ASELSAN’dan sipariş rekoru: Yeni yüzyıla hızlı girdi!

Türkiye’nin bayrak taşıyıcısı ASELSAN’ın 2023 yılı ilk dokuz aylık dönemine ilişkin finansal sonuçları açıklandı. ASELSAN’ın cirosu geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 81 büyüyerek, 32,1 milyar TL’ye ulaştı.

ASELSAN’dan dokuz aylık finansal sonuçlarla ilgili Kamuyu Aydınlatma Platformuna (KAP) yapılan açıklamaya göre şirketin brüt kârı yüzde 75 artarken, Faiz, Amortisman ve Vergi Öncesi Kâr (FAVÖK) yüzde 74 artış gösterdi. ASELSAN’ın net kârı ise yüzde 72 oranında artarak 9,8 milyar TL seviyesine ulaştı.

Tarihteki en büyük sipariş tutarı

ASELSAN Genel Müdürü Ahmet AKYOL, Cumhuriyetin 100’ncü yılında şirketin Türk milletine ilkleri yaşattığına dikkat çekerek, “ASELSAN olarak, Cumhuriyetimizin birinci yüzyılında savunma sanayinde ülkemizin bayraktarı olduk.

Bu çalışmaların meyvesini ilk dokuz aylık finansal sonuçlarımızla gösterdik. 2023 yılının ilk dokuz ayında kârlı büyümemizi sürdürürken aldığımız işlerin toplamıyla tarihimizin en büyük bakiye sipariş tutarı olan 10,8 milyar dolara ulaştık. Başta dost ve kardeş ülkeler olmak üzere paydaşlarımızla imzaladığımız yeni sözleşmelerle Türkiye Yüzyılına emin adımlarla girdik.

Milli sistemlerimizi armağan ettik

2023 yılının ilk dokuz ayında güvenlik güçlerimize sahada yeni yetenekler kazandıracak olan bazı milli sistemlerimizi ilk kez vitrine çıkardık. Türkiye’nin ilk otonom su altı aracı DERİNGÖZ’ü Mavi Vatanımız için geliştirdik.

Milli mühendislik gücümüz ile geliştirdiğimiz ALBATROS Kamikaze İnsansız Deniz Aracı sürüsü de Mersin’de yapılan testlerde hedef gemiyi etkisiz hale getirerek günümüz insansız sistemlerinde de yeni bir çağ açtı.

İleri teknolojimizle imzamızı attığımız ilk dokuz ayda gök vatanın savunmasına güç katacak GÜRZ Hibrit Hava Savunma Sistemini, GÖKSUR Yakın Hava Savunma Füze Sistemini, GÖKDEMİR Füze Fırlatma Sistemini ve GÖKBERK Mobil Lazer Silah Sistemlerinde önemli aşamaları başardık.

Bu sistemlerimiz, yurt dışı bağımlılığımızı ortadan kaldırırken, muadil sistemlerden çok daha üstün performans ortaya koyuyor. EJDERHA, ERTUNGA, SÖKMEN ve TUNGA’dan oluşan yeni elektronik harp ve insansız sistemlerimizle de geleceğin savaş ortamındaki olası tehditleri bertaraf etmeyi hedefliyoruz.

ASELSAN için oldukça verimli geçen ilk dokuz ayda GÖZDE güdüm kitini, SADAK milli salan sistemimizi, KARAKURT Keşif ve Hedefleme Sistemlerimizi, YARASA HF Elektronik Destek Sistemimizi ve AYI HF Elektronik Taarruz Sistemini ülkemize kazandırdık. Günümüz muharebe sahasının çeşitlenen tehditlerine karşı ASELSAN teknolojileriyle kalkan oluyoruz.

Yatırımlarımız artıyor

ASELSAN olarak, bütün bu teknolojileri geliştirmek ve üretmek amacıyla ciddi yatırımları hayata geçirmeye devam ediyoruz. Yeni Aviyonik Üretim Tesisimizi kısa bir süre önce devreye aldık. AESA Radar Entegrasyon ve Üretim Binamızı tamamladık.

Güdümlü Mühimmat ilave üretim tesisimizin yatırımına başladık. Hava savunma, radar, elektronik harp ve mikroelektronik sistemlere ilişkin stratejik yatırımların çalışmalarını da başlatmış durumdayız. Bütün bu yatırımlar, ASELSAN’ın büyük bir özgüvenle geleceğe yürüdüğünün açık bir ifadesidir.

ASELSAN’ın Türkiye Yüzyılı hedefleri

ASELSAN olarak cumhuriyetimizin birinci yüzyılında yerli ve milli sistemleri geliştirme hedefimizi büyük oranda başardık. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında ise kendimize üç ana hedef belirledik. Birincisi alanında en iyi ürünleri yapmak, ikincisi dünyada ilkleri yapmak ve üçüncüsü daha yüksek teknolojide ihracat odaklı büyümek.

Küresel pazarda yarattığımız değerlerle yeni rotalara açılacağız. Çeşitli iş birliği modellerini kullanarak, dost ve müttefik ülkelerin güvenliğine katkı sunacağız. Bağımsız, milli, ileri teknolojilerimizi daha büyük azimle cumhuriyetimizin yeni yüzyılına armağan etmeyi sürdüreceğiz.”

Stanford Üniversitesi’ne fidye yazılım saldırısı

58 Nobel ödülü ve 29 Turing ödülü kazanan mezunlar yetiştirmiş, öğrencileri arasında Google kurucuları Sergey Brin ve Larry Page gibi teknoloji dahilerinin yanı sıra Condoleezza Rice ve Rishi Sunak gibi politikacılar da bulunan ABD’nin Stanford Üniversitesi, geçtiğimiz hafta Akira fidye yazılım grubu tarafından gerçekleştirilen bir saldırının ardından “bir siber güvenlik olayını araştırdığını” doğruladı. Akira, 27 Ekim’de Stanford’a saldırdığını ve ünlü eğitim kurumundan 430 GB değerinde veri çaldığını duyurmuştu.

Grup tarafından çalındığı iddia edilen veri hacmi dışında olay hakkında çok az şey biliniyor. Akira “özel bilgi ve gizli belgelere” erişimi olduğunu duyurmakla birlikte bu bilgilerin ne olduğu konusunda bir açıklama yapmıyor. Stanford Üniversitesi ise saldırının kampüs içi polis departmanı olan Kamu Güvenliği Departmanı’ndaki (SUDPS) bir sistemle sınırlı olduğunu öne sürüyor. Üniversiteden yapılan açıklamada şu ibareler yer alıyor:

“Bilgi sistemlerimizin güvenliği ve bütünlüğü en önemli önceliklerimizdir ve ağımızı korumak için sürekli çalışıyoruz. Stanford Üniversitesi Kamu Güvenliği Departmanı’nda (SUDPS) meydana gelen bir siber güvenlik olayını, etkilenmiş olabilecek unsurların kapsamını belirlemek üzere araştırmaya devam ediyoruz. Bugüne kadar yaptığımız araştırmalara dayanarak, olayın üniversitenin başka herhangi bir bölümünü etkilediğine ya da polisin acil durumlara müdahalesini etkilediğine dair bir gösterge bulunmamaktadır. Etkilenen SUDPS sistemi güvence altına alınmıştır. Gizlilik ve bilgi güvenliği ekiplerimiz, dışarıdan uzmanlarla koordineli bir şekilde bu konuyla yakından ilgilenmektedir. Soruşturma devam ediyor ve tamamlandığında daha fazla bilgi paylaşabileceğiz.”

Fidye yazılım grupları, 2021 yılında Accellion FTA’yı ele geçirerek gerçekleştirdikleri ilk saldırının ardından, Cl0p’in bu yıl Mart ayında ikinci kez Stanford’a saldırmasıyla birlikte, son yıllarda üniversiteye yönelik üç saldırı gerçekleştirdiklerini açıkladılar. Ayrıca geçtiğimiz günlerde ASVEL basketbol takımına yapılan siber saldırı, Boeing firmasına yapıldığı iddia edilen siber saldırı ve ABD Washington seçmen kütüğünün çalınması vakası göz önüne alınırsa, fidye yazılım çetelerinin faaliyetleri hızla genişlemeye devam ediyor gibi gözükmekte.  

Akira ile Conti aynı fidye yazılım çetesi mi?

Akira fidye yazılım çetesi sadece Mart ayından bu yana aktif ancak güvenlik uzmanları “grubun başında son derece deneyimli ve yetenekli operatörler” olduğunu düşünüyor. Trend Micro ve Arctic Wolf’a göre Akira grubu ile Kosta Rika hükümetini felç eden bir saldırı da dahil olmak üzere bir dizi yüksek profilli saldırıdan sorumlu olan Conti grubunun arkasında aynı kişiler yer alıyor olabilir. Conti’nin Ryuk fidye yazılımı grubundan üyeleri devraldığı düşünülüyor; her ikisinin de Rusya ile bağlantıları olduğuna inanılıyor ve iki grup da yüksek profilli saldırılar gerçekleştiriyor.

Akira’nın kodunu analiz eden uzmanlar, 2017’de faaliyet gösteren aynı adlı gruptan tamamen farklı olduğunu ve dize gizleme ve dosya şifreleme özellikleriyle Conti ile güçlü bir benzerlik taşıdığını söyledi. ABD enerji kuruluşlarına proje yönetimi ve personel desteği sağlayan BHI Energy’nin yakın tarihli bir raporu, bir Akira fidye yazılımı saldırısının nasıl gerçekleştiğine dair önemli ipuçları veriyor.

Bu vakada Akira, BHI Energy’nin ağına ilk izinsiz girişi yapmak için üçüncü taraf bir yüklenicinin çalınan VPN kimlik bilgilerini kullanmış ve daha sonra aynı yöntemle dahili sızma ve izleme faaliyetleri gerçekleştirmiş. Ardından, Haziran 2023’te dokuz günlük bir süre zarfında, fidye yazılımı 690 GB ve 767.035 dosya olmak üzere büyük miktarda veri çaldı ve sistemlerin bir alt kümesindeki dosyaları şifreledi. Akira’nın fidye yazılımı yükünün ayrıca birim gölge kopyalarını kaldırmak için bir PowerShell komut dosyası çalıştırdığını ve şifrelenmiş dosyalara “.akira” uzantısını eklediği görülüyor

Dronelar, rüzgar türbinlerine kargo taşımaya başladı!

Enerji devi Ørsted, İngiltere’nin doğu kıyısı açıklarında Kuzey Denizi’nde rüzgar enerjisi tesislerine kargo taşıma konusunda devrim niteliğinde bir projeye imza atıyor. Ørsted’in kullanmaya başladığı büyük drone’lar, rüzgar türbinlerine bakım malzemeleri ve ekipmanları taşıyarak hem maliyetleri düşürüyor hem de iş süreçlerini daha verimli hale getiriyor.

Enerji sektöründe çevre dostu enerji üretiminin önemli bir parçası olan rüzgar enerjisi tesislerinin bakımı ve işletimi, geleneksel gemiler veya helikopterlerle gerçekleştirilirken Ørsted, büyük drone’lar aracılığıyla yeni bir yöntemi benimsiyor.

Bu devasa drone’lar, Ørsted’in açık deniz rüzgar tesislerine bakım malzemeleri, yedek parçalar ve diğer kritik ekipmanları taşıma amacı taşıyor. Hem bakım hem de acil durum müdahalelerinde kullanılan bu drone’lar, rüzgar türbinlerine hızlı ve güvenilir bir şekilde ulaşabiliyor.

Ørsted’den Mikkel Haugaard Windolf, bu projenin enerji endüstrisinde önemli bir dönüm noktası olabileceğine inanıyor. Ekipman taşımanın hızlı ve güvenli bir şekilde gerçekleştirilmesi, rüzgar enerjisi üretimini daha verimli ve karbon ayak izini azaltmayı hedefliyor.

Bu yenilikçi yaklaşım, enerji tesislerinde iş süreçlerini iyileştirmenin yanı sıra iş güvenliğini de artırıyor. Ayrıca, daha az gemi seferi gerektirdiği için çevre üzerinde olumlu bir etki yaratıyor.

Ørsted, İngiltere’nin bu drone tabanlı teknolojiyi açık deniz rüzgar enerjisi tesislerinde ticarileştiren ilk ülke olabileceğine inanıyor. Bu, diğer sektörlerde de benzer drone teknolojilerinin yaygınlaşmasına öncülük edebilir.Ørsted’in büyük drone’larla rüzgar türbinlerine kargo taşıma projesi, enerji sektöründe inovasyonun önemli bir örneğini sunuyor. Enerji üretiminde daha sürdürülebilir ve verimli bir geleceğe doğru atılan bu adım, diğer sektörlerde de benzer teknolojilerin kullanımını hızlandırabilir. İngiltere’nin bu alanda liderlik yapması, çevre dostu enerji üretimine yönelik daha fazla çözümün geliştirilmesine yardımcı olabilir.

Ernst & Young’dan yapay zekaya 1,4 milyar dolar yatırım!

0

1,4 milyar dolarlık yatırım ile hayata geçirilen bu birleşik platform, şirketlerin yapay zekâ teknolojisinin avantajlarına verimli bir şekilde erişmesi, işlerini geliştirip dönüştürmesi için yardımcı olacak.

On yılı aşkın süredir yapay zekâyı birçok küresel teknoloji çözümüne yerleştiren ve bunu üç yıllık bir yatırım planıyla güçlendiren EY; 2023 yılında özellikle insan yeteneklerini ve yapay zekâyı (AI) bir araya getiren “EY.ai” platformuna 1,4 milyar dolarlık yatırım yaptı. EY.ai, güçlü bir yapay zekâ ekosistemi tarafından desteklenen strateji, operasyon, dönüşüm, risk, denetim ve vergi gibi konularda derin deneyime sahip, öncü EY teknoloji yetkinliklerinden ve yapay zekâ platformundan oluşuyor.

Hedef, iş dönüşümü konularına daha hızlı yanıt vermek

EY bu yatırım ile yapay zekâ ve son teknoloji geliştirme araçlarını, başarısı kanıtlanan küresel teknoloji aracı olan EY Fabric’e yerleştirerek 60.000’den fazla EY müşterisinin ve 1.5 milyonun üzerinde tekil kullanıcının kullanımına sunacak. Atılan bu adımla müşterilere hizmet veren ekiplerin şirketler için öncelikli olan iş dönüşümü konularına daha hızlı yanıt vermeleri sağlanacak. Yapay zekâya yapılan yatırım sayesinde müşterilerle çalışma biçimini de geliştiren EY’a göre, bu gelişmiş teknolojinin benimsenmesinin önündeki en önemli engellerden biri, güven konusuydu. Bu nedenle; 2022’de hesap verebilirlik, güvenlik, gizlilik, şeffaflık, adalet, kapsayıcılık ve mesleki sorumluluk değerlerini içeren EY.ai ilkelerini resmileştiren EY; bu ilkelerin rehberliğinde hükümetlerle, çok uluslu standart belirleyici kurumlarla, sektör dernekleriyle ve sivil toplum kuruluşlarıyla aktif olarak birlikte çalışıyor. Bu doğrultuda, yapay zekânın etkin ve güvenilir kullanımına yönelik en iyi uygulamaların geliştirilmesine yardımcı olmayı amaçlıyor.

Bu yatırım, aynı zamanda AI alanında bilgi ve becerilere sahip Ernst & Young çalışanlarının potansiyellerini daha yukarıya çıkarmalarına da yardımcı olacak. 4.200 teknoloji odaklı EY ekip üyesi ile başlayan pilot programın ardından oluşturulacak “EY.ai EYQ” programı ile EY, çalışanlarına özel yapay zekâ tabanlı öğrenme ve gelişme olanakları sunacak. EY’ın geniş kapsamlı öğrenme programı, 2018’de başlatılan ve bugüne kadar 100.000’den fazla sertifikanın alındığı AI, veri ve analitik öğrenme programlarının yanı sıra 2020’de başlatılan EY Tech MBA eğitim programını da içeriyor.

EY.ai, yapay zekâ alanındaki çeşitli çalışmaları, teknolojileri ve akademik yetenekleri kapsayan bir ekosistemi de bir araya getiriyor. Bu ekosistem; Dell Technologies, IBM, Microsoft, SAP, ServiceNow, Thomson Reuters ve UiPath dahil olmak üzere dünyanın en yenilikçi kuruluşlarından bazılarının yanı sıra yapay zekânın geleceğini tanımlayan diğer lider şirketlerle yapılan öncü iş birliklerini içeriyor.

EY Türkiye Danışmanlık Bölüm Başkanı ve Şirket Ortağı Gökhan Gümüşlü
EY Türkiye Danışmanlık Bölüm Başkanı ve Şirket Ortağı Gökhan Gümüşlü

Ernst & Young Türkiye Danışmanlık Bölüm Başkanı ve Şirket Ortağı Gökhan Gümüşlü, konuyla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu: “EY.ai platformunu “daha iyi bir çalışma dünyası oluşturma” hedefimiz doğrultusunda, müşterilerimiz ve toplum genelinde güven oluşturmak ve değer yaratmak üzere hayata geçirdik. Çok sayıda veri ve yapay zekâ profesyoneli tarafından güçlendirilen EY.ai, EY ekiplerinin yapay zekâ ile operasyonlarında devrim yaratmayı hedefleyen şirketlere sağlayabileceği tüm bilgi ve içgörü yelpazesinin kilidini açmaya hazırlanıyor. Daha da önemlisi, iş birliğine dayalı olan EY ekosistemi, müşterilerini bugün mevcut olan en gelişmiş teknoloji, altyapı ve yeterlilik ile buluşturmada kritik bir rol oynuyor. EY.ai, bu ekosistemde yer alan iş birliği içinde olduğumuz lider firmaların yetenekleri ile yapay zekâ teknolojisinde uzman ekiplerimizi bir araya getirirken, müşterilerimize benzersiz bir hizmet sunmayı amaçlıyor.”

Efsane kasım indirimlerinde kullanıcıları neler bekliyor?

0

E-ticaret dünyasında yılın en heyecan verici ayı olan Efsane Kasım, Hepsiburada’nın özel indirimler, kampanyalar ve ödeme kolaylıklarıyla 1 Kasım’da başlıyor. Hepsiburada, Efsane Kasım boyunca milyonlarca farklı üründe büyük indirimler sunmanın yanı sıra, müşterilere Hepsiburada Limiti ile kart limitine takılmadan taksitli ödeme imkanı da sunacak. Efsane kasım indirimlerinde kullanıcıları neler bekliyor?

Efsane kasım indirimlerinde kullanıcıları neler bekliyor?

Efsane Kasım detaylı bilgi: https://bit.ly/3MmOs85

Hepsiburada, Efsane Kasım için hazırlıklarını tüm paydaşlarıyla birlikte yaptı. Hepsiburada CEO’su Nilhan Onal Gökçetekin ve Hepsiburada Ticari Grup Başkanı Ender Özgün, yılın en önemli alışveriş dönemi hedeflerini paylaştılar. Geçen yılın verilerini 2022 ile karşılaştırarak, Kasım ayının e-ticaret ekosistemine etkilerini ve ekonomik katkılarını vurguladılar.

Gökçetekin, 2022’de 207 binden fazla kampanya düzenlediklerini ve siparişlerde 2 kat artışla 30 milyon ürün sipariş edildiğini belirtti. Hepsiburada’nın geçen yıl Efsane Kasım döneminde hane bütçelerine yaklaşık 1 milyar TL destek sağladığını açıkladı. Bu yıl ise hane bütçelerine toplam 4 milyar TL destek sağlamayı hedeflediklerini söyledi.

Efsane Kasım’da Hepsiburada’nın sunacağı kampanyalara değinen Gökçetekin, sınırlı stoklarda bazı ürünlerin 1-5 Kasım tarihlerinde sunulacağını belirtti. Ayrıca, kablosuz süpürgelerin popüler olmasını beklediklerini ve scooter ile elektrikli motosikletlere de ilgi olduğunu ifade etti.

Hepsiburada, Efsane Kasım kapsamında ayrıca Hepsiburada Limiti ve anlaşmalı banka kartlarıyla ödeme seçenekleri sunacak. Hepsiburada Limiti ile kart limitine takılmadan alışveriş yaparken 12 ay taksit imkanı sunulacak. “Şimdi Al, Şubat’ta Öde” kampanyası ile anlaşmalı banka kartlarıyla alışveriş yapıp ödemeye Şubat ayında başlama imkanı sağlanacak.

Hepsiburada Premium üyeleri, Efsane Kasım’da özel indirimlerden faydalanırken, Hepsipara kazanma, ücretsiz kargo ve kapıda iade gibi avantajlardan da yararlanacaklar. Ayrıca, Hepsipay ile ödeme çözümleri ve HepsiJET ile hızlı ürün teslimatı sunulacak.

Gazze’de internet erişimi kısmen geri sağlandı

0

Gazze şehrinde geçtiğimiz hafta sonu yaşanan internet erişimi kesintisinin ardından, yerel yetkililer ve uzmanlar tarafından yapılan açıklamalara göre, internet bağlantısı kısmen yeniden sağlandı.

Cuma günü, internet izleme firmaları ve uzmanlar, Gazze bölgesindeki internet erişiminin ciddi bir şekilde kötüleştiğini bildirdi. NetBlocks gibi dünya çapında internet erişimini izleyen kuruluşlar, Gazze’deki yerel internet hizmeti NetStream’in “çöktüğünü” belirtti. Ayrıca, birçok Filistinli internet sağlayıcısında kesintiler yaşandığı IODA adlı başka bir izleme sistemi tarafından da doğrulandı.

Bu internet kesintisi, acil durum hatlarının çalışmasını engelleyerek sağlık görevlilerinin yaralıları bulmasını zorlaştırdı ve aile üyelerinin akraba ve arkadaşlarına ulaşmasını engelledi.

Pazar günü, IODA, Gazze’de internet bağlantısının “marjinal bir restorasyon” yaşandığını bildirdi. Gazze’deki ana telekomünikasyon şirketi Paltel Group’un genel müdürü Abdulmajeed Melhem, şirketin herhangi bir onarım yapmamasına rağmen internetin geri geldiğini açıkladı.

Gazze’deki internet erişimi, Cuma gününden Pazar gününe kadar devam eden 34 saatlik tam elektrik kesintisi ile başladı. Kentik’in internet analizi direktörü Doug Madory, Gazze’nin Pazartesi günü kısmi kesinti yaşadığını söyledi ve durumun hala belirsiz olduğunu belirtti, çünkü elektrik ve su kaynaklarının sınırlı olduğu bir bölgede hizmetin potansiyel olarak her an kesilebileceğini ifade etti.

Filistin Kızılayı insani yardım örgütünün sözcüsü Nebal Farsakh da Gazze’deki internet kesintilerini doğrulayarak, “Cuma ve Cumartesi günleri tamamen kesinti yaşandıktan sonra internete bağlanabildiklerini” söyledi, ancak hala zorluklarla karşılaştıklarını belirtti.

Gazze’de bulut barındırma ve güvenlik şirketi Cloudflare’in veri içgörüsü başkanı David Belson, Pazar sabahı Gazze’ye internet bağlantısının yeniden kurulduğunu gözlemlediğini ve istenen trafik hacminin normale döndüğünü söyledi.

Gazze internet

Gazze’deki internet kesintilerinin nedeni ve Pazar ve Pazartesi günkü iyileştirmelerin nasıl sağlandığı konusunda kesin bir bilgi bulunmamakla birlikte, Washington Post, ABD hükümetinin İsrail’e Gazze’deki interneti tekrar açması için baskı yaptığını bildirdi. Ayrıca, ABD hükümeti, Gazze’deki internet kesintisinin İsrail hükümetinin sorumluluğunda olduğuna inanıyordu.

Gazze internet

Gazze’deki internet sorunları, İsrail Savunma Kuvvetleri’nin (IDF) Gazze’deki hava saldırılarına ek olarak kara operasyonlarını genişletmesi sırasında ortaya çıktı. Operasyonlar, militan örgüt Hamas’ın İsrail’e yönelik terör saldırılarına yanıt olarak gerçekleştirildi.

Bu olaylar, Gazze’deki internet kesintisinin ardındaki belirsizlik ve karmaşıklık hala devam ederken, bölge sakinleri ve yardım kuruluşları için önemli bir iletişim aracı olan internet erişiminin kısmen yeniden sağlandığına dair umut veriyor.

Yerli şarj ve batarya teknolojileri girişimi yatırımcı arıyor!

Şirket paylarının yüzde 7,50’sinin yatırımcılara arzıyla toplamda 10 milyon TL fon toplamayı hedefleyen girişim, tur öncesi yapılan talep toplama sürecinde 3 bin 684 yatırımcıdan yaklaşık 16,1 milyon TL ön yatırım talebi aldı. Kurumsal ve bireysel yatırımcıların minimum bin TL ile yüzdelik pay alarak girişim şirketine ortak olabileceği yatırım turu 30 Kasım 2023’e kadar devam edecek.

Elektrikli araçlar için temiz ve çevre dostu teknolojiler

Temelleri 2020 yılında atılan, tasarım ve üretim sektöründeki yolculuğuna inovasyon ve yüksek kalite ruhundan ödün vermeden devam eden şarj ve batarya teknolojileri girişimi IONBEE paya dayalı kitle fonlama turuna çıktı. Yerli ve milli imkanlarla kurularak, ülkemizin sürdürülebilir gelecek vizyonuna katkı sağlamak üzere elektrikli araçlar için temiz ve çevre dostu teknolojiler üreten şirket, fonbulucu platformunda başlattığı yatırım turunda şirket paylarının yüzde 7,50’sinin yatırımcılara arzı yoluyla 10 milyon TL fona ulaşmayı hedefliyor. Kampanya öncesi yapılan ön talep toplama sürecinde büyük bir başarı göstererek turu hedefini aşarak tamamlayacağının sinyalini veren şirket, şimdiden 3 bin 684 yatırımcıdan yaklaşık 16,1 milyon TL ön talep almış durumda.

Yatırım turunun başlama tarihi olan 31 Ekim Salı günü saat 10.00 itibari ile ilk 20 iş günü içerisinde EFT veya kredi kartı ile yapılan yatırımlarda yatırımcılara yüzde 10 fazladan pay vereceğini duyuran IONBEE, ön yatırım talebi oluşturarak turun ilk beş günü içerisinde en az bildirdiği ön talep tutarı kadar yatırım yapan yatırımcılara buna ilave olarak yüzde 10 bedelsiz pay dağıtımı yapacak. 30 Kasım’a kadar devam edeceği bildirilen yatırım turu bireysel ve kurumsal tüm yatırımcıların katılımına açıkken, belirlenen minimum yatırım tutarı bin TL.

Çok yönlü üretim ağı

Elektrikli araç şarj istasyonu donanım ve yazılım çözümleri sunan IONBEE, donanım tarafında 3,7 kW’dan 22 kW’a kadar AC ve 20 kW ile 120 kW arası DC hızlı şarj cihazları geliştirip üretiyor. Tüm ürünler kapsamlı testlerden geçirilerek ticarileşmiş durumda olan şirketin ayrıca özel izolasyon Type2 soket ve kablo imalatı ile ihracata yönelik hedefleri de bulunuyor. IONBEE, yazılım tarafında ise IONBEE SOFT markasıyla apartman ve siteler için şarj yönetim sistemleri, şehir içi elektrikli araç filoları için filo yönetim sistemleri geliştiriyor. Bu sayede kullanıcılar şarj ihtiyaçlarını ve operasyonlarını dijital ortamda yönetebiliyor. Özellikle yeni yapılmakta olan inşaat yatırımlarında mimar ve inşaat mühendisleri ile site projelerinin altyapılarına yönelik pratik çözümleri de bulunan girişim şirketi, Türkiye’de çok yeni bir alan olan elektrikli ve hibrit marine teknolojilerine de odaklanıyor. Bu kapsamda yatlar için özel tasarlanmış yüksek korozyon dayanımlı Delux Marine IONBEE şarj cihazlarını test aşamalarını tamamlayıp sektöre kazandıracak IONBEE, tüm dünyada geçerliliği olan sertifikalı ürünleriyle denizcilik sektörünün taleplerini karşılayacak hizmetleriyle de öne çıkıyor.

2028 yılına kadar borsaya kote olacak

2025 yılına kadar dünya elektrikli şarj istasyon sayısını 16,25 milyon adede yükseleceğini, elektrikli araç hizmeti ve altyapısı sektörünün 27 milyar dolarlık hacme ulaşacağını söyleyen IONBEE Kurucu Ortağı ve Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kara, yatırımcıları henüz emekleme aşamasında olan bu gelecek vaat eden sektörde rol almaya çağırdı. Yatırımcıların IONBEE’ ye yatırım yaparak sadece yerli bir şirkete değil, iddialı global hedefleri olan bir girişime yatırım yapmış olacaklarını ifade eden Osman Kara, IONBEE’nin 2028 yılına kadar borsaya kote olacağı bilgisini de verdi. Kara, “Yatırım turumuz sonrasındaki ilk beş yıl temettü dağıtımı yapmadan tüm kaynaklarımızı istikrarlı büyüme için kullanmayı hedefliyoruz. Bu süre içerisinde satış ve ciro beklentilerimizi aşarak şirket değerlememizi en az beş katına çıkarmayı hedefliyoruz. Bu sayede sektördeki global yatırım şirketlerinin radarına gireceğimizden eminiz. Değerlememizin en üst seviyede olduğu bir süreçte gelecek teklifleri değerlendirecek, yatırımcılarımıza yani iş ortaklarımıza maksimum getiri fırsatı sunacak adımlar atacağız” dedi.

IONBEE yatırım kampanyası hakkında daha fazla bilgi buradan alınabilir.

Porsche araçlarında Google’a geçiyor

Porsche dün yaptığı açıklamada, gelecekteki modellerin Haritalar ve Asistan gibi popüler Google uygulamalarının yerel sürümlerini içereceğini bildirdi. Alman otomobil üreticisi, OTA yazılım güncellemeleriyle yerel Android uygulamalarını etkinleştiren yerleşik Google’ı destekleyen en son şirket oldu. Bu yılın başlarında Porsche, ana şirket Volkswagen’in hala yazılım sorunlarını çözmekte zorlandığının bir işareti olarak araç içi bilgi-eğlence sistemi için Google’ın yazılımını benimsemeyi düşündüğünü duyurmuştu.

Öte yandan VW, şirket içi yazılım sağlayıcısı Cariad‘da yaklaşık 2.000 kişiyi işten çıkartma kararı aldı. İki yıla yayılacak olan işten çıkartma ve yeniden yapılanma süreci Cariad’ın yeni mimarisinin lansmanını da geciktirecek. Sadece birkaç ay önce VW, geniş otomobil markaları portföyüne hizmet etmek üzere tasarlanmış tamamen yeni bir uygulama mağazasını kullanıma sunmuştu. Plan, sürücülerin TikTok, Spotify ve Yelp gibi büyük isimler de dahil olmak üzere otomobil dostu kullanım için optimize edilmiş tanıdık üçüncü taraf uygulamaları bulmalarını sağlamaktı.

Volkswagen yaklaşık 1 yıl önce Bosch firmasıyla birlikte otonom sürüş teknolojisini ortaklaşa geliştirme için bir yazılım platformu kurmaya karar vermişti. Ayrıca VW’nin 2020 yılında kurduğu Cariad yazılım biriminde yaklaşık 6.500 kişi çalışıyor.

Özellikle otomotiv kullanımı için biçimlendirilmiş uygulamalar, giderek daha fazla sürücünün (ve yolcunun) akıllı telefonlarıyla aynı düzeyde işlevsellik ve özellik beklemesi nedeniyle son yıllarda giderek daha popüler hale geldi. Benzer şekilde, Apple CarPlay ve Android Auto gibi kurulumlar, tüm bunları teknoloji şirketlerine devretmek istemeyen otomobil üreticilerini üzecek şekilde, yerel otomobil teknolojisi deneyimini büyük ölçüde değiştiriyor.

Bu arada Porsche’nin görünürde yeni bir tedarikçisi var: Google. Porsche, şirketin Play mağazasında bulunan uygulamaları entegre ederek, Honda, GM, Polestar, Volvo ve Ford da dahil olmak üzere araçları için Google’ın yerleşik uygulamalarını veya Android Automotive’i benimseyen bir dizi otomobil üreticisine katılıyor.

Porsche, Google built-in’e sahip ilk araçlarını 2025 ortasına kadar piyasaya sürmeyi planlıyor, ancak şirket ilk olarak hangi modellerin bunu alacağını söylemiyor. Porsche, Android Auto ya da Apple CarPlay fark etmeksizin, müşterilerinin telefon ekranlarını araçlarının ekranına yansıtmalarına izin verecek gibi görünüyor. Şimdiye kadar sadece GM, tüketiciler arasında son derece popüler olan telefon yansıtmayı devre dışı bırakacağını söyledi.

Yapay zeka destekli 6G için tarih ortaya çıktı

0

Türkiye’yi bir kenara bıraksak bile bugün 5G, henüz dünyada bile yaygınlaşmış değil. Buna karşın bir çok teknoloji firması 6G için hazırlıklara başladı. Peki ama 6G hızı nasıl olacak, hangi özelliklere sahip olacak ve ne zaman son tüketiciye ulaşacak. Özellikle son yıllarda ortaya çıkan yapay zeka, otonomi gibi teknolojilerin de 6G ile çok daha yoğun kullanılacağı ortada. İşte 6G özellikleri ve çıkış tarihi

6G özellikleri ve çıkış tarihi ortaya çıktı

Tabii ki burada resmi olarak açıklanan bir tarihten bahsetmiyoruz. Şu an için dünyada birçok şirket 6G için araştırma yapmaya ve patent almak için teknoloji geliştirmeye devam ediyor. Bu anlamda 6G teknolojisi 2030 yılında hayatımızda olacak.

6G özellikleri arasında en çarpıcı olanı ise ağın yapay zeka ile kendi kendine öğrenme imkanına sahip olması. Buna göre yapay zeka ve makine öğrenimi tabanlı oluşturulacak olan 6G ağı, kendi arasında iletişim kuracak. Ağ bu şekilde sürekli olarak kendini geliştirmiş olacak.

6g çıkış tarihi, 6g özelikleri, 6g hızı

Her ne kadar uzun bir süre gibi görünse de şu an 5G teknolojisi bile yeterince yaygın değil. Peki ama 6G neler getirecek? Tahminlere göre 6G hızı 5G bağlantısına göre 50 kata kadar fazla olacak. Tabii ki bazı testlerde bu hız 10, 20, 30 kat düzeyinde de kalıyor. Yine de 6G bağlantısının büyük bir sıçrama olacağı ortada.

Ortaya çıkan araştırmalara göre 6G baz istasyonları yapay zeka aracılığıyla birbiriyle çok daha hızlı iletişime geçecek. 6G’nin yapay zeka ve nesnelerin internetin de öne çıkmasının ise belli sebepleri var.

Öncelikle 6G, 5G’ye göre çok daha geniş alanlara yayılma özelliğine sahip. Yine çok daha fazla veriyi toplama kapasitesi de 6G ağları öne çıkarıyor. İşte firmalar 6G’nin bu geniş ağ ve veri toplama kapasitesini yapay zeka ile daha da güçlendirecek.

Bu anlamda Vivo’da geliştirme yapan firmalar arasında. Buna göre şirket 6G üzerinden çalışan uyku anında anlık veri toplayan bir uygulama geliştirme uğraşında. Şimdiki akıllı telefon uyku izleme uygulamalarından farklı olarak bu uygulama hastanelerle bağlantı halinde olacak. Kişinin uyku halinde sağlığında oraya çıkacak acil bir durumda hastaneye haber verecek.

Tabii ki tüm bunlar hem 6G ağının geniş kapasitesi hem de 6G hızının çok daha üst seviyelere çıkması sayesinde mümkün olacak.

Microsoft genAI’ye 13 milyar dolar yatırım yaptı! Peki değdi mi?

GenAI bizim için işimizi yapacak, otoriter rejimlerin yanlış bilgi yaymasına yardımcı olacak ve sonuçta insanlık için varoluşsal bir tehdit haline gelecek.

İddialar çok çirkin. Ancak abartılan birçok teknolojinin aksine genAI, önemli miktarda gelir getirebileceğini kanıtladı. ChatGPT‘nin yapımcısı OpenAI‘in CEO’su Sam Altman yakın zamanda çalışanlarına şirketin yılda 1,3 milyar dolar, yani ayda yaklaşık 100 milyon dolar gelir elde ettiğini söyledi. 

Bunu, dünyayı kasıp kavuran üretken yapay zeka sohbet robotunun piyasaya sürülmesinden önceki 2022 yılıyla karşılaştırın; OpenAI’in o yılki toplam geliri yalnızca 28 milyon dolardı.

Microsoft, OpenAI’e 13 milyar dolar yatırım yaptı ve bu, şirketin şirket içinde yapay zekaya ne kadar para harcadığını hesaba katmıyor. Google, Facebook, Amazon ve diğerleri çok daha fazla milyarlarca yatırım yapıyor. Yapay zeka girişimlerinin değeri bir gecede 1 milyar dolardan fazla değer kazanıyor gibi görünüyor.

Bu nedenle, geçen ayın sonlarında Windows için Copilot piyasaya sürüldüğünde elime geçtiğinde büyük şeyler bekliyordum. Sonuçta bu, Microsoft’un genAI’nın tahmini 1,4 milyar PC’de kurulu olan dünyanın en popüler masaüstü ve dizüstü işletim sistemini nasıl geliştirebileceğini göstermek için büyük bir sıçrama yapma şansıydı. Microsoft, piyasaya sürülmeden önce Windows için Copilot’un “daha hızlı oluşturmanızı, görevleri kolaylıkla tamamlamanızı sağlayacağını ve bilişsel yükünüzü azaltarak bir zamanlar karmaşık olan görevleri basitleştirmenizi sağlayacağını” vaat etti.

Windows için Copilot’un hayal kırıklığına uğrattığını söylemek, yarattığı hayal kırıklığını bile küçümsemek olurdu. Başlangıç ​​olarak Windows’a tek bir yeni yetenek bile eklemedi. Copilot içeren Windows ile yapabilecekleriniz, Copilot olmadan Windows ile yapabileceklerinizin tamamen aynısı.

Bu yeterince kötüydü. Daha da kötüsü, Windows’un kullanımını anlamlı bir şekilde kolaylaştırmamasıydı. Yalnızca en temel görevleri gerçekleştirmenize yardımcı olabiliyor. Ne yapabilir? Karanlık modu kullanmak istiyorsanız “Karanlık modu aç” deyip birkaç saniye sonra Copilot sizden bu modun açılmasını istediğinizi onaylamanızı istediğinde “Evet” yanıtını verebilirsiniz. Bu, sizi Ayarlar > Kişiselleştirme > Renkler‘e gidip “Modunuzu seçin” ayarındaki açılır menüden koyuyu seçmekten kurtarır.

Benzer şekilde, kilit ekranınızdaki görüntüyü değiştirmek isterseniz, arka planınızı kişiselleştirmek için farklı bir resim seçebileceğiniz Ayarlar sayfası açılır. Ayrıca masaüstü arka planınızı değiştirmek gibi başka benzer görevleri de gerçekleştirmek isteyip istemediğinizi sorar.

Genel olarak, sınırlı sayıda, genellikle o kadar da önemli olmayan görevler için doğru ayarları arama zorunluluğunu ortadan kaldırmanıza yardımcı oluyor.

Ancak size yardımcı olmayacağı sayısız şey var. Örneğin, sizi bir Wi-Fi ağına bağlamasını isteyin ve doğru ayarları açmak yerine yalnızca bir dizi talimat sunar; bunlar, Bing’in sohbet robotunu kullanarak alacağınız talimatların tamamen aynısı.

Bu yüksek profilli başarısızlık ne anlama geliyor? Teknoloji sıcak havayla mı doldu ve sonunda sönecek mi? Dotcom kazasının tekrarını görecek miyiz? Yanlış metaverse vaatlerine bir geri dönüş mü?

Olası değil. Copilot for Windows‘un kasvetli performansı, teknolojinin kendisinden ziyade Microsoft’un başarısızlığından kaynaklanıyor. Yapay zeka, doğru kullanıldığında gerçekten dönüştürücü bir teknoloji olabilir. Ancak Microsoft’un yapay zeka reklamını yumuşatması ve yalnızca sunabileceği şeyleri vaat etmesi gerekiyor.

Söylendiği gibi, elinde çekiç olan adama bütün dünya çivi gibi görünür. Buna şunu ekliyorum: Yapay zekayı umut eden bir şirket, gördüğü her sorunun yapay zeka ile çözülebileceğini umuyor. (Windows için Copilot’un Microsoft’un kullanıma sunduğu araçlardan biri olmasının hiçbir önemi yok. Ayrıca diğer Microsoft hizmetleri için gelecek olan Microsoft 365 Copilot, güvenlik Copilot ve Copilot çeşitleri de var. Windows’a eklenenlerden daha iyi sonuçlar verebilirler.)

Üretken yapay zeka tek başına Windows’un kullanımını basitleştiremez. Windows, bol miktarda karmaşıklık, kafa karışıklığı ve mantıksızlık içeren yaklaşık 40 yıllık bir işletim sistemi. Bunun üzerine sadece bir genAI botu eklemek işe yaramıyor.

Microsoft, zaman ayırmaya ve çalışmaya istekli olsaydı, Windows için çok daha kullanışlı ve güçlü yapay zeka tabanlı bir Copilot yapabilirdi. Microsoft, Copilot’u Windows’la gerçek anlamda entegre etme işini hiçbir zaman yapmadı. Bu, Copilot’un birçok görev için bağlanabileceği belirli API’lerin yazılmasını gerektirecekti. Microsoft bunu yapsaydı, Copilot’tan sizin için bir şey yapmasını istediğinizde, İnternet’te bir cevap arayıp o cevabı size geri göndermek yerine API’yi arar ve istediğinizi yapardı.

Microsoft bu çabayı göstermemeye karar verdi ve sonuçlar utanç verici bir başarısızlık oldu. Bu sadece Microsoft için değil başkaları için de ilk olmayacak. Pek çok şirket genAI heyecanını destekliyor. Size güneşi, ayı ve yıldızları vaat edecekler ve neredeyse hiçbir şey vermeyecekler.

Yapay zeka hırsızlıkları ‘Veri zehirlenmesi’ ile önleniyor! Ne kadar doğru?

Teknoloji uzmanları, eğitim algoritmaları otomatik olarak interneti ve diğer yerleri içerik için tarayan üretken yapay zeka (genAI) araçlarıyla, sanatçıların fikri mülkiyet (IP) hırsızlığı olarak gördükleri şeye karşı mücadele etmelerine yardımcı oluyor.

Çevrimiçi olarak bulunan içeriğin adil kullanımının nelerden oluştuğuna ilişkin mücadele, süregelen mahkeme savaşının merkezinde yer alıyor. Mücadele, sanat eserinin ötesine geçerek Microsoft ve ortağı OpenAI gibi genAI şirketlerinin yazılım kodlarını ve diğer yayınlanmış içerikleri modellerine dahil edip edemeyeceğine kadar uzanıyor.

Birçoğu üniversitelerin bilgisayar bilimleri bölümlerinden olan yazılım mühendisleri, mücadeleyi kendi ellerine aldılar. Dijital “filigranlar”, benzersiz sanat eserleri veya diğer içerikler üzerinde yazarlık iddiasında bulunmak için oluşturulan seçeneklerden biri.

Ancak dijital filigranlama yöntemleri geçmişte ağ parametrelerini değiştirerek davetsiz misafirlerin içeriği kendilerine aitmiş gibi talep etmelerine olanak tanıyan geliştiriciler tarafından engellendi. Bu tür geçici çözümleri önlemek için yeni teknikler ortaya çıktı, ancak bu sürekli gelişen bir mücadele.

Yeni bir yöntem, genAI eğitim verilerini manipüle etmek ve makine öğrenimi modellerine beklenmedik davranışlar kazandırmak için ” veri zehirlenmesi saldırılarını ” kullanıyor. Nightshade adı verilen teknoloji, genAI eğitim algoritmasını gerçekte tamamen farklı bir şeyi yutarken bir şeyi aldığına inandırmak için “gizleme“yi kullanıyor.

İlk olarak MIT’in Teknoloji İncelemesinde bildirilen Nightshade, esas olarak yapay zeka modellerinin bir görüntüyü gerçekte gösterdiğinden farklı bir şey olarak yorumlamasını sağlıyor.

Nightshade bir genAI kabusu mu?

Teknoloji, AI büyük dil modeli (LLM) eğitim verilerini bozarak görüntü üreten genAI araçlarına zarar verebilir; bu da DALL-E, Midjourney ve Stable Diffusion gibi platformların hatalı resim veya videolar yayınlamasına yol açar. Örneğin yapay zeka tarafından araba olarak yorumlanan bir fotoğraf aslında bir tekne olabilir; bir ev muza dönüşür; bir kişi balinaya dönüşür vb..

Nightshade, Chicago Üniversitesi araştırmacıları tarafından bilgisayar bilimi profesörü Ben Zhao yönetiminde geliştirildiZhao, okulun SAND Laboratuvarı’nda yüksek lisans öğrencileriyle çalıştı; bu laboratuvar da bu yılın başlarında kendi IP’lerini maskeleyerek genAI modelleri tarafından kazınmaması için Glaze adlı ücretsiz bir hizmeti başlattı. Zhao’ya göre Nightshade teknolojisi sonunda Glaze’e entegre edilecek.

AI nedir

Avivah Litan, konuyla ilgili “Nightshade gibi bir araç çok gerçek ve benzer araçlar, bilgisayar korsanları ve suçlular tarafından model eğitim verilerini kendi çıkarları doğrultusunda zehirlemek için (örneğin, bir uydu veya GPS sistemini kandırmak ve böylece düşman tespitini önlemek için) yıllardır kullanılıyor.” dedi.

“Dönüştürücüler” olarak da bilinen temel modeller, binlerce, hatta milyonlarca parça ham, etiketlenmemiş veri üzerinde eğitilmiş büyük ölçekli üretken yapay zeka modelleri. Modeller, kullanıcılardan yanıt üretmek veya soruları çözmek için internetten ve satın alınan veri kümeleri de dahil olmak üzere diğer yerlerden derledikleri verilerden bilgi ediniyor.

Peki veri zehirlenmesi etik değil mi?

Şirketlerin alana özel kullanım için Yüksek Lisans (LLM) geliştirmelerine yardımcı olan bir girişim olan Snorkel AI’nin teknoloji başkanı ve kurucu ortağı Bradon Hancock, Nightshade’in AI geliştiricileri tarafından veri kazımasını engellemek için başka çabaları teşvik edebileceğine inanıyor. Veri kazımaya karşı birçok teknolojik savunmanın geçmişi 2018’e kadar uzanıyor olsa da Nightshade, daha önce görülmemiş bir şey.

Bu tür araçların kullanımının etik olup olmadığı, bunların nereye yönelik olduğuna bağlı olduğunu söyledi.

Hancock, “Bunun etik olmayan kullanımları olduğunu düşünüyorum; örneğin, sürücüsüz araçların dur işaretlerini ve hız sınırı işaretlerini tanımalarına yardımcı olan verilerini zehirlemeye çalışıyorsanız.” dedi. “Amacınız daha çok ‘beni kazıma’ yönündeyse ve aktif olarak bir modeli mahvetmeye çalışmıyorsanız, sanırım benim için çizgi burada.

Araştırma firması IDC’de başkan yardımcısı analisti olan Ritu Jyoti, konuyu Nightshade’in ne olduğuyla ilgili bir sorudan ziyade etikle ilgili bir soru olarak görüyor. “Bu benim verilerim veya sanat eserim.” dedi. “Bunu kamuoyuna açıkladım ve bir şeyle maskeledim. Yani benim iznim olmadan alıyorsan bu senin sorunun.

Jyoti’ye göre şirketler, binlerce ve hatta milyonlarca lisanslı veya lisanssız çalışmanın yer aldığı veri göllerini kullanarak yapay zeka içerik oluşturma araçlarını rutin olarak eğitiyor. Örneğin, bir görüntü lisanslama hizmeti olan Getty Images, bu yılın başlarında AI sanat aracı Stable Diffusion’a karşı, fotoğraflarının uygunsuz şekilde kullanıldığı ve hem telif hakkı hem de ticari marka haklarını ihlal ettiği iddiasıyla dava açtı.

Google şu anda, şirketin genAI sistemlerini eğitmek için veri toplamasının milyonlarca insanın mahremiyetini ve mülkiyet haklarını ihlal ettiğini iddia eden bir toplu davada yer alıyor. 2015 yılında Google, kütüphane kitaplarını dijitalleştirmesine izin veren önemli bir mahkeme kararını kazandı.

Lazarus grubu Dünya çapında bir saldırı başlattı!

Kaspersky Araştırma ve Analiz Ekibi (GReAT), kötü niyetli Lazarus grubunun dünya çapındaki kuruluşları hedef alan yeni kampanyasını ortaya çıkardı. Security Analyst Summit’te (SAS) sunulan araştırma, kötü amaçlı yazılımlar aracılığıyla dağıtılan ve meşru yazılımlarla yayılan sofistike APT kampanyasının detaylarını ortaya koydu.

GReAT ekibi, dijital sertifikalar aracılığıyla web iletişimini şifrelemek için tasarlanmış meşru bir yazılım aracılığıyla hedeflerine virüs bulaştıran bir siber güvenlik olayını tespit etti. Söz konusu güvenlik açıkları raporlanmasına ve yama yayınlanmasına rağmen, dünya genelindeki kuruluşlar hala yazılımın kusurlu sürümünü kullanarak Lazarus saldırı grubu için giriş noktası sağlamaya devam ediyor.

Saldırganlar kurbanı kontrol etmek için yüksek düzeyde karmaşık yapıya sahip, gelişmiş denetimden kaçınma teknikleri kullanan bir “SIGNBT” kötü amaçlı yazılımı konuşlandırdı. Ayrıca daha önce savunma sanayi yüklenicilerini, nükleer mühendisleri ve kripto para sektörünü hedef aldığı bilinen LPEClient aracını da kullandılar. Bu kötü amaçlı yazılım, ilk bulaşma noktası olarak hareket ediyor ve kurbanın profilinin çıkarılmasında ve yükün iletilmesinde önemli bir rol oynuyor. Kaspersky araştırmacılarının gözlemleri, LPEClient’in bu ve diğer saldırılardaki rolünün 3CX tedarik zinciri saldırısında da görüldüğü üzere Lazarus grubu tarafından kullanılan taktiklerle uyumlu olduğunu gösteriyor.

Araştırma derinleştikçe, Lazarus kötü amaçlı yazılımının bir yazılım satıcısı olan ilk kurbanını daha önce de birkaç kez hedef aldığı ortaya çıktı. Bu tekrar eden saldırı modeli, muhtemelen kritik kaynak kodunu çalmak veya yazılım tedarik zincirini bozmak niyetinde olan kararlı ve odaklanmış bir çabaya işaret ediyor. Tehdit aktörü, şirketin yazılımındaki güvenlik açıklarından sürekli olarak yararlanma yoluna gitti ve yazılımın yama uygulanmamış sürümünü kullanan diğer şirketleri hedef alarak kapsamını genişletti. Kaspersky’nin Endpoint Security çözümü tehdidi proaktif olarak tespit etti ve diğer hedeflere yönelik daha fazla saldırıyı önledi.

Kaspersky Global Araştırma ve Analiz Ekibi Baş Güvenlik Araştırmacısı Seongsu Park, “Lazarus grubunun devam eden faaliyetleri, gelişmiş kabiliyetlerinin ve sarsılmaz motivasyonlarının bir kanıtı niteliğinde. Küresel ölçekte faaliyet gösteriyorlar ve çeşitli yöntemlerle çok çeşitli sektörleri hedef alıyorlar. Bu durum, daha fazla dikkat gerektiren, devam eden ve gelişen bir tehdide işaret ediyor” dedi.

Kampanya hakkında daha fazla bilgi için Securelist.com adresini ziyaret edebilirsiniz.

Türkiye’de enerji ithalat verileri açıklandı!

0

Enerjide dışa bağımlılığı azaltmak, birçok dünya ülkesinin gündem maddelerinin başında yer alıyor. Türkiye de o ülkelerden biri. Dışa bağımlılık azaldıkça, enerji ithalatı da daha aşağı seviyelere çekilecek. Son istatistikler, Türkiye‘de enerji ithalatının yıllık yüzde 36 oranında düştüğünü gösteriyor.

Türkiye’de enerji ithalatı– Son durum!

Türkiye İstatistik Kurumu ile Ticaret Bakanlığı tarafından oluşturulan dış ticaret istatistikleri verisi açıklandı. Eylül 2023 verilerine göre Türkiye’nin toplam ithalatı geçen yıla göre gerileme gösterdi. Geçen yılın aynı ayına göre toplam ithalat yüzde 14,6 azaldı.

Eylül 2023’te ithalat miktarı 27 milyar 501 milyon dolar olarak kaydedildi. Bu miktarın 5 milyar 629 milyon 555 bin dolarlık kısmını enerji ithalatı oluşturdu. Enerji ithalatı içinde mineral yakıtlar, mineral yağlar ve bunların damıtılmasından elde edilen ürünler, bitümenli maddeler, mineral mumlar yer alıyor.

Geçen yılın eylül ayında enerji ithalatı, 8 milyar 852 milyon 5 bin dolar olarak kaydedilmişti. Dolayısıyla geçen yıldan bu yıla Türkiye’nin enerji ithalatı miktarı yüzde 36,4 oranında azaldı diyebiliriz.

Türkiye’nin ithalatında, eylül ayında da ilk sırayı Çin aldı. Eylül ayında Çin’den 3 milyar 728 milyon dolarlık ithalat yapıldı. Çin’i; Rusya, Almanya, ABD ve BAE takip etti.

Kısaca ihracat verilerine de bakacak olursak, Türkiye’de Eylül 2023’te toplam ihracat yüzde 0,5 geriledi ve 22 milyar 490 milyon dolar olarak gerçekleşti.

Ocak-Eylül döneminde dış ticaret açığı yüzde 7,2 artarak 80 milyar 722 milyon dolardan, 86 milyar 545 milyon dolara yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2022 Ocak-Eylül döneminde yüzde 68,4 iken, 2023 yılının aynı döneminde yüzde 66,3’e geriledi.

Finans durumu yapay zekaya emanet 

0

Hedef ile yaşamadan düzenli yatırıma günümüz insanının ihtiyaç duyduğu finansal davranışları toplumun her kesimine kazandırma amacını sahiplenen Monay’ın, içinde başta Monay Kart ve ‘Finansal Davranış Yolculukları’ olmak üzere yedi farklı ürün ve ekosisteminde iş dünyasının önemli markalarını barındıran iş modelinin detayları da katılımcılarla paylaşıldı.

Gelir, tasarruf, yatırım ve borç yönetimi gibi alanlarda doğru adımlar atabilmek, insanların geleceğe güvenle bakabilmeleri ve yaşam kalitelerini artırabilmeleri için giderek önem kazanıyor. Tam bu noktada akla gelen finansal iyiliğe yolculuk (Financial Wellbeing), bireylerin mali durumlarını etkili bir şekilde yönetmeleri ve finansal refahlarını artırmalarını amaçlayan bir trend olarak tüm dünyada hızla yaygınlaşıyor. JP Morgan ve Goldman Sachs gibi finans dünyasının iki itibarlı otoritesi tarafından 2024 yılı finansal trendleri arasında gösterilen finansal iyiliğe yolculuğun Türkiye’deki kategori oluşturucusu ise Monay.

Dört yıl süren Ar-Ge çalışmalarının ürünü olarak hayata geçirilen Monay uygulaması, yenilikçi teknolojik alt yapısını, iş dünyası ekosisteminin gücü ile birleştiriyor. Kullanıcılarına, finansal stres ve yaşam maliyeti gibi sorunlarla başa çıkabilmeleri için para yönetiminde psikolojik ve ekonomik kazanımlar sunan Monay, geleneksel bankacılık anlayışının ötesinde bir deneyim ile finansal iyiliğe yolculuğu herkes için erişilebilir kılmayı amaçlıyor.

Monay Kurucusu Özlem Denizmen
Monay Kurucusu Özlem Denizmen

Monay’ın ilk kez basının ve sektör temsilcilerinin karşısına çıktığı lansman davetinin açılış konuşmasını yapan Monay Kurucusu Özlem Denizmen, uygulamanın çıkış noktasını şöyle anlattı: “Öncelikle Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci yüzyılının ilk gününde Monay’ı sizlerle ilk kez buluşturmanın mutluluğunu ve gururunu yaşıyoruz. Benim finansal okuryazarlık, kapsayıcılık, erişim ve davranış bilimleri alanlarını kapsayan konuşmalarımda hep söylediğim bir cümle vardır: “Parasını yöneten hayatını yönetir.”  Bu perspektiften bakıldığında kişisel olarak finansal süreçlerin yönetiminde aslında açıkta kalan pek çok konu olduğunu söylemek mümkün. Her şeyden önce bazı temel meselelerde bile çok ciddi bir bilgi kirliliği var. Monay, bu belirsizlik ortamında insanların doğru bilgiye ulaşma hakkını savunma misyonuyla finansal iyiliğe yolculuğun Türkiye’deki kategori oluşturucusu olmak için yola çıktı.”

Hedef bir yıl içinde 1 milyon kullanıcıya ulaşmak

“Finansal bir yol arkadaşı” olarak tanımlayabileceğimiz Monay, sahip olduğu özellikleri ile bizi, özellikle enflasyonist ortamda giderek daha fazla önem kazanan harcama alışkanlıklarımız başta olmak üzere, parayla olan ilişkimizi derleyip toplayan ve iyileştiren bir yolculuğa çıkarıyor.  Monay’ın kişiselleştirilmiş finans yönetimi uygulamalarına ek olarak davranışsal ekonomi temelli özelliklerle kullanıcılarına benzersiz bir deneyim sunduğunu belirten Denizmen şöyle devam etti: “Monay’da, finansın ana bileşenleri olan harcama, bütçe, birikim ve yatırımı bir araya getiren 360 derece bir finansal dünyayı kullanıcılarımıza sunmayı hedefliyoruz. Günlük kısa sohbetler, para uzmanlarından canlı telefon görüşmesi hizmeti, kişiselleştirilmiş hatırlatma mesajları ve finansal yönetimi tek platformdan sağlayan dijital altyapıya ek olarak sanal-ön ödemeli Monay Kart gibi özelliklerle kullanıcılarımızın finansal iyilik deneyimini zenginleştiriyoruz. Altı ay önce yayına aldığımız Monay uygulamamızın bugün itibarıyla yaklaşık 70 bin kullanıcısı var. Hedefimiz bir yıl içerisinde 1 milyon kullanıcıya ulaşmak.”

Uygulama ile entegre olarak kullanılan Monay Kart, kullanıcılarını, elinde olmayan parayı harcama davranışından koruyarak, yüklediği para kadar harcamaya yönlendiriyor. Monay Kart, bu özelliğiyle gereksiz harcamaların önüne geçerken, parayı kişiye değer katacak şekilde kullanmak için destek ve motivasyon sağlıyor. Mastercard ve ParamTech tarafından sağlanan cüzdan altyapısı ile Monay Kart kullanıcıları, uygulama içerisinde hesap ve kart oluşturma, QR ile ödeme, sanal kartla online alışveriş ve hesaba havale/EFT gibi hizmetlerden yararlanabiliyorlar.

Web Summit, istifa ettirilen CEO’nun yerine Katherine Maher’i atadı!

0

Maher aynı zamanda özel mesajlaşma uygulaması Signal‘in arkasındaki vakfın yönetim kurulu başkanı. Kendisi Atlantik Konseyi ve Truman Ulusal Güvenlik Projesi de dahil olmak üzere çeşitli kurul ve burs görevlerinde bulunmakta. Aynı zamanda insan ve dijital haklara odaklanan teknoloji savunuculuğuna da katılım geçmişi var.

Görevini duyuran kısa bir videoda Maher, Web Summit’in uzun süredir devam eden CEO’su ve kurucu ortağı Paddy Cosgrave’in İsrail ve Hamas arasında yaşananların ardından yaptığı açıklamalarla başlayıp bu ayın başlarında görevden alınmasına neden olan tartışmadan hiç bahsetmedi.

Cosgrave’in eleştirilere yanıt olarak yaptığı açıklamalar ve tutum, bazı yüksek profilli teknoloji figürlerinin ve diğerlerinin artık konferansa katılmayacaklarını belirten kamuya açıklamalarda bulunmasına yol açtı.

Maher’in bugünkü konuşması, Web Summit’in tartışmanın ardından köprüleri yeniden inşa etme konusunda karşılaştığı zorlukların belki de en incelikli kabulünü yapıyor: “Size Lizbon’dan geliyorum ve sizi Kasım ayında yakında görmeyi gerçekten umuyorum.“.

Maher videoda şöyle devam ediyor: “Wikimedia’nın CEO’su olarak dünyanın en büyük ve en çeşitli teknoloji topluluklarından biriyle çalıştım ve şimdi küresel topluluğunuzdaki Web Summit ekibiyle birlikte çalışmaktan inanılmaz heyecan duyuyorum.” “Web Summit dünyanın her köşesinden binlerce yenilikçiyi bir araya getiriyor ve birbirine bağlıyor. Ve her yıl olduğu gibi önemli sesleri ve konuşmaları sahneye taşıyor. Bu bağlantı ve sohbet sayesinde teknolojinin hayatlarımızı ve çevremizdeki dünyayı nasıl şekillendirdiğine dair diyaloğu mümkün kılıyoruz. Sizi yakında Lizbon’da görmeyi sabırsızlıkla bekliyorum. Teşekkür ederim.

Teknoloji konferansının önümüzdeki ayın ortasında (13-15 Kasım) gerçekleşmesi planlanıyor ve Maher’e etkinliği daha sakin sulara yönlendirmesi ve daha da önemlisi, Cosgrave’in olaylara ilişkin tutumundan dolayı yabancılaşan katılımcıları yeniden birleştirmeye çalışması için yalnızca birkaç kısa hafta verilecek.

Google/Alphabet, Meta, Intel, Amazon ve Stripe gibi büyük teknoloji firmaları, geçen hafta, yaklaşan Web Summit etkinliğinden çekileceklerini söylemişti. 

Web Summit etkinlikleriyle bağlarını kesme sözü verenlerin yeniden düşünmeye ikna olup olmayacaklarını zaman gösterecek. Ancak Maher’in CEO olarak görevi devralması, tartışmadan fikir birliğine geçiş sunan bir liderlik tarzıyla, açıkça geçmişten kopuşun sinyalini vermeyi amaçlıyor.

Duyuruya eşlik eden bir açıklamada Maher, kendi görüşüne göre misyonun bağlantı ve sohbet misyonu olduğunu vurguladı.

Teknolojinin hayatımızın her alanına örüldüğü bir günümüzde ve onun en büyük umudumuzu ve en büyük engelimizi temsil ettiği bir gelecekte, Web Summit’in bir bağlantı ve sohbet yeri olarak rolü her zamankinden daha acildir.”, diye belirtiyor. 

Acil görevimiz, odak noktamızı en iyi yaptığımız şeye döndürmek: teknolojik ilerlemeyle bağlantılı olan herkes arasında diyalog sağlamak.”

Web Zirvesi yönetim kuruluna başkanlık eden Cosgrave bu ayın başlarında yönetim kurulundan istifa etti.

GetirFinans İş Bankası desteği ile geliyor

0

Gerekli yasal onay süreçlerinin ardından servis modeli bankacılığı kapsamında hizmet verecek GetirFinans’a, İş Bankası Grubu’nca ayrıca 50 milyon ABD doları yatırım kararı alındı.

Getir’in finansal alanda kullanıcılarına servis modeli bankacılığı kapsamında hizmet vermek amacıyla hayata geçireceği GetirFinans, yasal mercilerden alınacak izin ve onayların ardından hizmete başlayacak. Getir ve İş Bankası’nın yaptığı stratejik iş ortaklığı kapsamında GetirFinans’ın servis modeli bankacılığı altyapısına dahil olacak olan İş Bankası, ana yatırımcısı olduğu girişim sermayesi fonu ile GetirFinans’a yapacağı 50 milyon ABD doları girişim sermayesi yatırımı ile yüzde 20 ortak olacak. Böylelikle henüz faaliyete geçmeyen GetirFinans’ın değerlemesi, aldığı ilk yatırımla 250 milyon ABD doları seviyesine ulaşmış oldu.

Yatırım kararını değerlendiren İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, “Ülkemizde bankacılığın dijitalleşmesi ve teknolojik yenilik anlamında pek çok ilki hayata geçiren İş Bankası 100. yaşına da büyük bir heyecan ve coşkuyla giriyor. Geleceğin bankacılığı vizyonumuz kapsamında bir yandan müşterilerimize kendi dijital kanallarımızda en iyi deneyimi yaşatırken, diğer yandan platform bankacılığı ile müşterilerimizin finansal ihtiyaçlarını işlem yaptıkları platformda ve ihtiyaç anında aynı eşsiz deneyimi sunarak karşılamayı hedefliyoruz. İş Bankası Grubu olarak, ülkemizde dijitalleşmenin, girişimciliğin ve girişimlerin öncü bankası olma misyonumuz doğrultusunda, yeni bir girişim olarak doğan GetirFinans’a 50 milyon ABD doları yatırım yaparak stratejik iş ortaklığı yapma kararı aldık. 100. yılımızda Getir ile kuracağımız güçlü iş birliğinin, sektörümüze örnek olmasını ve devamının gelmesini diliyorum” ifadelerini kullandı.

Getir kurucusu Nazım Salur ise, “2015’te dakikalar içinde teslimat modeli ile başlayan Getir yolculuğumuza, kullanıcılarımızın farklı ihtiyaçlarına yönelik hizmetlerimizi çeşitlendirerek devam ettik. Yakın gelecekte de bu hizmetlerimize GetirFinans ile finansal ürünleri ekleyerek, dijital ürün ve uygulamalara yatkın tüm kullanıcılar için yeni bir mobil bankacılık deneyimi sunmayı hedefliyoruz. 100. yaşını kutlamak üzere olan İş Bankası’nın hem kullanıcılarımıza hem de finans sektörüne değer katmasını hedeflediğimiz GetirFinans’a ortak olma kararından büyük memnuniyet duyuyoruz” ifadelerini kullandı.

HP eski çalışanlarına 18 milyon dolar tazminat ödeyecek!

0

Hewlett Packard’ın yan kuruluşları HP ve Hewlett Packard Enterprise (HPE), 2015 yılında şirket bölündüğünde 40 yaşın üzerinde olan ve işten çıkarılan çalışanların açtığı toplu davayı çözmek için toplam 18 milyon dolar ödemeyi kabul etti. Davacı grup, 2016 yılında HP ve HPE’ye dava açarak hem yeni kuruluşların hem de eski Hewlett Packard’ın 2012 yılına kadar işten çıkarmalar için yaşlı çalışanları haksız yere hedef aldığını iddia ediyordu.

Davada iki ayrı sınıf belirlendi: HP ve HPE’yi ABD İstihdamda Yaş Ayrımcılığı Yasası (ADEA) temelinde yaş ayrımcılığı yapmakla yani federal yasaları çiğnemekle suçlayan 146 eski personel ve eski işverenlerini Kaliforniya eyaleti iş yasalarına dayanarak aynı şekilde suçlayan 212 kişi. Eylül ayı sonlarında ABD Kaliforniya Kuzey Bölgesi Bölge Mahkemesi’nde açılan ve Perşembe günü bir yargıç tarafından ön onay verilen uzlaşma bildirimi ile taraflar uzlaşma yoluna gittiler.

Davanın iki HP bölümü için giderek daha pahalı hale gelen bir sıkıntı olduğuna şüphe olmasa da, HP avukatları dava sonucunu beklemenin hatta gerekirse temyize gitmenin daha doğru bir yaklaşım olabileceğini söylüyorlardı. Dava dosyaları birkaç davacının yasal işlem sırasında zaten öldüğüne işaret ediyor. Tarafların uzlaşmaya varması sonucunda Yargıç Edward Davila dün anlaşmanın “adil, yeterli ve makul” olduğuna karar verdi.

Herhangi bir değişiklik yapılmadan onaylanması halinde, Kaliforniya’daki davada yer alan 358 davacının her biri brüt 50.279 dolar bireysel tazminat kazanacak. Ancak mahkeme dosyalarına göre, avukatlık ücretleri, masraflar ve harcamalar düşüldüğünde bu toplam yaklaşık kişi başına 15.000 dolara iniyor. HP’ye 2020 yılında benzer yaş ayrımcılığı uygulamaları nedeniyle Colorado’da da dava açılmıştı, ancak bu davanın durumu henüz belirsiz.

Yine benzer bir dava da geçtiğimiz ay eski yöneticileri tarafından IBM’e açılmıştı. Söz konusu davada iki IBM eski yöneticisi, firmanın yapay zeka yatırımlarının bir neticesi olarak işten çıkartma yaparken yaş kriterine önem verdiğini ve yıllarını firmaya adamış kıdemli personele yaş ayrımcılığı yaptığını iddia etmişlerdi.

G7 yapay zeka kurallarına dikkat çekti!

G7’ye göre, hükümetler teknolojinin risklerini ve olası kötüye kullanımını azaltmaya çalışırken, Yedi sanayi ülkesinden oluşan Grup, ileri yapay zeka sistemleri geliştiren şirketler için bir davranış kuralları üzerinde anlaşmaya varacak.

Reuters tarafından tespit edilen belge, gönüllü davranış kurallarının, gizlilik endişeleri ve güvenlik riskleri nedeniyle büyük ülkelerin yapay zekayı nasıl yöneteceğine dair bir dönüm noktası oluşturacağını gösterdi. Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, İngiltere ve ABD’nin yanı sıra Avrupa Birliği’nden oluşan G7 ekonomilerinin liderleri, süreci Mayıs ayında “Hiroşima” adı verilen bir bakanlar forumunda başlattı.

G7 yapay zeka için kararlı

G7 belgesinde, 11 maddelik kodun “dünya çapında güvenli, emniyetli ve güvenilir yapay zekayı teşvik etmeyi amaçladığı ve en gelişmiş temel modeller ve üretken yapay zeka sistemleri de dahil olmak üzere en gelişmiş yapay zeka sistemlerini geliştiren kuruluşların eylemleri için gönüllü rehberlik sağlayacağı” belirtildi.

Kurallar, şirketleri yapay zeka yaşam döngüsü boyunca riskleri tanımlamak, değerlendirmek ve azaltmak için uygun önlemleri almaya ve ayrıca yapay zeka ürünleri piyasaya sürüldükten sonra olaylarla ve kötüye kullanım kalıplarıyla mücadele etmeye teşvik ediyor. Şirketler yapay zeka sistemlerinin yetenekleri, sınırlamaları, kullanımı ve kötüye kullanımı hakkında kamuya açık raporlar yayınlamalı ve ayrıca sağlam güvenlik kontrollerine yatırım yapmalı.

AB, zorlu Yapay Zeka Yasası ile gelişen teknolojiyi düzenlemede ön saflarda yer alırken, Japonya, ABD ve Güneydoğu Asya’daki ülkeler ekonomik büyümeyi artırmak için bloktan daha müdahaleci bir yaklaşım benimsedi. Bu ayın başlarında Japonya’nın Kyoto kentinde internet yönetimi konulu bir forumda konuşan Avrupa Komisyonu dijital şefi Vera Jourova, Davranış Kurallarının güvenliği sağlamak için güçlü bir temel olduğunu ve düzenleme yürürlüğe girene kadar bir köprü görevi göreceğini söyledi.

Önde gelen yapay zeka şirketlerinin çoğu, yapay zeka gelişiminin güvenliğini incelemek için kendi gönüllü kılavuzlarını ve finansman kuruluşlarını zaten geliştirdi. Anthropic, Google, Microsoft ve OpenAI, yapay zekanın olası zararlarını incelemek için bir güvenlik forumu duyurdular ve yakın zamanda kuruluşa fon sağlamak için 10 milyon dolar sözü verdiler. Aynı kuruluşların yanı sıra IBM, Meta, Nvidia ve Palantir de yapay zekanın geliştirilmesinde emniyet ve güvenlik taahhüdünde bulunmayı kabul etti.

Detail, podcast üreticileri için kritik bir özellik sunuyor!

Bir podcast kayıt ve düzenleme uygulaması olan Detail, yeni çok kameralı kayıt özelliğiyle video podcast’lere yönelik artan talebi karşılıyor.

Kullanıcılar, üst üste yığılmış iki çekimden oluşan dikey bir video oluşturmak için iki iPhone’dan aynı anda kayıt yapabiliyor. Podcast, alanında önemi giderek büyüyen TikTok, Instagram Reels ve YouTube Shorts için optimize edilmiş bir format.

Video podcast’lerin popülaritesi arttı, bunun nedeni podcast’lerin video kliplerinin sosyal medyada bağımsız seslerden çok daha fazla paylaşılabilir olması. Call Her Daddy gibi programlar dikey videoya dayanarak viral anlar yaratmayı başardı. Yine de bu klipler genellikle sunucu ve konuk arasında geçiş yapıyor; Detail’in yeni özelliği ise her ikisinin de çekimde aynı anda görünmesine olanak tanıyor.

Karma Türkiye, ilk Podcast kuluçka merkezi'ni açtı

Detail tarafından geliştirilen yeni ücretsiz araç, ortalama Zoom‘unuzdan çok daha temiz bir çekim oluşturmak için iki kullanıcının telefonlarını senkronize etmesine olanak tanıyor. Ancak yeni yeteneğin bazı sınırlamaları var. Yalnızca iki kullanıcı yakındaysa çalışıyor, bu nedenle uzaktan podcast kaydı için kullanılamaz. 

Yine de kitlelere yönelik çoklu kamera kurulumu, podcast yaratıcıları için ileri bir adım. Podcast yayıncıları keşifle mücadele etmeye devam ederken, bir programı kalabalıktan ayırmaya yardımcı olan her şey işe yarayabilir.

Podcast’ler, özellikle büyük şehirlerde yaşayan insanların günlerinin büyük çoğunluğunu toplu taşımada ya da araçlarıyla trafikte geçirmesi ve gittikçe azalan radyo programcılığının yarattığı boşlukta her geçen gün yaygınlaşıyor. Bu ve benzeri uygulamalar bu büyümeyi hızlandırıyor ve daha kaliteli içeriklere imkan sağlıyor.