Seyahat acenteleri, hava yolu şirketleri, oteller, ve destinasyon yönetimi ofislerine hizmet veren Amadeus, yeni yatırımıyla birlikte stratejik konumdaki Türkiye pazarının daha da güçlendirmeyi hedefliyor.
Global seyahat teknoloji şirketi Amadeus, İstanbul’daki Ar-Ge ofisini genişletme kararı aldı. Amadeus bu yatırım sayesinde çalışan sayısını da iki katına çıkaracak. Seyahat acenteleri, havayolu şirketleri, oteller, ve destinasyon yönetimi ofislerine hizmet veren Amadeus, yeni yatırımıyla birlikte stratejik konumdaki Türkiye pazarının daha da güçlendirmeyi hedefliyor. Amadeus, 1994 yılından bu yana Türkiye pazarında faaliyet gösteriyor. Şirket, İstanbul’da biri ticari merkez, diğeri Ar-Ge Merkezi olmak üzere iki ofise sahip. Bu ofislerde toplam 300 kişi çalışıyor.
Türkiye’nin ticaret ve dijital lideri olma potansiyeli var
Amadeus Mühendislik, Oluşturma Platformu ve Paylaşılan Hizmetler Kıdemli Başkan Yardımcısı Nikolaus Samberger, “Bugün duyurusunu yaptığımız, Ar-Ge Merkezimizi genişletme planımız, Amadeus’un Türkiye’nin ticaret ve dijital lideri olma potansiyeline olan inancını gösteriyor. Amadeus, kilit bir stratejik pazar olan Türkiye’de yaklaşık 30 yıldır yaptığı yatırımlarla başarılı bir yatırım geçmişine sahip. Hedefimiz, Türkiye’nin en öne çıkan teknoloji ortaklarından biri haline gelmek. Ar-Ge çalışanlarımızın sayısını iki katına çıkararak yerel yetenekleri bünyemize katmak ve onları elde tutmak için yatırım yapıyoruz. Bununla birlikte, önümüzdeki birkaç yılda İstanbul’u üçüncü büyük Ar-Ge Merkezimiz haline getirmeyi planlıyoruz. Bu büyüme stratejisini gelecekte de uzun yıllar boyunca devam ettirmeyi amaçlıyoruz” dedi.
Türkiye bölgesel bir merkez oldu
T.C. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı A. Burak Dağlıoğlu basın toplantısında yaptığı konuşmada şunları söyledi:
A. Burak Dağlıoğlu / T.C. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı
“Bugün dünya seyahat endüstrisinin en saygın markalarından biri olan Amadeus’un İstanbul’da yapacağı Ar-Ge merkezi yatırımı duyurusu için toplanmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Ülkemizde yaklaşık 30 yıldır katma değer üretmeye devam eden, son yıllarda özellikle Ar-Ge ve inovasyon alanındaki faaliyetleriyle önde gelen iş ortaklarımız arasında yer alan Amadeus’a, tüm çalışanlarına ve projeye dahil olan bütün paydaşlara bu yeni yatırımları için teşekkür ediyoruz.
Türkiye’de yaklaşık 600 uluslararası şirket teknoparklarımızda veya kendi tesislerinde Ar-Ge faaliyeti yürütüyor, her geçen gün bu sayı artmakta. Her zaman vurguladığımız gibi, ülkemiz uluslararası şirketler için Ar-Ge, tasarım, üretim, satın alma, bölgesel yönetim gibi faaliyetler için bölgesel bir merkez oldu ve bu konumunu güçlendirmeyi sürdürecek. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Cumhuriyetimizin yeni yüzyılında, Türkiye Yüzyılında, ülkemiz yatırımcı dostu bir iş ortamı ve cazip bir teknoloji girişimi ekosistemi sunmaya devam edecek. Türkiye’de güçlü, büyüyen bir İspanyol yatırımcı topluluğu olduğunu görüyoruz. İki ülke arasında 17 milyar ABD dolarına yaklaşan ticaret hacmi, Türkiye’de faaliyet gösteren 700’ün üzerinde İspanyol şirket, 2003 yılından bu yana İspanya’dan ülkemize gelen 11 milyar ABD dolarının üzerinde doğrudan yatırım, ekonomik ilişkilerimizin yakınlığını açıkça gösteriyor. 2022 yılında İspanya ülkemize gelen UDY kaynağı ülkeler arasında ilk sırada yer aldı. Bugün Amadeus’un açıkladığı yeni yatırımıyla beraber İspanya-Türkiye arasındaki gelişen ekonomik ilişkilere bir başarı hikayesi daha eklemiş oluyoruz.
Otomotiv başta olmak üzere birçok alanda finansman çözümleri sunan Koçfinans, start-up’ların inovatif fikirlerini desteklediği ve onları daha fazlası için teşvik ettiği Demo Day’in 2022 yılı kazananlarından biri olan Yancep’in yatırımcısı oldu.
Mikro birikim ve yatırım uygulaması
Yancep, birikim ve yatırım yapmayı kolaylaştıran bir finans teknolojileri girişimi. Geliştirdiği mikro birikim ve yatırım uygulaması, finansal okuryazarlığı yüksek olmayan ve küçük tutarlar ile yatırım yapabilecek bireylere yönelik modellenmiş portföyler hazırlayarak yatırım sürecini kolaylaştıran bir yeni nesil varlık yönetim platformu.
Sadece Sermaye Piyasası Kurulu tarafından yetkilendirilen kurumlarla birlikte hizmet veren uygulama, ikinci yatırım turunda Koçfinans’ın da dâhil olduğu 5 farklı firmanın liderliğinde 5 milyon dolar değerinde yatırım aldı.
Start-up’ları ve yenilikçi proje fikirlerini desteklemeyi çok önemsediklerini belirten Koçfinans Genel Müdürü Y. Pınar Kitapçı konuyla ilgili şunları söyledi;
“Koçfinans olarak finansal teknoloji ve inovasyon dünyasında, öncü ve yenilikçi projelere imza atarken, gelişen start-up’lara destek olmak mutluluk verici.
Doğru projelerle başlayan ve kendini geliştiren start-up’ları görmek bizi heyecanlandırıyor. Koçfinans olarak biz de bir start up gibi dinamik ve inovatif çalışma kültürünü benimsediğimiz için kendimizi bu dünyaya çok yakın görüyor, bu ekosistemin Fintechlerle çok daha fazla gelişeceğine inanıyoruz.
Yancep gibi finansal erişimi artıran, geniş bir müşteri potansiyeli içinde gençlere hitap edebilen, yenilikçi çözümlerle sektör oyuncularına ilham kaynağı olacak girişimleri destekleyerek yanlarında olmayı ve geleceğe yönelik yatırımlarımızı bu vizyon ile yapmayı sürdüreceğiz”
Yatırım desteği sürecek
Koçfinans, yapılan yatırımın yanı sıra ileride Yancep uygulamasında yer alacak kredi ön onay entegrasyonu gibi iş birliği çalışmalarıyla da Yancep’e desteğini sürdürmeyi ve yatırımını güçlendirmeyi planlıyor.
İş süreçleri artık yapay zekaya emanet ediliyor. Peki yapay zeka e-posta cevaplayacak seviyeye gelerek iletişimde zaman kazancı sağlayabilir mi?
Endüstri liderleri yaptığı açıklamada, yapay zekanın e-postaları yanıtlamak gibi görevleri bile üstlenebileceğini tahmin ederek, işin geleceğine yapay zekanın hükmedebileceğini söyledi.
Airtable’ın baş mali sorumlusu Ambereen Toubassy, yapay zekadaki gelişmelerin işlere zarar vermesiyle ilgili endişeleri olsa da, yapay zekayı iş gününe bir ikame yerine bir ek ve iyileştirme olarak gördüğünü söyledi.
Yapay zeka organizasyonu devralıyor
Milken Enstitüsü‘nün Küresel Konferansı’ndaki bir panelde Toubassy: “Yapay zeka konusunda gerçekten heyecanlıyız ve yapay zekanın insanların ne yaptığını, nasıl yaptığını temelden değiştirdiğini düşünüyoruz. Rutin ve yinelenen görevlerin kaldırılmasına ve daha çok eleştirel düşünmeye ve yaratıcı düşünmeye odaklanılmasına yardımcı olmalı. Müşterilerimize, çalışanlarının gerçekten yapay zekayı devreye almalarına ve avantajlarından yararlanmalarına yardımcı olmaktan heyecan duyuyoruz” dedi.
Toubassy, yapay zekanın muhtemelen bir miktar iş ikamesi olacağını, ancak bunun çoğunlukla insanlara işlerini daha hızlı yapmalarına yardımcı olmak için iltifat edeceğini kabul etti. Lord Abbett CEO’su Doug Sieg, teknolojik değişimin hızı devam ettikçe işlerin daha dinamik ve ilginç hale geleceğini savunarak bu duyguyu yineledi.
WorldQuant’ın Kurucusu, Başkanı ve CEO’su Igor Tulchinsky, yapay zekanın insanların günlük işlerinde A noktasından B noktasına çok daha hızlı gitmelerine olanak sağlayacağını söyledi ve B noktasının aslında orijinal olarak tasarlanandan farklı bir şey olabileceğini açıkladı.
Panelin moderatörlüğünü yapan CNBC’den Brian Sullivan, günde yüzlerce e-posta aldığını açıkladı ve panelistlere AI’nın e-postalarına ses ve tavırlarıyla yanıt verecek kadar gelişmiş olup olmayacağını sordu. Tulchinsky, “Bunu şimdi yapabilir, sadece hazırlıklı olmalısınız, hepsi bu. Genellikle içeriğin yaklaşık yüzde 80’ini doğru hale getirebilir. Yani teoride, eşit miktarda iş yapmak için zamanın yalnızca yüzde 20’sini harcamanız yeterlidir” dedi. Yapay zekanın doğruluğunun artmaya devam ederek yüzde 99,99’a kadar çıkacağını söyledi, ancak yapay zekanın “her şeyi bilmediği” için asla yüzde 100’e ulaşmayacağı konusunda uyardı.
6. e-Safe Kişisel Verileri Koruma Zirvesi bu yıl KVKK Merkez Binası’nda “Yapay Zeka ve Kişisel Verilerin Korunması” temasıyla gerçekleştirildi. e-Safe Kurucusu ve Zirve Başkanı Musa Savaş’ın açış konuşmasıyla başlayan zirvede konuşan Kişisel Verileri Koruma Kurumu (KVKK) Başkanı Prof. Dr. Faruk Bilir, şunları kaydetti: “Zirvenin bu yılki teması ‘Yapay Zeka ve Kişisel Verilerin Korunması’ olarak belirlendi. Dijital çağda yapay zekanın getirdiği imkanlardan en yüksek seviyede yararlanmak gerekir. Hakikaten günümüzde en temel ihtiyaçların karşılanmasından, en önemli işlerin gerçekleştirilmesine kadar geniş bir çerçevede bu teknolojiden yararlanılmaktadır. Yapay zeka veri ile büyüyen, veriyi analiz eden ve yeni veriler türeten bir teknolojidir. Yapay zekanın bir diğer önemli özelliği de sürekli öğrenebilme yeteneğidir. Bu sayede yapay zeka sistemleri zaman içinde gelişmekte ve daha etkili sonuçlar elde edilmektedir. Yapay zeka ile hızlı ve verimli işlemler yapmak mümkündür. Bunun sonucunda sağlıktan finansa, bilişimden ticarete pek çok alanda büyük kolaylıklar sağlanmıştır.
Şeffaf ve hesap verebilir algoritmalar geliştirilmeli
Kişisel Verileri Koruma Kurumu (KVKK) Başkanı Prof. Dr. Faruk Bilir
Yapay zeka ile veri işlemeyi diğer işleme türlerinden ayıran en önemli özellik, devasa boyutlardaki verileri işleyebilmesi ve bu verilerden anlamlı sonuçlar elde edebilmesidir. Yapay zeka bir insan ürünüdür. Dolayısıyla yapay zeka algoritmaları hazırlanırken yapılacak bir hata, veri işleme faaliyetini hukuka aykırı hale getirebilir. Bu nedenle yapay zeka ile kişisel veri işlemede:
-Algoritma sapması ve ayrımcılık riski göz önünde bulundurulmalı, aynı zamanda şeffaf ve hesap verebilir algoritmaların geliştirilmesi için adımlar atılmalıdır.
-Yapay zeka sistemleri tarafından alınan kararların açık bir şekilde belirlenmesi ve bu kararların nasıl alındığının anlaşılması, şeffaflık ve hesap verilebilirlik açısından önemlidir.
-Bu şekilde ayrımcılık yapabilecek faktörlerin belirlenmesi ve sorunların tespit edilmesi daha kolay hale gelecektir. Bu yöntemin uygulanması yapay zekanın daha etik ve adil olmasına yardımcı olacaktır.
-Yapay zekanın yapıcı etkilerinden yararlanırken, yıkıcı etkilerine karşı tedbirler almak gerekir. Yapay zeka teknolojisinin bireylerin mahremiyet hakkını nasıl etkilediğine dikkat edilmeli, insan hakları hukukuna uyumlu olmayan yapay zeka uygulamaları yeniden düzenlenerek hukuka uyumlu hale getirilmelidir. Yapay zeka ile veri işlenmesi halinde ortaya çıkabilecek olumsuz sonuçlara karşı kişilerin başvurabileceği hukuki adımlar etkin bir biçimde uygulanmalıdır. Bu nedenle yapay zeka, veri koruma hukuku özelinde ele alınmalıdır.
Kişisel veriler, kişisel olmayan verilerden ayırt edilmeli
Yapay zekanın sahip olduğu becerilerin temelinde kişisel veriler önemli bir yer tutmaktadır. Bununla birlikte yapay zeka yalnızca kişisel verileri değil, aynı zamanda kişisel olmayan verileri de işleyebilmektedir. Bundan dolayı Kanunun uygulanması bakımından kişisel verilerin, kişisel olmayan verilerden ayırt edilmesine öncelik verilmelidir. Kişisel Verilerin Korunması Kanunu, kişisel verilerin işlenmesine ilişkin usul ve esasları düzenleyen bir kanundur. Bundan dolayı Kanun, yapay zeka temelli veri işleme konusunda çeşitli güvenceler sağlamaktadır. Açık rıza, teknik ve idari tedbirler, amaçla sınırlılık ilkesi ve özellikle itiraz hakkı gibi güvenceler, yapay zeka kullanımı sırasında ortaya çıkabilecek risklerin azaltılmasını öngörmektedir.
232 milyon TL idari para cezası uygulandı
Bilir, ”Kurulun yayımladığı Kararlar, verilen hukuki görüşler, yapılan farkındalık çalışmaları ve bugünkü Zirve gibi düzenlenen etkinlikler sayesinde, kişisel verilerin korunması konusunda önemli bir mesafenin katedildiğini söyleyebilirim. Bu kapsamda CİMER kanalıyla gelenler de dahil olmak üzere; yaklaşık 32 bin başvuru alınmış, bu başvuruların 30 bine yakını sonuçlandırılmıştır. 1071 veri ihlal bildirimi Kurula intikal etmiş, bu bildirimlerden 230’u Kurum internet sitesinde ilan edilmiştir. Yapılan incelemeler sonucunda 232 milyon Türk lirası idari para cezası uygulanmıştır. Öte yandan Kanun kapsamına giren konularda 943 hukuki görüş verilmiştir. Kişisel verilerin yurt dışına aktarılmasında yeterli nitelikleri taşıyan 6 taahhütname ise Kurul tarafından onaylanmıştır.” dedi.
Zirve 3 bölümde gerçekleşti
Zirve protokol açılış konuşmalarının ardından 3 bölümde 20 konuşmacının konuşmalarıyla devam etti. “Hukuki Yaklaşım” konulu birinci bölümde, “Yapay Zeka Modellerinde Kişisel Veri İşleme İlkeleri”, “Yapay Zekanın Kişisel Veri İşleme Boyutu Konusunda Dünya Genelindeki Çalışmalar ve Öneriler”, “Kişisel Verilerin Korunmasında Blockchain Teknolojisi: Avantajlar, Dezavantajlar ve Hukuki Yönleri”, “Kişisel Verilerin Korunmasında Yapay Zekanın Hukuki ve Cezai Sorumluluğu: Sorumluluk İlkeleri ve Uygulamalar”, “Yapay Zeka ile Otomatik Karar Verme Süreçlerinde Kişisel Veri İşleme İlkeleri” oturumları gerçekleştirildi.
“Sektörel Yaklaşım” konulu ikinci bölümde ise “Kişisel Verilerin Korunması Hakkı ve Diğer Anayasal Haklar Kapsamında Denge Testi”, “Elektronik Ticaret ve Mesafeli Sözleşmelerde Kişisel Verilerin Korunması”, “Nesnelerin İnternetinde (IoT) Veri Güvenliği: Yeni Teknolojik Uygulamalar ve Riskler”,“Sağlık Sektöründe Yapay Zeka Çözümlerinin Kişisel Verilerin Korunması Açısından Değerlendirilmesi”, “Veri İhlallerinin Yapay Zeka ile Engellenmesinde Yöntemler” oturumları gerçekleştirildi.
“Teknik Yaklaşım” konulu üçüncü bölümde ise “Yapay Zeka ve Kişisel Verilerin Korunması: Veri Minimizasyonu İlkesi ve Uygulama Örnekleri”, “Kişisel Verilerin Blokzincir Tabanlı Şifreleme Teknikleri ile Korunması”, “Bulut Bilişim Teknolojileri ve KVKK Uyumluluğu: Yenilikler ve Gereklilikler”, “Veri Koruma ve Sızma Testlerinde Blockchain Teknolojisi: Potansiyeller ve Uygulama Örnekleri” oturumları düzenlendi.
Girişimcilik ekosistemine nitelikli yatırımcı ve mentor kazandırmayı amaçlayan programı global hale dönüşmeyi hedefliyor
Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi’nin (BTM) nitelikli yatırımcı ve mentor yetiştirmek amacıyla başlattığı Yatırımcı Hızlandırma Platformu bu zamana kadar 139 mezun verdi. BTM Genel Müdürü İbrahim Elbaşı, programı global hale dönüştürmek istediklerini söyledi
Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi’nin (BTM) girişimcilik ekosistemine nitelikli yatırımcı ve mentor kazandırmayı amaçlayan programı Yatırımcı Hızlandırma Platformu yeni mezunlarını verdi. Bu amaçla düzenlenen mezuniyet töreni dün BTM’nin Fulya’daki yerleşkesinde gerçekleştirildi. İstanbul Kalkınma Ajansı (İSTKA) desteğiyle hayata geçirilen program, İstanbul Ticaret Odası (İTO), İstanbul Ticaret Üniversitesi, Teknopark İstanbul, Uluslararası Teknolojik Ekonomik ve Sosyal Araştırma Vakfı, Startup Bilgi Teknolojileri, WePlay Ventures, Tarvenn Ventures ve İstanbul Portföy Yönetimi ortaklığıyla gerçekleştirildi.
Dünyanın ilk 5’i arasında
Mezuniyet töreninde konuşan BTM Genel Müdürü İbrahim Elbaşı, Yatırımcı Hızlandırma Programı’nın 4 dönemden oluştuğunu 18 ay sürdüğünü kaydetti. Elbaşı, “Biz burada startup yatırımcısı olmak isteyen iş insanlarına bir formasyon tanımladık. Onları yeni yöntem ve terim havuzuyla buluşturduk, kıdemli yatırımcılarla eşleştirdik ve onlarla startup diyalog süreçlerini deneyimledik. Aslında startup yatırımcılığına dair bir tür formülasyon süreç yöntemi geliştirdik ve potansiyel yatırımcı ile buluşturduk. Dünyada kişi başına düşen startup yatırımı diye bir tabir var. Bu tabirin Türkiye’ye de yerleşmesi için adımlar atıyoruz. Bir sonraki dönemde de daha global bir çıkışla ve ölçekle yeni çalışmalara imza atmayı planlıyoruz. Amacımız Yatırımcı Hızlandırma Programı’nı global anlamda ölçeklemek. Tüm dünyada otorite olarak kabul edilen UBI Global tarafından ‘Dünyanın En İyi 5 Startup Merkezinden Biri’ olarak seçilmemiz, glabol anlamda herkesin dikkatlerini de üzerimize çekti. Bizi takip eden kurumsal yapılardan Yatırımcı Hızlandırma Programı’na yönelik çok olumlu dönüşler alıyoruz. Umarız tüm dünyaya örnek bir çalışma olacak” dedi.
İsteği olan yatırımcı olabilecek
Törenin açılışında konuşan bir diğer isim İstanbul Kalkınma Ajansı (İSTKA) Genel Sekreteri İsmail Erkam Tüzgen oldu. Tüzgen yaptığı konuşmada, “Girişimcilik İSTKA’nın hep birinci hedefi oldu. Girişimcilik merkezlerini sayarken İstanbul’u buraya sokmak için yola çıktık. Bu alana ilk girdiğimizde 2009-2010 yılında girişimcilik İstanbul’da yaygın değil, aksine tekil birkaç örnekten ibaretti. Artık çok büyük bir ekosistem oldu. Kalkınma Ajansları kamunun startupları gibi çalışıyor. Sürekli bir arayış içindeyken BTM bize orjinal fikirlerle geldi. ‘Girişimcileri desteklerken yatırımcıları da desteklememiz lazım’ dedi. ‘Yatırımcılara da alternatifleri göstereceğimiz bir mekanizma kuralım’ dedi. Biz de övünerek desteklediğimiz bir proje oldu. Kalkınma ajanları olarak bizim de örnek göstereceğimiz övüneceğimiz projelere ihtiyacımız vardı ve hala da var. Bize böyle bir projeyi destekleme fırsatı sunduğu için BTM’ye çok teşekkür ediyorum. Bu programla ‘benim sadece girişimciye yatırım yapma isteğim var diyenler’ bile yatırımcı olabilecek” dedi.
Toplam 466 başvuru yapıldı
İstanbul’da var olan küresel ölçekli startup yatırımcılığı potansiyeli odağında topluma, sanayiye ve ticarete katma değer yaratma ve bölgesel çekim gücünü artırmayı hedefleyen Yatırımcı Hızlandırma Programı kapsamında bu zamana kadar eğitim, mentorluk, yuvarlak masa toplantıları ve yatırım simülasyonu gibi çeşitli faaliyetler düzenlendi. Üçer aylık 4 ayrı dönemden oluşan ve toplam 18 ay süren programa 466 kişi başvurdu. Bu başvurular arasından toplam 394 kişi programa dahil edildi. Programa kabul edilen katılımcıların yüzde 79’u erkek ve yüzde 21’i kadınlardan oluşurken program, bugüne kadar toplam 139 mezun verdi. Son dönem mezun sayısı ise 40 oldu.
Science Eye, ilgi çekici olan bir teknoloji ürünü, Science Corp tarafından geliştirilen biyonik göz, çeşitli görme temelli hastalıklardan mustarip hastalarda görüşü geri kazanmayı amaçlıyor. Ancak, kullanıcının gerçeği manipüle etmesine de izin vererek bir adım daha ileri gidebilir.
Yeni biyonik gözü detaylandıran bir makale , bir ön yayın deposu olan bioRxiv’de yer alıyor. Teknolojiyle ilgili bir rapor da Cnet’in web sitesinde mevcuttur. Cnet’in raporuna göre, biyonik göz kaybolan görüşün geri kazanılmasına yardımcı olmak için insan gözünün üstüne ve içine sığacak küçük bir cihaz olarak belirtiliyor.
Biyonik göz fikrini de ilk kez görmüyoruz. Ve daha şimdiden bazı biyonik gözlerin insanlarda test edildiğini görülüyor. Fakat Science Eye farklıdır çünkü arkasındaki şirket, gerçekliğin manipülasyonunu da pakete sokmak istiyor gibi görünüyor.
Cnet muhabirlerinin şirketin biyonik gözü hakkında daha fazla bilgi edinebildikleri Science Corp. laboratuvarlarında göründüğü belirtilen birkaç poster sayesinde, gerçekliği tam olarak nasıl manipüle edebileceği, hatta şirketin amacının bu olup olmadığı belirsiz olduğunu söylenebiliyor. Ancak, Science Eye ile yalnızca görüşü geri getirebilmekle kalmayıp, aynı zamanda insanların gördüğü dünyayı da değiştirebilme olasılığı ilgi çekici görünüyor. Renk körlüğü olan kişilerin dünyayı tüm renklerle görmelerine yardımcı olmanın bir yolu olabilir mi? Veya Science Corp.’un bu teknolojiyle gerçekliği nasıl manipüle etmek istediklerine dair başka bir fikri var mı? Bu soruların cevaplarını yakın zamanda görebiliceğiz.
T-Mobile müşteri veri ihlali yaşadığını bildirdi. 800’den fazla müşterinin bilgilerinin çalındığı tespit edildi.
Bleeping Computer tarafından paylaşılan bilgilere göre, T-Mobile yeni bir müşteri veri ihlali yaşadı. Öncekilere göre küçük nitelikli olsa da 800’den fazla kişiyi etkileyen bir veri hırsızlığı yaşandığı belirtiliyor. Söz konusu veri ihlali, Ocak ayında milyonlarca insanı etkileyen ve T-Mobile’ın siber güvenlik sicili hakkında sorulara yol açan büyük bir veri ihlalinin ardından geldi.
T-Mobile güvenlik açıkları ile gündemde
Ülkenin en büyük ikinci kablosuz iletişim operatörü için en son veri ihlali 24 Şubat ile 30 Mart arasında meydana geldi ve 27 Mart’ta keşfedildi. Bilgisayar korsanlığının neden olduğu bir ihlal sırasında 836 kişinin adı, sürücü belgesi veya kimlik kartı numarası çalındı. Diğer ayrıntıların yanı sıra muhtemelen hesap PIN’i, Sosyal Güvenlik numarası, doğum tarihi, ödenmesi gereken bakiye ve telefon planı gibi bilgiler de ele geçirildi. Mali hesap bilgileri ve arama kayıtları ihlal edilmedi.
T-Mobile e-postayla gönderilen bir açıklamada: “Az sayıda müşteriye, sistemlerimizin ve süreçlerimizin, güvenliği ihlal edilmiş kimlik bilgilerini kullanarak hesaplara erişen kötü bir aktörü tespit edip durdurmak için çalıştığını bildirdik” dedi. Açıklamada, “güvenlik önlemlerini genişletmek” için ihlali araştırmaya devam edeceğini söyledi.
İhlal, Ocak ayında T-Mobile’ın “kötü bir aktörün” ” yaklaşık 37 milyon mevcut faturalı ve ön ödemeli müşteri hesabı” hakkında veri elde etmek için uygulama programlama arayüzlerinden birinden yararlandığını söylemesinin ardından geldi.
2021’deki başka bir veri ihlali, 54 milyon müşteriyi etkiledi ve Ocak 2022’de duyurulan 500 milyon dolarlık toplu dava anlaşmasına yol açtı ve insanların bir parça alması için başvuruları kapattı.
Google DeepMind ve LinkedIn’in kurucu ortakları tarafından chatbot Pi hizmet vermeye başladı. Pi, yapay zeka iletişimine farklı açıdan bakıyor.
Google DeepMind ve LinkedIn’in kurucu ortakları, Pi adında bir yapay zeka sohbet robotu başlattı. Böylelikle OpenAI, Google ve Snap gibi şirketler tarafından bu yıl halka sunulan benzer ürünlere bir yenisini ekledi.
Pi’nin arkasındaki bir yıllık yapay zeka girişiminin ilk ürünü olan Inflection AI, üretken yapay zeka etrafındaki artan heyecanın yatırımcı ve tüketici ilgisini artırmasıyla ortaya çıkıyor. Pi kullanıcıları, doğrudan bir uygulama aracılığıyla veya metin, WhatsApp, Instagram ve Facebook aracılığıyla sohbet robotuyla kişisel görüşmeler yapabilir.
Pi sorgulamayı destekliyor
Inflection AI CEO’su Mustafa Süleyman, chatbot’u bilgi sağlamaya çalışmak yerine sempatik bir sondaj tahtası olarak tanımladı. Süleyman, kullanıcılar tarafından birkaç aydır beta testi yapılan ürünün dar bir kullanım senaryosuna sahip olduğunu ve bu durumun daha güvenli ve kontrol edilmesini kolaylaştırdığını söyledi.
üleyman, Financial Times’a verdiği bir röportajda, listeler veya kodlama yapmaz, seyahat planları yapmaz, pazarlama stratejinizi veya okul için makalenizi yazmaz dedi. Süleyman: “Tamamen rahat, destekleyici ve bilgilendirici sohbetler için tasarlandı” dedi. Chatbot’un canlı bir demosunda, Pi, ChatGPT veya Bard gibi diğerlerinden farklı görünüyordu, çünkü yanıtlarını genellikle kullanıcı için bir soruyla sonlandırıyor ve diyalogu teşvik ediyor. Süleyman, “Pi’nin gerçekten iyi yaptığı şey bu, kendi sorgulama hattınızı kolaylaştırmaya yardımcı oluyor,” dedi. Ayrıca, tüm büyük dil modellerinde olduğu gibi, yeni nesil sohbet robotlarının altında yatan teknoloji de bazen gerçekleri kendisi tasarlıyor.
Süleyman, 2010 yılında İngiltere’de kurulan ve 2014 yılında Google tarafından 400 milyon sterline satın alınan DeepMind‘in üç kurucusundan biriydi.
Pony.ai Çin’de sürücüsüz taksi izni almayı başaran ilk şirket oldu. Pony.ai Çin’de tamamen sürücüsüz hizmet sağlayacak.
Pony.ai, Guangzhou şehrinde tamamen sürücüsüz taksi operasyonları gerçekleştirme izni alan ilk şirket oldu. 15 milyonu aşan nüfusuyla Hong Kong’un hemen kuzeyinde yer alan Guangzhou, Pekin, Şanghay ve Shenzhen ile birlikte Çin’in Birinci Kademe şehirlerinden biri olarak kabul ediliyor.
Pony.ai’nin yeni verilen lisansı, araçlarının bir güvenlik monitörü olmadan şehrin Nansha semtinde 310 mil karelik bir alanda yolcu taşımasına izin verecek. Şehirde güvenlik sürücüleri ile birlikte 100 otonom araçtan oluşan bir filoyu işletmesine izin daha önce izin veirlmişti. Bu izinden tam bir yıl sonra ise tamamen otonom sürüş için yeni bir karar paylaşılmış oldu.
Pony.ai bir ilki başardı
Bölge, tren istasyonları, yerleşim ve iş bölgeleri, metro durakları ve parklar dahil olmak üzere tipik bir kentsel yerleşim karışımını kapsıyor. Müşteriler, Pony.ai’nin sürücüsüz taksilerini bir uygulama aracılığıyla çağıracak ve bu, aynı zamanda varışta içerideki aydınlatmanın rengi gibi aracın öğelerini özelleştirmelerine olanak tanıyacak. Giriş, sağ arka kapıdaki bir QR kodu taranarak güvenlik altına alınacak.
Lexus SUV’lerini gösteren duyuruyu işaretlemek için Pony.ai tarafından paylaşılan resimlerle başlangıçta 17 sürücüsüz aracın konuşlandırılacağı anlaşılıyor ve şirketin sensör paketiyle donatılmış
Onay, Haziran 2021’de Pony.ai’nin Guangzhou’da sürücüsüz teste başlamasına ilk kez izin verildiğinde başlayan bir sürecin doruk noktası oldu. Aradan geçen süre boyunca, araçlarının, gök gürültülü fırtınalar ve yoğun sis gibi aşırı hava koşullarının yanı sıra kavşaklar gibi karmaşık yol senaryolarıyla başa çıkma da dahil olmak üzere bir dizi test senaryosunda şehirde sürüş konusunda kapsamlı deneyim kazandığını söylüyor.
Lisans, Kaliforniya, Fremont ile Pekin ve Guangzhou’da üsleri bulunan şirket için bir başka önemli kilometre taşı niteliğinde.
Dünyanın en değerli lüks otomobil markası Mercedes-Benz, Türkiye’de hayata geçirdiği müşteri odaklı Yeni Satış Modeli’ni duyurdu.
Mercedes-Benz, gerçek zamanlı stok kontrolü yapacak
Mercedes-Benz’in lüks stratejisinin de bir parçası olan bu satış modelinde, bayiler acentelere dönüşüyor ve kusursuz müşteri deneyiminin daha da yukarı taşınmasındaki rolleri farklılaşıyor. 15 Mayıs’tan itibaren devreye alınacak Online Store veya acenteler aracılığıyla müşteriler, araç stoklarını gerçek zamanlı ve şeffaf biçimde takip edebilecekler, ülke genelinde geçerli olacak tek fiyatla diledikleri araç modeline ulaşabilecekler.
Müşteriler, Mercedes-Benz Finansal Hizmetler tarafından sunulan kredi seçenekleriyle uygun buldukları finansman ve Mercedes-Benz Kasko teklifini tercih edebilecekler. Araçlarını teslim almak istedikleri Mercedes-Benz acentesini seçen müşterilere faturalar Mercedes-Benz Otomotiv tarafından kesilirken, araç tescil, plaka ve teslim işlemlerini ise acenteler yürütmeye devam edecek.
Mercedes-Benz Otomotiv İcra Kurulu ve Otomobil Grubu Başkanı Şükrü Bekdikhan: “Yeni Satış Modelimiz ile en iyi müşteri deneyimini sunma sözümüzü ileri taşıyoruz” dedi.
“Giderek dijitalleşen bir dünyada, müşterilerin satın alma alışkanlıkları değişiyor ve sunduğumuz yeni satış modeli ister online ister fiziksel, tutarlı ve şeffaf bir satın alma yolculuğu sağlıyor. Ayrıca, yeni modelimiz ile müşterilerimiz nereden araç satın almayı seçerlerse seçsinler fiyatlandırma şeffaf ve tek şekilde sunulduğundan, farklı lokasyonlardan fiyat karşılaştırması süreci ortadan kalkıyor.” diyerek yeni satış modelini tanıtan Mercedes-Benz Otomotiv İcra Kurulu ve Otomobil Grubu Başkanı Şükrü Bekdikhan sözlerine şöyle devam etti:
“Yeni Satış Modeli ile inovasyon, şeffaflık ve çok daha hızlı bir iletişim imkânı sunması sayesinde müşterilerimizle olan bağımızı daha da güçlendireceğiz. Bu heyecan verici dönüşümü birlikte tasarladığımız acentelerimiz, benzersiz müşteri deneyimini ileri taşımak için uzun yıllara dayanan uzmanlıkları ve deneyimleriyle fark yaratmaya devam edecekler.”
Yeni iş modeliyle birlikte kilit rol oynamaya devam edecek olan Mercedes-Benz acenteleri, artık stok bulundurmak zorunda olmadıklarından finansal ve piyasa dalgalanmalarına dair riskleri azalacak, ülke genelindeki tek fiyat politikasıyla müşteri talep ve ihtiyaçlarına daha fazla odaklanma imkânı bulacaklar.
Acenteler, daha önceden olduğu gibi ürün danışmanlığı, test sürüşü, araç teslimi, ikinci el araç satışı, satış sonrası hizmetler, aksesuar satışı ve teknik servis gibi konularda hizmetlerine devam edecek.
Tesla’nın merakla beklenen modeli Cybertruck test tesisinde görüldü. 2023 yılı içerisinde Cybertruck’ın üretime girmesi bekleniyor.
Tesla’nın Kaliforniya Fremont’taki fabrikasında test edildiğini gösteren bir video yayınlandıktan sonra, Tesla’nın Cybertruck’ı üretime bir adım daha yaklaşmış olduğunu söyleyebiliriz. Tesisin üzerinde bir insansız hava aracı tarafından çekilen yaklaşık yedi dakikalık görüntü, Cybertruck’ın fabrikanın dışındaki bir yolda ileri geri gittiğini gösteriyor. Cybertruck, Fremont fabrikasının yakınındaki halka açık yollarda da ilk kez görülmüş oldu.
Cybertruck üretimi yıl içerisinde bekleniyor
Tesla’nın ilk olarak 2019’da duyurulan elektrikli kamyoneti için yaygın bir beklenti vardı. Tesla başlangıçta üretimin 2021’de başlamasını bekliyordu, ardından bu yıl olacağını duyurmadan önce 2022’ye erteledi. Cybertruck test süreşi ile kullanıcılara bir adım daha yaklaşmış oldu.
Tesla, Cybertruck’ın Teksas’taki Gigafactory’de üretileceğini onayladı. Şirketin web sitesindeki özellikler, 2,9 saniyede 0’dan 100 km/saat hıza çıkabileceğini, 800 km menzile sahip olacağını, 1.1 pound yük taşıma kapasitesine sahip olacağını ve kilitlenebilir depolama alanına sahip olacağını söylüyor. Ayrıca Cybertruck’ın 6.3 tondan fazla çekme kapasitesi de bulunacak. 2022 yılı Haziran ayında Tesla, Cybertruck üretimi için Giga Press olarak bilinen dünyanın en büyük döküm makinesini kullanacağını doğruladı . Yayınlanan son video ile birlikte Cybertruck’ın artık kullanıcılara bir adım daha yakın olduğunu söyleyebiliriz.
Fiyat olarak da rekabetçi bir strateji izleyen Tesla, yeni modeli ile daha fazla kullanıcıya hitap edebilecke. Bu durumun Tesla satışlarına olumlu yansıması ise kaçınılmaz.
Yapılan araştırmaya göre arama motorları yazılım güvenliğini sağlamıyor. Kötü amaçlı yazılımların yüzde 10’u arama motorlarından yönlendiriliyor.
Kullanıcılara kötü amaçlı yazılım gönderen arama motorları, dünya çapında kuruluşların karşı karşıya olduğu en yaygın siber güvenlik tehditlerinden biri olmaya devam ediyor.
Netskope’un 2022 Bulut ve Tehdit raporu, 2022’nin ilk çeyreğindeki tüm kötü amaçlı yazılım indirmelerinin yaklaşık yüzde 10’unun arama motorlarından yönlendirildiğini ortaya koydu.
Araştırmaya göre, kötü amaçlı yazılım indirmeleri “çoğunlukla” silah haline getirilmiş veri boşluklarından veya özellikle ticari web kullanıcılarına hitap eden arama terimlerinin bir kombinasyonundan kaynaklanıyor. Veri boşlukları, Google’da bulunan arama terimlerinde net bilgiler bulunmadığında ortaya çıkar. Netskope bunun, belirli terimlerle eşleşen içeriğin “arama sonuçlarında çok yüksek” göründüğü anlamına geldiğini ve bunun da belirli kullanıcıları hedef alan tehdit aktörlerinin ilgisini çektiğini söyledi.
Arama motorları gerekli güvenliği sağlamalı
Raporda: “Saldırganlar, web sitelerini meşru gösterecek kadar yeterli içerikle dolduruyor ve bunları yalnızca uyum sağlayacak kadar uzun süre ortalıkta kaldıktan sonra kötü amaçlı içeriği barındırmak için kullanıyor. Ayrıca ücretsiz barındırma hizmetlerini kötüye kullanıyorlar ve kötü amaçlı içerik sunmak için mevcut web sitelerini tehlikeye atıyorlar” deniyor.
Netskope’un kötü amaçlı reklamcılıkla ilgili bulguları, son aylarda tehdit aktörleri arasında popülaritesi artan bu saldırı yöntemiyle ilgili önceki araştırmalarla örtüşüyor.
Bitwarden tarafından Ocak ayında yapılan bir araştırma, kötü amaçlı yazılımları tanıtan sahte reklamların ve popüler markaları taklit eden web sitelerinin hacminin geçen yıl önemli ölçüde arttığını ortaya koydu.
HP Wolf Security‘nin tehdit araştırma bölümü tarafından yapılan benzer bir araştırma, 2022 boyunca kötü amaçlı reklamcılıkta bir artış gözlemledi.
10 yılı geride bırakan iyzico, ikinci 10 yıl stratejisinde alışverişin hem üye işyerleri hem de son kullanıcı için dönüştürülmesi ve dijitalleşmesine odaklanacak.
Finansal hizmetleri demokratikleştirmek ve tabana yaymak vizyonuyla 2013 yılında kurulan iyzico, 10. yıl dönümüyle birlikte geleceğin iyzico’sunu inşa ediyor. 100 bin üye iş yeri, 4 milyon kullanıcı ile 70 milyar TL işlem hacmine ulaşan iyzico, gelecek dönem için odağına KOBİ’lerin büyümesi ve dijital dönüşümlerine rehberlik etmeyi alıyor. KOBİ’lerin büyümesine rehberlik edecek ve dijital dönüşüm süreçlerinde tamamlayıcı hizmetler sunacak olan iyzico, son kullanıcılar için de alışveriş deneyimini uçtan uca sahiplenip ödeme opsiyonlarını çeşitlendirecek.
iyzico, inovatif ürün ve hizmetlerle son 5 yıl boyunca her yılı ortalama yüzde 102 büyüme sağlayarak kapadı. Üye iş yeri sayısını son 1 yılda yüzde 20 arttıran iyzico, 2023 yılını 150 milyar TL hacimle kapatmayı, son kullanıcı sayısını 6 milyona, üye işyeri sayısını ise 130 bine çıkarmayı hedefliyor.
“Finansal hizmetleri üye işyerleri ve son kullanıcılar için demokratikleştirmeye devam ederken büyümelerine ve dijitalleşmelerine destek olacağız”
Türkiye’deki tüm işletmelerin yüzde 99,8’inin KOBİ’lerden oluştuğuna ve bu işletmelerin toplam istihdamın yüzde 76,7’sini sağladığına dikkat çeken iyzico CEO’su Orkun Saitoğlu, bu oranların ülke ekonomisinde KOBİ’lerin yeri ve öneminin büyüklüğünü çarpıcı olarak gösterdiğini belirtti. Orkun Saitoğlu, “iyzico olarak, 10 yıl önce finansal hizmetleri demokratikleştirme vizyonuyla yola çıktık ve ödemeler alanında bunu gerçekleştirdik. İkinci 10 yılımızda ise finansal hizmetleri demokratikleştirmeye devam ederken KOBİ’lerin büyüme serüvenlerinde yol arkadaşı olmayı hedefliyoruz. Dijitalleşme yoluyla performans ve verimliliklerinde sağlanacak artışın ülkemizin ekonomik büyümesi açısından da öneminin farkındayız. Biz bu noktada iyzico olarak, alışverişin etrafında demokratik bir ekosistemin varlığını güçlendirmek için yeni dönemimizde finansal hizmetleri hem üye işyerleri için hem son kullanıcılar için dijitalleştireceğiz” dedi.
Saitoğlu, iyzico’nun ikinci 10 yılında da üye işyerleri için finansmandan raporlamaya, nakit yönetiminden pazarlama ve CRM araçlarına kadar pek çok çözüme kolay ve güvenilir şekilde ulaşmalarını sağlayacaklarının da altını çizdi.
Türkiye’de ödemeler pazarının öncüsü olduklarını belirten Saitoğlu, iyzico’nun alışverişin henüz fiziki ortamda, kasa önünde duran pek çok farklı bankaya ait POS cihazlarıyla yapıldığı dönemde kurulduğunu ve bir pazar yarattıklarını hatırlattı. 10 yıldır Türkiye’de hem son kullanıcı hem üye işyeri için güvenli alışveriş alt yapısı oluşturduklarını vurgulayan Orkun Saitoğlu, “KOBİ’lerin hızlı gelişim gösteren e-ticaretten daha fazla pay alabilmesi için geliştirdiğimiz iyzico ile Öde üye işyerlerimizin müşterilerine yüzde 37 daha hızlı tamamlanan bir ödeme deneyimi sağladık. Bu avantajları sayesinde iyzico ile Öde, 2021-2022 döneminde işlem adedi bazında yüzde 155 büyüme kaydetti. Bugünse 35 binden fazla üye iş yerimiz tarafından kullanılıyor. Geçtiğimiz yıl içerisinde iyzico ile Öde’yi kabul eden üye işyerlerinin e-ticaret işlemlerinin yüzde 20’si iyzico ile Öde üzerinden gerçekleşti” ifadelerini kullandı.
Rafta, reyonda ve kapıda ödeme için yeni çözümler
Online alışverişin yanı sıra iyzico Cep POS ürünüyle alıcı ve satıcıyı fiziksel ortamda da buluşturan iyzico’nun bu alandaki yatırımları da devam edecek. Perakende kanalında rafta, reyonda ve kapıda ödeme alma deneyimini iyileştirecek çözümler üzerinde çalıştıklarını söyleyen Orkun Saitoğlu, “Üye işyerlerimizin hem fiziki hem de internet mağazalarındaki tüm ödeme alma işlemlerini tek panelden kontrol edebilmeleri için çalışıyoruz. Çoklu kanallardaki tüm finansal ihtiyaçlarını ve nakit akışlarını kolayca yönetebilecekleri uçtan uca servisler sağlayacağız” dedi.
Alışveriş dünyasının avantajlarını kullanıcıları ile buluşturuyor
E-ticarette güvenli ödeme yolculuğunu sürdürülebilir kılmayı amaçlayan iyzico, KOBİ’lerin yanı sıra son kullanıcıları da merkezinde tutmaya devam ediyor. Yeni dönemde ödeme opsiyonlarını çeşitlendirerek, son kullanıcılarına hızlı, kolay ve güvenli alışveriş deneyimini daha da pürüzsüz sunmak için geliştirmeler yaptıklarını belirten Saitoğlu, “iyzico olarak alışveriş deneyimini uçtan uca sahiplenmeyi hedefliyoruz. Burada araştırma aşamasından ürünü bulduğu anda karar vermesine, satın almaya geçerken kampanyalardan faydalanmasına, satın alma aşamasında hızlı, güvenli ve kolay ödeme yapmasına ve sonrasında Korumalı Alışveriş, Kolay İade özelliklerimiz ile tüm alışveriş sürecinde kullanıcılarımızın yanında olmak için çalışmalarımıza başladık“ dedi. Kullanıcılar, iyzico cüzdan bakiyeleri ile alışveriş harcamalarında geri iade alabilecekleri kampanyalar ile alışveriş dünyasının avantajları ile buluşacak. Açık bankacılık servisleri, iyzico üye iş yerlerinde alışveriş ayrıcalıklıkları gibi özellikler de eklenecek.
Letven Capital’dan 100 milyon TL’lik yatırım alan Linktera, mevcut ürünlere ilave olarak yeni ürün ve hizmetlere odaklanmayı planlıyor
10 yılı aşkın süredir şirketlerin dijitalleşme yolculuklarında yazılım ve danışmanlık ekipleri ile uçtan uca çözümler üreten Linktera, gelecek 10 yılını tasarlamak için harekete geçti.
Faaliyet gösterdiği sektörde liderlik gösterme potansiyeline sahip ve küresel rekabette öne çıkabilecek firmaların katma değer yaratması için kurulmuş olan Letven Capital, geçmiş aylarda 100 milyon TL’lik yatırımı ile Linktera’nın bu 10 yıllık büyüme planına ortak oldu.
Linktera CEO’su Taşkın Osman Aksoy, bu yatırım ve ortaklık ile birlikte bir yandan ‘servis şirketinden Fintech şirketine’ dönüşüm süreçlerini hızlandırıp Linktera ürünlerinin gelişim ve satışına odaklanacaklarını, diğer yandan da yazılım ve danışmanlık alanındaki coğrafi kapsamını arttırmak amacıyla Türkiye ve Dubai’deki ofis ve AR-GE merkezlerinin yanına, ABD ve Katar’da da yeni ofisler açacaklarını belirtti.
Finans ve bankacılık sektörü başta olmak üzere medya, ulaşım, lojistik, e-ticaret ve kamuya kadar 100’den fazla müşterisine 10 yılı aşkın süredir uçtan uca dijital dönüşüm ve danışmanlık hizmeti veren Linktera, yakın zamanda kendi içinde başlatmış olduğu dönüşüm stratejisinin meyvelerini almaya başladı. 3 yıl önce başlattığı ‘servis şirketinden Ürün Şirketine’ geçiş yolculuğunda, geçtiğimiz ay Girişim Sermayesi Portföy Yönetimi şirketi olan Letven Capital’dan 100 milyon TL’lik yatırım alarak önemli bir iş ortaklığına imza attı. Linktera bu yatırım ile Türkiye ve Dubai’de bulunan merkez ve satış ofislerinin yanında yeni coğrafyalara açılmayı, mevcut ürünlere ilave olarak yeni ürün ve hizmetlere odaklanmayı planlıyor. Yapılan iş ortaklığı ve geleceğe dair planlar hakkında bilgi veren Linktera CEO’su Taşkın Osman Aksoy, “Yaptığımız iş, bizim keşfimiz değil; 130 yılı aşkın süredir yeryüzünün farklı coğrafyalarında verilen bir hizmet. Farkımız, bu işe bakış tarzımız; uygulamadaki mükemmeliyetçiliğimiz. Tamamıyla yerli ve milli olan şirketimiz ile yıllardır Türkiye için değer üretiyor, teknoloji geliştiriyoruz. Bunu yaparken geçtiğimiz 10 yıl içerisinde 120 milyon TL’lik AR-GE harcamasında bulunup, 30’un üzerinde AR-Ge projesi gerçekleştirdik. Son 3 yıl içinde 6 farklı ürünümüzü hayata geçirip satışlarına başladık. Tüm bunları her biri kendi alanında uzman ve aynı zamanda da girişimci olan 250’yi aşkın çalışma arkadaşımızın fikir ve hizmetleriyle gerçekleştirdik. Letven Capital ile yaptığımız bu yeni ortaklık ile temellerini attığımız bu ‘geleceği dönüştürme’ stratejimizi çok daha geniş bir coğrafi alana sunmayı hedefliyoruz.” dedi.
Yatırım İştahından Memnunuz
Şirketlerin yatırım aldığı zaman bu sermaye girişini kullanma biçiminin o şirketin kendi yaptığı işe ve ülkesine bakışını da ortaya koyduğunun altını çizen Letven Capital Genel Müdürü Kamil Kılıç, şu ifadeleri kullandı: “Şirketler yatırımcıların dikkatini ürettiği hacim ve kârlılık, geleceğe yönelik ellerindeki somut iş planlarının gücü, ve yarattığı geniş müşteri portföyü ve müşteri memnuniyetiyle çeker. Linktera gibi hizmet sağlayan ve teknoloji üreten şirketlerin son yıllarda yatırımcıların gözdeleri arasında yer alıyor olması bir tesadüf değil. Türkiye’de yazılım ve bilişim sektörünün büyüklüğü 23 milyar dolara ulaştı. Bir araştırmaya göre 2022’nin ilk 9 ayında Türkiye’de 208 teknoloji girişimi 1.5 milyar dolar yatırım aldı; bu tutar ile Türkiye, ABD ve İngiltere’nin ardından 3. sırada yer aldı. Yılın son çeyrek rakamlarıyla birlikte Türkiye’deki teknoloji şirketlerinin 1.8 milyar dolar yatırım aldığı düşünülüyor. Bu rakam 2021 yılında 1.6 milyar dolardı. Türkiye’deki teknoloji şirketlerine dönük bu yatırım iştahından memnunuz.”
Fintech yolculuğumuz hızlanarak devam edecek
2019 yılı sonunda bir servis ve hizmet firmasından Fintech şirketine dönüşme stratejisini benimseyen şirket, Linktera Labs adını verdiği şirket içi girişimcilik ekosistemi ile elindeki bilgi ve tecrübeleri ürünlere çevirmeye başladı ve şu anda 6 farklı ürünü hayata geçirip satışlarına başlamış durumda. Linktera ürünleri hakkında bilgi veren Aksoy, ‘’Hayata geçirdiğimiz ürünlerin hepsi, müşterilerimizden gelen ihtiyaçlar ve onların derin iş bilgisini kullanarak hayata geçirdiğimiz ürünler – dolayısıyla hem mimari tasarım hem de fonksiyonellikte rekabetin bir hayli önünde. Diğer bir avantajımız, bu ürünlerin hepsi hali hazırda en az bir büyük müşteride kullanılıyor, ve öneriliyor olması. Bugün AktifBank’da kullanılan hazine önyüz ve fiyatlama ürünümüz SpineX dünya muadilleriyle rekabet edebilecek bir ürün. Yine BRM adını verdiğimiz Banka Raporlama Ürünümüz, yasal raporlamadan başlayıp altyapısı sayesinde diğer tüm banka raporlarının konsolide edilmesine imkan vermesi ile HSBC bankasına kullanılmakta. Son dönemde büyük hareketliliğin yaşandığı Dijital Bankacılık ürünümüz Payify ise, dijital cüzdandan sanal pos’a, kampanya yönetiminden sahtekarlık yönetimine kadar birçok alanda sıfırdan kurulacak bir Dijital Bankanın ihtiyaçlarını uçtan uca karşılıyor. Yeni dönemde bir yandan bu ürünlerimizin yaygınlaşması için emek harcarken, diğer yandan da yeni ürün yatırımlarımıza devam etmeyi planlıyoruz.’’
“En Büyük Değer, Linktera Ailemiz”
Kurulduğumuz günden beri şirketimizde hep bir ‘aile’ kültürü yaratmaya odaklandıklarını belirten Aksoy, ‘’Farklı bir çalışan profili hedefliyoruz; kendilerine bir şans tanınması için beş-on yıl beklemek istemeyenleri. Boyundan büyük işlere kalkışmayı ve etrafında fark yaratmayı gerçekten isteyen birilerini. Ve biliyoruz ki muhteşem sonuçlar, asla tek bir kişinin marifeti değil, birbirlerini dengeleyen ve tamamlayan ekiplerin ürünüdür. Bu yüzden de yeni dönemde değer yarattıkça şirkete ortak olan bir çalışma anlayışına geçiyoruz. Bu yıl itibariyle şirketimizin belli bir orandaki hissesini fark yaratan ve bizimle Linktera yolculuğuna devam eden çalışma arkadaşlarımıza dağıtma kararı aldık.’’
Değişik Coğrafyalara Açılım Sürecek
Birçok değişik iş sahasında faaliyet gösteren holding, şirket ve devlet kuruluşunun dijital dönüşümünde yanlarında bulunduklarının altını çizen Linktera CEO’su Taşkın Osman Aksoy, “Linktera’yı öne çıkaran iş modelimiz, müşterilerimize farklı işkollarında uçtan uca sunduğumuz danışmanlık, yazılım ve teknoloji hizmetleri. Risk yönetiminden yasal raporlamaya, süreç izleme ve geliştirmeden veri analitiği ve yapay zekaya, Robotik Süreç Otomasyonundan mobil uygulama yazılımına kadar farklı çözüm ve hizmetlere sahibiz. Eş zamanlı olarak bir müşterilerimizin iade süreçlerinin optimizasyonunu çalışırken bir başka müşterimizde iş makinalarının önleyici bakım ve servis tahminleme projesini yönetiyor, diğer müşterimizde sanal pos ve dijital bankacılık alt yapısını yazıyor, büyük ölçekli bir bankanın uçtan uca leasing platformunu hayata geçiriyoruz. Geçtiğimiz yıl 130’un üzerinde farklı projeye imza attık. Bugüne kadar ana hedef bu hizmetlerimizi Türkiye ve Dubai ofisimiz aracılığıyla orta doğu ülkelerine ulaştırmaktı. Bu yeni yatırımla birlikte hedeflerimiz arasında bulunan yurt dışı açılımını sürdüreceğiz. Yılın ilk yarısında Katar’da ve ikinci yarısında ABD’de birer ofis daha açıp tecrübe ve bilgi birikimimizi daha çok şirketle buluşturma imkanı yakalayacağız” ifadelerini kullandı.
Hedef Halka Arz
Linktera’nın her zaman insan kaynağı gücü ile alanında öncü bir danışmanlık ve yazılım şirketi olduğunu ve daima insana yatırım yaptıklarını anlatan Taşkın Osman Aksoy, bu politikalarına hız vererek devam edeceklerini ifade etti. Aksoy, “Yeni yatırımı Ar-Ge ve insan kaynağı gücümüzü daha da artırmak için kullanacağız. Sürdürülebilir ve verimli olarak büyüyebildiğimizi gösterdik, şimdi sıra hızlı ve farklı coğrafyalarda büyüme ile tamamen yerli ve milli bir teknoloji şirketi olarak dünyaya açılmak ve ardından halka arz olmak” dedi.
Red Hat ve Microsoft rekabeti çok eski yıllara dayanıyor. 50 çalışanı olan küçük şirkete, bir anda Microsoft’a meydan okuyor.
Red Hat, Mart 1993’te Ewing’in Durham apartman dairesinde yeni oluşan işi yürüten en eski çalışanlarla birlikte kuruldu. Sonunda, ev sahibi ne yaptıklarını anladı ve onları kovdu.
Önümüzdeki birkaç yıl boyunca şirket, Linux işletim sistemlerinin yeni sürümlerini CD’lerde yayınladı ve bunları bilgisayar bilimi öğrencilerine ve teknik araştırmacılara pazarladı. Red Hat, bir görsel efekt grubunun Linux 4.1’i 1997 yapımı “Titanic” filminin parçalarını tasarlamak için kullanması gibi ara sıra manşetlerde yer aldı.
Antitröst davasıyla aynı döneme denk geliyor
Ardından, 1998 yılı boyunca, Microsoft karşıtı duyguların yükseldiği bir anda Bill Gates’in Microsoft’una engel olan Red Hat ortaya çıktı. 1990’ların sonlarında, Seattle merkezli teknoloji devi, baskın Windows işletim sistemi nedeniyle federal bir antitröst davasına karıştı. Microsoft’un kurulduğu yer modaydı. İşi, ücretsiz ve açık kaynaklı bir yazılıma dayanıyordu, Microsoft ise işletim sistemi için yaklaşık 90 dolar ücret aldı. Microsoft, dünyanın en zengin insanına aitti. Red Hat mühendisleri hala sunucuları uzatma kablolarıyla birbirine bağlıyordu.
Young o sırada “Bir tekele karşı rekabet edebilmenin tek yolu oyunun oynandığı kuralları değiştirmektir. Farklı kurallar altında rekabet ettiğimizi bilerek geceleri uyumamı sağlıyor” dedi. 1998’in ortalarında Red Hat, 400.000 Linux CD-ROM’u gönderme hızındaydı. Daha sonra Intel ve Netscape, Red Hat’in Linux’unda çalışabilecek ürünler yaratacaklarını duyurduğu için iki kurumsal yatırımcı aldı. Ertesi yıl Red Hat, müşterilerine sunucularında Linux sunmak için Hewitt-Packard, Compaq, Dell ve IBM ile benzer ortaklıklar kurdu. Birleşik Krallık ve Almanya’da ofisler açarak ofis ayak izini de büyüttü.
1999’da Red Hat, genel merkezini Durham’ın Meridian İş Kampüsü’ne taşıdı. Orada, duvara şirket bir Ralph Waldo Emerson alıntısı çizdi: “Her devrim önce bir adamın zihnindeki bir düşünceydi. Aynı düşünce başka bir adamın aklına geldiğinde o dönemin anahtarıdır” diyor. İlkbaharda Red Hat, Red Hat Revolution Tour 1999 olarak adlandırılan 12 şehirlik bir tanıtım gezisi başlattı. Her durak, şirket tişörtleriyle gelen tezahürat yapan kalabalığı çekti. Midtown Manhattan’daki bir tur etkinliğine yaklaşık 200 kişi katıldı.
11 Ağustos 1999’da Red Hat, Wall Street tarihindeki en büyük sekizinci ilk gün kazancıyla borsaya girdi, hisse fiyatı 14 dolardan 52 dolara sıçradı. Red Hat, ilk çalışanlarını bir gecede milyoner yaparak 3.5 milyar dolar değerinde halka açık bir şirket olarak ilk gününü tamamladı. Ticaretin ikinci gününden sonra şirketin değeri 4.85 milyar dolar oldu. Üçüncü günün sonunda 5.7 milyar dolar. Sonraki ay değeri 7.2 milyar doları aşarak Red Hat’i Üçgen’in en değerli halka açık şirketi yaptı.
2006 yılından beri bankacılık ürünleri karşılaştırma kategorisinde hizmet veren lider platform HangiKredi, ürün portföyünü “finansal asistan” vizyonu altında genişletmeye devam ediyor. Bireysel müşterinin uçtan uca tüm finansal ihtiyaçlarına cevap vermek için açık bankacılık, elektronik para gibi birçok yeni özelliği platformuna eklemeye hazırlanan HangiKredi, KOBİ’lerin ihtiyaçlarına yönelik hizmetlerini de HangiKredi KOBİ markası altında hayata geçiriyor. KOBİ’ler ile finans kuruluşlarını bir araya getirerek ücretsiz olarak hizmet sunan HangiKredi KOBİ, 2023 yılı içinde 1 milyon işletmeye ulaşmayı hedefliyor.
Küçük ve orta ölçekli işletmelerin finansal ihtiyaçlarını çoğunlukla fiziki kanallar aracılığıyla yürütmesi, işletmelerin her bir ürün için ayrı kuruluşlarla tek tek temasa geçmek durumunda kalmasına bir çözüm bulma ihtiyacından doğan HangiKredi KOBİ, işletmeler ve finans kuruluşları arasında köprü görevi görüyor. KOBİ’lerin zamanını daha etkin kullanmalarını ve onları doğru ürünle buluşturarak maddi tasarruf sağlamalarını hedefliyor.
Tüm finansal ihtiyaçlar tek platformda
KOBİ’lerin tüm finansal ihtiyaçlarında yanında olmayı hedefleyen HangiKredi KOBİ, ticari kredi ve kredi kartı karşılaştırmadan en uygun komisyonlu POS ürünleriyle buluşturmaya kadar geniş bir yelpazede hizmet sağlayacak. Çeklerini hemen nakde dönüştürmek isteyen işletmeler çek gönder hizmetiyle HangiKrediKOBİ üzerinden teklif alabilecek. KOBİ’ler bankaların maaş promosyonlarını da buradan ücretsiz olarak karşılaştırabilecek.
BAT’de çalışmak veya iş fikrini 50.000 Pound değerinde bir finansmanla gerçeğe dönüştürmek isteyenler için BAT küresel iş sunumu yarışması Battle of Minds başvuruları başladı. En iyi yetenekleri çekmeye ve geliştirmeye yönelik olarak başlatılan küresel staj ve iş fikri yarışmasına başvuru için son tarih 30 Haziran.
Her yıl üniversite öğrencileri ve yeni mezunlara dünya sahnesinde yarışma fırsatı sunan ve BAT’nin ‘Daha İyi Bir Gelecek’ felsefesi ile gençlerin fikirlerini gerçeğe dönüştürmeyi amaçlayan Battle of Minds’a başvurular başladı. Küresel çapta parlak iş fikirlerini bulmaya, geliştirmeye ve desteklemeye odaklanan yarışma Battle of Minds, daha sürdürülebilir bir gelecek için sınırların ötesinde düşünen gençleri arıyor. “Daha İyi Bir Gelecek” vizyonu ile kurulduğu günden bu yana tüm dünyada olumlu bir etki yaratacak yetenekleri bulmaya ve desteklemeye odaklanan BAT, 1 Mayıs ile 30 Haziran tarihleri arasında başvuru yapılabilecek bu yılki yarışmasında katılımcılara teknoloji, biyoloji, enerji ve kapsayıcılık olmak üzere dört kategoride iş fikirlerini dünyaya duyurma fırsatı sunuyor.
Bu yıl 30 ülkeden katılımla gerçekleşecek yarışmaya, 18 yaş üzerinde, iş tecrübesi bulunmayan ve son 5 yıl içinde lisans eğitimini tamamlayan veya yüksek lisans yapan gençler katılabilecek. 2 ila 4 kişi arasında değişen ekiplerin başvurabileceği yarışmada, sürdürülebilirlik sorunlarından birini çözmeye yönelik projeler Yerel (Lokal), Bölgesel (Area) ve Küresel (Global) olmak üzere üç aşamada değerlendirilecek.
Küresel çapta parlak iş fikirlerini bulmaya ve desteklemeye odaklanan yarışma başlıyor
15 Eylül’de gerçekleşecek son değerlendirmenin ardından en iyi fikirlere sahip katılımcılara fikirlerini ve girişimlerini hayata geçirmeleri için 50.000 Pound değerindeki finansmanın yanı sıra Avrupa ve Türkiye’nin En İyi İşverenleri arasında gösterilen BAT’da istihdam fırsatlarına kadar çeşitli ödüller sunulacak. Battle Of Minds başvuru adresi:https://competition.bat-battleofminds.com/
Girişimcilere destek olmanın ve yeni kapılar açmanın BAT’nin iş kültürünün vazgeçilmez bir parçası olduğunu söyleyen BAT Türkiye, TBNC Yetenek, Kültür & Kapsayıcılık Direktörü Güliz Dalaman Yakmacı, “Yeni beceriler ve yeni yetenekler gerektiren; olağanüstü yetenekleri geliştirmek için sürekli olarak yeni yollar keşfeden dönüştürücü bir yolculuktayız. Battle of Minds yarışması da işte bu vizyonla doğdu. Gençlerin parlak fikirlerini projelere dönüştürebilecekleri ortamları ve desteği sunabilmek bizim, hatta tüm iş dünyasının birincil sorumluluğu. Bu yıl tam 30 ülkeden katılımla gerçekleşecek yarışmamıza, tüm gençlerimizi bekliyoruz” dedi.
Palo Alto Networks Türkiye, Rusya CIS Direktörü Vedat Tüfekçi, fidye yazılımı saldırılarının 2022’de keskin bir şekilde arttığına dikkat çekerek “Ciddi araştırmalara göre fidye yazılımı saldırıları, küresel ölçekte tüm veri güvenliği ihlallerinin yüzde 25’ini oluşturuyor. Fidye yazılım saldırılarının yüzde 70’inde ise veri hırsızlığı gerçekleşti. En çok hedef alınan sektör ise üretim oldu. Dark Web bağlantılı taciz vakalarının hedefinde ise şirketlerin üst düzey yönetimi yer alıyor. Kurumlar, bu saldırılar sonrasında ciddi itibar ve maddi kayıplarla karşılaşıyor” dedi.
Siber güvenlik riskleri arasında önemli bir yer tutan fidye yazılımları, yaygınlıkları ve yol açtığı zararlar nedeniyle güvenlik uzmanlarının ilgisini çekmeye devam ediyor. Siber güvenliği destekleyen yenilikçi çözümleri ile dijital dönüşümü hızlandıran Palo Alto Networks, iş dünyasının profesyonellerini, fidye yazılımlarındaki artışa ve kurumların için yarattığı risklere karşı bir kez daha uyardı. Palo Alto Networks Türkiye, Rusya, CIS Direktörü Vedat Tüfekçi, sağlık hizmetlerinden, enerji şebekesine ve güvenlik sektörüne kadar tüm kamu hizmetlerine sızabilme potansiyeli itibarıyla kurumların fidye yazılım tehdidine karşı hazırlıklı olması gerektiğini bildirdi.
Palo Alto Networks’ün seçkin güvenlik uzmanlarından oluşturduğu ve küresel düzeydeki siber güvenlik ihlallerini 7/24 izleyen Unit 42 takımının hazırlamış olduğu 2022 Fidye Yazılım Tehdit Raporu’na göre 2021 yılında olay bazında saldırganların talep ettiği fidye miktarı ortalama yüzde 144 artışla 2,2 milyon dolara çıkarken, ödenen miktarlar da yüzde 78 artışla 541 bin doları aştı. Fidye yazılımlar, siber saldırganların sık kullandığı bir yöntem olarak 2020’den bu yana ortaya çıkan 130’dan fazla türevi ile kurumların bilgi güvenliğini tehdit ediyor.
Fideye hırsızlarının hedefinde üretim sektörü
Dünyada siber riskleri 7/24 izleyen Palo Alto Networks takımı Unit 42’nin fidye yazılımlarla ilgili paylaştığı 2023 tarihli en son raporuna göre ise (2023 Unit 42 Ransomware Threat Report) 2022 sonu itibarıyla fidye yazılım saldırılarının yüzde 70’inde veri hırsızlığı gerçekleşti. Bu tür saldırıların sonuca ulaşma düzeyi daha bir yıl önce yüzde 40 düzeyinde idi.
Unit 42’nin Dark Web sızıntı sitelerine ilişkin analizi 2022’de 447 kuruluş ile en çok hedef alınan sektörün üretim olduğunu ortaya koyuyor. Unit 42 takımı, bu durumun, sektör tarafından kullanılan ve çeşitli nedenlerle güncellenmeyen yazılımlardan kaynaklandığına inanıyor. Saldırıların karakter değişikliğine dikkat çeken Unit 42 uzmanları, elde edilen verilerin özellikle Dark Web’de satışa çıkarılması ya da yayılmasıyla bağlantılı taciz vakalarının artışına vurgu yapıyor. Özellikle bu tacizler şirketlerin üst düzey yönetimini hedef alıyor. Taciz oranı 2021 yılında yüzde 1 seviyesindeyken geçen yıl yüzde 20 gibi çok yüksek bir orana erişti.
Bulutta “organize işler”de ciddi artış
Dünyadaki siber güvenlik risklerini yakından izlediklerini ifade eden Vedat Tüfekçi, fidye yazılımlarındaki artışın nedenleri hakkında şunları söyledi: “Pandemiyle birlikte küresel ölçekte uzaktan çalışma ve online ticaretin yükseldiği bir döneme girdik. Kritik sektörlerde üretimden tedarik zincirlerine kadar tüm iş süreçleri bulut üzerinden ve uzaktan yönetiliyor. Fidye yazılım girişimcileri, özellikle böyle bir dönemi fırsat olarak gördüler. Çoklu gasp gibi tekniklerle ve bulut üzerinden fidye yazılım kullanımını sunan ‘RaaS’ (ransomware as a service) gibi bulut hizmetleriyle artık çok daha organize ataklarda bulunabiliyorlar. Açığı keşfettikleri anda büyük maddi taleplerde bulunan saldırganlar, istekleri karşılanmadığında, hizmet durdurmaya yönelik DDoS saldırılarıyla markaların ve kurumların itibarlarını ciddi anlamda tehdit edebiliyor. Palo Alto Networks’ün seçkin Unit 42 takımı bu alandaki tüm gelişmeleri kesintisiz izleyerek ortaya çıkan yeni riskler karşısında siber güvenlik çözümlerimizin anında güncellenmesini sağlıyor. İş dünyasının bu ciddi güvenlik riskine karşı her an hazırlıklı olması için gerekli uyarıları düzenli olarak yapıyoruz.”
Palo Alto Networks, mobil cihazlarla genişleyen kurumsal ağ altyapısında sınır güvenliğini gelişmiş, proaktif ve yapay zeka destekli güvenlik teknolojisi ile koruyan zengin bir çözüm setiyle öne çıkıyor. Kurumlara Cortex xDR, Wildfire, Next Generation Firewall, Bulut ve Yazılım Güvenliği gibi üst düzey çözümleri ve Unit 42’nin derin siber güvenlik birikimini sunan Palo Alto Networks, fidye riski karşısında yöneticileri uyarıyor.
Microsoft Start teknoloji şirketleri takip listesi paylaştı. Hızlı bir şekilde büyüyen bu şirketlerin benzerlerinden daha yenilikçi olduğu belirtildi.
DYNATRACE
DT.Dynatrace bir yazılım zekası şirketi olarak faaliyet gösteriyor. Şirket, dinamik hibrit, çoklu bulut ortamları için özel olarak oluşturulmuş bir yazılım zekası platformu sunuyor. Şirket, birleşik platformunu bilgi teknolojisi (BT), geliştirme, güvenlik ve iş operasyonları ekiplerinin karşılaştığı karmaşıklığı ele alacak şekilde tasarladı. Dynatrace Software Intelligence Platform, uygulama ve mikro hizmet izleme (APM), çalışma zamanı uygulama güvenliği, altyapı izleme, dijital deneyim izleme (DEM), iş analitiği ve bulut otomasyonu sağlıyor. Dynatrace Platformu, APM’yi uygulama güvenliği, altyapı izleme, dijital deneyim yönetimi, iş analitiği ve bulut otomasyonu ile tek bir platformda birleştiriyor. Dynatrace uygulama güvenliği, bulutta yerel uygulamalar, kapsayıcılar ve Kubernet’ler için optimize edilmiştir.
MERCADOLIBRE
Mercado Libre Inc, Arjantin kökenli, Uruguay merkezli bir e-ticaret iş kolaylaştırıcısı olarak faaliyet gösteriyor. E-ticaret ürünleri, kullanıcılara ticari işlemleri kolaylaştırmak için bir hizmet portföyü sağlamak üzere tasarlanmış İnternet platformları aracılığıyla perakende ve toptan satış yapılmasını sağlıyor. Şirketin coğrafi kapsamı Latin Amerika’nın 18 ülkesini kapsıyor. Birincil teklif, altı entegre e-ticaret hizmetinden oluşan bir ekosistem: Mercado Libre Marketplace, Mercado Libre Classifieds hizmeti, Mercado Pago ödeme çözümü, Mercado Credito finansal çözümleri, nakliye dahil Mercado Envios lojistik çözümleri, Mercado Ads reklam platformu ve Mercado Shops dijital vitrin çözümü.
PAYLOCITY HOLDİNG
Paylocity Holding Corporation, bulut tabanlı bir bordro ve personel sermayesi yönetimi (HCM) yazılım çözümleri sağlayıcısı diyebiliriz. Şirketin hizmetleri, bulut tabanlı platformunu kullanan bir Hizmet Olarak Yazılım (SaaS) dağıtım modelinde sağlanıyor. Şirketin ürün grubu, birleşik bir platform sunan bordro, insan sermayesi yönetimi, işgücü yönetimi, yetenek yönetimi, yan haklar, çalışan deneyimleri, uygulama ve eğitim hizmetleri, içgörüler ve tavsiyeler ile vergi ve düzenleyici hizmetlerden oluşuyor. Bulut tabanlı platformu, çok kiracılı bir mimari kullanan birleşik bir modül paketi sağlıyor. Platformu, çalışanlar ve yöneticiler için tüm çözümlerinde entegrasyonla birlikte self servis işlevsellik sağlar. Şirketin platformu ayrıca üçüncü taraf ortak sistemlerle otomatik veri entegrasyonu sunuyor.
SiTime
SiTime Corporation, küresel elektronik endüstrisi için hassas zamanlama çözümleri sağlayıcısı olarak faaliyet gösteriyor. Şirketin ürünleri, iletişim ve işletme, otomotiv, endüstriyel, havacılık, mobil, Nesnelerin İnterneti (IoT) ve tüketici dahil olmak üzere hedef pazarlarında yaklaşık 300 uygulama için tasarlanmış durumda. Çözümleri, çeşitli osilatör türlerinin yanı sıra rezonatörler ve saat entegre devrelerini (IC’ler) içeriyor. Tamamen silikondan oluşan çözümleri, mikro elektromekanik sistemler (MEMS), analog karışık sinyal tasarım yetenekleri ve gelişmiş sistem düzeyinde entegrasyon uzmanlığını içeren üç uzmanlık alanına dayanıyor. İletişim ve kurumsal pazar için hassas zamanlama çözümleri, aşırı koşullarla karşılaşan yoğun, daha az kontrollü ortamlarda performans ve dayanıklılık sağlıyor.
TYLER TECHNOLOGIES
Tyler Technologies,, kamu sektörü için bilgi yönetimi çözümleri ve hizmetleri sağlayıcısı olarak görev yapıyor. Segmentleri arasında kamu sektörü kuruluşlarına finansal yönetim ve eğitim gibi görev açısından kritik ofis işlevleri için bilgi teknolojisi ve otomasyon ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik yazılım sistemleri ve hizmetleri sağlayan Kurumsal Yazılım (ES) segmenti bulunuyor. Bunlar; planlama, düzenleme ve bakım; mahkemeler ve adalet; kamu güvenliği; veriler ve içgörüler; değerleme ve vergi yazılım çözümleri; arazi ve hayati kayıt yönetimi yazılım çözümleri; ve mülk değerleme hizmetleri ve kamu sektörü kuruluşlarına işlem gerçekleştirme, veri işlemeyi kolaylaştırma, ve dijital devlet ve ödeme çözümleri ve geliştirme platformu çözümleri gibi operasyonları diyebiliriz.. Gerçek ve kişisel mülkün değerlendirilmesini ve değerlendirilmesini otomatikleştiren sistemler ve yazılımlar sağlıyor.