2015 büyüme stratejisinin odak noktası: Büyük Veri 2.0

2
Ereteam Genel Müdürü Gökhan Nalbantoğlu
Ereteam Genel Müdürü Gökhan Nalbantoğlu
Ereteam Genel Müdürü Gökhan Nalbantoğlu, büyüme stratejilerinin odak noktası olan Büyük Veri’nin bilgi teknolojilerine olan talep ve ihtiyaçları artırdığını belirterek, “Teknoloji sektörü her geçen gün hızla büyümeye devam ediyor. Dünya çapında 6 milyar mobil telefon cihazı bulunuyor, Facebook’ta ise her gün 500 terabayttan fazla veri işleniyor. 2016’ya kadar yıllık internet trafiğinin 1,3 zetabayta ulaşması hedefleniyor. Yine 2011’de dünya çapında 185 milyon kişi mobil bankacılık servislerini kullanırken, 2016’da kullanıcıların sayısı 550 milyon kişiye ulaşacak” diye açıkladı. “Bu rakamlara bakıldığında dünyada büyük veri pazarında özellikle 2015 yılında ciddi bir büyüme olması bekleniyor. Yine Türkiye’de bilişim ve teknoloji sektöründe de büyük bir ilerleme olduğunu söyleyebiliriz. Biz de Ereteam olarak bu öngörüler doğrultusunda büyüme stratejimizi Büyük Veri 2.0 olarak belirledik” diye konuştu. Nalbantoğlu: “’Nesnelerin İnterneti’ dünyanın en büyük pazarı haline gelecek” “Nesnelerin İnterneti” ile yeni ve büyük bir kazanç alanı yaratılacağına değinen Nalbantoğlu, “Hemen her mobil cihazdan aktif olarak verilere erişim sağlanmasına yardımcı olan Nesnelerin İnterneti, yeni dönemde şehirlerimizden evlerimize, arabalarımıza kadar tüm yaşantımızda artarak yer alacaktır. Zaten son dönemde Büyük Veri kapsamında yapılan çalışmaların en önemlisi de budur. Müşterilerimiz öncelikli olarak, özellikle ‘Nesnelerin İnterneti’nin de katkısıyla, veri saklamak ve depolamak ile ilgili konulara önem verdiler; bu maksatla ciddi miktarda, donanım, lisans ve depolama yatırımları yapıldı; biz bu sürece Büyük Veri 1.0 diyoruz. Artık gelinen nokta itibarıyla, eldeki birikimlerin daha verimli değerlendirilmesi ihtiyacı, müşterilerimizi bu birikim havuzundaki bilgiyi keşfetme ve aksiyon alma adımına taşımıştır. Biz bu sürece de Büyük Veri 2.0 diyoruz. Bu süreci gerçekleştirirken doğru teknolojiler ile iş birlikleri yapabilmemiz çok önemli, bu açıdan bakıldığında, lider firmalardan biri olan Datameer ile çok önemli bir iş birlikteliğine imza attık. Datameer, Hadoop üzerinde uçtan uca analitik uygulamalar geliştiren tek sağlayıcı olup; Datameer’in sağlamış olduğu teknolojik faydalar sayesinde, müşterilerimizin zorluk çektiği birçok projeyi çok hızlı bir şekilde hayata geçirebileceğimizi ve Büyük Veri’yi sadeleştirerek, en basit kullanıcının bile değerlendirebileceği şekilde kullanabileceğini düşünüyoruz.”  açıklamalarıyla yakın dönemde imza atılan bu güçlü iş ortaklığının önemini vurguladı. Datameer şirketinin iş geliştirmeden sorumlu başkan yardımcısı Kimberly Martin, Ereteam iş ortaklığıyla ilgili olarak yaptığı açıklamada Ereteam gibi firmalar aracılığıyla küresel büyümelerini sürdürmekten heyecan duyduklarını söyledi ve ekledi ”Büyük Veri ve çözümleme stratejileri konularında uzman olan bir firmayla ortaklığa gitmek, bizim gibi Hadoop üzerinden bu hizmeti veren bir şirketin atabileceği en doğru adımdı. Ereteam ve Datameer ile çalışmayı seçen Türk müşteriler, Müşteri Analitiği, Sahtekarlık Tespiti ve Operasyonel Analitik alanlarında daha fazla yatırım getirisiyle, hem Türk hem de dünya pazarlarında avantajlı duruma geçeceklerdir”’ diye konuştu. Gökhan Nalbantoğlu: “Kurumsal şirketler Sosyal Medya Analizi’nde Büyük Veri’den destek alacak” Nalbantoğlu, kurumsal seviyede Sosyal Medya Analizi’nin önemine değinerek gerçek zamanlı, güvenilir, ölçeklenebilir, sosyal medya verisinin sisteme geri beslenmesinin her sektörden kurumsal şirket ve markaların müşterilerine daha iyi hizmet vermesi için ihtiyaç duyacağı bir Büyük Veri çözümü olacağını belirtiyor. Sosyal medya raporlamasının şirketlere ciddi fayda sağlayacağına da değinen Nalbantoğlu, “Sosyal medyada müşterilerinizin ürün ve hizmet hakkındaki yorumları ve talepleri, aslında işletme değeriniz ve markanız için fark ettirmeden önemli etkiler yaratıyor. İşletme içindeki farklı birimlerin, farklı odak noktalarına sahip olması, bu süzgeçten kazanılacak birçok geri bildirim ile verimli bir şekilde beslenebilir. Artık işletme ve marka değeriniz, Sosyal Medya Analizleri için geliştirilen Analitik Büyük Veri çözümleriyle hızlı ve etkili şekilde çözümlenebiliyor. Eskiden müşteri ilişkilerinde, müşterilerimizi dinlemek en önemli adım iken; artık dinlemekten öte, taleplere en hızlı bir şekilde cevap verebilmek en önemli ihtiyacımız haline geldi. Bu döngüyü, basit formundan bir adım daha ileriye taşıyan, yaşanan döngünün tecrübe ve geri bildirimlerini sistemlerine geri besleyen kurumsal şirketler, potansiyel ve var olan müşterilere,  analitik çözümler sayesinde tam bir müşteri memnuniyeti sunma imkânı buluyor” diye açıkladı.

Netaş, 2014’te yüzde 17 büyüdü

0
Netaş CFO’su İlker Çalışkan ve Netaş CEO’su C. Müjdat Altay
Netaş CFO’su İlker Çalışkan ve Netaş CEO’su C. Müjdat Altay
2014 yılında vergi sonrası net kârını 2 milyon TL’den 12 milyon TL’ye çıkaran Netaş, FAVÖK marjını geçen yıla oranla 100 baz puan (bps) artırarak 39 milyon TL’ye ulaştırdı. Netaş, 2014 yılını, belirlenen strateji doğrultusunda öngörülere uygun olarak tamamladı. 2014 yılında satış gelirleri TL bazında yüzde 17 artan şirketin kayıtlı siparişleri, önceki yıla göre yüzde 42 artış göstererek 469 milyon TL’ye ulaştı. Netaş, operasyonlardan 27 milyon TL nakit yarattı. Netaş’ın 2014 yılı finansal sonuçlarını ve hayata geçirdiği projeleri paylaşmak üzere düzenlenen basın toplantısına, Netaş CEO’su C. Müjdat Altay ve Netaş CFO’su İlker Çalışkan katıldı. Konuyla ilgili bir değerlendirme yapan Netaş CEO’su C. Müjdat Altay, “2014 yılı Netaş açısından oldukça verimli geçti. Geleceğimizi garanti altına alacak projeler gerçekleştirmeye ve bölgesel sistem entegratörü olma yolundaki çalışmalarımıza başarıyla devam ediyoruz. Bunun en büyük kanıtlarından biri, 2014 yılında alınan siparişlerin yüzde 30’unun yurtdışından gelmesi oldu. Aynı zamanda dikey derinleşmemizi yurtdışına taşıyarak uluslararası pazarlarda büyüme sağladık. Özellikle Bangladeş, Kazakistan ve Cezayir’de daha da derinleştik. Yurtdışı satışlarda yüzde 110, siparişlerde yüzde 260 artış sağladık. Ayrıca Türkiye’de akıllı teknolojiler üzerine geliştirilen tüm projelerde yer alıyoruz. Akıllı şehirler, binalar, stadyumlar başta olmak üzere e-kimlik, e-devlet uygulamaları ve afet yönetimi gibi birçok çalışmada da imzamız var. Ülkemizi kalkındıracak en önemli unsurun teknoloji olduğu inancıyla yolumuza devam ediyoruz” dedi. Finansal sonuçlarla ilgili bilgi veren Netaş CFO’su İlker Çalışkan ise “2014 yılı için paylaştığımız öngörüyü bire bir yerine getirdik. Belirlenen strateji doğrultusunda hedefe ulaştığımız, alınan büyük ölçekli sistem entegrasyonu projelerinin etkisini gördüğümüz bir yılı geride bıraktık. 2015 yılındaki finansal hedeflerimizi, satış gelirlerinde yıldan yıla dolar bazında yüzde 7 artış, FAVÖK marjının 100 bps artması ve işletme faaliyetlerimizle nakit yaratmak olarak belirledik. Kontrollü büyümeyle kârlılığı artırmak üzere çalışmalarımızı sürdüreceğiz” dedi.

Şoförsüz kamyon dönemi yakında

0
Mercedes_FutureTruckTürkiye’de medyaya yansıyan trafik kazası haberlerinde yük taşımacılığı yapan kamyon ve tırların payı önemli bir yer tutuyor. Bu durum, dünyanın diğer ülkelerinde de çok farklı değil. Hemen her ülke, trafik kazalarını azaltmak için bölünmüş yollardan ve teknolojiden olabildiğince faydalanmaya çalışıyor. Bugünkü şartlarda teknolojinin payı, özellikle kötü hava koşullarının o yöne yaklaşanlara bildirilmesi ile kaza vb. durumların önceden haber verilmesiyle sınırlı olsa da, yakın gelecekte bambaşka bir dünya bizi bekliyor olacak. Zira, ilk örnekleri yollarda görülmeye başlanan otonom sürüşe sahip araçlar arasına kamyon ve tırlar da eklenecek. ABD’de bu alanda dört şehirde yapılan çalışmalar öne çıkıyor. New York Üniversitesi’nden Dr. Anthony Townsend liderliğinde yürütülen “Re-programming Mobility” adlı proje, Atlanta, Los Angeles, New Jersey ve Boston’daki ulaşımın dijitalleşmesine odaklanıyor. Bu projede her şehir 2028 ile 2032 arasındaki dönemde ulaşımı değiştirmek adına şimdiden hazırlık yapıyor. Bu çalışmada teknoloji ortağı olarak Google ile çalışılıyor. Kamyonlar hazır, izinler bekleniyor Kısa bir süre önce Mercedes otonom sürüş yeteneklerine sahip bir kamyonunu tanıtmıştı. Diğer üreticilerin de benzer demolarına ait videoları izlemek çok şaşırtıcı olmayacak. Çünkü, bu tip projelerin 2020 hedefleri arasında ise ilk kendi kendine gidebilen kamyonların ABD otoyollarına çıkması var. Konunun gündemde olmasında önemli bir pay da dünyanın önemli lojistik şirketlerinden biri olan DHL’in gerçekleştirdiği deneme. Aralık ayı başında medyaya yansıyan haberlere göre DHL, Almanya’da yaptığı bu denemeyi hayata geçirmek için hızlı hareket ediyor. Şirketin bu konuda hazırladığı “Self-Driving Vehicles in Logistics” isimli kapsamlı rapor da konuya olan ilgilerini ortaya koyuyor. Lojistik teknolojileri geçişi kolaylaştıracak Bugün büyük lojistik depolarında özellikle otomasyon teknolojilerinden üst seviyede faydalanıldığını görebiliyoruz. Otomatik işleyen bantlar, kolilerin üzerindeki etiketlere göre kargoların doğru bantlara aktarılması gibi teknolojiler aktif bir şekilde kullanılıyor. Amazon’un 150 kadar robot çalıştırdığı yenilikçi deposu ise şu an ulaşılan en yüksek seviyeyi temsil ediyor. Sektörün teknolojiyi sevmesi, en azından şoförsüz yollarda sürücüye gerek bırakılmamasını sağladığı için önemli. Ama asıl önemli nokta, artan yakıt tasarrufu ile daha hızlı lojistik süreçlerin ötesinde üçüncü sayfa haberlerinde yatıyor. Bu teknolojilerin gelişmesi ve yaygınlaşması, “şoför uyuduğu için kaza yaptı” gibi haberlerin ortadan kalkmasını sağlayacak. Türkiye’de durum ne? Daha önceki yazı ve analizlerimizde belirttiğimiz gibi henüz otonom sürüşe dair sektör tarafında ciddi adımlar atıldığını söylemek zor. Okan Üniversitesi’nin bu konudaki çalışması haricinde yansıyan çok haber maalesef bulunmuyor. Ancak Avrupa’nın en büyük kamyon pazarları arasında yer alan Türkiye’nin üretici konumunun da etkisiyle daha güçlü adımlar atması zorunlu görünüyor.

Avrupa ülkeleri ne kadar dijital?

0
AvrupaBirligiBugün Brüksel’de gerçekleştirilen Digital4EU Stakeholder Forum adlı etkinlikte, Avrupa ülkelerinin dijitalleşme yolunda ne durumda oldukları da açıklandı. Güncellenen Digital Economy and Society Index (DESI) listesi, Avrupa Birliği’ne üye 28 ülkenin ödeme, ticaret, kamu hizmetleri gibi alanlarda ne kadar dijital olduğunu gösteriyor. Toplam 30 farklı kriterin baz alındığı araştırmada ülkelerin erişim/bağlanabilirlik oranları, insan kaynakları, internet kullanımı, dijital teknolojilere entegrasyon ve dijitalleştirilmiş kamu servisleri öne çıkıyor. Buna göre Danimarka listenin ilk sırasında yer alırken, onu küçük bir farkla bir başka Kuzey Avrupa ülkesi olan İsveç takip ediyor. Üçüncü sıra Hollanda’nın olurken, ilk 10’daki diğer ülkeler ise Finlandiya, Belçika, Birleşik Krallık, Estonya, Lüksemburg, İrlanda ve Almanya olarak sıralanıyor. 28 ülke arasında son sırada ise Romanya bulunuyor. Romanya’nın hemen önünde yer almayı başaran ülkeler ise Bulgaristan, Yunanistan, İtalya ve Hırvatistan olarak listeleniyor.
chart
İnteraktif tabloya ulaşmak için tıklayın
Araştırmanın alt detaylarına inildiğinde, ortalama internet kullanım oranının yüzde 75 ile 2013’e göre üç puanlık bir artışa sahne olduğu karşımıza çıkıyor. Bu kalemde en yüksek oran yüzde 93 ile Lüksemburg olurken, Romanya yüzde 48 ile son sırada kalıyor. Bunda, ülkelerin coğrafi büyüklüklerinin de etkisi olduğunu düşünmemiz gerekiyor. KOBİ’lerin e-ticaretteki konumlarına bakıldığında ise yüzde 15’lik bir ortalama kullanımdan söz etmek mümkün. Dijitalleşmiş kamu hizmetlerine bakıldığında ise Danimarka yüzde 69’la ilk sırada bulunurken, Romanya, sadece yüzde 6’lık oranla son sırada bulunuyor.

Bankacılık, mobil kanallarla büyüyecek

0
Finans dünyası, özellikle bankalar genç müşterilerine ulaşmada alternatif kanalları yoğun bir şekilde kullanma gayretinde. Burada ise Y kuşağının da etkisiyle mobil dünyaya doğru hızlı bir geçiş söz konusu. Hizmet aldığı kurumlara farklı kanallardan ulaşmayı tercih eden Y kuşağı, bankacılık sektörünü de bu anlamda dönüştürüyor. Pazarlama dünyasının öncelikli trendlerinden biri haline gelen Omnichannel, tüketiciyi dijital ve fiziki kanalların hepsinde yakalamayı temsil ediyor ve Y kuşağının talepleriyle birebir örtüşüyor. Örneğin Deloitte’un bir araştırması omnichannel kullanıcıların, online müşterilere göre işlem başına yüzde 93; sadece fiziksel mağazalardan hizmet alan müşterilere göreyse yüzde 208 daha çok harcama yaptığını gösteriyor. Bankalar ise özellikle bu alanda uzman şirketlerden destek alıyor. Geçtiğimiz yıl, bu alanda dünyanın önde gelen şirketlerinden Monitise grubuna katılan ve faaliyetlerine Monitise MEA olarak devam eden Pozitron da bu şirketlerden biri. Monitise’ın omnichannel stratejileri arasında yalnızca mobil bankacılık çözümleri bulunmuyor. Şirket, bu alanda çözüm sunarken Büyük Veri kullanımı ile analizi başta olmak üzere dijital dönüşüm çalışmalarını da dikkate alıyor. Sektörün gündeminde olan bu konuyu Monitise MEA Yazılım Geliştirme Müdürü Murat Ergün‘le, sektöre sundukları çözümler ve Y kuşağının etkileri çerçevesinde konuştuk. Ergün, bankaların tüm kanallarda hizmet vermelerini sağlamayı birinci hedefleri olarak tanımlıyor. Mobil kanallarda akıllı telefonlar, tabletler ve giyilebilir teknolojiler tarafında çözümleri bulunduğu belirten Ergün, ana odaklarının bankaların tüm kanallarda aynı deneyimi, aynı görsel sunumu verebilmeleri olarak ifade ediyor. Pozitron döneminden beri güvenliğe çok önem verdiklerini belirten Murat Ergün, sundukları SOFT OTP çözümü ile bankaların kullanıcılarına tek kullanımlık şifre üreterek giriş yapabilme olanağı sunduklarına dikkat çekiyor. Bu sayede hem web hem de mobil kanalların aynı güvenlik özelliklerine sahip olduğunu söyleyen Ergün, yakın gelecekte ise giyilebilir teknoloji ürünleriyle birlikte bankaların bu alanda da hizmet vermeye başlayacaklarını ifade ediyor.

Darüşşafakalı robot Amerika yolcusu

0
DarussafakaRobotKulubuYedi yıldır ABD’de FIRST (Foundation For Inspiration and Recognition of Science and Technology) organizasyonunun düzenlediği FRC (First Robotic Competition) adlı robot yarışmasına katılan Darüşşafaka Robot Kulübü, ABD’nin Orlando şehrinde düzenlenecek olan yarışma için robotunu ABD’ye gönderdi. Yarışmada her sene farklı bir görev seçiliyor ve takımlardan bu göreve uygun robot tasarlamaları bekleniyor. Darüşşafakalı öğrencilerin geri dönüşüm alanında hazırladığı robot iddialı olmakla birlikte, yarışmada amaçlanan, bir rekabet ortamı oluşturmaktansa öğrencilerin birbirlerine yardım ederek robotlarını geliştirmeleri. Darüşşafakalı 14 öğrenci ve 3 öğretmenin katıldığı, kulübün kurulmasına vesile olan Fikret Yüksel Foundation ve Siemens’in sponsor olduğu bu heyecanlı yolculuğun sonucu 14 Mart’ta belli olacak. Darüşşafaka Robot Kulübü, bu organizasyona ilk kez katılmıyor. Kulüp, 2009’dan bu yana FRC’den beş farklı ödülle dönmeyi başarmıştı.

Samsung Türkiye’deki ilk Ar-Ge merkezini açıyor

0
Samsung_ArGeSamsung Electronics, 17 ülkede bulunan 36 araştırma ve geliştirme merkezlerine bir yenisini eklemek üzere Türkiye’yi seçti. Bilgi ve iletişim teknolojileri şirketi Semper-Tech ortaklığıyla hayata geçen Ar-Ge merkezinde başta sağlık ve eğitim yazılım ve uygulamaları olmak üzere, 4G teknolojileri çalışmalarına odaklanılacak. Çalışmalar doğrultusunda, yılda ortalama 4 ila 5 projenin tamamlanması hedefleniyor. Samsung Electronics Türkiye Başkanı Yoonie Joung, Samsung’un Ar-Ge’ye vizyonunu şu sözlerle ifade etti: “Dünyanın lider teknoloji şirketi olmamızı, araştırma ve teknoloji alanındaki yenilikçi buluşlarımıza borçluyuz. Ar-Ge’nin başarısı sadece bu alana yapılan yatırımların düzeyine değil, aynı zamanda bu Ar-Ge ağının kapsamına, yani meyve veren bu ağacın dallarının ne kadar uzağa eriştiğine da dayanmaktadır. Samsung’un başarılı Ar-Ge stratejisinin arkasında güçlü insan kaynakları ve Samsung’un yerel pazar dinamiklerine yönelik derin bilgisi yatıyor. Bu doğrultuda dünyanın dört bir yanına yayılmış Ar-Ge ağına sahibiz.” Yoonie Joung, Teknopark İstanbul’da açılan Ar-Ge merkezinin kapsamını ise; “Ar-Ge merkezimizin açılışının, Türkiye’de 4G çalışmalarının hızlandığı bugünlere denk gelmesi tesadüf değil. 4G konusundaki küresel bilgi birikimimizi, yerel bilgi ve geri bildirilmlerle besleyerek büyütmeyi hedefliyoruz. Ar-Ge merkezimiz, Türkiye’de yazılım ve uygulama geliştirme yolunda, attığımız önemli bir adımı temsil ediyor. Çalışmalarımızda çoğunlukla eğitim ve sağlık konularına odaklanacağız. Her yıl daha da gelişecek Ar-Ge takımımızda, eğitimi ve yetenekleri ile geleceği parlak mühendisleri istihdam edeceğiz” diyerek açıkladı.

“İzmit bilişimin merkezi olacak”

1
Etkinlik sırasında sohbet ettiğimiz Kocaeli Ticaret Odası Başkanı Murat Özdağ, Kocaeli’nin Türk ekonomisinin itici güçlerinden biri olduğunu söyledi. Özdağ ayrıca yeni açılacak Bilişim Vadisi ile birlikte şehrin aynı zamanda bilişimin merkezi olacağını da kaydetti.

İş’te Teknoloji Hamlesi zamanı!

0
Turkcell Kurumsal Pazarlama ve Satış Genel Müdür Yardımcısı Selen Kocabaş’ın, “Teknoloji ve İnovasyonla Yeni Bir Dünya” adlı konuşmasıyla başlayan etkinlikte, gelişen teknolojiyle beraber iş dünyasının artan ihtiyaçları ve bu ihtiyaçlara Turkcell’in sunduğu çözümler aktarıldı. Ayrıca Selen Kocabaş, günümüzün olduğu kadar geleceğin de vizyonuna değinmeyi ihmal etmedi. Konuşmasından sonra mikrofonumuzu Turkcell Kurumsal Pazarlama ve Satış Genel Müdür Yardımcısı Selen Kocabaş’a uzattık ve Turkcell’in “İş’te Teknoloji Hamlesi’ni” ve şirketlere sunduklarını konuştuk.

CEO’lar, yazılım tanımlı ağları neden önemsemeli?

0
yoneticiSoftware Defined Network (SDN), yani Yazılım Tanımlı Ağlar etkinliğini arttırırken, bazı şirket CEO’ları ise durumu henüz kabullenmiyor. Ancak teknolojinin günümüz için getirilerinin artışı ile birlikte BT çalışanları da bu alana eğilmeye başladı. Peki ya SDN neden bu kadar önemli? Wanspeak’te konuyu ele alan Zeus Kerravala, yazısında geçtiğimiz 10 yıllık dönem içinde iş dünyasında ciddi değişimler sözkonusu olduğunu belirtiyor. Yazara göre, bu zorlu yarış ortamında önemli olan şirketlerin çevik davranma yetilerini ne kadar geliştirdikleri oldu. Sektör, BT merkezli olarak yoluna devam ederken, çevik davranabilen markalar da esnek BT temellerine ihtiyaç duyuyor. Sanallaştırma sayesinde istenilen içerikler başka lokasyonlara rahatça taşınabilmeye başlandı. İşin ağ tarafında ise güncellenmesi ciddi yatırımlar isteyen donanımlar sabit kaldı. Bir başka deyiş ile çevik bir yapı için SDN’in önemi arttı. Öte yandan iş farklı bir yöne ilerlemek istediğinde, buna uygun hizmetler de hızlıca uyum sağlamak zorunda kaldı. Masraflı sabit donanımsal yapılar ise bu konuda yine sınıfta kaldı. Yenilenmesi güç ve masraflı ağ yapıları süreç başlatıldığında hem yavaş, hem de zahmetli bir döngüye giriyor. Bu yüzden SDN harici sistemler etkinliğini kaybederken, bahsini ettiğimiz ağ modeli gücünü arttırıyor. Henüz önümüzde bu konuda ciddi devrimsel yenilikler için yıllar olduğu söylense de, SDN sayesinde hiç görülmemiş bir hız ve etkinlik sözkonusu olacak. İşte bu dönem geldiğinde CEO’lar görmezden geldikleri bu sisteme yönelmek zorunda kalacak, eski usülün zorluklarını fark edecekler.

Samsung’dan elektrikli otomobiller için kritik adım

0
SamsungSDIElektrikli otomobillerin oluşturduğu yeni ekosistem önemli satın almalarla karşılaşmamıza neden oluyor. Bunun son örneklerinden biri Samsung’dan geldi. Grubun batarya üretiminden sorumlu şirketi Samsung SDI, Avusturya merkezli Magna International‘ın aynı alanda çalışan birimini satın aldığını duyurdu. 1961’de kurulan Magna International, son yıllarda yaptığı çalışmalarla özellikle elektrikli otomobillerde kullanılan bataryaların üretimindeki etkisiyle adından söz ettirmişti. Aralarında Türkiye’nin de olduğu 28 ülkede faaliyet gösteren şirket, 2013 sonunda Kocaeli’nde açtığı fabrikayla da gündeme gelmişti. Samsung SDI tarafından satın alınmasından önce de hareketli bir dönem geçiren şirket, sadece birkaç hafta önce Philips & Lite-On Digital Solutions’ı (PLDS) bünyesine katmıştı. Samsung’un satın aldığı kısım ise şirketin tamamı değil, batarya üretim kısmı. Samsung & Tesla rekabetine doğru Samsung SDI tarafından yapılan bu satınalma, aynı zamanda bu alanın önemli oyuncularından olan Tesla’yı da doğrudan ilgilendiriyor. Yaklaşan elektrikli otomobil çağıyla birlikte üretim hacimlerinin ciddi miktarda artması bekleniyor. B3 ve IHS tarafından yapılan araştırmalara göre global elektrikli araç pazarının, hibrit modeller ile plug-in hibrit modeller de dahil 2014’te 2.1 milyon adet olduğu görülüyor. Aynı araştırmalar, 2020’de ise bu sayının 7.7 milyon adede çıkacağını öngörüyor.

İnsanın işletim sisteminde korsanlık

0
McAfee_reportIntel Security’nin Hacking the Human OS (İnsanın İşletim Sisteminde Korsanlık) başlıklı raporu, siber suçluların çalışanlardan değerli veriler çalmak için gerçek dünyadakilerle aynı ‘satış’ ve ‘dolandırıcılık’ tekniklerini kullandığına işaret ediyor. Dünyadaki e-postaların üçte ikisinin artık bilgi ve para sızdırmaya yönelik istenmeyen postalardan oluştuğunu vurgulayan raporda, çalışanların yüzde 90’ının en yaygın ve sık kullanılan phishing dolandırıcılıklarını tespit edemediği ortaya çıktı. Siber Suçların Maliyeti 445 Milyar Dolar Rapor, dünya çapında 100’den fazla bankanın kötü niyetli yazılımların saldırısına uğradığı ve tahmini olarak 1 milyar Dolarlık hasara uğradığı haberinden yalnızca birkaç gün sonra yayımlandı. Bankaların bilgisayarlarının ve ağlarının hedefli phishing saldırılarıyla delindiği olaylar, ‘canlı güvenlik duvarındaki’ doğal zayıflığı ve çalışanların dijital dünyada kullanılan en ileri ikna teknikleri konusunda eğitilmesine duyulan ihtiyacı gözler önüne serdi. McAfee Labs’ten 500 araştırmacı, küresel düzeyde alınıp verilen tüm e-postaların üçte ikisinin alıcıdan bilgi ve para çalmaya yönelik istenmeyen postalar olduğuna işaret ediyor. Bu da, tüketicileri ve işverenleri şu anda kullanılmakta olan en üretken phishing ve dolandırıcılık tekniklerine karşı daha da tetikte olmaya itiyor. Şirketlerin güvenlik açıklarına ve zararlı yazılımlar tehdidi konusuna değinen McAfee Türkiye ve Azerbaycan Bölge Direktörü İlkem Özar, “Bilişim suçlarının en önemli maliyeti, şirket performansına ve ulusal ekonomilere verdiği zarardan ileri geliyor. Bilişim suçları ticarete, rekabet edebilirliğe, inovasyona ve küresel ekonomik büyümeye de zarar veriyor” dedi. Siber suçların küresel düzeydeki maliyeti yaklaşık 445 milyar Dolara ulaşırken, Intel Security, şirketleri çalışanlarını bu konuda değerlendirerek, dijital dünyada korsanlar tarafından kullanılmakta olan “Altı Belirleyici Yöntem” konusunda eğitmeye teşvik ediyor. Dijital dünyanın 6 kritik kuralı
  1. Karşılık Verme: İnsanlara bir şey verildiğinde, onlar da kendilerini borçlu hissetme ve bu iyiliğe karşılık verme eğilimi gösterir.
  2. Aciliyet: İnsanlar bir şeyin acil olduğunu, kısa sürede tükeneceğini görürse, buna uygun davranma eğilimi sergiler. Örneğin, bankanızdan gelen ‘maskelenmiş’ bir e-posta sizden bir şeyi talep ederek, bunu yapmazsanız hesabınızın 24 saat içerisinde kapatılacağını söyleyebilir.
  3. Tutarlılık: Hedef bir şeyi yapmaya söz verirse, genellikle bu sözü tutar, çünkü hiç kimse güvenilmez görünmek istemez. Örneğin, bir şirketin IT ekibinden olduğunu iddia eden bir korsan, bir çalışanın tüm güvenlik süreçlerine onay vermesini sağladıktan sonra, onu güvenlik gerekliliklerine sözde uygun olan şüpheli bir işlemi yapmaya yöneltebilir.
  4. Sempati Duyma: Bir hedefin sempati duyduğu bir sosyal mühendisin dediklerini yapma olasılığı daha yüksektir. Bir korsan telefon veya internet üzerinden cazibesini kullanarak, kendisinden şüphelenmeyen bir mağdurun ‘dostluğunu kazanabilir’.
  5. Otorite: İnsanlar, bir otorite figüründen gelen talepleri genellikle yerine getirme eğilimindedir. Bu otorite, finans ekibine bir şirket müdüründen veya başkanından gelmiş gibi görünen hedefli bir e-postayla da hissettirilebilir.
  6. Sosyal Onaylanma: İnsanlar başkalarında gördükleri davranışları tekrarlama eğilimindedir. Örneğin, bir phishing e-postasının bir grup çalışana gönderilmiş gibi gösterilmesi, çalışanın ‘Bu talebi meslektaşlarım da aldıysa, sorun yoktur,” diye düşünmesine yol açar.

Boğaziçi Üniversitesi “E klavye” geliştirdi

3
eklavyeBoğaziçi Üniversitesi Türkçeye uygun ergonomik ve optimal bir klavye geliştirdi: E Klavye. On parmak yazım ilkeleri göz önüne alınarak hazırlanan klavye ile hızlı yazım performansının yanı sıra sağlık ve konfor açısından da kullanıcılara avantaj sağlanması amaçlanıyor . Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mahmut Ekşioğlu’nun liderliğinde yaklaşık üç yıldır yürütülen bilimsel araştırmalar sonucu geliştirilen ve TÜBİTAK tarafından da desteklenen klavye geliştirme projesinde patent alma aşamasına gelindi. Projenin çıkış noktasının klavye üzerindeki harflerin ergonomik yerleşimini araştırmak olduğunu aktaran Doç. Dr. Mahmut Ekşioğlu, iyi bir klavye tasarımında en önemli ölçütün harflerin klavyedeki dağılımı olduğunu belirtti. Ekşioğlu, harflerin parmak kapasite ve hareketlerine göre en uygun dağılımının yazım performansını artırdığı gibi; aynı zamanda sağlık ve konfor açısından da daha rahat kullanım sağladığını kaydetti. Mahmut Ekşioğlu, klavyede harf yerleşim düzeninin optimal olmaması durumunda kullanıcının yazım performansı açısından sorun yaşayabileceği gibi, aynı zamanda özellikle el ve bileklerde karpal tünel sendromu, tenosinovit gibi kas-iskelet sistemi hastalıkları riski ile karşı karşıya kalabileceğine dikkat çekerek “ Bu hastalıklara maruz kalan kişiler hem çalışamaz duruma gelir ve hem de ızdırap çekerler. Bu da ülke ekonomisi ve yaşam kalitesi açısından önemlidir” dedi. On parmak yazanlar için avantajlı Proje kapsamında, farklı yaş gruplarından yetişkinlerle yürütülen araştırmalar sırasında, ergonomik ölçütlerin deneysel çalışmalarla belirlendiğini anlatan Ekşioğlu, laboratuvar deneyleri ile her parmağın tek tek tuş basım hızının bulunarak hız kapasitelerinin tespit edildiğini belirtti. Ekşioğlu şöyle devam etti: “Parmakların ikili kombinasyonları ile ilgili deneyde ise iki tuşa ardı ardına basmak için geçen ortalama süreleri ölçtük. Ayrıca, Türkçedeki harf ve harf çiftlerinin ardışık kullanım sıklıklarını belirledik. Bu verileri geliştirdiğimiz optimizasyon modelimizde girdi olarak kullandık. Modelin çözümü ile elde ettiğimiz 152 klavye yerleşiminden en iyi üç aday klavye yerleşimini, ikisi deneysel, üç ayrı doğrulama testine tabi tuttuk ve F ve Q klavyelerle performans ve sağlık ölçütü açısından karşılaştırdık. Bu testlerden birinde sensörlerle donanmış bir çift ´hareket yakalayıcı veri eldiveni´ kullandık ve tendon hareket mesafelerini ölçtük. E klavye, tipik bir Türkçe metni, F ve Q klavyeden önemli derecede daha az tendon hareketi ile yazmayı sağladı. Tendon hareket miktarı fazlalığının el-bilek kas iskelet hastalıkları için bir risk teşkil ettiği bilinmektedir. E klavye, optimizasyon sonuçları ve Dvorak klavye tasarım ilkelerine göre karşılaştırma, tendon hareket deneyi ve yazım hızı deneylerinde F ve Q klavyeden daha başarılı bulundu.”

Fazla mesai var ama ücret yok

0
40 Yaş Üstü Çalışanları İş Bulmakta Zorluk YaşıyorTürkiye’nin mavi yaka ve ara kademede önde gelen insan kaynakları sitesi Eleman.net, çalışanlar ve işverenler gözünden “2015 Mesai Saatleri Araştırması” gerçekleştirdi. 12 bini aşan çalışan ve yaklaşık 6 bin işveren temsilcisi aracılığıyla gerçekleştirilen araştırma, Türkiye’de mesainin ücretlendirilmesi konusunda eksikleri ortaya koyuyor. Araştırmanın sonuçlarına göre, çalışanların yüzde 65’i mesaiye kalsa da, ek ücret alamıyor. Çalışanların yaklaşık yüzde 35’i ortalama çalışma süresi olan 8 – 10 saat arası çalışırken, 10 saatin üzerinde çalışanların oranı yüzde 45’i aşıyor. Yeni yıl zamlarından aradığını bulamayan çalışanlar, arayı mesaiye kalarak kapatmaya çalışsa da, aradığını bulamıyor. Bu durum çalışanların maaş zammı konusundaki memnuniyetsizliklerini artırıyor. Bu memnuniyetsizlik, performansa dayalı ücret modelinin kaçınılmazlığını bir kez daha ortaya koyuyor. Araştırma çalışmasına firma temsilcilerinin verdiği yanıtlar ise çalışanların cevaplarıyla benzerlik gösteriyor. İşverenlerin yüzde 56’sı “Şirketinizde fazla mesai uygulaması yapılıyor mu?” sorusuna “Hayır, yapılmıyor” yanıtı verirken, yüzde 57’si fazla mesai karşılığı serbest zaman (izin) hakkı tanıdıklarını belirtirken, yüzde 32’si ek ücret verdiklerini dile getiriyor. İşverenlerin yüzde 11’i ise fazla mesai karşılığında çalışanlarına hiçbir hak tanımıyor.

Türkiye’de e-ticaretin şekli değişiyor

0
Türkiye’de e-ticaret sektörü Haziran 2015’te yeni bir döneme girecek. Bu tarihte yürürlüğe girecek olan 6563 sayılı Elektronik Ticaret Kanunu ile özellikle pazaryeri sınıfındaki e-ticaret platformları için önemli değişiklikler geliyor. İyzico CEO’su Barbaros Özbugutu, bu değişikliği, “Yasaya göre üçüncü şirketler ve şahıslar için tahsilat yapanlar bu yasaya tabii tutuluyor ve ödeme kuruluş lisansı almak zorundalar.” sözleriyle özetliyor. Bu noktada İyzico vb. şirketlerin önem kazandığına dikkat çeken Özbugutu, büyüme hedeflerini, yasanın da etkisiyle agresif tuttuklarını belirtiyor. Yaklaşık iki yıl içinde 10 bin kayıtlı müşteri sayısına ulaştıklarını söyleyen Özbugutu, 2015’te bu sayıyı 10 katına çıkarmayı hedeflediklerini, işlem sayısı ve işlem hacminde de benzer bir artış beklediklerini dile getiriyor. Üç kişiyle başladıkları yolculukta kısa sürede 30 kişiye ulaşan İyzico’nun, hedefleri doğrultusunda çalışan sayısında da artış olması sürpriz olmayacak. Bir önceki yıla oranla yüzde 400 büyümeyi başaran şirket, Türkiye’de 12’si banka, 10’u da alternatif ödeme metodu olarak 22 ödeme sistemi ile entegre bir yapıya sahip. İyzico, tek tıkla ödeme, uygulama içi ödeme, fraud (sahtecilik) kontrolü, marketplace çözümü gibi çok sayıda hizmeti sunarak, her ölçekten e-ticaret şirketine ödeme sistemlerinde ihtiyaç duyacağı her aşamada çözüm sunuyor. Startup’lara öneriler E-ticarete adım atan şirketlerin bir noktadan sonra ödeme altyapısını düşünmemeleri gerektiğini söyleyen Barbaros Özbugutu,  bu hizmeti profesyonel bir şirketten almanın onların avantajına olacağını belirtiyor. Bu sayede pazarlama teknikleri, iş modeli, büyüme hedeflerinin yönetimi gibi konulara daha rahat odaklanabileceklerini söyleyen Özbugutu, yeni yasanın ve BDDK’nın buradaki duruşunun hem sektör ekosistemi hem de Türkiye ekonomisi için olumlu olduğuna dikkat çekiyor.

Lenovo, geleceğin liderlerine destek verecek

0
YenibirliderGeleceğin lider adaylarını sürdürülebilir bir yapı altında bir araya getirmek üzere çalışan Yenibirlider Derneği ile Lenovo el sıkıştı. 2015 Ocak ayında başlayan ve Ekim ayına dek devam edecek süreçte, Yenibirlider Derneği Liderlik Ekosistemi’ne dahil olan 100 genç profesyonel ve 100 üniversite öğrencisi, geleceğin liderlik ekolünün bir parçası olma fırsatı elde edecek. 18-30 yaş arasındaki üniversite öğrencisi ve genç profesyoneller, Liderlik Ekosistemi kapsamında Türkiye’nin önde gelen özel ve kamu kuruluşları, üniversiteler, sivil toplum örgütleri ve iş dünyası liderleri aynı çatı altında toplanıyor. Genç lider adayları Liderlik Ekosistemi programı sayesinde birçok eğitim, konferans, mentorluk ve çalışma grubu etkinliklerinde de yer alıyor. İşbirliği hakkında konuşan Lenovo Türkiye Genel Müdürü Gülfem Çakmakçı şunları söyledi: “Biz Lenovo olarak Türkiye’nin büyük bir yetenek havuzu olduğu düşünüyoruz.  Gençlerin kendi potansiyelinin farkındalığıyla ve hedeflerine sahip çıkarak fark yaratan işler yapacağıa inancımız tam. Her alanda dünya ile yarışabilen yetenekli gençlere sahibiz ve bu projenin onlar için önemli bir fırsat olduğunu düşünüyoruz. Gençlerle bilgi ve deneyimlerimizi paylaşmaktan mutluluk duyacağız.” Yenibirlider Derneği Başkanı Tanya Hazal Kaysoydu ise şunları ekledi: “Türkiye’nin gelecek nesil liderlik ekolünü oluşturmak ve yaşamın her alanında etkili olabilecek toplum liderleri yetiştirmek amacıyla çalışmalar yapan Yenibirlider Derneği’nin stratejik iş ortakları arasında Lenovo’yu görmekten heyecan ve mutluluk duyuyoruz.” Yenibirlider Ekosistemi nasıl işliyor? Türkiye’nin önde gelen şirketlerinden 30 yaşın altındaki genç profesyoneller ekosisteme dâhil edildi. Genç profesyonellerin belirlenmesinin ardından Türkiye çapında seçilmiş olan üniversite öğrencileri de ekosisteme kabul edildi. Yenibirlider 2015 Ekosistemi’ne dahil olan genç profesyoneller, özel kurum, sivil toplum kuruluşu ve kamu kurumlarıyla bir araya gelmenin yanı sıra, bu genç liderler ve öğrenciler arasında mentor – menti ilişkisi kurulacak. Mentorluk, koçluk, gönüllü faaliyetler, sosyal sorumluluk çalışmaları ve sosyal aktiviteler de hem üniversite öğrencilerinin hem de genç profesyonellerin katıldığı programlar arasında yer alıyor. Program sonunda öğrenciler staj imkanları ile çalışma hayatında deneyim kazanacaklar.

BTK’dan internet erişim paketlerine düzenleme

0
mobile-videoUlaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, akıllı telefon kullanıcılarını yakından ilgilendiren bir çalışma yaptıklarını açıkladı. BTK’ya, kullanıcılar tarafından internet hizmetlerinde istek dışı ücretlendirme yapıldığına dair şikayetler iletildiğini belirten Bakan Elvan, bu istek dışı ücretlendirmelerin önüne geçecek bir düzenleme üzerinde çalıştıklarını söyledi. BTK tarafından mobil aboneliklerde tüketici tercihlerine istinaden hattın internet hizmetine kapalı hale getirilmesi ve istenmeyen faturalar ile karşılaşılmaması için yeni bir düzenleme üzerinde çalışıldığına dikkat çeken Elvan, “Mobil telekomünikasyon hizmetlerinde teknolojinin gelişmesi ile yaygınlık arz eden akıllı telefon kullanımı dikkate alınıyor. Yapılacak düzenleme ile aboneden habersiz internet hizmeti ücretlendirmesi sonucu oluşabilecek tüketici mağduriyetinin engellenmesi amaçlanıyor” dedi. Abonelik sözleşmelerinde hatların internet hizmetlerine kapatılması hususunda tüketicilerin tercihlerini belirtebilmesine yönelik değişiklik üzerine çalışıldığını kaydeden Bakan Lütfi Elvan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Abonelik sözleşmelerinde hatların internet hizmetlerine kapatılması hususunda tüketicilerin tercihlerini belirtebilmesi ve buna yönelik olarak abonelik sözleşmelerinde gerekli değişikliklerin yapılması hedefleniyor. Ayrıca hattın açılmasını müteakip hatların internete nasıl kapatılabileceği hususunda abonelerin SMS yoluyla bilgilendirilmesi de hedefleniyor. İnternet hizmetlerinin online işlemler, müşteri hizmetleri, bayiler aracılığıyla ve SMS ile kapatılıp açılabilmesi hususunda da düzenleme yapılması gündeme alındı. Telekomünikasyon hizmeti işletmecilerinin sistemlerinde gerekli olabilecek çalışmaları 1 Temmuz 2015 tarihine kadar tamamlamaları hedefleniyor. Konu, BTK tarafından kamuoyu görüşüne açılacak.”

Abraaj Grubu’ndan hepsiburada.com’a yatırım

0
Hepsiburada%2BlogoHepsiburada.com ve Abraaj Group, Türkiye e-ticaret sektörünü geliştirecek çok önemli bir anlaşmaya imza attı. Büyüyen global piyasalarda yatırımlarıyla bilinen Abraaj Group, Türkiye’nin lider e-ticaret platformu hepsiburada.com’un azınlık hisselerini satın aldı. Müşterilerine online alışverişin kolaylıklarını ve avantajlarını yaşatarak, ihtiyaç duydukları her şeyi tek bir noktadan karşılama imkânı veren hepsiburada.com, bu anlaşmanın sağlayacağı ivme ile e-ticaret sektöründeki operasyon merkezi, bilgi işlem, CRM ve mobil alışveriş yatırımlarına hız katacak. Doğan Online çatısı altında faaliyetlerini sürdüren hepsiburada.com, müşterilerine bebek bezinden kozmetik ürünlerine, cep telefonundan bilgisayara, dekorasyon ürünlerinden beyaz eşyaya kadar uzanan 30 farklı kategoride 500 binin üzerinde ürün sunuyor. Ayda 15 milyon ziyaretçiye hizmet veren hepsiburada.com, e-ticaret pazarını büyütmeye odaklanan stratejisi doğrultusunda Abraaj Group’la anlaştı. Geçtiğimiz 10 yılda önemli başarılar elde ederken gelirlerini 25 kat artırma başarısı gösteren hepsiburada.com, gücüne güç katan bu anlaşma ile hızlı büyümesine devam edecek. Hepsiburada.com şimdiye kadar müşterilerin hayatını kolaylaştıran birçok “ilki” gerçekleştirdi. “Tek tıkla alışveriş” hizmeti sayesinde müşteriler kredi kartı bilgilerini tekrar tekrar girmeden alışveriş yapabiliyorlar. Müşteriler ayrıca siparişlerini haftanın yedi günü “Randevulu Bugün Teslimat” hizmetinden yararlanarak aynı gün içerisinde alabiliyorlar.  Müşteri deneyiminde mükemmellik peşinde olan hepsiburada.com, kişiye özel teklifler sunmak için yakında başka inovatif uygulamaları da devreye alacak. Hepsiburada.com, müşterilerin harcama alışkanlıklarının geleneksel perakendeden online perakendeye kaymasına öncülük edecek. Hepsiburada.com, Abraaj Group’un yapacağı yatırım ile devreye alınacak operasyon merkezinin faaliyetlerini hızlandıracak. Şu anda hepsiburada.com’dan ayda 1 milyonun üzerinde ürün 5 ayrı depodan sevk edilirken, Eylül 2015’te Gebze’de faaliyete başlayacak yeni operasyon merkezi ile tüm ürünlerde konsolidasyon yapılmaya başlanacak. Üçüncü taraf satıcılara da hizmet verecek olan 100 bin m2’lik yeni operasyon merkezi, Türkiye’de e-ticaret alanında şimdiye kadar yapılan en büyük ve en teknolojik depo yatırımı olacak. Operasyon merkezinin yanı sıra Abraaj’ın yatırımı hepsiburada.com’un bilgi işlem altyapısında yapılan teknolojik yeniliklerin desteklenmesine, üst sınıf CRM kapasitesinin hayata geçirilmesine ve mobil alışveriş çalışmalarının güçlendirilmesine de olanak tanıyacak. Bu anlaşmanın bir parçası olarak Abraaj, hepsiburada.com’a bağlı kuruluşlar Evmanya.com ve Altincicadde.com’a da yatırım yapacak. HEPSİBURADA.COM BİLGİ NOTLARI
  • Aylık ziyaretçi: 15.000.000
  • Müşteri sayısı: 3.500.000
  • Aylık satılan ürün adedi: 1.200.000
  • Mobil uygulama indirme sayısı: 2.300.000
  • Facebook takipçi sayısı: 1.800.000
  • Twitter takipçi sayısı: 221.000
  • Ürün çeşitliği: 500.000

Intertech’ten yeni bina

0
Intertech Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Ateş
Intertech Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Ateş
Finansal yazılım geliştirme alanı başta olmak üzere pek çok sektör için bilgi teknolojileri konusunda etkin ürün ve hizmetler sağlayan Intertech, önemli bir yatırıma imza atarak, Türkiye’nin inovasyon merkezi Teknopark İstanbul’daki yeni binasının temelini attı. Tüm Intertech birimlerinin aynı çatı altında toplanarak önemli bir sinerji yaratacağı yeni bina, Intertech’in kurulduğu günden bu yana odağına aldığı “inovasyon” vizyonu doğrultusunda, müşterilerinin ihtiyaçlarına uygun çözümler sunma, işlerine katma değer sağlama ve rekabet avantajı kazandırma ilkesi doğrultusunda önemli bir adım olarak öne çıkıyor. Intertech’in yeni binasının temel atma töreni, 23 Şubat 2015 tarihinde Intertech Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Ateş ve Genel Müdürü Ömer Uyar’ın ev sahipliğinde Pendik Belediye Başkanı Dr. Kenan Şahin ve Teknopark İstanbul Genel Müdürü Dr. İsmail Arı katılımıyla gerçekleştirildi. Ateş: “Daha büyük başarıları yeni evimizde karşılayacağız” Törende bir konuşma yapan Intertech Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Ateş, iddialı işlere imza atan bir kurum olarak değişimi kendi içlerinde de yoğun şekilde yaşadıklarını vurguladı. Ateş, Intertech’in tüm birimlerini, inovasyon üssü Teknopark İstanbul’da tek çatı altında bir araya getirecek yeni binasının daha ileri teknoloji, ürün ve servisleri hayata geçirmek, müşterilere daha yüksek katma değer sağlamak üzere yeni bir motivasyon sağlayacağını belirtti. Ateş sözlerini şöyle bitirdi: “Intertech olarak kurulduğumuz günden bu yana işimizin odağına ‘müşterilerimizi’, hizmetlerimizin kalbine ‘inovasyonu’ yerleştirdik. Daima “müşteri ne ister?” sorusunu sorduk. Bu ihtiyaçları karşılamak için de kurumsal genlerimizde var alan yenilikçilik tutkumuzu rehber edindik. Bugün itibarıyla, sayıları 850’yi aşan genç, dinamik mühendis kadromuz ile yüzde yüz yerli ürün ve hizmetler geliştiriyoruz. Toplamda 7 ülkede 26’sı banka olmak üzere 43 finansal kuruma müşteri yönetimi, iş süreçleri yönetimi, finansal uygulamalar, iş zekası ve dağıtım kanalları yönetimi alanlarında ürün ve hizmet sunarak önemli bir başarı hikayesine imza atıyoruz.”