Yaşanan yeni Twitter hatası web kullanıcılarını zor durumda bırakıyor. Hata nedeniyle kullanıcılar platformdan rastgele çıkarılıyor.
Twitter, platformun ortaya çıkışından bu yana muhtemelen en çalkantılı yıllardan birini yaşıyor. Downdetector’a göre, insanları rastgele hesaplarından çıkaran yeni bir Twitter hatası var.
Aslında Twitter hatalara ve kesintilere yabancı değil. Etkilenen insanların çoğu masaüstü için Twitter kullandığından, bu biraz rastsal hata gibi görünüyor. Örneğin bir Android manşet kullanıcısı, Twitter web sitesindeki bu hatadan etkilendi; ancak hesaplarına uygulamadan erişilebilir durumdaydı. Web’de yaşanan Twitter hatası kullanıcıların paylaşımları sonrası tespit edildi.
Web sürümünde hata yaşandı
Durumu daha da kötüleştiren ise tekrar oturum açmakta sorun yaşamaları oldu. Twitter oturum açma sayfasına erişmeye çalışırken, bu talihsiz kullanıcılar oturum açma sayfasına yönlendirilmeye devam edecekler. Bir süre sonra genellikle Twitter ana sayfasına gönderilecek.
Sosyal platformlarda bu tip sorunlarla karşılaşıyor olsak da bunun gibi sorunlar genellikle yalnızca birkaç saat sürüyor. Bu nedenle, bazı kullanıcılar sadece oturup işlevselliğin geri dönmesini beklemek isteyebilir. Daha sonra kontrol edip Twitter hesabınıza giriş yapmayı deneyebilir. Sosyal medya platformları bu tip sorunlarda çok hızlı reaksiyonlar alarak sorunları giderebiliyor. Özellikle de mobil tarafındaki sorunlar çok hızlı bir şekilde çözümleniyor. Ancak web platformunda yaşanan sorunlarda ise hem fark edilme hem de algısal seçicilik daha uzun sürebiliyor. Twitter yaşanan son sorunla ilgili henüz resmi bir açıklama yapmadı. Ayrıca sorunun giderilip giderilmediği de kullanıcı tepkilerine göre belli olacak. Twitter’ın bu konuda nasıl bir önlem alacağı ise merak ediliyor.
Genç yeteneklerin potansiyellerine ulaşmalarını amaçlayan teknoloji şirketi OBSS, iş simülasyonuyla sıradan hackatonlardan ayrışan CodeMaster kodlama yarışmasını 6 Mayıs’ta tüm Türkiye’den katılacak öğrencilerle online gerçekleştirecek. 11 senedir süregelen CodeMaster, bu sene Mart ayında İngiltere’de dünyanın en prestijli üniversitelerinden Oxford, Cambridge Üniversiteleri’nde genç yetenekleri yarıştırdı.
Türkiye’nin önde gelen yazılım ve teknoloji danışmanlığı şirketi OBSS, 18 yıldır bankacılık, finans, sigorta, e-ticaret gibi sektörlerde lider markaların iş ortağı olarak, uçtan uca hizmet sunan 850 kişilik bir ekiple büyümeye devam ediyor. Teknolojide insanı ve ekosistemi ileri taşıma vizyonuyla hareket eden şirket, dünya çapında ödüllü arge yazılımını açık kaynak olarak paylaşmasıyla, yeni yeteneklerin gelişimini sağlayan kapsamlı staj, yeni mezun programları ve CodeMaster kodlama yarışmasıyla sektörde ayrışıyor. OBSS, CodeMaster yarışması ile teknolojide yetkin ve tutkulu insanları bularak, gelişimlerine katkı sağlamayı amaçlıyor. 11. senesinde Avrupa açılımıyla İngiltere’de Oxford ve Cambridge Üniversiteleri’nde gerçekleşen CodeMaster, 6 Mayıs’ta tüm Türkiye’de teknoloji tutkunu öğrencilerle buluşacak.
CodeMaster kodlama yarışması, teknik yetkinliği iş dünyası pratiğiyle birleştiriyor.
Her sene OBSS Teknoloji’nin yazılım mimarları tarafından özel olarak geliştirilen CodeMaster, teknolojide yetişen yeni yeteneklerin, üniversite yıllarında aldıkları teorik bilgileri, algoritma, kodlama, çözüm geliştirme gibi farklı yetkinlik ve becerilerle birleştirip, belirlenen sürede iş dünyası konuları üzerinde hayata geçirebilmelerini ölçüyor. İş simülasyonu içeriğiyle sıradan hackatonlardan ayrılan CodeMaster, aynı zamanda katılımcıların çözüm üretme, analiz, problem çözme, planlama, analitik düşünme, algoritma geliştirme ve bütünleşik çözümler yaratma alanlarında kendilerini değerlendirebilecekleri bir platform haline geliyor.
Üniversitelerin bilgisayar, yazılım, elektrik/elektronik, matematik ve endüstri mühendisliği bölümlerinden öğrencilerin başvurabildiği yarışmaya katılım için Java, C#, C, C++, JavaScript ve Python programlama dillerinden en az birine aşina olmaları bekleniyor.
Yılın CodeMaster’ına büyük ödül: 200.000 TL!
Türkiye’de 80’den fazla üniversiteden genç yeteneklerin katıldığı, her sene 1000’den fazla başvuru alan kodlama yarışması CodeMaster, 6 Mayıs’ta online olarak 11. kere gerçekleşecek.
Katılımcıların kodlama ve çözüm geliştirme kabiliyetlerini ölçen yarışmanın iki değerlendirme süreci olacak. İlk değerlendirme süreci okul bazlı olup kendi üniversiteleri içinde ilk üçe giren katılımcılar sırasıyla birinci; 4.000 TL, ikinci 2.000 TL ve üçüncü 1.500 TL ödül alacak.
Yarışmanın ikinci değerlendirmesinde ise tüm üniversitelerdeki katılımcıların başarı durumları baz alınacak. En başarılı katılımcı yılın Code Master’ı seçilerek büyük ödül olan 200 bin TL’nin sahibi olacak.
Teknolojide yetenek keşfetmeye ve yetiştirmeye 18 yıldır yatırım yapıyor.
Bugüne kadar 50.000 yeteneğe doğrudan ulaşan ve teknik yetkinlik haritalarını çıkarmış olan OBSS Teknoloji, yeni yeteneklerin gelişimi için çok kapsamlı hazırlanan özel staj program içerikleri, yeni mezun programı, eğitim içerikleri ve iş simülasyonu içeren kod yarışması CodeMaster ile sektörde farklılaşıyor.
Her sene 8.000’den fazla başvuru alan, 2 farklı Java, mobil iOS ve Android, front-end, makine öğrenimi, ALM, DevOps gibi düzenli olarak güncellenen kapsamlı staj programlarıyla her yıl 100 öğrenciyi sektöre hazırlıyor.
Günümüzde çevremizle iletişim kurmaktan alışveriş listemizi hazırlamaya kadar hemen hemen her şey için uygulamaları kullanıyoruz. Ancak bazı uygulamaların veri güvenliğinize ve gizliliğine ilişkin fark edilmeyen tehlikeleri olabilir.
Günlük olarak kendi kişisel verilerimizle ve aynı zamanda işverenlerimizin, çalışanlarımızın, iş arkadaşlarımızın ve müşterilerimizin dijital bilgileriyle ilgileniriz. Halka açık verilere, onu arayan herkes kolayca erişebilirken, birçok dijital bilgi türünün dikkatli bir şekilde ele alınması ve korunması gerekir. Bunlardan bazıları kurum içi veriler, kimlik numaraları gibi gizli veriler, yasal olarak korunan veriler gibi kısıtlı veriler olabilir. Siber güvenlik şirketi ESET, kullanıcıların yaygın olan uygulama hizmetleri yoluyla verilerini tehlikeye atma yollarını araştırdı ve ortaya yedi tehlikeli uygulama türü çıktı.
En sık kullanılan uygulamalar ve beraberindeki riskler
Yeni bir uygulamayı kullanmadan ya da yeni bir hizmet için kayıt olmadan önce birçok kişi Kullanım Şart ve Koşulları’nı okumadan geçiyor. Birçok uygulama o kadar yaygın bir şekilde kullanılıyor ki muhtemel dijital güvenlik etkileri üzerine hiç durup düşünmüyoruz.
1) Ücretsiz çeviri uygulamaları
Çeviri uygulamaları, hedef metne çevirmek için çok fazla bilgiyi işlemek zorundadır. Belli bir kelimeyi çevirmek sorun olmasa da bütün bir paragrafı veya belgeyi çevirmek söz konusu olduğunda sorun katlanarak artabilir. Çeviri uygulamalarına hangi verileri girdiğinize dikkat edin. Lisansı olmayan ücretsiz uygulamalara karşı dikkatli olun.
2) Dosya dönüştürme uygulamaları
Bu uygulamaların yüklenen belgelerdeki hassas verileri işlemesi gerekebilir. Bu yüzden her zaman yalnızca önceden onaylanmış uygulamaları kullanın.
3) Ortak takvimler
Ortak takvimlerde genellikle telefon rehberindeki kişiler bulunur. Biriyle programınızı paylaşmak için en azından o kişinin e-posta adresine ihtiyaç duyarsınız. Bu yüzden yeteri kadar güvenilir değillerse bu uygulamalar KVKK sorunu oluşturabilir. Bazı ortak takvimler kullanıcıları için oldukça kafa karıştırıcı olabilir. Bu yüzden kullanıcılar; hangi veriyi kimlerle paylaştıklarından, takvimlerini iş arkadaşları gibi sadece göndermeyi istedikleri kişilerle mi paylaşıp paylaşmadıklarından veya programlarını bir yabancıya açık hale getirip getirmediklerinden emin olamayabilir.
4) Not alma uygulamaları ve günlükler
Bu uygulamalar çoğunlukla bunları niçin kullanmak istediğinize bağlıdır. Not alma uygulamalarını sadece alışveriş listesi hazırlamak için kullanıyorsanız bu durum, söz konusu uygulamaları bir iş toplantısının notlarını almak için veya parolanızı ezberlemek için kullanmanız kadar tehlikeli değildir. Ayrıca, parolanızı ezberlemek için bir başka uygulama değil, bir parola yöneticisi kullanmalısınız. Bu uygulamaların bir başka veri sızıntısına yol açabilecek şekilde notlarınıza resim, video veya ses kaydı eklenmesine imkan tanımasına da ayrıca dikkat edilmesi gerekir.
5) Halka açık dosya paylaşım uygulamaları
Hassas bilgilere erişim sağlayabilmelerinin yanı sıra halka açık birçok dosya paylaşım uygulaması bulut tabanlı çalışır. Söz konusu bulut hizmeti sağlayıcı ya da hesabınız bir ihlale maruz kalırsa bir veri sızıntısı yaşanabilir. Ancak bazı dosya paylaşım uygulamaları şeffaf şifreleme çözümleriyle birlikte kullanılabilir. Veri güvenliğinizi arttırmak için de bunu yapmanız tavsiye edilir.
6) Mesajlaşma uygulamaları
Mesajlaşma uygulamaları; dosya paylaşımı, telefon görüşmeleri, video görüşmeler, mesaj gönderimi ve ses kaydı gibi bir dizi eylemin yapılmasını sağlar. Sonuç olarak kameranıza, mikrofonunuza ve hafızanızdaki verilere erişim istenmesi de dahil olmak üzere mobil cihazınızda birçok iznin verilmesine ihtiyaç duyulur. Ayrıca bazı mesajlaşma uygulamaları topladıkları bilgileri şifrelemez. Bu yüzden bu uygulamalar ele geçirildiğinde saldırganlar, hassas bilgiler de dahil olmak üzere toplanmış tüm erişilebilir bilgilere ulaşır. Şifreleme bakımından bu uygulamaların nasıl bir güvenlik sunduğuna ilişkin bir farklılık da bulunur. Çoğu mesajlaşma uygulaması, internet üzerinden yapılan bir aktarım sırasında verileri (hareket halindeki verileri) şifreler. Ancak bazı mesajlaşma uygulamaları ise uçtan uca şifreleme yöntemini kullanarak ekstra bir güvenlik sunar. Uçtan uca şifreleme yöntemi ile mesajlaşma uygulaması hizmet sağlayıcısı mesajları çözemezken sadece iletişimi kuran taraflar bunları çözebilir.
7) Uzaktan erişim uygulamaları
İşyerindeyken köpeğinizi mi kontrol etmeniz gerekiyor? Ya da eve gitmeden önce ısıtma sistemini mi açmak istiyorsunuz? Uzaktan erişim uygulamaları bunları yapabilmenizi sağlar. Ancak bu uygulamalar tam tersi şekilde de çalışabilir ve kimin kimi yönettiğini hiçbir zaman bilemeyebilirsiniz. Uzaktan erişim hizmetleri, dışarıdaki suçluların cihazınıza girip bunu yönetmesi ve cihazınızda muhafaza edilen verileri çalması için bir portal görevi görebilir.
Yeni entegrasyonla birlikte Teams ödeme altyapısı sunmaya başlıyor. Böylelikle KOBİ’ler online hizmet ücreti alabilecek.
Microsoft, küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ’ler) toplantılardan ödeme toplamasına olanak tanıyan Teams için yeni bir özellik başlattı. Özellik, Teams platformundan indirilip yüklenebilen bir Microsoft Teams uygulamasına entegre geliyor.
Microsoft, uygulamayı platforma getirmek için ödeme firmaları PayPal ve Stripe ile GoDaddy ile ortaklık kurdu. Teams ödeme altyapısı ile daha geniş bir kullanıma sahip olacak.
Hizmet ücreti ödemeleri daha kolay yapılabilecek
Şu anda genel önizlemede olan ve şu anda yalnızca ABD ve Kanada müşterileri tarafından kullanılabilen Microsoft, Teams Payments uygulamasının işle ilgili ödemelerin tahsilatını kolaylaştırmak için bir dizi KOBİ tarafından kullanılmasını öngörüyor.
Microsoft, “Örneğin, bir avukat veya mali müşavir, danışma randevuları için ödeme alabilir, bir emlak eğitmeni aynı şeyi lisans yenileme oturumları için veya bir öğretmen özel ders dersleri için yapabilir – tüm bunlar müşteri onlarla etkileşim halindeyken gerçekleşir” dedi.
Yeni özellikten yararlanmak isteyen KOBİ’lerin Microsoft Teams bulut sunucularını ilgili PayPal, Stripe ve GoDaddy hesaplarına bağlamaları gerekecek. Oradan, toplantı içinden müşterilere ödeme istekleri gönderebilirler. Müşteriler, kredi ve banka kartları, dijital cüzdanlar ve daha fazlası aracılığıyla para gönderebilirler.
Payments uygulaması aynı zamanda KOBİ’lerin Teams uygulamasının içindeki özel bir bölmeden yapılan ve ödenmemiş kalan ödemeleri izlemesine olanak tanıyor. Microsoft, Payments uygulamasını hem Teams Essentials hem de Microsoft 365 müşterileri dahil tüm kullanıcılar için ücretsiz hale getirdi. Artık Teams Store’da Stripe ve PayPal desteğiyle mevcut ve GoDaddy entegrasyonu “çok yakında” geliyor.
Müşteri odaklı yatırım hamleleriyle güçlü bir biçimde büyüyen Sabancı Holding iştiraklerinden Teknosa, 2023 ilk çeyrekte geçen yıl aynı döneme göre yüzde 133 büyüme sergiledi ve 6,6 milyar TL ciroya ulaştı. Şubat 2022’de dev bir pazaryerine dönüştürdüğü teknosa.com ile pek çok yeniliğe imza atan Teknosa, e-ticarette de brüt işlem hacmini (GMV) yüzde 248’lik büyüme ile 1,3 milyar TL’ye taşıdı.
Türkiye teknoloji perakendeciliğinin ve e-ticaretin öncü markası Teknosa, pazaryeri dönüşümünden servis gelişimine her alanda müşteri deneyimini daha da güçlendirmek için hayata geçirdiği yatırımlarla, 2023 yılı ilk çeyreğinde de başarı grafiğini yükseltmeye devam ediyor. Müşterilerin teknolojiye dair tüm ihtiyaçlarını en iyi deneyimle karşılamak için imza attığı yeniliklerle istikrarlı büyümesini sürdüren Teknosa, 2023 ilk çeyrekte geçen yıl aynı döneme göre yüzde 133 büyüme sergileyerek, 6,6 milyar TL ciroya ve 142 milyon TL net kara ulaştı. Şubat 2022’de dev bir pazaryerine dönüştürdüğü teknosa.com’u pek çok yenilikle tüketicilerle buluşturmaya devam eden Teknosa,
e-ticarette de brüt işlem hacmini (GMV) yüzde 248’lik büyüme ile 1,3 milyar TL’ye taşıdı.
Her kanalda en iyi alışveriş deneyimini sunmaya odaklanıyoruz
Teknosa Genel Müdürü Sitare Sezgin, çoklu kanalda gerçekleştirdikleri atılımlarla istikrarlı bir biçimde büyümeyi başardıklarını belirterek, şunları söyledi: “Müşterilerimize tüm kanallarımızdan en iyi deneyimi sunabilmek için hayata geçirdiğimiz ilk ve öncü uygulamalarımızla, bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 133’lük büyüme ile 6,6 milyar TL ciroya ulaştık. Bu başarıda emeği geçen tüm ekip arkadaşlarımı kutluyorum. Bu yılın başında öncelikle ülkemizi derinden sarsan deprem felaketinin yaralarını sarmak için seferber olduk. İlk etapta bölgedeki teknolojik ihtiyaçların karşılanması için destek verdik, sonrasında deprem bölgesindeki iş ortaklarımızın satışlarına katkıda bulunmak için çalıştık. Pazaryeri üzerinden satış yapan deprem bölgesindeki iş ortaklarımıza hiçbir komisyon ve kesinti uygulamayarak ürünlerini teknosa.com’da ön plana çıkarmalarına destek olmaya başladık. 16 yıldır sürdürdüğümüz Türkiye’nin en uzun soluklu sosyal sorumluluk projelerinden biri olan Kadın için Teknoloji projemizi deprem bölgesini kapsayacak şekilde yeniden kurguladık ve genişlettik. Sürdürülebilir ve kalıcı projelerle bölgedeki desteklerimizi artırarak sürdüreceğiz. Diğer yandan Türkiye genelindeki sürdürülebilir yatırımlarımızda da hız kesmedik. Dijital kanallarımızı ve pazaryerimizi yeni yetkinliklerle büyütürken, Ankara Vega AVM Subay Evleri, Kayseri Almer AVM, İstanbul Beylikdüzü Anpa Gross Mega AVM ve İstanbul Yenibosna Starcity Outlet AVM’de yeni mağazalarımızı müşterilerimizle buluşturduk. 2015 yılında kurulan özel markamız Preo ürün gamına tablet ve otomatik Türk kahve makinelerini ekledik. TeknoHizmet markamız ile Türkiye’nin elektronik ürünlerdeki en büyük servis ekosistemini kurma yolunda kararlılıkla ilerliyoruz. Tüm temas noktalarımızda müşteri memnuniyetini artırmayı sürdürürken, başarılarımız da birçok ulusal ve uluslararası ödüle layık görülüyor. Tüm paydaşlarımız, sektörümüz ve ülkemiz için daha fazla değer yaratmaya devam edeceğiz.”
Son birkaç yılda benzeri görülmemiş zorluklarla karşı karşıya kalmaları, global üretim sektöründe faaliyet gösteren şirketleri rekabet avantajlarını sürdürebilmek ve kârlılıklarını en üst düzeye çıkarabilmek için yapmaları gerekenleri yeniden düşünmeye itiyor. Mitsubishi Electric Fabrika Otomasyon Sistemleri EMEA Başkanı Hartmut Pütz; üreticilere zorlu zamanlarda müşteri taleplerini karşılamak, pazarda bugün ve gelecekte başarılı olmak için operasyonlarını nasıl dönüştürebileceklerine dair önemli ipuçları verdi.
Dünyanın dört bir yanında son zamanlarda olağanüstü sayıda operasyonel zorlukla karşı karşıya kalan üreticiler; müşteri taleplerini karşılamak, bugünün ve yarının pazarında başarılı olmak için operasyonlarını nasıl dönüştürebileceklerini her geçen gün daha fazla sorguluyor. Mitsubishi Electric Fabrika Otomasyon Sistemleri EMEA Başkanı Hartmut Pütz, “Zorluk zamanlarında dijital üretim” adlı video röportajında mevcut dinamik ortama rağmen daha hızlı tepki vermeyi, esneklik ve kârlılığı destekleyen temel otomasyon çözümlerini benimseyen işletmelerin zorlu dönemlerde de çalkantılı ve belirsiz pazarlarda gezinerek başarılı bir şekilde büyümeyi sürdürebileceğine dikkat çekti.
Pütz, şirketlere geleceğe yönelik etkili iş stratejilerinin merkezinde yer alan veri analitiği, yapay zekâ (AI) ve dijital ikizler gibi veriye dayalı teknolojilerin uygulanmasında proaktif olmalarını tavsiye etti. Bu teknolojilerin dijital dönüşüm stratejilerini desteklediklerini ve iş zekâsı oluşturmak için önemli fırsatların kilidini açtıklarını vurgulayan Pütz; üretim bölümünden veri toplayarak, analiz ederek ve paylaşarak süreçlerin nasıl iyileştirilebileceğini belirlemenin, üretkenliği, verimliliği ve çalışma süresini artırmanın mümkün olduğunu ifade ediyor.
Pütz’ün verdiği bilgilere göre, sermaye yatırımlarını optimize ederken operasyonları hızlı bir şekilde geliştirmek için işletmelere akıllı üretime yönelik yenilikçi teknolojileri aşamalı olarak benimsemeleri öneriliyor. Bunun için de en uygun ve en büyük kazancı sağlayabilecek teknolojinin belirlenmesi büyük önem taşıyor. Gerçek dünyada hızla artan sayıda örnek, şirketlerin dayanıklılıklarını ve rekabet güçlerini artırmak için geliştirebilecekleri dayanıklı ve çevik stratejileri şimdiden gösteriyor.
Dijital üretimin şirketlerin üretim operasyonlarının dayanıklılığını artırma yollarına dair daha fazla bilgi edinmek için Mitsubishi Electric Fabrika Otomasyon Sistemleri EMEA Başkanı Hartmut Pütz’ün röportajını https://youtu.be/pcM42zBRSRU linkinden izleyebilirsiniz.
Cumhur ve Millet ittifaklarının paylaştığı seçim beyannameleri ve ortak mutabakatlar Telekomünikasyon Sektörü’nü nasıl etkileyecek?
Serbest Telekomünikasyon İşletmecileri Derneği (TELKODER), 14 Mayıs günü yapılacak seçimler öncesi Cumhur ve Millet ittifaklarının paylaştığı seçim beyannameleri ve ortak mutabakatlar kapsamında değerlendirmelerde bulundu. Seçim sonrası iktidara gelecek karar vericilere yönelik bir süre önce yaptığı açıklamaya ilişkin hatırlatmalarda da bulunan TELKODER, yeni dönemde elektronik haberleşme sektörünü daha fazla rekabete taşıyacak ve büyütecek politikalar izlenmesi gerektiğine vurgu yaptı.
TELKODER, telekomünikasyon sektörü özelinde Cumhur ve Millet ittifaklarının seçim beyannameleri ve ortak mutabakatlara yansıttığı “seçim sonrası yapılacaklar” başlıklarına yönelik görüşlerini sektör ve kamuoyuyla paylaştı. Telekomünikasyon sektörünün acil çözüm beklediği konulara ilişkin bu çabalarının siyasilere herhangi bir puan kazandırma veya kaybettirme bakışında gerçekleştirmediklerinin altını çizen TELKODER Yönetim Kurulu Başkanı Halil Nadir Teberci, “Amacımız sektörün çözüm bekleyen sorunlarının tam olarak anlaşılmasıdır” dedi.
AKP İnternet sitesinde yer alan “Türkiye Yüzyılı İçin Doğru Adımlar – 2023 Seçim Bildirgesi” başlıklı (482 sayfa) belge ve “Yarın Değil Hemen Şimdi – 2023 Seçim Bildirgesi” başlıklı (127 sayfa, ana metnin özeti) Seçim bildirgeleri 11 Nisan 2023 tarihinde CUMHUR İTTİFAKI seçim bildirgesi olarak ilan edildi. Seçim bildirgesinin Elektronik Haberleşme Hizmetleri ile ilgili olan bölümleri şöyle:
“18. Dijitalleşme ve Dijital Dönüşüm”
• Ülkemizi dijital dönüşümü ilgilendiren uluslararası endekslerde ilk 10’a taşıyacağız.
• Dijital Devlet Stratejisini ve Ulusal Veri Stratejisini hayata geçireceğiz.
• 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanununu, Avrupa Genel Veri Koruma Tüzüğüyle uyumlu olarak güncelleyerek kişisel verilerimizi korumaya devam edeceğiz.
• Girişimcilerimizin bulut bilişim ve veri merkezlerine erişimlerini kolaylaştıracak tedbirleri alacağız.
• Hazırlayacağımız bulut bilişim stratejisiyle kamu kurumlarının veri saklama ve veriye erişim kapasitelerini iyileştirecek, veriye dayalı karar destek sistemlerini geliştireceğiz.”
“20. Ulaştırma ve Haberleşme”
• İnternet altyapımızı dünya standartlarına uygun şekilde geliştirme çalışmalarımıza hızla devam edecek, 100 Mbit/saniye internet hizmetini her eve ulaştıracak, 5G teknolojisi ile yüzde 100 oranında nüfus kapsaması sağlayacak, 6G teknolojisine yönelik çalışmaları başlatacağız. Fiber geniş bant abone yoğunluğunu uzun vadede tüm Türkiye’yi kapsayacak hale getireceğiz.
• Planladığımız 67 milyar dolarlık haberleşme yatırımlarıyla, kısa vadede mobil geniş bant abone yoğunluğunu yüzde 100’e çıkararak her eve yüksek hızlı internet hizmetini ulaştıracağız.
• Fiber/optik alt yapımızı mümkün olan alanlarda ortak yatırımları ve maliyet etkinliğini teşvik ederek güçlendirmeye devam edeceğiz.
• Genişleyen uydu filosu ve uluslararası iş birlikleri ile Türkiye’yi küresel ölçekte hizmet verebilen dünyanın en büyük 10 uydu operatöründen birine dönüştüreceğiz.”
30 Ocak tarihinde “Ortak Politikalar Mutabakat Metni” şeklinde yayımlandı. Millet İttifakınca Telekomünikasyon sektörü ile ilgili öne çıkan maddeler şöyle:
“II- KAMU YÖNETİMİ”
• Bilişim ve Yenilikçilik Bakanlığı kuracağız.
• Düzenleyici ve denetleyici kurumların idari ve mali bağımsızlıklarını sağlayacak ve yürütmenin müdahalelerine karşı koruyacağız.
• Düzenleyici ve denetleyici kurumlarda liyakat, şeffaflık, tarafsızlık, çoğulculuk, hesap verebilirlik ve ulaşılabilirlik ilkelerini esas alacağız.
“• Düzenleyici ve denetleyici kurumlarda çalışanların düzenledikleri sektörlerdeki kuruluşların yönetim kurullarında görev almalarını önleyeceğiz.
Liyakate Dayalı Kamu Personel Yönetimi ve Kamuda Bürokrasinin Azaltılması
• Merkez Bankası, TÜİK ve Düzenleyici ve Denetleyici Kurumlara atanacak Başkanların atanmadan önce Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kamuoyuna açık bir oturumda dinlenilmesini sağlayacağız.
• Düzenleyici ve denetleyici kurumların ve kamu bankalarının üst yönetimine yapılacak atamalarda eğitim, sektör tecrübesi gibi kriterleri sıkılaştıracak ve titizlikle uygulanmasını sağlayacağız.
• Kamuda izin, lisans ve benzeri başvuruların durumunun ve tahmini tamamlanma süresinin dijital platformlar üzerinden takip edilmesini sağlayacağız.
“V-BİLİM, AR-GE, YENİLİKÇİLİK, GİRİŞİMCİLİK ve DİJİTAL DÖNÜŞÜM”
Dijital Dönüşüm
• Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) bağımsızlığını sağlayacağız.
• Telekomünikasyon işletmecileri üzerindeki denetim, dinleme baskısı ve ceza risklerini uluslararası düzeyde kabul görmüş ilkelerle uyumlu standartları esas alarak adil rekabet, teknoloji ve hizmette farklılaşma, özgürlük ve demokrasi temelinde çözeceğiz.
• Telekomünikasyon sektöründe halen devam eden tüm imtiyaz sözleşmelerini, geçmiş süreçleri ve devir mevzuatlarını inceleyecek, gelişmiş ülke standartlarına uygun yeni bir yetkilendirme rejimi uygulamaya koyacağız.
• Rekabet koşulları çerçevesinde telekomünikasyon sektörünün gelecek stratejisini uygulamaya koyacağız.
• Varlık Fonuna aktarılan Türk Telekom ve Turkcell hisselerini Hazineye devredecek ve çağdaş yönetişim ilkelerine göre bağımsız bir şekilde yönetilmelerini sağlayacağız.
• Yeni teknolojilerin en hızlı şekilde yayılmasını sağlamak için operatörlere 5G lisanslarını en kısa sürede vereceğiz.
• Kaynakların etkin kullanımı ve altyapı kurulumunun hızlandırılması için ortak altyapıların kurulması yönünde düzenlemeler yapacağız.
• Ortak ve Yaygın Fiber/Optik Altyapısı oluşturulması için ilgili kurumların koordinasyonuyla Fiber Strateji Belgesi ve Eylem Planını oluşturacağız.
• Fiber/Optik uzunluğunu en kısa sürede 2 milyon kilometreye ulaştıracağız.
• Fiber altyapının geliştirilmesi amacıyla geçiş hakkı mevzuatını ve ücretlerini yeniden düzenleyeceğiz.
• Fiber altyapının hane ve işyerlerine kadar kesintisiz erişimini sağlayacağız.
• Ulusal fiber altyapı yatırımlarını hayata geçirilmesiyle beraber kullanımı yaygınlaşacak olan 5G teknolojilerini geliştirme konusunda yerli girişimcilerimize destek sağlayacağız.
• 6G gibi temel fikri hakları içeren konularda kolektif çalışmayı üniversite sanayii iş birliği çerçevesinde destekleyeceğiz.
• Nüfusa göre sabit geniş bant yaygınlık oranında OECD seviyesini yakalayacağız.
• Her internet servis sağlayıcının erişebileceği geniş bant Türkiye Çevrimiçi İnternet Altyapı Haritası yayınlayacağız.
• Türkiye’yi yakın coğrafyanın internet trafik değişim merkezi haline getirmek için gerekli çalışmaları yapacağız.
• İnternete erişimi temel bir insan hakkı olarak tanımlayacak, vatandaşlarımızın her yerde, güvenli, hızlı, ucuz ve sansürsüz internete erişimini sağlayacağız
• İnternet erişiminin üzerindeki vergileri indireceğiz.
• Dijital Hizmet Vergisi’ni indireceğiz.
• BTK kesintilerini indireceğiz.
• Fırsat eşitliğini sağlamak ve uzaktan eğitim süreçlerinde yaşanan adaletsizlikleri bertaraf etmek amacıyla özel sektörle birlikte 6-25 yaş arasındaki tüm öğrencilere ve gençlere aylık 5 GB internete bedava erişim hizmeti sağlayacağız.
• Ortak kullanım alanlarında (meydanlar, kütüphaneler vs.) kesintisiz ve ücretsiz internet hizmeti vereceğiz.
• Evrensel Hizmet Fonu’nun şeffaf bir yönetim anlayışıyla amacına uygun olarak kullanacak, başta kır-kent ayrımında ve eğitimde dijital eşitsizlikleri ortadan kaldıracağız.
• Veri merkezlerine yönelik uluslararası düzeyde kabul görmüş ilkelerle uyumlu bir mevzuat altyapısı oluşturacağız.
• Ulusal ölçekte hizmet sunacak Türkiye bulut bilişimini hayata geçirecek, veri toplama merkezleri üzerinde en ileri yapısal teknolojik donanım ve güvenlik içeriğini kuracağız.
• Veri Merkezi İşletmecilerinin internet erişim maliyetlerini düşürecek, veri merkezlerine özel finans modelleri ve teşvikler oluşturacağız.
• Bulut Bilişim Yasası ile küresel veri merkezi yatırımcılarını Türkiye’ye çekecek teşvikler sağlayacağız.
• Mobil ve geniş bant operatörlerin kapsama alanlarının, hız verilerinin, stres testi sonuçlarının, bağımsız bir konsorsiyum tarafından ölçümlenmesini ve topluma açık platformlarda yayınlanmasını sağlayacağız.
• Uydu teknolojileri alanlarında yapılan mevcut projelerin tamamlanmasını ve ülke ihtiyacının gerektirdiği yeni projelerin hayata geçirilmesini sağlayacağız.
• 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’u tüm kullanıcıların sosyal medya mecraları üzerindeki ifade özgürlüğünü ve kişisel mahremiyetini koruyacak şekilde, evrensel, çoğulcu ve demokratik ilkeler çerçevesinde ve geniş bir istişareyle yeniden düzenleyeceğiz.
• Türkiye’nin AB standartlarında güvenli ülke sınıfına girmesini sağlayacak, böylece bulut bilişim, büyük veri ve yapay zekâ kullanımının ve geliştirilmesinin önünü açacağız.
• 6698 sayılı Kişisel Verileri Koruma Kanunu’nu, Avrupa Birliği’nin Genel Veri Koruma Yönetmeliğiyle uyumlu hâle getireceğiz.
• Her okula donanım, yazılım ve fiber internet bağlantıları sağlayacağız.
“VI-SEKTÖREL POLİTİKALAR”
İç Ticaret ve Rekabet Politikası
• Sektörel düzenlemeye tabi piyasalarda baş gösterecek rekabet sorunlarının, Rekabet Kurumu ve ilgili sektörel düzenleyici otoriteler tarafından birlikte çözüme kavuşturulması için gerekli adımları atacak, bu amaçla Rekabet Kurumu ile sektörel düzenleyici otoriteler arasındaki iletişim ve işbirliğini geliştirmeye yönelik bir Koordinasyon Kurulu oluşturacağız.
• Rekabet Kurulu’na atama usullerini gözden geçirecek, atanacak olan kurul üyelerinin rekabet hukuku ve politikası ile ilgili alanlarda en az on yıllık tecrübeye sahip olması koşulunu yürürlüğe koyacak, Kurul üyeliği süresini altı yıla çıkaracak ve Kurul üyelerinin bağımsızlığını garanti altına alacağız.
• Sosyal medya ve diğer internet hizmetleri gibi sektörlerde etkin rekabet ortamının güçlendireceğiz.
DE-CIX ve UPF, Ücretsiz Global Interconnection Academy ile İnternet Değişimi ve Ağ Temelleri Eğitimi Sunuyor
Internet değişim operatörü DE-CIX, Barselona’daki Universitat Pompeu Fabra (UPF) ile birlikte geliştirilen global Interconnection Academy’nin ilk kurs modülü için kayıt almaya başladığını duyurdu.
Nano MOOC’ler (Massive Open Online Courses – Kitlesel açık çevrimiçi kurslar) veya NOOC’ler olarak tasarlanan kurslar, etkileşimli, tamamen çevrim içi, ücretsiz ve dünya çapında herkese açık. Kapsamlı bir eğitim izinde olan “Networking temelleri” ile “IX (internet değişimi) nedir?” adlı iki ders, şu an itibarıyla açık. Birbirine bağlantının tüm değer zincirini kapsayan yeni kurslar da önümüzdeki aylarda eklenecek. Katılımcılar, her bir kursu başarıyla tamamlamaları karşılığında blockchain tabanlı sertifikalar alarak nihai hedef olarak tamamlanan ve sahibini Sertifikalı Birbirine Bağlantı Uzmanı olarak tanımlayan tüm kursları birleştiren bir ana sertifika elde edecekler. DE-CIX ayrıca diğer sektör paydaşları ve akademik kurumları ek içeriklerle katkıda bulunmaya davet ediyor ve zaman içinde üniversite ağı da, Interconnection Academy materyallerinin farklı kültür ve pazarlara uyarlanmasını sağlamak için genişletilecek.
IX (internet değişimi) nedir?” ve “Networking temelleri
DE-CIX CEO’su Ivo Ivanov konu hakkında “Birbirine bağlantı endüstrisi için yetenek yetiştirmek, kurumsal sektörden gittikçe artan sayıda yeni katılımcının özelleştirilmiş ve kontrol edilebilir birbirine bağlantı ihtiyacının farkına vardığı da göz önünde bulundurulduğunda, önümüzdeki on yıllar için büyük önem taşıyor. Akademi, birbirine bağlantı ve bağlanabilirlik işinde çalışmak isteyen tüm sektörlerden bireylerin kariyerlerine destek olacak.” yorumunu yaptı. “Birbirine bağlantıda küresel lider olarak, dünya çapında internetin gelişimini yönlendirecek bilgiye erişimi kolaylaştırma sorumluluğuna ve ayrıcalığına sahibiz. DE-CIX, global Interconnection Academy eğitim platformunu dijital altyapı endüstrisinin tüm üyelerine ve dijital iş kollarını ivmelendirmek için bu altyapıya bağlı olan diğer birçok sektöre açık hale getirmeye kararlı.”
Global Interconnection Academy kursları, birbirine bağlantı değer zincirindeki mevcut oyuncular ve birbirine bağlantı hakkında bilgi edinmek ve bunu bir BT stratejisine nasıl uygulayacağını öğrenmek isteyen tüm kurumsal profesyoneller için özel olarak hazırlandı. Kurslar ayrıca, birbirine bağlantı dünyasında bir kariyere başlamak isteyen BT öğrencileri için de uygun. Kursların çeşitliliği arttıkça birbirine bağlantı, dijital altyapı ve dijital ekonomideki işletmelerin ihtiyaçları ile ilgili iş stratejisi başlıklarından son derece teknik konulara kadar uzanacak. Programın amacı, tüm endüstriden hem genç hem de deneyimli profesyoneller için eğitim ve uzmanlık açısından standartlar belirlemek. Böylece program, mevcut beceri açığı ile birlikte kuşaksal ve coğrafi zorluklardan kaynaklanan dijital bilgi uçurumunu kapatmaya yardımcı olabilir.
Ivo Ivanov sözlerini şöyle sürdürüyor: “Birçok şirket, personelinin, kurum içinde gerekli bilgi birikimine sahip olmasını sağlamak için, onları uzun ve yorucu eğitimler almaya gönderecek kaynaklara sahip değil. Burada, DE-CIX global Interconnection Academy, mevcut personelin profesyonel gelişimi için mükemmel bir fırsat sunarken aynı zamanda kariyere yeni başlayanların da niteliklerine değer katıyor.”
Paycell’in Mastercard çözüm ortaklığıyla hayata geçirdiği karttan karta uluslararası para transferi işlemi sayesinde kullanıcılar, Mastercard’ın yurt dışındaki tüm banka kartı (debit), ön ödemeli ve kredi kartlarına para transferlerini hızlı, güvenilir ve uygun fiyatlı gerçekleştirebiliyor.
Paycell ve ödeme teknolojileri alanında dünyanın önde gelen kuruluşu Mastercard, yurt dışı para transferi teknolojisinde güçlerini birleştirdi. Kullanıcılar, Paycell ve Mastercard çözüm ortaklığıyla hayata geçirilen karttan karta uluslararası para transferi işlemi sayesinde; Mastercard’ın tüm debit, ön ödemeli ve kredi kartlarına yurt içinden ve yurt dışından hızlı, güvenilir ve uygun fiyatlı para transferi gerçekleştirebiliyor.
7/24 erişim
Karttan karta para transferi altyapısı sayesinde kullanıcılar, uluslararası para transfer işlemlerini, daha düşük komisyonla, alternatiflere göre çok daha kısa sürede ve sadece alıcı kart numarası ve alıcı adı bilgileriyle çok kolay bir deneyimle gerçekleştirebiliyor. 7 gün 24 saat işlem erişimi sayesinde alıcılar da kendilerine gönderilen tutara anında erişebiliyor. Paycell ve Mastercard, uluslararası para transferinde işlem ücreti ve bekleme süresine sağladığı çözüme ek, kullanıcılara güvenli işlem yapma olanağı da sağlıyor.
Para transferinde yenilikçi, kolay ve kullanılabilir çözümler
Kullanıcıların para transfer işlemlerinde yenilikçi çözümler aradığına dikkat çeken Paycell Genel Müdürü Serhat Dolaz, “Satın alma ve ödeme yöntemlerindeki hızlı değişime paralel olarak kullanıcılar, para transferinde yenilikçi, kolay ve kullanılabilir çözümler arıyor. Paycell olarak biz de bu ihtiyaca yönelik iş birliklerimizi artırmaya devam ediyoruz. Çeşitlilik açısından alanındaki en zengin platform olma vizyonu doğrultusunda her geçen gün geliştirdiğimiz Paycell, Türkiye’nin en kapsayıcı dijital ödeme platformu olarak ön plana çıkıyor. Uluslararası para transferi sektöründe de öncü olma hedeflerimiz doğrultusunda, kullanıcılarımıza Mastercard çözüm ortaklığıyla yurt dışına para transferinde hızlı, güvenilir ve uygun fiyatlı alternatif çözümler sunuyoruz. Bu hizmetle artık karttan karta uluslararası para transferi işlemleri daha kolay. Yüksek komisyon ücretleri ödemeden ve vakit kaybetmeden para göndermek mümkün” dedi.
Mastercard Türkiye ve Azerbaycan Genel Müdürü Avşar Gürdal, “Ülkemizde yılda yaklaşık 10 milyon kişi uluslararası para transferi gerçekleştiriyor. Ancak var olan çözümler yavaş, pahalı ve öngörülmeyen maliyetler barındırıyor. Biz de Mastercard olarak yenilikçi teknolojimizi ve uzmanlığımızı kullanarak uluslararası para transferi hizmetini şeffaf, pratik ve uygun maliyetli hale getirdik. Moneysend ürünümüzü Paycell’e entegre ederek, Paycell müşterilerine 30 dakika içerisinde dünyanın neresinde olursa olsun karttan karta hızlı transfer imkanı sunuyoruz. Önümüzdeki dönemde de Moneysend para transferi ürünümüz ve daha birçok hayatı kolaylaştıran çözümümüzle, ekosisteminin tamamına öncülük etmeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
Aktif projeleriyle dünya çapında 35’ten fazla ülkede hizmet veren Türk yapay zeka teknolojisi şirketi Vispera, perakende raflarından akıllı telefon/tablet ile çekilen görüntülerin buluta aktarılmadan, tamamen cihaz üzerinde işlenmesini sağlayan ODR özelliğini duyurdu. Tamamen otomatik olan bu yeni özellik sayesinde, Vispera’nın görüntü tanıma teknolojisi internet bağlantısının hiç olmadığı ya da zayıf olduğu yerlerde çalışabiliyor ve perakende uygulayıcıların mağaza ziyaretinde geçirdikleri zamandan yüzde 25 tasarruf etmesini sağlıyor. Yapay görme ve makine öğrenmesi alanında geliştirdiği teknolojileri 35’ten fazla ülkede hızlı tüketim ve perakende sektörlerine çözüm olarak sunan Vispera, hizmetlerini kullanan lider markaların mağaza içi verimliliklerini artırmasını sağlayan tamamen otomatik yeni özelliği ODR’ı (On-Device Recognition) duyurdu.
Mağaza içi verimlilikte oyunun kuralları değişiyor
Mağaza ziyaret sürecinin yüzde 25 daha kısa sürede gerçekleşmesini sağlayan ODR, internet zorunluluğunu ortadan kaldırıyor. Böylece internet bağlantılarının yavaş olduğu veya kesintiye uğradığı durumlarda bile mağaza içi operasyonlar bu durumdan etkilenmeden devam edebiliyor ve sunulan deneyimde neredeyse hiçbir fark olmuyor. Android ve iOS işletim sistemine sahip cihazlarda kullanılabilen ve milisaniyeler içinde resim işleyen ODR ile raflardaki ürün bulunurluğunu ve fiyat etiketi uyumluluğunu gerçek zamanlı olarak kontrol etmek mümkün.
Vispera CTO’su Erdem Yörük, perakende sektöründe ODR’ın önemi hakkında şunları söylüyor: “Vispera olarak pek çok sektördeki firmaların, çoğunluğu cihaz ve bulut arasında gerçekleşen veri trafiğini azaltmak için sadece mobil cihazları odağına alan bir yaklaşım benimseyeceğini öngörüyoruz. Bu durumu göz önünde bulundurarak geliştirdiğimiz ODR özelliğimiz ile kullanıcılarımız, mobil cihazlarında çektikleri raf fotoğraflarının görüntü işleme ve rapor oluşturma süreçlerini aynı cihaz içinde ve anında gerçekleştirebiliyor. Bu sayede zamandan yüzde 25 tasarruf edilmesini sağlıyoruz. Oluşturulan raporların doğruluğu ve detayı da maksimum düzeydeyken rapor alma süresi ise 1 saniyenin altına iniyor. İlerleyen aşamalarda cihazlarda özel KPI’lar belirlemek, Zenginleştirilmiş Gerçeklik (AR) iyileştirmeleri ve fotoğraf çekerken dikkat edilebilecek öneriler sunmak gibi ek özellikler de sunarak çözümlerimizi kullanan lider firmaların süreçlerini iyileştirmeye ve kolaylaştırmaya devam edeceğiz.”
Seyahat acenteleri, hava yolu şirketleri, oteller, ve destinasyon yönetimi ofislerine hizmet veren Amadeus, yeni yatırımıyla birlikte stratejik konumdaki Türkiye pazarının daha da güçlendirmeyi hedefliyor.
Global seyahat teknoloji şirketi Amadeus, İstanbul’daki Ar-Ge ofisini genişletme kararı aldı. Amadeus bu yatırım sayesinde çalışan sayısını da iki katına çıkaracak. Seyahat acenteleri, havayolu şirketleri, oteller, ve destinasyon yönetimi ofislerine hizmet veren Amadeus, yeni yatırımıyla birlikte stratejik konumdaki Türkiye pazarının daha da güçlendirmeyi hedefliyor. Amadeus, 1994 yılından bu yana Türkiye pazarında faaliyet gösteriyor. Şirket, İstanbul’da biri ticari merkez, diğeri Ar-Ge Merkezi olmak üzere iki ofise sahip. Bu ofislerde toplam 300 kişi çalışıyor.
Türkiye’nin ticaret ve dijital lideri olma potansiyeli var
Amadeus Mühendislik, Oluşturma Platformu ve Paylaşılan Hizmetler Kıdemli Başkan Yardımcısı Nikolaus Samberger, “Bugün duyurusunu yaptığımız, Ar-Ge Merkezimizi genişletme planımız, Amadeus’un Türkiye’nin ticaret ve dijital lideri olma potansiyeline olan inancını gösteriyor. Amadeus, kilit bir stratejik pazar olan Türkiye’de yaklaşık 30 yıldır yaptığı yatırımlarla başarılı bir yatırım geçmişine sahip. Hedefimiz, Türkiye’nin en öne çıkan teknoloji ortaklarından biri haline gelmek. Ar-Ge çalışanlarımızın sayısını iki katına çıkararak yerel yetenekleri bünyemize katmak ve onları elde tutmak için yatırım yapıyoruz. Bununla birlikte, önümüzdeki birkaç yılda İstanbul’u üçüncü büyük Ar-Ge Merkezimiz haline getirmeyi planlıyoruz. Bu büyüme stratejisini gelecekte de uzun yıllar boyunca devam ettirmeyi amaçlıyoruz” dedi.
Türkiye bölgesel bir merkez oldu
T.C. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı A. Burak Dağlıoğlu basın toplantısında yaptığı konuşmada şunları söyledi:
A. Burak Dağlıoğlu / T.C. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı
“Bugün dünya seyahat endüstrisinin en saygın markalarından biri olan Amadeus’un İstanbul’da yapacağı Ar-Ge merkezi yatırımı duyurusu için toplanmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Ülkemizde yaklaşık 30 yıldır katma değer üretmeye devam eden, son yıllarda özellikle Ar-Ge ve inovasyon alanındaki faaliyetleriyle önde gelen iş ortaklarımız arasında yer alan Amadeus’a, tüm çalışanlarına ve projeye dahil olan bütün paydaşlara bu yeni yatırımları için teşekkür ediyoruz.
Türkiye’de yaklaşık 600 uluslararası şirket teknoparklarımızda veya kendi tesislerinde Ar-Ge faaliyeti yürütüyor, her geçen gün bu sayı artmakta. Her zaman vurguladığımız gibi, ülkemiz uluslararası şirketler için Ar-Ge, tasarım, üretim, satın alma, bölgesel yönetim gibi faaliyetler için bölgesel bir merkez oldu ve bu konumunu güçlendirmeyi sürdürecek. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Cumhuriyetimizin yeni yüzyılında, Türkiye Yüzyılında, ülkemiz yatırımcı dostu bir iş ortamı ve cazip bir teknoloji girişimi ekosistemi sunmaya devam edecek. Türkiye’de güçlü, büyüyen bir İspanyol yatırımcı topluluğu olduğunu görüyoruz. İki ülke arasında 17 milyar ABD dolarına yaklaşan ticaret hacmi, Türkiye’de faaliyet gösteren 700’ün üzerinde İspanyol şirket, 2003 yılından bu yana İspanya’dan ülkemize gelen 11 milyar ABD dolarının üzerinde doğrudan yatırım, ekonomik ilişkilerimizin yakınlığını açıkça gösteriyor. 2022 yılında İspanya ülkemize gelen UDY kaynağı ülkeler arasında ilk sırada yer aldı. Bugün Amadeus’un açıkladığı yeni yatırımıyla beraber İspanya-Türkiye arasındaki gelişen ekonomik ilişkilere bir başarı hikayesi daha eklemiş oluyoruz.
Otomotiv başta olmak üzere birçok alanda finansman çözümleri sunan Koçfinans, start-up’ların inovatif fikirlerini desteklediği ve onları daha fazlası için teşvik ettiği Demo Day’in 2022 yılı kazananlarından biri olan Yancep’in yatırımcısı oldu.
Mikro birikim ve yatırım uygulaması
Yancep, birikim ve yatırım yapmayı kolaylaştıran bir finans teknolojileri girişimi. Geliştirdiği mikro birikim ve yatırım uygulaması, finansal okuryazarlığı yüksek olmayan ve küçük tutarlar ile yatırım yapabilecek bireylere yönelik modellenmiş portföyler hazırlayarak yatırım sürecini kolaylaştıran bir yeni nesil varlık yönetim platformu.
Sadece Sermaye Piyasası Kurulu tarafından yetkilendirilen kurumlarla birlikte hizmet veren uygulama, ikinci yatırım turunda Koçfinans’ın da dâhil olduğu 5 farklı firmanın liderliğinde 5 milyon dolar değerinde yatırım aldı.
Start-up’ları ve yenilikçi proje fikirlerini desteklemeyi çok önemsediklerini belirten Koçfinans Genel Müdürü Y. Pınar Kitapçı konuyla ilgili şunları söyledi;
“Koçfinans olarak finansal teknoloji ve inovasyon dünyasında, öncü ve yenilikçi projelere imza atarken, gelişen start-up’lara destek olmak mutluluk verici.
Doğru projelerle başlayan ve kendini geliştiren start-up’ları görmek bizi heyecanlandırıyor. Koçfinans olarak biz de bir start up gibi dinamik ve inovatif çalışma kültürünü benimsediğimiz için kendimizi bu dünyaya çok yakın görüyor, bu ekosistemin Fintechlerle çok daha fazla gelişeceğine inanıyoruz.
Yancep gibi finansal erişimi artıran, geniş bir müşteri potansiyeli içinde gençlere hitap edebilen, yenilikçi çözümlerle sektör oyuncularına ilham kaynağı olacak girişimleri destekleyerek yanlarında olmayı ve geleceğe yönelik yatırımlarımızı bu vizyon ile yapmayı sürdüreceğiz”
Yatırım desteği sürecek
Koçfinans, yapılan yatırımın yanı sıra ileride Yancep uygulamasında yer alacak kredi ön onay entegrasyonu gibi iş birliği çalışmalarıyla da Yancep’e desteğini sürdürmeyi ve yatırımını güçlendirmeyi planlıyor.
İş süreçleri artık yapay zekaya emanet ediliyor. Peki yapay zeka e-posta cevaplayacak seviyeye gelerek iletişimde zaman kazancı sağlayabilir mi?
Endüstri liderleri yaptığı açıklamada, yapay zekanın e-postaları yanıtlamak gibi görevleri bile üstlenebileceğini tahmin ederek, işin geleceğine yapay zekanın hükmedebileceğini söyledi.
Airtable’ın baş mali sorumlusu Ambereen Toubassy, yapay zekadaki gelişmelerin işlere zarar vermesiyle ilgili endişeleri olsa da, yapay zekayı iş gününe bir ikame yerine bir ek ve iyileştirme olarak gördüğünü söyledi.
Yapay zeka organizasyonu devralıyor
Milken Enstitüsü‘nün Küresel Konferansı’ndaki bir panelde Toubassy: “Yapay zeka konusunda gerçekten heyecanlıyız ve yapay zekanın insanların ne yaptığını, nasıl yaptığını temelden değiştirdiğini düşünüyoruz. Rutin ve yinelenen görevlerin kaldırılmasına ve daha çok eleştirel düşünmeye ve yaratıcı düşünmeye odaklanılmasına yardımcı olmalı. Müşterilerimize, çalışanlarının gerçekten yapay zekayı devreye almalarına ve avantajlarından yararlanmalarına yardımcı olmaktan heyecan duyuyoruz” dedi.
Toubassy, yapay zekanın muhtemelen bir miktar iş ikamesi olacağını, ancak bunun çoğunlukla insanlara işlerini daha hızlı yapmalarına yardımcı olmak için iltifat edeceğini kabul etti. Lord Abbett CEO’su Doug Sieg, teknolojik değişimin hızı devam ettikçe işlerin daha dinamik ve ilginç hale geleceğini savunarak bu duyguyu yineledi.
WorldQuant’ın Kurucusu, Başkanı ve CEO’su Igor Tulchinsky, yapay zekanın insanların günlük işlerinde A noktasından B noktasına çok daha hızlı gitmelerine olanak sağlayacağını söyledi ve B noktasının aslında orijinal olarak tasarlanandan farklı bir şey olabileceğini açıkladı.
Panelin moderatörlüğünü yapan CNBC’den Brian Sullivan, günde yüzlerce e-posta aldığını açıkladı ve panelistlere AI’nın e-postalarına ses ve tavırlarıyla yanıt verecek kadar gelişmiş olup olmayacağını sordu. Tulchinsky, “Bunu şimdi yapabilir, sadece hazırlıklı olmalısınız, hepsi bu. Genellikle içeriğin yaklaşık yüzde 80’ini doğru hale getirebilir. Yani teoride, eşit miktarda iş yapmak için zamanın yalnızca yüzde 20’sini harcamanız yeterlidir” dedi. Yapay zekanın doğruluğunun artmaya devam ederek yüzde 99,99’a kadar çıkacağını söyledi, ancak yapay zekanın “her şeyi bilmediği” için asla yüzde 100’e ulaşmayacağı konusunda uyardı.
6. e-Safe Kişisel Verileri Koruma Zirvesi bu yıl KVKK Merkez Binası’nda “Yapay Zeka ve Kişisel Verilerin Korunması” temasıyla gerçekleştirildi. e-Safe Kurucusu ve Zirve Başkanı Musa Savaş’ın açış konuşmasıyla başlayan zirvede konuşan Kişisel Verileri Koruma Kurumu (KVKK) Başkanı Prof. Dr. Faruk Bilir, şunları kaydetti: “Zirvenin bu yılki teması ‘Yapay Zeka ve Kişisel Verilerin Korunması’ olarak belirlendi. Dijital çağda yapay zekanın getirdiği imkanlardan en yüksek seviyede yararlanmak gerekir. Hakikaten günümüzde en temel ihtiyaçların karşılanmasından, en önemli işlerin gerçekleştirilmesine kadar geniş bir çerçevede bu teknolojiden yararlanılmaktadır. Yapay zeka veri ile büyüyen, veriyi analiz eden ve yeni veriler türeten bir teknolojidir. Yapay zekanın bir diğer önemli özelliği de sürekli öğrenebilme yeteneğidir. Bu sayede yapay zeka sistemleri zaman içinde gelişmekte ve daha etkili sonuçlar elde edilmektedir. Yapay zeka ile hızlı ve verimli işlemler yapmak mümkündür. Bunun sonucunda sağlıktan finansa, bilişimden ticarete pek çok alanda büyük kolaylıklar sağlanmıştır.
Şeffaf ve hesap verebilir algoritmalar geliştirilmeli
Kişisel Verileri Koruma Kurumu (KVKK) Başkanı Prof. Dr. Faruk Bilir
Yapay zeka ile veri işlemeyi diğer işleme türlerinden ayıran en önemli özellik, devasa boyutlardaki verileri işleyebilmesi ve bu verilerden anlamlı sonuçlar elde edebilmesidir. Yapay zeka bir insan ürünüdür. Dolayısıyla yapay zeka algoritmaları hazırlanırken yapılacak bir hata, veri işleme faaliyetini hukuka aykırı hale getirebilir. Bu nedenle yapay zeka ile kişisel veri işlemede:
-Algoritma sapması ve ayrımcılık riski göz önünde bulundurulmalı, aynı zamanda şeffaf ve hesap verebilir algoritmaların geliştirilmesi için adımlar atılmalıdır.
-Yapay zeka sistemleri tarafından alınan kararların açık bir şekilde belirlenmesi ve bu kararların nasıl alındığının anlaşılması, şeffaflık ve hesap verilebilirlik açısından önemlidir.
-Bu şekilde ayrımcılık yapabilecek faktörlerin belirlenmesi ve sorunların tespit edilmesi daha kolay hale gelecektir. Bu yöntemin uygulanması yapay zekanın daha etik ve adil olmasına yardımcı olacaktır.
-Yapay zekanın yapıcı etkilerinden yararlanırken, yıkıcı etkilerine karşı tedbirler almak gerekir. Yapay zeka teknolojisinin bireylerin mahremiyet hakkını nasıl etkilediğine dikkat edilmeli, insan hakları hukukuna uyumlu olmayan yapay zeka uygulamaları yeniden düzenlenerek hukuka uyumlu hale getirilmelidir. Yapay zeka ile veri işlenmesi halinde ortaya çıkabilecek olumsuz sonuçlara karşı kişilerin başvurabileceği hukuki adımlar etkin bir biçimde uygulanmalıdır. Bu nedenle yapay zeka, veri koruma hukuku özelinde ele alınmalıdır.
Kişisel veriler, kişisel olmayan verilerden ayırt edilmeli
Yapay zekanın sahip olduğu becerilerin temelinde kişisel veriler önemli bir yer tutmaktadır. Bununla birlikte yapay zeka yalnızca kişisel verileri değil, aynı zamanda kişisel olmayan verileri de işleyebilmektedir. Bundan dolayı Kanunun uygulanması bakımından kişisel verilerin, kişisel olmayan verilerden ayırt edilmesine öncelik verilmelidir. Kişisel Verilerin Korunması Kanunu, kişisel verilerin işlenmesine ilişkin usul ve esasları düzenleyen bir kanundur. Bundan dolayı Kanun, yapay zeka temelli veri işleme konusunda çeşitli güvenceler sağlamaktadır. Açık rıza, teknik ve idari tedbirler, amaçla sınırlılık ilkesi ve özellikle itiraz hakkı gibi güvenceler, yapay zeka kullanımı sırasında ortaya çıkabilecek risklerin azaltılmasını öngörmektedir.
232 milyon TL idari para cezası uygulandı
Bilir, ”Kurulun yayımladığı Kararlar, verilen hukuki görüşler, yapılan farkındalık çalışmaları ve bugünkü Zirve gibi düzenlenen etkinlikler sayesinde, kişisel verilerin korunması konusunda önemli bir mesafenin katedildiğini söyleyebilirim. Bu kapsamda CİMER kanalıyla gelenler de dahil olmak üzere; yaklaşık 32 bin başvuru alınmış, bu başvuruların 30 bine yakını sonuçlandırılmıştır. 1071 veri ihlal bildirimi Kurula intikal etmiş, bu bildirimlerden 230’u Kurum internet sitesinde ilan edilmiştir. Yapılan incelemeler sonucunda 232 milyon Türk lirası idari para cezası uygulanmıştır. Öte yandan Kanun kapsamına giren konularda 943 hukuki görüş verilmiştir. Kişisel verilerin yurt dışına aktarılmasında yeterli nitelikleri taşıyan 6 taahhütname ise Kurul tarafından onaylanmıştır.” dedi.
Zirve 3 bölümde gerçekleşti
Zirve protokol açılış konuşmalarının ardından 3 bölümde 20 konuşmacının konuşmalarıyla devam etti. “Hukuki Yaklaşım” konulu birinci bölümde, “Yapay Zeka Modellerinde Kişisel Veri İşleme İlkeleri”, “Yapay Zekanın Kişisel Veri İşleme Boyutu Konusunda Dünya Genelindeki Çalışmalar ve Öneriler”, “Kişisel Verilerin Korunmasında Blockchain Teknolojisi: Avantajlar, Dezavantajlar ve Hukuki Yönleri”, “Kişisel Verilerin Korunmasında Yapay Zekanın Hukuki ve Cezai Sorumluluğu: Sorumluluk İlkeleri ve Uygulamalar”, “Yapay Zeka ile Otomatik Karar Verme Süreçlerinde Kişisel Veri İşleme İlkeleri” oturumları gerçekleştirildi.
“Sektörel Yaklaşım” konulu ikinci bölümde ise “Kişisel Verilerin Korunması Hakkı ve Diğer Anayasal Haklar Kapsamında Denge Testi”, “Elektronik Ticaret ve Mesafeli Sözleşmelerde Kişisel Verilerin Korunması”, “Nesnelerin İnternetinde (IoT) Veri Güvenliği: Yeni Teknolojik Uygulamalar ve Riskler”,“Sağlık Sektöründe Yapay Zeka Çözümlerinin Kişisel Verilerin Korunması Açısından Değerlendirilmesi”, “Veri İhlallerinin Yapay Zeka ile Engellenmesinde Yöntemler” oturumları gerçekleştirildi.
“Teknik Yaklaşım” konulu üçüncü bölümde ise “Yapay Zeka ve Kişisel Verilerin Korunması: Veri Minimizasyonu İlkesi ve Uygulama Örnekleri”, “Kişisel Verilerin Blokzincir Tabanlı Şifreleme Teknikleri ile Korunması”, “Bulut Bilişim Teknolojileri ve KVKK Uyumluluğu: Yenilikler ve Gereklilikler”, “Veri Koruma ve Sızma Testlerinde Blockchain Teknolojisi: Potansiyeller ve Uygulama Örnekleri” oturumları düzenlendi.
Girişimcilik ekosistemine nitelikli yatırımcı ve mentor kazandırmayı amaçlayan programı global hale dönüşmeyi hedefliyor
Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi’nin (BTM) nitelikli yatırımcı ve mentor yetiştirmek amacıyla başlattığı Yatırımcı Hızlandırma Platformu bu zamana kadar 139 mezun verdi. BTM Genel Müdürü İbrahim Elbaşı, programı global hale dönüştürmek istediklerini söyledi
Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi’nin (BTM) girişimcilik ekosistemine nitelikli yatırımcı ve mentor kazandırmayı amaçlayan programı Yatırımcı Hızlandırma Platformu yeni mezunlarını verdi. Bu amaçla düzenlenen mezuniyet töreni dün BTM’nin Fulya’daki yerleşkesinde gerçekleştirildi. İstanbul Kalkınma Ajansı (İSTKA) desteğiyle hayata geçirilen program, İstanbul Ticaret Odası (İTO), İstanbul Ticaret Üniversitesi, Teknopark İstanbul, Uluslararası Teknolojik Ekonomik ve Sosyal Araştırma Vakfı, Startup Bilgi Teknolojileri, WePlay Ventures, Tarvenn Ventures ve İstanbul Portföy Yönetimi ortaklığıyla gerçekleştirildi.
Dünyanın ilk 5’i arasında
Mezuniyet töreninde konuşan BTM Genel Müdürü İbrahim Elbaşı, Yatırımcı Hızlandırma Programı’nın 4 dönemden oluştuğunu 18 ay sürdüğünü kaydetti. Elbaşı, “Biz burada startup yatırımcısı olmak isteyen iş insanlarına bir formasyon tanımladık. Onları yeni yöntem ve terim havuzuyla buluşturduk, kıdemli yatırımcılarla eşleştirdik ve onlarla startup diyalog süreçlerini deneyimledik. Aslında startup yatırımcılığına dair bir tür formülasyon süreç yöntemi geliştirdik ve potansiyel yatırımcı ile buluşturduk. Dünyada kişi başına düşen startup yatırımı diye bir tabir var. Bu tabirin Türkiye’ye de yerleşmesi için adımlar atıyoruz. Bir sonraki dönemde de daha global bir çıkışla ve ölçekle yeni çalışmalara imza atmayı planlıyoruz. Amacımız Yatırımcı Hızlandırma Programı’nı global anlamda ölçeklemek. Tüm dünyada otorite olarak kabul edilen UBI Global tarafından ‘Dünyanın En İyi 5 Startup Merkezinden Biri’ olarak seçilmemiz, glabol anlamda herkesin dikkatlerini de üzerimize çekti. Bizi takip eden kurumsal yapılardan Yatırımcı Hızlandırma Programı’na yönelik çok olumlu dönüşler alıyoruz. Umarız tüm dünyaya örnek bir çalışma olacak” dedi.
İsteği olan yatırımcı olabilecek
Törenin açılışında konuşan bir diğer isim İstanbul Kalkınma Ajansı (İSTKA) Genel Sekreteri İsmail Erkam Tüzgen oldu. Tüzgen yaptığı konuşmada, “Girişimcilik İSTKA’nın hep birinci hedefi oldu. Girişimcilik merkezlerini sayarken İstanbul’u buraya sokmak için yola çıktık. Bu alana ilk girdiğimizde 2009-2010 yılında girişimcilik İstanbul’da yaygın değil, aksine tekil birkaç örnekten ibaretti. Artık çok büyük bir ekosistem oldu. Kalkınma Ajansları kamunun startupları gibi çalışıyor. Sürekli bir arayış içindeyken BTM bize orjinal fikirlerle geldi. ‘Girişimcileri desteklerken yatırımcıları da desteklememiz lazım’ dedi. ‘Yatırımcılara da alternatifleri göstereceğimiz bir mekanizma kuralım’ dedi. Biz de övünerek desteklediğimiz bir proje oldu. Kalkınma ajanları olarak bizim de örnek göstereceğimiz övüneceğimiz projelere ihtiyacımız vardı ve hala da var. Bize böyle bir projeyi destekleme fırsatı sunduğu için BTM’ye çok teşekkür ediyorum. Bu programla ‘benim sadece girişimciye yatırım yapma isteğim var diyenler’ bile yatırımcı olabilecek” dedi.
Toplam 466 başvuru yapıldı
İstanbul’da var olan küresel ölçekli startup yatırımcılığı potansiyeli odağında topluma, sanayiye ve ticarete katma değer yaratma ve bölgesel çekim gücünü artırmayı hedefleyen Yatırımcı Hızlandırma Programı kapsamında bu zamana kadar eğitim, mentorluk, yuvarlak masa toplantıları ve yatırım simülasyonu gibi çeşitli faaliyetler düzenlendi. Üçer aylık 4 ayrı dönemden oluşan ve toplam 18 ay süren programa 466 kişi başvurdu. Bu başvurular arasından toplam 394 kişi programa dahil edildi. Programa kabul edilen katılımcıların yüzde 79’u erkek ve yüzde 21’i kadınlardan oluşurken program, bugüne kadar toplam 139 mezun verdi. Son dönem mezun sayısı ise 40 oldu.
Science Eye, ilgi çekici olan bir teknoloji ürünü, Science Corp tarafından geliştirilen biyonik göz, çeşitli görme temelli hastalıklardan mustarip hastalarda görüşü geri kazanmayı amaçlıyor. Ancak, kullanıcının gerçeği manipüle etmesine de izin vererek bir adım daha ileri gidebilir.
Yeni biyonik gözü detaylandıran bir makale , bir ön yayın deposu olan bioRxiv’de yer alıyor. Teknolojiyle ilgili bir rapor da Cnet’in web sitesinde mevcuttur. Cnet’in raporuna göre, biyonik göz kaybolan görüşün geri kazanılmasına yardımcı olmak için insan gözünün üstüne ve içine sığacak küçük bir cihaz olarak belirtiliyor.
Biyonik göz fikrini de ilk kez görmüyoruz. Ve daha şimdiden bazı biyonik gözlerin insanlarda test edildiğini görülüyor. Fakat Science Eye farklıdır çünkü arkasındaki şirket, gerçekliğin manipülasyonunu da pakete sokmak istiyor gibi görünüyor.
Cnet muhabirlerinin şirketin biyonik gözü hakkında daha fazla bilgi edinebildikleri Science Corp. laboratuvarlarında göründüğü belirtilen birkaç poster sayesinde, gerçekliği tam olarak nasıl manipüle edebileceği, hatta şirketin amacının bu olup olmadığı belirsiz olduğunu söylenebiliyor. Ancak, Science Eye ile yalnızca görüşü geri getirebilmekle kalmayıp, aynı zamanda insanların gördüğü dünyayı da değiştirebilme olasılığı ilgi çekici görünüyor. Renk körlüğü olan kişilerin dünyayı tüm renklerle görmelerine yardımcı olmanın bir yolu olabilir mi? Veya Science Corp.’un bu teknolojiyle gerçekliği nasıl manipüle etmek istediklerine dair başka bir fikri var mı? Bu soruların cevaplarını yakın zamanda görebiliceğiz.
T-Mobile müşteri veri ihlali yaşadığını bildirdi. 800’den fazla müşterinin bilgilerinin çalındığı tespit edildi.
Bleeping Computer tarafından paylaşılan bilgilere göre, T-Mobile yeni bir müşteri veri ihlali yaşadı. Öncekilere göre küçük nitelikli olsa da 800’den fazla kişiyi etkileyen bir veri hırsızlığı yaşandığı belirtiliyor. Söz konusu veri ihlali, Ocak ayında milyonlarca insanı etkileyen ve T-Mobile’ın siber güvenlik sicili hakkında sorulara yol açan büyük bir veri ihlalinin ardından geldi.
T-Mobile güvenlik açıkları ile gündemde
Ülkenin en büyük ikinci kablosuz iletişim operatörü için en son veri ihlali 24 Şubat ile 30 Mart arasında meydana geldi ve 27 Mart’ta keşfedildi. Bilgisayar korsanlığının neden olduğu bir ihlal sırasında 836 kişinin adı, sürücü belgesi veya kimlik kartı numarası çalındı. Diğer ayrıntıların yanı sıra muhtemelen hesap PIN’i, Sosyal Güvenlik numarası, doğum tarihi, ödenmesi gereken bakiye ve telefon planı gibi bilgiler de ele geçirildi. Mali hesap bilgileri ve arama kayıtları ihlal edilmedi.
T-Mobile e-postayla gönderilen bir açıklamada: “Az sayıda müşteriye, sistemlerimizin ve süreçlerimizin, güvenliği ihlal edilmiş kimlik bilgilerini kullanarak hesaplara erişen kötü bir aktörü tespit edip durdurmak için çalıştığını bildirdik” dedi. Açıklamada, “güvenlik önlemlerini genişletmek” için ihlali araştırmaya devam edeceğini söyledi.
İhlal, Ocak ayında T-Mobile’ın “kötü bir aktörün” ” yaklaşık 37 milyon mevcut faturalı ve ön ödemeli müşteri hesabı” hakkında veri elde etmek için uygulama programlama arayüzlerinden birinden yararlandığını söylemesinin ardından geldi.
2021’deki başka bir veri ihlali, 54 milyon müşteriyi etkiledi ve Ocak 2022’de duyurulan 500 milyon dolarlık toplu dava anlaşmasına yol açtı ve insanların bir parça alması için başvuruları kapattı.
Google DeepMind ve LinkedIn’in kurucu ortakları tarafından chatbot Pi hizmet vermeye başladı. Pi, yapay zeka iletişimine farklı açıdan bakıyor.
Google DeepMind ve LinkedIn’in kurucu ortakları, Pi adında bir yapay zeka sohbet robotu başlattı. Böylelikle OpenAI, Google ve Snap gibi şirketler tarafından bu yıl halka sunulan benzer ürünlere bir yenisini ekledi.
Pi’nin arkasındaki bir yıllık yapay zeka girişiminin ilk ürünü olan Inflection AI, üretken yapay zeka etrafındaki artan heyecanın yatırımcı ve tüketici ilgisini artırmasıyla ortaya çıkıyor. Pi kullanıcıları, doğrudan bir uygulama aracılığıyla veya metin, WhatsApp, Instagram ve Facebook aracılığıyla sohbet robotuyla kişisel görüşmeler yapabilir.
Pi sorgulamayı destekliyor
Inflection AI CEO’su Mustafa Süleyman, chatbot’u bilgi sağlamaya çalışmak yerine sempatik bir sondaj tahtası olarak tanımladı. Süleyman, kullanıcılar tarafından birkaç aydır beta testi yapılan ürünün dar bir kullanım senaryosuna sahip olduğunu ve bu durumun daha güvenli ve kontrol edilmesini kolaylaştırdığını söyledi.
üleyman, Financial Times’a verdiği bir röportajda, listeler veya kodlama yapmaz, seyahat planları yapmaz, pazarlama stratejinizi veya okul için makalenizi yazmaz dedi. Süleyman: “Tamamen rahat, destekleyici ve bilgilendirici sohbetler için tasarlandı” dedi. Chatbot’un canlı bir demosunda, Pi, ChatGPT veya Bard gibi diğerlerinden farklı görünüyordu, çünkü yanıtlarını genellikle kullanıcı için bir soruyla sonlandırıyor ve diyalogu teşvik ediyor. Süleyman, “Pi’nin gerçekten iyi yaptığı şey bu, kendi sorgulama hattınızı kolaylaştırmaya yardımcı oluyor,” dedi. Ayrıca, tüm büyük dil modellerinde olduğu gibi, yeni nesil sohbet robotlarının altında yatan teknoloji de bazen gerçekleri kendisi tasarlıyor.
Süleyman, 2010 yılında İngiltere’de kurulan ve 2014 yılında Google tarafından 400 milyon sterline satın alınan DeepMind‘in üç kurucusundan biriydi.
Pony.ai Çin’de sürücüsüz taksi izni almayı başaran ilk şirket oldu. Pony.ai Çin’de tamamen sürücüsüz hizmet sağlayacak.
Pony.ai, Guangzhou şehrinde tamamen sürücüsüz taksi operasyonları gerçekleştirme izni alan ilk şirket oldu. 15 milyonu aşan nüfusuyla Hong Kong’un hemen kuzeyinde yer alan Guangzhou, Pekin, Şanghay ve Shenzhen ile birlikte Çin’in Birinci Kademe şehirlerinden biri olarak kabul ediliyor.
Pony.ai’nin yeni verilen lisansı, araçlarının bir güvenlik monitörü olmadan şehrin Nansha semtinde 310 mil karelik bir alanda yolcu taşımasına izin verecek. Şehirde güvenlik sürücüleri ile birlikte 100 otonom araçtan oluşan bir filoyu işletmesine izin daha önce izin veirlmişti. Bu izinden tam bir yıl sonra ise tamamen otonom sürüş için yeni bir karar paylaşılmış oldu.
Pony.ai bir ilki başardı
Bölge, tren istasyonları, yerleşim ve iş bölgeleri, metro durakları ve parklar dahil olmak üzere tipik bir kentsel yerleşim karışımını kapsıyor. Müşteriler, Pony.ai’nin sürücüsüz taksilerini bir uygulama aracılığıyla çağıracak ve bu, aynı zamanda varışta içerideki aydınlatmanın rengi gibi aracın öğelerini özelleştirmelerine olanak tanıyacak. Giriş, sağ arka kapıdaki bir QR kodu taranarak güvenlik altına alınacak.
Lexus SUV’lerini gösteren duyuruyu işaretlemek için Pony.ai tarafından paylaşılan resimlerle başlangıçta 17 sürücüsüz aracın konuşlandırılacağı anlaşılıyor ve şirketin sensör paketiyle donatılmış
Onay, Haziran 2021’de Pony.ai’nin Guangzhou’da sürücüsüz teste başlamasına ilk kez izin verildiğinde başlayan bir sürecin doruk noktası oldu. Aradan geçen süre boyunca, araçlarının, gök gürültülü fırtınalar ve yoğun sis gibi aşırı hava koşullarının yanı sıra kavşaklar gibi karmaşık yol senaryolarıyla başa çıkma da dahil olmak üzere bir dizi test senaryosunda şehirde sürüş konusunda kapsamlı deneyim kazandığını söylüyor.
Lisans, Kaliforniya, Fremont ile Pekin ve Guangzhou’da üsleri bulunan şirket için bir başka önemli kilometre taşı niteliğinde.