Apple iPhone mini serisini sonlandırmayı planlıyor

0

Apple, üç yıldır iPhone Mini serisini başarıyla yürütüyordu, ancak son raporlara göre bu durum yakında değişebilir. Bloomberg’den Mark Gurman’ın aktardığı bilgilere göre, iPhone 13 Mini stokları hızla tükeniyor ve stoklar yenilenmiyor. Apple’ın yaklaşan “Wonderlust” etkinliğinde yeni iPhone modellerini tanıttıktan sonra iPhone 13 Mini üretiminin durdurulabilir.

Apple, 2020’de iPhone 12 Mini’yi ve bir yıl sonra iPhone 13 Mini’yi piyasaya sürdüğünde, küçük telefon tutkunları bu hamle karşısında memnun olmuştu. Ancak, iPhone Mini serisinin yaklaşık üç yıl sonra sona erebileceği söyleniyor.

Geçen yıl, Apple iPhone 14 Mini’yi piyasaya sürmedi ve iPhone 13 Mini’yi ABD’de daha düşük maliyetli bir seçenek olarak sunarak fiyatlarını 599 dolardan başlattı. Apple’ın bu hafta tanıtacağı iPhone 15 serisi ile birlikte iPhone 13 Mini’nin üretimini durdurması muhtemel görünüyor. Yeni seri muhtemelen 6.1 inç iPhone 15, 6.7 inç iPhone 15 Plus, 6.1 inç iPhone 15 Pro, 6.7 inç iPhone 15 Pro Max, 4.7 inç iPhone SE ve 6.1 inç iPhone 13’ten oluşacak.

iPhone Mini serisinin sona ermesi, küçük bir iPhone talebinin düşük olduğu gerçeğini yansıtıyor gibi görünüyor. Nisan 2022’de araştırma firması CIRP, iPhone 13 Mini’nin ABD’deki toplam iPhone 13 satışlarının yalnızca yüzde 3’ünü oluşturduğunu tahmin etmişti. Bu eğilim küresel çapta da benzerdi.

Gelecekte, küçük bir iPhone isteyen müşterilerin giriş seviyesi iPhone SE ile yetinmesi gerekebilir, ancak bu cihazın bile önümüzdeki bir veya iki yıl içinde daha büyük bir 6,1 inç ekranla güncellenebileceği söyleniyor.

Roblox oyun ödülleri sunumu iptal oldu

0

Roblox, ‘potansiyel güvenlik endişesi’ sonrasında video oyunu ödülleri sunumunu iptal etti

Video oyunu şirketi Roblox, San Francisco’daki geliştiriciler konferansındaki ödül sunumunu “potansiyel güvenlik endişesi” nedeniyle iptal etti ve bir oyun geliştiricisinin dışarıda silah taşıma suçlamasıyla tutuklandığı bildirildi. Oyun geliştiricisinin tutuklandığı paylaşıldı ve silah suçlamasıyla karşı karşıya olunduğu belirtildi.

Roblox oyun ödülleri için açıklama yaptı

Roblox 9 Eylül akşamı yaptığı açıklamada: “Çok dikkatli bir şekilde, potansiyel bir güvenlik endişesi nedeniyle Roblox İnovasyon Ödüllerini iptal etmeye karar verdik. Güvenliği çok ciddiye alıyoruz. Roblox Geliştiriciler Konferansı’nın bu şekilde bitmesini istemedik” dedi.

Kayıtlara atıfta bulunan San Francisco Chronicle, Simbuilder takma adıyla bilinen oyun geliştiricisi Mikhail Olson olarak tanımlanan bir adamın, aracında zırh delici mühimmatla birlikte gizli bir ateşli silah bulunduğu şüphesiyle ABD Park Polisi tarafından tutuklandığını bildirdi. Ödül töreni federal mülkteki Fort Mason Center’da düzenlendi. Chronicle’a göre şüpheli, Roblox konferansı dışında bir rahatsızlık ihbarı üzerine çağrılan ABD Park Polisi memurlarına saldırdığı iddiasıyla Cumartesi öğleden sonra tutuklandı. Fort Mason polisi, suçlu olarak tanımlanan bir adamın ihbarı üzerine olay yerine çağrıldı. Sorgulamanın ardından polise, arabasında silah bulunduğunu bildiren şahıs, daha sonra el konuldu. Adamın özellikle töreni hedef alan herhangi bir tehditte bulunup bulunmadığı henüz bilinmiyor.

Roblox, dünya çapında 65.5 milyon kullanıcıya sahip bir oyun platformu. Bu yıl, platformun geleceğini tartışmak üzere yöneticileri, sosyal medya yaratıcılarını ve oyuncuları bir araya getiren dokuzuncu yıllık konferansı kutlandı. RDC23’ün bu ani sonu, Roblox’un en kötü anlarından biri olarak hatırlanacak. Yakalanan kişinin bu ödül etkinliğine yönelik bir tehditte bulunup bulunmadığı bilinmiyor. Ancak yaşanan olayla ilgili Roblox’un maddi ve manevi aksiyon alması sürpriz olmayacak.

Herhangi bir kamu etkinliğinde katılımcıların emniyeti ve emniyeti son derece önemli. Roblox’un soğukkanlı ve hızlı bir şekilde etkinliği iptal etmesi de büyük bir takdir topladı diyebiliriz. Ödül töreninin iptal edilmek zorunda kalması hayal kırıklığı yaratsa da, bu durum büyük toplantıların güvenliğini sağlamak için gereken dikkati hatırlatıyor.

Sıvı hidrojenle çalışan Uçak test uçuşlarına başladı

Yakın zamanda gerçekleştirilen bir test uçuşu projesi, uzun menzilli ve emisyonsuz hava yolculuğunun kapılarını aralıyor. Sıvılaştırılmış hidrojen yakıtı, havacılık endüstrisinde önemli bir rol oynamaya aday gibi görünüyor.Havacılık endüstrisi, ciddi bir emisyon sorunuyla karşı karşıya ve bu nedenle çevresel olarak sürdürülebilir alternatiflere ihtiyaç duyuyor. Üreticiler ve girişimciler, elektrikli ve hidrojen temelli çözümler üzerinde çalışmaktadır.

Alman uçak güç aktarma sistemleri geliştiricisi, sıvı hidrojenle çalışan elektrikli bir uçağın dünyadaki ilk pilotlu uçuşunu başarıyla tamamladı .HY4 gösteri uçağı, son teknoloji hidrojen-elektrik yakıt hücresi tahrik sistemi ve kriyojenik olarak depolanmış sıvı hidrojen ile donatılmış. Dört farklı uçuşta toplam üç saatten fazla havada kalarak bu teknolojinin potansiyelini gösterdi.

Sıvı hidrojenin gaz halindeki hidrojenle karşılaştırıldığında daha düşük ağırlığa sahip olması, uçakların daha uzun menzillerde uçmasını ve daha fazla yük taşımasını mümkün kılıyor. Bu da daha temiz ve verimli hava yolculuğunu vaat ediyor.Bu başarılı uçuşlar, H2FLY liderliğindeki HEAVEN Projesi’nin bir parçası olarak gerçekleştirildi. Bu proje, sıvı hidrojenin uçaklarda kullanılabilirliğini incelemek amacıyla bir konsorsiyum tarafından destekleniyor.

H2FLY şimdi bu teknolojiyi ticarileştirmeye odaklanıyor ve yüksek irtifalarda tam güç sağlayabilen H2F-175 yakıt hücresi sistemlerini geliştiriyor.Ayrıca, Hidrojen Havacılık Merkezi’nin 2024 yılında Stuttgart Havalimanı’nda açılması planlanıyor. Bu merkez, yakıt hücreli uçakların entegrasyonu için tesisler sunacak ve havacılık endüstrisinin sürdürülebilir geleceği için bir merkez olacak.

Havacılık sektörünün önde gelen firmaları, Havacılıkta Hidrojen (HIA) birliği aracılığıyla hidrojenle çalışan uçuşlara yatırım yapmayı ve araştırmaları desteklemeyi taahhüt ediyorlar. HIA birliği, hidrojenin havacılık yakıtı olarak önemli ekonomik avantajlar sunabileceğine ve sıfır karbonlu havacılığa geçişi hızlandırabileceğine inanıyor.

Sıvı hidrojen, havacılık endüstrisinde temiz ve sürdürülebilir bir geleceğin temellerini atmada önemli bir adım olarak karşımıza çıkıyor.

Apple’ın iPhone 15 lansmanı öncesinde zorlu Çin Sorunları

Apple’ın CEO’su Tim Cook, Salı günü düzenlenecek olan en yeni iPhone lansmanının, uluslararası ilişkilerdeki olumsuz gelişmelere rağmen tüketicileri ve yatırımcıları memnun etmeye yeteceğini umuyor.

Geçtiğimiz hafta, Pekin ve Washington arasındaki artan gerilim, Çin’deki satışları olumsuz etkileyerek Apple’ın hisse fiyatını neredeyse 200 milyon dolar azalttı. Çin, Apple’ın gelirlerinin yaklaşık beşte birini oluşturuyor. Ayrıca, Çin hükümetinin devlet çalışanlarına Amerikan cihazlarını kullanmama çağrısında bulunduğu raporları, yerli markalar Huawei gibi markaların Çinli tüketiciler tarafından tercih edilmesine yol açabilir.

Bu zorlu dönemde, küresel telefon pazarı son sekiz çeyrektir düşüş yaşamış durumda. Artan yaşam maliyetleri, telefonları daha uzun süre kullanma eğilimi ve teknolojiye karşı artan ilgisizlik, iPhone’un rekabetçi bir pazarda nasıl başarılı olacağına dair soruları gündeme getiriyor.

Apple için yeni iPhone modelinin tanıtımı, ilginç bir şekilde, firmanın isteksizce benimseyeceği bir özelliği içeriyor: şarj bağlantısının uzun süredir kullandığı Lightning konektöründen evrensel USB-C’ye geçiş. Apple, AB’nin ortak şarj cihazı düzenlemeleri tarafından zorlanarak, USB-C’yi geçmek zorunda kaldı. Bu, Apple’ın kapalı ekosistemini daha da açarken aynı zamanda eski Lightning portu için çok sayıda aksesuarın işe yaramaz hale gelmesine neden olacak.

Apple, bu değişikliği daha hızlı işlemciler ve gelişmiş kameralar gibi diğer yükseltmelerle birlikte pazarlamaya çalışacaktır. Ancak, mevcut kullanıcı tabanı ve Lightning kablosu kullanıcıları için bu geçiş rahatsız edici olabilir.

CCS Insight baş analisti Ben Wood, “Apple’ın büyük kullanıcı tabanı mevcut Lightning şarj cihazları, kablolar ve aksesuarlar göz önüne alındığında, yeni bir USB-C geçişini bazı insanları endişelendirebilir” dedi. Ancak, tek bir şarj standardının daha az kablo gerektireceğini belirterek, bu değişikliğin çevresel faydalarını vurguladı.

Apple’ın ekosistemi içinde iPad ve MacBook gibi ürünlerde uzun süredir USB-C bağlantı noktaları bulunuyor. Bu nedenle yeni iPhone kullanıcıları, şarj kablosunu bulmak için özel Apple kablosunu aramak zorunda kalmayacaklar.

Apple için iPhone hala ana gelir kaynağı olmaya devam ediyor, ancak şirket giderek hizmetler bölümüne odaklanıyor. Bu bölüm, App Store, Apple TV+ ve Apple Pay gibi hizmetleri içeriyor ve gelirin büyük bir kısmını oluşturuyor. Bu nedenle iPhone 15’in iyi satması, şirketin büyümesi için önemli bir faktör olacak.

Salı günkü tanıtımın Apple Watch için büyük bir performans yükseltmesini bekleniyor. Değişiklikler belki dışarıdan minimal görünebilir, ancak watchOS 10 yazılımının büyük bir değişim getirdiği göz önüne alındığında, bu cihazın daha da güçlendiğini gösteriyor.

Hyundai, LG ve dahası: Türkiye’ye teknoloji yatırımı çekmek için çalışmalar hızlandı

0

Dünya devi teknoloji şirketleri Türkiye’ye yatırım yapmaya devam ediyor. Bu konuda çalışmalarını hızlandıran Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ve ekibi ise soluğu Güney Kore’de aldı. Hyundai, LG Electronics ve diğer markaların Türkiye’ye yapabilecekleri yatırım fırsatları ele alındı. 

Türkiye’den Güney Koreli şirketlere teknoloji yatırımı çağrısı 

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Türkiye’ye teknoloji yatırımı çekmek amacıyla Güney Kore’ye bir ziyaret gerçekleştirdi. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, önde gelen bazı Güney Kore teknoloji şirketleriyle müzakerelerde bulundu.

Güney Kore’deki toplantıda Hyundai ve LG Electronics’in Türkiye’ye yapabileceği yatırımlar ele alındı. Ayrıca Türkiye’nin yeni ve yenilikçi teknoloji yatırımları için doğru adres olduğuna dikkat çekildi.

Konuyla ilgili Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır tarafından paylaşılan açıklamada, “Güney Kore’de Hyundai, LG Electronics ve Samsung yöneticileriyle Türkiye’ye yatırım fırsatları üzerine toplantılar yaptık. Güçlü sanayi altyapısı, ihracat potansiyeli ve nitelikli insan kaynağı ile Türkiye, yeni ve yenilikçi teknoloji yatırımları için doğru adres. 

Siyasi ve ekonomik istikrar, küresel markaların Türkiye’ye yatırım ilgisini artırıyor. Yüksek teknoloji üretim ve ihracatımızı artırmak adına uluslararası yatırımları ülkemize daha güçlü şekilde çekmeyi amaçlıyoruz” ifadeleri kullanıldı.

Peki siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi yorumlar kısmında belirtmeyi unutmayın…

Ethos Türkiye’de yatırım rekoru kırdı!

0

ABD merkezli borç finansmanı şirketi Ethos, yılın ilk çeyreğinde gerçekleşen ilk 10 girişim işlemi sıralamasında ikinci büyük yatırımcı oldu. Ethos’un yılın ilk çeyreğinde Türkiye’deki yerli şirketlere yaptığı yatırım, ülkeye yurtdışı kaynaklı gelen diğer yatırımlar toplamının yüzde 60.3’ünü oluşturdu.

KPMG Türkiye M&A ve 212 ekiplerinin iş birliğiyle, Türkiye’deki start up ekosisteminin karşı karşıya olduğu temel eğilimleri, fırsatları ve zorlukları ortaya koymak amacıyla hazırlanan ‘’Türkiye Startup Yatırımları’’ raporunun 2023 yılı 1.çeyrek sonuçlarına göre, ABD merkezli Ethos Varlık Yönetimi, perakende teknolojisi sektöründe faaliyet gösteren REM People’a yaptığı 12 Milyon USD erken aşama yatırımla en büyük 10 girişim işlemi listesine ikinci sıradan girdi. Ethos, yabancı yatırımcılar arasında ise listede ilk sırada yer aldı. 

Rapora göre, yabancı yatırımcıların toplam işlem hacmindeki payı 6 işlem ile %25 olurken 19 milyon dolar; yerli yatırımcıların işlem hacmi ise 47 işlem ile 59 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti. Ethos Varlık Yönetimi’nin 2021 ve 2022 yıllarında, otomotiv sektöründe yapay zekâ temelli teknoloji çözümleri sunan Türk firması Servilest’e yaptığı 4 milyon ABD dolarından fazla yatırım da bu tablodaki yerini aldı. Yılın ilk çeyreğinde Ethos’un Türkiye’deki girişimlere yaptığı yatırım, ülkeye yurtdışı kaynaklı gelen diğer yatırımların toplamının yüzde 60.3’ünü oluşturdu.

Türkiye pazarındaki stratejik hedefleri doğrultusunda sanayi, turizm, tarım, inşaat, madencilik, telekomünikasyon ve hizmet sektörlerindeki büyük ölçekli projelere 2024’e kadar 250 milyon dolar, 2024 yılı sonuna kadar da 516 milyon dolar finansal destek sağlamayı hedefleyen Ethos Varlık Yönetimi’nin kurucusu ve CEO’su Carlos Santos, konuyla ilgili açıklamasında şunları söyledi; ‘’Ethos, dünyanın 72 ülkesine etkili projelere sahip şirketlere yatırım yaparken benzersiz koşullarda borç finansmanı sağlama kabiliyetiyle öne çıkan bir küresel borç finansmanı markası haline geldi. Proje finansmanı alanında sahip olduğumuz global deneyimi Türkiye’ye taşırken; yerli şirketleri büyütmek ve dolayısıyla Türk ekonomisine katkı sunmak için faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Perakende teknolojisi alanında faaliyet gösteren Rem People’a 2021 yılında yapmış olduğumuz 12 Milyon USD tutarındaki yatırım desteğini izleyen süreçte şirket, %15’in üzerinde büyüyerek, global operasyonlarını genişletme imkanına kavuştu.  

Rem People ile birlikte, 2021’den bu yana Türkiye’de Servislet, Uğur Tekstil, Kozon Partners ve HGI gibi şirketlere toplam 76 Milyon USD proje finansmanı desteği verdik. Türkiye’deki başarılı girişimlerin büyümesine katkı sunabildiğimiz için mutluyuz. Ethos olarak dünyanın her ülkesinde projelerin gücüne ve potansiyeline inanıyoruz. Türkiye’deki dinamik girişim ekosistemi ise yatırımcılara önemli fırsatlar sunuyor. Ethos’un küresel ölçekteki deneyimini ve finansman olanaklarını Türkiye’deki şirketlere aktarmaya ve gelecekteki başarıları için cazip fırsatlar sunmaya devam edeceğiz’’.

PowerPoint’in babası Dennis Austin hayatını kaybetti!

0

Sunum hazırlama programı PowerPoint’in önde gelen yazılım geliştiricilerinden biri olan Dennis Austin, 76 yaşında hayata veda etti. Austin’ın ölüm nedeni beyne metastaz yapan akciğer kanseri olarak açıklandı.

Dennis Austin, 1980’li yıllarda Forethought şirketinde yönetici olarak görev yapıyordu. Bu dönemde Robert Gaskins, sunumlar için özel bir yazılım geliştirme fikrini ortaya attı. Austin, bu fikri destekledi ve ekibe Thomas Rudkin de katıldı. Başlangıçta programın adı “Presenter” olması düşünülse de, tescil edilemedi ve sonunda PowerPoint olarak adlandırıldı.

PowerPoint'in kurucularından Dennis Austin'ın hayatını kaybetti

PowerPoint’in ilk sürümü 1987 yılında Macintosh bilgisayarlar için piyasaya sürüldü. İlk çıkışından kısa bir süre sonra Microsoft, Forethought’u 14 milyon dolara satın aldı ve böylece PowerPoint’i büyük bir yazılım devinin çatısı altına aldı. Yazılımın başarısı hızla arttı ve 1993 yılına gelindiğinde satışlar 100 milyon doların üzerine çıktı.

Microsoft, PowerPoint’i Word ve Excel gibi diğer ofis uygulamalarıyla birlikte Microsoft Office program paketinin önemli bir parçası haline geldi. Bugün, PowerPoint günde 30 milyondan fazla sunum oluşturmak için kullanılıyor ve dünya genelinde iş dünyası, eğitim ve daha birçok alanda vazgeçilmez bir araç haline geldi.

Dennis Austin’ın kaybı, PowerPoint’in gelişimine ve popülerliğine katkıda bulunan bir dönemin sonu. Onun mirası, milyonlarca insanın güçlü sunumlar hazırlamasına ve iletişimini etkili bir şekilde sunmasına yardımcı olan bu yazılımın devam eden başarısında yaşayacak.

Samsung Galaxy Ring akıllı yüzük 2024’te tanıtılacak

0

Samsung, bu sefer teknoloji dünyasına damga vuracak yeni bir ürünle geliştiriyor. Güney Kore merkezli teknoloji devi, akıllı yüzük modeli Galaxy Ring’i tüketiciyle buluşturmak için yoğun bir şekilde çalışıyor ve bu heyecan verici ürünün 2024’ün ocak ayında resmi olarak tanıtılacağına dair güçlü söylentiler var.

Teknoloji sektöründe sürekli yenilikçi ürünlerle karşımıza çıkan Samsung, akıllı yüzük konseptiyle farklı bir adım atmaya hazırlanıyor. Galaxy Ring, sunduğu akıllı özellikler ve kullanım kolaylığıyla dikkatleri üzerine çekiyor. İşte bu akıllı yüzüğün, Samsung’un amiral gemisi telefon ailesi olan Galaxy S24 ile birlikte tanıtılacağına dair sızdırılan bilgiler, teknoloji meraklılarını heyecanlandırıyor.

Samsung’un akıllı yüzük projesi, geçtiğimiz dönemde sıkça söylentilere konu olmuştu. Şimdi ise ürünün seri üretim onayı aldığına dair güçlü işaretler var. Bununla birlikte, Galaxy Ring’in resmi adının ne olacağı konusunda hala bir belirsizlik bulunuyor. Galaxy Feel, Galaxy Glia, Galaxy Curio, Galaxy One, Galaxy Pulse, Galaxy Rhythm, Galaxy Circle, Galaxy Index, Galaxy Ring ve Galaxy Insight gibi farklı isimler ürünün ismi olabilir . Ancak son bilgilere göre, Galaxy Ring adı son aşamada en güçlü aday.

Galaxy Ring’in kendine özgü tasarımı ve gelişmiş özellikleri, kullanıcılarına aktivite takip imkanları, spor altyapısı ve çeşitli akıllı fonksiyonlar sunacak. Ancak akıllı yüzüklerin genellikle düşük pil ömrü ve ekran eksikliği gibi sorunları vardır ve bu nedenle geniş bir kullanıcı kitlesi tarafından ilgi görmedi.

Samsung, Galaxy Ring ile bu sorunlara çözüm getirerek akıllı yüzük teknolojisini yeni bir seviyeye taşımayı amaçlıyor. Ürünün 2024’teki Unpacked etkinliğinde resmi olarak tanıtılmasıyla, akıllı yüzüklerin gelecekteki rolü ve potansiyeli hakkında önemli ipuçları elde edeceğiz. Teknoloji dünyasında büyük bir merakla beklenen bu ürün, Samsung’un inovasyon yolculuğunu bir adım daha ileri taşıyacak gibi görünüyor.

Microsoft Skype’a Bing’in yapay zekasını ekliyor

0

Microsoft, iletişim teknolojilerinde önemli bir adım atarak Skype platformuna Bing Chat’i eklemeye hazırlanıyor. Bu entegrasyon, kullanıcıların metin mesajlarını kişiselleştirmelerine ve istedikleri tonda iletmelerine olanak tanıyan yenilikçi bir özellikler getirecek.

Microsoft’un Skype’a entegre edeceği Bing Chat, kullanıcıların metin mesajlarını farklı tonlarda ve tarzlarda iletebilmesini sağlayacak. Kullanıcılar, metin iletilerini yazdıktan sonra, “Profesyonel,” “Gündelik,” “Alaycı” gibi farklı ton seçeneklerini kullanarak iletilerini özelleştirebilecekler. Örneğin, işle ilgili önemli bir mesajı “Profesyonel” tonunda ileterek daha resmi bir dil kullanabilirlerken, arkadaşlarına daha samimi bir şekilde yaklaşmak için “Gündelik” tonunu seçebilirler veya esprili mesajlar için “Alaycı” tonunu tercih edebilirler. Bu, iletişimlerin daha özgün ve duygusal bir deneyim haline gelmesini sağlayacak.

Ayrıca, Bing Tone Rewrites özelliği, iletilerin hızla farklı tonlara çevrilmesine ve metinlerin kolayca uyumlu hale getirilmesine olanak tanıyacak. Kullanıcılar, iletileri orijinal hallerine geri döndürme veya farklı stilleri karşılaştırma seçeneğine sahip olacaklar. Bu, iletilerin anlık olarak düzenlenmesini ve iletişimdeki esnekliği artırarak kullanıcıların ihtiyaçlarına daha iyi yanıt verecek.

Bu yeni özellik, şu an için Skype Insider 8.104 betasında sunuluyor ve kademeli olarak tüm kullanıcılara sunulacak. Microsoft, iletişim deneyimini daha kişiselleştirilmiş ve etkileşimli hale getirmek için yapay zeka teknolojilerini kullanarak kullanıcılarına yeni olanaklar sunmaya devam ediyor.

Microsoft’un Skype’a Bing Chat entegrasyonu, iletişimdeki çeşitliliği ve esnekliği artırarak kullanıcıların tercihlerine daha iyi uyum sağlamayı hedefliyor. Kullanıcılar, yakın gelecekte bu özelliği Skype üzerinde deneyimleyebilecekler. Bu adım, Microsoft’un iletişim teknolojilerindeki liderliğini sürdürme ve kullanıcı deneyimini geliştirme çabalarının bir göstergesi olarak ön plana çıkıyor.

OpenAI açıkladı! Yapay zeka ile yazılanlar tespit edilebilir mi?

Okul sezonu başladı. Okullarla birlikte öğrencilerin ödev yetiştirme maratonu da başladı.
Hızla gelişen yapay zeka teknolojisi artık ödevlerde öğrenciler için bir kaçış yolu olarak oldukça yaygınlaştı. OpenAI, ödevlerde yapay zekanın kullanıldığının tespit edilip edilemeyeceğine yönelik dikkat çekici bir açıklamada bulundu.

Geçmişte kendisi de bu görevi üstlenmesi için bir araç geliştirmiş olan OpenAI, ChatGPT kullanımının tespitinin mümkün olmadığını belirtti. Geçmişte, şirketin oluşturduğu dedektör %26’lık bir başarı oranına ulaşmış ardından sessiz sedasız ortadan kaldırılmıştı.

OpenAI, Global Illumination'ı Satın Alarak

Bir dedektör yardımıyla tespit mümkün olmasa dahi yapay zekanın yaptığı mantık hataları ve OpenAI’in kendi ürünü olan ChatGPT gibi internetten aktif beslenme göstermeyen yapay zeka araçlarının kullanacağı güncel olmayan bilgiler yapılan ödevleri ele verebilir.

Geçtiğimiz aylarda araştırmacılar ABD’de ChatGPT’ye tıpta uzmanlık sınavı uyguladı ve başarılı sonuç elde etti. Bu, gelecekte yapay zeka ile ilgili yapabileceklerimiz konusunda umut verici fakat doğuracı suistimaller konusunda da korkunç bir tablo ortaya çıkarıyor.

Eğitimciler, ödev ve sınavlarda kullanımının önüne geçecek adımların atılması için yetkilileri göreve davet ediyor. Ancak bunu sadece eğitim odaklı olarak ele almamak da gerekiyor. OpenAI gibi bu sektörün en ön saflarında yer alan bir şirket bile potansiyeli kabul ediyor ve uyarıyorken kaçınılmaz sona kayıtsız kalınmamalı.

Tek tehlike ödevlerde kullanımı değil!

Yapay zekanın ödevlerde kullanılması bu işin sadece tek bir boyutu. Yapay zeka, aynı zamanda bu tıpkı bu ödevler gibi; kullanıcıların isteklerini karşılayabilmek ve eğitilmek için internetteki kaynakları hiçbir telif ya da etik değer gözetmeden deli gibi kazıyor.

Şirketler, kullanıcıların ürünlerini yapay zekadan koruyacaklarına yönelik teminatlar veriyor. Ancak, koruyacağını iddia edenlerle kullanan şirketler aynı. Yani bir boyutta kuzuyu kurda emanet ediyoruz.

Yapay zeka ile ilgili atılması gereken çokça güvenlik adımı var ve bunların bir an önce yapılması gerekiyor. Çünkü üretken yapay zekanın gelişmesi ile birlikte kendi kendini geliştirebilen ve her geçen gün bunu daha hızlı yapan bir teknoloji ile karşı karşıyayız. Bu durumun iyi mi yoksa kötü mü olduğunu attığımız adımlar belirleyecek.

Intel’in 14. Nesil Raptor Lake Refresh işlemcilerin detayları ortaya cıktı

0

Masaüstü bilgisayar dünyasının önde gelen isimlerinden Intel, yeni işlemci serisi 14. Nesil Raptor Lake Refresh’i tanıtmaya hazırlanıyor. Bu yeni işlemciler, performans artışı ve gelişmiş özellikler sunarak kullanıcıları heyecanlandırıyor. İşte bu yeni işlemci serisine dair bilmeniz gerekenler:

Raptor Lake Refresh işlemciler, önceki nesillere kıyasla daha yüksek çekirdek sayılarına ve saat hızlarına sahip olacak. Bu, işlemcinin çoklu görevlerde daha etkili olmasını ve oyun performansının üst seviyelere çıkmasını sağlayacak. Daha fazla çekirdek, işlemciyi çoklu işlem yaparken daha verimli hale getirecek ve daha hızlı yanıt süreleri olacak.

Raptor Lake Refresh işlemciler, DDR5 bellek teknolojisini destekleyecek. Bu, kullanıcılara daha hızlı veri erişimi ve işlem hızı sağlayacak. Potansiyel olarak 6400 MT/sn hızlarında çalışabilen DDR5 bellekler, bilgisayarların daha hızlı çalışmasını ve uygulamaların daha hızlı başlatılmasını mümkün kılacak.

Birçok kullanıcı için iyi bir haber, Raptor Lake Refresh işlemcilerin mevcut LGA 1700/1800 anakartlarla uyumlu olacak olmasıdır. Bu, kullanıcıların işlemci yükseltmesi yaparken mevcut sistemlerini korumalarını ve yeni işlemciye geçiş yapmalarını kolaylaştıracak. Anakart değişikliği yapmadan daha yeni ve güçlü bir işlemciye sahip olma avantajını sunacak.

Şu an için tam işlemci model listesi resmileşmemiş olsa da, sızan bilgilere göre Intel, Raptor Lake Refresh serisinde 27’den fazla model sunmayı planlıyor. Bu, farklı kullanıcı ihtiyaçlarına uygun bir işlemci seçeneği sunacak demek. Kullanıcılar, bütçelerine ve performans gereksinimlerine göre en uygun işlemciyi seçebilecekler.

Intel’in 14. Nesil Raptor Lake Refresh işlemcilerini resmi olarak tanıtmasını bekliyoruz. Ekim ayındaki etkinlik, bu yeni işlemcilerin neler sunabileceğini daha ayrıntılı bir şekilde görmemize imkan sağlayacak. Bu işlemciler, masaüstü bilgisayarların gücünü bir üst seviyeye taşıyacak gibi görünüyor ve teknoloji meraklıları için heyecan verici bir dönemin başlangıcını işaret ediyor.

Girişimcilik ekosisteminde dijital dönüşüm

Muhammed Ali Tiryakioğlu

Bu dönüşüme geçişi hızlandıran ve girişimcilik ekosisteminin yenilikçi projelerinin gelişmesinde kritik rol oynayan dijital platformlar, tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgını ile etkin ve yaygın bir uygulama alanı elde etti. Dijital platformlar düşük maliyetli olması, üretkenliği artırması, zaman ve mekân kısıtı olmadan geniş kitlelere ulaşmayı kolaylaştırması ve süreçleri basitleştirmesi ile iş yapma yöntemlerini evrimleştirdi.

Dijital platformlar üzerinden yenilikçi girişimlere finansman sağlanması son dönemde popüler hale geldi. Kitle fonlaması adı verilen bu yöntem, girişim projelerinin hayata geçmesi için ihtiyaç duyduğu fonu sağlamak amacıyla, internet ortamındaki platformlar aracılığıyla çok sayıda kişiden az miktarlarda bile para toplamasıdır. Kitle fonlamasının modellerinden biri olan paya dayalı kitle fonlama ise geleneksel finansman yöntemlerinden olan banka, melek yatırımcılık veya risk sermayesinden finansman elde etmede sorun yaşayan startupların, ihtiyaç duyduğu fonu pay karşılığında kitlelerden 1 TL gibi küçük yatırım tutarlarında dahi toplamasına imkân tanır.

Paya dayalı kitle fonlaması ve girişimcilik

kitle fonlama

Paya dayalı kitle fonlaması Amerika’da 2012 yılında ‘JOBS (Jumpstart Our Business Startups) Act’ isimli yasa ile düzenlenmiş ve dünyada kabul görmeye başlanmıştır. Ayrıca İngiltere, Almanya, Fransa, Hollanda, İsviçre, Avusturalya ve çok sayıda OECD ülkelerinde yasal düzenlemeye kavuşmuştur. Ülkemizde ise 3 Ekim 2019 yılında Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) tarafından yayımlanan “Paya Dayalı Kitle Fonlama Tebliği” ile yasal düzenlemesi yapıldı. Güncel yasal düzenleme ise 27 Ekim 2021 yılında “Kitle Fonlaması Tebliği” adıyla yürürlüğe girdi. Buna göre SPK tarafından listeye alınan (yetki verilen) platformlar aracılığıyla kitle fonlama faaliyetleri gerçekleştirilebiliyor. Kitle fonlama platformları, Merkezi Kayıt Kuruluşu (MKK) sistem entegrasyonu ile girişimci ve yatırımcıların e-devlet entegrasyonu ile kaydının ve takibinin sağlanmasında ve Takasbank gibi bir emanet yetkilisi entegrasyonu ile toplanan fonların proje başarılı olması halinde (hedef fona ulaşırsa) girişim şirketine aktarılana veya başarısız projelerde (hedef fona ulaşılamazsa) yatırımcılara hiçbir kesinti olmadan iade edilene kadar saklanmasına imkan tanıyor. Ayrıca platformlar, girişimci veya girişim şirketi tarafından kendilerine yapılan proje başvurularını inceliyor ve onaylaması halinde oluşturduğu bağımsız yatırım komitesine değerlendirmesi için sunuyor. Girişimcilik projelerinin platformda yayımlanması için yatırım komitesinin oy çokluğu ile kabul etmesi gerekiyor. Girişim projeleri en fazla 60 gün boyunca ve girişimcinin belirlediği hedef fonun %20 fazlasına kadar fon toplayabilir.

Düzenleme ile teknoloji ve/veya üretim faaliyetinde bulunan şirketlere pay karşılığında herkesin yatırım yapmasına olanak tanındı. Girişim şirketleri en fazla yılda iki kere kampanya düzenleyerek fon toplayabiliyor. 1 milyon 362 Bin TL’yi aşan fon taleplerinde fonun en az %5’i nitelikli yatırımcılar tarafından karşılanması şartı bulunuyor. Girişimci bu oranı başvuru esnasında yükseltebilir. Paya dayalı kitle fonlamasında nitelikli yatırımcının yatırım miktarı kısıtlanmazken nitelikli olmayan (bireysel) yatırımcı için üst sınır bir takvim yılında 68 bin 100 TL’den gelir beyanı ile 272 bin 400 TL’ye kadar artırılabilecek şekilde düzenlendi. 

Dünyada paya dayalı kitle fonlaması pazar büyüklüğü 4,97 milyar dolar olarak saptanmıştır (2020 Cambridge Alternatif Finans Raporu). Ülkemizde dijital dönüşümün ve platform ekonomisinin etkisiyle paya dayalı kitle fonlamasının, girişimcilik ve yatırım ekosistemlerine sağladığı fırsat eşitliği ile herkese girişimci ve yatırımcı olma potansiyeli sunması dolayısıyla yaygın olarak kullanılması ve pazarın yasal düzenlemelerin bulunduğu ülkelerde olduğu gibi artan bir ivmeyle büyümesi bekleniyor.

Nintendo Switch 2’nin donanımı ortaya çıktı!

0

Nintendo uzun bir süredir beklenen konsolunun, Nintendo Switch 2’nin özellikleri hakkında yeni bilgiler gün yüzüne çıktı. Bu yeni bilgilere göre, konsolun gücünü artıracak olan işlemci ve GPU hakkında önemli detaylar ortaya çıktı. Bu gelişmeler, oyuncular ve teknoloji meraklıları için oldukça heyecan verici.

Nintendo Switch 2’nin işlemci tarafında, MediaTek’in güçlü bir işlemciyle donatılacağına dair sızıntılar mevcut. İddialara göre, bu yeni el konsolu, 2 adet Cortex-A4, 2 adet Cortex-A720 ve 4 adet Cortex-A520 çekirdeklerini içeren bir MediaTek işlemciyle çalışacak. Bu, oyun performansını önemli ölçüde artacak.

Daha önceki söylentiler, Nintendo Switch 2’nin Nvidia Tegra T239 “Drake” işlemcisine sahip olacağını belirtiyordu, ancak yeni bilgiler bu planların değiştiğini gösteriyor. Tegra T239’un temel aldığı Tegra Orin çip ailesi, 2018 yılında piyasaya sürüldü, bu yüzden Nintendo’nun daha güncel bir işlemciye geçişi bir adım.

Nintendo Switch 2’nin performans açısından önemli bir artış sunması bekleniyor. Bu, oyunculara daha fazla grafik gücü ve oyun deneyimi sağlayabilir, hatta PlayStation 5 ve Xbox Series S gibi rakip konsollara yaklaşabilir.

Ayrıca, Nintendo Switch 2’nin Nvidia Ada Lovelace mikro mimarisine dayanan 12 ila 16 SM’li bir GPU’ya sahip olacağı ve 12 ila 16GB RAM ile donatılacağı da söyleniyor. Bu, daha büyük ve daha karmaşık oyunların sorunsuz bir şekilde çalışmasına yardımcı olabilir.

Buna ek olarak, Nintendo Switch 2’nin geriye dönük uyumluluk sunması bekleniyor, bu da eski Nintendo Switch oyunlarının yeni konsolda oynanabilecek.

Ancak tüm bu bilgiler henüz resmi olarak doğrulanmış değil ve sadece söylentilere dayanıyor. Nintendo’nun resmi duyurularını beklemek gerekiyor. Ancak eğer bu söylentiler doğruysa, Nintendo Switch 2, oyun dünyasında büyük bir çıkış yapabilir ve oyunculara heyecan verici bir deneyim sunabilir.

EasyCep’e Fibabanka’dan yeni yatırım!

0

Türkiye’nin en büyük yenilenmiş elektronik ürün marketi EasyCep’in Fibabanka ile gerçekleştirdiği stratejik ortaklık, Fibabanka’nın hisselerini artırma kararı almasıyla daha da güçleniyor. Girişim, yeni yatırımla birlikte, Türkiye’de lider konumunu sağlamlaştırmayı hedefliyor.

Türkiye’nin lider yenilenmiş elektronik ürün marketi EasyCep, geçtiğimiz yıl Seri A yatırım turunda 100 milyon dolarlık değerleme üzerinden aldığı 11 milyon dolar yatırımla, 2022 yılında mağaza ve çalışan sayısının yanı sıra aylık telefon yenileme kapasitesini artırarak 15 kat büyüdü.

Büyüme yolculuğuna Fibabanka’nın yeni yatırımyla devam edecek olan EasyCep, bu güçlü destek sayesinde liderliğini pekiştirip, teknoloji dünyasında yeni ufuklara yelken açmaya hazırlanıyor.  

EasyCep global marka olmayı hedefliyor

EasyCep Kurucu Ortağı ve CEO’su Mehmet Akif Özdemir

“Yenilenmiş telefon sektöründe en çok bilinen markayız. Bu yatırımla birlikte Türkiye yenilenmiş telefon pazarına yön vermeye devam ederken, yurt dışındaki operasyonlarımızla da global bir marka olma yolunda sağlam adımlar atacağız.” açıklamasını yapan EasyCep Kurucu Ortağı ve CEO’su Mehmet Akif Özdemir şunları söyledi: “Ülkemizde bir sektörün inşasına öncülük etmek gibi zorlu ancak heyecan verici bir rol üstlendik. Geldiğimiz noktada, başta yenilenmiş telefon olmak üzere hem yenilenmiş elektronik ürün satışlarında hem de EasyCep’in bilinirliğinde önemli bir artış elde ettik. Özellikle yenilenmiş telefon pazarının sadece Türkiye’de değil yakın bölgemizde çok önemli bir potansiyeli var. Fibabanka’yla olan stratejik ortaklığımızın daha da güçlenmesiyle, Türkiye’deki operasyonlarımızı genişletirken, uluslararası pazarlara açılma sürecimizi hızlandırcağız. İş modelimizi başka ülkelere taşıyarak daha çok insanı yenilenmiş elektronik cihazlarla tanıştıracağız.”

EasyCep’in inovasyon vizyonuna vurgu yapan Özdemir, “Sürekli değişen trendleri takip ediyor ve iş modelimize hızla adapte ediyoruz. Teknolojik altyapımızı güncelleyerek büyüme hızımızı daha da artırmayı hedefliyoruz.” şeklinde konuştu.

Konuyu değerlendiren Fibabanka Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi Ömer Mert, Finberg ile girişimlere uzun süredir yatırım yaptıklarını ve kurdukları yakın ilişkilerle girişimcilerin ihtiyaçlarını çok yakından takip ettiklerini ifade ederek şunları söyledi: “Girişimcilik ruhunu; yaratıcılığın, inovasyonun öncüsü ve parçası olduğumuz Fiba Grubu’nun kuruluş felsefesinden alıyoruz. Dolayısıyla girişim ekosistemine yaptığımız her türlü yatırımı çok önemsiyoruz. Çekirdek yatırımla başlayan ve Seri A turu yatırımı ile devam eden EasyCep girişimine olan desteğimizi yeni yatırımımızla sürdüyor, böylelikle büyümekte olan öncü ve yenilikçi girişimlere verdiğimiz yatırım desteğiyle onların hızla gelişmelerine destek oluyoruz.”

Büyüme potansiyeli yüksek teknoloji tabanlı girişimlere yatırımları ile tanınan Fibabanka’nın girişim sermayesi yönetim şirketi Finberg’in Yönetim Kurulu Üyesi İhsan Elgin ise EasyCep’e yaptıkları yatırıma ilişkin olarak, “EasyCep’e ilk yatırımımızı iki yıl önce çekirdek aşamasında yaptık. Seri A ile devam ettiğimiz yatırımımızı hisslerimizi artırarak sürdürüyoruz. Giderek güçlenen stratejik ortaklığımızın, EasyCep’in lider olduğu Türkiye’nin ötesine uzanarak, MENA ve CEE bölgelerinde yenilenmiş elektronik ürün potansiyelinin yüksek olduğu ülkelerdeki en güçlü oyuncu olmasına büyük bir katkı sağlayacağına inanıyoruz” ifadelerini kullandı.”

Türkiye’nin sonraki unicorn’u olmaya aday

Tüketicilerin cep telefonu alma tercihleri hakkında bağımsız araştırma kuruluşu Sia Insight tarafından, bu yıl mayıs ayında 12 ilde bin kişi ile yapılan bir araştırma, 2018 yılında kurulan ve Ticaret Bakanlığı’ndan lisans alan ilk yenileme merkezlerinden biri olan EasyCep’in, tüketiciler tarafından bu sektörde bilinirliği en yüksek marka olduğunu ortaya çıkarmıştı.

2018 yılında kurulan EasyCep, 2020 yılında Ticaret Bakanlığı tarafından hazırlanarak yürürlüğe giren telefon yenileme merkezlerine ilişkin mevzuatın ardından, telefon yenileme merkezi sertifikası alan ilk girişimlerden biri oldu. Telefon ve teknolojiyi tüm tüketiciler için ulaşılabilir hale getirmeyi hedefleyen şirket, binlerce telefonun yenilemesini yaparak hem ithalatın azalmasıyla ekonomiye katkı sağlıyor, hem de yeni telefon üretiminden kaynaklı karbon salımının azalmasına destek oluyor.  EasyCep, büyüme yolculuğunda yakaladığı ivmeyi sürdürerek, Türkiye’nin bir sonraki unicorn’u olmayı hedefliyor.

Turkcell CEO’su Murat Erkan görevini bıraktığını açıkladı!

0

İlk olarak Haziran 2008’de Tellcom genel müdürü olarak Turkcell bünyesine katılan Murat Erkan, 2015 yılında Satıştan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak üst düzey konuma yükseldi. 7 yılı aşkın bir süredir Turkcell’de üst düzey yöneticilik konumunda olan Murat Erkan, bugün şirket ile olan bağını kopardığını açıkladı.

Turkcell CEO’su Murat Erkan 2019’da göreve başladı

Şirketin bir önceki CEO’su olan Kaan Terzioğlu‘nun 20219’daki istifasının ardından geçici süreliğine yerine gelen Murat Erkan, şirketin aldığı kararla kalıcı görevine başladı. Turkcell’in 5. Genel Müdürü olan Erkan, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklama ile görevi bıraktığını açıkladı. Öte yandan görevi kimin devralacağı belirsizliğini koruyor.

İşte Murat Erkan’ın açıklamaları;

Sosyal medyadaki paylaşımlarıma baktığımda her birinin Turkcell’le dolu olduğunu görmek, Turkcell’e liderlik etmek bana her zaman gurur verdi. .Ancak aldığım karar üzerine 15 senemin geçtiği ve bu esnada kurduğumuz bağlarla ikinci evim gibi hissettiğim Turkcell’den ayrılıyorum. Bana emanet edilen koltuğu ve unvanı teslim ettim ancak güçlü birlikteliklerimiz asla emanet değil; bundan sonra da hep sürecek. 

Tüm Turkcell ailesinin her bir ferdine tek tek teşekkür ediyorum. Turkcell Superonline’daki ilk günümden bu yana hiçbir zaman unutamayacağım bir serüveni birlikte yaşadık. Turkcell, başarılı işlerine yenilerini eklerken, ben de ülkemizin göz bebeği şirketimle gurur duymaya devam edeceğim.

İkinci el elektrikli araç satın alırken dikkat!

Artık belirli kilometre ve yaşa ulaşan elektriklilerin de tıpkı konvansiyonel motorlu araçlar gibi satın alınmadan önce belirli kontrollerden geçmesi tavsiye ediliyor. Ön takım, süspansiyon ve fren aksamı benzinli ve dizel araçlarla benzer olan elektriklilerin en önemli hususları ise güç ihtiyacına cevap veren elektrikli motoru, aktarma organları ve bataryaları oluyor. Yüksek tork sebebiyle ön takımın ve lastiklerin çabuk aşındığını söyleyen Pilot Garage Genel Müdürü Cihan Emre, “Özel arıza tespit cihazlarıyla pil ne kadar şarj edilmiş ne kadar ömrü kalmış ve kaza geçmişi varsa araç doğru onarılmış mı, kapsamlı şekilde kontrol edilmesini tavsiye ediyoruz. Bu araçların en pahalı parçaları pilleri. İstanbul gibi zorlu yol şartlarında araç altını vurduysa, pili zarar görmüş mü kontrol edilmeli. Bataryası hasarlı bir aracın onarım maliyeti çok yüksek olur. İkinci el elektrikli araç satın alırken tabiri caizse çarpılmayın.” dedi. 

Oto ekspertizin Türkiye’deki mucidi Pilot Garage, sayıları her geçen gün artan elektrikli araçların, ikinci elde de popüler hale gelmeye başladığını, ancak belirli kontrollerin mutlaka ekspertiz tarafında yapılması gerektiğini tavsiye etti. Yürüyen aksamı, fren sistemi içten yanmalı motorla donatılan araçlarla aynı olan elektriklilerin pil sağlığı ise hayati önem taşıyor. Hasar gören ya da su alan bataryalar, zaman içinde çok yüksek maliyetlere sebep oluyor. 

Yerli otomobil dahil birçok elektrikli ekspertize gelmeye başladı

Yüksek tork sebebiyle lastik, fren ve süspansiyon elemanlarının çabuk aşınabileceğini belirten Pilot Garage Genel Koordinatörü Cihan Emre, bu parçaların mutlaka kontrol edilmesini, ardından aracın lifte kaldırılarak pilin fiziki durumunun kontrolünün sağlanmasını önerdi. İstanbul gibi zorlu yol şartları olan şehirlerde aracın altının kasislere vurabildiğini ve pilin zarar gördüğünü söyleyen Emre, “Bazı elektrikli modeller yaşları gereği üretici garantisinden çıkmak üzere, bu araçların mutlaka işinde ehil olan servisler tarafından düzenli olarak bakımı yapılmış mı, araştırmak gerekiyor. Yerli otomobilimiz dahil elektrikli araçlar ekspertiz noktalarımıza sıklıkla uğramaya başladı. Bu araçlarda en önemli aksam batarya, batarya da tam aracın altında konumlanıyor. Şiddetli bir alt darbe pilin fiziksel durumunu bozuyor.” yorumunda bulundu.

Kilometre ve pil sağlığı tespiti yapılmalı

Özel elektronik tespit cihazları ile elektrikli araçların kilometre tespitinin yapıldığını ve yapılan kilometreyle, ilk günden bu yana gerçekleştirilen şarjın birbirini tutup tutmadığına bakıldığını dile getiren Emre, “Şarj ömrü tıpkı telefonlarda olduğu gibi zaman içerisinde kısalıyor. Çok kilometre yapmış bir elektrikli aracın otomatikman pil sağlığı da düşer. Pilin değişimi ise gerçekten çok maliyetli. Bu yüzden elektrikli araçların da ekspertiz işlemlerini önemsiyoruz. Diğer yandan elektrikli motorların soğutma sisteminde kaçaklar olması da büyük maliyetlere yol açabilir, bu kaçaklara da bakılmalı. İkinci el elektrikli araç alacaksanız, tabiri caizse çarpılmayın.” dedi.

Radarlara ve lidarlara da dikkat edilmeli

Elektrikli araçların deneysel bir yönü de olduğunu, birçok adaptif güvenlik sistemiyle donatılabildiğini ileten Emre, bu sistemlerin kazalarda zarar görebildiğini söyledi ve ekledi: “Otonom, yarı otonom sürüş sistemleri gibi birçok radar ve lidar kullanan gelişmiş sistemler hasar sonrası doğru tamirat ve kalibrasyona ihtiyaç duyar. Bu donanımların doğru çalışıp çalışmadığı da kontrol edilirse alıcıların kafası rahat eder, önemli masraflardan kurtulmuş olurlar.”

Apple inadından vazgeçti! Kullanıcıların çok beklediği o renk yelpazeye ekleniyor!

0

Apple, aslına bakıldığında ürünleri ve yaratmaya çalıştığı marka kültürü itibari ile oldukça tutucu bir yapıya sahip.

Şirket, bugüne kadar çıkardığı iPhone’larda her zaman en ince ve sade renkleri tercih etti. Bugüne kadar attığı en radikal renk değişikliğinde dahi Çinli rakipleri rengarenk telefonlar üretiyorken canlı fakat tek renk modelleri piyasaya sürdü.

Geçmişte Apple, iPhone 7 serisiyle bir yıl boyunca mat iPhone’lar yapma konusunda da elini denedi, ancak kısa süre sonra durdu. Bununla birlikte, Cupertino merkezli teknoloji devi yine mat siyah iPhone’lar yaratmaya geri dönebilir, ancak ne yazık ki bu, yaklaşan iPhone 15 serisini içermeyecek.

Neler oluyor?

İlk olarak PatentlyApple tarafından tespit edilen Apple, kısa süre önce ABD Patent ve Ticari Marka Ofisi (USPTO) tarafından anodize yüzeylerde mat siyah bir yüzey oluşturmak için “mat siyah görünüme sahip eloksallı kısım” başlıklı bir patent aldı ve ilk kez Mayıs 2020’de dosyalandı. Rapora göre, bu teknolojinin mucitleri James Curran, Aaron Paterson ve Sonja Postak. 11751349-B2 numaralı patent, metal bir alt tabaka üzerine, ışık emici özellikler geliştirecek şekilde kazınmış eloksallı bir tabaka döşemeyi içeriyor.

Patent ayrıca Apple’ın mat siyah renk seçeneği sunabileceği cihazlar için diyagramları gösteriyor. Patent, mat siyah bir iPhone, Apple Watch, iPad ve hatta bir MacBook için planlar içeriyor.

İlginç bir şekilde, Apple bununla Koyu Gri veya Mavi yerine gerçek Siyah renk elde etmek istiyor gibi görünüyor, bu da birkaç koyu renkli üründe geçerli. Bu Apple ürünlerinde zor görünse de, önümüzdeki birkaç yıl içinde böyle bir şeyin geleceğini görmek ilginç olacak.

Tüm patentler gelişim aşamasına bile gelmese de, özellikle DJ döner tabla donanımlı bir MacBook ve hatta katlanabilir bir iMac için son patentler ortaya çıktıktan sonra, Apple mühendislerinin yaratıcılığını görmek gerçekten ilginç!

Yaklaşan etkinlik, hem yeni iPhone’la ilgili, hem de şirketin gelecek planlarına yönelik bir çok soruya cevap verecek. Şimdilik beklemedeyiz.

Starfield sistem gereksinimleri tartışma yaratıyor!

0

Son haftalarda sayısız konuşmaya ve hayal gücüne ilham veren bir isim var: Bethesda Softworks’ün on yıllardır beklenen yeni oyunu Starfield. Yakın gelecekte piyasaya sürülecek olan bu merakla beklenen oyun, sektörde büyük yankılar uyandırdı ve hem hayranlar hem de uzmanlar, gelen her bir bilgi parçasını detaylıca inceliyorlar.

Starfield ve AMD İşbirliği: Gerçek Mi, Pazarlama Taktiği Mi?

Bethesda’nın Xbox Series S/X için Starfield’ın FPS sınırlamasına gitmesi oldukça tartışmalı bir karar oldu. Şimdi ise odağı, oyunu tüm ihtişamıyla deneyimlemek için gereken PC sistem gereksinimlerine kaydı. AMD’nin Starfield için “özel PC ortağı” olmasının ardından, 1080p, 1440p ve 4K çözünürlük hedefleri için detaylı teknik özellikler sunuldu. Ancak bu bilgilerin pazarlama gösterisinden çok pratik bilgi olup olmadığı konusunda tartışmalar var.

Starfield’ın “Kahramanca” ve “Efsanevi” Teknik Gereksinimleri

Starfield

AMD’nin tanıtımına göre “Kahramanca” olarak etiketlediği 1080p oyun deneyimi için AMD Ryzen 5 7600 CPU ve AMD Radeon RX 7600 GPU gerekiyor. “Efsanevi” 4K deneyimi için ise AMD, Ryzen 7 7800X3D CPU ile Radeon RX 7900 XT GPU’yu öneriyor. Ancak bu işlemciler oldukça yeni ve pahalı. Gerçekten de Starfield’ı oynamak için bu donanımlara ihtiyaç duyulacak mı?

Bethesda ise daha ekonomik minimum ve önerilen sistem gereksinimleri sunmuş durumda. Minimum sistem gereksinimleri AMD Ryzen 5 2600X veya Intel Core i7 6800K, AMD Radeon RX 5700 veya Nvidia GeForce GTX 1070 Ti içeriyor. Önerilen sistemde ise AMD Ryzen 5 3600X veya Intel i5 10600K, AMD Radeon RX 6800 XT veya Nvidia GeForce RTX 2080 yer alıyor.

Starfield, NVIDIA ve Intel GPU’ları Nerede?

Starfield

AMD’nin promosyonel teknik özelliklerinde NVIDIA veya Intel GPU’lar için herhangi bir destek bulunmuyor. Bethesda, oyunun DLSS 2 veya XeSS’yi destekleyip desteklemeyeceği konusunda henüz bir açıklama yapmadı. Ancak, modder PureDark’ın NVIDIA DLSS 3’ü bir mod aracılığıyla uygulamayı planladığı, fakat bu özelliğin bir Patreon duvarı arkasında olabileceği belirtiliyor.

Sonuç: Starfield Bekleniyor, Tartışmalar Devam Ediyor

Bu sistem gereksinimleri ve pazarlama taktikleri üzerine kafa yormaya devam ederken, Starfield’ın piyasaya sürülmesini sabırsızlıkla bekliyoruz. Önemli olan, bu yüksek sistem gereksinimlerinin yatırım yapmaya değer bir oyun deneyimi sunup sunmayacağıdır. Şimdilik yapabileceğimiz tek şey beklemek, izlemek ve bu kozmik yolculuk için PC’lerimizi hazır tutmaktır.

Hindistan, Ay’da 50 yıl sonraki ilk depremi kaydetti

Hindistan Uzay Araştırma Örgütü (ISRO), Ay’a başarılı bir iniş gerçekleştiren Vikram iniş aracı ve Pragyan ay gezgini ile tarihi bir adım atmıştı.hindistanın yeni keşifi, yalnızca bir uzay görevinin başarısı değil, aynı zamanda Ay yüzeyinin gizemli jeolojik yapısı hakkında büyük öneme sahip bir bulguyu da beraberinde getirdi.

9 Eylül 2023 tarihinde duyurulan bu gelişme, Ay’da 50 yıldan uzun bir süredir kaydedilen ilk ay depremi işareti olarak tarihe geçti. ISRO’nun Vikram iniş aracındaki Ay Sismik Aktivite Aracı (ILSA) tarafından tespit edilen bu olay, Ay’daki jeolojik aktivitelerin sırlarını aydınlatatabilir.

ILSA, Ay yüzeyinde doğal depremler, çarpışmalar ve yapay olaylardan kaynaklanan titreşimleri algılamak üzere tasarlanmış bir cihaz. ISRO’ya göre, bu son olay ILSA’nın Pragyan keşif aracının yakınındaki titreşimlerden çok daha güçlüydü. Ancak şu an için bu olayın kesin kaynağı hala bilinmemekte.

Eğer bu olay bir ay depremi olarak doğrulanırsa, bu Ay yüzeyinin altında daha fazla jeolojik faaliyet olduğunu gösteren önemli bir olay. Bilim insanları için bu, Ay’ın nasıl oluştuğu ve evrildiği konusundaki teorileri daha iyi anlama fırsatı sunabilir.

Vikram iniş aracı ve Pragyan ay gezgini, güneş enerjisiyle çalıştığı için gece boyunca uykuya geçmektedir. Ancak ISRO, bu cihazların yakın gelecekte yeniden aktif hale geleceğini ve Ay yüzeyindeki görevlerine devam edeceklerini açıkladı. Bu, Ay’da daha fazla bilimsel keşfin ve anlayışın kapısını aralayabilir.

Sonuç olarak, Hindistan’ın Ay Görevi, Ay yüzeyinin sadece göründüğü gibi basit bir uzay kayası olmadığını, içinde gizemli ve karmaşık bir dünya barındırdığını gösteriyor. Bu yeni keşif, Ay hakkındaki bilimsel merakımızı artırarak, uzay keşifleri alanında büyük bir adım atıldığını gösteriyor.