Kişisel verileri koruma gönüllülerinin eğitimi tamamlandı

0
Kişisel Verileri Koruma Kurumu, kişisel verilerin korunması konusunda toplumsal farkındalığı artırmak için çalışmalarına devam ediyor. KVKK’nın kişisel verilerin korunması, hukuka uygun işlenmesi ve paylaşımı noktasında üniversite gençliğini bilinçlendirmek amacıyla başlattığı “Kişisel Verileri Koruma Gönüllüsü” projesinde üçüncü aşamaya geçildi. 29 üniversitenin hukuk fakültelerinden “Kişisel Verileri Koruma Gönüllüsü” olmaya hak kazanan 90 öğrencinin katıldığı eğitim programı 9-11 Aralık tarihleri arasında Antalya’da gerçekleştirildi. 6698 Sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nda yer alan temel kavramlar, ilkeler ve kişisel verilerin işlenme şartlarından, yapay zeka ve metaverse alanında kişisel verilerin korunmasına, anayasal bir hak olarak kişisel verilerin korunmasını isteme hakkından, hukukta dijital dönüşüme kadar birçok başlıkta eğitimler gerçekleştirildi. Üniversite öğrencileri etkinlik kapsamında kişisel verilerin korunmasına yönelik düzenlenen farkındalık çalışmaları ve slogan yarışması ile keyifli anlar yaşadı.

Kişisel veri koruma farkındalığı için gençler büyük önem taşıyor

Projeye ilişkin konuşan KVKK Başkanı Prof. Dr. Faruk BİLİR, “2019 yılında başladığımız projemiz ile kişisel verilerin korunması alanında uzman bireylerin yetişmesini ve bu konudaki farkındalık ihtiyacının kamu sektörünün yanı sıra gönüllü gençler vasıtasıyla da yerine getirilmesini hedefliyoruz.  İlk aşamada 15 farklı üniversiteden 86 hukuk fakültesi öğrencisi, ikinci aşamada ise 20 farklı üniversiteden 76 mühendislik öğrencisi Kişisel Verileri Koruma Gönüllüsü oldu. Projemizin üçüncü aşamasına katılan öğrencilerimizle toplam gönüllü öğrenci sayımız 252’ye ulaştı. Proje kapsamında öğrencilerimizin bulundukları üniversitelerde resmi olarak kulüpler, topluluklar kuruluyor, kişisel verilerin korunmasıyla ilgili konferanslar, seminerler ve farkındalık çalışmaları düzenleniyor. Bu sayede veri koruma kültürünün binlerce öğrenciye ulaşması sağlanıyor” dedi.  Toplumda kişisel veri farkındalığı ile veri koruma bilinci oluşturmak ve veri koruma kültürünü yaygınlaştırmak için gençlerin önemli bir yere sahip olduğunu vurgulayan BİLİR, projenin farklı üniversite öğrencileri ile devam edeceğini ve gönüllü öğrenci sayısını artıracaklarını söyledi.

Telenor IoT 20 milyon SIM kart ile aktif hizmet veriyor

0
Küresel IoT sağlayıcısı ve telekom operatörü Telenor, son yıllarda hızlı bir büyüme yaşadı ve Avrupa’nın en iyi 3 IoT operatörü ve dünyanın en iyi IoT operatörleri arasında yer alıyor. Olumlu gelişme, mevcut müşterilerin işlerinin başarılı bir şekilde büyümesiyle birlikte yeni müşterilerin hızlandırılmış hızından kaynaklanmaktadır. Daha fazla endüstri dijitalleşmeye doğru ilerledikçe bu büyümenin devam etmesi bekleniyor. Telenor Connexion CEO’su ve Telenor IoT Başkanı Mats Lundquist: “Telenor IoT müşterilerinin bağlantı talebindeki artış çok olumlu ve küresel ölçekte olup bitenlerin yalnızca bir dalgalanması. Akıllı ürün ve sensör üreticilerinin, halihazırda etrafımızda olmakta olan bir gelişme dalgası için teknolojilerini değerlendirmeleri ve güncellemeleri gerekiyor. Önümüzdeki yıllarda genişletilmiş bir küresel ağ ve yeni teknolojik gelişmeler aracılığıyla müşterilerimizin büyümesini kolaylaştırmaya devam etmeyi dört gözle bekliyoruz” dedi. Son üç yıldır Telenor, dünya çapında Yönetilen IoT hizmetleri için Gartner Magic Quadrant’ta Lider seçildi.

Fidye yazılım saldırılarında referans model yayınladı

0
Singapur, büyüyen fidye yazılımı tehdidiyle mücadele etmek için bir plan olduğunu söylediği şeyi yayınladı ve bu tür saldırıların nasıl azaltılacağına dair yönergeler sundu. Bunlar, bir referans fidye yazılımı “öldürme zinciri” ve fidye taleplerinin ödenip ödenmeyeceğine ilişkin tavsiyeleri içeriyor. Siber Güvenlik Ajansı (CSA) Çarşamba günü yaptığı açıklamada, fidye yazılımı risklerinin ölçek ve etki açısından önemli ölçüde arttığını ve Singapur dahil ülkelerin ele alması gereken “acil” bir sorun haline geldiğini söyledi. Hükümet dairesi, “Saldırganlar operasyonlarını adaletten kaçmak için sınırlar ve yetki sınırları ötesinde yürüttükleri için doğası gereği uluslararası bir sorundur. Yasadışı parasal kazançlarla beslenen fidye yazılımı, hedeflenen ağlara yetkisiz erişimden kara para aklama hizmetlerine kadar suç hizmetleri sunan bir suç ekosistemi oluşturdu” dedi. Raporda, “önlemenin tedaviden daha iyi olduğu” vurgulanırken, beceri zincirini ilk iki aşamada kesmenin öncelik olması gerektiği ifade edildi. Raporda, “Bir fidye yazılımı öldürme zincirine ilişkin ortak bir referans modeline sahip olmak, ülkelerin birbirini daha iyi anlamasına, bilgi paylaşımını kolaylaştırmasına, fidye yazılımına karşı en iyi uygulamaları karşılaştırmasına ve mevcut ulusal önlemlerdeki boşlukları belirlemesine olanak tanır” denildi. Taslak ayrıca Singapur’un fidye ödemesinin “kesinlikle caydırılması” gerektiği şeklindeki duruşunu da destekledi. Çünkü bunu yapmak, saldırganın ana hedefi bu olduğundan fidye yazılımı sorununu daha da artıracaktır.

Siber dolandırıcılar dark web kullanıcılarının odağında

0
Çevrimiçi dolandırıcılar tüketicilere ve işletmelere her yıl milyarlarca dolara mal oluyor ve görünen o ki siber suçlular bile dolandırıcılık kurbanı olmaya karşı bağışık değil. Sophos’taki siber güvenlik araştırmacıları tarafından yeraltı pazarlarının analizine göre, siber suçlular son 12 ayda diğer dark web dolandırıcılarına en az 2.5 milyon dolar kaybetti ve bu sadece önde gelen üç siber suç forumunda, bu nedenle toplam rakamın çok olması muhtemel daha yüksek. Diğer siber suçluları dolandırmak çekici bir olasılık olabilir çünkü polisin işin içine karışma riski çok azdır. Bazı karanlık web forum moderatörleri, birisi bir dolandırıcılıkla suçlanırsa tahkim süreçleri sunarken, siber suçlu yeraltı forumlarının anonim doğası, çoğunlukla, bir dolandırıcının karşılaşacağı en kötü sonucun bir yasak olacağı anlamına gelir. Sophos’ta kıdemli tehdit araştırmacısı Matt Wixey: “Forum kuralları dolandırıcılık iddialarını desteklemek için kanıt gerektirdiğinden, haksızlığa uğrayan tehdit aktörleri genellikle özel konuşmaların ve kaynak kodunun, tanımlayıcıların, işlemlerin, sohbet günlüklerinin ve müzakerelerin, satışların ve sorun gidermenin ayrıntılı hesaplarının ekran görüntülerini memnuniyetle yayınlar” diyor.

Türk Telekom CEO’su: Yerli girişim ekosistemini globale taşıyacağız

0
Türk Telekom iştiraki TT Ventures bünyesinde yürütülen girişim hızlandırma programı PİLOT, bu yıl 10. dönem mezunlarını verdi. Programı başarıyla tamamlayan 13 girişim, Atatürk Kültür Merkezi’ndeki PİLOT Demo Day etkinliğinde girişimcilik ekosistemiyle bir araya geldi. Türk Telekom CEO’su Ümit Önal “Türkiye’deki girişimcilik ekosistemini güçlendirmeyi kendimize görev edindik. Yerli girişim ekosistemini globale taşıyacak yatırımlarımıza hız kesmeden devam edeceğiz” dedi. PİLOT’un 10. döneminde artırılmış gerçeklikten görüntü işlemeye, sağlıktan blok-zincire, yeni nesil medyadan robotiğe kadar yeni alanlarda teknoloji çözümleri geliştiren 13 ekip yer aldı.  – Dijital reklam optimizasyon ve otomasyon platformu Adsbot; – Sporcu termal görüntülerini analiz eden çözüm ai4sports; – Elektrikli araçlar için enerji transfer çözümü Car4Future; – Kısa film izleme mobil uygulaması Cineshort; – Müşterinin sesi yönetimi platformu Cloud4Feed; – Endüstriyel yapay zeka-bilgisayarlı görü sistemleri geliştirme ortamı Inovako; – Online ebeveyn ve yetişkin danışmanlık platformu Kidolog; – Yapay zeka tabanlı mobil uygulama test platformu Pensor; – Dijital bakım yönetim platformu ServisSoft; – Toplama ve teslimat süreçlerini otonomize eden online market çözümü Speedy Market; – Tokenizasyon tabanlı sporcu menajerlik oyunu platformu Sportimec; – Dekorasyon mühendislik uygulaması SugAR Technology – Görsel meditasyon ve deneyim uygulaması Visutate

ABD programına katılma fırsatı

10. dönem girişimleri, 12 hafta boyunca 250’ye yakın mentorla birebir görüşme, Türk Telekom’un iş bağlantılarına erişim ve yatırım alma fırsatını yakaladı. Programı başarı ile tamamlayan ekiplerden seçilenler Amerika programına katılma hakkı elde edecek.

PİLOT bugüne kadar 104 mezun verdi

Bugüne kadar PİLOT’tan mezun olan 104 girişime toplamda yaklaşık 30 milyon TL nakit destek verilirken, mezunlardan 45’i dışarıdan yatırım alarak proje ve fikirlerini geliştirme fırsatı yakaladı. Asya’dan Avrupa’ya, K. Amerika’dan G. Amerika’ya kadar neredeyse tüm ülkelerde faaliyet gösteren ve ülkemiz için gurur kaynağı olan PİLOT mezunlarının dışarıdan aldıkları toplam yatırım tutarı da 20 milyon dolara yaklaştı. Türk Telekom CEO’su Ümit Önal, yaptığı açılış konuşmasında şunları söyledi; “Türkiye’yi teknoloji yarışında ileri taşımak ve ülkemizden dünya markaları çıkarmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bugün, 2013 yılında hayata geçirdiğimiz Türkiye’nin ilk kurumsal girişim hızlandırma programı PİLOT’un 10. dönemini tamamlamanın mutluluğunu yaşıyoruz. Grup şirketimiz TT Ventures’ın çatısı altında yoluna devam eden PİLOT programımız, sunduğu imkanlar ve mezunlarının aldığı yatırımlar ile önemli bir marka haline geldi. Bugüne kadar PİLOT kapsamında girişimlere yaptığımız toplam nakit desteği 30 milyon TL’yi buldu. Ayrıca, bu yıl önemli bir adım daha atarak, TT Ventures’ın esnek yatırım modelleriyle daha çok girişime ulaşmasını mümkün kılacak “TT Ventures Girişim Sermayesi Yatırım Fonu”nu hayata geçirdik. Bu fon ile; büyüme potansiyeli yüksek, teknoloji odaklı girişimlere yatırım yapmayı; fonun yatırımcılarına da stratejik ve finansal fayda sağlamayı amaçlıyoruz. Bu adım, yatırım stratejimizin ilk ayağı olmakla birlikte bu alandaki yeni çalışmalarımızla yakın zamanda küresel düzeyde bir yapıya ulaşacağız. Türk Telekom olarak, girişimcilerimize ve fikirlerine olan inancımızla durmaksızın çalışarak, yerli girişim ekosistemini globale taşıyacak yatırımlarımıza devam edeceğiz.”

Bulut stratejisi yol haritası hakkında bilmeniz gerekenler

0
Dijital dönüşümlerini hızlandırmak isteyen şirketlerin buluta geçmek için bir strateji geliştirmesi ve uygulamalarını bu yeni ortama güvenli bir şekilde taşıması gerekiyor. Uygulamalarınızı kendi yapınızla dahili olarak anlamak, bulutla ilgili kararları birleştirmeye yardımcı olur. Buluta geçiş için planlama yapmaya başlamadan önce, ilk teknik planları oluşturmak, iş yüklerinizin planlandığı gibi çalışmasını sağlamak, geçiş maliyetlerini tahmin etmek, geçişi işletme üzerinde minimum etkiyle gerçekleştirmek için bulut stratejisi yol haritanızı tanımlamanız gerekir Buluta Geçiş Aşamaları Bir kuruluştaki herhangi bir dijital dönüşüm değişikliğinde, bulut yolculuğunuz boyunca varış noktasının ne olduğunu ve ara noktaların neler olacağını anlamak önemlidir. Her uygulama için birçok potansiyel hedef vardır ve bulut bilgi işlem dağıtımları bunların bir karışımı olacaktır. TOGAF yöntemine göre buluta geçiş altı aşamadan oluşacaktır:
  1. Kaynak mimarinin tanımlanması.
  2. Hedef mimarinin tanımlanması.
  3. Bulut çözümü sağlayıcılarının belirlenmesi.
  4. Bir veya daha fazla bulut sağlayıcı seçimi.
  5. Göç planı.
  6. Taşıma ve test etme.
Buluta geçiş mi yoksa bulutun benimsenmesi mi? Bu soru gerçekten önemli çünkü bulut hakkında konuşmadan önce, her kuruluşun otomasyon, çeviklik, DevOps, dahili süreçler, eski, güvenlik, veri gizliliği ve yönetişimi düşünerek her çalışanın çalışma şeklini değiştirmemiz gerektiğini anlaması gerekiyor. Geçişten önce atılması gereken temel adımlar:
  1. Bir bulut ekibi oluşturun ve roller atayın
  2. Altyapınızı anlayın
  3. Uygulamalar ve veritabanları arasındaki bağlantı ve bağlantıları tanımlayın
  4. Uygulamaların değişiklik veya yük boşaltma olmadan taşınıp taşınamayacağına karar verin
  5. Seçilen uygulamalar için bir vizyon mimarisi projesi oluşturun
  6. test sağlayıcısının tekliflerini deneyin
  7. Geçişten sonra kuruluş içindeki rollerde bir değişiklik için hazırlık yapın ve planlayın

Aeris, IoT Business’ı Ericsson’dan satın alacak

Aeris Communications ve Ericsson, hızla büyüyen IoT endüstrisinde bir lider yaratmak için bir araya geliyor. Ericsson’un IoT Accelerator ve Connected Vehicle Cloud işleri ve ilgili varlıkları Aeris  Communications’a devredilecek. Ericsson, yeni Aeris’te azınlık hissesine sahip olacak. İşlem, güçlü endüstri sinerjileri yaratmayı, IoT büyümesini hızlandırmayı ve işletmeler için IoT’yi daha da basitleştirmeyi ve hizmet sağlayıcılar için yeni fırsatlar yaratmayı amaçlıyor. İki Ericsson işletmesinin çalışanları, 2023’ün ilk çeyreğinde gerçekleşmesi beklenen işlemin kapanışında Aeris’in bir parçası olacak. Aeris’in Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Marc Jones şu yorumu yaptı: “Müşterilerimizin başarısını desteklemek için en iyi teknolojiyi oluşturmak ve Nesnelerin İnterneti alanında yeniliği desteklemek, Aeris için her zaman ön planda olmuştur. Akıllı, yazılım tanımlı IoT ağımız ve Ericsson’un önde gelen bağlantı yönetimi platformu, sektörde lider bir IoT teknolojisi yığını haline gelmenin temelini oluşturacaktır. Yeni, dönüşümsel IoT çözümlerini ve Ericsson’un IoT Accelerator ve Connected Vehicle Cloud ürünlerini müşterilerimize ulaştırmak için sabırsızlanıyoruz” dedi. Ericsson IoT Accelerator, dünya çapında 20 milyon eSIM bağlantısına sahip 95 milyondan fazla bağlı cihazı yönetmek için 9.000’den fazla kuruluş tarafından kullanılıyor. Bu işletmeler ve bağlantılar, küresel hücresel bağlantı için Ericsson’un 35’in üzerinde iletişim hizmeti sağlayıcı ortağından oluşan büyüyen ekosisteminden yararlanıyor.

Sosyal alışveriş 2023 trendleri arasında olacak

0
Deloitte’un Teknoloji, Medya ve Telekomünikasyon 2023 Tahminleri raporu, çevrimiçi alışverişten düşük Dünya yörüngesindeki geniş bant uydulara kadar, önümüzdeki yıl fark yaratması muhtemel bazı küresel teknoloji trendlerine bakıyor. Deloitte, alışveriş için çevrimiçi sosyal platformları kullanan iki milyardan fazla insan sayesinde sosyal ticaret pazarının gelecek yıl 1 trilyon doları aşacağını tahmin ediyor ve bu, geleneksel e-ticaretten daha hızlı büyüyen bir pazar anlamına geliyor. Bu büyümeye önemli bir katkı, sosyal medya etkileyicilerinin başarısı ve insanları, özellikle de Z Kuşağı tüketicilerini para harcamaya ikna etme becerileridir. Deloitte’un da belirttiği gibi, Z kuşağı dünyanın en büyük kuşak kohortu ve dünya nüfusunun yüzde 30’undan fazlasını oluşturuyor. Danışman, bu yeni gelişen dijital yerli kuşağının çoğunun “tamamen sosyal, tamamen çevrimiçi ve her zaman” olma eğiliminde olduğunu söylüyor. Raporda, “Gelecekte, Gen Z’lerin istedikleri ve ihtiyaç duydukları ürünler için hiper hedefli ve kişiselleştirilmiş reklamlar almaya devam edecekleri yerde, doğrudan zaten tanıdıkları ve sevdikleri etkileyicilerden doğrudan çevrimiçi olmaya devam etmeleri bekleniyor” ifadelerine yer verildi. Deloitte’nin telekom, medya ve eğlence sektöründen sorumlu başkan yardımcısı Jana Arbanas, etkileyiciler, algoritmalar ve Z kuşağının çevrimiçi ürün satın alma eğiliminin birleşiminin dijital alışveriş patlamasına katkıda bulunduğunu söylüyor.

Volkswagen 2023 için temkinli yaklaşıyor

0
Volkswagen ekonomik gerileme, yüksek enerji fiyatları ve artan faiz oranları nedeniyle finansal hizmetler birimi için sorunlu bir 2023 öngördü. Braunschweig’deki Volkswagen Finansal Hizmetler CFO’su Frank Fiedler, “İnsanların durgunluk beklentileri nedeniyle daha temkinli olduğunu görüyoruz ve çok fazla araba satmıyoruz” dedi. Artan faiz oranlarının önümüzdeki yıl kazançları üzerinde baskı oluşturabileceğini söyleyen Volkswagen biriminin faaliyet karı için henüz somut bir tahminde bulunamayacağını da sözlerine ekledi. Volkswagen Finansal Hizmetler, cari yılda kullanılmış otomobiller için yüksek fiyatlardan ve düşük kredi ve kalıntı değer risk maliyetlerinden hala kâr elde etti. Fiedler, 5 milyar € – 5,5 milyar € işletme karı bekliyordu. Bu, 2021’de yaklaşık 5 milyar Euro’luk bir önceki tahmin ve 5,7 milyar Euro’luk işletme karı ile karşılaştırıldığında pek de yeterli değil diyebiliriz. Volkswagen, son COVID ile ilgili kilitlenmeler sırasında bir duraklamanın ardından Çin’de üretime yeniden başladı. Otomobil üreticisi, Chengdu’daki Ortak Girişim fabrikasında ve Changchun’daki fabrikasında faaliyetlerine yeniden başladı.

Enerji depolamadaki büyüme güneş enerjisini geride bırakacak mı?

0
Geliştiriciler ve elektrik santrali sahipleri, ABD Enerji Bilgi İdaresi’nin (EIA) en son raporuna göre, önümüzdeki üç yıl içinde ABD’de şebeke ölçeğinde pil depolama kapasitesini önemli ölçüde artırmayı ve 2025’in sonunda 30 GW’a ulaşmayı planlıyor. ABD’de pil depolama kapasitesi, elektrik depolama kapasitesinin hızla artmaya başladığı 2020’den önce önemsizdi. Hatta bu trend tüm dünya için geçerliydi. Ancak Ekim 2022 itibariyle, ABD’de 7,8 GW şebeke ölçeğinde pil depolaması çalışıyordu. Geliştiriciler ve santral operatörleri, yıl sonuna kadar 1,4 GW daha fazla pil kapasitesi kullanmayı bekliyor. 2023’ten 2025’e kadar 20,8 GW daha pil depolama kapasitesi eklemeyi planlıyorlar. ABD pil depolama kapasitesindeki dikkate değer büyüme, ülkenin şebeke ölçeğindeki güneş enerjisi kapasitesindeki erken büyümeyi bile geride bırakıyor. ABD güneş enerjisi kapasitesi 2010’da genişlemeye başladı ve 2010’da 1 GW’ın altından 2015’te 13,7 GW’a çıktı. Buna karşılık, pil depolamanın 2020’de 1,5 GW’dan 2025’te 30 GW’a çıkmasını bekliyoruz. Güneş enerjisi gibi, pildeki büyüme depolama ABD elektrik üretim portföyünü değiştirecektir.

Toshiba yıl sonu tahminlerini düşürüyor

0
Toshiba, ikinci çeyrek karında yaşanan yüzde 75’lik düşüşün ardından tüm yıl faaliyet karı görünümünü düşürdü. Japon dev holding, sabit disk sürücüsü pazarındaki düşüş ve yazıcı birimi Toshiba Tec Corp’un hisse fiyatlarındaki düşüş nedeniyle değerleme kaybı gibi bir dizi faktörün kazançlarını etkilediğini söyledi. Mart ayında sona eren yıl dönemi için kar tahminini kabaca çeyrek azaltarak 125 milyar yen’e (885 milyon dolara) düşürdü. Toshiba’nın yaklaşık %40’ına sahip olduğu bir bellek yongası üreticisi olan Kioxia Holdings Corp da Ekim ayından itibaren üretimi yaklaşık yüzde 30 azaltacağını söyledi. Birçok ekonomide keskin bir şekilde yükselen enflasyon, jeopolitik gerilimler ve Çin’deki COVID-19 kısıtlamaları nedeniyle akıllı telefonlara ve kişisel bilgisayarlara olan talep düştüğü için çip piyasası sert bir darbe aldı. Temmuz-Eylül çeyreği için Toshiba, 7.5 milyar yen (53.2 milyon dolar) işletme karı bildirdi. Bu, 36.9 milyar yenlik Refinitiv konsensüs tahmininin çok altında kaldı.

Walmart fintech girişimiyle yeni seçenekler sunacak

0
Walmart destekli girişim, şimdi satın al sonra öde şirketleriyle rekabet etmek istiyor. One adlı girişim, ödeme hizmetinin kendi versiyonunu gelecek yıl en kısa sürede piyasaya sürmeye hazırlanıyor. Çoğunluğu Walmart’a ait olan şirket, alışveriş yapanların Walmart’ın web sitesi ve mağazalarının yanı sıra diğer perakendecilerde kullanabilecekleri bir hizmet başlatmak istiyor. Çaba, kısmen daha zorlu bir ekonomik zeminden ve tüketicilerin enflasyon tarafından sıkıştırılmış hissetmesinden kaynaklandı. One, aylık perakende satış rakamları artmaya devam ederken büyüyen ödeme hizmetleri kategorisine giriyor. Ancak bazı Amerikalılar gıda, konut ve daha fazlasının fiyatlarını artıran enflasyondan kaynaklanan baskı belirtileri gösteriyor. Bu uzatılmış cüzdanlar, tüketicilerin satın alma işlemlerini başka şekillerde ödemeye olan ilgisini artırabilir. Şimdi satın al, sonra öde, müşterilerin bir satın alma işlemini faizle birlikte sabit aylık ödemelerle kademeli olarak ödemelerine olanak tanır. Walmart, girişimi 2021′in başlarında oluşturup desteklediğinden beri daha da büyüdü. Bu yılın başlarında açıklanmayan bir miktar karşılığında diğer iki fintech girişimini , One ve Even’ı satın aldı . One adını benimsedi ve tüketicilerin paralarını yönetebilecekleri hepsi bir arada bir uygulama olmayı hedefliyor.

Teknopark İstanbul’dan Türkiye’nin ilk uydu kuluçka merkezi!

0
Teknopark İstanbul’un faaliyetlerine yeni bir soluk getireceği Cube Beyoğlu için, Beyoğlu Belediyesi, İTÜ, ODTÜ ve Boğaziçi Üniversitesi’nin de katıldığı törenle Beyoğlu Uydu Kuluçka İş Birliği Protokolü imzalandı. 8 Aralık Perşembe günü Cube Incubation merkezinde gerçekleşen imza töreni, Teknopark İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Metin Yerebakan ve Teknopark İstanbul Genel Müdürü Bilal Topçu’nun yanı sıra, Beyoğlu Belediyesi Başkanı Haydar Ali Yıldız, Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Naci İnci, İTÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Koyuncu ve ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Verşan Kök’ün katılımıyla gerçekleşti. Sunacağı imkânlarla girişimcilik ekosistemine yeni bir soluk getirecek Teknopark İstanbul’un şehir merkezindeki faaliyetlerinin merkezi olacak Cube Beyoğlu, Türkiye’nin ilk uydu kuluçka merkezi olma niteliği taşıyor. Teknopark İstanbul ve kuluçka merkezi Cube Incubation’un girişimcilik ekosistemindeki tecrübesi ve güçlü akademik kurumların desteği sayesinde girişimcilik ekosistemine yeni bir soluk getirecek. İstiklal Caddesi, Mis Sokak’ta önümüzdeki ay açılması planlanan 5 katlı Cube Beyoğlu’nda yapay zekâ, dijital sanat, simülasyon, oyun, artırılmış gerçeklik, VR ve mobil uygulama tematik alanlarına yoğunlaşılacak. Ayrıca, Cube Incubation destekleri ile girişimcilere yönelik 7/24 açık modern çalışma alanları, eğitim ve etkinlikler, mentorluk, akademik ve teknik danışmanlık, teknik ve girişim analizleri, yatırımcı ve firma görüşmeleri, veri tabanlarına erişim, TTO destekleri ile teknopark vergi avantajı gibi birçok imkân sağlanacak. Topçu: “Oyun teknolojisinin merkezi olacak” Teknopark İstanbul Genel Müdürü Bilal Topçu, “Yüksek teknoloji odaklı yenilikçilik faaliyetlerinin cazibe merkezi olma hedefimiz doğrultusunda hayata geçecek olmasından büyük heyecan duyduğum Cube Beyoğlu, Türkiye’de bir ilk olması açısından da önemli. Burada girişimcilik ekosisteminin gelişmesi için çalışmalar yürütülecek. Örneğin, oyun teknolojisiyle ilgili konular Cube Beyoğlu’nda planlanacak” dedi. Yıldız: “Gençlerimiz yarının dünyasına hazırlanacaklar” Projenin ev sahibi Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız, gençler için 100. Yıla Yakışır Beyoğlu mottosuyla projelerini gerçekleştirdiklerini ve planladıklarını açıkladı. “Cumhuriyetimizin 100. Yılında Milli Mücadele’nin adını taşıyan İstiklal Caddesi’nde bir ilki daha gerçekleştirmenin ve gençlerimizin hizmetine sunmanın gururunu yaşıyoruz. Burada gençlerimiz yarının dünyasına hazırlanacaklar ve yarının dünyasında Türkiye’yi daha güçlü yapmak için eğitim görecekler” dedi.

Bilişim Vadisi’nde neler oluyor?

0
Uçan arabadan yapay zeka projelerine, mobil uygulamadan siber güvenliğe birçok projeye ev sahipliği yapan Bilişim Vadisi’ni konuştuk.

Bilişim Vadisi’nde neler oluyor?

Türkiye’nin Bilişim Vadisi’nin fikri temelleri 2011, fiziki temelleri de 2015 yılında atıldı. 2019 yılında faaliyete başlayan Vadi, 2021 yılı itibariyle de Türkiye’nin en büyük teknoloji geliştirme bölgesi oldu. Bilişim Vadisi, Milli Teknoloji Hamlesi’nin vizyonunu hayata geçirmek adına Türkiye’nin ekonomik ve teknolojik olarak tam bağımsızlığını sağlayabilmek hedefiyle çalışmalarını sürdürüyor. Bu bağlamda Vadi, Türkiye’nin savunma sanayinde kaydettiği başarının sivil teknolojilere aktarılmasında önemli bir köprü işlevi görüyor. Bilişim Vadisi, bilimin teknolojiye, teknolojinin ürüne dönüştüğü ve ticarileştiği bir platformdur. Bu platform bünyesinde her birinin kendine has kümelenmeleri bulunan Mobilite, Bağlantı Teknolojileri, Siber Güvenlik, Tasarım Teknolojileri, Akıllı Şehirler ve Oyun Teknolojileri kategorilerinde ekosistemi güçlendirecek çalışmalar yürütülüyor.

Getir rakibi Gorillas’ın tamamını satın aldı

Dakikalar içinde market ürünleri teslimatı iş modelini ortaya çıkan Getir, Berlin merkezli hızlı teslimat şirketi Gorillas’ın tamamını satın aldı. Bu hamle, Getir’in hızlı market teslimatı sektöründeki konsolidasyona öncülük ettiğinin bir kez daha altını çizdi.  Alman rakibini satın almak için 1,2 milyar dolar ödeyen Getir’in toplam değeri şu anda 10 milyar dolar seviyesinde. Her iki şirket pandemi döneminde büyük bir yükseliş sağladı ve 2022’den bu yana yatırımcılardan 3 milyar dolardan fazla para topladı.

Getir rakibi Gorillas’ı 1,2 milyar dolara satın aldı

2015 yılında kurulan ve üç kıta 9 ülkede faaliyet gösteren Getir, bu yıl, Avrupa’da hızlı market ürünleri teslimat sektörünün ilk decacorn’u olmuştu.  Getir Kurucusu Nazım Salur konu hakkında yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi; “Piyasalar inip çıkabilir, ama önemli olan kullanıcılarımızın hizmetimizi seviyor olması ve sunduğumuz kolaylığın herkes tarafından kabul görmesi. Hızlı market teslimatı sektörü önümüzdeki uzun yıllar boyunca istikrarlı biçimde büyümesini sürdürürken, Getir de 7 yıl önce icat ettiği bu sektöre liderlik etmeye devam edecek.”

Akıllı ve bağlantılı fabrikalar otomasyonla gerçeğe dönüşüyor

0
Yasemin Giden, Infor Türkiye Kanal Yöneticisi: Özellikle imalat endüstrisinde otomasyon karmaşık bir konu. Peki otomasyon trendi hızlanmaya devam edecek mi? Infor, akıllı ve bağlantılı fabrikaların bazı örnekleri eşliğinde bu konuyu inceliyor.

COVID-19 pandemisi döneminde hızlanan, üretim sektöründe oyunun kurallarını değiştiren beklenmedik gelişmelerden biri otomasyonun benimsenmesi oldu. Bu etki özellikle fabrikalar üretim katlarında kendini çok daha fazla belli ediyor. Üreticiler bugüne dek fabrikalarını işçilik maliyeti düşük olan, az gelişmiş ülkelerde konumlandırdılar. Üretimde müşterilere yakınlık veya ekolojik kaygılar gibi faktörlerden ziyade, dünya çapında işgücü maliyeti avantajına yönlendirilen bir coğrafi ayak izini benimsediler ve hâlâ da bu alışkanlığın peşinden gidiyorlar.

Ürünlerin onları satın alan müşterilerden çok daha uzakta üretilmesi, tedarik zincirlerinin de genişlemesine neden oldu. Ancak pandemi ve diğer bazı faktörler eşliğinde bu durum değişiyor. Son iki yıldır giderek hızlanan, yıkıcı bir ortamdan geçiyoruz. Gecikmeleri ve nakliye maliyetlerini azaltma ihtiyacının yanı sıra daha sürdürülebilir üretim arayışları, kuruluşların üretime dair ayak izlerini buna uygun hale getirmelerine yol açıyor.

Peki bu ne anlama geliyor?

1980’lerden bu yana küresel imalat iş modeli, fabrikalarını işgücü maliyetlerinin ucuz olduğu ülkelerde kurmaya odaklandı. Bu, küresel tedarik zincirlerinin ve zamanında kaynak sağlayabilme becerisinin verimli ve uygun maliyetli olduğu dönemlerde gayet anlamlıydı. Oysa bugün nakliye maliyetleri tavan yapmış durumda. Gemilerde konteyner ve spot bulmak oldukça zor. Şirketler nakliye ihtiyacını azaltmanın ve üretimi müşterilere daha yakın hale getirmenin faydalarının farkına varıyor. Ancak tüm bunlar, fabrikaların nasıl çalıştığını yeniden gözden geçirmeyi gerektiriyor.

Neyse ki dijitalleşmeyle birlikte otomasyon, robotik, makine öğrenimi ve üretim tekniklerindeki gelişmeler, üreticilerin müşteriye daha yakın ülkelerde ve şehirlerde otomasyona dayalı, daha küçük ve çok daha akıllı fabrikalar kurabilme yeteneğini artırdı. Otomasyonun şirketlerin işçilik maliyetlerini düşürmelerine yardımcı olması, üretimi talebin olduğu ana noktaya geri döndürme ve yeniden konumlandırma çabalarına hız kazandırdı.

Otomasyonla neler mümkün?

Otomasyon, üreticilerin gelişmiş ülkelerde yeni akıllı fabrikalar kurmasını sağlıyor. Fabrikaların çok daha az kaynakla çalışmasına yardımcı oluyor. Daha az işçilik, daha az işçilik maliyeti demek. Almanya ve Japonya gibi yüksek maliyetli üretim noktalarında faaliyet gösteren fabrikalar, üretim için büyük ölçüde otomatik hale getirildi. Bunlar makine ve ekipmanların bakımını çoğunlukla yetenekli mühendislere emanet ederek çok daha az sayıda çalışan istihdam ediyor. Ayrıca tamamen standardize edilen dijital ve otomatik süreçler, insan etkileşimini ve manuel görevleri içeren süreçlerden çok daha hızlı gerçekleştirilebiliyor.

Artan otomasyon kullanımı, tesislerin yüksek maliyetli fakat aynı zamanda eğitim seviyesi yüksek ülkelerde bulunmasını akıllıca bir hareket haline getiriyor. Örneğin üretim makinelerinin koordinasyonu için hazırlanan bir üretim yürütme sistemi (MES), makine bakım çizelgesine bağlı görevleri otomasyona devredebiliyor. Ancak yine de kararların sonuçtan doğrudan sorumlu kişiler tarafından alınması gerekiyor. Bu insana özgü karar verme ihtiyacı gerçek anlamıyla “karanlık fabrikalara” giden yolun önünde bir engel gibi görünse de ilerlemeye mani değil. Fabrikalar ne kadar akıllı hale gelirse, pazar değişimlerine o kadar esnek tepki verebiliyor.

Otomasyon kurgulamak karmaşık bir iş. Herhangi bir tesiste otomasyonun temelini atmak için yapılması gereken çok iş var. Bu nedenle çoğu üretim tesisi için en acil sorun en son teknolojinin nasıl uygulanacağı değil. Çoğunun zaten veri analitiği, dijital üretim teknolojileri veya yapay zeka için pilot projeleri ve uygulamaları mevcut.

Buradaki temel zorluklar, tüm bu farklı teknolojilerin nasıl bir araya getirileceği ve bunların üretim ortamına nasıl yayılacağı etrafında toplanıyor. Eski teknolojileri küresel ölçekte değiştirmek, genellikle iş akışlarında ve ölçümlerde de değişiklik anlamına geliyor. Bu değişiklik oldukça zorlayıcı olabiliyor. Bu nedenle tüm üretim tesislerinde operasyonları standart hale getirmek, temel performans göstergelerini (KPI’ler) aynı şekilde izleyebilmek ve tüm operasyonlarda iyi tanımlanmış süreçleri otomatikleştirmek, ilk ele alınması gereken alanlar olarak öne çıkıyor.

Örneğin:

Fabrikaları büyük müşteri tabanlarına yakınlaştıran şirketlerin Avrupa ve ABD pazarlarındaki yatırımlarında artış görüyoruz. Procter & Gamble, yerel yeteneklerden, yerel üniversitelerin ve girişim şirketlerinin oluşturduğu ekosistemlerinden yararlanmak için Çek Cumhuriyeti’nde akıllı bir fabrika kurdu. Önde gelen yarı iletken üreticileri olan Infineon ve Intel insan kaynağına erişebilmek, mühendislik ve tasarımda kapasite ve kontrolü artırmak için yüksek maliyetli ülkelerde yeni fabrikalar kuran ilk şirketler arasındaydı. Infineon Avusturya’nın Villach kentinde yeni bir akıllı tesis inşa ederken, Intel de 2021 yılında Atlanta’da bir tesis inşa etti.

Ayrıca Intel, Mayıs ayında Avrupa’daki bir çip üretim tesisine 33 milyar Euro yatırım yapmayı planladığını duyurdu. Avrupa’daki yeni fabrika yatırımlarının son örnekleri arasında 4 Nisan’da Ontario’daki iki üretim tesisine toplam 2 milyar dolar yatırım yaptığını açıklayan General Motors ve 2025’ten itibaren Avrupa pazarı için lityum iyon piller üretmek üzere 60 GWh kapasiteli Gigafactory’sini Avrupa’ya yerleştirme kararı alan Northvolt yer alıyor. Bu yatırımlar aynı zamanda binlerce kişiye yüksek teknolojiye dayalı iş olanağını müjdeliyor.

Daha fazla otomasyona dayalı fabrikalar karmaşık bir yapı ortaya koyuyor. Bunlar kas gücü yüksek çalışanların aksine, özel becerilere, üniversite derecelerine sahip çalışanlara ihtiyaç duyuyor. Ancak gelişmiş ekonomilerde üretim tesislerini işletmek için istekli ve kalifiye iş gücü bulmak giderek zorlaşıyor. Doğru beceri ve bilgiye sahip çalışan sıkıntısı, yüksek maliyetli ülkelerde ücretleri daha da artıran bir faktör. Daha yüksek fiyatlı emeğin, otomasyonun sağladığı düşük emek taleplerini ortadan kaldırıp kaldırmayacağı ise henüz belli değil.

Trend hızlanmaya devam edecek mi?

Haziran ayında LEGO, Virginia’daki yeni fabrikasına 1 milyar dolar yatırım yapacağını duyurdu. Oyuncak üreticisinin daha önce Connecticut’ta bir fabrikası vardı, ancak talep yetersizliği nedeniyle 2006’da kapanmıştı. Yeni fabrika, LEGO’nun Meksika, Monterrey ile birlikte Kuzey Amerika’daki ikinci fabrikası olacak.

LEGO’nun açıklamasına göre fabrika 1.700 kişiye istihdam yaratacak ve fabrikanın gereksinimlerinin yüzde 100’ünü sağlamaya yetecek kadar enerji üretebilen bir güneş enerjisi altyapısına sahip olacak.

LEGO Group Operasyon Direktörü Carsten Rasmussen, şunları söylüyor:

“Fabrikalarımız ürünlerimizin katetmesi gereken mesafeyi kısaltan, en büyük pazarlarımıza yakın bir konumda yer alıyor. Bu durum değişen tüketici taleplerine hızla yanıt vermemizi sağlıyor ve karbon ayak izimizi yönetmemize yardımcı oluyor. LEGO tuğlalarımız nesiller boyu dayanacak şekilde üretiliyor. Bu nedenle hassas kalıplama teknolojisiyle çalışmak üzere eğitilmiş, yetenekli çalışanlara ihtiyacımız var. Yarını inşa edecek bireylere ilham verme ve gelişimlerine katkı sağlama misyonumuzla motive olmuş harika bir ekip oluşturmaya yardımcı olmak için, Virginia Talent Accelerator programıyla beraber çalışmayı dört gözle bekliyoruz.”

Akıllı Fabrikalar – otomasyonun geleceği ve daha sonrası

Gittikçe daha fazla sayıda üretici otomasyonu, sürdürülebilir uygulamaları ve tesislerin yakınlaşmasını benimserken, yalnızca otomasyonu değil, Endüstri 4.0’a dayalı diğer teknoloji ve süreçleri de kullanan akıllı fabrikalar giderek yaygın hale geliyor. Infor, üreticilerin yeni teknolojilerin kullanım örneklerini keşfetmelerine ve tesislerini akıllı fabrikalara dönüştürmelerine yardımcı olmak amacıyla Wichita Eyalet Üniversitesi’nin İnovasyon Kampüsü’nde The Smart Factory @ Wichita’yı açmak için Deloitte ile işbirliğine gitti.

Net sıfır enerji tasarımına sahip bir binada yer alan The Smart Factory @ Wichita, yenilenebilir enerji akıllı şebekesi tarafından desteklendi ve rüzgâr ağaçları, güneş odaklı cihazlar ve akıllı aydınlatmalarla donatıldı. Tesis, akıllı fabrikalara dair yetenekleri geliştirmek ve keşfetmek için tamamen işlevsel bir üretim hattı ve deneysel laboratuvarlar içeriyor.

Deloitte, Endüstri 4.0’ keşfetmekle ilgilenen şirketler için kuruluşun ilgi alanlarına göre özelleştirilmiş bir ziyaret deneyimi oluşturuyor. Deneyim, laboratuvar temelli gösteriler, hayata geçen kullanım örnekleri ve kuruluşun büyümeyi hızlandırmak için bir yol haritası oluşturmasına yardımcı olmak üzere tasarlanmış uygulamalı atölye çalışmasını içeriyor.

Pek çok üretim sektörü temsilcisinin, önümüzdeki yıl Smart Factory @ Wichita’nın 60 bin metrekarelik tesisinden faydalanması bekleniyor. Ziyaretçilerin yapay zeka, makine öğrenimi, büyük veri, bulut ve uç bilişim uygulamaları, robotik ve görüntü çözümleri dahil olmak üzere bir dizi gelişmiş üretim tekniğini, Endüstri 4.0 teknolojilerini ve konseptini test edebilecekleri, fonksiyonel bir üretim katına erişimleri olacak.

Smart Factory @ Wichita üreticilere kapılarını daha yeni açmış olsa da, Infor, Deloitte ve Wichita State arasındaki işbirliği, onlara yeni iş modellerini nasıl yönlendirebilecekleri ve kaliteyi, üretkenliği ve sürdürülebilirliği nasıl artırabilecekleri konusunda şimdiden fikir veriyor. Infor, Deloitte, Wichita State ve AWS’yi içeren güçlü Akıllı Fabrika iş ortağı ekosistemi, çok sayıda sektörde yer alan üreticilerin buluta olan yolculuklarını hızlandırmalarına, en son Endüstri 4.0 teknolojilerini benimsemelerine ve işletmelerini dönüştürmelerine olanak sağlayacak.

Birçok şirket, yapay zeka da dahil olmak üzere Endüstri 4.0 teknolojilerini iş süreçlerine entegre etmeye başladı bile. Dünyanın en büyük çok yönlü forklift üreticisi olan Infor müşterisi Combilift, her müşterinin sektöre özel operasyonel ihtiyaçlarını karşılamak üzere tasarlanmış 60 bin benzersiz araca sahip.

Servise ihtiyaç duyan araçların doğru parçaları almasını sağlamak amacıyla Combilift, Infor CloudSuite Endüstriyel ERP sistemiyle birlikte Infor’un Coleman AI çözümünü kullandı. Bu, belirli işler için parça listesi oluşturma sürecini otomatikleştirmeye, önerilerin verimliliğini ve doğruluğunu artırmaya, hizmet teklifi sürecini ölçeklendirmeye, personel üzerindeki stresi azaltmaya ve arızaların ilk seferinde giderilmesine yardımcı oldu. Combilift Global Parça Müdürü Kenny Gilmour, şunları söylüyor:

“Küresel parça departmanımız, araçlara servis vermek için gereken parçaları belirlerken bilgiye dayalı, manuel bir süreçle hareket ediyordu. Bu yaklaşım özellikle deneyimsiz personelin olduğu koşullarda her zaman doğru ve tutarlı değildi. Küresel personel kıtlığı eşliğinde eğitimli personeli işe almaya çalışmak son derece zor hale geldi. Ancak Infor Coleman AI ile makineyi eğitebiliriz, karşılığında o da bizi eğitebilir.”

Uygulamayla birlikte 60 günden daha kısa sürede öneriler doğrudan Infor CloudSuite Industrial Parts Eliminator ekranına iletildi. Parça departmanı gününün çoğunu burada geçiriyor. Bu nedenle söz konusu önerilerin doğrudan iş uygulamasına aktarılması, aşağıdaki sonuçlar eşliğinde daha hızlı ve daha doğru teklifler oluşturulmasını sağlıyor:

  • İlk tamirle çözüme ulaşmada yüzde 30 artış
  • Servis işlerini yüzde 30 daha hızlı tamamlanıyor
  • İşlem başına gelirlerde yüzde 30 artış
  • Servis odaklı iş maliyetlerinde yüzde 40 azalma
  • İlgili parçaları belirlemek 75 daha hızlı (20 dakikadan 5 dakikaya indi)
  • Daha az ekipman arızası nedeniyle iyileştirilmiş müşteri memnuniyeti ve artan referans oranı
  • Yeni işe alınanları eğitmek için daha az zaman harcanmasıyla artan verimlilik

Dijital Yol, KOBİ’lerin rekabet gücünü artırıyor

0
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Kalkınma Ajansları Genel Müdürlüğü ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından, küçük ve orta ölçekli işletmelerin dijitalleşmenin getirdiği fırsatları yakalamalarına destek olmak amacıyla geliştirilen Dijital Yol Platformu bugün yapılan toplantıyla tanıtıldı. Platform, imalat ve turizm sektöründeki KOBİ’lerin COVID-19 pandemisiyle daha da belirginleşen dijitalleşme ihtiyaçlarına yanıt vermek ve dijitalleşen iş dünyasında rekabet edebilirliklerini artırmak amacıyla yürütülen çalışmaların bir parçası olarak oluşturuldu.

Dijital Yol Platformu tanıtıldı

Dijital Yol Projesi Kapanış ve Dijital Yol Platformu tanıtım toplantısına katılan Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Çetin Ali Dönmez; “Ülkemiz ekonomisinde de gerek sayı gerekse toplam üretim değeri bakımından önemli bir ağırlığı bulunan KOBİ’lerde dijitalleşme yoluyla elde edilecek verimlilik artışları ve performans kazanımları, ülkemizin ekonomik büyümesi açısından oldukça kritik durumdadır. Bakanlığımızın politika ve stratejileri bakımından da dijitalleşme ve dijital dönüşüm her zaman ön planda olan konulardan birisidir..  Dijitalleşme gündemi her ne kadar makro ve sektörel ölçekte ele alınan bir konu olsa da bölgesel kalkınma gündemi açısından da stratejiler, program ve projeler geliştirdiğimiz bir alandır. Dijital Yol Projemizin yerelde KOBİ dijitalleşmesine yönelik çalışmalara önemli bir katkı sağladığına ve ülkemiz açısından başarılı bir uygulama örneği olduğuna inanıyoruz” dedi. UNDP Türkiye Mukim Temsilcisi Louisa Vinton; “ COVID-19 dijitalleşmenin gücünü anlamamızı sağladı. Pandeminin yarattığı zorlukları ele alırken, yalnızca hareket ve etkileşimdeki kısıtlamaları telafi etmek için değil, aynı zamanda verimlilik ve rekabet edebilirlikte ileriye doğru sıçramalar yapmak için dijital araçları uygulamaya yönelik çok büyük yeni fırsatlar gördük. Aynı zamanda, ülkeler arasında ve ülke içinde, zengin ve yoksul, kentsel ve kırsal alanlar, erkekler ve kadınlar arasındaki dijital uçurumu kapatmanın ne kadar hayati olduğunu anladık.” dedi. Kalkınma Ajansları Genel Müdürlüğü ve UNDP tarafından projenin uygulama alanı olarak imalat sektörü için Orta Anadolu (ORAN), Doğu Marmara (MARKA) ve Trakya (TRAKYAKA), turizm sektörü için Ahiler (AHİKA), Batı Akdeniz (BAKA), Güney Marmara (GMKA) kalkınma ajanslarının sorumluluk alanındaki altı bölge ve bu bölgelerde yer alan 21 ildeki KOBİ’lere yönelik eğitim ve danışmanlık faaliyetleri gerçekleştirildi. Farklı illerde düzenlenen eğitimlere yaklaşık 300 kişi katıldı. 12 ilden 30 KOBİ’ye işletmeye özel dijitalleşme yol haritalarını belirlemek üzere bire bir danışmanlık hizmeti verildi. Ayrıca, proje kapsamında Dijital Yol Platformu oluşturuldu. Web tabanlı platform öncelikle dijital olgunluk değerlendirme aracı ile platforma kayıt olan işletmelerin dijitalleşme süreçlerinde nerede olduklarını görmelerini sağlayan bir değerlendirme sunuyor. Dijital yolculuk ekseninde tasarlanan değerlendirme aracında dijital dönüşüme yönelik ilerlemeler ve işletmenin dijitalleşme seviyesi sembolik bir kimlik-persona tanımlanarak değerlendiriliyor. Yol arayan, harita okuyucu, gezgin, keşif yolcusu, ufuk yolcusu isimleriyle tanımlanan personalar işletmenin dijitalleşme seviyesini ortaya koyarak, ihtiyacı olan eğitim ve danışmanlığa yönlendiriyor ya da dijital çözüm için teknoloji hizmeti sunanlarla dijitalleşme ihtiyacı olan KOBİ’leri bir araya getiriyor. Mozaik fonlama ile mevcut finansal kaynaklara, özellikle kalkınma ajanslarının dijitalleşme ile ilgili mali ve teknik destek programlarına platform üzerinden ulaşılabiliyor. Platforma bugüne kadar 297 KOBİ, 30 danışman, 28 hizmet olarak yazılım (SaaS) tedarikçisi kaydoldu. Platforma kayıt olan firmaların yaklaşık yüzde 40’ı dijital olgunluk değerlendirmesini tamamladı. Ayrıca proje süresince farklı kalkınma ajansları tarafından KOBİ’lerin dijitalleşmesine yönelik 6 destek programı geliştirildi. Ayrıca proje kapsamında Kadın Dostu Dijital Yol: Türkiye’de Turizm ve İmalat Sektörlerinde Dijitalleşme Raporu hazırlandı. Rapor, dijital dönüşümü kadın emeği ve kadın iş gücü açısından analiz ediyor ve dijitalleşmenin teknoloji alanlarında ve iş gücünde toplumsal cinsiyet eşitliğini teşvik edecek şekilde nasıl uyarlanabileceğine yönelik öneriler de sunuyor. Dijital Yol Projesi, ülkelerin COVID-19 pandemisine hızlı tepki vermesi ve müdahale önlemleri tasarlamasına yardımcı olmak için 2020’de UNDP altında oluşturulan UNDP Acil Müdahale Fonu tarafından finanse edildi.

BTM girişimlerinden Clicksy’ye, 675 kişi yatırım yaptı

0
BTM girişimlerinden Clicksy, Fonbulucu kitlesel fonlama platformu üzerinden 3 milyon 61 bin 347 lira yatırım topladı. Clicsky için toplam 675 kişi yatırım yaptı. Hedeflenen rakamın üzerine çıkan kampanya, yüzde 105.6 başarıya ulaştı.  Hem uygulama hem de masaüstünde hizmet veren bir Clicksy global ölçekte büyük bir pazar payına sahip olan Foto Kitap ürününün Türkiye’deki öncüsü konumunda. Clicksy, akıllı telefonlardaki ya da sosyal medya hesaplarındaki fotoğrafların kaybolup gitmesine karşı yaratıcı ve kalıcı çözüm sunuyor.  Türkiye pazarında B2C Fotokitap pazarı henüz olgunlaşmadığını belirten Clicksy kurucusu Erdil Akın, bu pazarı hızla oluşturmak ve büyütmek hedefinde olduklarını söyledi. Pazarın önümüzdeki üç yılda en az yüzde 15 büyüyeceğini öngördüklerini belirten Erdil Akın, Clicksy’nin en az yüzde 50 pay alacağını ve ilerleyen yıllarda pazarın olgunlaşacağını ve çok daha fazla yeni oyuncunun gelmesi ile birlikte pazarın çok daha yüksek oranlı büyüyeceğini kaydetti. Akın, Clicksy olarak pazarda yüzde 30-35 seviyesinde bir payı korumayı planladıklarını dile getirdi.

Clicksy için üç yıllık plan hazır

Yatırım sonrası pazarlama faaliyetlerine hız vererek 36 ay sonunda 73 milyon lira ciro, 23 milyon lira brüt kar elde etmeyi hedeflediklerini belirten Akın, Avrupa ölçeğinde sektöründeki en gelişmiş uygulama ve web yazılımlarından biri olduklarını, Türkiye’de ise önemli bir rekabet avantajları olduğunu kaydetti. “Yeni fikirlerimizi hızla geliştirerek dünyaya açılmak için planlarımızı yaptık. Önce Avrupa sonra da Arap Yarımadası ve Türk Cumhuriyetlerine satışa başlayacağız” diyen Akın, “B2B kanalında düğün ve yenidoğan fotoğrafçıları ile işbirliği yaparak sektörün dijital dönüşümünü sağlayacağız. Kurumsal şirketler ile işbirliği yaparak kişiye özel fotoğraf albüm ya da takvimleri ile birlikte yılbaşı ve doğum günleri için kişiye özel hediye sektörüne gireceğiz” dedi.  Akın, “Fenerium,Vodafone, Hopi, Mono, Fujifilm, Studio, Hepsiburada, gibi Türkiye’nin önde gelen platformları ve markaları ile işbirliği yapıyoruz. Fiziksel baskı ürünlerinin yanında, müşterilerimizin yaptığı bu özel tasarımların dijital versiyonlarını sosyal medyada paylaşabileceği, sahip olabileceği, filtreleyip, makyajlayabileceği yepyeni versiyon ve üyelik sistemi ile tüm dünyada satışa açılacağız” diyerek sözlerini tamamladı. 

BTM’nin girişimcilerine katkısı hız kesmeyecek

BTM Genel Müdürü İbrahim Elbaşı, “Dünyanın en gelecek vaad eden merkezi seçilen BTM, Türkiye’nin yakın coğrafyasının en önemli startup merkezleri arasında yer alıyor. Ortaya koyduğumuz vizyonun büyük katkısı ile girişimcilerimiz de yatırım almaya devam ediyor. 2023 yılında da BTM’nin girişimcilik ekosistemine ve girişimcilerine sunacağı katkılar hızlı kesmeden sürecek” dedi.  Elbaşı, “BTM, sunduğu hizmetlerle startupların ticarileşmesinin ve ölçeklenmesinin yolunu açmaya devam ediyor. Daha çok girişimcimizle, yatırımcıyı sahnemizde buluşturmaya devam edeceğiz. Bu kapsamda, ekosisteminde yakından takip ettiği Sahne XL etkinliğimiz 27 Aralık 2022 Salı günü gerçekleşecek olup girişimcilerimiz sahne alacaklar ve girişimlerini tanıtacaklar” dedi.

AWS, müşteri hizmetleri odaklı ürün ailesini genişletiyor!

0
Dünyanın en büyük teknoloji şirketlerinden birisi olan Amazon’a ait olan ülkemizde de faaliyet gösteren Amazon Web Services (AWS), müşteri hizmetleri odaklı ürünü olan Amazon Contact’ı birkaç yıl önce piyasaya sürdü. Şirket, yeni özelliklerle deneyimi arttırıyor.

AWS, Amazon Connect’e otomatik aracı izleme özelliğini ekliyor

AWS, Amazon Connect ile birlikte Salesforce ve diğer yerleşik kurumsal SaaS satıcıları gibi şirketlerle rekabet içerisine girdi. CEO’su Adam Selipsky, AWS üzerinde çalışan Amazon İletişim Merkezlerini yönetmek için yeni özelliklerini tanıttı.
Amazon Connect
Diğer bir anlamda şirket, Amazon Connect’te yöneticilerin sorun yaşayan CSA’ları belirlemesine yardımcı olmak için tasarlanmış yeni performans yönetimi özelliklerini kullanıma sunuyor. Yeni özellik, performans inceleme formları ile makine öğrenimi odaklı ses analitiğinin bir kombinasyonunu kullanarak çözüm üretiyor. Adam Selipsky konuya ilişkin olarak
Bunlar, iletişim merkezi yöneticilerinin performans sorunlarını belirlemek ve aracılara koçluk yapmak için harcadıkları zamanı azaltır. Bağlanma, daha iyi müşteri hizmeti sunmak gibi iş zorluklarını yeniden tasarlamak için bulutun kısıtlamaları nasıl ortadan kaldırdığının harika bir örneği.
Amazon Connect
Böylece AWS, yaşanan problemlerin daha hızlı ve daha tutarlı bir şekilde çözebilmeleri için rehberlik edecek. Öte yandan dünyanın en kapsamlı ve en yaygın kullanılan bulut platformu olan, dünya çapındaki veri merkezlerinden 200’ün üzerinde tam özellikli hizmet sunan Amazon Web Services (AWS), Türkiye’de oldukça yaygın kullanılıyor.