalarımızın derinleşmesine yönelik olarak 2012 yılında yasalaşan Yeni Sermaye Piyasası Kanunu’nu ile 2013’te Borsa İstanbul çatısında birleştirilen, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası, İstanbul Altın Borsası ve Vadeli İşlemler Opsiyon Borsası adımları birer dönüm noktasıdır. Ayrıca, Katılım Finansın gelişimine yönelik olarak, Sukuk gibi faizsiz yatırım araçlarının yanı sıra yakın zamanda Katılım Finans Strateji Belgesi yayımlandı. Katılım finans sektörünü tüm kurumsal yapıları ve araçları ile ülkemiz ihtiyaçlarını tamamen karşılayabilecek hale getirmek için Katılım Finans Kanunu çalışmaları tamamlanacaktır.”
ESG alanında önemli fırsatlar söz konusu
Küresel finansal piyasalara entegre olmak için önemli olan Yeşil Finans alanında BDDK “Sürdürülebilir Bankacılık Strateji Planını”, SPK da “Sürdürülebilirlik Uyum Çerçevesi”nin yayımladığını söyleyen Çelik, Bakanlık olarak Yeşil Tahvil ve Yeşil Sukuk Rehberleriyle, Sürdürülebilir Finansman Çerçeve Dokümanını yayımladıklarını ve bu yıl 2,5 milyar dolarlık bir ihraç gerçekleştirdiklerini belirtti.
“Eylül ayında 3 bankamız (Vakıfbank 750 milyon dolar, Yapı Kredi 500 milyon dolar, TSKB 300 milyon dolar) uluslararası ESG piyasasından toplamda 1 milyar 550 milyon dolarlık ihraç gerçekleştirdi” bilgisini veren Osman Çelik, “Bu ihraçları 400 milyon dolarlık ihraç ile bir reel sektör firması (Arçelik) takip etti. Tüm dünyada sadece bu yılbaşından itibaren gerçekleştirilen ESG ihraçlarının yüzde 51’i şirketler, yüzde 28’i devletler, yüzde 21’i ise finansal kuruluşlar tarafından ihraç edilirken toplam hacim 444 milyar dolara ulaşmış durumda. Bu ihraçların yüzde 58’i yeşil, yüzde 27’si sürdürülebilir ve yüzde 15’i sosyal tahvil olarak gerçekleşmiştir. Dolayısıyla ESG alanında önemli fırsatlar söz konusu” diye konuştu.
Güçlü büyüme sürüyor
Sermaye piyasasının son yıllarda önemli bir gelişim kaydederek hem arz hem de talep tarafında güçlü büyümesini sürdürdüğünü kaydeden Çelik, pay senedinden borçlanma araçlarına kadar sermaye piyasasındaki toplam bakiyeli yatırımcı sayısının 11 milyona yaklaştığını söyledi. Uzun yıllar 1 milyon bandında yatay seyreden pay piyasası yatırımcı sayısının, halka arzlardaki artış, borsanın getirisi, yatırım tercihlerinin değişmesi gibi etkenlerle 7,7 milyona ulaştığını vurgulayan Çelik, Borsa İstanbul BİST 100 endeksinde geçen ay tarihi seviyelerin görüldüğünü de hatırlattı.
“Borsa İstanbul’un piyasa değeri 2003’te 96,1 milyar TL’den, 2023 Temmuz’da 8,3 trilyon TL’ye ulaşmış durumda. Dolar cinsinden, 2003’te piyasa değeri 69 milyar dolar olan borsamız 4,5 kat (yüzde 347) artarak 2023 Temmuz’da 308,3 milyar dolara yükselmiştir” diye konuşan Çelik, şunları söyledi: “Borsanın dolar bazında piyasa değerinin milli gelire oranı ise 2003’teki yüzde 22’den, 2023 Temmuz’da yüzde 30,2’ye yükselmiştir. Gelişmiş ülkelerin piyasa kapitalizasyonunun milli gelire oranı yüzde 100’lerde iken ülkemizde yüzde 30,2 olması bir taraftan piyasamızın yeterince derinleşmediğine diğer yandan da önemli bir potansiyel ve fırsat taşıdığına işaret ediyor. Bu yıl 1,1 trilyon dolarlık bir ekonomik büyüklüğe erişmesi ve Orta Vadeli Program dönemi sonunda Dünya Bankası sınıflandırmasına göre yüksek gelirli gelişmiş ülkeler kategorisine yükselmesi öngörülen Türkiye’nin, sermaye piyasalarının gelişmesi konusunda önemli bir fırsat bulunmaktadır. Sermaye piyasalarımızın gelişimi yatırımlar için gerekli kaynak havuzunu büyütürken maliyetleri de düşürmekte. Bu nedenle sermaye piyasalarımızı daha ileri noktalara taşımak en önemli önceliklerdendir.”
Girişim Sermayesi Pazarı oluşturuldu
Şirketlerin alternatif finansman imkânlarına erişimleri için halka arzların büyük önem arz ettiğini belirten Çelik, bu alanda da çok olumlu gelişmelerin olduğunu ifade etti. 2023 başından itibaren firmaların birincil halka arzlarda 47 milyar TL’yi aşan tutarda bir kaynak sağladığına dikkat çeken Çelik, şöyle konuştu: “Bu halka arzlara uluslararası yatırım fonlarının da ilgi gösteriyor olması ayrıca memnuniyet verici. Halka arz süreçlerini desteklemek amacıyla henüz hazır olmayan ancak ilerleyen dönemlerde halka arz yapmak isteyen şirketler için “Girişim Sermayesi Pazarı” oluşturuldu. Bu pazarda işlem görmeye başlayacak şirketler büyüme için ihtiyaç duydukları finansmanı, sadece sermaye artırımı yoluyla nitelikli ve kurumsal yatırımcılara pay senedi ihraç ederek elde edebilecek ve bu pazardaki şirketlerimiz halka açık hale getirilerek Borsa İstanbul’da işlem görmeye başlayacak. Yurt içi tasarrufların artırılmasında önemli rolü olan Bireysel Emeklilik Sistemine (BES) getirilen kısmi ödeme imkânı ile vatandaşlara evlilik, konut alımı, doğal afet ve eğitim gibi durumlarda birikimin yüzde 50’sini, devlet katkısının ise yüzde 20-25’ini çekebilme olanağı sağlayarak tasarruflarına devam edebilmeleri imkanı sağlandı. Ayrıca, Otomatik Katılım Sisteminin (OKS) işverenlerin de katkısı ile ikinci basamak emeklilik sistemine dönüşeceği tamamlayıcı emeklilik sistemi kurulacaktır.”
Sektöre nitelikli gençler kazandırılacak
Sermaye piyasasının gelişimi ve yatırımcı sayısındaki artışın sürdürülebilir olması için finansal okuryazarlık seviyesinin artması gerektiğini belirten Çelik, “Finansal okuryazarlığı yüksek yatırımcıların varlığı hem piyasanın gelişimi hem de sağlıklı işleyişi için gereklidir.
41 yıllık bilgi birikimi ve tecrübesi ile Sermaye Piyasası Kurulumuz, nitelikli insan kaynağı sayesinde finansal okuryazarlık alanında ülkemize katkı sağlayan kurumların başında gelmektedir. Yatırımcıların bilinçlendirilmesi, gençlerin finansal okuryazarlığa ilgisinin artırılması, kadın girişimcilerin finansal araçlar konusunda yetkin hale getirilmesi çok kritiktir. Sermaye Piyasası ve Finans Mesleki Anadolu Lisesi ile İFM Finans Akademisi projeleri ile sektöre nitelikli gençler kazandırılacaktır. Finansal okuryazarlık açısından kamuya en büyük desteği özel sektör paydaşları verecektir. Özellikle aracı kurumlar, bireysel müşterilerine sermaye piyasası araçlarının risk ve getirilerini doğru anlatarak, piyasasının işleyişi hakkında bilgilendirme yaparak, finansal okuryazarlık seviyesinin artırılmasına önemli katkı vereceklerdir” diye konuştu.
“İstanbul Finans Merkezi önemli bir cazibe merkezi olacak”
Konuşmasında İstanbul Finans Merkezi’ne (İFM) de değinen Çelik, İFM’nin küresel finans açısından önemli bir cazibe merkezi potansiyeli barındırdığını kaydetti. Uluslararası şirketleri, sermaye piyasalarını ve finansal hizmetler sektörlerini tek bir çatı altında birleştirecek İFM’nin kısa vadede bölgesel, orta vadede ise küresel bir merkez olmaya aday olduğuna dikkat çeken Çelik, “Sermaye piyasaları, ödeme sistemleri, katılım finans ve fintek alanlarını odağına alan İFM, aynı zamanda doğalgazdan madenlere enerji emtialarının da işlem göreceği ve fiyatlanacağı bir “enerji üssü” olacaktır. Bu çerçevede, ülkemizin ihtiyaç duyduğu finansmanın uygun koşullarda sağlanmasında ve yeni bir finansal ekosistem oluşturulmasında önemli bir rol üstlenen İstanbul Finans Merkezi, finansman ve yatırım olanaklarını geliştirerek sağlamış olduğumuz güven ortamıyla ülkemizin yatırım çekme potansiyeline ivme kazandıracaktır” dedi.
Osman Çelik, finansal okuryazarlığa ilişkin de şunları söyledi: “Finansal sistemimizde tasarrufların artırılması, kaynak dağılımında etkinliğin sağlanması, sermaye piyasalarımızın geliştirilerek finansmana erişimin kolaylaştırılması ve finansal okuryazarlığın yaygınlaştırılması finansal istikrarımızın desteklenmesi için kritik öneme sahip.”
Piyasalarımızın güçlenmesine önemli katkı sağlayacak
Sermaye Piyasaları Kurulu (SPK) Başkanı İbrahim Ömer Gönül
Sermaye Piyasaları Kurulu (SPK) Başkanı İbrahim Ömer Gönül, “Cumhuriyetimizin İkinci Yüzyılında Güçlü Sermaye Piyasaları, Güçlü Türkiye” temasıyla başlayan 7. Türkiye Sermaye Piyasaları Kongresi’nde Sermaye Piyasası Kurulu olarak ülkemizin bölgesel ve küresel gücünü pekiştirmek için üzerimize düşen sorumlulukların farkındayız. Türkiye Sermaye Piyasaları için önemli bir rolü olan Kongrede emeği geçenlere bu vesileyle teşekkür ederiz. Kongrenin piyasalarımızın güçlenmesine önemli katkı sağlayacağına olan inancımız tamdır” dedi.
Sektörün üst kurulu olarak, sermaye piyasası mevzuatını yapılan düzenlemelerle piyasa ihtiyaçlarını ve uluslararası piyasalardaki gelişmeleri yansıtacak şekilde güncellemeye devam ettiklerini vurgulayan Gönül, “Bu süreçte mevzuatımız ve uygulamalarımızın yanı sıra yatırımcılar ve ihraççılar tarafında da büyük gelişmeler yaşandı. Hem arz hem de talep tarafında borsamıza teveccüh devam ediyor. Bugün gelinen noktada, sermaye piyasası araçlarına yatırım yapan yaklaşık 11 milyon ve bireysel emeklilik sisteminde tasarrufu olan yaklaşık 14 milyon yatırımcı bulunmaktadır” diye konuştu.
Halka açılan şirketlere 47,2 milyar TL fon sağlandı
Şirketlerin de halka açılarak sermaye piyasalarından fon temin etmeyi sürdürdüğüne dikkat çeken Gönül, halka arzlara ilişkin şunları söyledi: “2022 yılında 44 şirketin ilk halka arz izahnamesi onaylanmıştır. Bu şirketler halka açılarak piyasadan 23 milyar TL’yi aşkın fon temin etmiştir. Bu yılın eylül ayı sonu itibarıyla 34 şirketin ilk halka arz izahnamesi onaylanmıştır. 33 şirketin halka arzı gerçekleşmiş olup, 1 şirketin süreci devam etmektedir. Halka açılan şirketler piyasadan 47,2 milyar TL fon sağlamıştır. Halka açık şirket sayısı 634 olup, borsada işlem gören şirket sayısı 521’dir.”
“Dokuz ayda 508,9 milyar TL’lik borçlanma aracı ve kira sertifikası ihracı gerçekleşti”
Özel sektör borçlanma araçları ile kira sertifikalarının da sermaye piyasasından finansman sağlayan önemli araçlar olduğunu belirten Gönül, “Bu araçlar, orta ve uzun vadeli finansman sağlamak için şirketlerimize banka kredilerine alternatif ürünler olmaktadır. 2022 yılında 461,8 milyar TL borçlanma aracı ve kira sertifikası ihracı yapan şirketlerimiz, Ocak-Eylül 2023 döneminde 508,9 milyar TL borçlanma aracı ve kira sertifikası ihracı gerçekleştirmiştir” dedi.
“Sermaye piyasamızın derinleşmesi için fon piyasasının gelişmesi elzemdir” diyen Gönül şunları söyledi: “Kurumsal yatırımcılar tarafından yönetilen profesyonel portföyler, gerek piyasanın gelişmesi gerekse bireysel yatırımcıların tasarruflarını daha rasyonel yönetebilmesi açısından önemlidir. Bu yılın Eylül sonu itibarıyla toplam 1.349 adet menkul kıymet yatırım fonu, 377 adet emeklilik yatırım fonu ve 21 adet borsa yatırım fonu olmak üzere 1.747 adet fon bulunmaktadır. 2023’ün Eylül sonu itibarıyla menkul kıymet yatırım fonları ve emeklilik yatırım fonlarındaki tasarruf düzeyi yaklaşık 2 trilyon TL olmuştur. Aynı dönemde portföy yönetim şirketlerimiz tarafından yönetilen fonların toplam büyüklüğü de 2.66 trilyon TL’ye ulaşmıştır. Girişim sermayesi yatırım fonlarının sayısı 262’ye, fon toplam değeri 83.3 milyar TL’ye yükselirken, gayrimenkul yatırım fonlarının sayısı 148’e, fon toplam değeri 47 milyar TL’ye yükselmiştir.
SPK tarafından sermaye piyasalarına kazandırılan kitle fonlaması sistemine de dikkat çeken Gönül, “Kitle fonlaması, ülkemizde katma değeri ve rekabet edebilirliği yüksek teknolojik ürün ve hizmet üretimini planlayan iş fikirleri ile girişim şirketlerinin ihtiyaç duyduğu finansal kaynakların toplanması amacıyla oluşturulan bir yatırım sistemidir. Mevcut durum itibariyle 12 adet kitle fonlaması platformu bulunmaktadır. Bu platformlar aracılığıyla toplanan fon değeri 681.8 milyon TL olmuştur. Payları dağıtılan şirket sayısı 91, yatırımcı sayısı da 26 bin 610’a ulaşmıştır” diye konuştu.
SPK’dan Finansal Okuryazarlık Portalı
Sermaye piyasalarının hızlı bir gelişme gösterdiği ve yatırımcı sayısının da ciddi anlamda arttığını belirten Gönül, finansal okuryazarlık seviyesinin artırılmasının daha da önemli hale geldiğini vurguladı. Finansal Okuryazarlık düzeyinin artırılması için ilk-orta-lise ve üniversite öğrencilerine yönelik eğitim seminerleri, resim ve kompozisyon yarışmaları düzenlediklerini kaydeden Gönül, “Ev hanımları ve kadın girişimciler için de Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile bir protokol çalışması yapmaktayız. Finansal Okuryazarlık adına çok önemli bir projeyi de bu ay içinde hayata geçireceğiz. Kurulumuz liderliğinde Sermaye Piyasası Lisanslama Sicil ve Eğitim Kuruluşu tarafından bireylerin finansal okuryazarlık seviyesinin artırılmasına yönelik Finansal Okuryazarlık Portalı’nın açılışını yapacağız” dedi.
“İstanbul Finans Merkezi ile bölgesel ve küresel bir merkez olacağız”
İstanbul Finans Merkezi’nin önemine değinen Gönül, “Piyasalarımızdaki nitel ve nicel gelişmeler, teknolojik gelişmelerin yakın takibi, İstanbul Finans Merkezi’nin bölgesel/küresel bir merkez olmaya ne kadar yakın olduğunu göstermektedir. İstanbul Finans Merkezi; ülkemizin finansal hizmet ihracatının artmasına, rekabetçi bir finansal ekosistemin oluşmasına, uluslararası finans sistemi entegrasyonuna, finansal piyasaların derinleşmesine ve katılım finans ekosisteminin gelişmesine önemli katkı sağlayacaktır. Millî Eğitim Bakanlığı ile yapılan iş birliğiyle İstanbul Finans Merkezi’nde “Sermaye Piyasası ve Finans Mesleki Anadolu Lisesi” açmayı hedefliyoruz. Böylece sektöre genç yaştan itibaren nitelikli insan kaynağı yetiştirmeyi ve istihdam etmeyi amaçlıyoruz. Bundan bağımsız olarak “İFM Finans Akademisi” projesini İFM Yönetimi ve paydaşlarla hayata geçirerek, üniversite mezunlarına ve sektör profesyonellerine eğitim ve sertifika programları yapmak da hedeflerimiz arasındadır” diye konuştu.
“Elektronik Başvuru Sistemi hayata geçiyor”
Cumhuriyetin ikinci asrına girerken Sermaye Piyasası Kurulu’nun altyapısında da büyük yatırımlar yapmaya devam ettiklerini ifade eden Gönül, “Bugün itibarıyla bir projemizi daha hayata geçirdiğimizin müjdesini vermek isterim. ‘Elektronik Başvuru Sistemi (eBaşvuru) ile şirketlerimizin başvurularını elektronik ortamda almaya başlayacağız. e-Başvuru projesi ile Kurulumuza yapılan başvuruların sonuçlanma süresi kısalacak, kırtasiye azalacaktır. İlk etapta Portföy Yönetim Şirketleri ve Yatırım Ortaklıkları, Kurulumuza e-Başvuru uygulaması üzerinden başvuru yapabilecek. 2024 yılının ilk ayından itibaren de Kurulumuza tabi tüm kurum, kuruluş ve ortaklıklarının hâlihazırda 250’nin üzerinde başvuru çeşidi elektronik ortamda yapılmaya başlanacaktır. Elektronik Başvuru ile Kurulumuza yapılacak başvuruların daha kısa sürelerde sonuçlandırılması hedeflenmektedir” dedi.
SPK Başkanı Ömer Gönül’den yatırımcılara uyarılar
Tasarruflarını Borsa İstanbul’da değerlendiren yatırımcılara yönelik uyarılarda da bulunan Gönül, şunları söyledi: “Sosyal medya dolandırıcılığı çağımızın en önemli problemi. Yatırımcılar, sosyal medya mecralarında oluşturulan üyelik bazlı gruplar ve sohbet odalarına karşı dikkatli olmalı ve buralardan uzak durmalıdır. Tüyo ve duyum adı altında menfaat elde etmek isteyenlere itibar etmemelidir. Tasarruf sahipleri orta ve uzun vadeli yatırım yapmalı, şirketlerin finansal tablolarını incelemeli, gerekiyorsa profesyonel destek almalıdır. Yatırımcılar, özellikle ilk halka arzlarda Kurulumuzca onaylanan izahnameleri detaylı incelemeli, şirketin değerine bakmalı, mali tablolarını çok iyi incelemeli ve kararlarını buna göre vermelidir.”
“Borsa İstanbul olarak iş yapma modelimizi değiştirdik”
Borsa İstanbul A.Ş. Genel Müdürü Korkmaz Ergun
Borsa İstanbul A.Ş. Genel Müdürü Korkmaz Ergun ise yaptığı konuşmada, Borsa İstanbul olarak iş yapma modellerini değiştirdiklerini söyledi. Ergun, “Ülkemizin büyümesinin temel dinamosu olan üretim, yatırım, ihracat ve istihdam oluşturan şirketlerimizi, büyümelerinin finansmanını halka arz yoluyla sağlayabilmeleri için tek tek ziyaret ediyor ve Borsamıza davet ediyoruz. Artık sadece, şirketlerin halka arz başvurusunu değerlendiren bir borsa değiliz. Şirketlerin halka arz başvurusundan önce, karar aşamasında ve hazırlık aşamasında da destek veren bir Borsayız. Bu kapsamda, son üç senede Borsamızda 130 şirket işlem görmeye başladı. Bu şirketlerin halka arzından 93 milyar TL kaynak sağlandı. Son üç senede yaklaşık 4.500 adet borçlanma aracı işlem görmeye başladı ve bu ihraçlardan yaklaşık 950 milyar TL kaynak sağlandı. Şirket sayımız üç sene önce 394 iken 522’e yükseldi. Günlük ortalama işlem hacmimiz üç sene önce 26 milyar TL iken bu sene 131 milyar TL oldu” dedi.
“Sürdürülebilir alanında ve katılım finansı alanında 64 fon kuruldu”
“Piyasalar büyürken, Borsa İstanbul olarak, sunduğumuz finansal hizmet ve ürünlerimizi artırmaya devam ediyoruz” diye konuşan Ergun, sözlerine şöyle devam etti: “Sürdürebilirlik alanında ve katılım finansı alanında hesapladığımız endekslerin sayılarını ve çeşitliliğini arttırıyoruz. Böylece bu endekslere dayalı 64 adet fon kurulmasına imkân sağlamış olduk. Hesapladığımız tüm endekslerin IOSCO kriterlerine uyumu için çalışmalarımızı bitirdik ve ESMA’ya başvuru hazırlıklarımızı tamamladık. Diğer yandan, yabancı yatırımcılar ile kurumsal iletişimi güçlendirmek için önemli adımlar atmaya devam ediyoruz. Bu kapsamda, bir taraftan birebir görüşmeler yaparkan, diğer taraftan ISLA ve ICMA gibi kurumsal yapılar dâhilinde görüşmeler yapıyoruz. Abu Dabi, Dubai ve Nasdaq gibi borsalar üzerinden teknoloji ihracatımızı ve ticari ilişkilerimizi geliştirerek, yabancı yatırımcılar ile kurumsal iletişimimizi güçlendiriyoruz. Ayrıca, Dünya Borsalar Federasyonunun yönetim kurulunda yönetim kurulu üyesi olarak ve tüm alt çalışma komitelerinde aktif görev alarak, ayrıca İslam İşbirliği Teşkilatı Borsalar Forumunun genel sekretaryasını yürüterek çalışmalarımızı sürdürüyoruz.”
“Girişim Sermayesi Pazarı ile halka açılmayı düşünen şirketlere finansman desteği”
Borsa İstanbul olarak bu yıl ‘Girişim Sermayesi Pazarı’na yönelik önemli çalışmalar yaptıklarını da vurgulayan Korkmaz Ergun, “Girişim Sermayesi Pazarı, gelecekte halka arzı düşünen şirketlerin, büyümeleri için gerekli olan finansmanı sağlayabilmeleri için sermaye artırımı yoluyla, kurumsal yatırımcılara ve nitelikli yatırımcılara ihraç yaparak işlem görebileceği bir pazardır. Böylece, daha sağlıklı büyüyen ve kurumsallaşan bu şirketlerin halka arza hazır hale gelmeleri hedeflenmektedir” diye konuştu.
“Borsa İstanbul’un en önemli iş ortakları aracı kurumlardır”
Ergun, Borsa İstanbul’un küresel rekabette yerini alabilmek için finans teknolojisinin sürekli yenilendiğini söyledi. Ergun, “Kaynak kodları tamamıyla Borsa İstanbul’a ait olan BİSTECH sistemimiz ile yatırımcılarımıza güvenli ve hızlı piyasa erişimi hizmeti veriyoruz. Aynı zamanda veri merkezinin genişletildiği, farklı ihtiyaçlara göre alternatif erişim imkânları sağlıyoruz. Sunduğumuz bu hizmetler, uluslararası standartlarda bir Borsa olduğumuzu gösteriyor. Borsa İstanbul piyasaları, uçtan uca tek bir platform üzerinde, piyasasıyla, takasıyla, saklamasıyla ve kaydi izlemesiyle entegre bir şekilde faaliyet gösteriyoruz. Piyasaların büyümesine odaklandığımız bir hedefle, Türkiye Yüzyılı vizyonunda İstanbul’un uluslararası finans merkezi konumuna güç katmaya devam edeceğiz. Bu süreçte, siz aracı kurumlarımız bizim en önemli iş ortaklarımızdır” dedi.
“Türkiye ekonomisinin taşıyıcı kolonlarından biri sermaye piyasaları olacak”
Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği (TSPB) Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Öztop
Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği (TSPB) Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Öztop, 7. Türkiye Sermaye Piyasaları Kongresi ve Dünya Yatırımcı Haftası açılışında yaptığı konuşmada, “Cumhuriyetimizin yüzüncü yılını kutlamanın heyecanını ve gururunu yaşadığımız bugünlerde, bir asırlık muazzam deneyimle ikinci yüzyılı daha güçlü tasarlamanın azmi ve kararlılığı içerisindeyiz. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında, güçlü sanayi ve teknolojik altyapısı, nitelikli hizmet sektörü, inovasyon ve iş geliştirme kültürüne sahip ülkemizde sermaye piyasalarının, Türkiye ekonomisinin taşıyıcı kolonlarından biri olacağına inanıyoruz” dedi.
Sermaye piyasalarının 40 yılda sağladığı finansmanla, ülkenin sürdürülebilir kalkınmasında ve şirketlerin gelişmesinde önemli rol oynadığına değinen Öztop, aynı zamanda yatırım kültürünün de geliştiğini belirtti. Öztop, ““Finans sektörümüzün en kapsayıcı meslek örgütü olan Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği olarak, sermaye piyasalarımızın şirketlere, yatırımcılara ve ülkemize sağladığı katkının katlanarak büyüyeceğinden eminiz. Kurumları, ürün ve hizmet çeşitliliği, teknolojik altyapısı, kaliteli beşeri sermayesi, tecrübeli yönetimi, gelişmiş düzenleme ve denetleme sistemi ve oluşturduğu yatırım ekosistemiyle dünya standartlarında bir yapıya sahip olan ülkemiz finans sektörünün, küresel anlamda da rolünün artacağına inanıyoruz” dedi.
“Sermaye piyasalarına rekor ilgi”
“Hükümetimizin destekleyici politikaları, üyelerimizin dünya standartlarında sundukları hizmetlerin de katkısıyla gerek arz gerek talep tarafından gelen rekor ilgi sayesinde sermaye piyasalarımız son yıllarda bir büyüme ivmesi yakaladı, daha büyük ve derin hale geldi” diyen Öztop, sermaye piyasalarına olan yerli yatırımcı ilgisinin rekor düzeylere ulaştığını belirtti. 28 Eylül 2023 verilerine göre pay senedi ve yatırım fonları dahil toplam yatırımcı sayısının 11 milyona yaklaştığını ifade eden Öztop, “Gerek kolektif ürünlere gerek pay senetlerine yatırım yapan bireysel yatırımcılarımızın sayısını toplam nüfusumuza oranladığımızda da önemli bir artış olduğunu görüyoruz. Yatırımcı sayısını ülke nüfusumuza oranladığımızda da kısa bir dönemde gerçekleşen artışı görebiliyoruz. Şöyle ki 2010 yılında ülkemizde her 100 kişiden 1’i pay piyasası yatırımcısıyken, 2023 yılı Eylül ayında bu rakam 9 kişiye çıktı” diye konuştu.
“Sermaye tabana yayıldı”
Halka arzlara olan ilgiye paralel yatırımcı sayısının da hızla arttığını ifade eden Öztop, “Rakamlarla ifade edersek; geçen yıl Eylül sonu itibariyle 2.7 milyon olan bakiyeli pay yatırımcısı sayısı, bir yılda 5 milyon artarak bu yıl Eylül sonunda 7.8 milyon kişiye ulaştı. Piyasamıza yeni katılan yatımcıların daha genç yaş gruplarında olduğunu, kadınların katılımın arttığını memnuniyetle izliyoruz. Diğer yandan pay piyasamıza yatırım yapanların yarısının portföyünün 10 bin TL’nin altında olduğunu görüyoruz. Diğer bir deyişle sermayenin tabana yayıldığını söyleyebiliyoruz” dedi.
“Sağlıklı yatırım için doğru kaynaktan sağlanan bilgiyi kullanın”
Sermaye piyasası araçlarının getiri sunduğu gibi riskler de içerdiğine dikkat çeken Öztop, şöyle konuştu: “Sağlıklı bir yatırım, doğru kaynaktan sağlanan bilgiye dayalı ve uzun vadeli bir bakış açısı ile mümkün. Yatırımcılarımız özellikle sosyal medyadan duyduklarını gerçek bilgi olarak kabul etmemeliler. Yatırım yapacakları ürünleri iyi tanıyıp, vade ve risk profillerini beklenti ve ihtiyaçlarına paralel şekilde belirlemeleri ve yatırımlarını çeşitlendirmeleri önemli. Yeterince bilgi ve deneyimi olmayan yatırımcılarımızın ise portföy yönetim şirketlerimiz tarafından profesyonelce yönetilen yatırım fonları aracılığıyla sermaye piyasasına yatırım yapmaları daha sağlıklı olacaktır.”
“Sermaye piyasalarından şirketlere 214 milyar liralık kaynak”
Yerli yatırımcı ilgisine paralel olarak şirketlerin de sermaye piyasalarından finansman sağlamaya yönelik eğilimlerinin güçlendiğini belirten Öztop, 2021’den bugüne gerçekleşen 130 halka arzla şirketlere, 93 milyar TL kaynak sağladığını vurguladı. Öztop, “Sermaye artırımları ve ikincil halka arzları da eklersek 2021 yılından Ağustos sonuna kadar sermaye piyasalarımız şirketlerimize toplam 214 milyar lirayı aşkın kaynak yarattı” dedi. Son zamanlarda artan halka arzlarla Borsa İstanbul’da işlem gören şirket sayısının 500’ü aştığını kaydeden Öztop, BİST TÜM Endeksi piyasa değerinin de 10 trilyon liraya yaklaştığını belirtti.
“Yabancı yatırımcı ilgisinin önümüzdeki dönemde güçleneceğini düşünüyoruz”
Türkiye sermaye piyasalarının son yıllarda sağladığı büyümeye rağmen küresel piyasalarla kıyaslandığında henüz arzu edilen noktaya varamadığını belirten Öztop, şöyle konuştu: “2022 yılsonu itibariyle Borsa İstanbul’un piyasa değeri, milli gelirimizin yüzde 36’sına ulaştı. Dünya sıralamasında yerimiz 37’inci sırada. Bu noktada sermaye piyasalarımızın büyümesi için güçlü bir fırsatın bulunduğunu görüyoruz. Bunun için yerli bireylerin yanı sıra yabancı kurumların da piyasamıza yatırımlarını artırması önemli. Hazine ve Maliye Bakanlığı’mızın uyguladığı politikaların da etkisiyle yeniden artmaya başlayan yabancı ilgisinin önümüzdeki dönemde güçleneceği kanaatindeyiz. Birlik olarak bizler de, Türkiye ekonomisinin sürdürülebilir büyümesi, kaynakların gelecek ve teknoloji odaklı verimli alanlara yönlendirilmesi, ülkemize fon akışının arttırılması için; sermaye piyasalarımızı ülkemizin potansiyeline uygun olarak geliştirmek, derinleştirmek ve daha cazip kılmak için var gücümüzle çalışıyoruz.”
TSPB Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Öztop, sermaye piyasalarının şirketlere pay ihracının yanı sıra özel sektör borçlanma aracı ihraçlarıyla da finansman çözümleri sunduğuna dikkat çekti. Son dönemde bankaların ve şirketlerin yurt içi ve yurt dışı tahvil ihraçlarında, onay süreçlerinin hızlanmasıyla beraber, büyük bir artış yaşandığını vurgulayan Öztop, “Mevcut para ve finans politikalarının sonucu yeniden dengelenme sürecinin sürdürülebilirliğine artan güvenle borçlanma araçlarımıza yabancı kurumsal yatırımcı ilgisinin önümüzdeki dönemlerde daha da artacağını düşünüyoruz” diye konuştu.
“Teknoloji odaklı girişimlere doğrudan kaynak sağlayan girişim sermayesi yatırım fonlarındaki artışı çok önemsiyoruz”
Gelişmiş ülkelerde sermaye piyasasının en önemli aktörünün kurumsal yatırımcılar olduğunu vurgulayan Öztop, şunları söyledi: “Ülkemizde yatırım fonları sektörü portföy büyüklüğü anlamında yakın dönemde önemli bir büyüme sergiledi. Bu esnada portföy yönetim şirketlerimizin yatırımcılara sunduğu fon türleri çeşitlendi. Özellikle teknoloji odaklı girişimlere doğrudan kaynak sağlayan girişim sermayesi yatırım fonlarındaki artışı çok önemsiyoruz. Yönetilen portföy büyüklüğü artsa da, yatırımcı sayısındaki artış kısıtlı kaldı. Yatırım fonu yatırımcısı sayımız 4 milyon civarında. Diğer ülkelerle karşılaştırdığımızda daha gidilecek çok yolumuz olduğunu görüyoruz. Emeklilik fonları tarafı ise son yıllarda özellikle otomatik katılım sistemi sayesinde 14 milyona yakın yatırımcıya ulaştı. Hükümetimizin Orta Vadeli Programda açıkladığı reformlarla uzun vadeli kurumsal yatırımcı tabanımızın daha da güçleneceğine inanıyoruz.”
“Kongre’nin teması ‘Cumhuriyetimizin İkinci Yüzyılında Güçlü Sermaye Piyasaları, Güçlü Türkiye’
Cumhuriyetin 100. yılı olması nedeniyle 7. Türkiye Sermaye Piyasaları Kongresi’nin teması ‘Cumhuriyetimizin İkinci Yüzyılında Güçlü Sermaye Piyasaları, Güçlü Türkiye’ olarak belirlendi. Türkiye Sermaye Piyasaları Kongresi ve Dünya Yatırımcı Haftası’nın bir arada yapılacağı hafta boyunca, dünya ve Türkiye gündeminde yer alan konular finans sektörünün önde gelen liderleri, ünlü akademisyen ve uzmanlar tarafından ele alınacak. T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Sermaye Piyasası Kurulu’nun desteklediği 7. Türkiye Sermaye Piyasaları Kongresi ve 7. Dünya Yatırımcı Haftası panellerinin tamamı 2-6 Ekim 2023 tarihleri arasında çevrim içi olarak sanal platform üzerinden izlenebilecek.
Dünya ve Türkiye gündeminde yer alan konular ele alınacak
Kongre kapsamında ele alınacak konular: “Dijitalleşme Finans Piyasalarında Ne Gibi Risk ve Fırsatlar Getiriyor?”, “Dijital Çağda Dönüşen Sermaye Piyasası Kurumları ve Fintekler”, “Cumhuriyetin İkinci Yüzyılına Girerken Geçmişten Geleceğe Sermaye Piyasaları”, “Türk Finansal Piyasaların Bölgesel Liderlik Yolculuğu”, “Şirketlerin Finansmana Erişiminde Sermaye Piyasası Alternatifleri”, “Sermaye Piyasalarımızda Toplumsal Cinsiyet Eşitliği: Kurumsal Düzeyde İzlenmesi Gereken Stratejiler ve Politikalar”, “Girişimcilik Ekosistemi ve Girişimciliğin Finansmanı”, “Deprem Ertesi Yeniden Yapılanmada Kentsel Dayanıklılık: Etki İçin Geliştirme ve Sermaye Piyasaları Aracılığıyla Finansman”, “Düşük Karbon Ekonomisine Geçişte Türkiye’nin Yol Haritası ve Sermaye Piyasaları Yoluyla İklim Finansmanı”, “Türkiye Sermaye Piyasasının Rekabet Gücünün Artırılmasında Sürdürülebilirliğin Yeri”, “Yatırımcılar İçin Sermaye Piyasası Okuryazarlığının Geliştirilmesi ve Yaygınlaştırılması”. Panellerde, alanında uzman konuşmacılar geniş bir bakış açısıyla bilgi, fikir ve deneyimlerini paylaşacak.
Katılımcılara özel hediyeler
Tamamı çevrim içi yapılacak panelleri takip eden katılımcılara bu yıl da çeşitli hediyeler verilecek. Katılımcılar için sponsorlar tarafından 2.000’e yakın hediye hazırlandı. Beş gün boyunca düzenlenecek paneller ile söyleşileri çevrim içi olarak izleyen katılımcılar, stant ziyaretlerinden de kazandıkları puanlarla hediye almaya hak kazanacak.
Sponsorlar tarafından sunulan hediyeler arasında; bir katılımcıya “Cuma-Pazar iki kişilik KKTC’de Tatil (Ulaşım Hariç KKTC Transferleri Dâhil)”, bir katılımcıya “Finansal Analist Okulu Sertifika Programı”, 500 katılımcıya (bir ay süreli) “Mobil IQ”, 500 katılımcıya (bir ay süreli) “Web Trader”, 250 katılımcıya (bir ay süreli) “Matrix IQ”, 15 üniversite öğrencisine “4’er Seans Kariyer Koçluğu”, 20 insan kaynakları yöneticisine “CharacterIX Kişilik Envanteri Uygulaması”, 250 katılımcıya (bir ay süreli) “Magnus Yatırım Yönetimi Platformu”, 150 katılımcıya “Borsada Tek Başına Kitabı”, 3 katılımcıya (bir ay süreli) “Queenstocks Professional”, beş katılımcıya (bir ay süreli) “Haber Expert”, beş katılımcıya (bir ay süreli) “Finnet Teknik Analist 4.0”, 15 katılımcıya (bir ay süreli) “Stockeys Pro”, 30 katılımcıya (bir ay süreli) “Finnet2000 Plus”, 10 katılımcıya (bir ay süreli) “Fonbul+”, 10 katılımcıya (bir ay süreli) “Fonbul+ Yatırım”, 10 katılımcıya (bir ay süreli) “Fonbul+ Emeklilik”, 10 katılımcıya (ömür boyu) Analiz Yöntemleri ile Kripto Yatırımı (Mustafa Küçükakarsu), 10 katılımcıya (ömür boyu) “Yeni Başlayanlar İçin Borsa” (Tuncay Turşucu), 10 katılımcıya (ömür boyu) “A’dan Z’ye Yatırımcılık” (Yaşar Erdinç), üç katılımcıya (bir ay süreli) “Firma Değerleme BİST Firmaları”, altı katılımcıya (bir ay süreli) “Fastweb Mali Analiz Pro” yer alıyor.
7. Dünya Yatırımcı Haftası 5-6 Ekim Tarihlerinde Kutlanacak
Uluslararası Menkul Kıymet Komisyonları Örgütü (IOSCO) tarafından yatırımcıların bilgilendirilmesi amacıyla desteklenen ve aralarında Türkiye’nin de yer aldığı 87 ülkede kutlanan Dünya Yatırımcı Haftası her yıl Ekim ayında çeşitli etkinliklerle gerçekleşiyor. Bu yıl yedinci kez kutlanacak olan Dünya Yatırımcı Haftası, 5-6 Ekim 2023 tarihleri arasında kutlanacak. Sermaye Piyasası Kurulu ve Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği iş birliğinde bireysel yatırımcılara yönelik çevrim içi gerçekleştirilecek panellerde 40’a yakın uzman konuşmacı yer alacak. Panellerde; “Makro Göstergeleri Yorumlayarak Yatırım Yapmayı Uzmanına Sor”, “Hisse Alım Satımında İdeal Zamanı Uzmanına Sor”, “Portföy Oluşturmayı Uzmanına Sor”, ”Temettü Yatırımını ve Sermaye Arttırımını Uzmanına Sor”, “Piyasa ve Sosyal Medya Dolandırıcılığından Korunma Yollarını Uzmanına Sor”, “Yatırım Fonları ve BES ile Yatırımı Uzmanına Sor”, “Yatırımcı Psikolojisini Uzmanına Sor”, Halka Arzda Doğru Yatırım Tercihini Uzmanına Sor” konuları, yatırımcıların bilgilendirilmesi amacıyla sektörün önde gelen uzmanları ve akademisyenler tarafından ele alınacak.
Tesla‘nın Çin ekibi, Pazar sabahı bir WeChat gönderisinde, öncekiyle aynı başlangıç fiyatını koruyan tasarım ve performans ayarlamalarına sahip yeni bir Model Y piyasaya sürdüğünü duyurdu. Yeni otomobil, şirketin geçen ayın başında Avrupa’da da satışa çıkan yenilenen “Highland” Model 3‘ü Çin’de piyasaya sürmesinin ardından geldi.
Tesla’nın Çin web sitesine göre Model Y artık 0-100 km/saat hıza 5,9 saniyede ulaşıyor ve Bloomberg’in raporunda bunun eskisinden biraz daha hızlı olduğu belirtiliyor. Otomobil, yenilenen Model 3’te olduğu gibi yeni tekerleklere ve ön panelde bir ortam LED aydınlatma şeridine sahip.
Arabanın fiyatı 263.900 yuan’dan (yaklaşık 996.821,82 Türk Lirası) başlıyor ve şirket 299.900 yuan’a (yaklaşık 1.132.803,57 Türk Lirası) uzun menzilli bir versiyon, 349.900 yuan’a (yaklaşık 1.321.667,12 Türk Lirası) ise yüksek performanslı bir versiyon sunuyor. Tesla, güncellenmiş Model Y’yi veya Model 3’ü ABD’de duyurmadı.
Tesla, son zamanlarda dünya liderleriyle yaptığı görüşmeler ve çeşitli ülkelerden aldığı davetler ile de gündemde. Geçtiğimiz günlerde ülkemizin Cumhurbaşkanı Recep Tayip ERDOĞAN ile de görüşen Tesla patronu Elon Musk’a Hidistan dahil birçok ülkeden yeni yatırım çağrısı geldi.
Erdoğan ve Musk arasında gerçekleşen görüşmenin ardından Musk, gelecek sene gerçekleşecek olan TEKNOFEST’e katılacağını duyurdu. Bu haber görüşmenin olumlu geçtiği ve Türkiye için potansiyel yatırımlar olarak yorumlandı.
Elon Musk, Tesla’nın bir sonraki yatırım durağını henüz açıklamadı.
ABD Enerji Bakanlığı DOE, Geliştirilmiş Jeotermal Atış’lar yoluyla Amerikan toplumuna güvenilir, temiz güç sağlamak ve güçlü bir yerel jeotermal endüstrisi için fırsatları genişletmek için Dünya’nın neredeyse tükenmez ısı kaynaklarının kilidini açmayı amaçlıyor.
Bunun küçük bir kısmını bile ele geçirmek, 40 milyondan fazla Amerikan evine uygun maliyetle elektrik sağlayabilir. EGS aynı zamanda jeotermal ısıtma ve soğutmanın yaygın şekilde uygulanmasına yönelik teknolojileri de mümkün kılabilir, bu da binaların ve tüm toplulukların karbondan arındırılmasına daha fazla olanak tanır.
ABD Enerji Bakanı Jennifer M. Granholm, “Amerika Birleşik Devletleri ayaklarımızın altında çok büyük bir jeotermal enerji kaynağına sahip ve bu program, bu gücü Amerikan evlerine ve işyerlerine getirmeyi ekonomik hale getirecek.” dedi.
DOE, ülkenin tüm jeotermal potansiyeline erişmesine ve Gelişmiş Jeotermal Atış hedeflerine ulaşmasına yardımcı olacak araştırma ve geliştirmeye yatırım yapıyor. Son yatırımlar arasında, DOE’nin Jeotermal Enerji Araştırmaları Sınır Gözlemevi (FORGE) saha laboratuvarı için EGS yeniliklerini teşvik etmeye yardımcı olacak 44 milyon dolar ve hem EGS’yi hem de geleneksel jeotermalleri geliştirmek için petrol ve gazdan en iyi uygulamaları aktarmak için 165 milyon dolara kadar yatırımlar yer alıyor.
Başkan Biden‘ın İki Partili Altyapı Yasası, farklı coğrafyalarda ve jeolojilerde EGS hakkında değerli bilgiler sağlayacak dört pilot EGS tanıtım projesini desteklemek için 84 milyon dolarlık finansmanla EGS’yi geliştirme çalışmalarını da destekliyor.
EGS, özellikle kırsal topluluklar için ABD’nin ekonomik büyümesinin güç merkezi olma potansiyeline sahip genç bir teknoloji. Jeotermal işlerin çoğu doğası gereği yerel ve yerli işgücü tarafından yapılması gereken kuyu açma ve inşaatla ilgili. Jeotermal endüstrisi ve iş gücü de petrol ve gaza benzer ve vasıflı işçilerin yanı sıra tüm toplulukların ve ekipmanların fosil yakıtlardan temiz enerjiye geçiş yapması için bir fırsat sunuyor.
Geliştirilmiş Jeotermal Atış, iklim kriziyle mücadelede kalan en büyük bilimsel ve teknik engellerin yıkılmasına yardımcı olmak amacıyla DOE’nin Energy Earthshots™ Girişimi kapsamında duyurulan dördüncü atış.Energy Earthshots, Biden-Harris Yönetiminin 2050 yılına kadar net sıfır karbon emisyonu hedefini desteklerken aynı zamanda iyi maaşlı sendikal işler yaratıyor ve ekonomiyi büyütüyor. Daha önce duyurulan Energy Earthshots hidrojen, karbon negatif çözümler ve uzun vadeli enerji depolamaya odaklanıyor.
Jeotermal enerji şu anda Amerika Birleşik Devletleri’nde yaklaşık 3,7 gigawatt elektrik üretiyor, ancak önemli miktarda jeotermal enerjiye mevcut teknolojiyle erişilemiyor. EGS sondajını ve mühendisliğini ilerletmeye yönelik araştırma ve inovasyon, bu kaynakların kilidini açabilir ve şebekeye yeni, temiz elektrik sunabilir.
EGS nedir?
Basitleştirilmiş haliyle EGS, jeotermal enerjiyi yüzeye çekmek için gerekli sıvı akışından yoksun olan doğal olarak ısıtılmış kayalara derin yeraltındaki sıvının enjekte edilmesiyle gerçekleştirilen, insan yapımı yer altı rezervuarları oluşturma işlemidir.
EGS kaynakları yeraltının derinliklerinde, en az 4.000 fitte bulunuyor. Koşullar aşırı (yüksek sıcaklıklar, sıcak ve aşındırıcı kayalar ve aşındırıcı ortam) ve önemli bilinmeyenleri de beraberinde getiriyor. Geliştirilmiş Jeotermal Atış, yeraltını daha iyi anlamak, daha fazla kuyuyu daha hızlı delmek için mühendisliği geliştirmek; daha büyük kuyular ve enerji santralleri ile daha fazla enerji yakalamak için araştırma, geliştirme ve gösterileri agresif bir şekilde hızlandırarak bu zorlukların üstesinden gelmeyi amaçlıyor.
DOE, eyalet ve yerel toplulukları, endüstriyi ve diğer paydaşları dahil etmek için Gelişmiş Jeotermal Atış Zirvesi düzenlemeyi planlıyor. DOE, en son teknolojiyi geliştirmek ve temiz enerji geçişini desteklemek için gereken iş gücünü geliştirmek amacıyla Ulusal Bilim Vakfı gibi diğer Federal Kurumlarla ortak çalışmaya devam edecek.
Avrupa Komisyonu Fransız rekabet otoritesinin rekabete aykırı uygulamalar iddiasıyla Nvidia’ya baskın yapmasından günler sonra yaptığı açıklamada, AB antitröst düzenleyicilerinin yapay zeka için kullanılan çiplerle ilgili resmi bir soruşturma başlatmadığını söyledi.
AB yöneticisinin bir sözcüsü, konu hakkında soru sorulduğunda Reuters’e gönderdiği bir e-postada, “Bahsettiğiniz konuyla ilgili Komisyon tarafından resmi bir soruşturma yapılmadı” dedi.
Geçen hafta Bloomberg News, AB antitröst gözlemcisinin grafik süreç birimleri pazarındaki potansiyel olarak kötü niyetli uygulamalar hakkında gayri resmi olarak görüş topladığını söyledi.
Yapay zeka teknolojileri bu kadar anormal bir ölçekte gelişiyor ve yanında dev bir pazar getiriyorken söz konusu soruşturma yapılmış olsaydı da gayet yerinde olurdu. Yeni ve oldukça büyük bir sektör, başkalarını eze eze kendine yer açıyor; böyle bir ortamda düzenleyicilere büyük rol düşüyor.
Yapay zekanın kendisi ile ilgili öngörüler oturmaya başladı ve AB özelinde de, dünya genelinde de; yasal zemine oturtmak, sınırlamaları belirlemek adına ilgili adımlar atılıyor. İlgililerin açıklamaları göz önünde bulundurulduğunda, önümüzdeki 2 yıl bu düzenlemelerin oturtulması ile geçecek gibi görünüyor.
Türkiye’nin teknoloji atılımı tüm hızıyla devam ediyor. Bir yandan yerli üretime verilen önem artarken bir yandan da uluslararası iş birliklerinin sayısı artıyor. Son olarak bu doğrultuda ülkemizin ulusal uydu operatörü Türksat, 77 ülkede 513 üyesiyle dünyanın önde gelen uzay ve astronomi kuruluşu olan Uluslararası Uzay Federasyonu (IAF)’nun üyesi oldu. İşte ayrıntılar…
Türksat’ın IAF’ye Üyeliği tescillendi
Türksat, 77 ülkede 513 üyesiyle dünyanın önde gelen uzay ve astronomi kuruluşu olan Uluslararası Uzay Federasyonu (IAF)’nun üyesi oldu. 74’üncü Uluslararası Astronomi Kongresi IAC 2023’te düzenlenen IAF Genel Kurulu’nda yerli şirketin üyeliği, oy birliğiyle kabul edildi.
Türksat, 77 ülkede 513 üyesiyle dünyanın önde gelen uzay ve astronomi kuruluşu, Uluslararası Uzay Federasyonu IAF’nin üyesi oldu. 74’üncü Uluslararası Astronomi Kongresi IAC 2023’de düzenlenen IAF Genel Kurulu’nda Türksat’ın üyeliği, oy birliğiyle kabul edildi.
Şirketin IAF’ye üye olması, Türkiye’nin uzay çalışmalarına verdiği önemin oldukça önemli bir göstergesi olarak dikkat çekiyor. Bildiğiniz üzere IAF, uzay araştırmaları ve teknolojilerinin geliştirilmesi için uluslararası işbirliğinin sağlanmasına öncülük ediyor.
Konuyla ilgili şirketin açıklamasında ise şu ifadelere yer verildi:
Türksat, 77 ülkede 513 üyesiyle dünyanın önde gelen uzay ve astronomi kuruluşu, Uluslararası Uzay Federasyonu IAF’nin üyesi oldu. 74’üncü Uluslararası Astronomi Kongresi IAC 2023’de düzenlenen IAF Genel Kurulu’nda Türksat’ın üyeliği, oy birliğiyle kabul edildi. Türksat, became a member of the International Astronautical Federation (IAF), the world’s leading space and astronomy organization with 513 members in 77 countries. Türksat’s membership in the IAF was unanimously accepted at the IAF General Assembly held at the 74th International Astronomy Congress IAC 2023.
Türksat’ın IAF’ye üye olması, Türkiye’nin uzay alanındaki hedeflerine ulaşmak için önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. IAF’nin sağladığı avantajlardan yararlanarak, şirket Türkiye’nin uzay alanındaki gücünü ve etkinliğini artırmaya devam edecek.
Ödül, “COVID-19’a karşı etkili mRNA aşılarının geliştirilmesini sağlayan nükleozid baz modifikasyonlarını” keşfettiği için verildi. Ödül, kazananlar arasında paylaştırılacak olan 11 milyon İsveç kronu (yaklaşık 27.463.271,69 Tl) değerinde.
Ödül, bu bilim adamlarının yeni bir aşı türü oluşturmak için mRNA’nın nasıl kullanılacağını anlamalarına nasıl yardımcı olduklarını takdir ediyor. Bu teknolojinin, COVID-19 salgınının ilk yıllarında oyunun kurallarını değiştirdiği kanıtlandı. COVID-19 mRNA aşılarının dünya çapında milyonlarca hayat kurtardığı inkar edilemez.
Aldıkları ilk ödül değil
Profesör Katalin Karikó ve Drew Weissman, şu an COVID-19 aşısının ötesine geçen RNA aracılı bir mekanizma üzerinde çalışıyor ve bu mekanizma, diğer tedaviler için inanılmaz bir potansiyele sahip. İkili ayrıca çalışmaları nedeniyle 2022 Atılım Ödülü‘nü de aldı.
Profesör Karikó, bu RNA teknolojisini geliştirmenin onlarca yıl boyunca yaşanan önemli zorlukların üstesinden gelmesi gerektiğini belirtti. Ancak teknolojinin şimdi nasıl inanılmaz bir potansiyel gösterdiğini vurguladı. mRNA teknolojisi yalnızca koronavirüs, HIV ve Ebola gibi patojenlerle mücadelede değil, aynı zamanda kanser ve lösemi gibi hastalıkların tedavisinde de önemli bir araç olarak görülüyor. Bu çalışmanın potansiyeli gerçekten inanılmaz.
Profesör Karikó, konuyla ilgili: “Bu sadece bilim adamlarının hayal gücüne kalmış. Bir fikir buluyorlar ve fikirleri ne olursa olsun keşfetmek için mRNA’yı kullanıyorlar” dedi.