Intel, yapay zeka için sistem dökümhanesini faaliyete geçiriyor!

0

Intel, yapay zekâ çağının gereksinimlerini karşılamak üzere tasarlanmış dünyanın ilk sistem dökümhanesini faaliyete geçiriyor. Bu girişim, Intel’in 2030 yılına kadar dünyanın 2 numaralı dökümhanesi olma hedefine ulaşmak için yol haritasını ve ekosistem ortaklarını genişletme çabasının bir parçası. İşte tüm detaylar…

Intel, Microsoft ve Arm işbirliğiyle yapay zeka çağını şekillendiriyor

Intel Foundry’nin etkinliğinde, ABD Ticaret Bakanı Gina Raimondo, Arm CEO’su Rene Haas ve Open AI CEO’su Sam Altman gibi önemli isimlerin yanı sıra, teknoloji ve yapay zekâ alanındaki liderler bir araya geldi.

Intel Foundry, teknoloji, esneklik ve sürdürülebilirlik alanlarında liderlik ederek, müşterilerin yapay zekâ hedeflerine ulaşmalarına yardımcı olmak için tasarlanmıştır. Bu çerçevede, Intel 14A işlem teknolojisi, özel düğüm evrimleri ve yeni Intel Foundry Advanced System Assembly Test (ASAT) yeteneklerini içeren bir yol haritası açıkladı.

Microsoft CEO’su Satya Nadella’nın Microsoft’un Intel 18A sürecinde üretmeyi planladığı bir çip tasarımını seçtiği bilgisi de paylaşıldı, bu da Intel Foundry’nin tasarım zaferlerinden biri olarak öne çıkıyor. Bu gelişmeler, Synopsys, Cadence, Siemens ve Ansys gibi ekosistem ortakları tarafından sağlanan destekle daha da pekiştirildi.

Bu ortaklar, müşteri tasarımlarını etkinleştirmeye hazır doğrulanmış araçları, tasarım akışlarını ve fikri mülkiyet portföylerini duyurdu. Intel’in bu adımları, müşterilerin çip tasarımlarını hızlandırmaya hazır olduklarını gösteriyor.

Intel CEO’su Pat Gelsinger, yapay zekânın teknoloji ve silikon hakkındaki düşüncelerimizi derinden değiştirdiğini ve Intel Foundry’nin dünyanın en inovatif çip tasarımcıları için eşi benzeri görülmemiş bir fırsat yarattığını belirtti. Intel, yeni pazarlar yaratma ve teknolojinin kullanımında devrim yaratma potansiyeline sahip.

Intel’in genişletilmiş süreç teknolojisi yol haritası, Intel 14A’yı da içerecek şekilde, birkaç özel düğüm evrimine ilave olarak şirketin öncü düğüm planına eklenmesini içeriyor. Intel, dört yılda beş düğüm (5N4Y) süreci yol haritasına sadık kalarak, 2025 yılında Intel 18A ile işlem liderliğini yeniden kazanmayı bekliyor.

Intel Foundry, Intel 18A, Intel 16 ve Intel 3 dahil olmak üzere çeşitli dökümhane proses nesillerinde tasarım kazanımları ve gelişmiş paketleme dahil olmak üzere ASAT yeteneklerinde önemli bir müşteri hacmine sahip. Bu başarılar, Intel Foundry’nin levha ve gelişmiş paketlemede beklenen ömür boyu anlaşma değerinin 15 milyar doların üzerinde olmasını sağlıyor.

Ayrıca, Intel, Arm ile işbirliği yaparak, Arm tabanlı çipte sistemler (SoC’ler) için en ileri dökümhane hizmetlerini sağlayacak bir “Emerging Business Initiative” (Gelişmekte Olan İşletme Girişimi) ilişkisini temsil eden bilgileri de paylaştı. Bu girişim, Arm ve Intel’in teknoloji geliştirme ve inovasyonu teşvik etmek için gerekli destekleri sunma konusunda önemli bir fırsat sunuyor.

Intel’in sistem dökümhanesi yaklaşımı, fabrika ağından yazılıma kadar tam yığın optimizasyon sunuyor ve sürekli teknoloji iyileştirmeleri, referans tasarımlar ve yeni standartlar aracılığıyla müşterilerin tüm sistemde inovasyon yapmalarını sağlıyor. Intel Foundry, esnek, dirençli, daha sürdürülebilir ve güvenli bir tedarik kaynağı sunarak, müşterilere en zorlu uygulamalara yönelik çözümler tasarlama ve sunma imkanı veriyor.

Bu girişimlerle birlikte, Intel, 2023 yılında fabrikalarında %99 yenilenebilir elektrik kullanmayı, 2030 yılına kadar dünya çapında %100 yenilenebilir elektrik, net-pozitif su ve çöp sahalarında sıfır atığa ulaşmayı ve 2040 yılına kadar Kapsam 1 ve Kapsam 2 sera gazı emisyonlarını net sıfırlamayı hedefliyor. Intel’in bu adımları, endüstrinin en sürdürülebilir dökümhanesi olma hedefine ulaşma yolunda önemli bir adım olarak görülüyor.

Samsung Galaxy Book 4 serisi için tarih verdi!

0

Samsung Electronics bugün Galaxy Book 4 serisinin 26 Şubat’tan itibaren belirli pazarlarda satışa sunulacağını ardından da globale yayılacağını duyurdu. Samsung’un en yeni premium bilgisayar serisi, yüksek düzeyde optimize edilmiş performans, canlı bir dokunmatik ekran ve gelişmiş bağlanabilirliği bir araya getiren akıllı ve güçlü deneyimler sunuyor.

Galaxy Book4 Ultra, Galaxy Book4 Pro ve Galaxy Book4 Pro 360’ı içeren Galaxy Book4 serisi, 2 Ocak’ta Kore’de piyasaya sürüldü ve satışların ilk haftasında geçen yılın Galaxy Book3 serisini 1,5 kat geride bırakarak rekor düzeyde ilgi gördü.

Samsung Electronics Başkanı ve Mobil Deneyim İşi Başkanı TM Roh, “Kullanıcıların Galaxy Book4 serisinin mümkün kıldığı zekayı, bağlanabilirliği ve üretkenliği deneyimleyerek premium bilgisayar serimizi bir üst seviyeye taşımalarından heyecan duyuyoruz” dedi ve ekledi “Galaxy Book4 serisi, günümüz pazarında tüketicilerin yüksek performanslı bir bilgisayardan beklediği güçlü performansı ve çoklu cihaz bağlantısını sunuyor.”

Galaxy Book4 serisi, sağlam donanım performansıyla desteklenen akıllı üretkenlik sunuyor. Galaxy Book4 Ultra, CPU, GPU ve yeni eklenen NPU’yu tek bir pakette birleştiren yeni Intel® Core™ Ultra 9/7 ile donatılmış durumda. Firmadan yapılan açıklamaya göre Galaxy Book4 Ultra ve Galaxy Book4 Pro serilerinde, net kontrast ve canlı renkler sunan Dinamik AMOLED 2X dokunmatik ekran kullanılıyor. Otomatik parlaklık geliştirmeleri için Vision Booster ve dikkat dağınıklığını azaltmak için yansıma önleyici teknolojiler öne çıkıyor.

Samsung’un Galaxy Book portföyünün mirası üzerine inşa edilen Galaxy Book 4 serisi, kullanıcıların Samsung Galaxy cihazları arasında sorunsuz bir şekilde bağlantıda kalmalarını sağlayan Galaxy Connected Experience’a sahip. Cihazlarda kullanıcıların rahat etmeleri için tabletlerini monitör olarak kullanmalarına olanak tanıyan Second Screen özelliğinden, Galaxy Book 4 serisinin fare ve dokunmatik yüzeyini kullanarak dosyaların cihazlar arasında kolayca taşınmasını sağlayan Multi Control özelliğine kadar pek çok ince detay mevcut.

Galaxy Book4 serisi 26 Şubat’tan itibaren Fransa, Almanya, İngiltere ve ABD dahil olmak üzere belirli pazarlarda satışa sunulacak ardından ise kampanyalar globale yayılacak.

Yemek sırasında bekletmeyen uygulama: Pickies!

Hızlı yemek siparişi uygulaması Pickies, kullanıcıların yemek veya içecek siparişlerinde uzun süre sıra beklemesini engellemeyi hedefliyor. Buna ek olarak uygulamayı kullanan firma ve kullanıcılara ek faydalar da sağlayan uygulama, siparişlerin çevrimiçi oluşturulup ödenmesine ve daha sonra gidip teslim alma veya adrese getirtmelerine imkân tanıyor. Kullanıcılar siparişini verdikleri ürünü uygulama üzerinden seçip, ödemesini yapıp satın alabiliyor ve satış noktasına gittiklerinde hazır olan siparişlerini sıra beklemeden teslim alabiliyor.

Restoran, büfe, kafe gibi her ölçekte işletmeye tek bir uygulama üzerinden online sipariş alma ve servis verme imkânı veren Pickies nasıl çalışıyor? Pickies kurucusu Gökberk Kafalı uygulamanın kullanıcılara ve işletme sahiplerine getirdiği avantajları anlatıyor.

Her ölçekte işletme için dijital dönüşüm sürecini kolaylaştıran bu sistem hem zaman kazandırıyor hem de fiziksel etkileşimi ortadan kaldırıyor. İşletmelere alternatif bir satış kanalı sunarak siparişleri daha verimli yönetme, çalışma saatlerini optimize etme ve ödemeleri anonim olarak yönetme imkânı tanıyor.

Hedef, yurtdışına açılmak

Pickies kurucusu Gökberk Kafalı, uygulamanın Türkiye dışına genişlemeyi planladığını ve büyümeyi teşvik etmek için indirimler ve ödüller gibi teşvikler sunduğunu belirtiyor. İşletmeler, bu yeni kanaldan yararlanarak işlerini daha verimli bir şekilde yürütebilir ve daha geniş bir müşteri kitlesine ulaşabilir.

Pickies uygulamasını aşağıdaki linkleri kullanarak mobil cihazınıza indirebilir ve kullanmaya başlayabilirsiniz. Ayrıca, sizin için tanımlanmış olan özel kodu kullanarak ilk deneyimizde uygulamadan indirimli alışveriş yapma imkanına da sahip olacaksınız!

iOS: https://apps.apple.com/tr/app/pickies/id1660462435

Android: https://play.google.com/store/apps/details?id=com.pickies

Pickies özel indirim kodu: Tech50

Mart ayı sonuna kadar geçerli olan bu kodu uygulamayı yüklediğinizde girin ve bir kereye mahsus 50 TL’lik indirim kuponu kazanın!

Telefonunuz ıslandığında pirinç içine yatırmak ne kadar doğru?

0

Günümüzde akıllı telefonlar giderek daha gelişmiş özelliklerle donatılırken, su ve toza karşı dayanıklılıkları da artıyor. Örneğin en tanınan firmaların amiral gemisi olarak nitelenen cihazları (iPhone 15 serisi, Samsung Galaxy S23 Ultra ve S24 Ultra serisi gibi) IP68 derecelendirmesine sahip. Bu derecelendirme, cihazların tatlı su içinde 1,5 metre derinlikte 30 dakikaya varan bir süre boyunca bekletildiği laboratuvar test koşullarına dayanmaktadır. Pek çok telefon kılıfı üreticisi de tuza ve suya ekstra dayanıklı kılıf ve koruyucular üretmekte. Ancak yine de kulaklık ve şarj girişi gibi noktalar veya cihazda düşme/çarpmaya bağlı oluşan kılcal çatlaklar akıllı telefonların sıvı almasına sebep olabiliyor. Peki ama telefonunuza su girerse ne yapmalısınız? Pirinç kullanmak doğru mu?

Bilinen en yaygın yöntemlerden birisi, cihazı pirinç dolu bir kaseye yatırmak ve 24 saat veya daha uzun bir süre bekletmek. Pirinç, içerdiği nişasta dolayısıyla nem çekici olarak kullanılabilen bir madde. Ancak pirincin sıvı almış bir telefona gerçekten fayda sağlayıp sağlamayacağı uzun süredir tartışılan bir konu. Bazı “sigorta firmaları” geçmişte bu yöntemi önermiş olsalar da, şimdi en net açıklama Apple’dan geldi. Firma, pirinç kullanmayı kesinlikle önermiyor.

Apple’ın XS ve sonraki model akıllı telefonlarında sıvı algılama sensörü mevcut ve cihazda sıvı algılandığında ekranda bir uyarı çıkmasını sağlıyor. Firma, “iPhone’unuzda sıvı algılama uyarısı görürseniz” ne yapmanız gerektiğine dair yeni bir belge yayınlayarak resmi görüşünü ortaya koydu. Buna göre, bir teknik servise veya Apple merkezine başvurmadan önce izlenmesi gereken basit adımlar şu şekilde:

  • Fazla sıvıyı çıkarmak için iPhone’unuzu konektör aşağı bakacak şekilde elinize hafifçe vurun. iPhone’unuzu biraz hava akımı olan kuru bir alanda bırakın.
  • En az 30 dakika sonra Lightning veya USB-C kablosuyla şarj etmeyi ya da bir aksesuar bağlamayı deneyin.
  • Uyarıyı tekrar görürseniz konnektörde veya kablonuzun pimlerinin altında hâlâ sıvı var demektir. iPhone’unuzu bir güne kadar hava akımı olan kuru bir yerde bırakın. Bu süre boyunca şarj etmeyi veya bir aksesuar bağlamayı tekrar deneyebilirsiniz. Tamamen kuruması 24 saate kadar sürebilir.
  • Telefonunuz kuruduysa ancak hala şarj olmuyorsa kabloyu adaptörden ve adaptörü duvardan çıkarın (mümkünse) ve ardından tekrar bağlayın

Apple ayrıca nelerin yapılmaması gerektiğini de şu şekilde vurguluyor:

  • iPhone’unuzu harici bir ısı kaynağı veya basınçlı hava kullanarak kurutmayın.
  • Konektöre pamuklu çubuk veya kağıt havlu gibi yabancı bir nesne sokmayın.
  • iPhone’unuzu bir torba pirincin içine koymayın. Bunu yapmak, küçük pirinç parçacıklarının iPhone’unuza zarar vermesine neden olabilir

Uzmanlar bir süredir bazı durumlarda ince pirinç tozlarının telefonun bağlantı noktalarına kadar ulaşabileceği ve böylece pirincin telefona daha çok hasar verebileceğini zaten söylüyordu. Şimdi Apple’ın resmi yaklaşımı da “Pirinç efsanesinin” tozlu raflara kalkması gerektiğini doğrular nitelikte.

Elektronik cihazlar kapalı kutuda gelecek!

0

EasyCep, iş ortaklarına verdiği hizmet kalitesini yukarı taşımak üzere CARGOLOCKED Akıllı Kilitli Taşıma Sistemi ile iş birliğine imza atıyor. Bu iş birliği sayesinde EasyCep, tedarik zincirindeki partnerlerine gerçekleştirdiği elektronik cihaz gönderimlerinde güvenliği artırarak, risk yönetimini ileri taşıyacak. Mobil ve internet sitesinin yanında ülke genelindeki 127 fiziki noktasıyla tüketicilere ulaşan EasyCep, cep telefonlarının yanı sıra tablet, akıllı saat ve bilgisayar gibi geniş bir yenilenmiş ürün portföyü sunuyor.

Güvenlikte sürdürülebilirlik

EasyCep, eski telefon ve elektronik cihazların müşterilerden ve iş ortaklarından alınıp, şirketin Ticaret Bakanlığı lisanslı yenileme merkezinde yenilendikten sonra mağaza ve satış noktalarına ulaştırılması da dahil olmak üzere yüksek hacimli bir lojistik operasyonu yönetiyor.

Cargolocked Akıllı Kilitli Taşıma Sistemi ile birlikte, EasyCep çok kullanımlı akıllı kutular kullanarak ve tek kullanımlık ambalaj atıklarını azaltma stratejisiyle, lojistik operasyonunda güvenliği artırmayı hedefliyor. Ambalaj atıklarının azaltılması ise, sunduğu yenileme hizmeti sayesinde yeni elektronik cihaz üretiminden doğan karbon salınımını azaltan EasyCep’in sürdürülebilirlik yaklaşımıyla paralellik taşıyor.

Yenilenmiş elektronik cihaz sektöründe bir ilk

CARGOLOCKED Akıllı Kilitli Taşıma Sistemi ile yenilenmiş elektronik cihaz pazarında bir ilke daha imza attıklarını vurgulayan EasyCep kurucu ortağı ve CEO’su Mehmet Akif Özdemir, “Ülkemizde teknoloji ürünlerinin tüketimine yönelik anlayışı dönüştürerek, tüketicilere avantajlı ürünler sunuyor, ithalat ihtiyacını azaltarak ekonomiye katkı sağlıyor ve yeni cihaz üretiminden doğan karbon salınımını engelliyoruz. CARGOLOCKED Akıllı Kilitli Taşıma Sistemleri ile sektörümüzü yeni bir uygulamayla tanıştırmaktan memnunuz” ifadelerini kullandı.

CARGOLOCKED Akıllı Kilitli Taşıma Sistemleri kurucularından ve CEO’su Semih Üstün: “Akıllı kilitli kutularımız, çift katmanlı doğrulama sistemi ile yüksek seviyede güvenlik sağlayacak. Alıcıya özel üretilen tek kullanımlık kodlar ile online ya da offline olarak açılabilen akıllı kilitli kutuların açılış ve kapanış tarih ve saatleri takip ekranlarından raporlanabilecek” dedi.

CARGOLOCKED Akıllı Kilitli Taşıma Sistemleri kurucularından Kürşat Kurt ise: ‘’Patent aşamasındaki Akıllı Kilitli Taşıma Sistemleri Teknolojisi ile Türkiye ve dünyada bir ilke imza atmaktan ve lojistik sektörüne katma değerli teknolojik yenilik getirmekten mutluluk duyuyoruz” dedi.

NodeShift, merkeziyetsiz bulutuyla meydan okuyacak! Türkiye detayı dikkat çekici!

NodeShift, Inovo.vc liderliğindeki bir yatırım turunda 3.2 milyon dolarlık bir tohum fonu topladığını duyurdu. Bu turda Orta ve Doğu Avrupa’da faaliyet gösteren girişimlere odaklanan Inovo.vc’nin yanı sıra Notion Capital, 10X Founders ve Kestrel0x1 katılımcı oldu. Epic Games de bir melek yatırımcı olarak katıldı.

Şirketin kurucuları Andrey Surkov ve Mihai Mărcuță Cisco’da stajyerken tanıştılar. Surkov Cisco’da kaldı (bir dönem kripto para birimlerinde de yer aldı) ancak Mărcuță bir süre Microsoft Azure, Twitter ve Epic Games’te Londra’da çalıştı. İkili arkadaşlıklarını sürdürdü ve projeleri bir arkadaşları Türkiye’de saç nakli yaptırırken ortaya çıktı. Surkov fazla veri merkezi kapasitesini geliştiricilere sunacak bir şirket fikrini bu süreçte paylaştı.

Mărcuță, “Birçok veri merkezinin yedek kapasitesi var, yedek kapasitenin yaklaşık %10 ila 20’si orada duruyor ve bunun gibi yüzlerce veri merkezi var.” diye açıkladı. “Fiyatı çok ama çok uygun. Geleneksel bulut sağlayıcılarıyla karşılaştırdığınızda %70 ila %80 daha ucuz fiyatlardan bahsediyoruz.

NodeShift, büyük bulut sağlayıcılarına kıyasla kullanıcılarına bilgi işlem maliyetlerinde %70’in üzerinde tasarruf sağlayabileceğini vaat ediyor. Buna, her zaman talep gören A100 GPU’lar gibi Nvidia hızlandırıcılarına önemli bir indirimle erişim de dahil. Büyük bulut satıcıları bunu sunamasa da Web3 hizmetleri aynı zamanda RTX 4090 oyun GPU’ları gibi daha yavaş ama aynı zamanda çok daha uygun fiyatlı, üst düzey tüketici sınıfı hızlandırıcılara da erişim sunuyor.

Cisco’da ağ teknolojileri ve kripto dünyasında deneyimi olan Surkov, dağıtık hesaplama kullanımında neden bu kadar çok sürtüşme olduğunu merak etmişti. “Tamamen dağıtık bir DAP’imi nasıl barındırabileceğimi anlamak istedim ve ardından bunun büyük bir sürtüşme olduğunu anladım. Tamamen dağıtık depolama bir şeydir, hesaplama başka bir şeydir. Sonra tüm bunları bir araya getirir ve jetonların sürtüşmesini kaldırırsınız. Her kripto projesi için altyapıyı finanse etmek için sadece bir jetona ihtiyacınız var. Bu büyük bir sürtüşme.” diyor Surkov.

bulut sağlık

Gerçekten de, bir iş bağlamında bu hizmetleri kullanmanın zor olduğunu varsayabilirim. Fiyatlar ne kadar iyi olursa olsun, iş bağlamında bu hizmetleri kullanmak zorlaşır.

Kurucuların Web3 ve blok zinciri teknolojilerini kullanımı konusunda çok net olduklarını belirtmek önemlidir. Mărcuță, “Kişisel olarak Web3 ve blok zincirlerinin, genellikle onlara gerçekten ihtiyacınız olmayan projelere girdiğini düşünüyoruz.” diyor.

Bu merkezi olmayan projelere ek olarak NodeShift, bağımsız veri merkezi operatörleriyle de anlaşmalar yaptı. Ekip, geliştiricilerin projelerinin tam olarak nerede konumlanacağını (veri merkezine kadar) seçebileceklerini ve bu veri merkezlerinin Uptime Institute tarafından onaylandığını; bir kurumsal kullanıcının bekleyeceği tüm standart SOC 2 ve ISO 27000 sertifikalarına sahip olduğunu vurguladı. Şirket, bu veri merkezlerini kullanırken aynı zamanda bu müşterilere bir SLA da sunabiliyor; bu, Web3 bağlamında yapılması zor (veya daha doğrusu maliyetli) bir şey.

Geleneksel altyapı ve Web3’ün bu birleşimi, ihtiyaç duyulduğunda ve düşük maliyetle kapasiteyi bu projelere sağlamak ve onları temelde NodeShift’te spot örneğe dönüştürmek için imkan sağlar. Sadece veri merkezi tarafında şirketin 400.000 CPU ve 28 milyon terabyte depolama kapasitesine erişimi olduğunu belirtiyorlar.

Yakında, NodeShift bu hizmetlerin üzerine oturacak bir Kubernetes platformu başlatacak, böylece iş yüklerini ihtiyaç duyulduğunda kolayca taşıyabilecek.

Ek olarak, ekip fonları arzlarını ve pazarlama çabalarını geliştirmek için kullanmayı planlıyor.

Şirketin bazı rakipleri arasında, sadece depolamaya odaklanan Almanya merkezli Impossible Cloud ve AI/ML iş yüklerine yoğunlaşan tüketici sınıfı donanımlarda Salad gibi şirketler bulunuyor.

Restoran yönetimi de buluta kayıyor!

Gastronomi dünyası son yıllarda teknolojinin etkisi altında hızla değişiyor. Yiyecek-içecek işletmeleri, geleneksel yöntemlerden dijital çözümlere geçiş yaparken, bu değişimin getirdiği faydalara odaklanıyor. 34 yılı aşkın deneyimiyle yiyecek-içecek sektöründeki restoran, kafe, otel, bar, pastane, plaj ve benzeri işletmeler için teknolojik çözümler sunan sektör lideri Protel, bulut bilişimi temel alan sistemlerin yiyecek-içecek işletmelerine sağladığı faydaların altını çiziyor. Donanım, yazılım ve kaynak maliyetlerini azaltan bu çözümler sayesinde işletmeler birden fazla şubesinin operasyonlarını tek bir panelden sorunsuz bir şekilde yönetebiliyor; çoklu dil ve çoklu kur gibi imkanlara da sahip oluyor. Geniş fonksiyon seti ve entegrasyon imkanları sayesinde bulut temelli çözümler işletmelerin değişen taleplere en kısa sürede yanıt vermesini sağlıyor.

Dijital çözümler, yiyecek-içecek sektöründeki pek çok paydaş için önemli avantajlar sunuyor. Kalite kontrolü, operasyonel tutarlılık, güvenlik ve yasal düzenlemelerle uyumluluk gibi son derece hassas konularda işletmelerin yükünü gözle görülür ölçüde hafifleten dijitalleşmenin süreçlerdeki payı gün geçtikçe artıyor. Öte yandan iş dünyasının en önemli bileşeni olan veri de hızla değişen sektörde başarılı olmanın anahtarını barındırıyor. 5 binden fazla işletmeye teknoloji merkezli yönetim ve operasyon çözümleri sunarak yiyecek-içecek ve konaklama sektörlerine değer katan Protel, bulut sistemlerinin yiyecek-içecek sektörüne sağladığı faydalara dikkat çekiyor.

Sektörün küresel paydaşları kalite kontrol, maliyet avantajı ve çeviklik gibi faydalarından ötürü bulut sistemlerine yönelik daha meraklı ve ilgili hale geliyor. Kalite kontrolü ve operasyonlardaki tutarlılık özellikle gıdaların tazeliğinden emin olmak ve denetim gibi yasal süreçlerde işletmeye dair gerekli bilgileri sunabilmek yiyecek-içecek sektöründeki işletmeler için giderek önemini artırıyor.

Hızla değişen sektörlerde, veriye dayalı kararlar almak her geçen gün daha kritik bir hâl alıyor. Bulut bilişimin sunduğu büyük veri, analitik ve raporlama gibi özellikler, işletme yöneticilerinin ihtiyaç duyduğu bilgilere anında erişmelerini sağlıyor. Bu bilgiler, envanterden satış rakamlarına kadar geniş bir yelpazede işletme yöneticilerinin karar alma süreçlerine yardımcı olacak şekilde hazır bir şekilde bekliyor.

Bulut bilişim ve SaaS hizmetleri, kısa sürede dönüştürülebilir yapısı sayesinde eski ve bina içindeki çözümlere kıyasla çok büyük avantajlar sunuyor. Yani işletmeler bulut bilişim kaynaklarını ihtiyaca göre artırabiliyor ya da azaltabiliyor. Başka bir deyişle yoğun dönemlerle daha sakin geçen haftalarda karşısına çıkan maliyetler aynı olmadığı gibi kaynaklar da boşa harcanmamış oluyor.

Tüm bunların dışında bulut bilişim çözümleri yiyecek-içecek sektörüne maliyet avantajı da sunuyor. Bu faydayı gerçekleştiren ilk başlıklardan birisi bakım yapılması gereken donanım, yazılım ve kaynağının azalması oluyor. Normalde bu alana harcanacak paralar işletme için daha katma değerli bir bölümde kullanılabiliyor.

Yeni nesil restoran yönetim sistemi

Protel Satış Direktörü Fatih Tenel, bulut sistemleri kapsamında sektöre sundukları imkanlarla ilgili şunları söylüyor: “Bulut sistemleri her sektör gibi yiyecek-içecek sektörü için de gün geçtikçe daha kritik hale geliyor. 34 yıldan uzun süredir çözüm sunduğumuz sektörlerdeki trendleri yakından inceleme imkanına sahibiz. İhtiyaçlara en iyi şekilde yanıt veren bulut tabanlı POS sistemi Simphony Cloud, bir veya birden çok restoranın tek merkezden yönetilmesine izin veren çok yönlü ve esnek, yeni nesil bir restoran yönetim sistemi olarak öne çıkıyor. Windows ve Android işletim sistemleri üzerinde çalışabilen bu yazılım, belirli hız gereksinimlerini karşılayabilen tabletlerde de marka ve model ayrımı olmadan kullanılabiliyor. Tek bir mekânda birden fazla servis tarzına (fast food, kafe, paket) olanak tanıyan Simphony Cloud ile zincirdeki tüm şubeler aynı veritabanından aynı müşteri bilgilerine ulaşabiliyor. Ayrıca müşterilerinin tüm menü kalemlerini inceleyebileceği, istediği ürünleri sepetine ekleyebileceği ve sipariş oluşturup kredi kartıyla ödeme yapabileceği kiosk entegrasyonu müşterilere yeni bir sipariş deneyimi sunuyor. Yiyecek-içecek sektörüne yeni nesil işletmelerin kapısını aralayan, işletmelere daha fazla esneklik, güvenlik ve verimlilik sunan Simphony gibi gelişmiş ve yeni nesil çözümler sunmaktan mutluluk duyuyoruz. Gastronomi dünyası, dijitalleşme yolculuğunda bulut tabanlı çözümlerle ilerliyor. Simphony gibi yenilikçi çözümler bu değişime öncülük ediyor ve daha iyi hizmet sunulmasını sağlayarak başarıyı getiriyor.

Google Gemini artık insan görüntüleri oluşturmayacak! Neden?

Teknoloji devi Google, yapay zeka aracı Gemini’nin tarihsel figürleri hatalı bir şekilde yeniden oluşturduğu tespit edilince, aracın insan görüntüleri oluşturma özelliğini geçici olarak askıya aldığını duyurdu. Özellikle ABD’nin kurucu liderleri veya Nazi dönemi Alman askerleri gibi tarihi figürlerin resimlerini isteyen kullanıcıların taleplerine cevap olarak, Gemini’nin farklı ırklardan insanları içeren yanlış görseller ürettiği ortaya çıktı.

Google Gemini’, konuyla ilgili olarak X platformunda yaptığı açıklamada, “Gemini’nin görsel oluşturma özelliğiyle ilgili son sorunları çözmek için çalışıyoruz. Bu süreçte, insan görsellerinin oluşturulmasını duraklatacağız ve geliştirilmiş bir sürümü yakında yeniden yayınlayacağız” ifadelerini kullandı. Google’ın bu kararı, yapay zeka modelinin tarihi görsellerdeki hatalar nedeniyle özür dilemesinden kısa bir süre sonra geldi.

Bazı kullanıcılar,Google Gemini’ aslen beyaz olan tarihi figürlerin görsellerini talep ettiklerinde, yapay zeka tarafından üretilen görsellerde beyaz olmayan kişilerle karşılaştı. Bu durum, Google’ın kasıtlı olarak beyaz insanları tasvir etmekten kaçındığı yönünde ortaya atılan komplo teorilerine neden oldu. Şirket, bu tür yanıltıcı sonuçları düzeltmek ve kullanıcı güvenini yeniden tesis etmek amacıyla çözüm odaklı bir çalışma başlattığını belirtti.

Google Gemini’deki insanlara ait görsel oluşturmayı duraklatma kararı, teknolojinin etik ve kültürel hassasiyetlerle nasıl başa çıkması gerektiği konusundaki geniş tartışmaları da tekrar gündeme getirdi. Şirket, kullanıcılarına daha güvenilir ve doğru sonuçlar sunabilmek için yapay zeka modellerini sürekli olarak güncelleme ve iyileştirme taahhüdünü yineledi. Güncellenmiş bir sürümün kullanıcılara sunulmasıyla birlikte, Google’ın bu olaydan aldığı derslerin ve yapılan geliştirmelerin yankıları da merakla bekleniyor.

Index Grup İnsan Kaynakları Direktörü değişti

0

Berivan Haligür, uzun yıllar görev aldığı Pepsico Türkiye’nin yanı sıra farklı şirketlerde pek çok insan kaynakları projesini ve uygulamasını başarıyla hayata geçirdi.

Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü mezunu olan Berivan Haligür, yüksek lisansını Orta Doğu Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İnsan Kaynakları programında yaptı. 

Kariyerine 2002 yılında TüvRheinland Bursa ofisinde İK Uzmanı olarak başlayan Haligür, 2004-2006 yılları arasında SOYKAN Marketler İnsan Kaynakları Uzmanı olarak devam etti. 2006 yılında Pepsi Şişeleme Grubu’nda Bölge İnsan Kaynakları Sorumlusu olan Haligür, 2015 yılında ise Pepsico Türkiye Satış İnsan Kaynakları Müdürü pozisyonunda göreve atandı. Pepsico Türkiye atıştırmalık ve içecek firmalarının kurumsallaşmasıyla birlikte sorumlu olduğu bölgesi genişleyen Haligür Orta Anadolu, Karadeniz ve Doğu Türkiye bölgesinde İK süreçlerini yönetti. 2015-2019 yıllarında Lazzoni Mobilya İnsan Kaynakları Müdürü olarak çalışan Haligür, 2020 yılında Türkiye Petrolleri Açık Deniz Teknoloji Merkezi’nde Organizasyon Geliştirme Yöneticisi olarak çalışmaya başladı. Berivan Haligür, 12 Şubat 2024 tarihinden itibaren Index Grup‘ta İnsan Kaynakları Direktörü olarak görev alıyor.  

Huawei Türkiye’de veri merkezi kuracak!

0

Bu iş birliği ile Logosoft, Huawei Cloud’un Türkiye ve Avrupa Bölgesi’ndeki ilk ve tek distribütörü olarak konumlanıyor. Türkiye’ye yatırım yapan ilk Hyperscaler olan Huawei Cloud’un bölgede son teknoloji bir veri merkezi kurması, dijitalleşme devrimini hızlandırma konusundaki kararlılığının da altını çiziyor. Logosoft, değer odaklı dijital dönüşüme olan bağlılığıyla, Huawei Cloud hizmetlerinin birincil distribütörü olarak konumlandı ve iki şirket, Türkiye’de bulut teknolojisini ilerletme konusundaki ortak kararlılıklarını bu imza ile pekiştirmiş oldu.

Huawei Cloud

Huawei Cloud bu iş birliği ile kapsamlı bulut çözümleri sunma taahhüdünün altını çizdi. Logosoft’un dijital dönüşüme değer katma ve iş ortakları ile son kullanıcıları yeni teknolojilerle buluşturma vizyonu da bu ortaklığın önemini artıran bir etken olarak öne çıktı.

Bulut yatırımları artacak

Bu ortaklık, Türkiye’de bulut yatırımlarının artması anlamına da geliyor ve her ölçekten işletmenin bulut teknolojisinin çevikliği, ölçeklenebilirliği ve maliyet verimliliğinden yararlanmasını hedefliyor. Türkiye’de bir Huawei Cloud veri merkezinin bulunması, yerel kullanıcılar için daha hızlı veri erişimi ve daha düşük gecikme süresi sağlayarak, günümüzün veri odaklı dünyasında kritik bir ihtiyacı karşılıyor.

Logosoft, Türkiye ve Avrupa’daki tek Huawei Cloud distribütörü olarak, Huawei Cloud hizmetlerinin erişimini genişletmede ve iş ortaklarının bu imkanları müşterilerine sunmaları sürecinde önemli bir rol üstleniyor.

Huawei Cloud Türkiye Genel Müdürü Frank Ma yaptığı açıklamada, “Logosoft ile ortaklık kurmaktan ve Türkiye’nin dijital geleceğine olan bağlılığımızı gösteren yerel bir veri merkezine yatırım yapmaktan heyecan duyuyoruz. Bu iş birliği, işletmeleri son teknoloji bulut çözümleriyle güçlendirecek ve dijital dönüşüm yolculuklarını hızlandıracaktır” dedi.

Logosoft CEO’su Nejat Saldanlı yaptığı değerlendirmede, “Huawei Cloud’un Türkiye ve Avrupa’daki ilk distribütörü olmaktan gurur duyuyoruz. Bu ortaklık, işletmelere yenilikçi teknolojiler sunma misyonumuzla önemli ölçüde örtüşüyor. Birlikte bölgedeki bulut ekosistemini şekillendireceğimize ve Türkiye’nin dijital devrimini güçlendireceğimize inanıyoruz” dedi.

Huawei Cloud ve Logosoft ortaklığı, 2024 yılı için önemli hedefleri de beraberinde getiriyor. Logosoft, Türkiye ve Avrupa’daki bulut ekosistemini genişleterek, Huawei Cloud hizmetlerini sunmak üzere en az 500 iş ortağını bünyesine katacak. İş ortaklarıyla düzenli olarak gerçekleştirilecek çalıştaylar, Huawei bulut hizmetlerini etkili bir şekilde konumlandırmak için şirketlerin daha donanımlı olmalarını sağlayacak. İş ortaklarının profesyonel ekiplerine satış ve teknik eğitim desteği sağlanarak, Huawei Cloud çözümleri konusundaki uzmanlıkları artırılacak. Teknisyenleri eğitmek ve bilgi paylaşımını daha da derinleştirmek için ‘Huawei Bulut Akademisi’ ağı kurulacak. Mevcut genel bulut iş ortakları için satış eğitimleri ve teknik eğitim çalıştayları düzenlenecek.  

Samsung, Galaxy AI özelliklerini daha fazla cihaza getiriyor!

0

Güney Koreli firmanın yapay zekâ özellikleri ilk olarak Galaxy S24 serisi için tanıtıldı, ancak yakında daha da fazla Samsung kullanıcısı tarafından kullanılabilecek. Bu hamle aslında bir süredir konuşulan bir konuydu ancak şimdi akıllı telefon devinin resmi açıklama yapmasıyla netlik kazandı.

Neredeyse her teknoloji şirketi yapay zekâ destekli özelliklerini tanıtıp genişletirken, Samsung’un en üst düzey amiral gemisi telefonlarında sunduğu özelliklerini daha yaygın bir şekilde erişilebilir hale getirmesi son derece doğal. Yeni yapay zekâ özellikleri artık Galaxy S23 serisi, S23 FE, Z Fold5 ve Z Flip5’in yanı sıra Tab S9 Ultra, Tab S9+ ve Tab S9’a da geliyor.

Gelecek güncellemeyle birlikte kullanıcılar örneğin Google’ın “Circle to Search” özelliğine erişebilecek ve bu sayede telefonlarının herhangi bir yerinden daire içine alma, vurgulama, karalama veya dokunma gibi hareketlerle arama yapabilecekler. Canlı Çeviri adı verilen bir başka özellik ise telefon görüşmeleri için sesli ve metin çevirileri sağlayacak. Ayrıca, kullanıcılar canlı konuşmalar için metin çevirileri oluşturan bir “Tercüman” özelliğine erişebilecekler

Kullanıcılar ayrıca, mesajlardaki tonunuzu ayarlamanıza ve Samsung Klavye aracılığıyla 13 dilde metinleri çevirmenize olanak tanıyan “Sohbet Asistanı”na da erişebilecekler. Buna ek olarak, yeni bir “Not Asistanı” özelliği kullanıcıların özetler oluşturmasına ve notları çevirmesine izin verirken, “Tarama Asistanı” özelliği ise haber makalelerinin hızlı özetlerini sunacak.

Konuyla ilgili yapılan açıklamada Samsung Electronics Başkanı ve Mobil Deneyim İşi Başkanı TM Roh, “Galaxy AI ile amacımız yalnızca yeni bir mobil AI çağına öncülük etmek değil, aynı zamanda AI’yı daha erişilebilir hale getirerek kullanıcıları güçlendirmektir” dedi ve ekledi: “Bu, Galaxy AI’ın sadece başlangıcı. 2024 yılı içinde bu deneyimi 100 milyondan fazla Galaxy kullanıcısına ulaştırmayı ve mobil AI’ın sınırsız olanaklarından yararlanmanın yollarını geliştirmeye devam etmeyi planlıyoruz.”

Yeni düzenleme yeteneklerine gelince, kullanıcılar fotoğraflardaki nesneleri yeniden boyutlandırmak, yeniden konumlandırmak ve yeniden hizalamak için “Üretken Düzenleme”yi kullanabilecekler. Ayrıca, “Düzenleme Önerisi” özelliği fotoğrafları hızlı bir şekilde parlatmanıza yardımcı olurken, “Anında Ağır Çekim” özelliği anları daha iyi yakalamak için ağır çekim videolar için ek kareler oluşturacak.

Güney Koreli firma, akıllı telefon pazarındaki liderliğini kısa süre önce Apple’a kaptırmıştı. Samsung şimdi bu ve benzeri hamleler ile Eylül ayı öncesinde (Apple’ın klasik lansman tarihleri) yeniden benimseme kazanıp liderliğe oynamak istiyor.

Google’ın yeni “küçük” yapay zekâ dil modeli Gemma yayında!

0

Google tarafından dün yayınlanan Gemma iki boyutta geliyor: iki milyar parametre ve yedi milyar parametre. Büyük versiyon GPU ve TPU hızlandırmalı sistemler için tasarlanırken, küçük versiyon CPU tabanlı cihaz içi uygulamalar, hatta dizüstü bilgisayarlar için uygun olarak ölçeklendirildi. Her ikisinin de mimarisi benzer Google’ın en yeni ve en güçlü büyük dil modeli olan Gemini ile aynı “teknik ve altyapı bileşenlerini paylaşıyor”.

Akıl yürütme, matematik ve kodlama becerilerini değerlendiren kıyaslama testlerinde, daha büyük Gemma modeli, 13 milyar parametreli rakibinden daha küçük olmasına rağmen Meta’nın Llama 2’sinden daha iyi performans gösterdi. Gemma modelleri öncelikle, zehirli, uygunsuz dil veya kişisel tanımlanabilir bilgiler gibi hassas verileri en aza indirmek için filtrelenmiş internetten kazınan İngilizce metinler üzerinde eğitildi. 

Google, yanıtlarını iyileştirmek için insan geri bildirimi kullanarak talimat ayarlama ve pekiştirmeli öğrenme kullanarak modelleri değiştirdi. Ayrıca, Keras aracılığıyla JAX, PyTorch ve TensorFlow dahil olmak üzere farklı makine öğrenimi çerçevelerinde ince ayar ve çıkarımı destekleyen araç setleri de yayınladı. Gemma bulut yerine yerel bir cihazda çalışacak kadar küçük ve özel sohbet robotları oluşturmak için özetleme veya erişimle artırılmış üretim gibi belirli kullanım durumları için uyarlanabilir.

Açık kaynak olduğu iddia edilse de doğrusunu söylemek gerekirse, Gemma teknik olarak açık kaynaklı bir model değil. Google, geliştiricilerin modeli kendilerinin eğitmesine olanak tanıyacak kaynak kodunu ve verileri yayınlamadı. Yalnızca önceden eğitilmiş modellere ve bunların ağırlıklarına erişilebiliyor.

Yapay zekada açıklık konusunda görüşler bölünmüş durumda. Bir yandan, geliştiricilerin teknolojiyi kurcalamasına ve keşfetmesine olanak tanıyor. Öte yandan, her teknolojide olduğu gibi, kötü niyetli kişiler bunu siber saldırı ve dolandırıcılık yöntemlerinin yanı sıra örneğin web sitelerini hacklemek için kullanabilir. ABD Ticaret Bakanlığı’na bağlı Ulusal Telekomünikasyon ve Bilgi İdaresi (NTIA) konuyla ilgili kamuoyu görüşlerini bekliyor. Ticaret Bakanı Gina Raimondo yaptığı açıklamada, “Yapay zeka bir hızlandırıcıdır – insanların mevcut yeteneklerini daha iyi, daha hızlı ve daha güçlü hale getirme potansiyeline sahiptir” diyor ve ekliyor: “Doğru ellerde inanılmaz fırsatlar taşıyor, ancak yanlış ellerde kamu güvenliği için bir tehdit oluşturabilir.”

NTIA, Gemma gibi “açık ağırlıklı” modellerin toplumu ya da ulusal güvenliği nasıl etkileyebileceğini incelemek istiyor. Uzmanlar, geliştiricilerin bu sistemleri sahte spam üretmek, dezenformasyon kampanyaları başlatmak ya da kötü amaçlı yazılım geliştirmek için kullanabileceğinden korkuyor.

Türkiye’deki en büyük bankacılık teknoloji merkezi

Garanti BBVA, bugünkü konumunun itici gücü olan teknoloji vizyonunu ve yatırımlarını aktarmak, Türk bankacılık sektörünün en büyük teknoloji merkezi olan ve “teknoloji fabrikası” olarak nitelediği Garanti BBVA Teknoloji’yi yakından tanıtmak amacıyla, Garanti BBVA Pendik Teknoloji Kampüsü’nde bir basın buluşması gerçekleştirdi. Buluşmaya Garanti BBVA Genel Müdürü Recep Baştuğ, Mühendislik ve Veri Hizmetleri’nden sorumlu Genel Müdür Yardımcısı İlker Kuruöz ve Garanti BBVA Teknoloji Genel Müdürü Fatih Bektaşoğlu ev sahipliği yaparken, düzenlenen sunumun ardından katılımcılara Garanti BBVA Pendik Teknoloji Kampüsü ve TIER IV sertifikasına sahip Garanti BBVA Veri Merkezi tanıtıldı.

25 yılda teknolojiye 5 milyar dolar yatırım

Toplantıda Garanti BBVA’nın teknoloji vizyonu, bir kurum kültürü olarak benimseyip üzerine inşa ettiği bankacılık stratejisi ve teknolojinin bankanın büyümesindeki kilit rolünden bahseden Genel Müdür Recep Baştuğ şöyle konuştu: “Bugün bankacılık geniş kitlelere ulaştıkça, teknolojik gelişmelerle birlikte iş yapış şekillerimizde de dönüşümü zorunlu kılıyor. Biz de Garanti BBVA olarak çevikliğimiz, inovatif çalışma kültürümüz ve güçlü teknolojik alt yapımızla sektördeki dönüşüme öncülük ediyoruz. Bu yolculukla bugün ulaştığımız yetkinlik düşünülünce sektörde fark yaratarak son 25 yılda teknolojiye yaptığımız yatırım 5 milyar doları aştı. Bu yolculukta çok önemli ekonomik değişimler yaşadık… En iyi dönemde de, en zor dönemde de değişmeyen tek önceliğimiz teknolojiye yaptığımız yatırımlar oldu. En zor yıllarda bile hiç tereddüt etmeden en büyük yatırım kararları alındı, uygulandı ve banka bugünkü alt yapısını hazırladı.

Bu yatırımlarla bugün stratejik alanlarımızda güçlü büyüyebiliyoruz. Müşterimize kesintisiz, hızlı, kişiye özel bir deneyim sunabiliyoruz. Türkiye’nin en büyük bankacılık operasyonlarını merkezileştirerek yapabiliyoruz. Şubelerimiz böylece daha etkin çalışabiliyor. İştiraklerimizin tamamı, bu teknoloji ve operasyon merkezinden yararlanıyor, kendi sektörlerinde bu farkı müşterilerine yansıtıyor. Birlikte büyüttüğümüz bu yatırım bizim en stratejik aktifimiz ve Türk bankacılık sektörünün en büyük teknoloji merkezi. Garanti BBVA olarak amacımız, müşterilerimize en iyi deneyimi yaşatmak, onların en doğru finansal kararları almalarını sağlamak ve hayatlarında gerçek bir etki yaratmak. Dolayısıyla, aslında teknolojinin ve dönüşümün özünde insana değer katmak var.” dedi.

Teknolojiyi yeni iş modelleri geliştirecek bir kaldıraç olarak kullanıyor

Garanti BBVA Mühendislik ve Veri Hizmetleri’nden sorumlu Genel Müdür Yardımcısı İlker Kuruöz de, teknolojinin bankacılık hizmetlerine yansıması, müşteri beklentilerine göre değişen IT stratejileri ve bunun Garanti BBVA bünyesinde nasıl yürütüldüğü ile Garanti BBVA’nın teknoloji yolculuğundaki önemli aşamalar hakkında bilgi verdi. Kuruöz şöyle konuştu: “Bugün fintek ekosistemi ve fintek kurumları, son yıllarda sektörümüzde sıklıkla duyduğumuz, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de öne çıkmaya başlayan dinamiklerin başında geliyor. Garanti BBVA Teknoloji de, aslında finansal teknoloji üretmek üzere kurulmuş büyük bir yapı. Yaklaşık 25 yıl önce, bankacılığın geleceğinin teknolojiyle mümkün olacağını öngörerek, 1998 yılında Garanti Teknoloji’yi kurduk. Operasyonel verimliliğin rekabette büyük avantaj yarattığı o dönemde, merkezi operasyon alt yapılarına ve internet başta olmak üzere düşük maliyetli dağıtım kanalları yaratmaya dönük teknolojik yatırımlara odaklandık. Bu doğrultuda aslında o dönem henüz ‘fintek’ söylemi yokken, ‘Teknoloji’ ismini resmileştirerek, Türkiye’nin en önemli ve en büyük finteklerinden birini hayata geçirmiş olduk. Bu sistem aynı zamanda 25 yıl içinde başta Garanti BBVA olmak üzere bütün iştiraklerimizin dönüşümünün arkasındaki itici güç oldu. Dolayısıyla Garanti BBVA Teknoloji sektörde, teknolojiyi yeni iş modelleri geliştirecek bir kaldıraç olarak kullanarak önemli rol üstleniyor ve Bankamıza büyük katkı sağlıyor.

Öte yandan günümüzde bankacılık sektöründeki en belirgin değişimlerden biri, teknolojinin hızlı ilerleyişi ve dijital dönüşümü. Bu dönüşümün bir sonucu olarak da müşteri beklentilerindeki değişim kritik rol oynuyor. Mobil bankacılık uygulamaları, çevrimiçi bankacılık platformları ve dijital ödeme sistemleri gibi yenilikler, müşterilerin bankacılık deneyimini kökten değiştirdi. Biz de değişen müşteri ihtiyaçlarına yönelik IT süreçlerimizi sürekli yeniliyor, geliştiriyoruz. Büyük miktarda veri ile gerçek zamanlı hizmet verme konusunda çok büyük altyapı yatırımları yapıyoruz. Teknolojiyi her zaman müşterilerimizin faydasına dokunacak şekilde kullanıyoruz. Amacımız, kişiselleştirilmiş önerilerle değer yaratmak ve müşterilerimizin hayatını kolaylaştırmak. Tüm bu işlemleri yaparken aslında büyük bir fabrika gibi çalışıyoruz. Bu fabrika, soyut bir şekilde arka planda bu gücü yönetiyor ve bunu yepyeni bir mantıkla üretiyor. Garanti BBVA Teknoloji’de agile bir çalışma şeklimiz var. Agile yapısını bir inisiyatif olarak 2017 yılında başlattık ve Türkiye’de bu metodolojiyi sistemine adapte eden ilk finansal teknoloji kurumu olduk. Agile modeli daha güçlü ve sürdürülebilir kılmak adına; süreçlerimizi, araçlarımızı, iş yapış tekniklerimizi agile yaklaşıma göre geliştirmeye ve iyileştirmeye devam ediyoruz.”

Hedef, iyi mühendisler yanında iyi teknoloji liderleri yetiştirmek

Garanti BBVA Teknoloji Genel Müdürü Fatih Bektaşoğlu da; “Garanti BBVA ve tüm iştiraklerinin ‘teknoloji fabrikası’ olan Garanti BBVA Teknoloji, 2.400 kişilik dev mühendislik kadrosuyla, bankacılığın geleceğini tasarlamak için çalışıyor. 34 yaş ortalamasındaki çalışanlarımızın %41’ini kadınlar oluşturuyor ve bu durum teknoloji sektörü özelinde bizim için ayrı bir mutluluk vesilesi. Garanti BBVA Teknoloji’de en büyük değerimiz şüphesiz ki insan, çalışanlarımız… Sektörümüzde bir ‘Okul Şirket’ olarak sürekli devam eden farklı yetenek programları ve gelişim programlarıyla çalışanlarımızın yetkinliklerini arttırmak için çalışırken, iyi mühendisler yanında iyi teknoloji liderleri yetiştirmeyi hedefliyoruz. Çalışan deneyimi yanında elbette ki odağımız müşteri deneyimi. Sektörde bu alanda öncü olarak yaklaşık 10 yıl önce kendi deneyim tasarım ekibimizi kurduk. Şu an organizasyonumuzda ekiplerimiz geliştirdiğimiz tüm ürünlerin müşteri ihtiyaçlarını sürtünmesiz bir deneyimle karşılayabilmesi için uçtan uca tüm süreci ve görselleri tasarlıyor, sürekli izleyip ölçümleyerek iyileştirme süreçlerini yürütüyor. Bu stratejinin bir sonucu olarak bugün Garanti BBVA Mobil ve BonusFlaş uygulamalarımız en yüksek müşteri memnuniyet skorlarına ulaşmış durumda.” dedi.

Garanti BBVA Teknoloji’nin gündemindeki çalışmalar hakkında da bilgi veren Bektaşoğlu, “Diğer taraftan önemli bir gündem maddemiz elbette ki Yapay Zekâ. Son bir buçuk yıldır ChatGPT başta olmak üzere, GenAI dediğimiz Üretken Yapay Zekâ tüm dünyada geniş yankı uyandırdı. Üretken yapay zekâ dokunduğu her şeye akıl katıp verimlilik sağlarken, öğrenme kapasitesi sayesinde her türlü ürün ve servisi kişiselleştirmeye de olanak sağlıyor. Bizim burada iki hedefimiz var; birincisi her müşterimizin kendi kişiselleştirilmiş mobil şubesi olmasını, ikincisi de her bir çalışanımızın kendi kişisel asistanı olmasını hedefliyoruz. Üretken yapay zekâ ayrıca yazılım sektörüne çok büyük bir verimlilik fırsatı da getiriyor. Hem uygulamaları geliştirirken bizimle beraber kod yazıyor hem de büyük ölçekli modernizasyon projeleri için bir otomasyon fırsatı sağlıyor. Garanti BBVA Teknoloji’de tüm bu özellikleri kullanmaya başladık, bu sayede hem akıllı asistanımız UGİ’yi daha akıllı ve kişiselleştirilmiş hale getirmeye çalışıyoruz hem de co-pilot kullanarak yazılım geliştirmede daha verimli olmayı hedefliyoruz” diye konuştu.

Garanti BBVA Pendik Veri Merkezi

  • Uptime Institute Tier IV sertifikalı veri merkezi olarak, 2N yedekli, aktif-aktif çalışan sistem tasarımı (Enerji, Soğutma, IT Kapasite vb.) Türkiye’de bu çapta sertifikaya sahip 3 kurumdan biri.
  • 2N tam yedekliliğe ek olarak, Pendik Kampüsü enerji ve soğutma kapasitelerini, acil durumlarda yedek altyapı olarak kullanma imkanı.
  • Minimum iki farklı kaynak ve güzergâh kriteri gözetilerek sağlanmış dış altyapı imkanları (Fiber / Enerji)
  • Tam yük altında, 15 dakikaya kadar kesintisiz UPS kapasitesi ve soğutma suyu rezervi
  • Tam yükü karşılayan Jeneratör altyapısı ve 72 saat boyunca otomatik takviye sağlayan yakıt rezervi, sürekli yakıt takviyesi ile süresiz çalışma imkânı
  • Toplam Alan 7,500 m2 (1 futbol sahası büyüklüğünde) / Beyaz Alan 1,850 m2
  • 1,75 MW IT Gücü, 2 MW Soğutma Gücü

Londra’nın ünlü BT Kulesi otel olacak

İngiltere’nin devlete ait eski telekom devi BT Grubu (eski British Telecom), aslen Postane Kulesi olarak da bilinen BT Kulesini, ABD merkezli otel sahibi ve işletmecisi MCR Hotels‘e satmak üzere bir anlaşmaya vardıklarını açıkladı. 177 metre yüksekliğindeki yapı, 1964 yılında öncelikle Londra ile ülkenin geri kalanı arasında telekom sinyallerini göndermek için kullanılan mikrodalga antenleri destekleyen bir iletişim kulesi olarak inşa edildi.

BT yaptığı açıklamada telekom teknolojisi geliştikçe binanın kullanımının da değiştiğini söyledi. Kulede yer alan mikrodalga antenler, ülkenin telekom altyapısının bir parçası olarak artık gerekli olmadıkları için on yıldan uzun bir süre önce kaldırıldı. BT Kulesi aynı zamanda BT Group’un Medya ve Yayın işi kapsamında canlı televizyon yayınları için küresel bir değişim noktası olarak önemli bir yerdi. Şirket, Medya ve Yayın bölümünün hizmetleri bulut tabanlı platformuna taşımaya başladığını ve böylece daha modern tesislere geçişin kolaylaştığını söyledi.

BT, şirket içi uygulama ve hizmetlerin buluta taşınmasına yardımcı olmak ve şirketin dijital dönüşümünü hızlandırmak için 2022 yılında bulut devi AWS ile beş yıllık bir anlaşma imzalamıştı. BT Group’un emlak direktörü Brent Mathews yaptığı açıklamada BT Kulesini önemli bir simge olarak gördüklerini ve şirketin şimdiye dek bu kulenin sahibi olmaktan büyük gurur duyduğunu söyledi.

Mathews sözlerine şöyle devam etti: “Kule, ulusun çağrılarını, mesajlarını ve TV sinyallerini taşımada hayati bir rol oynamıştır, ancak giderek artan bir şekilde içerik iletimi ve iletişim ihtiyaçlarımızı başka yollarla sağlıyoruz. MCR ile yapılan bu anlaşma BT Tower’ın yeni bir amaç edinmesini sağlayacak ve bu ikonik binayı gelecek on yıllar boyunca koruyacak.”

Yüksek yapıdan taşınma hemen gerçekleşmeyecek ve BT Grubu ekipmanlarını binadan kademeli olarak önümüzdeki 6 yıl içinde tamamen çıkartacak. Ödeme planı da buna uygun olarak düzenlendi ve 6 yıla yayılacak. MCR Hotels’in sahibi ve CEO’su Tyler Morse yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Bu sevilen binayı korumaktan gurur duyuyoruz ve ikonik bir otel olarak hikayesini anlatacak öneriler geliştirmek için çalışacağız ve kapılarını nesillerin keyif alması için açacağız.”

BT Kulesi aynı zamanda 34. katta binanın tepesine yakın bir yerde bulunan ve müşterilerine İngiltere başkentinin muhteşem panoramik manzarasını sunan döner restoranıyla da ünlü. Bu restoran 1981 yılında kapatıldı, ancak daha sonra birkaç yıl boyunca kurumsal ağırlama etkinlikleri için kullanıldı.

Girişimcilik ve inovasyon etkinliği FİKİRİNO başlıyor!

0

FİKİRİNO, İnovasyon Kulübü tarafından düzenlenen Girişimcilik ve İnovasyon Etkinliği, 23 Şubat Cuma gününden 25 Şubat Pazar gününe kadar sürecek, tüm üniversite öğrencilerinin katılımına açıktır!

Bu heyecan verici etkinlik, yaratıcı fikirlerin gerçeğe dönüşmesini sağlamak ve girişimciliği teşvik etmek amacıyla düzenleniyor. 

23, 24 ve 25 Şubat tarihlerinde gerçekleşecek.

Birinci Gün: Girişimcilerden ilham veren konuşmalarla başlayacak. Bu konuşmalar, katılımcılara yeni bakış açıları kazandıracak ve yaratıcı düşünceyi destekleyecek. 

Türkiye’nin genç ve dinamik girişimcilerini ağırlayacağımız oturumda;

11.00: Dr. Öğretim Üyesi Üzeyir Pala ” A’dan Z’ye Fikirden Küresel Aktör Olma Yolunda Girişim Yolculuğu ” adlı konuşmasıyla,

12.00: Co Founder Academy Kurucu Ortağı Enes Yiğit, “ Yeniliğin ilk adımı “Aykırılık” ” adlı konuşmasıyla,

14.00: Co Print 3D Yazıcı Teknolojileri kurucu ortağı Fatih Kazım Duymaz, “Sıfırdan 70 Ülkeye Teknoloji Girişimciliği” adlı konuşmasıyla,

15.00: TÜMMİAD Başkanı Bülent Kavaklı,“Hayallerinizi Planlayın,Planlarınızı Hayalleyin” adlı konuşmasıyla

16.00: Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi Kurucu Genel Müdürü İbrahim Elbaşı “Startupsal Meseleler” adlı konuşmasıyla 

bizlere girişimcilik yollarındaki tecrübelerini aktaracak ve yolumuza ışık tutacak, ilham kaynağı olacaklar.

İkinci Gün: Girişimcilik için eğitimler düzenlenecek. Bu eğitimler, katılımcıların iş kurma sürecinde ihtiyaç duyduğu becerileri geliştirmelerine yardımcı olacak. Online olarak gerçekleştireceğimiz sertifikalı eğitimler oturumunda;

10.00: Barış Korkmaz , “Dijital Pazarlama” konusunda,

11.00: Fatoş Kanıtemiz, “Etkili Sunum Teknikleri” konusunda,  

12.15: Kerem Gümüş, “Risk/Stres Yönetimi” konusunda

14.00: Ece Barlas, “Finansal Okuryazarlık” konusunda  

verecekleri eğitimler ile girişimcilik yolunda bakış açımızı genişletmemize fayda sağlayacaklar.

Son olarak da,
15.00: Girişimci Doktor Yavuz Selim Sılay “Bir Fikrim var nereden başlamam lazım?” başlıklı konuşmasıyla, girişimcilik serüveninde başlangıç aşamasında olanlara rehberlik edecek. Bir girişim fikrine sahip olan ancak nasıl başlayacaklarını bilmeyen katılımcılar için adım adım rehberlik sunacak. 

Üçüncü Gün: Fikir Turnuvası gününde ise;

10.00-13.30 aralığında yarışmacı takımlar girişimci mentorlar eşliğinde, fikirlerini geliştirecekler.

Fikir Turnuvası etkinliğinin heyecan dolu anları saat 14.00’te başlayacak. Bu aralıkta, yarışmacı takımlar girişimci jüri üyelerine fikirlerini sunumlarla aktaracaklar ve değerlendirilecekler. Bu önemli aşamada, katılımcılar yaratıcılıklarını, stratejilerini ve işletme potansiyellerini jüri üyelerine açıklayarak, fikirlerini en etkileyici şekilde sunmaya çalışacaklar. Her sunum, titizlikle değerlendirilip, katılımcılara geri bildirimler verilerek, fikirlerin daha da geliştirilmesine katkı sağlanacak. Jüri değerlendirmeleri sonucunda sürpriz ödüller sahiplerini bulacak.

Fikrin İnovasyonla Gerçeğe Dönüşüyor sloganıyla düzenlenen bu etkinlik, farklı bakış açıları kazandırmayı ve yaratıcı düşünceyi desteklemeyi hedefliyor. Yarışmaya katılan herkes kazanacak, ancak ilk üç takıma özel hediyeler verilecek. Ayrıca, fikir turnuvasına katılmayanlar bile ilk gün ve ikinci gün etkinliklerine katılabilirler.

Etkinlik alanında birçok yiyecek içecek sponsoru ve networking alanları bulunacak. Fuaye alanı iç bahçede yer alırken, etkinlik Tarihi Müze Salonu’nda sizlerle olacak. Bu fırsatı kaçırmayın!

Farklı Bak, Farkı Gör, Fark Yarat!

 Başvuru linki:https://linktr.ee/zaiminovasyon

Turkcell, 5.5G testinde 10 Gigabit veri hızına ulaştı!

0

Turkcell, geleceğe yönelik iletişim altyapıları için yeni nesil teknolojilerle ilgili Ar-Ge projelerini sürdürüyor. Kablosuz haberleşme teknolojilerinin standardını belirleyen uluslararası kuruluş 3GPP’nin en yeni sürümü 5.5G (5G Advanced) teknolojisini kullanarak Huawei ile birlikte 5G test laboratuvarında gerçekleştirdiği denemede saniyede 10 Gigabit veri indirme hızını aşan Turkcell, mobil internet teknolojilerinde bir başarıya imza atmış oldu.

Turkcell’den yeni 5.5G hız rekoru!

Dijitalleşmede öncü rolüyle yeni nesil iletişim teknolojilerindeki global son gelişmeleri yakından takip eden Turkcell, test laboratuvarında yürütülen bu başarılı denemeyle 5.5G teknolojisinin sınırlarını test etti. Bu deneme, Türkiye’nin mobil iletişim altyapısında önemli bir dönüm noktası olmanın yanı sıra Turkcell’in müşterilerine güvenilir, daha hızlı ve yüksek performanslı teknolojileri sunma konusundaki taahhüdünü de vurguluyor.

Konuyla ilgili değerlendirme yapan Şebeke Teknolojilerinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Vehbi Çağrı Güngör, şunları söyledi:

“Turkcell’in bu alandaki testleri, sadece ‘5G Advanced’ olarak da adlandırılan 5.5G teknolojisi bakımından değil, gelecek 6G çağına hazırlık açısından da önem taşıyor. Turkcell’in 5.5G teknolojisi testi, Türkiye’nin dijital dönüşümüne önemli bir katkı sağlarken, Turkcell’in teknolojik liderliği ile gelecek ve inovasyon odaklı yaklaşımını bir kez daha vurguluyor.

Turkcell, müşterilerine sadece bugünün değil aynı zamanda geleceğin teknolojilerini de sunmaya devam ederek Türkiye’nin lider telekomünikasyon operatörü olma misyonunu sürdürüyor. Türkiye’nin dijitalleşmesine ivme kazandırmak için yenilikçi teknolojilere yatırımlarımızı sürdüreceğiz”

Match Group OpenAI ile anlaştı ve bunu ChatGPT duyurdu!

Yeni anlaşma, Tinder, Match, OkCupid, Hinge ve diğerlerinin bulunduğu çöpçatanlık uygulaması devine ait 1.000’den fazla kurumsal lisansı içeriyor.

Şirketin söylediğine göre, yapay zeka teknolojisi, Match Group çalışanlarının işle ilgili görevlerinde onlara yardımcı olmak için kullanılacak ve bu, şirketin 2024’teki 20 milyon dolarlık AI bahsi’nin bir parçası olarak gelecek.

Basın bültenleri doğası gereği şirket haberlerinin coşkulu bir şekilde paylaşılması eğilimindeyken, ChatGPT’nin kaleme aldığı sürüm biraz abartılı (!) olup, ChatGPT’nin “ekoloji adamı olmayı” vaat ettiği gibi şeyler söylüyor…  Hatta ChatGPT’den bir alıntı bile sunuldu: “Match Group benimle eşleştiği için çok heyecanlıyım. Birlikte sadece buzları kırmıyoruz; onu eritiyoruz ve işin yapılma şeklini yeniden şekillendiriyoruz.

Daha önce bu şirket mektuplarının yazılmasında harcanan insan odaklı editoryal çalışmayı özleyeceğimizi kim bilebilirdi?

Haberin kendisi hakkında Match Group, AI teknolojisinin ve özellikle ChatGPT-4’ün iletişimler de dahil olmak üzere; kodlama, tasarım, analiz, şablon oluşturma ve diğer günlük görevlerde yardımcı olmak için kullanılacağını belirtiyor. Şirketin kurumsal verilerini korumak için, yalnızca eğitimli ve lisanslı şirket çalışanlarının OpenAI araçlarına erişim sağlayacağını belirtti.

Bu araçları kullanmadan önce, Match Group çalışanlarının sorumlu kullanım, teknolojinin yetenekleri ve sınırlamalarına odaklanan zorunlu bir eğitimden geçmesi gerekecek. Kullanım, şirketin mevcut gizlilik uygulamaları ve AI prensipleri tarafından da yönlendirilecek. Şirketin anlaşmanın maliyetini veya bu anlaşmanın teknoloji devinin alt satırını nasıl etkileyeceğini paylaşmayı reddettiği, ancak Match’in AI araçlarının takımları daha verimli hale getireceğine inandığı belirtildi.

Şirket yöneticileri, son dönem kazançlarını açıklarken şirketin AI için planlarını dile getirdi ve bu yıl uygulama geliştiricisinin mevcut ürünlerini geliştirmek ve yeni ürünler oluşturmak için AI teknolojisini kullanacağını belirtti.

Şirketin hissedar mektubu, AI’in flört uygulaması deneyiminin çeşitli yönlerini nasıl geliştirebileceğini açıkladı. Örneğin, Match’in AI destekli fotoğraf seçicisi gibi özellikleri test ettiği profil oluşturma sürecine yardımcı olabilir ve biyografi oluşturma için üretken AI’dan faydalanabilir. Şirket, AI’nin ayrıca eşleştirme yeteneklerini ve eşleştirmeden sonra kullanıcıya rehberlik etme yeteneklerini de geliştireceğini belirtti. Bunlar arasında, konuşma başlatıcıları, itişmeler ve buluşma fikirleri sunma gibi alanlar bulunmaktadır.

CEO Bernard Kim, Ocak ayının sonlarında yapılan kazanç telefon görüşmesinde, “AI’in uygulamaların her yönünü etkileyeceğini ve profil kalitesini, keşfedilebilirliği ve eşleştirmeyi iyileştirerek, kullanıcıların bağlantı kurduğu daha güvenli bir ortam yaratmayı öncelikli hale getireceğini” belirtti.

Kim, AI’in şirketin ve işin geleceği için varoluşsal bir öneme sahip olduğuna inandığını vurgulayarak, kullanıcı deneyimlerini önemli ölçüde geliştirerek ürünlerimizi gerçekten daha iyi hale getireceğini ifade etti.

Şirket ayrıca, 2024’te test etmeye başlayacağı bağımsız AI destekli uygulamaları oluşturmak için AI‘i kullanmayı önerdi.

Merkezi bir yenilik ekibi, AI’i Match’in uygulama portföyüne entegre etmek ve yeni fikirleri kuluçkalamakla görevli. Bu çalışmaların bir kısmı, Match’in 2021’de 1.73 milyar dolara satın aldığı Hyperconnect takımı tarafından yürütülmüyor. Ancak, bu yatırımın Tinder kadar büyük veya popüler yeni bir çığır açan uygulamayla henüz sonuçlanmadığı belirtildi.

Match’in portföyündeki daha geniş AI girişimlerinde OpenAI teknolojisinden faydalanıp faydalanmayacağı sorulduğunda, temsilci cevap vermekten kaçındı.

Ancak, şirketin 2024’te 20 milyon ila 30 milyon dolar arasında bir AI yeniliğine yatırım yapacağını söylediği belirtildi.

AWS, Türkiye’deki ilk CloudFront Edge Location’ı kullanıma sundu!

0

Amazon Web Services (AWS), İstanbul, Türkiye’deki ilk Amazon CloudFront Edge Location’ın (uç konum) kullanıma sunulduğunu duyurdu. Yeni Edge Location, AWS küresel ağına güvenli, güvenilir, yüksek performanslı bağlantının yanı sıra Amazon CloudFront, AWS Shield ve AWS Web Uygulaması Güvenlik Duvarı (WAF) gibi AWS servisleri için destek sağlıyor.

AWS CloudFront Edge Location kullanıma sunuldu

Türkiye’deki müşteriler, yeni Edge Location aracılığıyla iletilen verilerin gecikme süresindeki yüzde 30’a kadarlık iyileştirme sayesinde son kullanıcılara daha hızlı ve daha çabuk yanıt veren uygulamalar sağlayabilirler.

AWS, tüm bulut sağlayıcıları arasında en büyük küresel altyapı ayak izine sahip. Amazon CloudFront Edge Location’ın kullanıma sunulması sayesinde Türkiye, 51 ülkedeki 100’den fazla şehirde, 600’den fazla CloudFront varlık noktası (POP) ve 13 bölgesel uç önbelleğinden oluşan ve en yüksek kalitede ağ performansıyla en güvenli, güvenilir ve ölçeklenebilir bulut bilişim ortamını sunmak üzere tasarlanmış ve oluşturulmuş AWS küresel altyapı ağına bağlanmış oldu.

Yeni AWS Edge Location’ı, veri, video, uygulama ve uygulama programlama arayüzlerinin (API’ler) dünyanın dört bir yanındaki kullanıcılara ulaştırılmasını hızlandıran son derece güvenli bir içerik teslim ağı (CDN) olan Amazon CloudFront’un sağladığı tüm avantajları beraberinde getiriyor. Yerel Amazon CloudFront müşterileri, içerikleri Türkiye Edge Location’ında önbelleğe alarak gelişmiş performans, ağ güvenliği ve uygulama düzeyinde korumadan yararlanabilirler.

Amazon CloudFront, trafik şifreleme ve erişim denetimleriyle güvenliği artırıyor. Tüm Amazon CloudFront Edge Location’ları, AWS Shield ile birlikte kullanıldığında uygulama gecikmesini ve kesinti süresini en aza indiren, her zaman açık bir ağ akışı izleme ve satır içi saldırı azaltma hizmeti sayesinde altyapı düzeyinde dağıtılmış hizmet reddi (DDoS) tehditlerine karşı korunuyor.

Müşteriler, kullanıma hazır AWS Web Uygulaması Güvenlik Duvarı (WAF) korumasıyla yaygın güvenlik açıklarına ve bot saldırılarına karşı koruma sağlamak için güvenlik kuralları oluşturup yapılandırabiliyorlar.

Amazon CloudFront, uygulama kaynağı olarak Amazon Simple Storage Service (Amazon S3), Elastic Load Balancing ve Amazon Elastic Compute Cloud (Amazon EC2) gibi AWS servisleriyle entegre oluyor. Ayrıca, Lambda@Edge ile özelleştirme için sunucusuz kodun son kullanıcılara yakın çalıştırılması desteği de sağlanıyor.

AWS Türkiye Genel Müdürü Burak Aydın konuyla ilgili şunları söyledi:

“Türkiye’deki varlığımızı genişletmeye devam etmekten ve müşterilerimize daha gelişmiş bulut teknolojileri sunmaktan heyecan duyuyoruz. Amazon CloudFront ile startup’lardan ticari kuruluşlara ve kamu sektörü kuruluşlarına kadar geniş bir yelpazedeki tüm müşterilerimiz daha hızlı içerik teslimi ve gelişmiş güvenlikten faydalanıyor.

Lansmanını Ocak ayında yaptığımız AWS Outposts’un Türkiye’de kullanıma sunulmasının ardından şimdi CloudFront’un Türkiye’deki yeni Edge Location’ınını duyuruyoruz. Bu iki yenilik, müşterilerimizin artan ihtiyaçlarını karşılama ve yerel işletmelerin büyümesine ve Türkiye’deki ekonomik üretkenliğin artmasına yardımcı olma konusundaki kararlılığımızı vurguluyor. Kuruluşları, bulut benimsemelerini hızlandırırken yeni Edge Location altyapımızla daha fazla desteklemek için sabırsızlanıyoruz.”

Türkiye’de yerel AWS altyapısının kullanıma sunulması, eğitim, medya ve eğlence, sağlık, finansal hizmetler ve e-ticaret gibi çeşitli sektörlerdeki kuruluşların daha hızlı inovasyon yapmasına yardımcı olacak.

BluTV, Türkiye’de önde gelen bir abonelik tabanlı isteğe bağlı video hizmeti. BluTV’nin Headend Yöneticisi Asım Yılmaz şunları söyledi:

“Amazon CloudFront, uygulamalarımızı çalıştırmak için hızlı, güvenli ve kolay yönetilebilir bir hizmet. Amazon CloudFront’un ölçeklenebilirliği, trafik yoğunluğumuzun tutarsız olduğu durumlarda en yüksek üretkenlik düzeyine ulaşabilmemiz için avantaj sağlıyor. CloudFront’un esnekliği, CDN altyapımızın en üst düzeyde performans göstermesini sağlıyor ve BluTV kullanıcıları için kesintisiz ve yüksek kaliteli deneyimler sunmamıza olanak tanıyor”

Doping Hafıza, milyonlarca Türk ilkokul, ortaokul ve lise öğrencisine video tabanlı öğrenme ortamları sağlayan bir eğitim teknolojileri şirketi. Doping Hafıza CEO’su Mert Kalkavan şunları söyledi:

“Dünyanın en büyük öğrenme platformlarından biri olan Doping Hafıza’nın aylık toplam yayını 200 yılı aşkın eğitim içeriğinden oluşuyor. Eğitici oyun uygulamamız Dopiverse, dünyanın dört bir yanından çocukları gerçek zamanlı etkileşimlerle eğitici faaliyetlere katılmak üzere bir araya getiriyor.

Öğrenme deneyimlerini yeni pazarlara taşıyabilmek için küresel ölçeklenebilirliği nedeniyle Amazon CloudFront’u tercih ettik. Türkiye’deki yeni Edge Location, bulutun hızı, maliyet uygunluğu ve ölçeklenebilirliği ile 81 ildeki müşterilerimize daha kaliteli hizmetler sunmamıza yardımcı olacak”

Yeni Amazon CloudFront Edge Location, AWS’in Türkiye’de devam eden yatırımlarının en sonuncusu. AWS, Aralık 2015’te Türkiye’de yerel ofisini açtığından bu yana ülkedeki her ölçekten işletmeyi Bulut’a geçişlerinde desteklemeye devam ediyor.

Müşteri temsilcileri, çözüm mimarları, çözüm ortağı yöneticileri ve destek personelinden oluşan bir ekiple çalışıyor. Ocak 2024’te AWS, AWS altyapısını, AWS servislerini, API’lerini ve araçlarını neredeyse tüm veri merkezlerine, ortak yerleşim alanlarına ve kurum içi tesislere genişleten ve böylece ülkedeki müşterilere ve çözüm ortaklarına gerçekten tutarlı bir hibrit deneyim sunan AWS Outposts’un Türkiye’deki veri merkezlerine ve kurum içi konumlara gönderilip kurulabildiğini duyurdu.

Modern çalışma alanlarının yeni nesil dönüştürücüsü: Nurus Calma X

0

Sektördeki 97 yıllık deneyimiyle, pek çok yenilikçi ve inovatif tasarıma imza atarak öncülüğünü koruyan Nurus; kullanıcılarının üretkenliğine katkıda bulunan yaratıcı çözümler üretmeye devam ediyor. Kalabalık ofis ortamlarında ve halka açık alanlarda, dış seslerden ve uyaranlardan arındırılmış konforlu bir ortam yaratan Calma X; modern çalışma hayatında en büyük ihtiyaç haline gelen sakin ve izole ortamı sağlıyor.

Sektörde geride bıraktığı 97 yıl boyunca öncü kimliğiyle hareket eden ve kendini sürekli yenileyen Nurus, teknoloji ve tasarımın bir araya geldiği ürünlerinde çağın ihtiyaçlarına verimli çözümler sunuyor. 

Özellikle teknolojinin sürekli gelişmesiyle değişen ofis anlayışı ve çalışma biçimleri üzerinde duran ve inovatif çözümler getiren Nurus, kalabalık ortamlarda kontrollü ve izole bir ortam yaratan Calma X’le gizlilik ve verimli çalışmaya büyük katkı sağlıyor. 

Mekanın sunduğundan fazlasını isteyenlere…

İç tasarımı, mekanın imkanlarıyla sınırlandıran anlayışı reddeden bir bakış açısının ürünü olan Calma X; hem bireysel hem de ekip çalışmaları için sessiz ve konforlu bir alan sunuyor ve yüksek sesli çalışma alanlarında, özel toplantılar için gürültüden arındırılmış bir ortam yaratıyor.

Özellikle ofis metrekare fiyatlarının yüksek olduğu bölgelerde ve daha fazla sayıda odaya sahip olmayan küçük ofislerde ayrı bir mobil bir çalışma alanı yaratarak avantaj sağlayan Calma X; sadece yenilikçi ve inovatif bir çalışma ortamı değil aynı zamanda ekonomik bir alternatif de yaratıyor.

Ses yalıtımının yanı sıra hava akışı, yüksek akustik ve aydınlatma kalitesi de sunan Calma X’in üretiminde insan sağlığına zararlı, kimyasal salınıma sebep olacak hiçbir malzeme kullanılmıyor. Ayrıca yüksek teknoloji havalandırma sistemi, Calma X’in içerisinde sürekli temiz hava sirkülasyonu olmasını ve havanın dengeli bir şekilde dağılmasını sağlayarak, podun her köşesine eşit miktarda temiz hava gönderiyor. Bu da sıcaklık ve nem dengesini optimal seviyede tutarak, içerideki kişilere konforlu bir deneyim sunuyor.

Çevreye duyarlı MDF toz boya

Nurus’un, çevreye karşı olan duyarlılığının önemli adımlarından biri olan MDF toz boya teknolojisiyle üretilen Calma X; böylelikle sadece inovatif ve dönüştürücü bir ürün değil, sürdürülebilir ve çevre dostu bir yaşam tarzını destekleyen önemli bir yenilik olarak öne çıkıyor.

Uçucu organik bileşikler (VOC) içermeyen MDF toz boya, atmosfere zararlı gazların salınımını minimize ediyor ve iç mekan hava kalitesini koruyor. ISO23351 sertifikasına göre sınıf A belgesine sahip olan Calma X ayrıca uluslararası Indoor Air Quality, DSR ve  CE sertifikalarına da sahip.

Her ihtiyaca başka bir Calma

Özellikle küçük ve kalabalık ofis ortamları için, ihtiyaca ve ortamın metrekaresine bağlı olarak, Small, For U, Medium, Large, X Large, XX Large seçenekleri bulunan Calma X; modern çalışma ve yaşam alanlarını bir daha geri dönmemek üzere, kökünden değiştiriyor.