Kurumsalda Dell sesleri

0
Dell, Gartner’ın Magic Quadrant ölçümünde Modüler Sunucular kategorisinde lider oldu. Ayrıca Magic Quadrant ölçümünde Veri Merkezi Ağları kategorisinde vizyoner olarak konumlandırıldı. Dell, Gartner tarafından kurumsal ürün klasmanında övgüye değer bulunduğunu duyurdu. BT sektör analisti Gartner, Dell’i 2015 Magic Quandrant ölçümünde Modüler Sunucular kategorisinde lider, aynı ölçümün Veri Merkezi Ağları kategorisinde ise vizyoner olarak konumlandırdı. Firma, Üretici  Derecelendirme raporunda da Dell’e pozitif genel puan verdi. X86 tabanlı sunucuların dünyadaki en büyük üreticilerinden biri olan Dell, Gartner 2015 Modüler Sunucular Magic Quadrant ölçümünde lider olarak konumlandırıldı. Dell PowerEdge FX, blade sunucuların yoğunluk ve verimliliğiyle raf tipi sunucuların sadelik  ve maliyet avantajını bir araya getiriyor. Bu inovasyon sayesinde müşteriler değişen iş yükü taleplerini karşılayabiliyor ve bir yandan da yüksek güvenilirlik, kesintisiz çalışırlık ve hizmet verebilirlik özelliklerinden yararlanıyorlar. Dell PowerEdge FX sunucular dünyanın her yerindeki müşteriler tarafından beğeniliyor. Nitekim son dönemde Asya’daki büyük bir e-ticaret şirketi, FX’leri rakip sunuculara tercih ederek 10 binden fazla sunucu satın aldı. Bir başka örnek de merkezi ABD’de bulunan bir yatırım yönetimi kuruluşu; şirket müşterilerine daha iyi hizmet verebilmek için kullandığı çok yönlü veri analizi ve alım-satım sistemlerini üzerinde çalıştıracağı yüzlerce sunucu talep etti. Gartner’ın Modüler Sunuculare ilişkin Magic Quadrant ölçümü ise Dell’in PowerEdge sunucularda 20. yılını kutladığı dönemde yayımlandı. Şirketi ileriye taşıyan PowerEdge gibi esin kaynağını müşterilerden alan ürünlerle Dell hem ürün satış adedi hem de gelir rakamlarında artış sağlamaya devam ediyor. Gartner’ın yaptığı bir araştırmaya göre Dell halen küresel x86 sunucu piyasasında ikinci sırada yer alıyor.
Dell EMEA Gelişen Pazarlar Bölgesi, Türkiye-Afrika Kurumsal Ürünler Bölgesel Pazarlama Müdürü Tunç Erkan
Dell EMEA Gelişen Pazarlar Bölgesi, Türkiye-Afrika Kurumsal Ürünler Bölgesel Pazarlama Müdürü Tunç Erkan
Açık Ağlar, Dell’in ağ uygulamaları stratejisinin belkemiğini oluşturuyor. Şirket modern ağlara dönüşümü destekliyor: Kurumların farklı kısımları için ağ anahtarlarıyla birlikte son teknolojili hizmetler sunuyor. Bu sayede işletmeler hem giderek artan bant genişliği taleplerine yanıt verebiliyor, hem de ölçeklendirilebilirlik ve ağ yönetimi alanlarında zorlukların üstesinden gelebiliyorlar. Dell Türkiye ve Afrika Bölgesi (EM-EMEA) Kurumsal Ürünler Pazarlama Müdürü Tunç Erkan bu konuda şunları söyledi: “Gartner gibi saygın bir firmanın bizi övgüye değer bulması,  geleceğin veri merkezlerini anlıyor olduğumuzu doğrulamakta.”

Ürün kişiselleştirmede 3DVIA Make dönemi

0
3dp_3dvia_goldrings-e1428674660216Dünyanın en büyük yazılım şirketlerinden biri olan 3DEXPERIENCE Şirketi Dassault Systèmes, perakende sektörüne yönelik “3DVIA Make” isimli yeni çözümünü tanıttı. Bu yeni çözüm; devasa stok ve uzun gerçekleştirme süreçleri olmaksızın; perakendecilere müşteriye özel ürünler sunmalarını sağlayacak. 3DVIA Make ile perakendeciler artık, müşteri ürünleri için müşteri, perakendeci ve markanın yararlanacağı kişiselleştirme olanaklarını yakalayabilecek. 3DVIA Make ile, perakendeci veya marka internet siteleri içinden, ürünler her bir müşterinin isteğine göre kapsamlı olarak kişiselleştirilebiliyor. Geniş bir ürün stokuna sahip olma ihtiyacı ortadan kaldırılarak siparişler, istendiğinde bir 3D baskı hizmeti sağlayıcı veya yerel ofis tarafından tamamlanabiliyor. Örneğin, bir müşteri bir perakende internet sitesini veya e-mağazayı ziyaret edebilir ve pek çok malzeme, renk, şekil ve tasarım arasından seçim yaparak kişiselleştirilmiş bir ürün yaratabiliyor. Müşteri, seçili ürünü satın almadan önce 360 derecelik bir görüş açısıyla değerlendirebiliyor. Tamamen kişiselleştirilmiş benzersiz bir ürün siparişi izleyen bir kaç gün içinde 3D yazıcı kullanılarak basılıp gönderilebiliyor. Dassault Systèmes’ 3DEXPERIENCE platformu üzerinde çalışan 3DVIA Make uygulamasının ilk hedefi kuyumculuk, oyuncak ve aksesuar alanları olacak. Ürünün maliyeti minimum ve gerçekleşen işlemler tarafından belirlenen bir gelir paylaşımı modeline dayanıyor. Dassault Systèmes 3DVIA CEO’su Vincent Picou şunları söyledi: “Bu çözüm ticari kurumların internet sitelerine entegre ederek müşterilerine sanal tasarım deneyimi sağlamalarına olanak sağlayan ilk 3D çözüm. 3DVIA Make, 3D teknolojisini tüketici pazarına taşırken önümüzdeki yıllarda bazı perakende alanlarında devrim yapma potansiyelini taşıyor.”

Garanti’den yeni proje

0
Garanti Bankası, finans dünyasına yenilikçi çözümlerin geliştirilmesi ve bu alanda iş fikirlerinin hayat bulmasının amaçlandığı “Finansal Teknoloji Hızlandırma Programı”’nı başlatıyor. Program, Türkiye’nin öncü iş geliştirme ve hızlandırma merkezi olan Girişim Fabrikası işbirliğinde yürütülecek. Programa katılmak isteyen yenilikçi fikir veya iş modeli sahipleri 19 Temmuz 2015 tarihine kadar http://www.girisimfabrikasi.com/garanti adresinden başvurularını yapabilecek. Programın 5 haftalık ilk fazı boyunca katılımcılar, Girişim Fabrikası’nın, stratejiden tasarıma  pek çok konuyu kapsayan iş geliştirme eğitimleriyle ürünlerine yön verebilecek. Buna ek olarak Garanti Bankası’ndan uzman kişilerin katılacağı mentorluk görüşmelerinden de faydalanabilecekler. İlk faz sonunda uygun görülen katılımcılar, projelerini Garanti Bankası’nın üst düzey yöneticilerine sunacak ve işbirliği fırsatlarını değerlendirme imkanı bulacaklar. Bu aşamada ikinci faza geçmeye hak kazanan  projelere Girişim Fabrikası 3 ay süreyle ofis alanı sağlayacak. Katılımcılar program sonunda vardıkları son noktayı, Girişim Fabrikası tarafından yapılan Demo Günü’nde yatırımcılara ve kurumsal şirketlerdeki iş geliştirme yöneticilerine sunacaklar.
Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Didem Dinçer Başer
Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Didem Dinçer Başer
Konuyla ilgili bilgi veren Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Didem Dinçer Başer, “Garanti Bankası olarak, finans alanında yeni işler geliştirenleri desteklemenin ve onlarla  güç birliği oluşturmanın gerekliliğine inanıyoruz. Bu programda İnovasyon alanlarımızı çeşitlendirmek ve çalışmalarımıza hız kazandırmak amacıyla kurum dışındaki kaynaklardan beslenmeyi ve programa katılan iş fikirlerine yön vererek doğru müşterilere ulaşmalarına destek vermeyi amaçlıyoruz. Karşılıklı fayda sağlamayı amaçladığımız bu programda, proje ortaklıkları kurulmasına fırsat yaratacağız. Finansal teknolojiler konusunda ülkemizi daha da ileri taşıyacak benzer çalışmaların artmasını diliyor, Garanti olarak sektörün geleceğini bugünden düşünen iş insanlarının yanında olmaktan mutluluk duyuyoruz” dedi. Bu işbirliği kapsamında finans sektöründe çok önemli fikirlerin hayat bulunacağına inandığını belirten Girişim Fabrikası Kurucu Direktörü İhsan Elgin ise “Girişim Fabrikası olarak bugüne kadar parlak 120’ye yakın tekno-girişim fikrine destek olduk ve ekonomiye kazandırdık. Eğitim verdiğimiz girişimcilerimizin yüksek katma değer yaratan başarı hikayelerini gururla takip ediyoruz. Garanti Bankası ile hayata geçireceğimiz ” Finansal Teknolojiler Hızlandırma Programı” ile de finans sektörüne değer katacak, yön verecek, fark yaratacak ve 10 inovatif fikrin hayata geçmesine olanak tanıyacağız.” şeklinde konuştu. 10 Ağustos-11 Eylül 2015 tarihleri arasında 5 hafta olarak gerçekleşecek programa katılmak isteyen yenilikçi finansal fikir veya iş modeli sahiplerinin, detaylı bilgi ve başvuru için www.girisimfabrikasi.com/garanti adresini 19 Temmuz’a kadar ziyaret etmeleri gerekiyor.

ETİ’de METRIC ve SAP BPC dönemi başlıyor

0
metricYaklaşık 5750 çalışanı ve 8 üretim tesisinde, yurt içine dağılmış 180 distribütör ve 23 dağıtım merkezi ile 180.000 noktaya ulaşan, 2014 yılı itibariyle 1 milyar doları aşan cirosuyla Türkiye’nin önde gelen gıda markası Eti Gıda, bütçe planlama ve konsolidasyon yönetimi için METRIC’in danışmanlığında SAP BPC sistemine geçti. Daha önce bütçe sürecinde veri tanımlamaya yüzde 70, analize yüzde 15, karar verme ve yürütmeye ise zamanın yüzde 15’ini ayıran şirket, SAP BPC altyapısı sonrası ayırdığı zamanı veri tanımlama ve analiz için 15’e düşürürken karar verme ve yürütme için yüzde 70’e çıkarttı. Böylece şirket karar verme ve yürütmeye daha fazla zaman ayırırken farklı senaryo çalışmalarının hızlı bir şekilde gerçekleştirilmesi sayesinde üst yönetimin ve karar vericilerin en doğru çözüme ulaşması da sağlandı. Ana aşamaları kavramsal tasarım, geliştirme, test, canlı kullanım ve destek olarak belirlenen projeye canlı geçiş 6 ay içerisinde tamamlandı. ETİ’nin daha önce kullandığı çözümde Kurumsal Kaynak Planlama (ERP) ile entegrasyon olmadığından her defasında yeniden veri tanımlanması yapılıyor, bütçenin farklı sistemlerde olması zorluklar yaratıyor ve senaryo çalışmaları oldukça uzun zaman alıyordu. Tüm bütçe süreçlerini tek bir platformda bir araya getiren çözüm ETİ’nin SAP BPC projesindeki önceliği tüm bütçe süreci için merkezi, tek bir platform kullanmak, değişen pazar koşullarına göre hızlı simülasyon yapabilmek, yüksek performanslı raporlama kabiliyeti kazanmak ve iş süreçlerine ve operasyonel sistemlere entegre bir sistem kurgulamak oldu. SAP BPC sistemini ve METRIC’i tercih eden ETİ, merkezi bütçe ve planlama aracı kullanmaya başladı, izlenebilir ve denetlenebilir bir bütçe süreci yönetimine sahip oldu, hızlı ve değişen koşullara göre daha sık tahmin yapma yeteneği kazandı, fiili sistemler ile entegrasyondan dolayı otomatik fiili veri güncelleme sağladı, plan-fiili ve plan-fiili-tahmin karşılaştırmalarını yapabilir hale geldi. METRIC’in danışmanlığında hayata geçirdiği proje ile ETİ; ayrıca satış, üretim, satın alma, yatırım, insan kaynakları ve gider bütçe planlama süreçlerini daha kolay takip edebilir duruma gelirken ilgili süreçler neticesinde üretim maliyeti, karlılık, P&L ve bilanço ile ilgili rakamlar da rahatlıkla izlenebilir oldu. ETİ: “Çözümsüz konu bırakmayan METRIC’i seçtik” ETİ Gıda Bilgi Teknolojileri ve Sistem Geliştirme Müdürü Hakan Bulur, neden METRIC’i tercih ettiklerini şöyle anlattı: “Modüler yapıya sahip olması nedeniyle fazlı geçişe izin vermesi, modüller arası doğal entegrasyon, standart yapısında en iyi çözüm önerilerini de içeren birden çok süreç çözümünü barındırması, süreçlerimiz ve gelişim noktalarının çoğunu mevcut çözüm önerileriyle karşılaması ve global düzeyde bir destek ağının olması SAP’ı tercih etmemizin temel nedenleri oldu. METRIC; proje yönetim tarzı, çeşitli çözüm alternatifleri üreterek çözümsüz konu bırakmaması ve teknik anlamdaki yeterliliği ile projeye önemli katkılar sağladı. Çözüm yöntemi, projeye yaklaşım tarzı ve geçmiş proje deneyimimiz nedeniyle METRIC ile projeyi gerçekleştirme kararı aldık.” METRIC Yönetici Ortağı Barış Çekiç, ETİ Gıda’ya verdikleri hizmetin kapsamını şöyle özetliyor: “ETİ, Türkiye’nin önde gelen gıda şirketlerinden birisi. Biz de böyle bir şirkete kurumsal performans yönetimi konusunda destek vermekten dolayı mutluluk duyuyoruz. İşbirliğimizin başından beri ETİ Gıda ekibiyle uyumlu bir çalışmamız oldu. Çalışmamızın başında bütçe planlama ve konsolidasyon yönetimi ile ilgili yardım almak istediklerini bize bildirdiler. Biz de kendi ihtiyaçlarını analiz ederek şirketin özel ihtiyaçlarına en uygun çözümleri onlara sunmak için çalıştık. Projenin hayata geçirilmesi ardından, zaman tasarrufu ve yetkinlik kazanımı gibi sonuçlar elde ettiklerini ve bütçe planlama süreçlerini daha kolay takip edebilir duruma geldiklerini belirtmeleri bizim açımızdan da son derece olumlu sonuçlar oldu.” 1961 yılında Eskişehir’de kurulan; bisküvi, gofret, kek, kraker, çikolata ve bar üretimi yapan Eti Gıda, Türkiye’nin önde gelen şirketlerinden biri olup 2014 yılı itibariyle 1 milyar doları aşan cirosuyla öne çıkıyor.

UBER, İstanbul’da tekne hizmetine başladı!

0
BR-621 uberBOAT Launch in Istanbul-turkish [Recovered]Teknoloji firması UBER, İstanbul için sunduğu güvenli ve konforlu ulaşım alternatiflerine bir yenisini daha ekledi. Yeni hizmeti UberTEKNE ile Boğaz’da kullanımı kolay, hızlı ve keyifli ulaşım mümkün olacak. UBER, İstanbul Boğazı’ndan özel sürat teknesi çağırabilmek için lüks deniz taşımacılığı firması Navette – Tezman Holding işbirliği yaparak UberTEKNE servisini başlattı. İstanbul’da UberTEKNE’yi ilk olarak yazar, sunucu, Wellness Eğitmeni Ece Vahapoğlu ve gazeteci, yazar Onur Baştürk deneyerek, UberTekne’nin Rider zero’su oldular. UBER uygulaması üzerinden çağırdıkları teknelere binip, Boğaz’ın eşssiz manzarası eşliğinde trafiğe takılmadan, istedikleri yere ulaştılar. UBER uygulamasının içine dahil olan UberTEKNE, diğer Uber hizmetleri gibi kullanılacak ve mesafeye göre ücretlendirilecek. 7-10 kişi kapasiteli teknelerle verilecek hizmet için yaklaşık Bebek-Kandilli arası 50-60 TL, Ortaköy-Kuzguncuk 50-60 TL, Çırağan-Ataköy 390-410 TL talep edilecek. Kullanıcılar, diğer Uber hizmetlerinde olduğu gibi ücret bölüş seçeneği ile tek bir tuşla bu bedeli aralarında paylaşabilecek. UBER, zaman içerisinde UberTEKNE sistemindeki sayısını artırmayı hedefliyor. UBER’in İstanbul’da faaliyetlerine başladığı 2014 yazından bu yana amacının, şehri daha ulaşılabilir kılmak olduğunu belirten Uber Uluslararası Genişlemeden Sorumlu Direktörü Lokman Kuriş, “İki kıtayı birleştiren İstanbul’da, birinci yıldönümümüzü kutlamak ve yazı daha keyifli hale getirmek için UberTEKNE hizmetini başlattık. Kullanıcılarımızın rahat ve konforlu seyahat seçenekleriyle istedikleri noktaya sorunsuz ulaşmasını amaçlıyoruz. Hedefimiz, sunduğumuz yenilikçi hizmetlerle UBER’i yaygınlaştırmak” dedi.

E-tebligat dönemi başlıyor

0
KEPAdalet Bakanlığı tarafından yapılan duyuruyla; anonim, limitet ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlere tebligatın elektronik yolla yapılması zorunlu hale geliyor. Gerçek ve diğer tüzel kişiler ise e-tebligattan isteğe bağlı olarak yararlanabilecek. Böylece çoğu kez haftaları bulan tebligat süreleri saniyeler mertebesinde gerçekleşecek. E-tebligat uygulaması sayesinde kâğıt, postalama, işçilik, lojistik işgücü ve saklama gibi maliyetlerde kayda değer oranlarda tasarruf sağlanılacak. Saniyeler içinde tebligat yapılabilecek Eski sistemde haftaları bulan tebligat süreleri yerine saniyeler içinde tebligat yapılabilecek. İlgili yere ulaştığına dair delil okunabilecek. Dolayısıyla e-tebligat ile çok daha hızlı bir sisteme geçilmiş olacak. Aynı zamanda maliyet olarak %50’yi aşan oranda avantaj sağlayan KEP sistemi, kâğıt israfını engelleyeceği için de doğayla dost bir çözüm. Yükümlülerin e-tebligat alabilmeleri ve gönderebilmeleri için KEP adresi edinmeleri gerekiyor. KEP sistemi; resmi, hukuki ve ticari yazışmaların ve e-belge paylaşımlarının yasal geçerli, güvenli şekilde zamandan ve mekândan bağımsız olarak her an ve her yerden yapılabilmesini mümkün kılıyor. Yargı süreci hızlanacak, davalar daha kısa sürede sonuçlanacak KEP üzerinden birçok belgenin kolay, hızlı, düşük maliyetle gönderilip alınabildiğine değinen TÜRKKEP Genel Müdürü Yüksel Samast, “E-tebligat uygulaması, garantili, kesin teslim olanağı sunan KEP sistemi ile yargı sürecini hızlandırarak davaların daha kısa sürmesini sağlayacak. Ayrıca hak kayıplarının önemli oranda azalmasına katkı sunarak tebligat çıkaran merciler ve çok fazla sayıda tebligat alan kurumlar için kâğıt, postalama, işçilik, saklama gibi maliyetlerde yüksek oranda tasarruf sağlayacak.” dedi. Samast, KEP sisteminin kurumlar ve bireyler açısından zaman, maliyet, insan gücü vb. birçok açıdan ekonomik fayda sunduğunu ve işlemlerin hızlı ve kolay yapılmasına imkân sağlamasının yanı sıra çevrenin korunmasına da büyük katkı sağladığını belirtti. Türkiye’nin önde gelen güven kurumu TÜRKKEP olarak KEP, E-Fatura, E-Defter, E-İmza, E-Tebligat ve E-Arşiv Fatura hizmetleri ile e-dönüşüme öncülük etmeye devam edeceklerini aktardı. Alıcı ve gönderici kimliği için e-imza şart KEP sisteminde kullanıcı olan özel veya tüzel kişilerin gönderi yapabilmeleri, gelen tebligatlara aynı yolla cevap yazabilmeleri için e-imza kullanmaları gerekiyor. KEP sisteminde hiçbir KEP iletisi e-imza olmaksızın gönderilemiyor. Alıcı ve gönderici kimliğinin tanımlanabilmesi için KEP sisteminde e-imza kullanılması gerekiyor.

Yılbaşında e-Dönüşüm talebi 2,5 katına çıkıyor

0
FIT+Solutions+CTO%27su+Koray+Gultekin+Bahar_1Buna göre yıllık geliri 10 milyon TL ve üzerindeki vergi mükelleflerinin tamamına e-Fatura ve e-Defter kullanım zorunluluğu getiriliyor. Yılsonuna kadar 30 bin yeni mükellef e-Fatura ve e-Defter kullanmaya başlayacak. e-Dönüşüm’ün Türkiye’deki lideri FIT Solutions sektöre yeni girecek bu mükelleflerin tüm ihtiyaçlarını karşılamaya hazır bir yapı sunuyor. FIT Solutions CTO’su Koray Gültekin Bahar konu hakkında “2016 Ocak ayı itibariyle Türkiye’de toplam 50 bin şirket e-Defter ve e-Fatura kullanıyor olacak. Bugün 20 bin mükellef 10 milyon e-Fatura üretiyorlar ve 6 milyonu FIT Solutions tarafından yönetiliyor. 2016 Ocak ayında fatura sayısının 25 milyona çıkması bekleniyor. FIT Solutions olarak 40 farklı muhasebe sistemi ile entegre çalışmamızın yanında, ING Bank ile ilk özel entegratör banka sistemini kurduk. Ayrıca Turkcell ile de iş ortaklığımız sayesinde bulut e-Defter hizmeti veriyoruz. Buna ek olarak zorunlu olan e-Fatura ve e-Defter’e ek olarak e-İmza ve KEP dahil paketler sunabiliyoruz” diyerek açıklama yaptı. Kapınıza kadar gelen e-Dönüşüm hizmeti FIT Solutions Kayseri, Bursa, İzmir, Antalya, Ankara, Adana, İstanbul Avrupa ve İstanbul Anadolu bölgelerindeki danışmanları ile şirketlerin e-Dönüşüm ihtiyaçlarını doğrudan şirketlere giderek belirleyebiliyor. Ayda 100 TL’den başlayan fiyatlarla şirketlerin e-Fatura ve e-Defter geçişlerini, bir gün içerisinde sorunsuzca hallediyor. e-Fatura ve e-Defter haricindeki tüm çözümler ise e-Dönüşüm paketi içerisinde müşteriye sunuluyor. Koray Gültekin Bahar verdikleri hizmetler hakkında: “Kullanım ihtiyacının büyümesi ve küçülmesi durumunda veri kaybı olmayan en güvenli çözümleri sunuyoruz. Bizi kullanan müşterilerimiz bundan sonra gelecek tüm regülasyonlara karşı  bir adım önde başlıyor. Çünkü biz regülasyonlara geldikten sonra değil gelmeden adapte oluyoruz. e-Mutabakat, e-Denetim, e-Ödeme gibi katma değerli diğer çözümlerimizle de müşterilerin gelecek ihtiyacına şimdiden hazır durumdayız” dedi. Eğitim ve seminerler ile yeni mükelleflere e-Dönüşüm desteği FIT Solutions, bu yıl gelecek olan yeni 30.000 mükellefin eğitilmesi ve bilinçlendirilmesi için aktif olarak eğitim ve seminerler de düzenliyor. SMMM’ler (Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler) ile yakından çalışan FIT Solutions, şirketleri e-Dönüşüm ile elde edilecek ekonomik, çevresel ve katma değerli faydalar konusunda bilgilendiriyor. Örneğin FIT e-Fatura Hizmeti sayesinde birim başı ortalama 6 TL olan kağıt fatura maliyetleri, elektronik faturada 2 kuruşa (0,2 TL) kadar düşüyor. 2010 yılından beridir elektronik ortamda hazırlanan milyonlarca fatura sayesinde gereksiz ağaç kesimi engellenmiş oluyor ve şirketlerin karbon ayak izi azaltılıyor.

All flash sistemleri şirketlerin ilk tercihi olacak

0
imagegenNetApp, all-flash depolama ürünleri yelpazesini, kurumlar için geliştirdiği ve tanıtımını yaptığı yeni modeller ile genişletti. All Flash FAS (AFF) 8000 serisi yeni modeller birinci sınıf performansı ile endüstrinin en iyi veri yönetimini tek bir çözümde bir araya getiriyor. Bu yeni modeller flash performansını ve verimliliğini artıran Data ONTAP FlashEssentials yeniliklerini de içeriyor. All-flash depolama teknolojisi, uygulama performansını artırarak ve sunucu verimliliğini geliştirerek şirketlerin iş süreçlerini ciddi şekilde değiştiriyor. Ancak bugün piyasadaki diğer all-flash çözümlerinde; kurumlar için uygulama entegrasyonu, yerleşik veri koruması ve bulut ile entegrasyon gibi çekirdek öneme sahip özellikler bulunmuyor. AFF8000 serisi ise all-flash sistemlerini kurumların gelişimi için hazır hale getirecek yararlar sunuyor. Eskiyen verileri kusursuz bir şekilde flash üzerinden disk ve buluta taşıyabilen NetApp, müşterilerin yatırım karlılığını da artırıyor. Pazar araştırma şirketi IDC’nin Depolama Uygulamaları Araştırma Müdürü Eric Burgener konuyla ilgili yaptığı yorumda, “Flash teknolojisini kullanan kurum sayısı arttıkça,  flash ile optimize edilmiş, ölçeklenebilir ve tamamlanmış zengin verilere sahip platformlar kurumsal depolama alanında yapılacak alımlarda anahtar kriter olacak. Flash kullanmanın toplam mülkiyet maliyeti ile ilgili sunduğu yarardan faydalanmak isteyen girişimciler, bu çözümlerin karma iş yükü yoğunluğunu uygun şekilde kontrol edebileceğini de bilmeli. Yüksek flash optimizasyonu yapılmış güçlü platform portföyleri olan NetApp gibi şirketler alıcıların ihtiyaçlarını karşılamaları için seçenekler sunuyor. Dört AFF8000 modeli; bağımsız sistemler veya FlexPod birleşik altyapı çözümleri içerisinde satın alınabiliyor. NetApp ya da ortakları tarafından sunulan Profesyonel Hizmetler, kullanıcılara iş yüklerine en iyi şekilde uyan all-flash sistemlerini belirmelerinde yardımcı oluyor. NetApp açıklamasında ayrıca AFF8000 serisi için yeni kurulum ve uzatılmış destek seçeneklerini de duyurdu. Müşteriler yeni sistemleri  30.000 dolardan başlayan fiyatlarla satın alabilecek. Riskten uzak seçenekler ile müşteriler NetApp ya da ortakları üzerinden NetApp’ın all-flash çözümlerini deneme imkanı da bulacak. NetApp Ürün ve Çözüm Pazarlamasından Sorumlu Başkan Yardımcısı Lee Caswell ise açıklamasında, “AFF8000 serisi yüksek performanslı flash depolama sistemini ana akıma dönüştürmek için üretildi. Verilerin flash üzerinden disk ve buluta taşınmasına verdiğimiz destek ve kurumlara yönelik komple çözümler ile müşterilerimizin daha iyi uzun vadeli sonuçlara ulaşmasına yardım ediyoruz” dedi.

Askerlere sanal gerçeklik eğitimi

0
abfdDünya nefesini tutmuş, sanal gerçeklik gözlüklerinin yaygınlaşmasıyla yaşayacakları yeni deneyimi beklerken, ABD ordusu daha hızlı davrandı ve ağır ateş altında, çatışma bölgesinde görev yapacak kritik askeri personelini, sanal gerçeklik gözlükleriyle eğitmeye başladı. Sanal gerçeklik gözlükleri, Facebook’un Oculus Rift’i milyar dolarlar ödeyerek satın almasıyla gündeme taşınmış ve teknoloji şirketlerinin yakın gelecek için sanal gerçeklik uygulamalarını ön plana çıkarma hazırlıkları ortaya çıkmıştı. Şimdi HTC/Valve, Facebook/Oculus Rift, Sony/Playstation, Microsoft/Hololens, Google ve Samsung, geliştirdikleri sanal gerçeklik gözlükleriyle büyük bir rekabete hazırlanıyorlar. Özellikle video oyunları bu alanda ön plana çıksa da, çok sayıda farklı uygulama da sanal gerçekli gözlüklerini günlük hayatın bir parçası yapacak. Elbette sayısız kurum da, ürün ve hizmetlerini sanal gerçeklik uygulaması üzerinden pazarlamak üzere hazırlık yapıyor. Bu yeni mecra için reklam formatları belirleniyor, pazarlama imkanları araştırılıyor ve dünyanın çehresini değiştirecek hazırlıklar yapılıyor. Bu sırada ABD Ordusu’nun da özel bir eğitim merkezinde, sanal gerçeklik gözlüklerini eğitim amacıyla denemeye başladığı ortaya çıktı. İlk aşamada Missouri Gardiyanları’nı, sanal devriyeye çıkaran ve savaş bölgesinde devriye gezmenin detaylarını sanal gerçeklik üzerinden öğreten ABD ordusunun, özel birliklerini de ağır çatışma koşulları hakkında eğitmek ve yeni askerleri savaş ortamına alıştırmak için sanal gerçeklik uygulamalarını kullandığı; benzer şekilde savaş pilotlarının da sanal gerçeklik uygulamalarını yoğun olarak kullandığı biliniyor. Şimdi, ABD Ordusu’nun kullandığı bu teknolojinin sivil hayatta, geniş kitleler tarafından günlük hayatın bir parçası olarak kullanılma zamanı geldi. 2016, sanal gerçeklik yılı olacak gibi görünüyor. Üreticilerin gözlükleri piyasaya sürmesini merakla bekliyoruz.  

SAP Development Center şekilden şekile giriyor

0
01_sap01_9669bTürkiye’nin ve dünyanın çeşitli kentlerinde mimarlık, iç mimarlık ve kentsel tasarım alanlarında çalışmalarını sürdüren MuuM, Kurtköy’deki İstanbul Teknopark yerleşkesi içinde yer alan SAP Development Center’ın iç mekanlarını projelendirdi. Mimar Murat Aksu ve Mimar Umut İyigün ortaklığındaki MuuM için, teknoloji ve yenileşim (inovasyon) alanında çalışan nitelikli beyin gücünün kullanımına yönelik olarak tasarlanan SAP Development Center’ın iç mekanlarında yaratıcı, yenilikçi ve esnek bir atmosfer yaratırken İstanbul’un karakteristik niteliklerini hissettirmek ve SAP’nin kurumsal değerlerini yansıtmak en önemli çıkış noktaları olmuş. Tasarımın ana felsefesini Amerika’daki Silikon Vadisi’nde filizlenen ve çağdaş iş yaşamında önemli unsurlardan biri haline gelmiş “tasarım odaklı düşünme” (design thinking) teması oluştururken kullanıcılarını bitmemişlik hissi ile motive eden bir garaj atmosferi yaratılması hedeflenmiş. Kullanılan tüm mobilyaların mobil olması ve ofisin her gün yeniden biçimlenebilecek esnekliğe sahip olması tasarımın diğer önemli kriterlerinden olmuş. SAP Development Center, temelde alışılmış tekil ve ortak çalışma alanlarından farklı olarak “Meydan” temasıyla düzenlenmiş. açık kafeterya ile tamamlanan büyük bir ortak alanda planlanmış tematik bölümlerin yerel, kültürel ve sosyal dokunuşlar yardımıyla mekanın kimliğini öne çıkarmaları hedeflenmiş. Böylece bu alan, bir yandan farklı sosyalleşme olanakları sunarken, diğer yandan da esnek teknolojik altyapısı sayesinde ortak çalışma alanı olarak kullanılma olanağına sahip olmuş. “Cadde” temasıyla ele alınan uzun koridor alanı, İstanbul’un farklı semtlerindeki caddelerin güncel bir yorumu olarak, samimi bir ortamda çalışma ve iletişim imkanı sunan oturma alanlarından oluşmuş. Aynı zamanda, duvarlarında bulunan artistik İstanbul siluetleriyle İstanbul teması vurgulanmış. “Cadde” üzerinde yeralan odacıklar, İstanbul’un Gezi, Bebek, Maçka gibi simgesel parklarının adları ile tanımlanarak kullanıcıların bir veya iki kişi çalışabileceği özel çalışma ortamları olarak üzere tasarlanmış. Mekanın ana kullanıcıları olan yazılım geliştiricileri için ise İstanbul’un köklü sentlerinden, Beyoğlu, Kadıköy, Balat ve Karaköy‘den adını alan 4 çalışma alanı planlanmış. Tematik tasarımın amacı, farklı çalışma ihtiyaçlarına uygun alternatifler sunmak ve kullanıcıların İstanbul’u simgesel anlamda yaşayarak, yerel değerlerle bağlantı kurabilmelerini sağlamak olmuş. Proje alanı, esnek altyapısı ve hareketli mobilyaları sayesinde kullanıcılara, yaklaşımlarını, stratejilerini ve yöntemlerini her gün en baştan yeniden değerlendirebilme ve düzenleyebilme imkanı sağlayacak bir alan olarak tasarlanmış. Tasarımda, kullanılan malzemeler, gerek SAP’nin gerekse Teknopark’ın sürdürülebilirlik tasarım şartnamelerine uygun olarak geri dönüştürülebilir veya yerel ürünlerden tercih edilmiş. SAP Development Center, yerli ve yabancı girişimcilerin Türkiye’nin teknoloji geliştirme kapasitesine katkıda bulunabilmesi amacı ile Savunma Sanayii Müsteşarlığı ve İstanbul Ticaret Odası ana ortaklığında kurulan bir teknoloji geliştirme bölgesi olan İstanbul Teknopark yerleşkesi içinde yer alıyor. Teknoparklar, bilim ve teknoloji alanlarında araştırma ve geliştirmeyi destekleyen ve nitelikli beyin gücüyle bu oluşumların ekonomik dönüşümüne olanak sağlayan özel planlanmış alanlar olarak biliniyor.

Kişiye özel online matbaa: Matbuu.com

0
Onur+AfsarMatbuu.com CEO’su Onur Afşar, 2011 yılında ülkenin ilk online matbaasına imza atarak yeni nesil matbaaya öncülük ettiklerini belirtti. Başarılarını her geçen gün daha yükseğe taşıdıklarını ifade eden Afşar, uzun işlemler barındıran matbaacılığı kısa süre ve daha az maliyete indirdiklerini kaydetti. Yaklaşık 3,5 yıldan bu yana faaliyet gösteren matbuu.com’un her geçen gün kendini yenilediğinin altını çizen Afşar, “Kendi başına oldukça karmaşık olan matbaacılığı, internet ortamına taşıyan ilk firma olarak, sektörün öncüsü konumundayız. Türkiye’de ilk kez uygulanan W2P (web toprint) sistemiyle hizmet veren matbuu.com ile adeta matbaada dijital devrimi yaptığımızı söyleyebiliriz. Geçtiğimiz aylarda aldığımız ‘Yılın e-ticaret projesi’ ödülü de doğru yolda ilerlediğimizi gösteriyor” dedi. Afşar, matbuu.com ile tüm baskı işlemlerine en uygun fiyatla kaliteden ödün vermeden ulaşılabileceğini söyleyerek şöyle devam etti: “Geliştirdiğimiz teknoloji ile çok daha uygun fiyatlara herkes istediği anda kaliteli baskıya ulaşabiliyor. Türkiye’nin en büyük matbaa tesislerinden birine sahip matbuu.com’ da takvim, broşür, davetiye gibi standart matbaa hizmetlerinin yanında tasarımını kendinizin yapabildiği ürünler de var. Özel günlerde sevdiklerinize kendi tasarımınız olan hediyeler gönderebilir, profesyonel tasarımcımızdan destek alarak çok özel ürünlere imza atabilirsiniz. Evinizden tek tıkla ulaşılabilecek matbuu.com ile artık herkesin bir matbaası oldu.

Huawei’ye 5G ödülü

0
hwaward_001Mobil genişbant ve nesnelerin internetinin büyük bir hızla gelişimi, insanlar ve makineler arası iletişimi artırmasının yanı sıra, dijital dünya ile fiziksel dünyayı da önemli oranda yakınlaştırdı. 2020 yılında ise 5G teknolojisiyle, “her şeyin” birbirine bağlı olduğu teknolojik bir dünyanın varlığı öngörülüyor. 5G standardizasyonunun 2016’da başlaması planlanırken, bu teknoloji şimdiden sık sık gündeme gelmeye devam ediyor. Konuyla ilgili en çok üzerinde durulan bariyer ise 10Gbps çıkış ve 1ms tepki süresi ile 100 milyar bağlantının nasıl optimize edileceği. Huawei, 2/3/4G alanlarındaki benzersiz sektörel deneyimiyle ve dünya lideri 5G araştırmalarıyla, tüm bu bariyerlere yönelik çözümler üzerinde hızla yol alırken, 5G Mobil Dünya Kongresi’nde yapılan değerlendirme kapsamında, endüstrinin ilk 5G ödülünün sahibi oldu. Huawei Kablosuz İletişim Teknolojileri Ürün Grubu Pazarlama Direktörü Chaobin Yang, Huawei adına ödülü kabul ederken şöyle dedi; “5G alanındaki ilk ödülü Huawei’ye sunan değerlendirme kuruluna teşekkürlerimizi sunuyoruz. Bu, Huawei’nin 5G alanında sektöre özel çabalarının önemli bir sonucudur. 2009 yılında 5G araştırmalarına başladığımızda, uçtan uca 5G sistemine yönelik inovasyonun bir parçası olarak hava arayüzlü teknolojiler ile birlikte yeni bir mimarinin ve sektörün en yüksek test standartlarının da temellerini atmıştık. Bu çabamızı sonuna kadar sürdürmeye ve sektöre bu alanda kazanç sağlayacak araştırma ve geliştirme operasyonlarına devam etmeye söz veriyoruz. Huawei, 5G’nin uzun soluklu kullanımındaki bariyerlere yönelik olarak, inovatif çözümler üretmeye devam edecek. Hava arayüzlü teknolojiler, esnek bir şekilde ara taşıyıcı bant genişliğini optimize eden Kurulumsal Dalga Modu (F-OFDM), bağlantı ve çıkış gücünü 3 kata kadar güçlendiren SCMA (Çoklu Aralıklı Kod Erişimi) ve Shannon sınırına erişim sağlayan Polar Kodu, bu gelişime yönelik önemli çalışmalarımız arasında yer alıyor.” Chaobin Yang şöyle devam etti; “Bu yeni teknolojilerin adapte edilmesi ile birlikte, çift anten teknolojileri dâhil edilmeksizin, verimliliğin 3 kat artacağını öngörüyoruz. 2014’ten bu yana Huawei, yaklaşık 6Ghz, 115Gbps ve 10.32Gbps’lik değerlerle, dünyanın en yüksek değerlerdeki çıkış testlerine imza attı. Huawei ayrıca, New York Üniversitesi ve Harvard Üniversitesi gibi dünyanın en önemli akademik kurumlarıyla, 5G raporlama çalışmaları özelinde işbirliğine gitti. Huawei, 5G’nin sektöre tanıtılması konusunda da 5GPPP, IMT2020, 5GIC, 5GMF ve NGMN gibi, bu alandaki birçok önemli organizasyonda, sektörel ortakları ile birlikte önemli roller üstlendi.” Ödül kurulunda yer alan üyelerden biri olan Ovum şirketinin Baş Analisti Dimitris Mavrakis de yaptığı açıklamada; “Huawei, benzersiz AR-GE merkezlerinin de avantajı ile 5G özelinde ciddi bir efor sarf ederek önemli bulgulara imza atıyor. Bu ödül, Huawei’nin tükenmeyen enerjisinin, AR-GE özelindeki inovatif çalışmalarının, iş ortaklarına yönelik standardizasyon çalışmalarının ve bilgi birikiminin bir karşılığıdır” dedi.

Karanlık verilerinizi açığa çıkarmanın 5 yolu

0
big-data-buyuk-veriIDC, ABD’de üretilen, kopyalanan ve tüketilen dijital bitlerin toplam hacminin 2020 itibariyle 6.6 zetabayta ulaşacağını ve yaklaşık olarak her üç yılda bir hacmin iki katına artacağını tahmin ediyor. Bu çok yüksek bir veri miktarı ve maalesef bu verilerin çoğu “karanlıkta” kalmaya devam ediyor. “Karanlık veri” nedir? Gartner karanlık veriyi “organizasyonların normal iş faaliyetleri esnasında topladığı, işlediği ve sakladığı ancak genel olarak başka amaçlar için (örneğin, analiz, iş ilişkileri ve doğrudan paraya çevirmek) kullanamadığı bilgi varlıkları” olarak tanımlıyor. Diğer bir ifadeyle, karanlık veri işinizin değerini artırmak için etkin bir şekilde kullanılmayan ve dolayısıyla saklamak, korumak ve yönetmek için para harcadığınız veridir. Daha da kötüsü, bu veriler işinizi riske atacak içerikleri bile barındırıyor olabilir. CommVault® saklanan içeriği yaşam döngüsü boyunca yönetirken akıllı bir şekilde avantaja dönüştürmeye yarayan yöntemler geliştirdi. Bu belgede, işinize daha fazla değer katmak amacıyla e-posta gibi organizasyonunuzun elinde tuttuğu yapılandırılmamış çok büyük verileri daha iyi aramanıza, kavramanıza ve yönetmenize, bu sayede “karanlık verilerinizi” açığa çıkarmanıza yardımcı olmak için CommVault Simpana® 10 tarafından geliştirilen beş yöntemi bulacaksınız. Depo büyümesini kontrol edin “Karanlık veriyi” kontrol etmenin ilk adımı, bu verinin çok büyük olan hacmini yönetmektir. Compliance, Governance and Oversight Counsel tarafından gerçekleştirilen araştırmaya göre, bir şirketin sakladığı verilerin yüzde 69’u kurum için kesinlikle hiçbir değere sahip değil. O zaman neden saklansın ki? Her şeyi saklamaktan başka hiç bir işe yaramayan eski veri koruma yöntemleri kullanıldığı zamanlarda başka hiç bir seçenek yoktu. Ancak, Simpana yazılımı ile içeriğe dayalı saklama politikaları sadece işiniz için önemli verileri tutmanızı sağladığı için bu politikaları kullanarak fayda görebilirsiniz. Dosya adı, türü, kullanıcı/grup, anahtar kelime, Exchange sınıflandırması, etiketleme vs. gibi kullanıcı tarafından tanımlanmış politikaları uyguladığınızda, arşiviniz sadece iş için değerli olan içerikleri muhafaza etme ve saklama maliyetlerini de yüzde 70 oranına kadar azaltma zekasına sahip olacak. Verileri edge’den buluta kadar bütüncül şekilde yakalayın Karanlık verileri su yüzüne çıkarmanın bir sonraki adımı, arşiv stratejinizin kapsamlı olmasını sağlamaktır. Edge ve mobil cihazlarda üretilen veriler, sanallaştırılmış sunucularda, kurumsal bulutta ve bunların arasındaki her şeyde saklanan bilgiler kadar çok değerli bir içeriği kapsıyor olabilir. Veri zekası çabalarınızın başarıyla sonuçlanması için, verilerinizi üretildiği her yerde topladığınızdan emin olmalısınız. Simpana yazılımı sayesinde bu veriler politikaya dayalı kurallarınızla maliyet, ayak izi, risk ve idari masrafları daha da azaltan detaylı saklama arasında uyum sağlamanıza imkan tanıyan bir arka plan saklama havuzu olan Simpana ContentStore’da saklanıyor. Tüm kurumsal verileriniz ContentStore’da kapsamlı bir şekilde saklanarak, tüm işletmedeki veriler için sadece bir tane tekilleştirilmiş endeks kullanılarak veri yönetimi gerçekleştiriliyor, bu sayede uygulamalar, süreçler ve veri iş akışı daha iyi kontrol edilebilirken daha fazla verimlilik, daha güçlü işbirliği ve daha akıllı karar alma süreçleri için bilgiler parmak ucunuza getiriliyor. Self servis erişim imkanı Organizasyonunuzdaki çalışanlarınız farklı türlerde veriyi değerli buluyor. Satış departmanı üç aylık bazda fiyatlandırma trendi hakkında bilgiye ihtiyaç duyabilirken operasyon departmanınız tesis kullanımı hakkında veriye ulaşmak isteyebilir ve İK ise iş yeri memnuniyeti hakkında ayrıntılara ihtiyaç duyabilir. Bu verilerin tamamı arşivlenmiş bilgilerinizde mevcut ancak aranıp bulunmadığı sürece faydalı değil. BT firmanızda maliyetli bir veri madenciliği ve analiz departmanı kurmak yerine, kullanıcılara ihtiyaç duydukları veri için arama ve değerlendirme yapmasını sağlayan self-servis hizmet sunmak daha kolay olmaz mıydı? Zaten en çok hangi veriye ihtiyaç duyulduğunu bilenler de kullanıcılar değil mi?
“Şirketin saklanan verilerinin yüzde 69’u şirket için kesinlikle değerli değil. -COMLIANCE, GOVERNANCE AND OVERSIGHT COUNSEL (2013)”
Simpana yazılımı, kullanıcılarınızın ihtiyaç duyduğu verileri yardım masasını aramaya ihtiyaç duymaksızın parmak uçlarına ulaştırıyor. Kullanıcılarınız bilgileri kapsamlı Simpana ContentStore’dan doğrudan çekerek hızlı bir şekilde bulabilir, değerlendirebilir ve analiz edebilir. Bu sayede saklanan verilere dönüşümsel bir iş değerlendirmesi yapılarak işyeri verimliliği maksimize edilmiş olur. data-veriVeri yaşam döngüsünü otomatikleştirin Verilerin çok fazla artması ve şirket için değerli olmayan ancak saklanan içerik hacimlerinin genişlemesiyle birlikte, verilerin oluşturulmasından kullanımına kadar geçen bütün yaşam döngüsünün değerlendirilmesi gerekiyor. Savunulabilir içerik silmeye yönelik yönetişim politikalarının belirlenmesi, “karanlık verinin” azaltılmasında önemli bir anahtar olabilir. Simpana yazılımında, tüm bilgi yönetimi döngüsünü düzene koyabilmeniz için bilgiyi sınıflandırmaya, organize etmeye, saklamaya ve silmeye yarayan otomatik politikalar kullanılıyor. Bu özellik sadece kayıt saklama işlemini otomatikleştirmekle kalmıyor aynı zamanda uyum sürecine ve hukuki işlemlere karşı daha fazla hazırlıklı olmanız için verilerinizi daha stratejik yönetiyor. Uyum ve keşif güvencesi Uyum denetimi ve hukuki işlemler hiçbir şirketin karşılaşmak istemediği iki durumdur ama yine de gerçekçi olan her şirket bunlar için hazırlıklı olması gerektiğini bilir. Uyuma ilişkin yasal düzenlemeler her bir sektörü ilgilendirir ve her bir şirket aleyhinde dava açılma riski olduğunu bilir. Bu durumların maliyetini minimize etmenin en iyi yolu, kapsamlı arama ve eKeşif becerileriyle proaktif olmaktan geçiyor. Simpana yazılımı, tepeden tırnağa tüm Elektronik olarak Saklanmış Bilgileri (ESI) işletme çapında arama ve etkin bir şekilde keşfetme imkanı ile maliyetleri ve riskleri azaltmak için tasarlanmıştır. Bunu ise keşfedilen bilginin basit ve savunulabilir olmasını sağlayan tek bir konsol ve sanal ContentStore havuzu sayesinde gerçekleştiriyor.  Hukuk işleri departmanı ve uyum ekibi için bunu daha da kolay hale getirmek üzere Simpana yazılımı Case Manager (Dava Yöneticisi) özelliği ile cihazların, dizüstü bilgisayarların, e-postaların ve dosyaların yasal arşiv ve gözden geçirme kabiliyetlerini gruplandırarak yasal arşivin uygulanmasına ve merkezi yönetimine olanak sağlıyor.
Karanlık veri, organizasyonların normal iş faaliyetleri esnasında topladığı, işlediği ve sakladığı ancak genel olarak başka amaçlar için (örneğin, analiz, iş ilişkileri ve doğrudan paraya çevirmek) kullanamadığı bilgi varlıklarıdır” -GARTNER INC. INNOVATION INSIGHT: FILE ANALYSIS INNOVATION DELIVERS AN UNDERSTANDING OF UNSTRUCTURED DARK DATA, ALAN DAYLEY, MART 2013
İşinizi dönüştürmek için ihtiyaç duyduğunuz zeka, verileri sadece arşivleyerek elde edilemez. “Karanlık verileri” gerçek manada açığa çıkarmak için, zekası olan bir arşive ihtiyacınız var. Depo büyümesini yönetecek, verileri kapsamlı bir şekilde yakalayacak ve kullanıcılara basit bir self-servis erişim sağlayacak olan ise bu zekadır. Tüm bunlar olurken, daha düşük uyum ve dava riski ve maliyeti için bu veriler yaşam döngüsü boyunca yönetilecek. Şirketinizi “karanlık veri çağında” tutmayın, akıllı arşiviniz için Simpana yazılımını değerlendirin ve kurumsal verilerinizin gerçek değerini ortaya çıkarın.

Bilim dünyasının kalbi İstanbul’da atacak

0
1435206536_ISSI_2015Bu yıl 15.’si düzenlenen International Society for Scientometrics and Informetrics  – ISSI (Uluslararası Bilimmetri ve Enformasyon Birliği) 2015 Konferansı, Boğaziçi Üniversitesi, TÜBİTAK ULAKBİM, Hacettepe Üniversitesi ve ISSI işbirliği ile 29 Haziran – 03 Temmuz tarihleri arasında, Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall’de gerçekleştirilecek. Konferans kapsamında ayrıca 10 yılda hazırlanmış 100 bilim haritasından oluşan Places & Spaces sergisi gezilebilecek. Bilimsel araştırma ve değerlendirme yöntemlerindeki son eğilimler alanlarında dünyaca saygın isimlerle ISSI 2015 Konferansı’nda tartışmaya açılacak. 45 ülkeden 250 üzerinde katılımcının yer alacağı konferansa Avrupa, Kuzey ve Güney Amerika, Asya, Afrika ve Avusturalya’nın yanı sıra Çin’den yüksek bir katılım bekleniyor. Dünyaca ünlü bilim insanları Boğaziçi’nde Society for Scientometrics and Informetrics  – ISSI (Uluslararası Bilimmetri ve Enformasyon Birliği) 2015 Konferansı’nda bu sene ana tema ‘’Scientometrics’ in Geleceği’’ olarak belirlendi. Akademik ve bilimsel yayınların ölçüm ve değerlendirilmesinde kullanılan araç ve metotların sosyal ve toplumsal boyutlarıyla ele alınacağı konferansın misafir konuşmacıları arasında, Amsterdam Üniversitesi’nde Bilim ve Teknolojide İletişim ve Inovasyon alanında çalışmalar yapan, Thomson Reuters’in hakkında en çok alıntı yapılan bilim insanları listesinde yer alan sosyolog ve sibernetikçi Loet Leydesdorff ve SciTech Strategies Başkanı Kevin W. Boyack yer alıyor. Webometrics’i bulan Mike Thelwall’a ISSI 2015’te ödül Konferans kapsamında ISSI 2015 ‘’Derek de Solla Price Ödülü’’,  bilimsel gelişmeleri sadece bilim insanlarının kullandığı geleneksel yollarla değil, Internet üzerinden toplanan veriler ile değerlendirme metodu olan Webometrics’i bulan araştırmacı Mike Thelwall’a verilecek. Konferansın Düzenleme Kurulu’nda Yrd. Doç. Dr. Albert Ali Salah (Boğaziçi Üniversitesi), Prof. Dr. Yaşar Tonta (Hacettepe Üniversitesi) ve M. Mirat Satoğlu (TÜBİTAK Ulakbim) bulunuyor. İki yılda bir gerçekleştirilen ve dünyada bu konuda çalışan bütün önemli araştırmacıları buluşturan ISSI2015’te bu yıl geniş bir konu yelpazesi yer alıyor. Konferansta ele alınacak başlıca konular arasında, Science Citation Index ve Scopus gibi bilimsel endeksler, araştırmacıların ve üniversitelerin bilimsel üretimlerini sayısallaştıran ve sıralayan yaklaşımlar, patent veri tabanları üzerinde yürütülen ve ülkelerin araştırma politikalarına yön veren çalışmalar, intihal ve etik-dışı davranışların sosyal ağ ve metin analiz yöntemleri ile ortaya çıkartılması, bilimsel çalışmaların hangi problemlerde yoğunlaşıp nereleri ihmal ettiğine dair analizler bulunuyor. Konferansta ayrıca bilimsel, yayın endeksleri, bu endekslerin hazırlanması ve güncellenmesinde kullanılan kriterler ve üniversite sıralamaları gibi konular da uzmanlarca ele alınacak. Türkiye’de bilim ve inovasyona yön veren kurumlar katılıyor Türkiye’de endeksleme ve sıralama çalışmaları yürüten; bu çerçevede bilim ve inovasyon politikalarının belirlenmesinde önemli rol oynayan TÜBİTAK ULAKBIM, Hacettepe Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü ve ODTÜ’de kurulmuş olan URAP (University Ranking by Academic Performance) gibi kurumlardan temsilciler de bu konferansta Türkiye’deki bilimsel yayınlara yönelik yürütülen çalışmaları paylaşacaklar. 10 Yılda 100 Bilim Haritası Sergisi; Places&Spaces Konferans sırasında 10 yıllık bir sürede hazırlanmış 100 bilim haritasından oluşan Places & Spaces: Mapping Science Sergisi 29 Haziran – 3 Temmuz tarihleri arasında Albert Long Hall’da gezilebilecek. Bilim haritaları büyük miktarda verinin görselleştirilmesini sağlayarak verideki grupları, trendleri, beklenmeyen durumları gözlemlemeyi sağlamaları açısından son derece önemli çalışmalar. Places & Spaces: Mapping Science Sergisi bir yandan veri görselleştirme tekniklerini tanıtırken, diğer yandan eğitimde, bilimde ve pratik konularda bilim haritalarının kullanımlarını göstererek bilimsel araştırmaları büyük ölçekte izleme olanağını herkese sağlamayı başarıyor. İlgilenen herkese açık ve ücretsiz olan serginin küratörlüğünü Indiana Üniversitesi’nden Atlas of Science, Visual Insights ve Atlas of Knowledge kitaplarının yazarı Dr. Katy Börner üstleniyor. Dr. Katy Börner ayrıca 29 Haziran günü 14:30 – 15:30 saatleri arasında Rektörlük Konferans Salonu’nda “Maps of Science: Drawing Actionable Insights from Science and Technology Data” başlıklı, yine dileyen herkesin katılımına açık bir konuşma yapacak.

Cryptolocker’a Trend Micro dur diyecek

0
Veri güvenliği alanında Türkiye’de 2014 yılından beri Cryptolocker başta olmak üzere birçok fidye yazılım saldırısında ciddi oranda artış yaşanıyor. Bireysel kullanıcılardan büyük orta ve küçük ölçekli şirketlere kadar birçok kurum da bu saldırılardan ciddi oranda etkileniyor. Bu saldırılar öyle bir hale geldi ki, Türkiye 2015’in ilk üç ayında en çok fidye yazılım saldırısına uğrayan dünyadaki dördüncü ülke oldu. Kullanıcıların bilgisayarlarını ve dosyalarını kilitleyerek belli bir para ödenmesi durumunda açılacağını vaat eden fidye yazılım tehditleri gün geçtikçe gelişiyor ve değişiyor. İnternet ve veri güvenliğinde dünyaca çapında çözüm sağlayıcı Trend Micro, Cryptolocker gibi fidye yazılımları başta olmak üzere birçok veri güvenliği tehdidine karşı yeni nesil çözümler sunuyor. Özellikle işletmelere yönelik Trend Micro OfficeScan ile kötü amaçlı yazılımlara karşı önde gelen koruma sağlıyor. Bunun yanında bulut tabanlı küresel tehdit istihbaratı sayesinde hem fiziksel, hem de sanal uç noktaları tehditlere karşı anında koruma sunuyor.
Trend Micro Akdeniz Ülkeleri Genel Müdürü Yakup Börekcioğlu
Trend Micro Akdeniz Ülkeleri Genel Müdürü Yakup Börekcioğlu
Tehditlere yönelik esnek güvenlik çözümleri Trend Micro Akdeniz Ülkeleri Genel Müdürü Yakup Börekcioğlu konuyla ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Trend Micro OfficeScan, isteğe bağlı modülleri ile veri kaybını önleme, sanal masaüstü altyapısı ve Mac koruması özelliklerinin anında dağıtılabilmesini sağlıyor. OfficeScan tehditlere karşı korumanızı daha da geliştirecek olan uygulama kontrolü, zayıflık koruması, mobil güvenlik ve uç nokta şifrelemesi gibi proaktif güvenlik teknolojileri ile birlikte çalışıyor.” Trend Micro OfficeScan, dosya sunucuları, bilgisayarlar, dizüstü bilgisayarlar ve sanallaştırılmış masaüstü bilgisayarlar için veri kaybı ve hırsızlığa karşı koruma sağlamanın yanında kaynak kullanımını azaltarak performans artırımı da sağlıyor. Kurumsal ağdaki ve kurumsal ağ dışındaki uç noktaları virüslere, Truva atlarına, solucanlara, casus yazılımlara karşı koruma sağlıyor. Hem PC hem de Mac bilgisayarlar için koruma sağlayan Trend Micro OfficeScan™, sunduğu özelleştirilebilir modülleri sayesinde tehdit cinsine göre esnek çözümler sunabiliyor. Trend Micro OfficeScan ile Cryptolocker derdine son OfficeScan 11 ile Cyrptolocker artık kullanıcılar için sorun olmaktan çıkıyor. Mevcut OfficeScan kullanıcıları, Service Pack 1 güncellemesini yükleyip Cyrptolocker sorununa karşı kesin çözüm sağlayabiliyorlar. Trend Micro OfficeScan’ın performansına değinen Börekcioğlu: “Trend Micro OfficeScan, uç nokta güvenlik çözümlerini sertifikalandıran araştırma laboratuarı AV-Test’in gerçekleştirdiği kötü amaçlı yazılımlara karşı koruma testlerine göre birinci sırada yer alıyor. Ayrıca bulut tabanlı Smart Protection Network altyapımızı kullandığı için, imzaların büyük bir bölümü uç noktalara dağıtılmıyor ve kullanıcı uygulamalarına boş bellek alanı kalıyor. Bu özellikleriyle birlikte diğer çözümlerle kıyaslandığında, OfficeScan yüzde 60’a kadar daha hızlı çalışıyor. Özellikle Türkiye’de Cryptolocker problemi yaşayan çok fazla kurum var. Kurumların tamamı bu yeni çözümle artık fidye yazılımlarının sistemlerini durdurarak para istemesi ve prestij kaybı gibi durumları engelleyebiliyorlar. Trend Micro Office Scan kullananlar ise sadece bu yeni versiyonu yükleyerek Cryptolocker’a karşı üstün bir koruma sağlayabiliyorlar” şeklinde konuştu.

Yedekleme denince Commvault

0
yedeklemeGartner’ın yayınlamış olduğu İşletmeler için Yedekleme Yazılımı ve Entegre Cihazlara yönelik Magic Quadrant, işletmelerin “fiziksel sunucu ve sanal sunucuda yer alan dosyaları, uygulamaları, sistem görüntülerini ve uç nokta cihazları korumak, yedeklemek ve kurtarmak için yeni ürünleri, çözümleri ve teknikleri” kullanarak yedekleme konusunda kaydettiği gelişimi kapsıyor. Bu yedekleme ürünleri, geleneksel banda yedekleme, rastgele erişimli ortamlara (disk, flaş bellek vb.) yedekleme veya daha önceki yedekleme hedeflerini daha iyi gerçekleştiren cihazlara (örneğin sanal bant kütüphanesi [virtual tape library -VTL]) yedekleme, veri azaltma (sıkıştırma, veri tekilleştirme, tek örnek oluşturma vb), anlık görüntü, heterojen (çok türlü) kopyalama ve sürekli veri koruma (CDP) gibi özellikler sunuyor”. Benzeri olmayan yaklaşımımız sektörde öncü konumda “Lider olduğumuzu kim söylüyor? Gartner söylüyor!” diye belirten Commvault Başkanı ve CEO’su N. Robert Hammer, “Beş yıl üst üste Gartner tarafından Lider olarak konumlandırılmak, Commvault’un inovasyon ve müşteri memnuniyeti konusunda iyi olduğunu gösteren güçlü bir kanıt çünkü çok değer verdiğimiz müşterilerimize ve ortaklarımıza ölçeklendirilebilir, yeni nesil yazılım inovasyonlarımızı sunmaya devam ediyoruz. Büyük ve geleneksel oyuncuların dışında sektöre yeni giren firmaların üst düzeyde rekabet ettiği bu sektörde, Commvault inovasyon konusunda ön sıralarda yerini aldı. Veri ve bilgi yönetimi konusunda sürekli iyileştirdiğimiz ve geliştirdiğimiz başka benzeri olmayan yaklaşımımız sektörde öncü konumda” diyor. Gartner’a göre, Magic Quadrant Leaderler kategorisinde yer alan firmalar, “uygulama becerisi ve vizyon bütünlüğü kriterlerinden en yüksek puanı alan firmalar. Bu firmalar, en kapsamlı ve ölçeklendirilebilir ürün portföyüne sahip. Pazardaki varlığı ve finansal performansı açısından kanıtlanmış bir başarı geçmişi var. Vizyon konusunda, bu firmalar sektörde fikir liderleri olarak kabul ediliyor ve kurtarma kabiliyetlerini artırmak, konuşlandırma ve yönetim kolaylığını iyileştirmek ve bunların ölçeklendirilebilirliğini ve ürün kapsamını artırmak için çok iyi planlar hazırlıyor. Kurtarma alanında köklü bir değişim yaşanıyor. Satıcıların uzun vadede başarı kazanabilmesi için anlık görüntü ve kopyalama teknolojileriyle entegrasyonlarını artırmaya ve bunları daha çok kullanmaya çalışırken geleneksel yedekleme ve kurtarmaya yönelik eski sistem gereksinimlerini karşılayacak bir plana da sahip olması gerekiyor. Liderler için mihenk taşlarından biri, kurtarma yönetimine dair vizyonlarının bir parçası olarak yeni gereksinimleri karşılayabilme becerileridir. Bir grup olarak liderler en yeni satın alma tekliflerinin bir parçasını teşkil ettiği ve yeni işlerin kazanılmasında başarı oranlarının daha yüksek olduğu düşünülebilir. Ancak pazar payının yüksek olması tek başına temel Liderlik göstergelerden biri değil. Liderler stratejik satıcılardır ve gelecek için kendilerini iyi konumlandırmış durumdadır.” Ürün portföyünü çeşitlendirerek müşterilerin artan veri ve uyum gerekliliklerini yerine getirmesine yardımcı olacak kapsamlı ve ölçeklendirilebilir çözümler sunmak zorunda olduğunun farkında olan Commvault, her ölçekteki şirketlerin işletme bilgilerinin değerini koruma, yönetme ve maksimize etme şeklini değiştirdi. Çözüm paketlerini satışa sunan şirket; VM yönetimi, uygulama kurtarma, uç nokta veri koruma ve e-posta arşivleri için basitleştirilmiş fiyatlandırma ve paketleme seçenekleri sunuyor.  Commvault’a göre, lider konumunda olmak pazarın ve müşterilerin ihtiyaçlarına yanıt verebildiklerinin ve hedef çözüm paketleri aracılığıyla çözümlerinin satın alınmasını kolaylaştırdığının bir kanıtı niteliğinde. Genel kurtarma hiyerarşisinin bir parçası olarak dizilim bazlı anlık görüntü dosyalarını baştan beri destekleyen Commvault, organizasyonların modern veri yönetimi yaklaşımını kullanarak değişen kurtarma taleplerine yanıt vermesine yardımcı olabilecek konumda. Commvault yazılım portföyü, yeni depo sağlayıcılarına destek olurken yeni lisanslama paketleri Commvault’u hem niş hem de heterojen (çok türlü) yedekleme gereksinimleri için uygun kılıyor.

Arçelik Birleşik Krallık’ta Ar-Ge merkezi açıyor

0
ar24 yıllık Ar-Ge birikimi ve kendi teknolojisi sayesinde ürettiği yenilikçi ürünleriyle dünyanın en önemli beyaz eşya üreticileri arasında yer alan Arçelik A.Ş., global Ar-Ge ağını genişletmeye devam ediyor. Şirket, Tayvan’dan sonra, yurt dışındaki ikinci Ar-Ge merkezini Birleşik Krallık’ta Cambridge Üniversitesi’ne bağlı Trinity College’ın yönettiği Birleşik Krallık’ın ilk bilim parkı olan ve dünyanın en önemli teknoloji şirketlerini bünyesinde barındıran Cambridge Science Park’ta açıyor. Birleşik Krallık’ta kurulan yeni Ar-Ge merkezi; yazılım tasarımı, yeni malzemeler, ileri üretim teknolojileri öncelikli olmak üzere beyaz eşya alanında yenilikçi ürünlerin geliştirilmesini sağlayacak konularda araştırma geliştirme faaliyetleri yürütecek. Hakan Bulgurlu: “Birleşik Krallık’taki Ar-Ge merkezimiz ile global teknoloji ekosistemine daha yakın olacağız.” Arçelik A.Ş. Genel Müdürü Hakan Bulgurlu konuyla ilgili açıklamasında: “Global Ar-Ge organizasyonumuzun genişlemesi kapsamında çok önemli bir adım atarak, araştırma geliştirme alanında dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olan Birleşik Krallık’ta Ar-Ge merkezimizi açmanın gururunu yaşıyoruz. Burada yürüteceğimiz araştırma geliştirme faaliyetleri ile uluslararası Ar-Ge işbirliklerimizi daha da geliştirecek; global teknoloji ekosistemine daha yakın olacağız.” dedi. Arçelik’in başarılı konumundaki en önemli faktörlerden birinin, sahip olduğu Ar-Ge gücü ve bununla birlikte gelen teknolojik yetkinlikleri olduğunu ifade eden Bulgurlu; “Arçelik, Ar-Ge donanımı sayesinde rekabette öne çıkan, dünya standartlarında ve özgün teknolojiye sahip ürünler geliştirmeye ve küresel varlığını artırmaya devam ediyor” dedi. “Ar-Ge’ye yaptığımız yatırımların Arçelik’in geleceğine yapılan yatırımlar olduğunun bilincindeyiz.” Bulgurlu “Güçlü markaların arkasında güçlü teknoloji ve inovatif yaklaşımlar yatıyor. Ar-Ge yetkinliklerimiz ile dünyada her pazara güvenle girebiliyor, tüketici ihtiyaç ve beklentilerine uygun özellikte ürün sunabiliyoruz. Arçelik bugün, Türkiye’nin patent lideri ve Dünya Fikri Haklar Örgütü’nde en çok Uluslararası Patent başvurusuna sahip ilk 200 şirket arasındaki tek Türk şirketidir. Kendi geliştirdiğimiz yenilikçi teknolojilerle küresel platformda iddialı bir konuma sahibiz. Ar-Ge her zaman önceliğimiz olmaya devam edecektir. Ar-Ge yolculuğu bizim için hiç bitmeyecek bir yolculuktur. Ar-Ge’ye yaptığımız yatırımların Arçelik’in geleceğine yapılan yatırımlar olduğunun bilincindeyiz” şeklinde konuştu. Birleşik Krallık Ticaret ve Yatırım Ajansı’nın (UKTI) projeye en başından beri verdikleri destek için teşekkürlerini ifade edenBulgurlu “Global markamız Beko son derece bilinçli bir tüketici kitlesinin yer aldığı Birleşik Krallık beyaz eşya pazarında uzun zamandır koruduğu liderlik konumuyla iddialı bir oyuncu olduğunu kanıtladı. Ar-Ge merkezimizin kuruluşu, Birleşik Krallık’taki mevcut konumumuzu daha da güçlendirecek önemli bir adımdır” dedi. TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi “ Arçelik’in Ar-Ge alanında dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olan Birleşik Krallık’ta Cambridge Üniversitesi’ne bağlı Trinity College’ın yönettiği Birleşik Krallık’ın ilk bilim parkı olan ve dünyanın en önemli teknoloji şirketlerini bünyesinde barındıran Cambridge Science Park’ta, Ar-Ge merkezi açmasının gurur ve mutluluğunu paylaşıyoruz” dedi. Büyükekşi; Arçelik’in bu atılımının 2023 yılında Ar-Ge harcamalarının milli gelirimiz içindeki payını %3’e yükseltme hedefine büyük katkı sağlayacağına inanıyoruz. Keza küresel çalışmalar Ar-Ge’nin değer zincirindeki en kıymetli parça olduğuna işaret ediyor. Bu anlamda tüm dünya ekonomileri Ar-Ge ve inovasyon temelli bir değişim sürecinden geçiyor. Türkiye de özellikle Ar-Ge alanında önemli bir atılım içerisinde. Nitekim 2003 yılında istihdam edilen on bin kişiye düşen Ar-Ge personeli 18 iken, bu sayı, 10 yıl içerisinde gerçekleştirilen Ar-Ge faaliyetleri neticesinde, 46’ya çıktı. Yine son 10 yılda Ar-Ge harcamalarının milli gelir içindeki payı yüzde 0.48’den yüzde 0,95’ye yükseldi. Özel sektörün Ar-Ge harcamalarındaki payı 2003 yılında yüzde 23 düzeyinde iken, 10 yıl içerisinde önemli oranda artarak 2013 yılında yüzde 47’ye çıktı. Biz de 61 bin ihracatçının temsilcisi TİM olarak Ar-Ge’ye büyük önem veriyoruz. İhracatçı Birliklerimizle birlikte Ar-Ge Proje Pazarları düzenliyoruz. 2013 yılında 8 farklı Ar-Ge proje pazarı düzenledik. Bu yılı 9 farklı Ar-Ge Proje pazarı ile tamamlamayı hedefliyoruz. Buradan çıkan ödüllü projeleri ise Arçelik’in de stratejik ortak olduğu Türkiye İnovasyon Haftası’nda sergiliyoruz. Böylece akademi-sanayi işbirliğini güçlendirirken, fikrin ürüne dönüşme sürecini hızlandırıyoruz. Ülkemizin Ar-Ge kapasitesinin geliştirilmesi yolunda kilometre taşı niteliğinde olan Arçelik Birleşik Krallık Ar-Ge merkezinin kısa vadede çok büyük başarılara imza atacağına yürekten inanıyor, merkezin hayata geçirilmesinde katkı sağlayan herkese çok teşekkür ediyoruz. Arçelik’i, Cambridge’de açtıkları Ar-Ge merkezi dolayısıyla tebrik eden Birleşik Krallık Türkiye Büyükelçisi Richard Moore,“Türkiye’de ve UKTI’ın Londra’daki merkezindeki ekiplerimiz bu projeyi gerçekleştirmek için Arçelik ile yakın işbirliği içinde çalıştılar. Bu girişimin, Arçelik’in global Ar-Ge faaliyetlerinin yanı sıra, Türkiye ve Birleşik Krallık arasındaki ticaret ve yatırım ilişkilerinin güçlenmesinde de çok önemli bir rol oynayacağına inanıyorum” dedi. Birleşik Krallık Türkiye Ticaret Elçisi Lord Janvrin, “Geçen yıl Arçelik’in İstanbul’daki Ar-Ge merkezini ziyaretimin ardından, Cambridge’deki Ar-Ge merkezlerinin açılışını büyük bir mutlulukla karşılıyorum. Ar-Ge Merkezi sayesinde Arçelik, Birleşik Krallık’takifaaliyetlerini daha da genişletecek, yenilikçi ürünler geliştirecek ve global beyaz eşya pazarının önde gelen şirketlerinden biri olma konumunu güçlendirecektir. Özellikle de, Arçelik’in Ar-Ge faaliyetlerini Birleşik Krallık’ın en önemli üniversiteleriyle işbirliği içinde yürütüyor olması memnuniyet verici” şeklinde konuştu. Arçelik A.Ş., Türkiye’deki 8, Tayvan’daki 1 Ar-Ge Merkezi olmak üzere toplam 9 Ar-Ge Merkezi, 1000’in üzerinde Ar-Ge çalışanı, 2000’den fazla patent başvurusu ile Türkiye’de sektöründe Ar-Ge lideri konumunda bulunuyor. Şirket, 2014 yılında Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından düzenlenen Türkiye İnovasyon Haftası’nda “Ar-Ge Liderliği” ve “Teknoloji Geliştirmede Liderlik” ödüllerinin yanı sıra “İnovasyon Stratejisi” kategorisinde birincilik olmak üzere 3 ödüle birden layık görüldü. Uluslararası platformda son 5 yıldır, Dünya Fikri Haklar Örgütü’nde en çok Uluslararası Patent başvurusuna sahip ilk 200 şirket arasındaki tek Türk şirketi olan Arçelik, Avrupa Patent Enstitüsü (EPO) 2011-2013 Yıllık Raporlarına göre, EPO tarafından tescil edilen Türk başvurularının yarısından fazlasını de elinde bulunduruyor. Arçelik’in teknoloji ve inovasyon süreçlerinde yurt içinde ve dışında üniversiteler ve diğer kurumlar ile işbirlikleri büyük önem taşıyor. Birleşik Krallık da bu anlamda önde gelen ülkelerden biri konumunda yer alıyor. Tüm süreçlerinde açık inovasyon ilkeleriyle hareket eden Arçelik, teknoloji geliştirme çalışmalarında dünya çapında 50’nin üzerinde üniversite ve araştırma kurumu ile uzun vadeli stratejik işbirlikleri kurarak; inovasyon süreçlerinde çok yönlü hareket edebilmekte, daha hızlı ve etkin sonuçlar alabilmektedir. Şirket, hâlihazırda Cambridge Üniversitesi, Oxford Üniversitesi ve Newcastle Üniversitesi gibi Birleşik Krallık’ın önde gelen üniversiteleriyle işbirlikleri yürütmektedir.

Trend Micro’dan Arena’ya iki ödül birden

0
IMG_094825 yılı aşkın deneyimiyle internet ve veri güvenliğinde küresel çözüm sağlayıcı Trend Micro, ev sahipliğini yaptığı Trend Micro Partner Günü’nde gösterdikleri başarılardan dolayı iş ortaklarını ödüllendirdi. Bu önemli günde teknoloji devi Arena, “2014 Yılı Distribütör ve En İyi Hizmet Veren Teknik Personel” ödüllerinin sahibi oldu. Ödülleri Trend Micro Akdeniz Ülkeleri Sistem Mühendisi ve Bilgi Güvenliği Danışmanı Mehmet Dağdevirentürk; Arena adına, Value Yazılım ve Güvenlik Ürün Müdürü Emirhan Aşçı’ya takdim etti. Aynı zamanda; Arena Value Trend Micro Satış Mühendisi Serkan Demiroluk ise geçtiğimiz yıl gösterdiği başarısından ötürü, “2014 Müşteri Memnuniyeti” ödülüne layık görüldü. Arena Value Satış ve Pazarlama’dan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Atıf Büyüksoy, konuyla ilgili olarak şu sözleri aktardı: “Trend Micro, şirketlerin ve tüketicilerin dijital bilgi alışverişi yapabilmeleri için dünyayı güvenli hale getirmeyi hedefleyen, alanında uzman markalardan birisi. Arena Value olarak, böyle önemli bir marka tarafından ödüllendirilmenin gururunu yaşıyoruz. Güvenlik başta olmak üzere; bulut ve sanallaştırma çözümlerinin değer kazandığı günümüzde, etkin çözümleri ile pazara seslenen Trend Micro ile katma değer sunma amacıyla sektöre hizmet vermekteyiz. Türkiye’nin en yaygın firması olmamızın yanı sıra; konusunda uzman mühendislerimiz, servis, kurulum ağımız, kurumlar ile iletişimlerinde bayilerimize verdiğimiz danışmanlık hizmetlerimiz ile gerçek katma değeri yaratan bir ekibiz. Trend Micro’nun Arena’ya; Arena’nın da katma değer kimliği ile Trend Micro’ya sağladığı önemli avantajları artarak devam ediyor. Aldığımız bu ödül, güçlü sinerjimizin göstergesidir. Bize bu ödülü layık gören Trend Micro’ya ve emeği geçen Arena ekibine sonsuz teşekkürlerimi sunarım.”

İnternet’te 19 milyar TL harcadık

0
Bilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD), birinci elden kaliteli veri ve doğru rapor üretimiyle teknoloji odaklı iş kollarının gelişimine ve ülke ekonomisine katkısına ışık tutmaya devam ediyor. İlk kez geçen yıl hazırlanan “Türkiye e-Ticaret Pazar Büyüklüğü ” raporu, Bilgi ve İletişim Teknolojileri Sektörü’nün büyümesi paralelinde e-Ticaret pazarının da hızlı bir büyüme kaydettiğini gösteriyor. 2014 yılında yüzde 35 seviyesinde artış gösteren e-Ticaret, 18,9 milyar TL büyüklüğe ulaştı.
  Türkiye’de e-ticaret pazarını tanımlayan ve uluslararası standartlara göre ölçümleyerek kategorize eden “Türkiye e-Ticaret 2014 Pazar Büyüklüğü” raporu, TÜBİSAD tarafından, Elektronik Ticaret İşletmecileri Derneği (ETİD) proje ortaklığı, Deloitte Türkiye proje yönetimi ve ComScore proje veri ortaklığında hazırlandı. Rapor, TÜBİSAD Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. M. Kemal Cılız ve TÜBİSAD e-Ticaret Komisyonu Başkanı Burak Ertaş’ın yanı sıra, Bankalararası Kart Merkezi-BKM CEO’su Soner Canko, Elektronik Ticaret İşletmecileri Derneği (ETİD) Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Orhun ve Deloitte Türkiye Ortağı Tolga Yaveroğlu’nun konuşmacı olarak katıldıkları bir basın toplantısıyla kamuoyu ile paylaşıldı. Basın toplantısının açılış konuşmasını yapan TÜBİSAD Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. M. Kemal Cılız, ülke ekonomisinin nispeten yavaş büyüdüğü bir dönemde, elektronik ticaret hacminin ve perakende harcamaları içerisindeki payının güçlü bir artış gösterdiğine dikkat çekti. Cılız, Türkiye’nin yine de elektronik ticarette arzu edilen noktada olmadığını vurguladı. Cılız, “e-Ticaret çok geniş bir ekosistem ve paydaş haritası için değer ortaya koyuyor. Bu nedenle e-ticaretin gelişimi, sağlıklı bir hukuki zemin ve sektörün gelişimine yönelik yasal yapılanmalarla desteklenmesi gerekir. Böylece e-Ticaret’in vergi gelirlerinin, istihdamın ve ticari canlılığın artmasına katkısı daha fazla olacaktır” dedi. TÜBİSAD Yönetim Kurulu Üyesi, Yeni Medya ve e-Ticaret Komisyonu Başkanı Burak Ertaş “”Toplam perakende harcamalarının içerisinde %1,6 olan e-ticaret payı, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerle kıyaslandığında, bu alanda önemli bir büyüme potansiyelimiz olduğunu gösteriyor. e-Ticaret farklı ve zengin çeşitlilikteki ürün ve hizmetlere herkesin eşit şartlarda erişmesini sağlayan önemli bir araç. E-ticarette yapılan tüm işlemlerin kayıt altında olması, ekonomide kayıt dışılığın azalmasına, haksız rekabetin giderilmesine, vergisel anlamda devlet gelirlerinin artmasına önemli katkılar sağlamaktadır” dedi. TÜBİSAD Türkiye’de E-Ticaret Pazar Tanımlama ve 2014 Pazar Büyüklüğü Raporu Sonuçları: Toplam Pazar: 18,9 Milyar TL (yüzde 35 yıllık büyüme) Tatil-Seyahat: 6,8 Milyar TL (yüzde 35 yıllık büyüme) Sadece Online Perakende: 6,5 Milyar TL (yüzde 33 yıllık büyüme) Çok Kanallı Perakende: 3,5 Milyar TL (yüzde 47 yıllık büyüme) Online Pazaryeri : 2,7 Milyar TL (yüzde 62 yıllık büyüme) Online Bahis : 2,1 Milyar TL (yüzde 30 yıllık büyüme) Online- Çok Kategorili: 1,8 Milyar TL (yüzde 25 yıllık büyüme) Online – Özel Alışveriş: 1,5 Milyar TL (yüzde 10 yıllık büyüme) Online – Dikey: 0,6 Milyar TL (yüzde 15 yıllık büyüme) Çok Kanallı – Elektronik: 1,4 Milyar TL (yüzde 48 yıllık büyüme) Çok Kanallı – Giyim & Ayakkabı : 0,7 Milyar TL (yüzde 48 yıllık büyüme) Çok Kanallı – Ev & Dekorasyon : 0,4 Milyar TL (yüzde 40 yıllık büyüme) Çok Kanallı – Eğlence & Kültür : 0,2 Milyar TL (yüzde 59 yıllık büyüme) Çok Kanallı – Diğer : 0,9 Milyar TL (yüzde 45 yıllık büyüme)
e-Ticaretin toplam perakende içindeki payı (Toplam Perakende pazarında online işlemlerin oranı) : Türkiye: %1,6 Gelişmiş Ülkeler Ortalaması: %6,5 Gelişmekte Olan Ülkeler Ortalaması: %4,5