Google’ın yapay zeka destekli arama aracı SGE, artık görsel de üretecek!

Şirket, Google’ın yapay zeka destekli arama motorunun (SGE), Perşembe gününden itibaren doğrudan bir metin isteminden görseller oluşturmanıza olanak tanıyacağını duyurdu. 

Microsoft, Mart ayından bu yana OpenAI’nin DALL-E modelini kullanarak Bing Chat’ten resim oluşturma olanağı sunuyor, bu nedenle Google’ın da aynı şeyi yapması çok şaşırtıcı değil.

Peki nasıl çalışıyor? Google’ın Arama Laboratuvarları programı aracılığıyla SGE’ye kaydolduysanız sorgunuzu Google arama çubuğuna yazmanız yeterli. Bunu yaptıktan sonra SGE, isteğinize göre aralarından seçim yapabileceğiniz birkaç görüntü oluşturabiliyor. 

Google’ın yapay zeka tarafından oluşturulan görsellerini Google Görseller’den de oluşturabileceksiniz. Google Görseller sonuçlarına göz atarken sorgunuza dayalı olarak görseller oluşturmanızı isteyen bir kutu görebilirsiniz; oluşturulan görseller bir kenar çubuğunda görünecek.

Bir blog yazısında Google’dan Hema Budaraju, şirketin görsel oluşturma araçlarını sorumlu bir şekilde kullanıma sunduğundan emin olmaya çalıştığını vurguluyor. Budaraju, aracın, şirketin üretken yapay zekaya yönelik yasaklı kullanım politikasını ihlal eden görüntüler oluşturamaması gerektiğini söylüyor.

Budaraju, SGE ile oluşturulan her görüntünün “yapay zeka tarafından oluşturulduğunu belirtmek için meta veri etiketlemesine ve gömülü filigranlara sahip olacağını” söylüyor. Ewer, “Bu ilk aşamada” Google’ın “fotogerçekçi yüzleri veya önemli kişileri içeren herhangi bir yönlendirmeyi tasvir eden” resimler oluşturmanıza izin vermeyeceğini söylüyor. Google, buna ek olarak görsel oluşturmayı 18 veya daha büyük kullanıcılarla sınırlandıracak.

SGE’yi kullanarak doğrudan arama çubuğundan yazılı taslaklar oluşturma olanağı da eklenecekler arasında. Google sorgunuzu kullanarak bir taslak oluşturabilir ve araçların uzun, kısa veya sıradan bir tonda bir şey oluşturmasını seçebilirsiniz. Sonucu beğendiyseniz bu taslağı Google Dokümanlar’a veya Gmail’e aktarabilirsiniz.

Mayıs ayında SGE’nin piyasaya sürülmesinden bu yana Google, daha fazla video ve daha iyi bağlantılar gibi şeylerle SGE’yi sürekli olarak geliştirdi. Bunun faydaları yakında daha iyi anlaşılacak.

TikTok, Twitch ve CapCut’tan doğrudan paylaşım imkanı sunuyor!

Şirket bugün yaptığı duyuruda, TikTok‘un yaratıcıların yeni bir içerik yayınlama API’si aracılığıyla doğrudan üçüncü taraf platformlardan video yayınlamasına olanak tanıyacağını duyurdu.

Direct Post adı verilen yeni özellik, Adobe Premiere Pro, Adobe Express, Twitch ve TikTok‘un kendi düzenleme uygulaması olan CapCut gibi platformlarla entegre oluyor. Kullanıcıların, gönderilere erişmeden önce platformdaki hesaplarını üçüncü taraf platformlara bağlamaları ve incelenmeleri gerekecek.

TikTok politika ihlalleri

Hesaplar bağlandıktan sonra içerik oluşturucular, videoyu kimin görüntüleyebileceği ve altyazıların açık olup olmadığı gibi gönderi ayarlarını TikTok’ta ayrı olarak yapmak yerine üçüncü taraf uygulamasında belirtebilecek. 

Herhangi bir sosyal medya yönetim aracı kullanıyorlarsa gelecekte uzun biçimli videolar planlama seçeneğine de sahip olacaklar. Şirket, bu şekilde fotoğraf yayınlama özelliğinin de yakında geleceğini söylüyor.

TikTok‘un zaten diğer düzenleme yazılımlarından uygulamaya içerik paylaşmanın bir yolu vardı, ancak bu özellik bir adım geride kalmıştı. API, içerik oluşturucuların ve diğer yayıncıların, içeriklerinin oluşturulup harici uygulamalar üzerinden TikTok’ta paylaşılması süreci için önemli bir iyileştirme sağlayacak.

Mars helikopteri yeni hız rekoru denemesi yapacak!

Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) bir yandan bütçe kesintileri ve proje gecikmeleriyle baş etmeye çalışırken bir yandan da son derece önemli ve ilgi çekici deneyler yapmayı sürdürüyor. Son olarak OSIRIS-REx uzay aracıyla, yaklaşık 6,2 milyar kilometrelik tarihi bir yolculuktan sonra asteroit Bennu’dan aldığı örnekleri Dünya’ya getirerek bilim dünyasında büyük bir başarıya imza atan NASA, Mars görevine de hız kesmeden devam ediyor. NASA’nın Perseverance adlı keşif aracının içinde 18 Şubat 2021 tarihinde Mars’a iniş yapan robotik helikopter Ingenuity kızıl gezegendeki 62. Uçuşunu bugün gerçekleştiriyor. Bugünkü hedef ise 36km/saat barajını aşarak bir hız rekoru kırmak.

Mars’taki ilk uçuşunu 19 Nisan 2021 tarihinde gerçekleştiren mini helikopter aslında sadece 5 uçuş yapmak üzere planlanmıştı. Ancak NASA’nın kızıl gezegene gönderdiği hemen her araç ve robotta olduğu gibi Ingenuity’nin de görev süresi hayli uzatıldı. Yalnızca 49 cm yüksekliğinde ve 1,8 kg ağırlığındaki Ingenuity güneş enerjisiyle çalışıyor ve kendi kendini şarj ediyor. 1,2 metre rotor sistem uzunluğuna sahip mini helikopter, birbirine ters yönde yaklaşık 2.400 rpm hızla dönen bıçak/pervane sistemiyle oldukça verimli çalışıyor.

Ingenuity şimdiye dek Mars yüzeyinden yalnızca 24 metre yükseğe çıkabilse ve ancak 36km/saat hıza ulaşabilse de Mars’taki atmosferin Dünya’ya kıyasla %99 daha ince olduğu düşünüldüğünde iticileri olmadan çalışan bir cihaz için bu muazzam bir başarı.  Şimdiye kadarki 61 uçuşunda toplam 110,9 dakika havada kalan toplam 13,6km mesafe kaydedebilen Mars helikopteri uçuşlarını otonom bir biçimde gerçekleştiriyor. NASA’nın uçuş planı, aracın 18 metreye yükselmesini ve saniyede on metre hızla 119,3 saniyede toplam 268 metre yol almasını öngörüyor. Keşif aracı Perseverance’ın da kısa bir süre önce insan müdahalesi olmadan tek bir günde 347,7 metre ilerleyerek kendi hız rekorunu kırmasıyla Mars’ta hız sezonu başlamış gibi görünüyor.

Ingenuity’nin hız rekoru denemesi yapacağı görevde NASA hedeflerini “Bilim hedeflerini görüntülemek” ve “Uçuş zarfını genişletmek” olarak tanımlıyor. Mars helikopterinin ana görevi kızıl gezegende uçuş denemeleri ve manevra kabiliyetini test etmek ve keşif aracı Perseverance için olası test nesnelerini tespit etmekti.

Xiaomi 14 ve Xiaomi 14 Pro, Ekim ayında tanıtılacak

0

Xiaomi’nin uzun süredir beklenen yeni serisi, Xiaomi 14 ve Xiaomi 14 Pro, heyecanla beklenen bir tanıtım tarihiyle geliyor. Yeni sızıntılara göre, bu akıllı telefonlar, Qualcomm’un güçlü yonga seti Snapdragon 8 Gen 3 ile donatılmış olarak 27 Ekim’de tanıtılacak. Qualcomm, Snapdragon 8 Gen 3‘ü bu yılın en güçlü yonga seti olarak sunmaya hazırlanıyor ve bu yongayı 24-26 Ekim tarihlerinde gerçekleştireceği etkinlikte tanıtacak.

Aslında, Xiaomi 14 ve Xiaomi 14 Pro’nun tanıtımı kasım ayına ertelenmişti, ancak son gelen bilgilere göre bu tanıtım Ekim ayında gerçekleşecek gibi görünüyor. Eğer bu bilgiler doğruysa, bu iki amiral gemisi telefon, Snapdragon Summit 2023’ün hemen ertesi günü piyasaya sürülecek.

Xiaomi 14 ve Xiaomi 14 Pro, ekim ayında tanıtılacak

Yeni seri gelecekteki Xiaomi 14 Ultra’dan oluşacak gibi görünüyor, ancak bu yıl sadece temel ve pro modellerinin piyasaya sürülmesi bekleniyor. Her iki cihazda göz alıcı tasarımlarla gelecek ve arka taraflarında Leica lensleri bulunacak. Üç farklı odak uzaklığına sahip Leica ayarlı kameralar, titanyum çerçeveler ve uydu bağlantısı gibi özelliklere sahip olacaklar.

Xiaomi 14’ün 6,4 inçlik bir ekranla gelmesi beklenirken, Xiaomi 14 Pro’nun daha büyük, 6,7 inçlik bir ekrana sahip olması tahmin ediliyor. Her iki telefon da yüksek çözünürlüklü ekranlarla donatılacak. Ayrıca, 12GB RAM ve 256GB depolama alanına sahip olacaklar.

Şarj konusunda da iddialılar, Xiaomi 14 67W hızlı şarjlı 4860mAh batarya ile gelirken, Pro modeli 120W hızlı şarjlı 5000mAh batarya ile donatılacak. Ayrıca, bu telefonlar Android 15 tabanlı MIUI 14 ile birlikte gelecek, böylece kullanıcılar en son yazılım özelliklerinden yararlanabilecekler. yeni telefonların tanıtımı için heyecanla beklenen 27 Ekim tarihini göz önünde bulundurarak, bu yeni akıllı telefonların neler sunacağını görmek için sabırsızlanıyoruz.

iOS 17 güncellemesi alan iPhone’lar otomatik olarak kapanıyor

iOS 17 güncellemesi, bazı iPhone kullanıcıları arasında cihazlarının gece otomatik olarak kapanmasına neden oluyor. Bu sorun, iPhone 15 serisi kullanıcılarının yanı sıra diğer iOS 17 güncellemesini çalıştıran cihazlarda da yaşanıyor.

Sorun, kullanıcıların alarm ve diğer iPhone özelliklerini kesintiye uğratıyor. Sosyal medya platformları ve Apple destek forumları, bu kapanma sorununa dair birçok şikayet geldi. Örneğin, bazı kullanıcılar iki ayrı kurdukları alarmın çalmadığını fark etti. Başka kullanıcılar da benzer sorunlar yaşadıklarını bildirerek, bu sorunun iPhone’ların gece boyunca otomatik olarak kapanmasıyla ilişkili olabileceğine işaret etti.

Sabahları telefonlarını kullanmaya çalışan bazı kullanıcılar, şifrelerini girmek zorunda kaldılar. Bu da iPhone’larının gece boyunca yeniden başlatıldığının veya kapatıldığının bir göstergesi olabilir. Bir kullanıcı, iOS 17.0.3 sürümünü çalıştıran iPhone 15 Pro Max cihazının kendiliğinden yeniden başladığını belirtti. Benzer bir sorun, aynı iOS sürümünü kullanan iPhone 13 Mini’de de ortaya çıktı.

Önemli bir not olarak, bu sorunun iPhone 15 modelleriyle sınırlı olmadığını ve tüm kullanıcıların yaşadığı bir sorun olmadığını belirtmek önemlidir. iOS 17’nin güncel sürümü şu anda iOS 17.0.3’tür ve beta programına kayıt olanlar için güncel sürüm iOS 17.1’dir. Bu tür sorunların çözümü için Apple’ın güncellemeleri takip etmek ve cihazlarını düzenli olarak güncellemek önemlidir.

Bu sorunla karşılaşan kullanıcılar, Apple Destek ile iletişime geçerek sorunlarını bildirebilir ve gerekli destek alabilirler.

Google, en yeni gizlilik güncellemelerini duyurdu!

Teknoloji devinin duyurusunda, Android kullanıcılarına tarama geçmişlerini temizlerken daha kolay erişim olanağı sunduğu, iOS kullanıcılarının Google Şifre Yöneticisi‘ni varsayılan otomatik doldurma sağlayıcısı yapmasına izin verdiği ve tüm kullanıcıların Dark Web raporu özelliğine erişmesini kolaylaştırdığı yer alıyordu.

Yeniliklere detaylı bir bakış

Android kullanıcıları yakında yakın göz atma geçmişlerinin son 15 dakikasını, site verilerini ve son sekmelerini hızlı bir şekilde silme seçeneğine sahip olacak. Bu değişiklikle birlikte kullanıcılara geçmişi temizleme konusunda 15 dakikalık yeni bir seçenek sunuluyor. Daha önce tarama geçmişini temizlemenin en kısa süresi bir saatti. Gelecek seçeneğe erişmek için kullanıcıların Chrome tarayıcılarının sağ üst köşesindeki üç noktayı tıklamaları ve “tarama verilerini temizle” seçeneğini seçmeleri gerekecek.

Google

Google uygulamasında yerleşik olarak bulunan Google Şifre Yöneticisi, kullanıcılara şifrelerini güvenli bir şekilde kaydetmeleri ve daha hızlı oturum açmaları için kolay bir yol sunuyor. Artık iOS kullanıcıları bunu Otomatik Doldurma sağlayıcısı olarak ayarlayabiliyor.

Google ayrıca, kullanıcıların Gmail adreslerinin karanlık ağda açığa çıkıp çıkmadığını görmelerine yardımcı olmak için tasarlanan Dark web raporuna erişimi daha kolay hale getiriyor. 

Bugünkü duyuru, Google’ın şifre anahtarlarını tüm kullanıcılar için varsayılan oturum açma yöntemi haline getirmesinden bir gün sonra geldi. 

Geçiş anahtarları, cihazınızda halihazırda mevcut olan şifreli biyometrik kimlik doğrulama yöntemlerine dayalı olarak kimliğinizi doğrulayabilen şifre değiştirme işlemleri. Bu işlem, kimlik avı ve diğer sorunlara karşı duyarlı olabilecek kullanıcı adı ve şifre kombinasyonlarına güvenme ihtiyacını ortadan kaldırıyor.

Threads’a beklenen özellik sonunda geldi!

Threads’ın son güncellemesi, platformun kullanıcılarını daha fazla memnun etmek ve onlara daha iyi bir deneyim sunmak amacıyla tasarlanmış bir dizi yenilik ile geliyor. Özellikle bu güncelleme, kullanıcıların beklentilerini karşılamak ve diğer popüler sosyal medya platformlarına rekabet edebilmek adına önemli bir adım olarak görülüyor.

Threads Gönderi düzenleme özelliği, kullanıcıların paylaştıkları içerikleri daha iyi kontrol etmelerini sağlıyor. İlk beş dakika içinde gönderileri düzenleyebilme imkanı, hızlı bir hatanın veya eksik bilginin düzeltilmesi için oldukça kullanışlı bir özellik olarak geliyor.

Özellikle anlık olaylar veya haberler hakkında hızlı güncellemeler yapma ihtiyacı duyan kullanıcılar için bu özellik büyük bir avantaj sağlayacak. Ancak, bu sürenin sonunda düzenleme seçeneğinin kapatılması, gönderilerin istenmeyen şekilde manipüle edilmesini önlemeye calışacak.

Düzenleme geçmişini göstermeyen Threads, kullanıcıların geçmişteki düzenlemeleri takip etmelerini sağlamayacak. Bu, Twitter gibi diğer platformlarda görülen düzenleme geçmişi özelliğinden farklı. Bu nedenle, kullanıcılar, bir gönderinin düzenlendiğini sadece belirli bir simge veya işaret ile anlayabilirler.

Threads’a Sesli gönderi paylaşma özelliği ise kullanıcıların iletişim biçimini zenginleştiriyor. Metin yerine sesli mesajlar kullanarak, duygusal ifadeleri, tonu ve vurguları daha iyi iletebilecekler . Bu, kullanıcıların daha kişisel ve anlamlı iletişim kurmalarına yardımcı olur.

Threads’in bu güncellemesi, kullanıcıların platformda daha fazla zaman geçirmelerini ve daha zengin bir deneyim yaşamalarını teşvik etmeyi amaçlıyor. İleriye dönük olarak, Threads’in diğer platformlarla rekabetini sürdürmesi ve kullanıcı tabanını genişletmesi için bu tür yeniliklerin önemli olduğunu görmekteyiz.

Huawei, 5.5G teknolojisi ile telekom dünyasında liderliği hedefliyor

5G teknolojisi henüz yaygınlaşmaya başlarken, teknoloji devi Huawei, 5.5G (5G-A) ile endüstriye hızlı bir giriş yapmayı planlıyor. Dubai’de gerçekleşen 14. Global Mobile Broadband Forum’da Huawei, China Mobile, China Telecom, China Unicom, Birleşik Arap Emirlikleri ve Saudi Telecommunication Company gibi telekom devleriyle ortaklık kurarak 5.5G ağlarının tanıtımını duyurdu.

Huawei’nin Kurumsal Kıdemli Başkan Yardımcısı Li Peng, 5.5G’yi mevcut 5G teknolojisinin doğal bir evrimi olarak tanımlayarak küresel operatörleri ve endüstri ortaklarını bu yeni teknolojiye geçiş için teşvik etti.

5.5G teknolojisi nedir?

Huawei’ye göre, 5.5G teknolojisi, mevcut 5G ağlara göre on kat daha yüksek hız, daha düşük gecikme süresi ve daha verimli güç kullanımı sunacak. Bu yeni dönem, 10 gigabit downlink bağlantı hızları ve gigabit uplink bağlantı hızları gibi yüksek hızlı bağlantılarla çeşitlenen hizmet gereksinimlerini karşılamayı hedefliyor. Bu sadece bireyler için değil, birçok endüstri için de devrim niteliğinde bir gelişme vaat ediyor.

Huawei, 5.5G teknolojisinin küresel olarak hızla ticarileştirildiğini ve yaklaşık 20 ülkenin 5.5G spektrumuna sahip olduğunu belirtiyor. Teknoloji devi ayrıca 2024 yılında eksiksiz bir ticari 5.5G ağ ekipmanı seti sunmayı planlıyor.

Çin, 5G ve 5.5G yarışının önde gelen ülkesi

Çin, 5G yarışında lider konumda bulunuyor ve Mayıs ayı itibariyle 2.8 milyondan fazla 5G baz istasyonuna sahip. Bu alandaki önemli bir kısmı Huawei ekipmanlarına dayanacak olan China Mobile, 5.5G teknolojisini 6G’ye geçişin bir adımı olarak görüyor.

5.5G teknolojisi, bağlantılar ve endüstri uygulamaları konusunda paradigmaları değiştirmeye yönelik heyecan verici bir geleceği işaret ediyor. Huawei, bu alandaki liderliği hedefleyerek telekom dünyasında yeni bir dönemi başlatmayı amaçlıyor.

E-ticarette rekor beklentisi!

Yıl boyunca e-ticarette en yüksek ciroya ulaşılan çeyrek dilime girdik. Ekim ayından başlayıp yıl sonuna kadar devam eden 3 aylık süreç, e-ticaret sektörünün kampanya ve indirim çılgınlığı dönemi olarak da biliniyor. Okul dönemi kampanyaları, 11 Kasım Bekarlar Günü, “Efsane Cuma”, “Şahane Cuma” olarak isimlendirilen Black Friday, hemen ardından gelen Siber Pazartesi kampanyaları ve yılbaşı indirimleri ile beraber adeta bir alışveriş sezonuna dönüşen son çeyrekte bu yıl sektörün beklentisi yüksek.

Ticimax E-ticaret Sistemleri Kurucu CEO’su Cenk Çiğdemli
Ticimax E-ticaret Sistemleri Kurucu CEO’su Cenk Çiğdemli

Geçtiğimiz yıl toplamı 800 milyar TL’ye ulaşan yıllık e-ticaret hacminin 270 milyara TL’ye yakın kısmının son çeyrekte gerçekleştiğine işaret eden TOBB E-ticaret Meclisi Üyesi, Ticimax E-ticaret Sistemleri Kurucu CEO’su Cenk Çiğdemli, “Bu yıl e-ticaret sektörünün toplam son çeyrek ciro rakamının en az 650 milyar TL olmasını bekliyoruz. Sipariş adedinin de geçen yıldan yola çıkarak bir kıyas yaptığımızda en az 1,5 milyar adet olacağını söyleyebiliriz. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, e-ticaret sektörü 2023 yılında 2 milyon yeni müşteri daha kazandı. Bu durumda işlem adetlerinin 1,5 milyardan da fazla olabileceğini tahmin ediyorum” dedi.

Büyük indirim kampanyaları geliyor

İstanbul Ticaret Odası’nın yayınladığı e-ticaret raporuna göre Türkiye dünyada e-ticaret büyüme hızında 3. sırada yer alıyor. Zorlaşan ekonomik koşullar büyüme hızını daraltıyor olsa da haftada en az bir kez e-ticaret alışverişi yapan internet kullanıcılarının oranına göre Türkiye, yüzde 64,6 ile dünyada Tayland (yüzde 66,8) ve Güney Kore’den (yüzde 65,6) sonra üçüncü sırada geliyor. Öte yandan bu yıl yaşadığımız deprem felaketinin ardından uzun bir süre alışveriş durgunluk yaşadı, birçok e-ticaret sitesi ve satıcısının stokları elinde kaldı. Son çeyrekte bu stokları eritmek için benzeri görülmemiş indirim kampanyaları yapılacak. Bu da ciro ve adetsel bazda e-ticaret sektörü son çeyrek rakamlarını yukarı yönlü olarak etkileyecek gibi görünüyor.

Google, Bing’i bitirmek için Microsoft’u izledi; ortalık karıştı!

Kaderin tuhaf bir cilvesi olarak Adalet Bakanlığı geçen hafta Microsoft CEO’su Satya Nadella’yı Google karşısında önemli bir tanık olarak çağırdı. Nadella, Google’ın, dünya çapında yüz milyonlarca akıllı telefonda Google’ı varsayılan arama motoru haline getirmek için arama hakimiyetini haksız bir şekilde kullandığını, bunun da rakiplerin yetişmesine, hatta hayatta kalmasına izin vermeyeceğini söyledi.

İfadesinde eksik olan şu basit gerçek vardı: Google, Microsoft’un onlarca yıl önce sayısız rakibini öldürmek ve internetin bekçisi olmaya çalışmak için dünya çapında hakim Windows işletim sistemini kullanarak mükemmelleştirdiği taktik kitabını takip ediyordu.

Şimdi faul yapma sırası Microsoft’ta. Nadella, Google’ın yalnızca arama pazarına sahip olmak için değil aynı zamanda tekel gücünü potansiyel olarak yapay zekaya da yaymak için pazar gücünü yasadışı bir şekilde kullandığını iddia ediyor. Ve hükümetin bunu durdurmak için hızlı bir şekilde harekete geçmesini istiyor.

Google’ın arama hakimiyeti

Temmuz 2023’e ait en son Statista rakamları, Google’ın arama pazarının %83,5’ine, Bing’in ise %9,2’sine sahip olduğunu gösteriyor. Nadella‘nın Google davasındaki ifadesinden alınan, Google’ın her yerde bulunuşunun daha da iyi bir resmi : “Sabah kalkıyorsunuz, dişlerinizi fırçalıyorsunuz ve Google’da arama yapıyorsunuz.

Google böyle bir tekeli nasıl kurdu ve sürdürdü? Google’a inanıyorsanız cevap basit: Google’ın arama motoru, açık farkla, piyasadaki her şeyden daha iyi. İnsanlar sırf bu nedenle oraya akın ediyor. Daha iyi bir arama motoru oluşturduğunuzda dünya kapınıza kadar ulaşacak.

DOJ’a, Nadella’ya ve Google’ı eleştiren diğer kişilere inanıyorsanız, bunun çok farklı bir açıklaması var: Google, arama tekelini oluşturmak ve sürdürmek için güçlü bir şekilde silahlandı.

Bunu nasıl yapıyor? Google, Google’ı varsayılan arama motoru yapmak için akıllı telefon üreticilerine, tarayıcı üreticilerine ve Apple, Samsung, Verizon ve diğerleri dahil olmak üzere kablosuz iletişim operatörlerine yılda tahmini 10 milyar dolar ödüyor. Adalet Bakanlığı’nın mahkeme salonu baş avukatı Kenneth Dintzer, duruşmanın açılış gününde ödemelerin yeni başlayanları öldürmek ve arayış rakiplerini savuşturmak için kullanılan “güçlü bir stratejik silah” olduğunu söyledi.

Şöyle ekledi: “Bu geri bildirim döngüsü, bu çark 12 yılı aşkın süredir dönüyor. Ve bu her zaman Google’ın avantajına dönüyor.”

Nadella da ifadesinde aynı şeyi söyledi. Bu ödemeler ve bunun sonucunda Google’ın tekel oluşturması nedeniyle internetin artık “Google web” olarak adlandırılması gerektiğini söyledi.

Bir Microsoft CEO’sunun, Google’ın işletim sistemleri ve cihazlarda varsayılan seçenek konumunu sağlamlaştırarak tekelini genişlettiğinden şikayet etmesi biraz ironik. Microsoft’un onlarca yıl önce Windows ile yaptığı da tam olarak buydu; rakip tarayıcıları ortadan kaldırmak ve dünyanın çoğunun interneti kullandığı ağ geçidinin koruyucusu olmak amacıyla Windows PC üreticilerini Internet Explorer’ı varsayılan web tarayıcıları yapmaya zorladı.

Adalet Bakanlığı bunun için Microsoft’un peşine düştü ve sonunda şirket, hükümetin bazı cezalarına razı olmak zorunda kaldı.

Varsayılan olmak, her şeyden daha önemli

Microsoft’ta daha fazla ikiyüzlülük arıyorsanız işiniz kolay. Tanık kürsüsünde Nadella, Bing’i iOS’un yerleşik tarayıcısı olan Safari için varsayılan arama yapmak üzere Apple ile pazarlık yaparak Google ile aynı taktikleri kullanmayı denediğini itiraf etti, ancak Apple onun teklifini geri çevirdi. Anlaşmada 15 milyar dolar kaybetmeye ve bundan elde edilen tüm karı Apple’a vermeye hazır olduğunu söyledi. Apple’a Bing markasını iOS’ta gizleyeceğini ve Apple’ın istediği gizlilik sınırlamalarını kabul edeceğini söyleyecek kadar ileri gitti.

Mahkemeye tüm bunları yaptığını çünkü “kullanıcı davranışını değiştirmek açısından önemli olan tek şeyin varsayılanlar olduğunu” söyledi. Bir arama motorundan diğerine geçmenin kolay olduğu fikrine gelince, bu iddiayı “sahte” olarak nitelendirdi. Bu, Microsoft’un 25 yıl önce antitröst davasında mahkemeye söylediklerinin tam tersi.

Nadella neden iOS’un varsayılan arama motoru olmak için bu kadar ileri gitmeye istekliydi? Kürsüde oldukça şok edici bir şeyi itiraf etti: Google, Bing’den daha iyi bir arama motorudur. Bunun nedeninin, Google’da Bing’de yapılan aramalardan çok daha fazla arama yapılması, dolayısıyla Google’ın aramasını geliştirmek için kullanılabilecek daha fazla veriye sahip olması olduğunu söyledi. Google’ı iOS arama varsayılanı olarak değiştirerek Microsoft’un aramayı geliştireceğine ve Google’dan daha iyi olacağına inanıyordu.

Nadella’nın tekliflerine rağmen Apple’ın neden iOS için varsayılan olarak Bing yerine Google’ı seçtiğine gelince, Nadella bunun nedeninin Apple’ın Microsoft ile anlaşma yapması halinde Google’ın insanları ikna etmek için Gmail ve YouTube da dahil olmak üzere birçok hizmetini kullanacağından endişe etmesi olduğunu iddia etti. Ancak bununla ilgili hiçbir kanıt sunmadı. Apple, arama motorunun Bing’inkinden daha iyi olması nedeniyle Google’ı seçtiğini iddia ediyor.

Microsoft’un tüm bunlardaki ikiyüzlülüğü tam anlamıyla ortada. Bir tekel oluşturmak ve genişletmek için varsayılanların nasıl kullanılacağına dair taktik kitabını yazdı ve şimdi Google’ın bu taktik kitabını Microsoft’un kendisinden daha iyi takip ettiğinden şikayet ediyor.

Bu Google’ın bu paçavradan kurtarılması gerektiği anlamına gelmiyor. Microsoft’un 25 yıl önceki tekelleşme hamleleri nasıl yanlışsa bugün Google tarafından yapılanlar da öyle yanlış. 

Optik veri iletiminde Dünya rekoru kırıldı!

Nokia bugün, denizaltı optik iletiminde iki yenidünya rekoru kırdığını ve bu rekorların gelecek nesil optik ağ ekipmanlarını şekillendireceğini duyurdu.

İlk rekor, okyanus ötesi mesafeler için yeni bir optik hız rekoru oldu. Nokia Bell Labs araştırmacıları, tek bir ışık dalga boyu kullanarak 7865 km mesafede 800 Gbps veri hızını taşımayı başardılar. Bu mesafe, mevcut son teknoloji ekipmanların aynı kapasitede iletebildiğinden iki kat daha fazla ve yaklaşık olarak Seattle ile Tokyo arasındaki coğrafi mesafeye eşit. Nokia Bell Labs bu önemli başarıya Paris-Saclay, Fransa’daki optik araştırma test merkezinde ulaştı.

İkinci rekor ise Nokia Bell Labs ve Nokia bünyesinde yer alan Alcatel Submarine Networks (ASN) tarafından C-bandı yinelenmeyen iletim sistemi üzerinden 291 km boyunca 41 Tbps’lik net verime ulaşılarak elde edildi. C-bandı tekrarlanmayan sistemler genellikle adaları ve açık deniz platformlarını birbirlerine ve anakaraya bağlamak için kullanılır. Bu tür sistemler için önceki rekor aynı mesafe üzerinden 35 Tbps idi. Nokia Bell Labs ve ASN, rekoru ASN’nin yine Paris-Saclay’de bulunan araştırma test merkezinde kırdı.

Okyanus ötesi sistemler arasında daha verimli veri bağlantıları kurulacak

Nokia Bell Labs ve Alcatel Submarine Networks her iki dünya rekorunu da daha yüksek baud-rate teknolojilerinin inovasyonu sayesinde elde etmeyi başardı. “Baud”, bir optik lazerin saniyede kaç kez açılıp kapandığını veya “yanıp söndüğünü” ölçer. Daha yüksek baud hızları daha yüksek veri kapasitesi anlamına gelir ve gelecekteki optik sistemlerin dalga boyu başına aynı kapasiteleri çok daha uzak mesafelere iletmesine olanak tanıyacak. Okyanus ötesi sistemler söz konusu olduğunda, bu artan baud hızları, aynı miktarda kapasiteyi iletebileceğimiz mesafeyi iki katına çıkaracak ve Atlantik ve Pasifik okyanuslarının karşı taraflarındaki şehirleri verimli bir şekilde bağlamamıza olanak tanıyacak. C-bandı yinelenmeyen sistemler söz konusu olduğunda, daha yüksek baud, adaları veya açık deniz platformlarını birbirine bağlayan hizmet sağlayıcıların daha az alıcı-verici ile yeni frekans bantları eklemeden daha yüksek kapasitelere ulaşmasına olanak tanıyacak.

Bu iki rekorun ardındaki araştırma, yeni nesil denizaltı optik iletim sistemleri üzerinde önemli bir etkiye sahip olacak. Gelecekteki denizaltı fiber dağıtımları çok modlu ve çok çekirdekli gibi yeni fiber teknolojilerden yararlanırken, mevcut denizaltı fiber ağları performanslarını artırmak ve uzun vadeli sürdürülebilirliklerini artırmak için yeni nesil yüksek baud hızlı alıcı-vericilerden yararlanabilir. 

Nokia Bell Labs Araştırma Mühendisi Sylvain Almonacil; “Bu daha yüksek baud hızlarıyla, dünyanın birçok kıtasını ayrı dalga boyları üzerinden 800 Gbps kapasiteyle doğrudan birbirine bağlayabiliriz. Daha önce bu mesafeler bu kapasite için hayal bile edilemezdi. Dahası, başarımızla yetinmiyoruz. Bu dünya rekoru, bireysel dalga boyları üzerinden yeni nesil saniyede bir Terabit denizaltı iletimine doğru atılan bir sonraki adımdır,” dedi.

ASN’de Yinelenmeyen Sistemler Grubu lideri Hans Bissessur; “Bu araştırma sonuçları, mevcut fiber altyapı üzerinden daha iyi performans elde edebileceğimizi gösteriyor. Bu optik sistemler ya dünyayı boydan boya sarıyor ya da bir takımadadaki adaları birbirine bağlıyor olsun, ömürlerini uzatabiliriz,” dedi.

HTC, 2026 yılına kadar sanal gerçeklik pazarından çekilebilir

Teknoloji dünyasının önemli analist firmalarından biri olan CCS Insight, 2024 ve sonrası için önemli tahminler içeren yeni bir raporunu yayınladı. Bu rapora göre, Tayvan merkezli teknoloji devi HTC, sanal gerçeklik (VR) sektöründen 2026 yılına kadar çekilme ihtimaliyle karşı karşıya.

HTC, özellikle akıllı telefon pazarında tasarım, performans ve yenilikçilik konularında birçok ikonik model üreterek önemli bir rol oynadı. HTC Hero, HTC Legend, HTC Desire ve HTC One gibi modeller, teknoloji severlerin hafızasında yer etti. Ancak 2017 yılında, akıllı telefon işini Google’a satarak bu pazardan çekildi. Google da o tarihten bu yana Pixel cihaz serisi ve Nest akıllı ev ürünleri ile tüketici donanımında etkili bir şekilde büyümeye devam etti.

son yıllarda odak noktasını VR ve artırılmış gerçeklik (AR) teknolojilerine kaydırmış olsa da, bu alanda da zorlu bir rekabetle karşı karşıya. Şirket, geçtiğimiz ocak ayında piyasaya sürdüğü Vive XR Elite başlığı gibi yüksek fiyatlı ürünler sunarak dikkat çekti. Ancak bu yüksek fiyatlar, tüketiciler tarafından olumsuz bir şekilde karşılandı. Ayrıca, Meta, Sony ve yeni giriş yapan Apple gibi rakipler, daha uygun fiyatlı ve erişilebilir VR ürünleri sunarak HTC’yi zorluyorlar.

CCS Insight analisti, bu durumun HTC’nin VR pazarından çekilme olasılığını artırdığını belirtiyor. HTC’nin 2026 yılına kadar VR sektöründen çekilme olasılığı oldukça yüksek görünüyor. Bu senaryoda, şirketin sahip olduğu fikri mülkiyet haklarını bu alandaki diğer oyunculara satabileceği tahmin ediliyor. HTC’nin VR sektöründeki geleceği, belirsizliklerle dolu bir şekilde devam ediyor.

Samsung Galaxy S24 Ultra, Geekbench testleri sızdırıldı

0

Samsung’un merakla beklenen amiral gemisi telefonu Galaxy S24 Ultra, Geekbench testlerinde dikkat çeken sonuçlar elde etti. İşte ayrıntılar:

Samsung’un 2024 yılına damga vurması beklenen Galaxy S24 serisi hakkındaki bilgiler hızla gün yüzüne çıkıyor. Bu serinin en güçlü üyelerinden biri olan Galaxy S24 Ultra, Snapdragon 8 Gen 3 işlemcisiyle Geekbench testlerine tabi tutuldu ve sonuçlar oldukça etkileyici.

samsung s24

Geekbench testlerine göre, Galaxy S24 Ultra, 8GB RAM ve Snapdragon 8 Gen 3 işlemci ile donatılmış bir konfigürasyon kullanarak tek çekirdek testinde 2.234 ve çoklu çekirdek testinde ise 6.807 puan elde etti. Bu sonuçlar, önceki nesil Snapdragon 8 Gen 2 işlemcisine kıyasla sırasıyla yüzde 15 ve yüzde 35 daha yüksek bir performansı işaret ediyor. Bu da demek oluyor ki, Galaxy S24 Ultra güçlü bir işlemciye sahip ve performans konusunda iddialı.

Ayrıca, telefonun diğer özellikleri de merak konusu. Galaxy S24 Ultra’nın 6,78 inç boyutlarında QuadHD+ ekranı, 3120×1440 piksel çözünürlük sunuyor ve kavisli bir tasarıma sahip. Kamera konusunda ise, üçlü bir kurulumla (50+50+200MP) geleceği tahmin ediliyor.

Galaxy S24 Ultra’nın Android 14 tabanlı OneUI 6.1 ile çalışacağı ve güçlü 5.000mAh pil kapasitesine sahip olacağı belirtiliyor. Ayrıca, kullanıcıların tercihlerine göre 8GB veya 12GB RAM ile 256GB veya 1TB depolama seçenekleri sunulacak.

Bu sonuçlar, Samsung’un Galaxy S24 Ultra ile amiral gemisi telefon pazarında güçlü bir oyuncu olmayı hedeflediğini gösteriyor. Telefonun beklenen tarihlerde resmi olarak tanıtılması ve diğer özelliklerinin açıklanması merakla bekleniyor.

İstanbul Havalimanı, inovasyon merkezi oluyor!

Havacılık sektöründe yeniliklerin öncüsü İGA İstanbul Havalimanı, dünyada inovasyonun merkezi kabul edilen Plug and Play ile önemli bir iş birliğine imza attı. Anlaşmayla; teknoloji ihtiyaçlarına uygun startup’ların inovasyon süreçlerinin başlatılacağı İGA İstanbul Havalimanı’nda inovasyon kültürünün desteklenmesi amaçlanıyor.

Dijitalleşme ve teknolojiyi odağına alan İGA İstanbul Havalimanı, yeni fikirleri teşvik etmek, girişimcileri desteklemek ve büyük şirketlerle buluşturmak amacıyla Silikon Vadisi’nde faaliyet gösteren Plug and Play ile heyecan verici bir iş birliği başlattı.

İGA İstanbul Havalimanı’nın küresel çaptaki inovasyon yolculuğunu hızlandırması ve daha sürdürülebilir bir geleceğe katkı sağlaması hedeflenen iş birliği kapsamında ilk olarak ‘teknoloji odak çalışması’ yapılması planlanıyor. İGA İstanbul Havalimanı çalışanlarının sunacağı fikirlerin ve teknoloji ihtiyaçlarının toplanmasının ardından bu konularda çözüm üretebilecek startup’lara çağrı yapılacak ve seçilen startup’ların çözümlerinin İGA İstanbul Havalimanı’nda uygulanması için inovasyon süreçleri yürütülecek.

Bünyesinde ‘inovasyon yönetimi’ ve ‘girişimcilik ekosistemi’ kurmayı hedefleyen İGA İstanbul Havalimanı, “Travel Vienna” ve “Smartcities İstanbul” programları kapsamında Seyahat, Mobilite, Nesnelerin İnterneti (IoT) ve Akıllı Şehir alanlarında çalışacak; ayrıca 19 Ekim’de Viyana’da düzenlenecek “Selection Day” ile 2 Kasım’da Feriye Palas’ta düzenlenecek “İstanbul Expo Day” etkinliklerine katılarak startup ve partnerlerle bir araya gelecek.

İnovasyon yönetimi ve girişimcilik ekosistemi kurulacak

İstanbul Havalimanı

Dünya genelinde 60 binden fazla girişime erişimi bulunan Plug and Play’in geniş ekosistemine erişim sağlanmasıyla İGA İstanbul Havalimanı’nın inovasyon yolculuğunun hızlanacağının altını çizen İGA İstanbul Havalimanı CEO Vekili Selahattin Bilgen sözlerine söyle devam etti:

“Bu projeyle çalışanlarımızın fikirlerine ve ihtiyaçlarına odaklanarak, havalimanımızı teknolojide daha da ileri taşıyacağız. İGA İstanbul Havalimanı olarak bu heyecan verici iş birliğiyle geleceğe daha hazır ve daha yenilikçi adımlar atmaya kararlıyız. İş birliğimiz; İGA İstanbul Havalimanı’nda inovasyon kültürünün desteklenmesi, teknoloji girişimlerinin İstanbul Havalimanı’na çekilmesi, Havalimanı’nın teknoloji ihtiyaçlarının yenilikçi bakış açısıyla karşılanması, şirket içi girişimciliğin ve sürdürülebilir kalkınmanın teşvik edilmesi ile yeni fikirlerin Havalimanımızda hayata geçirilmesi konularında çok büyük değer katacaktır.”

Plug and Play Türkiye Direktörü Lale Gözübüyük de İGA İstanbul Havalimanı ile iş birliği konusunda çok heyecanlı olduğunu vurgulayarak en yakın zamanda bu iş birliğinden doğacak başarı hikâyelerini global ekosisteme duyurmayı hedeflediğini belirtti.

Gözübüyük, “İGA İstanbul Havalimanı dünyanın en büyük, en başarılı havalimanları arasında yer alıyor; fakat bununla da yetinmeyip hep daha iyisi için çalışıp, ülkemizi gururlandırmaya devam ediyor. Ben de böyle çalışkan ve başarılı bir şirketle iş birliği yapmaktan onur duyuyorum. Plug and Play’in benzersiz global inovasyon imkânlarından, İGA İstanbul Havalimanı’nın sonuna kadar faydalanması için tüm ekibimizle elimizden gelenin en iyisini yapacağız,” ifadelerini kullandı.

Yapay zeka her yıl küçük bir ülke kadar elektrik tüketiyor!

0

ChatGPT’nin geçen yıl sahneye çıkmasından bu yana neredeyse tüm teknoloji devleri hizmetlerine yapay zeka destekli eklentiler yapabilmek için adeta birbirleriyle yarışıyorlar. Ancak bu uygulamalar geleneksel uygulamalardan çok daha fazla güç kullanıyor ve bu da çevrimiçi olmayı çok daha enerji yoğun hale getiriyor. Yapılan yeni bir araştırma, yapay zeka trendinin aynı hızla devam etmesi durumunda enerji tüketiminde ciddi sorunlara yol açabileceği uyarısında bulunuyor.

Joule dergisinde yayınlanan araştırmada Vrije Universiteit Amsterdam’da doktora adayı olan Alex de Vries adlı bir akademisyen, bir yıl boyunca yapılan her Google aramasında yapay zeka kullanılması halinde, İrlanda veya Hollanda gibi küçük bir ülkeye güç sağlamak için kullanılan elektrik miktarına eşdeğer miktarda elektrik kullanılacağını öne sürüyor. De Vries yorumunda, Hugging Face’in çok dilli metin oluşturma uygulamasının eğitimi sırasında yaklaşık 433 megawatt-saat (MWh) enerji kullandığını ve bunun ABD’deki ortalama 40 eve bir yıl boyunca enerji sağlamaya yettiğini belirtiyor.

De Vries’in analizi, ChatGPT gibi bir aracın komutlara dayalı metin çıktısı verirken “önemli miktarda bilgi işlem gücü ve dolayısıyla enerji” kullandığını gösteriyor. Analiz, ChatGPT’nin çalıştırılmasının günde 564 MWh elektriğe mal olabileceğini söylüyor. Geliştiriciler AI araçlarını daha verimli hale getirmek için çalışırken, de Vries bunun Jevons Paradoksu olarak bilinen bir olguyla sonuçlanabileceğini söylüyor.

De Vries “Bu araçları daha verimli ve erişilebilir hale getirmenin sonucu, sadece daha fazla uygulamaya ve daha fazla insanın kullanmasına izin vermemiz olabilir ki bu da daha fazla erişim, daha fazla kullanım ve daha fazla enerji tüketimi anlamına gelir” diyor.

De Vries, güç tüketimi ve yapay zeka ile ilgili mevcut verilere dayanarak, Google’ın günlük yaklaşık 9 milyar arama için yapay zeka kullanması durumunda, her yıl 29,2 terrawatt saat (TWh) güce ihtiyaç duyacağını tahmin ediyor. Bu rakam İrlanda’nın yıllık elektrik tüketimine eşdeğer. De Vries, yapay zeka sunucu üretimi projeksiyonuna dayanarak, 2027 yılına kadar dünya çapında yapay zeka ile ilgili elektrik tüketiminin yılda 85 ila 134 TWh artabileceğini tahmin ediyor.

Turkcell’in Genel Müdürü belli oldu!

Turkcell Yönetim Kurulu kararıyla ataması onaylanan Dr. Ali Taha Koç bugünden itibaren göreve başladı.

Dr. Ali Taha Koç, Bilkent Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Elektrik ve Elektronik Mühendisliği bölümünü bitirdikten sonra Dallas Texas Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Bölümü’nde yüksek lisans ve doktora öğrenimini tamamladı. ABD’de Intel şirketinde AR-GE mühendisi olarak çalışmaya başlayan Dr. Ali Taha Koç, bu sürede 61 patent geliştirdi, 23 bilimsel makalesi yayımlandı. Uluslararası projeler geliştirip yöneten Koç, 2013’te en çok patent üreten ve ödül alan 10 mühendisten biri oldu.

2014 yılında Türkiye’ye dönen Dr. Ali Taha Koç Başbakanlık Başmüşaviri olarak göreve başladı. Aynı yıl Cumhurbaşkanlığı Bilgi Teknolojileri Başkanlığı’na atandı. Eş zamanlı olarak tüm bakanlıklardan ve güvenlik birimlerinden bilgi akışını sağlayan Cumhurbaşkanlığı Devlet Bilgi Koordinasyon Merkezi’nin kurulum sürecini yönetti.

2018’de Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanlığı’na atanan Dr. Ali Taha Koç, aynı zamanda TÜRKSAT Uydu Haberleşme Kablo TV ve İşletme A.Ş. yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptı. Mezun olduğu Bilkent Üniversitesi Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümü’nde yüksek lisans ve doktora dersleri veriyor.

Lisanslı bir pilot olan ve çok iyi derecede İngilizce bilen Dr. Ali Taha Koç, evli ve bir çocuk babası.

E-atık tehlikesi büyüyor!

Yeni bir analiz, insanların genellikle e-atık olarak tanımadığı tüm küçük elektronikleri sayıyor ve rakamlar çılgınca.

Her yıl dünya çapında atılan elektronik sigaraların ağırlığının üç Brooklyn Köprüsü’ne eşit olduğu tahmin ediliyor. “Görünmez” kabul edilen elektronik sigaralar ve diğer küçük tüketici ürünlerinin toplam ağırlığı yılda 9 milyar kilogram (9 milyon ton) civarında. 

Bu eşyaların çöpe atılmasındaki sorun, elektroniklerin genellikle kurşun veya cıva gibi tehlikeli maddeler içermesi ve bunların çöplük alanlarından sızarak toprağı ve suyu kirletmesi. Eğer bu ürünler geri dönüştürülseydi, üreticiler altın ve diğer değerli malzemeleri geri kazanabilirdi. Bu, e-atığı ve hatta potansiyel olarak aynı miktarda hammadde çıkarma ihtiyacını azaltıyor.

Atılan cihazlar ve bilgisayarlar onlarca yıldır sorunlara yol açsa da, yeni analiz, küresel bir karmaşaya dönüşen, genellikle gözden kaçan trendlere ışık tutuyor. Tek kullanımlık elektronik sigaralar her yerde. Cihazların yeni versiyonları genellikle yeni şarj cihazları gerektiren yeni fişlerle birlikte geliyor. 

Kâr amacı gütmeyen WEEE iletişim yöneticisi Magdalena Charytanowicz, bir basın toplantısında; “Tüketiciler çoğu zaman bazı öğelerin elektronik içerdiğini fark etmiyor ve bu nedenle bu öğeler doğru gitmiyor; bu bir kayıp.” dedi.

e-atık sorunu

Bu görünmez elektronikleri geri dönüştürmediğimizde ne kaybolur? WEEE Forum’a göre yalnızca 2019’da geri kazanılabilecek yaklaşık 9,5 milyar dolarlık malzeme (başta demir, bakır ve altın) bulunuyor. Geçen yıl atılan bakır yüklü kablolar dünyanın çevresini 107 kez dolaşmış olabilir. Yenilenebilir enerji, elektrikli araçlar ve daha fazlası için önemli olan bakır talebinin bu on yılda hızla artması bekleniyor.

Çöpe atılan elektronik sigaralar (diğer şarj edilebilir cihazlar gibi), dünyanın daha temiz enerjiye ve ulaşıma geçiş için çok ihtiyaç duyacağı önemli bir pil minerali olan lityum israfıdır. WEEE Forum genel müdürü Pascal Leroy basın toplantısında şunları söyledi: “Her hafta milyonlarca elektronik sigara çöp kutusuna atılıyor… bu büyük endişe verici bir konu.

Brüksel merkezli Forum, görünmez elektroniklerle ilgili yeni analizi yürütmek üzere Birleşmiş Milletler Eğitim ve Araştırma Enstitüsü’nü (UNITAR) görevlendirdi. Tahminler, en son 2020’de yürütülen ve her türlü e-atığı izleyen uluslararası bir rapor olan UNITAR’ın küresel e-atık izleme raporuna dayanıyor.

Büyük ölçüde üreticilerin ürünlerinin ürettiği atıkları yönetmesini gerektiren yasalar sayesinde, e-atıkların yaklaşık yüzde 55’i Avrupa’da toplanıyor. Dünyanın pek çok başka yerinde benzer Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu (EPR) yasaları ve atılan ürünleri sorumlu bir şekilde parçalara ayırıp değerli malzemeler çıkarmak için gereken geri dönüşüm altyapısı bulunmuyor. Dünya genelinde e-atık toplama oranı sadece yüzde 17.

ABD yarışta geride kaldı: Bayraktar TB3 piste çıktı!

Baykar Savunma tarafından geliştirilen Bayraktar insansız hava araçları arasına yeni bir üye katılıyor. Bayraktar TB3 ismiyle çıkacak olan SİHA, gelecek dönemde hizmete girecek TCG Anadolu amfibi hücum gemisi üzerinde bulunan kısa pistten kalkış yapabilecek. Üstelik her ne kadar ABD de bu alanda çalışıyor olsa da bu özelliğiyle dünyada ilk olacak. Bugün ise ilk koşu testini tamamladı.

Bayraktar TB3, ilk koşu testini tamamladı!

TCG Anadolu amfibi hücum gemisi, geçtiğimiz yıl suya indirildi. Bu yılın ilk çeyreğinde de son test süreci başladı. Ardından kabul testleri tamamlanıp envantere alındı. Hatta İstanbul sahilinde üzerinde Bayraktar TB3 ve Kızılelma prototipleri konumlanmış şekilde ziyarete de açıldı. Şu anda ise verilen görevleri yerine getiriyor.

Bu gemide F-35 kullanılması planlanıyordu. Fakat ABD ambargosu nedeniyle F-35 satışları süresiz rafa kaldırıldı. Yani Türkiye artık proje içerisinde değil. Ayrıca değil F-35, F-16 satışı bile yapılmıyor. Bu nedenle Türkiye, TCG Anadolu’yu SİHA ve helikopter gemisine çevirme kararı aldı.

Bu talebe karşılık geliştirme sürecine şekil verilen Bayraktar TB3 ise Bayraktar TB2’nin daha uzun, geniş, yüksek ve katlanabilen kanat yapısına sahip bir versiyonunu olarak karşımıza çıkıyor. Tabii gelecekte sabit kanatlı 2. bir versiyonu görmemiz mümkün.

Bayraktar TB3’ün getirdiği bir diğer önemli yenilik de fiyat-performans erkinliğini koruyarak Bayraktar TB2’nin neredeyse 2 katı kadar yük taşıyabilecek oluşu. Tabii bu durum tasarıma da etki ediyor. Fakat yalnızca mühimmat değil. Farklı görevlere göre podların takılmasına olanak sağlayacak.

Baykar, ABD ile yarışta!

Bu alanda Baykar’ın yalnız olmadığını belirtelim. ABD’nin en ünlü SİHA’larından MQ-9 Reaper’ı geliştiren General Atomics de TB2-TB3 örneğinde olduğu gibi MQ-9’un katlanır kanatlı, kısa veya uzun pistli gemilerden kalkabilecek modeli üzerinde çalışıyor. Bu araca da MQ-9B STOL isimlendirmesi yapılacak.

Her ne kadar katlanır kanatlı uçak gemisi (amfibi dahil pistli gemiler) için özel üretilen ilk SİHA’yı Baykar tanıtmış olsa da General Atomics ilk uçuran ve envantere gireni yaparak tarihe geçmek istiyor. Fakat Baykar CTO’su Selçuk Bayraktar her alanda dünyada ilk olacaklarını söyledi. Nitekim ilk koşu testini başarıyla tamamladı.

Bayraktar TB2 vs TB3 SİHA özellikleri

ÖzelliklerBayraktar TB2Bayraktar TB3
Kanat açıklığı12 metre14 metre
Uzunluk6.5 metre8.35 metre
Yükseklik2.2 metre2.6 metre
Seyir-En yüksek hız70 knot – 120 knot125 knot-160 knot
Faydalı yük kapasitesi150 kg280 kilogram
Silah istasyonu sayısı46
Haberleşme-Kumanda menzili:<300 km
SATCOM
SATCOM
En yüksek kalkış ağırlığı700 kg1450 kg
Havada kalış süresi27+ saat24+ saat
Kalkış ve inişOtomatik Otomatik
İtki tipi105 HP-Rotax 912
170 HP- TEI PD-170
170 HP- TEI-PD170
225 HP- TEI-PD222ST (iddia)
MühimmatL-UMTAS
MAM
Cirit
BOZOK
TOGAN
KUZGUN
L-UMTAS
MAM
Cirit
BOZOK
TOGAN
KUZGUN
Diğer
-Gerçek zamanlı görüntü aktarma sistemi (BGAM)
-3 yedekli aviyonikler ve sensörler
-ASELSAN CATS
-GNSS uydu navigasyon sistemi
-Katlanır kanat yapısı
-Görüş hattı ve görüş hattı ötesi haberleşme
-Kısa pistli uçak gemilerinden kalkış ve iniş

Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi yorumlarda bizlerle paylaşmayı unutmayın!

ESA, Mars’tan video yayınlandı!

Mars’ın Noctis Labyrinthus’unun muhteşem bir bölümünü gösteren çarpıcı bir video, Avrupa Uzay Ajansı (ESA) tarafından yayınlandı. Bu video, ESA’nın Mars Express uzay aracı ve Yüksek Çözünürlüklü Stereo Kamerası (HSRC) tarafından sekiz yörünge uçuşu sırasında elde edilen görüntülerin birleştirilmesiyle oluşturuldu. Noctis Labyrinthus, Mars’ın yaklaşık 740 mil (1,190 kilometre) uzunluğunda ve İtalya’nın uzunluğuna eşdeğer derin vadilerden oluşan geniş bir sistem.

Bu vadilerin, diğer Mars bölgelerinden önemli ölçüde farklı olduğu gözlemleniyor. ESA’nın açıklamalarına göre, videoda görülen vadiler, kabuğun çevresine göre çökmüş olan “grabenler” olarak bilinen yapıları gösteriyor. Bu kanyonlar ve vadiler 18,6 mil (30 kilometre) genişliğinde ve 3,7 mil (6 kilometre) derinliğinde.

Bu özellikler, yakınlardaki Tharsis bölgesindeki yoğun volkanik faaliyetlerin sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Mars’ın kabuğunun çeşitli nedenlerle gerilip çökmesine yol açan bu faaliyetler, videoda gösterilen vadilerin oluşumuna katkıda bulundu.

Videoda ayrıca, vadi yamaçları ve tabanlarını kaplayan devasa heyelanlar ve Mars rüzgarları tarafından oluşturulan büyük kumullar gibi çeşitli yeryüzü özellikleri görünüyor.

ESA’nın Mars Express uzay aracı, Mars yüzeyini incelemek, minerallerini haritalamak, atmosferini analiz etmek, kabuğunun altını araştırmak ve Mars’ın çeşitli olaylarının nasıl etkileşime girdiğini anlamak gibi bir dizi görevi gerçekleştirdi.

Bu muhteşem görselin oluşturulmasında, Mars Express’ten alınan görüntüler, dijital bir arazi modelinden alınan topografik verilerle birleştirilerek 3D manzara oluşturuldu. Bu tür bilimsel keşifler ve görsel sunumlar, Mars’ın daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunuyor ve uzay araştırmalarının heyecan verici bir parçasını temsil ediyor.