Yenilenebilire geçiş zorunlu hale geliyor

Almanya, fosil yakıtları “2040’tan önce” terk etme hedefini sürdürürken, 2035 yılına kadar tüm elektrik ihtiyaçlarını yenilenebilir kaynaklardan tedarik etmeyi hedefliyor. Avrupa’nın en büyük ekonomisi, diğer Batılı ulusların Rus gazına daha az bağımlı hale gelmesi için baskı altında kaldı. Ancak 2030 yılına kadar kömürle çalışan santralleri aşamalı olarak kapatma ve 2022 sonuna kadar nükleer santrallerini kapatma planları geriye çok az seçenek bıraktı. Ekonomi Bakanı Robert Habeck, yenilenebilir enerji için hızlandırılmış kapasite artırımını, ülkeyi Rus fosil yakıt kaynaklarına daha az bağımlı hale getirmede kilit bir unsur olarak nitelendirdi. Makaleye göre, ülkenin Yenilenebilir Enerji Kaynakları Yasasında (EEG) ilgili değişiklik hazır ve rüzgar veya güneş enerjisinin payı 2030 yılına kadar yüzde 80’e ulaşacak. Başta Avrupa ülkeleri olmak üzere birçok ülkede yenilenebilir odaklı çalışmalar devam ediyor. Rusya-Ukrayna savaşı ise enerji dönüşümünün hızlanmasında son günlerde kritik rol oynuyor.

Securitas, güvenliği bireysele taşıyor

İş dünyasının nabzını tuttuğumuz TechInside YouTube kanalında farklı içeriklerle karşınıza çıkmaya devam ediyoruz. Son olarak Sitemizin genel yayın yönetmeni Kerem Özdemir, Securitas CTO’su Emre Erdal ile röportaj gerçekleştirdi. Securitas’ın kısa süre önce satın aldığı Tepe Güvenlik hakkında konuşan ikili, şirketin büyüme stratejisinden ve yayılma politikalarından bahsetti. Erdal, bu hamle ile beraber küçük ve orta ölçekli işletmelere yöneleceklerini açıkladı. Yapay zeka konusunun da açıldığı röportajda Securitas’ın 2013 yılında başlayan dijital güvenlik altyapısından da konu açıldı. Erdal, müşterilini sadece fiziksel güvenlik görevlileriyle değil, olası risk değerlendirmeleriyle de koruduklarını belirtti. Aynı zamanda doğru projeye en doğru insanın seçimi konusunda da yapay zekadan destek aldıklarını açıkladı. Ancak asıl kullanımı ise risk değerlendirmeli ile önceden olası olayların önünü kesmek.

Garanti Portföy’den Metaverse ve yeni teknolojilere değişken fon

0
Garanti Portföy, Metaverse ve Yeni Teknolojiler Değişken Fonu’nu 21 Mart’ta satışa sunacağını açıkladı. Garanti Portföy’ün açıklamasında, “Garanti BBVA olarak; siz değerli müşterilerimiz için yenilikçi temalara yatırım yapmayı kolaylaştırmayı ve portföyünüzü çeşitlendirmeyi hedefliyoruz. Gelecekte internetin yerini alması beklenen, sanal ve gerçek dünyanın yeni oluşumu Metaverse, günümüzde giderek merak edilen ve popüler hale gelen bir platforma dönüştü. Bu sanal evren, insanların sanal temsillerinin dijital nesnelerle etkileşime girebildiği, sürekli açık olan sanal ortamlardan oluşan bir ağ. Birlikte işlerliğe sahip, senkronize, sınırsız katılımcıya açık, tamamen işlevsel bir ekonomiye sahip. Aynı zamanda sanal ve gerçek dünyayı kapsayan bir deneyim olarak tanımlanmakta. Ayrıca bilgi teknolojilerinden, iletişim hizmetleri sektörüne uzanan yeni teknolojiler alanlarında faaliyetlerde bulunan global şirketler ile BIST Teknoloji Endeksi ve BIST İletişim Endeksi’nde bulunan şirketlerin fon portföyünde yer alması planlanmakta” denildi. Fonun yatırımcı profili şu şekilde tanımlanıyor:
  • Metaverse ve yeni teknolojilerine yatırım yapmak isteyen,
  • Birikimlerini değerlendirirken orta-uzun vade bakış açısıyla düşünen,
  • TL ile fon alımı yapmak isteyen.
Garanti Portföy, yatırımcı profilini tanımlarken “Fon yüksek riske toleransı olan yatırımcılar için uygundur” ifadesini de kullanıyor.

Teknosa’dan işitme engellilere görüntülü çağrı merkezi hizmeti

Teknoloji perakendecisi Teknosa, işitme engelli müşterilerine işaret diliyle görüntülü çağrı merkezi üzerinden hizmet sunmaya başladı. Teknolojik Eller adıyla Teknosa’nın web sitesi ile mobil uyumlu web sitesinde başlayan uygulamadan ürün satın alma, kampanya ve ürün bilgisi, iade, değişim ve servis başta olmak üzere her türlü konuda hizmet almak mümkün oluyor. Sabancı Holding iştiraklerinden Teknosa, işitme engelli müşterilerinin alışveriş yolculuğunu kolaylaştırmak amacıyla işaret diliyle görüntülü çağrı merkezi dönemini başlattı. Kendi sektöründe bir ilke imza atan Teknosa’nın yeni uygulaması, her türlü talep ve soruların yanı sıra iade ve değişim süreçlerinden servislere, stok bilgilerinden kampanyalara işitme engelli müşterilerin ihtiyaç duydukları her konuda bir çözüm noktası oluyor. İşitme engelli müşterilerimiz, ayrıca sektörde ilk ve tek olan webchat, whatsapp güvenli link ödeme yönteminden de faydalanarak siparişlerini kolay ve güvenli bir şekilde tamamlayabilecek. Hafta içi 09.00 ile 19.00 saatleri arasında hizmet veren Teknolojik Eller, ilk aşamada Teknosa.com web sitesi ile mobil uyumlu web sitesinde devreye alındı. Uygulama, Nisan sonunda Teknosa’nın mobil aplikasyonunda da işitme engelli müşterilerin hizmetinde olacak.

SOCAR Türkiye’den sektörün en büyük SAP projelerinden biri

SOCAR Türkiye, veri odaklı bir şirket olmak ve büyüme stratejisini desteklemek üzere SAP ile iş birliğini bir adım öteye taşıdı. SAP Türkiye ile sadece Türkiye’nin değil, bölgenin ve enerji sektörünün en büyük SAP projelerinden birine imza atan SOCAR Türkiye, Project Earth isimli proje ile farklı süreçleri ele alan SAP çözümlerini SAP S/4HANA sistemine entegre ederek, tek merkezden yönetecek. SOCAR Türkiye, tüm grup şirketlerinin kurumsal süreçlerinin yönetildiği uygulamaların dijital dönüşüme ayak uydurabilmesi, süreç bazlı ve organizasyonel entegrasyonun sağlanması amacıyla Project Earth çalışmasını hayata geçirdi. Bünyesinde bulunan STAR Rafineri, SOCAR Dağıtım, SOCAR Depolama sistemlerini tek bir SAP S/4HANA sistemi üzerinde birleştiren SOCAR Türkiye; SAP ile gerçekleştirdiği Project Earth ile yerinde ve dağınık sistemlerini entegre SAP S/4HANA ve Analytics Cloud çözümleri ile yeniledi. Ayrıca finans, merkezi satın alma, ticari operasyonlar, bakım onarım, iş analitiği ve ana veri yönetimi süreçlerinin dijital dönüşümünü desteklemeye de hazır hale getirdi. SOCAR Türkiye’nin satın alma ve lojistik, varlık yönetimi, ticaret ve finans iş birimlerini kapsayan, 100’den fazla SAP danışmanının görev aldığı Project Earth çalışmasında başlangıç aşamasından itibaren uzaktan çalışma yöntemi ile 8 binden fazla test adımı tamamlandı. Hazırlık aşaması 6 hafta süren proje, 16 ay gibi kısa bir sürede tamamlandı. Güncelliğini kaybetmiş ve dağınık uygulamalar yerine güncel, tekil ve merkezi bir sistem yaratmayı hedefleyen proje ile çalışanların da memnuniyetinin artırılması hedefleniyor. SOCAR Türkiye’nin süreçlerindeki hızı ve çevikliği iyileştiren, bellek-içi teknolojili yeni nesil ERP (kurumsal kaynak planlama) çözümü SAP S/4HANA; hızlı, verilerle yönlendirilen karar verme sürecinin de yolunu açıyor. SOCAR Türkiye Dijital Transformasyon & Bilişim Teknolojileri Başkanı Hakan Irgıt “Ocak 2022 itibarıyla 16 aydır devam ettirdiğimiz ve dünyada eşine az rastlanır S4/HANA projemiz Project Earth’ü de devreye aldık. Tasarım aşamasından devreye almaya kadar tamamını uzaktan çalışarak gerçekleştirdiğimiz bu projede hem kurumsal uygulamalarımızın yenilenmesini sağladık hem de daha önce kullanmadığımız birçok yeni aracı da çalışanlarımızın hizmetine sunduk. Çalışanlarımız projenin hayata geçmesiyle muhasebe işlemleri ve fatura onayları gibi kurumsal süreçleri uçtan uca yönetebiliyor, raporlayabiliyor, grup şirketleri arasında veri akışı gerçekleştirebiliyor. Hidrokarbon değer zincirinde hammadde satın alımından depolamaya, üretimden müşteri teslimine şirketler arası entegrasyonu sağladık. Müşterilerimizi, siparişten teslimat adımına kadar anlık bilgi paylaşımı sağlayan müşteri portalı ile buluşturduk. Operasyonda planlama ekiplerinin bakım ekipleri ile operasyonları eş zamanlı planlama, saha faaliyetlerini anlık işleyebilecekleri mobil uygulama ve tüm grup şirketlerimiz bazında tek bir ana veri yapısının kurulması ve ortak ana veri sözlüğü oluşturulması gibi hedeflerimizi gerçekleştirdik. Kısacası Project Earth ile çalışanlarımız, tedarikçilerimiz ve müşterilerimiz dahil olmak üzere operasyonumuzun her noktasında önemli kazanımlar elde ettik” şeklinde konuştu. SAP Türkiye Genel Müdürü Uğur Candan ise, “SOCAR Türkiye, bugün SAP Model Company modelini en iyi uygulayan şirketler arasında yer alıyor. Biz de onların dijital dönüşüm yolculuklarında en yakın iş ortağı olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. SOCAR Türkiye’yi “Veri Odaklı Şirket” hedefine ulaştırmak için bir yol haritamız var. Bu yol haritasını gerçekleştirmek için projelerimiz devam ediyor. Project Earth’ün en önemli başarı kriteri, global bir başarı hikayesi olmuş STAR Rafineri projesini de bir üst boyuta taşımaktır. Project Earth, veriye dayalı şirkete dönüşümün ilk aşamasıdır ve entegrasyonun çıktılarına odaklanır. Gelecek aşamalar için yol haritamızda diğer SOCAR Türkiye şirketlerinin dönüşümünü de öngörebiliyoruz. Tüm ekiplerin özveriyle ve tutkuyla çalıştığı bu proje bizim için de ilham verici bir proje oldu. SAP olarak müşterilerimizin hayallerini gerçeğe dönüştürmekten mutluluk duyuyoruz” dedi.    

Fibaemeklilik, En Insurtech Sigorta şirketi seçildi

Fibaemeklilik, sigorta sektöründe dijitalleşmeyi desteklemek için düzenlenen Insurtech Ödülleri 2022’de En Insurtech Sigorta şirketi seçildi. Sigorta sektöründe fark yaratan inovatif teknoloji çözüm ve hizmetleri ödüllendirmeyi amaçlayan Insurtech Hub tarafından verilen ödüle, Fibaemeklilik yapay zekâ ile geliştirilen asistan robotu Figuru ile layık görüldü. Teknoloji temelli yeniliklerle dijital dönüşüme öncülük ederek sektörde oyunu değiştirmeyi amaçladıklarını ve bu ödülün çalışma motivasyonlarını artırdığını belirten Fibaemeklilik Genel Müdürü Erol Öztürkoğlu şunları söyledi; “Figuru, müşteri iletişim kanallarını yapay zekâ altyapısı ile dijitalleştirerek self-servis çözümler sunmak amacıyla sektörde bir ilk olarak hayata geçti. Web sitemizde 7/24 kesintisiz hizmet sunan ve sektörümüzün hem sohbet eden hem de işlem yapabilen yapay zekâ teknolojili tek chatbot’u olan Figuru, bugüne kadar 100 binin üzerinde ziyaretçi ile 50 binden fazla işlem talebiyle ilgilendi, on binlerce soruya cevap verdi. Müşterilerimiz sorularına anında yanıt bulmaktan da bu deneyimi hiç sıra beklemeden internet üzerinden kolayca ulaşabileceği bir asistanla yaşamaktan da çok mutlular. Bu memnuniyet bizim sektördeki konumumuzu güçlendiren bir unsur.” En Insurtech Sigorta şirketi seçilen Fibaemeklilik’in dijitalleşmeyi tüm iş süreçlerine yansıttığını belirten Öztürkoğlu, “Robot teknolojisinin iş verimliliğini yükselterek maliyetleri azaltma gibi olumlu bir etkisi var ve şu anda operasyonel süreçleri devrettiğimiz 50’ye yakın robotla birlikte çalışıyoruz. Fibaemeklilik’in müşterilerine en doğru çözümleri en hızlı şekilde sunmayı sürdürebilmesi için yatırımlarımıza devam edeceğiz” dedi.

Figuru ile işlemler en fazla 40 saniye sürüyor

Dijitalleşmenin sunduğu imkânlardan faydalanarak insan kaynağını daha efektif kullanmayı amaçlayan Figuru, çağrı merkezi çalışanlarının sık cevap verdiği soruları sohbet fonksiyonu ile cevaplayabiliyor. Soru cevaplama başarı oranı yüzde 95’e ulaşan Figuru, standart algoritmasının ötesinde öğrenen robot teknolojisi ile yanıtını tam olarak bilmediği sorularda ise yüzde 88 tahmin yürütebilme yeteneğine sahip. Fibaemeklilik müşterileri Figuru ile fon, katkı payı, iletişim bilgileri ve ödeme aracı değişikliklerinin yanı sıra ek katkı payı veya açık vade bekleyen ödemelerinin yapılması, BES sözleşme görüntülemesi gibi pek çok işlemi yapabiliyor. Seçilen işlem ait adımlar takip edilerek maksimum 40 saniye içinde işlemler başarı ile tamamlanabiliyor.

Renault ve Dacia’dan, müşteri memnuniyetine dijital köprü

Renault MAİS, Renault ve Dacia markalarının müşteri memnuniyetini yüksek tutmak için dijital araçları kullanıyor. Renault MAİS’in burada kurduğu altyapı dikkat çekici. Servis sürecini pratik hale getiren Renault ve Dacia Port uygulamaları ile kullanıcılarla doğrudan iletişim için kullanılan Diyalog ve Whatsapp Hattı, kaliteli bir müşteri deneyiminde önemli rol oynuyor. Kapında Vale Hizmeti, görüntülü görüşme ve e-ticaret gibi hizmetler de müşterilerin hayatını kolaylaştırıyor. Ayrıca Twitter, Facebook, Instagram, Linkedin gibi sosyal ağlar üzerinden de müşteri beklentileri en hızlı şekilde yanıtlanıyor. Kalite ve memnuniyet kontrol aramalarının yapıldığı Renault Dinliyor, taleplerin değerlendirildiği Şikayet Yönetim Ekibine ek olarak Sosyal Medya ve Dijital Kanallar Ekibi de mutlak müşteri memnuniyeti için kesintisiz hizmet sağlıyor.

Servis kalitesi yüksek satış rakamlarına yansıyor

2021’de otomotiv pazarında 75 bin 561 adet satış ve 13,45 pazar payıyla Renault, 22’nci kez binek otomobil lideri olurken Clio HB, B segmentinde 36 bin 438 adet satışla bu liderlikte önemli rol oynadı. Renault Zoe ise, 772 adet satışla Türkiye’de en çok tercih edilen elektrikli otomobil oldu. 2021’de 19 bin 38 satış adedine ulaşan Dacia Duster ise Türkiye’nin en çok satan SUV modeli olmaya devam etti. Renault MAİS, 2022’de, elektrikli ulaşımı farklı bir boyuta taşıyan yeni Megane E-TECH Electric modelini  ve Dacia tarafında yüzde 100 elektrikli Spring modelini satışa sunmaya hazırlanıyor. Adet bazındaki bu liderlikleri ile pazara damgasını vuran Renault MAİS’in Genel Müdürü Berk Çağdaş, “Önümüzdeki dönemde bu başarılarımızı sürdürülebilir kılarak daha da ileriye taşımak için yol haritamızı üç vazgeçilmez unsur oluşturuyor: müşteri, bayi ve çalışan memnuniyeti” diyor.

Türk Telekom Start’ın 2022 başvuruları başladı!

0
Türk Telekom’un gençlere daha iyi bir kariyer deneyimi sunmak için hayata geçirdiği genç yetenek programının 2022 başvuruları başladı. Türk Telekom Start  değerlendirme aşamalarının ardından programa seçilen genç yetenekler, yeni teknolojiler ile deneyim yaşamanın yanı sıra kapsamlı bir eğitimin ardından Türk Telekom’un farklı birimlerinde iş ve staj yapma imkânı bulacak. Start Stajım ve Start Yeni İşim olmak üzere iki ayrı kategoride yürütülen programa, 31 Mart tarihine kadar başvurmak mümkün. Üniversitelerin 3’üncü ve 4’üncü sınıf öğrencileri ‘Start Stajım’a, yeni mezunlar, yüksek lisans öğrencileri ile iş hayatında en fazla bir yıl deneyimi olan gençler ise ‘Start Yeni İşim’e başvurabiliyor.

Genç Yetenek Programı iki ayrı kategoride yürütülüyor

Start Yeni İşim ile Türk Telekom’un Ürün ve Segment Yönetimi, Müşteri Deneyimi, Veri Analitiği, Bilgi Teknolojileri, Network ve Erişim, Finans ve İnsan Kaynakları alanlarında tam zamanlı olarak işe başlama fırsatı yakalanacak. Türk Telekom İnsan Kaynakları Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Emre Vural; ‘’Türkiye’nin en çok istihdam sağlayan markalarından biri olarak, gençlerimize yaptığımız her yatırımı ülkemizin geleceğine yatırım olarak görüyoruz. ‘Start’ programıyla gençlere güçlü bir kariyer deneyimi sunarken, ülkemizin en büyük kurumsal okullarından biri olan Türk Telekom Akademi ile genç yeteneklerimizin kariyer gelişimini destekliyoruz. ‘Start’ kapsamında Mesleki ve Kişisel Gelişim Eğitim Programları, Gelişim Danışmanlığı Desteği, Mentorluk, Kapsamlı Oryantasyon Programı, İnovasyon Projeleri ve Uzaktan Çalışma imkânı gibi fırsatları içeren dopdolu bir program sunuyoruz. Ayrıca, Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarının merkezindeki Bilgi Teknolojileri başta olmak üzere Ürün ve Segment Yönetimi, Veri Analitiği, Müşteri Deneyimi Network ve Erişim, Finans ve İnsan Kaynakları başvuru alanlarıyla yeni mezunlara ve üniversite öğrencilerine kapımızı açıyoruz. Türk Telekom olarak genç yeteneklerimize iş fırsatı sunmaya ve güçlü bir gelişim programıyla onları geleceğe hazırlamaya devam edeceğiz” dedi. Programa başvurmak için 31 Mart 2022 tarihine kadar https://turktelekomkariyer.com.tr/start adresini ziyaret edebilirsiniz.

Türkiye, mobil bankacılık saldırılarında dünya üçüncüsü

Türkiye’de mobil bankacılık alanında saldırıya uğrayan kişi sayısı yüzde 85’lik artışla toplamda 15 bin 654 kullanıcıya ulaştı. Bu, Türkiye’yi bu tür kötü amaçlı yazılımlarla saldırıya uğrayan kullanıcı sayısı bakımından Rusya ve Japonya’nın ardından dünyada üçüncü ülke yapıyor. 2021’de finansal kuruluşlara yönelik tehditlerde küresel ölçekte bir artış görülürken, daha önce 2020’de görülen PC ve mobil kötü amaçlı yazılımlardaki düşüş eğilimi devam etti. Hatta PC’lerinde kötü amaçlı yazılımlarıyla karşılaşan kullanıcı sayısı 2020’de 625 bin 364 iken 2021’de yüzde 35 azalarak 405 bin 985’e geriledi. Kaspersky uzmanları, son on yılda kurumsal kullanıcıları hedef alan bankacılığa yönelik Truva atı trendinin devam ettiğini bildiriyor. 2020 ile 2021 arasında kurumsal kullanıcıların bankacılık kötü amaçlı yazılım saldırılarındaki payı yaklaşık yüzde 2 arttı ve 2018 ile 2021 arasındaki dönemdeki artışı  yüzde 13,7 oldu. Saldırılardan etkilenen kullanıcıların yaklaşık yarısına yönelik saldırılardan yalnızca dört kötü amaçlı yazılım ailesi sorumluydu. Zbot, finansal siber suçlular arasında en yaygın kullanılan kötü amaçlı yazılım olma konumunu korurken, SpyEye 2020’deki yüzde 3,4’lük payını 2021’de yüzde 12,2’ye yükselterek  sekizincilikten ikinciliğe yükseldi. Emotet, Europol tarafından yüzde 9,3’lük oranla “dünyanın en tehlikeli kötü amaçlı yazılımı” olarak tanımlansa da 2020 ile 2021 arasında yüzde 5 düşüş yaşadı. Bu, kolluk kuvvetlerinin 2021’in başında botnet altyapısını engellemek için kurduğu küresel işbirliğine denk geliyor. Bu operasyonla Emotet’in faaliyetleri yılın en azından bir kısmı için sınırlandırılmış oldu. Kaspersky Güvenlik Uzmanı Oleg Kupreev, “Kurumsal kullanıcılara yönelik saldırıların artması, iyi güvenlik önlemlerinin ve yüksek düzeyde güvenlik bilincinin kuruluşların güvenliğinin ayrılmaz bir parçası olduğunu gösteriyor. Kurumsal kullanıcılara yönelik başarılı finansal saldırılar genellikle tek bir kullanıcıyı değil, tüm organizasyonu etkiler. Tecrübelerimize göre Emotet gibi büyük botnet ağları belirli kullanıcıları veya şirketleri hedef almaz. Bunun yerine daha kolay avlara yönelir, becerebileceği herhangi bir kuruluşa nüfuz eder ve daha sonra saldırılarını genişletmeye değip değmediğini belirler. Bir siber suçlu şirket ağına girdiğinde tüm sistem risk altındadır. Hedefin muhasebe veya finans departmanlarındaki cihazlara bağlı olması bile gerekmez. Aynı ağdaki herhangi bir cihaza bulaşarak saldırganlar genellikle bu departmanlardaki cihazlara da erişebilir. Bu tür saldırıların gerçekleşmesini ve yayılmasını önlemek için kuruluşlar, çalışanlarının kimlik avı e-postalarının veya güvenilmeyen web sitelerinin sunduğu risklerin farkına varmasını sağlamalıdır” şeklinde konuşuyor.

Bulut güvenliği, bulut sağlayıcılarına bırakılmamalı

0
Bulut, daha fazla kurumsal uygulamayı, veriyi ve süreci kapsayacak şekilde yaygınlaştıkça, son kullanıcıların güvenliklerini sağlayıcılara dış kaynak sağlama potansiyeli de artıyor. 241 sektör uzmanından oluşan anketini yayınlayan The Cloud Security Alliance, “Dikkat çekici 11” bulut güvenliği sorunu belirledi. Anketin yazarları, bu yılın en acil sorunlarının çoğunun, güvenlik sorumluluğunu hizmet sağlayıcılara güvenmek yerine son kullanıcı şirketlerine yüklediğine dikkat çekiyor. Açıklamada; “Bulut hizmeti sağlayıcılarının sorumluluğu altındaki geleneksel bulut güvenliği sorunlarının sıralamasında bir düşüş olduğunu fark ettik” denildi. Ankete göre liderlerin yalnızca %31’i birçok güvenlik önlemini bulut sağlayıcılarına devrettiğini söylüyor. Ayrıca yüzde 94’ü güvenliğin bazı yönleri için bulut hizmetlerini kullanıyor. ♦ Veri ihlalleri ♦ Yanlış yapılandırma ve yetersiz değişiklik kontrolü ♦ Bulut güvenliği mimarisi ve stratejisi eksikliği ♦ Yetersiz kimlik, kimlik bilgisi, erişim ve anahtar yönetimi ♦ Hesap ele geçirme ♦ İçeriden tehdit ♦ Güvenli olmayan arayüzler ve API’ler ♦ Zayıf kontrol ♦ Meta yapı ve uygulama yapısı hataları ♦ Sınırlı bulut kullanımı görünürlüğü ♦ Bulut hizmetlerinin kötüye kullanımı ve kötü niyetli kullanımı

Intel’in Metaverse planları! – 1 milyar kameranın verisi nasıl işleniyor?

Tıpkı ShiftDelete.Net’te olduğu gibi TechInside tarafında da farklı içeriklerle karşınıza çıkmaya devam ediyoruz. İş dünyasının nabzını tuttuğumuz sitemizde çok özel bir video ile karşınızdayız. Sitemizin genel yayın Yönetmeni Kerem Özdemir, Intel’in IOT Satış Direktörü Ediz Altun ile röportaj gerçekleştirdi. Nesnelerin ınterneti olarak bilinen IOT, her geçen gün yaygınlaşmaya devam ediyor. Gittikçe daha fazla nesne akıllanarak ve işlem kapasitesine sahip olması mümkün. Ancak Ediz Altun’un asıl dikkat çektiği olay ise bu akıllı cihazlarla elde edilen verilerin anlamlandırılması için kullanılan bilgi işleme çözümleri. Intel’in 5G için sahip olduğu planlar hakkındaki sorumuz üzerine konuşan Altun, 5G’yi çok önemsediklerini ve bulut bilişim ile IOT alanında kritik olduğunu söyledi. Aynı zamanda düşük gecikme ve hız için 6G çalışmalarına başladıklarını açıkladı. Son zamanların en popüler olaylarından Metaverse’ü de sorduğumuzda Intel’in bu alan için de çalışmaları olduğunu öğreniyoruz. Şirket, onlarca terabaytlık veriyi saniyeler içerisinde işleyebilmek için çalışmalarını sürdürüyor. Eğer Metaverse bir gün gerçeğe dönüşürse bunun için hazır olmak istiyor.

LC Waikiki’den üç kanala dayanan metaverse stratejisi

Türkiye’nin global moda perakende markası LC Waikiki, müşterilerine meta deneyimler sunmak için düğmeye bastı. Metaverse’ün beraberinde getirdiği etkileyici deneyimleme potansiyeli ile online ve offline alışveriş alışkanlıklarında yeni bir sayfa açmayı hedefleyen LC Waikiki, içeride kurduğu meta ekip tarafından geliştirilen meta-store/mağaza-ötesi çalışmasının ilk görsellerini paylaştı. LC Waikiki’nin metaverse çalışmaları hakkında bilgi veren LC Waikiki Dijital Dönüşüm ve Bilgi Teknolojileri Genel Müdürü Şerafettin Özer, metaverse çalışmalarını gelişen teknolojilerin yardımıyla fiziksel ortamlarda, dijital kanallarda ve bütünleşik olarak çoklu kanallarda olmak üzere üç başlıkta ele alacaklarını ve bu heyecan verici değişimi, hem şirket içindeki meta ekibiyle, hem de dış kaynaklarla yöneteceklerini açıkladı. Zamanlama ile ilgili henüz net bir bilgi paylaşmayan marka, gelişmelerle ilgili bilgilendirmeye devam edecek. 1988 yılında kurulan ve 1997 yılından bu yana Türkiye’de LC Waikiki Mağazacılık çatısı altında hizmet veren LC Waikiki, ulaşılabilir moda anlayışıyla çalışıyor. LC Waikiki, büyüme serüvenini 34 yıldır hem yurt içi hem de yurt dışında sürdürüyor. Hazır giyim sektörünün lideri LC Waikiki, bugün, 53 ülkede 1.200’e yakın mağazası ve 54 bin çalışanıyla hizmet veriyor.

Dijital kanallar küçük işletmelerin satışlarında kritik rol oynuyor

Bank of America yakın tarihli bir çalışmada, küçük işletme müşterilerinin yüzde 85’inden fazlasının dijital kanalları kullandığını ve dijital etkileşimin geçen yıla göre genel olarak yüzde 15 arttığını duyurdu. Yayına göre, yapılan tüm satışların yaklaşık yüzde 50’si dijitaldi ve küçük işletmeler için dijital satışlarda 2020 öncesi seviyelere göre neredeyse yüzde 300 artış oldu. Bank of America tarafından sunulan finansal yönetim araçları paketi, küçük işletmelerin büyümesine katkıda bulundu. Bank of America sözcüsü verdiği demeçte: “Tüketici müşterilere benzer şekilde, işletme sahipleri işlerini yönetmek ve büyütmek için giderek daha fazla dijital çözümlere yöneliyor. Şimdi Bank of America küçük işletme müşterilerinin y,zde 85’i dijital olarak aktif” dedi. Banka, küçük işletme sahiplerine, başlamak isteyen potansiyel işletme sahipleri veya büyümek isteyen mevcut işletme sahipleri için uzman tavsiyesi içeren Küçük İşletme Kaynak merkezi gibi, yararlanabilecekleri çok çeşitli hizmetler sunmaktadır. İşletme için nakit, kredi ve borç harcamalarını takip eden bir Nakit Akışı Monitörü, hızlı ve güvenli ödemeler yapmak için Zelle for Business, gelecekteki nakit akışlarını tahmin etmeye ve izlemeye yardımcı olmak için İşletme Kredi Puanı ve CashPro Tahmini var. Küçük işletme memnuniyetini ölçen bir J.D. Power çalışmasında, veri analitiği ve tüketici istihbarat şirketi, daha fazla bankanın ve ödeme işlemcisinin, müşterilerinin finansal sağlığını destekleyen daha geniş bir program paketi sunmaya başladığını buldu. Çalışma ayrıca bankaların ne kadar şeffaf olduğunu ve müşterilerin dijital kanalları kullanırken ne kadar yetkin hissettiklerini de memnuniyeti etkiliyor.

Yazılım geliştirmede şirketler neler arıyor?

Harika bir yazılım geliştiricisinin tek bir programlama dilindeki yetenekleriyle tanımlandığı günler geride kaldı. Verastar’ın baş teknoloji sorumlusu Spencer Clarkson, iyi geliştiricilerin başarıları, iş sonuçları sağlamak için bir dizi paydaşla etkileşim kurma yeteneklerine bağlı diyor. Clarkson: “Bence günümüzde bir geliştiriciyi iyi yapan şey, bu kapsamlı anlayıştır Çalışma tarzında çevik olmaları ve ayrıca Çevik geliştirme yapma kavramını anlamaları gerekiyor” diyor. Teknoloji analisti Forrester, başarılı dijital dönüşümler için Çevik teslimatın kritik olduğunu, ancak en iyi kuruluşların daha da ileri gittiğini söylüyor. Daha az başarılı firmalarda, .evik yazılım geliştirme uygulamalarının daha az kullanıldığını söylüyor. (yüzde 47) Birleşik Krallık genelinde 160 binden fazla küçük işletmeye çeşitli ticari hizmetler sağlayan Verastar örneğinde Clarkson şirketinin uzun vadeli başarısının, yetenekli BT personelinin harika veri odaklı hizmetler sunma becerisiyle doğrudan ilişkili olduğunu söylüyor. Clarkson, yazılım geliştiricilerin Java, C++, C# veya Python gibi nesne yönelimli dillerde mikro hizmetler ve bulut tabanlı bilgi işlem gibi modern teknoloji entegrasyon kavramlarının iş sonuçlarına odaklı bir anlayışla bir yetenek geliştirmesi gerektiğini söylüyor.

Renault Austral ulaşım çağının servis platformuna uzanıyor

SUV kategorisindeki yeni Austral, Renault Nissan Mitsubishi İttifakı’nın C ve D sınıfı araçlar için geliştirdiği üçüncü nesil ortak modül ailesinin (CMF-CD) kullanılmasının yanısıra rejeneratif (kendi enerjisini üreten) motorun kullanıldığı E-TECH motor teknolojisi ve yapay zekâ ile desteklenen sürüş destek sistemi ile geleceğin otomobiline bir kapı açıyor. Bunların yanında hafif kalsa da 9,4 inçlik yükseltilmiş ekran, otonom sürüşle birlikte önemi artacak araç içi medya kullanımının artışına yönelik iyi bir çözüm ve gelecekte boynuz kulağı geçebilir. Renault’nun 8 Mart 2022’de tanıttığı Austral, İttifak bünyesinde geliştirilen üçüncü nesil CMF-CD platformu ile geliştirilmiş olan yeni Austral, geniş OpenR ekranı ile Google hizmetlerini ve uygulamalarını entegre eden OpenR Link bilgi-eğlence sistemini kullanıyor. Bu gelişmiş bağlanabilirlik seviyesi, Austral’ın iç tasarımının ruhunu destekliyor. SUV’nin yüksek teknolojili kokpiti, 12,3 inçlik gösterge paneli ile 12 inçlik dikey bilgi-eğlence ekranını bir araya getiren geniş OpenR ekrandan oluşuyor. Ön cama yansıtılan yeni 9.3 inçlik yükseltilmiş gösterge ekranı (Head Up Display) ile araçtaki toplam ekran sayısı daha da artıyor. Araç, cep telefonu için kablosuz şarj olanağı sağlıyor. E-TECH Hibrit ve Mild Hybrid Advanced versiyonlarında, tamamen yeni dijital gösterge paneli, hibrit modellere özel animasyonlar içeriyor. Uyarlanabilir bilgi-eğlence sistemi OpenR Link, otomobili bir akıllı telefon kadar sezgisel hale getiriyor Austral içerisinde yer alan OpenR ekranı zaman içinde gelişecek şekilde tasarlandı. Sorunsuz ve derinlemesine bir deneyim sağlayan sistem gelecekteki OpenR Link güncellemelerine uygun teknolojiyle donatılmış durumda. Bulut bağlantılı sistem, kablosuz olarak otomatik güncelleniyor. OpenR Link multimedya sistemi; navigasyon için Google Haritalar, eller serbest yardım için Google Asistan ve uygulamalar için Google Play olmak üzere Google hizmetlerini ve uygulamalarını bir araya getiriyor. OpenR Link, bir akıllı telefon gibi sezgisel ve kişiselleştirmesi kolay bir kullanım sunuyor. Ses tarafında ise, Renault ve Harman Kardon’un akustik mühendislerinin birlikte çalışmasının sonucu olan premium ses sistemi otomobile entegre edilmiş. Yeni Austral, bağlantılı, akıllı, uyarlanabilir ve esnek bir araç olmasının yanında bir servis platformu olması ile dikkat çekiyor. Bulut tabanlı harita verilerini kullanan yapay zekâ ve gelişmiş sürücü destek sistemi (ADAS), sürüş deneyimini geliştirmeyi hedeflerken My Renault platformu deneyimi ileri taşımak için önemli bir destek sağlıyor. My Renault platformuyla bağlantılı olarak çalışan sistem, uzaktan kontrol ve rehberlik için pratik çözümler sunuyor. Hem bireysel hem de profesyonel kullanıcılar, temel işlevleri kontrol etme veya belirli araç verilerine uzaktan erişim sağlama gibi çok çeşitli hizmetlerden yararlanabiliyor.

Motor teknolojisi, yakıt verimliliği ve karbon ekonomisine odaklı

Yeni Austral, kendi kendini şarj eden tamamen yeni bir E-TECH ‘tam hibrit’ motor kullanıma sunuyor. Bu motor, yakıt kullanımını ve karbondioksit emisyonlarını azaltıyor. Sistem; bir elektromotorla eşleştirilen 1,2 litre üç silindirli turbo beslemeli benzinli motor, 1,7 kWsa lityum-iyon 400V batarya ve akıllı çok modlu debriyajsız bir şanzımandan oluşuyor. Önceki nesil E-TECH hibrit motorlarda olduğu gibi otomobil her zaman tam elektrikli modda çalışıyor ve sessiz olduğu kadar üstün gaz tepkileri sunan elektrikli otomobillere özgü bir sürüş deneyimi sunuyor. En yeni E-TECH Hibrit motorla donatılan yeni Austral, 4,6 lt/100 km ve 105 gr/km karbondioksitten başlayan optimum yakıt verimliliği ve karbondioksit emisyonu seviyesine sahip ve bu şekilde uygun kullanım maliyetini yakalıyor. Renault, yeni Austral ile dizele gerçek bir alternatif olarak yeni Mild Hybrid Advanced motoru sunuyor. Sistem, yeni 1,2 litrelik üç silindirli turbo beslemeli benzinli motoru 48V lityum iyon batarya ve marş motoruyla birleştiriyor. 130 HP motor ve manuel şanzımana sahip araç, 5,3 lt/100 km’den itibaren ve 123 gr/km karbondioksit değerleri ile yakıt verimliliğini ve karbondioksit emisyonlarını sınıfının en iyi seviyesinde tutuyor Ayarlar, güç üretimini en üst düzeye çıkarırken yakıt verimliliğini eşdeğer hibrit olmayan içten yanmalı motordan yüzde 20 daha düşük tutacak şekilde değiştirilebiliyor. Mild Hybrid motor, yeni Austral’da sunulan birinci seviye hibrit motor ve Renault araçlarında zaten kullanılan 1,3 litre hacimli dört silindirli turbo beslemeli direkt enjeksiyonlu benzinli motorla donatılıyor. Daimler ile birlikte geliştirilen motor, bir marş motoru ve 12V lityum iyon batarya ile destekleniyor.

Yeni Fortinet güvenlik duvarı, hibrit BT mimarilerini destekliyor

Fortinet’in yeni nesil güvenlik duvarı (NGFW) FortiGate 3000F, kurumları, dijital inovasyonu ve iş büyümesini hızlandıran hibrit BT mimarileri oluşturma konusunda destekliyor. Günümüzde dijital inovasyonu hızlandırmak isteyen kurumların, kurumsal uygulamaların yaklaşık yüzde 55’ini oluşturan özelleştirilmiş ve eski uygulamalarının bulut tabanlı seçeneklere geçişi çok yavaş gerçekleşiyor. Kurumlar bunun yerine veri merkezleri, kampüsler, birbirine bağlı şubeler, ev ofisleri ve çoklu bulut dağıtımlarından oluşan hibrit BT mimarileri geliştiriyor. Bu durum, siber saldırganların siber güvenlik saldırıları başlatması için mükemmel bir ortam yaratarak, genişletilmiş bir saldırı yüzeyi sağlıyor. Fortinet Ürünlerden Sorumlu Başkan Yardımcısı ve Pazarlama Genel Müdürü John Maddison, “Hibrit bilişim, öngörülebilir bir gelecekte hayatımızda olacak. Fortinet NP7 ve CP9 güvenlik süreci birimleri tarafından desteklenen FortiGate 3000F, geleneksel ağ güvenlik duvarına daha fazla yakınsanmış ağ ve siber güvenlik uygulamaları ekliyor. Bu uygulamalar arasında SD-WAN merkezi şebeke, SSL denetimi ve sıfır güven ağ erişim proxy’si bulunuyor. Fortinet’in, Ağ Güvenlik Duvarları alanında Gartner Kritik Yetenekler raporunda Kurumsal Veri Merkezi Kullanım Senaryoları’nda art arda üç yıl birinci sırada yer almasının bu yenilikler sayesinde olduğuna inanıyoruz” diyor. Yerleşik ağ ve güvenlik yakınsaması, dinamik ağ segmentasyonu, otomasyon ve yerel olarak entegre Sıfır Güven Ağ Erişimi (ZTNA) yetenekleri ile FortiGate 3000F’nin veri merkezi ve hibrit BT mimarilerini güvenceye alırken en dikkat çekici özelliği, gelişmiş ağ oluşturma ve açık uygulama kontrolü. FortiGate NGFW’ler, etkin uyumluluk ve güvenlik kontrolleri oluştururken, kullanıcıların uygulamalara ve kaynaklara her yerden, her zaman, sürekli kimlik doğrulama ile erişmesine izin vermek için yerel olarak entegre edilmiş ZTNA erişim proxy’si ile birlikte geliyor. FortiGate NGFW’ler ağ ve güvenliği sorunsuz bir şekilde birleştirip hızlandırıyor ve WAN (Geniş Alan Ağı) tarafında birden fazla sağlayıcı ile eşleşebilmek ve LAN (Yerel Alan Ağı) tarafında farklı tedarikçilerle ara bağlantı kurmak için endüstri lideri yönlendirme yetenekleri sunuyor. Birçok Fortinet ağı, yönlendiricileri hem ağ iletişimi hem de güvenlik sunan tek bir FortiGate cihazıyla değiştirerek operasyonlarını basitleştiriyor.

Vodafone’dan, Her Şey Yanımda’da mobil ödeme olanağı

Vodafone’un online alışveriş platformu Her Şey Yanımda’da mobil ödeme dönemi başladı. Kullanıcılar, Her Şey Yanımda’da alışveriş yaparken kredi kartı kullanmak zorunda olmadan, tüm alışverişlerini tek tıkla faturalarına yansıtarak ödemeyi gerçekleştirebilecek. Mart ayına  özel olarak Her Şey Yanımda’da faturaya yansıtarak yapılacak ilk alışverişte alt limit olmaksızın 50 TL indirim verilecek. Yani müşteriler, 50 TL’ye kadar yaptıkları alışverişte harcama tutarını faturalarına iade edilmek üzere geri kazanacak. Bu şekiilde kredi kartı limiti olmayan veya kredi kartı olmayan Vodafone müşterileri de online alışveriş yapabilir hale gelecek. Her Şey Yanımda’da cep telefonları, elektronik, dijital servisler ve oyun, moda, hobi-ofis-kırtasiye, kozmetik ve kişisel bakım, ayakkabı-çanta-aksesuar, spor ve outdoor, anne-bebek, ev-yaşam, süpermarket, pet shop, medikal ürünler ve oto aksesuar olmak üzere 14 kategoride 1,2 milyonu aşkın ürün sunuluyor. 450’den fazla aktif mağazanın faaliyet gösterdiği Her Şey Yanımda, Vodafone’lu olsun olmasın, Vodafone Yanımda uygulamasını indiren tüm kullanıcılara avantajlı fiyatları, birbirinden farklı kampanyaları ve kullanım kolaylığı ile yepyeni bir deneyim yaşatıyor. Bugüne kadar 30 milyondan fazla kez ziyaret edilen Her Şey Yanımda’da yaklaşık 250 bin ürün satıldı. En çok sipariş verilen ilk dört kategori elektronik, cep telefonu, süpermarket, kozmetik ve kişisel bakım oldu. Her Şey Yanımda aynı zamanda ilk amaç odaklı online alışveriş platformu olma özelliği de taşıyor. Vodafone, bu kapsamda, müşterilerinin Her Şey Yanımda’dan yaptıkları her alışverişten 3 lirayı bir çocuğun eğitim masraflarına katkı sağlamak için TOÇEV’e bağışlıyor. Bu projenin de kapsamının genişletilerek etki alanının artırılması hedefleniyor. Vodafone Türkiye Pazarlama Direktörü Uğur Sennaroğlu, Vodafone Yanımda’nın e-ticaretten sigortaya, finanstan gaming’e kadar her alanda girilip işlem yapılan, kullanılan ve yaşayan bir süper uygulama olmasını hedeflediklerini söylüyor.

Renault Trucks ve GEODIS’ten elektrikli şehiriçi kamyonu

Şehirlerin artan nüfusu ve elektronik ticaretin gelişmesinin yarattığı lojistik ihtiyaçlarını karşılamak için uzmanlıklarını birleştiren Renault Trucks ile GEODIS, şehiriçi lojistiğine odaklanan elektrikli bir ağır kamyon tasarlıyor. İki şirketin endüstriyel, lojistik ve mühendislik uzmanlıklarını birleştirmesinin sonucu olan prototipin teslimatının 2022’nin sonunda yapılması ve kamyonun, 2023’ten itibaren Paris’te şehir içi teslimatlar için kullanılması planlanıyor. Bu gerçek yol testini, sürücülerin kullanım konforu, pratiklik, şarj etme vb. konularında geri bildirimleri doğrultusunda aracın adaptasyon aşaması ve ardından toplam sahip olma maliyetini optimize etmek için bir çalışma izleyecek. Prototip üretimi, Renault Trucks’ın Blainville-sur-Orne’deki fabrikasında gerçekleştirilecek. Burası, 2020’den beri Renault Trucks’ın Fransa’da gerçekleştirdiği seri üretim ile Avrupa’nın ilk seri elektrikli kamyon tesisi unvanını taşıyor.

Kamyon üreticisi ile tedarik zinciri yöneticisinin işbirliği

Şehirlerin nüfuslarının artması nedeniyle, 3,5 ton üzeri araçlar kentsel dağıtımın merkezinde kalacağını tespit eden Renault Trucks, 3,5 ila 26 ton aralığındaki Fransa’da üretilen eksiksiz elektrikli araç yelpazesiyle şehir lojistiğinin çevresel ayak izini azaltmak için on yıldır çalışıyor. Renault Trucks burada elde ettiği birikimi geliştirme sürecine yansıtıyor. 2030 yılına kadar karbondioksit emisyonlarını yüzde 30 azaltmayı hedefleyen GEODIS ise 2023’e kadar Fransa’da 37 şehirde karbonsuz dağıtım operasyonları taahhüt ediyor. Renault Trucks ve GEODIS, yeni iş birlikleri sayesinde bu yaklaşımı bir adım daha ileriye taşıyor ve alternatif güç ünitelerinin yaygın olarak benimsenmesi için önemli olan toplam sahip olma maliyetinde (TCO) dizel bir araçla kıyaslanabilir yepyeni 16 tonluk bir elektrikli şehir içi kamyonu geliştirmek için bilgi birikimlerini birleştiriyor. Tasarım aşamasından itibaren yürütülen ortak çalışma sayesinde proje adı Oksijen olan bu araç, şehir merkezinde dağıtım operasyonlarının tüm gerekliliklerini ve fonksiyonlarını karşılayacak: kirlilik ve gürültü gibi sorunların ortadan kaldırılması, tüm yol kullanıcıları (yayalar ve hafif / motorsuz ulaşım araçlarını kullanan kişiler) ile bir arada ulaşımı daha iyi yönetmek için aktif ve pasif güvenliğin iyileştirilmesi mümkün olacak.

Geliştirme sürecinin ilk aşamasının odak noktaları

Kamyon üretme konusunda uzman olan Renault Trucks ile tedarik zinciri yönetimi uzmanı GEODIS’in birlikte çalıştığı projenin geleceğin şehirlerinin tedarik zinciri yönetimini değiştirmesi kaçınılmaz. Ancak çalışmanın ilk aşamalarındaki odak noktaları daha sınırlı ve ürüne yani kamyona odaklı olarak belirleniyor. Bu noktalar şu şekilde sıralanıyor:
  • Sürücüye mükemmel bir doğrudan görüş açısı sağlayan alçaltılmış kabin sayesinde sürücü, diğer yol kullanıcıları ve kent sakinleri için artırılmış güvenlik; 360 derece görüş sunan dikiz aynaları yerine geniş bir ön cam ve çoklu kamera kullanımı, yolcu tarafında kapı açılma açısını sınırlayan sürgülü yan kapı.
  • Kamyonun her iki tarafından, soldan veya sağdan inebilecek sürücü için daha fazla konfor. Standart bir teslimat kamyonuna göre çok daha düşük erişim yüksekliği sayesinde araca binmek ve araçtan inmek daha kolay olacak.
  • Optimal ergonomi ve kargo alanına daha kolay erişim. Bunu başarmak için kentsel ortamda yükleme/boşaltma operasyonlarını iyileştirmek amacıyla bir üstyapı üreticisi ile üç yönlü bir çözüm göz önünde bulunduruluyor.
  • Sürücülerin teslimat operasyonlarını ve rotalarını optimize etmelerini sağlayan bağlantılı araçlar.
  • Renault Trucks tasarımcıları, sürücünün hem konfor hem de özgüveninin artırılması ve bu aracın şehir dokusuna mükemmel şekilde uyum sağlaması için kamyonun dış hatlarını ve kabinin içini tamamen yeniden tasarlıyor.

E-ticaret ve emisyon mevzuatı inovasyonun önünü açıyor

GEODIS CEO’su Marie-Christine Lombard, “E-Ticaretin gelişmesi ve büyük şehirlerde düşük emisyonlu bölgelerin uygulanmasıyla birleşen çevresel durum, ulaşımın karbonsuzlaştırılmasını acilen hızlandırmamız gerektiği anlamına geliyor. GEODIS’in Renault Trucks ile iş birliğindeki amaç da budur. Sürdürülebilir kentsel lojistik konusunda hızlı bir şekilde somut çözümler geliştirmek istiyoruz” diyor. Renault Trucks Başkanı Bruno Blin ise, “Kamyonun imajı değişiyor ve nihayet, vazgeçilmez bir araç olarak algılanıyor. Renault Trucks’ın GEODIS ile çalıştığı projenin amacı, trafiğin yoğun olduğu alanlarda ve hatta yaya bölgeleri de dahil diğer yol kullanıcıları arasında kentsel dokuya en ideal şekilde uyum sağlayacak bir kamyon tasarlamak. Bu yeni kamyon, sürücünün çalışma konforu ve güvenliği ile şehir sakinlerinin güvenliği için tasarlanacak” şeklinde konuşuyor.

Doğuş Otomotiv ve HSBC’den yeşil finansman kredisi anlaşması

Elektrikli araçlara yatırım yapmayı sürdüren Doğuş Otomotiv, Porsche marka elektrikli araçların ithalatı için HSBC Bank A.Ş. ile yeşil finansman kredisi anlaşması imzaladı. Doğuş Otomotiv’in iklim değişikliği ile mücadele ve sürdürülebilir finansman kapsamındaki 8,75 milyon euro tutarındaki kredisi, iki yıl vadeli ve Doğuş Otomotiv’in distribütörlük faaliyetlerini yürüttüğü Porsche markasının tamamen elektrikli Taycan modellerinin ithalat finansmanında kullanılacak. Doğuş Otomotiv İcra Kurulu ve Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bilaloğlu “Stratejik sürdürülebilirlik yönetimi yaklaşımımızda önemli yer tutan çevre dostu araçların ülkemizde sayısının artması yönündeki hedeflerimiz ve planlarımız, sadece iş süreçlerimizi ve bayi ağımızı bu yaklaşıma entegre etmekle kalmıyor, finansman yaratırken de sürdürülebilirliği ön planda tutmamızı gerektiriyor. iki yıl vadeli kredi ile ürün portföyümüzde elektrikli araçların payını artırmayı hedefliyoruz” şeklinde konuşuyor. Porsche’nin Türkiye’de tüm elektrikli otomobiller için şarj ağı kuran ilk otomobil markası olduğunu hatırlatan Bilaloğlu, “Porsche’nin yüzde 100 elektrikli ve çevreci modeli Taycan, Türkiye’nin en çok satan elektrikli modellerinden biri. Bu finansmanla elektrikli araçlardaki payımızı da artıracağımıza inanıyorum. Ancak asıl önemli hamle, tüm elektrikli otomobiller için ülke genelinde yaptığımız yatırımla hayata geçirdiğimiz şarj istasyonu sayısını artırmak” diyor. Türkiye’nin elektrikli araç ekosisteminin gelişimine önemli katkı sağladıklarını ifade eden Bilaloğlu, “Müşterilerimiz ve tüm elektrikli araç kullanıcıları için hali hazırda Doğuş Oto Kartal’a kurduğumuz  320kW’lık Türkiye’nin en hızlı şarj istasyonu dahil, Türkiye genelinde 117 adet şarj istasyonumuz mevcut. Bu haliyle Porsche, Türkiye’de bir şarj ağına sahip olan ilk otomobil markası ve en büyük şarj operatörlerinden biri. Kendi öz kaynaklarımız ve bu finansman desteğiyle birlikte yedi adedi yüksek hızlı şarj istasyonu olmak üzere istasyon sayımızı da 200’e çıkarmak hedeflerimiz arasında yer alıyor” şeklinde konuşuyor. Türkiye’deki ilk batarya onarım merkezinin de Porsche markası tarafından hayata geçirildiğini belirten Bilaloğlu, “Türkiye’deki müşterilerimizin yanı sıra, Porsche Doğu Avrupa bölgesi gibi birçok ülkeye servis sunan Türkiye’nin ilk batarya onarım merkezini 2021 yılında Doğuş Oto Kartal’da hizmete açmıştık. Bu anlaşma, yeni batarya onarım merkezleri kurmak yönündeki çalışmalarımıza da pozitif etki edecek”  sözleriyle elektrikli araçlar alanında yapacakları işlerin kapsamına ışık tutuyor. HSBC Türkiye Kurumsal Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Caner Işlak da, “Sürdürülebilirlik ve net sıfır karbon hedefi bankamızın stratejik önceliklerinden biri. İklim değişikliği ile mücadeleye sağlayabileceğimiz en büyük katkının müşterilerimizi sıfır karbon hedefleri doğrultusunda desteklemek olduğuna inanıyoruz. Bu kapsamda, Kurumsal Bankacılık olarak müşterilerimize 2020 yılından bu yana yaklaşık 184 milyon dolar kredi sağladık. Ek olarak 500 milyon dolarlık sürdürülebilirlik endeksli tahvil işleminde de eş talep toplayıcı olarak yer aldık. Elektrikli araçların ve bu araçlara erişim için finansman olanaklarının Türkiye’de yaygınlaşması ülkemizin daha düşük karbon ekonomisine geçişini destekleyecek ve hızlandıracak kritik adımlar. Bu alandaki global uzmanlığımız ve geniş yatırımcı ağımızla müşterilerimizin daha düşük karbon ekonomisine geçişlerinde yanlarında tercih ettikleri çözüm ortağı olarak yer almaktan mutluluk duyuyoruz” dedi.