Paribu yönetiminde istifa depremi!

0

Türkiye’nin önde gelen kripto para borsalarından Paribu, son günlerde yaşanan yönetim kriziyle gündemde. Şirketin başkan yardımcısı Yakup Bayrak başta olmak üzere, birçok üst düzey yöneticinin LinkedIn hesapları üzerinden Paribu’dan ayrıldıklarını duyurmaları, sosyal medyada dikkat çekti.

Paribu yönetiminde istifa: Başkan yardımcısı Yakup Bayrak işten ayrıldı!

2017 yılında kurulan Paribu, kısa sürede Türkiye’nin en büyük kripto para borsalarından biri haline geldi. Genel olarak Bitcoin, Ethereum, Ripple gibi popüler kripto paralar başta olmak üzere, çeşitli dijital varlıkların alım-satım işlemlerine aracılık eden bir platform.

Yakup Bayrak’ın ve diğer yöneticilerin ayrılıkları, şirket içinde yaşanan potansiyel anlaşmazlıkları veya stratejik farklılıkları gözler önüne seriyor. Bu tür üst düzey ayrılıklar, genellikle şirketin geleceği, yönetim anlayışı veya pazar stratejileri üzerinde farklı görüşlerin olduğunu işaret ediyor.

Paribu’nun bu yönetim krizini nasıl yöneteceği ve kullanıcılar ile yatırımcıların güvenini nasıl koruyacağı, önümüzdeki dönemde kripto para sektörü daha net ortaya çıkacak. Fakat yalnızca 7 ay önce gelen Yakup Bayrak’ın ayrılışı ile yalnızca yöneticisi değil, ürün geliştirme ve IT ve kurumsal risk yönetimi konularındaki en kıdemli sistem tasarımcısı da şirketten ayrılmış oldu.

Microsoft, Apple’ın kırılmaz denilen rekorunu aştı!

0

Microsoft, geçtiğimiz ocak ayında kendi çıkışı ve Apple’ın yaşadığı düşüş ile dünyanın en değerli şirketi unvanını kazandı. Şimdi ise dünya tarihinin gelmiş geçmiş en değerli şirketi olmayı başardı. Şirket geçtiğimiz Cuma günü tam tamına 3.125 trilyon dolarlık piyasa değerine ulaşarak yeni bir rekora imza attı. Önceki rekor ise 3.09 trilyon dolarla Apple’daydı. İkinci pozisyonuna gerileyen Apple’ın şu anki değeri ise 2.916 trilyon dolar olarak kayıtlara geçti.

Microsoft, nasıl en değerli şirket oldu?

Microsoft’un birincilik tahtına oturmasının en büyük sebebi, firmanın yapay zeka teknolojileri trendini çok iyi yakalaması ve bu alanda büyük yatırımlar yapması olarak gösteriliyor. Geleceğin en hayati teknolojisi olarak gösterilen yapay zeka, şimdiden birçok şirketin iş yapma şekillerini ve üretkenliğini etkilemiş durumda. Microsoft CEO’su Satya Nadella da, bu teknolojinin neredeyse her sektörü yeniden şekillendirme potansiyeli olduğunu söyledi.

microsoft en değerli şirket oldu

Şirketin 2024’ün ikinci çeyreğindeki gelirinin %18 artarak 62 milyar dolara ulaştığı açıklandı. Bu önemli artışın en büyük sebepleri ise Windows 11’e getirilen yapay zeka desteği ve oyun sektöründe dengeleri değiştiren Activision satın alımı olarak gösteriliyor.

CEO Nadella, yaptığı son sunumda da yapay zeka devriminin önemine vurgu yaptı ve bu trendi kaçıran firmaların rekabette çok gerilerde kalacağını iddia etti. Ayrıca yalnızca şirketlerin değil ülkelerin de tüm gelecek planlarını bu gelişmeyi dikkate alarak yapmasını tavsiye etti.

Peki siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce Microsoft’un sıradaki hamlesi ne olmalı? Yanıtlarınızı aşağıdaki yorumlar kısmından bizimle kolayca paylaşabilirsiniz. Görüşleriniz bizim için değerli.

Samsung akıllı saatler uyku apnesini tespit edecebilecek!

0

Samsung, akıllı saat teknolojilerine sağlık takibi alanında önemli bir özellik ekleyerek, uyku apnesi tespiti yapabilme yeteneğiyle dikkat çekiyor. Şirket, bu yeni özellik için yakın bir zamanda FDA onayını alarak, orta ve şiddetli obstrüktif uyku apnesi belirtilerini tespit edebilen akıllı saatlerini piyasaya sunmaya hazırlanıyor.

Uyku apnesi, bazı bireylerin uyku sırasında beynin nefes almayı kontrol etmek için gönderdiği sinyalleri düzgün bir şekilde iletememesi sonucunda ortaya çıkar. Samsung’un bu teknolojik yeniliği, kullanıcıların uyku verilerini detaylı bir şekilde analiz ederek uyku apnesi belirtilerini saptayabilecek. Bu özellik, özellikle henüz teşhis konulmamış 22 yaş üstü kullanıcılara, potansiyel uyku apnesi riski hakkında bilgi sahibi olma ve erken tıbbi yardım alma fırsatı sunmayı amaçlıyor.

Yakın bir tarihte FDA onayını alan bu özellik, ABD’deki akıllı saat modellerine 2024’ün 3. çeyreğinden itibaren entegre edilecek. Kullanıcılar, on günlük bir süre zarfında dört saatten fazla uyku sürelerini iki kez takip edebilecekler. Bu süreçte toplanan veriler, uyku apnesi belirtileri açısından potansiyel risk taşıyan bireylere yönlendirme sağlayacak, böylece farkında olmadıkları bir sağlık sorununa erken müdahale imkanı tanıyacaktır.

Samsung’un bu sağlık odaklı teknolojik yeniliği, kullanıcılara daha kapsamlı bir sağlık deneyimi sunma hedefi doğrultusunda atılmış önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Uyku apnesi konusunda erken teşhis ve müdahale imkanı sunan bu özellik, akıllı saat kullanıcılarının sağlıklarını daha bilinçli bir şekilde yönetmelerine olanak tanıyarak, yaşam kalitelerini artırma potansiyeli taşıyor.

Huawei’den Apple’a rakip AR gözlüğü!

0

Huawei, AR/VR teknolojilerinde çığır açacak yeni bir ürün geliştirme çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. Çin’in lider teknoloji firmalarından biri olan Huawei, ABD ambargosu öncesi dünya genelindeki etkileyici konumunu sürdürmek için çeşitli stratejik adımlar atmaya devam ediyor. Şimdi ise, şirketin AR gözlükleriyle “Spatial Computing” pazarına iddialı bir giriş yapacağına dair güçlü sinyaller ortaya çıkıyor.

Huawei tarafından geliştirilen yeni AR gözlüğünün adının Huawei Vision olması bekleniyor. Bu iddialı ürün, teknik özellikleri ve tasarımıyla dikkat çekecek. Öncelikle, gözlük sadece 350 gram ağırlığıyla kullanıcılara hafif ve konforlu bir deneyim sunacak. Bu, Apple Vision Pro‘nun neredeyse yarısı kadar bir ağırlık demek, bu da kullanıcıların uzun süreli kullanımlarda daha rahat hissetmelerini sağlayabilir. Gözlüğün ekran kalitesi ise Sony yapımı 4K micro-OLED panellerle sağlanacak, böylece görsel deneyimde üst düzey bir performans sunması hedefleniyor.

Huawei'

Ancak, birkaç özellik noktasında Huawei Vision‘ın bazı eksiklikleri olabileceği konuşuluyor. Özellikle, Apple’ın EyeSight benzeri bir özelliği sunmayacak olması ve uygulama desteği konusunda Vision Pro’ya göre bir miktar kısıtlı olması öne çıkıyor.

Performans açısından, Huawei Vision‘ın karma gerçeklik başlığında kullanılacak özel bir yonga setine sahip olması bekleniyor. Ancak, prototiplerde yaşanan bazı gecikmeler ve Huawei‘nin çip geliştirme süreçlerindeki zorluklar, cihazın Vision Pro‘ya kıyasla performans açısından geride kalabileceği endişelerini beraberinde getiriyor. Ayrıca, teknoloji endüstrisinde yaşanan SMIC‘in 5nm sürecindeki zorluklar, Huawei Vision‘ın verimlilik açısından bir miktar geri kalan bir işlemciye sahip olabileceği ihtimalini güçlendiriyor.

Buna rağmen, Huawei’nin bu iddialı AR gözlüğü, fiyat performansıyla dikkat çekecek gibi görünüyor. Tahmini olarak 15000 yuan (yaklaşık 2000 dolar) fiyat etiketiyle piyasaya sürülecek olan ürün, rekabetçi bir fiyatla kullanıcılara ulaşarak Apple Vision Pro‘ya karşı güçlü bir alternatif olmayı hedefliyor. Huawei, bu hamlesiyle AR/VR pazarında önemli bir oyuncu olma yolunda attığı adımları sürdürmeyi amaçlıyor.

Protez el, dokunma duyusunu geri getiriyor!

0

İsviçre’nin Lozan şehrinde bulunan École Polytechnique Fédérale de Lausanne enstitüsü araştırmacıları tarafından geliştirilen MiniTouch protez eli, protez uzuv kullanan bireylerin sıcaklık ve dokunuş duyularını geri kazanmalarını sağlıyor. Bu devrimsel biyonik teknoloji, sadece duyusal bilgileri algılamakla kalmayıp, aynı zamanda hafif sıcaklık değişikliklerine aktif bir şekilde tepki verme yeteneği sunuyor.

Devrimci Protez uzuvlu 57 yaşındaki bir adam, MiniTouch adlı bu yeni teknoloji sayesinde hayalet elinde sıcağı, soğuğu ve insan dokunuşunu hissetmeyi başardı. Araştırmacılar, bu duyusal deneyimin, ampute kişilerin çevrelerini daha güvenli bir şekilde keşfetmelerini ve etkileşime geçmelerini artıracağına inanıyor.

Çalışmanın baş yazarı Solaiman Shokur, “Sıcaklık bilgisi eklemek, dokunuşu daha insani hale getiriyor. Sıcaklığı hissetme yeteneğine sahip olmanın, protez kullananların bedenlerini benimseme deneyimini artıracağını düşünüyoruz” dedi.

MiniTouch teknolojisi, ile Devrimci Protez yapay elin parmaklarından gelen “termal bilgiyi” ampute kişinin kalan uzvuna kusursuz bir şekilde aktararak çalışıyor. Bu invaziv olmayan teknoloji, protez uzuvlarına kolayca entegre edilebiliyor. Duyu ve motor nöronlar arasında geri bildirim gerektiren aktiviteler sırasında “aktif termosensasyon” sağlayarak çalışan bu teknoloji, protez takan kişilere gerçek bir his deneyimi sunuyor.

Araştırmacılar tarafından gerçekleştirilen testlerde, MiniTouch’ın kullanıldığı bir transradial amputasyon geçirmiş bireyin farklı sıcaklıkları %100 doğrulukla ayırt edebildiği görüldü. Katılımcı, gözleri bağlıyken bile metal küplerin sıcaklıklarına göre sınıflandırma ve insan dokunuşunu tanıma yeteneği sergiledi.

Ancak, yapılan açıklamada, cihazın sağlam bir kol ile karşılaştırıldığında hala bazı sınırlamalara sahip olduğu belirtildi. Araştırmacılar, bu kısıtlamanın, protezin cilt yumuşaklığı ve dokusuna ilişkin bilgileri iletememesi gibi diğer termal olmayan duyusal verilerdeki sınırlamalarla bağlantılı olabileceğini düşünüyor.

Shokur, gelecek hedeflerini açıklayarak, “Şimdiki hedefimiz dokunma, hareket algısı (profriyosepsiyon) ve sıcaklık duyularını birleştiren çok modlu bir sistem geliştirmek. Bu tür bir sistemle insanlar size ‘bu yumuşak ve sıcak’ veya ‘bu sert ve soğuk’ diyebilecekler” dedi.

Bu yenilikçi teknoloji, ampute bireylerin yaşam kalitesini artırmak ve duyusal deneyimlerini zenginleştirmek adına umut vaat eden bir adım olarak dikkat çekiyor.

OpenAI hız kesilmiyor: 2 milyar dolar gelir!

San Francisco merkezli yapay zeka devi OpenAI, son yıllarda ChatGPT adlı sohbet robotu ile elde ettiği muazzam başarı ile adından sıkça söz ettiriyor. 2023 yılında yıllık gelirlerini Aralık itibariyle OpenAI 2 milyar doların üzerine çıkaran OpenAI, bu çıkışını Ekim 2023’teki 1.3 milyar dolarlık gelirinden sadece iki ay içinde gerçekleştirdi. Bu hızlı büyüme, Kasım 2022’de piyasaya sürülen ChatGPT’nin kullanıcılar arasında adeta devrim yaratmasına dayanıyor.

OpenAI’nin yenilikçi teknolojisi, sadece gençlerden değil, gençlerden yaşlılara kadar geniş bir kitleye hitap ederek Premium aboneliklerde gözle görülür bir artışa neden oldu. Gelişmiş doğal dil işleme yetenekleri sayesinde kullanıcılarına benzersiz bir deneyim sunan ChatGPT, OpenAI’nin sektördeki liderliğini sağlamlaştırmış durumda.

OpenAI’nin yenilikçi teknolojisi, ChatGPT’nin büyük başarısı, Fortune 500 şirketlerinin yüzde 92’sinin tercih etmesiyle rakiplerini geride bırakıyor. Google Gemini ve Microsoft CoPilot gibi diğer sohbet robotları, henüz OpenAI’nin başarısına yetişebilmiş değil. Microsoft’un OpenAI’ye yaptığı 13 milyar dolarlık yatırım dahi, kendi geliştirdiği sohbet robotu ile rekabet edemiyor.

OpenAI’nin başarısı sadece gelir artışında değil, aynı zamanda teknoloji sektöründeki en hızlı büyüyen firmalardan biri olma özelliğini de taşıyor .ChatGPT’nin 2025 yılında yıllık gelirinin 4 milyar doların üzerine çıkması beklenen OpenAI, bu başarı grafiğiyle sektördeki gücünü pekiştiriyor. Ayrıca, bu hızlı büyüme ve başarı, OpenAI’nin gelecekteki projeleriyle sektördeki etkisini daha da artırmasına olanak tanıyor.

Meta siyasi içerikleri sınırlandırıyor!

Dünya genelinde milyonlarca kullanıcıya ulaşan sosyal medya devi Instagram ve rakibi Threads, platformlarında radikal bir değişiklik yaparak yeni bir algoritma sistemiyle siyasi içerikleri geri plana atma kararı aldı. Bu karar, şirketin politika ve haber ağırlıklı bir platform olma vizyonunu tamamen terk ettiği anlamına gelmiyor. Aksine, bu değişiklikle şirket, kullanıcıların daha kişisel ve çeşitli bir içerik deneyimi yaşamalarını hedefliyor.

Instagram CEO’su Adam Mosseri, daha önce yaptığı açıklamada, şirketin politika ve haberlerin ağırlıklı olduğu bir platform olma niyetinde olmadığını belirtmiş ve Meta‘nın da bu karara destek verdiğini ifade etmişti. Şirket, güncelledikleri algoritma ile siyasi içerikleri özellikle Keşfet, Reels ve Öneriler gibi kullanıcılara içerik önerdiği alanlarda sınırlayacak.

Meta siyasi içerikleri güncellemelerin herkese açık hesaplar için geçerli olduğunu vurgulayan şirket yetkilileri, aynı zamanda takip edilen hesaplardan gelen siyasi içeriğin etkilenmeyeceğini belirtiyor. Bu sayede, kullanıcılar takip ettikleri hesapların siyasi içeriklerine olan erişimlerini sürdürebilecekler.

Meta siyasi içerikleri içeriklere getirilen sınırlama varsayılan olarak aktif olacak, ancak kullanıcılar bu özelliği istedikleri zaman kapatabilecekler. Bu esneklik, kullanıcılara kendi tercihlerine göre özelleştirilmiş bir içerik deneyimi sunma imkanı tanıyacak.

Bu önemli değişikliklerin ilk olarak Instagram ve Threads platformlarında hayata geçirileceği belirtilirken, şirket yetkilileri, bu güncellemelerin daha sonra Facebook platformuna da entegre edileceğini ifade ediyor. Bu adım, Meta’nın geniş sosyal medya ağındaki tutarlı bir içerik deneyimi sağlama çabalarının bir parçası olarak görülüyor.

Siyasi içeriklere getirilen sınırlama, özellikle takip edilmeyen hesaplardan gelen önerilen içeriklerle sınırlı olacak. Ancak, takip edilen bir kullanıcı siyasi içerik paylaşıyorsa, bu içerik kullanıcının akışında görünmeye devam edecek.

Siyasi içeriklere yapılan bu sınırlama, kullanıcıların tercihlerine daha fazla saygı göstermeyi amaçlıyor. Bu değişiklik, Instagram ve Threads kullanıcılarının daha kişiselleştirilmiş bir deneyim yaşamalarına olanak tanıyacak ve sosyal medya platformlarının içerik yönetimini daha şeffaf ve kullanıcı odaklı hale getirmeyi hedefliyor.

2 bin 198 hanenin enerjisi Güneş’ten sağlanacak!

Enerjisa Enerji ‘İşimin Enerjisi’ çatısı altında geliştirdiği yatırımlar ile Türkiye’ye rekor niteliğinde yenilenebilir enerji projesi kazandırmaya devam ediyor. Daha önce kamu ve özel sektör iş birliği ile birçok Güneş Enerjisi Santrali (GES) projesini hayata geçiren Enerjisa Enerji, şimdi ise bir belediyenin sahip olduğu arazi üzerine kurulu en büyük GES projelerinden biri olma unvanını taşıyacak projeyi Eyüpsultan Belediyesi ile birlikte hayata geçirdi. Toplamda 10 bin 244 güneş panelinin kullanıldığı santral ile 2 bin 198 hanenin yıllık elektrik tüketimine eş enerji üretimi sağlanacak.

enerjisa ges

Etki odaklı bir sürdürülebilirlik yaklaşımı ile Türkiye’nin enerji dönüşümüne öncülük eden lider elektrik dağıtım, perakende satış ve müşteri çözümleri şirketi Enerjisa Enerji, 2018 yılından bu yana İşimin Enerjisi çatısı altında yenilenebilir enerji uygulamalarını hayata geçiriyor. Enerji verimliliği uygulamaları, yeşil enerji sertifikasyonu, gibi ürünleri de barındıran İşimin Enerjisi’nin öne çıkan GES çözümü için bu kez Eyüpsultan Belediyesi ile bir araya gelindi. 5,6 MWp kurulu gücü ile bir belediyenin sahip olduğu en büyük arazi üzerine kurulu GES yatırımlarından biri olacak projenin yıllık 6.594 MWh mertebesinde enerji üretmesi öngörülüyor. Ayrıca bu proje ile bir yıl içerisinde yaklaşık 4 bin 274 ton karbon salımı da engellenmiş ve böylece doğanın korunmasına katkıda bulunulmuş olacak.

İstanbul’un da kurulu gücü en büyük arazi GES projelerinden biri olacak olan bu projede 10 bin 244 adet güneş paneli kullanılırken, öngörülen enerji üretimi 2 bin 198 hanenin yıllık tüketimine eşdeğer olacak. Böylelikle ülkemizin geçtiğimiz yıl imzaladığı Paris İklim Anlaşması’ndaki sürdürülebilirlik hedeflerine de katkı sunulmuş olacak.

Enerjisa Enerji’nin İşimin Enerjisi çözümleri ile kamu kurumları da hem elektrik enerjisinden önemli miktarda tasarruf ediyor hem de karbon salımı önlenerek daha iyi bir gelecek yolunda emin adımlarla ilerliyor.

Türkiye’nin enerji dönüşümündeki başarısına destek

GES projesinin kurulduğu arazide gerçekleştirilen açılışa Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakan Yardımcısı Sn. Abdullah Tancan, İstanbul Milletvekili Sn. Süleyman Soylu, Eyüpsultan Belediye Başkanı Sn. Deniz Köken ile Enerjisa Enerji’nin üst düzey yöneticileri katıldı.

Enerjisa Enerji CEO’su ve Enerjisa Müşteri Çözümleri A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Murat Pınar,
Enerjisa Enerji CEO’su ve Enerjisa Müşteri Çözümleri A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Murat Pınar,

Enerjisa Enerji CEO’su ve Enerjisa Müşteri Çözümleri A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Murat Pınar, “İşimin Enerjisi çatısı altında projeler geliştirmeye ve yenilenebilir enerji yatırımları yapmaya başladığımız ilk günden bu yana hem Türkiye’de hem de dünyada muazzam bir dönüşüm gerçekleşti. Uluslararası Enerji Ajansı verilerine göre Türkiye yenilenebilir enerjide kurulu güç bakımından Avrupa’da 5’inci ve dünyada 12’nci sırada yer alıyor. Biz Enerjisa olarak sektöre örnek olacak bu projeleri hayata geçirerek Türkiye’nin enerji dönüşümündeki başarısına doğrudan destek vermenin sorumluluğunu taşıdığımızı gösteriyoruz.

Ne umut verici ki 2023’te ilk kez güneş enerjisi yatırımları petrol kadar önem kazandı. Talep temiz enerjiden oldukça bu makas açılacak ve herkes için daha iyi bir gelecek adına önemli bir aşama kaydedilmiş olacak. Bu kapsamda bizim gibi yenilenebilir enerjiye inanan, geleceği burada gören ve İstanbul’un en büyük arazi GES projelerinden birini hayata geçirmemizi sağlayan Eyüpsultan Belediyesi’ne ve katkıları için de GBB Enerji A.Ş.’ye teşekkür ediyorum. Projede emeği geçen herkesi kutlarım.” dedi.

Jeotermal ısıtmalı teknolojik sera faaliyete başladı!

Yediyol Holding hayatın her alanında yenilenebilir ve sürdürülebilir jeotermal enerji yatırımlarına devam ediyor. Yediyol Holding markası Agrotermal seracılık bir milyon metrekarelik yatırımı ile Konya Tuzlukçu bölgesini jeotermal teknolojili sera alanında cazibe merkezine dönüştürüyor. Dev proje ile bölgede ilk etapta 1000 kişiye istihdam sağlamayı hedeflerken istihdamın tamamına yakını kadınlardan oluşacak ve bölgesel kalkınmaya destek verecek. Proje aynı zamanda minimum su tüketimi ile yüksek kaliteli ve sağlıklı ürün elde edilmesine imkân sağlıyor. Üretim ve ihracat yoğunluğu sebebi ile cari açık konusunda ülke ekonomisine önemli bir katkı sağlayan yatırım projesi, mevsim koşullarına bağlı kalmadan 12 ay boyunca üretim yapabiliyor. Üretim sistemi yurt içi ve yurt dışı pazarında tüketicilere sürekli ve kaliteli ürün temini sağlarken aynı zamanda nitelikli iş gücü yetiştiriyor.

Hedef:  Tarım ihracatı konusunda dünyanın merkezi olmak

Yediyol Holding Yönetim Kurulu Başkanı Muhammet Şuheyp Mendi
Yediyol Holding Yönetim Kurulu Başkanı Muhammet Şuheyp Mendi

Konya Tuzlukçu bölgesinde yer alan 1 milyon metrekarelik projenin ilk etabı olan 50 bin metrekarelik alanın fide dikimleri gerçekleştirildi. Serayı ziyaret eden Konya Tuzlukçu Kaymakamı Eyyüp Tuğ, Konya Tuzlukçu Belediye Başkanı Nurettin Akbuğa, Yediyol Holding Yönetim Kurulu Başkanı Muhammet Şuheyp Mendi ve Yediyol Holding Genel Müdürü Erkan Şahinalp ilk fideleri dikti.

Konya Tuzlukçu Kaymakamı Eyyüp Tuğ katıldığı fide dikim töreninde bu yatırım sayesinde bölgenin tarım ihracatı konusunda dünyanın merkezi olacağına ve bölgesel kalkınma konusunda muazzam bir destek sağlayacağına inandığını belirtti. Projenin hedeflenen 1 milyon metrekare alanda üretime geçilmesi için Yediyol Holding ve Agrotermal seracılık yatırımına ellerinden gelen desteği vereceklerini söyledi.

Yediyol Holding Yönetim Kurulu Başkanı Muhammet Şuheyp Mendi konuşmasında; “Bugün 1 milyon metrekarelik Agro jeotermal ısıtmalı teknolojik sera projemizin birinci etabı olan 50 bin metrekarelik alanımızın fide dikim işlemlerini gerçekleştirmiş bulunuyoruz. Bu büyük yatırım ile Konya Tuzlukçu bölgesini dünyanın jeotermal ısıtmalı teknolojik sera merkezi haline getirerek, Hollanda’nın tarım ihracatındaki tahtını sarsacak bir Türkiye için güç kaynağı olmak istiyoruz” dedi.

WhatsApp sohbet gizliliği artıyor!

Dünya genelinde milyonlarca kullanıcısı bulunan WhatsApp, gizlilik ve güvenlik konularında daha fazla kontrol sağlamak amacıyla yeni bir özelliği test ediyor. Android platformu için geliştirilen WhatsApp beta 2.24.4.14 güncellemesiyle birlikte ortaya çıkan bu özellik, kullanıcıların sohbet kilitlerini ana cihazlarından bağlı tüm diğer cihazlara otomatik olarak senkronize edebilmelerine olanak tanıyor.

Güncelleme ile beraber, ana cihazda bir sohbetin kilitlenmesi durumunda, bu kilit diğer bağlı cihazlara da anında uygulanacak. Bu da demek oluyor ki, kullanıcılar artık bir sohbeti sadece ana cihazlarında değil, aynı zamanda diğer bağlı cihazlarında da tek bir işlemle güven altına alabilecekler.

Bu özellik, özellikle birden fazla cihazı aktif olarak kullanan ve gizlilik konusunda hassas olan kullanıcılar için önemli bir adım olarak öne çıkıyor. Önceki durumda, her cihazda ayrı ayrı kilitlenmesi gereken sohbetler, bu yeni güncelleme ile birlikte tek bir hareketle tüm bağlı cihazlarda koruma altına alınabilecek.

Güvenliğe verilen bu önem, bağlı cihazlardaki kilitli sohbetlere erişimi sınırlamak için gizli bir kodun kullanılmasına dayanıyor. Bu da kullanıcılara ek bir güvenlik katmanı sunarak sohbetlerin izinsiz erişimlere karşı daha etkili bir şekilde korunmasını sağlıyor.

WhatsApp’ın bu tür güncellemelerle kullanıcı deneyimini sürekli olarak geliştirmesi, uygulamanın rekabetçi mesajlaşma pazarında lider konumunu sürdürmesine katkı sağlıyor. Şu anda beta testi aşamasında olan bu özelliklerin, başarılı bir şekilde tamamlanmasının ardından geniş kullanıcı kitlesine sunulması bekleniyor.

Ultrason etiketi iç hastalık tespiti yapacak

0

MIT’in yeni ultrason etiketi iç organlarınızı hastalık açısından kontrol edebiliyor. MIT tarafından geliştirilen pul boyutunda yeni bir ultrason etiketi, organ sertliğinin izlenmesine ve hastalıkların ve tümör ilerlemesinin tespit edilmesine yardımcı olabiliyor.

Ultrason etiketi iç hastalık tespitinde testlerde başarılı oldu

Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) mühendisleri, hastaların iç organlarını izlemek için yenilikçi bir ultrason etiketi geliştirdi. Yeni çıkartma kabaca posta pulu boyutunda ve cilde kolayca yapıştırılabiliyor. Çıkartma daha sonra iç organları karaciğer veya böbrek yetmezliği gibi hastalık belirtileri açısından izlemek üzere tasarlandı. Ayrıca katı tümörler gibi şeylerin ilerlemesini de izleyebilir. Yeni bir araştırmaya göre ses dalgalarını cilt üzerinden vücuda gönderebilen yeni bir yapışkan sensör geliştirildi. Bu dalgalar iç organlardan yansıyarak çıkartmaya geri dönüyor. Temmuz 2022’de tanıtılan daha önceki bir çıkartmanın geliştirilmiş hali olan yeni çıkartma, daha sonra organ sertliğinin bir işareti olarak okunabilecek yansıyan dalgaların desenini ölçüp takip edebiliyor.

Makalenin kıdemli yazarı, MIT’de makine mühendisliği profesörü Xuanhe Zhao: “Bazı organlar hastalığa yakalandığında zamanla sertleşebiliyor. Bu giyilebilir çıkartmayla, uzun süreler boyunca sertlikteki değişiklikleri sürekli olarak izleyebiliyoruz, bu da iç organ yetmezliğinin erken teşhisi için hayati önem taşıyor” diye ekledi.

Bu önermeye dayanarak ekip, organların sertliğini 48 saat boyunca sürekli olarak izleyebilen bir çıkartma geliştirdi. Üstelik çıkartma o kadar hassas ki, bir hastalığın ilerleyişini gösterebilecek hafif değişiklikleri tespit edebiliyor. Yapışkan sensör test edildiğinde sıçanlarda akut karaciğer yetmezliğinin erken belirtilerini tespit etti. Ancak henüz insan denekler üzerinde test edilecek. Araştırmanın başyazarı Hsiao-Chuan Liu: “Karaciğer veya böbrek naklinden hemen sonra bu etiketi bir hastaya yapıştırabileceğimizi ve organın sertliğinin günler içinde nasıl değiştiğini gözlemleyebileceğimizi hayal ediyoruz. Akut karaciğer yetmezliğinin erken tanısı varsa, doktorlar durumun ağırlaşmasını beklemek yerine hemen harekete geçebilirler” diyor.

Şu anda klinisyenler böbrekler ve karaciğer gibi organların sertliğini ölçmek için ultrason elastografisini kullanıyor. Bu teknik, el tipi bir probun vücuda ses dalgaları göndererek iç organların hafifçe titreşmesine ve karşılığında dalgalar göndermesine neden olan ultrason görüntülemeye benziyor. Prob, organın neden olduğu titreşimleri algılıyor ve bu model, organın ne kadar titrek veya sert olduğuna dönüştürülebiliyor.

TechOne VC portföyündeki girişim sayısını 36’ya çıkardı!

 2023 yılında 20 girişime yatırım yapan TechOne VC, 14 devam yatırımı gerçekleştirerek yatırım yaptığı toplam girişim sayısını 36’ya çıkardı. Girişim dünyasında attığı yeni adımlarla dikkat çeken TechOne VC, yeni girişimlere olan desteğini sürdürüyor. Bu kapsamda 2023 yılında 14’ü devam yatırımı olmak üzere 20 girişime yatırım yapan şirket, bugüne kadar yatırım yaptığı erken aşama girişim sayısını 36’ya yükseltti. Şu anda aktif olan 36 portföy şirketi 1600’den fazla kişiye istihdam sağlarken bu girişimlerin toplam cirolarının yüzde 93’ü ise global pazardan geliyor.

Geçtiğimiz yıl odak alanını Türkiye’den Orta ve Doğu Avrupa ile Baltık Ülkeleri’ne doğru genişleten ve küresel pazarlara açılma veya bulundukları ülkelerde pazar lideri olma potansiyeli yüksek olan girişimlere yatırım yapan TechOne VC, sahip olduğu geniş ağ ve stratejik iş birliklerini girişimlere açarak girişimlerin globalleşme yolculuklarına katkı sağlıyor. Bu kapsamda geçtiğimiz dönemde TechOne VC’nin gerçekleştirdiği yatırımlara DFF, Goldman Sachs, Endeavor ve EBRD gibi sektörün önde gelen yatırım şirketleri katıldı.

Yatırımlarda hangi kriterler dikkate alınıyor?

Yatırım kararlarını alırken ESG (Çevresel, Sosyal ve Yönetişim) kriterlerini dikkate alan TechOne VC, yatırım yaptıktan sonra belirlenen etki hedeflerinin izlenmesi tarafında da çalışmalara başlamış durumda. Mevcut portföy şirketlerine etki skorlamasını entegre ederek sürdürülebilirlik odağını geliştiren fonun yatırımlarının yüzde 60’ını 2X kriterlerine uygun cinsiyet dengesini gözeten yatırımlar oluşturuyor. Ek olarak, veri-odaklı risk sermayesi anlayışını benimseyen TechOne VC, büyük veri setlerini özel olarak geliştirdiği bir platform aracılığıyla işleyerek, potansiyel yatırımların değerlendirilmesinde daha objektif ve kapsamlı bir bakış açısı sunuyor.

 TechOne VC Yönetici Ortağı Yiğit Arslan 2023 yılı yatırımlarıyla ilgili yaptığı açıklamada, “Kurulduğumuz günden bu yana erken aşama girişimleri desteklemek adına yatırımlarımızı sürdürüyoruz. Veri-odaklı yaklaşımımızla birlikte alanlarında geleceğin pazar lideri olma potansiyeli taşıyan girişimci takımlarla yatırım yaparak portföyümüzü genişletiyoruz. Geleceğin lider şirketlerini, işini tutkuyla yapan ve küresel vizyona sahip ekiplerin kuracağına inanıyoruz. TechOne VC olarak, girişimlere stratejik ve operasyonel anlamda değer katmaya devam edeceğiz. 2024 yılında yatırımcısı olduğumuz girişim sayısını 40’ın üzerine çıkarmak istiyoruz.” dedi.

BAE Systems drone tanıtımı yaptı!

BAE Systems, gelecekteki gelişmelerin bir teaserında, 4-8 Şubat tarihlerinde Suudi Arabistan’ın Riyad kentinde düzenlenen Dünya Savunma Fuarı’nda gelecekteki insansız hava aracının bir modelini sergiledi. BAE Systems yakın zamanda Riyad’daki Dünya Savunma Fuarı’nda yaklaşmakta olan insansız hava aracının bir modelini sergiledi ve askeri teknolojinin geleceğine dair umut verici bir bakış sundu. BAE Systems’e göre, bir Raymond Chandler romanından daha fazla gizemle dolu bu kitap, bize gelecekteki askeri insansız hava araçlarının nasıl görünebileceğine dair bir ipucu veriyor.

BAE Systems drone gösterimi yaptı

BAE Systems’in fuardaki sunumunda, yeni drone’larının bir modeli yer alıyordu ve ilgi çekici bir şekilde adı veya yetenekleri gibi belirli ayrıntılardan yoksundu. Ancak tasarımı bazı ipuçları verdi. Drone, yüksek hızlı uçuş potansiyeline ve radar tespitinden kaçmak için gizlilik özelliklerine işaret eden, belirgin bir şekilde kırpılmış elmas delta kanadına sahipti. Jet tahriki, V şeklindeki kuyruğu, açılı gövdesi, örtülü egzozları ve koyu kaplaması, gizlilik ve verimliliğe verdiği önemi daha da vurguluyordu. Drone, transonik veya süpersonik hızlarda performans gösterebileceğini ve küçük bir radar kesitine sahip olduğunu gösteren, kırpılmış bir elmas delta kanadına sahip. BAE Systems drone projes

BAE Systems, drone’un özellikleri hakkında ağzı sıkı kalırken, bunun saldırı, istihbarat toplama, gözetleme, keşif (ISR) ve hava kontrolü dahil olmak üzere çeşitli askeri işlevleri geliştirmeyi amaçlayan orta büyüklükte bir Mürettebatsız Hava Sistemi (UAS) olduğunu ortaya çıkardı. Drone’un tasarımında, BAE Systems’in insansız hava teknolojisindeki yeniliğe olan bağlılığını yansıtan tek bir jet motoru ve benzersiz bir kanat ve kuyruk konfigürasyonu bulunuyor. Yeteneklerini çevreleyen gizliliğe rağmen, BAE Systems’in drone’u kamuya açıklama kararı, onun askeri savunmaya potansiyel katkısına olan güvenlerini gösteriyor.

Bu drone modelinin tanıtılması, gelecekteki askeri operasyonlar üzerindeki potansiyel etkisi konusunda yaygın bir merak uyandırdı. Ancak kavramsal aşamanın ötesine geçip geçmeyeceği BAE Systems’in ileriye dönük stratejik kararlarına bağlı. Bununla birlikte sergi, askeri drone teknolojisinde gelecekte neler olabileceğine dair heyecan verici bir ön izleme işlevi gördü.

Dünyanın ilk süper barajı Çin’den!

Çin, diğer tüm ülkelerden daha fazla büyük baraj inşa ederek, baraj inşaatı konusunda dünya lideri olduğunu dünyaya kanıtlamış ve dünya çapındaki konumunu sabitlemiş durumda. Aynı zamanda ‘Üç Geçit Barajı’ olarak bilinen dünyanın en büyük hidroelektrik santralinin üretiminde de dünyaya öncülük etme başarısını gösterdi. Ülke artık, türünün ilk örneği olan dünyanın ilk süper barajını inşa ederek lider konumunu ve hakimiyetini korumayı hedefliyor.

Tamamlandığında dünyanın ilk süper barajı olacak

Çin’in 14. Beş Yıllık Planı kapsamında 2021 yılında duyurulan süper baraj, Hindistan’ın Brahmaputra Nehri olarak da bilinen Yarlung Zangbo Nehri için planlanıyor. Tibet’teki Himalaya eteklerinde yer alan bu sistem, bölgenin nehirlerinde ve kayalıklarında depolanan büyük potansiyel enerjiyi hedef alıyor. Three Gorges Barajı’nın elektrik üretim kapasitesini üç kat aşması beklenen proje, Çin’in karbon emisyonlarını azaltma hedefleriyle uyumlu olup, 2030 yılına kadar emisyonların en yüksek düzeye çıkarılmasına ve 2060 yılına kadar karbon nötrlüğüne önemli ölçüde katkıda bulunabileceğini öne süren projeksiyonlar bulunmakta.

Ne yazık ki, bu plan hem yurt içinde hem de yurt dışında tonlarca tartışmaya yol açtı. Eleştirmenler, Three Gorges Barajı’nın inşaatı ve inşaatı sırasında 1.25 milyondan fazla insanın yerinden edileceğini tahmin ediyor. Bu durum, rahatsız edici emsaller olarak doğal yaşam alanlarının bozulmasıyla daha da alevlendi. Yarlung Zangbo Barajı ile ilgili buna benzer sorunların potansiyel olarak ağırlaşmasının ardından endişeler ortaya çıktı. Bu aynı zamanda dünyanın en derin kanyonunda inşa edildiğini de hesaba katıyor.

Dahası, başta Hindistan ve Bangladeş olmak üzere komşu ülkeler endişelerini dile getirdikçe jeopolitik gerilimler de ortaya çıkıyor. Aşağı havzadaki ülkeler büyük ölçüde nehrin sularına bağımlı ve akışındaki değişiklikler korkunç sonuçlara yol açabiliyor. Buna karşılık Hindistan, olası etkileri azaltmak için Brahmaputra kolunda kendi hidroelektrik projesini planlıyor.

Çin’in projesiyle ilgili şeffaflığın olmayışı korkuları artırıyor. Bazıları Çin’i, itirazları etkili bir şekilde dile getirmek için çok geç olana kadar uluslararası muhalefeti bastırmak için projeyi gizlemekle suçluyor. Etiyopya’nın Mavi Nil üzerindeki tartışmalı barajı ve Orta Doğu’daki Dicle-Fırat Nehri kompleksi üzerindeki rekabetler de dahil olmak üzere su kaynaklarına ilişkin benzer anlaşmazlıklar küresel olarak ortaya çıktı.

Yapay zeka endişelendiriyor!

Yapay zeka tarafından üretilen yanlış bilginin sebep olduğu dezenformasyon, dünya çapında yaklaşık 3 milyar insanın sandık başına gideceği seçimler yılı 2024’ün en önemli küresel riskleri arasında gösterildi. Güncel bir araştırma, her beş kişiden üçünün yapay zeka tarafından üretilen yanlış bilgilerden endişe duyduğunu ortaya koydu. 

2024’ün dünya çapında yaklaşık 3 milyar seçmenin sandık başına gideceği bir yıl olması, dezenformasyon ve yanlış bilgi sorununu yeniden kritik hale getirdi. Dünya Ekonomik Forumu 2024 Küresel Riskler Raporu önümüzdeki iki yıl için dezenformasyon sorununu küresel riskler arasında ilk sıraya koydu. Üretken yapay zekanın yanıltıcı içerik oluşturma yetkinliği ve deepfake gibi yapay zeka destekli dezenformasyon teknikleri ise bu sorunu derinleştiriyor. Türkiye’nin de mart ayındaki yerel seçimlere hazırlandığı bu dönemde, yapay zeka destekli uygulamalar ve bilgi operasyonları konusunda farkındalık oluşturmak ve seçmenleri bilgilendirmek için Yapay Gündem adı verilen bir platform oluşturuldu. Yapay Gündem, doğrulama platformu Teyit’in Eş Kurucusu Gülin Çavuş ve Uppsala Üniversitesi araştırma mühendisi Mert Can Yılmaz tarafından kuruldu.

Beş kişiden üçü yapay zekanın ürettiği yanlış bilgiden endişe duyuyor

ABD ve Birleşik Krallık’ta 10 bin kişiyle yürütülen bir araştırma, her beş kişiden üçünün yapay zeka tarafından üretilen yanlış bilgiden endişe duyduğunu ortaya koydu. Geçtiğimiz haftalarda, Kasım 2024’teki başkanlık seçimine hazırlanan ABD’de, yapay zeka tarafından üretilen sahte bir mesaj, New Hampshire’daki Demokrat seçmenleri ABD Başkanı Joe Biden’ın sesiyle “oy vermemeye” çağırmıştı. Benzer yapay zeka tekniklerinin tehlikelerini hatırlatan Yapay Gündem Kurucusu ve Genel Yayın Yönetmeni Gülin Çavuş, “İnsanlık 21. yüzyılın ilk çeyreğinin sonlarına doğru ilerlerken yapay zeka teknolojilerinin kazandığı muazzam bir ivmeye tanıklık ediyoruz. Önümüzdeki yüzyılda insanlığın içine düşeceği dramatik bir değişim ve dönüşüm sürecine odaklanmak durumundayız. Bir yandan yapay zeka gibi teknolojik yeniliklerin getirdiği heyecan, diğer yandan bu yeniliklerin bizi bir distopyaya hapsetme ihtimali var. Hayatın her alanını radikal bir dönüşüm sürecine sokma gücüne sahip teknolojiler artık herkesin parmaklarının ucunda. Bu sürecin insanlığı hangi noktaya taşıyabileceğine dair konuları tartışmak istiyoruz” dedi.

Mart 2024 yerel seçimlerine özel bülteniyle yayına başlayacak

Okurlarına podcast yayınları ve e-posta bültenleri aracılığıyla seslenecek Yapay Gündem’in ilk odağının Mart 2024’te gerçekleştirilecek yerel seçimler olduğunu belirten Mert Can Yılmaz, “İki haftada bir yayımlanacak e-posta bülteninde, yapay zeka destekli dezenformasyonun seçimler üzerindeki potansiyel etkisini analiz edeceğiz ve seçmenlerin bilinçli kararlar vermesine yardımcı olacak bilgiler sunacağız. Yapay zeka teknolojilerinin toplumsal yansımalarına ilişkin özel olarak tasarlanmış e-posta bültenimizde, ulusal ve uluslararası alanda yapay zeka, medya ve demokrasi üzerine uzman akademisyenlerin, gazetecilerin ve hukukçuların görüşlerine de yer vereceğiz. Bültenler aracılığıyla yapay zeka teknolojilerinin seçim süreçlerine ve genel anlamda demokrasiye yönelik potansiyel olumlu ve olumsuz etkilerine ilişkin analizler ve Türkçe eğitsel materyaller sunacağız” ifadelerini kullandı.

Yapay zekanın etik kullanımına da odaklanacak

Teyitçilik ve medya okuryazarlığı konularında sık sık konuşmacı olan ve eğitimler veren, Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) Türkiye Ulusal Komitesi Üyesi ve Avrupa Doğruluk Kontrolü Standartları Ağı’nın Yönetim Kurulu Üyesi Gülin Çavuş, değerlendirmelerini şu ifadelerle sonlandırdı:

“Otoritelerin ve kamuoyunun gelişen teknolojilerin kullanım çerçevelerini belirleme hızları, çoğunlukla bu teknolojilerin gelişme hızlarının gerisinde kalıyor. Üretken yapay zekanın potansiyeli ve deepfake gibi yapay zeka destekli dezenformasyon teknikleri, demokrasiler üzerinde olumsuz etkilere de sebep olabilir. YapayGundem.com adresinde yayın hayatına başlayacak platformumuz, yapay zeka uygulamalarının etik kullanımı hakkında farkındalık yaratma ve bu konuda Türkçe kaynak eksikliğini giderme görevini de üstlenecek. Yapay zekanın risk ve fırsatlarının yanı sıra bilgi operasyonu kavramını okurlarımıza ve dinleyicilerimize aktararak, eleştirel medya okuryazarlığını destekleme amacıyla çalışacağız.”

Kendi kendine öğrenen robot kapı kolu açıyor

0

Carnegie Mellon Üniversitesi araştırmacıları, robotların yeni zorluklarla karşılaştıkça özerk bir şekilde öğrenmelerini sağlayan devrim niteliğinde bir eğitim programı tasarladı. Haoyu Xiong, Russell Mendonca, Kenneth Shaw ve Deepak Pathak’ın öncülük ettiği ekibin yöntemi, robotların sürekli insan müdahalesi olmadan yeteneklerini kademeli olarak geliştirmelerine olanak tanıyor.

Kendi kendine öğrenen robot öğrenerek ilerliyor

Geleneksel olarak robotlar belirli görevlerle programlanır ve bu durum onların yeni durumlara uyum sağlama yeteneklerini sınırlıyor. Ancak bu yenilikçi program, robotların temel bilgilerle başlamasına ve bunları uygulamalı deneyim yoluyla geliştirmesine olanak tanıyor. İnsan rehberliğine ve örneklere dayanan geleneksel yöntemlerin aksine bu yaklaşım, robotların yeni senaryolara özerk bir şekilde uyum sağlamasını sağlayarak çok yönlülüklerini ve bağımsızlıklarını artırıyor.

Ekip üyesi Deepak Pathak bir röportajda: “Robotların, içinde bulunduğunuz her yeni senaryo türü için test zamanında örnekler vermeye devam edecek insanlara güvenmeden, robotların özerk bir şekilde çalışmasını istiyorsunuz” dedi. Araştırmacılar, kapıları ve çekmeceleri hareket ettirmek için özel olarak tasarlanan, tek kol ve tokalı el ünitesiyle donatılmış özel bir robot üretti. Tokasını kullanarak kapıları açmak üzere eğitilen robot, pratik yaparak tekniklerini yavaş yavaş geliştirdi. Dikkat çekici bir şekilde, projenin 25.000 dolar tutarındaki maliyeti, uyarlanabilir öğrenme yetenekleriyle donatılmış diğer benzer robotik sistemleri önemli ölçüde geride bırakıyor.

Bu buluş, etkili eğitim için robotları gerçek dünya koşullarına maruz bırakmanın önemini vurguluyor. Robot eğitimine ilişkin araştırmaların çoğu kontrollü laboratuvar ortamlarında gerçekleştirilirken, bu çalışma gerçek dünyaya maruz kalmanın öneminin altını çiziyor. Robotların farklı ortamlarda öğrenmesine olanak tanıyarak gerçekliğin karmaşıklığına daha iyi uyum sağlayabilir.

Dış mekan deneyleri sırasında araştırmacılar, robotun farklı türdeki kapı kollarına uyum sağlama yeteneğini gözlemledi. Tanıdık bir kapı koluyla karşılaştığında robot kapıyı zahmetsizce açtı. Ancak alışılmadık bir düğmeyle karşı karşıya kalan robot, önceki deneyimlerinden edindiği bilgileri kullanarak bir çözüm geliştirdi ve dinamik öğrenme kapasitesini sergiledi. Bu yeni eğitim programıyla robot, bazı denemeler 30 dakika kadar sürse bile, kapı ve çekmeceleri açma konusunda yüzde 95 gibi etkileyici bir başarı oranına ulaştı. Bu, robotun bağımsız olarak uyum sağlama ve öğrenme yeteneğini vurgulayarak robotik araştırmalarında önemli bir dönüm noktasına işaret ediyor. Kendi kendine öğrenen robot için aşağıdaki videoyu izleyebilirsiniz.

Yeni nesil otomobil üreticisi Türkiye’de!

0

Çin’in en büyük yeni nesil otomobil üreticilerinden Hozon Neta, Türkiye operasyonlarını hayata geçirmeye başladı. İstanbul Kağıthane’deki “GRS Automobility” tesisiyle ilk showroomun kapılarını açan markanın yakın zamanda duyurulan kompakt SUV modeli de satışa sunuldu. 1 milyon 649 bin TL’lik fiyat etiketiyle satışa sunulan Neta U hem online hem de fiziksel showroom vasıtasıyla satın alınabiliyor. Markaya dair önemli bilgiler veren GRS Automobility Genel Müdürü Vedat Uygun, hayata geçirilen yeni yönetmelik kapsamında sahadaki çalışmalarının tüm hızıyla devam ettiğini belirtirken, Hozon Neta’nın Avrupa pazarına giriş yaparken ülkemizi güçlü bir üretim üssü olarak değerlendirdiğine ve yatırım sinyali verdiğine dikkat çekti.

Elektrikli araç üretiminde Dünya’daki ilk 10 üretici arasında yer alan Hozon Neta, Neta U modeliyle Türkiye pazarına giriş yaptı. Kompakt SUV modeli Neta U; zengin güvenlik ve teknoloji ekipmanları ve 420 kilometre menzile sahip CATL bataryasıyla kendi sınıfının iddialı modelleri arasında yerini alacak. 1 milyon 649 bin TL’lik satış fiyatına sahip olan Neta U, ayrıca sınıfının en geniş arka diz mesafesini sunan SUV olarak ön plana çıkıyor. V2L fonksiyonu sayesinde tıpkı bir jeneratör gibi enerji kaynağı haline dönüşerek farklı elektronik cihazları şarj edebilen dinamik SUV modelde, tek pedal sürüş modu, yüksek konfor ve teknoloji donanımları, her biri 8 inç olan iki ayrı dokunmatik ekran, premium materyallerle bezenmiş iç mekân öne çıkıyor. Birçok aktif ve pasif güvenlik ekipmanıyla donatılan Neta U modelinin C-NCAP testlerinden 5 yıldız aldığı belirtiliyor. Sadece 30 dakikada yüzde 30’dan %yüzde 80’e hızlı şarj özelliğiyle öne çıkan kompakt SUV modelde, mevsimsel farklılıklarda sürüş menzilini koruma altına alan Hozon Neta’nın patentli batarya ısı yönetim sistemi de standart olarak sunuluyor.

Türkiye üretim için güçlü aday

GRS Automobility Genel Müdürü Vedat Uygun
GRS Automobility Genel Müdürü Vedat Uygun

Türkiye’deki ilk fiziksel showroom’u İstanbul Kâğıthane’de açılan Hozon Neta’nın ikinci showroom’u da Mart ayında açılacak. Öte yandan GRS Automobility Genel Müdürü Vedat Uygun hem online hem de offline kanallar üzerinden de satışa başlayan Hozon Neta ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Uygun, “Yakın zamanda yürürlüğe giren yönetmelik kapsamında satış sonrası hizmetlerimiz üzerinde çalışmaya tüm hızımızla devam ediyoruz. İyi kurgulanmış satış sonrası hizmetlerinin ve yaygın servis ağının, müşteri memnuniyetinin, markamıza duyulacak aidiyet duygusunun satış rakamlarından çok daha önemli olduğunu vurgulamıştık, tekrar vurguluyoruz. Diğer yandan Hozon Neta, global stratejileri çerçevesinde, yılın ikinci çeyreğinde Avrupa pazarına giriş yapacak. Büyük Avrupa pazarı için ülkemiz, güçlü bir üretim üssü olarak değerlendiriliyor ve üretime yatırım konusunda önemli bir aday olarak görülüyor.” dedi.

Cam seramik nükleer atık depolama için kullanılabilecek

0

Yeni bir cam seramik nükleer atık depolamanın geleceği olabilir. Saskatchewan Üniversitesi’nden bir araştırma ekibi, yeni bir cam-seramik kompozitin nükleer atıkların daha iyi, daha güvenli depolanması için gerekli tüm özelliklere sahip olabileceğini buldu.

Cam seramik nükleer atık depolama için gelecek sunabilir

Korozyona dayanıklı yeni kompozit, mevcut endüstriyel standart kaplardan daha büyük depolama kapları üretebiliyor. Sonuçları geçerliyse, bu nükleer endüstri için, özellikle de yeniden kullanılamayan nükleer atıkların güvenli bir şekilde nasıl bertaraf edildiği konusunda devrim niteliğinde olabilir. Bir yıl süren çalışmanın ardından bulgularını yayınlayan Saskatchewan Üniversitesi doktora öğrencisi Mehrnaz Mikhchian: “Basitçe söylemek gerekirse, nükleer atıkların kontrol altına alınması için en iyi adayı bulmak istiyoruz” diye açıklıyor.

Nükleer enerji, fosil yakıtlara daha temiz bir alternatif olma potansiyeline sahip. Ancak iki ana zorluk yaygın şekilde benimsenmesini engelledi: çevreye sızmanın önlenmesi ve büyük miktarlarda atığın güvenli bir şekilde bertaraf edilmesi. Nükleer atıkların depolanması, insan sağlığının ve çevrenin korunmasını sağlamak amacıyla katı düzenlemelere ve güvenlik standartlarına tabi. Depolama kabının seçimi, radyoaktivitenin türü ve seviyesi ile uzun vadeli güvenlik ve güvenliğin dikkate alınması gibi çeşitli faktörlere bağlı. Örneğin, yüksek seviyeli nükleer atık (HLW), nükleer atıkların en radyoaktif ve tehlikeli biçimi. Esas olarak reaktörlerden gelen kullanılmış nükleer yakıttan oluşuyor. HLW genellikle metal kutulardan veya beton fıçılardan yapılmış özel kaplarda depolanıyor.

Orta düzey atık (ILW), reaktör bileşenleri, kirlenmiş ekipman ve tıbbi ve endüstriyel uygulamalardan kaynaklanan bazı atıklar dahil olmak üzere çeşitli kaynaklardan gelen radyoaktif malzemeleri içeriyor. ILW, HLW’ye benzer şekilde, genellikle betonarme kaplarda veya metal varillerde depolanıyor. Düşük seviyeli atık (LLW), nükleer tesislerden gelen kontamine koruyucu giysiler, aletler ve ekipmanların yanı sıra tıbbi tesislerden ve araştırma laboratuvarlarından gelen malzemeler gibi daha az radyoaktif malzemeleri içeriyor. LLW genellikle özel olarak tasarlanmış çöplüklerde veya sığ mezarlık alanlarında depolanıyor. Birçok ülke şu anda yüksek seviyeli nükleer atıkların bertaraf edilmesi için kalıcı bir çözüm olarak derin jeolojik depoları araştırıyor veya inşa ediyor. Bu teknik, atıkları çevreden izole etmek için yerin derinliklerine sabit jeolojik oluşumlara gömmeyi içeriyor. Ancak USAsk’ın yeni bulguları yardımcı olabilir.

QNBEYOND Hızlandırma Programı 6.Dönem başvuruları açıldı!

QNB Finansbank‘ın inovasyon laboratuvarı QNBEYOND, Hızlandırma Programı’nın 6. Dönemi için başvuruları almaya başladı. Midas, ikas, KolayBi, HockeyStack, Wope, Novus gibi birçok başarılı girişimin mezun olduğu program, bugüne dek 43 mezun verdi ve mezunların bugüne dek aldığı toplam yatırım ise 100 milyon dolar üzerinde. 

QNB Finansbank çatısı altında kurulan ve bir girişimcilik laboratuvarı olarak faaliyetlerine devam eden QNBEYOND Hızlandırma Programı’na kabul edilen girişimler altı ay süreyle birçok iş ortağı ile tanışırken hibe desteğinden yararlanacak ve güçlü mentor ağına erişim sağlayabilecekler. QNB Finansbank üst yönetimi ile eşleşerek düzenli olarak birlikte çalışma imkanından da yararlanacak olan girişimler, Ekim 2024’te yapılacak Demo Day ile programdan mezun olacaklar.

Güçlü mentor ağından faydalanma imkanı

Sektör profesyonelleri ve QNB Finansbank çalışanlarından oluşan 130 kişiyi aşkın güçlü bir mentor ağına sahip olan QNBEYOND, girişimcilerin ihtiyaç duyabileceği neredeyse tüm konular için alanında uzman bir mentora sahip.  Ayrıca hızlandırma programına katılan girişimlere Amazon Web Services, Google Cloud, Microsoft Azure gibi servis sağlayıcılar; Notion, HubSpot, Docsend, New Relic, Miro, Remote, Asana gibi yabancı servisler ve Fol, iyzico ve TalentGrid gibi şirketlerden on binlerce dolar değerinde indirim fırsatı da sunuluyor.

QNBEYOND 5. Dönemden kimler mezun olmuştu? 

Exportal: İhracatını artırmak isteyen Türk firmalar ve yurt dışında bulunan ithalatçılar için özel olarak tasarlanmış; ürün çeşitliliği, sade arayüzü ve 10+ dilde destek verebilen ekibiyle ithalat & ihracat süreçlerini uçtan uca kolaylaştıran yeni nesil B2B ticaret portalıdır.

Flowla: Flowla, satış ekiplerinin tüm döküman, aksiyon ve iletişimini tek bir linkte müşterileri ile paylaşmasını sağlar. Satış sürecini adım adım ilerleyen bir dijital akış haline getirerek hız ve dönüşümü arttıran bir platformdur.

Novus: İçerik üretimi ihtiyacı olan şirketler için güncel, güvenilir ve kuruma özel yapay zeka çözümleri sunan bir platform.

Searchbase: Searchbase, şirketlerin LLM’leri kullanırken yaşadığı hafıza problemini ve getirdiği yüksek ücret yükünü 10 kat daha ucuza ve kullanıcı deneyimini iyileştirerek çözen bir araçtır.

Udext: Udext, saha çalışanları ve şirketleri arasındaki iletişim kanallarını ön hazırlık gerektirmeden kuran, çeşitli otomasyonlarla etkileşimi ve operasyonel verimliliği arttıran bir iletişim platformudur.

Videolity: Yapay zeka ile herhangi bir videodaki ürünleri anında alışveriş yapılabilir formata getiren, e-ticaret yapan şirketler için B2B SaaS platformudur.

WeFarm: Boş tarlaları üretim yapan çiftliklere dönüştüren ve sahiplerine gelir yaratan yeni nesil bir tarım teknolojisi platformudur.

Wope: Wope, işletmelerin büyük yatırımlar yapmaksızın dijital büyümelerini hızlandıran ve SEO stratejilerini AI ile güçlendiren bir dijital büyüme platformudur.

Başvuru linki 

QNBEYOND Hızlandırma Programı 6. Dönemine başvuracak olan girişimler, ürünleri, hizmet ya da teknoloji açısından yenilikçi ve ölçeklenebilir ise, başarıya ulaşmak için yetkin ve bu işe kendini adamış bir ekibe sahip ise, QNB Finansbank ve iştirakleri ile iş birliği yapabilme fırsatı elde edecekleri programa link üzerinden başvuruda bulunabilecekler.