Unity geri adım attı, programcılar rahat bir nefes alabilir!

Geçtiğimiz hafta, Unity oyun motoru için her oyun kurulumunda ücret alacağını açıklayan yeni bir çalışma zamanı ücreti politikası, geliştiriciler arasında büyük bir şok etkisi yarattı. Bir geliştirici tarafından “tam anlamıyla felaket bir karar” olarak nitelendirilen bu politika, şirket tarafından değiştirileceği vaadiyle geri adım atmış görünüyor.

“Size duyduk. Salı günü açıkladığımız çalışma zamanı ücreti politikasının yarattığı kafa karışıklığı ve endişe için özür dileriz,” dedi Unity şirketi X platformu üzerinde yaptığı bir paylaşımda. “Dinliyoruz, ekip üyelerimizle, topluluğumuzla, müşterilerimizle ve ortaklarımızla konuşuyoruz ve politikada değişiklikler yapacağız. Birkaç gün içinde bir güncelleme paylaşacağız. Dürüst ve eleştirel geri bildirimleriniz için teşekkür ederiz.”

Unity geliştirici topluluğunu öfkelendirmişti!

Ücret yapısının duyulması, geliştirici topluluğunda büyük bir öfkeye yol açtı. Slay the Spire’ın geliştiricisi Meta Crit, “Daha önce hiç kamu açıklaması yapmadık. İşte ne kadar kötü bir karar aldınız,” dedi. Rami Ismail ise, “Unity’nin bunu başlatmadan önce tek bir geliştiriciyle bile konuşmadığı kesin,” diye ekledi. Birçok geliştirici protesto olarak Unity reklamlarını kapattı, diğerleri ise dava açmayı düşündü.

Unity, Apple’ın gizlilik değişikliği nedeniyle reklam gelirlerinin büyük bir kısmını kaybettikten sonra zor birkaç yıl geçirdi. Geçen yıl şirketin hisse fiyatı düştü ve %8’lik bir personel kesintisiyle 600 çalışanını işten çıkardı. Ayrıca, CEO John Riccitiello’nun monetizasyonu düşünmeyen oyun yapımcılarını “aptal” olarak nitelendirmesi de tartışmalara yol açmıştı.

Başlangıçtaki büyük tepkilerin ardından Unity, politikasını açıklığa kavuşturmayı denedi. Sadece ilk kurulumlar için ücret alınacağını, hayır kurumlarının muaf tutulacağını ve demoların sayılmayacağını belirtti. Abonelik servislerinin sahipleri, ücreti geliştiriciler değil, kendileri ödeyecekti.

Ancak, Unity’nin önceki fiyatlandırma yapısına bağlı kalan bazı geliştiriciler, hala büyük sorunlar yaşadıklarını belirtiyorlar. The Falconer’in geliştiricisi Tomas Sala, “Yıllarca emek verdim. Basit bir koltuk lisansı için mutluyum ve ödemekten mutluyum. Şimdi, yakın bir zamanda çıkarken yeni bir şey dayatıyorlar. Seçeneğim yok, geri dönemem, sadece ödemek zorundayım” dedi.

Unity’nin yapacağı değişikliklerin geliştiricileri tatmin edip etmeyeceği henüz belli değil. “Sadece dürüst, açık, güvenilir olun. İstikrar ihtiyacımız var,” dedi bir geliştirici şirketin paylaşımına yanıt olarak.

Elon Musk, İzmir’de yapılacak Teknofest etkinliğinde yer alabilir!

0

Ülkemiz dünya basınında yer almasıyla birlikte yabancı teknoloji devleri tarafından da fark ediliyor. Ayrıca bu fark ediliş yeni fırsatlar yaratılması anlamına da geliyor. Bu kapsamda dünyada elektrikli otomobil ve tekrar kullanılabilir roketler üretmesi ile tanınan Elon Musk, Teknofest daveti aldı.

Elon Musk’ı Teknofest’e bekliyoruz!

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan, Amerika’da bulunan Türk Evi’nde Elon Musk’ı kabul etti. Türk misafirperverliğinin Elon Musk’a gösterilmesinin ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Teknofest davetinde bulundu. Elon Musk bir sonraki Teknofest etkinliğinde yer alabilir. Bu da Tesla, SpaceX gibi teknolojilerin ülkemizle daha hızlı buluşması anlamına gelmekte.

İkili yaptıkları basın açıklamalarının ardından basına poz verdi. Elon Musk’tan davete bir karşılık geldi mi henüz bilinmiyor fakat 27 Eylül – 1 Ekim tarihlerinde İzmir Çiğli Havalimanı’nda gerçekleşecek olan Teknofest etkinliğinde Elon Musk’ta yer alabilir. Tabi bununla birlikte birer Tesla ve SpaceX standlarını da etkinlik alanında görmemiz mümkün.

Elon Musk için Türkiye her zaman gündemde olmuş olan bir konu. Hatırlarsınız geçtiğimiz yıllarda Ankara’ya gelmiş ve Anıtkabir ziyaretinde bulunmuştu. Daha sonra Elon Musk, Anıtkabir içinden ve dışından fotoğraflar paylaşmış, Gazi Mustafa Kemal Atatürk için “Çiçekler koydum. Üç kırık kaburga, delik bir akciğer ve yine de savaştı.” ibarelerine yer vermişti.

Bu Teknofest daveti ile ilerleyen dönemlerde bir Tesla veyahut SpaceX fabrikasının Türkiye’de kurulmasına ön ayak oluşturulmak isteniyor olabilir. Dünya genelinde de lojistik yolları üzerindeki konumu, uygun işçilik maliyetleri ve hammadde açısından Türkiye, yeni bir fabrika kurulması açısından oldukça avantajlı bir ülke.

AMD Radeon RX 7600 XT onaylandı!

0

Oyun dünyasının heyecanla beklediği AMD Radeon RX 7600 XT ekran kartı, sonunda resmi şekilde doğrulandı Bu yeni ekran kartı, Nvidia’nın popüler GeForce RTX 4060 serisi ile ciddi bir rekabet içine girecek gibi görünüyor.Günümüze kadar gelen söylentiler ve beklentiler, AMD’nin RX 7600 XT’yi piyasaya sürmeye hazırlandı. Ancak, resmi açıklamaları beklememiz gerekiyor. İşte bu heyecan verici gelişmeler hakkında daha fazla ayrıntı:

Avrasya Ekonomik Komisyonu (EEC) kayıtlarında, PowerColor’un RX 7000 serisi ekran kartlarına dair bilgiler ortaya çıktı. Ancak, bu kartlar arasında en fazla ilgi çeken, uzun zamandır beklenen AMD Radeon RX 7600 XT oldu. EEC dosyaları teknik özellikler hakkında net bilgiler içermese de, kartın 10GB ve 12GB VRAM kapasitesine sahip olacağı doğrulandı. Bu, oyunseverlerin gelecek nesil oyunlarda yüksek çözünürlüklerde ve yoğun grafiklerde sorunsuz bir deneyim yaşamalarını sağlayacak.

Özellikle, GeForce RTX 4060 ve Radeon RX 7600 için yapılan eleştirilerden biri, 8GB VRAM kapasitesinin yetersizliğiydi. Oyun dünyası, gittikçe artan VRAM ihtiyaçlarıyla karşı karşıya ve bu noktada AMD’nin RX 7600 XT’sinin 10GB ve 12GB seçenekleri, oyunculara daha fazla esneklik sunabilir.

Ancak, bu heyecan verici ekran kartının çıkış tarihi hakkında hala net bilgiler bulunmuyor. AMD’nin resmi açıklamalarını beklememiz gerekecek. AMD, yeni ekran kartının çıkışıyla ilgili olarak detayları gizli tutarken, oyunseverler ve teknoloji tutkunları bu gelişmeleri sabırsızlıkla bekliyor.

Bu önemli gelişmelerin ardından, AMD Radeon RX 7600 XT’nin ne zaman piyasaya sürüleceği ve fiyatlandırma detaylarının ne olacağı gibi konularda resmi açıklamaların gelmesi bekleniyor. Teknoloji dünyasındaki bu rekabeti yakından takip edeceğiz ve sizleri güncel tutmaya devam edeceğiz.

iPhone 15 ve 15 Pro’nun USB-C bağlantı hızları açıklandı!

0

Apple, merakla beklenen iPhone 15 ve iPhone 15 Pro modellerini tanıttıktan sonra, yeni cihazların USB-C bağlantı noktası hızları hakkında önemli bilgiler paylaştı. Özellikle, iPhone 15 ve iPhone 15 Pro’nun USB-C bağlantı noktasının ne kadar hızlı şarj ve veri aktarımı sağladığı merak konusuydu.Daha önceki duyurularla, düz iPhone 15’lerin USB 2 ve iPhone 15 Pro modellerinin USB 3 hızlarında veri aktarımına izin verdiği ortaya çıkmıştı. Şimdi ise güncellenen Apple destek sayfası, tüm modellerin USB-C portu üzerinden bağlı cihazları ne kadar hızda şarj edeceği hakkında bilgi veriyor.

Apple, tüm iPhone 15 modellerinin USB-C portu üzerinden Apple Watch, AirPods şarj kutusu ve diğer küçük aksesuarları 4.5W hızında şarj edeceğini açıkladı. Ancak, watt bilgisi henüz paylaşılmış değil.

iPhone 15 Pro ve 15 Pro Max USB 3.2 Gen 2 desteği sunuyor

Özellikle iPhone 15 Pro ve iPhone 15 Pro Max modelleri, 10 Gbps’e kadar veri aktarım hızları sağlayan USB 3.2 Gen 2 desteği sunuyor. Apple daha önce Pro modellerin USB 3’ü desteklediğini belirtmişti, ancak bu teknik özellikler şimdi doğrulandı. Bu, kullanıcıların daha yüksek hızlara ulaşmak için USB 2 hızlarını desteklemeyen bir USB-C kablosu kullanmak gerekiyor.

Harici monitör ve TV’ye 4K HDR kalitede video yansıtma

Apple’ın ayrıca, tüm iPhone 15 modellerinin desteklenen USB-C DisplayPort kablosu veya bir adaptörle harici monitöre veya TV’ye 4K HDR kalitede video yansıtma sağlayan DisplayPort’u desteklediğini vurguladı . Ancak, iPad modellerinin aksine, iPhone’larda genişletilmiş ekran modu desteklenmiyor.

Ayrıca, iPhone 15 Pro modellerinin ProRes video formatının doğrudan harici bir depolama aygıtına 4K 60 fps kalitesinde kaydedilmesini desteklediği de belgelerde yer alıyor.

Apple, iPhone 15 serisiyle getirdiği USB-C bağlantı noktası ile kullanıcılara daha hızlı veri aktarımı ve şarj imkanı sunarken, teknik özelliklerin ve aksesuar gereksinimlerinin dikkate alınması önemlidir. Yeni iPhone modelleri, kullanıcıların ihtiyaçlarına daha iyi cevap vermek için tasarlanmış gibi görünüyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Elon Musk’a davet: Türkiye’de üretim yap!

0

Türkiye yerli ve milli savunma sanayi hamlesinin dışında birçok farklı sanayi alanında da atılımlar yapmak istiyor. Bu kapsamda yapılan çalışmalarla birlikte bazı yabancı şirketlerin CEO’larına da Türk misafirperverliği gösterilerek ülkemizde üretim yapmaları için davet ediliyorlar.

Elon Musk için önce Teknofest daha sonra fabrika kurma daveti!

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan, Amerika’da bulunan Türk Evi’nde yabancı basın ile birlikte Elon Musk’ı ağırladı. İkili yaptıkları ufak görüşmede Türkiye’nin ve dünyanın teknoloji gündeminin yanı sıra teknoloji üretimine de değindi. Ayrıca bunların yanı sıra Elon Musk’a bir davette de bulunuldu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Elon Musk’a bir sonraki fabrikasını Türkiye’de kurması ve üretim yapması için açık davette bulundu. Konuyla ilgili ikiliden bir açıklama gelmedi. Fakat Türkiye’nin lojistik yolları üzerindeki konumu ve işçilik maliyetleri göz önüne alındığında bir Tesla üretim hattı kurulmaması için sebep yok.

Teknofest’te sürpriz isim: Elon Musk katılabilir!

Şu an için herhangi bir açıklama gelmemiş olsa da Elon Musk’ın ilerleyen günlerde bir açıklama yapması bekleniyor. Özellikle otomobil üretimi hususunda Türkiye, Çin ve Almanya karşısında maliyetler açısından oldukça avantajlı bir konumda. Yapılan bu tarz davetler ve teşvikler ile birlikte Türkiye’de yapılan yatırımların arttırılması hedefleniyor.

Ayrıca Türkiye’de kurulacak olan bir Tesla fabrikası ile hem Türk mühendisliği deneyimi arttırılacak hem de Togg gibi yerli markalara yerli rekabet ortamı oluşacak. Bu sayede daha kaliteli ve ucuz otomobiller üretilecek ve halkın beğenisine sunulacak. Peki siz bu davet hakkında ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi yorumlar kısmında belirtmeyi unutmayın…

E-ticaretin devleri Cumhurbaşkanı Erdoğan ile buluştu!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dünyanın önde gelen şirketlerinden Alibaba Grup’un Türkiye’ye yönelik kapsamlı yatırım planlarını öğrenmekten mutluluk duyduğunu söyledi.

Alibaba Grup Başkanı Michael Evans Türkiye’de yapmayı planladıkları yatırımlara ilişkin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bilgi vererek, bu kapsamda, Ankara’daki veri merkezi ile lojistik merkezi ve İstanbul Havalimanı’nda hayata geçirdikleri ihracat operasyon merkezi gibi yeni yatırımlara ilişkin detayları paylaştı.

Türkiye’ye 1,4 milyar dolar yatırım

Türkiye’ye duydukları güven neticesinde bugüne kadar Trendyol aracılığı ile Türkiye’ye 1,4 milyar dolarlık yatırım yaptıklarını anlatan Alibaba Grup Başkanı Michael Evans, Trendyol’un uluslararası büyüme stratejisini desteklediklerini aktardı. Evans Türkiye’nin, dünyanın lider e-ihracat ülkesi olma potansiyeline sahip olduğunu ifade etti. Evans, Türkiye’ye gelecek dönemde 2 milyar dolarlık yatırım planlarını olduğunu kaydetti.

TEKNOFEST ve Filenin Sultanları’na övgü

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a Trendyol’un da sponsorları arasında yer alması dolayısıyla Türkiye’nin ilk ve tek havacılık, uzay ve teknoloji festivali TEKNOFEST’i de yakından takip ettiğini dile getiren Evans, bu organizasyonu Türkiye’nin dünya arenasında söz sahibi bir teknoloji oyuncusu olduğunun ispatı olarak gördüğünü belirtti.

Aynı zamanda altın madalya sahibi bir olimpiyat sporcusu olan Evans, Türkiye A Milli Kadın Voleybol Takımı’nın dünya çapındaki başarılarını da yakından takip ettiğini belirterek Trendyol’un spora ve sporculara verdiği destekten de son derece memnun olduklarını dile getirdi.

Uzaya Türk imzası: Türksat 6A SpaceX ile yolculuğa hazır!

Türksat’ın yerli imkanlarla geliştirdiği Türkiye’nin ilk haberleşme uydusu Türksat 6A için heyecan verici bir gelişme yaşandı. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, yeni uydu için fırlatma tarihini açıkladı. Türksat 6A, SpaceX’in sahibi olan Elon Musk tarafından üretilen Falcon roketiyle yörüngeye taşınacak.

Türksat 6A ne zaman fırlatılacak?

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Uraloğlu’nun açıklamasına göre, yeni uydu, Mart 2024’te teslim edilecek. Ardından SpaceX ile yapılan anlaşma doğrultusunda fırlatma alanına gönderilecek ve Haziran 2024’te Falcon 9 roketiyle fırlatılacak. Bu önemli adım, Türkiye için büyük bir başarı ve gurur kaynağı olacak.

Türksat 6A’nın özellikleri

Türksat 6A tamamlandığında, 42 doğu boylamında hizmet verecek ve 35 bin 786 kilometre uzaklıkta, yer merkezli bir yörüngede bulunacak. 7,5 kilovat güce sahip olacak bu haberleşme uydusu, 20 aktarıcı ile donatılmış durumda. Ku bantta hizmet sunacak olan uydu, önceki uydularının erişemediği Güney-Doğu Asya’da da hizmet verebilecek.

Uraloğlu, uydunun 15 yıl boyunca görevde kalacağını belirtirken, önemli bileşenlerinin tamamen yerli imkanlarla üretildiğini vurguladı. Ayrıca, Türksat 6A uydusunun montaj, entegrasyon ve test aşamalarının başarıyla sürdüğünü açıkladı.

Şu anda “Isıl Yapısal Yeterlilik Modeli,” “Mühendislik Modeli,” ve “Uçuş Modeli” olmak üzere 3 ayrı model üretimi için çalışmalar devam ediyor. Testler, termal vakum testi, titreşim testi, akustik test ve elektromanyetik uyumluluk testleri gibi bir dizi kritik adımdan geçiyor. Kompakt alan anten testi (CATR) hazırlıkları ise şu anda başlamış durumda.

Tüm bu testlerin şubat ayına kadar tamamlanması ve mart ayında yer tesliminin gerçekleşmesi hedefleniyor. Türksat 6A’nın başarılı bir şekilde yörüngeye fırlatılması, Türkiye’nin haberleşme uydusu üretebilen sadece 11 ülkeden biri olmasını sağlayacak, bu da ülkemiz için büyük bir başarı anlamına geliyor. Türkiye, uzaya yönelik yeteneklerini her geçen gün daha da ileri taşıyor ve bu, uluslararası arenada da büyük bir öneme sahip.

Çin üçüncü Exascale süper bilgisayarı kullanmaya başladı

0

Süper bilgisayar teknolojisinin hızla geliştiği bir dönemde, Çin, exascale sınıfı süper bilgisayarlarla yarışın öncüsü olmaya devam ediyor. Turing ödülü sahibi ve süper bilgisayar alanının önde gelen isimlerinden Jack Dongarra’ya göre, ABD, Çin’in gerisinde kalabilir. ABD yaptırımlarının etkisi nedeniyle uzun süredir durdurulduğu düşünülen üçüncü bir Çin exascale süper bilgisayarının devreye girdi. Şu an ABD’nin yalnızca iki exascale bilgisayar faaliyette bulunuyor.

Çin, bu bilgisayarlarını dünya işlem kapasitesi açısından Top500 listesine sunmuyor. Ancak Dongarra, Çin’in bu alandaki liderliğine dikkat çekerek, bu makinelerin yetenekleri hakkında genel bir fikre sahip olduklarını belirtiyor.Şu an için TOP500’e göre Çin, 7. ve 10. sırada bulunuyor, bu da ABD merkezli Frontier exascale bilgisayarı ile büyük bir farklar var.

Çin, exascale sınıfı süper bilgisayarlar kurduğunu biliyoruz, ancak bu makineleri Top500 listesine sunmuyorlar. Bununla birlikte, Çin’in önde gelen süper bilgisayarlarından biri olduğuna inanılan üçüncü bir makinenin artık çevrimiçi.

Çin ayrıca Gordon Bell Ödülü için iki makine sunmuştu: Sunway OceanLight ve Tianjin Ulusal Süper Hesaplama Merkezi’nden bir diğeri. Üçüncü bir isimsiz süper bilgisayarın ise Shenzhen’deki Ulusal Süper Bilgisayar Merkezi’nde geliştirildiği iddia ediliyor.

Süper bilgisayar teknolojisinin bu hızla ilerlemesi, jeopolitik etkileri de beraberinde getiriyor. Dongarra, Çin’in en iyi süper bilgisayara sahip olmasının ABD’nin Çin’e karşı daha sıkı teknoloji kısıtlamaları getirmesine neden olabileceğini belirtiyor.

Sonuç olarak, süper bilgisayar yarışı hem teknoloji hem de jeopolitik açıdan büyük öneme sahip bir alan olarak karşımıza çıkıyor. Her iki ülke de bu alanda liderlik mücadelesi verirken, yaptırımların gerçek etkileri ise hala net değil.

Apple Watch Series 10 söylentileri çıkmaya başladı

0

Apple Watch Series 9’un tanıtımı henüz taze olsa da, Apple’ın bir sonraki nesil akıllı saati, yani Apple Watch Series 10 hakkında heyecan verici söylentiler ortaya çıkmaya başladı. Bloomberg’den Mark Gurman ve teknoloji analiz firması Omdia’nın raporlarına göre, Series 10, büyük değişikliklere sahip olacak gibi görünüyor.

Adı değişiyor Apple Watch X veya Series X

Mark Gurman’ın Power On bültenine göre, yeni Apple Watch’un adı muhtemelen “Apple Watch X” veya “Series X” gibi bir isim olacak. Bu, Apple’ın ürünlerindeki isimlendirmeyi yeniden düşündüğünü ve biraz farklı bir yaklaşım benimseyecek.

Daha ince tasarım

Gurman’a göre, Apple Watch X daha ince bir kasaya sahip olacak ve kordonların saat kadranına nasıl takıldığına ilişkin büyük bir değişikliğe gidebilir Geleneksel sürgülü ve kilitli mekanizma yerine, manyetik bir sistem kullanarak daha fazla iç mekan yaratma düşüncesi üzerinde çalışılıyor. Bu, potansiyel olarak daha büyük bir pil veya diğer donanımsal iyileştirmeler için yer açabilir.

Bir diğer büyük değişiklik, Apple’ın geleneksel OLED saat ekranlarını microLED teknolojisiyle değiştirmeyi düşünmesi. MicroLED, daha canlı renkler, daha uzun pil ömrü ve daha yüksek kontrast sağlayabilen bir teknoloji olarak öne çıkıyor. Bu, Apple Watch’un görüntü kalitesini büyük ölçüde artırabilir.

Apple Watch Series 10’un sağlık özellikleri arasında bahsedilen ilk yenilik, bir kan basıncı monitörü. Bu özellik, kullanıcıların kan basıncını izlemesine ve sağlıkları hakkında daha fazla bilgi edinmelerine yardımcı olacak.

Piyasaya sürülme tarihi

Ancak, heyecan verici yeniliklere rağmen, Apple Watch X’in piyasaya sürülme tarihi hala belirsiz. Mark Gurman’a göre, en erken 2024’e kadar beklememiz gerekebilir, hatta muhtemelen 2025’e kadar çıkabilir. Sabırsızlıkla beklenen bir ürün, ancak sonucun ne kadar etkileyici olacağını görmek için biraz daha sabır gerekebilir.

Raspberry Pi Pico hava kalitesi ölçüyor!

Raspberry Pi Pico mikrokontrolcüsü kullanışlı küçük bir kart ve boyutu göz önüne alındığında oldukça yetenekli. Üreticiler, doğru donanımla eşleştirildiğinde şaşırtıcı derecede karmaşık sistemler oluşturabiliyor. Yapımcı ve geliştirici Ensar Karabudak’ın bir araya getirdiği basit ama kullanışlı bir projeyi bu kart ile yapılabileceklere yeni bir örnek oluyor. Sixfab’ın Pico LTE kartını ve Telegram kullanarak bildirim gönderen bir hava kalitesi monitörü geliştirdi.

Proje, Thingspeak adlı bir aracı entegre ediyor. Bu, Karabudak’ın faydalandığı ve Telegram’ı kullanmasını sağlayan açık kaynaklı bir sistem. Bilgiler MQTT aracılığıyla Pico’dan Thingspeak’e aktarılıyor. Hava kalitesi sensörünün tespit ettiği ayrıntılar daha sonra Telegram’a iletiliyor. Sensörün kaydedebildiği hava kalitesinin üç ana yönü var. Sensör, toplam uçucu organik bileşikleri (TVOC), eşdeğer CO2’yi (eCO2) ve hava kalitesi indeksini (AQI) bildirir. Karabudak’a göre bu projenin ardındaki fikir, hem hava kalitesini izlemek hem de genel olarak hava kalitesi ve bunun halk sağlığını nasıl etkilediği konusunda farkındalık yaratmaktı.

Raspberry Pi Pico ile hava kalitesi

Sistem, sensör modülü için araçlar içeren ENS160 kütüphanesi ile birlikte MicroPythong kullanılarak programlandı. Telegram ile iletişim kurmak için API’sine erişerek Thingspeak ile birlikte çalışıyor. Yazılımın nasıl çalıştığı ve nasıl kurulacağı hakkında daha fazla bilgiyi Hackster ile paylaşılan proje sayfasından okuyabilirsiniz.

Bu Raspberry Pi projesine daha yakından bakmak istiyorsanız Hackster’daki proje sayfasına göz azabilirsiniz.

Bu projede Pico LTE kartı ve SparkFun ENS160 İç Mekan Hava Kalitesi sensörüyle çevresel izleme ve IoT dünyasına giriyoruz. Toplam Uçucu Organik Bileşikler ( TVOC ), Hava Kalitesi Endeksi ( AQI ) ve Eşdeğer CO2 ( eCO2 ) seviyelerine ilişkin verileri Thingspeak platformuna gönderen gerçek zamanlı bir hava kalitesi izleme sistemi oluşturuyoruz. Bu proje sadece teknolojiyle ilgili değil; hava kalitesi sorunlarına ilişkin farkındalığın artırılması ve halk sağlığının geliştirilmesiyle ilgili. IoT cihazlarının potansiyelini öğrenirken bunu nasıl başarabileceğimizi keşfedelim. Çalışma için ihtiyaç duyacağınız bileşenler ise şu şekilde:

  • Sixfab Pico LTE
  • SparkFun İç Mekan Hava Kalitesi Sensörü – ENS160 (Qwiic)
  • Qwiic Kablosu
  • Mikro USB kablosu

Yukarıda bahsedilen Sixfab Pico LTE, Nesnelerin İnterneti (IoT) cihazlarının yapımına yönelik özel bir kart. İki önemli şeyi bir araya getiriyor: Raspberry Pi Pico W ve Quectel BG95-M3 modem. Bu karışım, onu IoT projelerini denemek ve oluşturmak için gerçekten yararlı bir araç haline getiriyor.

Uzay aracı Ay’da deprem oluşturuyor

Yeni bir araştırmaya göre, ABD’li astronotların ay yüzeyinde bıraktığı bir uzay aracı, ay depremleri olarak bilinen küçük sarsıntılara neden olabilir. Araştırmacılar, modern algoritmalar kullanarak Apollo dönemi verilerinin analizi yoluyla, aydaki daha önce bilinmeyen sismik aktivite biçimini ilk kez ortaya çıkardı.

Rapor, Ay’da meydana gelen büyük sıcaklık dalgalanmalarının, insan yapımı yapıların bu titreşimleri üretecek şekilde genleşip büzülmesine neden olabileceğini öne sürüyor. Çalışmayla ilgili bir haber bültenine göre, ay yüzeyi, karanlıkta eksi 208 Fahrenheit (eksi 133 santigrat derece) ile doğrudan güneşte 250 Fahrenheit (121 santigrat derece) arasında salınan ekstrem bir ortam.

Ay’da deprem ve sismik hareketler

Jeofizik Araştırmalar Dergisi: Gezegenler dergisinde 5 Eylül’de yayınlanan çalışmaya göre, aslında ayın tüm yüzeyi soğukta ve sıcakta genişleyip daralıyor. Ancak bilim insanları, Apollo dönemi verilerini öylesine derinlemesine anlamak için bir çeşit yapay zeka kullanabildiler ki, ay depremlerini kaydeden cihazlardan birkaç yüz metre uzakta bulunan Apollo 17 aya iniş modülünden yayılan hafif sarsıntıları tespit edebildi. Analiz, ayın çevresine nasıl tepki verdiğine ve sismik faaliyetlerini nelerin etkileyebileceğine dair yeni bilgiler sunuyor. Gümbürtüler tehlikeli değildi ve muhtemelen ay yüzeyinde duran insanlar tarafından algılanamayacaktı.

Uzmanlar, NASA ve ortaklarının ay yüzeyinde kalıcı bir karakol inşa etmesi durumunda, ay depremlerini anlamanın gelecekteki keşifler için gerekli olabileceğini söyledi.

Uzay aracı Ay’da deprem tetikliyor

Marusiak, her Apollo misyonunun ay depremlerini tespit etmeye yönelik araçlar taşıdığını kaydetti. Ancak 1972’de başlatılan Apollo 17 misyonu dikkat çekiciydi çünkü arkasında termal ay depremlerini veya ay yüzeyinin şiddetli ısınması ve soğumasının neden olduğu sarsıntıları tespit edebilen bir dizi sismometre bıraktı.

Araştırmacılar: “Bu sinyallerin binlercesi, Apollo 17 Ay Sismik Profil Oluşturma Deneyi sırasında yerleştirilen dört sismometrede 1976’dan 1977’ye kadar 8 aylık bir süre boyunca kaydedildi. Ancak verilerin düşük kalitesi analizi zorlaştırıyor. Dalgaların varış zamanlamasını doğru bir şekilde belirlemek, sismik sinyalin gücünü ölçmek ve ay depremi kaynağının yönünü bulmak için algoritmalar geliştirdik” dedi. Bilim insanları on yıllardır ilk kez verileri yeniden inceledi. Yeni analiz, araştırma ekibinin, ani termal ay depremi adı verilen belirli bir tür ay depreminin doğal kaynaklardan değil, yakındaki uzay aracının ısıtılması ve soğutulmasından kaynaklandığı sonucuna varmasına olanak sağladı.

Caltech’te jeofizik araştırma profesörü olan çalışma yazarı Allen Husker: “Her ay sabahı güneş iniş aracına çarptığında patlamaya başlıyor. Her beş ila altı dakikada bir, beş ila yedi Dünya saatlik bir süre boyunca bir tane daha vardı. İnanılmaz derecede düzenli ve tekrarlıydı” dedi.

Araştırmacılar, gelecekteki ay misyonlarının bu olayın daha bütünsel bir resmini sunacağından umutlu olduklarını söyledi. Termal depremlerin yanı sıra Ay’da derin ve sığ sarsıntıların olduğu ve gök taşı çarpmasından kaynaklandığına inanılan faaliyetlerin olduğu da biliniyor. Ay ve Dünya arasındaki önemli bir farklılığa dikkat etmek önemlidir: Ay yüzeyinde felaket olaylarına neden olabilecek değişen tektonik plakalar yoktur . Ancak Ay’ın aktif bir iç yaşamı var.

Multipl Skleroz ve Otoimmün hastalıklar için yeni “ters aşı”

0

Chicago Üniversitesi Pritzker Moleküler Mühendislik Okulu’ndaki araştırmacılar, otoimmün hastalıkları tedavi etme potansiyeline sahip yeni bir aşı türü geliştirdi. Bu heyecan verici gelişme, multipl skleroz ve tip 1 diyabet gibi otoimmün hastalıklara umut ışığı olabilir.

Geleneksel aşılar, bağışıklık sistemine bir tehdidi tanıtmayı amaçlıyor. Ancak Chicago Üniversitesi’nin bu yeni “ters aşı” yaklaşımı, bağışıklık sisteminin hedef aldığı moleküllere karşı hafızasını sıfırlayarak çalışıyor. Bu, multipl skleroz gibi otoimmün hastalıklarda bağışıklık sisteminin kendi vücut dokularına saldırmasını durdurmasına sağlıyor .

Moleküler mühendislikle geliştirilen ters aşı

Nature Biomedical Engineering dergisinde yayınlanan bir çalışmada, araştırmacılar, karaciğerin hasar görmüş hücrelerden gelen molekülleri tolere etmesini sağlayan bir mekanizmayı keşfettiler. bu “periferik bağışıklık toleransı” olarak bilinir ve bağışıklık sisteminin istenmeyen reaksiyonları engellemesine yardımcı oluyor.

Ters aşının temelinde, bağışıklık sisteminin hedef aldığı molekülleri tolere etmesini öğretmek için kullanılan bir antijeni, karaciğerin düşman yerine dost olarak tanıyacağı yaşlı bir hücrenin parçasına benzeyen bir molekülle birleştirmek yer almakta.

Araştırmacılar özellikle multipl skleroz benzeri bir hastalığa odaklandılar ve ters aşının bu hastalığı durdurma potansiyelini incelediler. Deneyler, bağışıklık sisteminin sinirlerin koruyucu kaplaması olan miyeline saldırmayı durdurduğunu ve hastalık belirtilerini azaldığını gözlemlendi.

Şu anda, otoimmün hastalıklar genellikle bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlarla tedavi edilmekte. Ancak bu yeni ters aşı, daha spesifik bir yaklaşım sunarak yan etkileri azaltma potansiyeline sahip. İlk faz güvenlik denemeleri, bu ters aşının çölyak hastalığı gibi bir otoimmün hastalıkta test edildi ve multipl sklerozda da denemeler devam etmektedir.

Bu önemli keşif, otoimmün hastalıkların tedavisi konusunda umut verici bir adım olabilir. Bilim dünyası ve hastalar, bu gelişmeleri dikkatle takip etmekte.

Hawaii yangınları hakkında dezenformasyon iddiası

0

Çin, yeni teknikler kullanarak Hawaii yangınları hakkında dezenformasyon yayıyor bilgi savaşlarında Çin, teknolojiyi önemli bir silah olarak kullanıyor.

Ağustos ayı orman yangınları Maui, Hawaii’yi yıkıcı bir öfkeyle kasıp kavururken, Çin’in gittikçe daha becerikli olan bilgi savaşçıları saldırıya geçti.

İnternette yayılan bir dizi sahte paylaşımda, felaketin doğal olmadığını, ABD tarafından test edilen gizli bir “hava durumu silahının” sonucu olduğunu belirtildi. İnanılırlığı artırmak için, paylaşımlarda yapay zeka programları tarafından oluşturulmuş gibi görünen fotoğraflar yer alıyordu. Bu da onları bir dezenformasyon kampanyasının orijinallik havasını güçlendirmek için bu yeni araçları ilk kullananlar arasında yaptı.

Hawaii yangınları hakkında dezenformasyon yapılıyor mu?

Rusya bilgisayar korsanlığı operasyonları ve dezenformasyon kampanyaları yürütürken 2016 ve 2020 ABD başkanlık seçimlerinde büyük ölçüde kenarda duran Çin için, yangınları Amerikan istihbarat teşkilatları ve ordunun kasıtlı bir eylemi olarak söndürme çabası, hızlı bir taktik değişikliğiydi. Şimdiye kadar Çin’in nüfuz kampanyaları, Tayvan ve diğer konulardaki politikalarını savunan propagandayı güçlendirmeye odaklanmıştı.

Microsoft ve bir dizi başka kuruluştan araştırmacıların ortaya çıkardığı en son çaba, Pekin’in ABD’de anlaşmazlık yaratmaya yönelik daha doğrudan girişimlerde bulunduğunu öne sürüyor.

Hareket aynı zamanda Biden yönetimi ve Kongre’nin, iki ülkeyi açık çatışmaya sürüklemeden Çin’i nasıl geri püskürteceği ve yapay zekanın dezenformasyonu büyütmek için kullanılması riskini nasıl azaltacağıyla boğuştuğu bir dönemde geldi. Microsoft, Recorded Future, RAND Corporation, NewsGuard ve Maryland Üniversitesi’nden araştırmacılar tarafından belirlenen Çin kampanyasının etkisini ölçmek zordur, ancak ilk göstergeler çok az sayıda sosyal medya kullanıcısının komplo teorilerinin en tuhafıyla meşgul olduğunu gösteriyor. .

Araştırmacıları gizli kampanyayı analiz eden Microsoft’un başkan yardımcısı ve başkanı Brad Smith, Çin’i siyasi kazanç için doğal bir felaketten yararlandığı için sert bir şekilde eleştirdi. Bay Smith bir röportajda: “Bunun hiçbir ülkeye ya da büyük bir ülke olmayı arzulayan herhangi bir ülkeye layık olduğunu düşünmüyorum” dedi. Maui yangınlarını siyasi açıdan kullanan tek ülke Çin değildi. Rusya da aynısını yaptı. ABD’nin Ukrayna’daki savaşa ne kadar para harcadığını vurgulayan ve bu paranın afet yardımı için kendi ülkesinde harcanmasının daha iyi olacağını öne süren gönderiler yaydı.

Huawei Çin malı çiplerin Kullanılmasını istiyor

Huawei’nin dönüşümlü başkanı Xu Zhijun, yerli üretim çiplerin kullanılmasının önemini vurgulayarak, yabancı muadillerine göre düşük kalitede olsalar bile Çin’in kendi çiplerini kullanması gerektiğini söyledi.

Zhijun, Çin’in yerli çiplerinin kalitesinin düşük olabileceğini kabul etti, “bunları kullanmazsak, bu boşluk her zaman bir boşluk olarak kalacak ve geride kalmak her zaman geride kalmak olacaktır” dedi. Huawei’nin son amiral gemisi akıllı telefonu Mate 60 Pro, Kirin 9000s SoC çipi kullanmasıyla dikkat çekiyor. Ancak, bu çiplerin ABD yaptırımlarını ihlal ederek temin edildiği iddialarıda bulunuyor.

Teknoloji uzmanları, Kirin 9000s’in verim açısından yabancı rakiplerine göre geride olabileceğini belirtiyorlar. Ancak Xu Zhijun, yerli çiplerin kullanılmasının teknolojik büyüme ve Çin’in teknolojik açıdan dışa bağımlılığını azaltma konusundaki önemini vurguluyor.

Xu Zhijun, 2023 Dünya Bilgi İşlem Konferansı’nda, Çin’in çip üretimindeki geçmiş zorlukları ve başarıları da dile getirdi. Yerli üretim çiplerinin teknolojik seviyelerinin yabancı rakiplere göre daha düşük olduğunu belirten Zhijun, bu eşitsizliği gidermek için yerli teknoloji altyapısının geliştirilmesi gerektiğini söyledi.

Zhijun ayrıca, ABD’nin Çin’e yönelik teknoloji kısıtlamalarının, Çin’in yarı iletken üretimini olumsuz etkileyeceğine dikkat çekti. Bu kısıtlamaların uzun vadeli zorluklara neden olabileceğini belirten Zhijun, ABD’nin kısıtlamaları hafifletmesini beklemenin gerçekçi olmadığını ifade etti.

Huawei’nin bu açıklamaları, Çin’in yerli teknoloji üretimine odaklanma çabalarının bir yansıması olarak görülüyor ve ABD’nin teknoloji kısıtlamalarına karşı bir yanıt denilebilir.

Nvidia 900 ton H100 GPU sattı

0

Nvidia, son çeyrekte büyük bir dikkat çeken başarıya imza attı. Omdia adlı pazar araştırma şirketine göre, 2023 takviminin ikinci çeyreğinde Nvidia, yapay zeka (AI) ve yüksek performanslı bilgi işlem (HPC) uygulamaları için 900 tonun üzerinde H100 hesaplama GPU’su sattı.

Nvidia, bu olağanüstü GPU sevkiyatlarını 2024 mali yılının ikinci çeyreğinde 10,3 milyar dolar değerinde veri merkezi donanımı sattığını açıklayarak duyurdu. Bu, Nvidia’nın sadece GPU’larla değil, aynı zamanda veri merkezi teknolojileri ile de büyümeye devam ettiğini gösteriyor. Ancak, en büyük dikkat çeken nokta, H100 GPU’larının bu çeyrekteki muazzam talep olması.

Nvidia’nın H100 GPU’ları, endüstri standartlarını belirleyen yüksek performanslarıyla bilinirken, farklı faktörleri ve özelliklerle geliyorlar. PCIe kartları 1,2 kilogram ağırlığında olup, SXM modülleri ise yaklaşık 2 kilogram ağırlığında. Her iki form faktörü de farklı uygulamalara yönelik çözümler sunuyor.

Omdia, Nvidia’nın bu çeyrekten itibaren yaklaşık 3.600 ton veya 7,2 milyon pound H100 GPU satmayı planladığını tahmin ediyor. Bu, yıllık bazda yaklaşık 1,2 milyon H100 GPU’ya denk gelirken, bu rakamların Nvidia’nın büyüme potansiyelini ve talebe nasıl hızla cevap verdiğini göstermesi açısından önemli olduğu düşünülüyor.

Ancak, bu talebi tam olarak karşılamak için hala yetersiz olduğu belirtiliyor. Nvidia, yapay zeka ve yüksek performanslı bilgi işlem alanındaki liderliğini sürdürmek istiyorsa, üretim kapasitesini artırmak zorunda kalabilir. Bu, gelecekteki sevkiyatlarını daha fazla müşteriye ulaştırmak için kritik bir adım.

Sonuç olarak, Nvidia’nın bu büyük GPU sevkiyatları, yapay zeka ve yüksek performanslı bilgi işlem alanlarında hızla büyüyen talebi yansıtıyor. Şirketin, bu büyümeyi sürdürebilmek için üretim ve tedarik zinciri kapasitesini artırması gerekebilir.

Not: Yukarıdaki rakamlar tahmini verilere dayanmaktadır ve kesin sayılar Nvidia tarafından onaylanmamıştır.

Tabii TRT dijital platformu yayın hayatına başladı

Uluslararası Dijital Platformu Tabii’ye “www.tabii.com” adresinden ulaşabilirsiniz. Platform, lk etapta Türkiye’deki kullanıcılara ücretsiz olacak. Ayrıca platformda aksiyondan komediye, tarihi dramadan animasyona kadar birçok içerik izleyiciyle paylaşılacak. Tabii, “Bizi birleştiren nedir?” sloganıyla yayın hayatına devam edecek. İzleyicileri ortak bir paydada buluşturacak ve hikayeleriyle tüm sesini dünyaya duyuracak. Ayrıca Tabii TRT dijital ile birçok içerik sunacak.

Tabii TRT dijital platformu

Tabii’nin yazılımı ve teknik altyapısını, tamamen TRT ekibi geliştirdi. Kütüphanedeki toplam 15 bin saatlik içerik süresi, platformda içerik zengilinliğini ortaya koyuyor. “Tabii” 25 ülkede ve 5 dilde erişilebilir olacak. Farklı dillerde de yayın hizmeti sağlayacak. Böylelikle Tabii, seslendirme seçenekleriyle İngilizce, İspanyolca, Arapça ve Urduca yayın yapacak.

Akıllı telefondan, tablet ve bilgisayara kadar farklı elektronik cihazlardan Tabii’ye erişlebiliyor. “Tabii” ilk etapta 23 yapım ile yayına başlıyor. Ayrıca Tabii’de 19 benzersiz hikaye daha yer alıyor. Bu yapımlar şu şekilde:

#Adalet, Akif, Aşkımız Yeter, Dayton, Hay Sultan, Kızılelma Bir Fetih Öyküsü, Koyu Beyaz, Küçük Dahi İbn-i Sina, Modern Doğu Masalları, Organizasyon Bizim İşimiz, Son Gün, Yangın Günleri Independenta, Yardımcı Oyuncu, Üniversdeli, Eyvah Ramazan Bey, Bılt More Oteli Cinayeti, Metamorfoz, Serhat, Şanzelize Düğün Salonu, Şebeke, Derin Mor, Kapı, Mahsusa, Yeşil Deniz Milenyum, Bozkır Arslanı Celaleddin.

Ayrıca yapımlar arasında en çok dikkat çeken dört içeriği ise şu şekilde paylaşabiliriz:

Mevlana Celaleddin-i Rumi: 1242 yılında Moğolların Erzuurum’u kuşatmasıyla başlıyor. Dizide, Selçuklu Devleti’nin içinde bulunduğu çalkantılı dönemde Hz. Mevlana’nın içsel yolculuğu ile birlikte Selçuklu Devleti’nin değişim sürecine de tanıklık ediliyor.

Altay: Bir fantastik yapım olan Altay’da kıyamet, artık bir senaryo olmaktan çıkıyor. Dünya için neredeyse bir hakikate dönüşüyor.

Hür: Aksiyon ve havacılık türünde yer alan Hür’de gözü pek pilotlardan oluşan ve korkusuzca operasyonlar düzenleyen 110. filo, onun da merkezinde Gökhan Üsteğmen yer alıyor.

Tozkoparan İskender: Gençlik ve aksiyon kategorisinde yer alıyor. Yapımda, birtakım özel güçlere sahip yetenekli okçu Tozkoparan İskender’in hikayesi anlatılıyor.

Tarayıcılar güvenlik açığı ile karşı karşıya!

Stack Diary, webp görüntülerini oluşturmak için kullanılan bir kod kütüphanesi olan libwebp’de ciddi bir güvenlik açığı bulunduğunu bildirdi. Stack Diary’nin yakın tarihli bir raporunda Google, Mozilla, Microsoft ve Brave’in kritik güvenlik yamaları yayınlayarak derhal harekete geçtiği ortaya çıktı. Bu yamalar, saldırganların bilgisayarınıza sızmasına ve kötü amaçlı kod yürütmesine olanak verebilecek önemli bir güvenlik açığını gideriyor.

Webp, İnternet’teki birçok sitenin yanı sıra uygulamalar ve web görünümlerini kullanan diğer bazı yazılımlar tarafından da kullanılan popüler bir görüntü formatı. Webp resim formatı Google tarafından geliştirildi ve diğer formatlara kıyasla görsellerin yüksek ve kayıpsız sıkıştırılması nedeniyle hızla popülerlik kazandı. Bu güvenlik açığı, diğer şeylerin yanı sıra, etkilenen cihazlarda kötü amaçlı kod çalıştırmak için kullanılabilir. Daha da kötüsü, kötü niyetli saldırganlar tarafından aktif olarak kullanıldığı bildiriliyor.

Tarayıcılar güvenlik açığı nedeniyle kırmızı alarm

Güvenlik açığı CVE-2023-4863 olarak etiketlendi ve son derece ciddi olduğu değerlendirildi. Chrome, Edge, Firefox, Opera, Vivaldi ve Brave gibi büyük tarayıcılar halihazırda güvenlik düzeltmeleri yayınladı. Tarayıcının en son sürümüne sahip olduğunuzdan emin olmak için seçenekler menüsünde Yardım > Hakkında (tarayıcı adı) seçeneğine gidin. Yeni bir güncelleme mevcutsa otomatik olarak indirilmeli.

Ulusal Standartlar ve Teknoloji Enstitüsü (NIST), yazılımınızı güncellemenin aciliyetini vurgulayarak bu güvenlik açığını ciddi olarak sınıflandırmıştır. Bu güvenlik açığı, web’de yaygın olarak kullanılan bir format olan WebP görüntülerinin oluşturulmasıyla ilişkili. Saldırganlar bu zayıflıktan yararlanarak sistemleri tehlikeye atıyor ve kullanıcıların harekete geçmesini zorunlu hale getiriyor.

Webp nedir?

Webp, kompakt boyutu ve verimliliği nedeniyle popülerlik kazanan çağdaş bir görüntü formatı. PNG ve JPEG gibi geleneksel görüntü formatlarının aksine Webp, görüntü kalitesinden ödün vermeden dosya boyutunu küçültmek için gelişmiş sıkıştırma teknikleri kullanıyor. Bu, onu özellikle hızlı yükleme sürelerinin ve düşük veri kullanımının önemli olduğu web siteleri ve uygulamalar için faydalı kılıyor.

Webp, hem kayıplı hem de kayıpsız sıkıştırmayı destekleyerek kullanıcıların daha küçük dosya boyutu veya görüntülerinde daha yüksek ayrıntı düzeyi arasında seçim yapmasına olanak tanıyor. Ek olarak Webp, animasyon desteği, şeffaflık ve Exif meta verileri gibi özellikler içerir ve bu da onu çok çeşitli kullanım durumları için çok yönlü bir seçenek haline getiriyor.

Xbox Game Pass abone sayısı 30 milyonu geçti

0

Microsoft’un popüler oyun abonelik hizmeti Xbox Game Pass, son açıklamalara göre 30 milyon abone sayısını aşarak oyun dünyasında büyük bir etki yaratmaya devam ediyor. Geçtiğimiz yılın başlarında 25 milyon aboneye ulaştığını açıklayan Microsoft, bu rakamı hızla artırarak rakiplerine karşı güçlü bir pozisyon elde etti.

Xbox Pazarlama Yöneticisi Craig Mcnary’nin LinkedIn profilinde paylaştığı bilgilere göre, Xbox Game Pass’ın abone sayısı hızla artıyor. Mcnary, Game Pass’ın 30 milyondan fazla üyeye ulaşmasına katkıda bulunduğunu belirtti. Bu açıklama, Xbox Game Pass’ın büyüme hızının hala devam ettiğini ve oyuncuların bu hizmeti büyük bir ilgi gösteriyor.

Xbox Game Pass’ın bu hızlı büyümesinde, Microsoft’un oyun dünyasındaki önemli hamlelerinin etkisi büyük. Özellikle Call of Duty’nin geliştiricisi Activision-Blizzard’ı bünyesine katma girişimleri ve Bethesda tarafından geliştirilen Starfield gibi büyük oyunların Game Pass’e eklenmesi, abonelik hizmetini daha cazip hale getiriyor.

Ancak, Xbox Game Pass’ın rakibi olan PlayStation Plus hala büyük bir oyuncu kitlesine sahip. Sony’nin PlayStation konsolları için sunduğu bu hizmet, 47,5 milyon abonesi ile oyun dünyasında güçlü bir konumda bulunuyor. PlayStation Plus, aylık ücretsiz oyunlar ve online çok oyunculu oyunlar için gereklilik sunmasıyla biliniyor.

Sonuç olarak, Xbox Game Pass ve PlayStation Plus her iki tarafta da sadık bir oyuncu kitlesi bulunuyor ve her iki hizmet de kendine özgü avantajlar sunuyor. Hangi hizmetin önde olduğu, oyuncuların tercihlerine ve hangi platformda oyun oynadığına bağlı olarak değişebilir. Oyun dünyası, bu rekabetin getirdiği avantajlarla daha da heyecan verici bir hal alıyor.

BtcTurk PRO nedir?

Temmuz 2013 tarihinde kurulan BtcTurk, Türkiye’nin en büyük kripto para alım satım platformu görevi görüyor. Türk Lirası cinsinden ilk Bitcoin alım satımına aracılık eden platformun şu anda 800’ün üzerinde çalışanı bulunuyor. BtcTurk, Elliptik Yazılım ve Ticaret A.Ş. tarafından yönetiliyor. Ayrıca 5 milyondan fazla kullanıcısına 7/24 hizmet veriyor.

Önemli yatırımlara ve kurumsal ortaklıklara imza atan BtcTurk, kullanıcılarına Türk Lirası ile 7 gün 24 saat Bitcoin ve diğer kripto para birimlerini alıp satma olanağı sağlıyor. Kullanıcılar ayrıca diledikleri zaman Türk liralarını platformdan bir Türk banka hesabına serbestçe çekebiliyor.

BtcTurk, Türkiye’nin ilk kripto para alım satım platformu olarak hizmet vermeye devam ediyor. 2013 yılında kurulan BtcTurk, Türkiye’nin en eski kripto borsalarından biri konumunda yer alıyor. Son verilere göre 5milyon profesyonel kullanıcıya sahip. 100.000.000 TL ödenen sermaye ile hizmet vermeye devam ediyor.

Bireysel kullanıcıların yanı sıra BtcTurk PRO ile profesyonel yatırımcılara yönelik çeşitli hizmetler sağlanıyor. BtcTurk PRO’da ilk dikkat çeken alım satım yapılabilen kripto para sayısının fazlalığı. Bununla birlikte ekranlar, araçlar sağlanıyor. Raporlar ve kullanıcılara sunulan yeni güvenlik uygulamaları önemli bir kolaylık ve güvenlik sağlıyor. Bu ürün ileri düzey kullanıcıların daha hızlı ve profesyonelce yatırım kararı vermesine yardımcı oluyor. Ayrıca yatırım kararı sırasında yapılması gerkeen analizler daha kolay şekilde yapılabiliyor. 24 saatlik exchange seviyesinin 76 milyon dolar olması, yatırımcı profilinin gücünü de gösteriyor. Platform, profesyoneller için yeni bir hizmet vermeye başlıyor. BtcTurk PRO nedir sorusuna yapılabilecekleri ekleyerek cevap vereceğiz.

BtcTurk PRO nedir ve hangi avantajları sağlıyor?

  • BtcTurk PRO temel olarak aşağıdaki konularda avantajlar sağlıyor:
  • Fiyat grafiklerinde, Tradingview tarafından sağlanan halka açık indikatörler ve çizim araçlarının kullanımına imkan tanıyor.
  • Çok sayıda göstergeyi istenilen aralıklara raporlayan sisteme erişim sağlayabilirsiniz.
  • Sayfalar arasında geçiş yapmanıza gerek kalmıyor. İstediğiniz kripto paraların fiyat grafikleri ve derinlik tablosunu bir arada takip edebiliyorsunuz.
  • Anlık ve geçmiş verilere API aracılığıyla erişim sağlayabilirsiniz.
  • OAuth2 ile hesabı sayesinde 3. parti uygulamalara bağlanabiliyorsunuz.