Vodafone Beeplay nedir? Nasıl iptal edilir?

Beeplay servisi, Vodafone tarafından sunulan bir hizmet, son günlerde teknoloji haberlerinde sıklıkla karşımıza çıkmakta. Bu hizmet, Vodafone kullanıcıları için sorunlu bir durum haline gelmiş, çünkü birçok kullanıcı bu servise istemeden dahil olmuş ve faturalarına ek bir ücret yansıtılmış. Bu nedenle Beeplay servisi ile ilgili bilinmesi gerekenler ve nasıl iptal edileceği konusunda biraz daha detaylı bilgi verelim.

Beeplay servisi, Vodafone kullanıcılarına sunulan bir abonelik hizmeti. Ancak kullanıcılar genellikle yanlışlıkla bu servise üye olmakta ve sonuç olarak mağdur olmakta. Kullanıcıların faturalarına Beeplay servisinin ücreti yansıtılmakta. Bu servis, kullanıcılara herhangi bir artı değer sağlamamakta ve sunulan herhangi bir çarpıcı özelliği ise bulunmuyor. Ancak 56 TL gibi bir ücret talep ediliyor. Dolayısıyla, telefon faturasında anormal bir artış görüldüğünde, muhtemelen farkında olmadan Beeplay servisine üye olabileceğizi düşünmeniz gerek.

Beeplay servisine girdiğinizde, size yüksek kaliteli oyunlar vaat ediliyor. Aynı zamanda bu oyunları çevrimdışı olarak da oynayabileceğiniz ve tek bir kaynak üzerinden erişebileceğiniz söyleniyor. Ancak gerçekte bu servisi kullanan aktif kullanıcı sayısı oldukça az ve birçok kullanıcı bu konuda mağduriyet yaşıyor. Bu nedenle Beeplay servisinin iptali için ne yapılması gerektiğini herkes merak ediyor.

Beeplay servisini iptal etmek için, Vodafone müşteri hizmetlerini aramanız ve müşteri temsilcisine bağlanarak servisten ayrılmak istediğinizi belirtmeniz gerekmekte. Müşteri temsilcisi, sizin için servisi sonlandıracak ve bundan sonra faturanıza ek bir ücret yansıtılmayacak. Ancak bugüne kadar Vodafone tarafından konuyla ilgili resmi ve tatmin edici bir açıklama malesef hala yapılmadı. İnsanlar niye beeplay üyesi yapılıyor kimsenin açıkcası pek bir fikri yok.

Beeplay servisiyle ilgili birçok kullanıcının mağdur olduğu ve rızaları olmadan bu servise üye olduklarını düşündükleri görülüyor. Birçok kullanıcı, ödedikleri ücretlerin iadesini talep ediyor ve farkında olmadan üye yapılıyorlar.

Beeplay servisi Vodafone tarafından sunulan bir hizmet olup, birçok kullanıcının kasten üye edildiği ve faturalarına ek ücret yansıtıldığı bir probleme dönüşmüş. Servisin iptali için Vodafone müşteri hizmetlerini aramak gerekiyor. Ancak Vodafone tarafından yapılan resmi bir açıklama olmadığı için ödenen ücretlerin iadesi konusunda belirsizlik devam ediyor. Vodafone’da bir şeylerin yanlış gittiği açık. Birileri haklarında yasal işlem başlatana kadar da bu konu hakkında eyleme geçecek gibi gözükmüyorlar. Vodafone gibi büyük bir şirketin böyle ucuz otomatik abonelik hilelerine başvurması ise şaşırtıcı bir durum.

Amazon Web Services (AWS) yeni güvenlik otomasyon sistemini kullanıma sundu

Amazon Web Services (AWS), ard arda gelen güvenlik problemi bildirimlerini ele almak ve olası insan hatalarını azaltmak için AWS Security Hub’da yeni bir otomasyon özelliği kullanıma sundu. Yeni özellik, çoğu zaman analistlerin, görevin tekrarlayan doğası nedeniyle kritik tehditleri gözden kaçırmasına yol açabilen büyük hacimli güvenlik uyarılarını eleme sürecini kolaylaştırmayı amaçlıyor.

Önceden, kullanıcıların güvenlik bulguları için otomatik eylemler ayarlamak üzere Amazon EventBridge, AWS Lambda, AWS Systems Manager Automation runbook’ları veya AWS Step Functions gibi çeşitli araçları kullanmaları gerekiyordu. Bu, belirli IAM izinleri ve Lambda işlevlerinin ve EventBridge kurallarının sürekli kontrol edilmesini ve ayarlanmasını gerektiriyordu. Ancak, yeni otomasyon özelliği ile kullanıcılar artık doğrudan Security Hub içinde otomatik eylemler ayarlayabilecekler.

Otomasyon kuralları, kullanıcıların bulgularda önem derecesi, iş akışı durumu, notlar ve gizleme dahil olmak üzere farklı alanları otomatik olarak güncellemesine olanak tanıyacak. Kullanıcılar, Hesap Kimliğine dayalı olarak bir uyarının önem derecesini değiştirmek veya araştırmacılar için notlar eklemek gibi bu kuralları tanımlama konusunda önemli ölçüde esnekliğe sahip olacak. Kurallar, AWS CLI, konsol, Security Hub API veya Python için AWS SDK (Boto3) dahil olmak üzere çeşitli yöntemler kullanılarak ayarlanabilecek. Aynı bulgular için birden çok kural oluşturulabilecek ve kuralların uygulama sırası ayarlanabilecek.

AWS güvenlik otomasyonu farklı senaryolar için farklı kurallar belirlenmesine olanak tanıyacak

Ayrıca kullanıcılar, kendi özel ihtiyaçlarına uygun özelleştirilmiş kurallar oluşturmak için Amazon şirketi tarafından sağlanan şablonları değiştirebilecekler. Bu şablonlar, birçok müşteri için geçerli olan tipik kullanım durumlarını yansıtacak şekilde düzenli olarak güncellenecek. Birden çok alanda faaliyet gösteriyorsa, kullanıcılar merkezi bir güvenlik merkezinde oluşturulan kuralları çoğaltabilecek ve bunları farklı senaryolara uygulayabilecekler.

Bu otomasyon özelliğinin duyurusu, AWS re:Inforce 2023 konferansı sırasında yapıldı. Müşteriler, Security Hub’daki otomasyon kurallarını artık kullanmaya başlayabilecekler.

Arayüz, tekrarlayan ve sıradan güvenlik görevlerini otomatikleştirerek tekrarlayan uyarıları azaltmayı, insan hatalarını en aza indirmeyi ve güvenlik analizinin genel etkinliğini artırmayı amaçlıyor. Otomasyon özelliği, güvenlik ekiplerinin kritik tehditlere odaklanmasını ve daha bilinçli kararlar almasını sağlayarak AWS kullanıcılarının güvenlik problemlerine daha nitelikli bir şekilde çözüm sağlamalarını sağlayacak. 

Büyük dil modelleri köpekler kadar akıllı değil!

0

Meta’nın yapay zeka baş bilimcisi LeCun’a göre büyük dil modelleri köpekler kadar akıllı değil. Lecun ile OpenAI birçok noktada ortak görüşte.

ChatGPT gibi kod yazabilen , uygulama oluşturabilen ve sınavları geçebilen yapay zekaya sahip büyük dil modelleri (LLM’ler) hepmizi etkiledi. Ancak LLM’ler halen, insanların veya hayvanların gerçekleştirdiği entelektüel görevleri yerine getirebilen varsayımsal bir otonom sistemin durumu olan yapay genel zekadan yoksun.

Meta’nın yapay zeka baş bilimcisi Yann LeCun’a göre LLM’ler köpekler kadar akıllı değil. LLM’lerin gerçekten zeki olmadığını, çünkü LLM’lerin gerçekliği anlayamadığını, etkileşime giremediğini veya kavrayamadığını ve bir çıktı üretmek için yalnızca dil eğitimine güvendiğini söylüyor.

İşleri yapmak ile devralmak farklı şeyler

LeCun, insan bilgisinin çoğunun dille çok az ilgisi olduğunu öne sürerek, gerçek zekanın dilin ötesine geçtiğini söylüyor. ChatGPT gibi LLM’ler, insan zekasının temel taşları olan duygulardan, yaratıcılıktan, sezgiden ve bilinçten yoksun durumda.

OpenAI’ınn GPT-4 teknik incelemesine göre, ChatGPT karmaşık bir matematik problemini çözebilir ve güvenlik korkulukları olmadan evde sıfırdan zararlı maddelerin nasıl oluşturulacağını açıklayabilir. Yine de ChatGPT, gerçek dünya deneyimlerine dayalı olarak algılama, planlama, sağduyu sergileme veya akıl yürütme bilişsel yeteneklerinden yoksun. Bununla birlikte, OpenAI’ın dil modelinin en yeni versiyonu olan GPT-4, matematik, kodlama ve hukukta insan düzeyinde performans göstererek yapay genel zekaya ulaşmanın ufukta olabileceğinin sinyalini verdi.

OpenAI, bir gün yapay genel zekaya ulaşmak amacıyla GPT dil modellerinin yeteneklerini eğitmeye ve genişletmeye devam ediyor. Yine de şirket, bu tür bir teknolojinin elde edilmesinin toplumu önemli ölçüde bozabileceğini kabul ediyor.

Mayıs ayında, OpenAI’nin CEO’su Sam Altman, ABD Senatosu Yargı Alt Komitesi önünde ifade verdi ve en büyük korkusunun, teknolojisinin “dünyaya önemli zararlar” vermesi olduğunu ifade etti. Bir blog gönderisinde OpenAI, genel olarak zeki varlıkların birçok amaca hizmet edebileceğini, ancak teknolojiyi sorumlu bir şekilde kullanmanın ve araştırmanın çok önemli olduğunu belirtiyor.

LeCun, bir gün yapay varlıkların insanlardan daha zeki olacağını ve bu gerçekleştiğinde “kontrol edilebilir ve temelde insanlara itaatkar” olmaları gerektiğini söylüyor. İnsanların yapay olarak genel olarak zeki varlıkların dünyayı ele geçirmek isteyeceği korkusunun asılsız olduğunu söylüyor. Çünkü “akıllı olmakla kontrolü ele geçirmeyi istemek arasında hiçbir ilişki olmadığını” söylüyor. OpenAI’nin yapay genel zekaya ulaşabilen yapay zeka yaratma konusundaki düşünceleri LeCun’unkine benzer. Şirket, insanlar kadar veya daha akıllı hale gelebilecek yapay varlıkların yaratılmasını durdurmanın imkansız olduğuna inanıyor.

Spor uygulamalarında bilgi güvenliğini ihmal etmeyin

Özellikle pandemi sonrası süreçte eski kondisyonuna kavuşmak, kendini dışarıya atmak isteyen çoğu insan koşu, trekking gibi doğada yapılan aktivitelere yöneldi. Özellikle koşu gibi kondisyon isteyen branşlarla ilgilenenler, hem rotalarını hem de sağlık verilerini takip edebilmek adına Strava gibi ücretli uygulamaları tercih edebiliyorlar. Bu uygulamalar kullanıcılarına rota oluşturabiliyor, rotalar üzerinde sosyalleşme imkanı sağlayabiliyor, sağlıkla ilgili anlık datalarını toplayıp analiz ediyor ve onları yönlendiriyor. Peki onlara kullanıcının tüm hayatını ilgilendiren bu kadar önemli datanın sunulması ne kadar güvenli?

Strava örneğinin gizlilik konusunda sicili bozuk;

  • 2018’de kullanıcıları tarafından izlenen faaliyetleri gösteren küresel bir ısı haritası yayınladıktan sonra ateş altına girdi ve araştırmacılar onu gizli ABD askeri üslerini bulmak için kullanabildiler.
  • Daha tüketici düzeyinde, “Flybys” olarak bilinen bir Strava özelliği, potansiyel olarak koşucuları tehlikeye attığı için gizlilik uzmanlarından eleştiri aldı . Başlangıçta varsayılan olarak açık olan özellik, Strava kullanıcılarının koşularını tekrar oynamalarına ve yol boyunca yanlarından geçtikleri kişileri ve onlarla nerede karşılaştıklarını belirlemelerine olanak tanır. 
  • Bunun da ötesinde, Strava, gizlilik politikasında , diğer birçok uygulamanın yaptığı gibi, kullanıcı bilgilerini toplu bir biçimde üçüncü taraflara sattığını açıkça belirtir; hem de uygulama kullanımdan kazanç elde ettiği halde.

Strava, kullanıcılara en azından verilerini hem diğer kullanıcılardan hem de şirketten gizlemek için bazı yollar sunuyor. Örneğin, uygulamanın gizlilik ayarları, koşularınızın başlangıçlarını ve bitişlerini maskelemenize veya haritalarınızı tamamen gizlemenize olanak tanır. Ayrıca, atıldığında şirketin verilerinizi üçüncü taraflarla paylaşmasını engelleyen bir geçiş anahtarı da vardır.  

Veri gizliliğinde en önemli kural etik değerler

Bazı kullanıcılar bu dataların kendileri aleyhine nasıl kullanılabileceğini anlayamadıkları için sürecin önemini tam olarak kavrayamayabiliyorlar. Fakat, büyük verileri analiz edebilen kurumlar bu verilerle toplumların sağlık yapılarını, bölgelerin nüfuslarını, alışkanlıklarını, çok spor yapan genç erkek nüfusun yoğunluklu olduğu noktalardan askeri birliklerin yerlerini dahi öğrenebiliyorlar.

Birey bazlı düşündüğünüzde de aslında hem sizin sağlık ve kondisyon bilgilerinizi, alışkanlıklarınızı, ev vb. bilgilerinizi gizlice öğrenip size etik olmayan bir şekilde reklam politikaları izletebiliyorlar; hem de art niyetli kimselerin düzenli koştuğunuz noktaları, güzergahı yoğunluklu kullandığınız tarih ve saatleri, ev adresiniz gibi bilgileri öğrenebilmesine imkan tanıyarak sizin can güvenliğinizi de tehlikeye atabiliyor.

Bunların bilinciyle bakıldığında birçok insan vücuduyla barışık, doğal bir koşuyu ya da en azından güvendiği uygulamaları; uygulamalarda tedbirini alarak kullanmayı tercih ediyor.

WhatsApp çok yakında mesaj düzenleme özelliğini kullanıma sunuyor

0

WhatsApp’ta merakla beklenen gönderilen mesajları düzenleme özelliği sonunda gerçeğe dönüşüyor. Kullanıcılardan gelen çok sayıda talep üzerine anlık mesajlaşma platformu, WhatsApp’ın masaüstü sürümünden başlayarak bu özelliği uygulamaya başladı. Meta’nın CEO’su Mark Zuckerberg tarafından şirketin Instagram kanalı üzerinden duyurulan bu haber, WABetaInfo gibi güvenilir kaynaklar tarafından da doğrulandı.

“Mesaj Düzenle” özelliği şu anda beta kullanıcıları tarafından test ediliyor ve plan, önümüzdeki günlerde kullanılabilirliğini kademeli olarak genişletmek. Bu özellik, WhatsApp kullanıcıları için çeşitli şekillerde harika bir yardımcı niteliğinder. Bir mesaj gönderildikten sonra yazım hatalarını veya hatalarını hızlı bir şekilde düzeltmenizi sağlayacak. Ek olarak, bir sohbette yaptığınız bir açıklama hakkında fikrinizi değiştirirseniz, mesajı düzenleyebilir ve yeni fikrinizi alıcı okumadan iletebilirsiniz. Bu, tüm mesajı silme ve yeniden yazma ihtiyacını ortadan kaldırır.

Ancak, mesajları düzenlemeyle ilgili bir zaman kısıtlaması olduğunu unutmamak önemli. Kullanıcıların gerekli düzeltmeleri yapmak için 15 dakikalık bir penceresi var. Bu zaman aralığından sonra, mesajın sohbetten silinip yeniden gönderilmesine yönelik geleneksel yöntem gerekli olacaktır. Farklı bir cihazdan gönderilen bir mesajı düzenlemek de mümkün değil; mesajları yalnızca orijinal olarak gönderildikleri cihazda düzenleyebilirsiniz.

Şu anda, WhatsApp’ın masaüstü sürümünde belirli beta test kullanıcıları için “Mesaj Düzenle” özelliği mevcut. Daha fazla kullanıcı yavaş yavaş beta sürümüne erişim elde edecek ve birkaç hafta içinde bu özellik genel kullanıma sunulacak. Bununla birlikte, akıllı telefonlarda bulunup bulunmadığına dair henüz güvenilir bir bilgi bulunmadığı da belirtilmeli. Kullanıcılar bu cephedeki haberleri merakla beklerken, WhatsApp meraklıları her türlü gelişmeyi yakından takip ediyor ve daha fazla bilgi gelir gelmez güncellemelerden haberdar olacağız.

WhatsApp’ta gönderilen mesajları düzenleme özelliğinin kullanıma sunulması, kullanıcılar için heyecan verici bir gelişme. Kolaylıkla hataları düzeltme veya sınırlı bir zaman dilimi içinde mesajları değiştirme fırsatı uzun süredir istenilen bir özellikti. Özelliğe şu anda masaüstü sürümünden erişilebilse de, akıllı telefonlarda kullanılabilirliği henüz kesin değil. Şirket, geniş kullanıcı tabanı için mesajlaşma deneyimini geliştirmeye devam ederken, WhatsApp kullanıcıları yakında cihazlarında bu özelliğin keyfini çıkarmayı dört gözle bekliyor.

Twitter’a güçlü bir rakip geliyor, Spill uygulamasının iOS beta sürümü kullanıma sunuldu

0

Spill, Twitter’a rakip olmayı hedefleyen, iOS’ta beta olarak kullanıma sunulan yeni bir sosyal medya platformu.

Spill’in arkasındaki ekip, Elon Musk tarafından kovulan Spill CEO’su Alphonzo “Phonz” Terrell dahil olmak üzere eski Twitter çalışanlarından oluşuyor. Terrell’in Twitter’da küresel sosyal ve yazı işleri başkanı olmaktan kendi şirketini kurmaya kadar olan yolculuğu maceralarla doluydu. Fakat artık Spill için 2.75 milyon $’lık ön fonlama turunu başarıyla tamamlamış durumda.

Spill, Tumblr’ı anımsatan bir kullanıcı arayüzüne sahip görsel öncelikli, multimedya mikroblog uygulaması olarak kendisini diğer Twitter rakiplerinden ayırıyor. Kullanıcılar uygulamayı açtıklarında, takip ettikleri kişilerin son gönderilerinin yanı sıra algoritmik olarak seçilmiş gönderileri görüntüleyen bir yayınla karşılanıyorlar. Uygulama ayrıca, ilk kullanıcılar arasında hızla popülerlik kazanan #spillionaires, #zaddiesofspill ve #baddiesofspill gibi trend gönderileri ve hashtagleri gösteren bir üst menüye de sahip.

Spill’i farklı kılan en önemli yönlerden biri, en başından itibaren çeşitli topluluklara öncelik verme ve onlara hitap etme konusundaki bilinçli misyonu. Ötekileştirilmiş toplulukların tanınmak ve temsil edilmek için sık sık mücadele etmek zorunda kaldığı diğer platformların aksine, Spill onlara önem verilen bir platform sağlamayı amaçlıyor. Alfa aşaması sırasında ekip, daha sonra daha geniş internet tarafından benimsenecek olan eğilimleri ve memeleri şekillendirmedeki rollerini inceleyerek, platforma katılmaları için aktif olarak Siyahi ve queer içerik oluşturucuları arayıp getirmiş durumda. Bu yaklaşım Spill’in misyonu için gayet mantıklı çünkü platformun içerisindeki içerik oluşturucular ve geliştiricilerin kendileri de platformun sesini duyurmalarına yardımcı olduğu toplulukların bir parçası.

Spill, Twitter alternatifleri arasında öne çıkıyor

Mart ayında topluluk ve ortaklıklardan sorumlu küresel Başkan Yardımcısı olarak Spill’e katılan Kenya Parham, diğer platformlarda marjinal grupların alan ve görünürlük için mücadele etmek zorunda kaldığını açıklıyor. Ancak Spill, bu kültürel öncü niteliğindeki kişilikleri ön plana koyarak ve pozitif ayrımcılık yaparak bunu değiştirmeyi hedefliyor ve bunun genel olarak daha sağlıklı bir ekosisteme yol açacağına inanıyor.

Görsel merkezli yaklaşımı, çeşitli topluluk odağı ve kapsayıcı bir platform oluşturmaya yönelik kasıtlı çabasıyla Spill, Twitter ve diğer sosyal medya platformlarına bir alternatif sunmayı amaçlıyor. iOS’ta beta aşamasına girerken, Spill’in gelecekteki başarısı, çeşitliliğe, yaratıcılığa ve topluluğa öncelik veren bir platform arayan kullanıcıları çekme ve kullanım özellikleriyle müşterilerini platformda tutmasına bağlı.

Elon Musk’ın baskıcı yönetiminden ve Twitter’ın gün geçtikçe toksikleşen ve taraflı bir platform olmasından ötürü yeni bir sosyal medya arayışında olan Twitter mültecileri için Spill gibi alternatifler bir çıkış kapısı olabilir.

Volvo otonom kamyon test merkezi açacak

Volvo otonom kamyon test merkezi için çıkan haberleri doğruladı. Şirket, Teksas’ta bu konuda yeni bir merkez planlıyor.

Volvo, Fort Worth’ta Teksas’ta planladığı otomatik kamyon taşımacılığı hizmetleri için bir merkez görevi görecek bir ofis açacağını doğruladı.

İsveçli otomotiv grubunun bir bölümü olan Volvo Autonomous Solutions (VAS), ticari otonom merkezden merkeze taşımaya hazırlık için manuel operasyonları başlatırken çabaları koordine etmek için tesisi kullanacak.

Otonom nakliye koridorları oluşturmak isteniyor

Nihai amaç, Dallas-Fort Worth ve El Paso ile Dallas ve Houston arasında otonom nakliye koridorları oluşturmak. Ancak şu an için VAS, DHL ve Uber Freight gibi müşteriler için şoförlü kamyonları kullanmaya odaklanıyor. Volvo bunun güvenli ve güvenilir operasyonlar için çerçeveler ve prosedürler oluşturmasına izin vereceğine inanıyor.

Volvo Otonom Çözümler Başkanı Nils Jaeger: “Ölçekte özerkliğe giden yolun, müşteriler için mülkiyet ve operasyonlarla ilgili sürtüşmeleri ve komplikasyonları azaltmaktan geçtiğine inanıyoruz. Bu nedenle, müşterilerimiz için tek arayüz olma ve ticari otonom taşımacılık için gerekli unsurların tam mülkiyetini alma kararı aldık. Teksas’taki ofisimizin açılması ve operasyonel faaliyetlerin başlamasıyla, malları karayollarında taşıma şeklimizi değiştirecek bir ulaşım çözümünün temellerini atıyoruz” dedi.

VAS’ın takip ettiği “merkezden merkeze” modeli, Volvo otonom kamyonlarının gece gündüz her saat otoyollarda çalıştığını görecek. Bunlar, yükleri “başlangıç ​​merkezlerine” teslim edecek ve yerel yollardaki yolculukları tamamlamak için “aktarım merkezlerinde” görevi devralacak olan insan sürücüler tarafından tamamlanacak. 

İnsan sürücüler, her ikisi de bu yılın başlarında kaydolan Tennessee’s Ascend ve Convoy of Seattle gibi VAS programında navlun kapasitesi ayırmış olan taşıyıcılar tarafından sağlanacak. Bu yaklaşımın uygulanmasıyla, insan sürücülerin otoyolda kamyonla seyahat etmesi gerekmeyecek ve bu da pek çok avantaj sağlıyor.

Volvo’nun karayolu çözümleri başkanı Sasko Cuklev: “Hedefimiz, artan navlun gemi şirketine ödenen taşıma ücreti talebinin bir kısmını hafifletecek ve aynı zamanda yerel sürücülerin onları evlerine daha yakın tutacak kısa mesafeli işlere kaymasını sağlayacak yeni bir endüstri kapasitesi kaynağı yaratmak. Bu, tüm tedarik zincirinde önemli verimliliklerin kilidini açacak ve ulaşım endüstrisindeki herkese fayda sağlayacak” dedi. Volvo kamyonlarının otonom işlevselliği, Pittsburgh’daki Aurora Innovation ile ortaklığı ve bir dizi sensör ve bilgi işlem gücü içeren Aurora Driver teknolojisinin entegrasyonu yoluyla gelecek.

ChatGPT-4 ‘ü ücretsiz kullanmak için 7 yol

0

Bilindiği üzere yapay zeka teknolojisi her gün gelişiyor ve günlük hayatımızda, gündemde kapladığı yer de onunla birlikte artıyor. Bu teknolojinin öncülerinden biri de aslında entegre olduğu birçok başka çalışmayla OpenAI ChatGPT . OpenAI , ChatGPT-3 ‘ün ardından 4’ü de kullanıma almıştı fakat 20 dolarlık üyelik ücreti kullanıcıları olumsuz etkiliyordu. Ama kullanıcılar için bazı ücretsiz yollar da mevcut.

ChatGPT entegre edilmiş yapay zeka platformları

ChatGPT-4 ‘ü kendi platformu üzerinden kullanmak ücretli. Fakat onunla entegreli olarak geliştirilen ve ücretsiz bir şekilde onu kullanma imkanı tanıyan birçok platform mevcut. Bunlardan en popüler 7 tanesini aşağıdan inceleyebilirsiniz.

Forefront Chat

New York merkezli yazılım geliştirme şirketi Forefront AI, Forefront Chat‘i başlattı. En son araç, kullanıcıların GPT-4’e ücretsiz olarak erişmesine olanak tanıyor.

Kullanıcılar, GPT-4’ün yanı sıra platformda görüntü oluşturma, özel karakterler, paylaşılabilir sohbetler ve daha fazlasını da deneyebilir. Kullanıcılar, çeşitli görevlerde kendilerine yardımcı olabilecek çok çeşitli kişiler arasından seçim yapabilir. Araç, giriş kutusunda GPT-4 ve GPT-3.5 arasında geçiş yapılmasına izin veren bir Artı düğmesiyle birlikte gelir.

Bing Chat

Bing Chat, Microsoft arama motorunu OpenAI’den ChatGPT sohbet robotunun özel bir sürümüyle birleştirerek, bir sayfada doğru bilgileri içerebilecek veya içermeyebilecek bağlantıların bir listesi yerine daha fazla insan konuşmasına dayalı yanıtlar sağlayan bir deneyimi.

Ayrıca, geleneksel aramanın aksine, yeni Bing Chat (ve benzer sohbet robotları) karmaşık soruları yanıtlayabilir, farklı görevleri gerçekleştirebilir ve siz de onun bağlamı anlayacağını bilerek onunla etkileşime girebilirsiniz. Ancak, chatbot’u nasıl kullanırsanız kullanın, cevaplara asla körü körüne güvenmemelisiniz, çünkü her zaman doğruluk ve hatalar ile ilgili sorunlar olacaktır.

WNR AI

WNR, kullanıcıların ücretsiz olarak GPT-4 kullanarak süper istemler oluşturmasına, paylaşmasına ve oluşturmasına olanak tanıyan bir platformdur . Platform aşağıdaki özellikleri ve avantajları sunar:

  • Süper istemler oluşturmak için GPT-4’e ücretsiz erişim
  • Kreasyonlar hakkında geri bildirim paylaşmak ve almak için topluluk etkileşimi
  • Süper istemler oluşturmak ve iyileştirmek için diğer kullanıcılarla işbirliği
  • Süper istemler oluşturmak ve yönetmek için kullanımı kolay arayüz
  • Yaratıcı yazma, pazarlama ve müşteri hizmetleri de dahil olmak üzere süper istemler için çok yönlü kullanım durumları

WNR ile kullanıcılar, yaratıcı yazma fikirleri oluşturmak, pazarlama kampanyalarını iyileştirmek ve müşteri hizmetleri etkileşimlerini geliştirmek gibi çeşitli amaçlar için süper istemler oluşturabilir ve paylaşabilir. Ek olarak platform, süper istemler oluşturmaya ve geliştirmeye yönelik topluluk odaklı bir yaklaşım sunarak onu yazarlar, pazarlamacılar ve işletmeler için değerli bir kaynak haline getiriyor.

POE

Poe ( Açık Keşif Platformu ), Quora tarafından geliştirilen ve Aralık 2022’de kullanıma sunulan bir hizmet. Kullanıcıların, ChatGPT geliştiricisininkiler de dahil olmak üzere, büyük dil modelleri (LLM’ler) üzerine inşa edilmiş bir dizi yapay zeka botundan sorular sormasına ve yanıtlar almasına olanak tanıyor.

Perplexity AI

Perplexity AI, muhteşem bir kullanıcı arayüzü, özellikler ve rahatsız edici reklamlar olmadan akıllı telefonunuza ChatGPT sunan bir iPhone uygulamasıdır. Ücretsiz uygulama, resmi ChatGPT uygulaması değildir, ancak programı barındırır ve programın tüm özelliklerine erişmenizi sağlar.

Merlin AI

Merlin, geliştiricisinin iddiasına göre; dünyanın en güçlü AI Chatbot’udur. Yapay zeka destekli sohbet botu, sanal konuşmalara katılmanıza, dünyanın en karmaşık sorularına yanıt bulmanıza, büyüleyici hikayeler oluşturmanıza ve üretkenliğinizi yeni zirvelere çıkarmanıza olanak tanır.

Huggin Face AI

Bir web arayüzü üzerinden erişilebilen ve Hugging Face‘in API’si aracılığıyla mevcut uygulamalara entegre edilebilen HuggingChat, e-posta taslağı hazırlama, rap sözleri oluşturma ve kod yazma gibi ChatGPT’ye benzer görevleri yürütme yeteneğine sahiptir.

Tüm bu seçenekler aslında en popüler olanları arasından seçilenler, daha birçok seçenek mevcut. Fakat hangisini kullanacağınıza karar vermeden önce fonksiyonlarını ve güvenlik parametrelerini iyi incelemeniz hem verimli kullanabilmeniz hem de güvenliğiniz açısından faydalı olacaktır.

Yapay Zeka Marketing Sektörüne altın çağını yaşatacak

Yapay zeka ile hazırlanan marketing projeleri hedefini daha iyi buluyor. Müşteri isteklerini, ürün analizini çok daha hızlı ve etkin şekilde yaparken; reklam filmlerinin metinlerinin yazılmasından video ile fotoğraf içeriklerinin hazırlanmasına kadar her alanda sahada yapay zeka yer alıyor. Digital Exchange’in uzman marketing ve teknoloji ekibi “Yapay zeka ile çalışmayan pazarlama firmaları çağı birkaç adım geriden takip ediyor” derken, Digital Exchange’in CEO’su Emrah Pamuk ise “Bu teknoloji geleceği şekillendirecek. Reklamsız gelecek ise mümkün değil. İkisini bir arada yürütebilen çağdaş ajanslar ise en doğru bilgi ve en iyi içerikle markalara altın çağını yaşatacak” dedi.

Günümüzün en önemli teknoloji gündemini yapay zeka oluşturuyor. Global dev Microsoft’un ChatGPT isimli yapay zeka sesli chat teknolojisini üreten OpenAI’ye yaptığı milyarlarca dolarlık yatırım ile birlikte iyice görünür olan bu yarışta Google Brad ile cevap verirken, Apple, Amazon, Alibaba gibi devler de kendi yapay zeka sistemleriyle yarışa katılacaklarını duyurdu. Yapay zekanın kullanımı işsizlik dalgası mı yaratacak sorularını beraberinde getirirken, ABD, Avrupa Birliği hem de G7 ülkeleri yapay zekanın kısa bir süre sonra dönüştüreceği yakın geleceğin kontrollerinde bulunması için çeşitli hamlelere başvurduğunu açıkladı. Tüm bunlar olurken insanlarla kurduğu iletişim sayesinde yapay zeka her geçen saniye kendini geliştirip, yeniliyor. Kuşkusuz bu ilerleme en çok marketing sektörü için avantajlar sunuyor. Yapılan araştırmalara göre müşterilerin yüzde 76’lık bölümü yapay zeka ürünleriyle gerçekleşen marketing çalışmalarının kendi istek ve beğenilerinin anlaşılması sonucunu doğurduğunu düşünüyor. Aynı zamanda 2030 yılına kadar dünyan ekonomisinin yüzde 14’lük bölümünün tamamen yapay zeka kaynaklı üretim ve çözümler ile oluşacağının öngörülmesi teknolojinin son imkanlarını ilk kullanan sektör marketing alanında hem büyük bir heyecan hem de bir beklenti yaratıyor. Digital Exchange’in uzman pazarlama ve teknoloji ekibi, yapay zekanın pazarlama çalışmalarını nasıl değiştireceğini ve yeni nesil pazarlama teknolojilerini değerlendirdi. 

Bu teknolojiyi kullanma alışkanlığı artacak

Yapay zekanın ilk olarak marketing metni yaratımında önemli rol üstleneceğini belirten Digital Exchange’in pazarlama ve teknoloji ekibi, “Şimdiden ChatGPT kullanılarak oluşturulan çeşitli reklam senaryoları sosyal medya kampanyalarındaki yerini almaya başladı. Hollywood’un da South Park başta olmak üzere birçok yapımında senaryolarını yapay zeka sistemleriyle yazdırmasıyla birlikte bu furya giderek artış kaydedecek” dedi. Yapay zekanın henüz öğrenme aşamasında olduğunu kaydeden Digital Exchange’in ekibi şu bilgileri verdi:

“Hiç de uzak olmayan bir gelecekte marketing faaliyetlerindeki reklam senaryosu, broşür ilan sloganları, Influencer pazarlama metinleri yapay zeka tarafından yazılacak. Bunun birinci sebebi çabuk ve hatasız yazıya duyulan ihtiyaç olacak. Daha sonra da başta teknoloji şirketlerinin marketing faaliyetleri olmak üzere, tüm markalar gelişmenin, değişmenin ve dönüşmenin karşılığını teknolojiden olabildiğince faydalanmış marketing faaliyetlerinde bulacak. Diyebiliriz ki bir süre sonra insan elinden çıkma reklam metinleriyle karşılaşmamız çok daha düşük olacak. Bunun nedenlerinden biri de yapay zekanın, elindeki tüm verileri analiz ederek reklamı yapılacak ürün ve hizmete ilişkin en doğru, vurucu, hedef kitleye yönelen metinleri üretebilme kapasitesi olacak. Yapay zeka ile marketing metinleri şu sonuçları yaratacak:

  • İnsanların yönettiği kampanyaya oranla gelirleri artıracak.
  • Oluşturduğu kampanyayı daha izlenir kılacak.
  • Hedef kitlenin arzularına uygun sonuçlar üretecek.
  • Tüketici davranışlarını en iyi şekilde analiz edecek.

Bu özellikleri nedeniyle de bugünden başladığı ve yaygınlaştığı üzere kampanya metinlerinin yapay zeka tarafından oluşturulması, kampanya stratejilerinde yine yapay zeka chat robotlarından yararlanılması uygulamaları olağan marketing faaliyetlerine dönüşecek.”

Müşteri analizi en iyi şekilde yapılıyor

Yapay zekanın aynı zamanda video ve fotoğraf üretimi konusunda da kullanıldığını ve marketing faaliyetlerinde şimdiden bu alanda önemli mesafe kat edildiğini hatırlatan Digital Exchange pazarlama ve teknoloji ekibi şu bilgileri paylaştı:

“Marketing’in en büyük ihtiyaçlarının başında hedef kitleye sunulacak ürün ve hizmetin fotoğraf ile videoları gelir. Bu noktada ürünü ve hizmeti iyi bilen, tüketici isteklerini en doğru şekilde analiz eden, yayınlanacak sosyal medya mecrasında hangi tarz içeriklerin ilgi çektiğini öngören ve buna uygun şekilde fotoğraf la video üreten yapay zeka programları en önemli yardımcımız konumundalar. Onlara yüklediğimiz fotoğraf ve videoları çeşitli şekilde montajlayıp, ses ile efekt ekleyerek eskiden çok uzun sürede gerçekleşen eylemleri şimdi birkaç dakika içinde devreye alabiliyorlar. Yapay zeka video ile fotoğraf programları ve onlara eklenen ses yazılımları sadece işleri hızlandırmakla kalmıyor, kaliteyi artırıyor, işleri mobil ve masaüstü için uygun hale getiriyor, yapılması gereken Photoshop ile efektleri kendisi hallediyor. Bu sayede tüketiciden çok daha fazla beğeni ve geri dönüş alan, markayı da hoşnut eden video marketing’den, reklam filmlerine, afiş çalışmalarından pazar yeri düzenlemelerine kadar birçok işi yapmak mümkün oluyor.”

Tüm bilgileri birleştirerek veri havuzu oluşuyor

Birçok küresel firmanın müşteri memnuniyetini artırmak, onlarla daha fazla bağlılık üzerine inşa edilen ilişkiler kurmak ve satışlarını artırmak için yapay zeka ile üretim ve satış faaliyeti gerçekleştirdiğinin altını çizen Digital Exchange pazarlama ve teknoloji ekibi, “Yapay zeka elindeki verileri kullanabildiği ölçüde verimlilik sağlar. Satış ve üretime ilişkin tüm bu bilgiler aynı zamanda pazarlama alanında da büyük bir veri deposu oluşturuyor. Birbiriyle konuşabilen yapay zeka uygulamaları pazarlamada en büyük ihtiyaçların başında gelen 

  • Hedef kitleyi seçme
  • Onlara doğru ürünü sunma
  • Pazarlamayı en çok izlenme oranını alacak sosyal medya platformunda gerçekleştirme gibi birçok bilgiyi sağlar. 

Bu açından kampanyaların yapılma fikrinin oluşmasından bütçesinin tesis edilmesine, hangi Influencer’ın seçileceğinden, reklamın hangi TV kanalında ve hangi dizide yer alacağına dair birçok alanda yapay zekanın pazarlamadaki etkinliği her geçen gün artıyor. Ancak bu yöntemleri kullanan pazarlama şirketleriyle çalışan markalar başarıya daha kolay ulaşabiliyor” bilgisini paylaştı. 

Anket işleri de ondan soruluyor

Doğal dil işleme ve doğal dil oluşturma ile yapay zeka kullanımının teknolojinin her alanında giderek arttığını, markaların da bu yöntemlerle ürün ve hizmetlerini ürettiğini ifade eden Digital Exchange’in CEO’su Emrah Pamuk, “Marketing sektörü yapay zekayı sadece senaryo yazmak yada video, fotoğraf içeriği üretmek için kullanmıyor. Müşteri memnuniyetini, beklentisini, hedefini ölçmek bizim için çok önemli bir veridir. Veri olmadan da iyi bir reklam kampanyası başarısız olur. Yapay zeka bu noktada birçok anket yapılması ve analiz edilmesini sağlıyor. Bunun yanında e-posta pazarlaması da bizim işimizin çok önemli bir parçası. E-posta pazarlama için de yapay zeka birçok avantajlar sunuyor. Çevriden kullanılacak metne, görsele kadar kampanyayı baştan aşağı düzenliyor ve uyguluyor” dedi. 

Boğaziçi Ventures sosyal etki raporu yayınlandı

0

Boğaziçi Ventures, 2022 yılında toplam 21 teknoloji girişimine yatırım yaparken, sürdürülebilirlik stratejisi doğrultusunda düzenli halde gerçekleştirdiği sosyal etki ölçümlemesi raporunu yayınladı.  

 2015 yılında teknoloji girişimleri tarafından kurulan Boğaziçi Ventures, farklı dikey ve coğrafyalarda teknoloji şirketlerine yatırım yapan fonların kurulması, yönetilmesi ve yatırım yaptığı start-up şirketlerine üst düzey katma değer yaratmaya odaklanan lider bir alternatif yatırım şirketidir. ‘Değerden büyümeye’ sürdürülebilirlik stratejisini ilke edinen Boğaziçi Ventures, 2020 yılından bu yana devam ettirdiği sürdürülebilirlik ve sosyal etki çalışmalarının çıktıları olan ölçümlemeleri raporlamaktadır.

 Boğaziçi Ventures sürdürülebilirliğin girişim ve yatırım ekosistemdeki etkisinin farkındalığı ile, ESG yönetimini tüm iş süreçlerine entegre ederek sosyal ve çevresel etkileri değerlendirmek ve yönetişim uygulamalarını güçlendirmek için portföy şirketleri birlikte etkin bir şekilde çalışmalarını sürdürmektedir. Yatırım yaptığı şirketleri sadece ekonomik olarak desteklemek ile yetinmeyen Boğaziçi Ventures, portföy şirketlerinin sürdürülebilir başarılar elde etmesi için de büyüme aşamalarında da sürekli destek vermektedir. ‘Disruptive innovation’ olarak tanımladığı  yatırım vizyonu doğrultusunda, sürdürülebilir bir dünya için yenilikçi ve yaratıcı teknoloji projelerine yatırım yapan şirket, sürdürülebilirlik vizyonunu da bunun bir uzantısı olarak görmektedir. Yatırım stratejisine ve sürdürülebilir büyüme misyonuna uygun olarak yatırımlarına yön veren Boğaziçi Ventures, büyüme aşamasındaki portföy şirketlerine de sürdürülebilirlik ve sosyal etki vizyonunu aktarmayı önemsemektedir.

Boğaziçi Ventures ekosistemine ve paydaşlarına değer yaratmaya gayret ediyor

Barış Özistek / Boğaziçi Ventures CEO
Barış Özistek / Boğaziçi Ventures CEO

2023 yılında yayınladığı ve yatırımcıları ile düzenlediği toplantıda paylaştığı Sosyal Etki Raporunda Boğaziçi Ventures ve iştiraklerinin Birleşmiş Milletler üyesi ülkeler tarafından 2030 yılı sonuna kadar ulaşılması amaçlanan Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nı temel alarak gerçekleştirdiği çalışmaları ve yaratılan değeri şeffaf bir şekilde paylaşmaktadır. Şirketin yatırım döngüsünü ESG Yönetimine uygun yöneterek ekonomik büyüme hedefini gerçekleştirmeyi ilke edindiklerine değinen Boğaziçi Ventures CEO’su Barış Özistek 2022 yılını değerlendirdiği açıklamasında ‘‘İklim değişikliği ile mücadeleden iç ve dış paydaşlarımızın gelişimine, ve toplumsal cinsiyet eşitliği, çeşitlilik ve fırsat eşitliği konusundaki çalışmalarımıza kadar birçok alanda sürdürülebilirlik stratejimize bağlı kalarak ekosistemimize ve paydaşlarımıza değer yaratmaya gayret ediyoruz. Özellikle ülkemizde bizim ekosistemimizde henüz yüksek denebilecek öncelikte yer almayan sosyal etki konusu, ülkemizin girişim ekosisteminin sağlıklı büyümesi ve gelişmesi için oldukça önemli konulardan birisi. Uluslararası iyi örnekleri de yakın takip ederek, bu konudaki gelişmeleri içselleştirmekle kalmıyor, aynı zamanda paydaşlarımızın farkındalığını artırmak için de çalışmalar yapıyoruz’’ şeklinde konuştu.

Firma tarafından açıklanan rapora göre portföyünde yer alan şirketlere 2022 yılı boyunca 340 saatlik mentorluk verilirken ortalama 47 iş bağlantısı gerçekleşti. Yatırım yaptığı portföy şirketlerinin toplam müşteri tabanı yüzde 206 büyürken ekip büyüklüğü de yüzde 35 arttı. Portföy şirketlerinin yüzde 18’den fazlası, büyüme yatırımından birkaç ay sonra İngiltere’den Romanya’ya, ABD’den Afrika ülkelerine uzanan uluslararası pazarlara açılmıştır.

2022 yılında iç ve dış paydaşlarının görüşlerini alarak bir önceliklendirme çalışması gerçekleştiren Boğaziçi Ventures, 2023 yılında yeni yatırımlar ve portföy şirketlerinin devam yatırımları için 200 milyon TL kaynak ayırdığını belirtti.

Apple Irksal Eşitlik ve Adalet Girişimi (REJI) 200 milyon dolarlık yatırım gerçekleştirdi

0

Apple’ın Irkçılık Karşıtı Adalet ve Eşitlik Girişimi (REJI), başlangıçta belirlenen maddi taahhüdünü ikiye katlayarak son üç yılda 200 milyon doları aşan bir yatırım gerçekleştirdi. Haziran 2020’de ABD’de ırkçılık protestolarının yaşandığı önemli bir dönemde başlatılan girişim, Siyahiler, Hispanik/Latinx ve Yerli topluluklar için eşitlik ve fırsatları genişletme amacı güderek küresel ölçekte uzun vadeli bir çaba yürütüyor. Apple CEO’su Tim Cook, adaletsizlikle mücadeledenin işbirliği ve bağlılık gerektiren acil bir iş olduğunu vurgulayarak adaletsizlikle mücadelede yer alan olağanüstü kuruluşlarla ortaklık yapmaktan gurur duyduklarını ifade etti ve bu çabalarında değerlerine bağlı kalmaya devam edeceklerini belirtti.

REJI’nin eğitim hibeleri aracılığıyla Apple, bireylere kişisel öğretim kursları ve okul dışı faaliyetlerle ulaşarak 160 binden fazla öğrenciye ulaştı ve bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik (STEM) alanında faaliyet gösteren Siyahilerin ve Hispanik/Latinxlerin hizmetine sunulacak imkanları desteklemek için tarihi olarak Siyahilerin eğitim veren kolejlerine (HBCU) ve Hispanik Hizmet Veren Kurumlarına (HSI) 50 milyon doların üzerinde kaynak sağladı. Ekonomik güçlenme alanında REJI, Siyahiler, Hispanik/Latinxler ve yerli girişimcileri ve işletmeleri destekleyen risk sermayesi şirketleri, Toplum Kalkınma Finansal Kurumları ve Azınlık Menkul Kıymet Deposu Kurumları gibi finansal kuruluşları fonladı. Ayrıca, REJI’nin ceza adaleti reformu hibeleri, 19 binden fazla hukuksal sorun yaşamış bireye yasal hizmetler, güvenli konut, kimlik hizmetleri, sağlık erişimi ve diğer hayati yeniden entegrasyon hizmetleri sağladı.

Apple, My Brother’s Keeper Alliance (MBKA) ile yeni bir ortaklık duyurdu. MBKA, Obama Vakfı’nın bir programı olarak, topluluk liderleri ve MBKA personeline eğitim desteği, farklı ırklardan çocukların ve gençlerin programlarının genişletilmesi ve yeni topluluklar yaratmaya yönelik mikro hibeleriyle fırsat eşitsizliklerini kapatmaya yönelik çalışmaları desteklemeyi hedefliyor. Program, ABD’nin dışında da etkinlik gösteriyor ve Avustralya, Birleşik Krallık, Yeni Zelanda ve Meksika’da girişimlerde bulunuyor. Bu çabalar arasında yerli toplulukları desteklemek, eğitim fırsatlarını teşvik etmek ve siyahiler için engelleri azaltmak yer alıyor. Apple, REJI’nin etkisini gösteren ilk REJI Etki Değerlendirmesini yayınladı ve girişimin eğitim, ekonomik güçlenme ve ceza adaleti reformu alanında somut etkilerini vurguladı.

Apple’ın REJI girişimi, başlangıçta belirlenen maddi taahhüdünü aşarak son üç yılda 200 milyon doların üzerinde yatırım gerçekleştirdi. Girişim eğitim, ekonomik güçlenme ve ceza adaleti reformu alanlarına odaklanmakta olup küresel çapta genişlemiştir. Apple, örgütlerle ortaklık yaparak ve azınlık topluluklarına yatırım yaparak eşitliği artırmayıve dezavantajlı gruplar için fırsatlar yaratmayı hedeflemektedir.

Yapay zeka erken müdahaleyi kolaylaştırıyor!

0

Yapay zeka (AI) ve makine öğrenimi (ML), öğrencilerin en iyi nasıl öğrendiklerine dair içgörüler sağlayarak eğitim alanında dönüşüm yaratıyor. Kişilerin öğrenme sürecinin izlenebilmesini, akıllı ders sistemlerinin (ITS) öğrenci davranışına uyum sağlamasına olanak tanıyan öğrenci modellerinin geliştirilmesini ve öğrenciler hakkında anlamlı içgörüler edinmek için sürekli değerlendirme yoluyla veri toplanabilmesini sağlıyor. Yapay zeka destekli değerlendirme araçlarından eğitimcilerin kişiselleştirilmiş eğitim deneyimleri oluşturmalarına olanak tanıyan öğrenme yönetim sistemlerine (LMS) kadar geniş bir yelpazede, yapay zeka, eğitim kurumlarının her öğrencinin başarılı olabilmesini sağlamak için öğrenme materyallerinin kişilerin öğrenme stiline veya seviyesine göre uyarlanmasına olanak tanıyor. 

AWS Türkiye Ülke Müdürü Burak Aydın’a göre en önemlisi, yapay zeka ve makine öğrenimindeki ilerlemeler, bir dersten kalma riskiyle karşı karşıya olduğunu veya okulu bırakacağını ya da ekstra desteğe ihtiyaç duyduğunu gösteren davranışsal ipuçları sergileyen öğrencileri belirleyebilen ve böylece duruma erken müdahale edilmesine olanak tanıyan yeni araçların geliştirilmesini sağlıyor. Eğitim kurumları geleneksel olarak, en fazla risk altında olan öğrencileri belirlemek için akademik performans, devamlılık ve davranışla ilgili mevcut sorunlara işaret eden geçmiş performans uyarı sistemlerini kullanıyor. Bu geleneksel yaklaşımın başlıca kısıtlamaları ise öğrencilerin bilgilerini geliştirebilecekleri alanların eksik belirlenmesi, değişen öğrenme stillerine uyum sağlamayan statik bir eğitim yaklaşımı olması ve müdahalelerin genellikle öğrencinin eğitimi üzerinde anlamlı bir etki yaratamayacak kadar çok geç gerçekleşmesidir. 

Bulut, öğrenciler için sorunsuz bir deneyim sağlıyor ve yeteneklerini ortaya çıkarıyor

İhtiyacı olan öğrencilere daha erken müdahale edilebilmesini sağlamak için yapay zeka ve makine öğreniminde öncülük eden birçok eğitim teknolojisi bulunuyor. BAE merkezli Alef Education’ın akıllı öğrenme platformu, uyarlanabilir tanı testleri ve tahmine dayalı bir model içeren hibrit bir değerlendirme ve müdahale mekanizması kullanıyor. Platform, tanılama sorularının zorluk seviyesini gerçek zamanlı olarak ayarlayarak öğrencilerin sınıf seviyeleri ve uzmanlık alanlarına dair bilgilerini ortaya çıkarıyor. Alef Education, platformu AWS Educate, CloudFront ve RedShift gibi bulut tabanlı teknolojilerle sorunsuz bir şekilde entegre ederek geniş veri kümelerini işliyor, böylece her öğrencinin yetenekleri hakkında ayrıntılı öngörüler sağlıyor. 

Alef Platformu, öğrencilerin soruların zorluğunu derecelendirmelerine olanak tanıyan, madde tepki kuramına (IRT) dayalı bir kullanıcı geri bildirim mekanizması kullanıyor. Bu geri bildirim, okuma veya problem çözme ile ilgili temel sorunların belirlenmesine yardımcı oluyor. Alef Education’ın yapay zeka destekli tahmin modeli, kullanıcı aktivitesi, tamamlanan kurslar ve geri bildirimler dahil olmak üzere günlük 50 milyondan fazla veri noktası toplayarak eğitimcilerin zorluk çeken öğrencileri belirlemelerini ve duruma proaktif olarak zamanında müdahale edebilmelerini sağlıyor. 

Bulut, kişiye özel içerikleri anında sunuyor 

Yapay zeka ve makine öğrenimi, öğrencilerin eğitim yolculuklarında doğru zamanda doğru kaynaklara erişmesini sağlayarak son derece kişiselleştirilmiş bir eğitim almalarına olanak tanıyor. İspanyol dijital eğitim kuruluşu ODILO, okullar, üniversiteler, hükümetler ve işletmeler gibi kuruluşları içeren kullanıcılarını zorlayan ve memnun eden özel öğrenme deneyimleri sağlamak için yapay zekadan yararlanıyor. ODILO’nun geniş e-öğrenme Ekosistemleri, dünyanın dört bir yanındaki kullanıcıların, 43 dilde e-kitaplar, sesli kitaplar, kurslar, dergiler, videolar, eğitim uygulamaları ve filmler dahil olmak üzere çeşitli formatlarda dört milyondan fazla eğitim kaynağına erişmesini sağlıyor. Şirketin Sınırsız Öğrenme Ekosistemleri olan akıllı içerik platformları, gerçek zamanlı olarak uyarlanan öneriler ve öğrenme planları sağlamak için her kullanıcıyla ilgili verileri analiz ediyor. ODILO Stratejik Ortaklık Direktörü Fátima Bigeriego, “Öğrenme deneyimini son derece kişiye özel bir hale getirerek alışmış olduğumuz öğrenme yöntemlerinde bir devrim yaratıyoruz. Akıllı profil oluşturmadan kişiselleştirilmiş öğrenme yollarına kadar geniş bir yelpazede kullanıcılara yapay zeka destekli içerik seçimi sunuyor, formatı, süreyi, temayı, seviyeyi ve dili kişiselleştiriyoruz. ODILO geleneksel standartlaştırılmış öğrenmeyi geride bırakarak her kullanıcının bireyselliğine ve kendine özgü öğrenme yöntemine odaklanıyor” şeklinde konuştu.   

170 milyondan fazla kullanıcı için sorunsuz bir kullanıcı deneyimi oluşturmak üzere verileri analiz etmek kolay bir iş değil, bu nedenle ODILO, her kullanıcı grubunun ve bireyin ihtiyaçlarına gerçek zamanlı olarak uyum sağlayan son derece kişiselleştirilmiş bir öğrenme deneyimi oluşturmak için akıllı kullanıcı segmentasyonu gerçekleştiren bir yapay zeka hizmeti olan AWS Personalize dahil olmak üzere 40’tan fazla bulut hizmetinden yararlanıyor. Bigeriego, “Eğitimin, dayatmanın ve düzenlemelerin ötesine geçen ve kullanıcıların öğrenmeyi bilme, isteme ve seçme yetkisine sahip oldukları çünkü tüm ekosistemin onlara uyum sağladığı bir hale geleceğini öngörüyoruz. Bu yolculukta bulut olmazsa olmaz çünkü bunu gerçeğe dönüştürmek için gereken devasa veri kümelerinin depolama ve diğer hizmetlere ihtiyacı var. Bu bağlamda AWS en başından beri çözüm ortağımız oldu ve sosyo-ekonomik geçmişine bakılmaksızın her bireye uyum sağlayarak, herhangi bir sürtüşme olmadan en yüksek kalitede eğitimi erişilebilir hale getirme hedefimizi güçlendirmede bizi her gün destekledi. Her öğrenci için tamamen kişiselleştirilmiş bir öğrenme deneyimi sunarak tüm potansiyellerini ortaya çıkarmalarını ve olabileceklerinin en iyisi olmalarını sağlıyoruz” dedi.  

Öğrencilerin stresi azaltmaları, odaklanmaları ve ruh hallerini iyileştirmeleri için araçlar

Bazı eğitim teknolojileri, öğrencilerin eğitim yolculukları sırasında kendilerine daha iyi bakmalarını sağlamak için yapay zeka ve makine öğrenimini kullanıyor. UniWellbeing, öğrencilerin stresi azaltan, odaklanmayı geliştiren ve ruh hallerini iyileştiren etkileşimli araçlarla doğrudan akıllı telefonlarından kullanabilecekleri dijital bir platform oluşturdu. Araştırmalar, üniversite öğrencilerinin ortalama bir insandan önemli ölçüde daha fazla psikolojik sıkıntı yaşadıklarını, ancak zorluk çekseler de üniversitelerin sunduğu zihinsel ve duygusal sağlık hizmetlerini kullanmakta tereddüt ettiklerini gösteriyor. Sağlıklı yaşam programları, öğrenci yolculuğu göz önünde bulundurularak tasarlanıyor. Platform, öğrenciler için zor geçiş dönemlerini belirlemek ve sakinleştirici nefes egzersizleri ya da daha iyi alışkanlıklar oluşturan kaygıyı azaltan etkileşimler gibi içerikleri ve araçları ihtiyaç duydukları anda sunmak için verilerden yararlanıyor. 

Zihinsel ve duygusal refah inanılmaz derecede hassas bir konu, bu nedenle üniversitelerin ve öğrencilerin güvenini kazanmak en önemli öncelik. Davranış bilimi ve ruh sağlığı alanında kanıtlanmış yöntemler kullanılarak oluşturulan platform UniWellbeing, hassas öğrenci sağlığı verilerini korumak, gizlilik düzenlemeleriyle uyumlu kalmak ve verilerin tamamen gizli ve güvenli kalmasını sağlamak için AWS bulut çözümlerini kullanıyor. UniWellBeing CEO’su Hugh Griffiths, “ISO 27001’yi gerçekleştirmenin en basit ve en hızlı yolu olmasının yanı sıra müşterilerimizi küresel olarak desteklediği ve yeni bölgelere girmek için engelleri kaldırdığı için AWS’e geçiş yaptık” şeklinde konuştu. 

Öğrenciler günlük ruh hallerini, üretkenliklerini ve erteleme ve kaygı ile mücadelelerini gizli bir biçimde rapor edebiliyorlar. Platformun güçlü analiz araçları, öğrencilerin ihtiyaç duydukları içeriği ve desteği hemen almalarını sağlıyor ve üniversite yöneticilerine sağlıklı yaşam davranışları ve bunların sonuçları hakkında değerli bilgiler veriyor. 

MetaTime nedir? MetaChain blockchain ekosistemi

MetaTime blockchain ekosistemine yeni bir soluk getiriyor. Dijital ürünlerden akıllı uygulamalar ve yüzlerce servise MetaTime ile ulaşılabiliyor.

Metatime, kullanıcıların Web3 dünyasıyla etkileşime girmesi için bir araçlar ekosistemi oluşturan blok zinciri tabanlı platformların bir koleksiyon diyebiliriz. Protokol, akıllı sözleşmelerin yürütülmesini ve merkezi olmayan uygulamaların geliştirilmesini sağlamak için Metatime Virtual Machine’i (MVM) kullanan bir blockchain geliştirme platformu olarak işlev görüyor.

Protokol, üç farklı fikir birliği algoritmasının bir melezi olan Proof-of-Meta (PoM) konsensüs algoritmasını etkinleştirmek için MetaAnthill’i kullanıyor:

  • Meta Kanıt Kanıtı (MPoS)
  • Meta Tarih Kanıtı (MPoH)
  • Sosyal Hizmetin Meta Kanıtı (MPoSW)

MetaAnthill, karıncaların kaynakları iş gücüne verimli bir şekilde dağıtmak için doğada nasıl çalıştıklarından ilham aldı. Teknoloji, Java programlama dili üzerine inşa edildi. Amacı, ağdaki düğümler ile ana bilgisayarların kullandığı cihazlar arasındaki senkronizasyonu optimize etmek olarak kurgulandı. Protokol, ağa ne kadar kaynak katkıda bulunabileceğini belirlemek için bir kullanıcının cihazını tarıyor.

Amaç, doğrulayıcılar için en iyi kaynak tahsisini belirlemek. Örneğin, telefonunu kullanan bir toplantı sahibinin, işlemleri doğrulamak için bilgisayarını kullanan bir ana bilgisayara kıyasla katkıda bulunacak daha az kaynağı olacak. MetaAnthill, ağı senkronize etmenin verimli bir yolunu yapmak için cihaz bilgilerini kullanıyor.

Ağdaki farklı doğrulayıcılara göndermeden önce her işlemi doğruluyor. MetaAnthill ve ağ doğrulayıcıları bir işlemi onayladıktan sonra blok zincirine ekleniyor.

MetaAnthill teknolojisi

  • Kaynak tahsisi: Protokol, ağa ne kadar kaynak katkıda bulunabileceğini belirlemek için bir kullanıcının cihazını tarıyor. Bu, doğrulayıcılar için en iyi kaynak tahsisinin belirlenmesine yardımcı olur ve daha güçlü cihazlara sahip olanların ağa daha fazla kaynak eklemesini sağlıyor.
  • Güvenlik: MetaAnthill, her işlemi ağdaki farklı doğrulayıcılara göndermeden önce doğruluyor. Bu, blok zincirine yalnızca meşru işlemlerin yüklenmesini sağlayarak ağ güvenliğini artırıyor.
  • Sınırlı destek: Java programlama dili üzerine inşa edilmiştir, bu nedenle diğer programlama dilleriyle uyumlu olmayabilir ve bazı ekosistemlerde benimsenmesini sınırlayabilir.
  • Merkezileştirme: MetaAnthill’in kaynak tahsis mekanizması, daha güçlü cihazlara sahip olanların ağ üzerinde daha fazla kontrole sahip olduğu ve potansiyel olarak gücün yoğunlaşmasına yol açan merkezileşmeye yol açabilir.

Skywell ET5 Long Range Türkiye’de başarıya koşuyor

Skywell ET5 Long Range Türkiye piyasasına iddialı bir giriş yaptı. Skywell ET5’in satışlarda önemli bir başarı yakalaması bekleniyor.

Ulu Motor bünyesinde Kasım 2021’de Türkiye pazarına giren Skywell, 2022’nin son yarısında yaşanan küresel lojistik sorunlara rağmen 150 adetlik teslimata ulaştı.

Ulubaşlar Group’un otomotiv, bilişim, inşaat, emlak ve turizm sektörlerinde faaliyet gösteren otomotiv şirketi Ulu Motor, elektrikli araç markasıyla 1 yılı aşkın sürede 2021 adetlik teslimatlarla önemli bir başarıya imza attı. attı.

2022 yılında Skywell ET5, Türkiye’de Yılın Elektrikli Otomobili ödülünü kazanarak en gözde araçlar arasına girdi. Skywell ET5 teslimatlarına aralıksız devam eden Ulu Motor, mart ayı itibarıyla uzatılmış menzil teslimatları sunan ET5 Long Range Legend ve ET5 Long Range Exclusive olmak üzere iki yeni donanım seçeneği ile elektrikli SUV pazarındaki iddiasını artırıyor. ET646 Long Range Legend, 86 kWh yüksek kapasiteli bataryası sayesinde WLTP normlarına göre şehir içinde 5 kilometreye kadar menzil sunabiliyor. ET5 Uzun Menzil Exclusive ise bir üst model olarak dikkat çekiyor.

2022 Skywell ET150 teslimatları

Skywell Türkiye CEO’su Mahmut Ulubaş: “Kısa sürede Türkiye pazarında kabul gören Skywell, özellikle son yarısında yaşanan küresel lojistik sorunlara rağmen 2022 adetlik teslimat sayısında 150’ye ulaştı. 2023 yılı hedefimizi yeni model versiyon desteği ile 2 adet olarak belirledik. Son birkaç aydır kesintisiz sevkiyatlarımız ile özellikle araç bulunabilirliği açısından müşterilerimizi bir an önce yeni araçlarıyla buluşturmak için yoğun çalışmalarımız devam ediyor.” söz konusu.

Türkiye genelinde 12’ye ulaşan Skyhouse adlı satış, deneyim ve tanıtım noktası sayısını 2023 yılı sonuna kadar 25’in üzerine çıkarmak için planlarına hız verdiklerini söyledi.

Skywell’in ilk stratejik SUV modeli ET5 şimdi

İlk etapta Comfort, Comfort Plus, Premium Line ve Premium Plus olmak üzere 5 farklı donanım seviyesinde Türkiye’ye satılan Skywell ET4, yeni Long Range serisinde Legend ve Exclusive donanım paketleri ile ithal ediliyor.

Kapsamlı standart donanımıyla öne çıkan Skywell ET5 Long Range Legend, ABS, EBD/CBC, BA/EBA, ARS/TCS, ESC/DSC, DAB, PAB, SAB, CAB, HAC, AUTO HOLD, HDC, ön park radarı özelliklerine sahip. Arka park radarı, arka kamera, LED farlar, LED gündüz farları, panoramik sunroof, anahtardan dört cam kaldırma, elektrikli, ısıtmalı, otomatik katlanır yan aynalar, 3 bölgeli otomatik klima ve 1 USB çıkışı gibi donanımlar sunuluyor.

Bunlara ek olarak Skywell ET5 Long Range Exclusive; ACC, Lazer farlar, fabrikasyon renkli camlar, metalik renkli tavan rayları, 128 çeşit ambiyans aydınlatması, önde ve arkada LED tavan lambaları, PM 2.5 hava temizleme, 3 USB çıkışı, araç içi 220V güç kaynağı, kablosuz telefon şarjı, kamp modu, parti modu , uyku modu ve V2L deşarj modu sunuluyor. Skywell ET5’in ferah iç mekanı, otomobilin konfor donanımı, akıllı sistemleri ve üç farklı sürüş modu ile desteklenerek konfora dönüşüyor. Bu kapsamda koltuklar için ekrana dokunarak yukarı, aşağı ve geriye yatırma yön hareketlerini tek tuşla değiştirebiliyor. Farklı sertlik derecelerine sahip katmanlı koltuk dolgusu ve arkalıklar, oturmayı daha rahat hale getiriyor. 24 saklama alanı düzenlemeye yardımcı olurken, geniş panoramik sunroof ferahlığı artırıyor. Aynı şekilde akıllı bagaj kapağı da eller ne kadar meşgul olursa olsun rahat ve kullanışlı bir yapı sunuyor.

TidyBot robot odaları toplayabiliyor

0

Princeton Üniversitesi’nin geliştirdiği TidyBot robot odaları toplayarak, her şeyi yerli yerine koyabiliyor.

Princeton Üniversitesi tarafından, çamaşırları kaldırabilen, oyuncakları doğru kutularına yerleştirebilen ve hatta çöpü çöp kutusuna koyabilen TidyBot adlı bir makine geliştirildi.

Princeton’daki mühendisler, TidyBot’un bir ergenin karışık yatak odasına benzeyen gerçek hayat senaryosunda yüzde 85’lik etkileyici bir başarı oranıyla çeşitli dağınıklıkları toparlayabildiğini keşfetti. Ekip, makineye yapay zeka teknolojisini dahil ederek kullanıcıların makineyi belirli eşyaları belirli konumlara yerleştirmesi için programlamasına olanak sağladı. İki kamera, çok eklemli bir robot kolu ve hareketlilik için motorlu bir kare taban ile donatılan TidyBot, ev düzeni için çok yönlü bir çözüm sağlıyor.

TidyBot ile yapılan testler

Araştırmacılar, zemine 70 farklı nesnenin dağıldığı sekiz gerçek dünya durumu yarattı. TidyBot, bu nesneleri sıralamak ve 11 hazneden birine yerleştirmekle görevlendirildi. Kullanıcılar, ChatGPT’nin öncülü olan GPT-3’ün gücünden yararlanarak özel talimatlarını büyük bir dil modeline (LLM) girdi. Makine, laboratuvar tabanlı daha basit bir deneyde gözlemlenen yüzde 91’lik başarı oranından biraz daha düşük olan yüzde 85’lik bir başarı oranına ulaştı.

Princeton’da doktora öğrencisi ve çalışmanın baş yazarı Jimmy Wu’ya göre, bir ev düzenlemek öznel bir meseledir diyor. Wu: “Robotik ev temizliğindeki en önemli zorluklardan biri, her bir öğenin nereye gideceğine karar veriyor. İnsanların tercihleri, kişisel zevklere veya kültürel geçmişe bağlı olarak büyük ölçüde değişebilir” diyor.

TidyBot, geri dönüşümdeki teneke kutular, karanlıktaki çamaşır yığınındaki siyah bir gömlek veya çekmecedeki bir oyuncak gibi istenen nesne yerleşimlerinden birkaç örnek alarak kullanıcı tercihlerini öğrenebiliyor. Bu küçük listeye dayanarak, karşılaşılan benzer öğelerin nereye yerleştirilmesi gerektiğini anlayabiliyor.

Google, Princeton ve Stanford’dan uzmanlar da dahil olmak üzere projeye dahil olan bilim insanları, yaklaşımlarının kişiselleştirilmiş robotik sistemler geliştirmek için umut verici bir yön sunduğuna inanıyor. Robotikte genelleme elde etmek için çok miktarda metin verisinden elde ettikleri güçlü özetleme yeteneklerinden yararlanarak dil modellerinin doğrudan kullanıma hazır olarak kullanılabileceğini belirtiyor.

TidyBot, ev otomasyonunda önemli bir ilerlemeyi temsil ediyor ve organize bir yaşam alanını sürdürme konusundaki uzun süreli mücadeleye potansiyel bir çözüm sunuyor. TidyBot gibi robotlar, daha fazla geliştirilip günlük yaşama entegre edilerek ev işlerinin yükünü hafifleten ve ev ortamlarına uyum getiren değerli yardımcılar haline gelebilir.

Dünyanın en büyük füzyon projesinde büyük hata

0

Uluslararası Termonükleer Deneysel Reaktör (ITER) şimdiden milyarlarca dolar bütçeyi aştı ve programın onlarca yıl gerisinde kaldı. Tamamlanması için daha ne kadar para ve zaman gerekeceğini liderleri bile söyleyemez.

Nükleer füzyon şirketi yatırım aldı!

İlgili hiç kimse bunun hakkında konuşmak istemese de, yeni bir dünya rekoru olabilir. Fransa’nın güneyinde, 35 ülke arasındaki bir işbirliği şimdiye kadar tasarlanmış en büyük ve en iddialı bilimsel deneylerden birini doğuruyor: Uluslararası Termonükleer Deneysel Reaktör (ITER) olarak bilinen dev füzyon güç makinesi. Ancak ITER’nin belirleyeceği kesin görünen tek rekor, plazmanın güneşin çekirdeğininkinden 10 kat daha yüksek sıcaklıklarda “yanmasını”, bu “yapay yıldızı” alev alev tutmasını ve her seferinde saniyeler boyunca net enerji veya füzyon enerjisinden herhangi birini üretmesini içermiyor. diğer muhteşem ve sayısız önkoşul. Bunun yerine, ITER rekor kıran bir felaketin eşiğinde çünkü birikmiş program kaymaları ve bütçe aşımları, onu tarihin en gecikmiş ve maliyeti en fazla şişirilmiş bilim projesi yapmakla tehdit ediyor.

ITER’in, insanlığın fosil yakıtlarla değil füzyon enerjisiyle çalışan bir dünya hayalini gerçekleştirmesine yardımcı olması bekleniyor., yıldızların parlamasını sağlayan aynı süreç. 1980’lerin ortalarında tasarlanan makine, tamamlandığında, esasen dev, yüksek teknoloji ürünü, halka şeklinde bir kap olacak – tokamak olarak biliniyor – bu, iyonlaşacak ve bir yapı oluşturacak kadar yüksek sıcaklıklara yükseltilmiş hidrojen içerecek. gaz değil plazma Tokamak’tan ve içinden akan güçlü manyetik ve elektrik alanlar, plazma bulutunu çevreleyecek ve ısıtacak, böylece içerideki atomlar çarpışacak ve birleşerek muazzam miktarda enerji açığa çıkaracaktır. Ancak bu başarıyı söylemek yapmaktan daha kolay. 1950’lerden beri füzyon makineleri daha büyük ve daha güçlü hale geldi, ancak hiçbiri bu her derde deva enerji kaynağını elektrik şebekesine koymak için gerekenin yakınından bile geçmedi. ITER şimdiye kadar tasarlanmış en büyük, en güçlü füzyon cihazı.

ITER projesi resmi olarak 2006 yılında, uluslararası ortaklarının ITER’in 2016’da faaliyete geçmesini sağlayacak olan 10 yıllık bir plan olan tahmini 5 milyar Euro’yu (daha sonra 6,3 milyar ABD Doları) finanse etmeyi kabul etmesiyle başladı. En son resmi maliyet tahmini, 20 milyar € (22 milyar $), ITER nominal olarak bundan ancak iki yıl sonra açılacak. Bununla birlikte, yakın zamanda bir dava yoluyla elde edilen belgeler, bu rakamların üzücü bir şekilde güncelliğini yitirdiğini ima ediyor: ITER, yalnızca birkaç yıllık ek gecikmelerle karşı karşıya değil, aynı zamanda, projenin kalan teknik zorluklarının bütçeleri daha da fazla harcamaya hazır olduğuna dair artan bir iç kabul görüyor. kontrol ve başarılı operasyon daha da ileriye.

ITER’nin yönetim organı olan ITER Konseyi’nin özel bir toplantısı için bir yıl önce hazırlanan belgeler, o sırada projenin üç yıllık bir gecikmeye hazırlandığını gösteriyor – sadece altı ay önce hazırlanan dahili tahminlerin ikiye katlanması. Ve bu belgelerin yazılmasından bu yana geçen yıl içinde, ITER’den gelen zaten kötü olan haberler ne yazık ki daha da kötüleşti. Yine de, ITER Organizasyonu içindeki hiç kimse, bunlardan kaynaklanması beklenen ekstra masraflar şöyle dursun, ek gecikmeler hakkında tahminde bulunamamıştır. Ülkenin ITER’ye katkılarından sorumlu olan ABD Enerji Bakanlığı’nda da kimse bunu yapamadı. Bu hikaye için temasa geçildiğinde, DOE yetkilileri, yayınlanma tarihine kadar herhangi bir soruyu yanıtlamadı.

Öngörülen bu son gecikmelere yol açan sorunlar, birkaç yıldır hazırlanıyordu.. Bununla birlikte, ITER Organizasyonu bir şeylerin yanlış olduğunu bildirmekte son derece yavaştı. Temmuz 2022’nin başlarında, ITER’nin web sitesi, makinenin planlandığı gibi Aralık 2025’te açılmasının beklendiğini duyurdu. Daha sonra bu tarihte, revize edileceğini açıklayan bir yıldız işareti vardı. Artık tarih, web sitesinden tamamen kayboldu. ITER liderleri, bir şeylerin ters gittiğini de nadiren ağzından kaçırırdı. Şubat 2017’de ITER’nin o zamanki genel müdürü merhum Bernard Bigot, ilerlemesini DOE temsilcileriyle tartıştı. “ITER gerçekten ilerliyor” dedi. “Gece gündüz çalışıyoruz…. İlerleme programa uygun.” Sunduğu zaman çizelgesi, her şeyin yolunda olduğunu ima etti. ITER kompleksinin temelinin inşası, Yüzlerce sarsıntıyı azaltan kauçuk ve metal lamine levhadan oluşan bir deprem koruma sistemini içeren sistemin neredeyse tamamlanmış olması gerekirdi. Oradan, reaktörün kendisinin montajının 2018’de başlaması planlanıyordu. Bigot’un açıklamaları sırasında, ana parçalarından ikisi – simit benzeri tokamak etrafına sarılacak devasa bir manyetik bobin ve vakum kabının büyük bir bölümü. tokamak’ın duvarlarının sırasıyla ay içinde ve yıl sonunda sevkiyata hazır olması gerekiyordu. Bunun yerine bobin alırdı ana parçalarından ikisi -donut benzeri tokamak’ı sarmak için devasa bir manyetik bobin ve tokamak’ın duvarlarını oluşturan vakum kabının büyük bir bölümü- sırasıyla ay içinde ve yıl sonunda gönderilmeye hazır olacaktı. . Bunun yerine bobin alırdı ana parçalarından ikisi -donut benzeri tokamak’ı sarmak için devasa bir manyetik bobin ve tokamak’ın duvarlarını oluşturan vakum kabının büyük bir bölümü- sırasıyla ay içinde ve yıl sonunda gönderilmeye hazır olacaktı. . Bunun yerine bobin alırdıGemi sektöründe olduğu gibi, tamamlanmasına neredeyse üç yıl daha var . Parçalar sırasıyla Ocak ve Nisan 2020’de tamamlandı. Aslında, makinenin büyük bileşenlerinin büyük bir kısmı programın bir veya iki yıl veya daha fazla gerisindeydi. Yakında ITER’nin resmi montaj başlangıcı 2018’den 2020’ye ertelendi.

Ardından, 2020’nin başlarında, makine bileşenlerinin üretimini ve nakliyesini yavaşlatan COVID salgını patlak verdi.

2021’in sonlarında ITER Konseyi sessizce revize edilmiş bir program ve maliyet tahmini istedi ve sonunda Haziran 2022’de, yani Bigot’un belirsiz bir hastalıktan öldükten neredeyse bir ay sonra kapalı bir toplantıda sunuldu. Birkaç ay sonra, ITER’nin iletişim başkanı Laban Coblentz’e projedeki diğer herkes gibi revize edilmiş programın tam olarak ne olduğunu sorduğumda, bu bilgiyi veya gecikmelerin veya maliyet aşımlarının ne kadar ciddi olabileceğine dair herhangi bir ipucu vermeyi reddetti. olmak. Coblentz’e göre Bigot’un ölümü, ITER’yi “liderlikte oldukça travmatik bir geçişe” itti ve bu da revize edilmiş programı etkili bir şekilde tartışmalı hale getirdi. “Haziran [2022]’de ITER Konseyi’ne dağıtılan, artık güncel veya herhangi bir şekilde doğru olmayan dahili bir belge sağlamanın size herhangi bir ilgisi olmadığını” söyledi.

Bu engellemeye yanıt olarak, bu yılın başlarında ABD Bilgi Edinme Özgürlüğü Yasası uyarınca, ITER’nin beklenen programının kapsamını ve maliyet sorunlarını ortaya çıkarmak için bir dava açtım. Şimdiye kadar, dava kısmen başarılı oldu. Kasım 2021’de ITER’nin dahili tahminlerinin, projenin halihazırda yaklaşık 17 aylık gecikmelerle karşı karşıya olduğunu gösterdiğini ortaya çıkaran, kısmen düzeltilmiş belgeleri çıkardı. Haziran 2022 ITER Konseyi toplantısı sırasında, sayı ikiye katlanarak kabaca 35 aylık gecikmelere ulaştı – ITER’nin zaten şişirilmiş bütçesine kolayca milyarlarca dolar eklemeye yetecek kadar. Ancak bu zaman çizelgesi, daha da fazla gecikmeye neden olacak diğer olayları yansıtmadı.

ITER’nin bazı bileşenlerinin programın çok gerisinde gelmesine ek olarak, bu makinelerin bir kısmının da arızalı olduğu ortaya çıktı. Birkaç termal kalkan, ITER’nin sıvı helyum soğutucu akışkanını soğuk tutmayı ve makinenin duvarlarını, kaynakların metali yıkamak için kullanılan bir asitle etkileşime girme şekli nedeniyle korozyona uğramasını ve çatlamasını korumayı amaçlıyordu. Bunun onarılması gerekiyor. Coblentz, “Sonuç olarak, yaklaşık 20 kilometrelik çok ince boruları kaldırıyor ve bunu değiştiriyor – çoğu durumda termal kalkanları onarıyor, bazı durumlarda yenilerini yapıyor” diyor. “Bu, ITER açısından yüksek maliyetli bir bileşen değil.” Ek olarak, vakum kabının milimetre altı hassasiyetle birbirine uyması amaçlanan bazı yapboz parçası benzeri parçalarının gerektiği kadar hassas bir şekilde üretilmediği kanıtlandı. Coblentz, “Buna yasal olarak bir üretim kusuru diyebilirsiniz,” diye ekliyor. Kasım 2022’de ITER Organizasyonu, yalnızca vakum kabının montajını durdurmaya değil, aynı zamanda halihazırda kurulu olan bölümü onarım için kaldırmaya da karar verdi. Buna rağmen, Oak Ridge Ulusal Laboratuvarı’ndaki ABD ITER Projesi’nin yöneticisi Kathryn McCarthy, daha bu hafta Kongre’ye ifade verdi: boyutlu füzyon bileşenleri.”

Bu zorluğun yanı sıra, Ocak 2022’de Fransız Nükleer Güvenlik Kurumu (ASN) ITER montajını tamamen durdurdu. ASN, diğer sorunların yanı sıra, makinenin etrafında planlanan radyasyon kalkanı miktarının yeterli olacağına ikna olmamıştır ve yetkili makam, ITER personeli güvende tutabileceğini kanıtlayana kadar montajın ilerlemesine izin vermeyecektir. Ancak çok daha fazla koruma eklemek, kauçuk ve metal depreme dayanıklı temelin taşıyabileceğinden daha fazla ağırlık oluşturabilir. ASN sözcüsü Evangelia Petit bana gönderdiği bir e-postada, “ASN, ITER organizasyonundan talep edilen kendi kendini destekleyen bir dosya [ASN] temelinde tokamak montaj tutma noktasını kaldırmayı yeniden değerlendirecek” diye yazdı. Bu dosya, diğer konuların yanı sıra radyasyon tehlikelerine karşı biyolojik korumayı da ele almalıdır. Bununla birlikte, Coblentz,

2022’nin sonlarında Bigot’un yerini alan Pietro Barabaschi, vakum kabı ve termal battaniyelerle ilgili sorunun, ITER’nin çok övülen ilk çalışmasının, sözde ilk plazma tarihinin zamanlamasına zarar vereceğini itiraf etti. Kasım 2022’de bir ITER basın açıklamasında, “Program ve maliyet açısından sonuçların elbette çok farkındayız ve bunlar önemsiz olmayacak” dedi.. Bununla birlikte, bu gecikmelerin uzunluğu ve maliyeti hala belirsiz ve Barabaschi’nin açıklaması, tedarik zinciri sorunlarını veya iyileşmemiş olan düzenleyici sorunları ele almadı. Mart 2023’te ASN, metal parçalar arasında nükleer santral sınıfı kaynaklar yapmak zorunda olan bazı kaynakçıların niteliklerinin tahrif edildiğini tespit etti. ITER yetkilileri daha sonra kaynak hizmetlerini sağlayan satıcıyı şantiyede herhangi bir faaliyetten men etti, ancak ASN, ITER’den tüm ilgili yüklenici katkılarını gözden geçirmesini ve tahrifatlar hakkında bir etki beyanı hazırlamasını istedi. Coblentz, 2022’de tartışılan geç bileşenler ve tedarik zinciri sorunlarından kaynaklanan yaklaşık üç yıllık bir gecikmenin ve kusurlu vakum kabı segmentleri ile termal örtülerin neden olduğu kabaca iki yıllık bir gecikmenin ek olmayacağına inanıyor; paralel çalıştı. Aslında, ITER organizasyonunun muhtemelen ilk plazma tarihine kadar ihtiyaç duyulmayan ekipmanı kurmaya başlayacağını söylüyor – bu, artık ilgili bir kale direği bile olmayabileceğini öne sürdüğü bir tarih.

Bekleyiş ister dört, ister beş yıl, hatta daha fazla sürsün, ITER muazzam gecikmeler, maliyet artışı ve hareketli kale direkleriyle karşılaşan tek büyük bilimsel proje olmaktan çok uzak. Savunucuları, büyük miktarda teknolojik gelişme gerektiren iddialı görevlere girişilirken bu tür engellerin kaçınılmaz olduğunu söylüyor. Mega proje cömertliğinin savunucuları, uygun bir örnek olarak James Webb Uzay Teleskobu’nu (JWST) gösterebilirler: on yılda tamamlanması amaçlanan ve 1 milyar dolardan biraz fazla bir maliyetle, teleskopu almak 20 yıl ve 10 milyar dolardan fazla sürdü. yerden. Bu taşmalar gökbilimciler için özellikle acı vericiydi, ancak JWST’nin derin uzayda başarılı bir şekilde fırlatılmasını, konuşlandırılmasını ve devam eden devrimci gözlemlerini sağladıkları düşünüldüğünde, geriye dönüp bakıldığında haklı görünüyorlar.

Ancak ITER ve JWST uzaktan aynı değildir. ITER’nin oluşumu daha da uzundu – 1980’lerin ortalarında Ronald Reagan ile Mihail Gorbaçov arasındaki bir el sıkışma anlaşmasına kadar uzanıyor – ve maliyeti tarihteki tüm bilimsel çabalardan daha yüksek. Enflasyona göre ayarlanmış fiyatı, ilk atom bombalarını yapan ve daha da büyüyeceği neredeyse kesin olan Manhattan Projesi ile hemen hemen aynı. 2018 gibi erken bir tarihte DOE’nin bilim müsteşarı Kongre’ye makinenin o zamanki 22 milyar dolarlık resmi fiyat etiketinden çok daha pahalıya mal olacağını söyledi. ITER yetkilileri bu iddiaya şiddetle karşı çıktı, ancak projenin son aksiliklerinin henüz açıklanmayan etkileri, en azından, nihai faturanın daha milyarlarca dolar olacağını açıkça ortaya koyuyor.

Ve piyasaya sürüldükten yalnızca aylar sonra tam faaliyete geçen JWST’nin aksine, ITER inşaatı bittikten sonra yıllarca amaca uygun olmayacak. ITER’in asıl amacı, yani ağır hidrojen izotopları döteryum ve trityumun bir karışımını kullanarak yüksek güçlü füzyon deneyleri yapmak, makinenin ilk plazma kilometre taşına ulaşmasından on yıl sonra gerçekleşmeyecek. (Başlangıçta bu deneylerin ITER’in çıkışından sadece beş yıl sonra yapılması gerekiyordu. Zamanla bu 10 yıla dönüştü: planlanan 2025 açılış tarihi, döteryum-trityum operasyonlarının 2035’te başlaması anlamına geliyordu.) ITER’nin başlangıç ​​tarihinin, döteryum-trityum deneylerinde karşılık gelen bir gecikmeye neden olması muhtemeldir.

ITER, JWST ve diğer bilimsel mega projelerin mimarları, maliyetli, hırçınlığa neden olan gecikmelerin saldırısına uğradığında, genellikle halka ve politika yapıcılara büyük anıtların inşa edilmesinin zaman aldığını hatırlatarak yanıt verir. Örneğin, Notre Dame ve diğer Gotik katedrallerin planları o kadar büyük ölçekli ve karmaşıktı ki, en başından beri herkes yaratılışlarının nesiller boyu süreceğini biliyordu; Notre Dame’ın başlangıcında bulunan hiç kimse, onun bittiğini görecek kadar yaşayacağını düşünmedi. Ancak ITER’in tasarımcıları, başlangıçta proje için bu kadar yüksek beklentilere sahip değildi. Bunun yerine, birkaç on yıl içinde tamamlandığını göreceklerine tamamen inandılar. Yine de proje şimdi üçüncü nesil planlama ve inşaat dönemine giriyor ve önemli deneyleri en az bir nesil daha uzakta. ITER, zamanımızın Gotik katedrali haline geldi:

Sonra tekrar, belki de bir katedral yanlış metafordur: Notre Dame’ın tamamlanması bir asır sürse de, çok daha hızlı bir şekilde aktif bir yapı haline geldi, inşaat başladıktan bir nesil sonra amaçlanan amacı için kullanılan bir yapı. Bunun ITER için ne zaman doğru olacağını kimse söyleyemez. Her geçen on yılda, büyük uluslararası bilimin rekor kıran bu anıtı, bir katedrale ve daha çok bir mozoleye benziyor.

Virgin Galactic ticari uzay uçuşu tarihini açıkladı

Virgin Galactic ticari uzay uçuşu için merakla beklenen tarihi bildirdi. Ayrıca bu uçuş için ödenmesi gereken tutar da belli oldu.

Şirket, Virgin Galactic’in ilk ticari uzay uçuşuna iki haftadan kısa bir süre içinde başlayacağını duyurdu.

Roketle çalışan uçuş, çok sayıda gecikmeye ve aynı zamanda bir pilotun ölümüne neden olan bir kazaya sahne olan yıllarca süren testlerin ardından Virgin Galactic için yeni bir aşamanın başlangıcını işaretleyecek.

Sonuncusu Mayıs ayında gerçekleştirilen birkaç tam mürettebatlı test uçuşunun ardından Virgin Galactic, uzayın ucuna ilk ticari uçuşu için dört günlük bir pencerenin 27 Haziran’da açılacağını açıkladı. Galactic 01 olarak adlandırılan uçuş, İtalyan Hava Kuvvetleri ve İtalya Ulusal Araştırma Konseyi’nden üç mürettebat üyesini taşıyacak bilimsel bir araştırma görevi niteliğinde.

Uçuş için ne kadar ödemek gerekiyor?

Virgin Galactic, Galactic 02’nin Ağustos ayı başlarında geleceğini ve bundan sonra aylık ticari uçuşların başlamasının beklendiğini söyledi.

Şirket, ilk görevinin “Virgin Galactic’in sunduğu benzersiz yörünge altı bilim laboratuvarının değerini ve gücünü sergileyeceğini”, ikinci uçuşun ise Virgin Galactic’in “benzersiz deneyimini” bazıları çok şey ödemiş olan “özel astronotlara” getireceğini söyledi. Uzayın sınırına yolculuk için ödenmesi gereken ücret ise 450.000 dolar olarak.

Virgin Galactic, uçuşları için iki uçak kullanıyor. VSS Unity uzay uçağını ve yolcularını yaklaşık 50.000 fit yüksekliğe taşıyan VMS Eve ile başlar. Bu noktada Eve, roket motorunu çalıştırarak, uzayın başladığı yer olarak kabul edilen Karman hattının gerisinde, yaklaşık 86 km en yüksek irtifaya gönderen Unity’yi serbest bırakıyor.

Ardından yolcular, kısa bir ağırlıksızlık süresi boyunca kabinin etrafında süzülürken muhteşem manzaralara hayret etmek için birkaç dakikaya sahip olacak. Koltuklarına güvenli bir şekilde geri döndüklerinde, uçaktakiler piste inişle sonuçlanan eve dönüş yolculuğunun keyfini çıkarabilecek.

Diğer karşılaştırılabilir hizmet, yolcuları Karman hattına doğru fırlatmak için yörünge altı bir roket kullanan Blue Origin’e ait. 2021’deki ilkinden sonra şimdiden altı başarılı uzay turizmi uçuşu gerçekleştirdi. Ancak geçen yıl Eylül ayında başarısız olan mürettebatsız bir görev, Blue Origin’in bir sonraki duyuruya kadar operasyonlarını askıya almasına neden oldu.

Archer Aviation Midnight elektrikli hava taksisi Paris’te lansman yapacak

Archer Aviation, Stellantis ile iş birliği içinde Midnight adlı elektrikli dikey kalkış ve iniş (eVTOL) uçağını 2023 Paris Air Show’da tanıtacak. Hava taksilerinin 2025’te ticari lansmanına hazırlanan Archer için bu ilk çıkış, önemli bir kilometre taşını işaret ediyor.

Archer ve Stellantis arasındaki ortaklık, 2020 yılında Stellantis’in Archer’ın uçaklarının tek üreticisi olarak belirlenmesiyle kuruldu. İlk olarak geçen yıl tanıtılan Midnight, şehir içi hava taşımacılığı için özel olarak tasarlandı ve ortalama 20 millik yolculuklar için şehirler gibi sıkışık ortamlarda gezinmesini sağlıyor. Uçak, altı pil takımıyla çalışıyor ve pilota ek olarak dört yolcu taşımasına izin veren 450kg üzerinde bir yük taşıma kapasitesine sahip.

Midnight eVTOL’un en önemli avantajlarından biri hızlı şarj süresi. Tam şarj için yalnızca 10 dakikaya ihtiyaç duyan uçak, şehir alanı içinde hızlı, arka arkaya uçuşlar için tasarlanmış. Archer, uzun araba yolculuklarını güvenli, sürdürülebilir, düşük gürültülü ve kara taşımacılığı seçenekleriyle rekabetçi fiyatlara sahip 10-20 dakikalık elektrikli hava taksi uçuşlarıyla değiştirerek şehir içi seyahatte devrim yaratmayı amaçlıyor.

Archer Aviation tanıtım videosunu yayınladı

Güvenilir ve sağlam bir kontrol sistemi sağlamak için Midnight, dört uçuş kontrol bilgisayarı ve atalet navigasyonu, Küresel Navigasyon Uydu Sistemi ve Yer Üstü Seviyesi sensörleri dahil olmak üzere yedekli sensörler ile donatılmıştır. Bu teknolojiler, uçuşlar sırasında pilota doğru ve güvenilir veriler sağlar.

Mayıs ayında şirket, Midnight uçağının son montajının ve ilk testlerinin başladığını duyurdu. Uçak, ticari uygulamaların ötesindeki potansiyelini sergileyerek ABD Savunma Bakanlığı’nın dikkatini çoktan çekti.

Archer’ın CEO’su Adam Goldstein, şirketin eVTOL uçaklarını verimli bir şekilde ticarileştirme taahhüdünü vurguladı. Stratejilerine ve ekibin bunu uygulama becerisine olan güvenini ifade ederek Archer’ı pazarda bir lider olarak konumlanmış durumda. Goldstein ayrıca Archer’ın Amerika Birleşik Devletleri’nde bir eVTOL uçağı için Federal Havacılık İdaresi’nden (FAA) sertifika alan ilk şirket olacağına inandığını belirtti.

Archer Aviation’ın Stellantis ile işbirliği ve Paris Air Show’da Midnight eVTOL uçağının tanıtılması, şirketin kentsel hava taşımacılığını dönüştürme ve 2025 yılına kadar verimli ve sürdürülebilir elektrikli hava taksileri vizyonunu gerçekleştirme yolunda kaydettiği ilerlemeyi gösteriyor.

Yeni Samsung Galaxy Z Fold5 detayları sızdırıldı

0

Samsung, en yeni katlanabilir telefonları Samsung Galaxy Z Fold5 ve Galaxy Z Flip5’i Temmuz sonunda Seul’de tanıtmaya hazırlanıyor. Resmi lansmandan önce, Galaxy Z Fold5’in tasarımına bir önbakış sağlayan sızdırılmış görselleri ortaya çıktı. Cihazın sloganı, Samsung’un önceki kampanyalarını hatırlatan “Hayatı İkiye Katla”.

Galaxy Z Fold5 ile beklenen en önemli iyileştirmelerden biri de menteşesi. Sızan görüntü, önceki modellere kıyasla iki parça arasında minimum bir açıklık olduğunu düşündüren boşluksuz bir menteşeyi ortaya koyuyor. Cihaz önceki modelle benzerlikler taşısa da, bu geliştirilmiş menteşenin daha önceki Galaxy Z Fold sürümlerinde yaşanan can sıkıcı kırışma sorununu çözmesi bekleniyor.

Galaxy Z Fold5, Galaxy Z Flip5’e benzer şekilde, kamera halkalarının oval bir ada içine yerleştirildiği üçlü kamera kurulumuna sahiptir. Hoparlörlerin, güç düğmesinin ve ses düğmelerinin konumu önceki modele göre değişmeden aynı yerlerinde kalmış. İlginç bir şekilde, sızdırılan görüntüler aynı zamanda Galaxy S Pen’i de içeriyor, ancak telefonda bunun için özel bir yuva yok gibi görünüyor.

Performans açısından, Galaxy Z Fold5, Qualcomm Snapdragon 8 Gen 2 For Galaxy tarafından desteklenecek ve diğer Snapdragon 8 Gen 2 telefonlara göre küçük bir avantaj sağlayacak. Bu da cihazı sayılı “gerçek 2023 katlanabilir amiral gemisi telefonu” arasına yerleştirecek. Vivo X Fold2’nin şu anda Snapdragon 8 Gen 2 yonga setine sahip diğer tek katlanabilir cihaz olduğunu belirtmekte fayda var. Galaxy Z Fold5 ayrıca belirli geliştirmeler içeren One UI 5.1.1 ile gelecek.

Galaxy Z Fold5, 26 Temmuz’da Galaxy Z Flip5 ile birlikte piyasaya sürülecek. Galaxy Z Flip5’in daha büyük bir dış ekrana sahip olduğu ve ayrıca Snapdragon 8 Gen 2 For Galaxy yonga seti ile donatılacağı söyleniyor. Ayrıca Samsung, aynı etkinlikte Galaxy Tab S9 serisini ve Galaxy Watch6 serisini de tanıtacak.

Bu sızdırılan bilgiler, Samsung’un resmi olarak piyasaya sürülmesinden bir ay önce ortaya çıkacak olan katlanabilir telefonu hakkında önemli ayrıntılar sağlıyor. Lansmandan önceki günlerde daha fazla bilginin ortaya çıkıp çıkmayacağı ve teknoloji meraklıları arasında daha fazla heyecan ve beklenti yaratıp yaratmayacağını beraber göreceğiz.