Schumacher ile yapılan sahte röportaj başına bela oldu

0

Chatbot röportajı nedeniyle Die Aktuelle dergisi editörü işten atıldı. Chatbot yazdığı Schumacher ‘röportajı’ büyük sorun yarattı.

Bir dergi editörü , F1 motor yarışları efsanesi Michael Schumacher ile aslında bir sohbet robotundan alıntılar kullanarak bir “röportaj” yaptığı için kovuldu. Editör, bu röportaj ile üretken yapay zeka kullanmanın etik sınırlarını zor yoldan öğrendi.

Yedi kez F1 dünya şampiyonu olan Schumacher, 2013’te Fransa’da yaptığı bir kayak kazasında başından ciddi şekilde yaralandığından beri ortalıkta görünmüyordu. Alman tabloid dergisi Die Aktuelle, eski motor yarışı şampiyonunun bir fotoğrafı ve “Michael Schumacher, İlk Röportaj, World Sensation” başlığıyla yakın tarihli bir ön sayfasında makaleyi sergiledi. Dergide çok küçük bir sloganla “Kulağa aldatıcı bir şekilde gerçek geliyor” şeklinde not paylaşıldı.

Diea Aktuelle özür yazısı paylaştı

Makalede alıntıların, son aylarda çok yönlülükleri ve etkileyici insan benzeri konuşma yetenekleri nedeniyle büyük ilgi gören OpenAI’nin ChatGPT’si ve Google’ın Bard’ına benzer bir yapay zeka sohbet robotu olan Character.ai tarafından üretildiği ortaya çıktı.

Die Aktuelle’nin “röportajında” Schumacher, yani aslında sohbet robotu, aile yaşamı ve sağlığı hakkında konuştu. Schumacher olarak konuşan chatbot: “Eşim ve çocuklarım benim için bir nimetti ve onlar olmasaydı bunu başaramazdım. Doğal olarak onlar da çok üzgünler, nasıl oldu bu” dedi.

Schumacher’in ailesi yayına karşı yasal işlem başlatmayı planlıyor. Derginin yayıncısı Funke, makaleyi yayınladığı için özür diledi. Funke, Die Aktuelle‘nin son sayısında Michael Schumacher hakkında haber yaptığı için Schumacher ailesinden özür diler. Dergiden yapılan açıklamada: “Bu yazının yayınlanması sonucunda 2009 yılından bu yana gazetenin gazetecilikten sorumlu olan Die Aktuelle yazı işleri müdürü Anne Hoffmann bugün itibariyle görevinden alınacak” ifadelerine yer veirldi.

Play Store faturalandırma sistemi değişiyor

İngiliz rekabet düzenleyicisinin baskıları sonrasında Play Store faturalandırma sistemi değişiyor. Geliştiriciler için küçük de olsa iyileşme sağlanacak.

Google , İngiliz rekabet düzenleyicisinin soruşturmasını engellemek amacıyla Android geliştiricilerinin Play Store’da uygulama içi ödemeleri atlamasına ilk kez izin verecek.

Ancak anlaşmanın Birleşik Krallık’ın Rekabet ve Piyasalar Kurumu’nu (CMA) yatıştırmaya yönelik olduğu söyleniyor. Google’ın herkes için bir “hizmet ücreti” toplamaya devam edeceğinden, “uygulama mağazası vergilerine” karşı kampanya yürüten bağımsız geliştiriciler için aslında bu gelişmenin pek bir anlamı olmayacak. Bu, değişikliklerin kendi ödemelerini yapan geliştiriciler için faturadan sadece birkaç yüzde puan düşüreceği anlamına gelir.

CMA detaylı inceleme yapacak

Google’ın hukuk direktörü Oliver Bethell yaptığı açıklamada, “Google Play, geliştiricilerin yalnızca Birleşik Krallık’ta çeyrek milyon işi destekleyen küresel işletmeler oluşturmasına yardımcı olan milyonlarca uygulama için fırlatma rampası oldu. Bugün, CMA’nın soruşturmasını çözmek için İngiltere’deki faturalandırma politikalarımızla ilgili bir dizi potansiyel taahhüdümüzü duyuruyoruz” dedi.

Önceden, uygulama içi satın alımları kullanarak dijital ürünler sunan tipik bir geliştirici, Google’a liste fiyatından yüzde 30’luk bir kesinti yapmak zorunda kalıyordu. Şimdi ise Google’ın ödeme hizmetlerini kullanmamayı seçerlerse, yine de Google’a gelirlerinden yüzde 27’lik bir kesinti yaşayacaklar. Google’ın ödemeleri ile kendi ödeme işlemcileri arasında bir seçim yapmaları durumunda fazladan bir yüzde puanlık indirim uygulanacak.

CMA’nın antitröst kıdemli direktörü Ann Pope yaptığı açıklamada, taahhüdü memnuniyetle karşıladı. Pope: “Araştırmamızın, Google’ın binlerce uygulama geliştiriciye uygulama içi ödeme özgürlüğü verme teklifinden memnun olmamıza rağmen, bu taahhütlerin pratikte işe yarayacağından emin olmamız gerekiyor. Bu nedenle, daha önce dikkatlice değerlendireceğimiz tüm geri bildirimleri memnuniyetle karşılıyoruz” dedi.

Türkiye kendi batarya hücresini geliştirip üretecek

Togg ve Farasis Energy ortaklığında enerji depolama çözümleri geliştirmek üzere kurulan Siro Silk Road Temiz Enerji Depolama Teknolojileri’nin Batarya Geliştirme ve Üretim Kampüsü’nün inşaatına, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla yapılan törenle başlandı. Gemlik’te Togg Teknoloji Kampüsü’nün yanındaki 607 bin metrekarelik arazide inşa edilecek kampüste, batarya hücresi de dahil 20 GWs kapasite hedefiyle yapılacak üretim, bölgedeki fırsatlarla birlikte 2035 yılına kadar 50 GWs üzerine çıkarılacak. Siro, otomotiv ve otomotiv dışı uygulamalarda Türkiye’nin yanında, bölgede 120 ülkeye de ihracat gerçekleştirecek.

Türkiye ve çevresindeki ülkelerde otomotiv ve otomotiv dışı uygulamalar için enerji depolama çözümleri geliştirmek üzere Togg ve Farasis Energy’nin %50-50 ortak girişimle kurduğu Siro’da önemli bir aşamaya daha geçildi.

Türkiye, Togg Teknoloji Kampüsü’ndeki Batarya Teknoloji Merkezi binasında 

Togg akıllı cihazları için Farasis Energy’nin en son teknolojisine dayalı Li-Ion NMC batarya modül ve paketlerini üreten Siro’nun Batarya Geliştirme ve Üretim Kampüsü’nün inşaatı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla gerçekleşen törenle başladı. İlk fazının 2024 yılı sonunda tamamlanması planan Siro Batarya Geliştirme ve Üretim Kampüsü için Gemlik’te Togg Teknoloji Kampüsü’nün yanında tahsis edilen arazide gerçekleşen törene, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanı sıra Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Togg hissedarları, Togg ve Siro Yönetim Kurulu üyeleri katıldı.

Siro 10 yılda GSYH’ye 30 milyar Avro, cari açığın azaltılmasına 10 milyar Avro katkıda bulunacak

Törende konuşan Siro Yönetim Kurulu Başkanı M. Gürcan Karakaş, Siro’nun batarya değer zincirini geliştirip Türkiye’ye her açıdan katma değer sağlayacağını belirterek, şunları söyledi:

“Günümüzde elektrikli araçlar için en önemli ve temel teknolojilerden biri olarak kabul edilen Li-Ion batarya teknolojisinin önemli oyuncularından Farasis Energy ile yaptığımız iş birliğinde yeni bir aşamaya geçmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Tüm dünyada hızlı bir şekilde elektrikli araçlara geçiş yaşanıyor. Avrupa’da batarya arzı talebin çok gerisinde ve bu durum 2030 yılına kadar devam edecek. Günümüzün çip krizinin yerini önümüzdeki dönemlerde batarya krizi alacak. Doğru zamanda hayata geçirdiğimiz Siro yatırımıyla batarya arz güvenliğini sağladığımız gibi bölgedeki fırsat penceresini yakalayarak, sadece ülkemizde değil 120 ülkeyi kapsayan bir bölgede etkin olacağız. Siro, kuruluşuna öncülük edeceği Türk batarya ekosistemiyle batarya değer zincirinde yaratacağı katma değerin yanında; ihracat potansiyeli, ithalatı azaltma gücü, sahip olacağı fikri mülkiyet hakları ve nitelikli istihdamı sayesinde çok ciddi bir ekonomik değer ortaya koyacak. 10 yılda GSYH’ye toplam 30 milyar Avro’nun üzerinde, cari açığın azaltılmasına 10 milyar Avro’nun üzerinde, istihdama da 7 bin çalışanın üzerinde katkıda bulunacak. Maden üretiminden e-mobiliteye, sabit enerji depolamadan mikromobiliteye Siro’nun etrafında ortaya çıkacak ekosistem sayesinde 12 milyar Avro’nun üzerinde bir yatırım ve GSYH’ye 10 yılda 110 milyar Avro’nun üzerinde toplam bir değer yaratılacak. Yüzde 80’i aşan bir yerlilik oranıyla 22 bin nitelikli istihdamın da önü açılacak.”

Kapasitemizi 50 GWs üzerine çıkarmayı hedefliyoruz

Karakaş, 30 milyar TL’nin üzerinde yatırımla 2031 yılı itibarıyla ulaşacakları 20 GWs üretim kapasitesini bölgedeki fırsatlarla birlikte 2035 yılına kadar 50 GWs üzerine çıkarmayı hedeflediklerini de açıklayarak, “Batarya hücre üretimi için de 2026 yılını hedefliyoruz. Avrupa’nın en modern batarya hücre laboratuvarını 2023 sonu itibarıyla devreye alarak, yenilikçi batarya hücremizi kendimiz geliştirip üreteceğiz. Bu sayede tüm yetkinliklerini geliştirmiş, bölgede söz sahibi entegre bir enerji depolama oyuncusu olacağız” diye konuştu.

Avrupa’daki fırsatları değerlendirerek büyüyeceğiz

Farasis Energy kurucu ortağı ve CTO’su, Siro Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Dr. Keith Kepler de Farasis Energy’nin NMC kimyasında teknolojik olarak dünyada söz sahibi olduğunu belirterek, şunları söyledi: “Siro ile Türkiye’nin elektrifikasyonunda yeni bir dönem başlattık. Togg ile birlikte şekillendirdiğimiz bu girişimin bir parçası olmaktan ve batarya tedarikiyle başlayan iş birliğinin uzun vadeli bir ortaklığa dönüşmesinden dolayı mutluyuz. İpek Yolu’nun izinde ‘Batarya Yolu’nu inşa ediyoruz. Siro, Çin dışındaki ilk Ar-Ge ve üretim merkezimiz olarak küresel büyümemizin kalbinde yer alıyor. Bu durum, Avrupa’yı da kapsayan bölgede Siro’ya ve ortağımız Togg’a olan inancımızın bir göstergesi. Türkiye’yi çevreleyen bölgede en az 2027 yılına kadar batarya için önemli bir fırsat penceresi var. Bugün inşaatına başlanan yeni kampüsle Siro, Farasis ağının entegre bir parçası olarak farklı bir boyuta geçecek, özellikle Avrupa’daki fırsatları değerlendirerek büyüyecek.”

Siro kısa sürede teknolojik yetkinliklerini geliştirdi

Siro’nun bataryalarında Farasis’in 20 yıllık deneyimiyle geliştirilen nikel, manganez ve kobalt karışımıyla elde edilen NMC katot kimyası kullanılıyor. Son jenerasyon Siro bataryaları yüksek enerji yoğunluğu sayesinde kullanıcılara uzun bir menzil sunuyor. Yine uzun deneyimlere dayanan bilgi birikimyle geliştirilmiş olan anot kimyası ise düşük şarj süresini garanti ediyor. Siro ve Farasis mühendislerinin uluslararası standartlar ve üst düzey güvenlik normları çerçevesinde geliştirdiği batarya paketi farklı kullanıcıların ihtiyaçlarını karşılayacak bir yazılım altyapısı içeriyor. Tasarlanan batarya paketinin,  batarya yönetim sistemi (BMS) yazılımının kablosuz bir şekilde güncellenmesi mümkün olacak ve bu şekilde zaman içinde bataryaların performansı kullanıcı ihtiyaçlarına göre şekillendirilebilecek. 

19 ay gibi kısa bir sürede batarya modül ve paketi konusunda sistem mimarisi geliştirme, elektrik/elektronik ve kontrol geliştirme, batarya yönetim sistemi (BMS), yapısal geliştirme, termal yönetim, test ve doğrulama alanlarında ihtiyaç duyulan temel mühendislik yetkinlikleri geliştiren ve bünyesinde mekanik ve elektriksel tasarımları, BMS revizyonlarını ve tüm test faaliyetlerini yapabilecek hale gelen Siro, bundan sonraki dönemde bölgedeki elektrikli araç üreticilerinin ihtiyaçları doğrultusunda yeni batarya modül ve paket geliştirmesi yapma hedefiyle batarya pazarındaki etkinliğini artıracak.

Siro’nun kilometre taşları 

  • Siro, Togg ve Farasis Energy’nin %50-50 ortak girişimiyle 27 Eylül 2021’de kuruldu. 
  • Siro’ya 17 Aralık 2021 tarihli ve 4924 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile ‘Proje Bazlı Devlet Yardımı’ 
  • verilmesine karar verildi. Karar kapsamında Siro’ya Togg Teknoloji Kampüsü’nün yanında 607 bin metrekarelik arazi için 6 Temmuz 2022 tarihli ve 5773 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile irtifak hakkı tesis edildi.
  • Mühendislik ekibini oluşturan Siro, Gebze’deki Batarya Geliştirme Merkezi’nde modül ve paket üretimi için çalışmalara başladı. Eş zamanlı olarak Gemlik’teki seri üretim hatlarının kurulumu için de çalışmaları hızlandırdı.
  • Siro, Ağustos 2022’de üretmeye başladığı batarya prototiplerinin testlerini ve bataryaya özel homologasyonunu başarıyla tamamladı.
  • Ocak 2023’te Togg Teknoloji Kampüsü’ndeki Batarya Teknoloji Merkezi binasında Togg akıllı cihazları için Farasis Energy’nin en son teknolojisine dayalı Li-Ion NMC batarya modül ve paketlerinin üretimine başladı. 
  • Modül ve paket seri üretimini, mart ayında Togg’un ilk akıllı cihazı T10X’in seri üretimiyle birlikte hızlandıran Siro, 2023 yılında Togg’un üreteceği 28 bin akıllı cihazın batarya paketlerinin teslimatlarını Togg üretim planları doğrultusunda yapacak.
  • Siro, 19 ay gibi kısa bir sürede batarya modül ve paketi konusunda sistem mimarisi geliştirme, elektrik/elektronik ve kontrol geliştirme, batarya yönetim sistemi (BMS), yapısal geliştirme, termal yönetim, test ve doğrulama alanlarında ihtiyaç duyulan temel mühendislik yetkinliklerini geliştirdi. Bünyesinde mekanik ve elektriksel tasarımları ve tüm test faaliyetlerini yapabilecek hale geldi. 
  • Batarya Geliştirme ve Üretim Kampüsü için de 10 Mart 2023’de ÇED olumlu kararı çıktı, ardından imar planı onayı ve inşaat ruhsatı alındı. 
  • 24 Nisan’da inşaat başlangıç töreni yapılan kampüsün ilk olarak zemin güçlendirme çalışmaları yapılacak, ardından inşaat faaliyetlerine devam edilecek.
  • Siro, 2024 yılı sonunda Batarya Geliştirme ve Üretim Kampüsü’nde üretime devam edecek.
  • Siro, 2026 yılı itibarıyla hücre de dahil olmak üzere entegre bir enerji depolama üreticisi haline gelecek. Böylece Türkiye, az sayıda ülkede bulunan hücre geliştirme ve üretme yetkinliğine sahip olacak. 
  • 2031 yılı itibarıyla üretim kapasitesi 20 GWs’e ulaşacak Siro, geliştirdiği tüm ürün ve çözümlerin fikri mülkiyet haklarına sahip olacak.
  • Siro, Türkiye’nin yanında bölgede 120 ülkeden de doğrudan sorumlu olarak otomotivin yanı sıra mikromobilite, endüstriyel uygulamalar, deniz taşıtları, yenilenebilir enerji için sabit enerji depolama uygulamalarıyla geniş bir alanda var olacak. 
  • “Temiz enerji depolama çözümlerini yaygınlaştırarak dünyayı yaşanabilir kılma” vizyonuyla hareket eden Siro, net sıfır hedefleri doğrultusunda enerji depolama çözümlerini yaygınlaştırarak yenilenebilir enerjinin depolanmasını sağlayacak, otomotivin elektrifikasyona geçişini hızlandıracak ve bu sayede toplam karbon emisyonlarının azaltılmasına, dolayısıyla sürdürülebilir dünyaya önemli katkılarda bulunacak. 
  • Kuruluşundan itibaren ekibini konusunda uzman ve tecrübeli isimlerle büyüten Siro, 2032 yılı sonuna kadar 30 milyar TL yatırımla 2 bin 200 kişiye istihdam sağlayacak.

Acronis’ten eğitime destek

0

Acronis, GoDaddy Pro’nun desteğiyle, iki ülkede toplamda 645’ten fazla öğrenciye gelişmiş altyapı ve sınırsız eğitim fırsatları sunuyor. Pek yakında Türkiye için de okul programını duyuracak olan siber güvenlik ve yedekleme devi, iki ülkedeki okul inşaatını tamamladı.

Acronis Cyber Foundation Programı, Sierra Leone ve Guatemala’da yeni okul inşaatlarının tamamlandığını duyurdu. Girişimcilerin gelişmesine yardımcı olan GoDaddy Inc. ile ortaklaşa gerçekleştirilen her iki inşaat projesi, programın modern eğitim altyapısı ve öğretim koşullarıyla çocuklara destek olma ve onları güçlendirme misyonunu destekliyor. Acronis, GoDaddy Pro’nun desteğiyle, iki ülkede toplamda 645’ten fazla öğrenciye gelişmiş altyapı ve sınırsız eğitim fırsatları sunuyor.

Siber koruma alanında küresel bir lider olan Acronis, Cyber Foundation Programı ile Sierra Leone ve Guatemala’da başlattığı okul inşaatlarının sonuna gelindiğini duyurdu. İki ülkede toplamda 645’ten fazla öğrenciye gelişmiş altyapı ve sınırsız eğitim fırsatları sunan program, GoDaddy Inc. ile ortaklaşa gerçekleştirildi. Bir fark yaratmaya yardımcı olmak için farklı kuruluşlarla ortaklık kurmaya odaklanan Acronis Cyber Foundation Programı, okul yapımını finanse ederek ve dünyanın dört bir yanındaki topluluklara BT becerileri eğitimi getirerek eğitime güçlü bir şekilde destek veriyor. 

Sürdürülebilir Kaynaklarla İnşa Edildi

Eylül 2022’de tamamlanan Sierra Leone’deki Barbara Junior Ortaokulu’na doğal ışık ve temiz havayı en üst düzeye çıkarmak için tasarlanmış üç ayrı binanın inşası dahil edildi. Okul, Sierra Leone’nin Port Loko bölgesindeki Barbara köyünde, çoğu ailenin günde 2 dolardan daha az gelire sahip olduğu bir tarım bölgesinde yer alıyor. Bambu ve birbirine kenetlenen tuğla duvar gibi yakın çevrede kolayca bulunabilen sürdürülebilir kaynaklarla inşa edilen okulun yapımına Aralık 2021’de STK ortağı Forikolo ile birlikte başlandı ve okula 120’den fazla öğrencinin devam etmesi bekleniyor. Okulda engelli çocukları destekleyecek olanaklar, kız çocukları için bir hijyen odası ve ücretsiz hijyen ürünleri dağıtımı bulunuyor.

Acronis Cyber Foundation Programı, 2019 yılında Cloudfest ve STK ortağı Esperanza e.V. ile Guatemala’daki mevcut Escuela Oficial Urbana Mixta San Antonio Okulunu genişletmek için beş yeni sınıf inşa etti. Programdan önce, okulun 525 öğrencisi sadece 10 sınıfı paylaşıyordu ve bu durum önemli ölçüde kalabalığa neden oluyordu. GoDaddy Pro, 2021 yılında girişime katıldı ve mevcut tesisin üç sınıfının yeniden modellenmesini ve genişletilmesini, dört ek sınıfı ve uygun merdivenleri içeren inşaat projesinin finanse edilmesine yardımcı oldu. Guatemala, San Antonio’daki okul için bir sonraki hedef, öğrencilerin eğitim kaynaklarını optimize etmelerini sağlayacak modern bir bilgisayar sınıfının geliştirilmesi olacak.

Misyonumuza katılan ortaklarımıza minnettarız

Acronis Cyber Foundation Programı’nın devam eden çabaları ve GoDaddy Pro’nun büyük fedakarlığı olmasaydı bu inşaat projeleri mümkün olmazdı diyen Acronis CEO’su Patrick Pulvermueller, “Dünya çapında on binlerce iş ortağımızla çalışıyoruz ve son beş yılda vakfın tespitleri aracılığıyla iş ortaklarımızla birlikte binlerce çocuğu başarılı ve yapıcı bir şekilde etkileyen çalışmalar gerçekleştirdik. Yetersiz hizmet alan topluluklara yardım etme misyonumuza katılan ortaklarımıza minnettarız.” açıklamasında bulundu.

Bu projelerin, GoDaddy’nin fırsatları herkes için daha kapsayıcı hale getirme misyonuyla uyumlu olduğunu söyleyen GoDaddy Partners Başkanı Paul Bindel, “Projelerin başarıyla tamamlanması, topluluklara ihtiyaç duydukları ve hak ettikleri eğitim kaynaklarını sağlıyor. Çabalarımızın ve Acronis ile ortaklığımızın bu topluluklarda ivme yaratmasından ve bu öğrencilere örgün, modern bir eğitim şansı vermesinden gurur duyuyoruz.” ifadelerinde bulundu.

Acronis 19 binden fazla kişiyle eğitim projeleri gerçekleştirdi

2018 yılında kurulan Acronis Cyber Foundation Programı, okul yapımını finanse ederek ve dünyanın dört bir yanındaki topluluklara BT becerileri eğitimi getirerek eğitime güçlü bir şekilde kendini adıyor. Program toplamda 18 okul ve yedi bilgisayar sınıfı inşa etmenin yanı sıra dünya çapında Acronis BT Becerileri Programlarına katılan 19 binden fazla kişiyle eğitim projelerinde faaliyet gösterdi. Yetersiz hizmet alan topluluklarda ise 5 binden fazla kişiye insani yardım ulaştırdı.

Acronis Cyber Foundation Programı, bir fark yaratmaya yardımcı olmak için diğer kuruluşlarla ortaklık kurmaya devam ediyor. Acronis, büyük ya da küçük tüm işletmeleri ortak projelere katılmaya davet ediyor. Kendi toplumsal kalkınma planlarını geliştirmek isteyen ortaklar için program, diğer girişimlerin desteklenmesine de yardımcı oluyor. 

Microsoft Teams Office yazılımlarından ayrılıyor

0

Microsoft, antitröst soruşturması kapsamında ortaya çıkan riskleri azaltmak için Teams’i Office yazılımlarından ayırıyor

Microsoft, Teams uzaktan işbirliği yazılımını Office üretkenlik paketiyle birlikte vermeyi bırakmayı kabul etti. Şirketin hamlesi, on yılı aşkın bir süredir düzenleyicilerle ilgili en önemli endişelerini ele alırken, resmi bir AB antitröst soruşturmasının önüne geçmeye çalışıyor.

Financial Times kaynakları, şirketlerin eninde sonunda Teams kurulu olsun veya olmasın Office’i satın alabileceklerini söylüyor. Aancak bunun nasıl yapılacağına ilişkin mekanizma belirsizliğini koruyor. AB düzenleyicileriyle müzakerelerin devam ettiği ve “bir anlaşmanın kesin olmadığı” bildiriliyor. Microsoft: “Büyük bir teknoloji şirketi olarak AB’deki sorumluluklarımızın farkındayız. Soruşturmasında komisyonla işbirliği yapmaya devam ediyoruz ve komisyonun endişelerini gideren ve müşterilere iyi hizmet veren pragmatik çözümlere açığız” dedi.

Microsoft yazılımları antitröst incelemede

Artık Salesforce’a ait olan rakip uzaktan çalışma platformu Slack, 2020’de AB düzenleyicilerine şikayette bulundu. Yetkililerden Microsoft’tan Teams’i her yerde bulunan Office paketinden ayrı satmasını istedi. Slack’in baş hukuk müşaviri o sırada “AB’den tarafsız bir hakem olmasını, gerçekleri incelemesini ve yasayı uygulamasını istiyoruz” demişti.

Microsoft, on yıl içinde ilk düzenleyici sorunlarıyla karşı karşıya kalmış oldu. Şirket, 2009 yılında Avrupa Komisyonu ile Avrupalı müşterilere bir web tarayıcısı seçeneği sunmayı kabul ederek bir anlaşmaya vardı. Daha sonra buna tutarlı bir şekilde uymadığı için 2013 yılında 561 milyon euro para cezasına çarptırıldı. Tabii ki, en ünlü antitröst sarsıntısı, milenyumun başında, başlangıçta iki şirkete bölünmeye zorlandığında, daha sonra bir temyiz mahkemesi tarafından bozulan bir kararla geldi. Microsoft ve DOJ, API’leri üçüncü taraf geliştiricilerle paylaşmak ve bilgisayar üreticilerinin ürünlerine Microsoft dışı yazılımlar yüklemesine izin vermek gibi kısıtlamaları kabul ederek 2001 yılında anlaştı.

Tesla’nın Autopilot davası sonuçlandı

Tesla, Autopilot olarak bilinen gelişmiş sürücü destek sisteminin 2019’da karıştığı bir kazada suçsuz bulundu.

Autopilot ile ilgili ilk dava

Jüri, 2020 yılında Tesla’ya ihmal, dolandırıcılık ve sözleşme ihlali iddiasıyla dava açan Los Angeles sakini Justine Hsu’ya hiçbir tazminat vermedi. Bu dava, Autopilot ile ilgili olarak mahkemeye taşınan ilk dava olacak gibi görünüyor. Kararı ilk bildiren Reuters oldu. Hsu davasında, kullandığı Tesla Model S’in bir şehir caddesinde refüje dönüp çarptığında Otopilot’un devrede olduğunu söyledi. Davada, hava yastıklarının açılmasıyla çenesinin kırıldığı ve sinir hasarına yol açtığı iddia edildi.

Jüri Tesla’nın suçlu olmadığına ve hava yastığının olması gerektiği gibi açıldığına karar verdi. Mahkeme dosyasında ayrıca Tesla’nın kullanıcıları şehir içi yollarda araç kullanırken sistemi kullanmamaları konusunda uygun şekilde uyardığı ve Hsu’nun da bunu yaptığı belirtildi. Mahkeme kararı, Autopilot’un yanı sıra sistemin Geliştirilmiş Autopilot ve Tam Kendi Kendine Sürüş yazılımı olarak adlandırılan yükseltilmiş sürümleri konusunda federal ve eyalet düzenleyicilerinin artan incelemesiyle karşı karşıya olan Tesla için bir kazanç sağlıyor. Tesla araçları standart olarak Autopilot olarak adlandırılan bir sürücü destek sistemi ile geliyor. Araç sahipleri, 6.000 $’lık bir yükseltme karşılığında, diğer bazı özellikleri de içeren Geliştirilmiş Otopilot’u satın alabilirler.

Araç sahipleri 15.000 $ daha ödeyerek, CEO Elon Musk’ın yıllardır sözünü verdiği ve bir gün tam otonom sürüş özellikleri sunacak olan “tam otonom sürüş” ya da FSD özelliğini satın alabilirler. Tesla araçları sürücüsüz değildir. Bunun yerine FSD, sürücünün her zaman kontrolü ele almaya hazır olmasını gerektiren bir dizi otomatik sürüş özelliği içeriyor. Park etme özelliği Summon’un yanı sıra, bir aracı otoyol rampasından rampa dışına yönlendiren, kavşaklar ve şerit değişiklikleri de dahil olmak üzere aktif bir yönlendirme sistemi olan Navigate on Autopilot’u da içeriyor. Sistemin ayrıca şehir sokaklarında direksiyon hakimiyetini sağlaması ve trafik ışıklarını ve dur işaretlerini tanıyıp tepki vermesi bekleniyor.
Şubat ayında Tesla, federal güvenlik düzenleyicilerinin araçların kavşaklarda güvensiz davranmasına ve kazalara neden olabileceği uyarısında bulunduğu sistemin geri çağrılmasının ardından Tam Kendi Kendine Sürüş beta yazılımının Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada’da piyasaya sürülmesini durdurdu.

Sabit disk satışı Seagate’e pahalıya patladı

0

Yasaklı olmasına rağmen Seagate’in Çin’e yaptığı sabit disk satışı şirketin ceza almasına neden oldu. Seagate 300 milyon dolar ceza aldı.

Ticaret Bakanlığı yaptığı açıklamada, Seagate Technology Holdings’in, ABD ihracat kontrol yasalarını ihlal ederek Çinli Huawei’ye 1.1 milyar dolardan fazla sabit disk sürücüsü göndermesi nedeniyle 300 milyon dolar ceza ödeyeceğini duyurdu.

Seagate, ABD’nin yapılan bazı yabancı ürünlerin şirkete satışını kısıtlayan Ağustos 2020 kuralına rağmen, Ağustos 2020 ile Eylül 2021 arasında diskleri Huawei’ye sattı. Huawei, ulusal güvenlik ve dış politika endişeleri nedeniyle ABD mallarının şirkete satışını azaltmak için 2019 yılında ABD ticaret kara listesi olan Varlık Listesine alındı.

ABD, Çin’e yönelik kısıtlama koymuştu

Ticaret departmanı, Seagate’in 2020 kuralının yürürlüğe girmesinden sonra yaklaşık bir yıl boyunca Huawei’ye 7.4 milyon disk gönderdiğini ve Huawei’nin tek sabit disk tedarikçisi haline geldiğini söyledi.

Departman, diğer iki ana sabit disk tedarikçisinin, yeni kuralın 2020’de yürürlüğe girmesinin ardından Huawei’ye sevkiyatı durdurduğunu söyledi. ABD Senatosu ticaret komitesi, Seagate hakkında 2021 tarihli bir raporda, tanımlanmamalarına rağmen Western Digital ve Toshiba Corp’un diğer iki şirket olduğunu söyledi.

Seagate’in görüşü, yabancı yapımı disklerinin, esasen ABD ekipmanının doğrudan ürünü olmadıkları için, ABD ihracat kontrol düzenlemelerine tabi olmadığı yönündeydi. Seagate’in CEO’su Dave Mosley bir konuşmasında, “Söz konusu sabit disk satışını yaptığımız sırada ilgili tüm ihracat denetimi yasalarına uyduğumuza inanıyoruz” dedi.

Çin, düşman uydularını ele geçirmek için siber silahlar geliştiriyor!

Sızdırılan bir ABD istihbarat raporuna göre Çin, düşman uydularının “kontrolünü ele geçirmek” için sofistike siber silahlar geliştiriyor. Bu uyduları savaş sırasında veri sinyalleri veya gözetleme için kullanılamaz hale getiriyor.

Düşman uyduları taklit ederek kandırıyor.

Çin’in siber saldırıları düşman uydularının operatörlerinden aldıkları sinyalleri taklit ederek onları kandırıp ya tamamen ele geçirmeyi ya da savaşın kritik anlarında arızalanmalarını sağlamayı amaçlıyor. ABD’nin gizli belgesinde bu siber kabiliyetin Çin’in “bir uydunun kontrolünü ele geçirerek onu iletişim, silah ya da istihbarat, gözetleme ve keşif sistemlerini desteklemek için etkisiz hale getirebileceği” belirtiliyor. ABD benzer yeteneklere sahip olup olmadığını hiçbir zaman açıklamadı. Uydu iletişiminin Ukrayna ordusu için ne kadar vazgeçilmez olduğuna dikkat çeken Tayvan, Çin’den gelebilecek bir saldırıya karşı koyabilecek bir iletişim altyapısı kurmaya çalışıyor.

Financial Times‘ın Ocak ayında bildirdiğine göre, kendi uydu sağlayıcısını kurmak için yatırımcılarla görüşürken, savaş ya da felaket durumunda bant genişliğini garanti altına almak için Tayvan’ın 700 noktasında sabit olmayan uydu alıcılarını deniyor. Uydu iletişiminin savaşta ne kadar önemli hale geldiğinin bir işareti olarak, bir Rus siber saldırısı, geçen yıl 24 Şubat’ta tam ölçekli işgalini başlatmadan önceki saatlerde ABD merkezli Viasat’tan binlerce Ukrayna askeri yönlendiricisini etkisiz hale getirmeyi başardı. Ukraynalı bir yetkili o dönemde bu saldırıyı “felaket” olarak nitelendirmişti.

Saldırı aynı zamanda yüzlerce rüzgar türbininin etkilendiği Polonya, İtalya ve Almanya’daki binlerce Viasat müşterisinin de hizmet alamamasına neden oldu. Viasat saldırısı, sofistike olmakla birlikte, şirketin bilgisayar sistemlerine girmeyi ve modemlere arızalanmalarına neden olan talimatlar göndermeyi içeriyordu. Sızan değerlendirmeye göre Çin’in hedefleri çok daha ileri düzeyde. Uzmanlara göre, birbirleriyle bağlantılı kümeler halinde çalışma eğiliminde olan uyduların birbirleriyle iletişim kurma, silah sistemlerine sinyal ve emir iletme ya da görsel ve ele geçirilmiş elektronik verileri geri gönderme yeteneklerini ortadan kaldırmaya çalışacaklar.

ABD uyardı!

ABD askeri yetkilileri Çin’in uydu iletişimi de dahil olmak üzere askeri uzay teknolojisi geliştirme konusunda önemli ilerlemeler kaydettiği konusunda uyarıda bulundu. ABD Uzay Kuvvetleri Komutanı General B Chance Saltzman geçtiğimiz ay Kongre’ye yaptığı açıklamada Pekin’in 2045 yılına kadar Dünya atmosferinin ötesinde en önde gelen güç olma yönündeki “uzay rüyasını” gerçekleştirmek amacıyla agresif bir şekilde karşı-uzay yeteneklerinin peşinde olduğunu söyledi.

Saltzman, “Çin, uzay kabiliyetlerimizi bozmak, geriletmek ve yok etmek için agresif bir şekilde teknolojiye yatırım yapmaya devam ediyor” dedi. Saltzman, Çin ordusunun, 35’i son altı ayda fırlatılanlar olmak üzere 347 uyduyu, gelecekteki herhangi bir çatışmada ABD güçlerini izleme, takip etme, hedefleme ve saldırma amacıyla konuşlandırdığını söyledi.

ABD siber komutan yardımcısı olarak görev yapan emekli Hava Kuvvetleri generali Charlie Moore, Çin’in ABD’nin siber ve uzay alanlarında sahip olduğu asimetrik avantaja karşı koymak için büyük çaba sarf ettiğini söyledi.

Şu anda Tennessee’deki Vanderbilt Üniversitesi’nde misafir profesör olan Moore, “Çin, ABD’nin uzay ve siber alanlarda sahip olduğu üstünlüğün farkında, bu nedenle sadece kendi yeteneklerini geliştirmekle değil, aynı zamanda her iki alanda da ilk hamle avantajı olarak adlandırdığımız şeyden yararlanmakla çok ilgileniyorlar” dedi.

Ulusal Güvenlik Konseyi, CIA ve Pentagon yorum yapmayı reddetti. Çin hükümeti de konuyla ilgili yorum yapmadı. ABD, Çin’in düşman uydularını “inkar etme, istismar etme veya ele geçirme” yeteneklerini geliştirme çabasının, Pekin’in kilit bir “savaş alanı” olarak gördüğü bilgiyi kontrol etme hedefinin temel bir parçası olduğunu değerlendiriyor.

ProtonMail’den gizliliğinizi arttıran hizmet

Proton Pass’e merhaba deyin. Beta hizmeti şu anda premium ProtonMail aboneleri için mevcut, ancak şirket sonunda herkes için ücretsiz hale geleceğini söylüyor.

Proton Pass

ProtonMail, gizlilik odaklı e-posta hizmeti sunan bir şirkettir ve kullanıcıların gizliliği konusunda yüksek bir güvence sağlar. Hem özel hem de güvenli olması gereken başka ne var biliyor musunuz? Favori yemek tarifi sitenizden bankacılık uygulamanıza kadar her şey için yüzlerce giriş şifresi koleksiyonunuz.

Proton Pass’in varlık nedeni e-posta hizmetiyle aynı: Proton’un kendisinin bile kişisel bilgilerinizi göremeyeceği şekilde uygulanan uçtan uca şifreleme. Bu, parola, giriş alanı, ilişkili web adresi, ek notlar, her şey gibi kesinlikle her şeyi şifreleyerek ve tüm şifreleme işlemlerini sunucularda değil yerel donanımda gerçekleştirerek elde edilir. Yani teorik olarak, Proton’un kendisi tehlikeye girse bile verilerinize erişilemez.

Hizmet şu anda masaüstü bilgisayarlar ve telefonlar için özel bir uygulama, ayrıca Chrome ve Brave’de tarayıcı uzantıları olarak mevcut ve Firefox ve diğer tarayıcılar için destek yakında gelecek. Proton Pass iki faktörlü kimlik doğrulama içeriyor ve ayrıca ProtonMail’in 2022’de SimpleLogin’i satın almasından ödünç alınan bir numara olan gerçek adresinizin yerini alabilecek e-posta takma adlarını rastgele oluşturuyor. Planlanan güncellemeler arasında açık kaynaklı bir sürüm ve hata ödül programının yanı sıra The Verge’ün belirttiğine göre başlangıçta eksik olan donanım güvenlik anahtarları desteği de yer alıyor.

Yeni bir parola yöneticisi piyasaya sürmek için özellikle iyi bir zaman, zira LastPass’in kamuoyuna açık bir şekilde hacklenmesinin sonuçları kullanıcıların pazarın en büyük oyuncularından birine olan inancını sarsıyor. Yalnızca bir parola yöneticisi kullanmanın veri güvenliği kontrol listenizi tamamladığını düşünmeyin; özellikle de parolalarınızı web sayfalarına otomatik olarak doldurmasına izin veriyorsanız.

Verilerin sohbet robotlarına sızdırılmasını engelleyen eklenti!

Patented.ai, çalışanlar şirket verilerini bir sohbet robotuna girdiğinde, bu verilerin chatbot’a güç veren büyük dil modelini eğitmek için kullanılabileceğini söylüyor.

Hassas bilgi uyarısı

San Francisco merkezli girişim Patented.ai, bir şirketin çalışanlarını OpenAI’nin ChatGPT’si veya Google’ın Bard’ı gibi bir yapay zeka sohbet botuyla hassas veya özel bilgileri paylaşmak üzereyken uyarmak için tasarlanmış LLM Shield adlı bir eklenti yayınladı. Bir chatbot penceresi içinde çalışabilen eklenti, chatbot’un metin penceresine hassas bilgiler giren bir çalışana bir uyarı gösteriyor. Patented.ai, LLM Shield’in bugün kullanıma sunulduğunu ve bu yıl boyunca, kişisel kullanım için bir eklenti sürümü de dahil olmak üzere, yapay zeka modeli tarafından desteklenen yeni güvenlik ürünleri sunmayı planladığını söylüyor.

Üretken AI modelleri büyük olasılıkla büyük ve küçük işletmelerde birçok yararlı ve zaman kazandırıcı uygulama bulacaktır, ancak birçok şirket, iç işleyişi hala tam olarak anlaşılamayan modeller tarafından hassas veya özel bilgilerin nasıl kullanılabileceği konusunda giderek daha fazla endişe duymaktadır. Bank of America, Goldman Sachs, Citigroup Inc., Deutsche Bank AG ve Wells Fargo sızıntı olasılığını en aza indirmek için ChatGPT’yi yasakladı. Perşembe günü, danışmanlık firması Gartner’da analist olan Avivah Litan, “Çalışanlar, üretken yapay zeka chatbot çözümleriyle etkileşime girerken hassas ve tescilli kurumsal verileri kolayca açığa çıkarabilir” dedi. Litan sözlerine şöyle devam etti: “Kullanıcılar ve üretici yapay zeka temel modellerine ev sahipliği yapan şirketler arasındaki veri ve süreç akışlarını yönetmek için yeni bir yapay zeka güven, risk ve güvenlik yönetimi araçlarına acil ihtiyaç var.”

Şirket, çalışanlar şirket verilerini bir chatbot’a girdiğinde, bu verilerin sohbet robotuna güç veren büyük dil modelini (LLM) eğitmek için kullanılabileceğini söylüyor. Dahası, bu verilerin paylaşılmasının, eğitim veri setlerini oluşturanlara ağ üzerinde aynı yerde daha fazla veri aramaları için bir sinyal görevi görebileceğini söylüyor. Patented.ai’yi kuran seri girişimci ve yatırımcı Wayne Chang yaptığı açıklamada, “Yapay zeka inanılmaz derecede güçlü ve şirketler erişimi yasaklamak zorunda kalmamalı” dedi. “Görünürlük ve kontrol sayesinde, şirketler çalışanlarına ve onların LLM’leri kullanımına daha fazla güven duymalıdır.”

LLM Shield, ticari sırlar ve kişisel olarak tanımlanabilir bilgilerden HIPPA korumalı sağlık verilerine ve askeri sırlara kadar her türlü hassas veriyi tanımak için tasarlanmış bir yapay zeka modeli tarafından desteklenmektedir. Patented.ai sözcüsü, modelin çeşitli sektörlerdeki şirketlerin fikri mülkiyet haklarını korumak için çeşitli ürünlere güç sağlamak için kullanılacağını söyledi; kısmen Samsung gibi şirketlerdeki sızıntı hikayeleri nedeniyle ortaya çıkan son talep nedeniyle şirket, LLM Shield’in geliştirilmesini hızlandırdı.

FlexJobs hakkında bilmeniz gerekenler

Flexjobs’a kaydolup evden çalışmak mı istiyorsunuz? Önce bu maddeleri gözden geçirin.

Daha önce internet üzerinden en iyi evden çalışma işleri aradıysanız, bu sürecin başlı başına bir iş olabileceğini biliyor olmalısınız. Uzaktan çalışma imkanı bulmayı kolaylaştıran bir iş sitesi var: FlexJobs.com.

2007 yılında kurulan FlexJobs, serbest, esnek ve yarı zamanlı fırsatlar da dahil olmak üzere uzaktan çalışma işlerine odaklanan bir abonelik hizmeti. FlexJobs, Better Business Bureau’dan A+ derecesine sahip yasal bir iş arama sitesi. Yani, dolandırıcı değiller.

FlexJobs’a Üye Olmadan Önce Bilmeniz Gerekenler

FlexJobs, yalnızca esnek işlere odaklanmanın yanı sıra, yasal olduğundan emin olmak için her iş ilanını gerçek bir kişinin incelemesiyle ücretsiz rakiplerinden ayrılıyor. 

1. FlexJobs Neden Üyelik Ücreti Alıyor?

Site her iş ilanını elle taradığından, dolandırıcı bir iş ilanının dahil edilme olasılığı daha düşüktür. Bu nedenle FlexJobs kullanıcıları üyelik ücreti ödemek zorundadır.

FlexJobs web sitesine göre, üyeler yaklaşık 50.000 farklı şirketten 50’den fazla iş kategorisindeki işlere erişebilir.

FlexJobs, araştırma ekibinin yalnızca en iyi fırsatları gördüğünüzden emin olmak için her gün şirketleri ve işleri incelemek için 100 saatten fazla zaman harcadığını söylüyor.

2. FlexJobs’un Ücreti Ne Kadar? 

FlexJobs’un aralarından seçim yapabileceğiniz çeşitli üyelik seçenekleri vardır. Bir hafta için 9,95 $, bir ay için 24,95 $, üç ay için 39,95 $ veya bir yıl için 59,95 $ ödeyebilirsiniz.

FlexJobs zaman zaman promosyon kodları sunuyor ve bunları genellikle Facebook ve Twitter sayfalarında paylaşıyor. 

3. FlexJobs’un Ücretsiz Sağladığı Herhangi Bir Şey Var mı?

İş ilanlarının tamamını görmek için FlexJobs üyesi olmanız gerekse de, şirket blogunda iş arama ipuçları veriyor ve hatta iş başvurusunda bulunanlar için ara sıra web seminerleri düzenliyor.

FlexJobs üyelik ücretini gerçekten ödemek istemiyorsanız, ilk 100 listesinden potansiyel işverenleri belirleyebilir ve şirketlerin web sitelerindeki açık pozisyonlara göz atabilirsiniz.

4. FlexJobs’un Garantisi Var mı?

FlexJobs size evden çalışabileceğiniz bir iş bulacağının sözünü veremez, ancak web sitesi üyeliğin memnuniyet garantisi ile birlikte geldiğini söylüyor:

“FlexJobs’un Memnuniyet Garantisi ile, herhangi bir nedenle hizmetimizin kalitesinden memnun kalmazsanız, hesap oluşturma veya yenilemeden sonraki 30 gün içinde aboneliğinizi iptal etmeniz ve para iadesi talep etmeniz yeterlidir. Para iadenizi hızlı ve derhal işleme alacağız. İşte bu kadar, hızlı ve basit! Sonuç olarak, hizmetimizden memnun olmanızı istiyoruz ve bunun gerçekleşmesi için elimizden geleni yapacağız.”

FlexJobs üyeliği için kayıt yaptırdınız mı? Deneyiminizi ve evden çalışabileceğiniz bir iş bulmanıza yardımcı olup olmadığını duymak istiyoruz. Yorumlarınızı bekliyoruz. 

FlexJobs nedir?

FlexJobs, uzaktan, esnek ve serbest iş imkanları sunan bir abonelik tabanlı online iş arama platformudur. 2007 yılında Sara Sutton tarafından başlatılan platform, iş arayanlar için daha verimli ve güvenilir bir iş arama deneyimi yaratmayı amaçlamaktadır.

Platform, kullanıcılarına kaliteli ve dolandırıcılıktan arındırılmış iş ilanları sunmak için her bir iş ilanını dikkatlice inceliyor ve onaylıyor. Bu sayede, iş arayanlar güvende hissederken zamanlarını ve enerjilerini daha uygun iş fırsatlarına odaklayabilirler.

Platform, farklı sektörlerde ve tecrübe seviyelerinde iş arayanlara hitap eder. Üyelik ücreti karşılığında, kullanıcılar ilgi alanlarına ve becerilerine göre özelleştirilmiş iş önerileri alır, ayrıca kariyer koçluğu, özgeçmiş ve ön yazı yazma hizmetleri gibi ek kaynaklardan yararlanabilirler. FlexJobs, modern iş dünyasının taleplerine uyum sağlayarak esnek ve uzaktan çalışma kültürünü desteklemektedir.

2023’ün En iyi çevrimiçi yedekleme hizmetleri

Bilgisayarınızda depoladığınız tüm dosya ve klasörleri ne zaman bir belanın tehdit edeceğini asla bilemezsiniz. Bu nedenle en iyi çevrimiçi yedekleme hizmetlerinin bir listesini hazırladık.

iDrive Online Cloud Backup – En iyi bulut yedekleme

En ucuz olmasa da yine de uygun fiyatlı ve neredeyse her bilgisayar ve cihaz için yedekleme istemcileri ile birlikte geliyor. Şirket ayrıca tüm cihazlarınızı ve bilgisayarlarınızı senkronize etmek için ek depolama alanı sağlıyor, dosyaların herkesle paylaşılmasına izin veriyor ve yerel bir sürücüye yedekleme özelliğine sahip.

Carbonite Safe – En modern bulut yedekleme


Carbonite Safe, kendi tarzında Backblaze kadar basittir. Tek gerçek fark, Carbonite’ın varsayılan olarak her şeyi yedeklememesidir. Yedeklemeniz gerektiğini düşündüğü verileri seçiyor ve geri kalanını size bırakıyor. Standart konumları (Belgelerim vb.) kullanırsanız verileri seçmekte oldukça başarılıdır, bu nedenle çoğu kullanıcının ek girdi sağlamasına gerek kalmaz.


Livedrive – En gösterişli bulut yedekleme


Çevrimiçi yedeklemeniz için yüksek bir ücret ödemeyi sorun etmiyorsanız, Livedrive zarif kurulumu, minimalist arayüzü ve mükemmel çalışmasıyla yatırımınızı ödüllendirecektir. Ustaca tasarlanmış ve uygulanmış bir ürünü kullanmanın ne kadar güven verici olabileceği konusunda söylenecek bir şey var. Bu özellikle bir çevrimiçi yedekleme hizmeti için geçerlidir. Görev açısından kritik operasyonlar söz konusu olduğunda, hatasız bir deneyim içinizin rahat olmasını sağlar. Kusursuzluğa önem veriyorsanız, Livedrive çevrimiçi yedekleme için mükemmel bir seçimdir.


Backblaze – En uygun fiyatlı bulut yedekleme


Neyi yedeklemek istediğinizden veya nerede olduğundan emin değilseniz ya da tüm bunları çözmeye çalışmanın baskısını yaşamak istemiyorsanız, Backblaze sizin için çevrimiçi yedekleme hizmetidir. Sınırsız depolama alanı sunar ve açıkça hariç tuttuğunuz öğeler dışında her şeyi yedekler.


Sync.com – En iyi ücretsiz bulut yedekleme

Sync.com hem ücretli hem de ücretsiz bir katman hizmeti sunuyor. Ücretsiz katman, 5 GB yedekleme bulut depolama alanı ve premium hizmetlerinde sunulan özelliklerin çoğuyla birlikte geliyor. Sync.com hizmetinin kullanımı kolay ve karşılaştığımız diğer tüm çevrimiçi yedekleme hizmetleri kadar güvenli. Hem çekici ve iyi tasarlanmış bir web arayüzüne hem de Windows, macOS, Android ve iOS için kullanılabilen bir masaüstü uygulamasına sahip. Ayrıca, dosyaları cihazlarınız arasında senkronize etmeyi kolaylaştırır ve hatta dosyaları herhangi bir nedenle değiştirmeden veya ayrı tutmak istemeniz durumunda dosyaları yerel Sync klasörüne aktarmadan yedeklemek için bir Vault seçeneğine sahiptir. 5 GB depolama alanı uzman kullanıcılar ya da işletmeler için yeterli olmayabilir, ancak dosyaları çevrimiçi olarak saklamak ve herhangi bir ödeme yapmak zorunda kalmadan birden fazla cihaz arasında senkronize etmek istiyorsanız, Sync.com mükemmel işlevselliğe sahip güvenilir bir hizmettir. Ayrıca, gerektiğinde daha fazla depolama alanı için her zaman ücretli bir katmana yükseltebilirsiniz.

Yapay zeka destekli kariyer platformu

0

Gençlerin kariyer platformu Youthall, bir ilke imza atarak OpenAI tarafından geliştirilen ChatGPT entegrasyonu ile Türkiye’nin ilk yapay zeka destekli kariyer platformu oldu. Diğer kariye platformlarından farklı olarak, yenilikçi bir yaklaşım benimseyen platform; hem gençlerin iş veya staj arama sürecinde karşılaştığı zorlukları aşmalarına hem de iş verenlerin daha verimli ilanlar oluşturmasına yardımcı olmak için yapay zeka teknolojisini kullanmaya başladı. Gençlerin kariyer platformu Youthall, gençlere kariyerlerinde yardımcı olmak için yenilikçi teknolojilerin kullanılmasına öncülük etmeye devam ediyor. Bunun için bir ilke imza atan platform, teknolojik altyapısını geliştirerek Türkiye’nin ilk yapay zeka destekli kariyer platformu oldu. İş ilanı ve özgeçmiş oluşturma aşamasında artık ChatGPT teknolojisini kullanan Youthall, bu entegrasyon sayesinde gençlerin hazırladıkları ve belirli bir seviyeye getirdikleri özgeçmişleri kişinin talebi üzerine inceliyor ve sistem tarafından geri bildirim verilerek özgeçmişin gelişim alanları belirleniyor. Buna ek olarak işverenlere de iş ilanı oluşturma sürecinde ilan açıklaması, aranan nitelikler gibi alanlar için öneriler sunuyor ve işverenlerin iş ilanlarını daha etkili ve anlaşılır hale getirmelerine yardımcı oluyor.
Bu gelişim sayede Youthall, iş ilanlarının daha fazla uygun adaya ulaşmasını sağlamayı hedefliyor. Adayların özgeçmişleri yapay zeka tarafından geliştirilecek Gençlerin iş arama sürecini kolaylaştırmak için çok önemli bir adım olan bu yenilikle; iş başvurusunda bulunan gençlerin oluşturdukları en az 100 karakterlik bir “Hakkında” kısmına ekleyecekleri yetenek veya hobileri ile, yapay zeka tabanlı entegrasyonla sistem 1000 karaktere kadar adayın “Hakkında” yazısına öneri eklemeler sunabilecek. Bu sayede yapay zeka teknolojisinin yaptığı güncellemeler ve düzenlemelerle “Hakkında” kısmı daha iyi ifadelerle geliştirilebilecek. Youthall Kurucu Ortağı ve CEO’su Emre Aykan; “Ayrıca, adayların özgeçmişlerinin yüzde 85’ini doldurması durumunda, ChatGPT’nin doğal dil işleme yetenekleri sayesinde geri bildirim verilerek özgeçmişlerindeki eksiklikler ve gelişim alanları belirlenecek. Bu geri bildirimler sayesinde gençler, CV’lerini daha etkili bir şekilde düzenleyebilecek ve iş başvurularında daha başarılı sonuçlar elde edebilecekler. Bu gelişimin, kariyerlerine yeni başlayan veya geliştirmek isteyen 18-35 yaş arasındaki gençler için son derece faydalı olacağına ve onların iş veya staj arama süreçlerini kolaylaştırarak
geliştireceğine inanıyoruz” dedi.

Yapay zeka, işverenlerin işe alım sürecinde harcadıkları zaman ve çabayı da azaltacak Süreci iş verenler için de daha kolay hale getiren sistem sayesinde; iş ilanı oluşturma sürecinde, ilan başlığı ve anahtar kelimelerin eklenmesinden sonra ChatGPT sistemin sağlamış olduğu yapay zeka ilan açıklaması, aranan nitelikler gibi alanlar için öneriler sunarak işverenlerin iş ilanlarını daha kısa sürede etkili hale getirmelerine yardımcı olacak. Bu özellik, işverenlerin iş ilanlarının daha fazla uygun adaya ulaşmasına sağlayacak.


Gelen başvurular arasından seçilen ve adayların izin verdiği özgeçmişlerinin sistem tarafından incelenmesi ve otomatik geri bildirimler vermesinin, işverenlerin işe alım sürecini daha etkin hale getireceğine dikkat çeken Aykan; gelen başvurular arasında seçecekleri adayın profilinin yapay zeka ile incelenebileceği ve işverenlere sistem üzerinden otomatik geri bildirim verileceğini belirtti. Ayrıca, Youthall üzerinden gerçekleştirilebilen işe alım yöntemlerine ilaveten, ilanlara başvuru yapmış adayların profillerinin ilan ile örtüşmesi durumunda Aday Takip Sistemi’nde var olan otomasyon yazılımı ile adaylar mülakat süreçlerine daha hızlı ve verimli bir şekilde değerlendirilebiliyor. ChatGPT entegrasyonu ile de işverenler adayın uygunluğunu analiz edebiliyor, aday hakkında öneriler alabiliyor. Bu sayede işverenlerin işe alım sürecinde harcadıkları zaman ve çabayı da azaltmasını hedeflediklerini belirten Aykan, “Ek olarak işverenlere sağlayacağımız geri bildirimler sayesinde gelen aday başvuruları hakkında daha iyi bir fikir sahibi olmalarının önünü açabileceğimizi öngörüyoruz. Amacımız, Türkiye’de henüz yapılmak istenen bir konuda öncü olmak ve işverenlerin işe alım, adayların da CV’lerini hazırlama süreçlerini yenilikçi ve gündemi takip eden bir yaklaşım ile daha hızlı ve kolay bir hale getirmek. Şu anda ChatGPT 3.5 sürümünü kullansak da yakın bir zamanda 4’üncü
sürümü ile daha farklı kolaylıkları da sağlayacağız” açıklamasında bulundu.

Alphabet CEO’su dünyanın en çok kazanan patronlarından oldu!

0

Alphabet ve Google’ın patronu Sundar Pichai’nin 2022 yılında 226 milyon dolara ulaşan toplam tazminat paketi, şirketin kemer sıktığı bir döneme denk geliyor.

280 Milyon dolardan fazla gelir elde etti!

Her üç yılda bir hisse ile ödüllendirilen Pichai, kurucu ortakları Larry Page ve Sergey Brin’in yöneticilik görevlerinden resmen ayrıldıkları 2019 yılında 280 milyon dolardan fazla gelir elde etti. Dosyaya göre Alphabet ayrıca Pichai’nin kişisel güvenliği için yaklaşık 6 milyon dolar harcadı.

Google’ın bilgi ve enformasyondan sorumlu kıdemli başkan yardımcısı Prabhakar Raghavan ve işletme müdürü Philipp Schindler’in de aralarında bulunduğu diğer yöneticiler ise yaklaşık 37 milyon dolar kazandı. Bu kişilere her yıl hisse senedi veriliyor. Pichai’nin aldığı ücret onu dünyanın en çok kazanan CEO’larından biri yapıyor. Zamanlama, Alphabet’in yanı sıra Meta ve Twitter gibi teknoloji sektöründeki diğer şirketlerde yaşanan işten çıkarmaların ardından garip bir hal aldı.

Alphabet Ocak ayında 12,000 kişiyi işten çıkarmış ve Pichai bir notta “bizi buraya getiren kararların tüm sorumluluğunu” üstlendiğini söylemişti. “Geçtiğimiz iki yıl boyunca dramatik büyüme dönemleri yaşadık,” diye yazdı. “Bu büyümeyi desteklemek için bugün karşı karşıya olduğumuzdan farklı bir ekonomik gerçeklik için işe alım yaptık.” Pichai, şirketin “titiz bir inceleme” gerçekleştirdiğini ve tüm “ürün alanları, işlevler, seviyeler ve bölgeler” genelinde işten çıkarmalar yapıldığını söyledi.

Apple CEO’su Tim Cook, önceki yıllardaki büyük paketlerin hissedarlar arasında tartışmalara neden olmasının ardından 2023 yılı için ücretinin düşürülmesini istedi. Cook, 2022 yılına kıyasla yaklaşık %40 daha az, 49 milyon dolar kazanacak. Elon Musk, Twitter’ı devralmasını finanse etmek için Tesla’da neredeyse 23 milyar dolar değerinde hisse sattıktan sonra geçen yıl tartışmasız en çok kazanan patron oldu. CEO, elektrikli araç üreticisinden maaş ya da ikramiye almıyor.

Alphabet şirkete yöneltilen soruları cevapsız bıraktı ve henüz bir açıklama yapmadı.

GAİN, Rams Türkiye Grubu tarafından satın alındı

2020 yılının Aralık ayında Türkiye’nin yüzde yüz yerli yatırımla kurulan dijital yayın platformu olarak yayın hayatına başlayan GAİN, Rams Türkiye Grubu tarafından satın alındı.

Rams Türkiye, bu satın almayla birlikte GAİN hisselerinin tamamını bünyesine kattı. İlgili satın alma süreci kapsamında GAİN’in Kurucusu Gözde Akpınar, 1 Haziran tarihine kadar Yönetim Kurulu Başkanı olarak görevine devam edecek.

Gözde Akpınar gerçekleşen satın alma ile ilgili “Üç yıldan fazla bir süredir devam eden GAİN yolculuğumuzda, önemli bir karar aldık. Hepimizin ortak mücadelesiyle, sıfırdan bugünlere getirdiğimiz şirketimiz artık yeni bir döneme giriyor. Bugün itibarıyla GAİN’in bütün hisselerinin Rams Türkiye tarafından satın alınması için el sıkışmış bulunmaktayız. Türkiye’nin yüzde yüz yerli yatırımla kurulan dijital platformu olan GAİN için ilk günden beri hayalimiz, ülkemizden globale açılan bir marka yaratmaktı.

Global dev rakiplerimizin olduğu sektörde, bize inanan ekibimiz ve iş ortaklarımızla birlikte farklı işler yaparak izleyicilerimiz ile birbirimizi daha iyi anlayarak güçlü bir bağ kurduk. Bu satışın ülkemiz için hayırlı olmasını ve bu bağın gelişerek sürmesini diliyorum.” dedi. 1 Haziran tarihine kadar görevinin başında kalacağı bilgisini paylaşan Akpınar, “bundan sonraki süreçte GAİN yine aynı yenilikçi ve kaliteli içerilerini hız kesmeden devam ettirirken, GAİN’in bugüne gelmesinde büyük emek ve katkısı olan çalışma arkadaşlarımızla yola devam edileceği bilgisini de paylaşmak isterim.” diye ekledi.

Yüzde 90 oranında orijinal içerikle yerli rakiplerinden ayrıştı

“Kaliteli zaman, değerli içerik” mottosuyla 2020 yılının Aralık ayında kurulan dijital içerik platformu GAİN, kısa sürede 2 milyon kullanıcıyı aşarak alanındaki başlıca oyunculardan biri haline geldi. Her yaştan ve her tarzdan izleyiciye hitap eden kataloğunun yanı sıra rekabetçi üyelik ücretiyle de diğer platformlar içerisinde farklı bir yerde konumlandı. Kurulduğu günden itibaren yüzde 90 oranında orijinal içerikli yayın yapan GAİN, Türkiye’nin usta oyuncularını ve ekiplerini bir araya getiren Ayak İşleri, Hamlet, Aslında Özgürsün, On Bin Adım, Metot,  Terapist, Cezailer ve Etkileyici gibi yapımlarla ses getirdi. BBC Studios işbirliği kapsamında, BBC First dizilerini üyeleriyle buluşturdu. Yeryüzü ve insan belgeselleri, canlı talk show’lar ve aktüalite programlarıyla rekabette ayrışmayı başararak, özellikle son dönemde canlı haber yayınlarıyla izleyici kitlesini daha da genişletti.

Böyle monitör hiç görülmedi!

AUO’dan 360Hz’e ulaşabilen 49 inç, 5K ultra geniş ve dünyanın en hızlı 1080p monitörü geliyor. İşte detaylar!

Panel tedarikçisi AU Optronics piyasaya bomba gibi düşmeyi hedefliyor. En varlıklı oyuncuların bile cüzdanını kemiren donanımı tatmin edecek kadar hızlı olan devasa bir monitör tasarımı gösterdiler! AUO Corporation (AUO), 19-21 Nisan 2023 tarihleri arasında Taipei Nangang Fuar Merkezi’nde düzenlenen Touch Taiwan 2023 Display Uluslararası Fuarı’nda gelişmiş ALED ticari ekranını sergiledi.

Mükemmel görsel-işitsel deneyim

AUO, film ve televizyon endüstrisiyle yaptığı alanlar arası işbirliklerinde, izleyicilere en üst düzeyde, mükemmel görsel-işitsel eğlence deneyimleri sunan birinci sınıf sürükleyici ev sinemaları oluşturmak için ALED ekran teknolojilerini durmaksızın kullanıyor. AUO ALED ekran, ileriye dönük ekran teknolojisi ve görüntü işlemede yılların biriktirdiği entegre yeteneklerle, boyut kısıtlamalarının üstesinden gelmek için sonsuza kadar genişletilebilen, ekran gereksinimlerindeki çeşitli şekil ve boyutların ihtiyaçlarını karşılayan, geleneksel ekranları yeniliklere ve yaratıcılığa ilham verebilecek genişletilmiş ortamlar haline getiren ince aralıklı kesintisiz döşeme teknolojisini kullanıyor.

Şirketin yeni 49 inç, 5K monitörü şimdiden rakiplerinin çoğunu birkaç yönden geride bırakıyor. “5K” çözünürlük ve 32:9 en boy oranı tam olarak kesin değil. Ancak benzer ekranlarda 5120×2160 çözünürlük anlamına geliyor (4K, artı her iki tarafta biraz daha fazla). Ayrıca 1000R eğrilik ile dramatik bir şekilde daha iyi bir derinlik sağlıyor. Ancak asıl etkileyici başarı, tüm bu ekranı 360Hz’de sürüyor. Ancak AUO, bu süper büyük ultra geniş kategoride en hızlı olmakla yetinmiyor. Şirket ayrıca 540Hz’lik yüz eritme hızına sahip daha mütevazı bir 24 inç, 1080p oyun ekranını da gösterdi. Bu, Alienware’in AW2524H’sine (ve bazı benzer panellere) ait olan mevcut perakende ekran rekorunu %8 oranında geride bırakıyor. AUO, şu anda Display Innovation Taiwan Konferansında sergilenen paneller hakkında başka bir şey söylemiyor.

AUO, bir B2B panel tedarikçisidir, bu nedenle logosuyla süslenmiş herhangi bir monitör görmeyeceksiniz. Ancak panellerinin diğer şirketlerin monitörlerine takıldığını göreceksiniz – AUO, dünyanın ilk 1000 nit G-Sync HDR panellerini, 360Hz e-spor panellerini ve ilk mini LED dizüstü bilgisayar ekranlarını gönderdi. Bunun tam olarak ne zaman gerçekleşeceği biraz belirsiz, ancak bu tür bir teknolojinin fuar örneğinden perakende ürüne dönüşmesi en erken bir takvim yılı sürecek gibi gözüküyor.

Amazon ve Microsoft’un buluttaki kayıpları gizleniyor olabilir

0

Microsoft ve Amazon’un yapay zeka çalışmalarının koparttığı fırtına çok daha kritik olan bir alandaki gerilemelerinin önüne geçiyor olabilir.

İşletmeler ekonomik belirsizliğin ortasında harcamalarını dizginledikçe bulut bilişim hizmetlerine eskiden yaşanan patlamanın yavaşladığını söylüyor. Microsoft ve Amazon gelecek hafta sonuçları bildirdiğinde, analistler bulut bilişim işletmelerinin son on yılda performanslarını artırmaya başlamasından bu yana en yavaş gelir artışını bekliyorlar. Robert W. Baird & Co.’nun teknoloji stratejisti Ted Mortonson’a göre, sorun şu ki, bu yıl sağlam bir şekilde yükselen hisse senetlerinde bunların çoğu fiyatlandırılmıyor.

Microsoft hisseleri Perşembe günü %0,8 düşerken Amazon %0,3 düştü

Bulut bilgi işlem hizmetlerine yönelik güçlü talep, yıllardır hem Microsoft hem de Amazon için istikrarlı bir büyüme faktörü olarak hareket etti ve bunlar, yapay zeka heyecanına ek olarak teknoloji hisselerinde daha geniş bir ralli dalgasını sürüyor. Microsoft’un Azure bulut hizmetleri işine ev sahipliği yapan Intelligent Cloud birimi, 2022’de gelirinin %38’ini ve işletme gelirinin %39’unu oluşturdu.

Amazon Web Services, geçen yıl Seattle merkezli şirketin büyük işletmeleri arasında en hızlı büyüyeniydi ve 22,8 milyar dolar işletme geliri elde etti. Amazon’un geri kalan işletmeleri bir araya geldiğinde 10,6 milyar dolarlık işletme zararı bildirdi.

Her iki şirket için de çatlaklar oluşmaya başladı. Bloomberg tarafından derlenen analist tahminlerinin ortalamasına göre, 2023’ün ilk üç ayında, kur dalgalanmaları hariç tutulduğunda Microsoft’un Azure birimi ve Amazon Web Services büyümesinin sırasıyla %31 ve %14’e düşmesi bekleniyor. Bir yıl önce Azure satışları %49 ve Amazon Web Services %37 arttı.

Geçen hafta yayınlanan bir hissedar mektubunda Amazon, AWS’nin büyüme oranını “yumuşatacak” ekonomik zeminle ilgili “kısa vadeli ters rüzgarlarla karşı karşıya” olduğunu söylüyor. Bu, en son sonuçlarında söylediklerini tekrarladı. Microsoft ayrıca, geçen çeyrekte bulut yazılımı satışlarında bir yavaşlama olduğu konusunda uyarıyor.

Wall Street daha temkinli davranıyor. UBS, geçen hafta Azure için büyüme tahminlerini düşürdü ve “müşterilerin bulut harcamalarını optimize etme/azaltma çabalarının çoğu kişinin düşündüğünden daha derin ve daha uzun süreceği” uyarısında bulundu. Analist Karl Keirstead, harcama ve yeni geliştirici faaliyetlerine ilişkin son eğilimlerin ilk çeyrekte devam ettiğini ve “üç ay öncesine göre daha kötü hissettirdiğini” sözlerine ekledi. Jefferies, yavaşlayan bulut talebini Amazon için “önemli bir endişe” olarak görüyor. Analist Brent Thill, AWS’nin Amazon’un işletme gelirinin büyük bir kısmını oluşturması nedeniyle “hisselerin daha iyi performans göstermesi için bulutta bir istikrarın çok önemli olduğunu” söyledi.

MAPsignals’ın baş yatırım stratejisti Alec Young için Microsoft ve Amazon, büyüme yeniden hızlanmadan önce geçici bir duraklama olmasını beklediği yavaşlamaya rağmen çekici olmaya devam ediyor. “Bulut bilgi işlem için hala çok yol var, bu nedenle yatırımcıların birkaç çeyrekteki büyüme düzeyine çok fazla takıntı yapmaları gerektiğini düşünmüyorum” dedi.

Kuantum bilgisayarların gecikmesi yazılım mühendislerin yaratıcılığını artırıyor

Kuantum bilgisayarlar, günümüzün en hızlı süper bilgisayarlarından milyonlarca kat daha hızlı olma sözü vererek, potansiyel olarak tıbbi araştırmalardan insanların iklim değişikliği sorunlarını çözme yöntemlerine kadar her şeyde devrim yaratıyor. Ancak bu makineler için bekleyiş, içlerine akıtılan milyarlara rağmen uzun sürdü.

Rigetti Computing Inc (RGTI.O) dahil olmak üzere halka açık kuantum bilgisayar şirketlerinin belirsizliği ve iç karartıcı hisse senedi performansı yatırımcıları korkutmadı. Bazıları, zamanlarını beklerken sıradan bilgisayarlarda kuantumdan ilham alan yazılımları çalıştırmak için güçlü çipler kullanmaya yönelen yeni girişimlere yöneliyor. Günümüzde müşterilerin klasik bilgisayarlara göre avantaj elde etmek için kullanabilecekleri kuantum bilgisayarlardan yoksun olan bu girişimler, doğanın temel yapı taşlarını inceleyen bir bilim dalı olan kuantum fiziğinde kullanılan algoritmalardan ilham alan yeni bir yazılım türü geliştiriyor.

Sektör yöneticilerinin Reuters’e verdiği demeçte, bir zamanlar geleneksel bilgisayarlar için çok büyük olan bu algoritmalar, günümüzün güçlü yapay zeka çipleri sayesinde nihayet çalışmaya başlıyor. 33 milyon dolardan fazla para toplayan ve başlangıçta yalnızca kuantum bilgisayarlarda çalışabilen yazılımlara odaklanan bir yazılım girişimi olan QC Ware, geleceğin kuantum makineleri gelene kadar rotayı değiştirmesi ve bugünden müşteriler için bir çözüm bulması gerektiğini söyledi.

GPU’lar, oyun oynamak için video işlemek üzere yapılmış mikroçiplerdir ve o kadar güçlü hale geldi ki, bugün yapay zeka hesaplamasının büyük kısmını yapıyorlar. Artık kuantum geliştirmede de kullanılıyorlar.

Bu hafta, QC Ware , GPU’ları kullanan geleneksel bir bilgisayarda protein gibi şeylerle nasıl etkileşime girdiklerini görmek için kimyasal molekülleri simüle edecek Promethium adlı kuantumdan ilham alan bir yazılım platformunu tanıtıyor. QC Ware’in kuantum kimyası başkanı Robert Parrish, yazılımın, mevcut yazılım çözümleriyle karşılaştırıldığında simülasyon süresini 100 atomluk moleküller için saatlerden dakikalara ve 2000 atoma kadar moleküller için aylardan saatlere indirebileceğini söyledi.

1 Milyar dolar artırıldı

Cömertliği alan girişimler, müşteriler kuantum bilişimin “iPhone” anı geldiğinde hazır olmak için sıraya girerken gelir elde edebildiklerini söylüyor. Bu da yatırımcıları cezbediyor. Veri şirketi PitchBook’a göre, geçtiğimiz 18 ayda, bir Alphabet yan ürünü olan SandBoxAQ da dahil olmak üzere kuantum yazılım girişimleri yaklaşık 1 milyar dolar topladı. Elbette, bu teknolojinin gelişimi yeni başlıyor ve bu girişimlerin bazı potansiyel müşterileri ikna etmek için çok çalışması gerekiyor.

SandBoxAQ CEO’su Jack Hidary, AI çiplerinin aynı anda yüz binlerce kimyasal etkileşimi simüle edecek kadar güçlü hale gelmesinin yalnızca 24 ay önce olduğunu söyledi. Google’ın günümüzde gelir sağlayan Tensör İşleme Birimi (TPU) adı verilen yapay zeka çipinde biyofarma simülasyonu için kuantumdan ilham alan bir algoritma geliştirdi. SandBoxAQ, Şubat ayında Reuters’e 500 milyon dolar topladığını söylüyor.

Entanglement Inc’i 2017’de “yalnızca kuantum laboratuvarı” olmak üzere kuran Jason Turner, kuantum donanım geliştirmenin yavaş ilerlemesinden dolayı sabırsızlanıyor. “Ne için on yıl geçti, şimdi 40 yıl, değil mi?” dedi. Sonunda yumuşadı ve kuantumdan ilham alan bir siber güvenlik algoritması yürütmesine yardım etmesi için Silikon Vadisi’ndeki yapay zeka çipi girişimi Groq’a döndü.

Austin merkezli kuantum yazılım girişimi Strangeworks’ün patronu William Hurley, nihai olarak, kuantum fiziğinden ilham alan yazılımın, bazı değişiklikler olmadan kuantum bilgisayarlarda iyi performans göstermeyeceğini söyledi.

Yine de, onları kullanmaya başlayan şirketlerin “kuantum, fenomen ve süreç hakkında bilgi sahibi olacaklarını ve bu da onları kuantum bilgisayarları kullanmaya başladıkları noktada onları daha iyi hazırlayacak” mühendislere sahip olacağını söylüyor. O an aniden gelebilir, dedi. Üzerinde 60’tan fazla kuantum bilgisayar bulunan bir bulutu da işleten Strangeworks, geçen ay IBM (IBM.N) dahil olmak üzere yatırımcılardan 24 milyon dolar topladı.

Bill Gates, yapay zekanın çocuklara 18 ay içinde okumayı öğreteceğini söylüyor!

0

Yapay zeka çocuklarınıza öğretmeye ve notlarını yükseltmeye yardımcı olabiliyor. Yapay zeka sohbet robotlarının çocukların okumayı öğrenmelerine ve 18 ay içinde yazma becerilerini geliştirmelerine yardımcı olmak için yolda olduğunu söyleyen milyarder Microsoft’un kurucu ortağı Bill Gates bu durumun nasıl olacağını açıklıyor.

Yapay zeka sohbet robotlarının insan benzeri dili tanıma ve yeniden yaratıyor

Gates, Salı günü San Diego’daki ASU+GSV Zirvesi’nde yaptığı açılış konuşmasında, “Yapay zeka, herhangi bir insanın yapabileceği kadar iyi bir öğretmen olmak için bu yeteneğe ulaşacak,” dedi. OpenAI’nin ChatGPT’si ve Google’ın Bard’ı gibi yapay zeka sohbet robotları son birkaç ayda hızla gelişti ve artık belirli standartlaştırılmış testlerde insan düzeyindeki zekayla rekabet edebiliyor. Bu büyüme, hem teknolojinin potansiyeline ilişkin heyecanı hem de olası olumsuz sonuçlara ilişkin tartışmaları da beraberinde getirdi.

Kont Gates kampındaki insanlardan etkilendi. Bugünün sohbet robotlarının “okuma ve yazma konusunda inanılmaz bir akıcılığı” var, bu da yakında öğrencilere teknolojinin daha önce hiç olmadığı şekillerde kendi okuma ve yazma becerilerini geliştirmeyi öğretmelerine yardımcı olacak, dedi. Gates, ”İlk başta, okuma araştırma asistanı olmanın ve size yazma konusunda geri bildirim vermenin okumaya nasıl yardımcı olduğunu görünce çok şaşıracağız” dedi. Gates, tarihsel olarak, yazma becerilerini öğretmenin bir bilgisayar için inanılmaz derecede zor bir görev olduğunu kanıtladı. Öğretmenler denemeler hakkında geri bildirimde bulunurken, anlatı yapısı ve düzyazının netliği gibi özellikleri ararlar – geliştiricilerin kodda kopyalaması “zor” olan “yüksek bilişsel egzersiz” dedi.

Ancak destekçiler, yapay zeka sohbet robotlarının insan benzeri dili tanıma ve yeniden yaratma yeteneğinin bu dinamiği değiştirdiğini söylüyor. New York Times teknoloji köşe yazarı Kevin Roose, geçen ay AI’nın çevrimiçi stil kılavuzlarında hızlı arama yapma yeteneğini kullanarak yazısını geliştirmek için ChatGPT programlarını zaten kullandığını söylüyor.

Bazı akademisyenler , chatbot’ların metin parçalarını özetleme ve geri bildirimde bulunma ve hatta tam makaleler yazma yeteneklerinden etkilendiklerini söylüyor.

Ancak aynı akademisyenler, teknolojinin henüz tam olarak oluşmadığı ve istemeden de olsa önemli hatalara veya yanlış bilgilere yol açabileceği konusunda uyarıda bulunuyor. Gates, AI teknolojisinin öğrencileri daha iyi motive etmek için insan dilini okuma ve yeniden yaratma konusunda gelişmesi gerektiğini söylüyor.

Sohbet robotlarının matematikten önce okuma ve yazmada başarılı olacağı fikri biraz şaşırtıcı olabilir: Cebir ve matematik genellikle yapay zeka teknolojisini geliştirmek için kullanılıyor.

Ancak uzmanlar, büyük veri kümeleri üzerinde eğitilen sohbet robotlarının genellikle matematiksel hesaplamalarla mücadele ettiğini belirtiyor. Chatbot’un üzerinde eğitildiği veri kümelerinde zaten çözülmüş bir matematik denklemi varsa, size yanıtı sağlayabilir. 

Gates, Microsoft AI geliştiricilerine düzenli olarak sohbet robotlarının neden görece basit hesaplamalar yapamadığını ve hatta bazı sayıları çarpamadığını sorduğunu söyledi.  Biraz zaman alabilir, ancak Gates, teknolojinin muhtemelen iki yıl içinde gelişeceğinden emin, dedi. Ardından, başka türlü karşılayamayacak geniş bir öğrenci kitlesine özel ders verilmesine yardımcı olabilir .