Samsung ekranları yeni bir dönem başlatıyor

0

Samsung Electronics bugün CES 2024 öncesinde en yeni QLED, MICRO LED, OLED ve Lifestyle ekran serilerini duyurdu. Duyuru aynı zamanda akıllı ekran yetenekleri algısını yeniden tanımlamaya hazır yeni nesil yapay zeka işlemcisinin tanıtılmasıyla yapay zeka ekran çağını başlatmaya da hizmet etti. Yeni seriler, iyileştirilmiş görüntü ve ses kalitesi sunmanın yanı sıra tüketicilere, bireysel yaşam tarzlarına ilham veren ve güç veren Samsung Knox tarafından güvence altına alınan yapay zeka destekli özellikler sunuyor.

Samsung ekranları büyük ses getirecek

Samsung Electronics Başkanı ve Görsel Ekran İşi Başkanı SW Yong: “Artık hiper bağlantılı bir çağda yaşadığımıza göre, mesele artık yalnızca kaliteli görsel deneyimler sunmak değil. Ekranlar hem ekran içinde hem de ekran dışında hayatımızı iyileştirmeli. Samsung’un cihaz içi yapay zeka teknolojisiyle desteklenen yapay zeka ekranları, tüm uyumlu cihazları birbirine bağlayarak kullanıcılara daha esnek ve çeşitli bir yaşam tarzı sunarak kullanıcıların evlerinin en önemli parçası olacak şekilde tasarlandı” dedi.

Samsung’un en yeni Neo QLED 8K ve 4K TV’leri, gerçekçi görüntü kalitesi, birinci sınıf ses teknolojisi ve zengin uygulama ve hizmet yelpazesi dahil olmak üzere eksiksiz bir paket sunuyor. 2024 Neo QLED 8K, özünde Samsung’un şimdiye kadarki en yeni ve en yenilikçi TV işlemcisi diyebiliriz. Önceki modelden iki kat daha hızlı bir sinirsel işlem birimine (NPU) sahip olan NQ8 AI Gen3 bulunuyor. Sinir ağlarının sayısı da sekiz kat artarak 64’ten 512’ye çıktı ve bu da ekrandaki her şeyin net ayrıntılarla görüntülenmesine olanak sağladı. Bu gelişmiş işlemci sayesinde 2024 serisi benzeri görülmemiş performans yükseltmeleriyle donatıldı.

Neo QLED serisi ayrıca aşağıdakiler de dahil olmak üzere bir dizi görüntü kalitesi ve tasarım geliştirme özelliği sunuyor:

  • 8K AI Pro
  • AI Motion Enhancer Pro: NQ8 AI Gen3
  • Real Depth Enhancer Pro
  • Infinity Air Design

Neo QLED 8K’nın performansı, ekrandaki çarpıcı 8K görüntü kalitesiyle aynı seviyedeki kusursuz ses kalitesiyle tamamlanıyor.

2024 Q-Symphony: Programlar, filmler ve çalma listeleri arasında mükemmel ses senkronizasyonu için kullanıcıların birden fazla kablosuz hoparlörü ve ses çubuğunu bir TV’ye veya projektöre bağlamasına olanak tanıyor. TV’yi kablosuz hoparlörler ve soundbar ile mükemmel şekilde senkronize eden bir teknoloji.

Active Voice Amplifier Pro: Ekrandaki diyalogları ve sesleri önemli ölçüde geliştirmek için özel derin öğrenme teknolojisini kullanan tescilli bir yapay zeka diyalog güçlendirici. Sesleri karışık seslerden ayırarak ses girişini geliştirerek kullanıcıların konuşmayı ekrandaki herhangi bir ses seviyesinde kolayca takip edebilmesini sağlıyor.

Perplexity AI, arama motoru sektöründe yapay zekayla liderlik hedefliyor

Yapay zeka destekli arama motoru Perplexity AI, sektördeki iddiasını güçlendirmek için son B serisi yatırım turunda 73,6 milyon dolarlık yatırım aldığını açıkladı. Bu önemli yatırım, girişimin değerlemesini 520 milyon dolara çıkardı. IVP liderliğindeki yatırım turuna NEA, Databricks, Nvidia, Bessemer Venture Partners, Kindred Ventures gibi önde gelen yatırımcılar katıldı. Ayrıca, iş dünyasının önde gelen isimleri arasında bulunan Jeff Bezos, Elad Gil, Nat Friedman, Tobi Lutke ve Guillermo Rauch da Perplexity AI’ın potansiyelini gördü ve yatırımcılar arasında yer aldı.

Kurucuları Aravind Srinivas, Denis Yarats, Johnny Ho ve Andy Konwinski tarafından 2022 yılında kurulan Perplexity AI, kullanıcılarına yenilikçi bir arama deneyimi sunuyor. Geleneksel arama motorlarından farklı olarak, platform chatbot benzeri bir arayüzle kullanıcılarına interaktif bir deneyim yaşatıyor, aramaları bir sohbet formatında gerçekleştirmelerine imkan tanıyor.

Perplexity AI, sektördeki güçlü rakipleri arasında Microsoft, Google ve OpenAI ile rekabet ediyor. Microsoft, geçtiğimiz yıl Bing arama motoruna ChatGPT desteği eklerken, Google da Bard ile benzer bir deneyim sunuyor. Bu rekabet ortamında Perplexity AI, özgün yapısı ve kullanıcı dostu arayüzü ile dikkat çekiyor.

Girişimin platformunda, kullanıcılar Perplexity’nun 20 dolarlık Pro versiyonu ile arama motorunu kullanırken, Google Gemini, Mistra 7Bl, Anthropic Claude 2.1 ve OpenAI GPT-4 gibi çeşitli yapay zeka modelleri arasında seçim yapabiliyorlar. Bu, kullanıcılara geniş bir seçenek yelpazesi sunarak, ihtiyaçlarına en uygun arama deneyimini yaşama imkanı tanıyor.

Şimdiye kadar toplamda 99 milyon dolarlık yatırım alan Perplexity AI, yeni yatırım ile birlikte, yapay zeka destekli arama motorunu daha da güçlendirerek rekabet avantajını artırmayı hedefliyor. Bu gelişmeler, şirketin gelecekteki büyüme potansiyelini gösteriyor.

Kuantum iletişim ile uydudan görüntü aktarımı!

Rusya ve Çin, kuantum iletişimini kullanarak uydu üzerinden iki görüntüyü başarıyla aktardı. Hala aşılması gereken teknik engeller var ancak ilerlemeler kaydediliyor. Bu test, saldırıya uğramayan son derece güvenli bir bilgi aktarma yöntemi olan kuantum iletişiminin pratik kullanımında ek bir ilerlemeyi temsil ediyor. Ancak test, teknik zorlukları çözmeye yönelik uzun bir yolun yalnızca ilk adım oldu.

Kuantum iletişim ile uydudan görüntü transferi

Rusya ve Çin’den bilim insanları uydu üzerinden kuantum iletişimini başarıyla kanıtladı. Test, diğer ülkeler tarafından hacklenemeyecek gelişmiş şifreli iletişim ağlarının geliştirilmesine ve BRIC (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin) ülkeleri arasında güvenli bir iletişim aracının kurulma ihtimaline işaret etmesi açısından önem taşıyor. Jeopolitik açıdan bakıldığında bu, Pekin ve Moskova’nın askeri amaçlarla yüksek teknoloji işbirliğini derinleştirdiğinin bir başka kanıtı.

Testte, 2016 yılında yörüngeye fırlatılan ve esas olarak Çin Bilimler Akademisi tarafından yönetilen Çin’in kuantum uydusu Mozi kullanıldı. Olay, Moskova yakınlarındaki Zvenigorod’daki bir yer istasyonu ile Çin’in kuzeybatısındaki Sincan bölgesindeki Urumçi yakınındaki bir başka yer istasyonu arasında 2.300 mil mesafede gerçekleşti. Şifrelenmiş iletim, Zvenigorod yer istasyonundan Dünya yörüngesindeki Mozi uydusuna dağıtılan ve daha sonra Çin’deki istasyona iletilen kuantum anahtarlarıyla güvence altına alınan iki görüntüyü içeriyordu.

Bu son test, iki ülkenin kuantum iletişiminde yürüttüğü araştırmanın bir ilerlemesi niteliğinde. Rusya Ulusal Bilim ve Teknoloji Üniversitesi ve Rusya Kuantum Merkezi’nden Alexey Fedorov, Rusya ve Çin’in geçen yıl ilk tam döngü testini gerçekleştirdiğini bildirdi. Bu çabanın anahtarı, hem ulusal hem de uluslararası kuantum iletişim ağlarının geliştirilmesinde merkezi olması beklenen Mozi. Ancak böyle bir başarının pratik sınırlamaları var. Gelişmiş altyapının çoğunun oluşturulması gerektiğinden ölçeklenebilirlik halen önemli bir sorun.

Ek olarak, kuantum sinyallerinin uzun mesafelerde sürdürülmesi sorunlu olmaya devam ediyor. Bunun nedeni, kuantum iletişiminin verileri iletmek için ışık parçacıklarını kullanması ve oldukça kırılgan bir durumda olması. Bu işlem, parçacıklar müdahale edildiğinde çöktüğü için verilerin çalınmasını önlüyor. Ancak geçen yıl bir fiber optik kabloyu başarıyla test eden bir araştırma ekibine liderlik eden York Üniversitesi Güvenli Özerklik Enstitüsü ve Fizik, Mühendislik ve Teknoloji Okulu’ndan Profesör Marco Lucamarini, bunun aynı zamanda seyahat edebilecekleri mesafeyi de sınırladığını açıklıyor.

Hatasız yazılım fikri, o kadar da uzakta değil!

Baldur adı verilen bu yeni yöntem, Büyük Dil Modellerinin (LLM’ler) yapay zeka gücünden yararlanıyor ve son teknoloji ürünü Thor aracıyla birleştirildiğinde yaklaşık %66 oranında benzeri görülmemiş bir verimlilik sağlıyor. Ekip yakın zamanda ACM Ortak Avrupa Yazılım Mühendisliği Konferansı ve Yazılım Mühendisliğinin Temelleri Sempozyumu’nda çok beğenilen Seçkin Makale ödülüne layık görüldü.

UMass Amherst Manning Bilgi ve Bilgisayar Bilimleri Fakültesi profesörü ve gazetenin kıdemli yazarı Yuriy Brun, “Ne yazık ki yazılımımızın her yerde olmasına ve onu her gün kullanmamıza rağmen hatalı olmasını beklemeye başladık.” diyor.  

Hatalı yazılımların etkileri, can sıkıcı biçimlendirme veya ani çökmelerden; güvenlik ihlalleri, uzay araştırmaları ve sağlık bakım cihazlarını kontrol etmek için kullanılan hassas yazılımlar söz konusu olduğunda potansiyel olarak felakete kadar gidebilir.

Elbette, yazılım var olduğundan beri kontrol etmenin de yöntemleri var. Popüler yöntemlerden biri en basiti: Bir insanın kodu satır satır okutarak hiçbir hata olmadığını manuel olarak doğrulamasını sağlarsınız. Veya kodu çalıştırıp yapmasını beklediğiniz şeyle karşılaştırabilirsiniz. Örneğin, kelime işlemci yazılımınızın “geri dön” tuşuna her bastığınızda satırı kırmasını bekliyorsanız ancak bunun yerine soru işareti çıkıyorsa, o zaman kodda bir şeylerin yanlış olduğunu biliyorsunuz demektir.

Geleceğin yazılım hikayesi

Her iki yöntemin de sorunu, bunların insan hatasına açık olması ve olası her aksaklığa karşı kontrol yapılmasının olağanüstü derecede zaman alıcı, pahalı ve önemsiz sistemler dışında herhangi bir şey için mümkün olmamasıdır.

Çok daha kapsamlı ama daha zor bir yöntem, kodun yapması beklenen şeyi yaptığını gösteren matematiksel bir kanıt oluşturmak ve ardından kanıtın da doğru olduğundan emin olmak için bir teorem kanıtlayıcı kullanmaktır. Bu yönteme makine kontrolü denir.

Ancak bu kanıtların manuel olarak yazılması inanılmaz derecede zaman alıcı ve kapsamlı uzmanlık gerektirir. UMass Amherst’teki doktora tezinin bir parçası olarak bu araştırmayı tamamlayan makalenin baş yazarı  Emily First, “Bu kanıtlar yazılım kodunun kendisinden çok daha uzun olabilir.” diyor.

ChatGPT’nin en sık kullanıldığı yerlerden Yüksek Lisans’ın yükselişiyle birlikte, olası bir çözüm bu tür kanıtları otomatik olarak oluşturmaya çalışmak. Ancak Brun, “LLM’lerdeki en büyük zorluklardan biri her zaman doğru olmamalarıdır.” diyor. “Çöküp size bir şeylerin yanlış olduğunu bildirmek yerine, ‘sessizce başarısızlığa’ eğilimli oluyorlar, yanlış bir cevap üretip bunu doğruymuş gibi sunuyorlar. Ve çoğu zaman yapabileceğiniz en kötü şey sessizce başarısız olmaktır.” Baldur’un devreye girdiği yer burası. 

Ekibi Google’da çalışmalarını yürüten First, büyük bir doğal dil metni külliyatı üzerinde eğitim almış bir LLM olan Minerva’yı kullandı ve ardından 118 GB’lık matematiksel makaleler ve ifadeler içeren web sayfalarında ince ayar yaptı. Daha sonra, matematiksel kanıtların yazıldığı Isabelle/HOL adlı bir dil üzerinde LLM’ye daha da ince ayar yaptı. 

Baldur daha sonra tam bir kanıt oluşturdu ve çalışmasını kontrol etmek için teorem kanıtlayıcıyla birlikte çalıştı. Teorem kanıtlayıcı bir hata yakaladığında, hatayla ilgili bilgilerin yanı sıra kanıtı da Yüksek Lisans’a geri gönderdi, böylece hatasından ders alıp yeni ve hatasız bir kanıt üretebilir. 

Bu işlem doğrulukta dikkate değer bir artış sağlıyor. Otomatik olarak kanıt oluşturmaya yönelik son teknoloji ürünü araca Thor deniyor ve bu araç, %57 oranında kanıt üretebiliyor. Baldur (İskandinav mitolojisine göre Thor’un kardeşi) Thor ile eşleştirildiğinde, ikisi %65,7 oranında kanıt üretebilir.

Hala büyük oranda hata olmasına rağmen Baldur, yazılımın doğruluğunu doğrulamak için şimdiye kadar tasarlanmış en etkili ve verimli yol; yapay zekanın yetenekleri giderek genişletilip iyileştirildikçe Baldur’un etkinliği de artmalı.

Ekipte First ve Brun’un yanı sıra o sırada Google’da çalışan Markus Rabe ve Talia Ringer da yer alıyor.

CES 2024’de AR gözlüklerinde büyük gelişmeler bekleniyor

Geleceğin teknoloji trendlerini belirleyen CES 2024, XR (Extended Reality) teknolojisinde önemli gelişmelere sahne oluyor. Bu yılın dikkat çeken başlıkları arasında, artırılmış gerçeklik (AR) gözlükleri ve sanal gerçeklik (VR) başlıklarının birleşmesiyle ortaya çıkan çığır açıcı gelişmeler bulunuyor. Özellikle Xreal Air 2 gibi ürünlerin öne çıkması, sektördeki rekabeti şiddetlendirirken, Apple Vision Pro’nun geleceği ise belirsizliğini koruyor.

CES 2024’te R başlıkları ile AR gözlüklerinin birleştirilmesinin, kullanıcılara daha önce yaşamadıkları bir deneyim sunabileceği konusunda spekülasyonlara yer veriyor. Geleneksel olarak farklı yollarda ilerleyen bu iki teknolojinin birleşmesi, VR’nin konforunu ve AR’nin gerçek dünya entegrasyonunu bir araya getirerek kullanıcılara geniş bir yelpazede deneyim sunacak.

Xreal Air 2 gibi ürünleri deneyimleyenler, XR teknolojisinin, özellikle yapay zeka odaklı gelişmelerle birleştiğinde, gelecekte büyük bir etki yaratabileceğine dikkat çekiyor. CES 2024, sanal ve artırılmış gerçeklik arasındaki sınırları giderek silikleştirirken, bu teknolojilerin entegrasyonuyla ilgili heyecan verici bir başlangıca sahne oluyor.

CES 2024'de

CES 2024’te Gelecekteki XR gözlüklerde beklenen üç önemli gelişme şu şekilde öne çıkıyor:

  1. Gözünüzün önündeki cam prizmalarını ortadan kaldıran ekran teknolojisi: Xreal’in bu alandaki çalışmaları, XR gözlüklerin boyutunu küçültmede ve daha doğal bir görüntüleme deneyimi sunmada önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.
  2. Cihazsız bilişim: Pil teknolojisinin sınırlamalarına rağmen, doğrudan gözlük içine entegre edilen Airplay gibi çözümler, kullanıcı deneyimini artırabilir ve cihaz taşıma ihtiyacını azaltabilir.
  3. Gözlük içinde el takibi: XR gözlüklerdeki etkileşim yeteneklerini büyük ölçüde artıracak olan bu gelişme, teknik zorluklara rağmen gelecekteki kullanıcı deneyimini şekillendirebilir.

VR teknolojisinin rekabetçi bir alana dönüştüğünü ve lider Xreal’in yanı sıra diğer şirketlerin de farklı stratejiler izlediğini belirtiyor. Bu rekabetin, gelecekte XR gözlüklerde birleşik bir deneyime yol açabileceği öne sürülüyor.

Sonuç olarak, CES 2024’teki bu teknolojik atılımlar, XR gözlüklerin getireceği yeni çağa dair heyecanı ve beklentiyi artırıyor. Teknoloji dünyası, bu gelişmelerin tüketici deneyimini nasıl şekillendireceğini merakla bekliyor.

Orrick’te veri ihlali: 637 bin kişinin verisi çalındı

San Francisco merkezli uluslararası hukuk firması Orrick, Herrington & Sutcliffe, son günlerde bilgisayar korsanlarının hedefi haline gelerek büyük çaplı bir veri ihlali yaşadı. Şirket, Mart 2023’te gerçekleşen izinsiz bir giriş sonucunda 650 binden fazla kişinin kişisel verisinin çalındığını açıkladı. Söz konusu saldırı, ağlarındaki bir dosya paylaşımı üzerinden gerçekleşti ve 637.000’den fazla veri ihlali kurbanının hassas sağlık bilgileri ele geçirildi.

Orrick, siber saldırının etkilediği diğer şirketlerle birlikte çalışarak, devlet yetkililerine ve mağdurlara gerekli bildirimleri yapmak üzere düzenleyici gereksinimleri yerine getirmeye odaklandığını belirtti. Firmanın sözcüsü, “Bu olayı sona erdiren bir anlaşmaya vardığımız için memnuniyet duyuyoruz ve gelecekte de müşteri ve firmamızın bilgilerini koruma taahhüdümüzü sürdüreceğiz” dedi.

Orrick'

Siber saldırının, EyeMed Vision Care gibi büyük sigorta şirketleri ve Delta Dental gibi sağlık sigortası ağları da dahil olmak üzere çeşitli kuruluşları etkilediği ortaya çıktı. Çalınan veriler arasında tüketici isimleri, doğum tarihleri, adresler, e-posta adresleri, Sosyal Güvenlik numaraları, pasaport ve sürücü belgesi numaraları, vergi kimlik numaraları, tıbbi tedavi bilgileri ve sigorta talep detayları yer aldı.

Orrick, etkilenen mağdurların bilgilerini güvence altına almak ve gelecekte benzer olayları önlemek adına gerekli teknolojik ve yasal önlemleri alacağını belirtti. Firmanın müşteri güvenliği ve bilgi gizliliği konusundaki taahhüdü, soruşturma süreci boyunca titizlikle sürdürülecek.

SPK Yeniden Değerleme Tabloları Açıklandı! Kitle Fonlaması Sınırları Arttı

0

Sermaye Piyasası Kanunu çerçevesinde düzenlemelerin belirlendiği 2023-82 sayılı SPK Bülteni, Kitle Fonlaması Tebliği’nde önemli değişiklikleri içeren bilgileri içeriyor. Yapılan açıklamaya göre, 2024 yılı için belirlenen yeniden değerleme tablolarına göre bir dizi önemli kriterde artışa gidildi.

Özellikle Kitle Fonlaması Tebliği (III-35/A.2) kapsamında belirlenen bazı ana başlıklarda yapılan güncellemeler şu şekilde:

1. Kuruluş ve Listeye Alınma İçin Gerekli Asgari Sermaye:

2023 yılında 5.000.000 olarak belirlenen asgari sermaye miktarı, 2024 yılı için 15.000.000 olarak güncellendi. Bu değişiklikle birlikte kuruluş ve listeye alınma için gereken asgari sermaye miktarında ciddi bir artış gerçekleşmiş oldu.

2. Nitelikli Yatırımcı Olmayan Gerçek Kişilerin Yatırım Sınırı:

İlgili tebliğ kapsamında nitelikli yatırımcı olmayan gerçek kişilerin yatırım sınırlarında da önemli değişiklikler yapıldı. Paya ve borçlanmaya dayalı kitle fonlamasında şu güncellemeler yapıldı:

  • i) 150.000 ➔ i) 250.000
  • ii) 600.000 ➔ ii) 1.000.000

Bu değişikliklerle birlikte bireysel yatırımcıların bu fonlamaya katılımında daha fazla esneklik sağlanmış oldu.

3. Fon Talebi Üst Limit:

2023 yılında 45.000.000 olarak belirlenen fon talebi üst limiti, 2024 yılı için 75.000.000 olarak revize edildi. Bu değişiklikle birlikte daha büyük ölçekli fon taleplerine izin verilmiş oldu.

Bu güncellemeler, sermaye piyasalarındaki katılımcılar ve şirketler için oldukça önemli. Zira yeniden değerleme tablolarının belirlenmesi, piyasadaki dinamiklere uyum sağlamak adına atılan önemli bir adım.

2023-82 sayılır SPK Bülteni

6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nda ve bu Kanun’a dayanılarak çıkarılan yönetmelik, tebliğ yahut diğer alt düzenlemeler ile 2499 sayılı mülga Sermaye Piyasası Kanunu’na dayanılarak çıkarılmış ve halen yürürlükte olan düzenlemelerde yer alan yeniden değerlemeye tabi tutarlardan Kitle Fonlaması Tebliği (III-35/A.2) kapsamında 2024 yılı için aşağıdaki şekilde tespit edilmiştir:

Kitle Fonlaması Tebliği Madde Numarası ve Konu2023 Yılı Rakam2024 Yılı Rakam
Madde 5/1: Kuruluş ve listeye alınma için gerekli asgari sermaye5.000.00015.000.000
Madde 15/1 ve 18/1: Nitelikli yatırımcı olmayan gerçek kişilerin yatırım sınırı (Paya ve borçlanmaya dayalı kitle fonlaması)i) 150.000
ii) 600.000
i) 250.000
ii) 1.000.000
Madde 16/4: Fon talebi üst limit45.000.00075.000.000

Tesla, Model Y, S ve X’in menzil tahminlerini düşürdü

Elektrikli otomobil devi Tesla, ABD’de bir dizi popüler model olan Tesla Model Y, S ve X araçlarının menzil tahminlerini düşürdüğünü duyurdu. Bu önemli değişiklik, ABD Adalet Bakanlığı’nın abartılı iddialarla ilgili bir soruşturma başlatmasının izlerini taşıyor. Ancak, Tesla’nın neden menzil tahminlerini düşürdüğü konusunda henüz herhangi bir resmi açıklama yapılmış değil.

Tesla’nın çevrimiçi web sitesi, önceki Tesla Model Y’nin Performance donanımı için belirtilen 303 mil tahminini şimdi 285 mile düşürdü. Aynı şekilde, Model Y Long Range için belirtilen 330 milden 310 mile, Model X’in Plaid modeli için belirtilen 333 milden 326 mile düştü. Model S Plaid için de menzil tahminleri güncellendi.

Bu menzil güncellemesi sadece ABD’deki araçları kapsarken, diğer bölgelerde, özellikle İngiltere ve AB‘de benzer bir güncelleme yapılmadı. ilerleyen günlerde özellikle avrupa birliğindede bu güncellemeyi yapması bekleniyor Bu durum, Tesla’nın menzil konusundaki güncellemelerini belirli pazarlara özgü şekillendirdiği izlenimini veriyor.

Tesla’nın eleştirilere maruz kaldığı bir diğer konu ise yıllardır menzil rakamlarını abartması. Bu güncelleme, şirketin bu eleştirilere yanıt olarak attığı bir adım olarak görülüyor. Geçtiğimiz Ekim ayında Adalet Bakanlığı, Tesla’nın tahmini kilometre performansının kasıtlı olarak şişirildiğine dair raporlar üzerine bir soruşturma başlatmıştı. Ancak, Tesla henüz düşürülen menzil tahminleri konusunda resmi bir açıklama yapmış değil.

Tesla’nın gelecekteki açıklamaları ve bu menzil düşüşlerinin pazar algısına etkisi merakla bekleniyor.

New York Times, OpenAI ve Microsoft’a telif davası açtı!

Dünyaca ünlü Amerikan gazetesi New York Times, teknoloji devleri OpenAI ve Microsoft aleyhine, yapay zeka (YZ) teknolojileri kullanılarak gerçekleştirilen telif hakkı ihlali nedeniyle dava açtığını açıkladı. Gazete, yıllarca biriktirdiği milyonlarca haber ve makalesinin, bu teknoloji şirketleri tarafından yapay zeka chatbot’larını eğitmek amacıyla izinsiz bir şekilde kullanıldığını ileri sürerek, bu durumu telif haklarına aykırı olarak değerlendirmekte.

New York Times, açtığı davanın detaylarını kendi sayfalarında geniş bir biçimde paylaştı ve bu hukuki sürecin, telifli yayınların yapay zeka tarafından kullanımıyla ilgili önemli bir dava olduğunu belirtti. Gazete, mevcut haber ve makalelerini kullanarak ChatGPT ve diğer yapay zeka sohbet robotlarına karşı dava açan ilk büyük Amerikan medya kuruluşu olduğunu vurguladı.

Dünya devi New York Times Gazetesi, yapay zeka şirketlerinin, medya ile rekabet etmek amacıyla telif ödemeden içerikleri kullanarak güvenilir bilgiye erişim konusunda haksız avantaj elde ettiğine dikkat çekti. Ayrıca, kendi içeriklerini kullanarak ancak yanıltıcı içerik üreterek, yapay zekanın gazetenin markasına zarar verdiğini savundu. New York Times, bu durumun şirketin iş modeline ve okuyucu kitlesine ciddi zararlar verdiğini ifade etti.

Yapay zeka avası Dava, yapay zeka teknolojilerinin medya endüstrisindeki etkileşimini ve telif haklarının dijital ortamdaki geçerliliğini sorgulayan bir dizi hukuki tartışmanın bir parçası olarak öne çıkıyor. Davanın gelecekteki benzer durumları nasıl etkileyeceği ise dikkatle takip edilecek.

WhatsApp Business nedir?

2 milyardan fazla insan arkadaşlarına, ailelerine ve artık işletmelere mesaj göndermek için WhatsApp’ı düzenli şekilde kullanıyor.

İşletmelerin bu 2 milyar kullanıcıyla iletişime geçmesine yardımcı olmak için WhatsApp’ın sunduğu farklı hesapları bilmiyor olabilirsiniz. WhatsApp’ta bir işletme hesabı, müşterilere işletmeniz hakkında web siteniz, kısa bir açıklama, müşterinin yanıt alabileceği çalışma saatleri ve daha fazlası gibi ekstra bilgiler vermek için markalı profiller oluşturabileceğiniz anlamına geliyor.

WhatsApp Business nasıl kullanılıyor?

WhatsApp Business ile WhatsApp arasındaki temel fark, iş çözümünün küçük işletmeler için ücretsiz bir uygulama olması. Ayrıca daha büyük işletmeler için, işletmelerin kullanıcılarla iletişim kurmak için zengin mesajlaşma kullanmasına olanak tanıyan ücretli bir API çözümü sağlıyor. Standart WhatsApp mesajlaşma, kişisel iletişim için yalnızca kişiden kişiye bir çözüm. Standart WhatsApp, insanların arkadaşları ve aileleriyle iletişim kurmasını sağlıyor. Böylelikle kullanıcılar bunu yapmak için WhatsApp uygulamasını ilgili uygulama mağazalarından yükleyebiliyor.

İşletmeler, WhatsApp Business hesaplarının sahibi ve işletmecisi oluyor. Böylelikle Doğrulanmış markalı bir profil oluşturabilirsiniz. Ayrıca bunu, iş iletişimlerini seçen WhatsApp kullanıcılarıyla sohbet etmek için kullanabilirsiniz. İşletmelerin kanal tekliflerini farklılaştırmak için WhatsApp’a yaklaşmasının iki yolu var:

WhatsApp Business App hesapları, uygulama mağazası aracılığıyla ücretsiz uygulamada mevcut. Yalnızca sınırlı sayıda çalışan kullanıcıyla çalışırlar ve küçük ve orta ölçekli işletmeler için en iyisi.

WhatsApp Business API hesapları daha büyük işletmeler için kullanılıyor. Böylelikle bu hesaplar uygulama mağazasında mevcut değil. Ücretli ve daha kişisel bir kullanıcı deneyimi için daha fazla işlevsellik sağlıyor.

İşletmenize en uygun WhatsApp deneyimi, müşteri tabanınıza ve şirketinizin büyüklüğüne bağlı. Standart bir WhatsApp Business hesabı küçük ve orta ölçekli işletmelere yönelik çözüm sunuyor. Böylelikle fazla dört çalışanın telefonundan indirilebilen veya bir tarayıcıda kullanılabilen ücretsiz bir uygulama sağlıyor. İşletme hesabınız, standart mesajlaşma hesabınız varsa, aynı telefon numarasını kullanamıyor. Ayrıca işletmeniz için benzersiz bir telefon numarasına ihtiyacı var. Her iki hesap için de aynı telefonu kullanıyorsanız, çift SIM özelliğine sahip bir telefon kullanmak iyi bir fikir. Böylece iş ve kişisel kişi listelerinizi birbirine karıştıran uyumluluk sorunlarıyla karşılaşmazsınız.

SpaceX, 2024’te doğrudan akıllı telefonlara hizmet verecek uydular için düğmeye bastı!

SpaceX tarafından Kaliforniya’daki Vandenberg Uzay Kuvvetleri Üssü’nden saat 22:44’te Falcon 9 roketiyle fırlatılan 21 Starlink uydusundan altısı, şirketin menzil içindeyken çoğu 4G LTE cihazı için bağlantı sağlayabileceğini söylediği bir yük taşıyor.

SpaceX, bu yıl cep telefonu operatörleriyle ortaklaşa şekilde uzaydan mesajlaşmayı etkinleştirmeyi planlıyor; ses ve veri bağlantısı 2025’te geliyor, ancak şirketin hizmetleri ticari olarak sağlamak için hâlâ düzenleyici izne ihtiyacı var.

Doğrudan akıllı telefona yapılacak ilk testler, SpaceX’in ABD’li mobil ortağı T-Mobile’ın hücresel spektrumunu kullanacak. SpaceX ayrıca Avustralya, Kanada, Şili, Japonya, Yeni Zelanda ve İsviçre’deki mobil operatörlerle de ortaklık kurdu.

Lansman web yayını sırasında, SpaceX’in kaliteli sistem mühendisliğinden sorumlu üst düzey yöneticisi Kate Tice, ilk altı “doğrudan hücreye” uydunun, akıllı telefonlara bağlanacak donanım olmadan göreve katılan 15 Starlink V2 Mini geniş bant uydusundan daha parlak olacağını söyledi.

Starlink bu yaz uydulardan 250 Milyon dolardan fazla kaybetti.

Tice, SpaceX’in, doğrudan hücreye giden uzay aracının mümkün olduğu kadar sönük olmasını sağlamak için donanım ayarlamaları yapmadan önce gözlemleri üzerindeki etkiyi incelemek üzere gökbilimcilerle birlikte çalışmayı planladığını da sözlerine ekledi.

Kasım ayında SpaceX, Federal İletişim Komisyonu’na önümüzdeki altı ay içinde 840 doğrudan hücreye uydu yerleştirmeyi beklediğini söyledi. İlk doğrudan hücreye fırlatılması başlangıçta Aralık ortasında planlanmıştı, ancak SpaceX’in 2024’teki ilk görevi ve genel olarak 296’ncı görevi olması ertelendi.

Bu aynı zamanda, yeniden kullanılmak üzere Pasifik Okyanusu’ndaki bir insansız hava aracı gemisine havalandıktan kısa bir süre sonra inen Falcon 9 görevindeki güçlendiricinin ilk uçuşuydu.

SpaceX, Doğu saatiyle 23:47’de Falcon 9’un 21 Starlink uydusunun tamamını konuşlandırdığını duyurdu.

Görevdeki 15 Starlink V2 Mini uydusu, SpaceX’in özel olarak hazırlanmış sabit ve mobil uydu kullanıcı terminallerine yüksek hızlı geniş bant sağlayan mevcut düşük Dünya yörüngeli geniş bant takımyıldızına daha fazla kapasite katacak.

Bu arada, erken aşamadaki girişimler AST SpaceMobile ve Lynk Global, doğrudan cihaza özel takımyıldızlarını genişletmek için bağış toplama anlaşmalarına yaklaşıyor.

AST SpaceMobile, 2 Ocak’ta yaptığı açıklamada, ilk beş ticari uydusunu bu yılın başında Falcon 9 ile fırlatmadan önce, bu ay “birden fazla taraftan” fon sağlamayı planladığını söyledi.

Şu anda Solomon Adaları, Cook Adaları ve Palau’nun bazı bölgelerinde hücresel ağların dışındaki telefonlara aralıklı mesajlaşma ve diğer düşük bant genişliği hizmetleri sağlayan Lynk Global, eski profesyonel beyzbol oyuncusu Alex tarafından yönetilen bir paravan şirketle birleşerek fon toplamayı planlıyor.

Samsung’dan akıllı TV’ler için onaylı kontrolcü programı

Samsung, akıllı televizyonlarında kullanıcılarına sağlam bir oyun deneyimi sunma konusundaki taahhüdünü daha da güçlendirmek üzere yeni bir adım atıyor. Şirket, akıllı televizyonlarında oyun oynayan kullanıcılar için özel olarak tasarlanmış bir kontrolcü sertifika programını duyurdu. CES 2024 fuarında tanıtılan bu program, “Designed for Samsung Gaming Hub” adını taşıyor ve üçüncü taraf kontrolcülerin, Samsung televizyonlarıyla uyumluluk ve en iyi performansı sunabilmesi için sertifikalandırılmasını amaçlıyor.

Bu adım, Samsung’un geçtiğimiz yıllarda belirli akıllı televizyon modellerine bulut oyun platformu desteği eklemesiyle başlayan bir sürecin devamı niteliğinde. Şirket, oyun deneyimindeki kalite standardını yükseltmek ve kullanıcılara en iyi akışı sağlamak adına yeni bir standart belirleme hedefinde.

Geliştirilen programın ilk sertifikası, PDP Replay kablosuz kontrolcüye verildi. Bu kontrolcü, etkileyici 40 saate kadar kullanım süresi sunarken, 12 metreye kadar düşük gecikme ile veri aktarımını sağlama özelliğine sahip. Bu sertifikalı kontrolcüler, kullanıcıların markanın televizyonlarında oyun oynarken daha akıcı ve sorunsuz bir deneyim yaşamalarını amaçlıyor.

Ayrıca, 2022 yılından itibaren üretilen Samsung televizyonları, popüler oyun platformları olan Xbox Game Pass, GeForce Now, Amazon Luna gibi hizmetleri içeren Gaming Hub ekosistemine dahil edildi. Bu, kullanıcılara geniş bir oyun seçeneği sunmanın yanı sıra şirketin oyun dünyasındaki yerini daha da güçlendirmeyi amaçlıyor.

Daha önceki nesil Samsung televizyon kullanıcıları da unutulmamış durumda. Şirket, eski akıllı modelleri için de düzenli güncellemeler yaparak, mevcut kullanıcı kitlesini de bu geliştirmelerden faydalandırmayı hedefliyor. Tüm bu adımlar, Samsung’un akıllı televizyonlarını oyun dünyasında öncü bir konuma taşıma vizyonunu yansıtıyor.

Çin’den Tesla’ya rakip insansı robot: Forerunner

Çin merkezli robotik şirketi Kepler, önümüzdeki günlerde Las Vegas’ta başlayacak olan Tüketici Elektroniği Fuarı (CES) 2024te yeni insansı robotu Forerunner‘ı tanıtmaya hazırlanıyor. Kepler, genel amaçlı Forerunner serisini, vücut hareketleri, hassas el kontrolü ve sofistike görsel algılama konularında gelişmiş yeteneklere sahip olarak lanse ediyor ve bu özellikleriyle Tesla’nın Optimus’u ile rekabet edebilecek bir potansiyele sahip olduğunu iddia ediyor.

Forerunner

Forerunner, 178 cm boyunda ve 85 kg ağırlığında, 12 serbestlik derecesine sahip akıllı ve çevik bir ele sahip. Kepler, robotun toplamda 40 serbestlik derecesine sahip olduğunu belirtiyor ve zorlu arazilerde gezinme, engellerden ustaca kaçınma, çevik el manipülasyonu, ağır nesnelerin kaldırılması ve taşınması, hassas el-göz koordinasyonu ve akıllı interaktif iletişim gibi konularda üstün performans sergilediğini vurguluyor.

Robot, gelişmiş ve güçlü aktüatörlere sahip, hassas kontrol, hızlı tepki verme ve karmaşık görevleri başarma yetenekleriyle öne çıkıyor. Ayrıca, kafasında bulunan geniş açılı kamera, dört mikrofon, ivmeölçer ve bir AHRS (tutum ve yön referans sistemi) ile çevresini anlamak için donatılmış durumda. Forerunner, Nebula AI sistemini kullanarak bu sensörlerden gelen bilgileri işleyerek zorlu yerlerde hareket etme ve engellerden kaçınma becerilerini optimize ediyor.

Kepler, Forerunner robotunun sevkiyatına 2024’ün üçüncü çeyreğinde başlamayı planlıyor ve uluslararası müşterilere, yaklaşık 30.000 dolar karşılığında satışa sunulacak. Bu fiyatlandırma, Tesla’nın 20.000 dolardan satışa sunulması beklenen Optimus modelinden daha yüksek bir fiyatla gelmesini sağlıyor.

Bu gelişmeler, küresel insansı robot pazarında rekabetin kızıştığını gösteriyor ve Kepler’in Forerunner‘ı, Tesla’nın Optimus’u ile baş başa rekabet etmeye hazır bir şekilde piyasaya sürülüyor. CES 2024 etkinliğinde daha fazla ayrıntı ve teknik özelliklerin paylaşılması bekleniyor.

ASRock, CES 2024’te 520 Hz monitör tanıtacak

ASRock, CES 2024 etkinliğinde, oyunculara yönelik yenilikçi ve yüksek performanslı monitörleriyle dikkat çekiyor. Phantom Gaming serisine eklenen yeni monitörler arasında, özellikle “Hız Kralı” olarak adlandırılan iki model, 27 inç PG27QFW2A ve 27 inç PG27FFX2A, oyuncular için çığır açan özellikleriyle öne çıkıyor.

27 inç PG27QFW2A modeli, 400 Hz yenileme hızı ve QHD çözünürlük ile hız tutkunlarına hitap ediyor. Diğer yandan, 27 inç PG27FFX2A modeli, çarpıcı 520 Hz yenileme hızına sahip olmasıyla oyun deneyimini bir üst seviyeye taşıyor (muhtemelen FHD çözünürlükte). Her iki model de ASRock’ın Phantom Gaming serisinin e-spor oyuncularını hedeflediğini gösteriyor.

ASRock

OLED teknolojisinin gücünü taşıyan diğer iki monitör de büyük ilgi uyandırıyor. 27 inç PGO27QFS2A ve 34 inç kavisli PGO34QRT2A modelleri, QHD çözünürlük ve 240Hz tazeleme hızı sunarak oyun severlere etkileyici bir görüntü deneyimi vadediyor. Ayrıca, AMD FreeSync Premium ve DisplayHDR True Black sertifikasyonları ile renk doygunluğu ve kontrastın zirvesine çıkıyor.

ASRock, bu yeni monitörlerle ilgili detaylı teknik özellikleri henüz açıklamazken, aynı etkinlikte mevcut Phantom Gaming monitörlerin güncelleme ile 180 Hz yenileme hızına yükseltileceği müjdesini verdi. Oyun dünyasındaki gelişmeleri yakından takip etmek isteyenler, CES 2024 etkinliğini kaçırmamalı. ASRock’ın inovasyon ve performans odaklı monitörlerini keşfetmek için sabırsızlanıyoruz!

Daha önce kimse yapamamıştı: 13 Yaşındaki çocuk, Tetris’i bitirdi!

0

Oklahoma eyaletinde yaşayan 13 yaşındaki Willis Gibson, Tetris oyununun ustası olarak adını tarihe yazdırdı. YouTube platformunda “Blue Scuti” adıyla bilinen Gibson, oyunu sadece 38 dakikada başarıyla tamamlayarak oyun dünyasında çığır açtı. Gibson’un yetenekleri, Tetris’in zorlu seviyelerine çıkarak oyunu başarıyla sonlandırmasının ardından ortaya çıktı. Ancak Gibson, 157. seviyeye ulaştıktan sonra blokları yanlış yerleştirdiğini düşünerek, “Ah! Kaçırdım” diyor ve bu anlarını YouTube’da paylaşıyor.

Gibson’un ekrandaki skoru 999999 olarak kaydedilirken, oyunun yaratıcısı Rus bilgisayar mühendisi Alexey Pajitnov tarafından 1984 yılında ilk kez piyasaya sürülen Tetris, 90’lı yıllardan bu yana oyun tutkunlarının vazgeçilmezi olmaya devam ediyor. Mobil cihazlardan ve çeşitli internet sitelerinden erişilebilen Tetris, klasik oyun deneyimini günümüz teknolojisiyle buluşturuyor.

Klasik Tetris Dünya Şampiyonası’nın Başkanı Vince Clemente, Gibson’un başarısını değerlendirerek, “Bu aslında birkaç yıl öncesine kadar herkesin imkansız gördüğü bir şeydi” ifadelerini kullandı. Tetris’i bitirmeye çalışan birçok ismin başarısız olduğu bir zamanda, Gibson’un bu başarısı dikkat çekiyor. Şampiyonası’nın başkanı, geçen ay hayatını kaybeden babası Adam’a olan bu zaferi adamasının da duygusal bir yönü olduğunu belirtti.

Sadece iki yıl önce Tetris oynamaya başlayan Willis Gibson, kısa sürede oyunun en yetenekli oyuncularından biri haline geldiğini ifade ediyor. Oyunla ilk tanışmasını YouTube üzerinden gerçekleştiren Gibson, zafer anlarını da aynı platformda paylaşarak geniş bir kitleye ulaşmayı başardı. Tetris’teki ustalığını babasına adayan Gibson, bu başarısıyla oyun dünyasında genç yaşına rağmen iz bırakmaya devam ediyor.

iPhone 16 Pro ve Pro Max daha büyük ekranlarla gelecek!

Apple’ın beklenen iPhone 16 Pro serisi, büyük ekranları ve geniş tasarımıyla öne çıkacak. Yaklaşan modeller, 6,1 inç ve 6,7 inç ekranları geride bırakarak, tarihlerindeki en büyük modeller olma özelliğini taşıyacak. MacRumors’a göre, çeşitli kaynaklar yeni Pro iPhone’ların çapraz olarak 6,3 inç ve 6,85 inç ölçülerinde daha geniş ekranlara sahip olacağını belirtiyor.

Boyut ve Ağırlık: Örneğin, iPhone 16 Pro Max’in boyutları 163,0 mm x 77,58 mm x 225 gram olarak rapor ediliyor. Bu, mevcut iPhone 15 Pro Max’ten (159,9 mm x 76,70 mm x 221 gram) biraz daha uzun, geniş ve ağır bir telefon demek.

İnce Ayarlar: Değişiklikler belki de gözle görülür değil, ancak premium akıllı telefon pazarında her fark önemlidir. Yeni modellerin kalınlıklarında bir artış olmadığını ve hala 8,25 mm derinlikte

iPhone 16

Kullanıcı Etkileşimi: Bu değişiklikler, daha büyük ekranın arkasındaki ekstra alanın, yüksek kapasiteli pil veya yaşam kalitesi iyileştirmeleri gibi avantajları beraberinde getirebileceği anlamına geliyor. Ancak, iPhone 15 Pro/Pro Max kılıflarının yeni modellere uymayacak olması, kullanıcıların koruma için ekstra harcama yapmasını gerektirecek.*

Gelecek Beklentiler: Yayın, daha büyük ekranların bu yılın sonlarına kadar Pro serisine özgü olacağını, 2025’in sonlarına kadar standart iPhone ve iPhone Plus’a geçmeyeceğini öne sürüyor. Bu geçiş gerçekleştiğinde, tüm iPhone serisi daha uzun bir en-boy oranına sahip olacak.

Bir sonraki Pro sınıfı iPhone’ların, Apple’ın en yeni A18 Pro çipiyle birlikte gelmesi ve Wi-Fi 7 ile daha hızlı 5G bağlantısını desteklemesi bekleniyor. Ayrıca, iPhone 15 Pro için öngörülen ancak teknik sorunlar nedeniyle gerçekleşmeyen katı hal düğmelerinin de bu yeni modellerde kullanılmaya başlanması bekleniyor.*

Apple’ın iPhone 16 Pro serisi, büyük ekranları ve teknolojik yenilikleriyle dikkat çekiyor. Ancak, bu değişikliklerin bazı kullanıcıları ekstra harcamaya yönlendirebileceği unutulmamalıdır.

Lityum-İyon pillere muhtaç mıyız?

Pil endüstrisinin anahtarı neden Çin’in elinde? Elektrikli araç üreticileri neden Çin’e bağımlı? Gibi soruların yanıtları, videomuzda. Yeni teknolojiler gelecek mi? Çok uzun zamandır kullanılan ve rüştünü ispat etmiş bir teknoloji olan Lityum-İyon pil teknolojisinin alternatifleri yok değil. Ancak üretim süreçleri ve kullanılan malzemelerin maliyeti bu teknolojilerin gelişmesinin önünde bir engel olarak duruyor. Lityum-İyon pil teknolojisi mükemmel değil, hatta yavaş şarj olma, güvenilir olmama gibi sorunları bulunuyor ve bu sorunlar da çözülecek gibi görünmüyor. Yine de bu teknoloji ağırlıklı olarak kullanılmaya devam edecek.

Hidrojen çözüm olacak mı?

Hidrojen yakıt hücreleri ve güneş ve rüzgar enerjisi gibi alternatifler her ne kadar sık sık dile getiriliyor olsa da, bu teknolojiler henüz emekleme aşamasında gibi görünüyor ve üstelik maliyetlerinin yüksek olması ve her an kullanılabilir olamamaları, geniş çapta kullanımının önünde bir engel olarak duruyor. Çin mallarına konan ambargolar bir yana, elektrikli araçlarda kullanılan pillerin büyük bir kısmının Çin’den geliyor olması, bu ambargoların aslında çok da işe yaramadığını gösteriyor. Avrupa’da pil üretiminin önünde de maliyetler, hammadelere erişimin kısıtlı olması ve rafinerilerin bulunmaması gibi engeller var. Özetle, uzun bir süre Lityum-İyon pil teknolojisine muhtaç olacağız gibi görünüyor.

Huawei ile ilgili dikkat çekici bir detay ortaya çıktı!

14 inçlik ultra hafif Huawei, ilk kez Aralık ayının başında ortaya çıktığında; 5 nm’lik bir işlemcinin varlığı, Çin’in yerli yarı iletken üretim kapasitesinin önceden düşünülenden çok daha gelişmiş olduğuna dair öfkeli spekülasyonları teşvik etti.

Bu spekülasyon anlaşılabilir bir durumdu çünkü Huawei, sadece birkaç ay önce Çin’in Semiconductor Manufacturing International Co. (SMIC) tarafından üretilen 7nm çipli sistemle çalışan Mate 60 Pro akıllı telefonunu piyasaya sürmüştü.

SMIC’in bir süredir 7nm proses teknolojisi üretme araçlarını geliştirdiği söyleniyordu ancak Huawei’nin Kirin 9000S’si bunun üretime sokulan ilk örneklerinden biriydi. Ancak 9006C farklı bir hikaye gibi görünüyor.

Altta yatan silikonun kökenine ilişkin bir araştırma, “analizin HiSilicon Kirin 9006C’nin gerçekten TSMC tarafından üretildiğini yüksek bir güvenle doğruladığını ve SMIC’in katılımı hakkındaki tartışmaları ortadan kaldırdığını” gösterdi.

Ekip, dizüstü bilgisayarların işlemcisinin 2020’nin 35. haftasında paketlenen HiSilicon Kirin 9000’e güçlü bir benzerlik taşıdığı sonucuna vardı. 

Huawei’nin ABD’nin öfkesini çekmesinden bu yana geçen yıllarda, hem Trump hem de Biden yönetimi, yerli yarı iletkenler geliştiren Çinli tasarımcılar üzerindeki ihracat kontrollerini istikrarlı bir şekilde artırdı. 

Yakın zamanda Orta Krallık’ın en umut verici GPU satıcılarından ikisi olan Biren ve Moore Threads, ABD Ticaret Bakanlığı’nın her ikisini de “Varlıklar Listesi“ne eklemesinin ardından benzer yaptırımlarla karşı karşıya kaldı.

Bu yaptırımların geleceği ile ilgili taraf ülkeler arasında kapsamlı adımlar atılıyor ama nihai noktanın nereye varacağı henüz belirsiz.

Razer, CES 2024’te yeni dizüstü bilgisayarlarını tanıtacak

Gaming sektörünün öncü markalarından Razer, CES 2024 tüketici elektroniği fuarında tanıtacağı Razer Blade 16 ve Blade 18 dizüstü bilgisayarları ile oyuncu topluluğunu heyecanlandırıyor. Özellikle Blade 16 modeli, dünyanın ilk 16 inç OLED 240Hz panelini barındırmasıyla dikkat çekiyor, bu da oyunculara benzersiz bir görsel deneyim sunuyor.

Razer ve Samsung işbirliğiyle geliştirilen OLED panel, QHD+ çözünürlüğü ile oyun tutkunlarına gerçekçi ve keskin bir görüntü vaat ediyor. Hız tutkunları için ise 0.2ms tepki süresi, oyunlardaki aksiyonu daha da hızlandırarak oyun keyfini artırıyor. Ayrıca, VESA DisplayHDR True Black 500 ve VESA Certified ClearMR 11000 standartları, hareket bulanıklığını en aza indirerek derin siyah tonları ortaya çıkarıyor. İnce çerçeveler ve CNC alüminyum kasa ise Blade 16‘nın zarif tasarımını tamamlıyor.

Razer

Razer‘ın bir diğer iddialı ürünü olan 2024 Blade 18 dizüstü bilgisayar modeli ise geçen yıldan farklı olarak QHD 240Hz panel yerine 4K 165Hz panele geçiş yaparak yüksek çözünürlük sunuyor. Yine ince çerçeveler ve CNC alüminyum kasa ile tasarlanan bu 18 inçlik dizüstü bilgisayar, oyunculara şıklık ve performansı bir arada sunmayı hedefliyor.

Razer‘ın bu yeni modelleri, CES 2024 tüketici elektroniği fuarında tanıtıldı ve oyuncular arasında büyük bir merakla karşılandı. Yüksek performans, şık tasarım ve üst düzey görüntü kalitesi ile öne çıkan Razer Blade serisi, gaming dünyasında yeni bir standart belirleme potansiyeline sahip.