Ay madenciliği robotu yüksek performans sağlıyor

NASA, ay madenciliği robotu veya Yerinde Kaynak Kullanım Pilot Kazıcısı’nın (IPEx) ay yüzeyinde nasıl çalışacağını açıkladı. Bu robotik sistem, insanların hayati kaynakları çıkarmasını mümkün kılarak ay kazısını destekleyecek.

Ay madenciliği robotu özellikleri

IPEx, hem buldozer hem de damperli kamyon görevi gören çift amaçlı bir makinedir. Temel görevi, verimli bir şekilde madencilik yapmak ve ay regolitini (Ay’ın yüzeyini kaplayan gevşek kayalık malzeme) taşımaktır. Bu regolit, hidrojen, oksijen ve hatta su gibi temel kaynakları çıkarma potansiyeline sahiptir.

Kennedy Uzay Merkezi’nde IPEx Proje Yöneticisi ve Baş Araştırmacısı Jason Schuler: “IPEx projesi, NASA’nın ay keşfi hedeflerine ulaşmak için son teknolojiyi kullanma taahhüdünün bir kanıtıdır. Dünya’dan sağlanan kaynaklara olan bağımlılığı azaltarak IPEx, NASA’nın Ay’da ve ötesinde sürdürülebilir bir insan varlığı kurma stratejisinin kritik bir bileşenidir” dedi.

IPEx, kepçeli, dönen, içi boş silindirlerin yeni bir tasarımını kullanır, bunlara kova tamburları denir. Kova tamburları, regolit kazmak ve toplamak için kullanılacaktır. Ters yönde dönen tamburlar kuvvet geri bildirimini azaltarak bu hafif sistemin Ay’ın zayıf yerçekiminde verimli bir şekilde çalışmasını sağlar. İlginçtir ki, bu robotik sistem tek bir ay gününde 10.000 kg’a kadar kazma potansiyeline sahiptir. Bu, 20 yetişkin filin ağırlığına eşdeğerdir. Bu, yalnızca onlarca kilogram toplayan önceki görevlerden çok büyük bir artıştır.

Bu madencilik robotu performansını artırmak için modern teknolojiyle donatılacak.NASA, görev açıklamasında bazı temel alt sistemlerini açıkladı. Bunlar arasında navigasyon ve net görüş için bir Kamera ve Toz Azaltma Sistemi, tekerlekler kullanılarak ay yüzeyinde hareket için bir Hareketlilik Sistemi, güvenli çalışma sıcaklıklarını korumak için bir Termal Kontrol Sistemi ve ay toprağını toplamak ve taşımak için dönen kova tamburları ve kolları olan bir Regolith Teslimat Sistemi yer alıyor.

Samsung Galaxy S25 serisi, ilk yazılım güncellemesini aldı!

0

Samsung, Galaxy S25 serisini kullanıcılara sunmadan önce büyük bir sürpriz yaptı ve bu yeni model için ilk yazılım güncellemesini yayınladı. Ancak bu güncelleme, genellikle beklenenden çok daha büyük bir dosya boyutuyla dikkat çekiyor. Samsung’un Galaxy S25 serisi için sunduğu ilk güncelleme, 24GB boyutunda ve bu boyut, geçen yılki Galaxy S24 serisinin ilk güncellemesine kıyasla neredeyse iki katı büyüklüğünde. Bu durum, özellikle kullanıcılar için büyük bir merak konusu haline gelmiş durumda, çünkü bu tür büyük güncellemeler, genellikle daha fazla veri ve sistemi etkileyebilecek önemli değişiklikler içeriyor olabilir.

Samsung Galaxy S25 serisi, ilk yazılım güncellemesine kavuştu

Güncelleme, Galaxy S25 serisinin farklı bölgelere dağıtımıyla eş zamanlı olarak indirilebilir durumda. ABD ve Avrupa’daki kullanıcılar, sırasıyla S93xUSQU1AYA1 ve S93xBXXU1AYA1 sürüm numaralı güncellemeyi alabiliyorlar. Ancak dikkat çeken bir diğer özellik, bu güncellemenin Aralık 2024 güvenlik yamasını içermesi, ancak Ocak 2025 yamasının dahil edilmemiş olması. Samsung’un bu tercihinin ne sebepten yapıldığına dair herhangi bir açıklama yok, fakat bu durum bazı kullanıcılar tarafından şüpheli bir yaklaşım olarak değerlendirilebilir.

Ayrıca, Galaxy S25 serisi, Android 15 tabanlı One UI 7 sürümünü barındıran bir güncellemeye sahip. Bu sürüm, kullanıcılar için yeni özellikler ve iyileştirmeler sunmayı vaat ediyor. One UI 7, özellikle kullanıcı arayüzü ve sistem performansını artıran birkaç önemli geliştirme içeriyor. Bununla birlikte, bu devasa güncelleme, kullanıcıların cihazlarının kapasitesini zorlayabilir, çünkü 24GB’lık bir güncelleme, depolama alanı ve internet bağlantısı açısından ciddi bir yük oluşturabilir.

Türkiye’de Galaxy S25 serisinin ön siparişleri şu anda aktif durumda ve dağıtımların 11 Şubat’ta başlayacağı duyuruldu. Bu da demek oluyor ki, Türkiye’deki kullanıcılar, Samsung’un yeni amiral gemisini en kısa sürede deneyimlemeye başlayacaklar. Ancak, büyük bir güncelleme boyutu ve bazı bölgelerde güvenlik yamalarının eksikliği gibi sorunlar, kullanıcılar arasında kafa karışıklığına yol açabilir. Ayrıca, bu güncellemenin ne tür yenilikler ve düzeltmeler getirdiği de şimdilik tam olarak bilinmiyor. Samsung’un bu konuda daha fazla açıklama yapması bekleniyor.

Sonuç olarak, Samsung’un Galaxy S25 serisinin ilk güncellemesi, kullanıcılar için önemli bir aşama olsa da, büyük boyutu ve bazı eksiklikleri ile tartışmalara yol açabilir. Bu tür güncellemelerin getireceği yenilikler, cihazların gelecekteki performansı üzerinde önemli bir etki yaratabilir.

YouTube, Topluluklar bölümünün kapsamını genişletiyor!

0

YouTube, içerik üreticilerinin takipçileriyle doğrudan platform üzerinden daha güçlü bir bağ kurmasını sağlayacak yeni Topluluklar özelliğini geniş çapta kullanıma sunmaya başladı. Google tarafından ilk olarak geçen yıl duyurulan bu özellik, şimdi daha fazla içerik oluşturucusuna açılarak, onları Discord gibi üçüncü taraf platformlara olan bağımlılıktan kurtarmayı hedefliyor. Topluluklar, belirli YouTube kanallarında oluşturulan özel alanlar olarak tanımlanıyor ve burada kullanıcılar birbirleriyle etkileşime geçebilir, sohbet başlatabilir, güncellemeleri paylaşabilir ve sosyal bağlarını güçlendirebilir.

YouTube, Topluluklar bölümünün kapsamını genişletecek

YouTube’un Topluluklar özelliği şu an yalnızca mobil cihazlarda kullanılabiliyor. Özellik kapsamında hem kanal sahiplerine hem de izleyicilere gönderi oluşturma ve paylaşma seçeneği sunuluyor. Ancak, içerik üreticileri, kendi toplulukları içinde kimin paylaşım yapabileceğini belirleme yetkisine sahip olacak. Böylece kanal sahipleri, takipçileriyle daha kontrollü ve düzenli bir iletişim kurabilecek. YouTube, özelliğin aktif edildiği kanallara e-posta yoluyla bildirim gönderecek ve kanal sayfasında kullanıcıların bunu fark etmesini sağlayacak bir başlık gösterecek.

Bu yeni özellik, içerik üreticilerine YouTube içinde kendi kitleleriyle daha derin bir bağ kurma imkanı tanırken, izleyicilerin de favori içerik üreticileriyle daha yakın bir etkileşimde bulunmasını sağlayacak. İçerik üreticileri artık farklı platformlara yönelmek yerine, doğrudan YouTube üzerinden takipçileriyle konuşmalar yapabilecek, özel güncellemeler paylaşabilecek ve etkileşimi artırabilecek. Google’ın bu hamlesi, YouTube’u yalnızca bir video platformu olmanın ötesine taşıyarak, içerik üreticileri ve izleyicileri için daha sosyal bir deneyim sunmayı amaçlıyor.

Şu an belirli kanallarda aktif edilen YouTube Topluluklar özelliğinin, ilerleyen süreçte daha geniş bir kitleye sunulması bekleniyor. Özelliğin tüm içerik üreticilerine ne zaman açılacağı konusunda kesin bir tarih verilmezken, YouTube’un bu yeniliği kullanıcı geri bildirimlerine göre şekillendirerek kademeli bir şekilde genişleteceği belirtiliyor.

Netflix, Influencer içeriklerinin sayısını artırıyor! Peki neden?

0

Netflix ve Amazon Prime Video gibi dijital platformlar, içerik üretimlerinde büyük bir dönüşüm geçiriyor. İlk başlarda Hollywood stüdyolarını örnek alarak sinema ve televizyon dünyasına alternatif olmaya çalışan bu platformlar, artık YouTube gibi platformlarla da rekabet etmeye başlıyor. Özellikle YouTube’da izlemeye alışık olduğumuz influencer içeriklerinin, Netflix ve Prime Video gibi büyük platformlarda yer alması bu değişimin en belirgin işaretlerinden biri.

Netflix, Influencer içeriklerinin sayısını artıracak

Örneğin, ünlü YouTuber MrBeast’in Amazon Prime Video için hazırladığı “Beast Games” adlı yarışma programı büyük bir başarı elde etti ve bu, influencer içeriklerine olan ilgiyi artırdı. Prime Video, bu programla önemli bir başarıya imza atarken, Netflix de benzer içeriklere yönelmeye başladı. Netflix, sadece YouTube içerik üreticileriyle anlaşmalar yaparak influencer içeriklerine yer vermekle kalmıyor, aynı zamanda daha fazla canlı yayın ve etkileşimli içerikler de üretmeye odaklanıyor.

Örnek olarak, Netflix’te yayınlanan Jake Paul ve Mike Tyson maçının canlı yayını, platformun içerik üretimindeki bu değişimin bir örneğiydi. Netflix CEO’su Ted Sarandos’un açıklamalarına göre, kısa süreli içerikler üreten platformlar, yeni hikâye anlatıcılarının yetişmesi için ideal ortamlar yaratıyor ve bu yaklaşımın önümüzdeki dönemde daha da artacağı öngörülüyor.

Bu değişim sadece yarışma programları ve canlı yayınlarla sınırlı kalmıyor. Netflix ve Prime Video, influencer’larla işbirliklerine ağırlık vererek içerik üretiminde yeni bir dönemi başlatıyorlar. Bununla birlikte, Netflix’in podcast alanına da el atmayı planladığı konuşuluyor. Zira, platform son yıllarda bazı dizilerine eşlik eden podcast serileri üretmişti ve bu alanda da güçlü bir varlık gösterme amacında. Netflix, influencer içeriklerinin yanı sıra, popüler podcast isimleriyle de anlaşmalar yaparak bu alanda da büyümeyi hedefliyor. Bu gelişmeler, Netflix ve Prime Video’nun YouTube’laşma sürecinin hızla devam ettiğini ve dijital içerik dünyasında geleneksel medya formatlarından daha farklı bir yol izlediklerini gösteriyor.

Huawei, yeni artırılmış gerçeklik teknolojisini tanıttı!

0

Huawei, artırılmış gerçeklik (AR) destekli head-up display (XHUD-AR) teknolojisinin yeni sürümünü tanıttı. Bu sistem, sürücülere yol bilgilerini daha doğru ve güvenli bir şekilde sunmayı amaçlıyor. İlk kez 2021 yılında Almanya’nın Münih kentinde tanıtılan bu teknoloji, o dönemde 70 inç büyüklüğünde sanal bir ekran oluşturarak sürücünün yol bilgisini 7,5 metre ilerideymiş gibi göstermişti. Bu sayede sürücüler, sanal ekran üzerinde gördükleri bilgileri gerçek dünyadaki ortamla uyumlu bir şekilde görebiliyordu. Ancak bu ilk sürümde sınırlamalar bulunuyordu, bu yüzden Huawei, sistemin verimliliğini ve kullanıcı deneyimini artırmak için önemli geliştirmeler yaptı.

Huawei, yeni nesil artırılmış gerçeklik teknolojisini görücüye çıkardı

XHUD-AR sistemindeki en büyük iyileştirme, gerçek zamanlı render oluşturma, hedef takibi ve titreşim önleme algoritmalarında yapıldı. Bu yenilikler sayesinde, artırılmış gerçeklik destekli navigasyon işaretleri, fiziksel dünyadaki hedeflerin doğru yönünü her zaman göstermekte. Yani, örneğin bir yön tabelası veya yol işareti gerçek dünya ile uyumlu şekilde, sürücünün görebileceği bir konumda yer alacak şekilde hizalanıyor. Bu, sürücünün yön bulma işlevini çok daha güvenli ve rahat hale getiriyor.

Huawei, yeni nesil artırılmış gerçeklik teknolojisini görücüye çıkardı.
Huawei, yeni nesil artırılmış gerçeklik teknolojisini görücüye çıkardı.

Ayrıca, sistemdeki AR simgeleri, özellikle yoldaki tümseklerden kaynaklanan sapmaları %95 oranında filtreleyebiliyor. Bu sayede, tümsekler veya diğer yol engelleri nedeniyle oluşan ekran kaymaları en aza indirilerek, görüntü her zaman stabil ve pürüzsüz kalıyor. AR simgelerinin konumu, kullanılan yörünge tahmin algoritması sayesinde anlık olarak ayarlanıyor. Bu da görüntüde herhangi bir kesinti veya kayma olmadan sürücünün yol bilgisini net bir şekilde görmesini sağlıyor.

XHUD-AR sisteminin sunduğu diğer yenilikler arasında gece görüş senaryolarına uyum, kör noktalardaki araç uyarıları, yaya işaretleme, engel aşma yönlendirmeleri, şerit birleştirme, yavaşlama ve frenleme uyarıları gibi güvenlik özellikleri bulunuyor. Gece görüşü desteği, sürücünün karanlık ortamlarda daha iyi bir görüş açısına sahip olmasını sağlarken, kör nokta uyarıları ve yaya işaretlemeleri gibi özellikler de sürücüyü olası tehlikelere karşı daha dikkatli hale getiriyor.

Huawei, bu artırılmış gerçeklik destekli head-up display sistemini, SAIC, BAIC, Seres, Changan, Chery, BYD ve JAC gibi büyük otomobil üreticilerine tedarik ediyor. Bu işbirlikleri, Huawei’nin baş üstü ekran pazarındaki konumunu pekiştiriyor. XHUD-AR teknolojisinin yaygınlaşması, araçların sürüş konforunu artırırken, aynı zamanda güvenliği de önemli ölçüde iyileştiriyor. Huawei’nin bu yeni teknolojisi, gelecekte otomobil üreticileri tarafından daha fazla benimsenerek, sürücülere daha güvenli ve interaktif bir sürüş deneyimi sunacak gibi görünüyor.

Stellantis’te stratejik değişimler!

0

Dünyanın en büyük mobilite şirketlerinden Stellantis, organizasyonel yapısını sadeleştirme sürecinde önemli adımlar atıyor. Yeni yapılanma ile şirket, bölgesel ve küresel sorumluluklar arasındaki dengeyi güçlendirerek karar alma ve uygulama süreçlerini hızlandırmayı hedefliyor.

Stellantis’ten Stratejik Değişimler

Şirketin yeni organizasyon yapısıyla ilgili açıklama yapan Stellantis Yönetim Kurulu Başkanı John Elkann, “Aralık ayında yapılan değişiklikler üzerine inşa edilen yeni yapılanma, organizasyonumuzu sadeleştirirken yerel çevikliğimizi artıracak ve uygulama titizliğimizi güçlendirecek” dedi.

Stellantis’in organizasyonel değişiklikleri arasında şunlar yer alıyor:

Bölgesel Yönetimde Güçlendirme: Yeni organizasyon, ürün planlama, geliştirme, sanayi ve ticaret faaliyetlerini daha verimli bir şekilde yönetmek için bölgesel yetkileri artırıyor.

Yazılım Departmanı Entegre Ediliyor: Stellantis’in yazılım faaliyetleri, Ned Curic liderliğindeki Ürün Geliştirme ve Teknoloji ekibine entegre edilecek. Böylece tüm markalar için inovatif ürün ve hizmetlerin pazara sunulma süreci hızlanacak.

Kalite Yönetiminde Yeni Liderlik: Antonio Filosa, mevcut Amerika Bölgesi COO görevine ek olarak, şirketin küresel kalite yönetimi liderliğini üstlenecek.

Kurumsal İlişkiler ve İletişim Yeniden Yapılandırılıyor: Clara Ingen-Housz liderliğinde kurumsal ilişkiler ve iletişim birimleri birleştirildi.

Yeni Pazarlama Ofisi Kuruldu: Stellantis’in marka pazarlama ekipleri Olivier François liderliğinde yeniden organize edilerek, markaların reklam, küresel etkinlikler ve sponsorluklarla daha iyi desteklenmesi sağlanacak.

Stellantis’te Üst Düzey Atamalar

Şirketin üst yönetiminde önemli değişiklikler de yapıldı:

  • Bob Broderdorf, Jeep® markasının yeni lideri oldu.
  • Alain Favey, Peugeot markasının başına geçti.
  • Xavier Peugeot, DS Automobiles markasının liderliğini üstlendi.
  • Anne Abboud, Stellantis Pro One ticari araçlar biriminin lideri olarak atandı.

Yeni Yapılanmayla Daha Fazla Seçenek Sunacak

Yeni organizasyonun müşteri odaklı bir yaklaşımı benimsediğini vurgulayan Elkann, “Müşterilerimize daha fazla içten yanmalı, hibrit ve elektrikli araç seçeneği sunarak büyümeyi hızlandırmayı umuyoruz” dedi.

Öte yandan, Stellantis’in yeni daimi İcra Kurulu Başkanı’nın atanma süreci devam ediyor. Yönetim Kurulu Özel Komitesi tarafından yürütülen süreç, 2025’in ilk yarısında tamamlanacak.

🚗 Stellantis’in sadeleşen organizasyon yapısı, daha hızlı karar alma mekanizması ve bölgesel yetkilendirmeyle sektörde fark yaratacak gibi görünüyor!

Hidrojenli araç kullanmanın maliyeti dudak uçuklatıyor!

Kaliforniya’da hidrojenli araç kullanmanın maliyeti, özellikle elektrikli araçlarla kıyaslandığında önemli bir fark yaratıyor. Hidrojenli araçlar, şu an elektrikli araçlara göre 14 kat daha pahalı hale gelmiş durumda. Kaliforniya’da, hidrojenli araç sahipleri, araçlarını yakıt istasyonlarına götürmekte de ciddi zorluklarla karşılaşıyorlar.

Hidrojenli araç kullanmanın maliyeti şok ediyor

Özellikle Toyota’nın Mirai modeliyle tanınan bu araçların sahipleri, yakıt istasyonlarının sayısının beklenenden çok daha az olduğunu ve bu istasyonların bazılarının Shell gibi şirketler tarafından kapanmak zorunda kaldığını belirtiyorlar. Bu durum, hidrojenli araç kullanıcılarının, özellikle de şehir içindeki yakıt ikmali noktasına ulaşma konusunda büyük sıkıntılar yaşamasına yol açtı.

Hidrojen yakıtı fiyatlarının da artması, bu araçların kullanım maliyetini daha da yükseltiyor. Örneğin, Kaliforniya’daki en popüler hidrojenli araç olan Toyota Mirai’nin 5.6 kilogramlık yakıt deposunu doldurmak yaklaşık 201 dolara mal oluyor. Bu, aracın 2 milde (yaklaşık 3.2 km) 1 dolar yakması anlamına geliyor, bu da Tesla gibi elektrikli araçlarla kıyaslandığında çok daha pahalı bir kullanım demek. 2021’de kilogram başına 12 dolar olan fiyat, 4 yıl içinde 36 dolara kadar çıkmış durumda, bu da hidrojenli araçların maliyet etkinliğini ciddi şekilde sorgulatıyor.

Hidrojenli araç satın almayı düşünenler için bu yüksek maliyet, büyük bir engel oluşturuyor. Toyota, Mirai sahiplerine 15 bin dolarlık yakıt hediyesi sunmuştu, ancak bu miktar, yakıt fiyatlarındaki artışla birlikte hızla tükeniyor. Şu anda Kaliforniya’da yaklaşık 17 bin hidrojenli araç bulunuyor, ancak birçok kullanıcı, bu araçların yüksek maliyetlerinden dolayı, özellikle yakıt çeki süresi bittikten sonra, hidrojenli araçlarını değiştirmeyi düşünüyor. Bu durum, hidrojenli araçların geleceği hakkında soru işaretleri oluşturuyor.

Yapay zeka destekli bilgi grafiği için büyük yatırım!

0

Çalışma dünyasındaki insanların ve ekiplerin yapılacaklar listelerini basitleştirmelerine yardımcı olan bir uygulama iş teknolojisindeki çözülememiş hedeflerden biri olmaya devam ediyor. Bir zamanlar Google Wave’i inşa etmekten kaynaklanan savaş yaralarının üstüne, yapay zekaya yaslanan Tana adlı bir girişim, ona nasıl ulaşılacağının kodunu çözdüğüne inanıyor.

Yapay zeka destekli bilgi grafiği

Tana artık gizlilikten çıkıyor ve işe başlamak için ilginç bir destekçi listesinden ilk kez 25 milyon dolarlık fon aldığını duyuruyor. Tana temelde kısmen otomatik liste oluşturucu ve not alıcı, kısmen uygulama etkinleştirici ve kısmen düzenleyicidir. Yapay zeka destekli bilgi grafiği ile konuşmaları (örneğin Zoom üzerinden) veya Tana’nın kendisine yönlendirilen sesli notları dinleyebilir, bunları yazıya dökebilir ve bunları eylem öğelerine dönüştürebilir. Daha sonra, kullanıcının onu neyle entegre etmiş olabileceğine bağlı olarak, listeler, elektronik tablolar, web sayfası güncellemeleri ve daha fazlasını oluşturmak için bunlar üzerinde çalışır. Ayrıca şirketin nesne yönelimli programlamaya göre modellenmiş olarak tanımladığı ve “yapılandırılmamış bilgileri saniyeler içinde yapılandırılmış bilgilere dönüştüren” “Supertag” adını verdiği bir özelliği de var.

Tana’nın fikri, daha fazla veri aldıkça ve ekibi gelecekteki yinelemeleri oluşturdukça zamanla gelişeceği yönünde. CEO Tarjei Vassbotn bir röportajda “Bir yapay zeka destekli bilgi grafiği oluşturuyoruz” dedi. Tana, Norveç’te hızla akan büyük bir nehir ve Vassbotn, girişimin kendisine bu nehirden adını verdiğini söyledi. “Tana bir bilgi nehri” dedi. Hem bireylere hem de ekiplere yönelik olan Tana, kullanıcılarının ürettiği verileri ve sonraki eylem öğelerini oluşturmaya ve ardından bunlarla çalışmaya yardımcı olmayı amaçlıyor.

Girişimin arkasında zaten bir ivme var. Popüler bir kapalı beta ve kulaktan kulağa yayılan söylentiler sayesinde Tana, büyük işletmelerin yoğun olduğu bir bekleme listesinde 160.000 kullanıcı toplamayı başardığını iddia ediyor. (Bekleme listesi bugün açılmaya başlayacak.) Yapay zeka destekli bilgi grafiği sunan Tana, dokuz ay boyunca yaklaşık 30.000 kişinin kapalı betasını kullandığını ve test ettiğini ve Tana Slack topluluğunda 24.000 kullanıcı topladığını söylüyor.

OpenAI, Deep Research ile yapay zekada çığır açabilir!

OpenAI, gelişmiş yapay zeka araştırma süreçlerini kolaylaştırmak ve bilgiyi daha hızlı işleyerek kullanıcıların derinlemesine analizler yapmasını sağlamak amacıyla geliştirdiği “Deep Research” adlı yeni aracını duyurdu. Bu yenilikçi yapay zeka ajanı, kullanıcıların saatler sürebilecek detaylı araştırmalarını otomatikleştirerek dakikalar içinde kapsamlı raporlar sunmayı hedefliyor. OpenAI, Deep Research’ün internetteki büyük veri kümelerini analiz ederek, en doğru ve güvenilir bilgileri sentezleyebileceğini, gerektiğinde süreci revize ederek daha iyi sonuçlar üretebileceğini belirtiyor. Kullanıcılar, metin, görseller, PDF belgeleri, tablolar gibi çeşitli veri türlerini yükleyerek daha kapsamlı analizler yapmasını sağlayabiliyor. Yapay zekanın bu süreçleri 5 ila 30 dakika arasında tamamlayabildiği, ilerleyen dönemlerde grafikler ve görsellerle desteklenen raporlar sunabileceği ifade ediliyor.

OpenAI, Deep Research ile yapay zekada resmen çığır açacak

Deep Research, OpenAI’ın en güncel o3 modeliyle güçlendirilmiş olup özellikle web tarama ve veri analizinde optimize edilmiş bir sistem sunuyor. Yapay zeka, araştırma sırasında elde ettiği yeni bilgilere göre süreci şekillendirerek mantıklı bağlantılar kurabiliyor ve araştırmayı daha derinlemesine yapabiliyor. Bu sistem, özellikle finans, bilim, mühendislik ve politika gibi büyük bilgi yığınlarının bulunduğu alanlarda çalışan profesyoneller için tasarlanmış olsa da, detaylı ürün karşılaştırmaları yapmak isteyen bireysel kullanıcılar için de büyük bir avantaj sağlıyor. Örneğin, yeni bir akıllı telefon veya otomobil satın almayı düşünen bir kişi, Deep Research sayesinde saatler sürecek karşılaştırmaları ve incelemeleri tek bir rapor halinde hızlıca alabiliyor. Hatta kullanıcıların kendi bilgisayarlarını toplamaları için en iyi bileşen önerilerini sunabileceği de belirtiliyor.

Deep Research’ü kullanmak için ChatGPT arayüzünde bu özelliği seçmek ve araştırılacak konuyu girmek yeterli oluyor. Kullanıcılar, ek dosya yükleyerek araştırma sürecini daha kapsamlı hale getirebiliyor. Yapay zeka, araştırma başladığında yüzlerce kaynağı tarayarak analiz ediyor, verileri sentezliyor ve tüm kaynakları şeffaf bir şekilde göstererek kapsamlı bir rapor sunuyor. OpenAI, gelecekte bu raporlara grafikler, görseller ve görselleştirilmiş veri analizleri eklemeyi planladığını belirtiyor.

Deep Research’ün geliştirilme amacı, OpenAI’ın yapay genel zeka (AGI) vizyonunun bir parçası olarak gösteriliyor. Bilginin sentezlenmesi ve analiz edilmesi, AGI’nin temel taşlarından biri olarak görülüyor. Bu teknoloji sayesinde bilimsel araştırmalardan iş dünyasındaki karar alma süreçlerine kadar pek çok alanda daha hızlı ve güvenilir bilgiye ulaşmak mümkün hale geliyor. Ancak bu ileri seviye analizlerin, geleneksel soru-cevap modellerine göre çok daha fazla hesaplama gücü gerektirdiği de belirtiliyor. Bir araştırma süresi uzadıkça, modelin harcadığı işlem gücü de artıyor.

Deep Research şu an için yalnızca ChatGPT Pro abonelerine ayda 100 sorgu hakkı ile sunulmuş durumda. İlerleyen süreçte Plus ve Team abonelerine açılması, ardından kurumsal müşterilere sunulması bekleniyor. OpenAI, zamanla bu aracı ücretsiz kullanıcılara da getirmeyi planladığını belirtiyor. Ancak yapay zekanın tamamen hatasız olmadığını ve “halüsinasyon” adı verilen yanlış bilgi üretme eğiliminden tamamen arındırılamayacağını da vurguluyor. Özellikle güvenilir kaynaklar ile söylentileri ayırt etme konusunda modelin zorlanabileceği ifade ediliyor.

Deep Research’ün performansı, OpenAI’ın gerçekleştirdiği “Humanity’s Last Exam” adlı yapay zeka benchmark testinde de ortaya kondu. Bu testin sonuçlarına göre, Deep Research web tarama ve Python araçları açıkken yüzde 26,6 doğruluk oranına ulaşarak OpenAI’ın önceki modelleri arasında en başarılısı oldu. Karşılaştırma için, GPT-4o’nun aynı testte yalnızca %3,3 doğruluk oranına ulaşabildiği belirtildi. Son dönemin en popüler yapay zekalarından biri olan DeepSeek-R1 modeli ise %9,4 doğruluk oranına ulaşırken, OpenAI’ın o3-mini modeli %13’lük bir doğruluk sundu. Bu veriler, Deep Research’ün mevcut yapay zeka araştırma araçları arasında en başarılılardan biri olduğunu ve rakiplerinden önemli ölçüde önde olduğunu gösteriyor.

Riot siber güvenlik ürün paketi için fon topladı

Fransız girişim Riot, 2024’te yıllık geliri 10 milyon dolara ulaştıktan sonra 30 milyon dolarlık B Serisi turu topladı. Başlangıçta çalışanları siber güvenlik riskleri konusunda eğitmeye odaklanan şirket, şimdi bir adım daha ileri giderek çalışanları saldırı yüzeylerini en aza indirmeleri için teşvik etmek istiyor.Left Lane Capital, mevcut yatırımcılar Y Combinator, Base10 ve FundersClub’ın tekrar katılımıyla bugünkü tura liderlik ediyor.

Riot siber güvenlik çözümü ile dikkat çekiyor

Riot, B Serisi turunun ardından 170 milyon doların üzerinde bir para sonrası değerlemeye ulaştı.Riot başlangıçta sahte kimlik avı kampanyalarıyla başladı. Çalışanlar düzenli olarak gerçek e-postalara benzeyen e-postalar alıyor. Ancak bunlar, çalışanları bağlantılara tıklamaya ve kişisel bilgilerini girmeye kandırmak için tasarlandı. Bu şekilde çalışanlar, gelen e-postalara karşı daha şüpheci olmaları gerektiğini öğreniyor.

Zamanla şirket, Albert adlı kullanıcı dostu bir güvenlik sohbet robotuyla başka eğitim içerikleri ekledi. Slack ve Microsoft Teams’den erişilebilir. Bu strateji şimdiye kadar iyi işliyor. Çünkü Riot şu anda 1.500 şirkette bir milyon çalışanla etkileşim kuruyor. Müşterileri arasında L’Occitane, Deel, Intercom ve Le Monde yer alıyor. Yine de, siber olaylar yaygın sonuçlarla birlikte artışta.

Son bir örnek, 190 milyon Amerikalıyı etkileyen ve bir tüketici hizmetindeki tehlikeye atılmış kimlik bilgileriyle başlayan Change Healthcare veri ihlalidir. Bir çalışan, kişisel hesabı ve Change Healthcare’in Citrix portalı için aynı parolayı tekrar kullandı – Citrix’te çok faktörlü kimlik doğrulama da yoktu. Bu yüzden Riot, çalışanları eğitmenin ötesine geçmek istiyor. “Bizim işimiz, çalışanların duruşuna bakmak. Çok faktörlü kimlik doğrulamayı etkinleştiriyorlar mı? Akıllı telefonlarında güvenli bir kod var mı? LinkedIn’deki gizlilik ayarları çok müsamahakâr değil mi? Riot’un kurucusu ve CEO’su Benjamin Netter yaptığı açıklamada: “Çalışanların, bilgisayar korsanlarının hayatını genel olarak zorlaştıracak pek çok şey uygulayabileceğini düşünüyorum” dedi.

Figure AI robot ordusu kuruyor

0

Figure AI, ikinci büyük ticari ortağını imzaladığını duyurdu ve laboratuvarlardan insansı robotlar hayalini günlük hayata her zamankinden daha yakın hale getirdi. CEO Brett Adcock, anlaşmanın önümüzdeki dört yıl içinde 100.000 insansı robot göndermeyi mümkün kılabileceğini söyledi.Yeni müşterinin ayrıntıları gizli kalırken, Adcock bunun “en büyük ABD şirketlerinden biri” olduğunu iddia ediyor. Ayrıca önemli işgücü ihtiyaçları olan büyük bir perakendeci veya teknoloji şirketi olabileceği yönünde hemen spekülasyonlara yol açıyor.

Figure AI robot ordusu

Adcock’un açıklamaları, şirketin çabalarını birçok küçük müşteriye yaymak yerine yüksek kapasiteli müşterilerle derin ilişkiler kurmanın önemini vurguladığı LinkedIn’deki bir güncellemede geldi. Adcock: “En yeni müşterimiz en büyük ABD şirketlerinden biri. Bize yüksek hacimlerde gönderme potansiyeli sağlıyor ve bu da maliyet azaltımını ve AI veri toplamayı teşvik edecek. Her iki müşteri arasında, önümüzdeki dört yıl içinde 100.000 robota giden bir yol olduğuna inanıyoruz.” dedi.

Şirketin ilk halka açık müşterisi, geçen yılın sonlarında anlaşma imzalayan otomotiv devi BMW’dir. Son duyuru, özellikle üretim, lojistik veya sağlık hizmetleri gibi büyük ölçekli operasyonlarda insansı robotların ana akım benimsenmesine doğru önemli bir adım olabilecek şeyin zeminini hazırlıyor.

Adcock ayrıca Figure AI’nın ikili pazar stratejisini yineledi. Adcock: “İki pazara odaklandık: ticari ve ev” dedi. Ticari taraf dağıtım merkezlerini, fabrikaları ve diğer endüstriyel alanları içerebilirken, yerel pazar, sıradan işlerden sağlık hizmetlerindeki daha uzmanlaşmış rollere kadar uzanan görevlerde yardımcı olan ev kullanımı robotlarına kapı açıyor.Figure AI, ürün lansmanlarının hızı nedeniyle öne çıkıyor.

Şirket, kuruluşundan sadece 31 ay sonra ilk insansı robotu Figure 01’i piyasaya sürdü ve ardından Figure 02’yi gönderdi. Raporlar ayrıca Figure 03’ün “laboratuvarda çalışır durumda” olduğunu ve gelişmiş performans ve işlevsellik için devam eden bir arayış olduğunu gösteriyor. Ocak 2024’te ilk kez tanıtılan Figure 01, ortalama bir insanın yürüme hızının yaklaşık yüzde 17’sinde çalışıyordu. Mevcut yineleme olan Figure 02’nin bu hızı yedi kat artırdığı ve saniyede 3,9 fit (1,2 metre) hızla hareket ettiği bildirildi. Tipik bir insan adımından hala biraz daha yavaş olsa da, Figure ek iyileştirmelerin yakın olduğuna güveniyor gibi görünüyor.

Fay hattı haritası yenilendi!

0

Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü (MTA), Türkiye’nin güncel fay hattı haritasını yayınladı. Haritada, Türkiye genelinde 485 diri fay hattı bulunduğu tespit edildi. Bu fay hatlarının üzerindeki şehirler ve ilçeler ayrıntılı şekilde listelendi. Haritanın yenilenmesi, deprem riskinin daha net bir şekilde anlaşılmasını sağladı.

MTA fay hattı haritası yenilendi!

Son 48 saat içinde en büyüğü 4.8 büyüklüğünde olmak üzere 400’den fazla deprem kaydedildi. Bu depremler özellikle Batı Anadolu Fay Zonu’nda hareketliliğin arttığını ortaya koydu. Harita verilerine göre birçok şehir doğrudan diri fay hatları üzerinde bulunuyor.

MTA fay hattı haritası
MTA fay hattı haritası

Diri fay hattı üzerinde bulunan şehirler listesi:

  • Aksaray
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Bingöl
  • Denizli
  • Eskişehir
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Hakkari
  • Hatay
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Manisa
  • Muğla
  • Kocaeli
  • Konya
  • Osmaniye
  • Sakarya
  • Tokat

MTA diri fay hattı haritası üzerinde gördüğümüz bu şehirler, fay hatlarının üzerinde yer aldıkları için yüksek deprem riski taşıyan bölgeler arasında bulunuyor. Haritaya göre doğrudan diri fay hattı üzerinde bulunmayan şehirler arasında Zonguldak, Sinop, Antalya ve Ankara yer alıyor. Ancak bu şehirler de yakın bölgelerdeki depremlerin etkisini hissedebilecek konumda bulunuyor.

Drone ile envanter yöntemi yapılıyor

0

Yeni depo drone’u envanter yönetiminde yüzde 99,9 doğruluk elde ediyor. Şirket, 2024 yılında A Serisi turunda ve tohum finansmanında 18 milyon dolar topladı. Depolama, sipariş karşılama, taşıma ve iade yönetimi gibi hizmetleri bulunan üçüncü taraf lojistik (3PL) sağlayıcısı Staci Americas, Corvus One Otonom Envanter Yönetim Sistemini devreye aldı.

Drone ile envanter tespiti

Corvus One Envanter Yönetim Sistemi, depolardaki malzemeleri daha doğru ve verimli bir şekilde takip etmeyi ve depolamayı hedefliyor. Staci Americas, sistemi çok müşterili binalar için Georgia ve New Jersey depolarına devreye aldı.Sistem, Corvus One sistemi tarafından işaretlenen envanter tutarsızlıklarını garanti altına alarak, her gece vardiya dışı planlı ışıksız uçuşlar gerçekleştiriyor. Tutarsızlıklar, ertesi sabah vardiyadan önce düzeltiliyor ve üretim ve gelen ekiplerin envanter aramak zorunda kalmadan görevlerine odaklanmalarını sağlıyor.

İnsan meslektaşlarından operatör yardımı almadan günün her saati envanter kontrolü gerçekleştiriyor. Staci Americas Dönüşüm ve Çözüm Tasarımı Kıdemli Direktörü Austin Feagins: “Operatör yardımı olmadan 7/24 envanter kontrolü yapabilmek oyunun kurallarını değiştirdi. Corvus One sistemindeki ışıkların sönmesi yeteneği, envanter ekiplerimizin her gün üretim başlamadan önce vardiya dışı ve vardiya öncesi tutarsızlıkları düzeltmesine olanak tanıyor; bu da teslimat gecikmelerini ve üretim etkilerini sınırlandırıyor,” diyor.Corvus, Ekim 2024’te otonom envanter yönetim sisteminin güncellenmiş sürümünü yayınladı.

Yükseltme, şirketin reflektör, etiket veya işaret fişeği gibi ek bir altyapı olmadan, ışıkların söndüğü bir dağıtım merkezinde drone destekli sistemini uçurmasına olanak sağladı.Drone sistemi, ortamını anlamak için bilgisayarlı görüş ve üretken yapay zeka (AI) kullanıyor. Otonom drone’lar çok dar (minimum 50 inç genişlik) ve çok geniş koridorlarda çalışabiliyor.

Adform, 2025 yılının pazarlama trendlerini belirledi!

0

2025 yılında pazarlama dünyası büyük fırsatlar ve belirsizliklerle karşı karşıya. Adform, bu yıl dikkat edilmesi gereken trendleri ve yatırım yapılması gereken alanları değerlendirerek pazarlama dünyasına ışık tutuyor. Bu yılın en önemli fırsatlarından biri, dengeyi kurarak fark yaratmak. Pazarlama faaliyetlerinin sürdürülebilir hale getirilmesi için performans hedefleriyle uyumlu bir yaklaşım benimsenmesi gerektiği vurgulanıyor. Bu süreçte yeni kanalların yönetilmesi, yapay zekanın güvenli bir şekilde entegrasyonu ve üçüncü taraf çerezlerin sona ermesinin etkileri gibi zorluklarla karşılaşılacak. Reklamverenler, bu geçiş sürecinde medya planlarını destekleyecek doğru iş ortaklarıyla çalışarak performanslarını artırmak zorunda.

Adform, 2025’e damga vuracak pazarlama trendlerini açıkladı

Dijital pazarlama dünyası, yapay zekanın etkisiyle büyük bir dönüşümden geçiyor. Adform Türkiye, MEA ve Orta Asya Başkanı Cem Eroğlu, dijital pazarlama alanındaki fırsatlar ve zorluklara dikkat çekiyor. Pazarlama yöneticileri için teknoloji kullanımının ötesinde, insan odaklı stratejilerle sektörde fark yaratabilmek de büyük bir zorluk. Başarı, inovasyonu sorumlu bir şekilde hayata geçirerek güven ve etkileşimi artırmakla mümkün olacak.

Performans ölçümlemesi daha önce hiç olmadığı kadar önemli hale geldi. Sosyal medya, mobil, e-posta gibi farklı kanallarda kullanıcı etkileşimlerinin artması, sonuçların doğru ölçülmesini zorlaştırıyor. Bu karmaşıklık, markaların teknoloji sağlayıcılarına olan bağımlılığını artırarak, A/B testleri ve veri analiz araçlarının önemini artırıyor. Markalar artık daha fazla teknoloji odaklı iş ortakları arayışına girecek ve içerik stratejilerinin performansını değerlendirmek için şeffaflığa dayalı ölçümleme yöntemlerine yönelecek.

2025’te üçüncü taraf çerezlerin tamamen devreden çıkması bekleniyor. Bu, reklamcıları çok kaynaklı kimlik çözümlerine yönlendirecek. Tek bir çözümle tüm sorunların çözülemeyeceği bir döneme girileceği için, birinci taraf kimliklerinin entegrasyonu önem kazanacak. Google’dan bağımsız çözümler ve güvenli veri paylaşımı üzerine yeni yöntemler, pazarlama stratejilerinin temel unsurları arasında yer alacak.

Sürdürülebilirlik çalışmalarının, kişisel verilerle ilgili düzenlemeler kadar önemli hale gelmesi bekleniyor. Çevresel, sosyal ve yönetişim (ÇSY) konuları, markaların öncelik sırasına girmeli. CMO’lar, sürdürülebilirlik hedeflerini, performans hedefleriyle uyumlu bir şekilde yönetmeli. Ayrıca, veri odaklı içerik stratejileriyle hem enerji tüketimi azaltılabilir hem de doğru hedeflemeler yapılabilir.

Perakende medyasının, geleneksel TV reklamlarını geride bırakması bekleniyor. Çerez tabanlı reklamcılıktan uzaklaşıldıkça, perakende medyasının önemi arttı. Markalar, kullanıcıların satın alma yolculuklarında hangi aşamada olduklarını gösteren birinci taraf verilere daha fazla erişim sağlıyor. Ancak, perakende medyasının medya stratejilerine entegre edilebilmesi için ölçümleme ve veri gizliliği konularında yatırımlar yapılması gerektiği vurgulanıyor.

Yapay zekanın pazarlamanın merkezine yerleştiği 2025’te, markalar yapay zekanın üretkenlik, müşteri içgörüleri ve operasyonel verimlilik üzerindeki etkilerini daha iyi anlamaya çalışacak. Ancak, pazarlama profesyonelleri, yapay zeka stratejilerini değerlendirmek ve etik sorumlulukları göz önünde bulundurmak zorunda. Yapay zeka ile içerik üretiminin doğru şekilde yönetilmesi, pazarlama profesyonellerinin ekiplerini bu konuda eğitmesi, başarıyı artıracak önemli faktörler arasında yer alacak.

Kuantum tehditler için güvenli donanım piyasaya çıktı

0

Kuantum bilişimi gerçeğe dönüşmeye yaklaştıkça, bugünün şifreleme standartlarını savunmasız hale getirebilir ve dünya çapında hassas verileri ve finansal işlemleri tehlikeye atabilir. Bu kuantum tehditler zorluğun farkında olan İsviçreli bir yarı iletken şirketi olan SEALSQ, iddiasına göre “dünyanın ilk” kuantum dirençli güvenli donanımını tanıttı.

SEALSQ kuantum tehditler için önlem alıyor

SEALSQ, yarı iletkenleri, Açık Anahtar Altyapısını (PKI) ve tedarik hizmetlerini birleştiren entegre çözümler konusundaki uzmanlığıyla ünlüdür. Bu temel üzerine inşa edilen şirket, gelecekteki kuantum bilgisayarlarından gelecek kuantum tehditlere dayanacak şekilde tasarlanmış donanım ve yazılımlar geliştirmiştir. Bu yenilik, mevcut kriptografinin artık koruyamayacağı verileri ve sistemleri güvence altına almayı amaçlamaktadır.

Bu atılımın temel taşı, KYBER ve DILITHIUM gibi kuantum dirençli kriptografik algoritmalar kullanan SEALSQ platformudur. Bu algoritmalar, kuantum bilgisayarların yeteneklerine direnmek için tasarlanmıştır ve hem geleneksel hem de kuantum saldırganları tarafından kuantum tehditleri önleyecek kadar güçlü bir kilit oluşturur. Platform ayrıca, sağlam güvenlik önlemlerini garanti eden FIPS ve Ortak Kriterler gibi sıkı küresel standartlara da uymaktadır. SEALSQ, performansını geleneksel güvenli mikrodenetleyicilerle karşılaştırarak platformunun enerji verimliliğini daha da kanıtlamıştır.

Şirket, bir basın bülteninde: “FIPS ve Ortak Kriterler gibi katı sertifikalara uyarak verileri etkili bir şekilde doğrulayarak, imzalayarak ve şifreleyerek SEALSQ’nun platformu, kuantum tehditler çağında güvenli işlemler için yeni bir standart belirliyor” dedi. SEALSQ’nun ilerlemelerinin en önemli noktası olan QS7001 platformu, 7.9 milyar dolarlık donanım güvenliği pazarına benzersiz bir güvenlik düzeyi getiriyor. Yapay zeka, blok zinciri ve Nesnelerin İnterneti (IoT) uygulamalarıyla tasarlanan bu platform, SEALSQ’nun büyüyen kuantum tehdidini ele alma konusundaki kararlılığını vurguluyor.

SEALSQ’nun kuantum dirençli donanım geliştirmesi, kuantum bilişiminin oluşturduğu güvenlik açıklarına zamanında bir yanıt teşkil ediyor. Şirketin açıkladığı gibi, “Kuantum bilişiminin hızla ilerlemesi, yapay zeka ve blok zinciri gibi alanlarda devrim yaratıyor, ancak aynı zamanda milyonlarca günlük işlemi koruyan RSA algoritmaları da dahil olmak üzere mevcut kriptografik sistemlerdeki güvenlik açıklarını da ortaya çıkarıyor.”

Couchbase, Capella AI Services ile yapay zekada iddialı geliyor!

0

Couchbase, Capella AI Services’ı tanıtarak yapay zeka ajanlarının geliştirilmesini daha kolay hale getirdi. Bu yeni hizmet, geliştiricilere veri üzerindeki kontrollerini artırarak basitleştirilmiş iş akışları ve tek bir platformda sunulan yapay zeka modelleriyle, yapay zeka ajanları oluşturmada yardımcı oluyor. Capella AI Services, kuruluşların modelleri ve verileri yakın tutarak yapay zeka ajanlarını prototipleme, oluşturma, test etme ve dağıtma süreçlerini kolaylaştırıyor. Böylelikle işletmeler, yeni teknoloji bileşenleri geliştiren uygulama geliştiricilerinin sıklıkla karşılaştığı gecikmeler ve yüksek maliyetlerden kaçınabiliyor.

Couchbase, Capella AI Services ile yapay zekada fark yaratabilir

Couchbase, geliştiricilere geliştirme süreci boyunca veriler üzerinde daha fazla kontrol sağlarken, büyük dil modelleri (LLM’ler) kullanırken ortaya çıkabilecek güvenlik ve gizlilik sorunlarını da azaltıyor. Couchbase’in bu çözümü, kurumların güvenli bir şekilde yapay zeka tabanlı uygulamalar geliştirmelerini sağlıyor. Couchbase Ürün ve İş Ortakları Kıdemli Başkan Yardımcısı Matt McDonough, yapay zekanın işletmelerin uygulamalarında büyük değişimler yarattığını ve bu sürecin güvenli bir şekilde yönetilmesi gerektiğini belirtti. Ayrıca, Couchbase’in sunduğu platformun, yapay zeka ajanlarının yeniden kullanılabilirliğini ve etkileşimlerini hızlandırarak geliştiricilerin iş akışlarını daha verimli hale getirdiğini vurguladı.

IDC Araştırma Başkan Yardımcısı Carl Olofson ise, yapay zeka ajanlarının yaygınlaşmasının, işletmeler için yeni veri yönetimi zorlukları yarattığını söyledi. Bu zorlukları aşmak için, yapay zeka ajanlarıyla etkileşimde elde edilen büyük veri hacminin korunması ve analiz edilmesi gerektiğini belirtti. Couchbase Capella ve yeni AI Services, işletmelere bu zorluklarla başa çıkabilmeleri için gereken ölçeklenebilirlik ve esnekliği sunmayı amaçlıyor.

Capella AI Services, geliştiricilere yapay zeka ajanı tabanlı uygulamalar oluşturma ve pazara sürme sürecini hızlandırmak için gerekli olan kritik araçları ve yetenekleri sağlıyor. Bu hizmetler, veri güvenliği, performans, gecikme, kontrol ve maliyetler gibi zorlukları aşmalarına yardımcı oluyor. Capella AI Services, model hizmetleri, yapılandırılmamış veri hizmetleri, vektörleştirme hizmetleri, yapay zeka ajanı katalog hizmetleri ve Capella yapay zeka fonksiyonları gibi çeşitli özellikler sunarak geliştiricilerin yapay zeka tabanlı uygulamalarını daha hızlı ve etkili bir şekilde oluşturmasına olanak tanıyor.

Couchbase’in Capella AI Services’ı, yapay zeka ajanlarının geliştirilmesinde karmaşık iş akışlarını ve dil modeli etkileşimlerini güvenli ve etkili bir şekilde yönetmek için gerekli araçları sağlayarak geliştiricilerin pazara sunma süresini kısaltmalarına yardımcı oluyor.

Yerli sağlık girişimi HeartWise, 2.5 milyon euro hibe alıyor!

HeartWise, Koç Üniversitesi bünyesinde biyomedikal alanında çalışmalar yürüten, yenilikçi sağlık teknolojileri geliştiren bir girişim olarak 2020 yılında faaliyetlerine başladı. Girişimin misyonu, kalp hastalıklarına yönelik devrim niteliğinde bir çözüm sunmak ve özellikle sağ ventrikül desteği sağlamak amacıyla, harici güç kaynaklarına veya kontrol ünitelerine ihtiyaç duymayan, bağımsız bir dolaşım destek cihazı geliştirmek. Sağ ventrikül, kalbin dört odacığından biri olup, oksijeni azalmış kanı akciğerlere pompalayan bir odacık olarak önemli bir işlevi yerine getiriyor. Bu bölgedeki işlev kaybı, kalp yetmezliği gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. HeartWise, bu tür hastalıkların tedavisinde kullanılan mevcut cihazların aksine, harici güç kaynaklarından bağımsız, hastaların yaşamlarını kolaylaştıracak yeni bir teknoloji sunmayı hedefliyor.

Yerli sağlık girişimi HeartWise, 2.5 milyon euro hibe alacak

HeartWise, yenilikçi yaklaşımı ve sağlık teknolojilerindeki potansiyeli nedeniyle büyük bir başarıya imza attı. Avrupa İnovasyon Konseyi (EIC) Transition Fonunu kazanan ilk Türk girişimi olma özelliğini taşıyan HeartWise, 21 ülkeden 413 girişimin başvurduğu bu prestijli fonun sahibi olmuştur. EIC Transition Fonunun toplam bütçesi yaklaşık 94 milyon dolar olup, bu fonun amacı, Avrupa’daki yenilikçi ve yüksek potansiyel taşıyan girişimlerin gelişmesini desteklemektir. Fon, bu tür projelere finansal destek sunarak, Avrupa’daki teknolojik ilerlemeyi hızlandırmayı amaçlıyor.

HeartWise’ın aldığı 2.5 milyon euro hibe, girişimin hedeflerini hayata geçirmesinde kritik bir rol oynamaktadır. Geliştirilecek yeni cihazlar, harici güç kaynakları ve kontrol üniteleri olmadan çalışacak şekilde tasarlanacak ve böylece hastalar için daha pratik bir çözüm sunulacaktır. Şirketin geliştirmeyi planladığı cihazlardan biri, yapay bir mekanik kalp benzeri cihaz olup, bu cihaz, kalp hastalıkları için alternatif bir tedavi yöntemi sunmayı amaçlamaktadır. Diğer cihaz ise tamamen implante edilebilir bir mekanik dolaşım desteği prototipi olacak ve bu, hastaların uzun süreli tedavilerinde büyük kolaylık sağlayacaktır.

Bu hibeyle birlikte, HeartWise’ın prototip geliştirme süreci hızlandırılacak ve klinik uygulamalara geçiş için gerekli adımlar atılacaktır. HeartWise, bu projeleri geliştirerek, kalp hastalıkları tedavisinde önemli bir adım atmayı hedeflemektedir. Şirketin bu başarıları, Türk sağlık teknolojisi ekosistemi için büyük bir gurur kaynağı olmakla birlikte, dünya çapında sağlık alanında önemli bir yenilik olarak da kabul edilecektir. Bu girişim, sadece Türkiye’de değil, global çapta sağlık teknolojileri alanındaki ilerlemeye de katkı sağlayacak ve kalp hastalıkları tedavisinde devrim yaratma potansiyeline sahip olacaktır.

Kesterite güneş pili kendi rekorunu kırdı

New South Wales Üniversitesi (UNSW) araştırmacıları, geleneksel silikon bazlı güneş panellerine umut vadeden bir alternatif olarak değerlendirilen kesterit güneş hücrelerinin verimliliğinde dünya rekorunu kırdı. Ekip: “Hidrojenle zenginleştirilmiş yüksek bant aralıklı kesterit güneş hücrelerinde yüzde 13,2’lik şimdiye kadarki en iyi verimliliğe” ulaştı.

Kesterite güneş pili için yüzde 13,2’lik rekor

Kesterit, bakır, çinko, kalay ve kükürtten (CZTS) oluşan doğal bir mineraldir. Güneş hücresi uygulamalarındaki potansiyeli uzun zamandır bilinmektedir. Bol miktarda bulunması, toksik olmaması ve üretiminin uygun maliyetli olması onu yeni nesil güneş enerjisi teknolojisi için cazip bir aday haline getiriyor. AraştırmaKesterite güneş pili ile araştırma ekibine liderlik eden Scientia Profesörü Xiaojing Hao: “Silikon modüller teorik verimliliklerinin sınırına neredeyse ulaştı, bu nedenle yapmaya çalıştığımız şey, PV endüstrisinden gelen, bir sonraki nesil hücrelerin neyden yapılacağı sorusuna cevap bulmak” dedi.

Kesteritin tüm potansiyelinden yararlanmaya yönelik önceki girişimler, üretim sürecinde oluşan kusurlar nedeniyle engellenmişti. Ekip, kesterite güneş pili üretim sürecinde hidrojen işlemeyi içeren yeni bir yaklaşım kullanarak bu zorluğun üstesinden geldi. Pasivasyon olarak bilinen bu teknik, kusurların zararlı etkilerini etkili bir şekilde nötralize ediyor ve kesterit güneş hücresinin güneş ışığını önemli ölçüde iyileştirilmiş verimlilikle elektriğe dönüştürmesini sağlıyor.

Bu atılım, başlangıçta CZTS hücreleri için yüzde 11,4 verimlilik elde eden UNSW ekibinin altı yıllık araştırmasına dayanıyor. Şimdi, hidrojen pasivasyonunun tanıtılmasıyla, önceki rekoru kırdılar ve kesteritkesterite güneş pili teknolojisi için yeni olasılıklar açtılar.

Prof. Hao, “Buradaki büyük resim, nihayetinde elektriği daha ucuz ve daha yeşil bir şekilde üretmek istediğimizdir. Kesterite güneş pili malzemesi olarak CZTS, çevre dostu, uygun maliyetli ve uzun vadeli kararlılığa sahip olması nedeniyle güneş hücreleri için ideal bir malzemedir” dedi. UNSW ekibinin başarısı güneş enerjisinin geleceği açısından önemli sonuçlar doğuruyor.

Kesterite güneş hücreleri, daha geniş bir güneş ışığı spektrumunu yakalamak ve daha yüksek verimlilik elde etmek için farklı malzemeleri birleştiren tandem güneş hücrelerinde kullanılmaya oldukça uygundur. EkipKesterite güneş pili ile ilgili ekip, bu atılımın 2030 yılına kadar kesterit güneş hücrelerinin ticarileştirilmesinin önünü açacağı konusunda iyimser.

Çinli DeepSeek, 100’den fazla ülkede App Store’un zirvesinde!

Çinli yapay zeka sohbet robotu DeepSeek, 2025 yılı itibarıyla büyük bir başarıya imza atarak, 120’den fazla ülkede App Store’daki ücretsiz uygulamalar arasında zirveye yerleşti. OpenAI’ın popüler sohbet robotu ChatGPT’sini indirme sayısı bakımından geride bırakarak, sektördeki önemli rakiplerinden bir adım öne çıktı. DeepSeek, sadece Çin’de değil, Avustralya, Kanada, Almanya, Hindistan, İngiltere, İspanya, İsveç gibi gelişmiş ve teknolojiye duyarlı ülkelerde de App Store listelerinin zirvesinde yer almayı başardı. Türkiye’de ise DeepSeek, Temu’nun ardından ikinci sırada bulunuyor, bu da Türkiye’deki kullanıcılar tarafından büyük ilgi gösterildiğini ortaya koyuyor.

Çinli DeepSeek, 100’den fazla ülkede App Store’un zirvesinde yer alıyor

DeepSeek’in yükselişi, 2024 yılında Çinli şirketin R1 modelinin tanıtılmasından sonra hız kazandı. R1 modelinin, mantık, matematik ve programlama problemlerini çözme konusunda oldukça iddialı bir performans sergilediği, OpenAI’nin o1 modeline eşit ya da daha iyi sonuçlar verdiği belirtildi. Ocak 2025’te tam sürümü piyasaya sürülen DeepSeek uygulaması, şirketin gelişen yapay zeka teknolojisinin bir ürünü olarak dikkat çekiyor. Bu sürümle birlikte, kullanıcılar için daha sofistike ve güvenilir sonuçlar sağlanması hedefleniyor.

DeepSeek eğitim

DeepSeek’in başarısı, aynı zamanda Çin’in yapay zeka teknolojilerinde önemli bir adım atmasını simgeliyor. Çinli şirketin bu başarısı, ülkenin yapay zeka alanındaki uluslararası rekabette ABD’nin gerisinde olduğu yönündeki algıyı değiştirdi. Özellikle veri merkezlerine yapılan milyarlarca dolarlık yatırımlar, DeepSeek’in büyümesinde önemli bir rol oynadı. Bu gelişmeler, Çin’in yapay zeka ekosistemini küresel çapta daha güçlü bir şekilde konumlandırmasını sağladı.

DeepSeek’in artan popülaritesi, yapay zeka uygulamaları ve teknolojilerine yönelik daha fazla yatırım yapılmasını teşvik ediyor. Şirketin, sunduğu çözüm ve teknolojilerle sektördeki büyük oyuncuları geride bırakması, Çin’in yapay zeka alanındaki pozisyonunu güçlendiriyor ve bu alandaki geleceği hakkında büyük bir tartışma başlatıyor.