Avustralya Vergi Dairesi’nden dev vergi iadesi dolandırıcılığı tespiti!

Avustralya Vergi Dairesi (ATO) için çalışan yüz elli kişi, Facebook ve TikTok’ta reklamı yapılan bir vergi iadesi dolandırıcılığına katıldıkları için soruşturma geçirdiler. Çalışanların bazıları hakkında dava açıldığı duyuruluyor. Dolandırıcılığın boyutu geçtiğimiz hafta ATO’nun, Avustralya’nın katma değer veya satış vergisine eşdeğer olan Mal ve Hizmet Vergisi (GST) için dolandırıcılık kontrol düzenlemelerinin yönetimi ve gözetimine ilişkin bir denetimde ortaya çıktı.

Başka ülkelerde olduğu gibi Avustralya’da da işletmeler kendi alışverişleri için ödedikleri satış vergisinin iadesini talep edebiliyor. Ancak ülkede iş kurmak son derece kolay olduğu ve vergi iade taleplerinin denetiminde yaşanan aksaklıklar pahalıya patlamış gibi görünüyor.  Dünya Bankası, Avustralya’yı dünyada iş kurmak için en kolay yedinci ülke olarak sıralıyor (aynı listede Türkiye 33. sırada). Bunun nedenlerinden birisi ise sürecin bir adımının yani Avustralya İşletme Numarası (ABN) almanın çok az çabayla çevrimiçi olarak gerçekleştirilebilmesi. ABN aynı zamanda vergi iadesi işlemlerine kaydolmak için gereken birkaç gereklilikten birisi. Geri ödeme talep etme araçları da çevrimiçi ve kullanımı kolay.

Çevrimiçi reklamlarda tanıtılan dolandırıcılık, ATO’dan kredi almanın bir yolunu ayrıntılı olarak açıklıyordu ve dolandırıcılık ilanlarına yanıt verenlere sahte bir işletme yaratma, hileli bir şekilde ABN başvurusu yapma ve ardından vergi iadesi için sahte taleplerde bulunma yöntemleri öneriliyordu. Dolandırıcılık bir süre için olağanüstü iyi çalıştı. ATO’ya yönelik denetimde, Nisan 2022 ile 30 Haziran 2023 arasındaki dönemde 2 milyar A$ (1,29 milyar $) tutarında hileli GST iade talebi ve 57.000 katılımcı tespit edildi.

Buna karşın yapılan denetimlerde 2021 yılının ortalarından itibaren ATO’nun artan sayıda GST dolandırıcılığı ihbarı aldığı ve Aralık 2021’den itibaren finans kuruluşlarının şüpheli GST ve gelir vergisi iadelerine ilişkin yüksek miktarda uyarı gönderdiği ortaya çıktı.  Ocak 2022 itibariyle ATO o kadar çok vakayı takip ediyordu ki, hepsiyle ilgilenecek yeterli sayıda çalışanı olmadığını biliyordu. Aynı yılın Nisan ayında, bu karmaşanın üstesinden gelmek için 470 kişi görevlendirildi ve bu çabaya Protego Operasyonu adı verildi.

Sahte taleplerin bir kısmı çalıntı kimliklerle gerçekleştirildi

Protego Operasyonu devam ederken, 150 ATO yetkilisinin soruşturmaya değer olduğu tespit edildi. ATO dün yaptığı açıklamada soruşturulanların “çoğunluğunu” “Protego Operasyonu dolandırıcılığı yaptıklarından şüphelenildiği sırada ATO’da çalışmayan eski yükleniciler ya da eski çalışanlar” olarak tanımladı. Bu arada ATO yetkililerinden bazıları da bizzat kimlik hırsızlığı mağduru olup dolandırıcılık faili değillerdi.

Ancak bir düzine ATO personelinin vergi dairesi için çalışırken dolandırıcılık yaptığı tespit edildi. Vergi iadesi dolandırıcılığına adı karışan bu kirli çalışanlara yönelik yaptırımlar arasında sözleşmenin feshi, idari işlem ve cezai kovuşturma yer alıyor. Protego Operasyonu sonucunda birçok kişi hakkında dava açıldı. Örneğin ATO, bir mücevher ve gümüş üretim işletmesi için ABN’yi yeniden aktif hale getiren ve daha sonra yaklaşık 47.500 $ para cezası ve 20 ay hapisle sonuçlanan 63 sahte GST talebinde bulunan bir failin ayrıntılarını paylaştı. Protego Operasyonu sırasında ortaya çıkarılan diğer sahte iddialar milyonlarca GST iadesi talep etti ve yedi buçuk yıllık cezalarla sonuçlandı. Avustralya’nın Ciddi Mali Suçlar Görev Gücü, şemayı teşvik edenleri takip etmeye devam ediyor. ATO’nun 150 çalışanının vergi sahtekarlığı yaptığından şüphelenilmesi şok etkisi yaratmış olsa da denetim, vergi kuruluşunun çabalarının şüpheli GST iadelerinde 2,7 milyar A$’lık (1,75 milyar $) ek bir artışı önlediğini, 123 milyon A$’ın (79,5 milyon $) geri alındığını ve henüz geri ödenmemiş sahte iadeler için büyük bir faiz biriktirdiğini ortaya koydu.

İlaç endüstrisini 2024’te ne bekliyor?

0

Uluslararası danışmanlık şirketi EY (Ernst & Young) Türkiye tarafından sekizinci kez düzenlenen Health Talks toplantısı, sağlık ve yaşam bilimleri sektörünün liderlerini bir kez daha bir araya getirdi. Toplantıda, 2023 yılında sektörü etkileyen faktörler ele alınırken, 2024 yılıyla ilgili öngörüler paylaşıldı.

EY (Ernst & Young) Türkiye tarafından her yıl geleneksel olarak gerçekleştirilen Health Talks toplantısının bu yıl sekizincisi için bir araya gelindi. Toplantıya, EY Amerika Sağlık ve Yaşam Bilimleri Sektörü Lideri Dr. Arda Ural ile EY Türkiye Sağlık ve Yaşam Bilimleri Sektör Lideri T. Ufuk Eren başta olmak üzere, yerel ve uluslararası sağlık hizmeti, ilaç ve medikal teknoloji şirketlerinden üst düzey yöneticiler katıldı. Toplantıda sektörün makro ve mikro olarak değerlendirilmesinin yanı sıra, birleşme ve satın alma işlemleriyle ilgili veriler ve yapay zekânın sektöre etkisi gibi başlıklar ele alındı.

Sağlık ve yaşam bilimleri sektöründe son yıllarda yaşanan gelişmeleri ve 2024 yılına ilişkin öngörüleri paylaşan EY Amerika Sağlık ve Yaşam Bilimleri Sektörü Lideri Dr. Arda Ural şunları söyledi:

“İlaç endüstrisinin küresel çaptaki büyüklüğü şu anda yaklaşık 1 trilyon dolar değerindeyken, Amerika bu rakamın 400 milyar dolarlık kısmını oluşturuyor. Sektördeki birleşme ve satın alma rakamları 2012 yılından 2019 yılına kadar istikrarlı bir yükseliş gösterdi. Ardından pandeminin de etkisiyle yeni kaynak akışı sebebiyle hareketlenen sektörde 2019 yılından 2021’e kadar da çok fazla işlem gerçekleşti. Ancak, geçtiğimiz yıl itibarıyla pandeminin yarattığı yapay etkinin azalmasıyla birlikte şirket alım satım işlemlerinde düşüş söz konusu oldu. 2024 yılı ise daha iyimser şekilde başladı ve EY Firepower 2024 raporumuza göre bu olumlu ortamın devam edeceğini öngörüyoruz. Her sektörde olduğu gibi ilaç ve biyoteknoloji sektöründe de sürdürülebilir büyüme sağlamaya ihtiyaç var ve bu da yeni teknolojilerin, daha çok ufak girişimci firmaların atılımlarıyla mümkün görünüyor. Buna ek olarak, yapay zekâ operasyonel süreçlerde zaman ve emek tasarrufu sağlayarak üretkenliği artırıyor. Sektörde yapay zekânın, en fazla ilaç geliştirme aşamasında kullanım alanı bulmakla beraber başka uygulama alanlarında da önü açık görünüyor. Firmalar, yapay zekâ sayesinde iş geliştirme ve üretim süreçlerinde %60 – %70 oranında verim sağlama imkanına sahip olabilir.”

EY Türkiye Sağlık ve Yaşam Bilimleri Sektör Lideri T. Ufuk Eren ise şunları ekledi:

“Sağlık sektöründe yapay zekâ hayat kurtarıyor ve daha fazla hayat kurtarması için de büyük potansiyele sahip. 2023’te yapılan bir araştırmaya göre, Avrupa’da tıbbi hataların %30’u iletişim eksikliğinden kaynaklanıyor ve bu da hayati tehlikelere yol açan sonuçlar doğurabiliyor. Yapay zekâ, sağlık hizmetlerini iyileştirmek için doğru zamanda ve doğru bağlamda bilgi sağlayarak bu hataları önleyebilir ve hasta sonuçlarını iyileştirerek hayat kurtarabilir.

Buna ek olarak, yapay zekâ sağlık profesyonellerinin daha fazla bakım hizmeti sağlamasına olanak tanıyabilir. Örneğin, sağlık sağlayıcıları notları yazmak yerine hastalarla daha fazla zaman geçirerek mesleklerini daha verimli uygulayabilir. Ayrıca, sağlık ve sosyal bakım aktivitelerinin %36’sının yapay zekâ ile otomatize edilebileceği tahmin ediliyor. Bu üretkenlik artışı, 2030 yılında OECD ülkelerinde 3,5 milyon olarak öngörülen sağlık profesyoneli açığını ciddi şekilde azaltabilir. Yapay zekâ; yapılan işin, sağlık personeli ve hastalar arasındaki etkileşimin ve sağlık çıktılarının kalitesini artırabilir.

Bunların yanı sıra, yapay zekâ dijital sağlık altyapısını siber tehditlerden korumaya yardımcı olabilir. Sağlık sistemlerine artan bir şekilde siber saldırılar gerçekleşiyor ve bu saldırıların finansal kaybı 2025 yılı için 10,5 trilyon dolar olarak tahmin ediliyor. Yapay zekâ, bu tehditleri önden tespit edebilir ve sağlık sistemi altyapısındaki ihlallerle ilgilenmede şirketlere yardımcı olabilir. Ayrıca yapay zekâ yardımıyla, sağlık sektörü şu anda karar verme sürecinde kullanılmayan sağlık veri varlıklarının %97’sini değer elde etmek için kullanabilir hale getirebilir.”

EY Türkiye tarafından sağlık ve yaşam bilimleri sektörüne özel gerçekleştirilen Health Talks toplantısının çıktılarını detaylıca içeren raporun Şubat ayı içinde yayımlanması planlanıyor. İlgili rapora EY web sitesi üzerinden ulaşılabilecek.

Apple Spotlight aramayı yapay zeka ile güçlendirecek mi?

Teknoloji devi Apple, iOS, iPadOS ve macOS üzerindeki Spotlight aramasını güçlendirmek amacıyla yapay zeka teknolojilerini kullanma planları içinde. Güncelleme, büyük dil modellerinin entegrasyonuyla kullanıcıların Spotlight aramasında daha akıllı ve etkileşimli bir deneyim yaşamasını hedefliyor.

Son raporlar, Apple’ın bu güncellemeyle birlikte Spotlight’ı daha derin ve anlamlı bir arama aracına dönüştürmeyi düşündüğünü gösteriyor. Büyük dil modellerinin entegrasyonu, Spotlight’ı sadece temel web aramalarından öteye taşıyarak, kullanıcıların uygulamalar arasında daha karmaşık görevleri gerçekleştirmesine olanak tanıyacak.

Bloomberg tarafından paylaşılan bilgilere göre, Apple Spotlight yeni sürümü, üçüncü parti uygulamalarla daha derin entegrasyon sağlayarak kullanıcılara geniş bir işlevsellik sunacak. Bu, Spotlight’ı bir tür ChatGPT benzeri bir araç haline getirerek, kullanıcıların sorularına daha zeki ve özgün yanıtlar verme kapasitesini artırabilir.

Apple Spotlight

Apple’ın yapay zeka odaklı çalışmalarının bir parçası olarak, bu güncellemeyle birlikte Spotlight’ın daha önce mümkün olmayan detaylı bilgilere erişim sağlaması bekleniyor. Ancak, resmi bir açıklama olmadığı için güncellemenin çıkış tarihi ve tam detayları belirsizliğini koruyor.

Şu anki Apple Spotlight sürümü genellikle uygulamaları başlatma, temel web aramaları yapma ve genel bilgileri alma işleviyle sınırlı. Ancak, bu yapay zeka tabanlı güncelleme, Spotlight’ı daha entegre, hızlı ve kullanıcı dostu bir araç haline getirerek, Apple kullanıcılarına daha zengin bir deneyim sunabilir.

Apple’ın yoğunlaşan yapay zeka çalışmalarıyla birlikte, Spotlight’ın güncellenmiş sürümüyle ilgili beklentiler yüksek. Ancak, kullanıcılar resmi duyuruyu ve güncellemenin detaylarını öğrenmek için sabırsızlıkla beklemeye devam ediyor.

Cruise’e bir darbe de San Francisco Giants’dan geldi!

Ağustos 2023’te duyurulan pazarlama ortaklığı, başka bir GM markasıyla devam edecek. 2024 beyzbol sezonu için SF Giants formaları, koyu turuncu renkli “EV” ile birlikte Chevrolet logosunu gösterecek. 

Chevrolet’nin tamamen elektrikli araç portföyü Chevy Blazer EV’yi, yakında çıkacak olan Equinox’u ve Chevy Silverado EV’yi içeriyor. Otomobil üreticisi yakın zamanda Chevy Bolt ve Chevy Bolt EUV’nin üretimini durdurdu ve bilgi-eğlence sistemini etkileyen bir yazılım sorunu nedeniyle Chevy Blazer EV’nin satışlarını duraklattı.

Tek tip etiket değişikliği, San Francisco merkezli Cruise’un, Ekim ayında bir yayanın sürücüsüz arabalardan birinin altında sıkışıp daha sonra sürüklenmesine neden olan bir olayın ardından şehirde robotaksi çalıştırma ticari iznini kaybetmesinden birkaç ay sonra geldi. O zamandan bu yana geçen aylarda Cruise kurucu ortağı ve CEO’su Kyle Vogt istifa etti, personelinin %24’ü işten çıkarıldı; Adalet Bakanlığı, Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu soruşturmalar başlattı ve GM, şirketi yeni liderlikle tekrar rayına oturtmak için çabaladı.

Cruise sözcüsünün e-postayla gönderdiği bir açıklamada, “2024 beyzbol sezonu yaklaşırken Cruise, resmi üniforma etiket ortağı olma hakları da dahil olmak üzere Giants pazarlama ortaklığımızı Chevrolet’e devrediyor ve onu GM ailesinde tutuyor.” diyor. “Güvenli, güvenilir, erişilebilir ulaşım sağlama misyonumuza uygun olarak Cruise, etkinlik katılımcıları ve halk için basketbol sahası park tesislerinde yüzlerce elektrikli araç şarj cihazı geliştirmeye yönelik Giants ile ortak taahhüdüne yatırım yapmaya devam ediyor.

Robot taksi otobüse çarptı, hepsi geri çağrıldı

San Francisco Giants’ın bir sözcüsü bunun “doğal bir geçiş olduğunu ve tüm taraflarca kararlaştırıldığını” söyledi. Cruise’un 2025’te üniforma yamasına dönüp dönmeyeceği sorulduğunda sözcü, “Şu anda bilmiyoruz.” dedi.

San Francisco Giants sözcüsü, “Bu aynı zamanda Chevrolet için de iyi bir fırsat çünkü MLB’nin resmi otomobil sponsoru ve son 20 yılda 14 takımın sponsoru olarak MLB’yi destekleme konusunda uzun süredir devam eden bir geçmişe sahipler.” dedi.

Orijinal anlaşmanın bir parçası olarak Cruise, Oracle Park otopark tesislerine 100’den fazla elektrikli araç şarj cihazı kurmayı kabul etmişti.

Profesyonel sporcuların giydiği formaların üzerinde reklam alanı satmak bazı spor dallarında yaygın bir uygulama. Ancak bu, Major League Baseball’da daha yeni bir olgu. 2023 sezonunun başında, aralarında San Francisco Giants’ın da bulunduğu ligdeki 30 takımdan yedisinin sponsorluk satışı gerçekleşti.

Xiaomi kendi işlemcisini geliştirmek için ARM ile iş birliği yapacak!

Maliyetlerin giderek yükselmesi nedeniyle Xiaomi, alternatif çözümler arayarak kendi işlemcisini üretmeye hazırlanıyor. Şirket, bu amaçla ARM ile iş birliği yapma kararı aldı. Çinli akıllı telefon üreticilerinin kendi yonga setlerini geliştirmek konusundaki kararlılığı, sektörde önemli bir bağımsızlık adımı olarak kabul ediliyor. Ancak, Huawei dışında bu hedefe ulaşabilen başka bir firma olmamıştı. Görsel işlem gibi belirli alanlara odaklanmış yongalar geliştirilmiş olsa da, Samsung veya Qualcomm’a rakip olacak bir proje ortaya çıkmamıştı.

Xiaomi  işlemcisini

2022’de Oppo’nun kendi yonga seti için ARM ile iş birliği yapacağı açıklanmış, Xiaomi işlemcisini ancak 2023 ortalarında yaşanan akıllı telefon pazarındaki durgunluk nedeniyle proje iptal edilmişti. Şimdi ise Xiaomi, kendi yonga setini geliştirmek amacıyla ARM ile iş birliği yapma yoluna girdi. Xiaomi, yılda 160 milyondan fazla satış yapan bir akıllı telefon devi olarak, yonga seti maliyetinden tasarruf etmek istiyor. Özellikle Snapdragon 8 Gen 2 yonga setinin 160 dolarlık maliyeti göz önüne alındığında, bu tasarruf önemli bir faktör haline geliyor.

Ancak,Xiaomi işlemcisi ile sıfırdan yonga seti pazarına girmek büyük bir risk taşıyor. MediaTek, Qualcomm, Samsung gibi firmalar uzun yıllara dayanan tecrübeleri ve geniş müşteri tabanlarıyla sektörde sağlam bir konumda bulunuyorlar. Xiaomi’nin bu devlerin yerini alabilecek kalitede bir yonga seti tasarlaması büyük bir meydan okuma. Bu noktada, ARM tarafından sunulan hazır tasarımları kullanma seçeneği de değerlendirilebilir.

Finberg ve Oyak Portföy’den Aquanow’a yatırım!

Bu yatırım, Oyak Portföy ve Finberg’in bugüne kadar girişim sermayesi yatırım fonları aracılığıyla gerçekleştirdiği teknoloji yatırımlarının devamı olarak, finansal teknoloji ve dijital varlık ekosistemlerinde yenilikçi çözümler geliştirmeye yönelik ortak bir vizyonun parçası olarak yapıldı.

Konuyla ilgili açıklama yapan Aquanow CEO’su Phil Sham, uzun süredir Türkiye pazarıyla ilgilendiklerini belirterek; “Türkiye oldukça büyük ve dinamik bir pazar. Oyak Portföy ve Finberg gibi vizyoner yatırımcıların desteğiyle, dijital varlık altyapı hizmetlerimizi ve likidite çözümlerimizi Türkiye’deki kurumsal şirketler arasında genişletmek ve finansal teknoloji ekosistemine getirdiğimiz yenilikçi katkıyı artırmak için çalışacağız. Ayrıca buradaki varlığımız Doğu Avrupa ve MENA pazarlarına açılmak için de bir köprü görevi görecek” dedi.

2018 yılında kurulan ve merkezi Vancouver, Kanada’da bulunan Aquanow, 50 ülkeden 300’ü aşkın kurumsal şirkete dijital varlık altyapı ve likidite konusunda yenilikçi çözümler sunuyor. Her ay, platformları aracılığıyla milyarlarca dolar değerinde işleme aracılık eden Aquanow’un hizmetleri arasında; cüzdan yönetimi, para transferi ve saklama hizmetleri başta olmak üzere dijital varlık yönetimi alanında geniş finansal hizmetler bulunuyor.

Bir süre önce Türkiye pazarına giriş yapan Aquanow yapılan bu yatırım ile birlikte hem Türkiye’deki müşteri sayısını artırmayı hem de Oyak Portföy ve Fibabanka’yla da stratejik iş birlikleri geliştirmeyi hedefliyor. Ayrıca bu yatırım, Oyak Portföy ve Finberg‘in dijital varlıklar ve blockchain teknolojileri alanındaki yenilikçi girişimlere olan inancını göstermek açısından da büyük önem taşıyor.  

Genç yetenekler aranıyor!

2021’den bu yana genç yetenekleri destekleyen program, bugüne kadar 202’den fazla genç profesyoneli iş dünyasına kazandırdı. Genç Enerji programı hakkında bilgi veren Eksim Holding İnsan Kaynakları Direktör Vekili Mehmet Fatih Korkut “Bu yıl da 19 Şubat’tan itibaren yapılabilen başvuru sürecimizle, enerjik ve tutkulu yeni mezunları ve genç profesyonelleri ailemize katmaya hazırız. Programımız adaylara deneyim kazanma fırsatı sunmanın yanı sıra, kişisel ve profesyonel gelişimlerini destekleyici eğitimler de sağlayacak” şeklinde konuştu. Programa başvurular https://eksimgencenerji.com adresinden gerçekleşebiliyor.

Eksim Holding, sürdürülebilir bir kariyer için bitmeyen enerjinin adresi olmaya bu yıl da devam ediyor. Holdingin çeşitli sektörlerde kariyer fırsatları sunan Eksim Genç Enerji Programı’nın dördüncü dönemi için başvurular 19 Şubat 2024 tarihinde başladı. Üniversite öğrencileri, yeni mezunlar ve genç profesyoneller için hazırlanan program, 2021’den bu yana 202’den fazla genci iş dünyasına kazandırdı. Program, İstanbul ve Diyarbakır’daki ofislerde yüz yüze gerçekleşecek ve katılımcılara hem iş deneyimi hem de profesyonel gelişim fırsatları sunacak.

Başarılı adaylar 1 Temmuz’da iş hayatına başlayabilecek

Genç Enerji programına; 3. ve 4. sınıf öğrencileri, yeni mezunlar, yüksek lisans ve doktora öğrencileri ile 1 yıldan az iş deneyimine sahip ve 1999 yılı ve sonrası doğumlu olan herkes başvurabilecek. Başvuru süreci 31 Mart’a kadar devam edecek olan program kapsamında başarılı adaylar 1 Temmuz’da profesyonel iş hayatına başlayabilecek. Genç Enerji adayları; genel yetenek ve İngilizce testleri, video mülakat ve kişilik envanteri, insan kaynakları ve iş birimi mülakatları ile değerlendirilecek.

Enerji dolu bir kariyer yolculuğu da vaat ediyor

Eksim Holding İnsan Kaynakları Direktör Vekili Mehmet Fatih Korkut
Eksim Holding İnsan Kaynakları Direktör Vekili Mehmet Fatih Korkut

Katılımcılarına sadece iş deneyimi sunmakla kalmayıp, aynı zamanda çeşitli eğitim programları aracılığıyla kişisel ve profesyonel gelişimlerine katkıda bulunmayı hedefleyen program, yenilikçi bir çalışma ortamı ve enerji dolu bir kariyer yolculuğu da vaat ediyor. Eksim Holding’in İstanbul ve Diyarbakır’daki ofislerinde çalışma fırsatı sunulan gelişim programına adaylar, Eksim Genç Enerji’nin resmi web sitesinden başvurabilecek.

 Eksim Genç Enerji programına ilişkin açıklamalarda bulunan Eksim Holding İnsan Kaynakları Direktör Vekili Mehmet Fatih Korkut, Eksim Genç Enerji programını genç yeteneklerin potansiyellerini keşfetmeleri ve profesyonel kariyerlerine sağlam bir başlangıç yapmaları için hayata geçirdiklerini belirtti. Korkut, “2021’den bu yan programımız aracılığıyla 202’den fazla genci iş dünyamıza başarıyla entegre ettik. Bu yıl da 19 Şubat’ta başlayacak olan başvuru sürecimizle, enerjik ve tutkulu yeni mezunları ve genç profesyonelleri ailemize katmaya hazırız. Programımız adaylara çeşitli sektörlerde deneyim kazanma fırsatı sunmanın yanı sıra adayların kişisel ve profesyonel gelişimleri için destekleyici eğitimler de sağlayacak” şeklinde konuştu.

Programa başvurular https://eksimgencenerji.com  adresinden gerçekleşebiliyor.

Her 100 evden 90’ında  bu firmanın ürünleri var!

Dünya genelinde 56 ülkede, 50 bini aşkın çalışanıyla 148 yıldır faaliyet gösteren Henkel, bu yıl ülkemizdeki 60’ıncı yılını geride bıraktı. Türk Henkel, “hayata değer katan yeniliklerle” ulaştığı 60’ıncı yılda Türkiye’nin toplumsal hafızasında yer eden birçok ilki gerçekleştirirken, marka ve ürünleriyle de evlerin vazgeçilmezi oldu.

Ülkemizdeki yolculuğuna 1963 yılında İstanbul Gebze’de faaliyete geçen fabrikasıyla başlayan Türk Henkel, 60 yıl içinde inovatif ürünleriyle Türk insanının hayatına değer katan birçok yeniliğe imza attı. Türk Henkel, Türkiye’nin ilk sıvı bulaşık deterjanı Pril, ilk deterjanı Tursil, ilk yumuşatıcısı Vernel, ilk sıvı saç kremi Gliss, dünyanın ve Türkiye’nin ilk stick yapıştırıcısı Pritt gibi, her biri kendi alanlarında ilk olan markaları tüketicilerin kullanımına sundu. Bugün Yapıştırıcı Teknolojileri ve Tüketici Markaları İş Birimlerinde toplam 34 markası bulunan Türk Henkel, 60 yıldır hayatımızın her alanında var. Deterjan, şampuan, kırtasiye malzemeleri gibi hızlı tüketim ürünlerinin yanı sıra endüstriyel ürünleri ile de her birimizin televizyonunda, akıllı telefonunda, arabasında; kısacası her yerde Henkel’in ürünlerini görmek mümkün. Türk Henkel markaları, geçtiğimiz bir yıl boyunca ülkemizdeki 100 haneden 90’ında mutlaka kendine yer buldu. 

Pazara yön veriyor

Türk Henkel bugün, markaları,yenilikleri ve teknolojileriyle içinde bulunduğu pazarlarışekillendirirken, endüstriyel ve tüketici alanlarında da pazara yön veriyor. Türk Henkel’in Tüketici Markaları İş Birimi, kendi içinde Çamaşır ve Ev Bakım, Saç Bakım ile Profesyonel Saç Bakım olmak üzere 3 alt kategoriye ayrılıyor. Şirketin, Çamaşır ve Ev Bakım’da Persil, Tursil, Perwoll, Vernel, K2R, Pril ve Bref olmak üzere toplam 7 markası bulunuyor. Türk Henkel, Saç Bakım’da ise Schwarzkopf Gliss, Blendax, Syoss, Palette, Schwarzkopf Root Retoucher, Men Perfect ve Schwarzkopf Taft markalarını pazara sunuyor. Igora, Blond Me, Indola, Osis, Silhouette, Session Label, Fibre Clinix, BC Bonacure, Authentic Beauty Concept ile Alterna markaları da şirketin Profesyonel Saç Bakımı’ndaki marka portföyünü oluşturuyor. Türk Henkel, Yapıştırıcı Teknolojileri İş Birimi’nde ise 10 marka ile pazara öncülük ediyor.Bu markalar, Technomelt, Aquence, Bonderite, Teroson, Loctite, Pattex, Sista, Ceresit, Pritt ve Tangit olarak sıralanıyor.

Türkiye’ye 65 milyon Euro’luk yatırım

Son dönemde Türkiye’ye 65 milyon Euro tutarında bir yatırım gerçekleştiren Türk Henkel bugün, yaklaşık 1.000 kişilik ekibiyle, İstanbul’da Gebkim Yapıştırıcı Teknolojileri Fabrikası, Tuzla Yapıştırıcı Teknolojileri ve Saç Bakım Ürünleri Fabrikası ile Ankara Tüketici Markaları Fabrikası olmak üzere, Türkiye’de 3 noktada üretim gerçekleştiriyor. Hem ülke ekonomisine hem istihdama katkı sağlıyor. Tüketici Markaları İş Birimi’nde, Çamaşır ve Ev Bakım kategorisindeki ürünlerin yüzde 80’e yakını Türkiye’de üretiliyor. Persil, Tursil, Perwoll, Vernel ve Pril elde yıkama bulaşık deterjanları, Türkiye’de üretilen markalar arasında. Türk Henkel’in Saç Bakım kategorisi altında satışa sunduğu ürünlerin ise yüzde 76’sı ülkemizde üretiliyor. Blendax, Syoss şampuan ve saç bakım kremleri ile Gliss ürünlerinin birçoğunun üretimi ülkemizde gerçekleştiriliyor. Türk Henkel’in Yapıştırıcı Teknolojilerinde Türkiye’de ürettiği markalar ise Loctite, Technomelt, Bonderite, Teroson, Aquence, Sista ve Ceresit… Bu da şirketin, Yapıştırıcı Teknolojilerinde ülkemizde satışa sunduğu ürünlerin üçte ikisine karşılık geliyor.

İçinde bulunduğu pazarların büyümesinden daha fazla büyüme hedefiyle hareket eden Türk Henkel’de, 2023 yıl sonu itibarıyla hem tüketici ürünleri alanında hem de yapıştırıcı teknolojilerinde çift haneli büyüme öngörülüyor. Şirketin, Tüketici Markaları ve Yapıştırıcı Teknolojileri İş Birimlerinde bulunan 34 markasının büyük bölümü de pazarlarında lider konumda ya da ilk 3 içinde yer almayı sürdürüyor. Türk Henkel, yıllardır Henkel’in global büyümesine en çok katkı sağlayan ilk 10 ülkeden de biri konumunda… Son 5 yılda özellikle endüstriyel iyileştirmeler, endüstri 4.0 altyapısı ve sürdürülebilirlik gibi alanlara yatırım gerçekleştiren Türk Henkel’de hedef, 2024 yılında yatırımları artırarak bu büyümeyi daha da hızlandırmak.

Yatırımların odak noktasında sürdürülebilirlik var

Henkel’inglobalde gerçekleştirdiği yatırımların odak noktalarından birini de sürdürülebilirlik konusu oluşturuyor. Henkel‘de ortak amaç, “Gelecek Nesiller İçin İyiliğe Öncülük Etmek“ olarak ifade ediliyor. Bu noktadan hareketle Henkel, 2030 ve sonrası için global sürdürülebilirlik stratejisinin çerçevesini de çoktan çizmiş durumda. Şirket, 2030’a kadar operasyonlarını iklim pozitif hale getirmeyi, 2025’e kadar tüm yönetim seviyelerinde cinsiyet eşitliği sağlamayı, toplum eğitimi programlarını ve gönüllülük faaliyetlerini genişletmeyi ve ambalajları %100 geri dönüştürülebilir ya da yeniden kullanılabilir şekilde tasarlamayı hedefliyor. Türk Henkel, geçtiğimiz dönemde de ülkemizde sürdürülebilirlik alanında önemli adımlar atmış durumda. Türk Henkel’in Tüketici Markaları İş Birimi’nde şu anda ürettiği tüm ürünler %100 geri dönüştürülebilir ambalaja sahip. Ürünlerde kullanılan ham madde ve ambalaj malzemeleri de sürdürülebilir kaynaklardan temin ediliyor. Henkel’in Tüketici Markaları fabrikaları içinde yağmur suyu geri kazanımını hayata geçiren ilk fabrika ise Türk Henkel’in Ankara Fabrikası oldu. Türk Henkel ayrıca, İstanbul Tuzla’daki Yapıştırıcı Teknolojileri Fabrikası’nı da karbon nötr hale getirdi. Bu fabrika şu anda Hindistan, Orta Doğu ve Afrika (IMEA) bölgesinde karbon nötr özelliğindeki ilk iki Henkel tesisinden biri.

Türkiye’ye 100 milyon dolarlık veri merkezi yatırımı!  

Yaklaşık 100 milyon dolarlık yatırımla kurulacak veri merkezi, 6 Megawatt kapasiteye kadar ulaşarak Vodafone’un Ege Bölgesi’ndeki en büyük   kapasiteli veri merkezlerinden biri olacak. Yeni merkezle birlikte Vodafone’un Türkiye’nin büyükşehirlerinde bulunan veri merkezlerinin sayısı 6’ya, beyaz alan büyüklüğü ise 13.500 metrekareye kadar ulaşacak. Kurulacak veri merkezinin 2025’in ilk çeyreğinde faaliyete geçmesi hedefleniyor.

Vodafone İzmir Veri Merkezi projesi için Vodafone Türkiye CEO’su Engin Aksoy ve Edgnex Data Centres by DAMAC Başkan Yardımcısı ve Yönetim Kurulu Üyesi Aqil Ali’nin katılımıyla İstanbul’da bir basın toplantısı düzenlendi.

Bulut bilişim için güvenilir ve yüksek kapasiteli veri merkezlerine yatırım yapılması bir zorunluluk

Törende konuşan Vodafone Türkiye CEO’su Engin Aksoy, “Vodafone olarak, ülkemizin yatırım ikliminde önemli bir rolümüz var. Türkiye ekonomisine katkı sağlayan oyunculardan biriyiz. Son 17 yılda yaptığımız yatırımın reel değeri 157,6 milyar TL’yi aştı. Vodafone ekosistemi olarak sadece 2022-23 mali yılında Türkiye GSYH’sine 68 milyar TL’lik katkı sağladık. Gelecek hedeflerimizden biri de Veri Merkezi, Bulut Çözümleri, Siber Güvenlik, Özelleştirilmiş Mobil Ağ ve IoT alanlarında yapacağımız yatırımlarla önümüzdeki 5 yıl boyunca katlanarak artan bir hızda büyümek. Küresel bulut bilişim pazar büyüklüğünün 2026 yılına kadar 947,3 milyar dolara ulaşacağı öngörülüyor. Bu yükselen ekonomide Türkiye’nin yer almaması düşünülemez. Bulut bilişim için güvenilir ve yüksek kapasiteli veri merkezlerine yatırım yapılması bir zorunluluk olmaya devam ediyor. Bu anlayışla DAMAC ile ülkemize yeni bir veri merkezi kazandırmak üzere güçlerimizi birleştirdik ve bir ortak girişim şirketi kurduk. Bu stratejik ortaklıkla amacımız, Türkiye’de ve diğer global pazarlarda veri merkezi tesisleri geliştirmek. Bu kapsamda İzmir’de kuracağımız ortak veri merkezi projemizin toplam yatırım tutarının 100 milyon dolara ulaşmasını öngörüyoruz. Yeni veri merkezimiz tamamlandığında, teknoloji alanındaki yatırımlarımızın en güçlü halkalarından birini oluşturacak. Vodafone olarak, global deneyimimiz ve yerel yeteneklerimiz ile ülkemizin sürdürülebilir büyümesine katkı sağlamaya devam edeceğiz” dedi.

İzmir, konumu itibarıyla Doğu Akdeniz Bölgesi’nin veri merkezi talebini karşılamak adına son derece elverişli

 Edgnex Data Centres by DAMAC Başkan Yardımcısı ve Yönetim Kurulu Üyesi Aqil Ali ise şöyle konuştu: “Vodafone ile gerçekleştirdiğimiz ortak girişim, DAMAC açısından çok büyük bir dönüm noktası olmakla birlikte, Türkiye’nin batı kıyısında büyüyen pazarda önemli bir dijital altyapı sağlayacak. Türkiye’nin en geniş ve en eski şehirlerinden biri olan İzmir, konumu itibarıyla da Doğu Akdeniz Bölgesi’nin veri merkezi talebini karşılamak adına son derece elverişli. Biz yerel dijital ekonomiler üzerinde maksimum etki alanına sahip olabileceğimiz küresel stratejik ortaklıklar kurmaya önem veriyoruz. Bu nedenle, Vodafone ile olan çalışmamız hızla gelişen piyasada dünya standartlarında bir tesis sunacak.”

Tier 3 standartlarına göre tasarlanacak

Son teknolojiye sahip olacak yeni veri merkezi, Tier 3 standartlarına göre tasarlanacak. Veri merkezi sektöründe, sıfır hataya yakın çalışma koşulları ile birlikte %99,982 oranında kullanılabilirlik, tam yedekli, yüksek teknoloji özelliklerine sahip veri merkezleri Tier 3 seviyesine erişmiş sayılıyor. Depreme dayanıklılık standartları esas alınarak inşa edilecek olan yeni veri merkezi, soğutma sistemi dahil yedekli altyapı kapasitesi, yedekli bilgi işlem sistemleri ve çalışır durumdayken bile bakımı yapılabilen güvenilir teknoloji merkezi ile Tier 3 seviyesi için gerekli tüm kriterleri karşılayacak. Yeni veri merkezi yeşil enerji bileşenlerine sahip olacak ve yenilenebilir enerji kullanılacak.

İzmir; Avrupa, Afrika ve Asya’ya erişim sağlayan birçok deniz altı kablo geçiş istasyonuna yakın bir konumda bulunuyor. Bu stratejik konumu nedeniyle bölgede devam eden deniz altı kablo geliştirme çalışmaları, internet değişim noktaları ve içerik dağıtım ağı (CDN) sağlayıcıları açısından cazip hale geliyor. Türkiye ve Yunanistan’ı birbirine bağlayacak olan deniz altı kablo sistemi, İzmir’i Atina ve Girit’e bağlayacak. Bu sayede, veri merkezi müşterilerine yedekli bağlantı güzergahları sayesinde düşük gecikme süresiyle erişim hizmeti imkânı sağlanacak.

Avrupa’ya hem karasal hem de deniz altı kabloları ile bağlı olacak

Yeni veri merkezi ile müşterilerine uçtan uca çözümler sağlayacak. Taşıyıcı bağımsız bir veri merkezi olarak planlanan veri merkezi, her segmentten müşteri için bir cazibe merkezi olacak. Vodafone’u bölgede “tek durak noktası” haline getirecek olan merkez, özellikle bölgedeki içerik üreticileri, toptan seviyede hizmet veren firmalar ve felaket durum merkezi (DRC) hizmetlerine ihtiyaç duyan kurumsal firmalar için Avrupa yönüne hem karasal hem de deniz altı kabloları ile bağlı olacak. Bu da merkezin müşteriler tarafından tercih edilmesinde önemli rol oynayacak. Yeni veri merkezi, “internet üzerinden medya servisi sunanlar” (OTT) ve “hiper ölçekli hizmet sağlayıcılar” (hyperscaler) segmenti için de çok önemli bir merkez olacak. Bu segmentin coğrafi olarak alternatif bir rotada veri merkezi hizmeti almasını sağlayacak.    

Kuyuya Taş Atıyoruz etkinliği 20 Şubat’ta!

0

Teknoloji her geçen gün bir önceki aşamaya göre çok daha hızlı ve çevik bir biçimde gelişim gösterirken girişimcilik ekosistemi de aynı doğrultuda hem teknolojiyi besleyen hem de teknolojiden beslenen bir yapıda gelişimini sürdürüyor. Peki “teknoloji”, “girişimcilik” ve “rekabet” olgusal veya yapısal olarak aynı başlıkta değerlendirildiğinde süreç nasıl işliyor? Bu soru ve çok daha fazlası bu ay 20 Şubat’ta Tekno Rekabet başlığıyla gerçekleştirilecek olan Kuyuya Taş Atıyoruz etkinliğinde yanıt bulacak.

Ekosistem paydaşlarının katılımıyla ve karşılıklı sohbet havasında gerçekleşecek olan etkinliğe dair tüm merak edilenleri sizler için derledik. İşte detaylar!

Kuyuya Taş Atıyoruz etkinliği 20 Şubat’ta!

ENTERTECH İstanbul Teknokent tarafından gerçekleştirilen konsept bir etkinlik olan Kuyuya Taş Atıyoruz etkinliği bu ay 20 Şubat’ta “Tekno Rekabet” ana temasıyla düzenlenecek. Workinton Levent 199‘daki etkinlik saat 19:00’da başlayacak. Girişimcilik ekosistemi odağında önemli değerlendirmelerin yapılacağı etkinliğin medya partneri Branding Türkiye olurken etkinliğin moderatörlüğünü Engin Alemdar yapacak. Bilgi ve deneyim paylaşımına ek olarak network fırsatının da olacağı Kuyuya Taş Atıyoruz’un bu ayki konuğu ise CarrTell CEO’su Batuhan Tosunoğlu oldu.

Teknoloji, girişimcilik ve rekabet gibi önemli kavramların gündeme alınacağı etkinliğe
kaydolmak ve etkinlik hakkında ayrıntılı bilgi edinmek için “Bilgi Ve Kayıt”a tıklamanız
yeterli. Formu eksiksiz doldurmayı unutmayın.

Etkinlik Detayları

Etkinlik Adı: Kuyuya Taş Atıyoruz
Ana Tema: Tekno Rekabet
Moderatör: Engin Alemdar
Konuşmacı: Batuhan Tosunoğlu
Tarih: 20 Şubat 2024
Mekan: Workinton Levent 199
Adres: Büyükdere Caddesi No:199, Levent 199, İstanbul



Haftalık çalışma saati değişebilir! Kaç olacak?

0

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, çalışanları daha fazla koruyacak yeni bir kanun hazırlamaya başladı. Milyonlarca kişiyi etkileyecek kanunla birlikte haftalık çalışma saatinin düşürülmesi bekleniyor. Şu anda ortalama 45 saat olan çalışma süresi, yeni kanunla 35-40 saate düşürülecek.

Haftalık çalışma saati 40 saat olarak güncellenecek

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan; çalışma saatleri, ücretler, izin hakları başta olmak üzere pek çok konuda yeni düzenlemeye ihtiyaç olduğunu belirtmişti. Bu kapsamda TBMM’de harekete geçildi. Sabah’ın haberine göre haftalık çalışma saatlerinde düşüş yaşanacak.

Hazırlanan kanun taslağında, tüm sektörlerde haftalık çalışma saatlerinin 35-40 saate azaltılması öngörülüyor. Şu an sanayi sektöründe 45, basın ve denizcilikte 48 olan sınırlar, kanunla birlikte kademeli olarak azaltılacak. Ayrıca yıllık izin süresi de güncellenmiş olacak.

Kanun taslağına göre, fazla mesai ücretleri ve tatil izin ücretlerinde de düzenleme yapılması öngörülüyor. Fazla mesai ücretlerinin artırılmasıyla çalışanların alım gücünün yükseltilmesi planlanıyor. Ayrıca kayıt dışı istihdamı önlemek için denetimler sıklaştırılacak.

Yeni kanunda çalışanların vasıf gelişimleri de desteklenecek. İşverenlere eğitim kursları düzenleme yükümlülüğü getirilecek. Böylece çalışanlar yeni iş imkanları yakalayabilecek.

Günümüzde kullanılan kurallar, 1936 yılında kabul edilen ve 2003’te güncellenen İş Yasası’na dayanıyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan ise bu konuda kapsamlı bir değişiklik yapmak istediklerini ifade etti.

Peki siz bu konu hakkında neler düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi aşağıdaki Yorumlar kısmından bizimle paylaşabilirsiniz.

Atlas Copco’dan Endüstri 4.0 çözümü!

Sunduğu akılcı çözümlerle sanayide Endüstri 4.0’a geçişi hızlandıran Atlas Copco Endüstriyel Teknik; Smart Integrated Assembly konsepti ile tüm dünyada ve endüstrilerde yeni bir dönem başlatıyor. Birbiriyle bağlantılı akıllı montaj araçlarını, veri tabanlı hizmetleri ve tamamen entegre çözümleri içeren bir Endüstri 4.0 portföyünü kapsayan Smart Integrated Assembly ile endüstriyel üretimi tamamen otomatik ve hatasız hale getirerek, üreticilerin enerji maliyetlerini düşürüyor ve dünya genelinde sürdürülebilir bir geleceğe katkıda bulunuyor.

Akıllı fabrikaların üretimde baş rolü aldığı endüstri çağında; daha esnek, uyarlanabilir ve entegre üretim süreçleri, sürdürülebilir verimlilikte anahtar görevi görüyor. Endüstriye yüksek kaliteli endüstriyel elektrikli aletler, kalite güvence ürünleri, montaj çözümlerinin yanı sıra yazılım ve hizmet sunan Atlas Copco Endüstriyel Teknik; geliştirdiği “Smart Integrated Assembly” konsepti ile bugünden modern üretimin geleceğini şekillendiriyor.

Üretimin geleceğine giden yol haritasını sunuyor

Üretimin ve üretim yönetiminin dijital altyapılar aracılığıyla yürütüldüğü, anlık kesinti ve arızaların üretim mekanizmasına doğrudan etki ettiği yeni endüstri çağında, esneklik ve çeviklik gibi parametreler hem verimlilik hem de rekabet üstünlüğü için kritik bir rol üstleniyor. Smart Integrated Assembly konsepti de; Atlas Copco Endüstriyel Teknik’in üretimin geleceğine giden yol haritasını sunma, inovasyon ve sürdürülebilirlik odaklı uzun vadeli taahhütlerinin bir kanıtı olma niteliği taşıyor. Smart Integrated Assembly; entegre montaj hattı çözümlerini içeren, akıllı bağlantılı montaj araçlarını ve veri odaklı hizmetleri de kapsayan bir Endüstri 4.0 çözümleri portföyü olarak tanımlanıyor.

Endüstriyel üretim döngülerinin her adımı için donanım, yazılım ve hizmetlerin tümünün işleyişini ve ekosistemini kapsayan bu ekosistem; endüstriyel üretimi tamamen otomatik ve hatasız hale getirmeyi hedefliyor.

Daha verimli, esnek, uyarlanabilir ve güvenli üretim süreçleri açısından rekabet avantajı sunarken; üretimde iş duraksamalarını azaltarak malzeme ve enerjiyi verimli kullanıyor. Endüstri 4.0 dönüşümünde çığır açan bu konsept, atık miktarını azaltarak karlılığı artırıyor ve dünyanın sürdürülebilirliğini destekliyor.  

Yenilikçi bulut servislerine tek noktadan erişim!

0

Yenilikçi teknik altyapısı sayesinde üç farklı işlevi bir arada sunan Cloudworks, KOBİ’lerden büyük işletmelere kadar her ölçekten işletmenin kendi ihtiyaçlarına göre özelleştirilmiş bulut servislerine tek bir platformdan erişebilmesini sağlıyor. Cloudworks’u kullanan işletmeler, İnnova’nın geliştirdiği ürünlere erişebilmenin yanı sıra, kendi bulut sistemlerini de oluşturabiliyor ve platform içinde kendi ürünleriyle yer alabiliyor. Kolay ölçeklenebilir bir iş modeliyle çalışan Cloudworks, şirketlerin verimliliklerini artırırken “Kullandıkça Öde” özelliği sayesinde iş süreçlerini daha az maliyetle buluta taşıyabilmelerini sağlıyor.

İnnova CEO’su Serdar Toraman
İnnova CEO’su Serdar Toraman

Cloudworks ile bulut teknolojisine yenilikçi bir yaklaşım getirerek sektörde fark yarattıklarını söyleyen İnnova CEO’su Serdar Toraman, “Cloudworks tamamen kendi kaynaklarımızla geliştirdiğimiz benzersiz bir yüksek teknoloji bulut platformu. Cloudworks sayesinde her işletme kendi geliştirdiği ürün, servis ve çözümlerini hem platformun bulut altyapısında hem de kendi pazar yerlerinde müşterilerine doğrudan sunabilecek.

Platform aynı zamanda İnnova’nın geniş bir yelpazede her profilden kullanıcı için değer yaratan, lider ve yenilikçi ürünlerine direkt ulaşım imkânı da sağlıyor. Bu üç farklı işleviyle Cloudworks, şirketimizin genlerindeki inovasyon ruhunu en iyi yansıtan çözümlerimizden biri olarak öne çıkıyor. Bu platformun, ülkemizin dijital dönüşüm yolculuğunda önemli bir rol üsteleneceğine ve yerli teknoloji girişimlerimizin globale açılmasına yeni bir katkı sunacağına inanıyorum” dedi.

Bulut çözümlerine anında erişim

Cloudworks’te yer alan ürünler arasında bulut altyapısıyla düşük maliyetli, yüksek güvenlikli bir tahsilat kanalı sunan PayFlex Sanal POS, IoT projelerinde uçtan uca çözüm sunan SkywaveIoT, e-Fatura başta olmak üzere şirketlerin tüm muhasebe süreçlerini İnnova özel entegratörlüğünde dijitalleştiren PayFlex E-Dönüşüm çözümleri ve Android POS bulunuyor.

İnnova’nın 7/24 sunduğu destek güvencesiyle operasyonel süreklilik sunan Cloudworks yüksek güvenlik önlemleri ve yedekleme çözümleriyle şirketlerin kritik verilerinin güvende kalmasını sağlıyor.

Bulut teknolojileri dünyasına yenilikçi bir anlayış kazandıran Cloudworks platformuna cloudworks.digital adresinden ulaşılabiliyor.

Yerli yazılım Dünya’ya açılıyor!

0

Tarım ve teknoloji alanında faaliyetlerini sürdüren Agrotech, yüzde 100 yerli ve milli kaynaklarla geliştirdiği Bychat yazılımı özelinde Ares Technology Limited’la yıllık white-label iş ortaklığı sözleşmesi imzaladı. Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yapılan açıklamada, “Bychat ürünümüzün kullanımı için merkezi Hong Kong’ta bulunan Amerika, Avrupa, Ortadoğu, Afrika ve Uzakdoğu’da 63 ülkede hizmet veren Ares Technology Limited’la bu ülkeleri kapsayan yıllık white-label iş ortaklığı sözleşmesi imzalanmıştır. Bu sözleşme ile birlikte ilgili firmanın yaklaşık yıllık 1,2 milyar dolar hacme sahip tüm e-ticaret ve dijital dönüşüm süreçleri yüzde 90 bağlı ortaklığımız olan Grid Teknoloji tarafından yapay zekâ ürünümüz Bychat ile sağlanacak.” sözlerine yer verildi. Agrotech Global Teknoloji ve Ar-Ge Başkanı Murat Teksöz ise köklü ve uluslararası yapısıyla ön plana çıkan Ares Technology Limited ile yapılan iş birliğine ilişkin, “Bu adımı, şirketimizin stratejik hedeflerine ulaşma ve küresel pazarda güçlü bir marka haline gelmesi adına önemli bir süreç olarak görüyoruz.” dedi.

Tarımsal üretimde Türkiye’nin önde gelen şirketi Agrotech, yüzde 100 yerli ve milli kaynaklarla geliştirdiği Bychat yazılımı özelinde Ares Technology Limited’la yıllık white-label iş ortaklığı sözleşmesi imzaladı. Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yapılan açıklamada, yazılımın iki ayı aşkın süredir devam eden yeterlilik testlerinin başarıyla sonuçlandığı belirtilirken, “Bychat ürünümüzün kullanımı için merkezi Hong Kong’ta bulunan Amerika, Avrupa, Ortadoğu, Afrika ve Uzakdoğu’da 63 ülkede hizmet veren Ares Technology Limited’la bu ülkeleri kapsayan yıllık white-label iş ortaklığı sözleşmesi imzalanmıştır. Bu sözleşme ile birlikte ilgili firmanın yaklaşık yıllık 1,2 milyar dolar hacme sahip tüm e-ticaret ve dijital dönüşüm süreçleri yüzde 90 bağlı ortaklığımız olan Grid Teknoloji tarafından yapay zekâ ürünümüz Bychat ile sağlanacak olup; bu ticaret hacminin yüzde 2’lik kısmına gelen, yıllık yaklaşık 720 milyon TL, bağlı ortaklığımız Grid Teknoloji’ye ödenecektir. Buradan elde edilecek tutar tam konsolidasyon olarak raporlanan bilançomuza da yansıyacaktır.” denildi.

Yerli ve milli kaynaklarla geliştirildi

Agrotech Global Teknoloji ve Ar-Ge Başkanı Murat Teksöz, köklü ve uluslararası yapısıyla ön plana çıkan Ares Technology Limited ile yapılan iş birliğine ilişkin, “Bu adımı, şirketimizin stratejik hedeflerine ulaşma ve küresel pazarda güçlü bir marka haline gelmesi adına önemli bir süreç olarak görüyoruz. Şirketimizin sadece yerel değil, aynı zamanda küresel düzeyde de rekabetçi olma hedefine ulaşma yolundaki kararlılığının bir yansıması olarak değerlendiriyoruz. Bychat yazılımı, Türkiye’nin yerli ve milli kaynaklarıyla geliştirilmiş bir ürünüdür ve bu iş ortaklığıyla birlikte dünya genelinde daha geniş bir kitleye ulaşacağına inanıyoruz. Ares Technology Limited’ın uluslararası alandaki köklü ve etkili yapısı, ürünümüzün küresel pazarda başarılı bir şekilde konumlanmasına yardımcı olacak.” dedi.

Link Bilgisayar’ın genel müdürü değişti!

0

Türkiye’nin önde gelen sektörel yazılım çözümleri sağlayıcısı Link Bilgisayar genel müdürlüğü görevine Murat Pekmezyan atandı. Bilişim sektöründeki 35 yıllık deneyiminde, sektörlerinin lider şirketlerinde inovasyon, büyüme ve dijital dönüşüm alanlarındaki başarılarıyla öne çıkan Pekmezyan, Link Bilgisayar’ın gelecek dönemde sektörel çözümler alanındaki konumunun güçlendirilmesine liderlik edecek.

Link Bilgisayar’a katılmadan önce sektörel yazılım çözümleri alanında faaliyet gösteren Ice Teknoloji’nin genel müdürü olan Pekmezyan, şirketin satış ve müşteri hacmini artırarak pozisyonunun yukarı taşınmasını sağladı. Öncesinde Burgan Bank’ın sistem geliştirmeden sorumlu başkan yardımcılığını yapan Pekmezyan, Mobix ve Digital Planet genel müdürlüklerinde bulundu. Dijital bankacılığın Türkiye’de gelişimine katkıda bulunan Pekmezyan, Osmanlı Bankası, EGS Bank, Ziraat Bankası ve DenizBank’ın yazılım çözümleri sağlayan iştiraklerinde üst düzey yöneticilik görevlerinde bulunarak büyük ölçekli dijitalleşme ve yazılım geliştirme projeleri yönetti.

1982 yılında Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümünden mezun olan Pekmezyan, yüksek lisans eğitimini İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde tamamladı.

Opet Fuchs üst düzey yönetiminde değişiklik!

0

Madeni yağ sektörünün önde gelen şirketlerinden Opet Fuchs’ta Genel Müdürlük görevine, OPET Petrolcülük A.Ş. Satıştan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı İrfan Özdemir getirildi.

OPET Petrolcülük ve Fuchs Petrolub SE ortaklığında Türkiye’de otomotiv ve endüstriyel yağlar alanında hizmet veren Opet Fuchs’un üst düzey yönetiminde değişikliğe gidildi. Temmuz 2021’den itibaren Opet Fuchs Genel Müdürü olarak görev yapan Özgür Canşe emekliliğe ayrılırken bu göreve OPET Satıştan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı İrfan Özdemir atandı.

OPET Fuchs’ta 1 Mart 2024 itibarıyla Genel Müdürlük görevini üstlenecek olan İrfan Özdemir, 1991 yılında İTÜ İşletme Mühendisliği Bölümü’nü bitirdikten sonra profesyonel iş hayatına adım attı. Yaşar Holding DYO ve Sadolin A.Ş.’de Satış Koordinasyon Şefi olarak görev yapan Özdemir, 1994 yılında Tofaş OTO Ticaret A.Ş.’ye transfer oldu. Tofaş OTO Ticaret’te sırasıyla Bölge Satış Sorumlusu, Bölge Satış Uzmanı, Bölge Satış Müdürü ve Bölge Satış Koordinatörü görevlerinde bulundu. Daha sonra New Holland Trakmak AŞ’de Satış Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yapan İrfan Özdemir, bu görevinin ardından Türk Traktör ve Ziraat Makineleri AŞ’ye Satıştan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak atandı. Özdemir Mart 2018’den bu yana OPET’te Satıştan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yapıyordu.

Microsoft, Azure IoT Central’ı kullanımdan kaldırıyor!

0

Microsoft, Azure konsolunda yaptığı açıklamada, Azure IoT Central hizmetinin 31 Mart 2027’de kullanımdan kaldırılacağını doğruladı.

Microsoft’un 8 Şubat 2024 tarihli “Learn” gönderisine göre IoT Central, IoT çözümlerini oluştururken, yönetirken ve sürdürürken işi ve maliyetleri azaltmak için tasarlanmış bir hizmet olarak IoT uygulama platformudur.

15 Şubat itibarıyla, IoT Central web sitesi hâlâ potansiyel müşterileri “Azure’u Ücretsiz Deneyin” veya “Kullandıkça öde hesabı oluşturun” davetinde bulunuyor.

Microsoft’un Azure IoT teklifi üç sütundan oluşuyor: IoT Hub, IoT Edge ve IoT Central.

Microsoft’a göre IoT Hub, “IoT cihazlarını ve sensörlerini bağlamak, izlemek ve yönetmek için güvenli ve ölçeklenebilir bir yol” sağlayan bulut tabanlı bir hizmet. Azure IoT Edge, cihazların bulut tabanlı iş yüklerini yerel olarak çalıştırmasına olanak tanıyacak şekilde tasarlanmıştır. Azure IoT Central, cihazları uygun ölçekte bağlamak ve yönetmek için tam olarak yönetilen, bulut tabanlı bir IoT çözümü.

Merkez, mimaride Hub’ın üzerinde bir katman ve Hub’ın kendisi de devam edebilir. Bir geliştirici, Azure konsolunda Hub hakkında herhangi bir uyarı olmadığını söyledi. IoT Edge ise “konteynerli Linux iş yüklerini dağıtmanıza, çalıştırmanıza ve izlemenize olanak tanıyan cihaz odaklı bir çalışma zamanıdır.

2019 yılında Microsoft ve uydu iletişim şirketi Inmarsat, müşterilerin verileri Inmarsat’ın sat-com ağı aracılığıyla analiz için Azure IoT Central platformuna taşımasına olanak tanıyacak bir entegrasyonu duyurdu.

GPU devi Nvidia’nın da Azure IoT Central ile bağlantısı varFleet Command hibrit bulut platformu, “Yapay zekayı düzinelerce veya binlerce sunucu veya uç cihaza güvenli ve uzaktan dağıtmak, yönetmek ve ölçeklendirmek” olarak faturalandırılıyor. “Azure IoT Central çalışma zamanını dağıtma ve Azure IoT Central düğümünü Fleet Command’den yönetme” yeteneği de dahil olmak üzere Azure IoT Central ile entegrasyon sunuyor.

IBM, Kasım 2022’de Watson IoT hizmetini kısa sürede sona erdirmek için benzer bir hamle yaptı. Şirket, bunun “IBM Cloud’daki Watson IoT Platform hizmetini 1 Aralık 2023’ten itibaren doğrudan değiştirme olmaksızın sonlandıracağını” söyledi. 

Hacklenemez bilgisayarlar gerçek oluyor: Işıkla çalışan çipler verileri koruyor!

Pennsylvania Üniversitesi’nde görev yapan araştırmacılar, geleneksel elektrik yerine ışık dalgalarını kullanan devrim niteliğinde bir bilgisayar çipi geliştirdi. Bu yeni çip, sadece bilgisayar işlem hızını artırmakla kalmayıp aynı zamanda enerji tüketimini de azaltma potansiyeli taşıyor. Geliştirilen çipin, kullanıma hazır olduğu ve hacklenemeyeceği iddialarıyla dikkat çekiyor.

Hacklenemez bilgisayarlar Günümüzde yapay zeka ve benzeri alanlarda kullanılan süper bilgisayarlar, milyonlarca hesaplama saniyede bir kentilyon hesaplamayı gerçekleştirebiliyor. Ancak, bu süper bilgisayarlar yüksek enerji tüketimiyle de biliniyor. AMD destekli Frontier süper bilgisayarının 22,703 kW güç tüketimine sahip olması, verimsizlik sorununu ortaya koyuyor.

Pennsylvania Üniversitesi araştırmacıları, bu soruna çözüm olabilecek bir çip geliştirdi. Silikon-fotonik (SiPh) çip, ışık kullanarak matematiksel hesaplamalar yapabilme yeteneğiyle öne çıkıyor. Araştırmacılar, bilgi işlem teknolojisini daha verimli hale getirmek ve enerji tüketimini düşürmek amacıyla ışığı kullanmayı tercih ettiler.

Yapılan açıklamalara göre Hacklenemez bilgisayarlar, SiPh çipleri, yapay zeka modellerini eğitmek ve sınıflandırmak için kullanılan GPU’larla rekabet edebilecek potansiyele sahip. Ayrıca, çipin paralel hesaplama yeteneği, veri gizliliğini artırarak hacklenememe avantajı sağlıyor. Çip, bellekte bilgi saklama ihtiyacını ortadan kaldırdığı için, veri hırsızlığı riskini minimize ediyor.

Araştırmacılar, SiPh çiplerinin yapay zeka şirketlerinin mevcut altyapılarına kolayca entegre edilebileceğini öne sürüyor. Bu çiplerin, daha hızlı hesaplama, düşük enerji tüketimi ve veri gizliliği sağlama gibi avantajlarıyla gelecekte bilgi işlem teknolojisinin önemli bir oyuncusu olabileceği düşünülüyor. Şu anda ticari bir dökümhaneye başvuruda bulunulmuş durumda, ancak seri üretim için optimizasyon çalışmalarının devam etmesi bekleniyor.

Nvidia’dan 18.4 Exaflops gücünde yapay zeka canavarı: Eos!

Nvidia, yapay zeka uygulamalarına yönelik güçlü ve yüksek performanslı bir süper bilgisayarı olan Eos’u tanıttı. Gelişen yapay zeka teknolojileriyle birlikte, bu alandaki ihtiyaçlar da hızla artıyor. Eos, bu ihtiyaçlara cevap vermek üzere tasarlanmış bir süper bilgisayar olarak öne çıkıyor.

Eos süper bilgisayarı, etkileyici 4.608 adet H100 AI GPU’ya ev sahipliği yaparak, toplamda 18,4 Exaflops’a kadar yapay zeka işlem gücü sunuyor. Bu özellikleriyle Eos, Top500.org süper bilgisayarlar listesine 9. sıradan giriş yaparak dikkatleri üzerine çekiyor. Yapay zeka alanındaki en güçlü süper bilgisayarlar arasında kendine sağlam bir yer ediniyor.

Nvidia' Eos

Donanım açısından incelendiğinde, Eos süper bilgisayarı 576 adet Nvidia DGX H100 sistemi ile donatılmış durumda. Her bir DGX H100 sistemi, Nvidia’nın en son teknoloji ürünü H100 AI GPU’larını barındırıyor ve toplamda 4608 GPU’ya ev sahipliği yapıyor. Bu güçlü donanım birbirine bağlanarak, Eos’un Quantum-2 InfiniBand mimarisi ile destekleniyor, bu da Eos’a 18,4 Exaflops’luk muazzam bir FP8 AI performansı kazandırıyor.

Nvidia’nın Eos süper bilgisayarının duyurusunda, Eos’un mimarisinin geniş bir hızlandırılmış bilgi işlem düğümleri kümesinde ultra düşük gecikme süresi ve yüksek çıkışlı ara bağlantı gerektiren yapay zeka iş yükleri için optimize edildiği belirtiliyor. Bu özellikleri, Eos’u yapay zeka yeteneklerini ölçeklendirmek isteyen kuruluşlar için ideal bir çözüm haline getiriyor. Eos, dünya çapındaki şirketler ve geliştiriciler için önemli bir kaynak olarak öne çıkıyor ve yapay zeka destekli uygulamaları hızlandırma konusunda taahhütte bulunuyor.

Nvidia’nın Eos süper bilgisayarı, yapay zeka alanında yeni bir dönemi başlatarak, geleceğin teknolojilerine yön veriyor. Yüksek işlem gücü, optimize edilmiş mimari ve etkileyici donanımıyla Eos, Nvidia’nın yapay zeka konusundaki liderliğini bir adım daha ileri taşıyor.