IPO nedir? Halka arz ile getiri sağlama

0

Halka arz (IPO), özel bir şirketin hisselerinin  yeni bir hisse senedi ihracıyla ilk kez halka arz edilmesi sürecini ifade ediyor  . Halka arz, bir şirketin kamu yatırımcılarından özsermaye toplamasına olanak tanıyor.

Özel bir şirketten halka açık bir şirkete geçiş, özel yatırımcılar için genellikle hisse primi içeriyor. Özel yatırımcıların yatırımlarından tam olarak kazanç elde etmeleri için önemli bir zaman olabilir. Aynı zamanda kamu yatırımcılarının da arza katılmasına olanak sağlıyor.

IPO nedir ve nasıl çalışıyor?

Şirketlerin halka arz yapabilmesi için borsaların, Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonunun şartlarını yerine getirmesi gerekiyor. Halka arzlar, şirketlere birincil piyasada hisse arzı yoluyla sermaye elde etme fırsatı sağlıyor. Şirketler, pazarlamak, talebi ölçmek, halka arz fiyatını ve tarihini belirlemek ve daha fazlası için yatırım bankalarını işe alıyor. Halka arz, şirketin kurucuları ve ilk yatırımcıları için özel yatırımlarından tam kar elde eden bir çıkış stratejisi olarak görülebiliyor.

Halka arz, şirkete büyük miktarda para toplama olanağı sağladığı için şirket için büyük bir adım. Bu, şirkete daha fazla büyüme ve genişleme yeteneği sağlıyor. Artan şeffaflık ve hisse senedi listeleme güvenilirliği, ödünç alınan fonları ararken daha iyi koşullar elde etmesine de yardımcı olacak bir faktör olabilir. Bir şirket, halka açılma konusundaki ilgisinin reklamını yapmaya başlayacak.

Genellikle büyümenin bu aşaması, bir şirketin tek boynuzlu at statüsü olarak da bilinen yaklaşık 1 milyar dolarlık özel değerlemeye ulaşmasıyla gerçekleşiyor. Bununla birlikte, piyasadaki rekabete ve listeleme gerekliliklerini karşılama yeteneklerine bağlı olarak halka arza hak kazanabiliyor. Bir şirketin halka arz hisseleri, sigortalılık durum tespiti yoluyla belli oluyor. Bir şirket halka açıldığında, daha önce sahip olunan özel hisse sahipliği kamu mülkiyetine dönüşüyor. Mevcut özel hissedarların hisseleri halka açık işlem fiyatı değerinde hale geliyor. Hisse senedi yüklenimi aynı zamanda özelden kamuya hisse sahipliğine ilişkin özel hükümleri de içerebiliyor.

Ayrıca kamu piyasası, milyonlarca yatırımcıya hisse ticareti konusunda büyük bir fırsat sağlıyor. Kamu, şirkete yatırım yapmak isteyen her türlü bireysel veya kurumsal yatırımcıdan oluşuyor.

Kitlesel İnsansı Robot Piyasası için hedef 2025!

0

Çin, 2025 yılına kadar Kitlesel İnsansı Robot Piyasasını hedefliyor. Ülkenin Sanayi ve Bilgi Teknolojileri Bakanlığı tarafından yayınlanan yeni bir yol haritası, 2027 yılına kadar teknolojinin ileri düzeylerini hedeflediğini duyurdu.

Çin Sanayi ve Bilgi Teknolojileri Bakanlığı (MIIT) tarafından yayınlanan dokuz sayfalık bir rapor , ülkenin imalat sektörünü “2025 yılına kadar seri üretimi gerçekleştirmek” için robot teknolojisini hızla artırmaya çağırıyor. Google çevirisine göre raporda, Çin’in 2025 yılına kadar “insansı bir robot inovasyon sistemi kurması, çeşitli önemli teknolojilerde atılımlar yapması ve temel bileşenlerin güvenli ve etkili bir şekilde tedarikini sağlaması” ve insansı robotları “önemli yeni bir motor” olarak kurması gerektiği belirtildi.

Kitlesel İnsansı Robot Piyasası 2027’de ileri teknoloji düzeyine ulaşacak

Girişim, Çin’in yerel endüstriyel tedarik zincirini güçlendirme, lider robot geliştiricisi konumunu sağlamlaştırma ve gelişen teknolojiler söz konusu olduğunda genel olarak kendine olan güvenini güçlendirme misyonunun bir parçası diyebiliriz. MIIT, insansı robotların yakın gelecekte insan yaşamını “derinden değiştirecek” ve küresel ekonomileri yeniden şekillendirecek “yıkıcı ürünler” haline geleceğini ve Çin’in bu değişimin ön saflarında yer almayı planladığını söyledi.

Belgeye göre robotların sağlık, ev hizmetleri, tarım ve lojistik gibi endüstrilerde önemli kullanım alanları görmesi bekleniyor. Ancak bakanlık, tehlikeli ortamların yanı sıra imalat endüstrisi için de robotların geliştirilmesinin özellikle gerekli olduğunu vurguladı. Belgede belirtilen zaman çizelgesine göre bakanlık, 2025 yılına kadar “beyin, beyincik ve uzuvlar” gibi birkaç temel teknolojiyi içeren insansı bir robot inovasyon sisteminin ilk olarak kurulmasını umuyor.

Bakanlık, 2027 yılına kadar insansı robotların teknolojik yenilik yeteneklerinin “önemli ölçüde iyileştirilmesi” gerektiğini ve güvenli ve güvenilir bir endüstriyel zincir tedarik zinciri sisteminin oluşturulması gerektiğini söyledi. Raporda, “Uluslararası düzeyde rekabetçi bir endüstriyel ekosistem inşa edilecek ve kapsamlı güç dünyanın ileri düzeyine ulaşacak” deniyor.

MIIT ayrıca Çin’in laboratuvarlar, endüstri kuruluşları ve açık kaynak toplulukları da dahil olmak üzere insansı robot endüstrisinin gelişimini desteklemek için altyapı oluşturmaya ve ağları desteklemeye odaklanacağını da sözlerine ekledi. Ayrıca sektörün gelişimini destekleyecek politikaların ve işgücü eğitiminin geliştirilmesine yardımcı olacağını da belirtti.

Çin, son yıllarda robotik geliştirme ve dağıtımını hızlandırıyor; Pekin Belediye Ekonomi ve Bilgi Teknolojileri Bürosu, yerli robotik teknolojisinin geliştirilmesini ve yeniliğini teşvik etmek için Ağustos ayında 1.4 milyar dolarlık bir robotik fonu planlarını açıkladı. Uluslararası Robotik Federasyonu (IFR), geçen Aralık ayında Çin’in, robot yoğunluğu konuşlandırmasında ilk kez ABD’yi geride bırakarak beşinci en yüksek seviyeye ulaştığını bildirdi.

Apple, iOS’ta App Store dışı uygulama yüklemelerine izin verecek

Apple, Avrupa Birliği’nin geçtiğimiz yıl kabul ettiği Digital Markets Act (DMA) mevzuatı çerçevesinde iOS işletim sisteminde önemli değişikliklere gitmeye hazırlanıyor. Bu mevzuat, akıllı telefon ve diğer cihazlarda üçüncü parti uygulama marketlerinin kullanılmasını destekleyerek tekelcilik karşıtı önlemler içeriyor. Apple, bu nedenle önümüzdeki dönemde App Store dışındaki uygulama marketlerine ve App Store dışından uygulama yüklenmesine izin vermek zorunda kalacak.

iOS 17.2 güncellemesiyle birlikte, Apple’ın bu yönde çalışmalara aktif olarak devam ettiği belirtiliyor. Beta test sürümlerinde ortaya çıkan kodlar ve detaylar, şirketin App Store dışında uygulama indirme ve yükleme imkanı sunma yolunda ciddi adımlar attığını gösteriyor. Bu adım, özellikle Avrupa’da DMA mevzuatına uyum çerçevesinde atılmış gibi görünse de, küresel ölçekte de etkili olabilir.

Apple, halihazırda App Store dışı yüklemelerin güvenli olmadığını ve kullanıcı cihazlarına zarar verebileceğini savunsa da, bu değişiklikle birlikte yeni güvenlik önlemleri ve gereksinimler getirilmesi bekleniyor. Bu sayede, iPhone ve iPad kullanıcıları App Store dışındaki uygulama marketlerinden de yararlanabilecekler.

Ancak, Apple’ın bu değişiklikle birlikte güvenliği ön planda tutmak istediği ve App Store dışındaki uygulama marketlerinden de belirli standartları karşılamalarını beklediği belirtiliyor. Ayrıca, Apple’ın bu yeni altyapıda para kazanma amacında olduğu ve App Store’a alternatif uygulama marketlerinden de gelir elde etmeyi planladığı ifade ediliyor.

Bu adım, iOS ekosisteminin Android’e kıyasla daha açık bir yapıya doğru evrilmesini sağlayabilir. Ancak, Apple’ın güvenlik ve kullanıcı deneyimine verdiği önem doğrultusunda, bu değişikliklerin dikkatlice uygulanması ve sürecin titizlikle yönetilmesi önem taşıyor.

Steve Wozniak felç nedeniyle hastaneye kaldırıldı!

0

73 yaşında olmasına rağemn, yenilikçi ruhu ve fütüristik vizyonuyla Dünya İş Forumu’na katılımak amacıyla Mexico City’e geldi. Burada, çeşitli kaynaklara göre ABC Hastanesi’ne acil olarak yatırılmasına yol açan serebrovasküler bir olay yaşadı.

1950’de Kaliforniya’da doğan Wozniak , küçük yaşlardan itibaren kendisini olağanüstü bir mühendis haline getirdi ve bilgisayar becerisiyle dünyanın gözlerini kamaştırdı. İşletim sistemini hacklediği için Colorado Üniversitesi’nden atılmış olmasına rağmen tutkusu ve yeteneği onu Berkeley’e götürdü ve burada hayat boyu ortağı Steve Jobs ile tanıştı. Bu ikonik birlik, teknoloji tarihinin en etkili şirketlerinden biri olan Apple’ı ortaya çıkardı.

Steve Wozniak felç nedeniyle hastanede

Woz Büyücüsü” lakabı boşuna değil. Çünkü yaratıcı dehası ilk Apple bilgisayarlarının yaratılmasında etkili oldu. Onun vizyonu ve teknik becerisi, dijital devrimin sembolü haline gelen Apple’a hayat verdi. Wozniak dünyayı değiştirmenin hayalini kuruyordu, hatta körlerin yeniden görmesini sağlayacak bir cihaz yaratma fikrini bile teşvik ediyordu. Teknolojinin geleceğine dair engin deneyim ve bilgilerini paylaşacağı Dünya İş Forumu’ndaki varlığı unutulmaz bir etkinlik olacağa benziyordu. Yapay zeka, kripto para birimleri ve meta veri tabanı gibi konuların gündeminde olması, inovasyonun ön saflarında yer almaya olan yorulmak bilmez ilgisini gösteriyordu.

Ancak Wozniak’ın sağlığı tehlikeye girdi ve serebrovasküler bir olay nedeniyle Mexico City’deki ABC Hastanesi’ne kaldırıldı. Neyse ki mevcut raporlar durumunun stabil olduğunu gösteriyor ve hayranlarına bir umut ışığı sağlıyor. Wozniak yalnızca teknolojik bir vizyoner değil, aynı zamanda teknolojinin sosyal sorumluluğunun ve toplum üzerindeki etkisinin savunucusu. Onun mirası, yaratıcı düşünme ve yenilik yoluyla dünyada fark yaratmayı amaçlayanlar için bir ilham kaynağı diyebilriz.

Sağlık sorunlarına rağmen Wozniak, şimdiki ve gelecek nesiller için bir ilham kaynağı olmaya devam ediyor. Teknoloji endüstrisi üzerindeki etkisi tartışılmaz ve mirası, şimdiki zamanının çok ötesinde yaşayacak. Apple denilince Steve Jobs’tan sonra akla ilk gelen isim olan Steve Wozniak’ın teknolojinin gelişiminde önemli bir emeği var. Steve Wozniak felç geçirmesi sonrasını iyileşmesini umutla bekliyoruz.

Microsoft OneDrive’ı kapatmayı neden zorlaştırıyor?

0

Global bulut bilişim pazarı ve dosya barındırma hizmetleri pazarı bir yandan hızla büyümeye devam ederken bir yandan da çetin bir rekabete sahne alıyor. Statista verilerine göre kurumsal pazar olarak niteleyebileceğimiz bulut işinde liderler Amazon’un sahibi olduğu AWS, Microsoft Azure ve Google’ın sahibi olduğu Google Cloud şeklinde sıralanırken, daha çok bireysel pazar olarak karşımıza çıkan dosya barındırma hizmetleri pazarında ise Google Drive, Dropbox ve Box öne çıkan isimler.

Yıllardır OneDrive ile (eski adıyla Windows Live Folders veya Windows Live Skydrive) bu pazarda önemli bir oyuncu olan ancak liderliği bir türlü yakalayamayan Microsoft ise, bir yandan OneDrive’ı güncelleyip uygulamaya yeni özellikler kazandırırken bir yandan da anlamsız bir biçimde kullanıcıların sabrını zorlamaya devam ediyor. Bunun son örneği, yapılan Windows güncellemesi sonrasında OnDrive’dan çıkmanın zorlaştırılması oldu.

Microsoft artık Windows için OneDrive uygulamasını kapatmanıza izin vermeden önce tam olarak neden kapatmaya çalıştığınızı açıklamanızı istiyor. Yeni özellik, son Windows güncellemesi ile birlikte geldi. Görev çubuğunda OneDrive’a sağ tıkladığınızda Microsoft’un “eşitlemeyi duraklat” seçeneği altında gizlediği OneDrive’ı kapatmak zaten basit bir iş değildi, ancak şimdi önce bir açılır kutudan OneDrive’dan çıkmak için bir neden seçmeniz gerekiyor.

Microsoft yıllardır Windows’ta OneDrive’ı öne çıkarıyor; dosyaları Microsoft’un bulut destekli depolama alanıyla eşitlemek için varsayılan olarak Windows 11’de Belgeler ve Resimler kitaplıklarını devralıyor. Bu yeni davranış, Microsoft’un yıllardır Chrome’u indirmeye ya da varsayılan tarayıcınızı değiştirmeye cesaret ettiğinizde ortaya çıkan zorlu Edge istemlerini takip ediyor. Geçtiğimiz ay Microsoft, Chrome’un indirme sayfasına insanların neden alternatif bir tarayıcı indirdiklerini soran bir anket bile eklemeye başladı. Şimdi de Microsoft OneDrive’ı neden kapattığınızı bilmek istiyor.

Uzmanlar “Sırada ne var acaba, Microsoft bilgisayarımı kapatırken neden kapattığımı öğrenmek isteyen bir anket çalışması mı yapacak? “diye soruyor ve pek de haksız sayılmazlar. Bu son OneDrive anket fiyaskosundan kaçınmak istiyorsanız, yapmanız gereken uygulamayı Görev Yöneticisi üzerinden kapatmak.

İrlanda, Avrupa’nın ilk şebeke bağımsız veri merkezine ev sahipliği yapacak!

Koreli SK Ecoplant firması, Dublin’in yaklaşık 50 mil batısındaki County Westmeath’da katı oksit yakıt hücreleriyle (SOFC) çalışan bir veri merkezi kurmak üzere İrlandalı enerji üretimi ve yenilenebilir enerji şirketi Lumcloon Energy ile bir mutabakat anlaşması imzaladı.

İrlanda’nın girişim, ticaret ve istihdamdan sorumlu bakanı Simon Coveney, anlaşmayı “stratejik açıdan çok önemli” olarak tanımladı ve veri merkezinin gelecekte diğerleri için bir şablon haline gelebileceğini söyledi.

Önerilen projenin büyüklüğü ya da faaliyete geçmesi için gereken süre konusunda herhangi bir ayrıntı bulunmuyor. Ancak SK Ecoplant CEO’su Kyung-il Park, ortaklığın şirketin veri merkezi operasyonlarında yeşil enerji çözümleri sunması için zemin oluşturacağını söyledi.

Yakıt hücreleri, veri merkezleri için yeni bir sorun çözücü

Yakıt hücreleri, veri merkezleri için yeni bir sorun çözücü olarak ortaya çıkıyor. Merkezi olmayan kentsel enerji üretimi sunan ve kompakt alanlarda yüksek verimli elektrik üretimi sağlayan yakıt hücreleri, şebeke bağlantılı enerji kaynaklarına olan bağımlılığı azaltabilir.

Elektrik üretmek için yakıtı oksitleyerek çalışırlar. Farklı tipler elektrolit olarak farklı malzemeler kullanır; SOFC’ler katı oksit veya seramik elektrolite dayanır. Doğal gaz, yenilenebilir biyogaz, kömür gazı veya hidrojen gibi farklı yakıtlar da kullanılabilir.

İrlanda’nın veri merkezi sektörü büyümeye devam ediyor

Veri merkezleri günün her saati istikrarlı ve verimli bir güç kaynağına ihtiyaç duyuyor. İrlanda’nın ulusal elektrik dağıtım şirketi Eirgrid’e göre, bu merkezler geçen yıl ülkenin elektrik üretiminin yaklaşık %18’ini oluşturdu ve bu rakamın 2028 yılına kadar %30’a çıkması bekleniyor.

İrlanda, serin iklimi ve nispeten düşük elektrik maliyetleri sayesinde veri merkezleri için popüler bir yerdir ve Dublin halihazırda Google, Amazon ve Meta’ya ait tesisler de dahil olmak üzere 60’tan fazla veri merkezine ev sahipliği yapmaktadır.

İrlanda, karbon emisyonlarını azaltma hedefinde

Enerji tedarikiyle ilgili sorunlar nedeniyle bir dizi sarı alarmın ardından, EirGrid geçen yıl Dublin’de ‘öngörülebilir gelecekte’ ve muhtemelen 2028 yılına kadar yeni veri merkezleri tedarik etmeyeceğini söyledi.

Bu arada İrlanda hükümeti de 2030 yılına kadar karbon emisyonlarını yarı yarıya azaltmayı planlıyor.

Avrupa’daki BT pazarı yıl sonunda 1 trilyon dolara ulaşacak

Teknoloji sektörü araştırma şirketi Gartner, 2023 ve 2024 yılı Avrupa BT pazarıyla ilgili öngürülerini yayınladı. Araştırma firmasına göre yazılım ve BT hizmetlerine yapılan yatırımların etkisiyle Avrupa’daki BT harcamaları bu yıl sonunda 1 trilyon dolar ve2024 yılında da 1,14 trilyon dolara ulaşacak. Gartner’a göre Avrupa BT pazarında cihaz ve donanım harcamaları düşerken yazılım ve IT hizmetleri harcamaları artıyor.

Tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi sonrasında özellikle kurumsal tarafta dizüstü bilgisayarlar, masaüstü bilgisayarlar, telefonlar ve tabletler dahil olmak üzere cihazlara olan talebin azalması, son birkaç yılda BT harcamaları üzerinde ciddi bir engel oluşturdu. Gartner’a göre Avrupa’da 2022 yılında yüzde 13,3 düşen cihaz ve donanım harcamaları bu yıl yüzde 14,3 düşerek 125 milyar dolara gerileyecek. Firma gelecek yıl içinse sadece yüzde 4,6’lık mütevazı bir büyüme bekliyor.

Gartner’ın araştırmadan sorumlu başkan yardımcısı ve seçkin analisti John-David Lovelock, enflasyonun tüketicilerin satın alma gücünü tükettiği bir ortamda cihazlara yapılan harcamaların zar zor ayakta durduğunu söyledi. Lovelock, “Satın alma gücü ortadan kalktığında, insanlar gıda gibi daha temel ihtiyaçlara yönelik seçimler yapmaya başlıyor, bu da cihazları çok daha fazla baskı altına sokuyor. Tüketici harcamaları önümüzdeki yıl biraz geri gelse de, muazzam bir yükseliş beklemiyoruz” diyor. Lovelock teknoloji sektöründeki büyümenin kurumsal BT harcamalarına bağlı olduğunu, ancak Avrupa’nın bu konuda ABD’nin biraz gerisinde kaldığını şu sözlerle ifade ediyor: “Avrupa, çok daha büyük bir pazar olan ABD’den biraz daha farklı dinamiklere sahip. Avrupa pazarı her zaman bir sıçrama yapmadan önce işlerin nasıl göründüğüne bakma eğilimindedir.”

Araştırmaya göre BT pazarında hizmetler bölümü önümüzdeki yıl yaklaşık yüzde 12 büyüyerek 427 milyar dolara ulaşacak. Analistler yazılım tarafının ise bu yıl olduğu gibi 2024 yılında da büyüme açısından lider kategori olacağını ve 242 milyar dolara ulaşacağını öngörüyor.

Yapay zeka (AI) bu yıl ve gelecek yıl CIO’lar için bir öncelik olsa da, henüz bir harcama önceliği değil. Gelecek yıl Avrupa’da BT harcamalarını artıracak gelir yaratma, kârlılık ve güvenlik gibi başka faktörler de var. Lovelock, “Sağlıklı bir kâr marjını korumak Avrupalı şirketler için çok önemli hale geldi ve bu da yeni bir pragmatizm dalgası başlattı” diyor.

IDC tarafından yayınlanan başka bir çalışma ise üretken yapay zeka pazarının hızla büyüdüğünü ve 2027’de 143 milyar dolar olacağını ortaya koyuyor.

Hollywood oyuncularının yapay zeka grevi askıya alındı!

0

Amerikan Televizyon ve Radyo Sanatçıları Federasyonu – Sinema Oyuncuları Derneği (SAG-AFTRA) aylardır Sinema ve Televizyon Yapımcıları Birliği (AMPTP) ile olan yapay zeka müzakerelerine kilitlenmiş durumda. AMPTP, oyuncuların yapay zeka destekli dijital görüntü teknolojileri ile taranması ve böylece çok daha hızlı, etkili ve oyuncular için daha güvenli bir yapım prosedürü üzerine çalışırken oyuncular sendikası ise Hollywood TV ve film stüdyolarının, insanları işsiz bırakarak, farklı sahne ve prodüksiyonlarda tekrar tekrar kullanılabilecek dijital yapay zeka destekli kopyalar yaratmak istediğini savunuyor. İki taraf arasındaki müzakerelerde ortak zemin nihayet sağlanmış görünüyor.

SAG-AFTRA, yaptığı açıklamada anlaşmanın tüm detaylarına yer vermemekle birlikte, yapımcılar birliği ile temel konular üzerinde bir uzlaşı sağladıklarını duyuruyor. Yeni anlaşmanın 1 milyar doların üzerinde bir ek fayda sağlayacağı bildirilen duyuruda şu ifadeler yer alıyor:

“Bugün TV/Tiyatro Müzakere Komitenizin AMPTP ile geçici bir anlaşmayı oybirliğiyle onayladığını duyurmaktan heyecan ve gurur duyuyoruz. 9 Kasım saat 12:01 (ABD saatiyle) itibariyle grevimiz resmen sona ermiştir ve tüm grev yerleri askıya alınmıştır. Önümüzdeki günlerde ülke çapında yapılacak kutlama toplantıları hakkında bilgi vereceğiz.

Bir milyar doların üzerinde yeni ücret ve sosyal yardım planı finansmanı içeren bir sözleşmede, “modelin üzerinde” asgari ücret artışları, üyeleri yapay zeka tehdidinden koruyacak rıza ve tazminat için benzeri görülmemiş hükümler ve ilk kez bir akış katılım primi oluşturan olağanüstü kapsamda bir anlaşma elde ettik. Emeklilik ve Sağlık tavanlarımız önemli ölçüde yükseltildi, bu da planlarımıza çok ihtiyaç duyulan değeri getirecek. Buna ek olarak, anlaşma, arka plandaki sanatçılar için büyük tazminat artışları ve farklı toplulukları koruyan kritik sözleşme hükümleri de dahil olmak üzere birçok kategori için çok sayıda iyileştirme içermektedir.

Her kategoriden SAG-AFTRA üyelerinin sürdürülebilir kariyerler inşa etmelerini sağlayacak bir sözleşmeye ulaştık. Şimdi ve gelecekte binlerce sanatçı bu çalışmadan faydalanacaktır. Geçici anlaşma SAG-AFTRA Ulusal Kurulu tarafından gözden geçirilene kadar anlaşmanın tüm detayları açıklanmayacaktır.”

Yapay zeka, eğlence sektöründeki sanatçılar için özellikle çetrefilli bir konu. Scarlett Johannson ve Tom Hanks gibi üst düzey Hollywood aktör ve aktrisleri kısa bir süre önce, izinsiz olarak yüzlerinin ve seslerinin yapay zeka tarafından manipüle edilmiş kopyalarını içeren reklamları eleştirdiler. Oyuncular, TV ve film stüdyolarının, insanları işsiz bırakarak, farklı sahne ve prodüksiyonlarda tekrar tekrar kullanılabilecek dijital yapay zeka destekli kopyalar yaratmak için benzerliklerini taraması olasılığının artmasından endişe duyuyorlar. Teorik olarak stüdyolar, gerçek dünyada performans sergilemeleri için insanları işe almak ve yeniden işe almak zorunda kalmadan, arka plan çekimlerinde veya seslendirmelerde figüranlar oluşturmak gibi her türlü uygulama için insanların deepfake taklitlerini oluşturabiliyor.

AMPTP’nin, Hollywood yapımı TV şovlarında bölüm başına normal aktör ve aktrisler için asgari ücretten (32.000 $) veya uzun metrajlı bir filmde önemli bir rolden (60.000 $) daha fazla kazanan Schedule F çalışanlarını bu yapay zeka taramalarına tabi tutabilmek istediği bildiriliyor. 350’den fazla Amerikan televizyon ve film yapım şirketini temsil eden ticaret birliği, taramalar için oyunculara ödeme yapmaya hazır. Ancak SAG-AFTRA, bu görüntülerin her yeniden kullanımında üyeleri için tazminat da istiyordu.

Müzakereleri engelleyen bir diğer konu da rıza gösterilip gösterilmemesi konusu olmuştu. SAG-AFTRA, eğlence stüdyolarının yapay zeka kullanımı için sadece yaşayan sanatçılardan değil, aynı zamanda vefat eden tiyatrocuları temsil eden mirasçılardan da açık onay alması gerektiğine inanıyor. SAG-AFTRA temsilcisi “Bunun sadece makul değil, aynı zamanda performans endüstrisinin sürdürülebilirliği için kesinlikle hayati olduğunu düşünüyoruz” diyor ve ekliyordu “Sanatçıları sömürmek için böyle bir boşluğa sahip olamazlar. … AMPTP’nin son teklifindeki maddeler onların işine geliyor, çünkü siz hayattayken rızaya ihtiyaçları var ama öldüğünüzde yok.”

Varılan anlaşmada bu konuların bir çözüme kavuşturulduğu düşünülmekle birlikte, anlaşmanın tüm detayları ve kapsamı henüz açıklanmadığı için net bir yorum yapmak oldukça zor görünüyor.

Eylül ayında, Amerika Yazarlar Birliği üyeleri, AMPTP ile yeni bir sözleşme üzerinde anlaşarak TV ve film stüdyolarıyla yaptıkları 148 günlük grevi sona erdirdi. On binlerce yazarı temsil eden birlik, ücretlerin artırılması ve stüdyoların senaryo metni oluşturmak veya düzenlemek için üretken yapay zeka teknolojisini kullanmasının kısıtlanması için başarılı bir mücadele vermişti.

Avrupa Uzay Ajansı Starlab’ı kullanacak

0

Avrupa Uzay Ajansı (ESA), Starlab ticari uzay istasyonunun geliştiricileri ile “Avrupa için uzaya sürekli erişim” sağlamak amacıyla yeni bir anlaşma imzaladı. ESA, Voyager Space ve Airbus Defense and Space arasındaki mutabakat zaptı (MOU) başlangıçta ESA’nın Starlab’ı astronot görevleri için uzun vadeli bir araştırma ve ticari platform olarak nasıl kullanabileceğine odaklanacak. Yeni anlaşma İspanya’nın Sevilla kentinde düzenlenen Avrupa Uzay Zirvesi sırasında imzalandı.

Gruplar ayrıca, SpaceX’in Dragon kapsülünün Uluslararası Uzay İstasyonu’na ve istasyondan astronot ve kargo taşımacılığı sağlamasına benzer şekilde, ESA’nın Starlab’ı Avrupa kargo ve mürettebat kapsüllerini içeren “uçtan uca” bir ekosistemin bir parçası olarak nasıl kullanabileceğini araştıracak. ESA bu hafta başında, Avrupalı şirketlerden daha sonra mürettebat taşımak üzere geliştirilebilecek bir kargo kapsülü talep etmeyi amaçlayan yeni bir girişim kurduğunu duyurdu.

Uluslararası Uzay İstasyonu’nun 2030 yılında emekliye ayrılması planlanıyor. NASA, istasyonun yerine devlet tarafından işletilen ve finanse edilen başka bir istasyon kurmaktansa temel kiracı olarak kullanabileceği özel sektöre ait istasyonların geliştirilmesine karar verdi. Aralık 2021’de uzay ajansı, Voyager Space’in Starlab’ı da dahil olmak üzere üç özel istasyon planına toplam 400 milyon dolardan fazla para verdi.

Avrupa Uzay Ajansı’nın Airbus ve Voyager ile yaptığı bu anlaşma tamamen bir sürpriz sayılmaz. Starlab, Airbus ve Voyager arasında bir ortak girişim dolayısıyla Starlab geliştiricilerinin zaten Avrupa ile güçlü bağları var (Airbus bir Avrupa çokuluslu şirketi). Airbus Savunma ve Uzay CEO’su Mike Schoellhorn yaptığı açıklamada bu uzun soluklu ilişkiye dikkat çekerek “Bu yeni nesil uzay istasyonundaki işbirliğimiz, ESA ve Airbus arasında çok çeşitli mürettebatlı ve mürettebatsız uzay araçlarının geliştirilmesi ve işletilmesinde uzun ve başarılı bir ortaklığa dayanıyor” dedi.

Öte yandan, Çin yönetimi de Tiengong Uzay İstasyonu görevlerine hız kesmeden devam ediyor. Şuanda dünya yörüngesinde yaşam destek ünitesi bulunan ve tamamen operasyonel ve çalışır durumda sadece 2 uzay istasyonu bulunuyor. Bunlardan birisi (ve muhtemelen en ünlüsü) 1998 yılında çeşitli modülleri uzaya fırlatılan ve ABD, Rusya, Japonya, AB ve Kanada ortak projesi olarak hizmete alınan Uluslararası Uzay İstasyonu. Diğeri ise 2021’de fırlatılan ve tamamen Çin yönetiminin geliştirdiği Tiengong Uzay İstasyonu

Meta, Fransız startup’larına açık kaynak yapay zeka desteği sağlayacak!

Facebook’un şirketi Meta, yapay zeka (YZ) gelişimine yönelik daha açık ve işbirlikçi bir yaklaşımı desteklemek amacıyla Hugging Face ve Avrupalı bulut altyapı şirketi Scaleway ile işbirliği yapıyor. Paris’teki Station F startup megakampüsünde hayata geçirilecek olan bu yeni startup programı, Fransız teknoloji sektöründe yapay zeka alanındaki inovasyonu teşvik etmeyi hedefliyor.

Duyurunun zamanlaması, düzenleme baskısının arttığı bir dönemde ve açık ve kapalı yapay zeka alanları arasındaki gerilimin ön planda olduğu bir atmosferde gerçekleşiyor. Meta, geçtiğimiz haftalarda, yapay zeka geliştirmede daha fazla şeffaflık çağrısında bulunan bir mektuba imza atarak, sektördeki düzenleme konusundaki hassasiyetini dile getirmişti.

Meta‘nın baş yapay zeka sorumlusu Yann LeCun, mektupta, “Açık modeller, açık bir tartışmayı bilgilendirebilir ve politika yapımını geliştirebilir. Eğer hedeflerimiz emniyet, güvenlik ve hesap verebilirlik ise, o zaman açıklık ve şeffaflık, bu hedeflere ulaşmamıza yardımcı olacak temel unsurlardır.” ifadelerini kullanarak açık kaynak yapay zeka modellerinin önemine vurgu yaptı.

Program, Meta‘nın açık kaynak yapay zeka alanındaki lider konumunu güçlendirmesi açısından önem taşıyor. Bu işbirliği, YZ teknolojilerinin gelişimi konusundaki net bir taahhüt ve sektörde işbirliğinin önemini vurguluyor. Yeni programın Paris’teki F İstasyonu‘nda hayata geçirilecek olması, Fransız teknoloji ekosisteminin yapay zeka alanındaki potansiyelini daha da artırabilir.

Bu işbirliğiyle birlikte, Meta, Hugging Face ve Scaleway, yapay zeka odaklı girişimcilere daha fazla destek sağlayarak, açık kaynaklı yaklaşımların benimsenmesini teşvik etmeyi ve Fransa’nın yapay zeka inovasyonunda lider konumunu güçlendirmeyi amaçlıyor. Programın detayları ve başvuru süreci önümüzdeki haftalarda açıklanacak.

Samsung ve Huawei’den uygun fiyatlı katlanabilir telefonlar yolda!

0

Akıllı telefon devleri Samsung ve Huawei, katlanabilir telefon teknolojisinin popülerliğini artırmak ve daha geniş bir kullanıcı kitlesine ulaşmak için yeni stratejiler geliştiriyor. Güney Kore ve Çin merkezli teknoloji devleri, esnek ekranlı cihazlara olan talebi artırmak amacıyla uygun fiyatlı katlanabilir telefonlar üzerinde çalışıyor. TrendForce’un son raporuna göre, bu yeni modellerin 2024 yılında tanıtılması bekleniyor.

Geleneksel katlanabilir telefon modelleri, genellikle yüksek fiyat etiketleriyle dikkat çekerken, Samsung ve Huawei‘nin bu hamlesi, bu teknolojiye olan erişimi artırmayı hedefliyor. İki dev marka, yeni modellerini yaklaşık 500 dolar veya daha düşük bir fiyatla sunarak, katlanabilir telefonları daha geniş bir tüketici kitlesine ulaştırmayı planlıyor. Bu adım, markaların pazardaki rekabet güçlerini artırarak katlanabilir telefonların daha yaygın kullanılmasını teşvik etmeyi amaçlıyor.

Samsung Huawei

Henüz teknik detayları belirsiz olan bu uygun fiyatlı modellerle ilgili beklentiler, özellikle Samsung‘un özel FE (Fan Edition) markasının bu segmentte bir etki yaratma potansiyeli taşıdığı yönünde. Ortaya çıkacak olan bu yeni cihazlar, orta seviye rekabetin katlanabilir telefon pazarına da genişlemesine öncülük edebilir.

Katlanabilir telefon pazarındaki mevcut talep, Samsung ve Huawei‘nin bu yeni uygun fiyatlı modellerle büyük bir başarı elde etme potansiyelini artırıyor. 2024’e dair bu hazırlıklar, katlanabilir telefon teknolojisinin daha geniş bir kullanıcı kitlesine ulaşmasını sağlayarak, mobil teknoloji dünyasında heyecan yaratıyor. Yeni modellerin tanıtılmasıyla birlikte, tüketiciler, uygun fiyatlı katlanabilir telefonların sunduğu yenilikleri ve avantajları keşfetmek için sabırsızlanıyor olacak.

Elon Musk’ın beyin çipi, felçli insanlarda test edilecek

0

Tesla ve SpaceX’in vizyoner girişimcisi Elon Musk’ın öncülüğünde faaliyet gösteren beyin çipi teknoloji şirketi Neuralink, geleceğin tıbbi devrimine öncülük etmek üzere büyük bir adım atmaya hazırlanıyor. Mayıs ayında FDA onayını alarak klinik deneylere start veren şirket, geliştirdiği N1 beyin çipi ile felçli insanların yaşam kalitesini artırmayı amaçlıyor.

Bloomberg’in son haberine göre, geçtiğimiz Eylül ayında gönüllüler aramaya başlayan Neuralink, kısa süre içinde 1.000’den fazla kişiden “kobay” olma başvurusu aldı. Bu büyük ilgi, şirketin beyin çipi teknolojisiyle ilgili umutları daha da güçlendirdi. N1 çipi, kullanıcının beyin aktivitesini okuyup analiz ederek, elde edilen verileri kablosuz olarak bir dizüstü bilgisayara veya tablete aktarıyor.

Neuralink’in deneme odak noktası, omurilik yaralanması nedeniyle dört uzvu felçli olan 40 yaş altındaki bireylerde olacak. N1 çipi, beynin beden hareketlerini kontrol eden premotor korteks adlı kritik bölgeye yerleştirilecek. Bu sayede çipin insan sağlığı ve yaşamı için güvenli bir şekilde beyin aktivitesi hakkında bilgi toplayıp toplayamayacağı detaylı bir şekilde test edilecek.

Neuralink’in kurucu ortağı ve CEO’su Elon Musk, şirketin insan deneylerine başlamasını “insanlık için büyük bir adım” olarak nitelendirirken, N1 çipinin felçli insanların hayatlarını kökten değiştirebileceğini ifade etti. Ancak, denemelerin başlama tarihi ve süresi hakkında henüz net bir bilgi bulunmamakla birlikte, şirketin hedefleri doğrultusunda önemli bir kilometre taşı olarak kabul ediliyor.

Denemelerin sonuçları, beyin çipi teknolojisinin gelecekte ne kadar yaygın olarak kullanılacağını belirleyecek ve Neuralink’in düşünceleri komutlara nasıl dönüştürebileceği konusundaki hedefine ulaşmak adına kritik bir rol oynayacak. Beyin çipi teknolojisinin, modern tıpta devrim niteliğinde bir dönüşüm başlatıp başlatamayacağı ise merak konusu olmaya devam ediyor.

Otomobil üreticileri araç sahiplerinin kısa mesajlarına erişebilecek

0

Salı günü, Washington eyaletindeki federal bir mahkeme, Honda, Toyota, Volkswagen ve General Motors gibi dört önde gelen otomobil üreticisinin araç sahiplerinin kısa mesajlarını kaydetme ve dinleme yetkisinin yasal olduğuna hükmetti. Bu karar, müşteri gizliliği ve veri güvenliği konularında giderek artan endişelerle birlikte, otomobil endüstrisinin veri toplama ve kullanma yöntemleri üzerine odaklanan önemli bir toplu davayı kapsıyordu.

Seattle merkezli temyiz yargıcı, otomobil üreticilerinin yerleşik bilgi-eğlence sistemleri aracılığıyla yapılan bu uygulamaların, Washington eyaletinin gizlilik yasalarını ihlal etmediğine dair kararını açıkladı. Mahkeme, davacıların, cep telefonu faaliyetlerinin dinlenmesi ve kaydedilmesinin Washington Gizlilik Yasası’nın gerektirdiği “işin, şahsın ya da itibarın” tehditini kanıtlayamadığını belirtti.

Davalılardan biri olan Honda’ya karşı açılan davadan bir örnek olarak, davacılar 2021 yılında Honda’nın araçlarının bilgi-eğlence sistemlerinin akıllı telefonlardaki tüm metin mesajlarını kaydettiğini iddia etmişlerdi. Ancak mahkeme, bu iddianın Washington eyaletinin gizlilik yasalarını ihlal etmediği sonucuna vardı.

Bu kararla birlikte, otomobil üreticileri Honda, Toyota, Volkswagen ve General Motors bu toplu davada büyük bir zafer elde etmiş oldu. Ancak, bu durum aynı zamanda otomobil endüstrisinin veri gizliliği konusundaki hassasiyeti ve tüketicilerin kişisel bilgilerinin nasıl işlendiği konusundaki endişeleri bir kez daha gündeme getiriyor.

Veri gizliliği konusundaki bu hukuki mücadele, otomobil endüstrisinin gelir artırma amacıyla araç sahiplerinin verilerini reklamcılara satma pratiğini de tekrar gözler önüne seriyor. Bu durum, veri gizliliği konusundaki düzenlemelerin eksikliğini vurgulayarak, otomobil üreticilerinin benzer uygulamalara devam etmelerine olanak tanıyor. Gelecekteki benzer davaların ve düzenlemelerin bu konudaki önemi ise şimdiden konuşulmaya başlanmış durumda.

Apple, iPhone 16’ya özel yapay zeka özellikleri sunacak

Teknoloji devi Apple, merakla beklenen iPhone 16 modellerine özel olarak geliştirdiği üretken yapay zeka özelliklerini geliştiriyor. Şirket, WWDC 2024 etkinliğinde iOS 18 ve iPadOS 18’de yer alacak olan yeni yapay zeka özellikleri arasında Siri’nin güçlendirilmiş bir versiyonunu ve büyük dil modellerini (LLM’ler) içeren özellikleri tanıtacak.

Siri’nin yeni LLM’leri destekleyen turbo şarjlı bir versiyonuyla ilgili söylentilere göre, Apple, yapay zekayı cihaz üzerinde işleme mi alacak, bulut üzerinden mi dağıtacak yoksa ikisini birleştiren karma bir yaklaşım mı benimseyecek, hala belirsizliğini koruyor.

iOS 18, bulut tabanlı yapay zeka kullanarak şirketin yeni LLM’sini milyonlarca mevcut cihaza getirecek. Ancak, bazı gelişmiş yapay zeka özelliklerinin iPhone 16 modellerine özel olabileceği konusunda net bir bilgi bulunmuyor.

apple iPhone 16

Yeni özellikler arasında, Siri ile Mesajlar uygulaması arasında yenilenmiş etkileşim, karmaşık soruların yanıtlanması ve cümle tamamlamanın daha etkili bir şekilde gerçekleştirilmesine olanak tanıyan özellikler bulunuyor. Ayrıca, Apple Music çalma listeleri gibi otomatik oluşturulan özellikler ve üretkenlik uygulamalarıyla entegrasyonlar da kullanıcı deneyimini zenginleştirecek.

Apple’ın iPhone 16 serisi için tasarladığı yeni A serisi yongalar, TSMC’nin en yeni N3E 3 nanometre düğümü üzerine inşa edilmiş olacak. Bu, sadece performans ve verimlilik açısından değil, aynı zamanda yapay zeka yeteneklerini artırarak da önemli bir adım olabilir. Yeni donanımın, özellikle yapay zeka uygulamalarını destekleme konusunda güçlü olan TSMC’nin H100 ve A100 AI işlemcilerinden ilham alabileceği düşünülüyor.

apple iPhone 16

Öte yandan, iPhone 16 serisindeki modellerin tamamında bulunacak iddia edilen ekstra bir düğme, “Yakalama Düğmesi” olarak biliniyor. Bu hassas düğme, basıncı ve dokunmayı algılayabilir ve dokunulduğunda kullanıcıya geri bildirim sağlayabilir. Ne amaçla kullanılacağı henüz net değil, ancak Apple’ın öngörülemeyen yapay zeka uygulamalarına olan ilgisini gösteriyor olabilir.

Yeni iPhone 16 serisi ve iOS 18 ile ilgili detaylar, WWDC 2024 etkinliğinde resmi olarak açıklanacak. Apple, kullanıcılarına daha akıllı ve üretken bir deneyim sunmak için yapay zeka gücünü en üst düzeye çıkarmaya kararlı görünüyor.

Kilo verme ilacı Tirzepatide ABD ve İngiltere’den onayı aldı!

0

Tirzepatide adı verilen kilo verme ilacı, aşırı kilolu veya obezitesi olan ve yüksek tansiyon veya tip 2 diyabet gibi kiloyla ilişkili en az bir rahatsızlığı olan yetişkinler için ABD Gıda ve İlaç İdaresi’nden (FDA) onay aldı. 

Aynı zamanda Birleşik Krallık’ın İlaç ve Sağlık Ürünleri Düzenleme Kurumu tarafından da onaylandı, ancak ayrı bir değerlendirmede uygun maliyetli olduğu da onaylanmadıkça Ulusal Sağlık Hizmeti doktorları tarafından kullanılması pek mümkün değil.

Klinik çalışmalarda Tirzepatide aşırı kilolu veya obezitesi olan kişilerde vücut ağırlığını ortalama yüzde 21 oranında azalttı. New York’taki Weill Cornell Medicine’den Louis Aronne, “Bu şimdiye kadar bir ilaçla gördüğümüz en fazla kilo kaybı.” diyor. 

ABD’li ilaç şirketi Lilly tarafından geliştirilen reçeteli ilaç, daha önce tip 2 diyabet tedavisi için Mounjaro adı altında da onaylanmıştı. Şu anda ABD’de kilo kaybı için onaylanan yedinci ilaç.

Zepbound markası altında satılan Tirzepatide, haftada bir kez iki hormonu taklit eden bir enjeksiyon: GLP-1 ve GIP. Aronne, yemeye başladığımızda vücudun doğal olarak GIP ürettiğini, bunun açlığı artırdığını ve yemekten sonra tokluk hissini tetiklemek için GLP-1 salgıladığını söylüyor. “Hala anlamadığımız nedenlerden dolayı, GLP-1 ile birlikte verdiğinizde iştahı daha da azaltır.” diyor.

Bu kombinasyon muhtemelen Tirzepatide’in bu kadar etkili olmasının temel nedeni.  Aronne ve meslektaşları tarafından 2022’de yayınlanan bir klinik araştırmada, diyabeti olmayan ancak obezitesi olan 2500’den fazla yetişkin, 72 hafta boyunca plasebo veya düşük, orta veya yüksek dozda Tirzepatide aldı. 

En yüksek dozun verildiği kişiler ortalama olarak vücut ağırlıklarının yaklaşık yüzde 21’ini, yani neredeyse 24 kilogramı kaybettiler. Bu arada, en düşük dozu alanlar vücut ağırlıklarının yüzde 15’ini, yani yaklaşık 16 kilogramı kaybettiler. Karşılaştırıldığında, GLP-1’i taklit eden popüler zayıflama ilacı semaglutid, ağırlığı ortalama yüzde 15 oranında azaltıyor, ancak ikisini doğrudan karşılaştıran bir deneme henüz tamamlanmadı.

Tirzepatide ayrıca ilaç kullanan kişilerde kolesterol düzeylerini, insülini ve kan basıncını düşürdü ve fiziksel hareketliliklerini geliştirdi. Aronne, “Yüzde 15 veya daha fazla kilo kaybına ulaştığınızda, ki bu, bu tür bir ilacı kullanan insanların çoğunluğunun belirttiği durumdur, obezite ile ilişkilendirdiğimiz komplikasyonların çoğu iyileşecektir.” diyor.

Eylül ayında, İngiltere’nin ilaç maliyet etkinliği organı olan Ulusal Sağlık ve Bakım Mükemmeliyeti Enstitüsü (NICE), Tirzepatide’in yalnızca diğer kan şekeri kontrol tedavilerinin denenmiş olması ve etkisiz olması veya kötü tolere edilmesi durumunda tip 2 diyabet tedavisinde kullanılması gerektiğini söyledi. İlacın özellikle kilo kaybı için kullanılmasına ilişkin bir karar henüz açıklanmadı.

Tirzepatide’in bulantı, kabızlık, ishal ve kusma gibi yan etkileri var. Tirzepatide kullanan kişiler, ilacı kullanmayı bıraktıklarında da verdikleri kiloları geri alabilirler; bu, çoğu zayıflama ilacının ortak uyarısı.

Tirzepatide’in uzun vadeli sağlık risklerinin bilinmediği göz önüne alındığında bu durum endişe verici. Semaglutid gibi yalnızca GLP-1’i taklit eden ilaçlar birkaç yıldır ortalıkta dolaşıyor. Bazı kanıtlar bunların belirli kanser türlerinin, böbrek rahatsızlıklarının ve ciddi mide-bağırsak sorunlarının riskini artırabileceğini öne sürüyor, ancak vakalar nadir. 

FDA’ya göre Tirzepatide’in sıçanlarda tiroid tümörlerine neden olduğu gösterildi, ancak insanlarda bunun olup olmadığı belli değil. Bu nedenle kurum, kişisel veya ailesel medüller tiroid kanseri öyküsü olan kişilerin ve bazı kalıtsal endokrin bozuklukları olan kişilerin ilacı kullanmaması gerektiğini söylüyor.

Obezite hastası olan birçok insan için Tirzepatide’in sağlık açısından yararları, potansiyel olumsuz yanlarından daha ağır basıyor. Jaisinghani, “En iyi sonuçlardan biri aşırı kilo ve obeziteyle ilişkili komplikasyonları tersine çevirmek olabilir.” diyor. “Bu komplikasyonların bazılarını tersine çevirerek artık potansiyel olarak insanlara diğer ilaçları bıraktırma fırsatına sahibiz ve bu sadece sağlıklarını iyileştirmekle kalmıyor, aynı zamanda yaşam kalitelerini de artırıyor.

Microsoft, yapay zekalı terapist uygulaması için patent aldı!

Microsoft, kullanıcılara duygusal destek sağlamayı hedefleyen bir yapay zeka destekli terapist uygulaması için önemli bir adım atarak patent başvurusunda bulundu. Windows izleyicileri tarafından keşfedilen başvuruya göre, uygulama “bir kullanıcı ve konuşma ajanı arasındaki bir oturumda duygusal bakım sağlamak için bir yöntem ve aparat” olarak tanımlanıyor.

Uygulama, kullanıcı bilgilerini özenle saklayarak duygusal analizler yapmayı ve kullanıcıların yaşamlarıyla ilgili bir “hafıza” oluşturmayı amaçlıyor. Görünüşe göre, yapay zeka modeli, metinleri ve görüntüleri işleyebilme yeteneğine sahip ve acil durumlar için değil, genel bir duygusal destek amacıyla kullanıcıların duygusal ihtiyaçlarına odaklanıyor.

Microsoft, yapay zekalı terapist uygulaması için patent aldı

Dosyaya göre, yapay zeka, kullanıcılar hakkında daha fazla bilgi topladıkça belirli duygusal ipuçlarını yakalayabilir ve bu ipuçlarına dayanarak kullanıcılara yönlendirici sorular sorabilir. Ayrıca, kullanıcının sorunlarına özel çözüm önerileri sunabilme potansiyeli bulunuyor. Microsoft, kullanıcıların yapay zeka tarafından “psikologlar veya psikolojik alanlardaki uzmanlar tarafından önceden tanımlanmış bir puanlama algoritması” ile değerlendirileceği “açık bir psikolojik test” yapma seçeneğine de vurgu yapıyor.

Ancak, bu tür yapay zeka tabanlı terapi uygulamalarının bazen olumsuz sonuçlara yol açabileceği ve kullanıcılar arasında derin bağlar gelişebileceği de belirtiliyor. Bu nedenle, Microsoft’un güvenlik önlemleri alması, etik standartlara uygun bir şekilde kullanımını sağlaması ve kullanıcıları potansiyel riskler konusunda bilgilendirmesi kritik önem taşıyor.

Uygulamanın gerçekleşmesi durumunda, Microsoft’un duygusal karmaşıklıkları doğru bir şekilde ele alabilmesi ve güvenli bir deneyim sunabilmesi için uygun önlemleri alması bekleniyor. Yapay zeka destekli terapi uygulamalarının, ruh sağlığına olumlu bir katkı sağlamak adına titizlikle geliştirilmesi gerektiği vurgulanıyor.

Google, Fortnite için Epic’e 147 milyon dolar teklif etmiş!

Google’ın Play ortaklıklarından sorumlu Başkan Yardımcısı Purnima Kochikar’ın onaylandığını ve Epic’e sunulduğunu ancak kabul edilmediğini söylediği anlaşma, paranın oyun yayıncısına üç yıllık bir “artan finansman” dönemi boyunca dağıtılmasını sağlayacaktı. 

Epic, Play Store’dan kaçınarak 2018’de doğrudan web sitesi aracılığıyla Fortnite’ı  Android’de başlattı. Bu, Play Store uygulamalarının gerektirdiği komisyonu ödemeden Fortnite’ın oyun içi para birimi V-Bucks’ı satmasına olanak tanıdı.

Ancak aynı yılın sonlarında açılan ve şu anda jüri önünde tartışılan bir antitröst davasında, ilk kararının Google’ı paniğe sürüklediği iddia edildi. Google’ın diğer oyun geliştiricilerinin (Blizzard, Valve, Sony ve Nintendo dahil) Epic’in yolunu izlemesi durumunda “bulaşma riskinden” korktuğunu iddia eden dahili belgelere atıfta bulundu ve Google’ın özel avantajlar sunarak ve hatta Epic’i satın alarak bunu engellemeye çalıştığını iddia etti.

Google Play’in oyun iş geliştirme bölümünün eski başkanı Lawrence Koh’un kürsüye çıkmasıyla “bulaşma” belgeleri Salı günü mahkemede ortaya çıktı.

Google’ın, neredeyse tüm en iyi oyun geliştiricilerinin Epic’in kararından sonraki birkaç yıl içinde Play’den ayrılabileceği ve bunun Google’a toplam milyarlarca dolar gelire mal olabileceği yönündeki endişelerini tahmin ettiler. 

Mahkemede sunulan belgeler, Fortnite’ın yokluğunun 130 ila 250 milyon dolar arasında doğrudan gelir kaybına ve ardından bu büyük ayrılmanın gerçekleşmesi durumunda 3,6 milyar dolara kadar daha geniş bir alt gelir kaybına yol açabileceğini öngörüyordu.

Google’ın tutumu, Play’de oyun kaybetme konusunda endişeli olduğu yönünde ancak bunda kötü bir şey yok. Kochikar ifadesinde “Geliştiricilerin Play’i seçmesini istedik.” dedi. Ve Koh, oyunları hizmetten almanın “tüm dolarlara değeceğini düşündükleri bir yatırım olduğunu” ifade etti; özellikle de bu geliştiriciler oyunu ilk olarak Apple’ın iOS’unda piyasaya sürmeyi seçmişken.

Tam tersine Epic, bu belgeleri Google’ın Android uygulama dağıtımı için rekabetten korktuğunu ve Play Store’u yasa dışı bir tekel olarak sürdürdüğünü iddia etmek için kullanıyor. Bu anlaşmanın varlığı bunu kanıtlamıyor ama en azından Google’ın oyun işine nasıl baktığına dair ilginç bir bakış.

Amazon, Facebook ve Instagram’dan uygulama içi alışveriş işbirliği!

ABD’de kış tatil dönemi ve tüketim çılgınlığının başlangıcı olarak kabul edilen Kara Cuma’ya (Black Friday) yalnızca iki hafta kaldı. Buna karşın, son yıllarda e-ticaret devlerinin bu tarihi geri çekme ve alışveriş çılgınlığını tüm Kasım ve Aralık aylarına yayma çabaları devam ediyor. Firmalar bu konuda çeşitli kampanyalar ve stratejiler geliştirirken işbirliklerinin de önemi giderek artıyor. Bu işbirliklerinin son örneği ise Amazon ve Meta’dan (Facebook – Instagram – WhatsApp çatı şirketi) geldi.

Meta, Facebook ve Instagram’da canlı alışveriş konusundaki çabalarından vazgeçmiş olabilir, ancak sosyal ağ şirketi hala uygulamalarının bir alışveriş platformu olma potansiyeline inanıyor. Bunun bir örneği olarak şirket bugün Amazon ile birlikte çalışarak müşterilerin Facebook ve Instagram hesaplarını Amazon hesaplarına bağlayarak Meta’nın sosyal uygulamaları üzerinden alışveriş yapabilmelerine, kayıtlı Amazon ödeme bilgileriyle ödeme yapabilmelerine ve kayıtlı Amazon posta adreslerine gönderi yapabilmelerine olanak tanımaya başladı.  

Amazon sözcüsü Callie Jernigan konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Müşteriler ilk kez Amazon’un Facebook ve Instagram reklamlarından alışveriş yapabilecek ve sosyal medya uygulamalarından ayrılmadan Amazon ile ödeme yapabilecekler” diyor ve ekliyor: “ABD’deki müşteriler, yeni deneyimin bir parçası olarak Facebook ve Instagram’daki belirli Amazon ürün reklamlarında gerçek zamanlı fiyatlandırma, Prime uygunluğu, teslimat tahminleri ve ürün ayrıntılarını görecekler.”

Amazon ayrıca yeni uygulama içi alışveriş özelliğinin Facebook veya Instagram’da reklamı yapılan ve Amazon’un kendisi tarafından veya vitrinindeki bağımsız satıcılar tarafından satılan belirli ürünler için kullanılabileceğini belirtti. Bununla birlikte söz konusu özelliğin ABD dışındaki ülkelerde (örneğin ülkemizde de) sunulup sunulmayacağı merek konusu.

Başlamak için kullanıcıların Meta hesaplarını (Facebook ya da Instagram) Amazon hesaplarına bağlayacakları tek seferlik hızlı bir kurulum gerekiyor. Bu işlem tamamlandıktan sonra, Facebook veya Instagram uygulamalarından çıkmadan ürün reklamının kendisinden Amazon ile ödeme yapılabiliyor. Satışı tamamlamak için Amazon’daki varsayılan gönderim adresleri ve ödeme bilgileri kullanılıyor.

Anlaşma haberi ilk olarak Meta ve Google Ads ortaklarından ve Disruptive Digital’in eş CEO’su Maurice Rahmey tarafından sızdırıldı. Bir LinkedIn gönderisinde anlaşmanın faydalarını açıklayan Rahmey, Meta’nın tüketicilere reklam göstermek için Amazon’dan ve “Prime ile Satın Al” sunan mağazalardan gelen bilgileri kullanarak daha iyi hedefleme ve optimizasyon elde edeceğini belirtti. Bu sayede müşteriler daha hızlı bir şekilde ödeme yapabilecekleri için dönüşüm oranları da daha iyi olacak. Ayrıca Meta, reklam mesajlarını ve ürün sayfasını kullanıcının Prime üyesi olup olmamasına göre uyarlayabilecek, ardından gerçek zamanlı fiyatlandırma veya kargo tahminleri gibi diğer bilgileri gerektiği gibi ayarlayabilecek.

“Ek ayrıntılar henüz az olsa da, bu ortaklık Meta, Amazon ve en önemlisi reklamverenler için büyük bir gelir fırsatı olabilir” diye yazan Rahmey, Meta’nın daha fazla reklam sinyali ve daha fazla ilişkilendirilebilir dönüşüm elde edeceğini, Amazon’un ise büyük keşif platformlarından daha fazla işlem elde edeceğini sözlerine ekledi.

Buna ek olarak Rahmeny, “Bu ortaklığın paylaşılan verilerin türü nedeniyle, Apple’ın Uygulama İzleme Şeffaflığı politikasıyla ilgili herhangi bir zorluğu da atlıyor, bu da gerçek bir kapalı döngü performans motoru anlamına geliyor” diye yazdı. Meta, kişiselleştirilmiş reklamlarına güvenen küçük işletmelere zarar vereceğini iddia ettiği için Apple’ın Uygulama İzleme Şeffaflığı veya ATT gizlilik özelliğinin 2021’de tanıtılmasından bu yana karşı çıkıyordu.

E-ticaret devi aslında yıllar boyunca Instagram ve TikTok gibi sosyal uygulamaların kendi versiyonlarını yaratmaya çalıştı, ancak bunlar hiçbir zaman gerçekten tutmadı. Instagram benzeri hizmeti Spark’ı 2019’da kapattı, ardından geçen yılın sonlarında hem fotoğrafları hem de videoları destekleyen TikTok benzeri bir alışveriş akışı başlattı. Inspire olarak bilinen bu hizmet Mayıs ayında tüm ABD’li müşterilerin kullanımına sunuldu. Ancak TikTok’un kendisiyle karşılaştırıldığında Inspire, satışları artıran daha etkili influencer içeriğinden yoksun, aşırı derecede ticarileşmiş hissediliyor.

Meta-Amazon anlaşması, TikTok’un hem bir keşif motoru hem de e-ticaret vitrini olarak hizmet vererek Amazon ile rekabet etmeye çalıştığı bir zamanda geldi. Eylül ayında ABD’de yayına giren TikTok Shop’un lansmanıyla TikTok 150 milyondan fazla kullanıcıya ulaşabilecek. Amazon’un büyüklüğüne ve nüfuzuna rağmen, özellikle TikTok’un daha genç Y kuşağı ve Z kuşağı (ve hatta bir dereceye kadar Alfa kuşağı) tüketicilerine ulaşması göz önüne alındığında, bu güvenilir bir tehdit olarak görülebilir

Yapa zeka destekli Google Arama, 120 ülkeye ve 4 dile geliyor!

Google, arama Generative Experience veya SGE olarak adlandırılan yapay zeka destekli Arama deneyimini daha fazla kullanıcıya ulaştırmak amacıyla büyük bir genişleme yapıyor. Bu yeni deneyim, Google Arama’nın evrimine önemli bir katkı sunuyor ve kullanıcıların internet deneyimini kökten değiştirebilecek bir potansiyele sahip.

Yapılan açıklamaya göre, Google, Search Generative Experience’ı (SGE) Meksika, Brezilya, Güney Kore, Endonezya, Nijerya, Kenya ve Güney Afrika dahil olmak üzere 120’den fazla yeni ülkeye getiriyor. Ancak, ne yazık ki, bu genişleme kapsamında Türkiye yer almıyor.

SGE, mevcut İngilizce, Hintçe ve Japonca desteğine ek olarak İspanyolca, Portekizce, Korece ve Endonezyaca gibi dört yeni dili daha destekleyecek. Bu sayede, daha geniş bir dil yelpazesiyle kullanıcılar, Arama deneyimini daha etkili bir şekilde yaşayabilecekler.

Google ayrıca SGE’ye yeni özellikler ekliyor. Örneğin, SGE sonuçları sayfasında görünen yeni bir soru kutusu test ediliyor. Bu özellik, kullanıcıların ayrı bir pencereye gitmeden doğrudan SGE içinde daha fazla bilgiye erişmelerini sağlayacak. ABD’de ilk olarak İngilizce dilinde kullanıma sunulacak olan bu özellik, kullanıcıların Arama sürecini daha hızlı ve kullanıcı dostu hale getirecek.

Ayrıca, çeviri konusunda yapılan güncellemelerle birlikte artık kullanıcılar, çevirilerde birden fazla anlam içeren kelimeleri belirleyebilecekler. Bu özellik, özellikle farklı diller arasında daha doğru iletişim sağlamak isteyen kullanıcılar için önemli bir gelişme olarak öne çıkıyor.

SGE sonuçlarına eklenen bilgi detayları ise kullanıcılara daha kapsamlı bilgiler sunacak. Bilim, ekonomi, tarih ve sağlık konularında yapılan aramalarda, SGE sonuçlarına gelindiğinde ekstra bilgiler görüntülenecek. Bu da kullanıcıların ilgili kaynaklara gitmeden önce daha fazla içerikle tanışmalarına olanak sağlayacak.

Ancak, belirtmek gerekir ki, SGE halen beta aşamasında ve Google, kullanıcıların geri bildirimlerine önem vererek deneyimi daha da iyileştirmeyi hedefliyor. Nihai sürümün ne zaman ve hangi özellikleri içereceği konusunda net bir bilgi şu an için bulunmamaktadır.