Hoopla, REM People’dan yatırım aldı

Market, kuruyemişçi, büfe, kafe, bağımsız restoran gibi geleneksel satış kanallarına yönelik ürün tedarik hizmeti sağlayan Hoopla, yatırımla birlikte operasyonunu büyütürken yeni şehirlere açılıyor.

50’den fazla ülkeye yapay zekâ tabanlı görüntü tanıma teknolojileri ve perakende analitiği hizmetleri sunan REM People, yapay zekâ temelli bir perakende teknoloji merkezi olma hedefiyle büyüyor. REM People, bu hedefle geleneksel satış kanallarına (küçük-orta market, tekel bayi, kuruyemişçi, büfe, kantin ve ev dışı tüketim) yönelik ürün tedarik hizmetleri sağlayan e-ticaret uygulaması Hoopla’ya yatırım yaptı. 1.35 milyon dolar olarak tamamlanan tohum yatırım turuna 1 milyon dolar değerindeki katkısıyla REM People liderlik etti. REM People ile birlikte 2 ayrı melek yatırımcı da bu yatırım turunda yer aldı.

12 milyon dolar yatırım almıştı

2015’te perakende ve teknoloji tecrübesine sahip tekno-girişimciler tarafından kurulan REM People, yıllar içinde gelişerek yapay zekâ destekli omni-kanal perakende analitiği ve 6 adımda satış verimliliği çözümleri sunan yeni nesil perakende analitiği şirketi hâline geldi. Tamamen Türk mühendislerin geliştirdiği yazılımla alanında lider markalara hizmet veren REM People, global bir lider olmak için hedef büyüttü. REM People, ABD merkezli yatırım şirketi Ethos Asset Management’tan bu yılın başında aldığı 12 milyon dolarlık yatırımdan sonra girişim ekosistemini destekleyecek bir planı hayata geçirmeye başladı. Bu yıl yapay zekâ temelli bir perakende teknoloji merkezi olmayı hedefleyen REM People, birlikte çalışabileceği 5 teknoloji girişimine 4.5 milyon dolar yatırım yapmak üzere fon ayırmıştı.

Geleneksel kanal ve ev dışı tüketimin tedariği  dijital dünyaya taşındı

Bu hedefin ilk adımı, geleneksel satış kanallarına yönelik ürün tedarik hizmeti sağlayan e-ticaret uygulaması Hoopla ile gerçekleşti. Onur Pekşen ve Aydın Emek tarafından kurulan ve 2021’de faaliyetlerine başlayan Hoopla, hızlı tüketim ürünleri alanında geleneksel kanal işleyişini, sağladığı hizmet ve teknoloji altyapısıyla dönüştürmeyi amaçlıyor. Üye noktaların ihtiyacı olan tüm ürünleri, bir distribütöre veya toptancıya bağlı kalmadan diledikleri zamanda, ihtiyaçları kadar ve diledikleri güne sipariş vermelerine dijital bir ortam üzerinden imkân sağlayan Hoopla, küçük ve orta ölçekli perakendecilerin envanter, nakit ve kârlılık yönetimlerine doğrudan etki ediyor. Hoopla yalnızca geleneksel satış noktalarına hizmet vermekle kalmıyor; üretici, tedarikçi ve dağıtıcı firmaların ürünlerinin dağıtım ve bulunurluklarını daha düşük operasyonel maliyetlerle artırmalarına da yardımcı oluyor. 

Hizmet ağı Türkiye’ye yayılacak

Procter&Gamble, Upfield, Lipton, Kotex, Savola Yudum, Kellogg’s, Beypazarı Maden Suları, Unilever, Doğadan ve Ace gibi 40’tan fazla ulusal ve uluslararası tedarikçiyle iş birliği yapan Hoopla, tedarikçi ve perakendeci sayısını her geçen gün arttırıyor. Sağladığı teknolojik çözümlerle küçük ve orta ölçekli perakendecilerin işlerini daha verimli şekilde yürütmelerine yardımcı olurken, tedarikçi firmalara da sağladığı satış analizleri ile işlerini bu kanallarda daha iyi yönetmelerine katkı yapıyor. 

Yatırım turuna liderlik eden REM People CEO’su Bülent Peker, “İlk startup yatırımımızı Hoopla’ya yaptığımız için çok mutluyuz. Gerek sektörün büyüme potansiyeli gerekse kurucuların ticarete dair bilgi, birikim ve tecrübesi açısından son derece stratejik bir yatırıma imza attığımıza inanıyoruz. Hoopla’nın, yakın gelecekte adını sıkça duyacağımız ve ülkemizin gurur duyacağı başarılı girişimlerinden biri olacağından eminiz” diyor.

Siparişler aynı gün rafta

Hoopla Kurucu Ortağı ve CEO’su Onur Pekşen ise girişimlerini şu şekilde ifade ediyor: “Türkiye’de 350.000’in üzerinde küçük-orta ölçekli market ve ev dışı tüketim noktası bulunuyor. Bu noktaların yaşadığı en büyük problem, ihtiyaçları olan ürünleri diledikleri zamanda diledikleri miktarda rekabetçi fiyatlarla tedarik edememek. Hoopla olarak bu işletmelerin ihtiyacı olan 1.500’den fazla ürünün siparişini dijital ortamda alıyor, aynı gün veya ertesi gün raflarla buluşturuyoruz. Müşterilerimizin nakit akışını, envanter yönetimini ve kârlılıklarını olumlu yönde etkiliyoruz.”

Aldıkları bu yatırımın, iş modellerine ve Hoopla’ya olan güvenin en önemli göstergelerinden biri olduğunu söyleyen Hoopla Kurucu Ortağı ve CFO’su Aydın Emek ise “Bu başarılı yatırım turu sayesinde elde ettiğimiz yatırımı öncelikli olarak operasyon, lojistik ve tanıtım ekiplerinin büyütülmesi, kapasite artırımlarının gerçekleşmesi ve müşteri odaklı teknolojilerin daha da ileriye götürülmesi alanlarında kullanacağız” diyerek hızlı büyüyeceklerinin sinyalini veriyor.

İki kurucu ortak Ankara’da büyümeye odaklanan yakın dönem stratejilerini gerçekleştirdikten sonra sağlayacakları ilave yatırımlarla yurtiçinde büyüme planlarını hızla hayata geçireceklerini ifade ediyor.

Pinterest kullanıcıların alışkanlıklarını izleyecek

Pinterest, kullanıcı tabanını daha iyi anlama misyonuna inanıyor. Şirket, “içeriğe dayalı reklam tahmini” için bir sistemin patentini almak istiyor. Teknik, reklamları platformu bağlamında daha iyi yerleştirmek için bir kullanıcının etkinliğini bütünsel olarak hesaba katmak için yapay zekayı kullanıyor.

İçeriğe dayalı reklam tahmini

Pinterest’in sistemi, bir kullanıcının geçmiş etkinliği ve demografi, abonelikler, satın alma geçmişi ve tıklama geçmişi dahil olmak üzere profil verileri; kullanıcının mevcut sorgusu; reklamın yerleştirileceği yerin yakınındaki içerikle ilgili bağlamsal bilgiler; ve reklamın kendisinin kalitesi ve konumu üzerine odaklanıyor. Sistem daha sonra “alaka düzeyi puanlarını” veya bir kullanıcının reklamla etkileşime girme olasılığının tahminlerini belirlemek için bu bilgiyi derin sinir ağlarına besliyor. Bu sistem aynı zamanda, reklamın arama bağlamında yaklaşık olarak nereye gideceğini tahmin etmek için “önbelleğe alınmış içerik öğeleri” (yani, önceki arama sonuçları) kullanır ve böylece gecikme sorunlarını azaltıyor.

Kullanıcılar için bu, oldukça spesifik reklamlar olarak sunuluyor. Ancak Pinterest’in yararına, sunulan reklamların tıklama ve satın alma oranları gibi performansı izlenir. Bu geri bildirim daha sonra performansı ve doğruluğu sürekli olarak iyileştirmek için sinir ağına besleniyor. 

Pinterest, başvurusunda alakasız ve “şüpheli” reklamların kullanıcı deneyimine zarar verdiğini ve “sunulan reklam dışı içeriğe göre alakasız ve/veya alakasız reklamlar sunulursa, reklamların etkisizliğinin de büyüyebileceğini” söylüyor.

Pinterest, platformundan para kazanmak için çok çalışıyor. Nisan ayında Axios, şirketin  alışverişi kişiselleştirmek ve kullanıcı davranışını izlemek için bilgisayar vizyonu, makine öğrenimi ve yapay zeka araçları dahil olmak üzere alışveriş teknolojisine yatırım yapmayı planladığını bildirdi. Şirket ayrıca yakın zamanda,  kullanıcılara daha iyi içerik sunmak için kullanıcıların e-postalarını  (elbette onların izniyle) inceleyen bir sistem için patent başvurusunda bulundu. Uberbrand marka ajansının CEO’su Dan Ratner, bunun gibi teknolojilerin para kazanmak için dijital reklamlara güvenen herhangi bir şirkete yardımcı olmasına rağmen, içeriğe dayalı reklamcılığın tam olarak yeni olmadığını söyledi.

Yapay zeka nasıl hayat kurtarabilir?

0

Günümüzde yapay zeka (AI) ve makine öğrenimi (ML) teknolojileri, toplumumuzda büyük etkilere neden oluyor. Bu teknolojiler, sadece iş dünyasını değil, aynı zamanda sağlık, önleme ve güvenlik alanlarını da dönüştürüyor. Yapay zeka ve makine öğrenimi, hayat kurtarma potansiyeliyle öne çıkıyor. Bu yazıda, yapay zekanın sağlık alanında nasıl hayat kurtarabileceğine bakacağız.

Yapay zeka teşhis koyarak ve araştırma yaparak hayat kurtarabilir mi ?

Yaygın bulaşıcı olmayan hastalıklar, dünya genelinde ciddi ölüm nedenlerinden biridir. Yapay zeka, tıbbi verileri analiz ederek daha hızlı ve kesin teşhislerin konulmasına yardımcı oluyor. Özellikle tıbbi görüntüleme alanında büyük bir etkisi var. Yapay zeka, akciğer ve göğüs görüntülerini anında değerlendirerek kanser gibi hastalıkları erken aşamada tespit edebiliyor. Bazen insan doktorlardan daha hassas sonuçlar elde edebilmesiyle, hayat kurtarma potansiyelini ortaya koyuyor. Ayrıca, yapay zeka tıbbi araştırmalarda da büyük bir rol oynuyor. Moleküler etkileşimleri inceleyerek potansiyel tedavilerin keşfi hızlanıyor ve araştırmacıların daha önemli görevlere odaklanmasını sağlıyor.

Yapay zeka ile tıbbi hataları azaltmak mümkün mü?

Tıp alanındaki hatalar, maalesef birçok hastanın hayatını kaybetmesine yol açabiliyor. Yapay zeka, sağlık sistemi içerisinde hataları azaltarak hayat kurtarma potansiyeline sahip. İlaç hataları gibi yaygın sorunları engellemek için insan sağlık personeliyle birlikte çalışarak daha güvenli bir ortam sağlıyor. Sabit algoritmaları sayesinde hataları minimize ederken, hastaların yaşamsal belirtilerini izleyerek krizleri tahmin etme yeteneği de hayat kurtarıcı nitelik taşıyor.

Yapay zeka küresel çapta nasıl hayat kurtarabilir?

Dünya genelinde sağlık hizmetlerine erişimde büyük eşitsizlikler bulunmakta. Yapay zeka, sağlık hizmetlerinin yetersiz olduğu bölgelere yardım ederek bu soruna çözüm sunabiliyor. Mobil uygulamalar sayesinde uzaktaki hastalar, doktorlarla bağlantı kurarak teşhis ve yardım alabiliyor. Yapay zeka destekli teşhis araçları, cilt rahatsızlıklarını ve yaraları analiz ederek uzak bölgelerdeki tıbbi kaynak eksikliğini gideriyor.

Ayrıca, yapay zeka destekli dronlar gibi teknolojiler, altyapısı yetersiz bölgelere tıbbi malzeme ulaştırmada büyük bir rol oynuyor. Bu sayede kritik malzemelerin hızlı ve etkili bir şekilde ulaştırılması sağlanıyor, sınırlar ötesinde hayat kurtarıcı bir etki yaratılıyor.

4. Yapay Zeka ile Kazaları Azaltmak mümkün mü?

Trafik kazaları hala ciddi sorunlar yaratıyor. Yapay zeka, sürücü hatalarını en aza indirme ve sürücüsüz araçlarla trafik güvenliğini artırma amacıyla kullanılıyor. Sürücüsüz otomobiller, kazaları minimize etme potansiyeli taşıyor. Gerçek zamanlı izleme teknolojileri ise trafikteki tehlikeli durumları önceden tespit ederek hayatları kurtarıyor.

Sonuç olarak, yapay zeka ve makine öğrenimi sağlık, önleme ve güvenlik alanlarında devrim yaratıyor. Teşhislerin hızlanması, hataların azalması ve adil sağlık erişiminin sağlanması gibi etkileriyle yapay zeka, gerçek anlamda hayat kurtarıcı bir rol üstleniyor.

TROY, Temmuz 2023’te katlanarak büyüdü!

0

BKM (Bankalararası Kart Merkezi) tarafından açıklanan verilere göre, TROY markalı kredi kartları, banka kartları ve ön ödemeli kartlarla yapılan toplam alışveriş işlem hacmi, bir önceki yılın aynı ayına göre yaklaşık olarak 17,9 milyar Türk Lirası (TL) olarak gerçekleşti. Bu, yedi katlık bir artış anlamına geliyor.

2022 yılının sonunda 28’i banka, 10’u banka dışı olmak üzere toplam 38 üyesi bulunan TROY, 10 yeni üyenin katılımıyla toplam üye sayısını 48’e çıkardı. Nakit çekim işlemleri de dahil edildiğinde, TROY markalı kartlarla gerçekleştirilen toplam işlem tutarı 25 milyar TL’ye ulaştı. TROY markalı kart sayısı da Temmuz 2023 itibarıyla 15 milyona yaklaştı.

Bankalararası Kart Merkezi’nin Temmuz Ayı TROY Ödeme verilerinin yer aldığı raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

iPhone’larda büyük güvenlik açığı!

Bu sahte modla, çevrimdışı olduğunu düşünseniz bile bir saldırgan iPhone cihazlara erişebiliyor. Jamf, bu tekniğin vahşi doğada gözlemlenmediğini ve tekniğin iOS 16’daki bir güvenlik açığından yararlanmadığını vurguladı.

Rapor, bir saldırganın iOS 16’da bu değişiklikleri nasıl yapacağını açıklamıyor, ancak saldırganın iPhone’a giriş yapabilmesini gerektirecek, bu da saldırganın Touch ID veya Face ID’yi atlayabilmesi veya şifre hakkında bilgi sahibi olması gerektiği anlamına geliyor. Raporda ayrıca Apple’ın bulgular hakkında uyarılıp uyarılmadığı belirtilmiyor.

İşlem esasen iOS 16’daki Kontrol Merkezi düğmesini hiçbir şey yapmayan bir düğmeyle değiştiriyor, bu nedenle kullanıcı Uçak Modunu açtığında hücresel ve Wi-Fi bağlantıları hala etkin. Jamf Threat Labs ayrıca, Uçak Modu Kontrol Merkezi simgesi etkin, hücresel ve Wi-Fi simgeleri soluk ve sağ üst köşedeki uçak simgesi ile iOS 16 kullanıcı arayüzünün Uçak Modunda gibi görünmesini sağlayan bir yöntem oluşturabildi.

Safari alternatifi iOS tarayıcı

Ayrıca, Jamf Threat Labs, uygulamaların hücresel veya Wi-Fi bağlantılarına erişmesini engelleyen değişiklikler ekledi ve bunun yerine Uçak Modundayken görünen uyarıların türünü göstermek için iOS 16 bağlantı uyarılarını taklit edebildi. Örneğin, Safari’yi başlatırken, Safari’nin kablosuz bağlantı kullanmasına izin vermek isteyip istemediğinizi soran bir uyarı yerine, görünen uyarı size Uçak Modunu kapatmanızı söylüyor.

Çoğu kullanıcı Uçak Modunu Wi-Fi, Bluetooth ve hücresel bağlantıyı hızlı bir şekilde kapatmak için uçuş sırasında kullanılan bir ayar olarak ilişkilendirirken, çevrimiçi bağlantıları kapatmak veya pil ömründen tasarruf etmek için de kullanılabilir.

Apple‘ın güçlü güvenlik önlemleri nedeniyle iPhone ve iOS kötü amaçlı yazılım ve virüsleri çok nadir. Ana saldırı yöntemi bir yazılım indirme yöntemi ve iPhone uygulamaları yalnızca sattığı her uygulamanın bütünlüğünü kontrol eden App Store aracılığıyla alabiliyor. Bir iPhone, App Store dışından uygulama kurulumlarına izin vermek için jailbreak yapılırsa, daha savunmasız hale gelir ve kullanıcılar ayrıca kullanıma sunulan etkin noktalar konusunda da dikkatli olmalı.

Turkcell, 250 milyon dolarlık yatırımla güneş enerjisi santralı kuracağını açıkladı!

0

Yenilenebilir enerji kaynaklarına olan ilgi her geçen gün yükseliyor. Bu durum ihtiyacın artmasıyla da birleşince her geçen gün bir başka şirket sektöre giriyor ya da yatırımlarını artırıyor. Söz konusu şirketlerden sonuncusu ise Türkiye’nin en büyük telekomünikasyon şirketlerinden biri oldu. Bugün yapılan KAP bildirimine göre Turkcellgüneş enerjisi santrali kurmaya hazırlanıyor. İşte ayrıntılar…

Turkcell, güneş enerjisi santrali planları için düğmeye bastı

Sürdürülebilirlik ve temiz enerji gibi alanlarda Türkiye’nin en önemli sitelerinden biri olan Future Flow Life‘ın haberine göre Turkcell, güneş enerjisi yatırımlarına başladı. Şirketin 300 MW kurulu güce sahip bisantral kurmaya hazırlandığı açıklandı. Şirketin konuyla ilgili yaptığı açıklama ise şu şekilde: 

Turkcell İletişim Hizmetleri A.Ş. (TCELL), 22 Ağustos 2023 KAP açıklaması2030 yılına kadar enerji tüketiminin %100’ünü yenilebilir enerji kaynaklarından sağlamayı hedefliyoruz. Bu doğrultuda, son yıllarda veri merkezi ve plazalarımız için geliştirdiğimiz güneş enerjisi projeleri, 2021 yılında satın alınan 18 MW kurulu güce sahip Karadağ Rüzgar Enerjisi Santrali ve bugüne kadar yaklaşık 735 adet baz istasyonuna entegre ettiğimiz güneş enerjisi panelleri ile sektörde öncü çözümleri hayata geçirmiştik. Turkcell Grubu olarak, hedeflerimiz doğrultusunda, üç sene içerisinde 300 MW kurulu güce ve öz tüketim modeline sahip güneş enerjisi santralleri (GES) kurulumu planlanmaktadır.

Şirket, bu amaçla Türkiye Elektrik İletim A.Ş. (TEİAŞ) ve ilgili bölge Elektrik Dağıtım şirketleri tarafından, Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretimi Yönetmeliği’nin ilgili 5/1h maddesi çerçevesinde 213 MW kurulu güç kapasitesi tahsis edildiğini söyledi.

Projeye ayrılan bütçenin ise yaklaşık 240 milyon dolar olması bekleniyor. Elbette ki değişken ekonomi ve farklı ihtiyaçlar bu miktarın değişmesine neden olabilir. Ancak sadece buradan bile yola çıkarak Turkcell, güneş enerjisi alanında oldukça büyük bir oyuncu olmaya aday diyebiliriz. 

Hedef ilk olarak ise kendi enerji tüketimini düşük tutmak. Yatırımların tamamlanmasıyla birlikte 2026 yılında Turkcell Grubu tarafından tüketilen elektriğin yaklaşık yüzde 65’i yenilenebilir kaynaklardan sağlayacak. Günümüzde Apple gibi pek çok önemli şirketin benzer hamleler ile karbon ayak izini sıfıra indirmeye çalıştığını biliyoruz. 

Bu noktada Turkcell’in de diğer teknoloji devlerinin adımlarını takip ettiğini söylemek yanlış olmaz. Peki siz bu konu hakkında neler düşünüyorsunuz? Sizce Turkcell, güneş enerjisi santrali projesi ile telekomünikasyondaki başarısına temiz enerji alanında da ulaşabilecek mi? Görüşlerinizi yorumlar kısmında bizimle paylaşabilirsiniz. 

Samsung, iPhone kullanıcılarına Galaxy Z Fold5 deneyimini sunuyor

0

Teknoloji devi Samsung, iPhone kullanıcılarına yenilikçi bir deneyim sunmak amacıyla “Try Galaxy” adlı uygulamasını güncelledi. Bu güncelleme, iOS kullanıcılarının katlanabilir cihazların büyüleyici dünyasını tanıtmayı hedefliyor. Özellikle Galaxy Z Fold5’in açıldığında ortaya çıkan geniş ekranını deneyimlemek isteyen iPhone sahipleri için heyecan verici bir fırsat sunuluyor.

Try Galaxy uygulaması, daha önce “Android olmayan kullanıcılara” Galaxy akıllı telefonlarını deneme fırsatı sunarak dikkatleri üzerine çekmişti. Şimdi ise Samsung, Galaxy Z Flip5 ve Z Fold5 gibi katlanabilir modelleri iPhone kullanıcılarına tanıtarak yeni bir müşteri tabanına ulaşmayı hedefliyor.

Resmi duyuruya göre, iOS kullanıcıları, Z Fold5’in genişlemiş ekranını deneyimlemek için ikinci bir iPhone kullanarak kendi cihazlarına bağlamaları gerekecek. Bu adımı takip eden kullanıcılar, “sürükleyici tam ekran” deneyimini videolar aracılığıyla yaşayabilecekler. Ayrıca, geliştirilmiş sürükle ve bırak özellikleri sayesinde öğeleri ekranlar arasında taşıma deneyimini de yaşayabilecekler.

Try Galaxy uygulaması ayrıca, kullanıcılara One UI 5.1.1 arayüzünün katlanabilir cihazlar arasındaki görünümünü gösterme ve dijital hava hokeyi gibi eğlenceli deneyimler sunma imkanı da sağlıyor.

Ancak, Z Flip5’in dış ekranını iPhone’da taklit etmek mümkün olmasa da, Samsung’un katlanabilir cihazlarında bulunan FlexCam modu gibi özellikler denenebilecek. FlexCam, el serbest fotoğraf çekimini desteklemek için tasarlanmış bir zamanlayıcı olarak tanımlayabiliriz . Bu özellik sayesinde kullanıcılar ilginç açılardan fotoğraf çekebilirler.

Try Galaxy uygulaması aynı zamanda katlanabilir cihazlara özel yazılım araçlarının yanı sıra genel özelliklere de erişim sağlıyor. Hızlı Paylaşım ve Samsung Health’in özelliklerine erişim gibi seçenekler, kullanıcı deneyimini zenginleştiriyor.

Uygulamaya erişmek için Try Galaxy web sitesine gidip ekrandaki QR kodunu tarayarak başlayabilirsiniz. Uygulama, en azından iOS’un son sürümünü çalıştıran bir iPhone 7’ye sahip olan herkese kullanabilir.

Sonuç olarak, Samsung’un Try Galaxy uygulaması, iPhone kullanıcılarını katlanabilir cihazların benzersiz dünyasına davet ediyor. Mobil teknolojideki rekabeti daha da kızıştırabilir ve kullanıcılara geniş bir ürün yelpazesi sunma stratejisinin bir parçası olarak dikkat çekiyor.

KOBİ ve 1501 Sanayi Ar-Ge Destek Programlarının bütçeleri yükseltildi ve son başvuru tarihleri uzatıldı!

Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Başkanlığı (TEYDEB), Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler (KOBİ) ve Sanayi kuruluşları için Ar-Ge ve yenilikçilik projelerini desteklemek amacıyla yürüttüğü 1501-Sanayi Ar-Ge Destek Programı ve 1507-KOBİ Ar-Ge Başlangıç Destek Programı için 2023 yılı 2. dönem başvurularını 21.08.2023 tarihi itibariyle almaya başladı.

TEYDEB tarafından yapılan açıklamanın ayrıntıları:

Ülkemizde yaşanan deprem felaketleri sebebiyle 2023-1 dönemi için son başvuru tarihleri uzatılmıştır. Ayrıca, geçtiğimiz yıl 1.200.000 TL olan 1507 Programının üst limiti, bu yıl iki katına çıkarılarak 2.400.000 TL’ye yükseltilmiştir.

Çağrı Takvimi Detayları

1507-KOBİ Ar-Ge Başlangıç Destek Programı

  • Çağrı Açılış Tarihi: 21.08.2023
  • Kuruluş Bazlı Ön Kayıt Son Tarihi: 16.10.2023 (Saat 23:59)
  • Çağrı Kapanış Tarihi: 18.10.2023 (Saat 23:59)

1501-Sanayi Ar-Ge Destek Programı

  • Çağrı Açılış Tarihi: 21.08.2023
  • Kuruluş Bazlı Ön Kayıt Başvurusu Son Tarihi: 30.10.2023 (Saat 23:59)
  • Çağrı Kapanış Tarihi: 01.11.2023 (Saat 23:59)

Çağrı süresinin dar olması ve kaynakların sınırlı olabileceği göz önünde bulundurularak, ilgili programlara başvuru yapmayı planlayan işletmelerin vakit kaybetmeden harekete geçmeleri ve gerekli danışmanlık hizmetleri için İstanbul Proje’ye başvurmaları önerilmektedir.

Bu gelişmeler, ülkemizde teknolojik yenilik ve araştırma-geliştirme alanlarında yapılacak yatırımları teşvik etmeyi amaçlayan bir dizi önlem ve destekle birlikte geldi. Özellikle deprem felaketlerinin yol açtığı zorlukları aşmada bu tür projelerin önemi daha da artmış durumda. Yenilenen bütçeler ve uzatılan başvuru süreleri, bu zor dönemde işletmeler için umut vaat ediyor.

Zoom aramalar sırasında otomatik not tutacak!

Zoom, görüntülü aramada “dinamik not üretimi” için bir sistemin patentini almak istiyor. Sistem çok karmaşık değil, ancak bir kullanıcının toplantıların kendileriyle ilgili belirli bölümleri hakkında notlar almasına izin veriyor.

Zoom, dosyalamasında, “Bir iletişim oturumu sırasında bu not alma süreci genellikle ne kolay ne de akıcıdır. Bir öğrencinin dersin her anını özümsemesi gerektiğinde, yalnızca birkaç saniyelik dikkat dağıtma maliyetli olabilir” dedi.

Canlı şekilde not alınabilecek

Yakınlaştırma, bu not alma sisteminin sahip olduğu birkaç işlevin ayrıntılarını veriyor. Birincisi, bir kullanıcı “Not Al” yazan bir “UI öğesi”ni tıkladığında bir toplantının içeriğinin “önceki parçacıklarını” yakalamasına izin verecek ve esasen kullanıcının kaçırmış olabileceği içeriğe erişmesini sağlayacak. Örneğin, bir PowerPoint slaydı not almak için çok hızlı geçerse, bu sistem kullanıcının bunu yakalamasına izin veriyor.

Bir toplantıdan klipleri kaydetmenin yanı sıra, bir kullanıcı belirli bir klip için bir not oluşturulmasını isteyebiliyor. Kullanıcılar ayrıca olaydan sonra hangi klipler için not almak istediklerini değiştirebiliyor. Oluşturulan notlara açıklama ekleyebilir ve notları “gözlem”, “referans” veya “eylem öğesi” gibi farklı kategorilere yerleştirebiliyor.

Zoom ayrıca, bu özelliğin yalnızca “erişim seviyelerine” bağlı olarak kullanıcılar tarafından kullanılabileceğini, yani birinci sınıf bir işletme hesabına veya ücretsiz bir kullanıcı hesabına sahip olup olmadıkları anlamına geldiğini söyledi. Şirket ayrıca sorunlu, yasa dışı veya uygunsuz içeriği otomatik olarak belirlemek ve işaretlemek için bir makine öğrenimi modelinin kullanılacağını belirtti.

Zoom, patentinde bu teknolojinin yapay zeka tarafından desteklendiğini açıkça söylemese de, bunun gibi bir özellik için makine öğrenimini kullanmak kurs için uygun olacaktır. Şirket, yapay zeka refakatçi hizmeti Zoom IQ aracılığıyla zaten bir toplantı özeti aracı sunuyor. Bu araç, toplantının sonunda genel bir özet verir, eylem öğelerini not alabilir ve aramadaki kimliği doğrulanmış kişilere gönderebilir. Bu patentteki teknoloji, gelecek genişletilmiş işlevlere dair ipucu verebilir.

Girişimlere yapılan yatırımlara ne oluyor?

KPMG Türkiye M&A ve 212 ekipleri tarafından hazırlanan “Türkiye Startup Yatırımları” raporuna göre Türkiye ve dünyada startup yatırımları, 2023 yılının ilk çeyreğinde rekor kırılan 2022 yılının ilk çeyreğine kıyasla düştü.

KPMG Türkiye M&A ve 212 ekiplerinin iş birliğiyle Türkiye’deki girişim sermayesi piyasasının karşı karşıya olduğu temel eğilimleri, fırsatları ve zorlukları ortaya koymak amacıyla hazırlanan “Türkiye Startup Yatırımları” raporunun 2023 yılı ilk çeyrek sonuçları yayımlandı.

Rapora göre küresel startup yatırımları, rekor yıl olan 2022’nin ilk çeyreğindeki 160 milyar dolarlık işlem hacmine kıyasla düşüş göstererek 2023 yılının aynı döneminde 76 milyar dolar olarak gerçekleşti.

Yılın ilk çeyreğinde girişim sermayesi destekli şirketler 6.030 işlem ile 57,3 milyar dolar topladı. Düşüş trendi küresel olarak yatırımların her aşamasında gözlemlendi. Küresel piyasalardaki belirsizlik ortamı, Silikon Vadisi Bankası’nın çöküşü ve bankacılık sistemine ilişkin artan endişeler, devam eden Rusya ve Ukrayna Savaşı, merkez bankalarının agresif faiz politikaları ve jeopolitik zorluklar oldukça değişken ve istikrarsız bir ekonomik ortam yarattı. Finansmana erişimde yaşanan zorluklar girişim sermayesi finansmanını zayıflattı.

Türkiye’deki startup ekosistemi de benzer bir düşüş eğilimi gösterdi. Ülkemizde toplam işlem hacmi 45,2 milyon dolara ulaşarak, 1 milyar dolar ile rekor kırılan 2022 yılının ilk çeyreğine göre düşüş yaşadı. Startup satın alımları dâhil edildiğinde ise 2023 yılının ilk çeyreğinde toplam 53 işlem ile toplam işlem hacmi 78,9 milyon dolar olarak kaydedildi.

KPMG Türkiye M&A Danışmanlık Hizmetleri, Şirket Ortağı Özge İlhan
KPMG Türkiye M&A Danışmanlık Hizmetleri, Şirket Ortağı Özge İlhan

KPMG Türkiye M&A Danışmanlık Hizmetleri, Şirket Ortağı Özge İlhan yaptığı değerlendirmede, “Dünya ve Türkiye’deki girişim sermayesi piyasasının karşı karşıya olduğu temel eğilimleri, fırsatları ve zorlukları ele aldığımız bu raporumuzda ortaya koyduğumuz üzere yükselen enflasyon ve faiz oranları, ABD’de Silikon Vadisi Bankası’nın çöküşüyle başlayan küresel bankacılık sistemine ilişkin endişeler, kötüleşen küresel finansal koşullar, girişim ekosistemini etkileyen önemli faktörler oldu. Karşılaşılan zorluklar nedeniyle, girişim sermayesi (VC) kaynaklı küresel startup işlem hacmi 60 milyar doların altında kaldı. Bu da 160 milyar doların üzerinde bir işlem hacmine sahip olan 2022’nin ilk çeyreğine kıyasla yavaşlamayı temsil ediyor. Ekonomik faaliyetler ve startup faaliyetlerindeki küresel yavaşlamaya paralel olarak, Türkiye startup ekosistemi de bir önceki çeyreğe kıyasla hem işlem hacminde hem de işlem sayısında düşüşe tanık oldu.” dedi.

212 Kurucu Ortağı Ali Karabey
212 Kurucu Ortağı Ali Karabey

212 Kurucu Ortağı Ali Karabey ise şunları söyledi: “2023’ün ilk çeyreğinde girişimlere yapılan yatırımlar gelişmiş piyasalarla paralellik göstererek 2022’nin aynı dönemindeki rekor seviyelere erişemedi. Buna rağmen nominal olarak bakıldığında yatırımlar pandemi dönemiyle yükselen teknoloji yatırımları öncesine yani 2020 yılının ilk çeyreğine kıyasla yükseliş gösterdi. Özellikle yerli yatırımcıların ilgisi sektörün büyüme potansiyelini ve iş birliklerini artırma ihtimalini yükseltiyor. Bu durum, girişim ekosisteminin olgunlaşması ve startup iş birliklerinin artması yolunda olumlu bir sinyal olarak değerlendirilebilir.”

İlk 10 işlem, toplam işlem hacminin yüzde 80’ini oluşturdu

Startup satın alımları yüzde 43 ile toplam işlem hacminde en büyük payı oluşturdu. Tohum aşaması yatırımları toplam hacmin yüzde 39’unu oluştururken bunu yüzde 18 ile erken aşama yatırımları takip etti. İşlem sayısı bakımından tohum aşaması yatırımları 42 işlemle ilk sırada yer alırken bunu 9 satın alım işlemi takip etti. Hopi ve Rem People olmak üzere iki erken aşama yatırımı toplam 14,5 milyon dolara ulaştı. Ayrıca ilk 10 işlem, satın alımlar da dâhil olmak üzere toplam işlem hacminin yüzde 80’ini oluşturdu. Diğer yandan yabancı yatırımcıların toplam işlem hacmindeki payı 6 işlem ile yüzde 25 oldu. Buna karşılık yerli yatırımcıların işlem hacmi 47 işlem ile 59 milyon dolar seviyesine geldi.

Fintech ve Saas işlem sayısında ilk sırayı paylaştı

Fintech sektörü 13,6 milyon dolar işlem hacmi ile en büyük paya sahip oldu. Fintech ve SaaS dikeyleri 7 işlem ile işlem adedi açısından ilk sırada yer alırken bunu oyun dikeyi 6, eğitim dikeyi 4 ve yapay zekâ (AI) dikeyi ise 3 işlem ile takip etti. Fintech, SaaS ve oyun dikeyleri hem yerli hem de yabancı yatırımcılar için cazibe merkezi olmaya devam etti. Bir diğer ilgi odağı da gelecekte popülaritesini sürdürmesi muhtemel olan yapay zekâ (AI) sektörü oldu. Canlı maç sonuçları, spor haberleri ve maç skorları sunan spor platformu Maçkolik’in yatırımcılarından 17,2 milyon dolar topladığı halka arz bu çeyreğin işlem hacmi açısından en büyük işlemi oldu.

Türkiye’de dikkat çeken girişim yatırımları

Bir perakende teknoloji şirketi olan Rem People, ABD merkezli Ethos Varlık Yönetimi’nden 12 milyon dolar erken aşama yatırımı aldı. Fintech dikeyinde ise bir blok zinciri ekosistem platformu olan Metatime, Yıldız Tekno GSYO ve adı açıklanmayan bir yatırımcıdan 11 milyon dolar tohum yatırım aldı. Bir bulut çağrı hizmeti platformu olan Infoset, BTCTurk tarafından 5 milyon dolar karşılığında satın alındı. Türk girişimciler tarafından kurulan ve üretim tedarik sürecini dijitalleştiren bir platform olan Tridi ise ABD merkezli Xometry tarafından 5 milyon dolar karşılığında tamamen satın alındı.

Türkiye’de 2023 yılının birinci çeyreğinde gerçekleşen en büyük 10 girişim işlemi

SıralamaGirişimSektörYatırımcıFinansal YatırımcıYatırımcı MerkeziHisse (%)İşlem Değeri ($m)Yatırım Aşaması
1MackolikSporHalka Arz YatırımcılarıEvetTürkiye%3417,2Satın Alma
2Rem PeoplePerakende teknolojisiEthos Varlık YönetimiEvetABDAçıklanmadı12Erken Aşama
3MetatimeFintechYıldız Tekno GSYO, Açıklanmayan YatırımcıEvetTürkiyeAçıklanmadı11Tohum Aşama
4infosetSaaSBTCTurkHayırTürkiye%905Satın Alma
5Tridi3D BaskıXometryHayırABD%1005Satın Alma
6Passion PunchOyunColendi, Turkcell Yeni Teknolojiler GSYF, Re-Pie PortföyEvetTürkiye%10,24Tohum Aşama
7Paxie GamesOyunLudus Ventures, Volkan Biçer, Mehmet Ayan, Yunus Emre Gönül, Özgür Aksoy, Melik Kırtepe (Özel Yatırımcılar)EvetTürkiye%103Tohum Aşama
8HopiE-ticaretParamEvetTürkiye%2,52,5Erken Aşama
9TuvisYapay ZekâSmartexHayırPortekiz%1002Satın Alma
10Gulliver’s GamesOyunBoğaziçi Ventures (BV Growth), March CapitalEvetTürkiye, ABD%101,5Tohum Aşama

2023 yılı 1. çeyrek “Türkiye Startup Yatırımları” raporunun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

Instagram “video not” özelliğini getiriyor!

Instagram, kendi kimliğine sahip tam teşekküllü bir sosyal medya platformu haline geldiği için artık sadece fotoğraf ve video paylaşmak için kullanılan bir platform olarak adlandırılamaz.

Platform, bir içerik oluşturucu ve hatta ortalama bir kullanıcı olmanın yanı sıra arkadaşlarınıza mesaj göndermenize, aramanıza, görüntülü aramanıza ve hatta sesli notlar göndermenize olanak tanıyor. Tüm bunlar yeterli değilse, o zaman iyi haber şu ki, Meta’ya ait fotoğraf paylaşım platformunun video notları gönderme yeteneği tanıttığı görülebiliyordu.

WhatsApp yakın zamanda aynı özelliği kullanıma sunmaya başladı ve şimdi Instagram da aynı özelliği alıyor. Her iki platformun da Meta‘ya nasıl ait olduğu düşünüldüğünde, gerçekten sürpriz olmamalı, ancak neden birinin ilk etapta bir video notu göndermek istediği hala ilginç.

Instagram’daki video notlar WhatsApp’takinden farklı çalışacak. Bu notlar bireysel kullanıcılara gönderebileceğiniz bir şey değil. Bu, profilinize zaten bırakabileceğiniz notlar gibi çok çalışıyor. Daha önce, yalnızca ses veya metin tabanlı notlar bırakabiliyordunuz, ancak şimdi video notları bırakma özelliğine de sahip olacağınız görülüyor. Ekran görüntüsünde görebileceğiniz gibi, notlar, tıpkı benzerleri gibi 24 saat boyunca profilinizin üstünde kalacak.

Instagram’ın bu özelliklere ne zaman erişeceğinden emin değiliz, ancak Meta’nın bu eklemelerle normalde nasıl hızlı olduğunu düşünürsek, oldukça yakında göründüklerini görebiliriz.

Durum ne olursa olsun, öğrendiğimiz tüm bilgiler hakkında sizi bilgilendireceğimden emin olacağım. Kullandığınız tüm platformlara gelen yeni özellikleri test eden ilk kişi olmak istiyorsanız, beta programına kaydolmanızı şiddetle tavsiye ederim, çünkü devam etmenin ve en son özellikleri test etme şansını elde etmenin tek yolu budur.

Dijital pizza siparişine 4 milyon TL yatırım!

Pizza konusunda gastronomi dünyasına farklı bir soluk getiren Pizza İl Forno, kullanıcı dostu yeni online sipariş platformunu hizmete sundu. Google Play ve App Store üzerinden mobil cihazlara indirilebilen uygulamaya üye olanlara, anında 100 liralık hoş geldin puanı yükleniyor. Kullanıcılar, her paket siparişlerinde fatura tutarının yüzde 10’u, masaya serviste ise yüzde 15’i oranında para puan kazanıyor. Ayrıca, tüm üyelere doğum günlerinde 50 liralık para puan hediye ediliyor.

 Gökmen Gastronomi Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Orhan Gökmen
Gökmen Gastronomi Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Orhan Gökmen

4 milyon lira yatırımla hayata geçirdikleri online sipariş uygulamasına dair açıklamalarda bulunan Gökmen Gastronomi Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Orhan Gökmen, “Mobil uygulamamız, müşterisine değer veren, geçmiş sipariş ve harcama eğilimlerini göz önünde bulundurarak onlara özel avantajlar sunan, kullanıcı odaklı bir mekaniğe sahip” dedi.

Gökmen Gastronomi bünyesinde bulunan restoran zinciri Pizza İl Forno, Android ve iOS mobil cihazlar için geliştirdiği, ekstra avantaj ve fırsatlarla dolu online sipariş uygulamasını kullanıcılarının hizmetine sundu. Şu anda Pizza İl Forno şubelerinin bulunduğu Ankara, İstanbul, Isparta ve Eskişehir’de aktif olan uygulama, şubeleşme hızıyla orantılı biçimde kısa sürede daha çok kullanıcıya erişecek.

Pizza İl Forno’da üç farklı üyelik seviyesi

Pizza İl Forno’nun mobil uygulamasında, 1 yıl boyunca verilen sipariş tutarlarının baz alındığı üç farklı üyelik seviyesi bulunuyor. Pizzailforno.com.tr ve mobil uygulama üzerinden bir yılda toplam 3.500 TL’ye kadar harcama yapmış olan üyeler, Gladyatör olarak adlandırılıyor. Aynı sürede toplam harcama tutarı 3.501 TL ile 5.000 TL arasında olan kullanıcılar Senatör seviyesine ulaşırken, son bir yılda toplam harcaması 5 bin lirayı aşanlar İmparator olarak adlandırılıyor. Her üye, sahip olduğu seviyeye özel, ilave indirim ve avantajlardan yararlanıyor.

Vegan, glüten free ve bitkisel içerikli menüleriyle öne çıkan Pizza İl Forno, İtalyan işi pizzalarını bu ülkenin simgelerinden “kolezyum” formundaki taş fırınlarında pişirip servis ediyor. 10. kuruluş yılını kutlayan markanın yeni mobil uygulaması ve diğer yenilikleri hakkında bilgi için www.pizzailforno.com.tr adresini ziyaret edebilirsiniz.

IBM’in yapay zeka çipi enerji verimliliği ile dikkat çekiyor!

0

IBM yapay zeka çipi enerji verimliliği konusunda standart GPU’lardan daha verimli çalışıyor. Peki IBM için ufukta yeni haberler var mı?

IBM Research yakın zamanda, yapay zeka çıkarım görevleri için GPU düzeyinde performans vaat ederken güç verimliliğini önemli ölçüde artıran bir analog çipin gelişimini ayrıntılarıyla anlatan bir makale yayınladı. GPU’lar yapay zeka işleme için yaygın olarak kullanılsa da, yüksek güç tüketimleri gereksiz maliyetlere yol açabiliyor.

Halen geliştirme aşamasında olan analog yapay zeka çipi , aynı yerde hem hesaplama hem de bellek depolama yeteneğine sahip. Bu tasarım, insan beyninin işlevini yansıtarak gelişmiş güç verimliliğine yol açıyor. Bu teknoloji, bellek ve işlem birimleri arasında sürekli veri hareketi gerektiren, hesaplama hızını azaltan ve güç kullanımını artıran mevcut çözümlerle çelişiyor.

IBM için yeni süreç

Şirketin dahili testlerinde, yeni çip, analog bellek içi hesaplamanın hesaplama kesinliğini değerlendirirken CIFAR-10 görüntü veri setinde yüzde 92,81’lik bir doğruluk oranı gösterdi. IBM, bu doğruluğun, benzer teknolojiyi kullanan herhangi bir mevcut çip ile eşit olduğunu iddia ediyor. Ek olarak, test sırasındaki enerji verimliliği, girdi başına yalnızca 1,51 mikrojoule enerji tüketerek dikkat çekici.

Nature Electronics’te yayınlanan araştırma makalesi , çipin yapısını daha da derinleştiriyor. 14 nm tamamlayıcı metal oksit yarı iletken (CMOS) teknolojisi kullanılarak oluşturulmuştur ve 64 analog bellek içi bilgi işlem çekirdeği (veya döşeme) içeriyor. Her çekirdek, derin sinir ağı (DNN) modellerinin bir katmanına benzer hesaplamalar gerçekleştirmesini sağlayan 256’ya 256’lık bir çapraz çubuk sinaptik birim hücre dizisine sahip. Ayrıca çip, belirli sinir ağları için hayati önem taşıyan daha karmaşık işlemleri gerçekleştirebilen küresel bir dijital işlem birimiyle birlikte geliyor.

Yeni IBM çipi, özellikle yapay zeka işleme sistemlerinde tanık olunan güç tüketimindeki keskin artış göz önüne alındığında, inkar edilemez bir şekilde ilgi çekici bir gelişme. Raporlar, yapay eka çıkarım raflarının standart sunucu raflarının gücünü on katına kadar tüketebileceğini gösteriyor. Bu artış, hem daha yüksek yapay zeka işleme maliyetlerine hem de çevresel kaygılara yol açar. Bu bağlamda, herhangi bir verimlilik ar Ek bir avantaj, özel, güç açısından verimli bir yapay zeka çipinin GPU’lara olan talebi azaltabilmesi ve muhtemelen oyunculara fayda sağlayacak fiyat düşüşlerine yol açabilmesi. Ancak, IBM çipi hala geliştirilmekte olduğu için bu aşamada spekülatif. Ticari üretimi için zaman çizelgesi bilinmiyor ve bu gerçekleşene kadar, GPU’lar yapay zeka işlemeye hakim olmaya devam edecek ve bu da onların yakın gelecekte daha uygun fiyatlı hale gelmelerini pek olası kılmıyor.

Rüzgar enerjisiyle çalışan gemi yola çıktı

Rüzgar enerjisiyle çalışan gemi yelken açtı ve yolculuğa başladı. Kargo gemisi, yük taşıma konusunda önemli yenilikler içeriyor.

İngiliz tasarımı dev yelkenlerle donatılmış bir kargo gemisi ilk yolculuğuna çıktı. Gemiyi kiralayan nakliye firması Cargill, teknolojinin endüstrinin daha yeşil bir geleceğe doğru yol almasına yardımcı olacağını umuyor.

WindWings yelkenleri, yakıt tüketimini ve dolayısıyla deniz taşımacılığının karbon ayak izini azaltmak için tasarlandı. Endüstrinin küresel karbondioksit (CO2) emisyonlarının yaklaşık yüzde 2,1’inden sorumlu olduğu tahmin ediliyor. Pyxis Ocean’ın Çin’den Brezilya’ya ilk yolculuğu, WindWings’in ilk gerçek dünya testini sağlayacak ve gemilerin geleneksel itme yöntemine dönüşün denizde kargo taşımak için ileriye dönük bir yol olup olmayacağını değerlendirme fırsatı sağlayacak.

Kargo gemisi için yenilikçi tasarım

Gemi limandayken aşağı katlanıyor, açık denizdeyken kanatlar açılıyor. 37,5 m yüksekliğinde olan bu yelkenlerin dayanıklı olmaları için rüzgar türbinleriyle aynı malzemeden yapıldı. Bir geminin yalnızca motoruna güvenmek yerine rüzgar tarafından savrulmasını sağlamak, sonunda bir kargo gemisinin ömür boyu emisyonlarını yüzde 30 oranında azaltabilir.

Cargill Ocean Transportation başkanı Jan Dieleman, endüstrinin “karbonsuzlaştırma yolculuğunda” olduğunu söyledi. Bunun “Sihirli kurşun” olmadığını kabul etti, ancak bu teknolojinin işlerin ne kadar hızlı değiştiğini gösterdiğini söyledi. Verdiği demeçte, “Beş, altı yıl önce, gemicilikte insanlara karbondan arındırma hakkında soru sorsaydınız, ‘peki, bu çok zor olacak, bunun yakın zamanda olacağını görmüyorum’ derlerdi” dedi.

Pyxis Ocean’ın hedefine ulaşması tahminen altı hafta sürecek. Formula 1 takımı McLaren için çalışan başkanı John Cooper: “Bu, yaptığımız en yavaş ilerleyen projelerden biri, ancak şüphesiz gezegen için en büyük etkiye sahip” dedi. Bu yolculuğun denizcilik sektörü için bir dönüm noktası olacağını düşünüyor.

Uzmanlar, denizcilik endüstrisinin her yıl ürettiği tahmini 837 milyon ton CO2’yi azaltmaya çalıştığı için rüzgar enerjisinin keşfedilmesi gereken umut verici bir alan olduğunu söylüyor. Manchester Üniversitesi’ndeki Tyndall Centre’da denizcilik araştırmacısı olan Dr. Simon Bullock, “Rüzgar enerjisi büyük bir fark yaratabilir” diyor. Verdiği demeçte: “Nihayetinde tüm gemilerde sıfır karbonlu yakıtlara ihtiyacımız var, ancak bu arada, her yolculuğu olabildiğince verimli hale getirmek zorunlu” dedi.

Google Play Store yükleme düğmesini gizlemeye başlıyor

0

Google, Play Store’un arama sonuçlarındaki yükleme düğmesini bazı durumlarda gizlemeye başladı. Şirket, kullanıcıların daha güvenli bir deneyim yaşamasını sağlamak ve yanlışlıkla zararlı uygulamaların yüklenmesini önlemek amacıyla bu değişikliği test etmeye başlamış gibi görünüyor.

Google’ın Bu değişikliği, arama sonuçlarının içeriğine ve kullanıcıların aradığı uygulamaların türüne bağlı olarak farklılık göstermektedir. Örneğin, özel bir uygulama adı arandığında, yükleme düğmesi hala görünebilirken, daha genel terimlerle yapılan aramalarda veya belirli bir uygulama adıyla ilişkilendirilmemiş aramalarda yükleme düğmesi gizlenecek.

Google değişikliklerin arkasındaki ana amaç, kullanıcıların istedikleri uygulamayı doğru bir şekilde seçmelerine ve potansiyel olarak zararlı veya dolandırıcı uygulamaları yanlışlıkla yüklemelerini önlemektir. Özellikle belirli bir uygulama adını bilen kullanıcılar için hızlı bir yükleme deneyimi sunmak amaçlıyor.

Ancak, bu değişiklikler sık sık uygulama yükleyip kaldıran kullanıcılar için ekstra bir dokunuş gerektirebileceği ve kullanıcıların bazı durumlarda daha fazla ayrıntıya bakmak zorunda kalabileceği anlamına gelmektedir.

Google’ın bu değişikliği ne kadar yaygın bir şekilde uygulayacağı veya kalıcı olarak benimseyip benimsemeyeceği henüz net değil. Ancak, şirketin kullanıcı güvenliğini ve deneyimini ön planda tutmaya devam ettiği açıktır. Değişikliklerin sonuçlarına bağlı olarak, Google’ın bu yönde ilerleyip ilerlemeyeceğini görmek önemlidir.

Sonuç olarak, Google’ın Play Store arama sonuçlarındaki yükleme düğmesini gizleme denemeleri, kullanıcı güvenliği ve deneyimini artırmaya yönelik bir adım olarak görülmektedir. Henüz test aşamasında olan bu değişikliklerin ne kadar yaygın bir şekilde uygulanacağı ise gelecekteki açıklamalara bağlı olacaktır.

Teknoloji dünyasından bir yıldız daha kaydı!

0

Dünya teknoloji sektörü, önemli bir ismi daha kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyor. Adobe‘nin kurucu ortağı ve vizyoner isimlerinden Dr. John Warnock, 82 yaşında hayatını kaybetti. Warnock, yayıncılıktan video prodüksiyonuna kadar geniş bir yelpazede devrim yaratan çalışmaları ile tanınıyordu. Adobe tarafından Cumartesi günü yapılan açıklamada, Warnock’un vefatının ardında bir dönemin sona erdiği belirtildi. Warnock’un ölüm nedeni hakkında ise henüz detaylı bilgi verilmedi.

Adobe Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Shantanu Narayen, Warnock’un vefatıyla ilgili derin bir üzüntü içinde olduklarını ifade etti. Narayen, “Sevgili kurucu ortağımız Dr. John Warnock’un 82 yaşında aramızdan ayrıldığını üzüntüyle paylaşıyorum. John, iletişim biçimimizi şekillendiren kelimeler, görüntüler ve videolar üzerinde önemli bir etki bırakan neslimizin en büyük mucitlerinden biriydi” dedi.

Dr. John Warnock, 1982 yılında merhum Dr. Charles Geschke ile birlikte Adobe şirketini kurdu. Uzun yıllar boyunca şirketin CEO’su olarak görev yaptı ve teknoloji dünyasına önemli katkılarda bulundu. Adobe’nin başarısının temellerini atan bu ikili, masaüstü yayıncılıktan başlayarak video prodüksiyonuna kadar pek çok alanda devrim yaratmayı başardı.

Adobe, 1987 yılında piyasaya sürdüğü Photoshop ile dijital dünyada çığır açtı. PDF dosya formatını geliştirerek belge paylaşımını dönüştürdü ve Illustrator, Lightroom, Premiere Pro ve After Effects gibi popüler uygulamaları hayata geçirdi. Şirketin orijinal logosunu Warnock’un eşi Marva Warnock tasarladı ve ilk ürünleri arasında yer alan masaüstü yayıncılık yazılımı Adobe PostScript, 1984 yılında tanıtıldı.

Warnock, teknik becerileriyle tanınan ender CEO’lardan biriydi. Doktora tezinde geliştirdiği Warnock algoritması, gizli yüzey belirleme alanında büyük bir inovasyon olarak kabul edildi. Xerox’un Palo Alto Araştırma Merkezi’nde çalışırken Charles Geschke ile tanıştı ve Adobe’yi kurma fikri doğdu. PostScript’in yaratılmasıyla birlikte, laser yazıcılar için Apple’ın LaserWriter’ını piyasaya sürdü.

Adobe’nin bugünkü başarısının temel taşlarından biri olan Adobe Illustrator’ı da yaratan Warnock, pikseller yerine vektörleri kullanarak görüntüleri tanımlayan bu çizim programını geliştirdi.

Shantanu Narayen, Warnock ile geçirdiği 25 yılın, kendi kariyerinin en özel anlarından biri olduğunu belirtti. Narayen, “John ve Chuck ile yaptığımız kahvaltılarda geleceği hayal ederdik. Ancak gerçek bir rönesans adamı olan John, bana sanat, tarih ve politika konularında eşsiz bir içgörü kazandıran sohbetlerimizle beni etkiledi” şeklinde konuştu.

Papara’da altın alım satımı yapılabilecek!

0

2016’dan bu yana geleneksel finansal hizmetlerin yetersiz kaldığı durumlara finansal teknolojinin gücünü kullanarak çözümler geliştiren Papara, kullanıcıların birkaç adımda kıymetli maden alım satımı yapabileceği yeni bir dönem başlattı. Finansal teknoloji şirketi Papara, kullanıcılarına 7/24 güncel ve hesaplı fiyatlarla altın alım satımı yapma olanağı sunmaya başladı. 

Papara’da 7/24 altın alım satımı yapılabiliyor

Papara kullanıcıları, altın alım satımı yapabilecekleri Kıymetli Maden Hesaplarını saniyeler içinde açabiliyor. Haftanın her günü, günün her saati altın alım satımını dilerlerse tutar girerek, dilerlerse de gram belirterek gerçekleştirebilen kullanıcılar, gram altın fiyat değişim grafiğini de uygulamadan takip edebiliyor. 0,01 gram altınla dahi yatırımlarına başlayabilen Papara kullanıcıları, piyasa kapalı olsa da düşük makas aralığıyla, düşük alış/satış fiyat farkıyla işlem yapabiliyor.

Goldtag altyapısını kullanıyor

Papara’nın kullanıcıları kuyumcuya gitmekten veya banka uygulamalarının karmaşık yapılarından kurtaran bir deneyim sunan altın al/sat özelliği, Hacettepe Teknokent’te faaliyet gösteren Fintag Yazılım Danışmanlık A.Ş. tarafından, MASAK, BDDK ve TCMB gibi kurumlardan görüş alınarak geliştirilen Goldtag’ın altyapısını kullanıyor. Papara’da Kıymetli Maden Hesabı açan kullanıcılar adına otomatik olarak Goldtag’de de bir hesap açılıyor. 

Yakında gümüş ve platin alım satımı da yapılabilecek

Altın al/sat özelliği, Papara’da kıymetli maden alım satımı döneminin ilk ürünü olarak konumlanıyor. İlerleyen süreçte Papara kullanıcılarının altından sonra en kıymetli madenlerden sayılan gümüş ve elektrikli araçların yaygınlaşmasıyla talebi artan platinin alım satımını da yapabileceği belirtiliyor.  

Google Chrome, tehlikeli uzantılara karşı güvenlik önlemi getiriyor

0

Google, popüler Chrome internet tarayıcısını daha güvenli hale getirmek amacıyla önemli bir güvenlik güncellemesi duyurdu. Chrome 117 sürümü ile birlikte kullanıcıların, yükledikleri uzantılar Chrome Web Mağazası’ndan kaldırıldığında hızla bilgilendirilmesini sağlayacak bir özellik getirilecek.

Uzantılar, tarayıcının işlevselliğini artırmak için önemli araçlardır, ancak maalesef bazı kötü niyetli kişiler tarafından istismar edilmektedir. Kötü amaçlı uzantılar, kullanıcıların verilerini çalmak ve reklam yazılımları gibi zararlı aktiviteleri gerçekleştirmek için kullanılabilmektedir.

Google, kullanıcılarını bu tür tehditlerden korumak amacıyla sürekli olarak çaba sarf etmektedir. Kötü niyetli uzantıları Chrome Web Mağazası’ndan kaldırmak için önlemler alsa da, bu uzantıların kullanıcı cihazlarına bulaşmış olabileceği bir gerçektir. Yüklediği uzantının Web Mağazası’ndan kaldırıldığını öğrenen bir kullanıcı, hızla harekete geçerek daha fazla zararın önüne geçebilir.

Yeni özellik, Chrome 116 sürümünde “Güvenlik Kontrolünde Uzantılar Modülü” etkinleştirildiğinde test edilebilecek. Bu özelliği etkinleştirmek için tarayıcınızın adres çubuğuna “chrome://flags/#safety-check-extensions” yazarak ulaşabilirsiniz. Daha sonra “Gizlilik ve Güvenlik” ayarları altında bulunan bu özellik, kullanıcılara Web Mağazası’ndan kaldırılan uzantıların neden kaldırıldığına dair ayrıntılı bilgiler sunacak.

Günümüzde uzantılar, internet tarayıcılarının işlevselliğini artıran önemli araçlardır. Ancak, kötü amaçlı yazılımların kullanıcıların verilerini çalma veya zararlı eylemler gerçekleştirme amacıyla bu uzantıları istismar ettiği bir gerçektir. Google, uzun süredir bu tür tehditlerle mücadele ederek Chrome Web Mağazası’nda bulunan kötü niyetli uzantıları tespit edip kaldırmak için çeşitli önlemler almaktadır. Bununla birlikte, bazen bu kötü niyetli uzantılar kullanıcı cihazlarına zarar vermeden önce fark edilemeyebilir.

Bu konu hakkında siz ne düşünüyorsunuz? yorumlar kısmında bizimle paylaşabilirsiniz.

Türkiye’nin dijital dönüşüm başarısı: e-Devlet Kapısı’nın kullanıcı sayısı açıklandı!

0

Türkiye’nin dijital dönüşümü tüm hızıyla devam ediyor. Bir zamanlar fiziksel olarak bir devlet dairesinde gerçekleştirilen pek çok işlem, günümüzde e-Devlet Kapısı sayesinde internetten hallediliyor. Bu hem vatandaşlar hem de bürokrasi için kolaylık sağlarken, e-Devlet’i de Türkiye’nin en popüler sitelerinden biri haline getiriyor. Bu nedenle popülaritesini her geçen gün artıran platform, son olarak rekor kırdı. 

e-Devlet Kapısı 63.612.765 kişi tarafından kullanıldı!

Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi, kısa süre önce resmi Twitter hesabından yaptığı bir paylaşımla platforma kaç kişinin girdiğini açıkladı. Buna göre Ağustos 2023 itibarıyla e-Devlet Kapısı’ndaki toplam giriş sayısı 3 milyarı aştı. Kurumdan yapılan açıklamaya göre ise yıl sonu hedefi 4,5 milyar kullanıcı girişine ulaşmak. 

Asıl dikkat çeken toplam kullanıcı sayısı oldu. Buna göre, ülkemizde 63.612.765 kişi e-Devlet Kapısı’na kayıtlı. 2008 yılında sadece beş bin kişi tarafından kullanılan platformun bugüne kadar oldukça ciddi bir gelişim sağladığını söylemek mümkün. 

E-Devlet’e girmek için ise iki farklı yöntem mevcut. Bunlardan ilki; şahsen başvuru ile yurt içinde PTT işyerlerinden veya yetkili acentelerinden, yurt dışında ise Dışişleri Bakanlığı’na bağlı elçilik ve konsolosluklara başvurmak.

Bir diğer yöntem ise;  eğer Mobil imza, Elektronik imza, yeni TC kimlik kartı veya internet bankacılığı kullanıyorsanız, e-Devlet sistemine bunlardan biri ile giriş yaptıktan sonra kolaylıkla şifre oluşturabilirsiniz.