Threads kullanıcıları, gönderilerinin Facebook ve Instagram’da görünmesini devre dışı bırakabilecek!

Twitter/X rakibine daha fazla ilgi kazandırmayı hedefleyen Meta, Ağustos ayı sonlarında Meta’nın sahip olduğu diğer uygulamalarda önerilen Threads’in bir versiyonunu sergilemeye başladı. Ancak birçok Threads kullanıcısı, özellikle Threads’teki kitleleri Facebook ve Instagram’da bağlantı kurdukları gerçek hayattaki arkadaşlardan ve ailelerden oldukça farklı olduğu için, varsayılan olarak Threads gönderilerinin harici olarak paylaşılmasını seçtikleri için kızdı.

Hatta bazıları, gönderileri Facebook‘ta ailelerine ulaşırsa Threads’ten ayrılmakla tehdit etti. Diğerleri, genellikle “yorum almak için tasarlanmış olanlar” gibi görünen önerilen Konuların veya bazılarının dediği gibi bağlamsız garip tıklama tuzağının nitelendirilmesinden şikayet etti.

Instagram ve Facebook’taki milyarlarca kullanıcısından yararlanarak, Threads potansiyel olarak kullanıcı tabanını daha da büyütebilir veya eski kullanıcıları yeniden etkileşime geçirebilir. Bu, örneğin Reels’te olduğu gibi, ürünlerinde büyümeyi sağlamak için genellikle uygulamalar arası paylaşımdan yararlanan ve 2020’de Messenger ile Instagram arasında çapraz uygulama iletişiminin tanıtımıyla mesajlaşma yapan Meta için eski bir oyun kitabı.

Şimdi, Meta, kullanıcıların bu otomatik paylaşımı kapatmasına izin veren yeni bir gizlilik seçeneğinin eklenmesiyle bu şikayetlere teslim oldu.

Meta, verilerinizi yönetmek için yeni seçenekler sunuyor

Threads’teki profil sayfanızın sağ üst köşesindeki iki çizgili menüden “Gizlilik” ve ardından “Diğer uygulamalarda gönderiler önerme“ye göz atabilirsiniz. Burada, Konu paylaşımını Instagram ve Facebook’a ayrı ayrı kapatabilirsiniz.

Paylaşım özelliğinin devre dışı bırakmaya devam ettiğini, devre dışı bırakmadığını ve Threads ekibi tarafından kamuya açıklanmadığını belirtmekte fayda var.

Lansmanda, uygulama yerleşik Instagram kitlesinden yararlanarak, birkaç gün içinde milyonlarca kullanıcıyı hızla dahil etti.

Sonuç olarak, Threads 150 milyon indirmeye ulaşan bugüne kadarki en hızlı uygulama oldu. Önceki rekoru elinde tutan Pokémon Go’dan 5,5 kat daha hızlı. Meta CEO’su Mark Zuckerberg, Temmuz lansmanından bu yana geçen aylarda hız kaybettiğine dair sayısız rapora rağmen, Threads’in lansmanından üç ay sonra aylık 100 milyonun biraz altına ulaştığını söyledi.

Elon Musk gizledi, İçişleri Bakanı açıkladı! İşte X’teki (Twitter) bot sayısı!

0

Sosyal medya platformlarında son yıllarda yalan haberler daha hızlı yayılmaya başladı. Bunun nedeni de tahmin edebileceğiniz üzere bot hesaplar. Son olarak İçişleri Başkanı, bu konuyla ilgili önemli bir açıklama yaptı. İşte ayrıntılar…

Dikkat çeken oran: Hesapların yüzde 27.86’sı bot!

İçişleri Başkanı Ali Yerlikaya, resmi X (Twitter) hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda, bakanlık tarafından yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi. Buna göre son 1 ay içerisinde sosyal medya üzerinden halkın dini, milli, manevi değerlerine ve devlet büyüklerine hakaret eden, halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden 79 kişiye işlem yapıldı.

Akabinde son 4 gün içerisinde dini değerleri aşağılayan 8 hesap için de inceleme başlatıldı. Ali Yerlikaya, X (Twitter) platformu üzerinden son 1 ay içerisinde 60 milyon 338 bin 566 hesaptan toplamda 1 milyar 432 bin 556 bin 601 paylaşım yapıldığı tespit edildiğini belirtti.

Twitter’ı satın alan Elon Musk’ın hayatı film oluyor!

Bu açıklamada en dikkat çeken nokta ise bot hesapların sayısı oldu. Yerlikaya’nın paylaştığı bilgilere göre paylaşım yapan hesapların yüzde 27.86‘sı bilgisayarlar tarafından yönetilen bot hesaplar. Bu da 16 milyon 810 bin 324 hesaba denk geliyor.

Dikkat çeken oran: Türk hesapların yüzde 27.86'sı bot!

Türk hesaplar üzerinden yapılan paylaşımların yüzde 41‘inin yani 587 milyon 348 bin 206 gönderinin olumsuz ve spekülatif olduğu da belirtildi. Son olarak İçişleri Bakanı, halkın bu tür paylaşımlara ve hesaplara itibar edilmemesini önemle rica etti.

Rusya Ukrayna’yı füzelerle ve siber saldırı ile eş zamanlı vurmuş!

0

Google’ın geçtiğimiz sene 5,4 milyar dolar karşılığında bünyesine kattığı siber güvenlik firması Mandiant Rus devlet destekli bilgisayar korsanlarının geçen yıl Ukrayna’daki bir enerji tesisine sofistike bir siber saldırı düzenlediğini ve ülke genelindeki kritik altyapıya yönelik yaygın füze saldırılarından önce bu siber saldırı ile geçici bir elektrik kesintisine neden olduğunu açıkladı.

Siber güvenlik firması Mandiant’a göre, Ekim 2022’de gerçekleşen ve kötü şöhretli Rus grubu Sandworm’a atfedilen saldırı, hedeflenen bir tesisin fiziksel işleyişini bozan nadir bir siber olay örneği olarak dikkat çekiyor. Araştırmacılara göre geçtiğimiz yıl gerçekleşen bu siber saldırı, endüstriyel kontrol sistemlerini (ICS) ve operasyonel teknolojiyi (OT) ihlal etmek için daha önce gözlemlenmemiş bir tekniği de içeriyordu. Mandiant’ın yükselen tehditler ve analizler başkanı Nathan Brubaker, ayrıca bunun sadece savaşın başlamasından bu yana bilinen ilk siber saldırı kaynaklı elektrik kesintisi vakası olmadığını, aynı zamanda böyle bir olayın ilk kez bir füze saldırısıyla eş zamanlı koordine edildiğini söylüyor.

Ukraynalı siber yetkililer daha önce Rusya’nın füze saldırılarıyla koordine ettiği siber saldırılar konusunda uyarıda bulunmuş ancak bu operasyonların nasıl yürütüldüğü ya da hangi tesisleri etkilediği konusunda ayrıntıya girmemişti. Mandiant siber saldırı ile hedef alınan enerji tesisinin yerini, kesintinin süresini ve etkilenen kişi sayısını açıklamadı. Genellikle şirketler ve devlet yetkilileri güvenlik nedeniyle bu bilgileri açıklamaktan kaçınırlar çünkü bu bilgiler saldırıda bulunan kişi ve organizasyonlara aslında saldırının başarısı hakkında daha fazla ayrıntı sağlar ve başka saldırıları teşvik edebilir.

Brubaker, savaş zamanında belirli olayların etkisini belirlemenin de zor olduğunu söyledi. Örneğin bu siber saldırı vakası, enerji tesisinin bulunduğu şehir de dahil olmak üzere, Ukrayna’da birkaç saat süren kasıtlı acil durum kapatmalarına yol açan toplu bir füze saldırısı sırasında meydana geldi. Rusya’nın enerji tesisini ihlal etme operasyonu Haziran 2022’de başladı ve aynı yılın Ekim ayı ortalarında doruğa ulaştı – bu dönem Ukrayna’nın, ülkenin kritik altyapısına yönelik Rus insansız hava aracı ve füze saldırıları nedeniyle sürekli elektrik kesintileri yaşadığı bir dönemdi.

Elektrik kesintileri her gün, bazen günde birkaç kez yaşanıyor ve milyonlarca Ukraynalıyı susuz, ısınmasız ve internetsiz bırakıyordu. Savaş döneminde Ukrayna’nın enerji sektörünü hedef alan siber saldırıların çoğu sofistike değildi ve önemli aksaklıklara neden olmadı. Ancak Sandworm’un saldırısı farklıydı. Mandiant’a göre, ICS/OT teknolojisini ve tesisin normal BT sistemlerini hedef alan iki aşamadan oluşuyordu. ICS sistemleri fiziksel süreçleri ve makineleri kontrol etmek ve yönetmek için kullanılır ve enerji santralleri söz konusu olduğunda verimli elektrik üretimiyle doğrudan bağlantılıdır.

Araştırmacılar, saldırganların özellikle, “kurbanın trafo merkezi ortamı için bir denetleyici kontrol ve veri toplama (SCADA) yönetim örneği barındıran” ağın bir parçası aracılığıyla OT ortamına erişim sağladığını söylüyor. SCADA sistemleri, ekipmanı doğrudan izlemek ve çalıştırmak için donanım ve yazılım içerir. Sandworm daha sonra tesisin transformatörler ve jeneratörler de dahil olmak üzere elektrikli ekipmanlarını aşırı akım veya arızaların neden olduğu hasarlardan koruyan devre kesicilere müdahale etti. İzinsiz giriş planlanmamış bir elektrik kesintisine yol açtı.

Mandiant, Sandworm’un saldırganların harici kötü amaçlı yazılımlar kullanmak yerine bir sistemde halihazırda bulunan araçlardan yararlandığı bir “arazide müdahale” yaklaşımı kullandığını söyledi. Araştırmacılar, bu yaklaşımın siber operasyonları daha hızlı yürütmelerine yardımcı olurken, araştırmacıların bu tür saldırıları tespit etmesini ve yanıt vermesini zorlaştırdığını söyledi.

Elektrik kesintisine neden olduktan sonra Sandworm siber saldırının ikinci aşamasına geçti: CaddyWiper kötü amaçlı yazılımının yeni bir varyantını normal BT ağına yerleştirerek kullanıcı verilerini sildi ve bilgisayardaki dosyaların üzerine yazarak onları kurtarılamaz hale getirdi. Mandiant’a göre, bu kötü amaçlı yazılımın kullanılması muhtemelen daha fazla kesintiye neden olmayı ve potansiyel olarak bilgisayar korsanlarının izlerini ortadan kaldırmayı amaçlıyordu. Araştırmacılar, bilgisayar korsanlarının başlangıçta hedeflenen sisteme nasıl girdiklerini ise henüz belirleyemediler.

Ukrayna siber güvenlik ajansı Eylül ayında yayınladığı bir raporda, enerji tesisine başarılı bir şekilde sızılmasına yol açan temel sorunun OT ve kurumsal BT ağları arasında uygun izolasyonun olmaması olduğunu söylemişti. Bu, birindeki bir siber saldırı ihlalinin potansiyel olarak diğerine yetkisiz erişim sağlayabileceği anlamına geliyor.

Yapay DNA ile sentetik maya geliştirilecek!

0

Bilim insanları sentetik maya geliştirmeye bir adım daha yaklaştı. Araştırmacılar, 15 yıldan fazla bir süredir, sıfırdan tüm genomu içeren karmaşık bir hücre oluşturmak için yorulmadan çalışıyor. Şimdi, 16 kromozomun bazılarının yapay versiyonlarını tek bir maya hücresinde başarılı bir şekilde birleştirmeyi başararak önemli bir dönüm noktasına ulaştı.

Bu başarı özellikle heyecan verici çünkü hücrelerin içindeki temel süreçler hakkında daha fazla bilgi ortaya çıkarıyor. Bu aynı zamanda bazı bilim adamlarının ilaç, malzeme, biyoyakıt ve diğer şeyleri üretebilecek programlanabilir hücresel fabrikalar yaratması gerektiği vizyonu için de ileriye doğru atılmış büyük bir adım. Sentetik bir mayanın geliştirilmesi başlı başına devasa bir iş. Aslında Kasım ayında Cell and Cell Genomics dergisinde konuyla ilgili yayınlanan birçok yeni makalenin ortak yazarlarından biri olan Benjamin Blount, bu kromozomlardan birini yaratmanın bile şaşırtıcı ve zor bir iş olduğunu söylüyor. Ancak sonra bunların hepsini, dağılmasına neden olmayacak şekilde bir araya getirmelisiniz.

Yapay DNA ile sentetik maya için yeni yöntem

Genetik modifikasyon son yıllarda uzun bir yol kat etmiş olsa da geçmişteki düzenleme girişimlerinde bilim adamlarının kromozomların tamamını değil, yalnızca tek tek genleri değiştirdiği görüldü. Dolayısıyla bu çok daha karmaşık bir süreç. Her ne kadar hepsini tek bir sentetik maya hücresinde birleştirmeyi tamamen başaramasalar da, araştırmacılar ilgili 16 kromozomun tamamının yapay versiyonlarını yarattı. Artık dağılmadan onları bir araya getirmenin bir yolunu bulmaları gerekiyor. Bu zor bir görev ama önümüzdeki birkaç yıl içinde bunu başarabileceklerini umuyoruz. Blount, Axios’a , bu süreçteki bir adımın, yapay kromozomların doğal olanlardan tamamen ayırt edilemez olmasını sağlamak anlamına geldiğini söyledi.

Bilim insanları şimdiye kadar sentetik maya kromozomlarının yalnızca bir kısmını tek bir hücrede birleştirmeyi başardı. Bu hücre hayatta kaldı ve çoğaldı. Dolayısıyla artık geriye kalan tek şey diğer kromozomların dahil edilmesi ve stabil hale getirilmesi. Sentetik maya kromozomu XI tasarımı, kromozom dışı dairesel DNA dinamiklerinin incelenmesi için bir test ortamı sağlıyor.

660 kb’lik sentetik maya genom projesi (Sc2.0) kromozomu, 200 kb’lik tekrar dizisinin hassas şekilde sıkıştırılması da dahil olmak üzere hata keşfi, yeniden tasarım ve kromozom onarımı sürecinde CRISPR tabanlı yöntemler kullanılmadan önce sentezlenmiş DNA parçalarından birleştirildi. Onarılan kusurlar, zayıf sentromer fonksiyonu ve mitokondriyal sağlıkla ilişkiliydi ve kodlamayan bölgelerdeki değişikliklerle ilişkilendirildi. Sc2.0 tasarımının bir parçası olarak, Cre aracılı rekombinasyon için loxPsym dizileri çoğu gen arasına ekleniyor. Kromozom XI’deki GAP1 lokusunu kullanarak , bu bölgelerin indüklenmiş kromozom dışı dairesel DNA (eccDNA) oluşumunu kolaylaştırabildiğini ve bu önemli moleküllerin etkilerinin ve yayılımının doğrudan incelenmesine olanak sağladığı görüldü. synXI’in oluşturulması ve karakterizasyonu, kodlamayan DNA elemanlarını anlamamıza katkıda bulunuyor. eccDNA çalışması için yararlı bir araç sağlar ve gelecekteki sentetik genom tasarımına bilgi verecek.

Terminator bu yıl Netflix’e geliyor!

Netflix, bilim kurgu efsanesi The Terminator’ün yeni bir versiyonuyla izleyicilerini buluşturuyor. Geeked Week etkinlikleri kapsamında duyurulan Terminator anime dizisi, insanlık ve Skynet arasındaki mücadeleyi heyecan verici bir formata taşımayı hedefliyor.

James Cameron ve Gale Anne Hurd tarafından 1984 yılında yaratılan The Terminator, bilim kurgu sinemasında unutulmaz bir iz bırakmıştı. Bu efsanevi hikaye şimdi anime formatında Netflix ekranlarına taşınıyor.

Netflix’in duyurduğu resmi detaylara göre, yapımın tam adı “Terminator: The Anime Series” ve ünlü Japon animasyon stüdyosu Production IG tarafından üretilecek. Ghost in the Shell’deki başarılı çalışmalarıyla tanınan stüdyo, 8 bölümlük bu anime dizisine hayat verecek.

Anime, The Terminator evrenine yeni karakterler ve hikayeler ekleyerek, makine ve insan arasındaki distopik savaşı çizgi dünyasına taşıyacak. Hikaye, hayatta kalan insanlarla makine ordusu arasındaki uzun süreli savaşla başlıyor ve 2022’de seyirciyle buluşacak.

Daha sonra, hikaye Skynet’in 1997’de öz farkındalık kazandığı bir noktaya giderek, tarihin akışını değiştirmekle görevlendirilen bir askerin macerasına odaklanıyor. Bilim insanı Malcolm Lee‘nin etrafında gelişen Terminator animesi, Skynet’e karşı koyabilecek bir yapay zeka sisteminin oluşturulma serüvenini anlatıyor.

Projede yer alan isimler arasında, daha önce Project Power ve The Batman II gibi yapımlarda çalışan Mattson Tomlin de bulunuyor. Tomlin, anime için showrunner, yazar ve yürütücü yapımcı olarak görev yapıyor. Projeye Skydance’ten David Ellison, Dana Goldberg ve Don Granger ise yürütücü yapımcı olarak destek veriyor. Animasyonun yönetmenliğini ise Masashi Kudo üstleniyor.

Mattson Tomlin, projede yer almanın heyecanını şu sözlerle ifade etti: “İşlerimi bilen herkes, büyük atılımlar yapmaya ve kalplere girmeye inandığımı bilir. Netflix ve Skydance’in bana; Terminatör’e ezberleri bozan, beklentileri altüst eden ve esere cesurca yaklaşma fırsatı sunacak bir şans vermiş olmasından onur duyuyorum.”

Bu yeni Terminator anime dizisi, izleyicilere The Terminator evreninde heyecan verici bir yolculuk vadederken, unutulmaz bir bilim kurgu deneyimi sunmayı amaçlıyor.

Web siteleri çevirisi için pratik yöntemler

Web’de yayınlanan milyarlarca sayfayla temsil edilen çok dilli bir dünyada yaşıyoruz. Ancak bir web sitesinin ana dilinizde yazılmamış olması, onu okuyamayacağınız anlamına gelmiyor. En popüler tarayıcıların tümü, masaüstü ve mobil cihazlarda yerleşik çeviri araçlarıyla birlikte geliyor. Böylece okumanızı kendi dilinizdeki sitelerle sınırlamanıza gerek kalmıyor. En çok bilinen web tarayıcılarından dördünde şu şekilde çalışıyor.

Chrome, bir web sitesinin bilgisayarınızın ayarlı olduğundan farklı bir dilde yazılıp yazılmadığını otomatik olarak algılamaya çalışacak ve ardından adres çubuğunun sağında size sayfayı çevirme seçeneği sunan bir açılır pencere görüntüleyecek. Bunu yapmak için İngilizce’yi tıklayabilirsiniz. Açılır pencere kaybolursa adres çubuğundaki küçük çeviri simgesine tıklayabilirsiniz. Ayrıca bu dildeki sayfaları her zaman çevir… için bir onay kutusu da var. Açılır penceredeki üç noktayı tıkladığınızda daha fazla seçenek elde edersiniz; mevcut siteyi çevrilmekten muaf tutabilir veya Chrome’un otomatik olarak algıladığı dilden farklı bir dilde olduğunu belirtebilirsiniz. Chrome araç çubuğundaki üç noktayı tıklayın, Ayarlar’ı ve ardından Diller’i seçin; böylece hangi dil sitelerinin çevrileceğini seçebilir ve her zaman çevrilen diller ile hiçbir zaman çevrilmeyen dillerin listesini yönetebilirsiniz. İsterseniz çeviri özelliğini de devre dışı bırakabilirsiniz. Mobil cihazdaki Chrome’da, sayfayı çevirmek isteyip istemediğinizi soran bir açılır iletişim kutusu da göreceksiniz. Bunu yapmak için Çevir’e dokunun veya daha fazla seçeneğe (sayfaların hangi dile çevrileceği gibi) ulaşmak için dişli simgesine dokunabilirsiniz. Üç noktaya (Android’de sağ üstte, iOS’ta sağ altta) ve ardından Çevir’e dokunarak aynı seçenekleri bulabilirsiniz.

Web siteleri çevirisi için yapabilecekleriniz

Microsoft Edge

Tercih ettiğiniz tarayıcı Edge ise, yabancı dilde bir sayfa yüklediğinizde, onu çevirmek isteyip istemediğinizi soran bir açılır pencerenin açıldığını fark edeceksiniz. Sayfayı kendi dilinizde görmek için Çevir’i tıklayabilirsiniz. Açılır pencereyi kaçırırsanız adres çubuğunda istediğiniz zaman tıklayabileceğiniz küçük bir tercüme düğmesi var. Açılan iletişim kutusunda Çevir yerine Daha Fazla’yı tıkladığınızda Edge’e bu dildeki sayfaları her zaman otomatik olarak çevirmesini, bu dildeki sayfaları asla çevirmeyi teklif etmemesini ve özellikle bu web sitesindeki sayfaları çevirmeyi asla teklif etmemesini söyleyebilirsiniz. Bu seçeneklere yalnızca yabancı dilde yazılmış web sitelerinde görünen açılır iletişim kutularından ulaşabilirsiniz. Araç çubuğundaki üç noktayı tıklayıp Ayarlar’ı ve ardından Diller’i seçerseniz, yalnızca çeviri özelliğini açabilir veya kapatabilirsiniz; hangi dillerin çevrildiğini, hangilerinin çevrilmediğini gösteren listeleri yönetemezsiniz.

Mozilla Firefox

Firefox’un yerleşik çeviri özelliği, bu yazının yazıldığı sırada halen beta sürümde olduğu belirtiliyordu, ancak gayet iyi çalışıyor. İletişim kutusundaki açılır listeler, Firefox’un doğru algılamaması durumunda çeviri yaptığınız dilleri ve çeviri yapacağınız dilleri ayarlamanıza olanak tanıyor. Aynı iletişim kutusundaki dişli çark simgesini tıkladığınızda hangi dillerin otomatik olarak çevrileceği ve hangilerinin çevrilmeyeceği gibi ilgili seçenekleri ayarlayabilirsiniz. Ayrıca belirli siteleri çeviriden muaf tutabilirsiniz. Araç çubuğunun sağındaki üç yatay çizgiye tıklayın, Ayarlar ve Genel’i seçin ; çeviri özelliğini daha da özelleştirebilirsiniz. Ayrıca Firefox tarafından hangi dillerin çevrimdışı olarak çevrilebileceğini de ayarlayabilirsiniz. Bu, göz attığınız sayfalarla ilgili hiçbir verinin web’e geri gönderilmesi gerekmediği anlamına geliyor.

Safari

Safari’de yabancı dildeki bir siteye baktığınızda adres çubuğunda Çeviri Mevcut mesajını göreceksiniz. Ayrıca küçük bir tercüme düğmesi de olacak: Siteyi İngilizce olarak görmek için buna tıklayın ve ardından İngilizceye Çevir’e tıklayın . Konuşulacak başka seçenek yok ancak Tercih Edilen Diller’e tıkladığınızda Mac’inizin dil ayarları açılır. iPhone’daki Safari’de de benzer bir hikaye var; aynı Çeviri Mevcut mesajı ve adres çubuğunda aynı düğme. Çeviriyi çalıştırmak için bu düğmeye ve ardından İngilizceye Çevir’e dokunun. Hem masaüstü hem de mobil cihazlarda, bir sayfayı ilk kez çevirdiğinizde, sayfa içeriğinin Apple’ın sunucularına gönderilmesinden memnun olduğunuzu onaylamanız istenecek.

Apple, MacBook Pro’lara OLED ekran getirecek

0

Teknoloji devi Apple, MacBook Pro ailesini önümüzdeki yıllarda dikkat çekici bir güncelleme ile buluşturmaya hazırlanıyor. Haitong International Technology Research analisti Jeff Pu‘nun iddialarına göre, 2026 yılında MacBook Pro modelleri OLED ekran teknolojisi ile donatılacak.

Geçtiğimiz haftalarda düzenlenen “Scary Fast” etkinliğinde M3 işlemcilerini tanıtan Apple, MacBook Pro ailesine yalnızca işlemci güncellemesi yapmamış, aynı zamanda tasarım anlamında önemli bir değişiklik sunmamıştı. Ancak gelecek yıllarda, OLED ekran teknolojisi ile MacBook Pro‘nun ön plana çıkması bekleniyor.

apple MacBook Pro

Jeff Pu‘nun raporuna göre, OLED ekranlı MacBook modelleri, LCD ve mini-LED modellerine kıyasla daha yüksek kontrast, daha karanlık siyah tonları ve daha düşük güç tüketimi sunacak. Ayrıca, bu güncellemeyle birlikte MacBook Pro‘nun tasarımında da önemli değişikliklerin olması muhtemel.

Ross Young‘ın raporlarıyla da desteklenen Jeff Pu‘nun iddiaları, Apple‘ın MacBook ailesini OLED panellerle güncelleme kararının doğruluğunu gösteriyor. Öte yandan, Apple‘ın özel micro-LED panel geliştirdiği ve 2025 yılında Apple Watch Ultra‘da kullanılacağı belirtiliyor. Bu özel panelin ilerleyen yıllarda iPhone, iPad ve MacBook cihazlarında da yer alması bekleniyor.

Özetle, Apple‘ın 2026 yılında gerçekleştireceği MacBook Pro güncellemesi, OLED ekran teknolojisiyle birlikte kullanıcılara daha gelişmiş bir deneyim sunmayı hedefliyor. Ayrıca, firmanın gelecek yıllarda micro-LED panellerle de bu güncellemeyi taçlandırması bekleniyor. Bu teknolojik yenilikler, MacBook Pro‘nun konumunu güçlendirmeye aday görünüyor.

iPhone’nda ekran kaydı alırken bildirimlerden rahatsız olanlar dikkat! Engellemenin kolay bir yolu var!

0

Çoğu kişi için çözüm, bildirimi olabildiğince hızlı bir şekilde kaydırmak. Ancak bildirimlerin gerçekten kaybolmasını istiyorsanız, iPhone’unuzda kaydı başlatmadan önce Rahatsız Etmeyin veya Odaklanmayı etkinleştirebiliyor ve işiniz bittikten sonra devre dışı bırakabiliyorsunuz.

Ancak ekranınızı kaydetmek istediğinizde Odaklanmayı kendiniz değiştirmenize gerek yok. Sonuçta, daha sonra kapatmayı unutmanız ve çağrıları ve mesajları kaçırmanız ihtimali var. En iyi yol, deneyimi tamamen otomatikleştirmek; böylece ekranınızı her kaydettiğinizde bildirimleriniz arka planda sessize alınıyor.

iPhone’unuzda ekran kaydı sırasında bildirimleri otomatik olarak gizleyin

iPhone’unuzu kaydederken istenmeyen uyarıları gizlemek istiyorsanız Ayarlar > Odak > Rahatsız Etmeyin (veya başka bir Odak) > Program Ekle > Akıllı Etkinleştirme bölümüne gidin ve Akıllı Etkinleştirme’yi etkinleştirin.

Bu özelliğin bu şekilde kullanılabileceğini bilmiyorsanız yalnız değilsiniz. Bu ayarlar sayfasını okuduğunuzda, etkinleştirildiğinde uyarıları kapatma özelliğinden bahsetmediğini fark edeceksiniz. Tek söylediği şu: “Konumunuz, uygulama kullanımınız ve daha fazlası gibi sinyallere göre gün boyunca uygun zamanlarda Odaklanmayı otomatik olarak açın.”

Ancak Mastodon kullanıcısı Jason Walke, ekran kayıtlarının Akıllı Aktivasyon özelliğini tetiklediğini keşfetti. Bu, iPhone’unuzun ekranını kaydetmeye başladığınızda bu Odaklamanın otomatik olarak etkinleşeceği ve bunun sonucunda bildirimleri devre dışı bırakacağı anlamına geliyor.

Bu özellik etkinleştirildiğinde, iPhone’unuzda ekran kaydı yapmadan önce Rahatsız Etmeyin’i etkinleştirmeyi hatırlamanız ve kayıt bittikten sonra da manuel olarak devre dışı bırakmanız gerekmeyecek. iPhone’unuz bunu sizin için halledecek.

Vodafone Türkiye’den yeni rekor! Gelirler tavan yaptı

0

Vodafone Türkiye, 2023-2024 mali yılına ait ilk yarıyıl sonuçlarını açıkladı. Şirketin bu dönemde elde ettiği başarılar, mobil abone sayısındaki artış, sabit genişbant hizmetlerindeki güçlü performans ve dijitalleşme alanındaki yenilikleri içeriyor. İşte detaylar…

Vodafone Türkiye servis gelirleri 20.8 milyar TL’ye yükseldi!

Vodafone Türkiye’nin servis gelirleri, 2023-24 mali yılı ilk yarıyılında 20.8 milyar TL’ye ulaştı. Aynı dönemde Faiz, Amortisman ve Vergi Öncesi Kâr (FAVÖK) ise 8.0 milyar TL olarak kaydedildi. Peki abone sayısında durum nasıl?

Abone sayısında artış!

Mobil abone sayısı 25.4 milyona ulaşan Vodafone Türkiye, M2M (Makinelerarası İletişim) dahil toplam mobil abone sayısını 29.3 milyona çıkardı. Faturalı abone sayısı da 19.1 milyona yükseldi. Ayrıca, sabit genişbant abone sayısı 1.4 milyona çıkarak genişbant teknolojilerindeki güçlü konumunu korudu.

Vodafone Türkiye, dijitalleşme odaklı çalışmalarıyla ön plana çıkıyor. Şirketin dijital kanallarını kullanan aylık aktif müşteri sayısı 17 milyonu aşarken, bu kanallar üzerinden sağlanan toplam aylık etkileşim 415 milyonu buldu. Müşterilerin toplam mobil data kullanımı geçen yılın aynı dönemine göre %22.2 artarak 2,403 petabyte’a yükseldi. Bu, Vodafone Türkiye’nin müşterilerine geniş bir veri kullanımı imkanı sağladığını gösteriyor.

Vodafone Türkiye, dijital servislerde de önemli adımlar attı. Her Şey Yanımda online alışveriş platformu, Vodafone Yanımda mobil uygulaması üzerinden 50 milyona yakın ziyaretçi çekti. Ayrıca, Vodafone Pay’in kullanıcı sayısı 4.8 milyona ulaşırken, kişisel dijital asistan TOBi’nin aylık tekil kullanıcı sayısı 9.7 milyona yükseldi, aylık sohbet sayısı ise 43 milyona çıktı.

Vodafone Türkiye CEO’su Engin Aksoy, 2023-24 mali yılı ilk yarıyıl sonuçlarını şöyle değerlendirdi:

“Vodafone olarak, dijitalleşmenin Türkiye ekonomisini dönüştürecek, kalkınma hedeflerinin gerçekleştirilmesi sürecine ivme katacak bir unsur olduğuna inanıyoruz. Cumhuriyetimizin 100. yılında da bir yandan Türkiye’nin dijitalleşmesi için çalışırken, bir yandan da bu alanda gelişim fırsatlarını inceleyen, kamu politikası için önemli veriler sağlayan analizlerin üretilmesine liderlik ediyoruz.

Bu anlayışla hazırladığımız ‘Dijital Türkiye 2030’ raporunda, ülkemizin dijital dönüşüm sürecinin en önemli unsurları olan toplum, şirketler, devlet ve altyapıyı mercek altına aldık. Bu dört alanda Türkiye’nin dijital dönüşümdeki durumunu, potansiyel gelişim alanlarını ve olası ekonomik etkileri, gelişmiş ülkelerle karşılaştırmalı bir perspektifle değerlendirdik. Vodafone olarak, müşterilerimizin, ekosistemimizin ve ülkemizin dijital geleceğine fayda sağlayacak politikaların geliştirilmesine katkı vermeye hazırız.”

Bill Gates’in girişimi, havadaki karbonu temizlemek için eski ağaçları kullanacak

Dünya genelinde iklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir adım atan Graphyte adlı girişim, atmosferdeki karbonu temizlemek ve depolamak amacıyla geliştirdiği benzersiz bir teknolojiyi tanıttı. Breakthrough Energy Ventures tarafından desteklenen bu girişim, karbondioksiti doğal fotosentez süreçleriyle birleştiren hibrit bir yaklaşım kullanıyor.

Graphyte’in “karbon dökümü” olarak adlandırdığı bu teknoloji, atık biyokütleden elde edilen malzemeleri kullanarak karbonu yoğun bloklar halinde depolamayı amaçlıyor. Şirket, atılmış odun artıkları veya pirinç kabukları gibi biyo-atıkları kullanarak karbon blokları üretiyor ve bu blokları yeraltında depolayarak atmosfere salınmasını önlüyor.

Bill Gates’in ifadelerine göre, “Karbon salınımını , emisyon yapmaya devam etmek ya da temiz enerji ekonomisine geçişimizi yavaşlatmak için bir bahane olmamalı. Elimizden geldiğince hızlı bir şekilde yenilik yapmalıyız.”

Graphyte, atık biyokütle kaynaklarından malzeme temin ederek, kurumsal alıcılara karbon giderme hizmetleri sunmayı planlıyor. Microsoft ve Shopify gibi büyük teknoloji şirketleri, yeni gelişen karbon giderme endüstrisini destekleyerek sürdürülebilirlik taahhütlerini yerine getirmeye odaklanıyor.

Graphyte’in teknolojisi, mevcut karbon giderme yöntemlerine kıyasla daha düşük maliyetli ve enerji verimli bir çözüm sunmayı hedefliyor. Ton başına 100 doların altındaki üretim maliyeti ve düşük enerji tüketimi, doğrudan hava yakalama gibi diğer teknolojilere göre avantaj sağlıyor.

Girişim, Pine Bluff, Arkansas’ta ilk tesisini inşa etme sürecinde ve 2023 sonuna kadar yılda 5.000 ton CO2, 2024 Temmuz ayına kadar ise 50.000 ton CO2 giderme kapasitesine ulaşmayı planlıyor.

Ancak, karbon depolama sürecinin başarıya ulaşabilmesi için, Graphyte’in sıkı güvenlik önlemleri alması ve depolama alanlarında CO2 izleme sistemleri kurması gerekecek. Ayrıca, yerel topluluklarla etkileşimi düzenleyici onay almak adına önem taşıyor.

Graphyte’in bilim danışmanı Dan Sanchez’e göre, bu teknolojiyle ilgili endişelerin başında blokların bozulması ve CO2 sızıntıları geliyor. Ancak, şirketin geliştirdiği polimer bariyer sistemi ve izleme teknolojileri, bu riskleri minimize etmeyi amaçlıyor.

Graphyte’in karbon dökümü teknolojisi, karbon giderme alanında önemli bir adım olarak karşımıza çıkıyor ve şirket, bu inovasyonuyla iklim değişikliğiyle mücadeleye katkıda bulunmayı amaçlıyor.

Türk Telekom Sürdürülebilirlik Raporu’nu yayınladı!

Sürdürülebilirlik ilkelerini iş stratejilerinin merkezine yerleştiren, iklim riski yönetimine katkıda bulunmak amacıyla çalışmalarını yürüten ve Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi’nin (UNGC) 10 temel evrensel ilkesine uygun davranacağına dair taahhüt veren Türk Telekom, 2022 yılına ait Sürdürülebilirlik Raporu’nu “İletişimle Sürdürülebilir Dönüşüm” temasıyla yayımladı.

Güneş Enerjisi Santralleri (GES), Elektrikli Araç Şarj Ağı hizmetlerinin yanında; yapay zekâ ve IoT teknolojileriyle akıllı şehircilik, elektrik ve sulamada da çözümler sunan Türk Telekom, akaryakıt tüketimi ve karbondioksit salımının azalmasını sağlıyor.

GES yatırımları hızlanıyor

Raporla ilgili değerlendirmelerde bulunan Türk Telekom Finans Genel Müdür Yardımcısı Kaan Aktan, “Türk Telekom olarak çevresel sürdürülebilirlik konusunda da öncü adımlar atıyor, gelecek nesillere yaşanabilir, daha yeşil bir dünya bırakma hedefiyle iklim riski yönetimine katkı sağlayan proje ve çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Yükselen sürdürülebilirlik performansımızla Türkiye’nin yanı sıra uluslararası endekslerde de yer alıyoruz. Sürdürülebilirlik stratejimizi uluslararası standartlarda ve başarılı bir şekilde uygulamamızın bir sonucu olarak Küresel e-Sürdürülebilirlik Girişimi GeSI’nin raporuna göre dünyada elektrik tüketimini azaltan sayılı operatörlerden biriyiz. 2023 için koyduğumuz güneş enerjisinden elde ettiğimiz üretim kapasitemizi yüzde 60 artırma hedefine 2022 yılında ulaştık. Karbon ayak izimizi azaltmak ve iklim değişikliklerinin sebep olduğu riskleri yönetmek adına GES (Güneş Enerjisi Santrali) yatırımlarımızı hızlandırıyoruz. Öncelikli yatırımlarımız arasına aldığımız GES kurulumları kapsamında şirketimize tahsis edilen kapasiteyi 405,8 MWe’ye çıkardık. E4 Şarj-Elektrikli Araç Şarj Ağı projemiz ile elektrikli araç kullanıcılarına, her anlamda güvenli, çevreci ve jeneratörlerle beslenen kesintisiz şarj hizmeti sunmaya başladık. Tüm paydaşlarımızla sürdürülebilirlik temelli çalışmalar yapmak, bu doğrultuda yenilikçi ürünler geliştirmek ve paylaşmaya devam etmek öncelikli hedefimiz. Çevreye duyarlı, düşük karbon salımına sahip hizmet ve çözümlerle başta telekomünikasyon olmak üzere birçok sektöre ve ülkemizin 2053 Net Sıfır hedefine katkıda bulunuyoruz. Türk Telekom olarak yenilenebilir enerji kaynakları, elektrik ve enerji verimliliği, veri merkezleri, sürdürülebilir odaklı yatırımlar, akıllı çözümler gibi çok geniş bir perspektifte sürdürülebilirlik faaliyetlerimizi yürütmeye devam edeceğiz” diye konuştu.

Çevre dostu amaçlarını geliştirmek doğrultusunda; orta ve uzun vadeli sürdürülebilirlik hedeflerini Bilim Temelli Hedefler Girişimi (SBTi) ile uyumlu hale getirmek üzere çalışan Türk Telekom; sürdürülebilirlik yaklaşımını günlük operasyonların yanı sıra tüm kurumsal stratejilerine entegre ediyor. Türk Telekom, oluşturduğu sürdürülebilirlik politikası ile bu doğrultudaki odak alanlarını da “Güvene Duyarlı İş Yapma Odağı, İnsana Değer Odağı, Topluma Katkı Odağı, İklim Değişikliği ve Çevre Odağı ve Müşteri Odağı” tanımlıyor. Sürdürülebilirlik stratejisini belirlemek, bu alandaki çalışmaları daha etkin bir şekilde yürütmek, sürdürülebilirlik yaklaşımının tüm iş süreçlerine entegrasyonunu sağlamak, hedeflere yönelik çalışmaları hayata geçirmek gibi süreçler için kurumun üst yönetiminin öncülüğündeki ve koordinasyonundaki Sürdürülebilirlik Komitesi’ni oluşturan Türk Telekom, yüksek teknoloji birikimini hayatın tüm alanlarında faydaya dönüştürme vizyonuyla faaliyetlerini sürdürüyor.

Türk Telekom Sürdürülebilirlik Raporu’na buradan erişebilirsiniz.

Fikir ve prototip aşamasını tamamlamış startup’lara yurdışına açılma fırsatı!

0

Yenilikçiliği işinin merkezine alan BSH Türkiye, Pacesetter Network ile startup ekosistemini büyütüyor. Günün yenilikçi teknolojileriyle donatılmış yaratıcı çözümlere sahip startup’lar, program kapsamında, BSH Türkiye ile iş birliği fırsatı yakalarken çözümlerini grubun dünya çapındaki ağına da taşıyabilecekler.

BSH Türkiye, startup ekosistemini Pacesetter Network programıyla genişletmeye hazırlanıyor. Fikir ve prototip aşamasını tamamlamış startup’lara BSH ile ortak projelerde yer alma fırsatı sunan program, aralarında Türkiye, Hindistan Singapur, Fas, Güney Afrika gibi 130 ülkeyi barındıran Gelişen Pazarlar Bölgesi’nin de kapılarını açıyor.
Herhangi bir alan, konu ya da sektör ayrımı gözetilmeden tüm başvurulara açık olan Pacesetter Network, Türkiye’den çıkacak yeni fikirlerin BSH’nin gücüyle dünyaya açılabilmesini sağlayacak. İş birliği potansiyeline göre ele alınacak projeler, çözümün BSH içerisinde nasıl uygulanabileceği çerçevesinde değerlendirilecek.

BSH Gelişen Pazarlar Bölgesi CEO’su Gökhan Sığın, Pacesetter Network programının vizyonu ve amacı hakkında şunları söyledi: “BSH Türkiye olarak dışarıdaki iş yapış modellerine ve inovatif yaklaşımlara daima açık olmak gerektiğine inanıyoruz. İşimizin kalbinde ‘merak’ var ve bu merakı canlı tutmak, işimizde karşımıza çıkabilecek sorunları tanımlamamız ve çözmemiz için gerekli olan girişimleri bulmamıza yardımcı oluyor. Pacesetter Network, işte bu merakımızı ortaya koyan bir program. Sektöre özgü sınırlamalar olmaksızın, farklı alanlarda özel geliştirmeler yapan ve hızlı çözümler sunabilen startup’ları iş ortağımız olarak bünyemize taşımayı hedefliyoruz. Dünyanın mucize bekleme yeri olmadığını biliyor; beklemek yerine açık fikirlilikle keşfe çıkıyoruz. Türkiye’den çıkacak iyi fikirlerin, yenilikçi startup’ların BSH Türkiye desteğiyle Gelişen Pazarlar Bölgesi’ne ulaşması hem şirketimiz hem de ülkemiz adına önemli bir değer yaratacaktır.”

BSH startup’ları keşfe çıkıyor

BSH Türkiye içerisinde yenilikçi startup’lar ve onlarla geliştirilecek iş birliklerine odaklanacak bir ekip oluşturuldu. Pacesetter Network program başvurularını da değerlendirecek olan ekip, farklı departmanların ihtiyaçlarına hitap edebilen ve bu doğrultuda inovatif çözümler getiren startup’ları ilgili birimlerle tanıştıracak. Sürekli bir sorgulama ve keşfetme ruhuyla objektif ve meraklı bir şekilde piyasayı araştırmakla görevlendirilen ekip, farklı perspektifler sunabilecek startup’larla buluşmaya odaklanacak.
BSH Türkiye’nin Pacesetter Network programına başvuracak startup’ların çözümlerinin pazarda kullanılıyor ya da kullanılmaya hazır durumda olması bekleniyor. İlgili startup ekibinin BSH içerisinde farklı takımlarla çalışabilecek deneyime ve profesyonel derecede İngilizce çalışma yetkinliğine sahip olması gerekiyor. Program kapsamında startup’lara yatırım ve benzeri destekler yer almıyor.


Türk oyun girişimleri globale açılıyor!

Türkiye’nin en önemli araştırma üniversiteleri İstanbul Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa’nın ortak olduğu Entertech İstanbul Teknokent, Türk girişimcilerini globale taşıma hedefiyle faaliyetlerine devam ediyor. Entertech çatısı altında Temmuz 2023’te açılan oyun kümelenmesi Gamenter kapsamında, KOSGEB desteğiyle düzenlenen Gamenter Uluslararası Hızlandırıcı Programı ile Türkiye’nin dört bir köşesinden 6 önemli oyun stüdyosu Avrupa’ya açılıyor. Program kapsamında Türk oyun stüdyolarına, 5 hafta boyunca, Almanya Köln’ü merkez alarak tüm Avrupa’daki yatırımcı, yayıncı ve müşterilere erişim imkanı sağlanacak.

Entertech Genel Müdürü Dr. Muhammed Kasapoğlu
Entertech Genel Müdürü Dr. Muhammed Kasapoğlu

Entertech Genel Müdürü Dr. Muhammed Kasapoğlu; Gamenter oyun kümelenmesinin, Türkiye’yi küresel oyun endüstrisinin önde gelen bir oyuncusu haline getirmek için gerekli altyapıları sağlayan ve iş birliğine teşvik eden ağları oluşturarak sektördeki tüm paydaşları bir araya getiren bir platform olduğunu belirtti. Gamenter’da yürütülen Uluslararası Hızlandırıcı Programlarının önemine dikkat çeken Kasapoğlu, bu programların yabancı yatırımcıları ülkemize çekme konusunda çok önemli olduğunu vurguladı.

Avrupa’nın önde gelen oyun ekosistemi sağlayıcılarından Spielfabrique iş birliği ile yürütülen Gamenter Uluslararası Hızlandırıcı Programında Türk oyun stüdyolarına, kapsamlı eğitim, mentorluk ve danışmanlıklar verilerek iş ağı oluşturma etkinliklerine katılım imkanı sağlanıyor.

Gamenter programına katılan Türk oyun stüdyoları

Tiplay Studio: Denizli merkezli Tiplay, küresel olarak sürdürülebilir bir oyun ekosistemi oluşturma vizyonu ve sektör tecrübesine sahip kurucuları ile daha ilk yılında 20 Milyon indirme gibi etkileyici bir rakama ulaşmıştır.

Umuro Game: Çanakkale merkezli Umuro Game, Türk ve Avrupa tarihinden karakterleri baz alan oyunlar başta olmak üzere her türden oyun yayınlama kapasitesine sahip olup oyunları 22 Milyon’dan fazla tekil kullanıcıya ulaşmıştır.

NoExit Games: Ankara merkezli NoExit Games, yapay zekayı oyun mekaniğinin merkezine yerleştiren yenilikçi ve yaptığı oyunlar ile insanların kalplerine dokunarak günlerini güzelleştirmeyi hedefleyen bir mobil oyun stüdyosudur.

Negentra: Eskişehir merkezli Negentra, VR, blockchain ve yapay zeka teknolojilerini kullanan, son derece etkileşimli ve rekabetçi oyunlarda uzmanlaşmış uçtan uça bir stüdyodur.

Core Game: İstanbul merkezli Core Game, verilere, kullanıcı deneyimine ve sektör trendlerine dayalı, güçlü bir ekip ile desteklenen yenilikçi mobil oyunlar geliştiren özel bir oyun stüdyosudur.

Compactive: İstanbul merkezli Compactive, hayal gücünü gerçeğe dönüştürme misyonuyla sanatsal detaylara önem veren mobil oyunlar ve oyun teknolojileri geliştirmektedir.

30 Ekim’den 3 Aralık’a kadar sürmesi planlanan program, Almanya’nın Köln kentindeki ESL ofisinde oryantasyon eğitimleri ile başladı. Oyun içi reklam, oyunda büyüme stratejileri, Avrupa’da girişimcilik, şirketleşme ve yatırım ortamı gibi eğitimlerin yanı sıra 3 Kasım Cuma günü Hollanda Rotterdam’daki Cambridge Innovation Center (CiC) ziyaret edilerek iş ağları genişletildi. Katılımcılar ayrıca Ubisoft ve EA Games gibi sektör devlerini ziyaret etme fırsatına da sahip olacak. Ayrıca, Türk oyun ekosistemi, Game Zone Dortmund, NRW Games Developer Meet Up ve Deutsche Entwickler Preis gibi çeşitli etkinliklerde sergilenecek. Program, Türk oyun stüdyolarının eserlerini Avrupalı yatırımcılara, yayıncılara ve müşterilere sunacağı ve 7 Aralık 2023’te düzenlenmesi planlanan Demoday etkinliği ile taçlanacak.   

ABD’de akıllı telefon satışları 3. çeyrekte yüzde 5 geriledi

0

Global akıllı telefon pazarındaki büyüme oranı, 2021’in ilk çeyreğinden beri yıllık bazda sürekli düşüş gösteriyor. Analistlere göre bunun en büyük sebeplerinden birisi, pandemi sonrasında yaşanan ekonomik daralma ortamında hem kurumların hem de bireylerin BT harcamalarını kısması olarak görülüyor. Buna karşın, akıllı telefon pazarındaki gerileme hızını kaybetmiş durumda. Analistler, tatil ve alış veriş çılgınlığı olarak bilinen Kasım – Aralık dönemiyle birlikte akıllı telefon pazarının tüm dünyada tekrar pozitif büyüme rakamları gösterebileceğini söylüyor.

Canalys firmasının yaptığı araştırma bu bağlamda oldukça önemli. ABD’de 2023 üçüncü çeyrek akıllı telefon Pazar verilerini inceleyen firma, toplam pazarın yıllık %5 düşüşle 31 milyon adede gerilediğini raporladı. Satış rakamlarına göz atıldığında Apple hala ABD akıllı telefon pazarında %55 Pazar payı ile açık ara lider durumda. Samsung, Motorola, TCL ve Google ise ilk 5’i oluşturan diğer firmalar.

Canalys’e göre Apple sevkiyatları, büyük ölçüde yeni iPhone cihazlarının 2022’nin 3. çeyreğinden daha geç piyasaya sürülmesi nedeniyle yüzde 8 düşüşle 17,2 milyon adede geriledi. Samsung’un 6,8 milyon adetlik sevkiyatı yüzde 12 oranında azalırken, katlanabilir telefonlar bu düşüşün yüzde 20’sinden fazlasını oluşturdu. Lenovo’nun Motorola’sı 2,3 milyon ünite ile yüzde 9 pazar payı alarak ve yüzde 14 büyüme sağlayarak 2022’nin 2. çeyreğinden bu yana en iyi dönemini geçirdi. TCL Communication ve Google Pixel, her biri yüzde 4 pazar payı elde ederek ve sırasıyla 1,3 milyon ve 1,2 milyon ünite sevk ederek ilk beşi tamamladı.

İhtiyatlı konuşan Canalys analisti Runar Bjorhovde, ABD akıllı telefon pazarının istikrara kavuşmakta olduğunu, pozitif rakamların 4. Çeyrekte gelmese bile yeni yılın ilk döneminde görülebileceğini söylüyor. Diğer bir analist Le Xuan Chiew ise tüketicilerin yeni modeller satın almak yerine eski nesilleri satın alma, yenilenmiş cihazlar satın alma veya mevcut telefonlarını daha uzun süre tutma eğiliminin arttığına dikkat çekti.

Global pazara bakıldığında ise, akıllı telefon satışlarının bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla %1 düzeyinde azaldığı görülüyor. Canalys verilerine göre global pazarda ilk 5 sıralamasını ise Samsung, Apple, Xiaomi, Oppo ve Transsion oluşturmakta.  

Dünyanın en büyük ticari bankasına fidye yazılım saldırısı

0

Fidye yazılım saldırıları son dönemde tüm dünyada artış göstermeye devam ediyor. Geçtiğimiz haftalarda dünyanın en büyük havacılık ve savunma sanayi şirketlerinden Boeing grubuna yönelik saldırının yanı sıra, Singapur’daki Marina Bay Sands otel ve kumarhanesine yönelik fidye yazılım saldırısı ve dünyanın en büyük bağımsız pilot sendikası APA’nın fidye yazılım saldırısı sonucu web sitesinin çökmesi dikkat çekmişti. Şimdi ise siber saldırganların yine fidye yazılım aracılığıyla dünyanın en büyük ticari bankası ICBC’ye başarılı bir saldırı gerçekleştirdikleri rapor ediliyor.

Fidye yazılım saldırısı alan banka yaptığı açıklamada “9 Kasım 2023 günü ICBC Finansal Hizmetler (FS), belirli FS sistemlerinde kesintiye neden olan bir fidye yazılımı saldırısı yaşadı. Olayın fark edilmesinin hemen ardından ICBC FS, olayı kontrol altına almak için etkilenen sistemlerin bağlantısını kesmiş ve izole etmiştir. ICBC FS kapsamlı bir soruşturma yürütmekte ve bilgi güvenliği uzmanlarından oluşan profesyonel ekibinin desteğiyle kurtarma çalışmalarını sürdürmektedir. ICBC FS bu olayı emniyet güçlerine de bildirmiştir. Çarşamba günü (11/08) gerçekleştirilen ABD Hazine işlemlerini ve Perşembe günü (11/09) yapılan Repo finansmanı işlemlerini başarıyla izole ettik ve sonuçlandırdık” deniliyor.

ICBC, iş ve e-posta sistemlerinin ICBC Grubundan bağımsız olarak çalıştığını ve olayın ICBC New York Şubesi, ICBC Genel Merkezi ve yurtiçi ve yurtdışındaki diğer bağlı kurumların sistemlerini etkilemediğini açıklamasına ekliyor. Industrial & Commercial Bank of China (ICBC), ABD Hazine piyasasını sekteye uğratan ve hisse senedi takas sorunlarına neden olan bir fidye yazılımı saldırısının ardından sistem ve hizmetlerini yeniden yapılandırıyor.

Saldırının sistemleri üzerindeki etkisi nedeniyle, Çinli ticari banka diğer piyasa katılımcıları için ABD Hazinesi işlemlerini gerçekleştiremedi. Olayı yatırımcılara duyuran finansal çevreler ise Perşembe günü “ICBC şu anda DTCC/NSCC’ye bağlanamıyor. Bu sorun ICBC’nin tüm takas müşterilerini etkiliyor. Bu nedenle, tüm gelen FIX bağlantıları geçici olarak askıya alınıyor ve banka şu anda emir kabul etmiyor” şeklinde bir açıklama yayınladılar.  

Siber güvenlik uzmanları, yaşanan sorunun ‘Citrix Bleed’ olarak izlenen ve aktif olarak istismar edilen bir NetScaler güvenlik hatası kaynaklı olabileceğini ifade ediyorlar. Güncelleme yayınlanan ve acil çağrısıyla yamanması istenen bu hata, giderilmediği takdirde her türlü kimlik doğrulamasının tamamen ve kolayca atlanmasını sağlıyor ve fidye yazılım grupları tarafından istismar ediliyor.

ICBC, 2022 yılında bildirdiği 214,7 milyar dolar gelir ve 53,5 milyar dolar kar ile Çin’in en büyük bankası ve gelir açısından dünyanın en büyük ticari bankası konumunda. Bankanın 10,7 milyon kurumsal ve 720 milyon bireysel müşterisinin yanı sıra 17.000 yurt içi şubesi ve Türkiye de dahil olmak üzere 41 ülkede şubesi bulunmakta.

Apple, iPhone 16 Pro’da yenilik sunmayacak

0

Teknoloji devi Apple, geçtiğimiz iPhone 15 serisi ile USB-C’ye geçiş yaparak ve özellikle iPhone 15 Pro modellerine özelleştirilebilir eylem düğmesi ekleyerek dikkat çekmişti. Ancak, gelecek iPhone 16 Pro serisinden beklenen büyük donanım gelişmeleri olmayabilir. Ünlü analist Mark Gurman’ın 2024 tahminine göre, iPhone 16 serisi, donanım açısından çığır açacak yenilikler sunmayacak. Bunun yerine, Apple’ın odak noktası, yazılım gücünü kullanarak tüketicilere çeşitli inovasyonlar sunmak olacak.

iOS 18’in getireceği yapay zeka özellikleri ise heyecan uyandırıyor. Henüz ayrıntıları netleşmemiş olsa da, Apple’ın gerçek zamanlı çeviri, görüntü oluşturma, belge özeti gibi üretken yapay zeka özelliklerini iOS 18’e entegre etmeyi planladığı söyleniyor. Ayrıca, iOS 18’in genel olarak yeni özellikler ve performans iyileştirmeleriyle birlikte geleceği de bekleniyor.

Apple, iPhone 17’de tasarım konusunda büyük bir değişiklik yapmayı düşünmüyor gibi görünüyor. Ancak, gelecek iPhone 16 Pro modelinde dinamik ada yerine delik çentik kullanılacağına dair ortaya çıkan görseller, tasarım konusunda heyecan yaratıyor. Ancak, bu tasarım değişikliğinin ne kadar gerçekçi olduğu belirsizliğini koruyor.

Sonuç olarak, Apple’ın iPhone 16 serisinde donanım anlamında devrim niteliğinde bir değişiklik sunmayacak olması, şirketin yazılım gücünü ön plana çıkararak inovasyona odaklandığını gösteriyor. iOS 18’in yapay zeka odaklı yeniliklerle birlikte beklenmesi, Apple kullanıcılarını heyecanlandırıyor.

YouTube, reklam engelleyiciler yüzünden casuslukla suçlanıyor!

Dünyanın en büyük video paylaşım platformu olan YouTube, reklam engelleyici eklentilerini engellemesi üzerine firma hakkında casusluk suçu üzerinden dava açıldı.

YouTube, kullanıcıların Premium abonesi olması için radikal bir değişiklikle reklam engelleyici uzantılarla YouTube’daki reklamsız deneyimini engelledi. Bu değişiklik üzerine Alexander Hanff isimli bir vatandaş, YouTube’un reklam engelleyicileri algılayan sisteminin Avrupa Birliği vatandaşlarının gizliliğini ihlal ettiğini savunarak resmi şikayette bulundu.

Hanff, şirketin süreçte kullandığı komut dosyaları ile Avrupa Birliği vatandaşlarını gözetlediğini belirterek, şikayetini İrlanda’daki bir yasa üzerinden gerçekleştirdiğini açıkladı. Hanff, şimdilik tek başına bir savaşa başlıyor ancak yakında resmi olarak da bu konunun desteklenmesi bekleniyor.

YouTube’a büyük ceza kesilebilir

Öte yandan Hanff’ın YouTube’un reklam engelleyicileri tespit eden tarayıcı sistemine karşı İrlanda Veri Koruma Komisyonu’na bir suç duyurusunda bulunduğu da aktarılanlar arasında. Mevcut koşullarda Avrupa Birliği kişisel veriler söz konusu olduğunda kimsenin gözünün yaşına bakmadığı, hatta dev firmalara sık sık büyük cezalar verildiğine aşikar. Dolayısıyla YouTube konusunda da AB’den bir hamle bekleniyor.

YouTube’un casusluk yaptığına dair iddialar

YouTube’un casusluk yaptığına dair iddialar, şirketin reklam engelleyicileri tespit etmek için kullandığı sistemden kaynaklanıyor. Bu sistem, kullanıcıların tarayıcı geçmişini, ziyaret ettikleri web sitelerini ve kullandıkları eklentileri izleyerek çalışıyor. Bu bilgiler, kullanıcıların reklamlara maruz kalma olasılığını belirlemek için kullanılıyor.

Hanff, bu sistemin Avrupa Birliği’nin genel veri koruma regülasyonu olan GDPR’ı ihlal ettiğini savunuyor. GDPR, şirketlerin kullanıcıların kişisel verilerini yalnızca meşru amaçlar için toplayabileceğini ve kullanabileceğini belirtiyor. Hanff, YouTube’un reklam engelleyicileri tespit etmek için kullandığı sistemin, kullanıcıların kişisel verilerini meşru olmayan bir amaç için kullandığını iddia ediyor.

YouTube’un savunması

YouTube, reklam engelleyicileri tespit etmek için kullandığı sistemin GDPR’ı ihlal etmediğini savunuyor. Şirket, bu sistemin kullanıcıların kişisel verilerini yalnızca reklamlara maruz kalma olasılığını belirlemek için kullandığını belirtiyor. YouTube, bu sistemin kullanıcıların gizliliğini ihlal etmediğini iddia ediyor.

AB’den nasıl bir hamle bekleniyor?

İrlanda Veri Koruma Komisyonu, Hanff’ın şikayetini inceledikten sonra karar verecek. Komisyon, YouTube’un sisteminin GDPR’ı ihlal ettiğini tespit ederse, şirkete büyük bir ceza kesebilir.

YouTube’a karşı AB’de resmi bir soruşturma açılması da bekleniyor. Bu soruşturma sonucunda, YouTube’un sistemine ilişkin daha ayrıntılı bir inceleme yapılacak. Soruşturma sonucunda, YouTube’un sisteminin GDPR’ı ihlal ettiği tespit edilirse, şirkete daha ağır cezalar verilebilir.

Sonuç olarak, YouTube’un reklam engelleyicileri engellemek için kullandığı sistem, Avrupa Birliği’nde büyük bir tartışmaya neden oldu. Bu sistemin GDPR’ı ihlal edip etmediği, AB’deki yetkililer tarafından karara bağlanacak.

Nvidia işlemciyi yükseltiyor; yapay zeka için bu ne demek?

Nvidia, Pazartesi günü yaptığı açıklamada, H200 adı verilen yeni modelin, AI’i geliştirmek ve uygulamak için gereken büyük veri kümeleriyle daha iyi başa çıkmasını sağlayan yüksek bant genişlikli bellek veya HBM3e kullanma yeteneğine sahip olacağını söyledi. Amazon’un AWS’si, Alphabet’in Google Cloud’u ve Oracle’ın Bulut Altyapısı, gelecek yıldan itibaren yeni çipi kullanmayı taahhüt etti.



Yapay zeka hızlandırıcısı olarak bilinen Nvidia işlemcisinin mevcut sürümü zaten çok yüksek talep görüyor. Bu, çipi ele geçirme yetenekleriyle övünen Larry Ellison ve Elon Musk gibi teknoloji ağır topları arasında değerli bir meta. Ancak ürün daha fazla rekabetle karşı karşıya: AMD dördüncü çeyrekte rakip MI300 çipini pazara sunuyor ve Intel, Gaudi 2 modelinin H100’den daha hızlı olduğunu iddia ediyor.

Yeni ürünle Nvidia, AI modelleri ve hizmetleri oluşturmak için kullanılan veri setlerinin boyutuna ayak uydurmaya çalışıyor. Gelişmiş bellek kapasitesini eklemek, H200’ü verileri ve konuşmayı tanıma gibi görevleri yerine getirmek için AI’i eğiten bir işlem olan veri ile yazılımı bombalamada çok daha hızlı hale getirecek.

Yapay zekanın geliştirilmesi kısmına bu kadar odaklanan bir şirketin işin donanımsal mutfağına da bu kadar büyük çapta yatırım yapıyor olması şirketi bu sektör özelinde sarsılmaz bir konuma doğru götürüyor.

Teknoloji devinin bir sonraki hamlesinin ne olacağı ile ilgili henüz net bir açıklama yok fakat hakim görüş yapay zeka ağırlıklı ilerlemeye devam edeceği yönünde.

Yenilenmiş telefon ne demek?

0

Bu günlerde yeni bir telefon satın almak zorlu bir iş. Mevcut yaşam maliyeti krizinde, yepyeni bir cep telefonu her zaman uygun bir seçenek olmayabiliyor. Ancak bu, teknoloji söz konusu olduğunda çağın gerisinde kalmanız gerektiği anlamına gelmiyor. Bunun yerine yenilenmiş bir telefon ile daha az harcama yapabilirsiniz.

Yenilenen bir telefonun ne olduğundan emin değil misiniz? Bilmeniz gereken ilk şey, yenilenen bir telefonun eski bir telefonla aynı şey olmadığı. Aksine, testlerden geçen ve bazen tamir edilen, tam fonksiyonlu, son teknoloji ürünü bir telefon diyebiliriz.

Bu telefonlar alınır mı? Yenilenmiş telefon ne demek?

Yenilenmiş bir telefon aslında test edilen ve iyi çalışan duruma gelen ikinci el bir telefon. Bu, bir telefonu mevcut haliyle satmak yerine, önceki sahibinin onu iade politikası yoluyla geri göndereceği veya bir takas sitesine satacağı anlamına geliyor. Satıcı daha sonra telefonu yenilenen veya ‘önceden sevilen’ olarak satmadan önce telefonu kapsamlı bir teste tabi tutacak ve tüm arızaları onaracak. Satıcılar genellikle en son modele kadar geniş bir yelpazede yenilenen telefonlar taşıyor. Yenilenen telefonlar, perakende fiyatlarından çok daha düşük fiyatlara sahip. Ayrıca, önceki sahibine ait tüm veriler cihazdan silinecek. Böylece siz ve yeni telefonunuz yeniden başlayabilirsiniz.

Çoğu perakendeci, yenilenen telefon koleksiyonları için çok yüksek bir standarda sahip. Bunları satmadan önce tam olarak çalıştığından emin oluyor. Yapılan testler genellikle düğmelerin ve kameranın çalışıp çalışmadığının ve pilin şarj olup olmadığının kontrol edilmesini içeriyor. Satıcı ayrıca ses kalitesini, dokunmatik ekranı ve telefonun Wi-Fi ve 4G/5G’ye ne kadar iyi bağlandığını da kontrol edecek. Üstelik bir telefonun yenilenen hali kötü bir şey değil. Bu, onun ilk etapta arızalı göstermez. Bazı telefon sahipleri eski telefonlarını bir yükseltme karşılığında değiştirebiliyor. Ayrıca 30 günlük iade süresi içinde fikirlerini değiştirebiliyor. Bu durumlarda, yepyeni oluyor. Tek gerçek fark, çoğu ahizenin yeni ambalajda satılmayacak olması ve alışılagelmiş telefon aksesuarlarını içermeyecek olması. Satıcı, telefonunuzu şarj cihazı ve SIM anahtarıyla birlikte verebiliyor. Ancak kutuda kulaklık veya herhangi bir ekstranın bulunması pek olası değil.