Threads kan kaybediyor!

Kısa sürede 100 milyona ulaşan Threads kullanıcı kaybı yaşıyor. Kullanıcılar, Twitter’a tepki olarak geldikleri Threads’i kullanmıyor.

Meta’nın yeni Twitter rakibi Threads, metin tabanlı platforma kaydolan kişilerin yarısından fazlasının uygulamayı aktif olarak kullanmayı bırakmasının ardından, kullanıcıların ilgisini çekmenin yollarını arıyor. . Threads, 5 Temmuz’da kullanıma sunuldu ve Elon Musk’ın sahibi olduğu Twitter’dan kaynaklanan kullanıcı hayal kırıklığıyla beş günden kısa bir süre içinde 100 milyondan fazla kullanıcıya kaydoldu.

Zuckerberg çalışanlara “Açıkçası, 100 milyondan fazla kişi kaydolduysa, ideal olarak hepsinin veya hatta yarısının ortalıkta kalması harika olurdu. Henüz o noktaya gelmedik” dedi. Üçüncü taraf verileri, Threads’in aktif kullanıcılarının yarısından fazlasını kaybetmiş olabileceğini gösteriyor. Web analitiği şirketi SimilarWeb’in bildirdiğine göre, Android’de Threads için günlük aktif kullanıcı sayısı 7 Temmuz’da 49 milyondan 14 Temmuz’da 23.6 milyona ve ardından 23 Temmuz’da 12.6 milyona düştü.

Threads yeniden hareketlenebilir mi?

LikeWeb, “Henüz iOS için günlük rakamlarımız yok, ancak patlama ve düşüş modelinin benzer olduğundan şüpheleniyoruz. Threads, güçlendirici olarak Instagram’a yakın bağlantısıyla bir roket gibi fırladı. Ancak, Threads geliştiricilerinin, uygulamayı kontrol etmeyi günlük bir alışkanlık haline getirmek istiyorlarsa, eksik özellikleri doldurmaları ve bazı yeni ve benzersiz özellikler eklemeleri gerekecek” dedi.

İlk kullanıcıların yarısından fazlasını kısa sürede kaybetmek cesaret kırıcı gibi görünse de Zuckerberg’in çalışanlara kullanıcı tutmanın Meta yöneticilerinin beklediğinden daha iyi olduğunu söylediği yazıyordu. Reuters: “Zuckerberg, ayrılmayı ‘normal’ olarak gördüğünü ve şirketin uygulamaya bir masaüstü sürümü ve arama işlevi de dahil olmak üzere daha fazla özellik ekledikçe elde tutma oranının artmasını beklediğini söyledi.”

Baş Ürün Sorumlusu Chris Cox da şirket etkinliğinde konuştu. Cox’a göre Meta’nın “Instagram uygulamasında bulunan kişilerin önemli Konuları görmesini sağlamak” gibi “tutma-sürücü kancaları” düşündüğünü söyledi. Threads, Meta’nın Instagram platformunun bir parçasıdır, böylece kullanıcılar Instagram hesaplarının bir parçası olarak bir Threads profili oluşturabilirler. Zuckerberg ayrıca yatırımcılara: “Threads, benimseme ve oranı açısından beklediğimizden önemli ölçüde daha fazla oldu. Bir süredir onun üzerinde çalışan küçük bir ekibimiz vardı. Ancak gerçekten bir şekilde patlama yarattı ve büyük bir fırsat oluşturdu” dedi.

EchoStar internet uydusu artık gökyüzünde!

SpaceX Falcon Heavy roketi EchoStar internet uydusu fırlatma çalışmasını başarıyla tamamladı. Uydu, geniş bant internet hizmeti sunacak.

EchoStar, 28 Temmuz günü geç saatlerde Kuzey ve Güney Amerika’nın yaklaşık yüzde 80’inde geniş bant hizmeti sunacak olan bir SpaceX Falcon Heavy roketinin üzerinde güçlü ve yeni bir iletişim uydusu fırlattı.

Bir an sonra, beş milyon libreden fazla itme kuvveti üreten 27 motoruyla, roket Florida’daki Kennedy Uzay Merkezi’ndeki tarihi 39A pistinden görkemli bir şekilde tırmandı. Bölge sakinleri ve turistler için Atlantik Okyanusu üzerinde muhteşem bir gece gösterisi yaptı.

Geniş bant internet hizmeti

EchoStar 24 olarak da bilinen Jüpiter 3’ün dokuz tondan fazla ağırlığa sahip olduğu ve şimdiye kadar fırlatılan en ağır ticari iletişim uydusu olduğuna inanılıyor. Uçtan uca 127 fit uzanan güneş panelleriyle, otobüs boyutundaki uydu, EchoStar’ın yan kuruluşu Hughes Network Systems aracılığıyla geniş bant hizmeti sağlayacak. Uzun süredir Hughes ortağı olan Xplorenet Communications, Kanada genelinde hizmet sunacak. EchoStar’ın uyduları, SpaceX’in Starlink sistemi ve Amazon’un planlanan Kuiper uyduları gibi alçak Dünya yörüngesindeki binlerce küçük uydunun aksine birkaç, çok güçlü yüksek irtifa veri aktarım istasyonu kullanarak uzay tabanlı internete alternatif bir yaklaşımı temsil ediyor.

Alçak irtifa sistemleri, yüksek hızlar ve düşük gecikme süresi sağlayarak, bir kullanıcının internet etkinliğini bir uydudan diğerine havai hatlar halinde iletiyor. Jeosenkronize uydular çok daha uzakta ve sinyallerin mesafeyi kat etmesi daha uzun sürüyor. Ancak geçiş gerekmez ve çoklu ışınlar, yüksek talep alanlarına nispeten hızlı hizmet sağlıyor.

EchoStar kurumsal iletişimden sorumlu başkan yardımcısı Sharyn Nerenberg:”Bir sabit uydu kanıtlanmış, zaman içinde test edilmiş ve yoğun geniş bant kapasitesini müşterilerimizin en çok ihtiyaç duyduğu yere yerleştirmek harika oldu. Jüpiter 3 tam olarak bunu yapmak için tasarlandı. Müşterilerimizin gerçekten ihtiyaç duyduğunu bildiğimiz yerlerde mümkün olan en fazla kapasiteyi kullanmak üzere özel olarak tasarlandı” dedi. Bunu, talebin en yüksek olduğu Kuzey ve Güney Amerika’daki hedeflenen konumlara geniş bant erişimi sağlayabilen ve trafiğin gerektirdiği şekilde bir noktadan diğerine kaydırabilen 300 yönlendirilebilir “spot ışın” ile yapmak üzere tasarlandı.

BMW sürücüsüz otomobil test tesisi açtı

BMW sürücüsüz otomobil test tesisi için beklenen açılışı yaptı. Tesis için 333 milyon dolarlık yatırım yapıldı.

BMW, otomatikleştirilmiş ve otonom otomobillerin geliştirilmesine adanmış devasa yeni bir test tesisini resmen açtı. Merkezi Çek Cumhuriyeti’ndeki Karlovy Vary’deki Sokolov’da bulunan Geleceğin Mobilite Geliştirme Merkezi, Alman otomobil üreticisinin dünyadaki en büyük test tesisi oldu. Tesis, 1.482 metrekareden fazla araziyi kapsıyor. Şirketin projeye yaklaşık 333 milyon dolar yatırım yaptığını belirtildi.

Bir zamanlar madencilikle tanınan bir bölge olan Sokolov, şimdi otonom sürüş için test tesisleri yönüyle dikkat çekiiyor. Girişimin bir sonucu olarak daha geniş alanda yaratılan çok daha fazla iş ile yaklaşık 100 BMW personeli orada bulunacak.

Test tesisi için beklenen yatırım

2024’te başlayacak çalışmalarla sıfırdan inşa edilen özel saha, nihayetinde farklı sürüş durumlarını, ofis binalarını, atölyeleri ve bir kontrol merkezini çoğaltmak için tamamı geliştirme ve test etmeye yönelik bir avuç test pistinden oluşacak. Mümkün olduğunca kapsamlı test senaryoları sağlamak için otoyollar ve eyaletler arası yollar, tüneller, köprüler ve şehir içi yol düzenleriyle birlikte yeniden oluşturuldu. Belirgin özellikler arasında, dünyanın dört bir yanından gelen yol işaretleri ve otonom araçlar için açıkça belirli zorluklar oluşturan kötü yol yüzeyleri yer alıyor.

BMW Geliştirmeden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Frank Weber: “Yeni Gelecek Mobilite Geliştirme Merkezimizle, otomatik sürüş ve 4. seviyeye kadar park etme konusunda son derece zorlu testler için özel olarak tasarlanmış türünün tek örneği bir test sahası oluşturduk. Maksimum esneklik ve muazzam verimlilikle mümkün olan tüm sürüş koşullarını test ediyoruz: şehir, kırsal, otoyol ve otomatik park etme” dedi. Ancak Weber’e göre özellikle Sokolov’un gelişiminde dikkate alınan önemli bir nokta var. Weber: “Test modüllerimizi durmadan arka arkaya çalıştırabiliyoruz. Bu, testimizi olabildiğince gerçekçi, güvenilir ve müşteri odaklı kılıyor” dedi.

Sürücüsüz arabaların geliştirilmesi genellikle mümkün olduğu kadar fazla veri toplamak için uzun mesafeler kat etmeyi gerektiriyor. Bu da insan sürücüler için can sıkıcı hale gelebilir ve hatalara yol açabilir. Sokolov’un açılışı, BMW’nin otonom araç programı için çok önemli bir zamana denk geliyor. Seviye 3 kabiliyetine sahip ilk seri üretim otomobili olan 7 Serisi’nin bu yıl içinde satışa çıkması bekleniyor. Baş rakibi Mercedes, Seviye 3 teknolojisi olan Drive Pilot’u Almanya’da ve ABD’de Nevada ve California’da sunuyor.

Her gün kullandığımız NASA icatları

Uzay çalışmaları alanında faaliyet gösterse de NASA icatları günlük hayatımızda sık sık kullanılıyor. Bu yazımızda bu icatların bir kısmını ele aldık.

Hepimiz NASA’nın astronomik ilerlemelerine aşinayız. Ancak bu yazıyı okurken bazı icatlarının evinizde, hatta üzerinizde olabileceğini öğrenince şaşırabilirsiniz. 1958’de kurulduğundan beri NASA, uzay araştırmalarının kendine özgü sorunlarını çözmek için her türlü teknolojiyi icat etti. Bu icatlardan bazıları, şirketlere ürün yapmaları için lisanslandı. Bugün NASA dilinde ‘yan ürünler’ olarak bilinen bu icatları temelde her yerde bulabilirsiniz.

El tipi elektrikli süpürge

70’lerde, NASA’nın Ay’ın yüzeyindeki tozu temizlemek için yeni bir tatbikata ihtiyacı vardı. Küçük, hafif ve kendi güç kaynağına sahip bir tasarıma ihtiyaçları oldu. NASA, başarıya ulaşan aracı yaratmak için Black & Decker’ı işe aldı. Ay tatbikatının aynı prensiplerinden, elde tutulan vakumu geliştirdi.

Gözlükler ve camlar için buğusuz kaplama

Uzay aracı camlarının buğulanmasını önlemek için NASA, daha sonra 60’tan fazla şirkete lisanslanan cam için buğulanmayan bir kaplama geliştirdi. Sıvı deterjan, deiyonize su ve ateşe dayanıklı yağdan yapılan solüsyon kayak gözlüklerinde, araba camlarında ve daha fazlasında bulunabilir.

Dondurularak kurutulmuş gıda

Dondurarak kurutma teknolojisi, NASA tarafından uzun Apollo görevleri için atıştırmalıkları daha taşınabilir hale getirmek için geliştirildi. Bu süreçte yiyecekler pişirilir, dondurulur ve buzu çıkarmak için bir vakum odasında yavaşça ısıtılıyor. Orijinal ağırlığının sadece yüzde 20’si ile besin değerinin yüzde 98’ini koruyor.

Kulak termometreleri

Hasta bebeklerin ve küçük çocukların ebeveynleri tarafından kullanılan bu termometreler, NASA ve Diatek tarafından icat edilen kızılötesi anatomi teknolojisini kullanıyor.

Hafızalı köpük

Hafızalı köpük olarak da bilinen temper köpüğü, ilk olarak uçak kazalarına karşı korumayı iyileştirmek için dolgu malzemesi olarak yaratıldı. Artık şiltelerden lunapark gezintilerine ve at eyerlerine kadar her şeyde bulunuyor.

Çizilmeye dayanıklı lensler

70’lerde NASA, uzay aracına belirli bir tür ince plastik kaplama uygulamak için bir yol geliştirdi. Daha sonra, uzay kaskı siperlikleri için çizilmeye dayanıklı kaplamalar olarak kullanılabileceğini fark ettiler. Güneş gözlüğü şirketi Foster Grant’in yardımıyla, teknoloji çok geçmeden plastik camlara uygulandı.

Soğuğa dayanıklı lastikler

1971’deki Apollo 14 görevi için NASA, Modüler Ekipman Taşıyıcı (MET) adlı tekerlekli taşınabilir bir çalışma tezgahı tasarladı. Lastikler -195°F’de (-126°C) lastik gibi kaldı. Üreticiler daha sonra otomobiller için aynı kalın malzeme kullanılarak formüle edilmiş kış lastikleri sunmaya başladılar.

ABD’de büyük veri sızıntısı!

ABD’de sağlık verileri ile ilgili yeni bir güvenlik açığa çıktı. Hükümet yüklenicisi MOVEit’teki açık ile 8 ila 11 milyon kişinin verileri sızdırıldı.

Maximus ile sözleşme yapan ABD hükümet hizmetleri, bilgisayar korsanlarının MOVEit Transfer’deki bir güvenlik açığından yararlanarak 11 milyon kadar kişinin korunan sağlık bilgilerine eriştiğini doğruladı.

Virginia merkezli Maximus, Medicaid, Medicare, sağlık reformu ve işe refah gibi devlet destekli programları yönetmek ve yönetmek için federal, eyalet ve yerel yönetimlerle sözleşmeler yapıyor.  Temmuz ayının son haftasında 8 binlik bir dosyalamada Maximus, “önemli sayıda” bireyin kişisel bilgilerine, kuruluşun “hükümet müşterileriyle ilgili verileri paylaşmak” için kullandığı MOVEit Transfer’deki sıfır günlük bir güvenlik açığından yararlanan bilgisayar korsanları tarafından erişildiğini doğruladı. Yani hükümetin yüklenici olarak çalıştığı firma kaynaklı olarak ABD’de sağlık verileri açığa çıktı.

Etkilenen kişilerle iligli doğrulama çalışması devam ediyor

Maximus, etkilenen kişilerin tam sayısını henüz doğrulayamadı. Kuruluş, bilgisayar korsanlarının Sosyal Güvenlik numaraları ve korunan sağlık bilgileri de dahil olmak üzere kişisel verilere eriştiğine inandığını söyledi. Etkilenen kişi sayısının 8 ila 11 milyon arasında olduğu tahmin ediliyor. İkincisi ise, bu ihlali bu yılki en büyük sağlık verileri ihlali ve MOVEit toplu saldırılarının bir sonucu olarak bildirilen en önemli veri ihlali haline getirecek. Maximus, hangi belirli sağlık verilerine erişildiğini doğrulamadı. 8-K dosyalamasında şirket, etkilenen müşterileri ve federal ve eyalet düzenleyicilerini bilgilendirmeye başladığını ve güvenlik olayının soruşturulması ve düzeltilmesinin yaklaşık 15 milyon dolara mal olmasını beklediğini de sözlerine ekledi.

MOVEit toplu saldırılarından sorumlu Rusya bağlantılı veri şantaj grubu Clop, Maximus’tan henüz yayınlamadığı 169 gigabayt veri çaldığını iddia ediyor.  Maximus, Clop’un karanlık web sızıntı sitesinde görünmesi için MOVEit Transfer saldırılarından etkilenen yüzlerce kuruluştan biri. Yalnızca bu hafta, fidye yazılımı grubu, aralarında muhasebe devi Deloitte ve Fox Bets ve Poker Stars’ın sahibi olan küresel spor bahisleri sağlayıcısı Flutter’ın da bulunduğu bir dizi yeni kurban ekledi. Deloitte sözcüsü Sutton Meagher, şirketin olayla ilgili analizinin “savunmasız MOVEit Transfer yazılımının küresel ağ kullanımının sınırlı olduğunu belirlediğini” söyledi. Şirketin “müşteri verileri üzerinde herhangi bir etki kanıtı görmediğini” ekledi. Clop ayrıca yakın zamanda muhasebe firmaları PwC ve Ernst & Young’ı en son kurbanları olarak listeledi.

IFS, 2023’ün ilk yarısı finansal sonuçlarını duyurdu

0

IFS’in Cloud geliri ve yıllık %55 artan yeniden yapılandırılmış gelir, gelecekte güçlü bir performansın işaretçisi olarak görünüyor. IFS, Kurumsal Kaynak Planlama (ERP), Kurumsal Varlık Yönetimi (EAM), Saha Servis Yönetimi (FSM) ve Kurumsal Servis Yönetimi (ESM) çözümlerinde liderliğini sürdürürken, yazılım gelirleri yıllık bazda %44 oranında arttı.

Kurumsal iş uygulamaları şirketi IFS, 2023 yılının ilk yarısını kapsayan finansal sonuçlarını duyurdu. Bu dönemde, yıllık tekrar eden gelir, bir önceki yıla göre %55 artarak toplam gelirin %79’unu oluşturdu. Aynı şekilde, cloud geliri de %55 oranında artarak, toplam gelirin içinde %55’lik bir paya sahip oldu. Yazılım geliri ise %44 artışla büyüyerek toplam gelirde önemli bir rol oynadı.

Yüksek enflasyon ve para politikasının sıkı yönetilmesi gibi zorluklara rağmen şirketler teknolojiye yatırım yapmaya devam ediyor. Bu süreçte, cloud, sanal gerçeklik (VR), robotik süreç otomasyonu (RPA) ve Nesnelerin İnterneti (IoT) gibi teknoloji yetenekleri artık temel bir ihtiyaç olarak görülüyor. IFS, yerel olarak entegre edilmiş yapay zeka yetenekleri sayesinde önemli bir fark yaratıyor. Son zamanlarda yapılan IDC Bilgi Özeti raporunda da belirtildiği gibi, bu yetenekler, CFO’ların gelir payını güvence altına alarak çalışan ve varlık verimliliğini artırma, iş esnekliği sağlama ve daha hızlı değer elde etme süreçlerini kolaylaştırmada büyük bir önem taşıyor.

IFS’in teknolojik yol haritasında, akıllı içgörüleri sayesinde otomasyonu hızlandıran ve çalışanlar ile varlıkları optimize eden teknoloji trendlerine sıkı sıkıya bağlı kalmaya devam ediyor. Yapay zeka kullanımıyla otomasyon, tahmin ve optimizasyon yeteneklerini geliştiren IFS, 2023 yılının ilk yarısında mevcut ve yeni müşterilerden keskin bir talep artışı yaşadı. Yeni nesil yapay zekanın olgunlaşmasıyla birlikte, şirket bu alanda inovasyonu hızlandırmak ve her yeni sürümde bu gelişmiş yetenekleri sunmaya devam etmek için hazırlık yapıyor.

Şirketin 2023 yılının ilk yarısında başarılarına ek olarak, IFS, fabrika ve saha çalışanlarının daha akıllı ve güvenli çalışmasını sağlamak, üretkenliği ve verimliliği artırmak için Poka’yı bünyesine katarak yeteneklerini genişletti.  Poka, dünya genelinde Nestlé, Tetra Pak, Mars, Bosch, RioTinto, Coty, Alcoa, Hitachi Energy, Mahle gibi birçok markaya hizmet vermektedir. Bu satın alma  IFS’i, uzman olduğu sektörlerde saha çalışanlarını dijital ortamda uçtan uca birbirine entegre ederek lider ERP, EAM ve FSM yeteneklerine sahip tek tedarikçi konumuna getiriyor. 

IFS’in CEO’su Darren Roos, 5 yıllık görev süresi boyunca, müşteri odaklı bir yaklaşım benimseyerek müşterilerin isteklerini karşılamaya odaklanmıştır. IFS, seçenekleri artırmak için ekosistemini genişletme ve yeni yetenekler eklemek için başarılı bir şekilde birden fazla satın alma gerçekleştirmiştir. Aynı zamanda, şirket, ürün ve hizmet iş modelini tamamen abonelik tabanlı hale getirerek kendi dönüşümünü tamamlamıştır. İlk yarı sonuçları, ürün ve hizmetlerinde sürekli olarak yüksek yenileme oranları ve yeni müşterilerde önemli bir artış olduğunu ortaya koymaktadır. Bu durum, müşteri odaklı stratejilerin başarılı olduğunu ve şirketin bu yönde önemli ilerlemeler kaydettiğini göstermektedir.

IFS CEO’su Darren Roos şu yorumu yaptı: “‘Bu sonuçlar, müşterilerinin ihtiyaçlarına yanıt verme çevikliğine sahip bir iş ortağı olarak kurmaya yönelik 5 yıllık sıkı çalışmanın sonucudur. Pazar dinamiklerine karşı büyük rakiplerimizden daha hızlı adapte olmayı başardık. Ayrıca %37 oranında yıllık tekrar eden gelir, müşteri yakınlığımızın ve odaklanmamızın bir göstergesidir. Roos sözlerini şöyle tamamladı: “Çalışanlarımızın ve ortaklarımızın süregelen bağlılığından ve müşterilerimizin bize gösterdiği güvenden gurur duyuyorum. Organik ve inorganik büyüme stratejilerimizin başarısı, sonuçlarımız ve her yıl müşterilerimiz ve analistler tarafından lider olarak gösterilmemizle kanıtlanmaktadır.

IFS’ CFO’su Matthias Heiden şunları belirtti: “Devam eden makroekonomik zorluklar, şirketlerin teknoloji yatırımlarını dikkatlice düşünmelerine ve iş sürekliliğini artıracak unsurlara odaklanmalarına neden oluyor. IFS Cloud’a geçen müşteri sayısındaki artış ve müşterilerin IFS kapsamını ne zaman ve nerede genişleteceklerini önceliklendirmeleri bunu yansıtıyor. Heiden, “Yıllık tekrar eden gelirde yüzde 55, yazılım gelirinde yüzde 44 ve başarı hizmetlerinde yüzde 68 artışla, H1 sonuçlarımız güçlü bir ivme kazandığımızı gösteriyor” şeklinde devam etti. Heiden son olarak şunları ekledi: ” Yılın ilk yarısında ABD’de gördüğümüz hızlı kabul, sağlam bir pazar payına işaret ediyor ve IFS’in sunduğu değerin etkili olduğunu gösteriyor.

FY1 2023 için Finansal ve Operasyonel Önemli Noktalar:

  • 2023 yılının ilk yarısında yazılım geliri, 2022’nin ilk yarısına kıyasla %44 artışla 392 milyon Euro oldu.
  • 2023’ün ilk yarısında yıllık tekrar eden gelir, 2022’nin ilk yarısına kıyasla %49 artış göstererek 373 milyon Euro olarak gerçekleşti.
  • 2023 mali yılının ilk yarısında cloud geliri, 2022’nin ilk yarısına kıyasla %55 arttı.
  • 2023 yılının ilk yarısında toplam gelir, 2022 yılının ilk yarısına kıyasla %38 artışla 493 milyon Euro olarak gerçekleşti.

*Not: Tüm rakamlar Euro bazında ve sabit para biriminde raporlanmıştır.

OpenAI Midjourney’den kat kat iyi bir görüntü oluşturucu hazırlıyor!

0

OpenAI görüntü oluşturucu için YouTuber MattVidPro yeni bilgiler paylaştı. Bu yapay zekaya erişim şu an bir hayli kısıtlı.

OpenAI, son birkaç aydır üretken yapay zeka görüntüleme modelinin yeni bir yinelemesini özel olarak test ediyor. YouTuber MattVidPro tarafından sızdırılan ilk örnekler, önceki görüntü oluşturuculardan daha iyi performans gösterdiğini gösteriyor. Matt, YouTube’da yayınladığı bir önizlemede, “Bu, daha önce gördüğümüz her şeyi gün yüzüne çıkarıyor, bu delilik. Midjourney bu seviyede rekabet edemez. Midjourney 6. versiyonunun bu seviyede rekabet edebileceğini bile düşünmüyorum” dedi.

Ancak bu yeni görüntü oluşturucuya erişim bir hayli sınırlı olacak. Dolayısıyla yakın zamanda test etmek pek mümkün görünmüyor. Yayınlanmamış model, büyük olasılıkla DALL-E 2’nin bir yükseltmesi niteliğinde. Ayrıca ChatGPT-4 içinde yalnızca davetli bir önizleme yoluyla test edilmektedir. Matt, dünya çapında bu yeni OpenAI görüntü oluşturucuya erişimi olan yalnızca yaklaşık 400 kişi olduğunu söyledi.

YouTuber MattVidPro neler söyledi?

Sınırlı olmakla birlikte, görüntü örnekleri yapay zekanın gelişmiş becerilerini gösteriyor. Gerçek fotoğrafları taklit eden aydınlatma ve yansımalarla keskin görüntüler üretiyor. Model, ayrıntılı resimleri görünür fırça darbelerine kadar yeniden yaratıyor. Ayrıca “Snickers” gibi marka adlarını ve Subway gibi tanınmış markaların logolarını, oluşturulan ürünler üzerinde kusursuz bir şekilde yeniden yarattı ve işlenmiş metinde oldukça iyi bir yazım elde etti. Görünüşe göre OpenAI, modelin tam potansiyelini test etmek için güvenlik filtrelerini kaldırdı. Kullanıcılar, tereddüt etmeden şiddet içeren içerik ve çıplaklık üretebileceğini söyledi. Bununla birlikte, OpenAI’nin NSFW içeriğine yönelik tutumunu bildiğimiz için bu tür standartlar altında resmi bir genel sürümün yayınlanması pek olası değil.

Matt, “OpenAI, bu yüzden piyasaya sürmeden önce her şey için yaptıkları gibi, bu şeyi kontrol edeceklerine bahse girebilirsiniz” dedi. Bazı uzmanlar, OpenAI’yi potansiyel tartışmalardan kaçınmak için modellerini “aşağı çekmekle” eleştirdiler. Hatta bazı araştırmalar, OpenAI’ın ChatGPT’yi çıktılarında güçlü bir siyasi önyargıya sahip olacak şekilde eğittiğini öne sürüyor. Modeller gelişmeye devam ettikçe yapay ve gerçek arasındaki çizgi daha da bulanıklaşıyor. Bu birçok kişiyi heyecanlandırsa da kötüye kullanımla ilgili endişeler devam edecek. Bu teknolojiyi sorumlu bir şekilde oluşturmak acil bir zorluk olmaya devam ediyor.

Yatırımlara sürdürülebilirlik yön veriyor

EY Endüstrilerin Geleceği Araştırması 2023, gelişmekte olan yeni nesil teknolojilere yönelik yatırım kararlarında sürdürülebilirliğin temel bir etken olarak öne çıktığını gösteriyor. Türkiye’den yoğun bir katılımın olduğu küresel araştırmaya katılan işletmelerin %76’sı, çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) konularını, bu alandaki yatırımlarında öncelikli faktörler olarak belirtiyor. Araştırmaya göre Türkiye’de şirketlerin en fazla yatırım yaptığı yeni nesil teknoloji alanı; robotik ve otomasyon. Bunu sırasıyla yapay zekâ, uç bilişim ve IoT teknolojileri izliyor. 

Uluslararası danışmanlık şirketi EY (Ernst & Young), Endüstrilerin Geleceği Araştırması’nın dördüncü versiyonunu duyurdu. EY araştırması, işletmelerin yeni nesil teknoloji alanlarına yönelik yatırım kararlarının giderek artan bir şekilde sürdürülebilirlik ve çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) hedefleri tarafından yönlendirildiğini ortaya koyuyor. 73’ü Türkiye’den olmak üzere araştırmaya katılan 1.325 şirketin %76’sı ESG’yi öncelikli bir yatırım kriteri olarak gördüğünü belirtirken; yanıtların %81’inde ise 5G yatırımlarında ESG’yi temel ilke veya önemli bir faktör olarak içerdiği belirtiliyor. İşletmelerin bu inancını destekleyen araştırma verilerine göre, katılımcıların %76’sı, gelişen teknolojilerin, organizasyonlarının karbon salımını azaltmada kritik rol üstlenebileceğine inanıyor.

Sürdürülebilirlik en önde geliyor

Katılımcıların %77’si, gelişen bir teknoloji alanında tedarikçi seçimi yaparken, teknolojilerinin çevresel etkisini dikkate alanlara öncelik vereceklerini belirtiyor. Ayrıca, “hayata geçirme ve uygulama hızı” ile “uçtan uca çözüm yetenekleri”, en önemli tedarikçi özellikleri olarak sıralanıyor olsa da geleceğe bakıldığında; “sürdürülebilirlik yetenekleri ve referanslar” birinci, “rekabetçi fiyatlandırma” ise ikinci sıradaki kriterler olarak değerlendiriyor.

İşletmeler, yeni nesil teknolojilerin kendilerine sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda önemli katkılar sağladığını belirtiyor. Bu katkılar arasında, enerji tüketiminin azaltılması (%46) listenin başında gelirken, iyileştirilmiş sürdürülebilirlik ölçümü (39%) ve planlama (39%) da ilk sıralarda yer alıyor. Ancak, algılanan faydaların sektörlere göre farklılık gösterdiği de dikkat çekiyor. Örneğin; otomotiv şirketlerinin %54’ü en önemli fayda olarak enerji tüketiminin azaltılmasını öne çıkarırken, sağlık hizmet sağlayıcıları arasında bu oran %38’e düşüyor. Atık azaltımı, imalat sektöründen katılımcıların %50’si tarafından öne çıkartılırken, bu oran kamu kuruluşları tarafında sadece %35’e denk geliyor. 

Bölgesel düzeyde bakıldığında, bugün Amerika’daki işletmelerin 5G yatırımlarında öncü konumda olduğu ve önceki yıla göre %15 oranında bir artış ile %35’inin halihazırda bu alana yatırım yapmakta olduğu görülüyor. Avrupa ve Asya’daki mevcut ve planlanan yatırım düzeyleri ise yıllık olarak istikrarlı görünüm arz ederken, Asya’daki katılımcıların yatırımların ertelenebileceğini gösteren bulgular da mevcut.

Türkiye’de şirketlerin en fazla yatırım yaptığı yeni nesil teknoloji alanı, robotik ve otomasyon 

Küresel çapta 19 ülkeden toplam 1.325 firmanın katıldığı ve bunların arasında Türkiye’den de yoğun bir katılımla çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren 73 firmanın teknoloji alanındaki üst düzey yöneticilerinin yanıtladığı EY Endüstrilerin Geleceği araştırmasının ülkemize ilişkin bulguları “Türkiye’de Endüstrilerin Geleceği” başlığı ile ayrıca raporlaştırıldı. Türkiye’de ve dünyada en çok yatırım alan yeni nesil teknoloji alanının ‘Robotik ve otomasyon’ olduğunu gösteren rapora göre, küresel çapta bu alana yatırım yaptığını belirten katılımcıların oranı %65’ken, bu oran Türkiye’de %85’e ulaşıyor. Robotik ve otomasyonu sırasıyla yapay zekâ, uç bilişim ve IoT teknolojileri izliyor. 

Türkiye’de 5G’nin diğer teknolojilerle olan ilişkisini keşfetmenin, 5G ajandalarının önceliklerinden biri olduğunu söyleyen katılımcıların oranı %45 iken; uç bilişim kullanım alanlarını ve kavramlarını daha iyi anlaması gerektiğini düşünenlerin oranı ise %81 oldu. 

EY araştırması, Türkiye’de işletmelerin 5G ve IoT teknolojilerine yönelik ilgisinin, iş dünyasındaki bazı dış faktörlerden ne ölçüde etkilendiğini de ortaya koyuyor. Buna göre, küresel çapta ve Türkiye’de en büyük endişe uyandıran dış etkinin ‘Küresel tedarik zincirindeki bozulmalar’ olduğu görülüyor. Bunun yanı sıra, Türkiye’de ‘Yükselen enerji maliyetleri’ küresel verilere kıyasla daha yüksek seviyede endişe uyandıran bir dış etki olarak öne çıkıyor.

Araştırmaya Türkiye’den katılan şirket temsilcilerinin çoğu; 5G, IoT ve yapay zekâ gibi yeni nesil teknolojilerin, uzun vadeli sürdürülebilirlik stratejilerine katkı sağladığını düşünüyor. Anket sonuçlarında, hem küresel çapta ve hem de Türkiye’de ‘Enerji tüketiminin azaltılması’ yanıtının öne çıkması da dikkat çekiyor.

Araştırma, Türkiye’de yeni nesil teknoloji kullanım alanı yaratma konusunda en yüksek güvenin telekomünikasyon ve mobil operatörlere duyulduğunu gösteriyor. Küresel çapta ise en yüksek güven duyulan tedarikçiler olarak ‘IT servisleri ve sistem entegratörleri’ öne çıkıyor.

EY Endüstrilerin Geleceği Araştırması, 5G servis sağlayıcılarının atması gereken adımları da sıralıyor. Buna göre operatörler, müşterilere verilen vaatlerin merkezine sürdürülebilirliği yerleştirmeli; müşterilerin artan büyüme odaklı bakış açılarıyla uyum sağlamalı; müşterilerin karşılaştığı operasyonel zorluklara dikkat etmeli; ekstra dikkat gerektiren müşterilere ise karşı daha kararlı davranmalı. 

Yeni nesil teknolojiler, dijital dönüşüme ivme kazandırıyor

EY Türkiye Telekomünikasyon, Medya ve Teknoloji Sektör Lideri, Danışmanlık Bölümü Şirket Ortağı Emre Beşli şunları söyledi: 

“Günümüzde hızla gelişmekte olan yeni nesil teknolojiler, dijital dönüşüme ivme kazandırarak iş dünyasını şekillendiriyor. 5G ve IoT teknolojilerini odağına alan araştırmamız, çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren işletmelerin gelişmekte olan teknolojilere yönelik tutumlarını ve ileriye dönük hedeflerini ortaya çıkarmayı amaçlıyor. Yeni nesil teknolojilerin kullanım alanları, 5G ile ilgili trendler, işletmelerin öncelikleri, karşılaştıkları zorluklar ve ekosistem etkileşimleri gibi konulara odaklanan araştırma bunlara ek olarak; 5G teknolojilerinin kullanımının ESG stratejileri üzerindeki etkilerini de ele alıyor. İşletmelerin uzun vadeli sürdürülebilirlik stratejilerinin hayata geçirilmesinde yol gösterici nitelikte olan araştırma, ayrıca işletmelerin hedeflerini gerçekleştirmelerine destek olmak amacıyla 5G sağlayıcılarının uygulaması gereken adımlara da dikkat çekiyor.

Dünyada gelişmiş ülkeler başta olmak üzere 5G alanına yönelik yatırımlar hız kesmeden devam ederken, Türkiye’deki işletmelerin de bu gelişmeleri gündemine alarak takip etmesi daha da önem kazanmış durumda. Araştırmanın Türkiye’ye ilişkin sonuçları da şirketler ve tüm ekosistem paydaşları için değerli içgörüler sunuyor.”

Kamu kurumlarında açık kaynak kodlu yazılım kullanılacak

Kamu kurumlarında açık kaynak kodlu yazılım kullanılacağını belirten genelge, Resmi Gazete’de yayınlandı. Peki yol haritası nasıl olacak?

Bilişim sektöründe “özgür yazılım ve açık kaynak kodlu yazılım (AKKY)” bağımsızlık ve sürdürülebilirlik için büyük önem taşıyor. Bugün (29 Temmuz 2023) tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan genelgeye göre, AKKY geçiş süreci ile ülkemizde dışa bağımlılığı azaltmaya yönelik çalışma başlatılacak.

Kamu kurumlarında açık kaynak kodlu yazılım dönemi

Yayınlanan genelgeye göre, öncelikle kullanılan lisanslı yazılımlar analiz edilecek. Bu analizle birlikte hangilerinin AKKY geçişe uygun olduğu yol haritası raporu ile belirlenecek. Bu rapor için şablon Dijital Dönüşüm Ofisi web sitesinde paylaşılacak. AKKY Geçiş Analiz Rehberi referans alınarak dokuz ay içerisinde hazırlanacak. Yani önümüzdeki dokuz aylık süreçte hangi yazılımların açık kaynak koda uygun olduğu belirlenmiş olacak.

Dijital Dönüşüm Ofisi Twitter hesabından yapılan paylaşımda: “Kamuda açık kaynak kodlu yazılımların (AKKY) kullanımını yaygınlaştıracak Kamuda Açık Kaynak Kodlu Yazılım Kullanımı Genelgesi Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla Resmî Gazete’de yayımlandı. Genelge ile birlikte #DijitalinYüzyılı’nda kamuda #AKKY kullanımını yaygınlaştırarak bilişim harcamalarından tasarruf edilmesi, üretici bağımlılığının azaltılması ve siber güvenliğin güçlendirilmesi ile rekabet gücümüzü artırmayı hedefliyoruz.” ifadelerine yer verildi.

Açık kaynak kodlu yazılım (AKKY) neden önemli?

AKKY, telif hakkı sahibinin kullanıcılara yazılımı kullanma, çalışma, değiştirme ve dağıtma haklarını herhangi bir amaç için verdiği bir lisans altında yayınlanan bilgisayar yazılımı olarak nitelendiriliyor. AKKY, kullanıcı ile geliştirici arasında açık bir işbirliği sunuyor. Böylelikle geliştirme ve bakım gibi süreçte kullanıcı taraf daha esnek bir şekilde hareket edebiliyor. Bununla birlikte, kodu inceleme imkanı yazılıma olan güveni artırıyor. Kullanıcı taraf, yazılımın kalitesini doğrudan ölçümleyebiliyor. Standish Group’un 2008 yılında yayınladığı bir rapora göre, açık kaynak yazılım modellerinin benimsenmesi, tüketiciler için yılda yaklaşık 60 milyar dolar tasarruf sağladı. Açık kaynak kodlu yazılım ile birçok şirketin farklı bakış açısını bir araya gelmesi ürünü daha iyi getiriyor.

Açık kaynak kod, çalışma amacıyla kullanılabiliyor. Yazılım dili bilen son kullanıcıların yazılımı kişisel ihtiyaçlarına göre uyarlamalarına olanak tanıyor. Yeniden yapılandırmalar, iyileştirmeler açık kaynak kodlu yazılımda çok daha hızlı ve kolay yapılabiliyor.

YKS’ye Yapay Zekâ ile hazırlananlar kazandı

1

YKS maratonu geride kaldı, sonuçların açıklanmasıyla tercih ve yerleştirme heyecanı başladı. Bu yıl yaklaşık 3,5 milyon öğrencinin katılımıyla gerçekleşen YKS’ye Cerebrum Tech ve Esınav Merkezi iş birliğinde hayata geçirilen yapay zekâ destekli Akıllı Sınav eğitim modülüyle hazırlanan gençler dikkat çeken başarılara imza attı. Esınav Merkezi Kurucu Partneri Cemil Akça, Akıllı Sınav’ın öğrenciyi tanıyarak kişiselleştirilmiş eğitim ve başarı analizi imkânı sunduğunu söyleyerek “Eğitimciler olarak bireysel başarı kadar önemsediğimiz bir şey daha var, o da kitlesel başarı. Eğitimde teknolojinin sağladığı olanaklarla iki yılda 1 milyon öğrencimize ulaştık. Bu yıl YKS’de Türkiye sıralamasında ilk 100’de 9, ilk 500’de 34, ilk 1000’de ise 50 öğrencimiz yer aldı. Türkiye’nin tüm illerinden eğitimleri için Akıllı Sınav’ı tercih eden gençlerimize destek olmanın gururunu yaşıyoruz” dedi.

Bu yıl yaklaşık 3,5 milyon gencin eğitiminde dönüm noktası olan Yükseköğretim Kurumları Sınavı’nda (YKS) sonuçlar açıklandı. Alanlarında başarı gösteren öğrencilerin sınav öncesi hazırlık öyküleri, gelecek yıllarda sınava girecek öğrencilere yol gösteriyor. Son yıllarda yükselişe geçen yapay zekâ teknolojileri birçok farklı alanda olduğu gibi eğitim dünyasını da şekillendirmeye başladı. Yeni nesil teknoloji şirketi Cerebrum Tech ve Esınav Merkezi iş birliğinde hayata geçirilen Akıllı Sınav eğitim modülü de Türkiye’de ilk kez yapay zekâ ile öğrencileri buluşturan önemli bir eğitim platformu olarak lise ve ortaokul öğrencilerinin başarılarını artırmasına fırsat sağlıyor.    

Türkiye’nin her ilinden öğrenciye kaliteli eğitim fırsatı

Akıllı Sınav platformunun iki yılda 1 milyondan fazla öğrencinin eğitimine katkı sağladığını söyleyen Esınav Merkezi Kurucu Partneri Cemil Akça, bu yıl yaklaşık 180 öğrencinin YKS’de derece yaptığını açıkladı. Yapay zekâ destekli sistemle öğrencilerin gelişimlerini hızla ve etkili şekilde takip edebildiklerini dile getiren Akça, “Teknolojinin yardımı ile yer ve zaman gözetmeksizin Türkiye’nin her ilinden öğrencilerimizin eğitimine destek sunuyoruz. Eğitimciler olarak bireysel başarı kadar önemsediğimiz bir şey daha var, o da kitlesel başarı. Bu yıl YKS’de Türkiye sıralamasında ilk 100’de 9, ilk 500’de 34, ilk 1000’de 50, ilk 10 binde 75 ve ilk 50 binde  177 öğrencimiz yer aldı. Türkiye’nin tüm illerinden eğitimleri için Akıllı Sınav’ı tercih eden gençlerimize destek olmanın gururunu yaşıyoruz” dedi.  

9’uncu sınıftan başlayarak tüm gelişimi takip etmek mümkün

Akıllı Sınav eğitim modülünün 9’uncu sınıftan 12’nci sınıfa kadar tüm lise derslerini kapsadığını vurgulayan Akça, “Çoğu öğrenci YKS için erken sınıflardan itibaren çalışmaya başlıyor. Bu çalışmanın sistematik ve takip edilebilir olması gelişimleri için çok değerli. Hiçbir başarı tesadüf değildir. Akıllı Sınav, yapay zekâ yardımıyla öğrenciyi tanıyarak zayıf ve güçlü yönlerini belirliyor, ders konularına göre program hazırlayarak kişiselleştirilmiş eğitim imkânı sunuyor. Konu anlatımlı içerikler ile öğrenciler sadece sınava hazırlanmıyor, ders notlarını ve dolayısıyla sıralamalarını etkileyecek okul notlarını da yükseltiyorlar. ÖZDEBİR iş birliğiyle hazırlanan test soruları ve Türkiye genelinden katılımla yapılan çevrim içi (online) hazırlık sınavları ile yaşıtları arasındaki konumunu ve performansını izleyebiliyor. Akıllı Sınav’dan elde ettiğimiz veriler, öğrenciler üzerinde %20 ile %35 arasında ilerleme sağladığını gösteriyor” diye konuştu.

Sadece Türkiye’de değil dünyada ilk uygulamalardan biri

Ürettikleri yapay zekâ uygulamaları ile birçok eğitim kurumuna dijital dünyada destek sağladıklarını söyleyen Cerebrum Tech Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Erdem Erkul, “Akıllı Sınav eğitim modülü de dijital teknolojileri kullanarak eğitimde fark yaratan bir uygulama. Sadece Türkiye’de değil dünyada da eğitim alanında yapay zekâ uygulamalarının entegrasyonu açısından ilk örneklerden biri. Gelecekte yenilikçi teknolojilerde yaşanacak gelişmelerle çok daha interaktif bir eğitim deneyimi yaşanacak. Cerebrum Tech olarak üniversitelerden özel eğitim kurumlarına kadar pek çok paydaşımızla gençlerimizin eğitiminde fayda sağlayacak projeleri hayata geçirmekten mutluyuz” diye konuştu.

Videolu konu anlatımı, Özdebir destekli test ve sınavlar

Akıllı Sınav eğitim modeli, yapay zekâ destekli ve kişiye özel eğitim veren bir soru bazlı öğrenci geliştirme platformu. Eğitim, test ve sınav modülü olarak üç ayaklı işleyen platformda 9-10-11 ve 12’nci sınıflar için tüm derslere yönelik konu anlatımlı videolar ve ÖZDEBİR iş birliğiyle hazırlanmış soru ve sınavlar yer alıyor. Öğrencilerin zayıf ve güçlü oldukları konular belirlenerek eğitim programı sunuluyor. Ayrıca çözdükleri testlerde diğer kullanıcıların hangi yanıtları verdiğini ve soruda geçirdikleri zamanı takip edebiliyorlar. Tüm Türkiye’den 1 milyon kişiye kadar katılıma imkân veren teknolojik altyapıyla düzenlenen çevrim içi TYT ve AYT sınavları ile öğrenci, yaşıtlarıyla arasındaki konumuna ve performansına dair analize ulaşabiliyor. Platformda yer alan eğlence modülü ise Millî Eğitim Bakanlığının sağladığı yeni nesil soruları oyunlaştırarak öğrencilerin eğlenirken de öğrenmesine olanak sağlıyor. 

Google herkesi gözetlemek mi istiyor?

Google, dolandırıcılıkla mücadele etmek ve interneti “daha özel ve güvenli” hale getirmek için bir sistem üzerinde çalışıyor, ancak Vivaldi web tarayıcısının arkasındaki yazılım mühendislerinden sert eleştiriler aldı. Onlara göre bu, sıradan insanların daha fazla gözetlenmesine yol açabilecek “tehlikeli” bir fikir.

Bu karmaşanın konusu, Google’ın Web Ortamı Bütünlüğü projesi veya WEI’dir. Google, amacının, ziyaretçinin söyledikleri kişi olduğundan emin olmak için güvenilir biri tarafından kontrol edilebilecek bir web sitesinde bir kod parçası sağlayarak kötü aktörleri engellemek olduğunu söylüyor. Bu, örneğin oyunlarda hile yapılmasını önlüyor veya reklamların okuyuculara düzgün bir şekilde sunulmasını sağlıyor.

Niyet başka, kullanım alanı başka olabilir

Eleştirmenlerin iddiasına göre sorun, aynı önlemlerin reklam engelleyicileri dizginlemek, Google Chrome ile rekabet eden tarayıcıları engellemek veya başka bir şekilde yasal web tarama etkinliklerini sınırlamak için kullanılabileceği.

Plan üzerinde çalışan bir yazılım geliştiricisi olan Ben Wiser, GitHub’daki eleştirilere WEI’nin “siteler arası izlemeyi caydırırken ve sahtekarlıkla mücadele için parmak izine olan güveni azaltırken web’i güvenli ve açık tutmaya yönelik daha büyük bir hedefin parçası olduğunu” söyledi.

Yine de herkes aynı fikirde değil. Vivaldi geliştiricisi Julien Picalausa, şirketin blogunda yaptığı paylaşımda, “Ayrıntılar belirsiz, ancak amaç her türden web sitesiyle ‘sahte’ etkileşimleri önlemek gibi görünüyor. Bu asil bir motivasyon gibi görünse ve listelenen kullanım durumları çok makul görünse de, önerilen çözüm kesinlikle berbat ve ima ettiği her şeyle birlikte web siteleri için zaten DRM ile eşitleniyor.

Picalausa’ya göre, herhangi bir tarayıcı veya kullanıcı davranışı Google’ı memnun etmiyorsa, böyle bir planın bir tasdik edenin elinde toplayabileceği muazzam güç sayesinde, bunun basitçe dışlanma veya bir şekilde kısıtlanma riski vardır. Ve bu, web’in açık ilkeleri için kötü bir haber olabilir.

Vivaldi’den büyük eleştiri

Yaptığı bir röportajda Vivaldi CEO’su Jon von Tetzchner, “Bir sorunun olmasının nedeninin büyük bir kısmı gözetim ekonomisi… gözetim ekonomisinin çözümü daha fazla gözetim gibi görünüyor” dedi.

Geliştiricilerin Opera tarayıcısı üzerinde çalışırken Google Dokümanlar’ın düzgün çalışması için tarayıcının kimliğini gizlemek zorunda kaldıklarını açıklayarak devam ediyor. Von Tetzchner, endişenin, WEI’nin üçüncü taraf tarayıcılar için benzer bir sorunu temsil edebilmesi olduğunu söyledi.

Ancak GitHub gönderisinde Wiser, WEI’nin tek tek tarayıcıları veya uzantıları ayırmak için tasarlanmadığını ve kimliklerini gizlemeye çalışan tarayıcıları cezalandırdığını savunuyor. Ayrıca, projenin amacının kullanıcı gizliliği ile dolandırıcılığı önleme arasında denge kurmak ve her iki alanda da sonuçları iyileştirmek olduğunda ısrar ediyorlar.

Ancak WEI’nin eleştirmenleri tatmin edip edemeyeceği başka bir konu. Pek çok insanın, güçlü kurumların bir kullanıcının değerliliğini bir avuç anlaşılmaz faktöre dayanarak yargılayabileceği bir internete karşı çıktığı açık. Görünüşe göre bu savaş henüz bitmiyor.

FTC Amazon antitröst davası için hazırlanıyor

FTC Amazon antitröst davası dosya hazırlıklarını sürdürüyor. FTC’nin yürüteceği dava, Amazon’a büyük zarar verebilir.

FTC, Amazon’a karşı o kadar büyük ve geniş kapsamlı bir antitröst açmanın son aşamasında. Ağustos ayında resmi olarak dosyalanması bekleniyor ve teknoloji devini iş uygulamalarının birçoğunu değiştirmeye zorlayabilir.

Davanın ana iddiası, Amazon’un lojistik (depolama, nakliye) ve reklam hizmetlerini kullanan tüccarları ödüllendirmek, kullanmayanları cezalandırmak ve rakip web sitelerinde daha düşük fiyatları engellemek için pazardaki hakimiyetini kötüye kullanması. Bloomberg’e göre, yayın tarafından incelenen belgelere ve konuya aşina olan üç kişiye atıfta bulunan FTC müfettişleri ve ajans patronu Lina Khan’ın ofisi, birkaç aydır davayı inceliyor ve nereye dosyalanacağı gibi ayrıntıları tamamlıyor.

Politico, Komisyon’un Amazon’un içinden ve dışından düzinelerce tanıkla görüştüğünü yazıyor. Aralarında CEO Andy Jassy ve eski CEO ve kurucu Jeff Bezos da var. Davayı oluşturmak için şirketten ve üçüncü şahıslardan milyonlarca belge topladı. Davanın iddiaları arasında, Amazon’un sitesindeki üçüncü taraf perakendecilerin malları platformdaki en düşük fiyatlarla sunmalarını talep etmesi, yani ürünlerin Amazon’dan daha ucuza bulunamayacağı anlamına geliyor. Şirket daha önce bu iddiaları yalanlayarak fiyatları satıcıların kendi belirlediğini iddia etmişti.

FTC dava için hazırlığa devam ediyor

Ajans, şirketin pazar gücünü yasa dışı bir şekilde sağlamlaştırdığına inandığı için ertesi/aynı gün teslimatları, video akışı, müzik, kitaplar ve oyunları içeren Amazon’un Prime aboneliği de FTC için bir hedef. Amazon’un satışlarının yarısından fazlası, bu yıl her satış için ortalama yüzde 50’nin üzerinde komisyon ödemeye başlayan üçüncü taraf satıcılardan geliyor. Bu oran, 2016’daki yüzde 35,2’den, her yıl Amazon Lojistik ücretlerini yükseltmesi ve depolama ücretlerini artırmasının bir sonucu.  Amazon’un lojistik ve reklamcılık hizmetleri için ödeme yapmak isteğe bağlı olsa da çoğu satıcı bunları, özellikle reklamcılığı, iş yapmanın gerekli bir parçası olarak görüyor. Dahası, FTC’nin, Amazon’un hizmetleri kullanmayan satıcılara daha düşük yerleşimler vererek dezavantajlı duruma düşürdüğüne dair kanıtlar topladığı bildirildi.

FTC, bu yıl Amazon’u hedef aldı. Şirket kısa bir süre önce, çalışanların müşterileri gözetlemesi de dahil olmak üzere Ring gizlilik ihlalleri konusunda Komisyon ile .,8 milyon dolarlık bir anlaşma yapmayı kabul etti. Haziran ayında FTC, Amazon’a “aldatıcı” Prime abonelik taktikleri nedeniyle dava açtı.

Kuzey Amerika Şarj Ağı’na 7 büyük şirket katılıyor!

Otomotiv süperlerinden oluşan yeni bir grup, bir sonraki büyük Kuzey Amerika elektrikli araç şarj ağını kurma sözü vererek bir araya geliyor. Dünya çapındaki bu otomobil üreticileri – BMW, General Motors, Honda, Hyundai, Kia, Mercedes-Benz ve Stellantis – bugün ABD ve Kanada karayolları boyunca ve kentsel ortamlarda etkinleştirmesi kolay DC hızlı şarj cihazları kurmak için planlanan bir ortak girişimi duyurdu.

Şu anda adı verilmeyen ortaklığın büyük planı, 2030 yılına kadar “en az” 30.000 yüksek hızlı EV şarj cihazını yol kenarlarına şarj istasyonları ile beraber kurmak ve ilki 2024 yazını ABD’de açmak. ABD’de Ulusal Elektrikli Araç Altyapısı (NEVI) finansmanından yararlanmayı planlıyor ve ayrıca ağı oluşturmak için eyalet ve federal kaynaklardan gelen diğer özel ve kamu finansmanını kullanacak.

Tesla Superchargers’tan Electrify America’ya kadar mevcut EV şarj ağları, insanların alışveriş yapabileceği, yemek yiyebileceği ve tuvaleti kullanabileceği yerlerde kurulu istasyonlara sahiptir. Benzer bir şekilde, bu yeni şarj cihazları da tatil yerlerine ve metropollere giden yollara kuruluyor olacak.

Yeni istasyonlar, başka bir şarj istasyonu uygulamasıyla uğraşmak zorunda kalmadan ortak otomobil üreticileri tarafından üretilen EV modellerine bağlanıyor ve şarj ediliyor. Şirketler ayrıca, Federal Karayolu İdaresinin standartlaştırmaya çalıştığı gelişmekte olan “Tak ve Şarj” standardını da entegre etmeyi planlıyor.

GM’nin CEO’su Mary Barra, ortak girişim basın bülteninde “İnsanlar ne kadar iyi deneyime sahip olursa, elektrikli araçların benimsenmesi o kadar hızlı artacaktır” diyor. Günümüzde birçok şarj ağı kendi uygulamalarına ihtiyaç duyuyor ve güvenilir olma ile alakalı sorunları yaşıyor. Tesla’nın dünyanın en iyileri arasında kabul edilen Supercharger ağı, insanların bir uygulamayla etkinleştirmesine gerek kalmadan Ford, GM, Volvo ve daha fazlasının da aralarında bulunduğu otomobil üreticilerinin araçlarına sunulacak.

Yeni ortak girişimin de tamamen yenilenebilir enerjiden güç alması planlanıyor. Yenilenebilir enerjinin onlara doğrudan güç sağlayıp sağlayamayacağı veya şirketlerin dün Rivian’ın açıkladığı gibi kredi almayı planlayıp planlamadığı bilinmiyor.

Kanadalılar, ilk istasyonlar kurulmadan önce “sonraki bir aşamayı” beklemek zorunda kalacaklar. Tüm istasyonlar, standartlaştırılmış Tesla Kuzey Amerika Şarj Standardı bağlantı noktalarını ve ayrıca yaygın olarak kullanılan mevcut Birleşik Şarj Sistemi fişlerini içerecek.

Intel’in CEO’su: “Her uygulamamızda yapay zeka olacak” 

Intel CEO’su Pat Gelsinger, şirketin 2023 2. Çeyrek kazanç çağrısı sırasında yapay zeka konusunda çok iyimserdi ve yatırımcılara Intel’in “yaptığımız her ürüne yapay zeka eklemeyi” planladığını söylüyor.

Intel, bu yılın ilerleyen zamanlarında, makine öğrenimi görevleri için yerleşik bir nöral işlemciye sahip ilk tüketici çipi olan Meteor Lake’i piyasaya sürecek. 

Ancak Intel daha önce bize yalnızca premium yeni Ultra çiplerinin bu yapay zeka yardımcı işlemcilerine sahip olabileceğini önermiş olsa da, Gelsinger yapay zekanın sonunda Intel’in sattığı her şeyde olmasını bekliyor gibi görünüyor.

Gelsinger, başlangıçta hem yapay zekayı hem de bulutu içeren teknoloji şirketlerinin “dört süper gücünden” veya “beş süper gücünden” bahsetmeyi genellikle seviyor, ancak bugün, yapay zeka ve bulutun mutlaka el ele gitmediğini öne sürüyor.

Gelsinger:

Bugün, insanların buluta geçtiğini ve ChatGPT ile bir araştırma makalesi yazarak dalga geçtiğini görmeye başlıyorsunuz ve bu çok havalı, değil mi? Ve çocuklar elbette ev ödevlerini bu şekilde basitleştiriyorlar, ancak bunu her müşteri için yapmayacaksınız – çünkü AI etkinleştirildiğinde, bunun gerçekleşmesi için müşteri üzerinde yapılması gerekiyor, değil mi? Buluta gidemiyorsunuz. Buluta gidiş-dönüş yapamıyorsunuz.

Tüm yeni efektler: yakınlaştırma çağrılarınızda gerçek zamanlı dil çevirisi, gerçek zamanlı transkripsiyon, otomasyon çıkarımı, alaka tasviri, oluşturulan içerik ve oyun ortamları, Adobe ve bunları bir parçası olarak yapan diğerleri aracılığıyla gerçek zamanlı içerik oluşturucu ortamları müşteri, yeni üretkenlik araçları — bir müşteri üzerinde birbiri ardına yerel yasal kısa nesiller yapabilmek, değil mi? Tüketici, geliştirici ve kurumsal verimlilik kullanım senaryolarının her alanında, çok sayıda yapay zeka etkinleştirme olacağını ve bunların müşteri merkezli olacağını görüyoruz. 

Buluta gidiş-dönüş yapamazsınız. Gecikme süresine, bant genişliğine veya gidiş dönüş için maliyet yapısına, örneğin yerel bir marketten buluta çıkarım yapmaya sahip değilsiniz. Her şey uçta ve müşteride olacak.

Görüşmenin farklı bir noktasında “AI, gelecekte benimki de dahil olmak üzere her işitme cihazında olacak” dedi. “İster bir müşteri, ister perakende ve üretim ve endüstriyel kullanım durumları için bir uç platform, ister bir kurumsal veri merkezi olsun, 10 megavatlık özel bir çiftliği ayağa kaldırmayacaklar.”

Bir yandan tabii ki bunu Intel’in CEO’su söyledi. AI bulutuna güç sağlayan türden çipleri yapan Intel değil, Nvidia. Nvidia, AI altına hücum için doğru kürekleri sattığı için 1 trilyon dolarlık bir piyasa değerine fırlayan şirketti. Intel’in kendi yolunu bulması gerekiyor.

Ancak öte yandan, parasının önemli bir kısmını Windows PC’ler için lisans satarak kazanan bulut sağlayıcısı Microsoft da dahil olmak üzere herkesin buluttaki her şeyi istemediği doğru.

Bu Ocak ayında, Windows patronu Panos Panay, “Yapay zeka Windows’ta her şeyi nasıl yaptığınızı yeniden keşfedecek” diyerek AMD’nin dahili nöral işlemcili çipinin lansmanına katıldı ve bunlar boş sözler değildi.

İzlenmesi gereken Windows’un bir sonraki sürümü. Bir sızıntı, Intel’in Meteor Lake’inin ve yerleşik nöral motorunun Windows 12’yi işaret ettiğini öne sürüyor.

Lüks elektrikli segmentine Audi Q6 e-tron geliyor 

0

Audi’de geri sayım başladı. Yeni Premium Platform Electric üzerine yükselen ilk modelin geliştirme aşamasına gelindi. Audi Q6 e tron prototip model, kullanılan yeni aydınlatma teknolojileriyle de fark yaratacak.

Yeni geliştirilen Premium Platform Electric (PPE) üzerine yükselen ilk model olmasıyla öne çıkan Audi Q6 e-tron, Audi tarihinin en önemli model girişiminin başlangıcını simgeliyor. Audi ve Porsche’nin ortaklaşa geliştirdiği bu teknoloji platformu, tamamen elektrikli araçlara özel olarak tasarlandı. Orta boy ve lüks segmentler olmak üzere geniş bir model yelpazesini barındıracak şekilde ölçeklenebiliyor. Ayrıca PPE araçlarının batarya boyutu ve aks mesafesi de ölçeklenebiliyor. Bu, hem SUV ve CUV modeller hem de Audi ürün yelpazesinin temel ürün gamının bir parçası olan Sportback veya Avant gibi modellerde kullanılmasını mümkün kılıyor.

Prototip modelin tanıtımında ayrıca Audi Q6 e-tron’daki aydınlatma yenilikleri de anlatıldı.

Audi Q6 e-tron tanıtımı, Audi’nin DNA’sının bu yeni modelde nasıl ifade edildiği ve aydınlatma teknolojisi anlamında da dünyada bir ilk olacak. 

Yıl bitmeden gösterilmesi planlanan yeni model, performans, menzil ve şarj açısından sektörde çıtayı yeniden belirleyecek. Ingolstadt’taki üretim hattından çıkan ilk tamamen elektrikli model olmasıyla da ayrı bir öneme sahip. Ayrıca Audi’nin Ingolstadt’taki genel merkezi, kendi batarya montaj tesisine sahip ilk AUDI AG üretim tesisi olacak. Dolayısıyla yeni Audi Q6 e tron, markanın premium elektrikli ulaşım sağlayıcısına yönelik küresel dönüşümünü de temsil ediyor. 

7. Türkiye Yüzyılı Yatırım Resepsiyonu Malezya’da gerçekleştirdi

0

Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi liderliğinde düzenlenen “Türkiye Yüzyılı Yatırım Resepsiyonları”, Londra, Paris, Milano, Viyana, Pekin ve Singapur’un ardından, dün de Malezya’nın Başkenti Kuala Lumpur’da gerçekleştirildi. Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yıl dönümü vurgusuyla  gerçekleşen resepsiyonda, Türkiye ve Malezya arasındaki ikili ekonomik ilişkiler ve yatırım süreçleri değerlendirilirken,  iki ülke arasındaki fırsatlar masaya yatırıldı.

Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi tarafından Cumhuriyetin kuruluşunun 100. yıl dönümü vurgusuyla dünyanın farklı noktalarında düzenlenmeye devam eden “Türkiye Yüzyılı Yatırım Resepsiyonları”nın bir diğeri dün akşam Malezya’da gerçekleştirildi. ‘Türkiye: Your Resilient Investment Partner’ temalı resepsiyonun açılış konuşmalarını T.C. Kuala Lumpur Büyükelçisi Emir Salim Yüksel, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı A. Burak Dağlıoğlu, ve ülkenin en önemli altyapı ve mühendislik grubu UEM’in Genel Müdürü Dato Mohd Izani Gani gerçekleştirdi. Programa ayrıca Malezya Yatırım, Ticaret ve Endüstri Bakan Yardımcısı Liew Chin Tong da katılım gösterdi.

UEM Genel Müdürü Dato Mohd Izani Gani, “Malezya Varlık Fonu Khazanah, İstanbul’da bölge ofisini açmayı planlarken Yatırım Ofisi’yle yakın çalıştı ve çok önemli destekler aldı. Sonuç olarak 2013 yılında bölge ofisi açıldı. Yatırım Ofisi ve Khazanah arasındaki bu özel ilişkiye 2017 ve 2018 yılları arasında Türkiye Bölge Müdürlüğü’nü yaparken bizzat şahit oldum.” dedi.

Malezya Yatırım Ticaret ve Endüstri Bakan Yardımcısı Liew Chin Tong, Türkiye’nin 100. yılını kutladığı bu etkinliğe davet edildiğim için çok mutluyum. Önümüzdeki dönemde Türkiye Dünya’nın en büyük ilk 10 ekonomisi, Malezya ise ilk 30 ekonomisi içinde olmayı hedeflemekte. Bu hedeflerin gerçekleştirilmesinde karşılıklı ekonomik ilişkilerin geliştirilmesinin önemli katkılar sağlayacağına inanıyorum. Türkiye’nin özellikle Savunma sanayiinde gösterdiği başarının farkındayım ve bu alanda karşılıklı yapılacak çok işlerin olduğuna inanıyorum.” dedi.

Malezya Büyükelçisi Emir Salim Yüksel “Tarihi ve yakın ilişkilere sahip iki kardeş ülkenin Cumhuriyetimizin 100. Yılını kutladığı bu etkinlikte bir arada olması mutluluk verici. İlkini 2015 yılında imzaladığımız Serbest Ticaret Anlaşması, yakın dönemde hizmet, e-ticaret ve yatırımlar başlıklarını da kapsayacak şekilde genişletildi. İki ülke arasında her geçen yıl hız kazanan ekonomik ilişkiler havacılıktan hammadde ticaretine, özellikle helal sektöründe ciddi bir potansiyele sahip. Ayrıca iki ülke arasında karşılıklı yatırımlarda da önemli potansiyel görüyoruz. Bu organizasyon vesilesiyle sizleri Türkiye ekonomisinin sunduğu eşsiz yatırım fırsatlarından istifade etmeye davet ediyorum.” dedi.

Cumhuriyetin 100. yılı münasebetiyle düzenledikleri yatırımcı resepsiyonlarına Türkiye ile kapsamlı stratejik ortak düzeyinde ilişkisi bulunan Malezya’da devam ettiklerini belirten Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı A. Burak Dağlıoğlu, ‘Son dönemde ivmelenen savunma sanayi işbirliklerinin yanı sıra Malezya merkezli şirketlerin enerji, finans, ulaştırma, perakende, sağlık ve teknoloji girişimleri sektörlerinde ülkemize yatırımlar yaptığını biliyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından açılışı yapılan İstanbul Finans Merkezi’nin, Malezya’nın önemli bir merkez konumda olduğu katılım finans alanında da yeni açılımlara vesile olacağını düşünüyoruz. Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan ve Başbakan Sayın İbrahim’in son dönemdeki görüşmelerinde de sıklıkla vurguladıkları gibi, iki ülke arasında ticaret ve yatırım başta olmak üzere pek çok alanda hızla ilişkilerin geliştirilmesi amaçlanmaktadır. Biz de bu vizyondan aldığımız ilhamla, dünyanın ilk 10 ekonomisinden biri olma hedefiyle Türkiye Yüzyılı’na girerken Malezyalı yatırımcıları ülkemizde yatırıma davet ediyoruz.” dedi.  

Birevim mobil CRM uygulaması kullanıma sunuldu

0

Birevim, Redcase Mobil ile Tasarruf Finansman sektörüne yeni bir soluk getirdi. Sektörün ilk CRM uygulaması olan Redcase Mobil’i hayata geçiren Birevim, insan merkezli hizmet anlayışıyla çalışmaya ve dijital alandaki yatırım hedeflerini büyütmeye devam ediyor. Birevim, sektördeki ilk CRM uygulaması olan Redcase’in mobil versiyonunu geçtiğimiz günlerde tanıtarak kullanıma sundu. Düzenlenen lansman toplantısında, günümüzün değişen ihtiyaçlarına yönelik yenilikçi çözümler üreterek sektöre öncülük etmeye devam edeceklerini söyleyen  

Sektörün dijital dönüşümüne öncülük ediyoruz

Redcase Mobil’i, Birevim’in tasarruf finansman sektörüne sağladığı katma değerli bir ürün olarak tanımlayan Birevim Genel Müdürü Av. Mahir Orak, geçtiğimiz yıllarda hayata geçirilen Redcase ve Birevim Mobil uygulamaları ile başlayan dijitalleşme sürecinin Redcase Mobil ile devam ettiğini belirtti. Orak, sözlerine söyle devam etti: “Dijitalleşme, hayatı herkes için konforlu ve verimli hale getiriyor. Birevim olarak, çalışanlarımızın ve tasarruf sahiplerimizin zamandan tasarruf etmesini sağlayan, süreçleri hızlandıran teknolojik yenilikleri çok önemsiyoruz. Biliyorsunuz, ‘birlikte kolay’ ve ‘birlikte tasarruf’ bizim için kilit sözcüklerdir. Görevimiz, birlikte tasarruf anlayışını hayatın her alanında yaygınlaştırmak. Teknolojinin sunduğu olanaklarla, finansman kaynaklarına daha çok insanın erişimini kolaylaştırmak bizim en önemli misyonumuz.

Başlattığımız dijital dönüşümle sektörün büyümesini hızlandırıyoruz

Birevim Genel Müdürü Av. Mahir Orak şu sözlerle süreci özetledi: “Dijital bir ürün geliştirirken insanı merkeze koyan bir anlayış ile çalışıyor olmamız, ihtiyaçlar ortaya çıktığında hızlıca o noktaya temas edebilmemizi sağlıyor. Geçtiğimiz yıl kullanıma sunduğumuz Birevim Mobil ile ilgili geliştirme süreçleri sayesinde, bugün en az onun kadar güçlü bir uygulama olan Redcase Mobil’in lansmanını yapıyoruz. O süreçte edindiğimiz deneyimler, mobil uygulamalar geliştirme ve dijital entegrasyon konusunda elimizi ciddi anlamda güçlendirdi. Çünkü sektöre kazandırdığımız bu iki önemli uygulama birbirini destekledi.

Çocukların kimlik bilgilerini çalıp para aklıyorlar!

2022 yılında sadece Amerika Birleşik Devletleri’nde yaklaşık bir milyon çocuk, kimlik hırsızlığıyla karşı karşıya kaldı.  Siber güvenlik şirketi ESET, suçluların neden çocukların ve gençlerin kişisel verilerinin peşinde olduğunu araştırdı. Ebeveynlerin çocuk kimliği hırsızlığını önleme konusunda neler yapabileceğini paylaştı. 

Dijital çağda kimlik sahtekarlığına maruz kalma ihtimali hem büyükler hem de çocuklar için çok yüksek. Günümüzde  sorumlu bir ebeveyn olmak, 20 yıl öncesine göre daha fazla çaba gerektiriyor.

Gençlerin kimlik bilgileri dolandırıcıların ilgisini neden çekiyor?

Çocukların kimlik bilgilerini çalan dolandırıcıların amacı, yetişkinlerin kimlik bilgilerini çalanlardan farklı değil. Para aklama ve dolandırıcılık amacıyla kullanmak için banka hesabı açmak,  borçlandırmak için yeni kredi kartı hesapları açmak ve sosyal yardım ya da kredi almak için sahtekarlık yapmak. Kimlik verilerinin bu derece çekici olmasının en büyük nedeni, gençlerin ve  çocukların kötü kredi notunun olmamasıdır. Kurbanın kimlik bilgilerinin çalındığından haberdar olması ihtimali de düşüktür, çünkü gençler bir hesapları olsa bile, bunu düzenli kontrol etmezler. 

Dolandırıcılık yıllarca tespit edilmeden sürebilir.

Çocuk kimliği hırsızlığı alanında bir diğer yaygın yöntem ise sentetik kimlik dolandırıcılığıdır. Bu, dolandırıcının biraz gerçek biraz uydurma kaynaklardan kişisel verileri bir araya getirmesidir. Böylece temiz bir kredi geçmişiyle birlikte çocuğun tüm önemli verileri kullanılarak yeni bir kimlik oluşturulur.

Çocuk kimliği hırsızlığı nasıl yapılıyor?

Kayıt dışı siber suç ekonomisi, farklı aktörlerin farklı rollere sahip olduğu ve adeta tıkır tıkır işleyen bir makine gibidir. Siber suçlular kişisel verileri toplar ve bunları karanlık internette ağlarında ve forumlarda dolandırıcılara satar. Bu verileri elde etmek için kullanılan yöntemler:

·     E-posta, sosyal medya veya hatta kısa mesajla kimlik avı Bireyler, bilgi çalma potansiyeli olan kötü amaçlı yazılımları yükleyerek kötü amaçlı bağlantılara tıklayarak veya var olmayan bir ödül çekilişine katılarak kişisel bilgilerini vermeleri için kandırılır.

·     Üçüncü taraf ihlalleri ABD’de yaşayan 1,7 milyon çocuk, ya da her 43 çocuktan birinin kişisel verileri, kendi hataları dışında bir nedenle veri ihlaline uğramış, ifşa olmuş ve potansiyel olarak tehlike altına girmiştir.

·     Hesabı ele geçirme: Oyun oynama, sosyal medya ve hatta çevrimiçi eğitim hesapları, kimlik hırsızlığı için değerli kaynaklar olabilir. Kimlik bilgileri, kimlik avı saldırıları, kaba kuvvetle şifre kırma/tahmin etme ve diğer teknikler kullanılarak riske atılabilir.

·     Sosyal medyada fazla paylaşım yapma: Sosyal medya hesaplarında çok fazla kişisel bilgi paylaşma konusunda ebeveynler de çocukları kadar suçlu olabilir. Doğum tarihleri ve eğitimleri ile ilgili ayrıntılar bile, daha fazla bilgi almak için tasarlanan dolandırıcılık eylemlerinde şantaj yapmak için kullanılabilir.

·     Fiziksel hırsızlık: Eski yöntemlerden olan belgeleri çöp kutusundan ve hatta doğrudan postadan almak da halen kullanılıyor.

Çocuklarınızın kimliğini nasıl güvende tutarsınız?

  • Sosyal medyada çocuklarınız hakkında çok fazla bilgi paylaşmaktan kaçının. Gizli hesap olmadığı sürece, ebeveynlerin paylaşım yapmaktan kaçınması en iyisidir.
  • Çocuklarınızın hesaplarında (banka, telefon vb.) olağan dışı hareketleri kontrol edin.
  • Hane içindeki tüm cihazların en yeni yamalara ve antivirüs programına sahip olduğundan emin olun.
  • Çocuklarınıza, sosyal medyada çok fazla paylaşım yapma, kimlik avı saldırıları veya kimlik hırsızlığı risklerinden bahsedin.
  • Çocuğunuzun giriş yaptığı hesap/hizmet sayısını sınırlandırın. Bunun yerine gerektiğinde kendi bilgilerinizi girin.

iPhone kullanıcıları için işte WhatsApp’ın yeni özellikleri!

0

WhatsApp, iPhone kullanıcıları için üç yeni kullanıcı özelliği sunmaya başladı. Bu özellikler başlangıçta yalnızca beta test kullanıcıları için mevcuttu, ancak şimdi geniş çapta tüm iPhone kullanıcılarına sunuluyor. İşte o özellikler:

1. Konuşma Aktarma Özelliği: Bu özellik, kullanıcıların WhatsApp görüşmelerini bir cihazdan diğerine sorunsuz bir şekilde aktarmalarına olanak tanıyor. Bu özelliği şu şekilde kullanabilirsiniz:

a. WhatsApp’ı yeni iPhone’unuza indirin.
b. Eski cihazınızda kullandığınız telefon numarasını kullanarak WhatsApp’a kaydolun.
c. Yeni telefonunuzda WhatsApp’ı açın ve “Sohbet Aktarma” seçeneğini seçin.
d. Yeni iPhone’unuzda görünen QR kodunu taramak için eski cihazınızı kullanın.

2. Görüntülü Aramalar için Yatay Mod Desteği: Kullanıcılar artık yatay modda görüntülü aramalar yaparak iPhone’lardaki görüntülü arama deneyimini geliştirebilecek.

3. Bilinmeyen Arayanları Sessize Alma Seçeneği: iPhone kullanıcıları artık bilinmeyen numaralardan gelen aramaları sessize almayı seçerek gereksiz yere rahatsız edilmekten korunabilecek.

Daha önce bahsedilen değişikliklere ek olarak, güncelleme aynı zamanda daha iyi navigasyona sahip yeniden tasarlanmış bir çıkartma tepsisi sunuyor. Çıkartma tepsisi artık daha geniş bir avatar yelpazesi de dahil olmak üzere daha geniş bir çıkartma yelpazesi sunuyor. 

Bu, sohbetleriniz sırasında seçebileceğiniz ve tadını çıkarabileceğiniz daha fazla çıkartmaya sahip olacağınız anlamına geliyor. İyileştirilmiş gezinme, kullanmak istediğiniz çıkartmaları bulmayı daha kolay ve rahat hale getirerek WhatsApp’taki genel mesajlaşma deneyiminizi geliştiriyor.