Google Chat, WhatsApp ile rekabet edebilir mi?

0

Google, Google Chat’i ilk olarak Hangouts Chat olarak piyasaya sürdü. Hangouts Chat, hedeflenen başarıyı yakalayamayınca çeşitli güncellemelerden geçirildi.

Geçmişte iş odaklı ve daha kurumsal bir mesajlaşma aracı olarak konumlandırılan Hangouts Chat, son haliyle ve yeni ismiyle bireysel mesajlaşma uygulaması haline geldi.

Fakat şimdi de pazarda çok daha önceden beri bulunan ve gelişmiş araçlarla rekabet etmek zorunda.

Google Chat’in kendini konumlandırdığı güncel noktada en büyük iki rakibi WhatsApp ve Telegram. Uygulama kendini onlarla rakip olarak konumlandırdığından beri ikisinin gölgesinde kalıyor.

Google, uygulamasını bu gölgeden çıkarabilmek için bir yeni takım özellikler ekledi ve uygulamayı kişisel iletişim için yeniden tasarladı.

Google Chat’in yeni özellikleri

Akıllı Kompozisyon: Bu özellik, yazarken bağlamsal olarak alakalı metin önermek için yapay zekayı kullanır. Bu, dilbilgisi veya yazım hataları yapmaktan kaçınmanıza yardımcı olabilir ve ayrıca mesaj oluştururken zamandan tasarruf etmenize yardımcı olabilir.

Mesajları düzenleyin ve silin: Bu, mesajları gönderdikten sonra nihayet düzenlemenize veya silmenize olanak tanıyan uzun süredir talep edilen bir özelliktir. Bu, yazım hatalarını düzeltmek veya mesajlardan hassas bilgileri kaldırmak için özellikle kullanışlı bir özelliktir.

Alıntı mesajları: Bu özellik, kendi mesajlarınızda diğer kullanıcılardan gelen mesajları alıntılamanıza olanak tanır. Bu, bir konuşmada belirtilen belirli noktaları netleştirmek veya bunlara yanıt vermek için yararlı olabilir.

Google Bard konum

Doğrulamayı okuma: Bu özellik, bir grup sohbetinde hangi kullanıcıların mesajlarınızı okuduğunu gösterir. Bu, mesajlarınızın alınıp alınmadığını ve anlaşılıp anlaşılmadığını bilmek için yardımcı olabilir.

Metindeki bağlantılar: Bu özellik, doğrudan mesajlarınızda web sitelerine veya diğer kaynaklara bağlantı kurmanıza olanak tanır. Bu, uzun URL’leri yapıştırmak zorunda kalmadan başkalarıyla bilgi paylaşmanızı kolaylaştırabilir.

Konuşmaları gizle: Bu özellik, bir süredir etkileşimde bulunmadığınız konuşmaları otomatik olarak gizlemenizi sağlar. Bu, sohbet listenizi düzenli ve yönetilebilir tutmanıza yardımcı olabilir.

Sohbete uygulama ekleyin: Bu özellik, sohbet konuşmalarınıza üçüncü-parti uygulamaları eklemenize olanak tanır. Bu, diğer üretkenlik araçlarıyla entegre olmak veya sohbetlerinize eğlenceli ve etkileşimli öğeler eklemek için yararlı olabilir.

Bunlar, Google Chat‘e gelen yeni özelliklerden sadece birkaçı. Genel olarak, şirket WhatsApp ve Telegram gibi diğer popüler mesajlaşma uygulamalarının oyun kitabından bir sayfa çıkarıyor gibi görünüyor. 

Google, bu yeni özellikleri ekleyerek Chat’i tüketiciler için daha çekici ve çok yönlü bir iletişim aracı haline getirmeyi umuyor. Fakat onların bu pazarın monopol oyuncuları olduğu göz önünde bulundurulduğunda işi çok zor.


5G Dünya’ya hızla yayılıyor

0

Ericsson Mobilite Raporu’nun Haziran 2023 sayısı yayımlandı. Yeni rapor, jeopolitik zorluklara ve bazı pazarlardaki makroekonomik yavaşlamaya rağmen, dünya çapında iletişim servis sağlayıcıların 5G’ye yatırım yapmaya devam ettiğini gözler önüne seriyor. Ekim 2022’de, Hindistan 5G teknolojisini kullanmaya başladı ve Dijital Hindistan girişimiyle birlikte bu kullanım oldukça yaygın hale geldi.

Geçtiğimiz yıl Hindistan’da 5G abone sayısının 10 milyona yaklaştığı açıklanmıştı. Ericsson Mobilite Raporu’na göre, bu sayının 2028 yılının sonuna kadar ülkedeki tüm mobil aboneliklerin yaklaşık yüzde 57’sini oluşturması bekleniyor. Bu da Hindistan’ın dünyada en hızlı büyüyen 5G bölgesi olduğunu gösteriyor.

Son yayımlanan Ericsson Mobilite Raporu’na göre, Kuzey Amerika’daki 5G aboneliklerindeki artış, tahmin edilenden daha yoğun bir şekilde gerçekleşiyor. 2022’nin sonunda, bu bölge yüzde 41 oranla dünya genelindeki en yüksek 5G abone oranına ulaştı. 

5G aboneliklerinin sayısı dünyadaki her bölgede artış gösteriyor ve bu artışın 2023 yılı sonunda 1,5 milyara ulaşması bekleniyor. Aynı zamanda küresel mobil şebeke veri trafiğinin büyümesi de devam ediyor. 2023 yılı sonuna kadar, her akıllı telefon için aylık küresel ortalama kullanımın 20 GB’ın üzerine çıkacağı tahmin ediliyor.

Önde gelen 5G pazarlarında kar artışı sürüyor.

Rapor aynı zamanda önde gelen 5G pazarlarında kar artışının devam edeceğini öngörüyor. Ericsson’un Şebeke İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Fredrik Jejdling konuyla ilgili şunları söylüyor: “5G teknolojisinin küresel ölçekte benimsenmesiyle aboneliklerin sayısı bir milyarın üstüne çıkmış bulunuyor. Bu durum, önde gelen 5G pazarlarında faaliyet gösteren iletişim servis sağlayıcılar için olumlu bir gelir artışı sağladı. 5G aboneliklerinin artması ile servis geliri arasında güçlü bir ilişki bulunuyor. Son iki yılda, en büyük 20 pazarda 5G hizmetlerinin sunulması, yüzde 7’lik bir gelir artışına yol açtı. Bu sonuç hem 5G’nin artan değerini hem de kullanıcılara ve servis sağlayıcılara  olan faydasını ortaya koyuyor.”

5G mobil abonelikleri her bölgede artış gösterirken, 2023 yılının sonuna kadar küresel ölçekte 1,5 milyara ulaşması bekleniyor. En hızlı artış ise Hindistan’da.

Dünya çapında yaklaşık 240 iletişim servis sağlayıcısı (CSPs) ticari amaçlı 5G teknolojisini sunmaya başladı. Bunlardan yaklaşık 35’i Bağımsız 5G’yi (SA) kullanıma soktu veya piyasaya sürdü. İletişim servis sağlayıcıların müşterilerine sunduğu en yaygın 5G hizmetleri arasında gelişmiş mobil genişbant (eMBB), Sabit Kablosuz Erişim (FWA), oyun ve bazı eğitim amaçlı sanal/artırılmış gerçeklik bazlı hizmetler yer alıyor.

Rapor aynı zamanda 5G’nin mobil hizmet paketlerinde yeniliği teşvik etmeye devam ettiğini gösteriyor. İletişim hizmeti arasında, televizyon, müzik ve bulut oyun platformları gibi çeşitli eğlence hizmetlerini sunan toplu paketler zamanla yaygınlaşıyor. Günümüzde, 5G servis sağlayıcıların yaklaşık yüzde 58’i bu teknolojiyi çeşitli şekillerde sunuyor. 

İletişim servis sağlayıcılarının 100’ünden fazlası şu anda 5G üzerinden FWA sunuyor

FWA aşağıdaki alanlarda net bir büyüme gösteriyor:

  • FWA hizmeti sunan mobil servis sağlayıcı sayısı,
  • 5G üzerinden FWA sunanların oranı,
  • Hıza dayalı tarife yapısına sahip iletişim servis sağlayıcılarının oranı, 
  • Bağlantı sayısı ve bağlantı başına düşen trafik hacmi arttıkça sunulan trafiğin miktarı.
  • 2028 yılına kadar tüm FWA bağlantılarının yaklaşık yüzde 80’inin 5G olması bekleniyor.
  • Ericsson Haziran 2023 Mobilite Raporu aşağıda yer alan konulardaki dört detaylı makaleyi içeriyor:
  • Şebeke trafik örüntülerinin şebekelerin evrimine yol açma biçimleri
  • 5G şebekeleri ile farklılaşan hizmetleri keşfetmek
  • Mobil şebekelerin artırılmış gerçeklik kullanımını mümkün kılması
  • Mobil deneyim kalitesi: Yeni hizmetler için şebeklerin hazır olması

Ericsson, 21 Haziran Çarşamba günü Batı Avrupa saati ile 09.00 ve 18.00’da Ericsson Mobilite Raporu çevrimiçi seminerini gerçekleştirdi. Kayıt edilen semineri buradan izleyebilirsiniz. 

Yelkenli gemiler Seawing ile geri geliyor

Fransız girişimi olan Airseas, fosil yakıt tüketimini azaltarak hem maliyetleri düşürmeyi hem de atmosferi korumayı hedefleyen Seawing adında yeni bir ürün geliştirdi.

Ürün aslında yüzyıllarca kullanılmış olan yelkenle paraşütün ortasında bir noktada yer alıyor. Airseas’ın iddiasına göre Seawing ticari bir gemiyi tamamen olmasa da çekebilecek ve motora binen ihtiyacı %20 düşürebilecek kabiliyette.

Airseas, sisteminin gemi mürettebatından çok az çabayla yelkeni dağıtma karmaşık işini halledeceğini söylüyor. Şirket, Seawing’in dağıtım yöntemlerinin açık ayrıntılarını açıklamasa da, yalnızca birkaç düğmeye basarak başarıyla fırlatılan, yükselen, inen bir prototipi test etti.

Airseas gerçek ticari yolculuklar üzerinde testlere devam ediyor. Avrupa ve ABD arasında uçak bileşenlerini taşıyan Louis Dreyfus Armateurs ve Airbus ile ortaklık kurdu. Şirket ayrıca 50 gemiye kadar Seawings ile donatmak için Japon nakliye şirketi “K” Line ile 20 yıllık bir anlaşma imzaladı.

Fizibilite, çekiş ve mekanik testleri devam ederken, şirket daha sonra seri üretime geçmeden önce performans verileri toplamaya, dinamik uçuş testlerine ve otomasyon sisteminde ince ayar yapılmasına odaklanacak. Tesisi 2026’ya kadar açılmayacak olsa da, Airseas şimdiden personelini büyütmeye başlıyor. Yıl sonuna kadar 70 yeni pozisyon eklemeyi ve personel sayısını 190’a çıkarmayı planlıyor.

“Bunlar, 2031 yılına kadar yeşil teknolojimizin teslim edilmesini sağlayacak endüstriyel, yerel işlerdir. Genel Müdür Pierre-Yves Fouché, “Bunu başarmak için şu anda yeni ortaklar arıyor ve kazanıyoruz” dedi.

Windows 11’in Dosya Gezgini’ni değiştirmek mümkün

0

Windows 11‘deki Dosya Gezgini zor bir dönemden geçti. Yeniden tasarım eski ve sevilen birçok özelliklerin yerini aldı; örneğin, sağ tıklama menüsü ve şeritler menüsündeki seçenekler kesildi.

Birkaç güncelleme sonra işler düzeldi ve Windows 11 nihayet Dosya Gezgini’ne sekme desteği ekledi. Ancak Windows 11 uygulamasındaki tutarlılık eksikliğinden rahatsızsanız, Dosya Gezgini’ne basitçe Dosyalar uygulaması adı verilen ücretsiz, açık kaynaklı ve topluluk destekli bir alternatif var.

Dosyalar uygulamasını ücretsiz olarak nereden indirebilirsiniz?

Dosyalar uygulamasını resmi Microsoft mağazasından indirebilir ve Dosya Gezgini‘nin yerine kullanabilirsiniz. Ancak bunu yapmadan önce, bilgisayarınızdaki tüm dosyaları doğrudan düzenleme izinlerine sahip bir uygulama olduğu için bilgisayarınızın ve önemli dosyaların bir yedeğini oluşturmanız öneriliyor.

Dosyalar uygulaması, Windows 11 temanızdan bağımsız olarak çalışan karanlık moddan başlayarak, bunun için bazı şeylere sahip. Yukarıda bahsettiğimiz gibi, uygulamanın yerleşik sekmeli taraması var ve tüm klasörleri yeni sekmelerde otomatik olarak açan bir özelliği etkinleştirebilirsiniz.

Arayüz, varsayılan olarak, Windows 11 Dosya Gezgini uygulamasının daha parlak bir sürümüne benziyor, ancak altında çok fazla saklanma var. macOS Finder’a benzeyen bir sütun görünümünü etkinleştirebiliyor ve hızlı dosya hareketi için çift bölmeli bir görünüme de sahip olabiliyorsunuz. Dosyalar uygulaması ayrıca hızlı dosya önizlemesine sahip, böylece bir fotoğrafı bir uygulamada açmadan önizleyebilirsiniz.

Dosyalar uygulaması varsayılan olarak OneDrive ve Google Drive ile çalışır, bulut depolama hesabınızda depolanan tüm dosyaları görebilir ve dosyaları önizleyebilir ve açabilir. iCloud Drive ve Dropbox gibi diğer hizmetler için destek ekleyebilirsiniz.

Dosyaları özelleştirmek için birçok seçenek bulacağınız tercihlerin tamamını görmek için biraz zaman harcamalısınız. Dosya Gezgini uygulamasında mümkün olmayan bir şey. Kenar çubuğunda tam olarak neyin görüneceğini seçebilirsiniz ve istekliyseniz, uygulamanın her bölümü için renkleri tanımlayabilir ve Dosyalar uygulamasını macOS’taki Finder gibi bir şeye dönüştürebilirsiniz.

Threads hakkında her şey!

0

ThreadsFacebook ve Instagramın ana şirketi Meta’nın Twitter’a alternatif olarak geliştirdiği ürünü. Henüz çıkmadı fakat yakında Twitter’ın en ciddi rakibi olması bekleniyor. Arkasında Meta gibi tecrübeli ve büyük bir şirketle alana giriş yapacak olan Threads’in Twitter’ın karışıklıklarını en iyi değerlendiren Mastodon ve Bluesky’ı unutturması bekleniyor, Threads hepimizin bir sonrakine atlaması gereken yeni metin liderliğindeki sosyal ağ olma iddiasında.

Threads ne zaman yayınlanacak?

Meta’nın Twitter alternatifinin bu hafta piyasaya sürülmesi bekleniyor. Threads’in iPhone uygulaması için bir önizleme sayfası Apple’ın App Store’unda zaten göründü. App Store listesine göre, uygulamanın 6 Temmuz Perşembe günü sadece birkaç gün içinde piyasaya sürülmesi bekleniyor.

Threads uygulamasını nasıl edinebilirim?

Treads uygulamasını henüz indiremezsiniz. Ancak bir iPhone’unuz varsa, telefonunuzdan bu bağlantıyı kullanarak ön sipariş verebilirsiniz. Bu, uygulama piyasaya sürüldüğünde indireceği anlamına geliyor.

Uygulama, aslında hafta sonu Google Play‘de de kısaca göründü. Ancak bu iyi bir haber, ilk lansmanın hem Android hem de iOS platformlarını kapsayabileceğini gösteriyor.

Threads uygulaması nasıl çalışacak?

Threads’in App Store açıklaması bunun bir Instagram uygulaması olduğunu söylüyor. Bu, varsa Instagram hesabınız için kullandığınız girişin aynısını kullanacağınız anlamına geliyor.

Uygulamanın ekran görüntülerinden biri, Instagram takipçilerinizi Threads hesabınıza eklemek isteyip istemediğinizi soran uygulamayı gösteriyor. Bu, hizmetin gerçekten sıfırdan başlamadan başlamanızı sağlamak için kolay bir yolu.

Bu önizleme görüntüleri ayrıca deneyimin umarım daha az kaotik enerjiyle Twitter’ı kullanmaya çok benzeyeceğini gösteriyor.

Gönderiler, artık video odaklı Instagram’dan bir sapma olan metin ve resimler etrafında ortalanmış gibi görünüyor. Ayrıca gönderilerinize kimin yanıt verebileceğini takip ettiğiniz kişilerle veya yalnızca bir gönderide belirtilenlerle sınırlayabileceksiniz.

Threads’in kullanımı ücretsiz olacak mı?

Threads ücretsiz bir şekilde indirilebilecek, ancak muhtemelen Mayıs ayında Birleşik Krallık’ta Facebook ve Instagram için başlatılan aynı Meta Onaylı hizmeti sunacak. Bu, bir web sitesinden satın alındığında ayda 9,99 sterline veya Apple ve Google’ın uygulama ödemelerini üstlemesi sayesinde doğrudan ilgili iOS ve Android uygulamaları aracılığıyla 11,99 sterline mal oluyor.

Bu, kimliğinizi doğruluyor ve siz olduğunuzu iddia eden sahte hesaplar için “proaktif hesap izleme” sözü veriyor.

threads

Meta, Threads’i yapmaya ne zaman başladı?

Meta, geçen ay The Verge’e bir Twitter alternatifi üzerinde çalıştığını doğruladı ve uygulama için kodlamanın Ocak ayında başladığını söyledi.

Meta baş ürün sorumlusu Chris Cox, ”Aklı başında işletilen bir platforma sahip olmakla ilgilenen yaratıcılardan ve tanınmış kişilerden, dağıtım için güvenebileceklerine ve güvenebileceklerine inandıklarını duyuyoruz.” dedi.

Oprah Winfrey ve Dalai Lama‘nın platforma ilgi gösteren önde gelen isimler arasında olduğunu iddia ediyor.

Threads gizlilik için kötü mü?

Yaklaşan Threads uygulamasının gizliliği hakkında bazı endişeler dile getirildi. Ancak, App Store listesi Instagram‘ınkiyle karşılaştırılabilir bir gizlilik politikasına sahip olacağını öne sürüyor. Her iki uygulamanın da App Store’daki resmi sürüm notları incelendiğinde, Threads’in Twitter’a kıyasla daha fazla miktarda veri topladığı görülüyor. Threads sağlık, finansal bilgiler, satın alımlar, arama geçmişi, tanımlayıcılar ve hassas bilgileri kapsayan 14 veri topluyor. Buna karşılık, Twitter yalnızca konum, kimlikler, kullanıcı tarafından oluşturulan içerik, iletişim bilgileri, kullanım verileri, tarama geçmişi ve satın alımları içeren 7 parametreden veri topluyor.

Meta, Threads için “ek” bir gizlilik politikası ve kullanım şartları belgeleri yayınlayacak.

Twitter Threads’ten risk altında mı?

Twitter’ın oynaklığı, birçok kullanıcının yerini alabilecek yeni bir platform aramasına neden oldu. Hafta sonu, sahibi Elon Musk, insanların her gün görüntülemesine izin verilen tweet sayısına ilişkin sınırlamalar olduğunu duyurdu.

Twitter Blue sahibi olmayan aboneler için sınır günde 600 gönderi ve yeni kullanıcılar için limit sadece 500 gönderiydi. Musk’ın “veri kazıma ve sistem manipülasyonu” ile mücadele etmek için olduğunu söylediği ücretli kullanıcılar için 6.000 görüntülenen tweet sınırlamaları da tanıtıldı.

Örneğin, bir AI botuna nasıl daha ikna edici veya gerçekçi bir şekilde tweet atılacağını öğretmek için tweetler kazınabilir.

Bu kısıtlamalar duyurulduktan kısa bir süre sonra, doğrulanmamış hesaplar için 1.000 ve doğrulanmış olanlar için 10.000 tweet’e çıkarıldı.

Resmi masaüstü Twitter yöneticisi uygulaması Tweetdeck de ayarlandı. Ağustos ayının başından itibaren yalnızca doğrulanmış kullanıcılar tarafından erişilebilir olacak.

Twitter’ı giderek daha düşmanca bir ortam haline getirmek, Meta’nın Thread lansmanını daha başarılı hale getirmenin en iyi yolu.

Boeing Türkiye’de staj programı başlattı

0

Boeing, Türkiye’deki ilk staj programını bu sene uygulamaya başladı. İstanbul Teknik Üniversitesi’nde eğitim gören ve staj programında yer almaya hak kazanan başarılı öğrenciler, Temmuz ayı itibariyle iki ay boyunca Boeing Türkiye ofislerinde, Avrupa Havacılık Emniyeti Ajansı (EASA) ve Boeing Ticari Uçaklar (BCA) ekipleriyle birlikte çalışma şansına sahip oluyor.

Her birine ayrı danışman atanacak stajyer öğrenciler, sekiz hafta boyunca iş başında eğitim uygulamalarının yanı sıra, havacılıktaki ilgi alanlarına göre özel olarak hazırlanmış eğitim oturumlarına katılacak. Öğrenciler, ayrıca, İstanbul Teknopark’ta bulunan Boeing Türkiye Mühendislik ve Teknoloji Merkezi’yle birlikte Boeing Saha Hizmetleri ofisi ve uçuş eğitimi tesislerini ziyaret etme fırsatı yakalıyor.

Staj programının başlangıcı vesilesiyle öğrencilerle bir araya gelen Türkiye Genel Müdürü ve Ülke Temsilcisi Ayşem Sargın, “2017 yılında başlattığımız ve paydaşlarımızla birçok ortak başarıya imza attığımız Boeing Türkiye Milli Havacılık Planının en önemli unsurlarından biri olan havacılıkta kabiliyet gelişiminin bir parçası olarak, gençlerimizin yanında olmaya devam ediyoruz. Geleceğin havacılık profesyonelleri olarak gördüğümüz öğrencilerimiz, bu staj programıyla sekiz hafta boyunca uygulamalı ve teorik bir eğitimden geçerken aynı zamanda ilk kurumsal deneyimlerini dünyanın en büyük havacılık ve uzay şirketinde yaşayacaklar. Umuyorum ki, buradan aldıkları ilhamla havacılık sektöründe iyi bir kariyer yapmanın yanı sıra, diğer gençler için de güçlü birer rol model olacaklar.” açıklamasında bulundu. 

Boeing, yaz stajı programını her yıl düzenli hale getirerek, Türkiye’de eğitime ve nitelikli işgücü geliştirilmesine yönelik kararlılıkla yürüttüğü faaliyetlerini daha ileriye taşımayı hedefliyor. Boeing’in bu alanda devam eden projeleri arasında, Türkiye’nin farklı şehirlerinden lise öğrencilerini havacılık odaklı STEM (fen, teknoloji, mühendislik ve matematik) eğitimi ile tanıştıran Newton Gezici Bilim Atölyesi ve havacılıkta inovasyonu teşvik etmek amacıyla Türkiye’deki birçok üniversite ile yürütülen işbirlikleri yer alıyor. 

Auto Gmail ile maillerinizi sizin yerinize yapay zeka yanıtlasın!

0

E-posta ile ilgili en büyük sorunlardan biri, aldığınız mesajları zamanında yanıtlamak. Tüm e-postalar cevap gerektirmiyor ve bazıları ertelenebiliyor. Bir de hepimizin uğraşması gereken spam ve promosyon e-postaları var. Tüm bunları ele almak, bazı önemli e-postalara yanıt vermenin daha yavaş olabileceği anlamına geliyor. Veya gelen kutunuzdaki e-postalara otomatik olarak yanıt ve taslakları incelemeye hazır hale getirebilen üretken bir AI asistanı olan Auto Gmail‘i kullanmaya başlayabilirsiniz.

Auto Gmail‘in aldığınız tüm e-postalar, özellikle de ChatGPT’nin bağlamı veya eğitimi olmayan kişisel veya işle ilgili olanlar için muhtemelen mükemmel çalışmayacağı konusunda sizi en başından itibaren kontrollü ilerlemek gerekiyor.

Auto Gmailin yaratıcısı Nathan Ganser, Product Hunt’ta bu AI asistanını neden yaptığını açıkladı. Ganser’ın, ürünlerinden biriyle ilgili müşteri destek sorularıyla başa çıkmanın daha hızlı bir yoluna ihtiyacı vardı.

ChatGPT’yi SSS belgelerinin bir listesine bakması ve ardından bu e-postalara yanıt yazması için eğitti. Başlangıçta, ürün bir Chrome uzantısıydı, ancak yanıt vermesi çok uzun sürdü. Ganser, Auto Gmail‘i Gmail API’sine bağladı, bu nedenle sohbet robotu artık Gmail’i açtığınızda taslaklara hazır.

Auto Gmail sizin adınıza e-posta göndermez. Bu, e-postanın amacını ortadan kaldırır. Başkalarının size ne gönderdiğini göremezsiniz veya yanıtlarınızda ne söylediğinizi bilemezsiniz. Bu yüzden Auto Gmail her şeyi taslaklara yerleştirir. Gelen e-postayı ve ChatGPT tarafından oluşturulan yanıtı okuyabilirsiniz. İsterseniz taslağı ince ayar yapabiliyor ve hazır olduğunuzda gönderebiliyorsunuz.

Aynı yanıtı çok az varyasyonla tekrar tekrar yazmak veya önceki yanıtları kopyalayıp yapıştırmak yerine Auto Gmail’e güvenilebilirsiniz. Ancak Auto Gmail, gelen kutunuza gelen tüm e-postalara yanıt sağlayacak türden bir araç değil.

Ganser’inki gibi otomasyondan yararlanabilecek küçük bir işletmeniz varsa, Auto Gmail’i denemeyi düşünebilirsiniz.

Motorlu Taşıtlar Vergisi iki katına çıktı!

0

Motorlu Taşıtlar Vergisi (MTV), 2023 yılı sonuna kadar yeni tescil edilecek araçlardan iki katı olarak alınacak. Yapılan açıklamaya göre 2023 yılında bir kereye mahsus olmak üzere ek Motorlu Taşıtlar Vergisi ödenecek. 

Ek motorlu taşıtlar vergisi’ başlığını taşıyan ve meclise sunulan maddede şu ifadeler yer alıyor:

”6/02/2023 tarihinde Kahramanmaraş ilinde meydana gelen depremlerin etkilerini azaltılmasıamacıyla ortaya çıkan finansman ihityacının karşılanmasında kullanılmak üzere 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun 5 inci, 6 ncı ve geçici 8 inci maddelerinde yer alan (1), (IA), (II) ve (IV) sayılı tarifelere göre vergiye tâbi olan ve bu Kanunun yayımlandığı tarihte ilgili sicilde kayıt ve tescilli bulunan taşıtlar ile bu Kanunun yayımı tarihinden 31/12/2023 tarihine kadar ilgili sicillere ilk defa kayıt ve tescil edilecek olan taşıtlar, bir defaya mahsus olmak üzere, 2023 yılı için tahakkuk ettirilen motorlu taşıtlar vergisi tutarı kadar ek motorlu taşıtlar vergisine tâbidir.”

Yapılan açıklama ile ek motorlu taşıtlar vergisinin Kahramanmaraş’ta meydana gelen depremlerin etkisinin azaltılması amacıyla olduğunun altı çiziliyor. Yaşanan depremlerde birinci derece yakınlarını kaybeden kişilerden bu ek verginin alınmayacağı ifade edilirken, zarar gören araçlar için de aynı şekilde ek vergi alınmayacak.

2023 yılında otomobil sahiplerinden alınacak olan MTV miktarı aşağıdaki tablodaki gibi belirlenmiş durumda. Yeni gelen ek vergi ile belirtilen rakamların iki katı bu yıl için ödenmek zorunda olacak. MTV’de Ocak ve Temmuz olmak üzere iki taksit dönemi bulunuyor. Yasa teklifi meclisten geçerse, ilk taksit tutarı kadar ek verginin de kanunun yayımlandığı ayın sonuna kadar yatırılması gerekiyor. İkinci taksit ise Kasım ayı sonuna kadar iki eşit taksitle ödenebilecek.

Motor Silindir Hacmi (cm³)1-3 yaş
(X TL)
4-6 yaş
(X TL)
7-11 yaş
(X TL)
12-15 yaş
(X TL)
16 ve yukarı yaş
(X TL)
1300 cm³ ve aşağısı2.1201.479826623219
1301-1600 cm³ e kadar3.6932.7691.6061.135436
1601-1800 cm³ e kadar6.5275.0983.0031.828707
1801-2000 cm³ e kadar10.2847.9184.6542.7691.091
2001-2500 cm³ e kadar15.42311.1966.9964.1781.652
2501-3000 cm³ e kadar21.50818.70911.6876.2832.306
3001-3500 cm³ e kadar32.75529.47317.7528.8593.249
3501-4000 cm³ e kadar51.50344.47226.19011.6874.654
4001 cm³ ve yukarısı84.29463.21137.43516.8216.527

Apple, Mac’ler için de her zaman açık ekran üzerinde çalışıyor

Apple ürünleri ile ilgili başarılı tahminleri ve tutarlı sızıntılarıyla da tanınan muhabir Mark GurmanApple’ın bir Mac uyku moduna geçtiğinde veya kapatıldığında akıllı ev ekranı görevi görebilecek harici bir Mac monitörü tanıtacağını iddia ediyor.

Bu özellik, eğer beklentiler karşılanırsa Apple’ın Pro Display XDR ve Studio Display’inin haleflerini içerecek olan yaklaşan bir seride en az bir monitörde mevcut olacak. Haber bülteni, akıllı ev özelliğinin ötesinde yaklaşan ekranlar hakkında fazla detay vermedi.

Studio Display gibi, akıllı ev özelliklerine sahip yeni bir monitör de ilk olarak iPhone’da görülen bir çiple çalışacaktı. Studio Display, iPhone 11 akıllı telefon serisinde görülen Apple’ın A13 çipini içerir.

Yeni ekranın A16 ile gelmesi bekleniyor

Yaklaşan akıllı ekranın iPhone 14 Pro‘da görülen A16′ile çalışması kuvvetli bir olasılık, çünkü bu cihaz Apple’ın yeni akıllı telefon serisine benzer bir her zaman açık ekran özelliği tanıttı.

iPhone 14 Pro‘nun her zaman açık ekranı şu anda kilit ekranını görmek için iPhone’unuza dokunursanız ne göreceğinizi gösteriyor; çok loş bir parlaklıkta da olsa zaman, duvar kağıdı ve uygulama widget’ları.

Bu yılın ilerleyen saatlerinde Apple, yaklaşmakta olan iPhone 15 ile birlikte iOS 17‘yi piyasaya sürecek. iOS 17, iPhone için yeni bir akıllı ekran modu tanıtacak ve bu da her zaman açık ekranın yeni özelliklerini bünyesine katacağını gösteriyor.


Mac monitörünün akıllı ekranının iOS 17 özelliği gibi çalışmasını beklemek bu noktada fazlasıyla makul. Ancak iOS 17‘nin bu sonbaharda piyasaya sürülmesi planlanırken, Gurman yeni Mac ekranının en erken gelecek yıla kadar piyasaya çıkmayacağını tahmin ediyor.

Değişilik AirPods’ları da kapsıyor

Gurman’ın bülteni ayrıca AirPod’larda yapılacak değişiklikleri de uzun uzadıya kapsıyor. En önemlisi, Apple’ın AirPods şarj kutusunu şirketin tescilli Lightning bağlantı noktasından USBC’ye ve bu sonbaharda iPhone 15 için benzer bir anahtara değiştireceğini iddia ediyor. Apple ayrıca, işitme kaybınız olup olmadığını yeni yollarla test etmenize yardımcı olan yazılımlar gibi AirPod’lar için yeni sağlık özellikleri sunmayı planlıyor. Sağlık özellikleri “muhtemelen birkaç ay hatta yıllar uzakta.”

Kurumların yüzde 80’inden fazlası siber saldırılara maruz kalıyor

0

Yeni araştırma, siber riskleri azaltmak için çalışanlara etkili siber farkındalık eğitimi verilmesinin önemini vurguluyor; liderlerin yüzde 50’sinden fazlası çalışanlarının yeterli bilgiye sahip olmadığını belirtiyor. Ağ ve güvenliğin yakınsamasına öncülük eden küresel siber güvenlik lideri Fortinet®, 2023 Güvenlik Farkındalığı ve Eğitimi Küresel Araştırma Özeti‘ni yayınlayarak kurumların güvenlik duruşlarını güçlendirmek ve siber saldırıları azaltmak için siber farkındalığa sahip bir iş gücü oluşturmalarının önemini vurguladı.
 
Fortinet Ürünlerden Sorumlu Başkan Yardımcısı ve CMO John Maddison, “2023 Güvenlik Farkındalığı ve Eğitimi Küresel Araştırma dosyamız, çalışanların siber saldırıları önlemede oynadığı önemli rolün altını çiziyor. Ayrıca, çalışanların ilk savunma hattı olarak hizmet vermesini sağlamak için kurumların güvenlik farkındalığı ve eğitim hizmetlerine öncelik vermesinin kritik bir ihtiyaç olduğunu vurguluyor” diyor.

Çalışanlar kurumlarının en kritik dijital varlıklarını korumaları

Kurumlar giderek daha karmaşık hale gelen bir tehdit ortamıyla boğuşuyor. Fortinet FortiGuard Labs’ın en son Küresel Tehdit Ortamı Raporu , fidye yazılımı tehditlerinin küresel olarak yavaşladığına dair hiçbir kanıt olmadığı yani en yüksek seviyelerde kaldığını ortaya koydu. Aynı zamanda Fortinet’in 2023 Siber Güvenlik Becerileri Açığı Küresel Raporu, kurumların yüzde 84’ünün 2022’de bir veya daha fazla ihlal yaşadığının altını çiziyor. Fortinet’in 2023 Güvenlik Farkındalığı ve Eğitimi Küresel Araştırma Özeti’nde yer alan son araştırma ise liderlerin yüzde 90’ından fazlasının çalışanların siber güvenlik farkındalığının artmasının siber saldırıların azalmasına yardımcı olacağına inandığını ortaya koyuyor. Kurumlar artan siber risklerle karşı karşıya kaldıkça, araştırma çalışanların kurumlarını siber suçlardan korumada kurumun ilk savunma hattı olarak hizmet etmedeki önemli rolünü vurguluyor. Fortinet’in araştırmasından elde edilen diğer önemli bulgular şunlar:    

  • Çalışanlar siber suçlular tarafından hedef alınıyor. Araştırma, kurumların yüzde 81’inin geçen yıl çoğunlukla kullanıcıları hedef alan zararlı yazılım, kimlik avı ve/veya şifre saldırılarına maruz kaldığını ortaya koydu. Bu da çalışanların bir kurumun en zayıf noktası ya da en güçlü savunmalarından biri olabileceğinin altını çiziyor. 
  • Etkili bir eğitim programına sahip olmak, çalışanlara iyi bir siber hijyen aşılamanın anahtarı. Liderlerin yüzde 85’i kuruluşlarının bir güvenlik farkındalığı ve eğitim programına sahip olduğunu söylerken, yüzde 50’den fazlası çalışanlarının hala siber güvenlik bilgisinden yoksun olduğuna inanıyor. Bu boşluk, yürürlükteki eğitim programlarının yeterince etkili olmayabileceğini, çalışanların iyi siber hijyen uygulamalarını nasıl uyguladıkları konusunda tutarsızlığa yol açtığını veya eğitimin yeterince pekiştirilmediğini gösteriyor. 
  • Siber güvenlik, Yönetim Kurulu için giderek daha önemli bir öncelik haline geliyor. Rapora göre kurumların yüzde 93’ü yönetim kurullarının kurumun siber savunması ve stratejisi hakkında sorular sorduğunu belirtiyor. 

Fortinet’in Güvenlik Farkındalığı ve Eğitim Hizmeti ile Siber Farkındalığa Sahip Bir İş Gücü Oluşturuluyor

Fortinet, çalışanları için siber güvenlik farkındalık eğitimi uygulamak isteyen veya mevcut programlarının etkinliğini değerlendiren kurumlar için siber farkındalık sahibi bir iş gücü geliştirmeye yönelik Güvenlik Farkındalığı ve Eğitimi hizmetini sunuyor. Fortinet Eğitim Enstitüsü’nün birinci sınıf eğitmenleri tarafından tasarlanan hizmet, çok çeşitli konuları pratik bir şekilde ele alıyor ve öğrenilenleri hatırlatıcılar ve kontrollerle pekiştirerek eğitim sonuçlarının iyileştirilmesine yardımcı oluyor. Hizmeti kullanan kuruluşlar ayrıca siber sigorta ve uyumluluk ihtiyaçlarını karşılamak için bir gösterge tablosuna ve raporlamaya erişebiliyor.
 
FortiGuard Labs tehdit istihbaratından benzersiz bir şekilde yararlanan hizmet, tehdit ortamında gözlemlenen gelişmelerden haberdar olarak sık sık güncellenen eğitimler sağlıyor. Ayrıca hizmet, bilgi güvenliği, veri gizliliği, fiziksel güvenlik, şifre koruması ve internet güvenliği gibi temel konuların daha fazla ele alınmasını sağlamak için Ulusal Standartlar ve Teknoloji Enstitüsü (NIST) yönergeleriyle (NIST 800-50 ve NIST 800-16) uyumlu.

Togg’a da zam geldi

0

Tesla’ya zam gelir de Togg durur mu? Temmuz ayında teslimatları başlayacak olan Togg’lara da zam geldi

Tedarik zincirinde yaşanan maliyet artışlarının ve son finansal gelişmelerin üreticileri de etkilediğini, bu nedenle de fiyatlarına zam yapmak zorunda kaldığını açıklayan Togg, yeni fiyatlarını duyurdu. yeni zamlara göre, full aksesuarlı uzun menzil bir Togg almak için 1 milyon 622 bin TL’yi gözden çıkarmak gerekli. Tüm fiyatları ve seçenekleri https://www.togg.com.tr/order adresinden öğrenmek mümkün.

Ülkemizin yerli ve milli otomobili Togg 2023 yılı Mart ayında satışa çıktı. Ön sipariş usulü ile satın alımları yapılan otomobilin baz versiyonu 953 bin TL fiyat etiketine sahipti. Gelen zam haberi sonrası baz fiyat 1 milyon 207 bin TL oldu.

İşte Togg’un yeni fiyatları

T10X V1 RWD Standart Menzil : 1.207.000 TL

T10X V2 RWD Standart Menzil : 1.307.000 TL

T10X V2 RWD Uzun Menzil : 1.537.000 TL

Threads, Twitter’a alternatif olmaya geliyor!

Twitter son birkaç gündür tarihinin en karışık zamanlarını yaşıyor. Elon Musk, verdiği birbirinden tutarsız kararların yarattığı sonuçlarla mücadele ederken Instagram’ın sahibi Meta, Threads isimli Twitter’a rakip yeni bir ürünü piyasaya sürmeye hazırlanıyor.

Threads’e Instagram hesapları ile giriş yapmak mümkün olacak. Arayüzü de Twitter’a benziyor. Hatta bakıldığında Twitter’a rakip olması için geliştirilen diğer platformlarda da bir çok ortak noktası var. Fakat ayırt edici olarak Threads’in arka planında onlardan çok daha büyük bir mühendislik çalışması ve ekonomik güç var.

6 Temmuz’dan itibaren Threads’i App Store’dan indirmek mümkün olacak, ilerleyen tarihlerde Android cihazlara geleceği biliniyor fakat tarihle ilgili net bir bilgi yok.

Yeni çıkan uygulamanın Twitter’ın yerine geçip geçemeyeceği ya da Twitter muadili diğer uygulamalar arasındaki rekabette nereye konumlanacağı şimdiden merak ve tartışma konusu oldu. Ama çoğunluk Twitter’ın bu savaştan en iyi ihtimalde bile büyük bir kayıpla çıkacağında hemfikir.

AMD’den yapay zeka için optimize edilmiş açık yazılım platformu

0

AMD yaptığı açıklama ile AMD ROCm 5.6 açık yazılım platformunu piyasaya sürdüğünü duyurdu. AMD Yapay Zeka grubunun Kıdemli Başkan Yardımcısı Vamsi Boppana, ROCm 5.6’nın bazı yeni özelliklerini de açıkladı.

Yapay Zeka ve LLM iş yükleri için ROCm 5.6 şu avantajları sağlıyor;

  • Hugging Face ünitesi test paketinin ROCm QA’ya entegrasyonu
  • PyTorch 2.0 indüktör modunda OpenAI Triton için artımlı destek
  • PyTorch, TensorFlow ve JAX için ROCm aracılığıyla OpenXLA desteğini etkinleştirmek için daha geniş topluluk desteği. 

HPC uygulamaları için ROCm 5.6, FFT, BLAS gibi çeşitli matematik kitaplıklarında ve HPC uygulamaları için temel oluşturan çözücülerde iyileştirmeler ve kurulum, ROCgdb (CPU-GPU entegre hata ayıklayıcı), belgeler ve ROCm profil oluşturucu dahil olmak üzere ROCm geliştirme ve dağıtım araçlarında geliştirmeler sunuyor. 

AMD, önümüzdeki aylarda, OpenAI Triton ve OpenXLA derleyicileri için AMD desteğiyle gelen MLIR altyapı iyileştirmeleri de dahil olmak üzere çerçeveleri ve arka uç derleyicilerini optimum performans için daha da optimize edecek. Müşteriler, Hugging Face’teki AMD merkezinde AMD çözümleri için optimize edilmiş ek açık kaynaklı yapay zeka modelleri de bekleyebilirler. 

Ek olarak AMD, bu yılın sonlarında, AMD ROCm için resmi desteğin seçili AMD RDNA 3 tabanlı GPU’lar için sunulmaya başlayacağını açıkladı. Linux’ta RDNA 3 tabanlı GPU’lar için resmi desteğin, 48 GB Radeon PRO W7900 ve 24 GB Radeon RX 7900 XTX’ten başlayarak, ek kartlar ve genişletilmiş yeteneklerle birlikte bu sonbaharda kullanıma sunulması planlanıyor.

Google, yapay zeka için her şeyi toplayacağını söylüyor

0

Google, gizlilik politikasını hafta sonu güncelledi ve şirketin yapay zeka araçlarını oluşturmak için çevrimiçi yayınladığınız hemen hemen her şeyi toplama hakkını saklı tuttuğunu açıkça söyledi. Bir şirket kelimelerinizi okuyabiliyorsa, şimdi şirkete ait olduklarını ve onlarla neler yapabileceklerini bir düşünün.

Yeni politika,” Google, hizmetlerimizi geliştirmek ve kullanıcılarımıza ve halka fayda sağlayan yeni ürünler, özellikler ve teknolojiler geliştirmek için bilgileri kullanır.” diyor.

Sesleri seçebilen yapay zeka

“Örneğin, AI modellerini eğitmeye ve Google Translate, Bard ve Cloud AI yetenekleri gibi ürünler ve özellikler oluşturmaya yardımcı olmak için herkese açık bilgileri kullanıyoruz.” şeklinde bir ibare içeriyor.

Politikada bu kadar açıkça yer etmiş bir hakkı şirket her türlü geliştirme için kullanabilir ve bu ibarenin politikada bulundurulmasının amacı zaten bunu yasal bir zemine oturtmak. Bu bir bakıma ihlali meşrulaştırmak anlamı taşıyor.

AB ve Japonya; yarı iletkenler, siber güvenlik ve denizaltı kabloları konusunda işbirliği yapacak

Reuters’in bildirdiğine göre, Avrupa Birliği (AB) ve Japonya; yarı iletkenler, siber güvenlik ve denizaltı kabloları konusundaki işbirliğini geliştirmeyi kabul ettiler. AB’nin İç Pazar Komiseri Thierry Breton, Japonya’da hükümet yetkilileri ve şirketlerle buluşuyor.

İki ortak, çip tedarik zincirini izleyecek ve hatta hem AB’nin hem de Japonya’nın teknolojik yeteneklerini daha hızlı ilerletmeye yardımcı olmak için araştırmacı ve mühendis değişimini kolaylaştıracak. Breton, “yarı iletkenlerin tedarik zincirini güvence altına almanın” gerçekten önemli olduğunu söyledi.

Yarı iletkenler, bugün dünya için çok önemli. Bilgisayarlarda, telefonlarda, arabalarda ve tüm akıllı cihazlarınızda kullanılıyor. Yeterince olmaması durumu fiyatlar yükseltip ve telefonlar ve bilgisayarlar gibi temel öğeleri daha pahalı hale getirebiliyor.

Yarı iletken tedarik zincirleri ve Asya’ya aşırı güvenme sorunu, Çin’in sıfır COVID politikası izlediği için çok katı karantina önlemleri uyguladığı COVID-19 salgını sırasında gün yüzüne çıktı.

Tedarik zincirini çeşitlendirmeye yardımcı olmak için Almanya ve İtalya, daha yüksek Avrupa ücretlerini telafi etmek için sübvansiyonlarla da olsa, fabrikalar kurmak ve yeni işler yaratmak için Intel’i ülkelerine çektiler. IntelAB’nin bir komşusu olan İsrail’deki operasyonlarını da genişletti.

Reuters’a göre Japonya, çip endüstrisine destek vermek için sübvansiyonlar da sunuyor. Japonya’da çip endüstrisi malzeme ve ekipmanda bir avantaja sahip ancak küresel pazar payını istikrarlı bir şekilde kaybediyor.

Japon hükümetinin desteklediği yarı iletken şirketlerden biri Rapidus Corporation’ı da içeriyor. Breton’un AB ve Japonya arasındaki işbirliğini görüşmek üzere Salı günü bu işletmeyle bir araya gelmesi bekleniyor.

Şu anda önemli adımlar atılırken, Intel‘in kurmayı kabul ettiği fabrikalar gibi birkaç yatırım daha birkaç yıl için meyve vermeyecek.


AB-Japonya ortaklığının sonuçlandırılmasının ne kadar süreceği belli değil, ancak ortaklar daha fazla görüşme için gelecek yılın ilk yarısında Brüksel’de bir araya gelmeyi kabul ettiler.

‘Siyah’ Twitter, Spill’e taşınıyor!

Hafta sonu boyunca, Twitter kullanıcıları için kısıtlamalarla verilen bir mücadele söz konusu oldu. İlk kafa karışıklığı ve panikten sonra, Twitter sahibi Elon Musk yeni kısıtlamalarla ilgili bazı açıklayıcı ifadeler tweetledi: “Aşırı düzeyde veri kazıma ve sistem manipülasyonunu ele almak için aşağıdaki geçici sınırları uyguladık.”

Bu yeni sistemin bozulması “Doğrulanmış hesaplar günde 6.000 gönderi, doğrulanmamış hesaplar günde 600 gönderi, yeni doğrulanmamış hesaplar günde 300 gönderi” okumakla sınırlıdır.” ile devam etti.

Sonraki zaman diliminde Musk, doğrulanmış hesaplar için görüntüleme oranı limitlerini 10.000’e, doğrulanmamış hesaplar için 1.000’e ve yeni doğrulanmamış hesaplar için 500’e çıkardı. Yine de, bu artışla, birçok Twitter kullanıcısı, özellikle de Black Twitter popülasyonu memnun kalmadı.

Black Twitter, Twitter’ın Siyahi popüler kültürü, haberleri, eğlencesi ve diğer her şey hakkında konuşan Siyahi kullanıcılardan oluşan internet topluluğu. Siyah diasporası devasa olsa da, Black Twitter Afro-Amerikalı’lara akredite edilmiş durumda.

Black Twitter taşınıyor

@Dvrryl2times’ın “Black Twitter hakkında bir şey var, uygulama kapanana kadar şaka yapacağız.” tweetindeki şakalar bir yana, Black Twitter farklı bir eve taşınıyor gibi görünüyor. Yeni buluşma yeri Spill adlı bir sosyal medya uygulaması.

Spill, eski Twitter çalışanları Alphonzo “Phonz” Terrell ve DeVaris Brown tarafından kuruldu. Yalnızca davetli beta, resmi markalaşmada “kültür hızında hareket eden görsel bir konuşma” olarak tanımlanır. Herkes uygulamaya bir kod daveti ile erişebilirken, kurucular Terrell ve Brown, Black ve/veya Queer yaratıcıları gibi marjinal kimlikleri tercih ettiklerini belirttiler.”

Uygulamanın arayüzü Twitter ve Tumblr ile ana renkleri mavi ve yeşil arasında bir karışım. Yine de, yeni çıkmış bir uygulama olarak düzeltilmesi gereken aksaklıklara barındırıyo. Ancak Twitter’ın yaklaşmakta olan patlamasıyla birlikte, Siyahi kullanıcıların sonunda gidecek bir yerleri olacak. 


Apple Fotoğraf Yayınım için yolun sonu!

0

Apple Fotoğraf Yayınım için beklenen son geldi. Apple bu hizmeti Temmuz 2023’te kapatacağını duyurdu.

Apple geçtiğimiz günlerde My Photo Stream’i 26 Temmuz 2023’te kapatacağını duyurdu. Cupertino merkezli dev, albümü bir aydan kısa bir süre içinde kalıcı olarak kaldıracağını söyledi. Apple yaptığı açıklamada: “Fotoğraf Yayınım’daki fotoğraflar zaten aygıtlarınızdan en az birinde depolanıyor, bu nedenle aygıtta orijinalleriniz olduğu sürece, bu işlemin bir parçası olarak hiçbir fotoğraf kaybetmezsiniz” dedi.

Fotoğraf Yayınım için beklenen son

Yıllar geçtikçe Apple, yerini iCloud Fotoğraf Kitaplığı’na bırakmaya başlayan Fotoğraf Yayınım’ı yavaş yavaş kenara attı ve şimdi hizmetlerini tamamen durdurma kararı aldı. Fotoğraf Yayınım, büyük bir kullanıcı tabanı için şimdiye dek gayet iyi çalıştı diyebiliriz. Şirket, çığır açan yeniliklerine devam etti ancak Fotoğraf Yayınım bu yeni teknolojilerin çoğunu desteklemiyordu. Video akışı yapamıyor, canlı fotoğrafları ve GIF’leri desteklemiyordu ve yalnızca son 30 günü veya son 1000 fotoğrafı, hangisi daha büyükse, gösteriyordu. Bu dezavantajlar, kullanıcıların Fotoğraf Yayınım’dan uzaklaşmalarına neden oldu; hala eski fotoğraflarını bırakabiliyorlardı ve çoğu için iyi çalışıyordu. Basit bir ifadeyle, iCloud Fotoğraflarınız varsa, Fotoğraf Yayınım’a gerçekten ihtiyacınız yoktur.

    
    

iCloud’un ücretsiz katmanı, fotoğraflarınızı, notlarınızı, hatırlatıcılarınızı, safari yer işaretlerinizi ve tabii ki fotoğraflarınızı ve videolarınızı yedeklemek için her zaman 5 GB’lık bir alan sunuyor. Bu ücretsiz katman, çok küçük bir grup insan için yeterli. Ancak, internet çağında yaşayan çoğu insan için bu depolama seçeneği kesinlikle yeterli değil. Fotoğraflarınızı ve videolarınızı iCloud’a yükleme işlemi, iCloud’da iPhone’unuzdaki veya başka bir Apple aygıtınızdaki medya miktarı kadar yeterli alana sahip olduğunuz sürece oldukça basit. Yeterli alanınız yoksa yapmanız gereken tek şey ödeme yapmak (!)

Ayarlar’a gidin, iCloud’a dokunun ve Hesap Depolamayı Yönet’e dokunun. Kredi kartı veya PayPal kullanarak iCloud planınızı yükseltebilirsiniz. iCloud’un tüm medyayı eşzamanlamasına izin verin. Değişiklikler, senkronizasyon tamamlandıktan sonra tüm Apple cihazlarınıza yansıtılmalı.

Dropbox, Amazon Drive, Box, Google Fotoğraflar gibi çeşitli alternatifler yer alıyor olsa da Apple kullanıcıları için iCloud önemli kolaylıklar sağlıyor.

Intel’in aşması gereken üç temel sorun

0

Intel’in şirket boyutunda mevcut durumu son zamanlarda en çok konuşulan konulardan biri. Şirket hala alanındaki en önemli üreticilerden biri olmakla birlikte geçmiş kondisyonunun gerisinde kalıyor. Tekrar geçmişteki kondisyonunu yakalayabilmesi için çözmesi gereken üç temel problem var.

Bu problemler şirketin kendi içerisinde yer alan ve birini çözmeden ötekine geçmeye müsaade etmeyen bir zincir gibi düşünülebilir.

Intel’in üstesinden gelmesi gereken ilk sorun üretim süreci. Şirket, dahili olarak kontrol edilen fabrikalarla IDM modeli (Entegre Cihaz Üretimi) etrafında yapılandırılmış. Üretimlerinin bir kısmını TSMC’ye yaptırıyor olsalar da, gelirlerinin yaklaşık %70’i hala kendi fabrikalarından kaynaklanıyor.

Şirket birkaç yıl önce Moore Yasası hedefinde geride kaldı ve şimdi yetişmek için yarışıyor. Beş düğümü dört yılda ilerletme iddialı hedefi şirketin resmi sloganı haline geldi. Bu sorun Intel için varoluşsal öneme sahip ve ele alınmaması şirket için kasvetli bir gelecek anlamına geliyor.

Bu hedefe ulaşma yolunda ilerliyorlar, ancak bu ilerlemelerin tam olarak uygulanabilmesi için bir yıldan fazla bir süre var.

Bu da bizi ikinci soruna getiriyor. Intel’in üretim sürecinin kabul edilebilir bir seviyeye ulaştığını varsayarsak, ürünleriyle rekabetle karşı karşıya kalacaklar. Burada bir dizi zorlukla karşı karşıyalar. Bu listenin başında, meşhur makine gibi yürütülen AMD var. AMD’nin en yeni CPU portföyü müşteriler için çok çekici görünüyor.

CPU pazarında, yonga mimarileri ve ilgili paketlemeleri gibi önemli yenilikler getirdiler. AMD, mevcut ürünlerinin daha performanslı olduğunu ve Intel’den daha iyi bir Toplam Sahip Olma Maliyeti (TCO) sunduğunu savunuyor. Intel, muhtemelen en erken 2024’ün sonlarına kadar sonuçlanmayacak bir süreç olan üretim sorunlarını ele almaya devam ettikçe bu boşluk muhtemelen genişleyecek.

Ayrıca, piyasa bir değişim geçiriyor. Veri merkezlerinde müşteriler, CPU merkezli sistemlerden CPU’lar, GPU’lar ve hızlandırıcıları içeren heterojen hesaplamaya doğru ilerliyor. Intel, GPU’lar ve AI hızlandırıcıları sunarken, piyasadaki etkileri en hafif tabirle mütevazidir. Görünüşe göre Intel hayatta kalmak için o kadar çok çaba sarf ediyor ki, bu yeni gerçeklere uyum sağlamak için yol haritalarını güncellemiyorlar.

Ve sonra üçüncü soruna ulaşıyoruz; tüm bunları devam ettirmeleri gerekiyor. Bu, üretim süreçlerini ilerletmek için büyük yatırım yapmak anlamına geliyor. 4 yılda 5 düğümün bir versiyonunu elde edebilecek olsalar bile, bunun ötesine geçmeye devam etmek zorundalar. Moore Yasası‘nın ekonomisi cezalandırıcıdır, yalnızca büyük gelirlere sahip şirketler gerekli yatırım hızını sürdürebilir.

Üçüncü zorluk, iyileştirmeye yönelik devam eden bağlılık

Bu, üretim süreçlerini ilerletmek için büyük yatırım yapmayı içeriyor. Beş düğüm hedeflerine dört yıl içinde ulaşabilseler bile, bunun ötesinde gelişmeye devam etmeleri gerekir. Moore Yasası‘nın sert gerçeği, yalnızca önemli gelirlere sahip şirketlerin gerekli yatırım hızını sürdürebilmesi.

Bu sorun, Intel’in fabrikalarının TSMC’den çok daha az üretmesiyle derinleşiyor. Intel’in Ar-Ge hızını sürdürebilmesi için fabrikasını kendi ürünlerinden daha fazlasıyla doldurması gerekiyor. Bu birleştirme meselesidir. TSMC’nin yarı üretimde lider olmasının bir nedeni, çok fazla hacim üretmeleridir, bu da tüm bunların kritik bir bileşeni olan herkesten daha hızlı öğrendikleri anlamına gelir.

Bu nedenle, Intel’in kendini sürdürmesi için gelecekte Intel Dökümhane Hizmetlerini (IFS) iyi niyetli bir dökümhane rakibi haline getirmek zorunda.

tüm bunlar göz önünde bulundurularak bakıldığında İntel’in tekrar ayaklanıp eski hızına yetişmesi mümkün ancak kolay bir süreç de değil.


Pil teknolojisi için gerekli hammadde deniz tabanından elde edilecek

Elektrikli araçlarla birlikte pil teknolojisine ve onunla da hammaddeye olan ihtiyaç her geçen gün artıyor. İklim değişikliği tehdidiyle mücadele eden zengin ülkeler, büyük bir elektrifikasyon projesine başlıyor. İngiltere, Fransa ve Norveç, diğerlerinin yanı sıra, önümüzdeki on yıl içinde yeni içten yanmalı arabaların satışını yasaklamayı planlıyor.

Yasakların gündem olmadığı yerlerde bile elektrikli araç satışları hızla artıyor. Rüzgar türbinleri ve güneş panelleri fosil yakıtlı enerji santrallerinin yerini değiştirdiği için elektrik şebekeleri de değişiyor. Uluslararası Enerji Ajansı (İEA), dünyanın önümüzdeki beş yıl içinde son 20 yılda olduğu kadar yenilenebilir enerji ekleyeceğini düşünüyor.

Elektrikli araçların artması da bu araçların üretiminde kullanılan pillere önem kazandırıyor. Pil teknolojisi hızlı bir şekilde gelişiyor fakat bu gelişim pillerin içerisinde kullanılan hammaddeleri de zaman zaman değişime uğratıyor, pillerin yapıldığı minerallere olan talep yükseliyor.

Özellikle nikel yetersiz. Nikel, kapasiteyi artırmak ve ağırlığı azaltmak için yüksek performanslı elektrikli araba pillerinin katotlarında kullanılır. İEA, dekarbonizasyon hede”erine ulaşmak için dünyanın 2040 yılına kadar her yıl 48 milyon ton malzeme üretmesi gerekeceğini, bu da bugün yönettiğinden yaklaşık 19 kat daha fazla olacağını hesaplıyor. Bu, şimdi ve o zaman arasında toplamda 300m ila 400m ton metal ekler.

Son beş yılda, talepteki büyümenin çoğu, altındaki cevhere ulaşmak için yağmur ormanlarını buldozerleyen Endonezya tarafından karşılandı. Bir metal araştırma firması olan CRU’ya göre, 2017 yılında ülke dünya nikelinin sadece %17’sini üretti. Bugün yılda %54 veya 1,6 milyon tondan sorumlu ve bu sayı hala artıyor. CRU, ülkenin bugün ile 2027 arasında küresel üretim büyümesinin %85’ini oluşturacağını düşünüyor. Öyle olsa bile, bunun dünyanın artan talebini karşılamak için yeterli olması pek olası değil. Ve Endonezya nikel üretimi arttıkça, ülkedeki ormansızlaşmanın birincil nedeni olarak palmiye yağ üretiminin yerini alması bekleniyor.

Alternatif bir yol var


Clarion-Clipperton Zone (ccz) adı verilen bir Pasifik Okyanusu deniz tabanı parçası, hepsi pil üreticilerinin ilgisini çeken trilyonlarca patates boyutlu nikel, kobalt, manganez ve bakır topakları barındırıyor. Toplu olarak nodüller, yalnızca tahmini 340 milyon ton nikel tutuyor ki bu Amerika Birleşik Devletleri Jeolojik Araştırmaları’nın dünyanın kara tabanlı rezervleri tahmininin üç katından fazla. Şirketler birkaç yıldır orayı kazmaya fazlasıyla hevesli.

Nasıl?

Destek gemisi herhangi bir tortuyu yıkayacak, ardından nodülleri işlenmek üzere kıyıya geri götürecek ikinci bir gemiye boşaltacak. Bu arada fazla tortu, çoğu okyanus yaşamının çok altında, yaklaşık 1.500 metre derinlikte denize geri salınacak.

Karadaki madencilikte olduğu gibi, deniz tabanından nikel çıkarmak çevredeki ekosisteme zarar verecek. CCZ derin, karanlık ve soğuk olmasına rağmen cansız değil. TMC’nin robotu, karşısına geçtiği deniz tabanındaki tüm organizmaları ve topladığı nodüller üzerinde yaşayan yaratıkları yok edecek. Ayrıca, bazıları yakındaki organizmalara sürüklenecek ve onları öldürecek olan tortu tüylerini de tekmeleyecek. Ancak tüm bunlar yine Endonezya’nın izlediği yoldan çok daha zararsız.

Deniz tabanının madenciliği lehine başka çevresel argümanlar da var. Nodüller, karadaki birikintilerden çok daha yüksek metal konsantrasyonları içeriyor, bu da onları işlemek için daha az enerji gerektiği anlamına geliyor. Belçika’daki Ku Leuven Sürdürülebilir Metaller ve Malzemeler Enstitüsü müdürü Peter Tom Jones, nodüllerin faydalı metallere işlenmesinin karasal cevherlerden gelenlere göre yaklaşık %40 daha az sera gazı emisyonu üreteceğini düşünüyor.


Ve nodüllerin yine de işlenmek üzere alınması gerektiğinden, TMC gibi şirketler, enerjinin düşük emisyonlu olduğu yerleri seçmeye teşvik ediliyor. Buna karşılık Endonezya nikel cevheri, çıkarıldığı madenlerin yakınında işlenmediği sürece ekonomik değil. Bu neredeyse her zaman kömürün ve hatta dizel jeneratörlerin yakılmasıyla üretilen elektriğin kullanılması anlamına geliyor.

Her durumda, deniz tabanından toplanan metalin yağmur ormanlarından çıkarılanın yerini tamamen alması pek olası değil. Pil üretimi o kadar hızlı büyüyor ki, nikel muhtemelen bulunabildiği her yerden kazılacak. Ancak okyanus nodülleri uygun bir şekilde piyasaya sürülebilirse, mevcut metal hacmi Endonezya ormanları üzerindeki baskıyı hafifetmeye başlayabilir. Ve bu tür argümanların uzun süre teorik kalması pek olası değil. TMC’den Bay Barron, gelecek yılın sonuna kadar deniz tabanından nikel ve diğer metallerin ticari üretimine başlamayı hedefliyor.