İnsanlar karmaşık araba teknolojilerden sıkıldı!

Araba klimasını kontrol etmek için beceriksizce uğraşırken sıkıldıysanız çok normal, çünkü klima, çok tehlikeli bir dokunmatik ekranda birkaç menünün altına gömülüdür, yalnız değilsiniz. Araba şirketlerinin ürünlerine giderek daha fazla teknoloji ekleyerek birbirlerini geçmek için yarıştığı bir zamanda, insanlar araba bilgi-eğlence sistemlerinden giderek daha fazla bıkıyor.

JD Power’ın Otomotiv Performansı, Uygulaması ve Düzeni Araştırmasına göre, araç sahipleri arasındaki genel memnuniyet 845 (1.000 puanlık bir ölçekte), bir yıl öncesine göre iki puan ve 2021’e göre üç puan daha düşük. Bu, çalışmanın 28 yıllık tarihinde ilk kez, tüketici araştırma firması araç sahibi memnuniyetinde yıldan yıla art arda düşüş kaydetti.

Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, daha fazla insan arabalarının yerel bilgi-eğlence kontrollerini kullanmamayı seçiyor. JD Power, araç sahiplerinin yalnızca yüzde 56’sının ses çalmak için araçlarının yerleşik sistemini kullanmayı tercih ettiğini, bu oranın 2020’de yüzde 70’e düştüğünü belirtti. Araç sahiplerinin yarısından azı, navigasyon, ses tanıma veya telefon görüşmeleri için arabalarının yerel kontrollerini kullanmayı çok sevdiklerini söylüyorlar.

Doğal olarak, çoğu insan, yıllar içinde inanılmaz derecede popüler olduğu kanıtlanmış Apple CarPlay ve Android Auto gibi akıllı telefon yansıtma sistemlerini kullanmayı tercih ediyor gibi gözüküyorlar. Ve gerçekten de, insanların arabalarını yapan şirketin karmaşık telefon uygulamalarıyla etkileşim kurmayı tercih ettiğini gösteren başka anketler de var.

Ancak, otomobil üreticisi tarafından değil Google tarafından geliştirildikleri sürece, insanlar yerel işletim sistemlerine ısınıyor gibi görünüyor. JD Power, Google Automotive’in işletim sistemi AAOS ile Android Automotive’e sahip modellerin “bilgi-eğlence kategorisinde AAOS’u olmayan modellere göre daha yüksek puan aldığını” belirtiyor.

Ancak burada işler biraz tuhaflaşıyor: Google Otomotiv Hizmetleri içermeyen AAOS, bilgi-eğlence için üç kategoride en düşük puanları alıyor. Google Otomotiv Hizmetleri, Google araca entegre edildiğinde araba ile birlikte gelen tüm uygulama ve hizmetleri ifade eder; aynı zamanda “yerleşik Google” olarak da bilinir. Ford, GM ve Volvo, mevcut ve gelecek araçları için GAZ kullanacaklarını söylediler. Bu arada, bazı Stellantis araçları Android Automotive kullanıyor ancak uygulama hizmetleri için Amazon gibi diğer teknoloji şirketleriyle ortak çalışıyor.

Bu kesinlikle GM’nin kulaklarına müzik, yakın zamanda yerel bir Google bilgi-eğlence sistemi lehine gelecekteki EV serisinde CarPlay ve Android Auto’ya erişimi engelleme kararı aldı. İnsanlar JD Power’a GAZ’lı veya Google yerleşik arabaları sevdiklerini söylüyorsa, bu, nasıl ilerlemeyi seçtiklerine bağlı olarak GM şirketinin lehine olabilir.

Bir an için arabanın dışına çıkarken, JD Power’ın anketine katılanlar, dış kısımlarla ilgili bazı ciddi sorunlar yaşıyor. 894’ten 888’e düşerek, yıldan yıla en büyük düşüşe sahip faktördür.

Aktarma organları açısından elektrikli araçlar, gazla çalışan modellerle aradaki farkı kapatıyor. JD Power’a göre kompakt SUV segmentindeki ilk üç modelin tamamı pille çalışıyor: Kia EV6 ve Nissan Ariya birinci, Mustang Mach-E ikinci sırada yer alıyor. BMW’nin iX ve i4 modelleri de kendi kategorilerinde üst sıralarda yer aldı.

Tesla, ortalamanın üzerinde sıralamaya devam ediyor, ancak memnuniyet düşüyor. Şirket, 878 puan alarak sektördeki en yüksek performanslı markalardan biri oldu. Ancak Tesla’nın 2023’teki puanı, şirketin çalışmaya ilk dahil edildiği bir yıl öncesine göre dokuz puan daha düşük. Ve Tesla’nın memnuniyet puanları, 10 faktörün hepsinde yıldan yıla düşüş eğilimi gösteriyor.

Swarm Technologies satışı durduruyor!

SpaceX tarafından satın alınan Nesnelerin İnterneti bağlantı sağlayıcısı Swarm, bu ayın başlarında müşterilere gönderilen bir e-postaya göre artık yeni cihaz satmayacağını açıkladı.

Swarm, müşterilerine düşük güçlü M138 modeminin SpaceX’in Direct to Cell ağıyla uyumlu bir versiyonunu sunmayı planladığını söylediğinden, haberin doğrudan SpaceX’in uydudan hücreye pazarına yönelik genişlemesiyle ilgili olduğu belirtiliyor.

Swarm, SwarmBEEs uydu takımyıldızını kullanarak Dünya ile uzay arasında devam eden VHF iletişimini desteklemeye devam edeceğini söylese de, sonuçta ana şirketinin cep telefonlarını ve Nesnelerin İnterneti cihazlarını kendi ağına bağlama emellerine boyun eğecek gibi görünüyor.

2016 yılında Sara Spangelo ve Ben Longmire tarafından kurulan Swarm, 2018 yılında iddialı bir uydu ağı kurma ve neredeyse her şeyi bağlı bir cihaza dönüştürebilecek donanım satma planıyla ortaya çıktı. Şirket, Swarm M138 adlı düşük güçlü bir modem ve IoT ürün geliştirme için bir kit sattı ve ayda 5 ABD Doları gibi düşük bir fiyata düşük bant genişliğine sahip uydu bağlantısı sundu.

Şirket, 2021’de SpaceX tarafından satın alındı ​​ve bu, SpaceX’in tek satın alma olmaya devam ediyor. Longmier şu anda SpaceX’te uydu mühendisliğinin kıdemli direktörü, Spangelo ise SpaceX’in uydu mühendisliğinin kıdemli direktörü ve Direct to Cell girişiminin eş lideri.

SpaceX en çok Starlink uydu internet hizmetiyle tanınıyor, ancak şirket geçen yıl özellikle gelişmekte olan dünyada çok büyük bir pazar olan hücresel bağlantıya genişleyeceğini duyurdu. Geçen yaz, SpaceX ve T-Mobile, T-Mobile ağındaki cihazlara Starlink hizmeti sağlamayı amaçlayan yeni bir hizmet başlatacaklarını söylediler. Bir SpaceX yöneticisinin Mart ayında hizmet testinin bu yıl başlayacağını söylemesiyle, bu çaba şüphesiz bu yıl hızlanıyor.

Microsoft Teams, yapay zeka destekli makyaj efektleri ekliyor

0

Maybelline ve Microsoft Teams işbirliği sayesinde sanal görüşmelerde en iyi şekilde görünmek çok daha kolay olabilecek. Microsoft Teams, özellikle uzaktan çalışma yapan kullanıcıları için hayat kurtarıcı olacak olan “sanal makyaj” filtrelerini duyurdu.

Microsoft Teams‘deki Maybelline Beauty uygulaması, kullanıcıların “12 benzersiz görünüm” arasından seçim yapmasının yanı sıra, bir aramaya katılmadan önce önizlenebilen ve “uygulanabilen” farklı dijital makyaj renkleri ve bulanıklık efektleri arasından seçim yapmasına olanak tanıyor.

Microsoft Teams Office

“Maybelline New York’tan Microsoft Teams‘deki yeni Maybelline Beauty uygulaması, kullanıcıların bir Teams toplantısından kişisel stillerini hızlı ve kolay bir şekilde ayarlamasına olanak tanıyarak yardımcı olabiliyor. Sanal makyaj görünümleri, insanların farklı stilleri denemesine olanak tanıyarak işte kendilerini ifade etmeleri için daha fazla yol sunar.”

Bir görünümü denerken, kullanıcılara, gerçek dünyada denemek istemeleri durumunda, filtre tarafından hangi fiziksel Maybelline ürünlerinin ve renk tonlarının kopyalandığı da gösterilecek.

Maybelline New York Küresel Marka Başkanı Trisha Ayyagari, “Maybelline’in misyonu, herkese kendi güzelliğini ifade etmeleri için özgüven vermektir. İster yüz yüze ister sanal olarak çalışıyor olun, kendinizi iyi hissetmek, en iyi adımınızı atmanıza yardımcı olabilir.” dedi. “İşte bu yüzden sanal makyaj görünümleri geliştirmek için Microsoft Teams ile ortaklık kurduk; artık en yoğun günde bile tek bir tıklamayla makyaj yapabilirsiniz. Umarız insanların hayatını biraz daha kolaylaştırırız.”

Uygulama, Maybelline‘in ana şirketi L’Oreal’in sahibi olduğu güzellik endüstrisi için artırılmış gerçeklik teknolojisi Modiface tarafından sağlanan yapay zeka destekli işlevselliği kullanıyor ve dijital filtrelerin sorunsuz uygulanmasını sağlayan bir “sanal harita” oluşturmak için kullanıcıların yüzlerinin 70’ten fazla noktasını tanımlıyor.

Sanal deneme hizmetleri, son yıllarda moda ve güzellik sektörlerinde giderek daha popüler hale geldi, ancak bu, iş ve video konferans pazarındaki ilk büyük genişleme. Modiface, Estee Lauder ve Sephora gibi kişiler tarafından kullanıldı ve yeni Teams uygulaması, geniş ve çeşitli bir nüfusu temsil etmek amacıyla Geena Davis Enstitüsü ile işbirliği içinde geliştirildi.

Uygulama şu anda başlangıçta önizleme aşamasında ve yalnızca Microsoft Teams kurumsal müşterileri için mevcut. Kullanıcılar, bir Microsoft Teams görüşmesine katıldıktan sonra “Video efektleri” menüsünden erişebiliyor.

iPhone 15 lansmanı ekim ayına ertelenebilir

0

iPhone 15 lansmanı birkaç hafta gecikebilir. Bu iddia, Bank of America Küresel Araştırma Analisti Wamsi Mohan’dan geliyor. Finans haber sitesi Barron’s tarafından elde edilen bir araştırma notunda Mohan, cihazın Apple‘ın genellikle iPhone‘ları piyasaya sürdüğü Eylül ayı yerine Ekim ayında çıkacağını tahmin ediyor. 

Mohan neden bir gecikme olacağına inandığını açıklamadığı için bu ifadesine körü körüne bağlanmamak gerekiyor. Bununla birlikte, teknoloji haber sitesi The Information’ın yakın tarihli bir raporu, neden bir erteleme olabileceğine dair bazı bilgiler veriyor.  

Üretim sıkıntıları

Bildirildiğine göre Apple, iPhone 15 Pro ve Pro Max’in montajında ​​üretim sorunları yaşıyor. Olaya yakın kaynaklar, şirketin “tedarikçilerinin ekranın etrafındaki çerçeveyi daraltmak amacıyla yeni bir üretim süreci kullandığını” iddia ediyor. Bilgi, bunun üst düzey iPhone 15 modellerinin eski cihazlara benzer bir boyutta kalırken daha büyük bir ekrana sahip olmasını sağlayacağını belirtiyor.

Bilgi, sürecin daha önce 2019’da Apple Watch 7’de kullanıldığını ortaya koyduğu için “yeni” yanlış bir isim. Teknoloji devi, akıllı saatin eski giyilebilir cihazlarına kıyasla daha büyük bir ekrana sahip olmasını istedi. Rapora göre, yine orada bir gecikmeye yol açtı.

Gecikme olası mı?

Söylemesi zor. Ertelemeler, iPhone lansmanlarında nadir görülen bir olay, ancak daha önce de oldu. iPhone 14 Plus buna en yeni örnek. İnsanlar, 2022’de telefonun kapılarına gelmesi için birkaç hafta beklemek zorunda kaldı. Öte yandan Apple, önceki olaylardan dersini almış da olabilir. DSCC’nin (Dijital Tedarik Zinciri Danışmanları) yaptığı araştırma, şirketin tüketici talebini karşılamak ve eksiklikleri önlemek için akıllı telefon ekranlarını stokladığını ortaya koyuyor.

OpenAI’ın güvenlik şefi istifa etti

ChatGPT’nin piyasaya sürülmesiyle üretken yapay zeka kavramını küresel kamuoyu söylemine neredeyse tek başına sokan yapay zeka ezici gücü OpenAI’da önemli bir personel değişikliği yaklaşıyor. Startup’ın güven ve güvenlik başkanı Dave Willner, dün gece LinkedIn’de yaptığı bir gönderide işten ayrıldığını ve bir danışman rolüne geçtiğini duyurdu. Genç ailesiyle daha fazla vakit geçirmeyi planladığını söyledi. Bir buçuk yıldır roldeydi.Ayrılışı yapay zeka dünyası için kritik bir zamanda geliyor.

OpenAI’ın (eski) güvenlik şefi Dave Willner

Büyük dil modellerine dayanan ve kullanıcılardan gelen basit istemlere dayalı olarak özgürce oluşturulmuş metin, resim, müzik ve daha fazlasını ışık hızında üreten üretken yapay zeka platformlarının yetenekleriyle ilgili tüm heyecanın yanı sıra, büyüyen bir soru listesi var. Bu cesur yeni dünyada faaliyetleri ve şirketleri en iyi nasıl düzenleyebiliriz? Bütün bir sorun yelpazesinde herhangi bir zararlı etki en iyi nasıl azaltılır? Güven ve güvenlik, bu konuşmaların temel parçalarıdır.

Daha bugün, OpenAI başkanı Greg Brockman, çalışmakta olan bir AI Yürütme Emri öncesinde ortak güvenlik ve şeffaflık hedeflerini takip etmeye yönelik gönüllü taahhütleri desteklemek için Anthropic, Google, Inflection, Microsoft, Meta ve Amazon’dan yöneticilerle birlikte Beyaz Saray’da görünecek. Bu, Avrupa’da AI düzenlemesi ile ilgili çok fazla gürültünün yanı sıra diğerleri arasında değişen duyguların ardından geliyor.

Tüm bunların önemi, kendisini sahada bilinçli ve sorumlu bir oyuncu olarak konumlandırmaya çalışan OpenAI’da kaybolması.

Willner, özellikle LinkedIn gönderisinde bunlardan herhangi birine atıfta bulunmuyor. Bunun yerine, OpenAI işinin taleplerinin ChatGPT’nin piyasaya sürülmesinden sonra “yüksek yoğunluklu bir aşamaya” geçtiğini belirterek, bunu üst düzeyde tutarak açıklamasını yapıyor.

“Ekibimizin OpenAI’da benim zamanımda başardığı her şeyden gurur duyuyorum ve oradaki işim bugün sahip olunabilecek en havalı ve en ilginç işlerden biri olsa da, ilk katıldığımdan bu yana kapsamı ve ölçeği önemli ölçüde büyüdü” diye yazdı. Kendisi ve aynı zamanda bir güven ve güvenlik uzmanı olan eşi Chariotte Willner, her zaman aileye öncelik verme taahhüdünde bulunurken, “ChatGPT’nin lansmanını takip eden aylarda, pazarlığın bana düşen kısmını yerine getirmeyi giderek daha zor buldum” diye açıklama yaptı.

Willner, OpenAI görevinde sadece 1,5 yıldır bulunuyor, ancak Facebook ve Airbnb’de önde gelen güven ve emniyet ekiplerini içeren bu alanda uzun bir kariyere sahip.

Uzmanlar, ChatGPT’nin ücretsiz rakibi Meta Llma 2 ile ilgili iddiayı çürüttü

0

Meta, hem ticari hem de araştırma amaçlı serbestçe kullanılabilen ve ChatGPT’ye benzer düzeyde çalışan yeni AI büyük dil modeli Llama 2‘yi tanıttı.

Llama 2, 7 milyar (7B), 13 milyar (13B) ve 70 milyar (70B) parametre boyutları ve her birinin ince ayarlı sohbet varyantları ile birden fazla model olarak piyasaya sürüldü. Geliştiriciler, Llama 2‘yi API aracılığıyla kullanıma sundular ve model işletmeler tarafından da benimsendiği için daha da yaygın olarak kullanılması muhtemel.

Modeli diğer açık kaynaklı modellerle karşılaştıran kıyaslamalarda, Llama 2, özellikle bilgi tabanının derinliğini araştıran matematik ve kıyaslamalar söz konusu olduğunda sürekli olarak daha yüksek bir seviyede performans gösterdi.

Meta ayrıca ChatGPT‘nin birincil modeli olarak kullanılan Llama 2 70B’yi GPT-3.5 ile karşılaştırdı ve matematik problemleri dışındaki tüm alanlarda benzer sonuçlar elde etti. Ayrıca Google‘ın PaLM’sinden neredeyse tamamen daha iyi performans gösterdi, ancak GPT-4 ve PaLM 2 tarafından gölgede kaldı.

Llama 2 70B, özellikle bir modelin eğitim öncesi bilgisini, eğitildiği verilerin dışında kalan görevlerle sunarak stres test etmeyi amaçlayan bir “sıfır atış” ölçütü olan Çoklu Görevli Dil Anlayışında mükemmeldi.

Bazı durumlarda ChatGPT‘den daha az güçsüz olmasına rağmen, ürünleri ve hizmetleri aylık 700 milyondan fazla aktif kullanıcısı olan ve başvuru sahiplerinin modeli kullanma izni için doğrudan Meta’ya başvurmaları gerekmesine rağmen, AI’i sıfır maliyetle benimsemek isteyen şirketler için daha faydalı olabilir.

Bununla birlikte, AI ekosistemi genelindeki şirketlerden ve kurumlardan bir dizi üst düzey isim, Meta’nın AI’e yaklaşımını destekleyen bir bildiri imzaladı:

İfadede, “Yapay zekaya açık bir inovasyon yaklaşımını destekliyoruz.” ifadesi yer aldı.

“Sorumlu ve açık inovasyon, hepimize yapay zeka geliştirme sürecinde bir pay vererek bu teknolojilere görünürlük, inceleme ve güven getiriyor. Bugünün Llama modellerinin açılması herkesin bu teknolojiden faydalanmasını sağlayacak.”

Açık teknoloji kar amacı gütmeyen grup OpenUK da Llama 2’ye desteğini kaydetti, ancak modeldeki erişim sınırlamalarının tamamen açık kaynak olarak sınıflandırılmasını engellediğini kabul etti.

OpenUK CEO’su Amanda Brock, ”Meta‘nın resmi olarak bir LLM açmak için bu adımını desteklemek, bu alanda açık geliştirme ve açık yenilik sunmak, OpenUK için zahmetsizdir ve Yönetim Kurulumuzdan oybirliğiyle destek aldı.” dedi.

“AI’nin demokratikleşmesi ve açık topluluklarımızda işbirliğini sağlamak için etrafında inovasyon açılması, bu en etkili teknolojilerin geleceğinde önemli bir adımdır. Bu lisansın resmi bir ‘açık kaynaklı yazılım’ olmadığını kabul etmemize de, Llama 2’den yararlanmak isteyenler için kesinlik sağlar. Bu, açık AI toplulukları için doğru yönde atılmış harika bir adımdır.”

Llama 2, Ocak ve Temmuz 2023 arasında eğitildi ve Meta çevrimdışı bir veri kümesi kullandığını belirtti. Ayrıca, Llama 2 akademik makalesinde yer alan, ancak piyasaya sürülmeyecek olan 34 milyarlık parametre boyutunda bir modeli test için eğitti.

Model, Meta ile mevcut bir ortaklığın parçası olarak Microsoft tarafından dağıtılıyor ve Azure AI aracılığıyla kullanıma sunulacak. Ayrıca, Windows sistemlerinde çalışacak şekilde optimize edilecek.

Lansman sırasında Meta, Accenture, Jio, IBM, DropBox, Nvidia, Intel ve AMD gibi ortakları ve destekçileri listelendi. Qualcomm ve Meta ayrıca, AI iş yüklerini yerelleştirilmiş, özel bir deneyim için doğrudan cihazlarda çalıştırmak üzere 2024’te Llama 2’yi mobil cihazlara getirmek için işbirliği yapacaklarını duyurdular.

Yapay zeka şirketleri Beyaz Saray’a biat etti!

En büyük 7 yapay zeka şirketinin temsilcileri Beyaz Saray’da buluştu ve ABD yönetimine gönüllü güvenlik taahhütleri verdi.

Yapay zeka yasalarının çıkmasına henüz çok var, ancak sektör ışık hızında ilerliyor ve birçok kişi – Beyaz Saray dahil – kontrolün elden çıkabileceğinden endişe ediyor. Bu yüzden Biden yönetimi, planlanan bir İcra Emri öncesinde paylaşılan güvenlik ve şeffaflık hedeflerini takip etmek için en büyük 7 AI geliştiricisinden “gönüllü taahhütler” topladı.

OpenAI, Anthropic, Google, Inflection, Microsoft, Meta ve Amazon bu bağlayıcı olmayan anlaşmaya katılan şirketler ve bugün Başkan Biden ile görüşmek üzere Beyaz Saray’a temsilci gönderdi.

Kabul edilen uygulamaların tamamen gönüllü olduğunun altını çizmek gerekli. Ancak bir şirket birkaçını görmezden gelirse hiçbir devlet kurumu bir şirketi sorumlu tutmayacak, aynı zamanda büyük olasılıkla bir dava da söz konusu olmayacak.

İşte Beyaz Saray’daki katılımcıların listesi

Brad Smith, Başkan, Microsoft
Kent Walker, Başkan, Google
Dario Amodei, CEO, Anthropic
Mustafa Suleyman, CEO, Inflection AI
Nick Clegg, Başkan, Meta
Greg Brockman, Başkan, OpenAI
Adam Selipsky, CEO, Amazon Web Services

Ne taahhüt ettiler?

AI şirketlerinden gönüllü güvenlik sistemi!

AI sistemlerinin iç ve dış güvenlik testleri, dahil olmak üzere şirket dışındaki uzmanlar tarafından “kırmızı ekip” düşmanca testleri yapılacak.
AI riskleri ve azaltma teknikleri (örneğin “jailbreaking”i önlemek gibi) hakkında hükümet, akademi ve “sivil toplum” arasında bilgi paylaşılacak.
Özel model verilerini korumak için siber güvenlik ve “içerideki tehdit önlemleri”ne yatırım yapılacak. Bu, sadece IP’yi korumak için değil, aynı zamanda erken geniş çapta yayın, kötü niyetli aktörlere bir fırsat sunabilir çünkü önemlidir.
Üçüncü taraf keşif ve güvenlik açıklarının bildirilmesini kolaylaştıracak, örneğin bir hata ödül programı veya alan uzmanı analizi.
AI üretilen içeriği işaretlemek için sağlam bir filigran veya başka bir yol geliştirecek.
AI sistemlerinin “kabiliyetleri, sınırlamaları ve uygun ve uygunsuz kullanım alanları” hakkında rapor verilmesi. Bu konuda düz bir yanıt almanın zor olacağı aşikar.
Sistematik önyargı veya gizlilik sorunları gibi toplumsal riskler üzerinde araştırma yapmayı önceliklendirme.
Kanser önleme ve iklim değişikliği gibi “toplumun en büyük sorunlarını çözmeye yardımcı olacak” AI geliştirme ve dağıtma. (Bununla birlikte, bir basın toplantısında AI modellerinin karbon ayak izinin izlenmediği belirtildi.)

Beyaz Saray, açıkça sosyal medyanın yıkıcı yetenekleri tarafından biraz şaşırtılmış olan bu sonraki büyük teknoloji dalgasının önünde olmayı arzuluyor. Başkan ve Başkan Yardımcısı her ikisi de sektör liderleriyle görüştüler ve bir ulusal AI stratejisi üzerine tavsiye istediler, ayrıca yeni AI araştırma merkezleri ve programlarına ciddi miktarda fon ayırdılar. Tabii ki ulusal bilim ve araştırma kurumları onların çok önünde, DOE ve National Labs’dan gelen bu oldukça kapsamlı (ancak zorunlu olarak biraz tarih dışı) araştırma zorlukları ve fırsatları raporu gösteriyor.

iOS 17 otomobillerdeki arızaları söyleyecek

0

Otomobil kullanan herkesin kuşkusuz korkulu rüyası, aracının arıza lambasını yakması. Arıza lambası, araçların oluşan bir arızayı kullanıcıya bildirmek için gösterge panelinde yer alıyor ve arıza oluştuğunda yanıyor. Fakat her kullanıcı bu arıza lambalarına hakim olamayabiliyor. iOS 17 buna yönelik bir çözüm geliştirdi.

Bazı kullanıcılar, iOS 17‘nin beta sürümünü test ederken bununla ilgili bir özellikle karşılaştılar. Aracınızın gösterge panelini iOS 17 yüklü bir iPhone‘la çeker ve görsel arama yaparsanız uyarı ışıklarını okuma özelliği devreye girer ve size yardımcı olur. Böylece doğrudan müdahale edemeseniz bile tamirciye gidene kadar aracınızda ne olduğunu bilebilirsiniz.

Bu özelliği kullanmak için, herkese açık beta olarak mevcut olan iOS 17‘ye güncellemeniz gerekiyor. Yazılım henüz resmi olarak çıkmadığından, yüklerken dikkatli olmalısınız. İdeal olarak, beta yazılımı yüklemek iPhone‘unuzda sorun oluşturma riski taşıdığından, onu ikincil bir cihaza yüklemeniz daha güvenli. Her durumda, iOS 16‘ya geri dönmek iPhone‘unuzun silinmesine neden olacağından, verilerinizin önceden güvenli bir şekilde yedeklendiğinden emin olun.

Yapay zeka, bu sefer de yazarları karşısına aldı!

0

8.000’e yakın yazar, yapay zeka geliştiricilerine eserlerini izinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanmamaları çağrısında bulundu. Bunun temel sebebi, haberlerde sıkça altı çizildiği üzere yapay zekanın geçmişte insan eliyle üretilen bilgiler ve içerikler üzerine inşa ediliyor olması. Onu besleyen içerikleri üreten insanların işini elinden alıyor.

ABD Yazarlar Birliği tarafından düzenlenen dilekçe, OpenAI, Alphabet, Meta, Stability AI ve IBM’deki yöneticileri kapsıyor. Yazarlar, firmalara malzemelerini kullanma izni verilmesini ve emeklerinin karşılığının verilmesini talep ediyorlar.

AMD yaptığı açıklama ile AMD ROCm 5.6 açık yazılım platformunu piyasaya sürdüğünü duyurdu. AMD Yapay Zeka grubunun Kıdemli Başkan Yardımcısı Vamsi Boppana, ROCm 5.6'nın bazı yeni özelliklerini de açıkladı.

Lonca başkanı Maya Shanbhag Lang, AI sonuçlarının her zaman insan yaratıcılığının bir türevi olacağını söyledi. Yazarların, yapay zekayı çalışmalarıyla “besledikleri” ve gelişimine katkıda bulundukları için ödüllendirilmeleri gerektiğini söyledi.

Ulusal Kitap Ödülü sahipleri, çok satan yazarlar ve gazeteciler, dilekçeyi imzalayan yaklaşık 8.000.000 kişi arasında yer alıyor. Onlara göre lonca, verileri rızası olmadan kullanılan tüm Amerikalıların haklarını korumak için önemli bir adım atıyor.

Yazarlar ayrıca, yapay zeka ile ilgili özellikle de ayrıcalıklardan yoksun toplulukların üyeleri için, yazarlık mesleğinin uygulanabilirliğini tehdit ettiğini vurguluyor.

Amazon, avuç içi tarama ödeme sistemini o mağazanın tüm şubelerinde hayata geçirecek

Amazon, Amazon One adlı avuç içi taramalı ödeme teknolojisinin 2023’ün sonuna kadar 500’den fazla Whole Foods lokasyonunun tamamında kullanıma sunulacağını duyurdu. Amazon, temassız Amazon One ödeme sistemini ilk olarak 2020’de tanıttı, ancak 2023’ün sonuna kadar genişletilmesi bugüne kadarki en büyüğü olacak. Ama ne yazık ki bunu yakın gelecekte ülkemizde görmemiz mümkün değil, Amazon’un ilk hedefi Amerika’da yaygın hale gelmek.

Amazon One, kullanıcının avucunu bir okuyucunun üzerinden taramasıyla çalışıyor; başka bir deyişle, Apple‘ın Face ID‘si gibi başka bir temassız biyometrik kimlik doğrulama biçimi elde etmek. Ancak Amazon One, yüzünüzü okumak yerine avucunuzun çizgilerini ve çıkıntılarını ve altındaki benzersiz damar modellerini okuyor. 

Avuç içi imzanız, Amazon Prime hesabınızla veya yalnızca bir kredi kartıyla ilişkilendiriliyor ve bu, alışveriş yapmak ve ödeme yapmak için telefonunuzu veya cüzdanınızı yanınızda getirmenize bile gerek olmadığı anlamına geliyor. Şu anda Amazon One, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki 200 Whole Foods’ta ve diğer perakende satış noktalarında 200 konumda mevcut. Amazon’un hedefi, yıl sonuna kadar bu sayıyı 700’ün üzerine çıkarmak.

Amazon, bugüne kadar, “3 milyondan fazla kullanıma” ulaştığını söylüyor. Üç milyon çok gibi görünse de, ilk çıkışından bu yana yılda yalnızca yaklaşık bir milyon Amazon One işlemi var. Bunu daha ileri bir bağlama oturtmak için CardRates, yalnızca 2019’da Amerika Birleşik Devletleri’nde 39,6 milyar kredi kartı işlemi yapıldığını söylüyor.

Yine de, yeni teknolojilerin geniş çapta benimsenmesi zaman alıyor ve Amazon One‘ın tüm Whole Foods mağazalarına genişletilmesiyle Amazon, avuç içi taramalı ödeme sisteminin daha büyük bir potansiyele sahip olduğunu açıkça düşünüyor.

Whole Foods Market’in baş teknoloji sorumlusu Leandro Balbinot, genişlemeyi duyuran bir açıklamada, “Son iki yılda Whole Foods Market mağazalarında Amazon One’ı tanıttığımızdan beri, müşterilerin sağladığı kolaylığı sevdiğini gördük” dedi ve “Amazon One’ı ABD’deki tüm müşterilerimize getirmekten heyecan duyuyoruz” dedi.

e-Ticaret patlaması: ABD ve İngiltere’de şirket kuruluşu 2.5 kat arttı!

0

Amerika Birleşik Devletleri (ABD), İngiltere, Türkiye ve Avrupa Birliği ülkeleri olan Estonya, Hollanda, Almanya gibi geniş bir coğrafyaya ticaretini taşımak isteyen küçük ve orta ölçekli işletmelere, şirket kuruluşundan vergilendirmeye kadar olan süreçte ürün ve hizmetler sunan Mükellef, 2023’ün ilk yarısında girişimcilerin şirket kurma eğilimlerine ilişkin verilerini açıkladı.

Sunduğu teknoloji platformu sayesinde işini globale taşımak isteyen girişimcilere Workhy markasıyla hizmet veren Mükellef, 2023’ün ilk yarısında ABD ve İngiltere’de şirket kuruluşu sayısında geçen senenin ilk altı ayına kıyasla 2,5 kat artış sağladı.

Zirvenin sahibi açık ara e-Ticaret!

Mükellef’in 2023’ün ilk 6 aylık verilerine göre, Türkiye’de şirket kuruluşunda öncelikli tercih edilen sektör yüzde 33 ile e-ticaret oldu. E-ticareti, yüzde 11,8 ile yazılım ve yüzde 4,4 ile kurye sektörleri takip etti. Yurt dışında şirket kuruluşunda da durum değişmedi.

ABD ve İngiltere’de de en çok şirket kurulan sektör e-ticaret olarak kayıtlara geçti. E- ticaret sektörünü danışmanlık ve yazılım sektörleri takip etti. Bunlara ek olarak, sanat galerisi, evcil hayvan, organik mama ve kuaför gibi spesifik alanlarda şirket kuruluşları gerçekleşti.

Mükellef’in açıkladığı verilere göre yurt dışında şirket kuruluşunda yaş ortalaması artıyor. Türkiye’de şirket kuranların yaş ortalaması 25 olurken; İngiltere’de 27, ABD’de ise 30’lara kadar çıkıyor. Yani yurt dışında şirket kuranların yaş ortalaması daha yüksek.

2023 yılının ilk yarısına ilişkin verileri değerlendiren Mükellef & Workhy Kurucu Ortağı ve CEO’su Kenan Açıkelli şunları söyledi:

“2023 yılının ilk 6 ayına baktığımızda yurt dışı şirket kuruluşunda ciddi bir talep söz konusu. ABD ve İngiltere’nin başı çektiğini görüyoruz. Mükellef ve global markamız Workhy ile küçük ve orta ölçekli şirketler için online muhasebe ve finansal hizmetler sunan bir girişim olarak ABD ve İngiltere’de şirket kurmak isteyen Türkiye, Pakistan, Fas, Brezilya, Filipinler, Birleşik Arap Emirlikleri, Endonezya ve bazı Avrupa ülkelerindeki pazarlara odaklanmış durumdayız.

Sahip olduğumuz teknoloji platformumuzla Türkiye, ABD ve İngiltere’de şirket kuruluşundan vergiye kadar olan tüm süreçleri uçtan uca biz yönetiyoruz. Her ay web sitemize onlarca ülkeden 100 binin üzerinde ziyaret alıyoruz.

Kullanıcılarımızın ihtiyaçları doğrultusunda teknolojimizi geliştirmeye devam ediyoruz. 2023 yılının ikinci yarısında ABD ve İngiltere’de şirket kuruluşlarını dijitalize etmeyi ve vergi beyan süreçlerini ürün üzerinde otomatikleştirmeyi hedefliyoruz.

Buna ek olarak 2023 yılı sonuna kadar 140’tan fazla ülkeden bizi tercih eden müşterilerimizin sayısını 3 katına çıkarmayı ve toplam gelirimiz içinde yurt dışının payını yüzde 50 artırmayı hedefliyoruz. Teknolojimizi geliştirirken elbette ekibimizi de büyütüyoruz. Yıl sonuna kadar istihdamımızı yüzde 20 daha artıracağız.”

Google Play Store uygulamasına yeni bir özellik geliyor

0

Google, geçtiğimiz günlerde tema rengi değişikliğine maruz kalan Google Play Store uygulamasına yeni bir özellik daha eklemeyi planlıyor. Android cihazlara gömülü olarak gelen, birçok uygulamayı ve oyunu içerisinde barındıran Google Play Store uygulaması arka planda bırakılmıyor. Öyle ki daha geçtiğimiz günlerde bir tema değişikliği alıp yeşilden maviye dönen uygulamaya şimdi de çeşitli platformlar kullanan kullanıcılar için çok faydalı bir özellik geliyor. İşte Play Store için gelmesi beklenen yeni özellik!

Google Play Store’un farklı platformlar için özelliği

Google Play Store’da, telefonunuza indirmeyi düşündüğünüz bir uygulamanın tablet, akıllı saat, TV ve daha fazlası gibi diğer cihazlara yüklendiğinde nasıl göründüğünü tek bir yerden görmenizi sağlayacak yeni bir özellik test ediliyor. Play Store listesi, seçtiğiniz cihaza göre değişecek. Buna göre örneğin akıllı telefonlarda stabil çalışan bir uygulama tabletlerde çalışmıyorsa bunu kolaylıkla öğreneceksiniz.

Bunun yanında incelemeler ve listelenen yıldız sayısı, uygulamanın seçilen cihaz türünde aldığı incelemelerin sonuçlarını gösterecek şekilde sınırlandırılacak. Örneğin üstte de belirttiğimiz gibi bakmakta olduğunuz uygulama akıllı telefon kullanıcıları tarafından yüksek incelemeler almış olabilir, ancak bir akıllı saat veya tablette bu uygulama bir fiyasko olabilir.

Play Store listesine eşlik eden ekran görüntüleri, uygulamayı yüklemeyi seçtiğiniz cihaza uyacak şekilde değişecek. Ayrıca bir Play Store uygulamasındaki “Yükle” düğmesinin sağ tarafındaki aşağı oka dokunmak, bir uygulamayı aynı anda birden fazla cihaza yüklemenize olanak tanıyacak. Google, bu hamlesiyle birlikte yelpazesini sadece akıllı telefon olarak tutmamayı, daha çok platforma hitabını geliştirmeyi hedefliyor.

Twitter’a bir ceza daha yolda!

Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Ömer Fatih Sayan, Twitter‘a reklam verilmesinin yasaklandığını ve üç ay içinde temsilci belirlemezse Twitter‘a bant genişliğinin daraltılmasının gündeme geleceği açıklamasını yaptı.

Konu ile ilgili açıklamalarını Threads hesabı üzerinden yapan Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Ömer Fatih Sayan, 2020 yılında 5651 sayılı Kanun’a eklenen ek madde 4 ile Türkiye’den günlük erişimi 1 milyondan fazla olan sosyal ağ sağlayıcılara, Türkiye’de temsilci belirleme yükümlülüğü getirildiğini belirtti.

Sayan’ın açıklamalarına göre, 9 sosyal ağ temsilcisi BTK’ya bildirildi. Ayrıca, ağların yükümlülükleri arasında altı ayda bir raporlama yapmak be kullanıcıları Türkçe cevaplamak da var.

Verilen süre içerisinde gerekli düzenlemelerin yapılmaması ihtimaline karşı Sayan şunları söyledi:

“Yasak uyarınca Twitter’a yeni reklam verilemeyecek, bu kapsamda yeni sözleşme kurulamayacak ve buna ilişkin para transferi yapılamayacak. Hakkında reklam yasağı uygulananlara verilen reklamların giderleri Gelir Vergisi Kanunu uyarınca gider kabul edilmeyen ödemeler ve Kurumlar Vergisi Kanunu uyarınca kabul edilmeyen indirimler arasında sayılacak. Üç ay içinde temsilci belirlemezse Twitter’ın bant genişliğinin daraltılması gündeme gelecek.”

Türkiye, 2035 yılına kadar yenilenebilir enerjide liderliği hedefliyor!

0

Türkiye’nin geleceğe yönelik yatırımları tüm hızıyla devam ediyor. Hem kamu, hem de özel sektörde yapılan yatırımlar, ülkemizin dijital dönüşüm gibi konularda pek çok AB ülkesinin bile önüne geçmesini sağlıyor. Türkiye’nin doğru adımlar atarak önde olmak istediği bir diğer alan ise yenilenebilir enerji. Son olarak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, ülkemizin önümüzdeki yıllarda yenilenebilir enerji konusunda atacağı adımları ve hedefleri paylaştı. 

Bakan açıkladı: Türkiye, yenilenebilir enerji kapasitesini her yıl 9500 MW artıracak

Türkiye,’nin önde gelen şirketlerinden Rönesans Holding ve Total Energies, yenilenebilir enerji sektöründe yapılacak yeni yatırımları duyurmak ve kutlamak için özel bir tören düzenledi. Yabancı ülkelerin de temsilcilerinin katıldığı törende Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez de konuşmacı olarak yer aldı. 

Enerji piyasalarında küresel ölçekte önemli bir dönüşüm olduğunun altını çizen Dönmez, “Önümüzdeki dönemde güvenilir, makul fiyatlı enerji arzı yanında ülkemizin iklim değişikliği ile mücadele hedefleri doğrultusunda yeni bir yatırım ve reform hamlesine başlıyoruz.” dedi. Türkiye’nin hedeflerini ise üç temel maddede sıraladı. 

  • Türkiye’nin artan enerji ihtiyacını karşılamak, 
  • Kaynakların etkin tahsisini sağlamak,
  • Kaynakları çeşitlendirmek,

Aynı zamanda Türkiye’nin yenilenebilir enerji konusundaki karnesini de gün yüzüne çıkardı. Bakan tarafından yapılan açıklamaya göre, Türkiye’nin ürettiği elektriğin yaklaşık yüzde 55’i yenilenebilir enerji kaynaklarından geliyor. Bu da dünyada 12., Avrupa’da ise 5. sırada olduğumuz anlamına geliyor. Hedef ise 2035 yılına kadar bu payı yüzde 65 seviyelerine çıkarmak.

Bunun için, önümüzdeki 12 yıl boyunca her yıl 3000 MW Güneş, 1500 MW Rüzgâr ve toplam 5000 MW Offshore (denizüstü) rüzgâr olmak üzere tüm yenilenebilir kaynaklarımızı devreye alınacak ve ekonomiye kazandırılacak. Projeler kapsamında şimdiden Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri ile birçok anlaşma imzalandı. Bu üç ülke ile önümüzdeki dönemde yenilenebilir başta olmak üzere Türkiye’nin enerji yatırımlarında önemli rol oynayacak. 

Peki yıllık 9500 MW fark yaratacak mı?

9500 MW elektrik, yaklaşık olarak 1 milyon haneye yetecek enerji üretebilir. Bu miktar, Türkiye’deki yaklaşık 30 milyon hanenin yaklaşık %3’üne denk geliyor. Ayrıca 9500 MW elektrik, yaklaşık olarak 100.000 küçük işletmeye yetebilir. Bu da Türkiye’deki yaklaşık 3 milyon küçük işletmenin yaklaşık %3’üne enerji verilebileceği, maliyetlerin düşürülülebileceği anlamına geliyor.

Elektrikli otomobil gibi modern ulaşım araçları açısından bakacak olursak da 9500 MW elektrik, yaklaşık olarak 1 milyon araç için elektrik üretebilir. Bu miktar, Türkiye’deki yaklaşık 20 milyon aracın yaklaşık %5’ine denk geliyor. Elbette ki ülkemizde şimdilik bu sayılarda EV kategorisinde araç bulunmuyor. Ancak ilerleyen yıllarda yaşanacak olan artışı düşündüğümüzde tüketimin artmasına kesin gözüyle bakılıyor. 

Aynı zamanda Fransa’nın en büyük şirketlerinden biri olan ve son dönemde petrol ve gaz şirketinden enerji şirketine dönüşen, Total Energies’nin Rönesans Holding ile yapacağı yatırımları da kutlayan Bakan Dönmez, bu yatırımların en kısa sürede tamamlanması için her aşama, farklı kurumlardan ihtiyaç duyulan tüm izinlerde gerekli her türlü desteği sağlayacaklarını söyledi. 

Tüm bunlara ek olarak Dönmez, geleceğin enerji taşıyıcısı olarak gördüğü hidrojene de değinmeden geçmedi. Konuşmasında “Geleceğin enerji taşıyıcısı olarak gördüğümüz hidrojenin karbon salımını azaltmada ciddi katkısı olacak.” ifadelerini kullandı ve Türkiye’nin yenilenebilir enerji potansiyelinin özellikle yeşil hidrojen üretiminde de kilit bir rol oynayacağının altını çizdi.

Sözlerini ise “Bu nedenle bugün burada oluşturulan birlikteliği ilk adım olarak değerlendiriyoruz. Ortaya konan 1000 MW’A ulaşma hedefinin en kısa zamanda 5000 MW olarak güncellenmesi gerektiğine inanıyorum.” diyerek bitirdi.

OpenSSH güvenlik açığı korkutuyor!

Güvenlik araştırmacıları, bilgisayar korsanlarının basit komutları kullanarak uzaktan kod yürütmesine olanak tanıyan güvenli ağ paketi OpenSSH’de CVE-2023-38408 olarak izlenen bir güvenlik açığı ortaya çıkardı.

Güvenlik açığından yararlanmak, OpenSSH’de sık sık, genellikle otomatikleştirilmiş SSH genel anahtar kimlik doğrulamasında kullanılmak üzere kullanıcının özel anahtarlarını tutan ssh-agent adlı yaygın olarak kullanılan bir yardımcı programın kullanılmasını sağlıyor.

Uzak sunucuları yöneten yöneticiler genellikle ssh-agent’ın seçilen bir sunucudan erişilmesini sağlayan “ssh-agent yönlendirmeyi” etkinleştiriyor, böylece yerel SSH anahtarlarının sunucunun kendisinde anahtarları depolamadan kullanılması mümkün hale geliyor.

Qualys araştırmacıları, PKCS11 etkinken varsayılan ayarlar kullanılarak iletilen bir aracı ayarlandığında, aynı uzak sunucuya bağlantısı olan bir tehdit aktörünün paylaşılan kitaplıkları kurbanın makinesine kötü amaçlı yan etkilerle yüklemesinin ve boşaltmasının mümkün olduğunu keşfetti.

Güvenlik araştırmacıları, ortak paylaşılan kitaplıkları yüklemenin ve boşaltmanın sadece dört yan etkisini birleştirerek tek seferlik, uzaktan kod yürütme (RCE) elde etmek için bu tekniği kullandılar.

Bir saldırgan RCE’ye ulaştığında, kötü amaçlı yazılımın yüklenmesi, bir veri ihlalinin gerçekleştirilmesi veya sistemin tamamen devralınması da dahil olmak üzere bir dizi kötü amaçlı eylem gerçekleştirilebiliyor.

Qualys Güvenlik Açığı İmzaları yöneticisi Saeed Abbasi, “Bu yeni ortaya çıkan ssh-agent güvenlik açığı, titiz güvenlik önlemlerine ve acil müdahaleye olan sürekli ihtiyacın altını çiziyor.” dedi.

Beautiful hacker girl working with another dangerous cyber criminals. Hackers centre.

“Ssh-agent’ın eksikliklerinin gösterdiği gibi, sağlam sistemler bile gizli güvenlik açıklarını barındırabiliyor. Yamalar uygulamak gibi eylemlerle bu tür güvenlik açıklarını proaktif olarak düzeltmek, dijital varlıkların bütünlüğünü korumak için kritik öneme sahiptir.”

OpenSSH, özellikle SSH anahtarlarını kolayca yönetmek isteyen yöneticiler tarafından şifreli veri aktarımı ve uzaktan oturum açmalar için yaygın olarak kullanılan bir çözümdür. Güvenli bağlantılar için dünya çapında kullanılıyor.

Araştırmacılar, Ubuntu Desktop 22.04 ve 21.10’un varsayılan kurulumlarının savunmasız olduğunu buldu ve yamalanmadığı takdirde diğer Linux dağıtımlarından veya işletim sistemlerinden de yararlanılabileceği konusunda uyardılar.

Savunmasız OpenSSH sürümleri şunları içeriyor:

  • 1:7.9p1-10+deb10u2
  • 1:7.9p1-10+deb10u1
  • 1:8.4p1-5+deb11u1
  • 1:9.2p1-2
  • 1:9.3p1-1

Sorun 1:9.3p2-1 sürümünden itibaren giderildi.

OpenSSH, kusurun yalnızca kurbanın sisteminde belirli kitaplıklar varsa yararlanılabileceğini ve aracılar bilgisayar korsanlarından ödün veren bir ağa iletilmezse saldırıların uzaktan gerçekleştirilemeyeceğini belirtti.

HoloLens savaşlarda kullanılacak!

Microsoft, HoloLens tabanlı savaş gözlüklerini ABD ordusuyla test etmede bir adım daha ilerleme kaydetti. Şirket, Temmuz ayı sonundan önce orduya geliştirilmiş IVAS (Entegre Görsel Büyütme Sistemi) 1.2 cihazları teslim edeceğini doğruladı. 

Microsoft yaptığı güncellemelerde hafiflik ve incelik gibi ergonomik değerlerde iyileştirmeler yaparak son kullanıcı olan askerlerin kullanım şartlarını da iyileştirdi.

Amerikan Ordusu, Bloomberg‘e iki ekibin Ağustos sonunda 20 prototip IVAS gözlüğü test edeceğini söyledi. Düşük ışıkta işlevsellik, güvenilirlik ve askerleri hasta hissettirip hissettirmediklerini ölçecekler. Bazı denekler geçen yıl mide bulantısı, baş ağrısı ve göz yorgunluğundan şikayet ederken, diğerleri hantal, dar görüş alanından ve geceleri bir askerin varlığını ele verebilecek bir ekran parlaklığından memnun değildi. Temel özellikler de nispeten daha sık başarısız oldu.

HoloLens teknolojisi, savaş alanı farkındalığını artırmayı amaçlıyor. Piyadeler birbirlerinin konumlarını görebiliyor, hayati sağlık istatistiklerini alabiliyor ve daha az göze çarpan gece görüşünü kullanabiliyor. Saldırıları daha iyi koordine edebilir ve yaralanma veya yorgunluk belirtileri varsa uyarıda bulunabiliyorlar. Ağustos testi başarılı olursa, teknoloji sahaya birkaç yıl içinde ulaşabilecek. Ordu, ikinci bir saha çalışması için Temmuz ve Eylül 2024 arasında bir sözleşme imzalayacak ve Nisan 2025’te operasyonel bir savaş testine geçebilecek.

Bununla birlikte, bu testte kafa karıştıran birçok şey var. Amerikan Ordusu, on yılda 21.9 milyar dolarlık bir harcamayla 121.000 üniteyi alabilecekken, Kongre, raporların ardından Ocak ayında önceki gözlüklerin de siparişlerini engelledi. Bunun yerine politikacılar, donanımı yeniden işlemesi için Microsoft’a 40 milyon dolar verdi. Hâlâ sorunlar varsa Ordu programı iptal edebilir. 

Bu yalnızca Microsoft’a kazançlı bir sözleşmeye mal olmakla kalmaz, aynı zamanda HoloLensin kendisi hakkında daha fazla şüphe uyandırır. Ekip, suistimal iddialarının ardından geçen yıl lider geliştirici Alex Kipman’ı kaybetti ve bu yılın başlarındaki işten çıkarmalar, karma gerçeklik bölümüne ciddi bir darbe vurdu. Böyle keskin bir noktada geleceği öngörmek oldukça zor.

İşveren kılığında öğrenci dolandırıyorlar!

Bir siber güvenlik şirketinin Çarşamba günü bildirdiğine göre, bir siber suç çetesi Mart ayından bu yana iş arayan öğrencileri hedef alıyor.

Proofpoint araştırmacıları Timothy Kromphardt ve Selena Larson’a göre, biyoloji ve sağlık şirketleri kılığına giren dolandırıcılar, istihdam koşulu olarak onlara sahte ücretler ödemelerini sağlamak amacıyla öğrencileri bir işle ilgili bir video görüşmesine katılmaya ikna ediyorlar.

Larson, “Proofpoint daha önce kolejleri ve üniversite kullanıcılarını hileli işlerle hedef alan tehdit aktörlerini gözlemlemişti, ancak bu ilginç çünkü saldırganın sahtekarlık yaptığı şirketlerin tümü, kullanılan aynı tür yemler ve iş tanımları ile ilişkili görünüyor ve hepsi biyoloji bilimi, bilimsel araştırma veya sağlık hizmetleri alanındaydı,” dedi.

Araştırmacılar, bir şirket blogunda, uzaktan veri girişi işleri için onları bir video veya sohbet görüşmesine davet eden alınan e-posta mesajlarını hedeflediklerini açıkladı.

Sahte peşin ücret teklifi

Araştırmacılar, “Proofpoint, bir video görüşmesinde yapılan talepleri doğrulayamasa da, önceki ilgili faaliyetlere dayanarak, aktörün alıcıya muhtemelen ekipmanı almadan önce ekipman için bir avans ödemesi gerekeceğini söylediğini ve tehdit aktörünün toplayacağı yüksek bir güvenle değerlendiriyor” diye yazdı.

Bulgularında, Kromphardt ve Larson, bir hedefe gönderilen her mesajın, toplam yedi bin dolara varan, teklif edilen pozisyon için donanım ve yazılım gereksinimlerini içeren bir PDF eki içerdiğini de bildirdi.

Araştırmacılar, hedeflerle yapılan görüşmelerde ne olduğunu kişiden kişiye değiştiğini belirtti, dolandırıcıların muhtemelen öğrencilerden iş gereksinimlerini karşılamak için ekipmanı önceden ödemelerini istediklerini ve öğrencinin ilk maaş çekiyle geri ödeneceğini anladıklarını yazdılar.

Alternatif olarak, öğrencilere banka hesaplarına yatırmaları için sahte bir tedarikçiden ekipman satın almalarında kullanılmak üzere bir çek verilmiş, bu da öğrenci hesaplarındaki parayı çekecek ve çek karşılıksız çıktığında hesabı ödemeyi öğrencilere bırakacaktır.

Araştırmacılar, “Bunlar, istihdam dolandırıcılığı yapan tehdit aktörleri için tipik davranışlar” diye belirtti. “Bazı durumlarda oyuncu, satın alması gereken ürünlerin ‘nakliye masraflarını’ karşılamak için kripto para birimi ödemeleri isteyebilir.”

Yetişkin hedefler

Salı günü Inside Higher Ed’de yayınlanan bir makaleye göre, öğrenci dolandırıcılıkları Covid-19 salgınından çok kısa bir aradan sonra yeniden ivme kazandı. Makalede, California Eyalet Üniversitesi, Long Beach’te, öğrenciler arasında gönderilen her e-postanın, alıcıları iş teklifleri ve parola sıfırlama istekleri mesajlarına karşı dikkatli olmaları konusunda uyaran bir başlık içerdiği belirtiliyor.

Johanna Alonso’nun makalesinde, dolandırıcıların genellikle öğrencilere kampüste bulabileceklerinden daha iyi maaş ve daha fazla esneklikle iş teklif ettikleri belirtildi. Dolandırıcılar, bir öğrenciye bazı basit görevler atadıktan sonra, devam etti, dolandırıcılar genellikle hedefinde olan kişilere daha fazla miktarda ödeme yaptıklarını iddia etmeden ve paranın iade edilmesini talep etmeden önce hileli maaş çekleri gönderiyorlar.

Siber güvenlik uzmanlarına göre öğrenciler, tehdit aktörleri için olgun hedefler olabilir.

Tel Aviv, İsrail merkezli bulut tabanlı bir siber güvenlik şirketi olan Coro’nun kurucu ortağı Dror Liwer, “Pek çok öğrencinin dolandırıcılık, kimlik avı ve hedefli kimlik avı problemleri hakkında pek deneyimi yok, bu da onları suçlular için mükemmel bir hedef haline getiriyor” dedi.

Ayrıca verdiği röportajda Dror Liwer, “Deneyimsiz bir öğrenciyle etkili iletişim kurmak ve onları bilgi sağlamak veya ödeme göndermek gibi bir eylemde bulunmaya ikna etmek daha kolaydır” dedi.

Amerika Birleşik Devletleri merkezli bir siber güvenlik hizmetleri şirketi olan Critical Start’ın bilgi güvenliği sorumlusu George Jones, “Öğrenciler genellikle okul ücretleri, öğrenci kredileri ve yaşam giderleri gibi mali yüklerinin bir kısmını hafifletme fırsatı sunan iddialara karşı onları savunmasız bırakabilecek mali zorluklarla karşı karşıya kalıyor” diye de ekledi.Yaptığı açıklamada, “Öğrencilerin güvenilir doğası, özellikle saygın kaynaklardan geliyor gibi göründüklerinde veya cazip faydalar sunduklarında, kötü aktörler tarafından verilen sözlere inanmaya daha istekli olmasını sağlayabilir” dedi.

Ağ bağları

Tüketici güvenlik ürünlerine yönelik bir inceleme, tavsiye ve bilgi sitesi olan Compareitech’te gizlilik savunucusu olarak görev yapan Paul Bischoff, “Öğrenciler, bedava ürünler ve yüksek indirimler vaat eden bağlantılara tıklamaya daha istekli olabiliyor” dedi.

Ayrıca başka bir açıklamasında ise “Üniversite ağlarına da bağlılar” dedi. “Bilgisayar korsanları bir öğrencinin hesabını bir üniversite ağına girmek için kullanabilirse, bu, ayrıcalıkları artırmak ve tüm ağa fidye yazılımı gibi daha yıkıcı saldırılar başlatmak için gereken dayanak noktası olabilir.”

Chicago’da bir parola yönetimi ve çevrimiçi depolama şirketi olan Keeper Security’nin CEO’su Darren Guccione, bu ağların bilgisayar korsanları tarafından çok değer verilen bilgiler içerdiğini açıkladı.

Yaptığı konuşmada, “Okullar, kişisel olarak tanımlanabilir bilgilerden siber suçlulara karanlık ağda güzel bir kuruş kazandırabilecek psikolojik kayıtlara kadar çalışanlar ve öğrenciler hakkında hassas veriler saklıyor” dedi.

Seattle’daki bir internet istihbarat şirketi olan DomainTools’un araştırma ve veriden sorumlu olan ve ayrıca şirketin başkan yardımcısı olan Sean McNee, üniversitelerin gözenekli yapıları ve bilgi paylaşımına yönelik önyargıları, devam eden bütçe endişeleri ve kısıtlı kaynakları nedeniyle kötü aktörlerin saldırılarının arttığını belirtti.

Konuştuğu röportajda, “Kötü aktörlerin artık kolejlerden ve üniversitelerden çıkıp bu kurumlara giden öğrencileri hedef almaya başladığını görmek üzücü ama şaşırtıcı değil” dedi.

Öğrenciler dolandırıcılıktan nasıl kaçınabilir?

Jones, Proofpoint ve Inside Higher Ed tarafından tanımlanan dolandırıcılık türlerinden kaçınmak için öğrencilere herhangi bir bilgiyi uygulamadan veya paylaşmadan önce iş ilanlarının ve istihdam fırsatlarının meşruiyetini doğrulamalarını tavsiye ediyor.

Ayrıca potansiyel bir işverenin araştırılmasını da önerir. “İletişim bilgilerini kontrol edin,” dedi, “ve dolandırıcılık faaliyetleriyle ilgili incelemelere ve raporlara bakın, ayrıca şirket bilgileri için LinkedIn veya Glassdoor gibi bilinen inceleme sitelerine bakmanızı tavsiye ediyoruz.”

İş tekliflerini veya finansal fırsatları değerlendirirken kariyer danışmanları, profesörler veya akıl hocaları gibi güvenilir danışmanlara danışarak rehberlik isteyin, diye ekledi. “Değerli tavsiyeler verebilirler ve ikinci bir çift göz olası dolandırıcılıkların belirlenmesine yardımcı olabilir” dedi.

Kanıt noktası, iş arayan öğrencilere, meşru işverenlerin asla bir çalışanın ilk iş gününden önce maaş çeklerini göndermeyeceklerini ve çalışanlardan işe başlamadan önce ürün satın almak için para göndermelerini istemeyeceklerini hatırlattı.

Proofpoint tarafından tanımlanan hileli iş tekliflerinin bazı temel bileşenleri şunları içeriyordu:

*Gmail veya Hotmail gibi bir ücretsiz posta hesabından, yasal bir organizasyonu taklit eden beklenmeyen bir iş teklifi;

*Resmi şirket web sitesinden farklı bir etki alanı kullanan bir e-posta adresinden iş teklifi;

*İş görevleri hakkında çok az bilgi içeren veya hiç bilgi içermeyen, var olmayan veya aşırı derecede basit görüşme soruları;

*Dilbilgisi ve yazım hataları içeren ve kuruluşlar ve roller hakkında genel içerik içeren PDF’ler veya diğer belgeler;

*Bir gönderenle tartışmaya başladıktan hemen sonra bir “maaş çeki” almak.

Bilgili kalarak ve bu temkinli, sağduyulu yaklaşımları benimseyerek, öğrenciler kendilerini hileli iş tekliflerinden ve diğer çevrimiçi dolandırıcılıklardan korunmaya yardımcı olabilir.

ChatGPT “sahibinin sesi” oluyor

0

ChatGPT‘nin en yeni özelliği, biraz daha az yazmanıza yardımcı olmak için tasarlandı. Buna “özel talimatlar” deniyor ve size, sohbet robotunuza sizin hakkınızda her zaman bilmesi gereken şeyleri ve sorularınıza nasıl yanıt vermesini istediğinizi söylemeniz için bir yer sağlıyor. Bu özellik beta sürümünde, ChatGPT‘nin çalıştığı her yerde çalışıyor ve bugün, İngiltere ve AB dışında her yerdeki ChatGPT Plus aboneleri tarafından isteğe bağlı olarak kullanılabiliyor.

OpenAI‘de model davranışlar ve ürün üzerinde çalışan Joanne Jang, “Şu anda ChatGPT‘yi açarsanız, sizin hakkında pek bir şey bilmiyor. Yeni bir konu açarsanız, geçmişte konuştuğunuz her şeyi unutur. Ancak tüm konuşmalar için geçerli olabilecek şeyler var.” diyor.

Jang birkaç örnek sunuyor: Eğer bir öğretmenseniz, özel talimatlarınıza “Üçüncü sınıf öğretiyorum” ifadesini koyabilirsiniz, böylece Ay hakkında her ilginç gerçek sorduğunuzda, bot yanıtını doğru yaş grubuna göre ayarlayabiliyor. (Jang, birçok öğretmenin ders planlarında beyin fırtınası yapmak için ChatGPT kullandığını söylüyor.)

Sürekli olarak altı kişilik bir aile için yemek pişiriyor ve alışveriş yapıyorsanız, ChatGPT’nin doğru porsiyonları önerdiğinden emin olmak için bunu özel talimatlarınıza ekleyebilirsiniz. Yalnızca bir dilde kod yazarsanız, özel talimatlarınız ChatGPT’ye kod yanıtlarını her zaman tercih ettiğiniz şekilde vermesini söyleyebilir.

Jang, bunun hakkında düşünmenin en kolay yolunun, sorgularınız için bir tür kalıcı başlangıç ​​olduğunu söylüyor. ChatGPT’ye gereken tüm bağlam ve bilgileri içeren uzun bir soru hazırlamak yerine, bu bağlamı ve bilgileri özel talimatlarınıza eklemeniz yeterli; soru her zaman orada olacak.

Kullanıcıların özel talimatlarını tam olarak nasıl oluşturmaları gerektiğini ve ChatGPT‘nin bunları nasıl yorumlaması gerektiğini söylemek hala zor. Bir bakıma, bu talimatları eklemek yalnızca sorgunuzun karmaşıklığını arttırır ve bu da ChatGPT gibi bir aracı yanlış olmaya veya bilgi uydurmaya daha yatkın hale getirebiliyor.

Jang, fikrin ChatGPT’nin sizi tanımasını kolaylaştırmak olduğunu ve bu noktada çok daha hızlı ve daha yararlı bir sanal asistan olabileceğini söylüyor. İyi bir asistanın işinin bir parçası da neye ihtiyacınız olduğunu, neyin önemli olduğunu ve ne zaman olduğunu bilmek.

Aurora, 820 milyon dolarlık hisse sattı!

2024 yılında otonom bir kamyon taşımacılığı işletmesi kurmayı hedefleyen sürücüsüz teknoloji şirketi Aurora Innovation, hisselerinin halka arzından ve eş zamanlı özel arzından 820 milyon dolarlık sermaye artırımını tamamladı. Şirket, anlaşmanın Cuma günü tamamlanmasını bekliyor.

Şirkete göre hisse satışı, gelecek yılın sonunda ve “2025’e kadar” ticari lansman yoluyla Aurora’ya fon sağlanmasına yardımcı olacak. Aurora, Kasım 2022’de 2024’ün ortalarına ulaşmak için yeterli parası olduğunu söylüyor. Gelir öncesi şirket, lansmanı ve ötesini yapmak için tekrar artırılması gerektiğini defalarca söyledi.

Eylül 2022’de sızan bir not, Aurora’nın CEO’su Chris Urmson’ın şirketin nakit pozisyonunu korumak için şirketten ayrılmalar, işten çıkarmalar, satın almalar ve tabii ki zamlar dahil olmak üzere bir dizi seçeneği değerlendirdiğini gösterdi. Notta Urmson, “pistimize yaklaşık altı ay eklemek için önümüzdeki yıl 300 milyon dolar toplamanın bir yolunu” bulmanın gerekli olduğunu söyledi.

Nisan ayında Aurora, 350 milyon dolar toplamak için önerilen bir karma raf teklifi için başvuruda bulundu.

Aurora sözcüsü Rachel Chibidakis “Her zaman şeffaf olduk ve ticari lansmanımız ve kârlılığımızdan önce daha fazla para toplamamız gerektiğini söyledik” dedi. “Bu oldukça büyük sermaye artışının, önümüzdeki yıl ve 2025’e kadar hedeflenen otonom kamyon taşımacılığı işimizin lansmanını yapmamız bekleniyor.”

Sürücüsüz kamyonları ticarileştirmeye öncelik veren Aurora’nın FedEx, Paccar, Schneider, Werner ve Xpress gibi kargo şirketleriyle pilot sürüm için ortaklıkları bulunuyor. Sözcünün açıklamasına göre, ticari lansman, Dallas ve Houston arasında şoförsüz müşteriler için yük taşıyan yaklaşık 20 kamyonluk bir filonun işletilmesini içerecek.

Aurora, fonlarla ne yapmayı umduğunu özellikle söylemedi. Aurora’nın parayı “işletme sermayesi ve diğer genel kurumsal amaçlar” için kullanacağını belirten şirketin izahnamesi belirsiz. Paranın bir kısmı kısa ve orta vadeli yatırım sınıfı araçlara yatırım yapılacak. Şirketin bir dosyalamasında, gelirlerin bir kısmının ek işletmeler, teknolojiler, ürünler veya varlıklar satın almaya veya bunlara yatırım yapmaya harcanmasının da mümkün olduğunu yazdı.

Hisseler Salı günü kapanışta 3,22 dolardan işlem görüyor ve mesai sonrası işlemlerde keskin bir düşüşle 2,87 dolara düştü. Aurora’nın hisse senedi fiyatı Perşembe günü 2,92 dolardan kapandı.

Aurora, ikinci çeyrek kazançlarını ne zaman açıklayacağını henüz açıklamadı ve o zaman umarım nakit için planlarını özetleyecekler. Şirket bir dosyalamada, 30 Haziran 2023 itibarıyla 785 milyon dolar değerinde nakit, nakit benzerleri ve kısa vadeli yatırımlar bildirmeyi beklediğini söyledi. Bu rakama, hisse satışından elde edilen 820 milyon $ dahil değil.

Yatırımcıların isimleri, anlaşma Cuma günü kapandığında gün ışığına çıkacak. Aurora, zama yalnızca bir dizi mevcut kurumsal ve stratejik yatırımcının katıldığını söyledi.