Samsung, CES 2025’te yapay zeka destekli güzellik aynasını tanıttı

Samsung, Las Vegas’ta düzenlenen CES 2025 fuarında dikkat çeken yenilikçi bir ürüne imza attı. Şirket, Micro LED teknolojisiyle geliştirdiği “Beauty Mirror” adını verdiği akıllı güzellik aynasını duyurdu. Yapay zekâ destekli bu ayna, cilt analizi yaparak kişiselleştirilmiş bakım önerileri sunabiliyor. Ayrıca, kullanıcılar bu ürünü yapay zeka destekli güzellik aynasını olarak tanıyorlar.

Yapay zeka ile cilt analizi

Kore’nin önde gelen kozmetik markası Amorepacific ile iş birliği içinde geliştirilen Beauty Mirrorfarklı cilt tiplerini analiz edebiliyor. Kullanıcılar, aynaya yaklaşık 30 saniye boyunca baktığındacilt kırışıklıkları, gözenekler, pigmentasyon ve kızarıklık gibi özellikler detaylı bir şekilde inceleniyor. Bu özellikler, yapay zeka destekli güzellik aynasını kullanırken büyük avantaj sağlıyor.

Amorepacific’in 20.000’den fazla klinik etiketli cilt teşhisi verisine dayanan algoritması sayesinde, aynanın %85’in üzerinde doğrulukla analiz yapabildiği belirtiliyor. Kullanıcıların cilt durumuna göre önerilen bakım ürünleri de bu analizlere dayanarak sunuluyor.

Gelişmiş teknik özellikler

Beauty Mirror, yalnızca akıllı yetenekleriyle değil, aynı zamanda teknik yapısıyla da dikkat çekiyor. Samsung’un yenilikçi Micro LED teknolojisialüminyum ve niyobyum mikro desen yapısına sahip. Bu sayede, hem gerçeğe yakın bir ayna deneyimi hem de üstün yansıtma ve geçirgenlik performansı sağlanıyor. Panel, %80’den fazla yansıtma ve %90’dan fazla ışık geçirgenliği sunabiliyor. Kullanıcılar, yapay zeka destekli güzellik aynasını kullanarak cilt bakımlarını optimize edebiliyorlar.

Ayrıca, sıradan bir ekran ya da selfie kamerasından öte bir teknolojiye sahip olan Beauty Mirrorestetik tasarımıyla da fark yaratıyor.

Piyasaya çıkış tarihi belirsiz

Samsung Micro LED Beauty Mirror, şimdilik bir konsept ürün olarak tanıtıldı. Ancak ürünün ne zaman piyasaya sürüleceği konusunda henüz bir bilgi paylaşılmadı. Teknoloji ve güzellik sektörlerini bir araya getiren bu inovasyonun, gelecekte geniş bir kullanıcı kitlesi tarafından ilgi görmesi bekleniyor.

CES 2025’in en dikkat çekici ürünlerinden biri olan Samsung Beauty Mirror, hem teknoloji hem de güzellik dünyası için yenilikçi bir adım olarak değerlendiriliyor. Yapay zeka destekli güzellik aynasını kullanarak günlük cilt bakımınızı akıllı hale getirebilirsiniz.

Xpeng ve Volkswagen Çin’de dev şarj ağı oluşturuyor

Volkswagen ve Xpeng, Çin’deki elektrikli araç kullanıcılarına önemli bir kolaylık sunacak yeni bir iş birliğine imza attı. İki şirket, hızlı şarj istasyonu ağlarını karşılıklı olarak birbirlerinin kullanımına açtıklarını duyurdu. Bu iş birliği, 420 şehri kapsayan ve toplamda 20 binden fazla soketten oluşan bir şarj istasyonu ağı yaratacak.

Ortak marka kurulacak

Volkswagen ve Xpeng, sadece mevcut istasyonları paylaşmakla kalmayacak, aynı zamanda ilerleyen süreçte yeni şarj istasyonları kurmak üzere bir ortak marka oluşturmayı planlıyor. Bu adım, iki şirketin elektrikli araç sektöründeki güçlerini birleştirerek Çin pazarındaki etkilerini artırmalarını hedefliyor.

İş birliğinin kökenleri

Volkswagen ve Xpeng arasındaki iş birliği 2023 yılına dayanıyor. Temmuz 2023’te Volkswagen, 700 milyon dolar yatırım yaparak Xpeng’in %5’lik hissesini satın alacağını duyurmuştu. Şubat 2024’te ise iki şirket, maliyetleri düşürmek amacıyla ortak parça kullanımını içeren bir anlaşmaya varmıştı. Bu anlaşma kapsamında Volkswagen’in, Xpeng’in E/E platformunu kullanarak iki yeni model üreteceği açıklanmıştı. 2025’in ilk günlerinde duyurulan bu yeni şarj ağı iş birliği ise ilişkilerin ne kadar derinleştiğini ortaya koyuyor.

Xpeng’in hızlı şarj teknolojisi öne çıkıyor

Xpeng, Çin’de 9 binden fazla soketle hizmet veren 1790 şarj istasyonuna sahip. Şirketin S4 isimli hızlı şarj cihazları480 kW maksimum güce (670A) ulaşıyor ve yalnızca 5 dakikalık şarjla 200 km menzil sunabiliyor. Ayrıca XpengEylül 2024’te S5 isimli yeni hızlı şarj cihazlarının kurulumuna başladı. Bu cihazlar, 800 kW maksimum güce (800A)sahip ve uyumlu araçlar için saniyede 1 km menzil sağlayabiliyor.

Elektrikli araçkKullanıcılarına büyük avantaj

Yapılan anlaşma ile iki firmanın müşterileri, toplamda 20 binden fazla soketten oluşan şarj ağına erişim sağlayabilecek. Bu gelişme, Çin’de elektrikli araç kullanıcıları için önemli bir avantaj sunarken, aynı zamanda Volkswagen ve Xpeng’in elektrikli araç ekosistemindeki konumlarını güçlendirmesi açısından kritik bir adımolarak değerlendiriliyor.

Elon Musk’tan NASA’nın Artemis programına sert eleştiri: “doğrudan Mars’a gidiyoruz”

SpaceX’in kurucusu Elon Musk, NASA’nın Ay’a insanlı görevler düzenlemeyi amaçlayan Artemis programını hedef alarak çarpıcı açıklamalarda bulundu. Elon Musk’tan NASA planları hakkında çokça eleştiri geldi. Musk, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı paylaşımda, “Doğrudan Mars’a gidiyoruz. Ay bir dikkat dağıtıcı,” ifadelerini kullanarak NASA’nın Ay merkezli planlarını eleştirdi.

Artemis mimarisi verimsiz”

Musk, Artemis programını eleştirirken, programın sonuçlara değil, iş yüküne odaklandığını belirtti. Elon Musk’tan NASA programlarına yeni eleştiri geldi. “Artemis mimarisi son derece verimsiz, çünkü sonuçları maksimize eden bir program değil, işleri maksimize eden bir program. Tamamen yeni bir şeye ihtiyaç var,” diyen Musk, Ay’a yönelik projeleri ileriye dönük bir hedef olarak görmediğini açıkça dile getirdi.

NASA, Artemis programıyla bu on yılın sonuna kadar Ay’ın güney kutbunda sürdürülebilir bir üs kurmayı ve bir dizi insanlı görev düzenlemeyi hedefliyor. Ancak Musk, bu hedeflerin yeterince vizyoner olmadığını düşünüyor ve Ay’ın Mars’a ulaşma yolunda gereksiz bir durak olduğunu savunuyor. Elon Musk’tan NASA hedeflerinin vizyoner olmadığı yönünde eleştiriler geldi.

Musk’ın uzay politikalarındaki rolü

Musk’ın bu çıkışları yalnızca bireysel görüşlerinden ibaret değil. SpaceX’in kurucusu, Donald Trump’ın geçtiğimiz yıl yeniden ABD Başkanı seçilmesinde etkili bir rol oynamış ve şu anda yeni yönetimde uzay politikaları konusunda önemli bir danışman pozisyonuna gelmiş durumda. Bu nedenle Elon Musk’tan NASA hakkında yöneltilen eleştirilerin,  Artemis programının geleceği üzerinde etkili olabileceği yorumları yapılıyor.

NASA ve Uluslararası ortaklıklar ne durumda?

NASA ve ortakları, Artemis programını desteklemeye devam etse de Musk’ın eleştirileri, Elon Musk’tan NASA iş birliği konusunda soru işaretleri doğdu. programın mimarisinde değişikliklere yol açabilecek baskılar oluşturuyor. Amerikan ticari uzay sektörü, Avrupa Uzay Ajansı (ESA) ve diğer uluslararası aktörler, Ay’a dönüş hedeflerini sürdürürken, SpaceX ve Blue Origin gibi şirketlerin geliştirdiği araçlar, NASA’nın Uzay Fırlatma Sistemi’ni (SLS) bypass edebilir.

Öte yandan, Artemis programı ABD’nin Ay yüzeyindeki etkisini artırma ve Çin ile rekabet etme amacı taşıyor. Ancak Musk’ın doğrudan Mars’a gitme hedefi, NASA’nın hem Ay’a hem de Mars’a yönelik girişimlerini birleştiren yeni bir strateji geliştirmesine yol açabilir.

SpaceX ve Mars hedefi

Musk’ın açıklamaları, Elon Musk’tan NASA’nın Mars hedeflerine yönelik eleştiriler geldi. SpaceX’in NASA iş birliğiyle Mars’a odaklanacağı şeklinde yorumlanıyor. Şirketin geliştirdiği Starship aracı, bu hedefin temel unsurlarından biri olarak görülüyor. Musk, uzun vadede Mars’ta sürdürülebilir bir şehir kurmayı amaçlıyor ve bu vizyonu, NASA’nın mevcut Ay projelerine karşı bir alternatif olarak sunuyor.

NASA’nın Artemis programı devam ederken, Musk’ın bu açıklamaları programın geleceğini şekillendirebilecek önemli bir etki yaratmış durumda.

Yapay zeka girişimi Jentic, 4 milyon euro yatırım alıyor!

İrlandalı yapay zeka girişimi Jentic, Elkstone liderliğinde düzenlenen tohum öncesi yatırım turunda 4 milyon euro fon sağladı. Sure Valley Ventures, TechOperators, Shuttle ve bir grup melek yatırımcının da katıldığı bu yatırım turu, Jentic’in gelişen teknolojisine ve piyasadaki iddiasına güçlü bir destek verdi.

Yapay zeka girişimi Jentic, 4 milyon euro yatırım aldı

2024 yılında kurulan Jentic, yapay zeka geliştiricilerine daha güvenli ve pratik bir entegrasyon sağlamak için evrensel bir yapay zeka temel entegrasyon katmanı sunuyor. Bu altyapı sayesinde şirketler, yapay zeka sistemlerini farklı platformlarla kolayca eşleştirebiliyor, iletişimlerini optimize edebiliyor ve dağıtım süreçlerini daha etkin bir şekilde kontrol edebiliyor.

Şirketin kurucu ortağı ve CEO’su Sean Blanchfield, yatırımla ilgili yaptığı açıklamada, Jentic’in amacının yapay zeka teknolojilerinin dünyanın API’larıyla kolay ve güvenli bir şekilde bağlanmasını mümkün kılacak kritik bir altyapı oluşturmak olduğunu belirtti. Blanchfield, yapay zekanın yüksek derecede bağlantılı hale geldiğinde ortaya çıkan güvenlik, karmaşıklık ve güvenilirlik sorunlarını çözmek için bir entegrasyon katmanı tasarlamanın temel ihtiyaç olduğunu vurguladı. Bu yeni fon, şirketin ürün geliştirmesini hızlandırmasına, ekibini büyütmesine ve kullanıcılarına yapay zekayı daha güvenilir bir şekilde uygulama fırsatı sunmasına olanak tanıyacak.

Yatırım turunun lideri Elkstone’dan Girişim Başkanı Niall McEvoy ise Jentic’in vizyonunun, teknolojik yenilikleri teşvik eden Elkstone’un misyonuyla mükemmel bir uyum içinde olduğunu ifade etti. McEvoy, Jentic’in global çapta sunduğu pazar fırsatını değerlendirmekten memnuniyet duyduklarını ve şirketin büyüme sürecini desteklemekten heyecan duyduklarını belirtti. Jentic’in bu yatırımla, yapay zeka teknolojilerinin küresel çapta daha geniş bir uygulama alanı bulmasına katkı sağlayacağı öngörülüyor.

Nadir toprak metalleri e-atık dönüşümünde kullanılıyor

Alta Resource, elektronik cihazların ihtiyaç duyduğu nadir toprak metallerini e-atıklara ayırıyor. Nadir toprak metalleri halk tarafından büyük ölçüde bilinmez, ancak çok çeşitli ürünlerde kullanılıyor. Neodimyum, praesodimiyum ve seryum gibi elementler kendi başlarına nadir değildir. Ancak bunlar dünyanın belirli bölgelerinde yoğunlaşmıştır ve bunları yararlı bir şeye dönüştürmek çok zordur. Benzersiz elektrik ve manyetik özellikleri onları sabit diskler ve kulaklıklar gibi elektronik cihazlar için vazgeçilmez hale getirir ve bazıları MRI ve BT taramaları için kontrast madde olarak kullanılır. Birçoğu metrik ton başına on binlerce dolara satılır.

Nadir toprak metalleri e-atık sorununu çözebilir

Son yıllarda Çin, nadir toprak elementlerinin baskın rafinerisi haline geldi ve Çin Komünist Partisi, bunları ABD ile olan karşılıklı ticaret anlaşmazlıklarında pazarlık kozu olarak kullanıyor. Alta Resource Technologies’in kurucu ortağı ve CEO’su Nathan Ratledge: “Genellikle yılda 330.000 ila 350.000 ton nadir toprak üretiliyor. Tarihsel olarak, bunların neredeyse hiçbiri ABD’de üretilmiyor” diyor. ABD Savunma Bakanlığı, unsurların güvenliğini sağlamayı endüstriyel stratejisinin önemli bir parçası haline getirecek kadar gergin.

Ratledge: “Çin bu kritik mineral tedarikini çok kolay bir şekilde silaha dönüştürebilir,” dedi. Potansiyel sonuçlar savunma uygulamalarının ötesine de uzanıyor. Zaten Nvidia ve Apple gibi birçok gerçek değerli şirket için oldukça kritik olan bazı şeylere ihracat kısıtlamaları koydular” dedi.

ABD’nin şu anda Kaliforniya’da faaliyet gösteren bir nadir toprak madeni var , ancak bu maden inişli çıkışlı bir geçmişe sahip. Ratledge, ülkenin her yıl ürettiği tonlarca e-atıkta gizlenen bir alternatif olduğunu söyledi.

Alta, düşük kaliteli kaynaklardan, düzinelerce adımda uygulanan toksik kimyasallara dayanan mevcut rafine etme tekniklerinden daha verimli bir şekilde nadir toprak elementleri çıkarmanın bir yolunu geliştirdiğini iddia ediyor. Şimdiye kadar gizlice faaliyet gösteren şirket, bunun yerine, ister saf cevherden ister elektronik atıklardan olsun, nadir toprak elementlerine tutunmak üzere özel olarak tasarlanmış bir dizi protein kullanıyor.

Lilium, 200 Milyon Dolarlık yatırımla yeniden hayata dönüyor

Avrupa merkezli elektrikli hava aracı girişimi Lilium, iflasın eşiğinden dönerek 200 milyon dolarlık bir yatırımsayesinde faaliyetlerine yeniden başlıyor. Almanya merkezli şirket, geçtiğimiz haftalarda 10 yıldan fazla süredir devam eden faaliyetlerini durdurduğunu ve yaklaşık 1.000 çalışanını işten çıkardığını duyurmuştu. Ancak bu dramatik gelişmenin ardından şirket, yeni bir finansman desteği ile ayakta kalmayı başardı.

Mobile Uplift Corporation”an kritik destek

20 Aralık’ta iflas başvurusunda bulunan Lilium, sadece dört gün sonra, 24 Aralık’ta Mobile Uplift Corporation liderliğindeki bir yatırımcı grubundan 200 milyon dolar değerinde bir destek alarak “Noel mucizesi” yaşadı. Bu konsorsiyum, ABD merkezli özel sermaye şirketi Fifth Wall, bir Avrupalı finans yatırımcısıbatarya üreticisi CustomCellsLilium’un bazı alacaklıları ve eski hissedarlarından oluşuyor.

Lilium

Yatırımcı grup, Lilium’un yeniden yapılanması ve faaliyetlerine devam edebilmesi için gerekli sermayeyi sağlamaya hazır olduklarını belirtti. Ancak bu finansmanın resmiyet kazanması için Almanya’daki iflas mahkemelerinin onayı ve alacaklılarla yapılacak görüşmeler büyük önem taşıyor.

Hedef: yeniden yapılanma ve sertifikasyon

Yatırımcılar, Lilium’un ilk prototipinin uçuş sertifikasyonu için gerekli bütçenin sağlandığını ifade ediyor. Uzun vadede ise şirketin sadece hava taksileri üretmekle sınırlı kalmayarak teknolojisini acil durum hizmetleri veya helikopterlerin yerine kullanılabilecek çeşitli uygulamalara yönelik geliştirmesi hedefleniyor.

Büyük yatırımlar ve zorlu süreçler

Lilium, tamamen elektrikli jetleriyle havacılıkta çevreci bir devrim yapmayı hedefliyorduSaatte 100 km hıza ulaşabilen bu elektrikli hava aracı prototipleri için şu ana kadar 1.5 milyar dolardan fazla yatırım alındı. Şirket, ilk teslimatlarını 2026 yılında gerçekleştirmeyi planladığını duyurmuştu.

Ancak, eVTOL (elektrikli dikey kalkış ve iniş) sektöründe yaşanan zorlu rekabet ve yüksek sermaye gereksinimlerinedeniyle şirketin işleri planlandığı gibi gitmedi. Ekim ayında ek yatırım arayışına giren Lilium, yeterli finansmanı sağlayamayınca Aralık ayında iflas sürecine girmişti.

Yeni yatırım ile birlikte Lilium, hem finansal krizden çıkış yapmayı hem de sektördeki yenilikçi hedeflerini yeniden canlandırmayı planlıyor. Şirketin bu süreci başarıyla tamamlaması, sadece Lilium için değil, elektrikli hava aracı sektörü için de kritik bir önem taşıyor.

ChatGPT Pro bekleneni veremedi: OpenAI zarar ediyor

Yapay zeka alanında devrim yaratan OpenAI, geçtiğimiz ayın başlarında tanıttığı ChatGPT Pro abonelik planıyla dikkat çekmişti. Ancak şirketin CEO’su Sam Altman, bu planın şirket için beklenen kârlılığı sağlamadığını ve hatta zarar ettirdiğini açıkladı.

ChatGPT Pro: büyük beklentiler, hayal kırıklığı

OpenAI’nin aylık 200 dolarlık ChatGPT Pro planı, kullanıcılarına gelişmiş yapay zeka modelleri ve özel araçlara sınırsız erişim imkanı sunuyordu. O1, O1-Mini, GPT-4o ve Advanced Voice gibi modellerin yanı sıra video üretiminde kullanılan Sora aracı da bu planın bir parçasıydı. Ancak Altman, planın beklenenden çok daha fazla kullanıldığını ve bu yoğun talebin maliyetleri artırarak zarar oluşturduğunu belirtti.

Altman yaptığı açıklamada, “Bu fiyatlandırmayı kendim seçtim ve başlangıçta kâr etmeyi umuyordum. Ancak planın kullanım yoğunluğu nedeniyle zarar ediyoruz,” dedi.

Maliyetler ve zarar tablosu

OpenAI, kuruluşundan bu yana yaklaşık 20 milyar dolar yatırım almasına rağmen henüz kârlılığa ulaşabilmiş değil. Şirketin 2024 yılı için 3.7 milyar dolar gelir beklediği, ancak 5 milyar dolarlık bir zarar öngördüğü bildiriliyor. Bu büyük giderlerin temel sebepleri arasında personel maaşlarıofis giderleri ve yapay zeka altyapısının yüksek maliyetleri yer alıyor.

ChatGPT’nin işletme maliyetleriyle ilgili net bir bilgi verilmemiş olsa da, daha önceki raporlar hizmetin günde 700 bin dolara mal olduğunu ortaya koymuştu.

Kârlılık için yeniden yapılanma

Sam AltmanOpenAI’nin sürdürülebilir bir yapıya kavuşması için daha fazla sermayeye ihtiyaç duyduğunu ve şirketin yeniden yapılanmaya gireceğini duyurdu. Ayrıca, abonelik planlarının fiyatlarının artırılmasının da gündemde olduğunu belirtti.

Şirketin uzun vadeli hedefleri arasında ise 2029 yılına kadar yıllık 100 milyar dolar gelir elde etmek bulunuyor. Ancak bu optimist hedefin gerçekleşip gerçekleşmeyeceği ise merak konusu.

OpenAI’nin geleceği, yapay zeka teknolojilerinin gelişimi ve kullanıcı beklentilerinin nasıl şekilleneceği ile doğrudan bağlantılı olacak gibi görünüyor.

Honda, yeni elektrikli araç prototiplerini tanıttı!

Honda, CES 2025 fuarında bataryalı elektrikli araç prototipleri olan Honda Zero serisini tanıttı. Bu yeni seride iki model öne çıkıyor: Honda 0 SUV ve Honda 0 Saloon. Her iki model de, markanın ünlü insansı robotu Asimo’dan ilham alarak geliştirilen Asimo OS işletim sistemiyle donatıldı. Bu sistem, Honda’nın robotik alandaki tecrübesini elektrikli araçlara entegre ederek, sürüş deneyimini tamamen yeni bir boyuta taşıyor. Honda Zero serisi, hem tasarım hem de teknoloji açısından yenilikçi özelliklerle dikkat çekiyor.

Honda, elektrikli araç prototiplerini görücüye çıkardı

Honda 0 SUV, markanın Space-Hub konsepti üzerine inşa edilmiş ve geniş iç hacmi ile pratik kullanımı ön planda tutuyor. Aracın bagajında yer alan iki katlanabilir masa, fonksiyonelliği artırarak günlük kullanıma uygun hale getiriyor. Honda 0 Saloon ise aerodinamik hatlarla tasarlanmış ve nostaljik unsurlarla modern çizgileri harmanlayarak sofistike bir görünüm sunuyor. Her iki modelde de aracın bir ucundan diğerine kadar uzanan büyük bir dijital ekran bulunuyor. Bu ekran tasarımı, Honda’nın Sony ile ortaklaşa geliştirdiği Afeela EV modelini anımsatıyor ve kullanıcı deneyimini dijital bir yenilikle zenginleştiriyor.

Honda’nın Asimo OS işletim sistemi, Seviye 3 otonom sürüş teknolojisini destekliyor ve sürücüler, belirli trafik koşullarında ellerini ve dikkatlerini tamamen yoldan çekebiliyorlar. Şu anda bu teknoloji, Honda’nın Sensing Elite sistemiyle donatılmış Honda Legend sedanında bulunuyor. Asimo OS, yalnızca otonom sürüşü değil, aynı zamanda dijital deneyimlerin “ultra kişisel optimizasyonu”nu da mümkün kılacak. Bu yeni işletim sistemi, araç içi elektronik kontrol ünitelerinin (ECU) yönetimini de entegre edecek, böylece süspansiyon, frenleme ve yol tutuşu gibi işlevlerin daha verimli bir şekilde kontrol edilmesi sağlanacak.

Honda, bu yeni teknolojinin ilerleyen yıllarda geniş bir yelpazede kullanılmasını hedefliyor. Özellikle, Seviye 3 otonom sürüş modunda araçlar, yolculuk esnasında video izleme veya uzaktan toplantılara katılma gibi farklı etkinlikleri de mümkün kılacak. Tüm Zero araçlar bu özelliklerle donatılmış olacak ve kablosuz güncellemelerle sürekli gelişmeye devam edecek. Honda ayrıca, Japon yarı iletken üreticisi Renesas ile ortaklık kurarak araçtaki ECU sayısını azaltıp, işlem gücünü daha verimli bir şekilde yönetmeye yönelik yeni bir çip geliştireceklerini duyurdu. Bu, daha az kablolama ve daha az gecikme ile birlikte daha hızlı ve etkili bir işlem gücü sunmayı amaçlıyor.

Honda’nın elektrikli araçları, özellikle Asimo OS sayesinde gelecekte çok daha interaktif, kişiselleştirilebilir ve otonom hale gelecek. Ayrıca, 2026 yılında üretime girecek olan Honda 0 SUV, özellikle Kuzey Amerika pazarına yönelik olarak dikkat çekiyor. Bu yeni proje, Honda’nın gelecekteki mobilite anlayışını yansıtan önemli bir adım olarak öne çıkıyor.

Hibrit yapay zeka sistemleri yaygınlaşacak

Yapay zekanın çağrı merkezlerinde insan temsilcilerin yerini alacağı görüşü aslında yaygın bir yanlış anlaşılma diyebiliriz. Hibrit yapay zeka, tekrarlayan görevleri hızlı ve doğru bir şekilde gerçekleştirmede mükemmel olsa da insan temsilcilerinin sağladığı duygulardan, empatiden ve ayrıntılı karar alma yeteneğinden yoksundur. Yapay zeka ve insan emeğini ikame olarak görmek yerine, hibrit yapay zekayı müşteri hizmetlerini geliştiren insan rolleri için bir kolaylaştırıcı olarak görmek daha etkilidir.

Hibrit yapay zeka sistemleri büyük potansiyele sahip

Tüketicilerin yüzde 80’inden fazlası karmaşık veya hassas konularda bir insanla konuşmayı tercih ediyor. Yapay zeka destekli araçlar, veri girişi ve hesap oluşturma gibi görevleri halledebilir ve çalışanların anlayış ve empati gerektiren daha anlamlı etkileşimlerde bulunmalarını sağlayabilir. Ancak, hibrit yapay zeka birçok müşterinin hala insan temsilcilerle bire bir etkileşimlere değer verdiğini kabul etmek önemlidir.

AT&T’nin “Temsilciyle Sohbet” Sistemi: AT&T, hesap soruları ve temel sorun çözme gibi basit müşteri sorgularını ele almak için yapay zeka destekli sohbet robotları kullanıyor. Hibrit yapay zeka, müşteri saldırganlığını veya karmaşık sorunları tespit ederse, çağrı sorunsuz bir şekilde canlı bir temsilciye aktarılır. Bu model, müşterilerin temel sorunları hızlı bir şekilde çözmelerine olanak tanırken gerektiğinde insan desteğine erişim sağlar.

Bank of America’nın Erica’sı: Bank of America’nın yapay zeka destekli sanal asistanı Erica, müşterilere hesap bakiyelerini kontrol etme ve kredi takibi gibi görevlerde yardımcı olur. Doğruluktan ödün vermeden milyonlarca sorguyu aynı anda ele almak üzere tasarlanan Erica, duygusal ve kişiselleştirilmiş ilgi gerektiren sorunlar için insan temsilcilerin hazır olmasını sağlar. Bu hibrit yapay zeka yaklaşımı, müşteri katılımını ve temsilci üretkenliğini artırır.

Zendesk’in Cevap Botu: Zendesk’in Cevap Botu, şirketin bilgi tabanından bilgi alarak sık sorulan sorulara yanıt verir. Bot sorunu çözemezse, istek bir insan temsilciye iletilir. Bu, temsilcilerin manuel olarak ele alması gereken bilet sayısını azaltır ve daha karmaşık müşteri isteklerine odaklanmalarını sağlar. Tüm bu örnekleri göz önünde bulundurduğumuzda hibrit AI sistemlerin ayakta kalacağını söyleyebiliriz.

Intel, 18A üretim sürecindeki sorunları çözdü!

0

Intel, 18A (1.8nm) üretim sürecindeki sorunları çözerek, Panther Lake işlemcilerinin hacimli üretimine 2025’in ikinci yarısında geçeceğini ve ilk örnek işlemcileri müşterilere göndermeye başladığını duyurdu.

Intel, 18A üretim sürecindeki sorunları çözüme kavuşturdu

Bu gelişme, son yıllarda üretim süreçlerinde yaşanan aksaklıklarla mücadele eden Intel için kritik bir başarı olarak öne çıkıyor. Intel Foundry Services, bu süreçte Intel’in yeni RibbonFET transistör tasarımı ve PowerVia arka güç iletim teknolojisini hayata geçirerek, sektörde teknolojik bir sıçramayı temsil ediyor.

Intel, 18A üretim sürecindeki sorunları çözüme kavuşturdu.

Intel’in geçici eş CEO’su Michelle Johnston Holthaus, CES 2025 etkinliğinde 18A süreciyle üretilmiş bir Panther Lake işlemcisini tanıttı ve bu ürünün firmanın lider yongası olacağını belirtti. Bunun yanı sıra, şirketin veri merkezi odaklı çözümleri için geliştirdiği Clearwater Forest işlemcileri de bu sürecin bir parçası olarak hazır hale geliyor. RibbonFET, performansı ve enerji verimliliğini artırırken, PowerVia teknolojisi, çip tasarımında güç ve veri iletimini ayrıştırarak daha verimli bir yapıya imkân tanıyor.

18A üretim süreci, Intel için yalnızca bir teknolojik başarı değil, aynı zamanda Foundry Services için stratejik bir dönüm noktası. Bu süreç, Intel’in harici müşteriler için üretim yaptığı ilk üretim düğümü olacak ve şirketin döküm sektöründeki rekabet gücünü belirleyecek. Geçmişte düşük verimlilik gibi sorunlarla anılan bu süreçte, Intel’in işleri yoluna koyduğu görülüyor. Yılın ikinci yarısında seri üretimin başlaması, yalnızca Panther Lake ve Clearwater Forest gibi ürünlere değil, aynı zamanda şirketin gelecekteki ticari hedeflerine de büyük katkı sağlayacak.

Eski Terraform Labs CEO’su, ABD’ye iade edildi!

Terraform Labs’in eski CEO’su ve kripto para dünyasında çalkantılara yol açan Do Kwon, Karadağ tarafından ABD’ye iade edildi. TerraUSD (UST) ve LUNA tokenlerinin yaratıcısı olarak bilinen Do Kwon, kripto para piyasalarında yaklaşık 40 milyar dolarlık bir zarara neden olan Terra ekosisteminin çöküşünden sorumlu tutuluyor. ABD ve Güney Kore’de davalarla karşı karşıya olan Kwon, yatırımcıları yanıltmak ve piyasayı manipüle etmekle suçlanıyor.

Eski Terraform Labs CEO’su, ABD’ye iade ediliyor

2022 yılında 1 dolara sabit bir stablecoin olarak tanıtılan TerraUSD’nin başarısı, algoritmik bir mekanizma üzerinden LUNA tokeniyle destekleniyordu. Ancak piyasa dalgalanmaları ve büyük satış baskılarıyla birlikte bu sistem çökerek TerraUSD’nin değerinin hızla düşmesine neden oldu. LUNA’nın fiyatı ise neredeyse sıfıra indi. Bu çöküş, sadece bireysel yatırımcıları değil, aynı zamanda kripto para piyasasını derinden etkiledi ve yatırımcılarda ciddi bir güven kaybı yarattı.

Eski Terraform Labs CEO’su, ABD’ye iade ediliyor.

Do Kwon’un skandallarla dolu yolculuğu, uzun süre Güney Kore’de saklanmasının ardından, Mart 2023’te Karadağ’da sahte belgelerle seyahat etmeye çalışırken yakalanmasıyla yeni bir boyut kazandı. Karadağ Adalet Bakanı Bojan Bozoviç’in açıklamasına göre, ABD’nin iade talebini destekleyen yasal koşullar Yüksek Mahkeme tarafından uygun bulundu ve Kwon’un 31 Aralık’ta Podgorica Havalimanı’nda FBI ajanlarına teslim edilmesiyle süreç tamamlandı.

ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC) ile Güney Koreli savcılar, Do Kwon’a karşı dolandırıcılık ve piyasa manipülasyonu gibi ciddi suçlamalar yöneltmiş durumda. Kwon ise yöneltilen bu suçlamaları reddediyor. Avukatları, Karadağ Adalet Bakanı’nın kararına Anayasa Mahkemesi nezdinde itiraz ettiklerini ifade etti. Bu süreç, Terra ekosisteminin çöküşünün sonuçlarını hem hukuki hem de finansal boyutlarda ele alacak önemli bir adım olarak görülüyor.

KYMCO, Türkiye’de motosiklet üretimine başlıyor!

0

KYMCO, Türkiye’de motosiklet üretimine başladı. Doğan Trend Otomotiv’in CEO’su Kağan Dağtekin, KYMCO’nun İzmir’in Kemalpaşa ilçesinde yer alan montaj tesisinde Aralık 2024’te test üretimine başladığını duyurdu. Bu aşamanın ardından kısa süre içinde seri üretime geçilmesi planlanıyor.

KYMCO, Türkiye’de motosiklet üretimine start verdi

Doğan Trend Otomotiv, bu adımla birlikte, yalnızca motosiklet montajını değil, aynı zamanda yerli üretim kabiliyetini kazanarak Türkiye’ye değer katmayı hedefliyor. Üretim tesislerinde gerçekleştirilen deneme üretiminin başarılı olması durumunda, İzmir’deki bu tesiste KYMCO’nun yerli üretim motosikletleri pazara sunulacak.

KYMCO, Türkiye’de motosiklet üretimine start verdi.

Doğan Trend Otomotiv’in 2024 yılı içerisinde yaptığı açıklamalara göre, şirket toplamda KYMCO, Vespa, Aprilia, Moto Guzzi, Piaggio, Suzuki ve Silence markalarına ait yaklaşık 16 bin motosiklet satışı gerçekleştirdi. Bu sayede, yerli üretimle birlikte motosiklet satışlarında önemli bir artış sağlanması hedefleniyor. KYMCO’nun Türkiye’deki montaj tesislerinde üreteceği motosikletlerin hem yerel pazarda hem de yurt dışı pazarlarda ciddi bir rekabet avantajı yaratması bekleniyor.

İzmir Kemalpaşa’da kurulan bu montaj tesisi, bölgedeki sanayi altyapısına katkı sağlarken, aynı zamanda Türkiye’deki istihdamı artıracak bir etki yaratması bekleniyor. KYMCO’nun yerli üretim motosikletleri, kaliteli tasarımları ve performansıyla dikkat çekerken, Türk motosiklet pazarındaki payını genişletmeyi amaçlıyor. Bu gelişme, hem yerli üretim kapasitesinin artmasına olanak tanıyacak hem de Doğan Trend Otomotiv’in portföyünde bulunan uluslararası motosiklet markalarıyla birlikte güçlü bir üretim ve satış stratejisi izleme fırsatı sunacak.

Voima Ventures, 100 milyon euronun üzerinde yeni fon oluşturdu!

0

Helsinki merkezli Voima Ventures, İskandinav ve Baltık ülkelerindeki derin teknoloji girişimlerine odaklanacak olan Fund III adlı yeni yatırım fonunun 100 milyon euroyu aşan kapanışını tamamladı. Bu yeni fon, Avrupa Birliği’nin sürdürülebilirlik düzenlemeleri kapsamındaki SFDR’nin 8. maddesine uyumlu bir şekilde tasarlanmış olup, çevresel ve sosyal etkiyi öncelikli bir hedef olarak belirliyor. Voima Ventures Fund III, hem ilk yatırımlar hem de devam yatırımları için 200 bin ila 3 milyon euro arasında destek sağlayarak toplamda 25-30 girişimi kapsayacak şekilde planlanmış. Fon, lansmanının hemen ardından şu ana kadar 8 farklı girişime yatırım yaparak faaliyete geçti.

Voima Ventures, 100 milyon euronun üzerinde yeni fon oluşturuyor

2019 yılında kurulan Voima Ventures, özellikle erken aşamadaki girişimcileri desteklemeye odaklanıyor. Portföyündeki şirketlerin büyük çoğunluğu (%70’ten fazlası) doğrudan üniversite kaynaklı projelerden veya araştırma ekosistemlerinden doğmuş, bilimsel inovasyona dayalı oluşumlar. Şimdiye kadar Solar Foods, Dispelix, MVision, Betolar ve EniferBio gibi öncü girişimlere yatırım yapan Voima Ventures, akademi ile sanayi arasındaki sinerjiyi en üst düzeye çıkarmayı amaçlıyor.

Fonun stratejisi, yalnızca yenilikçi teknolojiler geliştirmek değil, aynı zamanda bu yeniliklerin anlamlı bir küresel etki yaratmasını sağlamak üzerine kurulu. Voima Ventures’ın Kurucusu ve Yönetici Ortağı Inka Mero, derin teknolojinin bilim odaklı girişimcilik alanındaki sınırlarını zorlamanın güçlü mali getirilerin yanı sıra sürdürülebilir bir dünya için dönüştürücü etkiler yarattığını vurguladı. Mero, Fund III’ün yayınladığı Etki Raporu’nda, fonun ABD’deki Fortune 500 şirketlerinin ortalama -%8’lik etkisine kıyasla +%48’lik net etki puanına ulaştığını belirtti. Bu durum, yapılan her yatırımın yalnızca finansal kazanç sağlamakla kalmayıp daha sürdürülebilir uygulamalar ve yenilikçi teknolojilerle dünyada olumlu değişim yarattığının bir göstergesi olarak yorumlanıyor.

Voima Ventures Fund III ile, derin teknolojinin küresel inovasyon ekosisteminde daha fazla ağırlık kazanması ve bu bölgedeki girişimlerin dünya çapında dönüştürücü çözümler sunması bekleniyor.

BMW, Panoramic iDrive sistemini görücüye çıkardı!

BMW, CES 2025’te uzun zamandır beklenen yeni Panoramic iDrive sistemini tanıttı. Bu yeni nesil araç içi bilgi-eğlence sistemi, gelecekteki bütün BMW modellerinde yer alacak ve BMW, bu sistemin arayüzünü oldukça dikkat çekici bir şekilde tasarlamış. Sistemin en belirgin özelliği, ön cam boyunca uzanan panoramik bir ekran. Bu ekran, sürücüye ve yolculara önemli sürüş bilgilerini sunarken, araç içi deneyimi daha interaktif ve özelleştirilebilir hale getiriyor.

BMW, Panoramic iDrive sistemini tanıttı

Yeni iDrive sistemi, BMW Operating System X adlı işletim sistemiyle çalışıyor ve bununla birlikte gelişmiş bir arayüz sunuluyor. Bu arayüzde, kullanıcıya daha önceki iDrive sistemlerine göre çok daha geniş özellikler sunuluyor. 3D haritalar, widget’lar, klima kontrolleri ve kısayollar gibi unsurların yanı sıra, ekran geometrisi de önemli bir yenilik olarak öne çıkıyor. Merkezde, paralelkenar veya çokgen şeklindeki dokunmatik ekran, geleneksel ekranlardan farklı olarak modern ve yenilikçi bir görsel öğe olarak araca estetik bir katkı sağlıyor.

Ön cam boyunca yer alan panoramik ekrandan, hız, navigasyon, müzik, hava durumu ve araç içi sıcaklık gibi veriler sürücünün göz hizasında sunuluyor. Bu bilgiler, sistemin merkezi ekranı üzerinden özelleştirilebiliyor ve bu sayede sürücüler, daha kişiselleştirilmiş bir deneyim elde ediyor. Ayrıca, BMW’nin baş üstü ekran teknolojisi de sürücülere yol bilgilerini bir başka şekilde gösteriyor, böylece ekranlar arasında geçiş yapmak yerine bütün verilere kolayca ulaşabiliyor.

Yeni sistem, yapay zeka destekli sesli komutları da içeriyor ve kullanıcıların doğal dildeki komutlarla araçlarını yönlendirmelerini sağlıyor. BMW’nin sunduğu bu özellik, sistemin daha “akıllı” ve kullanıcı dostu hale gelmesine yardımcı oluyor. Ayrıca, sürücülerin farklı sürüş modlarına geçişi gibi öneriler de sistem tarafından otomatik olarak sağlanabiliyor. Son olarak, yeni Panoramic iDrive sistemi, Android Auto ve Apple CarPlay desteğine de devam ediyor, böylece kullanıcılar tercih ettikleri uygulamaları kolayca entegre edebiliyor.

BMW, 2025 yılının sonunda yeni systemin kullanılmaya başlanacağı tarih olarak verdiği hedefle, bu yenilikçi bilgi-eğlence sisteminin Neue Klasse temelli elektrikli araçlardan itibaren kullanılacağını açıkladı. Bu sistemin, yalnızca araç içindeki kullanıcı deneyimini değil, aynı zamanda araçların daha akıllı hale gelmesine de katkı sağlaması bekleniyor.

inDrive, teslimat girişimi Krave Mart’a yatırım yaptı!

0

Uber gibi büyük rakiplerle yarışan ve Türkiye’de de faaliyet gösteren unicorn araç çağırma platformu inDrive, Pakistan merkezli çevrimiçi market teslimat girişimi Krave Mart’a finansal detayları açıklanmayan bir yatırım yaptı.

inDrive, teslimat girişimi Krave Mart’a yatırım yapıyor

İlk olarak 2013 yılında Rusya’nın Yakutsk şehrinde faaliyet göstermeye başlayan ve eski adıyla inDriver olarak bilinen girişim, kullanıcılarına sürücülerle yolculuk ücretini pazarlık ederek belirleme imkanı tanıyan benzersiz iş modeliyle dikkat çekti. 2021 yılında merkezi Kaliforniya’ya taşıyan şirket, küresel bir teknoloji platformuna dönüşme hedefi doğrultusunda yeniden markalaşma sürecine girdi.

inDrive, teslimat girişimi Krave Mart’a yatırım yapıyor.

Gelişmekte olan pazarları hedefleyen inDrive, bu strateji çerçevesinde 2022 yılında 100 milyon dolarlık fonla Mountain View adını verdiği bir girişim sermayesi kolu oluşturdu. Bu kol üzerinden haziran ayında dijital sigorta çözümleri sunan MIC Global’e yaptığı stratejik yatırımla dikkat çeken inDrive, şimdi ise 2021’de kurulan ve Pakistan’da Delivery Hero SE ile Foodpanda gibi oyuncularla rekabet eden Krave Mart’a yöneldi. Krave Mart, inDrive’ın yatırımı sayesinde Pakistan’daki operasyonlarını genişletmeye ve yeni pazarlara açılmaya hazırlanıyor.

Krave Mart, hızla büyüyen çevrimiçi market teslimatı sektöründe Pakistan’da önemli bir konumda yer alırken, aldığı destekle kullanıcılarına daha kapsamlı ve hızlı hizmet sunmayı hedefliyor. Bu yatırım aynı zamanda inDrive’ın kendisini bir “süper uygulama” haline getirme vizyonuna da paralel bir adım olarak değerlendiriliyor. Mountain View’un lideri Andries Smit, bu işbirliğinin etkili bir stratejik yön belirlemek adına zaman gerektireceğini vurguladı. Smit ayrıca, girişimin inDrive’ın uzun vadeli hedefleriyle uyumlu olması ve gelecek vaat eden bir potansiyel taşıması nedeniyle iyimser olduklarını ifade etti.

LG, Thunderbolt 5 bağlantılı 6K monitörünü tanıttı!

0

LG, CES 2025’te teknoloji dünyasına yeni bir yenilik sundu: Thunderbolt 5 bağlantı desteğine sahip dünyanın ilk 6K monitörü, LG UltraFine 6K Monitor (32U990A). Bu monitör, Apple’ın M4 Pro işlemcili Mac mini ve M4 Pro MacBook Pro modelleriyle uyumluluğu sayesinde öne çıkıyor ve Thunderbolt 5’in sunduğu yüksek hızlı veri iletimi ile olağanüstü bir görüntü deneyimi sunuyor.

LG, Thunderbolt 5 bağlantılı 6K monitörünü görücüye çıkardı

Thunderbolt 5, 80 Gbps çift yönlü veri iletimi ve 120 Gbps’e kadar bant genişliği desteği ile ekranlardan en yüksek performansı almayı sağlıyor.

LG, Thunderbolt 5 bağlantılı 6K monitörünü görücüye çıkardı.

Monitör, zarif tasarımı ve ince çerçeveleriyle dikkat çekerken, çok iyi bir renk doğruluğu ve yüksek kontrast sunmak için 6K çözünürlüklü Nano IPS Siyah panel kullanıyor. Bu panel, Adobe RGB’nin %99.5’ini ve DCI-P3 renk spektrumunun %98’ini kapsayarak profesyonel renk gereksinimlerini karşılıyor. Kullanıcılar, ekran kalibrasyonu yapabilmek için özel bir yazılımdan da faydalanarak renk ayarlarını iş ihtiyaçlarına göre optimize edebiliyorlar.

Fiyatı ve çıkış tarihi henüz açıklanmayan LG UltraFine 6K monitör, Thunderbolt 5 sayesinde gelecekteki cihazlarla uyumlu olacak ve 120Hz yenileme hızıyla daha akıcı bir deneyim sunabilir. LG’nin 6K monitörü, özellikle grafik tasarımcıları, video editörleri ve görsel medya profesyonelleri için oldukça cazip bir seçenek oluşturuyor. Peki siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Samsung Galaxy S25 Serisi 22 Ocak’ta tanıtılacak!

0

Samsung, uzun süredir beklenen Galaxy S25 serisi ve diğer yeni cihazlarını tanıtacağı Galaxy Unpacked 2025 etkinliğinin tarihini resmi olarak duyurdu. Etkinlik, 22 Ocak 2025 tarihinde San Jose, California’da gerçekleştirilecek. Teknoloji dünyasını heyecanlandıran bu büyük tanıtım, Samsung’un web sitesiYouTube kanalı ve Samsung Newsroom üzerinden canlı yayınlanacak. Türkiye saatiyle 21.00’de başlayacak etkinlikte, yeni Galaxy cihazlarının yanı sıra birçok sürpriz teknoloji de sahneye çıkacak.

Yapay zeka döneminde yeni bir adım: Galaxy AI

Samsung, bu yılki Unpacked etkinliğinde yapay zekâ odaklı yeniliklere özel bir vurgu yapacak. Şirketin açıklamasına göre, Galaxy AI adı verilen yeni yapay zekâ platformu, cihazların kullanıcılarla olan etkileşimini daha doğal ve sezgisel hale getirecek. Basın bülteninde, “Daha doğal ve sezgisel yapay zekâya hazır olun. Galaxy AI’ın bir sonraki evrimi, her gün dünyayla kurduğunuz etkileşimi değiştirecek. Yeni Galaxy S serisi, şimdi ve gelecekte mobil yapay zekâ deneyimleri için çıtayı bir kez daha belirlemeye hazırlanıyor.” ifadelerine yer verildi.

Samsung’un bu açıklaması, Galaxy S25 serisinin sadece donanım açısından değil, yazılım ve yapay zekâ alanında da büyük bir sıçrama yapacağına işaret ediyor.

Hangi modeller tanıtılacak?

Samsung, Galaxy S25Galaxy S25+ ve Galaxy S25 Ultra modellerini bu etkinlikte tanıtmayı planlıyor. Özellikle Galaxy S25 Ultra modelinin, yapay zekâ destekli özellikleriyle serinin en güçlü üyesi olacağı tahmin ediliyor. Bununla birlikte, daha ince ve kompakt bir tasarıma sahip olması beklenen Galaxy S25 Slim modelinin ise daha sonraki bir tarihte tanıtılacağı belirtildi.

Etkinlikten beklentiler büyük

Samsung’un 2025 Galaxy Unpacked etkinliği, mobil teknolojilerde yapay zekâ entegrasyonunu yeniden tanımlaması ve sektörde yeni bir standart oluşturması açısından büyük bir önem taşıyor. Bu etkinlik, yalnızca yeni cihazların tanıtımıyla sınırlı kalmayacak; aynı zamanda Samsung’un gelecekteki stratejileri ve teknolojik vizyonu hakkında da ipuçları sunacak.

Tüm dünya teknoloji severlerinin gözleri, 22 Ocak 2025’te gerçekleştirilecek bu büyük etkinlikte olacak. Samsung, bir kez daha sektörde öncü olduğunu kanıtlamak için hazır!

İHA ile uçak bakımı yapılacak

Near Earth Autonomy adlı küçük bir işletme, NASA Küçük İşletme Yenilik Araştırması (SBIR) programı ve Boeing Şirketi ile ortaklık aracılığıyla ticari uçakların uçuş öncesi kontrolleri için drone’lar kullanarak zamandan tasarruf sağlayan bir çözüm geliştirdi.

İHA ile uçak bakımı süreci hızlandıracak

Ticari uçakların her seferden önce uçmaya uygun kabul edilmesi için uçuş öncesi bir incelemenin tamamlanması gerekiyor. Bu süreç dört saate kadar sürebilir ve çalışanların herhangi bir sorun olup olmadığını kontrol etmek için uçağın etrafında tırmanmasını gerektirebilir. Bu da bazen güvenlik kazalarına ve teşhis hatalarına yol açabilir.

NASA ve Boeing’in ticari hazırlığı desteklemek için sağladığı fonla Near Earth Autonomy, iş birimi Proxim altında ticari bir uçağın etrafında uçabilen ve 30 dakikadan kısa sürede inceleme verilerini toplayabilen drone destekli bir çözüm geliştirdi. Drone, Federal Havacılık İdaresi’nin ticari uçak incelemesi kurallarına dayalı bilgisayar programlanmış bir görev kartını izleyerek incelemeyi tamamlamak için uçağın etrafında otonom olarak uçabilir. Kart, drone yazılımının izlemesi gereken uçuş yolunu gösterir ve uçak çalışanlarına güvenliği ve verimliliği artırmak için yeni bir araç sağlar.

NASA’nın otonom sistemler kıdemli lideri Danette Allen: “NASA, Near Earth Autonomy ile birden fazla alanda otonom inceleme zorlukları üzerinde çalıştı. Bu teknolojinin, uçak inceleme sürecinin verimliliğini, güvenliğini ve doğruluğunu genel kamu yararına artırmak için endüstriye sunulmasını görmekten heyecan duyuyoruz” dedi.

İnsansız hava aracından toplanan fotoğraflar uzaktan paylaşılıyor ve analiz ediliyor. Bu da havayolu bakım alanındaki uzmanların onarım kararlarını herhangi bir yerden daha hızlı desteklemesini sağlıyor. Yeni görüntüler, çatlakları, patlamış perçinleri, sızıntıları ve diğer yaygın sorunları aramak için eski görüntülerle karşılaştırılabilir. Kullanıcı, bir alanın tekrar incelenmesi gerekirse veya bir incelemeden geçemezse sistemden uyarılar oluşturmasını isteyebilir. Near Earth Autonomy, uçak incelemesi için insansız hava araçlarının kullanılmasının, havayolu endüstrisine yerde planlanmamış zamanlarda kaybedilen her saat için ortalama 10.000 dolar tasarruf sağlayabileceğini tahmin ediyor.

Near Earth Autonomy, son altı yılda American Airlines ve Emirates Airlines tarafından kullanılan Boeing uçaklarında insansız hava aracı sistemleriyle birkaç tur test uçuşu tamamladı. NASA’nın Uzay Teknolojisi Görev Müdürlüğü tarafından yönetilen Küçük İşletme Yenilik Araştırması / Küçük İşletme Teknoloji Transferi programı, NASA ve endüstri ihtiyaçlarını karşılamak için küçük işletmeler tarafından ortaya atılan yenilikçi fikirleri destekleyerek ABD’de yaratıcılığı güçlendirmeyi amaçlıyor.

Meta yapay zeka profilleri siliyor

Meta, yapay zeka karakterlerinin sosyal medyadaki kullanıcılar arasında yaygın bir öfke ve alay konusu olmasının ardından, Facebook Instagram’daki yapay zeka tarafından oluşturulan profillerinin bir kısmını sildiğini doğruladı.

Meta yapay zeka profilleri için silme işlemi yapıyor

“Meta tarafından yönetilen yapay zeka” olarak etiketlenen yapay zeka tarafından oluşturulan profiller, şirketin ünlü markalı yapay zeka sohbet robotlarıyla birlikte Eylül 2023’te piyasaya sürüldü. Meta, bu profillerin hiçbirini aylardır güncellememiş gibi görünüyor ve sayfalar, Financial Times tarafından Meta’nın Üretken Yapay Zeka Başkan Yardımcısı Connor Hayes ile yayınlanan bir röportajın ardından bu haftaya kadar büyük ölçüde fark edilmemiş gibi görünüyor.

Röportajda Hayes, şirketin hizmetlerini sonunda insanlarla etkileşime girebilen ve “hesapların yaptığı gibi” işlev görebilen yapay zeka tarafından oluşturulan profillerle doldurma hedefinden bahsetti. Bu yorumlar, mevcut fMeta tarafından oluşturulan yapay zeka profillerine dikkat çekti ve kullanıcılar bulduklarından pek de etkilenmedi.

“Hellograndpabrian”, sözde “sürekli öğrenen emekli tekstil iş adamı” ve “datingwithCarter”, bir yapay zeka “flört koçu” gibi kullanıcı adlarıyla, sohbet robotları kullanıcıların sohbet edebileceği “benzersiz ilgi alanlarını ve kişilikleri” sergilemek için tasarlanmıştı. Instagram’da, profillerinde ayrıca, 404 Media’nın belirttiği gibi, Facebook’un birçok köşesinde yaygınlaşan yapay zeka spam’ine çok benzeyen yapay zeka tarafından oluşturulmuş gönderiler yer alıyordu.

“Liv” adlı bir yapay zeka kişiliği özellikle öfkeye yol açtı. Instagram profili “Liv”i “gururlu, iki çocuklu siyah, eşcinsel bir anne ve gerçekleri söyleyen biri” olarak tanımladı. Washington Post köşe yazarı Karen Attiah, “Liv”e Meta’nın yapay zekayı nasıl eğittiğini sorduğu bir dizi ekran görüntüsü yayınladı. “Liv”, yapay zekanın “çoğunlukla beyaz bir ekip” tarafından yaratıldığını paylaştı. Bağımsız gazeteci Mady Castigan, “Liv”in yaratıcılarının kısmen Modern Family’deki Sophia Vergara’nın karakterinden ilham aldığını söylediği başka bir sohbeti yayınladı. Bu

Financial Times’ın son haberinde bir sözcü, platformlarımızda zamanla var olan yapay zeka karakterler için vizyonumuzla ilgiliydi, yeni bir ürün duyurmuyordu ifadeleri yer aldı. dedi