Mercedes ve Luminar arasındaki bu anlaşma, daha önce tedarik odaklı olan iş birliğinden farklı olarak, Luminar’ın yeni nesil Halo lidar sensörlerinin geliştirilmesini ve entegrasyonunu kapsayan bir ortak çalışma niteliği taşıyor.
Luminar CEO’su Austin Russell, Mercedes ile yapılan bu anlaşmanın küresel ölçekte geçerli olduğunu ve nihai hedefin, bu yeni sensör teknolojisinin seri üretime geçirilmesi olduğunu belirtti. Bu iş birliği, Luminar’ın daha küçük, daha verimli ve aracın tavan hattına ya da ön camın arkasına yerleştirilebilen Halo sensörleri için yapılan ilk geliştirme anlaşması olma özelliği taşıyor.
Mercedes-Benz, lidar teknolojisi konusunda yalnızca Luminar ile değil, Fransız Valeo ve Çinli Hesai gibi firmalarla da çalışmalar yürütüyor. Şirketten yapılan açıklamada, “Mercedes-Benz, birden fazla lidar tedarikçisiyle çalışmaktadır ve Luminar ile de gelecek nesil lidar teknolojisini değerlendirmek üzere iş birliği içerisindedir.” denildi. Ancak Reuters’ın haberine göre Mercedes, küresel pazarlar için Çinli lidar üreticisi Hesai ile de ayrı bir tedarik anlaşması imzaladı.
Fiyat ve ölçeklenebilirlik bu tercihte belirleyici rol oynuyor. Hesai’nin yeni nesil ATX lidar sensörleri yaklaşık 200 dolarlık birim maliyetle dikkat çekerken, Luminar’ın Halo sensörleri için hedeflenen fiyat 500 dolar seviyesinde. Bu fark, Mercedes gibi otomobil üreticilerini tedarik riskini azaltmak amacıyla birden fazla üreticiyle çalışmaya yöneltiyor.
Otonom sürüşte yeni dönem başlıyor
Mercedes, geçtiğimiz yıllarda Luminar’ın Iris sensörlerini bazı üst segment modellerine entegre etmeyi planlamıştı. Ancak bu proje rafa kaldırılarak, daha ileri bir teknolojiye sahip olan Halo sensörlerine odaklanılma kararı alındı. Luminar ile yapılan yeni anlaşma, ilk etapta bir geliştirme sürecini kapsıyor ve bu, doğrudan bir tedarik garantisi anlamına gelmiyor. Ancak iş birliği olumlu sonuçlanırsa, bu sensörlerin 2026 itibarıyla Mercedes araçlarında yer alması hedefleniyor.

Mercedes’in üst segment bazı araçlarında hali hazırda Valeo lidar teknolojisi bulunuyor ve bu sistemler belirli koşullar altında sürücüsüz şekilde ilerleyebiliyor. Şirketin hedefi, bu tür gelişmiş sürüş destek sistemlerini daha geniş araç yelpazesine yaymak.
Bu gelişmeler, küresel otomotiv sektöründe otonom sürüş teknolojilerine yönelik rekabetin hız kazandığını ve lidar teknolojisinin bu yarışta merkezi bir rol oynamaya devam ettiğini bir kez daha gözler önüne seriyor.