Siber saldırılarda büyük artış yaşanıyor!

0

Siber saldırganlar taktiklerini geliştirmeye devam ettikçe, dünyanın dört bir yanındaki kurumlar ihlal edilme riskiyle her zamankinden daha fazla karşı karşıya kalıyor. Fortinet’in son araştırmasına göre, siber suçlular yavaşlama belirtisi göstermiyor.

Ransomware-as-a-Service (RaaS) operasyonları giderek daha sofistike saldırılara yol açıyor ve benzersiz istismarlar, kötü amaçlı yazılım varyantları ve botnet etkinliği artıyor. İşletmeler, siber saldırı taktiklerinin hacmi ve çeşitliliğindeki bu artışın etkilerini şüphesiz hissediyor. Fortinet 2023 Siber Güvenlik Becerileri Açığı Küresel Raporu, kurumların yüzde 84’ünün son 12 ay içinde en az bir ihlal yaşadığını ortaya koydu.

Siber olayları tespit etmek ve önlemek için kapsamlı bir strateji gerekiyor ve çalışanlar bu çabada çok önemli bir rol oynuyor. Fortinet anketine katılan kuruluşların yüzde 80’inden fazlası mevcut güvenlik farkındalığı eğitim programlarına sahip olduklarını belirtirken, çoğunluğu (yüzde 56) hala çalışanlarının siber güvenliğin en iyi uygulamaları hakkında kritik bilgiye sahip olmadığına inanıyor. Geçen yılki ihlallerin yüzde 74’ünün insan unsurunu içerdiği düşünüldüğünde, bu endişelerin haklı olduğu görülüyor.

Doğru bilgilerle donatıldıklarında, çalışanlar kötü niyetli aktörlere karşı en iyi savunma olarak etkili bir şekilde hizmet edebiliyor. Kurum çapında bir siber güvenlik farkındalık programı oluşturma ve sürdürme kararlılığı başarıyı artırabiliyor. Nihayetinde, güvenlik farkındalığı ve eğitim girişimleri değişim yönetimi çabaları ve kurumun en üst düzeyinde katılım sağlanarak bu şekilde ele alınmalı.

Program vizyonu belirlemek önemli

Programın, kurumsal politikanın devam eden bir parçası olması gerekiyor. Bu nedenle bir program vizyonu tasarlamak ve ifade etmek (ve sonuçları izlemek için anlamlı ölçütler belgelemek) çok önemli bir ilk basamak. Çalışanların kendilerini bir başka zorunlu eğitim programının pasif alıcıları yerine bu değişimin aktif katılımcıları gibi hissetmeleri gerekiyor.

Program vizyonunu oluşturduktan sonra bunu sık sık hatırlatın. Bu mesajlar güvenlik ekibinden ve şirketteki diğer liderlerden gelmelidir. Farklı departmanlardan (örneğin güvenlik, insan kaynakları, hukuk ve kurumsal iletişim) birkaç yöneticinin programın değerini toplu olarak tartışabileceği tüm çalışanların katıldığı toplantılar gibi fırsatlar bulun.

Tasarım, kurum ihtiyaçlarına göre yapılmalı

Fortinet

Güvenlik farkındalığı eğitimi için “herkese uyan tek bir boyut” yaklaşımı yok. Kurumunuzda etkili bir güvenlik farkındalığı eğitim programı oluşturmak için planlama yaparken göz önünde bulundurmanız gereken birkaç özellik vardır.

İlk olarak, ilgili konuları ele aldığınızdan emin olun. Siber farkındalık eğitiminde ele alınan konular, tehdit ortamı değiştikçe değişmelidir. Her programın kimlik avı saldırıları, fidye yazılımları, sosyal mühendislik, uzaktan çalışma, parolalar ve kimlik doğrulama ve daha fazlası gibi kritik endişe alanlarını ele alması gerekirken, işletmeniz veya sektörünüzle ilgili benzersiz riskleri de dahil edin. İçeriği periyodik olarak yeniden değerlendirin ve gerektiğinde ayarlamalar veya eklemeler yapın.

Ardından, eğitimin bağlamını göz önünde bulundurun. Eğitim programınıza katılan kitleler sağladığınız içeriği belirlemelidir ve farklı öğrenci grupları özelleştirilmiş modüllere ihtiyaç duyabilir. Örneğin, yazılım mühendisleriniz ve diğer teknik personelinizin, idari personeliniz için geçerli olmayan belirli güvenlik hususlarını anlaması gerekir. Eğitim oturumlarında sunulan temel fikirler her iki grup için de aynı olsa da farklı içerik sağlamak, öğrencilerin işletmeyi korumadaki rollerini daha iyi anlamalarına yardımcı oluyor.

Son olarak, uzun vadeli katılım için bir plan oluşturun. Siber güvenlik farkındalık eğitimi sürekli çaba gerektirir. Girişiminizi sadece bir eğitim programı olarak değil, önemli bir eğitim bileşenine sahip bir değişim yönetimi çabası olarak düşünün. Planınızı geliştirirken, personeli içerikle etkileşime girmeye nasıl teşvik edeceğinizi, kuruluşu girişim hakkında ne sıklıkla güncelleyebileceğinizi ve çabayı zaman içinde nasıl genişletmek istediğinizi göz önünde bulundurun.

Siber Farkındalık Eğitimi “Sadece” Bir Eğitim Programından Daha Fazlası

Siber suçlular stratejilerini geliştirmeye devam ederken, çalışanlara potansiyel bir saldırıyı tespit etme ve durdurma konusunda bilgi verecek bir girişimi uygulamak için bundan daha iyi bir zaman olamaz.

Bu girişimleri sadece eğitim programları olarak görmek yerine, önemli miktarda eğitim içeren gerçek değişim yönetimi girişimleri olarak değerlendirmek gerekiyor. Her değişim-yönetimi girişiminde olduğu gibi, bir vizyon oluşturmalı ve hedefleri ortaya koymalı. Bu basit zihniyet değişimi, kurumların güvenlik duruşunu güçlendiren başarılı bir girişim oluşturmasına yardımcı oluyor.

İranlı siber casuslar İsrail’e saldırıyor!

0

APT34, Lyceum veya Siamesekitten olarak da bilinen OilRig, en az 2014’ten beri aktif olan ve genel olarak İran merkezli olduğu düşünülen bir siber casusluk grubu. Grup, Orta Doğu hükümetlerini; kimya, enerji, finans ve telekomünikasyon dahil olmak üzere çeşitli sektörleri hedef alıyor. 

ESET araştırmacıları İran bağlantılı OilRig APT (Gelişmiş Kalıcı Tehdit) grubunun iki saldırısını inceledi. 2021’den Outer Space ve 2022’den Juicy Mix. Bu siber casusluk saldırılarının her ikisi de özellikle İsrailli kuruluşları hedef alıyordu. Bu hedef, grubun Orta Doğu’ya odaklandığını doğrular nitelikteydi ve her ikisi de aynı yöntemleri kullanıyordu. OilRig, önce bir C&C sunucusu olarak kullanmak üzere yasal bir web sitesinin güvenliği ihlal etti ve daha sonra kurbanlarına belgelenmemiş arka kapılar sunarken, aynı zamanda çoğunlukla hedef sistemlerden veri sızdırma için kullanılan güvenlik ihlali sonrası araçları da dağıttı. Özellikle, Windows Kimlik Bilgisi Yöneticisi’nden ve başlıca tarayıcılardan, kimlik bilgilerinden, çerezlerden ve göz atma geçmişinden kimlik bilgileri toplamak için kullanıldılar.

OilRig, Outer Space saldırısında, ESET Research’ün Solar adını verdiği basit, daha önce belgelenmemiş bir C#/.NET arka kapısını ve Komut ve Kontrol iletişimi için Microsoft Office Exchange Web Hizmetleri API’sini kullanan yeni bir indirici olan SampleCheck5000 (veya SC5k)’yi kullandı. Tehdit aktörleri, Juicy Mix saldırısı için Solar’ı geliştirerek ek yeteneklere ve gizleme yöntemlerine sahip Mango arka kapısını oluşturdu.

Her iki arka kapı da muhtemelen hedef odaklı kimlik avı e-postaları aracılığıyla yayılan VBS dağıtımcıları tarafından kullanıldı. ESET, kötü amaçlı araç setini tespit etmenin yanı sıra, güvenliği ihlal edilen web siteleri hakkında İsrail CERT’ini de bilgilendirdi. 

ESET, işlev adlarında ve görevlerinde astronomi terimlerinden oluşan bir isim şeması kullanarak arka kapıya Solar adını verdi. Bir diğer yeni arka kapıya ise dahili kurgu adı ve dosya adına dayanarak Mango adını verdi. Solar isimli arka kapı, temel işlevlere sahip. Diğer işlevlerin yanı sıra dosyaları indirmek ve yürütmek, aşamalı dosyaları otomatik olarak dışarı çıkarmak için kullanılabilir. OilRig’in Solar’ı devreye almadan önce güvenliğini tehlikeye attığı aşamada İsrailli bir insan kaynakları şirketinin web sunucusu, Komuta ve Kontrol sunucusu olarak kullanıldı. 

OilRig, Juicy Mix kampanyası için Solar arka kapısından Mango’ya geçiş yaptı. Mango, bazı önemli teknik değişikliklerle birlikte Solar’a benzer bir iş akışına ve örtüşen yeteneklere sahip. ESET, Mango’da kullanılmayan bir tespitten kaçınma tekniği keşfetti. 

OilRig’in iki saldırısını analiz eden ESET araştırmacılarından birisi olan Zuzana Hromcová şunları söyledi: “Bu tekniğin amacı, uç nokta güvenlik çözümlerinin bu süreçte kullanıcı modu kod kancalarını bir DLL aracılığıyla yüklemesini engellemektir. Analiz ettiğimiz örnekte parametre kullanılmamış olsa da gelecek sürümlerde etkinleştirilebilir.”

Bilgisayar korsanlarının son hedefi Mixin oldu; kayıp 200 milyon dolar!

Şirket, eski adıyla Twitter olan X’te şunları yazdı: “23 Eylül 2023 Hong Kong saatiyle sabahın erken saatlerinde, Mixin Network’ün bulut hizmet sağlayıcısının veritabanı bilgisayar korsanları tarafından saldırıya uğradı ve bu da bazı varlıkların kaybına yol açtı.” “Mixin Network’teki para yatırma ve çekme hizmetleri geçici olarak askıya alındı. Tüm düğümler arasında tartışma ve fikir birliğinin ardından, güvenlik açıkları doğrulanıp düzeltildikten sonra bu hizmetler yeniden açılacaktır.”

Şirket, soruşturmaya yardımcı olmak için Google ve kripto güvenlik firması SlowMist ile iletişime geçtiğini söyledi.

Mixin, ürününü “toplu olarak 35 ana ağ düğümü tarafından tutulan ve tutulan açık ve şeffaf merkezi olmayan bir defter” olarak tanımlıyor. Başka bir deyişle Mixin Ağı, kullanıcıların dijital varlıkları aktarmasına olanak tanıyan merkezi olmayan bir borsa ve zincirler arası ağ.

Şirket, Mixin’in Temmuz ayı itibarıyla bir milyon kullanıcıya sahip olduğunu iddia ettiği web sitesinde “Her zaman güvenliği, gizliliği ve merkezi olmayan yönetimi ön planda tutan açık kaynaklı yazılımlar geliştiriyoruz.” diyor.

Bu noktada, Mixin’in teorik olarak merkezi olmayan bir yapıya sahip olduğu göz önüne alındığında, bilgisayar korsanlarının Mixin’in bulut veritabanına girdikten sonra parayı nasıl çalabildikleri belli değil.

Google sözcüsü Melanie Lombardi, “Mandiant’ın olaya müdahaleyi desteklemek için Mixin tarafından görevlendirildiğini” doğruladı. Mandiant, geçen yıl Google tarafından satın alınan bir siber olaylara müdahale firması.

Duyuruda şirket, çalınan varlıklarla başa çıkmak için daha sonraki bir tarihte belirtilmemiş bir “çözüm” açıklayacağını da söyledi.

Saldırıya uğrayan kripto kuruluşları ve projelerinin bir listesini yayınlayan bir kuruluş olan Rekt tarafından sağlanan verilere göre, Mixin’e yapılan saldırı, 2023 yılında kripto dünyasındaki en büyük hırsızlık olacak. Önceki en yüksek hırsızlık, Mart ayında yaklaşık 197 milyon dolar kayba yol açan bir saldırıya maruz kalan kripto kredi platformu Euler’de yaşanmıştı.

Doğuş Teknoloji altyapısını güçlendirdi!

Türkiye ve global pazarda teknoloji dikeyinde yeni ürün ve hizmetleri geliştirip sunan Doğuş Teknoloji, Secure Future ve Pure Storage ile başladığı yolculukta yatırımlarına devam ediyor. Şirketin hızlı büyümesi ile gelişen ihtiyaçları karşılamak için tüm altyapı modernize edildi.

Doğuş Grubu şirketlerine Bilgi Teknolojileri alanında hizmet vermek amacıyla 2012 yılında faaliyetlerine başlayan Doğuş Teknoloji, farklı sektörler için geliştirdiği yaratıcı teknoloji çözümleriyle şirketlerin küresel rekabet ortamında sürdürülebilir gelişiminin önünü açıyor.

Şirket, hızlı büyümesi ile artan teknoloji altyapısı ihtiyaçlarını projelendirmek ve hayata geçirmek için uzun yıllardır iş ortağı olarak güvenle çalştıkları Secure Future’ı tercih etti.

Sistemlerimiz 5 Kat Hızlandı!

Proje sürecini anlatan Doğuş Teknoloji Teknoloji Operasyonları ve Siber Güvenlik Genel Müdür Yardımcısı Eray Gözener: “Secure Future ile yakın iş ortaklığımızdan dolayı kendileri altyapımızı iyi biliyorlardı. Hangi bölümde hıza, hangi bölümde performansa ihtiyacımız olduğunu analiz ettiler. Bu noktada bizlere sundukları analizler ve verdikleri danışmanlıkla ürün tercihleri konusunda da tam ihtiyacımız olan seçimleri yapmamızı sağladılar. Bizim için çok kritik olan altyapı geliştirmesi sayesinde sistemlerimiz 5 kata kadar hızlandı.” dedi.

Bulut ve Platform Yönetim Müdürü Evren Gök: “Pure Storage ürünündeki Secure Future’un sahip olduğu teknik yeterlilik ve bu alandaki ilk Elite Partner, Authorize Support Provider ve Migration Partner olmaları zaten kendilerine olan güvenimizi taçlandırdı. Yıllardır bu alanda çeşitli projeler gerçekleştirdikleri için Pure Storage’a çok hakimler. Doğuş Teknoloji olarak sürdürülebilir yaşımı destekliyor ve iklim krizinin farkındayız, ürün ve firma seçimimizde en önem verdiğimiz konulardan biri de buydu. Secure Future ile yaptığımız görüşmelerde iklim krizi ile mücadele eden Yuvam Dünya topluluğuna üye olmaları ve iklim krizini en alt düzeye çekmek adına daha az elektrik tüketen ve daha az soğutma alanına ihtiyaç duyan Pure Storage seçimlerimizde önemli bir rol aldı.” diye ekledi.

Secure Future Genel Müdür Yardımcısı Dilek Süer: “Müşterilerimize modern ve güvenli veri depolama çözümleri sunarak iş sürekliliği ve rekabet avantajı yaratma misyonumuzun bir parçası olarak, iş ortağımız Pure Storage ile üst düzey hizmet ve çözümler sunmaya devam ediyoruz. Doğuş Teknoloji ile birlikte yıllarca pek çok başarılı projeye imza attık, onların gelişim yolculuğunda birlikte ilerlemekten büyük mutluluk ve gurur duyuyoruz.”

LaLiga’nın başı korsan uygulamalarla dertte! Google ile görüşmeler sürüyor!

Javier Tebas, yeni sezonun ilk beş gününde LaLiga tarafından yapılan çalışmalarla İspanya’da bir milyondan fazla indirilen 58 korsan uygulamayı “ortadan kaldırdığını” söyledi.

LaLiga‘nın, kullanıcıların telefonlarına halihazırda indirilmiş olan uygulamaları “bulmak” konusunda Google ile görüştüğünü söyledi. Tebas, bunların da “ortadan kaldırılabileceğini”, çocuk istismarı görüntüleri için yapılabiliyorsa korsanlık araçları için de yapılabileceğini söyledi.

Yüksek Spor Konseyi (CSD) başkanı Víctor Francos Díaz, Avrupa Fikri Mülkiyet Ofisi tarafından yakın zamanda yayınlanan ve AB’de korsanlığın 2022’de %3,3 oranında arttığını tespit eden verilere atıfta bulundu, ardından korsanlığın LaLiga gibi spor grupları ve Avrupa’daki hükümetler için bir sorun olmaya devam ettiğini söyledi. Bu rapor aslında LaLiga’yı rahatsız eden IPTV tabanlı korsanlığa ilişkin herhangi bir veri içermiyordu, ancak ligin işlerinin dolu olduğuna şüphe yok.

Dünya çapında aktif 46.000 IP adresi!

LaLiga’nın IPTV korsanlık hizmetlerini kontrol altına alma çabaları sekiz yıl önce başladı ve yerel basında çıkan haberlere göre, La Liga’nın korsanlıkla mücadele departmanı şu anda dünya çapında korsan canlı spor yayınlayan 46.000’den fazla IP adresi tespit ediyor.

LaLiga başkanı Javier Tebas, yeni İspanyol futbol sezonunun ilk beş gününde, dünya çapında dört milyon kullanıcı tarafından indirildiğine inanılan 58 Android tabanlı korsan uygulamanın “ortadan kaldırıldığını” bildirdi. Tebas, bu kullanıcıların 800.000’inin İspanya’da olduğunu ve uygulamayı korsan futbol yayınlarını izlemek için kullandıklarını söyledi.

Apple cihazlarıyla ilgili rakamlar daha küçük; dünya çapında yaklaşık bir milyon kullanıcı var ve bunların 300.000’i İspanya’da. Genel olarak bu, İspanya’da bu korsan uygulamaların yaklaşık 1,1 milyon kullanıcısı anlamına geliyor; önemli bir sayı ama genel resmin yalnızca bir kısmı.

LaLiga “Google ile Konuşuyor”

Yerel medyanın aktardığına göre Tebas, “Kavgalarımızdan bir diğeri; bunları cep telefonlarına indirenlerin zaten bunlara sahip olması ve şimdi bunları ortadan kaldırmak için çalışmamız gerekiyor.” dedi.

Google antitröst davası

“Bu cep telefonlarında yer alabilmeleri için Google ve diğer platformlarla görüşüyoruz. Eğer bu yapılabiliyorsa ve yapılıyorsa, örneğin çocuk pornografisi gibi suçlar için, hırsızlık anlamına gelen fikri mülkiyet için de yapılıyorsa, onların da bunu yapması gerekir.”

Fikri mülkiyetin korunması ile çocukların korunmasından aynı cümlede söz edilmeyeli uzun zaman oldu ve eşdeğer karşı önlemlerin savunucusu olmayalı da çok uzun zaman oldu.

Bu, fikri mülkiyetin korunmasının kendi önüne geçtiği anlamına gelebilir, ancak benzer şekilde büyük bir finansal lobi gücü olmadığında, çocuk korumanın geride kaldığı anlamına gelme olasılığı daha yüksek.

LaLiga şu an için kendi çapında bir savaş veriyor gibi görünebilir; ancak, dünya futbolundaki başarısı ve geniş etki alanı onun elini güçlendiriyor. Tek başına bu savaşı kazanması mümkün değil ama derin yaralar aldırabilir.

iPhone 15 Pro Max, sağlamlık testinde çatırdadı!

0

Dün yayınlanan bir iPhone 15 Pro Max düşme testi videosu, özellikle yeni kavisli kenarlarla ilgili olarak bu yeni tasarımın dayanıklılığına ilişkin ilk endişeleri gündeme getirdi.

JerryRigEverything, iPhone 15 Pro ve iPhone 15 Pro Max ile yıllık dayanıklılık testini yayınladı ve bazı endişeleri var.

Dayanıklılık testi boyunca yeni 5. sınıf titanyumun çizilme testi, ısıtma testi, zımpara kağıdı ve daha birçok testten geçtiğini görebiliyoruz. Beklendiği gibi, bıçağı götürdüğünüzde titanyum gerçekten çiziliyor. Ancak mat arka cam çizilmeye çok daha dayanıklı.

Ekran, iPhone 15 Pro’nun arkasındaki üç kamera kapağı gibi çizilme testi sırasında da oldukça iyi performans gösteriyor. Ancak işler oldukça hızlı bir şekilde daha ilginç hale geliyor.

JerryRigEverything, cihaza baskı yapmaya başlarken “Yeni harmanlanmış alüminyum titanyum aşılı hibrit yapının iPhone 15 Pro Max’in yapısal bütünlüğünü tehlikeye atıp atmadığını görmenin zamanı geldi.” diyor. Sadece birkaç saniye içinde bir çat sesi duyuluyor ve arka cam tamamen paramparça oluyor.

“Bunun geldiğini görmedim.” diyor. “Yaklaşık 11 yıldır akıllı telefonların dayanıklılık testini izliyorsunuz ve çoğu telefon kırılmıyor. Özellikle iPhone’lar her zamanki gibi kırılmıyor. Ve (iPhone 15 Pro Max’in) çekimi anormal derecede hızlıydı.”

Aslına bakılırsa iPhone 15 Pro Max testi atlattı. Cihazın ekranı ve çerçevesi de hasarsız. Basınca dayanamayan sadece arka cam.

JerryRigEverything, bunun; titanyumun alüminyumdan beş kat daha fazla çekme mukavemetine sahip olmasından kaynaklanabileceğini, bunun da cam arka kısmın küçük miktarlardaki basınca ve esnemeye bile dayanamamasına yol açabileceğini tahmin ediyor. İşin iyi tarafı, Apple bu yıl iPhone 15 Pro’nun arka camını değiştirmeyi çok daha ucuz hale getirdi.

Sony büyük bir belayla karşı karşıya! Hackerlar, tüm sistemlerini ele geçirdiğini iddia ediyor!

Sony ile ilgili iddiaları doğrulanmamış olsa da Cyber ​​Security Connect, yeni gelen fidye yazılımının geçen ay ortaya çıkmasından bu yana “etkileyici sayıda kurban topladığını” bildiriyor.

Grup, hem açık hem de karanlık ağlarda “Tüm Sony sistemlerini başarılı bir şekilde ele geçirdik.” dedi. “Sony’nin ödeme yapmak istememesi nedeniyle verileri satacağız. VERİLER SATILIKTIR.”

Cyber ​​Security Connect‘e göre grup, bazı hack kanıtı verileri yayınladı, ancak bunların “görünüşte pek de zorlayıcı bilgiler olmadığını” söylüyor.

Bu dosya, dahili bir oturum açma sayfasının ekran görüntülerini, dahili bir PowerPoint sunumunu, çeşitli Java dosyalarını ve görünüşe göre 6.000’den az dosya içeren sızıntıya ait bir dosya ağacını içeriyor.

Kuzey Koreli Hackerler

Grup, 28 Eylül olarak bir “yayın tarihi” listeledi; bu tarihten sonra kimse verileri satın almazsa, bu tarih muhtemelen Ransomed.vc’in verileri toptan yayınlayacağı tarih olacak.

Ransomed.vc’in hem bir fidye yazılımı operatörü hem de bir hizmet olarak fidye yazılımı kuruluşu olduğu söyleniyor.

“Şirketlerdeki veri güvenliği açıklarını gidermek için güvenli bir çözüm” olduğunu ve aynı zamanda “GDPR ve Veri Gizliliği Yasalarına tam uyum içinde” çalıştığını iddia ediyor. Ve grup, “Ödemenin alınmadığı durumlarda Veri Gizliliği Yasası ihlalini GDPR kurumuna bildirmekle yükümlüyüz!” diyor.

2011 yılında Sony’nin PlayStation Network’ü , yaklaşık 77 milyon hesabın kişisel bilgilerinin ele geçirilmesine ve hizmetin 23 gün boyunca çevrimdışı kalmasına neden olan büyük bir ihlal yaşadı.

Sony, başlangıçta hacklemenin 100 milyon dolardan fazlaya mal olacağını tahmin etti ve yalnızca oyunculardan değil, aynı zamanda oyun lansmanları kesintiye uğrayan veya çevrimiçi hizmetleri kullanılamayan geliştiricilerden de özür dilemek zorunda kaldı.

Sony sonunda 55 kadar toplu davayla karşı karşıya kaldı ve etkilenenlere ücretsiz oyunlar da dahil olmak üzere tazminat teklif etmeyi kabul etti.

O zamanlar PlayStation’ın ABD’li patronu Jack Tretton, “Sizler şirketin can damarısınız.” demişti. “Sen olmazsan PlayStation olmaz. Kişisel olarak özür dilemek istiyorum. Vermeye devam ettiğiniz destek karşısında bizi utandıran ve hayrete düşüren sizsiniz.”

Tretton, Sony’nin üçüncü taraf yayıncılık ortaklarına şunları söyledi: “Kesintinin maliyetli olduğunu biliyorum. Siz olmasaydınız biz olmazdık”. Şöyle ekledi: “PlayStation deneyiminin herkes için eğlenceli ve güvenli olmasını sağlamaya her zamankinden daha fazla kararlıyız”.

Yeni Apple Watch Ultra 2: ilk bakış ve yenilikler

0

apple, son ürün lansmanında iPhone 15, iPhone 15 Pro, Apple Watch Series 9 ve Apple Watch Ultra 2’yi tanıttı. Lansmanın gözde ürünleri arasında iPhone 15 ve iPhone 15 Pro öne çıkarken, Apple Watch Ultra 2 de dikkat çeken bir yenilik getiriyor.

Apple Watch Ultra 2’nin dikkat çekici özelliklerinden biri, tasarım açısından birinci nesil modelle neredeyse aynı . Ancak yeni kordon seçenekleri, özellikle çevre dostu Yeşil/Gri renkteki Trail Loop, kullanıcılar için çekici bir seçenek sunuyor. Bu kordon, geri dönüştürülmüş ve temiz enerji kullanımını vurgulayan Apple’ın sürdürülebilirlik çabasını görüyoruz.

S9 işlemci, Apple Watch Ultra 2’de dikkat çeken bir diğer yenilik. Bu işlemci, Siri için cihaz üzerinde işleme yeteneği sağlıyor. Bu da Siri’nin daha hızlı ve daha keskin yanıt vermesini sağlıyor. Özellikle spor yaparken veya egzersiz yaparken, bu özellik kullanıcılar için büyük bir kolaylık sağlayabilir.

Ekranın daha parlak olması, açık hava etkinliklerinde veya güneşli günlerde ekranın daha iyi görünmesini sağlıyor. Bu, kullanıcıların dış mekanlarda daha iyi bir deneyim yaşamasına yardımcı olabilir.

Çift dokunma özelliği ise gelecekteki bir güncelleme ile kullanılacak gibi görünüyor, bu da yeni akıllı saatlerin daha fazla işlevselliğe sahip olacağını işaret ediyor.

Sonuç olarak, Apple Watch Ultra 2’nin çevre dostu tasarımı, hızlı işlemcisi ve Siri için yerel işleme yeteneği ile dikkat çekiyor. Bu, Apple Watch kullanıcıları için olumlu bir güncelleme olarak görünüyor.

OpenAI bombayı patlattı! ChatGPT yeni özellikleriyle artık çok daha güçlü!

OpenAI, yalnızca bir metin kutusuna cümleler yazarak değil, yüksek sesle konuşarak veya yalnızca bir resim yükleyerek AI botunu yönlendirmenize olanak tanıyan hizmetin yeni bir sürümünü kullanıma sunuyor. Yeni özellikler önümüzdeki iki hafta içinde ChatGPT’ye ödeme yapanların kullanımına sunulacak ve OpenAI’ye göre diğer herkes “kısa süre sonra” bu özelliğe sahip olacak.

Sesli sohbet kısmı oldukça tanıdık: Bir düğmeye dokunur ve sorunuzu söylersiniz, ChatGPT bunu metne dönüştürür ve büyük dil modeline besler, yanıt alır, bunu tekrar konuşmaya dönüştürür ve yanıtı yüksek sesle söyler. Sadece Alexa veya Google Asistan ile konuşmak gibi hissettiriyor olmalı. Görünen o ki çoğu sanal asistan, Yüksek Lisans’lara dayanacak şekilde yeniden inşa ediliyor; OpenAI bu oyunda biraz ileride.

OpenAI’in mükemmel Whisper modeli, konuşmayı metne dönüştürme işinin çoğunu yapıyor ve şirket, “yalnızca metinden ve birkaç saniyelik örnek konuşmadan insan benzeri ses” üretebileceğini söylediği yeni bir metinden konuşmaya modelini piyasaya sürüyor. Beş seçenek arasından ChatGPT’nin sesini seçebileceksiniz ancak OpenAI, modelin bundan çok daha fazla potansiyele sahip olduğunu düşünüyor gibi görünüyor. 

AI nedir

OpenAI, örneğin podcast’leri diğer dillere çevirmek için Spotify ile birlikte çalışıyor; bunu yaparken de podcast yayıncısının sesini koruyor. Sentetik seslerin pek çok ilginç kullanım alanı var ve OpenAI bu sektörün büyük bir parçası olabilir.

Ancak yalnızca birkaç saniyelik ses ile yetenekli bir sentetik ses oluşturabileceğiniz gerçeği, aynı zamanda her türlü sorunlu kullanım durumunun da kapısını açıyor. Şirket, yeni özellikleri duyuran bir blog yazısında, “Bu yetenekler aynı zamanda kötü niyetli aktörlerin kamuya mal olmuş kişileri taklit etme veya dolandırıcılık yapma potansiyeli gibi yeni riskler de sunuyor.” dedi. OpenAI, modelin tam da bu nedenle geniş kullanıma uygun olmadığını söylüyor; çok daha kontrollü olacak ve belirli kullanım durumları ve ortaklıklarla sınırlandırılacak.

Bu arada görsel arama biraz Google Lens’e benziyor. İlgilendiğiniz şeyin fotoğrafını çekersiniz ve ChatGPT ne sorduğunuzu anlamaya çalışacak ve buna göre yanıt verecektir. Sorgunuzu netleştirmenize veya resimle birlikte konuşabileceğiniz veya sorular yazabilmenize yardımcı olması için uygulamanın çizim aracını da kullanabilirsiniz. ChatGPT’nin ileri geri yapısının faydalı olduğu yer burası; Bir arama yapıp yanlış cevabı aldıktan sonra başka bir arama yapmak yerine, botu yönlendirebilir ve ilerledikçe cevabı hassaslaştırabilirsiniz.

Açıkçası, görsel aramanın potansiyel sorunları var. Bunlardan biri, bir kişi hakkında bir chatbot başlattığınızda olabileceklerden biri. OpenAI, hem doğruluk hem de gizlilik nedenleriyle ChatGPT’nin “insanları analiz etme ve onlar hakkında doğrudan beyanda bulunma yeteneğini” kasıtlı olarak sınırladığını söylüyor. 

ChatGPT’nin ilk lansmanından neredeyse bir yıl sonra OpenAI, yeni sorunlar ve dezavantajlar yaratmadan botuna nasıl daha fazla özellik ve yetenek kazandıracağını bulmaya çalışıyor gibi görünüyor. Bu sürümlerle şirket, yeni modellerinin yapabileceklerini kasıtlı olarak sınırlayarak bu çizgide yürümeye çalıştı. Ancak bu yaklaşım sonsuza kadar işe yaramayacak. Daha fazla kişi sesli kontrolü ve görsel aramayı kullandıkça ve ChatGPT gerçekten çok modlu, kullanışlı bir sanal asistan olmaya yaklaştıkça, korkulukları açık tutmak giderek zorlaşacak.

Times Meydanı metro istasyonunda güvenlik Robotu devreye girdi!

New York Polis Departmanı (NYPD), Times Meydanı metro istasyonunda güvenlik önlemlerini artırmak amacıyla yeni bir adım atmış durumda. Kaliforniya merkezli Knightscope şirketi tarafından üretilen K5 adlı özel bir güvenlik robotu, şehirdeki güvenliği sağlamak için kullanılmaya başlandı. Bu robot, Star Wars serisindeki ünlü karakter R2-D2’ye benzeyen bir görünüme sahip.

K5, yaklaşık 190 kilogram ağırlığında olup, ilginç bir şekilde elleri veya ayakları bulunmuyor. Ancak 4 kamera ile donatılmış olan bu güvenlik robotu, video kaydı yapabiliyor ancak ses kaydı alamıyor. Robotun devriye görevleri, gece yarısından sabah 6’ya kadar olan saatler arasında gerçekleştirilecek. Ancak başlangıçta, istasyonun haritasını çıkarmak ve ana alanları dolaşmak gibi görevlerle sınırlı.

NYPD, bu robotun kameralarının canlı yayınlanıp yayınlanmayacağı ve polis tarafından izlenip izlenmeyeceği konusunda net bir açıklama yapmadı. New York Belediye Başkanı Eric Adams, robotun acil durumlar veya suçlar sırasında video kaydı yapabileceğini belirtti. Ancak robotun yüz tanıma özelliği bulunmuyor ve gerçek zamanlı müdahale yeteneği sınırlı.

Knightscope şirketi tarafından üretilen K5 robotu, saatlik 9 dolara kiralanıyor. Bu, kolluk kuvvetlerine ve belediyelere maliyet etkin bir güvenlik çözümü sunabilir. Ayrıca, robotların dinlenme ihtiyacı olmadığı ve uzun süre çalışabileceği göz önüne alındığında, gelecekte güvenlik önlemlerinin nasıl şekillenebileceğine dair bir vizyon sunuyor.

Ancak şu an için K5 gibi güvenlik robot olayları gözlemlemek ve yardım çağrısında bulunmak gibi sınırlı bir rol üstleniyorlar. Gerçek zamanlı acil müdahale kapasiteleri olmadığı için, insanların güvenliğini sağlamak için diğer güvenlik önlemleriyle birlikte kullanılıyorlar.

Teknoloji devlerinin ortak yatırımı: Amazon, yapay zeka yatırımları 4 milyar dolara dayanmak üzere!

Amazon, bir basın bülteninde, Amazon Web Service (AWS) müşterilerine gelişmiş derin öğrenme ve diğer hizmetleri sağlamanın bir yolu olarak OpenAI rakibi Anthropic’e 4 milyar dolara kadar yatırım yaptığını yazdı. 

Bunun karşılığında AWS, gelecekteki temel modellerini eğitmek ve dağıtmak için Anthropic’in “birincil bulut sağlayıcısı” oluyor. Bu, Google’ın firmayla olan 400 milyon dolarlık ortaklığının ardından eski OpenAI yöneticileri tarafından kurulan şirkete yapılan ikinci büyük yatırım.

E-ticaret şirketi, Anthropic’te azınlık hissesi kazanmak için 1,25 milyar dolarlık bir yatırımla başlayacak ve bunu toplam 4 milyar dolara çıkarma seçeneği de sunacak. Anthropic, Google ve Amazon’un yanı sıra Salesforce, Zoom, Spark Capital ve diğerlerini de destekçileri arasında sayıyor. Özellikle Anthropic’in Google ile olan anlaşması, onun arama devinden bulut hizmetleri satın almasını gerektirmiyordu.

Anthropic yakın zamanda, OpenAI’nin ChatGPT’sine benzer şekilde abonelikle erişilebilen, tüketiciye yönelik ilk sohbet robotu Claude 2’yi tanıttı. Claude “Anayasal Yapay Zeka” sistemi, adalet ve özerkliğe ilişkin 10 “temel” prensip tarafından yönlendirilmekte ve kandırılmasının diğer yapay zekalara göre daha zor olduğu varsayılıyor. TechCrunch’a göre Anthropic, mevcut yapay zekadan on kat daha güçlü olması beklenen “Claude-Next” adını verdiği bir sohbet robotu üzerinde de çalışıyor.

Girişim, kendisini sorumlu yapay zeka dağıtımının savunucusu olarak tanıtıyor ve yakın zamanda Google, Microsoft ve Open AI ile bir yapay zeka güvenlik grubu kurdu. Amazon’a göre “Claude, gelişmiş diyalog ve yaratıcı içerik oluşturmadan karmaşık akıl yürütme ve ayrıntılı talimatlara kadar çok çeşitli görevlerde başarılı olurken, aynı zamanda yüksek derecede güvenilirlik ve öngörülebilirliği koruyor.”.

AWS müşterileri, kendi modellerini eğitmek yerine Anthropic’in yapay zeka modellerini, yapay zeka geliştirme için özel olarak tasarlanmış bir hizmet olan Amazon Bedrock aracılığıyla kullanabilecek. Amazon Cloud ayrıca kendi yapay zeka uygulamalarını da sunuyor ve yeni ortaklıkla kendisini bu alanda önemli bir oyuncu olarak konumlandırmayı umuyor.

Microsoft destekli OpenAI, son derece popüler ChatGPT sohbet robotu ve DALL-E görüntü oluşturma hizmeti sayesinde yapay zeka ve sohbet robotu teknolojisinde büyük ölçüde lider olarak kabul ediliyor. Yapay zekanın iş dünyasında kullanımı, yapay zekaya uygun içeriğin yasallığı ve etiği konusundaki endişelere rağmen katlanarak artmaya devam ediyor.

Elon Musk iPhone 15 hayranı çıktı! İlk alanlardan olabilir!

0

Apple CEO’su Tim Cook, yeni iPhone 15 Pro Max ile anlık fotoğraflar çeken fotoğrafçılar Stephen Wilkes ve Reuben Wu ile fotoğraf paylaşmak için X‘i kullandı. Elon Musk, gönderinin altına “iPhone fotoğraf ve videolarının güzelliği inanılmaz.” yorumunu yaptı.

Musk yeni iPhone 15 serisine övgüler yağdırırken bir yandan da bir tane satın almayı planlıyor olabilir. Cook, X’te iPhone 15’in Apple Fifth Avenue mağazasındaki lansmanının anlık görüntülerini gösteren başka bir gönderi paylaştı. Apple CEO’su şunları yazdı: “Bugün Apple Fifth Avenue’da inanılmaz yeni ürün serimizi kutlamayı çok sevdim. Dünyanın her yerinde yepyeni iPhone 15 ailesi, Apple Watch’un ilk karbon nötr modelleri ve en yeni AirPod’lar burada ve hiç bu kadar önemli olmamıştı!” Musk, gönderinin altına “Bir tane aliyorum!” yanıtını verdi.

Apple iPhone 15 onarım ücretlerini düşürdü

iPhone’lar piyasadaki en iyi kamera merkezli akıllı telefonlardan biri olarak kabul ediliyor ve Musk’un yorumları kesinlikle onların durumunu pekiştirecek. X sahibinin yorumları insanlardan farklı tepkiler alırken, bir kullanıcı ona “XPhone” yapıp yapmayacağını sordu.

Tesla’nın telefonu

Yıllardır Elon Musk yönetimindeki Tesla‘nın akıllı telefon sektörüne girip bir Tesla Pi akıllı telefon yaratabileceği söyleniyordu. Önceki raporlar bu cihazın olası özelliklerine ve teknik özelliklerine dair ipuçları vermişti. Tesla’nın Pi Phone’unun 6,7 inç OLED ekrana sahip olacağı bildiriliyor. Diğer dikkat çekici özellikler arasında 458 ppi piksel yoğunluğu, 120 HZ yenileme hızı, yaklaşık 1600 nit parlaklık yer alıyor.

Telefon 8 GB RAM ve 512 GB depolama alanına sahip olabilir ve tüm kameraları 50 MP olan üçlü kamera kurulumuna sahip olabilir.

Yapay zeka +18: AI tabanlı müstehcen chatbot uygulaması!

Son bir yıldır yapay zeka destekli araç ve uygulamaların yükselişine şahit oluyoruz. Open AI firmasının Kasım 2022’de ChatGPT’yi tanıtmasının ardından Google, Microsoft ve Tencent bu alana hızlı giriş yapan firmalar oldu. Şimdi yerel yönetimler bazında bile yapay zeka uygulamalarının kullanımı konuşuluyor. Bu ortamda özellikle Z kuşağına hitap eden ve gençlerin ilgisini çeken Janitor AI ise müstehcen bir chatbot uygulaması olarak dikkat çekiyor.

Janitor AI’ın ani popülaritesi TikTok videoları Reddit gönderileriyle körüklendi. Kurgulanmış kişiliklerin yakışıklı anime aşıklarından iri göğüslü karakterlere kadar uzandığı bu mecrada kullanıcılar, botların nasıl davranması gerektiğini yönlendiren ayrıntılı istemler oluşturuyor. Örneğin kurgulanmış kişiliklerden biri olan Arius, 1800’lerden kalma “sessiz bir hayalet” ve sadece sevgilisiyseniz size nasıl öldüğünü anlatıyor. Arius sohbet esnasında cehennem ve ruh çağırma tahtası gibi konulardan hoşlanmıyor ama sizin etrafınızda olmayı seviyor çünkü bu ona “yeniden yaşadığını hissettiriyor”.

Open AI müstehcenliğe izin vermese de kullanıcılar kararlı

Elbette sohbet bunlarla sınırlı değil ve kullanıcılar bu kurgu karakterlere müstehcen mesajlar atıp yapay zekadan erotik yanıtlar alabiliyor. Janitor AI’ın aslında OpenAI ürünü ChatGPT tabanlı olması ise büyük bir soruna yol açmış durumda. “İş için güvenli olmayan – NSFW” yetişkin içerikleri engelleme konusunda proaktif davranan OpenAI, Temmuz ayında Janitor AI’nın sahiplerine önce bir ihtarname gönderdi Ağustos ayında da hizmete destek vermeyi tümüyle kestiklerini açıkladı. Ancak sadık Janitor AI hayranları, akıllıca bir çözüm sayesinde platformdaki botlarla sohbet etmeye devam ediyor: bir OpenAI geliştirici hesabına kaydolmak. 20’li yaşlarındaki bir kadın kullanıcı, kimlik bilgilerini siteye girerek chatbotlarına güç sağlamak için ChatGPT’yi kullanmaya devam edebildiğini söylüyor. Dezavantajı ise kullanımı için OpenAI’ye bireysel ödeme yapmak zorunda olması. 750 kelimelik çıktı için 12 dolar gibi bir maliyet söz konusu

Janitor AI’nın yaratıcısı Jan Zoltkowski 1 Haziran’da devreye alınan Janitor AI’nin sadece 17 günde 1 milyon kullanıcıya ulaştığını söylüyor. OpenAI ile yaşanan soruna rağmen şu anda yaklaşık 3 milyon kullanıcıya sahip olduklarını belirten Zoltowski kullanıcıların bugüne dek yaklaşık 2,5 milyar sohbet mesajı alışverişinde bulunduğunu ve Janitor AI topluluğunun Reddit ve Discord’da gelişmeye devam ettiğini ifade ediyor.

Elon Musk ve Twitter macerasının bilinmeyen yönleri

2011’de yazdığı ve 60’tan fazla dile çevrilen Steve Jobs biyografisi ile üne kavuşan Walter Isaacson, kısa süre önce bu kez Elon Musk’ın biyografisini yayınladı. Kitapta, Musk’ın Ukrayna’nın savaş çabalarındaki rolüyle ilgili endişe verici sorulardan, karmaşık kişisel yaşamıyla ilgili yeni ayrıntılara kadar pek çok bomba gibi haber yer alıyor. Kitap, Musk’ın Güney Afrika’daki çocukluğunun yanı sıra ilk girişiminden Tesla, SpaceX ve Neuralink’e kadar uzanan iş ilişkilerini de kapsıyor. Kitabın dörtte birinden fazlası ise Musk’ın şirketi X’e (eski adıyla Twitter) ayrılmış.

Isaacson, kitabını hazırlarken Musk ile iki yıl geçirdi ve böylece özellikle Twitter alım sürecini en ön sıradan izlemiş oldu. Her ne kadar son bir buçuk yılda Twitter’da (şimdi X) yaşanan dramın büyük bir kısmı herkesin malumu olsa da, Isaacson’ın anlattıkları her şeyin nasıl geliştiğine dair çarpıcı ve zaman zaman da tuhaf yeni ayrıntılar içeriyor.

Musk Twitter’ı satın alma kararından neredeyse anında pişman oldu

Isaacson, Musk’ın Twitter’ı satın almak için yaptığı ilk teklifi, sık sık yaşadığı “manik” ruh hallerinden birinin sonucu olarak fevri olarak nitelendiriyor. Kitapta ayrıca Musk’ın anlaşma yapıldıktan hemen sonra hem fazla ödeme yaptığını düşündüğü hem de Twitter’ın eski yönetiminden hiç etkilenmediği için bu plandan pişmanlık duyduğu belirtiliyor. Musk kitapta daha sonra birden fazla kez, başka seçeneği olmadığı için şirketi satın aldığını itiraf ediyor. Anlaşma nihayet tamamlandıktan iki hafta sonra “Bunu neden yaptığımı bilmiyorum” diyor. “Yargıç temelde Twitter’ı satın almam gerektiğini yoksa sonuçlarına katlanacağımı ifade etti ve ben de tamam, kahretsin diye düşündüm.”

Twitter Blue aboneliklerini artırmak için ana motivasyon ne?

Musk’ın X’e bankacılık ve ödeme özellikleri getirmek istediğini zaten biliyoruz, ancak kitap bu hedeflerin Twitter Blue (şimdi X Premium olarak adlandırılıyor) abonelikleri için yaptığı girişimle çok iç içe olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Isaacson, Musk’ın Twitter Blue’ya bu kadar odaklanmasının nedeninin bunu “kullanıcının kredi kartı bilgilerini sisteme sokarak Twitter’ın bir gün daha geniş bir finansal hizmetler ve ödeme platformu haline gelmesini sağlayacak” bir yol olarak görmesi olduğunu yazıyor.

Ancak, Twitter’ın abonelerinin hatırı sayılır bir kısmı sosyal ağa iPhone uygulaması aracılığıyla kaydolduğundan ve Apple kredi kartı ve diğer finansal ayrıntılar gibi kullanıcı verilerini uygulama üreticileriyle paylaşmadığından, plan Apple tarafından bir şekilde raydan çıkarıldı. İnanılmaz bir şekilde, Musk bunu öğrendikten sonra Twitter’ın eski güvenlik müdürü Yoel Roth’a “Apple’ı ara ve ihtiyacın olan verileri sana vermelerini söyle” talimatını verdi. Böyle bir talebin Apple’ın hoşuna gitmeyeceğini anlayan Roth, aramayı yapmayı reddetti. Musk daha sonra Twitter’ın iOS uygulamasıyla ilgili ayrı bir anlaşmazlık nedeniyle Tim Cook ile görüşecekti, ancak Isaacson’a göre Musk kullanıcı verileri konusunu gündeme getirmemeyi tercih etti.

Musk 2022’de ADL ve diğer aktivistleri yasaklamaya çalıştı

ADL, Yahudi karşıtlığıyla mücadele eden ve ABD siyasetinde önemli etkiye sahip olan bir lobi grubu. Musk kendisini sık sık ifade özgürlüğünün asil bir savunucusu olarak gösteriyor, ancak sempatik bir biyografi yazarı bile Musk’ın Twitter’ı satın aldıktan sonra kendi çıkarlarını ifade özgürlüğünün önüne koyduğuna dikkat çekiyor. Isaacson, Musk’ın #BanTheADL etiketini desteklemesinden aylar önce, reklam verenleri platformu boykot etmeye çağırdıkları için bu grubu ve diğer aktivistleri yasaklamak istediğini yazıyor. Kitapta Musk’ın Twitter’ın eski güvenlik müdürü Yoel Roth’a giderek “reklam verenleri Twitter’ı boykot etmeye çağıran tüm kullanıcılarını engellemesini” talep ettiği yazıyor.

Musk daha sonra, benzeri görülmemiş bir yasaklamayı haklı çıkarmak için yeni bir politika uydurmaya çalıştı. “Şu anda Twitter politikasını değiştiriyorum… Şu andan itibaren şantaj yasak. Yasaklayın. Onları yasaklayın,” dese de Roth konuyu değiştirdi ve Musk da görünüşe göre konuyu kapattı.

Donald Trump’ın hesabını geri yükleyip yüklememe çelişkisi

Oğullarına Trump’ın yeniden seçilmesine yardımcı olmak için Twitter’ı satın aldığına dair şaka yapmasına rağmen, Isaacson’a göre Musk aslında bir Trump hayranı değil.  Musk, biyografi yazarına önce “Trump hakkındaki saçma sapan tartışmalardan kaçınmak istiyorum” diyor ve prensibinin her zaman ifade özgürlüğüne sadece yasal sınırlar içinde olduğu sürece izin tanıyacağını söylüyor. Ancak Musk elbette fikrini değiştirecek ve bir Twitter anketinin konuya karar vermek için daha iyi bir yol olduğuna karar verecekti. Isaacson, Musk’ın o gün “alıngan bir ruh hali” içinde olduğunu söylemekten başka geri dönüşün nedeni hakkında spekülasyon yapmıyor.

Musk, Twitter’ı kaotik bir şekilde ele geçirmesini takip eden birkaç hafta içinde binlerce Twitter çalışanını işten çıkardı. Isaacson bu kararların nasıl alındığına da yeni bir ışık tutuyor ve Musk’ın kimin işten çıkarılması gerektiğini belirlemesine yardımcı olmaları için, hepsi Musk’ın diğer şirketlerinde çalışan iki kuzenini ve onların yakın arkadaşlarını görevlendirdiğini yazıyor.

Bu sıralarda, Twitter’dan çıkan en kötü şöhretli hikayelerden biri, kalan personele gönderilen ve şirketin yeni “hardcore” versiyonuna katılmaları için iki gün süre veren çevrimiçi bir formdu. Isaacson’a göre bu form fikri, Musk’a çalışanlara vazgeçme şansı vermesini öneren Musk’ın kuzenlerinden birinden gelmişti. Gelen yoğun tepkiler üzerine Musk daha sonra formu devre dışı bırakmak yerine isteğe bağlı hale getirmeye karar verdi.

Twitter’ın sunucularına gerçekte ne oldu?

Geçtiğimiz Aralık ayında Musk, tasarruf etmek amacıyla binlerce Twitter sunucusunu Sacremento’daki bir veri merkezinden Oregon’daki bir tesise taşımaya karar verdi. Ancak Twitter mühendisleri taşınmanın en az altı ay süreceğini söyleyince Musk sinirlenerek kendisini “kafa patlatan emoji” gibi hissettiğini söyledi. Ardından, Noel tatilinden iki gün önce, Musk Sacramento tesisine hazırlıksız bir ziyaret yaptı ve sunucuları taşımanın “çok zor görünmediğini” açıkladı. Ertesi gün, Noel arifesinde Musk kuzenlerini ve diğerlerini taşınma işlemini başlatmaları için görevlendirdi.

Grup, “tamamen kritik veriler” içeren 2.500 kiloluk sunucu raflarını Oregon’a giden bir nakliye kamyonuna yüklemeye başladı. Twitter’ın kuralları, kullanıcı verilerinin bulunduğu sunucuların böyle bir taşıma işleminden önce silinmesini gerektiriyordu, ancak Musk bunun yerine Apple AirTag’leri ve mağazadan satın alınan asma kilitleri kullanmayı tercih etti.

Nihayetinde tüm sunucular, şirket mühendislerinin başlangıçta tahmin ettiği birkaç ay yerine haftalar içinde taşındı. Ancak taşınma işlemi Twitter’ın sistemlerinde aylarca süren bir istikrarsızlığa da neden oldu. Bu durum, Florida Valisi Ron DeSantis’in başkanlık adaylığını neredeyse açıklayamadığı felaket bir canlı yayın da dahil olmak üzere bir dizi soruna yol açtı. Bu aceleci hareket, X’i gizlilik ve verilerle ilgili bir dizi konuda soruşturan FTC’nin de dikkatini çekti. Yakın zamanda ortaya çıkan mahkeme belgeleri, şirketin kendi güvenlik politikalarını takip etmediğinin bir örneği olarak doğrudan bu olaya atıfta bulunuyor.

Musk’ın Polytopia adlı mobil strateji oyununa olan takıntısı

Kitap Musk’ın kişisel ilişkilerine dair ayrıntılarla dolu. Ancak en tuhaf ayrıntılardan biri, sırdaşlarının birçoğunun onu anlamanın anahtarı olduğunu söylediği The Battle of Polytopia adlı mobil strateji oyununa olan uzun süreli takıntısı. Musk görünüşe göre oyuna o kadar bağımlı ki, anlatının bir noktasında oyuna devam edebilmek için Tesla yöneticileriyle bir toplantıyı atlıyor.

Musk o kadar takıntılı ki, eski sevgilisi Grimes, kardeşi Kimbal ve ikizlerinin olduğu Neuralink yöneticisi Shivon Zilis de dahil olmak üzere yakın çevresinin çoğunu da oyuna dahil etti. Sonunda hepsi de oyunu sildi ve kardeşi Kimbal bunun evliliğini “mahvettiğini” söyledi. Musk ise uygulamayı telefonundan sildi ancak birkaç ay sonra oynamaya devam etmeyi tercih etti.

İnsansı yüzlü yapay zeka robot resepsiyon görevlisi

Heriot-Watt Üniversitesi ve Alana AI mühendisleri, yüzyılın teknoloji harikalarından biri, insana benzeyen bir yüz ve dil yetenekleri ile donatılmış olan yeni yapay zeka robotunun sınırlarını zorlayarak, insan benzeri bir yüze ve dil yeteneklerine sahip bir yapay zeka robotu olan “Robot Resepsiyonist”i yarattılar. Bu olağanüstü robot, OpenAI’nin GPT-3.5 dil modelini kullanarak çalışıyor ve teknoloji dünyasında büyük bir heyecan yaratıyor.Bu yenilik, birçok alanda devrim yaratacak gibi görünüyor:

Robot Resepsiyonist, sadece tek bir konuda değil, aynı zamanda sesli ve yazılı iletişimde yetenekli olan bir büyük dil modeli ile donatılıldı. Bu, yapay zekanın daha önce görülmemiş bir seviyede insan benzeri bir iletişim yeteneği kazandığı anlamına geliyor.

Robotun insansı yüzü, hareketli ağzı ve kaşları, duygusal ifadeleri gerçekçi bir şekilde iletebiliyor. Bu, kullanıcılarla daha kişisel ve samimi bir etkileşim sağlıyor.

Robotun, yanlış bilgi sağlama riskini en aza indirmek için özel bir veri tabanına erişimi var. Bu, Robot Resepsiyonist’in güvenilir bilgilere anında erişim sağlayabilmesini garanti altına alıyor.

Bu proje, yapay zekanın iş ve iletişim alanlarında nasıl kullanılabileceği konusunda heyecan verici bir örnek sunuyor. İnsan benzeri robotlar, gelecekte otel resepsiyonlarından müşteri hizmetlerine kadar birçok alanda kullanılabilir.

Robot Resepsiyonist, belki de biraz robotik bir sunum sunsa da, insan benzeri bir yapay zeka ile iletişim kurma konusunda önemli bir adımı temsil ediyor. Bu inovasyonun, yapay zeka teknolojilerinin daha da ileriye taşınmasına olanak sağlayacağı kesin.

Bu gelişmeleri ve daha fazlasını takip etmek için teknoloji ve eğlence dünyasında kalın.

Yapay zeka aramaları Türkiye’de rekor kırıyor!

Google’ın yayınladığı yeni arama trendlerine göre Türkiye’de yapay zekaya yönelik arama ilgisi tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı. Bu trendler, Türkiye’de 2023 yılında şimdiye kadar hiç olmadığı kadar çok sayıda yapay zeka arandığını, ilginin geçen yıldan bu yana %230, son on yılda ise %1.200 arttığını gösteriyor.

Yapay zeka dünyanın her yerinde insanların hayal gücüne hitap etmeyi başardı. Teknolojik ilerlemenin hızının her geçen gün arttığı günümüzde, milyarlarca yaşamı önemli ölçüde iyileştirebilecek yeni fırsatlar ortaya çıkmaya devam ediyor. Bu nedenle Google, yapay zekanın sunduğu fırsatları en üst düzeye çıkartmayı hedeflerken aynı zamanda oluşturduğu yapay zeka ilkelerinin de yardımıyla yapay zekayı kullanırken cesur ve sorumlu olma prensibini benimsiyor. Türkiye’de kullanıcılar yapay zekayı daha iyi anlamak için Google Arama’ya başvurmalarının yanı sıra üretkenliklerini artırmak, hayal güçlerini harekete geçirmek ve kariyerlerini geliştirmek için de yapay zekayı kullanmaya başlamış durumdalar. “Yapay zeka ile CV hazırlama” arama ilgisi bu yıl %5000’in üzerinde arttı; “Yapay zeka ile müzik yapma”, “Yapay zeka ile slayt yapma”, “Yapay zeka ile web sitesi oluşturma” ve “Yapay zeka ile metin yazma” aramalarında da aynı artış görüldü. Google tarafından yayınlanan son arama trendleri, Türkiye’deki insanların 2023’te şimdiye kadar hiç olmadığı kadar yapay zeka aradığını gösteriyor; ilgi geçen yıldan bu yana %230, son on yılda ise %1200 arttı. Trend olan sorgular arasında “Yapay zekayı nasıl kullanabilirim” (geçen yıldan bu yana %1190 artış), “Yapay zeka soruları nasıl sorulur” (%5000 artış) ve “yapay zeka hangi alanlarda kullanılıyor” (%200 artış) yer alıyor. “Nasıl yapay zeka uzmanı olunur” aramaları da %180 oranında artarak popüler olan aramalar arasında yer aldı.

Google Türkiye Ülke Direktörü Mehmet Keteloğlu Türkiye’de artan yapay zeka arama sorgularıyla ilgili şu açıklamalarda bulundu: “Dünyanın dört bir yanında insanlar zaten her gün sorumlu yapay zeka tabanlı araçları kullanıyor ve bunlardan yararlanıyor. Teknolojik ilerlemenin hızı artıyor ve bu atılımları görmek heyecan verici. Ürün ve hizmetlerinde yapay zekayı kullanan bir şirket olarak bunu doğru şekilde yapmaya özen gösteriyoruz. Türkiye’deki arama sorgularından hareketle insanların yapay zekaya yoğun ilgi gösterdiğini görmek mutluluk verici. Türkiye’de yapay zekaya yönelik aramaya ilgi 2023’te şimdiye kadar tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı. Ayrıca trendler, Türkiye’deki insanların yapay zeka aracılığıyla kariyerlerini geliştirmeye ve yeni beceriler öğrenmeye giderek daha fazla ilgi duyduklarını gösteriyor.”

Google Trendler ne diyor?

Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yapay zekaya yönelik aramaya ilgi büyük bir artış yaşadı. Türkiye de dahil olmak üzere Avrupa, Orta Doğu ve Afrika’daki kilit pazarlarda “yapay zeka” aramaları yıldan yıla 3 kat artması bunun en büyük kanıtı. Türkiye’de “yapay zekayı uygulama” sorgusu son bir yılda yüzde 300 oranında artış gösterirken “yapay zeka nedir” sorgusu yüzde 50’nin üzerinde arttı. Yapay zekanın yükselişiyle birlikte dijital becerilere yönelik ilgi de artış gösterdi. Kullanıcılar dijital becerilerini geliştirirken ve alternatif yeni kariyer yolları oluştururken de Google’a yöneliyor. “Kendi işimi nasıl kurarım” aramaları %80 artarken, “işletme/vergi numarası nasıl alınır” ve “sosyal girişimcilik nedir” aramaları sırasıyla %40 ve %20 arttı. Veri analitiği (%100 artış), bilgi teknolojileri desteği (%80 artış) ve proje yönetimi (%50 artış) alanlarındaki sertifika arayışlarının bu yıl yüksek oranda artmasıyla birlikte, kullanıcılar özellikle dijital beceriler alanında yeni nitelikler kazanmanın yollarını aradı. İnternet güvenliği (%220 artış), çevrimiçi reklamcılık (%30 artış) ve dijital pazarlama (%20 artış) da bu yıl artış gösteren dijital beceri alanları arasında yerini aldı.

Google, yapay zeka fırsatlarından nasıl yararlanıyor?

Google yıllardır cesur ve sorumlu bir şekilde yapay zekanın kullanmanın yollarını araştırıyor. Ayrıca Google, 2018’de yararlı kullanım ve zarardan kaçınmaya yönelik Yapay Zeka İlkelerini belirleyen ilk şirketlerden biriydi. Yeni ürün ve hizmetler geliştirirken de bu ilkelerden yola çıkarak geliştirmeler yapılıyor. Google’ın en çok bilinen ürünleri arasında yer alan Arama, Çeviri, Haritalar gibi pek çok ürününde yapay zeka kullanımı var. Google, aynı zamanda yapay zeka hizmeti Bard’ı Türkiye dahil pek çok ülkede Türkçe de dahil olmak üzere pek çok yeni dil desteği ile Temmuz ayında kullanıma sundu. Google, yapay zekayı doğru şekilde kullanmak için iş birliği yapmayı ve teknolojinin amacını kamunun yararına önceliklendirmeyi sorumlulukları arasında görüyor.

Xiaomi Watch 2 Pro’nun çıkış tarihi duyuruldu

0

Teknoloji dünyasının lider isimlerinden biri olan Xiaomi, akıllı saat segmentinde yeni bir çığır açmaya hazırlanıyor. Uzun bir bekleyişin ardından, Xiaomi Watch 2 Pro’nun resmi tanıtım tarihi sonunda açıklandı ve teknoloji tutkunları bu tarihi büyük bir heyecanla bekliyor. Xiaomi’nin önceki başarılı akıllı saat modellerinin ardından, Watch 2 Pro’nun ne gibi yenilikler ve üstün özellikler sunacağı merak konusu

Xiaomi Watch 2 Pro'nun çıkış tarihi duyuruldu

beklenen özelikleri

Xiaomi Watch 2 Pro, kullanıcıların beklentilerini karşılamak için etkileyici bir özellik listesi sunuyor. 1,43 inç boyutunda ve 466×466 piksel çözünürlüğe sahip AMOLED ekran, net ve canlı görüntüler sunmak için tasarlanmış. Bu etkileyici ekran, güçlü bir Snapdragon W5+ Gen 1 işlemci, 2GB RAM ve 32GB depolama ile birleşiyor, bu da akıllı saatin hızlı ve akıcı bir kullanım deneyimi sunmasını sağlıyor.

Xiaomi Watch 2 Pro, bağlantı seçenekleri konusunda da çeşitlilik sunuyor. İhtiyaca göre LTE veya Bluetooth bağlantısı tercih edilebilecek. Bu, kullanıcıların cihazlarını daha iyi entegre etmelerine olanak tanıyor.

Tasarım açısından, Watch 2 Pro, dayanıklı Gorilla Glass ve çelik bir gövdeye sahip. Kullanıcılar, kişisel tarzlarına uygun olarak gümüş deri veya siyah kauçuk kayış seçenekleri arasından seçim yapabilecekler.

Spor ve sağlık özellikleri

Spor ve sağlık takibi konusunda da etkileyici özelliklere sahip. 150’den fazla spor modu ile spor yaparken doğru verileri almanızı sağlayacak. Ayrıca, EKG izleme, kalp atış hızı izleme, vücut ısısı ölçümü ve uyku takibi gibi özelliklerle kullanıcıların sağlıklarını yakından takip etmelerine yardımcı olacak. Ayrıca, suya dayanıklılık derecesi sayesinde 50 metreye kadar su altında kullanılabilir.

Çıkış tarihi

Yeni saatin tanıtımı, teknoloji meraklıları ve akıllı saat kullanıcıları arasında büyük bir heyecan yaratıyor. Bu akıllı saat, yüksek performans, şık tasarım ve kapsamlı sağlık özellikleri sunarak kullanıcıların beklentilerini karşılamayı amaçlıyor. tanıtımı için 26 Eylül’ü beklememiz gerekiyor.

iPhone 15 Pro Max sıcaklık sorunuyla karşı karşıya

0

iPhone 15 Pro Max’in satış rakamları Apple’ı sevindirirken, cihazın karşılaştığı aşırı ısınma sorunu gündeme oturdu. Apple, A17 Pro yonga seti ile donatılmış olan bu yeni modelini tanıtarak büyük umutlarla çıktı, ancak yonga üretiminde yaşanan sıkıntılar ve artan talep, cihazın performansını olumsuz etkiliyor.

Apple, 3nm bant teknolojisi için büyük yatırımlar yaparak A17 Pro yonga setini geliştirdi. Ancak, 3nm sürecinde yaşanan verimlilik sorunları, cihazın aşırı ısınmasına neden oldu. Bu sorunu çözmek adına voltaj artışı gibi önlemler alındı, ancak bu da cihazın sıcaklık problemini çözemedi.

Cihazı test edenler, yoğun kullanım sırasında 47 dereceye kadar varan sıcaklıkların tespit edildiğini raporladılar. Telefon, sadece 2 dakika içinde aşırı ısınıyor ve performansta yüzde 25’e varan kayıplar yaşanıyor. 20 dakikalık yoğun grafik kullanımının ardından ise performans kaybı yüzde 34’e kadar çıkıyor.

Bu sorunun üstesinden gelmek için Apple’ın cihaza etkili bir soğutma sistemi eklemesi gerekebilir. Ayrıca, iPhone 15 Pro Max’in gerçek bir oyun makinesi olarak tanımlandığı düşünüldüğünde, bu ısınma sorunu Assassin’s Creed ve Death Stranding gibi yoğun oyunları oynamak isteyen kullanıcıları endişelendiriyor.

Apple, bu aşırı ısınma sorununu çözmek ve kullanıcılarına sorunsuz bir deneyim sunmak için çalışmalarını sürdürüyor. Ancak, bu sorunun ne kadar sürede çözüleceği ve cihazın performansını nasıl etkileyeceği henüz netlik kazanmış değil. Apple kullanıcılarının ve endüstri gözlemcilerinin bu konuyu yakından takip etmeye devam edeceği tahmin ediliyor.

Küresel hukuk sistemi siber tehdit altında!

0

İş dünyasının ve günlük yaşamın  her alanına sızan siber suçlar hukuk sistemi için de endişe yaratmaya devam ediyor. Dünyadaki savaş suçları ve insanlığa karşı işlenen suçları yargılamakla görevli Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) bilgisayar sisteminin geçtiğimiz günlerde uğradığı siber saldırı bu konudaki en güncel örneklerde biri. Av. Görkem Gökçe, UCM’nin uğradığı bu saldırı hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Av. Görkem Gökçe
Av. Görkem Gökçe

Savaş suçları ve insanlığa karşı işlenen suçları yargılayan Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) bilgisayar sisteminin geçtiğimiz günlerde uğradığı siber saldırı hukuk sektörünü derinden sarstı. Yapılan açıklamaya göre Uluslararası Ceza Mahkemesi bilgisayar ağında olağandışı bir etkinlik tespit ettiğini ve saldırıya karşı alınan önlemlerle ilgili çalışmaların devam ettiğini belirtti. Mahkeme sözcüsü, saldırının ciddiyeti ve detayları hakkında yorum yapmaktan kaçındı ve bu siber güvenlik olayına müdahale etmek ve etkilerini azaltmak için acil önlemler aldığını açıkladı. Mahkeme ayrıca saldırının hangi sistem kısmına sızıldığını belirtmedi.

UCM, dünyadaki savaş suçları ve insanlığa karşı işlenen suçları yargılamakla görevli bir kurum olup, içerisinde cezai delillerden koruma altındaki tanık isimlerine kadar hassas belgeleri barındırıyor. Hollanda hükümeti, bu olayın etkilerini analiz etmeye ve azaltmaya yönelik mahkemeye yardım etmeye devam ettiğini ve ayrıca siber güvenliği güçlendirmek için adımlar attığını açıkladı. Ülkenin Ulusal Siber Güvenlik Merkezi de soruşturmaya destek veriyor.

Uluslararası Ceza Mahkemesi saldırısı uluslararası ceza hukuku ve adalete olan güveni sarsabilir

Gökçe Avukatlık Kurucu Ortağı Av. Görkem Gökçe UCM’nin uğradı siber saldırı hakkında şu değerlendirmeleri yaptı: “Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) siber saldırıya uğraması, küresel hukuk ve uluslararası ilişkiler bağlamında büyük bir endişe kaynağıdır. Dünya genelindeki savaş suçları ve insanlığa karşı işlenen suçları yargılamakla görevli olan bu mahkemenin işleyişine ve güvenliğine yönelik herhangi bir saldırı, uluslararası ceza hukuku ve adalete olan güveni sarsabilir. Saldırının niteliği ve ciddiyeti henüz tam olarak anlaşılamamış olsa da, mahkeme tarafından alınan acil önlemler ve Hollanda hükümetinin yardımıyla yürütülen analiz çalışmaları, olayın vahametini ve potansiyel etkilerini azaltma çabasını yansıtıyor. Ancak, bu tür bir siber saldırının mahkemenin içerdiği hassas bilgilere ve cezai delillere zarar verebileceği ve mahkemenin yürüttüğü soruşturmaları olumsuz etkileyebileceği göz önünde bulundurulmalıdır.”

Uluslararası alanda siber güvenlik tehditlerine karşı mücadelede iş birliği şart

Hollanda istihbarat teşkilatı (AIVD), 2022 yılında yayımladığı yıllık raporunda UCM’nin Rusya’nın ilgisini çektiğini ve mahkemenin Gürcistan ve Ukrayna’daki olası Rus savaş suçlarını araştırdığını belirtiyor. AIVD, geçen Haziran’da mahkemeye sızma girişiminde bulunan bir Rus askeri ajanını tespit ettiğini duyurmuştu. UCM Savcısı Karim Khan ise, Ağustos 2023’te yaptığı açıklamada, siber saldırıların gelecekteki savaş suçları soruşturmalarının bir parçası olabileceğini ifade etmişti. Bu olay, uluslararası alanda siber güvenlik tehditlerine karşı mücadelede daha güçlü işbirliği ve önlemlerin gerekliliğini bir kez daha vurguluyor.

Av. Görkem Gökçe bu saldırının hukuk sistemi üzerinde yaratacağı etkilere dair açıklamasına  şöyle devam etti: “Bu olay aynı zamanda uluslararası kurumların siber güvenliği konusundaki zorlukları ve tehlikeleri vurguluyor. UCM gibi önemli bir kurumun bu tür saldırılara maruz kalması, uluslararası toplumun, siber güvenlik önlemlerini güçlendirmek ve uluslararası hukukun dijital alanındaki yetersizliklerini ele almak için daha fazla işbirliği yapması gerektiği yönünde bir çağrı olarak değerlendirilebilir. Bu tür olaylar, siber güvenliği güçlendirmeye yönelik kararlı adımlar atmanın ve uluslararası adalete zarar veren her türlü tehdidi önlemenin önemini bir kez daha ortaya koyuyor.”