Yeni Zelanda havayolları yolcularını uçağa binmeden önce tartacak

0

Yeni Zelanda Sivil Havacılık Kurumu, Auckland Uluslararası Havalimanı’ndan uluslararası uçuşlara çıkan yolcuların tartılmalarını istiyor. Bu program, Air New Zealand tarafından “yolcu ağırlık anketi” olarak adlandırılıyor ve uçakların ağırlık yükünü ve dağılımını belirlemek için veri toplama amacı güdüyor.

Air New Zealand’den yük kontrolü uzmanı Alastair James, “Uçağa giren her şeyi tartıyoruz – kargodan uçaktaki yemeklere, bagajların yer altındaki yüküne kadar” diyor. Yolcu, mürettebat ve kabin çantaları için ortalama ağırlıklar kullanılırken, yolcuların gerçek ağırlıklarını belirlemek için bu anketin gerekli olduğunu söylüyor.

Ancak ağırlık kişisel bir konu olduğundan herkes bunu belirtmek istemeyebiliyor. Bu nedenle, Air New Zealand, bireylerin gizliliğini korumak için verilerin anonim olarak işlendiğini belirtiyor. Yolcular, uçuşları için check-in yaptıklarında dijital bir tartıya çıkmaları isteniyor. Yolcuların ağırlık bilgileri anket için kaydedilse de ekranda görünmüyor.

Air New Zealand’in yaptığı açıklamada, “Tartıya çıkmak bazı insanlar için korkutucu olabilir. Müşterilerimize herhangi bir görüntüleme olmadığını temin ederiz. Hiç kimse ağırlığınızı göremez, hatta biz bile göremeyiz” deniliyor.

Bu, Air New Zealand’in yolcuları uçuşa binmeden önce tartılmalarını istediği ilk kez değil. Daha önce yurtiçi yolcular da benzer bir ankete katılmıştı. Ancak uluslararası yolcular için planlanan anket, COVID-19 salgını nedeniyle ertelenmişti.

Beyin sağlığı uygulaması Beynex yeni yatırım turunu tamamladı

Beynex’in 4 milyon euro şirket değerlemesi üzerinden gerçekleşen yatırım turuna Startup Wise Guys VC fonunun yanında Kıvanç Ünal, Francesco Tarantino, Devrim Melek gibi tanınan melek yatırımcılar da katıldı

Bilişsel sağlık; insanların ne kadar iyi öğrenebildiğini, düşünebildiğini ve hatırlayabildiğini belirleyen en kritik faktör, dolayısıyla beyin sağlığındaki en önemli parametrelerden biri. Yaşlanan nüfuslar ve sağlıksız yaşam tarzları nedeni ile bilişsel düşüş, günümüzün en
büyük halk sağlığı sorunlarından biri haline geldi. Bilişsel gerilemenin en yaygın sonucu olan Demans vakaları bu doğrultuda hızlanarak artıyor ve her yıl dünya genelinde 10 milyon yeni demans vakası ortaya çıkıyor.

Çözüm ise bilişsel sağlığa odaklanmış, insanlara gündelik tempo ve rutinlerine uyabilecek şekilde destekleyici ve bilime dayalı yönlendirmeler sağlamakta yatıyor. Bilimsel araştırmalara göre dünya çapındaki demans vakalarının %40’ının, yaşam tercihlerinde değişiklikler yapılarak engellenmesi mümkün. Beynex demans konusundaki en kritik 5 faktör olan; Fiziksel Aktivite, Beyin Stimulasyonu, Besin Tercihleri, Uyku Kalitesi ve Mental Sağlık alanlarında, kullanıcılara kendi gündelik rutinlerine katabilecekleri yönlendirmeleri makina öğrenimi bazlı algoritmalar ile sunuyor. Beynex ekibi tarafından geliştirilen algoritmalar ve uygulama içerisinde bulunan oyunlaştırılmış bilişsel değerlendirme testleri sayesinde sürekli olarak bu yönlendirmelerin kullanılan üzerindeki etkinliği ölçümlenerek yönlendirmeleri
iyileştiriyor ve kişiselleştiriyor.

Beynex girişimi, kullanılan algoritmaların geliştirilmesine 2014 yılında başlanmış olup, 2020 yılında ticarileşti ve bir startup olarak faaliyetlerine başladı. Türker Şahiner, Sarp Akgönül, Enis Hisarlı, Tolga Atam, Emre Şahiner, Oğulcan Bagatır ve Emre Gürkan tarafından kurulan Beynex, şu an 10 kişilik ekibiyle çalışmalarını sürdürüyor. Beynex girişimi başta Kuzey Amerika olmak üzere, Avrupa ve Avustralya pazarlarını hedefliyor. Beynex girişiminin hedef müşteri kitlesi, orta yaşlılar (50 yaş üzeri) ve beyaz yakalılar olmak üzere iki ana gruba
ayrılıyor.

Henüz herhangi bir pazarlama aktivitesinde bulunmamasına rağmen Beynex girişimi, 60’dan fazla ülkeden 50.000’i aşkın kayıtlı kullanıcısı ile ürün geliştirme ve büyüme süreçlerini devam ettirmektedir. 4 milyon euro şirket değerlemesi üzerinden gerçekleşen yatırım turuna Startup Wise Guys VC fonunun yanında Kıvanç Ünal, Francesco Tarantino, Devrim Melek gibi tanınan melek yatırımcılar da katıldı.

Aldıkları yeni yatırımı teknoloji geliştirme, pazarlama ve global büyüme alanlarında kullanmayı planlayan Beynex ekibinden Sarp Akgönül, aldıkları yatırımla ilgili olarak şunları ekledi. “Bu yatırım, inovatif çözümümüzü daha fazla bireye sunma ve toplumu bilişsel sağlığın önemi konusunda bilinçlendirme kararlılığımızı güçlendiriyor. Yatırımcılarımızın bize olan inancı ve desteği için minnettarız. Ekibimiz ve değerli ortaklarımızla birlikte, kullanıcılarımızın yaşamları üzerinde kalıcı bir etki yaratma konusunda kendimize güveniyoruz.” Beynex girişimine gerçekleştirdikleri yatırımla ilgili olarak Startup Wise Guys Ortağı Günce Önür de “Beynex ekibinin tecrübesine ve oluşturdukları vizyona güvenimiz çok. Ortalama insan ömrünün uzamasıyla birlikte, özellikle yaşı ileri bireylerin iyi durum hali hem devletlerin hem de bireylerin gündeminde olan bir konu. Beynex girişiminin çok doğru bir zamanda henüz yeni yükselen bir trend üzerine güçlü bir şirket inşa ettiklerini görüyoruz” şeklinde konuştu.

OCR Labs yoluna IDVerse olarak devam ediyor

0


Dijital kimlik doğrulama (IDV) şirketi OCR Labs, evriminin yeni aşamasına başladı. İsmini IDVerse olarak değiştiren şirket, kullanıcılarının müşterileriyle etkileşim kurma şekillerini geliştirmelerine olanak tanıyan sorunsuz ve ölçeklenebilir Kimlik Doğrulama çözümleri sunuyor. Şirketin isminden OCR (Optik Karakter Tanıma) teriminin çıkartılması, OCR Labs’in Avustralya’da faaliyet göstermeye başladığı 2014’ten bu yana kimlik tanıma alanının ne kadar değiştiğini gösteriyor. Gelişen yapay zeka ve sentetik araçların artmasıyla sahtecilik girişimleri gelişirken şirket de ürünlerini geliştirdi.
 
Yeni isim ve marka “kimlik” ve “evren” anlamına gelen “identity” ve “universe” kelimeleriyle “çok yönlü” ve “çeşitli” anlamına gelen “versatile” ve “diverse” kelimelerini bir araya getiriyor. Böylece şirketin kimlik doğrulama alanındaki kapsamlı ve evrensel bir yaklaşım taahhüdünün altını çiziyor. IDVerse ismi aynı zamanda şirketin kimlik doğrulama platformlarında ve ürünlerinde Zero Bias AI™’ın önemine de işaret ediyor. İnsanlığa öncelik veren ve teknolojiyi merkeze yerleştiren yaklaşımıyla IDVerse, canlılık teknolojisi olarak bilinen biyometrik doğrulama, kimlik belgesi doğrulama, veri doğrulama, video üzerinden müşteri tanıma, yaş doğrulaması ve yeniden kimlik doğrulama gibi alanlarda kapsamlı bir tescilli çözümler paketi sunuyor.
 
Yapay zekadan güç alan IDVerse sorunsuz bir kullanıcı deneyimi sağlarken kullanıcıları kimlik sahtekarlığından koruyarak organik olarak öğrenme imkanı bulunuyor. Kimlik doğrulama yükünü ortadan kaldırarak müşterilerinin uyumluluk ve operasyonel genel giderler olmadan işlerini ölçeklendirmeye odaklanmalarını sağlıyor.
 
OCR Labs CEO’su John Myers, IDVerse değişikliği ile ilgili şunları söylüyor: “OCR Labs ile kimlik doğrulama çözümünü sıfırdan geliştirmek için yola çıkmıştık. IDVerse‘ün oluşturulmasıyla birlikte Zero Bias AI™ ile kullanıcıların doğrulama işlemlerini zahmetsiz hale getirmek için bir sonraki aşamaya geçmeye hazırız. Geçmişimiz, beceri ve deneyim alanlarındaki kapsayıcılığımız, kimlik doğrulamanın geleceği olan müşterilerin çevrimiçi olarak yapmak istedikleri her şey için tüm cihazlarda ve dünyanın her yerinde çalışabilen tek erişim noktasını oluşturabilmemizi sağlıyor.” OCR Labs, Güvenilir Dijital Kimlik Yapısı (Trusted Digital Identity Framework, TDIF) kapsamında Avustralya Hükümeti’nin Dijital Kimlik Sistemi dışında faaliyet göstermek üzere bir kimlik sağlayıcı olarak akredite ettiği ilk Avustralya özel şirketi olma özelliğine sahip. Ayrıca yaş doğrulama hizmetlerine yönelik API’si için Birleşik Krallık’taki ACCS’ten de akreditasyon aldı.

John Myers, sözlerine şu şekilde devam ediyor: “Dünyanın dijital geleceğe doğru yönelmesiyle IDVerse kimlik doğrulama alanında en evrensel, çeşitli ve güvenli çözüm haline geliyor. Biz de dijital geleceği herkes için dünyanın her yerinde ve ihtiyaç duyulan her anda güvenli ve erişilebilir hale getirmek için çalışıyoruz.” OCR Labs dünyadaki herhangi bir kimlik belgesinden bilgi çıkarabiliyor ve bunları doğrulayabiliyor. Bu bilgiler daha sonra gerçek zamanlı olarak yerel yönetim ve kredi bürosu veritabanlarına göre kontrol edilebiliyor.
 
Daha sonra IDVerse, belgeyi sunan kişinin hayatta ve iyi durumda olduğunu ve sunulan belgenin “canlılık” olarak da adlandırılan, belgenin gerçek sahibi olduğunu doğrulayabiliyor. Yapay zekadan güç alan bu süreç tamamen otomatik olup, işlem mekanizması olarak temsilciler/çağrı merkezlerinin kullanıldığı standart prosedürden farklılaşıyor.  


OCR Labs, yeni adıyla IDVerse, kimlik doğrulamanın geleceğini aşağıdaki üç prensipten yola çıkarak oluşturmaya devam ediyor:

  • Çeşitlilik – Tescilli Zero Bias™ yapay zeka her bireyin yüzünün şekli ve ten renginden bağımsız olarak olduğu kişi olarak göründüğünü garanti ediyor, yüzde 99,99 güven oranı ve yüzde 0 önyargı ile tanıyor. IDVerse, güvenilir ve gerçek bir online kimlik yaratmak için bizi insan yapan şeylere daha fazla odaklanıyor.
  • Evrensellik – Tek bir erişim noktasına sahip tamamen belirlenen amaca yönelik çalışan yapay zeka çözümleri, kimlik doğrulama süreçlerini müşterilerin coğrafi bölgeden bağımsız olarak tüm cihazlarda çevrimiçi yapmak istedikleri her şey için dijital alana sorunsuz, güvenli bir giriş noktası haline getiriyor.
  • Çok Yönlülük – Yapay zekadan güç alan IDVerse, taleplere çevik bir şekilde yanıt verecek ve ihtiyaçlara uyum sağlayacak şekilde tasarlanıyor. IDVerse için ilk ve son gibi bir durum hiçbir zaman yok. Bir tehdit ortaya çıktığında kimlik tanıma zekasıyla her zaman bir adım önde kalarak karşılık vermeye ve zorlukların üstesinden gelmeye hazır.

Londra, Silikon Vadisi, New York, İstanbul ve Avustralya’nın farklı yerlerinde ofisleri bulunan şirket ve operasyonları, yeni kimliği altında aynı kalacak.

Dijital dönüşümde güvenliğin 8 ilkesine dikkat etmek gerekli

0

Dijital dönüşüm, sivil toplum kuruluşları (STK) dahil tüm sektörlere ulaştı. Bu kuruluşlar programları sunma ve ölçeklendirme, ilişki kurma ve ihtiyaç sahibi kitlelere hızlı yanıt verme becerilerini geliştirmek için artık teknolojiye daha bağımlı hale geldi. Bu dönüşüm STK’lar için birçok fayda sağlasa da onları siber suçlular için açık bir hedef haline getiriyor. 2023 Nonprofit Tech for Good Raporu’na göre dünya çapındaki kar amacı gütmeyen kuruluşların %27’si siber saldırıya maruz kalıyor. Bütünleşik siber güvenlik alanında küresel bir lider olan WatchGuard, STK’lar için siber güvenliğin 8 temel ilkesini paylaşıyor.

Savunmasız durumdaki kişiler hakkında hassas bilgiler ve finansal veriler olmak üzere yüksek hacimli içeriklere sahip olan STK’lar, saldırıya açık olduklarından siber saldırganlar tarafından en çok hedeflenen üçüncü sektör konumundadır. Kuruluşların karşı karşıya olduğu riskler göz artarken dünya çapındaki kar amacı gütmeyen kuruluşların %27’sinin siber saldırıya maruz kaldığı görülüyor. Bütünleşik siber güvenlik alanında küresel bir lider olan WatchGuard, STK’lar için siber güvenliğin 8 temel ilkesini paylaşıyor.

1. Güvenlik politikaları: STK’ların neyi nasıl koruyacaklarını bilmeleri için siber güvenlik politikası belirlemeleri gerekiyor. Daha sonra, kuruluşun tüm süreçlerini, sistemlerini ve personelini içeren izlenecek bir dizi önlem ve prosedür geliştirebilirler. Siber güvenliğin paylaşılan bir sorumluluk olduğunu hatırlamak önemli. Bu nedenle Dijital dönüşüm sırasında siber güvenliği kuruluş kültürünün bir parçası haline getirmek için çalışanlar ve BT personeli için düzenli bilinçlendirme programları yürütmek, bu politikaların bir parçası olmalıdır. 

2. Yazılım güncellemeleri: Güçlü siber güvenlik için yazılım güncellemeleri çok önemlidir. Sistemdeki güvenlik açıklarından kaynaklanan güvenlik ihlallerini önlemek için hem işletim sisteminin hem de uygulamaların güncel olduğundan ve en son yamalarla korunduğundan emin olmak gerekir. 

3. Güçlü şifreler: Parolalar, kullanıcıların kimlik bilgilerini koruyan kuruluşlar için ilk güvenlik bariyeri işlevi görür. Çalışanların parolalarının güçlü ve karmaşık olduğundan emin olması, parolaları düzenli olarak değiştirmesi ve tekrarlamaktan kaçınması gerekir. Çalışan ve STK üye kimlik bilgileri için ek bir güvenlik katmanı olarak MFA’nın (çok faktörlü kimlik doğrulama) uygulanması gerekir.

4. Yedekler: Düzenli yedeklemeler, bir güvenlik ihlali durumunda verilerin kurtarılabilmesini sağlayabilir. Etkili depolama için STK’ların, gerektiğinde geri yüklemeyi kolaylaştırdığından, kritik verilerin birkaç şifrelenmiş kopyasını depolamak gibi uygun politikalar ve teknik önlemler oluşturması gerekir.   

5. Eğitim ve farkındalık: Etkili insan riski yönetimi, tüm personelin siber güvenlik tehditleri konusunda eğitilmesini içerir. Bu sayede şirketler kimlik avı, sosyal mühendislik ve diğer tehditler gibi saldırıları tanıyabilir ve önleyebilir. 

6. Sınırlı erişim: Bir tehdit aktörü bir STK çalışanının kimlik bilgilerini ele geçirmeyi başarırsa, ağ içinde yanal hareketlerden kaçınmak için izinleri ve sistemlere erişimi meşru bir erişim ihtiyacı olan kullanıcılarla sınırlamak en iyisidir. Çoğu yazılım sistemi, yöneticilerin yetki düzeylerini her çalışanın işlevsel rollerine göre düzenlemesine izin verir. 

7. Risk değerlendirmesi: Dijital dönüşüm sırasında Sistemlerinizdeki ve süreçlerinizdeki güvenlik açıklarını belirlemek ve ele almak için düzenli siber risk değerlendirmelerine ihtiyaç var. Bu da zaaflarınızın farkında olarak siber saldırıları azaltmanızı sağlar.

8. İzleme ve izinsiz giriş tespiti: STK’lar, şüpheli veya kötü niyetli faaliyetleri tespit edebilmek ve bunlara yanıt verebilmek için sistemlerini proaktif olarak izlemelidir. Hassas verileri, sistemleri ve çalışanları korumak için güvenlik duvarları, izinsiz giriş tespit ve önleme sistemleri gibi çözümler kullanmaları gerekir. 

WatchGuard’ın Firebox’ı gibi bir güvenlik duvarı kullanmak, harici, güvenilir ağ üzerindeki trafiği kontrol etmeyi mümkün kılar. Kötü amaçlı yazılımların neredeyse üçte ikisinin şifrelenmiş trafikte gizlendiği düşünülürse bu oldukça önemli bir görevdir.

Dell ve NVIDIA’dan üretken yapay zekâ projesi

0

Dell Technologies ve NVIDIA işletmelerin hızlı ve güvenli bir şekilde daha iyi müşteri hizmetleri, pazar istihbaratı, kurumsal arama ve benzeri bir dizi yeteneği sunabilmeleri için yerinde üretken yapay zekâ modelleri oluşturmalarını ve kullanmalarını kolaylaştıracak ortak bir proje duyurdu.

Project Helix, Dell ve NVIDIA altyapısı ve yazılımlarına dayalı teknik uzmanlık ve önceden oluşturulmuş araçlarla uçtan uca çözümler sunacak. Bu proje, işletmelerin kendi verilerini kullanarak üretken yapay zekâyı sorumlu ve doğru bir şekilde daha kolay dağıtmalarına yardımcı olan kapsamlı bir plan içeriyor.

Dell Technologies Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Operasyonlardan Sorumlu Eş Başkanı Jeff Clarke projeyle ilgili olarak, “Project Helix, işletmelere günümüzde yeterince kullanılmayan büyük miktarda veriden daha hızlı ve güvenli bir şekilde değer elde etmeleri için amaca yönelik yapay zekâ modelleri sunuyor. Ölçeklenebilir ve verimli bir altyapı ile işletmeler, faaliyet gösterdikleri sektörlere yeniden şekil verecek yeni bir üretken yapay zekâ çözümleri akımı yaratabiliyor” dedi. 

NVIDIA’in Kurucusu ve CEO’su Jensen Huang ise “Üretken yapay zekâ alanındaki inanılmaz ilerlemelerle, işletmelerin daha fazlasını daha az kaynakla yapma talebinin kesiştiği bir dönemdeyiz. Dell Technologies ile iş birliği yaparak, işletmelerin üretken yapay zekâ uygulamaları oluşturmak ve işletmek için kendi verilerini güvenli bir şekilde kullanarak işlerini dönüştürmelerini sağlayan son derece ölçeklenebilir ve verimli bir altyapı tasarladık” diye konuştu.

Project Helix, tümü Dell tarafından sunulan test edilmiş optimize donanım ve yazılımlarla kurumsal üretken yapay zekânın dağıtılmasını kolaylaştırıyor. Bu sayede veri gizliliği korunurken kurumsal verilerin daha akıllı, daha yüksek değerli sonuçlara dönüştürülmesi sağlanıyor. Bu çözümler işletmelere, işlerini büyütmek ve ölçeklendirmek amacıyla kendi verilerinden güvenilir kararlar almalarını sağlayan özelleştirilmiş yapay zekâ uygulamalarını hızla dağıtmaları için yardımcı oluyor.

Yerinde Üretken Yapay Zekâ Planı 

Project Helix; altyapı sağlama, modelleme, eğitim, ince ayar, uygulama geliştirme ve kullanımdan, çıkarım yapma ve sonuçları düzenlemeye kadar tüm üretken yapay zekâ yaşam döngüsünü destekleyecek. Onaylanmış tasarımlar, işletmelerin yerinde üretken yapay zekâ altyapısını hızla oluşturmalarına yardımcı olacak.

PowerEdge XE9680 ve PowerEdge R760xa gibi Dell PowerEdge sunucuları, üretken yapay zekâ eğitimi ve yapay zekâ çıkarımında kullanılmak üzere optimize edildi. NVIDIA® H100 Tensor Core GPU’lar ve NVIDIA Networking’e sahip Dell sunucular, bu iş yüklerine yönelik altyapının omurgasını oluşturuyor. Müşteriler bu altyapıyı, Dell PowerScale ve Dell ECS Enterprise Object Storage da dâhil olmak üzere esnek ve ölçeklenebilir yapılandırılmamış veri depolamayla birlikte kullanabiliyor.

Tüm Dell onaylı tasarımlarla müşteriler, Dell sunucu ve depolama yazılımlarının kurumsal özelliklerini, Dell CloudIQ yazılımı üzerinden izlenebilirlik elde ederek kullanabiliyor. Project Helix müşterilere, yapay zekâ yaşam döngüsünün tamamında araçlar sağlamak için NVIDIA AI Enterprise yazılımını da içeriyor. NVIDIA AI Enterprise; NVIDIA NeMo™ büyük dil modeli çerçevesi gibi ve güncel, güvenli ve emniyetli yapay zekâ sohbet robotları oluşturmaya yönelik NeMo Guardrails yazılımı gibi 100’ü aşkın çerçeve önceden eğitilmiş modeller ve geliştirme araçlarını kapsıyor.

Project Helix, güvenlik ve gizlilik konularındaki gücünüyse Güvenli Bileşen Doğrulaması gibi temel bileşenlerden alıyor. Kurumsal verilerin yerinde korunması, hâlihazırda doğasında bulunan riskleri azaltıyor ve işletmelerin yasal gereklilikleri karşılamasına yardımcı oluyor.

Yerinde üretken yapay zekâ planını değerlendiren TECHnalysis Research Başkanı ve Baş Analisti Bob O’Donnell, “Şirketler, üretken yapay zekâ araçlarının kendilerine sunduğu fırsatları keşfetmeye hevesli ancak birçoğu buna nereden başlayacağını bilmiyor. Dell Technologies ve NVIDIA, güvenilir markaların donanım ve yazılım çözümlerini bir araya getirerek şirketlere, sahip oldukları kendilerine özgü varlıklardan yararlanabilecek ve güçlü, özelleştirilmiş araçlar oluşturabilecek yapay zekâ destekli modeller oluşturma ve bunları geliştirme konusunda iyi bir başlangıç sunuyor” dedi. 

Evjet, 30 milyon liralık yatırımla hayata geçirildi

Üçay Grup, 2 yıl süren Ar-Ge çalışmalarının ardından 30 milyon liralık yatırımla hayata geçirdiği yeni şirketi Evjet ile ev ve ofislerde meydana gelen arızalarda ihtiyaç duyulan usta ihtiyacına tek tıkla çözüm sunuyor. İklimlendirme, enerji, e-mobilite, elektrik, mekanik ve teknoloji alanında müşterilerine 20 yıldır kaliteli ürün ve hizmetler sunan Üçay Grup, 2 yıl süren Ar-Ge çalışmalarının ardından 30 milyon liralık yatırımla hayata geçirdiği yeni şirketi Evjet’i hizmete sundu.

Arıza durumlarında usta aramak yerine ‘evjet.com

Evjet.com, ev ve ofis gibi yaşam alanlarında meydana gelen arızalara, alanında uzman, profesyonel ve güvenilir ustalarıyla; garantili, hızlı, güvenli ve ekonomik çözümler sunuyor. “Evlerimizde ve ofislerimizde meydana gelen arızalar karşısında bazen çaresiz kalabiliyoruz. Çünkü usta bulmak, özellikle de işinin ehli bir usta bulmak oldukça zor” diyen Üçay Grup Ar-Ge Direktörü Volkan Demir, sözlerine şöyle devam etti: 

“Profesyonel ustalarımızla garantili hizmet sunuyoruz”

“Yaşam alanlarımızda meydana gelen arızalar veya montaj işleri için doğru ustayı bulmak hem zaman gerektiriyor hem de külfet getiriyor. Çünkü piyasada fiyatlar değişken, ayrıca işinin ehli, güvenilir, yaptığı işe garanti verebilen, hızlı şekilde çözüm sunan usta bulmak oldukça zor. Bu nedenle son kullanıcılara, yaşam alanlarında meydana gelen ve profesyonellik gerektiren arızaların çözümünde destek sağlayan şirketimiz ‘EVJET’i kurduk. 

Şirketimiz, İstanbul’un Anadolu yakası ile hizmet vermeye başladı, zamanla organizasyonumuzu genişleterek, İstanbul’un Avrupa yakasında ve İzmir, Ankara gibi diğer büyükşehirlerde de hizmet vermeyi hedefliyoruz. Ayrıca yaptığımız analizler sonucunda yurt dışı pazarında da bu alanda ciddi bir boşluk olduğunu gördük. Yerli sermaye ile geliştirdiğimiz EVJET, kısa sürede hedef pazarlarda da yerini alacaktır. 

“Tek tıkla EVJET hizmetlerine erişilebilir” 

Evinizde ve ofisinizde herhangi bir arızayla karşılaştığınızda, www.evjet.com adresinden sadece tek tıkla EVJET hizmetlerine erişebilir, arızanın çözümü için profesyonel ustalarımızdan destek talebinde bulunabilir ve hizmet bedelini online olarak kredi kartıyla ödeyebilirsiniz. Bu sayede doğru hizmeti, zaman kaybı yaşamadan ve çözüme dair endişe hissetmeden alabilirsiniz” dedi.

Yakında ‘Android Market’ ve ‘Apple Store’da

Üçay Grup; su tesisatı sorunları, elektrik arızaları, basit tamirat hizmetleri, montaj çözümleri, deprem hazırlığı, güneş paneli ve elektrikli araç şarj istasyonu kurulumu gibi birçok alanda hizmet sunan Evjet’in kısa süre sonra Android Market ve Apple Store’da da uygulamasının yayınlanacağını açıkladı.

Fidelity, Twitter hisselerinin değerini tekrar düşürdü

Yatırım şirketi Fidelity, Elon Musk’ın Ekim ayında sosyal medya platformunu 44 milyar dolara satın almasından bu yana Twitter hisselerinin değerini üçüncü kez düşürdü.

Fidelity Blue Chip Growth Fund, şu anda Musk’ın X Holdings Corp bünyesinde bulunan Twitter’daki payını, 28 Nisan itibarıyla yaklaşık 6,55 milyon dolar olarak değerlendirdi. Bu değer, 31 Ocak’ta 7,8 milyon dolar ve Kasım sonunda neredeyse 8,63 milyon dolar olarak kaydedilmişti.

Bu ayın başında, Musk, reklam gelirindeki düşüşü durdurma, Twitter hisseleri değerini koruma ve kapsamlı bir yeniden yapılanmayı başarıyla yönetme amacıyla, Twitter‘ı canlandırmak için eski NBCUniversal reklam şefi Linda Yaccarino’yu yeni CEO olarak atadı. Bu süreçte büyük çaplı işten çıkarmalar da gerçekleştirecek.

Twitter Hisseleri

Erken aşama teknoloji girişimleri için 175 milyon dolarlık fon

0

Sigorta katılım platformu Aventus’un arkasındaki risk sermayesi firması Talis Capital, erken aşama teknoloji şirketlerine yatırım yapmak için 175 milyon dolarlık bir fon ayırdı. Risk sermayesi firması Talis Capital, bir bölümü yeni nesil teknoloji altyapılarına ve iklim teknolojilerine yatırım yapmak üzere kullanılacak olan 175 milyon dolarlık bir erken aşama fonu topladı.

Bu fon, ABD, İngiltere ve Avrupa’daki Tohum ve Seri A aşamasındaki şirketlere yatırım yapmayı hedefliyor. Fonun açılması, teknoloji sektöründe devrim niteliğinde bir dönüşüm yaşadığı bir döneme denk geliyor. Talis, bu dönemde vizyon sahibi girişimcilerin başarılı olabileceğine inanıyor ve geleceğin kategori belirleyici şirketlerini bulmak için çalışmalarını sürdürüyor. Şirket, sürdürülebilir rekabet avantajı ve potansiyel yol bağımlılığı olan şirketlere odaklanarak erken aşamada büyümelerine destek olmayı hedefliyor. Talis’in yeni fonu, karmaşık sistemlere ve ekonomik ağlara odaklanıyor. Bu sayede, geleceğin lider şirketlerini erken aşamada tespit edebilir ve onların kalıcı işletmeler inşa etmelerine yardımcı olabileceğini düşünüyor.

Fon, teknoloji alanında inovasyonu teşvik edecek ve önemli sektörlerdeki büyümeyi destekleyecek. Talis’in yeni fonu, girişimcilere umut verici bir fırsat sunarken, geleceğin lider şirketlerini keşfetme yolculuğunu hızlandırmayı hedefliyor.

ASAŞ, Birleşik Krallık’da inovatif ürünleriyle beğeni topladı

0

ASAŞ, Birleşik Krallık pencere, kapı, cam, donanım ve bileşen endüstrisi için lider ticaret fuarı olan FIT Show’a katıldı. Bu yıl 23-25 Mayıs tarihleri arasında düzenlenen fuarda ASAŞ, modern tasarıma sahip standı ve inovatif ürünleriyle büyük beğeni topladı.

Türkiye’nin lider sanayi kuruluşlarından ASAŞ, 23-25 Mayıs 2023 tarihleri arasına Birmingham’da düzenlenen ve Birleşik Krallık’ın pencere, kapı, çatı kaplama, hırdavat ve düz cam endüstrisine özel tek fuarı FIT Show’a katıldı. 200 markanın en yeni ürünlerini sergilediği fuarda ASAŞ, cephe giydirme sistemleri, kapı-pencere sistemleri ve sürme sistemlerdeki en beğenilen ve tercih edilen ürünlerini tanıttı. Kanada, Çin, Fransa, İtalya, Almanya, ABD, Hindistan, Polonya, İspanya, Belçika, Finlandiya, İrlanda, Litvanya, Lüksemburg, Hollanda ve Norveç gibi birçok ülkeden gelen ziyaretçiler ASAŞ’ın ürünlerine yoğun ilgi gösterdi. sektör profesyonellerinden tam not aldı. 

Dış Cephelerde Benzersiz Şıklık

Sanat ve bilimi birleştiren Skypanel Ombrae Dekoratif Cephe Sistemleri, çalışmalarını Kanada’da sürdüren sanatçı Roderick Quin tarafından tasarlandı. Ombrae’nin bilgisayarlı dijital işleme yöntemiyle tasarlanan ve son teknolojiyle üretilen panellerinde yüzeyindeki 3 boyutlu pikseller, ışığın çeşitli tonlarını yansıtarak cephelerde benzersiz bir görüntü yaratıyor. Ombrea’nın uygulanacağı projelerde grafik ve sistem tasarımı ASAŞ tarafından değerlendirildikten sonra projeye özel konsept çalışması yapılıyor. 

Dört Mevsim Bahçe Keyfi

ASAŞ’ın FIT Show’da tanıttığı REWG50 Kış Bahçesi Sistemi, bahçe keyfini her mevsimde ev konforunda yaşatıyor. REWG50 Kış Bahçesi Sistemi, yerinde kolay şablon hazırlığı ve imalat ölçülerinin esnek ve ayarlanabilir olmasıyla kolay aplikasyon imkanı sağlıyor.

PAS 24 Sertifikalı RWT 75 Kapı ve Pencere Sistemi

RWT 75, ASAŞ’ın özel yalıtım malzemeleri ile düşük uf değerleri sağlayan, yüksek ısı ve statik performanslı ısı yalıtımlı alüminyum kapı ve pencere sistemi. Profil içerisindeki özel yalıtım malzemeleri sayesinde daha fazla yalıtım sağlayan RWT 7, içe ve dışa açılım, çift eksen, vasistas, çekme sürme, katlanır kullanım seçeneklerine sahip. RWT 75, içe ve dışa açılır opsiyonları ile birlikte İngiliz Standartları Enstitüsü (BSI) tarafından PAS24 ile sertifikasıyla öne çıkıyor. PAS 24, kapı ve pencerelerin hırsızlığa karşı dayanıklılık ve güvenlik performanslarını değerlendiriyor. Güvenlik testi esnasında pencereye 20 saniye boyunca 200 kg’lık bir kuvvet uygulanıyor. 

ASAŞ’tan Alttan Taşıyıcılı Katlanır Kapı Sistemleri Segmentinde Türkiye’de Bir İlk

Alttan taşıyıcılı katlanır kapı sistemleri segmentinde, Türkiye’de ilk defa ASAŞ tarafından yerli olarak geliştirilen REFD77 katlanır kapı sistemleri; yüksek ısı, ses yalıtım değerlerine ve hava-su sızdırmazlık performansına sahip. Sistem, iç mekanları dış koşullardan maksimum seviyede koruyor. 7 ardışık kanat kullanımı ve alt rayda çalışarak yükü kasaya aktaran rulman sistemi sayesinde 3,50 m yüksekliğe ve 120 kg ağırlığa kadar yük taşıyabilme özelliğine sahip olan sistem, gömülü ve düşük eşik sistemiyle zarif bir görüntü ve kolay kullanım imkanı sunuyor. 

Özel Projelere Özel Sistem

Her bir kanatta 3000 mm x 5000 mm ölçülerinde cam kullanımına izin veren RESF32 Skyfeel Minimal Sürme Sistemi, takviye profilleri sayesinde 350 kg ağırlığa kadar kanat yapabilme imkânı sunuyor. Yüksek ısı yalıtımına sahip sistemde zeminin altına gizlenerek çerçeveye sabitlenen yan ve orta kesitler, alüminyum profilin görünümünü minimumda tutarken, iç mekanlarda gün ışığından maksimum yararlanma imkanı ve kesintisiz manzara keyfi sağlıyor. Prestijli binalarda ve yüksek performans gerektiren projelerde tercih edilen REPF160 Powerfeel Performans Sürme Sistemi ise yüksek rüzgar basınçlarına dayanacak profil kesitleriyle dikkat çekiyor. Isı yalıtım değerini yüksek tutacak özel elemanlarla yalıtımı güçlendirilen REPF160 Powerfeel, kolay kilitleme sistemiyle pratik kullanım imkanı sunuyor. Geri dönüşümlü malzemelerden üretildiği için sürdürülebilir bir yapı malzemesi olan REPF160 Powerfeel, fark yaratıyor.

Maksimum Isı Ve Ses Yalıtımı

İnova 76 mm kapı ve pencere sistemi, 7 odacıklı profil tasarımı, 3 contalı sistem ve 50mm genişliğinde yüksek yalıtımlı özel camların kullanılmasına imkan sağlaması sayesinde maksimum ısı ve ses yalıtımı sağlıyor. Kendinden contalı sistemi sayesinde TPE conta kullanımı ile köşelerde kaynaklanabilirlik ve bu sayede yüksek sızdırmazlık özelliği sunuyor. Kasa, kanat birleşiminde kullanılan standart contaların yanı sıra orta conta kullanımı ise maksimum yalıtım imkanı sağlarken, kendinden contalı profil sayesinde hızlı üretilebiliyor. Bununla birlikte İnova Orta Contalı 76 mm sisteminin pencere ısıl iletkenlik katsayısı Uw=0,78 W/m²K değerine ulaşarak IFT Rosenheim tarafından belgelendi.

Intel, füzyon enerjisi üretimi için çalışıyor

İngiltere Atom Enerjisi Kurumu, Cambridge Üniversitesi ve Intel ile birlikte füzyon enerjisi üretimi simülasyonları için ortak çalışmalar yapıyor. Yıldızların parlamasını sağlayan süreç olan füzyon enerjisini üretme hayali, yakında gerçek olabilir ve Dünya’nın enerji ihtiyacını temiz ve ucuz bir şekilde karşılamaya bir adım daha yaklaşabiliriz. Sürdürülebilir, temiz bir güç kaynağı olan füzyon enerjisi, hafif atom çekirdeklerinin çok yüksek sıcaklık ve basınç altında bir araya gelmesiyle oluşuyor.

Doğru şartlar altında gerçekleştirildiğinde bu süreç çok büyük miktarda enerji üretebiliyor. Aynı miktarda petrol, kömür veya doğalgazdan dört milyon kat daha fazla enerji üretebilen bir süreçten söz ediyoruz.

2022 yılında ABD’li araştırmacılar tarafından yapılan bir deneyde tükettiğinden daha fazla güç üretmek başarıldı ve uygulanabilir füzyon enerjisine doğru büyük bir adım atıldı. Bu, son derece umut verici bir gelişme olarak değerlendirildi.

Ancak, hala aşılması gereken engeller var ve bunu başarmak için bilim insanlarını büyük bir mücadele bekliyor. İngiltere Atom Enerjisi Kurumu 2040’ta elektrik enerjisini füzyon gücü ile üretmeyi hedefliyor olsa da bilim insanları ve mühendisler için bir füzyon elektrik santralinin nasıl bir şeye benzeyeceği, nasıl çalışacağı, hala bir muamma. Bu nedenle hedeflenen tarihi tutturabileceklerine güvenmiyorlar.

Füzyon santralleri nasıl inşa edilecek?

Intel, füzyon enerjisi üretimi için çalışıyor

Çok bilinmeyenli bir denklem olan füzyon santrallerini tasarlamak için her türlü olasılığı hesap eden ve sonuçta ortaya çıkacak yapıyı görmemizi sağlayan süper bilgisayarlar ve yapay zekâdan destek almak gerekiyor. Bu alanda öncülük rolünü oynamaya kararlı olan Intel, Cambridge Open Zettascale Lab ve the İngiltere Atom Enerjisi Kurumu ile birlikte bir füzyon elektrik istasyonunun “dijital ikizini” oluşturmak için bir proje geliştiriyor. Projede, Intel® oneAPI Araçları ve DAOS yüksek performanslı veri depolama sistemleri kullanılıyor.

İngiltere Atom Enerjisi Kurumu Gelişmiş Hesaplama bölümü başkanı Dr. Rob Akers, Intel’in sunduğu çözümlere benzer çözümlerin füzyon reaktörüne giden yolda ilerlememizi sağlayacak hayati önem taşıyan araçlar olduğunu söylüyor. Akers, “Simülasyonlarımız Dünya’nın en güçlü süper bilgisayarları kullanılarak yapılacak ve bunun içinde devasa boyutlarda veri kullanılması gerekiyor. Simülasyonlarda ayrıca yapay zekâyı, makine öğrenimini ve yüksek performanslı bilgi işlemi etkin bir şekilde kullanacağız” diyor.

Picus Security’den yeni bir güvenlik çözümü

0

Siber İhlal ve Atak Simülasyonu (BAS) alanının kurucusu olan Picus Security, CISO’ların “Siber riskimiz nedir?” sorusuna daha iyi yanıt vermelerine yardımcı olmak için Continuous Threat Exposure Management (CTEM) çözümünü geliştirdiğini duyurdu.

Şirketin yeni çözümleri olan Picus Cyber Asset Attack Surface Management (CAASM) ve Picus Cloud Security Posture Management (CSPM) tehditlere karşı daha bütüncül bir bakış açısı sunarak kurumların daha iyi bir izlenebilirlik kazanmalarına yardımcı oluyor. Böylece güvenlik ekipleri, otomatik ve kullanımı kolay tek bir CTEM çözümüyle gerçek dünyadaki tehditleri simüle edebiliyor, bilinmeyen varlıkları keşfedebiliyor, yanlış yapılandırmaları belirleyebiliyor ve mevcut yatırımlarının performansını en üst düzeye çıkarabiliyor. 

“Tehdit algılama yönetimini giderek daha fazla otomatikleştirerek, güvenlik ekiplerinin daha iyi güvenlik sonuçları elde etmelerine yardımcı oluyoruz” diyen Picus Security CTO’su ve Kurucu Ortağı Volkan Ertürk şöyle konuştu: “Yeni CAASM ve CSPM çözümlerimiz, geçen yıl duyurduğumuz, güvenlik ekiplerinin potansiyel saldırı yollarını otomatik olarak belirleyip ortadan kaldırmalarını ve tespit kurallarını optimize etmelerini sağlayan Picus Platformu’ndaki donanım iyileştirmelerinin daha da geliştirilmesiyle oluşturuldu.”

Picus Bütüncül Güvenlik Doğrulama Platformu’nın iki yeni özelliği şöyle: 

Cyber Asset Attack Surface Management (CAASM), risk altındaki ve uyumlu olmayan varlıkları, uygulamaları ve kullanıcıları belirlemek için güvenlik ekiplerine ihtiyaç duydukları gerçek zamanlı bilgileri vermek üzere iç ağlardaki siber varlık verilerini bir araya getirir.

Cloud Security Posture Management (CSPM), bulut iş yüklerindeki kritik hatalı konfigürasyonları tanımlar ve saldırıların potansiyel etkisini ölçebilmeleri ve risklerini azaltabilmeleri için güvenlik ekiplerine yetki yükseltme senaryolarını simüle etme imkanı verir.

Şirketler, Picus Platformunun tüm fonksiyonlarından yararlanmak için, iş riskini azaltmaya yönelik pragmatik ve kanıta dayalı bir yaklaşım olan CTEM programını kolayca uygulayabilirler. 

Gartner, ‘2026 yılına kadar, sürekli tehdit açığa çıkarma yönetimi programı aracılığıyla güvenlik yatırımlarına öncelik veren kuruluşların üçte iki oranında daha az ihlale maruz kalacağını’ öngörüyor.1

“Güvenlik profesyonelleri, riski ölçmek ve bilinçli kararlar almak için gerçek zamanlı verilere ihtiyaç duyuyor,” diyen Picus Security CEO’su ve Kurucu Ortağı Alper Memiş sözlerini şöyle sürdürdü: “Picus Platformuna eklediğimiz yeni özellikler, müşterilerimize siber riskin bütünsel bir resmini sunuyor ve tehditlere maruz kalma risklerini sürekli olarak ölçmek ve bu riskleri azaltmak için ihtiyaç duydukları bilgileri sağlıyor.” 

Nvidia’nın değeri 1 trilyon doları aştı!

0

Nvidia, AI (yapay zeka) çiplerine olan büyük talep sayesinde 1 trilyon dolarlık piyasa değerine ulaştı. Şirketin üretken yapay zeka teknolojilerini güçlendiren çipler üretmesi, başarısının temelini oluşturuyor. Bu teknoloji, kullanıcı girişlerine dayanarak metin ve görüntüler gibi yeni içerikler oluşturabilen bir yapay zeka türünü destekliyor.

Nvidia’nın son çeyrek performansı oldukça etkileyici. Şirketin kârı %26 artarak 2 milyar dolara yükseldi ve satışları %19 artışla 7,2 milyar dolara ulaştı. Bu rakamlar, Wall Street analistlerinin beklentilerini aştı. Ayrıca, Nvidia’nın gelecek çeyrek için öngörüleri de analist tahminlerinin yaklaşık %50 üzerinde oldu. Bu güçlü raporlar, yatırımcılara yapay zeka alanında büyük bir talepleri olduğunu gösteriyor.

Nvidia’nın piyasa değeri rekor kırdı

Nvidia‘nın hisse senedi performansı da dikkat çekici bir şekilde yükseldi. Bu yıl şu ana kadar hisse senedi değeri yaklaşık %180 arttı. Bu başarı, şirketin AI (yapay zeka) alanındaki güçlü konumunu ve gelecekteki büyüme potansiyelini de destekliyor. Şirketin piyasa değerini korumak için hisse senetlerinin 404,86 doların üzerinde işlem görmesi gerekiyor ve şu anda hisse senetleri 408,50 dolardan işlem görüyor.

Nvidia’nın bu önemli başarısı, yapay zeka teknolojilerinin hızla gelişmekte olduğu ve 4. Endüstri Devrimi’nin kapısında olduğumuz gerçeğini gösteriyor. Şirketin başarısı, AI (yapay zeka) alanındaki büyüme potansiyelinin ve gelecekteki yeniliklerin heyecan verici olduğunu vurguluyor.

Fujitsu ve Microsoft’tan küresel ortaklık

0

Fujitsu Limited ve Microsoft Corporation, beş yıllık stratejik bir ortaklık duyurarak mevcut işbirliklerini büyük ölçüde genişleteceklerini açıkladı. Bu anlaşma, Fujitsu’nun milyarlarca dolarlık Uvance işinin büyümesini hızlandırmayı amaçladığı için Microsoft Cloud ve sektör lideri teknolojilerinden faydalanmayı planlıyor. Ortaklık, dünya genelindeki kuruluşların daha sürdürülebilir uygulamalar ve çözümler geliştirmesini, toplumsal ihtiyaçları karşılamasını ve yeni iş büyüme fırsatları yaratmasını dijital dönüşümle sağlamayı hedefliyor. İki şirket birlikte, çevresel değişikliklere hızla yanıt verebilen daha fazla kuruluşun oluşmasını, hastanelerin operasyonlarını geliştirerek hastaların deneyimlerini artırmasını, tedarik zinciri zorluklarına daha fazla istikrar getirmesini ve benzeri alanlarda çözümler sunmasını sağlayacak.

Fujitsu ve Microsoft, Stratejik Ortaklıkla Dijital Dönüşümü Hızlandırıyor

Bu ortaklık çerçevesinde, bugün yatırımcılara yapılan bir Fujitsu brifinginde ayrıntıları açıkladı, Fujitsu, Microsoft’u birinci derecede Bulut Ortak olarak belirtti. İki şirket birlikte, Fujitsu’nun üretim, perakende, sağlık hizmetleri gibi sektörel uzmanlığını ve ileri hesaplama ve ağ yeteneklerini Microsoft’un yenilikçi bulut platformları (Microsoft Azure, Microsoft 365, Microsoft Dynamics 365, Microsoft Power Platform ve Viva gibi) ile birleştirerek yenilikçi Fujitsu Uvance çözümleri geliştirecek ve pazarlayacak. Şirketler, ortak pazarlama faaliyetlerini yönlendirecek ve müşteri ihtiyaçlarına yanıt veren yenilikçi çözümler sunarak iş büyümesini hızlandıracak.

Beş yıllık anlaşma, Fujitsu Uvance işinin hızlı büyümesine önemli ölçüde katkıda bulunacak ve Fujitsu’nun 2025 Mali Yılı sonu olan 31 Mart’a kadar yıllık olarak 5,4 milyar dolar (700 milyar yen) (1) gelir elde etmesini sağlayacak. Bu ortaklık, Fujitsu’nun sektördeki yeniliklerinden ve Microsoft’un yenilikçi teknolojisinden faydalanarak üretim, perakende, sağlık hizmetleri ve kamu sektöründe bir dizi bulut çözümünün birlikte geliştirilmesini ve uygulanmasına imkan verecek. Ortaklık kapsamında, önümüzdeki beş yıl içinde şirketler, 28.000 Fujitsu çalışanı için Microsoft Cloud ve bulut satışları eğitimini hızlandıracak ve sertifikasyon imkanı sağlanacak.

Microsoft, Surface Pro X kamera sorununu düzeltiyor

0

Microsoft, Surface Pro X tabletlerindeki kameraların geçen hafta çalışmayı durdurduktan sonra geçici bir çözüm yayınladı. 23 Mayıs’ta başlayan, Surface Pro X gibi bazı Arm tabanlı cihazlardaki kamera sorunları, sahiplerinin Zoom ve Microsoft Teams gibi uygulamalarda dahili web kameralarını kullanamadıklarını bildirmeleriyle ortaya çıktı.

Microsoft’un cuma günü yayınladığı destek notunda, “Microsoft, bu sorunu etkilenen çoğu Windows cihazında hafifletmek için kritik bir sorun gidericiyi dağıtıyor” ifadesini kullandı. “Bu geçici çözüm, kameranın bazı özelliklerini etkisiz hale getirebilir veya görüntü kalitesini düşürebilir, ancak cihaz üreticisi sorunu güncellenmiş bir kamera sürücüsüyle çözene kadar kameranın işlevini sürdürmesine olanak tanınacak.”

Bu özel cihazlar için Qualcomm’un kamera sürücüsünün hatalı olduğu göründü, bu da sistem tarihinde 23 Mayıs 2023’e ulaşıldıktan sonra kameranın çalışmayı reddetmesine neden oldu. Surface Pro X sahipleri geçen hafta sistem tarihini 22 Mayıs’a geri alarak kameranın hemen çalışmaya başladığını keşfetti. Microsoft’a göre, güncellenmiş bir sürücü yayınlandığında “tam kamera işlevselliği” geri kazanılacak.

Kamera sorunları, Microsoft’un Arm tabanlı yapay zeka deneyimlerini Windows 11 üzerinde geliştirmek ve yeni yapay zeka destekli bir Yardımcı olan Copilot hakkında planları tartıştığı Build geliştiriciler konferansının tam ortasında başladı.

Haliç Üniversitesi’nden Elektronik Kaynaklar Günü

0

Geleneksel kütüphane hizmetlerini, modern çağın öğrenme gereksinimlerine uygun teknolojik alt yapıya ulaştırmayı başaran Haliç Üniversitesi Kütüphanesi; 5. Levent Kampüsünde önemli bir organizasyona daha imza atıyor. Haliç Üniversitesi Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı tarafından 31 Mayıs’ta düzenlenen I. Elektronik Kaynaklar Günü’nde, 30’dan fazla elektronik yayıncı, araştırmacılar ile bir araya geliyor.

5. Levent kampüsünde gerçekleşecek I. Haliç Üniversitesi Elektronik Kaynaklar Günü’nde, elektronik bilgiye etkin erişim modelleri ve araştırmalarda verimliliğin artırılması için stantlarda bir araya gelecek olan araştırmacılar; yeni trendler, yeni iş birlikleri, yeni eğilimler ve yeni fırsatları yakalama şansı bulacaklar. 

Haliç Üniversitesi tarafından düzenlenen etkinliğin koordinatörlüğünü yürüten Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanı Yazgı Cihangir Aygün “I. Elektronik Kaynaklar 2023” etkinliği ile ilgili şunları söyledi: “Elektronik Kaynaklar günü, uzun bir süredir hayata geçirmeyi istediğimiz ve üzerinde titizlikle çalıştığımız bir proje. Son yıllarda teknoloji ve iletişim teknolojilerinin her geçen gün artan bir hızla yaygınlaşması, gücünün ve etki alanın genişlemesi, basılı yayıncılığın yanı sıra elektronik yayıncılığın da gündeme gelmesine sebep oldu. Bilimsel bilginin elektronik ortama aktarılması, aktarılan bilginin kullanımının da teknolojik alt yapılarla sunulması, araştırma yöntemlerinde ve araştırmacı türünde farklılıklar oluşturdu. Kuşkusuz, şu an araştırma tekniklerinde en rağbet gören yöntem e-araştırma teknikleridir. Etkin, çağdaş, yenilikçi ve araştırmacı odaklı eğitim hedefinin aktif destekleyicisi olan üniversitemiz kütüphanesi; elektronik bilimsel bilgi sürecinin vazgeçilmez unsuru rolünü geliştirmeyi ilke edinerek çalışmalarını sürdürüyor. Bugün kullanıcılarımıza 2 milyona yakın elektronik kaynağa erişim imkânı sunuyoruz. Buradan yola çıkarak düzenlediğimiz EKG 2023’te; Online Bilgi, Eazy Solutions, Ebsco, LibEdge, TechKnowledge, Researchsoftware, Gemini Bilgi Teknolojileri A.Ş., Clarivate, Springer Nature gibi büyük firmalar ve çözüm ortaklarının yanı sıra araştırmacılarımızın en çok ilgi gösterdiği abone olduğumuz veya olmadığımız  30’a yakın verit tabanı firmasını üniversitemizde ağırlayacağız.

Hedefimiz; yayıncılar ile araştırmacıların karşılıklı görüş alışverişlerinde bulunmaları, bilgiye erişimdeki sınırlarını genişletmeleri, deneyimlerini paylaşmaları ve aboneliklerin bilinenden çok daha geniş imkânlar sunduğunun farkına varmaları için önemli bir buluşma gerçekleştirmek. Ayrıca EKG 2023’ün, üniversite kütüphanelerinde gerçekleşen en geniş konu kapsamlı ve çok çeşitli firma katılımlı organizasyon olması sebebiyle bir ilke imza atmasından da büyük bir heyecan ve gurur duyuyoruz. Bu etkinliği gelenekselleştirmeyi hedefliyor ve kütüphanecilik camiasının tüm bileşenlerini önümüzdeki yıl bir kez daha ‘II. Haliç Üniversitesi Elektronik Kaynaklar Günü’nde buluşturmayı temenni ediyoruz.”

Etkinlik süresince stant buluşmaları ve kullanıcı eğitimleri verilerek, bireysel e-kullanıcılar için önemli bir kazanım sağlanması hedefleniyor. Etkinliğin, stantlarda yapılacak çekilişler ve çeşitli aktivitelerle hem öğrenciler hem de tüm kütüphane severler tarafından yoğun ilgiyle takip edilmesi bekleniyor.

NVIDIA’nın yeni DGX süper bilgisayarı tamamen üretken yapay zeka odaklı

0

NVIDIA CEO’su Jensen Hiang, Computex konuşmasında bir dizi duyuru yaptı ve bunlar arasında şirketin bir sonraki DGX süper bilgisayarıyla ilgili detaylar yer aldı. DGX GH200 mimarisi, yüzlerce güçlü çipin tek bir GPU gibi hareket etmesini sağlayan bir imkan sunuyor. Endüstrinin açıkça nereye gittiği göz önüne aldığında, DGX GH200’ün büyük ölçüde şirketlere üretken yapay zeka modelleri geliştirmelerinde yardımcı olmak amacıyla tasarlandığını görmek şaşırttı.

Bu süper bilgisayar, 256 GH200 Grace Hopper süper çipinin tek bir GPU gibi çalışmasını sağlamak için yeni bir NVLink Anahtar Sistemi kullanıyor (her bir çipte Arm tabanlı bir Grace CPU ve bir H100 Tensor Core GPU bulunuyor). NVIDIA’ya göre bu, DGX GH200’ün 1 eksaflop performans sağlamasına ve 144 terabayt paylaşımlı belleğe sahip olmasına olanak tanıdı. Şirket, bu miktarın bir DGX A100 sisteminde bulunan belleğin neredeyse 500 katı olduğunu belirti.

Karşılaştırma yapılırsa, en son Top500 süper bilgisayar sıralamasında, Tennessee’deki Oak Ridge Ulusal Laboratuvarı’ndaki Frontier bilgisayarı, bilinen tek eksaskala sistem olarak yer almakta ve Linmark testinde neredeyse 1.2 eksaflop performans elde etmekte. Bu, ikinci sıradaki Japonya’nın Fugaku sisteminin zirve performansının iki katından fazla.

NVIDIA, etkileyici bir şekilde dünyanın en güçlü bilinen sistemiyle yan yana durabilecek bir süper bilgisayar geliştirdiğini iddia etmekte. (Meta, tamamlandığında iddia ettiği gibi dünyanın en hızlı AI süper bilgisayarını inşa etmekte). NVIDIA, DGX GH200’ün mimarisinin önceki nesile göre 10 kat daha fazla bant genişliği sunduğunu ve “tek bir GPU’yu programlamak kadar basit bir şekilde büyük bir AI süper bilgisayarının gücünü sağladığını” belirti.

DGX GH200 süper bilgisayar, Büyük Şirketlerin Dikkatini Çekiyor!

NVIDIA’nın süper bilgisayarı DGX GH200, bazı büyük şirketlerin ilgisini çekiyor. Google Cloud, Meta ve Microsoft gibi önde gelen şirketler, generatif yapay zeka iş yüklerini yönetme konusunda deney yapmak için bu süper bilgisayara erişim sağlamak istiyor. NVIDIA, DGX GH200’nün 2023 yılının sonuna kadar piyasada olacağını belirti.

NVIDIA ayrıca, kendi süper bilgisayarı Helios’u geliştirdi. Bu sistem, dört adet DGX GH200’ü bir araya getirerek güçlü bir yapı oluşturdu. Helios’un, yıl sonuna kadar çevrimiçi olarak hizmet vermeye planladı.

NVIDIA CEO’su Jensen Huang, sunumunda generatif yapay zeka alanındaki diğer gelişmelerden de bahsetti. Oyunlar için geliştirilen NVIDIA Avatar Cloud Engine (ACE), geliştiricilerin konuşma, sohbet ve animasyon için özel yapay zeka modelleri oluşturmalarına olanak tanıyan bir hizmet olarak öne çıkıyor. ACE for Games, oynanamayan karakterlere gerçekçi kişiliklerle konuşma becerisi kazandırarak, sorulara gerçekçi yanıtlar verebilmelerini sağlıyor ve bu kişiliklerin gelişmesine olanak tanıdı.

DGX GH200 ve Helios gibi güçlü süper bilgisayarlar, yapay zeka alanında büyük bir atılım sağlayarak şirketlerin daha gelişmiş ve karmaşık iş yüklerini yönetmelerine yardımcı olacak. Önümüzdeki aylarda bu yeni teknolojilerin etkilerini ve kullanım alanlarını göreceğiz.

ASUS, Computex Fuarı’nda yeni trendleri görücüye çıkardı

0

ASUS, üç yıl aradan sonra boy gösterdiği dünyanın en büyük teknoloji ve bilgisayar fuarlarından biri olan Computex 2023 Fuarı’nda, tüketici, kurumsal ve oyun kategorilerindeki en yeni ürünlerini tanıttı.

ASUS, teknoloji fuarı Computex 2023’te dizüstü bilgisayarları ve birçok heyecan verici yenilikleri duyurmanın yanı sıra sürdürülebilirlik konusunda hayata geçirdiği çalışmaları da paylaştı. ASUS ve Republic of Gamers (ROG), ziyaretçilerin özel uygulamalı testlerle keşfetmeleri ve deneyimlemeleri için çok sayıda yenilikçi oyun ürününü da standlarında sergiledi.

ASUS’ta öne çıkan özellikler

Dünyanın en ince OLED dizüstü bilgisayarı olan Zenbook S 13 OLED, karbon nötr olacak şekilde üretilmiş zarif ve stil sahibi bir dizüstü bilgisayarı olmasıyla tüketici bilgisayarı kategorisinin yıldız ürünlerinden biri olarak boy gösterdi. ExpertBook B9 OLED, yüksek performanslı, uzun ömürlü pili ve ultra hafif ağırlığıyla dünyanın en hafif 14 inç OLED iş dizüstü bilgisayarı ise en iyisini talep eden iş profesyonellerinden tam not aldı. Eğitim dünyası için tasarlanan dünyanın ilk 14 inç 2’si 1 arada sağlam dizüstü bilgisayarı ASUS BR1402F fuarın öne çıkan bilgisayarlarından biri oldu.

ASUS, oyuncular için ROG, oyun dizüstü bilgisayarları, ROG’nin akıllı soğutma teknolojisi ve Nebula HDR ekranı ve çok daha fazlası dahil olmak üzere çok sayıda oyun yeniliğini sergiledi. Ziyaretçiler, taşınabilir oyun oynamayı tamamen yeni bir seviyeye taşıyan yeni ROG Ally avuç içi oyun bilgisayarının uygulamalı testini de deneyimleme fırsatı buldu.

Odağında sürdürülebilirlik var

Tüm iş süreçlerinde kendini sürdürülebilirliğe adayan ASUS, çevresel ayak izini azaltmak için sürekli olarak yenilikçi yöntemler deniyor. ASUS’un bu yaklaşımı iklim eylemi, döngüsel ekonomi, sorumlu üretim ve değer yaratma olarak dört ana ilke etrafında dönüyor. ASUS, 2035 yılına kadar, tüm küresel operasyonlarında %100 yenilenebilir enerji kullanımına sahip olmayı ve 2050 yılına kadar net sıfıra ulaşmayı hedefliyor. Ek olarak, 2022 boyunca ASUS dizüstü bilgisayarlar ENERGY STAR® verimlilik standartlarını ortalama %34 oranında aştı. ASUS, hedefine ulaşabilmek için, dünyanın ilk ticari karbon ayak izi ve karbon nötr dizüstü bilgisayarı ExpertBook B9 (B9400) ve dünyanın en ince aynı zamanda karbon nötr olan OLED dizüstü bilgisayarı Zenbook S 13 OLED’i (UX5304) üretti. Bu ürünler, tüketici sonrası geri dönüştürülmüş plastik, endüstriyel geri dönüştürülmüş metal, FSC™ Mix sertifikalı ambalaj gibi çok sayıda çevre dostu malzeme içerirken emisyonları dengelemek için doğaya dayalı karbon kredileri kullanıyor.

Son teknoloji ticari çözümler

Bu yılki Computex etkinliğinde ASUS, modern işletmelerin ihtiyaçlarını karşılamak için tasarlanmış bir dizi etkileyici ticari çözümü sergiledi. Öne çıkan teknolojiler arasında, her ikisi de birinci sınıf performans ve şık, profesyonel tasarımlar sunan ExpertBook B9 OLED (B9403) ve ExpertBook B5 OLED (B5602) dizüstü bilgisayarlar yer alıyor. ExpertBook B9 OLED, olağanüstü görüntü kalitesi talep eden profesyoneller için 2,8K çözünürlüğe sahip 14 inç OLED ekrana sahiptir. Yalnızca 990 g ağırlığı ve 15,78 mm’lik ince profiliyle son derece portatif ve taşıması kolay. ExpertBook B5 OLED ise günlük kullanım için güvenilir bir dizüstü bilgisayara ihtiyaç duyan profesyoneller için tasarlandı. Yalnızca 1,4 kg ağırlığındaki ExpertBook B5 OLED, 4K OLED ekrana sahip ve 13. Nesil Intel Core i7 işlemciyle çalışan dünyanın en hafif 16 inç iş dizüstü bilgisayarı. Ayrıca bu yıl, modern BT yönetimi için iki eksiksiz hizmet olan ASUS Ön Dağıtım Hizmeti (APDS) ve ASUS Endpoint Management Service (AEMS) tanıtıldı. Bu iş çözümü hizmetleri, işletmelerin hassas verilerini korumalarına ve BT operasyonlarını düzene sokmalarına yardımcı olmak için bir dizi kurumsal düzeyde güvenlik ve yönetim araçları sunuyor.

Kullanıcı dostu teknolojilere sahip yeni bir seri

ASUS, en yeni Zenbook ve Vivobook serisi dizüstü bilgisayarlarla yenilik ve en son teknolojiyi sunma taahhüdünü bir kez daha gösterdi. Öne çıkanlar arasında, dizüstü bilgisayar ekranlarındaki en son yenilik olan, benzeri görülmemiş görsel kalite sunan ASUS Lumina OLED teknolojisi var. ASUS Lumina OLED, artık tüm ASUS 2023 OLED modellerinde mevcut.

Daha yüksek kontrast aralığı ve daha geniş renk aralığı gibi geleneksel OLED ekran avantajlarının ötesinde, ASUS Lumina OLED ekranlar Pantone® onaylı ve gerçek siyahlar için VESA DisplayHDR™ sertfikalı. Ek olarak, ASUS Splendid özelleştirilmiş renk gamı, OLED güç tasarrufu ve ASUS Tru2life teknolojisi, daha iyi ve daha akıllı araçlar sunmaya yardımcı oluyor. Ayrıca, TUV düşük mavi ışık sertifikası, ASUS OLED Care yanma önleme ve ABD askeri sınıfı dayanıklılık, cihazları daha güvenilir kılarken zaman içinde kalite ve konforun korunmasına da imkan sunuyor.

Computex 2023’te sunulan en etkileyici ince ve hafif modeller arasında, dünyanın en ince OLED dizüstü bilgisayarı olan Zenbook S 13 OLED (UX5304), karbon nötr olmasının yanı sıra yalnızca 1 kg ağırlığında ve 1 cm kalınlığında. Aşınma direnci, korozyona karşı koruma ve termal yönetim sağlayan devrim niteliğinde bir Plazma Seramik Alüminyum kapağa sahip olan cihaz, Dolby Vision, Pantone onaylı renk işleme, VESA DisplayHDR True Black 500 sertifikası ve uzun ömürlü 63 Wh pil ile 16:10 2,8K OLED NanoEdge ekran gibi bir dizi kullanıcı dostu özellik barındırıyor.

ASUS ayrıca aralarında ASUS Vivobook S 15 OLED’in (K5504) olduğu genç, modaya uygun, ince ve hafif OLED dizüstü bilgisayarlarını da sergiledi. Dikkat çekici renkli modeller her görevi yerine getirebilen Intel® Core™ i9-13900H işlemciler tarafından destekleniyor. Vivobook S 15 OLED, Intel Evo™ sertifikalı ve uzun ömürlü pil ömrü, hızlı bağlantı ve günlük yaşam için gerekli tüm özellikleri sağlayabiliyor. 2,8K 120 Hz OLED HDR NanoEdge ekran, %88’e varan ekran-gövde oranı panelleri ve Harman Kardon sertifikalı ses sistemi özelliklerine sahip bu dizüstü bilgisayarlar kolay taşınabilirlik için üretildi. Vivobook S 15 OLED, ASUS ve efsanevi sokak giyim markası A Bathing Ape® arasındaki özel bir iş birliği ile yakında piyasada olacak BAPE® Sürümü ile öne çıkıyor. Bu sınırlı sayıda dizüstü bilgisayar, özel kamuflaj tasarımları ve beraberindeki aksesuarlarla Vivobook’un canlı stilini ikonik moda markası BAPE estetiğiyle birleştiriyor.

ASUS, üstün ses performansı sunmak üzere Vivobook serisinde ses teknolojisi Dirac ile ortaklık kurdu. Dirac tarafından tasarlanmış ses sistemi, daha geniş ve daha derin bir ses ortamıyla dizüstü bilgisayarların tam ses potansiyelini açığa çıkararak sürükleyici, net ve dengeli bir ses deneyimi yaşatıyor.

Yaratıcılar için ASUS çözümleri

ASUS, dizüstü bilgisayarlar çok daha fazlası dahil olmak üzere güçlü bir içerik oluşturucu çözümlerinden oluşan eksiksiz paketiyle içerik oluşturma dünyasında devrim yaratıyor.

ASUS, bir dizüstü bilgisayarda sürükleyici 3D deneyimlere olanak tanıyan dünyanın ilk gözlüksüz (otostereoskopik) 3D OLED teknolojisi ASUS Spatial Vision’ı da yakından tanıttı. Bu özellik, bir lentiküler lens ve gelişmiş göz izleme kamera teknolojisiyle ekranın her bir göz için farklı görüntüler oluşturmasını sağlayarak otostereoskopik bir 3D görüntü elde edilmesini sağlıyor. Kullanıcılar ayrıca 2D ve 3D arasında zahmetsizce geçiş yapabiliyor.

Yaratıcılar için bir diğer etkileyici ince ve hafif çözüm de Intel ile ortaklığı ve ASUS Supernova Modül Üzerinde Sistem (SoM) tasarımı sayesinde şimdiye kadarki en güçlü Zenbook olan Zenbook Pro 16X OLED (UX7602BZ). Zenbook Pro 16X OLED, dünya lideri 16:10 3.2K 120 Hz OLED HDR NanoEdge dokunmatik ekrana sahip olmasının yanı sıra Aktif Aerodinamik Sistem Ultra (AAS Ultra) mekanizması, rahat bir yazma açısı sağlayan ve maksimum sistem soğutması sağlayan otomatik eğimli klavyesiyle verimli bir çalışma deneyimi sunuyor.

Elon Musk’tan Çin uzay programına övgü

0

Tesla ve SpaceX CEO’su Elon Musk, Çin’in uzay programından övgüyle bahsetti ve “çoğu insanın farkında olduğundan çok daha ileri bir seviyede olduğunu” söyledi.

Elon Musk, emekli Kanadalı astronot Chris Hadfield’ın bir CGTN raporunu retweetlemesinin ardından bu açıklamaları yaptı. Rapor, Çin’in Ay keşif programının baş tasarımcısı Wu Weiren’e atıfta bulundu. Wu “2030 yılına kadar Çin halkının kesinlikle Ay’a ayak basabileceğini. Bunun bir sorun olmadığını” söylüyor.

Çin Ulusal Uzay İdaresi, rapora göre 2022 yılında Ay sondaj programının dördüncü fazını başlatma planını duyurdu. Bu kapsamda Chang’e-6, Chang’e-7 ve Chang’e-8 adı verilen üç görevin yanı sıra Ay üzerinde uluslararası bir ay araştırma istasyonu inşa edilmesi için çalışmalar yürütülüyor.

Baş tasarımcı ayrıca ülkenin diğer ülkeleri ve uluslararası kurumları Ay araştırma istasyonunun inşasında işbirliği yapmaya davet etti.

Wu, “Çin tarafından inşa edilen uluslararası Ay araştırma istasyonu açıktır” dedi. Çin İnsanlı Uzay Ajansı’nın yardımcı direktörü Lin Xiqiang, Pazartesi günü bir konferansta Shenzhou-16 mürettebatlı uzay aracının fırlatılmasını duyurdu ve Çin’in insanlı Ay keşif programının Ay’a iniş aşamasını yakın zamanda başlattığını teyit etti.

Tesla ve BYD arasında ilginç yakınlaşma

0

Tesla ve özellikle Elon Musk, son zamanlarda BYD hakkındaki görüşlerini değiştirdi ve şimdi CEO, Çinli şirketi “yüksek rekabetçi” olarak gördüğünü açıkladı

Tesla ve BYD son zamanlarda beklenmedik bir şekilde ortaklar haline geldi. Bir zamanlar birbirlerini ciddiye almadıkları bir dönem vardı. Elon Musk’ın BYD’nin elektrikli araçlarına güldüğü ünlü bir röportajı bulunuyor, ancak o zamandan beri her ikisi de EV güç merkezlerine dönüştü.

Başlangıçta rekabetçi olarak görülen iki şirket, geçen yıl birlikte daha samimi ilişkiler kurmaya başladı, çünkü Tesla BYD’den pil hücreleri satın almaya başladı. Tesla’nın BYD’nin yeni “Blade pilini” kullandığı düşünülüyor, bu LFP hücreleri uzun bıçak benzeri bir formatta düzenledi.

Tesla ve BYD arasında ilginç yakınlaşma

Tesla’nın BYD ile tedarik sözleşmesini yenilemediği yönündeki son söylentilerin ardından, Musk durumu netleştirmek ve aralarındaki ilişkinin “olumlu” olduğunu söylemek gerektiğini hissetti.

Musk daha da ileri gitti. Bir Tesla hayranı, önceden bahsedilen röportajı Twitter’da tekrar gündeme getirdi.

CEO, daha sonra BYD hakkındaki görüşünün değiştiğini ve şimdi araçlarının “yüksek rekabetçi” olduğuna inandığını açıklamaya karar verdi:

“O çok uzun zaman önceydi. Bugünlerde araçları son derece rekabetçi.”

Geçen yıl BYD, Çin’de toplam satış hacmi açısından Tesla’yı geride bıraktı, ancak bu, BYD’nin fişe takılabilir hibritleri de içerirken Tesla’nın sadece tamamen elektrikli araçlar satması.

Ancak bu yıl BYD’nin tamamen elektrikli hacimlerde Tesla’yı geride bırakması tahmin ediliyor, çünkü BYD şu anda aylık olarak yaklaşık 100.000 tamamen elektrikli araç teslim etti.