Apple, Android’i “devasa bir izleme cihazı” olarak nitelendiriyor

iOS ve Android arasındaki uzun süreli rekabet, Apple’ın son hamlesiyle yeni bir boyuta taşınıyor. ABD Adalet Bakanlığı tarafından açılan Google rekabet davası sırasında ortaya çıkan bir şirket içi sunuma göre Apple, Android’i “devasa bir izleme cihazı” olarak tanımlıyor ve Google’ın gizlilik politikalarını sert bir dille eleştiriyor.

Apple’ın iç belgelerine göre, şirket Google’ı gizlilik politikaları nedeniyle kınarken, kendi gizlilik politikalarını öne çıkarıyor ve tüketicileri Google’dan iOS’a geçmeye teşvik etmeye çalışıyor. Sunum, “Gizlilikte Rekabet” başlığını taşıyor ve Google’ın gizlilik ve güvenlik konularındaki eksikliklerini vurguluyor.

Belgeler, Apple’ın verileri yalnızca kullanıcı deneyimini iyileştirmek amacıyla birleştirdiğini gösteriyor. Diğer yandan, Google’ın verileri nedeni belirsiz bir şekilde topladığı ve birleştirdiği ifade ediliyor. Örnek olarak, Apple, Google Voice Search verilerinin Google hesabına bağlı olmasını, toplanan verilerin birleştirildiğinin bir göstergesi olarak sunuyor. Siri’nin ise kullanıcı deneyimini geliştirmek için daha şeffaf bir şekilde veri kullandığı belirtiliyor.

Apple’ın şirket içi belgeleri, rakiplerinin gizlilik sorunlarından nasıl ders çıkardığını ve iOS cihazlarının gizlilik konusuna nasıl büyük yatırım yaptığını açıkça gösteriyor. Her ne kadar tüm mobil cihazlar kullanıcıları farklı yollarla izlese de, Apple, iOS 14.5’te reklam ve benzeri amaçlarla izlemeyi denetleyen bir sistem izni getirerek gizliliği öne çıkardı ve bu, iPhone’larda izleme vakalarında büyük bir düşüşe yol açtı.

Apple’ın Android’i “devasa bir izleme cihazı” olarak tanımlaması ve gizlilik rekabetini vurgulaması, teknoloji dünyasında uzun süredir devam eden iOS ve Android rekabetinin yeni bir aşamasını temsil ediyor. İki dev şirket arasındaki bu rekabet, kullanıcıların gizlilik haklarına ve veri güvenliğine daha fazla odaklanmalarına neden olabilir. Bu gelişmeler, mobil teknoloji dünyasında daha fazla dikkat çekebilir ve gizlilik konusundaki bilinçlenmeyi teşvik edebilir.

Elon Musk: Starlink, kârlı bir yola girdi ve büyümeye devam ediyor

SpaceX CEO’su Elon Musk, şirketin altında bulunan Starlink’in artık kâr etmeye başladığını açıkladı. Starlink, sadece dört yıl içinde hızla büyüyerek önemli bir dönüm noktasına ulaşırken, uzaydan internet hizmeti sunan bu girişim, ekonomik açıdan da büyük bir ilerleme kaydediyor.

Musk, Tesla ve Twitter gibi işletmeleriyle meşgul olurken, Starlink’in başarısını sosyal medya platformu üzerinden paylaştı. Musk, “Şu anda aktif uyduların çoğunluğunu oluşturuyoruz ve önümüzdeki yıl itibarıyla Dünya’dan fırlatılan toplam uyduların çoğunluğunu başlatmış olacağız.” dedi. Ancak, Musk, başabaş noktasına ulaşmanın hangi döneme ait olduğunu belirtmedi. Her durumda, bu başarı, SpaceX’in Starlink’i halka arz etme olasılığını gündeme getiriyor. Musk, nakit akışının daha öngörülebilir hale geldiğinde bunun gerçekleşebileceğini daha önce belirtmişti.

SpaceX’in Başkanı ve İşletme Müdürü Gwynne Shotwell, bu yılın başlarında Starlink’in 2022’de pozitif nakit akışına ulaştığını açıklayarak, ekonominin daha öngörülebilir hale geldiğini gösterdi. Starlink’in mega uydu takımyıldızı, şu anda yaklaşık 5.000 uydudan oluşuyor ve hepsi SpaceX roketleri tarafından fırlatılıyor. Bu dikey entegrasyon, şirketin Starlink ağını hızla genişletmesinin anahtarıdır ve rakiplerini geride bırakma hızını artırmıştır.

SpaceX, 2019 yılında ilk operasyonel Starlink uydusunu fırlattıktan bu yana 2 milyon aboneye ulaştı. Starlink, denizcilikten havacılığa kadar her alanda internet erişimi sunan bir hizmet sunuyor ve uluslararası çatışmalarda da önemli bir rol oynuyor, özellikle Ukrayna’daki savaş ve daha yakın zamanda İsrail ile Hamas arasındaki çatışmada.

SpaceX, Starlink’in savunma odaklı bir versiyonu olan “Starshield”i kurarak daha fazla fayda sağlamak için çabalıyor. Elon Musk’ın liderliğindeki bu girişim, gelecekteki internet erişimini büyük ölçüde etkileyebilir.

Instagram Reels’lara şarkı sözleri ekleme özelliği geliyor!

Sosyal medya devi Instagram, kullanıcı deneyimini daha da zenginleştirmek için Reels bölümüne heyecan verici bir güncelleme getirdi. Bu güncelleme, müzik tutkunlarını ve içerik üreticilerini sevindirecek gibi görünüyor. Instagram’ın başkanı Adam Mosseri tarafından duyurulan bu yenilik, Reels videolarına şarkı sözleri eklemeyi mümkün kılıyor.

Artık Instagram kullanıcıları, Reels videolarını paylaşırken ilginç ve eğlenceli bir dokunuş eklemek için şarkı sözlerini kullanabilecekler. Bu özelliği kullanmak oldukça basit. Reels’ınızı oluşturduktan sonra, müzik simgesine dokunarak favori şarkınızı seçebilirsiniz. Ardından, sol yöne kaydırarak şarkının sözlerini videonuza ekleyebilirsiniz. Bu sayede, videolarınız daha da etkileyici hale gelirken izleyicileriniz de şarkının sözlerine eşlik edebilir.

Instagram Reels

Reels’lar için getirilen bu özellik, içerik üreticilerine daha fazla yaratıcı özgürlük sunuyor. Ayrıca, Instagram’ın Reels bölümüne diğer yeni özellikler de ekleniyor. Bunlardan biri, üç arkadaşın birlikte çalışarak aynı Reels videosunda yer alabilmesi. İşbirliği yapma seçeneği, her hesabın profilinde içeriğin görünmesi için diğer kullanıcıların daveti kabul etmesine bağlı.

Instagram aynı zamanda yeni bir özelliği test etmeye başladı: Takipçilerin, gönderilerine eklenmek üzere fotoğraf veya video göndermelerine olanak tanıyan bir özellik. Ancak, içerik gönderme seçeneği kullanıcının izni olmadan etkinleştirilmez, bu da gizliliği korumaya yardımcı olur.

Instagram’ın bu güncellemeleri, platformun kullanıcıların daha fazla etkileşimde bulunmasını ve yaratıcı içerikler üretmesini teşvik etme amacını yansıtıyor. Sosyal medya kullanıcıları, bu yeni özelliklerle Reels videolarını daha da kişiselleştirebilecek ve izleyicilerini eğlendirebilecekler. Instagram’ın bu yenilikleri yakından takip etmeye devam edeceğiz.

Elektronik çek nedir?

Elektronik çek, doğrudan bir banka hesabından diğerine gönderilen bir elektronik ödeme türü diyebiliriz. Bir elektronik çek başlatmak için, alıcının banka bilgilerine (örneğin, yönlendirme ve çek hesabının hesap numaraları dahil) ihtiyacınız olacak. Ayrıca kendi banka hesap bilgilerinize de ihtiyaç duyabilirsiniz. Bu bilgileri aldıktan sonra bankanızın web sitesine veya uygulamasına giriş yaparak e-çek ödemesini başlatabilirsiniz. Alıcının hesap bilgilerini girecek, göndermek istediğiniz tutarı seçecek ve ödemeyi göndereceksiniz. Para daha sonra banka hesabınızdan alıcının banka hesabına aktarılacak.

Temelde anlamda elektronik çek, geleneksel kağıt çekle aynı işlevi yerine getirmek üzere tasarlanmış, internet üzerinden yapılan bir ödeme şekli. Elektronik çekin en sık kullanılan versiyonlarından biri de birçok işverenin sunduğu doğrudan para yatırma sistemi. Genelde, E-çek düzenlemeyle ilgili maliyetler, kağıt çeklerle ilgili maliyetlere göre oldukça düşük kalıyor. E-çek, standart kağıt çeklerden daha fazla güvenlik özelliğine sahip.

Elektronik çek nedir ve nasıl kullanılıyor?

Elektronik çekle ödeme yapmak bunu kabul etmek güvenli diyebiliriz. E-çekler, çevrimiçi ödeme yapmanın güvenli ve rahat bir yoludur ve geleneksel kağıt çekler kadar güvenli çalışıyor. Ödeme yaptığınızda ödeme, banka hesabınızdan alıcının banka hesabına dijital olarak gönderiliyor. Fonlar, bankaların diğer işlem türleri için kullandığı güvenlik önlemlerinin aynısı kullanılarak aktarılıyor. Böylece ödemeniz güvenli ve emniyette oluyor.

Geleneksel kağıt çekinin dijital versiyonudur ve çevrimiçi ödeme yapmak için kullanılabiliyor. Gönderenin banka hesap bilgileri, alıcının banka hesabına dijital olarak para göndermek için kullanılııyor. Elektronik çek almak için işlemi başlatacak olan alıcıya banka bilgilerinizi vermeniz gerekecek. Aslında kağıt çekin dijital versiyonu diyebiliriz. Dijital olarak gönderiliyor ve alınıyor. Ayrıca bilgileri bir bilgisayar sisteminde saklanıyor. Genellikle kağıt çekten çok daha hızlı işleniyor ve genellikle çevrimiçi ödeme için kullanılıyor. Düzenli çek, ödemeyi yapan kişi tarafından yazılıp imzalanan ve kendi banka hesabına çekilen kağıt bir belge diyebiliriz. Daha sonra bir banka veya finans kurumu işliyor ve para, alıcının hesabına aktarılıyor. Ödeme işlemi, parayı ödeyenin banka hesabından alıcının banka hesabına elektronik olarak aktararak çalışıyor. Süreç, ödeme yapan kişinin banka hesap bilgilerini girmesiyle başlıyor. Bu bilgileri daha sonra alıcının bankası doğruluyor. Daha sonra para güvenli bir şekilde aktarılıyor. Fiziki çek veya nakit işlemlerine gerek kalmadan tüm süreç tamamlanıyor.

AirDrop nedir ve nasıl kullanılır?

AirDrop, iOS ve macOS’ta bulunan ve Mac’in fiziksel olarak kapatılmasına ve iOS aygıtlarının minimum sorunla kablosuz olarak birbirleriyle dosya paylaşmasına olanak tanıyan bir özellik. Bu ad temel olarak dosyaları bir cihazdan diğerine kablosuz olarak göndermek veya ‘bırakmak’ anlamına geliyor.

Dosyaları özel, yakın mesafeli bir kablosuz iletişim süreci aracılığıyla iletmek için Bluetooth ve Wi-Fi kullanıyor. Bunlar metin, resim veya çalma listeleri ve konumlar gibi diğer dosya türleri olabilir. Dosyada boyut sınırlaması bulunmuyor. Farklı işletim sistemleri arasında (örneğin, iOS’tan macOS’a) veya aynı işletim sistemini kullanan cihazlar arasında (örneğin, iOS’tan iOS’a) paylaşım yapabilirsiniz.

AirDrop nedir?

Tek gereksinim, her iki cihazın da Apple ürünü olması ve cihazların birbirine yakın olması. AirDrop yalnızca fotoğraflar için değil. Paylaşabileceğiniz hemen hemen her şeyi aktarmak için kullanabilirsiniz. Örneğin, bir web sitesini iPad’inizden arkadaşınızın telefonuna AirDrop ile gönderebilirsiniz. Bu, daha sonra okumak üzere yer imlerine eklemek istiyorlarsa harika bir özellik.

Ayrıca Notes’tan başka birinin iPad’ine veya iPhone’una AirDrop metni de gönderebilirsiniz. Bu özellik, çalma listeleri, iletişim bilgileri ve Apple Haritalar’a sabitlediğiniz konumlar gibi bilgileri bile işleyebilir.

AirDrop, cihazlar arasında eşler arası bir Wi-Fi ağı oluşturmak için Bluetooth’u kullanıyor. Bu, AirDrop bağlantısı kurmak için yönlendiricinize veya hatta internete bağlı olmanıza gerek olmadığı anlamına gelir. Ancak Wi-Fi ve Bluetooth’un açık olması gerekiyor.

Her cihaz, bağlantı çevresinde bir güvenlik duvarı oluşturur ve dosyalar şifrelenmiş olarak gönderiliyor. Bu da aslında e-posta yoluyla aktarımdan daha güvenli. AirDrop, yakındaki desteklenen cihazları otomatik olarak algılar ve cihazların yalnızca iyi bir Wi-Fi bağlantısı kuracak kadar yakın olması gerekiyor. Bu, birden fazla oda arasında dosya paylaşımına olanak tanıyor.

AirDrop’un bir avantajı, bağlantı kurmak için Wi-Fi kullanılması. Bazı uygulamalar Bluetooth kullanarak benzer bir dosya paylaşım özelliği sağlıyor. Bazı Android cihazlar, dosyaları paylaşmak için Yakın Alan İletişimi (NFC) ve Bluetooth’un bir kombinasyonunu kullanıyor. Ancak hem Bluetooth hem de NFC, Wi-Fi ile karşılaştırıldığında nispeten yavaş. Bu da AirDrop kullanarak daha büyük dosyaların paylaşılmasını çok daha hızlı ve daha kolay hale getiriyor.

Türk girişimcilerden NASA’ya uzay aracı

Türk girişimciler Eren ve Fatih Özmen’in sahibi olduğu Sierra Space’in, NASA’nın yörünge uçuşlarını desteklemek amacıyla geliştirdiği Dream Chaser uzay aracı, test aşamasına girdi. Bu önemli gelişmeyle birlikte, Dream Chaser’ın Uluslararası Uzay İstasyonu’na ikmal yapmak için kullanılacak ilk ticari uzay uçağı olma hedefi daha da yaklaştı.

NASA, ISS’ye seyahat etmek için SpaceX’e alternatifler arayışındaydı ve bu çerçevede Sierra Space’in Dream Chaser’ı dikkat çekti. Şu anda Colorado’daki Sierra Space tesislerinde bulunan Dream Chaser, yakın bir zamanda NASA’nın test sahasına gönderilecek. Bu testler, aracın dayanıklılığını sağlamak için titreşim, akustik ve sıcaklık testlerini içerecek.

sierra

Eğer her şey planlandığı gibi giderse, Dream Chaser’ın Tenacity adlı ilk aracı, Nisan ayında United Launch Alliance’ın Vulcan roketinin ikinci uçuşunda uzaya yolculuk yapacak. Ancak uzay projelerinde gecikmeler her zaman mümkün olduğundan, bu tür bir planlamada dikkatli olunması gerekiyor.

Dream Chaser’ın katlanabilir kanatları, roketin yük sınırlarını karşılayabilmesini sağlıyor. İlk görevinde ISS’de 45 gün kalması planlanan Dream Chaser, görev sona erdikten sonra Florida’daki Kennedy Uzay Merkezi’ndeki eski uzay mekiği pistine iniş yapacak. Sierra, bu uzay aracının uygun bir şekilde herhangi bir ticari piste iniş yapabileceğini vurguluyor.

Dream Chaser, ISS’ye yaklaşık olarak 5.400 kg yük taşıma kapasitesine sahipken, istasyondan dünyaya yaklaşık 1.800 kg yük getirebilecek. Sierra, uzun vadede Dream Chaser filosunu insan taşıma yeteneğine sahip hale getirme hedefini taşıyor ve 2026 yılına kadar insanlı bir ikinci versiyonunu geliştirmeyi planlıyor. Bu girişim, Türk mühendislerin uzaya yönelik önemli bir katkısını temsil ediyor.

Volkswagen ve Vivo, akıllı telefon entegrasyonu için ortaklık kurdu!

Volkswagen’in yazılım birimi olan Cariad, akıllı telefonlar ve otomobiller arasındaki sinerjiyi artırmayı hedefleyen önemli bir adım atmıştır. Çinli telefon üreticisi Vivo ile işbirliği yaparak, bu ortaklık elektrikli araç pazarında yeni bir dönemin habercisi olarak görülmektedir.

Cariad ve Vivo, “Mobile & Mobility Fusion Joint Innovative Lab (M2 Lab)” adını verdikleri bir bölüm kurmuşlardır. M2 Lab, akıllı bağlantılı araçlar ve akıllı mobilite hizmetlerine yönelik yazılım ve donanım çözümlerini geliştirmeyi amaçlamaktadır. Bu işbirliği, “Gamebase” adlı uygulamanın piyasaya sürülmesiyle dikkat çekmektedir, çünkü bu uygulama, araçlarının bilgi-eğlence ekranında oyun oynamak isteyen kullanıcılara telefonlarını kullanma imkanı sunmaktadır. Ayrıca, araç işlevlerini izlemeyi ve uzaktan kontrol etmeyi mümkün kılan “Touch&Go” uygulaması da bulunmaktadır.

Vivo

Bu ortaklık, otomobil üreticilerinin artan şekilde akıllı cihazlar ile elektrikli araçları sorunsuz bir şekilde entegre etme ihtiyacını yansıtmaktadır. Bazı otomobil üreticileri, bu trendi takip ederek akıllı telefon üretimine de girmişlerdir. Örneğin, elektrikli otomobil üreticisi Nio, güçlü bir entegrasyona sahip olan “Nio Phone” adlı telefonu tanıtmıştır. Benzer şekilde, Tesla rakibi Polestar, kendi akıllı telefonunu piyasaya sürmekte.

Vivo

Otomobil üreticileri artık sadece araç satmıyor, aynı zamanda daha fazla dijital deneyim sunmayı hedefliyorlar. Ancak, bu durum yazılım alanındaki yeteneklerini sınayan otomobil üreticileri için zorlu bir süreç oluşturuyor. VW, Cariad biriminde yapısal değişikliklere gitme kararı almış ve bu süreçte 2.000 kişiyi işten çıkaracağını açıklamıştır. Şimdi, Cariad ve Vivo’nun VW’nin yazılım alanındaki ihtiyaçlarını ve teknolojik eksikliklerini kapatma konusundaki başarısı merakla beklenmektedir.

Yeni Mac’ler USB-C portlarından sıvı temasını algılayabiliyor

0

Apple, en son Mac bilgisayarlarında suya maruz kalma tespiti için yeni bir yöntem geliştirdi. Bu yenilik, özellikle sıvı hasarı konusunda daha hassas bir inceleme yapılmasını sağlayacak gibi görünüyor.

En yeni Mac’lerde bulunan M3 çip ile geliştirilen sistem, USB-C bağlantı noktalarında sıvı temasını tespit edebiliyor. Bu, Apple’ın sıvı hasarı konusunda daha iyi bir anlayışa sahip olmasını ve garanti hizmeti verirken daha doğru kararlar almasını sağlayabilir.

Mac'

Apple’ın garantisi, suya dayanıklı cihazlar için bile sıvı hasarını kapsamıyor. Bu nedenle, sıvı hasarı tespiti büyük önem taşıyor. macOS Sonoma 14.1 güncellemesi, “liquiddetectiond” adlı yeni bir yazılım içeriyor ve bu yazılım Mac’in sıvı temasını algılamak için çalışıyor. Bu veriler, Apple yetkili servis sağlayıcıları veya Apple mağazalarındaki teknik servis elemanlarına, Mac’in ücretsiz onarıma uygun olup olmadığını belirleme konusunda yardımcı oluyor.

Ayrıca, Mac dizüstü bilgisayarlar ve bazı Apple klavyelerinde bulunan “Sıvıyla Temas Göstergeleri” (LCI), sıvı temasını göstermek için kullanılıyor. Bu göstergeler, cihazın içine stratejik olarak yerleştirilmiş ve sıvı temas ettiğinde rengi değişiyor.

Bu yeni sistem, teknisyenlerin işini kolaylaştırabilir ve Apple’ın müşterilere daha hızlı ve doğru hizmet sunmasına yardımcı olabilir. Ancak, bu sistem yalnızca M3 işlemcili Mac’lerde mi çalışıyor yoksa diğer Mac’lerde de kullanılabilir mi, henüz kesin olarak bilinmiyor.

Sonuç olarak, Apple’ın yeni sıvı hasar tespit yöntemi, hem şirketin hem de kullanıcıların cihazlarını daha iyi korumasına yardımcı olabilir ve garanti hizmetlerini iyileştirebilir.

Beatles yapay zeka ile yeniden hayatta!

0

Grubun dağılmasından 50 yıl sonra yayınlanan yeni bir Beatles şarkısı, yapay zeka ve müziğin doruk noktasını gösteriyor. Beatles, 50 yılı aşkın bir süre önce dağılmış olmalarına rağmen yeniden gündeme geldi. Beatles’ın son şarkısı olarak adlandırılan yeni çıkan kaydın artık bir müzik videosu var ve her iki unsur da Beatlemania’nın o baş döndürücü günlerinde mevcut olmayan teknolojiyi kullanıyordu. Bu, yapay zekanın giderek hayatımızın dokusuna nasıl daha fazla dahil edildiğinin bir başka işareti.

Haziran ayında öğrendiğimiz gibi , Now and Then adlı şarkı, John Lennon tarafından 1980’de öldürülmeden kısa bir süre önce yazıp söylendi. Lennon, Dakota’daki New York’taki dairesinde bir piyanonun başına oturdu ve kaba parçayı bir patlama üzerine kaydetti. Paul McCartney demo kasetini 1994 yılında Lennon’ın dul eşi Yoko Ono’dan aldı. Beatles’ın hayatta kalan üyeleri 1990’ların ortalarında şarkıyı kaydetmeye çalıştı. Ancak McCartney, Lennon’ın şarkı söylemesini ve melodinin “güzel şiirini” övmesine rağmen kalite sorunları grubu bu fikri rafa kaldırmaya zorladı.

Beatles yapay zeka ile karşınızda

Lennon’dan sağ kurtulan Beatles, yıllar boyunca şarkı üzerinde çalıştı. George Harrison 2001’de öldü, ancak McCartney ve Ringo Starr çalışmaya devam etti.  Piyasaya sürülecek single’ı Now and Then görünüşe göre Beatles’ın son şarkısı ve grubun 1962’deki ilk single’ı Love Me Do ile eşleşiyor. Bir basın açıklamasında, hayatta kalan Beatles bunu “gerçekten uygun bir tam daire muadili” olarak adlandırıyor.

Geçen yıl, en çok  ChatGPT formuyla bilinen ve ona verdiğimiz komutlara şaşırtıcı derecede insani yanıtlarla yanıt veren üretken yapay zekanın hızlı ve nefes kesici gelişine tanık olduk. Piyasadaki tek yapay zeka türü olmasa da potansiyel olarak vahim senaryolara ilişkin endişeleri artırıyor. Yazarların, sanatçıların ve müzisyenlerin yerini alacak mı?

Ancak diğer formlardaki yapay zeka, uzun süredir gözlerden uzak ve büyük ölçüde tartışmasız yollarla çabalıyor. Akıllı telefonunuzdaki fotoğrafları işlemek veya mesaj yazarken size ifade istemleri vermek gibi şeyler yapıyor. Aynı zamanda müzik yapmak için yeni ortaya çıkan bir araç.

Yayınlanan parçaya videoda, bazı sahneler hayatta kalan iki Beatles’ı en parlak günlerinden kalma videolarla harmanlıyor. Beatles’ın arşiv görüntüleri ile McCartney ve Starr’ın güncel görüntülerinin dört dakikalık bir karışımı içeriyor.

Ford Otosan’dan dijital fabrika!

0

Ford Otosan; sürdürülebilir, dijital ve verimli çözümlerle yeniden tasarladığı Yeniköy fabrikasını 4 Kasım 2023’te bir törenle açtı.

Fabrikanın açılış töreni Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Kocaeli Valisi Seddar Yavuz, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Doç. Dr. Tahir Büyükakın, Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer M. Koç, Koç Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Ford Otosan Yönetim Kurulu Başkanı Ali Y. Koç, Ford Pro Avrupa Başkanı Hans Schep, Koç Holding CEO’su Levent Çakıroğlu, Koç Holding Otomotiv Grubu Başkanı Haydar Yenigün, Ford Otosan Genel Müdürü Güven Özyurt ve Ford Otosan Genel Müdür Baş Yardımcısı Josephine Payne yanı sıra Kocaeli yerel protokolünün katılımları ile gerçekleşti.

Yeniköy Fabrikası’nın yeniden inşası, Ford Otosan’ın otomotiv sanayinin elektrikli dönüşümüne liderlik etme misyonuyla 2021’de açıkladığı ve Türk özel sektörünün bugüne kadarki en büyük yatırımı olan 2 milyar avroluk vizyon projesinin bir parçasını oluşturuyor.  Ford Otosan’ın yenilikçi bakış açısını yansıtan Yeniköy Fabrikası, aynı zamanda şirketin, Ford’un Avrupa’daki ticari araç üretim üssü olarak mühendislik ve üretim gücünü küresel sahneye taşıma kararlılığını ortaya koyuyor.

“Geleceğin fabrikası ünvanını hak ediyor”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan açılış töreninde yaptığı konuşmada“Dünya markası Ford’un mühendislik ve üretim gücünün bir yansıması olan Yeniköy’deki bu tesis, pek çok öncü özelliğiyle geleceğin fabrikası ünvanını hak ediyor. Ülkemizin üretim ve ihracat gücüne önemli katkı sağlayacak bu tesis hem içten yanmalı hem de elektrikli araç üretebilen özelliğiyle öne çıkıyor. Geleceğin fabrikası Yeniköy, yeni nesil Transit Custom’un yanı sıra elektrikli Transit ve Volkswagen’in bir tonluk ticari aracının üretimine de ev sahipliği yapacak. Avrupa’nın en çok satan van’ı olan Ford Transit Custom’ın yeni versiyonunun ülkemizdeki ve dünyadaki müşterilerine hayırlı olmasını diliyorum. Ford Otosan otomotiv sanayinin gururu olmayı sürdürüyor.” dedi.

Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: “Dünyanın 94 farklı ülkesinde Türkiye’de üretilen Ford hafif ticari araç ve parçalarının kullanımını görmek bizim için kıvanç kaynağıdır. Geçen yıl toplam 6,2 milyar dolarlık ihracat rakamına ulaşarak otomotiv sektörünün ihracat şampiyonu ünvanını devam ettiren Ford Otosan’ı bu başarısından dolayı ayrıca tebrik ediyorum. Otomotiv üretiminde dünya sıralamasında 5 yılda 15’inci sıradan 13’üncü sıraya yükselmiş olmamız doğru istikamette ilerlediğimizi gösteriyor. Türkiye olarak, Togg’un yollara çıkışının tetiklediği ilgiyle hızla gelişen bir elektrikli araç piyasasına sahip olma yolunda ilerliyoruz. Amacımız ülkemizi elektrikli araç ve batarya üretiminde dünyanın önde gelen oyuncularından bir haline getirmek. Özellikle elektrikli araç üretiminde Ford Otosan’ın yaptığı hamleleri yakından takip ediyoruz. Ford Otosan’ın 2022 yılında Kocaeli fabrikasında hattan indirdiği E-Transit ile attığı adımın devamının geleceğine inanıyoruz. Ford Otosan’ın elektrikli araç üretim ve satışında ülkemizin amiral gemisi olmayı sürdüreceğinden şüphe duymuyoruz. Ford Otosan’a destek olmaya devam edeceğiz. Ford Otosan’ın bugün burada açılışını yaptığımız yatırım gibi adımları, Türkiye Yüzyılı’nın şimdiden ortaya çıkan meyveleri olarak değerlendiriyorum.

Geleceğin Fabrikası olarak nitelendirilen Yeniköy; teknolojik ve sürdürülebilir ilerlemeye yapacağı katkılarla Ford Otosan’ın ve Türkiye’deki otomotiv ekosisteminin rekabet gücünü artıracak, ihracat potansiyelini yükseltecek. Ayrıca araç üretimindeki artışa bağlı olarak tedarikçilerin bölgeye taşınması yan sanayi sektöründe büyümeyi teşvik edecek ve istihdam olanakları yaratacak.

Koç Topluluğu ve Ford Motor Company arasındaki köklü ortaklığın simgesi Ford Otosan’ın kurulduğu günden bu yana gelecek odaklı bir vizyonla, ‘ilk’leri başarmaya ve değer üretmeye devam etmekte olduğunu vurgulayan Koç Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Ford Otosan Yönetim Kurulu Başkanı Ali Y. Koç ise, “Cumhuriyetimizin ikinci asrına girerken, ‘Geleceğin Fabrikası’ olarak adlandırdığımız Yeniköy fabrikamızı yaklaşık dört kat büyüterek ve daha da modernleştirerek hizmete alıyoruz. Cumhuriyetimizin 100. yılında açılışını yaptığımız bu yeni nesil fabrika, endüstriyel mükemmellik standartları açısından yepyeni bir çağın başlangıcını temsil ediyor. Fabrikamız, ‘Avrupa’nın önde gelen elektrikli ticari araç üreticisi’ konumumuzu pekiştirecek. Doğrudan yaratacağı çok büyük katma değerin yanı sıra, bizi en çok heyecanlandıran husus, tedarik ekosistemimizi geliştirecek olması, dolayısıyla Türkiye’nin otomotiv yan sanayinin ve Türkiye otomotiv ekosisteminin küresel rekabetçiliğini daha da artıracak ve sınırlarımızın ötesine hizmet edecek. Türkiyemizin daha parlak yarınları için Koç Topluluğu ‘Ülkem varsa, ben de varım’ demeye devam edecek” dedi.

Ford Otosan’ın devlet ve özel sektörün omuz omuza verdiği zaman sanayi alanında neleri başarabileceğinin en önemli ispatı olduğunu belirten Ali Y. Koç, “Bu stratejik yatırımları ülkemize çekebilmemiz, devletimizin sağladığı kolaylıklar, destekler ve cömert teşviklerle mümkün oldu. Başta, bu yolculuğumuzun hep bir parçası olan Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, çok değerli Bakanlarımıza, ilgili devlet kurumlarımızın kıymetli yetkililerine en içten şükranlarımızı sunuyorum. Sizlerin gelecek vizyonumuza olan inancı sayesinde bu yatırımları gerçekleştiriyoruz” diye konuştu.

Ford Pro Avrupa Genel Müdürü Hans Schep ise: “Yeniköy Fabrikası, Avrupa’daki ticari araç operasyonlarımız bir dönüm noktası ve Ford Pro hedeflerimizi gerçekleştirme yolculuğumuzda son derece önemli bir adımı temsil ediyor. Sekiz senedir Ford’u Avrupa’da ticari araç liderliğine taşıyan Transit Custom ailesini en yeni ve tamamen elektrikli versiyonları ile birlikte bu özel tesisin sunduğu kalite, ileri teknoloji ve maksimum verimle üreteceğiz.” diye konuştu.

Ford Transit ailesi Avrupa’da sadece Yeniköy’de üretilecek 

Ford Otosan’ın Kocaeli Fabrikaları, yıllardır Avrupa’nın ve Türkiye’nin en çok satan ticari aracı olan Transit ailesinin Avrupa’daki tek üretim merkezi, Transit Custom’un ise dünyadaki tek üreticisi konumunda. Fabrikada, yenilikçi özellikleri ve akıllı teknolojileriyle daha yüksek verimlilik ve performans sunan yeni nesil Transit ve Tourneo Custom üretiliyor. Yeni nesil Custom serisinin gelecekteki üyeleri arasına 2024 yılında hattan inecek tamamen elektrikli E-Transit Custom da yer alacak. Fabrikada ayrıca Ford ve Volkswagen ortaklığına ait yeni nesil 1 ton Volkswagen ticari araç da üretilecek.

Yeniköy Fabrikası, yeni nesil 1 tonluk araçları üretmek üzere kapasitesini 2025 yılında 405.000 adede ulaştıracak.

Ford Otosan’ın Cumhuriyet’in tüm esaslarını kendine pusula edinerek, 60 yılı aşkın süredir tüm faaliyetlerini ülkeye katkı odağında yürüterek otomotiv sanayisinin dönüştürücü gücü olduğuna dikkat çeken Ford Otosan Genel Müdürü Güven Özyurt “Gelecek odaklı yatırımlarımızla, ülkemizdeki otomotiv ekosistemi ve tedarikçilerimizle birlikte büyüyoruz. Bugün, Avrupa’nın en büyük ticari araç üssü konumundaki Kocaeli tesislerimiz, akıllı fabrika ve sürdürülebilirlik uygulamalarıyla geleceği şekillendirme konusundaki vizyonumuzun en somut örneğidir.  Cumhuriyetimizin 100. Yılında; inovasyon ve ilerlemenin bir araya geldiği, yeni nesil araçlarla otomotiv ekosisteminin geleceğine açılan bir kapı olarak gördüğümüz Yeniköy Fabrikası’nın açılışını yapmaktan gurur duyuyoruz.” dedi.

Türkiye’de ve Ford dünyasında ilk defa uygulanan verimlilik çözümleri

‘Gelecek Şimdi’ vizyonuyla otomotiv ekosistemini dönüştürmek üzere uzun dönem sürdürülebilirlik hedeflerini belirleyen ve adım adım ‘karbon nötr’ olma yolunda ilerleyen Ford Otosan, Yeniköy fabrikasında devreye aldığı yenilikçi, çevre dostu ve enerji verimliliği yüksek uygulamalarıyla fark yaratıyor. Yeniköy, Ford tesisleri içinde ve Türkiye’nin otomotiv sektöründe birer ilki teşkil eden öncü uygulamalarıyla dikkat çekiyor.

Türkiye otomotiv sektöründe ve Ford fabrikaları arasında ilk olan fabrikanın ön cephesine kurulan ‘Fotovoltaik Cam Duvar’, güneş enerjisini elektrik enerjisine çevirerek Yeniköy fabrikasının enerji ihtiyacının önemli bir bölümünü karşılıyor. Ford Otosan, yan cephedeki ‘Fotovoltaik Cam’ ve çatılardaki güneş panelleri ile elde ettiği yenilenebilir elektriği bina aydınlatmasında kullanarak elektrik tüketiminden tasarruf ediyor. Bir diğer yenilikçi uygulamalardan biri olan ‘Güneş Takip Sistemleri’ teknolojisi üretim alanlarının maksimum gün ışığından yararlanmasını sağlıyor. Üretim alanındaki ısıtma ihtiyacı ise ‘Güneş Duvarları’ sistemi ile desteklenerek doğalgaz tüketimini azaltıyor. 

Üretimin geleceğini temsil eden son teknolojiler

Kocaeli’ndeki akıllı fabrika uygulamaları ile 2019’da Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) Öncü Fabrika Ağı’na (Global Lighthouse Network) girmeye hak kazanan Türkiye’deki ilk, dünyadaki dört otomotiv üreticisinden biri olan Ford Otosan, akıllı fabrika olarak adlandırdığı ‘Endüstri 4.0’ çalışmalarını da Yeniköy ile bir üst seviyeye taşıyor.  

Anlık veri ve yapay zekâ ile uçtan uca yönetilen Yeniköy, yüksek otomasyon seviyesiyle de dikkat çekiyor. Yeniköy’de gelişmiş robotik, makine görüşü ve yapay zekâ uygulamaları ve simülasyon modellerine dayalı operasyonların dijital ikizleri kullanılıyor. Endüstriyel ekipmanlardan sensörlerle veri toplanıyor ve bunlar Nesnelerin İnterneti ile birbirine bağlanıyor.

Akıllı fabrikaların temel özelliği olan kapalı döngü modelinin işletildiği Yeniköy’de üretim planlaması gelişmiş veri analitiği ile gerçekleştiriliyor. Böylece talep, arz ve süreç sapmalarındaki değişiklikler karşısında üretimin optimize edilmesi sağlanıyor.

Yeniköy içerdiği birçok yeni nesil teknolojinin yanı sıra akılcı çözümleriyle de öne çıkıyor. Ford Otosan mühendisleri tarafından sıfırdan tasarlanıp hayata geçirilen çok katlı mimariye sahip kaynak ve montaj atölyeleri ile üretim hatlarının verimi artıyor. Bu yenilikçi mimari, ekipler arası iş birliğini artırırken farklı iş istasyonları arasında bölünmeyi azaltıyor. Ayrıca Ford Otosan montaj hatlarında ilk kez havalı presleme ekipmanı yerine kablosuz ve şarj edilebilir matkaplar kullanarak ‘sessiz fabrika’ düzeyine ulaşıyor.

Flipper Zero iPhone cihazları hedef alıyor!

Ortak bir alanda iPhone’unuz aniden bir dizi pop-up’la ve yeniden başlatmalarla kontrolden çıkarsa, suçlu olabileceği için etrafınızda küçük bir USB bellek benzeri cihaz aramalısınız.

Söz konusu cihaz, kablosuz iletişimle etkileşime geçmek için “bilgisayar meraklıları için çok amaçlı cihaz” olarak tanımlanan bir bilgisayar korsanlığı aygıtı olan Flipper Zero. Cihazın web sitesi, cihazın uzak anahtar görevi görmek veya siber güvenlik sızma testlerine yardımcı olmak gibi her türlü işlev için kullanılabileceğini belirtiyor. Ancak Ars Technica, Flipper Zero‘nun halka açık yerlerde ucuz kahkahalar için TV kanallarını çevirmekten otel anahtarlarını kopyalamak veya otomatik garaj kapılarını açmak için kullanılmaya kadar daha hain amaçlarla kullanıldığına dikkat çekiyor. Şimdi ise araç iPhone’larla uğraşabiliyor.

Flipper Zero iPhone için tehlikeli

Bu durum, Hollanda’daki bir tren yolculuğunda iPhone’unun aniden bir sürü açılır pencere açtığını ve ardından yeniden başlatıldığını ve bunun da kullanımını neredeyse imkansız hale getirdiğini fark eden güvenlik araştırmacısı Jeroen van der Ham tarafından fark edildi.

van der Ham: “Telefonunuz neredeyse kullanılamaz hale geliyor. Hala birkaç dakikalığına bir şeyler yapabilirsiniz, bu yüzden bunu deneyimlemek gerçekten sinir bozucu. Bu saldırıyı duymuş bir güvenlik araştırmacısı olarak bile olup bitenin bu olduğunu anlamak gerçekten çok zor” dedi. Daha sonra suçlunun, menzil içindeki tüm iPhone’lara Bluetooth istekleri gönderen, onlara sürekli olarak bağlantı istekleri gönderen ve böylece hepsini kullanılamaz hale getiren Flipper Zero’yu kullanan bir yolcu olduğunu keşfetti.

Bunun panzehiri, iPhone’un Ayarlar uygulamasında Bluetooth’u kapatmaktır, ancak iPhone sürekli olarak açılır pencereler açıp ardından yeniden başlatıldığında bunu söylemek yapmaktan daha kolay. Etkilenen Android cihazlar için ‘yakındakilerle paylaş’ seçeneğini bulmak ve bildirimleri kapatmak gibi daha fazlası yapılabiliyor. Flipper Zero gibi cihazların ortalığı kasıp kavurduğunu daha önce duymuş olsak da, burada endişe verici olan şey, artık iPhone’ları ve iPad’leri etkileyebileceği için yeteneklerinin artıyor gibi görünmesi.

RF etkinleştirici teknolojisindeki güvenliğin hiçbir zaman bu kadar güçlü olmadığı ve güvenliklerinin daha çok insanların onları hacklemek için çaba harcamamasının bir sonucu olduğu yönünde bir tartışma var. Flipper’ın web sitesinde: “Flipper, günlük kullanımın rahatlığı göz önünde bulundurularak tasarlandı. Sağlam bir kasası, kullanışlı düğmeleri ve şekli var, bu nedenle kirli PCB’ler veya cızırtılı pinler yok” ifadeleri kullanıldı.

Bitcoin açgözlülük endeksi nedir?

Kripto Korku ve Açgözlülük Endeksi, bitcoin duyarlılığını aşırı korkudan aşırı açgözlülüğe kadar kategorize ederek 0 ila 100 arasında bir puan sağlıyor. Birçok kripto tüccarı, piyasaya girip çıkmak için doğru zamanı bulmalarına yardımcı olmak için endeksi kullanıyor. Endeks, bitcoin ve diğer büyük kripto para birimlerine dayalı kripto pazarının genel duyarlılığını belirliyor. Bunun için sosyal sinyalleri ve pazar eğilimlerini kullanıyor. Buna indeks deniyor. Çünkü birden fazla veri kaynağını alıp bunları tek bir şekilde birleştiriyor.

Endeks aşağıdaki dört kategoriye ayrılıyor:

  • 0-24: Aşırı korku (turuncu)
  • 25-49: Korku (kehribar/sarı)
  • 50-74: Açgözlülük (açık yeşil)
  • 75-100: Aşırı açgözlülük (yeşil)

Bitcoin açgözlülük endeksi nedir ve nasıl hesaplanıyor?

Kripto piyasası zaman zaman değişken olabiliyor. Bu kısmen duygusal yatırımcıların piyasaya tepkisinden kaynaklanıyor. İnsanlar piyasa yükselirken FOMO’yu (Fear Of Missing Out) hissedebiliyor ve açgözlü olabiliyor. Ayrıca piyasa düştüğünde korkabiliyor ve paralarını satabiliyor.  Pek çok yatırımcı, endeksi bir piyasa göstergesi olarak, daha akıllıca işlem yapmalarına yardımcı olmak için onlara piyasa hakkında bilgi veren bir araç olarak kullanıyor. Böylelikle genel duyarlılığı ve piyasayı yönlendiren duyguları analiz etmek, birçok yatırımcının piyasadan daha iyi performans göstermesine yardımcı oldu.

Endeksin yaratıcıları, endeksin ticaret yapmanıza yardımcı olmak için kullanılabileceğini şöyle öneriyor:

Aşırı korku bir satın alma fırsatı olabiliyor. Çünkü yatırımcılar çok endişeli.

Aşırı açgözlülük, yatırımcıların çok açgözlü olduğu ve piyasanın bir düzeltmeye ihtiyaç duyabiliyor.

Endeks, Alternate.me tarafından bir dizi kaynak kullanılarak hesaplanıyor: oynaklık, piyasa momentumu/hacmi, sosyal medya, hakimiyet ve trendler. Sinyaller Bitcoin’e dayalı işliyor. Ancak Ethereum gibi diğer büyük kripto paralara da dayanmaktadır.yakında indekse dahil edilebilir.

Kripto Korkusu ve Açgözlülük Göstergesi uzun vadeli boğa koşularına tam olarak karşılık gelmiyor. Daha ziyade, kripto pazarındaki haberlere ve kısa vadeli değişikliklere tepki veriyor. Bu nedenlerden dolayı birçok yatırımcı bunu uzun vadeli bir gösterge yerine öncelikle kısa vadeli bir gösterge olarak kullanıyor. Tahmin edebileceğiniz gibi, özellikle yatırımcılar arasında popüler.

Bayraktar TB3 lodos fırtınasında uçtu!

0

Baykar’ın milli ve özgün olarak geliştirdiği Bayraktar TB3 SİHA, Marmara bölgesini etkisi altına alan ve 130 km/sa hıza ulaşan lodos fırtınasının zorlu koşullarında gerçekleştirdiği 5 saatlik 3. test uçuşunu başarıyla tamamladı.

Bayraktar TB3, 3. uçuş testini tamamladı!

Baykar tarafından milli ve özgün olarak geliştirilen silahlı insansız hava aracı Bayraktar TB3’ün test süreci devam ediyor. Milli SİHA’nın 3. uçuş testi Tekirdağ’ın Çorlu ilçesindeki AKINCI Uçuş Eğitim ve Test Merkezi’nde gerçekleştirildi.

Milli SİHA Bayraktar TB3, Marmara bölgesini etkisini alan ve 130 km/sa hıza ulaşan güçlü lodos fırtınasının oluşturduğu zorlu hava koşullarına rağmen 5 saatlik test uçuşunu başarıyla tamamladı. TEI tarafından yerli olarak geliştirilen PD-170 motorla uçan Bayraktar TB3, fırtına şartlarında yüksek ve düşük hızda yapılan sistem tanımlama testlerinin de başarıyla tamamlanmasının ardından test uçuşunu sonlandırdı.

Kanatları katlanabilir yapıda tasarlanan Bayraktar TB3 SİHA ve Türkiye’nin ilk insansız savaş uçağı Bayraktar Kızılelma, daha önce dünyanın ilk SİHA gemisi olarak adlandırılan TCG Anadolu’nun uçuş güvertesinde İstanbul ve İzmir’de sergilendi.

Cumhuriyetimizin 100. yılı nedeniyle yapılan törenlerde de TCG Anadolu’nun uçuş güvertesindeki yerlerini alan Bayraktar TB3 ve Kızılelma’yı yüz binlerce vatandaş ziyaret etti. Bugün ise Marmara Bölgesindeki vatandaşlar, gökyüzünde uçuş testi sırasında görebildi.

Bayraktar TB3 SİHA, katlanabilen kanat yapısıyla TCG Anadolu gibi kısa pistli gemilerden kalkış ve iniş kabiliyetine sahip dünyadaki ilk silahlı insansız hava aracı olacak. Baykar Yönetim Kurulu Başkanı ve Teknoloji Lideri Selçuk Bayraktar, Bayraktar TB3 için 2024 yılı içinde TCG Anadolu gemisinde testlere başlanmasını planladıklarını açıkladı.

Bayraktar TB3’ün sahip olacağı kabiliyetler bu sınıftaki insansız hava araçları açısından da önemli bir yenilik olacak. Görüş hattı ötesi haberleşme kabiliyetine de sahip olacak milli SİHA, bu sayede çok uzun mesafelerden kumanda edilebilecek. Böylece keşif-gözetleme, istihbarat ve taşıdığı akıllı mühimmatlar ile taarruz görevlerini deniz aşırı hedeflere karşı icra ederek Türkiye’nin caydırıcı gücünde çarpan etkisi yapacak.

Chrome Android tarayıcısının bilinmeyen özellikleri

Tek bir programda yapılan bazı küçük geliştirmelerin ne kadar fark yaratabileceği şaşırtıcı. Bu, özellikle söz konusu program her türlü siteye, uygulamaya ve bilgiye erişmek için kullandığınız tarayıcı olduğunda doğru. Tıpkı Android için fiili varsayılan tarayıcı olan Google’ın Chrome Android uygulamasında olduğu gibi.

Chrome Android tarayıcısı için bilinmeyen özellikler

#1: Basit gönderme

Elbette, Android’in artık Windows bilgisayarlar da dahil olmak üzere farklı cihazlar arasında dosya göndermenize olanak tanıyan yeni ve şık bir Yakın Paylaşım sistemi var. Ancak Chrome’un, oturum açtığınız diğer yerlere sayfaları doğrudan ışınlamanın çok daha kolay bir yolu bulunuyor.

Telefonunuzda Chrome’da bir sayfayı her görüntülediğinizde, uygulamanın sağ üst köşesindeki üç noktalı menü simgesine dokunmanız ve açılan menüden “Paylaş”ı seçmeniz yeterli. Ardından, daha sonra görünen panelde “Cihazlara gönder” seçeneğini arayın.

#2: Sorunsuz senkronizasyon

Cihazlar arasında sayfa göndermek keyifli olsa da, ekranlar arasında geçiş yaparken kaldığınız yerden devam etmek için bunu yapmanıza bile gerek kalmayabilir. Bunları unutmak çok kolay. Ancak Chrome Android uygulaması, oturum açtığınız başka herhangi bir telefon, tablet veya bilgisayarda açtığınız veya yakın zamanda açtığınız sekmelerin tam listesini görmenizi sağlayan basit bir özelliğe sahip.

Uygulamanın üç noktalı menü simgesine bir kez daha dokunun ve bu kez “Son Sekmeler”e dokunun. Ardından, son haftalarda Chrome’u aynı Google hesabıyla kullandığınız tüm cihazların bir listesini göreceksiniz ve bu cihaz adlarından herhangi birine dokunarak açılan sekmelerin tam listesini genişletebilir veya daraltabilirsiniz.

#3: Birinci sınıf çeviri

Sıradaki soru, geçen gün bir okuyucunun sorusu olarak geldi ve sık sık ihtiyaç duymayabileceğiniz ancak doğru türde bir durum ortaya çıktığında takdir edeceğiniz şeylerden biri. Bu, Chrome’un yerleşik çeviri sistemidir ve inanılmaz derecede güçlü ve kullanışlıdır. Ayrıca birkaç farklı şekilde çalışıyor:

Tek bir kelimeyi çevirmek istiyorsanız parmağınızı kelimeye basılı tutup vurgulamanız yeterli. Chrome, ekranın alt kısmında anında bir çeviri açmalı. Çevirmeniz gereken bir cümle veya paragraf varsa cihazınızda Google Çeviri uygulamasının yüklü olduğundan emin olun ve ardından söz konusu bölümü vurgulayın. Açılan menüde “Çevir” seçeneğinin yanında göründüğünü görmelisiniz, ancak bu seçeneğin görünmesi için o menüdeki üç noktalı simgeye dokunmanız gerekebilir. Buna dokunduğunuzda, sizi kopyalama veya yüksek sesle okuma seçeneği de dahil olmak üzere çevirinin bulunduğu bir açılır pencereye götürebilirsiniz.

Görüntülediğiniz sayfanın tamamını çevirmeniz gerekiyorsa Chrome’un sağ üst köşesindeki üç noktalı menü simgesine dokunun ve orada “Çevir” seçeneğini arayın.

#4: Ekstra koruma

Ekranınız kapandığında veya Chrome’dan uzaklaştığınızda, tarayıcı bu tür sekmeleri kilitler ve bunları geri çekmeden önce standart kimlik doğrulama yönteminizi (şifre, PIN, parmak izi veya kullandığınız her şey) istiyor. Chrome’un üç noktalı menü simgesine dokunun, “Ayarlar”ı seçin, ardından “Gizlilik ve güvenlik”i seçin ve etkinleştirmek için “Chrome’dan ayrıldığınızda Gizli sekmeleri kilitle” seçeneğini arayın.

#5: Kısayol

Tarayıcınızın adres çubuğuna chrome:flags yazıp tarayıcınızın adres çubuğuna butonu yazarak manuel olarak etkinleştirebilirsiniz. Açılan ekranda arama kutusunu bulun, ardından “Üst araç çubuğu özelleştirmesinde Uyarlanabilir düğme” etiketli satırı bulun ve ayarını “Varsayılan” yerine “Etkin” olarak değiştirin. Chrome Android tarayıcısı bu şekilde kısayolları daha kullanışlı hale getiriyor.

#6: Sınırsız yakınlaştırma

Chrome’un ayarlarına bir kez daha gidin ve bu sefer “Erişilebilirlik”i seçin. “Yakınlaştırmayı etkinleştirmeye zorla” seçeneğinin yanındaki düğmeyi bulun ve dokunun.

Nicholas Cage “yapay zeka kabus gibi” diyor!

0

Nicolas Cage, yapay zekanın filmlerde kullanımına ilişkin tartışmaya ağırlık verdi. Warner Bros.’daki kısa rolüyle ilgili bazı eleştirel sözler söyledi..

Cage: “Yapay zeka benim için bir kabus. Bu insanlık dışı. Yapay zekadan daha insanlık dışı bir şey olamaz… Eğer insanlar sanatımı alıp benimseseydi çok mutsuz olurdum” dedi.

Ancak Cage, 2022 yazında The Flash’taki küçük rolünün sorumlusunun yapay zeka olmadığını söyledi. Film, daha genç bir Cage’i Superman’in çoklu evren versiyonu olarak tasavvur ediyordu; Tim Burton’ın 1998’de hayata geçmeden önce iptal edildiği ünlü Man of Steel projesi olan Superman Lives’dan ilham alıyordu. The Flash’ta Cage’in Süpermen’i, gözlerinden kırmızı lazerler çıkan büyük bir yaratıkla dövüşüyordu. Ancak oyuncu bunun aslında The Flash için çektiğinden çok farklı olduğunu söylüyor.

Cage yapay zeka kabus gibi dedi

Cage: “Fotoğrafa gittiğimde dev bir örümcekle dövüşüyordum. Ben yapmadım. Benim yaptığım bu değildi. Yapay zeka tarafından yaratıldığını düşünmüyorum. Tim’in (Burton) benim gibi yapay zeka konusunda üzgün olduğunu biliyorum. Yaşımı küçültsünler diye CGI’ydı, tamam, ve ben bir örümcekle savaşıyorum. Ben bunların hiçbirini yapmadım, dolayısıyla orada ne olduğunu bilmiyorum” dedi.

59 yaşındaki aktörün aslında sette olması biraz beklenmedik bir durum çünkü filmi izleyen birçok kişi tüm performansın CG tarafından yaratıldığını varsayıyordu. Cage, gerçekte çekilen şeyin ve sahnede kendisine söylenenin daha ciddi bir şey olduğunu söyledi.

Cage: “Yapmam gereken şey kelimenin tam anlamıyla alternatif bir boyutta durmak ve evrenin yok oluşuna tanık olmaktı. Kal-El bir evrenin sonuna tanıklık ediyordu ve sahip olduğum bu kısa zaman dilimiyle, anlatabileceklerim açısından bunun ne anlama geldiğini tahmin edebilirsiniz. Hiçbir diyaloğum yoktu, bu yüzden duyguyu gözlerimle aktarmam gerekiyordu. Ben de öyle yaptım. Yaklaşık üç saat boyunca setteydim” ifadelerini kullandı. Yine de Cage, yönetmen Andy Muschietti’yi gerçekten beğendiğini ekledi.

Cage şu anda, milyonlarca yabancının aniden onu rüyalarında görmeye başlamasıyla hayatının altüst olduğunu fark eden bir aile babasını konu alan yeni filmi Dream Scenario’nun tanıtımını yapıyor. Film güçlü eleştiriler alıyor; yüzde 91’i Rotten Tomatoes’dan geliyor ve The Hollywood Reporter , Cage’in “hiçbir zaman Dream Scenario’daki kadar komik olmadığını” söylüyor. Film 10 Kasım’da gösterime girecek.

Toyota C-HR üretimi Sakarya’da başladı!

Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye (TMMT), üretim faaliyetlerini gerçekleştirdiği Sakarya’daki fabrikasında Türkiye otomotiv endüstrisine ve sürdürülebilir geleceğe yönelik büyük bir adım atıyor. Yeni nesil Toyota C-HR ile Toyota’nın Avrupa’daki tesislerinde ilk şarj edilebilir otomobil ve batarya üreten fabrikası unvanını alan şirket, Türkiye’yi hibrit otomobil üretim üssü haline getiriyor. Tüm proje hazırlık süreci TMMT mühendisleri ve çalışanları tarafından yürütülen ve C-SUV segmentinde Toyota’nın yeni dizayn anlayışını en çarpıcı şekilde yansıtan yeni Toyota C-HR, Toyota Yeni Global Platformu (TNGA-2) üzerinde Hibrit ve Şarj Edilebilir Hibrit (PHEV) versiyonlarıyla üretilmeye başlandı. 308 milyon Euro ilave yatırım ile üretimine başlanan yeni nesil Toyota C-HR ve PHEV batarya üretimi ile Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye’nin ülkemizdeki toplam yatırımı 2,5 Milyar Euro’ya ulaştı. Yeni Toyota C-HR, ihracat pazarlarına Avustralya ve Yeni Zelanda’yı da dahil ederek Okyanusya Bölgesine ihracata başlamış oldu.

Yeni Nesil Toyota C-HR’ın hattan çıkış töreni Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Ahmet Burak Dağlıoğlu, Japonya Büyükelçisi Takahiko Katsumata, Sakarya Valisi Yaşar Karadeniz, Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem Yüce, Toyota Avrupa (TME) Başkanı Yoshihiro Nakata, İcradan Sorumlu Genel Müdür Matthew Harrison, Üst Düzey Başkan Yardımcısı Marvin Cooke, Kıdemli Başkan Yardımcısı Kazunori Takagi, Baş Mühendis Toshio Kanei, tedarikçi firmaların üst yöneticileri, Otomotiv Endüstrisi STK yöneticileri,  ulusal ve yerel basın ile TMMT çalışanlarının katılımıyla 4 Kasım 2023’te Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye AŞ. (TMMT) CEO’su Erdoğan Şahin’in ev sahipliğinde Sakarya’daki fabrikanın tesislerinde gerçekleşti. Ayrıca, Toyota Japonya Tsutsumi Fabrikası (TMC) Genel Müdürü Mitsuhiro Morita, video mesaj yoluyla katılım gösterdi.

Elektrifikasyon Dönüşüm Merkezi Sakarya

Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye, öncü fabrika rolünü daha da pekiştirmeye devam ediyor. Yeni nesil Toyota C-HR’ın üretimiyle birlikte, Toyota Avrupa tesislerinde ilk ve tek şarj edilebilir otomobil üretimini gerçekleştirerek bu alandaki liderliğini bir kez daha kanıtlıyor. Ayrıca, Sakarya’daki tesis bünyesinde kurulan yıllık 75 bin adet kapasiteli yeni batarya üretim hattı ile şirket, Toyota’nın Avrupa operasyonlarında elektrifikasyon dönüşümünün merkezi haline geliyor.

Son teknoloji ve güvenlik sistemleriyle donatılmış olan yeni batarya hattında, alanında uzmanlaşmış çalışanlar tarafından üretilen bataryalar yeni nesil Şarj Edilebilir Hibrit Toyota C-HR’a hayat veriyor. TMMT, bu alandaki yetişmiş nitelikli iş gücü ve sahip olduğu bilgi birikimi ile diğer Toyota fabrikalarının elektrifikasyon dönüşümünü destekleyerek Toyota Avrupa’nın hedeflerine ulaşmasında önemli bir rol üstlenecek.

Çevre Dostu Fabrika ve Otomobil

Dünyaya ve insana saygı anlayışı ile sürdürülebilir çevreci üretimi benimseyen Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye, Yeni Nesil Toyota C-HR için ileri teknoloji çevreci üretim yöntemleri ile donatılmış yeni boya tesisini de devreye alarak Toyota’nın Avrupa tesislerinde 2030 karbon nötr, 2040 karbon sıfır hedefleri doğrultusunda emin adımlarla ilerliyor. Ürettiği çevre dostu hibrit teknolojisine sahip otomobiller ile üretimin yanı sıra her alanda sürdürülebilir çevre hedeflerine de katkı sağlayan Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye, sınıfının en iyisi konumundaki Şarj Edilebilir Hibrit yeni nesil Toyota C-HR ile sunmuş olduğu 66 km batarya menzili ve 19 gr/km CO2 emisyonu ile karbon dioksit azaltımına önemli oranda katkı sağlıyor.

1,8 Hibrit, 2,0 Hibrit, 2,0 Hibrit 4 Çeker ve 2,0 Şarj Edilebilir Hibrit versiyonları ile müşterilerine 4 farklı elektrifikasyon çözümü sunan yeni Toyota C-HR’da eskisine göre geri dönüştürülmüş malzeme kullanımı iki katına çıkarılırken araç içi pek çok kaplama malzemesi ve plastik parçalardan oluşan 100’den fazla parça geri dönüştürülen malzemelerden üretiliyor. Hayvansal deri ürünleri kullanımı en aza indirilen yeni Toyota C-HR’da tasarım ve yeni teknoloji ile araç ağırlığı azaltılarak iklimlendirme ihtiyacı da en aza indirgendi. Tüm bu özellikleri ile yeni Toyota C-HR çevre dostu bir otomobil olarak öne çıkıyor ve Toyota’yı 2030 karbon nötr hedeflerine bir adım daha yaklaştırıyor.

Herkes için Mobilite, Herkes için Mutluluk

Sakarya’daki fabrikasında üretim faaliyetlerini gerçekleştiren Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye, Toyota’nın ‘’Herkes için Mobilite, Herkes için Mutluluk’’ misyonuna tam uyumlu şekilde otomobiller üretiyor. Yeni Nesil Toyota C-HR, tamamen müşterilerin istekleri ve beklentileri doğrultusunda Avrupa’da tasarlandı. C-SUV segmentindeki yeni dizayn anlayışını yansıtan etkileyici dış tasarımının yanı sıra, kullanıcı dostu dijital uygulamaları, performansı ve kaliteyi üst düzeyde sunan iç tasarımıyla dikkat çekiyor. Dünyada ilk defa Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye tarafından üretilecek olan bu model, geniş bir müşteri kitlesine hitap ediyor.

Lider Fabrika

Yeni Toyota C-HR’ın üretim hattından çıkış töreninde yaptığı konuşmada Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye Genel Müdür ve CEO’su Erdoğan Şahin, ‘’Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye olarak, Cumhuriyetimizin 100. yılını yeni Toyota C-HR ile taçlandırmaktan büyük bir gurur duyuyoruz. Bu, sadece Türkiye için değil, aynı zamanda Toyota’nın Avrupa operasyonlarında elektrifikasyon dönüşüm merkezi haline gelmesine olanak sağlıyor. Bu başarı, Türkiye’nin otomotiv alanındaki liderliğini ve stratejik rolümüzü bir kez daha vurguluyor. Yenilikçi ve sürdürülebilir üretim yöntemlerimizle, lider fabrika rolümüzü daha da pekiştirerek hem yerel hem de küresel ölçekte sürdürülebilirlik hedeflerimize katkı sağlıyoruz,’’ dedi.

Toyota Motor Avrupa Başkanı Yoshihiro Nakata
Toyota Motor Avrupa Başkanı Yoshihiro Nakata

Toyota Motor Avrupa Başkanı Yoshihiro Nakata yaptığı konuşmada “Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye’nin ileri mühendislik kabiliyeti, yüksek üretim kalitesi ve iş birliği ile hayata geçirilen yeni Toyota C-HR’ın üretime başlamasının büyük heyecanı içindeyiz. Şarj Edilebilir Hibrit versiyonları ve TMMT’de üretilen bataryaları ile birlikte yeni nesil Toyota C-HR, Toyota’nın 2035 yılında Avrupa’da Sıfır Karbondioksit hedefine katkı sağlayacak” dedi.

FTX kurucusu Sam Bankman-Fried için yolun sonu! Suçlu bulundu!

New York jürisi Sam Bankman-Fried‘ı müşterilerden ve yatırımcılardan en az 10 milyar dolar çalmaktan dolayı dolandırıcılıktan suçlu buldu.

Bir ay süren duruşmanın ardından jüri üyeleri, Bankman-Fried‘ın Manhattan federal mahkemesindeki ifadesinde, bir zamanlar dünyanın en büyük ikinci kripto borsası olan FTX‘in bir yıl önce iflasa sürüklenmesinden önce asla dolandırıcılık yapmadığı veya müşterileri aldatmak niyetinde olmadığı yönündeki iddiasını reddetti.

Yargıç, “Bankman-Fried, lütfen ayağa kalkın ve jüriyle yüzleşin.” diye emretti. Bankman-Fried’ın 28 Mart’taki ceza setinde muhtemelen maksimum cezanın çok altında bir cezayla karşı karşıya kalması bekleniyor.

Karar okunurken, Bankman-Fried şaşkına dönmüş, taş bir yüz ifadesine sahip, ellerini önünde kavuşturmuş görünüyordu. Avukatı Mark Cohen daha sonra mahkeme dışında “jürinin kararına saygı duyduklarını” belirten bir açıklama okudu.

Cohen, “Bankman Fried masumiyetini koruyor ve kendisine yöneltilen suçlamalarla güçlü bir şekilde mücadele etmeye devam edecek.” dedi.

Karar sırasında seyirci bölümünün ön sırasında oturan ABD Başsavcısı Damian Williams, adliye binasının dışındaki kameraların önünde durdu ve Bankman-Fried’ın “Amerikan tarihinin en büyük mali dolandırıcılıklarından birini ve milyarlarca dolarlık bir planı gerçekleştirdiğini” söyledi.

Jüri, Bankman-Fried’ın üç günlük ifadesinde “hiçbir zaman dolandırıcılık yapmadığı veya müşterilerden, yatırımcılardan ve borç verenlerden hırsızlık yapma planı yapmadığı ve Ekim 2022’ye kadar şirketlerinin en az 10 milyar dolar borcu olduğunun farkına varmadığı” yönündeki ısrarını reddetti.

FTX iflas

Duruşma, Ponzi planıyla binlerce yatırımcıyı yaklaşık 20 milyar doları aldatan Bernard Madoff’un 2009’da yargılanmasından bu yana görülmemiş ölçekte bir dolandırıcılığa odaklanması nedeniyle yoğun ilgi gördü. Madoff suçunu kabul etti ve 150 yıl hapis cezasına çarptırıldı, ardından 2021’de öldü.

31 yaşındaki Bankman-Fried’ın kovuşturması, gelişmekte olan kripto para endüstrisine ve Bahamalar’da 30 milyon dolarlık lüks bir dairede birlikte yaşayıp dünyanın en güçlü oyuncusu olmayı hayal eden 20’li yaşlarındaki bir grup genç yöneticiye dikkat çekti.

Savcılar, jüri üyelerinin, mahkemede gördükleri kısa saçlı ve takım elbiseli sanığın, 2017 yılında kripto para hedge fonu Alameda Research’ü ve FTX’i kurduktan sonra kendine özgü görünümü haline gelen, dağınık saçlı ve şortlu adam olmadığını bilmelerini sağladı.

Jüriye Bankman-Fried’in özel bir jette uyuduğu, elinde bir deste iskambil kağıdıyla oturduğu ve Super Bowl’da aralarında şarkıcı Katy Perry’nin de bulunduğu ünlülerle buluştuğu fotoğrafları gösterdiler. ABD Başsavcı Yardımcısı Nicolas Roos, Bankman-Fried’ı “ünlü peşinde koşmaktan” hoşlanan biri olarak nitelendirdi.

Kapanış konuşmasında Cohen, savcıların Sam’i “bir tür kötü adama, bir tür canavara” dönüştürmeye çalıştıklarını söyledi.

Bu hem yanlış hem de adaletsiz; umarım ve inanıyorum ki bunun kesinlikle doğru olmadığını görmüşsünüzdür.” dedi. “Hükümete göre Sam’in dokunduğu ve söylediği her şey sahteydi.

Hükümet, Bankman-Fried’ın FTX’teki müşteri hesaplarından milyarlarca doları hortumlamak için Alameda Research’ü nasıl kullandığını açıklamak için Bankman-Fried’in yakın çevresinden üç eski üyesinin, eski kız arkadaşı Caroline Ellison’un da aralarında bulunduğu üst düzey yöneticilerinin ifadelerine büyük ölçüde güvendi.

Savcılar, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü mezununun bu parayla yatırımlar, katkılar, on milyonlarca dolarlık siyasi katkılar, Kongre tanıklığı ve komedyen Larry David ve futbol oyun kurucusu Tom Brady gibi ünlülerin yer aldığı bir tanıtım kampanyası yoluyla etki ve güç kazandığını söyledi.

28 yaşındaki Ellison, Bankman-Fried’in, Alameda Research’ün genel müdürü olduğu sırada, büyük şirketlere liderlik etme, etkili bir şekilde para harcama ve bir gün ABD başkanlığına aday olma hırslarının peşinde koşarken kendisini dolandırıcılık yapmaya yönlendirdiğini ifade etti.

FTX’in baş teknoloji sorumlusu olan FTX kurucu ortağı Gary Wang, ifadesinde Bankman-Fried’ın kendisine, Alameda Research’ün FTX’ten sınırsız para çekebilmesi ve 65 milyar dolara kadar kredi limitine sahip olabilmesi için FTX’in operasyonlarına kod eklemesi talimatını verdiğini açıkladı. Wang, paranın müşterilerden geldiğini söyledi.

FTX’in eski mühendislik başkanı Nishad Singh, bir zamanlar hayranlık duyduğu bir adamın dolandırıcılığın boyutunu gördüğünde eylemlerinin sonucunda “körleştiğini ve dehşete düştüğünü” ifade etti. Geçen Kasım ayındaki çöküşün kendisini intihara meyilli hale getirdiğini söyledi.

Ellison, Wang ve Singh dolandırıcılık suçlamalarını kabul ettiler ve cezanın hafifletilmesi umuduyla Bankman-Fried aleyhinde ifade verdiler.

Bankman-Fried geçen Aralık ayında Bahamalar’da tutuklandı ve Amerika Birleşik Devletleri’ne iade edildi; burada elektronik izleme ve ailesinin Palo Alto, Kaliforniya’daki evinde kalması şartıyla 250 milyon dolarlık kişisel teminat karşılığında serbest bırakıldı.

Gazeteciler ve internet fenomenleriyle yaptığı yüzlerce telefon görüşmesinin yanı sıra e-postalar ve mesajlar da dahil olmak üzere iletişimleri, hakimin müstakbel duruşma tanıklarını etkilemeye çalıştığı sonucuna varması ve Ağustos ayında hapse atılması emrini vermesiyle sonunda başını belaya soktu.

Roos kapanış konuşmasında Bankman-Fried’ın ifadesiyle alay etti ve avukatının sorgusunda sanığın sözlerinin “birkaç kez prova edilmiş gibi pürüzsüz” olduğunu söyledi.

Ancak savcı çapraz sorguda “farklı bir kişiydi” dedi. “Çapraz sorguda birdenbire şirketi ya da kamuoyuna söylediği şeyler hakkında tek bir ayrıntıyı hatırlayamadı. Bunu duymak rahatsız ediciydi. Doğrudan muayenesi sırasında hatırlamadığını asla söylemedi ama çapraz sorgusu sırasında bu 140’tan fazla kez oldu.

Eski federal savcılar, yalnızca yarım gün süren müzakerelerin ardından verilen hızlı kararın, hükümetin davayı ne kadar iyi denediğini gösterdiğini söyledi.

Pallas Partners LLP’nin ortağı ve eski Manhattan savcısı Joshua A. Naftalis, “Hükümet davayı beklediğimiz gibi denedi” dedi ve şöyle devam etti: “Bu büyük bir dolandırıcılıktı, ancak bu karmaşık bir dolandırıcılık olması gerektiği anlamına gelmiyor. ve sanırım jüri bu iddiayı anladı.

Okta’ya yapılan saldırı, müşterileri tehlikeye attı!

Okta, geçen ay müşteri destek sistemini ihlal eden saldırganların 134 müşteriye ait dosyalara erişim sağladığını, bunlardan beşinin daha sonra çalınan oturum tokenları yardımıyla oturum ele geçirme saldırılarının hedefi olduğunu söyledi.

Okta: “28 Eylül 2023’ten 17 Ekim 2023’e kadar bir tehdit aktörü, Okta’nın müşteri destek sistemi içindeki 134 Okta müşterisiyle veya Okta müşterilerinin %1’inden azıyla ilişkili dosyalara yetkisiz erişim elde etti. Bu dosyalardan bazıları, oturum ele geçirme saldırıları için kullanılabilecek oturum belirteçleri içeren HAR dosyalarıydı. Tehdit aktörü, bu oturum belirteçlerini, 3’ü kendi oturumunu paylaşan 5 müşterinin meşru Okta oturumlarını ele geçirmek için kullanabildi” dedi.

Okta ihlali için açıklama

Şirketin Ekim ayı güvenlik ihlali nedeniyle hedef alındıklarını açıklayan üç Okta müşterisi 1Password, BeyondTrust ve Cloudflare Hepsi, şirket içi Okta yönetici hesaplarına izinsiz giriş yapma girişimlerini tespit ettikten sonra  şüpheli etkinlik konusunda Okta’yı bilgilendirdi. 29 Eylül’de oturum ele geçirme girişimleri konusunda uyarılmasına rağmen Okta’nın, etkilenen üç müşteriyle yaptığı çok sayıda toplantının ardından destek sistemindeki ihlali resmi olarak onaylaması iki haftadan fazla zaman aldı.

Tehdit aktörleri, Okta’nın destek sistemini ihlal etmek için, Okta tarafından yönetilen bir dizüstü bilgisayar kullanarak kişisel Google profiline giriş yapan bir çalışanın kişisel Google hesabından çalınan bir destek hizmeti hesabının kimlik bilgilerini kullandı. Okta, saldırganların hizmet hesabı kimlik bilgilerini nasıl çaldığını paylaşmasa da şirket, “bu kimlik bilgilerinin açığa çıkmasının en olası yolu, çalışanın kişisel Google hesabının veya kişisel cihazının ele geçirilmesi” dedi.

İhlale yanıt olarak Okta, gelecekte benzer olayları önlemek için, ele geçirilen hizmet hesabının devre dışı bırakılması, kişisel Google profillerinin Okta tarafından yönetilen cihazlarda Google Chrome ile kullanılmasının engellenmesi, müşterisi için ek algılama ve izleme kuralları dağıtılması da dahil olmak üzere çok sayıda önlem aldı. Makale yayınlandıktan sonra Okta: “Bulgularımızı tüm müşterilerimize bildirdik ve tüm müşterilerimizi korumak için iyileştirmeleri tamamladık. Kimlik sağlayıcıları olarak Okta’ya güvenen tüm müşterilerimizden özür dileriz” dedi.

Huawei’den elektrikli araçlar için hızlı şarj teknolojisi geliyor

FusionCharge dijital güç teknolojisi, elektrikli araçların daha yüksek performans sergilemelerine ve daha iyi şarj deneyimi ile çalışmalarına yardımcı oluyor.

Huawei, sürdürülebilir kalkınmayı destekleyen ve yeni nesil teknolojileri teşvik etmeye odaklanan akıllı şarj ürünleriyle, elektrifikasyon sürecini hızlandırmayı hedefliyor. Şirket, bu kapsamda geliştirdiği yeni nesil sıvı soğutmalı ultra hızlı güç ünitesi ile akıllı e-mobilitenin dijitalleşmesine öncülük ediyor. FusionCharge sıvı soğutmalı yüksek hızlı şarj ünitesi, kullanıcılara güvenilir ve daha verimli bir deneyim sunmayı hedeflerken, şarj noktası operatörleri için de daha iyi bir yatırım fırsatı sunuyor.

Hedef, yenilikçi bir şarj ekosistemi oluşturmak

Huawei, düşük karbon stratejisinin merkezinde yer alan esnek ve verimli bir dijital güç ekosistemi oluşturmak için iş ortaklarıyla birlikte çalışmaya devam ediyor.  Ürünün tanıtıldığı Elektrikli Araç Şarj Teknolojileri Ekipmanları Fuarı’nda bir değerlendirme yapan Huawei Dijital Enerji İş Grubu Genel Müdürü Guanliang Zhao, bu ürünün artık Türkiye’de kullanıma hazır olduğunu söyledi. Zhao; “Türkiye’de e-mobilitenin gelişmesinden heyecan duyuyoruz. Büyüyen elektrikli araç pazarına güvenilir ve verimli ürünler sunmak için yenilikçi teknolojiler geliştirmeye devam ediyoruz. Bu süreçte iş ortaklarımızla birlikte yenilikçi bir şarj ekosistemi oluşturmaya ve daha iyi şarj deneyimi getirmek için çalışmayı sürdürüyoruz. Gerçekleştirdiğimiz çalışmalar süresince bize destek olan tüm iş ortaklarımıza teşekkür ederiz.”

FusionCharge sıvı soğutmalı yüksek hızlı şarj, hizmet verilen şarj seanslarının sayısını artırarak, yeni bir şarj altyapısı oluşturmayı mümkün kılıyor.

Sıvı soğutmalı güç ünitesi ile 720 kW gibi yüksek bir güç çıkışı üretilebiliyor. Kabin, güç havuzu ve güç paylaşım matrisi sayesinde, yüksek hızda şarj gerçekleşiyor. AC/DC ve DC/DC modüllerinin ayrılması, güç ünitelerini DC ESS bağlantısı için daha erişilebilir hale getirir ve güç kapasitelerinden daha fazla yararlanılmasını sağlar. Ünite, 12 adede kadar çıkışı destekleyebilir ve 600 kW’a kadar çıkış gücü tek bir konektörle işlenebilir. DC veri yolu ile tamamen sıvı soğutmalı olarak geliştirilen mimari, geleneksel mimariye kıyasla üstün kalite, daha fazla esneklik ve gelişmiş bir şarj deneyimi sunar

FusionCharge sıvı soğutmalı yüksek hızlı şarj ünitesi, 500 amperlik gücüyle yüksek hızlı şarj deneyimine imza atıyor. %95,5 verimlilik ve son derece düşük arıza oranına sahip olan ürün ayrıca, tamamen sıvı soğutmalı teknolojisi sayesinde 60dB’nin altında çalışarak, gürültü bariyerini de ortadan kaldırıyor.