Elektrikli Scooter yönetmeliği’ne yeni düzenlemeler geliyor

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Elektrikli Scooter Yönetmeliği’nde önemli değişiklikler yapılacağını açıkladı.
Yeni düzenlemelerle sektörde yerlilik şartı ve hız limitlerine yönelik yeni uygulamalar devreye alınacak.

2021 yılında yürürlüğe giren Elektrikli Scooter Yönetmeliği’ne, sektör ihtiyaçlarına yanıt verecek yeni düzenlemeler geliyor. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğluscooter işletmecileri için %30 yerlilik şartı getirilerek ürünlerin belirli bir standartta olmasının sağlanacağını belirtti. Ayrıca yasaklı bölgelerde hız düşümü gibi yeniliklerin de yönetmelikte yer alacağını duyurdu.

Yerlilik şartı ve veri paylaşımı zorunluluğu

Yeni düzenleme kapsamında, işletmeciler, elektrikli scooter’ların faaliyetlerinden elde edilen kullanım verilerini Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığına ait taşımacılık veri tabanına kaydedecek.
Bu veriler, belediyeler ve kolluk kuvvetleriyle paylaşılacak. Bakan Uraloğlu, bu adımın denetimlerin sıkılaştırılması ve sürüş güvenliğinin artırılması için önemli olduğunu vurguladı.

Yasaklı bölgelerde hız düşürme ve para cezası

Elektrikli scooter’ların yasaklı bölgelere girişini önlemek amacıyla, bu alanlarda scooter’ların hızlarının otomatik olarak düşürüleceğini belirten Bakan Uraloğlu, bu kurala uymayan işletmelere 6 bin 923 lira idari para cezasıuygulanacağını söyledi.

Kullanıcı deneyimi ve güvenliği artırılacak

Yeni yönetmelikle işletmelerin çağrı merkezleri ve mobil uygulamalarına gelen şikayetlerin hızlı bir şekilde çözülmesi sağlanacak. Ayrıca kullanıcılar, güvenlik yükümlülükleri, anlık ücret bilgisi ve gidilebilecek tahmini mesafeler gibi bilgilere kolayca erişebilecek.

Ek olarak, hizmette bulunan scooter’ların en az %20 şarj seviyesine sahip olması zorunlu hale getirilecek.Kullanıcılara yönlendirme amacıyla harita hizmeti sunulacak ve şarj seviyesi durumları anlık olarak paylaşılacak.

Sosyal medya devleri TikTok boşluğunu doldurmaya çalışıyor: X ve Meta’dan hamleler

ABD’nin TikTok’u geçici olarak uygulama mağazalarından kaldırmasının ardından sosyal medya platformları, kullanıcıları cezbetmek için yeni özelliklerini duyurmaya başladı. Elon Musk’ın sahibi olduğu X (eski adıyla Twitter), bu süreçte öne çıkmak adına kullanıcılarına daha sürükleyici bir video deneyimi sunmak için yeni bir video akışı özelliğini devreye soktu.

X’in yeni video deneyimi

X’in tanıttığı yeni özellik, platformdaki videoların keşfedilmesini kolaylaştırmayı amaçlıyor. Kullanıcılar, artık uygulamanın alt kısmında bulunan “Videolar” sekmesi aracılığıyla X’te paylaşılan videolara doğrudan erişebilecek. Ayrıca, akışlarındaki bir videoya dokunarak ve yukarı kaydırarak dikey kısa videolar arasında gezinebilecek. Bu özellik, kullanıcıların TikTok benzeri bir deneyim yaşamasını sağlıyor.
X, yeni özelliğini tanıtırken yaptığı açıklamada, “Videolar için yeni ve sürükleyici bir ana sayfa, ABD’deki kullanıcılara sunulmaya başlandı” ifadelerini kullandı. Özelliğin ilk etapta ABD’de kullanıma açılması, TikTok’un yarattığı boşluğu doldurma çabasının bir parçası olarak değerlendiriliyor.

Meta ve Bluesky da boş durmadı

TikTok’un ABD’de yasaklanmasının ardından harekete geçen tek platform X olmadı. Sosyal medya devi Meta, ByteDance’in popüler video düzenleme uygulaması CapCut’a rakip olarak Edits adını verdiği yeni bir video düzenleme uygulamasını duyurdu. Edits, kullanıcıların kısa videolarını düzenleyip paylaşmalarını daha da kolaylaştıracak yenilikçi araçlar sunuyor.

Bunun yanı sıra, X’in rakiplerinden biri olan Bluesky, platformunda dikey videolar için özel bir akış özelliğini tanıttı. Kullanıcıların, kısa videoları keşfetmesini kolaylaştıran bu özellik, TikTok’un alışkanlıklarını taklit eden bir deneyimsunmayı hedefliyor.

TikTok’un yasağı rekabeti ateşledi

Sosyal medya platformları, TikTok’un yarattığı boşluktan yararlanarak kendi kullanıcı deneyimlerini geliştirmek ve kullanıcı sayılarını artırmak için birbirleriyle kıyasıya bir yarışa girdi. Özellikle ABD pazarında, TikTok’un eksikliğiyle oluşan fırsatın hangi platforma daha fazla avantaj sağlayacağı merak konusu.

TikTok’un yasağının uzun sürüp sürmeyeceği belirsizliğini korurken, bu süreçte yeni özelliklerini devreye sokan sosyal medya platformları arasındaki rekabet, dijital dünyanın dinamiklerini yeniden şekillendirecek gibi görünüyor.

Trump ve Sarıgül’ün Coin yarışı: Erzincan Coin yolda

ABD Başkanı Donald Trump, kendi adına çıkardığı TRUMP coin ile kripto para dünyasında büyük yankı uyandırırken, Türkiye’den de dikkat çekici bir yanıt geldi. Cumhuriyet Halk Partisi Erzincan Milletvekili Mustafa Sarıgül, sosyal medya hesabından yaptığı bir açıklamada, “Erzincan Coin” çıkışında bulundu.

TRUMP Coin Zirveye Ulaştı 

Donald Trump’ın “meme coin” olarak piyasaya sürdüğü TRUMP coin, kısa sürede büyük bir başarı elde etti. Güncel verilere göre 58.56 dolarlık birim fiyatıyla 11.7 milyar dolarlık piyasa değerine ulaşan TRUMP coin, günlük milyarlarca dolarlık işlemlere sahne oldu. Trump, bu başarısını eşi Melania Trump’ın adına çıkardığı MELANIA coin ile taçlandırdı.

Hong Kong merkezli bağımsız kripto analisti Justin D’Anethan, TRUMP coin hakkında şu değerlendirmede bulundu: “Bu adımı basit bir şov olarak görmezden gelmek cazip olsa da, resmi bir Trump tokeninin piyasaya sürülmesi, etik ve düzenleyici açıdan karmaşık soruları gündeme getiriyor.”

Trump’ın başkanlığı döneminde kripto paralara yönelik düzenleyici engelleri azaltmayı ve dijital varlıkları yaygınlaştırmayı hedefleyen politikalar izleyebileceği ifade ediliyor.

Bitcoin’den Rekor 

Trump’ın kripto para atılımları, Bitcoin piyasasında da etkisini gösterdi. Haber yayına hazırlandığı sırada Bitcoin, 108 bin doları geçerek tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı. Bu ay içerisinde yüzde 10’dan fazla değer kazanan Bitcoin, piyasanın odağında yer alıyor.

Sıcak Bir Çıkış

Erzincan Coin Trump’ın TRUMP coin atılımı, Türkiye’de de yankı buldu. Cumhuriyet Halk Partisi Erzincan Milletvekili Mustafa Sarıgül, sosyal medya hesabından paylaştığı bir videoyla Trump’a seslendi. Sarıgül, şu ifadeleri kullandı:

“Daha göreve başlamadan Trump coin’i çıkardın. Binlerce insanı bakalım nereye sürüklüyorsun? Erzincan Coin yakında geliyor!”

Sarıgül, Erzincan Coin hakkında detay vermese de bu çıkış, yerli kripto para projelerine olan ilgiyi yeniden gündeme getirdi.

Samsung S25 Slim gecikiyor ve kısıtlamalarla geliyor

0

Samsung’un uzun süredir üzerinde çalıştığı Galaxy S25 Slim modeliyle ilgili yeni iddialar teknoloji dünyasını karıştırdı. Merakla beklenen Galaxy S25 serisinin bu özel modeli, belirli pazarlarda satışa sunulmayabilir. Ülünlü teknoloji analisti Evan Blass, Galaxy S25 Slim’in ABD’de piyasaya sürülmeyeceğine dair önemli açıklamalarda bulundu.

Tanıtım tarihi ertelendi mi?

Galaxy S25 Slim, ilk olarak 22 Ocak’ta gerçekleşecek Unpacked etkinliğinde diğer modellerle birlikte tanıtılacakı. Ancak, cihazın tanıtımının Mayıs ayına ertelendiği iddiaları gündemde. Evan Blass’ın son iddiaları ise daha dikkat çekici: ABD’deki operatörlerin bu modeli listelerine dahil etmeyeceği öne sürülüyor. Bu durum, Galaxy S25 Slim’in sadece belirli bölgelerde satılacak özel bir model olabileceği ihtimalini güçlendiriyor.

Model adı değişecek mi?

Samsung’un Galaxy S25 Slim’in adını değiştirmeyi düşünnüp düşünmediği henüz kesinlik kazanmadı. Bu cihazın fiyat ve konumlandırma açısından Galaxy S25 Plus ve Galaxy S25 Ultra’nın arasında bir yerde konumlandırılması bekleniyor. Ancak bu strateji, yalnızca cihazın satışa sunulacağı bölgelerde geçerli olacak gibi görünüyor.

Tasarım ve teknik kısıtlamalar

Galaxy S25 Slim5-6 mm kalınlığındaki inceliğiyle dikkat çeken bir tasarıma sahip olacak. Ancak bu tasarımın getirdiği teknik kısıtlamalar da bulunuyor. Söylentilere göre cihazda, Samsung’un yeni modellerinde kullanılması beklenen silikon-karbon anot teknolojisi yerine geleneksel lityum-iyon batarya tercih edilecek. Bu durum, cihazın batarya kapasitesinin düşük olabileceği ve pil performansının zayıf kalabileceği anlamına geliyor.

Rekabet durumu

Galaxy S25 Slim’in piyasaya sürülmesindeki gecikme ve satışa sunulacağı bölgelerin sınırlı olması, cihazın Apple’ın yakında tanıtılacak iPhone 17 Air modeliyle rekabetini zorlaştırabilir. Samsung’un yaklaşan Unpacked etkinliğinde bu konuya dair net bir açıklama yapması bekleniyor. Ancak şu an için Galaxy S25 Slim’in sahneye çıkıp çıkmayacağı belirsizliğini koruyor.

Samsung’un resmi açıklaması, tüm bu tartışmalara son noktayı koyacak.

Elon Musk’tan şok Hamle: Intel’i mi alıyor?

Yapay zekâ yarışında rakiplerinin gerisinde kalan Intel, uzun süredir zor bir dönemden geçiyor. Son dönemde, teknoloji devinin satılabileceğine dair çeşitli iddialar gündeme gelmişti. Ancak bugün, Intel’in geleceğine dair çok daha şaşırtıcı bir iddia ortaya atıldı.

Ünlü analist Dylan Patel’in ortaya attığı iddiaya göre, Intel’i satın almak için birden fazla büyük isim harekete geçti. Patel, bu isimler arasında Tesla ve SpaceX’in kurucusu Elon MuskQualcomm ve Global Foundries gibi dev şirketlerin olduğunu öne sürdü. İddialara göre bu devler, Intel’i satın alarak şirketin kötü gidişatını tersine çevirmeyihedefliyor.

Musk’ın ismi sürpriz oldu

Qualcomm’un Intel’i satın almak istediği söylentileri daha önce de gündeme gelmiş, ancak bu iddialar bir süre sonra sönmüştü. Şimdi ise bu fikrin yeniden canlandığı ve Qualcomm’un Global Foundries ile iş birliği yaparak planlarını hayata geçirebileceği konuşuluyor. Ancak bu sefer dikkat çeken farklı bir isim var: Elon Musk.

Elon Musk’ın adının bu süreçte geçmesi, teknoloji dünyasında büyük bir şaşkınlık yarattı. Musk’ın Intel gibi köklü bir çip üreticisine ilgi duyması, yapay zekâ ve yarı iletkenler alanında daha büyük bir atılım yapma planlarının işareti olabilir. Bunun yanı sıra, Musk’ın eski ABD Başkanı Donald Trump ile yakın ilişkisi de bu olası satın alımın politik destekle gerçekleşme ihtimalini güçlendiriyor.

Gelecek belirsiz

Intel’in potansiyel alıcılarıyla ilgili bu iddialar henüz doğrulanmadı. Elon Musk’ın gerçekten bu sürecin bir parçası olup olmadığı ise şimdilik büyük bir soru işareti. İddialar tamamen spekülatif olabileceği gibi, ilerleyen günlerde bu konuda somut adımlar atıldığını da görebiliriz.

Intel’in kaderiyle ilgili bu sürpriz gelişmeler, teknoloji dünyasında yakından takip ediliyor. Gerçekler zamanla gün yüzüne çıkacak gibi görünüyor.

Amazon, membransız akışkan batarya girişimine yatırım yaptı!

Amazon, veri merkezlerini yenilenebilir enerjiyle destekleme hedefinin bir parçası olarak, membransız akışkan batarya teknolojisi üzerinde çalışan İsviçre merkezli Unbound Potential girişimine yatırım yaptı. Amazon Web Services (AWS) aracılığıyla bulut hizmetleri sunan ve dünya çapında yüzlerce veri merkezi işleten şirket, bu tesislerin enerji ihtiyaçlarını karşılamak için fosil yakıtlardan uzaklaşıp daha sürdürülebilir bir yapı kurmayı amaçlıyor. Güneş enerjisi gibi yenilenebilir kaynaklar, yalnızca sınırlı saatlerde üretim yapabildiğinden, gece ve bulutlu havalarda enerji ihtiyacını karşılamak için fazla üretilen elektriğin depolanması kritik öneme sahip. Ancak geleneksel lityum bataryalar hem yüksek maliyetli hem de güvenlik açısından veri merkezleri için ideal değil.

Amazon, membransız akışkan batarya teknolojisine yatırım yapıyor

Bu noktada devreye giren Unbound Potential, enerji depolamada devrim niteliğinde bir teknoloji geliştirdi. Akışkan bataryalar, enerjiyi sıvılar içinde gerilim farkı olarak saklayan özel bir batarya türü. Sistemde kullanılan sıvılar, pozitif ve negatif yüklendikten sonra farklı tanklarda depolanıyor ve enerji kapasitesi tankların büyüklüğüne göre ayarlanabiliyor. Bu teknoloji, esnek yapısıyla veri merkezlerinin kesintisiz çalışmasını destekleyecek bir çözüm sunuyor. Geleneksel akışkan bataryalarda, sıvılar arasında enerji alışverişi sağlarken karışmalarını önleyen membran, en pahalı ve çabuk yıpranan parça olarak sistemin zayıf noktasını oluşturuyor. Ancak Unbound Potential, bu kritik parçayı tamamen ortadan kaldırarak yağ ve su gibi birbirine karışmayan sıvılarla çalışan yeni bir teknoloji geliştirdi. Bu sıvılar yanıcı değil, 20 bin şarj-deşarj döngüsüne dayanıklı ve saklanan enerjinin %85’ini geri kazanabiliyor.

2021 yılında İsviçre’de kurulan girişim, bu yeni teknolojiyi test etmek amacıyla Amazon ile bir pilot proje için anlaşmaya vardı. Toplam 6 MWs kapasiteli batarya sistemini içeren proje için Amazon, 2 milyon Euro yatırım yapacak ve sistemi veri merkezi sahasında devreye alacak. Sistemin düşük enerji yoğunluğu dezavantaj olarak görülse de sabit enerji depolama için tasarlandığından Amazon’un ihtiyaçları açısından bu durum büyük bir sorun teşkil etmiyor. Örneğin, 40 konteyner büyüklüğündeki bir alan sadece 10 MWs enerji depolayabiliyor. Yine de sistem, 4 ila 10 saat arasında enerji depolama kapasitesi sunmayı planlıyor ve gerektiğinde bu süreyi 20 saate kadar uzatabilecek esneklikte tasarlandı.

Bu yeni teknolojinin uzun vadede lityum bazlı bataryalara kıyasla hem maliyet avantajı sağlaması hem de veri merkezleri gibi yüksek güvenlik gerektiren yerlerde enerji depolamada yeni bir standart oluşturması bekleniyor. Amazon’un bu yatırımı, hem şirketin sürdürülebilirlik hedeflerine hem de enerji depolama teknolojilerindeki yenilikçi çözümlere verdiği önemi bir kez daha gözler önüne seriyor. Sisteme dair detaylar tam olarak açıklanmasa da proje, yenilenebilir enerjiyle çalışan veri merkezleri alanında çığır açabilecek potansiyele sahip.

Huawei, Çin’de katlanabilir telefon pazarını domine ediyor!

0

Pazar araştırma şirketi IDC tarafından yapılan yeni bir araştırmaya göre, Huawei, 2024 yılı itibarıyla Çin’in katlanabilir telefon pazarında açık ara bir liderliğe ulaşmış durumda. Huawei, Mate X6 ve Mate XT Ultimate gibi katlanabilir akıllı telefonlarıyla, pazar payını yaklaşık %50’ye çıkararak lider konumunu pekiştirdi. Şirket, bu segmentteki en büyük oyuncu olarak, önemli bir avantaj elde ederken, ikinci sıradaki Honor %20,6’lık pazar payına sahip. Vivo ise %11,1’lik pazar payıyla üçüncü sırada yer alıyor. Vivo’nun özellikle X Fold 3 serisi, bu başarının elde edilmesinde büyük rol oynadı. Xiaomi, %7,4’lük pazar payı ile dördüncü sırada bulunuyor.

Huawei, Çin’de katlanabilir telefon pazarını domine etmeyi sürdürüyor

Çin’deki katlanabilir telefon pazarındaki büyüme, 2024’te %30,8 oranında bir artışla 9,17 milyon birime ulaştı. Ancak, yılın son çeyreğinde, sevkiyatlarda %9,6’lık bir düşüş yaşandı ve toplamda 2,5 milyon birim sevk edildi. Bu düşüş, dokuz çeyrektir süregelen hızlı büyümenin ardından gelen ilk gerileme olarak kayda geçti.

Huawei, Çin’de katlanabilir telefon pazarını domine etmeyi sürdürüyor.

Huawei’nin başarısı, katlanabilir telefonlar için yapılan iyileştirmelerle, bu cihazların dayanıklılık, pil ömrü ve tasarım açısından daha cazip hale gelmesine bağlanabilir. Ancak, hala yüksek fiyatlar ve sınırlı dayanıklılık gibi sorunlar, geniş bir kitleye hitap etme noktasında engel teşkil ediyor. Ayrıca, Oppo 2024 yılında yeni bir katlanabilir telefon çıkarmamış olsa da, pazar payında %5,3’lük bir artışla, Samsung’u geride bırakmayı başardı. Samsung’un Çin pazarında zorluklar yaşaması, şirketin globaldeki liderliğini etkilememekle birlikte, bölgesel bazda rekabetin arttığının bir göstergesi.

Katlanabilir telefonların popülaritesinin artmaya devam etmesiyle birlikte, Çin akıllı telefon pazarının 2024 yılında yıllık %5,6’lık bir artışla 286 milyon birime ulaşması, pazarın toparlandığının bir işareti olarak öne çıkıyor. Bu büyüme, sektörün geleceği açısından umut verici bir gelişme olarak değerlendiriliyor.

Volkswagen ID.7, tek şarjla menzil rekoru kırdı!

Volkswagen’in elektrikli sedan modeli ID.7, tek bir şarjla 941 kilometrelik etkileyici bir menzil elde ederek dikkatleri üzerine çekti. Bu performansla, ID.7, Avrupa’da en uzun menzile sahip elektrikli otomobillerden biri olarak öne çıkıyor. Alman otomotiv devi Volkswagen, WLTP standartlarına göre 709 kilometre menzil sunan ID.7 Pro S modeliyle gerçekleştirilen bu test sonucunda, menzil rekorunu %32.7 oranında aşarak ulaşmayı başardı. Söz konusu test, geçtiğimiz Aralık ayında İtalya’daki ünlü Nardo pistinde Volkswagen’in uzman sürücüleri tarafından gerçekleştirildi. 86 kWh net batarya kapasitesine sahip modelin enerji verimliliği ve aerodinamik tasarımı, bu olağanüstü performansa büyük katkı sağladı.

Volkswagen ID.7, tek şarjla menzil rekoru kırmayı başardı

Aracın elde ettiği bu üstün menzil performansı, tamamen şehir içi kullanımına benzer bir ortamda, ortalama 29 km/s hızla gerçekleştirildi. Büyük şehirlerin yoğun trafiğine uygun bu simülasyonla, ID.7, etkileyici bir enerji tüketim değerine ulaştı. Test sırasında 9.2 kWh/100 km’lik bir enerji tüketim kaydedilirken, bu değer fosil yakıta çevrildiğinde yalnızca 1 litre/100 km seviyesine denk geliyor. Testler sırasında 5 ila 15 derece arasında değişen sıcaklık koşulları dikkate alındığında, daha sıcak hava şartlarında bu menzilin daha da artırılabileceği belirtiliyor.

ID.7’nin rekor performansının arkasında, 0.23’lük sürtünme katsayısına sahip aerodinamik tasarımı ve 286 beygir (210 kW) güç üreten yüksek verimli APP550 motoru bulunuyor. Uzun menzili kadar hızlı şarj yetenekleriyle de iddialı olan bu model, 200 kW DC hızlı şarj desteği sayesinde bataryasını %10’dan %80 doluluk seviyesine sadece 26 dakikada ulaştırabiliyor. Tüm bu özellikler, ID.7’nin hem uzun yolculuklar için ideal bir seçenek hem de kurumsal araç tercihinde cazip bir alternatif olmasını sağlıyor.

Volkswagen, bu başarılı modelin Avrupa’da Passat’tan daha fazla satıldığını açıklayarak bir başka önemli başarıya imza attı. Volkswagen’in satışlardan sorumlu yöneticisi Martin Sander, ID.7’nin elektrikli araç segmentindeki başarısının, uzun mesafe sürücülerinden şirket aracı kullanıcılarına kadar geniş bir kitleye hitap ettiğini vurguladı. Bu gelişmelerle birlikte ID.7, elektrikli otomobil dünyasında standartları yeniden tanımlamaya aday bir model olarak öne çıkıyor.

Elon Musk, Vine’ı resmen geri getirebilir!

0

Elon Musk, bir zamanlar sosyal medya dünyasında çığır açan Vine platformunu yeniden hayata döndürmek için adımlar atmaya başladı. İlk olarak 2012 yılında kısa, dikey formatlı videolar konseptiyle sosyal medya sahnesine çıkan Vine, özellikle 2012-2015 yılları arasında büyük bir kullanıcı kitlesi yakalamış ve global çapta fenomen haline gelmişti. Twitter tarafından satın alınmasının ardından popülerliğini bir süre daha sürdüren platform, 2017 yılında alınan stratejik bir kararla kapatılmıştı. Ancak kısa video trendinin TikTok gibi platformlar aracılığıyla zirveye ulaşması, Vine’ın geri dönüş potansiyelini yeniden gündeme taşıdı.

Elon Musk, Vine’ı resmen geri getirmeye hazırlanıyor

Elon Musk’ın bu alana olan ilgisi, son haftalarda TikTok’un ABD’de yasaklanma ihtimaline yönelik tartışmalarla paralel olarak gündeme geldi. Musk, sahibi olduğu X (eski adıyla Twitter) platformunda bir anket düzenleyerek takipçilerine, “Vine geri gelsin mi?” diye sormuş ve bu paylaşımı sosyal medyada büyük yankı uyandırmıştı. Kullanıcılardan gelen olumlu tepkilerin ardından Musk, Vine’ı geri getirme çalışmalarıyla ilgili görüşmelere başladıklarını duyurdu. Kısa video formatına olan yoğun ilgiyi ve TikTok’un başarısını dikkate alan Musk, ABD pazarındaki olası boşluğu doldurabilecek ve TikTok ile rekabet edebilecek bir platform yaratmaya istekli görünüyor.

Elon Musk, Vine’ı resmen geri getirmeye hazırlanıyor.

Vine, kapanmasının üzerinden yıllar geçmesine rağmen kısa video trendini başlatan öncü bir platform olarak Instagram, YouTube Shorts ve TikTok gibi devlerin gelişimine zemin hazırladı. Platformun geri dönüşü, Musk’ın liderliğinde gerçekleşirse sosyal medya dünyasında önemli bir yeniliğe işaret edebilir. Vine’ın bu kez nasıl bir formatla karşımıza çıkacağı henüz bilinmiyor ancak Musk’ın hedefinde, TikTok’un geniş kullanıcı kitlesine hitap edebilecek ve hem içerik üreticilerine hem de izleyicilere çekici gelecek bir ekosistem oluşturmak var.

Önümüzdeki haftalarda bu proje ile ilgili daha detaylı bilgilerin paylaşılması bekleniyor. Vine’ın olası geri dönüşü, dijital içerik dünyasına hem nostaljik hem de inovatif bir dokunuş kazandırabilir.

Samsung, Gemini’yi uygulamalarına entegre edecek!

Samsung, One UI 7 güncellemesiyle yapay zekâ deneyimini tamamen yeni bir boyuta taşıyor ve Google’ın gelişmiş yapay zekâ platformu Gemini AI’yi stok uygulamalarına entegre ederek bu alanda öncü bir adım atıyor. Bu yenilik, özellikle Samsung Takvim, Samsung Notlar ve Samsung Hatırlatıcı uygulamaları üzerinde yoğunlaşıyor ve kullanıcıların günlük yaşamlarını daha kolay ve verimli bir şekilde yönetmelerine olanak tanıyor. Gemini AI sayesinde, bu uygulamalar hem yazılı hem de sesli komutlarla daha akıllı bir hale gelecek.

Samsung, Gemini’yi uygulamalarına entegre edecek

Samsung Takvim uygulamasında kullanıcılar, sadece sesli komutlar kullanarak etkinlik oluşturabilecek, düzenleyebilecek ve gerekirse silebilecek. Örneğin, bir fotoğraf içerisindeki metin bilgilerini tanıyabilen Gemini AI, bu verilerle doğrudan bir etkinlik oluşturulmasını sağlayacak. Samsung Notlar’da ise kullanıcılar, yazılı veya sesli talimatlarla notlar alabilecek, notlarını daha kolay özetleyebilecek ve içeriklerini düzenleyebilecek. Hatırlatıcılar uygulamasında, belirli bir tarih veya saat için hatırlatıcı oluşturmak, var olan hatırlatıcıları aramak ya da düzenlemek gibi işlemler yine sesli komutlarla mümkün hale gelecek. Böylece, kullanıcıların sadece birkaç basit talimatla kompleks işlemleri hızlı bir şekilde gerçekleştirebilmeleri sağlanacak.

Ancak bu gelişmiş yapay zekâ entegrasyonunun bazı sınırlamaları da bulunuyor. Örneğin, Samsung Takvim’de Gemini AI aracılığıyla etkinliklerin başkalarıyla paylaşılması veya çakışan etkinliklerin algılanması mümkün değil. Benzer şekilde, Samsung Notlar’da klasör oluşturma ya da notları etiketleme özellikleri Gemini AI ile desteklenmiyor. Hatırlatıcılar uygulamasında ise konum ya da fotoğraf ekleme, kategori oluşturma veya düzenleme gibi daha spesifik işlemler yapılamayacak. Bu sınırlamalar, ilerleyen güncellemelerle aşılabilir bir altyapıya sahip olabilir ve böylece yapay zekânın uygulamalardaki kapsamı genişleyebilir.

Samsung, One UI 7 güncellemesinin kararlı sürümünü, 2025 yılında piyasaya sürülmesi beklenen Galaxy S24 serisi ile eş zamanlı olarak sunmayı planlıyor. Bu hamle, Samsung’un yalnızca yazılım tarafındaki gücünü değil, aynı zamanda yapay zekâ entegrasyonundaki yenilikçi vizyonunu da sergiliyor. Gemini AI ile entegre edilen uygulamalar, kullanıcıların cihazlarını daha kişiselleştirilmiş ve etkili bir şekilde kullanmalarını sağlamayı hedefliyor. Samsung’un bu adımı, özellikle günlük hayatını organize etmek isteyen kullanıcılar için önemli bir teknoloji atılımı olarak öne çıkıyor. One UI 7’nin bu gelişmiş özellikleriyle birlikte, Samsung’un kullanıcı deneyimini iyileştirme konusundaki kararlılığı bir kez daha vurgulanmış oluyor.

İzmir’de güneş enerjili entegre üretim tesisi açıldı!

Türkiye, yenilenebilir enerji sektöründe önemli adımlar atarak bu alandaki kapasitesini hızla artırmaya devam ediyor. İzmir Aliağa’da açılışı gerçekleştirilen Güneş Hücresi ve Güneş Paneli Entegre Üretim Tesisi, bu kapsamda atılan en dikkat çekici adımlardan biri oldu. Smart Güneş Teknolojileri tarafından hayata geçirilen bu tesis, yılda 800 megavat hücre ve 1.200 megavat panel üretim kapasitesine sahip. Tam entegre bir yapıya sahip tesis, silisyumdan başlayarak ingot, wafer, hücre ve fotovoltaik güneş paneli üretim aşamalarını bir arada sunuyor ve Türkiye’nin yenilenebilir enerji sektöründe rekabet gücünü artırmayı hedefliyor.

İzmir’de güneş enerjili entegre üretim tesisi hizmete girdi

Tesisin açılışına Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar katıldı. Bakan Kacır, bu yatırımı yalnızca enerji sektörüne değil, aynı zamanda Türkiye’nin çip üretiminde stratejik bir kapasite kazanmasına da olanak sağlayacak bir hamle olarak değerlendirdi.

İzmir'de güneş enerjili entegre üretim tesisi hizmete girdi.

Bakan Bayraktar ise Türkiye’nin yenilenebilir enerji konusundaki ilerlemesine vurgu yaparak, güneş ve rüzgar kaynaklı elektriğin tüm hanelerin yıllık ihtiyacını karşılayabilecek bir seviyeye ulaştığını belirtti. Ayrıca, yenilenebilir enerji kurulu gücünde Avrupa’da ilk 5, dünyada ise 11. sırada yer alındığını ifade eden Bayraktar, bu yıl Avrupa’da ilk 3’e, dünyada da ilk 9’a girilmesinin hedeflendiğini sözlerine ekledi.

Smart Güneş Teknolojileri Yönetim Kurulu Başkanı Halil Demirdağ ise, tesisin 55 bin metrekarelik kapalı alanda inşa edildiğini ve 414 milyon dolarlık bir yatırımla hayata geçirildiğini söyledi. Bu yatırımın, enerji sektörüne katma değer sunmasının yanı sıra, 704 kişilik kalifiye personel istihdamı sağladığını ve tam kapasiteyle faaliyet gösterdiğinde toplamda 3.100 kişiye istihdam oluşturacağını belirtti. Bu proje, Türkiye’nin yenilenebilir enerji alanındaki hedefleri doğrultusunda hem üretim kapasitesini artırmayı hem de sektördeki global rekabet gücünü daha ileri taşımayı amaçlıyor.

Bina dışına kaplanabilen güneş enerjisi paneli tasarlandı!

İsviçreli PV entegrasyon firması Felix & Co. Windgate ile Avusturyalı Ertex Solar, bina yüzeylerinde estetik görünüme sahip güneş enerjisi panelleri kullanımı konusunda dikkat çekici bir projeye imza attı. Geleneksel güneş panelleri genellikle sadece çatı montajı ile ilişkilendirilirken, bu yenilikçi uygulama, binaya entegre fotovoltaik (BIPV) teknolojisinin bina yan cephelerine estetik bir şekilde uygulanabileceğini gösteriyor. Bu yaklaşım, elektrik üretimi ile şık tasarımı bir araya getirerek hem sürdürülebilirlik hem de mimari açıdan yeni bir standart oluşturmayı hedefliyor.

Bina dışına kaplanabilen güneş enerjisi paneli geliştirildi

Proje kapsamında, binanın yan cepheleri mavi tonlarda açılı pul desenleriyle süslenmiş güneş panelleriyle kaplandı. Toplam 868 m²’lik bir alanda uygulanan bu sistem, binanın yenileme sürecinde gerçekleştirildi. İlk olarak, renovasyon öncesi çatıdaki mevcut paneller söküldü ve binanın güney, batı ve doğu cephelerine bu özel PV paneller monte edildi. Ardından, önceki çatı panelleri tekrar yerine yerleştirilerek binanın elektrik üretim kapasitesi artırıldı. Bu yenilikçi uygulama sayesinde, çatı panellerinin yıllık 48 MWs olan üretimi, eklenen 67 MWs ile toplamda 115 MWs seviyesine yükseldi. Bu da tesisin yıllık elektrik tüketiminin %24,5’inin güneş enerjisinden karşılanmasını sağladı.

Yan cephedeki paneller, estetik kaygılar ve güneşe ideal bir açıyla yerleşim yapılamaması nedeniyle, çatıdaki paneller kadar yüksek verimlilik sunamasa da özellikle kış aylarında düşük güneş açılarından yararlanarak öz tüketimi artırdı. İki cam tabakası arasında yer alan paneller, farklı mavi tonlarda desenlerle basılmış olup, 4 farklı açıya göre ayarlanabilir bir sistemle monte edildi. Toplamda 646 modülden oluşan bu sistem, 100 kW anlık güç üretim kapasitesine sahip.

Bu etkileyici proje, yalnızca sürdürülebilir bir enerji çözümü sunmakla kalmayıp aynı zamanda mimarideki estetik anlayışa katkıda bulunarak İsviçre Güneş Ödülleri 2024’te renovasyon kategorisinde insanların seçimi ödülüne layık görüldü. Yeni bir standart oluşturan bu yenilik, güneş enerjisinin mimari tasarımın bir parçası haline nasıl getirilebileceğini başarılı bir şekilde sergiliyor.

Yeni MacBook Air, OLED ekranla gelmeyebilir!

0

Apple’ın gelecek nesil MacBook Air modeliyle ilgili beklentiler, OLED ekran özlemi olan kullanıcıları hayal kırıklığına uğratabilir. Güney Kore merkezli The Elec’in raporuna göre, Apple 2027 yılında piyasaya sürmeyi planladığı MacBook Air’de, OLED yerine oksit ince film transistörlü (TFT) LCD ekran kullanmayı düşünüyor. Oksit TFT LCD teknolojisi, mevcut amorf silikon (a-Si) TFT LCD ekranlardan daha üstün bir performans sunuyor. Bu teknoloji, daha hızlı elektron hareketliliği sağladığından, cihazlarda daha akıcı görseller ve iyileştirilmiş performans vadediyor.

Yeni MacBook Air, OLED ekranla gelmeyecek mi?

Apple, aslında bu ekran teknolojisini ilk kez 2022’de üst düzey MacBook Pro modellerinde kullanmıştı ve şimdi daha erişilebilir fiyatlı MacBook Air modellerine taşımayı hedefliyor. OLED ekran planlarını erteleyen bu kararın arkasında ise maliyet faktörü büyük bir rol oynuyor. Rapora göre Apple, başlangıçta 2027 civarında OLED ekranlı bir MacBook Air piyasaya sürmeyi planlıyordu, ancak üretim sürecindeki zorluklar nedeniyle daha gelişmiş LCD teknolojisine yöneldi.

Gelen bilgilere göre, yeni MacBook Air, OLED ekranla gelmeyecek.

OLED ekranların LCD’lere kıyasla daha üstün kontrast ve canlı renkler sunması, onları premium bir teknoloji haline getiriyor. Ancak yakın zamanda piyasaya sürülen OLED ekranlı iPad Pro’nun beklenen satış performansını yakalayamaması, Apple’ın bu teknolojiyi daha geniş çapta benimseme sürecini yavaşlatmış görünüyor. Ayrıca, OLED ekranların yüksek maliyetleri, bütçe dostu MacBook Air’in uygun fiyat politikasını sürdürmesini zorlaştırıyor.

Apple’ın bu nedenle, OLED teknolojisini tam anlamıyla geliştirip maliyetleri optimize edene kadar geçici bir çözüm olarak oksit TFT LCD ekranlarla devam etmesi bekleniyor. The Elec’in tahminlerine göre OLED ekranlı MacBook Air modelleri, ancak 2029 yılında karşımıza çıkabilir. Bu gelişme, Apple’ın fiyat-performans dengesini gözeterek daha erişilebilir ürünler sunma stratejisinin bir parçası olarak değerlendirilebilir.

Çin, devasa büyüklükte ev tipi sanal enerji santrali kuruyor!

Çin, enerji yönetiminde önemli bir adım atarak Jiangsu eyaletinde dünyanın ilk gigawatt ölçekli “ev tipi sanal enerji santralini” (VPP) geliştirme sürecini başlattı. Bu yenilikçi projeyle, milyonlarca evde bulunan yüksek güçlü cihazlar (klima, elektrikli su ısıtıcıları vb.) bir araya getirilip, bulut tabanlı bir enerji havuzunda dijital olarak yönetilecek.

Çin, devasa büyüklükte ev tipi sanal enerji santrali kuracak

Bu sayede şebeke istikrarı sağlanacak ve yenilenebilir enerji kullanımı daha verimli hale getirilecek. VPP, aynı zamanda büyük veri, IoT (Nesnelerin İnterneti) ve yapay zeka gibi ileri teknolojiler kullanılarak yaz ve kış gibi talebin zirveye çıktığı dönemlerde yük yönetimini daha etkin yapmayı amaçlıyor.

Çin, devasa büyüklükte ev tipi sanal enerji santrali kuracak.
Çin, dev büyüklükte ev tipi sanal enerji santrali kuruyor.

Projede hane halklarının enerji tüketimini azaltmaları teşvik edilecek. Özellikle klima gibi yüksek enerji tüketen cihazların sıcaklık ayarlarını bir derece düşürerek önemli enerji tasarrufları sağlanması bekleniyor. Örneğin, her bir evde klima sıcaklıklarının sadece bir derece düşürülmesi, toplamda 2.6 GW enerji tasarrufu sağlayabilir. Haneler, bu tür önlemleri alarak enerji tüketimlerini düzenleyecek ve aynı zamanda maddi teşviklerden faydalanabilecekler.

Sanal enerji santralleri (VPP), geleneksel enerji santrallerinin fiziksel yapılarından farklı olarak, dağıtık enerji kaynaklarını (örneğin güneş panelleri, rüzgar türbinleri, bataryalar) dijital teknolojilerle birleştirir ve bunları tek bir sistem olarak yönetir. Bu yaklaşım, enerji arzı ve talebini dengelemeye yardımcı olur, şebeke stabilitesini artırarak yenilenebilir enerji entegrasyonunu kolaylaştırır. Bu tür projelerin, özellikle elektrikli araçlar ve şarj istasyonlarının entegrasyonu ile daha da genişletilmesi planlanıyor. Jiangsu’daki VPP, bölgedeki yenilenebilir enerji kapasitesinin artmasına paralel olarak, şebekeye esneklik sağlayarak enerji güvenliğini artırmayı hedefliyor.

Instagram, yeni Edits uygulamasını görücüye çıkardı!

0

Instagram, TikTok ve CapCut gibi video düzenleme araçlarının hâkim olduğu pazarın içinde yerini almak amacıyla yeni bir uygulama duyurdu. Instagram Edits, platformun kullanıcılarının daha yaratıcı ve özelleştirilmiş içerikler üretmesine olanak tanıyacak. Adam Mosseri, Instagram’ın başındaki isim, TikTok ve CapCut’ın ABD’deki yasakları esnasında bu yeni uygulamanın piyasaya sürüleceğini açıkladı. Bu uygulama, özellikle video düzenleme ve paylaşma konusunda büyük bir popülariteye sahip olan TikTok ve CapCut’a doğrudan rakip olacak şekilde tasarlanmış.

Instagram, yeni Edits uygulamasını duyurdu

Instagram Edits uygulaması, kullanıcıların video oluşturup düzenleyebileceği kapsamlı özellikler sunuyor. Uygulama, Instagram platformuyla tam uyumlu olacak ve video üretme, düzenleme ve ardından paylaşma işlevlerini tek bir çatı altında sunacak. Edits, kullanıcılara 10 dakikaya kadar video oluşturma imkânı tanıyacak. Bu özellik, daha uzun video içeriği üretmek isteyen kullanıcılar için önemli bir avantaj sağlıyor. Ayrıca, videolar 1080p çözünürlükte oluşturulabilecek, bu da yüksek kaliteli içerikler üretmek isteyenler için önemli bir özellikle öne çıkıyor.

Instagram Edits’in sunduğu içerik düzenleme araçları oldukça zengin ve kapsamlı olacak. Yapay zeka destekli animasyonlar, üretken yapay zeka desteğiyle altyazılar, metin ekleme, ses düzenleme, ses efektleri, filtreler, çıkartmalar ve daha birçok özelleştirme imkânı sunacak. Bu araçlar, videoların daha yaratıcı ve ilgi çekici hale gelmesine yardımcı olacak. Özellikle metin, ses ve efektler gibi katmanlarla zenginleştirilmiş videolar, Instagram Reels için daha etkileyici içerikler üretmek isteyen kullanıcılar için ideal bir seçenek olacak.

Uygulama, aynı zamanda Instagram Reels istatistiklerini de takip etmeye olanak tanıyacak, bu da içerik üreticilerinin videolarının performansını kolayca izlemelerini sağlayacak. Bu özellik, video üreticilerinin içerik stratejilerini belirlemesine yardımcı olacak ve hedef kitlesine daha iyi ulaşmalarına olanak tanıyacak.

Instagram Edits, henüz piyasaya çıkmadan önce Apple App Store’da ücretsiz olarak ön indirmeye açıldı. Mosseri, uygulamanın Şubat ayında kullanıcılarla buluşacağını söylese de App Store sayfasına göre kesin çıkış tarihi 13 Mart 2025 olarak belirlendi. Instagram Edits, video düzenleme pazarında çok daha fazla profesyonel özellik ve yaratıcı özgürlük sunmayı amaçlıyor, böylece platformda içerik üretenler için büyük bir artı yaratacak.

Xiaomi, 60 Km menzilli elektrikli scooter modelini tanıttı!

Xiaomi, elektrikli scooter pazarında performans arayanlar için dikkat çekici bir yenilikle kullanıcıların karşısına çıktı. Yeni modeli Xiaomi Electric Scooter 5 Pro, hem uzun menziliyle hem de gelişmiş güvenlik sistemleriyle dikkatleri üzerine topluyor. Bu model, 60 kilometreye varan bir sürüş menzili sunarken, farklı zemin koşullarına uyum sağlayabilen dengeyi artırıcı sistemlere sahip. Özellikle kaygan yollarda bile istikrarını koruyabilmesi, kullanıcılar için önemli bir avantaj oluşturuyor.

Xiaomi, 60 Km menzilli elektrikli scooter modelini görücüye çıkardı

Xiaomi Electric Scooter 5 Pro, sürücülere üç farklı hız modu seçeneği sunarak (6 km/s, 20 km/s ve 25 km/s) farklı ihtiyaçlara yönelik bir deneyim sağlıyor. Aracın yüzde 22’ye kadar olan yokuşları çıkma kabiliyeti, şehir içi ve hafif eğimli yollarda üstün performans sergiliyor. Dengeye katkıda bulunan 10 inç lastiklerle donatılmış olması, sürüş güvenliğini bir adım öteye taşıyor.

Xiaomi, 60 Km menzilli elektrikli scooter modelini görücüye çıkardı.

477Wh kapasitesindeki lityum bataryasıyla 60 kilometreye kadar menzil sunabilen scooter, aynı zamanda kısa devre veya aşırı ısınma gibi problemleri önlemeye yönelik güvenlik sistemleriyle kullanıcıları koruma altına alıyor. Karbon çelikten üretilmiş katlanabilir gövdesi, sağlamlığıyla birlikte 120 kilogram taşıma kapasitesine sahip. Ön ve arka otomatik farlarıyla geceleri de güvenli bir şekilde kullanılabilen bu model, performansıyla olduğu kadar tasarımı ve dayanıklılığıyla da göz dolduruyor.

Xiaomi Electric Scooter 5 Pro, 505€ fiyat etiketiyle satışa sunulmuş durumda. Bu model, hem şehir içi ulaşımda pratiklik arayanlar hem de güvenli sürüş isteyen kullanıcılar için ideal bir seçenek olarak öne çıkıyor.

Türksat 6A, Şubat ayında hizmete giriyor!

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Türksat 6A uydusunun Şubat ayında tamamen devreye gireceğini duyurdu. 2024 yılının Temmuz ayında uzaya fırlatılan Türksat 6A, önceden belirlenen yolculuk sürecini başarıyla tamamlayarak 42 Derece Doğu yörüngesine yerleşti. Bu yörüngeye yerleşme süreci, teknik olarak oldukça karmaşık bir süreçti ve tüm aşamalar başarıyla tamamlanarak Türkiye ile uydu arasındaki veri iletimi de başarılı bir şekilde gerçekleştirildi. Türksat 6A, Türkiye’nin yerli üretim gücünü yansıtan ve dünya çapında önemli bir prestij sağlayacak özelliklere sahip bir uydu olarak dikkat çekiyor.

Türksat 6A, Şubat ayında resmen hizmete girecek

Türksat 6A’nın üretiminde kullanılan yerli teknolojilerin oranı yüzde 80’in üzerinde. Bu oran, Türkiye’nin uzay alanındaki bağımsızlık hedeflerine büyük katkı sağlayan bir gelişme olarak öne çıkıyor. Uydu, geniş kapsama alanı sayesinde yalnızca Türkiye’yi değil, aynı zamanda Hindistan, Tayland, Malezya ve Endonezya gibi Asya ülkelerini de kapsayan geniş bir bölgeye yayın yapabilecek. Bu özellik, mevcut uydulardan çok daha geniş bir nüfusa ulaşma kapasitesine imkan tanıyacak ve böylece Türksat, mevcut yayın alanını önemli ölçüde genişletecek. Şu anda Türksat uyduları, 3,5 milyar nüfusa erişirken, Türksat 6A ile birlikte bu sayı 4,5 milyara ulaşacak.

Türksat 6A, TV yayıncılığı için önemli bir yenilik sunuyor. Uydu, 20 adet Ku-Bant aktarıcıya sahip olacak ve bu aktarıcılar sayesinde çok daha fazla kanalın yayını sağlanabilecek. Ku-Bant teknolojisi, özellikle yüksek kaliteli televizyon yayınlarının iletilmesi için en verimli yöntemlerden biridir ve Türksat 6A, bu teknolojiyi en iyi şekilde kullanacak. Türksat 6A’nın Türkiye’nin Ku-Band kapasitesini 528 MHz artırarak, toplam kapasitenin 6.668 MHz’e ulaşmasını sağlaması da önemli bir gelişme. Bu artış, özellikle yüksek çözünürlüklü televizyon yayınları ve veri iletimi konularında çok daha geniş bir spektrum sunarak daha kaliteli bir hizmetin önünü açacak.

Türksat 6A’nın Türkiye’nin uzay alanındaki en önemli projelerinden biri olması bekleniyor, zira bu uydu sadece teknik altyapı açısından Türkiye’nin gücünü pekiştirmekle kalmayıp, aynı zamanda uluslararası düzeyde uzay araştırmaları ve uydu teknolojileri alanında da Türkiye’nin prestijini artırmaya katkı sağlayacak. 42 Derece Doğu yörüngesinde konumlanacak olan uydu, aynı zamanda Türkiye’nin enerji, güvenlik ve iletişim alanlarındaki vizyonunu da güçlendirecek, böylece uzun vadede Türkiye’nin uzayda yer edinmesini sağlayan önemli bir adım olacak.

Bayraktar TB3, çifte atış testinde hedefi tek delikle vurdu!

Türk savunma sanayisinin en yenilikçi projelerinden biri olan Bayraktar TB3, gerçekleştirdiği son atış testinde dikkat çekici bir başarıya imza attı. ASELSAN ASELFLIR-500 Elektro-Optik Sensör Sistemi ve Roketsan MAM-T mühimmatıyla yapılan testte, iki ayrı mühimmatın tek noktaya isabet etmesi, sistemin hassasiyetini bir kez daha gözler önüne serdi. İşte detaylar!

Bayraktar TB3 envantere girmeye hazırlanıyor

Geçtiğimiz haftalarda TCG Anadolu gemisinden başarılı iniş-kalkış testleri gerçekleştiren Bayraktar TB3, envantere giriş öncesi silahlı testlerine hız kesmeden devam ediyor. Dünyanın kısa pistli gemilere konuşlanabilen ilk ve tek SİHA’sı olan TB3’ün üçüncü prototipiyle yapılan testlerde MAM-T mühimmatının santimetre hassasiyetinde isabet sağladığı görüldü.

Türk mühendisler tarafından geliştirilen ASELFLIR-500 Elektro-Optik Sensör Sistemi, SİHA’ların keşif ve hedefleme kabiliyetlerini üst seviyeye taşıyor. ASELSAN’ın geliştirdiği sistem, muadilleri arasında en yüksek performansa sahip çözümlerden biri olarak dikkat çekiyor.

MAM-T mühimmatı, MAM-L’ye kıyasla dört kat daha fazla ağırlığa sahip ve Mk81 muadili harp başlığı ile yüksek yıkıcı etki sağlıyor. 230 mm çapındaki bu mühimmat, platformun hızına ve irtifasına bağlı olarak 30 ila 80 kilometre menzile ulaşabiliyor.

Bu atış testi, Türkiye’nin son yıllarda geliştirdiği mühimmatların isabet oranlarının dünya standartlarının üzerinde olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. İki mühimmatın aynı noktaya isabet etmesi, sapma oranının neredeyse sıfır olduğunu gösteriyor, bu da operasyonel kabiliyet açısından büyük bir avantaj sağlıyor.

Dünyanın en büyük yüzer rüzgar türbini inşa edildi!

Çinli üretim devi CRRC, dünyanın en büyük yüzer rüzgar türbini olan Qihang türbinini, açık deniz enerji sektöründe bir dönüm noktası olarak duyurdu. Bu 20 MW’lık yüzer rüzgar türbini, 260 metreye ulaşan kanat çapı ile sektördeki tüm benzerlerinden daha büyük bir yapıya sahip. Dongying rüzgar enerjisi test üssünde kurulan prototip, 151 metrelik göbek yüksekliğiyle de dikkat çekiyor. Her bir tam dönüşü, bir ailenin 2 ila 4 günlük enerji ihtiyacını karşılayacak kadar elektrik üretebilmesiyle, enerji verimliliği açısından benzersiz bir performans sunuyor.

Dünyanın en büyük yüzer rüzgar türbini kuruldu

CRRC’nin açıklamasına göre, bu dev türbin yıllık 25.000 ton kömür kullanımının önüne geçerek karbon emisyonlarını yılda yaklaşık 62.000 ton azaltma potansiyeline sahip. Platformda kullanılan yenilikçi kontrol teknolojileri, enerji üretiminde maksimum verimliliğin yanı sıra üniteyi zorlu deniz koşullarına karşı daha dayanıklı hale getiriyor.

Dünyanın en büyük yüzer rüzgar türbini kuruldu.

Örneğin, tayfun gibi aşırı hava koşullarında performansını ve güvenliğini koruyabilmesi için geliştirilmiş dayanıklılık teknolojilerine sahip. Üstelik, ünite çalışma sırasında minimum salınımla maksimum akıcılık sağlayarak enerji üretiminin kesintisiz ve kararlı bir şekilde sürmesini garanti ediyor.

Karada gerçekleştirilen testler ve sertifikasyon süreçleri tamamlandığında, Qihang türbini derin deniz alanına taşınarak şebekeye bağlı enerji üretimine başlanacak. Bu büyük yenilik, sadece Çin’in değil, dünya çapındaki yenilenebilir enerji teknolojilerinin gidişatını değiştirme potansiyeline sahip ve açık deniz rüzgar enerjisinde çıtayı önemli ölçüde yükseltiyor.