Yapay zeka sahtekarlığı için kimlik doğrulaması yapılıyor

Kamera üreticileri, görüntülerin yapay zeka sahtekarlığına karşı kimlik doğrulaması için ‘doğrulama’ teknolojisini yerleştiriyor. Yapay zeka tarafından oluşturulan görüntülerin giderek gerçeklikten ayırt edilemez hale geldiği bir çağda, kamera üreticileri oyunlarını hızlandırıyor. Dijital fotoğrafların doğruluğunu kanıtlamayı amaçlayan yeni bir teknolojiyle, ‘Doğrulama’ filigran teknolojisiyle mücadele ediyorlar. Bu yenilikçi çözüm, kurcalamaya karşı dayanıklı bir dijital imzayı doğrudan görüntülere yerleştiriyor. Giderek derin sahteler ve yapay zeka tarafından oluşturulan içeriklerle dolu bir dünyada bir fotoğrafın orijinalliğini doğrulamayı kolaylaştırıyor.

Yapay zeka sahtekarlığı için kritik teknoloji

Bu teknolojik karşı saldırının başında kamera devleri Nikon, Sony ve Canon yer alıyor. Üç kamera devi aynı zamanda dijital imzalar için küresel bir standart üzerinde de ortaklaşa anlaşarak “Doğrula” adlı web tabanlı bir araçla uyumluluğu sağladı.

Nikon, bu kimlik doğrulama teknolojisini yakında çıkacak aynasız fotoğraf makinelerine entegre etme planlarını duyurdu. Bu arada Sony, bu yıl piyasaya sürülmesi planlanan bir ürün yazılımı güncellemesi aracılığıyla dijital imzaları profesyonel sınıf aynasız SLR’lerine dahil etmeye hazırlanıyor. Canon’un da gelecek yıl bu teknolojiyle donatılmış bir fotoğraf makinesini tanıtması bekleniyor. Doğrulama filigranı teknolojisi, dijital imzanın içindeki kritik bilgileri Kapsıyor. Fotoğrafın çekildiği tarih ve saat, konum ve fotoğrafçıyla ilgili ayrıntılar içeriyor. Bu bilgi, tahrifata karşı dayanıklı bir dijital orijinallik sertifikası oluşturur ve bu da onu, çalışmaları görüntülerinin güvenilirliğine bağlı olan foto muhabirleri ve diğer profesyoneller için paha biçilmez bir araç haline getiriyor.

Verify, haber kuruluşları, kamera üreticileri ve teknoloji şirketlerinden oluşan bir koalisyon tarafından geliştirilen ücretsiz bir web aracı olarak görev yapıyor. Doğrulama’ya dijital imzalı bir görüntü yüklendiğinde araç, görüntünün kimlik bilgilerini onaylayarak gömülü verileri görüntülüyor. Tersine, yapay zekanın bir görselin oluşturulmasına veya değiştirilmesine dahil olduğu durumlarda Verify, görseli “İçerik Kimlik Bilgisi Yok” olarak işaretleyecek. Deepfake teknolojisinin ve yapay zeka tarafından oluşturulan görsellerin yükselişi, eski ABD Başkanı Donald Trump ve Japonya Başbakanı Fumio Kishida gibi figürlerin kötüye kullanım potansiyelini gösteren manipüle edilmiş tasvirleriyle manşetlere taşındı. Üstelik yapay zeka görüntüleri dünyada daha yaygın hale geliyor ve bu görüntülerin orijinalliğini belirlemeyi zorlaştırıyor.

Bu konu sadece siyasi figürler veya ünlülerle sınırlı değil. Haberin dokusuna ve daha geniş medya ortamına ulaşıyor. Örneğin, bu yılın başlarında, yaygın olarak kullanılan bir yapay zeka görüntü dedektörü, Hamas’ın yakın zamanda İsrail’e düzenlediği saldırıda öldürülen bir bebeğin fotoğrafını, gerçek olma ihtimaline rağmen, yanlışlıkla yapay zeka tarafından üretilmiş olarak etiketledi.

Qualcomm, VR ve AR için yeni yongasını duyurdu

San Diego merkezli teknoloji devi Qualcomm, VR (Sanal Gerçeklik) dünyasında önemli bir adım atmaya hazırlanıyor. Yeni Snapdragon XR2 Plus Gen 2 yongası, iddialı özellikleri ve yüksek performansıyla dikkat çekiyor. Apple’ın Vision Pro’su ile rekabet edebilecek güçte olduğu belirtilen bu yonga, Meta Quest 3’ün XR2 Gen 2 versiyonunun ötesine geçiyor.

Yonga seti, göz başına 90 FPS (Kare Per Saniye) hızında 4.3K çözünürlüğü destekleyerek etkileyici bir görsel deneyim sunmayı vaat ediyor. XR2 Gen 2’nin sunduğu 3K görüntüye kıyasla, Snapdragon XR2 Plus Gen 2 daha yüksek çözünürlük sunarak kullanıcılara üst düzey bir VR deneyimi sunuyor. Ayrıca, 12 eşzamanlı kamera ile vücut ve yüz takibi gibi gelişmiş özellikleri destekliyor.

Qualcomm VR

Qualcomm, yonga setinin GPU frekansında %15, CPU frekansında ise %20’lik bir artış sağladığını belirtiyor. Bu artışlar, özellikle 4K uzamsal hesaplamalar için optimize edilmiş durumda. Şirket aynı zamanda, AR (Artırılmış Gerçeklik) ve VR (Sanal Gerçeklik) alanındaki üretimi hızlandırmak için bir referans tasarım sunarak HTC gibi en az beş donanım üreticisiyle işbirliği yaptığını duyurdu.

Ancak, Google’ın AR ekibinde yaşanan iç karışıklıklar ve Samsung’un donanım tarafında yaşanan gecikmeler, sektördeki belirsizlikleri artırıyor. Bu bağlamda, Qualcomm’un ortaklıkları ve yeni yongası, AR ve VR dünyasındaki geleceği üzerinde etkili olabilir. Ancak, Samsung, Google ve Qualcomm’un gelecek projeleri ve somut kullanılabilirlik ayrıntıları konusunda bekleniyor. 17 Ocak’taki Unpacked etkinliği, Samsung’dan bu konuda daha fazla bilgi alabileceğimiz bir platform olabilir.

Tesla ve Samsung’dan akıllı ev enerji yönetimi ortaklığı

Tesla, akıllı ev teknolojileri alanında ilk ortağı olarak Samsung’un SmartThings platformunu seçti. CES 2024 öncesinde yapılan duyuruda, Tesla ve Samsung‘un enerji yönetimi konusunda işbirliği yapacakları belirtildi. Bu ortaklıkla birlikte, Samsung’un SmartThings Energy platformunu kullananlar, Tesla’nın Powerwall ev bataryası gibi ürünlere entegre olabilecek ve enerji üretimi ile tüketimini daha etkin bir şekilde yönetebilecekler.

SmartThings Energy platformu, Tesla’nın Powerwall ev bataryasından başlayarak çeşitli ürünlerine entegre olacak. Bu entegrasyon, kullanıcılara Powerwall’a bağlandığında “Storm Watch” özelliği ile senkronize olma avantajı sağlayacak. Bu sayede, kullanıcılar Samsung telefonları veya televizyonları üzerinden olası şiddetli hava koşulları konusunda uyarı alabilecekler.

Tesla ve Samsung'dan

SmartThings Energy, Powerwall’a ek olarak Tesla’nın diğer ürünleri olan elektrikli araçlar, Solar Inverter ve Wall Connector şarj çözümleri gibi ürünlere de entegre olabilecek. Bu sayede kullanıcılar, evdeki enerji kullanımını ve üretimini daha detaylı bir şekilde takip edebilecekler.

Tesla’nın bu işbirliğinde SmartThings Energy’nin API’sinin kullanılacağı belirtiliyor. Powerwall bağlantısı, önümüzdeki hafta Samsung’un CES standında sergilenecek, ancak kullanıcıların bu yeni entegrasyonu deneyimlemesi için 2024’ün ikinci çeyreğini beklemeleri gerekecek.

Bu gelişmenin yanı sıra, Samsung’un Hyundai ile de bir SmartThings ortaklığı duyurduğu geçtiğimiz günlerde açıklandı. Bu ortaklık, akıllı ev ve bağlantılı araç teknolojilerini birleştirme hedefi taşıyor.

Samsung, CES 2024’te yeni Odyssey OLED oyun monitörlerini tanıtacak

0

Las Vegas, 9-12 Ocak tarihleri arasında düzenlenecek dünyanın en büyük teknoloji fuarı CES 2024‘te, Samsung Electronics, Tüketici Teknolojileri Derneği (CTA) organizasyonunda yeni Samsun Odyssey OLED oyun monitörlerini tanıtacak. Yeni seride yer alan Odyssey OLED G9, Samsun Odyssey OLED G8 ve Odyssey OLED G6 modelleri, oyunculara üst düzey performans ve görsel netlik sunmayı hedefliyor.

Odyssey OLED G9, 49 inçlik kavisli ve ultra geniş bir yapıya sahip olup, DQHD (5.120×1.440) çözünürlük ve 32:9 en-boy oranı gibi geliştirilmiş özellikler sunuyor. Odyssey OLED G8, Samsung’un ilk düz OLED oyun monitörü olarak 4K UHD (3.840×2.160) çözünürlük ve 16:9 en-boy oranıyla 32 inçlik bir ekrana sahip. Her iki model de 240Hz yenileme hızı ve 0,03ms GTG tepki süresi özellikleriyle dikkat çekerken, Odyssey OLED G6 ise 27 inç QHD (2.560×1.440) ekranı, 360Hz yenileme hızı ve 0,03ms GTG tepki süresiyle öne çıkıyor.

Samsun Odyssey

Samsung Odyssey Electronics Görsel Ekran İşleri İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Hoon Chung, oyun türleri ve platformlarının çeşitlenmesiyle birlikte, yeni OLED Odyssey oyun monitörlerinin oyuncuların değişen ihtiyaçlarına cevap vermek için tasarlandığını belirterek, “Bu monitörler, daha sürükleyici ve kişiselleştirilmiş oyun deneyimleri sunarak, yenilikçi teknolojilerle oyun ortamlarını zenginleştiriyor” dedi.

Üç yeni modelde bulunan OLED Glare-Free teknolojisi, ışık yansımalarını en aza indirerek kullanıcılara ekstra ekipman gerektirmeden geliştirilmiş bir görüntüleme deneyimi sunuyor. Ayrıca, VESA DisplayHDR™ True Black 400 ile monitörler, etkileyici ayrıntılar ve canlı renkler sunarken, AMD FreeSync™ Premium Pro desteğiyle ultra akıcı, düşük gecikmeli HDR oyun deneyimi sağlıyor.

Samsun Odyssey

Bu yeni monitörler geniş bağlantı seçenekleri sunuyor ve Multi Control özelliği ile kullanıcıların Samsung monitörlerini diğer Samsung cihazları ile entegre etmelerine imkan tanıyor. Ayrıca, Samsung SmartThings Hub özelliği sayesinde kullanıcılar, IoT cihazlarına kolayca bağlanabiliyor ve bunları kontrol edebiliyor.

Samsung’un yeni Odyssey OLED modelleri, şık tasarımları ve özellikleriyle dikkat çekerken, şirket oyun monitörü pazarındaki liderliğini daha da güçlendirmeyi hedefliyor. Bu yeni modeller, oyun tutkunlarına geleceğin oyun deneyimini şekillendirecek özellikler ve yüksek performans sunuyor.

MSI, CES 2024’te taşınabilir oyun konsolunu tanıtacak!

Teknoloji devi MSI, oyunseverlere yönelik taşınabilir oyun konsolu pazarına adım atıyor. Şirket, CES 2024 etkinliği öncesinde merakla beklenen el konsolunu tanıtmak üzere heyecan verici bir adım attı ve cihazın tasarımını gösteren kısa bir tanıtım videosu yayınladı.

MSI’ın taşınabilir oyun konsolu, göz alıcı ejderha temalı tasarımı ve dikkat çekici RGB aydınlatmalarıyla ön plana çıkıyor. Tanıtım videosunda, cihazın ergonomik çift joystick’leri, yanlardaki havalandırma delikleri ve markaya özgü MSI gaming logosu gibi detaylar görülebiliyor. ASUS Rog Ally ve Steam Deck OLED‘e benzer bir tasarıma sahip olan el konsolu, estetik bir dokunuşla çift tetikleyici ve RGB LED aydınlatmalarla donatılmış durumda. Cihazın termal performansını artırmayı amaçlayan ızgaralar ve büyük boyutlu Ejderha logosu da dikkat çeken özellikler arasında.

Henüz MSI, el konsolunun teknik detayları konusunda net bir bilgi vermiş değil. Ancak, AMD Ryzen veya Intel Core Ultra gibi güçlü işlemcilerle donatılabileceği tahmin ediliyor. AMD Ryzen işlemciler genellikle taşınabilir oyun konsolu segmentinde tercih edilen bir seçenek olmuştur, ancak Intel Core Ultra işlemciler de önemli bir ilgi görüyor. Her iki işlemci türü de yüksek kaliteli grafik performansı sunabilen entegre grafik özelliklere sahip.

Cihazın tasarımı, özellikleri ve fiyatı hakkında kesin bilgilerin, CES 2024 etkinliğinde açıklanması bekleniyor. MSI’ın bu taşınabilir oyun konsolu, oyun tutkunları arasında büyük bir heyecan yaratırken, detaylı incelemeleri ve performans testlerini bekleyen birçok kişinin dikkatini çekiyor.

Sürücüsüz araçlar CES 2024’te resmi geçit yapacak!

CES, otomotiv teknolojisi ve otonom sürüş alanındaki gelişmeler için her zaman mükemmel bir vitrin olmuştur ve 2024 etkinliği de bir istisna olacağa benziyor. 9-12 Ocak’ta Las Vegas’ta düzenlenen bu yılki fuar, beş veya altı yıl önce otonom araç ve elektrikli araç sahnesinden olduğundan daha ölçülü ve gerçekçi bir görünümü yansıtsa da halen sabırsızlıkla beklenecek çok şey var. Büyük otomobil üreticilerinden alışık olduğumuzdan daha az kişi katılacak ancak çok sayıda büyük isim yine de katılımda olacak.

CES 2024 sürücüsüz araçlarla gündemde

Japon Honda’nın yeni bir “küresel elektrikli araç serisi”nin duyurulmasıyla manşetlere çıkması muhtemel, ancak otonom sürüşü ne ölçüde içerdiği henüz bilinmiyor. Şirketin yöneticileri, General Motors yan kuruluşunun son zamanlardaki sorunları göz önüne alındığında, Cruise ile Japonya için sürücüsüz taksiler geliştirme planları hakkında da bazı soruların sorulmasını bekleyebilir.

Geçtiğimiz yıl CES’te otonom sürüş özelliğine sahip bir sedan sunan Honda’nın Sony ile işbirliği olan Afeela da mevcut olacak. Ancak ne göstermeyi planladığı henüz açıklanmadı. oreli dev Kia, son birkaç yıldır çeşitli derecelerde özerklik vaat eden  PBV’leri hakkında çok fazla ses getirdi. Şimdi bize PBV’nin “araç ötesinde bir platform” olarak yeniden tanımlandığı söylendi. Anlamı ne olursa olsun, PBV serisi “amaca uygun EV’leri gelişmiş yazılım çözümleriyle” içerecek ve 2025’te seri üretime geçmesi planlanan ilk model de dahil olmak üzere CES için beş konsept vaat ediliyor.

Hyundai, Kia’nın yanı sıra Genesis’i de içeren tüm Hyundai grubundaki araçlarda yazılım ve yapay zeka kullanımına ilişkin gelecek vizyonunu ana hatlarıyla belirleyecek. Kişiselleştirilmiş, bağlantılı sürüş deneyimi vizyonuna doğru “bir sonraki büyük adım” olarak selamlanan yeni yapay zeka destekli MBUX.CES sanal asistanını sergileyen Mercedes de dikkat çekecek. Yapay zeka aynı zamanda Alman rakibi Volkswagen’in CES teklifinin de merkezinde yer alıyor ve şirket, Cerence ile yeni bir ortaklıktan ne bekleyeceğini açıklamaya hazırlanıyor.

Otomobil üreticilerinden uzakta, otonom kamyon taşımacılığı dünyasında büyük ilerlemeler kaydeden Kodiak Robotics , büyük bir açıklama ve duyuru sözü veriyor. Kaliforniyalı start-up Pebble, “otomatik bağlama ve uzaktan manevra yeteneklerine sahip dünyanın ilk kendinden tahrikli seyahat treyleri” olarak selamlanan Pebble Flow’u sergileyecek.

LG, yeni araç içi ekran teknolojisini CES 2024’te tanıtacak!

Otomobillerin giderek daha teknolojik hale gelmesi, her yıl düzenlenen Tüketici Elektroniği Fuarı (CES) gibi etkinlikleri otomobil tutkunları için büyük önem haline getiriyor. Bu yılın öne çıkan isimlerinden biri olan LG, fuar kapsamında araç içi teknolojilerinin yeni serisini tanıtacak. Bu yeni seri, araç içindeki ekran deneyimini kökten değiştirecek.

LG’nin uzun bir süredir üzerinde çalıştığı katlanabilir ve kaydırılabilir OLED ekran tasarımı, CES 2024’te resmi olarak tanıtılacak. Bu yenilikçi tasarım için Şirket, şu an sadece ekranların görsellerini paylaşmakla yetinirken, detaylara dair bilgi vermekten kaçınıyor.

LG

Fotoğraflara göre, ekranların kullanılmadığı durumlarda kapatılabildiği gözlemleniyor. Aynı fotoğraflarda, ön bölümdeki devasa ekran tasarımı dikkat çekiyor. Yekpare cam tasarım, gösterge panelini ve multimedya sistemini aynı anda barındırıyor.

LG, bu ekranların tamamında “Advanced Thin OLED” sistemini kullanacak. Cam alt tabakalar kullanılarak ekranların rekabetçi bir fiyatla sunulması hedefleniyor.

Özellikle ön yolcu ve sürücü için önem taşıyan kaydırılabilir ekran teknolojisi, “Privacy Mode” özelliği ile ön yolcunun ana ekranı kendi tarafına kaydırarak sürücünün dikkatini dağıtmamasını sağlıyor. Böylece, ön yolcu film izleyerek veya oyun oynayarak zaman geçirebilecek.

LG

LG’nin CES 2024’te tanıtacağı bu yeni araç içi ekran teknolojisi, otomobil dünyasında önemli bir adım olarak karşımıza çıkıyor. Detaylar fuar esnasında açıklanacak ve merakla beklenen bu yenilikçi ekranların piyasaya sürülme tarihi de fuar sonrasında netlik kazanacak.

LastPass, kullanıcı verilerini korumak için şifre gereksinimini artırdı!

LastPass, kullanıcı verilerini daha etkili bir şekilde korumak amacıyla alınan yeni güvenlik önlemlerini duyurdu. Artık tüm kullanıcıların daha güçlü bir ana şifre belirlemeleri gerekiyor. LastPass, bu değişikliği, şifrelerin minimum 12 karakter uzunluğunda olması ve en az bir özel karakter, bir sayı ve bir küçük harf içermesi gerektiği şeklinde belirleyerek gerçekleştirdi. yeni özellikle artık güvenlik ölemleri önemli derecede artacak.

şifre uygulaması Bu güncellemeyle birlikte, LastPass kullanıcılarına hesap güvenliğini artırmak amacıyla daha önce belirlenmiş olan 8 karakterlik şifre standartlarından vazgeçmeleri ve yeni, daha güçlü şifreler belirlemeleri konusunda çağrıda bulunulacak. LastPass, şifreleme güvenliğini artırmak için PBKDF2 parola şifreleme yapılandırmasını kullanmaya devam ederken, aynı zamanda minimum 12 karakterlik master şifre ayarını zorunlu hale getirerek kullanıcılarının verilerini daha etkili bir şekilde korumayı hedefliyor.

LastPass

LastPass, kullanıcılarına yönelik bildirimleri aşamalı olarak gönderecek. Öncelikle bireysel kullanıcılar (ücretsiz, premium ve aile planları), ardından kurumsal kullanıcılar bu güvenlik güncellemeleri konusunda bilgilendirilecek. Şirket, güncellenmiş şifre standartlarına geçişin hızlandırılması ve kullanıcı verilerinin daha güvenli hale getirilmesi için kullanıcılarına destek sağlamaya devam edeceğini belirtti. LastPass aynı zamanda, yeni şifrelerin daha önce sızdırılmadığından emin olmak amacıyla veritabanını düzenli olarak kontrol edeceğini vurguladı.

Bu güvenlik önlemleri, NIST tarafından belirlenen minimum şifre uzunluğu standartlarına uyumlu bir şekilde, kullanıcıların dijital varlıklarını daha güvenli bir şekilde yönetmelerine olanak tanıyacak.

CES 2024’e katılacak Türk girişimleri belli oldu!

0

Önümüzdeki günlerde Las Vegas’ta düzenlenecek olan CES fuarına katılacak Türk teknoloji ve girişimcilik dünyasından önemli firmalar hazırlıklarının tamamladı. CES 2024’e katılacak Türk girişimciler, yenilikçi ürünleri ile dikkat çekiyor.

Görme engeli çocuklar için akılı bastondan, kahve atıklarını biyo-ham maddeye dönüştüren yerli girişime; elektrikli araç performans yönetimi platformundan, giyilebilir teknolojiye kadar inovatif ürünlerini ilk kez sergileyecek.

CES 2024 ne zaman?

CES 2024 (Consumer Electronic Show) ABD’nin Las Vegas şehrinde 9-12 Ocak tarihleri arasında düzenlenecek. Küresel Girişimcilik Etkinliklerine Katılım Çağrısı kapsamında dünyanın en büyük tüketici elektroniği fuarına katılmaya hak kazanan 50 Türk teknoloji girişimi Las Vegas’ta yerli teknolojileri tanıtacak. 150’nin üzerinde ülkeden 1.200’den fazla teknoloji şirketinin katılacağı fuarda, Türk girişimciler birçok ürünü ilk kez sergileyecek.

Dünyanın en önemli girişimcilik etkinlikleri arasında yer alan CES, Web Summit, Slush ve Web Summit Katar’a Türk teknoloji girişimlerinin ortak katılımı, bu yıl ilk kez Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı koordinasyonunda çalışan Kalkınma Ajanslarının iş birliği ile gerçekleştiriliyor.

Türk firmalarının yenilikçi teknoloji ürünleri ilk kez tanıtılacak

Türk startuplar 4 gün boyunca ürün ve teknolojilerini tanıtma ve müşteri görüşmeleri yapma fırsatı bulacak. Türk Hava Yolları da Türk teknoloji girişimcilerine sponsorluk anlaşması kapsamında indirimli bilet temin ediyor.

CES Fuar alanında bu yıl dünyanın dört bir yanından; yapay zeka, akıllı şehirler, kripto para birimi ve NFT’ler, gıda teknolojisi, dijital sağlık, artırılmış ve sanal gerçeklik, robotik ve dronlar, uzay teknolojisi, oyun ve e-spor, araç teknolojisi ve daha birçok endüstriyi temsil eden farklı teknoloji kategorisinden girişimler sergilenecek.

CES 2024 Fuarı’nda Türk startuplar elektronik ve otomasyon çözümlerini ilk kez tanıtacak.

CES 2024 yer alacak Türk teknoloji girişimleri

  • Adsbot
  • Archi’s Academy (Tech Career)
  • Arkerobox
  • Artlabs
  • Arya-AI
  • Boatmate
  • Co-one
  • Cormind
  • Efilli
  • Taşın
  • FanSupport (FS Teknoloji)
  • From Your Eyes
  • Genoride
  • Gokido
  • Homster
  • Integva
  • Kidu
  • Kodgem
  • KuartisMED
  • Link Robotics
  • LOOP 3D (Teknodizayn Makina)
  • MediTechLabs
  • MIOTE
  • Mimiq
  • Miselium.io (Printive 3D)
  • Mocky AI (Ron Dijital)
  • Mostas Tecnology
  • myBudizzz (Bartka Inovasyon)
  • Navlungo
  • NuManufacturing IoT & AI Technologies
  • PackUpp Technology & Delivery
  • PeerBie
  • PicoBricks (Robotistan)
  •  Proda Industrial Design
  • Rimoi
  • Robolaunch(KAE Sistem)
  • SADELABS
  • Smellive (BSB Teknoloji)
  • StartupCentrum
  • Surge Teknoloji
  • Uptecra Tech
  • Upu.io (Baca Engineering)
  • Vivalanch Electronic & Automation
  • VRLab Academy
  • Wastespresso
  •  WeAcces.ai (Akıllı Çeviri Sistemleri)
  • WearTechClub
  • Wiser Media (Probably Media)
  • XENAVISION
  • Yuppy Games

HSBC Türkiye’de yeni atama!

0

HSBC Türkiye Bireysel Bankacılık ve Birikim Yönetimi’nden sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı’na 5 Ocak 2024 itibarıyla sektörde 30 senenin üstünde tecrübesi bulunan Cem Muratoğlu atandı.

Orta Doğu Teknik Üniversitesi petrol mühendisliği mezunu olan ve Bilkent Üniversitesi işletme yüksek lisans derecesine sahip olan Cem Muratoğlu, ayrıca Harvard Business School Üst Düzey Yönetici Programı’nı tamamladı.

HSBC Türkiye Bireysel Bankacılık ve Birikim Yönetimi’nden sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Cem Muratoğlu
HSBC Türkiye Bireysel Bankacılık ve Birikim Yönetimi’nden sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Cem Muratoğlu

Muratoğlu, sektörde farklı yerli ve yabancı bankalarda strateji, yatırımcı ilişkileri, kurumsal bankacılık ve bireysel bankacılık alanlarında üst düzey görevlerde bulundu.

Zengin sektör deneyimine ve piyasa bilgisine sahip olan Cem Muratoğlu, bankanın birikim yönetimi ürün ve hizmetlerini daha da zenginleştirmek ve dijital yeteneklerini daha da ileriye taşımak için HSBC Türkiye Bireysel Bankacılık ve Birikim Yönetimi ekiplerine liderlik edecek.

Georgia Tech, silikonun yerini alabilecek Grafen yarı iletken geliştirdi!

Georgia Teknoloji Enstitüsü’nden bir grup araştırmacı, grafen kullanarak dünyanın ilk işlevsel yarı iletkenini başarıyla geliştirdi. Bu önemli adım, elektronik cihazların daha küçük ve daha hızlı olması hedefi doğrultusunda atıldı. Grafen, altıgen bir kafes içinde düzenlenmiş tek bir karbon atomu katmanından oluşan özel bir yapıya sahiptir ve elektrik iletkenliği, mekanik mukavemet ve esneklik gibi olağanüstü özelliklere sahiptir.

Grafen yarı iletkeni, silikonun sınırlarına yaklaşıldığı bir dönemde, elektronik endüstrisinin taleplerine cevap verme potansiyeli taşıyor. Yeni malzeme, geleneksel mikroelektronik işleme yöntemleriyle uyumlu olarak tasarlandı ve gelecekte silikonun yerini alabilir.

Georgia

Grafenin geliştirilmesinde lider olan Georgia Tech Fizik Profesörü Walter de Heer, bu başarının elektronik endüstrisinde bir Wright kardeşler anı gibi olduğunu ifade etti. Grafen yarı iletkeni, aynı zamanda kuantum hesaplama alanında da kullanılabilecek bir teknoloji sunarak, bilim dünyasında heyecan yaratıyor.

Yapılan testlerde, yeni grafen yarı iletkenin silikonun 10 katı hareketliliğe sahip olduğu belirlendi. Bu, daha hızlı işleme ve daha küçük elektronik cihazlara olan talepi karşılamada önemli bir avantaj sunabilir.

Ancak, bu atılımı gerçekleştirmek zorlu bir süreci içeriyordu. Grafen, bant boşluğu adı verilen kritik bir elektronik özellikten yoksundu. Araştırmacılar, bu sorunu çözmek için özel fırınlar kullanarak silisyum karbür levhalar üzerinde grafen büyütmek için yeni bir yöntem geliştirdiler.

Tianjin Üniversitesi’nden Lei Ma, grafen elektroniğinde uzun süredir devam eden bant aralığı sorununu çözmekte başarılı olduklarını ve bu gelişmenin yeni bir teknoloji çağının başlangıcını işaret ettiğini söyledi. Grafen yarı iletkeni, elektronik alanında bir paradigma değişimine öncülük ederek gelecekteki teknolojik gelişmeleri şekillendirebilir.

Japonya, veri merkezlerini hidrojenle besleyecek

Japonya’nın önde gelen endüstri ve enerji şirketleri, Mitsubishi ve Honda, hidrojen yakıt hücreleri kullanarak veri merkezlerinin enerji ihtiyacını karşılamak üzere bir projeyi test etmek üzere iş birliği yapıyor. Proje, Japonya’nın Yeni Enerji ve Endüstriyel Teknoloji Geliştirme Organizasyonu (NEDO) tarafından önerilmiştir ve 31 Mart’tan itibaren Shunan şehrinde iki yıl boyunca devam edecektir.

Mitsubishi, işleteceği dağıtılmış veri merkezini, Honda’nın geliştirdiği sabit bir yakıt hücresi güç istasyonu aracılığıyla besleyerek, veri merkezi operasyonlarından kaynaklanan karbon emisyonlarını azaltmayı hedeflemektedir. Bu proje aynı zamanda sabit yakıt hücresi sistemlerinin kurulum ve işletme maliyetlerini azaltma stratejilerini değerlendirecek.

Hidrojen, Tokuyama Corporation tarafından sağlanacak ve her yıl tuzlu su elektroliz işleminin bir yan ürünü olarak elde edilen endüstriyel hidrojen kullanılacaktır. Proje, sadece su üreten bir yan ürün ortaya çıkaran hidrojen yakıt hücrelerinin veri merkezleri için yeşil bir enerji kaynağı olabileceğini göstermeyi amaçlamaktadır.

Mitsubishi‘nin işleteceği veri merkezi altyapısı hakkında detaylı bilgi verilmemiş olup, projenin genel amacı, yakıt hücrelerinin kullanımının artırılmasını teşvik etmek ve elektrik güç kaynaklarını karbonsuzlaştırmak için çözümler geliştirmektir.

Hidrojen ve yakıt hücreleri, veri merkezleri için yeşil enerji sağlama potansiyeli nedeniyle son yıllarda önemli bir konu haline gelmiştir. Bu projenin yanı sıra, diğer şirketler de hidrojenle çalışan yakıt hücreleri kullanarak veri merkezlerinin enerji ihtiyacını karşılamayı hedeflemektedir. Ancak, ticari olarak üretilen hidrojenin genellikle fosil yakıtlarla üretildiği unutulmamalıdır.

Bu önemli adım, veri merkezlerindeki güç kaynaklarının sürdürülebilirliği ve çevresel etkileri konusunda yeni çözümler arayışındaki endüstriye umut vermektedir. Proje, sadece veri merkezlerinin enerji ihtiyacını karşılamakla kalmayacak, aynı zamanda şebeke dengeleme uygulamaları için de potansiyel sağlayarak yenilenebilir enerjinin daha geniş bir kullanımını teşvik edecektir.

Google, 5 milyar dolarlık davayı çözüme kavuşturmayı kabul etti!

Toplu dava, Google sistemlerinin Chrome’da özel tarama modunu kullanırken bile şirketin kullanıcı etkinliğini izlemesine izin verdiğini iddia etti.

Brown ve diğerleri ile Google LLC ve diğerleri arasındaki dava ilk olarak 2020’de açılmıştı ve federal telefon dinleme ve Kaliforniya’nın gizlilik yasalarını ihlal ettiği için kullanıcı başına minimum 5.000 dolar tutarında tazminat talep ediliyordu.

Google, kullanıcıların web’de gezinirken gerçekleşen veri toplama konusunda yeterince bilgilendirildiğini iddia ederek Ağustos 2023’te davayı reddetmeye çalıştı ancak bu teklif reddedildi.

Google sözcüsü Jose Castaneda, Reuters’e “Chrome’daki gizli mod, etkinliğiniz tarayıcınıza veya cihazınıza kaydedilmeden internette gezinme seçeneği sunuyor.” dedi

Her yeni gizli sekme açışınızda açıkça belirttiğimiz gibi, web siteleri oturumunuz sırasında tarama etkinliğiniz hakkında bilgi toplayabilir.

Anlaşmanın şartları açıklanmadı ve resmi anlaşmanın 24 Şubat 2024’e kadar mahkeme onayına sunulması bekleniyor.

Çerezlerin olduğu ancak izlemenin olmadığı bir dönemin sonu

Google kısa süre önce alternatif web izleme sistemini Ekim 2023’te kullanıma sunmaya başlama planlarını duyurdu; bu sayede şirket, 2024’ün üçüncü çeyreğinden itibaren Chrome‘daki üçüncü taraf çerezlerine yönelik tam kapsamlı desteği kaldıracak.  

Google, çerezleri Topics API sistemiyle değiştirecek. Bu sistem, kullanıcılar için oturum etkinliklerine dayalı olarak ve kullanıcıya özel bilgileri açıklamadan, web sitelerinin reklam kampanyalarını bilgilendirmek için görüntüleyebileceği tarayıcı profilleri oluşturacak.

Kullanıcı profilleri ilgi duydukları alanları veya konuları yansıtacak, ancak Google, web sitelerine yalnızca bu ilgi alanlarına hizmet verileceğini ve kullanıcı veya göz atma etkinlikleri hakkında ek bilgilerin sunulmayacağını söylüyor.

Bu değişiklik, web sitelerinin ziyaretçileri internette gezinirken takip etmek için çerezleri kullanmasına son verecek, ancak reklamverenler için tüketici profilleri oluşturmak amacıyla Google’ın kullanıcı faaliyetlerini kaydetmesini gerektirmeye devam edecek.

Çerezsiz web taramasına geçişin sonuçları hakkında konuşan GOA Pazarlama Baş Deneyim Sorumlusu Luke Boudour, Google’ın çözümünün birincil gelir kaynağı üzerindeki etkiyi en aza indirmeye çalışacağını belirtti.

Benim için önemli olan, Google’ın birkaç yıldır çerezleri kaldırmaya yönelik çözümleri tartışıyor ve bunlar üzerinde çalışıyor olmasıdır; bu nedenle, sunduğu çözümün reklam işini en az etkileyecek çözüm olduğundan emin olabiliriz; sonuçta her şeyin bedelini ödeyen şey bu.

Reklamverenlerin sizi hedeflemesine daha az izin vererek çerezleri devre dışı bırakanlar için kullanıcı gizliliğinde muhtemelen bir miktar iyileşme olacak, ancak bunun dijital pazarlama çabalarını genel olarak etkileyeceğini beklemiyorum.

Çok sayıda reklamveren, bunun gibi hamlelere hazırlanırken zaten birinci taraf verilerini giderek daha fazla kullanıyor; bu nedenle bazı aksaklıklar olsa da bunun, örneğin Apple ITP kadar baş ağrısına neden olacağını tahmin etmiyorum.

Microsoft, klavyelere Copilot tuşu ekliyor

Microsoft, 2024’ü “yapay zekâlı PC yılı” olarak ilan ederek, yeni bir adım atmaya hazırlanıyor. Bugün yapılan duyuruya göre, şirket 2024 yılında üretilecek klavyelerde yer alacak olan özel bir Copilot” tuşu ekleyeceğini açıkladı.

Microsoft’un Başkan Yardımcısı ve Tüketici Pazarlama Direktörü Yusuf Mehdi, yeni Copilot tuşunun tanıtımını, Windows PC klavyelerinde son otuz yılda yapılan ilk önemli değişiklik olarak nitelendirdi. Mehdi, “Bu yeni tuş basıldığında, Copilot’u günlük hayatınıza sorunsuz bir şekilde dâhil etmek için Copilot’u Windows üzerinde başlatacak.” ifadelerini kullandı.

Microsoft Copilot

Yeni Copilot tuşu, standart PC klavyesindeki sağ Ctrl tuşunun yerini alacak ve Alt tuşu ile sol ok tuşunun arasına konumlandırılacak. Copilot’u kullanıcıların daha etkili bir şekilde entegre etmelerine olanak tanıyan bu tuş, Microsoft’un yapay zekâ odaklı vizyonunu destekleyen önemli bir adım olarak öne çıkıyor.

Mehdi, Copilot’un henüz mevcut olmadığı bölgelerde bu tuşun Windows Arama’yı başlatacağını belirtti. Ancak Microsoft, Copilot hizmetini tüm bölgelerde kullanıma sunmak için çalışmalarını sürdürüyor.

İlk kez CES’te tanıtılacak olan yeni tuşa sahip klavyeler, muhtemelen Şubat ayı sonlarına doğru kullanıcılara sunulacak. Elbette, mevcut klavyeler de değişmeyecek ve kullanıcılar, istedikleri takdirde Copilot tuşunu mevcut klavyelerine entegre edebilecekler.

Bu gelişme, Microsoft’un teknoloji dünyasına getirdiği yeniliklerle dikkat çekmeye devam ettiğini gösteriyor. Yapay zekâ konusundaki bu önemli adım, bilgisayar kullanıcılarının deneyimini daha da zenginleştirmeyi hedefliyor.

Denizanaları, dokunçlarını nasıl yeniliyor?

0

Japonya’da faaliyet gösteren bir araştırma ekibi, bilim dünyasını heyecanlandıran bir keşfe imza attı. Serçe tırnağı büyüklüğündeki denizanası türü Cladonema’nın, kesilmiş bir dokunacını sadece iki ila üç gün içinde nasıl yenileyebildiği sorusu uzun süre bir muamma olarak kaldı. Ancak Tokyo Üniversitesi Farmasötik Bilimler Enstitüsü’nde görevli araştırmacılar, bu gizemi çözmekte önemli bir adım attı.

Öğretim görevlisi PRF. Yuichiro Nakajima liderliğindeki ekip, denizanalarının dokunaç yenileme yeteneğinin arkasındaki mekanizmayı aydınlattı. Yapılan araştırmada, yaralanma bölgesinde ortaya çıkan kök benzeri proliferatif hücrelerin, blastema adı verilen bir yapı oluşturarak dokunacın hızlı bir şekilde yenilenmesine katkı sağladığı belirlendi.

Denizanaları

Nakajima, “Bu kök hücre benzeri proliferatif hücreler, henüz belirli hücre tiplerine farklılaşmamış olmaları ve yalnızca yaralanma anında aktif hale gelmeleriyle dikkat çekiyor” dedi. Ayrıca, bu hücrelerin dokunacın ince dış tabakasına katkıda bulunduğunu ve onarıma özgü olduğunu vurguladı.

Denizanalarının yaşamları boyunca dokunacını koruyan ve onaran yerleşik kök hücrelerle birlikte, onarıma özgü proliferatif hücrelerin işbirliği yaparak dokunacın birkaç gün içinde yeniden oluşturulmasını sağladığı ortaya çıktı. Nakajima, “Bu mekanizmanın anlaşılması, sadece denizanaları değil, aynı zamanda rejeneratif yeteneklerimizi geliştirmemize de yardımcı olabilir” diye ekledi.

Denizanalarının Bu keşifi, genetik araçların tanıtılması ve belirli hücre soylarının izlenmesi gibi gelecekteki çalışmalara ışık tutabilir. Denizanalarındaki bu yenileme mekanizmasının detaylı anlaşılması, biyolojik rejenerasyon konusundaki bilgi birikimimize yeni katkılarda bulunabilir.

Google, şifre sıfırlamaları korsanlardan korunmaya yetmiyor!

Google hesap güvenliğinin sıfır gün istismarı ilk kez Ekim 2023’te “PRISMA” olarak bilinen bir siber suçlu tarafından ortaya atılmıştı ve bu tekniğin, şifre değiştirildikten sonra bile bir kurbanın hesabına tekrar giriş yapmak için kullanılabileceği öne sürülüyordu. 

Ayrıca, kurbanların e-postalarına, bulut depolama alanına ve gerektiğinde daha fazlasına yeniden erişim sağlamak için yeni oturum belirteçleri oluşturmak için de kullanılabilir.

O zamandan bu yana, bilgi hırsızı kötü amaçlı yazılım geliştiricileri bu istismarı sürekli olarak kodlarına uyguladı. Bu güvenlik açığını kötüye kullanan bilinen kötü amaçlı yazılım ailelerinin toplam sayısı Lumma ve Rhadamanthys dahil olmak üzere altıya ulaşırken, Eternity Stealer da yakın gelecekte yayınlanacak bir güncelleme üzerinde çalışıyor.

Bunlara bilgi hırsızları deniyor çünkü zavallı bir sapın bilgisayarında çalıştıklarında, yerel ana bilgisayardaki hassas bilgileri (uzak masaüstü kimlik bilgileri, web sitesi çerezleri ve kripto cüzdanlar gibi) bulmaya çalışıyorlar ve bunları yerel ana bilgisayar tarafından çalıştırılan uzak sunuculara sızdırıyorlar.

CloudSEK’teki bilginler, Google hesabı istismarının kökeninin belgelenmemiş Google OAuth uç noktası “MultiLogin“de olduğunu bulduklarını söylüyor.

Bu istismar, kurbanların oturum jetonlarının çalınması etrafında dönüyor. Yani, kötü amaçlı yazılım ilk önce bir kişinin bilgisayarına bulaşır; ardından, diğer şeylerin yanı sıra hesaplara giriş yapmak için kullanılabilecek web tarayıcısı oturum çerezlerini bulmak için makineyi tarar.

Bu oturum belirteçleri daha sonra kötü amaçlı yazılımın operatörlerine bu hesaplara girip ele geçirmeleri için sızdırılıyor. Kullanıcı güvenliğinin ihlal edildiğini fark edip Google şifresini değiştirse bile bu jetonların giriş yapmak için hâlâ kullanılabileceği ortaya çıktı.

Görünüşe göre çerezleri çalınan kullanıcılar, istismarı önlemek için tamamen çıkış yapmalı ve dolayısıyla oturum belirteçlerini geçersiz kılmalı.

MultiLogin, Google hesaplarının farklı hizmetler arasında senkronize edilmesinden sorumlu. Eş zamanlı oturumları yönetmek veya kullanıcı profilleri arasında geçiş yapmak için hesap kimlikleri ve kimlik doğrulama jetonlarından oluşan bir vektörü kabul ediyor.

Bilgi hırsızı kötü amaçlı yazılıma yapılan tersine mühendislik, oturum açmış Google hesaplarındaki hesap kimliklerinin ve kimlik doğrulama jetonlarının Chrome’daki WebData’nın token_service tablosundan alındığını ortaya çıkardı. 

Bu tablo, istismarın işlevselliği açısından önemli olan iki sütunu içeriyor: hizmet (bir GAIA kimliği içeriyor) ve şifrelenmiş_token. İkincisinin şifresi, Chrome’un UserData dizininde bulunan Yerel Durum dosyasında saklanan bir anahtar kullanılarak çözülüyor.

GAIA kimlik çiftleri daha sonra, şifreler sıfırlandıktan sonra bile Google hizmeti çerezlerini sürekli olarak yeniden oluşturmak için MultiLogin ile birlikte kullanılabilir ve bunlar giriş yapmak için kullanılabilir.

CloudSEK’teki tehdit istihbaratı araştırmacısı Pavan Karthick M, keşfin siber suçluların yüksek düzeydeki karmaşıklığına dair kanıt sağladığını düşünüyor. Lumma’nın durumunda, her token:GAIA ID çifti kötü amaçlı yazılım tarafından şifreleniyor ve mekanizmanın daha ince ayrıntıları maskeleniyor.

Ancak daha yeni bir güncellemede Lumma, Google’ın token yenileme konusundaki IP tabanlı kısıtlamalarını aşmak için SOCKS proxy’lerini tanıttı. Bunu yaparak, kötü amaçlı yazılımın geliştiricileri artık istek ve yanıtların bazı ayrıntılarını açığa çıkarıyor ve potansiyel olarak işlevselliğin iç işleyişini gizlemeye yönelik önceki çabalarının bir kısmını geri alıyor.

Karthick, kötü amaçlı yazılımın C2’si ile MultiLogin arasındaki trafiğin şifrelenmesinin, standart güvenlik önlemlerinin kötü amaçlı etkinliği tespit etme şansını da azalttığını, çünkü şifrelenmiş trafiğin gözden kaçırılma olasılığının daha yüksek olduğunu söyledi.

Bu istismarın temel bileşenini şifrelemeye yönelik taktiksel karar, daha gelişmiş, gizliliğe yönelik siber tehditlere yönelik kasıtlı bir hareketi gösteriyor.” diye ekledi. “Bu, kötü amaçlı yazılım geliştirme ortamında, istismar metodolojilerinin gizlenmesi ve korunmasına olduğu kadar, istismarların etkinliğine de giderek daha fazla vurgu yapıldığı bir değişime işaret ediyor.

Google, oturum jetonlarınızın yerel kötü amaçlı yazılımlar tarafından çalınması durumunda yalnızca şifrenizi değiştirmemenizi, bu çerezleri geçersiz kılmak için çıkış yapmanızı ve/veya güvenliği ihlal edilmiş cihazlara erişimi iptal etmenizi doğruladı.

Bir sözcü, “Google, bir kötü amaçlı yazılım ailesinin oturum belirteçlerini çaldığına ilişkin son raporların farkında.” dedi. 

Çerezleri ve jetonları çalan kötü amaçlı yazılımları içeren saldırılar yeni değil; bu tür tekniklere karşı savunmamızı düzenli olarak yükseltiyor ve kötü amaçlı yazılım kurbanı olan kullanıcıların güvenliğini sağlıyoruz. Bu örnekte Google, tespit edilen güvenliği ihlal edilmiş hesapların güvenliğini sağlamak için harekete geçti.

Bu arada, kullanıcıların bilgisayarlarından kötü amaçlı yazılımları kaldırmak için sürekli olarak adımlar atması gerekiyor ve kimlik avı ve kötü amaçlı yazılım indirmelerine karşı koruma sağlamak için Chrome’da Gelişmiş Güvenli Tarama’yı açmanızı öneririz.

Intel, kurumsal yapay zeka şirketi Articul8 AI’ı kurdu!

Intel, Florida merkezli varlık yöneticisi ve yatırımcı DigitalBridge‘in destekleriyle yeni bir kurumsal yapay zeka şirketi olan Articul8 AI’ı kurdu. Intel, bu ürünü yaklaşık iki yıl süren bir geliştirme sürecinin ardından hayata geçirdi. Articul8 AI, aynı zamanda Boston Consulting Group (BCG) için özel olarak tasarlanmış bir ürün olarak öne çıkıyor.

Intel kurumsal şirketi Articul8 AI’ın yatırımcıları arasında DigitalBridge‘in yanı sıra Fin Capital, Mindset Ventures, Communitas Capital, GiantLeap Capital, GS Futures ve Zain Group bulunuyor. Şirketin ürünü, BCG’nin güvenlik gereksinimlerini karşılamakla kalmayıp aynı zamanda veri merkezlerinde metin ve görüntü analizi yeteneklerine sahip.

Intel kurumsal

Başlangıçta BCG, Articul8 AI’ın tek müşterisiydi; ancak Intel, son aylarda platformunu finansal hizmetler, havacılık, yarı iletken, telekomünikasyon ve yüksek güvenlik sektörleri gibi farklı alanlardaki şirketlere de sunmaya başladı.

Intel sözcüsü, “Articul8’in gen AI yazılım ürünü, işletmelerin ihtiyaçlarına özel olarak tasarlandı ve dağıtım hızı, ölçeklenebilirlik, güvenlik ve sürdürülebilirlik gibi faktörlerle optimize edildi. Platform, müşteri verilerini, eğitimi ve çıkarımı kurumsal güvenlik çerçevesi içinde tutan yapay zeka yetenekleri sunmaktadır. Ayrıca, müşterilere bulut, şirket içi veya hibrit dağıtım seçenekleri de sunuyor” şeklinde konuştu.

Önceki Intel Veri Merkezi ve Yapay Zeka Grubu Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü Arun Subramaniyan, Articul8 AI’ın CEO’su olarak atanmıştır. Articul8 ekibinin geri kalanı, eski Intel çalışanlarından oluşmakta ve Intel’in şirkette açıklanmayan bir miktar hisse sahibi olduğu belirtilmektedir.

Kripto dünyasının kötü adamı Sam Bankman-Fried için işler yolunda!

Savcılar, kripto kötü adam SBF davasında sunulacak delillerin çoğunun Ekim ayındaki duruşmasında zaten değerlendirildiğini öne sürdüler; bu olay, jürinin sadece dört saatlik müzakeresinin ardından suçlu kararıyla sonuçlandı.

Ayrıca, mektupta ek yasal işlem başlatılmamasının bir nedeni olarak “hızlı çözüme yönelik güçlü kamu yararı” belirtiliyor.

Ek bir duruşmadan vazgeçmek, SBF’yi yasa dışı kampanya katkıları yapma komplosundan sorumlu tutmamak anlamına gelse de, ek mahkeme tarihleri, iade şartları konusunda Bahamalar ile müzakere yapılmasını gerektireceğinden, Mart 2024’te planlanan cezanın verilmesini kesinlikle geciktirecek.

SBF, Aralık 2022’de kripto borsası FTX’in merkezinin bulunduğu Bahamalar’dan ABD’ye iade edildi. Ada ülkesi sekiz suçlamadan yedisinde iadeyi kabul ederken, yerel yetkililer komplo suçlamasıyla iadeye razı olmadı. Bu nedenle ABD mahkemeleri sekizinci suçlamayı takip edemedi.

SBF’nin ilk duruşmasında yedi suç kararı çıktı. Bunlar arasında elektronik dolandırıcılık yapmak için iki komplo, iki elektronik dolandırıcılık suçu, emtia dolandırıcılığı yapmak için komplo kurmak, menkul kıymet dolandırıcılığı yapmak için komplo kurmak ve kara para aklamak için komplo kurmak vardı. Tüm bunlar, toplam maksimum 110 yıl hapis cezasına anlamına geliyor.

Ancak avukatlar, başvurularında kampanya finansmanı suçlamasının takip edilmemesine rağmen cezalandırmayla ilgili olarak değerlendirilebileceğini yazdı.

Savcıların mektubunda, ceza kararının aynı zamanda “muhtemelen sanığın suçlarının mağdurları için müsadere ve tazminat emirlerini de içereceği” ayrıntılı olarak belirtildi.

SBF’nin diğer kuruluşu olan kripto ticaret şirketi Alameda Research’ün, FTX müşteri mevduatlarını 65 milyar dolara kadar kredi limiti olan bir rüşvet fonu olarak kullandığı iddia ediliyor.

United States vs Bankman-Fried’a göre paydaşlar, ifade edildiği gibi, bu fonlar Alameda Research’ü kurtarmak için kullanıldığında yaklaşık 10 milyar dolar dolandırıldı.

SBF bir zamanlar Forbes dergisinin kapağını süsleyen ve fedakar olarak selamlanan medyanın gözdesiyken, çeşitli planlarının çökmesiyle farklı bir tablo ortaya çıktı.

Kurbanlarının pahasına yaşadığı iddia edilen yozlaşmış yaşam tarzına ek olarak, ticari hesapların dondurulması karşılığında Çinli yetkililere 40 milyon dolar değerinde kripto para rüşveti vermekle ve tahrifata tanık olmakla da suçlanıyor.

Bu arada, özenle hazırlanmış kamusal imajı, kamuoyunun haberi olmadan başkalarının parasıyla yapılan hem siyasi hem de hayırseverlik amaçlarına yapılan bağışları içeriyordu.

 Çalınan FTX fonlarının 100 milyon dolardan fazlasının, 2022 ABD ara seçimlerinde siyasi kampanya katkıları olarak kullanıldığı iddia ediliyor. 

Cruise, gündemi karıştırmaya devam ediyor! Kaliforniya, otonom araçlara ceza vermiyor mu?

Devam eden güvenlik endişelerine ve kolluk kuvvetlerinin trafik yasalarını ihlal ettiklerinde robot arabalardan alıntı yapma yetkisini çevreleyen gri alanlara rağmen, sokaklar; başta Cruise olmak üzere Kaliforniya’daki yüzlerce sürücüsüz araba için test alanı olarak hizmet ediyor.

Markkula Uygulamalı Etik Merkezi İnternet Etiği programının yöneticisi Irina Raicu, “Sanırım hepimiz hâlâ (sürücüsüz arabaların) insan sürücülerden daha güvenli olup olmadığını ve hangi açılardan olmayabileceğini anlamakta zorlanıyoruz.” dedi.

Otonom araç üreticileri, teknolojiyi geliştirmek ve onları daha güvenli hale getirmek için arabalarının kilometrelerce yol kat etmeye devam etmesi gerektiğini söylüyor. Ancak Raicu, testlerin çoğunun şehir sokaklarında insan sürücüler ve yayalarla birlikte yapıldığını ve araçların nasıl performans gösterdiğine dair hala bilmediğimiz çok şey olduğuna dikkat çekti.  

Raicu, “Görünüşe göre, insan sürücülerden gördüğümüz türden hataları daha az yapsalar da, ilginç ve yeni hatalar yapıyorlar.” dedi. 

Cisco ve Audi’den, araçları ofis ortamına çeviren iş birliği

Sürücüsüz çifte standart

Sürücüsüz araçların kırmızı ışıkta geçtiği, acil durum müdahale ekiplerini engellediği ve inşaat bölgelerine doğru ilerlediği belgelendi.

Ancak, sürücüsüz araçların yol kurallarını ihlal etmesi durumunda kolluk kuvvetlerinin yapabileceği fazla bir şey yok. Kaliforniya’da trafik cezası ancak araçta gerçek bir sürücü varsa yazılabiliyor. 

Kaliforniya’daki otonom araçlara park cezası verilmesine rağmen, eyaletin ulaşım yasaları, sürücüsüz araçları, hareket ihlallerinden kaynaklanan her türlü trafik cezasından muaf tutuyor gibi görünüyor.

Kaza vakalarında bisikletçileri temsil etme konusunda uzmanlaşmış bir hukuk firması olan Bay Area Bisiklet Yasası’nın kurucusu ve kıdemli avukatı Michael Stephenson, “Bunun eşit şartlar olmadığı, önceliğin adalet olmadığı mesajını verdiğini düşünüyorum.” dedi. 

Stephenson, sürücüsüz araçların eyaletin mevcut yasal çerçevesine tam olarak uymadığını ve Kaliforniya’nın gelişen teknolojiyi uygun şekilde yönetmek için yeni yasalara ihtiyacı olduğunu söyledi.

Belki de yuvarlak bir deliğe kare bir çivi sokmaya çalışıyoruz.” dedi. “Sürücüsüz araçlar söz konusu olduğunda Vahşi Batı’dayız.

Texas, sürücüsüz araçlar için trafik yasalarını yeniden yazdı

Kaliforniya’daki sürücüsüz arabalar trafik cezası muafiyetinden faydalanıyor gibi görünse de Teksas’taki otonom araçlar için durum böyle değil. 

Otonom araçlar için bir başka popüler test alanı olarak Kaliforniya’ya rakip olan Teksas, gelişen teknolojiye uyum sağlamak için 2017 yılında ulaşım yasalarını değiştirdi. Teksas Ulaşım Kanunu’na göre, sürücüsüz bir aracın sahibi “operatör olarak kabul ediliyor” ve “kişinin fiziksel olarak araçta bulunup bulunmadığına bakılmaksızın” trafik yasalarını ihlal ettiği için suçlanabiliyor.

Otonom araçlara yönelik bir başka yoğun bölge olan Arizona da benzer adımlar attı. Arizona, trafik yasalarını gözden geçirirken, otonom bir aracın sahibine “aracın trafik veya motorlu taşıt yasalarına uymaması durumunda trafik cezası veya başka bir ceza verilebileceğini” ilan etti.

Otonom Waymo

Waymo’nun ürün yönetimi direktörü Chris Ludwick, teknolojinin mükemmel olmadığını kabul etti ancak Waymo’nun araştırmasının sürücüsüz arabaların halihazırda “insan sürücülerden daha güvenli” olduğunu gösterdiğini söyledi. Cruise tarafından yakın zamanda yayınlanan bir araştırma, araştırmacıların insan sürücülerin kaza oranlarını otonom araçlarınkilerle karşılaştırdıklarında benzer bulgulara dikkat çekti.

Ludwick, “Sürücüsüz arabaların gelişmeye devam etmesi gerektiğine işaret eden örnekler olsa da, bunu yapmaya devam edebiliriz.” dedi. “Ve bir kez iyileştirme yaptığımızda bu sistemimizde sabitlenir; tüm filo daha iyi hale gelir. Ve böylece teknoloji buradan itibaren daha da iyiye gidiyor ve şimdiden gerçekten çok iyi.

Ne Waymo ne de Cruise, sürücüsüz araçlarını kullanmaya başladıklarından beri trafikten kaynaklanan tek bir ölüm yaşamadı. Waymo araçları sürücüsüz olarak 7 milyon milden fazla yol kat ederken, Cruise araçları 5 milyon milden fazla yol kat etti. Ancak bazıları bunun yeterli bir geçmiş performans olup olmadığı konusunda şüphe duyuyor çünkü Ulusal Karayolu Trafik Güvenliği İdaresi’ne göre insan sürücüler ortalama olarak her 100 milyon milde bir ölüme neden oluyor.

Ludwick, “Polis departmanının sürücüsüz bir araçtan bahsetme yetkisine sahip olup olmadığına bakılmaksızın, aracın davranışının iyi olmasını sağlamak için kesinlikle elimizden gelen her şeyi yaparız.” dedi. “Bence gerçek şu ki otonom araçlar en yüksek standartlarda tutuluyor.“.

Cruise, güvenlik endişelerinden kaynaklanan iki ayrı soruşturma altında

2 Ekim’deki kazadan sonra Cruise, bir güvenlik şefi pozisyonu oluşturdu ve “güvenlik operasyonları ve kültürü” konusunda “tam bir değerlendirme” yapacak bir danışmanlık firması tutmayı planladığını duyurdu.

Cruise bu ay dokuz “kilit lideriyle” yollarını ayırdı ve şirketin yaklaşık dörtte birini, yani yaklaşık 900 çalışanı işten çıkardı.

Cruise yaptığı açıklamada bazı üst düzey yöneticilerin ayrılışını, şirketin nasıl ve nerede bocaladığını araştırmayı amaçlayan “2 Ekim olayının ilk analizine” bağladı.

Cruise sözcüsü, bir açıklamasında “Şirket olarak tam şeffaflığa bağlıyız ve güveni yeniden inşa etmeye ve güvenlik, dürüstlük ve hesap verebilirlik söz konusu olduğunda en yüksek standartlarla çalışmaya odaklanıyoruz ve bu hedeflere ulaşmak için yeni liderliğin gerekli olduğuna inanıyoruz” dedi.

Duyuru, Cruise için yaşanan bir dizi aksiliğin sonuncusuydu. Kasım ayında kurucu ortaklardan CEO’su Kyle Vogt istifa etti. Güvenlik endişeleri nedeniyle hem eyalet hem de federal düzenleyiciler tarafından soruşturma altında olan şirket, röportaj talebini reddetti.

Şirket yakın zamanda yaptığı bir açıklamada şunları söyledi: “Şu anda bizim için en önemli şey halkın güvenini yeniden inşa edecek adımlar atmak. Bunun bir kısmı, rahatsız edici veya zor şeyler yapmak anlamına gelse bile, içe doğru bakmayı içeriyor.

İnovasyonu gözetimle dengelemek

Eyalet Senatörü, Kaliforniya’nın yeniliği başlatmak ile kamu güvenliğini korumak arasında doğru dengeyi kurması gerektiğini ve eyaletin tamamen sürücüsüz araçlara ve yapay zekaya odaklanan tamamen yeni bir düzenleyici kuruma ihtiyaç duyabileceğini söyledi.

Cortese, “Tıpkı yıllar önce FAA’yı aldığımızda olduğu gibi, bunu burada yapmak zorunda kalacağız.” dedi. 

İlk olarak 1958 yılında Federal Havacılık Ajansı olarak bilinen ve 1967 yılında Federal Havacılık İdaresi haline gelen FAA, kısmen geniş ve karmaşık hava taşımacılığı sektörünü denetlemek amacıyla kuruldu.

Yasa koyucular sürücüsüz araçlarla ilgili yasaları zaten geçirmeye çalıştı ancak yakın zamanda yapılan bir çaba valinin masasından geçemedi. 

DMV, sürücüsüz araçlara yönelik daha fazla denetimin gerekli kılınması umuduyla sektördeki düzenlemeleri güncellemeye çalıştığını söylüyor ancak bu yeni kuralların neye benzeyebileceğini açıklamıyor.

Bir DMV sözcüsü yaptığı açıklamada, “DMV, gelecekteki potansiyel kural koymanın gelişimine bilgi verecek konuları tartışmak için 2023 yılının Ocak ve Temmuz aylarında ilgili paydaşlarla halka açık çalıştaylar düzenledi.” diye yazdı.

DMV, otonom teknolojinin gelişen bir teknoloji olduğunun bilincindedir ve teknolojinin sürekli gelişimini yansıtacak şekilde düzenleyici yapıyı geliştirmeye kararlı.