Kurumsal IoT yeni zorluklar getiriyor
Teknoloji araştırma firması Information Services Group’un yeni bir raporuna göre, 5G ağlarının artan kullanılabilirliği, kurumsal IoT dağıtımlarına olan ilgiyi artırıyor. Bu da dağıtımların, özellikle mevcut operasyonel sistemlerle nasıl çalışacağı konusunda bir dizi sorunun ortaya çıkmasına neden oluyor.
5G ağlarına geçiş yaparken maliyetleri yönetmeye çalışan mobil ağ operatörleri, mevcut spektrumu 5G’ye yeniden tahsis etmek için ” shuttering” olarak bilinen bir süreçte eski ağları kapatmayı seçebilir.
ISG Research’ün baş analisti ve raporun yazarı Ron Exler bir basın açıklamasında, “5G heyecanı yaygın olsa da, tüm spektrum türleri belirli bir ülkede veya belirli bir mobil ağda mevcut değil. İşletmelerin, tercihen 5G dağıtımıyla bağlantılı olarak, kapatma olaylarından önce değiştirme teknolojilerinin seçimini yönetmek için ağları ve IoT sağlayıcılarıyla birlikte çalışması gerekiyor” diyor. ABD’deki şirketler, endüstriyel IoT, birbirine bağlı sensörler, araçlar ve örneğin imalat ve enerji gibi endüstriyel uygulamalarla birlikte ağ bağlantılı diğer cihazlarda ilerliyor.
ISG Manufacturing’in ortağı Dave Lewis, “Üreticilerin rekabete ayak uydurmak için akıllı fabrikalara ve tedarik zincirlerine ihtiyacı var. Birçok kuruluş, IoT platformlarını ve kullanım örneklerini zaten seçti ve dağıtımları ölçeklendirmelerine yardımcı olmak için hizmet sağlayıcılarına bakıyorlar” dedi.
Rapora göre, şirketlerin siber güvenlikle ilgili endişelerine yanıt vermek için birçok IoT hizmet sağlayıcısı, danışmanlık ve yönetilen hizmet sözleşmelerine güvenlik hizmetleri ekliyor. Özellikle, BT ve operasyonel teknoloji (OT) yakınsamasına odaklanan angajmanlar, siber güvenlikle ilgileniyor. Rapora göre, BT ve OT sistemlerinin yakınsaması, IoT sistemlerini kullanan işletmeler için büyük bir zorluktur. Her iki dünyada da eski sistemlerin kullanılması entegrasyonu ve mobiliteyi yavaşlatabilir. Hizmet sağlayıcılar, birleşik sistemleri geliştirmek için endüstri uzmanlığını ve BT yeterliliklerini uygular.
Akıllı şehirlerde yapay zeka zorunluluk haline geliyor
Dünya Bankası’na göre küresel olarak, 2050 yılına kadar şehirlerde yaşayan nüfus toplam dünya nüfusunun yüzde 70’ine ulaşacak. Böylelikle toplamda 7 milyarlık kentsel nüfusa sahip olacağız. Bu benzeri görülmemiş büyüme ile bu ortamları güvenli, sağlıklı, üretken ve gelişen hale getirmek zorunluluk haline geliyor.
Dünya çapındaki hükümetler, aynı zamanda hizmetleri iyileştirip modernleştirirken maliyetleri düşürme baskısı altındalar. Bu ikili baskılar, şehirleri daha akıllı olmaya ve sonuçların elde edilmesine yardımcı olacak yenilikçi teknoloji çözümlerine yönelmeye itiyor. Şehir yetkilileri ve seçmenleri için en acil endişeleri gidermek için daha sık uygulandıkları için Yapay Zeka ve Dijital İkizlerin yükselişini bu bağlamda görüyoruz. Peki şehirler için en büyük etkiye sahip yapay zeka kullanım vakaları neler?
♦ Halk sağlığının teşviki, hastalıkların önlenmesi ve yönetimi (temas takibi dahil)
♦ Paylaşılan dijital çalışma alanı, üretkenlik ve işbirliği araçları
♦ Çalışan araçları
♦ BT altyapı güvenliği izleme
♦ Kredi ve hibe yönetimi
♦ Çevresel izleme (hava kalitesi, su kalitesi, hava durumu izleme)
♦ Dijital içerik, belge ve iş akışı yönetimi
♦ Tesisler ve bina yönetimi
Kamu güvenliği, güvenlik, gözetim
Lojistik şirketleri IoT yatırımlarını önceliklendiriyor
HERE Technologies tarafından yapılan yeni araştırma, Asya Pasifik (APAC) bölgesindeki lojistik şirketlerinin yaklaşık üçte birinin IoT (yüzde 37), depo otomasyonu (yüzde 33) ve elektrikli araçları (yüzde 32) önümüzdeki iki yıldaki temel yatırım öncelikleri arasında değerlendirdiğini ortaya koydu.
Araştırmaya göre, lojistik şirketlerinin yarısından fazlası, filo takibi için gerçek zamanlı konum verileriyle harita tabanlı çözümlerden de yararlanıyor. Frost & Sullivan ile ortaklaşa yürütülen araştırma, “Hareket Durumu” teknik incelemesi Avustralya, Hindistan, Endonezya, Japonya, Singapur ve Tayland dahil olmak üzere altı ülkede 152 lojistik şirketiyle anketi içeriyor. Araştırma, pandeminin tedarik zincirlerindeki güvenlik açıklarını bozduğunu ve ortaya çıkardığını ve geleneksel sistemlere dayanan lojistik şirketlerini dezavantajlı hale getirdiğini belirtti.
Filo yönetiminde GPS (yüzde 77), RFID (yüzde 31) ve QR kodları (yüzde 20) yaygın olarak kullanılırken, katılımcıların yüzde 21’inin bunu benimsemesiyle IoT hızla popülerlik kazanıyor. Rapora göre beş lojistik şirketinden ikisi, önümüzdeki iki yıl içinde tüm varlıklarda IoT çözümlerini uygulayacak.
IoT’yi konum verileri ve konum tabanlı hizmetlerle birleştirmek, lojistik şirketlerinin gerçek zamanlı izleme elde etmesine yardımcı olabilir. Şirketler, operasyonel verimliliği artırırken sorunları ve varlıkların yanlış yerleştirilmesini azaltabilir. Bu, soğuk zincir ürünleri ve tehlikeli ürünler gibi duruma duyarlı gönderiler için özellikle çok önemli.
Huawei dijital enerji merkezi yatırımı yapıyor
Huawei dijital enerji merkezi için yeni bir genel merkez ve Ar-Ge merkezi inşa etmek için 4 milyar yuan (632.5 milyon dolar) harcayacak.
Huawei Digital Power, ana merkezinin bulunduğu Shenzhen metropolünün yerel yönetimiyle proje için bir anlaşma imzaladı. İmzanın, şehirdeki yeni inşaat projelerinin lansmanını işaretlemek için Shenzhen tarafından düzenlenen daha büyük bir etkinliğin parçası olduğu belirtildi.
Çin’in 2030’dan önce karbon emisyon zirvesine ulaşma ve 2060’tan önce “karbon nötr” olma hedefine atıfta bulunarak, Huawei’nin projesinin “çift karbonlu” tedarik zincirini teşvik etmeye elverişli olduğunu söyledi.
Huawei, portföyünü son yıllarda ABD ihracat kısıtlamalarından çok etkilenen telekomünikasyon ve akıllı telefon işletmelerinin ötesinde çeşitlendirmeye çalışıyor. Huawei Digital Power, geçtiğimiz Haziran ayında ana şirketin mevcut dönem başkanı Ken Hu adıyla tescil edildi. Şirketin web sitesine göre, akıllı veri merkezleri gibi çözümler sağlayarak ve telekom ve kule operatörlerinin “yeşil verimlilik” elde etmesine yardımcı olarak “büyük veri, trafik ve enerji tüketimi çağının zorluklarıyla” yüzleşmek için oluşturuldu.
Anti radyasyon ürünlerine talep artıyor
Bluetooth kulaklıklar, dizüstü bilgisayarlar, akıllı televizyonlar ve saatler, tabletler ve Wi-Fi yönlendiriciler; çoğumuz evde bunlara sahibiz ve ayrıca her zaman bir cep telefonu taşıyoruz.
Peki, kendimizin ve ailelerimizin bu cihazların yaydığı radyasyona ne kadar maruz kalabileceklerini biliyor muyuz? Birçok ülkede anti radyasyon ürünleri olarak tanıtılan ürünlerin satışında ciddi bir artış yaşanıyor. Özellikle de Singapur’da bu sektörde ciddi bir büyüme görüyoruz.
2011 yılında, Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı, bir tür beyin kanseri ile bir ilişki bulan birkaç araştırmaya dayanarak RF’yi “insanlar için muhtemelen kanserojen” olarak sınıflandırdı.
Uluslararası Çevre Araştırmaları ve Halk Sağlığı Dergisi’nde yayınlanan bir araştırma ise 10 yıl boyunca günde 17 dakika veya daha fazla telefonda olmanın, yani ömür boyu yaklaşık 1000 saat kullanımın, beyin tümörü geliştirme riskini artırdığını buldu. Bununla birlikte çıkartma, bileklik, hamilelerin göbek bölümüne sarılan sargı ve radyasyonu emdiği söylenen taş gibi birçok ürün satışında artış yaşanıyor. Hatta Singapur’da, anti radyasyon ürünlerinin satışlarının son beş yılda dört katına çıktığı belirtiliyor. Birçok ülkede de bu artış görülüyor. Ancak yapılan bilimsel araştırmalar, bu tip ürünlerin etkisiz olduğunu ortaya koyuyor.
Gıda dağıtım şirketlerinin gelir modeli tartışma yaratıyor
Birçok ülkede gıda dağıtım şirketleri ihtiyaçları hızlı bir şekilde karşılayarak müşteri memnuniyetinin artmasını sağlıyor. Ancak bu şirketlerin uyguladıkları gelir modeli için farklı düzenlemeler de söz konusu olabiliyor.
Örneğin; 2016 ve 2020 yılları arasında Çin’de internetten yemek siparişi verenlerin sayısı ikiye katlanarak 400 milyona ulaştı. Patlama kısmen, ülkenin gıda dağıtım yarışmacılarının müşteriler ve işletmeler için verdiği sübvansiyonlar sayesinde oldu. Bununla birlikte Çin, yiyecek ve içecek işletmelerinin işletme maliyetlerini düşürmek için yiyecek dağıtım platformlarının restoranlara uygulanan hizmet ücretlerini daha da düşürmesi gerektiğini duyurdu. Teklif, ülkenin devlet planlayıcısı olan Çin Ulusal Kalkınma ve Reform Komisyonu tarafından yönetilen ve “mücadele eden hizmet sektörlerinin toparlanmasına yardımcı olmak” için bir direktifle geldi.
Hizmetten alınan komisyonlar, Eylül 2021’de sona eren üç ayda ülkenin en büyük dağıtım şirketlerinden Meituan’ın gelirlerine yüzde 60’a varan oranda katkıda bulundu. Meituan ve Alibaba ülkede baskın bir konuma sahip.
Çin’deki milyonlarca gıda dağıtım çalışanını tehlikeye atan yüksek stresli ortam da düzenlemelerde kritik öneme sahip. Meituan ve Alibaba, sürücülere sesli komut işlevlerine sahip bağlantılı kasklar vermeye başladı, böylece sürücülerin scooter’larıyla caddede koşarken telefonlarını kontrol etmeleri gerekmeyecek. Platformlar ayrıca biniciler için teslimat süresi sınırlarını da gevşetti. Meituan ve Ele.me için zorluk, çalışanların refahını ve işletme karlılığını nasıl dengeleyeceği oluyor.
İşletmeler kripto para birimlerine neden mesafeli?
Dünya çapında yaklaşık 15.000 işletmenin Bitcoin’i kabul ettiğini ve bu işletmelerin yaklaşık 2.300’ünün ABD’de faaliyet gösterdiğini söyleyebiliriz. Bu rakamlar kulağa etkileyici geliyor, ancak birçok teknoloji odaklı firmanın hala kripto para birimlerini ödeme olarak kabul etmediğini de akılda tutmakta fayda var.
Kullanıcıların Bitcoin kullanarak hizmetler için ödeme yapmasına izin veren ve Starbucks, Pavilion Hotels & Resorts ve airBaltic gibi devler ise bu alanda öncülük ediyor. Ancak yaşanan tereddütün sebebi ne?
Kripto para birimlerindeki dalgalanma, yöneticilerin kripto para birimine uygulamalı bir yaklaşım benimsemesini zorlaştırıyor. Araştırmalar, finans şeflerinin bilançoya önemli ölçüde dalgalanabilecek bir varlık eklemekten çekindiğini gösteriyor. Gartner’a göre finans yöneticilerinin yüzde 84’ü Bitcoin’i elinde tutmanın doğal volatilitesi nedeniyle finansal bir risk oluşturduğuna inandıklarını söylüyor.
Büyük markaların tereddüt etmesinin bir başka açıklaması da kripto para birimlerinin çok geniş olması. Şu anda kimse dijital para biriminin geleceğinin nasıl ortaya olacağından emin değil. Bitcoin en görünür dijital token olsa da kesinlikle tek değil. Analist Forrester şu anda yaklaşık 7.000 kripto para birimi olduğunu tahmin ediyor.
En çok talep gören teknoloji rolleri neler?
Teknoloji çalışanları, aday odaklı bir teknoloji iş piyasasında web uygulaması geliştirmeye yönelik artan talebi karşılamak için deneyimli tam donanımlı mühendisler bulmakta zorlandıklarını söylüyor.
Geliştirici işe alım platformu CodinGame ve çevrimiçi teknik değerlendirme platformu CoderPad, 2022’de en çok talep gören teknoloji rollerini, teknik becerileri, programlama dillerini ve çerçeveleri belirlemek için 4.000 teknoloji işe alım uzmanıyla anket yaptı. Ayrıca 10.000’den fazla geliştiriciye, becerilerinin ve profesyonel isteklerinin işverenlerin ihtiyaçları ile uyumlu olup olmadığı soruldu.
Anket, işe alım uzmanlarının bu yıl için işe almak istediği ilk üç becerinin web geliştirme, DevOps ve yapay zeka/makine öğrenimi olduğunu gösterdi. Ankete katılan teknoloji işe alım uzmanlarının üçte birinden fazlası (yüzde 36), rekabetçi bir işe alım pazarında deneyimli tam donanımlı mühendisler bulmakta zorlandıklarını söylerken, işe alım görevlilerinin yüzde 35’i backend mühendisler için güçlü talep olduğunu söyledi.
Yazılım mimarları, veri bilimcileri ve makine öğrenimi uzmanları gibi son derece uzmanlaşmış işler de, gerekli becerilere sahip deneyimli geliştiricilerden oluşan küçük bir havuz olması nedeniyle, işe alım görevlileri için bir endişe alanı olarak tanımlandı.
Crowdstrike siber güvenlik tehdit raporu yayınladı
Crowdstrike’ın 2022 Küresel Tehdit Raporu, siber tehdit ortamının nasıl geliştiğini ortaya koydu. Bu gelişmelerden biri, Türkiye ve Kolombiya da dahil olmak üzere saldırgan siber operasyonlara katılan yeni ülkelerin yükselişi oldu.
Crowdstrike’ın adlandırma kurallarına uygun olarak, Türkiye bağlantılı grupların saldırıları “Wolf” saldırıları olarak detaylandırılırken, Kolombiya operasyonlarının saldırıları “Ocelot” olarak adlandırıldı. Siber güvenlik araştırmacıları; Rus hükümeti destekli etkinliği “Bear” Çinli hack gruplarını ise ‘Panda’ olarak isimlendirdi.
Araştırmacılar tarafından Cosmic Wolf olarak adlandırılan Türkiye merkezli bir bilgisayar korsanlığı grubu, Nisan 2021’de Amazon Web Services (AWS) bulut ortamında depolanan, belirtilmemiş bir kurbanın verilerini hedef aldı. Saldırganlar, çalınan kullanıcı adlarını ve parolaları kullanarak AWS bulut ortamına girmeyi başardılar ve bu da saldırganlara komut satırlarını değiştirmek için gereken ayrıcalıkları sağladı. Bu, kendi altyapılarından AWS’ye doğrudan Güvenli Kabuk Protokolü (SSH) erişimine izin vermek için güvenlik ayarlarını değiştirebildikleri ve veri hırsızlığına olanak sağladıkları anlamına geliyor.
Nihayetinde ülkeler, siber kampanyaların geleneksel casusluktan daha kolay yürütülebileceğini görüyor ve bu tekniklere yatırım yapıyor.
Crowdstrike İstihbarattan Sorumlu Kıdemli Başkan Yardımcısı Adam Meyers: “Dışarıda buna bakan ve daha ucuz, daha kolay ve mantıklı bir inkar edilebilirlik olduğunu fark eden birçok ülke var. Daha fazla ülkenin bu programları geliştirdiğini ve zamanla daha iyi hale geleceklerini görüyoruz” dedi.
Geliştiriciler açık kaynağın önemine dikkat çekiyor
DevOps araçlarının, veri teknolojilerinin ve yapay zeka/makine öğrenimi araçlarının popülaritesinin artmasıyla, kuruluşların dörtte üçünden fazlası açık kaynaklı yazılım kullanımlarını artırdı.
Perforce’a ait OpenLogic ve kar amacı gütmeyen Açık Kaynak Girişimi (OSI) tarafından 2.660 açık kaynaklı yazılım (OSS) uzmanıyla yapılan bir anket, kuruluşların yüzde 77’sinin 12 ay öncesine göre OSS’ye daha fazla güvendiğini ve yüzde 36’sının sahip olduklarını bildirdi.
Açık kaynaklı veri teknolojilerinin büyümesi ve çeşitliliği, 2022 Açık Kaynak Durumu Raporu’na göre, inovasyona yönelik yüksek talebin ve tescilli yazılıma alternatiflerin bir sonucudur.
Anket geliştiricileri, CTO’ları, veri bilimcilerini, DevOps profesyonellerini, proje yöneticilerini ve diğer çeşitli yazılım profesyonellerini şirketlerinde açık kaynak kullanımı hakkında sorguladı.
Programlama dilleri ve çerçeveler, kuruluşlar tarafından kullanılan en yaygın OSS biçimi (yüzde 39,3) iken, rapor ayrıca açık kaynaklı veritabanları ve veri teknolojilerinin (yüzde 36,5), işletim sistemlerinin (yüzde 34), Git’in kullanımında da güçlü bir büyüme kaydetti.
Forrester IoT alanındaki 2022 büyüme tahminini açıkladı
Forrester Research, devam eden küresel çip sıkıntısının 2022’de IoT büyümesini yüzde 10-15 oranında sınırlayacağını tahmin ediyor.
Tüm teknoloji üreticilerini rahatsız eden çip sıkıntısı, ticari çatışmalar ve hatta yarı iletken üretiminde lider ülke olan Tayvan’daki kuraklık gibi çeşitli faktörlerin sonucu ortaya çıktı. Ancak en büyük etken COVID-19 oldu. COVID-19, birçok yarı iletken üretim tesisinin kapanmasına neden oldu. Bu arada, artan uzaktan çalışma ve ev ortamlarını iyileştirme arayışında olan insanların sonucu olarak teknolojik donanıma olan talep devam etti ve hatta arttı.
Forrester, çip sıkıntısının 2023 ortasına kadar tamamen çözülmeyeceğini tahmin ediyor. Şirketin analistleri, IoT cihazlarının “genel olarak gelişmiş sensör, mikro denetleyici ve CPU’lar ve GPU’lar gibi gelişmiş çiplerden önemli ölçüde daha fazla kullanılabilirlik sorunu olan iletişim teknolojileri kullandıkları için özellikle savunmasız olduğunu söylüyor.
Ancak, Forrester’ın tahminlerinde IoT için her şey kasvetli değil. IoT, sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak için gereken verimlilik iyileştirmelerini sağlamada kilit bir rol oynayacak. Forrest, IoT ve uç bilgi işlem tarafından desteklenen sürdürülebilirlikle ilgili hizmetlere olan talebin enerji verimliliği ve kaynak yönetimi için artacağını tahmin ediyor. 2022’de IoT için yüksek talep gören kullanım örneklerinin çevresel izleme, kaynak yönetimi ve tedarik zinciri süreçlerini içermesi bekleniyor.
Elektrikli araçlar ve şarj istasyonları alanında istek çok canlı
Teknoloji şirketleri için uluslararası birleşme ve satın alma ve kurumsal finansman danışmanlık firması Hampleton Partners’ın son Autotech & Mobility Birleşme ve Satın Alma Pazar Raporu, elektrikli araç ve şarj istasyonlarındaki gelişime ışık tuttu.
Rapora göre, küresel yarı iletken Covid etkisine rağmen Autotech & Mobility anlaşmalarına yönelik istek halen çok canlı.
Hampleton Partners’ın direktörü Michel Annink: “Elektrikli araç satışları arttıkça, şarj çözümlerine olan talep patlıyor. Tahminler, elektrikli araç şarjının 2030’da yalnızca binek otomobiller için Avrupa’da 36 milyar Euro’luk bir pazar olacağını tahmin ediyor. Mobilite hizmetleri ve ödemelerinden, operasyonlardan ve enerji yönetiminden ve varlık sahipliğinden ve bu pazardaki aslan payını temsil eden elektrikten elde edilen yinelenen gelirler de dahil olmak üzere elektrikli araç ücretlendirmesinde yeni gelir havuzları ortaya çıkıyor” dedi.
Michel Annin: “Geleceğe gelince, altyapı şirketleri, şarj ekipmanı üreticileri, kamu şarj noktaları kuran veya bakımını yapan şirketler, şarj istasyonu operatörleri gibi halka açık elektrikli araç şarj pazarında aktif olan veya olabilecek birçok şirket için büyük umutlar var. Otomotiv sektörü kitlesel olarak yeniden icat edildiğinden ve otomobil üreticilerinin elektrikli araçların özerkliğini ele geçirmek için çabalarken, 2022’nin endüstride artan bir birleşme ve satın alma faaliyeti yılı olacağına inanıyoruz. Genel olarak, sektörde devam eden faaliyet ve güçlü değerlemeler bekliyoruz” dedi.
Araçlar için telematik pazarı yüzde 19 büyüyecek
Araçlarda telematik sistemler yol yardımından bilgi ve eğlence sistemlerine kadar birçok uygulamada önemli bir yere sahip. Gömülü sistemler kullanan telematik hizmeti abonelerinin sayısının, 2020 sonunda 133 milyon aboneden 2026 sonunda 377 milyona, yüzde 19’luk bir bileşik yıllık büyüme oranıyla (CAGR) artması bekleniyor.
IoT analist firması Berg Insight’ın en son araştırması olan rapor, aynı zaman diliminde gömülü otomobil OEM telematik sistemlerinin küresel sevkiyatlarının 41 milyondan 77 milyon birime çıkacağını ve bunun da yüzde 91’lik bir artış oranını temsil edeceğini tahmin ediyor.
Covid-19 salgını 2020’de otomobil satışları üzerinde önemli bir etkiye sahipken, yeni binek otomobil ve hafif kamyon kayıtlarının yüzde 15 düşmesiyle Berg Insight, önümüzdeki yıllarda OEM telematik aboneleri için hala yüksek büyüme oranları bekliyor. Bunun temel nedenleri arasında küresel yarı iletken kıtlığının azalması ve tüm büyük bölgesel pazarlarda bağlantılı araç hizmetlerinin giderek yaygınlaşması yer alıyor.
Berg Insight, 2020’de dünya çapında satılan tüm arabaların yüzde 62’sinin OEM gömülü telematik ile donatıldığını tahmin ediyor. Telematik için örnek uygulamalar arasında eCall ve yol yardımı, çalıntı araç takibi, bağlantılı navigasyon, bilgi-eğlence, Wi-Fi noktaları ve araç içi ödemeler sayılabilir.
Berg Insight’ta kıdemli analist olan Martin Svegander: “Bağlantılı otomobil hizmetleri, Avrupa, Kuzey Amerika ve Asya-Pasifik’te farklılaştırıcı bir faktör olmaktan çıkıp yüksek bağlanma oranına sahip ortak bir özelliğe dönüştü” dedi.
Evlerde elektrikli araç şarjı için 16 milyar dolar harcanacak
Juniper Research tarafından yapılan yeni bir araştırma, evde elektrikli araç şarjına yapılan harcamanın 2026’da dünya çapında 16 milyar doları aşacağını belirtti. 2021’de ise bu tutar 3.4 milyar dolar seviyelerindeydi.
Önümüzdeki 5 yıl içinde yüzde 390’ı aşan bu hızlı büyüme, maliyetli ve sık sık rahatsız edici genel şarj ağlarını kullanmak yerine elektrikli araçlar için evde şarj etmenin daha düşük maliyeti ve rahatlığından kaynaklanıyor.
Şehir sakinleri için evde şarja erişimin olmaması önemli bir sorun. Ancak elektrikli araçların şu anda yüksek maliyetli olduğu düşünüldüğünde, kullanıcıların sokak dışı park yerlerine erişme olasılığı yüksek. Araştırma, evde şarj etme satıcılarının ve otomotiv üreticilerinin, ev şarjını gelecekteki elektrikli araç geçişlerinde merkezi hale getirmek için ortaklıklar kurmasını önerdi.
Temel Fırsatlar, Zorluklar ve Pazar Tahminleri 2021-2026 adlı araştırma, dünya çapında 21 milyondan fazla hanenin, 2026’ya kadar bir ev tipi şarj istasyonuna sahip olacağını belirtiyor. 2021’de ise bu sayı sadece 2 milyondu.
Tüm elektrik şebekesi su ısıtıcıları ile hacklenebilir
Usenix Güvenlik konferansında, bir grup Princeton Üniversitesi güvenlik araştırmacısı, elektrik şebekesi siber güvenliğini ele alan bir çalışma sundu. Bilgisayar korsanları elektrik şebekesinin arz tarafına değil de talep tarafına saldırırsa ne olur?
Bir dizi simülasyonda, araştırmacılar, bilgisayar korsanları, özellikle klimalar, su ısıtıcıları ve ısıtıcılar gibi yüksek güçlü, binlerce cihazın sessizce hacklenen tüketici internet cihazlarından oluşan bir botnet’i kontrol ederse ne olabileceğini kurguadılar. Ardından, bir saldırganın elektrik şebekesinin kararlılığını bozmak için bu cihazlardan kaç tanesini aynı anda ele geçirmesi gerektiğini görmek için bir dizi yazılım simülasyon çalıştırdılar.
Yanıtları, henüz pratik olmasa da rahatsız edici bir senaryoya işaret ediyor: Araştırmacılar, 38 milyonluk bir alana – kabaca Kanada veya Kaliforniya’ya eşit bir nüfusa – hizmet edecek kadar büyük bir güç şebekesinde, talepte yalnızca yüzde birlik bir artışın kesintiye neden olabileceğini tahmin ediyor. Bu talep artışı, birkaç on binlerce saldırıya uğramış elektrikli su ısıtıcısı veya birkaç yüz bin klima kadar küçük bir botnet tarafından yaratılabilir.
Araştırmayı yöneten Princeton Elektrik Mühendisliği Bölümü’nden araştırmacı Saleh Soltan, “Arz talebe eşit olduğu sürece güç şebekeleri istikrarlıdır. Çok büyük bir IoT cihazları botnet’iniz varsa, talebi istediğiniz zaman aniden değiştirerek talebi gerçekten manipüle edebilirsiniz” diyor.
İnşaat sektörü IoT’yi benimsemeli
Dünya genelinde GSYİH’nın yüzde 6’sını oluşturan inşaat sektörü, IoT’yi benimseme konusunda çoğu sektörden daha yavaş kaldı. Ancak inşaat teknolojilerinin artan etkisi sektör genelinde dijital dönüşüm için yeni kapılar açtı ve sektörün çehresini değiştiriyor. Gömülü teknolojiye, otomatik erişim kontrolüne, CCTV’ye, kendi kendini yönlendiren araçlara, bağlı konveyör sistemlerine ve insan müdahalesinden bağımsız olarak karmaşık görevleri yerine getirebilen çok sayıda akıllı makineye olan bu tür talep tüm zamanların en yüksek seviyesinde.
Artık bilimkurgu ile sınırlı olmayan bu özerk teknolojiler, endüstri ve üretimde gerçek değerlerini çoktan gösterdi. Araştırmacılar, karmaşık yapısal mühendislik zorluklarının maliyet etkin bir şekilde üstesinden gelmek için birbirine bağlı makinelerin nasıl kullanılabileceğini keşfetmeye devam ederken, inşaat sektörü de otomasyonun gücünü hızla fark ediyor.
Dahası, kullanımları, pandeminin ardından hızlanacak ve iş gücünün çok azalmasına neden olan Brexit’in devam eden sonuçları olacak. İnşaat robotları, tekrarlanan bina görevlerini önemli ölçüde hızlandırabilir, gerçek dünyadaki insanlarla yan yana konuşlandırma yoluyla verimliliği artırabilir ve yüksekte çalışırken yaralanma riskini önemli ölçüde azaltabilir.
İnşaat şirketleri, pandemi sonrası yeni çalışma uygulamaları, prefabrik yapı modülleri ve 3D baskı ile anlaşmak zorunda kalmakla kalmıyor, büyük ölçüde manuel işgücüne dayanan şantiyeleri IoT tarafından desteklenen hızlı tempolu üretim hatlarına dönüştürerek sektördeki değişimi yönlendiriyor.
Bununla birlikte, IoT ve otomasyon bu modüler binaların montajını hızlandırırken, bazı durumlarda inşaat robotları, sağlık ve güvenliği tehlikeye atabilecek “daha hızlı daha az hız taktikleri” nedeniyle verimsiz olduklarını kanıtlıyor. Büyük Şehir içi projeler, AGV’ler (otomatik güdümlü araç sistemleri) dronları veya otomatik iskele sistemleri gibi çok sayıda son teknoloji cihazları içerebiliyor.
Turkcell, uydudan internet verecek mi? (Murat Erkan özel röportajı!)
Tıpkı ShiftDelete.Net‘te olduğu gibi TechInside tarafında da farklı içeriklerle karşınıza çıkmaya devam ediyoruz. İş dünyasının nabzını tuttuğumuz sitemizde çok özel bir video ile karşınızdayız. Kurucumuz Hakkı Alkan, Turkcell CEO‘su Murat Erkan ile röportaj gerçekleştirdi.
Turkcell’in 2021’deki başarılarından bahseden ikili, şirketin teknoloji alanındaki yatırımlarını da konuştu. Özellikle Hakkı Alkan’ın “Turkcell uydudan internet verecek mi?” sorusu, kullanıcıların ilgisini oldukça çekecek gibi. İşte ayrıntılar…
Turkcell Grubu, 2021 yılını tüm alanlarda güçlü büyümeyle kapatırken, gelirlerini geçen yıla göre yüzde 23,4 artışla 35,9 milyar TL’ye çıkardı. Grup bazında şirketin faiz, amortisman ve vergi öncesi kârı (FAVÖK) yüzde 22,4 artarak 15 milyar TL’ye ulaştı. Net kâr bir önceki yıla göre yüzde 18,7 oranında artarak 5 milyar TL oldu.
Müşteri sayısını geçen yıla göre 2,7 milyon yükselten Turkcell, bu alanda son 14 senenin en güçlü net müşteri kazanım performansını elde etti. Mobil tarafta ise faturalı müşterilerini net 1,7 milyon artırarak bu alanda son 12 yılın rekorunu kırarken, 503 bin ön ödemeli müşteri kazanımıyla birlikte toplamda 2,2 milyon mobil müşteri kazandı.
Kurumların dijital dönüşüm yolculuklarına eşlik eden Dijital İş Servisleri 1,7 milyar TL’yi aşan kontrat değerine sahip 2 bin 700’ün üzerinde yeni projeye imza attı ve yıllık gelirleri yüzde 29 artışla 2,3 milyar TL’ye ulaştı. 2021 yılı sonunda 4 milyon ücretli kullanıcıya ulaşan dijital servislerin tekil gelirleri ise yıllık bazda yüzde 31 arttı.
Turkcell, 2021’de müşteri ve dijitalleşme odaklı stratejisiyle başarılı bir performans sergiledi. Şirket bu kapsamda 2022 yılı için yaklaşık yüzde 30 gelir büyümesi, yaklaşık 19 milyar TL FAVÖK ve gelirlerinin yüzde 20-21’i aralığında ise operasyonel yatırım harcaması gerçekleştirmeyi hedefliyor.
Murat Erkan sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye’deki yetersiz fiber ağ, sabit internet hizmetlerinin ülke ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz kalmasına yol açıyor ve Türkiye’nin önünü açacak olan yeni nesil iletişim teknolojilerindeki gelişmeleri de sekteye uğratıyor. Bu farkındalık ile hareket ederek, 2020 yılı sonunda ülkemizdeki fiber seferberliği hedeflediğimizi duyurmuştuk.
2021 yılı boyunca ülkemizin 5 güzide şehrini daha hizmet alanımıza dahil ettik ve bu alandaki hedefimizi de aşarak 653 bin yeni haneye ışık hızında fiber servisimizi ulaştırdık. Fiber müşterilerimiz ise 223 bin net kazanım ile toplam 1,9 milyona ulaştı. Toplam sabit genişbant müşteri sayımız ise 258 bin artışla 2,7 milyon oldu.”
3 aylık aktif kullanıcı sayısı ise yıllık bazda 2,5 katına ulaşarak 26 milyon olarak gerçekleşti. Dünya çapında bilinirliği hızla artan BiP, başta Endonezya, Bangladeş, Hindistan, Pakistan ve Malezya gibi yüksek nüfuslu ülkelerde olmak üzere yoğun ilgi görmeye devam etti.
Turkcell TV+, 2017’nin başından beri pazar payını her çeyrekte düzenli olarak büyütmeye devam eden tek TV servis sağlayıcısı oldu. Zenginleşen içeriğiyle TV+’ın IPTV müşteri sayısı yıllık yüzde 24 artışla 1,1 milyona ulaştı. Bulut depolama servisi lifebox, yılı yüzde 45 artış ile 1,3 milyon tekil ücretli kullanıcıyla kapattı.
“2021 yılında toplam 1,7 milyar TL kontrat değerine sahip 2 bin 700’ün üzerinde proje kazanarak kurumların dijital dönüşümlerine liderlik ettik. Bugüne kadar imzaladığımız sistem entegrasyon projelerinden, 2022 ve sonrasında gelire dönüşecek backlog büyüklüğü ise 1,4 milyar TL oldu.”
Türkiye’nin en büyük veri merkezi işletmecisi olan Turkcell’in “milli servet” olarak değerlendirdikleri veriyi hem küresel tehditlere hem de doğal afetlere karşı korumak için yeni nesil veri merkezlerine 2,5 milyar TL’den fazla yatırım yaptığını ifade eden Genel Müdür Murat Erkan, son olarak Eylül 2021’de Tekirdağ’da hizmete açtıkları Turkcell Avrupa Veri Merkezi’nin aynı zamanda yüzde 75 yerlilik oranıyla Türkiye’de bir ilk olduğuna dikkat çekti.
Turkcell’in gelecek planları hakkında konuştuk! Uydudan internet gelecek mi?
Türkiye’nin lider operatörü Turkcell, bugün bir basın toplantısı gerçekleştirdi. Toplantıda geçtiğimiz yılı değerlendiren şirket, oldukça çarpıcı büyüme oranlarını basın mensupları ile paylaştı. Hemen ardından ise Hakkı Alkan, Turkcell CEO‘su Murat Erkan ile özel bir röportaj gerçekleştirdi. İşte o röportaj… İkili sadece 2021’i değil, gelecek planlarını da görüştü Superonline‘ın uydudan internet planları, Turkcell‘in mobil ödeme platformu Paycell, yatırım almak ve şirketin elektrik üretim planları bu röportajda masaya yatırdı. Turkcell olarak çeşitliliğe önem verdiklerine vurgu yapan Murat Erkan, mobil operatör olmaktan çıkarak teknoloji şirketi olmaya yöneldiklerini söyledi. Dijital servisler, enerji yatırımları ve TOGG gibi pek çok alanda yatırım yapan Turkcell, bu yatırımlarının karşılığını almaya başladıklarını açıkladı. Paycell gibi projelere stratejik baktıklarını söyleyen Erkan bu ve Superonline gibi katma değer katan projeler sayesinde şirketi daha ileri taşıyacaklarını ifade etti. Fiber konusu da röportajımızda gündeme geldi. Türkiye‘nin gelişmesi için fiber yatırımlarının artırılması gerektiğini söyleyen Erkan, Turkcell‘in 2022 fiber hedefinin bir milyon kilometre yeni altyapı oluşturmak olduğunu söyledi. Hakkı Alkan‘ın sıradaki sorusu ise Turkcell‘in gelirlerindeki artışın karlılık oranına yansımaması oldu. Enerji işini herkesten önce öngördüklerini ifade eden Murat Erkan, veri merkezlerini güneş enerjileri ile donattıklarını ve rügzar ile güneş enerjisine odaklandıklarını açıkladı. Sürdürülebilirliği vurgu yapan CEO, “çocuklarımıza daha yeşil bir dünya bırakmalıyız.” dedi. Hakkı Alkan’ın son sorusu ise uydudan internet planları olup olmadığı yönünde oldu. Bu soruya kesinlikle olabilir diyen Erkan, çeşitliliğe verdikleri önemi tekrarlayarak, müşterileriyle olan bağlarını anlattı. Uydu interneti için görüşmelere başladıklarını ve ileride çeşitli hizmetler sunacaklarını söyledi.Turkcell, 2021 raporunu yayınladı! Doğru strateji büyüme sağladı!
Turkcell, şebeke altyapısı üzerine inşa ettiği stratejik odak alanları olan techfin, dijital iş servisleri ve dijital servislerde hızla büyümeye devam etti. Şirketin dijital ödeme platformu Paycell’in geliri bir önceki yıla oranla yüzde 64 artarak 468 milyon TL’ye ulaştı.
Turkcell, 2021’de 2,7 milyo yeni müşteri kazandı
Turkcell Genel Müdürü Murat Erkan, Turkcell’in sektörde fark yaratan ve müşterilerin ihtiyaçlarına cevap veren yenilikçi çözümleri sayesinde geçen yıla göre 2,7 milyon müşteri kazandığını belirterek şunları söyledi: “Değişen tüketici alışkanlıklarıyla mobil ve sabit tarafta ortaya çıkan kaliteli ve hızlı hizmet ihtiyacını; müşteriyi merkeze alan stratejimiz ve sunduğumuz yüksek kaliteli, hızlı ve kapsayıcı hizmetlerimiz ile karşıladık. Bu sayede 2021 yılında 2,7 milyon yeni müşteri kazanarak son 14 yılın rekoruna imza attık. Böylece her yıl 1 milyonun üzerinde müşteri kazanma hedefimizi katlayarak hayata geçirdik. Faturalı müşterilerimizin mobil müşteriler içindeki payı ise toplam 1,7 milyon net faturalı müşteri kazanımı ile yüze 66,4’e çıktı. En büyük motivasyon kaynağımız, müşterilerimizin bize gösterdiği bu ilgi ve Türkiye’nin Turkcell’i tercih etmesi.”
Dijital servisler Turkcell’e yaradı
Turkcell ekosistemindeki dijital servislerin tekil gelirleri yüzde 31 artışla 1,7 milyar TL seviyesine ulaştı. Türkiye’nin yerli iletişim platformu BiP’in toplam indirilme sayısı, yıl sonu itibarıyla 90 milyonun üzerine çıktı.
Turkcell, Dijital İş Servisleri, IT hizmetlerinde sektör lideri
Özel şirket ve kurumlara, ihtiyaç duydukları alanlarda özelleştirilmiş dijital dönüşüm hizmetleri sunan Turkcell Dijital İş Servisleri’nin gelirleri bu yıl %29 artarak 2,3 milyar TL’ye ulaştı. Turkcell Dijital İş Servisleri bu sayede 2021 yılında IT hizmetleri sektörünün lideri oldu. Murat Erkan konuyla ilgili şunları söyledi:
2022’de büyümeye devam edecek
“Doğru oyun planı ve belirlediğimiz stratejik odak alanlarımız sayesinde pandemi ile iletişim ve dijitalleşmenin daha da önem kazandığı 2021’de müşterilerimize dört dörtlük hizmet sunarak bir yılı daha başarıyla noktaladık. Bu doğru oyun planımızı 2022’de de sürdürerek müşterilerimizin kendilerini güvende, değerli ve mutlu hissetmelerini sağlayacak yenilikçi çözümlerimizle hedeflerimiz doğrultusunda büyümeye devam edeceğiz” diyen Erkan 2022 için hedeflerini ise şöyle paylaştı: “2022 yılı için yaklaşık %30 gelir büyümesi ve yaklaşık 19 milyar TL FAVÖK gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. “Her yıl 1 milyon yeni müşteri” hedefimizi koruyoruz. Operasyonel yatırım harcamalarımızın gelire oranının ise %20-21 aralığında gerçekleşeceğini öngörüyoruz.”Şirketin hedefleri arasında sürdürülebilirlik de var
Şirketin CEO’su sürdürülebilirlik ilkesine de değinerek şunları söyledi: “2050 yılına kadar karbon nötr olma hedefimize ulaşma doğrultusunda kararlılığımız sürüyor. ‘Geleceği Yazan Kadınlar İklim Fikir Maratonu’ ile kadınların teknoloji alanında eşit katılımını teşvik ederken, iklim değişikliğine teknoloji ile çözüm arayan fikirlerin geliştirilmesine de yardımcı olduk. “Tekno Atıkları Eğitime Dönüştür” projemizle elektronik atıkları eğitim bursuna dönüştürerek kaynakların verimli kullanılmasını sağladık. Bu adımlar çerçevesinde sergilediğimiz istikrarlı performans, sürdürülebilir finansman kaynaklarına erişimimizi de artırdı. Aralık ayında BNP Paribas ile imzaladığımız anlaşma sayesinde, 2019’da tahsis ettiğimiz çevresel sürdürülebilirlik hedeflerine endeksli yeşil kredinin tutarını 70 milyon Euro’ya çıkarıp, vadesini de 5 yıl olarak güncelledik. Turkcell olarak teknolojimizin erişilebilir olmasına ve bu sayede herkesin hayata eşit katılım sağlamasına büyük önem veriyoruz. Turkcell olarak, GSMA’in Engelli Bireyler İçin Dijital Kapsayıcılık ve Erişilebilirlik Prensipleri’ne imza atan Türkiye’deki ilk şirket olurken, dünyada da 8 şirket arasında yer aldık. Tüm iş süreçlerinde sosyal ve çevresel iş yapış şeklimizin rehberi olan Sürdürülebilir Yönetişim İlkelerini Haziran ayında açıkladık. 2000 yılından bu yana Borsa İstanbul ve NYSE’ye kote olan şirketimiz, her iki ülkenin mevzuatlarında kendisine uygulanan kurumsal yönetim düzenlemelerini en iyi uygulamalar çerçevesinde benimseyen ve Türkiye’nin en güçlü kurumsal yönetim yapısına sahip olan kuruluşlarından biri olmaya devam ediyor.”Ford Otosan’dan inovasyon odaklı Ar-Ge projeleri!
Ford Otosan, Ar-Ge ve İnovasyon alanında yaptığı çalışmalarla sürdürülebilirlik odaklı yenilikçi ürünler geliştirmeye devam ediyor. Sürdürülebilir ve yaratıcı fikirlerle geleceği dönüştürmeyi misyon edinen Ford Otosan, teknoloji yol haritasındaki Albatross, LongRun, LaserSonix Q gibi Ar-Ge projeleri ile bu misyonunu hayata geçiriyor.
Ford Otosan’ın geleceğe yönelik çalışmalarını içeren teknoloji yol haritasında; çevre dostu batarya paketlerinden, üretim parçalarında oluşmuş hataları önceden haber veren inovatif çözümlere kadar pek çok öncü adım yer alıyor.
Ford Otosan, Horizon Europe programı kapsamında desteklenmeye hak kazanan ve 2022’de başlayacak 5 yeni projesiyle (HIPE, NextETRUCK, FLEXIndustries, BATRAW, RHINOCEROS) özellikle elektrifikasyon ve sürdürülebilirlik alanında çalışmalarını devam ettiriyor.
İlk defa elektrikli araçlara yönelik geliştireceği inovatif teknolojiler kapsamında; Ford Otosan bataryaların ikincil ömürleri, sanayide enerji optimizasyonu ve temiz enerji kaynaklarının kullanılması konularında yoğun Ar-Ge çalışmalarını sürdürüyor.
Albatross Projesi’yle geleceğin batarya paketleri bugünden hazır
Türkiye’de üretilen Transit Custom ve Tourneo Custom araçları ile Avrupa’da Ticari Araç Pazar Lideri olan Ford Motor Company, elektrifikasyon stratejisi kapsamında Avrupa’daki ticari araç yelpazesinde 2024 itibarıyla tümüyle sıfır emisyon tam elektrikli veya şarj edilebilir hibrit versiyonları sunacak.
Elektrifikasyon üzerine öncü çalışmalar yürüten Ford Otosan , Ufuk2020 Albatross Projesi kapsamında hem batarya elektrikli (BEV) hem de ‘plug-in’ hibrit elektrikli (PHEV) binek, hafif ticari ve ağır ticari araçlara da uygulanabilecek bir batarya paketi tasarlamaktadır.
2024’te tamamlanacak projede, akıllı pillere dayalı prototip bataryanın mevcut batarya paketine göre yüzde 50 daha fazla enerjiye sahip olması, şarj süresinin %25 kısalması, %20 ağırlık tasarrufu ve batarya ömrünün uzaması hedefleniyor.
Tasarlanacak olan ileri teknoloji batarya paketi ile, batarya maliyetleri azalırken, şehir içinde elektrikli araçların yaygınlaşması ve emisyon salınımının azalması sağlanmış olacak.
LongRun Projesi’yle ağır ticari araçlar da çevre dostu olacak
İklim krizi ile mücadelede kritik öneme sahip olan ağır ticari vasıtalarda verimlilik artışı ve emisyon azaltımı alanında Ford Otosan çok sayıda Ar-Ge projesi yürütüyor. Longrun projesi kapsamında, Ford Otosan bünyesinde elektrikli araç yazılımı geliştirilirken, 13 litre Ecotorq Euro-6 motorunun hidrojenize bitkisel yağ kullanılarak motor dinamometresinde test ediliyor ve akıllı ulaşım çözümleri geliştiriliyor.
2023’te sonlanacak proje ile geliştirilen teknolojilerin, özellikle 2025 sonrasında gelecek emisyon sınırlamaları sonrasında daha da önem kazanacağı öngörülüyor.
Sopranolardan ilham aldı: LaserSonix Q Projesi
Ford Otosan İnovasyon Programı kapsamında, tamamı Ford Otosan çalışanlarından oluşan bir ekibin geliştirdiği LaserSonix Q Projesi, ses dalgalarını kullanarak parçalarda hata olup olmadığını tespit ediyor.
Ford Otosan mühendislerinin sopranoların sesi ile bardağı çatlatabilmesinden esinlendiği bu teknolojide, üretim parçaları özel bir akustik sinyal ile temassız olarak titreşime tabi tutuluyor ve bir lazer ile bu titreşim seviyesi yine temassız olarak ölçülüyor. Üretim parçalarına ait titreşim özelliklerinin analiz edilmesiyle hatalı parçaların üretim esnasında gerçek zamanlı olarak hızlı bir şekilde tespit edilmesine yarayan LaserSonix Q, üretim parçalarını yalnızca bir saniye süren bir ölçüm ile sorunsuz ve hurda olarak ayırabiliyor.
ABD’nin prestijli teknoloji ödüllerinden Henry Ford Teknoloji Ödülü’ne (HFTA) layık görülen proje, operatöre bağımlı süreçleri ortadan kaldırmanın yanı sıra hurda azaltımı ile çevresel fayda sağlıyor.
Ford Otosan Gölcük ve Eskişehir fabrikalarında kullanılan bu özel teknoloji, Ford Motor Company’nin ABD’deki Dearborn Fabrikası ile de paylaşıldı. Projenin ortaya koyduğu avantajlara sahip olmak isteyen Ford Motor Company, Dearborn Fabrikası’nda kullanmak üzere LaserSonix Q’yu satın aldı. Türk mühendislerin ABD’de kurulumlarını gerçekleştirdiği LaserSonix Q sayesinde Ford Otosan, ABD’ye hem yerli inovatif projesini hem de yerli mühendislerinin verdiği hizmeti ihraç ediyor.

Koç Holding, 2021 yılı gelir ve yatırımlarını açıkladı!
Koç Holding, 2021 yılında konsolide bazda toplam 346,7 milyar TL gelir elde ederken, 17,3 milyar TL kombine yatırım gerçekleştirdi. Koç Holding CEO’su Levent Çakıroğlu 2021 yılı finansal sonuçlarını değerlendirdi.
Topluluk şirketlerinin faaliyet gösterdikleri sektörlerdeki lider pozisyonlarını 2021’de pekiştirdiklerini belirten Levent Çakıroğlu, küresel büyüme vizyonları doğrultusunda stratejik yatırımlara kararlılıkla devam ettiklerini söyledi.
Yakın zamanda imzalanan iş birliği anlaşmalarıyla bu bölgenin stratejik öneminin artarak devam edeceğine inanıyoruz.
Ayrıca Arçelik, Whirlpool’un Türkiye’deki şirketini satın alarak ihracat odaklı yerel üretim kapasitesini kuvvetlendirdi. Bir diğer iş alanımız olan yenilenebilir enerjide ise düşük karbon ekonomisine geçişimizi hızlandıracak stratejik bir adım attık.
Entek, 60 MW kurulu gücü olan Süloğlu Santrali’ni satın aldı. Böylelikle portföyümüze ilk defa bir rüzgâr enerjisi santralini dâhil etmiş olduk. Önümüzdeki dönemde yenilenebilir enerjinin önemi daha da artacak. Biz de bu alandaki yatırımlarımıza Türkiye’de ve yurt dışında kararlılıkla devam edeceğiz.”
Levent Çakıroğlu: 2021 yılında önemli satın almalar gerçekleştirdik.
Çakıroğlu sözlerine şöyle devam etti: “Arçelik, Hitachi’nin Japonya dışındaki ev aletleri işinin yüzde 60’ını satın alma işlemini tamamladı. Yaklaşık 1 milyar dolar ciroya sahip yeni şirketimiz, Asya Pasifik, Avrupa ve Ortadoğu coğrafyasında 12 iştiraki ve 3 üretim tesisini bünyesinde barındırıyor.