Hyundai ve LG 2 milyar Dolar yatırım ile elektrikli araç fabrikası kuruyor!

Hyundai Motor Group ve LG Energy Solution, Georgia’da inşaatı devam eden büyük ölçekli ABD elektrikli araç fabrikasında pil üretimi için 2 milyar dolar daha yatırım yapacaklarını ve ek olarak 400 yeni işçi istihdam edeceklerini duyurdu. Güney Kore merkezli şirketlerin, Hyundai’nin 2025’te elektrikli araç üretimine başlamayı planladığı Savannah’ın batısındaki aynı tesis alanında pil üretmek için başlattıkları ortaklığı büyütüyor.

Perşembe günkü açıklama, şirketlerin Georgia’daki fabrikaya toplam yatırımı 7,5 milyar doların üzerine çıkardı ve tesisin toplam planlanan işgücünü 8,500’e yükseltti.Hyundai Motor Company’nin Başkanı ve Küresel İşletme Müdürü José Muñoz, “Bryan County’deki bu artan yatırım, Amerikalı işçiler tarafından desteklenen daha sürdürülebilir bir gelecek yaratma konusundaki kararlılığımızı yansıtıyor” dedi.

Hyundai, 2022 yılında Ellabell topluluğunda 2,900 dönümlük (1,170 hektar) alanda elektrikli araç ve batarya montajı için 5,5 milyar dolarlık bir yatırım yapacağını daha önce açıklamıştı. Hyundai’nin sözcüsü Michael Stewart, ek yatırımın ve işgücünün, Hyundai/LG akü tesisinin daha fazla akü üretmesi anlamına gelmediğini belirtti. Şirketler, hala tesisin yılda 300,000 elektrikli araç için yeterli akü sağlamasını bekliyor.Hyundai, Georgia fabrikasının başlangıçta yılda 300,000 araç üretmeyi planladığını, ancak daha sonra kapasiteyi yılda 500,000 araç üretmek için genişletebileceğini söyledi.

Georgia Valisi Brian Kemp, Hyundai ve LG’nin tesise yaptığı ek yatırımı memnuniyetle karşıladı ve “Georgia’yı ülkenin e-mobilite başkenti yapma yolunda bu başarının üzerine inşa ediyoruz” dedi.Eyalet Ekonomik Kalkınma Bakanlığı sözcüsü Jessica Atwell, Georgia ve yerel yönetimlerin ek teşvikler sağlayacağını belirtti, ancak bu teşviklerin belgeler tamamlandıktan sonra açıklanacağını söyledi.Hyundai ABD eyaletlerinden birinin bir otomotiv fabrikasına sunduğu en büyük yatarım paketi olabilir.

Bu duyurular, ABD genelinde elektrikli araç ve batarya üretimine yönelik büyümenin bir parçası olarak geliyor ve yerel üretimi teşvik eden yasal düzenlemelerle destekleniyor.

YouTube çalışanları, artan “TikTok’laşma” konusunda endişeli!

Kısa video formatı daha sonra 2021’de YouTube tarafından dünya çapında piyasaya sürüldü ve hızla muazzam bir popülerlik kazandı. YouTube’un Shorts’u piyasaya sürmedeki amacı işi artırmak ve TikTok ve Meta gibi rakiplerle ayakta kalmak olsa da, şimdi bu özellik uzun biçimli içerik temel işine endişe getiriyor gibi görünüyor.

Financial Times tarafından hazırlanan bir rapora göre, YouTube çalışanları YouTube Shorts’un şirketin uzun videolardan oluşan temel işini öldürebileceğinden endişe ediyor ve bu da görünüşe göre şirketin gelirinin çoğunu getiriyor. Alphabet’e ait platform, Shorts’un piyasaya sürülmesinden bu yana izleyicilerde ve içerikte bir artış gördü, ancak bu artış, yayına göre izleyicilerini geleneksel uzun biçimli içerikten de uzaklaştırdı.

YouTube çalışanları, kısa video platformu Shorts’un riskli olduğunu düşünüyor. Raporda, “Son YouTube strateji toplantıları, şirket için daha fazla gelir sağlayan uzun biçimli videoların bir format olarak ‘ölmesi’ riskini tartıştı” dedi.

YouTube Shorts para kazanma

Kısa biçimli video içeriğinin popülaritesi arttıkça YouTube bir ikilemle karşı karşıya. Kısa biçimli videolar, hızlı ve tüketilmesi kolay oldukları için izleyiciler arasında daha popüler. Bu yüzden TikTok ve Instagram Reels bu kadar başarılı oldu ve YouTube da Shorts’u tanıttı. Ancak YouTube gelirini reklamlardan elde ediyor ve kısa biçimli videolar bu kadar çok reklama izin vermiyor. Bu nedenle YouTube, Shorts’tan uzun biçimli videolardan elde ettiği kadar kar elde edemiyor.

Bu arada, YouTube hala Shorts’tan nasıl daha fazla reklam geliri elde edileceğini bulmaya çalışıyor. Bununla birlikte, içerik oluşturucular daha az uzun video yüklüyor ve bu da YouTube personeli arasında endişeye neden oluyor. Google, YouTube kitle kullanıcılarını meşgul etmeye çalışıyor, ancak aynı zamanda para kazanmanın bir yolunu da bulması gerekiyor.

Geçen yıl Ekim ayında YouTube, şirketin 2020’de performansını ayrı olarak vermeye başlamasından bu yana reklam gelirindeki ilk üç aylık düşüşünü bildirdi. Raporda, “İlerleyen iki çeyrekte, platform bir önceki yılın aynı dönemlerine kıyasla daha fazla düşüş bildirdi.” dedi.

İkileme ve endişelere rağmen, YouTube popülaritesi ve eğilimi göz önüne alındığında Shorts’ları görmezden gelemez. Platform bunu biliyor. Enders Analysis’in Teknoloji Başkanı Joseph Teasdale, YouTube’un “reklam geliri pahasına bile olsa Shorts’ları milyarlarca kullanıcısının önüne ittiğini” aktardı.

Platform, Shorts ile ilgili endişeleri de kabul etti, ancak şirket bunun uzun biçimli videoların yerine geçmemesi konusunda ısrar ediyor. Bir raporda YouTube, Shorts’un ses ve canlı akışlar gibi platformda “yaratıcıların kullandığı diğer tüm formatları tamamlamak” için tasarlandığını söyledi. Şirket “ilk başarısından memnun” ve farklı ortamlar sunmanın “yeni izleyicileri farklı biçimlere yönlendiren erdemli bir döngü” yarattığına inanıyor.

Shorts’un ana işi yemesiyle ilgili endişelere gelince, Youtube’un geliri artırabilecek daha fazla özelliğe odaklanması gerekiyor. Şirket bunu, AI özetleri ve NFL vurguları gibi geliri yönlendirebilecek özelliklere odaklanarak yapabilir.

YouTube’un Shorts’un içerik oluşturucularına daha fazla yatırım yapması ve onlara platform için özel içerik oluşturmaları için teşvikler sunması gerekiyor. Bu, Shorts’a daha fazla kullanıcı çekmeye ve daha fazla gelir elde etmeye yardımcı olabilir. Bir akış ve talep varken buna uyum sağlayarak kendini geliştirmek yerine sel gibi gelen akıntıya karşı koymak yıkımdan başka bir şey getirmez.

Raspberry Pi ile sanal boyama uygulaması!

Raspberry Pi, hem teknik açıdan meraklı hem de yaratıcı sanatçılar için harika bir araç. Oynaması eğlenceli ve maker’lığınn temellerini öğreten bir Pi projesi arıyorsanız, YouTube’da bilinen Sparklers: We Are The Makers tarafından oluşturulan bir proje var. Ekip, favori SBC’mizi kullanarak yapay zeka destekli bir sanal boyama uygulaması oluşturdu.

Proje, kullanıcının elinin haritasını çıkarmak için OpenCV kullanan görüntü tanımaya dayanıyor. İşaret parmağını tanımlayıp onu takip ederek parmak ucunun arkasında renkli bir iz bırakarak kullanıcının çizim yapmasını sağlıyor. Renkler ekranın üst kısmındaki sanal düğmeler kullanılarak seçilebilir. Yeni bir paletle başlamak üzere görüntüyü temizlemek için bir düğme de mevcut. Bu projenin amacı sadece eğlenceli bir proje yapmak değil aynı zamanda hem yeni hem de deneyimli yapımcılara yardımcı olabilecek bir eğitim oluşturmak. Eğitimlerini takip etmek, yapay zeka için OpenCV ve MediaPipe gibi araçların kullanımına ilişkin bazı bilgiler verecek. Ayrıca Pi topluluğundaki yapımcılar için en popüler dillerden biri olan Python ile de uğraşacaksınız.

Raspberry Pi yapay zeka destekli projelerle dikkat çekiyor

Bu projeyle ilgili bir başka güzel şey de onu kurmak için ne kadar az donanıma ihtiyacınız olduğu. SD kartı ve güç kaynağıyla hazır bir Pi’niz olduğunu varsayalım; tek ihtiyacınız olan bir kamera. Uyumluysa bir kamera modülü veya USB web kamerasıyla kurtulabilirsiniz. Sparklers: We Are The Makers ekibi Raspberry Pi 4 kullanıyor ancak Pi 3 B+, ​​daha az işlem gücüyle de olsa onun yerine gayet iyi çalışacak.

Proje, Raspberry Pi OS’nin en son sürümü üzerinde çalışıyor. Kod Python’da yazılmışt ve GitHub’da herkesin indirip keşfetmesi için kullanıma sunulmuş. Projenin görüntü tanıma tarafı için ayrıca OpenCV ve MediaPipe’a ihtiyacınız olacak.

Bu Raspberry Pi projesini çalışırken görmek istiyorsanız , YouTube’da paylaşılan ve projenin nasıl yürüdüğünü de açıklayan resmi videoya göz atabilirsiniz. Daha harika Pi projeleri ve eğitimleri için Sparklers: We Are The Maker’ı takip edebilirsiniz.

O ülke, iPhone 15’i ilk alanlardan biri olabilir!

0

Hindistan, yıllardır Apple’ın en büyük pazarlarından biri ve şirketin ihracatında büyük bir pay sahibi. Geçen yıl Apple, Hindistan’da ürettiği tüm iPhone’ların neredeyse yüzde 7’sini, 7.5 milyar dolar değerinde cihaz üretti. Apple, iPhone 15 modelini erken piyasaya sürerek güzel bir teşvik sağlayabilir. Aslında bu, geçmişteki gecikmelere göre güzel bir değişiklik.

Apple geçen yıl Tamil Nadu’daki Foxconn fabrikasında ürettiği iPhone 14’ü piyasaya sürdüğünde mağazalara ulaşması bir ay sürmüştü. Ancak, Economic Times tarafından hazırlanan rapora göre, alana hakim kişiler bu sürenin iPhone 15 için 10 gün olacağı görüşünde.

Rapora göre Tamil Nadu fabrikası üretime çoktan başladı ve bu cihazlar Aralık ayı ortasında ABD ve Avrupa ihracatından önce yerel pazara sunulacak.

Dikkatlerden kaçabilir, daha birkaç yıl önce iPhone 13’ün Hindistan’da üretime başlaması piyasaya sürülmesinden 6 ay sonra ancak gerçekleşmişti.

Tüm bunlarla birlikte, Hindistan’da yalnızca standart iPhone modellerinin üretildiğini, Pro ve Pro Max’lerin Çin’deki fabrikada üretildiğini belirtmekte fayda var. Apple’ın teşviğinin üretilen model yelpazesini genişletme anlamında bir boyut kazanıp kazanmayacağı noktasında henüz herhangi bir duyum yok.

Ancak bu noktada atılacak adımlar, şirketin hem pazardaki müşteri sadakatini artırmasını hem de üretim alternatiflerini daha donanımlı hale getirmesini sağlayabilir. Apple, düşük iş gücü maliyeti sağlayan Çin’i çokça tercih ediyor. Ancak Çin’in ülke olarak uluslararası arenada sergilediği tavırlar çeşitli ülkelerden tepkilere ve uygulanan yaptırımlara dönüşebiliyor. Bu noktada elde farklı alternatifler bulundurmak önem kazanıyor.

Teknoloji, insan ve mutluluk

Barış Özkan / IFS Türkiye CTO

Bu soruya cevap aramadan önce, anlatılması ve tarif edilmesi en zor kavramlardan olan mutluluk kavramına yakından bakmalıyız.

Yaşadığımız hayatta, yaptığımız her eylemin, verdiğimiz her kararın, geceleri uykularımızı kaçıran düşüncelerin ve tüm hayat kargaşasının temel amacı mutlu olmak, mutluluğu elde edebilmek gayretidir. Lezzetli bir yemek yemek, beğendiğimiz bir ayakkabıyı satın almak, güzel bir tatile çıkmak, işimizde terfi alabilmek için çok çalışmak hatta âşık olmak gibi her eylem, hissiyat ve karara dair “neden?” sorusunu sorduğumuzda, cevabı mutlu olmak, iyi hissetmektir. Başkalarının mutluluğu  ve iyiliği için yaptığımızı düşündüğümüz davranışlarında özünde de mutlu olmak, olmayı istemek vardır. Bu hayatta yaptığımız her şeye “Bunu neden yaptın? Neden öyle düşündün?” diye sorabilirken “neden” sorusunu soramayacağımız tek şey mutluluğun ta kendisidir. Felsefik düşünceye  göre başka bir şeyin nedeni olmayan tek şey, mutluluktur.

Mutluluğa varan bir yol yok

Buda’ya göre sonu mutluluğa varan bir yol yoktur. Yol, mutluluğun ta kendisidir. Bu yüzden, bizi çok mutlu edeceğini düşündüğümüz o arabayı alabilme, o olağanüstü tatile gidebilme, işimizde takdir görüp terfi edebilme, Sabahattin Ali’nin “Kürk Mantolu Madonna” romanında “Bu yaşıma kadar mevcudiyetinden bile haberim olmayan bir insanın varlığı hatta hayali birdenbire benim için nasıl böylesine ihtiyaç ve mutluluk sebebi olabilirdi?” diye çok güzel tarif ettiği, o  çok sevdiğine kavuşabilme gibi tüm o hedeflere ulaştığımızda ve sahip olduğumuzda bize esas mutluluk verenin, yolculuğun kendisi olduğunu anlarız. Bunu, XIX. Yüzyılın en önemli felsefecilerinden Henry David Thoreau, “Mutluluk kelebek gibidir. Siz yakalamaya çalıştıkça, kaçar. Ne zaman dikkatinizi başka yöne verirsiniz, o zaman gelir ve omuzunuza konar” derken, aynı zamanda mutluluğun, tesadüfi ve beklenmeyen anlarda geldiğini söyler.

Teknolojinin bugün ve gelecekte mutluluğumuza katkısı ne olacak?

Peki teknolojinin bugün ve gelecekte mutluluğumuza olan katkısı ne olacak? Eğer yaşamda, temel amacımız mutlu olmak, iyi hissetmek ise, tüm dünya için bunu sağlamak noktasında teknoloji en önemli rolü üstlenebilir mi?

Şayet insan refahı yalnızca daha keyifli bir yaşam, daha fazla kazanç, daha verimli bir iş ve kendimize ait daha fazla zaman olsaydı, makineler, robotlar ve algoritmalar, hiper-verimli bir dünya ve bolluk içinde bir dünya bize verebilirdi. Peki bu yeterli midir?

Benim çok sevdiğim ve sık sık alıntı yaptığım, bilim insanı-yazar Asimov, bu sorunun cevabını, kitaplarında sıklıkla geçen, insanların kolonize ettiği Solaria ve Aurora gezegenleri üzerindeki insan yaşamları ile sorgular. Bu gezegenlerde insan nüfusu azdır ve katı kurallara sahip nüfus planlaması ile gezegen nüfusu hep belirli bir sayıda tutulur. Bu yüzden yaşam standartları çok yüksektir. İnsanlar, bireysel olarak gezegenin eşit paylaşıldığı devasa büyüklükte, kendilerine ait arazilerde  yaşarlar. Her türlü gereksinimleri robot hizmetçiler tarafından karşılanır, kendilerine gerekli gıdaları devasa malikânelerinde bulunan çiftliklerde robotlar tarafından üretirler. Bu yüzden insanlar arası ilişkiler azalmıştır. Bu gezegenlerde yaşayan insanların hem kontrol edilebilir habitatları hem de yüksek tıp teknolojileri sayesinde ömürleri üç yüz yıla kadar uzamıştır ve gezegenin tüm üretim ve hizmet işlerini  robotlar yaptığı için, tüm bireylerin eşit şartlarda sahip olduğu olağanüstü bir refah mevcuttur. İnsanların meslekleri bu yüzden sanat, bilim, robotik gibi alanlarda, tasarım ağırlıklı  mesleklerde yoğunlaşmaktadır. Paraya ihtiyaç olmadığı için, toplumsal ilişkilerde sınıftan çok itibar görmek, statü sahibi olmak daha önemlidir. Haliyle bu toplumların her biri aşırı bireyci, bireysel özgürlüğü her şeyin önüne koyan toplumlar haline dönüşürler.

Dünya’dan, kolonize gezegenlere bakan birisi için, Solaria’da yaşam tatil köyü kıvamında güzel bir hayat olarak görünse de, aslında kargaşa halinde ki dünyadan daha mutlu değildir insanlar.

Kendi yerküremize dönecek olursak, teknoloji tarihi boyunca toplumsal ve bireysel refahımızın artmasını sağlamıştır. Yukarıda bahsedildiği kadar idealize edilmiş, ütopik bir refah söz konusu olmasa bile, her yeni yüzyıl artan nüfusa rağmen teknoloji sayesinde insanların daha iyi şartlarda yaşadıkları bir dünyaya sahne olmuştur. Bugün, bizden çok uzak olan ve aylarca göremeyecek olduğumuz sevdiklerimizle, teknoloji sayesinde yüz yüze görüşebiliyoruz, evimizi yerimizden kalkmadan bir robo-süpürgeye temizletebiliyoruz. Paylaştığımız bir tatil fotoğrafına gelen beğeni ve güzel yorumlarla, mutlu oluyoruz ve kendimizi iyi hissediyoruz. Ama bugün bizi mutlu eden “o” teknoloji, birden en büyük mutsuzluk kaynağına da dönüşebiliyor.

Yapılan bir araştırma, İngiltere’de gençlerin yüzde 13’ü ve ABD’de yüzde 6’sının Instagram yüzünden kendilerini öldürme isteği duyduklarını da ortaya koymakta. Kendi yaşamında mutluluk kadar üzüntü, sıkıntı ve problem yaşayan insanlar, sosyal medya üzerinde her hayatın toz pembe ve mükemmel yaşandığı, mutluluk ve keyif dolu  paylaşımlarla, bu dünyada kendini ayrık otu gibi ve başarısız hissedebiliyor. Aldığımız bir beğeni, bizi ne kadar mutlu ediyor? Louvre müzesini gezerken, Mona Lisa’yı görebilmek için bir saat sırada bekledikten sonra, izin verilen bir dakikayı insanları o tabloya doya doya bakmak yerine fotoğraf çekmek için harcadıklarını gördüğümde, harcanan vakit ile potansiyeli daha yüksek  mutluluk anlarını kaçırmıyor muyuz diye kendime sormuştum. Bugün, insanlara mutluluk verme vaadiyle yola çıkan sosyal medya, insanları depresyona ve hatta ciddi oranda intihara yönlendiren bir canavara dönüşmek üzere. Yaptığı paylaşıma aldığı beğeni ve yorumlarla mutlu olan insanlar, bir süre sonra başkalarına göre neden daha az beğeni aldığı ile ya da çok sevdiği bir dostu neden beğenmedi ile tam tersi bir mutsuzluk sarmalına düşebiliyorlar.

Teknoloji, refah ve mutluluğa ulaşma çabasında yardımcı araçlar olmalıdır. Kendileri amaca dönüştüklerinde, ruhumuzu ve benliğimizi  besleyen, onu hakikatten alıkoyan unsurlar haline gelirler. Teknoloji, bugün ve gelecekte biz  insanları eğlendirecek, mutlu edecek, keyif aldıracak yeni oyuncaklar sunacak. Bize yeni hazlar sunmaya devam edecek. Ama bize anlık mutluluk veren bu hazlar ortadan kalktığında, kendimiz ile baş başa kaldığımızda, mutsuzluğumuz derinleşecek. Hazzın mutluluk sayıldığı bir cennet mi, yoksa, bu cennetin bir cehenneme dönüştüğü bir gelecek  mi bizi bekliyor?

Gelecek, teknolojinin insanlara sağladığı refahın, yüksek yaşam standartlarının, en kıymetli hazinemiz olan zamanı bize hediye ederek mutluluğu sağlaması süreci ile, egomuzu ele geçiren ve bizi bir haz denizinden mutsuzluk nehrine sürükleyebilecek aynı teknolojinin savaşı ve birlikteliği olarak devam edecek. Bakalım bu savaşı hangi taraf kazanacak?


Barış Özkan
Barış Özkan
IFS Türkiye CTO

Barış Özkan
IFS Türkiye CTO

1976 Ordu doğumludur. Lisans eğitimini Bilgisayar Mühendisliği üzerine tamamladıktan sonra çalışma hayatına IBM Türkiye’de mühendis olarak başlamıştır. Genç bir yazılım mühendisi olarak katıldığı IFS Türkiye ekibinde, halen CTO olarak görevini yürütmektedir. Seyahat edip yeni kültürler tanımaktan, edebiyat, tarih ve felsefe ile ilgili kitaplar okumaktan ve müzikten keyif alır. Evli ve bir çocuk babasıdır.

Google, korsanla mücadelede milyonlarca içeriği yasakladı!

Google tarafından yapılan bu önleyici kaldırmalar, henüz gerçekleşmemiş akış korsanlığı reklamlarıyla da ilgilenen daha geniş bir stratejinin parçası.

Mevcut DMCA mevzuatı uyarınca, bir telif hakkı sahibi şikayet ettiğinde, ABD merkezli İnternet hizmeti sağlayıcısının ihlal eden bağlantıları kaldırması bekleniyor.

Bu süreç, bu hizmetleri doğrudan sorumluluktan koruyor. Son yıllarda sistemin etkinliği hakkında çok fazla tartışma yapıldı, ancak standart uygulama olmaya devam ediyor.

Google her zaman DMCA’nın iyi çalıştığını savundu. Bununla birlikte, hak sahiplerinin eleştirileriyle karşı karşıya kalan şirket, telif hakkı sahiplerinin oynayacak kilit bir rolü olduğuna işaret ederken, çok sayıda hizmette çeşitli ekstra korsanlıkla mücadele önlemleri aldı.

Google yeni alan adları

Birkaç gün önce Google bu duruşunu yineledi. ABD Patent ve Ticari Marka Ofisi’nin (USPTO) gelecekteki korsanlıkla mücadele stratejileri ve politikaları hakkındaki soruşturmasına yanıt olarak Google, yasal içeriğin kullanılabilirliğinin anahtar olduğunu vurguluyor.

“Yirmi yılı aşkın bir süredir, karşılanmamış tüketici talebinin korsanlığın temel itici gücü olduğunu gözlemledik. Talep meşru arz tarafından karşılanmazsa, kullanıcılar korsan içerik arayacaktır. Bu nedenle korsanlıkla mücadelenin en iyi yollarından biri daha iyi, daha uygun ve meşru alternatifler sağlamaktır.” diye yazdı Google.

YouTube Müzik ve YouTube TV ile Google, tedarik tarafında yardımcı oluyor. Aynı zamanda şirket, insanları korsanlıktan uzaklaştırmak için arama motorunu da değiştirdi.

Diğer tüm çevrimiçi hizmet sağlayıcıları gibi, Google da DMCA kaldırma bildirimlerini işliyor. Telif hakkı sahipleri, Google’ın sonuçlarında korsan içeriğe bir bağlantı bulduğunda, URL’yi bildirerek kaldırılmasını isteyebilirler. Bu, son on yılda yedi milyar kez oldu.

Korsana önleyici müdehale de sağlanıyor

Bu, Google’ın arama dizininden bu kadar çok URL’yi gerçekten kaldırdığı anlamına gelmiyor. Daha önce bildirildiği gibi, Google ayrıca “önleyici” kaldırmaları da destekliyor; bu, bildirilen URL’leri arama motoru tarafından dizine eklenmeden önce engelleyeceği anlamına geliyor.

Bu önleyici kaldırmalar, hak sahiplerinin içeriği Google’dan almadan önce rapor edebilmesini sağlıyor. Bu DMCA tarafından gerekli değil, ancak hak sahipleri bu özelliği toplu olarak kullanıyor.

USPTO mektubunda Google, 2022’de web formu aracılığıyla gönderilen kaldırmaların %40’ından fazlasının henüz dizine eklenmemiş içerik için olduğunu ortaya koyuyor.

“Arama, gönderim sırasında dizinimizde bile olmayan web sayfaları için bildirimleri kabul eder. Bununla birlikte, bu tür web sayfalarının Arama sonuçlarımızda görünmesini proaktif olarak engelleyeceğiz ve bu bildirimleri indirgeme sinyalimize uygulayacağız.

Mektupta, “2022’de, web formumuz aracılığıyla aldığımız 680 milyondan fazla URL’nin %40’ından fazlası Arama dizinimizde değildi ve bu nedenle Arama sonuçlarımızda hiç görünmedi” ifadesi yer alıyor.

Hak sahiplerinin bildirdiği tüm telif hakkıyla korunan URL’ler bir puan kartına ekleniyor. Genellikle hedeflenen siteler, arama sonuçlarında aktif olarak indirgenerek bunları genel olarak halk tarafından daha az görünür hale getiriyor. Google’a göre bu iyi çalışıyor.

Google bunu “Deneyimlerimiz, indirgenmiş sitelerin Arama’dan gelen tıklamalarının ortalama %89’unu kaybettiğini gösteriyor. Bu çabalara ek olarak, insanları yeni bir alana yönlendirerek sitelerin indirgemeden kaçınmasını çok daha zor hale getirdik.” diye ifade ediyor.

Mektubun tamamı, şirketin korsanlığı ele almak için attığı diğer adımları da içeriyor. Açıkça belirtilmese de, Google şu anda işlerin nasıl olduğundan memnun görünüyor ve gelecek için somut korsanlıkla mücadele önerileri yok.

Bununla birlikte, Google, sürekli gelişen korsanlık sorunuyla mücadele etmek için yeni araçlara ve süreçlere yatırım yapmaya kararlı olduğunu vurguluyor.


Xiaomi Redmi 12 4G ve Redmi 12 5G rekor kırdı!

0

Çinli telefon üreticisi Xiaomi, Redmi 12 4G ve Redmi 12 5G modellerini 1 Ağustos’ta Hindistan’da piyasaya sürdü. Şirket, ilk satışının gerçekleştiği 4 Ağustos’ta bu akıllı telefonlardan 300,000 adet satmayı başararak 36 milyon doların üzerinde gelir elde etti.

Şimdi ise Xiaomi, markanın Hindistan’da ilk satıştan bu yana 1 milyondan fazla Redmi 12 serisi akıllı telefon sattığını duyurdu. Bu başarıya ulaşmak için sadece 28 gün yeterli oldu.

Xiaomi, 4G ve 5G desteğine sahip modeller için ayrı ayrı ne kadar satıldığı konusunda bilgi vermedi. Redmi 12 4G’nin Hindistan’da 120 dolar, Redmi 12 5G’nin ise 145 dolar fiyat etiketiyle piyasaya sürüldüğü açıklandı.

Redmi 12 4G ve 5G, farklı işlemcilere, hafızalara ve arka kamera sayısına sahip benzer akıllı telefonlar.

Huawei ABD yaptırımlarını atlatmanın bir yolunu mu buldu?

Huawei’nin HiSilicon Kirin 9000S’i, şirketin kendi TaiShan mikro mimarisine ve Huawei Central‘ın ekran görüntülerine göre 750 MHz’e kadar çalışan Maleoon 910 grafik işlem birimine dayanan dört yüksek performanslı çekirdeği ve dört enerji tasarruflu çekirdeği (1530 MHz’e kadar) içeren oldukça karmaşık bir SoC gibi görünüyor. CPU ve GPU çekirdekleri, önceki nesil HiSilicon’un SoC’lerinde yer alan Arm çekirdeklerinin frekanslarına kıyasla nispeten düşük saatlerde çalışıyor.

Ancak düşük frekanslar, SMIC’nin yeni SoC’yi SMIC, Huawei ve Çin’in yüksek teknoloji endüstrisi için bir atılım olabilecek 2. nesil 7nm üretim sürecinde üretmesi gerçeğiyle açıklanabilir.

SMIC, 2020’deki N+2 üretim teknolojisinden kısaca bahsetti. O zamanlar, bir zamanlar TSMC’nin N7’sine (7nm-sınıfı üretim süreci) düşük-cost alternatifi olarak adlandırılan N+1’in evrimsel bir adımı gibi görünüyordu. Bir başka Global Times yayınında, Çinli analistler N+2’yi yaklaşık bir yıl önce SMIC’nin 5nm sınıfı üretim düğümü olarak etiketlediler.

Bu arada, SMIC’in Twinscan NXT:2000i derin ultraviyole (DUV) litografi tarayıcıları 7nm ve 5nm teknolojilerinde çip yapabilir, böylece şirket 5nm sınıfı bir üretim süreci geliştirmiş olabilir. Yine de önemli bir ayrıntı var: 5nm sınıfı bir düğüme veya rafine edilmiş bir 7nm sınıfı işlem teknolojisine olağanüstü özellikler basmak için SMIC, verimi ve maliyetleri etkileyen pahalı bir teknoloji olan çoklu deseni yoğun bir şekilde kullanmak zorunda, bu nedenle SMIC’in 5nm sınıfı teknolojisinin ekonomik verimliliği muhtemelen pazar liderleri Intel, TSMC ve Samsung Foundry’den önemli ölçüde daha düşük.

Kirin 9000S ile ilgili ilginç bir ayrıntı, Global Times’ın istiflemeyi nasıl kullandığı konusunda ayrıntılı bilgi olmamasına rağmen, istifleme teknolojisini kullandığı bildiriliyor. Belki Kirin 9000S, anakartta yerden tasarruf etmek için modem IC’yi CPU+GPU IC’nin üzerine yerleştirir veya üretimi basitleştirmek için bazı mantığı ayrıştırır. Ancak her durumda, gelişmiş paketleme teknolojisi SMIC ve/veya Huawei’nin HiSilicon’u için de bir atılım.

Huawei’in HiSilicon’u, TSMC’nin son üretim teknolojilerini benimseyen Çin‘in en başarılı çip tasarımcısı. Huawei’nin 2020’de Amerikan teknolojilerine erişimini kaybetmesinin ardından, HiSilicon artık dünyanın en büyük sözleşmeli çip üreticisi ile çalışamadı ve ana şirketin SMIC’nin üretim süreçlerini ilerletmesine yardımcı olduğuna inanılıyor. Eğer durum buysa, o zaman Kirin 9000S bu işbirliğinin ilk meyvesi.

Huawei konuyla ilgili yorum yapmadı ve devlet tarafından yapılan Global Times bile HiSilicon Kirin 9000S’nin SMIC’nin 5nm sınıfı işlem teknolojisini kullandığını açıkça söylemiyor, ancak bilgiyi bir söylenti olarak adlandırmayı tercih ediyor.

EasyCep yurt dışına açılıyor!

0

İlk olarak Katar’da faaliyet göstermeye başlayan EasyCep, ülkenin üç perakende devi ile anlaştı. Katarlıları 12 ay garantili yenilenmiş telefonların avantajlarıyla buluşturacak olan şirket, ilerleyen dönemde bölgedeki açılımını, operasyonuna yeni pazarları ekleyerek sürdürmeyi hedefliyor.

Katar’daki faaliyetine tüketicilerin eski telefonlarını alarak başlayan firma, bölgenin lider perakende markalarıyla güçlerini birleştirerek ülkedeki yenilenmiş tüketici elektroniği sektörüne profesyonel bir boyut kazandırmayı hedefliyor.  Ülkenin en büyük telekom operatörü Ooreddeoo’nun 21 mağazasında hizmet verecek olan EasyCep, 18 mağazasıyla ülkenin en geniş ağa sahip elektronik cihaz ve teknik servis tedarikçisi Starlink’le de iş birliği yapıyor. Bunun yanında, Katar dahil 10 ülkede faaliyet gösteren bölgenin en büyük hipermarket zincir markalarından Lulu Hipermarket de Katar operasyonuna güç katacak.

EasyCep küresel oyuncu olmayı hedefliyor

EasyCep Kurucu Ortağı ve CEO’su Mehmet Akif Özdemir

Yakın coğrafyadaki fırsatları değerlendirmeye devam edeceklerini vurgulayan EasyCep Kurucu Ortağı ve CEO’su Mehmet Akif Özdemir, “Türkiye yenilenmiş telefonun avantajlarını ve EasyCep’in şeffaf, güvenilir ve kapsamlı hizmetlerini sevdi. Tüketicilere sağladığımız avantajlı hizmetlerimizi, ülkemizde edindiğimiz tecrübeyle artık yakın coğrafyamızla başlayarak globale taşıyoruz. Küresel oyuncu olma hedefiyle yurtdışı operasyonlarımıza Katar’dan başladık. Yakın zamanda başka ülkeleri de EasyCep’in yenilenmiş cihaz uzmanlığı ile tanıştırmayı ve pazarımızı genişletmeyi hedefliyoruz” dedi.

Türkiye’yi yenilenmiş tüketici elektroniği tanıştıran EasyCep, Katar’da ilk etapta tüketicilerin telefon, tablet ve akıllı saatlerini satabildiği platformunu devreye aldı. Devam eden süreçte ise, avantajlı ödeme fırsatları ve garanti hizmetiyle tüketicileri yenilenmiş ürünlerle buluşturacak.

Tüketici tercihlerini sürdürülebilirlik temelinde yeniden şekillendirmeyi hedefliyor

EasyCep, yenilenmiş elektronik ürünler sunarak ve yeni ürünler üretmek yerine mevcut ürünleri kullanımda tutarak tüketici tercihlerini sürdürülebilirlik temelinde yeniden şekillendirmeyi hedefliyor. Yenilenmiş elektronik cihaz kullanımı sayesinde yeni üretimden kaynaklı karbon salımı engellenirken, ekonomik olarak da kazanım elde ediliyor.

Bu bilinçli tüketim yaklaşımını yaygınlaştırmayı amaçlayan EasyCep, sektörün ilk Çevresel, Sosyal ve Yönetişim Raporu’nu yayımlayarak sürdürülebilirlik yaklaşımını uluslararası standartlarda kamuoyuyla şeffaf biçimde paylaştı. Şirket, vizyonunu; çevreye duyarlı, yenilikçi bir şirket olarak; müşterilerine kaliteli yenilenmiş telefonlar sunarak teknolojinin sürdürülebilir kullanımına liderlik etmek olarak açıkladı.

Intel, 2025’te TSMC dış kaynak kullanımına 9,7 milyar dolar harcayacak

Bir yatırım bankası olan Goldman Sachs’tan analistler, Intel’in ürünlerinin dış kaynak kullanımını TSMC’ye artırabileceğine inanıyor. Ve bu Intel için iyiye işaret olabilir.

Goldman Sachs’ın analizi, Intel’in 2024 ve 2025’teki dış kaynak siparişleri için genel pazar potansiyelinin sırasıyla 18,6 milyar dolar ve 19,4 milyar dolar olacağını tahmin ettiğini gösteriyor. Bu, şirketin tüm ürünlerini dışarıdan temin ettiği varsayımsal bir durum anlamına geliyor ve bu pek olası bir senaryo değil. Goldman Sachs’a göre, olayların daha gerçekçi bir şekilde dönüşünde TSMC, 2024 – 2025’te Intel’den 5,6 milyar dolar ve 9,7 milyar dolar sipariş alabilir.

Intel Coinbase

2023’ün ikinci yarısından itibaren şirketin neredeyse tüm yüksek hacimli istemci PC ürünleri, Intel tarafından şirket içinde yapılan ve bazıları başka yerlerde üretilen yongaların bir kısmı ile çok yongalı tasarıma dayanmakta. Bu nedenle, şirketin talaş üretimlerini artırdıkça, TSMC’de daha fazla eşlik eden talaş üretmesi mantıklı. Şirket, eksiksiz bir ürün sattığı için yüksek marjlarını elde ediyor. Bu arada, bilgi şirketten değil, üçüncü bir taraftan geldiği için değerlendirmelerde şüpheci bir yaklaşımla ele alınması gerekiyor.

Şimdilik, Intel’in 2024 – 2025 dönemi için üretim stratejisini önceden haber verebileceğini iddia etmek pek iyi bir fikir değil. Şimdiye kadar, döneme ait tüm sözleşmeler imzalandı ve şirket, TSMC’de belirli üretim kapasitesi tahsis ettiyse, muhtemelen bunu yapmak için haklı nedenleri var.

TSMC söz konusu olduğunda, Commercial Times’tan gelen bilgiler doğruysa, şirket her yıl TSMC’nin toplam gelirinin kabaca %6,4’ünü ve %9,4’ünü oluşturuyor. Yine de ne Intel ne de TSMC bu bilgiyi onaylamadı.

Kuveyt Türk mobil şubeden teminat başvuru hizmetini başlattı

0

Mobilden yapılan başvurulara özel, teminat mektubu komisyonunda yüzde 25’e varan indirim uygulanacak.

Teknoloji ve inovasyonu odağına alarak müşterilerinin hayatını kolaylaştıran Kuveyt Türk, teminat mektubu ihtiyacı olan tüzel müşterileri için önemli bir yeniliği hayata geçirdi. Fiziki şubelerin yanı sıra daha önce internet şubeden teminat mektubu başvuru hizmetini aktif eden Kuveyt Türk, tüzel müşterilerinin teminat mektubu başvurularını Kuveyt Türk Mobil aracılığıyla da almaya başladı. Kuveyt Türk, düzenlediği kampanya kapsamında teminat mektubu komisyonunda, mobilden yapılan başvurulara özel yüzde 25’e varan indirim uygulayacak.

Dijitalden teminat mektubu verme oranımızı yüzde 90’lara taşımayı hedefliyoruz

Kuveyt Türk KOBİ Bankacılığından Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Abdurrahman Delipoyraz, “Sektörde, müşterilerin taleplerini dijital başvurularla en hızlı şekilde karşılayan finans kuruluşlarından biriyiz. Bunun yanında birçok entegrasyon ve geliştirmeyle benzersiz müşteri deneyimi yaşatmayı ve müşterilerimizin işlerini her anlamda kolaylaştırmayı hedefliyoruz. Tüzel müşterilerimiz, 2017 yılından bu yana fiziki şubelerimizin yanı sıra internet şubemiz üzerinden teminat mektubu başvurusu yapabiliyor ve tüm aşamaları uçtan uca kendileri tamamlayabiliyor. İnternet şubeden teminat verme oranımız yüzde 70’ler seviyesine ulaşmış durumda. Yeni bir aşamaya geçerek tüzel müşterilerimize internet şubenin yanı sıra mobil şubeden de teminat mektubu başvurusu yapma hizmeti sunmaya başladık. Böylece tüzel müşterilerimiz, başvuru sürecini mobil uygulamadan aktif ederek ve tüm süreçleri dijitalden yürüterek teminat mektuplarını kısa sürede teslim alabilme imkanına kavuştu. Dijitalden teminat mektubu verme oranımızı 2025 yılına kadar yüzde 90’lara taşımayı hedefliyoruz. Yenilikçi ürün ve hizmetlerimiz ile dijital dönüşümün sunduğu fırsatları müşterilerimizle buluşturmaya devam edeceğiz” dedi. 

Kuveyt Türk Mobil’den teminat mektubu başvurusu nasıl yapılıyor?

  • Kuveyt Türk Mobil’deki Başvurularım menüsündeki Teminat Mektubu altında yer alan Teminat Mektubu Başvuru menüsü seçilir. Teminat mektubu bilgilerinin girişi yapılır.
  • Başvurusu yapılan teminat mektubunun durumu, Teminat Mektubu menüsü altında yer alan Teminat Başvuru İzleme menüsünden takip edilebilir.
  • Başvuru onaylandıktan sonra online teminat mektubu teslimi anlık gerçekleştirilirken fiziki mektup ise seçilen fiziki şubeden teslim alınır.

Akıllı TASER cihazları hayat kurtarıyor!

0

280.000’den fazla yaşamın ölümden veya büyük yaralanmalardan kurtarılmasına yardımcı olan bu cihazlar, sadece kılıfından çıkartıldığında bile şüphelilerin kurallara uyması için gerekli caydırıcılığı sağlıyor. 1998’den beri yaşamı korumak misyonuyla kamu güvenliğine yönelik teknolojiler geliştiren Axon, Türkiye’deki faaliyetlerini dünyanın dört bir yanındaki modern kolluk kuvvetlerinin kullandığı TASER 7 ve 10 enerji cihazlarıyla ve destekleyici entegre çözümleriyle hızlandırıyor. 

En yeni teknolojik inovasyonlardan faydalanarak cihaz, uygulama ve hizmet ağından oluşan tam kapsamlı bir sistem sunan Axon’un çözüm yelpazesinde kolluk kuvvetleri ve savunma sektörü paydaşları tarafından tercih edilen TASER enerji cihazları öne çıkıyor. Üzerinde 950’den fazla detaylı araştırma yapılmış ve tıbbi onayları alınmış TASER enerji cihazları yaklaşık 280.000’den fazla yaşamın ölümden veya büyük bir yaralamadan kurtarılmasına olanak sağladığı gibi kolluk kuvvetleri personellerinin ve şüphelilerin olay sırasında yaralanma ihtimalini önemli ölçüde azaltıyor.

Police Executive Research Forum’un (PERF) US Office of Justice Programs (USOJP) için yaptığı araştırmaya göre enerji cihazı programının uygulanması, görevlilerin ateşli silah kullanımını yüzde 72 azaltıyor. Aynı araştırma TASER cihazı kullanmaya başladıktan sonra görevlilerin cop kullanımının yüzde 80, fiziksel güç kullanımının da yüzde oranında 60 azaldığını kaydediyor.

TASER 10, atışların başarısını ve etkisini artıran özelliklere sahip

Tahmini kullanım ömrü beş yıl olan ve yeni nesil cihaz statüsünde olan TASER 10’un güncellenebilen yazılımı bulunuyor. Etkili menzili 13,7 metre olan ve içinde 10 kartuş taşıyan bu cihaz, kartuşlara bağlı ince kablolar üzerinden elektrik akımını vücuda iletiyor, bu akımlar periferik sinir sisteminin duyusal ve motor fonksiyonlarını etkiliyor ve istemsiz kas kasılmalarına veya sinir-kas iletiminin bloke edilmesine neden oluyor. Birbirinden bağımsız olarak hedefe gönderilebilen kartuşlar, atışların başarısını ve etkisini artırırken şüphelinin ölümcül güce gerek duymadan kontrol altına alınmasını sağlıyor. TASER 10’un işletim sistemini ve her kullanımın kaydını barındıran dahili bir hafızası bulunuyor. Dahili kayıtlar TASER enerji silahının kusursuz çalıştığını teyit etmek ve doğru bir şekilde kullanıldığını göstermek amacıyla yapılacak değerlendirmelerin kolaylıkla yapılabilmesi ve ilgili kayıtların kayıt altında tutulması için kurumun tam kontrollü altındaki Axon Evidence sistemine emniyetle yüklenebiliyor.

TASER 7 Uyarı Arkı, bir caydırıcı unsur olarak kartuşlarını fırlatmadan bile olayların kontrol altına alınmasına yardımcı oluyor

Değiştirilebilen iki tane kartuş kullanan TASER 7’nin de beş yıl tahmini kullanım ömrü bulunuyor. Kartuşun içinde, cihaza bağlı iletken kabloların ucundaki iki küçük probun fırlatılması için sıkıştırılmış nitrojen bulunuyor. Ek olarak kartuşları fırlatmaya gerek kalmadan, sadece uyarı arkını göstererek bile olayları kontrol altına almak da mümkün. TASER 7’nin de işletim sistemini ve her kullanımın kaydını depoladığı dahili bir hafızası mevcut ve bu dahili kayıtlar Axon Evidence sistemine yüklenebiliyor.

Axon Bölge Müdürü Altay Çamlıgüney

Axon Bölge Müdürü Altay Çamlıgüney, konuyla ilgili şunları söylüyor: “Axon kurulduğu ilk günden itibaren bireylerin yaşam hakkını ön planda tutan ve çözümlerini bu yönde geliştiren bir şirket. Ürün yelpazemizde öne çıkan TASER cihazları da bu misyon çerçevesinde 280.000’den fazla yaşamın ölümden veya büyük bir yaralamadan kurtarılmasına olanak sağladı ve bu sayı her geçen dakika artıyor.

Axon’la ilgili tıbbi testler ve kalp üzerindeki etkisine dair yayınlanan araştırmalar, TASER enerji cihazının kalp üzerinde olumsuz bir etki yaratma riskinin çok düşük olduğunu teyit ediyor. Hatta TASER enerji cihazının doğrudan kalp krizine neden olduğunu doğrulayan bir vaka bile bulunmuyor. TASER 7 ve TASER 10 başta olmak üzere destekleyici çözümlerimizle Axon ekosistemini Türkiye’de yaygınlaştırarak, değerli kolluk kuvvetlerimize çağın gerektirdiği yeni teknolojileri sunmayı ve bunu yaparken de vatandaşın yaşamının korunmasını hedefliyoruz.” 

Elektrikli araçlar tuzlu suya dayanamıyor mu?

Eylül ayının ilk haftasında kasırgadan zarar gören Floridalılar, sel sularının arabalarının aniden alev almasına neden olabileceğini iddia ediyor.

İki elektrikli araç, fırtınanın çalkaladığı tuzlu suya battıktan sonra alev aldı. Florida’daki itfaiyeciler, her ikisi de Tesla’yı ilgilendiren olaylara atıfta bulunarak, araç sahiplerini, şarj edilebilir araba akülerinin tuzlu suya maruz kalması durumunda yanabileceği konusunda uyardı.  Departman bir Facebook gönderisinde: “Son 24 saat içinde meydana gelen su baskını nedeniyle tuzlu suyla temas eden hibrit veya elektrikli bir aracınız varsa, aracı gecikmeden garajınızdan başka bir yere taşımanız çok önemli. Tuzlu suya maruz kalma lityum iyon pillerde yanmayı tetikleyebilir. Mümkünse aracınızı daha yüksek bir yere taşıyın” dedi.

Elektrikli araç yangını

Uyarı aynı zamanda lityum iyon pilleri ıslandığında yangına yol açabilecek elektrikli golf arabaları, scooterlar ve bisikletler için de geçerli. Daha spesifik olarak, su kuruduktan sonra tuz kalıntısı kalıyor. Pil hücreleri arasında “köprüler” oluşturarak potansiyel olarak yangına yol açabilecek elektrik bağlantıları oluşturabiliyor.

Lityum-iyon pil paketleri, bir bölmenin içindeki bir grup hücreden oluşuyor. Yanıcı bir sıvı elektrolit içeriyor. CBS News Innovation Lab tarafından hazırlanan bir rapora göre elektrikli ve plug-in hibrit araçlar, e-bisikletten yaklaşık 1000 kat daha fazla hücreye sahip. Daha fazla hücreye sahip daha yüksek enerjili pillerin arızalanma riski daha yüksek.

alm Harbor Yangın Kurtarma eğitim şefi Jason Haynes, CBS MoneyWatch’a Florida’da itfaiye ekiplerinin Florida’nın Pinellas İlçesinde su altında kalan bir Tesla’yı çekerken aniden alevler içinde kaldığını söyledi. Bir araba tuzlu suya maruz kaldıktan sonra bile yanmanın meydana gelebileceğini söyledi ve potansiyel olarak hasar görmüş araçların garajlardan ve yakındaki yapılardan uzaklaştırılmasının önemini vurguladı. Tesla, araç sahiplerini araçların suya batması riskleri konusunda uyarıyor ve su basmış bir arabayı kullanmamalarını tavsiye ediyor. Şirket, su altında kalan bir aracın taşınmasına ilişkin kılavuzunda “Aracınıza kaza geçirmiş gibi davranın ve sigorta şirketinizle iletişime geçin” diyor. Şirket, “Aracı yapılardan veya diğer arabalar ve kişisel mülkler gibi diğer yanıcı malzemelerden en az 15 m uzağa güvenli bir şekilde çekin veya taşıyın” diye ekliyor.

Evdeki Wi-Fi sinyalini engelleyen etkenler neler?

0

Evinizin Wi-Fi ağı inanılmaz derecede engellenebiliyor. Bunun nedeni, kablosuz yönlendiricilerin çalıştığı sinyalin diğer elektroniklerden gelen sinyallerle karışıp eşleşebilmesi ve bu da parazite neden olabilmesi. Yavaş veya engellenen Wi-Fi sinyalleriyle sorun yaşıyorsanız kablosuz internet sinyalinizin kalitesini artırmak için yapabileceğiniz birkaç şey var. Evdeki Wi-Fi sinyalini engelleyen etkenler sinyal yönlendirici ile minimize edilebilir.

Wi-Fi radyo dalgalarına dayanıyor ve bu dalgalar duvarların ve diğer nesnelerin içinden geçerek internete bağlanmasını sağlıyor. Wi-Fi radyo dalgalarını kullandığından duvarlar, masalar ve hatta evinizin tüm katları gibi birçok fiziksel nesnenin içinden geçebiliyor.

Erişim noktasıyla Wi-Fi sinyalini iyileştirebilirsiniz

Bazı malzemeler diğerlerinden daha fazla radyo dalgasına izin veriyor. Bu nedenle evlerinde çok fazla beton, metal ve diğer ağır malzemeler bulunanlar, Wi-Fi sinyallerinin o kadar kolay geçmediğini görecek. Bu arada, duvarları ve zemini ahşap olanların bozulmayı bu kadar açık görmemeleri gerekiyor. Peki, eviniz daha ağır malzemelerden yapılmışsa Wi-Fi sinyalinizi nasıl iyileştirebilirsiniz? Bunu yapmanın bir yolu, kablosuz yönlendiricinizin kurulduğu yere gitmektir. Yönlendiricinizin nereye kurulduğuna bağlı olarak, Wi-Fi sinyaliniz bu ağır malzemelere er ya da geç çarparak diğer tarafta onu zayıflatabilir. Yönlendiricinizi daha açık bir alana taşırsanız sinyal gücü büyük ölçüde artabilir.

Evinizdeki sinyal gücünü artırmanın bir başka yolu da erişim noktalarının veya Wi-Fi genişleticilerin kullanılması. Bu erişim noktaları, sinyali yönlendiricinizden alıyor ve evinize yeniden yönlendiriyor. Bu, evin farklı bölümlerini birbirine bağlamanıza ve Wi-Fi sinyalinizi iyileştirmenize yardımcı olacak erişim noktaları kurabileceğiniz için genelinde çok sayıda ağır malzeme bulunan evler için kullanışlı.

Akılda tutulması gereken bir diğer nokta da akıllı buzdolapları, fırınlar, çamaşır makineleri, kurutucular vb. gibi bazı cihazların Wi-Fi öldürücü olduğu. Çok ağır malzemelerden yapıldıkları ve sıklıkla kendi radyo dalgası frekanslarını yaydıkları için Wi-Fi sinyalinizi tamamen kesebilir. Sorunlar yaratarak kablosuz sinyalinizi olması gerekenden daha kötü hale getirebilir.

Kablosuz yönlendiricinizi nereye koyacağınızı planlarken yakındaki cihazları aklınızda bulundurun veya Wi-Fi sinyalinin bu ölü bölgeler etrafında hareket etmesine yardımcı olacak bazı erişim noktalarına yatırım yapabilirsiniz. Biraz ekstraya mal olabilir, ancak internetiniz daha iyi çalıştığında bunu yaptığınız için sorunu gidermiş olacaksınız. Ayrıca kablosuz yönlendiricinizi yükseltmeyi de deneyebilirsiniz. Bu, daha kararlı ve güvenilir bir sinyal sağlamaya yardımcı olabilir.

Google Fotoğraflar’a Ultra HDR desteği geliyor

Mayıs ayında Google, Android 14 Beta 2‘nin piyasaya sürülmesiyle birlikte yeni bir Ultra HDR formatını tanıttı. Bu format, standart JPEG görüntülerle tam uyumlu olacak şekilde tasarlanmış olan 10 bit HDR görüntülerini destekleyecek. Bu sayede, kullanıcılar SDR (Standart Dinamik Aralık) görüntülerini HDR özellikli olmayan ekranlarda görüntüleyebilirken, HDR uyumlu bir ekran kullanıldığında renkler ve kontrast ön plana çıkacak

Google’ın bu yeni Ultra HDR formatına destek veren ilk uygulama, Google Fotoğraflar oldu. AssembleDebug 6.51.0.561138754 sürümünde bulunan bazı kod parçaları, Ultra HDR desteğini gösteriyor. Bu gelişme, Android 14 ile birlikte diğer üçüncü parti uygulamaların da bu özellikten yararlanabilecek.

Bu güncelleme, kullanıcıların en yeni telefonlarının modern ekranları ve kameralarıyla çektikleri fotoğrafların mükemmel kalitede korunmasına ve paylaşılmasına olanak tanıyacak. Bu fotoğraflar, standart bir SDR ekranında görüntülendiğinde bile kalitelerini koruyacaklar. Ancak HDR özellikli bir ekranda görüntülendiklerinde gerçek potansiyellini gösteriyor.

Google Fotoğraflar’ın Android 14 ile entegre edilen Ultra HDR desteği, kullanıcılara daha canlı renkler ve yüksek kontrast sunarak fotoğraf deneyimini önemli ölçüde iyileştiriyor. fotoğrafçılık tutkunları için daha çarpıcı görüntüler yakalamalarına ve paylaşmalarına olanak tanıyor, aynı zamanda teknoloji meraklılarına da yeni nesil mobil cihazlarının potansiyelini keşfetme şansı sunuyor.

Bu gelişmeler, Android 14’ün Beta 2 sürümünde tanıtılmış olup, ilerleyen günlerde daha fazla uygulamanın bu yeni Ultra HDR formatını desteklemesi bekleniyor.

Yapay zeka bu işi beceremiyor!

Gannett AI kullanımında hevesli. LedeAI adlı bir AI servisi tarafından yazılan ve bu ayın başlarında Columbus Dispatch tarafından yayınlanan birkaç lise spor raporu, bu hafta sosyal medyada viral oldu ve iyi bir şekilde değil.

Raporlar, sosyal medyada tekrarlayıcı olduğu, önemli ayrıntılardan yoksun olduğu, garip bir dil kullandığı ve genellikle gerçek bir spor bilgisi olmayan bir bilgisayar tarafından yazılmış gibi göründüğü için çokça eleştirildi.

Raporların çoğu, “lise futbolu eylemini” tanımlayan, bir takımın başarısını adeta savaş kazanmış edasıyla açıklayan bir dile sahip. Çoğu durumda, hikayeler oyunların sadece birkaç paragrafta birden çok kez ele alındığı tarihi de tekrarladı.

Şirkete göre Gannett, hizmeti kullanan tüm yerel pazarlarında LedeAI ile olan deneyini duraklattı. Duraklama daha önce Axios tarafından bildirilmişti.

Bir Gannett sözcüsü yaptığı açıklamada, ”Ülke çapında yüzlerce raporlama işi eklemenin yanı sıra, gazetecilerimiz için araçlar oluşturmak ve okuyucularımız için içerik eklemek için otomasyon ve yapay zeka deniyoruz.” dedi. “Sağladığımız tüm haberlerin ve bilgilerin en yüksek gazetecilik standartlarını karşıladığından emin olmak için süreçleri iyileştirdiğimiz için satıcıları sürekli olarak değerlendiriyoruz.”

LedeAI CEO’su Jay Allred, Gannett gazeteleri için üretilen makalelerin “bazı hatalar, istenmeyen tekrarlar ve garip ifadeler içerdiğinden dolayı” üzüntüsünü dile getirdi ve şirketin “sorunları düzeltmek için derhal günün her saati bir çaba gösterdiğini ve uygun değişiklikleri yaptığını” da sözlerine ekledi.

Allred CNN’e yaptığı açıklamada, ”Ürettiğimiz raporlarla ilgili meşru sorunlar vardı ve aldığımız geri bildirimler geçerliydi.” dedi. Ancak şunları ekledi: “İçerik otomasyonunun yerel haber odalarının geleceğinin bir parçası olduğuna inanıyoruz… Hizmetimiz, okuyuculara ve topluluklara başka türlü sahip olmayacakları bilgiler sağlar ve muhabirleri ve editörleri, hizmet ettikleri topluluklarda etki yaratan gerçek gazetecilik yapmak için serbest bırakır.”

Çarşamba günü itibariyle, hizmet tarafından yazılan birkaç Dispatch spor hikayesi güncellendi ve şu notla eklendi: “Bu yapay zeka tarafından oluşturulan hikaye, kodlama, programlama veya stildeki hataları düzeltmek için güncellendi.”

AI aracı fiyaskosu, Gannett’in Aralık ayında haber bölümünün %6’sını işten çıkardığında yüzlerce kişiyi işsiz bırakmasından sonra geldi.

Türkiye’nin ilk yerli sualtı Robotu ROV yasadışı avcılık ile mücadele edecek!

0

İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü, Türkiye’nin yerli ve milli su altı robotu “ROV” ile yasak avcılığa karşı etkili bir önlem alıyor. TEKNOFEST Ankara’da, EGM standında sergilenen ROV, denizlerdeki yasa dışı avcılığın izini sürmek ve önlemek için kullanılıyor. Türk mühendisleri tarafından geliştirilen ROV, su altında yapılan yasak avcılığın önüne geçmek için etkili bir araç olarak hizmet veriyor.

EGM ve ROV: denizlerde iş birliği

EGM Koruma Şube Başkanlığı bünyesinde faaliyet yürüten Gemi Adamları ve Seyir Hizmetleri Büro Amirliği ile Su Altı Grup Amirliği ekipleri,robotu denizlerde kullanarak yasa dışı avcılığı engelliyor. boğulma vakalarını önceden önlemek ve suda mahsur kalanlara yardım etmek için teknik ekipmanlarla donatılmış durumda.

Yasak avcılığa karşı mücadele

ROV, denizlerde yasak avcılığın önüne geçiyor ve bu konuda etkili bir denetim sağlıyor. Özellikle midye avcılığı gibi yasa dışı avlanma faaliyetleri, robotun tespit ettiği konumlarda teknelere para cezası kesilerek engelleniyor. Marmara Denizi gibi yasağın sıkça ihlal edildiği bölgelerde robot sayesinde denetimler sıkılaştırılıyor. Hem yerli hem de yabancı gemiler, denizlerin temizliği için denetleniyor ve çevre koruma çalışmalarına destek veriliyor.

Türkiye’nin yerli su altı robotu ROV, denizlerdeki yasa dışı faaliyetlere karşı önemli bir savunma hattı oluştururken, çevre koruma ve deniz güvenliği konularında da önemli bir rol oynuyor. İşte ROV’un özellikleri:

  • Ağırlık: 15kg
  • Uzunluk: 48cm
  • Genişlik: 40cm
  • Yükseklik: 34cm
  • Çalışma Derinliği: 100m
  • Dikey İtiş: 6 kgf
  • İleri İtiş: 6 kgf
  • Güç Girişi: 230VAC
  • 8-Pin Sonar Arayüzü

Çinli kaçakçılar durmak bilmiyor! Şimdi de binlerce ürünle yakalandılar!

0

Çinli bir kaçakçı, bölgeyi etkileyen kategori 4 Typhoon Saola kargaşasının ortasında Hong Kong-Zhuhai-Makao köprü sınırından PC donanımı kaçırmak için harika bir fikre sahipti. 1.500 işlemciye, 1.470 bellek modülüne, 30 grafik kartına ve 40.000’den fazla NAND flaşa sahipken yakalandı; bunlardan bazıları kendi alanında en iyileriydi.

1 Eylül sabahının erken saatlerinde polis, kaçakçılıktan şüphelenilen siyah bir Audi SUV’yi kenara çekti. Fail, kaçak donanımı aracın motor alanı ve alt takımının yakınındaki gizli bir bölümün içine gizlemişti. Operasyon, tüm zamanların en büyük kaçakçılık girişimlerinden birini temsil ediyor ve 4 milyon dolar değerindeki girişimden sonra ikinci sırada.

Sadece başarılı operasyonları duyduğumuz için muhtemelen gümrükten geçen daha büyük paketler de oluyor. Macau’dan Çin’e PC donanımı kaçakçılığı karlı bir iş haline geldi. Yakalanan her bir Çinli kaçakçı için, muhtemelen dört kişi sınır denetiminden başarılı bir şekilde geçiyor.

Bu vesileyle gümrük memurları 1.500 işlemciye, 1.470 bellek modülüne, 30 grafik kartına ve 40.000’den fazla NAND flash yongasına el koydu. Gümrük makamları ganimet için piyasa değerini paylaşmadı. Ancak bir tahmin yürütülürse, kaçakçının Pentium veya Celeron çiplerini Çin’e gizlice sokmaya çalıştığından şüphe ettiğimiz için bu rakam muhtemelen yarım milyon ila bir milyon doları kapsıyor.

Gümrük makamları kaçırılan donanımı halka açık bir açık artırmada satacak. Açık artırmalardan elde edilen gelir devlet hazinesine gidecek.

Microsoft, AB ile arasındaki antitröst savaşını sonlandıracak o hamleyi yapıyor!

Microsoft, Teams’i önümüzdeki ay AB müşterileri için daha geniş Microsoft 365 ve Office 365 üretkenlik yazılım paketlerinden ayrıştırma planlarını açıkladı.

Teknoloji devi yaptığı açıklamada, AB milletvekillerinin daha fazla düzenleyici incelemesini durdurmayı amaçlayan hareketin Ekim ayında resmen başlayacağını açıkladı.

AB düzenleyicileri, Microsoft’un Teams‘i geçen ay yazılım paketleriyle bir araya getirmesi uygulamasıyla ilgili resmi bir soruşturma başlattı ve milletvekilleri ile teknoloji devi arasında bir araya gelmek için bir antitröst savaşı korkusuna yol açtı.

Microsoft’un Avrupa hükümet işlerinden sorumlu Başkan Yardımcısı Nanna Louise Linde, bugün yaptığı açıklamada kararı doğruladı ve firmanın soruşturmada düzenleyicilerle yakın çalışmaya devam edeceğini de sözlerine ekledi.

Teams entegrasyonu

“Bugün, Avrupa Komisyonu’nun soruşturması devam ederken ve onunla işbirliği yaparken bile, bu endişeleri anlamlı bir şekilde ele almaya başlayacağını umduğumuz proaktif değişiklikleri duyuruyoruz.” dedi.

“Bu değişiklikler, Avrupa Ekonomik Alanı ve İsviçre’deki kurumsal müşteriler için Microsoft 365 ve Office 365 paketlerimizi etkileyecek.”

Linde, imtiyazların Avrupa Komisyonu’nun soruşturmasıyla ilgili iki özel endişeyi ele almak için tasarlandığını da sözlerine ekledi. Linde, bu endişelerin müşterilerin belirli bir iş paketini “Teams olmadan, Teams dahil olanlardan daha düşük bir fiyata” seçip seçememesi gerektiğine odaklandığını söyledi.

Microsoft yaptığı açıklamada, AB düzenleyicileri tarafından paketleme uygulamalarıyla ilgili olarak dile getirilen tüm endişeleri ele almayı planladığını söyledi.

Başlangıçta süreç, firmanın Microsoft 365 ve Office 365 tekliflerini Teams dahil edilmeden yeni müşterilere sattığını görecek. Microsoft, bunun ayda yaklaşık 2,17 $ daha az veya yılda 26,10 $ “daha düşük bir fiyata” olacağını da ekledi.

Şu anda Teams ile bir üretkenlik paketi kullanan mevcut kurumsal müşterilere, mevcut kurulumlarında kalma veya Teams olmadan bir ürün yelpazesine geçme seçeneği verilecek.

Teknoloji devi, Microsoft 365 ve Office 365 paketleri ile birlikte çalışabilirliği “geliştirmeyi” planladığını da açıkladı. Ancak, Zoom veya Salesforce gibi kuruluşlar için zaten “kapsamlı birlikte çalışabilirlik” sunduğunu da sözlerine ekledi.

Microsoft iş yaşamı

Firma, ”Soruşturma sürecinin bir parçası olarak, Microsoft 365’in geniş yetenekleri göz önüne alındığında, Microsoft’un destek sağlama ve geliştirmeyi kolaylaştırma konusunda daha fazlasını yapabileceğine dair geri bildirimler duyduk.” dedi.

“Bu endişelerin giderilmesine yardımcı olmak için, uygulama geliştiricilerini Teams ile bağlanan Microsoft 365 ve Office 365 uygulamalarında ve hizmetlerinde mevcut ve genel olarak kullanılabilir uygulama programlama arayüzlerine (API’ler) ve genişletilebilirliğe daha iyi organize etmek ve yönlendirmek için yeni destek kaynakları oluşturacağız.”

Microsoft’un tavizleri, teknoloji devi ile endüstri rakipleri arasında uzun süredir devam eden bir kelime savaşını sona erdiriyor.

Pandeminin başlamasından ve uzaktan çalışmaya yaygın bir geçişten sonraki aylar içinde Microsoft, üretkenlik paketlerine akın eden işletmelerde belirgin bir artışa tanık oldu.

Ancak bu, pazardaki muadilleri arasında endişelere yol açtı. Slack, Temmuz 2020’de AB düzenleyicilerine, firmanın 365 ürünleriyle Teams’i bir araya getirme uygulamasının rekabete zarar verdiğini iddia ederek resmi bir şikayette bulundu.

Slack, teknoloji devinin esasen milyonlarca müşteri için Teams’i “zorla kurduğunu” ve kaldırılmasını engellediğini iddia etti. Geçen ay bu uygulamaya yönelik resmi bir soruşturmanın başlatılması Microsoft’un elini zorlamış gibi görünüyor. Teknoloji devi, son aylarda bu konuda Avrupa Komisyonu ile görüşmelere kilitlendi, ancak bugüne kadar düzenleyiciler tarafından hiçbir taviz kabul edilmedi.

Microsoft, bu son hareketin düzenleyicileri sakinleştireceğine inanıyor. Ancak firma, değişikliklerin kabul edilebilir kabul edilip edilmediği konusunda milletvekillerinden bir yanıt beklemek zorunda kalacak.

Linde, ”Bu değişikliklerin rakiplerimizin ilgisini Avrupalı ticari müşterilerle dengelediğine ve onlara rekabetçi fiyatlarla mümkün olan en iyi çözümlere erişim sağladığına inanıyoruz.” dedi.

“Ayrıca, Avrupa Komisyonu’nun resmi soruşturmasının henüz ilk aşamalarında olduğumuzu da kabul ediyoruz.” diye ekledi.

“Komisyonla etkileşime girmeye, pazardaki endişeleri dinlemeye ve Avrupa’daki hem müşterilere hem de geliştiricilere fayda sağlayan pragmatik çözümleri keşfetmeye açık olmaya devam edeceğiz.”