Samsung veri merkezi depolaması için 256 TB’lık yeni SSD’sini duyurdu. Ayrıca PBSSD mimarisini de tanıttı.
Samsung, veri merkezleri ve petabayt ölçekli depolama için 256 TB SSD’yi sergiliyor. Sürücüler, ultra yüksek depolama yoğunluğu ve azaltılmış güç tüketimi sunuyor.
Samsung, 256 TB SSD’lerini duyurdu. Bununla birlikte “uygulamaya bağlı olarak kapasite değişimi yoluyla ölçeklenebilirlik sağladığını” iddia ettiği petabayt ölçeğinde ultra yüksek kapasiteli bir çözüm olan PBSSD mimarisini de tanıttı. Samsung, ortağı Meta ile birlikte NVMe’de onaylanan ve TCO’yu en aza indirirken tahmin edilebilirliği ve genel performansı iyileştirmek için veri yerleştirmeyi optimize etmenin bir yolu olan Esnek Veri Yerleştirme (FDP) adlı bir teknolojiyi de tanıttı. Şirket ayrıca FDP demosunda kullanılan yazılımın tamamen açık kaynak olduğunun altını çizdi.
256 TB’lık yeni SSD
Samsung, etkinlikte, ilk olarak FMS 2022’de duyurulan PM1743 sunucu SSD’si de dahil olmak üzere diğer depolama çözümlerini de sergiledi. 15 ve 36 TB’a varan kapasitelerde sunuluyor. Bu yılın sonlarında ChatGPT gibi üretken yapay zeka alanında kullanıma sunulması bekleniyor. Ayrıca Samsung, PM9D3a yüksek kapasiteli 7,68/15,36 TB 2.5 inç sunucu SSD geliştirmesini tamamladığını duyurdu. Bu sürücüler ayrıca PCIe 5.0 standardını kullanıyor. 8 inçlik bir denetleyiciye sahip ve bir önceki modele göre 2,3 kata kadar daha hızlı olduğu bildiriliyor. Önümüzdeki yılın ilk yarısından itibaren müşteri talebine göre çeşitli form faktörlerinde ve serilerde satışa sunulacak. Alt uçta, bunların kapasiteleri 3,84 TB’ın altında olacak ve üst uçta 30,72 TB ile zirveye ulaşacak.
Yüksek kapasiteli SSD’ler, birçok şirketin hem işletmeler hem de perakende kullanıcılar için daha fazla kapasite sunan yeni sürücüleri duyurmasıyla son yıllarda norm haline geldi. Bu yılın başlarında Micron, geliştirilmiş uzun ömür için 10 kat daha fazla 4 KB rastgele yazma dayanıklılığına sahip veri merkezleri için 30 TB SSD’leri piyasaya sürdü.
Bu yeni yüksek kapasiteli disklerin çoğu işletmelere yönelik olsa da her yerdeki kullanıcılar için depolama gereksinimleri artmaya devam ediyor. Bazılarının tüketiciler tarafından kullanılabilir olması umuluyor. SSD fiyatları da son yıllarda daha uygun seviyelere iniyor, bu nedenle en azından birkaç yüksek kapasiteli diskin ileride bir aşamada perakende pazarına girmemesi için hiçbir iyi neden yok.
Geçtiğimiz haftalarda, yeni nesil Apple Silicon yonga seti M3 ve hangi cihazların onu alabileceği hakkında söylentiler gördük. Raporlar, Apple’ın bir sonraki iMac, 13 inç MacBook Air ve 13 inç MacBook Pro ile başlayarak M3 SoC’yi tanıtmayı planladığını ve bu cihazların Ekim ayında çıkabileceğini iddia ediyor.
Cihazlar hakkında biraz bilgimiz olsa da, M3 yonga setinin farklı varyantları hakkında çok az bilgi var veya hiç bilgi yok. Ancak son rapor, Apple’ın ortaya çıkarabileceği çeşitli M3 yonga setlerine ve neler sunacağına ışık tuttu.
Bloomberg‘den Mark Gurman, son yayınladığı Power On haber bülteninde Apple’ın piyasaya sürmeyi planladığı M3 yonga türleri hakkında ayrıntıları paylaştı. İddialara göre Cupertino merkezli teknoloji devi şu anda M3 yonga setinin M3, M3 Pro, M3 Max ve M3 Ultra olmak üzere dört çeşidi üzerinde çalışıyor. Bunlardan üçü daha önce bilinirken şimdi M3 Ultra ile ilgili detaylar da sızdırıldı. Her bir M3 yonga seti ve potansiyel olarak güç sağlayabileceği cihazlar hakkındaki ayrıntılara göz atın.
– M3
Gurman’a göre, temel M3 yonga seti, 4 performans ve 4 verimlilik çekirdeği ile 8 CPU çekirdeği ve 10 GPU çekirdeği içerecektir. M3 SoC, temel MacBook Pro, 13 inç MacBook Air, 15 inç MacBook Air, Mac mini ve iMac gibi birkaç Apple cihazına güç sağlayabilir. Ayrıca M3’ün yeni nesil iPad Pro’ya da güç vereceği aktarılıyor.
– M3 Pro
M3 Pro’nun temel yapılandırması bile M3 yonga setinden bir adım yukarıda olabilir ve 6 performans ve 6 verimlilik çekirdeği içerebilir, bu da onu toplamda 12 CPU çekirdeği yapar. GPU çekirdeklerinin de 18’e çıkarılması bekleniyor. Öte yandan, en üst yapılandırma 14 CPU çekirdeği (2 ek performans çekirdeği ile) ve 20 GPU çekirdeği alacak. Cihazlar açısından, M3 Pro’nun 14 inç MacBook Pro, 16 inc MacBook Pro ve Mac mini’ye güç vermesi bekleniyor.
– M3 Max
M3 Max’in CPU çekirdekleri, M3 Pro’dan büyük ölçüde yükseltilirken, GPU çekirdekleri açısından büyük bir destek alıyor. Gurman’a göre, M3 Max’in temel konfigürasyonda 16 CPU ve 32 GPU çekirdeği alması bekleniyor. En üst yapılandırmasında 32 CPU çekirdeği ve şaşırtıcı bir 80 GPU çekirdeği bulunur. M3 Max, sonraki 14 inç MacBook Pro, 16 inç MacBook Pro ve Mac Studio’ya güç verecek.
– M3 Ultra
Sınıfının en iyisi Apple Silicon yonga seti olan M3 Ultra, temel yapılandırmada 32 CPU çekirdeğine ve 64 GPU çekirdeğine sahip olacaktır. Öte yandan, M3 Ultra’nın en yüksek özellikli versiyonu, 32 CPU ve 80 GPU çekirdeği ile GPU sayılarında bir artış elde edebilir. Apple’ın en iyi M3 çipi, Mac Studio ve Mac Pro cihazlarının net nesline güç sağlayabilir.
Geçen yıl, iPhone 14 gibi Samsung Galaxy S23’ün de acil aramalar ve kısa mesajlar için uydu bağlantısına sahip olacağına dair birçok spekülasyon vardı. Ancak bu yıl şubat ayında piyasaya sürülen Galaxy S23 serisi, o umutları hayal kırıklığına uğrattı.
Güney Kore Bilim bakanı Lee Jong-ho, Yonhap News’e yerel akıllı telefon markalarının gelecek yıl 5G telefonlar ve uydular arasında veri aktarımına izin verecek yeni bir hizmet başlatmayı planladıklarını açıkladı. LG’nin ayrılmasının ardından lider konuma gelen Samsung’tan bahsedildiğini tahmin etmek zor değil. Samsung’un önümüzdeki yıl telefonlara uydu desteği özelliğini ekleyeceğini tahmin ediyoruz.
Snapdragon 8 Gen 2 yongası, Alçak Dünya Yörüngesi (LEO) uydularıyla çalışabilir. Acil aramalar ve metinler için destek sağlar. Ancak Galaxy S23 serisi bu yeteneğe sahip değil. Samsung bunu, uyduların henüz yeni olması nedeniyle açıkladı. Sonuç olarak, bu yenilikçi özelliği dahil etmeden önce ekosistemin olgunlaşmasını beklemek istediklerini belirttiler. Samsung, acil durumlar için düşük yörüngeli uydulara sahip bir şirket olan Iridium ile iş birliği yapıyor.
Galaxy S24 serisi bu yılın ilk çeyreğinde gelecek. Bu seri, biri Exynos 2400 yongası ve diğeri Qualcomm Snapdragon 8 Gen 3 CPU tarafından desteklenen iki varyanta sahip olacak modeller içerecek. Galaxy S24 uydu özelliği kazanırsa, Exynos 2400’ün de aynı desteğe ihtiyacı var.
Hala ağların zayıf olduğu birçok alan var. Bu nedenle, bu tür bölgelerde iki yönlü uydu bağlantısı hayati olabilir. Telefonlar, acil durumlar ve veri paylaşımı için düşük yörüngeli uydulara bağlanır. Bu özellik, kriz zamanlarında kaybolan veya tehlikede olan insanlara yardımcı olmak için oldukça kullanışlı. Şu anda sadece birkaç Android telefon markası benzer özellikler sunuyor. Ayrıca Apple, iPhone 14 ile kulübe katıldı. Ancak gelecekte daha fazla markanın böyle bir işlevsellik sunacağını düşünüyoruz.
WhatsApp Web üzerinde kullanılabilen yeni “ekran kilidi” özelliği, WABetainfo tarafından keşfedildi. Bu özellik, kullanıcıların bilgisayar başından ayrıldıklarında, özel sohbetlerini veya grup sohbetlerini daha güvenli hale getirebilmelerini sağlıyor. Kullanıcılar, belirledikleri bir parola ile sohbetlerini kilitleyebilir ve bu sayede başkalarının izinsiz erişimini engelleyebilirler. Ancak, parolanın unutulması durumunda, çıkış yaparak tekrar QR kodunu tarayarak giriş yapmak gerekiyor. tam olarak herkes için kullanıma sunulacağı ise henüz netlik kazanmış değil; çünkü bu tür özellikler genellikle beta testlerinden sonra aşamalı olarak tüm kullanıcılara sunulur.
Bir diğer yenilik ise bir cihazda birden fazla WhatsApp hesabının kullanılabilmesine olanak tanıyan özellik. Bu özellik sayesinde kullanıcılar, özel ve iş ile ilgili sohbetleri aynı uygulama içinde, ancak tamamen ayrı olarak tutabilirler. Bu özellik, özellikle birden fazla hesap kullanan kullanıcılar için oldukça kullanışlı olabilir. Ancak, bu özelliğin tam sürümü ne zaman tüm kullanıcılara sunulacak, henüz açıklık kazanmış değil.
WhatsApp’ın gelecekteki planları arasında yer alan bir başka özellik ise sesli grup görüşmeleri için çağrı planlama imkanı. Bu özellik, kullanıcıların gelecekteki bir tarih veya saat için sesli grup görüşmeleri planlamalarına olanak tanıyacak. Uygulama, belirlenen zaman geldiğinde tüm grup üyelerine otomatik olarak bildirim gönderecek ve görüşmenin başlaması için hatırlatma yapacak. Şu anda bu özellik sadece Android platformunda test ediliyor , yakın gelecekte iOS kullanıcılarına da sunulması bekleniyor.
Tüm bu yeni özellikler, WhatsApp’ın kullanıcı deneyimini geliştirmeyi ve kullanıcıların ihtiyaçlarına daha iyi yanıt vermeyi amaçlayan bir parçası olarak öne çıkıyor. Her ne kadar bu özelliklerin tam sürümleri ne zaman tüm kullanıcılara sunulacak henüz kesin olarak belirlenmemiş olsa da, WhatsApp’ın bu tür yenilikleri test etmeye ve uygulamaya koymaya devam etmesi bekleniyor.
Yazılım mühendisi Miana Windall’ın derisinin altında mıknatıslardan RFID teknolojisine kadar değişen yaklaşık 25 implantı var. Perşembe günü DEF CON güvenlik konferansında Windall, implantlarla nasıl ilgilenmeye başladığından ve onları eski ofis binasını taramak gibi kişisel kullanım için programlama deneyiminden bahsetti.
RFID teknolojisi, metro kartları veya dokunarak ödeme gibi taranabilir teknolojilere güç verir. Nispeten basit teknoloji ilk olarak 1970’lerde patentlendi ve gövde modifikasyonu bin yıl öncesine dayanıyor. Buna rağmen, RFID implantları hala tam potansiyellerine ulaşmadı ve Windall, birçok insan için hala bir hile olduğunu söyledi. Ancak bir çanta getirmek yerine kulübe gitmek istiyorsanız, doğru kilit stilini satın alabilir ve evinizin içinde ve dışında tarama yapmak için kaybetmeyeceğiniz bir sensör yerleştirebilirsiniz.
Biohacking ve implant hizmeti Dangerous Things’in kurucusu Amal Graafstra, “Çip implantları Hollywood filmleri gibi çalışmıyor.” dedi. “Çok yakınlarda okuyucu olmadığında aktif, canlı veya enerji dolu bile değiller.”
Bu, RFID implantlarının kullanım kapsamının oldukça sınırlı olduğu ve yararlı olabilmesi için çoğunlukla kendinizi hackleyebilmeniz gereken temel bir teknoloji olduğu anlamına geliyor. Arabanızı çalıştırmanıza izin veren Tesla anahtar kartı implantı gibi kullanıma hazır sınırlı kullanım durumları var, ancak genellikle bir kullanıcının belirli anahtar yapılandırmaları kendisine kopyalayabilmesi gerekiyor. Graafstra, “Transponderi sattığımızda, bir anahtar satıyoruz ama kilidi satmıyoruz.” dedi. Kullanıcının “kilidi” yapmak için biraz teknik bilgiye sahip olması gerekiyor.
Bir vücut modifikasyon sanatçısına veya deliciye gidip bir tane takmadan önce, aksi halde kullanamayacağınız bir çiple karşılaşabileceğinizi bilmek faydalı. Windall, “Ameliyat olmadan önce araştırmanızı yapın ve mümkün olduğunca ne istediğinizden emin olun.” dedi. Yine de Windall’ın kendisinde, derinin altında tutması zararsız olan bazı aktif olmayanlar da var.
Şirketler artık RFID implantlarını da güvenlik aracı olarak kullanmanın yollarını arıyor. Erişim kimlik bilgilerinin çalınmaya açık olmasını gerektirdiğinden, RFID teknolojisiyle ilişkili doğal bir güvenlik açığı var. Ancak bu kimlik bilgilerine bir implant olarak sahip olmak, en azından birisinin erişim kartınızı veya bilgilerinizi kolayca çalmasını engelliyor.
Windall, “Birinin gelip kimlik bilgilerinizi siz bilmeden tarayabilme şansı, muhtemelen o kadar yüksek değil.” dedi. “Elini yankesemezsin, en azından pala olmadan.”
Ayrıca, yetkisiz hesap erişimini önlemek için kimlik doğrulama daha önemli hale geldikçe, bu implantlar kimliğinizi kanıtlamak için kullanılabilir. Şirketler , iki faktörlü kimlik doğrulamayı geçiş anahtarlarıyla değiştirmeye çalışırken, bu kimlik bilgilerini derinin altına koymak mümkün olabilir. Graafstra’ya göre, parolanız, kaybolabilecek bir donanım anahtarının veya kopyalanabilecek bir metin mesajı doğrulamasının aksine, kimliğinizi doğrulayabilen bir çip implantına yüklenebilir.
RFID implantları, tıbbi cihaz olmadıkları için FDA onayı gerektirmiyor. Colorado Boulder Üniversitesi Medya Fakültesi’nden profesör Harsha Gangadharbatla’ya göre, genel olarak güvenli görünseler de dikkate alınması gereken risk faktörleri var.
Gangadharbatla, “Tüketiciler, yalnızca bu tür implantları alma maliyetinin değil, bu tür teknolojiyle ilişkili “gizli” maliyetlerin (gizlilik, riskler ve reklam mesajları) tamamen farkında olmalıdır.” dedi.
Yapay zeka ve iklim değişikliği, insanların Dünya’da bildiğimiz yaşamı mahvetmesinin iki yolunu temsil ediyor, ancak ilki, ikincisinin sonuçlarına da yardımcı olabilir. California Ormancılık ve Yangından Korunma Departmanı (Cal Fire), bugün orman yangınlarını tespit etmek için AI kullanan yeni bir program tanıttı.
California San Diego Üniversitesi ile ortaklaşa oluşturulan Alert California AI programı, 360 derece dönen 1.032 kameradan gelen sinyalleri alıyor ve “kamera beslemelerindeki anormallikleri belirlemek” için yapay zekayı kullanıyor. Ardından, olası bir yangının müdahale gerektirip gerektirmediğini kontrol etmeleri için acil servislere ve diğer yetkililere bildirimde bulunuyor.
Reuters’e göre, Temmuz ayında başlatılan program şimdiden en az bir potansiyel orman yangınını bastırdı. Bir kameranın, San Diego’nun doğusundaki ücra Cleveland Ulusal Ormanı’nda sabah 3’te yanan yeni bir yangın kaydettiği bildirildi. Yapay zeka, cehennemi fark etti ve “yedi motor, iki buldozer, iki su tankeri ve iki el ekibi dahil olmak üzere yaklaşık 60 itfaiyeciyi çağıran” bir itfaiye kaptanını uyardı. Cal Fire, alevlerin 45 dakikada söndürüldüğünü söylüyor.
Alert California teknoloji web sitesi, “taranan yüzeyler hakkında eşit derecede kesin, üç boyutlu bilgiler” oluşturmak için uçaklardan ve insansız hava araçlarından alınan LiDAR taramalarını kullandığını söylüyor. Kaliforniya’nın orman biyokütlesi ve karbon içeriği hakkında daha fazla bilgi edinmek için bunu ağaç türlerinin fiziksel özellikleriyle birleştiriyor. Cal Fire, makine öğrenimi modelinin duman ve diğer havadaki parçacıkları ayırt etmek için kameralardan gelen petabaytlarca veriden yararlandığını söylüyor.
Sistem, Kaliforniya merkezli DigitalPath şirketinden yapay zeka kullanılarak UCSD mühendisleri tarafından geliştirildi. Cal Fire, son dört yılda programa 20 milyon doların üzerinde yatırım yaptı ve yakın gelecekte ek 3.516.000 dolar vaat ediyor.
“Şu anda aşırı iklimdeyiz. Programın baş araştırmacısı olarak görev yapan UCSD’de jeoloji ve jeofizik profesörü Neal Driscoll, Reuters’e verdiği demeçte, bu yüzden onlara verileri veriyoruz, çünkü bu sorun hepimizden daha büyük. “Biraz da olsa iğneyi hareket ettirmeye yardımcı olması için teknolojiyi kullanmamız gerekiyor.” Ancak Driscoll, programın genel etkinliğini belirlemek için mevcut örneklem boyutunun çok küçük olduğunu da ekliyor.
Alert California’nın “kamera ağına” bilgisayarınızdan veya mobil cihazınızdan göz atabilirsiniz. Web sitesi, bölgenin dört bir yanından uzaktan çalıştırılan canlı kamera görüntülerinin bir ızgarasını görüntülüyor.
Dünyanın en en zengin insanlarından biri olan Bill gates’in bu başarısının sırrı nedir? Microsoft’un kurucusu Amerikalı girişimci, yazılımcı, iş insanı ve yazar Bill Gates, 28 Ekim 1955 tarihinde Seattle’da doğdu. Avukat bir baba ile öğretmen bir annenin üç çocuğundan bir tanesi olarak dünyaya geldi Gates evin tek erkek çocuğuydu.
Zengin bir ailede büyüyen Gates zenginliğin getirmiş olduğu rahat yaşamı ile yetinmedi ve sahip olduğu bu zenginliği ve kaynakları çalışkanlığı ve zekası ile kullandı. dünyanın en zengin insanlarından biri oldu.
MS-DOS işletim sisteminin grafik bir iyileştirmesi olan Windows’un geliştirilmesi çalışmalarına Gates 1985 yılında başlamıştı. Windows’u piyasaya sürdükten (1987) üç yıl sonra bir pazarlama kampanyasıyla başarılı oldular. Microsoft bu sistemi sürekli olarak daha ileri yazılım elemanlarıyla genişletiyordu. Gates özellikle Windows’u daha basit ve daha kullanışlı bir biçime sokmaya önem veriyordu. Microsoft 1993’te tartışmasız piyasanın lideriydi (yıllık ciro: 36 milyar dolar; borsa değeri: 140 milyar doların üstünde). Gates’in kişisel serveti yaklaşık olarak 62 milyar dolar olarak tahmin edilmektedir.
Eski OpenAI çalışanları tarafından kurulan yapay zeka girişimi Anthropic, Güney Kore’nin önde gelen mobil oparatörlerindn biri olan SK Telecom’dan (SKT) 100 milyon dolarlık bir yatırım aldı. SKT, bu stratejik yatırımıyla Anthropic’in gelişen yapay zeka rölünde etkin rol oynamayı hedefliyor. Pazar günü yapılan açıklamada, SK Telecom, Anthropic ile işbirliği yaparak küresel telekomünikasyon firmaları için özelleştirilmiş çok dilli bir dil modeli geliştirecek.
Anthropic, daha önce Spark Capital liderliğindeki C Serisi finansman turunda 450 milyon dolar toplamasının ardından bu 100 milyon dolarlık yatırım alıyor. SKT, girişim sermayesi kolunu temsil eden SK Telecom Venture Capital (SKTVC) aracılığıyla C Serisi turuna katılarak önceki finansman turuna destek vermişti. Ayrıca, Almanya merkezli yazılım şirketi SAP de geçtiğimiz ay Anthropic’e yatırım yapmıştı.
SKT ve Anthropic’in ortaklaşa geliştireceği çok dilli dil modeli (LLM), Deutsche Telekom, e& ve Singtel gibi Global Telco AI Alliance üyelerine özelleştirilmiş yapay zeka çözümleri sunma imkanı sağlayacak. Bu dil modeli İngilizce, Korece, Almanca, Japonca, Arapça ve İspanyolca gibi farklı dilleri destekleyecek.
Anthropic’in kurucu ortağı Jared Kaplan, yeni girişimin ürün yol haritası ve özelleştirme çalışmalarının genel yönünü belirlemekten heyecan duyduklarını ifade etti. Aynı şekilde Anthropic’in kurucu ortağı ve CEO’su Dario Amodei de SKT’nin telekomünikasyon sektöründe yapay zeka kullanma hedeflerine vurgu yaparak, bu işbirliğiyle telekomünikasyon şirketleri için özelleştirilmiş bir LLM oluşturmanın önemini vurguladı.
SKT CEO’su Ryu Young-sang, yaptığı açıklamada, “Anthropic’in güçlü yapay zeka yetenekleriyle birleşerek, küresel telekomünikasyon ortaklarımızla yapay zeka alanında liderlik sağlamayı umuyoruz” dedi. SKT ayrıca, geliştirilen yapay zeka modelinin telekomünikasyon sektöründe özellikle müşteri hizmetleri, pazarlama, satış ve interaktif tüketici uygulamaları gibi alanlarda kullanılmasını hedeflediğini belirtti.
Anthropic, OpenAI’nin önceki projeleri gibi şirketlerin çeşitli görevleri yönetmesini sağlayan yapay zeka sistemleri geliştiriyor. Ayrıca, Google tarafından desteklenen yapay zeka girişimi, ikinci nesil yapay zeka sohbet robotu Claude 2’nin güçlü yönlerini içeren güncellenmiş bir sürüm olan Claude Instant 1.2’yi geçtiğimiz aylarda yayınlamıştı
Anthropic’in Claude adlı yapay zekası hakkında siz ne düşüyorsunuz? yorumlar kısmında paylaşabilirsiniz.
Türkiye’nin önde gelen telekomünikasyon şirketi Turkcell, sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda Çin’den 30 milyon euro tutarında kredi alacağını duyurdu. Bugün yapılan resmi açıklamaya göre, Turkcell 2030’a kadar elektrik tüketiminin yüzde 100’ünü kendi yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılamayı ve 2050’ye kadar net sıfır emisyon hedefine ulaşmayı amaçlamaktadır.
Turkcell’in sürdürülebilirlik alanındaki çabalarını desteklemek amacıyla, Çin’in köklü bankalarından Bank of China ile 30 milyon euro tutarında “yeşil kredi” sözleşmesi imzaladığı belirtildi. Bu anlaşma kapsamında sağlanacak kredi, uluslararası kabul görmüş Yeşil Kredi İlkeleri’ne uygun olarak, yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı üretim tesislerinin kurulumunu finanse etmek için kullanılacak. Kredinin geri ödeme vadesi 5 yıl olacak ve 2 yılı geri ödemesiz olacak.
Turkcell Finanstan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Kamil Kalyon, anlaşmayla ilgili olarak şunları belirtti: “Türkiye’nin lider teknoloji şirketi olarak faaliyetlerimizin tamamında çevresel, sosyal ve yönetimsel konulara odaklanarak çevreye, topluma ve işimize pozitif iz bırakmayı amaçlıyoruz. Bu kapsamda yenilenebilir enerji yatırımlarımız için Bank of China ile yaptığımız 30 milyon Euro’luk ‘yeşil kredi’ anlaşması, çevreye karşı sorumluluğumuzu yerine getirirken finansman maliyetlerimizi düşürme amacımızı destekliyor.”
Bank of China Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Dalei Ding de anlaşma hakkında şunları söyledi: “Banka olarak Turkcell’e yeşil finansman sağlamaktan memnuniyet duyuyoruz. Bu kredi Türkiye’nin daha yeşil bir ekonomiye geçişine destek olacaktır. Türkiye ve dünyada bankacılık sektörünün iklim değişikliği etkilerinden korunma ve yeşil ekonomiye yatırım yapma konusundaki çabalarını takdir ediyoruz.”
Turkcell, telekomünikasyon sektöründe yenilenebilir enerjiye en fazla yatırım yapan şirketlerden biri olarak biliyoruz. Bu yeni “yeşil kredi” anlaşması, Turkcell’in sürdürülebilir faaliyetlerine kaynak sağlamayı ve çevresel hedeflerine ulaşmayı destekleyecek.
Turkcell’in yenilenebilir enerji hakkında attığı adımlar hakkında siz ne düşünüyorsunuz? yorumlar kısmında paylaşabilirsiniz.
Depolama sağlayıcısı Scality tarafından yapılan yeni bir araştırma, sabit sürücülerin SSD’ye göre sürücü başına yüzde 19 ila yüzde 94 arasında daha iyi güç yoğunluğu sunabildiğini gösteriyor.
SSD’lerin aksine, sabit disklerde mekanik plakalar veya aktüatör kolları gibi birçok hareketli parça bulunuyor. Bu nedenle, SSD’lerle ilgili yaygın bir yanılgı, hareketli mekanizmalar olmadığı için sabit sürücülerden daha az güç tükettikleri yönünde. Scality’nin son testlerine göre bu doğru olmayabilir. Şirketin kıyaslama sonuçları, sabit disklerin yüksek yoğunluklu QLC SSD’lere göre güç yoğunluğu avantajına sahip olduğunu ortaya koyuyor. Scality, karşılaştırma için Micron 6500 ION 30,72 TB QLC SSD ve Seagate Exos X22 22 TB 7.200 RPM sabit diskini kullandı. Kısa bir not olarak, Scality performansı değil güç tüketimini değerlendiriyor.
TB/watt güç yoğunluğu metriğine bakarsak, sabit disk yüzde 19 okuma yüzde 94 yazma yayınladı. Boştayken, sabit sürücü SSD’den yüzde 14 daha fazla güç tüketiyor. Ancak, aktif okuma ve yazma işlemleri sırasında sabit sürücü yüzde 37 ve yüzde 68 daha düşük güç tüketimine sahipti. Scality, yoğun iş yüklerinde benzer rakamlar gözlemledi. Örneğin, sabit sürücü yoğun okuma ve yazma yoğun iş yüklerinde sırasıyla yüzde 40 ve yüzde 63 daha az güç tüketti. Scality, sürücü kapasiteleri gelecekte artmaya devam ettikçe sonuçların değişebileceğini kabul etti.
Scality, test için iki farklı model kullandı. Yoğun okuma iş yükünün yüzde 10’u boşta, yüzde 80’i okuma ve %10’u yazmaydı. Aksine, yoğun yazma iş yükü yüzde 10 boşta, yüzde 10 okuma ve yüzde 80 yazmadan oluşuyordu. Her sürücü, belirtilen yüzde için belirtilen güç durumundaydı.
Scality, “güç tüketiminin, bugün SSD’ye karşı HDD kararının dayandırılacağı ana kritere yükselmediğini” belirtti. Her şey iş yüküne bağlı. Örneğin, SSD’ler, okuma açısından yoğun ve gecikmeye duyarlı iş yükleri için halen en iyi performans seçeneği. Bu arada sabit diskler, yapılandırılmamış veri iş yükleri için tercih edilen ortam olmaya devam ediyor. Özetle araştırma sonuçlarına göre HDD’ler, SSD’lere göre sürücü başına yüzde 19 ila yüzde 94 arasında daha iyi güç yoğunluğu sağlıyor.
Bundan 26 yıl önce teknoloji piyasasında dengeleri değiştiren bir yatırım yapıldı. Peki Microsoft Apple’a neden yatırım yapmıştı?
1997 Apple tarihinde ve aslında tüm bilgisayar ve teknoloji endüstrisinde önemli bir yıldı. Şirket, Macintosh ürünlerinin satışıyla geçen birkaç kötü yılın ardından iflasın eşiğine gelmişti. Ayrıca Microsoft’un Windows işletim sistemini çalıştıran Intel tabanlı bilgisayarların yükselişine de tanık oldu.
1997’nin başlarında Apple, 1985’te Apple’dan ayrılan Apple’ın kurucu ortağı Steve Jobs tarafından oluşturulan PC OS şirketi NeXT’i satın aldı. Gil Amelio’yu Apple’ın CEO’luğundan çıkarmak için bir girişimde bulundu. Şirketin yönetim kurulu daha sonra Jobs’u geçici CEO olarak atadı. Jobs hemen işe koyuldu ve yaptığı ilk şeylerden biri şirketi Microsoft ile görüştürmek oldu. Kısacası, Apple’ın şirketi yeni girişimlere hızlı bir şekilde başlatmak için biraz paraya ihtiyacı vardı. 26 yıl önce bugün, 6 Ağustos 1997’de Jobs, Boston’daki MacWorld etkinliğinde sahnedeydi ve seyircilerden kimsenin beklemediği bir şeyi duyurdu. Apple’a 150 milyon dolarlık bir yatırımı içeren Microsoft ile bir ortaklığın haberi paylaşıldı.
Görüşmeler başlangıçta bir dizi patent anlaşmazlığını çözmek için Microsoft ve Apple arasında başladı. Ancak hızla bunun ötesine geçti. Microsoft, patent sorunlarını çözmenin yanı sıra, Mac PC’ler için Office uygulamalarını en az beş yıl süreyle geliştirme taahhüdünde bulundu. Apple ve Microsoft ayrıca Java geliştirme konusunda işbirliği yapma sözü verdi ve Apple, Microsoft’un Internet Explorer’ını Mac’ler için varsayılan web tarayıcısı yapma sözü verdi. İzleyicilerin bu MacWorld sunumuna tepkisi karışıktı. Bazıları alkışlarken diğerleri sessiz kaldı ve hatta bazı yuhalamalar oldu. Bu karışık tepki, Microsoft CEO’su Bill Gates, Jobs’ın arkasındaki büyük bir ekranda bir uydu canlı yayınında göründüğünde arttı. Gates’in Jobs’ın üzerinde beliren o görüntüsü, Apple tarihinde ikonik hale geldi. İki yıldan kısa bir süre sonra, Haziran 1999’da, Anthony Michael Hall’un Gates’i ve Noah Wyle’ın Jobs’ı oynadığı TNT TV biyografik filmi Pirates of Silicon Valley’de tekrarlandı.
Microsoft’un 150 milyon dolarlık yatırımı, 150.000 imtiyazlı hisse senedi ile Apple’ın yüzde yedisine sahip olduğu anlamına geliyordu. Microsoft, üç yıl boyunca Apple hisselerine sahip olmaya devam etme sözü vermişti. 2001’de Microsoft, yatırımını adi hisse senedine dönüştürdü. Bu da 18.1 milyon Apple hissesine sahip olduğu anlamına geliyor. Sonunda, sadece iki yıl sonra Microsoft, Apple’daki tüm hisselerini 550 milyon dolara sattı.
Çoğu insan bunun altı yıl sonra oldukça sağlam bir yatırım getirisi olduğunu düşünüyor. Bununla birlikte, Microsoft bugüne kadar bu nispeten küçük Apple mülkiyetini elinde tutsaydı ne olurdu? Apple, Microsoft’un imtiyazlı hisse senedini adi hisse senedine dönüştürmesinden bu yana hisse senetlerini birkaç kez böldü. 2005’te Apple, 2-1’lik bir hisse bölünmesi yaşadı. Ardından 2014’te 7’ye 1’lik büyük bir bölünme ve ardından 2020’de daha küçük ama yine de büyük bir 4-1’lik hisse bölünmesi izledi.
Bir hesap yaparsak Microsoft, bugüne kadar yatırımını sürdürseydi Apple’da 1.013 milyar hisseye sahip olacaktı. Bugün ise hisse başına 181.99 dolar değer biçiliyor. Bu, Microsoft’un 150 milyon dolarlık yatırımının bugün 184.465.064.000 dolar değerinde olacağı anlamına geliyor.
Google, Pixel telefonlarda yakaladığı başarıyı tabletleriyle sürdürüyor. Google Pixel Tablet, hem konumlandırıldığı sabit bir ekosistemin idaresi için hem de ele alındığında bağımsız bir tablet olarak hizmet verebiliyor.
Bu, akıllı ev sistemleri için oluşturulup tezgahta toz içinde yatan sistemlerden çok çok iyi bir noktada. Google bu noktadaki hamlesiyle geçmiş ürünlerin oldukça ilerisinde. Pixel Tablet, kullanıcılarının internette gezinebilmesi, internetteki ufak tefek işlerini halledebilmesi için oldukça iyi bir deneyim sunuyor.
Fakat, bu noktada kullanıcıların ve test amaçlı kullanan teknoloji uzmanların bir eleştirisi var; Pixel Tablet, içerik tüketimi için oldukça iyi bir performans sunuyor ancak iş amaçlı kullanım için oldukça kısıtlı ve emsal bir Android tabletin çok gerisinde kalıyor.
Ayrıca, Google’ın tabletin arkasına konumlandırdığı sabit ayaklar da aslında tasarım esnasında nasıl bir kullanım senaryosunun çizildiğini çok daha iyi anlatılıyor. Ürün aslında bir iPad’le içerik üretimi rekabetini değil, Android ekosistemiyle donatılmış bir alanda sabit bulunmayı ve cihazların yönetimini öngörüyor.
Peki sorun ne?
Aslında sorun, ürünün tablet yanının iyi olup kendini konumlandırdığı alanda kötü olması. Tablet, Nest Hub Mini gibi geçmiş ürünlerin yanında oldukça yetersiz kalıyor. Nest Hub Mini gibi ürünler, kullanıcılarına; müthiş bir akıllı ekran deneyimi ve asistanlık desteği sağlıyor.
Google Pixel Tablet ise, ancak saat ve hava durumunu barındıran basit bir masaüstü; eğer ayarladıysanız galerinizdeki fotoğrafları slayt olarak izleyecek şansa da sahip olabilirsiniz.
Diğer tüm ürünleri başarıyla ortaya koyabilen Google ne oldu da tablet kısmını bu kadar iyi yapıp akıllı ekrandan kaybediyor bilinmiyor. Ancak kullanıcı yorumlarını az da olsa önemsiyorsa yakında gerekli düzeltmeleri duyarız.
Eski müzik kayıtları nedeniyle Internet Archive davalık oldu. Sony ve diğer müzik şirketleri Internet Archive’e dava açtı.
Internet Archive koruma projelerinden biri nedeniyle başka bir davayla karşı karşıya kaldı. Sony Music Entertainment, Universal Music Group ve bir avuç diğer müzik şirketi, kar amacı gütmeyen kuruluşa karşı dava açtı. Kuruluşu önceden dijitalleştirmeyi öne sürerek telif hakkı ihlali yapmakla suçladı. Özellikle plak şirketleri, 78rpm disklere kaydedilmiş müziği korumayı amaçlayan Great 78 Project için Internet Archive’e dava açıyor.
Şirketler, Frank Sinatra, Ella Fitzgerald, Billie Holiday, Miles Davis ve Louis Armstrong gibi sanatçıların müziklerini içeren Internet Archive çabalarını “açık ihlal” olarak nitelendiriyor. Ayrıca White Christmas, Sing, Sing, Sing ve The Christmas Song gibi Great 78 Project aracılığıyla sunulan birkaç “ikonik kayıt” örneğini de listeledi.
Şirketler, proje web sitesinde saklanan şarkıların halihazırda akış ve diğer müzik hizmetleri aracılığıyla kullanılabildiğini, bu nedenle “kaybolma, unutulma veya yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olmadıklarını” söyledi. Ancak kuruluş, proje portalında “eserlerde hala araştırma değeri ve genellikle nadir bulunan 78rpm diskler ve kayıtlarda kullanım kanıtları” olduğunu açıkladı.
Davacılar, şikayetlerinde İnternet Arşivi’nin faaliyetlerinin sınırlı koruma ve araştırma amaçlarını “çok aştığını” yazarak aynı fikirde değiller. Açıklamada: “Internet Archive, telif hakkı ne olursa olsun, herkes için müziğe ücretsiz ve sınırsız erişim sağlamayı arsızca hedefliyor” ifadesine yer verildi. Bloomberg’e göre plak şirketleri, korunan her ses kaydı için 150.000 dolara kadar yasal zarar talep ediyor ve bu, listelenen kayıtlar için 372 milyon dolara kadar çıkabilir.
Internet Archive ayrıca Hachette Book Group liderliğindeki bir grup ABD’li yayıncıyla Ulusal Acil Durum Kütüphanesi konusunda bir hukuk savaşına girmiş durumda. Örgüt, yayıncıların “kasıtlı toplu telif hakkı ihlali” olarak tanımladığı pandeminin en yoğun olduğu dönemde program aracılığıyla kitapların dijital olarak taranmış kopyalarını ödünç verdi. Bir federal yargıç, söz konusu dava için İnternet Arşivi aleyhine karar verdi ancak kuruluş bu karara itiraz etmeyi planlıyor.
Great 78 Projesi, 78rpm disklere kaydedilmiş eski müziği korumayı amaçlıyor. Ancak telif hakkı iddiaları bu projenin gidişatını yavaşlatacak gibi görünüyor.
Kimlik avı saldırıları, online trafiğin artmasıyla artış gösteriyor. Bu yazımızda dikkat edilmesi gereken kimlik avı saldırılarına yer verdik.
Kimlik avı saldırıları; sahte e-postalar, kısa mesajlar veya aramalar kullanarak bireyleri aldatmak ve mali bilgilerini çalmak için kullanılıyor. Nihai hedef genellikle kurbanları bir web sitesini ziyaret etmeye ikna etmeyi içeriyor. Bu da daha sonra bilgisayarlarına kötü amaçlı yazılım indirmeye veya banka bilgileri gibi hassas kişisel verilerin çalınmasına yol açabiliyor. Bu kimlik avı mesajları, aslında aldatmak için tasarlanmış olsalar da alıcıları görünürde meşru olan bağlantılara tıklamaya ikna etmek için özenle hazırlandı. Bu aldatıcı uygulamalar önemli mali kayıplara neden olabilir.
TrendMicro, insanların çevrim içiyken karşılaşabilecekleri 4 tehlikeli kimlik avı ifadesine karşı tetikte olmaları için bir uyarı notu yayınladı. Bu yazımızda dört farklı kimlik avı saldırısını listeledik.
Dolandırıcılar, bir bağlantı aracılığıyla 500 dolar seyahat kredisi vaat eden kimlik avı e-postaları göndermek için bu markayı kullanıyor. TrendMicro tarafından hazırlanan bir rapora göre, bağlantıya tıklamak kullanıcıları sahte bir Delta sayfasına yönlendiriyor.
Airbnb
Dolandırıcılar, kullanıcıları aldatmak amacıyla sahte web siteleri oluşturuyor. Ancak, bu dolandırıcılıklar genellikle URL’nin kendisinden anlaşılıyor. “Uzun süreli” veya “ağ” gibi şüpheli sayılar veya terimler içeren bir URL muhtemelen sahte oluyor. Orijinalliği doğrulamak için kullanıcıların meşru şirket web sitesi olan airbnb.com’u ziyaret etmesi gerekiyor. Dikkat edilmesi gereken kimlik avı saldırıları listesinde Airbnb ilk sırada yer alıyor.
Walmart
Dolandırıcılar, alıcıların ücretsiz bir TV kazandığını ima eden aldatıcı metin mesajları gönderiyor. Bu mesajlar, kredi kartı bilgilerini isteyebilecek sahte bağlantılar içeriyor. Böyle bir mesaj almanız durumunda, linklere tıklamamanız tavsiye ediliyor.
Kimlik avı girişimlerinin kurbanı olma riskini en aza indirmek için, sizin ve başkalarının sizinle ilgili paylaştığı kişisel bilgiler konusunda titiz davranabilirsiniz. Ek olarak, sosyal medya profillerinizdeki gizlilik ayarlarını değerlendirmek ve düzenlemek önemli.
Apple
Kullanıcılar, sahte bir Apple oturum açma sayfasına yönlendiren sahte bir bağlantıyla birlikte Apple Cüzdanlarıyla ilgili sorunları iddia eden kısa mesajlar aldıklarını bildiriyor. Sahte sayfada bilgi sağlamak, dolandırıcılara kişinin Apple Kimliği üzerinde kontrol hakkı verebileceğinden, bu özellikle tehlikeli.
TÜBİTAK’ın her yaştan gökyüzü meraklısını buluşturduğu, açılışını Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ve Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak’ın yaptığı 4 gün 3 gece süren Gökyüzü Gözlem Etkinlikleri Antalya Saklıkent’te sona erdi. Gündüz güneş gözlemi ve birbirinden ilginç etkinliklere katılan, gece de uzayın derinliklerini keşfe çıkan bini aşkın katılımcı günün 24 saatini de dolu dolu geçirdi.
“TÜBİTAK’ın bütün bilim ve toplum faaliyetlerinin merkezine, odağına gençleri koyuyoruz”
Etkinliğin açılışını yapan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır gençlere, “Sizlere hakikaten çok özel önem arz ediyoruz. Çünkü bizim hayallerimizi hayallerimizin de ötesindeki başarıları bu ülkeye armağan edecek sizlersiniz.” mesajı verdi.
Bakan Kacır, “Bu inançla Türkiye’nin dört bir yanında Gençlik ve Spor Bakanımızla birlikte genel teknoloji atölyeleri kuruyoruz. Bu inançla dünyanın en büyük teknoloji festivallerini altı yıldır bu ülkede gerçekleştiriyoruz. TÜBİTAK’ın bütün bilim ve toplum faaliyetlerinin merkezine, odağına gençleri koyuyoruz. Bu inançla bu gökyüzü gözlemini her yıl daha da büyütüyor. Daha fazla gencimize ev sahipliği yapmaya gayret ediyoruz.” ifadelerini kullandı.
Bakırlıtepe’ye Ziyaret
İlk kez 1998 yılında Antalya Saklıkent’te düzenlenen Gökyüzü Gözlem Etkinliği, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı katkılarıyla TÜBİTAK’ın koordinasyonunda 25. kez gerçekleştirildi.
Gökyüzü Gözlem Etkinliklerinin ev sahibi yaklaşık 2000 metre yükseklikteki Antalya Saklıkent’te astronomi meraklıları, uzmanlar eşliğinde gökyüzünü inceleme ve Türkiye’nin en büyük gözlemevi olan ve en donanımlı teleskoplarının bulunduğu TÜBİTAK Ulusal Gözlem Evi (TUG) Yerleşkesi’ni gezme fırsatı buldu. Servislerle 2500 metre yükseklikteki Bakırlıtepe’de bulunan TUG’a giden ziyaretçiler RTT150 teleskopunu detaylı inceledi. Uzman astronomlar tarafından yapılan gözlemlere ilişkin bilgi alan katılımcılar manzaranın da tadını çıkardı.
TÜBİTAK Başkanı gün boyu ziyaretçilerle birlikteydi
TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal da ziyaretçilerle birlikte Bakırlıtepe’deydi, çeyrek asırdır etkinliğin gerçekleştirildiğini ancak Cumhuriyetimizin 100, TÜBİTAK’ın 60. Yıl dönümü nedeniyle bu yılın özellikle önemli olduğuna dikkat çekti.
Katılımcılara “Sormaktan çekinmeyin” çağrısı yapan Mandal, “Sizin için en zor gelen ama aynı zamanda belki de en komik gelen hatta en basit gelen soruları dahi sormaktan çekinmeyin.” dedi.
14 yetkin hocamız ile seminerler ve paneller gerçekleşeceğine işaret eden Mandal, Gözlem şenliği etkinliğimiz sadece gece değil, gündüz de hem seminerlerimizle, hem de atölye çalışmalarımızla devam edecek. Gökyüzü sevdalılarına, uzay sevdalılarına ve bu sürece ve TÜBİTAK’a inanan, TÜBİTAK’ın çatısı altında bu etkinliğimize katılan tüm misafirlerimize teşekkür ediyoruz” ifadelerini kullandı.
TÜBİTAK Başkanı tüm gün hem etkinliklere katıldı, hem de katılımcılarla birebir ilgilendi. Çocuklarla sohbet eden Mandal onlarla birlikte atölye çalışmalarına da katıldı.
Etkinlik çadırlarına yoğun ilgi
TÜBİTAK bünyesindeki birimlerin katkılarıyla çeşitli atölye çalışmaları, deneyler gerçekleştirildi, yarışmalar yapıldı.
TÜBİTAK Etkinlik Çadırındaki Metaverse Etkinliği, Popüler Bilim Yarışması, Karbon-14 Analizi İle Yaş Tayini, Mikroskopta Farklı Materyallerin Uygulanması, Karbon Ayak İzi Ölçümü, CO2 Kaynakları ve Yutaklar, Eskişehir 5000 Ahşap Maket Yapımı, Roket Maketi, VR Sanal Gerçeklik Deneyimi ile TÜRKSAT 6A Maket yapımı atölyeleri, Ölç Kendini Etkinliği, Roket Devresi, Sanal Gerçeklik etkinliklerine katılımcılar, özellikle de çocuklar yoğun ilgi gösterdi. TÜBİTAK Popüler Bilim Yayınları standı da gün boyu ziyaretçi akınına uğradı.
Antalya Bilim Merkezi Çadırında Gökyüzü Bulmacası, Bilim Üsküdar Çadırında Kağıt Maket Uçak, Konya Bilim Merkezi Çadırında Anatomi Dedektifleri, Gaziantep Bilim Merkezi Çadırında Işığın Kırınımı Deneyi, GUHEM Çadırında Ahşap Maket Uçak, Deneyap Türkiye Çadırında ise Doğa Santrali etkinlikleri gerçekleşti.
Seminerlerle Bilinmeyene Işık Tutuldu
Sabah saatlerinde TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi Müdürü Kadir Uluç genel bir bilgilendirme yaptı. Ardından Prof. Dr. Faruk Soydugan Aynalardaki Yıldızlar başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Uzay araştırmalarının dünü, bugünü ve yarını Dr. Korhan Yelkenci ile ele alındı. Prof. Dr. Ethem Derman ise 7’den 77’ye astronomi konusunu masaya yatırdı. Prof. Dr. Talat Saygaç Neden Astronomi? Gökyüzü Gözlemi ve Uzay Bilimleri Bize Neler Kazandırır? Sorularını yanıtlarken, Prof. Dr. Cahit Yeşilyaprak Doğu Anadolu Gözlemevi’ni anlattı. Prof. Dr. Zeynel Tunca da gökyüzünü tanıtma amaçlı detaylı bir sunum gerçekleştirdi. Akşam saatlerinde ise tüm konuşmacılar bir araya gelerek ‘Bir astronoma sorun’ panelini düzenledi. Panelde uzmanlara katılımcılar tarafından sorular yöneltildi. Dr. Tuncay Özışık tarafından Dünyanın kendi etrafında ki bir tam dönüşünü bir yıldız üzerinden ölçerek bir günün gerçekten 24 saat mi olduğunu belirleyecek olan iki günlük bir deney ve ardından katılımcıların yoğun ilgi gösterdiği bir panel gerçekleştirildi.
Gök atlası nasıl kullanılır? Yıldızları nasıl teşhis edebiliriz?
Astronom Dr. Tuncay Özışık, gök atlasının nasıl kullanılması gerektiğini anlattı:
“Bu gök atlasının kullanım amacı tüm gök küresindeki 88 takımyıldızın hangi mevsimde, hangi aylarda, hangi saatlerde görülebilirliğini anlamanıza yarayan bir araç. Bu bir çeşit harita. Bu haritanın kenarında bir ayların olduğu daire var. Saatlerin olduğu da bir dilim var. Hareketli bir dilim. Siz herhangi bir anda açık bir gökyüzünde bu haritayı içinde bulunduğunuz Ay ve o anki saate göre ayarladığınızda bu daireyi bu gök atlısını başınızın üzerine kaldırıp baktığınız yön alta gelecek şekilde kendinizi pozisyon verirseniz, o anda başınızın üzerinde gördüğünüz takım yıldızlarını buradan birebir teşhis edebilirsiniz.”
Geleneksel Toplu Fotoğraf
Etkinlikte geleneksel toplu fotoğraf çekimi de gerçekleştirildi. En küçüğünden en deneyimlisine tüm gökyüzü meraklıları tek karede bir araya geldi
Gökyüzü tanıtımı
Havanın kararmasıyla birlikte katılımcılar teleskopların başına geçti ve gökyüzünün derinliklerini keşfetmenin tadını çıkardı. Çıplak göz ile takımyıldızları gökyüzü tanıtımı yapılırken, Mizar, Polaris, Antares, Vega gibi yıldızların, Ülker, Herkül gibi yıldız kümelerinin, Halka Bulutsusu gibi, Andromeda galaksisi gibi gök cisimlerinin, Jüpiter, Satürn, Uranüs, Neptün gezegenleri ve Ay teleskoplar ile gözlemlendi. Yıldızların mesajları ve meteorların kimyası gösterileri de düzenlendi.
Perseid Meteor Yağmuru Gözlendi
Dev gezegen Jüpiter’in çekimi sayesinde saatte 200 göktaşı oluşabilmesiyle oluşan Perseid meteor (göktaşı) yağmuru için beklenen gün geldi. Her yıl Ağustos ayında tanık olunan meteor yağmuru cumartesi gece yarısı en yoğun gözlemlendi. Bu eşsiz ana tanık olmak isteyenler Saklıkent’e akın etti, girişte uzun araç kuyrukları oluştu. Yastık ve yorganıyla gelerek açık havada meteor yağmuru izleyenler ilginç görüntüler oluştururken, Perseid meteor yağmuru izleyenleri büyüledi.
“Bu kadar güzel beklemiyorduk”
Katılımcılar ise etkinlikten memnun. 12 bin 500 başvuru içinden kura ile etkinliğe katılmaya hak kazananlar ne kadar şanslı olduklarını dile getiriyor.
“Güneşteki siyah lekelere baktık”
“Ben bu kadar güzel beklemiyordum. Güneşi gözlemledik. Güneşteki siyah lekelere baktık. Normalde siyah lekeler gözümüze çok küçük görünüyor ama güneşin büyüklüğünü düşününce dünyadan daha büyük olması çok ilginç, çok güzel.”
“TÜBİTAK’la büyüdü benim oğlum”
“On senedir başvuru yapıyorum ben, bıkmadan usanmadan bu sene nasip oldu. Oğlumla birlikte geldik. İMECE uydusunu yapıyor şu ansa. TÜBİTAK’la büyüdü benim oğlum. Meraklı Minik ile başladı, çocuklar için bütün kitapları, bütün puzzleları, yapbozları.“
“Türkiye’nin en büyük teleskobunu gördük”
“Şu an için Türkiye’nin en büyük teleskobunu gördük. Çok yüksekteyiz. Bulutların üzerindeyiz. Bizim için çok gerçekten çok önemli. Çünkü buraya gelebilmek bazen özel izin gerektiriyor ama biz buraya misafir olarak geldik. Bir sürü şeyi öğrendiğim için ve merak ettiğim şeyleri de burada görerek sorarak öğrendiğim için çok mutluyum.”
“Hayalleri sadece kurmak değil yaşamak gerekli”
“Hayalleri sadece kurmak değil yaşamak gerekli. Bu fırsatların devlet tarafından verilmesi büyük bir imkan. Bilhassa gelecek nesiller için de teşvik edilmesi, ailelerin çocuklarıyla gelmesinin yolu açılması harika.”
“Çocukların ufkunu açmak için geldik”
“Satürn’ü gözlemledik. Bambaşka bir deneyimdi bizim için. Daha önceki hayatımızda televizyonlardan, medyadan baktığımız şeyleri burada canlı olarak görmek farklı bir deneyim. Özellikle biz çocuklar için geldik. Onların ufkunu açmak onlara farklı bir deneyim, farkındalık kazandırmak için. Bu tecrübeyi yaşamak istedik. Herkese tavsiye ederim.”
“Merak duygumu arttırdı”
“Etkinlik genel anlamda yediden yetmişe bütün yaş gruplarına hitap edebilen, en çok da gençlerin merak duygusunu ekstra düzeylere taşıyabilen, süper ötesi bir etkinlik. Mesela ben buraya geldiğim zaman ilk başta burada gördüğüm teleskopları merak ediyordum. Ondan sonra hepsinde gözlemlere başladık. Gezegenleri gördüm. Gezegenler acaba nasıl oluştu? Ne yaptı? Ben şu anda onları merak ediyorum. Tabii ki burada göremiyoruz ama teknolojinin yettiği yere kadar ben bunları araştıracağım. Demek ki benim merak duygumu arttırdı. Böyle bin kişi var şu anda burada. Onların da merakını arttırdıysa bu bizi bir adım öne taşıyacak diye düşünüyorum.”
“Astronomiye ilgimiz vardı ama burada kat be kat arttı”
“Satürn çok etkileyiciydi. Astronomiye ilgimiz vardı ama burada kat be kat arttı tabii. Muhteşem bir etkinlik. Herkese tavsiye ederim, özellikle gençlere. Gerçekten de söylendiği kadar varmış. Gerçek bir yıldız haritasına bakıyoruz şu anda”
Elon Musk ve Mark Zuckerberg arasındaki kafes dövüşüyle ilgili internette günlerce süren spekülasyonlar ve söylentilerden sonra, Pazar günü Meta patronu, Space X CEO’sunun rekabet konusunda ciddi olmadığını ve spekülasyonların ardından “harekete geçme zamanının” geldiğini söyledi. Bloomberg’in haberine göre kendisi ile Elon Musk arasında bir kafes dövüşü maçı olacak.
Bir Threads gönderisinde Zuckerberg, Musk’ın gerçek bir tarih ve resmi etkinlik konusunda ciddileşmesi durumunda meydan okumaya hazır olduğunu söyledi.
Zuckerberg, Pazar günü Threads’de “Sporu ciddiye alan insanlarla rekabet etmeye odaklanacağım. Sanırım hepimiz Elon’un ciddi olmadığı konusunda hemfikiriz ve harekete geçme zamanı. Gerçek bir randevu teklif ettim. Dana White, bunu hayır için yasal bir yarışma haline getirmeyi teklif etti. Elon bir tarihi onaylamadı, sonra ameliyat olması gerektiğini söyledi ve şimdi onun yerine arka bahçemde bir uygulama turu yapmak istiyor. Elon gerçek bir randevu ve resmi bir olay konusunda ciddileşirse bana nasıl ulaşacağını biliyor. Aksi takdirde, devam etme zamanı.” dedi.
Musk Cuma günü rakip sosyal medya platformu Meta’nın CEO’su ile kendisi arasındaki mücadelenin İtalya’da yaşanacağını söyledi.
Elon Musk bir dizi tweet’te “Mücadele benim ve Zuck’ın vakıfları tarafından yönetilecek (UFC değil). Canlı yayın bu platformda ve Meta’da olacak. Kamera çerçevesindeki her şey eski Roma olacak, dolayısıyla modern hiçbir şey olmayacak. İtalya Başbakanı ve Kültür Bakanı ile görüştüm. Destansı bir yer üzerinde anlaştılar. Yapılan her şey İtalya’nın geçmişine ve bugününe saygı gösterecek” dedi.
“Ve tüm gelirler İtalya’daki gazilere ve çocuk hastanelerine gidiyor” diye ekledi.
Musk ve Zuckerberg arasındaki düşmanlık, X’in rakibi Threads’in piyasaya sürülmesinden sonra başladı ve Meta’nın Threads sosyal medya platformunun Temmuz ayındaki ilk başarısından sonra da yoğunlaştı. Kullanıcıların Musk’a ait eski Twitter olarak bilinen platform X’e benzer bir şekilde kısa tanıtım yazıları göndermelerine olanak tanıyan Threads, lansmanından sonraki bir hafta içinde 100 milyon kullanıcıya ulaştı.
Dünyanın en zengin insanı olan Musk, haftalarca kendisiyle Zuckerberg arasında bir kavga çıkma ihtimalinden bahsetti. Bloomberg’in haberine göre Musk daha sonra geçen hafta boynunun ve sırtının üst kısmının MRI çekileceğini ve bunun ameliyat gerektirebileceğini bildirdi.
52 yaşındaki Musk ile 39 yaşındaki Zuckerberg arasındaki halk rekabeti, Meta’nın Threads sosyal medya platformunun Temmuz ayındaki ilk başarısının ardından yoğunlaştı. Kullanıcıların Musk’a ait eski Twitter olarak bilinen platform X’e benzer bir şekilde kısa tanıtım yazıları göndermelerine olanak tanıyan Threads, lansmanından sonraki bir hafta içinde 100 milyon kullanıcıya ulaştı.
39 yaşındaki Zuckerberg, amatör bir karma dövüş sanatları savaşçısı ve jiu-jitsu eğitimi aldı. Haziran ayında, Facebook CEO’sunun Brezilya dövüş sanatı Jiu Jitsu’yu eğittiği bir video viral oldu. Video, Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg ile eğitim yapan ve aynı zamanda Tesla CEO’su Elon Musk ile eğitim yapmak istediğini ifade eden Lex Fridman tarafından paylaşıldı.
Fridman, Twitter’da yaptığı bir gönderide, “İşte Mark Zuckerberg ve benim jiu jitsu çalışırken öne çıkan bir video. Elon Musk ile antrenman yapmayı da dört gözle bekliyorum. Hem Elon hem de Mark’ın dövüş sanatları yolculuğuna çıktığını görmek ilham verici. Videonun tamamına buradan bakın.” Fridamn, MIT’de bir Araştırma Bilimcisi ve aynı zamanda Lex Fridman podcast’inin sunucusu; robotlara ve insanlara büyük ilgi duyuyor.
Teknoloji dünyasının gözbebeği olan iPhone, yüksek performansı, şık tasarımı ve kullanıcı dostu özellikleriyle pek çok kişinin hayalini süsleyen bir cihazdır. Bu cihazın yüksek fiyat etiketi, birçok potansiyel alıcı için alışveriş planlarını sekteye uğratabilir.
Neyse ki, günümüzde taksitli ve avantajlı fiyatlarla iPhone sahibi olmak mümkün hale gelmiştir. Özellikle online alışveriş platformları, müşterilerine sundukları cazip avantajlarla dikkat çekmektedir.
Bu noktada, ülkemizin önde gelen e-ticaret sitelerinden biri olan Hepsiburada, alışveriş tutkunlarının yardımına koşar. Hepsiburada, alışveriş kredisi imkanları ve düzenlediği kampanyalar sayesinde, iPhone almak isteyenleri hayal kırıklığına uğratmıyor.
Hepsiburada’nın sağladığı alışveriş kredisi seçenekleri, müşterilere taksitli ödeme fırsatı sunuyor. Böylece, yüksek tutarlı bir cihazı anında satın alma zorunluluğu ortadan kalkıyor ve alıcılar, bütçelerine uygun ödeme planları ile rahatlıkla iPhone sahibi olabiliyor.
Diğer yandan, düzenlediği özel kampanyalarla iPhone fiyatlarında sunulan indirimlerle, kullanıcılar daha da avantajlı bir alışveriş deneyimi yaşıyor. Herkes, hayalindeki iPhone modeline sahip olmak için büyük bütçeler ayırmak zorunda değil.
Hepsiburada’nın taksitli ve avantajlı fiyatlarla sunduğu bu fırsatlar sayesinde, teknoloji dünyasının öncüsü olan iPhone’u kolaylıkla edinebilirsiniz. Unutmayın, kaliteli bir teknoloji deneyimi için Hepsiburada sizin yanınızda!
İphone alışverişini neden Hepsiburada’dan yapmalısınız?
İphone alışverişini Hepsiburada’dan yapmanız sizlere pek çok avantajı vardır. Kredi seçenekleri, geniş ürün yelpazesi, kuponlar, Hepsiburada premium “https://www.hepsiburada.com/premium” avantajlar sayesinde telefonlardan olduğundan daha uygun fiyata alınabilir. Hepsiburada Premium özelliği ile avantajlı üyelik ayrıcalığına sahip olun. Başta İphone olmak üzere cep telefonu, elektronik, mobilya veya aklınıza gelebilecek herhangi bir kategoride ayrıcalıklı alışverişin keyfini sürün.
Hepsiburada.com’dan alışveriş yaptığınızda sahip olabileceğiniz bazı avantajlar ise şöyledir:
Geniş Ürün Yelpazesi
Hepsiburada gibi büyük çevrimiçi perakendeciler, geniş bir ürün yelpazesine sahip olma eğilimindedirler. Dolayısıyla, farklı iPhone modelleri ve renk seçenekleri arasından istediğinizi seçme şansınız olabilir.
Esnek Kredi Seçenekleri
Bazı çevrimiçi perakendeciler, alışveriş yaparken taksit seçenekleri veya kredi kartı kampanyaları sunarlar. Bu, yüksek fiyatlı bir iPhone satın almayı düşünenler için avantajlı olabilir.
İndirim ve Kampanyalar
Hepsiburada ve benzeri siteler, belirli dönemlerde indirimler ve kampanyalar düzenleyebilirler. Bu da iPhone alışverişinizde ekonomik avantajlar sağlayabilir.
Kuponlar ve Promosyonlar
Hepsiburada, üyelik avantajları veya belirli ürünler için geçerli olan kuponlar ve promosyonlar sunabilir. Bu da alışveriş yaparken tasarruf etmenizi sağlayabilir.
Kolay İade ve Müşteri Hizmetleri
Güvenilir çevrimiçi perakendeciler, müşteri memnuniyetini ön planda tutarlar ve kolay iade politikaları ile sorun yaşadığınızda size yardımcı olacak müşteri hizmetleri sunarlar.
Siz de Hepsiburada’dan alışveriş yaparak keyifli ve güvenli bir deneyim elde edebilirsiniz.
Hepsiburada’da İphone Hem Ucuza Hem de Taksitli Alınır!
Hepsiburada, müşterilere çeşitli ürünlerde avantajlı fiyatlar ve ödeme seçenekleri sunar Özellikle İphone gibi popüler ve yüksek talep gören ürünlerde, müşterilere cazip fırsatlar sunarak alışveriş deneyimini keyifli ve ekonomik hale getirir. İphone alışverişinde, hem cihazın fiyatında sunulan avantajlı tekliflerden yararlanabilirsiniz hem de taksit seçenekleri sayesinde bütçenizi zorlamadan cihazı sahip olabilirsiniz. Hepsiburada, müşterilerine alışverişlerinde esnek ödeme seçenekleri sunarak, alışveriş kredisinden faydalanma imkanı tanıyor. Bu şekilde, anında ihtiyaç duyduğunuz ürünleri satın alabilir ve ödemeyi taksitlendirerek kolayca gerçekleştirebilirsiniz.
Alışveriş kredisi, belirli tutardaki alışverişlerde uygulanan bir ödeme seçeneğidir. Hepsiburada müşterileri için sağlanan bu kredi imkanı, pek çok farklı üründe geçerli olabilir. Özellikle İphone gibi değeri yüksek olan ürünlerde bu tür avantajlar, müşterilerin ihtiyaçlarını karşılama konusunda büyük kolaylık sağlar. Böylece, yüksek miktardaki ödemeyi tek seferde yapmak zorunda kalmadan, cihazı uygun taksitlerle satın alabilir ve bütçenizi koruyabilirsiniz. Hepsiburada’nın sunduğu avantajlı fiyatlar da alışveriş deneyiminizi daha keyifli hale getirir. İphone gibi popüler ürünlerde düzenlenen kampanyalar ve indirimler sayesinde, ürünü piyasa değerinden daha uygun fiyatlarla satın alma fırsatınız olabilir. Böylece, yüksek kaliteli bir cihaza daha ekonomik koşullarda sahip olabilirsiniz.
İphone alışverişi yaparken dikkat etmeniz gereken bir diğer husus da cihazın garanti süresi ve satış sonrası hizmetlerdir. Hepsiburada gibi güvenilir bir platformdan yapılan alışverişlerde, orijinal ve güvence altında olan ürünlerden emin olabilir, garanti ve müşteri desteği gibi konularda güvence sahibi olabilirsiniz. Hepsiburada üzerinden İphone gibi ürünleri ucuza ve taksitli alabilirsiniz. Alışveriş kredisinden faydalanarak, cihazı ihtiyaçlarınıza uygun taksitlerle satın alabilir ve bütçenizi rahatlatabilirsiniz. Platformun sunduğu avantajlı fiyatlar sayesinde, kaliteli bir cihaza ekonomik koşullarda sahip olabilirsiniz. Alışveriş yapmadan önce ürün ve satış koşullarını dikkatlice inceleyerek, güvenilir bir alışveriş deneyimi yaşayabilirsiniz.
İphone Hangi Taksit İmkanları ile Alınır?
Günümüzün popüler cihazları arasında bulunan İPhone’unuzu satın alırken farklı taksit seçenekleri sunan bankalar ve kredi kartları ile Hepsiburada’nın sunduğu indirimler ve kuponlar sizin için oldukça avantajlı olabilir. Bu taksit imkanları, cep telefonu alırken bütçenizi rahatlatabilir ve istediğiniz telefon modelini kolayca edinmenize yardımcı olabilir. Bunlar:
3 Taksit İmkanları
Hepsiburada ile anlaşmalı olan birçok banka ve kredi kartı, İPhone gibi yüksek tutarlı ürünleri alırken üç taksitle ödeme yapmanıza olanak tanır. Bu taksit imkanı, kısa vadeli ödeme planı arayan kullanıcılar için ideal olabilir. Özellikle ani ihtiyaçlarınızı karşılamak ve cihaza hemen sahip olmak istiyorsanız, ürünü üç taksitle almak size büyük bir kolaylık sağlayacaktır.
6 Taksit İmkanları
Altı taksit seçeneği, daha esnek bir ödeme planı arayan ve yüksek tutarlı alışverişlerini biraz daha uzun vadede gerçekleştirmeyi tercih eden kişilere hitap eder. Birçok banka ve kredi kartı, İPhone gibi pahalı ürünleri altı taksitle ödeme olanağı sunar. Bu sayede ödemeleriniz daha düşük tutarlarda olacağından, bütçenizdeki ağırlığı azaltarak daha rahat bir alışveriş deneyimi yaşayabilirsiniz.
12 Taksit İmkanları
İPhone gibi lüks bir ürünü uzun vadede ödemeyi tercih ediyorsanız, on iki taksitle almak sizin için en uygun seçenek olabilir. Birçok banka ve kredi kartı, yüksek tutarlı alışverişlerde 12 taksit imkanı sunar. Bu durum, aylık ödemelerinizi daha da düşük tutarlarla sürdürmenizi ve bütçenizi daha az zorlamasını sağlar.
Hepsiburada, İPhone alımında da sunduğu özel indirim ve kuponlarla müşterilerine cazip fırsatlar vadeder. Özellikle özel kampanya dönemlerinde, seçili banka ve kredi kartları için geçerli olan ekstra indirimler ve taksit avantajlarıyla, İPhone alışverişinizde büyük tasarruflar sağlayabilirsiniz. Hepsiburada’nın düzenlediği çeşitli yarışmalar ve etkinliklerle de ekstra kazanç sağlama fırsatınız olabilir. Bu yarışmalar aracılığıyla çeşitli hediyeler, indirim kuponları ve puanlar kazanabilir, sonraki alışverişlerinizde bu kazanımlardan yararlanabilirsiniz.
İPhone alırken taksit ve indirim avantajlarından yararlanmanın yanı sıra, bütçenizi zorlamadan alışveriş yapmak için bazı tavsiyeler de önemlidir. Öncelikle, alışveriş yapmadan önce bütçenizi ve ihtiyaçlarınızı belirleyerek hangi taksit seçeneğinin size uygun olduğuna karar vermeniz faydalı olacaktır. Ayrıca, kredi kartı borçlarınızı düzenli olarak takip ederek ödemelerinizi zamanında yapmaya özen göstermelisiniz.
İPhone alırken farklı bankaların ve kredi kartlarının sunduğu taksit imkanları ve Hepsiburada’nın indirim ve kuponlarından yararlanarak, istediğiniz telefon modeline uygun ödeme planları oluşturabilir ve keyifle yeni bir İPhone’a sahip olabilirsiniz. Alışveriş yaparken bütçenizi göz önünde bulundurmayı ve ödemelerinizi düzenli olarak yapmayı unutmamanız önemlidir. Bu bilgilerden yararlanarak hemen Hepsiburada’yı ziyaret edebilir, yeni İphone modelinize hemen sahip olabilirsiniz!
Microsoft, enerji üretimi tesisleri, fabrika otomasyonu, enerji otomasyonu ve süreç otomasyonu gibi endüstriyel tesislerdeki operasyonel cihazları programlamak için yaygın olarak kullanılan bir araç koleksiyonunda 15 yüksek önem dereceli güvenlik açığını açıkladı.
Şirket, kod yürütme ve hizmet reddi güvenlik açıklarından yararlanmanın zor olmasına rağmen, tehdit aktörlerinin “hedeflere büyük zarar vermesini” sağladığı konusunda uyardı.
Güvenlik açıkları, CODESYS V3 yazılım geliştirme kitini etkiliyor. Schneider Electric ve WAGO gibi şirketlerdeki geliştiriciler, dünya çapındaki endüstriyel tesislerde programlanabilir mantık denetleyicileri, vanaları açıp kapatan, rotorları döndüren ve çeşitli diğer fiziksel cihazları kontrol eden tost makinesi boyutunda cihazlar geliştirmek için platformdan bağımsız araçları kullanıyor.
SDK, geliştiricilerin PLC’leri endüstriyel ortamlarda kullanımı güvenli programlama dillerini tanımlayan uluslararası bir standart olan IEC 611131-3 ile uyumlu hale getirmelerine olanak tanıyor.
Microsoft, güvenlik açıklarını Codesys’e Eylül ayında özel olarak bildirdi ve şirket o zamandan beri güvenlik açıklarını gideren yamalar yayınladı. Şimdiye kadar, SDK’yı kullanan birçok satıcının güncellemeleri yüklemiş olması muhtemel. Ancak, olmayan herkes bunu bir öncelik haline getirmeli.
Microsoft, güvenlik açıklarından yararlanmanın Codesys’in özel protokolü hakkında derin bir bilgi gerektirdiğini söyledi. Ayrıca, saldırganların savunmasız bir cihazda kimlik doğrulaması elde etme biçimindeki uzun bir engeli aşmasını gerektiriyor. Kimlik doğrulamayı gerçekleştirmenin bir yolu, bir PLC’nin henüz yama uygulanmamış olması durumunda CVE-2019-9013 olarak izlenen zaten yamalanmış bir güvenlik açığından yararlanmak.
Güvenlik açıklarından yararlanmak zor olsa da, tehdit aktörleri geçmişte bu tür saldırıları gerçekleştirmeyi başardı. Triton ve Trisis olarak izlenen kötü amaçlı yazılım, en az iki kritik tesiste kullanıldı. Kremlin’e atfedilen kötü amaçlı yazılım, güvenli olmayan koşulları algılayan ve düzelten güvenlik sistemlerini devre dışı bırakmak için tasarlandı.
Bununla birlikte, bu tür saldırılar nadir. 15 güvenlik açığının daha önce güvenlik açığı bulunan üretim ortamlarının çoğunda yamalanma olasılığıyla birleştiğinde, Microsoft’un uyarıda bulunduğu vahim sonuçlar pek olası görünmüyor.
Codesys Cuma günü kendi danışma belgesini yayınladı ve Microsoft, kuruluşların hala kullanımda olabilecek savunmasız cihazları belirlemesine yardımcı olan kodu kullanıma sundu.
Çin merkezli teknoloji devi Xiaomi, son güncellemesi olan MIUI 13 arayüzünde yer alan yeni bir özellikle popüler mesajlaşma uygulaması Telegram’ın Çin’deki cihazlarına yüklenmesini engelliyor. 2022 yılında tanıtılan bu özellik, kullanıcıları spam ve kötü niyetli uygulama yüklemelerine karşı koruma amacı taşıyordu. geçtiğimiz günlerde Telegram’ı ırak hükmetide yasaklamıştı lakin karardan bi kaç gün sonra döndü.
Bilgi güvenliği konusunda hassasiyet gösteren Xiaomi, MIUI 13 güncellemesi ile birlikte uygulama yüklemelerini daha güvenli hale getirmeyi amaçladı. Ancak, bu güvenlik önlemi aynı zamanda Çin dışındaki kullanıcıları da etkiliyor. Telegram’ın Çin versiyonu, güvenlik kontrolünden geçemeyerek yüklenemiyor.
BleepingComputer’ın haberine göre, Telegram’ın yüklenmeye çalışıldığı durumda, kullanıcılara uygulamanın güvenlik kontrolünü geçemediğini belirten bir mesaj gösteriliyor. Bu durum, özellikle Çin’de yaşayan Xiaomi akıllı telefon kullanıcılarını etkiliyor. Farklı ülkelerden resmi olarak ithal edilen Xiaomi cihazlarının etkilenmeyeceği düşünülüyor.
Uzmanlar, bu hamlenin Çin hükümetinin sansür politikalarıyla bağlantılı olabileceğini düşünüyor. Çin’de yasaklanmış veya kısıtlanmış uygulamaların, MIUI 13 güncellemesi ile bu tür kontrollerin artırılmasıyla “sansürlenip sansürlenmeyeceği” tartışması da gündeme gelmişti.
Bu kısıtlama, Çin dışında yaşayan Xiaomi kullanıcıları için de dikkate değer bir durum yaratıyor. Örneğin, Çin versiyonunu satın alan bir kullanıcı, yaşadığı ülke ne olursa olsun, Telegram’ı Xiaomi akıllı telefonuna yükleyemiyor.
Xiaomi, bu güvenlik önleminin amacının kullanıcılarını zararlı yazılımlardan ve kötü niyetli uygulamalardan korumak olduğunu belirtiyor. Ancak, bu adım aynı zamanda kullanıcıların özgürce tercih ettiği uygulamaları kullanma haklarını da sınırlayabileceği endişesini beraberinde getiriyor.
Xiaomi’nin MIUI 13 güncellemesiyle getirdiği güvenlik önlemi, Çin’deki cihazlarda Telegram’ın yüklenmesini engelliyor. Bu durum, teknoloji şirketlerinin yerel düzenlemelere uyum sağlama çabalarıyla bir kez daha gündeme geliyor ve kullanıcıların teknoloji kullanımı üzerindeki kontrolünü tartışmalı hale getiriyor.