VW ID.Buzz elektrikli minibüsünü tanıttı

VW ID.Buzz elektrikli minibüsünü nihayet tanıttı. Kuzey Amerika’ya yönelik geliştirilen elektrikli minibüs merakla bekleniyordu.

Volkswagen nihayet Kuzey Amerika’ya yönelik ID.Buzz elektrikli minibüs versiyonunu tanıttı. İki ekstra koltuklu üç sıralı tasarım, yolda seyahat edenler ve büyümekte olan aileler için oldukça çekici özellikte. Ancak bu sadece modern Microbus’un uzatılmış bir versiyonu değildir. Daha büyük bir 91kWh bataryaya (iki sıralı için 82kWh’ye kıyasla), arkadan çekişli trim için daha güçlü bir 282HP motora (201HP’ye kıyasla) ve daha yüksek 9160 km/s azami hıza (144 km/s’e kıyasla) sahip. Henüz bir menzil tahmini olmasa da, 330HP çift motor sistemine sahip isteğe bağlı dört tekerlekten çekiş konfigürasyonu da olacak.

ID.Buzz özellikleri

İç mekan teknolojisi, iki sıralı modelden çok fazla değişmedi. Araçta 5.3 inçlik bir dijital gösterge paneli ve 12.9 inçlik bir bilgi-eğlence ekranı bulunuyor. Daha büyük olan ID.Buzz, artık ID.7’deki kullanımı daha kolay arayüze sahip ve toplam sekiz USB-C bağlantı noktası bulunuyor. Üç sıralı elektrikli araç ayrıca standart olarak Seviye 2 sürücü yardımı ile birlikte geliyor. Özelleştirilebilir kabin aydınlatması, şarj seviyelerinden navigasyon yönlerine kadar her şey için bir durum göstergesi olarak ikiye katlanıyor.

Kuzey Amerika minibüsü ayrıca 1,7 m uzunluğuyla VW grubundaki herhangi bir arabanın en büyük panoramik tavanına sahip. Gerekmediğinde opak hale getirmek için elektrokromik cam kullanıyor. Ayrıca yolcu koltuğu alanının altında 110 V’luk bir priz yer alıyor ve bagaj bölümündeki 12 V’luk bağlantı noktası donanımınızın daha fazlasını şarj edebiliyor. Dokuz hoparlörlü bir ses sistemi standarttır, ancak 14 hoparlörlü Harman Kardon ünitesine yükseltebilirsiniz.

VW, 2024 çıkışından önce Kuzey Amerika ID.Buzz için fiyatlandırmayı henüz açıklamadı. Bununla birlikte, Microbus gibi insanların minibüsü olması beklenmiyor. Karşılaştırılabilir en yakın iki sıralı model olan Buzz Style, İngiltere’de vergi dahil 79.240 dolara satıyor. Bu model ise klasik bir sürüşün çevre dostu bir şekilde yeniden canlandırılması isteyen nostaljik sürücüler ve ID.4 crossover’ın sağlayabileceğinden daha fazla kapasite isteyen varlıklı elektrikli araç hayranları içindir. ID.Buzz henüz ülkemize gelmemiş durumda. Eğer gelecek olursa, muhtemelen farklı paket seçenekleriyle piyasaya çıkacak.

Vestel’den sürdürülebilir geleceğe katkı

Vestel müşterilerini düşük elektrik ve su tüketimine sahip ürünleri ve Evsel Dönüşüm Projesi ile sürdürülebilir geleceğe katkı sürecine dahil ediyor

Vestel, “Teknoloji, Ar-Ge, İnovasyon” ve insan odaklı dönüşüm stratejisiyle, çevresel etkileri azaltacak yenilikçi üretim süreçlerini devreye alarak, sürdürülebilir gelecek için çalışmayı sürdürüyor. Müşterilerini de düşük elektrik ve su tüketimine sahip ürünleri ve Evsel Dönüşüm Projesi ile sürece dahil ediyor.

Türkiye’nin teknoloji devi Vestel, tüm süreçlerinde sürdürülebilir yöntemler kullanarak ürettiği yenilikçi ürünleriyle dünya kaynakları üzerindeki baskının etkilerini azaltma ve dünyayı daha iyi bir yer yapma çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. Manisa’daki 1,3 milyon metrekarelik Vestel City’de ürettiği ürünleri dünyanın 160’tan fazla ülkesine ulaştıran, teknoloji üretirken çevre dostu yöntemler kullanan şirket, 2016 yılından beri karbon ayak izini azaltmak için de yoğun çalışmalar yürütüyor. Vestel’in hedefi 2050 yılına kadar tüm değer zincirinde net sıfır emisyona ulaşmak.

Vestel CEO’su Turan Erdoğan
Vestel CEO’su Turan Erdoğan

Vestel CEO’su Turan Erdoğan, “Teknolojinin gücüyle tüm değer zincirinde insan odaklı dönüşümü gerçekleştirmek, net sıfır emisyonlu ekonomiye geçiş için yenileyici iş modelleri kurgulamak, çevresel ve sosyal fayda yaratarak, geleceğin ihtiyaçlarını karşılayan ve hayatı kolaylaştıran çözümler üretmek ana strateji alanlarımızı oluşturuyor. Dünya kaynaklarını koruyan ürün ve hizmetlerimizle, Evsel Dönüşüm gibi sosyal sorumluluk projelerimizle tüketicinin hayatını da sürdürülebilir kılıyoruz. Böylece sadece Şirketimizin değil bireylerin de karbon ayak izini azaltmalarına destek oluyoruz. 5 Haziran Dünya Çevre Günü gibi özel günleri, toplumda farkındalığın artması için önemli bileşenler olarak görüyoruz” ifadelerini kullandı.

Vestel’den Sürdürülebilir bir gelecek için “Evsel Dönüşüm Projesi”

Tüm üretim faaliyetlerini sürdürülebilirlik ilkeleri doğrultusunda gerçekleştiren, düşük enerji ve su tüketimine sahip, çevre dostu ürünleriyle bireylere de daha sürdürülebilir bir yaşam vadeden Vestel, geçtiğimiz yıl Dünya Çevre Günü’nde hayata geçirdiği “Evsel Dönüşüm Projesi” ile sürdürülebilir bir dünya için adım atmak isteyen tüketiciyi de ileri ve geri dönüşüm ekosisteminin içine dahil ediyor. Elektronik atıkların çevreye zarar vermeden geri dönüşüme kazandırılmasına olanak sağlayan projede kullanılmayan eski elektronik ürünler Vestel yetkili servisleri tarafından tüketicinin evinden randevu ile teslim alınarak, uygun koşullarda geri dönüştürülüyor. Geri dönüşüm firmasına satıştan elde edilen gelir ise çevre projelerinde kullanılmak üzere sivil toplum kuruluşlarına bağışlanıyor. Bunun yanında proje kapsamında Ecording firması aracılığı ile ağaçlandırılması zor bölgelerde drone vasıtasıyla tohum topu yöntemi ile ağaçlandırma çalışmaları yapılıyor. Proje kapsamında bugüne kadar ve 500.000 adet tohum topu atıldı.

Gri tonlama akıllı telefon bağımlılığını azaltabilir

0

Gri tonlama akıllı telefon bağımlılığını azaltma konusunda başarılı hale geliyor. Renksiz ekran, kullanıcılar için daha çekici oluyor.

Tüm akıllı telefon kullanıcıları ekran kullanım sürelerini kısaltmaya çalışıyor. Bunun için çeşitli uygulamalar olsa da en verimli yöntem telefonu daha az çekici hale getirmek. Dolayısıyla ekranı renksiz, gri tonlamalı bir hale getirmek ekran sürenizi azaltabilir.

Neden iPhone’unuzu Gri Tonlamaya Ayarlamalısınız?

Kısacası, rengi ortadan kaldırmak telefonunuzu daha az ilgi çekici hale getirir. Bu, dikkatinizin dağılmasına yönelik kendi eğiliminizi ortadan kaldırmaz. Çünkü gri tonlamada bile sosyal medyayı veya diğer dikkat dağıtıcı şeyleri arayabilirsiniz.

Bununla birlikte, gri tonlama kullanmak, dikkatinizi çekmek için savaşan görsel uyaranları azaltabilir. Bu, özellikle uygulamalarınızdaki agresif kırmızı bildirim balonlarını daha az fark edilir hale getirmek için etkili.

iPhone’unuzda gri tonlamayı ayarlamak oldukça kolay. Ayarlar uygulamasını açın ve Erişilebilirlik > Ekran ve Metin Boyutu > Renk Filtreleri seçeneğine gidin. Daha sonra, Renk Filtrelerini açın ve aşağıdan Gri Tonlama’yı seçin. Ayarlarınızda “Renk Filtreleri”ni arayarak da bulabilirsiniz.

Gri tonlamalı renk filtresinin yalnızca ekranınızı değiştirdiğini unutmayın. Bu nedenle, gri tonlamadayken çekilen tüm fotoğraflar ve ekran görüntüleri, ayarı devre dışı bırakırsanız yine de renkli olacak.

Gri tonlama ne kadar kullanışlı olsa da fotoğrafları görüntüleme konusunda başarısız diyebiliriz. Gri tonlamayı elinizin altında sürekli açıp kapatabileceğiniz bir hale getirebilirsiniz. Ayarlar uygulamasını açın ve Erişilebilirlik bölümüne gidin . Erişilebilirlik Kısayolu’nu seçmek için en alta kaydırın ve o menüde Renk Filtreleri’ni kontrol edin. Erişilebilirlik kısayolunu kullanmak için yan (veya kilit) düğmeyi üç kez tıkladığınızda Erişilebilirlik Kısayolu menüsünde seçtiğiniz özellik arasında geçiş yapabilirsiniz. Bu kısayola eşlenmiş birden çok Erişilebilirlik özelliğiniz varsa, her seferinde doğru olanı seçmeniz için ek bir istem alırsınız.

Akıllı Telefon Bağımlılığınızı Doğru Şekilde Azaltın

Telefonunuzdaki sürekli birbirine bağlı sosyal medya dünyası sürekli olarak dikkatinizi çekmeye çalışsa da bir kısmını geri kazanmanın çok az yolu var. iPhone’unuz, bildirimleri azaltmaktan ve uygulamaları silmekten gri tonlamalı bir filtreyle telefonunuzu daha az ilgi çekici hale getirmeye kadar, akıllı telefon bağımlılığınızı dizginlemek için size seçenekler sunuyor.

Türk Telekom sürdürülebilirlik ve enerji verimliliği projelerine odaklandı

Türk Telekom sürdürülebilirlik ve enerji verimliliği vizyonu kapsamında; enerji veri yönetimi platformları, yeni nesil şehir uygulamaları ve GES projeleri gibi yenilikçi çözümlere odaklanıyor

Yeni nesil teknolojilerin enerji, tarım, sanayi, ulaşım, sağlık, bina ve şehirlerde kullanımını yaygınlaştırarak, en yüksek düzeyde kaynak tasarrufu sağlamayı amaçlayan Türk Telekom, enerji kaynaklarının verimli kullanılması ve yenilenebilir enerji kaynaklarının yaygınlaştırılması yönündeki çalışmalarını sürdürüyor.

Türk Telekom CEO’su Ümit Önal, “Türkiye’nin dijital dönüşümüne liderlik etmek ve tüm paydaşlarımız için sürdürülebilir değer yaratmak için çalışıyoruz. Şehirlerin dijital dönüşümü için uçtan uca sağladığımız ürün ve çözümlerimizin yanında, güneş enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynakları alanında da teknoloji dönüşümünü destekliyor, karbon tasarrufu sağlanmasına katkı sağlıyoruz” dedi.
Türk Telekom, 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nü için yaptığı açıklamasında; sürdürülebilirlik alanındaki çalışmaları hakkında bilgi verdi. Türkiye’nin bilgi toplumuna dönüşüm sürecinde teknolojiyi kullanarak daha yaşanabilir bir geleceğe katkı sağlamayı ve ekosisteminde bulunan tüm paydaşları için sürdürülebilir değer yaratmayı amaçlayan Türk Telekom, bu kapsamda teknolojiyi insanın, toplumun, doğanın iyiliğine ve faydasına dönüştürme hedefiyle projelerine devam ediyor.

Türk Telekom, Dünya’da elektrik tüketimini son yıllarda azaltan nadir operatörler arasında

Türk Telekom CEO’su Ümit Önal

5 Haziran Dünya Çevre Günü’ne yönelik açıklama yapan Türk Telekom CEO’su Ümit Önal, “Türk Telekom olarak tüm iş süreçlerimizde, stratejilerimizde ve kurumsal kararlarımızda sürdürülebilirliğin evrensel ilkelerini göz önüne alarak hareket ediyoruz. Küresel e-Sürdürülebilirlik Girişimi GeSI’nin raporuna göre, dünyada elektrik tüketimini son yıllarda azaltan nadir operatörler arasında yer alıyoruz. Yeni nesil iletişim teknolojileri ile güneş enerjisi ve rüzgâr enerjisi gibi alternatif kaynaklara yönelerek karbon salımının azaltılmasına katkı sağlıyoruz. Bu kapsamda kendimize koyduğumuz; 2023 yılındaki güneş enerjisinden yararlanma kapasitemizi, 2020 yılı değerine göre yüzde 60 oranında arttırma hedefimize ulaştık. GES yatırımlarımız ile karbon ayak izini azaltmayı ve iklim değişiminin sebep olduğu risklerin yönetimine katkıda bulunmayı amaçlıyoruz. Geçtiğimiz ay da açıkladığımız gibi Güneş Enerjisi Santrali (GES) kurulum çalışmalarımız kapsamında da toplam ek 88 MWe kapasite tahsisi ile şirketimizin GES kapasitesi 405,8 MWe’a ulaştı. Yeni tahsis edilen kurulum kapasitesi ile ulaşılan toplam kapasite, Türk Telekom Grubu’nun mevcut toplam yıllık elektrik tüketiminin yüzde 65’ine tekabül ediyor. Ayrıca, Türkiye’nin dijital dönüşümünün lideri Türk Telekom olarak, daha yaşanabilir kentlerin oluşumuna da katkı sağlıyoruz. Yeni Nesil Şehir İnisiyatifi ile ulaşım, enerji, çevre, yaşam, sağlık ve güvenlik alanlarında 14 kentte; trafikten kamu güvenliğine, sulamadan aydınlatmaya kadar akıllı yaşama dair tüm alanlarda enerji tasarrufu sağlarken, 5G, yapay zekâ ve IoT teknolojileriyle desteklediğimiz çözümler sayesinde belediyeler bugüne kadar elektrikte yüzde 40’a, sulamada yüzde 30’a varan tasarruf yaptı. Yeni Nesil Şehir inisiyatifini her geçen gün genişleterek, hizmet sağladığımız kentlerin sayısını artırmayı hedefliyoruz” dedi.

Şehirlerin dijital dönüşümlerine katkı sağlıyor

TT Yeni Nesil Şehirler Projesi için iş birliği yapılan şehir sayısı; Edirne, Aksaray, Mersin, Düzce, Karaman, Kars, Kocaeli, Elâzığ, Antalya, Kütahya, Kırşehir, Denizli ve Konya’nın ardından Osmaniye’nin eklenmesiyle 14’e ulaştı. Türk Telekom, ayrıca bugüne kadar, 30’dan fazla yerel yönetime sunduğu yazılım çözümleriyle belediyelerin verimliliğini artırarak maliyetlerini düşürmesine, optimizasyon ve tasarruf sağlamasına destek oldu.

Öte yandan; karbon ayak izini azaltmak, iklim riski yönetimine katkıda bulunmak amacıyla Güneş Enerji Santrali (GES) projelerini de hızlandıran Türk Telekom, kısa süre önce Diyarbakır, Ağrı ve Sivas’ta GES kuracağını açıkladı.

Verimliliği artıran 7 Android uygulaması

0

Telefonunuz, bir yardımcı gibi görevini etkili bir şekilde yerine getirebilmesi için gerekli doğru araçlara ihtiyaç duyuyor. Aslında, kişisel bir asistan gibi çalışabilmesi için uygun araçlar ve özellikler gerekiyor.

Diğer mobil platformlardan farklı olarak, Android size çekirdek kullanıcı arayüzünü özelleştirme ve kontrol etme imkanı sunuyor. Böylece ihtiyaçlarınıza ve işleri nasıl yapmayı sevdiğinize tam olarak uyum sağlayabiliyorsunuz. Ayrıca, daha gelişmiş kullanıcı arayüzü ayarlama araçları genellikle güçlü kullanıcı kitlesine yönelik, ancak bu avantajlardan faydalanmak için bir bilgisayar korsanı olmanız gerekmiyor.

İşte size yedi gelişmiş uygulama: Favori yüksek teknolojili yardımcınıza güç katan ve onun tam üretkenlik potansiyeline ulaşmasını sağlayan uygulamalar.

Burada listelenen tüm uygulamalar, geliştiricileri tarafından sağlanıyor ve mantıklı ve sorumlu gizlilik politikalarına sahip. Bu uygulamalar, amaçları için gerekli olan izinlerin ötesine geçmez veya şaşırtıcı veri uygulamalarını içermez.

1. Niagara Launcher

Niagara Launcher, minimalist bir tasarıma sahip ve gereksiz süslemelerden arındırıldı. Bu da kullanıcıların odaklanmasını sağlıyor ve telefonlarını daha verimli bir şekilde kullanmalarına yardımcı oluyor. Ayrıca, Niagara Launcher’ın hafif bir yapıya sahip olması, pil ömrünü uzatmaya yardımcı oluyor. Ek olarak ana uygulama simgeleri sayesinde bildirim, kısayollara ve widget’lara kolay erişim sağlıyor. Niagara Launcher ayrıca, üst ekran alanında birden çok Android widget’ını istifleyerek önemli bilgilere hızlı bir şekilde göz atmanızı sağlıyor.

Niagara Launcher, Android’in esneklik sağlayan ana ekran düzeni avantajlarından birine sahip bir uygulama. Bu özel başlatıcı, simgelerin ve widget’ların karışık bir görüntüsünü ortadan kaldırarak, en sık erişilen uygulamalar için tek bir liste oluşturmanızı teşvik ediyor. Diğer uygulamalar ise kolay erişilebilen, alfabetik olarak kaydırılabilen bir menüde yer alıyor. Niagara’nın ergonomik verimlilik özellikleri arasında, ana uygulama simgelerine ilişkin bildirimlere, kısayollara ve widget’lara yan kaydırma ile erişim sağlama özelliği bulunuyor. Ayrıca, başlatıcının üst kısmına birden fazla Android widget’ı yığabilirsiniz. Niagara Launcher ücretsiz olarak kullanılıyor, ancak daha gelişmiş seçeneklere sürekli erişim sağlamak için isteğe bağlı bir yükseltme sunulur.

2. Easy Drawer

Easy Drawer, telefonunuzdaki herhangi bir uygulamayı hızlı bir şekilde bulmanızı sağlayan bir uygulama. Ana ekranınıza yerleştirilen bir widget aracılığıyla çalışıyor. Klavyesi sayesinde uygulamaları hızlı bir şekilde bulabiliyor ve favori uygulamalarınızı öncelikli olarak erişilebilir hale getiriyor. Ayrıca, Easy Drawer kişilerinizi bulmanıza ve onlarla iletişime geçmenize yardımcı oluyor. Easy Drawer ücretsiz olarak kullanılabiliyor, ancak premium sürümünde ek özelleştirme seçenekleri sunulur ve isteğe bağlı olarak 2 dolarlık bir yükseltme yapılıyor.

Pixel Search, Android cihazınızdaki arama işlemlerini daha verimli hale getiren bir uygulama. Evrensel arama sistemine dayanan bu uygulama, Google Pixel ürünlerinde bulunan özelliği herhangi bir Android cihazda kullanmanıza olanak sağlıyor. Uygulama, sadece uygulamaları değil, aynı zamanda uygulamalar içindeki özelliklere erişebilmenizi de sağlıyor. Ayrıca, yerel depolamadaki kişileri, konuşmaları, dosyaları, web’i ve uygulamalar içindeki belirli bilgilere erişebilme imkanı sunuyor. Pixel Search şu anda tamamen ücretsiz, ancak ileride uygulama içi yükseltmeleri sunabilir.

4. Edge Gestures

Edge Gestures, Android platformunda özelleştirilmiş jestler oluşturmanıza imkan tanıyan bir uygulama. Ekranın sol, sağ ve alt bölgelerine duyarlı sıcak noktalar ekleyerek, bu noktalarda farklı hareketlerle özelleştirilmiş eylemler gerçekleştirmenizi sağlıyor. Ayrıca, jestlere parlaklık ayarlama, bildirim panelini açma ve bölünmüş ekran modu gibi işlevleri de sağlayabiliyoruz. “Pie control” seçeneğiyle favori kısayollarınıza hızlı erişim sağlayan bir düğme de ekleyebilirsiniz. Edge Gestures uygulaması 1,50 dolar karşılığında kullanılıyor.

5. Popup Widget

Popup Widget 3, Edge Gestures ile uyumlu çalışan bir uygulama. Bu uygulama, özelleştirilmiş jestler kullanarak Android’e özgü yeteneklere sahip olmanızı sağlıyor. Belirli bir eyleme bağlanmış herhangi bir Android widget’ınızı kullanarak, bu eylemi gerçekleştirdiğinizde widget’ınızın ekranınızın üstünde yüzen bir kutu şeklinde ortaya çıkmasını sağlıyor. Bu özelliği sayesinde, ekranınızın kenarından parmağınızı kaydırarak hızlı bir şekilde e-postalarınıza, metin mesajlarınıza veya notlarınıza erişebilirsiniz. Popup Widget’ın kullanımı için 1,50 dolar ödeme yapmanız gerekiyor.

6. Panels

Panels, özel jestlerle ekrandaki kenarlarda beliren özelleştirilebilir paneller oluşturmanızı sağlayan bir uygulama. Bu paneller, widget’lar, uygulamalar, kısayollar ve kişiler gibi öğeleri içeriyor. Panels, hızlı ve evrensel erişim sağlıyor ve uygulama çekmecesi özelliğiyle tüm yüklü uygulamalara erişimi kolaylaştırıyor. Ücretsiz olarak sunulan uygulamanın isteğe bağlı bir yükseltme seçeneği var ve bu seçenek sınırlamaları kaldırıyor, ek özellikler sunuyor ve yapılandırma arayüzündeki reklamları kaldırıyor.

7. Typing Hero

Typing Hero, Android için güçlü bir uygulama. Önceden yazılmış ifadeleri depoluyor ve istediğiniz zaman çağırarak hızlı bir şekilde metinlerinize ekleyebilirsiniz. Makrolar aracılığıyla özel anahtar kelimeler belirleyerek depoladığınız ifadeleri çağırabilirsiniz. Typing Hero, metin yerine geçme özelliğinin ötesine geçerek değişkenler ve telefonunuzdaki eylemlerle ilgili daha karmaşık işlemler yapıyor. Uygulama, form doldurma özelliğiyle bilgileri otomatik olarak ekleyerek mesajları göndermenizi sağlıyor. Typing Hero, mobil platformlarda eşi bulunmayan bir profesyonel üretkenlik seviyesi sunuyor. Typing Hero, tüm gelişmiş seçeneklerine erişim için yıllık 20 dolar veya ömür boyu 60 dolarlık bir abonelikle ücretsiz olarak sunuluyor.

Microsoft Cortana için sona gelindiği duyurdu

Microsoft Cortana için artık destek vermeyeceğini duyurdu. Ancak Teams ve Outlook dahil Microsoft ürünlerinde kalmaya devam edecek.

Windows Central, Microsoft’un Cortana uygulamasının 2023’ün sonlarında Windows’ta artık desteklenmeyeceğini açıkladı.

Bununla birlikte emekliye ayrılan asistan, Microsoft Teams ve Outlook mobile’ın çeşitli parçaları da dahil olmak üzere diğer Microsoft hizmetlerinde kalmaya devam edecek. Bu nedenle Cortana tamamen çöpe atılmış değil.

Windows 11’e gelince, yine de Cortana’ya ihtiyacınız olmayacak, çünkü Microsoft’un bize hatırlattığı gibi, işletim sisteminde zaten dijital asistanın yerini alacak öğeler var. Ses denetimleri için artık Microsoft’un son zamanlarda geliştirmeye çalıştığı kapsamlı bir Sesli Erişim özelliği var.

Microsoft Cortana Outook ve Teams’de yer almaya devam edecek

Sorgular ve yardım için doğal olarak yeni Bing AI (ChatGPT destekli bot) kullanıma hazır ve ayrıca daha büyük bir şey de yolda: Copilot. Microsoft kısa bir süre önce, Copilot’u Windows 11’e getirerek işletim sisteminin kalbine oturttuğunu ve yaptığınız her şeyde size yardımcı olacağını açıkladı.

Copilot henüz burada olmasa da yapay zeka, kapsamı açısından Cortana’dan çok daha kapsamlı olacak. Windows 11’de bir şeyler yapmakla ilgili yardıma gelince, size yalnızca herhangi bir görev için yararlı özellikler hakkında bilgi vermez, aynı zamanda gerekirse bunları otomatik olarak etkinleştirmeyi teklif EDİYOR. Copilot ayrıca bir Word belgesini, örneğin Bing AI stilini özetleyebiliyor ve çok daha geniş kapsamlı becerileri ve kullanışlılığı, sonuç olarak Cortana’yı alakasız hale getiriyor.

Sadece bu temelde, Microsoft’un Windows’tan Cortana’ya dirsek attığını görmek şaşırtıcı değil. Gerçekten de Cortana’nın 2023’ün sonlarına doğru kullanımdan kaldırılmasıyla birlikte, bu belki de Copilot’un Windows 11’e dahil edilmek üzere hızlanacağına dair başka bir öneri.  Copilot’un bu kadar büyük bir özellik eklemesi olma ihtimali her zaman olsa da, Microsoft onu gelecek yıl çıkması planlanan (belki Windows 12 ) yeni nesil Windows için saklamak isteyebilir.

Çok yönlü olmaktan ziyade bir dijital asistan olarak Microsoft, Cortana’yı işle ilgili kullanıma daha uygun hale getirmişti. Dolayısıyla, bunların hiçbiri bir şaşırtıcı değil ve Microsoft’un Cortana’yı artık Windows 11 için gelen Copilot ile çıkarması mantıklı.

Dolandırıcılar devlet web sitelerinde reklam yayınladı

ABD’de dolandırıcılar devlet web sitelerinde reklam yayınladı. Bu reklamlar siber saldırı niteliğinde değildi ancak güvenlik açığına neden oldu.

Dolandırıcılar birden çok ABD eyaletinin, ilçesinin ve yerel yönetiminin, bir federal kurumun ve çok sayıda üniversitenin resmi web sitelerinde bilgisayar korsanlığı hizmetleri için çeşitli reklamlar yayınladı.

Bu reklamlar, Citizen Lab’de kıdemli bir araştırmacı olan John Scott-Railton tarafından bulundu. Bulduğu ve bizim de listelediğimiz sitelerin bu büyük spam kampanyasından etkilenen sitelerin tam listesi olup olmadığı belli değil. Ayrıca kaç tane web sitesinin çok benzer reklamlar gösterdiği göz önüne alındığında, hepsinin arkasında aynı grup veya kişi olabilir.

Scott-Railton’a göre, bu kampanya karmaşık, devasa ve aynı zamanda dolandırıcılık hizmetlerini teşvik etmek için görünüşte zararsız bir SEO oyunu gibi görünse de kötü niyetli bilgisayar korsanları aynı kusurları çok daha fazla zarar vermek için kullanabilir.

ABD siber güvenlik ajansı CISA’nın sözcüsü Zee Zaman, ajansın “arama motoru optimizasyonu (SEO) spam’ı barındırmak için belirli hükümet ve üniversite web sitelerine verilen açık tavizlerin farkında olduğunu söyledi. Zaman: “Potansiyel olarak etkilenen kuruluşlarla koordinasyon halindeyiz ve gerektiğinde yardım sunuyoruz” dedi.

Etkilenen bazı kurumlar

Reklamlar; Kaliforniya, Kuzey Karolina, New Hampshire, Ohio, Washington ve Wyoming eyalet hükümetlerine ait resmi .gov web sitelerine yüklenen PDF dosyalarında yer alıyor. Minnesota’daki St. Louis İlçesi, Ohio’daki Franklin İlçesi, Delaware’deki Sussex İlçesi; Georgia’daki Johns Creek kasabası; ve federal Toplum Yaşamı İdaresi hedeflerden bazıları oldu.

Dolandırıcılar ayrıca birkaç üniversitenin .edu web sitelerine de benzer reklamlar yükledi. UC Berkeley, Stanford, Yale, UC San Diego, Virginia Üniversitesi, UC San Francisco, Colorado Üniversitesi Denver, Metropolitan Community College, Washington Üniversitesi, Pensilvanya Üniversitesi, Birleşik Krallık’ta Texas Southwestern Üniversitesi, Jackson Eyalet Üniversitesi, Hillsdale Koleji, Birleşmiş Milletler Üniversitesi, Lehigh Üniversitesi, Community Colleges of Spokane, Empire State Üniversitesi, Smithsonian Enstitüsü, Oregon Eyalet Üniversitesi, Buckingham Üniversitesi ve Kolombiya’da Universidad Del Norte hedeflerden bazılarıydı.

.gov ve .edu sitelerinin yanı sıra, diğer kurbanlar arasında İspanya’nın Kızılhaçı; savunma yüklenicisi ve havacılık üreticisi Rockwell Collins – Collins Aerospace’in bir parçası ve savunma devi Raytheon’un bir yan kuruluşu; ve İrlanda merkezli bir turizm şirketi.

PDF’ler, bazıları Instagram, Facebook ve Snapchat hesaplarına girebileceğini iddia eden reklam hizmetleri olan birkaç farklı web sitesine bağlanır; video oyunlarında hile yapmak için hizmetler; ve sahte takipçiler oluşturmak için hizmetler.

Uzay tabanlı Güneş enerjisi dünyaya ilk kez aktarıldı

Caltech araştırmacıları dünyada bir ilki başardı. Uzay tabanlı güneş enerjisi dünyaya ilk kez başarılı bir şekilde aktarılmış oldu.

California Teknoloji Enstitüsü araştırmacıları güneş enerjisini uzaydan Dünya’ya tek bir kablo olmadan ışınladıkları bildirildi ve bunun bir ilk olduğunu söyledi.

Deney, Caltech’in Uzay Güneş Enerjisi Projesinin bir parçasıydı ve enstitü basın açıklamasıyla başarılı bir iletim duyurdu. Araştırmacılar, güç aktarımı deneyini, Güç Aktarımı Düşük Yörünge Deneyi için Mikrodalga Dizisini veya geçtiğimiz Ocak ayında başlatılan yörünge içi Uzay Güneş Enerjisi Göstericisi’nde (SSPD-1) küçük bir prototip olan MAPLE’yi kullanarak gerçekleştirdi.

Japonya bu teknolojiyi kullanmak istiyor

Araştırmacılar, ilk olarak, MAPLE’nin verici dizisinin, mikrodalgalar kullanarak uzayda toplanan güneş enerjisini Pasadena’daki Caltech kampüsündeki Gordon ve Betty Moore Mühendislik Laboratuvarı’nın çatısındaki bir alıcıya başarılı bir şekilde ışınladığını söylüyor.

Uzay Güneş Enerjisi Projesi eş direktörü Ali Hajimiri basın açıklamasında, “Şimdiye kadar yaptığımız deneyler sayesinde, MAPLE’nin uzaydaki alıcılara başarılı bir şekilde güç iletebildiğine dair onay aldık. Ayrıca burada, Caltech’te saptadığımız diziyi, enerjisini Dünya’ya yöneltecek şekilde programlayabildik. Elbette onu Dünya’da test etmiştik ama artık uzay yolculuğuna dayanabileceğini ve orada çalışabileceğini biliyoruz” dedi.

Momentus Space’ten bir Vigoride uzay römorkörüne takılan SSPD-1, güneş enerjisi toplamak için kullanılan iki panelden oluşuyor. MAPLE içindeki bir dizi verici, bu enerjiyi yapıcı ve yıkıcı girişim kullanarak belirli bir mesafeye gönderiyor. Vericisinden yaklaşık bir fit uzakta bulunan MAPLE, güneş enerjisini toplayan ve onu deney sırasında MAPLE içindeki iki LED’i yakmak için kullanılan DC elektriğe dönüştüren iki alıcıya sahip. Araştırmacılar, alıcılar arasındaki iletimleri kaydırarak her seferinde bir LED yakabildiler ve dizinin doğruluğunu gösterdi. MAPLE ayrıca, vericilerin Dünya gibi uzay aracının dışındaki bir hedefe enerji ışınlamasına izin verebilecek bir pencereye sahip.

Hajimiri yaptığı açıklamada: “İnternetin bilgiye erişimi demokratikleştirmesi gibi, kablosuz enerji transferinin de enerjiye erişimi demokratikleştirmesini umuyoruz. Bu gücü almak için yerde herhangi bir enerji iletim altyapısına ihtiyaç duyulmayacak. Bu, uzak bölgelere ve savaş veya doğal afet nedeniyle harap olmuş bölgelere enerji gönderebileceğimiz anlamına geliyor” dedi.

Güneş enerjisini uzaydan kablosuz olarak iletme yeteneğinin yenilenebilir enerji için çok büyük etkileri var. Öyle ki Japonya bunu 2030’ların ortalarında kullanmaya başlamayı planlıyor. Bir Japon araştırma ekibi, 2025 yılında bir kamu-özel ortaklığı ile teknolojiyi pilot olarak kullanmak istiyor.

Boeing Starliner fırlatılamadı!

Güvenlik endişeleri nedeniyle Boeing Starliner uzay aracını fırlatmaktan vazgeçti. Boeing, sorunlarla ilgili detaylı araştırma yapacak.

Bir Boeing yetkilisi yaptığı açıklamada, şirketin, araçla ilgili yakın zamanda keşfedilen sorunlara odaklanmak için 21 Temmuz’da Starliner uzay aracını fırlatma girişiminden “geri çekildiğini” söyledi.

Starliner’ın başkan yardımcısı ve program yöneticisi Mark Nappi, Anma Günü hafta sonundan önce iki uzay aracı sorunu keşfedildiğini ve şirketin tatili bunları araştırarak geçirdiğini söyledi. Boeing CEO’su Dave Calhoun’un da dahil olduğu iç tartışmaların ardından şirket, NASA astronotları Suni Williams ve Butch Wilmore’u Uluslararası Uzay İstasyonu’na taşıyacak test uçuşunu ertelemeye karar verdi.

İki farklı sorun öne sürüldü

Nappi, muhabirlerle yaptığı bir telekonferans sırasında: “Güvenlik her zaman bizim önceliğimizdir ve bu kararı vermemizi sağlayan şey” dedi. Sorunlar, Starliner’ın bir Atlas V roketiyle fırlatılmasından haftalar önce keşfedildiği için oldukça ciddi görünüyor. İlki, Starliner’dan paraşütlerine uzanan hatlardaki “yumuşak bağlantıları” içerir. Boeing, bunların daha önce inanıldığı kadar güçlü olmadığını keşfetti.

Normal bir uçuş sırasında, bu standart altı bağlantılar sorun olmuyor. Ancak Starliner’ın paraşüt sistemi, üç paraşütten birinin arızalanması durumunda mürettebatı güvenli bir şekilde indirecek şekilde tasarlanmıştı. Bununla birlikte, bu yumuşak bağlantılarla daha düşük arıza yükü limiti nedeniyle, bir paraşüt arızalanırsa, uzay aracı ile kalan iki paraşütü arasındaki çizgilerin ekstra gerilim nedeniyle kopması mümkün.

İkinci sorun, araç boyunca kablo demetlerinin etrafına sarılan P-213 cam bezi bandıyla ilgili. Bu kablolar her yere uzanıyor ve Nappi bu kablo demetlerinden yüzlerce fit olduğunu söyledi. Bant, kabloları çentiklerden korumak için tasarlandı. Bununla birlikte, son testler sırasında, uçuş sırasında mümkün olan belirli koşullar altında, bu bandın yanıcı olduğu keşfedildi.

2014 yılında NASA, astronotlarının uzay istasyonuna seyahat etmeleri için mürettebat taşıma sistemleri geliştirmek üzere iki sağlayıcı, Boeing ve SpaceX’i seçti. SpaceX, ilk insanlı uçuşunu 2020’de tamamladı ve o zamandan beri dokuz mürettebatlı görev daha gerçekleştirdi. Boeing, bugüne kadar Starliner’ın mürettebatsız iki test uçuşunu gerçekleştirdi ve gösteri uçuşunu astronotlarla bu yaz tamamlamayı hedefliyor.

Şimdi bu “Mürettebat Uçuş Testinin” ne zaman gerçekleşeceği belli değil. Nappi, görevin 2023’te uçmasının “mümkün” olduğunu söyledi. Ancak herhangi bir tarih önermek istemedi.

Boeing, önümüzdeki birkaç haftayı bu konuları derinlemesine inceleyerek ve bu ve diğer sorunları ele almak için ileriye dönük bir yol belirleyerek geçirecek. Örneğin Nappi, Boeing’in Temmuz uçuşundan önce Starliner’a itici gaz yüklemeye hazırlanırken başka bir yapışkan valf bulduğunu da söyledi. Valfler, Starliner uzay aracında süregelen bir sorun olmuştu.

IoT teknolojileri arasında en yaygını hangisi?

Küresel IoT teknolojileri sağladığı avantajlarla daha fazla kullanıma sahip oluyor. Üç bağlantı teknolojisi IoT pazarını domine ediyor.

IoT Analytics “State of IoT 2023” raporu, küresel IoT bağlantılarının sayısının 2022’de yüzde 18 artarak 14.3 milyar aktif IoT uç noktasına ulaştığını gösteriyor. IoT Analytics, 2023’te küresel bağlı IoT cihazı sayısının yüzde 16 daha artarak 16 milyar aktif uç noktaya ulaşmasını bekliyor. 2023 büyümesinin 2022’ye göre biraz daha düşük olacağı tahmin edilirken, IoT cihaz bağlantılarının önümüzdeki yıllarda da büyümeye devam etmesi bekleniyor.

2027 yılına kadar muhtemelen 29 milyardan fazla IoT bağlantısı olacak. Önde gelen IoT bağlantı teknolojileri, pazarın yaklaşık yüzde 80’ini oluşturan üç teknoloji diyebiliriz.

Üç teknoloji ön planda

  • Wi-Fi: Wi-Fi, tüm IoT bağlantılarının yüzde 31’ini oluşturuyor. 2022’de, dünya çapında sevk edilen Wi-Fi özellikli cihazların yarısından fazlası, daha hızlı ve daha güvenilir kablosuz bağlantı vaat eden en son Wi-Fi 6 ve Wi-Fi 6E teknolojilerini temel alıyordu. Bu teknolojilerin benimsenmesi, IoT cihazları arasındaki iletişimi daha verimli hale getirerek kullanıcı deneyimlerini ve genel performansı iyileştirdi. Wi-Fi teknolojisi, akıllı evler, binalar ve sağlık hizmetleri gibi sektörlerde IoT bağlantısına öncülük ediyor.
  • Bluetooth: Küresel IoT bağlantılarının yüzde 27’si Bluetooth’a güveniyor. Bluetooth Smart olarak da bilinen Bluetooth Düşük Enerji (BLE), IoT cihazlarının sınırlı güç tüketirken güvenilir bağlantıyı sürdürmesini sağlamak için sürekli olarak geliştirildi. Sonuç olarak BLE, akıllı ev sensörleri ve varlık takip cihazları gibi pille çalışan IoT cihazları için artık tercih edilen seçenek haline geldi. IEEE 802.15.1 (Bluetooth için teknik standart) tabanlı ve sensörler/aktüatörler ile bir I/O master arasında kablosuz iletişime izin veren IO-Link Kablosuz teknolojisine endüstriyel sektör bile artan bir ilgi göstermeye başlıyor.
  • Hücresel IoT: Hücresel IoT (2G, 3G, 4G, 5G, LTE-M ve NB-IoT) artık küresel IoT bağlantılarının yaklaşık yüzde 20’sini oluşturuyor. IoT Analytics tarafından hazırlanan Küresel Hücresel IoT Bağlantı Takibi ve Tahminine (Q1/2023 Güncellemesi) göre, küresel hücresel IoT bağlantıları 2022’de yıllık yüzde 27 büyüyerek küresel IoT bağlantılarının büyüme oranını güçlü bir şekilde aştı. Bu büyüme, 2G ve 3G gibi eski teknolojiler aşamalı olarak kullanımdan kaldırıldığı için LTE-M, NB-IoT, LTE-Cat 1 ve LTE Cat 1 bis gibi daha yeni teknolojilerin benimsenmesinden kaynaklanıyor. 5G modül sevkiyatları da 2022’de yıllık bazda yüzde 100’ün üzerinde büyüdü.

Netflix’te işler karıştı!

0

Netflix Inc hissedarları, şirketin yönetici maaş paketine desteklerini çekti. Bu bağlayıcı olmayan oylama, Hollywood yazarlarının grev sırasında önerilen 2023 tazminatını reddetme çağrısından sonra gerçekleşti.

Amerika Yazarlar Birliği Batı tarafından, Netflix’in üst düzey yöneticilerine sunulan tazminata karşı oy kullanmaları konusunda yatırımcılara çağrı yapıldı. Grevin beşinci haftasına girdiği bu süreçte böyle bir oylamanın “uygunsuz” olacağı iddia etti.

Writers Guild West Başkanı Meredith Stiehm, “Yatırımcılar uzun zamandır Netflix’in yönetici maaşlarına itiraz ediyor, ancak grev durumuyla birlikte tazminat yapısı daha da aşırı hale geliyor” dedi.

Sendika, NBCUniversal’e bağlı olan Comcast Corp şirketine de benzer bir mektup gönderdi. Comcast, 7 Haziran’da yıllık hissedar toplantısını gerçekleştiriyor.

Stiehm, eğer Netflix, geçen yıl üst düzey yöneticileri için 166 milyon dolardan fazla bir kaynağı yönetici tazminatına harcadı, daha iyi tazminat isteyen yazarlara yılda 68 milyon dolar ödemeyi karşılayabileceğini belirtti.

Netflix hissedarları, 2023 için yönetici maaş paketi desteği için bağlayıcı olmayan bir “ücret oylaması” gerçekleştirdi. Şirket, oylama sonuçlarının bir düzenleyici bildirimde rapor edileceğini belirtti. Geçen yıl, şirketin yönetici maaş paketi, verilen hissedar oylarının sadece %27’sinden destek aldı.

Geçen yılki oylamanın ardından, Netflix, ortak CEO’ları için bir maaş sınırı ve performansa dayalı bir bonus planı gibi değişiklikler yaptığını belirtti.

Bu yıl, İcra Kurulu Başkanı Reed Hastings’e 500.000 dolarlık bir maaş ve 2,5 milyon dolarlık hisse verilecek. Ortak CEO’lar Ted Sarandos ve Greg Peters her biri yıllık 3 milyon dolarlık bir maaş alacak. Sarandos, ek olarak 20 milyon dolarlık hisse alacak ve 17 milyon dolara kadar bonus alma hakkına sahip olacak. Peters ise 17,3 milyon dolarlık hisse ve 14,3 milyon dolarlık bir bonus alacak.

Dell, kuantum fırtınasına karşı uyardı

0

Dell’in Global CTO’su John Roese, yapay zeka (AI) modelleri için veri gereksinimlerinin ve gelecekteki kuantum bilgisayar etkilerine hazırlık yapmanın işletmeler için önemini vurguladı. Roese, yapay zeka modelleri için doğru veriye erişimin ve veri yönetiminin büyük bir zorluk olduğunu belirtiyor. Örnek olarak, Dell’in veri yönetimindeki iyi uygulamalarından biri olarak, içerik kütüphanesindeki önyargılı dilin ortadan kaldırılması üzerine yaptıkları çalışmayı gösteriyor.

Roese ayrıca LLM’lerin yapılandırılmamış verilerle en iyi şekilde çalıştığını, çünkü sinir ağlarının keyfi yapılara güvenmek yerine kendi bağlantılarını oluşturmaya çalıştığını belirtiyor. Şu anda çoğu şirketin bu gereksinimlerin farkında olmadığını belirten Roese, bu durumun endişe verici olduğunu ifade ediyor.

Roese, üretken yapay zeka’nın önemli bir teknolojik gelişme olduğunu belirtirken, insanların bunun ardından ne geleceğini düşünmekte yetersiz kaldıklarını söylüyor. Ona göre, kuantum bilgisayarlar bu ilerlemenin doğal bir sonucu. Roese, kuantum makinelerinin öğrenme alanında ana kullanım örneği olduğunu ifade ediyor ve kuantum bilgisayarın performansının önemli ölçüde artmasının kaçınılmaz olduğunu belirtiyor.

Kuantum bilgisayarın gelişmelerinin, verilerin güvenliği açısından büyük bir öneme sahip olduğunu vurgulayan Roese, mevcut şifreleme standartlarının çözüleceği ve veri güvenliğinin tehlikeye gireceği bir noktanın gelecekte yaklaşmakta olduğunu söylüyor.

 Özel sektörün kuantum gelişimi için büyük yatırımlar yapmasının yanı sıra birçok ülkenin de benzer şekilde adımlar attığına dikkat çeken Roese, şirketlerin bu değişikliklerle başa çıkabilmesi için üretken yapay zekanın getirdiği zorlukları bir prova olarak kullanmaları gerektiğini söylüyor.

Sonuç olarak, Roese, işletmelerin yapay zeka için veri yönetiminin önemine dikkat etmeleri gerektiğini ve kuantum bilgisayarın etkilerine hazırlık yapmalarının önemli olduğunu vurguluyor.

Microsoft’tan yeni ve faydalı araçlar

0

Windows’un kendi Araçları’nın ekranını gereksiz hikayelerle doldurduğunu söylediyseniz, dikkat edin: Son bir Microsoft uygulaması size kullanabileceğiniz birkaç yeni, faydalı araç sağlıyor.

Microsoft Dev Home uygulaması, geliştiricilerin isteklerini karşılamak için tasarlanmış bir uygulama olduğu için, bilgisayarınıza birçok faydalı özellik ekleyebilir. Bu uygulama, CPU, bellek, GPU kullanımı ve ağ performansını değerlendirmenize yardımcı olan araçlar sunar.

Neowin, uygulamayı test ederken yeni araçları keşfetti. Elbette Windows’un kendi Görev Yöneticisi’nin yaptığı gibi, birkaç küçük değişiklikle oldukça faydalı olabilecek araçlar.

Microsoft’un Araçları, faydalı bir geçit noktası olarak hizmet verebilir veya ekranınızı gereksiz bilgilerle dolduran birçok gereksiz içeriği içerebilir. Microsoft, haber lisanslamasına yatırım yapmış ve 2020’de Haber Çubuğu deneylerine başlamıştı, bu da içeriğiyle ilgili bir hikayeyi tartışıyor. Ancak, haber kaynaklarını yönetme, yayınları ekleme veya çıkarma konusunda gerçekten kimin sorumlu olduğu belirsizdir.

2021 yılında, Microsoft Bing’in haber içeriğini Windows 10’un “Haberler ve İlgiler” bölümüne taşımaya başladı ve sonunda Windows 11’in Start tarafından desteklenen Araçları haline geldi. Microsoft daha sonra geliştiricileri Araçlar haber akışını doldurmaya davet etmeye başladı. Microsoft, Araçlar üzerinde daha da büyük bir kontrol sağlama sözü veriyor.

Ancak, tüm bunlar demek oluyor ki, Microsoft’un kullanmanız için sabırsızlandığı büyük bir ekran alanı bulunuyor.

CPU, bellek, GPU ve ağ araçlarını nasıl indireceğinizi ve kullanacağınızı anlatan adımlar aşağıda yer almaktadır:

Yeni widget’ları denemek için, Microsoft Store’da yer alan Dev Home uygulamasını arayın. Uygulamayı indirin ve kurun; boyutu yaklaşık 400MB’dir. Uygulamayı yapılandırmanıza veya kullanmanıza gerek yok. Sonrasında, sol alt köşede bulunan Widget’lar simgesine tıklayın ve ardından üstteki küçük “+” düğmesine tıklayarak devam edin.

Bu, yeni widget’lar eklemenizi sağlar ve ekleyebileceğiniz CPU, bellek, GPU ve ağ widget’larını listenin en üstünde küme halinde göreceksiniz.

Ek widget’lar, Windows 11 Görev Yöneticisi’nde bulunan detaylı bilgiler kadar fazla katkı sağlamaz. Örneğin, bellek widget’ı, bir düğmeye dokunarak sonlandırabileceğiniz birkaç işlem sunar. Ancak widget’ın bana gösterdiği şey, kullanılabilir belleğimin sadece bir kısmını alan Windows Explorer işlemiydi.

Ayrıca, yeni widget’ları tutkallamış olsanız bile, hemen Widgets penceresinin en üstünde “sabitlenmemiş” olduklarını fark edebilirsiniz. Bununla birlikte, bu sorun, Widgets’ı birkaç kez açıp kapattığınızda otomatik olarak düzeltilebilir.

Yine de, Widget’ları daha kullanışlı hale getirmeye yönelik herhangi bir girişim alkışlanmalıdır.

Bilişim sektörünün gelecek yetenekleri için iş birliği

0

Koç Holding ve Microsoft Türkiye bilişim sektörünün gelecek yeteneklerini bulmak için güçlerini birleştiriyor.

Koç Holding ve Microsoft Türkiye, ülkemizin bilişim sektöründeki küresel rekabet gücüne katkı sağlamak ve dijital ekonomiyi desteklemek amacıyla Ctrl+ Future programını başlatıyor. Mühendislik son sınıf öğrencileri ile yeni mezun mühendisler, Ctrl+ Future ile yazılım geliştirme ve veri analitiği alanlarında özel eğitimler alacak.

Koç Holding ve Microsoft Türkiye, ülkemizin bilişim sektöründeki küresel rekabet gücüne katkı sağlamak ve dijital ekonomiyi desteklemek amacıyla Ctrl+ Future programını başlatıyor. Mühendislik son sınıf öğrencileri ile yeni mezun mühendisler, Ctrl+ Future ile yazılım geliştirme ve veri analitiği alanlarında özel eğitimler alacak. Programda başarılı olan gençler, eğitimleri devam ederken Koç Topluluğu şirketlerinde staj imkânı bulacak.

Ctrl+ Future Programı ile Yazılım ve Veri Analitiği Alanlarında Özel Eğitim Alacak Gençler, Koç Topluluğu’nda Kariyerlerine Başlama Fırsatı Bulacak.

Koç Holding

Hedef: Veri analitiği odaklı beceri seti kazandırmak

Programa ilişkin görüşlerini paylaşan Koç Holding İnsan Kaynakları Direktörü Umut Günal, “Koç Topluluğu olarak şirketlerimizi ve organizasyonlarımızı geleceğin iş yapış şekillerine ve yönetim anlayışına bugünden hazırlıyor; çalışma arkadaşlarımızın yetkinliklerini artıracak gelişim programları sağlıyoruz. Bu programların yanı sıra, paydaşlarımızla birlikte hayata geçirdiğimiz projelerle, geleceğimiz olan gençlere çağın gereksinimlerine uygun bir şekilde kendilerini geliştirme ve kariyer yolculuklarında ihtiyaç duydukları donanımları kazanma fırsatı sunuyoruz. Bu kapsamda Microsoft Türkiye ile başlattığımız Ctrl+ Future ile ülkemizin küresel rekabet gücünü artırmayı, bilgiye dayalı dijital ekonomiyi beslemeyi, genç yeteneklere yazılım geliştirme ve veri analitiği odaklı bir beceri seti kazandırmayı amaçlıyoruz” dedi.

Microsoft Türkiye Pazarlama ve Operasyonlardan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Münir Kundakçı ise, “Misyonumuz gereği teknolojinin her bireye ve her kuruma katkı sağlaması için çalışıyoruz. Bu program ile yazılımcı veya veri analisti olmak isteyen gençlerimizi yoğun bir eğitimle istihdam edilecek seviyeye taşıyarak, kariyerlerine nitelikli bir başlangıç yapmalarına destek olmayı hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.

Dijital teknolojilerin sunduğu olanakların yanı sıra, bu olanakların ortaya çıkardığı yeni beceri setlerini ve iş kollarını yakından takip ettiklerini söyleyen Koç Holding İnsan Kaynakları Direktörü Umut Günal, “CEO’muz Sayın Levent Çakıroğlu’nun liderliğinde sürdürdüğümüz kültürel dönüşümümüzün en önemli boyutlarından biri olan çevik dönüşüm kapsamında, şirketlerimizi ve organizasyonlarımızı geleceğin iş yapış şekillerine ve yönetim anlayışına bugünden hazırlıyor; çalışma arkadaşlarımızın yetkinliklerini artıracak gelişim programları sağlıyoruz. Bu programların yanı sıra, paydaşlarımızla birlikte hayata geçirdiğimiz projelerle, geleceğimiz olan gençlere çağın gereksinimlerine uygun bir şekilde kendilerini geliştirme ve kariyer yolculuklarında ihtiyaç duydukları donanımları kazanma fırsatı sunuyoruz. Bu kapsamda Microsoft Türkiye iş birliğinde başlattığımız Ctrl+ Future ile ülkemizin küresel rekabet gücünü artırmayı, bilgiye dayalı dijital ekonomiyi beslemeyi, genç yeteneklere yazılım geliştirme ve veri analitiği odaklı bir beceri seti kazandırmayı amaçlıyoruz” dedi.

Veri analitiği alanında önemli bir iş gücü ihtiyacı var

Kurumların yazılım geliştirme ve veri analitiği alanında önemli bir iş gücü ihtiyacı bulunduğunu vurgulayan Günal “Ctrl+ Future programı ile kurumların ihtiyaç duydukları bu alanlarda gençlerimizin donanım ve tecrübe kazanmalarını sağlamayı hedefliyoruz. Ülkemizin bu alandaki rekabet gücünü artıracak projemiz sayesinde doğru ve yetkin yeteneklere yatırım yaparak, Topluluğumuzu ikinci yüz yılına hazırlayacak iş gücümüzü zenginleştirmek ve içerisinde bulunduğumuz dijital dönüşümü hızlandırmak da hedeflerimiz arasında yer alıyor” ifadelerini kullandı. Deprem felaketi sonrasında bölgede yaşayan ya da okuyan gençlerimize öncelik tanınacağını vurgulayan Günal, “Depremden kendisi ya da birinci derece yakınları etkilenen gençlerimiz, programa öncelikli katılabilecek” dedi.

Koç Holding ile yapılan iş birliğine ve programa ilişkin görüşlerini paylaşan Microsoft Türkiye Pazarlama ve Operasyonlardan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Münir Kundakçı ise, “Misyonumuz gereği teknolojinin her bireye ve her kuruma katkı sağlaması için çalışıyoruz. Bu program ile yazılımcı veya veri analisti olmak isteyen gençlerimizi yoğun bir eğitimle istihdam edilecek seviyeye taşıyarak, kariyerlerine nitelikli bir başlangıç yapmalarına destek olmayı hedefliyoruz” dedi. Kundakçı, sözlerine şöyle devam etti: “Dijitalleşen çalışma ortamı, teknoloji temelli iş modellerinin ve iş yapış biçiminin hızla gelişmesine ve çeşitlenmesine de zemin hazırladı. Bu proje ile gençlerimize istihdam sağlayacak beceriler kazandırırken aynı zamanda küresel arenada teknoloji sayesinde rekabet edecek şirketlerin yazılımcı açığını da kapatmayı hedefliyoruz. Şubat ayında yaşadığımız deprem felaketinden etkilenmiş gençlerimize öncelik vereceğimizi de hatırlatmak isterim. Farklı projelerde iş birliği yapmaktan her zaman gurur duyduğumuz Koç Holding ile hayata geçirdiğimiz Ctrl+ Future programı, yazılımcı veya veri analisti olmak isteyen gençler için büyük bir fırsat. Bu vesileyle gençlere seslenmiş olalım: Lütfen ayağınıza gelen hiçbir eğitim fırsatını kaçırmayın! Geleceğin teknoloji liderleri arasında yer alabilmek için kendinizi dijital çağın sunduğu yetkinliklerle donatın”.

Ctrl+ Future, Koç Holding şirketlerinde istihdam fırsatı sunuyor

Koç Holding

Mayıs ayında pilot uygulaması başlayan programa katılmak isteyen mühendislik son sınıf öğrencileri ve yeni mezun mühendisler, Kockariyerim.com adresi üzerinden Ctrl+ Future programına başvuru yapabiliyor. Eğitim aşaması yaklaşık 2 ay sürecek programda yazılım geliştirme alanını seçen katılımcılar, ön yüz ve arka yüz yazılım geliştirme arasından tercihlerini yaptıktan sonra bulut teknolojilerinde yazılım geliştirme çözümleri, programlama dilleri, web geliştirme teknikleri gibi uzmanlık eğitimleri alacak. Veri analitiği alanını seçen katılımcılar ise bulut teknolojilerinde veri analitiği ve analiz programlarını öğrenerek bu alanda uzmanlaşacak. Programda başarılı olan gençler, eğitimlerine devam ederken 10’dan fazla sektörde faaliyet gösteren 100’den fazla Koç Topluluğu şirketinde staj yaparak tecrübe kazanma şansına sahip olacak.

Japonya’dan OpenAI’a uyarı!

0

Japonya’nın gizlilik denetim kurumu, OpenAI şirketinin arkasındaki Microsoft destekli ChatGPT sohbet botuyla ilgili olarak, insanların izni olmadan hassas veri toplama konusunda uyarıda bulunduğunu duyurdu.

Kişisel Veri Koruma Komisyonu, OpenAI’nın makine öğrenimi için topladığı hassas verileri en aza indirmesi gerektiğini belirterek bir açıklama yaptı ve daha fazla endişesi olduğu takdirde ek önlemler alabileceklerini bildirdi.

Dünya genelinde, metin ve görüntü oluşturabilen generatif yapay zeka kullanımını düzenlemek için düzenleyiciler çaba sarf ediyor ve savunucuları bu teknolojinin etkisini internetin ortaya çıkışıyla karşılaştırıyor.

Dünya genelinde düzenleyiciler, metin ve görüntü oluşturabilen generatif yapay zeka kullanımını düzenlemek için düzenleyiciler, kurallar için çabalıyorlar ve savunucuları etkisini internetin gelişiyle karşılaştırıyor.

Gizlilik endişeleri ile generatif yapay zeka gibi potansiyel faydalar arasında denge kurmanın gerekliliğine dikkat çeken denetim kurumu, bu teknolojinin yenilikleri hızlandırma ve iklim değişikliği gibi sorunlarla başa çıkma gibi konularda potansiyel faydalarını vurguladı.

OpenAI’nın web sitesine yönlendirilen trafiğin üçüncü büyük kaynağı, Japonya’da bulunan bir analitik firması.

OpenAI CEO Sam Altman Nisan ayında Başbakan Fumio Kishida ile bir araya gelerek Japonya’da genişlemeyi hedeflemiş ve Kishida, AI’nın düzenlenmesi konusunda bir tartışmanın liderliğini yaptığı G7 liderler zirvesi öncesinde bu görüşmeyi gerçekleştirdi.

Teknoloji düzenlemeleri konusunda küresel bir trend belirleyici olan Avrupa Birliği, ChatGPT üzerinde bir görev gücü oluşturdu ve AI’ı düzenlemek için ilk kurallar setini çalışıyor.

Chatbot’ların hızla yayılması, düzenleyicilerin bu alanda mevcut kurallara uyum sağlamak zorunda kalmaları gerektiği anlamına geliyor.

İtalyan düzenleyici Garante, ChatGPT’yi çevrimdışı bırakmış ve şirketin sistemi eğitmek için Avrupalı kullanıcıların bilgilerini kullanmayı engelleyebilmelerine ve yaş doğrulama özelliklerini kurmalarına razı olması üzerine tekrar çevrimiçi hale getirildi.

Altman geçtiğimiz hafta, OpenAI’nın Avrupa’dan ayrılma planlarının olmadığını belirtti ve daha önce Avrupa Birliği düzenlemelerine uyum sağlamak çok zor olursa şirketin ayrılabileceğini önerdi.

Sarp Intermodal’dan yüzde yüz elektrikli TIR!

Sarp Intermodal, Türkiye’nin ilk yüzde yüz elektrikli çekici (TIR) yatırımını gerçekleştirdi. Hızlı (DC) şarj ile 2 saat içinde tam şarj olan çekici, kullanıma ve taşınan yükün ağırlığına göre 300 kilometrenin üzerinde yol kat ediyor.

Sürdürülebilirlik ve yeşil lojistik uygulamalarına büyük önem veren lojistik şirketi Sarp Intermodal, Türkiye taşımacılık sektöründe değişimi başlattı. Şirket, yeşil lojistik stratejileri doğrultusunda Türkiye’nin ilk yüzde yüz elektrikli çekici (TIR) yatırımını yaptığını duyurdu.

Hızlı (DC) şarj ile 2 saat içinde tam şarj olan çekici, kullanıma ve taşınan yükün ağırlığına göre 300 kilometrenin üzerinde yol kat ediyor.

Sürdürülebilir ve yeşil lojistik yaklaşımı

Sarp Intermodal CEO’su Onur Talay, “Türkiye’de yine bir ilki gerçekleştirdiğimiz için mutluyuz. Sürdürülebilir ve yeşil lojistik yaklaşımımızın bir parçası olarak elektrikli çekici yatırımı gerçekleştirmekten heyecan duyuyoruz. Yenilikçi teknolojileri ve stratejileri benimseyerek, daha çevreci ve sürdürülebilir bir lojistik sektörü oluşumuna öncülük etmeye devam edeceğiz.” dedi.

Sarp Intermodal
Onur Talay / Sarp Intermodal CEO

Bu yatırımın klasik bir araç yatırımı değil, Sarp Intermodal’in en önemli yaklaşımının bir yansıması olduğunu belirten Talay, “Biz 2023 yılında mottomuzu ‘Yarının Yolu’ olarak belirlemiştik. Bugün geldiğimiz noktada da attığımız her adımın yarınlar için olduğunu gösteriyoruz. Biz bugün bir araca değil yeniliğe, teknolojiye, sürdürülebilirliğe ve geleceğe yatırım yapıyoruz.” diye konuştu.

Talay, karbon emisyonlarını azaltma ve iklim değişikliğiyle mücadelenin artık herkes için acil ihtiyaç haline geldiğine dikkati çekerken, sıfır emisyon, azaltılmış gürültü kirliliği ve düşük maliyetlerin, söz konusu yatırımlarında önemli rol oynadığını vurguladı.

İlk Yatırım Volvo FH Serisi

Elektrikli araç ekosistemine şirket olarak uzak olmadıklarını dile getiren Talay, uzun yıllardır saha ekiplerinin ve yönetim kadrolarının farklı modellerde elektrikli otomobiller kullandığını söyledi. Talay, elektrikli ağır ticari araçlar pazara çıkmaya başladığı anda bunu değerlendirmek istediklerini ifade ederek, “Geçen yılın ikinci yarısında bu yatırıma karar verdik. İsveç’te Volvo yetkilileri ile bir araya gelerek Volvo FH yatırımı kararı aldık. Biz bu ekosisteme inanıyoruz ve bu alanda yatırımlara devam etmeyi planlıyoruz.” bilgilerini paylaştı.

Güneşin enerjisi ile şarj olacak

Elektrikli araçlar için menzilin ve şarj istasyonlarının hayati öneme sahip olduğunun altını çizen Talay, özellikle otoyol tesislerindeki şarj üniteleri sayısının kısa sürede artacağına inandıklarını belirtti.

Talay, Sarp Intermodal’in genel merkezindeki ve Şekerpınar’daki garajlarında çekiciler için şarj üniteleri konumlandırdıklarını anlattı. Güneş enerjisinden de faydalanacaklarını kaydeden Talay, genel merkez binalarının çatısını tamamen güneş panelleri ile kaplamaya başladıklarını, bu sayede yakın zamanda araçları güneş enerjisiyle şarj etmeye başlayacaklarını açıkladı.

Talay, binek araç sınıfındaki elektrikli otomobillerin, farklı markaların pazara girmesi ve menzillerin artması ile yaygınlaştığını hatırlattı.

Ağır ticari araç pazarında da benzer bir durum yaşanabileceğini ifade eden Talay, “Biz kara yolunu, aktarma operasyonlarımızda minimum seviyede kullandığımız için mevcut menziller şu an bize yeterli. Menzillerin artışıyla sektördeki markaların daha cesur adımlar atabileceğini düşünüyorum.” dedi.

BT altyapı yatırımları çöpe gidiyor

0

Wakefield Research tarafından yayınlanan ankete göre BT altyapı yatırımları çöpe gidiyor. Satın alımcılar, altyapıyı desteklemeyen alım yapıldığını söyledi.

“BT Lideri Öngörüleri: Ekonomik Karşılıklı Rüzgarların Ortasında BT Modernizasyonunun Durumu, Öncelikler ve Zorluklar ” başlıklı yeni rapor, gelişmekte olan teknoloji yatırımlarının tüm avantajlarından yararlanmak için eski altyapıdan gelişme ihtiyacını ortaya koyuyor.

Anketten kısa notlar

ABD ve Avrupa’da 500’den fazla çalışanı olan şirketlerdeki 500 BT satın alımcısı ile yapılan anket bulguları şu şekilde oldu:

  • BT Alıcılarının Yarısından Fazlası Yapay Zeka/Makine Öğrenimi ve Sürdürülebilirlik Teknolojisi Yatırımlarına Öncelik Veriyor: BT alıcıları, önümüzdeki beş yıl için planlanan en büyük yatırımlarının yapay zeka/makine öğrenimi (yüzde 52) ve sürdürülebilir teknoloji (yüzde 51) olduğunu belirtti. Yüzde 46’sı altyapı otomasyonuna veya düzenlemeye yatırım yapacaklarını tahmin etti.
  • Her 10 BT Alıcısından Dokuzu, Altyapılarının Destekleyemediği Teknoloji Satın Aldığını Kabul Ediyor: BT alıcılarının yüzde 90’ından büyük bir bölümü, dijital dönüşüm gündemlerinin baskısının, altyapılarının destekleyemeyeceği bir teknoloji satın almalarına yol açtığını belirtti. Yüzde 74’ü bunun, yeni teknolojiyi liderliğin tam beklentilerine göre uygulayamamakla sonuçlandığını söyledi.
  • BT Alıcıları Yeni Teknolojilere Yatırım Yapma Baskısı Hissetmeye Devam Ediyor: BT alıcılarının  yüzde 62’si her zaman veya sıklıkla, bu kararların gelecekteki sonuçlarını tam olarak keşfetmeden, mevcut ihtiyaçlara dayalı olarak teknoloji satın alma konusunda karar verme konusunda baskı hissediyor. Yüzde 76’sı önümüzdeki beş yıl içinde satın alma kararlarında daha fazla inceleme yapılmasını bekliyor.
  • Neredeyse Tüm BT Alıcıları Anlamlı Sonuçlar Elde Etmek İçin BT Altyapısını Modernleştirmeyi Planlıyor: Ankete katılanların neredeyse tamamı (yüzde 99) önümüzdeki beş yıl içinde gelecekteki teknoloji yatırımlarını daha iyi desteklemek için BT altyapılarını modernize etmeyi planlıyor ve bunun yüzde 73’ü önemli yükseltmeler planlıyor. Yeni teknolojinin benimsenmesini daha iyi desteklemek için BT altyapısının en çok güncellenmesi gereken alanları arasında ağ ve güvenlik (yüzde 58), veri yönetimi veya depolama (yüzde 52) ve veri merkezi tesisleri (yüzde 50) yer alıyor.

Waymo ve Uber otonom taksi anlaşması yaptı

Waymo ve Uber çok yıllı stratejik bir ortaklık imzaladı. Waymo’nun sürücüsüz taksileri, araç çağırma devinin platformunda olacak.

Düzenleme ile bu yılın sonlarında Phoenix, Arizona’da, Waymo’nun otonom araçları “belirli sayıda” araç çağırma ve yemek teslimatı için Uber ve Uber Eats uygulamalarına entegre edilmesiyle resmen başlayacak.

Otonom araç kullanımı artacak

Google ana şirketi Alphabet’in sahibi olduğu Waymo, kısa bir süre önce şehirdeki operasyonlarını genişletti ve şu anda burada 290 kilometrekareden fazla kapsama alanı sunuyor. Müşteriler, şehir merkezinde, şehrin Sky Harbor Uluslararası Havaalanı’na ve Tempe, Chandler, Mesa ve Scottsdale gibi uzak bölgelere çift yönlü Waymo sürücüsüz taksiler sipariş edebilecek.

Ortaklık,iki şirket arasındaki bağları güçlendiriyor. 2017’de Waymo, Uber’in kendi sürücüsüz teknolojisini geliştirdiği bir dönemde ticari sırların çalınması ve patent ihlali iddialarıyla Uber’e dava açtı.  Ancak geçen yıl şirketler, Waymo Via’nın test filosundaki otonom kamyonların Uber Freight lojistik hizmetine katılmasını sağlayan bir anlaşma imzaladılar ve bu da anlaşmazlığın sona erdiğini gösteriyor.

Uber’in eş CEO’su Tekedra Mawakana: “Uber uzun süredir insan tarafından çalıştırılan yolculuk paylaşımında lider olmuştur ve öncü teknolojimiz ile tamamen elektrikli filomuzun müşteri ağlarıyla eşleştirilmesi Waymo’ya daha da fazla kişiye ulaşma fırsatı sağlıyor” dedi.

Uber CEO’su Dara Khosrowshahi: “Uber, mobilite, teslimat ve nakliye genelinde küresel ve güvenilir bir pazara erişim sağlıyor. Tamamen otonom sürüş hızla günlük yaşamın bir parçası haline geliyor ve Waymo’nun inanılmaz teknolojisini Uber platformuna getirmekten heyecan duyuyoruz” ifadelerini kullandı.

Müşteriler yine de Waymo One uygulaması aracılığıyla kendi kendini süren bir taksi sipariş edebilecek. Ancak otonom araçları Uber aracılığıyla da kullanıma sunarak şirket, sağladığı sürücüsüz yolculuk sayısını artırmak istiyor.

Akıllı Fabrikaların Geleceği: Yapay Zeka ile Endüstriyel Üretimde Devrim Yaratmak

Veriler, üretimde devrim yaratıyor. Uç bilişim, yapay zekâ/makine öğrenimi ve akış analitiği gibi etkin araçlarla birleşen gerçek zamanlı veriler, yeni inovasyon seviyelerinin ve daha akıllı fabrikaların ortaya çıkmasını sağlıyor.

Fortune Business Insights’ın bir raporuna göre, 2018 yılında üretim sektöründe 3,22 milyar dolarlık bir büyüklüğe sahip olan büyük verinin, 2026 yılına kadar yüzde 14’lük bir yıllık bileşik büyüme oranıyla 9,11 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Günümüzde ileriye dönük sağlam stratejileri olan işletmeler, operasyonel teknolojiyi uç ve yapay zekâyla birleştirip etkin hâle getirerek önemli avantajlar elde ediyor.

Akıllı üretimin gelişimi

Üretimde “uç nokta”, kameraların, sensörlerin, makinelerin ve montaj hatlarının veri ürettiği ortam anlamına geliyor. İşletmeler uç bilişim teknolojisini kullanarak bu kaynaklardan veya bu kaynaklara bağlı otomasyon kontrol sistemlerinden veri topluyor ve dönüştürüyor. Veriler, hızlı karar verme ve anlık eylem için anında içgörü sağlamak üzere akış veri analitiği ve yapay zekâ gibi teknolojiler kullanılarak analiz ediliyor. Ancak burada bir çelişki de doğabiliyor. Uç noktadaki büyük veri akışı, kimi zaman dönüşümün önündeki engel hâline gelebiliyor. Çünkü büyüyen veri setleri, gerçek zamanlı içgörülere yönelik kullanıcı beklentilerinin giderek arttığı günümüzde, büyüklüğüyle uç teknolojisini alt edebiliyor.

Tüm bu zorluklara rağmen üreticiler ve şirketler, uç noktada inovasyon yapmaya devam ediyor ve uç verilerden değer elde etme becerilerine göre kendilerini farklılaştırıyor. Bu durum, günümüzde devasa veri setlerini işlemek ve verinin oluştuğu ve kullanıldığı noktada neredeyse gerçek zamanlı olarak içgörü sağlamak için yapay zekâ ve makine öğreniminden yararlanmak anlamına geliyor.

Üretimin uç noktasında yapay zekâ

Yapay zekâ, işletmenizde çalışanları korumanıza, üretim kalitesini artırmanıza, bakım sorunlarını önlemenize ve makine zekâsıyla yetenek açıklarını gidermenize destek olarak ana faaliyetlerinize daha odaklı ve rekabetçi olmanıza yardımcı oluyor. Yapay zekânın uç noktalarda sunduğu faydalara bakacak olursak, temelde en etkili olanlarını şöyle sıralayabiliriz:

Daha az hata/kusur sayısı: Yapay zekâ, fabrikaya gelen ve fabrikada içinde hareket halinde olan, yer değiştiren parçaları takip edebiliyor. Bilgisayarlı görü, tüm üretim döngüsü boyunca süreçteki çalışmaları hızlandırmaya ve otomatik hâle getirmeye yardımcı oluyor. Hatalar/kusurlar tespit edilebiliyor, işaretlenebiliyor ve hatalı/kusurlu ürün tespitini takiben değil, tespit anında bunları düzeltmek için gerçek zamanlı olarak tek tek süreçlere veya bileşenlere kadar izlenebiliyor. Kalite kontol işleminin tamamının yapay zeka kullanan süreçlerde olması durumunda; sürekli gelişen bir kalite artışı görülecektir çünkü daha yüksek ürün tutarlılığıyla  birlikte daha düşük kayıp ve hurda oranlarına ve daha yüksek müşteri memnuniyetine erişilecektir.

Minimum arıza: Yapay zekâ odaklı öngörümcü bakım sistemleri, bakım gereksinimlerinin tam yerini belirlemek için sensörlerden ve IoT verilerinden elde edilen verileri kullanarak teknisyenlere tanı koymada önemli ölçüde zaman kazandırıyor. Ayrıca olası ekipman arızalarının proaktif olarak tahmin edilmesine ve önlenmesine olanak tanıyor. Ekipman ve süreçleri proaktif bir şekilde optimum performans düzeyinde çalışır durumda tutmak, çalışanları korumaya, kesintileri önlemeye ve kaynakları optimize ederek bakım maliyetlerini azaltmaya yardımcı oluyor.

• Bilgi eksikliklerinin giderilmesi: Artırılmış gerçeklik (AR) tabanlı yapay zekâ sistemleri, başka konumda bulunan uzmanların fabrikayı sanal olarak ziyaret etmelerine, AR arayüzünü kullanarak oluşan bir durumu doğrudan değerlendirmelerine ve sahadaki çalışanları yönlendirmelerine veya eğitmelerine olanak tanıyor. Yapay zekâ ayrıca durumsal bağlamı anlayabiliyor ve önerilen eylem için standart süreçler yükleyebiliyor. Ayrıca her adım AR’de açıkça gösteriliyor ve uzmanların mevcut olmadığı durumlarda gerekli eğitime sahip olmayan çalışanların karmaşık görevleri yerine getirmesine olanak tanıyor.

• Akıllı Tedarik Zincirleri: Yapay zeka destekli akıllı fabrikalar, tedarik zinciri yönetiminde devrim yaratma potansiyeline sahiptir. Yapay zeka algoritmalarından yararlanan üreticiler, envanter seviyeleri, talep modelleri ve tedarikçi performansı hakkında gerçek zamanlı görünürlük elde edebilir. Bu, tedarikçiler, üreticiler ve distribütörler arasında optimize edilmiş tedarik, azaltılmış tedarik süreleri ve gelişmiş koordinasyon sağlar. Ek olarak yapay zeka, fabrikaların doğru zamanda doğru miktarda ürün üretmesini sağlayarak, israfı azaltarak ve depolama maliyetlerini en aza indirerek talep tahminine yardımcı olabilir.

Daha fazla değer yaratmak için uçta yapay zekâ kullanın

Yapay zekâyı üretimde uç noktaya taşımak pek çok cazip fayda sunuyor ancak üstesinden gelinmesi gereken bazı zorlukları da beraberinde getiriyor.

İşletmelerin, uç verilerin alınmasından istenen iş çıktısının elde edilmesine kadar olan tüm süreci başından sonuna kadar  anlamak için arka plan altyapı ve danışmanlık hizmetlerinden oluşan güçlü bir temel oluşturmaları gerekiyor. Dağıtımı, entegrasyonu, güvenliği ve yönetimi daha da basitleştirmek için üretim yapay zekâ uzmanları tarafından oluşturulan yapılandırılmış sistemler, özellikle akıllı üretim kullanım durumları için tasarlanmış çözümlerle değer elde etme süresini hızlandırabiliyor. Yapay zekâ için mühendislikle doğrulanan bir çözüm seçmek, yerinde uzmanlık eksikliği de dâhil olmak üzere işletmelerin yapay zekâ kullanımının önündeki engelleri aşmasına yardımcı olabiliyor. Doğrulanmış tasarımlar, ihtiyaçlara uyacak şekilde tasarlanmış, test edilmiş ve kanıtlanmış konfigürasyonlar anlamına geliyor. Bu entegre çözümler, dağıtımı hızlandırmaya ve basitleştirmeye yardımcı olmak üzere önceden test edilmiş ve belgelenmiş oluyor.

Burada insan ve makine işbirliğine de vurgu yapmadan olmaz. Popüler yanılgıların aksine, akıllı fabrikaların geleceği yalnızca insan işçileri makinelerle değiştirmeye odaklanmıyor. Aksine yapay zeka ve otomasyon, insanların yeteneklerinin daha verimli kullanıldığı çalışma ortamları yaratmaya yardım eder, çalışanlara karar verme süreçlerinde yardımcı olur, gerçek zamanlı öngörüler ve öneriler sağlarken bilgi ve uzmanlık transferlerini de kolaylaştırır. Bu işbirliği, çalışanların yaratıcılık, problem çözme becerisi ve duygusal zeka gerektiren farklı görevlere odaklanmasını sağlarken aslında bir taraftan da daha tatmin edici işler yaratılmış olur.

Sonuç…

Günümüz başarı hikâyelerinin ardındaki kullanım durumları, üretim alt sektörleri kadar çeşitlilik gösteriyor ve bazı yeni temalar da ortaya çıkıyor: Bağlantılı çalışanlar, genel ekipman etkinliği, öngörücü bakım, üretim kalitesi, verim optimizasyonu, gelişmiş lojistik, üretim optimizasyonu ve dijital ikizler en yaygın üretim uç kullanım alanları arasında yer alıyor. Bağlı cihazlardan, ekipmanlardan ve diğer varlıklardan gelen görüntüler, ses ve sensör okumaları gibi çok boyutlu verilerin büyük hacimlerde analiz edilmesi gerekiyor. Yapay zekâ ve veri akışı analitiğiyle birlikte uç bilişim, analiz için gerekli olan kestirimci bakım, bilgisayarlı görü, üretim kalitesi ve dijital ikiz gibi pek çok alanda giderek daha fazla kullanılıyor. Bağlantılı çalışanların daha üretken ve daha güvenli olmasını sağlayan bazı kullanım alanlarıysa, Wi-Fi ve hücresel gibi yüksek hızlı ve çok düşük gecikmeli bağlantıya ihtiyaç duyuyor. Bakım ve eğitim uygulamaları için artırılmış gerçeklik ve karma gerçeklik gibi diğer yeni ortaya çıkan kullanım alanları da eski bağlantı ve Wi-Fi veri çıkışı sorunlarının çözülmesini sağlıyor. Bu da 5G ağlarının esnekliğini ve maliyet etkinliğini gerektiriyor.

Tüm bu teknolojiler ve kullanım alanları, üreticilerin müşterilerinin isteklerini anında karşılamalarına imkan tanıyor. Aynı zamanda yenilikçi olmak, rekabetçi fiyatlarla yüksek kaliteli ürünler sunmak, kârlılık, sürdürülebilirlik ve güvenlik hedeflerini karşılamak vb. konularda yardımcı oluyor. “Akıllı” üreticiler, uç noktada yapay zekânın gücünden yararlanarak ihtiyaç noktasında daha iyi, daha hızlı içgörülerle somut ve ölçülebilir faydalar elde edebiliyor. Üretime yönelik bu akıllı yaklaşım, onlara rekabetçi bir küresel pazarda farklılaşma ve rekabet etme yeteneği kazandırıyor.Kısaca yapay zekanın entegre edildiği akıllı fabrikaların geleceği, endüstriyel üretimde bir paradigma değişikliği vaat ediyor. Ancak, veri gizliliği, güvenlik ve etik hususlar gibi zorlukların dikkatle ele alınması gerekiyor. Çünkü uygun planlama, uygulama ve devamlılığı olan uyarlamalarla akıllı fabrikalar, akıllı ve sürdürülebilir endüstriyel üretimde yeni bir çağın habercisi olarak üretim ortamını yeniden tanımlama potansiyeline sahip.

Işıl Hasdemir
Dell Technologies Türkiye Genel Müdürü
Işıl Hasdemir
Dell Technologies Türkiye Genel Müdürü

Işıl Hasdemir
Dell Technologies Türkiye Genel Müdürü

Dell Technologies Türkiye’de iş strateji ve yönlendirmeden sorumlu olan Işıl Hasdemir, Temmuz 2020’de görevine başladı.

Hasdemir; Türkiye’de satış, servis ve destek fonksiyonlarını birbirinden ayıran ve şirketin, kuruluşların dijital dönüşüm gündemlerini hızlandırmalarına yardımcı olma misyonunu başarıyla yürüten bir ekibe liderlik ediyor. Hasdemir’in liderliğindeki Dell Technologies, Türkiye’nin ICT sektöründeki güçlü konumunu korumaya devam ediyor.

Türkiye’nin öne çıkan teknoloji liderlerinden biri olan Hasdemir, aynı zamanda Dell Technologies bünyesinde “teknolojiyi dünyanın daha iyi bir yer haline getirilmesi adına kullanma” misyonuyla çeşitli projelere imza atıyor.

Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden Elektrik ve Elektronik Mühendisliği lisans derecesine sahip olan Hasdemir, Dell Technologies’e katılmadan önce 2005’te Cisco Ülke Lideri ve ardından 2009’da Genel Müdür Yardımcısı olarak atanmış ve kariyerinin öncesinde ise NCR Türkiye’de çeşitli liderlik görevlerinde bulunmuştur.