Elon Musk, X’e yönelik suçlamalara dava açarak cevap veriyor!

Elon Musk, antisemitizm, aşırılıkçılık ve bağnazlıkla mücadele etmek için çalışan bir örgüt olan ADL’yi kendisini ve X’i yanlış bir şekilde antisemitik olmakla suçlamakla suçladı.

Musk konu hakkında “Anti-Semitizm konusunda platformumuzun adını temize temizlemek için, Anti-Defamation League’e karşı bir iftira davası açmaktan başka seçeneğimiz yok gibi görünüyor … ah ironi!” şeklinde tweet attı.

Musk ayrıca X’in düşen ABD reklam geliri için ADL’yi suçladı ve “ABD reklam gelirimiz, öncelikle @ADL’nin reklamverenler üzerindeki baskısı nedeniyle hala %60 düştü (reklamcıların bize söylediği şey bu), bu yüzden neredeyse X/Twitter’ı öldürmeyi başardılar!” dedi.

Tweetler, Musk’ın geçen hafta X’te trend olan #BanTheADL hashtag’li gönderileri beğenmesi için çağrılmasıyla geldi. Trend olan hashtag ve Musk’ın onunla olan ilişkisi, ADL’nin X CEO’su Linda Yaccarino ile platformda nefret söylemiyle mücadele hakkında verimli bir konuşma yaptığını söylemesinden saatler sonra başladı.

Pazartesi günü Musk, ”Satın alma işleminden bu yana, @ADL bu platformu yanlış bir şekilde suçluyor ve anti-Semitik olmakla öldürmeye çalışıyor.” dedi. “Bu devam ederse, ironik bir şekilde “Anti-Defamation” Ligi’ne karşı iftira davası açmaktan başka seçeneğimiz olmayacak.”

Antisemitizm, Musk devralmadan çok önce Twitter’da bir sorun oldu. 2016 yılında ADL, kısmen 2016 cumhurbaşkanlığı seçimlerinin söylemi nedeniyle, platformda gazetecileri hedef alan antisemitik nefret söylemindeki artışı belgeleyen bir rapor yayınladı.

Musk platformu satın aldığından beri nefret söylemi raporları boldu. Ocak ayında, Almanya’da platformu ülkede suç olan Holokost inkarını yanlış kullanmakla suçlayan bir dava açıldı. Dört ay sonra Almanya, sosyal medya nefret söylemi kaldırma yasasına defalarca uymadığı için sosyal medya platformuna para cezası vereceğinin sinyalini verdi.

Ağustos ayı başlarında, X, kuruluşun Twitter‘ın Twitter Blue kullanıcıları tarafından yayınlanan nefretin %99’una karşı harekete geçmediğini tespit eden bir rapor yayınlamasının ardından, Dijital Nefretle Mücadele Merkezi (CCDH) adlı İngiliz kar amacı gütmeyen kuruluşa da dava açtı. Grup ayrıca Twitter’ın algoritmasının “zehirli tweetleri” artırıp artırmadığını da sorguladı. X, CCDH’yi yasa dışı bir şekilde verilere erişmekle ve platformda nefret söyleminde bir artış göstermek için gönderileri seçici olarak seçmekle suçluyor.

Reklam gelirindeki kayıpta ADL’nin payı ne kadar?

Musk, ADL’nin reklamverenler üzerindeki baskısının X’in normalden daha düşük ABD reklam gelirine neden olduğunu söyledi.

New York Times’ın bir raporuna göre, X’in 1 Nisan 2023’ten Mayıs ayının ilk haftasına kadar olan beş haftalık bir süre boyunca ABD reklam geliri, bir önceki yıla göre %59’luk bir düşüşle 88 milyon dolara ulaştı.

Yavaş bir ekonomide, reklamverenler her yerde geri çekilme eğiliminde oluyor, bu nedenle gevşek bir reklam pazarı, X’in reklam sorunlarının hepsinin kesinlikle kişisel olmadığı anlamına gelebilir. Ek olarak, Elon Musk devraldıktan sonra ateşleme çılgınlığına girdiğinden, daha düşük bir maliyet temeli, X’in çalışan maliyetlerini karşılamak için daha az gelire ihtiyacı olduğu anlamına geliyor.

Bununla birlikte, X’in Elon Musk tarafından satın almasından gelen çok fazla borcu var.

X’in tüm acıları için ADL’yi suçlamak adil mi? Kesinlikle değil. X, “konuşma özgürlüğü” için güvenli bir sığınak olarak, marka güvenliği yönergelerine aykırı içeriğin daha sık ortaya çıktığı bir yer haline geldi.tun nasıl karıştırılacağına dair bir örnek oluşturarak sürekli olarak birleştirin.

Reklamverenlerin sınırlı bir harcaması var ve hangi markalarla ve konuşmalarla ilişkilendirilebileceklerini dikkatlice seçmeleri gerekiyor. Antisemitizme karşı olduğunu iddia etmek sadece bir söylem. Reklamverenler ve kullanıcılar eylem bekliyor.

Yeni OLED iPad Pro devasa depolama alanıyla geliyor

0

Apple, 2024 yılında piyasaya süreceği yeni iPad Pro modeli ile büyük bir çıkış yapmaya hazırlanıyor. Yeni iPad Pro’nun en büyük özelliği, OLED ekran teknolojisine sahip olması olacak. Bu, Apple’ın bir iPad modelinde OLED ekranı kullanacağı ilk kez olacak ve kullanıcıların daha canlı renkler ve daha yüksek kontrast oranı ile olağanüstü bir görsel deneyim yaşamalarını sağlayacak.

Ancak sadece ekranla sınırlı kalmayacak. Yeni bir rapora göre, iPad Pro’nun depolama kapasitesi de büyük bir artış gösterecek. Şu anki iPad Pro modelleri 2TB dahili depolama alanına sahipken, 2024 modeli olan OLED iPad Pro’nun bu kapasiteyi tam iki katına çıkararak 4TB’a yükselteceği söyleniyor. Bu, içerik üreticileri, fotoğrafçılar ve diğer profesyonel kullanıcılar için inanılmaz bir avantaj sağlayacak.

OLED iPad Pro’nun iki farklı ekran boyutuyla piyasaya sürülmesi bekleniyor: 11.1 inç ve 13 inç. Ayrıca, bu modellerin Apple’ın 2023 sonlarına doğru piyasaya sürmeyi planladığı M3 çipi ile güçlendirileceği konuşuluyor. Ayrıca, yenilenen Magic Keyboard’un daha büyük bir trackpad ile MacBook’a yakın bir deneyim sunacağına dair spekülasyonlar da mevcut.

Fiyatlandırma konusunda ise, 11.1 inç OLED iPad Pro’nun 1500 dolarlık bir başlangıç fiyatıyla geleceği ve 13 inç modelinin ise 1800 dolarlık bir başlangıç fiyatıyla satışa sunulacağı söyleniyor.

Apple’ın bu yeni iPad Pro modeli, hem görsel olarak hem de depolama kapasitesi açısından kullanıcıların beklentilerini karşılayacak gibi görünüyor. 2024’ü heyecanla bekleyen iPad hayranları için bu model büyük bir çekim merkezi olacak gibi görünüyor.

Üretken yapay zekâ işletmeleri dönüştürüyor!

0

Mastercard Signals raporunun son sayısı yayımlandı. Rapor, üretken yapay zekânın özellikle bankacılık, perakende, turizm gibi sektörlerdeki büyük şirketler ve küçük işletmeler için müşteri etkileşimini güçlendirme, iş operasyonlarının verimliliğini artırma ve yazılım geliştirmeyi destekleme gibi birçok potansiyele sahip olduğunu ortaya koyuyor. Ayrıca bu dönüşümün en geç yedi yıl içerisinde tamamlanabileceğinin altını çiziyor.

Hızla gelişmeye devam eden, yeni çözüm ve fırsatlar sunan yapay zekâ teknolojisinin son ürünü “üretken yapay zekânın” ticaretin geleceğine yönelik potansiyel etkilerine odaklanan rapor, son dönemde duyurulan diğer teknolojilerin aksine bu teknolojinin net kullanım alanları sunduğunu ve hemen her sektörde dönüştürücü bir rol oynayabileceğini ortaya koydu.

Rapora göre üretken yapay zekâ, insan ifadelerini taklit etme ve insan üretimine benzer içerik yaratma konusundaki şaşırtıcı yeteneği sayesinde son zamanda büyük ilgi görüyor. Raporda üretken yapay zekânın, müşteri etkileşimini güçlendirme, iş operasyonlarının verimliliğini artırma, yazılım geliştirmeyi destekleme ve daha birçok potansiyel faydaya sahip olduğuna vurgu yapılıyor. Üretken yapay zekânın özellikle bankacılık, perakende ve turizm gibi sektörlerdeki hem büyük hem küçük işletmelerin ticari dönüşümünde önemli rol oynayacağı da belirtiliyor.

Yapay zekâdan yapay zekâya ticaret

Bu dönüşüm esnasında ayrıca, ‘yapay zekâdan yapay zekâya ticaret’ için diğer botları düzenlemek üzere tek bir kişiselleştirilmiş yapay zekâ botu kullanan; satın alma, teslimat ve ödemeyi çok az müdahale ile veya hiç insan müdahalesi olmadan koordine eden yapay zekâ uygulamaları da karşımıza çıkacak. Beş ila yedi yıl içerisinde tamamlanması beklenen bu dönüşümün özellikle veriye duyarlı ve kritik verileri işleyen sektörlerde bu entegrasyonu gerçekleştiren kuruluşlara başarı getirmesi bekleniyor.

Mastercard raporunda ayrıca, güncel haliyle bile son derece güçlü olan bu teknolojinin insan gözetimiyle gelişimine devam etmesi durumunda inanılmaz fırsatlar vaat ettiğinin de altı çiziliyor. Üretken yapay zekânın güvenli kullanımın, küresel bir topluluk olarak kolektif eylemlere bağlı olduğunun da vurgulandığı raporda, riskler ve zorlukları ele alınarak benimsenirse, teknolojinin ticaret için dünyayı olumlu yönde etkileyecek bir dönüşüme yol açabileceği de belirtiliyor.

Online pazarlama araştırma şirketi Adgager REM People’dan yatırım aldı!

Perakende sektöründeki yeni girişimler için bu yıl fon ayıran REM People, 6.6 milyon dolar değerleme ile Adgager’a yatırım yaptı. Araştırma ve içgörü dünyasına teknolojik çözümler sunan Adgager, yatırımla birlikte araştırmalarını yapay zekâyla geliştirirken global pazara açılmayı hedefliyor.

Teknolojiyi kullanarak uçtan uca pazar araştırma çözümleri sunan Adgager, 6.6 milyon dolarlık değerlemeyle yatırım turunu tamamladı. Türkiye’de kurulan ve 50’den fazla ülkeye yapay zekâ tabanlı görüntü tanıma teknolojileri ve perakende analitiği hizmetleri sunan REM People’ın yaptığı yatırımla birlikte Adgager, global büyüme hedefini büyüttü. 

Girişimlere 4.5 milyon dolar ayrıldı

2015’te perakende ve teknoloji tecrübesine sahip tekno-girişimciler tarafından kurulan REM People, yapay zekâ destekli omni-kanal perakende analitiği ve 6 adımda satış verimliliği çözümleri sunan yeni nesil perakende analitiği şirketi hâline geldi. Tamamen Türk mühendislerin geliştirdiği yazılımla alanında lider markalara hizmet veren REM People, bu yılın başında ABD merkezli yatırım şirketi Ethos Asset Management’tan aldığı 12 milyon dolarlık yatırımdan sonra girişim ekosistemini destekleyecek bir planı hayata geçirmeye başladı. REM People, birlikte çalışabileceği 5 teknoloji girişimine 4.5 milyon dolar yatırım yapmak üzere fon ayırmıştı. Söz konusu hedefin ilk adımı olarak REM People, geçtiğimiz ay B2B e-ticaret uygulaması Hoopla’ya 1 milyon dolarlık yatırım yapmıştı. 

Yapay zekâ temelli bir perakende teknoloji merkezi olma hedefiyle büyüyen REM People’ın yeni yatırımı, önemli markalara araştırma çözümleri sunan Adgager oldu. 2016 yılında İTÜ desteğiyle yola çıkan, 2017 yılında şirketleşerek ilk yılında başarılı projeler gerçekleştiren Adgager, geliştirdiği çözümlerle birlikte 2022 yılında bir önceki yıla göre cirosunu yüzde 400 artırmıştı. Bu sürede aldığı tohum öncesi yatırımlar için yatırımcılarını ‘exit’ ettirmeyi başaran Adgager, geliştirdiği uçtan uca pazar araştırma çözümleriyle büyümeye devam ediyor. 

90 bin kullanıcısı var

REM People

90 bini aşkın kullanıcısıyla araştırma sektöründe değerli projelere imza atan Adgager, kurulduğu günden bu yana 1500’den fazla proje ile birçok markaya içgörü partneri olarak hizmet verdi. 2024 yılında yeni hedeflerle ilerlemek isteyen şirket, aldığı bu yeni yatırım ile ülke sınırlarını aşmayı planlıyor. Adgager CEO’su Umut Vural, REM People birlikteliğinin sektörde fark yaratan projeler için büyük bir adım olduğunu belirtirken yeni yatırımın ardından büyüme hedeflerini şöyle anlatıyor:

‘’REM People ile aynı sektörde değer üretiyor olmamız ve vizyonumuzun kesiştiği noktalar bizim için çok önemli bir şans. Ortak hedeflerimiz ve iş birliğimizle geliştirdiğimiz araştırma yolculuğunu yapay zekâ ile tanıştırmak istiyoruz. Araştırma dünyası için bir devrimin peşindeyiz. 2024 yılına büyüme hedeflerimiz ve yeni projelerimizle hızlı bir giriş yapacağız. Hâlihazırda geleneksel ve dijital kanalda yayınlanan tüm reklam filmlerini, kullanıcıları üzerinde marka bağımsız olarak otomasyon sistemiyle ölçüp raporlayan AdQ’yu hayata geçirmek ilk hedefimiz.”

AdQ ile birlikte reklam sektörü için benzersiz ölçüm sistemleriyle referans noktaları yaratmak ve REM People ile birlikte global hedeflere yürümek isteyen Adgager, 2024 yılında 2 farklı ülkede var olmak için mevcut çalışmalarına devam edecek. 

REM People CEO’su Bülent Peker ise Hoopla’dan sonra ikinci yatırımları olan Adgager ile online araştırma pazarını da yapay zekâ ve derin öğrenmeyle geliştireceklerini belirterek şöyle konuştu: 

“Büyüme planımız doğrultusunda REM People, yapay zekâ temelli bütünleşik çözümler sunan bir merkez olacak. Bir taraftan kendi alanımızdaki global yayılım ve yeni ürün çalışmalarımızı hızlandırırken diğer taraftan, birlikte tamamlayıcı çözümler sunabileceğimiz start-up ve teknoloji girişimlerine de yatırım yapıyoruz. Adgager ile bu hedefimize bir adım daha yaklaşıyoruz. Adgager’ın başarısının Türkiye sınırlarını aşacağına inanıyoruz.”

RFID teknolojisi perakendede verimliliği artırıyor

Perakende sektöründe son dönemde en çok tercih edilen teknolojilerden biri olan RFID (Radio Frequency Identification – Radyo Frekansı Tanımlama), Türkiye’de ve tüm dünyada yaygınlaşıyor. RFID Envanter Yönetim Çözümü, perakendecilere operasyonel verimliliği artırmak, maliyetleri düşürmek ve müşteri memnuniyetini en üst düzeye çıkarmak gibi birçok avantaj sunuyor. Türkiye başta olmak üzere faaliyet gösterdiği ülkelerin önemli bir kısmında pazar lideri olan LC Waikiki, gerçek zamanlı envanter yönetimi için Securitas Technology’nin RFID Envanter Yönetim Çözümünü kullanmaya başladı. LC Waikiki Operasyonel Mükemmellik, Süreç Geliştirme ve Yalınlaştırma Direktörü Cengiz Dörtoluk, minimum eforla maksimum değer üretebildikleri bir ortam yaratmak ve müşterilerine keyifli bir alışveriş deneyimi sunmak için RFID teknolojisini kullanmaya başladıklarını söyledi.

Minimum eforla maksimum değer

Her gün mağazalarına yaklaşık 1,5 milyon ürün sevk ettiklerini belirten Dörtoluk, “Bu sayı yaklaşık 40.000-45.000 koliye karşılık geliyor. Klasik yöntemde arkadaşlarımız bir koliyi stoklarına almak için yaklaşık 5 dakika mesai harcarken, artık RFID teknolojisiyle dokunmadan bir dakikanın altında saniyeler içerisinde her birini tekil olarak tanıyarak stoklarımıza alıyoruz. Türkiye’de 25.000’e yakın, tüm dünyada ise 45.000 çalışanımız var. Amacımız bu arkadaşlarımızın harcadıkları eforu minimum seviyeye indirmek ve maksimum değer üretmelerini sağlamak. RFID bize gerek çoklu gerek tekil sipariş talepleri gerekse müşterinin aradığı rengi, bedeni bulma konusunda hız ve kolaylık sağlıyor” diye konuştu.

LC Waikiki’de alışveriş hızlandı

LC Waikiki’nin kasa işlem hızında iddialı markalardan olduğunun altını çizen Dörtoluk, sözlerine şöyle devam etti: “Kasa noktasında her bir saniyenin bizim için çok büyük önemi var. Çünkü orada katma değer üretmeyen pek çok süreç söz konusu. Bu süreçleri yalınlaştırıp saniyelerin peşinden koşuyoruz. RFID teknolojisini kasalara entegre ederek, ortalama sepet büyüklüğüne bağlı olarak işlem bazında 12 ila 15 saniye arasında bir hız kattık. Böylece hem eforumuzu hem işgücümüzü azalttık hem de sırada bekleyen müşterinin bekleme süresini kısalttık. Bu kazanımların yanı sıra bir adım daha ileri giderek hızlı kasa (self check-out) sistemini hayata geçirdik.   8’i İstanbul’da 1’i Ankara ve İzmir’de olmak üzere 10 mağazamızda self check-out kasalarımız var. Jet kasa, hızlı kasa, self check-out kasa hiç kimseye yeni gelmeyebilir ama hazır giyim perakendesi için yenilik. Bu 10 mağazamızda ortalama kasa sayımızın yüzde 12-13’ü self check-out. Toplam işlemlerin yüzde 20’si, kredi kartı işlemlerinin de yüzde 30’u bu kasalardan geçiyor.”

İki yılda geri dönüşüm

Securitas Technology ile yürüttükleri RFID proje sürecinden de söz eden Dörtoluk, “Projeye başlamadan önce bütün alternatifleri değerlendirdik. RFID etikette dünyada hangi isimler varsa görüştük. Bize uygun en iyi alternatife odaklandık. İki yıl içerisinde geri dönüşümü alacağımızı düşünüyoruz. Şu anda 41 mağazada RFID teknolojisini kullanıyoruz. Türkiye’de başlayan bu hareketin 4 kıtaya da yayılacağını düşünüyorum. Bu çözüm sayesinde mal kabulden kasaya kadar tüm süreçlerimiz hızlandı. Stok doğruluğumuz en üst noktaya ulaştı. Artık RFID teknolojisine geçmenin vaktidir” şeklinde konuştu.

“Türkiye’de RFID hazır…”

Securitas Technology Avrupa Başkanı ve Türkiye CEO’su İsmail Uzelli ise müşterinin dijitalleştiği bir ortamda ürünün de dijitalleşmesi gerektiğine dikkat çekerek, “Bu dijitalleşme halkası içinde ürünü de RFID ile dijitalleştiren perakendeci, çok daha hızlı, çok daha verimli bir dijitalleşme sürecini tamamlamış olacak. Geçmişte RFID’e dair birçok soru işareti vardı, ancak bugün RFID hazır ve artık tüm dünyada ve Türkiye’de perakendeciler RFID’e geçiyor” dedi.

Huawei, HarmonyOS ile Windows’a rakip olmaya hazırlanıyor

Çinli teknoloji devi Huawei, HarmonyOS işletim sistemiyle Windows’a meydan okumaya hazırlanıyor. Uzun bir süredir HarmonyOS’a odaklanan Huawei, mobil cihazlardan sonra şimdi de masaüstü ve dizüstü bilgisayar pazarına adım atmaya hazırlanıyor. HarmonyOS’un arkasındaki isimlerden biri olan eski Huawei BG Yazılım Departmanı Başkanı Wang Chenglu, işletim sisteminin yakın bir gelecekte PC’lere geleceğini doğruladı.

Henüz resmi bir duyuru yapılmamış olsa da, Wang Chenglu, Weibo’da kullanıcıların sorularını yanıtlarken HarmonyOS’un PC platformuna geleceğini doğruladı. Bir kullanıcının “Gelecek yıl HarmonyOS PC olacak mı?” sorusuna Wang Chenglu basitçe “Evet” cevabını verdi. Ancak şu an için net bir lansman tarihi belirtilmedi

HarmonyOS’un PC platformunda Windows’a meydan okuması, Microsoft’un Windows 12 üzerinde çalıştığı söylentileriyle örtüşüyor. HarmonyOS, gereken desteği alırsa Windows 12 ile rekabet edebilir. İlk geliştirici denemeleri, HarmonyOS’un dizüstü bilgisayarlarda sorunsuz bir performansa sahip olduğunu gösteriyor.

Huawei, geçtiğimiz Ağustos ayında HarmonyOS 4.0’ı duyurdu. Yeni işletim sistemi, büyük tasarım değişiklikleri ve yeni özelliklerle geliyor. Ancak Huawei’ın, Microsoft veya Apple gibi dev rakiplere karşı nasıl bir rekabet ortaya koyacağını görmek için daha fazla ayrıntı beklememiz gerekecek.

Huawei’nin HarmonyOS’unun PC platformuna geleceği haberleri, teknoloji dünyasında büyük bir heyecan yaratıyor. İşletim sistemi savaşlarının yeni bir oyuncusu olarak HarmonyOS, rekabetin arttığı bir dönemde nasıl bir performans sergileyecek, merakla bekleniyor. Resmi duyurular ve gelişmeleri takip etmeye devam edeceğiz.

BtcTurk, Türkiye Milli Futbol Takımları ana sponsoru oldu

0

Türkiye Futbol Federasyonu ile gerçekleştirilen sponsorluk anlaşması imza törenine TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi, BtcTurk CEO’su Özgür Güneri, Erkek A Milli Futbol Takımı Teknik Direktörü Stefan Kuntz, Kadın A Milli Futbol Takımı Teknik Direktörü Necla Güngör Kıragası ve eMilli Takımlar Teknik Direktörü Tolga Atalay katıldı.

BtcTurk, Türkiye Milli Futbol Takımları ana sponsorluğunu 4 yıl daha sürdürecek anlaşmaya imza attı. Türkiye Futbol Federasyonu’nun İstanbul Riva’daki Hasan Doğan Milli Takımlar Kamp ve Eğitim Tesislerinde Merve Toy moderatörlüğünde gerçekleştirilen imza törenine, Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Büyükekşi, BtcTurk CEO’su Özgür Güneri, Erkek A Milli Futbol Takımı Teknik Direktörü Stefan Kuntz, Kadın A Milli Futbol Takımı Teknik Direktörü Necla Güngör Kıragası, eMilli Takımlar Teknik Direktörü Tolga Atalay ve milli takım oyuncuları katıldı.

TFF Başkanı Büyükekşi: “İş birliğini 4 yıl daha uzatmanın mutluluğunu yaşıyoruz” Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Büyükekşi sponsorluk lansmanında yaptığı konuşmasına Avrupa Şampiyonu olan A Milli Kadın Voleybol Takımı’nı kutlayarak başlayarak, “Dün akşam bize inanılmaz bir mutluluk yaşatan A Milli Kadın Voleybol Takımımızı en içten şekilde tebrik etmek istiyorum. Filenin Sultanları Avrupa Şampiyonu oldu. Bizlere büyük bir gurur yaşattılar. Tek tek herkesi kutluyorum. Başarılarının devamını diliyorum. Bugün 2020 yılından bu yana Milli Futbol Takımları ve eMilli Takımımızın ana sponsoru olan BtcTurk ile yol arkadaşlığımızı 4 yıl daha uzattığımızı duyurmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi; ‘Büyük işler, önemli atılımlar; ancak birlikte çalışma ile elde edilebilir.’ Bizim de Futbol Federasyonu olarak büyük hedeflerimiz var. Göreve geldiğimiz ilk günden bu yana futbolumuzu daha ileriye taşımak için birçok önemli çalışma yaptık ve yapmaya devam edeceğiz. Bu çalışmaların hedeflediğimiz sonuçları vermesi noktasında en önemli destekçilerimiz arasında sponsorlarımız yer alıyor. İlk göreve geldiğimizden bu yana sponsorluk gelirlerimizde kayda değer bir artış sağladık. Bu süreçte önemli anlaşmalar yaptık. Yerli ve global markaların desteği ile gücümüze güç kattık. 11 yeni sponsorumuzla sözleşmelerimizi yenilerken, yeni sponsorluk anlaşmaları imzaladık” dedi.

“BtcTurk ile yenilediğimiz sponsorluk anlaşmasının futbolumuza büyük güç ve sinerji katacağına inanıyorum” BtcTurk’ün, yeniledikleri anlaşma ile Türk futboluna desteğini büyüterek sürdürmeye devam edeceğinin altını çizen Büyükekşi sözlerini şöyle sürdürdü: “Birçok kez Federasyon olarak sponsorlarımızı sadece bir iş ortağı olarak değil, yol arkadaşı olarak gördüğümüzü dile getirmiştim. Bize göre bu yol arkadaşlığında iki tarafın da kazanması gerekiyor. Biz sponsorlarımızın desteğiyle hem maddi hem de manevi olarak gücümüze güç katarken, elde ettiğimiz başarılarla sponsorlarımızı gururlandırmak ve markalarına değer katmak istiyoruz. BtcTurk de Türk futbolunu hak ettiği yere taşıma çabamızda bizim en önemli yol arkadaşlarımızdan biri konumunda… BtcTurk ilk sponsorluk dönemimizde futbolumuz için birçok önemli projeye imza attı. Şanlı Cumhuriyetimizin ve köklü Federasyonumuzun 100. yılında, ‘Hep dahası var’ diyerek bu sene 10. yılını kutlayan BtcTurk ile yaptığımız iş birliğinin çok değerli olduğunu düşünüyorum. Futbolumuzda daha fazlasını istiyoruz. Daha büyük ve kalıcı başarılar hedefliyoruz. Biz de Futbol Federasyonu olarak futbolumuzda daha fazlasını istiyoruz, daha büyük ve kalıcı başarılar hedefliyoruz. Bu anlamda BtcTurk ile yaptığımız sponsorluk anlaşmasının futbolumuza büyük güç ve sinerji katacağına inanıyorum. Bu vesileyle Türkiye’nin global piyasadaki güçlü bir markası olan BtcTurk’ün 10. yılını kutlarken, nice başarılı 10 yıllar diliyorum.”

Süper Lig’de yer alan kulüplerimizin kadın futboluna büyük önem vermesi gerekiyor

Kadın A Milli Takımının da Eylül ayında Uluslar B Ligi’ne yükselmek için mücadele edeceği C Ligi’nde ilk maçına çıkacağını hatırlatan Mehmet Büyükekşi, “Millilerimiz 22 Eylül’de deplasmanda Gürcistan ile 26 Eylül’de ise Elazığ’da Litvanya ile oynayacak. Kadın Milli Takımımız FIFA tarafından Aralık ayında açıklanan dünya sıralamasında Ekim ayından itibaren en fazla puan toplayan takım oldu. Ve 3 basamak birden yükseldi. Kadın A Milli Takımımızın Uluslar Ligi’ne de Gürcistan maçıyla iyi bir başlangıç yaparak B Ligi’ne yükselme hedefine ulaşacağına inanıyor ve bu yolda teknik heyetimiz ve futbolcularımıza başarılar diliyorum. Geçtiğimiz ay Yeni Zelanda ve Avustralya’nın ev sahipliği yaptığı Kadınlar Dünya Kupası’nı izledik. Müthiş bir şölen yaşandı. Her bir maçı binlerce futbolsever takip ederken taraftar rekorları kırıldı. Turnuvayı yaklaşık 1.8 milyon biletli seyirci izledi. Ben de final maçını yerinde izledim. 80 bin kişinin stadı doldurduğu ortamda İngiltere ve İspanya final oynadı. Biz de Federasyon olarak kadın futbolunu çok önemsiyor ve gelişimi için birçok çalışma gerçekleştiriyoruz. İnşallah yaptığımız çalışmalar önümüzdeki yıllarda meyvelerini verecek ve dünya sıralamasında daha iyi noktaya geleceğimize inanıyorum. Ancak başta Süper Lig’de yer alan kulüplerimizin kadın futboluna büyük önem vermesi gerekiyor. Süper Lig’de yer alan kulüplerimizden şu anda 5-6 tanesinin kadın futbol takımı varken diğerlerinin maalesef kadın futbol takımı yok. Onların da bu konuda mutlaka çalışma içerisinde olup kadın futboluna destek vermesi gerekiyor. Aynı şekilde özellikle taraftarlarımızın kadın futboluna destek için tribünleri doldurmaya davet ediyorum. Kadın A Milli Takımımızın 26 Eylül’de Elazığ’da oynayacağı Litvanya maçında tüm Elazığlı hemşerilerimizi, futbolseverleri maçı tribünden izlemeye davet ediyorum” ifadelerini kullandı.

BtcTurk, Türk sporunun en büyük paydaşları arasında”

BtcTurk CEO’su Özgür Güneri ise, “Başarı yolculuklarında milli takımlarımızın gücüne güç katmak ve adında Türk ibaresi bulunan bir şirket olarak sporcularımızın büyük hedeflere ulaşmasında destek vermek istiyoruz. Sporun gücü, gençlik enerjisi ve kitleleri buluşturan sinerjisi, BtcTurk’ün DNA’larındaki atılım cesareti ve yenilik anlayışıyla güçlü bir uyum sağlıyor. Milli Takımlarımıza ilk kez üç yıl önce pandemi döneminin zorlu koşullarında destek vermeye başladık. O dönemden bu yana spora olan katkımızı katlayarak geliştirdik. Kadın ve Erkek Milli Futbol takımlarımızdan sonra eMilli Takımımıza, Voleybol Milli Takımlarımıza sörf okullarına ve kış sporlarına sponsor olduk, uluslararası turnuvalara katılan pek çok sporcuyla iş birlikleri gerçekleştirdik. BtcTurk, bugün spor sponsorluklarıyla Türk sporunun en önde gelen paydaşları arasında yer alıyor. İki yıl önce attığımız adımla, dünyada bir milli takıma sponsorluk yapan ilk Bitcoin ve kriptopara alım satım platformu şeklinde konumlanmıştık. Bu yıl 10. kuruluş yılımızı kutluyoruz. 10. yılımızda artık sadece bir Bitcoin ve kriptopara alım satım platformu değil, Borsa İstanbul’da hisse senedi alım satımına imkân sağlayan, sermaye piyasalarına uzanan, teknoloji geliştiren yeni nesil self servis bir finansal hizmetler grubu olarak karşınızdayız. Yeni yapımız ve büyüyen hizmet yelpazemizle Türk sporu ve futboluna katkılarımızı sürdürmeye devam edeceğiz. Bu çerçevede hem Kadın ve Erkek Milli Futbol Takımlarımızın ve aynı zamanda bizi uluslararası espor turnuvalarında temsil eden eMilli Takımımıza yeniden sponsor olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz” diye konuştu. 

Daha akıllı Chrome Android için 4 gizli ayar

Çok basit ve yapılması kolay adımlarla internette arama deneyiminizi üst seviyeye taşıyabilirsiniz. Chrome Android konusunda ufak ayarlar ile daha kullanışlı hale getirilebiliyor.

Chrome Android özellikleri

No 1: Daha akıllı bir tarayıcı düğmesi

Favori Chrome özelliklerimden biri, tarayıcının araç çubuğuna nispeten yakın zamanda eklenen özel bir düğme. Bu özellik etkinleştirildiğinde, tarayıcınızın üst çubuğuna fazladan bir düğme ekliyor. onu özellikle harika kılan şey, düğmenin en çok kullandığınız işlev için kullanılabilmesi. Örneğin bir sayfayı paylaşmak, yeni bir sekme başlatmak veya yeni bir sesli arama başlatmak için kullanabiliyorsunuz.

Ayrıca Chrome’un sizin adınıza karar vermesini ve herhangi bir anda kullanma olasılığınızın en yüksek olduğunu düşündüğü eylemlerden hangisini temel alarak bu düğmeyi dinamik olarak değiştirmesini de tercih edebilirsiniz. Etkinleştirmek için şu adımları uygulayabilirsiniz:

  • Öncelikle Chrome Android uygulamanızın adres çubuğuna chrome:flags yazın.
  • Daha sonra karşınıza çıkan ekranda arama kutusuna adaptive butonunu yazın.
  • Üç satır görmelisiniz: “Üst araç çubuğundaki uyarlanabilir düğme – Çevir düğmesi”, “İpucu araç çubuğundaki uyarlanabilir düğme – Yer imlerine ekle düğmesi” ve “Üst araç çubuğu özelleştirmesindeki uyarlanabilir düğme.”
  • Bu satırların her birinin altındaki kutuya dokunun ve ayarını “Devre Dışı” yerine “Etkin” olarak değiştirin.
  • Ekranın altındaki mavi Yeniden Başlat düğmesine dokunun.

No. 2: Karanlık mod yükseltmesi

Android’in Karanlık Teması, özellikle akşam saatlerinde veya loş bir ortamda, örneğin şirketinizin iş yerinin derinliklerindeki bir sunucu odasında veya belki de bir ortamda olduğunuzda, sanal dünyanızı gözlerinizi biraz daha yormanın keyifli bir yol. Ancak garip bir şekilde, sistem genelindeki Karanlık Tema geçişini kullanmak aslında web’i etkilemiyor. Çoğu site hala gün gibi parlak görünüyor ve Android’in geri kalanının bu bağlamda sunduğu loş, yumuşak hislerle sert bir tezat oluşturuyor.

  • Bir kez daha tarayıcınızın adres çubuğuna chrome:flags yazın.
  • Şimdi karşınıza çıkan ekranda arama kutusuna dark yazın.
  • “Web İçerikleri için Otomatik Karanlık Modu” yazan satırı görüyor musunuz? Ayarını “Varsayılan” yerine “Etkin” olarak değiştirin.
  • Ekranın altındaki muhteşem Yeniden Başlat düğmesine basın.

No. 3: Daha hızlı yakınlaştırma

Android’in, tarayıcı genelinde ve hatta cihazınızın tamamında metin boyutunu artırmak için geniş seçenekleri var. Ancak gerçek şu ki metin boyutu, bir sanal duraktan diğerine her zaman aynı değil. Özellikle web’de, bir sitenin küçük boyutlu metin standardı, başka bir sitenin mükemmel derecede ince kelime boyutu seçenekleriyle birlikte yaşayabilir.

  • Tarayıcınızın adres çubuğuna chrome:flags yazarak başlayın (henüz tanıdık gelmedi mi?).
  • Daha sonra karşınıza çıkan ekranda arama kutusuna zoom yazın .
  • “Erişilebilirlik Sayfası Yakınlaştırma” etiketli satırı bulun ve ayarını “Etkin” olarak değiştirin.
  • Ekranın altındaki Yeniden Başlat düğmesine dokunun.

No. 4: Daha iyi yer imleri

  • Chrome: tarayıcınızın adres çubuğuna işaretler yazın.
  • Açılan ekranda arama kutusuna yer imlerini yazın.
  • “Android Görsel Yer İşareti Yöneticisi” etiketli satıra dokunun ve ayarını “Devre Dışı” yerine “Etkin” olarak değiştirin.
  • Ekranın altındaki Yeniden Başlat düğmesine dokunun.

Apple, iPhone 15 satışlarıyla Samsung’u geçebilir

2023 yılı, akıllı telefon sektöründe büyük bir rekabetin yaşandığı bir yıl olabilir. Samsung’un uzun süredir lider olduğu akıllı telefon pazarında, Apple’ın yeni iPhone 15 serisi büyük bir sürpriz yapabilir. Trendforce’un akıllı telefon üretim siparişleri ile ilgili son araştırması, Apple ve Samsung’un 2023 yılında liderlik koltuğu için çekişmeye hazır.

Samsung, uzun süredir çok sayıda modelle pazarı domine ediyor ancak son dönemde pazarın daralmasıyla birlikte Apple’ın yaklaşımının daha iyi olduğu düşünülüyor. Apple, her yıl sınırlı sayıda iPhone modeli çıkarırken, Samsung birçok farklı modelle çeşitliliğe odaklanmış gibi görünüyor. Ancak bu yaklaşım, Apple’ın pazar payını artırmak için iyi bir strateji gibi gözüküyor.

Trendforce’un raporuna göre, Apple ve Samsung, 2023 yılı için üretim tahminlerinde başa baş bir durumda bulunuyor. “iPhone 15 serisi pazar beklentilerinin üzerinde bir performans gösterirse, Apple’ın Samsung’u uzun süredir elinde tuttuğu küresel pazar lideri konumundan çıkarma şansı oldukça yüksek” diyor Trendforce.

Ancak bu, Apple’ın yeni iPhone’larının beklenenden daha iyi bir şekilde performans göstermesine bağlı. Apple, iPhone 15 için geçen yılki iPhone 14’e göre daha düşük satış tahminleri yapmış olsa da, geçmişte ekonomik zorluk dönemlerinde rakiplerinden daha iyi bir performans sergiledi.

Genel olarak, akıllı telefon pazarı düşüş yaşarken, Apple’ın pazar payı kazanma eğiliminde olduğunu gösteriyor. Android üreticileri yıldan yıla önemli düşüşler yaşarken, Apple pazarda daha kararlı bir şekilde yol alıyor.

Apple, 12 Eylül 2023 tarihinde duyurulacak olan yeni iPhone 15 serisi ile pazarda daha da güçlü bir şekilde rekabet edeceğe benziyor. Bazı modellerin fiyat artışlarına sahip olabileceği tahmin ediliyor, ancak bu, Apple’ın rekabetçi pozisyonunu zayıflatmaya yetmeyebilir. Akıllı telefon sektöründe yaşanan değişimlerle birlikte, Apple ve Samsung arasındaki çekişme yakından takip edilmeye devam edecek.

Intel Core i9-14900K test edildi

0

Intel, LGA 1700 soketi için tasarlanan en hızlı işlemcisi olan Core i9-14900K’yi tanıttı. Bu yeni işlemci, Raptor Lake Refresh mimarisinin amiral gemisi modeli olarak öne çıkıyor ve özellikleriyle dikkat çekiyor.

Intel Core i9-14900K, 8 çekirdek ve 16 iş parçacığı (thread) ile güçlendirilmiş bir yapıya sahip. Bu konfigürasyon, önceki nesil i9-13900K’da kullanılan bir yapıydı, ancak hızında önemli bir artış sunuyor. Yeni işlemcinin en dikkat çeken özelliği, Çekirdekleri için Termal Hız Artışı (TVB) olarak da bilinen 6.0 GHz olması.

Intel İşlemciyi test edenler, CPU-Z platformunda elde edilen verileri paylaştılar. İ9-14900K için 125W TDP (Termal Tasarım Gücü) ve 1,385V kullanıldı. Tek çekirdekli performans testinde 978 puan alırken, çoklu çekirdekli performans testinde 18,118 puan elde etti. Bu sonuçlar, önceki nesil işlemcileri olan i9-13900K ve i9-12900K’ya kıyasla belirgin bir performans artışını gösteriyor.

Karşılaştırmalı sonuçlar şu şekilde:

  • Core i9-14900K (8 P + 16 E) 6.0 GHz: Tek Çekirdek – 978, Çoklu Çekirdek – 18118
  • Core i9-13900KS (8 P + 16 E) 6.0 GHz: Tek Çekirdek – 945, Çoklu Çekirdek – 17197
  • Core i9-13900K (8 P + 16 E) 5.8 GHz: Tek Çekirdek – 891, Çoklu Çekirdek – 16701
  • Core i9-12900KS (8 P + 8 E) 5.5 GHz: Tek Çekirdek – 848, Çoklu Çekirdek – 11875
  • Core i9-12900K (8 P + 8 E) 5.2 GHz: Tek Çekirdek – 819, Çoklu Çekirdek – 11424
  • Ryzen 9 7950X (16 C) 5.7 GHz: Tek Çekirdek – 787

Intel, Raptor Lake Refresh ve Meteor Lake işlemcilerini 19 Eylül tarihinde Intel İnovasyon 2023 etkinliğinde tanıtması bekleniyor. Bu tarihe yaklaşırken daha fazla detayın paylaşılmasını umuyoruz.

iPhone 15 Pro Max’in batarya kapasitesi hayal kırıklığı yaratabilir

0


Apple’ın son teknoloji harikası olan iPhone serisi her yıl merakla bekleniyor ve her yeni model, daha güçlü, daha yenilikçi ve daha dayanıklı bir deneyim sunma vaadiyle geliyor. Bu yılın merak konusu ise iPhone 15 Pro Max’in tanıtımına sadece birkaç hafta kala batarya kapasitesi hakkındaki yeni söylentiler çıktı. Birçok insan, bu yeni modelin daha büyük bir bataryaya sahip olmasını umarken, yeni bir söylentiler beklentileri sarsıyor.

Majin Bu’nun iddiasına göre, iPhone 15 Pro Max’in 4,422mAh batarya olacak, bu sadece 14 Pro Max’in 4,323mAh bataryasına göre çok az bir artış ve önceki söylentilerle çelişiyor, çünkü önceki raporlar 15 Pro Max’in çok daha büyük bir bataryaya sahip olacağını öne sürüyordu.

Ancak pil kapasitesi tek başına pil ömrü hakkında tam bir resim sunmaz. iPhone’ların pil ömrünü etkileyen birçok faktör vardır, bunlardan bazıları donanım ve yazılım optimizasyonlarıdır. Özellikle A17 Bionic çip ve iOS 17 gibi faktörler, pil ömründe olumlu bir etki yapabilir. Özellikle Apple’ın özgü yazılım ve donanım entegrasyonu, pil ömrünü artırmak için önemli bir rol oynuyor.

İphone 15 Pro Max’in tanıtımının yapıldığı Wonderlust etkinliği sırasında daha fazla ayrıntı ve resmi bilgi bekleniyor. Bu yeni amiral gemisi modelin, titanyum çerçeve, USB-C şarj portu ve periskop zoom lens gibi geliştirmelerle geleceği söylentileri var. Ancak pil ömrü ve diğer özelliklerin net bir şekilde açıklanması, cihazın performansı ve kullanım deneyimi hakkında daha kesin bir fikir verecektir.

Dinamik IP nedir?

IP adresi, internete bağlı cihazların ağdaki konumunu tanımlama amacıyla kullanılan bir adres yapısı diyebiliriz. Statik ve dinamik olmak üzere iki tür IP adresi var. Dinamik IP adresi, cihazınızdaki ağın her bağlantısına veya düğümüne  otomatik olarak atanan bir IP adresi.

Çoğu ev ve iş kullanıcısının yönlendiricisine ISS’leri tarafından atanan genel IP adresi, dinamik bir IP adresi oluyor. Büyük ölçekli şirketler genellikle internete dinamik IP adreslerini kullanmıyor. Bunun yerine kendilerine atanan statik IP adresleri var. Eviniz gibi özel bir IP adresi kullandığınız yerel ağda, çoğu cihaz muhtemelen DHCP için yapılandırılıyor. Yani dinamik IP adresleri kullanıyor. DHCP etkinleştirilmemişse, ev ağınızdaki her cihazın ağ bilgilerinin manuel olarak ayarlanması gerekiyor. Dinamik IP nedir kavramını açıkladıktan sonra statik IP ile farklarından bahsedebiliriz.

Dinamik IP nedir ve bu adresler nasıl belirleniyor?

IP adreslerini dinamik olarak atamanın bazı avantajları var. Satatik IP adresi atamalarına göre daha esnek olması ve kurulumunun ve yönetiminin daha kolay olması. Örneğin, ağa bağlanan bir dizüstü bilgisayara belirli bir IP adresi atanabiliyor. Bağlantı kesildiğinde, bu adres artık aynı dizüstü bilgisayar olmasa bile daha sonra bağlanan başka bir cihaz tarafından kullanılabiliyor. Bu IP adresi atamasıyla, bir ağdaki cihaz sayısında çok az bir sınır var. Çünkü bağlanması gerekmeyen cihazlar bağlantıyı kesebiliyor. Mevcut adres havuzunun başka bir cihaz için serbest kalmasını sağlayabiliyor.

Bunun alternatifi, DHCP sunucusunun, ağa bağlanmak istemesi durumunda her cihaz için belirli bir IP adresini ayırması olabilir. Bu senaryoda, birkaç yüz cihazın her biri, yeni cihazların erişimini sınırlayabilen kendi IP adresine sahip oluyor. Dinamik IP adreslerini kullanmanın diğer avantajı uygulamanın statik IP adreslerine göre daha kolay olması. Ağa bağlanan yeni cihazlar için hiçbir şeyin manuel olarak ayarlanmasına gerek yok. Tek yapmanız gereken yönlendiricide DHCP’nin etkinleştirildiğinden emin olmak. Hemen hemen her ağ cihazı varsayılan olarak mevcut adres havuzundan IP adresi alacak şekilde yapılandırılıyor. Yani her şey otomatik gerçekleşiyor.

Exploit ne demek?

Exploit uygulamalardaki, ağlardaki, işletim sistemlerindeki veya donanımdaki güvenlik açıklarından yararlanmayı içeriyor. Açıklardan yararlanmalar genellikle bilgisayarların kontrolünü ele geçirmeyi veya ağ verilerini çalmayı amaçlıyor. Bunun için yazılım veya kod biçimini alıyor. Bir yazılım zayıflığında yararlanmak ve istenmeyen etkilere neden olmak için tasarlanmış program veya kodlar şeklinde tanımlayabiliriz. Ancak istismarları tanımlamak için öncelikle güvenlik açıklarının üzerinden geçmemiz gerekiyor.

Yazılım ve ağlar, bilgisayar korsanlarına karşı, istenmeyen misafirlerin içeri sızmasını engelleyen bir tür kilit gibi yerleşik korumayla birlikte geliyor. O halde güvenlik açığı, bir hırsızın içinden geçebileceği kazara açılan bir pencere gibi. Bir bilgisayar veya ağ söz konusu olduğunda, hırsızlar sistemi kendi kötü amaçları doğrultusunda kontrol etmek amacıyla bu güvenlik açıkları aracılığıyla kötü amaçlı yazılım yükleyebiliyor. Genellikle bu durum kullanıcının bilgisi dışında gerçekleşiyor.

Exploit’e karşı önlemler

Peki güvenlik açığı ve istismar arasındaki fark ne? Güvenlik açıkları, kötü niyetli aktörlerin içeri girmesine izin veriyor. Bunun için sistem veya ağdaki zayıflıklar veya güvenlik kusurlar diyebiliriz. Dolayısıyla, bir güvenlik açığı sisteme açılan açık pencere ise istismar için kullandığı IP merdiven diyebiliriz. Açıklardan yararlanma, yalnızca belirli bir güvenlik açığından yararlanmak için bir araç. Güvenlik açığı olmayan bir senaryoda, aslında endişe oluşturacak bir durum yok.

Bu, tüm güvenlik açıklarından kolayca yararlanılabileceği anlamına gelmiyor . Bazen belirli bir güvenlik açığının doğası gereği, bilgisayar korsanları bu güvenlik açığından yararlanan kodun nasıl yazılacağını çözemez. Açık pencere benzetmemize dönecek olursak, tüm açık pencereler hırsızlara mükemmel şekilde hitap etmiyor. Bazen zorlu, yüksek veya yalnızca kilitli bir bodruma açılabiliyor. Aynı durum, güvenlik kusuru olan “açık pencereler” için de geçerli. Siber suçlular her zaman her pencereden yararlanmıyor.

Üstelik güvenlik açıkları, sistem çökmelerine veya arızalara neden olabileceğinden tek başına tehlikeli olabilir. Bir güvenlik açığı DoS veya DDoS saldırılarına davetiye çıkarabiliyor. Bu saldırılarda saldırganlar herhangi bir açıktan yararlanmadan bir web sitesini veya kritik sistemi çökertebiliyor. Pek çok yazılım türünde güvenlik açıkları mevcut. Ancak insanlar gizlilik ayarlarını kullanarak istemeden kendi başlarına daha fazla zayıf nokta açabiliyor. Tehlikeli Meltdown ve Spectre CPU güvenlik açıkları gibi güvenlik kusurları donanımda da bulunabiliyor.

Hindistan Chandrayaan-3 göreveni başarı ile tamamladı!

Hindistan’ın uzay ajansı ISRO (Hint Uzay Araştırma Organizasyonu), Ay’a başarılı bir iniş gerçekleştireren Chandrayaan-3’ün görevini tamamladığını açıkladı. Bu başarı, Hindistan’ı Amerika Birleşik Devletleri, Çin ve eski Sovyetler Birliği gibi Ay’a ayak basan ülkeler arasına katılan dördüncü ülke oldu. Chandrayaan-3, özellikle Luna-25’in başarısız inişinden sonra Ay’ın engebeli güney kutbuna başarılı bir şekilde ulaşarak dikkat çekti.

Chandrayaan-3’ün inişi, 2019’da yaşanan başarısız denemenin ardından Hindistan’da büyük bir coşku ve gurur yarattı. verilere göre, gezginin taşıdığı Pragyan, Ay yüzeyinde 100 metreden fazla yol kat ederek sülfür, demir, oksijen ve diğer önemli elementlerin varlığını kanıtladı.

ISRO, şimdi ise güneşi incelemek ve yeryüzünde aurora olarak bilinen görsel etkilere neden olan güneş rüzgarlarını gözlemlemek amacıyla Cumartesi günü fırlatılan bir uyduyu takip ediyor. Pazar günü yapılan açıklamada, bu uydunun 1,5 milyon km’lik yolculuğuna başarılı bir şekilde başladığı ve şu anda sağlıklı bir şekilde dünya yörüngesinde olduğu söylendi. Bu görev, güneş sisteminin daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunmayı hedefliyor ve Hindistan’ın uzay araştırmalarındaki liderliğini pekiştirmeyi amaçlıyor.

Hindistan Ay’a başarılı inişiyle ulusal ve uluslararası düzeyde büyük bir başarıya imza atmış durumda. Chandrayaan-3 görevi, Ay ve güneş sistemine dair daha fazla bilgi edinmek için büyük bir potansiyel ve Hindistan’ın uzay keşifleri alanındaki rolünü güçlendirmeye devam ediyor. ISRO, gelecekteki görevler için heyecan verici fırsatlarla dolu olduğunu belirtiyor.

Çin’de yükselen Japonya öfkesinin nedeni ne?

0

Bilim adamları, etkinin ihmal edilebilir olacağı konusunda büyük ölçüde hemfikirler, ancak Çin; Japonya’nın suları serbest bırakmasını şiddetle protesto etti. Ve dezenformasyon Çin’de sadece korku ve şüpheyi körükledi.

Yanlış bilgilerle mücadele etmeyi amaçlayan Logically adlı İngiltere merkezli bir veri analiz şirketinin bir raporu, Ocak ayından bu yana Çin hükümeti ve devlet medyasının atık suyun serbest bırakılmasını hedef alan koordineli bir dezenformasyon kampanyası yürüttüğünü iddia ediyor.

Bunun bir parçası olarak, Çin’deki ana akım haber kaynakları, nükleer atık su deşarjının arkasındaki bilimi sürekli olarak sorguladı.

Son günlerde, Qingdao’daki bir Japon çocuk okuluna bir taş atılırken, Shandong’daki başka bir okulda birkaç yumurta fırlatıldı. Bu hafta Pekin’deki Japon büyükelçiliğine de bir tuğla atıldı.

Çin’deki Japon vatandaşlarının zarar gördüğüne veya şirketlerin zarar gördüğüne dair bir rapor bulunmamakla birlikte, Tokyo Pekin’in vatandaşlarının güvenliğini sağlamasını talep etti.

Japonya Dışişleri Bakanlığı, Çin’deki vatandaşlarını temkinli olmaları ve kamuoyunda Japonca yüksek sesle konuşmaktan kaçınmaları konusunda bile uyardı.

Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Wang Wenbin, talebe yanıt olarak, Pekin’in “Japon tarafının sözde endişelerini” dikkate aldığını ve “Çin, yasalara uygun olarak Çin’deki yabancıların güvenliğini ve meşru haklarını ve çıkarlarını her zaman koruduğunu” söyledi.

Logically’nin verileri ayrıca, yılın başından bu yana, devlete ait medyanın Facebook ve Instagram’da, İngilizce, Almanca ve Khmer de dahil olmak üzere birden fazla ülkede ve dilde atık su salınımının riskleri hakkında feragatname olmadan ücretli reklamlar yayınladığını gösterdi.

Logically’de Çinli bir uzman olan Hamsini Hariharan BBC’ye verdiği demeçte, “Bunun siyasi amaçlı olduğu oldukça açık.” dedi. Çin hükümetiyle ilgili kaynaklardan gelen yanıltıcı içeriğin halkın kızışlarını yoğunlaştırdığını da sözlerine ekledi.

Öfke Japonya’nın kıyılarına da ulaştı. Tokyo’dan Fukushima’ya kadar yerel işletmeler, geçen Perşembe gününden bu yana Çin arama kodlu numaralardan kötü niyetli telefonlar almaktan şikayet ediyor.

Çin’e ortak tepki

Bu ay, Pekin’in öfkesine, Japonya ABD ve Güney Kore ile ortak bir bildiri yayınlayarak Çin’in bölgedeki “tehlikeli ve saldırgan davranışı” olarak adlandırdığı şeyi kınadı. Çin’in Fukuşima su salınımı konusundaki öfkesi, BM’nin nükleer gözlemcisinin onayına rağmen devam etti.

Temmuz ayında, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA), Japonya’nın iki yıl önce açıklanan ve Asya’da kargaşaya neden olan planını onayladı ve insanlar ve çevre üzerindeki etkinin ihmal edilebilir olacağı sonucuna vardı.

Önümüzdeki 30 yıl boyunca, yaklaşık 1.34 milyon ton arıtılmış su Pasifik’e bırakılacak. Ancak Pekin planı pervasız olarak nitelendirdi ve Tokyo’yu denize “özel kanalizasyon” gibi davranmakla suçladı.

Japon halkı da bu konuda bölündü. Fukushima çevresindeki sulardan deniz ürünlerine yasak getiren Hong Kong ve Güney Kore de dahil olmak üzere diğer komşular da endişelerini dile getirdiler. Seul’de protestolar yapıldı, ancak hükümet terhis edilmesini desteklediğini ve sosyal medyada viral hale gelen sahte iddiaları çürütmeye çalıştığını söyledi.

Bu arada bilim camiasında da görüşler bölünmüş durumda. Bazıları radyasyon seviyesinin herhangi bir tehlike oluşturamayacak kadar düşük olduğunu söyledi, ancak diğerleri daha fazla çalışma yapılması gerektiğini söyledi.

Instagram dolandırıcılıklarından kendinizi koruyun!

Bu nedenle, Instagram kullanırken kendinizi ve sevdiklerinizi korumak istiyorsanız, bunu nasıl yapacağınızı kontrol edin. Ve bir uyarı olarak, büyük miktarda kaybeden bu zavallı kadının davasını okuyun.

Özellikle, dolandırıcılar insanların yarı zamanlı işler yoluyla ekstra gelir elde etme arzusundan yararlanıyor. Bu trendden sömürülerek, kolay para vaatleriyle kurbanları cezbediyorlar. Genellikle güven kazanmak için kurbanların hesaplarına küçük meblağlar yatırarak daha sonrasında gelecek olan büyük vurguna hazırlanıyorlar.

Böyle bir kurban, Hindistan, Manguluru’dan bir yazılım uzmanı. Bir Instagram reklamına tıkladıktan sonra bu şemaya kurban gitti. İşte onun hikayesi:

Manguluru’dan bir yazılım uzmanı, kolay kazanç vaat eden cazip bir Instagram reklamına yanıt verdikten sonra kendini bir kabus senaryosunun içinde buldu. Reklamda sadece “Kazanabilirsiniz” yazıyordu ve sağlanan WhatsApp numarası: 9899183689 üzerinden mesajlaşmasını istedi. Daha sonra Telegram‘da “@khannika9912” ile bağlantı kurmaya yönlendirildi.

Uygulamayı indirdikten sonra, yatırımından %30 getiri sözü veren “@khannika9912” ile iletişim kurdu. Özgünlüğü göstermek için kurban başlangıçta Google Pay aracılığıyla sağlanan bir UPI kimliğine 7.000 rupi gönderdi. Söz verildiği gibi hesabına 9.100 rupi geri aldı ve bu da dolandırıcıya olan güvenini güçlendirdi. Sonuç olarak daha önemli bir miktar yatırım yapmaya ikna oldu.

siber güvenlik ipuçları
siber güvenlik ipuçları

Dolandırıcıya güvenen kadın, aynı UPI kimliğine 20.000 rupi transfer etti. Ancak, hesabın bloke edildiği ve bunun sonucunda hiçbir fon alınmadığı konusunda bilgilendirildi. Her nedense, bir aldatmacanın kurbanı olduğunu fark etmek için 10,50,525 rupi daha aktarması gerekti. Olayı derhal polise bildirdi.

Ancak buradaki ders, bunun kimsenin başına gelmemesi gerektiği ve bunu önlemek için ne yapılıp ne yapılmaması gerektiğini bilmek. Kendinizi bu tür dolandırıcılıklardan korumak çok önemli. İşte beş basit adım:

  1. Dikkatli Olun: Garip görünen istenmeyen e-postalar veya metinler alırsanız dikkatli olun. Onlara şüpheyle yaklaşın. Onlara hiçbir şekilde tepki vermemeye çalışın.
  2. Bağlantıları Tıklamaktan Kaçının: Bilinmeyen kaynaklardan gelen bağlantılara tıklamayın. Sizi güvenli olmayan web sitelerine veya indirmelere yönlendirebilirler.
  3. Kişisel Bilgileri Koru: Bilmedikleri arayanlara, özellikle de telefon veya kısa mesaj üzerinden arıyorlarsa, önemli bilgileri asla vermeyin.
  4. İstekleri Doğrulayın: Her zaman, özellikle hassas eylemler veya bilgiler içeren istekleri doğrulayın. Şüpheye düştüğünüzde, talebin meşruiyetini doğrulamak için doğrudan güvenilir kanallar aracılığıyla kuruluşla veya bireyle iletişime geçin.
  5. Derhal harekete geçin: Bir dolandırıcılık veya kimlik avı girişiminden şüpheleniyorsanız, hızlı bir şekilde harekete geçin. Herhangi bir bilgi açıklamadan mesajı silin veya aramayı sonlandırın ve ilgili makamları bilgilendirin.

Bu tür dolandırıcılıklardan korunmak, dikkat ve istenmeyen tekliflere karşı temkinli bir yaklaşım gerektirir. Bu adımları izleyerek, çevrimiçi dolandırıcılığa kurban düşme riskini azaltabilirsiniz.

Apple Watch yine hayat kurtardı!

Meydana gelen bir araba kazasının ardından Apple Watch otomatik olarak 911’i aradı ve kullanıcının konumunu paylaşarak acil servislerin hızlı yanıt vermesini sağladı. Ağır yaralanan sürücü, fenalaşarak hastaneye kaldırılarak tedavi altına alındı. Kansasville İtfaiye ve Kurtarma Departmanı, adamın hayatını kurtarmadaki rolü nedeniyle Apple Watch’a itibar etti.

Apple Watch‘un Çarpışma Tespiti özelliği yalnızca acil servisleri uyarmakla kalmıyor, aynı zamanda kesin konum bilgisi de sağlıyor. Yaşanan bir olayda otomobil yoldan 100 metre uzakta takla attı. Apple Watch’tan gelen otomatik arama, müdahale ekiplerinin hızla olay yerine ulaşmasını ve gerekli önlemleri almasını sağladı. Bu durum, hastayı güvenli bir şekilde hastaneye ulaştırabilen özel bir tıbbi nakil hizmeti olan Flight for Life’ın yardımını gerektirdi. Kansasville İtfaiye ve Kurtarma Departmanı şefi Ronald Molnar, hızlı müdahaleye yaptığı katkı nedeniyle Apple Watch’u övdü. Apple Watch olmasaydı karanlık ve yola olan uzaklık nedeniyle aracın yerini tespit etmek saatler alabilirdi.

Uygulama bildirimi ile ekipler harekete geçiyor

Apple Watch’un Çarpışma Algılama özelliği, bir araba kazası algıladığında Acil SOS özelliğini etkinleştirerek çalışıyor. Kullanıcı uyarıya yanıt vermezse cihaz otomatik olarak acil servisleri arar ve kullanıcının tam konumunu onlarla paylaşıyor. Bu teknolojinin hızlı müdahalenin çok önemli olduğu durumlarda paha biçilmez olduğu kanıtlandı.

Kansasville İtfaiye ve Kurtarma Departmanı: “KFRD ekipleri olay yerine gelerek aracın stabilizasyonunun ve hastanın kurtarılmasının gerekli olduğunu belirledi. Union Grove – Yorkville İtfaiye Departmanından da İniş Bölgesi operasyonlarına yardımcı olmak için olay yerine müdahale etmesi talep edildi. Downy Drive kavşağının hemen batısında, Plank Yolu üzerinde bir bölge kuruldu” dedi. Apple Watch Çarpışma Algılama,  bir araba kazası algılandığında Acil SOS özelliğini tetikleyerek çalışıyor. Kullanıcı bildirime yanıt vermezse iPhone veya Apple Watch otomatik olarak acil servisleri arıyor. Daha sonra, tıpkı bu hikayede olduğu gibi, kullanıcının tam konumunu sevk görevlileriyle paylaşıyor.

Alman otomobil markası 73 yıl sonra kapatılıyor!

0

Mayıs ayında resmen otomobil üretmeyi bırakacağını açıklayan Seat’in geleceği belli oldu. Münih Otomobil Fuarı’nda konuşan Volkswagen Group CEO’su Thomas Schäfer, markaya “yeni bir rol” bulacaklarını ve Cupra’ya yöneleceklerini doğruladı.

VW Başkanı: Seat’ın geleceği Cupra olacak

Seat’in üst şirketi Volkswagen Grup’tan gelen açıklamayla birlikte markanın önümüzdeki yıllarda tamamen ortadan kaldıracağı ifade edildi. Halihazırdaki üretimleri ve operasyonları Cupra’ya yöneltecek şirket, Ibiza gibi alt markaları da sonlandıracak.

Münih Otomobil Fuarı’nda konuşan Volkswagen Group yöneticisi Thomas Schäfer, “Seat’ın geleceği Cupra’dır” ifadelerini kullandı. Bu açıklamayla birlikte şirketin Cupra’ya yönelik yatırımlarını artırmayı planladığını da doğruladı.

Otomobil fuarında paylaşılan bilgilendirmeye göre, Leon hatchback gibi popüler Seat modelleri, önümüzdeki yıllarda Cupra markasıyla satışa çıkacak. Ibiza gibi diğer alt modeller ise üretim süreçlerinin tamamlanmasının ardından sonlandırılacak.

Otomobil dünyası için emekliye ayrıldığı doğrulanırken, Seat logosunun e-scooter gibi mobilite çözümler için kullanılabileceği belirtildi. VW’nin bu geçişle birlikte kaynaklarını Cupra bölümüne aktarması hedefleniyor.

seat leon 2021 fiyat listesi

VW’nin bu hamlesi, 1950 yılında kurulan Seat markası için bir dönemin sonunu işaret ediyor. Şirket, 70 yılı aşkın bir sürenin ardından, yüksek performanslı Cupra ile yaşamaya devam edecek.

Schäfer’e göre, hem Seat hem de Cupra’ya yatırım yapmak engelleyici hale geldi. Cupra; Alfa Romeo ve Polestar gibi köklü markaları bile geride bırakarak popülaritesini büyüttü ve çok daha fazla kazançlı bir marka haline geldi.

Peki siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi yorumlar kısmında belirtmeyi unutmayın…

Milyarderlerin şehri California Forever böyle bir yer olacak!

Solano County’de California Fover adıyla kurulacak rüya diyarının nasıl görünebileceğinin ilk görüntülerini içeren bir web sitesi de mevcut.

Girişimin adı California Forever, grubun güneydoğu Solano County’de 55.000 dönümlük satın almasının politikacılar, çiftçiler ve çevrecilerin ateşi altında olduğu iki haftalık bir sürenin ardından Perşembe öğleden sonra açıklandı.

California Forever’ın ilk renderları, bir Yunan veya İtalyan köyünde bulunabilecek rüya gibi beyaz bir sıva ve kırmızı çatı katı Akdeniz havası ile bir şehir manzarasını çağrıştırıyor. Sacramento Nehri’nin kıyılarına inmesi gereken yamaç mahalleleri, zambak pedleri arasında alet yapan kanocular ve gün doğumunda nehir kıyısından balık tutan balıkçılar var.

Tarım arazilerinin arkasındaki bir tepede yükselen bir şehrin ve daha bazı kentsel sahnelerin bir görüntüsü var: kafelerin ve çiftliklerin dar sokaklarında dolambaçlı yayalar, güneş panelleri kuran işçiler ve bir sokak arabasına binmeyi beklerken okuyan taşıtlara benzeyen şey.

Web sitesi, “Sacramento, Delta, San Francisco ve Napa Vadisi arasında yer alan” Solano County’nin “Kaliforniya’nın manzaralarının ve halkının çeşitliliğini” kapsadığını söylüyor.

Grup, Solano ilçesi hakkında ”Devletimizi, güçlü orta sınıf toplulukları ve ülkemizin en yoğun Hava Kuvvetleri üssünü sürdürülebilir bir şekilde besleyen ve güçlendiren tarım ve yeşil enerji endüstrilerinin evidir.” diyor. “Doğu Solano İlçesi aynı zamanda yeni bir topluluk için hazır bir alandır. Hikayemizi anlatmaktan heyecan duyuyoruz.”

Web sitesi, California Forever’ın Solano County’de 50.000 dönümden fazla alan Flannery Associates’in ana şirketi olduğunu söylüyor.

“Bugüne kadar şirketimiz faaliyetlerimiz konusunda sessiz kaldı. Bu, anlaşılır bir şekilde ilgi, endişe ve spekülasyon yarattı.” diyor grup. “Artık gizlilikle sınırlı olmadığımıza göre, Solano County’nin geleceği hakkında bir konuşma başlatmak için istekliyiz.”

Web sitesi ayrıca daha önce isimlendirilmemiş bir yatırımcıyı da adlandırıyor; Kleiner Perkins’den risk sermayedarı John Doerr. Ayrıca, San Francisco kentsel düşünce kuruluşu SPUR’un eski CEO’su Gabriel Metcalf’ın projenin arkasındaki ekibin bir parçası olduğunu ortaya koyuyor. Diğer yatırımcılar arasında Marc Andreessen, Patrick ve John Collison, Chris Dixon, Nat Friedman, Daniel Gross, Reid Hoffman, Michael Moritz ve Laurene Powell Jobs yer alıyor.

California Forever; güvenli, yürünebilir topluluklarda ev satın almak için daha fazla fırsat ihtiyacının yanı sıra iyi işler, okulları iyileştirmek, kamu güvenliğini teşvik etmek ve evsizliği azaltmak için daha fazla para ihtiyacını vurgulayan 2.000 Solano County sakini ile anketler ve röportajlar yaptığını söylüyor.

California Forever’ın projeye yatırım yapacak milyarları olsa da, şehrin %62 tarım arazisi olan bir ilçenin ekonomisini bozacağını savunan bazı çiftçilerin sadık muhalefetiyle karşı karşıya kalacak. Proje ayrıca, tüm kentsel gelişimin ilçenin tüzel kişiliği olmayan kısımları yerine şehir sınırları içinde gerçekleşmesini gerektiren Solano İlçesinin Düzenli Büyüme Ölçümü ile tutarsız olacaktır. California Forever, Düzenli Büyüme Ölçümünü desteklediğini, ancak seçmenlerden kalkınmayı desteklemelerini isteyeceğini söylüyor.

Grup, ”Düzenli Büyüme Ölçümü, projemiz de dahil olmak üzere Solano’yu uzun yıllar boyunca yayılma ve düzensiz büyümeden korumak için doğru yaklaşımdır.” dedi.