Yapılmaması gereken yedekleme hataları

0

Finansal kazanç elde etmek ve rekabet avantajını ele geçirmek için şirketlere yönelik gerçekleşen siber saldırıların temelinde, çoğunlukla işletmelerin yedekleme noktasında yaptığı hatalar yer alıyor. Güvenlik ihlalleri, sistem arızaları, insan hatası veya doğal afetlerden kaynaklanan veri kaybının işletmeler üzerinde sarsıcı etkiler yaratması mümkün. Bu sebeple verilerin yedeklenmesi, işletmelerin devamlılığı için oldukça önem taşıyor.

Acronis, işletmesini bu saldırılara karşı korumak isteyenler için en yaygın 5 veri yedekleme hatasını sıralıyor.

Yetersiz yedekleme sıklığı, eksik veya test edilmemiş depolama yöntemleri, veri bütünlüğünü sağlama konusunda işletmeler açısından ciddi bir tehdit unsuru olarak karşımıza çıkıyor. Bilişim teknolojilerinin hızlı geliştiği günümüzde işletmeler siber güvenlik tehditlerine daha fazla maruz kalıyor. Her sektörden işletmenin, siber saldırılara karşı önceden alınmış önlemlere ihtiyacı oluyor. Veri kayıplarını önlemenin en iyi yolu ise onları stratejik bir biçimde yedeklemekten geçiyor. Siber koruma alanında küresel bir lider olan Acronis, işletmelerin veri yedeklemede karşılaştığı en önemli açıkları paylaşıyor.

1. Net Bir Eylem Planı Eksikliği: Saldırılardan korunmanın öncelikli yolu bir plan sahibi olmak. Siber tehditlere karşı yapılacak akıllıca bir strateji işletmeler için önem teşkil ediyor. Net bir veri yedekleme sistemi kurmak ve devamlılığını sağlamak planlamanın ilk maddelerinden biri. Yedeklenmesi gereken bilgileri tespit edip, nerede ve ne sıklıkta saklanacağına karar vermek gerekiyor. Ardından yedekleme süreciyle ilgilenmesi için bir ekip kurulması da planlamanın içinde yer alıyor. 

2. Seçeneklerin Az Olması: İşletmelerin birden fazla seçeneğe sahip olması yedekleme için en iyi hamlelerden biri. Verileri saklamak için pek çok alternatif bulunması gerekiyor. Flash sürücüleri, bulut depolama ve kompakt diskleri bu seçeneklerden sadece birkaçı. Verileri bulutta depolamak yedeklemenin zarar görme olasılığını en aza indiriyor. Bulut depolamadan faydalanmak, verilerin istendiği zaman geri alınabilmesi anlamına geliyor. Bulut yedeklemelerinin fiziksel risklere karşı güvenli olmasına rağmen veri sızıntısına karşı savunmasız olduğu da hatırlanmalı. Bu nedenle, verileri yedeklemek için çok yönlü bir yaklaşım benimsemek daha doğru bir strateji olarak görünüyor.

3. Yedeklerin Kontrol Edilmemesi: Yeni bir sistem oluşturulması, herhangi bir sistem yükseltmesi veya değişikliği durumunda verilerin hemen kontrol edilmesi gerekiyor. Yedekleme sistemini düzenli olarak test etmek, bilgilerin geri alınmasına olanak sağlıyor. Bu nedenle verileri ayda bir kontrol etmek oldukça önemli. Hatta verilerin sayısına bağlı olarak kontrolün her hafta yapılması bilgileri daha güvende tutuyor. Tüm yedekleme sistemlerini kontrol etmek için de bu zaman aralığı kullanılabilir.

4. Çalışanların Eğitimsiz Olması: İş ile birebir ilgilenen çalışanların, verileri tehlikeye atması daha olasıdır. Siber suçluların çalışanlardan kişisel bilgiler almak için kimlik avı e-postalarını ve web sitelerini kullanması bu duruma örnektir. Bu sebeple çalışanların hassas bilgiler konusunda dikkatli davranması gerekiyor. Saldırılardan korunmak için verileri düzenli yedeklemek ve çalışanları eğitmek önemli.

5. Otomasyondan Kaçınılması: Otomasyon, verilerin yedeklemesini kolay hale getiriyor. Özellikle bulut depolama yöntemi ile sistem otomatik olarak hızlıca yedekleniyor. Bu işlemin ardından yedeklemenin başarılı olduğuna dair bir bildirim geliyor. Böylece süreç hızlı ve kolay bir şekilde ilerliyor. Otomasyonun bu özelliği işletmelere zaman kazandırması açısından oldukça önemli.

Genç Başarı Eğitim Vakfı ve KUZKA’dan finansal okuryazarlık eğitimi

0

Kastamonu, Çankırı ve Sinop illerindeki ilköğretim kurumlarında öğrenim gören öğrencilere akıllı para yönetimi ile finansal okuryazarlık eğitimi vermek üzere Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı (KUZKA), İl Milli Eğitim Müdürlükleri ve Genç Başarı Eğitim Vakfı işbirliğiyle hayata geçirilen Akıllı Para Yönetimi Programı başladı. TR82 Bölgesi’nde çocuklarla buluşacak olan programla çocukların farkındalığını artırmak ve genç nesilleri finansal olarak güçlendirmek amaçlanıyor.
 
Girişimci zihin yapısına sahip çocukların ve gençlerin yetişmesi amacıyla eğitici ve deneyim odaklı programlar tasarlayarak eğitim ve iş dünyası arasında köprü kuran Genç Başarı Eğitim Vakfı ve KUZKA işbirliğiyle Kastamonu, Çankırı ve Sinop’ta üç farklı okulda eş zamanlı olarak ortaokul birinci sınıf öğrencilerine yönelik düzenlenen JuniorBizz Akıllı Para Yönetimi Programı başladı.
 
10 Haziran’a kadar sürecek program kapsamında ortaokul birinci sınıf düzeyindeki öğrencilerin; finansal okuryazarlık, mali konular hakkında bilgi sahibi olmaları, para yönetimi becerilerini geliştirmeleri ve finansal kararlarını daha bilinçli bir şekilde alabilmeleri amaçlanıyor.
 
JuniorBizz “Akıllı Para Yönetimi” programı, interaktif eğitim materyalleri, oyunlar ve etkileşimli çalışmalar gibi çeşitli yöntemler kullanılarak sunuluyor. Bu sayede öğrenciler, eğlenceli bir şekilde finansal okuryazarlık konularını öğrenme fırsatı bulacak ve gerçek hayatta karşılaşacakları mali durumları daha iyi yönetebilecek.

Genç Başarı Eğitim Vakfı’nın hedefi, finansal okuryazarlık seviyesini artırmak

Programla ilgili açıklama yapan Genç Başarı Eğitim Vakfı Genel Müdürü Seçil Yıldırım Çelebi; “Sinop, Kastamonu ve Çankırı illerinde toplamda 300’ü aşkın öğrenciyle başlayan projeyle birlikte toplumun finansal okuryazarlık seviyesini artırmayı hedefliyoruz. Öğrencilerin ileri dönem mali hayatlarını daha sağlıklı bir şekilde yönetmelerini ve gelecekteki nesillerin finansal başarıya daha kolay ulaşmalarını desteklemek istiyoruz. Akıllı Para Yönetimi Programını bu anlamda önemli bir adım olarak değerlendiriyoruz” dedi.

İklim finansmanı hızlandırma programı için başvuru süresi uzatıldı

PwC Türkiye tarafından yürütülen Climate Finance Accelerator (CFA) Hızlandırma küresel destek programının 3.’sü için başvuru süresi 5 Haziran Pazartesi gününe kadar uzatıldı. 

PwC Türkiye’nin yürütücülüğünü üstlendiği, Birleşik Krallık Enerji Güvenliği ve Net Sıfır Karbon Departmanı (DESNZ) tarafından desteklenen ve sürdürülebilir projelerin geliştirilmesini amaçlayan Climate Finance Accelerator (İklim Finansmanı Hızlandırma-CFA) programı için başvuru süresi 5 Haziran 2023’e kadar uzatıldı. Karbon emisyonunu azaltmaya yönelik projeleri finansal ve teknik açıdan desteklemek üzere bu yıl üçüncü kez düzenlenen CFA Programı kapsamında iklim teknolojileri, enerji, ulaşım, sanayi, ormancılık, atık yönetimi gibi sektörlerden en fazla 10 proje seçilecek. Seçilen projelerin yatırım süreçleri için gerekli ön hazırlıklarda destek verilecek, ardından proje sahipleri İstanbul ve Londra’daki potansiyel yatırımcılarla buluşturulacaklar.

Küresel bir Hızlandırma destek programı olan CFA, ülkelerin küresel ısınmayı 1,5°C ile sınırlandırma hedeflerini yerine getirmeye teşvik etme amacıyla aralarında Türkiye’nin de olduğu dokuz ülkede gerçekleştiriliyor. 

2030 yılına kadar ‘net sıfır emisyon’ hedefi doğrultusunda çalışmalarını sürdüren PwC’nin öncülüğünde Türkiye’deki ilk aşaması 2021 yılında başlayan CFA Programı, iklim değişikliği odaklı projeler geliştiren kişilere teknik ve finansal hazırlık, bilgi paylaşımı ve finansmana erişim konularında bir dizi destek, ücretsiz eğitim fırsatı ve geniş bir network sunuyor. 

Aday projelerde hangi kriterler aranıyor?

CFA Türkiye şu kriterleri taşıyan projeleri destekliyor:

·         Doğrudan veya dolaylı olarak sera gazı emisyonunun azaltılması bakımından iklim üzerinde ölçülebilir sonuçlar sağlamak üzere tasarlanması,

·         Toplamda 5-150 milyon ABD doları arasında finansmana ihtiyaç duyması, 

·         Projenin ön fizibilite veya daha ileri bir aşamada bulunması,

·         Uzun vadede getiri sağlayacak bir iş modeline sahip olması,

·         Toplumsal cinsiyet eşitliğini ve sosyal kapsamı artırıcı etkilere sahip olması bir artı olarak kabul ediliyor. 

Başvuru linki: https://www.pwc.com.tr/cfa-turkiye-tr

Xiaomi, Hindistan’da kablosuz ses ürünleri üretecek

0

Xiaomi’nin Hindistan birimi, işletmelerini daha fazla yerelleştirmek için elektronik üreticisi Optiemus ile ortaklık yaparak Hindistan’da kablosuz ses ürünleri üretmeye başlayacak. Xiaomi India, Uttar Pradesh eyaletinde bulunan Optiemus Electronics’in fabrikasında ilk yerli ses cihazını üretecek. Şirket açıklamasına göre, 2025 yılına kadar yerel kaynaklardan sağlanan bileşenlerin üretiminde %50 artış hedefleniyor.

Xiaomi, Hindistan'da kablosuz ses ürünleri üretecek

Bu adım, Redmi markalı akıllı telefonların üreticisi olan şirketin, son zamanlarda Hindistan’ın en büyük akıllı telefon şirketi konumundaki Güney Kore rakibi Samsung tarafından geride bırakılmasının ardından atılmakta. Şirket, Hindistan fabrikasında hangi tür bir ses ürünü üreteceğini belirtmedi, ancak “ürün yelpazemizdeki daha geniş kategoriler için daha fazla böyle işbirlikleri kurmak için taahhütte bulunuyoruz” dedi.

Xiaomi, Hindistan’da sattığı akıllı telefonların ve televizyonların çoğunu yerel olarak üretmesine rağmen, ses ürünlerinin üretimine ne zaman başlayacağını belirtmedi. Firma, Hindistan’da hoparlörler, kulak içi kulaklıklar, kablosuz ve kablolu kulaklıklar satıyor. Hindistan hükümeti, ülkeyi kendi kendine yeten bir ülke haline getirme vizyonunun bir parçası olarak, küresel şirketleri yerel üretim yapmaya teşvik ediyor.

Mediatek, Arm’ın yeni teknolojisini kullanacak

0

SoftBank Group Corp bünyesinde bulunan yonga tasarımcısı Arm, mobil cihazlar için yeni bir teknoloji sundu, Tayvanlı akıllı telefon yonga üreticisi MediaTek ise bir sonraki nesil ürünü için bu teknolojiyi kullanacaklarını açıkladı.

Mediatek, uzun bir süredir düşük ve orta seviyeli akıllı telefon yongaları tedarikçisi olarak faaliyet gösterdi, şimdi rakibi Qualcomm tarafından hakimiyet kurulan premium akıllı telefon yongaları pazarına girmeye çalışmakta. Arm ile Qualcomm, yonga lisanslama anlaşmaları konusunda geçen yıldan bu yana hukuki bir mücadele içinde.

Arm’ın yeni ürünlerini duyurduğu blogunda, MediaTek yeni yongaların kendi gelecek nesil akıllı telefonlarının performansını artırmaya yardımcı olacağını belirti.

SoftBank’ın hisseleri Tokyo’da geçen yıldan daha fazla bir süredir görülen en büyük artışla %8 değer kazandı. MediaTek‘in hisseleri ise %1,1 arttı.

Arm, yonga tasarımcılarının kendi donanımlarını oluşturmak için kullandıkları şematikleri (blueprints) satıyor. Şirket, video görüntü işleme ve yapay zeka uygulamaları için Immortalis-G720 adlı bir yonga ve Tayvan’daki Computex konferansında mobil cihazın beyni olacak Cortex-X4 adlı bir işlemciyi piyasaya sürdü.

Arm, her iki yeni yonganın da önceki nesillerine göre %15 daha iyi performansa sahip olduğunu belirtti ve Cortex-X4’ün %40 daha az güç tükettiğini söyledi. Bu, batarya kullanım süresini uzun tutması gereken akıllı telefonlar için önemli bir özellik.

Arm ayrıca, Cortex-X4’ü Tayvan Semiconductor Manufacturing Co (2330.TW) fabrikasında “tape out” olarak ürettiğini belirtti. Bu, bir çipin fabrikada üretilmesi anlamına gelir ve genellikle nihai çipi satan yonga tasarımcıları tarafından gerçekleştirilen maliyetli bir süreç.

Brifing sırasında “tape out” teriminin, Arm’ın uzun süredir devam eden iş modeli olan yonga üreticilerine şematik sağlama yerine çip üretimi yapma anlamına gelip gelmediği sorulduğunda, Arm’ın Müşteri İş Birimi Genel Müdürü Chris Bergey, bu adımın bazen müşteriler için yeni üretim teknolojilerini test etmek amacıyla atılan bir adım olduğunu belirtti.

Singapur, FTX felaketinin faturasını personele kesti

0

    Singapur devlet yatırımcısı Temasek Holdings iflas etmiş olan FTX kripto para borsasına yaptığı yatırımı öneren ekibin ve üst düzey yönetim ekibinin tazminatlarını azalttığını duyurdu.

    Temasek, FTX’deki yatırımının ardından yaklaşık altı ay önce başlattığı iç incelemenin sonucunda 275 milyon dolarlık bir düşüş olduğunu belirtti.

    Temasek Başkanı Lim Boon Heng, Temasek’in web sitesinde yayınlanan bir açıklamada, “Yatırım ekibi, yatırım önerisine ulaşırken herhangi bir yanlış davranış olmamasına rağmen, yatırım kararlarından sonuçta sorumlu olan yatırım ekibi ve üst düzey yönetim, toplu sorumluluk alarak tazminatlarının azaltılmasına karar verdiler” dedi.

    Temasek, tazminat kesintisi miktarını detaylandırmadı

    Temasek, 31 Mart 2022 tarihi itibarıyla net portföy değeri olan 403 milyar Singapur dolarının (%0.09’u olan) FTX’e yaptığı yatırımın maliyetini belirti. Ayrıca, Temasek şu anda kripto para birimlerine doğrudan bir maruziyeti olmadığını ifade eti.

    Temasek geçtiğimiz yıl FTX üzerinde “kapsamlı bir denetim” gerçekleştirdi ve denetlenen mali tablosunun “karlı olduğunu” belirti.

    Geçen yıl Sam Bankman Fried tarafından kurulan FTX, ABD’de iflas koruması talep ettikten sonra diğer destekçileri olan SoftBank Group Corp’un (9984.T) Vision Fonu ve Sequoia Capital da yatırımlarını sıfıra indirdi.

    Lim, pazartesi günü yayımlanan açıklamada, “FTX ile ilgili olarak, savcılar tarafından iddia edildiği ve FTX ve bağlı kuruluşlarının önemli yöneticileri tarafından kabul edildiği gibi, yatırımcılardan bilinçli olarak gizlenen dolandırıcılık eylemleri oldu, bunlar arasında Temasek de bulunuyor” dedi. “Yine de, yatırımımızın sonucundan ve itibarımıza olan olumsuz etkisinden hayal kırıklığı yaşıyoruz.”

    Lim, Temasek’in uzun vadede sürdürülebilir getiriler sağlamayı hedeflediğini belirterek, “Her ne kadar yatırım yaptığımızda inherent riskler olsa da, mevcut portföyümüzün iş ve finansal modellerini nasıl etkileyebileceğini ve değişen bir dünyada gelecekteki değeri artıracak unsurlar olup olmadığını anlamak için yeni sektörlere ve gelişmekte olan teknolojilere yatırım yapmamız gerektiğine inanıyoruz” şeklinde ekledi.

    Nvidia İsrail’de bir süper bilgisayar inşa ediyor

    0

    Nvidia, yapay zeka uygulamalarına yönelik artan müşteri talebini karşılamak için İsrail’de çok güçlü bir yapay zeka süper bilgisayar inşa etmekte olduğunu açıkladı. Dünyanın en değerli listelenmiş yonga şirketi olan Nvidia, bulut tabanlı sistemin yüz milyonlarca dolar tutarında olacağını ve 2023 yılının sonuna kadar kısmen faaliyete geçirileceğini belirtti.

    Nvidia’nın kıdemli başkan yardımcılarından Gilad Shainer, Nvidia’nın İsrail’de 800 startup ve on binlerce yazılım mühendisiyle çalıştığını söyledi.

    Israel-1 adı verilen sistem, dünyanın en hızlı yapay zeka süper bilgisayarlarından biri olması için sekiz exaflop AI hesaplama performansı sunacak. Bir exaflop, saniyede 1 kentilyon – veya 1,000,000,000,000,000,000 – hesaplama yapma yeteneğine sahip.

    Shainer, yapay zekanın “ömür boyu en önemli teknoloji” olduğunu ve yapay zeka ve generatif yapay zeka uygulamalarını geliştirmek için büyük grafik işlem birimlerine (GPU’lar) ihtiyaç duyulduğunu söyledi. “Üretken yapay zeka günümüzde her yere yayılıyor. Büyük veri kümeleri üzerinde eğitim çalıştırabilmeniz gerekiyor,” dedi ve İsrail’deki şirketlerin bugün sahip olmadıkları bir süper bilgisayara erişim sağlayacaklarını belirtti.

    Bu sistem, aslında eğitimi çok daha hızlı bir şekilde gerçekleştirmelerini, çerçeveler oluşturmayı ve daha karmaşık problemleri çözebilecek çözümler geliştirmelerini sağlayacak büyük ölçekli bir sistem. Örneğin, OpenAI’nin ChatGPT’si binlerce Nvidia GPU’su kullanılarak oluştu.

    Sistem, eski Mellanox ekibi tarafından geliştirildi. Nvidia, İsrailli yonga tasarımcısı Mellanox Technologies’i 2019 yılında Intel Corp’u geride bırakarak yaklaşık 7 milyar dolarlık bir fiyatla satın almıştı.

    Shainer, süper bilgisayar için Nvidia’nın öncelikli hedefinin İsrailli ortakları olduğunu belirtti. “İleride İsrail dışındaki ortaklarla bu sistemi kullanabiliriz” dedi.

    Android parmak izi kilidi güvenli mi?

    Araştırmacılar Android parmak izi kilidi için yeni bir test yaptı. Bu testlerde 45 dakikada telefonların parmak izi hacklenebildi.

    Hemen hemen her Android akıllı telefonun bir parmak izi tarayıcısı var. Çoğu durumda, Android akıllı telefonların üç farklı konumunda parmak izi tarayıcıları bulunuyor. Yana monteli parmak izi tarayıcıları, arkaya monteli ve ekran altı parmak izi tarayıcıları. Konumları ne olursa olsun, hepsi tek bir amaca hizmet ediyor, o da güvenlik.

    Yeryüzündeki her insanın farklı bir parmak izi olduğundan, akıllı telefonlardaki parmak izi tarayıcıların özel verileri üçüncü bir gözden uzak tutmanın en güvenli yollarından biri olması gerektiği inkar edilemez. Bu ifade geçerli olduğu kadar, gerçekten durum bu mu?

    Tencent’ten Yu Chen ve Zhejiang Üniversitesi’nden Yiling He tarafından yapılan yeni araştırmalar, neredeyse tüm akıllı telefonlarda bilinmeyen iki güvenlik açığı olduğunu belirtti. Bu güvenlik açıkları, parmak izi kimlik doğrulama sisteminde bulunur ve sıfır gün güvenlik açıkları olarak adlandırılıyor. Bu güvenlik açıklarından yararlanarak, neredeyse tüm akıllı telefon parmak izi tarayıcılarının kilidini açmak için BrutePrint saldırısı adı verilen bir saldırı başlatabilirler .

    Bunu başarmak için mikrodenetleyici, analog anahtar, SD flash kart ve karttan karta konektör içeren 15 dolarlık bir devre kartı kullandı. Saldırganların ihtiyacı olan tek şey, kurbanın telefonuyla ve tabii ki parmak izi veritabanıyla 45 dakika geçirmek.

    Android akıllı telefonların parmak izi tarayıcıları 45 dakikada hacklendi

    Araştırmacı, sekiz farklı Android akıllı telefonu ve iki iPhone’u test etti. Android telefonlar arasında Xiaomi Mi 11 Ultra, Vivo X60 Pro, OnePlus 7 Pro, OPPO Reno Ace, Samsung Galaxy S10+, OnePlus 5T, Huawei Mate30 Pro 5G ve Huawei P40 yer alıyor. iPhone’lar ayrıca iPhone SE ve iPhone 7’yi de içeriyor.

    Akıllı telefonların kilidini açmak için araştırmacıların tek yapması gereken, akıllı telefonların arka kapağını çıkarmak ve 15 dolarlık devre kartını takmaktı. Saldırı başlar başlamaz, her cihazın kilidini açmak yalnızca bir saatten az sürdü. Cihazın kilidi açıldıktan sonra, ödemeleri yetkilendirmek için de kullanılabildi.

    iPhone oldukça güvenli

    Araştırmacılar, iPhone’un kilidini açmaya çalışırken hedeflerine ulaşamadı. Bu, Android parmak izlerinin iPhone’unkinden daha zayıf olduğu anlamına gelmiyor. Bunun başlıca nedeni, Apple’ın iPhone’daki kullanıcıların verilerini şifrelemesi. Şifreli bir veriyle, BrutePrint saldırısı iPhone’daki parmak izi veri tabanına erişemez. Bu nedenle, bu tür bir saldırının iPhone’un parmak izlerini çözmesinin hiçbir yolu yok.

    Canon, nadir metaller kullanmayan OLED geliştiriyor

    0

    Canon tarafından geliştirilen yeni bir malzeme, OLED (organik ışık yayan diyot) panelleri oluştururken nadir metallerin kullanımına ihtiyaç olmadığını gösteriyor. Canon, büyük nadir metal üreticilerine olan bağımlılığı azaltmak için ellerinden geleni yapıyor. Bu teknolojiyi birkaç yıl içinde ticarileştirmeyi planlıyor.

    Yeni malzeme “kuantum noktaları” (QD) olarak adlandırılıyor ve çapı 1 nanometre olan yarı iletken parçacıklar. Bu parçacıklar ışıkla ışınlandığında veya elektrik akımı enjekte edildiğinde canlı renkler yayıyor. Kuantum noktaları zaten yüksek kaliteli OLED TV’lerde kullanılıyordu. Samsung, kuantum noktalarını kitle üretiminde kullanıyor, ancak indiyum fosfit bileşiğini tercih ediyor.

    Indiyum, son derece küçük miktarlarda üretilen bir nadir metal. Canon’un yeni malzemesi, “kentsel madenlerden” kolayca temin edilebilen kurşun kullanıyor. Bu malzemenin orta 2020’lerde ticarileştirilmesi planlanıyor.

    Bir Alman araştırma firması, Çin’in 2022 yılında indiyum üretiminin %59’unu veya 530 tonunu karşıladığını tespit etti.

    Canon dayanıklılığı indiyumdan daha az olan kurşunu tercih etti. Bununla birlikte, toner ve mürekkep gibi malzemelerden elde edilen deneyimden faydalanarak, indiyum kadar dayanıklı bir bileşik oluşturmayı başardı.

    Kurşun da kolayca yeniden kullanılabilir ve yaklaşık olarak üretilenin %70’i gibi bir oranda geri dönüştürülmüş kaynaklardan (örneğin otomobil pilleri) elde edilir. Ayrıca, nadir metallerden çok daha düşük maliyetlidir. Canon’ın kuantum noktalarının malzeme maliyetinin, Samsung’un malzeme maliyetinin 1/100’ü kadar düşük olabileceği bildiriliyor.

    Geleneksel OLED TV’ler, kırmızı, mavi ve yeşili ifade etmek için renk filtreleri kullanır. Cam üzerine basılı mürekkep formundaki kuantum noktalara sahip OLED TV’ler ise kırmızı ve yeşil renkleri, ışığa maruz kaldıklarında bile parlak bir şekilde üretebilir.

    Geleneksel ekranlara göre güç tüketimi yaklaşık olarak üçte bir oranında azaldı.

    Samsung gibi diğer şirketler de Sony, TCL ve Sharp gibi şirketler, kuantum noktalarını kullanarak OLED TV’ler geliştirdi. Yeni ve daha ucuz malzemenin yaygınlaşması durumunda, yüksek kaliteli OLED TV modellerinin fiyatlarında düşüş beklentileri bulunuyor.

    Bir İngiliz araştırma firması, kuantum noktalarıyla donatılmış TV’lerin sayısının 2018’den 2025’e kadar 8 kat artarak 22 milyon adede ulaşacağını ve bu rakamın toplam TV pazarının yaklaşık %8’ine denk geleceğini bildirdi.

    Hükümetlerin yüz tanıma kullanmasına izin verilmeli mi?

    Hükümetler yüz tanıma teknolojileriyle suçlu tespitini kolaylaştırıyor. Ancak bu teknoloji gizlilik konusunda soru işaretlerine yol açıyor.

    Teknolojideki gelişmelerle birlikte, yüz tanıma yazılımının kullanımı, güvenlik amacıyla, genellikle devlet kurumları tarafından birçok yeni yolla uygulanıyor. Ulaştırma Güvenliği İdaresi, yazılımı bir ondan fazla ABD havaalanında test ediyor. Bu da hem sistemin güvenlik özelliklerinin olumlu görülmesine hem de politikacıların yüz tarayıcıların kaldırılması yönünde çağrı yapmasına yol açıyor. Yüz tanıma tarayıcıları, konserlerde ve Madison Square Garden gibi mekanlarda hem olumlu hem de olumsuz sonuçlarla kullanıldı.

    Yüz tanıma yazılımının güvenlik uygulamaları devam ederken, teknolojinin daha hain ortamlarda kullanım alanı bulduğu bildiriliyor. The Washington Post’ta çıkan bir haber, düzinelerce yerel yönetimin düşük gelirli konutlara yüz tanıma kameraları yerleştirdiğini ve burada “orada yaşayan 1.6 milyon Amerikalıyı, ezici bir çoğunlukla beyaz olmayan insanları, dünyanın dört bir yanında dolaşmaya maruz bıraktıklarını” ortaya çıkardı. Yüz tanıma ile ilgili tartışmalar yeni değil . Bununla birlikte, teknolojiyle ilgili herhangi bir federal düzenleme yok.

    Uzman yorumları ne diyor?

    Yapay zeka alanında yüksek lisans derecesi olan Temsilci Jay Obernolte (R-Calif.), The New York Times’a verdiği demeçte, hükümetteki bazılarının yüz tanıma da dahil olmak üzere yapay zekanın nasıl çalıştığına dair bir fikri bile olmayabilir. Obernotle: “Meslektaşlarıma yapay zekanın başlıca tehlikelerinin gözlerinden kırmızı lazerler çıkan kötü robotlardan gelmeyeceğini açıklamak için ne kadar zaman harcadığıma şaşıracaksınız” dedi.

    Olga Akselrod ve Jay Stanley: “Sonuç olarak, hükümetin yüz tanıma yazılımını kullanmaya devam etmesi “ciddi mahremiyet ve eşitlik sorunlarını gündeme getiriyor” diyor. Fraser Sampson, TechMonitor için yazdığı yazıda , hükümetin ırksal önyargıları yaymak için teknolojinin olası yolsuzluğuyla da engellerle karşılaşabileceğini ve ” polis ve diğer kamu kurumları tarafından yüz tanıma algoritmalarının kullanımı hakkında benzer soruların sorulması gerekiyor” dedi.

    Sıradaki adım

    Bazı yerel yönetimler, yüz tanımayı sınırlamak ve hatta yasaklamak için adımlar attı. 2020’de New Orleans şehri, polis departmanının yazılımı kullanmasını yasakladı. Diğer eyaletlerde de benzer yasalar çıkarıldı ve Virginia, kolluk kuvvetleri tarafından kullanımına sınırlamalar getirdi.

    Ancak, New Orleans daha sonra  polis memurlarının belirli durumlarda yüz tanıma özelliğini kullanmasına izin vererek kararını geri aldı. Şiddet suçlarındaki artışın ardından Virginia ve diğer eyaletlerde benzer geri dönüşler oldu. Bu nedenle, yüz tanıma ile ilgili sorunlar olsa da, Kongre’nin kabulüyle, teknolojiye kısıtlamalar getirilmesinin vücut için en önemli sorun olmadığı ve kullanımının yakın gelecekte devam edeceği görülüyor.

    Akıllı üretim anketi verimliliği ön planda gösteriyor

    ISG Industrial Manufacturing tarafından yapılan akıllı üretim anketi verimliliği ön planda gösteriyor. 2022’ye kıyasla önemli değişim yaşandı.

    Anket, akıllı üretim alanında 125 kıdemli endüstri üyesini inceledi. Ankete göre 2022’de yüzde 37 olan akıllı üretim girişimlerinden 2023’te başarılı sonuçlar elde edenlerin oranı yüzde 71’e ulaştı.

    Aynı zamanda, başarıya ulaşılıp ulaşılmadığına ilişkin belirsizlik, geçen yılki yüzde 53’e kıyasla önemli ölçüde azalarak yüzde 11’e düştü. Verimlilik iyileştirmeleri, maliyet tasarrufları ve tedarik zinciri esnekliği, işletmelerin bu girişimleri benimsemesi için birincil motivasyon unsurları olarak vurgulandı.

    Anketten öne çıkan notlar

    ISG’nin ortağı Gaurav Gupta, “Akıllı üretim hem nispeten yeni hem de kesinlikle başarılı. Çalışmamıza yanıt verenlerin yüzde 60’ından fazlası son dört yıl içinde bir akıllı üretim girişimi başlattı ve bu yatırımlar, maliyet tasarrufları ve üretim kalitesiyle ölçülen yüzde 70’ten fazlasının başarıyı rapor etmesiyle meyvesini veriyor gibi görünüyor” dedi.

    Bununla birlikte, temel bir zorluk olarak tanımlanan örgütsel değişimle birlikte, yaygın olarak benimsenmesinin önünde hala bazı engeller bulunuyor. Araştırmanın yazarlarından Alex Bakker: “Akıllı üretim işyerini ve iş yapma şeklini değiştiriyor. Şirketler teknik hedeflerine ulaşırken, teknolojilerin kullanılmasını sağlayacak bir strateji olmadan bu programlar başarılı olmayacaktır” diyor.

    Belirlenen engeller bölgeler arasında farklılık gösteriyor. ABD şirketleri akıllı üretim projelerinin hayata geçirilmesinde eski ekipmanların büyük bir zorluk olduğunu belirtiyor. Buna karşın Avrupalı ​​şirketler, finansman, yatırım getirisi, ölçeklenebilirlik, eğitim ve BT/OT/ET entegrasyonunu organizasyonel değişimden sonraki en önemli zorluklar olarak belirlediler.

    ISG Industrial Manufacturing’in direktörü John Lytle: “Değer zincirinin tüm unsurlarını birbirine bağlayan bir değişim yönetimi stratejisine sahip olmak çok önemli. Değişime karşı dirençle, çelişen önceliklerle veya belirsiz değişiklik yönetimi stratejileriyle mücadele eden şirketler, akıllı üretimin hâlihazırda sağladığı iş değerini artırmak için çalışanlarını, süreçlerini ve teknolojilerini senkronize eden bir hedef işletim modeline öncelik vermelidir” diyor.

    MediaTek ve Nvidia telefon teknolojisini otomobillere getirecek

    MediaTek, OnePlus Nord N300, Asus ROG Phone 6D gibi telefonlara güç sağlayan akıllı telefon yonga setleriyle en çok tanınan şirket. Ancak şimdi otomotiv endüstrisinde daha fazla rol almayı hedefliyor ve bu cihazlardan elde ettiği bilgi birikimini kullanacak.

    MediaTek, Computex 2023 ticaret fuarında Dimensity Auto platformunu ve Nvidia ile bir ortaklık duyurdu – ve ikili yakında dünya çapında araçlarda birlikte güçlerini sergileyecek.

    MediaTek sadece telefonlar için yonga setleri üretmiyor. Akıllı evde birçok yaygın cihaz, MediaTek işlemcilerini kullanmakta. Bunlar arasında birçok akıllı televizyon, Amazon Alexa cihazları ve Peloton egzersiz bisikleti yer almakta. Ancak mobil sektör, MediaTek’in otomobillerde de başarı bulabileceği inancının büyük bir rol oynadı. Telefonlarda çalışırken öğrendiği birçok şeyi araç içerisinde de kullanacak.

    • Yeni MediaTek Dimensity 7200, orta segment telefonlara üst düzey teknoloji getiriyor.
    • MediaTek’nin T800 yonga seti, daha önce hiç olmadığı kadar çok cihaza ultra hızlı 5G bağlantısını getirecek.
    • MediaTek’in Dimensity 1080 yonga seti, 200MP telefon kameralarını kitlelere sunacak.

    MediaTek’in Dimensity Auto Connect sistemi, 5G bağlantısı, Wi-Fi, Bluetooth ve uydu bağlantısını otomobillere getirecek – ki bunların hepsi zaten telefonlarda kullanılan teknolojiler. Taşıt farklı olsa da, temel teknoloji çok da farklı değil. Dimensity Auto Cockpit sistemi, MediaTek’in televizyonlara, telefon ekranlarına ve telefon kameralarında kullanılan görüntü işlemcilerine (ISP) dahil ettiği teknolojileri kullanacak.

    Nvidia, GPU ve yapay zeka uzmanlığı sayesinde otomotiv dünyasında zaten yoğun bir şekilde yer almakta ve Dimensity Auto üzerinde MediaTek ile birlikte çalışacak. Üretilen otomobil içi eğlence sistemleri ayrıca Nvidia’nın Drive OS yazılımını kullanacak. Özellikle Dimensity Auto Drive sistemi ve Gelişmiş Sürücü Destek Sistemleri (ADAS) üzerinde durulacak. MediaTek şu anda da otomobillerle ilgili çalışmalara katılıyor, ancak hedeflediği düzeyde değil. Şirkete göre, yeni bir itiş bu çözümlerin birçoğunu birleştiren yeni bir sistem oluşturacak ve Nvidia ile yapılan ortaklık, hızla değişen sektöre hazırlanmalarına yardımcı olacak.

    Nvidia’nın CEO’su ve kurucusu Jensen Huang, “MediaTek’in sektör lideri sistem-on-chip’i ve Nvidia’nın GPU ve yapay zeka yazılım teknolojilerinin birleşimi, lüksten giriş seviyesine kadar tüm araç segmentleri için yeni kullanıcı deneyimleri, geliştirilmiş güvenlik ve yeni bağlantılı hizmetlerin mümkün olmasını sağlayacak” dedi.

    MediaTek CEO’su Rick Tsai ise şunları ekledi: “Bu ortaklıkla, işbirliği vizyonumuz otomotiv endüstrisi için küresel bir tek nokta çözümü sağlamak ve her zaman bağlantılı, akıllı araçların gelecek neslini tasarlamak.”

    Henüz her iki şirket de hangi otomobil üreticileriyle çalıştıkları konusunda bilgi paylaşmıyor veya tam lansmanın ne zaman olacağını belirtmiyor, ancak beklenen yonga üretiminin 2026’da başlayacağı ve 2027 model yılı araçlar için donanımın hazır olacağını belirti. Bu, küresel bir çözüm olacak ve ikili dünya çapındaki üreticilerle çalışmayı hedefliyor.

    MediaTek, dünya çapında mobil yonga setleri konusunda birinci sırada yer alsa da, rakibi Qualcomm’un kendi Qualcomm Automotive çözümü bulunmakta ve Counterpoint Research’e göre, 2022 sonunda 5G bağlantılı araç çözümü %80’lik bir pazar payına sahip oldu.

      Google yapay zekalı arama motoru nasıl denenir?

      0

      Google yapay zekalı arama motoru için test aşamasına geçti. SGE ve Search Labs nasıl deneniyor?

      Google, Search Labs test programına erişimi açtı. Kullanıcıların yaklaşan arama motoru güncellemesini denemelerine izin verdi.

      Masaüstünde kullanmak için önce Google Chrome’u bilgisayarınıza yüklemeniz gerekiyor. Daha sonra Search Labs web sitesine gidip, Bekleme Listesine Katıl’ı seçin ve davetin gelmesini bekleyin. Mobil cihazlarda kullanabilmek için ise Google uygulamasını başlatın. Ekranın sol üst köşesinde beher benzeri bir simge göreceksiniz. Daha önce olduğu gibi, Bekleme Listesine Katıl’ı seçin ve ardından daveti bekleyin. Search Labs, hem iOS hem de Android’de kullanılabilir, böylece kimse dışarıda kalmaz. Simgeyi görmüyorsanız en son uygulama güncellemesini yükleyin. Google yapay zekalı arama deneyimi ile kullanıcılara önemli yenilikler sunuyor.

      Sadece sınırlı süre geçerli

      Google One Premium abonesi olmayanlar için davet almak biraz zaman alabiliyor. 9To5Google’ın yakın tarihli bir raporu, Premium abonelerinin Search Labs’e “öncelikli erişim” elde ettiğini ancak “hemen olmayacak” olduğunu belirtiyor. Şu anda “erişim noktaları sınırlı” ancak “gelecek haftalarda” daha fazlası açılacak.

      SGE ve Search Labs deneylerinin geri kalanı yalnızca sınırlı bir süre için kullanılabilecek. Ne kadar süredir bilinmediği için Google’dan daha fazla bilgi istedik. Geri duyarsak bu hikaye güncellenecektir.

      I/O 2023 sırasında ilk kez ortaya çıktığından beri SGE hakkında oldukça fazla yanlış bilgi var. Teknoloji, bağlamı dikkate alarak sorgulara uzun ve ayrıntılı yanıtlar sağlamak için esasen Google Arama’yı geliştiriyor. İnsanların arama motorunu kullanma şeklini tamamen değiştirebilir.

      En iyi eğitim uygulamaları

      En iyi eğitim uygulamaları listesi ile akıllı telefonunuzu bilgi merkezine dönüştürebilirsiniz. Yabacı dilden teknik eğitime kadar destek alabilirsiniz.

      Akıllı cihazınızı bir bilgi merkezine dönüştürmek istiyorsanız, başarılı bir kariyer için değerli beceriler edinmenize veya yeni bir yaşam tarzını benimsemenize yardımcı olabilecek çok sayıda eğitim uygulaması mevcut. İster teknik uzmanlık geliştirmeyi, sosyal becerileri geliştirmeyi, mevcut bilgileri tazelemeyi veya akademik konulardaki zorlukların üstesinden gelmeyi hedefliyor olun, akıllı cihazlarınız için özenle seçilmiş en iyi eğitim uygulamalarımız, istediğiniz kariyer hedefine doğru yolculuğunuzu hızlandırmak için burada.

      Duolingo

      Duolingo, dil meraklıları için mükemmel bir uygulama. Felemenkçe, Fransızca, İspanyolca, Çince ve İngilizce gibi çok çeşitli seçeneklerle Duolingo, tüm dil öğrenme ihtiyaçlarınızı karşılıyor. Dersleri, yeterliliğinize ve hedeflerinize göre özelleştirir, bu da onu yeni başlayanlar ve becerilerini tazelemek isteyenler için ideal hale getiriyor. Uygulamanın ilgi çekici oyunları ve günlük hatırlatıcıları, siz basit kelimelerden karmaşık cümlelere doğru ilerlerken sizi oyunun bağımlısı yapmıyor.

      Udemy

      Udemy, yeni bir kariyer için becerilerinizi geliştirmek üzere çok çeşitli video kursları sunuyor. Aboneliğe dayalı platformların aksine Udemy, genellikle indirimli fiyatlarla, öğrenirken kurslar için ödeme yapmanıza olanak tanıyor. Ayrıca, çevrimdışı görüntüleme için öğreticiler indirmenize olanak tanıyarak veri tasarrufu yapmanıza yardımcı oluyor. Bir öğretmen seçerken, kursuna kaydolmadan önce öğretim tarzının size uygun olup olmadığını görmek için YouTube videolarını izleyebilirsiniz.

      LinkedIn Learning

      LinkedIn Learning, kariyer gelişimi ve kişisel gelişim için değerli bir platform. Takip etmesi kolay bir şekilde öğreten deneyimli öğretmenlerle özgeçmiş yazmaktan programlamaya kadar çok çeşitli kurslar sunuyor. Bazı kurslar ücretsiz, diğerleri ise bir LinkedIn Premium aboneliği gerektiriyor. Platform, ilerlemenizi izlemek için oturum sonu değerlendirmeleri sağlar ve becerilerinizi profesyonellere ve potansiyel işverenlere sergilemek için başarılarınızı LinkedIn’de paylaşabilirsiniz.

      PhotoMath

      PhotoMath, matematik problemlerine hızlı çözümler sunan bir problem çözücü. Her kullanıcı için özel çözümler sunarak ebeveynlere, öğretmenlere ve öğrencilere hitap eder. iPhone’un metne tarama özelliği ile matematik ödevlerini sorunu tarayarak ve adım adım çözümler alarak kolayca çözebilirsiniz. Öğrenmeyi geliştirmek için, çözümlere başvurmadan önce sorunları bağımsız olarak çözmeye çalışabilirsiniz. PhotoMath, animasyonlu öğreticiler, bir Matematik Sözlüğü ve diğer özel özellikler sağlayan ücretsiz ve premium üyelikler sunuyor.

      JAXA uzaydan enerji iletimi için çalışıyor

      0

      Japon uzay ajansı JAXA, uzun yıllardır uzaydan güneş enerjisi iletimini mümkün kılmaya çalışıyor. 2015 yılında, JAXA bilim insanları, bir kabloya enerji iletmek için yeterli olan 1.8 kilowatt gücünde, bir elektrikli su ısıtıcısını çalıştırabilecek enerjiyi başarıyla kablosuz bir alıcıya 50 metreden fazla uzaklığa ulaştırdı. Şimdi Japonya, bu teknolojiyi gerçeğe bir adım daha yaklaştırmaya hazırlanıyor.

      Nikkei’ye göre, 2025 yılından itibaren Japonya’da bir kamu-özel ortaklığı, uzaydan güneş enerjisi iletimini deneyecek. 2009 yılından bu yana uzay tabanlı güneş enerjisi üzerinde çalışan Kyoto Üniversitesi profesörü Naoki Shinohara liderliğindeki proje, yörüngede bir dizi küçük uyduyu kullanmayı deneyecek. Bu uydu sistemleri, topladıkları güneş enerjisini yüzlerce kilometre uzaklıktaki karaya yerleştirilmiş alıcı istasyonlara iletmeyi hedefliyor.

      Uzaydaki güneş panellerini kullanarak ve enerjiyi yeryüzüne mikrodalgalarla ileterek enerji gönderme fikri ilk olarak 1968 yılında ortaya çıktı. O zamandan beri, Çin ve ABD gibi birkaç ülke, bu fikri gerçekleştirmek için çok zaman ve para harcadı. Bu teknoloji, yörünge güneş enerjisi dizilerinin potansiyel olarak sınırsız bir yenilenebilir enerji kaynağı temsil etmesi nedeniyle işe yarar bir düşünce. Uzayda güneş panelleri, günün hangi saati olursa olsun enerji toplayabilir ve ürettikleri gücü mikrodalgaları kullanarak iletme avantajına sahip, bu nedenle bulutlar bir sorun teşkil etmez. Ancak, Japonya başarılı bir şekilde bir dizi yörünge güneş dizisi dağıtırsa, teknolojk olarak, bilim kurgudan ziyade gerçekliğe daha yakın olacak bir sistem sunacak Şu anda mevcut teknolojilerle, 1 gigawatt gücünde bir dizi oluşturmanın maliyeti yaklaşık 7 milyar dolar olarak belirleniyor.

      Nvidia’dan firmalar için yapay zeka uzmanlığı uyarısı

      0

      Nvidia şirketi kurucu ortağı ve CEO’su Jensen Huang’a göre, şirketler ve bireyler yapay zeka (YZ) ile tanışmalı veya geride kalmaları riskiyle karşı karşıya.

      Nvidia’nın kurucu ortağı ve CEO’su Jensen Huang, Cuma günü yapay zeka servis sağlayıcılarının yarattığı büyük talep tarafından tetiklenerek hisselerinin tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştığı bir dönemde bir mezuniyet konuşması yaptı. Yeni teknolojinin kurumsal manzarayı dönüştürdüğünü ve her bir işi değiştirdiğini ifade etti.

      Geçen yıl OpenAI’nin ChatGPT’si tarafından geniş kitlelerin bilincine yerleştirilen teknoloji, birçok endüstride çalışanların performansını artırmak için bir kopyönetici olarak kullanılırken aynı zamanda yeni işler yaratmakta.

      Nvidia‘nın işlemcileri, ChatGPT gibi yapay zeka modellerini eğitme konusunda alt yapıyı sağlamada altın standart. Bu, merkezi Kaliforniya’da bulunan Santa Clara merkezli şirketin, OpenAI’nin teknolojisine rakip sunmak için başlıca yararlanıcısı olduğu anlamına geliyor. Huang, Alphabet Inc.’in Sundar Pichai, Baidu Inc.’in Robin Li ve OpenAI’nin Sam Altman gibi küresel yapay zeka ekosistemindeki diğer önde gelen figürlerin aksine, bu konuda herhangi bir uyarı yapmıyor.

      Huang, yapay zeka çağında hızla yeni şeyler yaratmalarını veya geride kalmaları riskini almadan önce öğrencilere uyarıda bulundu. “Hayatımızda 40 yılda PC, internet, mobil ve bulut teknolojilerini yarattık ve şimdi yapay zeka çağında olduğumuzu söyleyebilirim. Şimdi siz ne yaratacaksınız? Ne olursa olsun, bizim yaptığımız gibi peşinden koşun, yürümeyin.” dedi. “Ya yiyeceği aramak için koşuyorsunuz ya da yiyecek olmaktan kaçıyorsunuz.”

      Twitter’ın 5.000 dolarlık ‘Pro’ API planı tartışma yarattı

      0

      Elon Musk yönetimindeki Twitter’ın API serüveni devam ediyor. Şirket bugün geliştiriciler için aylık 5.000 dolar maliyetli yeni bir “Pro” seviyesini duyurdu.

      Yeni Twitter API Pro planı, uygulama düzeyinde aylık olarak bir milyon alınan tweet ve 300.000 gönderilen tweet erişimi sunuyor. Ayrıca, belirli parametrelere dayalı tweetlere gerçek zamanlı filtrelenmiş akışlara sınırlı erişim ve tüm arşivlenmiş tweetlerin tam arama özelliğini de içeriyor. Son olarak, üç uygulama kimliği ve Twitter ile Giriş yapma erişimini ekliyor. Ancak, “işini denemek, inşa etmek ve ölçeklendirmek” isteyen şirketler için aylık 5.000 dolarlık fiyat, 100 dolarlık temel planla arasında devasa bir fark var. Temel plan sadece Pro planındaki erişimin çok küçük bir bölümünü sunarken, küçük işletmeler 100 dolarlık aylık ücrete yetmeyebilecek bir seviye ile 5.000 dolarlık bir plan arasında seçim yapmak zorunda bırakılıyor.

      Bazı kullanıcılar, fiyatların bu sınırlar için çok sıkı olduğunu düşündüklerini ifade ediyorlar. Twitter’ın duyurusuna Birdy geliştiricisi Maxime Dupré şu şekilde yanıt verdi: “Twitter API Pro güzel bir uygulama, ama zaten Twitter uygulamasına çok zarar verdiniz. Ve 5000 dolar çoğumuz için hala çok fazla. 1000 dolarlık bir plan mantıklı olabilirdi… ama yine de çok geç.”

      Fiyatlama muhtemelen platformun araştırmacıları için de pek bir işe yaramıyor, çünkü platform onlardan zaten on binlerce dolar talep etmeye çalıştı. Twitter’ın son API değişiklikleri, şirketin verilerine hala erişmek isteyen geliştiriciler için oldukça sarsıntılı bir süreç yarattı. İlk olarak, şirket Ocak ayında çoğu üçüncü taraf istemcisini etkisiz hale getirdi ve ardından sessizce şartlarını güncelledi. Sonra Şubat ayında ücretsiz API erişimini sona erdireceğini duyurdu, ancak yaygın tepkiler üzerine bu hamleyi erteledi ve ücretsiz seviyenin yeni bir salt-okunur sürümünün “test” amaçlı olarak kullanılabileceğini söyledi. (Eski sürüm olan ücretsiz API, Nisan ayında tamamen kesildi, ancak Twitter acil hizmetler için Mayıs ayında tekrar etkinleştirdi.) Mart ayında platform yeni API’nin üç başlangıç seviyesini (ücretsiz, temel ve kurumsal) kullanıma sundu ve bugünün 5.000 dolarlık Twitter API Pro seviyesini ekledi. Ancak, şirket zaten platformuna güvenen birçok geliştiriciyi yabancılaştırdığı için, özellikle daha küçük işletmeler olmak üzere pahalı yeni planına ne kadar etkili bir şekilde yeni müşterileri çekeceği merak konusu.

      Bitcoin uyanıyor! Adres faaliyeti artış gösteriyor

      0

      Kripto istihbarat portalı Santiment, Bitcoin aktif adreslerinin üç haftanın en yüksek seviyesine yükseldiğini ve bu, kullanım alanında dikkate değer bir artış olduğunu gösterdiğini belirtti. BTC için aktif adres sayısı şu anda 960.000’e ulaşıyor ve bu, 3 Mayıs’tan bu yana ilk kez gerçekleşti.

      Mayıs ayında endişe verici düşüşten sonra, Bitcoin adres faaliyetlerindeki bu yeniden canlanma olumlu bir işaretti. Artan kullanım, kripto para birimlerinin sürekli büyümesi için önemli ve Haziran’a doğru ilerlerken BTC’nin günlük aktif adres sayısının 1 milyonu aşabilip aşamayacağını gözlemlemek ilginç olacak.

      Faaliyetin artması, BTC’nin fiyatında belirgin bir şekilde olumlu bir değişiklik beraberinde getirdi. Kripto para birimi yaklaşık %4’lük bir büyüme yaşadı ve 27.000 doların üzerinde seviyeleri yeniden kazandı. Fiyattaki bu yükseliş eğilimi özellikle cesaret verici, çünkü Nisan ayındaki 26.942 dolarlık düşük seviyenin üzerine çıkma olasılığını açar ve piyasanın en az dört gün daha bu önemli eşiğin üzerinde kapanmasını gerekti. Bu tür bir gelişme, Bitcoin’in fiyat hareketleri için önemli sonuçlar taşır.

      Bitcoin senaryosu farklı bir şekilde gerçekleşebilir

      Şu an için BTC’nin ve genel kripto piyasasının geleceği belirsiz ve benzersiz bir zorluk sunmakta. “Mayıs’ta sat” olarak bilinen deyim sona ermek üzere olduğu için, piyasa volatilitesi ve likiditesinde doğal bir düşüş gözlemekte.

      Hong Kong’un kripto paralara yönelik politikalarını 1 Haziran’da değiştirmesi, senaryonun farklı bir şekilde gelişmesine neden olabilir. Bu adım,volatilite ve likidite konusunda ters bir yükselişe neden olma potansiyeline sahip ve piyasaya yeni bir dinamik getiren bir durum ortaya çıkarabilir.

      Teknoloji denizlerde hayat kurtarıyor

      0

      Sualtı dronları gibi yeni teknolojilerin kullanımı, deniz güvenlik sistemlerinin gelişimini olumlu etkiliyor. Bu alanda daha ilerlemeye açık alanlar olsa da, birçok yaşam, teknoloji sayesinde kurtarıldı.

      Denizde yaşam tehlikelerle dolu. Newfoundland, Kanada açıklarında batan Galicia balıkçı gemisi Villa de Pitanxo’nun trajik olayı bu gerçeği bir kez daha hatırlattı. Buzlu sular ve kötü hava koşulları kurtarma çabalarını zorlaştırdı. Bu olay, 1978’deki Mabel gemisi faciasından bu yana Galicia balıkçı topluluğunu en kötü etkileyenlerden biri oldu. Denizcilerin mesleğinin riskli olduğunu biliyoruz ve bu nedenle Otomatik Tanımlama Sistemi (AIS) gibi araçlar yıllardır kullanılıyor. AIS, gemilerin konumlarını izleyerek çarpışmaları önlemeye yardımcı olurken, diğer sistemler de acil durum sinyalleri ve gemi bilgileri sağlıyor.

      Denizdeki Siber Korsanlar

      Siber korsanlar denizlerde GPS sinyallerini kullanarak ortaya çıktı. Otomatik Tanımlama Sistemleri güvenlik açıklarına maruz kaldı ve saldırılara hedef oldu. Saldırganlar, gemilerin yayınladığı bilgileri, örneğin konum bilgilerini sahte olarak değiştirebildi. Trend Micro’nun 2015 çalışması, bu sistemlerin kurulumunda kullanılan yazılımların güvenlik açıklarını ortaya çıkardı.

      Bu güvenlik açıkları, hackerlara, çarpışmaları önlemek için iki gemi arasındaki hesaplamaları değiştirme veya yanıltıcı acil çağrılar gönderme gibi yetenekler sağladı. Böylece, yardım çağrısına gelen gemiler, tuzaklarla karşılaşıp saldırılara maruz kalıdı.

      Gökyüzünde ve denizin altında: sualtı dronları

      Zamanla ve teknolojinin ilerlemesiyle, denizcilik sektörüne yeni araçlar kazandıran güvenlik sistemleri gelişti. Kurtarma manevralarında drone kullanımı, insansız araçların pazarının büyümesiyle öne çıkmakta. Bu dronlar, keşif ve kurtarma çalışmalarında çok faydalı araçlar olarak kanıtlandı. Hızlı ve güvenli bir şekilde kaza bölgelerinin koşullarını değerlendirebilir, kimseyi riske atmadan herhangi bir alana ulaşabilir ve verileri gerçek zamanlı olarak iletebilir.

      Son yenilik, suyla ilgili. Artık dronlar sadece havada değil, aynı zamanda suyun altında da hareket edebilir. Bu uzaktan kontrol edilen araçlar çevre dostu olup suyun içinde hareket edebilir veya dalabilirler.

      Galicia Hükümeti Sahil Güvenlik Servisi, sekiz dronla güçlendi, bunların dördü havada, dördü ise suyun altında kullanılmakta. Bu dronlar, kurtarma görevlerini geliştirmenin yanı sıra su kalitesini koruma, deniz kirliliği noktalarını tespit etme ve liman tesisleri ile demirli gemilerin bakımı gibi işlerde kullanılmakta.

      Galicia servisi tarafından temin edilen sualtı dronları 200 metreye dalma kabiliyetine sahiptir ve kontrol görevleri için bir akıllı telefon kamerasına bağlanır. Bu tür yenilikler, yetkililerin kaçak avcılıkla mücadele etmelerine yardımcı olmanın yanı sıra hassas bölgelerdeki biyolojik çeşitliliği koruma amacını da taşımakta.

      Dronların çok yönlülüğü

      Deniz ve hava kontrol güçlerinin birleşimi, deniz gözetim çalışmalarını güçlendirmek için kirlilik kontrolü ve deniz trafiği kontrolüne odaklı. İspanyol Deniz Kurtarma servisi, 2021 yılında gerçekleştirilen bir hava gözetimi programının bir parçası olarak uzaktan kontrol edilebilen Avrupa Deniz Emniyet Ajansı (EMSA) uçaklarını ekibine dahil etti. Bu programlar aynı zamanda deniz balıkçılık kaynaklarını korumaya ve sürdürülebilir gelişimini sağlamaya yardımcı olur.

      Denizde hayat kurtaran bir başka drone uygulaması da bulunmakta. Usafe adı verilen motorlu, uzaktan kontrol edilen bir bot, hızlı bir şekilde suya düşen denizcileri veya kara dönüşte zorluk yaşayan yüzücüleri kurtarmak için tasarlandı. Bu basit kullanımlı insansız araç, her türlü gemi, altyapı veya petrol platformu gibi yerlerden veya karadan kullanılır. Yaralı kişiyi veya yardım etmek için atlayanları tehlikeye atmadan hayat kurtarabilir.