IBM ve Cisco Systems, kuantum bilgisayarlarını uzun mesafelerde birbirine bağlamayı planladıklarını ve konseptin 2030 yılı sonuna kadar uygulanabilir olduğunu göstermeyi hedeflediklerini açıkladı.
IBM kuantum bilgisayar ağları için devam ediyor
Bu hamle, kuantum internetin önünü açabilir, ancak iki şirketin yöneticileri, ağların şu anda mevcut olmayan teknolojiler gerektireceği ve üniversiteler ile federal laboratuvarların yardımıyla geliştirilmesi gerekeceği konusunda uyardı.
Kuantum bilgisayarlar, mevcut bilgisayarların binlerce yıl süreceği fizik, kimya ve bilgisayar güvenliği sorunlarını çözme vaadinde bulunuyor. Ancak hataya açık olabiliyorlar ve güvenilir bir kuantum bilgisayarı üretmek IBM, Alphabet’in Google’ı ve diğerlerinin peşinde olduğu bir zorluk. IBM, 2029 yılına kadar çalışır durumda bir makineye sahip olmayı hedefliyor. Bu yılın başlarında Cisco, kuantum makinelerinin nasıl bağlanacağını araştırmak için bir laboratuvar açtı.
[bkz url= https://www.techinside.com/nukleer-reaktor-projesi-icin-1-milyar-dolar-kredi-verilecek/]
Zorluk bir problemle başlıyor: IBM’inki gibi kuantum bilgisayarlar, atomların neredeyse hiç hareket edemeyeceği kadar soğuk devasa kriyojenik tanklarda bulunuyor. Bunlardan bilgi alabilmek için IBM’in, kuantum bilgisayarındaki temel bilgi birimi olan durağan “kübitlerdeki” bilgiyi, IBM Araştırma Direktörü ve IBM’de çalışan Jay Gambetta’nın söylediğine göre mikrodalgalar gibi hareket eden “uçan” kübitlere nasıl dönüştüreceğini bulması gerekiyor. Ancak bu uçan mikrodalga kübitlerinin, Cisco anahtarları arasında fiber optik kablolar üzerinden iletilebilen optik sinyallere dönüştürülmesi gerekecek. Bu dönüşümün teknolojisi Chicago yakınlarındaki Fermi Ulusal Hızlandırıcı Laboratuvarı liderliğindeki Süperiletken Kuantum Malzemeler ve Sistemler Merkezi gibi grupların yardımıyla geliştirilecek.
Bu süreçte Cisco ve IBM, tüm parçaları bir araya getirmek için açık kaynaklı yazılımlar da yayınlayacak. Cisco’nun Outshift inovasyon kuluçka merkezinin kıdemli başkan yardımcısı Vijoy Pandey: “Buna uçtan uca bir sistem olarak bakıyoruz. iki ayrı yol haritası olarak değil. Bunu ortaklaşa çözüyoruz ve bu sayede aynı yönde ilerleme şansı çok daha yüksek” dedi.









