Aralarında European Digital Rights ve Global Witness’ın da bulunduğu dokuz sivil toplum kuruluşu, X platformunun kullanıcıların hassas kişisel verilerini reklamcılıkta kullandığını ve bunun Avrupa Birliği’nin Dijital Hizmetler Yasası’na (DSA) ve Genel Veri Koruma Tüzüğü’ne (GDPR) aykırı olduğunu savunuyor.
Kuruluşların yaptığı açıklamada, “X’in kullanıcıların dini inançları, cinsel yönelimleri, siyasi görüşleri ve sağlık durumu gibi özel nitelikteki kişisel verilerini hedefli reklamlar için kullanmasından derin endişe duyuyoruz.” ifadelerine yer verildi.
Şikâyetlerin temel dayanağını, DSA kapsamında oluşturulan ve herkese açık olan X’in Reklam Arşivi oluşturuyor. Bu arşiv üzerinden yapılan analizlerde, büyük markaların ve kamu kurumlarının, özel nitelikli verilere dayalı reklam kampanyaları yürüttüğü iddia edildi. Şikâyet dilekçesinde, bu verilerin özellikle GDPR’nin 9. maddesi kapsamında koruma altına alındığına dikkat çekildi. Bu madde, bireylerin rızası olmadan hassas kişisel verilerin işlenmesini açıkça yasaklıyor.
X, Avrupa Komisyonu ve Arcom, iddialarla ilgili henüz resmi bir açıklama yapmadı. Ancak uzmanlar, bu tür şikâyetlerin ciddiyetle incelenmesi gerektiğini ve eğer iddialar doğrulanırsa X’in ağır para cezalarıyla karşı karşıya kalabileceğini belirtiyor.
Dijital hizmet sağlayıcılarına daha fazla şeffaflık ve sorumluluk yükleyen DSA, özellikle kullanıcıların mahremiyetini koruma konusunda yeni kurallar getirmişti. Bu kapsamda, kullanıcıların rızası olmadan yapılan kişiselleştirilmiş reklamlar, özellikle hassas veri kategorilerine dayanıyorsa, yasa dışı kabul ediliyor.
X’e yönelik bu başvuru, AB içinde büyük teknoloji şirketlerine karşı artan düzenleme baskısının son halkası olarak dikkat çekiyor. Avrupa’daki düzenleyici kurumların, kullanıcı mahremiyeti ve veri güvenliği konusunda nasıl bir tavır takınacağı önümüzdeki süreçte daha da netleşecek.
OpenAI tarafından öne sürülen iddialara göre bu yeni araç, kullanıcılar adına bilgisayar üzerinde yapılabilecek pek çok görevi kendi başına yerine getirebiliyor. Takvim yönetimi, sunum oluşturma, internet üzerinden bilgi toplama, hatta kod yazıp çalıştırma gibi karmaşık işlemleri, doğal dilde verilen basit komutlarla gerçekleştirmek artık mümkün.
ChatGPT Agent, daha önce OpenAI tarafından geliştirilen Operator ve Deep Research gibi araçların yeteneklerini tek bir çatı altında topluyor. Bu sayede kullanıcı, sadece doğal bir şekilde yazılmış bir komutla; örneğin “Dört kişilik Van kahvaltısı planla ve malzemeleri satın al.” gibi bir istekte bulunarak ajanın tüm süreci yönetmesini sağlayabiliyor.
Yeni araç, şu an için ChatGPT Pro, Plus ve Team abonelerine sunulmuş durumda. Kullanıcılar, ChatGPT’deki araçlar menüsünden “Agent Mode” seçeneğini aktif ederek bu özelliği kullanmaya başlayabiliyor.
ChatGPT Agent, OpenAI’nın “Connector” olarak adlandırdığı yapılar sayesinde Gmail, GitHub gibi uygulamalara da bağlanabiliyor. Böylece, kullanıcıya özel bilgiye erişim sağlayarak görevleri daha akıllı ve kişiselleştirilmiş şekilde yerine getiriyor. Ayrıca araca terminal erişimi ve API kullanımı da tanımlanmış; bu sayede yazılım geliştirme ve analiz gibi ileri seviye görevlerde de kullanılabiliyor.
OpenAI, güvenlik konusuna da özel önem vermiş. ChatGPT Agent için hazırlanan güvenlik raporunda, modelin biyolojik ve kimyasal silahlarla ilgili bilgiye erişim kapasitesinin “yüksek yetenekli” olarak sınıflandırıldığı belirtiliyor. Şirket, doğrudan bir tehdit tespit edilmemiş olsa da ihtiyati önlemler çerçevesinde içerik filtreleri ve gerçek zamanlı takip sistemleriyle donatıldığını vurguluyor. Özellikle biyolojiyle ilgili talepler ikinci bir filtreleme sürecine tabi tutuluyor.
Performans tarafında da dikkat çeken gelişmeler var. Model, zorlu testlerden biri olan Humanity’s Last Exam’da %41,6 başarı oranı yakalayarak önceki nesil modellere fark attı. Matematik alanında kullanılan FrontierMath testinde ise araç, terminal erişimiyle birlikte %27,4 başarıya ulaştı; bu oran, bir önceki rekorun yaklaşık dört katı.
OpenAI’nın bu hamlesi, yapay zekâyı pasif bir sohbet partnerinden çıkarıp aktif bir dijital yardımcıya dönüştürme yolunda önemli bir adım olarak görülüyor. Ancak uzmanlar, bu ajanın gerçek dünyadaki performansının ve güvenliğinin zamanla netleşeceği görüşünde birleşiyor.
Twitch tarafından test edilen bu yeni özellik, şirketin bu yılın başlarında Rotterdam’daki TwitchCon etkinliğinde duyurduğu planın ilk adımı olarak hayata geçirildi. Pazar analiz şirketi AppSensa tarafından fark edilen güncel bir uygulama sürümünde, bu testlere dair çeşitli kod referansları ve özellik detayları ortaya çıktı.
Yeni dikey video formatı, Twitch’i TikTok, Instagram Reels ve YouTube Shorts gibi popüler kısa video platformlarıyla rekabet edebilir hâle getirmeyi amaçlıyor. Şimdilik yalnızca sınırlı sayıda yayıncıyla yapılan testler, Twitch’in daha geniş kullanıcı kitlesine ulaşmadan önce sistemi küçük bir ölçekte denediğini gösteriyor. Hangi yayıncıların bu testlere dahil olduğu ise şu an için bilinmiyor.
Twitch, mobil cihazlardan yayın yapılmasına izin verecek
AppSensa’nın analizine göre, yeni format Twitch’e özel bir Dikey Tiyatro Modu ve bu mod için tasarlanmış kullanıcı arayüzü öğeleriyle birlikte geliyor. Kullanıcılar, klasik Twitch görünümünden bu yeni dikey formata geçiş yapabilecek ve istedikleri zaman geri dönebilecek. Özellik ilk kez kullanıldığında, kullanıcıların karşısına “Dikey video burada” şeklinde bilgilendirme mesajları çıkacak ve test sürecinde oldukları hatırlatılacak.
Uygulama kodlarında ayrıca kamera ve mikrofon izinleriyle ilgili düzenlemeler de tespit edildi. Bu da dikey yayınların mobil cihazlardan canlı yapılacağını gösteriyor. Yani yayıncılar doğrudan telefonları üzerinden, TikTok’taki gibi dikey yayınlar açabilecekler.
Twitch ise testlere dair ayrıntı vermekten kaçındı. Şirket sözcüsü yalnızca, TwitchCon etkinliğinde duyurulduğu üzere yaz aylarında küçük bir yayıncı grubuyla testlerin başlayacağını ve yılın ilerleyen dönemlerinde kapsamın genişletileceğini belirtti.
Öte yandan Twitch, aynı etkinlikte çift formatta (hem yatay hem dikey) yayın desteği ve 2K çözünürlükte yayın seçeneklerini de sınırlı sayıda yayıncıyla test edeceğini açıklamıştı. Bu da platformun hem teknik altyapısını geliştirmek hem de kullanıcı deneyimini zenginleştirmek adına ciddi adımlar attığını gösteriyor.
Twitch’in bu hamlesi, özellikle genç kullanıcı kitlesine daha iyi hitap edebilmek ve mobil izleyici oranını artırmak açısından kritik bir dönüşüm olabilir. Dikey videonun platform genelinde nasıl bir karşılık bulacağı ise önümüzdeki aylarda netlik kazanacak.
Başbakan Petr Fiala, kararı, Çarşamba günü düzenlediği basın toplantısında kullandığı “Devlet kurumlarının DeepSeek tarafından sunulan yapay zekâ ürünleri, uygulamaları, çözümleri, internet siteleri ve hizmetlerini kullanmaları yasaklanmıştır.” sözleriyle duyurdu.
Karar, Almanya, İtalya ve Hollanda gibi diğer Avrupa ülkelerinin DeepSeek’e yönelik sınırlayıcı önlemlerini takip ediyor. Ortak endişe ise aynı: Çin hükümetine veri sızdırma riski. Fiala, DeepSeek’in Çin yasaları gereği Pekin yönetimiyle iş birliği yapma zorunluluğuna dikkat çekerek, “Bu durum, DeepSeek’in Çin’deki sunucularında saklanan verilere Çin hükümetinin erişebileceği anlamına geliyor.” ifadelerini kullandı.
DeepSeek, 2024 yılının başında düşük maliyetle OpenAI’nın ChatGPT’si gibi büyük modellerle rekabet edebilecek düzeyde yapay zekâ geliştirdiğini iddia ederek dikkat çekmişti. Ancak şirket, kısa sürede hem Avrupa’da hem de Amerika Birleşik Devletleri’nde veri güvenliği politikaları nedeniyle yoğun incelemeye alındı.
DeepSeek’in gizlilik politikası uyarınca, kullanıcıların yapay zekâya sorduğu sorular, yüklediği dosyalar ve diğer kişisel veriler Çin’deki bilgisayarlarda depolanıyor. Bu durum, başta kamu kurumları olmak üzere birçok kullanıcı açısından ciddi güvenlik riski olarak değerlendiriliyor.
Şirketten ve Çin’in Prag Büyükelçiliği’nden konuyla ilgili henüz resmi bir açıklama yapılmadı.
Çekya’nın aldığı bu karar, yapay zekâ teknolojilerinin sadece ticari bir rekabet değil, aynı zamanda jeopolitik bir güvenlik meselesi haline geldiğini bir kez daha ortaya koyuyor. Özellikle Çinli şirketlerin Batı’daki veri altyapısına erişimi, hükümetlerin giderek daha dikkatli hareket etmesine neden oluyor.
Gözlemciler, benzer yasakların yakın gelecekte diğer AB ülkelerinde de yaygınlaşabileceğini belirtiyor. Avrupa Birliği’nin Dijital Hizmetler Yasası ve yaklaşmakta olan yapay zekâ düzenlemeleri, bu tarz güvenlik kaygılarına karşı daha merkezi çözümler sunmayı hedefliyor.
DeepSeek örneği, yapay zekâ alanında teknolojik ilerlemenin yanı sıra güven ve şeffaflık unsurlarının da ne kadar kritik hale geldiğini gözler önüne seriyor.
Dava, Cambridge Analytica skandalı çerçevesinde kullanıcı verilerinin izinsiz şekilde üçüncü taraf uygulamalarla paylaşılmasına odaklanıyordu. Meta hissedarları, bu uygulamanın şirkete ciddi itibar kaybı ve maddi zarar yaşattığını savunarak şirket yöneticilerinin, özellikle de Zuckerberg ve eski COO Sheryl Sandberg’in, bu ihlallerde sorumluluk taşıdığını öne sürdü.
Davacılar, Meta’nın 2012 yılında Federal Ticaret Komisyonu (FTC) ile yaptığı ve kullanıcı verilerini koruma sözü verdiği anlaşmaya kasıtlı olarak uymadığını belirtti. 2019 yılında FTC, bu ihlaller nedeniyle şirkete 5 milyar dolarlık rekor bir ceza kesmişti. Bu dava ise şirketin hissedarları tarafından, yöneticilerin görevlerini ihmal ettiği ve şirkete zarar verdikleri gerekçesiyle açılmıştı.
Uzlaşmaya varılan davada, mahkemede ifade vermesi beklenen isimler arasında Mark Zuckerberg, Sheryl Sandberg, yatırımcı Peter Thiel, Andreessen Horowitz’in kurucularından Marc Andreessen ve Netflix CEO’su Reed Hastings gibi teknoloji dünyasının önde gelen figürleri bulunuyordu.
Meta için önemli bir kapanış fırsatı var
Bu uzlaşma, Meta için uzun süredir devam eden bir hukuki sürecin kapanması anlamına geliyor. Şirket, Cambridge Analytica skandalının ardından kamuoyunda ve kullanıcı nezdinde ciddi güven kaybı yaşamıştı. Davanın kapanması, Meta’nın hem yatırımcı ilişkilerini hem de marka algısını yeniden inşa etme sürecine odaklanmasına olanak tanıyabilir.
Ancak, gizlilik ihlalleri ve veri güvenliği konusundaki tartışmalar teknoloji devleri için hâlâ sıcaklığını koruyor. Meta’nın ve benzeri şirketlerin bu konuda atacağı adımlar, önümüzdeki dönemde daha yakından takip edilecek gibi görünüyor.
Amazon sözcüsü Brad Glasser tarafından yapılan açıklamada, “Organizasyonumuzu, önceliklerimizi ve gelecekte odaklanmamız gereken alanları kapsamlı şekilde gözden geçirdikten sonra, AWS ekiplerindeki bazı pozisyonları kaldırmak gibi zor bir karar aldık.” ifadelerine yer verildi. Glasser, bu kararın hafife alınmadığını ve etkilenen çalışanlara geçiş sürecinde destek verileceğini de vurguladı.
Amazon, hangi birimlerin etkilendiği ya da kaç kişinin işten çıkarıldığı konusunda bilgi vermekten kaçındı.
AWS, şirketin en kârlı bölümlerinden biri olmasına rağmen, son dönemlerde büyüme hızında yavaşlama yaşanıyor. 2024’ün ilk çeyreğinde AWS’nin geliri %17 artarak 29,27 milyar dolara yükseldi; ancak bu oran, bir önceki çeyrekteki %18,9’luk büyümenin gerisinde kaldı. Amazon, işten çıkarmaların doğrudan yapay zekâ yatırımlarına bağlı olmadığını, daha çok operasyonel verimliliği artırma ve belirli önceliklere odaklanma çabalarının bir sonucu olduğunu belirtti. Öte yandan şirket, AWS içinde bazı pozisyonlar için işe alımların sürdüğünü de ekledi.
Amazon CEO’su Andy Jassy’nin liderliğinde sürdürülen maliyet düşürme stratejisi, 2022’den bu yana toplamda 27 binden fazla çalışanın işten çıkarılmasına neden oldu. Bu yıl da küçülmeler devam ediyor, ancak önceki yıllara kıyasla daha sınırlı çapta. Son dönemde Amazon’un mağazacılık, iletişim ve cihaz hizmetleri bölümleri de bu kesintilerden etkilenmişti.
Geçtiğimiz yıl AWS, fiziksel mağaza teknolojileri ile satış ve pazarlama birimlerinde yüzlerce kişiyi işten çıkarmıştı. Şirketin genel stratejisi, bazı görevlerde daha az personele ihtiyaç duyulurken, yeni teknolojilere yatırım yaparak farklı alanlarda yeni istihdam alanları yaratmak yönünde şekilleniyor.
CEO Jassy, yakın zamanda yaptığı bir açıklamada, “Bugün bazı işleri yapan kişilere daha az, farklı işler içinse daha fazla çalışana ihtiyacımız olacak. Tam olarak nasıl bir denge oluşacak kestirmek zor, ancak önümüzdeki birkaç yıl içinde toplam kurumsal iş gücümüzün azalmasını bekliyoruz.” diyerek bu dönüşüm sürecinin daha da derinleşeceğine işaret etmişti.
Amazon’un iş gücünü yeniden yapılandırma süreci, teknoloji sektöründe yapay zekâ etkisinin en somut yansımalarından biri olarak öne çıkıyor.
NASA bünyesinde yer alan Jet Propulsion Laboratory (JPL) ekibi, Uluslararası Uzay İstasyonu’nda (ISS) konuşlandırılan bir cihazla Kaliforniya sahillerine ulaşan kirliliği tespit etmeyi başardı.
Bu cihaz, Earth Surface Mineral Dust Source Investigation (EMIT) adlı görev kapsamında aslında mineral haritalama amacıyla kullanılıyordu. Ancak yakın zamanda yapılan bir test, cihazın su kirliliğini de tespit edebileceğini ortaya koydu. EMIT, görüntüleme spektroskopisi adı verilen yöntemle ışığı bileşenlerine ayırarak maddelerin kimyasal içeriğini analiz ediyor. Bu teknoloji, 1980’lerde JPL tarafından geliştirilmişti.
Tijuana Nehri’nden gelen kirli akıntı tespit edildi
Test sırasında EMIT, San Diego’nun güneyinden Meksika sınırından geçen Tijuana Nehri’nden gelen bir atık su bulutunu gözlemledi. Bu su akıntısında Fikosiyanin adlı zararlı bir organizma tespit edildi. Fikosiyanin, insanlarda ve hayvanlarda ciddi sağlık sorunlarına yol açabilecek bir mikroorganizma olarak biliniyor. NASA’nın uzaydan yaptığı bu gözlem üzerine yer ekipleri su örnekleri alarak cihazın bulgularını doğruladı.
Sahilde yaşayanlar için suyun kalitesini internet üzerinden kontrol etmek mümkün olsa da, bilim insanları ve düzenleyici kurumlar için bu genellikle sahaya çıkıp numune almak anlamına geliyor. EMIT’in uzaydan sunduğu geniş perspektif sayesinde bu süreç daha hızlı ve etkili bir şekilde yönetilebilir hale geliyor.
NASA görevleri ciddi bütçe kesintileri ile karşı karşıya
Ancak NASA’nın bu gibi çevresel görevleri, ciddi bütçe kesintileriyle karşı karşıya. 2025 yılı için yapılan bütçe planlamasında NASA’nın Yer Bilimleri programlarına ayrılan kaynak büyük ölçüde azaltıldı. Bu kesintiler, sadece EMIT gibi görevleri değil, iklim takibi ve doğal afet öngörülerine yönelik projeleri de sekteye uğratabilir.
Uzmanlar, bu tür kesintilerin uzun vadede sadece bilimsel ilerlemeyi değil, aynı zamanda çevre sağlığını ve halkın güvenliğini de olumsuz etkileyeceği uyarısında bulunuyor. Kongrede NASA bütçesinin önceki yıllardaki seviyeye çekilmesi için bazı girişimler olsa da, bu adımlar şu an için komisyon aşamasında takılmış durumda.
NASA’nın uzaydan dünyayı koruma çabaları, gezegenimizin geleceği için büyük önem taşıyor. Ancak bu çabaların devam edebilmesi için, gerekli politik ve ekonomik desteğin sağlanması şart.
Google, otel, havayolu ve dikey arama hizmetleri sağlayıcılarıyla yaptığı görüşmelerde arama sonuçlarının nasıl sunulacağına dair anlaşmaya varamadığını açıkladı. Bu durum, şirketi milyarlarca dolarlık antitröst cezası riskiyle karşı karşıya bırakıyor.
AB Komisyonu’nun 7-8 Temmuz tarihlerinde düzenlediği atölye çalışmasında Google, Avrupa’daki eleştirmenlere iki farklı çözüm önerisi sundu. Her iki modelde de Skyscanner, Booking.com gibi dikey arama platformlarına arama sayfasının üst kısmında özel kutucuklar verilmesi, otel ve havayolu gibi doğrudan hizmet sağlayıcıların ise daha alt sıralarda yer alması planlanıyordu.
Ancak bu öneriler, başta Skyscanner olmak üzere birçok rakip şirket tarafından yetersiz bulundu. Skyscanner CEO’su Bryan Batista, “Mevcut öneriler, tüketiciyi yanıltma riski taşıyor ve Google’ın organik sonuçlarda üst sırada kalmasını pekiştiriyor.” dedi.
Avrupa Birliği’nin yürürlüğe koyduğu Dijital Pazarlar Yasası (DMA), büyük teknoloji şirketlerinin pazar hakimiyetini kısıtlamayı amaçlıyor. Bu yasa kapsamında ihlaller, küresel yıllık gelirin %10’una kadar ceza ile sonuçlanabiliyor. Google gibi dev şirketler için bu oran, milyarlarca dolara tekabül edebilir.
Google’ın hukuk ekibinden Oliver Bethell, süreci değerlendirdiği bir blog yazısında “Farklı çıkarlar bizi farklı yönlere çekiyor. Bu süreci birkaç şirketin çıkarı değil, milyonlarca kullanıcı ve işletmenin yararı için bitirmeliyiz.” ifadelerine yer verdi. Ancak AB Komisyonu, Google’ın bu açıklamalarını yeterli bulmuyor.
Google’a karşı şikâyetçi taraflardan bazılarının avukatı olan Thomas Hoppner ise şirketin dikkatleri esas sorundan saptırmaya çalıştığını savundu: “Google, tedarikçilerle aracılar arasındaki gerilimi öne çıkarıyor, ama bu sorunun asıl nedeni zaten kendi uyumsuzluğu.”
Avrupa Komisyonu’nun önümüzdeki aylarda, Google’ın sunduğu çözüm önerilerinin DMA ile uyumlu olup olmadığına karar vermesi bekleniyor. Bu karar, sadece Google için değil, teknoloji devlerinin AB pazarındaki geleceği açısından da belirleyici olacak.
Sakarya Üniversitesi (SAÜ), 2014 yılında attığı ilk adımlardan bu yana siber güvenlik alanında Türkiye’nin öncü kurumlarından biri olarak yürüttüğü başarılı çalışmalarını, 2025 yılında açacağı Siber Güvenlik Mühendisliği Lisans Programı ile yeni bir seviyeye taşıyor. Bu yeni program, üniversitenin on yıllık birikiminin, ulusal projelerinin ve akademik başarılarının bir sonucu olarak ülkenin nitelikli siber güvenlik uzmanı ihtiyacını karşılamayı hedefliyor.
Temellerden Zirveye Adım Adım Bir Başarı Hikayesi
Sakarya Üniversitesi’nin siber güvenlik serüveni, 1 Mayıs 2014’te bu alanı “tematik alan” olarak ilan etmesiyle başladı. Aynı yıl içerisinde Türkiye’nin ilk Siber Güvenlik Öğrenci Topluluğu olan SAUSiber’i kurarak öğrenci odaklı bir yaklaşım benimsedi. 2015 yılına gelindiğinde ise Siber Güvenlik Tezli Yüksek Lisans programı açılarak akademik altyapı güçlendirildi. Aynı dönemde kurulan SiberLab ve SCADALab gibi modern laboratuvarlar, teorik bilginin pratiğe dökülmesine olanak sağladı.
Ulusal Çapta Bir Merkez ve Resmi Kurumların Takdiri
Üniversitenin bu alandaki çalışmaları, 2017’de projelendirilen ve 2 Şubat 2021’de resmi açılışı yapılan
Kritik Altyapılar Ulusal Test Yatağı Merkezi ile ulusal bir boyut kazandı. STM gibi savunma sanayii devleriyle yapılan işbirlikleri sayesinde, bu merkez Türkiye’nin enerji ve su yönetimi gibi kritik altyapılarının siber saldırılara karşı daha güvenli hale gelmesinde kilit bir rol üstlendi.
SAÜ’nün bu alandaki yetkinliği, resmi kurumlar tarafından da defalarca tescillendi:
TÜBİTAK Yetkinlik Analizi: Üniversite, TÜBİTAK tarafından 2020, 2021 ve 2023 yıllarında yayımlanan yetkinlik analizi raporlarında, “Bilgi Güvenliği” alanında Türkiye’deki tüm üniversiteler arasında ilk sıralarda yer aldı.
YÖK Öncelikli Alan: Yükseköğretim Kurulu (YÖK), Mayıs 2023’te Sakarya Üniversitesi’ni “Bilgi Güvenliği” alanında uzmanlaşan bir “Öncelikli Üniversite” olarak seçti.
EPDK Yönetmeliği: Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), enerji sektöründeki denetimler için, denetçi personelde Sakarya Üniversitesi Kritik Altyapılar Ulusal Test Yatağı Merkezi tarafından verilen eğitim ve başarı sertifikasını zorunlu kılmıştır.
Geleceğin Siber Kahramanları SAÜ’de Yetişecek
Bu güçlü birikimin doğal bir sonucu olarak SAÜ, 2025 yılında siber güvenlik alanında uzmanlaşmış mühendisler yetiştirmek amacıyla Siber Güvenlik Mühendisliği Lisans Programı‘nı hayata geçiriyor. Program, öğrencilere sadece teorik bilgi değil, aynı zamanda ülkenin en gelişmiş test merkezlerinde pratik yapma imkanı da sunacak.
Üniversitenin kurduğu siber güvenlik ekosistemi, öğrencilere çok yönlü bir gelişim fırsatı sağlıyor:
Akademik ve Endüstriyel İşbirlikleri: Sanayi firmaları ve araştırma merkezleriyle ortak projeler yürütülmektedir.
Uygulamalı Eğitim: Öğrenciler, EPDK eğitimleri gibi sektöre yönelik özel programlara katılma ve test yatağı merkezlerinde gerçek dünya senaryoları üzerinde çalışma fırsatı bulmaktadır.
Öğrenci Liderliğinde Gelişim: SAUSiber öğrenci topluluğu, düzenlediği hackathon’lar, kamplar, haftalık siber bültenler ve lise düzeyinde verdiği farkındalık eğitimleri ile ekosistemin dinamizmini artırmaktadır.
Sakarya Üniversitesi’nin siber güvenlik yolculuğu, tematik bir alandan tam teşekküllü bir mühendislik bölümüne uzanan bu vizyoner adımla, ülkenin siber güvenlik alanındaki insan kaynağı ihtiyacını karşılamada ve ulusal güvenliğe katkı sunmada kilit bir rol oynayacağını göstermektedir.
Siber Güvenlik Mühendisliği bölümü de 2014 yılından itibaren günümüze kadar 11 yıl boyunca yapılan çalışmalar ve faaliyetler kapsamında elde edilen birikim, tecrübe ve uzmanlık sonucunda açılmıştır.
Google tarafından yapılan açıklamaya göre, kullanıcılar artık fotoğraflarını anime, çizgi roman, eskiz veya 3D animasyon gibi farklı görsel stillerde “remix” edebilecek. Ayrıca, tek bir fotoğraftan kısa video klipler oluşturmak da mümkün olacak.
Bu yeni özellikler, Google Fotoğraflar’ın içerisinde yer alacak yeni “Create” (Oluştur) sekmesi altında toplanacak. Kullanıcılar burada yalnızca yapay zekâ destekli araçlara değil, aynı zamanda kolaj oluşturma, vurgulu video yapma gibi klasik düzenleme araçlarına da erişebilecek. Yeni AI destekli araçlar sayesinde, 1.5 milyardan fazla kullanıcıya sahip Google Photos platformu, daha geniş bir kitleyi yaratıcı içerik üreticisine dönüştürmeyi hedefliyor.
Google, yeni özellikleri ilk etapta ABD’de Android ve iOS kullanıcılarına sunmaya başladı. Özelliklerin en dikkat çekiclerinden biri olan Photo to Video adlı yeni araç, Google’ın güçlü video modeli Veo 2’yi kullanarak tek bir fotoğrafı hareketli bir videoya dönüştürebiliyor. Kullanıcılar, “Subtle movements” (Hafif hareketler) ya da “I’m feeling lucky” (Şansımı denemek istiyorum) gibi iki seçenek arasından birini seçerek fotoğraflarına 6 saniyelik kısa videolar oluşturabiliyor.
Benzer teknoloji, daha önce MyHeritage gibi uygulamalarda eski aile fotoğraflarını canlandırmak için kullanılmıştı. Google, bu teknolojiyi artık daha erişilebilir hale getirerek geniş kitlelere sunuyor.
Remix adlı diğer özellik ise Google’ın gelişmiş görüntü üretim modeli Imagen AI tarafından destekleniyor. Kullanıcılar, galerisinden herhangi bir fotoğrafı seçip farklı bir tarzda yeniden düzenleyebiliyor. Anime, çizgi roman veya 3D gibi stiller arasında geçiş yapmak sadece birkaç saniye sürüyor.
Bu özellik, önümüzdeki haftalarda ABD’de hem Android hem de iOS kullanıcıları için kullanılabilir hale gelecek. Üretilen görseller ve videolar, dijital olarak SynthID isimli görünmez bir filigranla işaretlenecek. Bu sayede içeriğin yapay zekâ ile üretildiği anlaşılabilecek. Görsel olarak da, tıpkı Gemini tarafından üretilen içeriklerde olduğu gibi belirgin bir filigran yer alacak.
Google, özellikleri kullanıcı geri bildirimlerine göre şekiilendirecek
Google, yeni özelliklerin halen “deneysel” aşamada olduğunu belirtiyor. Bu nedenle kullanıcıların içeriklere verdiği geri bildirimlerle sistemin sürekli olarak geliştirileceği vurgulanıyor. Şirket ayrıca YouTube Shorts için de benzer AI araçlarını duyurdu ve platformun yaz sonuna doğru daha gelişmiş video üretim modeli Veo 3’e geçeceğini açıkladı.
Google Fotoğraflar’ın yeni Create sekmesi ise ağustos ayında ABD’de tüm kullanıcılara açılacak. Sekmenin zaman içinde yeni araçlar ve deneysel özelliklerle güncellenmesi planlanıyor. Görünen o ki, Google’ın yapay zekâ yatırımları yalnızca metin değil, görsel ve video üretiminde de kullanıcıların günlük hayatına doğrudan dokunmaya başlıyor.
Çarşamba günü sınırlı sayıda kullanıcıya sunulan Comet, şirketin Google ve Microsoft gibi devlerle rekabet etme hedefinde önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.
Comet, kullanıcıların Slack gibi kurumsal uygulamalara bağlanarak sesli ve yazılı komutlarla karmaşık sorular sormasına imkân tanıyor. Yayınlanan kısa tanıtım videosuna göre tarayıcı, kullanıcıların internette daha verimli gezinmesini ve bilgiyi daha kolay işlemesini amaçlıyor. Perplexity’nin “Comet’i internetin gerçek potansiyelini ortaya çıkarmak için geliştirdik.” açıklaması da bu vizyonu daha iyi ortaya koyuyor.
Yeni tarayıcı şimdilik yalnızca Perplexity Max abonelerine sunuluyor. Aylık ücreti 200 dolar olan bu hizmete yaz döneminde davetiye sistemiyle daha fazla kullanıcının erişmesi planlanıyor.
Perplexity, Comet için sürekli bir gelişim stratejisi izliyor
2023 yılında medya kuruluşlarını kaynak göstermeden içerik kopyalamakla suçlanan Perplexity, bu eleştiriler sonrasında yayıncılarla gelir paylaşımı modeli başlatmıştı. Şirket, bu uygulamayla hem içerik üreticilerini desteklemeyi hem de daha etik bir yapay zekâ platformu sunmayı hedefledi.
Mayıs ayında şirketin 14 milyar dolar değerlemeyle 500 milyon dolarlık yeni bir yatırım turuna girmesi bekleniyordu. Aynı dönemde Meta’nın da Perplexity’yi satın alma girişiminde bulunduğu ancak anlaşmanın gerçekleşmediği bildirilmişti.
Perplexity, yaptığı açıklamada Comet için “Kullanıcı geri bildirimleri doğrultusunda sürekli olarak yeni özellikler geliştireceğiz. Amacımız, insan merakını besleyen, doğru ve güvenilir bir yapay zekâ deneyimi sunmak.” ifadelerine yer verdi.
Yapay zekâ ve internetin kesişiminde konumlanan Comet, Perplexity’nin sadece bir arama motoru değil, aynı zamanda kapsamlı bir bilgi platformu oluşturma hedefinin ilk adımı olabilir.
Uber uygulamasında yer alan yeni özellik sayesinde, kadın yolcular uygulama ayarlarından kadın sürücülerle eşleşmeyi tercih edebilecek. Benzer şekilde kadın sürücüler de yalnızca kadın yolcuları taşıma seçeneğine sahip olacak.
Uber’in ABD ve Kanada Operasyonları Başkan Yardımcısı Camiel Irving, bu yeniliğin amacını “Kadınlara daha fazla seçenek, kontrol ve konfor sunmak” olarak özetliyor.
Şirket, bu özelliğin eşleşmeyi garanti etmese de, kadınların kadınlarla eşleşme ihtimalini büyük ölçüde artıracağını belirtti. Pilot uygulama ilk etapta Los Angeles, San Francisco ve Detroit’te başlatılacak. Uber, aynı özelliği daha önce Fransa, Almanya ve Arjantin gibi ülkelerde test ettiğini de açıkladı.
Kadınlar için daha güvenli bir yolculuk ortamı hedefleniyor
Son hamle, Uber’in bu alandaki ilk girişimi değil. Şirket, 2019 yılında Suudi Arabistan’da kadın sürücülere yönelik kadın yolcu tercihi özelliğini devreye almıştı. Bu özellik daha sonra 40’a yakın ülkeye yayılmıştı. Uber’in 2015 yılında yaptığı bir araştırmaya göre, ABD’deki sürücülerinin yaklaşık %20’si kadındı.
Uber ve rakibi Lyft, yıllardır cinsel taciz ve saldırı vakalarıyla ilgili güvenlik endişeleriyle karşı karşıya. Şirketler, bu eleştirilerin ardından çeşitli güvenlik önlemleri geliştirdi. Uber son yıllarda, gençler için ayrı hesaplar ve yolcu kimlik doğrulaması gibi güvenlik odaklı özellikleri hayata geçirdi. Lyft ise 2023 sonunda kadınların ve farklı cinsel yönelimlere sahip yolcuların eşleştirilmesini sağlayan benzer bir özellik sunmuştu.
Yeni kadın tercihli eşleştirme seçeneği, hem kadın sürücülerin daha rahat çalışmasını hem de kadın yolcuların kendilerini daha güvende hissetmelerini amaçlıyor. Bu adım, dijital ulaşım platformlarının kullanıcı güvenliğini önceleyen politikalarının daha da yaygınlaşmasına öncülük edebilir.
Projeyi duyuran Fas Dijital Dönüşüm Bakanı Amal El Fallah Seghrouchni, merkezin tamamen yenilenebilir enerjiyle çalışacağını açıkladı. Ancak yatırımın maliyeti ve zaman çizelgesine ilişkin henüz detay verilmedi.
Bu adım, Fas’ın dijital egemenlik stratejisinin bir parçası olarak değerlendiriliyor. Bakan Seghrouchni, Reuters’a yaptığı açıklamada, “Bu veri merkezi ağı sayesinde krallık sadece dijital egemenliğini pekiştirmiyor, aynı zamanda Afrika’ya hizmet eden bölgesel bir dijital merkez olma vizyonunu da ortaya koyuyor.” ifadelerini kullandı.
Fas, 2024–2026 yılları arasında dijital modernizasyon stratejisi kapsamında 11 milyar dirhamlık (yaklaşık 1,22 milyar dolar) yatırım yapmayı planlıyor. Bu strateji yapay zekâ uygulamalarını, fiber optik altyapının yaygınlaştırılmasını ve kamu-özel sektör iş birliğinde geliştirilen dijital çözümleri kapsıyor.
Krallık, ilk veri merkezini Ocak ayında Mohammed VI Politeknik Üniversitesi’nde devreye almıştı. Bu merkez, yerli kamu ve özel kuruluşlara bulut hizmetleri sunmaya devam ediyor.
Fas, jeopolitik konumuyla büyük önem arz ediyor
Fas’ın veri merkezi yatırımını yenilenebilir enerjiyle desteklemesi, sürdürülebilir dijital dönüşüm için örnek teşkil ediyor. Dakhla, hem Atlantik kıyısında yer alması hem de yüksek güneş ve rüzgâr potansiyeline sahip olmasıyla enerji maliyetleri açısından avantaj sağlıyor. Ayrıca Batı Sahra’daki bu girişim, bölgedeki Fas egemenliğine ekonomik ve teknolojik anlamda katkı sağlayabilir.
Küresel ölçekte birçok ülke, hassas verilerini ulusal sınırlar içinde tutmak için veri merkezleri inşa ediyor. Fas’ın bu stratejik hamlesi, hem veri güvenliği açısından önemli bir adım hem de Afrika kıtasında büyüyen dijital pazarın geleceğinde önemli bir oyuncu olma iddiasının göstergesi.
Günümüzde alışveriş seçenekleri hızla çeşitlenmekte ve hem fiziksel hem de online platformlarda sayısız ürün seçeneği karşımıza çıkmaktadır. Pandemi sonrasında özellikle online alışveriş büyük bir ivme kazanmış, tüketiciler için yeni fırsatlar ve dikkat edilmesi gereken noktalar ortaya çıkmıştır. Moda, giyim ve kozmetik alışverişinde akıllı tercihler yapabilmek, bütçenizi koruyabilmek ve güvenli bir deneyim yaşayabilmek için bazı önemli ipuçlarını bilmeniz gerekmektedir. Alışveriş yaparken dikkat etmeniz gereken tüm detaylar yazımızda.
Online Alışverişte Güvenlik Önlemleri
Online alışveriş yaparken en önemli nokta, güvenilir platformları seçmektir. Adres çubuğunda yeşil kilit işareti bulunan ve SSL sertifikası olan siteler güvenli kabul edilir. Ayrıca sitenin “Hakkımızda” bölümünü inceleyerek şirket bilgilerini kontrol edebilir, müşteri yorumlarını okuyarak deneyimlerden faydalanabilirsiniz.
Güvenilir siteler genellikle aşağıdaki özelliklere sahiptir:
SSL sertifikası ve güvenli ödeme altyapısı
Detaylı iletişim bilgileri ve müşteri hizmetleri
Şeffaf iade ve değişim politikaları
Kullanıcı yorumları ve değerlendirme sistemi
Giyim Alışverişi Rehberi
Sezon İndirimlerini Değerlendirin
Giyim alışverişinde en avantajlı fiyatları yakalayabilmek için sezon geçişlerini takip edin. Markalar sezon sonlarında stok eritmek için önemli indirimler yapar. Ancak sezon başı ve ortası kampanyalarını da gözden kaçırmayın. Fiziksel mağazası olmayan online mağazalar genellikle daha uygun fiyat sunabilir.
Deneme Öncesi Online İnceleme
Hem fiziksel hem de online mağazası olan markalardan alışveriş yapıyorsanız, önce fiziksel mağazada ürünü deneyerek bedeninizi ve uyumunu kontrol edin. Ardından online platformdan sipariş vererek kampanyalardan faydalanabilirsiniz.
Beden Tablosu ve Kullanıcı Yorumları
Online giyim alışverişinde beden tablosunu dikkatli inceleyin. Markaların beden standartları farklılık gösterebilir. Aynı ürünü satın alan kullanıcıların yorumlarını okuyarak beden uygunluğu hakkında bilgi edinin. Özellikle “normal beden” veya “dar kalıyor” gibi yorumlar karar vermenizde yardımcı olacaktır.
Kozmetik Alışverişinde Dikkat Edilecekler
Cilt Tipinizi Bilin
Kozmetik ürün alışverişinde en önemli faktör cilt tipinizi bilmektir. Yağlı, kuru, karma veya hassas cilt tipinize uygun ürünleri seçin. Yanlış ürün seçimi cilt problemlerine yol açabilir ve para kaybına neden olur.
İçerik Listesini İnceleyin
Kozmetik ürünlerin içerik listesini dikkatli okuyun. Alerjiniz olan maddeler varsa bunları kontrol edin. Ayrıca zararlı kimyasallar içermeyen, doğal ve organik sertifikalı ürünleri tercih edebilirsiniz.
Test Ürünlerini Kullanın
Özellikle makyaj ürünlerinde renk uyumu çok önemlidir. Fiziksel mağazalarda test ürünlerini kullanarak renk tonunuza en uygun olanı seçin. Online alışverişte ise markanın renk rehberini inceleyin ve müşteri yorumlarından faydalanın.
Son Kullanma Tarihini Kontrol Edin
Kozmetik ürünlerin son kullanma tarihini mutlaka kontrol edin. Özellikle online alışverişte bu detay gözden kaçabilir. Süresi dolmak üzere olan ürünler cilt sağlığınızı olumsuz etkileyebilir.
İndirim Dönemlerinde Akıllı Alışveriş
Bütçenize uygun ve eksiksiz bir alışveriş için sosyal medya hesaplarını, e-posta bültenlerini ve mobil uygulamaları takip ederek özel kampanyalardan haberdar olun. Markaların kupon kodları ve özel kampanyalar önemli tasarruflar sağlayabilir. Buna ek olarak taksit seçeneklerini karşılaştırın. Bazen daha pahalı görünen bir sitede taksit avantajı ile daha uygun ödeme yapabilirsiniz. Ancak taksit faiz oranlarına dikkat etmenizde fayda varç
23 Temmuz Çarşamba akşamı, İstanbul’un kalbinde yer alan Soho House’ta dikkat çekici bir buluşma gerçekleşti. Üretken Yapay Zeka (Generative AI) alanında faaliyet gösteren teknoloji girişimi Eachlabs, ByteDance sponsorluğu ve Vidu AI desteğiyle Türkiye’deki ilk fiziksel etkinliği olan “Cocktails & Connections” organizasyonunu düzenledi.
Etkinlik, yapay zeka sektörünün öncü isimlerini bir araya getirerek bölgedeki geliştiriciler ve küresel AI oyuncuları arasında güçlü bir köprü kurdu.
ByteDance ve Vidu AI Temsilcileri İstanbul’da Buluştu
Etkinliğe Çin ve Dubai gibi stratejik pazarlardan gelen katılımcılar damga vurdu. Özellikle ByteDance EMEA Pazarlama Direktörü Moniza Sabbar, Partner Ekosistem Yöneticisi Eden Lee ve Türkiye Satış Direktörü Cenk Ertem ile Vidu AI Global Satış Müdürü Yi Chen’in katılımıyla etkinlik uluslararası bir havaya büründü.
Katılımcılar, etkinlikte Türkiye’deki geliştiricilerle doğrudan temas kurarak ürün tanıtımları gerçekleştirdi ve potansiyel iş birliklerini değerlendirdi..
Türkiye’nin Önde Gelen AI Geliştiricileri Bir Arada
Etkinliğe aralarında uygulama stüdyolarının temsilcileri, yazılımcılar, model sağlayıcılar, yatırımcılar ve teknoloji liderlerinin yer aldığı yaklaşık 80 sektör profesyoneli katıldı. Gece boyunca katılımcılar ByteDance ve Vidu gibi AI model üreticileri ile birebir görüşme imkanı buldu, yeni model yeteneklerini keşfetti ve işbirliği fırsatlarını değerlendirdi.
Ayrıca teknik bilgi alışverişi, ürün demoları ve fikir paylaşımlarıyla bu özel buluşma klasik bir networking etkinliğinin ötesine geçerek sektörel bilgi paylaşımına hizmet etmenin yanı sıra stratejik bağlantıların temellerini attı.
Yurtseven ve Sinangil: “Bu Sadece Bir Başlangıç”
Etkinlikte konuşan yapan Eachlabs’ın CEO’su Eftal Yurtseven ve CTO’su Canberk Sinangil, bu buluşmanın sadece bir başlangıç olduğunun altını çizdi. İkili, Türkiye’deki genç geliştirici ekosistemini destekleme ve yerel yetenekleri küresel sahneye taşıma misyonlarının altını şu sözlerle çizdi:
“Düzenlenen bu etkinlik, yapay zeka girişimcileri ile dünya çapındaki model sağlayıcılarını buluşturan yeni bir topluluğun ilk adımıydı. İstanbul’daki buluşmamız bizim için sadece bir başlangıç. Her adımda küresel yapay zeka sahnesiyle daha güçlü entegrasyon sağlayarak, inovasyonun sınırlarını birlikte zorlayacağız.”
Eachlabs, “Cocktails & Connections” gibi etkinliklerle üretken yapay zeka dünyasını daha erişilebilir ve bağlantılı hale getirmeyi hedefliyor. Etkinliğe dair görselleri, konuşmalara dair kesitleri ve gelecek etkinliklere dair duyuruları Eachlabs Linkedin sayfasında bulabilirsiniz.
YouTube, bu iki yeni özellikle içerik üreticilerin daha yaratıcı ve dikkat çekici videolar hazırlamasını kolaylaştırmayı hedefliyor.
Yeni tanıtılan görselden videoya yapay zekâ aracı, kullanıcıların telefon galerisinden seçtiği bir fotoğrafı sadece birkaç saniyede 6 saniyelik kısa bir videoya dönüştürebiliyor. Bu özellik sayesinde durağan fotoğraflara hafif hareketler, yakınlaştırmalar ya da animasyonlar eklenebiliyor. Örneğin, sabit bir yaya geçidi işareti, kısa bir videoya dönüştürülerek yürüyen adam sembolü dans eder hâle getirilebiliyor. Bu teknoloji, Google’ın Gemini platformunda da yer alan benzer araçlara benziyor ve Meta’nın Edits uygulamasındaki “Animate” özelliğine bir alternatif sunuyor.
Özellik, bu hafta itibarıyla ABD, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda kullanıcılarına sunulmaya başladı. 2025 yılı sonuna kadar daha fazla bölgeye yayılması planlanıyor. Aynı dönemde, Google Fotoğraflar da benzer bir araçla kullanıcılarının ilgisini çekmeye hazırlanıyor.
YouTube Shorts’a gelen bir diğer dikkat çekici yenilik ise yapay zekâ destekli efektler. Bu araçla kullanıcılar kendi çizimlerini sanatsal görsellere dönüştürebiliyor, selfielerini denizaltında yüzüyormuş gibi gösteren videolara çevirebiliyor ya da “ikiz” versiyonlarıyla yan yana gelebiliyor. Efektler, Shorts kamerasındaki “Effects” bölümünden, ardından “AI” sekmesine geçilerek keşfedilebiliyor.
Tüm bu yapay zekâ destekli araçlar, Google’ın gelişmiş video üretim modeli Veo 2 ile çalışıyor. Google, bu içeriklerin üretildiğini net biçimde belirtmek amacıyla SynthID dijital filigran sistemi ve açık etiketlemeler kullanıyor. Böylece, kullanıcılar izledikleri içeriğin AI tarafından üretildiğini anlayabiliyor.
AI Playground ile tüm YouTube araçları bir arada
YouTube ayrıca yapay zekâ ile içerik üretmek isteyen kullanıcılar için yeni bir merkez oluşturdu: AI Playground. Bu alan; önerilen şablonlar, örnek videolar, önceden tanımlı komutlar ve üretim araçlarını tek bir yerde topluyor. AI Playground’a ulaşmak için YouTube Shorts içindeki “Create” (Oluştur) butonuna, ardından ekranın sağ üst köşesindeki parıltı simgesine tıklamak yeterli. Şu anda ABD, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda’da aktif olan bu alanın yakında küresel çapta yaygınlaşması bekleniyor.
YouTube CEO’su Neal Mohan, geçtiğimiz ay Cannes Lions 2025 etkinliğinde yaptığı açıklamada, Veo 3 adlı daha gelişmiş modelin bu yaz Shorts platformuna entegre edileceğini duyurmuştu. Bu gelişmelerin beraberinde, YouTube Shorts’un günlük 200 milyardan fazla izlenme aldığını belirtmesi, platformun kısa video trendinde ne kadar güçlü bir aktör olduğunu da yeniden gözler önüne seriyor.
Bu yatırım, şirketin ABD’deki nadir toprak tedarik zincirini güçlendirmeye yönelik daha geniş kapsamlı bir stratejisinin parçası olarak görülüyor. Şirket, Fort Worth, Teksas’taki MP Materials tesisinde üretilecek neodim mıknatısları satın almayı taahhüt ettiğini belirtti. Bu mıknatısların Apple ürünlerine özel üretim hatlarında üretileceği açıklandı.
Apple, bu yerli üretim mıknatısların yalnızca ABD içinde değil, aynı zamanda dünya çapında ürün tedarik zincirinde kullanılacağını vurguladı. Bu adım, küresel ölçekte artan nadir toprak elementi talebine sürdürülebilir ve stratejik bir çözüm sunmayı hedefliyor.
İki şirket ayrıca, Kaliforniya’daki Mountain Pass bölgesinde bir nadir toprak geri dönüşüm hattı kurmak için iş birliği yapacak. Bu tesiste, elektronik atıklardan ve endüstriyel atıklardan elde edilen geri dönüştürülmüş nadir toprak hammaddeleri işlenecek ve yeniden Apple ürünlerinde kullanılacak. Şirket, bu geri dönüşüm adımını hem çevresel sürdürülebilirlik hem de tedarik güvenliği açısından kritik bir gelişme olarak nitelendirdi.
Apple ve MP Materials, mıknatıs performansını artırmak amacıyla yeni mıknatıs malzemeleri ve işleme teknolojileri geliştirmek için de birlikte çalışacak. Apple, bu iş birliğini ABD ekonomisine önümüzdeki dört yıl içinde yapacağı 500 milyar dolarlık katkının bir parçası olarak tanımlıyor.
Apple, 2019 yılında iPhone 11’in Taptic Engine’inde ilk kez geri dönüştürülmüş nadir toprak elementleri kullanmaya başlamıştı. Bugün itibarıyla, şirketin cihazlarında kullanılan mıknatısların neredeyse tamamı yüzde 100 geri dönüştürülmüş nadir toprak elementlerinden üretiliyor. Yeni yatırım, şirketin sürdürülebilir üretim vizyonunu daha ileriye taşıyor.
Gençlerin dijital yetkinliklerini artırarak KOBİ’lerin e-ticaret ve e-ihracata katılım süreçlerine destek olması amacıyla hayata geçirilen “Dijital Usta” projesi; Trendyol, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ve Habitat Derneği iş birliğiyle başladı. Projenin lansmanı, Denizli Sanayi Odası ev sahipliğinde; Trendyol Grubu Başkan Yardımcısı Sinan Cem Şahin, Denizli Sanayi Odası Başkanı Selim Kasapoğlu, Habitat Derneği İcra Kurulu Başkanı Bora Caldu ve bölgedeki birçok iş dünyası kuruluşunun temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştirildi.
Gençlere Eğitim, KOBİ’lere Dijital Güç
İlk etapta Denizli, Balıkesir, Gaziantep, Nevşehir ve Ordu’da pilot olarak başlayacak proje kapsamında, toplamda 3 bin gence temel e-ticaret eğitimi verilmesi hedefleniyor. Eğitimler, projeye özel tasarlanan çevrimiçi eğitim platformu üzerinden gerçekleştirilecek. Temel e-ticaret programını başarıyla tamamlayanlar arasından seçilecek 250 genç, akademisyenler ve Trendyol uzmanları tarafından verilecek 36 saatlik sertifikalı e-ticaret ve e-ihracat uzmanlık eğitim programına katılacak. Bu aşamayı da başarıyla tamamlayan gençler, e-ticaret uzmanlığı sertifikası almaya hak kazanacak. Eğitimler sonucunda yapılacak değerlendirmeyle belirlenecek 100 genç, proje kapsamında pilot illerdeki KOBİ’lerin e-ticaret ve e-ihracat süreçlerine destek olmak amacıyla istihdam edilerek KOBİ’lerin dijitalleşmesine katkı sunacak.
Projenin çok paydaşlı yapısı, eğitim ve tüm diğer süreçlerin sahada etkili şekilde yürütülmesini sağlayacak. TOBB, geniş yerel yapılanması ve KOBİ’lerle olan ilişkileriyle işletmelerin projeye katılımını desteklerken Habitat Derneği ise gençlerle olan çalışma ve saha operasyonu deneyimi sayesinde gençlerin dijital ve e-ticaret becerilerini geliştirirken istihdama katılım süreçlerini üstlenecek.
Trendyol Grubu Başkan Yardımcısı Sinan Cem Şahin: “Dijital dönüşümde gençlerin ve KOBİ’lerin yanındayız”
Sinan Cem Şahin, basın toplantısında yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Trendyol olarak, faaliyet gösterdiğimiz her alanda pozitif etki yaratma misyonuyla hareket ediyoruz. Türkiye’nin dijital dönüşüm yolculuğunda hem gençlerin hem işletmelerin yanında durmayı, toplumsal fayda ve kapsayıcı büyüme için bir sorumluluk olarak görüyoruz. Üretim gücümüzü ve genç insan kaynağımızı dijital teknolojilerle buluşturmanın, ülkemizin kalkınmasında kilit rol oynadığına inanıyoruz. Bu anlayışla hayata geçirdiğimiz Dijital Usta projesiyle yalnızca bir eğitim programı değil; KOBİ’lerin dijitalleşmesini hızlandıran ve e-ticaretin tabana yayılmasına katkı sağlayan bir kalkınma modeli oluşturuyoruz. Dijital Usta sınırsız potansiyelin ve imkanların yanı sıra rekabetin arttığı bir dünyada, Türkiye’de üretilen kaliteli ürünlerin ön plana çıkmasını sağlayacak bir proje. TOBB ve Habitat Derneği ile kurduğumuz güç birliği ile gençlerin potansiyelini hayata geçirecek, KOBİ’lerin dijital uçurumu aşmasına destek olacağız. KOBİ’lerin daha fazla e-ticaret ve e-ihracat payı almasında önemli rol üstlenecek gençler yetiştireceğiz. Yetiştirdiğimiz her bir Dijital Usta, Türkiye’de e-ticaretin ve e-ihracatın büyümesine katkı sunacak. İhracata Dijital Usta desteği sağlayacak, Türkiye ekonomisine katkıda bulunacak. Bu süreçte, gençlerin iş hayatına güçlü bir başlangıç yapabilmeleri için ilk üç aylık maaşları Trendyol tarafından karşılanacak.”
Ortak Hedef: Türkiye’nin Dijital Kalkınması
Şahin, sözlerine şöyle devam etti: “Ticaret Bakanlığı verilerine göre, 2024 yılında e-ticaret faaliyeti yürüten işletme sayısı yaklaşık 600 bin olarak kaydediliyor. Türkiye’deki yaklaşık 3,7 milyon KOBİ’nin yüzde 16’sı e-ticaret faaliyetinde bulunuyor. Bu veriler, Türkiye’deki işletmelerin büyük çoğunluğu için dijital kanallar üzerinden yeni pazarlara erişim imkanı olduğunu gösteriyor.
‘Dijital Usta’ projesi, bu ihtiyaçtan yola çıkarak gençleri e-ticaret alanında uzmanlaştırmayı ve onları dijital desteğe ihtiyaç duyan KOBİ’lerle buluşturmayı hedefliyor.
Proje, eğitimden KOBİ’lerin dijitalleşmesine ve ihracata uzanan bütüncül bir model sunuyor. Gençleri e-ticaret alanında yetiştirerek, KOBİ’lerin dijital dönüşümüne ve Türkiye’nin e-ticaret kapasitesinin güçlenmesine katkı sağlıyor.
Trendyol, TOBB ve Habitat Derneği ile; dijital uçurumu azaltmayı, gençlerin potansiyelini açığa çıkarmayı ve KOBİ’lerin dijitalleşme sürecini hızlandırmayı hedefleyen bu projeyi Türkiye geneline yaymak için çalışmalarını sürdürecek. Gençlerimizi www.dijitalusta.net web sitemiz üzerinden programımıza katılmaya davet ediyoruz.”
Denizli Sanayi Odası Başkanı Selim Kasapoğlu: “Gençlerimizi geleceğin iş dünyasına hazırlıyoruz”
Selim Kasapoğlu, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
“Denizli Sanayi Odası olarak, Türkiye’nin dijital dönüşümüne ışık tutacak, gençlerimizi geleceğin iş dünyasına hazırlayacak ve KOBİ’lerimizin rekabet gücünü artıracak ‘Dijital Usta Projesi’nin lansmanına ev sahipliği yapmaktan, bu güçlü iş birliğinin bir parçası olmaktan ve beş pilot ilde uygulanacak projenin start verildiği ilk şehir olmaktan büyük bir mutluluk duyuyoruz. Denizli gibi sanayisi güçlü, girişimciliği yüksek bir şehirde bu projenin ilk adımının atılıyor olması, bizler için hem gurur verici hem sorumluluklarımızı artıran bir gelişme. Denizli’nin toplam ihracatta Türkiye genelinde 8. sırada; Trendyol ekosistemi içinde e-ihracat performansıyla 6. sırada konumlandığını görüyoruz.. Trendyol, şehrimizde 3 bine yakın iş ortağıyla, işletmelerimizi ve müşterileri buluşturan önemli bir platform. İşletmelerimizin neredeyse yarıya yakınının ürünlerini bu platform üzerinden yurt dışına ulaştırdığını öğrendik. İşletmelerimizin e-ihracat yolculuğuna önemli katkılar sağlayacağına inandığımız ‘Dijital Ustai’ Projesi, yalnızca gençlerimize dijital yetkinlikler kazandırmakla kalmayacak, aynı zamanda onları üretime, istihdama ve katma değere yönlendiren bir yol haritası sunacak.”
Habitat Derneği İcra Kurulu Başkanı Bora Caldu: “KOBİ’lerin dijitalleşme süreçlerine nitelikli insan kaynağıyla destek olacağız.
Bora Caldu tarafından yapılan değerlendirmede de şu ifadelere yer verildi:
“Habitat Derneği olarak, Trendyol ve TOBB iş birliğiyle hayata geçirdiğimiz Dijital Usta projesi ile gençlerin e-ticaret ve e-ihracat alanlarında yetkinlik kazanmalarına sahada destek sağlayacağız. Habitat Derneği olarak, Dijital Usta projesi’ni, Türkiye’nin dijital dönüşüm sürecine kapsayıcılık ve sürdürülebilirlik perspektifinden katkı sunan önemli bir adım olarak değerlendiriyoruz”
Rakamlarla Dijital Usta:
5 pilot il ( Denizli, Balıkesir, Gaziantep, Nevşehir ve Ordu)
3 bin gence ücretsiz temel e-ticaret eğitimi
250 gence sertifikalı e-ticaret ve e-ihracat uzmanlık eğitimi
100 kişiye tohum istihdam modeliyle üç aylık Trendyol desteği
Pazar araştırma şirketi Canalys’in verilerine göre Huawei, Nisan-Haziran aylarını kapsayan üç aylık dönemde Çin’de 12.2 milyon akıllı telefon sevkiyatı gerçekleştirdi. Bu rakam, şirketin yıllık bazda %15 oranında büyüme kaydettiğini ve %18’lik pazar payına ulaştığını gösteriyor. Huawei, 2024’ün ilk çeyreğinden bu yana Çin’de ilk kez en yüksek pazar payına ulaşan marka oldu.
Öte yandan Apple da Çin pazarında uzun süredir ilk kez büyüme yakaladı. Şirket, aynı dönemde 10.1 milyon adet cihaz sevk ederek %4’lük bir artışla beşinci sıraya yerleşti. Canalys, Apple’ın Çin’de en son 2023’ün son çeyreğinde büyüme kaydettiğini belirtti. Sevkiyat rakamları doğrudan satış anlamına gelmese de, piyasa talebine ilişkin güçlü bir gösterge olarak değerlendiriliyor.
Apple, Çin’deki bu toparlanmayı büyük ölçüde stratejik fiyat ayarlamaları sayesinde gerçekleştirdi. iPhone 16 serisi için uygulanan indirimler ve bazı modellerde takas değerlerinin artırılması, markanın yeniden talep görmesini sağladı. Çinli e-ticaret platformları da Apple ürünlerinde dikkat çekici indirimlere giderek bu büyümeye katkı sundu.
Huawei, ABD yaptırımları nedeniyle büyük darbe alan akıllı telefon birimini 2023’ün sonlarında toparlamaya başlamıştı. O zamandan bu yana agresif bir ürün stratejisi izleyerek piyasaya farklı segmentlerde birçok cihaz sundu. Şirket, kendi geliştirdiği HarmonyOS 5 işletim sistemini yeni modellerine entegre etmeye başladı. Bu adım, Android ve iOS’a doğrudan bir alternatif yaratma çabası olarak öne çıkıyor.
Canalys analistlerinden Lucas Zhong’a göre, bu hamle Huawei’nin bağımsız bir dijital ekosistem oluşturma sürecini hızlandırabilir. Ancak bu durum, uyumluluk ve kullanıcı deneyimi açısından daha yüksek beklentiler doğuracak.
Apple’ın Çin performansı, bu hafta açıklanacak çeyrek raporu öncesi yatırımcılar için önemli bir gösterge niteliği taşıyor. Şirket hisseleri bu yıl %14,5 oranında düşüş yaşarken, Çin pazarındaki rekabet ve jeopolitik baskılar yatırımcı endişelerini artırmıştı. Eski ABD Başkanı Donald Trump’ın Apple’ı ABD’de üretime zorlayan açıklamaları da gündemdeki yerini koruyor.
Tüm bu gelişmeler, Çin’deki akıllı telefon pazarının hem yerel hem de küresel oyuncular için stratejik önemini bir kez daha ortaya koyuyor. Huawei’nin geri dönüşü ve Apple’ın yeni stratejileri, pazarda önümüzdeki dönemde de büyük bir rekabetin yaşanacağının sinyalini veriyor.
Bu yeni adım, ülkenin yürürlüğe giren Online Safety Act (OSA) adlı çevrim içi güvenlik yasası kapsamında atıldı. Reddit, bu yolla çocukların pornografi, kendine zarar verme teşvikleri ve nefret söylemleri gibi zararlı içeriklere maruz kalmasını önlemeyi amaçlıyor.
Şirket, yaş doğrulama süreci için üçüncü taraf kimlik doğrulama hizmeti Persona ile iş birliği yapacak. Kullanıcılardan, kimlik belgelerinin fotoğrafını veya bir özçekim yüklemeleri istenecek. Platform, bu görsellere doğrudan erişemeyecek; yalnızca kullanıcının doğrulama durumu ve doğum tarihi kaydedilecek. Reddit, bu verilerin güvenli bir biçimde saklandığını ve gizliliğe öncelik verildiğini özellikle belirtiyor.
Yeni kurallara göre, 18 yaş altındaki kullanıcılar platformda yer alan bazı içeriklere erişemeyecek. Bu içerikler arasında açık şekilde cinsel içerikli gönderiler, intiharı özendiren paylaşımlar, yeme bozukluklarını teşvik eden içerikler ve ırk, din, cinsiyet, cinsel yönelim, engellilik ya da toplumsal cinsiyet temelli nefret söylemleri yer alıyor. Aynı zamanda şiddet içerikli ya da psikolojik olarak zarar verici içeriklere de erişim sınırlandırılacak.
Öte yandan, bazı uzmanlar ve gizlilik savunucuları, özel şirketlerin kullanıcıların kimlik belgelerini toplaması ve saklaması konusunda ciddi güvenlik endişeleri taşıyor. Bu tür sistemlerin siber saldırılara açık olduğu ve kullanıcı mahremiyetini riske atabileceği yönünde uyarılar artıyor.
Geçtiğimiz hafta benzer bir adım da sosyal medya platformu Bluesky’dan gelmişti. OSA güncellemeleri kapsamında bu platform da İngiltere’deki kullanıcılarından yaş doğrulaması talep edeceğini duyurmuştu.
Reddit’in bu kararı, Birleşik Krallık’ta dijital platformlar üzerindeki denetimin giderek sıkılaştığını ve kullanıcıların yaşına özel erişim kontrollerinin önümüzdeki dönemde daha da yaygınlaşacağını gösteriyor.