Techinside Google News
Ana Sayfa Blog

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan, elektrikli araç üretimine 5 milyar dolarlık teşvik!

Son dönemlerde teknoloji ve elektrikli otomobil üretim alanında büyük atılımlar yapan Türkiye; özellikle savunma sanayi, otomobil ve yüksek teknoloji üretiminde liderliğe oynamak istiyor. Bu kapsamda bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, HIT-30: Yüksek Teknoloji Yatırım Programı’nı duyurarak, Türkiye’nin geleceğine damga vuracak stratejik bir adım attı. İşte detaylar…

Yerli batarya üretimi için 4.5 milyar dolarlık teşvik verilecek

Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz saatlerde Türkiye’nin gelişen teknoloji alt yapısı ve sanayisi için büyük önem arz eden HIT-30: Yüksek Teknoloji Yatırım Programı’nı duyurdu. Bu paket kapsamında büyük üreticilerin Türkiye’ye fabrika kurmaları ve Ar&Ge alanında önemli çalışmaları ülkemiz içerisinde yapmaları hedefleniyor.

Bu paket kapsamında şüphesiz en çok Türkiye’ye davet edilmek istenen markalar elektrikli otomobil üreticileri oldu. Geçtiğimiz günlerde Manisa’ya yapacağı 1 milyar dolarlık fabrika yatırımı ile gündeme oturan MG’nin arkasından hem Avrupalı hem Asyalı diğer elektrikli otomobil üreticilerinin de Türkiye’ye çekilmesi hedefleniyor.

cumhurbaskani-erdogandan-elektrikli-arac-uretimine-5-milyar-dolarlik-tesvik-1

Cumhurbaşkanı Erdoğan açıkladığı paket ile birlikte elektrikli otomobil üreticilerine 5 milyar dolarlık teşvikin yanı sıra yerli batarya üretimi için de toplamda 4,5 milyar dolarlık bir teşvik paketi duyurdu. Teşviklerle birlikte yıllık en az 1 milyon dolarlık batarya üretimi ve 2030 yılına kadar 80 GWh’lik kapasite inşa edilerek bölgesel bir üretim üssü olmak isteniyor.

cumhurbaskani-erdogandan-elektrikli-arac-uretimine-5-milyar-dolarlik-tesvik-2

Bu hedef doğrultusunda Türkiye’ye gelecek olan markalar hem ülke ekonomisi için büyük bir döviz kaynağı olacak hem de büyük oranda istihdam sağlanacak. Tüm bunların yanında yerli otomobil markamız Togg ile birlikte diğer üreticiler için rekabet ortamı sağlanacak bu da kullanıcılar için sürekli daha yeni ve daha iyi otomobillere daha uygun fiyatlara ulaşma imkanı sunacak.

Buna ek olarak bir de çip üretimi için verilecek teşvikler açıklandı. Buna göre Türkiye’de çip üretimi yapacak tesisler şu imkanlardan yararlanabilecek;

  • %30’a kadar sermaye katkısı
  • %10’a kadar hibe destek
  • %80’e kadar vergi teşviği.

AirPlay güvenlik açıkları cihazları etkiliyor

0

Siber güvenlik firması Oligo’daki araştırmacılar milyonlarca Apple cihazını ve Apple cihazlarına bağlanan aksesuarları etkileyen bir dizi AirPlay güvenlik açığını özetledi. Apple son birkaç ayda çıkan güvenlik güncellemelerindeki kusurları gidermiş olsa da ‌AirPlay‌’i destekleyen bazı üçüncü taraf cihazlar hala güvenlik açığına sahip.

AirPlay güvenlik açıkları

“Airborne” olarak adlandırılan ‌AirPlay‌ güvenlik açıkları, saldırganların ‌AirPlay‌’i destekleyen cihazların kontrolünü ele geçirerek, enfekte cihazın bağlandığı herhangi bir yerel cihazdaki diğer cihazlara kötü amaçlı yazılım yaymalarına olanak sağladı. Bir saldırganın, hedeflenen kurbanla aynı Wi-Fi ağında olması gerekir. Bu da halka açık Wi-Fi noktalarını, işletmeleri ve diğer yüksek trafiğe sahip alanları daha fazla riske sokar.

Oligo araştırmacıları, ‌AirPlay‌ kusurlarının “casusluk, fidye yazılımı, tedarik zinciri saldırıları ve daha fazlasıyla ilgili karmaşık saldırılara” yol açabileceğini söyledi. Güvenlik açıkları, Uzaktan Kod Yürütme, kullanıcı etkileşimi atlama, Hizmet Reddi saldırıları, Aracı saldırıları ve daha fazlası gibi “çeşitli olası saldırı vektörü” için bağımsız olarak veya birlikte zincirleme olarak kullanılabilir.

Apple, güvenlik açıklarını belirlemek ve düzeltmek için Oligo ile birlikte çalıştı. Oligo 23 ayrı güvenlik açığı buldu ve Apple bunları gidermek için 17 CVE yayınladı. Her güvenlik açığına ilişkin bilgiler Oligo’nun web sitesinde özetlendi. Apple ayrıca üçüncü taraf üreticiler için ‌AirPlay‌ SDK’sı için düzeltmeler dağıttı.

Aynı Airborne güvenlik açıkları , bilgisayar korsanlarının bir arabadaki otomotiv bilgisayarını ele geçirmesine izin verebilecek CarPlay’i de etkiler. Bu saldırı vektörü, saldırganın doğrudan arabada olmasını ve arabanın Bluetooth’una veya araç içi bir USB portuna bağlı olmasını gerektirir. Oligo, kullanıcıların kendilerini bu güvenlik açıklarından korumak için iOS, iPadOS, macOS, tvOS ve visionOS’un en son sürümlerine yükseltme yapmalarını öneriyor. ‌AirPlay‌’i destekleyen diğer cihazlar hala güvenlik açığına sahip olabilir, bu nedenle kullanıcılar Mac’lerde ‌AirPlay‌ Receiver özelliğini devre dışı bırakmak ve ‌AirPlay‌’i tüm kullanıcılar yerine geçerli kullanıcıyla sınırlamak gibi adımlar atmalıdır.

Duolingo yapay zeka destekli 148 yeni ders açtı!

Duolingo, yapay zeka destekli içerik üretiminde büyük bir adım attı. Şirket, tam 148 yeni dil kursunu tamamen yapay zeka ile oluşturduğunu duyurdu. Bu gelişme, dil öğrenme dünyasında yepyeni bir dönemi başlatıyor.

Duolingo, geçtiğimiz haftalarda serbest çalışan eğitmenlerle yollarını ayırma planını açıklamıştı. O planın ilk adımı artık hayata geçti. Yeni kursların tamamını OpenAI teknolojileriyle geliştirdiler. Bu sayede hem maliyetleri düşürdüler hem de içerik üretim süresini hızlandırdılar.

Yeni kurslar; İspanyolca, Fransızca, Almanca gibi popüler dillerin yanı sıra daha az bilinen Katalanca, Gallerce ve Svahili gibi dilleri de kapsıyor. Bu geniş yelpaze, Duolingo’nun küresel erişimini artırmayı hedefliyor.

Kişiselleştirilmiş öğrenim deneyimi

Duolingo yetkilileri, yapay zekanın sadece içerik üretiminde değil, kişiselleştirilmiş öğrenim deneyimlerinde de kullanıldığını belirtti. Yeni sistem, kullanıcıların hata yaptığı konuları analiz ediyor ve bu alanlarda ek alıştırmalar sunuyor.

Bu yapay zeka hamlesi, Duolingo’nun kurucusu Luis von Ahn’ın uzun vadeli vizyonunun bir parçası. Von Ahn, “İnsan öğretmenlerin kalitesini yakalayacak içerikler üretmek mümkün” diyerek, bu dönüşümün arkasındaki inancı açıkça gösterdi.

Duolingo eğitmenleri tepki gösteriyor

Ancak bu radikal değişim bazı eleştirileri de beraberinde getirdi. Birçok eski eğitmen, işlerinden oldukları gerekçesiyle şirkete tepki gösterdi. Eğitmenler, yapay zekanın kaliteyi düşürebileceğini ve insan dokunuşunun eksik kalacağını savunuyor.

Duolingo ise tam tersini iddia ediyor. Yapay zekayla geliştirilen derslerin, kullanıcı geri bildirimlerine göre optimize edildiğini söylüyorlar. Ayrıca, deneme sürecinde kullanıcıların %86’sı bu dersleri daha anlaşılır bulduğunu belirtmiş.

Yapay zeka destekli eğitim, artık deneysel bir fikir değil. Duolingo gibi dünya çapında milyonlarca kullanıcıya sahip platformlar, bu teknolojiyi merkezine yerleştiriyor. Önümüzdeki yıllarda eğitimde insan-robot işbirliği daha da yaygınlaşacak gibi görünüyor.

Wikipedia editörlerini yapay zeka ile mi değiştirecek?

Wikipedia 20 yılı aşkın süredir milyonlarca gönüllü editörün emeğiyle büyüyen ve gelişen dev bir bilgi kaynağı. Son dönemde yapay zeka (AI) teknolojilerinin hızlı yükselişi, akıllara önemli bir soruyu getirdi: Wikipedia, editörlerini yapay zeka ile mi değiştirecek?

Wikimedia Vakfı, bu endişelere yanıt olarak 30 Nisan 2025 tarihinde bir basın açıklaması yayımladı. Açıklamada, vakfın yeni AI stratejisinin detayları ve yol haritası anlatıldı. Vakıf, açık ve net bir şekilde şunu vurguladı: Yapay zeka, editörlerin yerine geçmeyecek; onları destekleyen bir araç olacak.

Yapay zekâ stratejisinin Kalbinde İnsanlar Var

Wikimedia Vakfı’na göre, Wikipedia’yı benzersiz kılan şey teknolojisi değil, topluluk ruhu. Gönüllü editörler, yıllardır içerik oluşturuyor, düzeltiyor ve doğruluyor. AI stratejisi, bu gönüllü emeği ortadan kaldırmayı hedeflemiyor; tam aksine, daha iyi çalışabilmeleri için araçlar sunmayı amaçlıyor. 

Yeni strateji şunlara odaklanıyor: 

✅ Editörlerin zamanını boşa harcayan tekrarlı işlerin azaltılması 

✅ İçerik kalitesini artırmaya yönelik otomatik öneri ve kontrol sistemleri 

✅ Topluluk içi karar alma süreçlerinde AI’nin sadece bir asistan olarak görev yapması 

Wikimedia, yapay zekanın editör kararlarının üzerine çıkmayacağını, nihai yetkinin insanlarda kalacağını özellikle belirtti. 

Wikipedia’da Yapay Zeka Nerelerde Kullanılacak? Wikimedia, şu anda birkaç önemli AI aracı üzerinde çalışıyor. Bu araçların bazıları şunlar:

  • Metin Öneri Sistemleri: Editörlere yeni içerik fikirleri veya eksik bilgiler hakkında öneriler sunacak.
  • Otomatik Tutarlılık ve Gerçeklik Kontrolleri: Makalelerdeki hatalı ya da çelişkili bilgileri tespit edecek ve editörleri uyaracak.
  • Kolaylaştırılmış Moderasyon: Yıkıcı veya kötü niyetli değişiklikleri daha hızlı tespit ederek editörlerin iş yükünü azaltacak.

Bu araçların hiçbiri, içerik üretme sürecinin merkezine geçmeyecek. AI, yalnızca yardımcı el olacak.

Topluluk Katılımı ve Etik Yaklaşım

Wikimedia, topluluk katılımının bu süreçte olmazsa olmaz olduğunu vurguluyor. Yeni AI araçları, topluluk üyelerinin geri bildirimleriyle şekillenecek. Ayrıca şeffaflık, güvenilirlik ve etik ilkeler, stratejinin temel taşları arasında yer alıyor.

Vakfın açıklamasına göre, yapay zeka geliştirme süreci şu ilkelere dayanıyor:
🔹 Şeffaflık: Kullanılan algoritmalar ve işleyiş yöntemleri açıkça paylaşılacak.
🔹 Denetlenebilirlik: AI önerileri, editörler tarafından gözden geçirilebilecek ve onaylanabilecek.
🔹 Sorumluluk: Nihai kararlar ve içerik onayı her zaman insanlara ait olacak.

Wikimedia’dan Mesaj: “Geleceği Birlikte İnşa Edelim”

Wikimedia Vakfı, AI stratejisini bir devrimden çok, evrim olarak görüyor. Yani amaç, topluluğun gücünü azaltmak değil; onu güçlendirmek. Vakıf, topluluk üyelerini sürecin her aşamasına katılmaya ve geri bildirim vermeye davet ediyor.

Wikimedia CEO’su açıklamasında şöyle dedi:

“Wikipedia’yı bugüne getiren, gönüllülerin tutkusu ve emeği oldu. Yapay zeka, onların yerine geçmek için değil, onların yanında çalışmak için var.”

Bu açıklama, AI’nin gelecekte bilgi platformlarında oynayacağı rol hakkında önemli bir örnek teşkil ediyor. Wikipedia, makineyi merkeze koyan değil, insanı merkeze alan bir dijital gelecek tasavvur ediyor.

Wikipedia, insan editörlerden vazgeçmiyor; onları daha güçlü, hızlı ve etkili hale getirmek için AI araçlarını devreye sokuyor. Bu, bilgi dünyasının geleceğinde hem insan hem de makinenin uyum içinde çalışabileceğinin umut verici bir işareti.

Meta bağımsız yapay zeka uygulaması başlattı

0

Meta, ChatGPT ile rekabet etmek için bağımsız bir yapay zeka uygulaması başlattı. Meta AI’yı WhatsApp, Instagram, Facebook ve Messenger’a entegre ettikten sonra Meta, bağımsız bir AI uygulaması sunuyor. Meta’nın LlamaCon etkinliğinde tanıtılan bu uygulama, kullanıcıların ChatGPT uygulaması ve diğer AI asistan uygulamalarına benzer şekilde bir uygulamada Meta AI’ya erişmesini sağlıyor.

Meta bağımsız yapay zeka uygulaması

Meta, kullanıcıları kazanmak için OpenAI ve Anthropic gibi şirketlerden farklı kılan özelliklerden yararlanmaya çalışıyor: Meta, Facebook veya Instagram’da muhtemelen yıllardır paylaştığınız verilere dayanarak kim olduğunuzu, nelerden hoşlandığınızı ve kiminle takıldığınızı önceden biliyor.

Şirket, Meta’nın AI uygulamasının mevcut AI asistanlarından farklılaşabileceğini, çünkü “Meta ürünlerinde paylaşmayı seçtiğiniz bilgilerden yararlanabileceğini” örneğin profiliniz ve etkileşim kurduğunuz içerik gibi bilgileri kullanabileceğini söyledi. Şimdiye kadar, bu kişiselleştirilmiş yanıtlar ABD ve Kanada’da mevcut olacak. Ayrıca, Meta’ya gelecekteki yapay zeka görüşmelerinde hatırlaması için kendiniz hakkında daha fazla bilgi verebilirsiniz. Örneğin, yapay zekaya laktoz intoleransınızın olduğunu söyleyebilirsiniz.

Herhangi bir AI ürününde olduğu gibi, kullanıcılar Meta’nın sohbet robotlarıyla paylaştıkları verileri nasıl kullanabileceğinin farkında olmalıdır. Meta, gelirinin büyük kısmını oluşturan hedefli reklamcılık işini desteklemek için kullanıcı verilerinin zenginliğine güvenir.

Meta’nın AI uygulaması ayrıca, AI’yı nasıl kullandığınızı arkadaşlarınızla paylaşabileceğiniz bir Keşfet akışı sunuyor. Meta, bir maket görüntüde, birinin AI’dan kendisini üç emojiyle tanımlamasını istediğini ve ardından bunu arkadaşlarıyla paylaştığını gösteriyor. Bir kullanıcının Meta AI ile etkileşimleri, yalnızca bunu yapmayı seçerse akışta paylaşılacak. Bu akış, insanların kendilerini Barbie bebekleri veya Studio Ghibli karakterleri gibi göstermeye çalıştığı son trend gibi belirli üretken AI trendlerini güçlendirebilir.

Yapay zeka çalışma arkadaşları daha fazla güven veriyor!

Microsoft’un bir raporuna göre, bazı çalışanlar itibarsızlaşmaktan endişe ettiği için yapay zekayı insan iş arkadaşlarına tercih ediyor. Yapay zeka çalışma ortamında, çalışanların yapay zeka ajanlarının “patronu” olmaları ve teknolojiyi sadece bir araç olarak değil, “dijital iş arkadaşları” olarak kabul etmeleri gerekecek.

Yapay zeka çalışma arkadaşları yaygınlaşacak

Microsoft, 2025 Çalışma Trendleri Endeksi için küresel çapta 31.000 kişiyle yaptığı anketi, Microsoft 365 Telemetrisini ve LinkedIn işe alım trendlerini kullanarak, teknolojinin kuruluşların çalışma şeklini nasıl etkileyeceğini inceleyen yıllık bir rapor olan 2025 Çalışma Trendleri Endeksi’nde işin geleceğini tahmin etti. Bu tahminler, gelecekte yapay zeka çalışma düzenlerinin nasıl şekilleneceğini de içeriyor.

Araştırmaya göre, ankete katılan küresel iş gücünün %80’i işlerini yapmak için zaman veya enerjiye sahip olmadıklarını bildirirken, liderlerin %82’si bu tür endişeleri gidermek ve önümüzdeki yıl veya daha kısa sürede iş güçlerini genişletmek için “dijital iş gücü” kullanmayı planladıklarını söyledi. Yapay zeka çalışma yaşamına entegre edilerek bu sorunları çözmeye katkı sağlayacak.

Microsoft tarafından ankete katılan liderlerin %46’sı, şirketlerinin özellikle müşteri hizmetleri, pazarlama ve ürün geliştirme alanlarında iş akışlarını veya iş süreçlerini tamamen otomatikleştirmek için aracılar kullandığını bildirdi. Ancak kuruluşların yeni bir temel ölçütü, yani insan-aracı oranını dikkate alması gerektiği de eklendi.

Microsoft’un AI at Work CMO’su Jared Spartaro bir blog yazısında: “Bu oranı doğru ayarlamak kritik ve göreve özgü olacak. İster bir müşteri görüşmesi, ister stratejik bir karar, ister bir ürün lansmanı olsun, doğru insan ve temsilci karışımını nasıl oluşturacağınızı bilmek, işin nasıl yapıldığını ve başarının nasıl ölçüldüğünü belirleyecektir” dedi. Microsoft, bunun yanında her çalışanın patron olacağını öngörmüştü; ancak bu, düz bir organizasyon şemasına veya tüm çalışanlar için eşitliğe aniden geçiş anlamına gelmiyor. Yapay zeka çalışma düzenlerinin bu dengeyi iyi planlaması gerekecek.

Bunun yerine, çalışanların AI ajanlarını nasıl yöneteceklerini, bunları oluşturmayı, görevleri devretmeyi ve çıktıyı yönetmeyi öğrenmeleri gerekecektir. Araştırma, on liderden dördünün personelinin dört yıl içinde ajanları eğitip yöneteceğine inandığını gösterdi.

HiSilicon Ascend 910D AI işlemci rekabetçi olacak

0

Huawei’nin yeni nesil HiSilicon Ascend 910D AI işlemcisinin Nvidia’nın H100’ünden daha iyi performans sunması bekleniyor. Yeni işlemci, Nvidia’nın Blackwell B200 ve Blackwell Ultra B300 GPU’larına kıyasla çip bazında daha yavaş olacak, gelecek yıl piyasaya sürülmesi planlanan yeni nesil Rubin GPU’larından bahsetmiyoruz bile. Ancak, Huawei’nin yüzlerce işlemcili pod’lar üretme yaklaşımı, Ascend 910D’nin Nvidia’nın mevcut Blackwell ve gelecek Rubin GPU’larına dayalı pod’larla rekabet etmesini sağlamalı.

HiSilicon Ascend 910D AI işlemci özellikleri

Huawei, Nvidia’nın H100’ünü geçme ve ABD ihracat kısıtlamaları ortasında yerel bir alternatif sunma performans hedefi ile en gelişmiş yapay zeka işlemcisi Ascend 910D’nin testlerine başlamaya hazırlanıyor. Kaynaklara göre, Huawei yeni Ascend 910D çipinin performans ve dağıtım gereksinimlerini karşılayıp karşılamadığını değerlendirmek için birkaç yerel şirketle görüştü. İlk örneklerin Mayıs ayı sonuna kadar gelmesi bekleniyor.

Huawei, önümüzdeki ayın başlarında, çift çipli Ascend 910C AI işlemcilerinin büyük ölçekli sevkiyatlarını Çinli müşterilere (ve muhtemelen çiplere dayalı tam sistemlere) başlatmayı planlıyor. Bu işlemcilerin çoğunun, TSMC tarafından üçüncü taraf bir şirket için üretildiği bildirildi. Ascend 910D’nin Çin merkezli SMIC tarafından mı yapılacağı yoksa ABD hükümetinin Huawei’nin öncü yarı iletken üretim yeteneklerine erişimini kısıtlamasından yaklaşık beş yıl sonra, Huawei’nin bir kez daha ABD yaptırımlarını aşmanın bir yolunu bulup bulmayacağı henüz belli değil.

Nvidia H100 performans seviyelerine ulaşmak Huawei için kolay olmayacak. Şirketin en son çift çipli Ascend 910C’si yaklaşık 780 BF16 TFLOPS performans sunarken, Nvidia’nın H100’ü yaklaşık 2.000 BF16 TFLOPS sunabiliyor. Huawei, H100 performans seviyelerine ulaşmak için Ascend 910D’nin dahili mimarisini yeniden tasarlamak ve muhtemelen hesaplama yongalarının sayısını artırmak zorunda kalacak.

Amazon, Starlink’e rakip olan projesi için 27 uydu fırlattı!

Amazon, projenin ilk 27 uydusunu Florida’daki Cape Canaveral Uzay Kuvvetleri İstasyonu’ndan başarılı bir şekilde uzaya gönderdi. United Launch Alliance (ULA) tarafından gerçekleştirilen fırlatma, daha önce kötü hava koşulları nedeniyle ertelenmişti.

ULA sistem mühendisi Caleb Weiss, canlı yayında yaptığı açıklamada “Sorunsuz bir geri sayım, harika bir hava ve muhteşem bir kalkış yaşadık. Atlas V roketi, 27 Kuiper uydusunu yörüngeye taşımak üzere yoluna çıktı.” diyerek görevin ilk aşamasının başarıyla tamamlandığını duyurdu.

Uydular, Dünya yüzeyinden yaklaşık 450 kilometre yüksekte roketten ayrıldı. Şimdi Amazon’un önündeki ilk hedef, bu uyduların bağımsız hareket edip Dünya’daki kontrol ekipleriyle sağlıklı iletişim kurabildiğini doğrulamak olacak.

Amazon için hedef: 2026’ya kadar 1.618 uydu fırlatmak

Amazon, altı yıl önce duyurduğu Project Kuiper ile dünya çapında yüksek hızlı internet erişimi sağlamayı amaçlıyor. Şirketin bu hamlesi, halihazırda yaklaşık 8.000 uyduyla pazara liderlik eden Elon Musk’ın Starlink ağına doğrudan rakip olacak. ABD Federal İletişim Komisyonu (FCC), Amazon’a bu yarışta belli bir takvim de koymuş durumda: Şirketin Temmuz 2026’ya kadar toplam 3.236 uyduluk ağının en az yarısını, yani 1.618’ini fırlatmış olması gerekiyor.

Bu hedef doğrultusunda Amazon, 80’den fazla fırlatma görevi planladı. Bu görevler yalnızca ULA ile sınırlı değil; Amazon aynı zamanda Musk’ın sahibi olduğu SpaceX, Avrupa merkezli Arianespace ve Jeff Bezos’un uzay girişimi Blue Origin ile de anlaşmalar yaptı.

Yaklaşık 10 milyar dolarlık bir yatırım bütçesi ayrılan Kuiper projesi, hem bireysel kullanıcılara hem de kurumsal ve kamuya yönelik internet hizmeti sunmayı hedefliyor. Amazon, ticari hizmete bu yıl içinde başlamayı planlıyor.

CEO Andy Jassy, bu ayın başlarında hissedarlara yazdığı mektubunda Kuiper’in ilk etapta büyük sermaye gerektireceğini, ancak uzun vadede şirket için önemli bir faaliyet geliri ve yatırım getirisi sağlayacağını belirtti. Amazon’un ilk çeyrek finansal sonuçlarını açıklayacağı gün, Kuiper’e dair yatırımcı yorumları da merakla bekleniyor.

Amazon’un uzaydan internet projesi, dijital eşitsizliği azaltma potansiyeliyle dikkat çekerken, Starlink’in karşısında nasıl bir performans göstereceği önümüzdeki yıllarda daha net görülecek.

PayPal, tüm ekonomik belirsizliklere rağmen beklentileri aşmayı başardı!

PayPal, hisse başına 1,33 dolarlık düzeltilmiş kâr açıklayarak, LSEG tarafından derlenen 1,16 dolarlık piyasa beklentisinin üzerinde bir performans sergiledi.

Şirketin Mali İşler Direktörü Jamie Miller, ABD’de tüketici harcamalarının tarifeler nedeniyle öne çekildiğini ve iş gücü piyasasının dayanıklılığını koruduğunu belirtti. Miller ayrıca, yılın ikinci yarısına ilişkin öngörülerde ekonomideki belirsizliklere karşı esneklik payı bıraktıklarını ifade etti. Yıllık düzeltilmiş kâr hedefi 4,95 ila 5,10 dolar aralığında sabit tutuldu.

CEO Alex Chriss liderliğinde, PayPal stratejik bir yön değişikliğine giderek agresif büyüme hedeflerinden ziyade, yüksek marjlı alanlara odaklanmaya başladı. Chriss, “Stratejimiz işe yarıyor; bu, art arda beşinci kârlı çeyreğimiz.” diyerek istikrarlı büyümeye dikkat çekti.

Ancak yatırımcıların radarında başka bir konu daha var: Branded checkout (markalı ödeme) hizmetlerinin büyüme hızı. PayPal ve Venmo gibi hizmetlerin büyüme oranlarının düşmesi, büyük teknoloji şirketlerinin (Apple, Google) rekabetiyle birleşince, yatırımcıların temkinli durmasına neden oldu. Şirket, Şubat ayında bu segmentteki büyümeyi 2027’ye kadar %8 ila %10 aralığına çıkarmayı hedeflediğini açıklamıştı.

İlk çeyrekte, PayPal’ın markalı ödeme hacmi (TPV) %6 oranında artış gösterdi (artık yıl etkisi hariç). Bu oran, geçen yılki %5’lik artışa göre hafif bir yükselişi temsil etse de analist Adam Frisch, bu artışın henüz istikrarlı bir ivme yakalamadığını ifade etti.

PayPal müşteri hesapları

PayPal, rekabet gücünü korumak için yeni ürünler ve iş birliklerine yöneldi. Özellikle Fastlane adlı misafir ödeme seçeneği ve Venmo uygulamasının daha iyi gelir modelleriyle değerlendirilmesi gibi adımlar, şirketin öne çıkma çabalarının bir parçası.

PayPal hisseleri, bu gelişmelerin ardından borsada %0,4’lük hafif bir artış yaşadı. Ekonomik belirsizlikler ışığında temkinli bir iyimserlik içinde ilerleyen şirket, ikinci çeyrek ve sonrasına dair güçlü sinyaller vermeyi sürdürüyor. Ancak yatırımcıların kalıcı ilgisini çekebilmesi için büyüme ivmesinin daha da güçlenmesi gerektiği açık.

Mercedes-Benz, Luminar anlaşması ile otonom sürüşte çağ atlayacak!

Mercedes ve Luminar arasındaki bu anlaşma, daha önce tedarik odaklı olan iş birliğinden farklı olarak, Luminar’ın yeni nesil Halo lidar sensörlerinin geliştirilmesini ve entegrasyonunu kapsayan bir ortak çalışma niteliği taşıyor.

Luminar CEO’su Austin Russell, Mercedes ile yapılan bu anlaşmanın küresel ölçekte geçerli olduğunu ve nihai hedefin, bu yeni sensör teknolojisinin seri üretime geçirilmesi olduğunu belirtti. Bu iş birliği, Luminar’ın daha küçük, daha verimli ve aracın tavan hattına ya da ön camın arkasına yerleştirilebilen Halo sensörleri için yapılan ilk geliştirme anlaşması olma özelliği taşıyor.

Mercedes-Benz, lidar teknolojisi konusunda yalnızca Luminar ile değil, Fransız Valeo ve Çinli Hesai gibi firmalarla da çalışmalar yürütüyor. Şirketten yapılan açıklamada, “Mercedes-Benz, birden fazla lidar tedarikçisiyle çalışmaktadır ve Luminar ile de gelecek nesil lidar teknolojisini değerlendirmek üzere iş birliği içerisindedir.” denildi. Ancak Reuters’ın haberine göre Mercedes, küresel pazarlar için Çinli lidar üreticisi Hesai ile de ayrı bir tedarik anlaşması imzaladı.

Fiyat ve ölçeklenebilirlik bu tercihte belirleyici rol oynuyor. Hesai’nin yeni nesil ATX lidar sensörleri yaklaşık 200 dolarlık birim maliyetle dikkat çekerken, Luminar’ın Halo sensörleri için hedeflenen fiyat 500 dolar seviyesinde. Bu fark, Mercedes gibi otomobil üreticilerini tedarik riskini azaltmak amacıyla birden fazla üreticiyle çalışmaya yöneltiyor.

Otonom sürüşte yeni dönem başlıyor

Mercedes, geçtiğimiz yıllarda Luminar’ın Iris sensörlerini bazı üst segment modellerine entegre etmeyi planlamıştı. Ancak bu proje rafa kaldırılarak, daha ileri bir teknolojiye sahip olan Halo sensörlerine odaklanılma kararı alındı. Luminar ile yapılan yeni anlaşma, ilk etapta bir geliştirme sürecini kapsıyor ve bu, doğrudan bir tedarik garantisi anlamına gelmiyor. Ancak iş birliği olumlu sonuçlanırsa, bu sensörlerin 2026 itibarıyla Mercedes araçlarında yer alması hedefleniyor.

Mercedes’in üst segment bazı araçlarında hali hazırda Valeo lidar teknolojisi bulunuyor ve bu sistemler belirli koşullar altında sürücüsüz şekilde ilerleyebiliyor. Şirketin hedefi, bu tür gelişmiş sürüş destek sistemlerini daha geniş araç yelpazesine yaymak.

Bu gelişmeler, küresel otomotiv sektöründe otonom sürüş teknolojilerine yönelik rekabetin hız kazandığını ve lidar teknolojisinin bu yarışta merkezi bir rol oynamaya devam ettiğini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Starlink, Uganda pazarına giriş için ilk adımı attı!

0

Uganda Devlet Başkanı Yoweri Museveni, Starlink temsilcileriyle yaptığı görüşmenin verimli geçtiğini açıklayarak şirketin ülkede faaliyet göstermesine olumlu yaklaştıklarını belirtti. Museveni, X platformu üzerinden yaptığı paylaşımda, “Ulaşılması zor bölgelere uygun maliyetli internet sağlama taahhütlerini takdir ediyorum. Uganda’da yer edinme isteklerini memnuniyetle karşılıyoruz.” ifadelerini kullandı.

Starlink, Musk’ın uzay şirketi SpaceX’in bir alt birimi olarak faaliyet gösteriyor ve dünya genelinde özellikle kırsal ve internet altyapısı yetersiz bölgelerde yüksek hızlı internet hizmeti sunuyor. Afrika kıtasında büyümesini hızla sürdüren şirket, geçtiğimiz günlerde Somali ve Lesotho’dan faaliyet lisansı alarak bu ülkelerde de hizmet vermeye başladı. Uganda ise sıradaki hedef olabilir.

Ugandalı kullanıcılar, uzun süredir yüksek fiyatlı ve düşük kaliteli internet hizmetlerinden şikâyetçi. Bu durumun başlıca nedeni olarak sektördeki rekabet eksikliği gösteriliyor. Ülkede veri pazarının büyük bölümünü Güney Afrika merkezli MTN grubunun birimi elinde bulundururken, Hindistanlı Bharti Airtel’in alt firması ikinci büyük oyuncu konumunda. Alternatiflerin az olması, tüketicilerin yeni teknolojiye sahip, rekabetçi fiyatlar sunabilecek bir oyuncuya ihtiyaç duyduğunu gösteriyor.

Ancak Starlink’in Uganda’da faaliyet gösterebilmesi için Uganda İletişim Komisyonu’ndan (UCC) resmi lisans alması gerekiyor. Şu ana kadar bu konuda herhangi bir başvuru yapılıp yapılmadığı netleşmiş değil.

Şirketin Afrika stratejisi genişliyor

Afrika kıtası, Starlink’in küresel genişleme planlarında önemli bir yer tutuyor. Kırsal alanların çoğunda fiber altyapının olmaması, uydu interneti çözümlerini cazip hale getiriyor. Starlink, bu boşluğu doldurmak ve dijital uçurumu kapatmak amacıyla Afrika ülkeleriyle temaslarını artırıyor.

Uganda ile gerçekleştirilen bu görüşme, Starlink’in yalnızca ticari değil, sosyal etki hedefleri de taşıdığını gösteriyor. Girişim, özellikle eğitim, sağlık ve küçük ölçekli işletmelerin dijitalleşmesi açısından önemli bir rol oynayabilir.

Starlink’in Uganda’ya girişi henüz resmi bir adımla tamamlanmamış olsa da, devlet düzeyindeki olumlu yaklaşımlar şirketin kısa süre içinde bu pazarda yer alabileceğini gösteriyor. Gelişmeler, Doğu Afrika’da internet erişiminin geleceği açısından dikkatle takip ediliyor.

Google, yapay zekayla ücretsiz dil öğretecek!

0

Google, yapay zekâ destekli dil eğitimi hizmetini dünya genelinde kullanıma sundu. Şirketin Google Labs platformu üzerinden erişime açılan bu yeni sistem, kullanıcıların yabancı dil pratiği yapabilmesi için üç farklı modül içeriyor. Türkiye dahil olmak üzere 16 dilde destek sağlayan modüller, ücretsiz olarak kullanılabiliyor.

Google, yapay zekayla ücretsiz dil eğitimi veriyor

Yeni sistem, farklı öğrenme biçimlerine yönelik geliştirilen üç ayrı yapıdan oluşuyor. “Tiny Lesson” isimli ilk modül, kullanıcının günlük hayatta karşılaşabileceği ifadelere odaklanıyor. Bu bölüm, temel konuşma ihtiyaçlarına hızlı çözümler sunarak öğrenme sürecini hızlandırmayı hedef alıyor. Günlük ifadelerin doğrudan aktarılması sayesinde, kullanıcıların belirli durumlara uygun dili anında öğrenmesi sağlanıyor.

İkinci modül olan “Slang Hang”, dilin resmi kurallarından ziyade gündelik hayatta kullanılan sokak dili ve argo ifadeler üzerine yoğunlaşıyor. Bu yapı, özellikle sosyal bağlamlarda dili etkin kullanmak isteyen kişiler için geliştirilmiş durumda. Argo ifadelerin ve yerel deyimlerin öğretildiği bu modülde, kültürel bağlamların da dil kullanımına nasıl etki ettiği gösteriliyor.

Üçüncü modül olan “Word Cam”, telefon kamerası aracılığıyla çalışan ve görsel tanıma teknolojisinden faydalanan bir sistem sunuyor. Kullanıcılar çevrelerindeki nesneleri kamerayla taratarak, bu nesnelere karşılık gelen kelimeleri anında öğrenebiliyor. Artırılmış gerçeklik benzeri bir yöntemle geliştirilen bu modül, öğrenme sürecine fiziksel çevreyi dâhil ederek kullanıcıyla daha doğrudan bir etkileşim kuruyor.

Google, sistemin hâlen geliştirme aşamasında olduğunu ve bazı eksiklerinin bulunduğunu belirtti. Şirket, bu modüllerin başka dil öğrenme araçlarıyla birlikte kullanılmasının daha etkili sonuçlar doğurabileceğini ifade etti.

Google Labs üzerinden erişilebilen bu üç modül; Arapça, Çince, İngilizce, Fransızca, Almanca, Yunanca, İbranice, Hintçe, İtalyanca, Japonca, Korece, Portekizce, Rusça, İspanyolca ve Türkçe dâhil olmak üzere toplam 16 dilde çalışıyor.

Google’ın ücretsiz dil derslerine buradan ulaşabilirsiniz.

Giyilebilir kalp monitörü anlık izleme sağlıyor

0

Vancouver merkezli tıbbi teknoloji girişimi Sonus Microsystems, giyilebilir kalp monitörünü ticarileştirmek için Providence Health Care Ventures ile ortaklık kuruyor. Sonus Patch adı verilen yapay zeka destekli cihaz, kullanıcının kalbinin gerçek zamanlı görüntüsünü oluşturmak için ultrason kullanıyor ve eğitimli bir ultrason uzmanı olmadan kullanılmak üzere tasarlandığından, kalp rahatsızlığı olanların erişilebilirlik engellerini azaltıyor.

Giyilebilir kalp monitörü

Geliştiriciler, yamanın evde izlemeyi mümkün kıldığını ve geleneksel ekokardiyografiye göre daha zamanında bir alternatif sunduğunu söylüyor. Özellikle hastaneden yeni taburcu olan hastalar için faydalı olabilir. Ortaklara göre Sonus Patch, daha erken müdahale ve daha etkili ayaktan hasta takibi sağlayarak hastaneler üzerindeki baskıyı hafifletmeye de yardımcı olabilir.

St. Paul’s Hastanesi Bölgesel Kalp Yetmezliği Programı’nın hekim lideri Dr. Nathaniel Hawkins: “Sonus Patch, kalp hastalarını izleme ve tarama şeklimizi dönüştürme potansiyeline sahip. Ekokardiyografi, kalp hastalığını teşhis etme ve yönetmede temel öneme sahiptir ve bu yeteneği hastalara uzaktan getirmek, daha erken tespit, zamanında müdahaleler ve uzun vadeli sonuçların iyileştirilmesini sağlayabilir” dedi.

Yamanın insanlar üzerindeki ilk denemelerinin, Bölgesel Kalp Yetmezliği Programı’nın katılımıyla bu yılın sonlarına doğru başlaması planlanıyor. Sonus CEO’su Hani Eskandari, bu ortaklığın Sonus’un ürünün etkinliğini kanıtlamasına ve onu geniş çaplı ticarileştirmeye daha da yaklaştırmasına yardımcı olacağını söyledi.

Eskandari: “PHCV’nin bağlı sağlık hizmeti sitelerinin ve klinik uzmanlığının kapsamlı ağından yararlanmak, ürünümüzü gerçek dünyadaki klinik ortamlarda doğrulamamızı sağlayarak kardiyak bakımı devrim niteliğinde değiştirme misyonumuzu hızlandıracak. Sonuç olarak hasta sonuçlarını iyileştirecek ve sağlık hizmeti sunumunu geliştireceğiz” dedi. PHCV Başkanı Brian Simmers, ortaklığın şirketin uzaktan izleme ve sağlık bakım cihazları alanında ilerleme sağlama hedefiyle örtüştüğünü söyledi.

UiPath, ilk Agentic Otomasyon Platformunu kullanıma sundu

UiPath’in yeni platformu, kurumsal yapay zekâ adaptasyonunun önündeki engelleri ortadan kaldırarak güvenlik ve uyumluluğu artırıyor, doğruluk ve güvenilirliği iyileştiriyor, tıkanmış pilot projelerin önünü açıyor ve tedarikçi bağımlılığını önlüyor. Düşük kodla geliştirmenin basitliğini profesyonel geliştiricilerin gücüyle birleştiren platform, geliştiricilerin kurumsal agent’ları ölçeklenebilir şekilde oluşturup devreye almasına imkân tanıyor. Agent’ları, robotları ve insanları entegre ederek gelişmiş orkestrasyon sunan platform, gerçek agentic iş akışları oluşturulmasını sağlıyor ve halihazırda 10.000’den fazla lider kurumun güvendiği UiPath otomasyon altyapısı üzerinde yükseliyor.

Agentic otomasyon için özel olarak geliştirilen bu çığır açıcı platform, yapay zekâ agent’larını, robotları ve insanları tek bir akıllı sistemde birleştirmeyi hedefliyor. Açık ve güvenli bir orkestrasyon altyapısı üzerine kurulan platform, son derece güvenilir yapay zekâ agent’larının, robotların ve insan çalışanların ölçeklenebilir, esnek ve mevzuata uyumlu biçimde oluşturulmasını, devreye alınmasını ve yönetilmesini mümkün kılarak iş akışlarını dönüştürüyor.

UiPath’in agentic otomasyon platformuna artık uipath.com üzerinden ücretsiz deneme sürümüyle kolayca erişilebiliyor; böylece herkes agent geliştirme, devreye alma ve yönetme süreçlerine hızla başlayabiliyor.

Kurumsal Yapay Zekâ Adaptasyonunun Önündeki Engelleri Aşmak için Tasarlandı

Konuşmaya dayalı yapay zekâ çözümleri ve agent tabanlı asistanlar belli başlı alanlarda değer yaratmış olsa da, yapay zekânın tüm kurum geneline ölçeklenmesi bugüne kadar sınırlı kaldı. Bu süreçte karşılaşılan başlıca engeller arasında güvenlik ve uyumluluk riskleri, düşük güvenilirlik, tıkanmış pilot programlar ve tedarikçiye bağımlılık korkusu yer alıyor.

 Yeni UiPath Platform, bu zorluklara doğrudan yanıt veriyor. Şirketin otomasyon alanındaki onlarca yıllık liderliğiyle geliştirilen bu yeni agentic mimari, iş açısından kritik öneme sahip iş akışları için özel olarak tasarlandı.

Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan UiPath Kurucusu ve CEO’su Daniel Dines, “Bu lansmanla birlikte ikinci perdeye tam anlamıyla adım atıyoruz. Yapay zekâyı, RPA’yı ve insan kararlarını tek bir platformda birleştiren bir yapı inşa ettik. Bu sayede şirketler, karmaşıklığı artırmadan daha akıllı ve daha dayanıklı iş akışları sunabiliyor. Modeller ve donanımlar yaygınlaştıkça, yapay zekânın gerçek değeri orkestrasyon ve zekâ katmanına taşınıyor—ve bu alanlarda liderliği UiPath üstleniyor. Ama biz aynı zamanda insanları daha yaratıcı, daha üretken kılmak ve kendi potansiyellerine ulaşmalarını sağlamak için çalışıyoruz. UiPath’in misyonu da tam olarak burada devam ediyor” dedi.

Apple küresel sera gazı emisyonlarında ilerleme kaydetti

0

Apple, küresel sera gazı emisyonlarında yüzde 60’ı aşan bir azalma sağlayarak çevresel ilerleme kaydettiğini duyurdu. Apple, Dünya Günü öncesinde emisyon azaltımı, temiz enerji ve geri dönüştürülmüş malzemeler konusunda yeni kilometre taşlarına ulaştı. pple 2030 hedefi kapsamında, küresel sera gazı emisyonlarında 2015 seviyelerine kıyasla %60’lık bir azalmayı aştığını duyurdu.

Şirket, tüm mıknatıslarda %99 geri dönüştürülmüş nadir toprak elementleri ve tüm Apple tasarımı pillerde %99 geri dönüştürülmüş kobalt kullanımı da dahil olmak üzere birkaç önemli çevresel dönüm noktasına daha ulaştı. Çevresel İlerleme Raporu’nda bunu ve diğer ilerlemeleri paylaştı.

Apple küresel sera gazı emisyonlarında emin adımlarla ilerliyor

Apple’ın Çevre, Politika ve Sosyal Girişimler başkan yardımcısı Lisa Jackson: “Apple 2030’a doğru kaydettiğimiz ilerlemeden inanılmaz derecede gurur duyuyoruz. Bu, işimizin her alanına dokunuyor. Bugün, ürünlerimizi üretmek için her zamankinden daha fazla temiz enerji ve geri dönüştürülmüş malzeme kullanıyoruz, suyu koruyoruz ve dünyanın dört bir yanında israfı önlüyoruz ve doğaya büyük yatırımlar yapıyoruz. 2030’a yaklaştıkça, iş daha da zorlaşıyor ve bu zorluğun üstesinden yenilikçilik, iş birliği ve aciliyetle geliyoruz” dedi.

Apple’ın 2030 stratejisi, kalan emisyonları dengelemek için yüksek kaliteli karbon kredileri uygulamadan önce, 2015 temel yılına kıyasla sera gazı emisyonlarını %75 oranında azaltmayı önceliklendiriyor. Geçtiğimiz yıl, Apple’ın karbon ayak izini azaltmaya yönelik kapsamlı çabaları -tedarik zincirinin yenilenebilir elektriğe sürekli geçişi ve daha fazla geri dönüştürülmüş malzeme içeren ürünler tasarlama dahil- tahmini 41 milyon metrik ton sera gazı emisyonunu önledi. Apple, dünya çapındaki ekipleri, iş ortakları ve müşterileriyle Dünya Günü’nü kutluyor ve geri dönüşüm için cihaz getiren kullanıcılara özel bir teklif sunuyor.

ASELSAN’ın ilk çeyrekte hasılatı 22,8 milyar TL’yi aştı!

0

ASELSAN, 2025 yılının ilk çeyreğine ait enflasyon muhasebesi uygulanmış finansal sonuçlarını açıkladı. Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yapılan bildirimde, şirketin bu dönemde elde ettiği hasılatın bir önceki yılın aynı dönemine göre reel bazda yüzde 9 oranında artarak 22,8 milyar TL’ye ulaştığı duyuruldu.

ASELSAN’ın ilk çeyrek hasılatı 22,8 milyar TL oldu

Şirketin yılın ilk üç ayında imzaladığı yeni sözleşmelerin toplam değeri 1,5 milyar ABD doları olarak kaydedildi. Bu rakam, önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 46 oranında bir artış anlamına geliyor. İhracat sözleşmelerinde ise daha dikkat çekici bir büyüme yaşandı; yüzde 220’lik artışla 372 milyon ABD dolarına ulaşıldı. ASELSAN’ın bakiye sipariş tutarı da yüzde 35 artarak 15 milyar ABD doları seviyesine çıktı.

ASELSAN'ın ilk çeyrek hasılatı 22,8 milyar TL oldu.

Şirketin faaliyet kârlılığını gösteren FAVÖK (Faiz, Amortisman ve Vergi Öncesi Kâr) tutarı 5,1 milyar TL’ye ulaştı. Bu değer, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 10 oranında reel artışa işaret ederken, FAVÖK marjı yüzde 23 seviyesinde gerçekleşti. Alınan işlerin satışlara oranı 2,3 olarak belirlendi ve sektör ortalamasının üzerinde kaldı. Net Borç/FAVÖK oranı ise yüzde 0,60’a gerileyerek geçen yıla kıyasla düşüş gösterdi.

ASELSAN’ın bu dönemdeki büyümesinde Hava Savunma Sistemleri, Radar, Elektronik Harp, Silah Sistemleri, Deniz Sistemleri, Elektro-Optik ve Askeri Haberleşme Sistemleri gibi alanlardaki teslimatlar belirleyici oldu. Şirket, operasyonel verimlilik odağında ilerlemeyi sürdürürken, aynı zamanda Ar-Ge ve yatırım harcamalarını da artırdı. Ar-Ge harcamaları yüzde 33 artışla 250 milyon ABD dolarına yükselirken, yatırım harcamalarında yüzde 70’lik bir artış yaşandı. Bu dönemde finansal borçlar yüzde 8, ticari borçlar ise yüzde 37 oranında azaldı.

ASELSAN, yılın ilk çeyreğinde hem yurt içi hem de yurt dışı müşterilerle birçok yeni sözleşmeye imza attı. Uluslararası müşterilere yönelik olarak askeri haberleşme sistemleri, deniz platformları için radar, silah, hava savunma ve veri bağı sistemleri, hava elektro-optik faydalı yükler, elektronik harp ve uzaktan komutalı silah sistemlerinin ihracatı gerçekleştirildi.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı ile yeni nesil radar sistemleri ve kamu güvenliği haberleşme sistemlerine ilişkin sözleşmeler imzalandı. Ayrıca Türkiye Raylı Sistem Araçları Sanayi A.Ş. (TÜRASAŞ) ile demiryolu sinyalizasyon sistemleri ve yurt içi bir müşteriyle kara araçlarına yönelik faydalı yük tedarikine ilişkin anlaşmalar yapıldı.

ASELSAN Genel Müdürü Ahmet Akyol, 2024 yılında yakalanan finansal ve operasyonel ivmenin 2025’in ilk çeyreğine de taşındığını belirtti. Akyol, özellikle ihracat sözleşmelerindeki yüzde 220’lik artışın küresel pazarlardaki büyümeyi desteklediğini ifade etti. Akyol ayrıca, şirketin ÇELİKKUBBE konsepti kapsamında radarlar, foton detektörler ve hava savunma sistemleriyle ilgili toplam 616 milyon dolarlık yatırımının Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından Proje Bazlı Yatırım Teşvik programına alındığını duyurdu.

Teslimatlara ilişkin detaylarda ise HİSAR O Hava ve Füze Savunma Sistemi teslimatının tamamlandığı, PUHU 3-LT Elektronik Destek Sistemleri ile modernize edilmiş zırhlı muharebe araçlarının Türk Silahlı Kuvvetleri’ne teslim edildiği açıklandı. GÖZDE Güdüm Kiti’nin yüksek hızlı hedefleri vurma kabiliyetiyle bir ilki başardığı belirtildi.

ANTIDOT 2-U/S Elektronik Destek Podunun Bayraktar TB2 ile yapılan testlerinin tamamlandığı, GÖKTAN Projesi kapsamında TOLUN mühimmatının karadan karaya vuruş kabiliyetinin test edildiği ve GÖKSUR nokta hava savunma sisteminin su üstü platformdan yapılan ilk atışını başarıyla gerçekleştirdiği bilgisi paylaşıldı.

Cashback sistemlerine ilgi artıyor

Cashback, Türkçe’de “nakit iade” ya da “para iadesi” olarak bilinen, alışveriş yaparken harcadığınız paranın bir kısmının size geri ödenmesi anlamına gelen bir sistemdir. Tüketiciler için hem tasarruf sağlayan hem de alışverişi daha cazip hale getiren bu yöntem, özellikle son yıllarda Türkiye’de de oldukça popüler hale gelmiştir. Peki, cashback tam olarak nasıl çalışır ve avantajları nelerdir? Gelin, detaylı bir şekilde inceleyelim.

Cashback Nasıl Çalışıyor?

Cashback sistemi genellikle şu şekilde işler:

  1. Alışveriş Yapılır: Tüketici, cashback hizmeti sunan bir platform, kredi kartı, banka veya mağaza aracılığıyla alışveriş yapar. Bu platformlar genellikle belirli markalar, e-ticaret siteleri veya fiziksel mağazalarla anlaşmalıdır.
  2. İade Oranı Belirlenir: Her platform veya kampanya, alışveriş tutarının belirli bir yüzdesini (örneğin %5 veya %10) cashback olarak geri ödeyeceğini belirtir. Bu oran, sektöre, mağazaya veya kampanyaya göre değişiklik gösterebilir.
  3. Para İadesi Alınır: Alışveriş tamamlandıktan sonra, belirlenen cashback miktarı kullanıcının hesabına, kredi kartına veya dijital cüzdanına iade edilir. Bu süreç, platformun politikasına bağlı olarak anında, birkaç gün içinde veya belirli bir bakiye biriktiğinde gerçekleşebilir.

Örneğin, bir e-ticaret sitesinden 1000 TL’lik bir alışveriş yaptınız ve %10 cashback kampanyası var. Bu durumda, 100 TL’lik bir iade alırsınız.

Cashback Türleri

Cashback sistemleri farklı şekillerde sunulabilir:

  • Kredi Kartı Cashback: Bankalar, belirli kategorilerde (market, akaryakıt, online alışveriş vb.) yaptığınız harcamalar için nakit iade sunar. Örneğin, bir banka kartıyla market alışverişinde %5 iade sağlayabilir.
  • Cashback Platformları: LetyShops, Avantajix gibi platformlar, anlaşmalı mağazalardan yapılan alışverişlerde para iadesi sunar. Kullanıcı, bu platformlar üzerinden mağazaya yönlendirilir ve alışveriş sonrası iade alır.
  • Sadakat Programları: Bazı markalar, kendi sadakat programları kapsamında cashback sunar. Örneğin, bir giyim mağazası, her alışverişte puan biriktirmenizi sağlar ve bu puanları nakit olarak kullanabilirsiniz.
  • E-Ticaret Kampanyaları: Amazon, Trendyol gibi platformlar, belirli ürünlerde veya kampanya dönemlerinde cashback promosyonları düzenleyebilir.

Cashback’in Avantajları nedir?

  1. Tasarruf Sağlar: Alışveriş yaparken ekstra indirim almak gibidir. Düzenli kullanıldığında ciddi bir birikim elde edilebilir.
  2. Esneklik Sunar: Cashback genellikle nakit veya hediye çeki olarak kullanılabilir, bu da harcama özgürlüğü sağlar.
  3. Motivasyon Yaratır: Para iadesi almak, tüketicileri daha bilinçli ve planlı alışveriş yapmaya teşvik edebilir.
  4. Kolay Kullanım: Çoğu cashback sistemi kullanıcı dostudur ve ek bir çaba gerektirmez.

Cashback Kullanırken Nelere Dikkat Edilmeli?

  • Şartları Okuyun: Her cashback kampanyasının belirli şartları vardır. Minimum harcama tutarı, iade süresi veya geçerli mağazalar gibi detayları kontrol edin.
  • Güvenilir Platformlar Kullanın: Dolandırıcılık riskine karşı yalnızca bilinen ve güvenilir platformlarla çalışın.
  • İade Süresini Takip Edin: Bazı sistemlerde cashback, alışverişten haftalar sonra hesaba yatar. Sabırlı olun ve süreci takip edin.
  • Gereksiz Harcamadan Kaçının: Yalnızca cashback almak için ihtiyacınız olmayan ürünleri satın almayın.

Türkiye’de Cashback Kullanımı

Türkiye’de cashback sistemi, özellikle bankalar ve e-ticaret platformları aracılığıyla yaygınlaşmıştır. Garanti BBVA, Yapı Kredi, Akbank gibi bankalar, kredi kartlarıyla çeşitli cashback kampanyaları sunarken; Trendyol, Hepsiburada gibi platformlar da dönemsel olarak nakit iade promosyonları düzenlemektedir. Ayrıca, global cashback sitelerinin Türkiye pazarına girmesiyle seçenekler daha da artmıştır.

Cashback, hem tüketicilere tasarruf imkânı sunan hem de markaların müşteri sadakatini artırmasına yardımcı olan bir sistemdir. Doğru kullanıldığında, günlük harcamalarınızdan küçük ama anlamlı birikimler elde edebilirsiniz. Alışveriş yapmadan önce cashback fırsatlarını araştırmak, bütçenizi daha verimli kullanmanıza katkı sağlayacaktır. Siz de bir sonraki alışverişinizde cashback avantajlarından faydalanmayı düşünüyorsanız, güvenilir platformları keşfetmeye başlayabilirsiniz!

Not: Bu makale, cashback kavramını genel hatlarıyla açıklamak için hazırlanmıştır. Belirli bir platform veya kampanya hakkında bilgi almak için ilgili sitelerin şartlarını inceleyin.

Papa seçim toplantısı teknolojik ekipmanlarla korunuyor

0

Francis’in ölümünün ardından yeni Papa’yı seçmek için yakın zamanda papa seçim toplantısı yapılacak. Kardinaller günü tarihi belirlemek için bir araya geldi. Kilise için ciddi, gelenek ve tarih dolu tarihi bir an. Ancak bu, papa seçim toplantısı için kurumun modern teknolojik tehditlerden çok uzak olduğu anlamına gelmiyor. Hem katılanların güvenliğini sağlamak hem de yeni papanın seçilmesi sürecinde herhangi bir bilginin sızmasını önlemek için alınan önlemler çok üst düzeyde. En gelişmiş kaynaklarla donatılmış bir sığınak diyebiliriz.

Papa seçim toplantısı teknolojik altyapıyla korunuyor

Wired dergisine göre, papa seçim toplantısına katılanlar güvenlik personeli tarafından iki kez kontrol ediliyor. Ayrıca, elektronik yollarla hiçbir bilginin iletilmemesi için frekans inhibitörleri yerleştiriliyor. Kameraların veya uyduların dışarıdan kayıt yapmak istemesi durumunda seçenekler uzaktan: tüm kapılar ve pencereler kapatılıyor ve özellikle opak filmlerle kaplanıyor. Üstelik bunlar yetmezmiş gibi, toplantıya katılanların dışarı bakmaları yasak. Öte yandan, tüm odalar gizli mikrofonlar veya kameralar için titizlikle kontrol ediliyor. Tarihte hiç olmadığı kadar hızlı bilginin dolaştığı bir çağda hiçbir şekilde sızıntı olamaz. Görüşme süreci gizlidir ve Kilise bir anlaşmaya varıldığı anda kararını bildirecektir.

Yeni papayı seçmek için konklava katılanların güvenliğini sağlamak, bundan sorumlu olan Jandarma Kolordusu ve Papalık İsviçre Muhafızları için bir diğer öncelik. Wired, 2018’de dışarıdaki kamera sayısının 650 olduğunu iddia ediyor. Gözetim uydularla gerçekleştirilecek ve yapay zeka tarafından desteklenecek. Ayrıca Wired’ın ısrar ettiği gibi, cihaz daha klasik ve eşit derecede güçlü unsurlara da sahip olacak: patlayıcılar ve ağır silahlar da dahil olmak üzere her türlü polis silahı.

Yapay Zeka Seslendirme: Teknolojinin Yeni Sesi

Yapay zeka (AI), hayatımızın her alanında devrim yaratmaya devam ediyor ve seslendirme sektörü de bu değişimden nasibini alıyor. Yapay zeka seslendirme, metinleri insan benzeri doğal seslere dönüştüren teknolojilerle hem bireysel hem de kurumsal kullanıcılar için yenilikçi çözümler sunuyor. Peki, yapay zeka seslendirme nedir, nasıl çalışır ve hangi alanlarda kullanılıyor? Gelin, bu heyecan verici teknolojiyi yakından inceleyelim.

Yapay Zeka Seslendirme Nedir?

Yapay zeka seslendirme, metin tabanlı içerikleri (text-to-speech, TTS) doğal ve akıcı bir insan sesine dönüştüren bir teknolojidir. Geleneksel seslendirme yöntemlerinden farklı olarak, bu sistemler derin öğrenme ve doğal dil işleme (NLP) tekniklerini kullanarak gerçekçi ses tonları, vurgular ve duygusal ifadeler üretir. Günümüzde yapay zeka seslendirme, farklı dillerde, aksanlarda ve hatta kişiselleştirilmiş seslerle içerik oluşturmayı mümkün kılıyor.

yapay zeka seslendirme, farklı dillerde, aksanlarda ve hatta kişiselleştirilmiş seslerle içerik oluşturmayı mümkün kılıyor.

Yapay Zeka Seslendirme Nasıl Çalışır?

YZ seslendirme sistemleri, büyük veri setlerinden öğrenerek ses üretir. İşleyiş şu şekilde özetlenebilir:

  1. Metin Analizi: Sistem, girilen metni analiz ederek kelimelerin telaffuzunu, cümle yapısını ve vurgulanması gereken noktaları belirler.
  2. Ses Modellemesi: Derin öğrenme modelleri, insan sesine benzer tonlamalar ve ritimler oluşturur. Bu modeller, daha önce kaydedilmiş insan seslerinden öğrenir.
  3. Ses Sentezi: Analiz edilen metin, seçilen ses modeliyle birleştirilerek doğal bir ses çıktısı üretilir.
  4. Kişiselleştirme: Kullanıcılar, ses tonunu, hızını veya duygusal ifadeyi (örneğin, ciddi, neşeli, dramatik) özelleştirebilir.

Modern sistemler, birkaç saniye içinde yüksek kaliteli ses dosyaları üretebiliyor ve bu süreç tamamen otomatize edilmiş durumda.

Kullanım Alanları

Yapay zeka seslendirme, çok çeşitli sektörlerde kendine yer buluyor. İşte başlıca kullanım alanları:

  • Eğlence ve Medya: Film fragmanları, animasyonlar, video oyunları ve podcast’ler için hızlı ve uygun maliyetli seslendirme çözümleri.
  • Eğitim: E-öğrenme platformlarında ders materyallerinin seslendirilmesi, özellikle görme engelli bireyler için erişilebilir içerik üretimi.
  • Reklam ve Pazarlama: Markalar, sosyal medya videoları, radyo reklamları veya ürün tanıtımları için kişiselleştirilmiş seslendirmeler kullanıyor.
  • Sanal Asistanlar: Siri, Google Assistant ve Alexa gibi asistanlar kullanıcılarla etkileşim kuruyor.
  • Erişilebilirlik: Görme engelli bireyler için kitapların, web sitelerinin veya belgelerin seslendirilmesi.
  • Kurumsal Çözümler: Çağrı merkezlerinde otomatik yanıt sistemleri veya şirket içi eğitim videoları için seslendirme.

Avantajları ve Dezavantajları

Avantajları:

  • Hız ve Verimlilik: Geleneksel seslendirmeye kıyasla çok daha hızlı ve uygun maliyetli.
  • Esneklik: Farklı diller, aksanlar ve tonlamalarla özelleştirme imkânı.
  • Erişilebilirlik: Küçük işletmeler ve bireysel içerik üreticileri için profesyonel seslendirme imkânı.

Dezavantajları:

  • Duygusal Derinlik: İnsan seslendirmenin sunduğu bazı duygusal nüanslar hâlâ tam olarak yakalanamayabiliyor.
  • Etik Sorunlar: Gerçekçi yapay seslerin kötüye kullanımı, örneğin deepfake seslendirme, endişe yaratıyor.
  • Kültürel Nuanslar: Bazı dillerde veya lehçelerde doğal olmayan sonuçlar ortaya çıkabiliyor.

Türkiye’de Yapay Zeka Seslendirme

Türkçe dil desteği sunan platformlar, yerel aksanlar ve doğal konuşma tarzlarıyla dikkat çekiyor. Özellikle reklamcılık, e-öğrenme ve içerik üretimi gibi alanlarda Türk geliştiriciler ve şirketler, bu teknolojiyi aktif olarak kullanıyor. Yerli platformlar, Türkçe’nin fonetik yapısına uygun ses modelleri geliştiriyor. Daha doğal ve akıcı sonuçlar elde etmeyi hedefliyor.

Gelecekte Neler Bekleniyor?

Yapay zeka seslendirme teknolojisi, her geçen gün daha da gelişiyor. Gelecekte, daha kişiselleştirilmiş ve duygusal olarak zengin sesler üretileceği öngörülüyor. Ayrıca, etik standartların oluşturulması ve kötüye kullanımın önlenmesi için düzenlemeler önem kazanacak. Ses klonlama teknolojileri sayesinde, bireylerin kendi seslerini dijital ortama aktararak kişiselleştirilmiş seslendirme yapmaları da yaygınlaşabilir.

Yapay zeka seslendirme, teknolojinin sunduğu en etkileyici yeniliklerden biri. Hem bireylerin hem de işletmelerin içerik üretim süreçlerini kolaylaştıran bu teknoloji, yaratıcılığı ve erişilebilirliği artırıyor. Ancak, etik ve kültürel hassasiyetler göz önünde bulundurularak kullanılması gerekli. Bu, teknolojinin sürdürülebilir bir şekilde yaygınlaşması için kritik önem taşıyor. Siz de bu yenilikçi teknolojiyi deneyerek projelerinize yeni bir ses katabilirsiniz!

İHS Teknoloji’den yeni nesil siber güvenlik çözümü

7/24 izleme ve anında müdahale servisleriyle siber saldırıları engelleyen merkez, kurumların iş sürekliliğini güvence altına alıyor. Platform , fidye yazılımları, veri sızıntılarını, kötü amaçlı yazılımlar, oltalama saldırıları ve yetkisiz erişimleri tespit ederek etkin bir koruma sağlıyor.

Siber Güvenlik Kanunu önleyici tedbirleri zorunlu tutuyor

19 Mart 2025 tarihli Siber Güvenlik Kanunu, kurumların siber güvenlik tehditlere karşı almaları gereken tedbirleri tanımlıyor. Kanun kapsamında, fidye ve oltalama saldırılarına karşı önleyici tedbirler alınması zorunlu hale geldi. Ayrıca, yetkisiz erişimlere karşı güçlü kontrol sistemleri oluşturulması ve kurumların SOME ekiplerinin eğitilmesi de kanun kapsamında yer alıyor. 

Siber tehditlere karşı kapsamlı bir koruma sağlayan Bulut SIEM Platformu, gerçek zamanlı olarak siber güvenlik tehditlerini ve veri sızıntılarını anında tespit edebiliyor. Platform, her ölçekteki kurum için ekonomik bir siber güvenlik çözümü sağlıyor.
Kurumların uyumluluk gereksinimlerine cevap veren Bulut SIEM Platformu, hazır kural ve rapor şablonları ile ISO27001, PCI DSS, HIPAA, GDPR ve KVKK standartlarına uyumu kolaylaştırıyor. Bu sayede, işletmelerin denetim süreçlerini etkin bir şekilde yönetmelerine imkan tanıyor ve güvenlik standartlarını en üst düzeye çıkarıyor.

İHS Teknoloji Yönetim Kurulu Başkanı Emre Sayın
İHS Teknoloji Yönetim Kurulu Başkanı Emre Sayın

İşletmeler Güvenle İlerleyebilir

İHS Teknoloji Yönetim Kurulu Başkanı Emre Sayın, “Banka ve fintech’lere uzun süredir siber güvenlik hizmeti sunuyoruz. Bulut SIEM servisimiz, fintech’lerin ve orta ölçekli şirketlerin yeni regülasyonlara ekonomik bir şekilde uyum sağlamasına yardımcı olacak. 7/24 Siber Güvenlik Operasyon Merkezimizle birlikte, işletmelerin güvenliğini garanti altına alıyoruz,” dedi.

Yapay Zeka şimdi de emlakçı oldu!

Türkiye’nin ilk yapay zeka emlak asistanı Endeksa Atlas, tüm Endeksa kullanıcılarının erişimine açıldı. Atlas, yatırımcıların veriye dayalı, doğru kararları almasını kolaylaştırırken, gayrimenkul uzmanlarının iş yükünü de hafifletmeyi hedefliyor.

Yapay zekâ ile değerleme hizmeti sunarak gayrimenkul alım satım işlemlerinin güvenle yapılmasını sağlayan Endeksa, sektörde fark yaratmaya devam ediyor. Türkiye’nin ilk yapay zeka destekli emlak asistanı Endeksa Atlas, tüm Endeksa kullanıcılarının hizmetine sunuldu.

Emlak sektörüne ilişkin sorulara kapsamlı yanıtlar sağlıyor

Endeksa Atlas Emlak sektörüne ilişkin sorulara kapsamlı yanıtlar sağlıyor

Endeksa Atlas, Türkiye’de bir ilk olmanın yanı sıra, dünya genelinde de sınırlı sayıda örneği bulunan öncü bir teknoloji olarak dikkat çekiyor.  Endeksa’nın geniş veri havuzu, analiz ve doğal dil işleme yeteneğiyle donatılan yeni ürünü Atlas, gayrimenkul yatırımcıları ve uzmanlarının emlak sektörüne ilişkin sorularına kapsamlı yanıtlar sağlıyor.

Endeksa Genel Müdürü ve Kurucu Ortağı Görkem Öğüt, Atlas’ın sunduğu özelliklerin sektörde fark yaratacağına dikkat çekerek, şu bilgileri verdi: “Türkiye’de bir ilki gerçekleştirmenin heyecanı içindeyiz. Gayrimenkul sektörü hızla dijitalleşiyor ve Endeksa Atlas bu dönüşümün öncüsü olarak hem sektördeki profesyonellerin hem de yatırımcıların iş süreçlerini yeniden şekillendirecek. Atlas, sadece bir emlak asistanı değil, aynı zamanda yatırımcıların ve danışmanların karar süreçlerini hızlandıran, daha verimli hale getiren bir araç.”

Yatırımcılar İçin Doğru ve Hızlı Bilgiler

Endeksa, Atlas’ı hem yatırımcılar hem de emlak danışmanlarına rehberlik etmesi amacıyla geliştirdi. Atlas ile kullanıcılar, tüm yatırım ve değerleme işlemlerini “konuşarak” gerçekleştirebiliyor. Örneğin, yapay zekâ destekli emlak değerleme sistemi sayesinde kullanıcıların mülklerinin gerçek piyasa değerine tek tıkla ulaşmasını sağlıyor. Bunun yanı sıra, değer değişimleri, demografi analizi ve en doğru yatırım önerileri de dahil olmak üzere emlak sektörüne ilişkin sorulara yanıt veriyor, güvenilir öneriler sunuyor. Atlas ayrıca, yatırımcılara ihtiyaçlarına uygun en iyi gayrimenkul danışmanlarını bulma konusunda da yardımcı olarak tüm yatırım sürecinde destek sağlıyor.

Gayrimenkul Uzmanlarına Özel Destek

Gayrimenkul danışmanlarının iş yükünü hafifletmeyi de amaçlayan yapay zeka destekli emlak asistanı Endeksa Atlas, uzmanlara iş süreçlerinde önemli kolaylıklar sağlıyor. Atlas, gayrimenkul danışmanının hizmet verdiği bölgelere ilişkin detaylı analizlere kolayca ulaşmasını sağlıyor. Danışmanlar, Atlas ile bölgelerindeki fiyat değişimleri ve yeni fırsatlara ulaşarak portföylerini geliştirebiliyor.

Endeksa Atlas ayrıca, yatırımcılara stratejik kararlar alabilmeleri için Yatırım Skoru adında bir özellik sunuyor. Bu özellik, amortisman süresi, getiri oranı ve değer artışı gibi kritik verilere dayanarak bölgesel analizler yapmayı mümkün kılıyor. Böylece kullanıcılar, tahminlere dayalı değil, veriye dayalı kararlarla yatırımlarını yönlendirebiliyorlar.